T.C. ORMAN VE SU ĠġLERĠ BAKANLIĞI 13. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ BAYBURT ġube MÜDÜRLÜĞÜ BAYBURT ĠLĠNDE DOĞA TURĠZMĠ MASTER PLANI



Benzer belgeler
T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI III. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ EDİRNE ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ EDİRNE İLİ DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

MERSĠN ĠLĠNDE DOĞA TURĠZMĠ MASTER PLANI TASLAK

PROJE YÖNETĠCĠSĠ M. FEHMĠ YÜKSEL Bölge Müdürü PROJE KOORDĠNATÖRÜ PROJE EKĠBĠ

KONYA TABİAT TURİZMİ MASTER PLANI

PROJE YÖNETĠCĠSĠ Haluk ÖZDER Bölge Müdürü. PROJE KOORDĠNATÖRÜ Nevzat ALĞAN Kocaeli ġube Müdürü

ORMAN VE SU ĠġLERĠ BAKANLIĞI DOĞA KORUMA VE MĠLLĠ PARKLAR 13.BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ IĞDIR ġube MÜDÜRLÜĞÜ IĞDIR DOĞA TURĠZM MASTER PLANI

KIRIKKALE ĠLĠNDE DOĞA TURĠZMĠ MASTER PLANI

Sayfa Ġspir YHGS Genel Özellikleri

PROJE YÖNETĠCĠSĠ Haluk ÖZDER Bölge Müdürü PROJE KOORDĠNATÖRÜ PROJE EKĠBĠ

T.C. ORMAN VE SU ĠġLERĠ BAKANLIĞI 15. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ ADIYAMAN DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

ARDAHAN İLİ DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

KONYA DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

PROJE YÖNETİCİSİ Emin KARAMAN Bölge Müdürü PROJE KOORDİNATÖRÜ PROJE EKİBİ

DENĠZLĠ ĠLĠNDE DOĞA TURĠZMĠ MASTER PLANI

BĠNGÖL ĠLĠNDE DOĞA TURĠZMĠ MASTER PLANI

YOZGAT ĠLĠNDE DOĞA TURĠZMĠ MASTER PLANI TASLAK

RİZE DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI

NİĞDE TURİZMİNİN ÇEŞİTLENDİRİLMESİNE YÖNELİK EKO TURİZM EYLEM PLANI

BALIKESİR DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

ISPARTA İLİ DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

GAZİANTEP İLİNE AİT TABİAT TURİZMİ MASTER PLANI ÇALIŞMASI

Sürdürülebilir Kırsal Planlamada Doğa Turizmi ve Yerellik

SİNOP DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI


1.Bölge Müdürlüğü Kırklareli Şube Müdürlüğü KIRKLARELİ İLİ MASTER PLANI ( ) KIRKLARELİ Trakyanın incisi

Fotoğraf: Ertan KUDUBAN Gölyanı Obası

BİTLİS İLİ DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

ERZĠNCAN ĠLĠNDE DOĞA TURĠZMĠ MASTER PLANI

KIRġEHĠR ĠLĠNDE DOĞA TURĠZMĠ MASTER PLANI ( ) TASLAK

BOLU. DOĞA TURĠZMĠ GELĠġME PLANI. 1 S a y f a

KARS ĠLĠNDE DOĞA TURĠZMĠ MASTER PLANI

Şekiller Listesi 6 Tablo Listesi 6 Grafik Listesi 6. Resimler Listesi 6 Harita Listesi 7 SUNUŞ 8 SUNUŞ 10 1.GİRİŞ 12

YALOVA DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

ġekiller Listesi 6 Tablo Listesi 6 Grafik Listesi 6 Resimler Listesi 6 Harita Listesi 7 SUNUġ 8 SUNUġ 9 1.GĠRĠġ 11

İ Ç İ N D E K İ L E R

ANKARA İLİNDE DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI TASLAK

TOKAT İLİ DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

ORMAN VE SU ĠġLERĠ BAKANLIĞI DOĞA KORUMA VE MĠLLĠ PARKLAR 13.BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ AĞRI ġube MÜDÜRLÜĞÜ

Sayın Valimizin Önsözü 4 Önsöz 5

BOLU TABİAT TURİZMİ GELİŞME PLANI. T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ IX. Bölge Müdürlüğü BOLU-2016

T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HATAY İLİ DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

TEKIRDAG DOĞA TURİZMİ

DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

ORDU İLİ DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

SAMSUN DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

OSMANİYE DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

NEVŞEHİR TURİZMİNİN ÇEŞİTLENDİRİLMESİNE YÖNELİK EKO TURİZM EYLEM PLANI

Fotoğraf: Ertan KUDUBAN. Gölyanı Obası

BİLECİK DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

NĠHAĠ RAPOR, EYLÜL 2011

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Ülkesel Fizik Planı. Bölüm III. Vizyon, Amaç ve Hedefler (Tasarı)

İZMİR İLİNDE DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

Türk Dilinin Başkenti DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

MALATYA TURİZM GELİŞTİRME ÇALIŞTAYI SONUÇ RAPORU NİSAN 2011 MALATYA

PROJE YÖNETİCİSİ Haluk ÖZDER Bölge Müdürü. PROJE KOORDİNATÖRÜ Nevzat ALĞAN Kocaeli Şube Müdürü

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii Sunuş... iv İçindekiler...v Tablolar Listesi...xi Şekiller Listesi... xii Kısaltmalar Listesi... xiii GİRİŞ...

DÜZCE İLİ DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI İSTANBUL

MERSİN İLİNDE DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI TASLAK


MALATYAİLİNDE DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

MARDİN İLİNDE DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

AKSARAY İLİ DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

T.C. BĠNGÖL ÜNĠVERSĠTESĠ REKTÖRLÜĞÜ Strateji GeliĢtirme Dairesi BaĢkanlığı. ÇALIġANLARIN MEMNUNĠYETĠNĠ ÖLÇÜM ANKET FORMU (KAPSAM ĠÇĠ ÇALIġANLAR ĠÇĠN)

2010 I. DÖNEM GEBZE EĞİTİM PROGRAMLARI

ZONGULDAK DOĞA TURİZMİ GELİŞME PLANI

BURSA DOĞA TURİZMİ EYLEM PLANI


HAVZA PROJELERĠNDE SOSYO-EKONOMĠK GĠRDĠLERĠN BELĠRLENMESĠ. Prof.Dr.Özden GÖRÜCÜ KahramanmaraĢ Sütçü Ġmam Üniversitesi Orman Fakültesi

İlgi Grupları ve Yerel Organizasyon. Samsun İli Doğa Turizmi Değerleri

ANKARA İLİNDE TABİAT TURİZMİ MASTER PLANI

Özgörkey Otomotiv Yetkili Satıcı ve Yetkili Servisi

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Orman ve Su İşleri Bakanlığı 9. Bölge Müdürlüğü KIRIKKALE TABİAT TURİZMİ MASTER PLANI

ÜCRET SİSTEMLERİ VE VERİMLİLİK YURTİÇİ KARGO

MARKA ŞEHİR ÇALIŞMALARINDA AVRUPA ŞEHİR ŞARTI SÖZLEŞMESİ DİKKATE ALINMALI

KENTSEL SU YÖNETĠMĠNDE ÇAĞDAġ GÖRÜġLER VE YAKLAġIMLAR

Dr. Müge ŞANAL. Ziraat Mühendisi Antalya

DOĞU KARADENĠZDE HEYELAN SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNE ĠLĠġKĠN DÜġÜNCELER

T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KAYSERİ DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

Örgütler bu karmaģada artık daha esnek bir hiyerarģiye sahiptir.

S. NO İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KİŞİ VE KURULUŞLAR

1.GAZĠANTEP ENERJĠ VERĠMLĠLĠĞĠ ÖDÜLLERĠ

Havza Rehabilitasyon Projeleri Planlaması, Uygulaması ve Çıkarımlar. Halil AGAH Kırsal Kalkınma Uzmanı Şanlıurfa, 2013

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ ÇEŞME SONUÇ RAPORU

TÜRKĠYE TEKNOLOJĠ GELĠġTĠRME VAKFI (TTGV) DESTEKLERĠ

PROJE YÖNETİCİSİ Haluk ÖZDER Bölge Müdürü. PROJE KOORDİNATÖRÜ Dr. Merih USLU İstanbul Şube Müdürü. PROJE EKİBİ Ayşe KUZLU Biyolog

1.2.DOĞAL ALANLAR VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA 1980 li yıllardan itibaren Birleşmiş Milletler Çevre Programının (UNEP)çevre konularına ilişkin

Türkiye de Kırsal Kalkınma Politikaları ve Geleceği

ESKİŞEHİR İLİ DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

SİVAS İLİNDE DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

BURDUR İLİNDE DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ENERJİ VE ÇEVRE POLİTİKALARI AÇISINDAN RESLER VE KORUNAN ALANLAR. Osman İYİMAYA Genel Müdür

T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ IV. BÖLGE MÜDÜRÜLÜĞÜ

Çevre Alanında Kapasite Geliştirme Projesi Düzenleyici Etki Analizi Ön Çalışma

T.C. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı Düzce Yatırım Destek Ofisi Yatırıma Uygun Turizm Alanları Raporu Sektörel Raporlar Serisi IX

T.C. ORTA KARADENİZ KALKINMA AJANSI GENEL SEKRETERLİĞİ. YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU

İçindekiler. İçindekiler

MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; çalıģanlara verilecek iģ sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin usul ve esaslarını düzenlemektir.

Transkript:

T.C. ORMAN VE SU ĠġLERĠ BAKANLIĞI 13. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ BAYBURT ġube MÜDÜRLÜĞÜ BAYBURT ĠLĠNDE DOĞA TURĠZMĠ MASTER PLANI 2013 2023 2013 1

ÖNSÖZ Gezmek, görmek, dinlenmek, değiģik kültür ve mekânları tanımak için yapılan seyahatler turizmi oluģturmaktadır. Son dönemde anonimleģen, her yerde olan standart kimliksiz ürün ve yerlere ilgili azalmaktadır. GeçmiĢ kültür izlerinin yerinde görüldüğü, kültürel temaların olduğu yaģam tarzının izlenebildiği, el sanatları alıģveriģinin yapılabildiği, doğa ile iç içe olan turizm anlayıģı ilgi çekmeye baģlamıģtır. Bayburt bölgesi; doğal morfolojik yapısı (yüksek dağ sıraları, platolar, ovalar, yeraltı ve yer üstü su kaynakları), peyzajı, flora ve faunadaki çeģitliliği ile farklılaģan bir bölgedir. Doğal çeģitliliğin yanısıra, tarih boyunca çeģitli medeniyetlere yurt olması ve ipek yolu güzergahı üzerinde yer alması dolayısıyla; tarihi, arkeolojik, etnoğrafik ve folklorik zenginlikleri ile de kültürel çeģitlilik olanakları sunmaktadır. Ġl bütününde kırsal alandan kent merkezlerine ve kent merkezlerinden diğer bölge kentlerine yaģanan nüfus hareketi ve sınırlı sanayileģme olgusu; doğal kaynakların tüketilmesini engelleyerek günümüze kadar taģınmasında önemli bir etken olmuģtur. Korunan bu doğal kaynaklar günümüzde bölge için önemli turistik potansiyeller olarak öne çıkmaktadır. ġube Müdürlüğümüzce hazırlanan Doğa Turizmi Master Planında; geliģen turizm anlayıģına paralel olarak; doğayı ve kültürel kaynakları korumayı destekleyen, düģük ziyaretçi etkisi olan, yerel halka sosyoekonomik fayda sağlayan, bozulmamıģ doğal alanlarda çevresel açıdan sorumlu seyahat, ziyaret ve aktivitelerin planlaması düģünülmüģtür. Alpaslan KATIRCI ġube Müdür V. 2

ĠÇĠNDEKĠLER ÖNSÖZ 2 1.GĠRĠġ 5 1.1 DOĞAL ALANLAR, YÖRE ĠNSANININ GELENEKSEL HAYATI KIRSAL KALKINMA, SÜRDÜRÜLEBĠLĠR TURĠZM ALTERNATĠFĠ VE BAYBURT VĠLAYETĠNDE SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ 5 1.2 DOĞAL ALANLAR VE SÜRDÜRÜLEBĠLĠR KALKINMA 5 1.3 SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ 7 1.4 SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ GELĠġME STRATEJĠSĠ 9 2. SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ GELĠġĠMĠNE ĠLĠġKĠN ÇALIġMALAR 11 2.1 KAYNAK ANALĠZĠ 11 2.2 TURĠZM POTANSĠYELĠ 14 2.3 TAġIMA KAPASĠTESĠ 18 3.ĠLGĠ GRUBU ANALĠZĠ VE YEREL ORGANĠZASYONUN OLUġTURULMASI 20 3.1 ĠLGĠ GRUPLARI/PAYDAġLAR 20 3.2 ĠLGĠ GRUBU KATEGORĠLERĠ 21 3.3 ĠLGĠ GRUBU ANALĠZĠ 21 3.4 TOPLUM TEMELLĠ YAKLAġIM 22 3.5 YEREL ORGANĠZASYONUN OLUġTURULMASI 22 3.6 TARĠHÇE 23 3.7 BAYBURT ĠLĠNĠN GENEL ÖZELLĠKLERĠ 30 3.7.1. Ġlin Jeomorfolojik Özellikleri 30 3.7.2. Jeolojik Özellikler 31 3.7.3. Ġklim Özellikleri 32 3.7.4. Hidrografya 33 3.7.5. Toprak Özellikleri 34 3.7.6. Arazi Varlığı 34 3.7.7. Orman Varlığı 36 3.7.8. Flora-Fauna ve Hassas Yöreler 36 3.7.9 YerleĢim Alanları ve Nüfus 38 3.7.10. Tarım ve Hayvancılık 40 3.7.11. Sanayi ve Teknoloji 43 3.7.12. Altyapı, UlaĢım, HaberleĢme ve Konaklama 44 3.7.13. Madencilik 45 3.7.14. Enerji 47 3

3.8. ĠLGĠ GRUBU ve PAYDAġ ANALĠZĠ 47 4.BAYBURT ĠLĠ DOĞA TURĠZMĠ ARZI 48 4.1 BAYBURT ĠLĠNĠN DOĞA TURĠZMĠ DEĞERLERĠ (DOĞA TURĠZMĠ ARZI) 48 4.2. BAYBURT ĠLĠNĠN DOĞA TURĠZMĠ (ARZI) DEĞERLERĠ VE BĠLĠNĠRLĠK DEĞERLENDĠRMESĠ 52 4.3. BAYBURT ĠLĠNDE DOĞA TURĠZMĠ AMAÇLI KULLANILAN VE KORUMA STATÜLÜ ALANLAR 60 4.4 SEÇKĠN ÖZELLĠKLĠ DĠĞER SAHALAR 61 4.5 BAYBURT ĠLĠNDE DOĞA TURĠZĠM ÇEġĠTLERĠ 64 5.SEÇKĠN VE YÜKSEK DEĞER TAġIYAN () YILDIZ ALANLARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ VE POTANSĠYELĠNĠ GELĠġTĠRME ĠMKANLARININ ORTAYA KONULMASINA ĠLĠġKĠN ANALĠZLER 67 6. BAYBURT ĠLĠ SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ STRATEJĠLERĠ 73 6.1.GeliĢme Stratejileri 73 6.2. Pazarlama Stratejisi 74 6.3. Ziyaretçi Yönetimi Stratejisi 74 6.4. Ġzleme ve Değerlendirme Stratejisi (Turizmin etkilerinin ve sürdürülebilirliğin izlenmesi) 74 4

1. GĠRĠġ 1.1 DOĞAL ALANLAR, YÖRE ĠNSANININ GELENEKSEL HAYATI, KIRSAL KALKINMA, SÜRDÜRÜLEBĠLĠR TURĠZM ALTERNATĠFĠ VE BAYBURT VĠLAYETĠNDE SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ Tabiatı korumanın geleceği kırsal alanların geleceğine, kırsal hayatın korunmasına ve sağlıklı yürüyen bir kırsal ekonomiye bağlıdır. Kırsal alanlardaki düģük ve dağınık nüfus ile beraber yetersiz gelir söz konusu olduğunda bu alanların turizm köyleri vb. gibi faaliyetler için kullanılması söz konusu olacaktır. Bu tür giriģimlerin önemli bir kısmı korunan alanlarda veya dıģında yapılmaktadır. Bazı etkinliklerin korunan alanlara ve tabiata çok zarar verdiği de görülmektedir. Bu sebeple tabiatı korumakla görevli olan bizlerin çevremiz ile iyi bir proaktif iliģkiler içinde olmamız gerekmektedir. Proaktif kiģi; iliģkilerde ve faaliyetlerde insiyatifi eline alan kiģi demektir. Tabiattaki faaliyetlerin kontrolü için Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı taģra kuruluģlarının kırsal sahalarda doğa turizminin geliģtirilmesinde öncü olması doğru bir harekettir. Son yıllarda sivil toplum kuruluģları ve diğer kamu kurum ve kuruluģları; statülü korunan alanlar, doğal alanlar, kırsal kalkınma, kalkınma için iģbirliği gibi konuları tamamıyla farklı bir bakıģ açısı ile algılamaya baģlamıģlardır. Tabiat ve geleneksel kültürler üzerinde turizmin meydana getirdiği olumsuz tesirler ve bunların neticesinde duyulan korkular kitle turizmine karģı alternatif, çevreye duyarlı turizmi ve tabiatı korumayı öne çıkarmıģtır. Sürdürülebilir doğa turizmi ve ekoturizm tabiatın korunması için bir umut olarak ortaya çıkmıģtır. Algılamadaki bu değiģiklik, doğal alanlar, korunan alanlar ve çevresinin bölgesel planlamasında turizme iliģkin proje ve çalıģmaların giderek artmasına yol açmıģtır. Bu sayede turizm, zaman içinde kırsal alanların kalkınmasında, yoksulluğun azaltılması ve yöresel kültürel zenginliğin korunmasında anahtar bir rol haline gelmiģtir. Sürdürülebilir doğa turizmi, kırsal ekonominin çeģitlendirilmesi, kırsal nüfus için yeni bir bakıģ açısı meydana getirilmesi, yoksulluğun ve kırsal göçün azaltılmasında önemli seçeneklerden biri olarak görülmektedir. Ancak, turizmin yalnızca yerel ekonomi ile doğru Ģekilde bütünleģtirildiği takdirde beklentileri karģılayabileceği ve yöre halkı ile diğer ilgi gruplarına fayda sağlayacağı unutulmamalıdır. 1.2 DOĞAL ALANLAR VE SÜRDÜRÜLEBĠLĠR KALKINMA 1980 li yıllardan itibaren BirleĢmiĢ Milletler Çevre Programı (UNEP), çevre konularına iliģkin çalıģmaları arttırmıģ, Bu çalıģma giderek artan bir etkinin meydana gelmesini sağlamıģtır. Dünya Çevre Kalkınma Komisyonu nca 1987 yılında tamamlanan çalıģmalar 5

sonunda ortak geleceğimiz adlı bir rapor hazırlanmıģtır. GeliĢmiĢ ve geliģmekte olan ülkelerde, çevre ve kalkınma konularına çok farklı yaklaģılması gerektiği bu raporda vurgulanmıģtır. Kalkınmanın ve insanlığın sahip olduğu kaynakların sürdürülebilir olduğuna vurgu yapılmıģtır. Raporda ortaya konulan sürdürülebilir kalkınma kavramı, insanların elinde bulundurduğu ve onlara muhtaç olduğu ekolojik, kültürel ve sosyo-ekonomik kaynakların nadir ve eģsiz olduğu görüģüne varılmıģtır. Bir sahanın sahip olduğu kaynaklar, çok farklı maksatlar için kullanılabilmektedir. Örneğin, bir orman, kereste imalatı için kullanılabilirken, üzerindeki ağaçlar kesilerek tarım toprağı olarak kullanılabilmekte ayrıca korunan alan olarak da ayrılabilmektedir. Alanın ve alanda yaģayan yöre halkının özelliklerine bağlı olarak bu seçeneklerden bazıları uygulanabilirken, bazıları ise kesinlikle uygulanamaz. Yalnızca korumacı bir yaklaģım içine girildiğinde doğru görülen seçenek ormanın el değmemiģ eski haline bırakılması olsa da, yöre halkı ve diğer iģ gruplarının bu kaynakların sürdürülebilir kullanımı hayat kalitelerini yükseltmek için ormandan hak iddia etmeleri mevzubahistir. Bu sebeple yüzde yüz sürdürülebilir kalkınmaya her zaman ulaģılamasa da bu hedef üzerine yoğunlaģılmalıdır. Doğal ve korunan kırsal alanlarda, geçmiģten günümüze yerel topluluklar ile arazinin beraberliği çok önemlidir. Korunan alan ağı büyüdükçe korunan alan kavramının anlamı da değiģmeye ve geliģme göstermeye baģlamıģtır. Bu geliģme içinde yöre insanlarının varlığı ve faydalanmalarının sürdürülebilirliği de öne çıkmaktadır. Bir doğal alan ve korunan alanın içinde yer aldığı bölgenin sürdürülebilir kullanımı, turizm, ekolojik tarım, hayvancılık, yeni bölgesel ürünler, sürdürülebilir ormancılık, hatta enerji üretimindeki yatırımlarla birlikte düģünüldüğünde daha baģarılı olacağı açıktır. Doğal alanlarda faaliyetlerin açıklanmasında Kırsal alan, Kırsal kalkınma ve Sürdürülebilir Kalkınma gibi kavramlar değerlendirilmelidir. Bu kavramlara baktığımızda; Kırsal Alan; ġehir diye tabir edilen yerleģme sahalarının dıģında kalan tarımla ilgili etkinliklerin yapıldığı alanları da içeren köy, mezra, kom vb. adlarla adlandırılan ve anılan insan yerleģimlerinin var olduğu alanları kırsal alan olarak tanımlayabiliriz. Kırsal Kalkınma Kavramı: Kırsal kalkınma, küçük toplulukların içinde bulundukları ekonomik, toplumsal ve kültürel Ģartları iyileģtirmek amacıyla giriģtikleri çabalarının, devletin bu konudaki çabalarıyla birleģtirilmesi, bu toplulukların tüm ülke insanlarının tümüyle kaynaģtırılması ve ulusal kalkınma çabalarına tam katkıda bulunmalarının sağlanma süreci Ģeklinde tanımlanmıģtır. Kırsal Alan Kalkınması; Hem eğitim hem de örgütlenme iģi olup, kırsal alan; toplumun ihtiyaçlarının göz önünde tutulması, kırsal alan kalkınma politikası ile ilgili planların 6

alınması sırasında topluma zorla kabul ettirilmemesi gereken bir konudur. Toplum istediklerini elde etmedikçe kırsal alan çalıģmalarına katılmayacaktır. Tarımsal çalıģmalar, beslenme, eğitim, mesleki önderlik ve öğretim, kooperatifler, el sanatları, küçük sanayiler, sosyal güvenlik çalıģmaları, planlama ve sağlık politikaları nitelikleri kırsal alan ve ülke planları ile bir bütünlük içinde olmalıdır. Sürdürülebilir Kalkınma: Ekolojik, ekonomik ve sosyo-kültürel kaynakların sürdürülebilir kullanımına dayanmaktadır. Burada ekolojik, ekonomik ve sosyo kültürel sürdürülebilirlik Ģartlarının tamamının sağlanması önemlidir. Kırsal alanlar turizm ve boģ zamanların değerlendirilmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Kırsal alan, turistlere sakin ve huzurlu bir seçenek sunmaktadır. 2005 yılında yapılan bir araģtırmada; Fransız vatandaģları tatillerinin, %52 sini ya bir ailenin yanında ya da bir arkadaģının evinde, %26 sı evlerinde geçirdiklerini ve %9 luk bir kısmı ise kırsal alanda ikinci bir eve sahip olduklarını ifade etmiģlerdir. Kırsal alanlar doğa için önemli role sahiptir. Tabii kaynakların korunması, biyolojik çeģitliliğin sürdürülmesi, doğal felaketlere karģı koruma, iyi hayat Ģartlarının korunması ve doğal manzaranın korunması doğal çevre ile ilgili hususlardır. 1.3 SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ Sürdürülebilir kalkınma, ekolojik, ekonomik ve sosyo-kültürel kaynakların sürdürülebilir kullanımına dayanmaktadır. Sürdürülebilir turizmin geliģimi de sürdürülebilir kalkınma ile bağlantılı bir yaklaģımdır. Sürdürülebilir turizmin geliģiminde turistlerin ve ziyaret edilen yerlerin bugün kü ihtiyaçlarının, gelecekteki fırsatları koruyup geliģtirerek ve geniģleterek karģılanması amaçlanmaktadır. Bu yaklaģım, ekonomik, sosyal ve estetik ihtiyaçların, kültürel bütünlüğün, gerekli ekolojik süreçlerin, biyolojik çeģitliliğin ve kırsal hayatı destekleyen süreçlerin devamını içermektedir. BirleĢmiĢ Milletler Dünya Turizm Örgütü nün tanımına göre sürdürülebilir bir turizm geliģimi; Çevresel kaynakların en iyi Ģekilde kullanılmasını sağlamalı, Ziyaret edilen toplulukların sosyo-kültürel yapısına, gelenekselliğine saygı göstermeli, Bütün ilgi gruplarına adil bir Ģekilde dağıtılan sosyo-ekonomik faydalar ile tutarlı ve uzun vadeli ekonomik faaliyetler ortaya koymalıdır. Buna göre sürdürülebilir kırsal/doğa turizminin geliģme ölçütleri; a. Biyolojik çeģitliliğin korunması, b. Ekonomik tutarlılık, c. Kültürel zenginlik, 7

d. Yöre halkının refahı, e. Ġstihdam kalitesi, f. Sosyal eģitlik, g. Ziyaretçi memnuniyeti, h. Yetkinin yerele doğru dağıtılması, i. Toplumun genelinin refah ve mutluluğu, j. Fiziki bütünlük, k. Kaynakların etkin kullanımı, l. Çevre temizliğidir. Korunan alanlar açısından; tabiatın seçkin parçaları olan korunan alanlar ile turizm arasındaki bağ, korunan alanların tarihçesi kadar eskidir. Korunan alanlar turizme, turizm de korunan alanlara ihtiyaç duymaktadır. Turizm korunan alanların kurulması ve yönetiminde göz önüne alınması gereken önemli bileģendir. Turizm; aynı Ģekilde koruma altında olmayan flora ve faunanın tutunduğu tabiat alanlarına ve insanın yaģadığı sahalardaki yöresel kültüre de bağımlıdır. Bu bağımlılık doğa ve kültürün bozulmaması için tedbirleri gerektirir. Bu tedbirlerin neler olacağının sürdürülebilir kırsal kalkınma ilkeleri çerçevesinde tespiti de zorunludur. Turizmin önemli bir ekonomik faaliyet olması ve tüm göstergelerin bu faaliyetin büyüme eğiliminde olacağı yönünde olması önemli bir husustur. Turizmdeki büyümeyle beraber sürdürülebilir turizm, ekoturizm gibi doğayla ilgili turizme olan talep artmıģ ve turizm ürünleri ile destinasyonlar çeģitlenmiģtir. Turistlerin talepleri de değiģmiģ ve çeģitlenmiģtir. Turistlerin talepleri konaklamada konforun sağlanması yanında, yöreye özgü kültürel değerler hakkında bilgi edinme, yöre halkıyla iletiģim, bölgenin flora ve faunası, özel ekosistemler, doğal hayat ve bunların korunması da dahil olmak üzere daha sorumlu bir seyahat deneyimi kazanmak da söz konusudur. Beklenen büyüme ve yeni eğilimler turizmi o kadar stratejik bir konuma taģımıģtır ki, turizm eģsiz özellikli doğal veya korunan alanların sürdürülebilirliğinin yanı sıra bu alanların çevresinde yaģayan yöre halkının kalkınma potansiyeline de müspet etki sağlayabilmektedir. Bu durumda turizm, doğal alanların korunması ve yöre halkı ile ziyaretçilerin çevre bilincinin arttırılmasında kullanılabilecek çok önemli bir araçtır. Dolayısıyla turizm sayesinde koruma çalıģmaları için gerekli mali kaynakların kazanılmasının yanı sıra ziyaretçiler ile yöre halkına yönelik bilinçlendirme ve eğitim programlarının oluģturulması ve uygulanması gibi hedeflere de kolayca ulaģılabilmektedir. 8

En önemli hususta; turizm faaliyetlerinin uzun dönemde sürdürülebilir olması için geniģ kapsamlı, dikkatli, katılımcı ve paylaģımcı olarak planlaması, sürecin etkin yönetimi ve izlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, bu faaliyetlerin geri dönüģü mümkün olmayan olumsuz etkileri ortaya çıkacak ve turizm bu alanları tahrip eden bir faktör haline gelebilecektir. ĠĢte bu nedenle; SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ GELĠġME (MASTER) PLANI çalıģmasına lüzum duyulmuģtur. 1.4 SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ GELĠġME STRATEJĠSĠ Yukarda da bahsedildiği üzere, insan kullanımı bakımından hassas olan sahalarda turizm söz konusu olduğunda turizmin iyi planlanması ve yönetilmesi önemli olmaktadır. AlıĢılmıĢ turizm stratejileri ile Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme Stratejisi arasındaki fark Ģudur; alıģılmıģ yöntemler yukarıdan aģağıya bakıģ açısı ile uygulanmaktadır. Yani kararlar merkezden alınmakta ve uygulanması için yerele taģınmaktadır. Yöre halkı katılımcı olamamaktadır. Sürdürülebilir turizm ise aģağıdan yukarıya bir yaklaģım için gayret göstermektedir. Bu yaklaģımda yöre halkının beklentileri ele alınır, yönetime katılmasını sağlayıcı yapı kurulur, yörenin kalkınma potansiyelini bünyesinde barındıran tabii değerlerin korunması için ortak kararlar alınır. Karar almanın yanında uygulama ve izleme aģamalarında da yöre halkının bilgisini, becerilerini, en uygun Ģekilde kullanmak esastır. Bu yaklaģım yöre halkının, yerel otorite ve organizasyonların yetkilendirilmesine dayanır. -Sürdürülebilir turizm geliģim aģamasında doğa ve çevresinin ortak çıkarları söz konusudur. Konaklama ve diğer turizm altyapıları mümkün olduğunca doğal alan dıģında olmalıdır. Bu durum doğaya ve kültüre zararı en aza indirdiği gibi ev pansiyonculuğu gibi faaliyetlerin yapılmasıyla yöreye faydayı arttırabilir. -Yöre halkı ve diğer bölgesel ilgi grupları turizm geliģiminde önemli ortaklardır. Söz konusu gruplar turiste konaklama imkanı sunacaklar, sunacakları ürünün kalitesinin korunmasında da sorumluluk alacaklardır. -Günübirlik ziyaretçiler yerine uzun süreli konaklamaya lüzum duyan turistle hedefleniyorsa, doğal ve kültürel mirasa dayalı çekim noktaları, el sanatları gibi faaliyetler ortaya konmalıdır. -Doğal alanlar genellikle çok hassastır, bu sebeple ekolojik değerler, belirli bir saha ile sınırlı olmayacaktır. Geleneksel hayat, yerel kültür, kırsal, sosyal ekonomik yapılar da aynı zamanda turizmin temel kaynağı olmaktadır. - Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme (Master) Planı nın ilimizde/bölgemizde ve ülkemizde doğa turizmine konu olacak sahaların tüm ilgi grupları için anlamlı ve cazip bir bakıģ açısına dayandırılmasına esas olmalıdır. - Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme (Master) Planı nda turizm; doğayı koruma, kırsal kalkınma için bir araç olarak ele alındığından, doğa turizmi yönetim planı olarak ele alınmalıdır. Halihazırda olan turizm etkinlikleri de tartıģılmalı, değerlendirilmelidir. Ġlde sürdürülemez olan turizm veya gelir getirici faaliyetler de tanımlanmalıdır. Ayrıca iyi bir 9

yönetim için tehditler ve fırsatlar da ele alınarak bunlardan hareketle ortaya çıkacak fikirler ortaya konmalıdır. -Doğaya dayalı turizm yönetiminin entegre bir anlayıģla (alan ve çevresinin sahip olduğu doğal, tarihi ve sosyo-ekonomik kaynakların bütüncül ele alınması) değerlendirilmesi de önemlidir. -Turizm geliģimi genel olarak piyasa talebine göre yönlendirilir. Bir alanın turizm potansiyelinin değerlendirilmesi, rekabetçi özgün ve özellikli bir destinasyon oluģturması için gerçekçi beklentiler ortaya konulmalıdır. Yüksek ekolojik değerlere sahip olan sahalar yüksek turizm değeri içermeyebilir. Turizm, ancak doğru pazar ürünlerini hedeflediği zaman baģarılı olabilir. Özellikle hassas tabiat alanlarında taģıma kapasitesi düģük iken, bu alanlardan beklenen faydalar yüksek olmaktadır. TaĢıma kapasitesinin düģüklüğü sınırlı sayıda turist demektir. Bu sebeple taģıma kapasitesinin değerlendirilmesi de önemlidir. -Entegre Doğal Alan Yönetimi, Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme (Master) Planı ile doğa ve turizm yönetimi için tüm ilgi gruplarının desteğini almayı hedefler. Tüm ilgi gruplarının etkin desteği önem taģır. Turizm geliģiminin karmaģık yapısı göz önüne alınırsa, ilgi gruplarının etkin iģ birliği oldukça önemlidir. Planın herkes tarafından sahiplenilmesi ayrıcalık olacaktır. -Sürdürülebilir kırsal kalkınma için kapsamlı bir vizyon belirlenmesine de ihtiyaç vardır. -Pazarlama Stratejisi; Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme (Master) Planı nın bir parçasıdır. Kalkınma ve rekabete açık ürün-pazar kombinasyonu için yaratıcı yaklaģımlar içermelidir. Pazarlar, hedef gruplar, turist sayısı, ürünler, hizmetler, yaratıcı yaklaģımlar bu stratejide yer almalıdır. -Turizm Destinasyonu Yönetimi; Yaygın bir stratejik yaklaģım olup, destinasyonu rekabete açık hale getirir, bir turizm pazarını iyi bir Ģekilde yönetmek, pazarlamak, bir destinasyonu rekabetçi yapabilmek için gereken tüm unsurları içeren bir yaklaģımdır. -Ġyi tanımlanmıģ amaçlar ve göstergelerle mantıksal bir çerçeve kurmak, ayrıntılı bütçe, mali portre ve ilgi gruplarının tümüne açık görev ve sorumluluklar veren bir iģ planı hazırlamak gereklidir. -Ziyaretçinin Ġzlenmesi ve Ziyaretçi Yönetim Planı: Madem ki doğa gibi hassas bir sistemde çalıģılıyor, bu durumda turist ziyaretinin ilkelerini belirleyen bir ziyaretçi yönetim planı lüzumludur. Aynı zamanda da hem geri bildirim temin etme, hem de taģıma kapasitesinin kontrolü için izleme programı da olmalıdır. Geri bildirimler kalitenin arttırılması, sunumların taleplere uygun hale getirilmesi (iyileģtirilmesi), hizmetteki aksamaların ve doğadaki değiģimlerin takibi için çok önemlidir. 10

ġu unutulmamalıdır ki; turizm, doğanın korunması için ortaya konan ana hedeflere ulaģmak garanti edildiği takdirde teģvik edilmelidir. 2. SÜRDÜRÜLEBĠLĠR DOĞA TURĠZMĠ GELĠġĠMĠNE ĠLĠġKĠN ÇALIġMALAR 2.1 KAYNAK ANALĠZĠ GeliĢme planı ve stratejisi için öncelikle kaynak analizi yapılması mecburidir. Bir alanın sahip olduğu kaynaklar, o alanın kalkınması için bir sermaye veya potansiyel oluģturmaktadır. Bu kaynakların analizi de önemli veri ve bilgi oluģturulmasını temin etmektedir. Ekolojik ve kültürel kaynakların yanında sosyo-ekonomik özellikler de turizm geliģimi için önemli bir temel oluģturmaktadır. Örneğin kırsal turizmin, tarımsal faaliyetleri desteklemediği durumlarda kırsal turizmin gerçekleģtirildiği bölge hem kendi sermayesini hem de kırsal olma özelliğini kaybedecektir.gerek turizm potansiyeli gerekse taģıma kapasitesi turizm kaynaklarının mevcut durumuna bağlı olduğundan kaynak envanterinin mutlaka yapılması gerekir. 2.1.1 Kaynak Analizinde Ele Alınacak Unsurlar a. Doğal Kaynaklar: turizmin geliģimi için önemli olan yöreye özgü doğal kaynaklardır. Bu kaynakların hali hazırdaki ekonomik kullanımları, korunma durumları, statüleri, iklim gibi turizm geliģimi için potansiyel kaynakların envanterini içermektedir. Seçkin Doğal Kaynaklar: Turizm yalnızca korunan doğa parçaları ile ilgili değildir. EĢsiz manzaralar, dağlar ve nehirler gibi ve korunmayan türler de turizm için ilgi çekici olmaktadırlar. Örneğin; ormandaki ağaçların üzerinde gezinen sincapları, konakladığımız evin penceresinden gözlemlemek son derece çekicidir. Bir orman öncelikli olarak odunculuk amacıyla kullanılsa da dağ bisikleti gibi bir aktivite için ortamı çekici hale getirebilmektedir. Seçkin Doğal Kaynakların Halihazırdaki Ekonomik Kullanımlarının Tanımlanması Doğal kaynakların çok çeģitli kullanımları söz konusudur, ormanların odunculuk, nehirler ve göllerin sportif balıkçılık, su sporları ve enerji üretmek için kullanımları gibi. Bu kullanımlardan bazıları gelenekseldir ve düģük etkilere sahiptir. Bazıları ise sürdürülebilir değildir. Bu sebeple bunlar turizm geliģimi için de uygun değildir. Kaynağın Korunma Durumu ve Statüsü: Bazı doğal kaynaklar mevcut kanunlarla korunur. Bunların turizmde kullanımı da bu kanunlara uygun olmalıdır. 11

Ġklim; mevsimlerin dağılımı, ortalama sıcaklık, nem ve günlük ortalama optimal güneģ ıģığı saatlerine bağlı olarak iklim analizi yapılmaktadır. Burada önemli olan iklimin farklı mevsimlerde turizm için elveriģli olup olmadığıdır. Turizm GeliĢimi Ġçin Potansiyel Doğal Kaynaklar: Potansiyel kaynakların tespiti turizm planlaması için önemli ve özellikle yönlendirici olmaktadır. Tüm bu kaynakların envanter çalıģmalarının haritaya aktarılması, turizm ürünleri ve hizmetlerinin geliģmesi ve altyapı ile tesislerin fiziksel planlaması için önemli olmaktadır. b. Kültürel Kaynaklar: Kültürel kaynakların envanteri doğal kaynaklara iliģkin çalıģmalara benzerlik göstermektedir. Özellikle doğal ve kültürel kaynaklardan oluģan kombinasyonlar, turistler tarafından yüksek ilgi ile karģılanmaktadır. Kültürel mirasın korunmasının önemi konusunda farkındalık meydana getirilebilirse, sürdürülebilir turizm geliģimine ve doğa korumaya verilen destek artacaktır. c. Sosyo-Ekonomik Kaynaklar: Altyapı, insan kaynakları ve farklı ekonomik sektörlerin bileģimini içermektedir. Bu konuda yapılacak envanter çalıģması, birbiri ile bağlantılı birçok farklı unsurlar içermesi ve bu unsurların turizm geliģimi için ilk bakıģta kavranamaması mümkündür. Bölgenin kalkınma potansiyelinde, sosyal ve ekonomik rekabet edebilirlik unsurları büyük öneme sahiptir. Yerel nüfusun turizme yaklaģımı, turizm sektöründe çalıģma isteği gibi bazı unsurların turizm ile doğrudan iliģkisi bulunmaktadır. Altyapı: Bir bölgenin turizmde rekabet edebilirliği ve kalkınma seviyesinin tespiti için altyapı kalitesi önemli bir göstergedir. Altyapının kalitesi, yerel nüfusun hayat kalitesini ortaya koymanın yanı sıra turizm geliģimi için de zorunlu bir Ģarttır. Alan, güvenli içme suyu, donanımlı sağlık tesisleri gibi temel unsurları içermiyorsa turizm geliģimi asla baģarılı olamayacaktır. Altyapının farklı unsurları için Ģartlar, kalite ve gelecekteki durum değerlendirilmelidir. Kaynak halihazırda turizm için mi kullanılmaktadır? Sorusu hem kaynağın turizm geliģimi için önemi konusunda hem de kaynak kalitesi hakkında göstergeleri ortaya koyabilmektedir. - Su kaynaklarına yönelik etütler; kaliteli su kaynağının sağlanması, su kaynağının sürdürülebilir kullanımı ve su çıkarmanın çevresel etkisini de içerir. - ĠletiĢim ağına yönelik etütler; turistlerin refahı ve turizm geliģimi için önemli olan cep telefonları da olmak üzere telefon ve internet ağlarının kalitesine yönelik etütleri içermektedir. - Sağlık hizmetlerinin; kalite, miktar ve coğrafi dağılımı son derece önemlidir. 12

- Güç kaynaklarına yönelik etütler; elektrik Ģebekesi, ısınma ve yemek piģirme için enerji kaynaklarının varlığı önemlidir. Her ne kadar resmi standartlara göre planlansa ve tehlike içermese de turistler nükleer santrallerin yakınında konaklamamaktadır. - Su ve toprak kirliliği etkisi olan atık su sistemleri önemli olup, bölgeye gelen turistlerin sayısı ile meydana gelecek atık su miktarı da dikkate alınmalıdır. - Katı atıkların düzenli depolaması toplum için olduğu kadar çevre için de önemlidir. Katı atıkların görüntü kirliliğine de yol açması ayrı bir menfi etkisidir. - Yol ağlarının durumu; çoğu turistin tercihlerini yaparken en önemli etkendir. - Güvenlik; kamu güvenliğini ve asayiģi sağlamak turist güvenliği gibi unsurlar önemli olmaktadır. AĢırı kar yağıģı, kanyon veya dağ kurtarma timlerinin olup olmaması da çok önemlidir. - Politik istikrarsızlık ve suçlar; turist için caydırıcı etki yapmaktadır. Ġnsan Kaynakları; Bir bölgenin insan sermayesini ifade eden bu unsur, turizm geliģiminde anahtar etmenlerden biridir. Ġnsan kaynakları hem hizmeti hem de manevi nitelikteki kültür ve kimliği oluģturmaktadır. Ġnsan kaynaklarına iliģkin etütler aģağıdaki unsurları içermelidir; - Yöre halkının nüfusu, - Göç vb. eğilimler, - Demografik yapı, - Aktif nüfus ve yapısı, eğitim seviyesi, potansiyel bilgi ve beceriler, açık fikirlilik, geleceğe odaklanma, çalıģma ahlakı, - Yöreye özgü geleneksel ekonomik faaliyetleri ve yöresel sanatları yapabilme, - Turizm geliģimine iliģkin tutum, misafir severlik duygusu, hizmete yönelim, - Sosyal tutarlılık, esneklik, mevcut sosyal iliģkilerin kalitesi ve aralarındaki iģbirliğini içeren sosyal yapı, - Yerel kurumlar, idareler, yönetiģim, bürokrasiden kaçınma vb. hususlarla finansal kaynaklar ve yönetimleri, - Alanın kültürü ve kimliği, alanda etkin görev alacak kiģilerin ortak değerleri, ilgileri, yaklaģımları, algılama Ģekilleri, özel ilgi ve becerileri, özgün gelenekler, o topluma ait olma ve o toplumda yaģamaktan onur duyma gibi durumları içerir, - Farklı ekonomik sektörler; söz konusu coğrafi bölgeye ve ile yoğunlaģma durumları, firma sayısı, ölçeği, ortalama karlılık, geleceğe yönelik bakıģ açısı, pazarları ve dıģ iliģkileri, sektörler arası iģbirliği son derece önemlidir, tüm sektörler turizm sektörü ile iliģkili olabilmektedir. 13

Kaynak analizinin sonuçları; sürdürülebilir turizm yönetimi ve kalkınmada sermayeyi oluģturan kullanılabilir kaynaklara genel bir bakıģı sağlamakla beraber, bölgenin mevcut kalkınma durumunu ve sürdürülebilirliğini değerlendiremeye yönelik bir resim sunmaktadır. Analiz aynı zamanda; bölgenin sürdürülebilir kalkınmasına yönelik bir vizyon oluģturulmasını ve turizm geliģiminin diğer sektörlerle bütünleģtirilmesini sağlayacaktır. 2.2 TURĠZM POTANSĠYELĠ Yüksek değerlere sahip doğal ekolojik sahalar her zaman yüksek turizm potansiyeli içermezler; - Bazı doğa parçaları araģtırma yapan uzmanlara, iyi eğitimli ekoturistlere hitap etmektedir. Bu alanlar sayıca az olduğu için de sınırlı bir turizm potansiyeli içerirler, - Bazı doğal sahalar, eriģim, güvenlik gibi nedenlerle turistler için elveriģli olmayan yerlerde bulunurlar, - Ekolojik kaynakların kullanımlar karģısındaki duyarlılığı (taģıma kapasitesi), ziyaretçi giriģinde kısıtlamalara sebep olmaktadır, Bir sahanın daha fazla turist çekebilmesi için ihtimalleri ortaya koyan turizm potansiyeli önemli bir konudur. Turizm potansiyelinin tespiti için arz ve talebin ortaya konması gerekir. Bu potansiyel sınırlıysa baģarılı bir turizm giriģimini baģlatmak imkanı olmayacaktır. Turizm ekonomik bir faaliyet olduğundan ancak turizm pazarında sürdürülebilirliği için bir talebi karģılaması lüzumludur. Turizme iliģkin motivasyon ve istekler değiģkendir, kaynakların değeri aynı kalırken değiģen tüketici davranıģları turizm potansiyelini etkilemektedir. Dolayısıyla turizm potansiyeli tüketicinin bakıģ açısı (talebi) ile değerlendirilmelidir. Turizm potansiyeline iliģkin veri toplarken, istatistiki veriler, anketler gibi yöntemlerle veri elde edilebilir, ayrıca derinlemesine görüģmeler, katılımcı gözlemleme, olaylar üzerinde çalıģmalar ile veri elde etmek için kullanılan niteliksel araģtırma metotları kullanılmaktadır. Turizm potansiyeli için turizm talebi incelemesi aģağıdaki hususların tespiti ile yapılabilir; - Halen yapılan turizm, - Halihazırdaki turist miktarı, - Her bir ziyaretçinin günde harcadığı miktar, - Ortalama kalma zamanları, - Turist profili, 14

- Dürtü analizi; hangi temel etmenlerin turistler için rol oynadığı,(doğa, kültür, sağlık, güneģ, vb.) - Benzer bir il veya saha ile kıyaslama yapılması, milli veya milletlerarası bir il ile kıyaslama yapılması ve neden o ilin tercih edildiği, - Gelecekte rakip olacak iller hangileridir, nedeni, Turizm arzı incelemesinde ise aģağıdaki hususlar öne çıkmaktadır; - Ġlimizde bir uluslar arası havaalanı var mıdır veya yakın bir ilden yararlanma imkanı makul müdür? - Alan ulaģım hangi araçlarla olur?(demiryolu, özel taģıt, genel taģımacılık, vd.), bunlara yaklaģım nasıl olmaktadır (kötü, yeterli, iyi gibi), - Alana ulaģma durumu (kolay-rahat, çaba ile, zor ve tehlikeli) - Ġle gelmek için yabancı turistler ülkemizden vize alıyor mu? - Sahamızın istikrarlı bir yönetimi var mı?, - Güvenlik ve ulaģım açısından ne gibi problemler yaģanabilir? - Alt yapı incelemesi; taģımacılık ağı, yerel yolun durumu (toprak, asfalt), anayolla bağlantısı, demiryolu ağı, yerel genel taģımacılığın yaygınlığı, program, ücretler, hat/duraklar, döngü patikaları, patikalar, yollar, iģaret levhaları, genel enformasyon levhaları, araç-otobüs park kapasitesi, bilgi alma, tercüme kolaylıkları, - Yiyecek içecek ve barınma; restoran sayısı, restoranların sınıflandırılması (iyi-sayısı, orta iyi-sayısı vb.) - Hangi standartta yiyecek sunuluyor? (yüksek, yeterli, kötü) - Ġl ve çevresinde ne tür barınma alanları var? (otel, hotel, yatak kapasitesi, rota üstü barınma kulübeleri, bungalov, parkları, kamp alanı, diğerleri), - Hangi standartlarda barınma sunuluyor? (yüksek, yeterli, kötü), - Ġlinizin seçkin özellikteki doğal alanlarının özellikleri (sundukları ile tek mi?, biraz farklı mı?, diğer seçkin özellikli yerlere benziyor mu?), - Alan turist gezi rotasına girecek Ģekilde turistlerin ilgisini çekebilecek diğer sahalara yakın mı? (diğer çekici sahalara yakın, orta derecede potansiyel, düģük veya yakında böyle bir potansiyel bulunmamakta), - Ġlin alanlarında yaban hayatı; (bayrak tür, ilginç diğer türler, temsil edici yaban hayatı, farklı yaban hayatı izleme aktiviteleri, yürüyerek, botla, gözlem noktası ile vb.), - Yaban hayatı izleme de tatmin edicilik durumu (garanti etme, genellikle, Ģans veya mevsime bağlı), 15

- Bölgedeki önemli yaban hayatının tanımı, - Yardımcı tesislerin durumu (rekreasyonel, spor, diğer; durumu:kötü-yeterli-iyi), Kaynakların turizm potansiyelinin değerlendirilmesi; - doğal değerler: (sahiller, sahil kayalıkları, kumullar, dağlar, ormanlar, korunmuģ izole olmuģ alanlar, Ģelaleler, göller, nehirler, mağaralar, yaban hayatı, hayvan-kuģ, deniz canlıları, iklim, diğerleri), - kültürel değerler; (tarihi binalar, tarihi yerler, anıtlar, arkeolojik yerler ve koleksiyonlar, folklor ve gelenekler, el iģleri, müzeler, sahne sanatları, sanayi mirası vb.) - Toplumun turizm potansiyeli; (insan kaynakları; aktif nüfusun büyüklüğü ve yapısı, eğitim düzeyi ve profesyonel bilgi, beceriler, eğitimler, orijinal-karakteristik ve geleneksel özellikleri, ekonomik faaliyetler-sanatlar profesyonel olmayanlar dahil, resmi olmayan bilgi ve beceriler, turizm geliģimine yaklaģımlar, misafir severlik anlayıģı, hizmet eğilimleri, yerel kuruluģ ve idareler ile yönetiģim, alanın kültürü ve kimliği, - Ekonomik kaynakların turizm potansiyeli; (tarım, ormancılık, balıkçılık, sanayi ve diğer), - Altyapı; (su sistemleri, ulaģım ağları, sağlık imkanları, ulaģım terminalleri, enerji kaynakları, kanalizasyon sistemleri, katı atık ve yok etme sistemi, caddeler/yollar, güvenlik sistemleri vb.) - ĠĢ ve hizmet altyapısı; (fırınlar, kasaplar, bakkallar, süpermarketler, doğrudan satıģ yapan çiftlikler, kiralık araç, servis istasyonları, taksiler, otobüsler, kiralık bisiklet, kiralık spor malzemeleri ve bakımı, postaneler, bankacılık hizmetleri, doktorlar, diģçiler, eczaneler, kafe ve restoranlar, atm ler, bankalar, diğer iģ ve hizmetler.) Turizm Talebi; turizmin mevcut durumunun incelenmesi; Ziyaretçi; boģ zamanlarını geçirmek için bir yere gelen kiģi olarak tanımlanabilir, turist ise alanda bir veya daha fazla gece konaklamaktadır. Her turist bir ziyaretçidir, ancak her ziyaretçi turist değildir. Dolayısı ile turist ve ziyaretçi sayılarının ayrılması gerekmektedir. Ziyaretçi ve turist ayrımı farklı talepleri sebebi ile yapılmak durumunadır, ayrıca her ikisinin de farklı etkileri bulunmaktadır. Bir turistin ortalama harcaması alanda daha fazla zaman geçirdiğinden, konaklamaya, ilave yiyecek ve içeceğe ödeme yaptığından genellikle daha yüksek olmaktadır. Turizme iliģkin mevcut durumun ortaya konabilmesi için; 16

- Turist ve ziyaretçileri ayrı ayrı sayısı (yıllık, mevsimlik, aylık, haftalık, günlük), - Son on yılda turistlerin/ziyaretçilerin değiģimi, - Ortalama kalıģ süreleri, konaklama ve ulaģım Ģekilleri önemlidir. (Sürdürülebilir doğa turizm geliģme planımızda ana unsur turizm olduğundan;turizme iliģkin veri kullanılamaz olduğu hallerde ikinci en iyi seçenek olarak ziyaretçilere ait verielr üzerinden değerlendirme yapılması mecburiyeti doğmaktadır). - Turist baģına ortalama harcama, - Grup hacmi ve düzeni, - Turistlerin ağırlıklı yaģ grubu, - Yaptıkları faaliyetler, - Ziyaret edecekleri-ettikleri yere iliģkin seçimleri, - Memnuniyeti, deneyimleri ve para harcama Ģekilleri, - Ġkinci ziyaretlerin yüzdesi ve sayısı, - Kullanılabilir ilave veriler. Talep incelemesinde ilimizi rakip olarak gördüğümüz veya bizimle rekabet eden benzer il veya illerle karģılaģtırmak faydalı ve yerinde olacaktır. Turizm Arzı: Konum Faktörü; Bir ilin baģka turizm pazarları ile iliģkili olarak nasıl konumlandığını, bir turistin alana ulaģmak için harcadığı zamanı, parayı/enerjiyi belirtir. Bir saha ne kadar güzel olursa olsun, hedef grup tarafından kolayca ulaģılabilir değilse asla baģarılı bir turizm geliģimi sağlanamayacaktır. Yerel nüfusun değil turistin algılama durumu dikkate alınmalıdır. Örneğin bakir alanları ziyaret etmekten zevk alan ve ilkel patika yollarla ulaģılan yerleri ziyaret etmek isteyen turistler için düģünülen uzak mesafeler için alanın sınırlı sayıda turist potansiyeli olacaktır. - Uzun mesafeden gelen turistler için hava alanına uzaklık çok önemlidir, - Tur operatörlerinin çoğu havayolu ulaģımını zorunlu görmektedirler, bu sebeple bağımsız turistler veya tur operatörleri hedeflenebilir, - Tren, otobüs veya özel araçlarla eriģim de konum faktörleri içinde önemlidir, - Alana ziyaret iklim Ģartları açısından da kısıtlı imkanlara neden olabilir, 17

- Ġle özgü yapılan bürokratik iģlemlerin bıktırıcılığı da önemlidir, sık sık güvenlik birimleri tarafından kimlik sorulmak, aranmak gibi, - Turizm arzında; iģaretlemeler, doğru yönlendirmeler, bilgiye ulaģma kolaylığı da önem arz etmektedir. Haritalar, broģürler, internet imkanı, kılavuz ve rehberler önemli bir arz faktörüdür. - Yiyecek içecek sunumu ve konaklama arzı; Sunumun ürün ve hizmet kalitesi, hijyenik standartlar, özgünlük/otantik, yöresel olması, yer ve ürünlerin çeģitliliği, ortam ve konukseverlik önemlidir. - Restoranların sınıflaması önceden yapılırsa turist için kolaylık olacaktır. - Konaklama tüm türleri içerebilmelidir, ürün ve hizmetlerin kaliteli olması, özellikle hijyeniklik konaklamada çok önemlidir. Doğal Alanın Kendine Has Özellikleri; Doğal alanların değer yaratması, kırsal kalkınmada rol oynaması beklentisi de son yıllarda öne çıkan bir görüģtür. Doğal alanların alternatif kaynak kullanımına dönüģtürülmesi için yapılan baskılar sonucu tehdit altında olduğu yerlerde devamlılığını sürdürebilmeleri, diğer alternatif kaynak kullanımları karģısında koruma ve kullanma dengesinin uzun dönemli ekonomik değerinin gösterilebilmesine bağlıdır. Tabiat ve kültürel miras, yaban hayatının gözlemlenmesi, yöreye özgü özellikler ve korunması gereken öncelikli türler, doğa ile ilgili çalıģan ve doğanın kıymetini bilen ekoturistler için son derece önemlidir. 2.3 TAġIMA KAPASĠTESĠ - Belirli bir sürede ( yıl, ay, hafta, gün, saat ) bir bölgenin alabileceği ziyaretçi sayısı veya bölgenin kaynakları üzerinde istenmeyen veya planlanmamıģ etkilere sahip olmayan ve sürdürülebilir kalkınmayı tehdit etmeyecek düzeyde bir alanda aynı anda bulunabilecek ziyaretçi sayısı, - Bir bölgenin, hayati önemde olduğu düģünülen değerleri, ekolojik süreç ve koģulları tehlikeye atmadan ve sürdürülebilir kalkınma imkanlarını azaltmadan belirli bir süre boyunca destekleyebileceği insan faaliyetlerinin (ağaç kesimi, avlanma, tarım) ve diğer etmenlerin (örn: iklim değiģikliği, kirlenme.vb.) baskısı, - Ziyaret edilen bir alan veya tesisin sahip olduğu kaynaklar üzerinde koruma amaçlarını tehlikeye atmadan, istenmeyen ve planlanmayan etkilere neden olmadan belirli bir süre (yıl, ay, gün, an) boyunca alabileceği ziyaretçi sayısı Ģeklinde tanımlanmaktadır. TaĢıma kapasitesi, Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme (Master) Planında önemli bir planlama aracıdır. Turizmin geliģimi ve korunmasında önemli bir kavramdır. TaĢıma 18

kapasitesinin analizi ve izlenmesi, yönetim kararları yönünden girdi sağlayacaktır. TaĢıma kapasitesi sayesinde kullanımı sınırlamak, en elveriģli ziyaretçi sayısını tamamlayarak müspet etkileri azamiye çıkartmak, olumsuz etkileri en aza indirmek mümkün olabilecektir. Kısaca Doğa Turizmi GeliĢme (Master) Planındaki sürdürülebilirlik taģıma kapasitesinin aģılmaması ile temin edilir. Ziyaretçi sayısı ve etkinin büyüklüğü arasında doğrudan iliģki vardır. Ancak alan içinde tek tehdit unsuru ziyaretçiler değildir. Doğa için önemli olan tehditlerin tümünün birleģik etkisidir. 2.3.1. TaĢıma Kapasitesinin Elemanları; Sosyal TaĢıma Kapasitesi, Turizm için yerel tolerans limitleri olarak tanımlanmakta olup yöre halkı üzerindeki olumsuz etkilerinden ve ziyaretçiler ile yöre halkı arasındaki çatıģmalardan kaçınılmasını içerir.bu unsurun turizm geliģimi içerisinde anahtar rolü vardır. Yöre halkı turizmi desteklemezse kalkınma asla olmaz. Yerel kabulü belirleyen temel etmenler, sosyal yapı ve kültürün hassaslığı, toplumun değiģimin üstesinden gelebilme yeteneği, turizmin algılanıģı, yöre halkı ile ziyaretçilerin iliģkileri, kullanıcı grupların davranıģları, birbiri ile uyumu ve paydaģ olmanın ekonomik ve toplumsal faydalarıdır. Ekonomik TaĢıma Kapasitesi; Sürdürülebilir bir turizm geliģiminde turizm, ekonomik yapı ile bütünleģmiģtir ve diğer sektörleri de desteklemektedir. Ekonomik taģıma kapasitesi; turizm geliģimini sağlayan bir yerel ekonomi ve yerel ekonominin sürdürülebilirliğini sağlayan bir turizm geliģimi anlamına gelmektedir. Yani temel kıstas; turizm geliģimi ile yerel ekonomi arasındaki sinerjidir. Ekonomik taģıma önemli olan iki unsur; Beklenen faydaları temin etmek için asgari turist sayısı ve ekonominin üstesinden gelebileceği azami turist sayısıdır. Ekolojik TaĢıma Kapasitesi; Ekolojik taģıma kapasitesi, ziyaretçilerin/turistlerin ziyaret edilen alandaki ekosistemler, ikamet yerleri ve canlı türleri üzerinde ortaya koyduğu ekolojik zararlardır. Burada, ekolojik değerlerin, ziyaretçi akıģlarının ve davranıģlarının uzun süreli ve sistematik olarak izlenmesi ve veri toplanması önemli olmaktadır. Ġdari/fiziki TaĢıma Kapasitesi; 19

Fiziki taģıma kapasitesi aynı anda ve belirli bir zamanda müģteri olarak alınabilecek ziyaretçi sayısıdır. Bu kapasite, alana uygun insan sayısına, yani alanın büyüklüğü ve diğer fiziki Ģartlar (doğal, coğrafi koģullar ve hava Ģartları) ile turizm altyapısının kapasitesine dayanmaktadır. Burada temel göstergeler; kalabalık, kuyruklar ve trafik sıkıģıklığıdır. Fiziksel kapasite yönetiminin verimliliği ve etkinliği Ģu unsurlara bağlıdır; - Organizasyon kaynaklarının kapasitesi (insan ve ekonomik kaynaklar vb. gibi), - Ziyaretçi yönetiminin kapasitesi, Bir sahanın ziyaretçi kullanımına/ turizm geliģimine karģı hassas olan kaynakları: Kırmızı liste ve endemik türlerin habitatları, alanın savunmasız olan diğer kaynakları, göçe hassas türler, Ziyaretçi yönetimi de dahil olmak üzere yönetim amaçları ve hedefleri: Genel bir doğa koruma planı, amaçlar, hedefler ve doğa koruma politikası, tür koruma politikaları, bölgeleme sistemi, izleme sistemi, Ziyaretçiler/turistler, turizm geliģimi ve etkileri üzerine veriler; tüm güzergahlar, tesisler, konaklama ve ziyaretçi/turist için olan etkinlikler ve detaylı haritalar, ziyaretçi sayısı, özellikleri, akımları, ziyaretçi modelleri, etkinlikler ve mevsime bağlı özelliklere iliģkin bilgiler vb., ziyaretçiler tarafından özel olarak gerçekleģtirilen faaliyetler, ziyaretçi etkilerine iliģkin veriler, etkilerin izlenmesi ve değerlendirilmesine iliģkin yöntemler, ölçütler ve göstergeler. Coğrafi bilgi sistemleri (CBS) teknikleri ile bilgilerin gösterilmesi mümkündür. Psikolojik TaĢıma Kapasitesi; Psikolojik taģıma kapasitesi bir alanın belirli bir zaman diliminde ziyaretçi deneyimleri üzerinde olumsuz etkilenmeye sebep olmaksızın kaldırabileceği maksimum ziyaretçi sayısıdır. 3. ĠLGĠ GRUBU ANALĠZĠ VE YEREL ORGANĠZASYONUN OLUġTURULMASI 3.1 ĠLGĠ GRUPLARI/PAYDAġLAR Ġlgi grupları, belirli bir koruma ve sürdürülebilir kalkınma projesi ile ilgili olarak fayda sağlayan, projenin içinde yer alan veya söz konusu projeden olumlu ya da olumsuz etkilenen bireyler, gruplar veya organizasyonlar olarak tanımlanabilirler. 20

PaydaĢlar, bir problemi çözmek için sürdürülebilir doğa turizmi geliģimine ve amaçlarımıza ulaģmak için güvenebileceğimiz kiģilerdir. Ġlgi gruplarının hepsi sürdürülebilir doğa turizmi geliģimine ortak değildir veya olmaları gerekmez. Çünkü bir ortağın projeye olumlu bir bakıģı, tutumu olmalıdır ve amaçlara ulaģmak için iģbirliği yapmalıdır. Bazen bir ilgi grubu projeye olumsuz bakabilir ve hatta aktif bir tehdit bile olabilir, ilgi gruplarını iģbirliği yapılanlar haline getirmek onlara paydaģ değeri verilmesi ile mümkün olur. 3.2 ĠLGĠ GRUBU KATEGORĠLERĠ Turizmde ilgi grupları; - Yöre halkı, kiģiler ve kurumlar, - Alana dayalı ilin sorumlu yöneticileri, - Bölgesel yetkililer, - Ulusal yetkililer, - Turizm ofisleri, yerel turizm organizasyonları, konaklama ve hizmet sunanlar, taģımacılar, - Turizmle ilgili sektörler, - Tarım, ormancılık ve balıkçılık gibi farklı ekonomik sektörlerin temsil edildiği ticaret ve sanayi odaları ve el sanatları ile ilgili birimler, - ĠĢçi sendikaları, dernekler, STK lar, - Eğitim ile ilgili birimler, 3.3 ĠLGĠ GRUBU ANALĠZĠ Ġlgi grubu analizi sürdürülebilir doğa turizmi geliģme planının ortaya konması ve uygulamasında yer alan farklı taraflara iliģkin genel bir izlenim sahibi olabilmek, niyet okumak için kullanılan bir araçtır. Yalnızca bir envanter olarak ele alınmamalıdır, sürdürülebilir doğa turizmi geliģme planının planlanmasında potansiyel ortaklarımızın kimler olduğunu ve hangi tarafla çeliģkiler yaģayacağımızı bize bildirmektedir. Ayrıca projenin farklı seviyelerinde destek temini için de son derece elveriģli bir analizdir. Ġlgi grupları analizine dayalı olarak sürdürülebilir doğa turizmi geliģme planının yönetiminden sorumlu bir organizasyon oluģturulmalıdır. Sürdürülebilir doğa turizmi geliģimi için, detaylı bir ilgi grubu analizi ilgi gruplarının; - Genel hedeflerini, 21

- Turizmden beklediği faydaları - Turizmdeki rollerini tanımlamalıdır. Bu süreç; Ģu adımlardan oluģur; 1. Ġlgi gruplarının tanımlanması, 2. Her ilgi grubunun çıkarlarının, önceliklerinin ve değerlerinin belirlenmesi, 3. Her ilgi grubunun davranıģlarının belirlenmesi, 4. Ġlgi grubunun gücünün ve ilgi grupları arasındaki muhtemel koalisyonlarının gücünün tahmin edilmesi, 5. Ġlgi gruplarının mevcut ihtiyaçlarının ne düzeyde karģılandığının değerlendirilmesi, 6. Ġlgi grupları ile birebir iletiģimlerin baģlatılması ve ilgi gruplarının güveninin kazanılması, 7. Ortak menfaatler, sinerji ve baģarı unsurlarının tanımlanması, 8. PaydaĢların bir araya getirilmesi, 9. Ortak hedef ve amaçların ve onlara ulaģmak için gerekli olan stratejinin ortaya konması, 10. Organizasyon çerçevesinin oluģturulması, 11. Uygulama (zaman çizelgesinin ve hedeflerin ortaya konması, iletiģim organizasyonunun oluģturulması, ilgi gruplarına somut sorumlulukların verilmesi.) 12. Ġzleme ve geri bildirimin yapılması 3.4 TOPLUM TEMELLĠ YAKLAġIM Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme Planı nın hazırlanmasında toplum temelli yaklaģım uygulanması neticesinde; - Yöre halkı için sürdürülebilir geçim kaynakları ortaya koymak, - Toplulukların kendi yapılarını korumalarını teģvik etmek ve - Doğal alanların koruma hedeflerinde yerel faydayı oluģturmak mümkündür, Toplum temelli turizmin en önemli özelliği, doğal kaynakların kalitesi ile alanın kültürel mirasının bozulmamıģ ve turizmle güçlendirilmiģ olmasıdır. Doğal çevre üzerindeki olumsuz etkiler en aza indirilmeli ve yerel kültür korunmalıdır. Turizm, insanların kendi yerel kültürlerini yaģatma ve değerlendirmeye teģvik etmelidir. 3.5 YEREL ORGANĠZASYONUN OLUġTURULMASI 22

Ġlgi grubu analizine dayalı olarak, korunan alan ve çevresi için, Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme Planını izlemek veya biçimlendirmek amacıyla, korunan alan yönetimi ve tüm ilgi gruplarının resmi iģbirliğine dayalı bir organizasyon oluģturulmalıdır. Bu iģbirliği Valiye imzalatıldığı takdirde resmi bir dokümandır. Sürdürülebilir Doğa Turizmi GeliĢme Planını uygulamak, desteklemek ve sorumluluklarını, karar verme gibi hususları düzenler. 3.6 TARĠHÇE 1.Bayburt Adı Ortaçağlarda ve erken Osmanlı dönemlerinde çok büyük bir öneme sahip olan Ģehrin adı ve kuruluģ tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ksenophon un Anabasis inde Gymnias ve Bryer in Pontos unda Paipertes olarak geçen Ģehrin adına, Ortaçağ Ermeni kaynaklarında, Payberd, Bizans kaynaklarında Payper, Bayberd ve Paybert olarak rastlanmaktadır. Justinianos döneminde Baiberdon olarak telaffuz edilen Ģehrin adının, Hellen dilinde Baiberdlilerin Kenti anlamına geldiği ve Ermeni dilinde ki eski söyleniģ biçimi olan Baberd in, Ermenicede kale ve hisar anlamında kullanılan Pert ten üretildiği öne sürülmektedir. III. yüzyıl sonlarında bölgeden geçen Marco Polo, seyahatnamesi nde Ģehrin Paipurth adıyla anılan bir kalesi bulunduğundan ve burada zengin gümüģ madenlerinin varlığından bahsetmektedir. Arap kaynaklarında Bâbirt ve Akkoyunlu tarihinden bahseden çağdaģ eserlerde Pâpîrt olarak kullanılan, Ģehrin adının, Bayböğrek ten geldiği de öne sürülmektedir. Çağatay umerasından Emir Eratna oğlu Mehmed Eratna adına Bayburt ta basılan tarihsiz bir parada Ģehrin adından Baybert olarak bahsedilmektedir. Kazvini nin eserinde ise Bayburt olarak kayıtlıdır. Batılı seyyah Ainsworth, Bayburt adının meģhur coğrafyacı Bell in eseri ile Brant ve Southgate in seyahatnamesinde Baibout, Baibut ve Baiaboot biçiminde kullanıldığını beyan etmektedir. Osmanlı kaynaklarında söyleniģ biçimi, genelde günümüzde kullanıldığı Ģekilde olup, Kâtip Çelebi nin Cihannûmâ sında Bayburd ve Bayburt ve Evliya Çelebi nin seyahatnamesi nde Bayburd olarak geçmektedir. VII yüzyıl ortalarında bölgeye gelen Evliya Çelebi, Ģehrin adının, bay kelimesinin Türkçede zengin, yurt kelimesinin mesken manasına geldiğinden yola çıkarak zengin yurt anlamına geldiğini söylemektedir. 23

Bayburt adının Orta Asya kökenli bir erkek adı olduğu da ileri sürülmektedir. Bu görüģe göre, Türkler Bayburt u fethettikten sonra Baiburt, Babirt, Papirt ve Baypırt adlarından birini taģıyan Ģehrin adını kendi dillerinde var olan Bayburt a dönüģtürmüģlerdir. Ġncelediğimiz dönemde kullanılan Osmanlıca kayıtların tamamında Ģehrin adı Bayburd olarak kaydedilmiģtir. Sadece 1642 tarihli mufassal avâriz defterinde Bayburt olarak yazılmıģtır. 2.Tarihçesi a.türk Hâkimiyeti Öncesi Bayburt Çoruh havzasının yukarı kısmında yer alan Bayburt, en eski çağlardan Paleolitik ve Mezolitik/Epipaleolitik dönemlerden itibaren yerleģim görmüģ bir alandır. Çoruh un kollarından Gez Deresi vadisinde alt ve orta Paleolitik çağa ait konaklama yerine rastlanmaktadır. Eskiçağlarda Haldilerin yaģadıkları sahada yer alan Bayburt yöresi, M.Ö. IV. bin sonlarından itibaren coğrafi tanımla Karaz; etnik tanımla Hurri kültürü sahası içerisine girmiģtir. Hitit kaynaklarına göre M.Ö. 14. yüzyılın baģından itibaren HayaĢa ve çoğu defa onunla anılan Azzi Krallığının çekirdek topraklarının bir bölümünü oluģturmuģtur. Sonraları Diauehi adlı bir beyliğin toprakları içerisinde yer alan Bayburt, daha sonra Urartu devletinin egemenliğine girmiģ ve yıkılıģına kadar da bu devletin hâkimiyetinde kalmıģtır. Urartular stratejik açıdan çok önem verdikleri kaleyi bir yerleģim merkezi olarak imar etmiģler ve yöredeki hâkimiyetlerini üç yüz yıl kadar sürdürmüģlerdir. Bir müddet Roma Ġmparatorluğu nun egemenliğine giren Bayburt, imparatorluğun 395 te ikiye ayrılmasından sonra Doğu Roma (Bizans) toprakları içinde kalmıģ ve uzun bir süre Bizans Ġmparatorluğu nun sınır kasabası olmuģtur. Bizanslılar ülkeyi thema denilen eyaletlere ayırmıģlardır. Bunlar içerisinde önemli bir konuma sahip olan Theodosiopolis temasının kuzeyinde dağlık Khaldia (Haldia) yer almakta ve Bayburt, Konstantinos Porphyrogennetos zamanındaki yedi piskoposluktan dördüncüsünü teģkil etmekteydi. Doğu Roma ve Ġran (Sasani) imparatorlukları arasında cereyan eden savaģlar dolayısıyla Bayburt, Justinianus zamanında tahkim edilmiģtir. Bayburt ve çevresinde yapılan tarihi ve arkeolojik çalıģmalar neticesinde eskiçağlara ait pek çok kale ve höyük tespit edilmiģtir. Bayburt Kalesi dıģında çevrede, Kitre, Sarıhan, Kapılı, BayrampaĢa ve Aydıntepe kaleleri eskiçağlardan kalma kalelerdir. Bundan baģka TaĢkesen, AkĢar, Kitre, DanıĢment, Mutlu, Çorak, Çayıryolu, Gökçedere, ÇiftetaĢ, YazıbaĢı, Tepetarla, Çiğdemtepe, Kalecik, Sancaktepe, Sırakayalar ve Yedigözeler köylerinde höyükler bulunmaktadır. b.türk Hâkimiyetine GiriĢi Bayburt, Türklerin Anadolu da ilk fethettikleri ve yerleģtikleri sahalardan biridir. Ġlk Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, 1054 yılı seferinde ordusunu üç kısma ayırıp bir kısmı Parhar dağları ve Canik ormanları istikametine sevk ederken, göçebe Oğuzlardan bir grupta Bayburt havalisini ele geçirmiģtir. Ancak, bu istila devamlı olmamıģ ve Bayburt, 1071 Malazgirt zaferini müteakip fethedilip Türklerin yurdu olmuģtur. I. Haçlı seferinin verdiği sarsıntılardan faydalanan Bizanslılar Türklere karģı genel bir saldırı baģlattıkları sırada, Trabzon Dukası Thedore Gabras da Bayburt u iģgal etmiģtir. Ġlk Haçlı seferini takiben Kılıç Arslan 24

Bizanslılara karģı müdafaaya geçerken DânıĢmendli hükümdarı GümüĢ-Tekin Ahmet Gazi de oğlu Ġsmail i, iģgal edilen Bayburt u kurtarmak için göndermiģtir. Ġsmail 1098 de Gabras ı burada bozguna uğratmıģ ve böylece Bayburt, kısa süren Bizans iģgalinden sonra tekrar Türklerin eline geçmiģtir. Bayburt un DâniĢmendliler idaresinde ne kadar kaldığı bilinmemekle beraber, Ģehrin yakınındaki DânıĢmend Köyünün, onların hâkimiyetinin bir hatırası olabileceği tahmin edilebilmektedir. Ancak Bayburt da DâniĢmendlilere ait baģka bir eser bulunmadığı gibi DâniĢmed-nâme de de Bayburt un onlara ait olduğuna dair bir iģaret mevcut değildir. Buradan yola çıkarak Ģehrin erkenden Saltuklulara veya Mengüciklere geçtiği ileri sürülmektedir. Saltuklu hükümdarı Ġzzettin Saltuk döneminde Bayburt, Saltuklu ülkesi sınırları içerisinde yer almıģtır. Bayburt un, asıl geliģmesi ise Erzurum Meliki Mugiseddin Tuğrul ġah ile oğlu Rükneddin Cihan ġah (1200-1230 ) zamanında olmuģtur. Tuğrul ġah Trabzon Rum Ġmparatorluğundan gelebilecek tehlikelere karģı kaleyi yeniden inģa etmiģtir. Sultan Alâeddin Keykubâd, Celâleddin HârizmĢâh ı mağlup edip ve 1230 yılında da Erzurum Beyliği ne son verince Bayburt, Erzurum ile birlikte kesin olarak Selçuklu Türkiye sine katılmıģtır. 1243 Kösedağ savaģını müteakip baģlayana Moğol istilası zamanında da Bayburt, Anadolu Selçuklularına bağlı kalmıģtır ki bu durum, 1291 yılında Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Mes ud adına Bayburt un Maden Nahiyesinde bastırılan gümüģ paradan da anlaģılmaktadır. Selçuklu döneminde Anadolu Ģehirlerine bir unvan verilmekte olup, Bayburt Ģehri de dâr üssuğr (uç/sınır Ģehri) olarak anılmıģtır. Selçuklular zamanında, Tebriz in Ġlhanlıların baģģehri olması ve Ġslam dünyasının en büyük merkezlerinden biri haline gelmesi, Trabzon-Tebriz yolunun canlanmasına ve bu bağlamda yol üzerinde bulunan Bayburt un da daha fazla geliģmesine imkân vermiģtir. Selçuklular ile baģlayan bu geliģme Ġlhanlılar döneminde de devam etmiģtir. Nitekim Kazvinî, Bayburt un Ġlhanlılara 21.000 dinar vergi ödediğinden bahsetmektedir. Ġlhanlı hükümdarı Olcaytu Han ın Erzurum ve Bayburt taki yöneticisi olan Hoca Cemalettin Yakut, burada adına bir medrese inģa ettirmiģ ve medreseye çevresindeki arazilerden bir kısmını vakfetmiģtir. Ġlhanlıların son hükümdarı Ebu Said Bahadır Han ın 1335 te ölümünden sonra Bayburt, Erzurum, Erzincan ve GümüĢhane ile beraber Celâyirlilere geçmiģtir. Bölgede bir müddet Ertene/Eratna oğulları hakim olmuģtur. Bir ara geçici olarak Çobanlı ġeyh Hasan tarafından iģgale uğramıģsa da sonradan kurtarılmıģtır. Eratnalı Sultan Gıyaseddin Mehmed ve Alâeddin Ali adlarına tarihsiz olarak Bayburt ta gümüģ sikke kestirilmiģtir. Sonra da Bayburt, Erzincan hâkimi Mutahharten in eline geçmiģtir. Kadı Burhaneddin Ahmed, 1395 te Erzincan Emiri Mutahharten ile savaģmak için Erzincan a doğru yola çıktığında, Akkoyunlu Beylerinden Kutlu Beyoğlu Ahmed, Kadı ya yardım etmiģtir. Ġyice güçlenen Kadı Burhaneddin bir ay süreyle bölgeyi zapt etmiģ ve Bayburt a kadar olan yerleri Akkoyunlu Ahmed Bey e ikta olarak vermiģtir. Daha sonra iki hükümdar 1395 sonbaharında Bayburt un Pulur köyü yakınlarında savaģmıģlar ve askerden, komutandan ve hizmetçiden kimsenin yanında kalmadığını gören, Kadı Burhaneddin ağır bir yenilgi almıģtır. 25

Akkoyunlu Tur Ali Bey, Bayburt hâkimi Mahmud Rikâbdar ve Erzincan hâkimi Gıyaseddin Ahi Ayna Beylerle 1348 yılında bir ittifak oluģturarak Trabzon u muhasara altına almıģlardır. Tur Ali Bey in ölümünden sonra Akkoyunluların baģına Kutlu Bey geçmiģ ve 1362-1388 yılları arasında hüküm sürmüģtür. Trabzon Rum imparatorluğu ile savaģan ve Duhâri aģiretini Rumların elinden kurtaran Kutlu Bey 1365 de eģi Despina Hatun ile birlikte kayınpederi Trabzon Rum Ġmparatoru III. Alexious u ziyaret etmek için Trabzon a gelmiģ ve burada sekiz gün kalmıģtır. Bu ziyaretten çok memnun olan Ġmparator, ertesi sene beraberindekilerle Kutlu Bey e misafir olmuģlardır. Bir süre Akkoyunlu ve Karakoyunlu mücadelesine de sahne olan Bayburt ve havalisi bundan sonra Osmanlı egemenliği ile tanıģmıģtır. c. Osmanlılar Tarafından Fethi Uzun Hasan iktidara geldiğinde Akkoyunluların elinde bulunan Bayburt, Osmanlı PadiĢahı Fatih Sultan Mehmed in bizzat katıldığı 1473 Otlukbeli SavaĢı ndan sonra Osmanlı ordusu tarafından ele geçirilmiģse de bir müddet daha Akkoyunlular da kalmıģ ve daha sonra 1501 de Safevilerin hâkimiyetine girmiģtir. Bu dönemde Bayburt, Ģiilik ve safevilik kavgalarına sahne olmuģtur. Trabzon Valisi ġehzâde Selim, ġah Ġsmail in bölgede sebep olduğu kargaģalığa son vermek amacıyla birçok kere sefere çıkmıģ ve 1499 yılında Bayburt a gelmiģtir. Bayındır Beylerinden FerruhĢâd Bey ve ManĢûr Bey bu tarih de ġehzâde Selim in hizmetine girmiģtir. ġehzâde Selim, ġii tehlikesi nedeniyle 1508 de Bayburt a kadar uzanan bir sefer daha yapmıģ, ancak Ģehir tam olarak Osmanlı egemenliğine alınamamıģtır. Yavuz Sultan Selim Çaldıran Seferine çıktığında, ġah Ġsmail e karģı silahlanmıģ olan FerruhĢâd Bey e, Maltepe karargâhından bir mektup göndererek onu Ģecaat ve metanet göstermeğe teģvik etmiģtir. Karadeniz üzerinden Trabzon a gönderilen zahirenin orduya ulaģması için bir haftadan daha fazla Erzincan da beklemek zorunda kalan Sultan Selim, düģmanın durumunu öğrenmek ve dil almak için, içinde PadiĢahın lütuflarına mazhar olmuģ FerruhĢâd Bey in de bulunduğu Bayındır beylerinden ileri gelenleri yanlarına birer bölük asker vererek düģman tarafına göndermiģtir. FerruhĢâd Bey yanına aldığı üçyüz kadar atlı ile Erzincan dan hareket ederek Geçit Deresinden ve Haçdük hanından geçerek büyük Hayik köyü yakınındaki Zelhe deresine varmıģ ve orada Tercan Bey i Ahmed i yakalamak için pusuya yatmıģtır. Emir Ahmed buradan geçerken pusudan çıkan FerruhĢâd ve adamları Emir Ahmed kuvvetleriyle çarpıģmıģlardır. Kethüdası Bayram Bey ile yaklaģık on beģ askerini Ģehit vermiģlerse de KızılbaĢları mağlup etmiģler ve Emir Ahmed i yakalayıp Sultan Selim in huzuruna çıkarmıģlardır. Sorguya çekilen Tercan Beyi, daha sonra idam edilmiģtir. Tercan Beyi nin yakalanmasından son derece memnun olan Sultan Selim, FerruhĢâd Bey e iltifatlar etmiģ ve hediye olarak dört yüz akçe ve bin altın ve bir hil at vermiģtir. Yavuz Sultan Selim, 10 Ağustos 1514 tarihinde Eskitepe denilen yerde konakladığında, Yanya sancakbeyi Mustafa Bey ile Trabzon sancakbeyi Mehmed Bey i, Rumeli ve Anadolu da tımardan azledilmiģ kiģilerle birlikte, Bayburt kalesini kuģatıp fethetmek üzere tayin edip göndermiģtir. 26

Çaldıran seferi dönüģünde PadiĢah Erzurum a geldiği vakit Bayburt un halen düģmediğini öğrenmiģ ve bu duruma çok sinirlenerek kaleyi kuģatan Bıyıklı Mehmed Bey e, bir baģarı sağlanamadığı takdirde öldürüleceğini bildirmiģtir. Bayburt un Sinür köyüne 25 Ekim 1514 tarihinde gelen Yavuz Sultan Selim, Bayburt kalesini fethetmek için askerleri yola çıkarmıģ ve kale fethedilmiģtir. DaniĢmend ve Sinür köylerinde ordusunu istirahat ettiren Sultan Selim, burada fevkalade takdir ettiği FerruhĢâd Bey e, Bayburt ve Erzincan da geniģ topraklar temlik etmiģtir. 1553 de Ġran ġahı ġah Tahmasb, Bayburt a kadar bir akın yapmıģ ve Osmanlı orduları karģısında geri çekilmeye mecbur olmuģtur. Tahmasb ın kuvvetleri geri çekilme sırasında Sinür köyündeki Kutlu Bey in Cami ve kabrini yakıp harap etmiģtir. VII. Yüzyılın baģlarında Bayburt, Sultan I. Ahmed in sadrazamı Murad PaĢa yı ağırlamıģtır. Celâli isyanlarında kuyucu lakabını almıģ olan Murad PaĢa, asi Canbolatoğlu meselesini hallettikten sonra diğer bir isyancı olan Kalenderoğlu üzerine yürümüģtür. 1608 yılında MaraĢ civarında bozguna uğratılan Kalenderoğlu kuvvetleri Bayburt a doğru kaçmıģtır. Muakkipçiler dahi bu yarı canlı eģkıyayı tu ma-i seyf ederek muazzam kaçaklara Bayburd havalisinde dar bir geçitte eriģmiģler ve burada da bir sure mukavemet gösterdikten sonra, iyice bozulup Ardahan cihetinden Revan a kaçmıģtır. Kuyucu Murad PaĢa Bayburt a geldiğinde Celâli olmayan, fakat onbeģbin kiģilik kuvvetiyle halka fenalık etmekte olan Murad Hanlılar diye bilinen Trabzon Beylerbeyi Ali PaĢa, kardeģi Mustafa PaĢa ve sancakbeyi Abdurrahman Bey den müteģekkil üç kardeģi ve BeyĢehirli Emîr ġahî denilen zorbayı ortadan kaldırmıģtır. 1635 yılında Revan seferine çıkan PadiĢah IV. Murad, Balahor, Sinür, Cebre ve Hayik menzillerinden geçip, Tolos köyünden Mama-hatun/Tercan a oradan da Erzurum a giderek yoluna devam etmiģtir. PadiĢah Sinür ovasına geldiğinde, vezir-i azam tarafından burada karģılanmıģ ve sancağ-ı Ģerif kendisine teslim edilmiģtir. Ordunun bir takım zahire ihtiyacı Bayburt tan karģılanmıģtır. VIII. yüzyıl boyunca çok büyük bir siyasi geliģmenin olmadığı Bayburt ve yöresi, 19. yüzyılda önemli olaylara sahne olmuģtur. Ġlk olarak 1828-1829 Osmanlı-Rus harbi sırasında Bayburt, Trabzon u ele geçirmek için harekete geçen Rus komutan General Ġ.F. Paskeviç emrindeki kuvvetlerin iģgaline uğramıģtır. Askerin büyük müdafaası yanında halkın da gösterdiği direniģ yeterli olmamıģ ve bölge büyük sıkıntılara maruz kalmıģtır. Ruslar kaza merkezini yağmalamıģ küffâr-ı hâksar kasabayı gârât ve kal asının iki yerini lağmeylemiģ ve derûnunda olan haneleri ve mescidleri ihrâk etmiģ ve halkın yiyecek ve içeceğini zahâir-i hasılâttan dâne-i vâhide kalmayacak Ģekilde gasp etmiģtir. Naib El-hâc Ahmed Efendi nin ilamından anlaģıldığına göre, Ruslar Bayburt içinde elli günden fazla kalmıģlar, Ģehri ve civar köyleri tamamen yağmalamıģlardır. SavaĢ dolayısıyla ahalinin bir kısmı Ģehirden ayrılmıģ ve aceze ve bî çâre takımı dıģında geride kimse kalmamıģtır. Muharebenin seyrinde çok önemli bir yeri olan Hart savaģlarının sonunda, Ruslar bölgeden çekilmiģlerdir. Ancak, bu geri çekilme esnasında Bayburt kalesini ve kasabasını ateģe vermiģlerdir. Bayburtlu meģhur Ģair Zihnî de bu savaģlarda Bayburt un iģgalini ve Hart savaģlarını konu edinen tarihî Hart Destanı nı kaleme almıģtır. SavaĢ sonrası Rusların Ģehirde yaptığı tahribat, bu tarihlerde ve ileriki yıllarda Ģehre uğrayan pek çok seyyahın eserinde de dile getirilmiģtir. 27

Rusların bölge üzerindeki emelleri artarak devam etmiģ ve 1877-1878 Türk-Rus savaģında Erzurum a kadar ilerlemiģler, ancak Bayburt a girememiģlerdir. SavaĢ esnasında Erzurum ve Kars a sevk edilen bir grup Türk askerinin Bayburt tan geçiģi sırasında Bayburt halkı, askerlerin yağ, bulgur gibi erzaklarının temininde çok büyük yardımlarda bulunmuģtur. SavaĢın sonunda imzalanan 1878 Berlin AntlaĢması ile Doğu Anadolu da bir kısım yerler Ruslara bırakılmıģ ve bunun neticesinde Osmanlı Devleti bölgede bir takım yeni idarî düzenlemeler yapmak zorunda kalmıģtır. BaĢta Ruslar olmak üzere bazı batılı devletler, savaģ sonrası Osmanlı Devleti nin zor durumundan istifade yoluna gitmiģler ve Osmanlı topraklarındaki emellerini ermeni meselesi üzerinden gerçekleģtirmek istemiģlerdir. Berlin AntlaĢması nda Osmanlı Devleti ne, Ermenilerin yaģadıkları bölgelerde ıslahat yapılmasını kabul ettirmiģler ve Batıdan bu desteği alan Ermeniler de ülkenin muhtelif yerlerinde olaylar çıkarmaya baģlamıģlardır. Özellikle 1895 yılında pek çok Anadolu Ģehrinde karıģıklıklar baģ göstermiģ ve bu bağlamda Bayburt ve köylerinde de bir kısım hadiseler zuhur etmiģtir. 1. dünya savaģında Rus kuvvetleri 2 Mart 1916 tarihinde Kop a varmıģlar, burada Türk Askeri ve Bayburt halkı büyük bir direnme göstermiģ ve bu savunma tarihe 2.Plevne Savunması olarak geçmiģtir. 16 Temmuz 1916 da Bayburt a giren Rus Kuvvetleri ve onların iģbirlikçisi Ermeniler halka pek çok zulüm yapmıģlardır. Ermeniler 1918 yılının ġubat ayında yüzlerce Bayburtluyu TaĢ mağaralara doldurmuģlar ve diri diri yakmıģlardır. Bayburt bu iģgalden 21 ġubat 1918 tarihinde kurtulmuģtur. Bu iģgal esnasında muhacir olarak Anadolu nun iç kesimlerine giden Bayburtlular kurtuluģla birlikte yurtlarına geri dönmüģlerdir. Çorumdan dönenler Çorumda gördükleri Saat Kulesinin bir örneğini de Bayburt ta yaparak Türkiye Cumhuriyetinin 1. kuruluģ yıl dönümü olan 29 Ekim 1924 yılında hizmete sokmuģlardır. 1927 ye kadar Erzurum a bağlı olan Bayburt bu tarihte GümüĢhane ye bağlandı. 21.06.1989 tarihinden itibaren 3578 sayılı yasa ile il statüsüne kavuģtu. 28

AYDINTEPE ĠLÇESĠ Önce Urartuların ardından Ġskitlerin egemen olduğu yörede antik çağdaki adıyla Hart (Aydıntepe) kenti kurulmuģtur. Eski bir yerleģim olan Aydıntepe, Perslerin, Romalıların, Bizansların ve son olarak Türklerin egemenliğine geçmiģtir. Ġlçenin kuruluģu Bayburt kentinin kuruluģ tarihi kadar eskidir. Onun için ilçe tarihini Bayburt tarihinden ayrı olarak ifade etmek mümkün olmamaktadır. Cumhuriyetin kuruluģundan sonra bucak merkezi olmuģ, 1957 yılında da nüfusu göz önüne alınarak belediye teģkilatı kurulmuģ, Hart olan adı Aydıntepe olarak değiģtirilmiģtir. 4 Temmuz 1987 gün ve 3392 sayılı Kanunla ilçe olmuģ, önce GümüĢhane iline, daha sonra il olan Bayburt'a bağlanmıģtır. Son yıllarda ilçe merkezinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan yeraltı Ģehri ve mezarlar Ġlçenin turizm açısından önemini artırmıģtır. Ġlçe merkezindeki bu yeraltı kenti, tüf kaya içinde, yüzeyden 2-2,5 metre derinde ve baģka yapı malzemesi kullanmadan ana kayaya oyulmuģ galeriler, tonozlu odalar ve bu odaların açıldığı daha geniģ mekanlardan oluģmaktadır. 1988 yılında tescil edilen ve 1989 yılında da kazı çalıģmalarına baģlanan kentin, bölgede daha önce sözü edilen Halde kentine ait olduğu, eski ismi Hart olan ilçenin isminin de Halt dan geldiği tahmin edilmektedir. Hıristiyanlığın henüz yerleģmediği devirde Romalılar tarafından kovulan ilk Hıristiyanların bu bölgeye sığındıkları, yeraltı kentinin de bu dönemlere ait olabileceği ve kentin 3 km doğu-batı, 2,5 km'de kuzey-güney yönünde olmak üzere yaklaģık 7,5 km 2 'lik bir alana yayıldığı belirtilmektedir. DEMĠRÖZÜ ĠLÇESĠ Yörenin bilinen en eski halkı ĠÖ.1500'lerde yaģayan Azziler ve AyyaĢlar'dır. Yapılan araģtırmalarda ĠÖ.2000-3000 arasına tarihlenen Evcikler Tepesi Höyüğü ve Pulur Höyüğü Tunç Çağına ait çanak, çömlek buluntuları ile önem kazanmıģtır. Yörenin Urartu, Kimmer, 29

Iskitler, Med, Pers, Pontus, Roma, Bizans, Arap, Selçuklu ve Osmanlı idaresi altına girdiği ve ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. Osmanlı döneminde yörede Müslüman, Ermeni ve Rum halklarının yaģadığı kayıtlardan anlaģılmaktadır. Yörenin 1410'da Karakoyunluların, 1476'da Akkoyunluların egemenliği altına girdiği ve Fatih Sultan Mehmet'in Otlukbeli savaģında Akkoyunluları yenmesi ile Osmanlı egemenliğine girdiği bilinmektedir. Otlukbeli SavaĢı'nın geçtiği mekan Demirözü ilçesi sınırları içerisindedir. Demirözü Bayburt ilçesine bağlı bir bucak merkezi iken, 1987 yılında Gümüshane'ye bağlı ilçe yapılmıģ, 1989 yılında Bayburt'un il yapılması ile birlikte Bayburt'a bağlanmıģtır. 3.7 BAYBURT ĠLĠNĠN GENEL ÖZELLĠKLERĠ 3.7.1. Ġlin Jeomorfolojik Özellikleri Bayburt ve çevresini yeryüzü Ģekilleri bakımından genel olarak üç bölümde inceleyebiliriz. Birinci bölüm; alanın batı yarısını oluģturan Bayburt ovası, ikinci bölüm; akarsuların oluģturduğu vadiler, üçüncü bölüm; bölgenin etrafını çevreleyen özellikle kuzey ve güneydoğu kesiminde yer alan dağlık alanlardır. DAĞLAR: Dağlık alanlar saha yüzölçümünün %45'ini oluģturmaktadır. Bayburt Ovası'nın etrafında sahanın doğu yarısında dağlık alanlar yer almakta ve ovanın Kuzeyinde ve güneyinde yüksek sıradağlar bulunmaktadır. Güneyde yer alan dağların baģlıcaları; batıdan doğuya doğru, Pulur (2300 m), Otlukbeli (2520 m), Saruhan (2400 m), ÇoĢan (2963 m), Kop (2600 m) ve ÇavuĢkıran (2580 m) dağlarıdır. Sahanın kuzey kesimindeki dağlar; batıdan doğuya doğru, Zülfe (2750 m), Kemer (2856 m), Soğanlı (2750 m), Haldizen (3000 m), Kırklar (3350 m) dağlarıdır. Çoruh nehrinin çizmiģ olduğu yayın orta bölümünde oluģan sahanın doğu kesiminde, nispeten yüksek tepeler (2250-2500 m) yer almaktadır. Kaledere tepesi (2500 m) ve Ziyaret tepesidir (2400 m). OVALAR: YaklaĢık olarak 900 km²'yi bulan dağlarla çevrelenen ve ortasından akan Çoruh Irmağı'nın kolları ile parçalanan Bayburt Ovası, esas itibariyle dört bölümden oluģmaktadır. Güneydoğu bölümünü oluģturan Keçevi Düzü 1600-1750 metreler arasında yer tutar, batı kesiminde yer alan MormuĢ düzlüğü 1550-1600 metreler arasındadır. Eğimin azlığı nedeniyle daha önceleri bu düzlüğün ortasında MormuĢ bataklığı yer almakta iken bataklık, DSĠ tarafından yapılan drene çalıģmaları sonucunda kurutulmuģtur. Üçüncü bölümü oluģturan Aydıntepe ovası, kuzeyde yer alır. Bu ovanın yükseltisi 1450-1550 metreler arasındadır. Dördüncüsü ise kuzeydoğuda, Değirmencik suyu ile Çoruh nehrinin birleģtiği kesimde, Bayburt Ģehrinin kuzeyinde yer alan Düzeker ovasıdır. Yüzölçümü bakımından az olan bu ovanın uzunluğu 35 km, geniģliği 10 km civarındadır. Yükseltisi ise diğer üç ovadan az olup, 1400-1500 metreler arasındadır. Bu ova ve düzlüklerin kuzey ve güneyinde yer alan birikinti yelpazeleri üzerinde yerleģme merkezleri ve köyler kurulmuģtur. AKARSULAR: Ġlin ve ülkemizin en önemli su kaynaklarından biri olan Çoruh Nehri kaynağını Mescit Dağlarından 3239 m alarak il sınırlarına güney doğudan girmektedir. Nehrin oluģması esnasında Masat vadisinden gelen ana kaynak ile Kop dağlarının eteklerinden gelen kop suyu maden bucağında birleģirler, alt kısımlarındaki diğer küçük derelerin sularını da toplayarak, Ģehir yerleģiminin orta bölümünden güney-kuzey doğrultusunda geçen Çoruh aynı yönde akıģına bir süre daha devam eder. Düzeker ovasında diğer önemli yan kolu olan 30

Değirmencik Suyunu alır. Değirmencik Suyu, Otlukbeli ve Pulur dağlarından kaynağını alan BeĢpınar Deresi ile Pulur (Gökcedere) Deresinin MormuĢ Ovasında birleģen suyu ile AkĢar ve Sorkunlu derelerinin sularından oluģur. Çoruh Nehri Değirmencik Suyunu aldıktan sonra suları iyice çoğalır ve dirsek yaparak doğuya yönelir. Daha sonra nehir dar ve derin olan Çoruh Vadisine girer ve batı doğu doğrultusunda akıģına devam ederek ili terk eder. YAYLALAR: Dağlık bir yapıya sahip olan ilde önemli sayıda yayla bulunmaktadır. Yaylalar genel olarak Kop ve Soğanlı dağlarında bulunmaktadır. Bu yaylaların bazıları; Aydıntepe, Akbulut, Cumavank, Otlukbeli, Yazyurdu, Yoncalı, Tohnovi, Çavdar, Somarova, Karakaya, Menge, Seydiyakup, Kavlatan, Akkoyun, Solkari, GümüĢdamla, Yaylapınar, Üzengili, KuĢmer, Gökçedere, Dumlu, Günbuldu, ġur, Irmak, Eser, Çukur, Ardıçgöze, Armutlu, Göloba, Çençül ve Çımağıl ve Kop yaylalarıdır. Tamamen bakir olan bu yaylalar, kaynak suları, doğal bitki örtüsü ve manzaraları ile yayla turizmi için ideal özellikler taģımaktadırlar. GÖLLER: Ġlin doğal gölleri genelde krater gölleri olup, Soğanlı Dağları üzerinde yer almaktadır. Bunlardan bazıları Haldizen (Balıklı Göl), Göloba (Atlı Göl). 3.7.2. Jeolojik Özellikler Bayburt Ġli toprakları genelde farklı tür ve yaģta kütlelerle kaplıdır. Bayburt Ovasının kuzeyi, merkez ilçenin doğusu ve Soğanlı Dağlarının güney kesimleri mezozoik yaģlı malm ve liyos serileriyle kaplıdır. Bu serilerde bol fosil bulunmaktadır. Bölge de tensiyer oluģumlarına rastlanır. Tensiyer yaģlı seriler, volkanik üst kratese serisini yaklaģık 300 m kalınlığında bir tabaka halinde örter. Serilerin yapısında göre, konglomera, kil, marn ve yer yer de kalker bulunur. Genç alüvyonlara ise Çoruh vadisinde rastlanır. Dik yamaçların eteklerine doğru geniģçe bir yayılım gösterirler. Çoruh Havzası genel olarak tektonik çöküntü alanı içinde kaldığından Bayburt'un güneyinde iki küçük bölge, depremin çok olduğu tektonik çukurluklar ve kırıklar dizisi içinde kalmaktadır. Ġl toprakları 1.2.3 ve 4. derece deprem kuģağı içindedir. 31

Deprem Bölgeleri Haritası 3.7.3. Ġklim Özellikleri Bayburt Ġli Doğu Karadeniz iklimi ile Doğu Anadolu iklimi arasında, karasal özellikleri ağır basan bir geçiģ iklimi hüküm sürmektedir. Kuzeyde uzanan Karadeniz Sıra Dağları, Karadeniz iklim etkilerinin bölgeye sarkmasını engellemektedir. Bu nedenle bölgede Doğu Anadolu nun karasal ikliminin etkileri egemendir. Bu nedenle yazları sıcak ve kurak, kıģları ise soğuk ve kar yağıģlı geçmektedir. Tablo 4: Bayburt Ġklim Verileri (1975-2010) BAYBURT Ocak ġubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Uzun Yıllar Ġçinde GerçekleĢen Ortalama Değerler (1975-2010) Ortalama Sıcaklık ( C) -6.7-5.2 0.2 7 11.6 15.4 19.1 18.9 14.8 9.3 2.3-3.6 Ortalama En Yüksek -1.5 0.1 5.5 12.8 17.9 22.3 26.8 27.2 23.3 16.4 8.2 1.3 Sıcaklık ( C) Ortalama En DüĢük Sıcaklık ( C) Ortalama YağıĢlı Gün Sayısı Ortalama YağıĢ Miktarı (kg/m 2 ) -11.1-9.8-4.4 1.7 5.4 8.1 11 10.8 7.2 3.4-2.2-7.6 11.3 10.9 12.4 13.7 15.7 10.4 5.3 4.8 5.1 9 9 10.8 26.5 28 41.1 61.4 68 50.8 20.4 15.9 21.8 47.3 35.3 28.7 Uzun Yıllar Ġçinde GerçekleĢen En Yüksek ve En DüĢük Değerler (1975-2010) En Yüksek Sıcaklık ( C) 10.3 12.1 21.2 25.3 29.6 32.4 36.2 37.1 33.3 28.8 18.8 18.2 En DüĢük Sıcaklık ( C) -31.3-27.6-28 -12-4.4-1.6 0.2 2.4-2.1-11 -20-29 Kaynak: www.dmi.gov.tr SICAKLIK: Bayburt ili ortalama sıcaklığı 6.9ºC dir. Uzun yıllık trende bakıldığında ortalama sıcaklıklarda 3.4ºC/100 yıl olmak üzere artıģ trendi vardır. Son yıllarda 1997 yılı hariç ortalama sıcaklık anomalileri pozitiftir. 32