DOPİNGE YÖNELİMİN NEDENLERİ Günümüzde sporcular özel antrenmanlar, yüksek teknolojik tasarım ürünü giysiler, besin desteğini de içeren bilimsel ve tıbbi destek gibi performanslarını artırabilecek her türlü yolun arayışı içerisindedir. Sporcu vücudu, artık maksimum performans elde etmek için detaylı bir biçimde donatılmış bir enstrüman gibi görülmektedir. Özellikle yüksek performans sporcuları, zaman zaman kariyerleri, sağlıkları ve sportif değerleri hiçe sayarak doping kullanmaya yönelebilmektedir. Karar Verme Sürecindeki Etmenler ve Tutum-Davranış İlişkisi Performans artırıcı maddelerin kullanımı rastlantısal olarak oluşan olaylardan meydana gelmez. Uzun süreli, birey tarafından belirlenen ve amaç yönelimli bir çabayı gerektirir. Sporcu aşağıda açıklanacak olan birçok faktörün etkisi ve bir akıl yürütme süreci ile bu tür bir davranışı seçme/seçmeme ve devam etme/devam etmeme davranışları arasında mantıklı yönelimler yapar. Aşağıdaki şemada görüldüğü gibi sporcu ya da antrenörü kısa/orta vadeli bir performans hedefini belirleyerek karar verme sürecini başlatır. Ardından belirlediği hedef doğrultusunda performans artırıcı maddeyi kullanıp/kullanmama arasında bir seçim yapar ve müsabaka ya da antrenmanda elde ettiği sonuca göre hedefini ne kadar gerçekleştirdiğini değerlendirir. Bu değerlendirme sonucuna uygun olarak süreç yeniden işletilir ve sporcu performans artırıcı maddeyi kullanmaya devam eder veya sonlandırır. Performans Artırmada Yaşam Döngüsü Modeli Buna benzer bir akıl yürütme süreci sonunda performans artırıcı maddeleri kullanmaya karar veren sporcuların bu davranışları birçok farklı etkenle açıklanmıştır. Araştırmacılar, yüksek performans sporlarında doping davranışını açıklamak için Oyun Teorisi ni kullanmış ve dopinge yönelime karar vermede kullanılan bilişsel dengenin yeniden kurulması gerektiğini belirtmişlerdir. Bunu gerçekleştirmek için denge unsuru olarak doping kavramı değil, adil ve temiz müsabaka kullanılmalı ve karar verme süreci yeniden yapılandırılmalıdır. Yani spor yöneticileri, sporcunun doping yapma ve temiz müsabaka arasında seçim yaparken göz önünde tutacağı kazancı esas faktör sayarak, bunun üzerinde durmalıdırlar. Örneğin, diğer sporcular kurallara göre yarışırken, bir başka sporcu doping yapar ise, kurallara uyan sporculardan daha büyük bir kazanç elde etmemelidir. Hatta bundan da önemlisi, hile yapmayan sporcu, hile yapandan daha çok kazanç elde etmelidir. Ancak durum günümüzde böyle değildir, sporcular kurallara uydukları için kendilerini akılsız hissetmektedirler. Yasaklı madde kullanımına verilen kararda en önemli etkenler sporcunun sahip olduğu inançlar ve tutumlardır. Sporcunun doping yapmaya yönelik inançları (Örn. Doping yapmadan madalya alınamaz. ) tutumlarını ve dolayısıyla doping davranışını (yapmak ya da yapmamak) etkiler. Bununla birlikte sporcunun hedef ve kazanma yönelimli olması, yani hedeflerini sonuç elde etmeye yönelik olarak belirlemesi ve rekabetçilik düzeyi de doping davranışına etki eder.
Tutumlar, Spor Yönelimi ve Doping Davranışı İlişkisi Her ne kadar bu faktörler sporcuyu doping maddeleri kullanmaya yöneltebilse de bazı durumlarda tutumlar ve davranışlar arasında her zaman kuvvetli bir bağ olmayabilir. Yani insanlar tutumları doğrultusunda davranmayabilir. Örneğin bir sporcunun dopinge yönelik olumsuz bir tutumu olsa bile başka bazı nedenlerin (sosyal etkileşim, güdülenme gibi) etkisiyle yine de yasaklı madde kullanmayı seçebilir. Dopinge Yönelimde Temel Nedenler 1997 yılında olimpik sporcuların dopinge yönelik tutumlarına açıklık getiren bir araştırma yapılmıştır. Katılımcılara aşağıdaki durumlarda performans artıcı ilaçları kullanıp kullanmayacakları sorulmuştur: (a) yakalanmayacakları ve (b) doping yapmaları hâlinde kazanacakları. Katılan 198 sporcunun 195 i evet cevabını vermiştir. Aynı sporculara doping kullandıkları takdirde beş yıl içinde ölecekleri koşulunu da içerecek şekilde bu soru tekrar sorulmuştur. Cevap verenlerin, 120 si (%60,6) bu durumda bile performans artırıcı ilaçları kullanacaklarını söylemişlerdir. Bu sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda, bilgi düzeyi, dopingin zararlı fizyolojik ve psikolojik etkileri, sporcuların yaptıkları seçimlerde çok az etkili olarak görülmüştür. Sadece bireysel akılcılığı dışlamakla kalmayan yasaklı maddelerin kullanımı, yarışma ortamı ve spor ruhuna da aykırıdır. Bilim adamları dopingi şu başlıklarla tanımlamıştır; a. Adaletsiz yarışma ortamı yaratan bir hiledir. b. Doğal değildir. c. Sağlıklı değildir. d. Sporun rol model işlevini yok eder. e. Sporu, tuhaflıkların yer aldığı ucuz bir gösteriye dönüştürür. O hâlde sporcular hangi bireysel ve çevresel güdülerin etkisi ile böylesine akılcı olmayan bir davranışa yönelirler. Aslında dopingi yok etmek için kullanılan sistemli çabalar ve hâlâ oldukça yüksek sayıda sporcunun zararlı olduğunu bilmesine rağmen yasaklı madde kullanmaya devam etmesi, doping davranışının somutlaştırılması ve psikologların, bununla baş etme yöntemlerini etkin hale getirmeleri gerekmektedir.
Yasaklı madde kullanımında ilgi çekici bir soru da, sporcuları, şöhret ve sağlıklarını tehlikeye atacak kadar zorlayan şeyin ne olduğu ve sporcuları kariyerlerinin hangi dönemlerinde hangi faktörlerin dopinge duyarlı kılmış olabileceğidir. Bu soru için, aşağıdaki şemada görüleceği üzere, planlanmış davranış yaklaşımı ve sosyalbilişsel kuram temel alınarak yasaklı madde kullanımı kavram olarak ortaya konulmuştur. Dopinge Yönelim Süreci Sporcunun bazı özellikleri ve geçmiş yaşantıları tutumlarına, prensiplerine, sosyal etkileşim biçimine ve sahip olduğu öz-yeterliliğe etki eder. Buna göre de performans artırıcı maddeleri kullanıp kullanmamaya bağlı bir niyet oluşturur ve bu niyet doğrultusunda davranışa yönelir. Özellikle öz-yeterlilik düzeyi bu noktada belirleyici rol oynar. Sporcu kendisini, çevreden beklenenleri (madalya, derece, rekor vb.) karşılayamayacağını düşündürecek düşük bir yeterlilik düzeyinde olduğunu algıladığında doping yapmaya yönelebilir. Bu noktada sporcuların dopinge yönelimine etki eden bazı risk faktörlerini daha detaylı olarak incelemekte fayda vardır. Bu risk faktörleri aşağıdaki şekilde olduğu gibidir. Dopinge Yönelimde Risk Faktörleri Doping Davranışı
Kültürel / Çevre Maddi Maruz Kalma Popülarite İlgili Sporun Doping Tarihçesi Antrenman Dönemleri Müsabaka Takvimi Üçüncü Kişilerle İlişkiler (Antrenör, Doktor, Vs ) Bulunabilirlik Bildirimde Başarısızlık Kaçırılmış Doping Kontrolleri Eğitim Düzeyi Ödemeler Spor İçin Mali Destekler Ulusal Mali Destek Programları Parasal Olmayan Ödüller Sporcuların Müsabaka Öncesi Gelir Seviyeleri Uluslararası Düzeydeki Profesyonel Sporcular Özel Sponsorluklar Burslar Sporun Popülerliği Yerel Ya Da Ulusal Medyanın İlgisi Spor Düzeyi Olimpik Ya Da Olimpik Olmayan Sporlar Aşağıda bazıları daha detaylı açıklanacak olan bu sayılan faktörlerle birlikte sporcular genellikle performans artırıcı maddeleri; Kişilik özellikleri, Kazanmak ve daha iyi performans sergilemek için sahip oldukları içsel güdülenme, Rekabetçi olma isteği, Fiziksel durumu koruma veya artırma, Fiziksel görünüşlerini iyileştirme, Ağrıyı azaltma, Diğerlerinin beklentilerine karşı öznel algıyı koruma ve sosyal/psikolojik baskılarla baş edebilme, Referans grubun etkileri, Tehdit değerlendirmesi sonucunda oluşan stresle başa çıkma, Ekonomik faydaları da içeren sosyal ve psikolojik amaçları gerçekleştirme Kişisel normlar ve ahlaki özelliklerin bu tür davranışlara izin vermesi, Rakiplerinin kimyasal veya tıbbi iyileştiriciler sayesinde adaletsiz bir avantaja sahip olmaları düşünceleriyle kullanırlar. Sportif başarı beraberinde unvan ve şöhret ile birlikte önemli ölçüde ekonomik bir kazancı da getirebilir. Sporcular, geniş bir medya kullanımının olduğu günümüzde bir günde dünyaca meşhur olabilmektedir. Ayrıca spor dünyası bazen akıl almaz boyutlara ulaşan ödüllere imkân veren bir yapıya gelmiş ve spor ruhu ve ideallerini bu denli ekonomik bir gelişimle neredeyse boğmuştur. Bu inanılmaz ödül çeklerini elde etmenin yolu olan Kazanan hepsini alır. anlayışı sporcunun en temel dürtüsü olan onurun yerini almaya başlamıştır. Bu da sporcuyu sportif etik kuralları ve yasaları çiğnemek pahasına, hem paraya hem de şöhrete ulaştırabilecek dopingi de içine alan kısa vadeli çözümlere yöneltmektedir. Bu durum kısmen suçluların karar verme süreçlerine de benzemektedir. Sporcu yasaklı madde kullanmayı gerçekleştireceği içsel bir maliyet-kazanç hesabı ile karar verebilmektedir.
Yasaklı madde kullanımının bir diğer sebebi de sporcunun bulunduğu ortam ve durumdur. Öncelikle sporcunun yarıştığı diğer sporcuların doping maddesi kullanıp kullanmadığına ilişkin bir algısı söz konusudur. Diğer sporcuların olası davranışları hakkındaki yaygın şüpheler, söylentiler ve diğerlerinin ne yaptıkları ile ilgili bilgi eksikliği bazı sporcuların dopinge doğru yanlı bir tutuma sahip olmalarına neden olur. Bu değerlendirme ile de birçok sporcu dopingi en iyi seçenek ve bazı durumlarda da kazanmak için en kısa yol olarak görürler. Bu noktada sporcu rakiplerim kullanıyor, ben kullanmazsam onları yenemem düşüncesiyle hareket edebilir. Sporcular bazen kendi yönelimlerini ve özgürlüklerini sınırlayan sosyal güçlere maruz kaldıklarında, istenenin aksi yönde örneğin profesyonel spor yaşantısını sonlandırabilecek bir pozitif doping testi olasılığına rağmen doping yapmaya devam etmek şeklinde tepki verebilirler. Bu nedenle spor psikolojisi perspektifinden bakıldığında performans artırıcı ilaçların kullanımının sınırlandırıldığı mevcut cezalandırma sistemi aslında sporcunun yasaklı madde kullanımını teşvik ediyor bile olabilir. Rekabetçiliği yaşamın en önemli dürtülerinden biri olarak benimsemiş olan sporcular, yönetim kademelerince kendilerine yöneltilen yasaklamaları içeren meydan okumaları oyunun bir parçası olarak algılayıp, yine birbirleri ile dopingi yakalanmadan yapma konusunda da rekabet içine girebilir. Bu nedenle sadece cezaları ön gören bir yaklaşım doping kullanımını azaltabilir, ancak tam anlamıyla sonlandıramaz. Cezalandırmacı düşüncenin aksine sporcuların kim oldukları, ne için yarıştıkları, yaşamlarında yarışmanın yeri ve amacının keşfine yardımcı olabilecek müdahaleler daha etkili olacaktır. Sporcuları dopinge yönlendiren bir diğer sebep ise başarısızlık korkusudur. Bu da daha çok antrenör, arkadaşlar ve aile gibi diğerlerinin beklentilerini karşılayamama korkusunu içerir. Sporcunun içsel beklentileri dışında bu türden dışarıdan gelen beklentiler önemli ölçüde stres kaynağı olabilmektedir. Bazı sporcular için kaybetmemek, başarısız olmamak, utanç yaşamamak gibi duygular kazanmak duygusundan daha kuvvetlidir ve bu da dopinge yönelmenin bir nedeni olabilir. Doping kullanımı pek çok yönüyle fonksiyonel madde kullanımına benzer. Bu maddeler denemelik, eğlenmek için veya belirli bir amacı (örneğin bir konuda beceriyi artırmak) gerçekleştirmek için kullanılır. Uzun süre çalışabilmek için bir takım uyarıcıların kullanılması buna bir örnektir. İşlevsel madde kullanımı ile fiziksel ve psikolojik bağımlılık gelişebilir. Sporcuların performans artırıcı ilaçları kullanmaları, amaç yönüyle fonksiyonel madde kullanımına da benzemektedir. Sporcuların keyif verici madde kullanmasında çeşitli fiziksel, psikolojik ve sosyal faktörler etkendir. Sıkkınlık, hoş olmayan duygulardan kaçınma isteği, düşük özgüven ve kişisel sorunlar gibi bazı psikolojik faktörler keyif verici madde kullanımına etki ederler. Ayrıca sporcuların akranlarının etkisi ile madde kullanımına yönelmeleri olasılığı vardır. Benzer şekilde özellikle diğer sporcuların yasaklı madde kullanması da dopinge yönelimde etkili olmaktadır. Dopinge yönelimde bir diğer etken olan ahlak anlayışı, anne-baba ve antrenörlerin, çocuklara sporda normal standart ve davranışları anlamalarında, yorumlamalarında, neden ve sonuçların sosyal davranışlarla ortaya konmasına yardımcı olmalarıyla gelişir. Ahlak anlayışının gelişiminde, aile-çocuk ve antrenör-sporcu iletişiminin içerik ve düzeni önemli bir mekanizmadır. Ahlak gelişimi ise sıklıkla antrenörün disiplin anlayışı ile ilgilidir. Güç kullanımını içeren zorlayıcı ve sporcunun kaygı seviyesini artıran yaklaşım bu gelişime katkıda bulunmaz. Topluluk içinde azarlama veya cezalandırma ya da utandırma gibi davranışlar hatalı yaklaşımlardır. Ahlaki akıl yürütme süreci, sporcuların davranışlarını ve davranışlarının sonuçlarının takımdaki diğerlerini nasıl etkileyeceğini değerlendirmelerini ön görür. Ahlak gelişimi ve ahlaki sorgulamanın yürütülmesinde çocukların karar verme sürecine dâhil edilmesi faydalı olabilir. Bu durumda ise genellikle antrenörler liderliğin paylaşılmasının disiplinle ilgili sorunlara yol açacağına ilişkin endişeler taşır. Ancak bu türden bir karara dâhil etme çocukların özerk bireyler olarak gelişimlerini sağlar ve özerklik de bireyin kendisi ve diğerleri için doğru ve iyiyi seçmeleri için karar vermelerine yardımcı olur. Sporcunun yaşamındaki önemli kişilerin örneğin; ebeveynler, antrenörler ve arkadaşlarının iyi ya da kötü sportif davranışlar göstermesi sporcunun da inanç ve davranışlarına etki eder. Bu nedenle ne pahasına olursa olsun kazan anlayışındaki bir antrenörün sporcusunun da kazanmak için hile yapması ve hatta bu davranışı haklı görmesi beklenebilir.
Yasaklı maddelerin kullanımında caydırıcı olmak için sadece sporcu üzerine eğilmek yerine daha geniş karşılıklı etkileşimlerin yer aldığı kural sistemleri, düzenlemeler, antrenörlerin beklentileri, destek personeli ve kural koyucuları da içine alan daha geniş bir yelpazeden konuyu ele almak gerekir. Sporcuların beklentini değiştirmek veya uyumsuz beklentilerini düzenlemek daha uzun süreli etki sağlayacaktır. Madde kullanımı ile ilgili araştırmalar göz önüne alındığında özellikle çocuk sporcuların dopinge ilişkin olumlu beklentilerinin düzenlenmesi işe yarayabilecektir. Daha büyük yaştaki veya doping deneyimi olan sporcularda ise makul alternatiflerin sunulduğu yeni beklentiler oluşturmak faydalı olabilir.