Doğruluk. Doğruluk İlişkisel midir?

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Doğruluk. Doğruluk İlişkisel midir?"

Transkript

1 5 Doğruluk Frege nin felsefesindeki merkezi unsuru araştırmaktayız düşünceyi, veya bir cümlenin duyumunu. Önemli olan husus, bir doğruluk-değerini yüklenenin düşünce olmasıdır. Bir başka deyimle, kendisinin doğru veya yanlış olduğu söylenen veya dile getirilen şey budur. Düşünce doğruluğa ulaşmak için ifade edilir; doğruluğu hedeflemek düşünceyi ifade etmenin başlıca işlevidir. Dolayısıyla şimdi Frege nin doğruluk kuramına yöneleceğiz. Doğruluk ne türden bir şeydir bir ilişki mi, bir özellik mi yoksa bir nesne mi? Ve doğruluk cümleler ve düşüncelerle tam olarak nasıl ilişkilidir? Göreceğimiz gibi, Frege nin doğruluk kavramsallaştırması en iyi onun duyum ve göndergeye dair genel kuramı ile birlikte anlaşılabilir. Frege nin savunduğu şey, bir doğruluk-değerinin bir cümlenin göndergesi olması gerektiği, ve aslında cümlenin duyumu ile belirlendiğidir. Oysa bir ifadenin duyumu gönderge olarak bir nesneyi belirler. O halde doğru ne türden bir nesnedir? Ve doğruluğu bir ilişki veya özellik gibi anlamak neden kuramsal bakımdan sağlam değildir? Doğruluk İlişkisel midir? Nedir doğruluk? Doğruluk geleneksel olarak, temsiller ile dünya arasındaki karşılıkgelme ilişkisi gibi düşünülmüştür. Bu görüşte, bir düşünce dünyaya karşılık geldiği zaman bu düşüncenin doğru olduğu söylenir. Bir düşünce temsil ettiği şeye yeteri kadar benzer olduğunda, bu anlamda dünyaya karşılık gelir. Biz kimi zaman, bir sahneyi sadakatle betimlediğinde bir resmin doğru olduğunu söyleriz yani, gerçek gibi durduğunda. Benzer şekilde, bir düşünceyi bir ideler öbeği gibi ele aldığımızda, düşüncelerin, dünyanın temsil ettikleri kısmı ile benzer göründükleri (veya yeterince andırdıkları) zaman doğru olduklarına inanmaya yönlendiriliriz. Frege doğruluğa ilişkin böyle herhangi bir karşılık-gelme kuramına hararetle karşı çıkar. Onun ilk eleştirisi, karşılık-gelmenin iki şey (temsil ve bunun temsil ettiği şey) arasında bir ilişki olmasına karşın, Bu cümle doğrudur da olduğu gibi, doğruluk yükleminin uygulanmasının cümlenin karşılık geldiği iddia edilen bir ikinci şeye asla işaret etmediğidir. Frege şöyle yazar, Sıradan bir şey, görünür ve dokunulur bir şey olarak bir resim, gerçekten doğru olan bir şey olarak; ve bir taş ya da bir yaprak ise doğru olmayan bir şey olarak ele alınabilir mi? Açıktır ki biz bir resmi, böyle bir niyet/kasıt bulunmadıkça, doğru olmakla niteleyemeyiz. Bir resmin anlamı bir şeyi temsil etmesidir. (Hatta kendi başına bir ideye bile doğru diyemeyiz; ancak bu ideyi bir şeye karşılık getirmeye ilişkin bir niyetimiz varsa, bu niyetimize nispetle bunu yapabiliriz.) Buradan

2 hareketle doğruluğun, bir resim ile bu resmin tasvir ettiği şey arasındaki bir karşılıklılıktan ibaret olduğunu varsaymak mümkündür. Şimdi, karşılık-gelme bir ilişkidir. Ama bu durum doğru sözcüğünün kullanımıyla karşıtlık oluşturur, çünkü bu sözcük ilişkisel bir terim değildir ve bir şeyin karşılık geleceği başkaca hiçbir şeyi imlemez. Bir resmin Cologne Katedralini temsil etmek için yapıldığını bilmediğimde, bu resmin doğruluğuna karar vermek için onu neyle kıyaslayacağımı da bilmem. 1 Buradaki anafikir şudur. Nesneler birbirlerine karşılık gelmezler. İki şeyi birbirine karşılık getirme niyetimiz olmaksızın bu şeyler arasında bir karşılıklılık yoktur. Bir resim, onun böyle olmasına niyet edilmediği sürece, kendi nesnesini temsil etmez. Yerine göre bir taş bile bir şeyi temsil edebilir, ama yine, ancak biz onun böyle olmasına niyet edersek. Onların bir şeyi resmetmesine ilişkin niyetimiz olmaksızın, ne bir taş ne bir resim ne de bir ide hiçbir şeyi resmetmez. Karşılıklılığın bir şeyin bir başka şeyi temsil etme niyetini önceden varsaydığını bir kez farkettiğimizde, kişi doğruluğun (bir karşılık-gelme ilişkisi gibi) iki şey arasında bir ilişki olduğunu düşünmeye ister istemez yönelmektedir. Bu kurama göre, doğruluk isnatları en az iki şeyin bilgisini önceden varsayar: temsil ve temsil edilen şey. Doğruluğun bu tarz bir izahı, doğruluğun bir sembol ile bu sembolün temsil ettiği şey arasında iki-taraflı bir karşılıkgelme ilişkisi olduğuna bizi inandırmak ister. Bu durumda x in doğru olduğunu söylemek, x in y gibi bir şeye karşılık geldiğini söylemektir. Ve yine de, bize x doğrudur dendikten sonra, y hakkında hiçbir şey öğrenmeyiz. y nin ne olduğunu özel olarak öğrenmeyiz, dolayısıyla x in karşılık geldiği farzedilen şey konusunda cahilizdir. Görünüşe göre, varsayılan y nin ne olduğunu hiç bilmeden x doğrudur u anlayabiliriz. Ama o halde x doğrudur x ile bir başka şey olan y arasında bir karşılık-gelme ilişkisi ifade edemez. Daha genel söylersek, bir ilişki en az iki nesne arasında (veya bir nesne ile kendisi arasında) kurulur. Bir cümledeki (mesela Frege, Ludwig den kısadır ) ilişkisel bir terimi anlamış olmakla, bir kişi, ilişkiye sokulan nesneleri de bilmiş olur (bu durumda, Frege ve Ludwig). Öbür türlü, kişi cümleyi anlarken bir ilişkiyi idrak etmez. x doğrudur biçimindeki bir cümleyi anlamak, bir kişinin x den (yani, doğru olduğu söylenen şey) ve x in belirlediği nesnelerden başka bir şeyi idrak etmesini (genel durumda) gerektirmediğine göre, doğruluğun ilişkisel olması söz konusu olamaz. Elbette, özdeşlik ilişkisinin bir nesne ile kendisi arasında bir ilişki olması gibi (mesela, Süperman ile Clark Kent özdeştir), doğruluğun da bir nesne ile kendisi arasında bir ilişki olduğunu savunmak mantıksal olarak mümkündür. Ama Frege nin gösterdiği üzere, bir karşılık-gelme kuramcısı bu cevabı kendisi için tutarlı bir şekilde uyarlayamaz. Böyle bir şey karşılık-gelme kuramcısını, bir şeyin doğru olduğu düşüncesini idrak ederken iki nesneyi idrak edemememiz kusuruna dair sorunun etrafından dolandıracaktır. Frege karşılık-gelme kuramcısının bu sonuçtan kendisine bir yarar sağlayamadığına işaret eder. Hiçbir şeyin kendisinden başka bir şeye mükemmel bir biçmde karşılıkgelmediğine dikkati çeker. Bunun sebebi hiçbir nesnenin bir başka nesneye, bu kendisi olmadığı sürece, her bakımdan benzer olmamasıdır. Ama geleneksel olarak karşılık-gelme kuramının iddiasına göre, bir düşüncenin (bir zihinsel öğe olarak) doğruluğu, kendisinden başka bir şeye (dünya, pek çok durumda, fiziksel düya) karşılık gelmesi demek olduğu için, bu karşılıklılık bir düşünce ile dünya arasında olamaz. Frege nin ortaya koyduğu gibi, Bir karşılıklılık birbirine karşılık gelen şeyler ancak çakıştığında ve dolayısıyla farklı şeyler olmadıklarında mükemmel olabilir. 2 Frege karşılık-gelmenin böyle sıkı ve kesin bir biçimi için cömertçe der ki 1 Thoughts, Thoughts, 60.

3 insanlar doğruluğu bir idenin gerçek bir şeye karşılık gelmesi olarak tanımladıklarında kastettikleri hiç de böyle bir şey değildir. Çünkü böyle bir durumda gerçekliğin ideden kesin olarak farklı olması kaçınılmazdır. Öyleyse tam bir karşılık-gelme, tam bir doğruluk bulunamaz. Dolayısıyla hiçbir şey doğru olmaz; çünkü sadece yarısı doğru olan doğru değildir. Doğruluk çokluğa ve azlığa müsaade etmez. 3 Karşılık-gelme kuramcısı geleneksel olarak, doğruluğun bir ide (veya bir öbek ide) ile gerçeklik arasındaki bir ilişki olduğunu savunur. Karşılık-gelme kuramları bu durumda, söz konusu karşılık-gelmenin bir nesne ile kendisi arasında olduğunu söyleyen görüşü uyarlayarak Frege nin birinci itirazından kaçınamazlar. Asıl görüş, ilişkinin ayrı nesneler, yani ideler ve dünya, arasında kurulduğudur. Bu durum karşılık-gelme kuramları için bir ikinci sorun ortaya çıkarır; çünkü doğruluğun dereceli olmasını gerektirir. Frege nin yukarıdaki alıntıda ortaya çıkardığı üzere, ayrı nesneler arasında mükemmel karşılık-gelme imkansızdır. Dolayısıyla eğer iki şey birbirine karşılık-geliyorsa, bu iki şey ancak bir dereceye kadar birbirine karşılık-gelebilir. Oysa bu, doğruluğun dereceli olmaya müsaade ettiğini söylemek olacaktır bir resmin ancak bir dereceye kadar sadık bir betim olması gibi, = 4 ün de bir dereceye kadar doğru olduğunu söylemek demektir. Ama açıkça görüldüğü üzere = 4 ya tamamen doğru ya da yanlıştır, ve doğruluk ile yanlışlık arasında derceler bulunmaz. Açık, belirsiz-olmayan bir ifade çok veya az doğruluğa müsaade etmez, sadece doğru-olmaya ve doğru-olmamaya izin verir. Doğruluk bir ya hep ya hiç özelliğidir; bir düşüncenin olabileceği ya da olmayı başaramadığı bir şeydir. Karşılıkgelme ise, bunun aksine, (birbirinden ayrı şeyler arasındaki bir tür benzerlik olarak alındığında) sadece dereceli olarak gerçekleşir. Demek ki doğruluk, gerçekliğe karşılık-gelme değildir, çünkü doğruluk ilişkisel değildir ve çünkü doğruluk derecelendirilemez. Frege doğruluğun karşılık-gelme kuramına bir üçüncü eleştiri getirir. Karşılık-gelme belirli bir bakımdan benzerlik olarak tanımlanabilseydi bile ve bu bakım derecelendirilemez olsaydı, Frege yine de karşılık-gelme kuramının (veya doğruluğun herhangi bir ilişkisel kuramının) bizzat kalbinde bir tutarsızlık bulunduğuna inanır: belirli bir bakımdan karşılık-gelme varsa doğruluğun bulunduğunu iddia edemez miydik? Ama hangi bakımdan? Çünkü böyle bir durumda yapmamız gereken, bir şeyin doğru olup olmadığına mı karar vermektir? Böyle bir durumda biz, diyelim ki bir ide ile bir gerçekliğin belirtilen bakımdan karşılık-gelmelerinin doğru olup olmadığını soruşturmak durumunda olurduk. Ve sonra aynı türden bir soru ile yüzyüze gelirdik, ve bu oyun tekrar başlardı. 4 Anlaşılan, buradaki fikir şudur. Eğer P doğrudur demek P, dünyaya (bir bakımdan) karşılık-gelir, demekse, bu durumda bir kısırdöngü ile yüzyüzeyiz demektir. Çünkü bu yeni cümlenin doğru olup olmadığını daima sorabiliriz. Bir başka deyimle, P nin bu şekilde dünyaya karşılık geldiğinin doğru olup olmadığını sorabiliriz. Ama karşılık-gelme kuramında bu, P, dünyaya karşılık-gelir dünyaya karşılık-gelir. 3 Thoughts, Thoughts, 60.

4 olup olmadığını sormak anlamına gelir. Bu nedenle, P, dünyaya karşılık-gelir in doğruluğunu belirlemediğimiz sürece (yani, P ilgili bakımdan karşılık-gelir in gerçekliğe ilgili bakımdan karşılık-geldiğini belirlemediğimiz sürece) P nin doğruluğunu belirleyemeyiz. Aynı şekilde, bu son yargının doğru olduğunu, P, dünyaya karşılık-gelir dünyaya karşılık-gelir dünyaya karşılık-gelir. olduğunu belirlemeden, belirleyemeyiz. Ve bu böyle sonsuza dek sürer. P nin doğru olup olmadığını bilmek için, sonsuz sayıda başka cümlelerin doğruluğunu sınamak zorunda kalırız. Bizim sonlu zihinlerimiz bunu yapmaya muktedir olmadığı için, tek bir konunun bile doğruluğunu asla belirleyemeyiz. Açıklığa kavuşturulması gereken bir husus var. Frege burada şu basit döngü için kaygılanıyor değildir: eğer P doğru ise bu durumda P nin doğru olduğu doğrudur. Ve eğer P nin doğru olduğu doğru ise, bu durumda P nin doğru olmasının doğru olduğu doğrudur ve ila nihaye. Bu döngü kendi başına bir sorun teşkil etmez. Sorun, bizler doğruluğu ilgili bakımdan karşılık-gelme gibi bir ilişki ile eşitlediğimizde ortaya çıkar. Sorun burada ortaya çıkar çünkü doğruluğu araştırmak, iki şey arasındaki ilgili ilişkiyi arama meselesine dönüşür. Bu yüzden, bu ilişkinin bu iki şey arasında sağlandığını sınamamız, doğruluğun sınanması için bir önşart haline gelir. Oysa bu ilişkinin (bu iki şey arasında) gerçekten sağlanıp sağlanmadığı sorusu, aslında bu ilişkinin sağlandığının doğru olup olmadığı sorusudur. Ve bu doğruluğun sınanmasının bir önşartı da, yeni bir ilişkinin sağlanıp sağlanmadığını sınamamızdır bu sefer, dünya ile ilgili ilişki bu iki şey arasında gerçekten sağlanır şeklindeki yeni yargı arasında. Tek bir yargının doğruluğunu sınamak için, aslında, sonsuz sayıdaki ilişkinin sağlandığını sınamamız gerekir bizim sonlu zihinlerimiz için imkansız bir iş. Doğruluk Tanımlanabilir mi? Frege nin eleştirileri bununla bitmez. Sadece doğruluğun karşılık-gelme kuramına değil, ama doğruluğu tanımlamaya çalışan herhangi bir girişime de karşı çıktığı farzedilen incelikli bir noktaya temas eder. Frege bunu şöyle açıklar: doğruluğu tanımlamaya yönelik başka herhangi bir girişim de çöker. Çünkü bir tanım belirli niteliklerin belirlenmesini gerektirir. Ve uygulamada herhangi bir özel durumda bu niteliklerin bulunduğunun doğru olup olmadığı sorusu daima gündeme gelecektir. Dolayısıyla bir daire etrafında dönmeye başlayacağız. Bu yüzden doğru sözcüğünün içeriğinin sui generis [kendine has bir türden] ve tanımlanamaz olması muhtemel görünmektedir. 5 Dikkat ediniz, bu eleştiri, doğruluğun tanımının sonsuz bir geri döngü yaratması hususu ile ilgili değildir, ama böyle bir tanımın daima bir tür döngüsellik barındırması ile ilgilidir. Şimdi söz konusu bu döngüselliğe dair anlayışımızı biraz geliştirelim. Bir tanımın görevi bir terimin anlamını vermektir. Ama bir terimin döngüsel bir tanımı, bu terimin anlaşıldığını peşinen varsayan bir şey sunar. Bir başka deyimle, eğer siz tanımlanan terime ilişkin bir anlayışa hali hazırda zaten sahip olmadan tanımı anlayamıyorsanız, bu durumda bu tanım döngüseldir. Burada bahsedilen türden, aşırı derecede açık bir ihlal şunun gibi bir şeye benzer: bir swabongo, aynı bir swabongo gibi 5 Thoughts, 60.

5 görünen ve davranan bir şeydir. Bu tanım açıkça döngüseldir çünkü kişi terimi ( swabongo ) peşinen anlamadan tanımı ( bir swabongo gibi görünen ve davranan ) anlayamaz. O halde bu durumda swabongo nun anlamı verilmemiştir. Döngüsel olan bir tanım hiçbir biçimde bir tanım sayılamaz; zira bir tanımın işlevi anlamı izah etmek/açığa çıkarmaktır. Şimdi, doğru için yapılan bir tanımdaki döngüsellik nereden kaynaklanır? Frege bunu genişçe açıklamaz. O halde gelin, döngüsellikle ilgili nedenlerden dolayı doğru yu tanımlamanın olanaksızlığına ilişkin, onun yargısının doğruluğuna bakalım. Dikkat ederseniz, doğru nun bir tanımı, bir şeyin ne zaman doğru olduğunu söylemelidir; şu şekilde bir şey demelidir: P doğrudur yalnız ve yalnız A iken (burada A, P, gerçekliğe karşılık-gelir veya P üzerinde, ideal şartlarda, anlaşmak mümkündür gibi verili bir koşuldur). A ne olursa olsun, tanımda (hiç değilse örtük olarak) söylenecek olan şey, sol taraftaki ifadenin (yani, P doğrudur ) sadece ve ancak sağ taraftaki ifadede belirtilen durumlar (yani, A ) doğru olduğunda doğru olduğudur. Dolayısıyla, bu biçimdeki bir tanım (belki, her ifadeye getirilen her tanım) bizim tartışmasını yaptığımız kavramın, yani doğruluk kavramının bizzat kendisine dair bir anlayışı peşinen varsayacaktır. Örneğin, bekar ın tanımını evlenmemiş erkek olarak verirken bizler bir şeyin bekar olmasının, sadece ve ancak, söz konusu bu şeyin evlenmemiş bir erkek olduğu durumlarda doğru olduğunu belki örtük olarak söyleriz. Eğer söylediğimiz şey buysa, bu durumda bu tanım doğru ya dair bir anlayışı peşinen varsayar. Bekar örneğinde görünürde hiçbir döngüsellik yoktur, çünkü evlenmemiş erkek i anlamak için bekar ı anlamak zorunda değiliz bu tanımı anlamak için doğruluk mefhumunu örtük olarak anlamak zorunda olsak bile. Fakat tanımlanan şeyin kendisi doğru olduğunda, döngüsellik engellenemez. Engellenemez çünkü doğruluğun sağlaması gereken koşulu bildiren herhangi bir tanımın geçerli olması için, bizim sol taraftaki terim, yalnız ve yalnız sağ taraftaki koşul doğru olduğunda, doğrudur ifadesini (hiç değilse örtük olarak) anlamamız gereklidir. Mesela, P sadece ve ancak P gerçekliğe karşılık geldiğinde doğrudur ifadesinde bir kişi, sağdaki bu koşulun yalnız ve yalnız ne zaman sağlandığını, bu koşulun sağlandığının doğru olduğu bir anlamı/duyumu önceden varsaymadan söyleyemez. Doğruluğu tanımlarken, döngüsellik kaçınılmaz olarak belirir. İşte, doğru ya dair herhangi bir tanımın döngüsel olacağını iddia ederken Frege nin aklındaki döngüsellik bu olsa gerektir. Eğer Frege haklıysa, bu durumda doğruluk tanımlanamazdır; veya en azından, başka terimler cinsinden döngüsel-olmayan bir tarzda tanımlanamaz. Doğruluk kendine has bir türdendir. Doğruluk Bir Özellik midir? Eğer doğruluk başka terimler cinsinden tanımlanabilir değilse, bu durumda bizler onu ilkel bir terim olarak ele almak zorundayız. Ama onu tanımlamasak bile, biz yine de doğruluğun ne türden bir şey olduğunu araştırabiliriz. Ve eğer doğruluk şeyler arasındaki bir ilişki değilse, o halde nedir? En azından dilbilgisel olarak doğrudur bir yüklemdir, ve dolayısıyla bizler doğruluğun doğrudur un yüklediği bir özellik olduğunu düşünmeye yönelebiliriz. P doğrudur demek bu durumda P ye bir özellik yüklemek olacaktır, nasıl ki Bu gül kırmızıdır demek bu güle kırmızılık özelliğini yüklemek olur ise. Frege bu olasılığı ele alır: bu şey bu özelliğe sahiptir düşüncesinin doğru olduğunu saptamadan bir şeyin bir özelliğinin farkına varamamamız, üzerinde düşünmeye değer bir şeydir. Dolayısıyla bir şeyin her özelliği için, bununla bağlı olan bir düşüncenin bir özelliği, yani doğruluk, vardır. 6 6 Thoughts, 61.

6 Eğer doğruluk bir özellik ise o halde bu çok garip/tuhaf bir özelliktir. Çünkü bir şeyin bir özelliğe sahip olduğunu belirtmek, doğruluğun uygulandığını belirtmektir. Bu gülün kırmızı olduğunu farkettiğimde, bu gülün kırmızılık özelliğine sahip olduğunu belirtmekle kalmam; ama ayrıca bu gülün kırmızı olduğu düşüncesinin doğru olduğunu da belirtmiş olurum. Bunun aynısı, herhangi bir nesneye yüklenen herhangi bir özellik için de söylenebilir. Ne zaman bir nesneye bir özellik yüklesek, aslında bu yüklemi içeren düşüncenin doğruluğunu yüklemiş oluruz. Bu yüzden, eğer doğruluk bir özellik ise, bir özelliğin uygulandığı her defasında uygulanan bir özelliktir. Doğruluk demek ki özel/acayip bir özelliktir (eğer bir özellikse); çünkü, diğer hepsinden ayrı olarak, her türden özellikler mevcut olduğunda o da mevcut olur; dolayısıyla aynı anda her yerde bulunmak gibi bir karaktere sahiptir. Doğruluk bundan başka bir acayiplik daha arz eder, öyle ki gerçekten de bir özellik olup olmadığı konusunda şüpheler doğurur. Ayrıca anılmaya değer olan bir husus, menekşelerin kokusunu alıyorum cümlesinin menekşelerin kokusunu aldığım doğrudur cümlesi ile tamamen aynı içeriğe sahip olmasıdır. Dolayısıyla görünüşe göre, bu durumda, benim ona doğruluk özelliğini yüklememle bu düşünceye hiçbir şey eklenmedi. 7 Buradaki iddia bir P cümlesinin P doğrudur cümlesi ile tamamen aynı anlama geldiğidir. P yi söylemek, P doğrudur demekten ne az ne fazlasını söylemektir. Frege nin içeriklerin aynılığı için olan testini (Bölüm 2 de ele alınan) düşünün: iki düşünce sadece ve ancak birine inanmadan diğerine inanmak mümkün olmadığında aynıdırlar. Menekşeleri kokladığınıza inanmanız sizin için menekşeleri kokladığınızın doğru olduğuna inanmadan münkün değildir; ve menekşeleri kokladığınızın doğru olduğuna inanmanız sizin için menekşeleri kokladığınıza inanmadan mümkün değildir. doğrudur o halde bunun yüklendiği düşünceye fazladan bir içerik eklemiyor, ve yüklemden doğrudur u kaldırmak özgün halden hiçbir içerik alıp götürmüyor. Anlamsal bakımdan, doğrudur bir fazlalıktır. Bu sebepten ötürü, Frege doğruluğu bir özellik olarak düşünmeyi garip bulur. Normalde bizler bir nesnenin belirli bir özelliğe sahip olduğunu söylediğimizde, önemli/vazgeçilmez ve bilgilendirici bir şey söylüyoruz. Oysa bir düşüncenin doğru olduğunu söylediğimizde, bu düşünceyi onaylamaktan daha fazlasını yapmıyoruz. doğrudur düşünceye önemli/vazgeçilmez bir özellik yüklemez, ve düşüncenin zaten söylediği şeyin üstünde ve ötesinde bir şey söylemez. Frege doğruluğun bir özellik olduğu konusunda şüphelidir, ama daha uygun bir konuşma tarzı bulununcaya kadar doğruluktan bir özellikmiş gibi 8 konuşmakta sakınca görmez. Yine de, erken dönem yazılarında daha az kararsız bir Frege buluruz. Duyum ve Gönderge de doğruluğun kesinlikle bir özellik olmadığını, ama bunun yerine bir nesne olduğunu savunur. Gelecek kısımda bu tez üzerinde daha çok duracağız. Şimdi burada üzerinde durduğumuz temeli yeniden bir gözden geçirelim. Buraya kadar öğrendiğimiz şey doğruluğun üç önemli sebeple sui generis (yani, kendi türüne has) olduğudur: 1. Doğruluk (döngüselliğe düşmeden) tanımlanamaz. 2. Doğruluk, bir özellik bir nesneye yüklendiği her defasında, isnat edilir. 3. Doğruluk-yüklemi doğrudur un uygulanması, fazladan bir içerik eklemez. 7 Thoughts, Thoughts, 62.

7 Doğruluğun bir ilişki veya bir özellik gibi ele alınamayacağını gördük. Doğruluk bir ilişki olamaz çünkü tanımlanamazdır. Bundan başka, ilişkiler en az iki nesne arasında sağlanır. Doğruluk-yükleminin yetkin kullanımı iki nesnenin bilgisini önceden varsaymaz (şeyler arasındaki karşılık-gelmenin betimlenmesinde söz konusu olduğu gibi), ama sadece doğru olduğu söylenen nesnenin bilgisini varsayar. Ayrıca, doğruluk bir özellik olamaz çünkü doğruluk-yükleminin uygulanması bir fazlalıktır (uygulanan şeye fazladan bir içerik katmaz); ve aynı anda her yerde bulunma gibi bir karakter taşır (herhangi bir özelliğin atfedilmesinde örtük olarak bulunur). Kısaca, doğruluğun sui generis karakteri onun dar anlamda ne bir ilişki ne de bir özellik olmasına imkan verir. Peki ama o halde doğruluk ne türden bir şeydir? Frege nin buna cevabı, ancak Frege nin anlambilim kuramında doğruluğun tuttuğu yeri inceledikten sonra, daha iyi anlaşılabilir. Bir Cümlenin Göndergesi Frege nin anlam kategorileri duyum ve gönderge üzerinde tekrar düşünelim. Duyum bir ifade ile söylenen veya ifade edilen şeydir, gönderge ise bu ifadenin hakkında olduğu şeydir. Son bölümde önermesel bir cümlenin duyumunun bir düşünce olduğunu okuduk. Öyleyse böyle bir cümlenin göndergesi nedir peki? Cümlelerin bir göndergesi var mıdır? Ve doğruluğun yerine getirdiği anlamsal rol nedir? Bunlar bu kısımda cevaplamaya çalışacağımız sorulardır. Cümlelerin bir göndergesi var mı gerçekten? Bu, duruma göre değişir: Cümlenin bir parçasının göndergesi ile hiç ilgilenmememiz olgusu, genelde cümlenin kendisi için bir gönderge kabul ettiğimize ve umduğumuza bir işarettir. Parçalarından birinin bir göndergesi bulunmadığını farkettiğimizde, düşünce bizim için değerini kaybeder. Demek ki bir cümlenin sadece duyumu ile yetinmeyip ayrıca bir de göndergesini arayıp sormakta haklıyız. 9 Frege 1925 de öldü cümlesini düşünün. Frege nin göndergesi (yani, bu terimin hakkında olduğu kişi) ile ilgilendiğimizde, bizler doğal olarak, bunun içinde yeraldığı cümlenin göndergesi ile de ilgileniriz. Yani, Frege 1925 de öldü nün ne hakkında olduğu ile ilgileniriz. Dolayısıyla sadece bunun ne söylediği (duyumu) ile ilgilenmeyiz, ama bunun hakkında olduğu fiili durum (göndergesi) ile de ilgileniriz. Buna karşıt olarak, Gregor uyandığında kendisini azman bir hamam böceğine dönüşmüş buldu kurgusal cümlesini düşünün. Gregor un gerçekte var olmadığını bildiğimiz için (bu kişilik kurgusaldır herşeyden önce), ifade edilen düşünce bizim için belirli bir değere sahip olmayı başaramaz. Bu düşünce, cümlenin tamı tamına betimlediği gibi bir fiili durumu belirleme gibi bir değere sahip olamaz. 10 Bu yüzden kurgusal bir cümleye bir gönderge aramayız, onun duyumuna (ne söylediğine) sıkıca bağlansak bile. Bir cümlenin bir parçası standart bir göndergeye sahip olamadığı zaman, parçası olduğu cümle de aynı şekilde bir göndergeye sahip olamaz. Yukarıdaki tartışma, parçaları için bir gönderge aradığımızda bir cümlenin de göndergesini aramamız hususunu resmi olmayan bir tarzda anlatmaya çalışıyor. Ama Frege nin, bu fikri, onun kendi bileşimsellik tezinde daha resmi bir biçimde ileri sürdüğünü 9 Sense and Reference, Bu söylenenler kurgusal cümlelerin bir değeri bulunmadığını farzetmek anlamına gelmez; sadece, kurgusal söylemin gördüğü işlev ile önermesel söylemin bununla karşıtlık içinde gördüğü işlev arasındaki bir farklılığa işaret etmek anlamına gelir. Kurgusal cümleler gerçek durumlarla metaforik (eğretilemeli) bir manada ilgili olsalar bile, dolaysızca (sözcüğü sözcüğüne) ilgili değildirler. Doğruluk için sözcüğü sözcüğüne bir iddiaları yoktur, ve ilgili bakımdan doğruluğa namzetmiş gibi ele alınmazlar.

8 görürsünüz. Frege nin yaklaşımında, bütünün göndergesinin parçaların göndergesi ile belirlendiğini hatırlayın. Frege nin kendi sözleri ile, Eğer biz cümledeki bir sözcüğü, aynı göndergeye ama farklı bir duyuma sahip bir başka sözcükle yer değiştirirsek, bu değişiklik cümlenin göndergesi üzerinde bir etkide bulunamaz. 11 Sabah Yıldızı, Akşam Yıldızıdır ile Sabah Yıldızı, Sabah Yıldızıdır aynı göndergeye sahip olmalıdır, çünkü ikisinin de parçaları aynı göndergeye sahip. Buradaki herbir özel ad Venüs nesnesine gönderme yapıyor, dolayısıyla her iki cümle de Venüs ün kendi kendisiyle olan özdeşlik ilişkisi hakkındadır. Bu şekilde cümlenin bütününün göndergesi parçalarının göndergesine bağımlıdır/dayanır (bu iki cümle bir duyumu paylaşmasalar bile). Fakat şimdi, eğer cümlenin bir parçası gönderge içermiyorsa, Gregor uyandığında kendisini örneğinde olduğu gibi, bu durumda cümlenin bütünü de bir göndergeye sahip olmaz. Bir göndergeye sahip olmaz, çünkü bütünün göndergesi parçaların göndergesine bağımlıdır; ve bu durumda eksik olan parçalar vardır. Gregor bir göndergeye sahip değildir, dolayısıyla Gregor un özne olarak kullanıldığı herhangi bir cümlenin de bir göndergesi olmaz. Bu biçimsel ve biçimsel-olmayan sebeplerden ötürü Frege, bir cümlenin göndergesi, bileşenlerinin göndergesi mevcut olmak koşuluyla, daima talep edilebilirdir. 12 diye iddia eder. Fakat Frege bir cümlenin göndergesi diye tam olarak neyi kastetmektedir? Daha doğrusu, gönderme yapan bir cümle ile gönderme yapmayan bir cümle arasındaki ilgili farklılık nedir? Örneğin: Frege 1925 te öldü ile Gregor uyandığında kendisini azman bir hamam böceğine dönüşmüş buldu cümlelerini ele alalım. Birincide aradığımız/talep ettiğimiz ama ikincide aramadığımız şey nedir? Frege şöyle cevaplar, ancak ve ancak doğruluk-değerini sorduğumuzda [bileşenlerin ve dolayısıyla bütün bir cümlenin göndergesini ararız]. 13 Bu iddiaya göre, doğruluk değerini sadece ve ancak göndergeyi aradığımızda, arar/sorarız. Gerçek nesneler ve dolayısıyla bu nesnelerin bir parçası oldukları durumu, sadece, bunları betimleyen cümlenin doğruluk veya yanlışlığı ile ilgilenmemiz halinde, dikkate alırız. Bu yüzden, göndergeye duyulan bir ilginin cümlenin doğruluk-değerine duyulan bir ilgiyle daima eşzamanlı olması/çakışmasının verili olduğu durumda, Frege bir cümlenin doğruluk-değerinin (ya doğru değeri ya da yanlış değerinin) bu cümlenin göndergesi olduğuna inanır. Bunlardan birini arayıp sorduğumuz her defasında diğerini de arayıp sorarız; dolayısıyla bunların bir ve aynı şey olduklarını farzetmek makuldur. Bunun doğru olup olmadığını sınayacak test, Frege nin göndergenin bileşimselliği ilkesini uygulamaktır: Eğer bir cümlenin göndergesinin onun doğruluk değeri olduğuna dair varsayımımız doğru ise, bunlardan ikincisi, cümlenin bir parçası aynı göndergeye sahip bir ifadeyle yerdeğiştirdiğinde, değişmeden kalmalıdır. Ve durum gerçekten de budur Sense and Reference, Sense and Reference, Sense and Reference, Sense and Reference, 35.

9 Bileşimsellik ilkesine göre, ne zaman bir cümle alsak ve onun terimlerinden birini aynı göndergeye sahip diğer bir terimle değiştirsek, cümlenin bütününün göndergesi aynı kalır. Böyle yer değiştirmelerden sonra, çoğu kez cümlenin duyumu değişecektir, ama doğrulukdeğeri aynı kalır. Eğer Akşam Yıldızı, Venüs tür cümlesinde Akşam Yıldızı nı Sabah Yıldızı ile değiştirirsek, Sabah Yıldızı, Venüstür elde ederiz. Cümlelerin duyumu değişir, oysa doğruluk-değeri değişmeden kalır. Ayrıca, Frege nin izah ettiği gibi, bu göndergesel bileşimsellik ilkesini sağlayan/yerine getiren, doğruluk-değerinden başka, anlamsal bakımdan ilgili bir şey de yoktur: Bileşenlerinin göndergesinin konu edildiği her cümleye bu kadar yaygınlıkla ait olan, ve gönderge türünden yer değiştirmeler ile değişmeden kalan şey, doğruluk değerinden başka ne olabilir ki? 15 Frege, göndergeyi-paylaşan terimlerin yerdeğiştirmesi ile değişmemiş kalan tek şeyin cümlenin doğruluk-değeri olduğunu farzeder. Cümlenin bileşen terimlerini aynı göndergeye sahip başkaları ile değiştridiğimizde korunmuş kalan biricik anlamsal öğe doğruluk-değeridir. Bu yüzden, bu durumun açıklaması, bir cümlenin göndergesinin onun doğruluk-değeri olduğudur. Doğruluk Bir Nesne midir? Şimdi doğruluğun doğası hakkındaki araştırmamıza geri dönüyoruz. Özellikleri dile getiren ifadelere olan dilbilgisel benzerliğine rağmen ve geleneksel olarak karşılık-gelmeye dair bir ilişkisellik gibi ele alınmasına rağmen, Frege doğruluk-yükleminin x doğrudur bir özellik veya bir ilişki ifade etmediğini savunmuştu. Eğer doğruluk bir özellik yada ilişki değilse, o halde nedir? Açıkçası, doğruluğun olabileceği geriye sadece tek bir türde şey kalıyor bir nesne. bir cümlenin doğruluk değerini onun göndergesini oluşturan şey olarak kabul etmeye doğru yönlendiriliyoruz. Bir cümlenin doğruluk değeri ile, onun doğru ya da yanlış sayıldığı koşulları/durumu anlıyorum. Bu ikisinden başka ilave doğruluk değerleri yoktur. Kısalık adına bir tanesine Doğru, ve ötekine Yanlış adını veriyorum. Sözcüklerinin göndergesi ile ilgili olan her bildiri cümlesi demek ki bir özel ad olarak görülmelidir, ve göndergesi de, eğer varsa, ya Doğru dur veya Yanlış. Bu iki nesne, bir şeyin doğru olduğuna hükmeden herkesçe, örtük biçimde de olsa, tanınır/kabul edilir 16 Ben Frege 1925 te öldü diye öne sürdüğüm zaman, Frege hakkında bir şey söylüyorum. Bu cümle belirli bir durumun sağlanması hakkındadır (veya buna gönderme yapar). Bir özel adın bir duyum ifade ettiğini ve bir nesneyi gösterdiğini hatırlayın. Önermesel cümle burada bir özel ad gibi ele alınıyor. Cümle bir duyum ifade eder ve bir nesneyi adlandırır. O bir düşünceyi ifade eder, ve Doğru yu (veya Yanlış ı) adlandırır. Frege nin durum/koşullar sözcüğünü kullanımı burada bir karışıklığa sebep olabilir. Gül kırmızıdır ın bu cümlenin doğru olduğu durumu adlandırdığını söylerken, Frege bu cümlenin gülün kırmızı olmasını içeren bu durumu, veya bu duruma dair koşulları 15 Sense and Reference, 35. Aynı yerde, Frege bileşimselliğe dair bu ilkeyi Leibniz e mal eder. 16 Sense and Reference, 34.

10 adlandırdığını söylemek istemez. Bu cümle gülün kırmızı olduğu düşüncesini ifade eder, ama o, bütün doğru deyimler gibi, bir nesneyi adlandırır Doğru yu. Bundan dolayı, bütün doğru cümleler aynı nesneyi adlandırırlar. Bütün yanlış cümleler de, benzer şekilde, aynı nesneyi adlandırır Yanlış ı. 17 Bütün doğru cümlelerin aynı nesneyi, Doğru yu, adlandırması acayip/tuhaf bir sonuçtur. Bu tuhaflık, Frege için, bir ifadenin göndergesinin bu ifadenin hakkında olduğu şey olduğunu hatırladığımızda, iyice açık hale gelir. Buna göre, bütün doğru deyimler aynı şey hakkındadırlar! Frege, göndergesi-ortak cümlelerin birbirinden ayrı şeyler söyleyebildiklerini bir kez göz önüne aldığımızda bu sonucun çok rahatsız edici bir sonuç olmayacağını ümit eder. Yani, cümleler birbirinden ayrı düşünceleri ifade ederler, aynı nesneyi adlandırsalar bile. Güller kırmızıdır ile Menekşeler mavidir arasındaki ilgili farklılık mesela, demek ki duyumlarındaki farklılık ile açıklanabilir. Ve Frege nin gösterdiği gibi, doğruluğu ararken, duyum ve göndergenin her ikisi de gereklidir: Şimdi, eğer bir cümlenin doğruluk değeri onun göndergesi ise, o halde bir yandan bütün doğru cümleler aynı göndergeye sahiptir ve aynı şekilde, diğer yandan bütün yanlış cümleler. Buradan hareketle görürüz ki cümlenin göndergesinde kendine özgü/özel olan herşey elenmiştir/silinmiştir. Bir cümlenin asla sadece göndergesi ile ilgi kurmayız; ama sırf düşünce de kendi başına bir bilgi vermez; düşünce ancak göndergesi, yani doğruluk değeri, ile birlikte olduğunda bir bilgi verir. Gönderge olmadan duyum, kurgusal söylemde sıklıkla karşılaştığımız şeydir. Adlar, ve dolayısıyla cümleler, daima gerçek nesnelere gönderme yapmazlar. Fakat bu güzel bir şeydir, çünkü kurgusal cümleler doğruluk iddialarında bulunma alanına özgü değildir. Bu yüzden onlara kurgusal diyoruz. Dolayısıyla, kişinin doğruluğa ulaşmak için yargılarda bulunduğu, önermesel söylemde, kişi yalnız duyumla ilgilenmez. Ve kişi bir cümlenin söylediği ile ayrıca ilgilenmediği sürece, bu cümlenin göndergesi (cümlenin hakkında olduğu şey) ile hiç ilgilenmez. Dolayısıyla bütün doğru cümlelerin aynı şey hakkında olmaları olgusu cümleler arasında ilgiye değer bir farklılık yaratmaz; bu durum hakkında teriminin alışılmış kullanımından kendimizi ayrı tutmamızı gerektirse bile. Nasıl bir adın duyumu bir nesneyi gönderge olarak belirliyorsa, aynen bunun gibi, bir cümlenin duyumu da (düşünce) bir nesneyi (Doğru değerini, veya Yanlış değerini) gönderge olarak belirler. Aslında, bu anlam kuramında, bir cümle sadece bir tür addır, bundan dolayı bir ad gibi işlev görür. İkinci bölümde özel bir adın duyumunun, Frege için, onun belirlenim kipi bir nesneyi (göndergesini) belirlemede getirdiği kendi ölçütü, olduğunu keşfetmiştik. Şimdi öğrendimiz şey ise bir cümlenin, bu cümle için bir göndergeyi, yani Doğruyu veya Yanlışı belirlemenin bir yolu gibi iş gören bir düşünceyi ifade eden, bir tür ad olduğudur. 17 Şöyle bir fikir ileri sürülebilir: cümlenin göndergesi onun oluşturucu parçalarının göndergelerinin bir fonksiyonu olduğu için, nesne olarak bu gül ile kırmızı kavramı Doğrunun parçaları dır. Ama herhangi bir doğru cümlenin parçalarının işaret ettiği nesneler ve fonksiyonlar da böyledir. Frege 25 te öldü Doğruya işaret eder, ve dolayısıyla, Frege olarak bilinen nesne ve 1925 te öldü ile gönderme yapılan kavram da Doğrunun parçasıdırlar. Frege bir doğruluk-değerinin parçaları deyiminden pek memnun değildir, zira Frege 25 te öldü nün göndergesi (yani, Doğru) eksi Frege nin göndergesi bize geri kalanı (yani, x 25 te öldü nün göndergesini) vermez. Ama daha iyi bir konuşma biçimi olmadığını kabul ettiği için, Frege tedbirli olmayı ihmal etmeden kendisine bu tarz konuşma özgürlüğünü tanır. Bkz. Sense and Reference,

11 Bir adın duyumunun, bu adın anlamının bir nesneyi belirleyen parçası olması gibi, bununla çok benzer şekilde düşünce de, bir cümlenin anlamının bir doğruluk-değeri belirleyen parçasıdır. Düşüncenin yapısına bağlı olarak bu düşünce doğru veya yanlıştır; dolayısıyla bir düşüncenin yapısı, kendisiyle bir doğruluk-değerinin belirlendiği bir yordam gibi ele alınabilir.

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından

Detaylı

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Şimdi bu beş mantıksal operatörün nasıl yorumlanması gerektiğine (semantiğine) ilişkin kesin ve net kuralları belirleyeceğiz. Bir deyimin semantiği (anlambilimi),

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

Nesnellik. İdelerin Öznelliği

Nesnellik. İdelerin Öznelliği 3 Nesnellik İdelerin Öznelliği Nesnellik kavramını açıklığa kavuşturmak ve bir duyumun neden nesnel bir doğada olduğunu açıkça görmek için, Frege basmakalıp/tipik bir biçimde öznel olan şeylerin yani,

Detaylı

Düşünceler. Bucephalus un savaşta öldüğü. 2 + 2 = 4 olduğu

Düşünceler. Bucephalus un savaşta öldüğü. 2 + 2 = 4 olduğu 4 Düşünceler Bir önermesel cümle, bir şey iddia eden/öne süren (öneren) bir cümledir. Frege gibi biz de, bir düşüncenin böyle bir cümle ile ifade edildiğini (bildirildiğini/beyan edildiğini) söyleyelim.

Detaylı

B. ÇOK DEĞERLİ MANTIK

B. ÇOK DEĞERLİ MANTIK B. ÇOK DEĞERLİ MANTIK İki değerli mantıkta önermeler, doğru ve yanlış olmak üzere iki değer alabilir. Çünkü özdeşlik, çelişmezlik ve üçüncü hâlin olanaksızlığı ilkelerine göre, önermeler başka bir değer

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3) DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

SEMBOLİK MANTIK MNT102U

SEMBOLİK MANTIK MNT102U DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SEMBOLİK MANTIK MNT102U KISA ÖZET KOLAY

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler 16-20 MART 3. HAFTA Cümledeki sözcük sayısı, anlatmak istediğimiz duygu ya da düşünceye göre değişir. Cümledeki sözcük sayısı arttıkça, anlatılmak istenen daha

Detaylı

Frege ye Getirilen Eleştiriler (Duyum ve Gönderge Kuramının Sorunları)

Frege ye Getirilen Eleştiriler (Duyum ve Gönderge Kuramının Sorunları) Frege ye Getirilen Eleştiriler (Duyum ve Gönderge Kuramının Sorunları) 1. Nesnellik Hakkındaki Sorunlar Frege ye göre duyum öznel olamaz, nesnel olmak zorundadır. Dolayısıyla duyum, idelerden (zihnin içeriklerinden)

Detaylı

ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK 3.5 ÇÖZÜM

ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK 3.5 ÇÖZÜM Biçimselleştirme Burada sunulan haliyle bu sembolik gösterim diline önermeler mantığı dili denir. Şimdi günlük dilden çeşitli cümlelerin sembolik biçimler şeklinde nasıl ifadelendirilebileceğini (yani

Detaylı

Mantıksal İşlemler. 7.1 true, false, nil

Mantıksal İşlemler. 7.1 true, false, nil 7 Mantıksal İşlemler 7.1 true, false, nil Doğru ya da Yanlış değer alan önermelere (ifadelere) mantıksal (logic) deyimler ya da boolean deyimler denilir ([5]). Bir çok dilde mantıksal işlemler true ve

Detaylı

Düşünceler. Şüpheci belki, nesnel göndergeyi önvarsaymanın onu var kılmadığını

Düşünceler. Şüpheci belki, nesnel göndergeyi önvarsaymanın onu var kılmadığını 46 Frege ye Dair Şüpheci belki, nesnel göndergeyi önvarsaymanın onu var kılmadığını söyleyerek, karşılık verecektir. Belki de, her ne zaman düşünür veya konuşurken gönderme yapmaya niyet etsek de, yine

Detaylı

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. CÜMLENİN ÖĞELERİ Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. Bir cümlenin oluşması için en önemli şart,

Detaylı

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular 24.00/24.02 Güz Dönemi, 2005 Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular Bir Ödevi yazmaya başlamadan önce, hazırladığınız taslağınızı, bir de şu soruları aklınızda tutarak gözden

Detaylı

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir. CÜMLENİN ÖĞELERİ TEMEL ÖĞELER Yüklem (Fiil, Eylem) Cümledeki işi, hareketi, yargıyı bildiren çekimli unsura yüklem denir. Yükleme, cümlede yargı bildiren çekimli öge de diyebiliriz. Yüklem, yukarıda belirttiğimiz

Detaylı

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir.

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir. Yargı cümlelerinde sınıf terimler birbirlerine tüm ve bazı gibi deyimlerle bağlanırlar. Bunlara niceleyiciler denir. Niceleyiciler de aynen doğruluk fonksiyonu operatörleri (önerme eklemleri) gibi mantıksal

Detaylı

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler 1 Örgüt Kültürü Örgüt Kültürü kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler bütünüdür. 2 Örgüt kültürü, temel grupsal

Detaylı

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

Değişen Değerlerimiz. Çizim: Nat Wibberley

Değişen Değerlerimiz. Çizim: Nat Wibberley 2 Değişen Değerlerimiz Çizim: Nat Wibberley Mesih imanlısının bir imanlı olarak özel bir dünya görüşü vardır. Peki, imanlının dünya görüşü dediğiniz olgu benim günlük hayatımı nasıl değiştirecek? 1. Selanikliler

Detaylı

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri Dil Gelişimi Yaş gruplarına göre g temel dil gelişimi imi bilgileri Çocuklarda Dil ve İletişim im Doğumdan umdan itibaren çocukların çevresiyle iletişim im kurma çabaları hem sözel s hem de sözel olmayan

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi DİNİ GELİŞİM Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi Bilişsel Yaklaşımda Tanrı Tasavvuru 1. Küçük çocuklar Tanrı yı bir ruh olarak düşünürler, gerçek vücudu ve insani duyguları

Detaylı

Düzsöz, etkisöz ve edimsöz eylemleri

Düzsöz, etkisöz ve edimsöz eylemleri Sözeylemler Düzsöz, etkisöz ve edimsöz eylemleri! Yalın önermeler herhangi bir şey iletmez. İletişim için önermelerin bir «güç» ile ifade edilmesi gerek. İletişim; belirtmek, söz vermek, uyarmak vs. gibi

Detaylı

BİZ, MELEKLER - DRUNVALO

BİZ, MELEKLER - DRUNVALO BİZ, MELEKLER - DRUNVALO http://www.kosulsuz-sevgi.com/ruhu-yukselten-yazilar/biz-melekler-drunvalo-2/ Drunvalo Melchizedek En azından, Sümer de 6000 yıl önce uygarlık başladığından beri, melekler insan

Detaylı

D Kendiniz hakkındaki düşünceleriniz değişkenlik gösterir mi, yoksa her zaman aynı mıdır?

D Kendiniz hakkındaki düşünceleriniz değişkenlik gösterir mi, yoksa her zaman aynı mıdır? Adı Soyadı: ROSENBERG BENLİK SAYGISI ÖLÇEĞİ D 1 MADDE 1 1. Kendimi en az diğer insanlar kadar değerli buluyorum. 2. Bazı olumlu özelliklerim olduğunu düşünüyorum. 3. Genelde kendimi başarısız bir kişi

Detaylı

Olasılık Kuramı ve İstatistik. Konular Olasılık teorisi ile ilgili temel kavramlar Küme işlemleri Olasılık Aksiyomları

Olasılık Kuramı ve İstatistik. Konular Olasılık teorisi ile ilgili temel kavramlar Küme işlemleri Olasılık Aksiyomları Olasılık Kuramı ve İstatistik Konular Olasılık teorisi ile ilgili temel kavramlar Küme işlemleri Olasılık Aksiyomları OLASILIK Olasılık teorisi, raslantı ya da kesin olmayan olaylarla ilgilenir. Raslantı

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

Kategorik Yargılar. Bazı dört ayaklı hayvanlar antiloptur. Tüm antiloplar otçuldur. Bazı dört ayaklı hayvanlar otçuldur.

Kategorik Yargılar. Bazı dört ayaklı hayvanlar antiloptur. Tüm antiloplar otçuldur. Bazı dört ayaklı hayvanlar otçuldur. Kategorik Yargılar Önermeler mantığı sadece doğruluk değeri işlemlerini (doğruluk değerinin saptanmasını) ve bununla ilgili operatörleri (önerme eklemlerini) göz önüne alır. Söz konusu bu doğruluk fonksiyonu

Detaylı

4 ve 2 enerji seviyelerinin oranından 3.33 değeri bulunur, bu da çekirdeğin içi hakkında bllgi verir.

4 ve 2 enerji seviyelerinin oranından 3.33 değeri bulunur, bu da çekirdeğin içi hakkında bllgi verir. 4.3. KOLLEKTİF MODEL Tüm nükleonların birlikte koherent davrandığı durum düşünülür. Çekirdekte olabilen kolektif davranışlar çekirdeğin tamamını kapsayan titreşimler ve dönmelerdir. Buna göre nükleer özellikler

Detaylı

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA İÇİN ÖNERİLEN ÇEŞİTLİ ÇALIŞMA METODLARI

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA İÇİN ÖNERİLEN ÇEŞİTLİ ÇALIŞMA METODLARI VERİMLİ DERS ÇALIŞMA İÇİN ÖNERİLEN ÇEŞİTLİ ÇALIŞMA METODLARI Etkili olduğu görülmüş çalışma formülleri vardır. Bunlara formül diyoruz çünkü izlenecek belirli işlemleri kapsar. Değişik çalışma işlemlerinin

Detaylı

MIT OpenCourseWare http://ocw.mit.edu. 14.30 Ekonomide İstatistiksel Yöntemlere Giriş Bahar 2009

MIT OpenCourseWare http://ocw.mit.edu. 14.30 Ekonomide İstatistiksel Yöntemlere Giriş Bahar 2009 MIT OpenCourseWare http://ocw.mit.edu 14.30 Ekonomide İstatistiksel Yöntemlere Giriş Bahar 2009 Bu materyale atıfta bulunmak ve kullanım koşulları için http://ocw.mit.edu/terms sayfasını ziyaret ediniz.

Detaylı

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz: METİN ÇÖZÜMLEME METİN NEDİR? Bir olayın, bir duygunun bir düşüncenin yazıya dökülmüş haldir. Metin öncelikle yazı demektir. Metin kavramı aynı zamanda organik bir bütünlük demektir Metin kavramı öncelikle

Detaylı

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3] Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru

Detaylı

Bir kavramın işaret ettiği herhangi bir varlıkta bir özelliğin bulunup bulunmadığını ifade etmenin tek yolu önerme kurmaktır. Yani öznesiyle yüklemi

Bir kavramın işaret ettiği herhangi bir varlıkta bir özelliğin bulunup bulunmadığını ifade etmenin tek yolu önerme kurmaktır. Yani öznesiyle yüklemi Bir kavramın işaret ettiği herhangi bir varlıkta bir özelliğin bulunup bulunmadığını ifade etmenin tek yolu önerme kurmaktır. Yani öznesiyle yüklemi arasında bağ bulunan bir cümle kurmaktır. Dolayısıyla

Detaylı

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) - Boynumuz zürafa boynu kadar uzun olsa şimdi yapabildiğimiz işleri yapabilir miydik? Sorusu üzerinden eğlenceli bir sohbet başlatıyoruz. - Ormanlar kralı

Detaylı

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Programları Bilimsel Yöntemleri I Dr. M. Volkan TÜRKER 8 Bilimsel Süreci* 1. Gözlem alanının belirlenmesi 2. Ön Bilgi Toplama Yazın Taraması 3.

Detaylı

SOMUT VE SOYUT NEDİR?

SOMUT VE SOYUT NEDİR? SOMUT VE SOYUT NEDİR? Prof. DR. Rıza FİLİZOK Okul kitaplarımızda isim olan kelimelerin somut ve soyut diye ikiye ayrıldığı bilgisi verilir ve şöyle tanımlanır: Somut : Beş duyu ile kavranan varlıkları

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I Eleştirel Düşünme Nedir?... 1 Bazı Eleştirel Düşünme Tanımları... 1 Eleştirel Düşünmenin Bazı Göze Çarpan Özellikleri... 3 Eleştirel Düşünme Yansıtıcıdır... 3 Eleştirel Düşünme Standartları

Detaylı

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI Yakup ÖZKAN Giriş Kant (1724-1804) 1, felsefi dizgesinde akıl eleştirisini kuramsal (teorik/nazari/kurgusal) akılla sınırlamaz. Akıl eleştirisini daha

Detaylı

MIT Açık Ders Malzemeleri Bu materyallerden alıntı yapmak veya Kullanım Koşulları hakkında bilgi almak için

MIT Açık Ders Malzemeleri   Bu materyallerden alıntı yapmak veya Kullanım Koşulları hakkında bilgi almak için MIT Açık Ders Malzemeleri http://ocw.mit.edu Bu materyallerden alıntı yapmak veya Kullanım Koşulları hakkında bilgi almak için http://ocw.mit.edu/terms veya http://www.acikders.org.tr adresini ziyaret

Detaylı

Saf Stratejilerde Evrimsel Kararlılık Bilgi Notu Ben Polak, Econ 159a/MGT 522a Ekim 9, 2007

Saf Stratejilerde Evrimsel Kararlılık Bilgi Notu Ben Polak, Econ 159a/MGT 522a Ekim 9, 2007 Saf Stratejilerde Evrimsel Kararlılık Ben Polak, Econ 159a/MGT 522a Ekim 9, 2007 Diyelim ki oyunlarda stratejiler ve davranışlar akıl yürüten insanlar tarafından seçilmiyor, ama oyuncuların genleri tarafından

Detaylı

Matematikte Sonsuz. Mahmut Kuzucuoğlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü İlkyar-2017

Matematikte Sonsuz. Mahmut Kuzucuoğlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü İlkyar-2017 Matematikte Sonsuz Mahmut Kuzucuoğlu Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü matmah@metu.edu.tr İlkyar-2017 17 Temmuz 2017 Matematikte Sonsuz Bugün matematikte çok değişik bir kavram olan sonsuz

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

Yüklemler Mantığında Çözümleyici Çizelgeler (Çürütme Ağaçları)

Yüklemler Mantığında Çözümleyici Çizelgeler (Çürütme Ağaçları) Yüklemler Mantığında Çözümleyici Çizelgeler (Çürütme Ağaçları) Daha önce kanıtlamaların geçerliliği üzerine söylenenlerden hatırlanacağı gibi, bir kanıtlamanın geçerli olabilmesi için o kanıtlamadaki öncüller

Detaylı

Biçimselleştirme. - 4 sayısını gösterir. Mantıktaki örnekte ise parantezleri kullanarak P S) ifadesini elde ederiz

Biçimselleştirme. - 4 sayısını gösterir. Mantıktaki örnekte ise parantezleri kullanarak P S) ifadesini elde ederiz Biçimselleştirme Burada sunulan haliyle bu sembolik gösterim diline önermeler mantığı dili denir. Şimdi günlük dilden çeşitli cümlelerin sembolik biçimler şeklinde nasıl ifadelendirilebileceğini (yani

Detaylı

Sayı Kavramı ve Sayma

Sayı Kavramı ve Sayma Sayı Kavramı ve Sayma Örnek Olay Üzerinde 20 adet kare şeklinde halı resimleri olan bir tahta hazırladık. Henüz 25 aylık olan Spencer Mavi! diye bağırdı. Tahtanın yanına gidip her defasında mavi diyerek

Detaylı

3. Genelde kendimi başarısız bir kişi olarak görme eğilimindeyim. 4. Ben de diğer insanların birçoğunun yapabildiği kadar bir şeyler yapabilirim.

3. Genelde kendimi başarısız bir kişi olarak görme eğilimindeyim. 4. Ben de diğer insanların birçoğunun yapabildiği kadar bir şeyler yapabilirim. ROSENBERG BENLİK SAYGISI ÖLÇEĞİ Aşağıdaki cümleleri okuyarak sizin için uygun olan şıkkı işaretleyiniz 1. Kendimi en az diğer insanlar kadar değerli buluyorum. 2. Bazı olumlu özelliklerim olduğunu düşünüyorum.

Detaylı

Fiiller nesne alıp almamalarına göre değişik şekillerde adlandırılır. Bunları dört grupta inceleyebiliriz.

Fiiller nesne alıp almamalarına göre değişik şekillerde adlandırılır. Bunları dört grupta inceleyebiliriz. FİİL ÇATISI Çekimli bir fiilden oluşan yüklemin nesne ve özneye göre gösterdiği durumlara çatı denir. Bundan hareketle, yüklemin isim soylu sözcüklerden oluştuğu cümlelerde çatının aranmayacağını söyleyebiliriz.

Detaylı

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri BILGI FELSEFESI Bilginin Doğruluk Ölçütleri Bilimsel bilgi Olgusal evreni, toplum ve insanı araştırma konusu yapar. Bilimler; Formel bilimler Doğa bilimleri Sosyal bilimler olmak üzere üç grupta incelenir.

Detaylı

Bir önermenin anlamlı olması onun belli bir doğruluk değeri taşıması demektir. Doğru bir önerme de yanlış bir önerme de anlamlıdır.

Bir önermenin anlamlı olması onun belli bir doğruluk değeri taşıması demektir. Doğru bir önerme de yanlış bir önerme de anlamlıdır. 1 FEL 201: KLAİK MANTIK DER NOTLARI-2 KONU: ÖNERME ÖNERMENİN DOĞAI Önerme, yargı bildiren/belirten cümledir. Yargı bildirmeyen/belirtmeyen cümle örnekleri: oru cümleleri, emir cümleleri, ünlem cümleleri

Detaylı

İŞİTME YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLER İÇİN PERFORMANS BELİRLEME FORMU

İŞİTME YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLER İÇİN PERFORMANS BELİRLEME FORMU T.C Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü İŞİTME YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLER İÇİN PERFORMANS BELİRLEME FORMU 2009 PROGRAMDA YER ALAN MODÜLLER VE SÜRELERİ Modülün

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

Astrofotoğrafçılık: Nasıl Başlarım?

Astrofotoğrafçılık: Nasıl Başlarım? Astrofotoğrafçılık: Nasıl Başlarım? Astrofotoğrafçılık (gökyüzü fotoğrafçılığı), her ne kadar fotoğrafçılığın bir alt dalıymış gibi görünse de fotoğrafçılıktan birçok yönüyle ayrılır. Astrofotoğrafçılık

Detaylı

Lion Leo İletişiminde Yetişkin Boyutu

Lion Leo İletişiminde Yetişkin Boyutu Lion Leo İletişiminde Yetişkin Boyutu Cahit Kişioğlu, İzmir 9 Eylül Lions Kulübü ÖZET: Lion ve Leo iletişiminde kullanılan eleştirel veya koruyucu yetişkin tarzını yetişkin boyutuna taşıyarak, Lion - Leo

Detaylı

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 5. SINIF TÜRKÇE İ KURS I VE LERİ 3 4 5 Ön bilgilerini kullanarak okuduğunu anlamlandırır. Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim Metinde verilen ipuçlarından hareketle, karşılaştığı yeni kelimelerin

Detaylı

Venn Diyagramları Kategorik önermelerle ilgili işlemlerde kümeler arası ilişkileri göz önüne almak bu konuda bize yardımcı olur. Bir kategorik önerme, kesişen iki daire ile temsil edilir ve buradaki daireler

Detaylı

Sayı Kavramı ve Sayma

Sayı Kavramı ve Sayma Sayı Kavramı ve Sayma Örnek Olay Üzerinde 20 adet kare şeklinde halı resimleri olan bir tahta hazırladık. Henüz 25 aylık olan Spencer Mavi! diye bağırdı. Tahtanın yanına gidip her defasında mavi diyerek

Detaylı

Ontolojik Yaklaşım (*)

Ontolojik Yaklaşım (*) DERS 2 İnanmak için Neden Tanrı Var mı/mevcut mu? 24.00 Felsefenin Sorunları Prof. Sally Haslanger Eylül 12, 2005 Ontolojik Yaklaşım (*) Soru ( ve cevaplar için çerçeve) -- Tanrı var mı? (Bu soruda,tanrının,

Detaylı

Çözümleyici Çizelgeler (Çürütme Ağaçları)

Çözümleyici Çizelgeler (Çürütme Ağaçları) Çözümleyici Çizelgeler (Çürütme Ağaçları) İki veya üçten fazla cümle harfi içeren ikb ler söz konusu olduğunda doğruluk tablosu, denetleme yapmak için hantal ve yetersiz bir yöntem haline gelmektedir.

Detaylı

İLETİŞİM BECERİLERİ. DOÇ. Dr. Bahar Baştuğ

İLETİŞİM BECERİLERİ. DOÇ. Dr. Bahar Baştuğ İLETİŞİM BECERİLERİ DOÇ. Dr. Bahar Baştuğ İşİTMEK VE DİNLEMEK İki ya da daha fazla kişi arasındaki iletişimin gerçek bir diyalog olabilmesinin bir koşulu: söz hakkının tanınması diğer koşulu: konuşanın

Detaylı

Alfa Erkek Ve Kadınları Baştan Çıkarmanın Tüm Sırları

Alfa Erkek Ve Kadınları Baştan Çıkarmanın Tüm Sırları Alfa Erkek Ve Kadınları Baştan Çıkarmanın Tüm Sırları Bu e kitap sizin Alfa erkek ve kadınları büyüleyici bir şekilde etkilemek konusunda bilmeniz gereken her bilgiyle sizi donatacak ve yep yeni biri olmanızı

Detaylı

KLASİK FRAKTALLAR FRAKTAL ÖZELLİKLERİ VE BOYUT

KLASİK FRAKTALLAR FRAKTAL ÖZELLİKLERİ VE BOYUT KLASİK FRAKTALLAR FRAKTAL ÖZELLİKLERİ VE BOYUT.. KENDİNE BENZERLİK VE AFİNİTE Fraktal özelliklerinden bir diğeri de kendine benzerlikdir. Geometrik açıdan, aynı şekle sahip olan geometrik şekiller birbirine

Detaylı

Hegel, Tüze Felsefesi, 1821 HAK KAVRAMI Giriş

Hegel, Tüze Felsefesi, 1821 HAK KAVRAMI Giriş 1www.ideayayınevi.com HAK KAVRAMI Giriş 1 Felsefi Tüze Bilimi Hak İdeasını, eş deyişle Hak Kavramını ve bunun Edimselleşmesini konu alır. Felsefe İdealar ile ilgilenir ve buna göre genellikle salt kavramlar

Detaylı

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI REYHAN SAĞLAM ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ BILIŞ NE DEMEKTIR? Biliş; düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçlerine denir. Bilişsel gelişim neleri kapsar?

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

Excel Formuller ve Kullanımı

Excel Formuller ve Kullanımı Excel Formuller ve Kullanımı Mantıksal İslem Yapan Formuller 1 EĞER Fonksiyonu Belirttiğiniz koşul DOĞRU olarak değerlendirilirse bir değer, YANLIŞ olarak değerlendirilirse başka bir değer verir. Değerler

Detaylı

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER Rıza FİLİZOK Kastım odur şehre varam Feryad ü figan koparam Yunus Emre Büyük dilbilimci Saussure ün dilin bir sistem olduğunu ve anlamın karşıtlıklardan (mukabil/opposition)

Detaylı

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP: SORU : Yediemin deposu açmak için karar aldım. Lakin bu işin içinde olan birilerinden bu hususta fikir almak isterim. Bana bu konuda vereceğiniz değerli bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Öncelikle

Detaylı

CÜMLENİN ÖGELERİ YÜKLEM / ÖZNE

CÜMLENİN ÖGELERİ YÜKLEM / ÖZNE CÜMLENİN ÖGELERİ YÜKLEM / ÖZNE YÜKLEM Cümlede işi, oluşu, durumu bildiren öğeye yüklem denir. Diğer öğeleri bulmak için bütün sorular yükleme yöneltilir. Dilimizde her türlü sözcük ve söz öbeği yüklem

Detaylı

YÖNLENDİRİLMİŞ ÇALIŞMA I DERS NOTLARI

YÖNLENDİRİLMİŞ ÇALIŞMA I DERS NOTLARI KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BEŞİKDÜZÜ MESLEK YÜKSEKOKULU YÖNLENDİRİLMİŞ ÇALIŞMA I DERS NOTLARI ÖĞR. GÖR. COŞKUN ALİYAZICIOĞLU EYLÜL 2017 - TRABZON SLAYT 4 2. Raporlarda Etkinlik Faktörleri Etkin yazım,

Detaylı

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler İçindekiler xiii Önsöz ı BİRİNCİ KISIM Sofistler 3 1 Giriş 6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler 17 K a y n a k la r 17 Sofistlerin G enel Ö zellikleri

Detaylı

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik

Detaylı

İÇİNDEKİLER 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ...

İÇİNDEKİLER 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ... İÇİNDEKİLER Bölüm 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ... 1 1.1. Bir İleti Kodu Olarak Dil... 1 1.1.1. Dilin Bireysel ve Toplumsal Yönü / Uzlaşımsal Niteliği... 4 1.1.2. Dilin Yapısal Yönü / Dizge Olma

Detaylı

Öğretmen Liderliği ÖĞRETMEN LİDERLİĞİ

Öğretmen Liderliği ÖĞRETMEN LİDERLİĞİ Öğretmen Liderliği ÖĞRETMEN LİDERLİĞİ Doç. Dr. Cevat ELMA İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı E-posta: cevat.elma@omu.edu.tr Öğretmen liderliğini etkileyen faktörler: Bilgi kaynaklarının

Detaylı

PATOLOJİ UZMANININ ETİK SORUMLULUKLARI ve YÜKÜMLÜLÜKLERİ

PATOLOJİ UZMANININ ETİK SORUMLULUKLARI ve YÜKÜMLÜLÜKLERİ XXVI. Ulusal Patoloji Kongresi ve VII. Ulusal Sitopatoloji Kongresi PATOLOJİ UZMANININ ETİK SORUMLULUKLARI ve YÜKÜMLÜLÜKLERİ Selim Kadıoğlu Antalya 3 Kasım 2016 Etik insanların davranışları, eylemleri,

Detaylı

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE Fiil Cümlesi *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye erişemez. Seçilmiş birkaç kitaptan güzel ne olabilir. İsim

Detaylı

(b) Bir kanıtlamadır. Burada (çünkü) bir öncül belirticidir ve kendisinden sonra gelen yargının öncül olduğunu gösterir.

(b) Bir kanıtlamadır. Burada (çünkü) bir öncül belirticidir ve kendisinden sonra gelen yargının öncül olduğunu gösterir. A-Grubu 1. Soru (B-Grubu 3. Soru ile aynı) Not: bu soruda öncül ve sonuçları sınavda istendiği gibi, verilen boş kağıda açıkça yazmayanlar ve soru kağıdı üzerinde altını çizmek vb. yöntemlerle gösterenlerin

Detaylı

İNSANLARIN NİYETLERİ VE DAVRANIŞLARI SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA DAİMA

İNSANLARIN NİYETLERİ VE DAVRANIŞLARI SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA DAİMA İNSANLARIN NİYETLERİ VE DAVRANIŞLARI SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA DAİMA NİYETLERİ ANLAMAYA, ÇÖZMEYE ÇALIŞIR Ameller niyetlere göredir Hadis-i Şerif Duygular ve davranışlar, zihinsel ve fiziksel faaliyetlerin sonucudur.

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2010/7939 Karar No. 2012/15559 Tarihi: 03.05.2012 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2012/4 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8 İŞ SÖZLEŞMESİ VEKALET VE ESER

Detaylı

İkinci Basımın Ön Sözü

İkinci Basımın Ön Sözü İkinci Basımın Ön Sözü Bu basım kısmen eleştirilerin sonucunda, kısmen öncekindeki belli boşluklardan dolayı ve içinde yer aldığım etkinliğin doğasına -eğitime ve özellikle eğitimde araştırmaya felsefenin

Detaylı

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK 3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 04 22 OCAK TÜRKÇE ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme amacını belirler. 3. Dinleme amacına uygun yöntem belirler.

Detaylı

Metin Edebi Metin nedir?

Metin Edebi Metin nedir? Metin Nedir? Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Metin çok farklı düzeylerde dille iletişimde bulunmak amacıyla

Detaylı

DİN EĞİTİMİ - 7. Yrd. Doç. Dr. M. İsmail BAĞDATLI.

DİN EĞİTİMİ - 7. Yrd. Doç. Dr. M. İsmail BAĞDATLI. DİN EĞİTİMİ - 7 Yrd. Doç. Dr. M. İsmail BAĞDATLI mismailbagdatli@yahoo.com Öğretim Yöntemleri Eğitim tarihimiz boyunca klasik yöntemler başarı ile uygulanmıştır. Günümüzde de uygulanmaya devam edecektir.

Detaylı

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi SOSYOLOJİ (TOPLUM BİLİMİ) 1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi Sosyoloji (Toplum Bilimi) Toplumsal grupları, örgütlenmeleri, kurumları, kurumlar arası ilişkileri,

Detaylı

Gök Mekaniği: Eğrisel Hareket in Kinematiği

Gök Mekaniği: Eğrisel Hareket in Kinematiği Gök Mekaniği: Eğrisel Hareket in Kinematiği Bundan bir önceki giriş yazımızda Kepler yasaları ve Newton ın hareket kanunlarını vermiş, bunlardan yola çıkarak gök mekaniklerini elde edeceğimizi söylemiştik.

Detaylı

Elektromanyetik Dalga Teorisi Ders-3

Elektromanyetik Dalga Teorisi Ders-3 Elektromanyetik Dalga Teorisi Ders-3 Faz ve Grup Hızı Güç ve Enerji Düzlem Dalgaların Düzlem Sınırlara Dik Gelişi Düzlem Dalgaların Düzlem Sınırlara Eğik Gelişi Dik Kutuplama Paralel Kutuplama Faz ve Grup

Detaylı

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος PLATON Kratylos PLATON (Atina, MÖ 427/428 - MÖ 347), antik Yunan filozofu ve Batı dünyasındaki ilk yüksek öğretim kurumu olarak kabul edilen Atina Akademisi nin kurucusudur. Hocası Sokrates, en ünlü öğrencileri

Detaylı

MERYEM ALTI PATLICANI DÜŞÜRDÜ. YUSUF YEDİ DOMATESİ YIKADI. KERİM SEKİZ PATATESİ KAYBETTİ. SANEM DOKUZ PORTAKALI SAKLADI.

MERYEM ALTI PATLICANI DÜŞÜRDÜ. YUSUF YEDİ DOMATESİ YIKADI. KERİM SEKİZ PATATESİ KAYBETTİ. SANEM DOKUZ PORTAKALI SAKLADI. BİRİNCİ MATRİSE GİRİŞ MERYEM ALTI PATLICANI DÜŞÜRDÜ. YUSUF YEDİ DOMATESİ YIKADI. KERİM SEKİZ PATATESİ KAYBETTİ. SANEM DOKUZ PORTAKALI SAKLADI. Yukarıdaki 4x4 tablo dinleyiciye çeşitli cümleler kurmakta

Detaylı

Örnek bir kullanım ve bilgisayar ağlarını oluşturan bileşenlerin özeti

Örnek bir kullanım ve bilgisayar ağlarını oluşturan bileşenlerin özeti Bu sayfaları okuduğunuza göre bir şekilde bilgisayarlar ve bilgisayar ağlarıyla ilişkiniz olduğunu biliyorum. Ancak yine de en başta niçin bilgisayar ağı kullanıyoruz sorusunun cevabını vermekle işe başlayabiliriz.

Detaylı

Felsefece Düşünmenin Yolları

Felsefece Düşünmenin Yolları Felsefe yalnızca uzman kişiyi ilgilendiren bir iş değildir; çünkü öyle ilgi çekici görünür ki, felsefe yapmayan ola ki hiçbir insan yoktur. Ya da en azından, her insanın yaşa mında filozoflaştığı bir an

Detaylı

HESAP. (kesiklik var; süreklilik örnekleniyor) Hesap sürecinin zaman ekseninde geçtiği durumlar

HESAP. (kesiklik var; süreklilik örnekleniyor) Hesap sürecinin zaman ekseninde geçtiği durumlar HESAP Hesap soyut bir süreçtir. Bu çarpıcı ifade üzerine bazıları, hesaplayıcı dediğimiz somut makinelerde cereyan eden somut süreçlerin nasıl olup da hesap sayılmayacağını sorgulayabilirler. Bunun basit

Detaylı

(PAT) ROSENHAN DENEYİ

(PAT) ROSENHAN DENEYİ Sen Deli Değilim! (PAT) ROSENHAN DENEYİ Dışarıda dolaşanlar mı daha deli, yoksa içerdekiler daha akıllı? Eminim bir çoğumuz kendi kendimizle başbaşa kaldığımızda,düşüncelere daldığımız zamanlarda acaba

Detaylı

Etkin Dinleme. Yönetici tarafından yazıldı Salı, 03 Mart :38 - Son Güncelleme Çarşamba, 18 Mart :25. Etkin Dinleme

Etkin Dinleme. Yönetici tarafından yazıldı Salı, 03 Mart :38 - Son Güncelleme Çarşamba, 18 Mart :25. Etkin Dinleme Etkin Dinleme DİNLEMEK Dinlemeyi öğrenen kişi, her konuşmadan olumlu bir mesaj alır... İnsan iletişiminin büyük bir çoğunluğu sözeldir. Sözel iletişimin ancak yarısı kısa bir süre sonra hatırlanabilir.

Detaylı

Hayatı. (Aksiyom V ) tanımlanabilir bir küme daima bir bütünlük oluşturur. vardır.

Hayatı. (Aksiyom V ) tanımlanabilir bir küme daima bir bütünlük oluşturur. vardır. Hayatı Gottlob Frege (1848-1925) matematiğin temelleri ve dilsel anlamın doğası hakkındaki felsefi soruların içine tutkuyla dalmış Alman doğumlu bir matematikçiydi. Mantıkta sağladığı devrimsel ilerlemeler

Detaylı

Kavramsal Tasarım - I

Kavramsal Tasarım - I Kavramsal Tasarım - I 25.12.2017 1 Kavramsal Tasarımlar Geliştirme ve Geçerli Kılma 6. Kavramsal Tasarım a. Fonksiyon yapısı b. Metodik kısmi çözümler geliştirme i. Etkileşimli yöntemler ii. Sezgisel (Heuristik)

Detaylı

8.333 İstatistiksel Mekanik I: Parçacıkların İstatistiksel Mekaniği

8.333 İstatistiksel Mekanik I: Parçacıkların İstatistiksel Mekaniği MIT Açık Ders Malzemeleri http://ocw.mit.edu 8.333 İstatistiksel Mekanik I: Parçacıkların İstatistiksel Mekaniği 2007 Güz Bu materyallerden alıntı yapmak veya Kullanım Şartları hakkında bilgi almak için

Detaylı

Dil olgusu :DEĞİŞMEYENLER Dil dışı olgu : DEĞİŞENLER ARABA. Aynı değişimi soyut olarak şöyle formülleştirebiliriz:

Dil olgusu :DEĞİŞMEYENLER Dil dışı olgu : DEĞİŞENLER ARABA. Aynı değişimi soyut olarak şöyle formülleştirebiliriz: A N L A M D E Ğ İ Ş M E L E R İ Bu yazıda yeni şeyler bulacağınızı düşünüyoruz! Prof. Dr. Rıza Filizok Anlam bilimci G. Stern, kelimelerdeki anlam değişmelerini sebeplerine ve görevlerine göre şöyle snıflandırır:

Detaylı

MODERN MANTIK ARASINAVI (SOSYOLOJİ) ÇÖZÜMLERİ B GRUBU

MODERN MANTIK ARASINAVI (SOSYOLOJİ) ÇÖZÜMLERİ B GRUBU MODERN MANTIK ARASINAVI (SOSYOLOJİ) ÇÖZÜMLERİ B GRUBU 1. Aşağıdaki kanıtlamaların çıkarım belirticilerini, öncül ve sonuç önermelerini, tümdengelimli mi (geçersiz, geçerli veya sağlam), tümevarımlı mı

Detaylı