pecya Transkranyal Manyetik Stimülasyon (TMS)



Benzer belgeler
SUNUM PLANI. Genel değerlendirme EKT TMU tdcs

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Nörolojik Hastalıklarda Depresyon ve Sitokinler

Yrd. Doç. Dr. Mehmet AK GATA Psikiyatri AD

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Duygudur um bozuklarında bilişsel işlevler ve yapısal beyin görüntüleme bulguları. Dr. Emre Bora

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

PSİKOFARMAKOLOJİ 6. Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD

Nöroloji alanında güncel gelişmelerin olduğu konularda seminer Nöroloji Uzmanlık Öğrencileri tarafından sunulur.

ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ. Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

Şiddetin Psikolojisi Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı. Şiddetin nöropsikolojik, biyolojik ve genetik kökenleri

Santral (merkezi) sinir sistemi

PSİKOFARMAKOLOJİ 3. Antipsikotikler Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

Pediatrik epilepsi cerrahisinde güncel tedavi yaklaşımları. Dr. Nejat Akalan

Bu bozukluk madde kullanımına veya genel tıbbi durumdaki bir bozukluğa bağlı değildir.

YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR. Yrd.Doç.Dr.Adalet ARIKANOĞLU D.Ü.T.F.Nöroloji A.B.D

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 8 a

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Dönem T+U Saat Kredi AKTS. Sinir Sistemi TIP Kurul Dersleri Teorik Pratik Toplam

Prof. Dr. Erbil Gözükırmızı İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fak. Nöroloji A.D. 11. Ulusal Uyku Tıbbı Kongresi 6-10 Kasım 2010, Antalya

Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuğa yaklaşım Epileptik sendrom kavramı

Geriatrik depresyon tedavisinde idame EKT

Olaya Ġlişkin Potansiyel Kayıt Yöntemleri Kognitif Paradigmalar

Klinik Psikoloji: Ruh Hali Rahatsızlıkları. Psikolojiye Giriş. Günümüz Kriterleri. Anormallik nedir?

pecya Parkinson Hastal ığında Psikoz

PsikiyatrideYeniden Cerrahi Girişimler. Yrd.Doç.Dr. Serap ERDOĞAN Gaziosmanpaşa Ünv. TıpFak. Psikiyatri AD Gazi Ünv. Nöropsikiyatri Merkezi

Şizofrenide QT ve P Dispersiyonu

MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ DÖNEM III NÖROLOJİK BİLİMLER VE PSİKİYATRİ DERS KURULU (Dönem III, Kurul 7)

Oytun Erbaş, Hüseyin Sedar Akseki, Dilek Taşkıran

TMU nun Psikiyatrik Tedavilerdeki Yeri. Doç. Dr. Ali Bozkurt Anadolu Psikiyatri Günleri 17 Haziran 2010 Eskişehir

Aducanumab antikorunun Alzheimer hastalarında Aβ plaklarını azaltması

MS ve Uyarılmış Potansiyeller. Nefati Kıylıoğlu Adnan Menderes Üniversitesi Nöroloji AD Aydın

Tıpta Kusursuzluğa Doğru Yaklaşım (Precision Medicine)

MERKEZİ SİNİR SİSTEMİNİN

TEDAVĐYE DĐRE ÇLĐ DEPRESYO HASTALARI DA TEKRARLAYICI TRA SKRA ĐAL MA YETĐK UYARIM (ttmu) TEDAVĐSĐ Đ ETKĐ LĐĞĐ VE UYARIM ŞĐDDETĐ ĐLE ARASI DAKĐ ĐLĐŞKĐ

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ

SİNİR SİSTEMİ DERS PROGRAMI

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

VİTAMİN D VE İMMÜN SİSTEM VİTAMİN D

Ahmet TÜRKCAN *, Duran ÇAKMAK ** ÖZET. pecya

ACİL SERVİSTE NÖBET YÖNETİMİ UZ DR SEMRA ASLAY YDÜ HASTANESİ ACİL SERVİS MART 2014

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

PSİKOFARMAKOLOJİ-5. ANTİDEPRESANLAR Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

YÜKSEK KORTİKAL FONKSIYONLAR. Dr.Adalet ARIKANOĞLU DAVRANIŞ NÖROLOJİSİ

HAFİF TRAVMATİK BEYİN HASARI (mtbi) ve GENEL TEDAVİ İLKELERİ

GELECEĞİN TIBBINA HOŞ GELDİNİZ

Demansta görüntülemenin rolü Dr.Ercan Karaarslan Acıbadem Üniversitesi

Depresyon 1. Depresyon nedir? 2. Depresyon (çökkünlük) sanıldığı kadar sık mı? 3. Depresif belirtiler ile depresyon farklı mıdır?

Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok*

ŞİZOFRENLERİN BEYİN YAPISI VE ORKİDELER. Dr. Bülent Madi- Nöroloji Uzmanı

Tepki Örüntüleri Olarak Duygular Duyguların İletişimi Duyguların Hissedilmesi

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017

Tarifname PARKĠNSON HASTALIĞININ SEMPTOMATĠK TEDAVĠSĠNE YÖNELĠK BĠR FORMÜLASYON

Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi

Uykunun Temel Mekanizmaları ve Uyku Nörofizyolojisi..Dr.Zerrin.Zerrin Pelin Pendik Devlet Hastanesi Uyku Bozuklukları Birimi

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI MEDOTİLİN 1000 mg/4ml İ.M./İ.V. enjeksiyonluk çözelti içeren ampul

21. Ulusal Farmakoloji Kongresi Eskişehir 21 Ekim Doç.Dr.. Hakan Kayır GATA T. Farmakoloji AD. Ankara

DEPRES DEPRE Y S O Y NDA ND PSİKOFARMAKOTERAPİ

SİNİR SİSTEMİ DERS PROGRAMI

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Tıp Fakültesi Trakya Üniversitesi 1999 Tıpta Uzmanlık Psikiyatri Anabilim Dalı Kocaeli Üniversitesi 2006

İstanbul Beyin Merkezleri

Bir ruhsal belirti olarak ağrı

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

SİNİR SİSTEMİ DERS PROGRAMI

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA ANTİEPİLEPTİKLERİN KULLANIMI

Depresyonda Güncel Tedaviler. Doç. Dr. Murat ERKIRAN

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Dr.Özlem Parlak, Dr.İbrahim Öztura, Dr.Barış Baklan

Talamokortikal İlişkiler, RAS, EEG DOÇ. DR. VEDAT EVREN

Otistik çocuklarda belli beyin bölgelerinde daha az nöron ve azalmış dendritik dallanma görülmektedir.

NF 1 li Hastalarda Mental Gelişim ve İlişkili Sorunlar

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II SİNİR SİSTEMİ V. DERS KURULU (24 MART

TRAVMATİK SPİNAL KORD LEZYONLARINDA MEDİKAL TEDAVİ

TREMOR FİZYOLOJİSİNE GENEL BAKIŞ

İnsan beyni, birbiri ile karmaşık ilişkiler içinde bulunan nöron hücreleri kitlesidir. Tüm aktivitelerimizi kontrol eder, yaradılışın en görkemli ve

pecya Epilepsili Hastalarda Psikiyatrik Bozukluklar Asl ıhan YAPICI *, Ceyda GÜVENÇ *, M. Emin CEYLAN *, Emine KILINÇ *, Nihan O ĞUZ *

Hacettepe Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu. Elektronörofizyoloji Programı Haftalık Teorik Ders Programı. 1.

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ Bipolar II Bozukluk

Antidepresanlar. Duygu durumu dengeleyici ilaçlar. Timoleptik ilaçlar

Spinal Kord Yaralanmaları ve Ağrı. Dr. Ayşegül Ketenci İstanbul Tıp Fak. FTR AD

Nikotinik Asetilkolin Reseptörlerinin Farmakolojisi. Dr. Vahide Savcı. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji AD

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102

PSİKOLOJİ DE. Besinsel. Destekleyiciler

Manik Ataklı Hastalar ın Serum Sodyum-Potasyum Düzeyleri ve Lityum Tedavisinin Bu Elektrolit Düzeyleri Üzerine Etkisi ÖZET.

Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuk Epileptik sendrom kavramı ve West

OBSESİF KOMPULSİF SPEKTRUMDA İMPULSİVİTE KOMPULSİVİTE

Diyabet te Sağlık Önerileri. Diyabet

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN

Obsesif Kompulsif Bozukluk ve Panik Bozuklukta Depresyon ve Ki şilik Bozukluğu Komorbiditesi ÖZET. pecya SUMMARY

Sinir sistemi organizmayı çevresinden haberdar eder ve uygun tepkileri vermesini sağlar.

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir??

Cinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar

AĞRı VE DUYU EŞIĞININ ELEKTRIKSEL ÖLÇÜMÜ. Ezgi Tuna Erdoğan

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II SİNİR SİSTEMİ V. DERS KURULU (21 MART MAYIS 2016)

Transkript:

Nihat ALPAY *, Ça ğatay KARŞIDAĞ **, Re şit KÜKÜRT *** ÖZET 1903 y ıl ından beri psikiyatride kullanılan Transkranyal Manyetik Stimulasyon, alternatif bir tedavi yöntemi olarak, ancak son y ıllarda yoğun olarak kullanılmaya başlanm ıştır. Bu yöntem, ba şta depresyon hastaları olmak üzere bir çok psikiyatrik hastal ıkta kullan ılmaktad ır. Fakat değişik çal ışmalarda, tedavinin yararlılığına ilişkin değişken kan ıtlar gösterilmektedir. Anahtar kelimeler: Transkranyal Manyetik Stimülasyon, şizofreni, mani, depresyon Düşünen Adam; 2005, 18(3):136-148 ABSTRACT Transcranial Magnetic Stimulation (TMS) Transcranial Magnetic Stimulation, which is used in psychiatry since 1903, has been widely used as an alternative treatment only in recent years. This method is being used in many psychiatric illnesses, mainly in depression. The data of its efficiency in treatment is contraversial. Key words: Transcranial Magnetic Stimulation, schizophrenia, mania, depression Transkranial Manyetik Stimülasyon (TMS), uyarıc ı bir bobin arac ılığı ile olu şan çok güçlü bir manyetik alan tarafindan serebral kortekste küçük ve geçici elektrik ak ımı meydana getirilmesini hedefleyen bir tekniktir. Uyar ıc ı bobin, saçl ı deriye çok yak ın tutularak belirli bir alana odaklan ır. Manyetik alan dokuda bölgesel elektrik ak ım ı olu şturur. Hasta bir sandalyeye oturtulur ve elektrom ıknat ıs başa yerle ştirilir. Manyetik alan 1,5 cm2 'lik bir bölgeye 5 cm. kadar yak ından uygulan ır. Serebral kortekse TMS uygulandığında alttaki elektriksel alanda yüksek fokal depolarizasyon meydana gelir. Bu depolarizasyon sinaptik yolla ba ğlant ıl ı bölgelere yay ı- l ır. Uygulama s ıras ında bilinç kayb ı meydana gelmez, ürperme gibi bir his duyulur. İşlem s ıras ında manyetik alan yakla şık 100 desibellik bir ses ç ıkarır. Bu nedenle kulaklann korunmas ı gerekir ( 1). Motor korteks üzerine motor e şikten daha büyük TMS uygulamas ı kas kontraksiyonuna ve motor uyar ım potansiyeline (MEP) yol açabilir. Başparmak hareketleri ile TMS aras ındaki zaman kaydedilebilir ve buna ileti zaman ı ad ı verilir (Kujinai 1993). Yüzy ıllar boyunca bilim adamlan davrani şlarin beyin bölümlerinde organize olduğunu dü şünmüş ve beynin davran ış ile olan ili şkisini araşt ırm ışlard ır. İlk çal ışmalar hastalar ın kafatas ına delik aç ıp inceleme ile ba şlamıştır. Kafatas ına Bak ırköy Ruh ve Sinir Hastal ıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Psikiyatri Klini ği * Klinik Şefi, ** Başasistan, *** Klinik Şef Yrd. 136

Alpay, Kar şıdağ, Kükürt anestezi ve antibiyotiksiz delik aç ılmas ına rağmen hastalar ya şamıştır. Bu operasyonu yapan kişiler beyin ve davran ış aras ındaki bağlantıya inanmalarına rağmen, davran ışların nas ıl etkilendiği konusunda tam bir fikir edinememi ştir. Hipokrat ve Galen beynin davran ışlar için ileri derecede önemli düzenleyici oldu ğunu dü şünmü ş ve hareket, dilek, dü şünce ve duygular ı beynin birer aktivitesi olarak bildirmi şlerdir. Ayrıca, hastal ıkların bir lokalizasyonunun olduğunu ileri sürmü şlerdir. Örneğin, baş ağrilarini beyin ventriküllerindeki kötü ahlaka bağlamış - lardır. 17. yüzy ılda beyin i şlevlerinin lokalizasyonu teorilerinde geli şme olmu ştur, uyarılm ış beyin fonksiyonlar ı ile ak ıl hastal ıkların ı birlikte değerlendiren ilk ara ştırmac ı Willis olmu ştur. Galvanik ak ım ın bir deney arac ı olarak kullan ılmaya ba şlanmas ından sonra birçok ara ştırmac ı hayvan beynine direkt elektrik vererek ara ştırmalar yapmış, bunlar ın sonucunda beyin fonksiyonlar ı ile lokalizasyonlar aras ındaki ili şkiyi tan ımlam ışt ır (5). 1800'lerin erken dönemlerinde Gall'in yapt ığı çalışmalar modern sinir biliminde beyinde fonksiyon lokalizasyonu dü şüncesinin temelini olu ş- turmu ştur. Ayn ı yüzy ılda Pierre Paul, Broce Tan isimli hastas ında beyin lokalizasyonunu tan ımlayarak Broca motor konu şmanın sol hemisferde yerle ştiğini keşfetmi ştir. Ayr ıca, 1861'de Broca konu şma kayb ı olan 8 hastas ının sol frontalinde lezyon saptam ıştır. Brocâ nin insanlarda yaptığı çal ışmalar ın benzerlerini Sir David Ferrier ve di ğer çal ışmac ılar da hayvanlar üzerinde yapmıştır. John Hughlins Jackson klinik çal ışmalar sonucunda beyin lokalizasyonu ile fonksiyonu aras ında bağlant ıyı tan ımlamıştır. Jackson, epilepsi konusunda çal ışarak TMS 'nin beyin hastal ığı olanlarda kullan ım ında öncü rolü oynam ıştır. Jackson, beynin herhangi bir yerindeki lezyon ve doku hasar ına bağlı nöron irritasyonunun patolojik i şlev bozukluğuna yol açt ığını gözlemleyerek TMS yard ımıyla lezyonun yerinin daha kolay tespit edilebilece ğini göstermi ştir. Son y ıllarda sinir görüntüleme araçlar ının yardım ı ile lokalizasyonlar daha kesin ve güvenilir belirlenebilmektedir. Beyin aktivasyonu için pozitron-emisyon tomografi (PET), tek foton emisyon bilgisayarl ı tomografi (SPECT) ve şimdi manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ile lokalizasyon bölgeleri 2 kat artm ıştır. Özellikle, MRI beyin fonksiyon lokalizasyonu ile ilgili bilgilerimizi artt ırmaya yard ımc ı olmu ştur. Ancak, PET veya SPECT gibi araçlarla bile beyin aktivasyonu ile davran ış aras ındaki bağlantı tam olarak aç ıklanamamakta olup, daha hassas tekniklere ihtiyaç duyulmaktad ır. TMS, bilinçli bir yeti şkinde beyni elektrikle stimule ederek, olu şan davran ış deği şikliklerini gözlemlemeye de yarar. TMS 1831'de Faraday' ın buldu ğu indüksiyon (elektrik enerjisinin manyetik alan ı etkilemesi sonucunda manyetik alanlar ın da elektrik enerjisine çevrilebilece ği) prensibine dayan ır. İki tarafl ı indüksiyon kural ı TMS'nin temelidir. TMS içinde manyetik alan vuru şları üreten kapasitörler bulunur, bunlar elektriği hızl ıca bobine bo şaltır. Bobin, insan veya hayvan ba şına yak ın yerle ştirildiğinde manyetik alan beyne penetre olur ve serebral korteksin belli ba şlı bölgeleri içinde elektrik alan nöronlar ın ı depolarize ederek bir aksiyon potansiyeli olu şturur. Bu durum TMS'nin biyolojik etkilerini ortaya ç ıkarır. Örne ğin, TMS sol motor korteksin üzerine uyguland ığında olu şan aksiyon potansiyelleri, kortikospinal tract içinden yay ılarak kontrlateral iskelet kaslar ında seyirmelere neden olabilir (2). 137

Alpay, Kar şıdağ, Kükürt TMS, kortikal kan ak ımı ve kortikal metabolizma deği şikliklerini aç ığa ç ıkararak korteks içinde bölgesel aktiviteleri de ğiştirebilir. Manyetik uyar ı böylece beynin diğer bölgelerine yay ıl ır. TMS 'nin etkilerinin, insan olmayan primatlarda nöral yan yollar olarak bilinen bağlantılar üzerinden aksiyon potansiyellerinin yay ılım ı yoluyla meydana geldiği kan ıtlanm ıştır. Uyguland ığı bölgeden daha uzak noktalarda olu şan bu değişikliklerin belirgin olarak i şlevsel etkileri vard ır. TMS, kontrlateral motor kortekste olu şan manyetik stimulusa cevap olarak, primer motor korteksin cevab ını dü şürür. Benzer olarak bir beyin bölgesine uygulanan TMS, ba şka yerdeki nörotransmitter sal ın ımın ı deği ştirebilir. Örneğin, sol prefrontal kortekse uygulanan TMS 'nin, ipsilateral kaudat nükleus içinde dopamin sal ın ımın ı azalttığı gösterilmi ştir (3,4) TMS doğrudan uyguland ığında gen ekspresyonu paterninin deği şmesine yol açabilir. TMS ile yap ılan bir çalışmada farelerde dec-fos ekspresyonunun talamik paraventiküler nükleuslarda art ışa neden olduğu bulunmu ştur. Bu ekspresyon doğrudan invivo veya beyindeki nöral döngüdeki manyetik sitimuluslara bağlı değildir. Bu bulgular TMS 'nin oksijen potansiyellerinin yay ılımından bağıms ız bir mekanizmayla direkt olarak gen ekspresyonunu de ğiştirebileceğini göstermi ştir. PSİKİYATRİDE TMS'NİN KULLANIMI A. Şizofrenide TMS Şizofreni genellikle ileri adolesan dönemde ba ş- layan ve toplumun yakla şık %1' ini etkileyen y ı- k ıc ı bir hastal ıkt ır (Loranger 1997). Hastalar ın çoğunluğunda ya şam boyu süren ve gittikçe kötüle şen bir seyir izler. Şizofreninin en önemli özelliği pozitif veya negatif belirtilerin ya da bunların karışımının en az alt ı ay süreyle bulun- mas ıdır. Pozitif belirtiler dü şüncedeki a şırılıklar ve bozulmalar, i şlevsel bozukluklar ve a şırıl ıklan içerir (6). Negatif belirtiler ise afektin küntle şmesi, çevreye ilgisizlik, dü şünce içeri ğinin, konu şman ın fakirleşmesi ve bulan ıklaşmas ı, ki şinin çevreden izolasyonu, yani kabaca normal fonksiyonlar ın kayb ı şeklinde anla şılır. Yap ılan çalışmalarda sol prefrontal tekrarlanan TMS uygulamalar ının negatif belirtiler üzerinde etkili oldu ğu gözlenmiştir. Bu sonuçlar geni ş çal ışmalarla doğrulan ır ve kabul gördü ğü takdirde, sol prefrontal kortekse ek olarak onunla ba ğlantılı olan bölgeler üzerine yap ılacak uyar ıların şizofren hastalarının afekt ve bili şsel durumları üzerine etkili olabileceği sonucuna ula şılmıştır. Pozitif ve negatif belirtilerden hiçbiri tek ba şına hastalığa özgü değildir. Bu belirti ve bulgular bariz sosyal ve mesleki bozulmalarla birliktedir. Hoffman ve ark., TMS 'nin pozitif belirtiler üzerine etkili olduğunu bulmu şlard ır. Tekrarlanan TMS 'nin pozitif belirtiler kadar negatif belirtilere de etkili oldu ğu saptanm ıştır. Şizofreni Olu şumundaki Güncel Modeller Yeni gelişimsel hipotezlerde şizofreninin etiyolojilerinden biri olarak fötal dönemde ve özellikle 2. trimesterde ve prenatal süreçte, fetus beyninde genetik ve çevresel baz ı olumsuzlukların varl ığını ileri sürülmü ştür (Weinberger 1987). Bu olumsuzluklar önce fetal, sonra da adolösan dönemde hücre yap ısının bozulmas ı şeklinde özetlenebilir. Fötal dönemde matriks yap ın ın bozulmasinin, anormal nöral hücre göçü ve geli şiminin, daha sonra da sinaptik iletinin bozulmasinin, anormal ve bozuk bir yap ın ın şizofreniye yol açabilece ği dü şünülmüştür. Şizofreninin patofizyolojisini anlayabilmek üzere spesifik lezyonlann yan ı s ıra nöronal olu şumlar 138

Alpay, Kar şıdağ, Kükürt aras ındaki ileti yollar ını ortaya koyacak dinamik aç ıklamalara ihtiyaç vard ır. Olu ş şekli halen tam olarak anla şılamamas ına rağmen, postnatal dönemde beyin, nöral oluşumlar ın miyelinizasyonu sonucu sinaptik a ğın tam ve olgun hale gelmesiyle olgunla şma sürecine girer. Rölatif olarak plastik nöral sinapsların doğumda say ıca fazla olmas ı başlang ıçta koruyucu olabilir. Bu teoriye göre, sinaptik zedelenmeye nöronal olu şumdaki yetersiz olgunla ş - man ın e şlik etmesiyle şizofreninin nöropatolojisi aşikar hale gelerek psikotik bozukluklar geli ş - mektedir. Diğer bir aç ıklamaya göre, dorsolateral prefrontal korteksin (DLPFK) maturasyonu esnas ında limbik sistemde spesifik bir lezyon oluştuğu varsay ılmaktad ır. Bunun da bir sonraki basamakta mezotemporofrontal ileti şimsizliğe yol açtığı ileri sürülmü ştür. Beyin her biri afekt, davran ış, yönetici zekâ ve motor fonksiyonlar konusunda ayr ı ayr ı rolleri olan pek çok serebral kortikal - subkortikal loblardan olu şur. Şizofreni pozitif ve negatif belirtileri ve bili şsel bozukluklar ı ile heterojen bir hastal ıkt ır ve bu loblardan baz ılar ındaki bozukluklar bu hastal ıkla ili şkili olabilir. Yap ısal ve fonksiyonel beyin görüntüleme anormallikleri bu kavramlar ı desteklemektedir. Şizofren hastalardaki görüntülemelerde temporal loblar ın küçüldüğü ve hipokampus dahil spesifik limbik yap ılar ın yetersiz geli ştiği saptanm ışt ır. Bu değişimler şizofren hastalarda saptanan sol taraf temporal olu şumlardaki azalm ış metabolik aktivite ile uyumludur. İlginçtir ki, özellikle Broca alan ındaki nöronal aktivitedeki artışla pozitif belirtilerin s ıklığı birbirine paralellik göstermektedir (7,8) Yap ısal beyin görüntüleme çal ışmalar ı sayesinde prefrontal beyin alanlar ındaki yetersiz korti- kal geli şimin ve nukleus caudatusdaki geli şimsel defektlerin etiolojide yer ald ığı ileri sürmüşlerdir. Bu alandaki yap ısal volümün azalmas ı fonksiyonel metabolizmadaki azalma ile paralellik gösterir. Yine negatif belirtilerin, prefrontal oluşumlardaki defektler ve kaudat yap ılardaki anormalilerle ili şkili olduğu bildirilmiştir. Ayrıca, belli nöropsikolojik defektlerle sol dorsolateral prefrontal korteks inhibisyonu aras ında bir ili şki saptanm ış olup, şizofreni ve depresyon hastalar ında PET çal ışmaları ile bu ili şki gösterilmi ştir (Ekswarth 1997, George 1994, Rubin 1994). Şizofreni ve depresyonda saptanan bu bozukluklar psikomotor durumla ili şkilidir. 1993'de Adon tarafından bu bulgular ın hastal ıktan çok belirtilerle ili şkili olduğu ileri sürülmü ştür. Bu öngörü retrospektif olarak test edilmi ş ve 40 hastan ın bulguları bir havuzda toplanm ıştır. Bu hastalar kendi içinde psikomotor bozukluklar ına ve konu şma bozukluklar ına göre grupland ırılmışt ır. Her bir grubun bölgesel beyin kan ak ımlari ölçülmü ş ve kar şılaşt ırılm ıştır. Te şhisten bağıms ız olarak DLPFK'da konu şma yoksunlu ğu olan hastalar ın bölgesel beyin kan ak ımların ın daha fazla azald ığı görülmü ştür. Frontostriatal yolaklar bili şsel bozuklar ı olan şizofreni hastalar ında frontosubkortikal demanslarla benzerlik gösterir (Pentelin 1992). TMS'nin nöronal dönü şüm üzerindeki etkisi tam olarak halen bilinmemektedir. Bununla birlikte farklı parametrelerdeki uyar ıların nöronal aktivitede etkili olabileceği, uzam ış kortikosubkortikal metabolik değişikliklere yol açabilece ği ve böylece davran ış modellerini de ği ştirilebileceği öngörülmü ştür. 139

Alpay, Kar şıdağ, Kükürt Hoffman ve arkada şları 1999 y ılında Yale Üniversitesi'nde TMS'nin i şitsel halusinasyonlar ı olan hastalar üzerindeki etkilerini incelemi ştir. Konu şma içeriği artmış ve i şitsel halusinasyonu olan hastalar ın temporoparietel bölgelerine TMS uyarıları verildiğinde, say ıları az da olsa gelecek için ümit vadeden neticeler al ınm ıştır. Sol temporoparietal alana TMS uygulanmas ı, hastalar ın i şitsel halusinasyonlar ın ı azaltm ışt ır. Kay tarafından 1989'da tedavi gören şizofren hastalar pozitif ve negatif belirti skalas ı (PANSS) ile grupland ınlarak i şitsel halusinasyonlar subjektif olarak de ğerlendirilmi ştir. Rasgele grupland ınlm ış hastalara aktif tedavi veya plasebo ba şlanmıştır. Günlük TMS seanslanndan önce subjektif de ğişiklikler kaydedilmi ştir. İşitsel halusinasyonlar ın 2 hastada tamamen ortadan kalkt ığı, diğer 11 hastada anlaml ı olarak azald ığı saptanmıştır. Bu sonuçlar ın TMS'nin nöronal aktiviteyi azaltmas ı sonucu ortaya ç ıktığı dü şünülmü ştür (9). Orbitofrontal kortekste disfonksiyon olan şizofren hastaların limbik ve temporal bölgelerinde inhibisyon yokluğu, i şitsel halusinasyon mekanizmas ı ile ilişkili olabilir. Silberdverg 1995'de işitsel halusinasyonlu 6 hasta üzerinde PET ile yaptığı çalışmada subkortikal çekirdeklerin (talamik, subnazal) limbik yap ıların (özellikle hipokampusun) ve paralimbik bölgelerin (parahipokampal ve cingulat ve orbita frontal korteks) aktive olduğunu, böylece orbitofrontal korteksin TMS ile uyarımının i şitsel halusinasyonlar ı azalttığın ı tespit etmi ştir 00) Şizofrenide negatif belirtiler üç özel gruba ayr ı- lırlar. 1. Bili şsel bozukluklar 2. Baz ı hareketlerde yava şlama (bu yavaşlama, kullan ılan antikolinerjik ilaçlar ın ekstrapramidal belirtileri de olabilir ve bunlarla iç içedir). 3. Gerçek defektif belirtiler, anhodonia, asosyal- lik, künt affekt gibi. Bunlarla birlikte şizofreni hastalar ında % 7 'den % 65'e varan oranlarda depresyon görülebilmekte olup, y ıllık insidans yakla şık % 25 kadardır (Siris 1995). Baz ı otoriteler depresyon bulguları ile şizofrenideki negatif belirtiler aras ındaki paralelli ğe dikkati çekmi şlerdir. Yap ılan fonksiyonel görüntüleme çal ışmalar ı aras ında her zaman baz ı tutars ızl ıklar bulunsa da sol prefrontal hipometabolizma ile negatif belirtiler aras ında bir ili şki söz konusudur. Dolan 1993'te şizofreni ve depresyon gibi ba şl ıca ruhsal bozukluklarla dorsalateral prefrontal korteks metabolizmas ı aras ında negatif bir etkile şime dikkat çekmi ştir. Bu bölgelerdeki azalan metabolik aktivite, istenmeyen ve korkulan bir bozukluktur. 1997'de Geller ilk kez mizaç de ğişimi amac ı ile prefrontal korteks üzerine TMS'yi kullanm ışt ır. 10 depresyonlu ve 10 şizofren hasta çal ışmaya al ınmış, bütün hastalar e ş zamanl ı olarak medikasyona tabi tutulmu ştur. Bu çal ışmada dorsalateral prefrontal kortekste bileteral olarak dü şük oranda uyar ı uygulanm ışt ır. Depresyonlu hastaların üçünde, şizofreni hastalar ının ikisinde geçici düzelme gözlenmi ştir. Çal ışma, kısıtl ı bir grup üzerinde yap ılmış olsa da şizofrenideki belirtiler üzerinde etkili olmas ı aç ısından önemlidir. Şizofreninin negatif belirtileri üzerinde DLPFK'nin rolünü belirlemek üzere yap ılan bir çalışmada denekler rasgele gruplara al ınarak sol profrental bölgelerine tekrarlanan TMS veya plasebo uygulanm ıştır. Daha sonra di ğer tarafa üç uyarı veya plasebo verilmi ştir. Her iki tedavi gününde uyan verilmeden önce ve sonra denekler PANSS ve negatif belirti de ğerlendirme skalaları ile değerlendirilmi şlerdir. Ayr ıca, denek- 140

Alpay, Kar şıdağ, Kükürt lere motor aktiviteyi ölçen görevler verilmi ş ve 5 farkl ı afekt (üzüntü, k ızg ınl ık, umutsuzluk, şaşkınl ık ve do ğall ık) gözlenmi ştir. TMS seans ı esnas ında 0., 10. ve 20. dakikalarda vizüel analog çalışmas ı, mood durumu, anksiyete, i şitsel varsan ılar, ki şisel dü şünce ve konu şma ve uyan verilen taraftaki a ğrı eşiği incelenmi ştir. Al ınan ön haz ırl ık sonuçlar ında TMS uygulanan hastalarda negatif belirtilerde geçici düzelme olduğu tespit edilmi ştir. Bu etki ba şlang ıçta plasebo verilen hastalarda da gözlenmi ş ise de bu çok daha az bir oranda bulunmu ş, sonraki günlerde de hiç kalmam ıştır. Ayrıca, tekrarlanan TMS uygulanan 7 hastan ın verilen motor görevleri dikkatle yapabilme becerisinde art ış gösterdikleri saptanm ıştır. Kontrol grubundaki çal ışmalarda ise, herhangi bir değişiklik tespit edilmemi ştir. Saptanan di ğer bir önemli nokta da tek bir TMS seans ın ın, çoklu TMS seanslar ına göre farkl ı etkilere yol açabilmesidir. Motor bozukluklar şizofreninin önemli özelliklerindendir. Baz ı araştırıc ılar motor fonksiyonlardaki bozukluklar ın kortikospinal yoldaki inhibisyonun kontrolündeki eksiklikten kaynaklandığın ı ileri sürmü ştür. Yani şizofren hastalarda merkezi inhibisyon sürecinde genel bir yetmezlik olabilir (Geyer ve Brett 1957). Abortonel 1996'da şizofren hastalarda kortikal uyarılabilirliğin artt ırılmas ına ili şkin bir teorik araşt ırma yapmıştır. TMS ile olu şturulan motor uyarım cevaplar ın ı ölçmü şler ve depresif atakları olan (unipolar ve bipolar hastalar), kronik şizofren ve sağl ıkl ı kontroller olmak üzere 3 grup hastay ı incelemeye tabi tutmu şlardır. Üç grup hastaya e ş zamanl ı medikasyon yap ıd ıktan sonra abduktor pollusis brevis ve abduktor hallucis longus kaslar ının EMG kayıtları al ınmıştır. Has- talara mümkün oldu ğunca kaslannı rahat b ırakmas ı talimat ı verilmi ş, fakat şizofrenideki ilaç tedavisi sebebiyle rijidite ve tremorlar ını hastalar çok fazla kontrol edememi ştir. Şizofren hastalar ın manyetik uyar ı e şikleri depresyon ve kontrol grubundaki hastalara göre daha dü şük bulunmu ştur. Bu gözlemler do ğrulandığı takdirde, anormal beyin fonksiyonlu olanlarda artm ış beyin hipereksitabilitesinden söz edilebilir. Şizofren hastalarda TMS'yi takiben CMEPS (serviko-medullar motor uyar ılmış potansiyeller) süresi bariz olarak daha k ısa bulunmu ştur. Bavey ve Puri bu bulgular ın şizofrenideki periferik sinir fonksiyonlar ındaki anormalliklerden, TMS uygulama alan ındaki deği şikliklerden veya motor cevaplar ın kortikospinal inhibisyonunun göreceli yetersizli ğinden kaynaklanabileceğini ileri sürmü şlerdir. Puri taraf ından 1996'da yap ılan benzer çal ışmada şizofren hastalarda antipsikotik tedavinin elektromiyelografik cevaplar üzerindeki etkileri ele al ınmışt ır. Nöroleptik kullan ımına bağlı meydana gelen katatoninin tedavisinde EKT ve lorazepam ın faydal ı olduğuna dair pek çok çal ışma vard ır. Gabaerjik sistem üzerindeki etkisiyle TMS bu konuda alternatif bir yöntem olarak kullan ılabilir (11) B. Depresyonda TMS Depresyonda TMS kullan ım ı yaklaşık 13 y ıldan beri giderek artan bir yo ğunlukta denenmektedir. Depresyon, beyin yap ıları topluluğunun düzensizliği olarak da tan ımlanabilir. Ara ştırmac ı- lar, TMS'nin etkili olabilmesi için subkonvülsif EKT 'nin tedavide yetersizli ğinden yola ç ıkarak 141

Alpay, Kar şıdağ, Kükürt diensefalin etkilenmesinin gerekti ğini öne sürmektedir. Bu yap ıların baz ıları derinde olup, TMS bobini tarafından do ğrudan eri şilmesi güçtür. TMS ile yap ılan fonksiyonel görüntüleme çal ışmalar ında kortikal bölge yoluyla transsinaptik etkinin, uzak beyin yap ılarındaki aktiviteyi artt ırdığı gösterilmi ştir. Fokal bir uygulama olan TMS mizaç devrelerini kapsayan beyin bölgelerinin aktivitesini selektif olarak modüle etme potansiyeline sahiptir. Depresyonda, TMS sol DLPFK'ye uygulan ır. Ayrıca, depresyonda rol oynayan limbik yap ılar prefrontal bölgeye uygulanan TMS'nin bobini arac ılığı ile etkilenmektedir. TMS, uyar ı yerinde serebral perfüzyonu artt ırarak da depresyonun iyile şmesinde etkilidir. Ayr ıca, mizaç artt ı- rıcı özelliklere sahip oldu ğu da ileri sürülmü ş- tür. Bickford ve ark. 'n ın (1987) normal gönüllüler üzerinde yapt ıkları bir çalışmada hastalarda geçici mizaç yükselmelerinin oldu ğu, fakat 3 saat sonra mizac ın normal çizgiye geri döndü ğü gözlenmi ş (12,13) S ıçan beyni üzerinde yap ılan çal ışmalarda, TMS ile beynin bazı bölgelerindeki monoamin konsantrasyonlar ında değişikliklerin meydana geldiği bildirilmi ştir. TMS uygulanan s ıçanlann frontal korteksindeki dopamin konsantrasyonunun % 26 (+2,8) oran ında azald ığı, striatum ve hipokampustaki dopamin düzeylerinin ise, % 25 (+1,5) oran ında artt ığı saptanm ıştır. Orta beyindeki dopamin konsantrasyonunda ise, de ğişiklik olmadığı bildirilmiştir (14). TMS hipokampusta serotonin ve 5HIAA düzeylerinde de art ışa neden olurken, beynin di ğer bölgelerinde bir de ği şiklik saptanmam ıştır. Norepinefrin beynin hiçbir yerinde TMS 'den etkilenmemi ştir (15) 1993 y ılında Reuseris epilepsilerde, 1994'de Pascual-Leon Parkinsonda George ve Wasser- man afektif bozukluklarda ilk kez TMS'yi kullanm ıştır. Teorik olarak beyin disfonksiyonu olanlarda TMS ile uyar ılman ın afektif bozukluklarda düzelmeye yol açaca ğı ileri sürülmü ş- tür (9). Depresyonlu hastalar üzerinde yap ılan çalışmalarda özellikle 2 hafta içinde olumlu düzelmeler gözlenmi ştir. Ayrıca, iyile ştirici etkilerin uyan verilen bölgeye mi, uyarının s ıklığına m ı yoksa uyarın ın yoğunluğuna m ı bağl ı olduğuna karar verebilmek için daha fazla çal ışma yapmak gerekmektedir (11) Pascual-Leona ve ark. farmakoterapiye dirençli tekrarlayan unipolar depresyon hastalar ında yalanc ı kontrollü olarak sol prefrontal kortekse uygulanan rtms (revers TMS) ile sa ğ veya diğer lokalizasyonlara uygulanan rtms'yi kar şıla ştırm ışt ır. Hastalar 5 günlük TMS tedavisi uygulanmas ının ardından gelecek 4 hafta boyunca değerlendirmeye al ınmıştır. İlk 2 hafta boyunca yalanc ı kontrollü olarak sol prefrontal kortekse uygulanan rtms 'den di ğer lokalizasyonlara göre belirgin olarak daha iyi sonuçlar al ınmış, bununla birlikte 3. haftadan sonra belirgin bir yarar meydana gelmedi ği bildirilmiştir. George ve ark. unipolar depresyonlu veya bipolar-ii depresyonlu 12 ayaktan tedavi hastas ın ı yalanc ı kontrollü karşılaşmal ı çal ışmaya almışt ır. Bu çal ışmada 10 günlük tedavi kürüyle ilgili olarak Hamilton Depresyon Ölçe ğinde (HDÖ) yalanc ı karşılaştırmal ı grupta daha fazla olmak üzere belirgin olarak daha geni ş dü şü ş olmuştur. Escweiler ve ark. yalanc ı rtms vererek 5 gün boyunca kar şılaştırmal ı bir çal ışma yaptığı 12 hastanın 4'ünün gerçek rtms'ye HDÖ'de % 30'un üzerinde dü şüşle cevap verirken, sadece 10 hastadan birinin yalanc ı rtms'ye cevap verdiğini bildirmi ştir. Bununla birlikte 2. haftada gruplar arasında belirgin farkl ılığın olmadığı saptanm ıştır. 142

Alpay, Kar şıdağ, Kükürt Garcia-Toro ve ark. taraf ından, 2 kürlük farmakoterapi ard ından başarısız olmu ş depresyon hastalar ında yap ılan bir çal ışmada hastalara, gruplara rasgele seçilen rtms veya yalanc ı tedaviden biri uygulanm ıştır. Tedavi grubunda HDÖ değeri belirgin olarak dü şmü ş, 17 hastan ın 5'inin remisyona girdi ği tespit edilmi ş, HDÖ'de % 50'nin üzerinde dü şüş bulunmuştur. Sonraki aç ık fazda ara ştırmac ılar, tedavi süresi ve stimulus yoğunluğunda art ışla daha iyi sonuçlar elde etmi ştir. Loo ve ark.'n ın yapt ıkları kar şılaştırmal ı bir çal ışmada major depresif epizot geçiren 18 hastaya ilk iki haftada yalanc ı veya rtms tedaviden biri uygulanm ış, hem yalanc ı, hem de rtms alan hastalar ın HDÖ değerlerinde belirgin azalma saptanm ış ve bu çal ışmada yalanc ı tedavinin aktif olabilece ği önerilmi ştir. Benzer olarak sertralinle antidepresan tedaviye ba şlanan çal ışmas ında Garcia-Toro ve ark. hastalar ın yalanc ı rtms tedavisinden fazla yarar görmediğini bulmu ştur (16) Pascual-Leona taraf ından düzenlenen bir çal ışmada anatomik alanlar test edilmi ş, en etkili rtms sonuçlar ının sol prefrontal kortekse uygulama sonucunda ortaya ç ıktığı gözlenmi ştir. Eschweiler ve ark. ile Berman ve ark. farmakoterapiye dirençli 20 major depresyonlu hastada bir çal ışma yapm ıştır. 2 haftan ın üzerinde 10 rtms alan 10 hastadan 1 hasta tedaviye tam cevap verirken, 3 hasta k ısmi cevap vermi ştir. Benzer olarak George ve ark. nonpsikotik depresyonlu ayaktan izlenen hastalar ı 5 ile 20 rtms kürü veya yalanc ı rtms ile tedavi etmi ş, rtms alan 20 hastan ın 9'unda (% 45) HDÖ skorlar ında % 50'nin üzerinde dü şüş gözlenmi ştir. Yalanc ı rtms grubu ise, tedaviye cevap vermemi ştir. Benzer olarak düzenlenen iki çal ışma s ıras ında 3 farkl ılık saptanm ışt ır: 1. Berman ve ark. ilaç tedavisine dirençli hastaları rtms 'ye cevapl ı bulmuştur. 2. Berman ve ark., George ve ark.'n ın kulland ı- ğı % 100 motor stimulus ile kar şılaştırılmalı olarak % 80 motor stimulus kullanm ıştır. 3. 20 Hz. rtms alana göre 5 Hz. alanlar (s ıklık ve/veya yo ğunluk göreceli bir parametre olarak kabul edildiğinde) daha iyi sonuçlar vermi ştir. Klein ve ark. rezistan major depresyonlu yatarak tedavi gören 35 hastan ın 17'sinde 10 uygulama sonras ı sağ prefrontal kortekse uygulanan dü şük frekansl ı rtms ile HDÖ değerlerinde %50 oran ında dü şü ş bulmu ştur. Ara ştırmac ılar rtms 'nin sağ taraf etkileri üzerinde daha geni ş ve kesin çal ışmalar yapm ış ve sağ prefrontal kortekste rtms 'nin etkili olmakla birlikte daha fazla çal ışmay ı gerektirdiğini belirtmi ştir. Depresyonda beyin fonksiyonlar ında teorik olarak asimetrik de ğişikliklerin olabilece ği bu tip çal ışmalarla desteklenmi ştir. Sol prefrontal kortekse yap ılan EKT ile karşılaşt ır ılmal ı 4 yüksek frekansl ı rtms çal ışmas ı vardır. Bu çal ışmalar daha iyi etki profiline sahip olmas ı ve daha iyi tolere edilebilen bir seçenek olmas ı nedeniyle özellikle önemlidir. 20 hastan ın 16's ı (%80) EKT'ye cevapl ı bulunmu ş fakat sadece 9 (%45) hasta rtms 'ye tam cevap vermi ştir. Bununla birlikte psikotik öykünün varl ı- ğına veya yokluğuna göre tablo değişik şekillerde ortaya ç ıkabilir. Psikotik hastalarda EKT belirgin şekilde rtms 'den daha üstündür. Di ğer çal ışmalarda 10 hastan ın tümünün, 11 hastadan 7'sinin (% 60) ve 11 hastadan 7'sinin (% 64) EKT'ye cevapl ı olduğu saptanm ışt ır. Diğer bir çal ışmada psikotik olmayan major depresyonlu 4 haftal ık antidepresan tedaviye yan ıts ız hastalar tedaviye al ınmışt ır. EKT grubunda % 60 hasta tedaviye cevapl ıyken, rtms grubunda % 55 hasta cevapl ı bulunmu ştur. Bu ça- 143

Alpay, Kar tdağ, Kükürt l ışmada rtms ve EKT alan hastalarda benzer remisyon oranlar ın ın olduğu saptanm ıştır. Bu çal ışmalarda uzun dönemli izlem olmamas ı önemli bir s ın ırlay ıc ıdır. Gelecek zamanlarda rtms 'nin antidepresan etkilerinin hangi yolla olduğu sorularına yol aç ılmıştır. Randomize olarak EKT veya rtms kabul eden hastalar 3-6 ay boyunca takip edilmi ş, 2 grup aras ında relaps aç ıs ından belirgin farkl ılık bulunmam ıştır. Tekrarlanan rtms ve EKT sonuçlarinin benzer olduğu kan ıtlanmıştır. Bermans ve George, rtms'nin e şsiz bir tedavi olduğunu söylemi ştir. Pridmore ve ark. uzun bir tedavi kürünü ayr ı olarak uygulam ıştır. 15 günlük ilk tedavi izlenimlerine göre Visual anolog skala de ğerleri hastalar ın iyileşme yönünde bulgular verdi ğini, ayrıca rtms 'nin birikici yararlar ının devam ettiğini gözlemlemi şlerdir. Bu eğilim tedaviye dirençli depresyonlarda da bulunmu ş, ancak öncelikle rtms ile tedavinin zor olabilece ği düşünülmüştür. Pascual-Leone ve ark. psikotik bulgu yoklu ğunun tedavi ba şarısı için bir gösterge olabilece ğini bildirmi ştir. Bu noktada psikotik depresyonlu hastalarda rtms 'ye zay ıf cevap ile genel veya deği şik TMS parametrelerinin olas ı daha uzun tedaviye e ğilimin bir göstergesi olabilece ği gibi cevaplanmas ı gereken olaylar aç ık değildir. Her ne kadar her ya şta TMS kullan ılabilir denilse de Figiel ve ark. ile Kozel ve ark. ya şl ı hastalarda rtms cevab ının daha kötü olduğunu gözlemlemi ştir. Ya şlı hastalarda ve 65 ya ş üzerinde başlayan depresyonlarda ya şla ilgili olarak tedavi yan ıtı dü şük bulunmu ştur. Daha uzun süreli ve yüksek doz rtms çal ışmalar ı ile ya ş aras ında bir ili şkinin varl ığı bildirilmiştir. Ba şlang ıç niteliğindeki bulgular tedavinin ba şarıs ı için bir gösterge olabilir. Küçük bir çal ışmada rtms ile, major depresyonlu hastalarda relapstan sonra belirgin bir iyile şmenin olduğu gözlenmi ştir. Bununla birlikte 2 çal ışmada EKT'ye göre rtms cevabmın daha dü şük olduğu bildirilmiştir. Teneback ve ark. depresyonlu hastalar ı yüksek frekansl ı rtms öncesi ve sonras ında PET ile değerlendirmi ştir. rtms 'ye cevapl ı hastalarda inferior frontal lobta baseline aktivitenin cevaps ızlara göre daha fazla yükseldi ği bulunmu ştur. Bu bölgedeki aktivite, yüksek frekansl ı rtms başarıs ı için öngörücü olabilir. Kimbrell ve ark. sol prefrontal kortekse TMS uygulanan depresyon hastaların PET analizleriyle glikoz metabolizmas ın ı ölçmü ş ve serebellum, tüm temporal lop, anterior singulat ve oksipital bölgelerde 20 Hz.'lik tedaviye pozitif cevapla ilgili hipometabolizm ile 1 Hz.'lik tedaviyle meydana gelen iyileşmeyle ilgili hiperaktivite bulmu ştur. Major depresyonlu hastalara DLPFK'ye yüksek frekansl ı TMS uyguland ığında düzelme tespit edilmiştir. Başka bir çal ışmada ilaca dirençli olan 6 hastaya günde 5 kez TMS uyguland ığında depresyon skorlar ın ın % 26 oran ında dü ştüğü saptanm ıştır. İki hastada da ileri derecede düzelme olduğu gözlenmi ştir. 50 serilik bir çal ışmada ise, günde 5 kez TMS uygulanan hastalarda depresyon skorlar ın ın %42 dü ştüğü, fakat ya şları 65 ten yukarı olan hastalarda TMS 'nin etkili olmadığı saptanm ıştır. Depresyon tedavisinde TMS ile EKT'nin kar şılaşt ırıldığı başka bir çal ışmada psikotik depresyonda EKT'nin daha üstün oldu ğu, psikotik olmayan depresyonlarda ise, EKT ile TMS aras ında etkinlik yönünden farkl ılık bulunmadığı bildirilmi ştir. Ba şka bir yakla şım ise, depresyonda EKT ve TMS 'nin beraber kullan ılmas ı önerilmiş, bu şekilde yap ılan uygulamalarda EKT sa- 144

Alpay, Kar şıdağ, Kükürt y ısının daha az oldu ğu saptanm ıştır. Sonuç olarak TMS'nin depresyon üzerine etkisinin EKT gibi tüm antidepresanlardan daha h ızlı başladığı kanaatine var ılmıştır (17,18) C. Manide TMS EKT'nin depresyonda oldu ğu kadar manide de etkili olmas ından yola ç ıkılarak EKT benzeri etkileri nedeniyle TMS, manide kullan ılmıştır. DSM-4 tan ı kriterlerine göre mani tan ısı konmu ş hastalara sağ ve sol frontal olmak üzere TMS uygulanm ış, sağ frontal loba TMS uygulanmas ında manik epizodun şiddeti azalm ıştır. Baz ı ara şt ırmac ılar nöreleptik ile birlikte TMS'nin indüklediği konvülsiyonun risk olabileceğini ileri sürmü şlerse de yap ılan çal ışmalarda hastalarda herhangi bir nöbet gözlenmemi ş- tir. TMS, EKT ve antikonvülzanlarda oldu ğu gibi nöbet e şiğini yükselttiğinden TMS'nin antibipolar etkinliğinin olduğu sonucuna ula şılm ış - tır (18,19) D. Katatonide TMS EKT katatoninin spesifik tedavisidir. Katatonide EKT benzeri etkisi nedeniyle TMS kullan ılmaktad ır. Katatonik hastalara yüksek frekansl ı ve günde 20 kez yap ılan TMS'nin yararl ı olduğu bulunmu ştur. E. Obsessif Kompulsif Bozuklukta TMS OKB modelleri, prefrontal korteks (orbitofrontal korteks, dorsolateral prefrontal korteks dahil) paralimbik yap ılar, (singulat, anterior temporal, parahipokampal, insular korteks) bazal ganglionlar (nucleus caudatus, putamen, globus palludus) ve talamusu içerir. Bu bölgelerle ili şkili kognitif ve afektif süreçler dü şünce ve duyguların olu şumunu sağlar. OKB'nin nörobiyolojik modellerinde kortiko-striato-pallido-talamik (CSPT) devrelerinde anormal faaliyetlerin olduğu vurgulanmaktad ır. Bir görü şe göre, anomali oda ğı orbitofrontal kortekstir. Genel hipoteze göre, OKB belirtileri, kortikal bilgi girdisinin bazal ganglionlarca yetersiz filtre edilmesi sonucunda ortaya ç ıkar. Bu durumda serebral kortekste disregülasyon artarak eksitatör talamik ç ıkış sonucu kortekste artm ış aberan faaliyetler olu şur. Çe şitli nörogörüntüleme çal ışmalar ında OKB'de bazal ganglion arazi saptanm ıştır. Bu da strial disfonksiyonun lehinedir. İlaç almayan OKB'lilerde prefrontal kortekste metabolizma ve perfüzyonda art ış s ıkça bildirilen bir bulgudur. OKB'nin SSRI ve davran ış terapisi ile tedavisi sonucunda hiperfrontalitede normalle şme olduğu gözlenmi ştir. Tedaviye yan ıts ız OKB'de stereotaktik anterior kapsulatomi ile spesifik olarak prefrontal-subkortikal ba ğlant ıların kesilmesi sonucunda prefrontal metabolizmada ve OKB belirtilerde azalma oldu ğu saptanm ıştır. TMS 'nin prefrontal faaliyetleri de ğiştirerek OKB belirtilerini etkileyebilece ği dü şünülmektedir. Yap ılan bir çal ışmada 12 OKB hastas ına uygulanan sağ lateral prefrontal TMS sonras ında kompulsif belirtilerde azalma oldu ğu, sol prefrontal veya parieto-oksipital stimulus sonras ında bir etkinin olmadığı saptanm ıştır. TMS kompulsif dürtü oluşturan kortikal faaliyetleri ve subkortikal bölgedeki faaliyetleri arttırarak kompulsyonlar ı önlemektedir (20-22). F. Posttravmatik Stres Bozukluğunda TMS Amigdal, hipokampus, medial prefrontal korteks, anterior singulat girus korku, şartland ırma 145

Alpay, Kar şıdağ, Kükürt ve yok etme ile ilgili beyin bölgeleridir. MRI çalışmalar ında PTSD'lilerde hipokampus hacmi anlaml ı derecede dü şük bulunmu ştur. Ayrıca, MR spektrometre çal ışmalar ında sağ hipokampal bölgede N-asetil aspartat düzeylerinde de dü şüklük saptanm ıştır. PET'de travmatik olay ın hat ırlanmas ının limbik, paralimbik, frontal korteks yap ılarında perfüzyon art ışı ile ilişkili olduğu bildirilmi ştir. PTSD'ye ili şkin subkortikal faaliyetler prefrontal kortekste düzenlenmektedir. TMS uygulanan PTSD olgulannda anlaml ı düzeyde düzelme görülmü şse de TMS'nin PTSD'de tedavi edici etkisi oldu ğuna dair bilgiler çok ba şlang ıç aşamas ındad ır. G. Kekemelik ve Torette Sendromunda TMS Konu şma yetisi sinir sisteminde serebral korteksin baz ı bölgeleri, bazal ganglionlar, talamus ve serebellumun kortikal ve nükleer bölgelerini de içine alan çok geni ş bir alanla ilgilidir. Davran ış tedavisi ve TMS, çocukluk ça ğındaki kekemelik vakalar ında iyi yan ıt verirken, adolesan ve yeti şkinlerin bu tedavilere çok daha dirençli olduğu saptanm ıştır. Tamamen düzelme şansları ise çok azd ır. H. Nörolojik Hastal ıklarda TMS TMS Parkinson hastal ığının belirtilerini iyile ş- tirmede kullan ılmaktad ır. TMS müsküler aktivitede geçici ve istemd ışı bir duraklama yapar. Fizyolojik temelleri karışık olmakla birlikte kortikal ve spinal nöronlarda refrakter bir hipoeksitabilite olu ştuğu bilinmektedir. TMS, kortikospinal nöronlar ı daha çok kortikal internöronal yolaklarda transsinaptik olarak aktive eder. Araştırmalarda Parkinsonlu hastalarda azalm ış intrakortikal inhibisyonun varl ığı tespit edilmi ş- tir. Bu hastalarda L-dopa al ımından sonra in- trakranial inhibisyonda parsiyel bir düzelme olur. TMS'nin bradikinezideki etkileri dopaminerjik medikasyonlarda oldu ğu gibi kortikospinal sistemlerdeki anormallikleri düzelterek meydana gelir. I. Epilepside TMS TMS inhibisyonu, jeneralize kortikol myokonuslu hastalarda karbamazepin, fenitoin ve lamotrijin gibi motor e şiği yükseltir ve sodyum ve kalsium kanallann ın aç ılmas ın ı sağlar. Membrana bağl ı nöronal eksitabiliteyi artt ırır. Motor e şikler genellikle kortikospinal sistemin belirgin bir bölümünde hasar varsa yükselmektedir. Bu da daha çok strok sonucunda ve spinal kord yaralanmalar ında olur. Bu nedenle stroklarda da TMS yararl ıd ır (23)_ TMS'NİN YAN ETKİLERİ 1. Epileptik Nöbet Olu şturma Yüksek frekans ve çok say ıda TMS uygulandığında ve MEP e şiği normalin üstünde olan hastalarda epileptik nöbetler olu şabilmektedir. Epileptojenik olan neokorteksin ve motor korteksin sürekli stimülasyonundan kaç ınmak gerekir. TMS sağlıklı ki şilerde nöbete sebep olmamaktad ır. Fakat ço ğunda ilk iki günde normale dönen EEG patolojilerine yol açabilmektedir. Bu nedenle nöbet riski ta şıyan hastalar ın araştırılmas ı, tedaviden önce hastalara dikkatli bir nörolojik muayenenin yap ılmas ı gerekmektedir. Epilepsi riski olann hasta gruplar ı şunlard ır: 1. Lokal ve jeneralize ensefalopatili ki şiler veya ciddi epileptojenik olabilecek kafa travmas ı, nörolojik muayenede serebral disfonksiyon gösteren hastalar, 2. Antiepileptik tedavi almayan ve daha önce te- 146

Alpay, Kar ştdağ, Kükürt davi edilmemi ş epileptik hastalar, 3. Birinci derece yak ınlarında idiyopatik epilepsisi olanlar, 4. Daha önce nöbet e şiğini düşürücü tedavi alanlar, 5. Ağır alkol ba ğıml ılığı olanlarda e ğer alkol al ı- mı durursa nöbet riski artabilir. 6. Kokain vb. epileptojenik madde ald ığı dü şünülen ki şiler, 7. Kalp hastal ığı veya intrakranial bas ınç art ışı olan ki şilerde nöbetin uzamas ından dolay ı risk alt ındad ır. 2. Kognitif Yan Etkiler TMS, baz ı ki şilerde 1-2 saat süren kognitif bozukluklara yol açabilmektedir. Kognitif bozukluklar daha çok yüksek frekansda ve uzun süre TMS uygulanan hastalarda görülür. 3. Kafa Bölgesinde ( İçinde ve Üstünde) İletken veya Paramanyetik Cisimlere TMS'nin Etkisi Tıpkı MRI gibi TMSde paramanyetik cisimleri hareket ettirebilir. TMS'de de bu nedenle MRI gibi önlem al ınmal ıdır. 4. İşitme Üzerine Etkisi TMS yüksek enerjili ses üreterek i şitme üzerinde ciddi sorunlar yarat ır. Bunu önlemek için t ı- kaçlar kullan ılmal ıdır. 5. Baş ağr ıs ı Kaslann uyar ılmas ına bağlı olarak lokal ağrı olu şturur (24-27). 6. Hamilelikte TMS TMS'nin gebe üzerinde etkisi kesin olarak bilin- memekle beraber hamile bir kad ın TMS'ye veya diğer güçlü elektromanyetik alanlara maruz b ı- rakılmamal ı, ancak yarar riskten fazla olacaksa TMS uygulanmas ına karar verilmelidir. Do ğurganl ık çağındaki kad ınlara TMS uygulanacaksa mutlaka ara ştırılmalıd ır. 7. Çocuklarda TMS TMS stimülasyonlarının geli şen beyin üzerine özel etkileri ve farelerle yap ılan çal ışmalarda elektriksel stimülasyon genç hayvanlarda ya şlı hayvanlardan daha uzun dönem sinaptik potansiyele bağlı ultrastrüktürel de ğişikliklere neden olmaktad ır. Bu nedenle çocuklara TMS uygulan ırken dikkatli olmal ıdır. TMS ve EKT aras ındaki farklar EKT Nöbetlere dayan ır Hafıza bozulur Anestezi gerekir TMS Nöbet yoktur Hafıza bozuklu ğu yok veya k ısa sürelidir Anestezi gerekmez Antidepresan etkisi vard ır Antidepresan etkisi daha az belgelenmi ştir KAYNAKLAR 1. Barker AT, Freeston IL, Jarraft JA, et al: Magnetic stimulation of the human nervous system: an introduction and basic principles, in Magnetic Stimulation in Clinical Neurophysiology, Edited by Chokroverty S. Boston. Butterworth's. 1989, pp.55-72. 2. Geddes LA: History of magnetic stimulation of nervous system. J Clin Neurophysiol 8: 3-9, 1991. 3. Abdeen MA, Stuchley MA: Modelling of magnetic field stimulation of bent neurons. IEEE. Trans Biomed Eng 41: 1092-1095,1994. 4. Cohen LG, Cuffin BN: Developing a more focal magnetic stimulator, 1: some basic principles, J Clin Neurophysiol 8(1): 102-111, 1991. 5. Barker AT, Freeston IL, Jalinous R, et al: Grisaru N, Chudakov B, Yraoslavsky U, et al: TMS in mania a controlled study. Am J Psychiatry 155: 1608-1610, 1998 6. Benecke R, Meyer BU, Schonle P, et al: Transcranial magnetic stimulation of the human brain response in musc- 147

Alpay, Kar şıdağ, Kükürt les supplied by cranial nerves. Exp Brain Res 71: 623-632, 1988. 7. Haraldsson HM, Ferrarelli F, Kalin NH, Tononi G: Transcranial Magnetic Stimulation in the investigation and treatment of schizophrenia: a review. Schizophr Res 71(1): 1-16, 2004. 8. Harrison LK, Owens DG, Johnstone EC, Ebmeier KP: Transcranial magnetic stimulation for auditory hallucinations in schizophrenia. Psychiatry Res 127(1-2): 9-17, 2004. 9. Abarbanel JM, Lemberg T, Yaroslavski U, et al: Electrophysiological responses to transcranial magnetic stimulation in depression and schizophrenia. Biol Psychiatry 40: 148-150, 1996. 10.Davey NJ, Puri BK, Lewis HS, et al: Effects of antipsychotic medication on electromyelographic responses to cranial magnetic stimulation of the motor cortex in schizophrenia. J Neuro Neurosurg Psychiatry 63: 468-473, 1997. 11.Grisaru N, Yaroslavsky U, Abarbanel J, et al: Transcranial magnetic stimulation in depression and schizophrenia. Eur Neuropsychopharmacol 4: 287-288, 1994. 12. Davey NJ, Puri BK: On electromyographic responses to transcranial magnetic stimulation of the motor cortex in schizophrenia. J Neuro Neurosurg Psychiatry 63468-473, 1998. 13.Fitzgerald PB, Brown TL, Marston NA, Daskalakis ZJ, de Castella A, Bradshaw JL, Kulkarni J: Motor cortical excitability and clinical response to rtms in depression. J Affect Disord 82(1): 71-6, 2004. 14. McIntosh AM, Semple D, Tasker K, Harrison LK, Owens DG, Johnstone EC, Ebmeier KP: Transcranial magnetic stimulation for auditory hallucinations in schizophrenia. Psychiatry Res 127(1-2): 9-17, 2004. 15. Ari A. Gershon, Pinhas N. Dannon, Leon Grunhaus: Transcranial Magnetic Stimulation in the Treatment of Depression; Am J Psychiatry 160: 835-845, 2003. 16. Szuba MP, O'Reardon JP, Rai AS, Snyder-Kastenberg J, Amsterdam JD, Gettes DR, Wassermann E, Evans DL: Acute mood and thyroid stimulating hormone effects of transcranial magnetic stimulation in major depression. Li X, Nahas Z, Anderson B, Kozel FA, George MS. 17. Li X, Nahas Z, Anderson B, Kozel FA, George MS: Can left prefrontal rtms be used as a maintenance treatment for bipolar depression? Depress Anxiety 20(2): 98-100, 2004. 18. Bush G, Fink M, Petrides G, et al: Catatonia. H; treatment with lorazepam and electroconvulsive therapy, Acra Psychiatr Scand 93: 137-143; 1996. 19. Koppi S, Conca A, Swoboda E, et al: Transcranial magnetic stimulation: a new therapeutic approach to the treatment of depression? a pilot study. Wien Med Wochenschr 146-49-54,1996. 20. Aylward EH, Haris GJ, Hoehn-Saric R, et al: Normal caudate nucleus in obsessive compulsive disorder assessed by quantitative neuroimaging. Arch Gen Psychiatry 53: 577-584,1996. 21. Greenberg BD, Zieman U, Harmon A, et al: Reduced intracortical inhibition in obsessive-compulsive disorder on transcranial magnetic stimulat ıon. Lancet 352: 881-882, 1998. 22. Berardalli A, Rona S, Inghilleri M, et al: Cortikal inhibition in Parkinson's disease: a study with paired magnetic stimulation. Brain 119: 71-77, 1996 23. Seibner HR, Mentschel C, Auer C, et al: Repetetive transcranial magnetic stimulation has a beneficial effect on bradykinesia in Parkinson's disease. Neuro report 10: 589-594, 1999. 24. Schrader LM, Stern JM, Koski L, Nuwer MR, Engel J Jr: Seizure incidence during single and paired-pulse transcranial magnetic stimulation (TMS) in individuals with epilepsy. Clin Neurophysiol 115(12): 2728-37, 2004. 25. Scalise A, Cadore IP, Gigli GL: Motor cortex excitability in restless legs syndrome. Sleep Med 5(4): 393-6, 2004. 26. Spiegel J, Fuss G, Krick C, Dillmann U: Impact of different stimulation types on orthostatic tremor. Clin Neurophysiol 115(3): 569-75, 2004. 27. Nardone R, Buffone EC, Matullo MF, Tezzon F:s Motor cortex excitability in transient global amnesia. Neurol 251(1): 42-6, 2004. 148