SOL ANA KORONER HASTALIÐININ GENÇ VE YAÞLI HASTALAR- DA KLÝNÝK ÖZELLÝKLER VE RÝSK FAKTÖRLERÝ AÇISINDAN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ



Benzer belgeler
Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D.

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

Miyokard. Miyokard infarküsünde (Mİ) EKG değişim süreçlerini öğrenmek. Ayırıcı tanıları yapmak. Spesififik patolojilerde EKG ile Mİ yi tanımak

Kardiyovasküler hastalıklardan korunmak için 5 önemli neden :

ÇUKUROVA BÖLGESİNDE PERKÜTAN KORONER GİRİŞİM YAPILAN HASTALARA YERLEŞTİRİLEN STENT BOYUTLARI

Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili;

Stabil koroner arter hastalığında doğrular ve yanlışlar:

Atrial Fibrilasyon dan Gerçek Kesitler: WATER (Warfarin in Therapeutic Range) Registry den İlk Sonuçlar

Akut Koroner Sendromlar ve Güncel Yaklaşım. Yrd.Doç.Dr. Hasan Büyükaslan Harran üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D.

Koroner Arter Hastal ğ nda Egzersiz Testi Bulgular ile Koroner Anjiyografiye Göre Belirlenen Tedavi Seçeneklerinin İlişkileri

AKUT KORONER SENDROMLARDA OLASILIK SKORLARI VE STRES TESTLERİNİN KULLANIMI

YÜKSEK RİSKLİ EKG PATERNLERİ S İ VA S

ST YÜKSELMESİZ AKUT KORONER SENDROMDA GİRİŞİMSEL TEDAVİ STRATEJİSİ

Demografik Özelliklerin Koroner Arter Hastalığına Etkisinin Analizi

Mustafa Kemal YILDIRIM*, Tülay TUNÇER PEKER*, Dilek KARAASLAN*, Betül MERMİ CEYHAN**, Oktay PEKER***

VAKA SUNUMU. Dr. Arif Alper KIRKPANTUR Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Ünitesi

Eskimeyen Yeniler: Nabız Hızı ve Nabız Basıncı

Uzm.Dr., Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İç Hastalıkları Kliniği, İstanbul, Türkiye

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA KORONER AKIM REZERVİ VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIK İLİŞKİSİ

Düşüğe Neden Olan Bir Hipertansif Fibromusküler Displazi Vakası. A Case of Hypertensive Fibromuscular Dysplasia Leading To Abortus

EKG DE GÖZDEN KAÇANLAR. Dr Sertaç Güler, Acil Tıp Uzmanı Ankara EAH Acil Tıp Kliniği

İZOLE KORONER ARTER EKTAZİSİ BULUNAN HASTALARDA QT DİSPERSİYONU ARTIŞI

Sivas İl Merkezinde Yaşlı Nüfusta Bazı Kronik Hastalıkların Prevalansı ve Risk Faktörleri

NADİR Mİ, YOKSA?! Doç. Dr.Hülya KAŞIKÇIOĞLU. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi HAZİRAN 2010

Koroner Bypass Ameliyatında Mortalite ve Morbiditeye Etki Eden Risk Faktörlerinin Belirlenmesi ve Değerlendirilmesi

Koroner Anjiyografi Darlık Derecesinin Değerlendirilmesi

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA KARDİYOVASKÜLER HASTALIK GELİŞME RİSKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

YÜKSEK KOLESTEROL VE İLAÇ KULLANIMI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT

Göğüs Ağrısı; Anjina Pektoris; Akut Koroner Sendrom; Acute Coronary Syndrome; Unsable Angina; Anstabil Anjina pektoris;

Yaşlı erkek, göğüs ağrısı olup geçmiş ilk çekilen EKG si budur: m. EKG de İpuçları ve Atladıklarımız

Hazırlayan ekip : Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çalışma Grubu. Üyeler - Dr.Baktash Morrad - Dr.Ayşe Hüseyinoğlu - Dr.

EKG Yorumlanmasındaki Ölümcül Hatalar. John Fowler, MD, DABEM Kent Hastanesi

- KALP KRİZİ NEDİR - NASIL KORUNURUZ?

Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografik Koroner Anjiyografi Sonrası Uzun Dönem Kalıcı Böbrek Hasarı Sıklığı ve Sağkalım ile İlişkisi

ULUSAL KALP SAĞLIĞI POLİTİKASI ANA İLKELERİ

STATİN FOBİSİ Prof. Dr. Mehmet Uzunlulu

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

Akut Koroner Sendromlar

Hipertansiyon ve akut hipertansif atakta ne yapmalı? Prof. Dr. Zeki Öngen İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Kronik böbrek hastalığı adeta bir salgın halini almıģ olan önemli bir halk sağlığı sorunudur.

Doç.Dr. Oğuz Caymaz, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı, İstanbul

Her kronik tam tıkalı lezyon açılmalı mı? Prof. Dr. Murat ÇAYLI Özel Adana Medline Hastanesi

Dr Talip Asil Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı

Dr. Gökhan AKSAN Şişli Hamidiye Etfal E.A.H Kardiyoloji Kliniği 22/04/16

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi

Acil Serviste Hipertansif Hastaya Yaklaşım

Antianjinal ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer

KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

ESC/AHA Kılavuzlarına Göre Koroner Cerrahisi Endikasyonları

Sosyoekonomik düzey ile miyokart enfarktüsü ve komplikasyonları arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi


TEMEL EKG. Prof.Dr.Hakan KültK. Kardiyoloji Anabilim Dalı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA REZİDÜEL RENAL FONKSİYON VE İNVAZİF OLMAYAN ATEROSKLEROZ BELİRTEÇLERİ İLİŞKİSİ

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

Akut Koroner Sendrom Kliniği ile Başvuran Hastalarda Koroner Arter Hastalığı Risk Faktörleri

CİDDİ KOMORBİDİTESİ OLAN SEMPTOMATİK PRİMER HİPERPARATİROİDİLİ HASTALARDA RADYOFREKANS ABLASYON SONUÇLARI

Türk Yetişkinlerinde Anormal EKG Bulguları: Epidemiyolojik Gözlemsel Çalışma ARAŞTIRMA

Akut İnferiyor Miyokart Enfarktüsünde İlk Başvuru Anındaki Elektrokardiyografi ile Enfarktüsten Sorumlu Koroner Arteri Tahmin Edebilir miyiz?

KORONER ARTER? NE ZAMAN? Hacettepe Üniversitesi Tıp T Fakültesi Radyoloji A.D.

KALP SAĞLI. Prof. Dr. Dilek Ural. Kardiyoloji Anabilim Dalı

Basın bülteni sanofi-aventis

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım

Diyabetik hastada kardiyovasküler değerlendirme: Ne zaman anjiyografi yapalım? Doç.Dr.Özlem Batukan ESEN Memorial Şişli Hastanesi

Acil Serviste NSTEMI Yönetimi. Dr. Özer Badak

Doğumsal kalp hastalığı ve PAH. Dr. Gülten TAÇOY Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Hemodiyaliz Hastalarında Salusin Alfa ve Beta Düzeylerinin Ateroskleroz ile İlişkisi

Metabolik Sendrom Tanı Tedavi Dr. Abdullah Okyay

1. HİZMET KAPSAMI: UÜ-SK KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI HİZMET KAPSAMI

Beyin Omurilik Sıvısında Myelin Basic Protein Testi; CSF myelin basic protein; BOS da myelin basic protein;

AORT KAPAK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D.

Sık ventriküler ekstra vurulara yaklaşım

Bir ARB Olarak Olmesartan. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

Kardiyolojik Hastalarda Kardiyak Risk Durumu Önerilerine Uyum-Başkent Üniversitesi Kesiti

Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili;

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

Takiplerde hastalarda hangi özelliklere dikkat edilmesi gerektiğini

Maligniteye baðli iliak arter stenozunda endovasküler stent tedavisi: olgu sunumu

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

Kronik Total Oklüzyon (KTO) da İlaç Salınımlı Stentler. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Renovasküler Hipertansiyonda Doppler US

BİRİNCİ BASAMAK İÇİN TEMEL EKG OKUMA BECERİSİ

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA SODYUM ATILIMI, BÖBREK HASARI VE EKOKARDİYOGRAFİK PARAMETRELERİN İLİŞKİSİ

Doç.Dr.Namık Özmen GATA H.Paşa Eğt.Hast. Kardiyoloji Servisi. İstanbul

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

Kadınlarda Koroner Bypass Operasyonunun Özellikleri ve Sonuçları

Asistan Oryantasyon Eğitimi

Hikmet Demir 53 Yaşında 2 Çocuk babası Emekli devlet memuru İstanbul da yaşıyor

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Vedat Aytekin

Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir.


HİPERTANSİYON & EGZERSİZ

Periferik Arter Hastalıklarına Yaklaşım. Dr. Murat İKİZLER Eskişehir, 201 3

Successful Percutaneous Coronary Intervention in Coronary Artery Originating Anomaly

DİŞ HASTALIKLARININ TEDAVİSİNDE HASTALARDA GÖRÜLEN KARDİYOVASKÜLER DEĞİŞİKLİKLER ÖZET

KADIN KALBİ. Dr.Işıl Uzunhasan İ.Ü.Kardiyoloji Enstitüsü

Yeni Çalışmalar Hipertansiyon Kılavuzlarında Tedavi Hedeflerini Değiştirecek mi?

Hipertansiyon ve Kronik Böbrek Hastalığı

Hacettepe Üniversitesi Týp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, ANKARA, 2 Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi, Halk Saðlýðý AD, ANKARA

Tam revaskülarizasyonda CABG standart tedavidir

Transkript:

TJIC Volume:11 Number:1 February 2007 TGKD Cilt:11 Sayý:1Þubat 2007 SOL ANA KORONER HASTALIÐININ GENÇ VE YAÞLI HASTALAR- DA KLÝNÝK ÖZELLÝKLER VE RÝSK FAKTÖRLERÝ AÇISINDAN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ Dr. M. Timur Selçuk*, Dr. Hatice Selçuk*, Dr. Mehmet K. Çelenk*, Dr. Orhan Maden*, Dr. Özcan Özeke*, Dr. Þule Korkmaz*,.Dr. Deniz Demirkan** *T.Yüksek Ýhtisas Hastanesi, Kardiyoloji Bölümü, **Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Kardiyoloji Bölümü, Ankara Bu çalýþmada anlamlý sol ana koroner (SAK) arter darlýðý bulunan hastalarýn klinik özelliklerinin ve risk faktörlerinin incelenmesi, yaþla birlikte incelenen bu parametrelerde deðiþiklik olup olmadýðýnýn araþtýrýlmasý amaçlandý. Koroner anjiyografi uygulanan 9296 hasta içerisinden SAK arterinde > %50 darlýk tespit edilen 101 hasta çalýþmaya alýndý. Hastalar genel olarak yaþ, cinsiyet, koroner arter hastalýðýnýn yaygýnlýk derecesi, aterosklerotik risk faktörleri, klinik prezantasyon þekilleri ve elektrokardiyografi (EKG) bulgularý açýsýndan deðerlendirildikten sonra bu parametrelerin yaþa göre karþýlaþtýrýlmasý yapýldý. Ortalama yaþýn (60.9±11.3) bir standart deviasyon altýndaki yaþ grubunda olan 50 yaþ altýndaki hastalar genç, diðer hastalar yaþlý grubu oluþturdu. 50 yaþ ve altý grup %22, 50 yaþ ve üstü grup %78 oranýndaydý. Hastalarýn %77'i erkek %23'ü kadýndý. Genel olarak hastalarýn %96'ünde SAK arterle birlikte diðer epikardiyal koroner arterlerde darlýk bulundu. Dört hastada ise izole SAK hastalýðý tespit edildi. 50 yaþ üzeri grupta 3 damar hastalýðý ve sol ön inen arter (LAD) tutulumu genç gruba göre daha fazla bulundu (p= 0.03). Diðer damar tutulumlarý arasýnda genç ve yaþlý hastalar arasýnda fark gözlenmedi (p> 0.05). Risk faktörleri açýsýndan deðerlendirildiðinde hastalarýn %34.7'si hipertansif, %17.8'si diyabetes mellitus'lu idi. Yaþlý hastalarda hipertansiyon ve DM istatistiksel olarak anlamlý þekilde fazlaydý (hipertansiyon için GÝRÝÞ Sol ana koroner (SAK) arterin týkayýcý hastalýðý Yazýþma adresi: Dr. M. Timur SELÇUK Türkiye Yüksek Ýhtisas Hastanesi, Kardiyoloji Bölümü Sýhhiye- ANKARA Tel: 0 312 310 30 80-1134 Faks: 0 312 319 84 19 E-mail: timurselcuk@hotmail.com p< 0.02; DM için p< 0.01). Hastalarýn %40.6'sý hiperlipidemik ve %29.7'si sigara içmekteydi. Genç ve yaþlý hastalar arasýnda hiperlipidemi ve sigara açýsýndan fark bulunmadý(p> 0.05). Hastalarýn %18 i pozitif aile öyküsü vermekteydi. Genç ve yaþlý hastalar arasýnda aile öyküsü açýsýndan da fark bulunmadý(p> 0.05). Hastalardan 4'ü akut miyokard infarktüsü(mi), %63.4'ü kararsýz anjina pektoris, %31.7'si kronik stabil anjina ile baþvurdu. Her iki grupta en çok baþvuru nedeni kararsýz anjina idi. Klinik prezantasyon özellikleri açýsýndan yaþ gruplarý arasýnda fark izlenmedi (p> 0.05). Hastalarýn hiç birinde atipik anjina yoktu. Hastalarýn EKG bulgularý arasýnda %50.5 oranýnda ST segment depresyonu ve T dalga negatifliðine rastlandý. 16 hastanýn (%15.8) EKG'sinde geçirilmiþ MI örneði, %7.9' unda prekordiyal R dalga progresyonunda bozukluk vardý. 10 hastada (%9.9) EKG'de patolojiye rastlanmadý. Gruplar arasýnda incelenen bu parametreler açýsýndan farklýlýk izlenmedi (p> 0.05). Ancak yaþlý grupta sað/sol dal bloðu, atriyal fibrilasyon, AV tam blok ve ventriküler ekstrasistol bulgularý olan hastalar daha fazlaydý (p< 0.05). Anahtar kelimeler: Sol ana koroner, Koroner risk faktör, Koroner anjiyografi (Türk Giriþimsel Kard. Der. 2007;11: 17-23) etkin bir þekilde tedavi edilmediði takdirde oldukça kötü prognozludur. Kararsýz anjina, sol ventrikül disfonksiyonu, ilerlemiþ yaþ eþlik ettiðinde prognoz daha da kötü seyretmektedir 1. SAK arter hastalýðýnýn koroner anjiyografi uygulanan hastalarýn %3 ile %5'inde tespit edildiði belirtilmektedir 1. Türk toplumunda SAK hastalýðýnýn oranýna ait yeterli bilgi mevcut deðildir.

18 TGKD Cilt 11, Sayý 1 Þekil 1: Anlamlý SAK hastalýðý bulunan hastalarýn yaþa göre daðýlýmý Þekil 2: SAK arter hastalýðýna eþlik eden lezyonlu damar sayýsý Koroner anjiyografi öncesinde SAK arter hastalýðýnýn fark edilmesini saðlayacak olan spesifik klinik faktörlerin tanýmlanmasý, akut koroner sendromlarla birlikte koroner anjiyografinin getireceði riskin azalmasýna neden olacaktýr. SAK arter hastalýðýna eþlik eden klinik özellikleri tanýmlamak amacýyla birçok çalýþma yapýlmýþ ve bu konuda tartýþmalý sonuçlar elde edilmiþtir 1,2. SAK arter hastalýðýnda, invaziv olmayan testlerde "yüksek risk" bulgularý sýkça tespit edilse de, bu hastalarýn çoðunda kararsýz semptomlar bulunmasý nedeniyle invaziv testler oldukça risklidir 1. 1970'li yýllardan bu yana yapýlan çalýþmalarda, SAK arter hastalýðýný koroner anjiyografi öncesinde tanýmlayacak, prediktif deðeri yüksek klinik özelliklerin bulunmadýðý sonucuna varýlmýþtýr 1,2. Bu hastalarda koroner arter hastalýðý risk faktörlerinin geçmiþ dönemlerde çok iyi karakterize edilmediði ve risk faktörlerinin daha iyi deðerlendirilmesiyle birlikte bu konuda daha deðerli bilgiler elde edilebileceði savunulmaktadýr. Ayrýca, SAK hastalýðýnda ilerleyen yaþla birlikte klinik tabloda meydana gelen deðiþikliklere ait çok az bilgi bulunmaktadýr 3. Bu çalýþmada, göðüs aðrýsý nedeniyle koroner anjiyografi uygulanan hastalarda SAK arter hastalýðýnýn klinik özellikleri ve risk faktörleri açýsýndan deðerlendirilmesi ve bu parametrelerin yaþa göre karþýlaþtýrýlmasý amaçlanmaktadýr. MATERYAL ve METOD a)anjiyografik Deðerlendirme: Bu çalýþmaya, kliniðimizde 2000-2001 yýllarý arasýnda koroner anjiyografi uygulanan 9296 hasta arasýndan SAK'da %50 ve daha fazla darlýk bulunan 101 hasta dahil edildi. Daha önceden balon anjiyoplasti veya koroner arter bypass cerrahisi uygulanan, anlamlý valvüler hastalýðý ve kardiyomiyopatisi olan hastalar çalýþma dýþý býrakýldý. Çekilen sineanjiyografik filmler en az iki kardiyolog tarafýndan okundu. Kardiyologlar arasýnda yapýlan ölçümlerde %20' den fazla fark tespit ediliyorsa, deðerlendirmelerdeki son karar konsensüs ile alýndý. b)klinik Deðerlendirme: Hastalar risk faktörleri, klinik prezantasyonlarý, hematolojik ve biyokimyasal parametreleri açýsýndan deðerlendirildiler. Hastalarýn çekilen 12 derivasyonlu elektrokardiyografi (EKG)'leri; ST ve T dalga deðiþikliði, Q dalgasý varlýðý, R dalgasý progresyonu kaybý ve normal EKG bulgularýnýn varlýðýna göre gruplandýrýldý. Hastalar prezantasyon þekillerine göre; miyokard infarktüsü(mi), kronik kararlý anjina pektoris, kararsýz anjina pektoris, atipik göðüs aðrýsý olarak gruplandýrýldý. MI hikayesi olan ve EKG' de patolojik Q dalgasý bulunan hastalar MI geçirmiþ olarak kabul edildi. Majör risk faktörleri arasýndan, diyabetes mellitus (DM) (DM tedavisi alan veya açlýk kan þekeri 126 mg/dl üzerinde ölçülen hastalar), hipertansiyon (TA> 140/90 mmhg veya antihipertansif tedavi alýyor olmasý), sigara kullanýmý, yaþ, serum LDL- kolesterol (> 160 mg/dl), serum HDL- kolesterol (HDL- kolesterol < 40 mg/dl), serum total kolesterolü (> 200 mg/dl), serum trigliserit düzeyleri (> 150 mg/dl) ve aile öyküsüne (birinci derece erkek akrabalarýnda 55 yaþýndan önce, kadýn akrabalarýnda 65 yaþ öncesinde MI veya ani ölüm bulunmasý) göre gruplandýrýldý.

TGKD Cilt 11, Sayý 1 19 Tablo 1: Genç ve yaþlý SAK arter hastalarýnýn karþýlaþtýrýlmasý Yaþlý Hastalar (79 Hasta) Genç Hastalar (22 Hasta) P Deðeri LAD Lezyonu 71 (%89.9) 15 (%68.2) p< 0.05 CX Lezyonu 65 (%82.3) 14 (%63.6) p> 0.05 RCA Lezyonu 65 (%82.3) 15 (%68.2) p> 0.05 Ýzole SAK 1 (%1.3) 3 (%13.6) - 1 Damar 9 (%11.4) 2 (%9.1) p> 0.05 2 Damar 17 (%21.5) 7 (%31.8) p> 0.05 3 Damar 53 (%67.1) 9 (%40.9) p< 0.05 MI Hikayesi 9 (%11.4) 3 (%13.6) p> 0.05 Kronik Stabil Anjina 27 (%34.2) 5 (%22.7) p> 0.05 Kararsýz Anjina 48 (%60.8) 16 (%72.7) p> 0.05 Hipertansiyon 32 (%40.5) 3 (%13.6) p< 0.02 Hiperlipidemi 31 (%39.2) 10 (%45.5) p> 0.05 Sigara Ýçimi 23 (%29.1) 7 (%31.8) p> 0.05 DM 18 (%22.8) 0 (%0) p< 0.01 Aile Hikayesi 15 (%19.0) 3 (%13.6) p> 0.05 Normal Sinüs Ritmi 8 (%10.1) 2 (%9.1) p> 0.05 ST- T Deðiþikliði 49 (%62.0) 14 (%63.6) p> 0.05 R Progresyon Bozukluðu 6 (%7.6) 2 (%9.1) p> 0.05 Patolojik Q Dalgasý 13 (%16.5) 3 (%13.6) p> 0.05 Trigliserit (mg/ dl) 144.0±72.8 157.0±96.9 p> 0.05 Total- Kolesterol (mg/ dl) 204.7±47.8 228.7±72.0 p> 0.05 HDL- Kolesterol (mg/ dl) 39.7±24.3 37.1±6.5 p> 0.05 LDL- Kolesterol (mg/ dl) 139.6±42.9 166.5±74.8 p> 0.05 LAD: Sol ön inen arter. Cx: Circumflex. RCA: Sað koroner arter. SAK: Sol ana koroner. MI: Miyokard infarktüsü, DM: Diabetes mellitus Hastalar yaþa göre iki gruba ayrýldý. Ortalama yaþýn (60,9±11,3) bir standart deviasyon altýndaki yaþ grubunda olan 50 yaþ altýndaki hastalar genç, diðer hastalar yaþlý grubu oluþturdu. Hastalar bütün parametreler açýsýndan yaþa göre karþýlaþtýrýldý. ÝSTATÝSTÝKSEL ANALÝZ Gruplar arasýndaki istatistiksel anlamlýlýk ki-kare testi ve student t testi ile karþýlaþtýrýldý. Ýstatistiksel anlamlýlýk p<0,05 deðerlerinde kabul edildi. Biyokimyasal ve hematolojik veriler ortalama ± standart sapma olarak hesaplandý. BULGULAR A)Anjiyografik Olarak Anlamlý Sol Ana Koroner Arter Hastalarýnýn Demografik Özellikleri: Koroner anjiyografi uygulanan 9296 hastanýn 101'inde (%1.09; %77'si erkek; ortalama yaþ 60.9±11.3) > %50 SAK darlýðý tespit edildi. En küçük yaþ 30, en büyük yaþ ise 83 idi (Þekil 1). Ortalama yaþýn (60.9± 11.3) bir standart deviasyon altýndaki yaþ grubunda olan 50 yaþ altýndaki 22 hasta (%22) genç grubu, diðer 79 hasta (%78) yaþlý grubu oluþturdu. B)Sol Ana Koroner Arter Hastalýðý ile Aðýr- Diffüz Koroner Arter Hastalýðýnýn Birlikteliði: 97 hastada (%96) SAK arterle birlikte diðer epikardiyal koroner arterlerde darlýk bulundu. Sað koroner arter (RCA) darlýðý hastalarýn %79' unda (80 hasta), sol ön inen arter (LAD) darlýðý %85' inde (86 hasta) ve sirkumfleks (CX) arter darlýðý ise %78' inde (79 hasta) bulunmaktaydý. 3 damar hastalýðý ise 62 hastada (%61'inde)mevcuttu (Þekil 2). 50 yaþýndan genç ve yaþlý hastalar karþýlaþtýrýldýklarýnda RCA lezyonu gençlerde %68 (15 hasta), yaþlýlarda %82 (65 hasta) (p> 0.05); CX lezyonu gençlerde %63 (14 hasta), yaþlýlarda %82 (65 hasta) (p> 0.05); LAD tutulumu gençlerde %68,2 (15 hasta), yaþlýlarda %89,9 (71 hasta) bulundu (p< 0.05) (Tablo 1). Ýzole SAK hastalýðý koroner anjiyografi yapýlan bütün hastalar içerisinde toplam 4 hastada tespit edildi (%0.04). Bu hastalardan 3' ü genç 1' i yaþlý gruptandý. SAK arter darlýðý ile birlikte 11 hastada (%10.9) tek, 24 hastada (%23.8) iki, 62 hastada (%61.4) üç damar hastalýðý tespit edildi. Tek damar hastalýðý gençlerde %9.1 iken yaþlýlarda %11.4, iki damar hastalýðý gençlerde %31.8 iken yaþlýlarda %21.5 bulundu. Ancak genç grupta 3 damar hastalýðý %40.9 iken yaþlý grupta ise %67.1 idi. Genç ve yaþlýlar arasýnda sadece üç damar hastalýðý arasýndaki fark

20 TGKD Cilt 11, Sayý 1 Þekil 3: SAK arter hastalarýnda risk faktörlerinin daðýlým yüzdeleri HT: Hipertansiyon. DM: Diabetes mellitus istatistiksel olarak anlamlý bulundu (p= 0.03). C)Geleneksel Risk Faktörlerinin Prevalansý: Risk faktörleri açýsýndan genel olarak deðerlendirildiðinde 35 hastada hipertansiyon tespit edildi (%34.7). Genç hastalarýn %8.6'sýnda (3 hasta), yaþlýlarýn %40.5'inde (32 hasta) hipertansiyon mevcuttu (p= 0.019). Toplam 18 hastada (%17.8) DM vardý. DM'lu hastalarýn tümü (%22.8) 50 yaþýn üzerindeydi. Genç grupta ise DM'lu hasta yoktu. Bütün risk faktörleri incelendiðinde hiperlipidemi en sýk tespit edilen risk faktörüydü. Genel olarak hastalarýn %40.6' sý hiperlipidemikti. Hastalarýn ortalama serum LDL- kolesterol seviyesi 144±50 mg/dl, total kolesterol 209± 53 mg/dl, HDL- kolesterol 39±22 mg/dl, trigliserit 146±77 mg/dl olarak bulundu. Genç grubun %45.5'i (10 hasta), yaþlý grubun %39.2'si (31 hasta) hiperlipidemikti (p> 0.05). Hastalarýn %29.7'si sigara kullanmaktaydý. Genç grubun %31.8' inde (7 hasta), yaþlý grubun %29.1'inde (23 hasta) sigara öyküsü mevcuttu. Genç ve yaþlý grup arasýnda sigara kullanýmý açýsýndan farklýlýk tespit edilmedi (p> 0.05). 18 hastada birinci derece akrabalar arasýnda MI veya ani ölüm vardý(%18). Bu oran genç grupta %13.6 (3 hasta), yaþlý grupta %19 (15 hasta) idi. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlý deðildi p (> 0.05) (Þekil 3). D) Klinik Prezantasyon: Klinik olarak anlamlý SAK arter lezyonu tespit edilen hastalarýn 4'ünün baþvuru nedeni akut MI' ydü (%3.96). Hastalarýn 1'inde akut yaygýn anterior, 1'inde akut inferoposterolateral, 2'sinde ST elevasyonu olmayan MI tespit edildi. Bu hastalarýn SAK arterinde %70 ve üzeri darlýklar mevcuttu. Hastalarda, risk ve yaþ daðýlýmý açýsýndan genel hasta grubundan farklýlýk gözlenmedi. Hastalarýn hiç birinde akut MI' ne baðlý kardiyojenik þok geliþmedi. 64 hastanýn kararsýz anjina pektoris ile baþvurduðu tespit edildi (%63.4). Bu hastalarýn çoðunluðu Braunwald klasifikasyonuna göre klas I grubundaydý. Kararsýz anjina ile baþvuran hastalarda yaþa göre farklýlýk izlenmedi. Her iki grupta da en sýk baþvuru nedeni kararsýz anjina pektoristi. Bu oran genç grupta %72.7 (16 hasta), yaþlý grupta %60.8 (48 hasta) idi (p> 0.05). Yaþlý hastalarýn %11.4'ünde (9 hasta), genç hastalarýn %13.6' sýnda (3 hasta) daha önceden MI hikayesi vardý. Hastalarýn %31.7'si kronik stabil anjina ile baþvurdu. Kronik stabil anjina genç grupta %22.7 (5 hasta), yaþlý grupta %34.2 (27 hasta) idi. Arada istatistiksel olarak fark bulunmadý (p> 0.05). 16 hastanýn EKG'sinde patolojik Q dalgasý örneði (%15.8) vardý. Bunlarýn 10' unda geçirilmiþ inferior MI örneði mevcuttu (%9.9). 2'sinde anterior (%1.98), 2'sinde anteroseptal (%1.98), 1'inde yaygýn anterior (%0.98) ve 1'inde anterior + inferior MI (%0.98) örneði vardý. Patolojik Q dalgasý genç grupta %13.6 3 hasta), yaþlý grupta %16.5 (13 hasta)oranýnda tespit edildi. Arada istatistiksel farklýlýk bulunmadý (p> 0.05). Baþvuru anýnda çekilen EKG'lerin 51 tanesinde (%50.5) ST segment depresyonu ve T dalga negatifliðine rastlandý. Genç grubun %63.6'sýnda (14 hasta), yaþlý grubun %62'sinde (49 hasta) ST-T dalga deðiþiklikleri vardý ve istatistiksel fark saptanmadý (p> 0.05). Kararsýz anjina ile baþvuran hastalarda iskemik ST dalga deðiþiklikleri çoðunluktaydý. 6 hastada sað dal bloðu (%5.9), 3 hastada sol dal bloðu (%2.97), 1 hastada AV tam blok (%0.99), 3 hastada sýk ventriküler ekstrasistoller ve 2 hastada atriyal fibrilasyon (%1.98) tespit edildi. AV tam blok geliþen hasta Q dalgasýz MI tanýsý ile yatýrýlmýþtý ve hastada koroner anjiyografi sonrasýnda elektromekanik disosiyasyon geliþerek kaybedildi. Hastalarýn 8'inde (%7.9) prekordiyal R dalga progresyonunda bozukluk vardý. Bu oran genç grupta %9.1'iken yaþlý grupta %7.6 idi ve her iki grupta istatistiksel olarak fark yoktu (p> 0.05). 10 hastada (%9.9) ise EKG'de patolojiye rastlanmadý. Genç grupta %9.1 (2 hasta), yaþlý grupta %10.1 (8 hasta) oranýnda normal elektrokardiyografik bulgular tespit edildi. Sað/sol dal bloðu, atriyal fibrilasyon ve sýk ekstrasistollere ait EKG bulgularý 50 yaþ üzeri hastalarda %12 oranýndaydý ve anlamlý olarak daha fazlaydý (p= 0.027). TARTIÞMA SAK arter lezyonunun neden olduðu klinik durumlarýn aðýr seyretmesi ve bu hastalarda koroner

TGKD Cilt 11, Sayý 1 21 anjiyografinin arttýrdýðý mortalite ve morbidite riski nedeniyle, SAK arter hastalýðýný koroner anjiyografi öncesinde tanýmaya yönelik prediktif faktörlerin varlýðý konusunda çalýþmalar yapýlmýþtýr. Fakat bu konuda oldukça çeliþkili bulgular elde edilmiþtir 1,2. Ateroskleroz patogenezi ve risk faktörleri konusundaki araþtýrma ve bilgilerin artmasýyla birlikte, son yýllarda SAK arter hastalýðý ve risk faktörleri üzerinde modern hasta kohortlarýný içeren çalýþmalar yapýlmaya baþlanmýþtýr. Ýnvaziv olmayan tetkikler ve kateterizasyona ait birçok bulgunun SAK hastalýðýnda prognostik önemi olduðu ve bu bulgularýn kullanýmý ile hastalarýn "düþük" ve "yüksek" risk gruplarýna ayrýlabileceði savunulmuþtur 4. Retrospektif olarak yapýlan bu çalýþmada, > %50 SAK arter darlýðý tespit edilen hastalarýn sayýsý 9296 hastada 101 olarak bulunmuþtur. Bu sayý toplam koroner anjiyografi yapýlan hastalarýn %1.09'dur. Stouffer ve arkadaþlarýnýn yaptýklarý çalýþmada da, kendi merkezlerine 3 yýl içinde baþvuran yaklaþýk 8.000 hasta içerisinde %3.7 oranýnda anlamlý SAK hastalýðý tespit etmiþlerdir 3. Bu oraný daha önceden yapýlmýþ çalýþmalarla benzer olarak deðerlendirmiþlerdir. Conley ve arkadaþlarýnýn çalýþmasýnda ise bu oranýn %9 gibi yüksek bir rakam olduðu belirtilmiþtir 4. Avrupa ve Amerikan toplumuna yönelik çalýþmalarda > %50 SAK arter darlýðý oraný genellikle %3 ile %5 arasýnda belirtilmektedir 5. Ancak bu çalýþmalarda daha az anjiyografi sayýlarý bulunmaktadýr. Stouffer ve arkadaþlarýnýn çalýþmasýnda erkek hastalarýn sayýsý iki kat daha fazla ve SAK lezyonu bulunan hastalarýn ortalama yaþý 60 olarak bulunmuþtur 3. Bizim çalýþmamýzda erkekler yaklaþýk olarak 3 kat daha fazlaydý (%77'e karþýlýk %23) ve ortalama yaþ 60 yaþ civarýndaydý. Stouffer ve arkadaþlarýnýn çalýþmasýnda, anlamlý SAK arter hastalýðý olanlarýn %95' inde diðer majör epikardiyal arterlerde anlamlý darlýk olduðu belirtilmiþtir 3. Daha önceden yapýlmýþ otopsi ve anjiyografi çalýþmalarýnda hastalarýn %90'ýndan fazlasýnda diðer koroner arterlerde anlamlý darlýk olduðu tespit edilmiþtir 3,5,6. Bizim çalýþmamýzda ise bu oran %96.3' tür ve daha önce yapýlan çalýþmalarýn oranlarýyla uyumludur. Ayrýca çalýþmamýzda yaþlý grupta genç gruba göre LAD arter stenozu ve 3 damar hastalýðý anlamlý olarak daha fazla bulundu. SAK arter ostiumunda izole hastalýk oldukça nadirdir. Topaz ve arkadaþlarý tarafýndan yapýlan bir çalýþmada 21545 hastadan sadece 12'sinde (%0.06) izole SAK arter lezyonu olduðu bildirilmiþtir 7. Bizim çalýþmamýzda koroner anjiyografi uygulanan 9296 hastanýn sadece %0.04' ünde izole SAK hastalýðý tespit edildi. SAK arterin total oklüzyonu oldukça az rastlanýlan bir durumdur. Bu lezyonun nadir saptanmasýnýn nedeni bu hastalardaki yüksek ölüm insidansý olabilir. CASS (Coronary Artery Surgery Study) çalýþmasýnýn verilerine göre SAK arter stenozuna genellikle koroner aðacýn herhangi bir yerinde anlamlý darlýk eþlik etmektedir ve komplet obstrüksiyondan önce bu darlýklar nedeniyle hasta semptomatik hale gelip hastaneye baþvurmaktadýr 8. RCA hastalýðý anjiyografi ile kolayca gösterilebilirken, distal sol koroner arter stenozu, bu bölgenin dolaþýmý kollateral akýma baðlý olduðu için kolayca gösterilememektedir. Bu nedenle, distal sol koroner arter lezyonlarýnýn prevalans ve aðýrlýðýný bilmek mümkün olmamaktadýr. Sol ventrikül fonksiyonlarý normal veya normale yakýn olanlarda, büyük olasýlýkla anlamlý distal sol koroner arter hastalýðý bulunmamaktadýr. Ward ve arkadaþlarýna ait olan 5 vaka bildiriminde RCA'in bütün vakalarda dominant olduðu saptanmýþtýr 9. Zimmern ve arkadaþlarýnýn tarafýndan daha önceden bildirilen vakalarýn incelenmesiyle oluþturulan derlemelerde incelenen 26 hastada dominant RCA' in önemini vurgulanmaktadýr. Eþlik eden RCA hastalýðýnýn yaygýnlýðý oldukça deðiþkendir 10. Newman ve arkadaþlarýnýn çalýþmasýnda anlamlý RCA hastalýðýnýn hastalarýn yarýsýnda mevcut olduðu gösterilmiþtir. Bu hastalarda sol ventrikül fonksiyonunun korunmuþ olmasý yeterli kollateral akýma baðlý gibi görünmektedir. Bu görüþ Levin ve Haby tarafýndan desteklenmiþ, diðer araþtýrmacýlar ise bu görüþe katýlmamýþtýr. Kollateral dolaþýmýn varlýðý ise anjinayý önlemeye yetmemektedir 9. Bizim çalýþmamýzda ise 9296 hastadan sadece 3' ünde kronik total SAK hastalýðý tespit edildi (%0.03). Bu hastalarýn 2'si 50 yaþýn altýnda diðeri ise 72 yaþýndaydý. Hastalarýn 3' ü de erkek olup gençlerde risk faktörleri olarak sigara ve hipertansiyon mevcuttu. Genç hastalarýn her ikisi de Braunwald Klas I anjina ile baþvurmuþlardý. Yapýlan koroner anjiyografilerinde RCA' in dominant olduðu, RCA'de subkritik darlýklar olduðu, sol koroner sistemin RCA'den kaynaklanan iyi geliþmiþ kollateral arterlerle dolduðu ve sol koroner sistemin distalinde de anlamlý darlýklar olduðu izlendi. Bu iki genç hasta ilginç olarak MI geçirmemiþlerdi ve sol ventrikülografileri normaldi. Diðer hasta ise Q dalgasýz MI ve AV tam blokla hospitalize edilmiþti. Koroner anjiyografi diðer iki genç hastalarýnki ile benzerdi. Fakat sol ventrikülografi diffüz hipokinetik olarak deðerlendirilmiþti. Risk faktörleri olarak DM ve hipertansiyon mevcuttu. Hasta koroner anjiyografi sonrasýnda kaybedildi. Risk faktörleri arasýnda "yaþ" deðiþtirilemeyen majör bir faktör olarak kabul edilmektedir. SHEP

22 TGKD Cilt 11, Sayý 1 (Systolic Hypertension in the Elderly Program) çalýþmasýnda yaþýn koroner arter hastalýðý için önemli bir risk faktörü olduðu saptanmýþtýr 11. Çalýþmamýzda, klasik koroner arter risk faktörü profiline uygun olarak, hastalarýn %22' si 50 yaþýn altýnda, %78' i 50 yaþ ve üzerindeydi. Bizim çalýþmamýzda, incelenen 101 hastanýn %34.7' sinde hipertansiyon tespit edildi. Bu oran, istatistiksel olarak yaþlý grupta genç gruba göre daha fazlaydý. Stouffer ve arkadaþlarýnýn çalýþmasýnda da SAK arter hastalýðý olan yaþlý hastalarda hipertansiyon daha fazla bulunmuþtur 3. Anlamlý SAK arter hastalýðý bulunan grupta hipertansiyonun yaþlý gruptan daha fazla bulunmasý, hipertansiyonun genel olarak toplumda yaþla birlikte artýþ göstermesine baðlanabilir. Sigara içme alýþkanlýðý anjina ve MI için diðer risk faktörleri ile etkileþebilen, deðiþtirilebilir, önemli bir risk faktörüdür. Çalýþmamýzda sigara içimi oraný %29.7 bulunmuþtur. 1998 yýlýnda Türk toplumunda erkeklerin %58'i, kadýnlarýn %22'si sigara içmekteydi. Bu oran genel Türk toplumuna göre düþük bulunmuþtur. 65 yaþýný geçen erkeklerde sigara içme oraný %15, kadýnlarda %11 azalmaktadýr. Gençlerde sigara içimi koroner arter hastalýðý açýsýndan daha güçlü bir risk faktörü kabul edilmektedir. Yaþlýlarda sigara alýþkanlýðýnýn eþdeðer risk oluþturup oluþturmadýðý ve yaþlýlarda sigaranýn býrakýlmasýyla riskin azalýp azalmadýðý tam olarak bilinmemektedir. Stouffer' in çalýþmasýnda anlamlý SAK lezyonu olanlarda, genç grupta sigara kullanýmý oldukça fazlaydý 3. Bizim çalýþmamýzda ise genç ve yaþlý grup arasýnda sigara kullanýmý açýsýndan farklýlýk bulunamadý. Bunun nedeni, Amerikan toplumunda ilerleyen yaþla birlikte sigarayý býrakma oranlarýnýn artmasý olabilir. Koroner arter hastalýðý için aile öyküsü, majör bir risk faktörü olarak düþünülmektedir. SAK arter hastalýðýna yönelik çalýþmalarda pozitif aile öyküsünün prediktif açýdan önemi incelenmemiþtir. Bu çalýþmada ise genç ve yaþlý grup arasýnda aile öyküsü açýsýndan fark bulunmamýþtýr. DM'lu hastalar genel olarak kardiyovasküler olaylar açýsýndan 2-3 kat mutlak riske sahiptirler. Çalýþmamýzda, 50 yaþýný geçen hastalarýn daha fazla DM' lu olduklarý tespit edilmiþtir. Bu durum, Tip II DM baþlangýç yaþýnýn orta yaþ civarýnda olmasý ve Tip II DM' un çocukluk yaþýnda baþlayan Tip I DM' a göre toplumda daha fazla görülmesi ile açýklanabilir. Genel olarak anlamlý SAK arter hastalýðý bulunan hastalarýn %17.8' inde DM tespit edildi. 50 yaþýn altýndaki hiçbir hastada DM bulunmadý. DM' un, Türk toplumundaki prevelansý erkeklerde %4.5 kadýnlarda %7.3' tür 12. Bu oranlar, bizim çalýþmamýzdaki DM oranýndan oldukça düþüktür. Stouffer ve arkadaþlarýnýn çalýþmasýnda ise bu çalýþma ile benzer olarak DM, anlamlý SAK arter hastalýðý olan yaþlý grupta daha fazla oranda bulunmuþtur 3. Serum kolesterol konsantrasyonu, erkeklerde 50, kadýnlarda 65 yaþýna kadar progresif olarak artar ve sonra düþmeye baþlar. Çalýþmamýzda, hiperlipidemi açýsýndan genç ve yaþlý grup arasýnda farklýlýk bulunamamýþtýr. Stouffer ve arkadaþlarýnýn çalýþmasýnda da, anlamlý SAK arter hastalýðý olanlarda serum lipidleri açýsýndan yaþa göre farklýlýk tespit edilmemiþtir 3. Genel olarak hasta grubumuzun %40.6'sý hiperlipidemikti. TEKHARF (Türk Eriþkinlerde Kalp Hastalýðý ve Risk Faktörleri) verilerine göre, HDL- kolesterol ortalama düzeyleri erkekte 37±12 mg/ dl, kadýnda 45±13 mg/ dl'dir 13. Bu deðerler ABD beyaz ýrklýlarýn ve de Alman halkýnýn ortalama deðerlerinden her iki cinsiyette de %20 oranýnda daha düþüktür 12,14. Bizim çalýþmamýzda da anlamlý SAK arter hastalýðý olan grupta ortalama HDL- K düzeyi 39±22 mg/ dl bulunmuþtur. Bu deðer genel nüfustaki HDL- K düzeyi ile uyumludur. Çalýþmamýzda HDL- K düzeyi SAK arter hastalýðý açýsýndan genç ve yaþlý grupta farklýlýk bulunmamýþtýr. Genel olarak bakýldýðýnda, anlamlý SAK darlýðý olan hastalarýn baþvuru EKG'lerinde en fazla olarak iskemik ST ve T dalga deðiþiklikleri tespit edildi. 50 yaþýndan yaþlý grupta ST ve T dalga deðiþiklikler genç gruba göre daha fazla olarak saptansa da bu fark istatistiksel olarak anlamlý bulunmadý. Frierson ve arkadaþlarý, 600' den fazla vakayý içeren kararlý ve kararsýz anjinalý hastalarda yaptýklarý çalýþmada, istirahat ST depresyonu ile birlikte SAK arter hastalýðýnýn %20 oranýnda olduðunu tespit etmiþlerdir 15. Sclarovsky ve arkadaþlarýnýn yaptýðý çalýþmada özellikle V4-5'de ST depresyonu olan 26 hastanýn 10'unda SAK arter darlýðý ve 8' inde SAK eþdeðeri lezyon bulunmuþtur 16. Stouffer ve arkadaþlarýnýn çalýþmasýndaki hasta grubunun çoðunluðunu EKG'sinde iskemik deðiþiklikler bulanan kararsýz anjinalý hastalar oluþturmaktaydý 3. Hastalar baþvuru þikayetlerine göre incelendiðinde hastalarýn büyük çoðunluðunun (%63.4) kararsýz anjina aðrý ile baþvurduðu görülmektedir. Akut MI ise hastalarýn ancak 4' ünde (%3.96) baþvuru nedenidir. Anlamlý SAK hastalýðýna baðlý akut MI oldukça fatal seyrettiði için bu hastalara koroner anjiyografi uygulama fýrsatý bulunamadan hastalar genellikle kaybedilmektedir. Daha önce yapýlan çalýþmalarda da, kararsýz anjina pektorisin en fazla baþvuru nedeni olduðu belirtilmiþtir 3. CASS çalýþ-

TGKD Cilt 11, Sayý 1 23 masýnda anlamlý SAK arter stenozu olan hastalarýn %3.6'sý asemptomatik bulunurken, %78'inde hemodinamik olarak iyi tolere edilen MI veya kararsýz anjina pektoris mevcuttu 8. SAK arter hastalýðýna özgün tipik prezantasyon þekli veya EKG bulgusu belirlenememiþtir. Stouffer ve arkadaþlarýnýn çalýþmasýnda da hastalarýn büyük çoðunluðunun kararsýz anjina pektoris ile baþvurduðu belirtilmiþtir. Bu çalýþmada olduðu gibi Stouffer ve arkadaþlarýnýn çalýþmasýnda da genç ve yaþlý grup arasýnda klinik prezantasyon açýsýndan farklýlýk bulunamamýþtýr 3. Sonuç olarak, koroner anjiyografi yapýlan hastalarýmýda sol ana koroner arter darlýðý sýklýðý, literatüre göre nispeten daha az bulunmuþtur. Sol ana koroner darlýðý bulunan hastalarýn 2/3 ü anstabil angina kliniðine sahiptir. Ýzole sol ana koroner arter darlýðý, diðer major koroner damarlarýn darlýðýnýn eþilk ettiði sol ana koroner arter darlýðýna göre son deecede azdýr. LAD stenozu ile birlikte sol ana koroner arter darlýðý mevcudiyeti yaþlý hastalarda gençlere oranla yüksek bulunmuþtur. Yaþlý hastalarda multidamar ile sol ana koroner arter darlýðý birlikteliði 1- ve 2- damar hastalýðýna göre anlamlý þekilde yüksektir. Risk faktörlerinden diabetes mellitus ve hipertansiyon, sol ana koroner arter darlýðý saptanan yaþlý hastalarda gençlere göre daha sýktýr. KAYNAKLAR 1. Cohen MV, Cohn PF, Herman MV, Gorlin R. Diagnosis and prognosis of main left coronary artery obstruction. Circulation 1972; 45: 157-65. 2. Cohen MV, Gorlin R. Main left coronary artery disease. Clinical experience from 1964-1974. Circulation 1975; 52: 275-85. 3. Stouffer GA, Mott L, Brizolara A, Subbarao V. Left main coronary artery disease in adults younger than 50 years: a comparison with older patients. Catheter Cardiovasc Interv 2000 ; 51: 11-7. 4. Conley MJ, Ely RL, Kisslo J, Lee KL, et al. The prognostic spectrum of left main stenosis. Circulation 1978; 57: 947-52. 5. Khaja F, Sharma SD, Easley RM Jr, et al. Left main coronary artery lesions. Risks of catheterization; exercise testing and surgery. Circulation 1974; 50: 136-40. 6. Topaz O. Total left main coronary artery occlusion. The acute, the chronic, and the iatrogenic. Chest 1992; 101: 843-46. 7. Topaz O, Disciascio G, Cowley MJ, et al. Complete left main coronary artery occlusion: angiographic evaluation of collateral vessel patterns and assessment of hemodynamic correlates. Am Heart J 1991; 121: 450-56. 8. Davis K, Kennedy JW, Kemp HG Jr, et al. Complications of coronary arteriography from the Collaborative Study of Coronary Artery Surgery (CASS). Circulation 1979; 59: 1105-12. 9. Ward DE, Valantine H, Hui W. Occluded left main stem coronary artery. Report of five patients and review of published reports. Br Heart J 1983; 49: 276-79. 10. Zimmern SH, Rogers WJ, Bream PR, et al. Total occlusion of the left main coronary artery: the Coronary Artery Surgery Study (CASS) experience. Am J Cardiol 1982; 49: 2003-10. 11. Prevention of stroke by antihypertensive drug treatment in older persons with isolated systolic hypertension. Final results of the Systolic Hypertension in the Elderly Program (SHEP). SHEP Cooperative Research Group. JAMA 1991; 265: 3255-64. 12. Onat A, Çetinkaya A. Koroner kalp hastalýðý riskini yükselten diyabetik sýklýðý halkýmýzda hýzla artýyor. Türk Kardiyol Dern Arþ 2000; 28: 20-26. 13. Onat Atlan, Dursunoðlu D. TEKHARF Çalýþmasý Kohortu Koroner Hastalarýnýn 4 Yýllýk Takip Sonuçlarý (4-Year Follow-up of a Turkish Cohort of Coronary Heart Disease Patients). Türk Kardiyol Dern Arþ 1995; 23. 14. Onat A. Yýldýrým B. Türk eriþkinlerinde plazma lipoprotein ve apolipoproteinleri: Genel düzeyler, risk faktörleriyle iliþkileri ve kadýnlarda HDL' nin koroner riski belirleyiciliði. Türk Kardiyol Dern Arþ 1999; 27:72-79. 15. Frierson JH, Dimas AP, Metzdorff MT, et al. Critical left main stenosis presenting as diffuse ST segment depression. Am Heart J 1993; 125: 1773-77. 16. Sclarovsky S, Davidson E, Strasberg B, et al. Unstable angina: the significance of ST segment elevation or depression in patients without evidence of increased myocardial oxygen demand. Am Heart J 1986; 112: 463-67.