HAVZA KİRLİLİĞİ KONFERANSI. Gümüldür / İZMİR. Düzenleyen DSİ II. Bölge Müdürlüğü



Benzer belgeler
AVRUPA BİRLİĞİ SU ÇERÇEVE DİREKTİFİ VE BU ALANDA TÜRKİYE DE YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR

İSTANBUL UN YENİ SU KAYNAĞI SAKARYA NEHRİ VE SU ALMA YAPISI TEKNİK TESPİT GÖRÜŞÜ

HAVZA KORUMA EYLEM PLANLARI EYLEMLERİ

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇED İZİN VE DENETİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ LABORATUVAR ÖLÇÜM VE İZLEME DAİRESİ BAŞKANLIĞI

ULUSAL HAVZA YÖNETİM STRATEJİSİ

Türkiye de Stratejik Çevresel Değerlendirme: İhtiyaçlar, Zorluklar ve Fırsatlar

Tablo : Türkiye Su Kaynakları potansiyeli. Ortalama (aritmetik) Yıllık yağış 642,6 mm Ortalama yıllık yağış miktarı 501,0 km3

Dünyadaki toplam su potansiyeli. Dünyadaki toplam su miktarı : 1,4 milyar km 3 3/31

Su Yapıları I Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

Resmî Gazete Sayı : 29361

Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ COĞRAFYA BÖLÜMÜ

Ergene Havzası Koruma Eylem Planı 15 başlıktan meydana gelmektedir.

ULUSAL SU VE SAĞLIK KONGRESİ

Şekil 1: Planlama Alanının Bölgedeki Konumu

Dr. Rüstem KELEŞ SASKİ Genel Müdürü ADASU Enerji AŞ. YK Başkanı

12 Mayıs 2016 PERŞEMBE

Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü

GAP BÖLGESİNDE YER ALAN İLLERİN YATIRIM FAALİYETLERİ BÖLGESEL TOPLANTISI

GÜNEY EGE BÖLGE PLANI

Kırklareli 15 Tesisin Açılış ve Temel Atma Merasimi 25 Mayıs 2013, Cumartesi 15:30

Su Kaynakları Yönetimi ve Planlama Dursun YILDIZ DSİ Eski Yöneticisi İnş Müh. Su Politikaları Uzmanı. Kaynaklarımız ve Planlama 31 Mayıs 2013

TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKASINA ÖNEMLİ BİR DESTEK: AVRUPA BİRLİĞİ DESTEKLİ PROJELER

SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ. Bir damla suyun atmosfer ve litosfer arasındaki hareketi HİDROLOJİK DÖNGÜ

AKDENİZ EYLEM PLANI SEKRETARYASI (AEP)

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

TÜRKİYE SULAKALANLAR KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ Mayıs 2009 Eskikaraağaç Bursa

MARMARA BÖLGESİNDEKİ HAVZA KORUMA EYLEM PLANI

CEV 314 Yağmursuyu ve Kanalizasyon. Türkiye deki Atıksu Altyapısı ve Atıksu Mevzuatı

Bolu 6 Adet Tesisin Açılış ve Temel Atma Merasimi 20 Temmuz 2014, Pazar 19:00

Yıllar PROJE ADIMI - FAALİYET. Sorumlu Kurumlar. ÇOB, İÇOM, DSİ, TİM, Valilikler, Belediyeler ÇOB, İÇOM, Valilikler

Türkiye nin Su Potansiyelinin Belirlenmesi Çalışmaları

TEKİRDAĞ İLİ SÜRDÜRÜLEBİLİR SU YÖNETİMİ KAPSAMINDA YÜZEYSEL SU KAYNAKLARINA GEÇİŞ

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YATIRIM VE İŞLETMELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

Antalya Kepez 1 Mart 9 Adet Tesisin Açılış ve Temel Atma Merasimi (1 adedi baraj, 3 adedi içme suyu tesisi, 5 adedi taşkın koruma tesisi)

MERİÇ NEHRİ TAŞKIN ERKEN UYARI SİSTEMİ

ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI 2023 YILI HEDEFLERİ

AVRUPA BİRLİĞİ SU ÇERÇEVE DİREKTİFİ VE TÜRKİYE SU MEVZUATI UYUM SÜRECİ

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

BÜYÜK MELEN HAVZASI ENTEGRE KORUMA VE SU YÖNETİMİ. Prof. Dr. İzzet Öztürk İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

3.10. ÇEVRESEL SORUNLAR VE RİSK ALGISI

Grafik 16 - Yıllara Göre Çevre ve Çevresel Harcamaların GSYH deki Payları (%)

GEDİZ HAVZASI Gediz Nehri nin uzunluğu 275 km 175 km si Manisa ili 40 km si Kütahya ili 25 km si Uşak 35 km si İzmir

Avrupa Birliği Taşkın Direktifi ve Ülkemizde Taşkın Direktifi Hususunda Yapılan Çalışmalar

TEKİRDAĞ SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TESKİ

SU ŞEBEKE VE ARITMA TESİSLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI GÖREV YETKİ VE SORUMLULUK YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Teşkilat

Prof. Dr.Lütfi AKCA Müsteşar

TESKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BÜNYESİNDE BULUNAN ATIKSU ARITMA TESİSLERİ

Küreselden Yerele Su Yönetimi ve Enerji

Hedef 1: KAPASİTE GELİŞTİRME

BELEDİYELERCE BİLGİ SAĞLANACAK İDEP EYLEMLERİ

Hidrolojik Erken Uyarı Sistemleri ve DSİ Genel Müdürlüğü Uygulamaları

Su Çerçeve Direktifi ve Genel Kavramlar. Ülkemizde Yapılan Çalışmalar. Belirli kirleticiler ve ÇKS leri. Alıcı ortam bazlı deşarj standartları

TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ YENİ FOÇA ATIKSU ARITMA TESİSİ ATIKSU DEŞARJI DEĞERLENDİRME RAPORU

10-11 Şubat 2014 DSİ ETLİK EĞİTİM TESİSLERİ ANKARA

1. DOĞAL ÜZERİNDEKİ ETKİLER. PDF created with pdffactory trial version

CEV 314 Yağmursuyu ve Kanalizasyon

Havza Ölçeğinde Sektörel Su Tahsis Planı Uygulaması

Hedefler, Aktiviteler, Çıktılar

ATIKSU YÖNETİMİ VE YENİLİKÇİ YAKLAŞIMLAR. IV. OSB ÇEVRE ZİRVESİ Recep AKDENİZ Genel Müdür Yardımcısı Bursa 2016

ULUSAL SU VE SAĞLIK KONGRESİ

DEŞARJ STANDARTLARI UYGULAMASINDA AÇMAZLAR: ERGENE NEHRİ ÖRNEĞİ

ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ATIKSU YÖNETİMİ

ÇEVRE MÜHENDİSİ TANIM

TÜRKİYE DE SU POTANSİYELİ VE ATIKSULARIN GERİ KULLANIMI

Hidroelektrik Enerji. Enerji Kaynakları

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu. Hazırlayanlar

SYGM ÇEVRE MÜHENDİSİ SEMİH EMLEKÇİ

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

KÜÇÜK MENDERES HAVZASI SU KALİTESİ İZLEME RAPORU İlkbahar Dönemi 2014 Evsel ve Endüstriyel Kirlilik İzleme Programı

DRENAJ KANALLARINDA MEVSİMSEL KİRLENMENİN BELİRLENMESİ, AŞAĞI SEYHAN ÖRNEĞİ *

BİYOLOJİK ARITMA DENEYİMLERİ

T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü DAĞITIM GENELGE (2009/16)

EĞİRDİR GÖLÜ SU KALİTESİ

Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti. Politika ve Strateji Geliştirme. Ozon Tabakasının Korunması. İklim Değişikliği Uyum

D- NASIL YAZMALI? ÖRNEKLER

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Çevre Alanında Kapasite Geliştirme Projesi TOBB-REC Türkiye İşbirliği

İÇME SUYU ELDE EDİLEN VEYA ELDE EDİLMESİ PLANLANAN YÜZEYSEL SULARIN KALİTESİNE DAİR YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KENTSEL SU YÖNETĠMĠNDE ÇAĞDAġ GÖRÜġLER VE YAKLAġIMLAR

USBS Ulusal Su Bilgi Sistemi Projesi

PORSUK HAVZASI SU YÖNETİMİ VE ESKİŞEHİR ÖRNEĞİ

DÜZCE NİN ÇEVRE SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ÇALIŞTAYI 4 ARALIK 2012 I. OTURUM OTURUM BAŞKANI: PROF. DR. SÜLEYMAN AKBULUT

TÜRKİYE RÜZGAR ENERJİSİ POTANSİYELİ. Mustafa ÇALIŞKAN EİE - Yenilenebilir Enerji Kaynakları Şubesi Müdür Vekili

ATIKSU YÖNETİMİ ve SU TEMİNİ PROJEKSİYONLARI Aralık Dr. Dursun Atilla ALTAY Genel Müdür

(3 il, 52 ilçe, 24 belde ve 263 köy olmak üzere toplam

SU ÇERÇEVE DİREKTİFİ

TEBLĐĞ Çevre ve Orman Bakanlığından: KENTSEL ATIKSU ARITIMI YÖNETMELĐĞĐ HASSAS VE AZ HASSAS SU ALANLARI TEBLĐĞĐ ĐKĐNCĐ BÖLÜM

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR.

BÜTÜNLEŞİK SU YÖNETİMİ İÇİN YEREL ÇERÇEVENİN PLANLANMASI PAYDAŞLAR ÇALIŞTAYI. GAP Tarımsal Sorunlar, Çözüm Önerileri ve GAP TEYAP

İçme Suyu kaynağı Olarak Sapanca Gölü nün Bütünleşik Yaklaşımlı Havza Yönetimi İle Korunması ve Güvenli Su Temini

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı,

DAĞITIM GENELGE (2009/16)

KENTLERDE SU YÖNETİMİ İLE UYUM POLİTİKALARI. Dr. Tuğba Ağaçayak

EROZYON MODELİNİN GELİŞTİRİLMESİ & HAVZA VERİTABANININ OLUŞTURULMASI. Doğu Karadeniz Havzasının Su Çerçeve Direktifi Sınıflandırma Sistemi

Transkript:

HAVZA KİRLİLİĞİ KONFERANSI Gümüldür / İZMİR Düzenleyen DSİ II. Bölge Müdürlüğü DÜZENLEME KURULU Onursal Başkan Haydar KOÇAKER DSİ Genel Müdürü Başkan Ayhan SARIYILDIZ DSİ II. Bölge Müdürü Üyeler Aslı ERDENİR SİLAY Planlama Şube Müdürü Hamza ÖZGÜLER Uluslararası Hidrolik Faaliyetler Birimi Sorumlusu Ahmet TOMAR Tarımsal Eko. Başmüh. KONFERANS BİLİM KURULU (Alfabetik olarak) ALPASLAN Ahmet Dr. İZSU ALPASLAN Necdet Prof. Dr. Dokuz Eylül Üni. ANAÇ Süer Prof. Dr. Ege Üni. ATIŞ İlker Dr. DSİ (E) BOYACIOĞLU Hülya Dr. Dokuz Eylül Üni. DELİBAÇAK Sezai Yrd Doç.Dr Ege Üni. DÖLGEN Deniz Doç.Dr. Dokuz Eylül Üni. ELÇİ Alper Yrd.Doç.Dr. Dokuz Eylül Üni. ERDEM Ümit Prof. Dr. Ege Üni. FISTIKOĞLU Okan Yrd Doç.Dr. Dokuz Eylül Üni. FİLİBELİ Ayşe Prof. Dr. Dokuz Eylül Üni. GÜNDÜZ Orhan Yrd. Doç.Dr. Dokuz Eylül Üni. KARSAVURAN Yusuf Prof. Dr. Ege Üni. MÜEZZİNOĞLU Aysen Prof. Dr. Dokuz Eylül Üni. OKUR Bülent Prof. Dr. Ege Üni. ÖZER Adem Prof Dr. Dokuz Eylül Üni. (Başkan) ÖZGÖBEK Hikmet İnş.Yük.Müh. DSİ (E ) ÖZKUL Sevinç Doç.Dr. Dokuz Eylül Üni. III

IV

ÖNSÖZ Son iki yüzyıl içinde hızlı nüfus artışı, endüstrileşme ve yoğun zirai etkinlikler doğal çevreyi olumsuz etkileyen ve kirleten sebepleri oluşturmuştur. Endüstri devrimi ve hızlı şehirleşmenin ilk dönemlerinde, doğanın tüm kirleticileri sonsuza dek saklayabilme veya sonsuz bir arıtma gücüne sahip olduğu sanılıyordu. Ancak, zaman içinde tüm ekosistemler çevre kirliliğinden olumsuz etkilenmeye başladığında, ortaya çıkan sorunları anlama, tanımlama, önlem alma ve çözüm bulma çalışmaları büyük önem kazanmıştır. Su ve toprak kaynakların tüketilmesi kadar tüketim sürecinde kirletilmesi ve taşıma kapasitelerinin zorlanması sürdürülebilirlik kavramına aykırı olgulardır ve eko-sistem üzerinde olumsuz neticelere sebep olmaktadır. Bir misal vermek gerekirse, havzalar üzerinde sürdürülmekte olan üretim-tüketim faaliyetleri ile yerleşmelerden kaynaklanan faaliyetler havza ekolojilerinin taşıma kapasitelerini önemli ölçüde zorlamaktadırlar. Su ve toprak kaynaklarını ve dolayısı ile ekosistemleri kendi denge sınırları içinde kullanır ve koruyabilirsek sürdürülebilirliği de güvence altına alabiliriz. O halde, planlama ve havza kirliliğini önleme çalışmalarında, sınırları sosyo-ekonomik ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak değişen bölgeler ve kriterler yerine, doğal sınırları değişmeyen havza ölçeğinde yapmak, havza ölçeğindeki kriterleri dikkate almak doğal dengeleri sürdürülebilmek açısından daha anlamlı bir yaklaşım olarak görülmektedir. Çünkü, havza ölçekli planlamada, su ve toprak kaynakları üzerinde olabilecek üretim / tüketim faaliyetlerinin taşıma kapasitesi sınırlarının üzerinde kullanımlarını bütüncül bir yaklaşım içinde gözleme, yönlendirme, denetleme imkanı olacaktır. Taşıma Kapasitesi kavramı, ülkemizde planlama çalışmalarında 30 yılı aşkın bir süreden beri girmiş olmasına rağmen, ülke ölçeğinde yapılan çalışmalarda yeteri kadar değerlendirilememiştir. Taşıma kapasitesi kavramı, havza yönetimi ve planlama çalışmalarında dikkate alınması gereken temel kavramlardan biri niteliğindedir. İnsan etkinliklerinin yoğun bir biçimde yapıldığı akarsu havzaları, kirliliğin büyük boyutlarda yaşandığı alanlardır. Bu sebeple, Farklılıkların Suda Yakınlaşması maksadını gerçekleştirmek üzere yola çıkan 5. Dünya Su Forumu nun altı ana temasından birisi İnsani ve Çevresel İhtiyaçlar Dikkate Alınarak Su Kaynaklarının Korunması ve Yönetimi olarak belirlenmiştir. Ana temanın konuları arasına Havza Yönetimi ve Sınıraşan Sularda İşbirliği ve Doğal Ekosistemlerin Korunması gibi başlıklar bulunmaktadır. Ana tema hedeflerinin gerçekleşmesi için, havzalarda, Bütüncül Su Kaynakları Yönetimi süreçlerinin uygulanması gerekmektedir. Bütüncül yönetim; su, toprak ve diğer kaynakların, hayati ekosistemlerin sürdürülebilirliğini bozmadan, ekonomik ve sosyal refahı azamiye çıkarabilmek maksadıyla geliştirilip yönetilmesi doğrultusundaki çabaları ihtiva eder. 5. Dünya Su Forumu nun altı ana temasından hareketle gerçekleştirilen yurtiçi bölgesel toplantılar çerçevesinde DSİ II. Bölge Müdürlüğümüz, bölge Üniversiteleri ve Meslek kuruluşları işbirliği ile, 26 27 Haziran 2008 tarihlerinde düzenlenen Havza Kirliliği Konferansı nda toplam 15 bildiri sunulmuştur. Bildiriler, havza kirliliği önleme çalışmaları ve mevzuat, su kalitesinin izlenmesi ve değerlendirilmesi, Gediz, Bakırçay ve Küçük Menderes havzalarında kirlilik ve koruma sorunları, arıtılmış suların kullanımında yeni yaklaşımlar konularında yoğunlaşmıştır. Konferansın geniş katılımlı çalıştay konuları Su Havzalarının Korunması ve Karşılaşılan Sorunlar ve İklim Değişikliği ve Havza Uyum Çalışmaları olarak belirlenmiştir. 5.Dünya Su Forumu nedeniyle havza kirliliğinden en çok etkilenen İzmir de Havza Kirliliği Konferansı nın düzenlenmiş olması çok faydalı olmuştur. Bu konferansın düzenlenmesinde emeği geçen Çevre ve Orman Bakanlığı, DSİ Genel Müdürlüğü, II. Bölge Müdürlüğü mensuplarına, Ege Üniversitesine, Dokuz Eylül Üniversitesine teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca bu konferansa fikir ve düşüncelerini sunan katılımcılara da teşekkür ederim. Bu konferans da elde edilen neticelerin, bu konuda araştırma yapan bilim insanlarımıza, konu ile ilgili çalışmalar yapan kurum ve kuruluşlarımıza ve havzalarımız için faydalı olmasını dilerim. Prof. Dr. Veysel EROĞLU Çevre ve Orman Bakanı V

VI

ÖNSÖZ Kurulduğu 1954 yılından bu yana yarım asrı aşan sürede Ülkemiz su kaynaklarını geliştirme çalışmalarını sürdüren Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), öncelikli hedefini su kaynaklarının en etkin şekilde kullanılması olarak tespit etmiştir. DSİ, belirlenen bu hedefe ulaşmak için; teknik, ekonomik ve aynı zamanda çevreyle uyumlu projeler geliştirmekte ve uygulamaktadır. Ülke nüfusunun yaklaşık %35 ini istihdam eden tarım sektöründe sulu tarımı yaygınlaştırmak, sanayinin ihtiyaç duyduğa enerjiyi yerli hidrolik kaynaklardan karşılamak, insanımıza AB standartlarında içme-kullanma suyu temin etmek ve ülkemizde her yıl maddi ve manevi büyük zararlar meydana getiren taşkınlarla mücadele etmek görevlerimiz arasındadır. Ülkemizin teknik ve ekonomik olarak sulanabilir arazi miktarı 8,5 milyon ha olarak hesaplanmıştır. Günümüz itibarıyla sulamaya açılan 5,13 milyon hektarlık alanın 2,93 milyon hektarı DSİ sulama tesisleridir. DSİ, faaliyetlerini günün gelişen teknolojilerine ayak uydurarak geliştirmektedir. Bu sebeple, 2003 yılından itibaren sulama projelerinde, basınçlı borulu şebeke uygulamalarına geçilmiştir. Böylece hem su tasarrufu sağlanmış hem de modern sulama sistemleri (yağmurlama ve damla sulama) teşvik edilmiş olacaktır. Ülkemizin, teknik ve ekonomik olarak değerlendirilebilir hidroelektrik potansiyeli, yaklaşık olarak yıllık 130 milyar kwh hesaplanmıştır. Günümüz itibariyle Türkiye de hidroelektrik santraller; 13 384 MW kurulu güce ve toplam potansiyelin %36 sına karşılık gelen 46 793 GWh yıllık ortalama üretim kapasitesine sahiptir. Hidroelektrik potansiyelin enerjiye dönüştürülmesi sürecinde DSİ, oluşturulan 13 384 MW kurulu gücün 10 380 MW ını (%77) gerçekleştirerek bu alanda lider olduğunu göstermiştir. Ülkemizde kapasite bakımından en büyük 25 adet HES in 20 adedi DSİ tarafından inşa edilmiştir. 2007 yılı sonu itibariyle hizmete alınan 21 adet içme-kullanma suyu temini tesisiyle 26 milyon vatandaşımıza 2,7 milyar m 3 içme-kullanma suyu temin edilmiştir. İnşaatı devam eden 20 adet proje tamamlandığında ise buna ilaveten, 10 milyon vatandaşımıza 1 milyar m 3 içmekullanma suyu temin edilecektir. Bilindiği gibi, akarsularımızın akış rejimi düzensiz bir seyir izlemektedir. Bu sebeple meydana gelen taşkınlar, depremden sonra en fazla can ve mal kaybına sebep olan tabii afet olarak bilinmektedir. Son 20 yılda meydana gelen taşkınlarda 396 vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve yaklaşık 2,5 milyar YTL lik ekonomik kayıp meydana gelmiştir. DSİ, kuruluşundan günümüze kadar 37 si baraj 4 364 ü taşkın tesisi olmak üzere, toplam 4 401 adet taşkın koruma tesisini hizmete alarak, 977 bin hektar alan ve bu alan içindeki bütün yerleşim yerlerini taşkından korumuştur. Ülkemizde su denildiğinde akla gelen yegâne kuruluş olan Genel Müdürlüğümüz, Dünyada su konusunda söz sahibi seçkin kuruluşların arasında yer almak ve karar mekanizmalarında söz sahibi olmak maksadıyla 2000 yılında Dünya Su Konseyi ne üye olmuştur. O tarihten bu yana ve özellikle de son yıllarda gösterdiği uluslar performansı ile Beşinci Dünya Su Formunun, 2009 yılında İstanbul da gerçekleştirilmesi sağlanmıştır. Önceki Dünya Su Forumlarının, ev sahibi ülkelere sağladığı imkanları göz önünde bulundurduğumuzda, Forumun ülkemiz su sektörünün daha da gelişmesine katkı sağlanması kaçınılmazdır. Bu organizasyonun bir faydası da, ülkemizin uluslararası su kuruluşlarıyla olan ilişkilerinin daha da gelişmesi; anılan kuruluşların yönetim kurullarında aktif görev alan Türk yetkililerin sayısının giderek artması şeklinde ortaya çıkacaktır. Forum, DSİ nin dışa açılmasının çok açık bir göstergesidir. DSİ, Forum ile küresel manada yeni bir misyon kazanmıştır. Diğer bir ifade ile DSİ, sadece ülke içinde su konularının koordinasyonunu sağlayan bir kuruluş olmakla yetinmemiş, küresel su VII

politikalarının karar mekanizmasında yer almıştır. Böylesine Dünya çapındaki bir su faaliyetinin düzenlenmesinde DSİ nin merkezi rol üstlenmesi tesadüfi değildir. Çünkü DSİ, 54 yıllık bir su kültürü olan; adında su geçen Ülkemizdeki tek merkezi kuruluştur. Beşinci Dünya Su Forumu bölgesel hazırlıkları sürecinde DSİ, ulusal ve uluslararası bölgesel toplantılar yapmaktadır. DSİ öncülüğünde yapılan bu toplantılar, Beşinci Dünya Su Forumu nun bölgesel sürecinde ülkemizin önceki forumların ev sahibi ülkelerden farklı ve orijinal bir yaklaşım sergilediğinin göstergesidir. Bu yaklaşımın özü, hazırlık sürecini daha yerel düzeye yaymak şeklinde özetlenebilir. Ölçeği küçülten bu yaklaşım, yerel konuların Forumda daha iyi temsil edilmesini sağlamaya yöneliktir. Beşinci Dünya Su Forumu organizasyonunun en önemli başarılarından biri de bu olacaktır. Çevre ve Orman Bakanımız Sayın Prof. Dr. Veysel EROĞLU nun talimatıyla DSİ Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan ve DSİ nin ilgili Bölge Müdürlüklerince düzenlenmekte olan DSİ Bölge Müdürlükleri Su Konferansları nın gayesi; her Bölge Müdürlüğü için özel olarak belirlenen konu başlığıyla ilgili yerel ve bölgesel paydaşları bir araya getirmek suretiyle, Forumun tematik programının geliştirilmesine azami katkıyı sağlamak; ilgili konu başlığı uygun bir tartışma ortamını hazırlamak ve forum haftası sırasında Dünya su kamuoyuna aktarılabilecek sonuçlar elde etmektedir. Bu anlamda, DSİ Genel Müdürlüğü uhdesinde Bölge Müdürlüklerince düzenlenen söz konusu konferanslara DSİ mensupları ve akademik çevrelerin katılımı yanında konuyla ilgili diğer paydaşların da (suyla ilgili kamu kuruluş kuruluşları ve yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, su yöneticileri ve su kullanıcıları gibi) en yüksek düzeyinde katılımlarının sağlanması hedeflenmektedir. Su konferanslarını gerçekleştiren Bölge Müdürlüklerimizi bu başarılarından dolayı kutlarım. Su konferanslarının eşgüdümünü yapan Genel Müdürlüğümüz ilgili birimlerine, Forum sekreteryası çalışanların bilim, düzenleme ve danışma heyetine teşekkür eder, DSİ Bölgesel Su Konferanslarının neticelerinin Kuruluşumuza ve Ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim. Haydar KOÇAKER DSİ Genel Müdürü VIII

ÖNSÖZ 2009 yılında 5.Dünya Su Forumu İstanbul da yapılacaktır. 5.Dünya Su Forumunun ana teması Farklılıkların Suda Yakınlaşması olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda; paydaşları, sektörleri ve bölgeleri bir araya getirecek bir program yapısı içinde bölgesel toplantılar yapılması kararlaştırılmıştır. Belli bir bölgesel hazırlık süreci Forum un başarısı için çok önemlidir. Çünkü, su sorunları bölgeden bölgeye değişiklikler göstermektedir. Aynı zamanda Forum un tematik çerçevesiyle ilgili sorunlar her bölge için aynı derecede önem taşımayabilir. Birçok bölgede zorluklar karşılaştırılabilir nitelikte olsa da, bu zorluklara yönelik çözümler yerel anlamda tanımlanmalıdır: su hala yerel bir meseledir ve öyle olmaya devam edecektir. Bölgesel süreçler de dünya genelinde su için harekete geçilmesini sağlayacak ve bu harekete katkıda bulunacaklardır. Bölgesel sürecin amacı bölgedeki paydaşları seferber ederek foruma bölgelerden gelecek belli katkıların gerçekleşmesini sağlamak, tematik sürece konuyla ilgili bölgelerin görüşlerini dahil ederek uygun bakış açıları kazandırmak ve bölgedeki politik unsurları harekete geçirerek forumun politik süreçlerine katkıda bulunmaktır. 5.Dünya Su Forumu hazırlık çalışmaları kapsamında DSİ II. Bölge Müdürlüğü olarak bölge Üniversiteleri ve Meslek kuruluşları işbirliği ile Tarihi Su Yapıları ve Havza Kirliliği konulu iki toplantı düzenlenmiştir. Düzenlendiğimiz bu toplantıların sonuçları Dünya Su Forumuna taşınarak, forum un ülkemizde tanıtımına katkıda bulunması ve DSİ Bölge Müdürlüklerinin yanı sıra Üniversitelerin ve Meslek kuruluşlarının sürece katılımının sağlanması hedeflenmiştir. Bu toplantıların, bir seminer veya sempozyumun ötesinde, olabildiğince tartışmaya ve etkileşime daha fazla yer veren bir çalıştay düzeninde olmasının yararlı olacağı düşünülerek, sunumlu bildiriler yanında çalıştaylarla da her iki konu detaylı ele alınmıştır. Dünyadaki ve ülkemizdeki nüfusun hızlı bir şekilde artışına paralel olarak hızlı nüfus artışıyla içme-kullanma suyu talebi, sanayide ve tarımdaki gelişimler suya olan ihtiyacın devamlı olarak artmasına neden olmaktadır. Diğer tabii kaynaklarda olduğu gibi tatlı su potansiyelinin sabit olması, ekonomik bir değer olan su kaynaklarının geliştirilmesine ve yönetimi ile ilgili çalışmalarda yeni teknoloji ve yöntemlerin geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetiminde, söz konusu gelişmelerin bir neticesi olarak ortaya çıkan ekonomik, sosyo-kültürel kalkınma ve çevresel etkilerin göz önünde bulundurulması hususu giderek önem kazanmaktadır. Su kaynaklarının yönetiminde sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılması için entegre havza yönetim sistemlerinin uygulanması, alınacak kararların bir bütüncül yaklaşım içermesi önem arz etmektedir. Yönetim planları yapılırken, su kaynaklarının miktarı ve kalitesinin önemi, havza bazında su kaynaklarının miktarı ve kalitesinin düzenli olarak izlenmesi ihtiyacını doğurmuştur. Su, yaşamın ve bireyin en temel ve vazgeçilmez gereksinimidir. Hemen hemen tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesi suya bağlıdır. Günümüzde yaklaşık 2,5 milyar insan sağlıksız ve yetersiz su kaynaklarıyla yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Hızlı nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşmenin beraberinde getirdiği çevre kirliliği, su kaynaklarının da niteliğini bozmuş ve atıkların boşaltıldığı alıcı ortamlar haline getirmiştir. İçme ve kullanma suyunun sağlanması, arıtılması ve dağıtılması oldukça pahalı ve zor hale geldiğinden su kaynaklarının korunması, planlanması ve yönetimi de kaçınılmaz olduğundan hareketle Havza Kirliliği konferansı düzenlenmiştir. Konferans kapsamında, 2 adet çağrılı, 15 adet sunumlu olmak üzere toplam 17 bildiri yer almıştır. Bu bildirilerin / çalışmaların geleceğe aktarılması içinde kitap haline getirilmiştir. 5. Dünya Su Forumu kapsamında bölgesel toplantıların düzenlenmesi düşüncesinin ortaya atılmasından, bu konferansın düzenlenmesinde emeği geçen bilim ve yürütme kurullarımıza, bildirileri ile katılım sağlayan bilim insanlarımıza ve görüşleri ile katkı koyacak tüm katılımcılara teşekkür eder, sevgi ve saygılarımı sunarım. 16 Haziran 2008 Ayhan SARIYILDIZ DSİ II. Bölge Müdürü IX

X

İÇİNDEKİLER Kurullar III Önsöz V İçindekiler XI Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi nde Nehir Havza Yönetiminin Önemi 1 Sakarya Havzasına Genel Bakış 9 Ergene Havzasındaki Kirliliğin Sosyo Ekonomik Etkileri 15 Gediz Nehri Su Kalitesi Parametrelerinin Eğilim Analizi 23 Gediz Havzasının İzmir Büyükşehir Belediyesi Sınırları Dahilinde Sürdürülebilir Yönetim Planlaması 31 Gediz Havzası Yeraltısularında Bor (B) Kirliliği 39 Kuzey Ege, Gediz ve Küçük Menderes Havzalarında 2003 2007 Yılları Arasında Su Kalitesi Açısından Bor İçeriğinin Spektrofotometrik Analiz Metodu İle Belirlenmesi ve Değerlendirilmesi 47 Gediz Havzası Örneğinde Alan Kullanım Kararlarının Deltaya Olan Etkileri Üzerine Bir Araştırma 57 Yeraltı Suyu Tuzluluğunun Jeoistatistiksel Yöntemler İle Mekansal Analizi: Gümüldür-Büyükalan Örneği 65 Arazi Kullanımının Su Kalitesine Olan Etkilerinin Tahtalı Havzası nda İncelenmesi 73 Tarımsal Sulamada Atık Suların Kullanımı 81 Parçacık Hızı ve Düşüm Hızının Katı Madde Taşınımına Etkisinin Kinematik Dalga Yaklaşımı İle Modellenmesi 89 Küçük Menderes Yan Havzası, Tahtalı Barajı, Efemçukuru ve Çamlı Barajı İlişkileri 97 Ergene Havzası Çevre Yönetimi Master Planı Projesi 105 Eğirdir Gölü Havzası, Sorunları ve Çözüm Önerileri 113 XI

XII

AVRUPA BİRLİĞİ SU ÇERÇEVE DİREKTİFİ NDE NEHİR HAVZA YÖNETİMİNİN ÖNEMİ Onur ABAY İnş. Yük. Müh. Pamukkale Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Denizli, Türkiye onurabay@hotmail.com ÖZET Su toplumsal ve ekonomik gelişmeler için oldukça önemli bir değerdir. 1970 lere kadar su kaynaklarının geliştirilmesinde belli bir gereksinimi karşılayacak su sağlanımı ilkesi geçerliyken 1980 li yılların başında çevre kirliliği sorunlarının ortaya çıkmasından sonra bu ilkeye su niteliğinin korunması boyutu da eklenmiştir. Bu durum tüm dünyada su ile ilgili bazı hukuksal ve yönetsel düzenlemelerin yapılmasını da gerektirmiştir. Bu amaçla yürürlüğe giren Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi nde (SÇD) nehir havzası bazında yönetim kavramının yaygınlaştırılması ana hedef olarak benimsenmiştir. AB ye aday olan ülkemizde her alanda olduğu gibi su yönetimi konusunda da uyum çalışmaları sürdürülmektedir. Bu çalışmada SÇD nin havza kirliliğini önleme amacı ile getirdiklerinin, nehir havza yönetimi, bütünleşik havza yönetimi ve sürdürülebilir kalkınma kavramları da göz önünde tutularak, incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca AB ye aday durumdaki Türkiye de nehir havza yönetimi konusunda yapılmış çalışmalar incelenerek nehir havza yönetiminin varolan mevzuatla uyumu, sağlayacakları ve uygulanabilirliği araştırılmıştır. Anahtar Sözcükler: Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi, nehir havza yönetimi, havza kirliliği, bütünleşik havza yönetimi, sürdürülebilir kalkınma GİRİŞ Suyun, bireyin varlığından devlet ölçeğindeki politikalara değin yaşamı sürdürmede eşsiz bir rolü bulunmaktadır. Su toplumsal ve ekonomik gelişmeler için önem taşıyan bir değerdir. Bu nedenle tarih boyunca denetim altında tutulmak istenmiş, bu amaçla sulama ve taşkın denetim sistemleri, içme suyu ve atıksu şebekeleri ve biriktirme yapıları inşa edilmiş ve bunlar devletlerin uygarlık düzeyini belirleyecek ölçüde değer kazanmıştır. 1970 lere kadar su kaynaklarının geliştirilmesinde suyun yeri ve niceliği belli bir gereksinimi karşılayacak su sağlanımı kavramı temelinde değerlendirilmiştir. Nüfus artışı, teknoloji ve kentleşme sonucu gereksinmelerin çeşitlenmesi ve küresel iklim değişikliği gibi nedenlerle 1980 li yılların başında çevre kirliği sorunlarının ortaya çıkması ile bu kavrama su niteliğinin (kalitesinin) korunması da eklenmiştir. Çevre ve su kaynakları ile ilgili sorunların küresel ölçekte önem kazandığı vurgusu ile bu sorunların tanılanması ve çözümü için uluslararası çalışmalar yapılmıştır. 1972 de Stockholm de yapılan Birleşmiş Milletler İnsan ve Çevre Konferansı, 1977 de düzenlenen Birleşmiş Milletler Su Konferansı, 1986 da Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından başlatılan Kaynakları Karalarda Olan Çevre Bakımından Güvenli İçsuların Yönetimi (EMINWA) bunların en önemlilerindendir. Çevre ve kalkınma sorunlarının küresel 1

ölçekte en geniş kapsamda ilk ele alınması 1992 yılında Rio de Janerio da toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Dünya Doruk Konferansı nda gerçeklemiş ve bu konferans sonunda GÜNDEM 21 adlı uzun vadeli eylem planı yayımlanmıştır (Harmancıoğlu vd., 2002). Günümüzde sıkça anılan ve Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi nde (SÇD) de önemli yeri olan bütünleşik (entegre) havza yönetimi ve sürdürülebilir kalkınma kavramları da, geniş anlamda, bu konferanstan sonra benimsenmeye başlanmıştır. Su kaynaklarının neredeyse tamamını geliştirmiş ve planlamış olan Avrupa Biriliği nin (AB) öncelikli hedefi su kaynaklarının kirliliğinin önlenmesi olmuştur. Bu amaçla çıkarılan direktifler arasında en önemlisi 23 Ekim 2000 tarih ve 2000/60/EC sayılı Su Çerçeve Direktifi dir. SÇD nin en önemli özelliklerinden biri nehir havza yönetimi kavramını ve uygulama yöntemlerini tanımlamış olmasıdır. Bu çalışmada SÇD nin havza kirliliğini önleme amacı ile getirdiklerinin, nehir havza yönetimi, bütünleşik havza yönetimi ve sürdürülebilir kalkınma kavramları da göz önünde tutularak, incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca AB ye aday durumdaki Türkiye de nehir havza yönetimi konusunda yapılmış çalışmalar incelenerek nehir havza yönetiminin varolan mevzuatla uyumu, sağlayacakları ve uygulanabilirliği araştırılmıştır. SU TOPLAMA HAVZALARININ KİRLİLİĞİ Havza kavramı su toplama havzası ve nehir havzası olarak iki ana unsuru bünyesinde barındırmaktadır. Su toplama havzalarının yönetimi SÇD de tanımlanan nehir havzalarının yönetiminden farklılık göstermektedir (Çodur vd., 2007). Nehir havzaları sonraki başlıklar altında daha ayrıntılı inceleneceği için bu bölümde su toplama havzalarının kirliliği kavramı üzerinde kısaca durulacaktır. Bir havzadaki akarsular, göller ve sulak alanlar noktasal kaynak kirliliği ve noktasal olmayan kaynak kirliliği olarak başlıca iki kirlilik türünden etkilenmektedir. Noktasal kaynak kirliliği belirli bir nokta dan boşalan kentsel ve endüstriyel atıksu nedenli kirliliktir. Kanalizasyon çıkışı buna basit bir örnektir. Noktasal olmayan kaynak kirliliği ise tarım, kentsel gelişim, inşaat ve ormancılık gibi çok çeşitli arazi/havza kullanım etkinliklerine bağlı olduğundan kolaylıkla belirli bir yer le konumlandırılamaz. Noktasal olmayan kaynak kirliliği kendi içinde ayrıca üç doğal süreç içermektedir. Bu süreçlerden bir arazi boyunca akan ve akarsulara dökülen yağış taşkın akışı, zeminlerde hasara yol açan ve zemini tanelerine ayrıştıran akış kuvveti erozyon, bu ayrışmış zemin tanelerinin yakınlardaki akarsularda tortulanması sedimantasyon olarak tanımlanmaktadır. Doğal süreçler yanında havzanın geliştirilmesi çalışmaları sırasında, özellikle de inşaatlar ile, kirlenme artabilmekte ve aşırı akış, aşırı erozyon ve aşırı sedimantasyon görülebilmektedir. Bazı kirleticilerin sızma ile yeraltısuyuna karışabilme olasılığı da bulunduğundan noktasal olmayan kaynak kirliliği, yüzey suları kadar, yeraltısuyunu etkileme potansiyeline de sahiptir. Dolgular, işletmeden çıkan maden şantiyeleri, yeraltı biriktirme tankları ve bakteri üretilebilecek tüm sistemler olası yeraltısuyu kirliliği kaynaklarıdır. Anılan doğal süreçler ve insan etkinliklerinin yol açtığı geri dönüşsüz kirlenmeler su toplama havzalarının ve akarsuların hidrolojisini de değiştirmekte ayrıca su üretiminde çok önemli işlev edinmiş olan orman ekosistemlerinin su üretimini olumsuz yönde etkilemektedir. Su kaynaklarının kirletilmeden, en kısa sürede kullanılabilmesi çalışmalarında havza yönetimi ilkeleri uygulandığında su veriminin artırılabildiği bir gerçektir (Erol, 2006). 2

AVRUPA BİRLİĞİ SU ÇERÇEVE DİREKTİFİ SÇD nin Tarihi Gerek birlikler öncesi dönemde, gerek AB nin öncüsü birlikler (Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, Avrupa Ortak Pazarı, Avrupa Ekonomik Topluluğu) döneminde ve gerek de AB sürecinde üye ülkeler hidroelektrik enerji üretimi/dağıtımı, her türden su yapısının projelendirilmesi/uygulanması, sınıraşan suların yönetilmesi ve akarsu ulaşımı gibi konularda önemli deneyim ve ilerleme sağlamıştır. Dolayısıyla su kaynaklarının tamamına yakın bölümünü geliştirmiş durumdaki Birlik ülkelerinin öncelikli hedefleri su kaynaklarının kirliliğinin önlenmesi, yeni kirleticilerin oluşmasına ve çeşitlenmesine fırsat tanınmaması, olası çok çeşitli kirleticilerle gereken savaşımın yapılması için bilgi birikimi, ekonomik kaynak ve altyapı sağlanması olmuştur. Şubat 1996 da Avrupa nın su politikasının ne olması gerektiği konusunda Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve üye ülkeler düşünce birliğine varmış ve tüm su kaynaklarının bütünleşik bir yaklaşımla ele alınmasını benimsemiştir. İzleyen yıllarda çalışmalar yapılarak su ile ilgili tüm direktifler birleştirilmiş, aynı zamanda yeni yaklaşımları da içeren SÇD 23 Ekim 2000 tarih ve 2000/60/EC sayı ile yürürlüğe girmiştir. SÇD Hollanda nın sınıraşan akarsularda aşağıkıyıdaş ülke olması ve yukarıkıyıdaşlarından taşınan kirliliğin kendi havzalarındaki su niteliğini azaltması sonucu büyük ölçüde Hollanda nın çalışmaları ile oluşturulmuş ve biçimlendirmiştir. Bu nedenle temelde aşağıkıyıdaş ülkeleri gözetici özelliktedir. SÇD nin Getirdikleri ve Hedefleri SÇD nin kendinden önceki direktiflerden farkı tüm su kaynaklarını kapsaması ve bunların korunmasında bütünleşik yaklaşım önermesi, kaynak iyileştirilmesi ve sürdürülebilir kullanım olanağı sağlaması, sınıraşan sular konusunda bazı düzenlemeler getirmesi ve en önemlisi nehir havzası yönetim planı nı tanımlamasıdır. Suyun korunması ve savunulması gereken bir kamu değeri olduğu düşüncesini temel alan SÇD nin hedefleri şunlardır (Grontmij Advies & Techniek bv, 2003): 1) Sucul ekosistemler ve bunlara bağlı diğer ekosistemlerin daha fazla tahribatını önlemek; 2) Sucul çevrenin iyileştirilmesi (Ör. emilimleri azaltarak) 3) Varolan su kaynaklarının uzun vadeli korunması temel alınarak sürdürülebilir kullanımı teşvik etmek 4) Yeraltısuyu kirliliğini azaltmak Hedefler dışında nehir havzası bazında yönetim kavramının yaygınlaştırılması SÇD de ana hedef olarak benimsenmiştir. Öyle ki direktif, nehir havza planlarının ve önlemlerinin nehir havzası ölçeğinde kurulması için uygulanması gereken yaklaşımı adım adım tanımlamaktadır. NEHİR HAVZA YÖNETİMİ Tanımlar SÇD nin en önemli hedefi tüm Avrupa sularının iyi çevrebilimsel (ekolojik) ve kimyasal durum a gelmesidir. Bunu sağlamak için de birçok aşamanın geçilmesi gerektiği açıktır. Daha önce anılan nehir havza planlarının ve önlemlerinin nehir havzası ölçeğinde kurulması için SÇD de yapılan aşamalı tanımlamada nehir havza bölgelerinin karakterizasyonu birinci 3

sırada bulunmaktadır. SÇD Madde 2 ve Madde 13 te nehir havza yönetimi ile ilgili şu tanımlar yapılmıştır (WFD, 2000): Nehir havzası: Bir dizi yüzeysel su dereleri, nehirleri ve olasılıkla göller aracılığıyla yüzeydeki bütün akıntıların su geçkisindeki belli bir noktadan tek bir nehir ağzı, haliç veya delta aracılığıyla denize aktığı bir yüzey alanıdır. Nehir havza bölgesi: Nehir havzaları yönetimi için ana birim olarak tanımlanan; bir veya daha fazla komşu nehir havzalarının ilgili yeraltı suları ve kıyı suları ile birlikte oluşturduğu kara ve deniz alanıdır. Nehir havzası yönetim planı (NHYP): SÇD doğrultusunda, havzada tüm çözümleme ve önlemlerin yer aldığı plandır. Nehir Havza Yönetiminin Özellikleri Nehir havza yönetimi kavramına göre kaynaklar yönetsel veya siyasal sınırlara göre değil, doğal coğrafik ve hidrolojik ilkelere göre belirlenecek nehir havza bölgeleri ne ayrılarak yönetilecektir. Bazıları ulusal sınırları da aşabilecek herbir nehir havza bölgesi için bir nehir havzası yönetim planı hazırlanması gerekmektedir. Nehir havzası yönetim planı, herhangi bir nehir havzası için amaçlanan çevrebilimsel, niceleyici, kimyasal ve özel koruma alanları ile ilgili hedeflere öngörülen zaman dilimleri içerisinde nasıl ulaşılacağını gösteren bir belgedir. Plan, akarsu havzalarının karakteristiklerine, toplumsal etkinliklerin sözkonusu havzadaki sular üzerindeki etkisi ile ilgili durum belirlenmesine, varolan yasal düzenlemelerin koyulan hedeflere ulaşmadaki etkinliğine, yetersizliklerin ve/veya boşlukların doldurulmasına yönelik çalışmaları da içerecektir. Nehir havza yönetiminin diğer önemli özellikleri şu biçimde sıralanabilir: 1) yönetimin havza bazında yapılması; 2) farklı tür ve biçimdeki suların bütünleşik değerlendirilmesi; 3) arazi ve su kaynakları ilişkisinin dikkate alınması; 4) doğal kısıtların, toplumsal ve ekonomik ihtiyaçların, siyasal ve yönetsel süreçlerin bütünleşmesi (entegrasyonu); 5) nehirlerin ve havzalarının şimdiki ve gelecek kuşaklar için çok yönlü kullanımının devam ettirilmesi (sürdürülebilirlik) (Dalkılıç vd., 2008). SÇD NİN TÜRKİYE DE UYGULANMASINA YÖNELİK ÇALIŞMALAR 1999 Helsinki Doruğu ile Avrupa Birliği üyeliğine aday olan Türkiye de, birincisi 2001 de yayımlanan ve 2003 te güncelleştirilen Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Ulusal Program ın çevre başlıklı 22. bölümünde belirtilen yükümlülükler çerçevesinde, çevre mevzuatının Avrupa Birliği çevre mevzuatına uyumlulaştırılması için çalışmalar yapılmıştır. Bu kapsamda, Hollanda hükümetinin finansal desteği ile Ocak 2002 de başlatılan SÇD nin Türkiye de Uygulanması Projesi nin teknik çalışmaları Kasım 2003 te tamamlanmıştır. Proje MATRA Katılım Öncesi Programı nca da desteklenmiştir. MATRA, AB adayı ülkelerin AB Müktesebatı na uyumlulaştırma çalışmaları için bu ülkelere destek sağlamakta ve Hollanda ile desteği alan ülkeler arasında ilişkiler kurulmasını amaçlamaktadır. Türkiye Nehir Havzaları Bütünleşik su yönetiminin etkin biçimde uygulanabilmesi ve sürdürülebilir su yönetimine yöneliş için gerekli ve önem taşıyan koşullardan biri de görev ve yetkilerin bölge düzeyine aktarılabilmesidir. SÇD deki nehir havzası ve nehir havza bölgesi tanımlarına dikkatle bakıldığında nehir havzalarının nehir havza bölgeleri olarak atanmasının çok önemli olduğu görülmektedir. Çünkü kararların hangi düzeyde verileceği ve bütünleşik su yönetiminin kurumsal yapısı bu tanıma bağlıdır. Bugünkü durumda bölgesel teşkilatlar var olduğu ve verimli biçimde çalıştıkları için, bölgesel platformlar veya nehir havza çalışma grupları ile 4

çalışmalara devam etmenin, kurumlar arasında bölgesel eşgüdüm ve işbirliği geliştirmenin en iyi yolu olacağı düşünülmektedir ve bu etkili bir bölgesel ve/veya nehir havza bölgesi su yönetimini sağlayacaktır (Dalkılıç vd., 2008). Ekim 2003 te Ulusal Platform tarafından kabul edilen Türkiye nin 6 nehir havza bölgesi ve 26 nehir havzası Şekil 1 de gösterilmektedir. Şekil 1: Türkiye nin nehir havzaları ve nehir havza bölgeleri (Grontmij Advies & Techniek bv, 2003) Uygulama Örnekleri MATRA projesinde pilot havza olarak seçilen Büyük Menderes Nehir Havzası için oluşturulan Nehir Havzası Çalışma Grubu tarafından SÇD Ek-IV te belirtilen kapsam dikkate alınarak taslak bir Büyük Menderes Havzası Entegre Yönetim Planı hazırlanmaya çalışılmıştır. Bu çalışma kapsamında havzada endüstri, turizm, tarım, evsel kullanım, enerji ve ulaşım insan etkinlikleri bağlamındaki sürücüler olarak tanımlanmış ayrıca bunların baskı öncelikleri sıralanmıştır. Varolan izleme ağlarının durumu belirlenerek haritaları çıkarılmış, çevrebilimsel, kimyasal ve hidrolojik izleme parametreleri doğrultusunda değerlendirilmiştir. Bunun yanında yeraltısuyu için noktasal ve noktasal olmayan kirlilik kaynakları ve su çekim noktaları belirlenmeye çalışılmıştır. İlgili direktiflerin koşullarını sağlayacak biçimde varolan durum çözümlenmiş, kimyasal ve çevrebilimsel hedefler belirlenerek yüzey suları ve yeraltısuyu için nitelik çözümlemeleri yapılmıştır. Ayrıca SÇD yi temel alan iki ayrı uygulama Gediz havzasında AB FP5 ve FP6 programlarınca desteklenen SMART (Sustainable Management of Scarce Resources in the Coastal Zone) ve OPTIMA (Optimization for Sustainable Water Management) projeleri kapsamında DEÜ SUMER (Dokuz Eylül Üniversitesi Su Kaynakları Yönetimi ve Su Kaynaklı Doğal Afetlerin Kontrolü Araştırma ve Uygulama Merkezi) tarafından gerçekleştirilmiştir (Dalkılıç vd., 2008). SONUÇLAR Bilim ve teknolojiye koşut olarak sanayileşmenin getirdiği yeni kimyasallar ve kirleticiler ve bunların sucul (aquatic) yaşama etkileri nedeniyle yasa, yönetmelik ve tüzüklerde bunlara ayak uyduracak hızlı bir değişime gereksinme duyulmaktadır. SÇD nin en önemli hedefi tüm 5

olan Avrupa sularının iyi çevrebilimsel (ekolojik) ve kimyasal durum a gelmesi için gereken aşamalar nedeniyle nehir havza planlarının ve önlemlerinin nehir havzası ölçeğinde kurulması için yapılan tanımlamada nehir havza bölgelerinin karakterizasyonu SÇD de birinci sırada bulunmaktadır. Ülkemizde SÇD için teknik çalışmaları yürüten kuruluşlarda önemli bilgi birikimi oluşmasına karşın Direktifin bir havzada adım adım nasıl uygulanacağı bilinmemektedir. Bütünleşik havza yönetiminin ülkemizde yerleştirilmesi için yapılan çalışmaların, farklı kurumların aynı konuda yetkilendirilmiş olması, değişik amaçlarla çıkarılmış çok sayıda yasa bulunması, tanımların belirsizliği, altyapı eksiklikleri gibi nedenlerle, olması gerekenden yavaş ilerlediği görülmektedir. Bu durumun önüne geçilerek bütünleşik havza yönetiminin Türkiye de uygulanması sağlanmalıdır. SÇD nin uygulama aşamaları için öngörülen tarihlere göre 2009-2013 yılları arasında çıkarılmasında yarar görülen su yasasında suya ilişkin devlet kuruluşlarının yetki sınırlarının belirlenmesi (gerekirse tek bir kurumun yetkilendirilmesi), ilgili sektörlerin yetki ve sorumluluklarının belirginleştirilmesi yolları ile mevzuattaki dağınıklığın giderilmesi yararlı olacaktır. Yine uygulama aşamaları için öngörülen tarihlere göre 2009 yılında nehir havzası yönetim planlarının tamamlanması gerekmekte (SÇD Madde 11 ve 13), 2009-2015 yılları arasında nehir havzası yönetim planlarının uygulanması, değerlendirilmesi ve güncellenmesi gerekmektedir (SÇD Madde 4, 9 ve 11). SÇD nin uyumlulaştırma sürecinde Türkiye henüz üyesi bulunmadığı (aday olduğu) AB nin taraf olduğu su ile ilgili antlaşmalarda ne gibi yükümlülükleri olduğunun bilinciyle hareket etmelidir. Türkiye, altı nehir havza bölgesinden birinin uluslararası nehir havza bölgesi olarak adlandırılmasının Ortadoğu için önem taşıyan kendi sınıraşan suları üzeri yapacağı etkiyi göz önünde tutmalıdır. TEŞEKKÜR Yazar, değerli önerileri ve düzelti konusundaki katkıları için, Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. N. Orhan BAYKAN a teşekkürü borç bilmektedir. KAYNAKLAR 1. Çodur, D. A.; Patan, M.; Uyaroğlu, N.; Göktaş, O. C.; Aydın, D.; Istanbul Water Basin Management and European Union Water Framework Directive, International Congress on River Basin Management Antalya,, Turkey, 2007, 183-199 p. 2. Dalkılıç, Y.; Harmancıoğlu, N.; Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifinin Türkiye de Uygulama Olanakları, Ankara, ISBN: 978-9944-89-512-5, TMMOB 2. Su Politikaları Kongresi (Bildiriler Kitabı-2. Cilt), Türkiye, 2008, 415-424 s. 3. Erol, A.: Su Kaynaklarının Korunmasında Havza Yönetimi İlkelerinin Önemi, TMMOB 1. Su Politikaları Kongresi, 21-23 Mart 2006, Ankara, 51-57 s. 4. Grontmij Advies & Techniek bv; Su Çerçeve Direktifi nin Türkiye de Uygulanması El Kitabı, Project number: 105774, Document number: 13/99047338/MJH, 2003 5. Harmancıoğlu, N.; Gül, A.; Fıstıkoğlu, O.; Entegre Su Kaynakları Yönetimi, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Türkiye Mühendislik Haberleri Dergisi Sayı: 419, ISSN 1300-3445, Ankara, Türkiye, 2002, 29-39 s. 6. The European Union Water Framework Directive, DIRECTIVE 2000/60/EC, 2000 6

SIGNIFICANCE OF RIVER BASIN MANAGEMENT IN THE EUROPEAN UNION WATER FRAMEWORK DIRECTIVE ABSTRACT Water is a crucial worth in terms of social and economic development. Although the principle of water supply that meets a proper requirement for water resources development was in use until 1970s, the dimension of water quality protection was entered to this principle after environmental pollution problems appeared by the begining of the 1980s. This condition also required some legal and administrative arrangements in terms of water all over the world. In the European Union Water Framework Directive (WFD), which became valid to meet the foregoing aim, spreading the specific management concept in river basins was adopted as a main target. In our country which is a candidate for the EU harmonization works are carried out as well as they are done in the other fields. In this study it is aimed to research what WFD brings forward new in order to prevent the basin pollution taking into consideration the concepts of river basin management, integrated basin management and sustainable development. Also examining the studies carried out regarding river basin management in Turkey which is a candidate for the EU the harmonization of river basin management with the existing legislation, probable benefits and applicability of river basin management are researched. Keywords: The European Union Water Framework Directive, river basin management, basin pollution, integrated basin management, sustainable development 7

8