OPTİMAL SEZARYEN HIZI NE OLMALIDIR? TÜRKİYE DE VE DÜNYADA GÜNCEL NEDİR? Konu Yazarı Doç. Dr. İsmail Dölen Dr. Özlem Özdeğirmenci



Benzer belgeler
Sezaryen veya Normal doğum Üriner inkontinans?

SEZARYEN SONRASI VAJİNAL DOĞUM (SSVD)

Sağlık politikalarının, hekimlerin sezeryan kararı almalarında etkisi: ikinci basamak sağlık kuruluşu değerlendirilmesi

SEZARYEN İLE DOĞUM YAPAN ANNELERİN EPİDURAL ANESTEZİ SEÇME NEDENLERİNİN İNCELENMESİ

Term ve Tekil Gebeliklerde Kordon Prolapsusu ve Sonuçları

İleri Anne Yaşı ve Gebelik Komplikasyonları İlişkisinin Araştırılması

SEZERYAN SONRASI VAGİNAL DOĞUM. Dr. BELGİN HARZADIN

İntrapartum Ebelik Hizmetlerinin Kapsam ve Kalitesi

Sezaryen Oranlarının Çeşitli Değişkenlere Bağlı Olarak Değerlendirilmesi

ACOG diyor ki GEÇ-TERM VE POST-TERM GEBELİKLERİN YÖNETİMİ. Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan

PERİNATOLOJİ ve ÖNLENEBİLİR ANNE ÖLÜMLERİ. Dr. Şevki ÇELEN ZTB Kadın Sağlığı EAH Perinatoloji Kliniği

SSK BAKIRKÖY DOGUMEVİ KADIN VE ÇOCUK HASTALIKLARI HASTANESİNDE YILLARI ARASINDA MATERNAL MORTALİTE

POSTPARTUM KANAMA MATERNAL MORTALİTE VE MORBİDİTE

YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİ UYGULAMALARI VE PERİNATAL/NEONATAL ETKİLER

Gebelik ve Trombositopeni

AGE SUMMARY PRIMIPAR AGE

Aşırı doğurganlığın anne ve çocuk sağlığına etkileri İstenmeyen gebelikler ve isteyerek düşükler

DOĞUM ŞEKLİNİN YENİDOĞAN ÜZERİNE ETKİLERİ

Ebeliğin Doğası ve Doğum Şekli Üzerine Etkisi

Doğumun 2. Evresi Ne Kadar Sürer ve Ne Zaman Sonlanır? İlerlemeyen Eylem Tanısı Nasıl Konulur? Dr. Şevki ÇELEN ZTB Kadın Sağlığı EAH

Prof. Dr. M. Sinan Beksaç

500 GEBEDE RİSK FAKTÖRLERİ NEONATAL MORBİDİTE VE MORTALİTE

SEZARYEN SONRASI VAJİNAL DOĞUM (SSVD) DR. HÜSEYİN PEHLİVAN

ÖZET SÜLEYMANİYE KADIN HASTALIKLARI VE DOGUM HASTANESİNDE

PRETERM-POSTTERM EYLEM

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Hasta Başı Eğitim / İş Başında Öğrenme Hasta viziti, poliklinik, doğumhane ve ameliyathanede pratik

190 kadın planlanmamış ya da istenmeyen gebelikle karşılaşmakta, 110 kadında gebeliğe bağlı komplikasyon gelişmekte,

Abdominal Myomektomi Fertiliteyi Arttırıyor

Fetal tedavide amniyoinfüzyon ve amniyodrenaj

PRETERM EYLEM ÖNGÖRÜSÜ. Doç. Dr. Derya EROĞLU

AĞRI İLİNDE SEZARYEN ORANLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ ANALYSIS OF CESAREAN SECTION RATES AT AGRI ARAŞTIRMA MAKALESİ

Ülkemizde Doğumhane Yapılanmaları ve Doğum Salonu Hizmetleri Maternal Mortalite ve Morbiditeyi Azaltıyor mu?

Orijinal makale/original article. İletişim (Correspondence):

Polikistik over sendromu olan kadınlarda, cerrahi veya Yardımcı Üreme. Teknikleri ile kanıta dayalı infertilite tedavisi

DOĞUM BİÇİMİNİN YILLAR İÇİNDE GÖSTERDİĞİ DEĞİŞİM VE ROBSON ON GRUPLU SINIFLANDIRMA SİSTEMİ

Postpartum kanama nedenleri, insidansı ve Türkiye mortalitesi

ARAŞTIRMA YAZISI KLİNİĞİMİZDE YILLARI ARASINDA SEZARYEN OLAN HASTALARIN İNCELENMESİ Mehmet Yılmaz 1, Ünal İsaoğlu 2, Sedat Kadanalı 1

stanbul E itim ve Araflt rma Hastanesi nde 2008 Y l Sezaryen Do umlar n De erlendirilmesi

Progesteronun Preterm Doğumları ve Düşüğü Önlemede Yeri Var mıdır? Prof. Dr. Feride Söylemez A.Ü.T.F Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü

DOĞUM İNDÜKSİYONU VE DOĞUMDA MÜDAHALELERE YÖNELİK KANIT TEMELLİ YAKLAŞIMLAR. Prof. Dr. Yaprak ÜSTÜN Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

CVS ve AS Gebelik Kaybına Yol Açar mı?

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3)

POSTPARTUM KANAMADA ANNE ÖLÜMLERİNİ ÖNLEMEDE BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM OP.DR.ÇETİN KILIÇÇI ZEYNEP KAMİL KADIN VE ÇOCUK HASTALIKLARI E.A.H

Artan Sezaryen Oranlarını Nasıl Azaltabiliriz? Üç Yıllık Sezaryen Verilerimiz Eşliğinde Değerlendirme

DOĞUMDA PARTOGRAM KULLANIMI

YILLARI ARASINDA SEZARYEN KLİNİK ANALİZİ,

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI

PROF DR FERİDE SÖYLEMEZ AÜTF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM

YENİDOĞAN ÖLÜMLERİ VE PREMATÜRİTE. Doç. Dr. Ahmet Yağmur Baş Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları EAH Yenidoğan Kliniği

Plasenta Akreata. Cihan Çetin. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hast. Ve Doğum ABD. Perinatoloji BD.

Sezaryen mi? Vaginal Doğum mu? Dr. Nuri Danışman BÜYÜK DOĞUM

Koryoamniyonitin Neonatal Sonuçlara Etkileri. Prof.Dr.Esin Koç Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı

ADOLESAN VE PERİMENOPOZDA İNFERTİLİTE TEDAVİSİ YAPILMALI MIDIR? Prof. Dr. Yusuf ÜSTÜN

Op.Dr. Meryem Hocaoğlu Prof. Dr. Atıl Yüksel Prof. Dr. Cem Batukan 10/11/2013

ANNE VE ÇOCUK SAĞLIĞININ ÖNEMİ. Sağlık; bireyin beden, ruh ve sosyal açıdan tam bir iyilik durumunda olmasıdır.

Postpartum Kanamalarda Medikal Tedavi

31 AĞUSTOS 2016 ÇARŞAMBA

Doç. Dr. Ahmet Gül MFTP Kongresi Ekim 2012, İstanbul

Kısa Serviks Tanı ve Yönetim. Prof.Dr.Sermet Sağol EÜTF Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

İNTRAPARTUM FETAL DEĞERLENDİRME

Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır?

Seksio - Sezaryen: Yaygınlığı Ve Sonuçları

Geç Başlangıçlı Fetal Gelişim Kısıtlılığı. Prof Dr Rıza Madazlı İÜ-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD

TÜRKİYE MATERNAL FETAL TIP VE PERİNATOLOJİ DERNEĞİ 11. ULUSAL KONGRESİ PANEL BİLDİRİSİ:

Aile hekimliğine başvuran kadınların sezaryen bilgi düzeyleri: İki merkezli kesitsel bir çalışma

İSTANBUL YENİ YÜZYIL ÜNİVERSİTESİ

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ

PERİOPERATİF ANEMİ. Dr. Hüseyin İlksen TOPRAK İnönü Ün. Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Rean AD

Doç. Dr. Ahmet Gül TJOD İstanbul, Ocak Not: Bu sunum daha önce MFTP Kongresi Ekim 2012, İstanbul da yapılmıştır

Sezaryen Doğum Hızları ile ilgili DSÖ Açıklaması

Prof. Dr. Semih ÖZEREN

ACOG DİYOR Kİ; Özeti Yapan: Dr. Esra Esim Büyükbayrak SERVİKAL YETMEZLİK TEDAVİSİ İÇİN SERKLAJ

TİG Branş ve MTS (Majör Tanı Sınıfı) Odaklı Çalıştay Dokümanı

16 KASIM 2015 ÇARŞAMBA

Tedavi. Tedavi hedefleri;

ACOG diyor ki! GEBELİK VE OBEZİTE. Özeti Yapan: Dr. Aytül Esmer Çorbacıoğlu. Giriş

TÜRKİYE DE SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN GENEL GÖRÜNÜMÜ

Gec Preterm Olgularin Yonetimi

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

KOMPLİKE VAKALARDA DOĞUM ÖNCESİ DOĞUM VE DOĞUM SONRASI SÜREÇLERİN İZLENMESİ PROSEDÜRÜ

DO AL DO UM MU? SEZARYEN M?

İnvaziv Mesane Kanserinde Radikal Sistektomi + Lenfadenektomi, Neoadjuvan ve Adjuvan Kemoterapi. Dr. Öztuğ Adsan

Sezaryen Doğum Artışını Önlemenin Bir Yolu: Bir Kez Sezaryen Hep Sezaryen Yaklaşımı Yerine Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum ve Hemşirenin Rolleri

Makat prezentasyonu. Görülme oranı %3-4 dür. Tanı leopold manevraları ile konulabilir

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM

3 EYLÜL 2014 ÇARŞAMBA

MULTİPAR GEBELERDE PRİMER SEZARYEN ENDİKASYONLARI

KLİNİĞİMİZDE YILLARI ARASINDA SEZARYAN ORANI VE ENDİKASYONLARI

SEZARYEN DOĞUM SONRASI VAJİNAL DOĞUM UYGUNLUĞUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ. Tülay AYTEKİN AYDIN

EK-4 KURUM VERİMLİLİK GÖSTERGELERİ

GEBELİK VE PULSATİL AKIM EŞLİĞİNDE KARDİYOPULMONER BAYPAS

Ergün ONUR(.. ) Onur BİLGİN ( 0 ) ÖZET SUMMARY

Kanıta Dayalı Uygulamalar Doğrultusunda Alternatif Bir Doğum Yöntemi: Evde Doğum

ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ

VERİLERLE TÜRKİYE ve DÜNYADA DİYABET. YARD.DOÇ.DR. GÜLHAN COŞANSU İstanbul Üniversitesi Diyabet Hemşireliği Derneği

ÇOĞUL GEBELİK EYLEM PLANI

Transkript:

Konu Yazarı Doç. Dr. İsmail Dölen Dr. Özlem Özdeğirmenci Yazışma adresi SSK - Etlik Doğumevi ve Araştırma Hastanesi ANKARA OPTİMAL SEZARYEN HIZI NE OLMALIDIR? TÜRKİYE DE VE DÜNYADA GÜNCEL NEDİR?

İsmail Dölen ve Özlem Özdeğirmenci: Optimal sezaryen hızı ne olmalıdır Türkiye de ve dünyada güncel nedir 20. yüzyılın ortalarında, tıbbi teknolojinin gelişmesi antenatal takipte yeni tanı ve tedavi seçeneklerinin ortaya çıkmasına neden olmuş, bu durum da sosyoekonomik faktörlerin de etkisiyle sezaryen endikasyonlarının genişlemesi sonucunu doğurmuştur. 1960 lı yıllarda sezaryen endikasyonu olmayan teşhisler, 1980 li yıllarda endikasyon olmaya başlamıştır. 1958 yılında ABD, %2 olan sezaryen oranlarının yüksek olup olmadığını tartışırken, 1965 ve 1986 yıllarında bu oran %4.5 den %24.1 e yükselmiştir (1). Maternal morbiditenin artması, infant mortalitesinde değişiklik olmaksızın operasyon maliyetinin yüksekliği gibi nedenlerle 1990 lı yıllarda sezaryen oranlarında bir miktar düşüş görülse de günümüzde ABD de sezaryen hızı ortalama %22 civarındadır. Bu inanılmaz yükseliş doktorların yanı sıra sigorta şirketlerini, ekonomistleri, idarecileri harekete geçirmiştir. ABD sezaryen hızının düşürülmesini sağlık politikası olarak ilan etmiş ancak istenen hıza düşürememiştir. Sezaryen ile doğum oranındaki bu yükselme hemen hemen bütün ülkelerde izlenmekle beraber oranlar ülkeler arasında değişiklik göstermektedir (Tablo 1). Bu sezaryen hızlarının çoğu World Health Organization (WHO) ve Healthy People 2000 U.S tarafından önerilen %15 oranından yüksektir. Optimal sezaryen hızı, altına inildiğinde veya üzerine çıkıldığında maternal ve perinatal mortalite ve morbitidenin yükseleceği kabul edilen rakamdır ve %15 olarak benimsenmiştir. ABD 1995 yılında 2000 yılı için primer sezaryenda hedefledikleri hızı %12, geçirilmiş sezaryenlarda ise hedefi %3 olarak belirlese de bu rakamlara ulaşamamıştır (2). Tablo I:Uluslararası sezaryen oranları ( WHO 2002) Sezaryen oranlarının nasıl azaltılabileceğini tartışmadan önce bu hızlı yükselişin sebeplerini incelemek gerekir. Bu sebeplerden bazıları şunlardır: 1- Sezaryen endikasyonlarının artması 2- Sezaryen ile doğumun güvenli olduğu düşüncesi 3- Perinatal mortalitenin daha az olduğu inancı 4- Doğuma bağlı pelvik relaksasyonun önlenmesi 5- Obstetrisyenin doğum zamanlaması ve doğum süresini belirleyebilmesi 6- Hasta istemi 7- Fetal monitorizasyon ve ultrasonografideki gelişmeler 8- Diğer Şu bir gerçektir ki komplike olmayan bir vajinal doğum sezaryenle doğuma göre çok daha güvenilirdir. Tüm kadın doğum hekimlerinin bu düşünceyi benimsediği halde sezaryen oranlarının gün geçtikçe artması şaşırtıcıdır. Sezaryenle doğumun riskleri ise şu şekilde sıralanabilir (3) : Erken dönem 1- Anestezi riskleri 2- Kan kaybı 3- Mesane ve barsak yaralanmaları 4- Amnion embolisi 5- Bebeğin yaralanması (%1) Postoperatif dönem 1- Enfeksiyon 2- Kanama 3- Neonatal respiratuar distress sendromu Ülke İngiltere Galler Kuzey İrlanda Yıl 2000 2000 2000/01 Sezaryen Oranı (%) 21,3 24,2 23,9 Sonraki gebelik dönemi 1- Plasenta previa 2- Uterus rüptürü 3- Tekrarlayan sezaryenin riskleri İskoçya USA Danimarka Norveç İsveç 19,3 22,0 13,7 12,6 12,2 Diğer 1- Adezyonlara bağlı infertilite 2- Barsak obstrüksiyonu 3- Kronik pelvik ağrı Finlandiya Fransa İtalya Brezilya 1998 15,1 17,5 22,5 38,1 Cerrahi tekniklerde gelişmeler, tıbbi ilerlemeler, enfeksiyonlarla mücadelede başarı, kan transfüzyonu, anestezideki gelişmeler ve daha pek çok etken ile sezaryen doğumla vajinal doğum arasındaki mortalite ve morbidite farkı azaldıysa da sezaryenin maternal ve perinatal 114

TJOD Uzmanlık Sonrası Eğitim Dergisi 2004;7:113-117 mortalite ve morbiditeyi arttırdığı bir gerçektir (4). WHO nun 2002 yılında yayınladığı bir raporda sezaryen ameliyatına bağlı mortalitenin Amerika da 41/100.000 iken bu oranın gelişmekte olan ülkelerde 160-220/100.000 olduğu belirtilmiştir (5). Operatif komplikasyonların dikkatli bir cerrahi teknikle azaltılabileceği ve acil vakalarda elektiflere göre daha fazla görüldüğü de bilinen bir gerçektir (6). 37. gebelik haftasından sonraki vajinal doğumlarda, yenidoğanın geçici takipnesi veya respiratuar distress sendromunun görülme oranı 5.3/1.000 iken travayda olmayan sezaryenlerde bu oranın 35.5/1000, travayda yapılan sezaryenlerde ise bu oranın 12.2/1000 olduğu saptanmıştır (7). Pelvik relaksasyonun etiolojisinde spontan vajinal doğum yıllarca en önemli risk faktörlerinden biri olarak gösterilmiş fakat son zamanlarda yapılan çalışmalarda multifaktöriyel bir hastalık olduğu anlaşılmış, nulliparlarda ve hatta neonatal dönemdeki bebeklerde de görülebilmesi patogenezde genetik, nörolojik ve yaşa bağlı faktörlerin etkili olabileceği tartışmaları ve çalışmalarını başlatmıştır. Gelişmiş batı ülkelerindeki artmış sezaryen hızının önemli bir kısmı anne istemine bağlanmaktadır. Gample ve arkadaşlarının yaptığı bir metaanalizde sadece önceki veya şimdiki gebeliğinde obstetrik komplikasyon yaşayan az sayıdaki kadının sezaryen istediği sonucuna varılmıştır (8). Türkiye deki durumu anlatan bir yazı da Tatar ve ark. gelmiştir (9). Yazıda Türkiye de her ne kadar yeterli veriler olmasa da sezaryen epidemisinin yaşandığının, bunun yaşanmasında medikal faktörler dışındaki faktörlerin daha çok rol aldığı tartışılmıştır. Özellikle eğitim düzeyi yüksek, zengin annelerin bu epideminin büyük kısmından sorumlu olduğu ve sezaryen hızının yüksek olduğu bir üniversite hastanesindeki durumu aktardıklarını ve çalışmadaki en önemli bulgularının sezaryen olan annelerin hastanede kalma süresi boyunca bu durumlarından memnuniyetsizlikleri olduğunu vurgulamışlardır. Bu memnuniyetsizliklerinin başında bizim görüşümüze göre emzirme problemleri, hareket kısıtlılığı ve ağrı da rol oynamaktadır. Sezaryenle doğum sonrası, normal spontan doğuma göre bu problemlerle daha sık karşılaşılmaktadır. SSK Ankara Doğumevinde 1993 yılında sezaryen oranı %16 iken, 2000 yılında %23 e yükselmiştir. Hastanemizdeki sezaryen oranlarının artmasının sebeplerini şu şekilde sıralayabiliriz: Sezaryen endikasyonlarının genişletilmesi, eski sezaryenler, hasta isteğine bağlı elektif sezaryenler, hukuki kaygılarla doktorların forseps ve vakum uygulamasından uzaklaşıp sezaryene yönelmeleridir (4). Primer sezaryen endikasyonlarının genişlemesinde gebeliğin demografisindeki gelişmelerin payı büyüktür. Batı ülkelerinde annenin gebelik yaşı büyümüştür. 35 ve 40 yaş gebeliklerinin oranı dramatik olarak artmaktadır. İleri anne yaşının getirdiği komplikasyonlar nedeniyle de sezaryen oranları bu grupta yüksektir. Diğer bir neden infertilite tedavisindeki gelişmelere bağlı olarak artan çoğul gebeliklerdir. Bu durum medikal endikasyonlu sezaryenleri arttırdığı gibi, çiftlerin daha az riskli olacağı düşüncesiyle sezaryen istemi de etkili olmaktadır. Ülkemizde bu gebeliklerin hemen tamamı sezaryen ile sonlanmaktadır. Diğer bir etken gelişmiş ülkelerdeki anne yaşamının ve alışkanlıklarının değişmesi sonucu yağ ve karbonhidrattan zengin gıdalarla beslenmenin artması ve azalmış fiziksel aktivite sonucunda obeziteye yatkınlık ve obezitenin getirdiği diabet, hipertansiyon gibi sistemik hastalıklar ve distosi nedeniyle yapılan sezaryen oranlarının artmasıdır (3). Fetal nedenlere bağlı sezaryen oranlarının artmasında rolü olan diğer bir faktör de elektronik fetal monitorizasyon ve ultrasonografinin yaygın kullanımıdır. Bu konuda yapılan randomize kontrollü, gözleme dayalı çalışmalar ve metaanalizler göstermiştir ki intrapartum takipte, düşük riskli grupta devamlı fetal monitorizasyon ile intermitan oskültasyonun bebek sonuçları açısından anlamlı farkı yoktur. Buna ek olarak ilginç olan bir sonuç da elektronik fetal monitorizasyonun sezaryen oranlarını arttırdığıdır (10). Günümüzde fetal monitorizasyon kliniklerde standard olarak uygulanmaktadır. Kanıta dayalı tıp çerçevesinde bu iki uygulama açısından bir fark yoksa düşük riskli gebeliklerde intermitan oskültasyonu uygulamak sezaryen oranlarını düşürebilmek adına uygulanabilir mi? Ultrasonografinin kullanımının yaygın hale gelmesiyle perinatal mortalite ve morbiditede belirgin azalmalar izlense de bu uygulamanın sezaryen oranlarını arttırdığı da bir gerçektir. Tahmin edilen fetal ağırlık da son trimesterda %15 hata payı olabilmektedir. Fetal makrozomi ve small for gestational age terimleri popülasyonlara göre farklılıklar gösterse de anne pelvis yapısına göre de doğum şekli değişmektedir. Sadece beklenen doğum ağırlığına göre karar verilmesi sezaryen oranını da arttırmaktadır. Sezaryen hızındaki bu artış karşısında yeni sağlık politikaları gündeme gelmiş ve sezaryen oranlarının bu denli artmasının nedenlerinin başında gösterilen eski sezaryenlere yönelik yeni uygulamalar başlatılmıştır. Bu uygulamaların başında da vaginal birth after cesarean section (vbac), sezaryen sonrası vajinal doğum uygulaması 115

İsmail Dölen ve Özlem Özdeğirmenci: Optimal sezaryen hızı ne olmalıdır Türkiye de ve dünyada güncel nedir gündeme taşınmıştır. Bu uygulama başlatıldığında ilk zamanlarda sezaryen sonrası vaginal doğumda %60-80 başarı elde edilirken, ilerleyen zamanlardaki retrospektif kohort çalışmalarda sezaryen sonrası vajinal doğum ile tekrarlayan elektif sezaryenların maternal ve fetal güvenilirliği karşılaştırılmış, uterus rüptürünün ve neonatal mortalitenin özellikle prostaglandinlerle indüklenen geçirilmiş sezaryen olgularında elektif tekrarlayan sezaryenlere göre daha fazla olduğu anlaşılmıştır. Bu sonuç da geçirilmiş sezaryenlerde normal doğum kararı verilecek olan olguların çok dikkatli seçilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Bu kararı vermede önceki sezaryendan sonra geçen süre, uterus insizyonunun şekli, uterusun tek kat mı çift kat mı kapatıldığı, sezaryen sonrası normal doğumun indüklenip indüklenmediği önemlidir. Son sezaryenden sonra geçen süre 18 aydan kısa ise rüptür riskinin arttığı %2.25 e yükseldiği retrospektif bir çalışma ile gösterilmiştir (11). Vertikal insizyonun, uterusun tek kat kapatılmasının ve doğumun indüklenmesinin rüptür riskini arttırdığı da bilinmektedir (3). Sezaryen hızının artmasında rolü olan diğer önemli bir neden anne istemidir. Yapılan çalışmalarda anne isteminin aslında önemli bir oranda doktor yönlendirmesi olduğu, annelerin öncelikle bebekleri için doğru olan ne ise onun yapılmasını istedikleri anlaşılmıştır. Sezaryen kararlarındaki doktor yönlendirmesini araştıran bir çalışmada şu sonuçlar ortaya çıkmıştır: Sezaryen oranları, doktorların önceki yılda yaptığı sezaryen oranlarındaki hıza, gündüz saatlerinde olmasına ve cuma günlerinde artmaktadır (12). Feminist düşünceye göre kadın doğumu sonlandırma şekline ve anestezi seçimi hakkına sahip olmalıdır. FİGO ise anne isteminin endikasyon olmayacağını dolayısıyla anne istemi ile sezaryen yapmanın tıbben doğru kabul edilmemesi gerektiğini söylemektedir. Bu tartışmalar yıllardır devam etmektedir. ABD hızı düşürebilmek için çeşitli girişimler de bulunsa da %2 lik bir düşüş elde etmiştir. İngiltere de de tartışmalar sürmekte ise de %22 civarında sezaryen oranları mevcuttur. Hollanda, Belçika, Danimarka, İsveç, Norveç ve Finlan-diya %12-16 hızını yıllardır istikrarla devam ettirmenin mutluluğunu yaşamaktadır. İskandinav ülkelerinde perinatal morbidite ve mortalite ABD ile benzerken maternal mortalite daha düşüktür. Sezaryen ile doğum yapmanın kadın statüsünün yüksekliği kabul edilen Brezilya da sezaryen hızı devlet hastanelerinde %50 nin üstünde, özel hastanelerde ise %100 e yakındır. Anne istemi İtalya da 23 numaralı kanun ile sezaryen endikasyonu olarak kabul edilmiştir. Kanunun yaygın şekilde uygulanmaya başlandığı tarih olan 1995 de elektif sezaryen endikasyonu toplam endikasyonların %54 ünü oluşturmuştur (4,13). Ülkemizde de sezaryen oranlarını belirleyen hastaneler Doğumevleri, Üniversite Hastaneleri ve Devlet Hastaneleridir. Özel Hastaneler bu oranın küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Üniversite Hastanelerinde sezaryen oranları %70 lere ulaşmıştır. Vajinal doğumun sezaryene üstünlüğü bilinip savunulduğu halde etkili bir sağlık politikası henüz oluşturulamamıştır ve eğitim hastaneleri dahil sezaryen hızı artma eğilimindedir. 1980 li yıllardan önce doktorlara neden sezaryen yaptığı sorulurken, günümüzde anne ve bebek ile ilgili en ufak problemde dahi neden sezaryen yapılmadığı sorgulanır hale gelmiştir. SONUÇ 1960 dan 1990 a kadar hemen tüm ülkelerde sezaryen hızı artışı görülmüştür. Türkiye nin de bu akımdan etkilenmemesi mümkün değil idi. 1990 lardan sonra sezaryen ile ilgili olumsuzlukları bildiren yayınların artmasıyla ve bu konunun gündemde kalıp yaygın olarak tartışılmasıyla hastalar ve doktorlar daha dikkatli olmaya başlamıştır. Yeni yetişen kadın doğum uzmanlarının eğitim merkezlerinde bu gerçekleri bilerek uzman olmaları optimal sezaryen hızına düşülmesinde önemli bir adım olacaktır. Sezaryen hızının artmasına neden olan toplumsal, yasal, kurumsal ve ekonomik nedenlerin düzeltilmeden sadece bu konunun bilincinde olan kadın doğum uzmanlarıyla optimal sezaryen hızına inilmesinin mümkün olamayacağı da bir gerçektir. KAYNAKLAR 1. Sakala C. Medically unnecessary cesarean section births: introduction to a symposium. Soc Sci Med. 1993 Nov;37(10):1177-98 2. Paul RH, Miller DA. Cesarean birth: how to reduce the rate. Am J Obstet Gynecol. 1995 Jun;172(6):1903-7 3. Farine D. What is the optimal C/S rate? Mount Sinai Hospital, University of Toronto, Canada. 2 nd World Congress on Controversies in Obstetrics Gynecology and Infertility, 2001, Paris, France. 4. Dölen İ, Gökçü M. Sezaryen ve etik. Kadın Doğum Dergisi 2002;1(2):86-89 5. Global and regional estimates of incidence of a mortality due to unfase abortion. WHO report 2002. 6. Miller JM. Maternal and neonatal morbidity and mortality in 116

TJOD Uzmanlık Sonrası Eğitim Dergisi 2004;7:113-117 cesarean section. Obstet Gynecol Clin North Am. 1988 Dec; 15(4):629-38 7. Parilla BV, Dooley SL, Jansen RD, Socol ML. Iatrogenic respiratory distress syndrome following elective repeat cesarean delivery. Obstet Gynecol. 1993;81(3):392-95 8. Gample JA, Creedy DK. Women s request for a cesarean section: a critique of the literature. Birth 2000 Dec;27(4):256-63 9. Tatar M, Gunalp S, Somunoglu S, Demirol A. Women s perceptions of cesarean section: reflections from a Turkish teaching hospital. Soc Sci Med. 2000 May;50(9):1227-33 10. Wood SH. Should women be given a choice about fetal assessment in labor? MCN Am J Matern Child Nurs. 2003 Sep-Oct;28(5):292-8 11. Shipp TD. Interdelivery interval and risk of symptomatic uterine rupture. Obstet Gynecol 2001 Feb;97(2):175-7 12. Burns LR, Geller SE, Wholey DR. The effect of physician factors on the cesarean section decision. Med Care 1995 Apr;33(4):365-82 13. Andrea L. A new ethical and clinical dilemma in obstetric practice: Cesarean section on maternal request. Am J Obstet Gynecol 1997;177:245-6 117