Tıp Araştırmaları Dergisi: 2010 : 8 (1) :9-14. Meme kanserinde prognostik faktörler: vakalarımızın retrospektik analizi



Benzer belgeler
Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastaz ( PBAM) Sistemik Tedavinin Yeri. o Dr. Mehmet Aliustaoğlu

Nod-pozitif Meme Kanserinde Lenf Nodu Oranı Nüks ve Mortaliteyi Belirleyen Bağımsız Bir Prognostik Faktördür

Mide Kanseri Tanısı Olan Hastalarda Lenf Nodu Tutulum Oranı ve Sağkalım İlişkisi

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

MEMENİN PAGET HASTALIĞI. Doç. Dr. M. Ali Gülçelik Ankara Onkoloji Hastanesi

DUKTAL KARSİNOMA İN SİTU: CERRAHİ YAKLAŞIM. Dr. N. Zafer Utkan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı

KÜRATİF TEDAVİ SONRASI PSA YÜKSELMESİNE NASIL YAKLAŞALIM? Doç. Dr. Bülent Akduman Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji A.D.

Erken Evre Meme Kanserinde Kimlere Aksiller Diseksiyon Gerekir?

SENTİNEL LENF NODU BİOPSİSİ VE ADJUVAN KEMOTERAPİ. Dr. Orhan TÜRKEN

Kolorektal Adenokarsinomlarda Tümör Tomurcuklanmasının Kolonoskopik Biyopsi ve Rezeksiyon Materyalleri Arasındaki Uyumu

TRİPLE NEGATİF MEME KANSERİNE YAKLAŞIM RADYOTERAPİ

Operabl Meme Kanserinin Tedavisinde Radikal Mastektomi ile Daha Sınırlı Cerrahi Girişim Sonuçlarının Karşılaştırılması

GENÇ MEME KANSERLİ HASTALARIN ÖZELLİKLERİ. Dr. Mutlu DOGAN Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Kliniği

OLGU SUNUMU. Araştırma Gör. Dr. N. Volkan Demircan

Vaka Eşliğinde Güncel Pratik Yaklaşım: Oligometastatik Meme Kanserine Yaklaşım. Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR K.T.Ü Tıbbi Onkoloji B.D.


Düşük Riskli Diferansiye Tiroid Kanserlerinde RAİ Tedavisi

TTOD MEME KANSERİ GÜNCELLEME KURSU HAZİRAN 2015 İSTANBUL 08:25-08:30 Açılış 08:00-08:30 Pratiği değiştiren çalışmalar. (salonda kahvaltı ile)

Performance of Cytoreductive Surgery and early postoperative intraperitoneal chemotherapy in a Gastric Carcinoma Patient with Huge Krukenberg tumor

Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

Erkekte, gebelikte, daha önce meme veya aksiller cerrahi uygulananlarda aksillaya yaklaşım

DKIS: Radyoterapi. Dr. Melis Gültekin. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU

MEME KANSERİNDE GENEL VE HASTALIKSIZ SAĞ KALIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN ANALİZİ

Meme Kanserinde Aksilla Negatif Olguları Doğru Belirlemek İçin En Az 10 Lenf Nodu Çıkarılması Yeterli midir?

ANKARA MEME HASTALIKLARI DERNEĞİ BİLİMSEL TOPLANTISI

Papiller Tiroid Karsinomunda Santral Lenf Nodu Diseksiyonu

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM

Meme Kanseri Cerrahisinde İntraoperatif Değerlendirme Ne kadar güvenebiliriz?

Meme kanserlerinde meme koruyucu cerrahi deneyimimiz

Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi

ERKEN EVRE SEMİNOM OLGUSU

Meme Olgu Sunumu. Gürdeniz Serin. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı. 3 Kasım Antalya

ADRENAL KORTİKAL KANSER TEDAVİSİNDE LAPAROSKOPİK CERRAHİ

Erkek meme kanseri-3 olgu sunumu

ERKEN EVRE MEME KANSERİ

TİROİD PAPİLER MİKROKARSİNOMLARDA SANTRAL LENF NODU METASTAZINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER

AMELİYAT SONRASI TAKİP/ NÜKSTE NE YAPALIM? Dr. Meral Mert

Meme Kanserinde Lenfatik ışınlamanın Sağkalıma Etkisi Varmıdır? Dr. İlknur Bilkay Görken DEÜTFH Radyasyon Onkolojisi AD

Tiroid Papiller Kanserde Güncel Kanıtlar ve Gerçekler. Kılavuzlara göre Ameliyat Stratejisi Değişti mi?

Meme kanser cerrahisinde sentinel lenf nodunu değerlendirmede intraoperatif sitolojinin tanı değeri

MİDE KANSERİ TEDAVİSİNDE RADYOTERAPİ UYGULAYALIM MI? Dr. Meltem Nalça Andrieu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD

SENTİNEL LENF DÜĞÜMÜ İŞARETLEMESİ: KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNDE YERİ VAR MI?

Ulusal Cerrahi Dergisi

Papiller Mikrokarsinomlara Yaklaşım Türkiye Perspektifi

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

Evre III KHDAK nde Radyoterapi

Dünya da ve Türkiye de Erken Evre Meme Kanseri İnsidansı ve Farklılıkları

Meme Kanserinde Reirradiasyon

KONGRELERDEN ESİNTİLER. Dr. Serap Akyürek Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilimdalı

Ümmügül Üyetürk Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Tıp Fakültesi,İç Hastalıkları AD, Tıbbi Onkoloji BD, BOLU

Dr Dilşen Çolak Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Kliniği

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 18 Ocak 12 Çarşamba

Yediyüzyetmişiki Akciğer Kanseri Olgusunda Cilt Metastazı: 5 Yıllık Deneyimin Analizi

Tiroid nodüllerinde TİRADS skorlamasının güvenirliliği

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Tanı ve Tedavi

MEME KANSERİ CERRAHİ TEDAVİSİNİN UZUN DÖNEM SONUÇLARI

GERM HÜCRELİ OVER TÜMÖRLERİNDE CERRAHİ EVRELEME GEREKLİ MİDİR?

İnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği

Meme Kanseri Cerrahi Yenilikler Sancar Bayar Ankara Üniversitesi Tıp fakültesi Cerrahi Onkoloji BD

MEME KANSERİNDE TIBBİ TEDAVİ PRENSİPLERİ. Prof.Dr.Evin Büyükünal İç Hastalıkları Medikal Onkoloji Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

10. ULUSAL RADYASYON ONKOLOJİSİ KONGRESİ Nisan 2012, Antalya

SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNDE ONKOLOJİK TEDAVİ. Prof. Dr. Evin Büyükünal Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları. ABD Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı

LOKAL-BÖLGESEL EVRELEME VE TEDAVİYE YANITIN RADYOLOJİK DEĞERLENDİRİLMESİ

1. Oturum: Meme Kanserine Giriş, Patoloji ve Alt Tiplendirme Oturum Başkanları : Dr. Orhan ŞENCAN, Dr. İrfan ÇİÇİN

MEME KANSERİ ve ERKEN TEŞHİS. Dr.Koray Öcal Mersin Tıp Fak.Genel Cerrahi AD.Meme-Endokrin Cerrahisi Grubu

Safra Yolları Kanserlerinde SistemikTedaviler. Dr.M.Oktay TARHAN İzmir K.Ç.Ü. Atatürk E.A.H. Tıbbi Onkoloji Kliniği

LAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU

Yasemin Giles* (Senyurek), Fatih Tunca*, Harika Boztepe**, Faruk Alagöl**, Tarık Terzioglu*, MD, Serdar Tezelman*

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 01 Kasım 2010 Pazartesi

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

SERVİKS KANSERİNDE LESS RADİKAL CERRAHİ

Tıbbı Onkoloji Dışkapı Yıldırım Beyazıt E.A.H Görevler: Görev Unvanı Görev Yeri Yıl Uzman Doktor-

DİLDE EPİDERMOİD KANSERLERDE YAŞ, CİNSİYET, SİGARA VE ALKOL KULLANIMININ PROGNOZA ETKİLERİ

OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL

MEMENİN SELİM PREKANSERÖZ HASTALIKLARININ YÖNETİMİ. Op. Dr. Gülden BALLI İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği

MEME KANSERİNDE TEDAVİ DR.YAVUZ ÖZIŞIK HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ONKOLOJİ ENSTİTÜSÜ MEDİKAL ONKOLOJİ BİLİM DALI

Küçük Hücreli Akciğer Kanserinde Cerrahinin Yeri Var mı? Dr.Ali Kılıçgün Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi

Meme kanserinde sentinel lenf nodu pozitif olgularda yaklaşım

METASTATİK MALİGN MELANOM. Dr Yüksel Küçükzeybek İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 5.Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi

Dr.Bahar Müezzinoğlu Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

CORRELATION of CLINICAL and HISTOPATHOLOGICAL PARAMETERS to SURVIVAL and NECK METASTASIS in LARYNGEAL SQUAMOUS CELL CARCINOMA

Duktal karsinoma in situ da sentinel lenf nodu biyopsisi gerekli midir?

Serviks Kanserinde Fertilite Koruyucu Tedavi

METASTATİK KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİ TANISI SAĞKALIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

MEME KANSERİNİ NASIL RAPORLAYALIM. Serpil Dizbay Sak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji ABD

EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM

NEOADJUVAN TEDAVİ SONRASI CERRAHİ İLE PATOLOJİK DOWNSTAGE (T0N0-T1-2N0) OLDUĞU TESPİT EDİLEN HASTALARDA BEKLENİLMEYEN OLDUKÇA İYİ SAĞKALIM

Meme koruyucu cerrahi sonrası daima RT gereklidir. Dr. Ferah Yıldız Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi A.D.

DİFERANSİYE TİROİD KANSERİ

Aksiller Lenf Nodu Negatif Meme Kanserli Hastalarda Çıkarılan Lenf Nodu Sayısının Prognostik Önemi

Erken Evre Mide Kanserine Yaklaşım. Adjuvan Kemoterapi. Prof. Dr. N. Faruk AYKAN İstanbul 2004

MEME KORUYUCU CERRAHİ SONRASI YÜKSEK LOKAL YİNELEME RİSKİ BULUNAN MEME KANSERLERİNDE HDR BRAKİTERAPİ BOOSTU: 27 OLGUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ

Mavi Boya ile Sentinel Lenf

Santral Bölge Diseksiyonunda Lenf Bezi Diseksiyon Genişliği ve Lokalizasyonunun Değerlendirilmesi

Evre I Seminom Dışı Testis Tümörlerinde (NSGHT) Tedavi

REKTUM KANSERİNDE NEO / ADJUVAN RADYOTERAPİ. Ethem Nezih Oral İstanbul Üniversitesi İTF Rad Onk AD

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

Transkript:

Tıp Araştırmaları Dergisi: 2010 : 8 (1) :9-14 T AD ARAŞTIRMA Meme kanserinde prognostik faktörler: vakalarımızın retrospektik analizi Suavi Özkan 1, Murat Büyükdoğan 2 *Adana Numune eğitim ve Araştırma hastanesi Genel cerrahi kliniği Adana **S.Ü Meram Tıp Fakültesi Genetik Hastalıklar Tanı merkezi Konya Özet Kadınlarda meme kanseri akciğer ve kolorektal kanserlerden sonra 3. en sık ölüm nedenidir. Çalışmamızın amacı, Adana Numune Hastanesi Genel Cerrahi Kliniğinde Ocak 1997 Aralık 2003 tarihleri arasında ameliyat edilen meme kanserli kadın hastaların retrospektif dosya kayıtlarının incelenmesinde, sağ kalım üzerinde etkili olan yaş, tümörün evresi, çapı, histolojik tipi, uygulanan ameliyat tipi, metastatik aksiller lenf nodlarının sayısı ile radyo/kemoterapi gibi prognostik faktörleri belirlemektir. Anahtar Kelimeler: meme kanseri, prognostik faktörler Prognostic factors and retrospective analysis of our cases with breast cancer Abstract Breast cancer is the 3rd cause of death in women among worldwide following lung and colon cancers. In this retrospective review of the charts, 56 patients operated for breast cancer in General Yazışma Adresi: Dr.Murat Büyükdoğan S.Ü Meram Tıp Fakültesi Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Akyokuş Konya Tel: 03322236867 e-mail: mbdogan@selcuk.edu.tr Surgery Training Clinic of Adana Numune Hospital between January 1997 and December 2003. We aimed to analyse the prognostic factors including the age, tumor grade and stage, histopathologic type, performed surgical procedures, number of excised lymph nodes and radio / chemotherapy. Key Words : breast cancer, prognostic factors Amerika Birleşik Devletleri nde 1993 yılında meme kanseri nedeni ile 46.300 ölüm saptanmıştır.ayrıca her yıl yeni 180.000 meme kanserli olgu saptanmaktadır. 1974 yılından itibaren asemptomatik kadınların meme tarama programları, erken evre meme kanseri yakalama olasılığını artırmış, ancak 1930 yılından beri meme kanserine bağlı ölüm oranında bir değişim gözlenmemiştir (1). Meme kanseri, multifaktöriyel hastalıklar denilen, oluşumunda genetik olmayan ve genetik faktörlerin rol alabildiği hastalıklardan biridir. Genetik faktörler olarak, BRCA1 ve BRCA2 adlı genlerdeki mutasyonlar meme kanserlerinin %5-10una, Li-Fraumeni, Cowden, Bloom, Peutz- Jeghers sendromu ve xeroderma pigmentosum gibi hastalıklar da meme kanserlerinin %1ine eşlik etmektedir. Meme kanserine genetik yatkınlığın belirlenebilmesi ve oluşma riskinin hesaplanması için en önemli veri aile hikayesidir. Bu amaçla, ailede meme kanserli bireylerin sayısı, bu kanserlerin hangi yaşlarda ortaya çıktığı, bu aile bireylerinde her iki memede de kanser görülüp görülmediği, bu bireylerde yumurtalık kanseri de görülüp görülmediği,

10 Özkan ve Büyükdoğan Tablo 1. Olguların yaş dağılımı Yaş aralığı Sayı % 20-30 yaş arası 4 7.1 31-40 yaş arası 15 26.8 41-50 yaş arası 13 23.3 51-60 yaş arası 12 21.4 61-70 yaş arası 10 17.8 71 yaş ve üzeri 2 3.6 Tablo 2. Olguların başvuru yakınmaları Sayı % Memede kitle 40 71.4 Meme başı akıntısı 7 12.6 Meme başında çekilme 4 7.1 Kızarıklık 3 5.3 Ülserasyon 2 3.6 ailede erkekte meme kanserinin görülüp görülmediği sorgulanmalıdır.brca1 ve BRCA2 mutasyon riski yüksek olan ailelerde bu mutasyonun varlığı öncelikle meme kanseri oluşmuş aile bireyinde gösterilmeli, ancak ondan sonra sağlıklı bireylerde aynı mutasyonun varlığı araştırılmalıdır. Meme kanseri ve daha birçok hastalık riskini etkileyebilen birçok faktör bulunmaktadır: ne yediğiniz, yaptığınız egzersiz miktarı, sigara içip içmemeniz, çevrenizdeki kimyasallar ve daha niceleri. Ancak, belirli yiyecek veya kimyasalların yüksek veya düşük meme kanseri riskiyle kesin olarak ilişkili olduğunu söylemek zordur. Araştırıcılar halen, belirli yaşam tarzı ve çevresel faktörlerin meme kanseri riskini nasıl etkilediği konusunda mümkün olabildiğince bilgi elde etmek için yoğun olarak çalışmaktadırlar (2). Meme kanserli olguların sağ kalım süresi üzerinde prognostik önemi olan faktörlerin saptanması için literatürde birçok çalışma bulunmaktadır. Olguların yaşı, tümörün evresi, tümör çapı, histolojik tipi, nükleer grade i ile metastatik aksiller lenf nodlarının sayısının; survey ve tümör nüksü üzerine etkisi üzerine birçok çalışma yayınlanmıştır (3-6,18-22). Çalışmamızın amacı, kliniğimizde 6 yıllık dönem içindeki meme kanserli kadın olguların retrospektif analizini yaparak sağ kalım süresi üzerinde etkili olan prognostik faktörleri belirlemektir. Gereç ve Yöntem Ocak 1997-Aralık 2003 tarihleri arasında Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği nde ameliyat edilen 56 kadın meme kanseri olgusu retrospektif olarak incelendi. Yaş, tümör lokalizasyonu, patolojik TNM, uygulanan ameliyat tipi, çıkarılan ve metastatik aksiller lenf nodları, postoperatif komplikasyon ile postoperatif dönemde uygulanan radyo ve / veya kemoterapötik tedavilerin sağ kalıma etkisi istatiksel olarak araştırıldı.tek değişkenli analizlerin sağ kalım ile ilişkisini belirleme amacı ile log rank testi, çok değişkenli analiz için ise Cox Regresyon modeli kullanıldı. p<0.05 değerleri istatiksel olarak anlamlı kabul edildi. Tablo 3. Tümör yerleşimi Üst dış kadran % 59 Alt dış kadran % 15 Areola % 11 Üst iç kadran % 10 Alt iç kadran % 5 Bulgular Hastaların hepsi kadın olup, yaş ortalaması 49.3 (22-85 yaş arası) idi. Hastaların yaş dağılımı Tablo 1 de gösterilmiştir. Yaş ile sağ kalım arasında istatiksel olarak anlamlı ilişki saptanamadı. Hastaların en sık başvuru yakınması memede kitle idi (Tablo 2). Otuzbir (% 55.3) hastada tümör sağ memede, 23 (% 41.1) hastada sol memede, 2 (% 3.6) hastada ise bilateral yerleşimli idi. Tümör en sık üst dış kadranda saptanmış olup, tümör yerleşim yerinin sağ

11 Tablo 4. Uygulanan ameliyatlar Total Takip Mod. radikal mastektomi 34(% 60.8) 71(% 76.3) Radikal mastektomi 15(% 26.8) 19(% 20.4) Basit mastektomi+aks. dis. 4 (% 7.1) Palyatif cerrahi işlemler 3(% 5.3) 3(% 1.3) Tablo 5. Olguların patolojik TNM sınıflaması No % Evre I 1 (% 1.8) Evre II 25 (% 44.7) Evre III 24 (% 42.8) Evre IV 6 (% 10.7) Tablo 6. Olguların histopatolojik sınıflaması No % İnfiltratif duktal kar. 33 (% 58.9) İnfiltratif lobüler kar. 21 (% 37.5) Paget Hastalığı 2 (% 3.6) Tablo 7. Ameliyat ile postoperatif komplikasyon ilişkisi No % Seroma 6 10.7 Yara enfeksiyonu 3 5.3 Yara nekrozu 2 3.6 Kol ödemi 2 3.6 Tablo 8. Yedi yıllık takip sonucu evre-survey ilişkisi Evre I grubunda %100 Evre II grubunda %81.6 Evre III grubunda %66.6 Evre IV grubunda %15.3 kalıma etkisi istatiksel olarak anlamlı bulunmadı (Tablo 3). Hastalara en sık modifiye radikal mastektomi ve radikal mastektomi ameliyatları uygulandı, uygulanan ameliyat tipinin sağ kalıma etkisi istatiksel olarak anlamlı bulundu (Tablo 4) (p=0.0023). Hastaların patolojik TNM sınıflaması Tablo 5 de gösterilmiş olup, en sık Evre II ve III grubu hastalar ameliyat edildi ( sırası ile % 45 ve % 42). ptnm nin sağ kalıma etkisi istatiksel olarak anlamlı bulundu (p=0.0034). Çalışmamızda ortalama çıkarılan lenf nodu sayısı 16 (0-49 arası) olup, metastatik lenf nodu sayısı 5.2 (0-44 arası) idi. Çıkarılan mastektomi spesimenlerinin histopatolojik incelenmesinde en sık infiltratif duktal karsinom saptandı (Tablo 6). Tümör histopatolojik tipinin sağ kalıma etkisi istatiksel olarak anlamlı bulunmadı (p=0.8056). Toplam 9 hastada 13 komplikasyon gelişti. En sık seroma oluşumu gözlendi (Tablo 7). Uygulanan ameliyat tipi ile post-operatif komplikasyon gelişimi arasında istatiksel yönden bir ilişki saptanmadı (p=0.43). Ortalama hastanede kalış süresi 6.1 (4-16 gün arası) gün, modifiye radikal mastektomide 4.8 gün iken, radikal mastektomide 9.6 gün idi, uygulanan ameliyat tipinin ve komplikasyon gelişiminin, hastanede kalış süresine etkisi istatiksel olarak anlamlı bulunmadı. Post-operatif dönemde izlenen hasta sayısı 23 (% 41.1), ortalama izleme süresi 32 ay (7-84 ay arası) idi.

12 Özkan ve Büyükdoğan Radikal mastektomi sonrası 7 yıllık sağ kalım % 54, modifiye radikal mastektomi sonrası ise % 63 olarak bulundu. Tablo 8. Post - operatif dönemde tek başına radyoterapi veya kemoterapi uygulanan hastalarda, radyokemoterapi uygulanan gruba göre sağ kalıma etkisi daha uzun bulundu (p=0.41). Tartışma Yaş, meme kanseri sağ kalımı üzerinde bağımsız bir prognostik faktör değildir (4,6,7,19,20,22,23). Biz de yaşın sağ kalım üzerine olan etkisini anlamlı bulmadık (p=0.3651). Ancak artan yaşla beraber meme kanserine yakalanma riskinde progresif bir artış söz konusu olmaktadır. 1381 olguluk bir çalışmada 40-70 yaş grubunda meme kanserli hasta sayısı, tüm olguların % 67.5 unu oluşturmakta iken (1), çalışmamızda % 68 idi. 1992 yılında yayımlanan SEER (Surveillance, Epidemiology and End Results) ve 1994 yılında yayımlanan American College of Surgeons ve American Cancer Society verilerine göre 20-29 yaş arasında tüm meme kanserli hastaların % 1 inde, 30-39 yaş arası ise % 6.5 unda meme kanserine rastlanılmıştır(1,3); bu oran bizde sırasıyla % 4.5 ve % 24.3 olup, bildirilen oranların oldukça üzerindedir. Çalışmamızda meme tümör yerleşimi, en sık üst dış kadranda ve sağ memede saptandı (Tablo III). Nemoto ve Fischer, medial yarıdaki tümörlerin lateral yarıdakilere oranla daha düşük kür eğilimi taşıdığını bildirmişlerdir (19,20).Tümör lokalizasyonunun sağ kalım üzerinde etkisinin anlamlı olmadığını bildiren birçok çalışma mevcuttur (5,6,7,18,19,20,22,23,24,26,27). Çalışmamızda da tümör yerleşiminin sağ kalım üzerine olan etkisi istatiksel olarak anlamlı bulunmadı (p=0.7008). Aksiller nodal tutulum, meme kanserinde önemli bir prognostik faktördür. Klinik olarak negatif olduğu düşünülen nodüller, % 25 oranında mikroskopik olarak pozitiftir. Aksiller bölgenin değerlendirilmesinde; pozitif lenf nodu sayısı, pozitif lenf nodunun çapı, lenf nodu çevresi yumuşak doku yayılımı, tutulan lenf nodlarının seviyesi ve büyüklüğü de önem taşır(23). Fischer ve Veronesi nin serilerinde aksiller tutulumun pozitif olmasının, özellikle 2 mm nin altında tutulumu olanlarda, aksiller nod tutulumu olmayanlar ile aynı prognoza sahip olduğu bildirilmiştir (20,24). Çalışmamızda, aksillada 1-3 adet pozitif lenf nodülü olan 14 (% 25 ) hasta, 4 ve daha fazla pozitif lenf nodülü olan 30 (% 53.6) hasta saptandı. Tümör çapı, meme kanserinin gelişim ve sağ kalımı göstermesi açısından yararlıdır. Calefi, Gaglia ve Hacene nin çalışmalarında tümör çapı, sağ kalım üzerine etkili bir prognostik faktör olarak bildirilmiştir (5,21,22). Büyük tümörlerde daha sık nodüler tutulum, lenfatik yayılım ve tedaviye direnç gözlenir, ancak nüks ve mortalite oranlarını saptamada tümör çapı prognostik önem göstermez. 1cm. üzerinde aksiller tutulum % 26 iken, 10 cm üzerindeki tümörlerde % 78 e ulaşmaktadır (25), bizim çalışmamızda ise T2 ve T3 tümörlü hastalarda, tümör çapı ile aksiller tutulum arasında pozitif bir korelasyon saptandı. T1 tümörlü hasta ortalama 51 ay takip edilmiş, 7 yıllık sağ kalımı % 100 bulunmuş iken ;T2 tümörlü 25 hastanın 11 (% 44) ü ortalama 17.2 ay takip edilmiş, 7 yıllık sağ kalımı % 35; T3 tümörlü 24 hastanın 9 (37.5) i ortalama 45 ay takip edilmiş, 7 yıllık sağ kalımı % 33; T4 tümörlü hastanın 2 (% 33) ü ortalama 33 ay takip edilmiş, sağ kalım % 16 bulunmuştur. Ancak tümör çapı ile aksiller tutulum ve bu faktörlerin sağ kalım üzerine etkisi, literatürdeki çalışmaların aksine anlamlı bulunmamıştır. Erken evre meme kanserlerinde nüks oranı tübüler, medüller, invaziv papiller ve kolloid karsinomlu olgularda anlamlı olarak düşük bulunmuştur (30). Hacene ve Stiererer, histolojik tümör tipinin, özellikle nükleer pleomorfizmin survey üzerinde prognostik öneme sahip olduğunu bildirmişlerdir(21,35). İnfiltratif lobüler karsinomda ise nüks oranı oldukça yüksektir, hatta infiltratif karsinomayı bile geçebilir (30). Çalışmamızda en sık infiltratif duktal karsinom saptandı (% 86), ancak sağ kalım üzerine etkisi anlamlı bulunmadı. Meme kanserinde evreleme, tedavi modelinin seçilmesinde ve tümörün biyolojik davranışının belirlenmesinde en önemli faktördür. Evre tek başına ve/veya diğer prognostik faktörlerle beraber sağ kalımın önemli bir göstergesidir (1). Çalışmamızda hastaların çoğu, evre II ve III grubu hastalardır (Tablo 5). Bu durum,hastaların geç dönemde ve semptomatik oldukları zaman doktora başvurmalarının sonucudur. Bu konuda toplumun eğitilmesi, tarama programları ve özel meme merkezlerinin geliştirilmesine gereksinim duyulmaktadır. Kliniğimizde meme kanserli hastalarda, standart tedavi olarak modifiye radikal mastektomi ameliyatı uygulanmaktadır. Nemoto, Fischer, Maddox ve Martin modifiye radikal mastektomi ile radikal mastektomi arasında sağ kalım açısından anlamlı bir farklılık olmadığını saptamışlardır (18,19,25,28). Buna karşılık 12 yıllık takip sonunda, Langlands basit mastektomi+aksiller disseksiyona karşı radikal mastektomide sağ kalım açısından anlamlı

13 farklılık bildirmiştir (15). Çalışmamızda 7 yıllık sağ kalım; modifiye radikal mastektomide % 63, radikal mastektomide ise % 54 olarak bulundu. Uygulanan iki ameliyat arasında anlamlı bir farklılık bulunmamakla beraber, uygulanan cerrahi tedavinin sağ kalıma olan etkisi istatiksel olarak anlamlı idi(p=0.0023). Beş yılık sağ kalım oranları ile karşılaştırıldığında, Martin ve arkadaşlarının serisinde modifiye radikal mastektomi için bu oran % 87, radikal mastektomi için % 82.1(28), Maddox ve arkadaşlarını serisinde ise sırasıyla %76 ve % 84 idi(26). Hastaların genellikle geç evrede kliniğimize başvurması ve takip oranlarımızın düşüklüğü, diğer yayınlara kıyasla sağ kalım oranlarımızın düşük kalmasını açıklayabilir. Uygulanan ameliyatlar sonrası toplam 9 hasta 13 komplikasyon gelişti. En sık görülen komplikasyon seroma idi (Tablo 7). Seroma ve yara nekrozunun radikal mastektomi sonrasında daha sık görüldüğü ve farkın istatiksel olarak anlamlı olduğu belirlendi. Uygulanan cerrahi tedavi sonrası seçilen tedavi yöntemleri, aksiller nodal tutulum ve tutulan nod sayısına bağlıdır. Radyoterapi, lokal ve bölgesel nüksleri önlemede oldukça etkilidir. İleri evre meme kanserlerinde kemoterapi ile kombinasyonu, sağ kalım üzerinde anlamlı iyileştirme sağlamaktadır (33,34). Aksiller nodal tutulumu pozitif olan premenopozal kadınlarda adjuvan kemoterapi, postmenapozal kadınlarda ise tamoksifen, nükse kadar olan süreyi ve genel yaşama süresini uzatmaktadır (31,34). Aksiller nodal tutulumu olmayan premenapozal kadınlarda tümör çapı ve histolojik evreleme gözönüne alınarak, adjuvan kemoterapi standart yaklaşımdır(31,32,34). Postoperatif dönemde takibini yapabildiğimiz hastalara uygulanan tedavilerde, evre göz önüne alınmaksızın tek başına radyoterapi veya kemoterapi uygulanan hastalardaki sağ kalım, kombine tedavi uygulananlara göre anlamlı olarak uzun bulundu (p<0.05). Hastaların %41.5 i post - operatif dönemde takip edilebildi. Periyodik klinik muayene ve telefon ve/veya mektup yolu ile hastaların takibi yapıldı. Ortalama takip süresi 32 ay (min-max=7-84 ay arası) idi. Hasta sayısı ve takip yöntemleri yeterli değildir. Post-operatif takibi yapılan hastalarımızın yılda bir kez mamografisi ve klinik muayenesi yeterlidir. Eğer hasta semptomatik ise kan tetkikleri, kemik sintigrafisi gibi ek tetkiklere gerek duyulur. Asemptomatik dönemde metastazı saptamak önemli değildir. Metastatik hastalık kürabl olmadığı için metastazın erken dönemde saptanması, bu hastaların sağ kalımını uzatmayacaktır (31). Konservatif cerrahi uygulanan hastalarda ise 6 aylık aralarla mamografi ve 3 aylık aralarla fizik muayene önermekteyiz. Sonuç olarak, sık rastlanan kanser nedenlerinden olan meme kanseri erken tanı ve tedavisi için, toplumun eğitilmesi, tarama programları ve özel meme merkezlerinin geliştirilmesine gereksinim duyulmaktadır. Takip döneminde gerekli tetkiklerin kısa sürede yapılması ve uygun olan en kısa zamanda onkolojik tedaviye sevk edilmesi gereklidir. Kaynaklar 1. Spratt JS, Donegan WL, Sigdestad CP. Epidemiology and etiology.in Donegan WL,Spratt JS,eds. Cancer of the breast. Philadelphia : WB Saunders, 1995: 116-141. 2. The Breast-Comprehensive Management of Benign and Malignant Disorder, 3rd EditionKirby I. Bland and Edward M. Copeland III, Eds., Philadelphia, PA: Saunders, an imprint of Elsevier Science, 2003, vol. 1: 842 pages, 456; vol. 2: 784 3. Winchester DP. Breast cancer in young women. In Lopez MJ,ed. Special problems in breast cancer therapy. The Surgical Clinics of North America. Philadelphia: WB Saunders 1996; 76(2): 279-287. 4. Crowe JP, Gordon NH, Shenk PR,et al. Age does not predict breast cancer outcome. Arch Surg 1994;129:483-488. 5. Caleffi M, Fentiman IS, Birkhead BG. Factors at presentation influencing the prognosis in breast cancer. Eur J Cancer Clin Oncol 1989; 25:51-56. 6. Cuttler SJ, Black MM, Mork T, et al. Further observations on prognostic factors in cancer of the female breast. Cancer 1969; 24: 653-657. 7. Williams MR, Hinton CP, Todd JH, et al. The prediction of local and regional recurrence after simple mastectomy for operable breast cancer. Br J Surg 1985; 72:721-723. 8. Veronese SM, et al. Proliferation index as a prognostic marker in breast cancer. Cancer 1993; 71: 3926-3931. 9. Locker AP, Horrocks C, Gilmour AS,et al. Flow cytometric and histological analysis of ductal carcinoma in situ of the breast. Br J Surg 1990; 77: 564-567. 10. Hastrich DJ, et al. Comparison of radioligant assay and immunostaining for epidermal growth factor receptor in human breast cancer. Br J Surg 1994; 81: 853-855. 11. Pujol P, et al. A prospective study of the prognostic value of cathepsin D levels in breast cancer cytosol. Cancer 1993; 71: 2006-2012.

14 Özkan ve Büyükdoğan 12. Isola JJ, et al. Elevated c-erb-2 oncoprotein levels in preoperative and follow-up serum samples define an aggressive disease course in patients with breast cancer. Cancer 1994; 73: 652-658. 13. Peyrat JP, et al. Prognostic significance of circulating p53 antibodies in patients undergoing surgery for locoregional breast cancer. Lancet 1995; 345: 621-622. 14. Lauria L,et al. The prognostic value of lymphatic and blood vessel invasion in operable breast cancer. Cancer 1995 ; 76: 1772-1778. 15. Gaffney EV,et al. Relationship between low estrogen receptor values and other prognostic factors in primary breast tumors. Surgery 1995 ; 117: 241-246. 16. Langlands AO, Prescott RJ, Hamilton T. A clinical trial in the management of operable cancer of the breast. Br J Surg 1980; 67: 170-174. 17. Silverstein MJ, Barth A, Poller DN, et al. Ten years results comparing mastectomy to excision and radiation therapy for ductal carsinoma in situ of the breast. Eur J Cancer 1995; 31(9) : 1425-1427. 18. Wilson RE, Donegan W, Mettlin C, et al. The 1982 National survey of carsinoma of the breast in the United States by the American College of Surgeons. Surg Gynecol Oncol 1984 ; 159(4) : 309-317. 19. Nemoto T, Vana J, Bedwani RN, et al. Management and survival of female breast cancer. Cancer 1980 ; 45: 2917-1924. 20. Fischer B, Redmond C, Fischer ER, et al. Ten year results of a randomized clinical trial comparing radical mastectomy and total mastectomy with or without radiation. New Eng J Med 1985; 312 : 674-681. 21. Gaglia P, Bussone R, Cardarola B, et al. The correlation between the spread of metastases by level in the axillary nodes and disease-free survival in breast cancer. Eur J Cancer Clin Oncol 1987; 23: 849-584. 22. Hacene K, Le Doussal V, Rouesse J,et al. Predicting distant metastases in operable breast cancer patients. Cancer 1990; 66: 2034-2043. 23. Erhan Y. Meme kanserlerinde prognostik faktörler. Ulusal Cerrahi Dergisi 1995; 11(5): 322-333. 24. Veronesi U, Salvadori B, Luini A,et al. Conservative treatment of early breast cancer. Ann Surg 1990; 211: 250-259. 25. Elston CW, Ellis IO. Pathological prognostic factors in breast cancer. Histopathology 1991; 19:403-410. 26. Maddox WA, Carpenter JT, Laws HT,et al. Does radical mastectomy still have a place in the treatment of primary operable breast cancer. Arch Surg 1987; 122: 1317-1320. 27. Maddox WA, Carpenter JT, Laws HT,et al. A randomize prospective trial of radical mastectomy versus modified radical mastectomy in 311 breast cancer patients. Ann Surg 1983; 198(2): 207-212. 28. Vinton LV, Traverso LW, Jolly PC. Wound complications after modified radical mastectomy compared with tylectomy with axillary node dissection. Am J Surg 1991; 161: 584-588. 29. Martin JK, van Heerden JA, Taylor WF,et al. Is modified radical mastectomy really equivalent to radical mastectomy in treatment of carcinoma of the breast.cancer 1986; 57:510-518. 30. Rosen PP, Goshen S, Saigo PE, et al. A longterm follow-up survival in Stage I and Stage II breast carsinoma. J Clin Oncol 1989; 7:355-356. 31. Lindlay R, Bulman A, Parson P,et al. Histologic features productive of an increased risk of early local recurrence after treatment of breast cancer by local tumor excision and radical radiotherapy. Surgery 1989; 105: 13-20. 32. Cady B. Cost-effective preoperative evaluation, operative treatment, and postoperative follow-up in the breast cancer patient. In Rossi RL, Cady B,eds.Costeffectiveness in surgery. The Surgical Clinics of North America. Philadelphia : WB Saunders 1996 ; 76(1) : p25-34. 33. Styblo TM, Wood WC. Adjuvant chemotherapy in node-negative breast cancer patient. In Lopez MJ,ed. Special problems in breast cancer therapy. The Surgical Clinics of North America. Philadeplhia: WB Saunders 1996; 76(2): p327-342. 34. Wilson FJ, Cox JD. Definitive, adjuvant, palliative radiation therapy in mammary cancer. In Donegan WL,Spratt JS,eds. Cancer of the breast. Philadelphia : WB Saunders, 1995: p505-518. 35. Seeger J, Woodcock TM. Chemotherapy for the breast cancer. In Donegan WL,Spratt JS,eds. Cancer of the breast. Philadelphia : WB Saunders, 1995: p519-528. 36. Stierer M, Rosen HR, Weber R, et al.longterm analysis of factors influencing the outcome in carcinoma of the breast smaller than one centimeter. Surg Gynecol Oncol 1992 ; 175 : 151-160.