ÝKÝ TÜRKÝYE Onaylayan Cihan Dura Perþembe, 10 Ocak 2008 Son Güncelleme Cuma, 11 Ocak 2008 Prof. Dr. Cihan Dura Ekonomi demek, her _ey demektir. M.K. Atatürk Biz hep tek bir Türkiye olduunu dü_ünerek Türkiye, Türkiye deyip dururuz ama asl1nda iki Türkiye var. Bu da nereden ç1kt1 _imdi dediinizi duyar gibiyim. Okuyun yaz1m1, bana hak vereceksiniz. I) Önce Birinci Türkiye... A) Cumhuriyet in ilan1ndan bu güne 84 y1l geçti. Türkiye hâlâ sanayile_ememi_, daha dorusu sanayile_mesi engellenmi_ bir ülke konumunda. Osmanl1 hânedan1 Cumhuriyet e ekonomik miras olarak bir enkaz b1rakt1. Ekonomide ele gelir bir _eyler var idiyse, onlar1n da tamam1na yak1n1 yabanc1ya, 0ngilize, Frans1za, Almana aitti. Büyük Bilge, Atatürk bir ulusun varl11n1n her _eyden önce ba1ms1z ve güçlü bir ekonomiye sahip olmas1na bal1 olduunu bildii için, 0stiklal Harbimizin ard1ndan büyük bir ekonomik kalk1nma hamlesi ba_latt1. Bu irade ve at1l1m Atatürk ten sonra da iyi kötü sürdürüldü; ta ki 1980 Kenan Evren darbesine kadar. O tarihten itibaren Türkiye yeniden ve tam anlam1yla Emperyalizm in boyunduruu alt1na girmeye ba_lad1. Ortal11 liberalizm, küreselle_me, devletin küçültülmesi masallar1 kaplad1. O y1llarda pek fark1nda deildik; _imdi dü_ünüyorum da 12 Eylül darbesi ekonomimizin lokomotifine makas dei_tirtmek için yap1lm1_. Dei_tirilen, genel ekonomi politikas1yd1. Dei_im öylesine büyük çapl1yd1 ki gerçekle_mesi için, ülkemizi 1980 öncesi anar_isinin kas1p kavurmas1, bu anar_i bahane edilerek de ABD destekli bir askerî darbenin yap1lmas1 gerekiyormu_. Neydi o büyük ekonomik dei_iklik? ^uydu: Atatürk ten miras olan karma ekonomi modeli terk ediliyor, onun yerine Bat1 dayatmas1 olan neoliberal ekonomi düzeni getiriliyordu. Bu yeni sistemin, aradan geçen 25 y1l sonra _imdi bak1yorum da -içimizdeki mutlu az1nl1k hariç-türk halk1na esasl1 hiçbir faydas1 olmad1, tam tersine büyük zararlar1 oldu: Her alanda ba1ms1zl11m1z1 yitirdik, sanayile_memiz durdu, tar1m1m1z çökertildi, ulusal bütünlüümüz ayr1_maya ba_lad1. Önemli bir zararl1 sonuç da Neoliberalizm in getirdii korkunç gelir adaletsizlii oldu. Bunun anlam1 _u: Aram1zda az say1da birileri sürekli zenginle_irken, servetlerine servet katarken, geni_ halk kitleri giderek fakirle_ti, fakirle_meye de devam ediyor. Çe_itli ara_t1rmalar bu yoksulla_may1 farkl1 aç1lardan ortaya koydu. Bunlardan biri Bülent Tanla n1n ara_t1rmas1 [Cumhuriyet, 13.11.2007]; dieri Türkiye 0statistik Kurumu nun 2006 Yoksulluk Çal1_mas1. 1)Say1n Tanla yukarda belirttiim sorunu servet adaletsizlii aç1s1ndan ele alm1_. Bulgular1n1 Bankalar Birlii verilerine dayand1rm1_. 0_te bu ara_t1rmaya göre Birinci Türkiye ve onun dramatik durumu: -Türkiye de servet, bundan 10 y1l öncesinde daha geni_ bir kesime yay1lm1_t1. Günümüzde ise çok daha dar bir kesimin elinde toplanm1_ bulunuyor. -Bankalardaki tasarruf mevduat1 sahibi say1s1 2006 sonu itibariyle 79 milyon 835 bin. Bu say1 içinde yer alan yüzde 3.4'lük bir kesim, yani 2 milyon 715 bin ki_i bankalardaki toplam servetin yüzde 90'1n1 elinde bulundurmaktad1r. Geri kalan 77 milyon 120 bin ki_i, yani Birinci Türkiye ise bankalardaki toplam servetin sadece yüzde 10 u ile yetiniyor. -Son 10 y1lda uygulanan ekonomi politikalar1, tasarruf sahipliinde ciddî bir younla_maya sebep olmu_tur. Büyük serveti elinde bulunduran kesim yüzde 10'lar düzeyinden, yüzde 3.4 ler düzeyine gerilemi_tir. ^imdi soruyorum, özellikle liberal ayd1nlar1m1za: Hani nerede küreselle_menin nimetleri, nerede liberalizmin, serbest piyasan1n getirdii refah? Ekonominin liberalle_mesinden kimler istifade etti? 70 milyonluk Türkiye de sadece 2,7 milyon ki_i! Bütün bir Türkiye sadece bu az1nl1k için çal1_1yor. A_a1da ba_ka aç1lardan göreceiz, 0kinci Türkiye yi i_te bu az1nl1k olu_turuyor. Ben liberalle_tirilen Türkiye nin bu korkunç özelliinden ikinci bir sonuç daha
ç1kart1yorum: Hakikî demokrasi rejimi, böyle bir servet da1l1m1na asla izin vermeyen rejimdir. Türkiye deki demokrasi uygulamas1 ise geni_ halk kitlelerinin yoksulla_mas1 sonucunu vermekte. Atatürk ün demokrasi formülü _udur: Halk içinde, halkla beraber, halk için! Oysa Türkiye de politikalar da, servet de halk için deil. Öyleyse mevcut rejim de asl1nda demokrasi deil. Öncelik verilmeye, hattâ sahip ç1k1lmaya demez. Çünkü o gerçek bir demokrasi rejimi deil, sahte bir demokrasi rejimidir. 2) Türkiye 0statistik Kurumu nun 2006 Yoksulluk Çal1_mas1 ise Türkiye'de 2006 y1l1 itibar1yla yakla_1k 539 bin ki_i açl1k s1n1r1, 12 milyon 930 bin ki_i de yoksulluk s1n1r1n1n alt1nda ya_ad11n1 ortaya koyuyor. 2006 y1l1nda 4 ki_ilik hanenin ayl1k açl1k s1n1r1 205 YTL, ayl1k yoksulluk s1n1r1 ise 549 YTL. A_a1da göreceiz, 0kinci Türkiye de ya_ayan insan1m1z bu paray1 Sungate Port Royal Otel deki sadece iki _arap banyosu seans1nda harcam1_ oluyor. B) AKP Hükümeti Türkiye ekonomisi 5 y1ld1r büyüyor diyerek övünüyor. Ancak bu bü halk1n, örnein memurun gelirine yans1m1_ m1d1r? Yukarda sunduum verilere göre bu sorunun yan1t1 da elbette hay1r olacakt1r. Elimizde bu sav1 destekleyen ba_ka bulgular da var. Kamu- Sen taraf1ndan yap1lm1_ bir analiz, memurun millî gelirden ald11 pay1n azald11 sonucunu veriyor. 0_te söz konusu bulgular: -1999 da yüzde 8.8 olan personel harcamalar1n1n millî gelir içindeki pay1, 2006 da yüzde 7.4 e gerilemi_ bulunuyor. -AKP iktidar1n1n ki_i ba_1na millî gelirin artt11 ve enflasyonun dü_tüü yönündeki aç1klamalar1na kar_1n, memur maa_lar1ndaki art1_ TÜFE nin çok gerisinde gerçekle_mi_tir. 1994 ile 2006 aras1nda TÜFE endeks rakam1 114 kat artarken, ayn1 süreçte ortalama memur maa_1 sadece 80 kat artm1_t1r. Kamu-Sen in raporunda dikkat çeken ba_ka bulgular da var: -Günümüzde memurlar1m1z1n yüzde 28.4 ü açl1k s1n1r1n1n alt1ndad1r. Geri kalanlar bu s1n1r1n üzerinde ama onlar da yoksulluk s1n1r1n1n alt1nda ücret almaktad1r. Bu konum memurlar1m1z1n zorlu bir hayat mücadelesi içinde olduklar1 anlam1na gelmektedir. -Ç1plak ücretler bak1m1ndan, en dü_ük ücretli memur ile en yüksek ücretli aras1nda 6.5 kat fark vard1r. Fark tazminatlar da hesaba kat1l1nca 20 kat1na ç1k1yor. Oysa ayn1 oran Finlandiya da 2.5, Fransa da 2.3, Hollanda da 2.2, 0sveç te ise 1.9 dur. -Vergi politikalar1 Türkiye de tam tersine i_lemekte, zenginden al1p fakire verileceine, fakirden al1p zengine verilmektedir. Özellikle AKP Hükümeti döneminde düzeltme bir yana, bu çarp1kl11 art1r1c1 uygulamalara gidilmi_tir. ^öyle ki gelir vergisinin alt oran1 dei_tirilmemi_tir. Geliri çok yüksek olanlardan al1nan verginin oran1 yüzde 40 tan yüzde 35 e dü_ürülmü_tür. Y1ll1k geliri 40 bin YTL nin üzerinde olanlar1n ödedii vergiler 5 puan azalt1lm1_t1r. C) Memurlar1m1z1n durumunu tam olarak belirlemek için, ülkeleraras1 kar_1la_t1rma da yapmak gerekir. Bu konuda bir ara_t1rma var elimizde; KESK-AR taraf1ndan yap1lm1_. Bu ara_t1rmada Türkiye ve AB ülkelerinde kamu çal1_anlar1n1n GSMH dan ald11 paylar kar_1la_t1r1l1yor. Ara_t1rman1n en çarp1c1 sonucu _u: Avrupa Birlii ülkeleri ile kar_1la_t1r1ld11nda Gayri Safi Milli Has1la'dan (GSMH) kamu çal1_an1na en az pay ay1ran ülke, Türkiye! Ba_ka bir deyi_le toplam gelirden en dü_ük pay alan kamu çal1_an1 Türkiye'de ya_1yor: AB ülkelerinde kamu çal1_anlar1n1n GSMH içindeki pay1 2006 y1l1nda yüzde 10,7 iken, Türkiye'de ancak yüzde 6,6 düzeyinde. AB ülkelerinde GSMH içinde kamu çal1_anlar1na ayr1lan pay, Türkiye'dekinin 1,63 kat1. Ara_t1rmaya göre, 2006 da kamu çal1_anlar1na en büyük pay ay1ran ülke yüzde 17,4 oranla Danimarka; Türkiye'deki pay1n 2,6 kat1! Türkiye'nin ay1rd11 pay1n 2 kat1ndan fazla pay ay1ran dier ülkeler _unlar: 0sveç (yüzde 16,1), Portekiz (yüzde 14,5), Malta (yüzde 13,9), Finlandiya (yüzde 13,8) ve Fransa (yüzde 13,1) bulunuyor. Yunanistan, kamu çal1_an1na Türkiye nin ay1rd11ndan yüzde 94 fazla pay ay1r1yor. Ara_t1rman1n önemli bir bulgusu da kamu emekçilerinin millî gelirden ald11 pay1n, Orta Vadeli Mali Plan verileri de esas al1nd11nda 2004-2009 y1llar1 aras1nda düzenli olarak a_a1 çekilmesidir. KESK-AR bu ara_t1rmay1 Eurostat AB Hükümet Bütçesi 0statistikleri, 2006 Bütçe Gerçekle_meleri, 2007 Bütçe Kanunu, 2008 Bütçe Tasar1s1 verilerini kullanarak yapm1_t1r [Radikal, 29.10.2007]. KESK [www.kesk.org.tr] Genel Ba_kan1 0smail Hakk1 Tombul un bu ara_t1rmayla ilgili yorumu _öyle: Kamu hizmetlerinin asli unsuru olan kamu emekçilerinin ekonomiden yeterli pay alamamas1, yeni liberal politikalarla kamu hizmetlerini niteliksizle_tirmeye yönelik operasyonunun bir aya1d1r. Yeterli say1da kamu
çal1_an1n1n istihdam edilmemesi, çal1_anlar1n ücretlerinin bask1 alt1nda tutulmas1, hükümetin halka hizmet üretmemeye yönelik niyetini aç1a vuruyor. Türkiye kamu hizmetlerinden yoksun bir ülke konumundad1r. Oysa ücretsiz, nitelikli ve herkese ula_1labilir kamu hizmeti mümkün. Türkiye için bir kaynak sorunu yok. Kaynaklar1n kimler için kullan1laca1 sorunu var. Hükümet halktan al1p sermayeye veriyor. Bu denge tersine dönmelidir. Benin yorumum ise _u: Birinci Türkiye nin bu durumunda _a_1lacak bir _ey yok. Çünkü Türkiye Bat1 n1n neoliberal politikalar1na, IMF, Dünya Bankas1 ve AB kanallar1yla mahkûm edilmi_ bir ülkedir. AB sözde tam üyelik için hükümetlerimize - 0çimizdeki Danimarka n1n da desteiyle- kamu sektörünün küçültülmesi ko_ulunu dayatm1_, bunda da, yukardaki verilerden anl1yoruz ki önemli ölçüde ba_ar1l1 olmu_tur. Ama kendileri Türkiye ye yapt1rd1klar1n1n tersini yap1yorlar. Bu da benim uzun süredir i_lediim MER0T stratejisi hipotezimin yeni bir kan1t1n1 olu_turuyor. D) Konuya bir de mekân boyutu aç1s1ndan bakal1m. Diyarbak1r Sanayi ve Ticaret Odas1 "Diyarbak1r'1n Mevcut Durumu ve 0lin Talepleri" adl1 bir rapor yay1nlam1_. 0_te bu raporun ortaya koyduu ekonomik gerçekler [Cumhuriyet, 23.11.2007]: -Yoksulluk oran1 Türkiye genelinde yüzde 20-25 iken, Diyarbak1r'da yüzde 60. Bu kesim yoksulluk s1n1r1n1n alt1nda ve günde sadece 2 dolarla ya_1yor. -Diyarbak1r 1930'lu y1llarda Türkiye'nin 3. büyük sanayi _ehri idi. 1970'li y1llarda sosyoekonomik geli_me il s1ralamas1nda 40 1nc1, 1990'l1 y1llarda 53 üncüydü. 2007 y1l1nda ise 63. s1raya gerilemi_ bulunuyor. -0ldeki i_sizlik oran1 yüzde 30'larda. Türkiye genelinin üç kat1!... -Sanayi i_kolundaki istihdam oran1 Türkiye'de yüzde 13.4 iken, Diyarbak1r'da sadece yüzde 3.8. -Tar1m ve hayvanc1l1kta çal1_anlar1n oran1 yüzde 63... Türkiye ortalamas1n1n iki kat1!... Diyarbak1r da birçok dier kentimiz gibi Birinci Türkiye nin bir parças1. O da Türkiye nin dier birçok kenti gibi yoksul, sanayile_ememi_ ve i_siz. Üstelik ekonomik durumu gittikçe kötüle_iyor. 0nsanlar1 muztarip, gelecekten umutsuz. Bu hal orada ya_ayan yurtta_lar1m1zdan baz1lar1n1, birtak1m hâince emeller için manipüle edilmeye elveri_li k1l1yor. Diyarbak1r bu yüzden siyasal bak1mdan hassas bir bölge. Öte yandan, TSK bizim i_imiz teröristlerle mücadele etmek, terörizmle mücadele hükümetin i_i diyor. Hükümet ne yapmal1 bu mücadele için? Türkiye genelinde olduu gibi orada da ekonomik durumun kötüye gidi_ini tersine çevirmeli: Yeni i_ alanlar1 açmal1, sanayile_meyi te_vik etmeli, yoksulluu azaltmal1. Diyarbak1rl1 yurtta_lar1m1z TC devleti nin _efkatini, en ücra hücrelerine kadar hissetmeli. II) S1ra 0kinci Türkiye de Buraya kadar anlatt11m Birinci Türkiye idi. Söyledim, bir de 0kinci Türkiye var. As1l can al1c1 gerçekleri görebilmemiz için, 0kinci Türkiye nin tablosunu da yaz1m1za eklememiz gerekiyor. A) Türkiye, art1k lüks tüketimin büyük bir h1zla artt11 ülkelerden biri. Dünyaca ünlü lüks markalar1n maazalar1n1n birbiri ard1nca aç1ld11 bir ülke... Lükse ilgi ba_ döndürücü boyutlarda. Louis Vitton, Dolce Gabana, Calvin Klein, Hugo Boss, Prada gibi markalar daha önce distribütörler arac1l11yla girmi_ti Türkiye ye. ^imdi art1k kendi operasyonlar 1n1 yönetiyorlar. Sadece lüks giyim tüketimine Türklerin harcad11 para, 2007 y1l1nda 500 milyon dolard1. Gelecek y1l bu rakam 1 milyar dolar1 bulacakm1_! Kim söylüyor bunu? Calvin Klein Jeans ve Spor Giyim Avrupa-Asya Ba_kan1 Gaetano Sallorenzo söylüyor. Sahnede Louis Vitton un Ba_kan1 Yves Carcelle de var; o da çok memnun Türkiye de bulunmaktan, bak1n ne diyor: Türkiye pazar1 h1zla büyümekte. Ni_anta_1 nda çok daha büyük ve gösteri_li bir maazaya ta_1naca1z. Yeni aç1lan al1_veri_ merkezlerinde de yeni maazalar açaca1z. Kanyon da hizmet veren dünyaca ünlü Harvey Nichols adl1 maaza yaln1zca 33 günde 4.3 milyon dolarl1k ciroya ula_m1_, Türkiye de. Yöneticileri bu ne sat1_ Yarabbi, nazar demesin diyormu_. Öte yandan lüks saat markalar1 da birbiri ard1nca Türkiye ye geliyor. Yabanc1lar gördükleri ilgi kar_1s1nda ya_ad1klar1 _a_k1nl11 anlatacak kelime bulam1yorlarm1_. Birinci Türkiye açl1k s1n1rlar1nda k1vrana dursun, 0kinci
Türkiye nin lüks tüketimdeki nâm1 s1n1rlar1m1z1 a_m1_. Bak1n 0talya da lüks markalar1 çat1s1 alt1nda toplayan Altagamma Birlii nin haz1rlad11 raporda nas1l vurgulan1yor ülkemizin bu özellii: Dünyada lüks tüketim pazar1 159 milyar euroluk bir büyüklüe eri_ti. 2007 y1l1nda pazar yüzde 7-9 civar1nda büyüdü. Rusya, Çin ve Türkiye gibi ülkelerde ise pazar1n büyümesi çift haneli rakamlara ula_t1. Lüks otomobiller de Türklerin gözdesi. Son olarak 0ngiliz Bentley, bu y1l girdii Türkiye pazar1nda kar_1la_t11 ilgiye _a_1r1p kalm1_. Bentley Sat1_ Müdürü Marco Van Aalten, keyiften dört kö_e _unlar1 söylemi_: Yedi ayda yüksek vergi dezavantaj1na ramen 15 Bentley satt1k. Avrupa da Bentley s1n1f1nda pazar pay1m1z ortalama yüzde 6-7 dir. Oysa Türkiye de 7 ay içinde yüzde 10 luk bir pazar pay1 yakalad1k. Audi nin R8 modeli de Türkiye de büyük ilgi gördü. ^irket Türkiye kotas1n1 10 a ç1kard1. 2007 Ocak-Temmuz döneminde otomotiv pazar1 geçen y1la göre yüzde 25 daral1rken, lüks otomobil segmenti yüzde 6.6 büyüdü. 7 ay içind Türkiye de sat1lan lüks otomobil say1s1 8 bin 403 e ula_t1 [Esin Gedik, Ak_am, 5.12.2007]. Ke_ke bu kadarla bitse bu sefahat; nerde, bitmiyor, daha 0talyan süper spor otomobili Bugatti var! Aralar1nda Angelina Jolie, Brad Pitt, Tom Cruise gibi ünlülerin bulunduu ve Avrupa fiyat1 1.1 milyon euro olan Bugatti Veyron, art1k Türk mü_terilere de hizmet verecekmi_. Türkiye den gelen sat1n alma talebinin çokluu kar_1s1nda Dou_ Otomotiv e sat1_lar için arac1l1k teklif eden Bugatti nin en ucuz modeli, vergiler sebebiyle Türkiye de 2.5 milyon euroya sat1lacakm1_, evet 2.5 milyon euro ya! Böylece Türkiye, Bugatti sat1lan 20 ülke içinde millî geliri en dü_ük ülkelerden Çin in ard1ndan ikinci olarak s1raya girmi_. Dünyada en çok Bugatti sat1_1 28 adet ile Almanya da yap1l1yor. Bugatti nin Türkiye hedef kitlesi ise15 ki_i!... Almanya dan pek de geride görünmüyoruz. B) Geldik 0kinci Türkiye nin ba_ka bir kan1t1na. ^u s1ralar 0stanbul daki son trend Les Ottomans'1n SPA's1nda _arap banyosu yapmakm1_. Çe_mesinden _arap akan, az1na kadar _arap dolu küvetin içinde yatarak cildini güzelle_tiren, ruhunu dinlendiren çok say1da ünlü varm1_. Banyoda k1rm1z1 _arap özü kullan1l1yormu_. Seans1 65 Euro imi_. Yaln1z 0stanbul da m1 bu safa, bu keyif? Ne münasebet, ba_ka yerlerde de var, örnein Antalya da, Sapanca da... Antalya Beldibi'ndeki Sungate Port Royal Otel, SPA hizmetlerine süt banyosunun ard1ndan _arap banyosunu da eklemi_. Banyo Çin'den özel olarak getirilen ah_ap küvetlerde yap1l1yormu_. 0_, sanat ve sosyete dünyas1n1n gözde simalar1 bay1l1yormu_ bu gençlik iksiri banyoya. Her banyo için 17 litre _arap kullan1l1yor, seçilen _arab1n kalitesine göre banyo fiyatlar1 180 Euro'dan ba_l1yormu_. Durun, daha bitmedi: Banyo süresince konuklara, Uzakdoulu bir terapist taraf1ndan ba_ ve omuz masaj1 uygulan1yormu_. Serin _arap vücudu rahatlat1rken, kokusu ruhlar1 sakinle_tiriyormu_. Sapanca da, in_aat1 20 milyon dolara mal olan, mart ay1nda kap1lar1n1 açmas1 öngörülen Türkiye nin en iddial1 wellness otelinde konaklayanlar ise Fransa dan ithal edilecek özel _araplarla banyo keyfi yapmaya haz1rlan1yor. Güral Sapanca Wellness Park daha ileri giderek mü_terilerine Cleopatra ad1 alt1nda süt ve bal banyosu hizmetleri de sunacakm1_. 0_ ü i_ret mekân1n1n konsept dan1_manl11n1 bir parafesör ümüz yap1yormu_. Binbir gece masallar1 sanki, yeni bir Lale Devri sanki... Bir ^air Nedim eksik bu zevkü safay1 beyitlerine yans1tacak... 0kinci Türkiye nin ne olduunu da bu örneklerden anlad1k san1r1m.*** Sonuç _u: Türkiye çoktan bölünmü_..., ekonomik bak1mdan. Pek az1m1z duruyor bu büyük tehlike üzerinde. Oysa hepsinden tehlikeli olan1 bu tür bölünmedir. Bütün dierlerinin kökeninde o var çünkü. Esas olan Birinci Türkiye dir. 0kincisi sun îdir, ithaldir, anormaldir. Normal boyutlar1na indirilmelidir. Türkiye öyle olmal1 ki orada sömürü olmas1n, dayan1_ma olsun, gelirler hakça payla_1ls1n. Atatürk ün dü_ledii böyle bir Türkiye idi. Atalar1m1z bo_una m1 Adalet mülkün (devletin) temelidir demi_.
Görmüyor musun ey okur, Küreselle_meci Neoliberalizm bizi parçalanmaya götürüyor. Söz konusu Vatan sa, her _eyden, evet her _eyden sorumlusun. Bu, benim görevim deil diyemezsin. Açal1m gözümüzü, uyanal1m art1k bu gaflet uykusundan.