Birlikte Yaşama Kültürü-Farklılıklara Saygı-Empati (12 Mayıs-16 Mayıs) Değerler eğitimi projemiz kapsamında 12 Mayıs-16 Mayıs tarihleri için belirlediğimiz değer Birlikte Yaşama Kültürü-Farklılıklara saygı ve Empatiydi Engelliler haftasını da içine alan bu tarihler içerisinde çocuklarımıza bu önemli konularda hassasiyet geliştirmeleri, farkındalık sahibi olmaları ve her şeyden önemlisi somut yaşantılarla kalıcı izli davranış değişiklikleri oluşturabilmeleri için çeşitli etkinlikler sunacağız. Birbiri ile çok yakından ilişkili olan bu üç başlık toplumsal yaşamın sağlıklı şekilde sürdürülmesi için de hayati bir öneme sahip. Hepimiz bir toplum içinde yaşıyoruz. Doğumdan itibaren giderek genişleyen çevremizi sırayla ailemiz-akrabalarımız-komşularımız-okul ve iş çevremiz-ülkemiz hatta son olarak dünyamız oluşturuyor. Yaşımız ilerledikçe bu toplumsal halkaların farkına varıyor ve giderek artan düzeyde ilişkiler kuruyoruz. Bu ilişkilerin sağlıklı bir yapıda olması başta bireysel yaşam kalitemizi sonrasında ise ülke ve dünya topluluğunun güzel bir geleceğe sahip olmasını sağlar. Tüm bunların temeli elbette yine çocukluk dönemindeki formal ve informal eğitimle oluşur. 3-4 yaşına kadar ailedeki yaşantılarla oluşan insanlara karşı düşünceler ve iletişim gibi değerler okul öncesi dönemde okul hayatına girilmesi ile somut deneyimlerle devam eder. Çocuk okula geldiğinde ilk kez ailesinden bağımsız olarak başka insanlarla tanışma ve iletişim kurma fırsatını yakalar. Anaokulu çocuğun topluma karıştığı ilk ortamdır. Buradaki her yaşantı o nedenler çok önemlidir. Kazandığı tüm davranışlar onun ileriki yaşamındaki alışkanlıklarının temeli olacaktır. Okulda evden farklı olarak bir grup ortamı vardır. Ve bu grup içinde sürecin devam etmesi için uyulması gereken temel bazı kurallar vardır. Bunlara uymak hem çocuğun hem de grubun sorunsuzca yaşaması için gereklidir. Aslında çocuk okulda büyüyünce karşılaşacağı durumların simülasyonunu yaşar diyebiliriz. İşte tam burada birlikte yaşama kültürü değerinin aslında okul yaşamı ile birlikte başladığını söyleyebiliriz. Çocuk okul hayatı süresince birlikte yaşamanın gerekliliklerini öğrenmektedir.
3 Eylül Anaokulu olarak bu sürecin farkında olarak çocuklarımızın toplumsal gelişimlerine destek olacak tüm faaliyetleri destekliyor ve önemle takip ediyoruz. Onların sosyal-duygusal gelişimlerini geliştirecek etkinliklere tüm yıl boyunca yer veriyoruz. Tüm bu etkinlikler okul öncesi eğitim programında var olan kazanım ve göstergeler de paralel şekilde yürütülmektedir. Çocuklar sınıf ortamında aileden bağımsız yeni bir toplumla yaşamaya alışırken kendinden farklı insanlarla birlikte olmayı da öğrenmeye başlar. Bu 3-6 yaş döneminin ben merkezci özelliğine aykırı da olsa çocuk zamanla bunu dengelemeyi başarmaktadır. Kendisinden farklı özelliklere sahip arkadaşlar edinmek, onlarla oyun oynamak hatta zaman zaman sorunlar yaşamak çocuğun sosyal gelişimini sağlıklı şekilde tamamlamasına destek olmaktadır. Bu konuda önemli bir kazanım da okulumuzda eğitim gören özel eğitim gereksinimi duyan kaynaştırma öğrencilerimizdir. Çeşitli nedenlerle özel eğitime gereksinim duyan bu çocuklarla aynı ortamda eğitim almak hem kaynaştırma öğrencisinin gelişimine olumlu katkılar yapmakta hem de sağlıklı çocukların farklılıklara saygı duyma konusunda doğrudan deneyimleme yoluyla duyarlılık kazanmasına neden olmaktadır. Öğrencilerimizden orta düzeyde işitme engelli olan 2012-2013 ve 2013-2014 eğitim öğretim dönemleri boyunca okulumuzda normal çocuklarla birlikte eğitim almaktadır. Bu iki yıl içinde öğrencinin kendi gelişiminde de önemli sonuçlar elde edilmekle birlikte diğer sınıf arkadaşlarının ona karşı tutumu, yardımcı olma isteği ve farklılıkları kabullenme davranışlarında önemli gelişmeler yaşandı. Bir diğer kaynaştırma öğrencimiz 2013-2014 eğitim-öğretim yılında okulumuzda yarı zamanlı eğitim almaya başladı. Otizm teşhisi konulan öğrencimiz çoğu zaman özel eğitime devam etmekle birlikte günde 2 saat okulumuzda bulunuyor. Onu bu kısacık deneyimi bile hem kendisi hem normal öğrencilerimiz için olumlu gelişmeler sağladı. Çocuklarımıza önceden de bilgi verilmek yoluyla onların özel eğitim gereksinimi olan bireyi o özelliği ile kabullenmesi ve onunla birlikte yaşama, bir aile duygusuyla sahiplenme ve yardımcı olma kazanımlarını göstermelerine ortam hazırladı. Tüm bu süreçler hem kaynaştırma öğrencilerimizde hem de normal öğencilerimizde olumlu anlamda gelişimler oluşmasını sağlamış aynı zamanda çocuklara anlatım yoluyla aktaramayacağımız bilgi ve duyguları doğrudan deneyimleyerek birinci elden yaşantılar sayesinde öğrenmelerine imkan tanımış olduk. Tüm bunlar birlikte yaşama kültürü ve farklılıklara saygı bağlamında düşünülebilcek önemli eğitim kazanımlarıdır. OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE EMPATİ Empati özellikle son yollarda sağlıklı iletişim ve toplumsal yaşamın sorunsuz sürdürülebilmesi için önkoşul sayılabiliecek önemli bir sosyal beceridir. Kısaca kişinin kendini karşısndakinin yerine koyarak onun duygu ve düşüncelerini anlyabilmesi olarak özetlenebilecek bu kavramı okul öncesi dönemde çocuklara kazandırmak da önemli bir gerekliliktir. Ayrıca gelişim dönemi gereği ben merkezci bir düşüncede olan 3-6 yaş çocuklarının hem bu dönemi sorunsuz sosyal yaşamın gereklelerine uygun şekilde yaşamayı öğrenerek hem de ileriki yaşamında her alanda kendine büyük bir kazanım sağlayabilcek ciddi bir değerdir.
Empati; Bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine verilen addır. Empatinin okul öncesi dönemde kazandırılmasının temelleri şu şekilde sıralanabilir; Başkasının benden farklı olduğunu bilmek Başkasının benden farklı düşünebileceğini ve hissedebileceğini anlamak Mutluluk, şaşkınlık, öfke, hayal kırıklığı, üzüntü gibi duyguların farkında olmak Birinin yaşadığı olay sırasında kendini onun yerine koyup ne hissederdi diye düşünebilmek, böylece diğer kişinin ne hissedebileceğini anlamak Karşısındaki kişiyi rahatlatabilmek için onun neye ihtiyacı olduğunu tahmin edip buna uygun davranışta bulunabilmek Her insan dünyaya, kendine özgü bir bakış tarzıyla bakar. Eğer bir insanı anlamak istiyorsak, dünyaya onun bakış tarzıyla bakmalı, gerçekleştirmek için de empati kurmak istediğimiz kişinin rolüne girmeli, onun yerine geçerek adeta olaylara onun gözlüklerinin gerisinden bakmalıyız. Her insanın-hatta her canlının- olaylara kendine özgü bir bakış açısı vardır. Dışardan baktığımızda bunu göremeyiz ve bu yüzden de onun bazı davranışlarına anlam veremeyiz. Kendimizi karşıdakinin yerine koyup olaylara onun gözüyle bakabilirsek, ancak bu durumda onun duygularını ve düşüncelerini anlamamız, dolayısıyla da davranışlarına anlam vermemiz mümkün olur. Sağlıklı toplumsal ilişkiler empati gücü yüksek bireyler sayesinde gerçekleşebilir. Bunun sağlanması ise yine temel eğitim dönemi olan okul öncesi dönemde kazandırılabilir. Bu önemli ihtiyacın farkında olarak Empati konusunu değerler eğitimi projemize dahil ettik. 12-16 Mayıs tarihleri arasında sınıflarda ve okulumuz genelinde gerçekleşecek etkinliklerle çocuklarımızda empati yeteneğini geliştirmeyi ve somut yaşantılarla onlarda kalıcı izli öğrenmeler meydana getirmeyi amaçlıyoruz. Tüm bu amaçlar kapsamında 3 Eylül Anaokulu olarak 2013-2014 eğitim öğretim dönemi içinde yürüttüğümüz Değerler Eğitimi projemiz kapsamında bu değere yer vermeyi önemli gördük. Proje takvimine alırken de her yıl 10-16 Mayıs tarihinde yer alan Engelliler Haftası içine almasına dikkat ettik. Bu sebeple 12 Mayıs-16 Mayıs tarihleri arasındaki değerler eğitimi konumuzu BİRLİKTE YAŞAMA KÜLTÜRÜ-FARKLILIKLARA SAYGI VE EMPATİ olarak belirledik. Bu kapsamda sınıflarımızda ve okulumuz genelinde bir çok etkinlik gerçekleştirdik.
İlk iş olarak her konu için yaptığımız gibi okul girişimizde yer alan ve velilerimizi bilgilendirmeyi amaçlayan değerler eğitimi panomuzu güncelledik. Panoya konu ile ilgili çeşitli bilgilendirici yazı ve görseller astık. 12 Mayıs pazartesi günü çocuklarımıza engelliler haftası temelinde engellilerle ilgili bir powerpoint sunumu ile çocuklara onlardan sağlık olarak farklı bazı insanların olabileceği, yaşamlarında bir çok zorlukla karşılaştıkları bizim onlara olabildiği kadar yardımcı olmamız gerektiği üzerine konuştuk ve sohbet ettik. Soru cevap yöntemiyle çocukları bu konuda bilgilendirdik.
14 Mayıs Çarşamba günü ilçemiz İbrahim Ethem Akıncı ilkokulunda Türkçe Öğretmeni olarak görev yapan Ramazan Beyi okulumuza davet ettik. Çocuklarla sohbet etmesini yaşadığı zorlukları birinci ağızdan anlatmasını ve bu zorluklara rağmen ulaştığı başarıyı çocuklarımızla paylaşmasını istedik. Kendisi de kabul etti ve 14 Mayıs Çarşamba günü okulumuza geldi. çocuklara neler yaşadığını, nasıl zorluklar çektiğini, hayatını kolaylaştırmak için hangi yardımcı araçları kullandığını anlattı. Öğrencilerimiz Ramazan öğretmeni ilgi ve merakla dinlediler. Kullandığı araçları birebir görme şansları oldu. Ayrıca engelli insanlara nasıl yardımcı olabileceklerini sordular ve öğrendiler.
15 Mayıs Perşembe günü tüm sınıflarımızda empati konusunu pekiştirmek için oyunlu bir etkinlik gerçekleştirdik. Öncelikle duygularımızı tanıma amacına yönelik duygu kartları hazırladık ve bunlar çocuklarla paylaştık. Kızgınlık, üzüntü, mutluluk, şaşkınlık gibi duyguları hangi durumlarda yaşadıklarına ilişkin soru cevap yoluyla sohbet ettik. Daha sonra çocuklarla Ayna oyunu oynadık. Bu oyunda çocukları ikişerli gruplar oluşturduk. Biri Ayna diğeri de karşısındaki insan oldu. Ayna arkadaşının her yaptığı hareketi ve yüz ifadesini yaptı. Önce fiziksel hareketlerle başlayan oyunu çeşitli durumlarda hissedilen duyguların yüz ifadeleri ile devam ettik. Böylece çocukların karşılarındaki insanın duygularını anlayabilme kazanımını gerçekleştirmesini amaçladık. Bu oyunun sonunda çocuklara neler hissettiklerini sorduk ve gelen cevaplar üzerine kısa bir sohbet gerçekleştirdik. Bir diğer etkinlik de değişim odası etkinliğiydi. Bu etkinlikte de drama yöntemini kullandık. Çocuklara bazı roller verdik ve onlara uygun şekilde kısa anekdotları canlandırmasını sağladık. Diğer çocuklara da neler hissetmiş olabileceklerini sorduk ve duygular üzerine sohbet ettik.
Bir başka etkinlikte de çocukların engelli insanların yaşadığı duyguları az da olsa anlayabilmeleri için drama yaptık. Gözleri görmeyen insanların ne hissettiğini anlamak için gözlerimizi, yürüyemeyen insanları anlayabilmek için ayaklarımızı bağladık. 16 Mayıs Cuma günü çocuklara Pepe nin farklılıklarımız adlı çizgi filmini izlettik. Ayrıca birlikte yaşamak diyince akla gelen en sevimli karakterler olan şirinler hakkında konuştuk. Orada herkesin farklı bir özelliğinden dolayı isimler almış olmalarını ve bu farklı özellikleri kullanarak ortak bir yaşam sürdürmelerinden bahsettik. Çocuklara sen şirin olsaydın hangisi olurdun? diye soruduk. Bu sohbetin ardından da şirinler çizgi filmini izledik.
Ayrıca hafta içinde sınıflarımızda Türkçe-dil etkinlikleri içeriğinde birlikte yaşama kültürüfarklılıklara saygı ve empati konulu kitaplar okuduk. Bu hafta boyunca yine sınıflarımızda bir çok sanat etkinliği ve boyama çalışması gerçekleştirdik. Bunlardan bazıları;
Biz ailemizle sevgiyle, komşularımızla saygıyla, hayvanlarla dostça, arkadaşlarımızla kardeşçe Birlikte Yaşıyoruz