ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Benzer belgeler
Organik Meyve Yetiştiriciliğinin Temel Esasları

Sözleşmeli Üretim Nedir?

SERA BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ORGANİK AZOT BESLEMESİNİN OPTİMİZASYONU 1. Organic Nitrogen Optimization in Greenhouse Grown Pepper

ORGANİK TARIMDA ÖNCÜ KENT: İZMİR

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Dünyada ve Türkiye de Organik Tarım

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE YAŞ SEBZE MEYVE ÜRETİMİ

Sağlıklı Tarım Politikası

Sera Biber Yetiştiriciliğinde Organik Azot Beslenmesinin Optimizasyonu. Optimization of Organic Nitrogen Fertilization in Greenhouse Grown Pepper

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAŞ MEYVE VE SEBZE SEKTÖR RAPORU

ORGANİK TARIM HIZLA GELİŞİYOR

Eco new farmers. Modül 1- Organik Tarıma Giriş. Bölüm 1- Organik Tarımın Tarihçesi

4. Organik Tarımda Türkiye nin Yeri

FARKLI GÜBRE KOMPOZİSYONLARININ ÇAYIN VERİM VE KALİTESİNE ETKİSİ. Dr. GÜLEN ÖZYAZICI Dr. OSMAN ÖZDEMİR Dr. MEHMET ARİF ÖZYAZICI PINAR ÖZER

ULUDAĞ YAŞ MEYVE SEBZE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ İHRACAT DEĞERLENDİRME RAPORU

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

Dünyada ve Türkiye de ORGANİK TARIM

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR

MEYVE SULARI DÜNYA TİCARETİ. Dünya İhracatı. Tablo 1. Meyve Suyunun Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonları

BAKLİYAT DOSYASI. 4 TÜRKİYE ABD 240 Kaynak: FAO

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Tablo 4- Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Üretimi (Bin ton)

İYİ TARIM UYGULAMALARI NASIL YAPILIR?

ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

Sıra Ürün Adı

GIDA ARZI GÜVENLİĞİ VE RİSK YÖNETİMİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

USB - Ulusal Sistem Belgelendirme İTU (İYİ TARIM UYGULAMALARI) NESRİN SERİN Genel Müdür

Kabak Çekirdeği Kabuğu ve Pirolizinin Buğday ın Gelişimi ve Bitki Besin Elementi. İçeriklerine Etkisi EMRE CAN KAYA

I. KISIM: Temel Bilgiler ve Muhafaza

Archived at

Meyve ve Sebze ile ilgili kavramlar ve GDO

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1239 KAHRAMANMARAŞ'TA SEBZE TARIMININ MEVCUT DURUMU, PROJEKSİYONLAR VE ÖNERİLER

Atila ERTEM ETO Yönetim Kurulu Bașkanı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

MEVZUATLAR KANUNLAR. TEBLİĞ, TALİMAT ve KARARLAR YÖNETMELİKLER KANUNLAR. Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu

Patatesin Dünyadaki Açlığın ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi

Ziraat. Müh. Fatma MAMAK

ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜ RAPORU

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

İLAÇ, ALET VE TOKSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI ÇALIŞMA GRUBU. Dr. A. Alev BURÇAK Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanlığı

SERA TASARIMI ve İKLİMLENDİRME. Cengiz TÜRKAY Ziraat Yüksek Mühendisi. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Erdemli-Mersin 12 Ekim 2012

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

TÜRKİYE'NİN DIŞ TİCARETİ

SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM ve BİTKİ KORUMA

DÜNYA DA VE TÜRKİYE DE BAKLAGİL SEKTÖRÜ VE BAKANLIK POLİTİKALARI

EGE KURU MEYVE VE MAMULLERİ İHRACATÇILARI BİRLİĞİ 2015 YILI ÇALIŞMA ÖZETİ

TOHUMCULUK ÜRETİM. Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

Sürdürülebilir Pestisit Kullanımı

Çiftçi Şartlarında Potasyumlu Gübrelemenin Verim ve Kaliteye Olan Etkisi

Dünya Bakliyat Pazarı ve Son Gelişmeler

SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ VE SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ SEKTÖRÜNDE DÜNYA İTHALAT RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI

Organik Gıdalarda Gıda Güvenliği. Yrd. Doç. Dr. Nural KARAGÖZLÜ Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü MANİSA

Türkiye de Organik Tarım

ORGANİK SIVI GÜBRE GRUBU

TEMMUZ 2017 AYLIK İHRACAT RAPORU

EC FERTILIZER TOPRAĞINIZA DEĞER KATAN GÜBRE

GIDA İŞLEME MAKİNELERİ

YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ

İçindekiler İçindekiler... 2 Şekil Listesi Bağ Ve Bağ Ürünleri Sektörü Dünya da Bağ ve Bağ Ürünleri Sektörü Bağ Alanı...

Sağlıklı ve yaşanabilir bir çevrede insanca yaşamak her insanın hakkı

Prof. Dr. Nuray Mücellâ Müftüoğlu ÇOMÜ, Ziraat Fakültesi, Toprak Bölümü Çanakkale. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Rize

BİBER RAPORU ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

organik gübre

YAPRAĞI YENEN SEBZELERDE GÜBRELEME


TOHUMCULUK ÜRETİM. Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

SERAMİK SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

/ Ocak Sayı : YÖNETMELİK. Tarımsal Üretici Birliklerinin Kuruluş. Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik BİRİNCİ BÖLÜM

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE ARICILIK

ÇAYDA AZOTLU GÜBRENİN EKONOMİK KULLANIMI ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA im

ORGANİKÇİ AMCADAN GELECEĞİN BÜYÜKLERİNE

BİTKİ BESLEME ÜRÜNLERİ KATALOĞU

ELMANIN GÜBRELENMESİ

ANTEP FISTIĞI DÜNYA ÜRETİMİ

Yönetmelik. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Organik Tarım ve Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar

KANATLI ET SEKTÖRÜ RAPORU

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

DÜNYA PLASTİK SEKTÖR RAPORU PAGEV

EĞİRDİR (ISPARTA) KOŞULLARINDA ORGANİK ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNİN UYGULANABİLİRLİĞİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA *

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR

YAŞ MEYVE SEBZE. Hazırlayan Dilek KOÇ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

ALKOLLÜ VE ALKOLSÜZ İÇECEKLER. Sektör Raporu

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2016 Temmuz Ayı İhracat Bilgi Notu

TÜRKİYE'NİN AVRUPA TOPLULUĞU ÜLKELERİNE SEBZE İHRACATI

Yerfıstığında Gübreleme

KÜRESEL OTOMOTİV OEM BOYALARI PAZARI. Bosad Genel Sekreterliği

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması

BACTOGEN ORGANİK GÜBRELER,

GTİP : PLASTİKTEN KUTULAR, KASALAR, SANDIKLAR VB. EŞYA

GÜBRE TAVSİYELERİ Gübrelemenin Amacı, - Önce Toprak Analizi - Usulüne Uygun Toprak Örneği Alma

Transkript:

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ SERA BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ORGANİK AZOT BESLEMESİNİN OPTİMİZASYONU BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI ADANA, 2010

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ SERA BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ORGANİK AZOT BESLENMESİNİ OPTİMİZASYONU YÜKSEK LİSANS TEZİ BİTKBAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI Bu Tez 03/12/2010 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/Oyçokluğu ile Kabul Edilmiştir......... Doç. Dr. H.Yıldız DAŞGAN Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ Prof. Dr. Ayşe GÜL DANIŞMAN ÜYE ÜYE Bu Tez Enstitümüz Bahçe Bitkileri Anabilim Dalında hazırlanmıştır. Kod No: Prof. Dr. İlhami YEĞİNGİL Enstitü Müdürü Bu Çalışma Ç. Ü. Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje No: ZF2005D5 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.

ÖZ YÜKSEK LİSANS TEZİ SERA BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ORGANİK AZOT BESLENMESİNİN OPTİMİZASYONU ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAHÇE BİTKİLERİ ANA BİLİM DALI Danışman: Doç. Dr. H. Yıldız DAŞGAN Yıl: 2010, Sayfa 77 Jüri : Doç. Dr. H. Yıldız DAŞGAN : Prof. Dr. Ayşe GÜL : Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ Bu çalışma 2009 ilkbahar döneminde, organik bitki besleme yöntemleri ile serada İri kare kesitli biberlerin azot ihtiyaçlarını araştırarak optimize etmek amacıyla Adana da Çukurova Üniversitesi Bahçe Bitkileri Bölümü seralarında gerçekleştirilmiştir. Denemede altı ayrı azot dozu kullanılmıştır. Bunlar dekar başına 0 kg, 5 kg, 10 kg, 15 kg, 20 kg, 25 kg olarak seçilmiştir. Denemede kullanılan biber çeşidi olgunlukta kırmızı renk yapan Flemonco F 1 çeşididir. Denemede bitki büyüme parametreleri ölçülmüş, yaprak ve meyve analizleri yapılmış, meyve pomolojik analizleri yapılmış ve meyve hasat kayıtları tutulmuştur. Deneme sonucunda N uygulamaları bakımından toplam verim değerleri 0, 5, 10, 15, 20, ve 25 kg/da azot dozlarında sırasıyla 2.66, 2.78, 3.33, 4.34, 5.56 ve 5.41 kg/m2 olarak gerçekleşmiştir. Bitki büyüme parametreleri ve meyve pomolojik analizleri de verime parelel sonuçlar sergilemiştir. Tez çalışması sonunda, serada organik olarak kırmızı renkli iri kare kesitli biber yetiştiriciliğin en optimum (uygun) azot dozunun 20 kg/da olduğuna karar verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Organik Yetiştiricilik, İri Kare Kesitli Biber, Sera I

ABSTRACT MSc THESIS ORGANIC NITROGEN OPTIMIZATION IN GREENHOUSE GROWN PEPPER Enver TEKELI ÇUKUROVA UNIVERSITY INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES DEPARTMENT OF HURTICULTURE Supervisor Jury : Assoc. Prof. Dr. H. Yildiz DASGAN Year: 2010, Pages: 77 : Assoc. Prof. Dr. H. Yildiz DASGAN : Prof. Dr. Ayse GUL : Prof. Dr. Nurgul TUREMIS This study was performed to search and optimise Organic nitrogen nutrition of California Wonder peppers grown in greenhouses. The experiment has been carried out by Organic growing procedures during 2009 early spring greenhouse season in the Horticultural Department of the Cukurova University. The treatments were six different nitrogene doses originated from Pattrone trade name nitrogen source that contains 10.21 % organic N. Nitrogene doses used in the experiment were 0 kg, 5 kg, 10 kg, 15 kg, 20 kg, 25 kg for per 1000m 2. Pepper cultivar used in the experiment was Flemonco F 1 with red fruit colour in ripeness. Plant growth parameters, leaf and fruit mineral analises, fruit pomologic analises and yield have been investigated. At the completation of the experiment, fruit yields were 2.66, 2.78, 3.33, 4.34, 5.56 ve 5.41 kg/m 2 respectively from the nitrogen doses 0 kg, 5 kg, 10 kg, 15 kg, 20 kg, 25 kg for per 1000m 2, respectively. Plant growth parameters and fruit pomologial analises shown similar trends to the yield valıes in the application of the different nitrogen doses. At the end of the experiment, in order to grown California Wonder type red pepper in greenhouse in early spring growing period the optimal organic nitrogen dose was determinated as 20 kg/1000m 2. Key Words: Organic Production, California Wonder Pepper, Greenhouse II

TEŞEKKÜR Bana bu çalışma konusunu seçmemde ve tez çalışma sürem boyunca her türlü yardımı sağlayan yeri geldiğinde moral desteğini esirgemeyen çok değerli danışman hocam sayın Doç. Dr. H. Yıldız DAŞGAN a en içten dileklerimle teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca çalışma sürem boyunca bana hem deneme hem laboratuvar çalışmaları süresince desteklerini esirgemeyen ve bana herzaman yardım eden çok değerli arkadaşlarım Ziraat Mühendisleri Mehmet AKYOL ve Gökçe AYDÖNER başta olmak üzere Şenay Behlül KARABIYIK, Servet Can GÖK, Akın ÇİFTÇİ ye Ekonomist arkadaşım Barış UĞUR a çok teşekkür ederim. Çalışmalarım boyunca sürekli desteğini hissettiğim nişanlım Ruslana POZNYAK a gönülden teşekkür ederim. Bu çalışmamın yanısıra bugünlere gelmemi sağlayan bana maddi manevi desteğini hiçbir zaman esirgemeyen babam Daniyel TEKELİ, annem Celale TEKELİ ve kardeşim Ahmet TEKELİ ye sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunarım. Bu Tez çalışması babam Daniyel TEKELİ ve annem Celale TEKELİ ye armağan edilmiştir. III

İÇİNDEKİLER SAYFA ÖZ... I ABSTRACT... II TEŞEKKÜR... III İÇİNDEKİLER.....IV ÇİZELGELER DİZİNİ... VIII ŞEKİLLER DİZİNİ...X SİMGELER VE KISALTMALAR... XII 1. GİRİŞ... 1 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR... 5 2.1. Organik Tarım... 5 2.1.1. Organik Tarımın Tanımı... 5 2.1.2. Organik Tarımın Gelişim... 7 2.1.2.1. Organik Tarımın Dünyadaki Gelişimi.... 7 2.1.2.2. Organik Tarımın Türkiye deki Gelişimi... 9 2.2. Organik Üretim... 12 2.2.1. Dünyadaki Organik Üretim...12 2.2.2. Türkiye de Organik Üretim... 15 2.3. Türkiye de Organik Tarım Uygulamaları... 20 2.4. Organik Tarıma Başlama... 20 2.5. Örtü Altı Tarım... 21 2.6. Organik Seracılıkta Uygulama Esasları... 21 2.7. Neden Organik Tarım?... 22 2.8. Organik Tarımda Çoğaltma Materyalleri... 22 2.9. Organik Tarımda Bitki Koruma... 23 2.10. Hastalık ve Zararlıların Engellenmesi ve Kontrolü... 23 2.11. Organik Tarımda Kontrol ve Sertifikasyon..25 2.12. Konu ile ilgili Çalışmalar..25 IV

3. MATERYAL VE METOD... 29 3.1. Genel... 29 3.1.1. Denemede Kullanılan Bitki Materyalleri... 29 3.1.2. Denemede Kullanılan Bitki Besleme Materyalleri... 34 3.1.3. Denemede Kulanılan Bitki Koruma Materyalleri... 35 3.2. Metod... 36 3.2.1. Uygulamalar... 36 3.2.2. Deneme Düzeni... 39 4. BULGULAR VE TARTIŞMA... 43 4.1. Bitki Büyüme Parametreleri... 43 4.1.1. Bitki Boyu... 43 4.1.2. Bitki Yaprak Sayısı... 44 4.1.3. Toplam Bitki Yeşil Aksam Taze Ağırlıkları... 45 4.2. Meyve Hasat Kayıtları... 46 4.2.1. Meyve Ağırlıkları... 46 4.2.2. Meyve Sayısı... 48 4.3. Meyve Pomolojik Analizleri... 52 4.3.1. Meyve Ağırlığı (g)... 52 4.3.2. Meyve Çapı (mm)... 53 4.3.3. Meyve Boyu (mm)... 54 4.3.4. Meyve Hacmi (cm 3 ):... 55 4.3.5. Meyve suyunda suda çözünebilir kuru madde içeriği SÇKM (%).. 56 4.3.6. Meyve suyunda titre edilebilir toplam asit miktarı (%).. 56 4.3.7. Meyve Suyunda ph İçeriği...57 4.3.8. Meyve suyunda C vitamin (L-Askorbik Asit) içeriği (mg/100g).58 4.4. Yaprak Analizleri 59 4.4.1. Yaprakta Azot (N) Konsantrasyonu (%) 59 4.4.2. Yaprakta Fosfor (P) Konsantrasyonu (%)...60 4.4.3. Yaprakta Potasyum (K) Konsantrasyonu 61 4.4.4. Yaprakta Kalsiyum (Ca) Konsantrasyonu......62 4.4.5. Yaprakta Magnezyum (Mg) Konsantrasyonu.63 V

4.5. Meyvede Mineral Analizleri... 64 4.5.1. Biber Meyvelerinde Azot (N) Konsantrasyonu......64 4.5.2. Biber Meyvelerinde Fosfor (P) Konsantrasyonu...65 4.5.3. Biber Meyvelerinde Potasyum (K) Konsantrasyonu..66 4.5.4. Biber Meyvelerinde Kalsiyum (Ca) Konsantrasyonu 67 4.5.5. Biber Meyvelerinde Magnezyum (Mg) Konsantrasyonu..68 4.5.5. Yaprakta Bulunan Magnezyum Değerleri... 68 5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER... 69 KAYNAKLAR... 71 ÖZGEÇMİŞ... 77 VI

VII

ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA Çizelge 2.1. Türkiye'de organik tarım yapan işletmelerin gelişimi (Gübbük ve ark., 2004; Anonymous, 2005c; Anonymous, 2006..16 Çizelge 2.2. Türkiye'de üretilen bazı organik ürünlerin yıllara göre dağılımı/ton) (Anonymous,2005c)...18 Çizelge 2.3. Ülkemizdeki 2003 yılı ihraç edilen bazı organik ürünler, ihracat ülkeleri ve ihraç değerleri (Anonymous, 2005c).. 19 Çizelge 3.1. Denemede kullanılan biyolojik bitki besin materyallerinin İçerikleri...35 Çizelge 3.2. Deneme süresince yapraktan yapılan mikro element destekleyici ve koruyucu uygulamalar... 37 Çizelge 3.3. Toprak analiz sonucu.38 Çizelge 3.4. Denemede topraktan farklı azot dozları uygulama tarihleri... 38 Çizelge 3.5. Parsellere uygulanan saf azot miktarları ve uygulamaları...39 Çizelge 3.6. Denemede kullanılan asıl azot kaynağının (Pattrone) parsellere göre uygulama miktarları....39 Çizelge 3.7. Serada gerçekleştirilen Tesadüf Blokları Deneme Deseni ne göre farklı azot dozlarının yerleştirilmesini gösterilmesi..40 Çizelge 4.1. Deneme süresince farklı zamanlarda uygulamalardaki bitki boyu Ölçümleri... 43 Çizelge 4.2. Deneme süresince belirli periyodlarda sayılan bitki yaprak sayıları... 44 Çizelge 4.3. Deneme sonunda ölçülen toplam bitki yeşil aksam taze ağırlıkları (kg/bitki)... 46 Çizelge 4.4. Deneme boyunca hasat edilen biber meyvelerinde toplam verim değerleri (kg/m 2 )... 47 Çizelge 4.5. Deneme boyunca hasat edilen biber meyvelerinde toplam verim değerleri (kg/bitki)... 48 Çizelge 4.6. Deneme boyunca hasat edilen biber meyvelerinde birim alana ve bitki başına toplam meyve sayısı değerleri (adet/m 2 ve adet/bitki)... 49 VIII

Çizelge 4.7. Farklı azot dozlarının Flamenco F 1 biber çeşidinde Ortalama meyve ağırlıkları (g/adet)... 53 Çizelge 4.8. Farklı azot dozlarının Flemenco F1 biber çeşidinde Ortalama meyve çapı üzerine etkileri (mm)... 54 Çizelge 4.9. Farklı azot dozlarının Flemenco F1 biber çeşidinde Ortalama meyve boyu üzerine etkileri (mm)... 55 Çizelge 4.10. Farklı azot dozlarının Flemenco F1 biber çeşidinde Ortalama meyve hacmi üzerine etkileri (ml)... 55 Çizelge 4.11. Meyve suyunda SÇKM miktarı (%)... 56 Çizelge 4.12. Farklı azot dozlarının Flemenco F 1 biber çeşidinde meyve suyunda Titre edilebilir toplam asitlik üzerine etkileri (%)...57 Çizelge 4.13. Çizelge 4.16. Farklı azot dozlarının Flemenco F 1 biber çeşidinde meyve suyunda ph üzerine etkileri... 57 Çizelge 4.14. Farklı azot dozlarının Flemenco F 1 biber çeşidinde Meyvede vitamin C üzerine etkileri (mg/100g)... 58 Çizelge 4.15. Farklı azot dozları ile beslenen organik biber bitkilerinin yapraklarında 9 Ekim tarihinde belirlenen Azot (N) elementi konsantrasyonları (%)..59 Çizelge 4.16. Farklı azot dozları ile beslenen organik biber bitkilerinin yapraklarında 9 Ekim tarihinde belirlenen Fosfor (P) elementi konsantrasyonları (%).61 Çizelge 4.17. Farklı azot dozları ile beslenen organik biber bitkilerinin yapraklarında 9 Ekim tarihinde belirlenen K elementi konsantrasyonları (%).62 Çizelge 4.18. Denemedeki biber bitkilerinin yapraklarında belirlenen Ca konsatrasyonları (%)..63 Çizelge 4.19. Denemedeki biber bitkilerinin yapraklarında belirlenen Mg konsatrasyonları (%)..64 Çizelge 4.20. Biber meyvelerinde ölçülen Azot (N) değerleri (%)...65 Çizelge 4.21. ber meyvelerinde ölçülen fosfor (P) değerleri (%)..66 Çizelge 4.22. Biber meyvelerinde ölçülen potasyum (K) değerleri (%)...67 Çizelge 4.23. Biber meyvelerinde ölçülen Ca değerleri....68 Çizelge 4.24. Biber meyvelerinde ölçülen Magnezyum (Mg) miktarları.68 IX

ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA Şekil 1.1. Dünya organik gıda satışları (Willer ve Yussefi, 2006). 2 Şekil 2.1. Dünyada kıtalara göre organik tarım alanları (Willer ve Yussefi,2006)... 12 Şekil 2.2. Dünyada organik tarım alanları bakımından ilk on ülke ve Türkiye (Willer ve Yussefi,2006... 13 Şekil 2.3. Ülkelerin sahip oldukları organik tarım alanının toplam tarım alanına oranı (willer ve Yussefi,2006)... 14 Şekil 2.4. Dünyada organik tarım işletmeleri bakımından ilk on ülke ve Türkiye (Willer ve Yussefi,2006)... 15 Şekil 2.5. Bölgelere Göre Organik Üretim Alanlarının Dağılımı (Aksoy ve ark., 2005)... 17 Şekil 3.1. Flamenco F 1 İriKare Kesitli Biber Çeşidi... 30 Şekil 3.2. Flamenco F 1 İriKare Kesitli Biber Çeşidi... 30 Şekil 3.3. Organik biber fideleri yetiştiriciliği sırasında erken dönemde soğuktan korumak için tünel uygulaması.... 31 Şekil 3.4. Tünel kaldırıldıktan sonra organik fidelerden bir görüntü... 31 Şekil 3.5. Deneme serasından bir görüntü... 32 Şekil 3.6. 22 Haziran 2010 da denemeden bir görünüm... 32 Şekil 3.7. Biber bitkilerinin 22 Haziran 2010 tarihinde yakından bir görüntüsü...33 Şekil 3.8. 7 Temmuz 2010 tarihinde serasdan genel bir görünüm...33 Şekil 3.9. Olgunlaşan biber meyvelerinin bitki üzerinde yakından görüntüsü.34 Şekil 3.10. Denemede kullanılan bazı bitki besleme ürünleri.... 35 Şekil 3.11. Denemede kullanılan bitki koruma ürünleri.... 36 Şekil 4.1. Farklı azot dozları ile beslenen biber bitkilerinde değişik zamanlarda kaydedilen yaprak sayıları (adet/bitki).... 45 Şekil 4.2. Azot-verim arasındaki 2. dereceden polinom ilişki...48 Şekil 4.3. Farklı dozlarla yetişen biber meyveleri..... 50 X

Şekil 4.4. Farklı dozlarda yetişen biberlerin birlikte görüntüsü... 52 Şekil 4.5. Farklı azot dozları ile organik yetiştirilen biber yapraklarında azot (N) konsantrasyonları..60 XI

SİMGELER VE KISALTMALAR Ç.Ü. : Çukurova Üniversitesi Ç.Ü.Z.F. : Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Mm : Milimetre cm 3 : Santimetreküp cm : Santimetre m : Metre m 2 da ha kg g S.Ç.K.M. : Metrekare : Dekar : Hektar : Kilogram : Gram : Suda Çözünebilir Kuru Madde Miktarı % : Yüzde K : Potasyum K2O : Potasyum Oksit N : Azot P : Fosfor P2O 5 : Di Fosfor Penta Oksit Ca : Kalsiyum CaCO 3 : Kalsiyum Karbonat o C CaMg(CO 3 ) 2 Mg Fe Zn Mn Cu B MgS : Santigrat Derece : Dolomit : Magnezyum : Demir : Çinko : Mangan : Bakır : Bor : Magnezyum Sülfat XII

XIII

1. GİRİŞ 1. GİRİŞ Dünyada yirminci yüzyılın ikinci yarısında yaşanan hızlı sanayileşme ve nüfus artışı önemli çevre sorunlarını da beraberinde getirmiş, sonuçta yoğun ve bilinçsiz tarım ilacı ve gübre kullanılması,yanlış toprak işleme uygulamaları, kalıntı riski, toprağın fiziksel yapısının ve bitki besin maddesi dengesinin bozulması, organik madde ve toprak canlılığının yitirilmesi, tuzlanma, çoraklaşma gibi önemli çevre sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur (Aksoy, 1999). Uzun yıllar boyunca konvansiyonel (geleneksel) tarımda kullanılan sentetik (kimyasal) gübre ve bitki koruma ilaçları, daha fazla verim almak amacıyla çoğu zaman gereğinden fazla kullanılarak, zararları düşünülmemekte, bu durum global kirlenmeye hızlı bir şekilde katkıda bulunarak çevre ve insan sağlığını önemli boyutlarda tehdit etmektedir. Organik tarım sistemi tüm dünyada artarken özellikle Avrupa ülkelerinde 1990'lı yıllardan sonra Avusturya, Almanya, Lüksemburg ve İsviçre gibi ülkelerde daha hızlı gelişmiştir. Bu tarım sistemine geçişte ve başarıda etkili faktörler, üreticilere sağlanan finansal imkanlar, hızlı bilgi akışı, geniş ürün yelpazesi, ulusal semboller, koruma ve planlama olarak sayılabilir. Almanya ve İngiltere'de yapılan bir anket çalışmasında tüketicilerin organik ürünleri talep etmelerinin nedenleri; 1. Kişisel sağlık ve çocuk sağlığına verilen önem (Almanya % 70, İngiltere % 46), 2. Çevre (Almanya % 10-30, İngiltere % 41) 3. Lezzet (Almanya % 13-24, İngiltere % 40) 4. Hayvan hakları ve sağlığı (İngiltere % 26) olarak belirlenmiştir. (Aksoy ve ark, 2002). 1

1. GİRİŞ 12.000.000 10.000.000 8.000.000 6.000.000 4.000.000 2.000.000 ABD Japonya Kanada Avusturalya Batı Avrupa 0 1996 1997 1998 1999 2000 2002 Şekil 1.1. Dünya organik gıda satışları (Willer ve Yussefi, 2006). Organik tarım ürünleri, çevreye duyarlı ilkelerle üretilmesi ve hem de insan sağlığı yönünden öne çıkardığı cazip avantajlar nedeniyle giderek artan bir ivmeyle önem kazanmaktadır (Badgley and Perfecto, 2007). Bu trende paralel olarak, günlük beslenme diyetlerinin vazgeçilmezi olan sebzelerin organik üretilmesi ve tüketilmesi de sürekli artarak önem kazanmaktadır. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de organik sebzeler, mevsim dışında tüketiciler tarafından talep edilmektedir ve bu pazar büyük bir potansiyel taşımaktadır (Engindeniz ve Tuzel, 2006). Konvansiyonel Tarım uygulamalarında özellikle sera ve mevsim dışı yetiştiricilikte hastalık ve zararlı kontrolü için bilinçsiz bitki koruma programları, hastalık ve zararlılarla savaşımda ekolojik dengeye önem vermeden kullanılan kimyasal ilaçlar, ve bitki beslemede gereğinden fazla ve programsız sentetik gübre kullanımı en büyük sorunlardan birkaç tanesidir. Bu yukarıda sayılan sebeplerden dolayı yapılan bu tarım uygulamaları günlük diyet programımızda önemli bir yeri olan sebzeleri insan sağlığı için tehlikeli birer silah haline kolayca dönüştürebilmektedir. 2

1. GİRİŞ Daha sağlıklı bir yaşamın yükselen bir trend haline dönüştüğü günümüzde özellikle Avrupa da ve gelişmiş ülkelerde insanların mevsim dışı meyve ve sebzeleri de daha sağlıklı tüketebilmeleri önemli bir ihtiyaç haline dönüşmüştür. Bu trende paralel olarak, günlük beslenme diyetlerinin vazgeçilmezi olan sebzelerin organik üretilmesi de artan bir önem kazanmaktadır. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de organik sebzeler, mevsim dışında tüketiciler tarafından talep edilmektedir ve bu pazar büyük bir potansiyel taşımaktadır (Engindeniz ve Tuzel, 2006). Bu nedenle, domates, hıyar, biber, patlıcan, kabak ve kavun gibi sıcak seven yazlık sebze türleri seralarda, kışın veya erken ilkbahar ve geç sonbahar gibi mevsim dışında üretilerek tüketicilerin hizmetine sunulmaktadır (Daşgan ve ark., 2011). Bu ihtiyaç ışığında serada organik sebze yetiştiriciliği yaparken, biyolojik bitki besleme konusunda toprakta depolanamadığı için en büyük eksiklik olarak bitkilerin Azot (N) ihtiyacının karşılanması karşımıza çıkmaktadır. Yapılan bu tez çalışmasıyla organik tarımda sera biber yetiştiriciliğinde azot optimizasyonu araştırılmıştır. Bu tez çalışması ile serada organik tarım uygulamalarında yaşanabilecek en büyük bitki besleme problemi olan Azot (N) beslemesinin biber bitkisinde optimizasyonunu kapsamaktadır. Daha önce böyle bir çalışmanın yapılmaması, iri kare kesitli biberlerin özellikle Avrupa pazarında çok iyi bir yer bulması ve talep görmesi organik ürünler olarak pazar fiyatının yüksek olup çiftçi finansal durumuna faydada bulunabilmesi ve bu konunun yükselen bir ilgi trendi olması, çalışılacak bitkinin iri kare kesitli biber olmasındaki en büyük sebeplerdendir. 3

1. GİRİŞ 4

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2.1. Organik Tarım 2.1.1. Organik Tarımın Tanımı Organik tarım; Ekolojik sistemde yanlış uygulamalar sonucu günden güne azalan doğal dengeyi yeniden kurmaya, sürdürülebilir bir agro-ekosisteme geri dönülmesine yönelik insana, doğaya ve çevreye saygılı üretim sistemlerini içermektedir. Esas itibariyle toprağın sürdürülebilir bir verimliliğe sahip olmasını sağlayan, bitkinin direncini arttıran, bitki korumada çevreye zararsız biyolojik yöntemleri de tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını öneren, üretimde kalitesiz verim artışını değil ürünün kalitesinin yükselmesini amaçlayan bir üretim sistemi olarak tanımlanmaktadır (Taşbaşlı ve Zeytin., 2003). Organik tarım uygulamaları temelde doğa ile uyumlu bir üretim sitemini hedeflemekte ve doğal unsurların bütünlüğü esas alınmaktadır (Mander ve ark., 1999). Bu tarım sistemi bazı çevrelerce de yanlış bilindiği gibi hiç gübre ve ilaç kullanılmadan ürünlerin sadece ekilip ya da dikilip kendi haline bırakılarak yapılan modası geçmiş bir tarım değil, aksine modern günümüz tarımının tüm imkanlarından yararlanarak bilimsel bir şekilde doğal kaynakların ve enerjinin optimum kullanımı ile optimum verimlilik alınmasını hedefleyen bir üretim sistemidir. Organik (Biyolojik) yetiştiricilikte üretim ile ilgili tüm faktörler bir bütün olarak ele alınmakta ve bu tekniği kullanarak üretim yapan tarım işlemelerinin kendi kendine yeterliliği esas alınmaktadır. Bunun için toprak, bitki, hayvan ve insan arasındaki doğal döngünün doğal kökenli ham maddeler kullanarak, mümkün olduğunca işletmenin kendi içinden veya yakın çevresinden biyolojik olarak sağlanması ilke edinilmektedir. Böylece kullanılan girdilerin, çevreyi tehdit eden her türlü etkisi azaltılmakta veya bunlardan tamamen kaçınılmaktadır (Aksoy ve Altındişli, 1996). 5

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Organik (Biyolojik) tarımda toprağın fiziksel özelliklerinin iyileştirilmesi ve içindeki organizmaların korunması sağlanmalı; toprak umursamazca sömürülmemeli; tersine doğal verimliliği arttırılmalı ve biyolojik sürdürülebilirlik sağlanmalıdır. Bunun için ekim nöbeti ve organik gübreleme yapılmalı ayrıca uygun toprak işleme yöntemleri kullanılmalıdır. Bu amaçla örneğin çiftlik gübresi ve/veya organik atıklar kullanılarak aerobik ortamda hazırlanan kompost amaca uygun bir şekilde kullanılmaktadır. Bundan başka kaya unları, alg ürünleri kullanıldığı gibi y eşil gübreleme de yapılmaktadır. Üretimi yapılacak olan bitki tür ve çeşitlerinin seçiminde, üretim yapılacak yerin ekolojik koşulları ve bu koşullarda hastalıklara en az seviyede yakalanma olasılıkları olan bitki tür ve çeşitleri seçilmelidir. Bunun yanında sağlıklı, dayanıklı tohum ve fidan kullanılmalıdır. Organik (Biyolojik) tarımda bitki sağlığı açısından yukarıda belirtilen ve etkileri uzun sürede görülebilen önlemler yanında, erken uyarı sistemlerinin kullanılması ve faydalı canlıların teşvik edilmesi de bitki koruma kavramının önemli bir parçasıdır. Bu konuda zararlılarla mücadelede biyolojik yöntemler (örneğin Bacillus thurinengis preparatları, feromon tuzakları, faydalı akarlar vb.) ve kültürel önlemler (örneğin yabancı otların toprak işlemeyle veya yakarak yok edilmesi vb.) uygulanabilmekte, eğer sorun ürünü tehdit edici boyutlara ulaşırsa o zaman bitkisel veya mineral kökenli preparatlar kullanılabilmektedir. Toprak strüktürünü iyileştirici ve humus miktarını artırıcı önlemlerle beraber bölgenin koşullarına uygun, toprağın fiziksel yapısını koruyucu, enerji tasarrufu sağlayan toprak işleme yöntemleri kullanılmalıdır. Gereğinden fazla toprak işlemeden kaçınılmalı, pulluk gibi toprağı devirerek işleyen aletler yerine gerekiyorsa kültüvatör, dipkazan gibi çizici ve yırtıcı aletlere yer verilmelidir. 6

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2.1.2. Organik Tarımın Gelişimi 2.1.2.1. Organik Tarımın Dünyadaki Gelişimi: Tarımdaki gelişime yönelik değişimler, teknolojinin ve sanayinin gelişimi ile başlayarak hız kazanmıştır. Özellikle hızlı nüfus artışı ile birlikte 1960-70'li yıllarda tarımda "yeşil devrim" adı verilen gelişimin başlamasıyla sadece verim artışı hedeflenmiş, sentetik kimyasal tarım ilaçları ve mineral gübrelerin kullanımı kontrolsüz ve bilinçsiz bir şekilde artmıştır. Bu girdilerin yarattığı olumsuz etkiler ilk önce, keşfedildiği andan itibaren yoğun olarak kullanıldığı gelişmiş ülkelerde görülmüş, buna bağlı olarak yüzyılımızın başlarında geleneksel tarım yöntemine alternatif arayışları başlatılmıştır. Bu konudaki ilk çalışma ingiltere' de 1910'lu yıllarda Organik Tarım Görüşü nün oluşturulmasıdır. Bunu Albert Hovvard'ın "Tarımsal Vasiyetnamesinin 1940 yılında yayınlanması takip etmiştir. Diğer Avrupa ülkelerinde ise alternatif tarım arayışının öncüleri arasında Dr. Rudolf Steiner bulunmaktadır. Aynı zamanda bir antropolog olan Steiner, 1924 yılında Biyodinamik (Biyolojik-Dinamik) Tarım Yöntemi hakkında bir kurslar düzenlemiş ve 1928 yılında Biyodinamik Tarım Enstitüsünü kurmuştur. Bir diğer alternatif arayışı 1930'lu yıllarda İsviçre'de görülmektedir. Müeller ve Rusch, organik tarımın ilkelerinin bir bölümünü oluşturan Kapalı Sistem Tarım (en az dış girdi gereksinimi olan tarım şekli) konusunda çalışmalarda bulunmuşlardır. Aynı konuda Lemaire- Boucher Fransa'da yaptıkları çalışmalarda bazı alglerin bitkilerde doğal dayanıklılığın arttırılması amacıyla kullanılabileceğini tespit etmişlerdir (Anonymous, 2005a). 7

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Organik tarımı geliştirme çalışmaları 1970'li yıllara kadar ayrıayrı devam etmiş, 1972 yılında Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) nun kurulması ile farklı bir Yöne doğru hareket etmeye başlamıştır. Üç kıtadan 5 kurucu organizasyon tarafından oluşturulan ve merkezi Tholey-Theley/Almanya'da olan IFOAM tüm dünyadaki organik tarım hareketlerini bir çatı altında toplamayı, hareketin gelişimini daha düzgün bir şekilde yönlendirmeyi, gerekli standart ve yönetmelikleri hazırlamayı, tüm gelişmeleri üyelerine ve çiftçilere aktarmayı amaçlamıştır. IFOAM, tüm dünyada organik üretime ilişkin kuralları ilk olarak tanımlayan ve yazıya döken kuruluştur. Temel İlkeler olarak geliştirilen kurallar dizini 1998 yılında IFOAM Temel Standartları olarak modifıye edilmiş ve genel kurul tarafından kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Kuruluş, Avrupa Birliği (AB), Birleşmiş Milletler Tanm-Gıda Örgütü (FAO), Dünya Ticaret Organizasyonu (WTO), Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) gibi uluslararası kuruluşlarla da organik üretimle ilgili sıkı bir işbirliği yapmaktadır (Anonymous, 2005a). İlk dönemde üretilen organik ürünler büyük oranda çiftliklerde veya yakın çevresindeki yöresel pazarlarda tüketilirken, sonraki yıllarda bu durum ticari boyut kazanmış ve 1980'li yıllardan sonra tüm dünyada giderek artan bir kabul görmüştür. Organik ürünlerin ticari olarak önem kazanmaları üretimden tüketiciye kadar uzanan zincirde bazı kuralların konulmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu alanda halen lokomotif görevi gören Avrupa Topluluğu ülkeleri öncülük yaparak 1991 yılında 2092 sayılı bitkisel ürünlerin üretimini ve pazara sunulmasını düzenleyen ilk yönetmeliği yürürlüğe koymuşlardır (Aksoy ve ark., 2002). 1982'li yılların ortalarından itibaren yapılan pazar araştırmaları tüketicilerin organik ürünlere olan olumlu tavrını ortaya koymakla birlikte pazar payı, organik ürünlerin, gerçek olmasa da daha pahalı olduğu imajı ile oldukça yavaş artmıştır. 1990'lardan itibaren Avrupa'da çok hızlı bir gelişme göstererek, 1998 yılında Avrupa Topluluğu (AT) ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkelerinde 85.337 tarım işletmesinin organik üretim yapmaları ile 2 milyon hektara ulaşmıştır. Tarım alanlarını % 1.4'ü, tarım işletmelerinin ise % 1.1'i organik tarıma geçmiştir. Halen organik ürünlerdeki fiyat marjı üretim koşullarına bağlı olmakla birlikte, teknik uygulamaların geliştirilerek organik ve konvansiyonel ürünler arasındaki fiyat 8

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR farkının %25 dolayında tutulması ve lüks tüketim ürünü olarak kabul edilmemesi yönünde görüşler vardır (Anonymous, 2005a). Danimarka'da 1980'li yılların ortalarında yeraltı sularında tehlikeli boyutlarda yüksek nitrat düzeylerine rastlanmıştır. Bunun başlıca sebepleri olarak çiftlik gübresi ve sentetik gübrelerin bilinçsiz kullanılması olduğu belirlenmiş ve bu durum çevre kirliliği ile ilgili tartışmaların giderek artmasına yol açmıştır. Bu arada organik tarımın çevreye olan olumlu etkilerinin ve yapılan anketlerde tüketicilerin organik üretilmiş ürünlere belirli bir fiyat farkı ödemeye hazır olduklarının belirlenmesi, haziran 1987'de Organik Tarım Yasasının parlamentodan büyük çoğunlukla geçmesini sağlamıştır (Aksoy ve ark., 2002). ABD'de Organik Tarım Araştırma Vakfı (OFRF) tarafından yapılan bir incelemede organik tarım işletmelerinin % 83'ünün aile işletmeleri olduğu belirlenmiştir (Anonymous, 2005a). Dünyada organik ürün üretimini, gelişmiş olan ülkelerde iç pazar talebi, gelişmekte olan ülkelerde ise ihracat talep artışı yönlendirmiştir. Genelde gelişmekte olan ülkeler, üretimi artırma ve dış satıma sunma çabası içerisindeyken, gelişmiş ülkeler bir yandan dış alım ve bir yandan da iç üretimiyle iç pazar talebini karşılama eğilimi içerisindedirler. Avrupa'da organik üretim adına Danimarka, İngiltere ve İsviçre öncülük eden ülkeler olmuşlardır (Sayın ve Özkan, 2001) 2.1.2.2. Organik Tarımın Türkiye'deki Gelişimi Ülkemizde organik tarım faaliyetleri 1986 yılında Avrupa'daki gelişmelerden farklı şekilde, ithalatçı firmaların istekleri doğrultusunda, ihracata yönelik olarak başlamıştır. Önceleri ithalatçı ülkelerin bu konudaki mevzuatına uygun olarak yapılan üretim ve ihracata, 1991 yılından sonra Avrupa Topluluğunun Yönetmeliği doğrultusunda devam edilmiştir. Daha sonra 2092/91 sayılı yönetmeliğin 14 Ocak 1992 tarihinde yayımlanan 94/92 sayılı ekinde; Avrupa Topluluğuna organik ürün ihraç edecek ülkelerin uymak zorunda olduğu hususlar ayrıntıları ile belirtilmiş ve ülkelerin kendi mevzuatlarını uygulamaya koymaları ve bu mevzuatın da dahil 9

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR olduğu çeşitli teknik ve idari konulan içeren bir dosya ile Avrupa Topluluğuna başvurmaları zorunluluğu getirilmiştir (Kayahan, 1999). Türkiye'de organik tarımla ilgilenen kişileri bünyesinde toplayan ve dayanışmayı sağlayan, gelecek açısından plan ve projeler yapan ilk kuruluş Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) dir (Gündüz, 1994). 1992 de kurulan dernek, faaliyetlerine halen devam etmektedir. Avrupa Topluluğu'ndaki gelişmelere uyum sağlamak üzere Tanm ve Köyişleri Bakanlığı çeşitli kurum ve kuruluşların işbirliği ile yönetmelik hazırlama çalışmalarına başlamış ve "Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik" 24 Aralık 1994 tarih ve 22145 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Daha sonra adı geçen yönetmeliğin bazı maddelerinde uygulamada rastlanılan aksaklıkları gidermek amacıyla değişiklik yapılmış, organik tarım faaliyetleri sırasında yapılacak kusur ve hatalara karşı uygulanacak yaptırımların da yönetmelikte yer alması sağlanmıştır. Düzeltme metni 29 Haziran 1995 tarih ve 22328 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir (Aksoy, 1999). Organik tarım ile ilgili çalışmalar hızla artarken 2002 yılında "Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik" 11 Temmuz 2002 tarih ve 24812 sayılı resmi gazete de yayınlanarak yürürlüğe girmiş, bu arada Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde kanun hazırlanmaya başlanmıştır. 1 Aralık 2004 tarihinde kabul edilen 5262 nolu "Organik Tarım Kanunu" 3 Aralık 2004 tarih ve 25659 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun hemen sonrasında "Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik" 10 Haziran 2005 tarih ve 25841 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanundan sonra ise 18 Ağustos 2010 tarihinde ise "Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına İlişkin Yönetmelik Kontrol ve Sertifikasyon bölümlerinde bir değişiklik gerçekleşmiştir." Türkiye'de organik tarım, geleneksel ihraç ürünlerinin 1984-85 sezonundan itibaren organik tarım kurallarına uygun olarak üretilmelerine olan talep ile başlamıştır (Aksoy, 1999). 10

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ülkemizde 1992 yılında Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği(ETO) ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde Ekolojik Tarım Komitesi (ETK)'nin kurulması ve 1994 yılında Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metodlarla Üretilmesine ilişkin yönetmeliğin düzenlenmesiyle organik tarımda her açıdan bir artış olmuş,1990 yılında ürün sayısı 8, üretim miktarı 2.476 ton iken, 2000 yılında ürün sayısı 95, üretim 237.210 tona yükselmiştir (Taşbaşlı ve Zeytin, 2003). 2005 yılı verilerine göre ise yaklaşık 175 bin ha alandan 298 bin ton organik ürün elde edilmiştir (Anonymous, 2006). Türkiye'de uygulanan tarımsal savaş anlayışına bakıldığında, tarımsal savaşla kimyasal savaşın özdeşleşmiş olduğu görülür. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de 1979 yılında kullanılan pestisit (bakırsülfat ve toz kükürt hariç) miktarı 8.396 kg iken 2002 yılı itibariyle % 45.29'luk artışla yaklaşık 12.199 kg olmuştur (Delen ve ark., 2004). Son yıllarda ülkemizde birçok üründe IPM, EUREPGAP ve organik tarım uygulamaları ile kimyasal gübre ve pestisit kullanımının azalmaya başladığı dikkat çekmektedir. Organik üretimde, üretimin başlangıcından tüketiciye ulaşıncaya kadar geçen tüm aşamaların (yetiştirme koşulları, ürünlerin yetiştirilmesi ve işlenmesi, etiketlenmesi, depolanması, pazarlanması vb. işlemlerin) organik tarım ile ilgili yönetmeliğe göre uygulanması gerekmektedir. Bu yönetmelik çerçevesinde üretimi yapılan organik ürünlerin her aşaması Tarım ve Köyişleri Bakanlığından yetki almış kontrol/sertifikasyon kuruluşları tarafından kontrol edilmekte ve bu sayede organik üretim normlarına uygun, sağlıklı ve sertifikalı ürünler elde edilmektedir. Türkiye'de şu anda organik tarım uygulamaları 18 Ağustos 2010 tarihinde çıkartılan 27676 sayılı "Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik" esaslarına göre yapılmaktadır. 11

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2.2. Organik Üretim 2.2.1. Dünyada Organik Üretim Organik üretim özellikle son 5 yılda hızla artış göstermiş ve günümüzde 120 ülkede organik tarım yapılmaya başlanmıştır (Willer ve Yussefı, 2006). Genellikle ülkelerin geleneksel ürünleri (Hindistan'da çay, Danimarka'da süt ve ürünleri, Aıjantin'de et ve mamulleri, Orta Amerika ve Afrika ülkelerinde muz, Tunus'ta hurma ve zeytin yağı, Türkiye'de kurutulmuş ve sert kabuklu meyveler) organik üretilen ilk ürünler olmuştur. Çünkü mevcut bilgi ve yüksek adaptasyon organik tanma daha kolay geçiş sağlamaktadır (Aksoy ve ark, 1999). Dünyadaki organik tarım alanı Şubat 2006 verilerine göre yaklaşık 31,5 milyon ha'dır. Dünyada kıtalara göre organik tarım alanlarının % 39'u (12,2 milyon ha) Okyanusya'da, % 21'i (6,5 milyon ha) Avrupa'da, % 20'si (6,4 milyon ha) Güney Amerika'da, % 13'ü (4,1 milyon ha) Asya'da, % 4'ü (1,4 milyon ha) Güney Amerika'da ve%3'ü (1,2 milyon ha) Afrika'da bulunmaktadır (Willer ve Yussefı, 2006). 4% Dünya Organik Tarım Alanları 3% 20% 39% Okyanusya Asya Avrupa Kuzey Amerika Güney Amerika Afrika 21% 13% Şekil 2.1. Dünyada kıtalara göre organik tarım alanları (Willer ve Yussefi,2006). 12

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Dünyada ülkelerin sahip oldukları organik tarım alanlarına dikkat edildiğinde yaklaşık 12,1 milyon ha ile Avusturalya ilk sırayı alırken, Çin 3,5 milyon ha ve Arjantin 2,8 milyon ha alanla bu ülkeyi takip etmektedirler.(willer ve Yussefı, 2006). Türkiye ise 209,573 h lık bir alanda organik tarım yapılmaktadır (Anonymous 2006).Şekil 2,2 de Dünyada organik tarım alanları bakımından önde gelen 10 ülke ve Türkiye görülmektedir. Ülkelerin sahip oldukları organik tarım alanlarının toplam tarım alanına oranı incelendiğinde; Liechtenstein (%26,40),Avusturya (%13,53), İsviçre (%11,33) ilk sıralarda yer alırken Türkiye (%0,26) çok gerilerde bulunmaktadır.(willwe ve Yussefi,2006). Şekil 2.2 te Ülkelerin sahip oldukları Ülkelerin sahip oldukları organik tarım alanlarının toplam tarım alanlarına oranı (ilk 10 ülke ve Türkiye)görülmektedir. 14.000.000 12.000.000 10.000.000 8.000.000 6.000.000 4.000.000 Seri 1 2.000.000 0 Şekil 2.2. Dünyada organik tarım alanları bakımından ilk on ülke ve Türkiye (Willer ve Yussefi,2006). 13

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ülkelerin Organik Tarım Alanlarının Toplam Tarım Alanlarına Oranı 5,42% 5,17% 0,26%Türkiye 0 Liechtenstein 5,76% Avusturya 26,40% İsviçre 6,09% Finlandiya İsveç İtalya 6,22% Çek Cumhuriyeti Danimarka 6,80% 13,53% Potekiz Estonya 7,31% Türkiye 11,33% Şekil 2.3. Ülkelerin sahip oldukları organik tarım alanının toplam tarım alanına oranı (Willer ve Yussefi,2006). Dünyada toplam 622.782 organik tarım işletmesi vardır. Meksika 120.000 işletme sayısı ile ilk sırada yer almaktadır. Endonezya 45.000 işletmesiyle ikinci ve İtalya 36.639 işletmesiyle üçüncü sırada yer alırken Türkiye 12.806 işletmesiyle ondördüncü sırada bulunmaktadır.(willer ve Yussefi,2006). Şekil 2.4 te Dünyada organik tarımişletme sayısı bakımından önde gelen on ülke ve Türkiye görülmektedir. 14

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Dünyada Organik Tarım İşletmeleri Bakımından İlk 10 Ülke ve Türkiye 120.000 100.000 80.000 60.000 40.000 20.000 0 Dünyada Organik Tarım İşletmeleri Bakımından İlk 10 Ülke ve Türkiye Meksika Endonezya İtalya Filipinler Uganda Tanzanya Kenya Kore Peru Avusturya Türkiye Şekil 2.4. Dünyada organik tarım işletmeleri bakımından ilk on ülke ve Türkiye (Willer ve Yussefi,2006). AB'de organik ürünlere yönelik standardizasyon ve sertifıkasyon düzenlemeleri 1991 yılında çıkarılan EC-Reg.2092/91 nolu yönetmeliğe göre yapılmaktadır. Birlik genelinde yönetmelik esaslarına uyum aranmaktadır. Sadece birlik dışı ticarette değil birlik içi dolaşımda da bundan taviz olmayıp aksi durumda dolaşım izni verilmemektedir. AB' de düzenleme dışında organik tarımın yönlendirilmesine yönelik politikalar bulunmamaktadır. Ancak organik üretimi doğrudan ve dolaylı etkileyen çeşitli politikalar (Ortak Tarım Politikası, Kırsal Kalkınma Politikası, Çevre Politikaları vb) izlenmekte, diğer yandan ulusal bazda oluşturulan bir takım düzenlemelerle organik tarım yönlendirilmektedir (Sayın ve Özkan, 2001). 2.2.2. Türkiye'de Organik Üretim Türkiye organik tarım konusunda son 10 yılda hızlı bir gelişim göstermiştir. İçinde bulunduğu coğrafik koşullar ve iklim, ürün çeşitliliği, tarımda çalışan nüfus sayısının fazlalığı gibi birçok faktörlerle organik üretim yapmaya uygun bir ülke konumundadır. Çizelge 2.1' de görüldüğü gibi 1990-2004 yılları arasında üretici sayısı bakımından % 4.1 ürün sayısı bakımından % 2.2 ve organik üretim alam 15

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR bakımından ise % 20.2 artış olmuştur. 1996-2004 yıllan arasındaki organik üretim karşılaştırıldığında ise yaklaşık % 3.7 artış olduğu görülür (1990-1994 verileri Çizelge 2.1. Türkiye'de organik tarım yapan işletmelerin gelişimi (Anonymous 2008a) Yıllar Organik Ürün Üretici Sayısı (adet) Organik Ürün Sayısı (adet) Organik Ürün Üretim Alanı (ha) Üretim miktarı (ton) 1994 313 8 1.037-1995 1.780 23 6.077-1996 1.600 20 5.196-1997 4.035 37 15.250 10.314 1998 8.198 67 24.042 99.300 2000 13.187 95 59.649 237.210 2001 15.795 124 111.324 280.328 2004 12.806 174 209.573 378.803 2005 14.401 162 203.811 421.934 2006 14.256 157 192.789 458.095 2007 16.276 141 174.283 568.128 2008 14.926 131 166.883 530.225 Bölgelere göre organik üretim alanlarının dağılımı Şekil 2.5.'da görüldüğü gibi; en büyük üretim alanının % 29.01'i (41.212 ha) Ege bölgesine ait olup, bunu % 19.59'luk payla (27.773 ha) Güney Doğu Anadolu Bölgesi ve % 18.54'lük payla (26.278 ha) Akdeniz Bölgesi takip etmektedir (Anonymous 2009.). 16

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Şekil 2.5. Bölgelere Göre Organik Üretim Alanlarının Dağılımı (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 2009). Ülkemizde 2004 verilerine göre 174 adet organik ürün üretilmektedir. Organik üretim yapan üreticilerin tamamına yakını organik tarım konusunda çalışan organizasyon kurumları ile sözleşmeli tarım yapmakta ve elde edilen organik ürünlerin çok büyük kısmı ihraç edilmektedir (Aksoy 2003). 1999-2003 yılları arasındaki organik ürün üretimi incelendiğinde, organik elmanın %299.2 bu ürünü izleyen pamuğun % 148.2 artış gösterdiği görülmektedir. 17

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR (Çizelge 2.2. Türkiye'de üretilen bazı organik ürünlerin yıllara göre dağılımı/ton) (Anonymous, 2005). Üretilen ürünler 1999 2000 2001 2002 2003 Elma 24.038 50.136 45.040 69.187 71.928 Pamuk 23.520 23.091 19.511 21.794 34.877 Domates 7.095 15.532 90.472 82.809 26.493 Buğday 15.983 4.551 31.139 19.752 21.379 Kayısı 10.822 40.799 13.634 5.941 13.278 Mercimek 3.211 7.163 5.862 17.012 11.781 Üzüm 7.182 7.582 12.894 10.469 9.505 İncir 7.840 7.635 8.293 9.473 8.113 Erik 1 1 1.003 2.329 7.933 Zeytin 3.310 12.875 7.343 10.744 6.456 Vişne 744 2.143 3.769 6.580 5.994 Fındık 5.411 4.114 6.995 7.667 5.662 Biber 553 1.592 3.202 3.355 3.909 Kiraz 366 496 1.375 1.335 1.830 Bal 1.128 2.582 557 923 1.100 Soğan 703 809 2 680 388 1.022 "Çilek 3.090 3.520 "Anonymous, 2003 verilerinden alınmıştır. Ülkemizdeki ihracat edilen organik ürünler incelendiği zaman, çoğunluğunu kuru ve kurutulmuş ürünler oluştururken, dondurulmuş meyve ve sebzeler, meyve suyu ve pamuk dikkat çeken ürünlerdir (Çizelge 2.2). Yıllara göre Türkiye'nin organik ürün ihracat verileri incelendiği zaman (Şekil 2.6); 1998 yılında yaklaşık 8.617 ton ürünü 19.4 milyon $ karşılığında ihraç ederken, 2003 yılında yaklaşık 21.083 ton ürün karşılığında 36.9 milyon $ elde edilmiştir İhraç yapılan ülkelerin talebi doğrultusunda ihracatçılar ile ülkemizdeki yerli üreticilerimiz arasındaki sözleşmeli tarımı kapsayan ilişkiler sonucunda organik tarım yapan üretici sayısı hızla artmaktadır (Anonymous, 2005). 18

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Çizelge 2.3. Ülkemizdeki 2003 yılı ihraç edilen bazı organik ürünler, ihracat ülkeleri ve ihraç değerleri (Anonymous, 2005). Ürünler Ülkeler Miktar (ton) Tutar (1000$) Kuru Üzüm Kuru İncir Kuru Kayısı Almanya Hollanda İngiltere isviçre 2.842 771 589 448 3.476 843 753 608 Fransa 351 493 Danimarka 265 328 Almanya İsviçre Fransa 945 277 226 2 428 714 659 İngiltere 110 231 Almanya İngiltere ABD 611 370 272 1.675 1.111 712 Fransa 105 322 Kuru Elma Almanya 83 253 İşlenmiş (kabuksuz)fındık Kabuklu Fındık Hollanda 47 166 İngiltere Almanya 31 22 131 78 İspanya 23 86 Almanya 653 2.337 Hollanda İsviçre 142 102 494 378 ABD 99 374 Çam Fıstığı İsviçre 35 624 Antep Fıstığı Almanya 22 186 Mercimek Konserve Kiraz Almanya İngiltere 318 304 232 175 İtalya 225 180 Almanya Hollanda Domates Salçası Hollanda 58 55 Dondurulmuş Meyveler 45 34 85 37 İtalya 274 418 Almanya İsviçre 260 173 355 327 19

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Avusturya 159 297 Almanya 274 189 Dondurulmuş Sebzeler Hollanda Belçika 177 172 140 119 ABD 160 85 Kuru Sebzeler Almanya 54 251 Elma Suyu Hollanda İtalya 1.530 628 1.673 776 Bal Almanya 64 188 Zeytin Yağı ABD Japonya 34 10 89 40 Baharat Almanya 48 191 Pamuk Thayland Bulgaristan 274 155 418 231 2.3. Türkiye' de Organik Tarım Uygulamaları Türkiye, diğer birçok ülke ile kıyaslandığı zaman kirlenmemiş yapısı ve iklim özellikleri ile organik tarım ürünleri açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Günümüzde insan sağlığı ve çevreyi koruma bilincinin yaygınlaştırılmasına paralel olarak organik yetiştiriciliğin ülkemizde ve tüm dünyada hızla arttığı görülmektedir. 2.4. Organik Tarıma Başlama Organik Tarım Sistemi şu anda yürürlükte olan "Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına ilişkin Yönetmelik te belirtilen kurallara uymak kaydıyla tüm ülke düzeyinde uygulanabilir. Organik tarım faaliyetinde bulunmak isteyen müteşebbis, kontrol ve sertifikasyon kuruluşuna veya kontrol kuruluşuna başvurur. İstenilen bilgi ve belgelerin tamamlanmasını izleyen süreçte sözleşme imzalanır. Yetkilendirilmiş kuruluş (Kontrol veya kontrol ve sertifikasyon kuruluşu) bağlı bulunduğu Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Organik Tarım Komitesine ve organik tarımın yapılacağı İl Tarım Müdürlüğüne en geç bir ay içinde bildirmek zorundadır. Komite ve il tarım 20

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Organik bitkisel üretim yapılacak alanlarda, yukarıda belirtilen önlemlere rağmen yeterli toprak verimliliği ve biyolojik aktivitenin sağlanamaması halinde, yönetmeliğin (Anonymous, 2005) ilgili bölümünde [(Ek-1 (A)] yer alan gübre ve toprak iyileştiriciler kullanılabilir. Kompost aktivitasyonu için, genetiği değiştirilmemiş uygun bitkisel kaynaklı karışım veya mikroorganizma karışımları kullanılabilir. Toprak koşulları ile topraktaki veya bitkideki besin maddelerinin yararlılığının artırılması için ülkemiz tarımsal üretiminde genel olarak kullanımına izin verilmiş olan mikroorganizma preparatları yetkilendirilmiş kuruluşun onayı ile kullanılabilir (Anonymous, 2005). 2.5. Örtü Altı Tarımı Ülkemizde seracılık, halen popüler ve sürekli büyüyen gelişen bir sektör olarak karşımıza çıkmaktadır. Serada yetiştirilen sebzelerin doğal sezonları dışında pazarda bulunması tüketiciler tarafından her zaman talep görmektedir. Bununla birlikte son yıllarda sera sebze tüketicisi sera ürünlerinde kalite kavramını sorgular olmuştur (Daşgan ve ark., 2008). Türkiye de sera varlığımız; 6694 ha cam, 23460 ha plastik olmak üzere toplam 29954 ha dır. Seraların illere göre dağılımı % 47 si Antalya da, % 29 u Mersin de, % 10 u Muğla da, % 14 ü diğer illerdedir. Serada yetiştirilen sebzelerin dağılımında % 60 ile domates başta gelmektedir, bunun % 15 ile hıyar, %12 ile Biber, % 8 ile patlıcan, % 5 ile diğer sebzeler izlemektedir (Titiz, 2008). 2.6. Oganik Seracılıkta Uygulama Esasları Genel ilke olarak organik seracılıkta bitki ve hayvan orijinli materyallerde dönüşümün sağlanması ve dönüşümsüz kaynak kullanımının en aza indirilmesi gerekmektedir. Ayrıca kullanılan bütün bitki besleme ve bitki koruma ürünlerinin Tarım Bakanlığı tarafından organik tarım da kullanılmasına izin verilen ürünler olmasına dikkat edilmelidir. 21

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2.7. Neden Organik Tarım? Sağlıklı ve uzun yaşam doğal gıdaların tüketilmesiyle mümkündür konvansiyonel tarım sayesinde Dünya üretimi artmakta ancak toprak, su ve atmosfer oldukça hızlı kirlenmekte bunun sonucunda insan yaşamı olumsuz etkilenmektedir. Bu şekilde giderse toprak daha ne kadar insanlığa hizmet verebilir? Hiç kuşkusuz bu süre sanılandan çok daha kısa olacaktır. Her geçen gün hızla tükenen doğal kaynaklarımızın dengeli kullanımını ve uzun vadede ekonomik gelişimini hedefleyen yeni bir tarımsal anlayış modelinin uygulamaya konulması gerekmektedir. Bu yüzden organik tarım kaçınılmazdır. Gelişmiş ülkelerdeki Pazar fırsatları gelişmekte olan ülkeleri organik tarıma yöneltmektedir. Organik tarım ürünleri diğer konvansiyonel tarım ürünlerine göre ortalama 4 katı fiyatla alıcı bulabilmektedir. Bu da üreticileri organik tarım uygulamalarına yöneltmektedir. 2.8. Organik Tarımda Çoğaltma Materyalleri Tohum; genetik olarak yapısı değiştirilmemiş, döllenmiş hücre çekirdeği içindeki DNA dizilimine dışarıdan müdahale edilmemiş, sentetik pestisitler, radyasyon veya mikrodalga ile muamele görmemiş biyolojik özellikte ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak üretilmiş olmalıdır. Fide; organik tohum veya ana bitkiden elde edilmiş, yönetmelik hükümlerine uygun olarak üretimi sırasında sentetik besleme ve büyütme maddeleri ile hormonların kullanılmadığı, toprak ve iklim koşullarına uygun olmalıdır. Fidan ve anaç; organik materyallerden elde edilmiş, yönetmelik hükümlerine uygun olarak üretilmiş, üretimi sırasında sentetik bitki besleme ve büyütme maddeleri ile hormonlar kullanılmamış, toprak ve iklim koşullarına uygun olmalıdır. Kullanılacak tohum, fide, fidan, anaç, misel, çelik, yumru gibi çoğaltım materyali organik tarım metoduyla üretilmiş olmalıdır. Ancak fide dışındaki çoğaltım materyallerinin, organik olarak elde edilememesi durumunda konvansiyonel üretimden gelen, Ek-1 (A) ve (B) bölümlerinde yer alan maddelerin dışındaki herhangi bir sentetik kimyasal madde ile muamele görmemiş çoğaltım 22

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR materyali kullanılabilir. Organik tarımda genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) çoğaltım materyalleri kullanılmaz (Anonymous, 2005). 2.9. Organik Tarımda Bitki Koruma Hastalık, zararlı ve yabancı otların mücadelesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır. 1) Hastalık ve zararlılara dayanıklı tür ve çeşit seçimi yapılmalıdır. 2) Uygun ekim nöbeti hazırlanmalıdır. 3) Uygun toprak işleme yöntemleri uygulanmalıdır. 4) Kültürel, biyolojik ve biyoteknik mücadele metotları uygulanmalıdır. Bitki hastalık ve zararlıları ile yabancı otlara karşı yukarıda belirtilen hususların uygulanamaması veya yetersiz kalması halinde yönetmeliğin Ek-1 (B) bölümünde belirtilen girdiler kullanılır (Anonymous, 2005). Ürün yetiştirmede kimyasal savaş yerine biyolojik savaş (kültür bitkilerinde zararlılar ve yabancı otlar aleyhine yaşayan organizmaları kullanmak suretiyle zararlı populasyonu ekonomik zarar eşiği altına tutmak amacıyla yapılan çalışmalardır. Piredatör: zararlı böcekleri yiyenler, Parazitoit: zararlı böceklerin yumurtasını yiyenler, Patojen: zararlı böcekleri hastalandıranlar. Suni gübre yerine organik gübre (fekaller-insan gübresi, kompost-bitki ve hayvan kalıntılarının çürütülmesi, yeşil gübreler-genellikle baklagillerin ve diğer bitkilerin yeşilken toprağa gömülmesi, şehir artıkları-çöp gübresi, guano(yarasa gübresi, güvercin ve tavuk gübresi, kan, deri, boynuz ve tırnak tozları vb) kullanılması hormon, sentetik koruyucu ve katkı maddesi içermeyen ürünlerdir. 2.10. Hastalık ve Zaralıların Engellenmesi ve Kontrolü 1.Ürün rotasyonu 2.Budama 3.Yabancı ot temizleme 4.Birbirine eşlik etmeyi seven bitkilerin yetiştirilmesi 23

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 5.Vakumla bitki koruma 6.Faydalı böcek ve örümcek salımı 7.Böcek ve zararlı etmenlerinin sera içine girişini engellemek için hava filtreleri, perdeler ve diğer fiziksel materyallerin kullanımı 8.Toprak mikrobiyel aktivitesini artırıcı aşamalar Günümüzde daha sağlıklı bir yaşam için her geçen gün hızla artan organik beslenme trendiyle birlikte bu talebe cevap verebilmek için organik tarım uygulamaları ve organik üretim de hızla artmaktadır. Türkiye organik ürün pazarında büyük oranda kuru ürünlerle göze çarpmaktadır. Bunlardan bazıları kuru üzüm, kaysı, incir gibi ürünlerdir. Bunun yanında organik ürün olarak yaş sebze talebi gün geçtikçe artmakta ve çok iyi fiyatlardan alıcı bulmaktadır. Özellikle Avrupa da organik yaş sebze üzerine artan talepler sebebiyle bu sektördeki açık kapatılmaya çalışılmalı bunun gerçekleştirilmesi için de ülkemiz ekolojisi ve avantajları kullanılmalıdır. Serada mevsim dışı organik sebze üretimi ve bunun pazarlanması organik ürün pazarında en gözde ürünler olmaya başlamıştır. Sebzelerin doğal mevsimlerinin dışında seralarda sezon dışında üretimleri sırasında beslenmeleri açıkta yetiştiricilikten farklılıklar göstermektedir. Açıkta yetiştiriciliğe göre üretimin daha uzun bir zamana yayılması,seralarda sıcaklık, nem, ışık, karbondioksit gübrelemesi vb iklim kontrollerinin yapılabilmesi, yetiştirilen çeşitlerin güçlü hibrit çeşitler olması, birim andaki bitki yoğunluğunun yüksek olması gibi sebeplerden dolayı, seralarda üretim açıkta yetiştiriciliğe göre daha fazla gübre kullanmayı ve beslenme programlarının değişen iklim koşullarına, bitki gereksinimlerine ve uzun zamana göre daha iyi programlanmasını gerektirmektedir. Son yıllarda popüler olan organik tarım kurallarına göre seralarda sezon dışı sebze üretimi yapmak istendiğinde bitkilerin beslenmesi ve hastalık zararlı kontrollerinin yapılması özel programlar gerektirmektedir. Bu alanda halen eksikler vardır, sistemin optimizasyonu için araştırmalara gereksinim duyulmaktadır. 24

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2.11. Organik Tarımda Kontrol ve Sertifikasyon Organik üretimin en büyük özelliği, her aşamasının kontrollü olması ve ürünün sertifikalandınlmasıdır. Yönetmelik hükümlerine göre, ürünün güvence altına alınmasındaki iki temel unsur, kontrol ve sertifikasyondur. Kontrol ve sertifikasyondur. Kontrol ve sertifikasyon işlemi, aynı kuruluş tarafından yapılabileceği gibi ayrıayrı kuruluşlar tarafından da yapılabilir. Müteşebbisler yaptıkları organik faaliyetler ile ilgili her türlü bilgi ve belgeleri, sözleşmeli olduğu kontrol veya kontrol ve sertifıkasyon kuruluşuna vermekle yükümlüdür. Bu bilgi ve belgeler kuruluş tarafından kayıt altına alınır. Kuruluş yılda en az bir defa haberli veya habersiz olarak işletmeyi yerinde kontrol eder. Kontrol işlemi sırasında kontrolör, bağlı bulunduğu kontrol veya kontrol ve sertifıkasyon kuruluşunun organik tarım faaliyetlerini içeren kendi kontrol formlarını doldurur. Kontrolör, yaptığı kontrole dair kontrol sonuçlarını içeren bir belge düzenleyerek müteşebbise verir ve bu belge müteşebbisçe saklanır (Anonymous, 2005). Sertifıkasyon; bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu işletmenin, organik ürünün ve girdinin geldiği aşamanın belgelendirilmesidir. Kontrol ve sertifıkasyon kuruluşu veya sertifıkasyon kuruluşunca; organik tarım müteşebbis sertifikası ve ürün sertifikası verilir (Anonymous, 2005). Kontrol ve sertifıkasyon kuruluşları Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Organik Tarım Komitesine bağlıdır. Kontrol ve sertifıkasyon, organik tarımın önemli basamaklarından biridir. İç ve dış piyasalarda bir ürünün organik olarak satılabilmesi için organik ürün sertifikasına sahip olması gerekmektedir. Sertifika sistemi ürünlerin ekolojik standartlara göre üretildiğinin, işlendiğinin, paketlendiğinin garantisidir (Altındişli, 2002). 2.12. Konu İle İlgili Çalışmalar Organik tarım ürünleri, çevreye duyarlı ilkelerle üretilmesi ve hem de insan sağlığı yönünden öne çıkardığı cazip avantajlar nedeniyle giderek artan bir ivmeyle önem kazanmaktadır (Badgley and Perfecto, 2007). Bu trende paralel olarak, günlük 25

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR beslenme diyetlerinin vazgeçilmezi olan sebzelerin organik üretilmesi de artan bir önem kazanmaktadır. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de organik sebzeler, mevsim dışında tüketiciler tarafından talep edilmektedir ve bu pazar büyük bir potansiyel taşımaktadır (Engindeniz ve Tuzel, 2006). Peet ve ark., (2004) topraksız yetiştiricilikte organik gübreler ile konvansiyonel inorganik gübrelemeyi karşılaştırmış; organik besleme yapılan uygulamalarda verimin düşük olduğunu bildirerek buna neden olarak, azot beslemesinin zayıf olduğunu ve damlatıcı tıkanma problemlerini belirtmiştir. Aynı araştırıcılar bitki büyümesinin başlangıçta organik ve sentetik inorganik beslenen bitkilerde benzer olduğunu ancak, vegetasyon ilerledikçe bitki gücünün organik beslenen bitkilerde zayıfladığını bildirmiştir. Perlit substratının kullanıldığı açık sistem topraksız yetiştiricilik koşullarında, organik gübreler ile sentetik-inorganik gübrelerin sera kabak yetiştiriciliğinde karşılaştırıldığı bir çalışmada farklı uygulamaların bitki büyüme parametreleri üzerine etkilerinin benzer şekilde başlangıçta az olduğu ancak zaman ilerledikçe bu farklılığın arttığı bildirilmiştir. Aynı çalışmada, kabak veriminin organik kaynaklarla beslenen bitkilerde, sentetik-inorganik gübrelerle beslenenlere göre %25 daha düşük olduğu bildirilmektedir. (Daşgan ve Bozköylü, 2007), Başka bir çalışmada torf:perlit (1:1) karışımında, ilkbahar ürünü domates organik ve sentetik-inorganik gübreler ile beslenmiştir (Bozköylü, 2008), verimin organik beslemede %50 daha düşük olduğu bildirilmiştir. Gül ve ark., (2007) topraksız hıyar yetiştiriciliğinde, konvansiyonel inorganik gübreler (1) ile organik besin çözeltisi (2) ve organik çiftlik gübresini (3) karşılaştırmış ve konvansiyonel inorganik besin çözeltisine göre organik besin çözeltisi %10.9 ve organik çiftlik gübresi % 31.3 daha düşük hıyar verimi oluşturmuştur. Organik seracılıkta şu andaki en önemli sınırlama bitki besin maddelerinin yeter miktarda sağlanabileceği organik ruhsatlı gübre veya kaynakların sınırlı olmasıdır (Daşgan ve ark., 2008). Tarla domatesi (M-74 Fİ) yetiştiriciliğinde organik yetiştiriciliğin verim ve kalite kriterleri bakımından geleneksel yetiştiricilikle kıyaslanması amacıyla yapılan 26

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR bir çalışmada, organik yetiştiricilikte zararlılara karşı arap sabunu, kükürt, Bacillus thuringiensis var. kurstaki; hastalıklara karşı bakıroksiklorür ve kükürt uygulanmıştır. Araştırmada Azot kaynağı olarak kan unu, potasyum kaynağı olarak Ormin K (143 kg/da) ve çiftlik gübresi (5 ton /da) karışımı kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre açıkta organik yetiştirme yöntemiyle geleneksel NPK gübrelemesi ile yapılan domates yetiştiriciliği arasında bitki gelişimi, meyve en-boy, meyve eti sertliği ve verim değerleri açısından fazla bir farkın bulunmadığı sonucuna varılmıştır (Demir ve Polat, 2001). Organik bağcılığın GAP alanında (Şanlıurfa) uygulanabilirliği üzerine yapılan bir çalışmada, bitki besinleri olarak çiftlik gübresi, yeşil gübre bitkileri, saman malçı ve asmanın öğütülmüş budama artıkları ile oluşturulan kombinasyonlardan yararlanılarak hiç ticari gübre kullanmaksızın verim ve kalitenin değişimi incelenmiştir. Proje sonucunda toprak verimliliğine ilişkin uygulamalar arasında çok belirgin farklılıklar saptanamamış ancak, bölge bağlarında hastalık ve zararlılarla organik bağcılıkta izin verilen preparatlar ve biyolojik kontrol yöntemlerinin kullanılması ile çevre sağlığına zarar vermeden kaliteli ve pazarlanabilir üzüm yetiştiriciliğinin yapılabileceği belirlenmiştir (Tangolar ve ark, 2003). Yapılan bazı çalışmalarda organik yetiştiricilikteki verim değerleri konvansiyonel yetiştiriciliğe göre daha yüksek bulunmuştur. Örneğin organik çekirdeksiz üzüm yetiştiriciliği ile ilgili yapılan bir çalışmada organik üretimden elde edilen verim, konvansiyonel üretime göre Salihli (İzmir) ilçesinde % 1. Kemalpaşa ilçesinde ise % 14.4 daha yüksek bulunmuştur. Manisa'da yapılan başka bir çalışmada ise organik yetiştiricilikten elde edilen verim konvansiyonel yetiştiriciliğe göre pamukta % 3.3, buğdayda % 0.8, nohutta % 41.4 ve üzümde ise %13.3 daha yüksek bulunmuştur (Bülbül ve Yücel, 2001). Tezcan ve ark. (1999), İzmir (Kemalpaşa-Ören) ve Manisa (Merkez- Muradiye)'da organik kiraz üretim olanakları üzerine yaptıkları çalışmada, kiraz sineğine karşı kullanılan sarı yapışkan tuzakların çok başarılı olduğunu bu tuzaklarla kitlesel tuzaklama sonucu erkenci çeşitlerde kiraz sineği zararının % 0.1-0.2 gibi çok 27

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR düşük olduğunu,geççi çeşitlerde ise bu zararlanmaya hiç rastlanmadığını tespit etmişlerdir. Aynı araştırıcılar bu çalışmayla organik kiraz üretiminin ümit verici olduğunu ortaya koymuşlardır. Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesinde incirin muhafazası ile ilgili bir çalışmada organik yetiştirilen incirlerin konvansiyonel yetiştirilen incirlere göre özellikle kabuk yapısında, tat ve görünümünde daha olumlu özelliklere sahip oldukları saptanmıştır (Türk ve Celbiş, 2001). Türk ve Celbiş (2001), Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesinde organik olarak yetiştirilen bazı sebzelerin derim sonrası fizyolojileri üzerine bazı araştırmalar yapmışlardır. Elde edilen sonuçlara göre Modifıye Atmosferde organik olarak yetiştirilen domates, patlıcan ve hıyar 26 gün yeme kalitesini yitirmeden muhafaza edilmiştir. Burada sunulan tez projesinde Serada ilkbahar yetiştiricilik periyodunda iri kare kesitli biberin organik yetiştiriciliğinde bitki beslemenin piyasadaki mevcut organik kaynaklar ile optimizasyonu deneme altına alınacaktır. Amacımız büyük sera işletmelerinin organik bitki besleme kaynaklarını gereksinimleri kadar, kolay, hızlı ve standart bir şekilde bulabilmelerini sağlamak olduğundan piyasada bulunan organik tarıma ruhsatlı ticari gübreler ile doğal organik materyaller bitki besleme programında kullanılacaktır. Denemede organik besleme programı yapılırken biberin konvansiyonel sera üretiminde kullanılan gübreler ile eş değer besin maddesi kullanımı sağlanmaya çalışılacaktır. Bu koşullar altında organik gübrelerin biber üretiminde bitki büyümesi, erkencilik, toplam verim, meyve kalite özellikleri ve bitki besleme yönlerinden karşılaştırılması yapılarak, Organik beslemenin mevcut koşullar ile yeterliliği ve optimizasyonu araştırılacaktır. 28

MATERYAL VE METON MATERYAL VE METOD 3. 1. Genel Deneme, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümüne ait 360m 2 alana sahip plastik bir serada, 2009 ilkbahar yetiştiricilik sezonunda gerçekleştirilmiştir. Deneme serası geçen yıl ikiye ayrılmış ve bir yarısında Organik gübreler ve diğer yarısında Kimyasal gübreler kullanılarak domates yetiştiriciliği denemesi yürütülmüştür. Aynı sera bu bahar döneminde biber yetiştiriciliği için kullanılmıştır. Seranın tepe örtüsü geçen ilkbahar aylarında zarar gördüğünden tamamen sökülmüş ve yaklaşık 10 aydır açık kaldığından yağmur şeklindeki yağışlarla geçen dönemden kalıntı gübreler topraktan yıkanmıştır. Deneme bu koşullarda tesadüf blokları deneme desenine göre kurulmuştur. Bu tez projesinin esas amacı, organik bitki besleme gübre ve kaynakları ile sera biber yetiştiriciliğinde Bitki beslemenin ne kadar optimize edilebildiğini biyolojik gübreler ve preparatlar kullanarak ortaya koymaktır. 3.1.1. Denemede Kullanılan Bitki Materyali Denemede kullanılan biber çeşidi İri Kare Kesitli veya Kaliforniya Wonder tipidir. Türkiye'de en çok yetiştiriciliği yapılan Rijk Zwaan firmasına ait (Rito Tohumculuk) Flamenco Rz F 1 çeşidi kullanılmıştır. ihracata uygun, olgunlukta kırmızı renkli, boğum aralığı orta uzunlukta, orta güçte, meyve rengi koyu kırmızı, şekli düzgün bir çeşittir. Meyveleri iri ve raf ömrü uzundur. Flamenco Rz; çiçek burnu çürüklüğüne ve çatlamaya karşı dayanıklıdır. Şekil 3.1. ve 3.2. de denemede kullanılan Flamenco F 1 iri kare kesitli biber çeşidi görülmektedir. Deneme tohumları firmadan temin edilmiştir ve fideler Ç.Ü. Ziraat Fak. Bahçe Bitkileri Bölümü fidelik serasında tarafımızdan organik yöntemlerle üretilmiştir. Şekil 3.3. ve 3.4. te fidelik serasında biber fidelerinden fotoğraflar görülmektedir. 29

MATERYAL VE METON Şekil 3.1. Flamenco F 1 İri Kare Kesitli Biber Çeşidi. Şekil 3.2. Flamenco F 1 İri Kare Kesitli Biber Çeşidi. 30

MATERYAL VE METON Şekil 3.3. Organik biber fideleri yetiştiriciliği sırasında erken dönemde soğuktan korumak için tünel uygulaması. Şekil 3.4. Tünel kaldırıldıktan sonra organik fidelerden bir görüntü. 31

MATERYAL VE METON Şekil 3.5. Deneme serasından bir görünüm. Şekil 3.6. 22 Haziran 2009 da denemeden bir görünüm 32

MATERYAL VE METON Şekil 3.7. Biber bitkilerinin 22 Haziran 2009 tarihinde yakından bir görüntüsü. Şekil 3.8. Üretim sürecinde 7 Temmuz 2009 tarihinde deneme serasından genel bir görünüm. 33

MATERYAL VE METON Şekil 3.9. Olgunlaşan biber meyvelerinin bitki üzerinde yakından görüntüsü 3.1.2. Denemede Kullanılan Bitki Besleme Materyalleri Denemede kullanılan bitki besin elementleri ve biyolojik kaynaklar, bu çalışmanın çiftçi pratiğinde de kolayca yapılabilmesi için piyasada satılan ve kolayca bulunabilecek olan biyolojik bitki besin elementleri ve materyalleri seçilmiştir. Böylece yapılan bu çalışma pratikte de bir örnek teşkil etmesi ve büyük çaplı sera yetiştiriciliklerinde kolay temin edilebilmesi düşünülmüştür. Bitkinin Makro ve Mikro Element ihtiyacını karşılamak için Ekoflora (Sterilize edilmiş organik çiftlik gübresi),humic-a (Organik N,P,K destekli aminoasit katkılı hümikasit preparatı), Pattrone (aminoasitli biyolojik n kayanağı) K- Humax (organik K kaynağı), Ca ve Mg içeren Dolomit ve CaCO 3 içeren Kireçtaşı kullanılmıştır. Şekil 3.10. de Denemede kullanılan bazı bitki besleme ürünleri, Çizelge 3.1. de ise besin elementleri ve içerikleri görülmektedir. 34

MATERYAL VE METON Çizelge 3.1. Denemede kullanılan biyolojik bitki besin materyallerinin içerikleri. Ekoflora % 1.5-5.2 N, % 2.9-4.8 P 2 O 5, % 3.0-3.9 K 2 O Humic-A % 5-7 N, %1.0-3.0 P 2 O 5, % 2.0-4.0 K 2 O Pattrone % 10-15 N K-Humax % 3-5 K 2 O Dolomit CaMg(CO 3 ) 2 % 13 Mg, %22 Ca Nidomin combi % 6 Fe, % 5 Zn, % 4 Mn, %0.5 Cu, %0.2 B Şekil 3.10. Denemede kullanılan bazı bitki besleme ürünleri. 3.1.3. Denemede Kullanılan Bitki Koruma Materyalleri Denemede kulllanılan bitki koruma ürünleri Tarım Bakanlığı tarafından organik tarımda kullanılmak üzere izin verilen ürünler olup yine pratikte kolay 35

MATERYAL VE METON uygulanabilmesi için piyasada bulunan ve çiftçilerin de kolayca ulaşabilecekleri ürünler arasından seçilmiştir. Şekil 3.11. da denemede kullanılan bitki koruma ürünleri görünmektedir. Bitki koruma uygulamaları için Kocide 2000 (%53.8 Bakır Hidroksit) ve Kumulus DF (Mikronize Kükürt) haftada bir dönüşümlü olarak periyodik aralıklarla, Nemazal (organik insektisit) ise deneme süresi boyunca sadece iki defa kullanılmıştır(15 Mayıs,15 Haziran). Şekil 3.11. Denemede kullanılan bitki koruma ürünleri. 3.2. Metod 3.2.1. Uygulamalar Deneme tesadüf blokları deneme deseninde 6 tekerrürlü olarak ve her bir tekerrürde 6 farklı Azot (N) dozu ve her tekerrürde 14 bitki olacak şekilde planlanmıştır. Serada bitki yoğunluğu 2666 bitki/da olarak belirlenmiş ve çift sıralı dikim sisteminde sıra arası ve üzeri mesafeler 100cmx50cmx50xcm olacak şekilde planlanmıştır. Bu durumda parsel büyüklüğü 5.25 m 2 olmaktadır. Biber bitkileri başlangıçta 2 ana gövdeli budanarak şekil verilmiştir. Meyveler kırmızı olgunluk aşamasında hasat edilmiştir. Azot (N) Dozları 0 kg/da, 5 kg/da, 10 kg/da, 15 kg/da, 20 kg/da, 25 kg/da olmak üzere 6 farklı doz olarak belirlenip 6 tekerrürde 36

MATERYAL VE METON uygulanmıştır. Çalışmalarda kullanılan asıl azot kaynağı Organik Tarımda da ruhsatlı %10.21 düzeyinde oganik azot içeren ticari ismi Pattrone olan Daşgan Tarım ve Ltd. nin bir ürünüdür. Ayrıca yapraktan özellikle mikto besin elementleri için farklı tarihlerde yapılan uygulamlara ilşkin bilgiler Çizelge 3.2. de tarihleriyle verilmiştir. Çizelge 3.2. Deneme süresince yapraktan yapılan mikro element destekleyici ve koruyucu uygulamalar. Tarih Yapraktan Miktar Uygulanan 18 Nisan 2010 Nidomin Combi + 16 g + 64g / 16 Lt su Kumulus DF 2 Mayıs 2010 Nidomin Combi + 16 g + 320g / 16 Lt su Kocide 2000 16 Mayıs 2010 Nidomin Combi + 16 g + 64g / 16 Lt su Kumulus DF 30 Mayıs 2010 Nidomin Combi + 16 g + 320g / 16 Lt su Kocide 2000 13 Haziran 2010 Nidomin Combi + Kumulus DF 16 g + 64g / 16 Lt su İri kare kesitli biber çeşidinin serada yetiştiriciliğinde gereksinim olan besin maddesi miktarları dekara 24 kg N, 20 kg P 2 O 5, 25 kg K 2 O, 10 kg Ca ve 8 kg Mg olarak çeşitli literatürlere dayanarak belirlenmiştir (Shaw and Hochmuth, 1996; Bosland, 2001; Hochmut, 2003; Birone Oncsik and Nagy, 2006; Legaspi et al, 2007). İri kare kesitli kırmızı olgunlukta hasat edilen sera biberlerinde belirlenen besin maddesi gereksinimi Azot dışındakiler farklı organik bitki besleme kaynak ve ürünleriyle (Çizelge 3.1.) bütün deneme parsellerine eşit olarak uygulanmıştır. Azot ise denemenin asıl konusu olduğu için farklı miktarları içeren dozlarda, deneme süresince beşe bölünerek uygulanmıştır (Çizelge 3.4, Çizelge 3.5 ve Çizelge 3.6). Sera toprağı dikimden önce analiz ettirilmiştir ve azot dışında diğer tüm elementlerin yeterli olduğu belirlenmiştir. Sera toprağındaki azot dozu ise 2.8 kg/da olarak belirlenmiştir. Çizelge 3.3. de Toprak analiz raporu görülmektedir. Tez çalışmasında kullanılacak 6 farklı azot dozu uygulanırken toprakta bulunan bu miktar dikkate alınarak düşülmüştür. Deneme başlangıcında (15 Mart 2009) sera toprağına organik madde miktarını artırmak amaçlı olarak 200 kg/da organik gübre Ekofolara 37

MATERYAL VE METON ve 60 kg Humic-A, daha sonra bitkilerde görülen çiçek burnu çürüklüğü için ise 10 Haziran 2009 tarihinde 5 kg Dolomit-CaMg(CO 3 ) 2 toprağa karıştırılmıştır. Çizelge 3.4. te denemede yapılan toprak uygulamaları ve tarihleri, Çizelge 3.5. de m 2 ye uygulanan saf Azot miktarları ve her uygulama başına düşen saf Azot miktarları ve Çizelge 3.6. te denemede kullanılan asıl azot kaynağının (Pattrone) parselere göre m 2 ye düşen miktarı sunulmaktadır. Çizelge 3.3. Toprak analiz sonucu. Toprak Özellikleri Metodlar Analiz Sonucu (0-30 cm) Değerlendirme ph 01:02,5 7,8 Hafif Alkali Kireç (%) Kalsimetrik 22,6 Fazla Kireçli Tuz (%) 01:02,5 0,025 Tuzsuz Doygunluk (%) Saturasyon 69 Bünye: Killi Tınlı Organik Madde (%) Kuru Yakma 2,3 Orta Toplam N (%) Kjedahl 0,123 İyi Alınabilir P kg PO2/da Olsen-ICP 25,3 Yeterli Alınabilir K kg K2O/da A.Asetat-ICP 116 Fazla Alınabilir Ca kg CaO/da A.Asetat-ICP 1890 Fazla Alınabilir Mg kg MgO/da A.Asetat-ICP 274,1 Fazla Alınabilir Fe ppm DTPA-ICP 6,43 Fazla Alınabilir Mn ppm DTPA-ICP 6,22 Yeterli Alınabilir Zn ppm DTPA-ICP 2,59 Fazla Alınabilir Cu ppm DTPA-ICP 1,09 Yeterli Çizelge 3.4. Denemede topraktan farklı azot dozları uygulama tarihleri Tarih Uygulama Sayısı 11 Nisan 2010 1. Uygulama 25 Nisan 2010 2. Uygulama 9 Mayıs 2010 3. Uygulama 23 Mayıs 2010 4. Uygulama 6 Haziran 2010 5. Uygulama 38

MATERYAL VE METON Çizelge 3.5. Parsellere uygulanan saf azot miktarları ve uygulamaları. Azot Uygulamaları (kg/da) Uygulanan toplam saf Azot miktarı (g/ m 2 ) Her Uygulama başına düşen saf Azot miktarı (g/ m 2 ) 0 0 0 5 2 0.4 10 7 1.4 15 12 2.4 20 17 3.4 25 22 4.4 Çizelge 3.6. Denemede kullanılan asıl azot kaynağının (Pattrone) parsellere göre uygulama miktarları. Azot Uygulamaları Uygulanan asıl Azot Her Uygulama başına düşen asıl (kg/da) Kaynağı miktarı (g/ m 2 ) Azot Kaynağı (Pattrone) (g/ m 2 ) 0 0 0 5 19.76 3.95 10 68.57 13.71 15 117.55 23.51 20 166.54 33.30 25 215.52 43.10 3.2.2. Deneme Düzeni Deneme tesadüf blokları deneme desenine uygun olarak düzenlenmiştir. Bitkiler çift sıralı dikim şekli ile her parselde 14 bitki olmak üzere parseller 5.25 m 2 olarak düzenlenmiştir. 39

MATERYAL VE METON Çizelge 3.7. Serada gerçekleştirilen Tesadüf Blokları Deneme Deseni ne göre farklı azot dozlarının yerleştirilmesinin gösterilmesi. 1 2 3 4 5 6 25 15 10 5 20 0 20 5 15 0 5 10 15 25 20 10 0 15 10 20 0 25 15 5 5 0 25 20 10 25 0 10 5 15 25 20 Biber fideleri seraya 28 Mart 2009 tarihinde dikilmiştir. Bitkilerde büyüme parametreleri olarak; bitki boyu (20 Nisan, 2 Haziran ve 30 Haziran) ve yaprak sayısı (4 Mayıs, 6 Haziran ve 2 Temmuz) değerleri deneme süresince 3 farklı tarihte ölçülmüştür. Deneme süresince gerçekleştirilen budamalarda budama artıkları kaydedilmiştir ve deneme bitince tartılan bitki yeşil aksam ağırlığına eklenerek, Toplam Bitki Ağırlığı farklı azot dozu uygulamalarına göre hesaplanmıştır. Denemede meyve hasatları 10 Temmuz 2009 tarihinde ilk defa yapılmış daha sonra dört hasat daha yapılarak son hasat 8 Ağustos 2009 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Meyve hasatlarının yapıldığı 10 Temmuz ve 2 Ağustos tarihlerinde meyve pomolojik analizleri için örnek alınmıştır. Buna göre her uygulamanın 6 tekerrürüden her tekerrürde 10 meyve olacak şekilde örneklemeler yapılmıştır. Meyve pomoloik analizlerinde aşağıdaki işlemler yapılmıştır. Ortalama meyve ağırlığı (g): Meyveler teker teker ± 0.5 g duyarlılıktaki elektronik bir terazi ile tartılıp ortalamaları alınmıştır. Meyve boyu (mm): Aynı meyvelerde çiçek çukuru ile sap çukuru arasındaki mesafe ± 0.1 mm duyarlılıktaki dijital bir kompas ile ölçülüp ortalamaları alınmıştır. 40

MATERYAL VE METON Meyve çapı (mm): Aynı meyvelerde, ekvatoral bölgenin çapı ± 0.1 mm duyarlılıktaki dijital bir kompasla ölçülüp ortalamaları alınmıştır. Meyve hacmi (cm 3 ): Aynı meyvelerde belli seviyede su bulunan ölçekli kap içerisine meyveler bırakılacak, taşan su miktarı ölçülecek ve ortalaması alınmıştır. Meyve suyunda suda çözünebilir kuru madde içeriği SÇKM (%): Meyve suyunda suda çözünebilir kuru madde içeriği el refraktometresi ile alınmıştır. Meyve suyunda titre edilebilir toplam asit miktarı (%): 1 ml meyve suyuna 50 ml saf su eklenerek 0.1 N lik NaOH ile ph 8.1 olana kadar titre edilerek harcanan sodyum hidroksit miktarı belirlenmiştir. Meyve suyunda ph içeriği: Bir miktar meyve suyu alınarak ph metre ile ölçülmüştür.. Meyve suyunda EC ölçümü(ms/cm): Bir miktar meyve suyu alınarak EC metre ile ölçülmüştür. Meyve suyunda C vitamin (L-Askorbik Asit) içeriği (mg/100g): Meyveler blender ile püre haline getirildikten sonra 1 g meyve örneği tartılıp üzerlerine 45 ml %0.4 oksalik asit eklenip filtre kağıdından süzülmüştür. Elde edilen süzüntüden 1 ml alınarak üzerine 9 ml boya çözeltisi eklenerek 502 nm dalga boyunda okuma yapılmıştır. Standart olarak 1 ml süzüntü üzerine 9 ml saf su eklenmiş çözelti kullanılmıştır (Özdemir ve Dündar, 1998). Bitkilerin beslenme durumları ortaya koymak üzere başta azot olmak üzere P, K, Ca ve Mg analizleri yapılmıştır. Bu amaçla 6 Haziran tarihinde bitkilerin tepeden 4.-5. yaprakları alınarak aşağıdaki yöntemler kullanılıp yapraklarda besin maddesi analizleri yapılmıştır. Seradan alınan yapraklar kontaminasyona karşı %0.1 lik deterjan ile yıkanarak ve durulandıktan sonra 3 kez saf su ile yıkanarak ve nem uzaklaştırma özelliğine sahip fanlı bir etüvde 48 saat 65 o C de kurutulmuştur. Kurutulan örnekler yaprak öğütme değirmeninde 20 mesh ayarında öğütülmüştür. Öğütülmüş örnekler 550 o C de 8 saat süreyle yakılmış ve oluşan kül % 3.3 lük (hacim/hacim) HCI asitte çözülerek atomik absorbsiyon spektrometrede K, Ca, Mg ve Na okumaları emisyon modunda, Fe, Mn, Zn ve Cu okumaları ise absorbans modunda okunmuştur. Fosfor analizleri yukarda hazırlanan ekstrakt kullanılarak Barton yöntemine göre spektrofotometre ile 41

MATERYAL VE METON gerçekleştirilmiştir. Biber yapraklarındaki azot konsantrasyonları ise Khjeldal yöntemine göre yaş yakma ile belirlenmiştir. Denemede yetiştirilen biber meyvelerinin mineral element analizleri yapılarak meyve kalitesi anlamında mineral içerikleri de belirlenmiştir. Bu amaçla 2 Ağustos 2010 tarihinde alınan kırmızı biber meyvelerinde N, P, K, Ca, ve Mg analizleri yukarıda anlatılan yöntemlere göre yapılmıştır. Biber bitkilerinin yeşil aksam ağırlıkları (yapraklar ve gövde) tartılarak deneme 8 Ağustos 2009 tarihinde deneme sonlandırılmıştır. 42

4.BULGULAR VE TARTIŞMA 4.BULGULAR VE TARTIŞMA 4.1. Bitki Büyüme Parametreleri 4.1.1. Bitki Boyu Projede her tekerrürden 10 bitki seçilerek 3 defa belirli periyotlar halinde bitki boylarının ölçümleri yapılmıştır. (20 Nisan, 2 Haziran, 30 Haziran) Alınan ortalamaların analizleri yapılmıştır. Çizelge 4.1. da deneme süresince 3 farklı tarihde yapılan bitki boyu ölçümleri gözlenmektedir. Birinci ve ikinci ölçümlerde en yüksek bitki boyu 25 kg/da azot verilen parsel, üçüncü ölçümde ise 20 kg/da azot verilen parsel olarak belirlenmiş, 20 kg/da dozu üçüncü ölçümde 25 kg/da dozunu yakalayarak geçmiştir. Her üç ölçümde de en kısa bitki boyu olarak 0 kg/da azot dozu görülmektedir. Bitki boyu ölçümlerinde istatistiksel fark görülmüştür. Aktaş ve ark. (2009) yaptıkları çalışmada dolmalık biberlerin boy aralığını 86-101 cm olarak belirlemişlerdir. Ayrıca Rijk Zwaan firması bu biber çeşidinin verime geldiğinde ortalama boy aralığını 80-120 cm olarak belirtmektedir. Bu bilgiler ışığında değişik azot dozlarında bitkilerin organik besin elementleriyle beslendiğinde ortalama bitki boyuna ulaştığı görülmüştür. Çizelge 4.1. Deneme süresince farklı zamanlarda uygulamalardaki bitki boyu ölçümleri. Azot Uygulamaları (kg /da) Bitki Boyu 1.Ölçüm (20 Nisan) Bitki Boyu 2.Ölçüm (2 Haziran) Bitki Boyu 3.Ölçüm (30 Haziran) 0 20.83 e 65 d 88.66e 5 22.83 d 67.16 c 91.83 d 10 23.66 cd 67.33 c 92.16 d 15 24.83 c 69.16 c 96.33 c 20 28.33 b 75.33 b 101 a 25 30.5 a 77.83 a 99.66 b P 0.0001*** 0.0001*** 0.0001*** LSD 0.05 1.595 1.709 1.319 43

4.BULGULAR VE TARTIŞMA 4.1.2. Bitki Yaprak Sayısı Projede her tekerrürden 10 bitki seçilerek 3 farklı zamanda (4 Mayıs, 6 Haziran ve 2 Temmuz) yaprak sayımları yapılmıştır. Çıkan sonuçların ortalamaları alınmış ve istatistik analizleri gerçekleştirilmiştir. Çizelge 4.2. de deneme süresince gözlenen yaprak sayıları görülmektedir. Her üç sayımda da 0 kg/da dozunda en az sayıda yaprak gözlenmiştir. En fazla yaprak sayısı ise 20 kg/da dozajında gözlenmiştir. 25 kgn/da dozunda yaprak sayısı bir miktar az olmasına rağmen bu dozun da bitki ve yaprak gelişiminde çok iyi olduğu gözlenmiştir. Yapılan sayımların hepsinde istatistiksel fark görülmüştür. Şekil 4.1. de yapılan üç ayrı yaprak sayımının ortaya koyduğu sonuçlar gözlenmektedir. Buna paralel olarak Aktaş ve ark. (2009) dolmalık biberde yaptıları çalışmada uygulamalara göre 116 ile 227 adet arası yaprak sayısını elde etmişlerdir. Rijk Zwaan firması bu çeşidin verime gelmiş bitkilerde yaprak sayım ortalamasını 250-300 arasında vermektedir. Bu bilgilere dayanarak bitkilerin farklı organik azot dozlarında yeterli yaprak sayısına ulaştıkları görülmektedir. Çizelge 4.2.Deneme süresince belirli periyodlarda belirlenen bitki yaprak sayıları. Azot Uygulamaları Yaprak Sayısı 1. ölçüm (4 Mayıs) Yaprak Sayısı 2. Ölçüm (6 Haziran) Yaprak Sayısı 3.Ölçüm (2 Temmuz) (kg /da) 0 14.5 b 111.33 d 255.5 d 5 16.67 b 113.83 d 259.33 d 10 16.66 b 119.83 c 274.5 c 15 17.16 b 125 b 292.5 b 20 25 a 133 a 311.83 a 25 24.66 a 131,33 a 310.83 a P 0.0001*** 0.0001*** 0.0001*** LSD 0.05 3.879 4.029 6.845 44

4.BULGULAR VE TARTIŞMA Şekil 4.1. Farklı azot dozları ile beslenen biber bitkilerinde değişik zamanlarda kaydedilen yaprak sayıları (adet/bitki) 4.1.3. Toplam Bitki Yeşil Aksam Taze Ağırlıkları Projede her tekerrürden 10 bitki seçilerek budama artıkları ve hasat sonrası yeşil aksam (yapraklar + gövde) tartımları yapılmıştır. Her parsele ait bitkilerin ortalamaları ve istatistik analizleri yapılarak veriler Çizelge 4.3. te sunulmaktadır. En fazla bitki ağırlığı 20 ve 25 kg/da azot dozlarında görülmekte iken en düşük bitki ağırlığı olarak 0 kg/da dozu görülmektedir. Bunun sebebi olarak bitkilerde azot beslemesinin yeşil aksam ve taze ağırlığa çok büyük etkisi olduğu farklı dozlarda yapılan organik azot beslemesinde doz arttıkça bitki yeşil aksam ağırlığının da bu doğrultuda arttığı söylenebilir. 45

4.BULGULAR VE TARTIŞMA Çizelge 4.3. Deneme sonunda ölçülen toplam bitki yeşil aksam taze ağırlıkları (kg/bitki) Azot Uygulamaları (kg/da) Toplam Bitki Yeşil Aksam Ağırlıkları (kg/bitki) 0 2.33 b 5 2.55 b 10 2.67 b 15 2.99 b 20 3.56 a 25 3.88 a P 0.0001*** LSD 0.05 4.009 4.2. Meyve Hasat Kayıtları 4.2.1. Toplam Verim Meyveler çeşidin kendine özgü büyüklüğü ve olgunluk rengi olan kendine özgü kırmızı renge ulaştığında hasat edilmiş, hasat edilen her meyve tekerrürlere göre ağırlıkları tartılmış ve sayılmıştır. Çizelge 4.4., Çizelge 4.5. ve Şekil 4.2. de deneme sonundaki toplam verim değerleri verilmektedir. Buna göre, en düşük verim beklendiği gibi 0 kg/da azot dozu uygulamasında 2.66 kg/m 2 olarak belirlenmiştir. En yüksek biber verim değeri ise 20 kg/da azot uygulanan deneme parsellerinden 5.56 kg/m 2 olarak elde edilmiştir. Azot dozlarının 0 kg/da dan 20 kg/da a doğru arttıkça, biber verimininde doğrusal bir ilşkiyle arttığı görülmektedir (Çizelge 4.2.). Bununla birlikte en yüksek azot dozu olan 25 kg/da uygulamasında, biber verimi her ne kadar 20 kg/da azot dozu ile aynı istatistiksel grupta olsa da rakamsal olarak azaldığı görülmektedir. Verim değerleri çok açık bir şekilde göstermektedir ki, iri kare kesitli biber çeşitlerinin serada erken ilkbahar döneminde organik yetiştiriciliğinde 20 kg/da ın üzerinde azot kullanmak 46

4.BULGULAR VE TARTIŞMA gereksizidir, çünkü verim bu azot dozu üzerinde düşmeye başlamaktadır. Hartz ve ark.(2007) California da yaptıkları çalışmalarda California Wonders biberlerde 2004,2005 ve 2006 yıllarında sırasıyla 4.95, 4.57 ve 4.07 kg/m 2 olarak belirlemişlerdir. Chiipanthega ve ark.(2008) California Wonder çeşit biberlerde Malawi de yaptıkları çalışmada 2005 ve 2006 yıllarında Bwumbwe isimli çeşitten sırasıyla 1.6 ve 6.8 kg/m 2 Kasinthula isimli çeşitten ise 3.4 ve 7.9 kg/m 2 verim almışlardır. Aktaş ve ark. 2009 yılında dolmalık biberde yaptıkları araştırmada kontrol grubu verim değerlerini 3.6 kg/m 2,bunu sırasıyla 2.56, 2.39, 2.10 ve 2.05 kg/m 2 ile 4 dallı, 3 dallı, tek dallı ve 2 dallı budama sisteminin takip ettiğini belirlenmiştir. Bu bilgiler referans alınarak bakıldığında 20 ve 25 kg azot dozlarının yetiştiricilikte kullanılabileceği gözlenmektedir. Çizelge 4.4. Deneme boyunca hasat edilen biber meyvelerinde toplam verim değerleri (kg/m 2 ). Azot Uygulamaları (kg/da) Verim (kg/m 2 ) 0 2.66 b 5 2.78 b 10 3.33 ab 15 4.34 abc 20 5.56 a 25 5.41 a P 0.00231** LSD 0.05 19,19 47

4.BULGULAR VE TARTIŞMA Çizelge 4.5. Deneme boyunca hasat edilen biber meyvelerinde toplam verim değerleri (kg/bitki). Azot Uygulamaları (kg/da) Verim (kg/bitki) 0 0.99 b 5 1.04 b 10 1.24 ab 15 1.62 ac 20 2.08 a 25 2.03 a P 0.00231** LSD 0.05 51.51 7 6 5 Azot (kg/da) 4 3 2 1 y = 0.001x 2 + 0.1083x + 2.4425 r = 0.9439 0 0 5 10 15 20 25 30 Verim /kg/m 2 ) Şekil 4.2. Azot dozları ve toplam verim arasındaki 2. dereceden polinom ilişki 4.2.2. Meyve Sayısı Meyveler çeşidin kendine özgü büyüklüğü ve rengi olan kırmızı renge gelip olgunlaştığında hasat edilmiş, hasat edilen her meyve tekerrürlere göre sayılmış ve kayıtları yapılmıştır. Çizelge 4.6. da hasat sonu toplam meyve sayıları gözlenmektedir. En düşük değer 0 kg/da dozajında bulunmuş, en yüksek 48

4.BULGULAR VE TARTIŞMA değer ise 20 kg/da dozunda bulunmuştur. Dozlar arasında istatistiksel farklılıklar görülmektedir. Meyve sayısının artan dozlarla birlikte arttığı 20 kg/da dozunda en yüksek değere ulaştığı görülmüştür ve 25 kg/da dozunda bir miktar azaldığı ama bunun önemsiz olduğu görülmektedir. Meyve sayısı bakımından 20 kg/da dozundan fazla azot dozu gereksiz bulunmuştur. Çizelge 4.6. Deneme boyunca hasat edilen biber meyvelerinde birim alana ve bitki başına toplam meyve sayısı değerleri (adet/m 2 ve adet/bitki). Azot Uygulamaları Toplam Meyve Sayısı Toplam Meyve Sayısı (kg/da) (adet/m 2 ) (adet/bitki) 0 21.45 c 57.05 c 5 23.87 bc 63,49 bc 10 28.25 ac 75,14 ac 15 31.16 ab 82,88 ab 20 36.72 a 97,67 a 25 35.33 a 93,97 a P 0084** 0084** LSD 0.05 8.94 23,78 49

4.BULGULAR VE TARTIŞMA Şekil 4.3. Farklı dozlarla yetişen biber meyveleri. 50

4.BULGULAR VE TARTIŞMA Şekil 4.3. Farklı dozlarla yetişen biber meyveleri. 51

4.BULGULAR VE TARTIŞMA Şekil 4.4. Farklı dozlarda yetişen biberlerin birlikte görüntüsü. 4.3. Meyve Pomolojik Analizleri 4.3.1. Meyve Ağırlığı (g) Flamenco biber çeşidi kırmızı olgunluk aşamasında hasat edilmiştir. 2 Ağustos tarihinde her tekerrürden 10 meyve alınarak örnekleme yapılmıştır. Meyveler tekerteker ± 0.5 g duyarlılıktaki elektronik bir terazi ile tartılıp ortalamaları alınmıştır. Çizelge 4.7. de adet bazında ortalama meyve ağırlıkları gözlenmektedir. En düşük meyve ağırlığı olarak 0 kg/da dozu göze çarparken, en büyük meyve ağırlığı 25 kg/da dozunda görünmektedir ve dozlar arasında istatitiksel olarak farklılıklar göze çarpmaktadır. Aktaş ve ark. (2009) dolmalık biberde yaptıkları çalışmalarda ortalama meyve ağırlığını 70-80 g arasında tespit etmişlerdir. Flemenco biberinin çeşit özelliği olarak 160-220 g (Anonymous 2008). ağırlığı olan biberlerin çalışma süresince iyi beslendiği 15-20 ve 25 kg/da dozlarının çeşit kalitesini yakaladığı gözlemlenmiştir. 52