DOĞRUDAN GELİR DESTEĞİ SİSTEMİ SONRASINA BİR BAKIŞ 1 A LOOK TO THE AFTERMATH OF DIRECT INCOME PAYMENTS SYSTEM

Benzer belgeler
TÜRKİYE'DE ŞEKER FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİN OLASI ETKİLERİNİN TAHMİNİ: BİR SİMÜLASYON DENEMESİ

Effects of Agricultural Support and Technology Policies on Corn Farming in Çukurova Region

AYÇİÇEK VE SOYA YAĞI İTHALAT TALEBİNİN ANALİZİ

A Study on the Estimation of Supply Response of Cotton in Cukurova Region

Dolar Kurundaki Günlük Hareketler Üzerine Bazı Gözlemler

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 24 Mayıs 2010 EKONOMİ NOTLARI

Türkiye nin Kabuklu Fındık Üretiminde Üretim-Fiyat İlişkisinin Koyck Yaklaşımı İle Analizi

SON YILLARDA ÎÇ TİCARET HADLERİ YÖNÜNDE TARIM SEKTÖRÜNÜN DURUMU

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Ankara e-posta: Geliş Tarihi/Received:

Tarım Ekonomisi Dergisi

KONYA İLİ SICAKLIK VERİLERİNİN ÇİFTDOĞRUSAL ZAMAN SERİSİ MODELİ İLE MODELLENMESİ

ELEKTRİK DAĞITIM BÖLGELERİNDE UYGULANACAK FİYAT EŞİTLEME MEKANİZMASI HAKKINDA TEBLİĞ

TCMB FAĐZ KARARLARININ HĐSSE SENEDĐ PĐYASALARI ÜZERĐNE ETKĐSĐ

FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI?

BÖLÜM 5 İKTİSAT POLİTİKALARININ UZUN DÖNEMLİ BÜYÜMEYE ETKİLERİ: İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME

ÜRETİCİ FİYATLARINA GEÇİŞ ETKİSİNDE ARA MALLARI İTHALATININ ROLÜ

T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI

PAMUK BORSALARINDA OLUŞAN FİYATLARIN ETKİNLİĞİ ÖZET

BİRİM KÖK TESTLERİNDE YAPISAL KIRILMA ZAMANININ İÇSEL OLARAK BELİRLENMESİ PROBLEMİ: ALTERNATİF YAKLAŞIMLARIN PERFORMANSLARI

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

ÜSTEL VE LOGARİTM FONKSİYONLAR

Öğr. Gör. Selçuk ŞİMŞEK İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Eğitim Fakültesi.Pamukkale Üniversitesi

GEÇİŞ EKONOMİLERİ VE TÜRK TARIM SEKTÖRÜNDE ETKİNLİK VE TOPLAM FAKTÖR VERİMLİLİĞİ ANALİZİ ( )

İŞSİZLİK VE İNTİHAR İLİŞKİSİ: VAR ANALİZİ Ferhat TOPBAŞ *

Bölüm 3 HAREKETLİ ORTALAMALAR VE DÜZLEŞTİRME YÖNTEMLERİ

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama

GÖRÜNMEZ AMA HĐSSEDĐLMEZ DEĞĐL: TÜRKĐYE'DE ÇIKTI AÇIĞI

THE CAUSALITY RELATION BETWEEN CONSUMER CONFIDENCE AND STOCK PRICES: CASE OF TURKEY. Abstract

PETROL FİYATLARININ BORSA İSTANBUL SANAYİ FİYAT ENDEKSİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

A. ENFLASYON VE İŞSİZLİK A.1. Enflasyon ve Tanımı: Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışlardır. Temel olarak ortaya çıkış nedenleri üçe ayrılır:

Eurasian Journal of Researches in Social and Economics Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi ISSN:

TÜRK EKONOMİSİNİN ENERJİ BAĞIMLILIĞI ÜZERİNE BİR EŞ-BÜTÜNLEŞME ANALİZİ A CO-INTEGRATION ANALYSIS ON THE ENERGY DEPENDENCY OF THE TURKISH ECONOMY

DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ GECİKMELİ İLİŞKİLER: Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller

Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü Çalışma Tebliğ No:09/5

STRUCTURAL CHANGE AND PRODUCTIVITY IN THE SERVICE SECTOR OF TURKEY TÜRKİYE HİZMET SEKTÖRÜNDE YAPISAL DEĞİŞİM VE ÜRETKENLİK

Teknolojik bir değişiklik veya üretim arttırıcı bir yatırımın sonucunda ihracatta, üretim miktarında vs. önemli artışlar olabilir.

Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller. Mehmet Vedat PAZARLIOĞLU

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

Para Politikası, Parasal Büyüklükler ve Küresel Mali Kriz Sonrası Gelişmeler. K. Azim Özdemir

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

BANKA KREDİ PORTFÖYLERİNİN YÖNETİMİNDE ÖDEMEME RİSKİ ANALİZİ: KALMAN FİLTRESİNE DAYANAN ALTERNATİF BİR YÖNTEM ÖNERİSİ

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Kamu Borçlanması, Sermaye Stoku ve Tüketim İlişkisinin Belirlenmesi: Bir Ardışık Nesiller Modeli

Türkiye de Tüketim Eğilimi ve Maliye Politikası

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

TÜRKİYE DE DIŞ TİCARET VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN ANALİZİ ANALYSIS OF RELATIONSHIP BETWEEN FOREIGN TRADE AND ECONOMIC GROWTH IN TURKEY

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

İSTATİSTİK ANABİLİM DALI

ÇOKLU DOĞRUSAL BAĞLANTI

TARIMA MÜDAHALE ŞEKİLLERİ

DÖVİZ KURU POLİTİKALARI VE TÜRKİYE DE DÖVİZ KURU OYNAKLIĞININ ETKİLEŞİMLERİ

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Geçiş Sürecinin Planlanmasında Doğrusal En İyileme Tekniğinin Kullanılması

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama

Tüketici Güveni ve Hisse Senedi Fiyatları Arasındaki Nedensellik İlişkisi: Türkiye Örneği (2004: :01)

Türk Turizm Sektöründe Büyüme Göstergelerinin Turizm İşletmelerinin Finansal Performansına Etkisinin İncelenmesi

TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE DÖVİZ KURU CARİ AÇIK ÜZERİNDE ETKİLİ MİDİR? BİR NEDENSELLİK ANALİZİ

TARIMSAL EKONOMİ VE POLİTİKA GELİŞTİRME ENSTİTÜSÜ TEPGE

T.C. KALKINMA BAKANLIĞI İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ GELİŞMELERİN MAKRO ANALİZİ

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

DOĞAL GAZ DEPOLAMA ġġrketlerġ ĠÇĠN TARĠFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI. BĠRĠNCĠ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Ġstenecek Veriler

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Prof. Dr. A. Ayşen Kaya - Berna Canlı

DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ GECİKMELİ İLİŞKİLER: Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller

Türkiye Ekonomisinde Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme

TÜRKİYE ELEKTRİK PİYASASİNDA RÜZGAR ENERJİSİ

GEFRAN PID KONTROL CİHAZLARI

İÇSEL BÜYÜME VE TÜRKİYE DE İÇSEL BÜYÜMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN AMPİRİK ANALİZİ

YAPAY SİNİR AĞLARI İLE DOĞALGAZ TÜKETİM TAHMİNİ

SORU SETİ 02 (REVİZE EDİLDİ) FİNAL KONULARI

ÜCRET-FİYAT SPİRALİ: TÜRK İMALAT SANAYİ ÖRNEĞİ

TÜRKİYE DE İNŞAAT SEKTÖRÜ VE PARA POLİTİKALARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİLERİ

BELİRSİZ FİYAT VE TALEP KOŞULLARI ALTINDA SATINALMA POLİTİKALARI. Ercan ŞENYİĞİT*

Box-Jenkıns Modelleri ile Aylık Döviz Kuru Tahmini Üzerine Bir Uygulama

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Türkiye de Kırmızı Et Üretiminin Box-Jenkins Yöntemiyle Modellenmesi ve Üretim Projeksiyonu

REEL KURLAR VE BALASSA- SAMUELSON HİPOTEZİ. Arş. Gör. Almıla BURGAÇ ÇİL

Şeyma Çalışkan Çavdar Yildiz Technical University ISSN : scavdar@yildiz.edu.tr Istanbul-Turkey

TURİZM GELİŞMESİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN EKONOMETRİK ANALİZİ

Türkiye İmalat Sanayinde Yapısal Değişim ve Üretkenlik: Dönemi*

YER ALTI DOĞAL GAZ DEPOLAMA ŞİRKETLERİ İÇİN TARİFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI. BİRİNCİ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve İstenecek Veriler

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

DEMĐRYOLLARINDA TOPLAM FAKTÖR ÜRETĐM ANALĐZĐ

NL lmk : NU t k : Y t lmk : TEF t : E ijmlk : Q t mlk :

GDP and openness while it is negatively effected by labour cost and inflation variables.

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

TÜRKİYE DE DÖVİZ KURU KANALININ İŞLEYİŞİ: VAR MODELİ İLE BİR ANALİZ. Seyfettin ERDOĞAN * Durmuş Çağrı YILDIRIM **

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

2 TEMMUZARAL I K

Türkiye de İktisadi Çıkarsama Üzerine Bir Açımlama: Sürprizler Gerçekten Kaçınılmaz mı?

Türkiye`de Hububat Alanları

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU HAZİRAN 2018 İTKİB HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

7.36% 7.0% 15.8% 9.6% % Haziran 18 Mayıs 18 Haziran 18 Temmuz 18

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Araş. Gör. Dr. Serkan Yılmaz Kandır * Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özmen* Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt Önal*

Transkript:

Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi (9) 2005, 33-51 DOĞRUDAN GELİR DESTEĞİ SİSTEMİ SONRASINA BİR BAKIŞ 1 A LOOK TO THE AFTERMATH OF DIRECT INCOME PAYMENTS SYSTEM ÖZET Özgür BOR * Ülkemizde arım sekörü sosyal ve ekonomik önemini hala korumakadır. Ancak uygulanmış ve uygulanan poliikalara bakıldığında sekörün geleceğine ilişkin pek çok soru akla gelmekedir. Bu nedenle çalışmamızda şu an arım kesimine uygulanan Doğrudan Gelir Ödemeleri sisemi sonrasında arım kesiminde oluşabilecek sosyal ve ekonomik ekiler incelenmeye çalışılmışır. Bu amaçla buğdayı ele alan bir arz epkisi modeli ile üreimi belirleyen fakörlerin esneklikleri bulunmuş ve bu esneklikler kullanılarak Doğrudan Gelir Ödemeleri sisemi sona erdiğinde arım seköründe meydana gelmesi olası çözülmenin ekileri oraya konulmaya çalışılmışır. Üreimin, fiya ve girdi deseklerinin kaldırılması ve arım piyasaların libere edilmesi ile üreicilerin brü gelirlerindeki azalmalara bağlı olarak düşeceği ahmin edilmişir. Üreimdeki azalmalar ise arım seköründe demografik kırılmalara yol açarak kırsaldan kene göçü hızlandırabilecek ve yüksek oplumsal maliyelere neden olabilecekir. Anahar Sözcükler: Buğday, arz epkisi modeli, doğrudan gelir deseği. ABSTRACT The agriculural secor in Turkey sill reains is social and economic imporance. However when he previous policies and pracises are considered here exiss some quesions on he fuure of he secor. For ha purpose in his paper he elasiciies deermining he producion of whea are esimaed by a whea supply response model and hese elasiciies are used o evaluae he possible impac of Direc Income Suppor on Turkish agriculure. I is esimaed ha producion and agriculural income could decline. In addiion, he decrease in producion may cause a high social cos in he urban areas, due o he increase in migraion. Keywords: Whea, supply response model, direc income paymens 1 Bu makale 8.Ulusal Sosyal Bilimler Kongresinde sunulan ebliğin gözden geçirilmiş halidir. Değerli kakılarından dolayı Prof. Dr. Sinan Sönmez, Doç.Dr.Ahme Bayaner ve Mehme Tarakçıoğlu na eşekkür ederim. * Aılım Üniversiesi İşleme Fakülesi İkisa Bölümü Araşırma Görevlisi

Doğrudan Gelir Deseği Sisemi Sonrasına Bir Bakış GİRİŞ IMF ye verilen 9 Aralık 1999 arihli niye mekubunda ana haları çizilen program çerçevesinde Dünya Bankası nın deseği sağlanarak Tarımsal Reform Uygulama Projesi oluşurulmuşur. Tarımsal Reform Uygulama Projesi, Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı nda yer verilen arımsal reform düzenlemelerinin de emelini oluşurmakadır. Bu programda arımsal deseklemelerin GSMH ın % 3 ü gibi yüksek bir maliye oluşurduğu, bu nedenle deseklemelerin aşama aşama kaldırılarak doğrudan gelir sisemine geçileceği, 2000 yılı için yapılacak pilo uygulamalarının sonuçlarına göre bu sisemin 2001 yılında ülke çapında yaygınlaşırılacağı belirilmişir. Özellikle arımsal KİT ler vasıası ile yürüülen desekleme alımlarının, üreimin serbes piyasa koşullarına göre genişlemesini engellediği, üreici gelirlerinde isikrarsızlık yaraığı, yüksek soklara neden olduğu, deseklemelerin yükünü ükeicilerin üslendiği, sağlanan deseklerin üreiciye yeeri kadar ulaşmadığı ve kamu kaynaklarına önemli ölçüde yük geirdiği (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 2000; Hazine Müşeşarlığı, 2001) belirilerek, yeni bir reformun gerekçeleri oraya konulmuşur. Yapısal değişimin gerekliliği VII. Beş Yıllık Kalkınma Planında da yer almış ve IMF ye verilen niye mekubunda da ana haları çizilen program çerçevesinde, Dünya Bankasının eknik ve finansal deseği ile arımsal poliikaların değişirilmesi için arım reformuna gidilmişir. Bu uygulama ile piyasanın işleyişini bozduğu ve sürdürülemez boyulara ulaşığı varsayılan desek siseminin oradan kaldırılması, daha basi ve şeffaf bir poliika aracı olan Doğrudan Gelir Deseği (DGD) sisemine geçilerek piyasa mekanizmasına işlerlik kazandırılması, arımsal deseğin dağılımındaki ekinsizliğin önlenmesi, arz fazlası olan ürünlerin üreicilerine alernaif ürünlere geçmeleri için imkan anınması ve reform çalışmalarının halka açıkça anlaılması amaçlanmakadır. Tarım reformunun önemli gerekçelerinden biri olarak deseklemelerin yol açığı ağır mali yük göserilmeke ve sekörün sahip olduğu geri kalmış yapının bunun en önemli nedeni olduğu belirilmekedir. Ancak belirilen arım reformu bir neden-sonuç ilişkisi aramaksızın yapısal probleme eğilerek, bu yapıyı düzelmekense yıkıp yeniden kurmak eğilimindedir. Uygulamalar ise kısa dönemde özellikle kamu maliyesinin üzerindeki yükleri azalacak çözümler aşımaka ama uzun dönemde karşılaşılacak sosyal ve ekonomik problemler göz önüne alınmamakadır. Her ne kadar uygulamanın ön şarları olan apu kadasro çalışmaları ve çifçi kayı siseminin yerleşirilmesinde başarıya ulaşılması arımsal yapı için olumlu adımlar olsa da, arım sekörü önemli problemlere sahip olmaya devam emekedir. Bu nedenle bu çalışmada öncelikle ülkemizdeki mevcu arımsal yapıya ilişkin gösergeler (dış icare ve fiyalar, özelleşirme, isihdam, işleme büyüklükleri ve sermaye birikimi) ele alınarak, eoride geçiş dönemi 34

Özgür BOR uygulaması olan doğrudan gelir ödemeleri sisemi sona erdiken sonra arım seköründe meydana gelmesi olası çözülmenin ekileri oraya konulmaya çalışılmışır. TARIMSAL YAPI Dış Ticare ve Fiyalar Küçülülen devle, daralan iç pazar ve alep kısıcı poliikaların doğrudan ve dolaylı ekilerinden arım sekörü de payını almış ve özellikle 1990 sonrası amamen finansal piyasalara yönelen dikkaler diğer sekörlerde olduğu gibi arım sekörünün de ancak siyasi kaygılar ile gündeme gelmesine yol açmışır. 1980 sonrasında uygulanan ihracaa dayalı büyüme poliikalarının bir sonucu olarak sekörde çalışanların alım gücü olabildiğince düşmüş ancak gerçekleşeceği umulan üreim ve ihraca geliri arışı sağlanamamış, ne var ki arımsal yapı giderek bozulmuşur. Bu dönem boyunca ana ürünlerin oralama desekleme fiyaları durağan bir seyir izlemekedir (Şekil 1). Ayrıca 1979 dan sonra ürün eslimi ile bedelinin ödenmesi arasında bazen bir yılı aşan süreler olması, yüksek enflasyon, yükselen girdi maliyeleri ve yüksek faizler üreicilerin gelirlerinde azalmaya yol açmış, bunun yanı sıra düşen ücre ve maaşlar büyük bir kesimin arımsal ürün alebini de azalmışır. Büün bu şarlar üreimde durağanlığa haa azalmaya neden olmuşur. Oralama yıllık % 1,5 lik bir nüfus arışı göz önüne alındığında, üreimde sağlanamayan aynı orandaki arış, arımsal ürün ihiyacının ihala ile karşılanmasına yol açmış ve bu dönemde gelişmiş ülkelerde gözlemlenen verimlilik arışının dünya piyasalarında yol açığı fiya düşüşleri ihala yoluyla ikameyi kolaylaşırmışır. 1982 1984 1986 1988 1990 1992 1994 1996 1998 2000 Şekil 1. Oralama Ürün Desekleme Fiyaları (Reel) Kaynak: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 2003. Buğday Pamuk Çay Ş.Pancarı Ayçiçeği 35

Doğrudan Gelir Deseği Sisemi Sonrasına Bir Bakış 1980 lerde uygulanan ihraca deseklerinin de ekisiyle arımsal ürünler yurdışı piyasalara aran mikarlarda ihraç edilmiş ancak aran üreim maliyeleri, dünya piyasalarında düşen fiyalar ve pek çok üründe sandar kalienin sağlanamaması bu ihraca arışının olumlu ekisinin çabuk sona ermesine neden olmuşur (Şekil 2). Özellikle 1985 en sonra arımsal ürün dış icare hadleri devamlı olarak aşağı yönde seyir izlemişir. Dış icare hadleri 1990 başlarında eşilenmeke ancak 1993 le birlike ihala fiyaları ihraca fiyalarına göre daha ucuzlamakadır (Şekil 3). Mikar olarak bakıldığında ise 1990 lara kadar fazla veren arımsal dış icare bu dönemle birlike eksi değer almaka ve makas giderek açılmakadır. Bu dönemde işlenmiş arım ürünlerinin dış icareindeki durağanlık dikkae alındığında (Şekil 4) ihala arışının emel arımsal ürünlerde gerçekleşiği söylenebilir. İhraca İhala 1982 1984 1986 1988 1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002 Şekil 2. Tarımsal Ürün Dış Ticarei (Mikar) Kaynak: TCMB Elekronik Veri Dağıım Sisemi (www.cmbf40.cmb.gov.r) İhala İhraca 1982 1984 1986 1988 1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002 Şekil 3. Tarımsal Ürün Dış Ticare Fiyaları (Endeks) Kaynak: TCMB Elekronik Veri Dağıım Sisemi (www.cmbf40.cmb.gov.r) 36

Özgür BOR İhala İhraca 1982 1984 1986 1988 1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002 Şekil 4. İşlenmiş Tarım Ürünleri Dış Ticarei (Mikar) Kaynak: TCMB Elekronik Veri Dağıım Sisemi (www.cmbf40.cmb.gov.r) İsihdam Sekördeki isihdam ve işlemelerin yapısı yapısal sorunların önemli kaynakları arasında yer almakadır. İsihdam ve işleme yapılarındaki değişmeler ek başına bir anlam ifade emeyebilir. Bu nedenle Türkiye ve Avrupa Birliği nin isihdam ve işleme yapısındaki değişiklikler arasındaki karşılaşırma durumu daha iyi açıklayacakır. AB-9 larda (Danimarka, İrlanda, İngilere, Belçika, Almanya, Fransa, Lüksemburg ve Hollanda) 1975-1999 yılları arasında arımsal işgücü % 43 azalmış ve verimsiz işlemeler kapanmışır. Sanayi ve arım sekörleri işgücü dağılımı 1975-1999 yılları arasında gerilemiş, özellikle arım seköründe yarıya yakın azalmışır (Tablo 1). Bu yıllar arasında arım ve sanayi sekörlerinde meydana gelen isihdam fazlasını hizmeler seköründe meydana gelen büyüme emmişir. 1999 yılı iibariyle oplam akif nüfusun ancak % 4.5 i arım ile uğraşmakadır. İsihdamın yapısına bakıldığında, arımda isihdam edilen nüfusun yaş seviyesinin giderek yükseldiği gözlemlenmekedir. 1999 da AB-15 lerde aile iş gücü, arımsal işgücünün % 79 unu oluşurmakadır ve oplam arımsal işgücünün % 40 ı 55 yaş ve üzeridir. Kadın nüfusu ise sekörün % 31 ini oluşurmakadır. 1975 de 11,7 milyon olan aile işlemesi sayısı 1997 de 7,9 milyona düşmüşür. Bu % 33 lük azalma aile işlemelerinden profesyonel işlemelere geçişin bir gösergesidir. Ancak bu dönem boyunca arımsal işgücü verimliliği de 2.5 ka armışır. Söz konusu arış eknik ilerleme, fiya desekleri ve pek çok eşvik ile sağlanmışır ( Vidal, 2001). 37

Doğrudan Gelir Deseği Sisemi Sonrasına Bir Bakış Tablo 1. AB-9 lardaki İşgücünün Sekörel Dağılımı Sekörler 1975 (milyon) 1999(milyon) Değişim(Milyon) Değişim(%) Hizmeler 48.1 78.0 +30.2 +63% Sanayi 40.9 33.7-7.2-17% Tarım 7.6 3.8-3.8-49% Toplam 98.6 115.8 +17.2 +17% Kaynak: Vidal ( 2001). Ülkemizde ise arımda isihdam edilen nüfus oldukça gençir. 2001 arım sayımına göre 54 yaş üsü, arımsal işgücünün yaklaşık % 25 ini oluşurmakadır ve kadınların arımsal isihdamdaki oranı yaklaşık % 46 dır. Ayrıca 1999 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre arım kesiminde işgücünün yalnız % 0,18 i yüksekokul ve faküle, % 1,6 sıda lise ve dengi okulu biirmişir. Bu rakamlar bize arım kesiminde nielikli işgücünün çok sınırlı olduğunu gösermekedir. Tarımda isihdam edilen nüfus 1999 da oplam işgücünün % 43 ünü oluşurmakadır (Tablo 2). 1990 yılına göre payın azalmış olduğu gözlenmeke ancak AB deki gibi isihdamda önemli düşüşler sağlanamamışır. Tablo 2. Türkiye de Tarımsal İsihdamın Yapısı İsihdam 1991 2001 Bin Kişi % Pay Bin Kişi % Pay 1- Tarım, Ormancılık 9.234 47,8 9.282 43,0 - Ücreli,Yevmiyeli 444 2,3 534 2,5 -Kendi hesabına, 3.119 16,1 3.567 16,5 İşveren -Ücresiz aile işçisi 5.671 29,3 5.181 24,0 2- Tarımda Kadın İsihdamı 4.614 23.9 4.298 19,9 Kaynak: DİE Genel Tarım Sayımları (1991, 2001) İşleme Büyüklükleri ve Tarımsal Sermaye İşleme büyüklükleri ele alındığında, özellikle ülkemizde uygulanan poliikalara ers düşen şaşırıcı sonuçlar ile karşılaşılmakadır. 1967-1997 arasında AB-6 larda büyüklüğü 50 dekardan küçük 1,3 milyon işleme kapanmışır. Bu rakam kapanan oplam işleme sayısının yaklaşık yarısıdır. Toprak büyüklüğü 50-200 dekar olan işlemelerin % 63 ü kapanmış ancak dönem boyunca 500 dekardan büyük işleme sayısı da iki kaına çıkmışır (Tablo 3). Bu sayılar bize arazilerin oplulaşığını ve büyük işlemelerin hakim hale geldiğini gösermekedir. Ölçekleri ve üreim mikarları nedeni ile yüksek eknoloji masraflarını karşılayamayan küçük işlemeler kapanmaka ve büyüyen ölçeğin geirdiği imkanları kullanan işleme sayısı armakadır. 38

Özgür BOR Azalan işleme sayısı ise arımsal nüfusun aran ekinliğinin ve verimliliğinin bir gösergesidir. Tablo 3. AB-6 larda Tarımsal İşleme Büyüklüklerindeki Değişme Büyüklük(dekar) 1967-1997(%) Yıllık Değişim(%) < 50-37,0 % - 1,5 % 50-200 -63,0 % - 3,3 % 200 > - 6,0 % - 0,2 % Toplam -42,0 % - 1,8 % Kaynak: Vidal (2000a). Türkiye de ise 1980 arım sayımına göre 50 dekardan küçük işlemeler oplam işlemelerin % 60 ını, 1991 sayımına göre % 67,04 ünü ve 2001 sayımına göre de % 64,81 ini oluşurmakadır. Bu rakamlar bize küçük işlemelerin Avrupa Birliği nin ersine arığını gösermekedir. 50 dekardan küçük işlemeler yaygın olmasına rağmen bu işlemeler oplam alanların 1981 de %19,54, 1991 de %22,12 ve 2001 de % 21,34 ünü işlemekedirler. 200 dekardan küçük işlemeler ise oplam işlemelerin 1981 de % 93,68 i, 1991 de % 94,68 ve 2001 de % 94,18 ini oluşurmakadırlar. 200 dekardan küçük işlemelerin işledikleri oplam alan ise 1981 de % 64,94, 1991 de % 63,05 ve 2001 de % 65,83 ür. Oralama arazi büyüklüğünün 2001 arım sayımına göre 61 dekar olduğu göz önüne alındığında 100 dekardan küçük işlemeler, oplam işleme sayısının yaklaşık % 84 ünü oluşururken, işledikleri alan oplam işlenen alanın ancak % 42 sine eşi olmakadır. 100 dekardan büyük işlemeler ise % 16 lık işleme sayısı paylarına rağmen oplam arazinin % 58 ini işlemekedirler. Öze olarak işleme büyüklükleri dikkae alındığında son 20 yıllık zaman diliminde küçük ölçekli işlemelerin egemen olduğu ve küçük üreicilike işleme büyüklüğünün daha da azaldığı anlaşılmakadır (Tablo 4). Tablo 4. Tarım İşlemelerinin Ölçeği İşleme 1980 1991 2001 Büyüklüğü (Dekar) İşleme% Arazi% İşleme% Arazi% İşleme% Arazi% < 5 7,23 0,20 6,34 0,28 5,88 0,26 5-9 6,70 0,69 9,61 1,07 9,61 1,06 10-19 14,13 2,96 18,96 4,28 17,86 4,00 20-49 32,56 15,69 32,13 16,49 31,46 16,02 50-99 21,07 21,42 17,98 19,94 18,54 20,68 100-199 11,99 23,98 9,66 20,99 10,83 23,81 200-499 5,46 22,73 4,38 19,82 5,09 22,83 500-999 0,77 8,04 0,61 6,39 0,58 6,09 1000-2499 0,007 1,59 0,26 5,91 0,15 2,97 2500-4999 0,01 0,55 0,05 2,79 0,01 0,38 5000> 0,001 2,16 0,01 2,04 0,00 1,91 Kaynak : DİE Genel Tarım Sayımları ( 1980, 1991, 2001 ). 39

Doğrudan Gelir Deseği Sisemi Sonrasına Bir Bakış 1994 Hane Halkı Gelir Dağılımı Ankeine göre arım seköründe mevcu hane halklarının en yoksul % 20 si oplam arımsal gelirin % 5 ini, en üs % 20 si gelirin % 48 ini almakadırlar. 100 dekardan küçük işlemeler oplam işleme sayısının % 84 ünü oluşurmalarına rağmen oplam rakör sayısının % 64 üne, oplam biçerdöver sayısının % 41 ine ve elekrikli su pompalarının ise % 70 ine sahipirler. Toplam makine sayıları göz önüne alındığında küçük ölçeke üreim yapan üreicilerin yeerli sayıda makineye sahip olmadıkları anlaşılmakadır (Tablo 5). Tablo 5. Mekanizasyon 2001 İşleme Trakör (%) Biçerdöver(%) Su Pompası(%) Büyüklüğü (dekar) < 5 1,30 0,60 7,80 5 9 2,50 0,70 7,55 10 19 7,90 3,50 11,80 20 49 28,00 19,40 25,00 50-99 25,90 16,80 18,90 100-199 20,00 32,10 15,45 200-499 12,00 15,40 10,50 500 > 2,40 11,50 3,00 Kaynak: DİE Genel Tarım Sayımı, 2001 TARIM REFORMU Azalan işleme sayısına rağmen değişmeyen nüfus, nieliksiz işgücü yoğunluğu, yeersiz eknoloji kullanımı ve arımsal gelirlerdeki farklılık sekörün büyük yapısal sorunlara sahip olduğunu gösermekedir. Bu açıdan bakıldığında arım seköründe gerçeken bir reforma ihiyaç duyulmakadır. Niekim 1999 yılı ile beraber IMF ye verilen niye mekubunda arımsal deseklemede Doğrudan Gelir Ödemesi uygulamasına geçileceği bildirilmişir. Doğrudan Gelir Deseği genel olarak piyasa çarpıklıklarını azalarak küresel icarei serbesleşirmek amacı ile önerilmekedir. Bu uygulama eoride hedef kileye, üreim mikarı, girdi kullanımı ve gelir düzeylerinden bağımsız olarak yapılacak doğrudan büçe ödemeleridir. Amacı üreimi fiyalardan ayrışırmak, üreim, ükeim, icare ve fiyalar arasındaki piyasa çarpıklığını azalmakadır (Demirci, 2000). Türkiye de 2000 yılında pilo bölgelerde başlayan bu projede 199 dekara kadar olan arazi mikarına, dekar başına 5 ABD doları karşılığı TL olarak ödenmesi kararlaşırılmış, 2001 ve 2002 yıllarında ise uygulama üm illeri kapsamına almışır. Bu dönemde uygulanan girdi desekleri kaldırılarak 2003 yılı ile beraber hem ödemeye konu olan arazi mikarı hem de ödeme mikarı 40

Özgür BOR arırılmış ve çifçilere yıl içerisinde işledikleri arım arazisi büyüklüğü dikkae alınarak 500 dekara kadar dekar başına 13,500,000 TL doğrudan gelir ödemesi yapılmış, ayrıca 500 dekara kadar dekar başına 3,900,000 TL mazo deseği verilmişir. Düşük arımsal gelirler göz önüne alındığında, üreicilerin gelir akarımları ile deseklenmesi oldukça akılcıdır. Ancak bu uygulamanın yeerliliği, sonuçlarının ne olacağı ve uygulama sona erdiken sonra arımın nasıl bir profile sahip olacağı çok fazla irdelenmemekedir. DGD üreicinin oprak mülkiyei dışında hiçbir değişkene ourulamamakadır. Bu oralama oprak büyüklüğünü arırmak için önemli olmasına rağmen, DGD den oprağı işleyenin değil oprak mülkiyeine sahip olanın faydalanacak olması ve büyük işlemelerin uygulamadan daha fazla yararlanması gelir dağılımının daha da bozulmasına yol açabilecekir. Uygulamalarda çifçi kayı sisemine rağmen uygulamaya konu olan arazi büyüklüğünün üzerinde araziye sahip olan üreicilerin, arazilerinin ümü için ödemelerden yararlanmak amacı ile yakın akrabalarına arazilerini devreikleri de gözlemlenmekedir. Bu nedenle akif olarak arımsal üreim yapan işleme sayısı kesin olarak bilinmemekedir (Bayaner, 2003; Aydoğuş, 1999; Gençler ve Arukoğlu, 2003). Tüm bölgelere ve ürünlere aynı oranda desek verildiği için bölgeler arası verimlilik ve gelişmişlik farklarının dikkae alınmadığı açıkır. Örneğin yoğun girdi ihiyacı bulunan seracılık ile benzer girdilere ihiyacı olmayan arla bikileri aynı deseği almakadırlar. Ayrıca işleme başına yararlanılan deseğin oplam gelirin çok düşük bir kısmına denk geldiği dolayısıyla önemli bir kakısının olmadığı da açıkır. Üreicilerin DGD ye başvuru nedenlerinin en önemlisi bu ödemelerin karşılıksız ve naki olarak yapılmasıdır (Gençler ve Arukoğlu 2003). Böylelikle üreicilerin verimliliği, rekabei ve karlılığı düşünmeden sadece DGD için üreimde bulunmaları ehlikesi belirmekedir (Bayaner, 2003). Doğrudan arım desekleri büçeye önemli yük geirmesine rağmen, diğer deseklere kıyasla kırsal alanı daha fazla eşvik eiği ve isihdamı arırdığı, uygulamadan vazgeçilmesi durumunda sekörde bulunanların gelirlerinde meydana gelen azalma nedeni ile diğer sekörlere doğru bir isihdam akışının oraya çıkacağı savunulmakadır (Kilkinny, 1993). DGD uygulanmasının sona ermesiyle birlike özellikle kenlere göçün ehlikeli bir hal alabileceği varsayılabilir. Aran göçün zaen yüksek olan işsizliği körükleyebileceği ve bu işsizliğin oplumsal maliyelerinin ise ağır olabileceğini de (kensel şidde, aran suç oranı, oplumsal ve poliik huzursuzluk) varsaymamız (Sigliz,2003:79) yanlış olmaz. Bahsedilen nedenlerden dolayı uygulanmaka olan DGD sona erdiken sonra arım seköründe oraya çıkabilecek sosyal ve ekonomik ekilerinin belirlenmesi amacı doğrulusunda çeşili ürünlerin üreimini belirleyen ekenlerin incelenerek, farklı ürün gurupları için öngörüler yapılması 41

Doğrudan Gelir Deseği Sisemi Sonrasına Bir Bakış gereklidir. Bu nedenle çalışmanın devamında arımsal üreimin gösergesi olarak kabul edilmiş buğdayın üreimini belirleyen değişkenler bir üreim modeli ile belirlenmiş ve DGD sonrası arımın sahip olabileceği profil ahmin edilmeye çalışmışır. MODEL DGD sisemi sonrasında arım kesiminde oluşabilecek sosyal ve ekonomik ekilerin incelenmesi için buğdayı ele alan bir arz epkisi modeli kullanılmışır. Bu nedenle öncelikle neden buğdayın örnek olarak ele alındığı açıklanmışır. Üreim fonksiyonu belirlenirken kullanılan varsayımlar ve denklemler açıklanarak gerekli ahminler yapılmış ve belirlenen esnekliklere bağlı çıkarımlar yapılmışır. Buğday Modelimizde buğday hem üreim hem de ükeim deseninde aldığı önemli yer nedeni ile seçilmişir. Buğday oplam ekim alanlarının yaklaşık % 50 sinde ve ülke içinde büün bölgelerde üreilmekedir (Tablo 7). Bu nedenle buğdayın arım sekörünün eknoloji seviyesini ve girdi kullanımını yansıığı söylenebilir. Sekörde isihdam edilen nüfusun büyük bir kısmının da buğday üreicisi olduğu göz önüne alındığında, bu ürünün üreici davranışlarını da yansıığı mulakır. Buğdaydan elde edilen ürünler (makarna, irmik, bulgur, un), ülkemizin ükeim deseni içinde de önemli yer umakadır. En önemli buğday ürünü olan ekmek en çok ükeilen besin sayılmaka ve ülkemizde yaşayanlar proein ihiyaçlarının % 50 sini bu üründen sağlamakadırlar. Makarna yine önemli bir ihraç ürünü olarak karşımıza çıkmaka, un üreiminden arakalan kepek ve buğdayın bir kısmı besicilike hammadde olarak kullanılmakadır. 1965-1969 yılları arasında oralama 8,152,000 hekarda buğday ekilirken, % 13 lük bir arışla bu rakam 1995-1998 de oralama 9,400,000 hekara çıkmışır. Aynı dönem boyunca buğday ekilen oplam arazinin ekilen araziye oranı çok fala dalgalanmamışır. Ancak 1980-1984 ile 1995-1999 arasında % 10 genişleyen ekilebilir arazi mikarına rağmen buğday ekilen arazi ancak % 3 genişlemiş ve oplam arazi büyüklüğü içindeki oranı % 53,7 den % 50,3 e düşmüşür. 1980 yılına kadar aran verimlilik ise bu yıl sonrasında durağan bir seyir izlemişir (Tablo 7). 42

Özgür BOR Tablo 7. Buğday Ekilen Alanlar (Hekar) Yıllar Toplam Ekilen Alan (1) Toplam Buğday Ekilen Alan (2) Oran (Yıllar Oralaması) (Yıllar Oralaması) (2/1) 1965-1969 15522200 8152000 52,5 1970-1974 15829600 8726000 55,1 1975-1979 16415400 9305000 56,7 1980-1984 16933400 9100000 53,7 1985-1989 18573800 9380200 50,5 1990-1994 18807200 9656000 51,3 1995-1998 18613000 9372500 50,3 1999-2002 17863750 9357500 52,4 Kaynak: DİE Tarımsal Gösergeler, 2001; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı,2003. Buğday sadece ülkemizde değil diğer ülkelerde de önem verilen bir üründür. AB-9 larda 1967-1997 yılları arasında ahıl üreimine ayrılan arazi % 7 azalmasına rağmen üm ürünlerde bu azalma gözlemlenmemişir. Buğday ekimine ayrılan arazi 1975-1997 yılları arasında +2,4 milyon hekar, mısır ekilen arazi + 532 bin hekar genişlemiş, arpa ekilen arazi ise 2,9 milyon hekar daralmışır. 1987 de 155 milyon on ahıl üreimi 1997 de 176 milyon ona ulaşmışır. AB-15 de 1999 yılı iibariyle 17,5 milyon hekarda buğday ekilmekedir (Vidal, 2000b). Ayrıca buğday dış piyasalarda da önemli bir değişim ürünüdür. FAS a (Amerikan Tarım Bakanlığı Yabancı Tarım Servisi) göre çekirdek ülkelerin - Lain Amerika, Oradoğu, Güneydoğu Asya ve Pasifik Kıyılarının (Çin, Hindisan, Rusya ve Sovye Cumhuriyeleri hariç) ihala hacmi 2007 yılında 110 milyon ona ulaşacakır. Bu büyük pazarı ele geçirmek için başa ABD olmak üzere Kanada, AB ve Avusuralya yarışmakadırlar (U.S Grain Council, 1999). Varsayımlar Buğdayın üreim fonksiyonunu belirlenirken Nerlove un (1957) gelişirdiği arazi mikarına dayanan arz epkisi modeli kullanılmışır. Ancak üreiciler üreim kararlarını araziden çok elde edecekleri ürünün mikarına göre ayarlamayı ercih eiklerinden (Askari ve Cummings, 1977) üreim mikarı bağımsız değişken olarak ele alınmışır. Tek bir ürünün arz eğrisi, veri fiya ve diğer değişkenlerin ışığında incelenebilir. Üreim genel olarak arımsal sermaye, ürün fiyaı, girdi fiyaları ve doğal çevre koşullarına göre belirlenir. Ancak fiyalar kullanıldığında anlamsız sonuçlar ile karşılaşılmışır. Bu ür sonuçlar şaşırıcı değildir çünkü fiyaların pek çok ülkede arımsal üreime ani ve doğrudan ekisi bulunmamakadır. Sadece eknoloji ve girdi fiyaları üreimi ve girdi kullanımını ekilemekedir (Mundlack, Larson ve Buer, 2000). Ayrıca küçük üreicilerin yoğun olduğu sekörde üreiciler pazar ve fiya sinyallerini dikkae almamakadırlar. Bu nedenle üreicilerin 43

Doğrudan Gelir Deseği Sisemi Sonrasına Bir Bakış brü gelirleri açıklayıcı değişken olarak kullanılmışır. Üreicilerin gerçek üreim değerinden ziyade elde eikleri brü gelirleri dikkae almaları, arım seköründeki görece düşük gelir seviyeleri göz önüne alındığında şaşırıcı değildir (Bayaner, 1996; Koç ve diğ.,2001). Üreicilerin, üreim kararlarını verirken buğdaydan elde eikleri brü gelirlerinde meydana gelen değişmeleri dikkae aldıkları ve -1 zamanında elde eikleri dekar başına brü gelirlerinin zamanındaki üreimi ekilediği öngörülmekedir. Özellikle buğday, arpa ve pamuk gibi arla bikilerinde üreim kararları bir önceki yıla dayandığından ve üreimde kullanılan kaynaklar o yılın üreiminde ekili olduğundan gecikmeler ile karşılaşılmamakadır. Gelir dışında bir çok değişken bir ürünün üreimini belirlemekedir. Hava koşulları, sulama, kullanılan ohumluk, zirai mücadele bunların en önemlilerindendir. Buğday ekilen alanların ne kadarının sulandığı ile ilgili bir bilgi mevcu değildir. Fiziksel çevre ve doğal koşullar da üreim üzerinde ekili olmalarına rağmen, özellikle zaman serisi çalışmalarında basi çevre özelliklerinin sabi ve zaman içinde değişmelerinin geçici olması nedeni ile dikkae alınmamakadırlar (Mundlack ve Hellinghausen, 1982). Bu nedenle çevre koşulları ve sulama modele alınmamışır. Keza arımsal mücadele ile ilgili bilgiler de mevcu değildir. Girdi kullanımında verimlilik üzerinde önemli bir ekisi olan kimyasal gübre alebi değişken olarak modele alınmışır. Bikilerin gelişmesi ve ürün vermesi için beslenmeleri gerekmekedir. Azo, fosfor ve poasyum bikilerin en fazla ihiyaç duydukları besin maddeleri olup, ülkemizde poasyum dışında arım opraklarında yeerli mikarda bulunmadıklarından gübreleme yolu ile sağlanmakadırlar (Türkiye Gübre Rehberi, 1999). Buğday üreiminde en yoğun olarak kullanılan azolu gübre % 33 N Amonium Niraır ve % 21 N Amonium Sülfaır. İçinde azo, fosfor ve poasyumu bir arada bulunduran ve kompoze olarak adlandırılan ve biki büyümesinde önemli yer uan gübrelerden di- amonium fosfa (DAP) yoğun olarak kullanılmakadır. Kullanılan gübre mikarları Gübre İsaisikleri Kaaloğu ve Tarım Bakanlığı verilerinden elde edilmiş, çifçinin ödediği deseklemelerden ayrışırılmış fiyalar deflae edilerek kullanılmışır. Sermaye ve eknolojinin ekisi ise mevcu biçerdöver sayıları alınarak ahmin edilmeye çalışılmışır. Her ne kadar rakör sayısındaki arışın eknoloji ve sermaye için bir göserge olduğu kabul edilse de, rakörün üreim dışında pek çok kullanım alanı olması ve neredeyse büün işlemelerde bulunması nedeniyle buğday üreiminde dikkae alınmamış ve özellikle arla bikileri hasadında kullanılan biçerdöver göserge olarak kullanılmışır. Teknolojinin bir maliyei olduğu varsayımı alında deflae edilmiş mazo fiyaları da modele alınmışır. 44

Özgür BOR Denklemler Q a a2bg a3gübre = + + + 1 1 4 a Mek + u ( 1 ) bugday bugday bugday BG = ( Q / Dekar ) * 1 1 P ( 2 ) 1 Gübre Q 1 P + Q P + Q P as as an an dap dap as an = * * * / + + Q Q Q dap ( 3 ) mazo Mek = Biçer * ( 4 ) P Q = zamanında ki oplam buğday üreimi. BG 1 gelir. P bugdau 1 = -1 zamanında buğday üreiminden elde edilen dekar başına brü = -1 zamanında çifçinin eline geçen deflae edilmiş oralama buğday fiyaı. Q as mikarı. Q an = zamanında buğday üreiminde dekara kullanılan amonium sülfa = zamanında buğday üreiminde dekara kullanılan amonium nira mikarı. Q dap = zamanında buğday üreiminde dekara kullanılanılan di amonium fosfa mikarı. P dap an, as Biçer, = Çifçinin ödediği deflae edilmiş dap, as ve an fiyaı. = zamanında mevcu biçerdöver sayısı. P mazo = zamanında deflae edilmiş mazo fiyaı. Uygulamada büün değerlerin doğal logariması alınarak En Küçük Kareler yönemi ile ahminde bulunulmuşur. Yapılan Augmened Dickey- Fuller durağanlık eslerinde * serilerin seviyede durağan olduğu görülmüşür. İncelenen dönem 1968-1998 yılları arasıdır. * Q, BG, Gübre ve Mek için es sonuçları sırasıyla 3.31, -3.83, -3.27ve 3.72 dir. Trend ve inercep ile kriik değerler %1 için 4.32, %5 için 3.57, %10 için 3.22 dir. 45

Doğrudan Gelir Deseği Sisemi Sonrasına Bir Bakış Tahmin Sonuçları Tablo 8. Buğday Arz Fonksiyonunun Tahmin Sonuçları Kareler oplamı df F Regresyon 1.034 3 26,03 Kalını 0.335 26 Toplam 1,386 29 R Kare Adj. R Kare Tahminin Durbin-Wason Sandar haası Model 0.75 0.72 0.11 1.83 Paramereler Sd.Haa Sabi 18.91 0.55 34.74 BG 0.30 0.13 2.55 Mek 0.30 0.06 5.44 Gübre -0.19 0.07-2.89 1968-1999 yılları için ahmin edilen regresyon aşağıdadır; Q = 18.91 + 0.30 BG 0.19 Gübre + 1 0. 30 Mek (0.55) (0.13) (0.06) (0.06) = (37.74) ( 2.55) ( -2.89) (5.44) (5) Kasayıların alında paranez içindeki değerler sandar haalardır. Sandar haaların alında ise değerleri verilmişir. Paramereler % 5 düzeyinde anlamlıdır. F esi sonucuna göre modeldeki değişkenlerin birlike kullanıldığı regresyon denklemi anlamlıdır. Durbin-Wason es sonucu ise ookorelasyon problemi olmadığını gösermekedir. Sonuç olarak yapılan çalışma isaisiki olarak uarlıdır. Tablo 8 deki ahmin sonuçları ele alındığında üreicinin elde eiği gelire ilişkin 0,30 lik kasayı ile beklenilerimiz uyumludur. Bu sonuç kendi ükeimine yönelik bir üreim şeklinin hakim olduğunu, gelirdeki değişmelerin üreimi çok ekilemediği ve üreicilerin fiya sinyallerine yeerince epki vermediklerini gösermekedir. 0,19 olan girdi parameresi üreicilerin verimlilike girdi kullanımının önemini anladıklarının bir gösergesidir. Gübre kullanmak zorunda olduğunun farkında olan üreici, üreim kararını verdiği akdirde girdi maliyelerini karşılamayı göze almakadır. Tarımsal sermaye ve eknolojinin ekisi ise düşükür. 46

Özgür BOR Çıkarımlar Bu üreim fonksiyonunun ışığı alında doğrudan gelir sisemi 2005 yılında sona ereceği varsayıldığında, bu sisem sonrasında buğday üreiminin seviyesi öngörülebilir. Piyasalar amamen serbesleşeceğinden buğday ihalaında ürün spesifikasyonları dışında herhangi bir kısı olmayacağı varsayılmışır. Oralama fabrika eslim fiyaı ise üreicilerin elde edecekleri fiya olarak kullanılmışır. Zira daha ucuz olan ihal buğday ercih edileceğinden üreicinin de bu fiyaı kabul edeceği varsayılmışır. Öngörüde 2006-2007 ve 2008 fuure piyasalarında işlem görmeke olan buğday saış fiyaları oralaması kullanılmışır (www. Fapri.org ). Amerikan menşeli buğday 134,95 Usd/mon-dökme FOB Amerika Limanları. Avrupa menşeli buğday 122,16 Usd/mon-dökme FOB Avrupa Limanları. Fob fiyaların üsüne sigora ve navlun konularak Türkiye limanları eslim fiyaları elde edilmiş ve gümrük, %1 KDV, liman, iç nakliye ve ihalaçı karı konularak fabrika eslim fiyaları hesaplanmışır. Buğdayın ülkeye girişinde alınan vergi ve gümrükler için 6 ayrı senaryo yaraılmış ve ihala fiyalarını yuriçi fiyalara eşileyecek % 50 gümrük vergisi ve am liberilizasyon kapsamında sıfır gümrük vergisi arasında yer alan % 40, 30, 20 ve 10 gümrük vergi oranları kullanılmışır. Fiyalar ABD doları olarak hesaplanmış, 2003 oralama kuru alınarak * Türk Lirasına çevrilmiş ve deflae edilmişir. Gümrük Vergisi (%) Amerikan orijinli buğday(usd) 50 238 204 40 223 192 30 207 178 20 192 166 10 177 153 0 162 140 Avrupa orijinli buğday (USD) Girdi kullanımında deseklemeler kaldırıldığı için Tügsaş ın 2002 oralama saış fiyaı deflae edilerek kullanılmış ve aynı serinin uarlı olarak devam edeceği varsayılmışır **. Gübre kullanım mikarı ise son 10 yıllık * Oralama ABD dolar kuru 1.400.000 TL olarak hesaplanmışır. ** As, Can ve Dap için sırasıyla 199.000TL, 230.000TL ve 385.000 TL dir. 47

Doğrudan Gelir Deseği Sisemi Sonrasına Bir Bakış oralamalardır. Gübre fiya esnekliğinin çok düşük (Şener ve Koç, 1999) olduğu ve üreicilerin ekim kararı verdiklerinde, gübre kullanımının verimlilik üzerindeki ekisini dikkae aldıkları ve kullanımını azalmadıkları varsayılarak bu oralamalar kullanılmışır. Buğday verimliliğinde ise çevre koşullarında bir değişme olmayacağı ve verimliliğin son 10 yıllık oralamasının süreceği varsayılmışır ***. Teknoloji ve sermaye kullanımında ise hernekadar düşen gelirlerin üreicinin eskimeke olan makine parkını yenilemesini zorlaşıracağı düşünülmekeyse de, son 10 yıllık oralamaların devam edeceği varsayılmışır. Bu varsayımlar alında, ahmin edilen üreim fonksiyonu kullanılarak buğday üreimi mikarları elde edilmişir (Tablo 9). Tablo 9. DGD Sonrasında Öngörülen Buğday Üreimi Buğday fiyaı Üreim 238 Usd/Mon 18,499,769 Ton 204 Usd/Mon 17,626,167 Ton 223 Usd/Mon 18,090,425 Ton 192 Usd/Mon 17,286,149 Ton 207 Usd/Mon 17,707,854 Ton 178 Usd/Mon 16,923,349 Ton 192 Usd/Mon 17,305,164 Ton 166 Usd/Mon 16,541,624 Ton 177 Usd/Mon 16,879,569 Ton 153 Usd/Mon 16,138,376 Ton 162 Usd/Mon 16,427,614 Ton 140 Usd/Mon 15,710,393 Ton Tablo 8 den de görüldüğü gibi kullanılan varsayımlar ışığı alında DGD sonrasında düşen üreici gelirlerine bağlı olarak buğday üreiminde önemli bir azalma gözlemlenmekedir. Son 10 yıllık üreimin oralama 19,5 milyon onda olduğu düşünüldüğünde üreim 1 milyon on ile 3,8 milyon on arasında azalacakır. Her iki durumda da meydana gelen azalışlar önemli mikarlara ekabül emekedirler. Üreim % 6-20 oranında azalacakır. Verimlilike bir değişme olmadığı varsayımı alında bu azalma, üreicilerin üreim yapmayacaklarını veya farklı ürün grupları üreimine yöneleceklerini gösermekedir. Ancak alernaif ürün seçeneğinin çok kısılı olması ve yapılan öngörünün üm üreim desenini göserdiği varsayımı alında belli bir grup üreici üreim faaliyelerine son verecekir. Verimliliğin değişmediği varsayımı alında buğday ekilen arazi genişliği 5,000,000-19,000,000 dekar azalacakır. Toplam işlemelerin % 75 inde buğday üreildiği, işlemelerin % *** Buğday verimliliği dekara 201,86 kilo olarak hesaplanmışır. 48

Özgür BOR 32,13 ünün 20-49 dekar ve % 17,98 inin 50-99 dekarlık alanda buğday üreimi yapığı (Türkiye Buğday Sempozyumu s:2,38) dikkae alındığında gelir azalmasından küçük işlemelerin ekileneceğini varsayarsak, bu azalma yaklaşık 65,000-250,000 işlemenin üreime son vereceğini gösermekedir. Bu rakam arım seköründe üreim yapan oplam işleme sayısının % 3-9 una eşiir. Buğday üreimindeki azalmanın işsiz bırakacağı nüfusu işleme sayısı olarak düşünürsek ve her işlemeyi de bir hane halkı olarak varsayarsak bu 65,000-250,000 hanehalkına denk gelmekedir. Tek bir kişilik isihdam yaramanın maliyeinin 70,000 dolar olduğu düşünüldüğünde (Cömer, 2000) oraya çıkacak işsizliğin oplumsal maliyei 4,6-17,5 milyar dolar olarak hesaplanmakadır. SONUÇ DGD diğer desekler kalkıkan sonra üreicilerin gelir kayıplarının önlenmesi amacı ile uygulanmakadır. Ancak sonuçlardan görüldüğü üzere DGD ek başına arım sekörünün sorunlarını çözebilecek bir uygulama değildir. DGD sonrasında fiyalarda meydan gelecek bir düşme üreimde ve ürün seçeneklerinde bir azalmaya neden olacakır. Bu ise arım seköründe demografik kırılmalara neden olarak kırsaldan kene göçü hızlandırabilecekir. Bu göç ise özellikle kırsal ve ken arasındaki geleneksel yapıyı bozarak kenlerde yoğunlaşacak nüfusun - eğer sosyal programlar uygulanarak isihdam yaraılmayacaksa karşı karşıya kalacağı işsizlik, düşük gelir, eğiim ve sağlık sorunlarının yol açacağı aile ve ken içi şidde, kapkaç gibi adli olayların ve poliik isikrarsızlığın ülkenin külürel ve sosyal yapısında kırılmalara yol açabilecek ekilerini doğurabilecekir. Tarım sekörünün yapısal problemleri edaviye muhaçır. Ancak bu sadece seköre yönelik poliikalar ile aşılamaz. Sekörde gözlemlenen problemler ülkenin genelinde görülenlerden farklı değildir. Öncelikle yoğun bir nüfus ve GSMH ye düşük kakı, isihdamı azalacak ve modern işlemeleri eşvik edecek uygulamalar ile ersine çevrilebilir. Bu ise eğiim, sağlık ve sosyal güvence problemlerine çözüm yaraacak, kurumsallıka sürekliliği, sekörler arası geçişliliği ve ekileşimi koordine edecek uzun dönemli yapımıza uygun ulusal poliikaların ele alınması ve uygulanması ile mümkün olacakır. Tarım sekörünün dünya piyasalarına açılması planlanarak bir anlamda kaderine erk edilmesinden ne gibi bir geiri beklendiği belirsizdir. Türkiye de yaşanan finansal krizlerin yol açığı olumsuzluğun öesinde bir sosyal krizin ohumlarının ekildiğini söylemek olanaklıdır. Giderek aran yoksulluğun ve eşisiz gelir dağılımının bugüne kadar bir şekilde koruyabildiğimiz ve ken ile kır arasındaki geleneksel sosyal yapıyı bozması kaçınılmazdır. Bu nedenle ek bir el arafından koordine edilecek poliikalar ile ürün bazında üreimin planlanması, farklı desekleme sisemlerinin yanında DGD nin alernaif ürünlere geçişe meydana gelecek gelir kayıplarını karşılamak için bölgesel ve 49

Doğrudan Gelir Deseği Sisemi Sonrasına Bir Bakış ürüne bağlı farklı ödemeler ile uygulanması gerekmekedir. Ayrıca deseklerin üreiciye am olarak yansıması için gereken kurumsal yapının düzenlenmesi ve konrol edilmesi arımda gelişmiş ülkeler ile rekabe için gereken verimlilik, fiya ve ürün sandarlarının sağlanması açısından gereklidir. Bu şarlar sağlanmadan uluslar arası piyasalar ile büünleşmek doğrulusunda yapılacak uygulamalar zayıf olan arımsal yapımızın amamen yıkılmasına neden olacakır. KAYNAKÇA ASKARI, H. ve CUMMINGS J. T. (1997) Esimaing Agriculural Supply Response wih he Nerlove Model: A Survey Inernaional Economic Review, 18(June), 257-292. AYDOĞUŞ, O. (1999) Buğdayda Alernaif Desekleme Poliikalarının Refah ve Dağılım Ekileri: Desekleme Alım, Fark Ödeme ve Gelire Doğrudan Desek Poliikalarının Karşılaşırmalı Analizi, İşleme ve Finans. Nisan 1999:39-51 BAYANER, A. (1996) Supply Response for Major Crops in Turkey, Universiy of Reading Deparmen of Agriculural Economics and Managemen. ------ (2003) Doğrudan Gelir Deseği: Nedir? Pilo Uygulamadan Ne Öğrendik, Yayınlanmamış Çalışma. CÖMERT F. (2000) İsihdam Sorunu ve Yabancı Sermaye, Hazine Dergisi, Sayı 13, Ocak 2000. DEMİRCİ S. (2000) Doğrudan Gelir Sisemi ve Uygulamalar: Lieraür İncelemesi, Tarımsal Ekonomi Araşırma Ensiüsü, Ankara. DİE, (2001) Tarımsal Gösergeler 1923-1998, Ankara: Devle İsaisik Ensiüsü Mabaası, Ocak 2001. DİE. 1991 Genel Tarım Sayımı Tarımsal İşlemeler Araşırma Sonuçları, hp://www.die.gov.r DİE. 2001 Genel Tarım Sayımı Sonuçları, Ankara: Devle İsaisik Ensiüsü Mabaası 2005. GENÇLER F., ARTUKOĞLU M. (2003) Türk Tarımı Açısından Doğrudan Gelir Deseği Siseminin Değerlendirilmesi: Akhisar İlçesi Örneği, İzmir Ticare Borsası Yayınları, No:79. GÜBRE ÜRETİCİLERİ DERNEĞİ (2001) Gübre Tükeim İsaisikleri Kaaloğu (1960-2000), Ankara. HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI (2001) Tarım Seköründe Reform, Nedir- Niçin Gereklidir?, hp://www.reasury.gov.r/arim_web.pdf 50

Özgür BOR KEPENEK, Y. ve YENTÜRK, N. (2000) Türkiye Ekonomisi, 11. Baskı. İsanbul: Remzi Kiapevi. KOÇ, A., V. UZUNLU ve A. BAYANER (2001) Türkiye Tarımsal Ürün Projeksiyonları 2000-2010, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Ekonomi Araşırma Ensiüsü, Ankara. NERLOVE, M. (1958) The Dynamics of Supply: Esimaion of Farmers Response o Prices, John Hopkins Universiy Press. MUNDLACK, Y., D. LARSON ve R. BUTZER (1988) The Deerminans of Agriculural Producion: A Cross-Counry Analysis, World Bank- RPO, No: 679-03. OYAN, O. (1998) Türkiye Ekonomisi Nereden Nereye?, İkinci Baskı, İmaj Yayınevi, Ankara. SENER A., KOÇ A. (1999) Türkiye de Kimyasal Gübre Talebi. Tarımsal Ekonomi Araşırma Ensiüsü, Ankara. STIGLITZ E. J. (2002) Küreselleşme Büyük Hayal Kırıklığı, İsanbul. TANRIVERMİŞ H., GÜNDOĞMUŞ E., CEYHAN V., FİDAN H., ÖZÜDOĞRU H. (2000) Türkiye de Özelleşirme Uygulamalarının Tarım Kesimine Ekilerinin Değerlendirilmesi, Tarımsal Ekonomi Araşırma Ensiüsü, Mayıs 2000, Ankara. TARIM ve KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI Veri Dosyaları, (2003). TÜRKİYE GÜBRE ve GÜBRELEME REHBERİ, (1995) 4.Baskı T.C Başbakanlık Köy Hizmeleri Genel Müdürlüğü Toprak ve Gübre Araşırma Ensiüsü Müdürlüğü Yayınları, Ankara. TÜRKİYE DE TARIMSAL DESTEKLEME POLİTİKALARI (2000) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Mayıs 2000, Ankara. KEPENEK Y., YENTÜRK N. (2000) Türkiye Ekonomisi, 11. Baskı İsanbul. U.S GRAINS COUNCIL NEWS (1995) Sayı:115 (Nisan-Mayıs). VITAL, C. (2000a) Arable Land, Increased Size of Holdings and Changes in Crop Roaion, Eurosa: Saisics in Focus, Agriculure and Fisheries, Theme 5-12/2000, European Communiies. ------ (2000b) Farm Numbers Declining as Farms Grow in Size, Eurosa: Saisics in Focus, Agriculure and Fisheries, Theme 5-1/2000, European Communiies. ------ (2001) Changes in Agriculural Employmen, Eurosa: Saisics in Focus, Agriculure and Fisheries, Theme 5-14/2001, European Communiies. 51