LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER"

Transkript

1 T.C. ANADOLU ÜN VERS TES YAYINI NO: 2340 AÇIKÖ RET M FAKÜLTES YAYINI NO: 1337 LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER Yazarlar Prof.Dr. Abdülkerim ÖZAYDIN (Ünite 1) Dr. lyas KAMALOV (Ünite 2) Doç.Dr. Ömer Soner HUNKAN (Ünite 3-6) Prof.Dr. Salim CÖHCE (Ünite 7, 8) Editör Yrd.Doç.Dr. Sadi S. KUCUR ANADOLU ÜN VERS TES

2 Bu kitab n bas m, yay m ve sat fl haklar Anadolu Üniversitesine aittir. Uzaktan Ö retim tekni ine uygun olarak haz rlanan bu kitab n bütün haklar sakl d r. lgili kurulufltan izin almadan kitab n tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kay t veya baflka flekillerde ço alt lamaz, bas lamaz ve da t lamaz. Copyright 2011 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic, tape or otherwise, without permission in writing from the University. UZAKTAN Ö RET M TASARIM B R M Genel Koordinatör Prof.Dr. Levend K l ç Genel Koordinatör Yard mc s Doç.Dr. Müjgan Bozkaya Ö retim Tasar mc s Yrd.Doç.Dr. Alper Tolga Kumtepe Grafik Tasar m Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Ö r.gör. Cemalettin Y ld z Ö r.gör. Nilgün Salur Ölçme De erlendirme Sorumlusu Ö r.gör. Gülcan Ergün Kitap Koordinasyon Birimi Yrd.Doç.Dr. Feyyaz Bodur Uzm. Nermin Özgür Kapak Düzeni Prof. Tevfik Fikret Uçar Dizgi Aç kö retim Fakültesi Dizgi Ekibi lk Müslüman Türk Devletleri ISBN Bask Bu kitap ANADOLU ÜN VERS TES Web-Ofset Tesislerinde adet bas lm flt r. ESK fieh R, Ekim 2011

3 çindekiler iii çindekiler Önsöz... ix Türklerin slamiyeti Kabulü... 2 G R fi... 3 HAD SLERDE TÜRKLER... 3 HULEFÂ-Y RÂfi DÎN DÖNEM TÜRK-ARAP L fik LER ( )... 4 EMEVÎLER DÖNEM TÜRK-ARAP L fik LER ( )... 5 ABBÂSÎLER DÖNEM TÜRK-ARAP L fik LER ( ) SLÂM YET N TÜRKLER ARASINDA YAYILIfiI SLÂMI KABUL EDEN LK TÜRK DEVLETLER TÜRKLER SLÂM D N N KABULE SEVKEDEN SEBEPLER Fetihler Ticarî liflkiler Gök Tanr ve Allah nanc Sûfîlerin Tebli i Özet Kendimizi S nayal m Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar S ra Sizde Yan t Anahtar Yararlan lan Kaynaklar Tulunîler, Ihflidîler ve dil Bulgarlar G R fi TULUNÎLER IHfiÎDÎLER D L BULGARLARININ ORTAYA ÇIKIfiI VE D L BULGAR DEVLET N N KURULUfiU D L BULGARLARININ SLAM YET KABULÜ D L BULGAR DEVLET TAR H N N K NC DÖNEM : RUSLARLA MÜCADELE ALTIN ORDA VE KAZAN HANLI I DÖNEMLER NDE D L BULGARLARI TEfiK LAT VE SOSYO-EKONOM K HAYAT D L BULGARLARINDA L M Özet Kendimizi S nayal m Okuma Parças Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar S ra Sizde Yan t Anahtar Yararlan lan Kaynaklar ÜN TE 2. ÜN TE

4 iv çindekiler 3. ÜN TE 4. ÜN TE 5. ÜN TE Karahanl lar (Türk Hakanl ): Kurulufl Dönemi DEVLET N ADI VE HANEDANIN KÖKEN DEVLET KURAN KARLUKLAR: YABGULUKTAN HAKANLI A ( ) KURULUfiTA YER ALAN D ER TÜRK BOYLARI: HAKANLI I HANG TÜRK BOYU KURDU? Çi iller Tuhsîler Türgifller Ezgifller veya Egdifller Bulaklar Ya malar SLAM IN KABULÜNE KADAR HAKANLIK ( ) Özet Kendimizi S nayal m Okuma Parças Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar S ra Sizde Yan t Anahtar Yararlan lan Kaynaklar Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi SLAMI KABUL Satuk Bu ra Kara Hakan Abdülkerîm Bazir ( ) Baytafl Arslan Han Musa Satuk ( dan sonra?) Arslan Han Ali Musa (?- 998) BATI POL T KASI Sâmânî Devletine Son Verilmesi Gazneliler ile liflkiler O uzlar ile liflkiler Hârizmflâhlar ile liflkiler ( ) Dihkânlar ve Baflka Kökenden Yöneticiler ç Siyasî Durum ( ) DO U POL T KASI Özet Kendimizi S nayal m Okuma Parças Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar S ra Sizde Yan t Anahtar Yararlan lan Kaynaklar Karahanl lar (Türk Hakanl ): Çöküfl Dönemi BATI TÜRK HAKANLI I Tamgaç Han brahim b. Nasr ( ) fiemsü l-mülk Nasr b. brahim ( ) Tamgaç Han H z r b. brahim ( ?)... 95

5 çindekiler v Hanedan ve Bürokrat-Ulemâ Çat flmas : Selçuklu Hakimiyeti ( ) Arslan Han Muhammed b. Süleyman ( ) Buhara da Özerk Âl-i Burhân Ailesi Hakimiyeti ( ) Karluk Meselesi: Kara H tay Hakimiyeti ( ) Hârizmflah ve Kara H tay Mücadelesi: Bat Türk Hakanl n n Sonu DO U TÜRK HAKANLI I Arslan Han Süleyman ( ) ç Siyasi Durumlar ( ) Tamgaç Han Hasan ( ) ve Selçuklu Hakimiyeti ( ) Karluk ve Kangl Meselesi: Kara H tay Hakimiyeti Kara H tay ve Nayman Mücadelesi: Do u Türk Hakanl n n Sonu Özet Kendimizi S nayal m Okuma Parças Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar S ra Sizde Yan t Anahtar Yararlan lan Kaynaklar Karahanl lar (Türk Hakanl ): darî Teflkilat, Kültür ve Medeniyet DARÎ TEfiK LAT Hakan ve Hanedan Üyeleri Saray Merkez ve Taflra Ordu Saray Muhaf zlar (Yatgak ve Turgaklar) Hassa Ordusu Hanedan Mensuplar, Dihkanlar, Gaziler vs. Unsurlara Ba l Birlikler 118 Boylardan Oluflan Kuvvetler SOSYAL HAYAT KT SAD HAYAT E T M VE B L M NANÇ VE TASAVVUF MAR VE SANAT Özet Kendimizi S nayal m Okuma Parças Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar S ra Sizde Yan t Anahtar Yararlan lan Kaynaklar ÜN TE

6 vi çindekiler 7. ÜN TE Gazneliler (Siyasi Tarih) GAZNEL LER N KURULDU U CO RAFYA DEVLET N ADI VE LK HÜKÜMDARLAR SEBÜKTEG N ( ) VE HANEDANIN TEfiEKKÜLÜ MAHMUD DÖNEM ( ) Tahta Ç k fl Sâmânîler ile Münasebetler Sistan n Hâkimiyet Alt na Al n fl ve Düzenin Sa lanmas Hindistan Seferleri Peflaver ve Waihind Seferi Bhatiya Seferi Multan Seferi Pencâb Seferi kinci Peflaver Seferi Narainpur Seferi Multan Seferi Trilochanapal Seferi Thanesar Seferi Keflmir Seferi Mathura, Mannaiç ve Asni Seferleri Hinduflâhîlerin Sonu: Trilochanapal ve Chandela Üzerine Yap lan Sefer Lohkot Kuflatmas Gwalior, Kalincar Seferi Somnath Seferi Cat Seferi Dönemin Di er Olaylar Hârizm in Zapt Gûristan n Fethi Garcistan n Zapt Ziyârîler ile Münasebetler Büveyhîlerle Münasebetler Afgan Seferi Gazneliler ve Abbasi Halifeli i Sultan Mahmud un Ölümü Özet Kendimizi S nayal m Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar S ra Sizde Yan t Anahtar Yararlan lan Kaynaklar

7 çindekiler vii Gazneliler (Siyasi Tarih, Devlet Teflkilât, Kültür ve Medeniyet) MESUD DÖNEM ( ) Tahta Geçifli Sultan Mesud un Gazne ye Gelifli ve Yeni Atamalar Karahanl Ali Tegin le Çat flma Harun un stiklâlini lan Etmesi ve Hârizm de Baflgösteren Kar fl kl klar Kirmân n Kayb Dihistan ve Taberistân Seferi Alâüddevle Muhammed Kâkûyî nin syan Hindistan da Ortaya Ç kan Geliflmeler Ahmed Y naltegin syan Mesud un Hansi Kalesini Fethi ve Somnath Seferi Selçuklu-Gazneli Mücadelesi Selçuklular n Nesâ Galibiyeti Selçuklular n Harekete Geçmesi ve Gazneliler Gazneliler in Talhâb Yenilgisi Selçuklular n Ulyâ-âbâd ve Serahs Bozgunlar Selçuklu-Gazneli Mütarekesi Dandanakan Savafl Sultan n Hindistan a Kaç fl ve Öldürülmesi SULTAN MUHAMMED N K NC SALTANATI SULTAN MEVDÛD DÖNEM Sistan Meselesi Hindistan Meselesi Gazneli - Selçuklu Münasebetleri Sultan Mevdûd un ölümü DÖRT YILDA DÖRT SULTAN, B R MÜTEGALL BE DÖNEM SULTAN FERRUHZÂD DÖNEM ( ) SULTAN BRAH M B. MESUD ( ) SULTAN III. MESUD DÖNEM ( ): GAZNEL HÂK M YET N N H ND STAN A KAYMASI SULTAN ARSLANfiAH DÖNEM ( ) SULTAN BEHRAMfiAH ( ) LE HUSREVfiAH DÖNEM ( ) SULTAN HUSREV MEL K DÖNEM ( ) VE GAZNEL LER N SONU DEVLET TEfiK LATI Hükümdar Saray Hayat Saray Adetleri Saray Görevlileri Merkez Teflkilat Eyalet Teflkilat Bölge-fiehir Yönetimi ÜN TE

8 viii çindekiler Askerî Teflkilat - Ordu KÜLTÜR VE MEDEN YET Edebiyat Tarih Yaz c l Mimari Saraylar Camiler Türbeler Di er Yap lar Güzel Sanatlar Özet Kendimizi S nayal m Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar S ra Sizde Yan t Anahtar Yararlan lan Kaynaklar

9 Önsöz ix Önsöz Türklerin slamiyeti kabulü, sonuçlar itibariyle Türk, slam ve Dünya tarihi aç s ndan büyük önem tafl r. Dünyadaki Türk nüfusunun çok büyük k sm n n dini slamd r. Türkler slam ile bütünleflmifllerdir adeta. Bu olgu, onlar n hem kendi kimliklerini slamda bulmalar n, hem de slam sanca n tarih boyunca en iyi tafl yan bir millet olduklar n göstermektedir. Türklerin slamlaflma süreci, tabiatiyle birden ve ayn flekilde olmam fl; safha safha geliflmeler kaydederek devam etmifltir. flte bu kitab n konusu, Türklerin erken tarihlerden itibaren Müslümanlarla karfl laflmalar ndan bafllayarak, Abbasi ordusunda ücretli askerlik yapmalar, ortaya ç kan ilk Müslüman Türk hanedanlar ve slam kabul eden ilk Türk devletlerinin siyasi, idari ve kültürel tarihidir. Kitap sekiz üniteden oluflmaktad r. lk ünitede, Hz. Peygambere atfedilen Türklerden bahseden hadislerin kriti inden bafllayarak Hulefâ-i Râflidîn, Emevî ve Abbasî dönemlerindeki Türk Arap iliflkileri, Mâverâünnehr de slam kabul eden ilk Türk hanedanlar ve Türklerin slam dinini kabul edifl sebepleri anlat lmaktad r. kinci ünitede, Mâverâünnehr d fl nda M s r ve Suriye de Abbasîlerin valileri iken ortaya ç kan iki Müslüman Türk hanedan olan Tulunîler ve hflidîler ile Do u Avrupa da dil havzas nda kurulan ve en erken tarihli Müslüman Türk devleti olan dil Bulgarlar Devletinin tarihi konu edilmifltir. 3, 4 ve 5. ünitelerde Türkistan da kurulan ilk Müslüman Tük devleti Karahanl lar (Türk Hakanl ) n siyasi tarihi, 6. ünitede ise bu devletin idarî teflkilat ile kültür ve medeniyeti ele al nm flt r. 7 ve 8. ünitelerde ise bugünkü Afganistan merkezli kurulan, di er bir Müslüman Türk devleti Gaznelilerin siyasi tarihi, devlet teflkilat ile kültür ve medeniyeti anlat lmaktad r. Bu kitap, okuyucular na Türk tarihinin bu önemli kesitinin serüvenini, özelliklerini ve problemlerini aktarabilirse ve üzerinde düflünmeye sevkederse, bu bizlerin mutluluk kayna olacakt r. Eme i geçen herkese teflekkürler. Editör Yrd.Doç.Dr. Sadi S. KUCUR

10 1 LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER Amaçlar m z Bu üniteyi tamamlad ktan sonra; Türk-Arap iliflkilerinin bafllang c hakk nda bilgi sahibi olabilecek, Mâverâünnehr de gerçeklefltirilen fetihleri yorumlayabilecek, Abbâsîlerin hizmetine giren Türkler in siyasî, askerî ve idarî kadrolar ele geçirmelerinin sonuçlar n de erlendirebilecek, Müslüman olan ilk Türk devletlerinin Türk ve slâm tarihi aç s ndan önemini anlayabilecek, Türkleri slâmiyeti kabule sevk eden sebepleri aç klayabileceksiniz. Anahtar Kavramlar Mâverâünnehr Horasan Haccac b. Yûsuf es-sekafî Kuteybe b. Müslim Ebû Müslim-i Horasânî Mâtürîdî Ömer b. Abdülaziz Mu tas m Billâh Abdülkerim Satuk Bu ra Han Talas Savafl Hazarlar dil Bulgarlar Karahanl lar Mevâlî Mürcie çindekiler lk Müslüman Türk Devletleri Türklerin slamiyeti Kabulü G R fi HAD SLERDE TÜRKLER HULEFÂ-Y RÂfi DÎN DÖNEM TÜRK-ARAP L fik LER EMEVÎLER DÖNEM TÜRK-ARAP L fik LER ABBÂSÎLER DÖNEM TÜRK-ARAP L fik LER SLÂM YET N TÜRKLER ARASINDA YAYILIfiI SLÂMI KABUL EDEN LK TÜRK DEVLETLER TÜRKLER SLÂM D N N KABULE SEVKEDEN SEBEPLER

11 Türklerin slamiyeti Kabulü G R fi Cahiliye devri Arap fliiri ve atasözlerinde Türkler den bahsedilmesi Türkler le Araplar aras ndaki iliflkilerin cahiliye dönemine kadar uzand n gösterir. Cahiliye devri Arap flairlerinden Nâbi atü z-zübyânî, Hasan b. Hanzale, fiemmah b. D rar fliirlerinde Türkler in cesaret ve kahramanl klar üzerinde durmufllard r. Ayr ca çeflitli Türk kavimlerinin ran ve Arap hakimiyetindeki topraklara indikleri ve onlar hakk nda az da olsa bilgi edindikleri anlafl lmaktad r. Nitekim Hazar Türkleri zaman zaman Derbend i geçip Hemedan ve Musul a kadar ilerlemifllerdir. Sâsanî hükümdar Enuflirvan ( ) da Derbend (Bâbü l-ebvâb) seddini Hazarlar n bu ak nlar na mani olmak amac yla yapt rm flt r. Enuflirvan ayr ca Kuzey ran da yaflayan A açeri, Sul ve Yazur Türklerini de Azerbaycan a göçe zorlam flt r. Eftalitler (Ak Hunlar), Halaçlar ve Karluklar n bir bölümü Afganistan ve Sistan (Sicistan) topraklar na yerleflmifllerdi. Sâsanî ordusu içinde Türkler in yan nda Araplar da vard. Dolay s yla onlar n da bu vesileyle birbirlerini tan ma imkân mevcuttu. HAD SLERDE TÜRKLER Hz. Peygamber in Türkler hakk nda söyledi i veya ona nisbet edilen çok say da hadis mevcuttur. Bunlardan bir bölümü Sahîh-i Buhârî ve Sahîh-i Müslim baflta olmak üzere Kütüb-i sitte olarak bilinen en önemli alt hadis külliyat nda ve di er önemli hadis kaynaklar nda yer almaktad r. Bunun yan nda Hz. Peygamber e isnad edilen ve Türkler aleyhinde ifadeler içeren uydurma (mevzû) hadis ve sahabeye atfen söylenmifl as ls z haberler de vard r. Hangi hadislerin do ru, hangilerinin uydurma oldu u, ancak hadis otoritelerinin bilimsel metotlarla yapacaklar ciddi ve emek mahsulü çal flmalarla ortaya konabilecektir. Konuyla ilgili hadisleri üç bölümde incelemek mümkündür: 1. Hz. Muhammed in Türkler in savaflç vas flar na dikkat çekerek Türklerle mücadele ve savafl konusunda ashâb n ve sonraki nesilleri uyaran ve onlarla iyi geçinmeyi tavsiye eden hadisler: Türkler size dokunmad kça siz de onlara dokunmay n z (Ebû Davud, Melâhim, 8; Nesâî, Cihâd, 42). 2. Türklerin fizyolojik özelliklerinden ve Müslümanlarla savaflacaklar ndan bahseden hadisler. Siz küçük, çekik gözlü, k rm z yüzlü, bas k burunlu, çehreleri sanki örs üzerinde dövülmüfl ve üzeri derilerle kaplanm fl sa lam kalkanlar gibi bir kavim olan Türkler ile savaflmad kça, k yamet kopmayacakt r. Siz k ldan örülmüfl çorap giyen bir kavimle savaflmad kça k yamet kopmayacakt r. (Buhârî, Menak b, 25; Ebu Dâvûd, Melâhim, 9).

12 4 lk Müslüman Türk Devletleri 3. Türkleri Benî Kantûrâ (Kantûrâ o ullar ) olarak gösteren ve Müslümanlarla savaflacaklar n ifade eden hadisler: Türkler size dokunmad kça siz de onlara dokunmay n. Allah n ümmetime verdi i mülk ve saltanat ellerinden ilk olarak alacak kavim Kantûrâ o ullar d r. (Ebu Davud, Melâhim, 10; Müsned, V, 40) Bunlar n d fl nda Türklerin Irak ve el-cezîre yi ele geçirip iktidar Abbâsîler in elinden alacaklar n beyan eden hadisler de vard r. Ayr ca VII. yüzy lda ran da oldu u gibi Arabistan da da Türk çad r kullan l yordu. Hz. Peygamber Hendek Savafl s ras nda bir Türk çad r nda oturarak hendek kazma ifllerine nezaret etmiflti. Müslim in rivayet etti i bir hadiste de Hz. Peygamber in Medine de bir Türk çad - r nda itikâfa çekildi i (devaml ibadet etti i) belirtilmektedir. D KKAT K T A P Eski Arap fliirlerinden, uydurma hadislerden ve insanlar Türkler den korkutmak ve uzaklaflt rmak amac yla ç kar lan haberlerden anlafl ld na göre, Araplar Türkler i kahraman, fakat ac mas z ve slâm dininin gelece i aç s ndan tehlikeli görüyorlard. Onlara göre Türkler bir gün Araplar n elinden iktidar alacak, ancak kâfir olduklar için Allah n gazab na u ray p mahvolacaklard. Nitekim daha sonra büyük Arap alimi Câhiz (ö. 869) Türkler hakk nda yazd eserinde Türklerin slâm n yard mc s, kalabal k ordusu ve halifelerin en yak n adamlar olduklar n söyleyerek Türklere haks zl k edildi ini itiraf etmifltir. Türkler le Müslüman Araplar aras nda VII. yüzy l n ortalar na do ru bafllayan ve XX. yüzy l n ilk çeyre ine kadar devam eden iliflkileri mücadele, hizmet ve hakimiyet dönemi fleklinde üç bölümde incelemek mümkündür. Mücadele dönemi Hz. Ömer zaman ndaki slâm fetihleri s ras nda bafllam fl ve Emevîler in y k l - fl na kadar yüz y l aflk n bir süre devam etmifltir. Bu mücadelenin sonunda Türk hakimiyetindeki topraklar Müslüman Araplar n eline geçmifl ve bir k s m Türkler Müslümanl kabul etmifltir. Hizmet dönemi Emevîler in son zamanlar nda bafllam fl, daha sonra Abbâsî halifeleri cesaretleriyle tan nan Türkler i himayelerine alm fl, özellikle Me mûn ve Mu_tas m Billâh devrinden itibaren Türkler hilâfet ordusunun en önemli unsuru haline gelmifltir. Ayr ca idarî kadrolara yükselerek Abbâsî halifeli inin siyasî ve idarî hayat nda büyük hizmetler görmüfltür. Hakimiyet dönemi Selçuklular n Gazneliler karfl s nda kazand Dandanakan zaferiyle bafllam fl, Selçuklu Türkleri Sünnî slâm dünyas n n hâmili ini ile iç ve d fl tehlikelere karfl bu Müslümanlar koruma görevini üstlenmifltir. Selçuklular ve halefleri çok genifl bir sahada hakimiyet tesis ederek çeflitli imparatorluklar kurmufl, genelde siyasî, idarî ve askerî bak mdan slâm dünyas n n rakipsiz hâkimi olmufltur. Bu durum I. Dünya Savafl n n sonuna kadar devam etmifltir. Ramazan fieflen, Eski Araplara Göre Türkler, Türkiyat Mecmuas, XV ( stanbul 1969), s ; Zekeriya Kitapç, Hz. Peygamberin Hadislerinde Türk Varl Selçuklular, Mo- ollar, Osmanl lar, stanbul HULEFÂ-Y RÂfi DÎN DÖNEM TÜRK-ARAP L fik LER ( ) Türklerin Müslüman olmas na zemin haz rlayan mücadeleler slâm fetihleri s ras nda gerçekleflti. Hz. Ebû Bekîr irtidad (dinden dönme) olaylar n ve isyanlar n bast rd ktan sonra, Hz. Peygamber in slâm yayma konusunda bafllatt stratejiyi sürdürmeye karar verdi ve yüzünü Arap Yar madas n n d fl na çevirdi. Bu amaçla önce Sâsanî mparatorlu unun hakimiyeti alt nda bulunan F rat nehrinin afla taraf-

13 1. Ünite - Türklerin slamiyeti Kabulü 5 lar ndaki topraklara ordu sevk etti. Irak cephesi bafl kumandanl kuruldu ve slâm tarihinin en h zl ve en kal c fetih hareketi bafllat lm fl oldu (633). Hz. Ömer devrinde ( ) ise slâm ordusu Sâsanîler in baflkenti Medâin e, sonra da Hulvan a girdi. Kisrâ III. Yezdicerd Hulvan terk etmek zorunda kald. 642 y l nda kazan lan ve slâm tarihinde Fethu l-fütûh (fetihler fethi) denilen Nihavend zaferinden sonra ran kap lar Müslümanlara aç ld. Hz. Osman döneminde de Niflabur ve Serahs fethedildikten sonra Merv üzerine yüründü. Son Sâsanî hükümdar III. Yezdicerd Ceyhun nehrinin kuzeyine geçerek Müslümanlar n takibinden kurtuldu. Toplad kuvvetlerle Belh üzerine yürüdü ve flehri Müslümanlardan geri ald. Mervürrûz a kadar ilerleyip Türk hakan ndan yard m istediyse de Ahnef b. Kays a yenilerek geri çekildi. Hz. Ömer önce Ahnef b. Kays n kazand zaferlerden duydu u memnuniyeti dile getirmifl, ancak daha sonra muhtemelen Türk ordular yla karfl karfl ya gelecek Müslüman askerlerin kay plar vermesinden endifle ederek Keflke Horasan a ordu göndermeseydim, keflke Horasan ile aram zda ateflten bir deniz olsayd demifl ve Ceyhun nehrini geçerek fetihlere devam etmek isteyen Ahnef e Sak n nehrin karfl taraf na geçmeyiniz, bulundu unuz yerde kal n z diye haber göndermifltir. Hz. Ömer in flehid edilmesinden sonra Horasan ve Toharistan da meydana gelen olaylar sonucu baz flehirler Türkler taraf ndan geri al nd. Ancak Abdullah b. Âmir daha sonra bu bölgeyi tekrar fethetti. Bu s rada Kuzey Azerbaycan ve Da stan da Hazarlar, Cürcan da Sûl Türkleri (Sûlîler), Sistan da Eftalitler ve Halaçlar, Bâdegis te Nizek Tarhan, Toharistan da ise Karluklar a ba l bir Yabgu bulunuyordu. Sâsanîler in y k lmas ve Göktürk nüfuzunun zay flamas üzerine Mâverâünnehr ve Hârizm deki mahalli hanedanlar ba- ms zl klar n ilân ettiler. Hz. Osman döneminde ran içlerine süratle ilerleyen slâm ordusu daha sonra Gürcistan, Da stan, Azerbaycan ve Arran a kadar uzanan topraklar ele geçirdi. Azerbaycan n çeflitli yerlerine askerî birlikler yerlefltirildi. 651 y l nda bütün ran slâm hakimiyeti alt na al nm fl oldu. slâm ordusunun Türklerle mücadele etti i ikinci cephe Kafkasya idi. Azerbaycan ve rminiyye nin fethinden sonra Müslüman Araplar Hazar Türkleriyle karfl laflt lar (639). Hz. Ömer Süraka b. Amr Derbend in (Bâbü l-ebvâb) fethine memur etti (643). Abdurrahman b. Rebîa n n sevk ve idaresindeki slâm ordusu Derbend hakimi fiehrbârâz ile antlaflma yapt. O da Müslümanlara tabi olmay kabul etti (642-43). Abdurrahman b. Rebîa daha sonra Hazar topraklar na ak nlar düzenleyerek mücadeleye devam etti (645-46). Hazar baflkenti Belencer yak nlar nda meydana gelen bir savaflta slâm ordusu yenildi ve Abdurrahman flehid düfltü (652-53). Bu olaydan sonra slâm dünyas ndaki iç kar fl kl klar yüzünden Hazar Türkleri ile Araplar aras nda önemli bir savafl olmad anlafl lmaktad r. EMEVÎLER DÖNEM TÜRK-ARAP L fik LER ( ) Türk-Arap mücadelesinin ikinci ve en önemli safhas n Emevîler devrindeki iliflkiler teflkil eder. Muaviye halife olunca iç kar fl kl klara son verip yeni bir fetih harekât bafllatt ve Basra valisi Abdullah ve Âmir in kumandanlar ndan Abdurrahman b. Semüre yi Sistan n (Sicistan) fethine memur etti (663-64). O da Kabil, Belh ve Büst gibi flehirleri ele geçirdi. Abdullah b. Sevvâr da Sind bölgesinde fetihlere giriflti, ancak Türkler karfl s nda ma lup olunca yerine Mühelleb b. Ebû Sufra getirildi. Mühelleb 664 y l nda Türkler i yenerek bölgede slâm hakimiyetini sa lad.

14 6 lk Müslüman Türk Devletleri Ziyâd b. Ebîh Basra valili i s ras nda Horasan ve Sistan a daha plânl bir askerî harekât bafllatt. Kûfe ve Basra dan yaklafl k kifliyi Horasan n Merv, Herat, Niflabur gibi flehirlerine yerlefltirdi. Merv 671 y l ndan itibaren Horasan eyaletinin askerî üssü haline geldi. Art k Türkistan a yap lacak seferler buradan idare edilecekti. Hakem b. Amr el-g fârî Ceyhun (Amuderya) nehrini geçerek Sa âniyân a (Ça aniyan) kadar ilerledi i gibi Kisrâ III. Yezdicerd in o lu Fîrûz u yenerek Çin e s nmaya mecbur etti. Mühelleb de Türkler karfl s nda yeni baflar lar kazand. Horasan n yeni valisi Rebi b. Ziyâd el-hârisî Belh flehrinde 671 y l nda ç kan bir isyan bast rd ktan sonra Kûhistan üzerine bir sefer düzenledi ve bölgede karfl karfl ya geldi i Eftalit Türklerini yenerek Ceyhun nehrine kadar ilerledi. Burada Türk hükümdar Nizek Tarhan ma lup etti. Âmul gibi baz flehirleri fethedip Hârizm e kadar ilerledi ve ald idarî tedbirlerle Horasan daki slâm hakimiyetini sa lamlaflt rd. Böylece Horasan ve Toharistan topraklar n n büyük bir k sm Müslümanlar n egemenli ini tan m fl oluyordu. SIRA S ZDE 1 Ziyâd b. Ebîh Basra valili i s ras nda neler yapt? Ziyâd b. Ebîh in ölümünden sonra Horasan valili ine tayin edilen o lu Ubeydullah b. Ziyâd zaman nda Maverâünnehr e yap lan seferler yeni bir safhaya girdi. Ubeydullah 674 y l nda Beykent i fethettikten sonra Buhara üzerine yürüdü. O s - rada Buhara ya hakim olan ve muhtemelen Buhârhudât sülâlesine mensup olan Türk hükümdar Bîdûn un dul efli nâibe Kabaç Hatun çevredeki Türkler den yard m istedi. Ancak Türk birlikleri Ubeydullah karfl s nda tutunamay nca Kabaç Hatun bir milyon dirhem vergi vermek suretiyle sulh talebinde bulundu. Ubeydullah onunla bir bar fl antlaflmas yapt ktan sonra Râmisen, Beykent, Nesef ve Sa âniyan da ele geçirdi. Maverâünnehr de fethedilen ilk flehirler bunlard r. Ubeydullah yan na ald (veya 4.000) Türk savaflç ile Basra ya döndü. Burada yerlefltirildikleri soka a Buharal lar Soka denildi. Bu savaflç lar Basra da meydana gelen bir isyan n bast r lmas nda da görev ald lar. Said b. Osman y l nda Horasan valili ine tayin edilince Ceyhun nehrini geçip Semerkand üzerine sefer düzenledi. So d, Kifl ve Nesef halk Said e karfl topraklar n korumak üzere seferber olunca Buhara hakimi Kabaç Hatun da onlara kat ld. Ancak müttefikler anlaflmazl a düflünce bir k sm ayr ld. Said b. Osman da müttefik Türk birliklerini bozguna u ratt. Kabaç Hatun rehineler gönderip itaat arz etti ini bildirdi (677). Said Buhara ya giriflinden sonra Semerkand üzerine yürüdü. Semerkandl lar üç gün boyunca ona karfl koydular. A r kay plar veren flehir halk dirhem vergi ödemek ve ileri gelenlerin çocuklar n rehine b rakmak suretiyle anlaflt. I. Yezid devrinde Selm b. Ziyâd Horasan valili ine getirilinceye kadar seferler durdu. Selm y l nda Irak tan toplad çok say da askerle Semerkand ve Hârizm üzerine yürüdü. Bir rivayete göre Semerkand tekrar fethedildi. Ancak bu s ralarda Kabaç Hatun ve Mâverâünnehr in di er flehirlerinde yaflayan Türkler Müslümanlara karfl harekete geçti. Selm gerekli haz rl klar n yapt ktan sonra süratle So d hakimi Tarhun ve di er baz prenslerin yard ma gelmesine ra men Buhara ya girmeye muvaffak oldu ve Kabaç Hatun onunla yeni bir bar fl antlaflmas yapt. Abdullah b. Zübeyr in hilâfet mücadelesine giriflti i dönemde baz Türk prensleri flehirleri geri almak için seferber oldular. Ancak Horasan valisi Abdullah b. Hâz m Türk taarruzlar n baflar yla geri püskürttü. Abdülmelik b. Mervan devrinde Musa b. Abdullah Tirmiz i ele geçirdi. Musa, Türkler, Araplar, Eftalitler ve Tibetliler den müteflekkil bir orduyu ma lup etti. Bunun üzerine bölge halk ona itaat arz edip

15 1. Ünite - Türklerin slamiyeti Kabulü 7 vergi ödedi. Türklerin Müslümanlar karfl s nda ma lup olup Merv den ayr lmas üzerine flehir Horasan daki Müslüman emirlerin karargâh oldu. 699 y l nda Horasan valisi Mühelleb b. Ebî Sufra Kifl e karfl bir sefer düzenlediyse de iki y l süren kuflatma baflar s zl kla sonuçland. Onun 701 y l nda ölümü üzerine o lu Yezid Fergana, Hârizm ve Badegis e karfl düzenledi i seferlerden sonuç alamad ve bir süre sonra görevden uzaklaflt r ld. I. Velid halife olunca Irak genel valisi Haccac n iste iyle Horasan valili ine Kuteybe b. Müslim getirildi (705). Kuteybe baflflehir Merv e ulafl nca derhal büyük bir askerî harekât için haz rl k yapt. Toharistan n merkezi Belh ten isyan haberi gelince ordusuyla oraya yöneldi. Belh dihkânlar itaat arz edince Kuteybe Ceyhun nehrini geçti. Bu s rada Sa aniyan hükümdar da ba l l n bildirdi. Kuteybe ordusunu kardefli Salih e b rakarak Merv e döndü. Hedefi Toharistan ve Mâverâünnehr i fethetmekti. Bu iki bölge de Türklerin elindeydi. Ancak Türk beyleri aras nda siyasî bir birlik yoktu. Bu durum slâm ordular n n baflar l olmas nda etkili oldu. Türgefl (Türgifl) Hakanl Müslüman Araplar a karfl ciddi bir mukavemet gösteremedi. Kuteybe Mâverâünnehr seferine ç kmadan önce Toharistan eyaletinin hakimi Türk as ll Nizek Tarhan a elçi göndererek hakimiyetini tan mas n ve Müslüman esirleri serbest b rakmas n istedi. Nizek Tarhan bu teklifi kabul edip Merv e hareket etti ve Kuteybe nin Badegis e girmemesi flart yla sulh yap ld. Beykent halk n n isyan üzerine Kuteybe geri dönüp flehri savafl yoluyla fethetti. Savaflç lar öldürttü ve bol miktarda ganimet ele geçirdi (706). Kuteybe nin bu baflar s karfl s nda endifleye kap lan Mâverâünnehr Türk prensleri Müslüman Araplar a karfl birlikte hareket etmeye karar verdiler. Ancak Kuteybe karfl s nda baflar l olamad lar (707). Kuteybe 708 y l nda So d, Kifl ve Nesef ordular na karfl sefere ç kt onlar ma lup edip Buhara üzerine yürüdü. Ancak Buhara hükümdar Verdan Hudât ile yapt savafllardan bir sonuç alamay p Merv e döndü. Kuteybe ertesi y l tekrar Buhara üzerine yürüdü. fiiddetli muhasaradan sonra taraflar aras nda anlaflma sa land. Böylece Buhara da kesin olarak slâm hakimiyeti sa land (708-09). Kuteybe Buhara dan ayr ld ktan sonra Toharistan hakimi Nizek Tarhan isyan etti. Nizek Talekan, Merv, Faryâb ve Cüzcân hakimleriyle ifl birli i yaparak Müslüman Araplar a karfl birlikte hareket etmeye karar verdi. Ancak Nizek Tarhan n müttefikleri Kuteybe ye itaat edince Nizek bir kaleye s nmak zorunda kald. Kuteybe onu yakalatt ve Haccac n emriyle idam ettirdi (709-10). Nizek üzerine düzenledi i seferden sonra Kifl ve Nesef i de fetheden Kuteybe Buhara ya hareket etti. Mahallî beyler aras ndaki mücadelede Tu flâda n n taraf n tutan Kuteybe onun rakiplerini bertaraf etmesini sa lad ve flehrin bir k sm na Müslüman Araplar yerlefltirdi. Bu arada Türkler aras nda slâmiyet in yay lmas için gayret sarf edildi. Bir süre sonra da bir cami yap ld. Kuteybe Buhara da huzuru sa lay p Merv e hareket etti. Kuteybe y l nda Haccac n emriyle Sicistan seferine ç kt. Zabulistan hükümdar Rutbil Kuteybe ye sulh teklifinde bulundu. Bu teklif haraç vermesi flart yla kabul edildi. Kuteybe ertesi y l Hârizm e hareket etti ve Hârizmflah n muhaliflerini bertaraf etti. Bu sefer Hârizmflah ile yap lan bir antlaflma ile sona erdi (711-12). Ard ndan bar fl bozan So d üzerine yürüdü ve bölgenin merkezi Semerkand kuflatt. Kuteybe Horasan ve Mâverâünnehr in tamam n ele geçirmek istiyordu. 705 y l ndan beri sürdürülen seferler sonunda önemli flehirler ve stratejik mevkiler fethedilmiflti. Semerkand hakimi Kuteybe ye itaat arz ederek Emevî hakimiyetini tan d.

16 8 lk Müslüman Türk Devletleri Semerkand n fethiyle Müslümanlar Mâverâünnehr e hakim olmufl, So dlular da bir süre için slâm devletine tabi olmak zorunda kalm fllard. Bundan sonra Kuteybe yeni fetih plânlar haz rlad ve bunlar gerçeklefltirmek üzere kiflilik bir orduyla yeni bir sefere ç kt (713). Kuteybe Kaflgar fethedip Çin topraklar na kadar slâm hakimiyetini tesis etmeyi planl yordu (714). fiafl, Hocend ve Fergana n n bir k sm ele geçirildikten sonra ertesi y l slâm ordusu sficâb a kadar ilerledi. Bu fetihler gerçeklefltirilirken Irak umumi valisi Haccac öldü (714). Kuteybe her zaman yak n ilgi ve deste ini gördü ü Haccac n ölümüyle fetih harekât n durdurup askerlerinin bir k sm n terhis etti. Ancak halife I. Velid Kuteybe ye bir mektup gönderip kendisini Irak tan ayr olarak müstakil bir eyalet haline getirilen Horasan a vali tayin etti ini bildirdi ve seferlere devam etmesini istedi. Bunun üzerine Kuteybe Fergana-Kaflgar ticaret yolunu ele geçirmek amac yla sefere ç kt (715). Fergana ya var p karargâh n kuran Kuteybe Halife Velid in ölüm haberini al nca büyük bir sars nt geçirdi ve Halife Süleyman b. Abdülmelik e isyan etti (715). Kuteybe nin bu isyan s ras nda öldürülmesi (715) Mâverâünnehr ve flarktaki slâm fetihleri aç s ndan bir dönüm noktas teflkil eder. Halife I. Velid devri slâm fetih harekât n n en parlak dönemlerinden biridir. Kuteybe onun zaman nda Buhara ve Semerkand ile Ceyhun un ötesindeki topraklar fethederek bu bölgede slâm hakimiyetini tesis eden ilk kumandan olarak tarihe geçmifltir. D KKAT K T A P slâm ordular n n Mâverâünnehr deki bu baflar lar n n sebebi Haccac n idarî ve Kuteybe nin askerî kabiliyetlerinin birlefltirilerek hareket edilmesidir. Kuteybe bu fetihler s ras nda Horasan da birbirleriyle mücadele eden bütün muhalif gruplar, yani mevâliler (gayri Arap Müslümanlar), Araplar, Kaysîler ve Yemenliler aras nda ittifak kurarak düflman kuvvetleri üzerine sevk etmifltir. Onun ölümünden sonra düzenlenen seferler kal c sonuçlar b rakmaktan uzakt. Halife Süleyman n Horasan valisi Yezid b. Mühelleb Dihistan da hüküm süren Türk hükümdar Sûl u ma lup etti i halde o yörede slâm egemenli i sa lanamam flt r. Kuteybe b. Müslim ve askeri faaliyetleri için TDV slâm Ansiklopedisi ndeki Kuteybe b. Müslim maddesini okuyunuz. Türgifl hakan Sul-lu Han, Kursul kumandas ndaki bir orduyu Semerkand üzerine sevk etti. Horasan valisi Said b. Abdülaziz ile savaflan birlikler Müslümanlar ma lup ettiyse de Semerkand kuflatamadan geri döndüler. Horasan valili ine getirilen Said b. Amr el-haraflî zaman nda Müslüman Araplar a karfl Türgifl hakan n destekleyen Türkler zulme maruz kald lar ve yurtlar n terk ettiler. Saîd kaçanlar takip ederek Hocend de kendilerini kuflatt ve yakalad Türkleri k l çtan geçirdi (722). Bu olaylar Türklerin Müslüman Araplara karfl düflmanca duygular beslemesine neden oldu. Horasan valili ine getirilen Müslim b. Saîd el-kilâbî y l nda Fergana y ele geçirmek üzere haz rl klara bafllad ve baz baflar lar kazand. Daha sonra Taflkend üzerine yürüdü fakat Türgifl hakan Su-lu nun mukavemeti karfl s nda geri çekilmek zorunda kald. Onlar takip eden Türk askerleri Seyhun nehri k y s nda kendilerine yetiflti ve Yevmü l-atfl ad yla tarihe geçen savaflta Müslüman Araplar a r kay plar verdiler ve Hocend e geri çekildiler. Bu olaylar Mâverâünnehr deki Müslüman hakimiyetini oldukça sarst. Türkler kaybettikleri topraklar geri almak için seferber oldular. Esed b. Abdullah el-kasrî nin valili i döneminde de Müslüman Araplar Türkler karfl s nda baflar sa layamad lar. Türkler Mâverâünnehr de

17 1. Ünite - Türklerin slamiyeti Kabulü 9 yer yer üstünlü ü ele geçirdiler. Esed Huttel e düzenledi i bir seferde Türgifller karfl s nda ma lup oldu. Emevî halifesi Hiflâm b. Abdülmelik Türgifl hakan Sulu ya bir elçilik heyeti gönderip slâm a davet etti. Ancak hakan slâmiyeti kabul ettikleri takdirde askerlerinin ve halk n n geçim s k nt s çekece ini söyleyerek bu teklifi reddetti. Türk Arap münasebetlerinde Hazarlar ile yap lan mücadelelerin önemli bir yeri vard r. Hazarlar Hz. Osman n flehit edilmesinden sonra Derbend ve Kuzey Azerbaycan da hakimiyet kurmufllar, Muaviye devrinde rminiyye ye ak nlar düzenlemifllerdi. Emevîler le Hazarlar aras ndaki mücadele de Emevî halifesi Velid devrinde bafllam fl ve Mesleme b. Abdülmelik 710 y l nda Hazarlar üzerine bir sefer düzenleyip Derbend e kadar gelmifltir. Bundan iki y l sonra rminiyye valili- ine tayin edilen Meslemen in Hazarlar a karfl 714 te iki sefer daha düzenledi i anlafl lmaktad r. Mesleme b. Abdülmelik in stanbul muhasaras na kat lmak niyetiyle bölgeden ayr lmas üzerine Hazarlar y l nda rminiyye ve Azerbaycan a seferler düzenleyerek çok say da Müslüman esir alm fl, bir çok kifliyi öldürmüfllerdi. Bu olay üzerine Halife Ömer b. Abdülaziz, Hatim b. Nu man el-bâhilî yi Hazarlar üzerine gönderdi. Hatim Hazarlar la yapt mücadeleyi kazan p 50 kadar Hazar esirini halifeye gönderdi. Ancak Hazarlar la mücadele daha y llarca devam edecektir. Emevî halifeleri aras nda seçkin bir yeri olan Ömer b. Abdülaziz hilâfet makam na gelince (717) faaliyetlerini tasvip etmedi i idarecileri görevden ald. Horasan valisi Yezid b. Mühelleb i de azlederek yerine Cerrah b. Abdullah el-hakemî yi tayin etti. O devlet yönetiminde ve fetih harekât nda önceki halifelerden farkl bir siyaset takip etmekte kararl yd. Nitekim Mâverâünnehr ve Türkistan da ganimet elde etmek amac yla yap lan fetihleri durdurdu; fethedilen topraklarda ise halkla iyi iliflkiler kurarak slâmiyet in gönülden benimsenmesini sa lamay hedefledi. Bölge halk n küçük düflürücü, Müslümanlardan nefret ettiren haks z muamelelere ve vergilere son vermek istiyordu. Cerrah b. Abdullah a gönderdi i mektupta slâmiyet i kabul edenlerden al nan cizye ve harac kald rmas n istedi. Takip edilen yeni siyaset k sa sürede meyvelerini verdi ve Mâverâünnehr halk ak n ak n slâm a girmeye bafllad. Ömer b. Abdülaziz Mâverâünnehr deki baz hükümdarlara slâm a davet mektuplar yazd. Onlar n bir k sm Müslümanl kabul etti. Halifenin bölge halk na yapt samimî, âdil ve insanî muamele Semerkand ve So d halk aras nda da sevinçle karfl land. Semerkand halk halifeye elçilik heyeti gönderip önceki haks z uygulamalar kald rmas n istedi. Ömer b. Abdülaziz, Cerrah b. Abdullah tan sonra Horasan valilili ine getirdi i Abdurrahman b. Nuaym dan gayrimüslim Türk ak nlar yla karfl karfl ya kalan Mâverâünnehr in baz flehirlerinde yaflayan Müslümanlar aileleriyle birlikte Ceyhun nehrinin beri taraf na iskân etmesini istedi. Ancak halk böyle bir teklife yanaflmay nca vazgeçildi. Abdurrahman n mülayim politikas ndan istifade etmek isteyen Semerkand hükümdar Gurek ve Mâverâünnehr in di er hükümdar Çin e müflterek bir heyet gönderip imparatordan askerî yard m istedi (718). Ancak bu yard m gerçekleflmedi. Halife Ömer b. Abdülaziz in Arap olmayan Müslümanlara (mevâlî) karfl uygulad siyaseti aç klay n z.. Ömer b. Abdülaziz in vefat ndan sonra Horasan valisi olan Eflres b. Abdullah sertlik yanl s bir politika izledi. Daha sonra Horasan valili ine getirilen Cüneyd 2 SIRA S ZDE

18 10 lk Müslüman Türk Devletleri el-mürrî Türkler i Beykend yak nlar nda ma lup ederek Türk hakan n n o lunu veya ye enini esir alm flt. Cüneyd 730 y l nda baz flehirlerde bafllayan isyanlar bast rmakla meflgul oldu. Semerkand daki slâm ordusu kumandan Sevre b. Hürr ün yard m istemesi üzerine, flehre yaklaflan Cüneyd Türgifl hakan n n sald - r s na u rad. Bu defa Sevre onun yard m na kofltu. Türkler çal l klar ateflleyerek Müslüman Araplara büyük zarar verdiler. Cüneyd sonuçta Semerkand a girmeye muvaffak oldu. Türk birlikleri Semerkand n geri al nmas ndan umutlar n kesip Buhara üzerine yürüdüler. Cüneyd derhal Buhara n n yard m na kofltu ve Türkleri geri çekilmek zorunda b rakt (731). Cüneyd azledilip yerine As m b. Abdullah getirildikten sonra Arap kabileleri aras ndaki ihtilaflar artt. Haris b. Süreyc Toharistan da isyan etti. Bu olaylar Mâverâünnehr deki slâm hakimiyetinin zay flamas na sebep oldu. Bu sefer de As m n yerine Esed b. Abdullah getirildi. Toharistan ve Huttel deki kar fl kl klara son vermek isteyen Esed Ceyhun k y s nda Türkler in sald r lar na maruz kald ve a r kay plar verdi. Türgifl Hakan Su-lu Esed i takip ettiyse de yap lan savaflta bozguna u rad. Bu feci ma lubiyet onun itibar n kaybetmesine sebep oldu (736). Esed in ölümünden sonra Horasan valili ine o bölgeyi iyi tan yan Nasr b. Seyyar getirildi (738). Mâverâünnehr halk n zorla itaate almaya çal flmaktan ziyade Türkler ve di er kavimlerle Araplar aras nda çat flmaya sebep olan unsurlar ortadan kald rmaya çal flt ve oldukça baflar sa lad. Türklerle iyi iliflkiler kurdu ve ald ak ll ca tedbirler sayesinde Türkleri slâm idaresine al flt rd. Katan b. Kuteybe yi Ceyhun un do usunda bulunan askerî birliklerin sevk ve idaresine memur ederek Buhara ve Kifl te meydana gelmesi muhtemel olaylara karfl gerekli tedbirleri ald. Kendisi de Semerkand a gitti ve 740 y l nda fiafl üzerine yürüdü. fiafl ta Türgifl Hakan Su-lu yu öldüren Ba a Tarkan (Kursul) ile savafla girdi. Kursul esir al n p öldürüldü. Bunun üzerine fiafl hakimi de itaat arz etti. Böylece Mâverâünnehr üzerindeki Türk bask s azald. fiafl tan Fergana ya hareket eden Nasr buran n hükümdar yla da bar fl antlaflmas imzalad. Onun döneminde Taraz a kadar uzanan topraklarda slâm hakimiyeti kökleflti. Toharistan, Mâverâünnehr ve Hârizm bölgelerindeki önemli flehirlerde Arap kolonileri kuruldu. Öte yandan 732 de el-cezîre, rmîniyye ve Azerbaycan valili ine getirilen Mervân b. Muhammed Suriye ve Irak tan toplad kuvvetlerle Hazarlar a karfl yürüyüp baz flehirleri ele geçirdi. 732, 735 ve 736 y llar nda Hazarlar a karfl ak nlar düzenledi. 737 de kiflilik bir orduyla Kür nehri k y s ndaki Kasak flehrinden Semender e do ru yola ç kan Mervân ordusunu iki kola ay r p Derbend ve Daryal Geçidi nden Hazar ülkesine girdi. Hazar hakan baflkumandan Tarhan kiflilik bir orduyla Emevî kuvvetlerine karfl sevk etti. Hazar ordusu ma lûp olarak geri çekildi. Hazar hakan bar fl teklifinde bulundu, hakan n baflflehir dil e (Etil) dönmesine izin verildi. Hazar Türkleri ne slâmiyet i ö retmek için Nuh b. Sâbit (Sâib) el-esedî ile Abdurrahman el-havlânî adl iki âlim bölgeye gönderildi. Emevîler in Arap olmayan Müslümanlara (mevâlî) ikinci s n f insan muamelesi yapmalar, 747 y l nda Horasan da Emevîler e karfl büyük bir isyan hareketinin bafllamas na yol açt. Oradan di er eyaletlere yay lan isyana önderlik eden Ebû Müslim-i Horasânî mevâlî idi. syan Emevî hânedan n n y k lmas ve Abbâsîler in iktidara gelmesiyle sonuçland. slâm tarihinde bir dönüm noktas say lan bu olaydan sonra mevâlî ile Araplar aras ndaki fark ortadan kalkt, hatta mevâlî Araplar karfl s nda üstünlük kazand. Abbâsî ihtilâlinin baflar ya ulaflmas nda ranl lar kadar Horasan bölgesinde yaflayan Türkler in de önemli rolü oldu.

19 1. Ünite - Türklerin slamiyeti Kabulü 11 Emevîler dönemi Türk-Arap iliflkileri için Zekeriya Kitapç n n Türkistan da slâmiyet ve Türkler adl eserlerini inceleyiniz. K T A P ABBÂSÎLER DÖNEM TÜRK-ARAP L fik LER ( ) Son Emevî halifesi II. Mervân ile ilk Abbâsî halifesi Seffâh n amcas Abdullah b. Ali aras nda cereyan eden Büyük Zap Suyu Savafl nda (750) Türk as ll Muhammed b. Sûl ün Abbâsî ordusunun karargâh nda önemli hizmetlerde bulundu u bilinmektedir. Abbâsîler devrinde Türkler in hakimiyetindeki topraklara karfl düzenlenen fetih harekât h z n kaybetti. 751 y l Temmuz ay nda Ebû Müslim in kumandan Ziyad b. Salih ile Çin in Kuça valisinin sevk ve idare etti i ordular aras nda bafllayan Talas Savafl befl gün devam etmifl ve iki atefl aras nda kalan Çin birlikleri a r kay plar vermifl bafl kumandan da can n zor kurtarabilmifltir. Türkler in Müslüman Araplar destekledi i Talas Savafl ndan sonra Çin art k Bat Türkistan için bir tehdit unsuru olmaktan ç km flt r. Savafltan önceki y llarda Bat Türkistan da sars lm fl olan Türk nüfuzu Talas Savafl ndan sonra yeniden tesis edilmifltir. Hz. Ömer devrindeki fetihler s ras nda bafllayan Türk-Arap mücadelesi uzun süre devam etmifl ve bu yüzden slâmiyet Türkler aras nda fazla ra bet görmemiflti. Talas Savafl ndan sonra bu mücadele yerini bar fl ve dostlu a b rakm flt r. Bu sayede slâmiyet Türkler aras nda daha h zl yay lmaya bafllam flt r. Talas Savafl n n kâ t sanayiinin slâm ülkelerinde ve ard ndan da Avrupa da yayg nlaflmas nda önemli rol oynad da unutulmamal d r. Emevîler zaman nda Mervan b. Muhammed in Hazarlar a karfl kazand zaferlerden sonra Araplarla Hazarlar aras ndaki mücadelede bir duraklama olmufltu. Abbâsîler in ilk döneminde de bu sessizlik devam etmifltir. rminiyye Valisi Yezid b. Esîd ile evlenen Hazar prensesinin ölümü Hazarlar la Abbâsîler aras ndaki iliflkilerin bozulmas na ve yeni bir mücadele döneminin bafllamas na sebep olmufltur. Hazar hakan bu olay üzerine Müslümanlara karfl Astarhan el-hârizmî nin kumandas nda ordular sevketmifl ve onlara a r kay plar verdirmifltir ( ). Halife Ebû Cafer el-mansûr ( ) döneminde Astarhan kumandas ndaki Hazar ordusu Kafkas da lar n afl p slâm hakimiyetindeki topraklara girdi. Suriye, el-cezîre ve Musul dan takviye birlikler gönderilmesine ra men Yezid b. Esîd kumandas ndaki slâm ordusu yenildi. Bu bozgun haberi üzerine halife hapishaneleri tahliye etti; binlerce gönüllüden oluflan büyük bir orduyu Hazarlar a karfl sevk etti. Ayr ca s - n rlarda kaleler infla ettirerek gerekli savunma tedbirleri ald. Hazarlar daha fazla ilerleyemediler ve ald klar ganimetlerle ülkelerine döndüler. Halife el-mansur devrinden Harunurreflid devrine kadar yar m asra yak n bir süre Hazarlar la Müslüman Araplar aras nda kayda de er bir savafl n cereyan etmedi i anlafl lmaktad r. Emevîler döneminden sonra Müslüman Araplar n Hazarlarla yapt mücadeleleri de- erlendiriniz. Türkler i hizmetine alan ilk Abbâsî halifesi el-mansur dur. O o lu Mehdî ye mevâliye iyi muamele etmesini, onlar n gönüllerini kazanmas n ve özellikle Abbâsîler in iktidara gelmesinde büyük katk lar olan Horasan halk yla yak ndan ilgilenmesini tavsiye etmifltir. Fethedilen bir çok flehirdeki Türkler in slâmiyet i kabul ederek el-mansur devrinde Ba dad da yerlefltirilen askeri birlikler aras nda yer ald tahmin edilmektedir. Mübarek et-türkî nin Halife Mehdî Billâh ve Hâdî lelhak 3 SIRA S ZDE

20 12 lk Müslüman Türk Devletleri devrinde de görev ald ve Kazvin yak nlar nda Medinetü Mübarek ad yla yeni bir yerleflim merkezi kurdu u bilinmektedir. el-mansur devrinde y l nda Malatya ya yerlefltirilen Horasanl askerler aras nda muhtemelen Türkler de vard y llar nda da Adana ya Horasanl birlikler yerlefltirildi y l nda Hasan b. Kahtabe nin Bizans a karfl düzenledi i bir seferde çeflitli bölgelerden gelen gönüllüler yan nda Horasan askerleri de vard. Halife Mehdî Billâh Türkistan hanlar n elçiler gönderip slâm a davet etmifl, onlardan bir k sm bu teklifi kabul etmifllerdir. Nitekim Râfî b. Leys e yard m eden Karluk Yabgusu Halife Mehdî vas tas yla Müslüman olmufltur. Bu arada O uzlar n bir k sm, IX. yüzy lda ise fiafl halk Müslümanl kabul etmifltir. Hindistan dan Harunurreflid e gönderilen elçilik heyeti halifenin huzuruna ç kt nda saray n Türk muhaf z askerlerince korundu u bilinmektedir. Halifenin kumandanlar ndan Herseme b. A yen de Ebû Süleym Ferec et-türkî yi Tarsus un tahkimiyle görevlendirmiflti (787). Buraya yerlefltirilen askerî birlikler aras nda üç bin kiflilik Horasan kuvvetleri de vard y l nda Aynu Zarba n n (Anazarva) tahkim ve imar edilmesinden sonra buraya da Horasanl askerler yerlefltirildi. Ferec et-türkî nin Su ûr bölgesindeki flehirlerin tahkim ve imar yla görevlendirilmesi ve büyük ölçüde Horasan dan getirilen birliklerin buralara yerlefltirilmesi dikkat çekicidir. Horasanl bu askerler aras nda Farslar yan nda Türklerin de oldu u rahatl kla söylenebilir. Bu tarihlerde Horasan, Mâverâünnehr, Azerbaycan ve Kafkasya Türkler in yo un olarak bulundu u yerlerdir. Ayr ca Ön Asya daki büyük flehirlerde de Müslüman Türkler vard. Ön Asya ya gelen bu Türklerin bir k sm ülkelerine dönmüfllerdir. Ancak bir k sm da Halife Mu tas m n kendilerine de er verip himaye etmesi sebebiyle onun hizmetinde kalmay tercih ettiler. Abbâsî halifesi Me mûn Merv de bulundu u s rada meydana gelen olaylar ve siyâsî kar fl kl klardan sonra Araplar ve Farslara karfl fikirlerini de ifltirmiflti. Horasan da iken yak ndan tan ma imkân buldu u Türkleri askeri kabiliyetleri ve sa lam karakterleri sebebiyle Arap ve Fars askerlere karfl bir güven ve denge unsuru olarak hizmetine almaya karar verdi. Me mûn devrinde kardefli Mu tas m hilafet ordusunda Türkleri istihdam etmeye çok önem verirdi. Mu tas m Türkistan a adamlar n gönderip Türk gulamlar getirdi. Böylece Me mûn un hizmetinde yaklafl k üç bin Türk askeri görev ald. Horasan valisi Abdullah b. Tâhir hilâfet merkezine bölgenin harac vergisini gönderirken iki bin esir O uzu da yollam flt. O uzlar aras nda Toluno ullar Hanedan n n kurucusu Ahmed in babas Tolun da vard. Me mûn un Ba dad a dönmesinden sonra hilâfet ordusunda bulunan Türkler in say s nda büyük bir art fl gözlendi. Me mûn meydana gelen baz isyanlar n bast r lmas nda özellikle Türk kumandanlardan yararlanm flt r. Bunlar aras nda Eflnâs et-türkî ve Said b. Sâcûr zikredilebilir. Mu tas m Me mûn un emri üzerine dört bin Türk askeriyle yola ç k p M s r da ç kan bir isyan bast rm flt r. Me mûn un Türkler e ordusunda yer vermeye bafllamas yla hilâfet ordusundaki Türklerin hem say hem de nüfuzu artm flt r. Abbâsî tarihinde ilk defa Me mûn zaman nda Türkler in halifenin yan nda seferlere kat ld ve isyanlar n bast r lmas nda görev ald görülmektedir. Me mûn un 833 y l nda ölünce yerine kardefli Mu tas m Billâh geçti. Onun halife olmas nda Türkler in önemli rol oynad görülmektedir. Me mûn Türkler den askeri birlikler teflkili için Mu tas m görevlendirmiflti. Bu sebeple hilâfet ordusundaki Türk askerler Mu tas m n emrinde veya onun vali oldu u bölgelerde faaliyette bulunmufllar; Afflin, Eflnâs, Bo a el-kebîr ve Inak et-türkî gibi kumandanlar da ordu içinde söz sahibi olmufllard. Bunlar Mu tas m n veliahdl ve hilâfet makam na geçiflinde önemli rol oynad lar.

21 1. Ünite - Türklerin slamiyeti Kabulü Mu tas m n halifeli i döneminde Araplar ve Farslar yönetimdeki nüfuzlar n büyük ölçüde kaybetmifller orduda hakim unsur olan Türkler devletin gelece ine tesir edecek seviyeye gelmifllerdir. Kaynaklar Mu tas m devrinde Türk ordusunun say s hakk nda ile aras nda farkl rakamlar vermektedir. Bununla beraber hilâfet ordusunda görev alan Türkler in say s n n civar nda oldu u, aileleriyle e yaklaflt tahmin edilebilir. Türklerin ordudaki say ve nüfuzunun artmas ve onlar n Ba dat taki faaliyetleri halk rahats z etmeye bafllay nca Mu tas m hilafet merkezini nakledecek bir yer arad ve Samerra da karar k ld (835). nflaat n yürütülmesini Türk askerlere tevdi etti ve flehir k sa zamanda tamamland. Burada Türkler için geldikleri bölgeler esas al narak ayr ayr mahalleler kuruldu. Böylece tarihe Samerra devri ( ) olarak geçen ve Türk hakimiyetinin zirvede oldu u bir dönem bafllad. Türkler sadece askerî de il siyasî ve idarî sahada da önemli görevler üstlendiler. Bu durum Arap unsurun da tahrikleriyle halifeleri rahats z etmeye ve onlara karfl tedbir almaya sevk etti. Samerra devri boyunca sürüp giden bu mücadelelerin sonunda halifeler askerî ve siyasi kudretlerini Türk birlikleri de say ca üstünlüklerini, buna ba l olarak kuvvet ve nüfuzlar n kaybettiler. Halife Vâs k n veliahd tayin etmeden ölümü üzerine kardefli Mütevekkil Abbâsî devlet adamlar na ra men Türkler in deste iyle hilâfet makam na geçti. Ancak o kendisini iktidara tafl - yan Türkler den kuflku duyuyordu. Bu sebeple devletin en güçlü adamlar ndan Inak et-türkî bir hileyle katledildi (849). Türkler muhaf z birliklerinden uzaklaflt r lmaya, say lar azalt lmaya ve hatta onlar n yerine orduya baflka unsurlar al nmaya baflland. Mütevekkil in bu faaliyetlerinden rahats z olan Türkler onu öldürmeye kalkt lar, ancak yine bir Türk olan Bo a el-kebîr in müdahalesiyle baflar s z oldular. Ancak daha sonra Bo a es-sa îr, Musa b. Bo a el-kebîr, Harun b. Suvartegin, Bagir et- Türkî gibi Türk kumandanlar Halifeyi katlettiler (861). Bu olay Türkler in Abbâsî halifeli inde iktidar tamamen ele geçirdiklerini ve kendilerine mani olacak bir gücün bulunmad n gösterir. Mütevekkil den sonra hilâfet makam na yine Türkler in deste iyle Muntas r Billah geçti. Türkler hakk nda olumsuz düflünen Muntas r n ertesi y l muhtemelen Türkler taraf ndan zehirlenerek öldürülmesi üzerine yine ordudaki nüfuzlu Türk kumandanlar n bask s yla Mustain halife seçildi (862). Mustain Vasîf et-türkî ve Bo a n n tesiri alt nda idi ve onlara en ufak bir müdahale de bulunam yordu. Sonunda Mustaîn hilâfetten çekildi ve Mu tez Billah halife ilan edildi (866). Ancak o da Türkler e güven duymuyor ve onlardan çekiniyordu. Vasîf et-türkî ile Bo a n n katledilmesine ra men Halife Mu tez hâlâ Türklerin bask s alt nda bulunuyordu. Türk askerleri maafllar n verilmemesini bahane ederek isyan ettiler ve halifeyi sa- Resim 1.1 Samerra da Ebû Dulef Camiinin minaresi (Irak) 13 Kaynak: ( k/~wolf0126/photos /samarra1.jpg)

22 14 lk Müslüman Türk Devletleri Baz Ortaça slam devletlerinde, özellikle Abbasilerde idari yetkilere de sahip, genellikle Türk as ll kumandanlara verilen bir unvan. Abbâsiîerde 936 y l nda bn Râik in bu makama getirilmesiyle emîrü l-ümerâl k devlet teflkilat nda müstakil bir müessese haline gelmifltir. D KKAT K T A P Cizye: slam devletlerinde gayrimüslimlerin erkeklerinden al nan bafl vergisi. raydan zorla ç kar p hilafetten çekilmek zorunda b rakt lar. Mu tez devri Türklerin siyasî sahada varl klar n aç kça hissettirdikleri, buna karfl l k kendilerine muhalif güçlerin de toparland klar bir devirdir. Mu tez in yerine halife olan Mühtedî Billah büyük ölçüde Salih b. Vasîf et-türkî nin tesirinde kald. Halifeli e eski itibar n kazand rmak isteyen Mühtedî devlet yönetiminde Türk nüfuzunu k rmak istediyse de baflar l olamad, hem makam n hem de hayat n kaybetti. Yerine geçen Mutemid Alellah devrinde de Türk nüfuzu devam etti. Ancak askeri sahada kontrol Türklerin elinde olsa da siyasî ve idarî alanda bir bask unsuru olmaktan ç kt lar. 892 y l nda hilâfet merkezinin Samerra dan tekrar Ba dad a nakledilmesi Abbâsî Devleti nde Türk nüfuzunun zay flamas na sebep olmufltur. Fakat bir müddet sonra halife Râzî Billâh, bn Râik i genifl yetkilerle emîrü l-ümerâ tayin edince Türk nüfuzu yeniden kuvvetlendi. Bu durum Beckem ve Tüzün ün emîrü l-ümerâ oldu u dönemde de devam etti. 945 y l nda Ba dad fiiî Büveyhîler taraf ndan iflgal edildi. Abbâsî halifeli i ise bir Türk hanedan olan Selçuklular taraf ndan y k lmaktan kurtar ld. Araplar n askerî meziyetlerini kaybettikleri bir dönemde Türk askerlerinin slâm devletinin hizmetine girmeleri, askerî ve idarî hayata canl l k kazand rm fl bu tarihten itibaren Türkler slâmiyet ve hilâfetin koruyucusu olmufltur. Abbâsîler dönemi Türk-Arap iliflkileri için Hakk Dursun Y ld z n slâmiyet ve Türkler adl eserini inceleyiniz. SLÂM YET N TÜRKLER ARASINDA YAYILIfiI Türklerle Müslüman Araplar aras nda y llarca devam eden siyasî ve askerî mücadeleler nihayet yerini büyük ölçüde bar fl ve sükûna b rakm flt. Bu da slâmiyet in Türkler aras nda savafl n hakim oldu u dönemlerle mukayese edilemeyecek ölçüde h zl bir flekilde yay lmas na zemin haz rlam flt r. slâm ordular n n uçsuz bucaks z Asya topraklar nda savafllardaki yetenekleriyle tan nm fl Türk beylerine karfl baflar kazanmalar, kendilerini ilâhlaflt ran müstebid hükümdarlar n bask s ndan kurtulmak isteyen güçsüz insanlar n slâmiyeti benimsemeleri sayesinde olmufltur. Müslüman olan Türkler dinden dönmeye mecbur edilmemek için kad nlar, ihtiyarlar ve çocuklar yla silahs z olarak Türk beylerinin ordular na karfl ç k yorlard. Halk koruyan, yedirip içiren eski Türk hükümdarlar n n bu vas flar n, o dönemde muhtemelen ran dan etkilenerek kaybettikleri anlafl lmaktad r. Bu durum onlar n Sâsanîler in müstebid ve gösteriflli hükümdarlar n örnek almalar yla izah edilebilir. Emevîler in bafllang çtan beri takip etti i politika Türkler i ve di er kavimleri slâmiyet e s nd rmak flöyle dursun nefret ettiriyordu. Zira gayri Arap Müslüman ahali Müslüman olduklar halde cizye al nmaya devam edildi ini, Arap süvarilerinden daha az maafl ödendi ini ve ganimetten de daha az pay verildi ini gördükleri için bu haks zl a tepki gösteriyorlar ve bundan dolay slâmiyet in süratle yay lmas engelleniyordu. Emevîler in daha çok cizye almak amac yla Horasan ve Toharistan halk n n Müslüman olmalar n önlediklerine dair rivayetler de vard r. Ayn flekilde Horasan ve Türkistan da hüküm süren beylerin de kendi tebaalar n kaybetmemek için Emevîler ile iflbirli i yapt klar iddia ediliyordu. E er zay f ve yoksul kimseler slâmiyeti seçerlerse hem Emevî idarecilerden hem de mahallî beylerden tepki görüyorlard. Bu zulüm ve bask lara dayanamayan ve Hz. Peygamber i örnek alan sad k Müslümanlar n önderlik etti i Merv halk sonunda isyan

23 1. Ünite - Türklerin slamiyeti Kabulü etti. Haris b. Süreyc çeflitli kavimlere mensup mazlum insanlar etraf na toplad ve ma lup olunca da Türkler e s n p Türk hakan Sû-lu Çor un maiyetinde Emevîler le savaflt (735). Süleyman b. Abdülmelik in halifeli i zaman nda (715-17) Horasan valisi Yezid b. Mühelleb Cürcan üzerine bir sefer düzenledi. O s rada Dihistan Türkler i Sultegin in, Cürcan Türkleri de Kul o lu Fîrûz un idaresinde bulunuyordu. Yezid Dihistan fethettikten sonra Sultegin in s nd kale alt ay süren kuflatmadan sonra ele geçirildi. Burada bulunan çok k ymetli bir taç hiçbir Müslüman taraf ndan ganimet olarak al nmak istenmedi ve bir dilenciye hediye edildi. Çünkü bu tac n yoksul halk n mal na el konularak yapt r ld na inan yorlard. Sultegin bir süre sonra Müslüman olmak ve bunu da Müslümanlar n en büyük temsilcisi oldu una inand halifenin huzurunda aç klamak isdedi. Yezid b. Mühelleb onu halifeye gönderdi (716). Sultegin burada Peygamber in halifeden daha üstün bir makamda bulundu unu ö renince de Medine ye kadar giderek Hz. Muhammed in kabrini ziyaret etmifl ve Müslüman oldu unu orada ilân etmifltir. Sultegin Emevîler in afl r davran fllar n tenkid ederek onlar Kur an a ve Hz. Muhammed in sünnetine uymaya ça ranlar aras nda yer al yordu. Sul Türklerinin hakim bulundu u topraklarda gayrimüslim O uzlarla cihad etmek için din bilginlerinin ve gazilerin birlikte kald klar ribatlar yap lm flt. Sultegin in slâmiyeti kabulü bütün bölge halk n n slâmiyeti kabul etti i anlam na gelmemekle beraber ona tabi bir çok kiflinin Müslüman oldu u tahmin edilebilir. bn Mühelleb Cürcan flehrinde 40 kadar mescid ve Cürcan n kuzeyindeki gayrimüslim Türkler e karfl da bir sed yapt rd. Dihistan ve Cürcan n Türk- slâm medeniyetine flekil veren en eski merkezler ve slâmiyet i en erken kabul eden Türk boylar n n da O uzlar oldu u anlafl lmaktad r. Emevî halifeleri aras nda farkl ve seçkin bir mevkii olan Ömer b. Abdülaziz Emevîler in umumî politikas na, yani Arap milliyetçili ine dayanan siyasetine karfl ç km fl ve bütün tebeaya eflit muamele eden bir siyaset takip etmifltir. Bu siyaset bütün slâm ülkelerinde müspet sonuçlar do urmufltur. Çünkü o, valilere gönderdi i mektuplarda bütün insanlara iyi davran lmas n, Müslüman olanlardan asla vergi al nmamas n istiyordu. Bu sayede özellikle Mâverâünnehr bölgesindeki Türkler aras nda slâmiyet daha büyük bir h zla yay lmaya bafllad. O vefat edince (720) yeniden Emevî Devleti nin eski politikas na dönüldü. Türgifl Ka anl da Mâverâünnehr e olmak için Müslümanlarla mücadeleye girdi. Bu geliflmeler Mâverâünnehr deki slâm hakimiyetini ve slâm n yay lmas n tehlikeye soktu. Hiflam b. Abdülmelik (724-43) döneminde Horasan valisi Eflres b. Abdullah Türkler aras nda slâmiyetin yay lmas için çal flt. Salih b. Tarîf ve Rebî b. mran Semerkand ve civar nda halk slâm a davet etmekle görevlendirdi ve bu sayede büyük baflar lar kazand. Belh flehrinde bir cami infla edildi. Halife Hiflam Türk hakan na bir elçilik heyeti göndererek kendisini slâm a davet etti. Keza Horasan valisi Cüneyd b. Abdurrahman Türk hakan ile karfl laflm fl ve hakana slâm dini hakk nda bilgi vermifltir. Bu hakan muhtemelen Türgifl hükümdar Sû-lu dur. Emevîler in son Horasan valisi Nasr b. Seyyar da Mâverâünnehr halk na eflit muamele ederek onlar n gönüllerini kazanmaya çal flm fl ve bu sayede bölgede slâmiyetin yay lmas na katk da bulunmufltur. Öyle anlafl l yor ki Mâverâünnehr halk idareci ve kumandanlar n kendilerine insanca muamele etti i dönemlerde slâmiyete daha s cak bakm fl ve ayn oranda Müslümanl benimsemifllerdir. Emevî hanedan n n iyi muamele yerine mücadeleyi tercih etti i Mâverâünnehr ve Kafkasya da slâmiyet daha yavafl yay lm flt r. Bununla beraber Buhara ve Semerkand gi- 15 Genellkle zengin Müslüman tüccarlar n s n r boylar nda ve bozk rlarda yapt rd klar, hem gazilerin s na, hem de slam davetçilerinin karargâh olarak kullan lan mekân.

24 16 lk Müslüman Türk Devletleri slâm n erken dönemlerinde Mevâlîlerin aras nda ortaya ç kan, l ml ve uzlaflmac fikirleriyle tan nan itikadî ve siyasî f rka. Ebû Hanîfe (ö. 767) ve Ebû Mansur el-mâtürîdî nin (ö. 944) görüflleri etraf nda oluflan, nakil ie akl uzlaflt ran ve Türkler aras nda yayg n olan Sünnî itikadî mezhep. mam- Azam Ebû Hanîfe taraf dan kurulan ve Türkler ars nda yayg n olan, dört büyük Sünnî fk h mezhebinden biri bi Mâverâünnehr in iki büyük flehrinde, buraya yerlefltirilen Müslüman halk n Türkler le iyi iliflkiler kurmas ve onlar n da slâmiyeti yak ndan tan ma imkân bulmas sebebiyle Müslüman olanlar n say s daha fazla idi. Haricîlerin ve Emevîlerin ayr mc zihniyetine karfl bütün Müslümanlar n eflitli- ini savunan Mürcie bir bak ma gayri Arap Müslüman unsurlar n temsil etti i bir zihniyet, siyasî ve itikadî bir f rka olarak ortaya ç km flt r. slâmiyet in Horasan ve Mâverâünnehr de Türkler aras nda yay lmas nda, hoflgörü, adalet ve fikir hürriyetini savunan, birlik ve beraberli i esas alan, l ml ve uzlaflt r c vas flar yla tan nan Mürcie nin büyük katk s olmufltur. Emevîler, Hâricîler ve fiiîler gibi iktidar ele geçirme h rs olmayan Mürcie mensuplar daha çok Horasan ve Mâverâünnehr de yürütülen fetih harekât na kat lm fllard r. Bu mezhep Müslümanlar n eflitli ini, cizye ve harac n kald r lmas n öngördü ü için Horasan ve Mâverâünnehr de Türkler ve de iflik kavimlere mensup yeni Müslümanlar aras nda çok say da taraftar kazanm flt r. Mürcie itikadî ve f khî konularda ileri sürdü ü görüfllerde kolayl esas ald için yeni fethedilen topraklarda ortaya ç kan sosyal, ekonomik ve siyasal problemleri çözmeye çal flm fl, bu yönüyle de özellikle Türkler aras nda slâmiyet in yay lmas n kolaylaflt rm flt r. Türklerin Müslüman olup Mâtürîdiyye mezhebini benimsemesi de Mürcie nin uzlaflmac tavr sayesinde mümkün olmufltur. Türklerin büyük bir k sm f k hta Hanefî mezhebini, itikadda ise Mâtürîdîli i benimsemifllerdir. Abbâsîler in iktidara gelmesiyle mevâlîye karfl izlenen politikan n de iflmesi ve bu hanedan n kendilerini iktidara getiren gayri Arap halka iyi davranmaya bafllamas, Horasan ve Mâverâünnehr de slâmiyet in yay lmas na h z kazand rm flt r. Ebû Cafer el-mansur slâmiyeti kabul edenlerden asla cizye al nmamas n istemifltir. 751 y l nda meydana gelen Talas Savafl da Türkler e Müslümanlar n yak nlaflmas na ve slâmiyeti benimsemelerine müsait bir ortam haz rlam flt r. Bu savafltan sonra slâmiyetin Türkler aras nda daha genifl çapta yay ld gözlenmifltir. Halife Mehdî de bu yeni ortamdan istifadeyle slâmiyetin yay lmas için çal flm fl ve So d, Toharistan, Fergana, Uflrûsene, Karluk, Dokuz O uz (Uygurlar) ve di er baz Türk hükümdarlar na elçiler göndererek onlar slâmiyete davet etmifltir. Halife Me mûn bir yandan So d, Fergana ve Uflrûsene de meydana gelen kar - fl kl klar bast rmak için askerî seferler düzenlerken bir yandan da halk n slâmiyeti kabul etmesi için çal fl yordu. Me mûn Mâverâünnehr de tam anlam yla hakimiyet tesis ettikten sonra özellikle hükümdar ailesi aras nda slâmiyetin yay lmas na özen gösterdi. Müslümanl kabul edenler ödüllendirildi. Afflin, Eflnâs et-türkî, Bo a el-kebir ve nak et-türkî gibi o devrin ünlü kumandanlar geldikleri yörenin asil ve idareci s n flar na ya da hükümdar ailesine mensup kiflilerdi. Halife Mu tas m da Türkler e karfl yak n ilgi gösterdi ve Fergana, Uflrûsene, fiâfl ve So d gibi Türkler in ço unlukta oldu u yerlerden asker temin etti. Sirderya (Seyhun) n n do- usunda, Karadeniz ve Hazar Denizi nin kuzeyinde ikamet eden Türk boylar Müslümanlar n hakimiyetine girmedikleri için bu bölgelerde slâmiyet zaman zaman düzenlenen seferler ve ticarî faaliyetler neticesinde yay lma imkân bulabilmifltir. Sâmânîler de Türkler aras nda slâmiyet in yay lmas için çal flm flt r. slâm dininin Türkler aras nda büyük kitleler halinde yay lmas, Sâmânîler döneminde gerçekleflti. Sâmânî hükümdar smail b. Ahmed 893 y l nda Karluklar n baflkenti Talas a bir sefer düzenlemifl ve flehir fethedildikten sonra büyük kilise camiye çevrilmifltir. Sâmânî baflkenti Buhara da, Özkent te, Taflkent te, Sayram da, Otrar (Fârâb- Karacuk) da slâm kültürünün ilk âbideleri cami-mescidler, türbeler ve zamanla bir ilim müessesesi haline gelecek olan ribatlar inflâ edildi. Bu dönemde Buhara slâm

25 1. Ünite - Türklerin slamiyeti Kabulü ilâhiyat n n en önemli merkezlerinden biri haline geldi. Müslüman Türkler in yaflad flehirlerle gayrimüslim Türkler in yaflad flehirler aras nda kültürel ve ticari münasebetler zaman zaman vukû bulan çat flmalara ra men devam ediyordu. Bu münasebetler sayesinde slâmiyet Türkler aras nda yay lma imkân buluyordu. Samanîler in Türk topraklar na düzenledi i seferlere karfl Türkler de cevap veriyordu. Meselâ 904 te Mâverâünnehr i k sa bir süre ele geçirdikleri gibi 942 de de Balasagun u geri ald lar. Türkler slâmiyeti kabul ettikten sonra di er Müslüman kavimlerle birlikte gayrimüslim Türkler e karfl cihada kat lm fllard r. Türk s n rlar nda dârü l-cihâd ilan edilmifl, buralarda gazilerin bar nmas için çok say da ribat yapt r lm fl ve bunlar için vak flar tahsis edilmifltir. Samanîler in Mâverâünnehr den gelen göçmenlere yak n ilgi göstermeleri ve onlar bozk rlardaki yeni kurulan flehirlere yerlefltirmeleri de Türkler aras nda slâmiyetin yay lmas na katk sa lam flt. O uzlar n elinde bulunan Yenikent, Cend ve Huvâr gibi flehirler ile Sâmânî hakimiyetindeki Talas flehri aras nda geliflen ticarî münasebetler de Türklerin slâmiyet hakk nda bilgi edinmelerine ve Müslümanlar daha yak ndan tan malar na zemin haz rlam flt r. slâm ülkeleriyle Türk ülkeleri aras nda ticaretin en yayg n oldu u ve yo unluk kazand bölge Mâverâünnehr idi. Bunun yan nda Hârizm de ticarî hayat n canl oldu u bölgelerden biri idi. Ticaret kafileleriyle gelen din bilginleri ve sûfîler halk aras nda slâmiyet in yay lmas na çal fl yorlard. Hârizmliler Hazar ordusundan ücretli askerlerin esas n teflkil etmekle beraber onlar Müslümanlarla yap lan savafllarda görev alm yorlard. Müslümanlarla Türkler aras nda iki as rd r devam eden askerî mücadeleler, siyasî iliflkiler ve ticarî faaliyetler sonunda, Türkler slâmiyete yak n ilgi duymaya bafllam fllard. Horasan ve Mâverâünnehr de slâmiyet in yay lmas nda dinî-kültürel iliflkilerin ve sûfîlerin de önemli rolü oldu. Ünlü mutasavv f fiakîk-i Belhî (ö. 790) Türkler le görüflmüfl ve onlar n slâmiyeti seçmelerinde etkili olmufltur. O zengin bir tüccar oldu u halde fakirler gibi yafl yor, servetini yoksul insanlara da t yordu. Halk slâm a davet maksad yla Belh flehrinden kalk p Türkistan a giden fiakîk orada slâmiyeti yaymaya çal flt. Yine Belh flehrinden sûfî brahim b. Edhem (ö. 783) de ayn flekilde Türkler aras nda slâm yaymak için çaba gösterdi. Huttel de hüküm süren eski Türk hükümdarlar ndan Bânîcûr ailesi de VIII. yüzy lda slâmiyeti kabul etmiflti. Bânicûr hatunlar ndan biri Belh te bir cami-mescid yapt rmak için mücevherlerini satm flt r. Nuhgunbaz Mescidi bu hatun yapt rm fl olmal d r. S n r boylar nda, Merv ve Belh gibi kültür merkezlerinde yapt r lan ribatlarda kalan din adamlar ve gaziler de (murâb tlar) bölgede slâmiyetin yay lmas nda etkili oldular. lk ribat 727 de Merv kad s taraf ndan kurulmufltur. Böylece Talas ve sficâb gibi baz flehirlerde nüfusun ço unlu unu Müslümanlar oluflturmufltur. IX. yüzy l n sonlar nda Yakub b. Leys adl ranl bir Müslüman Kabil ve Gazne deki Türk beylerini ma lup ederek bölgede slâm hakimiyetini tesis etti. X. yüzy l bafllar nda ise burada hüküm süren Türk-fiâhîler devletinin y k lmas ndan sonra Amuderya ve Sind aras nda yaflayan Türk boylar slâmiyeti kabul etmeye bafllad. Bu süreç X. yüzy l n bafllar ndan itibaren h zland. Ordu flehrinin Türk hükümdar ; bunu takiben Balasagun ile Talas n do usunda bulunan Mirki kasabas nda yaflayan O uzlar kalabal k guruplar halinde Müslüman oldular. Gazne ve Gur bölgesinde yaflayan Halaç Türkleri de slâmiyeti kabul edip zamanla Gazneliler e tâbî oldular. Sind ve Hindistan a giren Türkler ise buralarda devletler kurup slâmiyeti yaym fl ve XI. yüzy ldan itibaren bölgede Türk (Turuflka) ad Müslüman kelimesiyle efl anlaml olarak kullan lm flt r. 17 slâm hukukunda müslüman olmayan bir devletin topraklar için kullan lan dârü l-harb teriminin di er bir ifadesi.

26 18 lk Müslüman Türk Devletleri Mâverâünnehr de IX. ve X. yüzy lda slâmiyeti kabul eden Türk aile ve beylerinden baz lar flunlard r: Uflrûseneli Afflin (Haydar b. Kâvûs), Sâco ullar hanedan n n kurucusu Ebu s-sâc, Semerkand hflidleri, So dlu Merzuban et-türkeflî, Uceyf b. Anbese, Buhara hükümdarlar (Buhârhudâtlar), Sulu-Çor un ahfad ndan bn Hakan ailesi, Artuç b. Hakan, Feth b. Hakan, Ebû Müzahim b. Yahya b. Artuç, Ahmed b. Tolun, Fergana hflidlerinden hflidler in kurucusu Muhammed b. Tugc, Bânicûr ailesi ve Eflnâs et-türkî, Alptekin o lu brahim ve Simcûrîler. SLÂMI KABUL EDEN LK TÜRK DEVLETLER Türkler aras nda slâmiyeti resmî din olarak kabul eden ilk devlet ise dil (Volga) Bulgar Devleti dir. 922 de mucizevî bir hidayet eseri olarak slâm kabul eden Bulgar hükümdar lteber Almufl, Abbâsî Halifesi Muktedir Billâh a bir elçilik heyeti göndererek kendisine slâm dinini tebli edecek din bilginleri (fakihler), cami ve kale yap m na yard mc olacak ustalar istemifltir. Halife Muktedir de bu iste i memnuniyetle kabul edip Mart-Nisan 921 tarihinde istenen din adamlar, usta ve paray hakana göndermifltir. 16 May s 922 tarihinde toplanan dil Bulgar beyleri halifenin slâm a davet mektubunu büyük bir hürmetle ayakta dinlediler. Yeri-gö ü titreten tekbir sesleriyle Müslümanl kabul ettiler. Türkistan da oldu u gibi burada da Müslüman olan dil Bulgarlar göçebe hayat terk edip yerleflik hayata geçmeye bafllad lar. Böylece dil Bulgarlar Müslümanlar n kuzey-bat daki temsilcileri oldular ve Baflkurtlar gibi Bat l Türk boylar n n da slâmiyeti kabul etmesinde önemli rol oynad lar. dil Bulgarlar aras nda Müslümanl n yay lmas nda Hârizmli tüccarlar n da çok önemli rol oynad anlafl lmaktad r. X. yüzy lda Musevî Hazar hakan n n di er din mensuplar na hofl görüyle davrand, dil de çok say da caminin bulundu u ve hukukî ihtilaflarlar na kad lar n bakt on bin kadar Müslüman n yaflad bilinmektedir. Ancak Hazarlar Rus istilâs na u rayarak y k l nca Müslümanlar di er slâm ülkelerine göç etmifllerdir. slâmiyet i devlet dini olarak benimseyen ilk büyük Müslüman Türk devleti kabul edilen Karahanl lar, 893 y l nda Sâmânîler e ma lup olarak merkezleri Talas (Taraz) flehrini terk edip Kaflgar a çekilmek zorunda kalm fllard. Daha sonra Sâmânî flehzadelerinden Ebû Nasr b. Mansûr kardeflinden kaçarak Kaflgar a s n nca Karahanl hükümdar O ulcak taraf ndan misafir edilmifl ve Artuç ilinin idaresi ona verilmifltir. Ebû Nasr, O ulcak tan küçük bir mescid yapacak yer istemifl ve bu iste i de kabul edilmifltir. O ulcak n ye eni olan Satuk bir kervan n getirdi i mallar görmek için Artuç a gidince Sâmânî flehzadesi Ebû Nasr taraf ndan misafir edildi. Ebû Nasr ve maiyetindekiler Satuk a slâmiyet hakk nda bilgi verdiler. Satuk Niflaburlu Ebu l-hasan el-kelemâtî gibi âlim ve sûfîlerin de etkisiyle art k Allah tan baflkas na tapmayaca n ve peygamberinin yolundan gidece ini belirtip Müslüman oldu; maiyeti de onu takip etti ( veya ). Rüyas nda slâmiyeti kabul etti i ve sabah olunca da bunu herkese aç klad rivayet edilmektedir. Müslüman olduktan sonra Abdülkerim ad n alan Satuk Bu ra Kaflgar ve Atbafl fethedip Artuç ta bir mescid yapt rd ve Karahanl lar n bat daki topraklar nda slâmiyet in yay lmas için çal flt. Onun Müslümanl kabulü Türk- slâm tarihinde bir dönüm noktas teflkil eder. Böylece Bat Türkleri aras ndaki din savafl sona ermifl, Karahanl lar n slâm n bir kalesi olarak yükselmesi Çin kültürüne karfl da bir sed oluflturmufltur. Satuk Bu ra Han n slâmiyeti kabulüyle Sâmânî-Karahanl mücadelesi yerini dostluk ve iflbirli ine b rakm flt r. Bu geliflme Orta Asya Türklerinin daha sonraki bütün tarihlerini etkileyen büyük bir hadisedir. Karahanl lar n kurdu u Türk- slâm medeniyeti

27 1. Ünite - Türklerin slamiyeti Kabulü 19 ve oluflturdu u Türk- slâm mefkûresi Türklü ün öz üslûbu oldu. Bu medeniyet ve mefkûre Selçuklular, Hârizmflahlar ve Delhi Sultanlar n n idaresindeki ülkelerde de benimsendi. Türk- slâm medeniyeti zamanla Karah taylar ve Mo ollar da kendi potas nda eritmifltir. Karahanl kültürüne mensup ünlü mutasavv f Ahmed Yesevî de VI. (XII.) yüzy lda tasavvuf yoluyla slâmiyetin Türk toplumlar aras nda yay lmas nda etkili olmufltur. Karahanl lar dan sonra kurulan ikinci büyük Müslüman Türk Devleti Gazneliler dir ( ). Sâmânîler in kumandanlar ndan Alptegin taraf ndan kurulan Gazneliler de hakim olduklar topraklarda slâmiyeti yaym fl ve özellikle Gazneli Mahmud Hindistan a birçok sefer düzenleyerek bu bölgede slâmiyetin yay lmas nda önemli rol oynam flt r. X. yüzy lda Yenikend, Cend ve Huvar gibi flehirlerde yerleflmifl bulunan Müslümanlar O uzlar la iyi iliflkiler içindeydi. O uzlar onlardan slâmiyet hakk nda bilgi ediniyorlard. Ayr ca çeflitli ülkelerden gelen Müslüman tacirler ve bunlarla birlikte O uzlar n hakimiyetindeki flehirlere giden dervifl ve fleyhler de bu yörelerde slâmiyetin yay lmas na gayret sarf ediyorlard. Böylece slâmiyet Türkler aras nda büyük bir h zla yay ld ve bölük bölük insanlar slâma kofltular. bnü l-esîr 960 y - l nda çad rdan oluflan Türk halk n n Müslüman oldu unu kaydeder. Her çad rda 5 kiflinin kald n düflünürsek bir milyonu aflk n Türk ün slâmiyeti kabul etti i söylenebilir. Bu Türkler in Karahanl lar n hakimiyetindeki Karluk, Ya ma ve Çi il boylar na mensup oldu u tahmin edilmektedir. Ayn dönemde O uzlar da slâmiyeti kabul ettiler. Sirderya havzas eski Türk kültürünün hakim oldu u topraklar olup burada slâmiyet h zla yay lma imkân buldu y llar aras nda ilk Kur an tercümesini gerçeklefltirmek amac yla Taflkent ve Sayram dan alimler davet edildi. X. yüzy lda O uz Yabgu devletinde sübafl (ordu kumandan ) olan Selçuk Bey, O uz Yabgusu ile aralar nda ç kan ihtilaf sebebiyle O uzlar n k fll k merkezi Yenikend den ayr l p Türk ülkeleriyle slâm ülkeleri aras nda bir uç flehri olan Cend flehrine göç etmifltir (961). Büyük Türk kitlelerinin slâmiyeti seçti i bu dönemde Selçuk un burada Müslüman olmas Türk tarihinde bir dönüm noktas d r. Çünkü onun torunlar taraf ndan kurulan Selçuklu mparatorlu u Türkler in slâmî dönemde kurduklar en büyük devletlerden biridir. Böylece XI. yüzy l n bafllar nda O uzlar n büyük ço unlu u Müslüman olmufltur. Ancak bütün O uzlar n Müslüman olmas için iki asr n daha geçmesi gerekti- i söylenebilir. K pçak Bozk rlar ndaki slâmlaflma süreci ise XIV. yüzy la kadar devam etmifltir. TÜRKLER SLÂM D N N KABULE SEVKEDEN SEBEPLER Fetihler Müslüman Araplar n Türkistan da hakimiyet kurabilmeleri için Türklerin mutlaka slâmiyeti benimsemeleri gerekiyordu. Bunun fark nda olan Haccac ve Kuteybe slâmiyetin Türkler aras nda yay lmas için sistemli bir slâmlaflt rma kampanyas bafllatt lar. Bu maksatla siyasî, askerî vb. her çeflit yola baflvurdular. Eski dinlere ait mabedleri tahrip ettirip mescidler (namazgâhlar) yapt rd lar. Bu hususta ihmali görülenler cezaland r ld. Kuteybe b. Müslim her yönüyle kabul edilebilir bir slâmlaflt rma politikas takip etmediyse de Orta Asya da slâm n yay lmas na yönelik sa lam temeller atm flt r. slâmiyet Türkler aras nda ilk defa onun taraf ndan fethedilen Amuderya nehrinin kuzeyindeki topraklarda, Kaflgarl Mahmud un Çay ard

28 20 lk Müslüman Türk Devletleri dedi i Mâverâünnehr bölgesinde yay lmaya bafllam flt r. Sonraki y llarda gerçekleflen slâmlaflma hadiselerinde Kuteybe nin önemli bir yeri oldu u inkâr edilemez. Bu gayretler sonunda Mâverâünnehr de slâmiyet kesin olarak yerleflti ve Türk beylerinin hakim oldu u flehirlerde slâm yegâne güç haline geldi. Ribatlar inflâ edilerek slâm n yay l fl kurumsal hale getirildi. Türkler slâmiyetle büyük ölçüde fetihler s ras nda temasa geçmifllerse de büyük kitlelerin slâmiyeti kabulü, fetih harekât n n sönmeye yüz tuttu u IV. (X.) yüzy lda gerçekleflmifltir. Çünkü slâm dini manevî dinamizmini fetihlerin zay flad dönemde çeflitli kavimler ve özellikle Türkler aras nda yay larak devam ettirmifltir. Hatta ilk y llarda savafllar yüzünden slâmiyet in Türkler aras nda fazla ra bet görmedi i rivayet edilir. Arap kumandanlar siyasî ve askerî hakimiyet tesis ettikten sonra halk n Müslüman olmas için maddî ve manevî bask yapt klar, baz - lar n n da Müslüman olan ve camiye gelenlere nakdî mükafaat vadettikleri ileri sürülmektedir. Türkler slâm a de il Arap istilas na karfl mücadele vermifller ve bu mücadele sona erince fiamanist Tükler büyük bir h zla Müslüman olmufllard r. Öyle anlafl l yor ki Türk kavimleri aras nda slâmiyetin yay lmas sadece fetihlerle de il, dinî, siyasî, sosyal, ekonomik ve kültürel birçok faktörün etkisiyle gerçekleflmifltir. Bu bak mdan Türkler in ve di er baz kavimlerin baz münferid olaylara bakarak k l ç zoruyla Müslüman olduklar n söylemek do ru de ildir. Çünkü bu slâm n ruhuna ayk r d r: Dinde zorlama yoktur (Bakara 2/2, 56). Müslümanlar n hakim olduklar topraklardaki halk Müslüman olmak veya haraç ya da cizye ödemek fl klar yla karfl karfl ya b rakt klar ve bunun onlar n Müslüman olmalar nda belirli bir rolünün oldu u ileri sürülse de bu usulün Türklerin veya di- er kavimlerin ihtidas nda tek seçenek olarak sunulmas yanl flt r. Nitekim Asr- Saadet ten itibaren çeflitli kabile ve topluluklar n Hz. Peygamber in davetini kabul ederek Müslüman olduklar bilinmektedir. Bunun yan nda ticarî münasebetler, din bilginlerinin ve sûfîlerin telkin ve tavsiyeleri gibi çeflitli vesilelerin de etkili oldu u unutulmamal d r. Ticarî liflkiler Türk ülkelerinde slâmiyetin yay lmas nda flehirler aras ticarî iliflkiler önemli bir faktör olarak karfl m za ç kmaktad r. bn Fazlan n verdi i bilgilerden pek Yolu nu kullanan tüccarlar n Türkler aras nda slâmiyet in yay lmas nda önemli rol oynad - anlafl lmaktad r. slâmiyet hakk nda k sa ve özlü bilgiler edinme f rsat bulan Türkler özellikle Kur an- Kerim i dinlediklerinde oldukça etkilenmifllerdir. Ticaret kafilesinde yer alan sûfîler ve din adamlar onlar slâmiyeti seçmelerinde önemli rol oynam fllard r. Ticarî faaliyetlerin IV. (X.) yüzy ldan sonraki tarihlerde de etkili oldu u ve Buharal Erzekyan adl birisinin ticaret maksad yla Çin e, oradan da deniz yoluyla Basra ya geldi i ve Hz. Ali yi Kûfe de ziyaret ederek Müslüman oldu u bilinmektedir. Mâverâünnehr ve Horasan da gerçeklefltirilen ilk fetihlerden sonra bölgeye yerlefltirilen Müslüman Araplarla Buhara ve So dlu tüccarlar aras nda kültürel ve ticarî münasebetler tesis edilmifl ve k sa süre içerisinde Müslümanlar tan ma imkân bulan Türkler aras nda slâmiyet yay lm fl, mescid ve medreseler yap lm flt r. Gök Tanr ve Allah nanc Türkler slâmdan önce geleneksel Gök Tanr inanc n benimsemifllerdi. Bu inanc n bafll ca unsurlar Gök Tanr, tabiat güçlerine inanma, atalar kültü ve Gök Tanr ya takdim edilen kurban ibadetidir. Dinden daha çok bir sihir karakteri arz eden fia-

29 1. Ünite - Türklerin slamiyeti Kabulü 21 manl n ise Türkler deki tanr inanc yla bir ilgisinin olmad ispat edilmekle beraber, ikisi aras nda dikkati çekecek ölçüde bir uyum oldu u kabul edilmektedir. Türkler in as l inanc, Tanr y (Tengri) en yüksek güç ve en büyük yarat c kuvvet kabul eden ve semavi bir mahiyeti olan Gök Tanr diniydi. Hükümdarlar Gök Tanr taraf ndan tahta ç kar ld klar na, zaferleri onun yard m yla kazand klar na, çeflitli hile ve tuzaklardan kurtulduklar na inan r ve Ey Gök Tanr sana flükürler olsun! diye duygular n dile getirirlerdi. Avar hakan Bizans imparatoruyla yapt bir antlaflmada Gök Tanr ad na yemin etmiflti. Gök Türkler de devletlerinin Gök Tanr n n iste iyle kuruldu una inan rlard. Türkler ölüm ve hayat n Tanr n n iradesine ba l oldu una, insan n fânî, Tanr n n ebedî oldu una inan rlard. Tanr kelimesi Baflk rtça hariç bütün Türk lehçelerinde ortak olarak kullan lan bir kelimedir. Gök Tanr dini Türklerin slâm öncesi millî dinî olarak kabul edilmektedir. Baz araflt rmac lar, kâinat n ezelî ve ebedî Gök Tanr taraf ndan idare edildi ine inanan Türklerin, zamandan ve mekândan münezzeh, her türlü yorum ve tasavvurdan uzak bir tanr fikrini slâm n Allah inanc nda bulduklar için Müslümanl benimsemekte zorlanmad klar n iddia ederler. Allah n s fatlar, ahiret hayat, ruhun ebedili i, k yamet hayat, kadere iman, ahlak anlay fl sevap-günah, cennet, cehennem, flehitlik, aile hayat, fetih felsefesi, cihad, adalet, hakimiyet, vatan sevgisi istiklâl aflk ve flûra gibi çeflitli konularda slâm dininin ortaya koydu u prensip ve esaslarda Türkler in benimsemifl oldu u inanç sistemi ve ilkeler aras nda büyük bir uyum olmas, onlar n slâm a bak fl aç lar n etkilemifl ve di er dinlere tepki göstermelerine ra men slâmiyet e karfl ç kmak flöyle dursun, kendi istek ve iradeleriyle rahatl kla benimseyip kabul etmifllerdir. Hiç flüphesiz Türkler tarih boyunca Budizm, Zerdüfltlük, Maniheizm, Mûsevîlik ve H ristiyanl k gibi inanç sistemlerini benimsemifller, ancak bunlar n büyük ço- unlu u Türkler in inanç ve hayat felsefesine uygun olmad için bu dinlere karfl tepki gösterilmifl ve bu dinlerin Türk ün karakterine ve ruh yap s na ters düfltü- ü aç kça ifade edilmifltir. Halbuki Türkler in slâm dinine geçiflleri, baz tarihçilerin dedi i gibi adeta fark nda olmadan tabiî bir seyir içinde gerçekleflmifltir. Nitekim XII. yüzy lda yaflam fl olan Süryanî tarihçi Mikhail Türk milleti tek tanr ya inanmakta idi. Araplar n da tek Allah a inanmalar Türkler in slâmiyeti kabul etmelerine sebep olmufltur diyerek bu gerçe i dile getirmektedir. Türklerin eski dinî inançlar konusunda neler söyleyebilirsiniz? Yeni bir dinin kabulü milletlerin hayat n müspet veya menfî yönde etkileyen önemli faktörlerden biri kabul edilmektedir. Milletler kabul ettikleri bu yeni din sayesinde ya varl klar na güç katarak dünyan n say l milletlerinden biri olmakta ya da millî benliklerini kaybetmektedirler. Bunun en belirgin örne ini Türk milletinin tarihinde bulmaktay z. Türkler tarih boyunca millî dinlerini terk ederek Budizm, Maniheizm, Musevîlik ve H ristiyanl benimsemifllerdir. Ancak bu dinlerin yap s Türklerin millî bünyesine ve karakterine uymad için onlar n benliklerini ve Türklüklerini kaybetmelerine sebep olmufltur. Göktürk hakan Bilge Ka an veziri Tonyukuk tan bir Budist mabedi yapt rmas n isteyince, Tonyukuk un Savaflmay ve hayvan kesmeyi yasaklayan, miskinlik telkin eden bir dinin kabulü Türkler için felâket olur cevab n vermesi adeta bir kehanet olarak ortaya ç km flt r. Türkler in millî bünyesine, ruh ve karakterine uyan slâm dinini kabul etmeleri onlara yeni bir at l m gücü kazand rd gibi millî varl klar n muhafaza etmelerinde de önemli rol oynam flt r. Türkler bu yeni ruh sayesinde Asya steplerinden Avrupa içlerine ka- 4 SIRA S ZDE D KKAT

30 22 lk Müslüman Türk Devletleri dar çok genifl bir alanda hakimiyet kurmay baflarm fllard r. Türkler in slâmiyet i kabulü sadece Türk ve slâm tarihinde de il, ayn zamana dünya tarihinde de bir dönüm noktas teflkil eder. Türkler in slâmiyeti kabulü kavimler göçü ve Haçl seferleriyle birlikte Orta Ça karakterize eden üç büyük olaydan biridir. Türklerin slâmiyeti kabul etmeden önce, Müslüman Araplarla uzun süre mücadele etmifl olsalar da, slâmiyeti kabul etmelerinde bu yeni dinin, esas itibariyle kendi inançlar yla z tl k teflkil etmedi ini farketmeleri etkili olmufl olmal d r. Baz araflt rmac lar bu konuda farkl görüfller de ileri sürmektedir. Yayg n kanaate göre, Türk milleti Araplar n siyasî hakimiyeti alt nda kald klar, bask ve zulüm gördükleri için, yani k l ç zoruyla de il, kendi istek ve iradeleriyle adeta tabiî bir geçifl süreci içinde çok çeflitli ve karmafl k faktörlerin etkisiyle slâmiyeti kabul etmifltir. Sûfîlerin Tebli i Türklerin slâmlaflma sürecinde sûfîlerin faaliyetleri de önemli bir yer iflgal eder. Ticaretin sa lad imkân ve f rsatlar de erlendiren sûfîler insanlar n gönlünü kazanarak onlar n Müslümanl benimsemelerini sa lam fllard r. Onlar uclarda kurduklar zaviyelerle Mâverâünnehr in slâmlaflmas nda etkili olmufllar ve gazî s fat yla savafllara da kat lm fllard r. Gazâ ruhunu daima canl tutarak Türklerdeki alp ile Müslümanlar aras ndaki gazi tipini birlefltirmifllerdir. Horasan sûfîlerin önemli bir merkezi olmufl ve tebli faaliyetlerini yürütmek için bölgeye yerleflmifller, Karahanl lar n slâmiyeti kabulünden sonra da göçebe Türk boylar aras nda dolaflm fllard r. Kitâbî slâm anlay fl n n temsilcileri olan fakihler ve kelâmc larla yan yana, hatta onlardan daha etkili bir flekilde bozk rlarda ve flehirlerde, Buhara, Hârizm, Belh, Tirmiz ve Ça aniyan da slâm n yay lmas nda önemli rol oynam fllard r. Özellikle Horasan melâmetîli i denilen tasavvuf ekolüne mensup ranl ve Türk sûfîlerin daha çok etkili oldu u söylenebilir. Ayr ca birlikte yaflama, slâm ülkelerinin maddî ve manevî aç dan di er toplumlardan üstün olmas gibi sebeplerin de etkili oldu u bilinmektedir. Dinler tarihinde bu kadar k sa bir zaman zarf nda bu kadar büyük kitlelerin hiçbir bask ya maruz kalmadan kendi istek ve iradeleriyle baflka bir dine geçtiklerine çok az rastlanm flt r. K sacas Türkler kendi töre, inanç, ideal ve karakterleriyle bütünleflen prensiplere sahip bu mükemmel din ve medeniyet dairesine girmekte asla zorlanmad klar gibi, slâm kültür ve medeniyetine her alanda önemli katk larda bulundular. Türkler slâmiyet i kabul ettikten çok k sa bir süre sonra dinî ilimler baflta olmak üzere çeflitli ilim dallar nda, tefekkür ve felsefe konusunda dünya çap nda hakl bir flöhrete kavuflmufl bilim adamlar ve mütefekkirler yetifltirdiler ve Ortaça slâm kültür ve uygarl n n kurulup geliflmesinde rol oynad lar.

31 1. Ünite - Türklerin slamiyeti Kabulü 23 Özet A MAÇ 1 A MAÇ 2 A MAÇ 3 Türk-Arap iliflkilerinin bafllang c hakk nda bilgi sahibi olacak. Türklerle Araplar aras ndaki iliflkiler cahiliye dönemine kadar uzanmaktad r. Hz. Peygamber de baz hadislerde Türkler den bahsetmektedir. lk slâm fetihleri s ras nda Türkler le Araplar birbirlerini daha yak ndan tan ma imkan bulmufllard r. Mâverâünnehr de gerçeklefltirilen fetihleri yorumlayabilecek. Emevî halifesi I. Velid devrinde Horasan valili- ine getirilen Kuteybe b. Müslim y llar aras nda gerçeklefltirdi i seferlerle Mâverâünnehr i slâm egemenli i alt na alm fl, Horasan da birbirleriyle mücadele halinde olan gruplar, yani Arap as ll olmayan Müslümanlarla (mevâlî) Araplar, Kays kabilesi mensuplar yla Yemenlileri birlik ve beraberlik içinde düflman kuvvetleri üzerine sevk ederek büyük bir baflar kazanm flt r. Abbâsîlerin hizmetine giren Türkler in siyasî, askerî ve idarî kadrolar ele geçirmelerinin sonuçlar n de erlendirebilecek. Türkler erken tarihlerden itibaren Abbâsîler in hizmetine girerek önemli mevkileri ele geçirmifller, Me mun ve Mu tas m devrinde nüfuz ve otoriteleri daha da artm fl, halifelerin tayin ve görevden uzaklaflt r lmalar nda önemli rol oynam fllard r. Mütevekkil ve Muntas r Türkler in deste iyle halife olmufllard r. A MAÇ 4 A MAÇ 5 Müslüman olan ilk Türk devletlerinin Türk ve slâm tarihi aç s ndan önemini anlayabilecek. slâmiyeti devlet dini olarak kabul eden Karahanl lar, Gazneliler ve Selçuklular çok genifl topraklarda hüküm süren bir imparatorluk haline gelmifller, Türkler slâmiyetin ve Müslümanlar n koruyucular haline gelmifllerdir. Selçuklular Dandanakan Savafl ndan (1040) sonra Sünnî slâm dünyas n n bir numaral hâmîsi olmufl, ayr - ca smâîlî-bât nî düflünceye karfl Nizamiye Medreselerini kurarak sünnî fikirlerin savunucusu olmufllard r. Türkleri slâmiyeti kabule sevk eden sebepleri aç klayabilecek. slâmiyet in Türkler in daha önce benimsedi i dinlere göre daha evrensel bir karaktere sahip olmas, Türkler in Gök Tanr inanc n n slâm inanc na yak n olmas, o dönemdeki slâm ülkelerinin maddî ve manevî bak mdan di er toplumlardan daha üstün olmas, savaflç l k nitelikleriyle tan nan Türkler in slâm n cihad anlay fl n ideallerine uygun bulmalar, k sacas Türkler in kendi din, inanç, ideal ve karakterleri ile bütünleflen bir din oldu u için slâmiyeti seçmifllerdir.

32 24 lk Müslüman Türk Devletleri Kendimizi S nayal m 1. Türklerin Müslümanlar tan malar ve slâmiyeti kabul etmeleri aç s ndan çok önemli olan Müslüman Araplar n Horasan ve Mâverâünnehr deki fetihleri, hangi devirde yap lm flt r? a. Hz. Muhammed devri b. Dört Halife devri c. Emevîler devri d. Abbâsîler devri e. Karahanl lar devri 2. slâm ordular n n Mâverâünnehr de büyük bir baflar elde etmelerinin sebebi afla dakilerden hangisidir? a. slâm ordular askerî aç dan çok güçlü olmalar b. Halifeler slâm ordusunu maddî ve manevî bak mdan desteklemeleri c. Türk ordular savafllara haz rl ks z yakaland lar.d. Haccac n idarî, Kuteybe nin askerî kabiliyetini birlefltirip birbirleriyle mücadele halindeki muhalif gruplar, yani mevâlî ile Araplar Kaysl larla Yemenlileri bir ittifak içinde Türkler üzerine sevketmeleri e. Esed b. Abdullah el-kasrî nin baflar l politikas 3. Türkler aras nda fetihler s ras nda bafllayan slâmlaflma hareketinin bir ara duraklamas na afla dakilerden hangisi sebep olmufltur? a. Müslüman Araplar n fetih harekât ndan vazgeçmeleri b. Müslümanlarla Türkler aras ndaki ticarî faaliyetlerin a rl k kazanmas c. Yeni vali ve kumandanlar n isyanlar bast rmakla u raflmalar d. Emevîlerin gayri Arap Müslümanlar (mevâlî) hor gören Arap milliyetçili ine dayanan politikalar e. Hazarlar n Müslüman Araplar karfl s ndaki baflar lar 4. Afla daki mutasavv flardan hangisi XII. yüzy lda Orta Asya da slâmiyetin Türkler aras nda yay lmas nda etkili olmufltur? a. Hac Bektafl- Velî b. Mevlana Celaleddin-i Rûmî c. Hac Bayram- Velî d. Ahmed Yesevî e. Bahaüddin Nakflibend 5. Tarih boyunca çeflitli dinleri benimseyen Türklerin, bir bask ya maruz kalmaks z n büyük kitleler halinde slâmiyeti benimsemeleri afla dakilerden hangisiyle aç klanabilir? a. Türkler kendi karakter, töre, inanç ve idealleriyle bütünleflen prensiplere sahip oldu u için slâmiyeti seçtiler. b. Kendi hükümdarlar n n bask s yla Müslüman oldular. c. Müslüman Araplar maddî ve manevî bak mdan daha üstün gördükleri için Müslüman oldular. d. Müslüman vali ve kumandanlar n slâmiyeti kabul edenleri ödüllendirmeleri sebebiyle Müslüman oldular. e. Müslüman Araplar n bölgede siyasî, askerî ve idarî aç dan hakimiyet kurmalar sebebiyle Müslüman oldular. 6. Mâverâünnehr ve Türkistan fetihlerini gerçeklefltiren Emevî kumandan kimdir? a. Haccac b. Yusuf b. Kuteybe b. Müslim c. Ebû Müslim-i Horasânî d. Mesleme b. Abdülmelik e. Mühelleb b. Ebî Sufra 7. Türklerin deste iyle Müslüman Araplar n Çinlilere karfl zafer kazand klar ve Türklerin slâmiyeti kabul etmelerine zemin haz rlayan savafl afla dakilerden hangisidir? a. Dandanakan Savafl b. Malazgirt Savafl c. Nihavend Savafl d. Büyük Zap Suyu Savafl e. Talas Savafl 8. slâmiyeti kabul ettikten sonra Abdülkerim ismini alan ve Türk- slâm tarihinde önemli rol oynayan Karahanl hükümdar kimdir? a. Harun Bu ra Han b. Arslan Han c. O ulcak d. Satuk Bu ra Han e. Ebû Nasr Ahmed

33 1. Ünite - Türklerin slamiyeti Kabulü 25 Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar 9. slâmiyeti resmî din olarak kabul eden ilk Türk devleti hangisidir? a. Karahanl lar b. Sâmânîler c. dil (Volga) Bulgar Devleti d. Gazneliler e. Selçuklular 10. Türkler in Müslüman olduktan sonra f k hta ve itikatta benimsedikleri mezhepler hangisinde birlikte do ru olarak verilmifltir? a. Hanefî-Mâtürîdiyye b. Mâlikî-Mürcie c. fiâfiî-mâtürîdiyye d. Hanefî-Efl ariyye e. fiâfiî-efl ariyye 1. c Yan t n z do ru de ilse Emevîler Dönemi Türk- Arap liflkileri ( ) konusunu yeniden okuyunuz. 2. d Yan t n z do ru de ilse Emevîler Dönemi Türk- Arap liflkileri ( ) konusunu yeniden okuyunuz. 3. d Yan t n z do ru de ilse slâmiyetin Türkler Aras nda Yay l fl konusunu yeniden okuyunuz. 4. d Yan t n z do ru de ilse slâm Kabul Eden lk Türk Devletleri konusunu yeniden okuyunuz. 5. a Yan t n z do ru de ilse Türkleri slâm Dinini Kabule Sevk Eden Sebepler konusunu yeniden okuyunuz. 6. b Yan t n z do ru de ilse Emevîler Dönemi Türk- Arap liflkileri ( ) konusunu yeniden okuyunuz. 7. e Yan t n z do ru de ilse Abbâsîler Dönemi Türk-Arap liflkileri ( ) konusunu yeniden okuyunuz. 8. d Yan t n z do ru de ilse slâm Kabul Eden lk Türk Devletleri konusunu yeniden okuyunuz. 9. c Yan t n z do ru de ilse slâm Kabul Eden lk Türk Devletleri konusunu yeniden okuyunuz. 10. a Yan t n z do ru de ilse slâmiyet in Türkler Aras nda Yay l fl konusunu yeniden okuyunuz.

34 26 lk Müslüman Türk Devletleri S ra Sizde Yan t Anahtar S ra Sizde 1 Ziyâd b. Ebîh Basra valili i s ras nda Horasan ve Sistan a daha plânl bir askerî harekât bafllatt. Kûfe ve Basra dan yaklafl k kifliyi Horasan n baz flehirlerine yerlefltirdi. 671 den itibaren Merv flehri Horasan eyaletinin askerî üssü haline geldi. Türkistan a yap lacak seferler buradan idare edilmeye baflland. Hakem el-g fârî Ceyhun nehrini geçerek Sa âniyân a kadar ilerledi ve Kisrâ III. Yezdicerd in o lu Fîrûz u yenerek Çin e s nmaya zorlad. Mühelleb de Türkler karfl s nda yeni baflar lar kazand. Horasan n yeni valisi Rebî b. Ziyâd Belh te 671 y l nda ç kan bir isyan bast rd ktan sonra Kûhistan a bir sefer düzenledi ve karfl karfl ya geldi i Eftalit Türklerini yenerek Ceyhun nehrine dayand. Burada Türk hükümdar Nizek Tarhan yendi. Baz flehirleri fethedip Hârizm e kadar ilerledi ve ald idarî tedbirlerle Horasan daki slâm hakimiyetini sa lamlaflt rd. S ra Sizde 2 Ömer b. Adülaziz 717 de halife olunca önce Mâverâünnehr ve Türkistan da ganimet elde etmek amac yla yap lan fetihleri durdurdu. Onun gayesi Mâverâünnehr de fethedilen di er topraklarda halkla iyi iliflkiler kurarak kalpleri slam a s nd rmakt. Bölge halk n küçük düflürücü, Müslümanlardan nefret ettiren haks z muamelelere ve vergilere son vermek istiyordu. Faaliyetlerini tasvip etmedi i idarecileri görevden ald. Horasan valisi Yezid in yerine Cerrah b. Abdullah tayin etti ve müslüman olanlardan al nan cizye ve harac kald rmas n istedi. Takip edilen yeni siyaset k sa sürede meyvelerini verdi ve Mâverâünnehr halk ak n ak n slâm a girmeye bafllad. Ömer b. Abdülaziz Mâverâünnehr deki baz hükümdarlara slâm a davet mektuplar yazd. Onlar n bir k sm Müslüman oldu. Ömer b. Abdülaziz in bölge halk na yapt samimî, âdil ve insanî muamele Semerkand ve So d halk aras nda da sevinçle karfl land. Gayrimüslim Türk ak nlar yla karfl karfl ya kalan baz Mâverâünnehr flehirlerinde yaflayan Müslümanlar aileleriyle birlikte Ceyhun un ötesine iskân edilmesini istedi. Ancak halk böyle bir teklife yanaflmay nca vazgeçildi. S ra Sizde 3 Emevîler zaman nda Mervan b. Muhammed in kazand zaferlerden sonra Araplarla Hazarlar aras ndaki mücadelede bir duraklama olmufltu. Abbâsîler in ilk döneminde de bu durum devam etti. Ancak rminiyye valisi Yezid b. Esîd ile evlenen Hazar prensesinin ölümü üzerine iliflkiler bozuldu ve yeni bir mücadele dönemi bafllad. Hazar hakan Müslümanlara karfl Astarhan al-hârizmî nin kumandas nda ordular sevketmifl ve onlara a r kay plar verdirmifltir ( ). Halife el- Mansûr ( ) döneminde Astarhan kumandas ndaki Hazar ordusu Kafkas da lar n afl p slâm topraklar na girdi. Suriye, el-cezîre ve Musul dan takviye birlikleri gönderilmesine ra men slâm ordusu yenildi. Bu bozgun haberi üzerine halife hapishaneleri tahliye ederek toplad büyük bir orduyu Hazarlar a karfl sevk etti. Ayr ca s n rlar kalelerle donatarak savunma tedbirleri ald. Hazarlar daha fazla ilerleyemeyip ald klar ganimetlerle ülkelerine döndüler. Halife el-mansur devrinden Harunurreflid devrine kadar yaklafl k yar m as r Hazarlar n Müslüman Araplar ile ciddi bir savafla giriflmedikleri anlafl lmaktad r. S ra Sizde 4 Daha çok sihirin hakim oldu u fiamanl n Türkler deki tanr inanc yla bir ilgisi olmasa da ikisi aras nda bir uyum oldu u kabul edilmektedir. Eski Türklerin sürdürdükleri bozk r hayat tarz nda atalar kültü etkiliydi. Tabiatta baz gizli güçlere inan yorlar, ölmüfl büyükleri yüceltiyorlar ve onlara kurban kesiyorlard. Ancak onlar n as l inanc Tanr y (Tengri) en yüksek güç ve en büyük yarat c kuvvet kabul eden ve semavi bir mahiyeti olan Gök Tanr diniydi. Hükümdarlar kendilerinin Gök Tanr taraf ndan tahta ç kar ld na, zaferleri onun yard m yla kazand klar na, çeflitli hile ve tuzaklardan kurtulduklar na inanmaktayd lar. Türkler hayat n ve ölümün Tanr n n iradesine ba l, insan n fâni Tanr n n ebedî oldu una inan rlard. Gök Tanr dini Türklerin slâm öncesi millî dinî olarak kabul edilmektedir.

35 1. Ünite - Türklerin slamiyeti Kabulü 27 Yararlan lan Kaynaklar Câhiz, (1967), Hilafet Ordusunun Menk beleri ve Türkler in Faziletleri, trc. Ramazan fieflen, Ankara. Kitapç, Z. (1988), Türkistan da slâmiyet ve Türkler, Konya. Kitapç, Z. (1994), Orta Asya da slâmiyetin Yay l fl ve Türkler, Konya. Kurt, H. (1998), Orta Asya n n slâmlaflma Süreci, Ankara. Kutlu, S. (2000), Türklerin slâmlaflma Sürecinde Mürcie ve Tesirleri, Ankara. Merçil, E. (1993), Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara. Ögel, B. (1988), slâmiyetten Önce Türk Kültür Tarihi, Ankara. fieker, F. M. (2010), slâmlaflma Sürecinde Türklerin slâm Tasavvuru, Ankara. fieflen, R. (1985), slâm Co rafyac lar na Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara. Turan, O. (1980), Selçuklular ve slâmiyet, stanbul. Wellhausen, J. (1963), Arap Devleti ve Sukutu, trc. Fikret Ifl ltan, Ankara. Y ld z, H. D. (1976), slâmiyet ve Türkler, stanbul.

36 2 LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER Amaçlar m z Bu üniteyi tamamlad ktan sonra; M s r da kurulan ilk Türk hanedanlar n de erlendirebilecek, dil Bulgar Devletinin kurulufl aflamas n belirleyebilecek, dil Bulgarlar n Hazarlar ile iliflkilerini de erlendirebilecek, dil Bulgarlar n n slamiyet i kabul etme sürecini aç klayabilecek, dil Bulgarlar n n tarih sahnesinden çekiliflini belirleyebileceksiniz. Anahtar Kavramlar Tulunîler Ihflidîler dil Bulgarlar dil (Volga) bölgesi Alm fl b. Cafer Hazarlar Bulgar flehri Alt n Orda Devleti bn Fazlan Tatarlar Rus knezlikleri çindekiler lk Müslüman Türk Devletleri Tulunîler, Ihflidîler ve dil Bulgarlar G R fi TULUNÎLER IHfi DÎLER D L BULGARLARININ ORTAYA ÇIKIfiI D L BULGARLARININ SLAM YET KABULÜ D L BULGAR DEVLET TAR H N N K NC DÖNEM : RUSLARLA MÜCADELE ALTIN ORDA VE KAZAN HANLI I NDA D L BULGARLARI TEfiK LAT VE SOSYO-EKONOM K HAYAT D L BULGARLARINDA L M

37 Tulunîler, Ihflidîler ve dil Bulgarlar G R fi Türklerin slâmiyeti kabûlu ilk olarak yo un bir flekilde Mâverâünnehr de görülür. Burada VII. yüzy l n ortalar ndan IX. yüzy l n ilk çeyre ine kadar hüküm süren ve devlet boyutuna gelememifl, ömürleri k sa, irili ufakl bir çok mahallî Türk hanedan bulunmaktayd. Badegis ve civar nda Nizek Tarhan, Toharistan da Yabgu Bey, Dihistan ve Cürcan da Sultegin, So d ve Semerkand da Ihflid, Usruflâna da Kâvûs et-türkî gibi bölgede hüküm süren birçok lider, Müslüman Araplara zaman zaman direnip karfl koymufllarsa da bu süre içinde slâmiyeti kabul etmifllerdir. Bu ilk dönemden sonra Mâvrâünnehr den çok uzak bir bölgede, M s r ve Suriye de Türk as ll Müslüman hanedanlar n ortaya ç kt görülür. Bunlar Abbasî Devletinin eyalet valileri iken IX. asr n ikinci yar s ile X. asr n ikinci yar s aras nda birer hanedan kuran Tulunîler ve Ihflidîlerdir. leri bir safha olarak ise, yine Mâverâünnehr den, yani Afla Türkistan dan çok uzak bir bölgede ve kronolojik olarak da ilk Müslüman Türk devleti olan, X. yüzy l n bafllar nda dil Bulgar Devleti ni görürüz. TULUNÎLER M s r ve Suriye de hüküm süren Tulunî Devleti nin kurucusu Ahmed isimli bir Türk askeriydi. Devletin ad y l nda Buhara valisi taraf ndan haraç olarak Ba dad a gönderilen gulâmlar aras nda yer alan Ahmed in babas Tulun(Türkçedeki dolun) dan gelmektedir. 835 te Ba dad da do an Ahmed, iyi bir dinî ve askerî e itim alm fl ve çok gençken Halife Mustaîn in gönlünü kazanm flt r. Onun üvey babas Bay kbeg e M s r valili i görevi verilmifl, ancak Bay kbeg M s r a vekil olarak Ahmed i göndermifltir. Nitekim Ahmed in Fustat a ulaflt 868 y l, Tulunîlerin kurulufl tarihi olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte M s r da ondan önce de Türk kökenliler valilik yapm fl ve bundan dolay çok say da Türk askeri bölgeye gelip yerleflmiflti. 870 y l nda Berka ve skenderiye flehirlerinin de Ahmed b. Tulun un idaresi alt na geçmesiyle M s r n tamam nda Tulunîlerin hâkimiyeti kurulmufl oldu. Ahmed b. Tulun un bu kadar güçlenmesi ve Ba dad a gönderilen harac büyük ölçüde azaltmas, onun Abbasîlerle aras n açm flt r. Hatta ismen de olsa Abbasîlere ba l olduklar ndan dolay Abbasî halifesi, Ahmed b. Tulun u azletmifl ve onun yerine Suriye valisi Amacur u tayin etmifltir de Amacur un ölümünden sonra ise Ahmed b. Tulun yeniden Suriye ye hâkim olmufltur. Bununla birlikte çok geçme-

38 30 lk Müslüman Türk Devletleri Resim 2.1 Ahmed b. Tulun Camisi, Kahire- M s r den Ahmed b. Tulun yeni bir sorunla karfl karfl ya kalm flt r. M s r da vekil olarak b rakt o lu Abbas isyan etmifltir. 879 da M s r terk eden Abbas, Berberîleri para ile sat n alarak yeni bir devlet kurmak istemifltir. Ancak Ahmed b. Tulun, bu sorunu da çözmüfl ve ayn y l tekrar M s r ile Suriye nin tamam na hâkim olmufltur. 884 y l nda vefat eden Ahmed b. Tulun un yerine 20 yafl ndaki o lu Humâreveyh geçmifltir. Humâreveyh in hâkimiyeti de aynen babas n nki gibi Abbasîlerle mücadele ile geçmifltir. 885 te iki ordu, D maflk ile Remle aras ndaki et-tavvahîn de karfl laflm flt r. Savafl, herhangi bir taraf n kesin galibiyetiyle sonuçlanmasa da imzalanan bar fl antlaflmas (886) Humâreveyh in lehine olmufltur. Bu anlaflmaya göre Humâreveyh, M s r, Suriye ve Anadolu hudut bölgelerinde 30 y l boyunca vali olarak görev yapacak, buna karfl l k da y lda dinar vergi ödeyecekti. Ahmed b. Tulun un zaman nda sadece M s r topraklar için Abbasîlere bu kadar vergi ödedi ini göz önünde bulundurdu umuzda, anlaflmada belirtilen miktar n çok fazla olmad anlafl lmaktad r. Bu tarihten sonra Tuluno ullar ile Abbasîler aras ndaki münasebetler dostça olmufltur. Humâreveyh in genç yaflta vefat (896) ise yeni istikrara kavuflan Tulunîler Devleti ni fetret devrine sokmufltur. Humâreveyh in yerine s ras yla geçen Ebu l-asâkir Ceyfl ile Harun adl o ullar çok genç yaflta olduklar için ülkede hâkimiyeti sa layamad klar gibi, taht mücadeleleri s ras nda da hayatlar n kaybetmifllerdir. Tulunî Devleti ndeki bu geliflmeler, Abbasî Halifesi Mu taz d n müdahalesine yol açm flt r. 899 da Halife Mu taz d ile yap lan anlaflmaya göre, Tulunî Devleti nin s n rlar küçülmüfl, Abbasîlere ödenen vergi de artt r larak dinara ç kart lm flt r. 905 y - l nda ise Abbasîler Tulunî Devleti ne tamamen son vermifllerdir. Tulunî Devleti nden sonra M s r da hüküm süren hanedanl klar n tarihine bak ld nda, Tulunîler döneminde M s r n alt n ça n yaflad n söyleyebiliriz. Kuvvetli bir ordu ve ticarî yollar n mevcudiyeti, bu dönemde M s r halk n n refah n artt rm flt r. Tulunîler ile birlikte M s r da saray teflkilat kurulmufl, imar faaliyetleri h z kazanm flt r. Ahmet b. Tulun un y llar nda infla ettirdi i Tuluno lu Camii günümüze kadar gelmifltir.

39 2. Ünite - Tulunîler, Ihflidîler ve dil Bulgarlar 31 IHfiÎDÎLER M s r ve Suriye de hüküm süren ikinci Türk hânedan n n kurucusu Muhammed b. Tugç 882 de Ba dad da do mufltur. Muhammed b. Tugç un babas, Tulunîlerin hizmetinde bulunmufl ve fiam ile Taberiyye de valilik yapm flt r. Tulunîlerin y k l - fl ndan sonra Muhammed b. Tugç Abbasî Devleti nin hizmetinde bulunmufltur. Önemli görevlerde bulunarak gücünü art rm fl ve 933 gelindi inde nüfuzunu Suriye nin tamam nda yaym fl bulunuyordu. Ancak Muhammed b. Tugç bununla yetinmek istemiyor ve M s r a da hâkim olmay planl yordu. M s r daki siyasi ortam ise Muhammed b. Tugç un iflini kolaylaflt r yordu. Tulunîlerin y k l fl ndan sonra M s r, slam liderli i için mücadele veren Abbasîlerle Fat mîlerin ortas nda kalm flt r. Abbasîler M s r da güçlü bir devletin kurulmas n istiyorlard. Çünkü güçlü bir devlet, Fatimîlerin ilerleyiflini engelleyecek ve Suriye deki Bedevî hanedanlar n kontrol alt na alabilecekti. M s r daki siyasi kargafladan ve Abbasîlerin M s r ile ilgili düflüncelerinden haberdar olan Muhammed b. Tugç, vezir el- Fazl b. Ca fer el-furat n deste i ile M s r valili ine atanm flt r. Daha 935 y l nda Fustat a askerlerini sokan Muhammed b. Tugç, böylece M s r ve Suriye de yeni bir devletin temellerini de atm fl oldu. Halife Râzî 939 y l nda kendisine Farsçada hükümdar anlam na gelen hflid unvan verdi inden devlet de Ihflidîler ad yla tarihe geçmifltir. Ihflîdîlerin ömrü çok k sa olmufltur. Muhammed b. Tugç un hâkimiyeti, hüküm sürdü ü topraklar yabanc lar n sald r s ndan korumakla geçmifltir. Hâkimiyetinin bafllang c nda Abbasî emirlerinden Muhammed b. Râik ile savaflm fl ve daha 939 da Remle flehrini kaybetmifl, 940 y l ndan itibaren de ayr ca ona y lda dinar ödemek zorunda kalm flt r. 942 de Muhammed b. Râik, Suriye deki Hamdânîler taraf ndan öldürülünce, Muhammed b. Tugç rahat nefes alsa da, bu sefer Hamdanîler ile mücadele etmek ve Suriye nin kuzey taraflar n onlara terk etmek zorunda kalm flt r. Muhammed b. Tugç un 946 y l nda vefat ndan sonra, tahta s ras yla o ullar Unûcûr ( ) ile Ali ( ) geçse de ülkede hâkimiyet, Muhammed b. Tugç un çocuklar için tayin etti i nâib Nubyal köle Kâfûr un elindeydi. Unûcûr ile Ali nin ölümünden sonra ise Kâfûr, kendi hâkimiyetini ilân etmifltir. Onun hâkimiyeti Halife el-mutî taraf ndan da tasdik edilmifl, ancak 968 y l nda, o da hayat n kaybetmifltir. Fiiliyatta Muhammed b. Tugç un ölümünden beri hüküm süren Kâfûr, Kuzey Afrika k y lar boyunca geniflleyen Fatimî yay lmas n durdurmufl, Suriye yi Hamdânîlere karfl baflar ile müdafaa etmifltir. Kâfûr dan sonra tahta Ali nin o lu Ahmed tahta ç km fl, ancak onun hâkimiyeti de uzun sürmemifl ve 969 da Fatimîler M s r iflgal ederek Ihflîdîlere son vermifllerdir. IX. yüzy l n ikinci yar s ile X. yüzy l n ilk yar s nda M s r ve Suriye topraklar nda hangi Türk devletleri (hanedanl klar ) kurulmufltur? Bu oluflumlar n, Abbasî Halifeli i ile ba lant lar n aç klay n z. D L BULGARLARININ ORTAYA ÇIKIfiI VE D L BULGAR DEVLET N N KURULUfiU dil (Volga) bölgesinde Türk birli ini sa layan ve bölgeyi slamiyet ile tan flt rarak slam dünyas n n en kuzey temsilcisi hâline gelen dil Bulgar Devleti, X. yüzy l n bafl nda dil havzas nda kurulmufltur. Yap lan arkeolojik çal flmalar, dil Bulgar Devleti nde çok say da flehrin mevcudiyetine, bölgede yüksek seviyede Türk- slam medeniyetinin yay lm fl ve yaz kültürünün geliflmifl olmas na iflaret etse de mezar kitabeleri ile Kul Gali nin K ssa-i Yusuf adl manzumesi d fl nda dil Bulgar Devleti nden günümüze yaz l kaynak ulaflmam flt r. Bundan dolay bu devletin tarihini 1 SIRA S ZDE

40 32 lk Müslüman Türk Devletleri Rus kronikleri (y ll klar ), Ruslar n Hristiyanl kabul etmesinden sonra Bizans ile yak nlaflmalar sonucunda onlardan ald klar y ll k yazma adeti sonucunda meydana getirilmifltir. Bu y ll klar Rus rahip veya kefliflleri taraf ndan yaz lm flt r. Y ll klar n en eski nüshalar muhafaza edilmemifl, ancak XIV. yüzy lda yaz lan çeflitli kopyalar zaman m za kadar gelmifltir. lk k s mlar IX. asr n ortalar na kadar ulaflan sözlü rivayetleri, X. asr n bafl ndan itibaren de yaz l belgeleri ihtiva etmektedir. Bu y ll klar n yard m yla Rusya ve k smen de olsa komflu ülke ve halklar n tarihini IX. as rdan XVIII. asra kadar kesintisiz takip etmek mümkündür. Burtaslar n ad IX. yüzy ldan itibaren Arap kaynaklar nda geçmeye bafllar. dil Bulgarlar ile Hazarlar aras nda yaflayan Burtaslar, Hazarlara ba l yd lar. Hazar Ka anl n n y k lmas yla topraklar n n bir k sm n dil Bulgarlar ele geçirmifltir. Burtaslar, Hazarlar n y k l fl ndan sonra vergiyi bazen Ruslara, bazen de dil Bulgarlar na ödemifllerdir. Mo ol seferlerinden sonra (XIII. yüzy l n ilk yar s ) tarih sahnesinden çekildiler. Muhtemelen Bulgar, K pçak ve Fin Ugorlarla kar flm fllard r. Burtaslar n Fin Ugor, Türk ve Fars kökenli olduklar na dair üç ayr görüfl mevcuttur. daha çok bn Hurdazbih, bnu l-fakih, bn Rüfld, bn Fazlan, el- stahrî, bn Havkal, el-mervezî, Ebû Hâmid el-g rnâtî, Yakut el-hamavî gibi Arap ve Fars co rafyac ve seyyahlar n eserleri ile Rus kroniklerinden ö reniyoruz. Yine baflta Macar rahip Friar Julian olmak üzere bölgeyi ziyaret eden Avrupal seyyahlar n eserlerinde Bulgarlarla ilgili s n rl da olsa bilgiye rastlamak mümkündür. dil Bulgar Devleti nin kuruldu u Orta dil ve Ural sahas n n eski yerli ahalisi Fin-Ugor kavimleri (Çeremifl, Mokfl, Mari, Udmurt) iken Bat Hun Devleti ( ) döneminde Karadeniz in kuzeyinde bu devlete ba l Befl-Ogur, Alt -Ogur, On-Ogur, Otuz-Ogur, Sar /Ak-Ogur gibi Ogur Türklerinin çeflitli boylar yafl yordu. V. as rda Bat Hun hükümdar Atilla n n ölümünün ard ndan iki o lu Bizans ve Germen kabileleri ile yapt klar savafl neticesinde ölmüfltür. En küçük o lu olan rnik ise hâkimiyetini devam ettirmek için yapt mücadeleleri kaybedince Orta Avrupa da tutunamayaca n anlam fl, etraf na toplanan geride kalm fl Hunlar ile Kuzeybat Karadeniz k y lar na ulaflm flt r. Burada yukar da ad geçen ayn kültür ve soydan gelen Türk topluluklar ile karfl laflan Hunlar, zamanla bu Türkler ile kar flm fl ve Bulgar ad n alm fllard r. Nitekim bulgamak fiilinden türemifl olan Bulgar kelimesi, kar flmak, kar flt r lmak, kar flm fl olmak anlam na gelmektedir. VI. yüzy l n sonlar nda Göktürk Ka anl n n idaresi alt na giren Bulgarlar, Göktürk Devleti nin y k l fl yla (630) Kubrat adl liderlerinin önderli inde Büyük Bulgar Devleti ni kurmufllard r. Büyük Bulgar Devleti nin s n rlar güneyde Kuban dan, kuzeyde dil ile Don aras ndaki At Da lar na, bat da ise Dinyeper (Özi) k y lar na uzan yordu. Ancak Kubrat n ölümünden k sa bir süre sonra o ullar n n düfltü ü ihtilaf ve Hazar Hakanl n n sonu gelmeyen sald r lar, Büyük Bulgar Devleti nin parçalanmas na neden olmufltur. Kubrat Han n o lu Asparuh un baflkanl ndaki Bulgarlar, Tuna Nehri boyuna gelmifl ve 681 de burada Tuna Bulgar Devleti ni kurmufllard r. Otuz Ogurlar n dâhil oldu u Bulgar grubu ise dil ve Kama nehirlerinin birlefltikleri sahaya çekilmifllerdir. Burada Bulgarlar, bölgenin yerli halk olan Fin-Ugorlar ile baflta Suvarlar (Sabirler) olmak üzere bölgede yerleflik bulunan Türk boylar n idareleri alt na alm fllard r. Bununla birlikte dil Bulgarlar n n devletleflme süreci ancak X. yüzy l n bafl nda tamamlanm flt r. Bu bölgedeki Bulgarlar, dil Nehri k y s na yay ld klar ve baflka yerlerdeki Bulgar gruplar ndan ay rt edilmek için dil Bulgarlar olarak adland r lm flt r. dil boyunda Türk birli ini sa layan dil Bulgarlar n n, Hazarlar gibi güçlü bir komfluya sahip olmalar, onlar n bölgede ba ms z bir devlet olarak hareket etmelerini engelliyordu. Önemli ölçüde Bulgar nüfusunu da içinde bulunduran Hazar Ka anl, neredeyse bafltan beri dil Bulgarlar na siyasi üstünlüklerini kabul ettirmiflti. Bundan dolay dil Bulgarlar n n hükümdar, Hazarlara ba l l na iflaret eden vali, kumandan anlam ndaki ilteber unvan tafl yordu. Bulgar hükümdar, her sene ülkesindeki her ev bafl na Hazar hükümdar na bir samur kürk vergi ödüyordu. Ayr ca Bulgar hükümdar n n o lu da Hazarlarda rehin tutuluyordu. Bununla birlikte Tatar tarihçisi Akdes Nimet Kurat n da hakl olarak belirtti i gibi bu ba l l k çok a r olmam flt r. Bulgarlar n iç ve d fl ifllerinde ba ms z hareket etmeleri, Hazarlara ra men slamiyet i kabul etmeleri ve Hazar ülkesinden gelen ticaret gemilerinden Bulgar hükümdar n n gümrük vergisi almas, Hazarlar n Bulgarlar üzerindeki hâkimiyetinin s n rl oldu una iflaret etmektedir. Hazarlar n Peçenek, K pçak ve Ruslar n sald r lar yüzünden zay flamalar ve 965 y l nda Hazar Ka anl n n y k lmas sonucunda ise dil Bulgarlar bu ba l l ktan da kurtulmufl ve müstakil bir devlet hâline gelmifllerdir. Tatar tarihçisi Fayaz Huzin yaz l ve arkeolojik kaynaklara dayanarak devletin s n rlar n kuzeyde Kazanka Nehri, gü-

41 2. Ünite - Tulunîler, Ihflidîler ve dil Bulgarlar 33 neyde dil Nehri nin en meflhur kolu olan Samarskaya Luka, bat da Sura Nehri, do- uda Kama Nehri nin kolu Belaya (Ak dil) ve güneybat da Yay k (Ural) Nehri nin oluflturdu unu yazmaktad r. Bulgarlar n komflular ise bat da etnik menfleleri tam bilinmeyen Burtaslar, kuzeyde Fin-Ugor halklar ndan Mari ile Udmurtlar, do uda Türk boyu olan Baflkurtlar, güneyde K pçaklar idi. Bulgarlardan önce de Türkî kavimlerin yaflad dil bölgesi, Bulgarlar n gelifliyle ve Fin-Ugor kavimlerinin de dil Bulgar kültürünün etkisinde kalmas yla Türkleflme sürecini tamamlam flt r. Bulgar Devleti nin Hazarlarla iliflkilerini özetleyiniz. D L BULGARLARININ SLAM YET KABULÜ dil Bulgarlar n n di er bir özellikleri ise bölgede slamiyet in yay lmas n sa lamalar d r. 922 y l nda Abbasî halifesi el-muktedir Billâh Cafer in, dil Bulgarlar n n hükümdar Alm fl n iste i üzerine gönderdi i kalabal k bir elçi heyeti dil-bulgar Devleti ne ulaflm flt r. Bu heyetin içerisinde dil Bulgar Devleti ile ilgili en önemli kaynak hâline gelecek olan seyahatnameyi kaleme alan bn Fazlan da yer al yordu. bn Fazlan seyahatnamesinin bafl nda: Bulgar hükümdar lteber Alm fl b. fiilkî nin Halife el-muktedir e slam dinini anlatacak, fleriat n hükümlerini ö retecek, ülkesinde ve bütün memleketinde kendi ad na hutbe okunmas için minber ve cami yapacak bir heyet göndermesini ve düflman hükümdarlardan korunabilmek için bir kale yapt rmas n isteyen mektubu geldi inde, bu konudaki iste i kabul edilmifltir... demektedir. Yine seyahatnameye göre bu tarihten itibaren dil Bulgar Devleti nde okunan hutbelerde halifenin ad zikredilmeye bafllanm fl, dil Bulgarlar n n hükümdar Alm fl da Cafer b. Abdullah ad n alm flt r. bn Fazlan n bu bilgilerine dayanarak baz tarihçiler, dil Bulgarlar n n slamiyet i resmî olarak 922 de kabul ettiklerini ileri sürmektedirler. Hâlbuki bn Fazlan n seyahatnamesinden dil Bulgarlar n n ve onlar n idaresindeki di er kavimlerin zaten Müslüman olduklar anlafl lmaktad r: Bulgarlar aras nda befl bin kad n ve erkekten müteflekkil Barancer diye tan nan büyük bir aile gördük. Hepsi de Müslüman olmufllar ve namaz k - lacak ahflap bir cami yapm fllard... Ayr ca yukar da yer verdi imiz seyahatnamenin bafl ndaki al nt dan da anlafl ld üzere dil Bulgarlar slamiyet i zaten kabul etmifl, ancak yeterli say da din adam ve cami ile kale infla edecek mimar ve uzmana sahip olmad klar ndan bu konuda halifeden yard m istemifllerdir tarihleri aras nda eserini yazan bn Rüfld de Bulgarlar n hükümdar Alm fl ve halk n n Müslüman oldu unu belirtmektedir. Bulgar paralar üzerinde çal flan S. A. Yanina taraf ndan tarihleri aras nda bas ld ileri sürülen Bulgar paras da dil Bulgarlar n n slamiyet i 922 den daha önce kabul ettiklerini do rulamaktad r. Bu parada Halife el-muktefî ( ), Sâmânî emiri smail b. Ahmed ( ) ve Bulgar hükümdar Cafer b. Abdullah (Alm fl) n adlar zikredilmektedir. Bulgarlar bu tarihte slamiyet i resmî olarak kabul etmifl olmal lar ki, darpettikleri paralarda Abbasî halifesinin ve Sâmânîlerin Müslüman hükümdar n n ad na yer vermektedirler. Yukar da ad geçen paradan anlafl laca üzere dil Bulgarlar n n hükümdar Alm fl da slamiyet i bn Fazlan heyetinin geliflinden en az 10 y l önce kabul etmifl ve Cafer b. Abdullah ad n bn Fazlan ile konuflmas s ras nda de il, çok daha öncesinde alm flt r. Sonuç olarak slamiyet, dil Bulgarlar aras nda daha VIII-IX. yüzy llarda yay lmaya bafllam fl, X. yüzy l n hemen bafl nda da resmî din olarak kabul edilmifltir. Böylece bu tarihten sonra dil Bulgar Devleti, slam din ve medeniyetinin en kuzey s n r - n teflkil etmifl ve bu medeniyetin Do u Avrupa daki temsilcisi olmufltur. 2 SIRA S ZDE

42 34 lk Müslüman Türk Devletleri Resim y l nda Abbasî Halifesi nin gönderdi i elçilik heyetinin dil Bulgar hükümdar taraf ndan kabulü (Ressam: R. fiamsutdinov) dil Bulgarlar, slamiyet i bn Fazlan n da dâhil oldu u Abbasî halifesinin elçilik heyetinin geliflinden önce kabul etmifl olsalar da yine de bu heyetin dil Bulgarlar için arz etti i önem büyüktür. En baflta bu elçilik heyeti ile ondan önce halifenin yan na Abdullah b. Bafltû el-hazerî baflkanl nda gönderilen dil Bulgar heyetinin karfl l kl ziyaretlerde bulunmalar, taraflar aras nda diplomatik münasebetlerin bafllamas aç s ndan önemli bir geliflmeydi. Her ne kadar Tatar tarihçilerinin hakl olarak belirtti i gibi bn Fazlan, kendisinin de yer ald elçilik heyetinin dil Bulgarlar n n Müslümanlaflmas ndaki rolünü abartmak istese de bu ziyaret, dil Bulgarlar n n ba ms zl k yolundaki sürecin, dönemin önemli bir siyasi gücü taraf ndan tan nmas anlam na geliyordu. Nitekim bn Fazlan n da belirtti i gibi, Bulgar hükümdar n Halife ye mektup yazmaya ve ondan bir kale infla ettirmesini istemeye sevkeden husus Hazar hükümdar ndan korkusu idi. Söz konusu heyet, dil Bulgarlar na Hazar Hakanl na karfl Abbasî Halifesi gibi güçlü bir müttefik kazand rm fl, ayr ca bn Fazlan n abartt gibi olmasa da slamiyet in dil bölgesinde yay lmas sürecine de önemli bir katk da bulunmufltur. Halifenin gönderdi i fakih ve muallimler, hatta bn Fazlan n kendisi de bölge Müslümanlar na slamiyet i anlatm fl, daha önce Müslüman olmalar na ra men Kur an- Kerim okumas n bilmediklerinden onlara ö retmifl ve özellikle Müslümanlar n slamiyet e dair sahip olduklar yanl fl bilgileri düzeltmeye çal flm fllard r. Bulgarlar n slamiyet i resmî din olarak kabul etmeleri ise hem d fl politika, hem de iç politika ile ba lant l yd. Bulgarlar için Hristiyanl k ve Musevîlik, siyasi aç dan hiç cazip de ildi. Kendilerine en yak n Hristiyan devleti Bizans, Hazarlarla ittifak kurmufltu ve ayr ca dil bölgesinde herhangi bir varl k gösteremiyordu. Ba ms zl k için mücadele verdikleri Hazarlar n dini olan Musevîli in kabulü de söz konusu de ildi. Dolay s yla semavî dinlerden en uygunu slamiyet idi ki, bu dinin kabulü, Abbasî Halifeli i nin deste ini de beraberinde getirecekti. slamiyet in seçilmesinde dil Bulgarlar n n Hârizm ve Sâmânîlerle gelifltirdikleri ticari münasebetler

43 2. Ünite - Tulunîler, Ihflidîler ve dil Bulgarlar 35 de etkili olmufltur. Nitekim Bulgarlar n slamiyet ile tan flmalar, bu bölgelerden gelen tüccarlar vas tas yla mümkün olmufl ve slamiyet yavafl yavafl yay lmaya bafllam flt. Endülüslü Arap tüccar ve diplomat Ebû Hâmid el-g rnâtî, eserinde Bulgarl tarihçi Yakup b. Nugman n günümüze ulaflmayan Tarih-i Bulgar adl eserine dayanarak t p ile de u raflan Buharal Müslüman bir fakih ve tüccar n Bulgar a geldi- ini ve a r bir hastal a yakalanan Bulgarlar n hükümdar ve eflini tedavi etti ini, bunun üzerine de onlar n Müslüman olduklar n yazmaktad r. Bu hikâye abart l gözükse de slamiyet in dil bölgesinde Türkistan üzerinden yay lmaya bafllad na dair iyi bir örnek teflkil etmektedir. dil Bulgarlar n n slamiyet i kabul sürecini tart fl n z. bn Fazlan n da içerisinde yer ald - Abbasî Halifesi nin gönderdi i heyetin bu süreçteki önemi nedir? 3 SIRA S ZDE Resim 2.3 Idil Bulgarlar n n yaflad co rafya D L BULGAR DEVLET TAR H N N K NC DÖNEM : RUSLARLA MÜCADELE Hazar Hakanl n n y k lmas yla dil Bulgarlar ba ms zl klar n kazanm fl, ancak yeni bir tehlikeyle karfl karfl ya kalm fllard r. Bu tehlikeyi oluflturan Ruslarla mücadele, dil Bulgar Devleti tarihinin ikinci devresinde en önemli gündemi iflgal edecektir. Ruslarla Bulgarlar aras ndaki münasebetler, her iki taraf n da dil bölgesindeki ticareti ve genel olarak bölgeyi kontrol alt na alma iste i çerçevesinde flekillenmifltir. Ruslar n resmî olarak Hristiyanl kabul etmeleriyle (988) bu mücadele dinî nitelik de kazanm flt r. flin ilginç taraf Ruslar Hristiyanl kabul etmeden önce (986) dil Bulgar Devleti nden bir heyet Rus knezliklerinin merkezi konumun-

44 36 lk Müslüman Türk Devletleri Knezlik, bir nevi flehir devletidir. IX. yüzy l n sonunda Do u Slav kabileleri birleflerek Kiev Rusya Devleti ni kurmufllard r. Ancak daha XII. yüzy l n ortas nda Kiev Rusyas, küçük flehirlere parçalanm flt r. Bununla birlikte ortak kültür ve din gibi faktörler, bu flehirlerin (knezliklerin) tamamen birbirlerinden kopmas n engelliyordu. Rus knezlikleri aras nda devaml liderli i üstlenen bir knezlik ortaya ç km flt r. Kiev den sonra Novgorod, Vladimir, Moskova knezlikleri, farkl dönemlerde Rus knezliklerinin merkezi olmufllard r. Yaklafl k 2.5 as r süren Alt n Orda hâkimiyetinden kurtulmak isteyen Rus knezlikleri, kurtuluflun ancak birlik olduklar takdirde mümkün oldu unu anlam fl ve bazen güçle, bazen de kendi istekleriyle Moskova etraf nda birleflmifllerdir. Neticede Ruslar Alt n Orda Devleti nin hâkimiyetinden kurtulmufl ve Moskova (Çarl k) Rusyas ad n almaya bafllam flt r. K pçaklar n oturduklar ve yay ld klar sahay ifade eden Deflt-i K pçak tabiri, dar manas yla, XI. yüzy l n ortalar ndan Mo ol istilâs na kadar olan dönemdeki K pçak Hanl n n yay ld sahay, genifl manas yla da Cuci Devleti (Alt n Orda) zaman ndaki K pçak sahas n ifade etmektedir. SIRA S ZDE 4 da olan Kiev e gelmifl ve Rus Knezi Vladimir e slamiyet i kabul etmesini teklif etmifltir. Ancak slamiyet e göre zina, içki, domuz eti vs.nin günah oldu unu ö renen Knez Vladimir bu teklifi reddetmifltir. Bulgarlarla Ruslar aras ndaki hâkimiyet mücadelesi özellikle XI. yüzy l n sonunda artm flt r. Bulgarlar 1088 de Murom u, 1107 de ise Suzdal kuflatm fllard r. Buras n kuflatmalar n n nedeni ise Suzdal merkezli yeni kurulan Vladimiro-Suzdal Ruz Knezli i nin dil co rafyas nda yay lma çabalar içerisinde olmas d r. Her iki kuflatmada da baflar l olan Bulgarlar, memleketlerine büyük ganimetlerle dönmüfllerdir. Ancak bu mücadele XII. yüzy l boyunca da belli aral klarla devam etmifltir de Vladimiro-Suzdal knezi Yuriy Dolgorukiy, Bulgarlar n üzerine yürüyerek onlar ma lup etmifl ve onlardan çok say da esir alm flt r. Bu tarihten itibaren özellikle Vladimiro-Suzdal Rus knezleri, dil Bulgarlar ve onlar n mensup oldu u slam dinine karfl ideolojik bir savafl bafllatm fl, halk k flk rtarak onlarla savaflman n Hristiyanl k u runa bir savafl oldu u fikrini yaym fllard r te Knez Andrey in ordusu Kama k y s ndaki Bryahimov flehrini yakm fl ve böylece Ruslar, Bulgarlara karfl ilk ciddi galibiyetlerini alm fllard r y l nda dil Bulgarlar n n üzerine yap lan sefere ise di er Rus knezliklerinin birlikleri de kat lm flt r. Bu sefer önceki seferlerden farkl olarak daha genifl çapl yd ve dil Bulgar Devleti ni tarih sahnesinden tamamen silmeyi amaçlamaktayd. Ancak birleflik Rus ordusu bu hedefine ulaflamam flt r. Ruslar n Bulgarlar üzerine 1185 ve 1205 y llar nda gerçeklefltirdikleri ak nlar da baflar s z olmufltur. Taraflar aras ndaki bu mücadele 1230 y l nda imzalanan bar fl antlaflmas na kadar devam etmifltir. Bu antlaflman n imzalanmas n n nedeni ise büyük ihtimalle iki ülkenin de s n rlar na yaklaflan Mo ol birliklerine karfl ortak hareket etme iste idir y l nda Mo ollar Don Irma na dökülen Kalka suyu k y s nda Ruslar bozguna u ratm fl ve Bulgarlar n üzerine yürümüfllerdir. Ancak bundan haberdar olan Bulgarlar, Ruslar n ma lubiyetinden ders ç kararak aç k savafla girmek yerine düflmana pusular kurarak aniden sald rd lar ve Mo ollar çember alt na alarak birço unu k l çtan geçirdiler. Bu olay dil Bulgar Devleti nin ömrünü uzatsa da Mo ol tehlikesi uzaklaflt r lmam flt. Nitekim 1235 y l nda Karakorum da toplanan kurultayda Avrupa ya kadar seferlerin düzenlenmesi ve ilk seferin de Bulgarlar üzerine yap lmas kararlaflt r lm flt r. Neticede 1236 y - l n n sonbahar nda Mo ollar, baflta Bilyar flehrini, daha sonra da di er flehirleri tahrip etmifl, Bulgarlar n topraklar na el koymufllard r. Bu tarihten sonra Mo ollar, Rus topraklar n n büyük bir k sm n ele geçirmifl ve Deflt-i K pçak, Hârizm, Kuzey Kafkaslar, K r m ve dil Bulgar Devleti nin topraklar nda Alt n Orda Devleti kurulmufltur. Bölgedeki siyasi, ekonomik ve dinî flartlar göz önünde bulundurarak dil Bulgarlar n n Ruslarla münasebetlerini yorumlay n z. ALTIN ORDA VE KAZAN HANLI I DÖNEMLER NDE D L BULGARLARI dil Bulgar Devleti nin bundan sonraki tarihi, Alt n Orda ve mirasç s Kazan Hanl n n tarihiyle iç içe olmufltur. dil Bulgar Devleti, ele geçirildikten sonra Rus knezliklerinden farkl olarak do rudan hana ba l bir ulus haline getirilmifltir. Bunun birkaç nedeni mevcuttur. En baflta Batu Han ve askerlerine en büyük mukavemeti Bulgarlar göstermifl ve dolay s yla kendilerine özerklik tan nd takdirde

45 2. Ünite - Tulunîler, Ihflidîler ve dil Bulgarlar 37 ileride her an isyan teflebbüsünde bulunabilirlerdi. Bunu engellemek için de hanlar, muhtemelen dil Bulgarl devlet adamlar ile siyasi elitin bir k sm n yok etmifl ve burada do rudan kendi yönetimlerini kurmufllard r. Ayr ca dil Bulgar Devleti nin yay ld co rafya, bölgenin en zengin topraklar olup, jeostratejik ve ekonomik öneme de sahipti. Arap kaynaklar nda dil Bulgar Ulusu ndan Alt n Orda n n en önemli on bölgesinden biri olarak bahsedilmektedir. Meflhur Arap seyyah bn Battuta da Bulgar flehrini ziyaret etmifl, ancak eserinde Bulgar ve Bulgarlarla ilgili hiç bilgi vermemifltir. XIV. yüzy l n ikinci yar s nda yaflanan taht kavgalar yla veba salg n, Bulgar Ulusu nun da ba l oldu u Alt n Orda Devleti ni siyasi ve ekonomik bak mdan olumsuz etkilemifltir. Bu durumdan faydalanmak isteyen Rus çapulcular 1360 ta dil Bulgarlar n n Cuketau adl flehrine sald rm fllard r. Cuketau yöneticileri Alt n Orda Han H z r a Ruslar flikayet etmifl ve ondan yard m istemifllerdir. Rus knezleri, çapulcular han n elçilerine teslim etseler de dil Bulgarlar, güvenlik sorunu nu hanlardan ba ms z olarak çözmeyi kararlaflt rm fllard r. Ancak dil Bulgar yöneticilerinin Alt n Orda daki istikrars zl ktan da faydalanarak eski siyasi güçlerine kavuflma çabalar bir netice vermemifltir de Alt n Orda Han Pulat Timur, Bulgar a yürümüfl ve ulusu tekrar kontrol alt na alm flt r. Dolay s yla dil Bulgar Ulusu nun statüsünde bir de ifliklik olmam flt r. Alt n Orda da taht kavgalar dolay s yla fetret devrinin ( ) yaflanmas, bütün bunlar n ülkeyi siyasi ve ekonomik olarak zay flatmas ve bu durumdan istifade eden Ruslar n Bulgar a yönelik sald r lar n artt rmalar, ulus merkezinin zay flamas na neden olmufltur. Alt n Orda Han Toktam fl n Timur ile mücadelesi s - ras nda da Bulgar Ulusu zarar görmüfltür. Hatta XVII. yüzy lda kaleme al nan Defter-i Çengiznâme adl eserde Aksak Timur un 1391 de Bulgar a da sald rd ve flehri harap etti i yaz lmaktad r. Netice itibariyle XIV. yüzy l n sonu - XV. yüzy l n bafl nda Bulgar flehri zay flamaya bafllam fl, hatta bu döneme kadar ad n n s kça geçti i Rus y ll klar nda nadiren zikredilmeye bafllanm flt r. Bulgar, zay flarken ulus içerisinde Kazan ön plana ç km fl ve Bulgar n yerini alm flt r. Kazan n güçlenmesi, Alt n Orda da taht mücadelesi veren han adaylar nca da fark edilmifl olmal ki, Alt n Orda Han Ulu Muhammed ( , ), Küçük Muhammed ( ) taraf ndan tahttan uzaklaflt r l nca, maiyetindeki üç bin kifliyle Kazan a çekilmifl ve Kazan merkezli bir hanl k kurmufltur (1437). Bu hanl n oluflumuyla, Alt n Orda Devleti parçalanma dönemine girmifl ve Kazan n yan s ra K r m ve Astrahan gibi hanl klar da ortaya ç km flt r. dil Bulgar Ulusu nun topraklar ve halk ise Kazan Hanl n n içerisinde yer alm fl ve Bulgarlar baflta K pçak olmak üzere hanl ktaki di er Türk boylar yla kar flm fllard r. Daha sonraki tarihlerde Kazan Hanl n n bu ahalisi Tatar olarak adland r lacakt r. dil Bulgar Ulusu ve Bulgarlar iflte bu flekilde tarih sahnesinden çekilmifltir. Tatarlar n yan s ra bugün Çuvafl olarak adland r lan ve Volga civar nda yaflayan Türk Hristiyan toplulu unun kökenlerinin de dil Bulgarlar na dayand ilim adamlar aras nda kabul gören bir görüfltür. dil Bulgarlar n n Alt n Orda ve Kazan Hanl içerisindeki konumlar n yorumlay n z. Günümüzde ço unlu u Rusya Federasyonu s n rlar içerisinde yaflayan Tatarlar n dil Bulgarlar yla ba lant s n aç klay n z. 5 SIRA S ZDE

46 38 lk Müslüman Türk Devletleri Resim 2.4 Bulgar flehrinde dil Bulgarlar ndan kalan Yelabuga Burcu TEfiK LAT VE SOSYO-EKONOM K HAYAT dil Bulgar Devleti nin teflkilat ve devlet yap s ile ilgili kaynaklarda fazla bilgi yoktur. Yukar da da belirtti imiz gibi, dil Bulgar hükümdarlar bafllang çta ilteber unvan n tafl yordu. dil Bulgarlar n n slamiyet i kabul etmelerinden sonra ise hükümdarlar emir unvan n kullanm fllard r. Bununla birlikte flehir yöneticileri de emir olarak adland r ld ndan hükümdarlar için ulu emir unvan tercih edilmifltir. Emir unvan Slavlar n knez unvan na denk geldi inden Rus kroniklerinde Bulgar hükümdarlar knez olarak adland r lm flt r. Yaz l kaynaklardaki s n rl bilgilerle paralardan tespit edildi i kadar yla dil Bulgar Devleti nde afla daki hükümdarlar hüküm sürmüfltür: fiilkî (Abdullah b. Tegin) IX. yüzy l n sonu-x. yüzy l n bafl Alm fl (Cafer b. Abdullah) Ahmed b. Cafer? Mikail b. Cafer Talib b. Ahmed ? Mümin b. Ahmed Mümin b. Hasan Abdullah b. Mîkâil? Nasr b. Ahmed? Haydar (Blt var) X. yüzy l n sonu Muhammed b. Blt var? I. brahim b. Muhammed Said b. Haydar Barac XI. yüzy l n sonu II. brahim XII. yüzy l n ortas Murad XII. yüzy l n sonu Selim b. brahim XII. yüzy l n sonu-1221 lham lu y llar

47 2. Ünite - Tulunîler, Ihflidîler ve dil Bulgarlar Tarihçiler dil Bulgar hükümdarlar n n da aynen Büyük Bulgar ve Tuna Bulgarlar n n hükümdarlar gibi Dulo soyuna mensup olduklar konusunda hemfikirdirler. Bununla birlikte dil Bulgar efsanelerinin bir k sm nda hanedan n kurucusu olarak Kur ân- Kerîm de ad geçen skender (Zulkarneyn), di er bir k sm nda da Hz. Muhammed in sahâbelerinden Abdullah b. Zübeyr gösterilmektedir. Böylece Bulgarlar, kendi hanedanlar na kutsall k kazand rarak ayr cal kl bir konuma sahip olduklar n göstermek istemifllerdir. Bulgar hükümdarlar baflta itaatindeki bütün halklar n askerî komutan iken X. yüzy l n bafllar nda hükümdarlar n hâkimiyeti sivil, adlî ve slamiyet in kabulü ile dinî alanda da yay lm flt r. Ancak yine de onlar, bn Fazlan a göre halktan uzak kalmam fl, koruma olmadan sokaklarda dolaflm fllard r. Yine bn Fazlan n seyahatnamesinden anlafl ld kadar yla hükümdar, elçileri kendisi karfl l yor, gümrükte ticarî gemileri bizzat kontrol ediyordu. Bütün alanlarda hakimiyeti ellerinde bulundurmalar na ra men di er Türk devletlerinde oldu u gibi dil Bulgarlar nda da hükümdarlar n hâkimiyeti, beyler meclisi taraf ndan s n rland r l - yordu. bn Fazlan a göre bu beyler, hükümdara ba l dört kabilenin (Suvar, Esegil (Eskil), Bersul (Barsil), Barancer) baflkan yd. X. yüzy l n ikinci yar s na kadar bu kabileler, kendi bey ve teflkilatlar n muhafaza etmifl, daha sonra bölgedeki Suvarlar hariç hepsi Bulgar ad yla an lmaya bafllanm flt r. Suvarlar ise dil Bulgar Devleti içerisinde kendi kimliklerini korumay baflarm fl, hatta devletin en büyük flehirlerinden biri olan Suvar kurmufllard r. Buna benzer sistem, Alt n Orda ile Kazan Hanl nda da mevcuttu. Alt n Orda da bu beyler mirza, Kazan Hanl - nda ise karaçibey unvan n tafl yordu. Söz konusu kabile baflkanlar, hükümdar ailesinin fertleriyle birlikte hükümdar n nezdinde bir nevi meclis rolünü oynuyor ve anlafl ld kadar yla da daha çok diplomatik ve askerî ifllerle meflgul oluyordu. Kabile baflkanlar n n (beylerin) idaresinde askerî birlikler bulunuyordu. Hükümdar istedi i takdirde bu beyler birlikleriyle birlikte Bulgar ordusuna kat l yordu. Yine Bulgarlara ba l komflu halklardan ve paral askerlerden de birlikler kuruluyordu. Zamanla dil Bulgar Devleti nde topraklar iktâ olarak da t lm fl ve iktâ sahipleri de kendi birlikleri ile gerekti inde Bulgar ordusuna kat lm flt r. Hükümdarlar bazen orduya komutanl k etmifller, ancak savafllara kat lmad klar zaman bile ganimetten pay alma hakk na sahip olmufllard r. dil Bulgar Devleti, kuruluflundan itibaren bölgenin en önemli siyasi güçlerinden biri olmufltur. Mo ol seferlerinin bafllang c na kadar devletin istikrarl bir flekilde geliflmesinin nedeni, Bulgarlar n yerleflti i dil bölgesinin do al zenginli i ve ulafl m bak m ndan gerekli tüm imkânlara sahip olmas d r. Bölgenin co rafi flartlar ve bölgedeki di er halklar n yerleflik hayat sürmeleri, Bulgarlar n çok k sa bir sürede yerleflik hayata geçmelerini sa lam flt. Verimli topraklarla ormanlar, avc l k, hayvanc l k, ar c l k ve dericilik gibi alanlar n geliflmesini sa larken, dil Nehri de halk n su ürünlerinden faydalanmas na imkân sa l yordu. Devletin hakim oldu u co rafya düz oldu undan, Bulgarlar aras nda tar m da çok geliflmifltir. bn Rüfld Bulgarlar n tar ma büyük önem verdiklerini ve bu day, arpa ve dar yetifltirdiklerini yazmaktad r. Yine Rus kroniklerinde Ruslar n dil Bulgarlar ndan hububat sat n ald klar kaydedilmifltir. Tar m n geliflmifl olmas n n nedenlerinden biri de en az ndan bafllang çta halk n tar m ürünleri için vergi ödememesidir. bn Fazlan a göre Bir kimse birfley ekerse onu kendisi için hasad eder. Hükümdar n bundan hissesi yoktur. 39 Orta Ça slam devletlerinde yayg n olarak kullan lan bir arazi tasarruf fleklidir. Devlet ülke topraklar n n genellikle vergi gelirlerini hizmet karfl l olarak vermekte; eyaletlerden sefer zaman asker de bu sistemle toplanmaktayd.

48 40 lk Müslüman Türk Devletleri Bu co rafyan n büyük ticarî yollar n güzergâh üzerinde bulunmas ise dil Bulgar Devleti ni büyük bir transit ticarî merkez hâline getirmifltir. skandinav ülkeleri ile Abbasî Halifeli inin topraklar n birbirine ba layan Büyük dil (Volga) yolu, Rus knezlikleri, dil Bulgar Devleti ve Hazar Ka anl n n ekonomik hayat nda büyük rol oynam flt r. Bulgar-Kiev ticaret yolu ise Rus knezlikleri ile dil Bulgar Devleti ni karadan ba l yordu. dil Bulgarlar yla Ruslar aras nda çok say da savafl yap lsa da iki ülke aras ndaki ticarî münasebetler hiç kesilmemifltir. Kama ticaret yolu ile Bulgar-Sibirya ticaret yolu da devleti Urallar ve Sibirya ya ba l yordu. Bulgarlar yabanc ülkelere tar m ürünleri, kürk, bal, bal k ihraç ediyorlard. En fazla ihraç edilen ürünlerin bafl nda ise ifllenmifl deri gelmektedir. Nitekim Bulgar derileri, bulgarî ad ile eskiden beri flöhret bulmufltu ki, Kazan da ve Kazak-K rg zlar da bulgarî ad ile tan nan derinin, eski Bulgar devrinden kalan usûller ile ifllendi i bilinmektedir. Rus ve skandinav ülkelerinden getirilen kölelerin bir k sm Bulgar da kal yor, bir k sm da Do u ülkelerine sat l yordu. Bulgarlar Do- u dan de erli ipek, hal, Orta Asya ve Hint süs eflyalar, seramik ve cam ürünleri ithal ediyorlard. Bulgar hükümdarlar özellikle d fl ticaretin geliflmesi için çaba sarfetmifllerdir. Çünkü d fl ticaret, devlet hazinesine büyük gelirler getiriyordu. bn Fazlan, getirilen mallardan yüzde 10 oran nda vergi al nd n yazmaktad r: Hazarlar ülkesinden Bulgar ülkesine bir ticaret gemisi gelirse, hükümdar gemiye girip içindeki eflyalar sayar, onda birini gümrük vergisi olarak al r. Ayn flekilde Ruslara ve di er mülletlere mensup tüccarlar satmak için köle getirirlerse, hükümdar her on köleden birini kendi hissesi olarak al r. Ticaretin geliflmesi yeni flehirlerin ortaya ç kmas n da sa lam flt r. Kaynaklarda s kça ad geçen baflkent Bulgar ve Bilyar n yan s ra Oflely, Suvar, Kaflan, Cuketau, Kremençuk, Mardan, Kazan gibi flehirler kurulmufltur. dil Bulgar flehirleri üzerinde çal flan Tatar tarihçisi Fayaz Huzin, Alt n Orda hâkimiyeti öncesinde dil Bulgar co rafyas nda toplam 170 flehir ve kalenin mevcudiyetinin bilindi ini yazmaktad r. dil Bulgar Devleti ndeki flehirlerin dönemin ölçülerine göre büyük flehirler oldu u anlafl lmaktad r. Mo ol seferleri bafllamadan önce ( ) dil Bulgar Devleti ni ziyaret eden Macar rahiplerinden Friar Julian, buradaki flehirlerin büyük ve zengin oldu unu ve bu memleketin tek bir flehrinden asker ç kt n yazmaktad r. Yine yap lan arkeolojik kaz lar, bütün flehirlerde cami, kervansaray, hamam gibi yap lar n mevcudiyetini ortaya ç karm flt r. dil Bulgarlar aras nda metalurji ve demircilik çok geliflmifl, demirden çeflitli silah ve ifl aletleri yap lm flt r. Yine dil Bulgar Devleti, bak r ve alt ndan yap lan süs eflyalar ile ün kazanm flt r. Süs eflyalar n n ço unda Bulgar hükümdarlar n n sembolü olan pars tasvirine yer verilmifltir. SIRA S ZDE 6 dil Bulgar Devleti topraklar ndan hangi önemli ticaret yollar geçiyordu? D L BULGARLARINDA L M dil Bulgarlar n n Müslüman Do u ile sahip oldu u s k münasebetler, ilim ve kültür alanlar nda geliflmifltir. Müslüman ülkelerde e itim gören Bulgarl ö renci ve ilim adamlar memleketlerine dönüflte hocalar n n çal flmalar n örnek alarak kitaplar kaleme alm fl, hocalar n n çal flmalar n yorumlam fllard r. Baflta farmakoloji uzman ve ilahiyatç Burhaneddin el-bulgarî, hadis ilmi ile u raflan Ebû Ali Hamid b. dris el-bulgarî, Zühretu r-riyaz ve Nüzhetu l-kulûbi l-mirâz adl eserin müellifi Süleyman b. Davud es-saksinî Suvarî olmak üzere dil Bulgarl ilim adamlar da ay-

49 2. Ünite - Tulunîler, Ihflidîler ve dil Bulgarlar 41 nen Müslüman ülkelerindeki meslektafllar gibi birçok ilim dal yla birden ilgilenmifllerdir. Bulgarl ilim adamlar, kendi ülkelerinin d fl nda da tan n yordu. Örne in Tarîkatu l-bulgarî, Fevâidu l-bulgarî ve Câmiu l-bulgarî adl eserlerin müellifi Hoca Ahmed Bulgarî, Gazneli Mahmud un ( ) hocas ve fleyhiydi. dil Bulgarlar aras nda matematik, astronomi, co rafya, kimya ve t p gibi ilimlerin geliflmifl oldu u bilinmektedir. Bulgarlar n kulland klar çarme-i bulhar adl merhem bütün Müslüman Do usu nda biliniyordu. Deri hastal klar bilimi ile travmatoloji alan ndaki çal flmalar yla bütün slam dünyas nda ün kazanan Hoca el- Bulgarî (XII. yüzy l n ilk yar s ), Basit laçlar kitab n yazan Burhaneddin Yusuf el-bulgarî, et-tiryâkü l-kebîr in müellifi Tâceddin b. Yunus Bulgarî t p alan ndaki önemli Bulgarl ilim adamlar yd. Yukar da ad geçen eserlerin ço u günümüze ulaflmam flt r. Onlar n varl ndan ise Arap kaynaklar ndaki bilgiler sayesinde haberdar oluyoruz. dil Bulgar Devleti nde tarih ve edebiyat alan nda da kitaplar n yaz ld bilinmektedir. Tan nm fl tarihçilerin bafl nda ayn zamanda Bulgar flehrinin kad s olan Yakub b. Nugman gelmektedir. Maalesef Ebû Hâmid el-g rnâtî nin kendi eserinde at f yapt bn Nugman n Tarih-i Bulgar adl eseri günümüze kadar ulaflmam flt r. dil Bulgar Devleti ndeki ilim adamlar n n eserlerinin ekseriyetini Arapça kaleme ald klar anlafl lmaktad r. Bununla birlikte Bulgarlar n dili hakk nda en fazla malûmat veren Kâflgarl Mahmud, onlar n konufltuklar Bulgarca n n ve yine dil Bulgar Devleti s n rlar içeirisinde yer alan Suvar adl boyun konufltu u Suvarca n n, k salt lm fl Türkçe oldu unu, kelimelerin sonlar n n kesildi ini yazmaktad r. Günümüze ulaflan Bulgarl flairin K ssa-i Yusuf adl manzumesi (1233) Bulgar-K pçak lehçesiyle kaleme al nm flt r. Yine Bulgarlardan günümüze ulaflan mezar kitabelerinin ço u kûfi yaz yla dil Bulgar Türkçesiyle yaz lm flt r.

50 42 lk Müslüman Türk Devletleri Özet A MAÇ 1 A MAÇ 2 A MAÇ 3 M s r da kurulan ilk Türk hanedanlar n de erlendirebilecek Abbasî halifelerinin eyaletlere gönderdi i valiler zamanla nüfuz kazanmaya bafllam fllar ve fiîlen devletler kurmufllard r. M s r ve Suriye de de Türk as ll valiler bulunmaktayd. Halife Mustaîn zaman nda vali vekili olarak M s r a gönderilen Ahmed b. Tulun görünüflte Abbasî Devletine tâbî ise de kendi ad na bir devlet kurmufl ( ) ve hakimiyet alan na Suriye yi de dahil etmifltir. Tulunîler in siyasî hayat Abbasî Devleti ile mücadele ile geçmifltir. Zamanla s n rlar küçülürken, Abbasîlere ödedikleri vergi miktar da artm flt r. Yine de onlar n döneminde M s r halk refah içinde yafl yordu. Suriye de Abbasî Devletinin valisi olarak görev yapan Türk as ll Muhammed b. Tu c da 933 te Suriye ye tamamen hakim olup M s r a göz dikmiflti. Abbasî halifesinin Fat mîlere karfl M s r cephesini güçlendirmek istemesiyle Muhammed M - s r valili ine tayin edildi (935). Böylece M s r da yeni bir hanedan n hakimiyeti bafllad. Ancak hanedan n ömrü Abbasî emiri Muhammed b. Râik, Suriye de Hamdânîler ve köle Nâib Kâfûr ile giriflilen mücadelelerle geçerek k sa sürmüfltür. 969 da Fat mîler M s r a girerek hflidî hakimiyetine son vermifllerdir. dil Bulgar Devletinin kurulufl aflamas n belirleyebilecek Büyük Bulgar Devleti nin parçalanmas üzerine VII. yüzy l n sonlar nda dil (Volga) ile Kama sahas na çekilen Bulgarlar n ço unlu unu Otuz- Ogurlar teflkil ediyordu. Burada Bulgarlar, bölgenin yerli halk olan Fin-Ugorlar ile baflta Suvarlar (Sabirler) olmak üzere bölgede yerleflik bulunan Türk boylar n idareleri alt na alm fl ve yeni bir devletin temelini atm fllard r. dil Bulgarlar - n n devletleflme süreci ancak X. yüzy l n bafl nda tamamlanm flt r. Bu bölgedeki Bulgarlar, dil Nehri k y s na yay ld klar ve di er co rafyadaki Bulgar gruplar ndan ay rt edilmek için dil Bulgarlar olarak adland r lm flt r. dil Bulgarlar n Hazarlar ile iliflkilerini de erlendirebilecek Kendi bünyesinde de Bulgarlar bulunduran Hazar Ka anl, dil Bulgarlar na siyasi üstünlüklerini kabul ettirmeyi baflarm fl ve onlar vergiye A MAÇ 4 A MAÇ 5 ba lam fllard. Bu ba l l ktan dolay dil Bulgarlar n n hükümdar, Hazarlara ba l l na iflaret eden vali, kumandan anlam ndaki ilteber unvan n tafl yordu. Ancak 965 y l nda Hazar Ka anl n n y k lmas neticesinde dil Bulgarlar bu ba l l ktan kurtulmufl ve müstakil bir devlet hâline gelmifllerdir. Bulgarlardan önce de Türkî kavimlerin yaflad dil bölgesi, Bulgarlar n gelifliyle ve Fin-Ugor kavimlerinin de dil Bulgar kültürünün etkisinde kalmas yla Türkleflme sürecini tamamlam flt r. dil Bulgarlar n n slamiyet i kabul etme sürecini aç klayabilecek dil Bulgarlar bn Fazlan n da içerisinde yer ald - Abbasî halifesinin elçilik heyetinin Bulgar a geliflinden (922) önce slamiyet i kabul etmifllerdir. dil Bulgarlar n n resmî olarak slamiyet i daha X. yüzy l n hemen bafl nda kabul ettikleri anlafl lmaktad r. Halk aras nda ise slamiyet daha VIII. yüzy lda Orta Asya ve Harezm den gelen Müslüman tüccarlar vas tas yla yay lmaya bafllam flt. slamiyet in kabulü ile dil Bulgar Devleti, slam dini ve medeniyetinin en kuzey s n r n teflkil etmifl ve bu medeniyetin Do u Avrupa daki temsilcisi olmufltur. dil Bulgarlar n n tarih sahnesinden çekiliflini belirleyebileceksiniz. Ruslarla Bulgarlar aras ndaki münasebetler, her iki taraf n da dil bölgesindeki ticareti ve genel olarak bölgeyi kontrol alt na alma iste i çerçevesinde flekillenmifltir. Ruslar n resmî olarak Hristiyanl kabul etmeleriyle (988) bu mücadele, dinî nitelik de kazanm flt r. Ruslarla Bulgarlar aras ndaki mücadelede taraflar birbirlerine üstünlük sa layamad klar gibi, Çengiz Han n birliklerinin bölgeye gelifliyle, her iki devlet de Mo ol birliklerine karfl koyamam flt r. dil Bulgar Devleti, Çengiz Han n o lu Batu Han zaman nda temeli at lan ve daha sonra Türk- slam ülkesi hâline gelen Alt n Orda n n bir ulusu hâline gelmifltir. Alt n Orda n n parçalanmas ile dil Bulgarlar Kazan Hanl n n s n rlar içerisinde kalm fl ve baflta K pçaklar olmak üzere hanl ktaki di er Türk boylar yla kar flm fllard r. Daha sonraki tarihlerde Kazan Hanl n n bu ahalisi Tatar olarak adland r lacakt r. dil Bulgar Ulusu ve Bulgarlar iflte bu flekilde tarih sahnesinden çekilmifltir.

51 2. Ünite - Tulunîler, Ihflidîler ve dil Bulgarlar 43 Kendimizi S nayal m 1. Tulunîler ve Ihflîdîler ile ilgili afla dakilerden hangisi yanl flt r? a. Tulunîler ile Ihflîdîler, M s r ile Suriye de kurulmufltur. b. Her ikisi de Türk kökenli hanedanl klar idi. c. Her ikisi de ka t üzerinde de olsa Abbasîlere ba l yd lar. d. Tulunîler 905 te, Ihflîdîler ise 969 da tarih sahnesinden çekilmifllerdir. e. Tulunî ile Ihflîdî hanedanl klar n n ömrü çok k - sa oldu undan dolay, onlar n döneminde M s r, tarihinin en kötü dönemini yaflam flt r. 2. dil Bulgar hükümdarlar n n bafllang çta kulland klar unvan afla dakilerden hangisidir? a. Han b. Knez c. lteber d. Sultan e. Ka an 3. Aflag dakilerden hangisi dil Bulgarlar n n komflusu de ildi? a. Baflkurtlar b. Selçuklular c. Burtaslar d. K pçaklar e. Udmurtlar 4. dil Bulgarlar n n 965 e kadar ba l kald klar devlet hangisiydi? a. Büyük Bulgar Devleti b. Bizans c. Alt n Orda d. Kiev Rusyas e. Hazarlar 5. Abbasî Halifesi el-muktedir Billâh Cafer in dil Bulgar hükümdar na gönderdi i heyet Bulgar a hangi y l gelmifltir? a. 988 b. 986 c. 965 d. 922 e Afla dakilerden hangisi, dil Bulgar Devleti tarihini araflt ranlar n baflvurmayaca kaynaklard r? a. Rus kronikleri b. Arap ve Fars co rafyac ve seyyahlar n eserleri c. Avrupal seyyahlar n eserleri d. dil Bulgardan kalan mezar kitabeleri ile edebi eserler e. Osmanl mühimme defterleri 7. dil Bulgarlarla Ruslar aras ndaki mücadelenin en önemli sebebi neydi? a. Ruslar n slamiyet i de il de Hristiyanl kabul etmeleri b. Bölgedeki ticareti ve genel olarak bölgeyi kontrol alt na alma iste i c. Rus kölelerinin Bulgar pazarlar nda sat lmas d. Rus çapulcular n n dil Bulgar topraklar na yapt klar ak nlar e. Rus knezlerinin dil Bulgar Devleti ndeki taht kavgalar na kar flmalar 8. dil Bulgarlar n n baflka ülkelere ihraç etti i Bulgarî ad yla tan nan ürün nedir? a. mum b. bal c. köle d. deri e. bal k 9. Afla dakilerden hangisi dil Bulgarlar n n zay flamalar na ve tarih sahnesinden çekilmelerine neden olmam flt r? a. Hazar Ka anl n n y k l fl b. Mo ol birliklerinin seferlerinin neticesinde dil Bulgarlar n n Alt n Orda n n ulusu hâline gelmesi c. Ruslar n sonu olmayan sald r lar d. Bölgede Kazan flehrinin güçlenerek Bulgar flehrinin yerini almas e. Alt n Orda Han Pulat Timur un Bulgar üzerine gerçeklefltirdi i sefer 10. Ebû Hâmid el-g rnatî nin eserinde bahsetti i ve kendisinden al nt yapt dil Bulgarl tarihçi, afla dakilerden hangisidir? a. Yakub b. Nugman b. Ebû Ali Hâmid el-bulgarî c. Hoca Ahmed Bulgarî d. Süleyman b. Davud es-saksinî Suvarî e. Burhaneddin el-bulgarî

52 44 lk Müslüman Türk Devletleri Okuma Parças... Elçilik vazifesiyle gitmekte oldu umuz Bulgar hükümdar n n memleketine bir gün ve bir gecelik mesafe kal nca hükümdar, idaresi alt ndaki dört beyi, kardefllerini ve çocuklar n bizi karfl lamak için gönderdi. Bunlar, yanlar nda ekmek, et ve dar oldu u halde bizi karfl lad lar. Bizimle beraber yürüdüler. Hükümdar n bulundu u yere iki fersah kal nca, bizzat onun taraf ndan karfl land k. Bizi görünce, Allah a flükürler olsun diye secdeye kapand. Yeninde saklad gümüfl paralar üzerimize saçt. Bizim için kubbeli çad rlar kurdurdu. Bu çad rlara indik Bulgar hükümdar n n o lu, Hazar hükümdar n n yan nda rehindir. Bir gün Hazar hükümdar, Bulgar hükümdar n n çok güzel bir k z oldu unu duymufl. Bunun üzerine k z istemek için adam göndermifl. Hükümdar bunun imkân olmad na dair delillerini söyleyip onun iste ini reddedince, k z Müslüman, kendisi Musevi olmas na ra men Hazar hükümdar k z zorla alm fl. K z onun nikâh alt nda iken ölmüfl. Bunun üzerine, hükümdara elçi göndererek baflka bir k z n istemifl. Hükümdar bu haberi duyunca, k z n yine zorla almas ndan korkarak hemen kendisine ba l olan Eskil beyi ile evlendirmifl. Bulgar hükümdar n Halife ye mektup yazmaya ve ondan bir kale infla ettirmesini istemeye sevkeden husus da Hazar hükümdar ndan korkusu olmufltur. bn Fazlan der ki: Bir gün hükümdara Memleketin genifl, mallar n fazla, ald n vergiler çok. Niçin Halife den ehemmiyetsiz miktarda para gönderip bir kale yapt rmas n istedin? dedim. Cevap olarak Halifelerin devletinin baht aç k oldu unu, vergilerinin helâlinden al nd n gördü üm için bu teflebbüste bulundum. Ben kendi mallar mla alt ndan veya gümüflten bir kale yapt rmak istesem bir güçlük çekmem. Halife nin mal n n u ur getirmesini arzu etti im için ondan bu paray istedim dedi. Kaynak: bn Fazlan Seyahatnamesi, haz. R. fieflen, stanbul: Bedir Yay nevi, 1975, s , 64. Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar 1. e Yan t n z yanl fl ise Tulunîler ve Ihflîdîler konusunu yeniden gözden geçiriniz. 2. c Yan t n z yanl fl ise dil Bulgar Devleti nde Teflkilat ve Sosyo-Ekonomik Hayat konusunu yeniden gözden geçiriniz. 3. b Yan t n z yanl fl ise dil Bulgarlar n n Ortaya Ç k fl ve dl Bulgar Devleti nin Kuruluflu konusunu yeniden gözden geçiriniz. 4. e Yan t n z yanl fl ise dil Bulgarlar n n Ortaya Ç k fl ve dl Bulgar Devleti nin Kuruluflu konusunu yeniden gözden geçiriniz. 5. d Yan t n z yanl fl ise dil Bulgarlar n n slamiyet i Kabulü konusunu yeniden gözden geçiriniz. 6. e Yan t n z yanl fl ise dil Bulgarlar n n Ortaya Ç k fl ve dl Bulgar Devleti nin Kuruluflu konusunu yeniden gözden geçiriniz. 7. b Yan t n z yanl fl ise dil Bulgar Devleti Tarihinin kinci Devresi: Ruslarla Mücadele konusunu yeniden gözden geçiriniz. 8. d Yan t n z yanl fl ise dil Bulgar Devleti nde Teflkilat ve Sosyo-Ekonomik Hayat konusunu yeniden gözden geçiriniz. 9. a Yan t n z yanl fl ise Alt n Orda ve Kazan Hanl - Dönemlerinde dil Bulgarlar konusunu yeniden gözden geçiriniz. 10. a Yan t n z yanl fl ise dil Bulgarlar nda lim konusunu yeniden gözden geçiriniz. S ra Sizde Yan t Anahtar S ra Sizde de Tulunîler Devleti, 935 te de Ihflîdîler kurulmufltur. Söz konusu iki devlet de Abbasî Halifeli i nde merkezî yönetimin zay flad bir dönemde ortaya ç km flt r. Hatta Abbasî halifeleri bizzat M s r ve Suriye gibi önemli bölgede güçlü iktidarlar n kurulmas n istemifl ve böylece onlar n vas tas yla bölgeyi d fl düflmanlardan korumaya çal flm fllard r. Ka t üzerinde halifeli e ba l olan bu devletler, özellikle ilk hükümdarlar döneminde oldukça ba ms z hareket etmeye çal flm fl ve halifeye ba l l klar da gönderilen haraç ile s n rl olmufltur. Ancak Tulunîler ile Ihflîdîlerin kurucular n n ölümünden sonra zay flamalar, bu iki hanedanl n k sa sürede tarih sahnesinden çekilmelerine neden olmufltur.

53 2. Ünite - Tulunîler, Ihflidîler ve dil Bulgarlar 45 S ra Sizde 2 Hazar Ka anl, dil Bulgarlar na siyasi üstünlüklerini kabul ettirmifl ve onlar vergiye ba lam fllard. Bulgar hükümdar, her sene ülkesindeki her ev bafl na Hazar hükümdar na bir samur kürk vergi ödüyordu. Ayr ca Bulgar hükümdar n n o lu da Hazarlarda rehin tutuluyordu. Bu nedenle dil Bulgarlar n n hükümdar, Hazarlara ba l l na iflaret eden vali, kumandan anlam ndaki ilteber unvan n tafl yordu. Bununla birlikte Bulgarlar iç ve d fl ifllerinde ba ms z hareket etmifl, Hazarlara ra men slamiyet i kabul etmifl ve Hazar memleketinden gelen ticaret gemilerinden Bulgar hükümdar gümrük vergisi alm flt r. Yani bu ba l l k, çok a r olmam flt r. 965 y l nda Hazar Ka anl n n y k lmas neticesinde ise dil Bulgarlar bu ba l l ktan kurtulmufl ve müstakil bir devlet hâline gelmifllerdir. S ra Sizde 3 Gerek bn Fazlan ile bn Rüfld ün eserlerinden, gerekse de dil Bulgarlar ndan günümüze ulaflan paralardan, dil Bulgarlar n n slamiyet i resmî olarak 922 den önce, X. yüzy l n hemen bafl nda, kabul ettikleri anlafl lmaktad r. Halk aras nda ise slamiyet daha VIII. yüzy lda Orta Asya dan gelen tüccarlar vas tas yla yay lmaya bafllam flt. Abbasî Halifesi nin bn Fazlan n da içerisinde yer ald heyeti dil Bulgar Devleti ne göndermesi, taraflar aras nda siyasi, diplomatik ve ekonomik münasebetlerin geliflmesini sa lad gibi, slamiyet in dil bölgesinde yay lmas sürecinde de önemli katk da bulunmufltur. Halifenin gönderdi i fakih ve muallimler, hatta bn Fazlan n kendisi de bölge Müslümanlar na slamiyet anlatm fl, daha önce Müslüman olmalar na ra men Kur an- Kerim okumas n bilmediklerinden onlara Kur an- Kerim i ö retmifl ve özellikle Müslümanlar n slamiyet e dair sahip olduklar yanl fl bilgileri düzeltmeye çal flm fllard r. S ra Sizde 4 Ruslarla Bulgarlar aras ndaki münasebetler, her iki taraf n da dil bölgesindeki ticareti ve genel olarak bölgeyi kontrol alt na alma iste i çerçevesinde flekillenmifltir. Ruslar n resmî olarak Hristiyanl kabul etmeleriyle (988) bu mücadele, dinî nitelik de kazanm flt r. Bununla birlikte iki ülke aras ndaki ticarî münasebetler, hiçbir zaman kesilmemifltir. Çünkü ticaret, her iki ülkenin hayat nda da önemli rol oynuyor ve Ruslarla dil Bulgarlar ayn ticarî güzergâhlar n üzerinde yer al yorlard. S ra Sizde 5 Alt n Orda Devleti nin kurulmas yla birlikte dil Bulgar Devleti, Alt n Orda han na ba l bir ulus hâline gelmifltir. Bununla birlikte dil Bulgar Devleti nin baflkenti olan Bulgar flehri, Alt n Orda zaman nda da önemini korumufl ve Alt n Orda n n en önemli flehirlerinden biri olmufltur. Ancak baflta Alt n Orda Han Pulat Timur un, arkas ndan bir rivayete göre Aksak Timur un ve en son da Rus knezlerinin Bulgar a sald rmalar, flehrin konumunu kaybetmesine neden olmufltur. Bulgar, zay flarken ulus içerisinde Kazan ön plana ç km fl ve Bulgar n yerini alm flt r. Kazan Hanl n n kurulmas yla dil Bulgar Ulusu nun topraklar ve halk, bu hanl n içerisinde yer alm fl ve Bulgarlar baflta K pçak olmak üzere hanl ktaki di er Türk boylar yla kar flm fllard r. Daha sonraki tarihlerde Kazan Hanl - n n bu ahalisi Tatar olarak adland r lacakt r. S ra Sizde 6 skandinav ülkeleri ile Abbasî Halifeli inin topraklar n birbirine ba layan Büyük dil (Volga) Yolu; Rus knezlikleri ile dil Bulgar Devleti ni karadan ba layan Bulgar-Kiev ticaret yolu; Kama Ticaret Yolu ile Bulgar-Sibirya Ticaret Yolu da devleti Urallar ve Sibirya ya ba l yordu. Yararlan lan Kaynaklar Brockelmann, Carl. (2002). slâm Uluslar ve Devletleri Tarihi, çev. N. Ça atay, Ankara: TTK Yay nlar. Elçibey, Ebu l-fez. (1997). Toluno ullar Devleti, , stanbul: Ötüken Neflriyat. G rnâtî Seyahatnamesi (Tuhfetu l-elbâb ve Nuhbetu l-a câb). (2011). haz. Fatih Sabuncu, stanbul: Yeditepe Yay nlar. bn Fazlan Seyahatnamesi. (1975). haz. R. fieflen, stanbul: Bedir Yay nevi. Kafeso lu, brahim, Bulgarlar n Kökeni. (1985). Ankara: Türk Kültürünü Araflt rma Enstitüsü Yay nlar. Kurat, Akdes Nimet. (1944). Bulgar, slam Ansiklopedisi, II, stanbul: Maarif Matbas, s Mercanî, fiehabeddin. (2008). Müstefâdü l-ahbâr fî Ahvâl-i Kazan ve Bulgar, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yay nlar. Merçil, Erdo an. (2000). Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, Ankara: TTK Yay nlar. Tagirov, ldus. (2007). dil Bulgarlar, Avrasya Fatihi Tatarlar, haz. lyas Kamalov, stanbul: Kaknüs Yay nlar, s Tafla l, Ahmet. (2000). dil Bulgar Hanl, T. D. V. slam Ansiklopedisi, XXI, stanbul, s Tekin, Talat. (1988). Volga Bulgar Kitabeleri ve Volga Bulgarcas, Ankara: TDK Yay nlar.

54 3 LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER Amaçlar m z Bu üniteyi tamamlad ktan sonra; Devletin ad ve kökenine dair tarihsel meseleleri de erlendirebilecek, Devletin kuruluflunda yer alan Türk boylar n belirleyebilecek, Devleti hangi Türk boyunun kurdu una yönelik tez ve antitezleri de erlendirebilecek, Devletin kuruluflunun siyasî sürecini ve co rafyas n belirleyebilecek bilgi ve becerilere sahip olacaks n z. Anahtar Kavramlar Karahanl lar lig Hanlar Türkistan Hanlar Bu ra Han Ya malar Balasagun Afrâsyâb Hakanl k Yabguluk Karluklar Çi iller Kaflgar çindekiler lk Müslüman Türk Devletleri Karahanl lar (Türk Hakanl ): Kurulufl Dönemi DEVLET N ADI VE HANEDANIN KÖKEN DEVLET KURAN KARLUKLAR: YABGULUKTAN HAKANLI A ( ) KURULUfiTA YER ALAN D ER TÜRK BOYLARI: HAKANLI I HANG TÜRK BOYU KURDU? SLAM IN KABULÜNE KADAR HAKANLIK ( )

55 Karahanl lar (Türk Hakanl ): Kurulufl Dönemi DEVLET N ADI VE HANEDANIN KÖKEN Ortaça Türk devletlerinde devletin ad n, genellikle devleti kuran hanedan n atas ndan yani kan ba ndan, kuruldu u co rafyadan, hiyerarflik konumundan veya inanç yap s ndan ald görülmektedir. Bu ba lamda Karahanl lar diye bildi imiz devletin orijinal ad ya da adlar ne idi? Zira bu isim, Rus bilgin Grigorev taraf ndan 1874 y l nda yapt bir çal flmas nda hakanlar n kulland kara unvan na nispetle sunî olarak verilmifl, bilim çevresinde genel bir kabul görmüfl ve günümüze kadar kullan la gelmifltir. Yine ayn yöntemle baz araflt rmac lar n da lig Hanlar veya Bu ra Hanlar sunî ad n tercih etti i bilinmektedir. Ortaça slam kaynaklar nda devletin bilinen ilk hakan olan Bilge Kad r Han ve çocuklar n n atas Afrâsyâb olarak kaydedilmektedir. Buna dayanarak onlardan Afrâsyâbl lar, Afrâsyâb Ailesi, Afrâsyâb O ullar, Afrâsyâbl Hanlar, Afrâsyâbl Melikler, Afrâsyâbl Emîrler fleklinde bahsedilmektedir. fiu halde Afrâsyâb kimdir ve efsanevî yönü de bulunan Afrâsyâb, hakanlar n kökeni olarak tarihî bir zemine yerlefltirilebilir mi? Hakanl n iki önemli siyasî-edebî flahsiyeti Yûsuf Has Hâcib (ö sonras ) ve Kâflgarl Mahmud (ö sonras ), Farsça bir isim olan Afrâsyâb n Türkçe ad n n Alp Er Tonga oldu unu söylemektedirler. Di er taraftan ortaça n meflhur tarihçilerinden Mesûdî (ö. 956), hakanlar hakan n n Karluklardan, Fars (ve Bâbil) feth eden Afrâsyâb ve fiane (yani Gök-Türk hakan ailesinin atas A-fli-na n n slam kayna ndaki ad ) nin de bunlardan oldu unu kaydetmektedir. Buna göre; Afrâsyâb ve A-fli-na ayn kökendendir. Bu bilgiyi iki devletin veya hanedan n soyundan gelen hakanlar n benzer hususiyetleri desteklemektedir. Meselâ, Türk ad n n hem A-fli-na soyundan Gök- Türk kaganlar n hem de Afrâsyâb a ba lanan hakanlar n unvanlar aras nda kullan ld na flahit olunmaktad r. Bu çerçevede Gök-Türklerin Orhun kitabelerinde, Tanr gibi gökte olmufl Türk Bilge Kagan ve Tanr gibi Tanr yaratm fl Türk Bilge Kagan / Hakan ile Babam Türk Bilge... v.b. ibarelerinde, Afrâsyâb soyunun temsilcilerinin de adlar na bast rd klar sikkelerde ve kitabelerde Türk Hakan, Ya an Türk Tegin, Alp K l ç Tonga Bilge Türk Tu rul Hakan unvanlar aras nda Türk ad dikkati çekmektedir. Bu nedenle ortaça kaynaklar baflta Afrâsyâb olmak üzere bu hanedan üyelerinin isimlerini s kl kla Türk ad ile birlikte zikrederek, Afrâsyab Türk, Kad r Han Türk, Togan Han Türk, lig Han Türk ve Sübafl Tegin Türk gibi, bazen de sadece Türk Hakan, Türk Hakanlar, Türk Hanlar ifadelerine yer vermektedirler. ki aile aras nda bir di er ortak yön, Gök-Türk Türe- Kara kelimesinin yön belirten kuzey anlam n n yan nda olumlu ve olumsuz pek çok anlam vard r. Hakanl kta ise bu unvan büyük, güçlü ve eski (köklü) anlam nda kullan lm flt r. lig: Hakandan afla mertebede bulunan han soyundan yöneticilerin kulland bu unvan n anlam O. Turan a göre, Türkler devlete il dedikten sonra, ona sahip ve hakim olana illig (yani illi) diyecekleri pek tabiidir. Zamanla bir -l düflmesi ile ilig e dönüflmüfltür. N. Ats z a göre ise hakanlar n kulland arslan, bu ra, togan, tu rul, ya an v.s. hayvan isimleri gibi bir tür geyik ad olmas daha mümkündür. Kâflgarl Mahmud a göre bu ra, deve ayg r demektir. Bu ra Han unvan da buradan gelmifltir.

56 48 lk Müslüman Türk Devletleri Devletin bilinen ilk hakan Bilge Kad r Han n soy a ac Afrâsyâb a uzanmaktad r. Türkçe ad Alp Er Tonga olan ve Gök-Türk hanedan A-flina ile ayn kökten gelen Afrâsyâb nedeni ile devlete Afrâsyâbl lar ya da Afrâsyâb O ullar denmifltir. Bu yönü ile Afrâsyâbl lar Gök-Türklerin bir devam d r. Afrâsyâb n gerek kavmî ve co rafî olarak Türk, gerekse han soyunun Türk boyuna dayanmas, kendileri gibi ortaça kaynaklar n n da bu ailenin üyelerini Türk ad ile birlikte zikretmelerine neden olmufltur. Bunun yan nda Afrâsyâb n hakan unvan na yap lan at flara ba l olarak bu devlete Hakanl k dendi i gibi, köken ve sistemine ba l olarak kaynaklarda Türk Hakanl da dendi ine rastlanmaktad r. SIRA S ZDE 1 yifl efsanesinde geçen co rafî mekan ile Afrâsyâb a atfedilen co rafyan n ayn yer olmas d r. Bu efsanede geçen Bat Denizi, Türk ün yani Afrâsyâb n atas n n yurt tuttu u Iss g-göl iken, çocuktan gebe kald ktan sonra Lin adl ülkenin askerlerinden kaçan difli kurdun s nd ma aran n bulundu u da, Iss g-göl yak n ndaki Iduk-Art (Iz k-art yani Kutsal Da ) idi. Iss g-göl ise Barshan da idi ki, bu da Afrâsyâb n o lunun ad ve onun kurdu u bir flehirdir. Ayr ca, Gök-Türklerin sembolü niteli indeki kurdun, Afrâsyâb n fleceresinde hem onun dedesinin ad Böri (Kurd), hem de Böri Tegin gibi kendi soyundan gelenlerin kulland bir unvan oldu u hat rlanmal d r. Ortaça slam kaynaklar nda ülkenin bulundu u co rafyaya göre de devletin baz isimlerle kaydedildi i görülmektedir. Bunlar aras nda Hânân- Türkistan ya da Türkistan Hanlar, Memleket-i Türk, Zemîn-i Tûrân ve Memâlik-i Türkistan say labilir. Dolay s ile ülkenin yöneticisine Hân- Türkistan ve Hakan- Türkistan dendi ine rastlanmaktad r. Burada Türkistan ve Turan tabiri Müslüman Araplar n VIII. yüzy lda Seyhun nehri boyuna dayand klar nda Seyhun ötesini ifade ederken, XI. yüzy l n bafl nda Türklerin Seyhun u aflarak, Ceyhun nehrine kadar olan yerleri tekrar geri ald klar nda ise yeniden Ceyhun ötesi için kullan l r olmufltur. Her iki co rafi kavramdaki Türk ve Tûr, kavim atas olarak Nûh un o lu Yâfes in o lu Türk (Farsça kay tlarda Tûr, ço ulu Tûrân yani Türkler) e vurgu yaparak, burada yaflayan kavmi anlatmaktad r. Kâflgarl Mahmud, Afrâsyâb n hakan, o ullar n n han unvan tafl d n belirtir ki, slam kaynaklar hiyerarfli basama n n en üstünde bulunan Afrâsyâb ve o ullar n n bu unvanlar na, yani sistemine at fta bulunarak onlar ; Hakaniyye (Hakanl k), Hâniyye (Hanl k), Benî Hakan (Hakan O ullar ), Peserân- Hakan (Hakan O ullar ), Evlâdü l-hâniyye (Hanl k O ullar ), Âl-i Hakan (Hakan Ailesi), Beytü l-hâniyye (Hanl k Ailesi), Hân- Hanân (Hanlar Han ), Mulûku l-hakaniyye (Hakanl Melikler) v.b. isimlerle kaydettikleri görülür. Bunlar n yan nda, devletin hem sistemine hem de kökenine at fta bulunan ortaça n büyük tarihçisi bnü l-esîr (ö. 1233), devleti Hâniyye ve Hakaniyye nin yan nda Hâniyyetü l-etrâk yani Türk Hanl ya da Türk Hakanl ad yla kaydetmektedir. fiu halde, sonuç olarak flunlar söyleyebiliriz: Devletin bilinen ilk hakan Bilge Kad r Han n soy a ac Afrâsyâb a uzanmaktad r. Türkçe ad Alp Er Tonga olan ve Gök-Türk hanedan A-fli-na ile ayn kökten gelen Afrâsyâb nedeni ile devlete Afrâsyâbl lar ya da Afrâsyâb O ullar denmifltir. Bu yönü ile Afrâsyâbl lar Gök- Türklerin bir devam d r. Afrâsyâb n gerek kavmî ve co rafî olarak Türk, gerekse Kâflgarl Mahmud un belirtti i üzere han soyunun Türk boyuna dayanmas, kendileri gibi ortaça kaynaklar n n da bu ailenin üyelerini Türk ad ile birlikte zikretmelerine neden olmufltur. Bunun yan nda Afrâsyâb n hakan unvan na yap lan at flara ba l olarak bu devlete Hakanl k denmesi dikkate al nd nda bnü l-esîr in köken ve sistemine uygun olarak kaydetti i Türk Hakanl ad n benimseyerek, günümüz araflt rmac lar n n sunî olarak üretti i Karahanl lar, lig Hanlar ve Bu ra Hanlar v.b. adlar n yerine kullanmak, tarih metodu aç s ndan daha isabetlidir. Dolay s ile ünitelerde sunî Karahanl lar ad yerine orijinal adlar ndan biri olan Türk Hakanl ad tercih edilmifltir. Karahanl lar gibi di er baz ortaça Türk devletlerine de araflt rmac lar n sunî isimler vermelerinin temel sebepleri nedir?

57 3. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Kurulufl Dönemi DEVLET KURAN KARLUKLAR: YABGULUKTAN HAKANLI A ( ) Karluk ad hakk nda O uznâme rivayetinde, yasak olmas na ra men Gûr ve Garcistan yolunda yüksek bir da da bulunan kardan dolay O uz un ordusundaki iki üç boyun geri kald ve O uz un da onlara karl anlam na gelen Karluk dedi- i anlat l r. Firdevsî (ö veya 1025) nin fiehnâme sinde ise Afrâsyâb n ordusundaki önemli Türk boylar ndan biri olan Karluklar, VII. yüzy l n bafllar nda tarih sahnesine ç kt klar nda Altaylar n bat s nda Beflbal k n kuzey bat s nda, Kara rtifl rma kenar nda To-ta-ling de yani, Zaysan-Urungu-Alagöl üçgeni içinde yafl yorlard. Türgifller gibi Gök-Türklerin bir kolu, hatta akrabas olarak gösterilen Karluklar, bu s rada üç kola ayr lm fl bulunuyorlard. Karluklar n, Bat Gök-Türk Kaganl nda Tung Yabgu ya 627 y l nda isyan ederek tarih sahnesine ç k fllar ndan 751 deki Talas savafl na kadar geçen süreçte oldukça zorlu siyasî flartlarda Gök-Türkler, Çinliler, Basmiller, Uygurlar ve Türgifllerle siyasî münasebetleri bölük pörçük de olsa Çin kaynaklar na yans m flt r. Askerî yönleri ile ön plana ç kan Karluklar bu süreçte, Üç Boy Yabgulu u, Basmillerin II. Gök-Türkleri ortadan kald rmas ile Sa Yabguluk, Uygur Kaganl n n kurulmas ile Sol Yabguluk mevkiinde bulundular. Gök-Türkler ve Uygurlar n fliddetli tazyiki karfl s nda ise aflamal olarak Yedisu havalisinden Seyhun boylar na kadar itildiler ve hatta, Türgifllerin da lma sürecinde Taflkend deki Tudun -nai-t outuch iu-le idaresinde yeni bir siyasi birlik kurulunca, Karluklar da burada görev alarak Yabgu unvan ald lar. Herhalde süregelen bu bask lar nedeniyle 670 lerden itibaren Kâflgar taraflar nda görülen ve slâm kaynaklar nda Toharistan bölgesinde yaflayan bir Karluk Yabgusu ndan da söz edilir. Bu kaynaklarda ilk kez y - l olaylar nda geçen Toharistân yabgusunun ad n Cabgûye el-harluhî yani, Karluk Yabgusu fleklinde zikrederler. slam ve Çin medeniyeti aras nda bir set oluflturan Türgifllerin da lmas, Araplar ve Çin i 751 y l nda Tarâz (Talas) da karfl karfl ya getirdi. Bundan en çok yararlanan ise Karluklar oldu. Türgifl kagan n n ölümünden sonra, art k, Araplar Seyhun u aflmaya bafllarken, Çinliler de 748 de Suyâb (Tokmak) ele geçirdiler. 751 y l nda Çin ad na Do u Türkistan (dört garnizon yani, Hoten, Beflbal k, Kuca, Karaflehr) idare eden vali Kao Hsien-ch ih, Fergâna hflid i ile anlaflmazl a düflen Taflkend tudununu hapsetti. Tudun un o lu ise, Bat Bölgesi (Mâverâünnehr) halk na s narak, Do u Türkistan Çin in elinden almak için Araplar ikna etti. Çin valisi bunu haber ald nda otuz bin Çinli ve tâbi boylar n askerleri ile üçyüzelli km.lik bir yürüyüflten sonra Talas flehrine yaklaflt. Atlah mevkiinde ve Talas nehri k y s nda befl gün süren savafl, Iss g Göl Karluklar n n yard m n alan Ziyâd b. Sâlih komutas ndaki Araplar kazand (Temmuz 751). Bundan sonra, Karluklar bölgenin siyasî gelece inin belirlenmesinde daha mühim bir rol üstlenmeye bafllad lar. Altaylar n bat s nda yaflayan Karluklar, Talas savafl ndan sonra bölgedeki Çin hakimiyetinin kalkmas n f rsat bilerek Iss g Göl havalisindeki Türgifl topraklar na sald r ya geçtiler. 766 y l nda Türgifllerin merkezleri Suyâb ve Taraz flehirlerinin yan s ra, Çu nehri kenar nda yer alan Bat Gök-Türklerin eski ordugâh Kuz Ordu, yani Balasagun a hakim olarak Karluk Yabgulu u nu kurdular y llar aras nda Tibetlilerin, Çin ve Uygurlar ile yapt klar daimî savafllardan faydalanarak güney bat da Kâflgar bölgesini ele geçirdiler. Di er taraftan, O uzlar ile mücadeleye girifltiler ve onlar Afla Seyhun boylar na ittiler. Bu mücadeleler s ras nda Karluklar n bafl nda Burguçan unvanl Arslan l-türgig bulunmaktad r. Onun hakimiyet alan 780 lerde Kâflgar, Yarkend ve Taraz da içine almaktad r. 49 Karluklar, VII. yüzy l n bafllar nda tarih sahnesine ç kt klar nda Altaylar n bat s nda Beflbal k n kuzey bat s nda, Kara rtifl) in kenar nda To-ta-ling de yani, Zaysan-Urungu-Alagöl üçgeni içinde yafl yorlard. Türgifller gibi Gök-Türklerin bir kolu, hatta akrabas olarak gösterilen Karluklar, bu s rada üç kola ayr lm fl durumdayd lar. Mâverâünnehr: Arapça bir terkip olan kelime, nehir ötesi anlam na gelir ve burada Ceyhun nehri ötesi anlam nda kullan lm flt r. Ceyhun nehri ötesinde kalan bölgenin nerede sonland ise tart flmal bir konudur. Sâmânî devletinin baflkenti Buhârâ ile Semerkand n yer ald So d, fiâfl, Fergâna Ça âniyân, Huttâl, Bedahflân ve Hârizm, Mâverâünnehr in önemli vilayetlerindendir.

58 50 lk Müslüman Türk Devletleri fiimdi, slam n do udaki en mühim komflusu durumuna gelen Karluk Yabgulu u nun Abbâsîler ile iliflkilerini pek tabii olarak slam kaynaklar ndan tespit etmek mümkündür. Tarihçi Yakûbî (ö. 905) ye göre, Halîfe Mehdî ( ), gönderdi i elçilerle slam n do usundaki hükümdarlar itaate davet etti ve ço unlu u bu daveti kabul etti. Bunlar aras nda Karluk yabgusu da vard. Hatta, Yakûbî ye inan lacak olursa, daha bu tarihlerde Karluk yabgusu Halîfe Mehdî vas tas ile müslüman dahi olmufltu. slam kaynaklar n n verdi i k sa bilgilere göre, iliflkilerin bu tarihten sonra, az da olsa artarak devam etti i görülmektedir. Karluk Yabgulu u, VIII. asr n son çeyre inden itibaren Seyhun boyu ve Fergâna taraflar na kadar hakimiyet alanlar n geniflleterek slam n do usunda Abbâsîlerin en mühim rakipleri olmufllard r. Nitekim, IX. ve XI. as rlar aras nda Karluklar hakk nda bilgiler veren ortaça slam co rafyac lar, onlar n yaflad klar bölgeyi, Seyhun nehri boylar nda sficâb dan Fergâna n n en uç s n rlar na, Aral gölünün kuzeyi ile sfîcâb dan Tarâz ve kuzey do uya do ru Kimak ülkesine, do usunda ise Toguzguz ve Tibet ile Ya malar n bir k sm n n bulundu u yerlere kadar uzanan sahalar olarak tarif etmektedirler ki, bunu, Uygur kagan n n, tarihleri aras nda Karluklar Seyhun boyu ve Fergâna ya kadar takip etti inden bahseden ve 821 y l nda dikilen Kara Balgasun Kitabesi de do rulamaktad r. Üç Karluk boyunun (Mou-tse Mou-luo, Ch ih-ssu P o-fu, T a-shih-li), uzun bir mücadeleden sonra 766 y l nda Türgifllere son vererek Balasagun, Tarâz ve daha sonra elde ettikleri Kâflgar merkezlerinde Yabguluk çat s alt nda tesis ettikleri ve Aflina soyundan gelen Bilge Kad r Han n tarih sahnesinde ilk kez görüldü ü 840 y l na kadar geçen evresi, hakanl n Yabguluk Dönemi ni teflkil etmektedir. Ülkenin Yabguluk tan Hakanl k mevkiine yükselifli ve dokuz tu lu bir devlet haline dönüflü ise slam kaynaklar nda efsane-tarih kar fl m rivayetlerle yer bulmufltur. Nitekim, Semerkand da hakanl k saray nda bir süre bulunmufl olan Avfî (ö.1235 den sonra) Karluklar n yabguluk dönemini flöyle özetlemektedir; Alt n Da (Altay) denilen Yûnis da nda meskun idiler. Toguzguz a itaat etmekte iken, isyan ederek Türkistan zeminine ç kt lar ve bir k sm da slam ülkelerine geldi. Onlar dokuz boya ayr l rlar; Üçü Çi ilî, üçü Hesekî, biri Nedâ, biri Kevâlin ve biri de Nehastin idi. Benzer bir rivayeti, eserini 1120 y l nda yazan fierefüzzamân el-mervezî de nakletmektedir: Türklerden Karluklar, Tûnis (Tûlis) da nda oturuyorlard. Bu da, Alt n Da d r. Toguzguz a itaat ediyorlard. Sonra, onlara karfl direndiler ve Türkesiyye (Türkefliyye) ülkesine ç kt lar. Onlarla çat flmaya girdiler ve ülkelerini istila ederek sultanlar n yendiler. Oradan slam ülkesine ç kt lar. Onlar dokuz gruptur; Üç Çi iliyye, üç Ba sekiliyye, bir Bulak, bir Kûkerkîn ve bir de Tuhsî idi. Bir anlamda Çin kaynaklar n do rulayan Avfî ve el-mervezî nin bu kay tlar ; Karluk birli ini oluflturan boylar n bat ya göçlerini, Türgifllere son vererek slam n do usunda oluflturduklar siyâsî oluflumu ve onun mahiyetini en özlü flekilde özetlemektedir. XI. yüzy lda yaflayan Gazneli tarihçi Gerdîzî de Karluklar n Yabguluk tan Hakanl k a yükseliflleriyle ilgili efsanevî bir rivayeti eserine kaydetmifltir; Bu Karluk, Türklerin ileri gelenlerinden bir adamd. Bir yerden bir yere göçerdi. Karluk un hizmetçisi (köle) ss z bir yerde Karluk un annesine sataflt. Hizmetçi korkup, Hakan n vilayeti Toguzguz nahiyesine kaçt. Hakan onu Yabagu ad n vererek Karluklar n bafl na geçirdi. Bu boya Yabagu Karluk ad verildi. Sonra, Türkistan dan bir adam Toguzguz boyuna geldi. Yabagu Karluklar ndan bir k za afl k oldu. Onu kaç r p Türkistan taraf na götürdü. Türkistan han k z ondan alarak kendi yan na getirdi. Sonra k z n ev halk na mektup yazarak onlar da yan na ça-

59 3. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Kurulufl Dönemi rd. Ard ndan, boyun geride kalanlar n n tamam da Türkistan han n n yan na gitti. Han bunlar ülkesine yerlefltirdi ve yabgulu u onlara verdi. Türkistanl lar, Hakanl lara sald rd lar ve meflhur on iki lideri öldürdüler. Hakanl lar n padiflahl, Karluklardan Çûnpân a kald. Hakanl lardan öldürülen son hakan H.t.g.lân idi. Yerine geçen ilk Karluk lmâlm sen Cebûye (Yabgu) idi. Bu baflkanl k Karluklarda kald. Bundan baflka, Gerdîzî, ele ald Ya mur Tafl efsanesinde de hakimiyetin Karluklara geçti ini vurgularken, Ortaça slam co rafyac s drîsî (ö. 1165) de Karluk hakan n n flehrini tarif etmektedir. Bu rivayetleri tamamlar mahiyette Mesûdî, Karluklar, Fergâna, fiâfl ülkeleri ve buralara s n r üst taraflar n halk d r. Melikleri vard r ve hakanlar hakan onlardand r. Di er bütün Türk ülkeleri ona itaat etmektedir. Fars ülkesini ele geçiren Afrâsyâb et-türkî ve fiâne de bu hakanlardand r. demektedir. Bu durumda, hakan mevkiine geçen lmâlm sen Yabgu, Karluklar taraf ndan bafla geçirilen Aflina sülalesine mensup bir hakan olmal d r. Nitekim, Avfî ve el- Mervezî nin, Kara Han unvan n n menflei ile ilgili anlatt klar zenci köle efsanesinin küçümseme içeren yönü bir tarafa b rak l rsa, efsanede, Türkistanl lar n, d flar dan birisi olmas na ra men, ola anüstü yeteneklere sahip birini bafllar na melik tayin etmeleri, hanedan n, devleti kuran unsurlar n d fl ndan soylu bir kökten geldi ini ve efsanenin de buna vurgu yapt n düflündürmektedir. Bu çerçevede, Ukraynal bilgin O. Pritsak taraf ndan ortaya at lan lmâlm sen in, Aflina sülalesinden gelen ve Türk Hakanl n n tespit edilen ilk hakan Bilge Kad r Han ile ayn flah s olmas gerekti i tahmini dikkate de erdir. Nitekim Afvî nin, hanedan üyelerini hükümdarl kta ondan daha asil ve derin bir soyun bulunmad n, eski bir hanedanl k olarak Afrâsyâb a kadar hepsinin padiflah oldu unu vurgulamas bununla ilgili olmal d r. 51 Karluklar hakk nda Çin kaynaklar nda verilen bilgiler, slam kaynaklar nda verilen bilgilerle konunun özü itibar ile birebir örtüflmektedir. Buna göre; Karluk birli ini oluflturan boylar, bat ya göç ederek Türgifllere son verdiler ve Yabguluk çat s alt nda kurduklar siyasî birlik ile Türk Hakanl n n kurulufl devresini oluflturdular. Araflt rd konu ile ilgili olarak tarihçi aç s ndan efsaneler ne tür bir kaynak niteli i tafl r? KURULUfiTA YER ALAN D ER TÜRK BOYLARI: HAKANLI I HANG TÜRK BOYU KURDU? Çi iller Avfî ve el-mervezî ye göre, devleti kuran Karluklar n dokuz boydan oluflan birli- inden üçünü Çi iller temsil etmekte idi. Nitekim, Kâflgarl Mahmud, Çi il, Türklerden üç oyma n ad d r diyerek, her iki müellifi de do rulamaktad r. Kâflgarl Mahmud bu üç Çi il grubunun yaflad klar yerleri tarif etmifltir. Atl çoban olan ilk grup, Barshan n ötesinde bir kasaba olan Kuyâs ya da Kuyâfl da bulunuyordu. Çi- illerin ikinci grubu, Tarâz yak nlar ndaki bir kasabada yaflamakta idiler. Üçüncü grup ise Kâflgar da bulunan baz köylerde ikamet ediyorlard ve bunlar bir yerden ç karak da lm fllard. Türk Hakanl n n üç ana merkezi Balasagun, Tarâz ve Kâflgar da Çi illerin varl na iflaret eden Kâflgarl Mahmud un verdi i bu bilgiler, Karluk birli inin izledi i siyâsî süreç ile de uyuflmaktad r. XII. yüzy la ait yazar bilinmeyen Mücmelü t-tevârîh ve l-k sas adl eserde Çi il padiflah na Tüksîn-i Çi il dendi i kaydedilmektedir. Kâflgarl Mahmud a göre Tüksîn, halktan olup, handan üç kat afla bulunan kifliye yani, memura denirdi. Çi il kelimesinin anlam, di er Türk boylar nda oldu u gibi, mitolojik bir anlat - ya dayan r. Zülkarneyn Argu ülkesine (Türgifl veya Karluk) geldi i zaman, bulutlar musluklar n açm fl, yollar çamur içinde kalm fl, yürümek güçleflmiflti. Bunu gö- 2 SIRA S ZDE

60 52 lk Müslüman Türk Devletleri Hakanl kuran veya hanedan temsil eden boyun hangi Türk boyu oldu u meselesi için ortaya at lan görüfllerden biri de Çi il tezidir. ren Zülkarneyn, n çe-kil est? yani, Bu ne çamurdur (Çe-kil yani, Çi il ne çamur )? diyerek, orada bir kale yap lmas n emretmiflti. Kale yap l nca ad na Çi- il, orada oturan Türklere de Çi ilî denilmifl ve daha sonra bu ad yay lm flt. Nitekim, y llar aras nda yaflanan Karluklar ve O uzlar mücadelesinde, O uzlar Seyhun ve ötesine iten Karluk boylar Çi iller olmal ki, Kâflgarl Mahmud, Çi- illeri O uzlar n kadim düflmanlar olarak zikreder ve bu nedenle hâlâ düflmanl klar süren O uzlar n, Ceyhun dan yukar da Çin e kadar olan sahalarda yaflayan Türklere Çi il ad verdiklerini, ama bu isimlendirmenin gerçekte yanl fl oldu unu söyler. Bu çerçevede Çi iller, Türk Hakanl hakan ailesinin menflei ve devleti kuran boy olabilece i tezlerine de konu olmufltur. Rus Türkolog Barthold, ailenin menflei hususunda Ya ma görüflünü bir tarafa b rakarak Çi iller üzerinde durmufl, ancak, durumun karmafl k oldu una dikkat çekerek, srarc olmam flt r. Bununla birlikte Eski Sovyetler dönemi tarihçilerinden O. Karaev, bilhassa fiehnâme nin bir nüshas ndaki farkl l ktan hareket ederek Çi il tezi üzerinde bir hayli durmufltur. Onun en temel delili, fiehnâme nin bir beyitinde yer alan Tûrân flah ibaresinin, eserin bir nüshas nda orijinalinin Çi il flah olarak kaydedilmifl olmas d r. Ancak, burada kullan lan Çi il ad, O uzlar n, Ceyhun un do usundan Çin e kadar olan sahada yaflayan bütün Türkleri Çi il olarak adland rmas gibi, Tûrân n karfl l olarak kullan lan ve Türklerin yaflad sahalara iflaret eden bir co rafî tan mlamad r. Dolay s ile bu delili, hanedan n menflei noktas nda de il, devleti kuran boylar aras nda Çi illerin rolü aç s ndan de erlendirmek mümkün olabilir. Nitekim, Karaev in, Çi iller hakk nda verdi i di er bilgiler de bu çerçevededir. Tuhsîler fierefüzzamân el-mervezî, Tuhsîleri Karluklar n dokuz boyundan biri olarak kaydetmifltir. Yazar bilinmeyen X. yüzy l co rafya eserlerinden Hudûdü l-âlem de Tuhs ad ile zikredilen Tuhsîlerin do usunda Çi il, güneyinde Karluk ve Karluk da l k bölgeleri, bat s nda K rg zlardan bir grup ve kuzeyinde yine Çi iller bulunmaktad r. Zenginlikleri at, koyun, kürk, ota ve çad rd r. Yaz k fl otlaklarda ve çay rlarda dolafl rlar. Lâzne ve Ferâhiye, Tuhsîlerin iki boyu olup, bu ad tafl yan iki köy vard r. Tuhsîlerin bir di er köyü Suyâb (Tokmak), yirmibin adam n (atl n n) ç kt genifl bir köydür. Kâflgarl Mahmud a göre Tuhsî, Kuyas da bulunan bir Türk oyma d r. Bu nedenle Tuhsî Çi il de denmektedir. Bu bilgiler çerçevesinde, Tuhsîler atl çoban bir boy olarak, bir zamanlar Türgifllerin baflflehri olan Suyâb ellerinde bulundurmak ve önemli bir askerî unsur olmakla, Çi illerin bat s nda li rma k y lar ndan, bat da Çu rma a z na kadar uzanan bölgede önemli roller üstlenmifl olmal d rlar. Türgifller Karluklara ilk itaat eden boylar aras nda Türgiflleri oluflturan On-Ok boylar Befl Tuo-lu ve Befl Nu-shih-pi de bulunuyordu. Afla Seyhun a itilen O uz ve Peçenekler, Nu-shih-pi kolu ile iliflkilendirilmektedir. Gerdîzî ye göre, Neviket ve Penciket taraflar nda sekizbin adam n (atl ) ç kt bir da n sol taraf nda bulunan üç da n yan nda yer alan Hûtkiyâl da na bir fersah uzakl kta ve befl bin adam n (atl ) ç kt bir yer vard ki, baflkan na Ya lîlâ denirdi. Bunlar Türgifller olup, bozk rlarda otururlard. Bundan baflka üç da silsilesinin bulundu u Ulu da denilen yerden üçyüz (otuzbin) atl ç kard.

61 3. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Kurulufl Dönemi Ezgifller veya Egdifller Kâflgarl Mahmud, Ezgifllerin Özkend de yerleflmifl bir Türk oyma oldu unu ve Ezgifl kelimesinin asl n n da Egdifl olup zamanla bozuldu unu söyler. drisî ye göre, Ezgifllerin bat s nda O uzlar ve onlar n muhtelif boylar n n ülkeleri yer almaktad r. Do usunda Yecüc ve Mecüc (Çin seddi) bulunmaktad r. fiu halde Ezgifller, Aral gölünün kuzey do usunda Balkafl ile Altay da lar aras ndaki sahalarda yaflam fl olmal d rlar. En çok at eti yemektedirler. Ezgifller, genifl yüzlü, büyük bafll, gür saçl ve parlak yüzlü insanlard r. On Oklara mensup bir boy olarak kabul edilen Ezgifller, Karluk birli inin bir boyu olarak da kabul edilmektedir. Türk Hakanl devri paralar uzman B. D. Koçnev, hakanl k paralar nda görülen Türk unvan n n, hakan ailesinin genel anlamda Türk halk na ba l l na iflaret etti ini belirtir. O 1178 de Buhara da ve 1176 da Semerkand da bas lan Muhammed b. Mesûd un sikkelerinde Egdifl Tafgaç Han ile 1202 tarihli Benâket sikkesindeki Ça r Han n Ulu Egdifl unvanlar na dayanarak, hakan ailesinin Türk çat s alt nda Egdifl boyundan gelebilece i tezini ortaya atmaktad r. Ancak, sikkelerde yer alan kelimenin okunuflu (mesela Akdafl, yani beyaz tafl) ve anlam - na dair problemlere dikkat çekerek, en az ndan Karluk tezinin kuvvetlendi ine iflaret etmektedir. 53 Hakanl kuran veya hanedan temsil eden boyun hangi Türk boyu oldu u meselesi için ortaya at lan görüfllerden bir di er önemli görüfl de Ezgifl tezidir. Bulaklar fierefüzzamân el-mervezî ye göre, Karluk birli inin dokuz boyundan biri olan Bulaklar, Hudûdü l-âlem de Ya ma dand r ve Toguzguzlara kar flm fl bir kavim olarak kaydedilmifltir. Kâflgarl Mahmud ise, sadece Bulaklar n Türklerden bir oymak oldu- unu, K pçaklar taraf ndan esir edildi ini, ancak sonra kurtulduklar n ve Elkâ Bulak ad n ald klar n söylemektedir. O. Pristak, Bulak ad ile Çin kay tlar nda Üç Karluklar n ilk grubu Mou-tse (Mou-luo) yu ayn boy olarak de erlendirmektedir. Ya malar Kâflgarl Mahmud a göre, Türk boylar ndan biri olan Ya malara, Kara Ya ma da denmektedir. Ya malar n menflei hakk nda Gerdîzî bunlar n baflkan na Ya ma Tu unvan verilmesinin hikayesini anlat r. Hududü l-âlem e göre, Ya malar n bulundu u bölgenin do usunda Toguzguzlar, güneyinde Kuça nehrine kar flan Huland nehri, bat s nda Karluk s n rlar bulunmaktad r. Burada çok az ziraat yap lmakta, ama, çok kürk imal edilmektedir. Avc l k yayg nd r. Zenginlikleri at ve koyundur. Halk sert, kuvvetli, çok silaha sahip ve savaflç d r. Melikleri Toguzguz evlad ndand r. Ya malar n bir çok boyu vard r. Binyediyüz tan nm fl boyu oldu u söylenir. Kâflgar n baflkanlar Karluklardan ve Ya malardan idi. Artuç, Ya malar n kalabal k bir köyü iken, halk y lanlar fazla ço ald için buray terk etti. Hîrgilî ya da Hîrmekî, büyük bir köy olup, halk Artuçlular idi. Burada üç çeflit Türk vard r: Ya ma, Karluk ve Toguzguz. fiu halde Ya malar, Kâflgar ile onun kuzeyindeki Narin rma aras nda yaflamaktad rlar. Mücmelü t-tevârîh ve l-k sas da ise Ya ma padiflah na Bu r(a) Han dendi i kaydedilmifltir y llar aras nda dikildi- i tahmin edilen Uygurlara ait Taryat (Terhin) kitabesinde Ya malar, bir topluluk ad olarak yaz lm flt r. Kitabede Uygur kagan Bayan Çor un komutan Bilge Kutlug Tarkan Sengün seferinde Ya ma Lumçifli (vergi tahsildar ) sinden söz edilmektedir y llar aras nda Uygur ülkesine bir seyahat yapan Çin elçisi Wang Yen-Te nin Seyahatname sinde kaydedilen boylar aras nda Yang-mo (Ya ma) da bulunmaktad r.

62 54 lk Müslüman Türk Devletleri Bu tezi savunan araflt rmac lar n en önemli dayana Ya ma hükümdarlar n n Bu ra Han unvan n tafl d klar, Kara Hanl lardan bir ço unun da ayn unvan kulland klar düflüncesidir. Ya ma tezinin en önemli dayana olan Bu ra Han unvan ile ilgili görüflün zay f noktas fludur: Ya malar n 840 y l ndan sonra Kâflgar bölgesine geldi i fikri kabul edilirse, bundan bir as r önce, 738 lerde Fergâna da Uflrûsene hakimi ve çocuklar n n Kara Bu ra unvan tafl d klar görülmektedir. fiu halde, Kara ve Bu ra unvan n n geç dönemde do udan gelen Ya malar ile ilgili de il, Türgifl ve Karluk nüfuz sahas ndaki Gök-Türk ve Akhunlar n bakiyeleri olan Bat Türkleri ile ilgilidir. Türk Hakanl hakan ailesinin menflei ve hakanl kuran esas unsurun kim oldu u meselesinde Ya malar, bir çok araflt rmac dan özel bir ilgi görmüfltür. Bilhassa, slam kaynaklar na dayanarak ortaya at lan Ya ma tezi, ana hatlar ile flöyledir: I- Ya malara Kara Ya ma da denilir. Kara Hanl lardan birçoklar n n unvanlar nda kara s fat da bir unvan olarak görülür. II- Ya malar n hükümdar Bu ra Han unvan tafl r. Kara Hanl lardan bir ço- unun da Bu ra Han unvan tafl d n biliyoruz. III- Türk topluluklar aras nda han unvan n tafl yan yaln z Ya malar n hükümdar idi. Bu da Ya ma hükümdar n n Uygur kaganlar ailesine mensup olmalar ndan ileri geliyor. IV- Kâflgar, Ya ma yurdunda bulunan veya ona komflu bir flehir idi. Kara Hanl hükümdarlar n n aile mezarl da Kâflgar da bulunuyordu. V- Ya malar, Bat Türk ülkesindeki yurtlar na, mensup olduklar Uygur elinden ayr larak gelmifllerdir. Onlar bu yeni yurtlar na ne zaman geldiler? Uygur devletinin 840 y l nda y k lmas üzerine Uygurlardan önemli topluluklar n bat ya, Karluklar ülkesine göç ettiklerini biliyoruz. Ya malar n da bu göçler s ras nda Kâflgar bölgesindeki yurtlar na gelmifl olduklar n kabul etmek yerindedir. VI-...Bu mühim baflar lara ra men Karluk Yabgusu kagan unvan alamad ve Karluklar Bat Türkleri ülkesinde kuvvetli bir varl k gösteremediler. Hatta onlar n bir devlet kurduklar bile söylenemez... Alt ana bafll kta ele al nan bu Ya ma tezi görüfllerinin tenkide aç k yönleri flunlard r: I- Bu bilgiyi veren Kâflgarl Mahmud un kay tlar na göre Kara unvan n n sadece Ya malara özgü kullan lmad görülmektedir. Mesela, s n r bölgesinde oturan Türk boylar ndan U raklara da Kara Y aç denmektedir. Ele ald yirmiiki O uz boyundan biri de Kara Bölük tür. Çi il ve Tuhsîlerin yaflad Kuyâs merkezinde kalelerden birinin ad Kara Kayâs idi. Karluklar n merkezlerinden Barshân daki bir yere Kara Sengir deniyordu. Barshân da bahad r olan herkese Kara Beckem denirdi. Yine Karluklar n yaflad klar bölgelerden Fergâna da Kara Yalga denilen sarp bir yer vard. Demek ki, Ya malara Kara da denmifl olmas, onlara özgü bir durum de il, di er Türk boylar ve co rafî alanlar için de geçerli olan bir durumdu. fiu halde, Türk hakanl ailesinin kulland kara unvan ile Ya malar aras nda bu çerçevede hiçbir iliflki yoktur. II- Ya malar n hükümdar na Bu ra Han dendi ini kaydeden tek kaynak Mücmelü t-tevârîh ve l-k sas d r. Bu eser, 1126 y l nda tamamlanm flt r ki, verdi i bilgi çok geç bir dönemi yans tmaktad r. Zira, art k, Karluklar ve Çi iller gibi, Ya malar n da yaflad Kâflgar bölgesindeki Türk hakanl yöneticilerinin Bu ra Han unvan tafl d klar ya da burada bu unvanla ilk meflhur olan Harun Bu ra Han n çocuklar n n burada bulunduklar bilinmektedir. Üstelik, Ya malar n 840 y l ndan sonra Kâflgar bölgesine geldi i fikri kabul edilirse, bundan bir as r önce, 738 lerde Fergâna da Uflrûsene hakimi ve çocuklar n n Kara Bu ra unvan tafl d klar görülmektedir. fiu halde, Kara ve Bu ra unvan n n geç dönemde do udan gelen Ya malar ile ilgili de il, Türgifl ve Karluk nüfuz sahas ndaki Gök-Türk ve Akhunlar n bakiyeleri olan Bat Türkleri ile ilgilidir. [hunkan11] III- Bu durumda, Ya malar Bu ra Han ya da Han unvan de il, Ya ma Tu unvan tafl d lar. Nitekim onlar, sadece Uygurlara tâbi bir boy idiler ve Uygur kagan sülalesi ile iliflkilerini ortaya koyan bir kayna a da rastlanmamaktad r.

63 3. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Kurulufl Dönemi 55 IV- Hudûdü l-âlem de Kâflgar n eskiden yöneticilerinin Karluk veya Ya ma olduklar söylenmektedir. Bir baflka kaynak Gerdîzî, bu ikisine Tibetlileri de dahil etmektedir. Kâflgarl Mahmud ise Kâflgar n bir tak m köylerinde Çi illerin yerleflik oldu u, hatta bir köyün de K pçak ad n tafl d belirtilir. Kâflgar yak nlar ndaki Artuç da Ya malar n bulundu u, ancak, onlar n buray terk etmek zorunda kald klar Hududü l-âlem de kay tl d r. Gerek Kâflgarl Mahmud un gerekse slam co rafyac lar n n verdi i bilgilere göre, her ne kadar Türk boylar n n belirli bölgelerle s - n rl sahalar var ise de baz yerlerde iç içe yaflad klar da bilinmektedir. Mesela, Türk ilinin Ceyhun u denilen lâ deresi halk n Ya ma, Tuhsî ve Çi iller oluflturuyordu. Yine, Karluk, Tuhsî, Çi il ve hatta O uzlar n bulundu u Tarâz taraflar nda bir köyün ad Ya ma idi. Bu çerçevede, Afrâsyâb n havas iyi oldu u için oturdu- u ve bu nedenle Ordu Kend denilen Kâflgar da Ya malar n halk n ço unlu unu oluflturdu una iflaret eden bir kaynak bulunmad gibi, 920 lerden itibaren mutasavv f Ebû Nasr Sâmânî dolay s ile manevî bir merkez konumunda olan Artuç daki Ya malar n da buray terk etti i anlafl lmaktad r. Nitekim, Kâflgarl Mahmud, (ata mezar n n bulundu u) Artuç hakk nda hiçbir bilgi vermez. Sadece, bu ad tafl yan iki köyün bulundu una iflaret eder. Kâflgar daki hakanl k mezarl, bilhassa Mâverâünnehr in fethinden sonra anlam n yitirmifltir. Zira, art k hanedan mensuplar kendi bölgelerinde yapt rd klar r bat, medrese, türbe v.s. imaretlerde defnedilmekteydiler. Di er taraftan manevî merkez Artuç da bu tarihlerde önemini kaybederek, yeni manevî merkez Buhârâ ya kaym fl olmal d r. Nitekim, hanedan n ba l oldu u Nemedpufl Sâmânî gibi, mutasavv f Sâmânî ailesi üyeleri de Buhârâ ya defnedilmeye bafllanm flt r. V- 840 y l nda Uygur Kaganl n n y k lmas ile bat ya yap lan göçler ve bu göçlerin bat daki Türk boylar aras nda etkileri söz konusudur. Ancak, bu göç hareketleri sonucunda, muhacirlerin Karluk sahas nda yeni bir devlet kurdu una dair bir ip ucuna rastlanmamaktad r. Zira, Seyhun boyunda 840 y l nda Bilge Kad r Han n Sâmânîlerle olan iliflkisi tespit edilmektedir ki, bu tarihte do u taraflar ndan Ya malar n bat hudutlar na kadar gelerek, Karluk boylar n itaat alt na almalar ve han unvan n kullanarak Sâmânîlerle iliflkiye girmeleri kronolojik aç dan imkans zd r. Nitekim, göç hareketlerinin ülkede yaratt istikrars zl k, hanedan n ve ülkenin tamamen slam dairesine girdi i 960 y llar na kadar devam etti. VI- Karluklar n tarih sahnesine ç kmalar ndan sonraki siyâsî süreçleri, Çin ve slam kaynaklar n n izin verdi i ölçüde izlenebilmektedir. Halbuki, Ya malara dair bilgiler yok denecek kadar azd r. Karluklar, bat da güçlü komflular Abbasîler ve onlara tâbi Sâmânîlere, do uda ise Uygurlara karfl baflar ile mücadele ettiler. Bu s rada baz yenilgiler de ald lar, ancak, her defas nda yeniden toparlanabildiler. Hatta, slam kaynaklar n n kay tlar na göre, onlar n siyasî sahnede oynad klar askerî rolleri hakanl n kuruluflundan y k l fl devirlerine kadar sürdü. Bilhassa, Mâverâünnehr in fethinden sonra, bir k s m Karluk, Çi il, Ezgifl boylar bu yeni sahalara göç ederek, bat da Ceyhun boylar ndan do uda Emil boylar na kadar genifl bir sahada önemli siyâsî olaylara kar flt lar. Ancak, vakayinamelerde Ya malardan hiç söz edilmemesine bak l rsa, sönük bir hayat yaflad lar ve yerlerini muhafaza edebildiler. Zira, Do u Türk Hakanl na son veren Kara H tây Gür Han n Selçuklu vakayinamelerinde H tây, Hoten ve Ya ma han diye tavsif edilmesi, Avfî nin kaydetti i fliirlerde Ya malar n do uda, Türkistan taraflar nda olduklar na iflaret edilmesi, bunu do rulamaktad r. Atl çoban Karluklar n ald yenilgiler, esasen onlar n gücünden ve güçlü olmas n n komflular nda yaratt endifleden kaynaklanmaktad r. Bu bak mdan Karluklar n yenilgileri onlar n hakanl kurmalar na engel tefl-

64 56 lk Müslüman Türk Devletleri kil etmemektedir. T pk, O uzlar n sadece Tu rul ve Ça r Beyler e ba l boylar - n n, önce Mâverâünnehr de, sonra Hârizm de ve nihayet Horasan da on y ldan daha az bir süre içinde pefli s ra en az üç kez katliama maruz kalmalar na ra men, Selçuklu imparatorlu unu kurarak, k sa sürede znik e kadar dayanmalar na engel olunamad gibi. Çin kay tlar n esas alan baz araflt rmac lar, Ya ma-toguzguz-uygur tek bir köken faraziyesi temelinde Türk hakanl hakan ailesinin menfleinin ve hakanl kuran esas unsurun Uygurlar oldu unu ileri sürmüfltür. Bu konudaki temel dayanaklar, Eski ve Yeni T ang shu lardaki Uygurlar Tezkiresi nde yer alan Uygurlar n 840 dan sonra bat ya göçleri ile ilgili kay tlard r. Yeni T ang shu da yer alan bilgi flöyledir: Sengün Külüg Baga K rg zlar n yüzbin kiflilik süvarisi ile Uygur flehirlerine sald rarak, Uygur kagan Kürebir i öldürdü. Baflkenti atefle verdi. Halklar kaçt. Vezir Savc ile Menglig Tegin (Pan Tegin), onbefl boy ile Karluklar taraf na kaçt. Kalanlar Tibetlilere ve An-hsi ye gelip yerleflti. Dolay s ile kagan soyundan 13 boy Üke Tegin i kagan seçti. Bunun bir baflka versiyonu da Eski T ang shu Uygurlar Tezkiresi nde yer almaktad r: Külüg Baga ad nda bir yöneticinin Kürebir ile husumeti oldu undan K rg zlara gidip, yüzbin süvari ile gelerek Uygur flehirlerine sald rd. Kürebir ve Kufluvu flad öldürdü. fiehri atefle verdi. Uygur vezir Savc, ye eni Menglig Tegin (Pan Tegin) ile befl kardefl ve onbefl boy bat ya do ru Karluklara kaçt. Onlardan bir grup Tibetliler ve bir grup da Kusen (Kuça) taraf na gitti. Kagan soyundan onüç boy Üke Tegin i kagan yapt lar ve güneye gelip, Çinlilere bafl e diler. Bu bilgilerin bir benzeri, Halk dare Etmenin Genel Örnekleri ad n tafl yan bir baflka vakayinamede de kaydedilmifltir. Bu çerçevede oluflan genel görüfl, da lan bir çok Türk boyunu çat s alt nda toplayan Menglig Tegin yani Pan Tegin, slam kaynaklar nda yer alan Bilge Kad r Han ile ayn kifli idi. 866 y l ndan sonra Pan Tegin in varisleri merkezlerini Kuça ya alarak devletlerini dokuz vezir ile yönetmeye bafllad lar. IX. asr n sonlar ve X. asr n bafllar nda bat ya göç eden Uygurlar n kat lmas ile Ya malar güçlendiler ve tâbi olan Karluklar n bölgesine tamamen hakim oldular. Devletin merkez, sa ve sol yönetim tarz gere ince, merkez Kuça da Uygur kagan Arslan Han, bat da Bu ra Han ve güney do uda Kansu da daha ba ms z olan Kan-chou Uygur tudunu bulunmakta idi. Böylece ülkenin s n r do uda Sar Nehir e, bat da Hindukufl da lar na kadar uzan yordu. Ancak merkezî yönetim bir süre sonra zay flad. Merkezden, önce T ung-kuang saltanat devrinin ikinci y l 924 de Kan-chou Uygur hükümdar kendini kagan ilan ederek ayr ld. Ard ndan, bat da Ya ma boyundan Satuk Bu ra Han da, Kara Han unvan ald. Sonra, ülkede slam yayg nlaflt ran o lu Baytafl Musa, 960 y l nda Balasagun da Hanlar Han unvan n alarak ba ms z Karahanl (Türk Hakanl ) devletini kurdu. Çin kay tlar n esas alan araflt rmac lar n, ayr nt da baflka kay tlarla destekledi i bu tarihî kompozisyonun da tenkide aç k yönleri bulunmaktad r: Bilhassa, kronolojik ve jeopolitik aç dan tezatlar içermektedir. Mesela, en erken 848 y l nda Anhsi de kagan ilan edilen ve Ya lakar soyundan oldu u tahmin edilen Menglig Tegin (Pan Tegin) in, slam kaynaklar na göre 840 y l nda Seyhun boyunda Sâmânîlerle do rudan iliflkileri tespit edilen Bilge Kad r Han ile ayn kifli ve onun Sâmânîler ile iliflkileri do rudan yönetiyor olmas, kronolojik ve jeopolitik aç dan mümkün görünmemektedir. Bundan baflka, slam kaynaklar n n da do rulad bat ya göçen Uygur boylar ile Karluklar aras nda Yedisu ve Kâflgar taraflar nda cereyan eden çat flmalar n seyri ve sonucu hakk ndaki bilgiler, kaynaklarda yok denecek kadar azd r. fiayet, Menglig Tegin ile Bilge Kad r Han ayn kifli ise, slam kaynak-

65 3. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Kurulufl Dönemi 57 lar nda Bilge Kad r Han n ad geçen çocuklar n n, Çin kay tlar nda da geçmesi, ya da en az ndan onlar n An-hsi taraflar nda kardefllerinin olmas gerekirdi. Di er taraftan Ya ma-toguzguz-uygur un tek köken oldu u faraziyesinden hareketle kaynaklarda bu üç unsura ait farkl ve k sa ayr nt bilgileri, devletin Ya malar ya da daha genel anlamda, Uygurlar taraf ndan kuruldu una kan t olarak getirmek, sorunu daha karmafl k hale getirmektedir. Tarihçilerin belirli kaynaklar üzerinden tarihsel meselelerde farkl görüfller ortaya atmalar nda temel faktörler nelerdir? 3 SIRA S ZDE Resim 3.1 Türk Hakanl Devletinin para darp yerleri esas al narak haz rlanan haritas. SLAM IN KABULÜNE KADAR HAKANLIK ( ) Bilge Kad r Han zaman nda Türk beldelerinden ilk müslüman olan fiâfl (Taflkend) flehrine, Sâmânî ailesinin büyü ü olan Nuh b. Esed gaza yapmakta idi. IX. yüzy - l n ilk çeyre inde Türk Hakanl n n bat s n r n oluflturan Mâverâünnehr, Sâmânî ailesinin hakimiyetine girmeye bafllam flt. Abbâsîlerin Horasan valisi Gassân b. Abdâd, 820 y l nda Sâmânî ailesinden Nuh b. Esed i Semerkand, kardefllerinden Ahmed i Fergâna ve Yahya y fiâfl ve Usrûflene valili ine tayin etti. Nuh b. Esed, Seyhun boylar ndaki faaliyetlerine devam ederek 840 y l nda fiâfl dan sonra önemli bir s n r vilayeti olan sfîcâb a kadar gitti ve yüklü miktarda vergi verilmesi flart yla bir anlaflma yapt ktan sonra geri döndü. Her fleye ra men, Bilge Kad r Han ve Nuh b. Esed aras nda mektuplaflma ve karfl l kl elçiler göndermeye dayanan diplomatik iliflkiler, 841 de Nuh b. Esed in vefat na kadar devam etti. Bilge Kad r Han n saltanat n n ne zaman sona erdi i bilinmedi i gibi, yerine geçen o lu Bazir Arslan Han hakk nda da kaynaklarda hiçbir bilgiye rastlanmaz. slam kaynaklar n n suskunlu unun sebebi, ülkenin do usundaki Balasagun da her iki hakan n, hem boylar aras nda yurt tutmak için devam eden iç kavgalar, hem de 840 da da lan Uygur Kaganl bakiyelerinden baz boylar n Türk Hakan-

66 58 lk Müslüman Türk Devletleri l topraklar na göçlerinin yaratt meselelerle u raflmak zorunda kalmalar ile ilgili olmal d r. Satuk un biyografisi dikkate al nd nda babas Bazir Arslan Han n 915 y l na kadar Balasugun da iktidarda kald n söylemek mümkündür. Tablo 3.1 Türk Ka anl Hakan listesi TÜRK HAKANLI I HAKANLARI HAKANLAR HAKANLI IN BATISINI YÖNETEN TÂB YÖNET C LER 1. Bilge Kad r Han ( ?) O ulcak Kad r Han ( ) 2. Bazir Arslan Han (...?-915) O ulcak Kad r Han ( ) 3. Arslan Han (...? /...?) O ulcak Kad r Han ( ) 4. Satuk Bu ra Kara Han Abdü l-kerîm b. Bazir ( ) Satuk Bu ra Han Abdü l-kerîm b. Bazir ( ) 5. Baytafl Arslan Han Musa b. Satuk ( ? / ?) lig Tonga Süleyman (...? /...?) 6. Arslan Han Ebu l-hasan Ali b. Musa (...?-998) Bu ra Han Ebû Musa Harun (...?-992) (Tonga Tegin) Nasr b. Ali ( ) 7. Togan Han Ahmed b. Ali ( ) lig Nasr b. Ali ( ) lig Mansur b. Ali ( ) lig Muhammed b. Ali ( ) 8 Arslan Han Mansur b. Ali ( ) lig Muhammed b. Ali ( ) 9. Togan Han Muhammed b. Hasan (1025- lig Ali b. Hasan (Ali Tegin) ( ) 1027) 10. Kad r Han Yusuf b. Hasan ( ) lig Ali b. Hasan (Ali Tegin) ( ) Hakanl n Mâverâünnehr kolu Ali Tegin O ullar (Kutlug Ordu): Tamgaç Bu ra Kara Hakan Ali b. Hasan ( ) Arslan lig Yusuf b. Ali ( ) -? Tavgaç, Tabgaç, Tafgaç, Tapgaç, Tangaç v.s. yaz l fl ve okunufllar na rastlan lan Tamgaç kelimesinin siyasî ve co rafî anlamlar bulunmakla birlikte, burada hiyerarflik unvan olarak geçen kelimeyi Kâflgarl Mahmud, hakanlar, büyük ve eski anlam na gelen Tamgaç unvan n al rlard ki, ülkesi eski ve büyük demektir. fleklinde aç klamaktad r. Ülkenin bat s nda faaliyet gösteren Bazir Arslan Han n kardefli O ulcak Kad r Han, Sâmânîlerin meflhur emîri smail b. Ahmed ( ) in ça dafl d r. O ulcak Kad r Han, diplomatik iliflkilerin devam yönündeki Sâmânî smail b. Ahmed in arzusuna pek itibar etmedi. Sâmânî smâil, 893 y l bahar nda O ulcak Kad r Han n merkezi Taraz a bir sefer düzenledi. Taraz, smail b. Ahmed in eline geçti ve Tangafl (Tamgaç) unvan ile kaydedilen yöneticinin hatunu baflta olmak üzere pek çok esir ald. O ulcak Kad r Han, ülkenin bat s ndaki muhatab Sâmânî smail karfl s nda ald yenilgiden sonra Kâflgar taraf na çekildi ve Sâmânîlerle mücadeleyi buradan yönetmeye bafllad. Nitekim, bir süre sonra 903 y l nda bir intikam seferi düzenlendi. Kaynaklara göre, Türkler say lamayacak kadar kalabal k büyük bir ordu ile Mâverâünnehr e geldiler. Öyle ki, ordular nda her biri bir baflkana ait olan yediyüzbin oba (kubbetü Türkiyye, yani Türk kubbesi) bulunuyordu. Ülkede k sa bir süre için de olsa istikrar sa lanm flt ki, bu kadar kalabal k bir ordu teflkil edilebildi. smail b. Ahmed, bu sald r y ancak bütün Mâverâünnehr halk n silah alt - na alarak püskürtebildi. ki y l sonra 905 y l nda ise Türk ülkesinden baz flehirleri almaya muvaffak oldu. O ulcak Kad r Han, rakibi Sâmânîlerin iç meselelerinden

67 3. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Kurulufl Dönemi 59 yararlanmay da ihmal etmedi. Sâmânî ailesine mensup bir emîr Ebu Nasr b. Mansûr un iltica talebini olumlu karfl lad ve ona Kâflgar yak nlar ndaki Artuç beldesini verdi. Bu arada herfleye ra men iki ülke aras nda ticarî faaliyetler aksam yordu. O ulcak Kad r Han a s nan sadece Sâmânî emîri Ebû Nasr de ildi. 915 lerde ölen kardefli Bazir Arslan Han n kar s ve yedi yafllar ndaki o lu Satuk Tegin de ona s nm flt. Muhtemelen, Bazir Arslan Han n yerine geçen II. Arslan Han, gasp etti i taht n gerçek varisi Satuk ve annesini Balasagun dan ayr lmaya mecbur etmiflti. fiimdi, hanedan üyeleri aras ndaki parçalanm fll n yan s ra, hanedan n hakanl k unvan n tan yan, ama buna gerekti i gibi itibar etmeyen Türk boylar n n birbirleri ile süre gelen mücadele ortam n n yaratt istikrars zl k dönemi, 920 lerde her iki s nmac tegin ve emîrin, slam dairesinde ülkenin ve hanedan n yeniden tek bir çat alt nda toparlanmas n öngören yeni rolleri ile sona erecek ve hakanl n geliflme dönemi bafllayacakt r. slam a kadar hakanl n siyasî sürecindeki bilgilerin az ve birbirinden kopuk olmas n n nedenleri nelerdir? Daha genifl bilgi için bkz. Ömer Soner HUNKAN, Türk Hakanl Karahanl lar, IQ yay nlar, stanbul, SIRA S ZDE K T A P

68 60 lk Müslüman Türk Devletleri Özet A MAÇ 1 A MAÇ 2 Devletin ad ve kökenine dair tarihsel meseleleri de erlendirecek Devletin bilinen ilk hakan Bilge Kad r Han n soy a ac Afrâsyâb a uzanmaktad r. Türkçe ad Alp Er Tonga olan ve Gök-Türk hanedan A-flina ile ayn kökten gelen Afrâsyâb nedeni ile devlete Afrâsyâbl lar ya da Afrâsyâb O ullar denmifltir. Ayr ca Afrâsyâb soyundan gelenler, A- fli-na soyundan gelen Gök-Türk hakanlar gibi kendilerini Türk ad ile isimlendirmektedirler. Gök-Türkler gibi Afrâsyâbl lar için de börü (kurt) ayr bir anlam tafl r ve bu soyun mensuplar nca ad ve unvan olarak kullan ld na flahit olunmaktad r. fiu halde bu devlet Gök-Türklerin bir devam d r. Afrâsyâb n hakan unvan na yap - lan at flara ba l olarak bu devlete Hakanl k denmesi dikkate al nd nda bnü l-esîr in bu devlet için köken ve sistemine uygun olarak kaydetti i Türk Hakanl ad, ön plana ç kmaktad r. Günümüz araflt rmac lar n n sunî olarak üretti i Karahanl lar, lig Hanlar ve Bu ra Hanlar v.b. adlar n yerine bu ad kullanmak, tarih metodu aç s ndan daha isabetlidir. Devletin kuruluflunda yer alan Türk boylar n belirleyecek Üç Karluk boyunun (Mou-tse Mou-luo, Ch ihssu P o-fu, T a-shih-li), uzun bir mücadeleden sonra 766 y l nda Türgifllere son vererek Balasagun, Taraz ve daha sonra elde ettikleri Kâflgar merkezlerinde Yabguluk çat s alt nda tesis ettikleri ve 840 y l nda Bilge Kad r Han n tarih sahnesinde ilk kez görüldü tarihe kadar geçen evresi, hakanl n Yabguluk Dönemi ni teflkil etmektedir. Bilge Kad r Han ve çocuklar n n bundan sonra temsil ettikleri devlet art k dokuz tu lu bir hakanl kt r. Bu süreçte hakanl k co rafyas nda yer alan Türk boylar aras nda Karluklar n alt boylar Çi iller, Tuhsîler, Ezgifller, Bulaklar n yan s ra Türgifl bakiyeleri (O uz, K pçak v.s) ve Ya malar yer almaktad r. A MAÇ 3 Devleti hangi Türk boyunun kurdu una yönelik tez ve antitezleri de erlendirecek Ortaça daki slam Co rafyac ve tarihçilerinin kay tlar nda, hakanl n kuruluflunda yer alan ve Ya malar hariç di erlerinin Karluklar birli inin bir alt boyunu teflkil eden Çi iller, Tuhsîler, Ezgifller, Bulaklar v.s. boylar tan t lmaktad r. Araflt rmac lar n bu bilgilere göre devleti bunlardan hangi boyun kurdu una yönelik tez ve antitezleri de erlendirilmifltir. Meselâ B. D. Koçnev 1176 da Semerkand da bas lan Muhammed b. Mesud un sikkelerinde Egdifl Tafgaç Han ile 1202 tarihli Benâket sikkesindeki Ça r Han n Ulu Egdifl unvanlar na dayanarak, hakan ailesinin Türk çat s alt nda Egdifl boyundan gelebilece i tezini ortaya atmaktad r. Ancak, kelimenin okunufluna yönelik meseleler nedeniyle bu tezinde srarc de ildir. O. Karaev, bilhassa fiehnâme nin bir nüshas ndaki farkl l ktan hareket ederek Çi il tezi üzerinde bir hayli durmufltur. Onun en temel delili, fiehnâme nin bir beyitinde yer alan Tûrân flah ibaresinin, eserin bir nüshas nda orijinalinin Çi il flah olarak kaydedilmifl olmas d r. Buradan hareketle hanedan Çi illere ba lamaktad r. Ancak Çi il flah ibaresi, kökeni de- il, co rafî bir tan mlamaya ve tebaya iflaret etmektedir. En yayg n tezlerden biri Ya ma tezidir. Bir ortaça kayna nda Ya ma padiflah na Bu r(a) Han dendi i kayd, en önemli dayana ise de Ya malar Bu ra Han de il, Ya ma Tu unvan n tafl maktad rlar.

69 3. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Kurulufl Dönemi 61 A MAÇ 4 Devletin kuruluflunun siyasî sürecini ve co rafyas n belirleyeceksiniz. Hakanl n bilinen ilk hakan Bilge Kad r Han, han unvan ile ilk kez 840 y llar nda Sâmânilerle iliflkiler çerçevesinde kaydedilmifltir. Onun muhatab olan bat komflusu Sâmânî Emîr Nuh b. Esed (ö. 841) idi. Bilge Kad r Han n saltanat n n ne zaman sona erdi i bilinmedi i gibi, yerine Balasagun da tahta geçen o lu Bazir Arslan Han hakk nda da kaynaklarda hiçbir bilgiye rastlanmaz. slam kaynaklar n n suskunlu unun sebebi, ülkenin do usundaki Balasagun da her iki hakan n, hem boylar aras nda yurt tutmak için devam eden iç kavgalar, hem de 840 da da lan Uygur Kaganl bakiyelerinden baz boylar n Türk Hakanl topraklar na göçlerinin yaratt meselelerle u raflmak zorunda kalmalar ile ilgili olmal d r. Satuk un biyografisi dikkate al nd nda babas Bazir Arslan Han n 915 y l na kadar Balasugun da iktidarda kald n söylemek mümkündür. Onun döneminde ülkenin bat s nda faaliyet gösteren Bazir Arslan Han n kardefli O ulcak Kad r Han, Sâmânîlerin meflhur emîri smail b. Ahmed ( ) in ça dafl d r. Sâmânî smâil 893 y l bahar nda O ulcak Kad r Han n merkezi Taraz ele geçirdi. Bunun üzerine O ulcak Kad r Han Sâmânîlerle mücadeleyi yeni baflkenti Kâflgar dan yönetti. 905 y l nda Mâverâünnehr i boydan boya istilas güçlükle püskürtülebildi. Bu arada Sâmânîlerin iç kavgalar ndan kendisine s - nan Sâmânî Ebû Nasr iyi karfl layarak onu Kâflgar yak n ndaki Artuç a yerlefltirdi. O ulcak Kad r Han a s nan sadece Sâmânî emîri Ebû Nasr de ildi. 915 lerde ölen kardefli Bazir Arslan Han n efli ve yedi yafllar ndaki o lu Satuk Tegin de ona s nm flt. Tegin ve emirin buluflmas, Türk ve slam tarihi aç s ndan dönüm noktas olacakt r.

70 62 lk Müslüman Türk Devletleri Kendimizi S nayal m 1. Afla daki boylardan hangisi Karluklar n alt boylar ndan de ildir? a. Ya ma b. Çi il c. Tuhsî d. Ezgifl e. Bulak 2. Afla daki isimlerden hangisi Karahanl lar n orijinal adlar ndan de ildir? a. Türkistan Hanlar b. Hakanl k c. Afrâsyâb O ullar d. Bu ra Hanlar e. Hanl k 3. Araflt rmac lar Bu ra Han unvan n, kullan lmas n n afla daki hangi boy için hakanl n kurucu boyu oldu una kan t olarak ileri sürmüfllerdir? a. Ezgifller b. Ya malar c. Türgifller d. Karluklar e. Çi iller 4. Karluk Yabgulu u, 766 y l nda afla daki devletlerden hangisinin ana yaflam sahas nda kuruldu? a. Uygurlar b. Basmiller c. Hazarlar d. Do u Gök-Türkler e. Türgifller 5. Tarihçi Gerdîzî nin... Türkistânl lar, Hakanl lara sald rd lar. Hakanl lardan meflhur oniki lideri öldürdüler. Hakanl lar n padiflahl, Karluklardan Çûnpân a kald. Hakanl lardan öldürülen son hakan H.t.g.lân idi. Yerine geçen ilk Karluk lmâlm sen Cebûye (Yabgu) idi. Bu baflkanl k Karluklarda kald. rivayeti, Türk Hakanl n n kuruluflu aç s ndan nas l de erlendirilebilir? a. Art k Türk Hakanl y k larak Karluk Yabgulu- u kurulmufltur. b. Karluk yabgular aras nda iç mücadele fliddetlenmifltir. c. Karluklardan Çunpân öldürülmüfltür. d. Karluklar, Yabguluk tan Hakanl k mertebesine yükselmifltir. e. Karluklar n oniki lideri öldürülmüfltür. 6. Baz araflt rmac lar n Bilge Kad r Han ile ayn flah s oldu unu ileri sürdü ü kifli afla dakilerden hangisidir? a. Menglig Tegin b. Üke Tegin c. Savc d. Ogulcak Kad r Han e. Satuk Tegin 7. Afla daki Türk Hakanl ve Sâmânî devleti yöneticilerinden hangilerinin birbirleri ile siyasî iliflkileri olmufltur? a. Bilge Kad r Han - smâil b. Ahmed b. Satuk Tegin - Nuh b. Esed c. O ulcak Kad r Han - smâil b. Ahmed d. Bazir Arslan Han - Ahmed b. Esed e. O ulcak Kad r Han - Yahya b. Esed 8. Tüksîn afla daki boylardan hangisinin baflkan na denir? a. Ezgifl b. Çi il c. Bulak d. Ya ma e. Karluk 9. Afrâsyâb ve A-fli-na ayn kökendendir. Buna göre afla dakilerden hangisi yanl flt r? a. Bu nedenle Türk Hakanl, Gök-Türklerin bir devam d r. b. Bu nedenle her iki hanedan n üyeleri de Türk unvan tafl rlar. c. Bu nedenle Gök-Türk türeyifl efsanesinin geçti i co rafya ile Afrâsyâb a atfedilen co rafya farkl d r. d. Bu nedenle kurdun her iki hanedan için sembolik de eri vard r. e. Bu nedenle her iki hanedan ayn soydan gelen iki koldur. 10. Rus bilgin Grigorev in 1874 de Karahanl lar ad n verdi i devleti, sistem ve kökenine uygun olarak Türk Hanl /Hakanl ad yla kaydeden ortaça tarihçisi afla dakilerden hangisidir? a. Mesudî b. Avfî c. Mervezî d. bnü l-esîr e. Taberî

71 3. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Kurulufl Dönemi 63 Okuma Parças Hakanlar n neden Kara unvan ald, rân-tûrân mücadelesini konu edinen efsanelere dahi yans m flt r. X. yüzy l n sonlar na do ru Fars ülkesinin askerî, siyasî ve demografik aç dan nas l h zla Türklerin istilas na u rad na flahitlik eden Firdevsî nin (bekli de bu s ralarda unutulmaya yüz tutan eski rân medeniyetini yeniden diriltmek üzere) kaleme ald fiehnâme de Tûrân- rân savafllar nda Tûrân temsil eden Türk hakan olarak meflhur olan Afrâsyâb n o lu Kara Han dan bahsedilir ki, ranl lara zor anlar yaflatm flt r: Buyurdu kim ol aradan göçeler / Varalar âb- Ceyhun u geçeler / Bir o lu var idi ad Kara Han / Ol idi sanki Tûrân ehline can / Atas ndan hünerde art k idi / Onun benzeri ol ilde yok idi / Buyurdu ol zamanda flah- Tûrân / Ki orduyla revan ola Kara Han / Yürür ordu sonunda flah- Tûrân / En önde ordunun o lu Kara Han. Kara Han n ranl larda oluflturdu u bu kötü hat ralar nedeni ile olsa gerek, onun soyunu küçük göstermeye çal flan zenci (kara) bir kölenin Türkistan da melik olmas efsanesi ranl lar aras nda h zla yay lm flt r. Nitekim, Tûrânl Kâflgarl Mahmud ise Kara n n bir hikayesi vard r. diyerek hikayeyi eserine alacak kadar ciddi bulmam flt r. Zira, bir baflka efsanede rânl lar, Türklerin ilerleyiflini durdurmak için Afrika dan getirdikleri zencilerle bir ordu teflkil etmifller, Türkler daha önce hiç karfl laflmad klar zencileri ola anüstü bir varl k san p önce onlara yenilmifller, ancak daha sonra zenci askerlerden birini öldürüp, azalar n n insana benzedi ine kani olduklar nda, onlar n insandan bir tür oldu u hükmünü vererek, art k rânl - lar n bu zenci ordular n yenmeye bafllam fllard r. Kaynak: Firdevsî, fiehnâme, (Hzr. Z. Kültüral ve L. Beyreli), fierîfî fiehnâme Çevirisi, II, Ankara, TDK Yay nlar, 1999, s. 991; Ömer Soner HUNKAN, Türk Hakanl Karahanl lar, IQ yay nlar, stanbul, 2007, s Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar 1. a Yan t n z yanl fl ise Kuruluflta Yer Alan Türk Boylar konusunu yeniden gözden geçiriniz. 2. d Yan t n z yanl fl ise Devletin Ad ve Hanedan n Kökeni konusunu yeniden gözden geçiriniz. 3. b Yan t n z yanl fl ise Hakanl Hangi Türk Boyu Kurdu? konusunu yeniden gözden geçiriniz. 4. e Yan t n z yanl fl ise Devleti Kuran Karluklar konusunu yeniden gözden geçiriniz. 5. d Yan t n z yanl fl ise Devleti Kuran Karluklar konusunu yeniden gözden geçiriniz. 6. a Yan t n z yanl fl ise Hakanl Hangi Türk Boyu Kurdu? konusunu yeniden gözden geçiriniz. 7. c Yan t n z yanl fl ise slam n Kabulüne Kadar Hakanl k konusunu yeniden gözden geçiriniz. 8. b Yan t n z yanl fl ise Kuruluflta Yer Alan Türk Boylar konusunu yeniden gözden geçiriniz. 9. c Yan t n z yanl fl ise Devletin Ad ve Hanedan n Kökeni konusunu yeniden gözden geçiriniz. 10. d Yan t n z yanl fl ise Devletin Ad ve Hanedan n Kökeni konusunu yeniden gözden geçiriniz. S ra Sizde Yan t Anahtar S ra Sizde 1 Bunun en temel sebebi geriye do ru gittikçe Türk tarihine yönelik kaynaklar n azl, az miktardaki bilgilerin de farkl dillerde kaydedilmifl olmas nedeni ile, araflt rmac lar n devlete ait ele geçen kay tlarda öne ç kan bir hususiyeti dikkate alarak Türk tarihî bütününde onu bir yere koyup, ayr flt rmak ve bu isim alt nda incelemek arzusundan kaynaklanmaktad r. Tabii ki, sunî isimlendirmelerde d fl tenkit aç s ndan tarihçi ve çevre iliflkisinin dikkate al nmas gerekti i hat rlanmal d r. S ra Sizde 2 Karluk Yabgulu u nun kuruldu u sahalar n Çin ve Müslüman Arap nüfuz sahas n n d fl nda oldu u ve onlar için bir tehlike oluflturmad, yani kendi iç meseleleri ile u raflt klar dönemler ile ilgili kay tlar nda onlara dair tarihî bilgilere do al olarak pek rastlanmaz. liflkilerin yeniden bafllad dönemlerde ise zaman zaman geçmiflte yaflanan önemli olaylar hakk nda Çin ve slam kaynaklar nda efsane ile kar fl k k sa bilgilerin yer ald - görülür. Bu nedenle tarihî kay tlar n az oldu u bu dönemlerin ayd nlat lmas nda efsaneler de dikkate al - n r ve burada yer alan lüzumsuz bilgiler ay klanarak, özellikle yer ve flah s isimleri ile olay n özü, bilinen ta-

72 64 lk Müslüman Türk Devletleri Yararlan lan Kaynaklar rihle karfl laflt r l r ve süzgeçten geçirilerek de erlendirilmeye çal fl l r. S ra Sizde 3 Hangi Türk boyunun hakanl n kökeni oldu u meselesinde, eski Sovyetler Birli i ve Çin in hakanl n hakim oldu u sahalar ellerinde bulundurmalar ve bu ülkelerin araflt rmac lar n n kendi ülkelerinin bölgeye yönelik resmî ideolojilerinin ne kadar etkisi alt nda kalm fl olabileceklerinin dikkate al nmas gereken önemli bir faktör oldu unu göz önünde bulundurmak gerekmektedir. S ra Sizde 4 slam n kabulüne kadar hakanl a dair bilgilerin azl, onlar n daha çok d fl iliflkilerden çok kendi iç meseleleri ile u raflmalar ndan kaynaklanmaktad r. Zira, kendilerine ait kay tlar pek azd r. Komflu devletler ile münasebetleri ölçüsünde Çin ve slam kaynaklar nda yer ald klar anlafl lmaktad r. Genç, Reflat, (2002) Karahanl lar Tarihi, (Ed. H. C. Güzel), Türkler, IV, Ankara, Hunkan, Ömer Soner, (2007), Türk Hakanl Karahanl lar, IQ Yay nlar, stanbul. Huatao, (2003), VIII-X As rlardaki Garbî Târihî Hakk da Tetkikât, (Uyg. Trc. Ö. Nurî), Kaflgar, Kaflgar Uygur Neflriyat. Pritsak, Omeljan, (1997), Karahanl lar slâm Ansiklopedisi, VI, Özayd n, Abdülkerim, (2001), Karahanl lar, TDV slâm Ansiklopedisi, XXIV, stanbul, Tafla l, Ahmet, (2004), Çin Kaynaklar na Göre Eski Türk Boylar, Ankara. Türk Tarih Kurumu Yay nlar. Togan, A. Z. V., Karahanl lar ( ) Ders Notlar, SAM Ktp. We Liang-Tao, (1986), Karahânîler Tarihinden Bayan, (Uyg. Trc. A. Nurdun), Kaflgar, Kaflgar Uygur Neflriyat.

73

74 4 LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER Amaçlar m z Bu üniteyi tamamlad ktan sonra; Hakanl n slam nas l ve ne zaman kabul etti i meselelerini de erlendirebilecek, Hakanl n Abbasi hilafetini ne zaman tan d n ve sonuçlar n belirleyebilecek, Hakanl n s n rlar n n genifllemesi, slam co rafyas na yönelik fetihleri ve bunlar n meflru gerekçelerini belirleyebilecek, Hakanl n ikiye ayr lmadan önceki siyasi tarihini, kronoloji, yer ve kifliler, sebep ve sonuçlar çerçevesinde de erlendirebileceksiniz. Anahtar Kavramlar Satuk Bu ra Han Balasagun Karahanl lar Bu ra Han Harun Kâflgar Sâmânîler lig Nasr Mâverâünnehr Gazneliler Kad r Han Yusuf Buhara Hârizmflahlar Ali Tegin Semerkand Selçuklular çindekiler lk Müslüman Türk Devletleri Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi SLAMI KABUL BATI POL T KASI DO U POL T KASI

75 Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi SLAMI KABUL X. yüzy l slam co rafyac lar Seyhun ötesindeki Türklerin hangi dine inand klar - na cevap vermekten ziyade, onlar n duk yer-sub (kutsal yer-su) kültlerini, kendi Müslüman kimliklerinin etkisi ile putperest tan mlamalarla kaydetmifllerdir. Zira VIII. asr n ortalar nda Gök Türk siyasî birli inin da lmas ile birlikte bu siyasi birli i temsil eden Gök Tengri inanc da halka daha yak n, daha alt düzeydeki ilahî güçlere ve çok say da tengriye bölünmüfltü. X. asr n bafllar nda ise slam, Türk Hakanl co rafyas nda bat da Seyhun boylar ndan do uya do ru yavafl yavafl taban tutmaya bafllam flt. Abbâsîlerin askerî seferlerinin yerini slam tebli için gerekli donan ma sahip kurumsal yap lar ve buradan yetiflen müslüman sufî vaizleri al rken, bürokrasisini teflkil eden unsurlar da soyca Seyhun ötesindeki Türklere yabanc de ildi. Di er taraftan ipek yolu güzergah n n geçti i Türk Hakanl n n siyasî istikrar, zengin Müslüman tüccarlar n ülkenin bir ucundan öbür ucuna kadar rahatça dolaflmalar na izin veriyordu. Onlar n bozk rlara infla ettikleri ribâtlarda tüccar görünümlü müslüman sufî vaizlerin satt klar slam medeniyetine ait ürünler, atl çoban veya konar-göçer Türk boylar na Allah n birli ine inanma karfl l nda vadedilen cenneti (medeniyeti) anlamay kolaylaflt ran bir model sunuyordu. Kitabî bir dine mensup olmayan atl çoban Türk boylar n n sosyal ve ekonomik yap lar nda dinin rolü ve ba lay c l, yerlefliklere göre çok daha zay ft. Daha iyi bir hayat ümidiyle din de ifltirmelerinde, geride b rakmak zorunda kalacaklar bir ekonomik menfaat ya da örgütlenme söz konusu de ildi. Ticaret için geldikleri s n r flehirlerinde onlarla birlikte yaflamay tecrübe etmifllerdi. Halk n n geçiminden sorumlu boy beylerinin ise siyasî hedefleri slam dairesi ile bütünleflmeyi zorunlu k ld durumlarda tafllar yerine tam manas ile oturmufl oluyordu. Öyleyse, Seyhun ötesinde Türkler aras nda toplu ihtida (kitlesel olarak slam a girme) haberlerinin slam kaynaklar nda yer bulmaya bafllamas normaldi. K saca, slamlaflt ran ve slamlaflan aç s ndan flartlar geçmifl as rlara göre art k çok daha müsaitti. Bu çerçevede, hâlâ fiaman kültürü ve inanc n koruyan Türk Hakanl hanedan ve ülkesinin slam a girmesi için gerekli ortam çoktan oluflmufltu. Satuk Bu ra Kara Hakan Abdülkerîm Bazir ( ) Satuk Tegin, Kâflgar da Türk Hakanl n n bat taraf n yöneten amcas ve üvey babas O ulcak Kad r Han taraf ndan kendisine s nan Sâmânî emiri Ebû Nasr a ve- Türklerin slam a girmesinde pay olan en önemli yap lardan biri olan ribâtlar, bafllang çta at n ba land veya s n r bölgelerde gazaya ç k ld nda düflman n hilesini def etmek için ikamet edilen yerlerdi. Sonralar ulak hayvan de ifltirme kona anlam na gelmeye bafllad. Nihayet, bu tabir bir çeflit dinî ve askerî mahiyette slam a özgü bir müessese halini alarak hangâh / zaviye / tekkeye dönüfltü. Bundan baflka kervansaray ve misafirhane vazifesi de görmekte idi. Ço unlukla zengin Müslüman tüccarlar n s n r boylar nda ve bozk rlarda yapt rd klar r bâtlar, hem gazilerin s na, hem de slam davetçilerinin karargâh idi. X. yüzy lda Mâverâünnehr de on bin r bât bulunuyordu. Bu durum r bât n slamlaflmada ne denli önemli bir rol oynad n göstermektedir.

76 68 lk Müslüman Türk Devletleri Fakih: Bilmek, bir konuda derin bilgi sahibi olmak anlam ndaki Arapça f kh kökünden türeyen ve bir fleyi iyi bilen, iyi anlayan kimse demektir. Müslüman toplumlarda toplumsal de iflme ile din aras ndaki iliflkiyi kuran ve fetva vermeye yetkili din bilginidir. Fakih resmen tayin edilen müftü, kad v.s. olabilece i gibi, ilmî aç dan yüksek seviyede olan müderris veya molla da olabilirdi. slâm tasavvuf anlay fl nda kutb, evrenin yönetiminden sorumlu olup afla dan yukar ya do ru, say lar giderek azalmak suretiyle bir mertebeler silsilesi meydana getiren veliler piramidi nin en tepesindeki kiflidir. rilen Artuç beldesinin de içinde bulundu u bölgeye, tâbi bir tegin s fat ile gönderildi. Satuk Tegin bu vesile ile Artuç un vergilerini tahsil için geldi inde kendisini karfl layan Ebû Nasr Sâmânî ile tan flt. Ebû Nasr Sâmânî hakk nda bilinenler, onun çok yönlü bir tarihî kiflilik oldu unu göstermektedir; Hakanl a iltica etmifl siyasî bir emir, ticaretle meflgul olan bir tüccar, slamî bilimlere vâk f bir fakih, manevî taraf ile de ruhlar aleminde Hz. Peygamber in bizzat irflad etti i kutb mertebesinde bir mutasavv ft r. Bunlara ilave olarak araflt rmac lar n dikkat çekti i üzere, oynad tarihî rolün sonucu aç s ndan bak ld nda Sâmânîlerin, slam ad na ele geçiremedikleri hakanl içeriden fetih için gönderdikleri bir casus oldu unu da söylemek pratik gerçeklere uymaktad r. Ebû Nasr Sâmânî, Türkler taraf ndan eskiden beri çok ra bet edildi ini bildi i slam ülkelerinden gelen mallar ve kumafllardan O ulcak Kad r Han a hediyeler (haraç) göndererek onunla yak n bir dostluk kurmufltu. Bu dostlu a dayanarak kendi slam inanc n n mabedini yapmak üzere, ondan, (bildik bir hile olan bir öküz derisinin kaplayaca kadar) bir yer istemifl ve buraya bir cami infla ettirerek Artuç u küçük bir Müslüman belde haline dönüfltürmüfltü. Merkezinde caminin yer ald bu küçük ticaret flehrinde namaz k lanlar gören Satuk Tegin, slam hakk nda ilk bilgiler ile ilk telkinleri do rudan Ebû Nasr Sâmânî den almaya bafllad. Sonraki geliflmelerden anlafl l yor ki, aralar nda sadece slamî konular konuflulmad. Her iki flehzade kendi ülkelerinin siyasî durumunu ve meselelerini de ele ald lar. Bu arada Sâmânî Ebû Nasr n telkinleri sonucunda on iki yafl ndaki Satuk Tegin, rüyas nda gökten inen bir kiflinin kendisine Türkçe Müslüman ol ki, dünyada ve ahirette esenlik bulas n dedi ini gördü ve uykuda iken Müslüman oldu. Abdülkerîm slamî ad n alan Satuk Tegin, Fergâna gazilerinin ve kendisi gibi Müslüman olan baz hanedan mensuplar n n deste- i ile Tabgaç Bal k ve Atbafl n ele geçirdi. Ard ndan ülkenin bat merkezi Kâflgar a sald r ya geçip slam ad na buray ele geçirdi ve amcas O ulcak Kad r Han bertaraf ederek Bu ra Han unvan n ald. Satuk Bu ra Han n ne zaman Müslüman oldu u ve bu unvan ne zaman ald meselesi hakk nda, XI. asr n son çeyre inde yaz lan Târîhu Kâflgar rivayetinde ve Satuk Bu ra Han Tezkiresi nde verilen bilgiler, kendi içinde dahi çeliflkili ve mu lakt r. Ancak Orta Ça slam kroniklerinde Türk meliki Bu ra Han ad ile kaydedilen Satuk un en geç 921 y l nda Bu ra Han unvan ald ve bu tarihten önce de slam kabul etti i tesbit edilebilmektedir. Osmanl kroniklerinde verilen onun Müslüman oldu u tarih ise, 913 y l na tekabül etmektedir. Satuk Bu ra Han Kara Hakan unvan n da kullanarak ülkenin do u merkezi Balasagun u Sâmânilerin deste i ile ele geçirmeye teflebbüs ettiyse de baflar l olamad. slam kaynaklar nda bu mücadelenin sonucunu ve ülkenin do usunda olup bitenleri ayd nlatacak bir bilgiye rastlanmamaktad r. Satuk Bu ra Han Tezkiresi nde anlat lanlar ise zaman ve mekân boyutu olmayan efsane bilgilerdir. Dolay - s ile Satuk Bu ra Han n 955 y l nda vefat edip Artuç a defnedildi i zamana kadar yeni Müslüman kimli i ile yürüttü ü siyasî faaliyetlerini; birbirleri ile mücadele halinde olan Türk boylar n tek bir çat alt nda itaat alt na almak, Kara Hakan unvan n kullanarak Balasagun iktidar n ele geçirmek, mücâhid ve gâzî s fatlar ile Hoten ve Iss g Göl ün do u k y s nda Müslüman olmayan unsurlarla mücadeleyi sürdürmek; bat da ise Sâmânîlerle siyasî ittifaklar kurarak onlar n ve Mâverâünnehr gazilerinin askerî yard m n temin etmeye çal flmak fleklinde özetlemek mümkündür.

77 4. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi 69 Resim 4.1 Satuk Bu ra Kara Hakan n türbesi (Atufl lçesi, K z lsu K rg z Özerk li, Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Çin Halk Cumhuriyeti) Kaynak: pd/40/69/e015a6ea d679613cf61e65f8 dab9_grande.jpg Baytafl Arslan Han Musa Satuk ( dan sonra?) Satuk un yerine geçen o lu Baytafl Musâ n n hem Arslan Han unvan tafl mas hem de kaynakta Hanlar Han unvan ile kaydedilmesi, en geç onun saltanat döneminde Balasagun un ele geçirilerek ülkede birlik ve istikrar n sa land, slam n resmî din olarak bütün ülkede tan nd anlam na gelmektedir. Zira piramidin en üstündekinin ald Arslan Han unvan gibi, Hanlar Han unvan da hakanl n merkezi Balasagun a özgü bir durumdu. Baytafl Arslan Han a tâbi olan kardefli lig Tonga Süleymân ise Tarâz ve Kâflgar da bulunmaktayd ve ülkenin bat taraf nda Sâmânîlerle iliflkileri yürütüyordu. Baytafl Arslan Han döneminin en dikkate de er olay, slamî bilimlerin önde gelen simas Ebu l-hasan Muhammed el-kelemâtî nin Buhara dan yola ç karak Arslan Han n yan na gelmesi ve burada kald y llar aras nda onun deste i ile tüm ülkede slam n yay larak en az ndan resmî din olarak kabul edilmesi idi. Nitekim tarihçi bnü l-esir in, Bu y lda (960) Türklerden yaklafl k iki yüz bin h rkâh (oba) (= en az iki yüz bin ile iki milyon aras nda de iflen nüfus) slam dinine girdi. haberi bunu do rulamaktad r. Sonra flehirlerde camiler, medreseler ve zaviyeler kurulmaya baflland. Art k Sâmânî ülkesinden Türk Hakanl na gelen fakih say s da artmaya bafllad. Bunlar aras nda fakih Ebu l-hasan Saîd b. Hâtim ve Ebû Zer Ammâr et-temîmî say labilir. Türk ülkesindeki toplu ihtidalara kay ts z kalmayan Sâmânî ülkesinde, arz-talep do rultusunda fakihlerin ve eserlerinin say - s n n görülmedik bir flekilde artmaya ve Türkçe ilk Kur an tercümelerinin yap lmas için heyetler teflkil edilmeye bafllanmas dikkat çekicidir. Bütün bunlar Türk- slam inanç yap s ndaki Sâmânî etkisinin de kan tlar d r. Baytafl Arslan Han döneminde içeride siyasî birli i kuran Türk Hakanl n n jeopolitik haklar n n bir gere i olarak, birkaç as r önce putperest kimlikleri ile ele geçiremedikleri Mâverâünnehr i, flimdi Müslüman kimlikleri ile elde etmek için acele edecekleri aflikârd. Bu iflin bafl nda ise hakanl n bat kolunu yöneten lig Tonga Süleymân vard. lig Tonga, birkaç defa Sâmânî topra Mâverâünnehr e sald r ya geçti, ancak her defas nda Sâmânî Nûh b. Nasr ( ) ve Abdülmelik b. Nûh ( ) a hizmet eden Gazneli devletinin kurucusu Alp Tegin taraf ndan geri püskürtüldü. Son olarak 961 y l nda Abdülmelik attan düflüp ölünce, yerine geçen Mansur b. Nûh ile anlaflmazl a düflen Alp Tegin in Sâmânî dev- Baytafl Arslan Han döneminin en dikkate de er olay, slamî bilimlerin önde gelen simas Ebu l-hasan Muhammed el-kelemâtî nin Buhara dan yola ç karak Arslan Han n yan na gelmesi ve burada kald y llar aras nda onun deste i ile tüm ülkede slam n yay larak en az ndan resmî din olarak kabul edilmesi idi.

78 70 lk Müslüman Türk Devletleri leti içinde sebep oldu u kar fl kl ktan ve zafiyetten yararlanmak istedi ve Sâmânîler üzerine yeniden yürüdü. Ancak bu olay n geliflimi ve sonuçlar hakk nda kaynaklar susmaktad r. Arslan Han Ali nin ülkenin do usundaki faaliyetleri hakk nda yanarak flehid oldu u d fl nda hiçbir bilgi bulunmamakla beraber, ülkenin bat s nda onun döneminde lig Tonga Süleyman ve o lu Bu ra Han Harun taraf ndan yürütülen slam co rafyas n feth etme yolunda ilk ciddi teflebbüsler gerçeklefltirilmifltir. SIRA S ZDE 1 Arslan Han Ali Musa (?- 998) Baytafl Arslan Han n saltanat n n ne zaman sona erdi i ve yerine Arslan Han Ali nin ne zaman tahta geçti i bilinmemektedir. Arslan Han Ali, ayn zamanda Kara Han / Hakan ve Tonga unvan tafl maktad r. Onun faaliyetleri hakk nda hiçbir bilgi yoktur. Yaln z, el-harîku fl-flehîd payesine ve 998 y l nda Kâflgar a defnedilmesine bak l rsa, ülkenin do usundaki Müslümân olmayanlara karfl hakanl n bu önemli merkezini müdafaa ederken yanarak flehit oldu u söylenebilir. Arslan Han Ali döneminde hakanl n bat faaliyetlerini, bir süre lig Tonga Süleyman ve en geç 991 y l ndan itibaren de o lu Bu ra Han Harun yürütmüfltür. slam kaynaklar n n bu tarihten itibaren bat daki geliflmeler hakk nda oldukça ayr nt l bilgiler vermesi ve bu geliflmelerin birbirleri ile ba lant l olarak hakanl - n ikiye ayr lmas na kadar sürmesi nedeni ile bu k sm Bat Politikas, bat ya dair bilgilerin aksine pek az bilgi bulunan do udaki geliflmeleri Do u Politikas bafll alt nda tasnif etmek, hakanl n bütün tarihini anlamay daha kolaylaflt raca ndan, bundan sonraki tarihî süreci iki ana bafll k alt nda ele almak daha uygun olacakt r. Hakanl n slam kabulünde ülkenin sosyal yap s n n önemini nas l izah edebiliriz? BATI POL T KASI Dihkân: Farsça dih ile -gân nispet ekinden oluflan dihgân kelimesi, Arapça ya dihkân olarak geçmifl olup, köy a as veya arazi sahibi anlam na gelmektedir. Dihkânlar kendi aralar nda k yafetleri ile ay rt edilebilen farkl s n flara ayr lmakta idi. Bunun kayna asalet de il, köy, flehir, yöre dihkân gibi sosyal farkl l klard. Bu nedenle, genellikle yerel yöneticiler ya da bölgenin aristokratlar olarak görülmekteydiler. Sâmânî Devletine Son Verilmesi Bu ra Han Harun, Sâmânî devletine karfl harekete geçmeden önce sab rla detayl bir plan ve haz rl k yapt. Sâmânî devletinin çöküflüne neden olan memnuniyetsiz gruplar yan na çekmeyi baflard. Bunlardan ilki Mâverâünnehir dihkânlar idi. fiahsî ihtiraslar n hayata geçirmek için mücadele eden vilayet hakimleri halk yüksek vergiler vermeye mecbur b rakt lar. Bu uygulamalardan en çok rahats z olan Mâverâünnehr ahalisi için önemli olan kendilerine kimin hakim oldu u de il, ticarî menfaatlerini kimin koruyaca idi. Bu nedenle Sâmânî idaresi yerine, yak n ticarî iliflkiler içinde olduklar Türk Hakanl idaresini arzu etmeye bafllad lar. Mâverâünnehr yerel yöneticilerinden bir grup dihkân, Sâmânî devletine son verilmesi için Bu ra Han Harun u ülkeye davet etti. kinci grup Mâverâünnehr in gayri resmî ulemas idi. Sâmânî hatipleri camilerde hakanl a karfl cihad n farz oldu unu bildirince, halk onlara güvenmeyip yak nlar ndaki fakihlere (mutasavv flara) müracaat ederek savafl için fetva istediler. Onlar da Türk Hakanl n n dine karfl de il, dünyevî hükümranl k için mücadele etti ini, bu nedenle kan ak tman n yersiz olaca n, üstelik onlar n iyi bir Müslüman (Sünnî ve Hanefî) kavim oldu unu, fitnenin (Sâmânîlerin) ortadan kald r lmas n n daha do ru olaca n söyleyerek halk bundan men ettiler. Böylece, sadece halk de il, Mâverâünnehr gazilerini de hakanl a karfl savaflt rma imkan kalmad. Üçüncü grup Ebû Ali Sîmcûrî, Fâik, Beg Tüzün, Hâcib nanç gibi Sâmânî topraklar n aralar nda paylaflmak için mücadele eden Sâmânîlerin Türk as ll komutanlar idi. Bunlardan Ebû Ali Sîmcûrî, Horasan da müstakil bir devlet kurmak için Bu ra Han Harun ile gizlice yaz flmaya bafllad. Onunla kurdu u dostluk sonucunda bir anlaflma yapmay baflard. Buna göre, Buhara, Semerkand gibi Ceyhun nehrinin do usunda kalan yerler Türk Hakanl na, nehrin bat s nda kalan yerler ise

79 4. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi kendisinin olmak üzere Sâmânî ülkesini paylaflacaklar ve bunun için iki taraf birbirine yard m edecekti. Gizli mektuplar gönderen bir di er komutan Fâik de acilen Sâmânî ülkesini istilaya gelmesi için Bu ra Han Harun u tahrik ediyordu. Son olarak Halife el-vâs k ( ) soyundan geldi i kabul edilen ve Mâverâünnehr de bulunan Ebû Muhammed Abdullah el-vâs kî ye ödenmesi gereken maafl Sâmânîler vermediler. O da Türk Hakanl na giderek Bu ra Han Harun un saray na yerleflti. Han üzerinde etkili olup onu Mâverâünnehr e Sâmânîler üzerine sefer yapmaya teflvik etmekte iken, Ba dâd da hilâfet makam nda de ifliklik meydana geldi. Halîfe et-tâî Lillah ( ), Büveyhî hükümdar Bahâüddevle taraf ndan hal edildi ve yerine el-kâdir Billah halife oldu (991). Ancak o Horasan ve Mâverâünnehr de tan nmad, hutbe et-tâî Lillah ad na okunmaya devam etti. Bu geliflmeler karfl s nda hedefini büyüten el-vâs kî, halife olmay hayal etmeye bafllad. Her konuda görüflünü soran Han n onay n ald. El-Vâs kî halife ilan edilecek ve Bu ra Han Harun ona tâbi olarak Mâverâünnehr ve Horasan da hüküm sürecekti. Bu ra Han Harun, durum kendi lehine dönünce 991 y l nda Mâverâünnehr in Fergana bölgesine girdi. Burada bast rd dirhemlerde kulland melikü l-maflr k (do unun hakan ), zahîrü d-da ve (davet destekçisi) ve Türk Hakan unvanlar onun kimli ini ve politik hedeflerini yans tmaktad r. Özellikle zahîrü d-da ve unvan ile slam ad na slam dan ç km fl olan Sâmânî devletinin topraklar na, yani slam co rafyas na girdi ini ifade ederek askerî müdahalesini meflru bir zemine dayand rm fl olmaktad r. Meflhur bilgin Bîrûnî (ö. 1061?), Bu ra Han Harun un kendisine flihâbü d-devle, onlardan bir grubun da kendilerine emîrü l-âlem ve seyyidü l-ümerâ lâkaplar n verdiklerini söylemektedir ki, asl nda bütün bunlar onun hedefinin bat da sadece Sâmânîler ile s n rl olmad n göstermektedir. Nitekim, bu paralarda sab k halife et-tâî Lillah n ad n zikretmeye devam etmesi, Ba dad a kadar uzanan bir plan n varl na iflaret etmektedir. Bu ra Han Harun Fergana dan sonra sfîcâb vilâyetine geldi. Bunu haber alan Sâmânî Emîr Nuh b. Mansur, Hâcib nanç komutas nda kalabal k bir orduyu Han karfl lamas için gönderdi. ki taraf aras ndaki fliddetli savaflta Sâmânîlerin güvenilir son dayana Hâcib nanç bir çok komutan ve adam ile birlikte Türk Hakanl na esir düfltü. Bunlar Türk ülkesine nakledildi. Bu zafer, Bu ra Han Harun un Sâmânî devletini ortadan kald rma, Mâverâünnehr ve Horasan a sahip olma arzusunu güçlendirdi. Bu ra Han Harun savaflarak Semerkand önlerine kadar gelince Nûh b. Mansur çaresiz kalarak ikram ve iltifatlarla hakanl n gizli müttefiki Fâik i, Bu ra Han Harun a karfl Semerkand taraf na sevk etti. Harceng de sahte bir savafltan sonra yenilerek bozguna u rayan Fâik kaçarak Buhara ya geldi. Nûh b. Mansur gizlendi i yerden Ebû Ali Sîmcûr a bir elçi göndererek Han geldi, sen de gel. diyerek tekrar yard m istedi. Fakat bu iste ine cevap alamad. Buhara y terk etmek zorunda kald. Ceyhun u geçip Âmûye vilâyetine geldi. Böylece Türk Hakanl ciddi bir mukavemet ile karfl laflmadan May s 992 de Sâmânîlerin baflkenti Buhara ya girdi. Bu ra Han Harun un vaatlerini müttefikler ciddiye almay nca flartlar birden bire aleyhine döndü. Bu s rada havas na ve meyvelerine al flamad Buhara da hastalan p Semerkand a, oradan da Kâflgar a dönerken A ustos 992 de vefat etti. Sâmânî Emîr Nûh b. Mansur, Han n çekildi ini haber ald nda, derhal maiyeti ile Buhara ya döndü ve Selçuk Beyin bafl nda bulundu u O uz grubundan ald destek ile Mâverâünnehr de hakimiyetini tekrar kurdu. Bu arada halife olmay hayal eden el- Vâs kî, Han n Buhara y almas ndan sonra haz rl klara giriflmifl ve etraf na üç yüz gulâm (köle) toplam flt. Fakat Han çekilince o da Irâk a kaçmak zorunda kald. 71 Bu ra Han Harun un Sâmânî devletine son verme ve Mâverâünnehr i feth etmesinde Sâmânî devletinin çöküflüne neden olan olaylar n pay büyüktür. Bunlardan ilki, sürekli artan a r vergiler alt nda ezilen dihkan ve tüccar s n f, da lan ülkeden bir pay koparmaya çal flan Türk as ll komutanlar, resmî din adamlar na itibar etmeyen ve yanlar ndaki mutasavv f din adamlar na ba l olan dindar halk ve gaziler, son olarak da Halife el-vâs k ( ) soyundan geldi i kabul edilen ve Mâverâünnehr de bulunan Ebû Muhammed Abdullah el-vâs kî ye ödenmesi gereken maafl Sâmânîlerin ödememesidir.

80 72 lk Müslüman Türk Devletleri Türk Hakanl n n baflkenti Balasagun da bulunan Arslan Han Ali, ülkenin bat taraf n yöneten Bu ra Han Harun ölünce yerine kendi o lu Nasr getirdi. Tonga Tegin Nasr cesur, sert, davas nda srarl ve siyasette mahir birisi olmakla beraber tam bir gönül insan idi. Onun yönetiminde yeniden Mâverâünnehr tazyik edilmeye baflland. Sikkelere göre Nasr y llar nda Fergâna, Hocend ve lâk, 996 da fiâfl ve 997 de Uflrûsene yi ele geçirdi. Ertesi y l 998 de Türk Hakanl hakan Arslan Han Ali do uda gayrimüslim unsurlara karfl giriflti i bir savaflta yanarak flehit olunca, Balasagun da Türk hakanl taht na büyük o lu Togan Han Ahmed geçti (998). Kardefli Tonga Tegin Nasr da baflar lar ile konumunu güçlendirdi inden lig ve Arslan lig unvanlar n kullanmaya bafllad. Özkend i merkez edinerek Türk Hakanl n n bat daki faaliyetlerini buradan yönetmeye bafllad. sficâb d fl nda Sâmânîlerin Seyhun boyundaki do u vilayetleri tekrar Türk Hakanl ülkesine kat l rken Nûh b. Mansur, ülkesinde yeniden kontrolü sa lamak, hakanl a yard m ederek kendisine ihanet eden Ebû Ali Sîmcûr ve Fâik i bertaraf etmek ve Türklerin yaklaflan istilas n önlemek için bu kez, kuzey Afganistan da önemli bir güç haline gelen Gazneli Sebüktegin e ( ) dayanmaya bafllad. Bunun üzerine Fâik bir yolunu bulup lig Nasr a iltica etmeyi baflard. lig Nasr Buhara ya yürümeye karar verip Fergana vilayetinden hareket ederek Semerkand n yukar s n r na kadar geldi. Bölgedeki Sâmânî valilerinden vergi gelirlerinin kendisine verilmesini talep etmeye bafllad. Bunu duyan Nûh b. Mansur bu s rada Belh te bulunan ülkenin tek güçlü ismi Sebüktegin e bir mektup gönderdi. Mektubunda lig Nasr n ülke s n r na dayand haber verilerek Ceyhun u geçip acilen yard ma gelmesini ve son bir iyilik daha yaparak Türk Hakanl n bölgeden ç karmas n rica ediyordu. Sebüktegin durumu ileri gelen adamlar ile istiflare ettikten sonra Sâmânîlere yard ma karar verdi. lig Nasr, Sebüktegin e Sâmânî devletinin slam ad - na paylafl lmas n teklif etti. Ancak bu kabul görmeyince lig Nasr bir taraftan gönderdi i oklarla bütün Türk boylar n savafla ça r rken, di er taraftan da Sebüktegin in rakibi Sistân hâkimi Halef b. Ahmed ile temas kurdu. Bu flartlarda Sebüktegin Türk Hakanl ile anlaflmaya raz oldu. ki taraf aras nda yap lan anlaflmaya göre; Türk Hakanl ve Sâmânî ülkesi aras nda Katvan çölü s n r olacak, iki taraftan biri bu anlaflmadan daha fazla bir fley talep etmeyecek, anlaflmay bozmayacak ve lig Nasr n flefaati gere ince Fâik, Sâmâni âilesine eski hizmetleri ve itaati dolay s yla Semerkand valisi tayin edilecekti. Böylece lig Nasr, topraklar n bat ya do ru geniflleterek Sâmânîleri Zerefflân vadisine s k flt rm fl bulunuyordu. Anlaflmadan k sa bir süre sonra Sâmânî Emîr Nûh b. Mansur vefat etti (Temmuz 997) ve yerine Ebu l-hâris Mansur geçti. Ard ndan Gazneli Sebüktegin de hayata gözlerini yumdu (A ustos 997) ve o lu Mahmud tahta ç kt. Bu durumdan yararlanmak isteyen sab k Sâmânî veziri Abdullah b. Üzeyr ve Ebû Mansur Muhammed sficâbî gibi flahsiyetler de lig Nasr n huzuruna gelerek ba l l klar n bildirdiler. Bu arada Ebu l-hâris Mansur Buhara da tahttan indirilerek yerine küçük yafltaki kardefli Abdülmelik i ç kard lar (Ocak 999). Türk Hakanl Bat sorumlusu lig Nasr, Buhara daki en sad k adam Fâik in ölmesi ve Gazneli Mahmud un Ceyhun un bat s nda Sâmânîlerin Horasan topraklar n almas üzerine derhal hareket ederek Buhara üzerine yürüdü. Begtüzün, Y nâltegin ve di er ileri gelen Sâmânî Türk komutanlar lig Nasr karfl lamak üzere onun yan na geldiklerinde hepsi tutukland. Abdülmelik bunu haber ald nda kaçmak için vakit kalmam flt. Türk Hakanl hiçbir direniflle karfl laflmadan Buhara ya girdi. lig Nasr mâret saray na yerleflti. Abdülmelik i sakland yerden casuslar vas tas ile yakalatt. Onu ve bütün Sâmânî hanedan üyelerini tutuklat p baflkent Özkend e gönderdi. Abdülmelik orada öldü ve Sâmânî devleti sona erdi (Ekim 999).

81 4. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi 73 lig Nasr kardefli Cafer Tegin i Buhara da ve Tegin Han Semerkand da b rakarak Özkend de ikamet etmeye devam etti. Ancak Sâmânî hanedan ndan Ebû brahim smâil in hapisten kurtulup Hârizm e giderek Sâmânî devletini yeniden ihya için mücadele bafllatmas, Mâverâünnehr in tamamen kontrol alt na al nmas n bir süre geciktirdi. Nitekim Hârizm de etraf na toplanan ordunun bafl na Arslan Yâlû yu getirdi. O önce Cafer Tegin i Buhara da, sonra Tegin Han Semerkand da ma lup etmeyi baflard. Kendisine Muntas r (Muzaffer) lâkab n veren Sâmânî Ebû brahim smâil Buhara ya tekrar gelerek tahta ç kt (1000). lig Nasr, muhtelif Türk boylar ndan oluflturulan büyük bir ordu ile Buhara üzerine yürüdü. Sâmânî Muntas r ve Arslan Yâlû çareyi Buhara y terk ederek Ceyhun un bat s na çekilmekte buldular. Türk Hakanl böylece Sâmânî kuvvetleri karfl s nda ard ard na al nan ma lubiyetleri telafî ile ayn y l Buhara ve Semerkand a tekrar hakim oldu y l bafl nda Horasan maceras Gazneliler karfl s nda periflanl kla sonuçlanan Muntas r Mâverâünnehr e dönerek Sâmânî devletine meyilleri olan O uz Yabgulu u na s nd. Yabgu Müslüman oldu ve Muntas r ile akrabal k kurdu. Muntas r A ustos 1003 de O uzlarla birlikte lig Nasr üzerine Buhara ya ikinci kez yürüdü. Kûhek de Sübafl Tegin idaresindeki Türk Hakanl ordusunu yenilgiye u ratt lar. Ancak fidye karfl l nda kendisinin hakanl a teslim edilece i söylentisi üzerine O uzlar n yan ndan ayr larak tekrar Horasan a geçti. Gaznelilerin takibat na u ray nca yeniden üçüncü defa Mâverâünnehr e geldi. Hakanl n Buhara fl hnesi (askerî vali) taraf ndan izlenen Muntas r, Buhara yak nlar ndaki Nûr m nt kas na yerleflebildi (1004). Ard ndan O uzlardan ve Semerkand halk ndan ald destekle önce Buhara fl hnesini, ard ndan da Semerkand yak nlar nda hakanl k ordusunu ma lup etti (Haziran 1004). Nihayet Türk Hakanl ve Sâmânî Muntas r n ordusu Uflrûsene vilayetinde yeniden karfl laflt. Savafl n fliddetlendi i s rada Muntas r taraf nda yer alan O uz beyi Hasan b. Tâk n befl bin kiflilik maiyeti ile lig Nasr taraf na geçmesi, savafl Türk Hakanl lehine sonuçland rd. Ma lup Muntas r, Ceyhun nehrinin bat s na zorlukla kaçabildi. Bir süre oralarda dolaflt ktan sonra tekrar Mâverâünnehr e dönmek isterken s nd bn Behîç ad ndaki bedevî Arap kabilesinin reisi ve adamlar taraf ndan öldürüldü (Ocak 1005). Mâverâünnehr in fethinin sonuçlar n flöyle özetleyebiliriz; Mâverâünnehr fethi, Türklerin slam a giriflinin, pratikte Türklerin slam co rafyas na girifli ve slam n yay lmas n n Türklerin yay lmas ile ayn anlamda oldu unu gösteren en önemli ilk hadisedir. Mâverâünnehr in demografik yap s, Karluklar ve O uzlar n göçüyle h zla Türkleflti. XI. yüzy l n bafl ndan itibaren art k kaynaklar Mâverâünnehr i Türk Denizi olarak tavsif etmektedir. Buradaki neredeyse her siyasî olay n Anadolu ya kadar uzanan sonuçlar dikkate al nd nda Buhara n n ayn zamanda Anadolu ya aç - lan ilk kap oldu una dahi hükmedilebilir. Nümizmatik verilere göre, 991 y l nda Bu ra Han Harun un tek tarafl olarak Abbâsî halifesi et-tâî Lillah tan mas ile bafllayan Türk Hakanl ve Abbâsî iliflkileri, Mâverâünnehr in fethi ile do rudan iliflkilere dönüflmüfltür. Halife el-kadir Billah, Togan Han Ahmed e bir mektup yazarak hilafet için tehlikeli gördü ü el-vâs kî yi yakalamas n isteyince el-vâs kî Mâverâünnehr den uzaklaflt r lm flt r. Bu iliflkilerde kendilerini mevlâ emîrü l-mü minîn (halifenin kölesi) olarak tavsif etmeleri, halifeyi de Tanr ile kendi aralar nda bir mevkide görmeleri ile hakanlar n halk üzerindeki mutlak otoritesi hukuken de olsa zay flam fl, buradan kaynaklanan yetki karmaflas, sonralar hakanl kta iç siyasî istikrar sarsan bir süreç halini alm flt r.

82 74 lk Müslüman Türk Devletleri Bu fetih ile Türk Hakanl do uda Altay da lar ndan bat da Ceyhun nehrine kadar s n rlar n geniflleterek, tarihî ipek yolu güzergah n n önemli bir bölümünü kontrolleri alt na alm fl oldular. Ancak, Ceyhun un bat s nda kalan Sâmânî topraklar n yeni komflular Gaznelilere kapt rd lar. Bu geliflme Türk Hakanl ile Gazneliler aras nda Horasan da hakimiyetlerini kurma yolunda bir rekabeti kaç n lmaz k lacakt. ki devlet aras nda s k fl p kalan Hârizmflâhlar, nispeten daha güçsüz bir konumda olduklar ndan geliflmeleri kayg ile izliyordu. Türk Hakanl ve Gazneli mücadelesinin temelinde yatan pratik sebep fludur: Türk Hakanl Sâmânîlerin Ceyhun un bat s nda kalan topraklar n n (Horasan) da tek varisinin kendileri oldu unu ve buran n daha önce davranan Gazneliler taraf ndan gasp edildi ini düflünüyorlard. Gaznelilere göre ise, Sultan Mahmud Horasan bafl bozuklardan ve Sâmânî düflmanlar ndan temizlerken Türk Hakanl bunu ganimet bilip Ceyhun un do usunda kalan topraklar (Mâverâünnehr i) ele geçirmiflti. Gazneliler ile liflkiler Türk Hakanl Sâmânîlerin Ceyhun un bat s nda kalan topraklar n n da tek varisinin kendileri oldu unu ve buran n, daha önce davranan Gazneliler taraf ndan gasp edildi ini düflünüyorlard. Oysa Gaznelilere göre, Sultan Mahmud Horasan bafl bozuklardan ve Sâmânî düflmanlar ndan temizlerken Türk Hakanl bunu ganimet bilip Mâverâünnehr i ele geçirmiflti. Taraflar flimdilik akrabal k ile destekledikleri göstermelik bir bar fl anlaflmas yapt lar. lig Nasr, Sultan Mahmud un Hindistan vilayetlerinden Multan a sefere ç kt n haber al r almaz akrabas Sübafl Tegin i Horasan bölgesine ve kardefli Cafer Tegin i büyük bir ordu ile Belh e fl hne olarak gönderdi. Cafer Tegin itaate yanaflmayan Belh halk ndan bir ço unu öldürdü. fiehri ya malay p haraca ba lad. Sübafl Tegin ise Herat kolayl kla ele geçirdi. Horasan ileri gelenlerinden Hüseyn b. Nasr vergi ifllerinin idaresi, tahsili ve oran n düzeni için Niflâbûr a sahib-i divan olarak gönderdi. Horasan n art k Türk Hakanl hakimiyetine girdi ini göstermek için de bu bölgenin idarî merkezleri Herat ve Niflâbûr da, Togan Han Ahmed e tâbî olarak alt n (dinar) para darp ettirdi (1006). Sultan Mahmud olanlar ö renince mola vermeksizin h zla Gazne ye döndü. Emrindeki bütün memurlara hediyeler vererek onlar n gönlünü ald. Halaç Türklerini yard ma ça rd. Onlardan oluflturulan büyük bir ordu ile Belh e hareket etti. Burada bulunan lig Nasr n kardefli Cafer Tegin, Sultan Mahmud ile savaflmay göze alamad ve Ceyhun un do u k y s na Tirmiz e çekildi. Sultan Mahmud savafl yapmadan Belh i tekrar elde etti ve flehre yerleflti. On bin kiflilik bir atl birli i ile Arslan Câzib i, çekilmekte olan di er bir Türk hakanl komutan Sübafl Tegin üzerine yollad. Sübafl Tegin uzun ve meflakkatli bir takipten sonra Mâverâünnehr e güç bela dönmeyi baflard. Bu ilk Horasan istilâ teflebbüsünde, k sa bir süre için de olsa Herat ve Niflâbûr a hakim olan Türk Hakanl bat da en genifl s n rlar na ulaflt. lig Nasr iki koldan Horasan a gönderdi i kuvvetlerin bizzat Sultan Mahmud taraf ndan bölgeden ç kar lmas üzerine daha çok h rsland ve akrabas Kad r Han Yusuf tan yard m istedi. Türk Hakanl ülkesindeki bütün Türk boylar n silaha davranmaya ça rd. Belh yak n nda Gaznelilerin karfl s nda lig Nasr n ordusu savafl düzenine geçti. Ordunun merkezinde yer alan lig Nasr, kalkanlar ve kam fll hat rlatan m zraklar aras nda Hoten Türkleri ile birlikte Kad r Han sa kola, sol kola da kardefli Cafer Tegin i yerlefltirdi. Bin kadar atl gulâm n atlar ndan indirterek ok atmalar için ön safa koydu. Türk-Halaç gruplar, Hind-Afganl lar ve kalabal k O uz birliklerinden müteflekkil ordusu ile Sultan Mahmud, kardefli ordu komutan Emîr Nasr, Cüzcân valisi Ebû Nasr Ahmed el-ferîgûnî ve Arap emiri Muhammed et-tâî ile birlikte Hind, Arap, Kürt vs. halklardan askerlere ordunun merkezinde görev verdi. Sol tarafa ileri gelen komutanlarla büyük hâcibi Ebû Saîd Altuntafl, sa tarafa Arslan Câzib i yerlefltirdi. Ordunun ön saf na ise befl yüz savaflç fil koydu. fiiddetli geçen savafl son anda fillerin deste i ile Gazneliler kazand (Ocak 1008).

83 4. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi 75 Bu yenilgi Türk Hakanl n n Horasan ele geçirme hayallerini bir süre için suya düflürdü. Bundan daha önemlisi, ülkenin siyasî bütünlü ünü tehdit eden ilk sars nt lar bafllatm fl oldu. Yenilginin gerçek nedeni lig Nasr n a abeyi hakanl n bafl ndaki Togan Han Ahmed idi. Kardeflinin hiyerarfli basama nda h zla yükselmesinden ve yapt fetihlerle itibar n n artmas ndan endifle ediyordu. lig Nasr, a abeyinin Sultan Mahmud ile aleyhine gizlice bir anlaflma yapt n ö renince, Mâverâünnehr askerlerinden meydana getirdi i ordusu ile Semerkand dan harekete geçerek onun üzerine, Balasagun a sefere ç kt. Ancak k fl flartlar nedeni ile ordu Özkend den öte gidemedi. Bu arada her iki kardeflin elçileri Sultan Mahmud un huzurunda suçu birbirlerine at yor ve sultan da onlar n gözünü korkutmay ihmal etmiyordu (1011). Horasan fethetme h rs a r basan lig Nasr, bütün bu olumsuzluklara ra men baz arac lar vas tas ile Togan Han Ahmed ile aras n düzeltti. Haz rl klara giriflerek hem Togan Han Ahmed ve hem de Kad r Han Yusuf a yard m ça r lar n yineleyen mektuplar gönderdi. Fakat bu üçüncü teflebbüsü s ras nda hastaland ve 1012 y l nda vefat etti. Resim 4.2 Togan Han Ahmed in tâbii lig Muhammed in alt tâbii olan Beytüzün ün Semerkand da h. 407 (1016-7) y l nda bast rd sikke ( mestead.com/myqara khanidfals. html) Türk Hakanl hakan Togan Han Ahmed, bir taraftan lig Nasr yerine Mâverâünnehr de yönetimi ele alan kardefli Arslan lig Mansur ile mücadeleye mecbur olmas, di er taraftan ülkenin do u s n rlar nda Türk-Mo ol boylar n n tazyiki karfl - s nda, Sultan Mahmud ile dostane iliflkiler kurmay siyasetine uygun buldu. Çok geçmeden Arslan lig Mansur, mevkiini yükseltti ve Arslan Han unvan n kullanmaya bafllad y l nda Togan Han Ahmed in vefat etmesi ile Balasagun da tahta ç kt. Eski bölgesini ise kendisine tâbi olan kardefli lig Muhammed e b rakt. Amcas Bu ra Han Harun un o lu Kâflgar ve Hotan taraflar hakimi Kad r Han Yusuf ile taht mücadelesi söz konusu oldu undan Gaznelilerle akrabal k kurarak iyi iliflkilerin devam n arzu etti. Ancak Sultan Mahmud un Kad r Han Yusuf u desteklemesi ve bunun için Maverâüünnehr e sefere ç kmas iliflkileri bozdu. Üstelik Arslan Han Mansur dan çekindi inden sefer yar m kal nca müttefiki Kad r Han Yusuf ile de aralar aç ld. Bu flartlarda Arslan Han Mansur ve Kad r Han Yusuf güçlerini birlefltirerek yaklafl k on y ll k bir aradan sonra tekrar Ceyhun u geçip Belh e geldiler. ki taraf aras ndaki fliddetli savafl yine Gazneliler kazand. Türk Hakanl ordusunun önemli bir k sm Mâverâünnehr e çekilirken Ceyhun nehrinde bo uldu. Nitekim Sultan Mahmud bu olaydan hemen sonra gelen ve kendisini tebrik eden Hârizm elçilerine Zaferi nas l ö rendiniz? diye sorunca Su üzerinde gelen külâhlar n çoklu undan cevab n ald (1020) y l nda Belh hezimeti s ras nda Arslan Han Mansur un hapsinden kurtularak Buhara y ele geçiren Kad r Han Yusuf un kardefli (Sübafl ) Ali Tegin, k z n da alarak akrabal k kurdu u bölgedeki Selçuklu O uzlar n n bafl ndaki Arslan Yabgu

84 76 lk Müslüman Türk Devletleri 1025 y l nda yap lan Semerkand (Kad r Han Yûsuf ve Gazneli Mahmûd) Görüflmesi nin temel nedeni, Türk Hakanl nda taht iddiac s olan Kad r Han Yusuf un, rakibi olan Togan Han Muhammed in müttefiki Ali Tegin i bertaraf etmek istemesi; Gazneli Mahmud aç s ndan ise kendisinin Hindistan seferleri s ras nda Ali Tegin ve müttefiki kalabal k O uz gruplar n n Horasan a muhtemel sald r lar n önlemekti. ile ittifak kurdu ve k sa sürede Mâverâünnehr de önemli bir güç haline geldi. Buna paralel olarak Selçuklular n da bölgede itibar ve sayg nl artarken, gittikçe ço- alan kalabal k nüfuslar ve askerî güçleri herkesi endiflelendirmekte idi y l - na gelindi inde, Arslan Han Mansur ile kardefli lig Muhammed öldüler ve onlardan boflalan bölgelerin tamam, Balasagun da kendini hakan ilan eden Bu ra Han Harun un o lu Togan Han Muhammed ile kardefli Ali Tegin e kald. Ancak, Togan Han Muhammed i metbû tan mayan di er kardefl Kad r Han Yusuf ise Do- u Türkistan a (Kâflgar, Hoten ve Yarkend) itilmifl durumda idi. Bu flartlarda Kad r Han Yusuf, Sultan Mahmud ile yeniden dostluk tesis etti y l nda Semerkand önlerinde buluflan han ve sultan, baflbafla Tûrân ve rân yarar na olan konularda görüflmelere bafllad lar. Kad r Han üç meselede Sultan Mahmud un yard m n talep etti: 1) Ali Tegin in Mâverâünnehr den uzaklaflt r lmas ve buran n o lu Y an Tegin Muhammed e verilmesi, 2) Bütün ülkeye sahip olmak için Balasagun da tahta oturmufl olan kardefli Hakan Togan Han Muhammed ile aras ndaki taht mücadelesinde kendisine yard m etmesi, 3) Mâverâünnehr ve Türkistân da gittikçe güçleri ve nüfuslar artan, ayn zamanda Ali Tegin in müttefiki olan Selçuk O ullar na ba l Türkmenlerin Ceyhun un bat s na, Horasan a nakledilmeleri ve Türk Hakanl ülkesinden ç kar lmalar idi. Bu talepleri kabul eden Sultan Mahmud un yard mlar karfl l nda Kad r Han Yusuf da Mâverâünnehr deki baz flehirlerde (Ça âniyân, Kubâdiyân ve Huttâl de, yani Mâverâünnehr güneyindeki, Gaznelilerin Belh, Gazne ve Hindistân yolunu çevreleyen stratejik bölgelerde) sikke ve hutbenin Sultan Mahmud ad na bas lmas ve okunmas n kabul etmekte idi. Bu kapsamda gerçekleflen anlaflma ve dostlu un iki taraf aras nda yap lacak evlilikler yolu ile güçlendirilmesi de karara ba land. Bu geliflmeleri haber alan Ali Tegin Buhara y terk ederek süratle çöle çekildi. Casuslar vas tas ile Ali Tegin in haremini, mal ve mülkünü çöle nakledece ini haber alan Sultan Mahmud hemen bunlar ele geçirmek üzere Hâcib Bilge Tegin i görevlendirdi. Hâcib bir tak m hilelerle Ali Tegin in eflini, k zlar n, mal ve mülkünü elde ederek Sultan Mahmud a getirdi. Ancak devrin kayna, bizzat Ali Tegin in yakalanmas için her hangi bir giriflimde bulunuldu undan bahsetmiyor. Ali Tegin gibi müttefiki Arslan Yabgu nun da bir tarafa çekilerek gizlendi i, casuslar taraf ndan Sultan Mahmud a haber verilmiflti. Sultan Mahmud bu ifl için görevlendirdi i bir grup adam ile Arslan Yabgu yu sakland yerden ç kart p esir ald ve Gazne ye, oradan da Hindistan a gönderdi. Dört bin çad rl k Arslan Yabgu O uzlar n n Horasan taraf na göç etmelerine izin verildi ki, onlar sonradan Akdeniz e kadar yap lacak Selçuklu fetihlerinin öncüsü olacaklard r. Kad r Han Yusuf ve o ullar Gazneli yard mlar ile Ali Tegin in deste inden mahrum kalan Hakan Togan Han Balasagun da tahttan indirdiler (1027). Ancak Gazneliler Ali Tegin in tekrar Mâverâünnehr e hakim olmas n engellemediler. Böylece Türk Hakanl ve Gazneliler aras nda denge unsuru tampon bir devletin Buhara da kurulmas na göz yumularak Türk Hakanl iç mücadelesinin devam na da yeflil fl k yak ld. Sultan Mahmud ve Kad r Han iliflkilerinde iki eflit hükümdar statüsü geçerlili ini korudu. Ancak Mâverâünnehr de varl tan nan Ali Tegin e Sultan Mahmud un o lum diye hitap etmesi, onun daha alt statüde görüldü ünü göstermektedir. fiu halde Gazneliler tutunman n masrafl ve güç oldu- unu bildikleri Mâverâünnehr i, Hindistan gibi daha kârl bölgeler varken ele geçirme niyetinde olmad lar. Onlar n sadece Belh, Gazne ve Hindistan yolunu güven alt na almak için Mâverâünnehr in güney vilayetlerini s k ca kendilerine ba la-

85 4. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi 77 makla yetinmeyi siyasetlerine uygun gördükleri anlafl lmaktad r. Üstelik bu bölgenin elden ç kmas ile Türk Hakanl n n co rafî olarak do rudan hilafet ile ba lar kesilmifl oluyordu. Art k hilafet ile iliflkilerini Gazneliler vas tas ile yürütmek zorunda idiler. Türk Hakanl ve Gazneli iliflkileri 1030 y l nda Sultan Mahmud un ölümü ile yeni bir boyut kazand. O lu Mesud Gazneli taht na oturabilmek için kardefli Muhammed ile mücadeleye giriflti. Türkmenler ve Selçuklular ile yapt anlaflmalar sayesinde Mâverâünnehr de önemli bir güç haline gelen Ali Tegin e, kendisi ya da o ullar ndan birinin tam donan ml bir ordu ile yard ma gelmesi halinde Huttâl vilayetini verece ini vaadetti. Ancak Mesud, Ali Tegin in yard m na ihtiyaç kalmadan kardeflini ma lup ederek taht ele geçirdi ve ona vadetti i topraklar vermedi (Ekim 1030). Üstelik onun rakibi Kad r Han Yusuf ile gönderdi i elçiler vas tas yla yak nl k tesis etti. Bunun üzerine Ali Tegin Gazneli ülkesinin s n r boylar na sald r ya geçerek baz yerleri ya malamaya bafllad. Savafl kaç n lmazd. Sultan Mesud muhalif devlet adamlar ndan Hârizmflâh Altuntafl Ali Tegin üzerine yürümeye memur etti. Böylelikle en az ndan iki düflman n birini saf d fl edebilirdi. On befl bin kiflilik Gazne yard mc kuvvetlerinin destekledi i Hârizmflâh Altuntafl ordusu ile birlikte Mâverâünnehr e geçti. Ali Tegin daha önce birkaç kez yapt gibi istilalara aç k bir konumu olan Buhara dan çekilerek savafl daha stratejik ve savunmaya müsait Buhara ile Semerkand n ortas nda yer alan Debûsiye (Kutluk Ordu) de kabul etmek niyetinde idi. Hârizmflâh Altuntafl Buhara y kolayl kla ele geçirerek Debûsiye ye geldi. Ancak Ali Tegin karfl s nda da lan Gazneli ordusu, bunu belli etmeden Ali Tegin ile bir anlaflma yap p geri çekildi. Savafl s ras nda yaralanan Altuntafl ise Hârizm e dönüfl yolunda hayat n kaybetti (1032). Ali Tegin kazand bu zaferden sonra Gaznelilerin bölgedeki üstünlü üne son verdi. Türk Hakanl ülkesinde ise konumunu yükseltti ve kendisini Tamgaç Bu ra Kara Hakan ilan ederek ülkenin gerçek hakiminin kendisi oldu unu iddia etmeye bafllad. Zira geçen y l (1031) Kad r Han Yusuf vefat etmifl, yerine geçen o lu Arslan Han Süleyman, Kaflgar, Balasagun ve Hotan, kardefli Bu ra Han Muhammed de Taraz ve sfîcâb alm flt. Kutluk Ordu da ba ms z bir hakan gibi hareket eden Ali Tegin, bir taraftan taht iddias nda bulunurken, di er taraftan da Hârizmflâh Harun ve Selçuklular ile ittifak ederek Ceyhun nehrinin bat s na, Gaznelilere hücuma haz rlan yordu. Ancak 1035 y l bafllar nda hastalanarak vefat etti. Mâverâünnehr küçük yafltaki iki o lundan biri olan Arslan lig Yusuf a kald y llar aras nda Sultan Mahmud, Kad r Han Yusuf, Hârizmflâh Altuntafl, Ali Tegin ve hatta Halîfe Kadir Billah gibi çok tecrübeli liderler birbirinin pefli s ra vefat etti. Bunlar n yerine geçen çocuklar n n onlar n bofllu unu doldurabilecek kadar ne yetenekleri, ne de tecrübe ve uzak görüfllülükleri vard. Bu flartlarda bölgedeki siyasî yap n n de iflmesi kaç n lmazd. Bu de iflimin anahtar ise y llard r Mâverâünnehr de yurt edinmeye çal flan Tu rul Bey, Ça r Bey ve Yabgu idaresindeki Selçuklu O uzlar oldu. Ali Tegin in çocuklar ile anlaflamad lar ve onlara verdikleri askerî deste i çekerek Mâverâünnehr i terk edip Horasan a geçtiler (1035). lig Nasr n o lu Böri Tegin brahim, askerî anlamda zay flayan Ali Tegin in çocuklar ndan Mâverâünnehr i almak için bu f rsat iyi de erlendirdi. Arslan Han Süleyman n Özkend de tâbii olan kardefli Aynüddevle nin yan nda bar namayan Böri Tegin, çetin mücadelelerin sonucunda ve Sultan Mesud un srarl takibine ra men Ça âniyân ve Huttal taraflar ndan Gaznelileri ç kard. Böri Tegin çok geçmeden Gaznelilerin müttefiki Ali Tegin in çocuklar ndan Mâverâünnehr in iki büyük

86 78 lk Müslüman Türk Devletleri merkezi Semerkand ve Buhara y almay baflard. Burada babas lig Nasr b. Ali den kalan müeyyidü l-adl (adaletin destekçisi) ve Ali Tegin in kulland Tamgaç Bu ra Kara Hakan unvanlar n alarak ülkenin bat s na, Mâverâünnehr e tek bafl - na hakim oldu. Art k Semerkand merkezinde Bat Türk Hakanl fiilen kurularak do udan ayr l rken Türk Hakanl ikiye bölünmüfl oluyordu. Türk Hakanl ve Selçuklu O uzlar n n aras ndaki iliflkinin mahiyeti fludur: Türk Hakanl mensuplar iç ve d fl savafllarda askeri kaynak olarak savaflç O uzlardan yararlanabilirlerdi. Bu nedenle onlar n kendi hayatlar na pek müdahale etmedikleri gibi, askeri hizmetleri karfl l onlara iktalar vererek yurt ve dirlik sahibi olmalar na da müsaade ediyorlard. O uzlar ile liflkiler Türk Hakanl n n kurulufl dönemlerinde Karluklar taraf ndan Afla Seyhun bölgesine itilen O uzlar, Seyhun nehrinin Aral gölüne döküldü ü mecrada Yengi Kend de kurduklar O uz Yabgulu u nun çat s alt nda varl klar n sürdürdüler. Buna ra men sa lam bir siyasî birlikten yoksun olmalar nedeni ile aralar nda mücadeleler de eksi olmuyordu. Bu nedenle aralar ndan kopan muhtelif O uz boylar n n göç ettikleri bölgelerden biri de hemen önlerindeki Mâverâünnehr, yani Sâmânî devleti ülkesi idi. X. asr n sonlar na do ru y k lmaya yüz tutan Sâmânîler, kendi ülkelerine iltica eden O uz boylar n iyi karfl l yordu. Zira onlar n askerî gücünden yararlanabilirlerdi. Dolay siyle bat ya do ru ilerleyen Türk Hakanl n n Sâmânîlerin savunucusu O uzlar ile iliflkisi, bafllang çta dostane olmad. Hakanl - n karfl s ndaki O uzlar tek bir topluluk de ildi. Bunlar 985 y l nda Mâverâünnehr e göç eden Selçuk Bey e ba l O uzlar, Hasan b. Tâk idaresindeki muhtemelen Salur O uzlar ve Hârizm de bulunan O uzlar idi. Bunlar VIII. asr n son çeyre- inden itibaren zamanla Mâverâünnehr e nüfuz eden bazen O uzlar bazen de Türkân ad ile kaydedilen muhtelif O uz boylar idi. Türk Hakanl n n 992 y l nda Mâverâünnehr i ilk fethinde Sâmânî Emîr Nûh b. Mansur, Selçuk Bey den yard m istedi ve o da o lu Arslan Yabgu yu yard ma gönderdi. Arslan Yabgu nun ve bölgedeki di er O uz boylar n n yard m ile Sâmânîler devletlerini yeniden diriltebildi. Hakanl k Mâverâünnehr i 999 da kesin olarak fethetti, ancak Özkend de hapisten kaçan son Sâmânî emiri Muntas r etraf na O uzlar toplamay baflard y l nda Hârizm O uzlar ndan Arslan Yâlû, 1003 de Müslüman olan ve Sâmânî Muntas r ile akrabal k kuran O uz Yabgusu na ba l O uzlar, 1004 de Nûr- Buhara ve Semerkand daki Selçuklu O uzlar Burnâmez de Sâmânîler ad na hakanl k ordular n yenmeyi baflard lar. Ancak Sâmânî Muntas r her savafltan sonra ganimet ve yurt tutma peflinde olan O uzlar n fidye karfl l nda kendisini satacaklar ndan endifle etmekteydi. Nitekim Uflrusene vilayetinde yap lan son savaflta yan nda yer alan O uzlardan Hasan b. Tâk n befl bin kiflilik maiyeti ile hakanl k taraf na geçmesi üzerine bölgedeki maceras sona erdi. Di er taraftan O uzlar da bölgenin yeni hâkimleri Türk Hakanl ile uzlaflmak zorunda kald lar. Sonuçta, Türk Hakanl na tâbi olan Selçuklular Nûr- Buhara ve So d- Semerkand a kesin olarak yerlefltiler. Selçuklu kaynaklar na göre Türk Hakanl ve Selçuklu O uzlar n n aras ndaki iliflkinin mahiyeti flöyle idi: Selçukîler kimseye itaat etmezler ve flehirlere yanaflmazlard. Hayvanlar n otlatmak için çay rlar takip ederler ve bolluk zamanlar nda ortal doldururlard. Kimse bunlar korkutmaz ve kimse de bunlara geri dur demezdi. Sultanlar bunlar ürkütmüyorlar, darl k vakitlerinde (yani askerî yard m gerekti i zamanlarda) lüzumlar olur diye gözetiyorlar (iktalar veriyorlar) ve mühim vakalar (savafllar) için sakl yorlard. Selçuk Bey in vefat ndan sonra ailenin reisi o lu Arslan Yabgu oldu (1004). Bu arada u runda çok mücadele verdikleri Cend vilayeti, ezeli düflmanlar O uz Yabgusu Ali nin o lu fiah Melik el-berânî ye geçti. Arslan Yabgu nun 1020 y l nda ha-

87 4. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi 79 kanl k mensubu Ali Tegin ile yapt ittifak sonucunda Selçuklular n Mâverâünnehr deki güç ve nüfuzu artt. Bu durumu tehlikeli gören Kad r Han Yusuf ve Gazneli Sultan Mahmud bir araya gelerek Ali Tegin i ve hile ile de Arslan Yabgu yu etkisiz hale getirdiler (1025). Bu flartlarda Selçuklu O uzlar n n bafl na Ahsiket havalisinde Selçuk Bey in torunu Tu rul Bey geçti. Mâverâünnehr de yeniden büyük bir güç haline gelen Ali Tegin e güvenmeyen Tu rul Bey ve kardefli Ça r Bey birlikte hareket ettiler. Fakat Musa ( nanç) Yabgu nun o lu Yusuf, Ali Tegin taraf ndan Mâverâünnehr deki bütün O uzlar n bafl na getirildi ve pek çok hediye, iktâ ve Emir nanç Yabgu unvan verildi. Nitekim Buhara ve Semerkand aras ndaki Kermîne de, y llar nda bas lan gümüfl dirhemlerde Selçuklulardan para bast rma imtiyaz verildi i anlafl lan Mu zzüddevle (Musa?) Yabgu, (Yusuf?) nanç Kökbör(i), Seyfüddevle ( brahim Y nal?) Yabgu ve Cebrail b. Muhammed isim veya unvanlar na rastlanmaktad r. Ancak Ali Tegin bu flekilde O uzlar birbirine düflüremeyince, yabgulu a getirdi i Yusuf u, onlar n ezelî düflman Berânî soyundan Alp Kara ya öldürttü. Çok geçmeden toparlanan Selçuklular, önce Ali Tegin in ordusunu yendiler (1029). Ertesi y l da Alp Kara ya karfl harekete geçerek onu öldürmeyi baflard lar (1030). Ne denli ciddi bir tehdit ile karfl karfl ya oldu unu anlayan Ali Tegin, ülkesinde eli silah tutan herkesi toplad ve Selçuklulara a r bir darbe indirdi. Selçuklular periflan bir flekilde kuzeyde Taraz ve sficâb hakimi Kad r Han Yusuf un o lu Bu ra Han Muhammed in bölgesine s nd lar (1031). Bu ra Han, öteden beri Mâverâünnehr de hak iddia ediyordu ve bu nedenle, hem Ali Tegin e, hem de onun varl na müsaade eden Gaznelilere düflmand. Bu ra Han n dostu ve yetifltirmesi diye kaydedilmesine ra men Tu rul Bey ona pek güvenmiyordu. Ayn y l n sonuna do ru tatl söz ve para (gümüfl) ile gönülleri al nan Selçuklular, yeniden Ali Tegin in hizmetine girdiler (1032). Debûsiye savafl nda Ali Tegin in yan nda yer ald lar. Gaznelilere karfl kurulan Ali Tegin ve Hârizmflah Harun ittifak na Selçuklular da kat ld. Böylece yaz n konaklad klar Nûr- Buhara dan k fl geçirmek üzere Hârizm e gelme imtiyaz ald lar. Burada Harun un ihaneti sonucu kadim düflmanlar Cend hakimi fiâh Melik in ani bask n ile katliama tabi tutulunca Horasan taraf na geçmek zorunda kald lar (Kas m 1034). Selçuklular ile Ali Tegin iliflkisi, aralar nda olup bitenlere ra men, kendi ifadelerine göre sayg, sevgi ve dostlu a dayanmakta idi. Ancak Ali Tegin in 1035 y l bahar nda ölümü ve onun yerine geçen çocuklar ile anlaflamamalar nedeniyle, art k Tu rul ve Ça r Beyler ile amcalar Musa Yabgu taraf ndan temsil edilen Selçuklular n Mâverâünnehr e dönüfl ümidi kalmad. Selçuklular Horasan da Gaznelilere karfl destekleyen Tarâz ve sfîcâb hakimi Bu ra Han Muhammed, Selçuklular n Gazneli ordusunu Haziran 1035 de Nesâ da yenilgiye u ratt haberi Türkistân a yay ld nda, gönderdi i casuslar vas tas ile Tu rul Bey i Gazneliler aleyhine k flk rtt. fiayet Gaznelilere karfl harekete geçerse, istedi i kadar asker yard m nda bulunabilece i sözünü vererek Ayak direyin, ne kadar adam gerekirse isteyin, gönderelim. diyordu. Di er taraftan Mâverâünnehr i Ali Tegin in çocuklar ndan ve Gaznelilerden almaya çal flan lig Nasr n o lu Böri Tegin de Gaznelilere karfl Ça r Bey ile haberlefliyordu. Nihayet 1040 Dandanakan zaferinden sonra Selçuklular, Türk Hakanl n temsil eden Türkistan hanlar na da ayr ayr zafernameler göndermifltir.

88 80 lk Müslüman Türk Devletleri Hârizmflâhlar ile liflkiler ( ) X. As r Orta Ça nda Hârizm bölgesinin iki önemli merkezi vard. Bunlardan ilki Ceyhun nehri bat s nda Curcâniyye (Gürgânc veya Ürgenç) ve di eri nehrin do usunda yer alan Kâs flehri idi. 992 y l nda Bu ra Han Harun yönetimindeki Türk Hakanl Mâverâünnehr i ilk ele geçirdikleri s rada Hârizm in bu iki merkezi, iki ayr hanedan taraf ndan idare ediliyordu. Kâs da slam öncesi zamanlardan beri Hârizm i idare etmekte olan ve flimdi son dönemlerini yaflayan Afrigîler (?-995), Cürcâniyye de ise 992 den itibaren bütün Hârizm e hâkim olmaya çal flan ve Sâmânîlerin tâbii Me mûnîler ( ) vard. Bu bölgenin hükümdarlar na ve beylerine verilen hârizmflâh unvan, slam öncesi devirlerden XIX. asr n bafllar na kadar kullan ld. Bu nedenle bölgede kurulan devletlere Hârizmflâhlar denmifltir. Bu ra Han n Mâverâünnehr i ele geçirmesini Afrigîler iyi karfl lamad. Nitekim Hârizm e kaçan Sâmânî emirine gereken deste i verdiler. Ancak k sa bir süre sonra Me mûnîlerden Me mûn b. Muhammed ( ), Afrigî hanedan n n son üyesi Ebû Abdullah Muhammed i yendi ve bütün Hârizm e sahip oldu (A ustos 996). Me mûnîler bafllang çta Mâverâünnehr i fetheden lig Nasr a karfl Sâmânî Muntas r destekledi ise de, onu Hârizm den kovarak bu politikas n derhal de ifltirdi. Zira Hârizm için Gazneliler daha büyük bir tehlike idi ve buna karfl ancak Türk Hakanl n yan na al rsa mücadele edebilirdi. lig Nasr n Gaznelilere karfl Horasan istilâ teflebbüsüne k smen yard m etti ve onun komutan Sübafl Tegin in Gaznelilerden kaçarken kendilerine gönderdi i de erli ganimetleri muhafaza etti. Me mûnîler bölgede denge politikas izliyor ve iki güçten birinin di erine üstün gelmesini istemiyordu. Ancak 1012 de lig Nasr vefat edince, Mâverâünnehr de otorite bofllu u do du ve hakanl k üyeleri aras nda iç siyasî çekiflmeler bafllad. Hârizm e 1010 y l nda tekrar geri gelerek Me mûnîlerin hizmetine giren ve müflavirlik yapan Bîrûnî, ülkenin varl n sürdürebilmesi için onlara flu öneride bulundu: Türkistân Hanlar (Türk Hakanl ), Emîr e (Hârizmflâh a) darg nd r. Ancak onlar Sultan n dostudur. Tek olarak düflmana galip gelmek zordur. E er iki düflman ittifak ederse onlara direnmek güçtür. Hanlara yaklaflmak gereklidir. Onlar bugün Özkend s n r nda savafl ile meflguller, Hârizmflâh vas tas ile Han ve lig (Togan Han Ahmed b. Ali ve kardefli lig Muhammed) aras nda bar fl yap lmas için çok çaba sarf etmeliyiz. Böylece onlar bunu çok takdir edecekler ve bar fl kabul edeceklerdir. Bunun faydas büyüktür. Bar fl yaparlarsa hiçbir zaman muhalefet etmezler. Hârizmflâh bu tavsiyeye uyarak Türk Hakanl na yaklaflmaya karar verdi. K ymetli hediyelerle onlara gönderilen elçiler Han ve lig i bar flt rd ( ). Türk Hakanl ve Hârizmflâhlar aras ndaki dostluk iliflkileri, bölgede Gaznelileri tecrit edecek boyutlara geldi. Hatta Hârizmflâh Me mun Türk Hakanl na Gaznelilere karfl birlikte sald rmay dahi teklif etti. Fakat hakanl k Hârizmlilerin gerçek niyetini bildi inden bunu kabul etmedi. Sultan Mahmud bu geliflmeleri ö renince bunun, Türkistan Hanlar ve Hârizmflâh n kendisine karfl açt klar bir cephe oldu unu düflünerek Belh e geldi. Hârizm i ele geçirmeye kararl idi. Hârizmflâh Me mûn a bir elçi göndererek onu aç kça tehdit etti ve baz flartlar ileri sürdü. Bu arada Hârizm de iç kar fl kl k ç kt ve Me mûn öldürülerek yerine on yedi yafl ndaki kardefli Ebu l-haris Muhammed tahta ç kar ld (Mart 1017). Bu bahane ile Sultan Mahmud Hârizm i ele geçirdi ve bölgenin yönetimini adamlar ndan Hârizmflâh Altuntafl a b rakarak Gazne ye döndü (Temmuz 1017). Türk Hakanl Hârizm in iflgaline sessiz kalarak Ceyhun un bat s nda üstünlü- ü Gaznelilere kapt rd. Böylece bat s n rlar n bütünüyle Gaznelilerin kuflatt Türk Hakanl n n halife ile do rudan temas da kesilmifl oldu. slam n do usun-

89 4. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi 81 da üstünlü ün Gaznelilere geçmesine ra men, iki ülke aras ndaki iliflkilerde iki ba- ms z hükümdar ve devlet statüsünde bir de ifliklik meydana gelmedi. Dihkânlar ve Baflka Kökenden Yöneticiler X. yüzy l n sonu ve XI. yüzy l n bafl ndaki Türk Hakanl paralar na göre, Türk Hakanl n n Mâverâünnehr i ele geçirmek ve orada sa lam bir flekilde tutunmak amac ile eski yerli yöneticileri, Sâmânî erkân ndan kiflileri, ileri gelen ticaret erbab n ve bölgenin sayg n kiflilerini, Sâmânîler de olmad kadar imtiyazlar vererek kendi taraf na çekti i anlafl lmaktad r. Bu tarz yönetimin bir sonucu olarak, Mâverâünnehr in k sa sürede ve kolayca Türk Hakanl hakimiyetine girdi i gibi, Horasan için verilen mücadelede de Mâverâünnehr dihkânlar n n tamam n n hakanl k taraf nda yer ald görülmektedir. Ancak bu imtiyazlar, XI. yüzy l n ikinci yar - s ndan itibaren tamamen kald r ld ve dihkânlar n bölgedeki nüfuzuna son verildi. Sâmânîler zaman nda elde ettikleri iktisadî ve sosyal imtiyazlara karfl l k, siyasî etkilerinin yok olmas na raz olan dihkânlar, flimdi Türk Hakanl n n kendi adlar na para bast rmalar na izin vermesi ile yeniden siyasî bir kimlik kazand lar. 992 de Buhara üzerine yürüyen Bu ra Han Harun a iltihak eden lâk dihkân Mansur b. Ahmed, dihkânü l-celîl unvan ile tâbi olarak lâk da varl n korudu u gibi, haklar n da çocuklar na miras b rakabildi. Mansur b. Ahmed in o lu ve iki torunu, Muhammed b. Mansur ( ), Ebû fiucâ Sâlâr b. Muhammed ( ) ve Bekr b. Muhammed in ( ve 1023) lâk vilayetinde varl, baz y llar haklar n kaybetmifl görünmelerine ra men 1023 y l na kadar devam etti. Bir darphane memuru olan Bâ Sâlih y llar nda lâk da, Togan Ahmed b. Ali ye iyi hizmetleri sonucunda mevkiini yükselterek 1008 de sfîcâb da ve 1013 de So d da do rudan kendi ad na para bast rma imtiyaz alm flt r. Türk Hakanl n Mâverâünnehr e davet eden dihkânlardan biri de Ebû Mansur Muhammed sficâbî (Mut) idi. flbirli inin mükâfat n tâbi vasf ile sfîcâb da ad na para bast rarak ald y llar nda Ahmed b. Ali nin, de lig Nasr n ve de tekrar Ahmed b. Ali nin tâbii olarak sfîcâb da hüküm sürdü. Türk hakanl na iltihak eden Sâmânîlerin Türk komutanlar ndan Beytüzün de y llar nda Kefl de bulunuyordu Hocend sikkesine göre en son bu y lda alt tâbi olarak burada idi. Sikkelerde çeflitli meslek gruplar ndan ileri gelenlerin adlar na da rastlamak mümkündür. Sarrâf (kuyumcu), el-bezzâz (kumafl tüccar ), el-bezzâr (tohumcu, yani tah l tüccar ) ve el-müezzin gibi meslekî gruplardan flah slar n yan s ra, de fiâfl da lyas el-haccâc gibi lâkab ile sosyal statüsüne iflaret edilen flah slar n adlar muhtelif paralarda görülmektedir da So d da Ali b. Nûfl, 1004 de fiâfl ve Nevket de Nasr b. el-kâs m, yine fiâfl da Yusuf b. Abdullah, 1005 de Kuflânî de Muîn ve 1023 te Debûsiye de el-irâkî, Türk Hakanl kökeninden olmay p bölgenin ileri gelenlerinden alt tâbiler idi. ç Siyasî Durum ( ) 1008 y l nda Belh önlerinde Gaznelilere yenilmesi ve Ceyhun nehrinin bat s na geçememesi nedeniyle Türk Hakanl n n genifllemesi durdu ve bu durum, içeride iç siyasî çekiflmelerin bafllamas na neden oldu. Yöneticilerin kendi adlar na bast rd klar paralara göre bu geliflmeler, hakanl n Arslan Han Ali nin çocuklar (Ali Kolu) ile Bu ra Han Harun (Hasan) un çocuklar (Hasan Kolu) aras nda paylafl larak 1043 y l nda ikiye ayr lmas na kadar sürdü. Arslan Han Ali (ö. 998) nin Ahmed, Nasr, Mansur, Muhammed ve Cafer; Bu ra Han Harun (Hasan) un ise Muhammed, Yusuf, Ali, Süleyman ve Hüseyn olmak üzere tespit edilebilen befler o lu vard r. Türk Hakanl, Hârizmflahlar ve Gazneliler aras ndaki iliflkiler Hârizm in Gazneli hakimiyetine girmesi ile sonuçland. Türk Hakanl Hârizm in iflgaline kay ts z kalarak Ceyhun un bat s nda üstünlü ü Gaznelilere kapt rd. Böylece Türk Hakanl n n halife ile do rudan temas da kesilmifl oldu y l nda Gaznelilere yenilen ve Ceyhun nehrinin bat s na geçemeyen Türk Hakanl n n genifllemesi durdu ve böylece içeride iç siyasî çekiflmeler bafllad. Bast r lan paralara göre bu geliflmeler, hakanl n Arslan Han Ali nin çocuklar (Ali Kolu) ile Bu ra Han Harun (Hasan) un çocuklar (Hasan Kolu) aras nda paylafl larak 1043 deikiye ayr lmas na kadar sürdü.

90 82 lk Müslüman Türk Devletleri Resim 4.3 Ahmed b. Ali nin h. 405 (1014-5) y l nda Özkend de bast rd gümüfl dirhem ( u/showphoto.php?p hoto=99763) Resim 4.4 Muhammed b. Ali nin h. 404 ( ) te lâk te bast rd dirhem ( homestead.com/my Qarakhanidfals. html) Bunlardan Togan Han, Tonga Kara Hakan unvanlar n tafl yan Ahmed b. Ali ( ) devletin esas merkezi Balasagun da bulunuyordu ve tüm ülkede metbû tan n yordu. Mâverâünnehr i feth eden kardefli lig Nasr (ö. 1012), tarihleri aras nda babas döneminde Tonga Tegin, a abeyinin tahta ç kt tarihten itibaren ölümüne kadar da lig, Arslan lig unvan ile önce Özkend de, sonra Buhara da ülkenin bat s n tâbi s fat ile yönetmifltir. Togan Ahmed in kendisine karfl Gaznelilerle iflbirli i yapmas na ra men tâbiyetten ayr lmad y llar nda Y nal Tegin unvan ile Fergana da Hefdeh te bulunan ve Mâverâünnehr de lig Nasr n vefat ile yerine geçerek lig unvan alan Mansur b. Ali ( ) Togan Han Ahmed e karfl taht iddias na giriflti ve 1014 y l nda Arslan Han unvan kullanmaya bafllad. Mansur b. Ali nin el-asemm lâkab na bak l rsa sa rd. Arslan Tegin unvan ile y llar nda Muhammed b. Ali (ö. 1025) Taraz da idi. lig unvan ile Taraz, lak, Hocend ve Uflrusene de metbû tan d Togan Han Ahmed yerine, Arslan Han Mansur taraf na geçti ve s n rlar n geniflletti ( ). Arslan Han Mansur ad na y llar aras nda Özkend taraflar nda Togan Han Ahmed ile savafllar yapan lig, herhalde Muhammed b. Ali idi. Aralar nda Hârizmflahlar n arac l ile bir bar fl yap ld ise de bir süre sonra Togan Han Ahmed öldü ve Balasagun Arslan Han Mansur un eline geçti. Arslan Han Mansur un o lu Yusuf te fielci de Y an Tegin, di er o lu Hüseyn b. Mansur Ça r Tegin unvan ile da Buhara da alt tâbi olarak siyaset sahnesinde idiler. Ahmed b. Muhammed ise Alp Tegin ve At m Tegin unvanlar n tafl maktayd. Maverâünnehr fatihi Nasr n o lu Muhammed de Köç Tegin unvan yla Ahsiket ve Özkend de idi. Onun o lu Abbâs n unvan Mu zzü d-devle idi. Hakimiyet alan Fergâna ve çevresindeki baz flehirleri kaps yordu. Böri Tegin brahim b. Nasr tarihleri aras nda lâk da Arslan Han Mansur un tâbii idi. Kad r Han Yusuf ( ) Arslan Han Mansur a karfl taht iddias na giriflti. Ancak bir baflar elde edemedi ve bölgesi Kâflgar, Hotan ve Yarkend ile s n rl kal-

91 4. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi 83 d. Gaznelilerden istedi i yard m alamay nca Arslan Han ile uzlaflt ve birlikte Gazneli topraklar n istila için sefere ç kt lar. Fakat hezimete u rayarak geri döndüler (1020). Bu hengâmede de fiafl vilayetini Tonga Ukâ unvan ile yöneten Ali Tegin b. Bu ra Han Harun / Hasan (ö. 1035), Arslan Han Mansur un hapsinden kurtularak Buhara y ele geçirdi. Burada önce Y an Tegin unvan alarak Kad r Han Yusuf u tan yan Ali Tegin, k sa bir süre sonra metbûunu de ifltirerek Arslan Han Mansur u tan maya bafllad ve onun kardefli lig Muhammed b. Ali yi Buhara ve çevresinden ç kard. Muhammed b. Hasan ( ) ise Semerkand da bulunuyordu. Böylece Türk Hakanl ülkesinin en verimli ve ekonomik aç dan en geliflmifl bölgesi Zerefflân vadisi Ali Tegin ve kardefllerinin yani Hasan Kolu nun eline geçmifl oldu. Bir di er kardefl Ça r Tegin unvan n tafl yan Hüseyn b. Hasan, lâk bölgesinin merkezi Tûnket te 1013 y l ndan 1017 ye kadar Togan Han Ahmed b. Ali yi, bu tarihten 1024 e kadar Arslan Han Mansur b. Ali yi metbû olarak tan d ve buradaki hakimiyetini kesintisiz olarak devam ettirdi. Bu tabloya göre y llar nda Ali Kolunun hakimiyet alan sürekli küçülerek Fergâna bölgesinin bir bölümü, Tarâz, lâk ve Balasagun ile s n rl kal rken, buna mukabil Hasan Kolunun topraklar n geniflleterek merkezi Mâverâünnehr ve Do u Türkistan daki hakimiyetleri ile ülkenin büyük bir bölümünü ele geçirdikleri görülmektedir. Arslan Han Mansur un ve lig Muhammed in 1025 y l nda ölmeleri ile Hasan Kolu nun talihi büsbütün aç ld. Muhammed b. Hasan ( ) Balasagun da tahta ç kt ve kendini Togan Han ilan etti. Kardefli Ali Tegin ona tâbi olarak mevkiini yükseltti ve Arslan lig ve lig unvan n kullanmaya bafllad. Art k onun hakimiyeti Arslan Han Mansur un ölümü ile boflalan bütün alanlar kapsamaktad r. Togan Han Muhammed i metbû tan mayan kardefl Kad r Han Yusuf un elinde eskisi gibi Do u Türkistân kald. Ancak Semerkand da Kad r Han Yusuf ve Gazneli Mahmud buluflmas siyasî dengeleri de ifltirdi. Kâflgar dan harekete geçen Kad r Han Yusuf 1025 te Özkend i ele geçirdi. fiehrin idaresini tâbi s fat ile Süleymân b. Hârun a verdi. Ayn y l So d da Togan Han Muhammed e üstünlü ünü kabul ettirdi. Balasagun (Kuz Ordu), lâk, Dahket ve Ahsiket i alarak Togan Han Muhammed i tahttan uzaklaflt rd. Bununla birlikte Sultan Mahmud un Mâverâünnehr i terk etmesinden sonra çöllere kaçm fl olan Ali Tegin, Buhara ve Semerkand terke mecbur oldu ve geri dönemedi. Ancak Sultan Mahmud Mâverâünnehr den geri çekildi inde Ali Tegin Buhara ya tekrar sahip oldu. Hakimiyet alan n yaymak için hareketine devam ederek 1027 y l nda Kefl i ve Kaflka Derya havzas n ele geçirdi de hâlâ Kad r Han Yusuf un elinde olan Semerkand ve So d u topraklar na katt. Bu baflar lar n 1030 y - l ndan itibaren ad na kestirdi i paralardaki Tarkan Padiflâ ve feth ibareleriyle ilan etti. Ali Tegin o lu Arslan Tegin Yusuf y llar nda Buhara y kesintisiz olarak idare etti. Bu arada Ali Tegin 1032 y l nda Debûsiye de kazand zaferden sonra Mâverâünnehr deki merkezi Kutlug Ordu da kestirdi i paralar nda kendini Tabgaç Bu ra Kara Hakan ilan ederek hem Mâverâünnehr in metbûu, hem de Balasagun, Tarâz ve Do u Türkistân da metbû haklar n n bulundu unu iddia etti. Zira Melikü l-maflr k ve s-sîn Kad r Han Yusuf 1031 y l nda ölmüfltü. Kâflgar ve Yarkend de alt tâbii olan Ça r Tegin Süleyman b. Yusuf, Arslan Han unvan ile yerine geçti. fiâfl ve Tûnket i de yöneten di er o lu Y an Tegin Muhammed, Bu ra Han unvan ile Taraz ve sfîcâb ald y l nda ise Ali Tegin hastalanarak ölünce yerine o lu Arslan lig Yusuf geçti tarihlerinde Arslan lig Yusuf Fergâna y ele geçiren ve yeniden tarih sahnesinde rol alan amcas Muhammed b. Hasan k sa bir süre için de olsa metbû olarak tan d.

92 84 lk Müslüman Türk Devletleri Hasan Kolu nun bu baflar lar 1037 y l nda Böri Tegin brahim b. Nasr n Arslan lig Yusuf un hapsinden kurtularak bir gurup atl ile Özkend e a abeyi Aynü d- Devle Muhammed in yan na kaçmas ile durdu. Çok geçmeden Böri Tegin, Kumucî Türkleri ve Türkmenlerden ald destekle Gaznelilerden Ça aniyan, Huttal ve Vahfl, Ali Tegin in çocuklar ndan da Kefl, Semerkand ve Buhara y alarak Bat Türk Hakanl n kurdu (1041). SIRA S ZDE 2 Türk Hakanl n n ikiye ayr lmadan önce ülkenin do usundaki en önemli olay 1018 y l da kalabal k H taylar n Balasagun a kadar yaklaflan istila hareketidir. Gazi Togan Han Ahmed in bu istilay geri püskürtmesi, H taylar n bir as r bat ya nüfuz etmelerini geciktirmifltir. SIRA S ZDE 3 Hakanl n bat politikas jeopolitik aç dan nas l de erlendirilebilir? DO U POL T KASI slam co rafyas na do udan her hangi büyük bir tehdit yönelmedikçe slam kaynaklar hakanl n do usunda ne olup bitti i konusunda suskun kalmaktad r. Nitekim do uda önemli bir s n r ticaret merkezi olan Hotan n bile, ne zaman Türk Hakanl taraf ndan fethedildi ini, ancak Yusuf Kad r Han n ülkenin bat s ndaki bir sefere kat lmas nedeniyle slam kaynaklar n n verdi i bir ara bilgiden tahmin edebiliyoruz. Buna göre Hotan en geç Ocak 1008 de Belh yak nlar nda, lig Nasr ve Sultan Mahmud aras nda yap lan savafltan önce, Türk Hakanl topraklar na Yusuf Kad r Han taraf ndan dahil edilmifl bulunuyordu. Zira bu savafla kendisini davet eden akrabas lig Nasr a yard m için Mâverâünnehr e geldi inde slam kaynaklar onu, Hotan meliki, askerlerini de Hotan askerleri olarak tavsîf etmektedir. XI. yüzy l n bafl nda Türk Hakanl ülkesine do udan yap lan sald r lar, H tâylar de il, H tâylar taraf ndan harekete geçirilen ve bafllang çta Mo olistan n do usunu, sonra da bat s n iflgal eden Mo ol boylar gerçeklefltirmekte idi. Nitekim 1018 y l nda slam ülkelerinde duyuldu unda büyük bir heyecana sebep olan ve Çin taraf ndan ç kt söylenen kalabal k gayrimüslim Mo ol boylar n n Balasagun a sekiz günlük mesafeye kadar yaklaflmas olay, slam kaynaklar nda genifl bir yank bulmufltur. Yüz bin oba (h rkâh) ve üç yüz bin oba halk diye kaydedilen kalabal k bir H tây ordusu, Togan Han Ahmed in hastal ndan ve Türk Hakanl n n içinde bulundu u siyasî çekiflmelerden yararlanmak üzere harekete geçti. Balasagun a sekiz günlük mesafeye kadar yaklaflt lar. Daha önce Do u da gaza faaliyetlerinde bulunmufl ve Gâzi unvan alm fl olan Togan Han Ahmed, bu kritik durumda hasta yata ndan kalkarak slam ülkelerinden yard m istedi ve etraf na rivayetlere göre yüz bin veya yüz yirmi bin kiflilik gönüllü ordusu toplad. Bunu haber alan H tay ordusu savaflmaktan vazgeçerek geri çekildi. Ancak Togan Han onlar üç ay takip ettikten sonra bir meydan savafl na giriflti. H tay ordusunu hezimete u ratt ve yüz bin kifli öldürüldü, yüz bin genç esir al nd ve pek çok da ganimet elde edildi. Bu savafl n en önemli sonucu, H tâylar n en az bir as r bat ya nüfuz etmesinin geciktirilmifl olmas d r. Savafltan k sa bir süre sonra hastal tekrar nükseden ve 1018 y l nda vefat eden Togan Han Ahmed in H tây ordusunu üç ay kadar takip etmesi dikkate al n rsa, hakanl n do uda s n rlar n bir hayli geniflletmifl oldu una hükmedilebilir. Ülkenin do u s n rlar n güney do uda Hotan, yukar da Iss g Göl ün do u taraflar, Balkafl gölüne dökülen li nehri havzas ndan kuzey do uya do ru Emil nehrinin döküldü ü Ala Göl e kadar uzanan bir çizgi ile tarif etmek mümkündür. Hakanl n do u politikas n n esas n nas l aç klayabiliriz?

93 4. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi 85 Özet A MAÇ 1 Hakanl n slam nas l ve ne zaman kabul etti- i meselelerini de erlendirecek. Seyhûn ötesinde slamlaflt ran ve slamlaflan aç - s ndan gerekli ortam, birkaç as rl k bir süreçten sonra henüz oluflmufl bulunuyordu. Satuk Tegin in Müslüman olmas n gerektiren siyasî flartlar da mevcuttu. Kendisi gibi Kâflgar taraflar na s nm fl Sâmânî mülteci emir, ayn zamanda tüccar, fakih ve mutasavv f olan Ebû Nasr vas tas ile Müslüman oldu ve Abdü l-kerîm slamî ad - n ald. Mâverâünnehr gazilerinden ald destekle hakanl n bat merkezi Kâflgar amcas ndan slam ad na alarak Bu ra Han unvan ald. Onun ne zaman bu unvan ald, hakanl n slam a girifl tarihi meselesi aç s ndan önemlidir. Zira bundan sonra hakanl n nesli onunla devam etmifltir. Ortaça slam kroniklerinde Türk meliki Bu ra Han ad ile kaydedilen Satuk un en geç 921 y l nda Bu ra Han unvan ald ve bu tarihten önce de slam kabul etti i tesbit edilebilmektedir. Ayr ca, Osmanl kroniklerinde onun Müslüman oldu u tarih 913 y l na tekabül etmektedir. Ülkenin do u merkezi Balasagun u almak ve bütün ülkeyi slam çat s nda birlefltirmek o lu Baytafl Arslan Han döneminde gerçekleflti (960). Han n yan ndaki fakih el-kelemâtî nin ve tüccar görünümlü di er sufî vaizlerin propagandalar baflar l oldu ve iki yüz bin çad r halk Müslüman oldu. Say abart l da olsa bu toplu ihtida hareketi ile bütün ülkede slam n en az ndan resmi din olarak kabul edildi ini söylemek mümkündür. A MAÇ 2 A MAÇ 3 Hakanl n Abbasi hilafetini ne zaman tan d - n ve sonuçlar n belirleyecek. Nümizmatik verilere göre; Türk Hakanl ve Abbâsî Hilâfeti iliflkileri 991 y l nda Bu ra Han Harun un tek tarafl olarak Halife et-tâî Lillah tan - mas yla bafllar. Mâverâünnehr in fethi ile de do rudan iliflkiler bafllam flt r. Halife el-kâdir Billah Togan Han Ahmed e bir mektup yaz p hilafet için tehlikeli gördü ü el-vâs kî yi yakalamas n isteyince, el-vâs kî Mâverâünnehr den uzaklaflt r lm flt r. Bu iliflkilerde hakanlar n kendilerini Mevlâ Emîrü l-mü minîn (halifenin kölesi), onlar da Allah ile kendi aralar nda bir ara mevki olarak tan malar ile halk üzerindeki mutlak otoritesi hukuken de olsa zay flam fl, buradan kaynaklanan yetki karmaflas, sonradan hakanl kta iç siyasî istikrar sarsan bir süreç halini alm flt r. Hakanl n s n rlar n n genifllemesi, slam co rafyas na yönelik fetihleri ve bunlar n meflru gerekçelerini belirleyecek. Türklerin bat ya do ru ilerleyifli de iflmedi. Türk Hakanl n n jeopolitik haklar n n bir gere i olarak birkaç as r önce putperest kimli i ile ele geçiremedi i Mâverâünnehr i, flimdi Müslüman olarak elde etmek için acele edece i aflikard. Üstelik bunu meflru gösterecek flartlar da oluflmufltur. Zira Sâmânî devleti ne bürokratlar n, ne de halk memnun edebilmektedir. Sâmânî komutanlar n birbirleri ile bitmek bilmeyen mücadelelerini önlemek daha fazla finansman gerektirdi inden esnaf, tüccarlar ve halk vergiler alt nda eziliyor, öte yandan her gün yeni vergiler icat ediliyorken Sâmânî emîri müsrif bir yaflam sürüyordu. Hatta gazilerden oluflan dindar Mâverâünnehr halk aç s ndan onlar bu yönleri ile dinden ç km fl kabul ediliyordu. Dolay s ile, Türk Hakanl n n bat s n yöneten Bu ra Han Hârûn un slam ad - na buray feth etmesi tercihe flayand. Bu ra Han 992 y l nda Mâverâünnehr i feth ederek Sâmânî devletini ortadan kald raca s rada vefat ile yar m kalan ifli bölgede yerine geçen lig Nasr tamamlad ve Türk Hakanl n n s n rlar bat da en genifl s n rlar na Ceyhûn nehri boylar na dayand (1005).

94 86 lk Müslüman Türk Devletleri A MAÇ 4 Hakanl n ikiye ayr lmadan önceki siyasi tarihini, kronoloji, yer ve kifliler, sebep ve sonuçlar çerçevesinde de erlendirecek. Satuk Bu ra Han n torunu Arslan Han Ali 998 y l nda vefat etti inde, baflkenti Balasagun olan Türk Hakanl, kuzey do uda Balkafl Gölü li havzas ndan güneye do ru Iss k Göl ve Hotan vilayeti çizgisinden bat da Ceyhûn nehri boylar - na kadar olan genifl sahalara hakim bulunuyordu. Arslan Han Ali den sonra Togan Han Ahmed ( ) Balasagun da tahta ç kt. Ülkenin bat s n ise, merkezini önce Özkend e, ard ndan Semerkand a tafl yan kardefli lig Nasr yönetti. Ceyhun u aflarak Gaznelilerin elinde olan Horasan topraklar n ele geçirmek için baflar s z teflebbüslerde bulunan lig Nasr n 1013 de ölümünden sonra yerine di er kardefli Mansur geçti. Ancak a abeyine karfl mücadeleye giriflti ve 1015 y l ndan itibaren Arslan Han unvan n kullanarak taht iddias nda bulundu. Maverâünnehr de kendine tâbi olarak da bir di er kardefl lig Muhammed (ö. 1025) vard de a abeyinin vefat ile Balasagun da tahta ç kan Arslan Han Mansur ( ) ve tâbii lig Muhammed in 1025 y l nda ölümleri ile Ali Kolu ülkede üstünlü ünü kaybetti. Hasan Kolu yani Bu ra Han Harûn (Hasan) un o ullar ndan Togan Han Muhammed ( ) Balasagun da tahta ç kt y l ndan itibaren bütün Mâverâünnehr, kardefli Ali Tegin in eline geçmeye bafllad. Kâflgar ve Hotan taraf nda ise di er kardefl Kad r Han Yusuf hakimdi. Her iki kolun Gazneliler karfl s nda baflar l olamamalar ve Ceyhun u aflamamalar, iç siyasî çekiflmeleri besliyordu. Gaznelilerin deste ini alan Kad r Han ( ) kardefli Togan Han tahttan indirerek ve Ali Tegin i de tedip ederek ülkenin tek hakimi oldu. Sonuçta bu iç mücadeleler Ali kolundan Böri Tegin brahim in babas n n feth etti- i Mâverâünnehr i yeniden almak için giriflti i harekât Türk Hakanl n n do u ve bat olmak üzere ikiye ayr lmas na sebep oldu (1041).

95 4. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi 87 Kendimizi S nayal m 1. Afla dakilerden hangisi Türk Hakanl ülkesinde görülen toplu ihtida (kitlesel Müslümanlaflma) hareketlerinin sebebi de ildir? a. Ülkenin sosyal yap s b. Ülkenin ekonomik yap s c. slamlaflt rma metodu d. Savafllar e. Ülkenin siyasî yap s 2. Ebu l-hasan Muhammed el-kelemâtî, afla daki hakanlardan hangisinin hizmetine girerek ülkenin slamlaflmas na katk da bulunmufltur? a. Togan Han b. Baytafl Arslan Han Musâ c. Arslan Han Ali d. lig Nasr e. Satuk Bu ra Han 3. Sâmânî devleti y k l rken, afla daki Türk komutanlardan hangisi Türk Hakanl ile iflbirli i yapmam flt r? a. Fâik b. Bey Tüzün c. Simcûrî d. Y nal Tegin e. Sebük Tegin 4. Nümizmatik verilere göre 991 y l nda Abbâsî hilafetini tan yan ilk Türk Hakanl yöneticisi kimdir? a. Kad r Han Yûsuf b. Togan Han Muhammed c. Bu ra Han Hârûn d. lig Nasr e. lig Muhammed 5. Afla daki Türk Hakanl hanedan mensuplar ndan hangisi Türk Hakanl n n Ceyhun un bat s n istila teflebbüsüne bizzat kat lmam flt r? a. Togan Han Ahmed b. Kad r Han Yusuf c. Subafl Tegin d. Arslan Han Mansur e. Cafer Tegin 6. Bu ra Han Muhammed in afla daki O uz beylerinden hangisi ile yak n bir iliflkisi vard r? a. Hasan b. Tâk b. Ça r Bey c. Arslan Yâlû d. Tu rul Bey e. Musâ Yabgu 7. Meflhur bilgin Bîrûnî nin, Hârizmflahlardan bölge siyaseti aç s ndan durdurulmas n istedi i savafllar kimler aras nda yap lmaktad r? a. lig Nasr ile Sultan Mahmud b. Arslan Han Mansur ile Sultan Mahmud c. Ali Tegin ile Hârizmflah Altuntafl d. lig Nasr ile Togan Han Ahmed e. Togan Han Ahmed ile lig Muhammed 8. Gaznelilerin 1017 y l nda Hârizm i ele geçirmesinin, Türk Hakanl aç s ndan en önemli sonucu afla dakilerden hangisidir? a. Türk Hakanl n n bat s n r tamam ile Gaznelilerin eline geçmifltir. b. Türk Hakanl n n Abbâsî hilafeti ile do rudan iliflkisi kesilmifltir. c. Türk Hakanl müttefikini kaybetmifltir. d. Türk Hakanl ve Gazneli rekabeti farkl bir boyut kazanm flt r. e. Harizm valili ine Hârizmflâh Altuntafl getirilmifltir. 9. Türk Hakanl nda Gâzî unvan tafl yan hanedan mensuplar, afla daki vilayetlerin hangisi ile daha yak ndan ilgilidir? a. Balasagun b. Taraz c. sfîcâb d. Semerkand e. Buhara 10. H tâylar n bat ya nüfuz etmesinin en az bir as r geciktirilmifl olmas nda afla dakilerden hangisinin pay yoktur? a. Mâverâünnehr Gâzîlerinin b. Türk Hakanl n n c. Gaznelilerin d. Togan Han Ahmed in e. Gönüllülerin

96 88 lk Müslüman Türk Devletleri Okuma Parças Satuk Bu ra Han n Menk bevî Hayat (Müslüman Oluflu) Allah n Resûlü Muhammed Kanatl Burak a binmifl oldu u gece, göklerde flanl peygamber simalar aras nda hiç tan mad bir flahsiyet gördü. Cebrâil e onun hangi peygamber oldu unu sordu. Bu peygamber de- il, hicretten 333 y l sonra fanî dünyaya inecek ve Türkistan dininizin dairesi içine sokacak olan Satuk Bu ra Han n ruhudur. dedi. Onu gözleri ile görmek için sahabiler Hz. Peygamberden talepte bulundular. Hemen bafllar nda Türk takyesi ile silahlar n giyinmifl k rk atl birlikte selam vererek yaklaflt. Onlar, Bu ra Han ve arkadafllar n n ruhlar idi. Aralar nda ona rehber olacak Ebû Nasr Sâmânî de vard. Zaman gelince Ebû Nasr Sâmânî dünyaya geldi. Dindar, mütevazi, idare ilminde ve mukaddes fleyleri tan mada yedi tûla sahipti. dare edecek bir vilayet bulamad ndan kafirler topra- nda hak dini yaymak için ticaretle meflgul olmaya karar verdi. Bir gece rüyas nda Hz. Peygamber in, kalk Türkistan yolunu tut, orada Satuk Tegin seni bekliyor. dedi ini gördü. Derhal o lu ve üç yüz kiflilik kervanla yola koyuldu. O zaman Kâflgar sultan n n o lu Satuk, on iki yafl nda idi. Do du u günde flayan hayret hadiseler oldu.büyüye baflvuran kahinler onun büyüyünce Müslüman olaca n anlad lar. Öldürmek istediler ancak, annesi onun Müslüman olduktan sonra öldürülmesi icab eder diyerek engel oldu. Genç Tegin k rk arkadafl ile birlikte ava ç kt.bir tavflan kald r p o kadar h zla arkas ndan kofltu ki, arkadafllar n gözden kaybetti. Tavflan durdu, bir ihtiyar fleklini alarak, Allah n slam ö retmekle mükellef k ld kifliyi görece ini haber verdi. Birkaç gün sonra Ebu Nasr Sâmânî yi gören Satuk, o ihtiyar n H z r oldu- unu anlad. taatli bir kalple Müslüman oldu. Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar 1. d Yan t n z yanl flsa, slam Kabul konusunu yeniden gözden geçiriniz. 2. b Yan t n z yanl flsa, Baytafl Arslan Han Musâ konusunu yeniden gözden geçiriniz. 3. e Yan t n z yanl flsa, Sâmânîlere Son Verilmesi konusunu yeniden gözden geçiriniz. 4. c Yan t n z yanl flsa, Sâmânîlere Son Verilmesi konusunu yeniden gözden geçiriniz. 5. a Yan t n z yanl flsa, Gazneliler ile liflkiler konusunu yeniden gözden geçiriniz. 6. d Yan t n z yanl flsa, O uzlar ile liflkiler konusunu yeniden gözden geçiriniz. 7. e Yan t n z yanl flsa, Hârizmflahlar ile liflkiler konusunu yeniden gözden geçiriniz. 8. b Yan t n z yanl flsa, ç Siyasi Durumlar konusunu yeniden gözden geçiriniz. 9. a Yan t n z yanl flsa, Do u Politikas konusunu yeniden gözden geçiriniz 10. c Yan t n z yanl flsa, Do u Politikas konusunu yeniden gözden geçiriniz Kaynak: M. F. Grenard, Satuk Bu ra Han Menk besi ve Tarihi, (Çev. O. Turan) Ülkü Dergisi, 74 (1939), s

97 4. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Geliflme Dönemi 89 S ra Sizde Yan t Anahtar S ra Sizde 1 Atl çoban Türk boylar n n kitabî bir dine mensup olmamalar nedeniyle onlar n sosyal ve ekonomik yap - s nda dinin rolü ve ba lay c l yerlefliklere göre çok zay ft. Daha iyi bir yaflam ümidi ile din de ifltirmeleri halinde geride b rakmak zorunda kalacaklar bir ekonomik menfaat ya da örgütlenme söz konusu de ildi. Halbuki yerleflik unsurlar n kitabî metinlere dayal inanç yap lar temelinde devasa mabetleri ve etraf nda oluflan al fl verifl merkezleri, e itim, hukuk v.s. kurumlar ile flekillenen örgütlenmenin toplu ihtida hareketlerine izin vermesi beklenemez. Bu nedenledir ki, mesela, VIII. yüzy lda Mâverâünnehr deki Budist Karluklar veya Altaylardaki Budist Uygurlar n din de ifltirmeleri uzun sürmüfl ve s k nt l olmufltur. Yararlan lan Kaynaklar Genç, Reflat, (2002) Karahanl lar Tarihi, (Ed. H. C. Güzel), Türkler, IV, Ankara, s Grenard, M. F., Satuk Bu ra Han Menk besi ve Tarihi, (Çev. O. Turan), Ülkü Dergisi, 74 (1939), s Huatao, (2003), VIII-X As rlardaki Garbî Târihî Hakk - da Tetkikât, (Uyg. Trc. Ö. Nurî), Kaflgar, Kaflgar Uygur Neflriyat. Hunkan, Ömer Soner, (2007), Türk Hakanl Karahanl lar, IQ Yay nlar, stanbul. Pritsak, Omeljan, (1997), Karahanl lar, slâm Ansiklopedisi, VI, stanbul, s Özayd n, Abdülkerim, (2001), Karahanl lar, TDV slâm Ansiklopedisi, XXIV, stanbul, s Togan, A. Z. V. Karahanl lar ( ) Ders Notlar, SAM Ktp. S ra Sizde 2 Jeopolitik aç dan hakanl n bat politikas, Türklerin slam öncesinde ellerinde tuttuklar, ancak putperest kimlikleri ile Müslümanlar n eline geçen Ceyhun a kadar uzanan sahalar, flimdi, elde etmek için acele ettikleri görülmektedir ki, bu durum eski tarihî haklar n farkl bir kimlikle yeniden gündeme getirildi ini ve eski jeopolitik flartlar n de iflmedi ini göstermektedir. S ra Sizde 3 Hakanl n yeni Müslüman bir devlet olarak do usunda, bat da oldu u gibi slam ad na büyük fetihler yapmas beklenirdi. Ancak gerek elde edilecek menfaatlerin gösterilen mücadeleye göre de ersiz olmas, gerekse do uda Mo ollar taraf ndan tazyik edilmesi, kalabal k Türk-Mo ol boylar n n bat ya do ru yeni yurtlar bulmak için göç etmelerine sebep oldu. Buna karfl durman n zorlu u, do uda sadece savunma savafllar yapmay ve kap ya dayanan bu göçerlere yurtlar vererek onlar slamlaflt r p tehlike olmaktan ç karmay zorunlu k lm flt r.

98 5 LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER Amaçlar m z Bu üniteyi tamamlad ktan sonra; Bat Türk Hakanl n n siyasi sürecini de erlendirebilecek, Do u Türk Hakanl n n siyasi sürecini de erlendirebilecek, Bat Türk Hakanl nda Selçuklu hakimiyetinin mahiyetini aç klayabilecek bilgi ve beceriye sahip olacaks n z. Anahtar Kavramlar Tamgaç Han brahim Sultan Melikflah Karahanl lar Arslan Han Süleyman Sultan Sancar Selçuklular Arslan Han Muhammed Gür Han Kara H taylar Tamgaç Han Hasan Küçlük Han Hârizmflahlar Âl-i Burhân Naymanlar Karluklar Sadr Abdü l-azîz b. Ömer çindekiler lk Müslüman Türk Devletleri Karahanl lar (Türk Hakanl ): Çöküfl Dönemi BATI TÜRK HAKANLI I DO U TÜRK HAKANLI I

99 Karahanl lar (Türk Hakanl ): Çöküfl Dönemi BATI TÜRK HAKANLI I Tamgaç Han brahim b. Nasr ( ) Tamgaç Han brahim, Böri Tegin unvan ile 1037 de bafllatt Mâverâünnehr i ele geçirme harekat n 1041 de tamamlayarak, Ali Tegin in çocuklar n ve Gaznelileri bölgeden ç kard. Bölgenin yeni hakimi olarak, Tamgaç Bu ra Kara Hakan unvan n kullanmakla bölgenin eski hakimi Ali Tegin in jeopolitik haklar na, Müeyyidü l-adl unvan ile de babas lig Nasr n miras na sahip ç kt n ilan etti. Semerkand baflkent olmak üzere Bat Türk Hakanl n n s n rlar bafllang çta sadece, Semerkand, Buhara, Kefl v.s. flehirleri ihtiva eden merkezî Mâverâünnehr ile Ça âniyân ve Huttal bölgesini kapsamakta idi y l nda Fergana da Özkend ve Hocend de bulunan kardefli Aynü d-devle Muhammed b. Nasr ise hâlâ hakanl n do usuna tâbi bulunuyordu. Tamgaç Han brahim, 1043 y l nda Mâverâünnehr i geri almak için son bir teflebbüste daha bulunan Ali Tegin in çocuklar ve amcalar Togan Han Muhammed i bertaraf ettikten sonra 1057 tarihlerinde Do u Türk Hakanl nda meydana gelen iç kar fl kl klardan yararlanarak hakimiyet alan n, Özkend, Ahsiket, Hocend, Tûnket, sfîcâb, fiâfl, Binket, Kuz Ordu (Balasagun) yu içine alacak flekilde geniflletmeyi baflard. Ülkesini o ullar aras nda idarî anlamda taksim etti. Buna göre; Özkend de Köç Tegin Davud b. brahim, Tûnket de Ya an Tegin fiuays b. brahim, Buhara da fiemsü l-mülk Nasr b. brahim, Tirmiz de Y an Tegin H z r b. brahim, Kuz Ordu da H z r n o lu Yusuf bulunuyordu. Tamgaç Han brahim in do uda elde etti i bu baflar lara karfl n, bat daki komflusu Selçuklulara karfl ayn siyasi baflar lar gösteremedi. Selçuklular n do u vilayetleri Merv merkezinde Melik Ça r Bey in idaresinde idi. Hakanl k soyundan gelen eflinden olan o lu ve veliahd Alp Arslan babas n n alt tâbii olarak Belh de bulunuyordu. Tamgaç Han brahim, Gaznelilerin de teflviki ile Ceyhun nehrinin do- u k y s ndaki Tirmiz i ele geçirdi. Ard ndan nehri geçerek Belh i ald. Ancak bu iflte müttefiki olan Gazneli Sultan Mevdûd un ölümü ile bir baflka müttefik Isfahan hakimi Ebû Kâlicâr Gerflasp n Isfahan a geri dönmesi sonucunda yaln z kalan Tamgaç Han brahim, Melik Ça r Bey ile anlaflma yoluna gitti. Melik Ça r Bey in 1059 y l nda vefat ndan sonra, Merv de yerine Alp Arslan geçti. Alp Arslan, Bat Türk Hakanl topraklar na sald r ve ya malarda bulunarak, babas devrinde ya-

100 92 lk Müslüman Türk Devletleri Bat Türk Hakanl n n kurucusu Tamgaç Han brâhîm, iç ve d fl siyasî hadiselerden daha çok sosyal, ekonomik, sanat, bilim, e itim ve din alanlar nda ülkesinde yürüttü ü reform niteli indeki faaliyetleri ile ön plana ç kmaktad r. Bunun sonucu olarak, halk n gönlünde yer tutan Tamgaç Han brâhîm, halktan ald destekle muhalif bürokratulema s n f na karfl baflar ile mücadele etmifltir. p lan anlaflmay bozdu. Tamgaç Han brahim, bir taraftan bu sald r lara karfl l k verirken, di er taraftan da diplomatik giriflimlerde bulundu. Halife Kaim Biemrillah a 1061 y l nda bir elçi gönderdi. Alp Arslan n ülkesinden el çekmesi ve sald - r lara son vermesi için yard m istedi. Bu s rada zaten Selçuklular n tahakkümünde olan halife bu iste i kabul etti ise de hil at ve lâkaplar göndermekten baflka bir fley yapamad. Sultan Tu rul Bey in 1063 y l nda vefat üzerine bu kez Selçuklu taht na ç kan Alp Arslan n ilk icraat, Huttal ve Ça âniyân taraflar n tekrar itaat alt na almak oldu de Cend de atas Selçuk un kabrini ziyaret ettikten sonra Merv e geldi inde, Tamgaç Han brahim in elçilerinin Sultan Alp Arslan n huzurundaki teflebbüsleri de bir sonuç vermedi. Resim 5.1 Tabgaç Han brahim in 1062 de Kuz Ordu da bast rd sikke. Tamgaç Han brahim kaynaklarda, hanedan içindeki siyasî çekiflmelerden daha ziyade, sosyal, ekonomik, sanat, bilim, e itim ve din alanlar nda ülkesinde yürüttü ü reform niteli indeki faaliyetleri ile gündeme gelmifltir. Bu nedenle hakanl n Bat ve Do u fleklinde ikiye ayr lmas, yaln zca siyasî alanda bir çözülme ve çöküflün, medenî alanlarda ise, tam bir geliflme, refah ve istikrar devresinin bafllad n n habercisi olmufltur. Tamgaç Han brahim in sosyal alandaki politikalar n, halk n gönlünü ve deste ini kazanmaya yönelik faaliyetler olarak özetlemek mümkündür ki, bunlar Kültür ve Medeniyet bafll kl ünitede ayr nt l olarak anlat lacakt r. Zira, h rs zlardan ve yol kesicilerden (ayyâr) temizlenerek tam bir asayiflin sa land Mâverâünnehr de iktisadi hayat n önemli bir parças olan dihkânlar tasfiye edildi. Boflalan bu iktisadi alan da dolduran muhalif Bürokrat-Ulemâ (medrese e itimli memurlar) s n f na karfl hanedan n halka dayanmas ndan baflka çaresi yoktu. Nitekim, Mâverâünnehr halk n n bekledi i dindar, adil, suçlular cezaland rmada tavizsiz, yoksulu doyuran ve giydiren, e itime önem veren, vak flar kuran, kul hakk na riayet eden, her tabakadan insanlara eflit davranan ve flikayetlerini dinleyen, usulsüz vergiler koymayan, hukukun d fl na ç kmayan ve her ne olursa olsun halk n yan nda yer alan bir hakan portresini canland ran Tamgaç Han brahim, halk n deste ini ald na inanm fl olmal ki, muhaliflerden Seyyid Ebu l-kas m es-semerkandî yi idam ettirdi. Tamgaç Han brahim hayat n n sonlar na do ru felç geçirdi ve taht ndan feragat ederek, yerini o lu fiemsü l-mülk Nasr a b rakt ve 1068 y l nda vefat etti.

101 5. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Çöküfl Dönemi 93 fiemsü l-mülk Nasr b. brahim ( ) fiemsü l-mülk Nasr, Semerkand da tahta ç kt nda rakipsiz de ildi. Kardefli Togan Han fiuays, derhal Buhara dan Semerkand a gelerek ülkenin baflkentini kuflatt. Ancak fiemsü l-mülk Nasr, kardeflini önce Semerkand dan, ard ndan da Buhara dan ç kararak bertaraf etti (1068). Bast rd paralar nda Sultânü fl-fiark ve s-sîn (Do- u nun ve Çin in Sultan ) gibi, ilk kez sultan unvan n kullanarak, hakanlar n Selçuklu ve Gazneli sultanlar na eflit statüde oldu unu gösterdi. fiemsü l-mülk Nasr, bu taht kavgas ndan yararlanmak isteyen Do u Türk Hakanl na karfl mücadeleye mecbur kald. Do u Türk Hakanl hanedan mensuplar Tu rul Kara Han Yusuf ve o lu Tu rul Tegin Ömer, Tamgaç Han brahim in ele geçirdi i topraklar yeniden elde etmek üzere harekete geçti. Semerkand a kadar yaklaflan Do u Türk Hakanl ordusu fiemsü l-mülk e karfl zafer kazanamad. Buna ra men Tu rul Kara Han Yusuf, y llar nda Merginân ve fiâfl a, o lu Tu rul Tegin Ömer de ayn y llarda Taraz ve Tûnket e sahip oldu. ki taraf aras nda Hocend in s n r olmas n öngören anlaflma uzun sürmedi. fiemsü l-mülk Nasr, Ahsiket, Özkend ve Fergâna bölgesini tekrar geri almay baflard. fiemsü l-mülk Nasr devrinde Mâverâünnehr e yönelik Selçuklu sald r lar, Sultan Alp Arslan n o ullar taraf ndan yürütülüyordu. Bu nedenle Alp Arslan a bir mektup yazarak bu sald r lardan flikayetçi oldu. Sultan Alp Arslan kendisine olumlu cevap verdi ve iki taraf aras nda s hrî akrabal k kuruldu. Buna göre; fiemsü l-mülk Nasr, Sultan Alp Arslan n k z kardefli ile evlendi. Kad r Han Yusuf un k z (Sultan Mesûd un eski efli) da Sultan Alp Arslan a verildi. fiemsü l-mülk Nasr n k z kardefli Celâliye Türkan Hatun ise Sultan Alp Arslan n veliahd ve o lu Melikflah a nikâhland. Buna ra men dostluk uzun sürmedi. Sultan Alp Arslan n o lu Ayaz (ya da lyas), fiemsü l-mülk ün Semerkand da bulunmad ve ülkenin do usunda baflka bir mesele ile u raflt s rada Mâverâünnehr e yönelerek, Semerkand ve Buhara çevresine kadar ya ma ve sald r larda bulundu. fiemsü l-mülk Nasr, Ayaz a yetiflerek onu ma lup etti ve bir çok adam n esir ald. Bütün bu olanlardan Sultan Alp Arslan n k z kardefli olan eflini sorumlu tuttu ve onu öldürttü. Sultan Alp Arslan bunu haber al nca, büyük bir ordu ile Mâverâünnehr e sefer için haz rl klara bafllad. fiemsü l-mülk Nasr bu haz rl klar ö rendi inde, k z kardeflinin kendi eceli ile öldü üne yeminler ederek Sultan Alp Arslan inand rd ve onu bu seferden vazgeçirdi. Buna mukabil, kendi k z kardeflini Sultan Alp Arslan a nikâhlad ve gelini bir çok mal ve eflyadan oluflan çeyizi ile Semerkand dan Horasan a gönderdi. Sultan Alp Arslan, k z n çeyizi içinde Ats z n ordusundan ya malanan alt n le eni görünce buna siyasî bir anlam vererek, fiemsü l-mülk ün amac - n n kendisini ay plamak ve o lunun yenilgisini hat rlatmak oldu unu düflündü. Bunun intikam n almak için Mâverâünnehr e sefer yapmaya karar verdi. ki yüz bin kifliyi aflan ordusu ile Ceyhun u geçti. Öncü kuvvetleri Buhara ya kadar her yeri ya malad. Buhara halk flehri terk ederek, Semerkand a göçtü. Bu arada Selçuklu ordusu yol üzerindeki Berzem ad verilen bir kaleyi kuflatt ve buray ele geçirdi. Kale komutan Hârizmli Yusuf esir al n p Sultan Alp Arslan n huzuruna getirildi- inde bir anl k gafletten yararlanarak, Sultan Alp Arslan gö sünden b çakla yaralad (Kas m 1072). Bat Türk Hakanl, Sultan Alp Arslan n çok geçmeden hayat n kaybetmesiyle bu tehlikeden kurtuldu u gibi karfl ata a geçmek için de f rsat buldu. Mâverâünnehr, Toharistan ve Horasan güzergah nda stratejik öneme sahip Ceyhun nehrinin iki yakas nda karfl l kl yer alan Tirmiz ve Belh vilayetleri ele geçirildi. Selçuklu taht na yeni ç kan Sultan Melikflah a tehdit içeren mektuplar gönderildi.

102 94 lk Müslüman Türk Devletleri Gazneli ve Selçuklu sultanlar gibi onlara eflit statüde Sultan unvan kulland na flahit olunan Bat Türk Hakanl hakan fiemsü l-mülk Nasr, ayn zamanda muhaddis (hadis rivayetçisi) ve hattat idi. Onun döneminde içerde bürokrat-ulema s n f ile mücadele devam ederken, d fl iliflkilerde özellikle Sultan Alp Arslan ve o lu Melikflah nezdinde Selçuklu bask s gittikçe hat safhaya ç km flt r. Bu flartlarda Sultan Melikflah daha saltanat n n bafllar nda Mâverâünnehr e yeniden sefere ç kmak zorunda kald. Belh ve Tirmiz i geri alarak Semerkand a yönelen Selçuklu ordusunun karfl s na ç kamayan fiemsü l-mülk Nasr, Sultan Melikflah a Selçuklu veziri Nizâmü l-mülk ün arac l yla bar fl teklif etti. Sultan Melikflah, onun bu teklifini kabul edip, Belh ile Tohâristân kardefli fiihâbü d-dîn Tekefl e vererek geri döndü. fiemsü l-mülk Nasr, dinî ilimlere vâk f dindar bir flahsiyetti. Kaynaklarda o muhaddis (hadis rivayetçisi) ve hattat olarak kaydedilmektedir ki, hanedan ve bürokrat-ulemâ aras ndaki çat flman n onun devrinde daha da h zlanarak devam etmesi ve kendisinin muhalifler taraf ndan dinî gerekçelerle suçlanmas manidard r. Muhaliflerin bafl n çeken ulemâdan Ebû brahim smail b. Ebî Nasr es-saffâr hapsedilerek idam edildi. Meflhur alim fiemsü l-eimme Serahsî uzun y llar kuyu hapsinde tutuldu. Bir zamanlar Halep kad l yapan Ebû Cafer Muhammed el-buhârî hapsedildi. Resim 5.2 Nasr b. brahim ile evlenen Selçuklu sultan Alp Arslan n k z Ayfle Bibi nin XII. yüzy l bafl na tarihlenen Taraz daki türbesi, Kazakistan fiemsü l-mülk Nasr bir çok yönden babas n n siyasetini devam ettirdi. Bilhassa, Buhara ve Semerkand gibi flehirlerin korunmas, huzurun ve güvenli inin sa lanmas nda itinal davrand. Bu nedenle, k fl geçirmek üzere Buhara ya geldi inde or-

103 5. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Çöküfl Dönemi 95 dunun flehir hayat na muhtemel bir zarar n önlemek için ordugâh n flehir d fl na kurdurur ve askerlerin günefl bat m ndan sonra flehirde kalmalar na müsaade etmezdi. Bahar mevsiminde, Buhara ya nispetle havas daha serin ve gerek Mâverâünnehr in korunmas nda gerekse Tirmiz ve Belh taraflar na yap lacak seferlerde stratejik bir konuma sahip olan devletin idarî merkezi Semerkand a giderdi. Bu sebeple, Semerkand güzergâh nda Buhara yak nlar ndaki Harceng de infla ettirdi i Ribât- Melik meflhurdur. Emîrü fl-fiuarâ (flairlerin hükümdar ) Amak el-buhârî, Türk hakan n, Peygamberin dininin yard mc s ve slam n koruyucusu, Do u ve Çin zemininin sultan olarak methetmifltir. fiemsü l-mülk Nasr, hayat n n sonlar na do ru kulunç hastal na yakaland. Haziran 1080 de vefat edince Semerkand ve Hocend aras nda Ak Kütel mevkiinde kendi yapt rd bir baflka r bâta defnedildi. Tamgaç Han H z r b. brahim ( ?) Selçuklu istilas arifesinde Bat Türk Hakanl n n son müstakil hakan Tamgaç Han H z r b. brahim in kaynaklarda Hakanü l-muazzam Tamgaç Han, Burhânü d-devle, Sultân Aynü d-devle ve Kad r Han unvan ve lâkaplar ve Ebû fiücâ a künyesi ile kaydedildi ine rastlanmaktad r. Saltanat n n bafl nda tespit edilebilen siyasî olaylarda Hasan Ay Tegin ad ile an ld görülmektedir. Tamgaç Han H z r, kardefli fiemsü l-mülk Nasr n vasiyeti üzerine Semerkand da tahta ç kt. lk ifl olarak, bu aradan yararlanmak isteyen Selçuklu ve Do u Türk Hakanl sald r lar n püskürtmekle meflgul oldu. Sultan (Melikflah) n kardefli Tekefl in Buhara ya yönelmek üzere Ceyhun u geçti i haberi ulaflt nda, Tamgaç Han H z r, Türkmenlerden sekiz bin kiflilik bir ordu ile, Tekefl üzerine yürüdü. Buhara ve Tirmiz aras ndaki Cerâverd de karfl laflt lar. Yap lan savaflta Tekefl i hezimete u ratt ve ordusunu ya ma etti. Di er taraftan Do u Türk Hakanl n dan Ömer Tu rul Tegin i yenmeyi baflard ve onu Semerkand taraf ndan uzaklaflt rd. Semerkand da kâd lkudâtl k görevine, sonradan o lu taraf ndan öldürülecek olan Ebû Nasr Ahmed b. Süleyman el-kâsânî el-hanefî yi getirdi. Tamgaç Han H z r dönemi ülkede huzur ve istikrar n hüküm sürdü ü, iktisadî hayat n güçlü ve parlak oldu u, bilim adamlar n n ve ediplerin himaye gördü ü bir devreyi temsil etmektedir. Tamgaç Han H z r, flairlerin büyük bir dostu idi. Seyyidü fl-fiuarâ Reflîdî, Emîrü fl-fiuarâ Amak, Necîbî Fergânî, Neccâr Sâ rc, Ali Bânîdî, Dergûfl o lu, Esferâyînî o lu ve Ali Sipihrî onun flairlerinden olup büyük sayg ve ikram görmekte idiler. Hakan meclisinde onlar n birbirlerini tafllamalar ndan büyük zevk al r ve pek de erli hediyeler verirdi. Tamgaç Han H z r b. brahim in saltanat n n ne zaman sona erdi ini tespit etmeye yarayacak bir kayna a sahip de iliz. Muhtemelen o lu ve veliahd Ahmed in tahta ç kmas ndan biraz sonra vefat etmifltir (1087?). Tamgaç Han H z r, hem Do u Türk Hakanl ndan hem de Selçuklulardan ülkesine yönelen ak nlar baflar ile önlemifltir. Onun döneminde ülkenin iktisadi aç dan ulaflt refah ve huzur fliirlere yans m flt r. Hanedan ve Bürokrat-Ulemâ Çat flmas : Selçuklu Hakimiyeti ( ) Mâverâünnehr de bürokrat-ulemâ yani medrese e itimli memurlar (vezir, münfli, katip, kad lkudât, kad, müftü, hatip, vaiz, muhtesip, müderris, elçi, muhtelif nâibler v.s.) s n f, daha bafllang çta Mâverâünnehr in fethi s ras nda hakanl pek s cak karfl lamam fllar, camilerin minberlerine ç karak halk onlara karfl savaflmaya ça rm fllard. Ancak halk n onlara de il, yanlar ndaki mutasavv f flahsiyetlere itibar etmeleri ve onlar n da hakanl savunarak halk ve gazileri savafltan men etmeleri üzerine Türk Hakanl kolayca Mâverâünnehr i ele geçirmiflti.

104 96 lk Müslüman Türk Devletleri Muhalefetlerine ra men bürokrat-ulemâ s n f, yeni yönetimin bürokrasisinde yer almaya devam ettiler. Di er taraftan hakanlar n Sünnî Abbâsî hilafetini tan malar, kendilerinin hukuken halifenin alt nda bir mevkide bulunmalar ve meflruiyetlerini oradan almalar, hakanlar n halk üzerinde özellikle de halk ile devlet aras ndaki iliflkileri yürüten bürokrat-ulemâ s n f üzerindeki mutlak otoritesini zay flat - yordu. Üstelik Bat Türk Hakanl n n kurulmas ndan sonra Mâverâünnnehr de iktisadi gücü elinde bulunduran dihkan s n f n n tasfiye edilmesi ile onlardan boflalan bu alan da bürokrat-ulemâ s n f doldurmaya bafllam flt. Bu s n f Hanefî hukuku tekelindeki devletin ve sosyal hayat n her alan nda nüfuzunu ve gücünü art rmaya, hakanlar tenkit etmeye ve devletin kadrolar n kendi taraftarlar na (ö rencilerine ve akrabalar na) tahsis etmeye bafllam fllard. slam n kabulünden beri tasavvufî bir silsileye ba l bulunan hakanlar n destekçileri olan ve ticarî hayat n bir bölümünü temsil eden mutasavv f çevrenin de gücünü k rmak için bofl durmuyorlard. Bu mücadelede halk n tam deste ini alm fl olan Tamgaç Han brahim, ayr bir devlet hayal eden bürokrat-ulemâdan Seyyid Ebu l-kas m es-semerkandî yi idam ettirdi. Devletin vaizlerinden Ebû fiücâ el-alevî, Sen hakanl a lay k de ilsin. diyerek tepki gösterdiyse de halk, Tamgaç Han brahim i destekleyerek onu yönetime davet etti. fiemsü l-mülk Nasr ise sözünü hükümdar dahi olsa hiç kimseden sak nmayan Ebû brahim smail es-saffâr Emru ma rûf ve nehyu ani l-münker (iyili i emretme ve kötülü ü yasaklama) slamî prensibini hat rlatt için öldürttü ü kaydedilmekle birlikte, olay n tarihine bak ld nda onun saltanat de iflikli inde tutundu u tav r gerekçesi ile öldürüldü ü söylenebilir (1068). Hanedana karfl tak nd siyasî-hukukî meseleler dolay s ile bir nasihatten dolay fiemsü l-eimme Serahsî de kuyu hapsine at ld. fiemsü l-mülk Nasr devrinde hapiste bulunan bürokrat-ulemâ s n f mensuplar ndan biri de eski Halep kad s Ebû Cafer Muhammed el-buhârî idi. Buraya kadar mücadelenin seyri hanedan n lehine sonuçland. Tamgaç Han H z r n o lu Han Ahmed devrine gelindi inde, hanedan ve bürokrat-ulemâ çat flmas ihtilale dönüfltü. Han Ahmed in halk n menfaatlerini korumaya yönelik faaliyetleri, hatta bizzat kendisinin tebdil-i k yafetle yapt teftifller, zaten sürtüflme halinde oldu u bürokrat-ulemâ taraftarlar n n sabr n tafl ran son damla oldu. Özkend de uzun y llar hapiste bulunan fakih fiemsü l-eimme Serahsî nin serbest b rak lmas dahi, gerilen bu havay yumuflatmaya yetmedi (1087). Bu arada Han Ahmed, babas döneminde Semerkand da kad lkudatl k görevini yürüten Ebû Nasr Ahmed b. Süleyman el-kâsânî yi vezirlik makam na getirdi. Ancak, bir süre sonra veziri el-kâsânî ile aras aç ld. El-Kâsânî, Semerkand n kazalar ndan Herkân da kendisinin nâibli ine, babas ndan sonra Herkân hatîbi olan Ebû Muhammed el-herkânî nin getirilmesini istedi. Han Ahmed ise bunu kabul etmedi i gibi, el-herkânî yi ortadan kald rmak için harekete geçti. El-Herkânî de kaçarak Kâflgar a, Do u Türk Hakanl na s nd. Bu nedenle, Han Ahmed veziri el-kesânî yi öldürttü. Bu olay ise hanedan ile bürokrat-ulemâ aras nda süregelen çat flmay ihtilal atefline dönüfltüren k v lc m oldu. Hanefî mezhebinin alternatifsiz oldu u Mâverâünnehr de bir istisna olarak görülmesi gereken fiâfiî fakih Ebû Tâhir b. lk, bölgedeki bu geliflmeler s ras nda biriktirdi i servetinin de Han Ahmed taraf ndan elinden al nmas ndan korkarak, ticaret ve hac bahanesi ile Mâverâünnehr den ayr ld ve Isfahan a gitti. Selçuklu sultan Melikflah n huzuruna ç karak Han Ahmed i flikâyet etti ve Mâverâünnehr i zapt etmeye teflvik edecek kadar ileri gitti. fiüphesiz ki, durumdan flikayetçi olan sadece bu fiafiî fakih de ildi. Kaynaklar yard m isteyenleri halk, bilginler ve fakihler (yani bürokrat-ulemâ) olarak s n fland rmaktad r. fiafiî tarihçilerden bnü l-esîr e

105 5. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Çöküfl Dönemi göre, Melikflah n efli Terken Hatun un ye eni olan genç yafltaki Han Ahmed, çok zalim ve kötü ahlakl idi. S k s k mallar na el uzatt için halk ondan nefret ediyordu. Bu nedenle Sultan Melikflah a gizlice mektup yaz p yard m istemifllerdi. Horasan da Gaznelilerin jeopolitik haklar n n takipçisi olan Selçuklular, Bat Türk Hakanl n n içinde bulundu u bu durumdan yararlanmay ihmal etmediler. Sultan Melikflah yan nda veziri Nizâmü l-mülk ve Bizans elçisi oldu u halde büyük bir ordu ile Isfahân dan hareket ederek Horasan a geldi. Ceyhun u geçerek Buhara y ele geçirdi ve ard ndan Semerkand kuflatt. Bu kuflatma s ras nda halk n tutumu, ülkenin içinde bulundu u bölünmüfllü ü yans tmakta idi. fiehir halk n n bir k sm Sultan Melikflah a maddi yard mlarda bulunuyordu ki, bunlar, bürokrat-ulemâ s n f n n nüfuzundaki âyân ya da zengin esnaf zümresi idi. Bir k s m flehir halk da Han Ahmed in yan nda yer ald. Ancak, flehri savunmada baflar l olamayan Han Ahmed, flehir halk ndan birinin evine sakland. Nihayet, bir ihbar sonucu yakalanarak Isfahan a gönderildi (1089). Böylece hanedan ve bürokrat-ulemâ s n f aras ndaki mücadele Bat Türk Hakanl n n Selçuklu hakimiyetine girmesi ile sonuçland. Sultan Melikflah, ülkenin baflkenti Semerkand n idaresini bafllang çta Hârizm amîdi Ebû Tâhir e verdi. Ancak, flehir halk ve Çi illerden müteflekkil ordunun komutan Aynü d-devle, Ebu Tâhir i Semerkand dan uzaklaflt rd. Aynü d-devle burada bar nmak için Do u Türk Hakanl ndan Atbafl hakimi Tegin Yakub u yard ma ça rd. Fakat Tegin Yakub fetva alarak halk taraf ndan sevilmeyen Aynü d-devle yi öldürttü. Bunun üzerine Sultan Melikflah yeniden Semerkand a geldi. Han Ahmed in amcas Muhammed b. brahim i tahta oturttu ve Fergana üzerinden Atbafl na kaçan Tegin Yakub u takibe koyuldu. fller iyice kar fl nca flöhret ve itibar n n zedelenmesinden çekinen Sultan Melikflah, Han Ahmed i Isfahan dan getirterek, yeniden Semerkand taht na iade etmeyi siyasetine uygun gördü (1092). kinci kez saltanata geçen Han Ahmed, muhaliflere karfl sert tedbirler almakla ifle bafllad. Has askerlerinin aras nda O uz ve Tâcik unsurlar ile Deylemlilerin de bulunmas na bak l rsa, gözetim alt nda tutuldu u Isfahan da kendine nezaret eden Deylemlilerin baz lar n, mevcut askerlerine güvenmedi i için hizmetine alm flt. Muhaliflerin iddias ise flöyle idi; Han Ahmed Isfahan da esaret hayat yaflarken, Deylemli bir grup ona nezaret etmekle görevlendirilmiflti. Bu Deylemliler onu kendi inançlar n ve bâhiyyecili i kabul etmeye teflvik etmifller, böylece, onu bâhiyyecili e çevirmifllerdi. Han Ahmed, Semerkand a döndü ünde eski Türk adetlerini yerlefltirmek istemifl ve dinsizli ine kan t olacak baz hareketleri görülmüfltü. Bunun üzerine yap lan ihtilal plan na göre, Kâsân da bulunan Tu rul Y nal Bey in Bat Türk Hakanl na karfl harekete geçmesi istenecek ve bu s rada, ona karfl yürüyecek olan Han Ahmed i, maiyetindeki askerler öldürme imkan bulacakt. Nitekim öyle de oldu. Tu rul Y nal Bey ile savaflmak üzere ordusu ile yola ç kan Han Ahmed, Kâsân kalesini kuflatt. Ancak bu s rada bir f rsat n bulan askerleri taraf ndan tutuklanarak Semerkand a getirildi. Kad ve fakihlerin haz r bulundu u mahkemede z nd kl k ile suçland. Han Ahmed in bu iddiay reddetmesine ra men, bir grup kiflinin onun z nd k oldu una dair flahitlik etmesi üzerine, fakihler öldürülmesi yönünde fetva verdiler. Bo ularak öldürülen Han Ahmed, bir rivayete göre, flehir halk n n mesul olmamas ve sonradan bir k y ma u ramamas için infaz, yine hanedan soyundan olan Kâsân hakimi Tu rul Y nal Bey taraf ndan gerçeklefltirilmiflti. Öteden beri hanedan lehine devam eden çat flma, bu ilk asker destekli bürokrat-ulemâ ihtilalinin zaferiyle sonuçland (1095). 97 Bat Türk Hakanl n n kurulmas ndan sonra Mâverâünnnehr de iktisadi gücü elinde bulunduran dihkan s n f n n tasfiye edilmesi ile onlardan boflalan bu iktisadi alan da dolduran bürokrat-ulema s n f, Hanefî hukuku tekelinde devletin ve sosyal hayat n her alan nda nüfuzunu ve gücünü art rd. Bu kazan mlar mücadele halinde olduklar hakanlardan korumak için, Bat Türk Hakanl n n siyasi rakibi Selçuklular ülkeye davet etmekten çekinmediler. bâhiyye, kanunlar n, dinî emirlerin ve ahlak kurallar n n ba lay c l n kabul etmeyip, her fleyi mübah görme anlam nda kullan lmaktad r. bâhiyye, slamî dönemde genellikle bât niyyenin bir baflka ad olarak görüldü ü gibi, sahte sûfîleri de kapsamakta idi (Onat D A XIX: ) Z nd k: Sâsânîler devri farsças nda kullan lan zendîk kelimesinin Arapçalaflm fl hali olan zindîk, bafllang çta Zerdüfltlik karfl s nda farkl bir zümre kabul edilen maniheistlere denilmekte olup, giderek sap k manas nda kullan lmaya baflland. slam ortaça nda ise, bütün gayri Sünnî kimseleri kapsayacak flekilde sap k anlam nda genelleflti (Ocak 1982: ). slam ceza hukukunda bir st lah olarak, küfrü gerektiren inançlar tafl d halde Müslüman görünen kimseler için kullan ld (Topalo lu XIII A: 558). Daha genifl bilgi için bkz. A. Y. Ocak, Z nd klar ve Mülhidler, 1998, 6-15; B. Topalo lu Z nd k A XIII:

106 98 lk Müslüman Türk Devletleri Bat Türk Hakanl ihtilalin sonras nda bir taraftan Selçuklular n, di er taraftan da Do u Türk Hakanl n n daha çok etkisi alt na girdi. Muhaliflerin Han Ahmed in yerine amcas n n o lu Mesûd b. Muhammed i tahta geçirerek ona itaat arz ettikleri bilinmektedir (1095). Fakat bir süre sonra Sultan Berkyaruk, tahta Tamgaç Han brahim in torunu Tegin Han Süleyman ç kard (1097). Çok geçmeden ülkeyi bu kez Mahmud Tegin e verdi (1097). Sultan Berkyaruk un tahta ç kard son hakan Harun Tegin idi (1099). Harun Tegin, kaynaklarda pek çok Türkçe unvan (Togan Han, Kad r Han, Tu rul Bey, Kül Er Tegin, Tabgaç Han) ve Ebu l-meâlî künyesi ile birlikte zikredilen Do u Türk Hakanl ndan Taraz hakimi Kad r Han Cibril idi. Kad r Han Cibril muhtemelen Mâverâünnehr ulemâs ile bir anlaflma yolu buldu ve k sa sürede Bat Türk Hakanl n himayesine alarak ülkenin merkezi Semerkand a kendisine nâiblik etmek üzere bürokrat-ulemâdan Ebû l-meâlî Muhammed el-ba dâdî yi tayin etti. Ancak aralar ndaki ittifak pek uzun sürmedi, üç y l sonra Ba dâdî isyan edince, Kad r Han Cibril Semerkand kuflatarak onu yakalad ve onunla birlikte bir çok yandafl n öldürttü (1101). Di er taraftan Selçuklu hakimiyetini tan mad ve hedefini büyüterek Horasan ele geçirmek üzere Selçuklular ile mücadeleye giriflti. Fakat Selçuklu meliki Sancar taraf ndan yakalanarak öldürüldü (May s 1102). Kad r Han Cibril Buhara da yapt rd Kül Er Tegin Medresesine defnedildi. Mutasavv f bir flahsiyet olan Arslan Han Muhammed el- Gâzî döneminin en dikkate de er yanlar ndan birisi, onun Selçuklularla yak n akrabal ve Selçuklu etkisi nedeni ile ülkede Karluklara alternatif olarak O uz nüfusu ve gücünün h zla artmas ve dolay s ile, ülkede Karluklar n bafl n çekti i ikinci bir muhalif s n f n do mas d r. Arslan Han Muhammed b. Süleyman ( ) Arslan Han n annesi Selçuklu sultan Melikflah n k z idi. Babas Tegin Han Süleyman n ölümünden sonra Mâverâünnehr de tutunamad ve Merv e giderek orada ikamet etti. Kad r Han Cibril i öldüren Selçuklular n Horasan meliki Sancar, güven duydu u ye eni ve kay n pederi olan Arslan Han, çok say da askerle Semerkand a göndererek Bat Türk Hakanl taht na oturttu. Arslan Han Muhammed in saltanat na Mâverâünnehr de muhalefet eden Ömer Han ve Sa un Bey i bertaraf etti (1103). Bunlardan Sa un Bey yeniden taht iddias ile ortaya ç kt ise de 1109 y l nda Nahfleb de Selçuklu kuvvetlerinin destekledi i Arslan Han Muhammed, onu hezimete u ratmay baflard ve pek çok ganimet ele geçirdi. Art k ülkede asayifl ve huzur hüküm sürüyordu. Hakanl n do usunda Müslüman olmayan unsurlara karfl verdi i mücadeleden dolay kaynaklarda Gâzi unvan ile birlikte an lan Arslan Han Muhammed, ayn zamanda tasavvuf ehlindendi. Nemedpûfl lâkapl fieyh Hasan el-buhârî es-sâmânî ye mânen ba l idi. fieyh in Sâmânî nispeti, onun, Satuk Bu ra Han n fleyhi Ebû Nasr Sâmânî nin soyundan ve manevî silsilesinden geldi ini düflündürmektedir. Arslan Han Muhammed in baba diye hitap etti i fieyh Nemedpûfl devrinde, Buhara ibâhe ve bid at ehlinden temizlenmiflti. Ne var ki Nemedpûfl, ibâhe ehlinden biri taraf ndan Buhara hangâh nda kafas na balta vurularak öldürüldü (1115) y l nda Dârü l-hilâfe ye Hanefî fakihi el-hüseyn Ali el-lemâflî yi elçi olarak gönderen Arslan Han Muhammed, manevî alandaki hassasiyetini, bu amaca hizmet eden çok say daki imaretlerin yap m ile de göstermifltir. Ülke bitmek bilmeyen hanedan ve bürokrat-ulemâ çat flmas ile yeniden sars ld. Bu çat flmalarda art k, devletin asli unsuru olan Karluklar n da muhaliflere destek vermeye bafllad na flahit olunmaktad r. Zira Arslan Han Muhammed in Selçuklularla yak n akrabal ve Selçuklu etkisi nedeni ile ülkede h zla artan O uz nüfusu ve gücü, yaflam alan gittikçe daralan Karluklar rahats z ediyordu. Semerkand da Hz. Ali soyundan gelen bir müderris fakih efl-fierîfü l-eflref b. Muhammed el-alevî es-semerkandî, flehirde sözü dinlenen biri idi. Bütün meseleleri o halleder

107 5. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Çöküfl Dönemi 99 ve bir karara ba lard. Arslan Han Muhammed, felç geçirince yerine o lu fiemsü l- Mülk Nasr nâib tayin etmiflti. fiemsü l-mülk, müderris fakih efl-fierîfü l-eflref el-alevî taraf ndan babas n n yerine geçmesi için teflvik ve tahrik ediliyordu. Ancak o bunu kabul etmemifl olacak ki, bu fakih ile flehir reisi birleflerek fiemsü l-mülk Nasr öldürdüler. Bu geliflmeler s ras nda Semerkand da bulunmayan Arslan Han Muhammed, o lunun ölüm haberini al nca çok üzüldü ve Türkistân taraf nda bulunan di er o lu Kad r Han Ahmed i âsiler üzerine gönderdi. Di er taraftan da Sultan Sancar dan yard m istedi. Ancak bu yard m daha ulaflmadan Kad r Han Ahmed Semerkand a gelerek efl-fierîfü l-eflref el-alevî yi öldürmüfl ve flehir reisini tutuklam flt. Bu flartlarda Selçuklu yard m na ihtiyaç kalmad. Fakat bu s rada Arslan Han Muhammed ile ordusundaki Karluklar aras nda ihtilaf ç kt ve yeniden Sultan Sancar dan yard m talep edildi. Sultan Sancar 1130 y l nda askerleri ile Ceyhun u geçti. Semerkand a var nca Karluklar, onun önünden kaçt lar. Bu arada Sultan Sancar ve Arslan Han Muhammed in bilinmeyen bir sebepten ötürü aralar aç ld. Semerkand ele geçiren Sultan Sancar, felçli olan Arslan Han Muhammed i esir alarak Belh e gönderdi. Burada vefat eden Arslan Han Muhammed in cenazesi Merv e getirilerek daha önce kendisinin burada yapt rm fl oldu u medresede defnedildi (1130). Buhara da Özerk Âl-i Burhân Ailesi Hakimiyeti ( ) Selçuklu Sancar siyasî aç dan Bat Türk Hakanl n yak n akrabas Arslan Han Muhammed vas tas ile kendine ba larken, Mâverâünnehr de süregelen bürokratulemâ çat flmas n kendi lehine çözümlemek üzere Buhara da farkl bir dinî-siyasî yap oluflturdu. Mâverâünnehr deki muhaliflerin bafl n çeken Ebû brahim smail es-saffâr n o lu ez-zâhid es-saffâr Ebû shak brahim i Merv e götürerek orada ikamete mecbur etti. Onun yerine, Halife Ömer soyundan gelen ve atalar Mervli olan Hanefî fakihlerinden Abdü l-azîz b. Ömer i, k z kardefli ile evlendirdikten sonra Sadr unvan vererek Mâverâünnehr e gönderdi. Buhara da ilk kez Sadr unvan verilen Abdü l-azîz den sonra, bu unvan onun bütün çocuklar ve nesli için kullan l r oldu. Nu mânü s-sânî (ikinci Ebû Hanîfe) olarak da an lan Abdü l- Azîz in, Buhara da sadâret e intikali 1102 y l ndan sonra idi. Kendisi gibi, daha sonra yerine geçen çocuklar n n da Burhânü d-dîn ve Burhânü l-mille ve d-dîn lâkaplar n kullanmas ndan dolay Âl-i Burhân (Burhan ailesi) ad ile tan nd lar ve Buhara da Saffâr ailesinin yerini ald lar. Burhân ailesinin kurucusu Abdü l-azîz 1123 y l nda öldü ve yerine o lu Sadr Ömer geçti. Sadr Ömer, Kara H tay - Karluk ittifak na karfl yap lan Katvan Savafl nda (Eylül 1141) Selçuklular ve Bat Türk Hakanl yan nda yer ald. Savafl kaybedilince Sadr Ömer, Kara H taylara karfl direnmifl olacak ki, Gür Han n huzurunda öldürülerek Buhara da Kellâbâd a defnedildi. Kara H taylar ve Karluklar onun gibi pek çok sadr öldürdüler. Bu nedenle onlar n mensuplar flehîd unvan ile birlikte zikredilir oldular. Kara H taylar Mâverâünnehr de duruma hakim olunca, hane bafl na vergi karfl l nda mevcut düzene dokunmad lar. Sadece vergilerin tahsil edilmesi için Buhara ya Atim Tegin (Alp Tegin) ad nda bir temsilci b rakt lar. Sadr makam na ise Tâcü l- slâm Ahmed b. Abdü l-azîz geçti. Gerek vergi tahsildarlar - n n gerekse Karluklar n bask ve ya malar na ra men, Kara H tay ve Bat Türk Hakanl n n askerî korumas alt nda Buhara da varl klar n korudular. Nitekim Buhara da Sadr makam nda bulunan Muhammed b. Ömer b. Abdü l-azîz, Karluklar n Buhara y muhasaras ndan ve ya malamalar ndan Bat Türk hakan Ça r Han Ali ( ) nin yard m ile kurtulabildiler. Selçuklular n y k lmas ndan sonra onlar n b rakt alan dolduran Hârizmflahlar, Kara H taylar ile mücadele ad na Buhara daki nüfuzlar n gün geçtikçe art r yordu (1197).

108 100 lk Müslüman Türk Devletleri Resim 5.3 Buhara da Al-i Burhân gücünü sadece dinden de il, her geçen gün artan servetlerinden de al yordu. Bat Türk hakan K l ç Arslan Han Osman b. brahim devrinde ( ) Buhara sadrlar n n en meflhuru Burhânü d-dîn Muhammed b. Ahmed, alt bin fakihi (maaflla) himaye ediyordu. Servetin giderek büyümesine paralel olarak Âl-i Burhân a halk n nefreti de büyümeye bafllad. Mesela, Sadr- Cihân Burhânü d-dîn Muhammed in hac farizas için ç kt yolculukta debdebe, flaflaa ve harcamalar ile tak nd tav r ve sözler, hac lar n kendisini unvan na nispetle sadr- cehennem diye adland rmalar na sebep olmufltu. Sadr- Cihân Burhânü d-dîn Muhammed in Buhara daki yoklu undan yararlanan Sancar ad ndaki bir kalkan sat c s, kendisine Melik Sancar ad n vererek isyan etti ve halk n sayg duydu u insanlara eziyet etmeye bafllad. Bu halk ayaklanmas karfl s nda Sadrlar Kara H taylara s nd. Kara H taylar duruma hakim olamad. Herkes borçlu ve müflis olmufl, köyler susuz ve mallar harap olmufltu. Bu durumdan oldukça rahats z olan Buhara ileri gelenleri, Hârizmflah Muhammed e mektuplar yazarak hem Kara H taylardan, hem de kalkan sat c s Sancar dan kurtulmak istediklerini bildirdiler. Hârizmflah Muhammed 1207 y l nda Hârizm de ordusunu toplay p haz rl klar n yapt ktan sonra, Ceyhun nehrini aflarak Buhara üzerine yürüdü. Bir direniflle karfl laflmadan flehri ele geçirdi. Kalkan sat c s Melik Sancar yakalad ve onu, Amûye ye göndererek cezaland rd. Buhara ya dönen Sadr- Cihân Burhânü d-dîn Muhammed, bir süre Buhara Hanefîlerinin reisli ini ve hatîbli ini yapt ktan sonra Hârizmflah Muhammed taraf ndan görevinden azledildi ve Hârizm e gönderildi Y l nda Hârizmflah Muhammed in annesi Türkân Hatun Mo ollar n önünden kaçmak zorunda kal nca, Sadr- Cihân Burhânü d-dîn Muhammed ile kardefli ftihâru d-dîn ve iki o lu Azîzü l- slam ve Melikü l- slâm Ceyhun nehrine att rarak öldürdü. Bat Türk Hakanl hakan Arslan Han Muhammed in 1127 de Buhara da yapt rd Kal(y)an Minaresi ve XVI. yüzy lda yeniden infla edilen cami. Âl-i Burhân n Buhara da tesis etti i teokratik hakimiyet askerî, siyasî ve ekonomik aç dan Bat Türk Hakanl na tâbi idi. Nitekim Âl-i Burhân n kurucusu Sadr Abdü l-azîz in 1102 y l ndan sonra Buhara ya intikal etmesine ra men, Semerkand taht nda bulunan Bat Türk Hakanl hakan Arslan Han Muhammed ( ) ad na Buhara da para bas lmaya devam edilmifltir. Arslan Han Muhammed dahil olmak üzere Bat Türk Hakanl n n son hakan K l ç Arslan Han Osman (1202-

109 5. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Çöküfl Dönemi 1212) a kadar Semerkand taht na ç kan on üç hakandan beflinin ad n Buhara da bas lan sikkelerde görmek mümkündür. fiehirdeki imar faaliyetleri ve flehrin savunmas için kalenin güçlendirilmesi v.s. hepsi Bat Türk Hakanl taraf ndan yapt r lm flt r. Ayr ca Âl-i Burhân mensuplar na kendi adlar na para bast rma imtiyaz verilmedi. Nitekim, Buhâra da bas lan hiçbir parada onlar n ad na rastlanmaz. fiu halde onlar, taflradaki Bat Türk Hakanl hanedan mensuplar ndan, hatta yerel idarecilerden daha afla bir statüde ve ekonomik aç dan tamamen Semerkand a ba l olmak zorunda idiler. Elde ettikleri gelirin vergisinden veya ödemekle yükümlü olduklar vergiden en büyük pay flüphesiz ki bütün bölgeyi hakimiyeti alt nda tutan Selçuklu, Kara H tay ve Hârizmflah gibi hâmî devletler almakta idi. Buhara n n atl çoban boylardan korunmas, imar ve parasal iliflkilerden kaynaklanan bir tak m haklar n karfl l olarak Bat Türk Hakanl na da vergiden önemli bir pay düflmekte idi. 101 Bat Türk Hakanl nda süregelen bürokrat-ulema çat flmas n, Selçuklular n kendi lehlerine bunu çözümlemek üzere Buhârâ da farkl bir dinîsiyasî yap oluflturarak tesis ettikleri özerk Âl-i Burhân hakimiyetinin statüsü, taflradaki yerel idarecilerden daha afla bir statüde ve ekonomik ve askeri aç dan tamamen Semerkand a ba l idi. ktidar kavram aç s ndan hanedan ve bürokrat-ulemâ meselesini de erlendiriniz. Karluk Meselesi: Kara H tay Hakimiyeti ( ) Karluk meselesinin sosyal, ekonomik ve siyasi temelli nedenlerini befl bafll kta toplayabiliriz: 1) Bat Türk Hakanl n n siyasi alandaki gerilemeye karfl n, medeni sahada parlak bir devir yaflamas nedeniyle kentleflme ve kent kültürünün yayg nlaflmas n n bir sonucu olarak atl çoban Karluklar n yaflam alanlar n n daralmas, 2) Yaflam alan n n daralmas na karfl n Karluklar n mal (hayvan) ve mülklerinin artmas ve daha genifl otlaklara ihtiyaç duymalar, 3) Karluklar n yerleflik hayata geçmek, ya da sürgün edilmek aras nda bir tercih yapmaya zorlanmalar, 4) Bat Türk Hakanl hakan ailesinin Selçuklularla yapt klar evlilikler sonucu devletin asli unsuru olan Karluklara yabanc laflmas, 5) Bat Türk Hakanl hakan ailesinin Selçuklulara yak nl n n bir di er sonucu olarak, özellikle Afla Seyhun dan Mâverâünnehr e yönelen O uz göçleri ile bölgede O uzlar n nüfusu ve gücü artt. Bu ise Karluklar n zaten yeterli olmayan otlaklar ve devletin askerî kadrosunu O uzlarla paylaflmak anlam na geliyordu. Bu Karluklar için her anlamda tam bir ekonomik kay pt. Üstelik geçmiflten gelen ve efsanelere yans yan eski düflmanl klar da vard. Bu çerçevede Karluklar n kendi hakanl klar na ilk isyan, yukar da bahsetti imiz üzere Arslan Han Muhammed ( ) n son y llar nda ona karfl yap lm flt r. Bu ilk olay n bir sonucu olarak, Selçuklu sultan Sancar n önünden kaçan Karluklar, Do u Türk Hakanl topraklar na s nd lar ve oradaki Karluklarla birlikte yanlar na Kangl lar da al p kaos ortam yaratt lar. Onlar itaat alt na almakta aciz kalan Do u Türk Hakanl hakan brahim b. Ahmed in Kara H taylar ülkeye davet ederek Kara H tay Gür Han a ülkeyi teslim etmesi sonucunda Kara H taylar Seyhun boylar na kadar ilerleyip Bat Türk Hakanl n n do u s n r na dayand lar (1130). Bu geliflmeler yaflan rken Bat Türk Hakanl nda daha önce Sa un Bey ad ile bilinen K l ç Tamgaç Han Hasan b. Ali tahta ç kt (1130). Saltanat uzun sürmedi. Arslan Han Muhammed in o lu Kad r Han Ahmed taraf ndan bertaraf edildi (1132). Bu arada tahta Tamgaç Bu ra Han brahim geçti (1132). Saltanat hakk nda pek bilgiye rastlanmayan bu hakandan sonra ise Selçuklu Sultan Sancar in saltanata getirdi i son Bat Türk hakan Arslan Han Muhammed in o lu Hakan Mahmud idi (1135). 1 SIRA S ZDE

110 102 lk Müslüman Türk Devletleri Çözülemeyen Karluk meselesi, hem Bat Türk Hakanl n n Müslüman olmayan Karah tây hakimiyeti alt na girmesine, hem de Büyük Selçuklu devletinin çöküflüne zemin haz rlarken, slam n do u s n r n n Müslüman olmayan Türk-Mo ol unsurlar n istilas na aç k hale getirmifltir. Di er taraftan bölgeden kovulan O uzlar n bat ya göçleri ile, Anadolu nun Türkleflmesinde önemli bir devreyi temsil eden sonuçlar olmufltur. Hakan Mahmud, babas döneminin iç siyasî olaylar nda yer almaya bafllam fl bulunan Karluklar n nüfuzunun ülkede nas l artt na flahit oldu. Bilhassa Semerkand havalisine gelip yerleflen ve say lar gün geçtikçe artan Karluklar n temel geçim kayna hayvanc l kt. Çok say da sürüleri vard. Her fleye ra men bölgede ciddi bir huzursuzluk yaratmam fl olan Karluklar, çetin savaflç lard. Hakan Mahmud Haziran 1137 tarihinde Hocend s n r nda Kara H taylara yenilerek Semerkand a kaçt ktan sonra Kara H taylara karfl Sultan Sancar dan yard m istedi. Bu yard m henüz vâkî olmadan Hakan Mahmud Karluklar bir çok defa yenmeyi baflarm flt. Sultan Sancar kalabal k bir ordu ile Mâverâünnehr e geldi inde, Hakan Mahmud, bu arada önemli bir iç tehdit kabul etti i Karluklardan da kurtulmay düflündü ve bu amaçla Sultan Sancar Karluklara karfl k flk rtt. Sancar da onlar n Semerkand dan sürülmelerini emretti. Karluklar yerlerinde kalabilmek için befl bin deve, befl bin at ve elli bin koyun vermeyi teklif ettiler. Bu kabul görmeyince do uya göç ederek Kara H taylara s nd lar. Nihayet Karluklar n da Kara H taylar Mâverâünnehr i istilâya teflvik etmeleri üzerine meydana gelen Semerkand n kuzeyinde Katvan Savafl nda Sultan Sancar yenildi ve bütün Mâverâünnehr yani Bat Türk hakanl ülkesi Karah taylar n hakimiyetine girdi (Eylül 1141). Bu yenilgi üzerine Hakan Mahmud Mâverâünnehr i terk ederek Sultan Sancar ile birlikte Horasan a gitmeye mecbur oldu ve ölünceye kadar orada kald. Kara H taylar, Katvan Savafl ile Mâverâünnehr i ele geçirdi ve Bat Türk Hakanl n himayesine alarak s n rlar n Ceyhun boylar na kadar geniflletti. Çok geçmeden Karluklar Mâverâünnehr de terör havas estirmeye bafllad lar. lk olarak, Arslan Han Muhammed ( ) e isyan ettikleri s rada onun ordusunda yer alan Emîr Tûtî (Dudu) b. Dadbek idaresindeki Üç Ok ve Emîr Karût b. Abdulhamid in Boz Ok O uzlar n 1144 y l sonuna kadar Mâverâünnehr den kovarak Horasan a sürdüler. Mâverâünnehr i terk etmek zorunda kalan Hakan Mahmud un yerine geçen Tamgaç Han brahim b. Muhammed i Buhara yak nlar ndaki Kellâbâd da öldürerek çöle att lar (fiubat 1156). Onun yerine tahta ç kan Tamgaç Han Mahmud b. Hüseyn ( ) in Karluklar ile mücadelesi hakk nda pek bir bilgiye rastlanmamakla birlikte, Ça r Han Ali b. Hasan ( ) devrinde Bat Türk Hakanl, Karluklara karfl kesin olarak yeniden üstünlük sa lad. Mâverâünnehr de bulunan Karluklar n reisi Beygu Han öldürdü. Bundan baflka di er ileri gelenleri de öldürmek için harekete geçince, Laçin Bey idaresinde bir grup Karluk kaçarak Hârizm e geldi (1158). Buradan ç kan sonuç, art k Kara H taylar Karluklara verdi i deste i kesmifl, Karluklar da Hârizmflahlara dayanmaya bafllam flt. Zira Kara H taylar için vergilerin düzenli toplanmas her fleyden önce asayifl ve güvenli e ba l idi. Hârizmflah l Arslan Karluklara yard m etmek üzere Temmuz 1158 tarihinde Mâverâünnehr e hareket etti. Bunu haber alan Ça r Han Ali b. Hasan bir dizi tedbir ald. Kara Göl ve Cend aras nda yaflayan Türkmen göçerlerini etraf na toplad. Ayr ca Kara H taylardan yard m istedi. Onlar da Do u Türk Hakanl ndan lig-i Türkmen brahim b. Ahmed i on bin atl ile yard ma gönderdi. Ancak Hârizmflah n ordusu üstündü ve Semerkand imamlar n n ve bilginlerinin arac l ile Karluklar n eski yurtlar na yerleflmesi karfl l nda bir anlaflma yap ld. Kara H tay hükümdar Gür Han n, Mâverâünnehr deki tâbii Ça r Han Ali den Karluklar, Buhara ve Semerkand a ba l yerlerden Kâflgar a sürmesini ve ayr ca, onlar n silahlar n b rakarak, ziraat v.s. ifllerle u raflmalar n emretmesi, Karluklar harekete geçirdi. Karluklar bu karara tepkilerini Buhara üzerine yürüyerek, flehri ya malamaya teflebbüs etmekle gösterdiler. Ancak bu s rada Buhara da Sadr makam nda bulunan Muhammed b. Ömer, Ça r

111 5. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Çöküfl Dönemi 103 Han Ali yard ma gelinceye kadar Karluklar oyalad. Ordusu ile aniden Karluklar üzerine bask n yapan Ça r Han Ali, Karluklar n ço unu k l çtan geçirdi. Etrafa da- lan Karluklar takip edildi ve bir k sm yakalan rken, bir k sm da öldürüldü. Nihayet Buhara ve çevresi Karluklardan temizlendi. Karluklar n Mâverâünnehr in tamam ndan ç kar lmalar K l ç Tamgaç Han Mesûd b. Hasan ( ) döneminde oldu. syan eden Karluklar n bafl ndaki Ayyâr Bey i hezimete u ratt. Onlar Nahfleb, Ça anîyân ve Tirmiz taraflar nda yer ald anlafl lan Araksu, Kâkânîyân ve H sâr- Hûnîyân da bir dizi harekatta bulunarak Karluklar bölgeden uzaklaflt r ld. Devletin asli yani kurucu unsurlar na devletin yabanc laflmas n n sonuçlar aç s ndan Karluklar de erlendiriniz. Hârizmflah ve Kara H tay Mücadelesi: Bat Türk Hakanl n n Sonu Hârizmflah l Arslan A ustos 1170 de hastalanarak vefat edince büyük o lu Tekifl, veliahd olan kardefli Sultan fiah ve annesi Terken Hatun u Kara H taylar n yard - m ile Hârizm den ç kartarak babas n n yerine tahta geçti (1172). Hârizmflah Tekifl taht n Kara H taylara borçlu oldu u halde bir süre sonra Hârizm e gelen Kara H - tay elçisinin gururlu ve küçümseyici davran fl üzerine isyan ederek elçiyi ve maiyetini öldürttü. Üzerine gelen Kara H tay ordusunu püskürttü. Hârizmflah Tekifl Ceyhun boylar na dayanan kâfir Kara H taylar bölgeden ç - kartmak için Mâverâünnehr e, yani Bat Türk Hakanl topraklar na girerek Buhara önlerine geldi. Tarihi net olmamakla beraber 1197 y l ndaki bu seferi s ras nda Bat Türk Hakanl ülkesinde tahtta K l ç Tamgaç Han brahim ( ) bulunuyordu. Ondan önce saltanat süren K l ç Tamgaç Han Muhammed ( ) ve Kutlu Bilge Han Abdu l-hâl k ( ) n dönemleri hakk ndaki bilgiler daha çok nümizmatik verilerle s n rl d r. Hârizmflah Tekifl, küçük bir grubun direnifli d fl nda zorlanmadan Buhara y feth etmeyi baflard ve tekrar Hârizm e döndü. Hârizmflahlar n Buhara daki hakimiyetinin kal c olmad, K l ç Tamgaç Han brahim in Buhara da ad na bas lan 1200 y l na ait sikkesinden anlafl lmaktad r. Bu s rada Hârizmflah Tekifl vefat ederek, yerine o lu Hârizmflah Muhammed geçti (Temmuz 1200). K l ç Tamgaç Han brahim edebiyata ve sanata düflkündü. fiair ve hattat bir hakand. Yaflam ile bir dervifl-hakan portresini canland rmakta idi. Yazd Kur an mushaflar n satmas için birine verir ve geçimini bundan elde ederdi. K l ç Tamgaç Han brahim ad na rastlanan son tarihli para, 1204 de Buhara da bas lan dinard r. Tamgaç Han brahim sa l nda taht o lu K l ç Arslan Han Osman a devrederek (1203) Buhara da inzivaya çekildi ve 1204 de vefat etti. Yak fl kl l ile meflhur olup Yusuf- Sânî ( kinci Yusuf) olarak adland r lan Sultânü s-selâtîn K l ç Arslan Han Osman, Hârizmflahlar ve Kara H taylar aras nda denge politikasi ile ülkesinin varl n muhafaza etmeye çal flt. Bu arada bir di er güç oda olarak ortaya ç kan Toharistan ve Hindistan taraf ndaki Gûrlar n Belh vilayeti için yapt klar mücadelede onlar ad na Kara H taylar nezdinde arac rol üstleniyordu. K l ç Arslan Han Osman Kara H tay hakimiyetinden ve vergi memurlar n n bask s ndan bir hayli s k lm flt. Saltanat taht na oturunca Kara H tay Gür Han a itaatini bildirmifl, o da ödeyebilece i bir miktarda vergi yükleyerek onu taht nda b rakm flt. Bu flekilde K l ç Arslan Han, refah ve güvenli ini sa lam fl, ne zaman Gür Han n yan na gitse büyük bir ikram ve izzet ile karfl lanm flt. Ancak istedi i Gür 2 SIRA S ZDE

112 104 lk Müslüman Türk Devletleri Bat Türk Hakanl n n sonlar na do ru K l ç Tamgaç Han brâhîm b. Hüseyn ve o lu K l ç Arslan Han Osmân, Ceyhûn un ötesinde Selçuklular n yerini alan Hârizmflahlar ile Ceyhûn un do usuna hakim bulunan Karah taylar aras nda izledikleri denge siyaseti ile ülkelerinin ömrünü uzatmaya çal flt lar. Ancak, Kara H tâylar n Naymanlar taraf ndan tazyik edilmesi ile dengeler de iflti ve Harizmflahlar bundan yararlanarak, Bat Türk Hakanl na son verdiler. Han n güzel k z kendisine verilmeyince k r l p incindi. Bu nedenle, ülkesindeki emir ve yöneticileri yan na ça ran Gür Han n davetine icabet etmedi. Di er taraftan, devletin ileri gelenleri ve çevre bölge hakimleri K l ç Arslan Han, Gür Han gibi Müslüman olmayan bir hükümdara itaat edip ona vergi verdi i için yeriyorlard. Bütün bunlar n tesiri ile K l ç Arslan Han, Hârizmflahlara meyletmeye bafllad ve Hârizmflah Muhammed i Mâverâünnehr e davet etti. Kara H tay vergi memurlar n n küstahl klar ndan b km fl olan Hârizmflah Muhammed, Kara H tay elçisini öldürterek nehre att rd ve bu flekilde Kara H taylar ile aralar ndaki anlaflmay bozdu. Üstelik flimdi, Kara H tay Gür Han emirlerinden Küçlük ün isyan ile karfl karfl ya idi. Bu flartlarda Hârizmflah Muhammed bafllang çta tereddüt gösterdi i K l ç Arslan Han n yard m talebini kabul etti y l nda Buhara ya girerek halk isyan n n bafl ndaki asi kalkan sat c s Melik Sancar yakalad ve onu flehirden sürdü. Ard ndan itaatini bildiren K l ç Arslan Han n yan na Semerkand a geldi. Özkend de bulunan Kad r Han Ahmed b. brahim de ona itaatini bildirdi. Art k Kara H taylar ile savafl kaç n lmazd ve Hârizmflah Muhammed, dört yüz bin kifliden oluflan kalabal k ordusu ile Kara H taylar üzerine yürüdü. Gür Han, Hârizm ordusunu karfl lamak üzere yafll ve tecrübeli veziri Tarazl Tayangu yu görevlendirdi. Tayangu da kar nca sürüsü kadar kalabal k bir ordu haz rlad. Eylül 1210 tarihinde Endican n kuzeyinde lam fl sahras nda yap lan savafl, Hârizmflah Muhammed kazand. Di er taraftan K l ç Arslan Han n akrabas Otrar (Fârâb) hakimi Tâcü d-dîn Bilge Han üzerine yürüyerek Otrar da kendine ba lad. Hârizmflah Muhammed, Kara H taylara karfl yan nda yer alan K l ç Arslan Han n iste i üzerine k z Han Sultan ona verdi. K l ç Arslan Han gelenek gere i bir y l Hârizm de kald. Ancak K l ç Arslan Han Semerkand a döndükten bir y l sonra, Semerkand daki Hârizmlilerin halka karfl kötü davran fllar ve uygulamalar ndan b kt. Bu nedenle Kara H tay Gür Han a haber göndererek Semerkand kendisine teslim edece ini ve tekrar kendisini metbû tan yaca n bildirdi. Gür Han bu talebi olumlu karfl lad ve daha önce vermedi i k z n onunla evlendirdi. Kara H taylar n deste ini arkas na alan K l ç Arslan Han, Semerkand da bulunan Hârizmflah n yak n adamlar n tutuklatt. Hârizmflah n k z Han Sultan da flehir kalesine kapatt. Bunun üzerine Hârizmflah, Hârizm de rehin bulunan K l ç Arslan Han n kardefli Ötegin i hapsettirdi. Daha sonra kalabal k bir ordu ile Semerkand a yürüdü. Hârizmflah Muhammed in ordusuna karfl direnemeyece ini anlayan K l ç Arslan Han, bir k l ç ve bir kefenle Semerkand ele geçiren Hârizmflah n huzuruna geldi. Hârizmflah Muhammed, her fleye ra men onu öldürmek istemediyse de k z Han Sultan n srar üzerine K l ç Arslan Han Osman n hayat na son verdi.(1212). Onunla birlikte han soyundan gelen pek çok kifli öldürüldü. Semerkand Hârizmlilerin yeni baflkenti yap ld ve Bat Türk Hakanl sona erdi (1212). DO U TÜRK HAKANLI I Arslan Han Süleyman ( ) Ülkenin bat s n n kesin olarak ayr lmas üzerine Arslan Han Süleyman nezdinde Do u Türk Hakanl n teflkil eden hanedan n Hasan (Hârûn) kolu bir araya gelerek birilikte hareket etmeye karar verdiler. Ülkeyi mevcut statükoya göre idari anlamda paylaflt lar. Buna göre; Do u Türk Hakanl hakan olarak Arslan Han Süleyman, Balasagun, Kâflgar ve Hotan vilayetlerini kendi ald. Taraz ve sfîcâb kardefli Bu ra Han Muhammed e b rakt. Ülkenin bat s nda ihtilafl olan bölgelerden Fergana y amcas Togan Han Muhammed e, kaybedilmifl olan Buhara ve Semer-

113 5. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Çöküfl Dönemi kand yeniden almak amac ile buralar Ali Tegin in çocuklar na (Yusuf ve Hârûn) b rakt. Togan Han Muhammed in o lu Bekeç Arslan Tegin Ahmed Gâzî ye ise Fergana n n bir bölümü (Kubâ ve Mergînân) ile do uya do ru Barshan ve Uç vilayetlerini verdi. Özkend de ise hanedan n bat kolundan Aynüddevle b. lig Nasr tâbi s fat ile varl n korudu. fiu halde Do u Türk Hakanl kuruluflu s ras nda Fergana n n da içinde bulundu u Seyhun boylar ve do usunda kalan hakanl n bütün topraklar n ihtiva ediyordu. Do u Türk Hakanl jeopolitik konumu gere ince, do uda Müslüman olmayan Türk-Mo ol unsurlarla slam co rafyas aras nda set görevini üstlenmifltir. Bu çerçevede Arslan Han Süleyman ve di er do u hanedan mensuplar n n siyasi politikalar n flöyle özetleyebiliriz: 1) Basmil, Çomul, Yabaku ve H tay gibi Türk-Mo ol boylar n n sald r lar n önlemek için onlara karfl savunma savafllar yaparak cihat etmek, 2) Kalabal k nüfusa, say s z mal ve mülke sahip olan bu atl çobanlar n yurt bulma meselelerini dikkate alarak, Müslüman olup olmad klar na bakmaks z n onlar ülkenin muhtelif yerlerine iskan etmek ve böylece onlar askeri bir tehlike olmaktan ç karmak; 3) Bunun sonucu olarak hem onlar n askerî gücünden yararlanmak, hem de zaman içinde slam sufî vaizleri vas tas ile onlar slamlaflt rmak. Müslüman olmayan bu boylarla yap lan savafllara ait tarihî kay tlar bulunmuyor ise de efsane ve fliirlere yans yan baz bilgiler vard r. Kâflgarl Mahmud un bizzat bu savafla kat lan gazilerin a z ndan rivayet etti ine göre; Yabaku Büke Budraç komutas ndaki kalabal k (yedi yüz bin kiflilik) bir ordu ile Bekeç Arslan Ahmed in Tegin in az say daki ordusu aras nda vaki olan savafl Bekeç Arslan Ahmed Tegin kazanm flt r. Yabakular ile Bekeç Arslan Ahmed Tegin aras nda mücadele bir süre daha devam etti. Büke Budraç yeniden etraf na yi it Yabakular toplad ve Arslan Tegin Gâzi üzerine yürüdü. Ancak Arslan Tegin Gâzi taraf ndan bir kez daha yenilgiye u rat ld. Arslan Han Süleyman a itaat eden Basmil ve Çomullar ise anlaflmay bozarak Do u Türk Hakanl na karfl harekete geçtiler. Gazilerin de deste ini alan Arslan Han Süleyman taraf ndan Basmil ve Çomullar yenilgiye u rat ld lar. Bu savafllar vesilesi ile Bekeç Arslan Tegin Ahmed Gazi gibi, gaza faaliyetlerine bizzat kat lan Arslan Han Süleyman ve Y an Tegin gibi baz hanedan mensuplar da gâzî unvan alm fllard. Arslan Han Süleyman dindar bir flahsiyetti ve Türk boylar aras nda slamiyet in h zla yay lmas nda önemli bir rol oynad. Nitekim yaz mevsimini Bulgar ülkesinde, k fl da Balasagun da geçiren, Balasagûn ve Kâflgar taraflar nda ise ya mac l k yapmakta olan on bin çad r halk 1044 tarihinde Müslüman olmufltu. Hayvanc l kla geçindi i bilinen bu çad r halk, bu y lda, yirmi bin bafl koyun keserek kurban bayram n geçirmifllerdi. Temel sorunlar hayvanlar n otlatacak yurtlar bulmak olan bu yeni Müslüman Türk boylar biner çad r halk halinde ülke topraklar na da t - larak iskan edildiler. Zira Müslüman olmalar ile art k onlar n bir araya gelmesini gerektirecek bir güvenlik sorunu kalmam flt r y l na gelindi inde ise Tibet taraf ndan gelen say lamayacak kadar kalabal k bir Türk grubu Do u Türk Hakanl - topraklar na yerlefltiler. Arslan Han Süleyman onlar gayet iyi karfl lad. Zira, onlar n amac savaflmak de il, yerleflebilecekleri bir yurt bulmak idi. Nitekim bu kalabal k Türk grubu, Arslan Han Süleyman a elçiler göndererek kendilerine karfl iyi davranmas ndan dolay ona teflekkürlerini bildirdiler. Arslan Han Süleyman da onlar slam a davet etti. Bu, kabul edilmemesine ra men aralar nda her hangi bir savafl da vukû bulmad. 105 slam n en do usunda Müslüman olmayan unsurlarla slam co rafyas aras nda bir set görevi üstlenen Do u Türk Hakanl n n temel stratejisi, Müslüman olmayan Türk-Mo ol unsurlara karfl ülkeyi savunma, iskan etme ve slamlaflt rma yolu ile onlar bir tehlike olmaktan ç karma idi.

114 106 lk Müslüman Türk Devletleri Y llar aras ndaki iç siyasi kar fl kl n bugün aç s ndan en önemli sonucu, Kâflgarl Mahmûd un bu vesile ile Kâflgardan ayr larak pek çok Türk beldesini dolaflt ktan sonra Ba dad a gelmesi ve burada meflhur eseri Dîvânu Lugâti t-türk ü yazm fl olmas d r. Yûsûf Has Hâcib in meflhur eseri Kutadgu Bilig i ithaf etti i Tamgaç Han Hasan döneminde iç siyasi istikrara ra men, ülkenin Selçuklu hakimiyetine girmesi önlenemedi i gibi, bunun için ciddi bir çaba da gösterilmemifltir. Bu nedenle onun döneminde siyasî faaliyetlerden çok bilim ve medeni sahada dikkate de er geliflmeler kaydedilmifltir. ç Siyasi Durumlar ( ) Arslan Han Süleyman, Tarâz, fiâfl ve sfîcâb taraflar n elinde bulunduran kardefli Bu ra Han Muhammed in bölgesini elinden ald. Bunun nedeni hakk nda kaynak bir bilgi vermiyor. ki kardefl aras nda alevlenen mücadele, Arslan Han Süleyman n esir düflmesi ve kardefli Bu ra Han Muhammed in bütün ülkeye hakim olmas ile sonuçland. Bat Türk Hakanl nda Tamgaç Han brahim 1057 tarihinden itibaren bafllayan Do u Türk Hakanl ndaki iç kar fl kl klardan yararlanarak hakimiyet alan n Özkend, Ahsiket, Hocend, Tûnket, sfîcâb, fiâfl, Binket ve Kuz Ordu (Balasagun) yu içine alacak flekilde geniflletmeyi baflard. Bu ra Han Muhammed Kâflgar da on befl ay saltanat sürdükten sonra, büyük o lu Hüseyn Ça r Tegin i veliaht tayin etti. Ancak Bu ra Han Muhammed in di er eflinden yaflça küçük olan brahim ad nda bir baflka o lu daha vard. Kendi çocu- unu tahta geçirmek isteyen hatun, Bu ra Han Muhammed i zehirleyerek öldürttü. Ayr ca hapiste bulunan Bu ra Han Muhammed in a abeyi Arslan Han Süleyman da bo durdu. brahim in annesi Bu ra Han Muhammed in yak n adamlar n da öldürttü ve küçük yafltaki brahim i tahta geçirdi (1058). ç siyasi istikrar sa lamak için brahim ordusu ile Barshan da bulunan Y nal Tegin üzerine yürüdü ünde ma lup oldu ve öldürüldü (1062). brahim b. Muhammed in ölümü, iç çekiflmeyi daha da alevlendirdi. Zira sikkelerde yer alan isimler bir hayli çeflitli ve karmafl kt r ki, hanedan n bir çok mensubu bu çekiflmeye dahil olmufl olmal d r. Meflhur Kâflgarl Mahmud, Hüseyin Ça r Tegin in o lu olup, bu hengamede o da Kâflgar terk ederek, Ba dâd a kadar uzanan maceras na at ld. Bir baflka flahsiyet Han o lu Hârûn da maiyeti ile onun gibi ülkeden ayr larak Haleb e geldi ve buradan Anadolu gazalar na kat ld. Balasagun ve Kâflgar a da hakim olan Tu rul Kara Hakan Yusuf b. Süleyman ( ) n buralardaki hakimiyeti 1069 y l na kadar sürdü. Tamgaç Han Hasan 1069 da, ya da en geç 1074 y l nda Balasagun, Kâflgar ve Hoten i kardefli Tu rul Kara Han Yusuf un elinden al nca, askerleri kendine itaat arz etti ve ordunun deste ini kaybeden kardefli ise Taraz ve fiâfl taraflar na çekilmeye mecbur oldu. Tu rul Kara Han Yusuf hayat n n sonuna kadar Taraz da kald ve de yerine o lu Tu rul Tegin Ömer geçti. Tu rul Tegin Ömer, Tarâz n y l nda Tamgaç Han Hasan b. Süleyman taraf ndan al nmas na kadar buradaki hakimiyetini muhtemelen korudu. Tamgaç Han Hasan ( ) ve Selçuklu Hakimiyeti ( ) Tamgaç Han Hasan dönemi siyasî faaliyetlerden çok, bilim ve medenî sahadaki geliflmelerin ön planda oldu u bir dönemdir ki, bunlar Kültür ve Medeniyet Ünitesi nde geniflçe anlat lmaktad r. Tamgaç Han Hasan saltanat n n son dönemlerine do ru Bat Türk hakanl n istilâ etmifl olan Selçuklular n himayesine girmek ve Sultan Melikflah metbû tan mak zorunda kald. Böylece Do u Türk Hakanl fiilen olmasa da resmen tâbî bir devlet haline geldi (1089). Selçuklu sultan Melikflah Bat Türk Hakanl n hakimiyeti alt na ald ktan sonra Özkend e ulaflt nda Tamgaç Han Hasan a elçiler göndererek hutbenin kendi ad na okunmas n ve sikkenin kendi ad na bas lmas n istedi. Tamgaç Han Hasan da bu istekleri yerine getirmek zorunda kald ve Özkend e gelerek Sultan Melikflah a itaatini arz etti. Hayat n n sonuna do ru bir hayli ihtiyarlam fl olan Tamgaç Han Hasan, ülkesini bir taraftan Selçuklu istilas ndan kurtarmaya çal flt, di er taraftan da hanedan üyesi Kad r Han

115 5. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Çöküfl Dönemi 107 Cebrail e karfl mücadeleye mecbur kald. Bu hengâme ve f rsatlardan yararlanmak isteyen Çin taraf nda soylu bir kökten gelmeyen Savc o lu ise Kâflgar a do ru yürüyerek Tamgaç Han Hasan gafil avlamak istemifl ve aralar ndaki eski anlaflmay bozmufl idi. Haz rl ks z yakalanan Tamgaç Han Hasan, Keflen (Kusen ya da Kuça) denilen bir Türkistan flehrinin kadim padiflah n n o lu ve merkezi Tar m olan H - z r Bey den yard m istedi. Karfl l nda kendisine hanl k alâmeti olarak peyza ve çetr verece ini vaat etti. Nihayet H z r Bey ald tedbirlerle Tamgaç Han Hasan bu gaileden kurtard ve ondan hanl k payesi ald (1103). Tamgaç Han Hasan vefat edince yerine o lu Arslan Han Ahmed geçti. O 1104 y l nda Halife el-mustazhir Billah a elçi olarak Ebu l-mecd Mahmud el-kâflgarî el- Hanefî yi gönderip kendisine hil at ve lâkab istedi. Halife de isteklerini kabul ederek ona Nûru d-devle lâkab n verdi. Arslan Han Ahmed döneminde Do u Türk Hakanl, Kara H tay tehlikesini yak ndan yaflamaya bafllad. Liao Hanedan 1125 y l nda Curcenler taraf ndan y k l nca, Liao hanedan n n kurucusu A-pao-chi nin sekizinci göbekten torunu olan Yeh-lü Ta-shih idaresinde, rivayete göre seksen kiflilik bir grup, Bat Mo olistan daki bir çok boyun deste ini sa lad ktan sonra Türkistan a (Kâflgar ve Hoten) do ru ileri harekâta geçti (Tafla l, 2001). Do u Türk Hakanl na karfl harekete geçen Yeh-lü-Ta-shih, Kâflgar a bir kaç konak kadar yaklaflt. Arslan Han Ahmed b. Hasan, Yeh-lü Ta-shih üzerine yürüyerek onu ma lup etti ve bir çok adam n öldürdü (1128). Karluk ve Kangl Meselesi: Kara H tay Hakimiyeti Do u Türk Hakanl nda Arslan Han Ahmed in ölümünden sonra yerine geçen ve Balasagun da bulunan o lu Han brahim b. Ahmed, halk n mallar n ya malay p hayvanlar n kaç ran Karluk ve Kangl Türklerini itaate almaya çal flt. Ancak bunda baflar l olamad ve bu s rada kendisine kat lan boylarla gücü ve flöhreti artan Yeh-lü Ta-shih ye bir elçi göndererek, Karluk ve Kangl Türklerinin yapt klar na karfl aciz kald n, flayet gelir ve bu beladan kurtar rsa ülkeyi kendisine teslim edece ini bildirdi. Yeh-lü Ta-shih, Yenisey boylar nda K rg z bölgesindeki boylarla savaflarak, oradan güney bat daki Tarbagatay da mil flehrini kurmufl ve muhtelif Türk boylar da Yeh-lü Ta-shih ye kat larak say lar k rk bine kadar ulaflm flt. Bu yard m talebi üzerine Yeh-lü Ta-shih hiçbir engelle karfl laflmadan Balasagun a gelerek Do u Türk Hakanl topraklar n ele geçirdi. Afrasyab n torunu Han brahim den hanl k unvan n alarak, ona daha afla bir mevki olan lig-i Türkmen unvan n verdi. Kendisi de Balâsâgûn da Hanlar Han anlam na gelen Gür Han unvan n ald (1130) Böylece slam n do usunda çoban kavimlere karfl bir set görevi yürüten Do u Türk Hakanl, Selçuklu himayesinden ç karak Kara H tay himayesine girdi. lig-i Türkmen brahim in bilinen son faaliyeti, Kara H tay Gür Han taraf ndan Karluklara ve Hârizmlilere karfl Bat Türk Hakanl na yard ma gönderilmesi olay d r (Temmuz 1158). Do u Türk Hakanl hakan brahîm b. Ahmed in Karluk ve Kangl Türklerinin müsebbibi oldu u meseleleri çözememesi, ülkenin 1130 da Karah tây hakimiyetine girmesine neden olmufl ve 1211 de Nayman Güçlük ün bu devlete son vermesi ile Do u Türk Hakanl da sona ermifltir. Kara H tay ve Nayman Mücadelesi: Do u Türk Hakanl n n Sonu lig-i Türkmen brahim b. Ahmed den sonra o lu Arslan Han Muhammed tahta geçmifltir (1160). Ancak, hakk nda hiçbir fley bilinmemektedir. Onun yerine de o lu Arslan Han Yusuf Kâflgar da tahta ç km flt r (1179). Ebu l-muzaffer künyesi tafl yan Arslan Han Yusuf 1204 y l nda ölmüfl ve Kâflgar da Hakanl k mezarl na defnedilmifltir. Arslan Han Yusuf un o lu Arslan Han Ebu l-feth Muhammed, Kara

116 108 lk Müslüman Türk Devletleri H tay Gür Han n yan nda rehin bulunuyordu. Bat da Hârizmflahlar ve do uda emirlerinden Nayman Güçlük ile mücadeleye mecbur olan Gür Han, otoritesini yeniden tesis için Güçlük ü hil at ve hediyelerle taltif ederek mevkiini yükseltti. Ancak bununla yetinmeyen Güçlük, Gür Han esir ederek onu taht ndan indirmeyi baflard (1211). Gürhan n k z ile evlenmek için H ristiyanl ktan Budizm e geçti ve Han unvan alarak Kara H taylara son verdi. Güçlük Han, Gür Han n elinden kurtard Arslan Han Ebu l-feth Muhammed i Kâflgar a gönderdi. Ancak Kâflgar ileri gelenleri daha flehre girmeden onu öldürdüler (1211). Bu son hanedan mensubunun ölümü ile Do u Türk Hakanl da sona ermifl oldu. SIRA S ZDE 3 Jeopolitik çerçevesinde Do u Türk Hakanl n de erlendiriniz. BATI TÜRK HAKANLI I HAKANLARI DO U TÜRK HAKANLI I HAKANLARI 1. Tamgaç Han brahim Arslan Han Süleyman b. Yusuf fiemsü l-mülk Nasr b. brahim Bu ra Han Muhammed b. Yusuf Tamgaç Han H z r b. brahim ? Arslan Hakan brahim b. Muhammed Han Ahmed b.h z r 108?-1089, Tu rul Kara Hakan Yusuf b. Süleyman Muhammed b. brahim Tu rul Tegin Ömer b. Yusuf Mesûd b. Muhammed Tamgaç Han Hasan b. Süleyman Süleyman Tegin b. Davûd Köç Tegin Arslan Han Ahmed b. Hasan Mahmud Tegin Han brahim b. Ahmed Kad r Han Cibril b. Ömer b. Tu rul Han Arslan Han Muhammed b. brahim Arslan Han Muhammed b. Süleyman Arslan Han Yusuf b. Muhammed K l ç Tamgaç Han Hasan b. Ali Arslan Han Muhammed b. Yusuf Tamgaç Bu ra Han brahim b. Süleyman Hakan Mahmud b. Muhammed Tamgaç Han brahim b. Muhammed Tamgaç Han Mahmud b. Hüseyn b. Hasan Ça r Han Ali b. Hasan K l ç Tamgaç Han Mesûd b. Hasan Arslan Han K l ç Tamgaç Han Muhammed b. Mesûd Kutlu Bilge Han Abdu l-hâl k b. Hüseyn K l ç Tamgaç Han brahim b. Hüseyn K l ç Arslan Hakan Osman b. brahim

117 5. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Çöküfl Dönemi 109 Özet A MAÇ 1 A MAÇ 2 Bat Türk Hakanl n n siyasi sürecini de erlendirecek Tamgaç Han brahim taraf ndan Semerkand da 1041 de kurulan Bat Türk Hakanl, bat da Ceyhun nehri ile do uda Seyhun nehri boylar na kadar uzanan sahada hüküm sürdü. Bat s n rlar pek de iflmemekle beraber, do uda Do u Türk Hakanl ile olan mücadeleler kapsam nda hakimiyet alanlar zaman zaman Balasagun a kadar uzand. Bat Türk Hakanl, Selçuklular, Kara H taylar ve Hârizmflahlara karfl üstünlük kuramad ve s ras ile onlar n hakimiyetlerini kabul etmek zorunda kald. Bunun temel sebeplerinden biri hakanlar n devlet ve halk üzerinde büyük bir nüfuz sahibi olan medrese e itimli bürokrat-ulemâ s n f vezir, kad, münflî, kâtip, muhtesib, müftü, imam, hatîb, elçi ve nâibler vs. ile yaflanan çat flmalard r. Bir di er sebebi ise, siyasi geliflmelerin aksine Bat Türk Hakanl n n medeni sahada parlak bir dönem yaflamas ve bunun sonucu olarak asli unsuru olan atl çoban Karluklara yabanc laflmas d r. Ülkenin her taraf nda geliflmeye bafllayan kent ve kent kültürü, Karluklar n yaflam alan n daralt yor ve onlar yerleflikli e geçmek ya da bölgeyi terk etmek aras nda bir seçim yapmaya zorluyordu. Bu flartlarda Bat Türk Hakanl, bölgede izledikleri denge politikalar ile varl klar n devam ettirdiler. Ancak son hakan K l ç Arslan Hakan Osman n Hârizmflahlardan yüz çevirerek son y llar n yaflayan Kara H taylara meyletmesi üzerine Hârizmflah Muhammed in Semerkand almas, K l ç Arslan Hakan Osman ile birlikte hanedan n di er üyelerini öldürmesi ve son olarak Semerkand kendi baflkenti yapmas ile Bat Türk Hakanl sona erdi (1212). Do u Türk Hakanl n n siyasi sürecini de erlendirecek Arslan Han Süleyman taraf ndan Kâflgar ve Balasagun merkezinde 1043 y l nda kurulan Do u Türk Hakanl, jeopolitik konumu gere ince, do uda Müslüman olmayan Türk-Mo ol unsurlarla slam co rafyas aras nda set görevini üstlenmifltir. Bu çerçevede Basmil, Çomul, Yabaku ve H tay gibi Türk-Mo ol boylar n n ülkeye vâki A MAÇ 3 olan sald r lar n önlemek istediler. Bunun için onlara karfl kendilerini savunarak cihat ettiler. Kalabal k nüfusa, say s z mal ve mülke sahip olan bu atl çobanlar n yurt bulma meselelerini dikkate alarak Müslüman olup olmad klar na bakmaks z n, onlar ülkenin muhtelif yerlerine iskân ederek askerî bir tehlike olmaktan ç kard lar. Bunun sonucu olarak hem onlar n askerî gücünden yararland lar, hem de zaman içinde slam sufî vaizleri vas tas ile onlar slamlaflt rd lar. Bilim ve fen alan nda en parlak olan Tamgaç Han Hasan devrinde Selçuklular n hakimiyetini tan - mak zorunda kald lar. Bu arada atl çoban Türk boylar Karluk ve Kangl lar n ülkede ç kard klar kar fl kl klar bast r lamay nca, Kara H taylar kolayca ülkeyi istila ettiler. Onlar n himayesinde vergilerini vermek kayd yla varl klar n sürdürdüler. Naymanlar n 1211 de Kara H taylara son vermesi ile onlar n hakimiyetini tan d lar; ancak son Do u Türk hakan Arslan Han Muhammed Nayman Güçlük ün yan ndan Kâflgar önlerine geldi inde halk n ileri gelenleri taraf ndan öldürüldü ve Do u Türk Hakanl sona erdi (1211). Bat Türk Hakanl nda Selçuklu hakimiyetinin mahiyetini aç klayabilecek Tâbîleri olan Bat Türk Hakanl nda önemli bir gücü bulunan Hanefî ulemâs n da kendilerine ba lamak istiyen Selçuklular, Mâverâünnehr de burakrat-ulemâ ve hanedan çat flmas n n ve dolay s ile istikrars zl n temel müsebbibi idiler. Selçuklu Sancar bu amaçla muhaliflerin bafl n çeken Ebû brahim smail es-saffâr n o lu ez- Zâhid es-saffâr Ebû shak brahim i Merv e sürerek, onun yerine Halife Ömer soyundan gelen ve atalar Mervli olan Hanefî fakihlerinden Abdü l-azîz b. Ömer b. Mâze yi Buhara da sadaret makam na getirdi (1102). Âl-i Burhân (Burhan ailesi) ad ile tan nan bu ailenin Buhara daki hakimiyeti 1220 y l na kadar sürdü. Bununla birlikte onlar, askerî, siyasi ve ekonomik aç dan Bat Türk Hakanl na ba l idiler.

118 110 lk Müslüman Türk Devletleri Kendimizi S nayal m 1. Afla daki hiyerarflik unvanlardan hangisi Bat Türk Hakanl n n kurucusuna aittir? a. Kad r Han b. fiemsü l-mülk c. Togan Han d. Tamgaç Han e. Arslan Han 2. Bat Türk Hakanl n tâbiyeti alt na alan devletlerin hakimiyet dönemleri, afla daki seceneklerden hangisinde kronolojik s raya uygun olarak verilmifltir? a. Kara H taylar-selçuklular-hârizmflahlar b. Selçuklular-Kara H taylar-hârizmflahlar c. Hârizmflahlar-Selçuklular-Kara H taylar d. Kara H taylar- Hârizmflahlar-Selçuklular e. Selçuklular-Hârizmflahlar-Kara H taylar 3. Selçuklu flehzadesi Sancar 1097 y l nda Selçuklular n do usunda Merv e melik olarak tayin oldu y l nda Selçuklu sultan oldu ve yine Merv i kendine merkez yapt y l nda ise vefat etti. Buna göre; afla daki Bat Türk Hakanl hakanlar ndan hangisinin onunla bir iliflkisi yoktur? a. Kad r Han Cibril b. Arslan Han Muhammed c. K l ç Tamgaç Han Hasan d. Hakan Mahmud b. Muhammed e. Han Ahmed b.h z r 4. Afla dakilerden hangisi 1141 y l nda yap lan Katvan Savafl n n sonuçlar ndan de ildir? a. Kara H taylar Do u Türk Hakanl n hakimiyeti alt na ald lar. b. Bat Türk Hakanl, Kara H taylar n hakimiyeti alt na girdi. c. Âl-i Burhan a mensup pek çok kifli öldürüldü. d. Selçuklu Sultan Sancar ve Hakan Mahmud Horasan a çekildiler. e. Karluklar O uzlar Horasan a göçe mecbur ettiler. 5. Hanedan ve bürokrat-ulemâ çat flmas n n sonucu olarak afla daki Bat Türk Hakanl hakanlar ndan hangisi yarg lanarak idam edildi? a. Tamgaç Han brahim b. Arslan Han Muhammed c. Han Ahmed d. fiemsü l-mülk Nasr e. Tamgaç Han H z r 6. Hanedan ve bürokrat-ulemâ çat flmas n n sonucu olarak Bat Türk Hakanl afla daki hangi devletin ve yöneticisinin hakimiyetini kabul etmek zorunda kald? a. Hârizmflahlar ve Muhammed b. Hârizmflahlar ve l Arslan c. Selçuklular ve Sultan Sancar d. Kara H taylar ve Gür Han e. Selçuklular ve Sultan Melikflah 7. Do u Türk Hakanl n n izledi i iskân politikas sonucunda ülkeyi tehdit eden baz Türk-Mo ol boylar tehlike olmaktan ç kar lm flt r. Üstelik zaman içinde toplu ihtida ettikleri de görülmüfltür. Ülkede kaynaklar n kaydetti i son toplu ihtida hareketi hangi hakan döneminde olmufltur? a. Tamgaç Han Hasan b. Arslan Han Ahmed c. Arslan Han Süleyman d. Hakan brahim e. Tu rul Kara Hakan 8. Han brahim b. Ahmed e lig-i Türkmen unvan kim taraf ndan verilmifltir? a. Sultan Sancar b. Abbâsî Halifesi c. Hârizmflah Muhammed d. Gür Han e. Karluklar ve O uzlar 9. Buhara da kurulan Âl-i Burhan n bafl ndakiler sadr unvan n tafl rd. Buhara ya tayin olan ilk sadr kimdir ve ne zaman bu göreve getirilmifltir? a. Abdü l-azîz b. Ömer b. Muhammed b. Ahmed c. Ahmed b. Abdü l-azîz d. Muhammed b. Ömer e. Ömer b. Abdü l-azîz Hârizmflah Muhammed in K l ç Arslan Hakan Osman öldürmesi ve Bat Türk Hakanl na son vermesinin nedenleri afla dakilerden hangisi de ildir? a. K l ç Arslan Hakan Osman n Kara H tay Gür Han n k z n almas b. Han Sultan ile evlenen K l ç Arslan Hakan Osman n Hârizm de bir y l ikamet ettirilmesi c. K l ç Arslan Hakan Osman n Hârizmflah Muhammed in k z olan eflini Semerkand kalesine kapatmas d. K l ç Arslan Hakan Osman n Kara H taylara meyletmesi e. K l ç Arslan Hakan Osman n Semerkand da bulunan ileri gelen Hârizmlileri öldürmesi

119 5. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): Çöküfl Dönemi 111 Okuma Parças Fakihlerin fetvas olmadan hiçbir vergi almayan Tamgaç Han brahim, esnaf n fiyatlar gelifli güzel yükseltmesine izin vermeyerek halk n menfaatini korurdu ki, bu, pazar fiyatlar n n belirlenmesinde devlet kontrolünün söz konusu oldu unu göstermektedir. Avfî, hakan n bu konuda nas l halk n yan nda yer ald n gösteren bir anekdotu nakletmektedir; Bir gün flehir kasaplar ndan bir grup, Tamgaç Han brahim in huzuruna gelerek flikâyette bulundular: Biz koyun sat n alarak kesiyoruz ve etini sat yoruz. Bize fazla bir kâr kalm yor. E er hakan izin verirse et narh n daha pahal yapal m ve hazineye de bin dinar verelim. Hakan, hazineye dinar vermeniz gerekli, o zaman istedi iniz fiyata eti sat n. diye emir verdi. Dinar hazineye verilince et narh biraz artt r ld. Hakan flehre duyurdu ki, her kim kasaplardan et sat n al rsa, emrim o dur ki, onu idam etsinler. Hiç kimse kasaplardan et sat n almad. Halk, befl alt kifli bir araya gelerek koyun sat n al p etini paylafl - yorlard. Kasaplar n eti ziyan oldu. Hiç kimse onlardan bir fley sat n almay nca kasaplar tekrar hazineye para yat rarak, eski fiyattan satmalar için izin istediler. Böylece mesele, bu tertiple yoluna girince, kendi halk m - z bin dinara satmak do ru de ildir. diyen Tamgaç Han, adeta, yöneticilik ve bilinçli tüketicilik hakk nda ders vermektedir. Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar 1. d Yan t n z yanl fl ise Bat Türk Hakanl konusunu yeniden gözden geçiriniz. 2. b Yan t n z yanl fl ise Bat Türk Hakanl konusunu yeniden gözden geçiriniz. 3. e Yan t n z yanl fl ise Bat Türk Hakanl konusunu yeniden gözden geçiriniz. 4. a Yan t n z yanl fl ise Bat Türk Hakanl konusunu yeniden gözden geçiriniz. 5. c Yan t n z yanl fl ise Bat Türk Hakanl konusunu yeniden gözden geçiriniz. 6. e Yan t n z yanl fl ise Bat Türk Hakanl konusunu yeniden gözden geçiriniz. 7. c Yan t n z yanl fl ise Do u Türk Hakanl konusunu yeniden gözden geçiriniz. 8. d Yan t n z yanl fl ise Do u Türk Hakanl konusunu yeniden gözden geçiriniz. 9. a Yan t n z yanl fl ise Bat Türk Hakanl konusunu yeniden gözden geçiriniz. 10. b Yan t n z yanl fl ise Bat Türk Hakanl konusunu yeniden gözden geçiriniz. Kaynak: Ömer Soner Hunkan, Türk Hakanl Karahanl lar , stanbul, 2007, s. 279.

120 112 lk Müslüman Türk Devletleri S ra Sizde Yan t Anahtar S ra Sizde 1 Hakanlar n Sünni Abbâsî hilafetini tan malar, kendilerinin hukuken halifenin alt nda bir mevkide bulunmalar ve meflruiyetlerini oradan almalar, hakanlar n halk üzerinde özellikle de halk ile devlet aras ndaki iliflkileri yürüten bürokrat-ulemâ s n f üzerindeki mutlak otoritesini zay flat yordu. Bunun sonucunda ortaya ç kan yetki karmaflas, taraflar n birbirlerine üstünlük kurma arzusunu ve mücadelesini pekifltirmektedir. S ra Sizde 2 Atl çoban Karluklar n kurdu u devlet zaman içinde slamlaflt ve eski tarihlerden beri yerleflik medeniyetin bir parças olan Maverâünnehr i feth ederek buraya göç ettiler. Ancak önlerine set olan Ceyhun nehrinin bat - s nda hakimiyet tesis edemeyince fütuhat durdu. Böylece bir taraftan bölgede yerleflik medeniyetin s n rlar n n genifllemesi, di er taraftan yönetici s n f n yerleflik kültürü sahiplenmesi, devletin aslî unsuru olan Karluklar n kendi devletlerine yabanc laflmas n kaç n lmaz k l yordu. Bu ise devletle çat flmaya ve onun y k lmas na sebep olmaktad r ki, ayn husus Büyük Selçuklu devletini y kan atl çoban O uzlar aç s ndan da vaki olmufltur. Yararlan lan Kaynaklar Genç, Reflat. (2002). Karahanl lar Tarihi, Ed. H. C. Güzel, Türkler, IV, Ankara, s Hunkan, Ömer Soner. (2007). Türk Hakanl Karahanl lar, stanbul: IQ Yay nlar. Pritsak, Omeljan. (1997). Karahanl lar, slâm Ansiklopedisi, VI, s. Öngül, Ali. (1992). Burhan Ailesi (Âli Burhân), TDV slâm Ansiklopedisi, VI, s Özayd n, Abdülkerim. (2001). Karahanl lar, TDV slâm Ansiklopedisi, XXIV, stanbul, s Tafla l, Ahmet. (2001). Karah taylar, TDV slâm Ansiklopedisi, XXIV, stanbul, s Togan, A. Z. V. Karahanl lar , ( Ders Notlar ), SAM Ktp. S ra Sizde 3 Do u Türk Hakanl, slam n do u s n r n teflkil ediyordu ve buna paralel olarak da slam dünyas n ilgilendiren olaylar n merkezinde de il, uza nda idi. Bu nedenle de haklar nda slam kaynaklar nda bilgiler yok denecek kadar azd r. Ancak onlar n jeopolitik olarak üstlendikleri görev ve burada geliflen hadiseler, slam dünyas aç s ndan hayat memat meselesi olabilmektedir. Nitekim bu sahan n önce Kara H taylar n eline geçmesi, slam co rafyas n bekleyen Mo ol tehlikesinin habercisi oldu u çok geçmeden anlafl lm flt r.

121

122 6 LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER Amaçlar m z Bu üniteyi tamamlad ktan sonra; Hakanl n idari teflkilat n ve iflleyiflini belirleyebilecek, Hakanl n sosyal ve iktisadi yap s hakk nda de erlendirme yapabilecek, Hakanl n e itim, bilim, inanç ve tasavvufi yönünü kavrayabilecek, Hakanl k döneminde yap lan sanat eserleri ve imar faaliyetlerini tan yabileceksiniz. Anahtar Kavramlar Medrese Vak f Sikke Para Tasavvuf Ribât Kâflgarl Mahmud Yusuf Has Hâcib Dîvânu Lugâti t-türk Kutadgu Bilig Ahmed Yesevî Ahmed Yüknekî çindekiler lk Müslüman Türk Devletleri Karahanl lar (Türk Hakanl ): darî Teflkilat, Kültür ve Medeniyet DARÎ TEfiK LAT SOSYAL HAYAT KT SAD HAYAT E T M VE B L M NANÇ VE TASAVVUF MAR VE SANAT

123 Karahanl lar (Türk Hakanl ): darî Teflkilat, Kültür ve DARÎ TEfiK LAT Hakan ve Hanedan Üyeleri Hakan ailesinin soyca Afrâsyâb a dayand n biliyoruz. Kâflgarl Mahmud un Afrâsyâb n hakan, o ullar n n ise han unvan tafl d n belirtmesine bak l rsa, idari mekanizmada hiyerarfli basama n n en üstünde hakan yer almaktad r. Hakan ve han unvanlar fark gözetilmeden eflit statüyü ifade eder flekilde ayn anda da kullan lmaktad r. Bütün ülkede merkezî otoritenin bafl yani metbû olarak hakan tan nmaktad r. Hakan n ikamet etti i ülkenin baflkentine ordu denirdi. Baflkent Balasagun un di er ad Kuz ya da Kara Ordu idi. Bir di er önemli merkez Kâflgar a Ordu Kend deniyordu. Hakan, taht iddias nda bulunanlar karfl s nda ya da jeopolitik haklar n propaganda etmek için hakan ve han unvan n yan na kara (büyük), arslan, togan (do an), tamgaç (büyük), kad r (muktedir), k l ç (kararl ), bilge ve ulu s fatlar n getirebilmekteydi. Ülke hanedan mensuplar aras nda idarî anlamda taksim edilmektedir. Hakandan sonra her bir hanedan mensubu sahip oldu u hiyerarflik konumuna uygun olarak ya tâbi ya da bir alt basamakta alt tâbi (tâbinin tâbisi) s fat ile kendi flehrini, vilayetini veya bölgesini yönetmektedir. Saltanat de iflikliklerine ve baflar lar na göre hiyerarflideki konumlar ve hakimiyet alanlar de iflebilmektedir. Bu çerçevede hanedan mensuplar bu ra (deve ayg r ), ilig (geyik?), arslan ilig, arslan tegin, togan tegin, tonga (kaplan) tegin, y nal tegin, y an (fil) tegin v.s. unvanlar alt nda bu mekanizman n alt nda hiyerarflik bir s raya göre yer almaktad r. ster hakan olsun isterse bir baflka hanedan mensubu olsun, öldü ünde siyasi istikrar söz konusu ise yerine bir alt basamaktaki hanedan mensubu (o lu, kardefli, amcas, ye eni v.s.) geçmektedir. Ancak siyasi süreçte veya istikrar n olmad zamanlarda en alt basamaktaki bir hanedan mensubunun, birden bire piramidin en üstüne ç kabildi ine de rastlanmaktad r. Bu ra, ilig, kad r gibi tâbi s fat n haiz birinci derecedeki hanedan üyeleri, metbû tan d klar hakana karfl genifl bir serbestli e sahiptiler. Yönettikleri bölgede merkezdeki idari yap n n benzeri kendilerine ait idari teflkilatlar, ordusu v.s. vard r. Komflu devletler ile iliflkileri do rudan yürütebilir, savafllar ve anlaflmalar yapabilirdi. Hakana karfl temel yükümlülükleri, hutbede ve paralar nda hakan n ad - n zikretmek ya da baflka birinin ad na yer vermemek, istenildi inde hakan n ordusuna kat larak ortak düflmana karfl savaflmak ve hakana ait yani merkezi otoriteye ait vergilerini ödemekti. Hanedan n hiyerarflik s ras flöyle s ralanabilir: 1. Hakan 2. Bu ra 3. lig 4. teginler 1. Han Katun = Hakan 2. Katun(lar) 3. Katun Kunçuylar

124 116 lk Müslüman Türk Devletleri Hakan ailesinin en kalabal k üyeleri teginlerdi. Tegin asl nda köle demek olup, rivayete göre çocuklar hakan n huzuruna ç kt klar nda sayg ifadesi olarak köleniz (tegininiz) flöyle yapt, böyle iflledi. demeleri nedeniyle zamanla bu kelime onlar ifade eden bir ad olarak kalm flt r. Dolay s ile onlar normal kölelerden ay rmak için teginin vasf na ve mizac na uygun (ya da hiyerarflisine) olarak, meselâ, rengi gümüfl gibi saf olana Gümüfl Tegin, yi it ise Alp Tegin, Ça r Tegin, Köç Tegin, u urlusuna Kutlu Tegin denmifltir. Hakan n efli katun (hatun) unvan tafl maktad r. Katun sarayda hakandan sonra söz sahibi en önemli kiflidir. Onun hizmetine ve buyru una girmek pek itibarl d r. Katundan bir derece afla da kunçuy unvanl katunun k zlar katun kunçuylar yer almaktad r. Hanedan soyundan gelen her yafltan kad n n genel unvan tar md r. Bunlar n tecrübeli ve yafll olanlar na altun tar m denilmektedir. Hakan n katunundan baflka eflleri varsa bu durumda terken katun, arslan katun, han katun ve flah katun unvanlar ile zikredilen kad nlar bafl hatun ve veliaht annesi konumundad rlar. Merkezî otorite zay flad nda ya da saltanat de ifliklikleri s ras nda ülkede birden fazla han unvanl hanedan mensubu ortaya ç km flsa, bu durumda hakanl n merkezinde bulunan hakan veya taht iddiac s, di erinden kendini üstün olarak ay rmak için unvan n önüne s kl kla kara (büyük) veya nadiren ulu unvan getirerek büyük han n kendisi oldu unu göstermeye çal fl rd. Saray hizmetlilerinin hiyerarflisi: 1. Ulu Hâcb 2. Kapucular Di erleri Candar Yatgak Silahdar Alem Bafl Er Aflc bafl diflcibafl lbafl Câmedâr Döflekçiler Kuflcular Kiflciler Okçular Yayc lar Saray Hakanl n idare edildi i ve hakan n yaflad saraya karfl denirdi. Türk hakanlar - n n yaylak ve k fllak için yapt rd klar birden fazla saraylar olabiliyordu. Bu çerçevede kullan lan saraylar, bazen ulema s n f na hibe edilerek medreseye ya da ribâta dönüfltürülüyor, bu durumda hakan kendine yeni bir saray infla ettiriyordu. Sarayda hakan ve vezirden sonra en önemli mans p ulu hâcib idi. Hâcibe tayangu denirdi. Hakan n sarayda dayand yani güvendi i kimseyi ifade eden tayangu, hâcib unvan n n kullan m n n yayg nlaflmas ndan sonra unutulmufltur. Teflrifatç veya perdeci bafl l k yapan b rku (hâcib) nun temel görevleri idare edenle idare edilen aras ndaki iliflkiyi düzenlemek ve gelip giden elçileri a rlamakt. Ulu hâcib makam ndan sonra kapucubafl vard. Muhtelif hizmetler için saraya eleman al r, saray hizmetlilerini huzura takdim eder, onlar n tayin ve terfi ifllerine bakar ve saray hizmetinin usulüne uygun yürütülüp yürütülmedi ini kontrol ederdi. Saray muhaf z candar idi. Yatgak da denilen bu muhaf zlar, hakan n korunmas ndan da sorumludur. Hakan n silahlar ile ilgilenen ve sarayda silahhâneyi idare eden silahdarlar idi. Alemdarlar yani alem bafllar er, hakan n k rm z renkli bayrak ve sancaklar n tafl yan ve muhafaza eden kifli idi. Sarayda tu cular zümresi de vard ve görevi dokuz tu lu hakan n tu lar n tafl makt. Saray n en önemli bölümlerinden biri mutfa d r. Aflç bafl veya aflbaflç hansâlâr n görevi kaplar ve sofray idare etmekti. Hakan n sofras ve saray mutfa onun mesuliyetinde idi. Yeme in zaman nda piflirilerek, usulüne uygun servis edilmesi ifllerinde onun iflçi diye kaydedilen yard mc lar bulunmaktayd. Aflç bafl ndan sonra burada en önemli mans p idiflçibafl l k (içkicibafl l k) idi. difl Türkçe kadeh veya bardak anlam ndad r. Onun temel vazifesi hakan n tertipledi i ziyafetlerde meflrubat ve çerez ifllerine bakmakt. Saray n ilbafl s saray n ah r ndan sorumlu idi. Hakana ait elbiseleri câmehânede diken ve muhafaza edenlere câmedar denirdi. Bu görevlilerden baflka sarayda kapucubafl n n emri alt nda hizmet veren döflekciler, kuflçular, kiflçiler, okçular, yayc lar vard.

125 6. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): darî Teflkilat, Kültür ve Medeniyet Merkez ve Taflra Merkez teflkilat n n ve bürokrasinin bafl vezir yani yu rufl idi. Yu rufl tayin edilen kifliye bu mans ba uygun unvan, tu, davul, z rh, hilat, süslü e er tak m, at ve vezirlik mührü veriliyordu. Onun temel görevleri, ülkeyi kanun ve nizama göre idare etmek, sa lad huzur ortam ile hakan n ad n iyilikle yaymak, hazineyi dolu tutmak ve ülkeyi geniflletmek fleklinde özetlenebilir. Vezirden sonra hiyerarflide s - rayla yafgu, tüksin, inal ve tarhan unvanlar na sahip boy beyleri geliyordu ki, onlar bir anlamda hakan n dan flmanlar idiler. Türk Hakanl n n ça dafl olan Sâmânîler, Gazneliler, Selçuklular ve Hârizmflahlar n merkez ve taflra teflkilat na dair bilinenlerin Türk Hakanl idari mekanizmas nda bir muhatab veya karfl l n n olaca aç kt r. Nitekim, gerek bu ülkelerle olan iliflkilerde, gerekse onlara dair kaynaklarda hakanl n idari mekanizmas na benzer bir terminoloji kullan ld görülmektedir. Bu çerçevede hakan n ya da vezirin baflkanl k etti i meclis-i âlî (büyük divan) mevcut oldu u gibi, bu divan n üyelerinin baflkanl k etti i ikinci dereceden divanlar, dîvân- tu ra ve inflâ, dîvân- istîfâ, dîvân- iflrâf ve dîvân- âr z v.s. de bulunmakla birlikte haklar nda pek fazla bilgiye rastlanmamaktad r. Hakan n yarl denilen buyruklar n n ve mektuplar n n yaz lmas, üzerine tamga veya tu ra çekilmesi, devletin iç ve d fl iliflkilerine yönelik yaz flmalar, dîvân- tu ra ve inflâda haz rlanmaktayd. Bu ifllerle u raflanlar, l mga veya bitikçi denilen katipler ile tamgac (mühürdar) idi. Dîvân- inflâ baflkan na herhalde bitigçi l mga diyorlard. Hazineyi ve mali iflleri idare eden hazinedara ag ç, gelir tahsil eden âmile mga ad veriliyordu. Adalet ifllerine gelince, hakan, yan bafl nda kad lar ve alimler oldu u halde, haks zl a, zulme u rayanlar n hak arad mezâlim mahkemelerinde, isterse baflkanl k edebilirdi. Bat Türk Hakanl n n baflkenti Semerkand da kad lkudat (bafl kad ) vard. Taflra vilayetleri idari aç dan tâbi s fat ile birinci dereceden hanedan mensuplar aras nda paylafl lm fl durumdayd. Daha alt derecedeki hanedan üyeleri ise alt tâbi s fat ile hüküm sürüyordu. Burada tâbi ve alt tâbinin slam kaynaklar ndaki karfl l, hakan ad na yöneten nâib ya da vali ise, hanedan mensubu, (XI. asr n ikinci yar s na kadar) dihkan, üst düzey bir komutan veya ulema s n f ndan insanlar bu makamlara gelebilmekteydi. Ayr nt l bilgi bulunmad ndan burada kastedilen valinin bir vilayet yöneticisi mi, yoksa bir bölge hâkimini kastetmek için mi kullan ld belli de ildir. fiehrin güvenlik ve asayiflinden sorumlu fl hne (flahne) ile göçerler üzerine tayin edilen fl hneler taflra teflkilat n n önemli bir parças d r. Vilayet veya bölge hakimlerinin maiyetinde kethüdâ unvanl kiflilere rastlanmaktad r ki, onlar n mahallî bir vezir mi yoksa merkez teflkilat na mensup bir görevli mi oldu u tart flmal d r. Vali, nâib, flehir kad s, hatîbi ve muhtesibi (ahlâk n ve esnaf n zab tas ) gibi taflraya özgü mans plar n varl flehir divanlar n n oldu una da iflaret etmektedir. Kaleler de mustahf z denilen kale komutanlar vard. Atl posta ifllerini ile meflgul olanlara eflkinci, köylerde beyin haberini tafl yanlara çal denirdi. Taflran n önemli unsuru boy beylerinin statüsü ise afla da sosyal hayat bafll - alt nda ayr nt l olarak ele al nm flt r. 117 Yusuf Has Hâcib e göre idarî hiyerarfli: Hakan Er Ögi l Beyi Yu rufl (Vezir) Yavgu (Yafgu, Yabgu) nanç Bey, Tegin v.s. Kök Ayuk Öge Kâflgarl Mahmud a göre idari hiyerarfli: Hakan Yu rufl Yavgu, Çuv, Kül Erkin Tüksin nal Tarhan Kaynak: R. Genç, Karahanl Devlet Teflkilat, Ankara, 1981, s. 237, 240. Ordu Türk hakanl ordusu dört ana unsurdan oluflmakta idi. Bunlar, saray muhaf zlar, hassa ordusu, hanedan mensuplar, yerel idareciler, dihkanlar, gaziler vs. unsurlara ba l birlikler ile boylardan oluflan askerlerdir. Hakanl k ordusunun savafl ve-

126 118 lk Müslüman Türk Devletleri Ordu düzeni (Hamis: Beflli Sistem): Merkez Kuvvetler (Han n yer ald ) Meymene (Sa Kanat: Han O ullar ) Meysere (Sol Kanat: Han O ullar ) Yezek (öncü) Artç ya sefer s ras nda toplam nüfusu genellikle otuz bin ile elli bin aras nda de ifliyordu. Ordunun karargah na han toyu denirdi. Ordu sefer s ras nda hamis yani, merkez (han toyu), meymene (sa kanat), meysere (sol kanat), yezek (öncü) ve artç olmak üzere beflli sistem dahilinde hareket ederdi. Askerler aras nda kullan lan parolaya im denirdi. Yedek ata ise koflut at diyorlard. Hakanl k ordusunun kulland - sald r silahlar, ok, yay, k l ç, m zrak, balta, gürz (topuz), süngü ve hançer; savunma silahlar ise kalkan, z rh ve tolga (mi fer) idi. Özellikle gürz kullanmada di- er ülkelere göre mahirdiler. Saray Muhaf zlar (Yatgak ve Turgaklar) Saray muhaf zlar ndan yatgaklar, saray n gece nöbetini tutmakla görevli idiler. Gündüz nöbetlerini tutanlara ise turgak denmekte idi. Onlar hakan sadece sarayda de il, saray d fl nda korumakla da mükelleftiler. Yatgak ve turgaklar n bafl nda sübafl bulunuyordu. Savafl zamanlar d fl nda hakan ava ç kt nda veya çevgan oyunu oynad nda yatgak ve turgaklar n yortug denilen yürüyüfl alaylar n n düzenlenmesi ifli sübafl n n görevi idi. Saraydaki nöbet de iflimi merasimi ise kapucubafl taraf ndan icra edilirdi. Hem hakan n hem de di er hanedan mensuplar n n gulâmlar (o lanlar ) vard. Bunlar aras ndan iyi niflanc, okçu, yayc olanlar ile usul ve adab iyi bilenler bu s n fa seçilirdi. Hassa Ordusu Askerlerin ad n n ve az n n kaydedildi i defterlere ay biti i denirdi. Bu ismin verilmesi muhtemelen askerlerin maafl n n dört ayda bir de il de her ay veriliyor olmas ndan ileri gelebilir. Ay biti i kay tlar geliflmelere göre daima güncellenir, ölen veya bu görevi yapamayacak durumda olanlar n ad dîvân- âr zda ay biti inden silinir ve yerine yenileri kaydedilirdi. Hassa ordusunun say s n n on iki bin Türk gulamdan müteflekkil oldu u yönünde bilgiler vard r. Mesalâ, 1008 y l ndaki Belh savafl s ras nda lig Nasr n merkez ordusunun sadece ön saf nda ok atmakla görevlendirdi i gulam say s bin kiflilik bir gruptu. Askerî kuvvetler: Saray muhaf zlar (yatgaklar ve turgak) Hassa Ordusu Hanedan mensuplar, dihkanlar, gaziler Boylar Hanedan Mensuplar, Dihkanlar, Gaziler vs. Unsurlara Ba l Birlikler Hanedan mensuplar n n mevkilerine göre kendi idari teflkilatlar oldu u gibi, askeri birlikleri de vard. Bunlar kendi hakimiyet alanlar n korumak ve geniflletmek için kullan yorlard. Merkezi otorite güçlü bulundu u sürece hakan n ordusuna kat lmak zorunda idiler. Bununla birlikte özellikle komflu devlet ve bölgelere yönelik savafllarda ortak amaçlar için hanedan mensuplar birbirlerine askerî yard mda bulunabilmekte idiler. Ülkenin en uzak köflelerine kadar hakan o ullar n yard - ma ça rarak etraf na toplad. fleklindeki kay tlar bunu göstermektedir. Nitekim, 1008 tarihinde Belh yak nlar nda lig Nasr ve Sultan Mahmud aras nda yap lan savafltan önce lig Nasr, akrabas Kad r Han Yusuf tan yard m istemifl, o da kalkanlar ve kam fll hat rlatan m zraklar aras nda Hotan Türkleri ile birlikte lig Nasr n ordusuna kat larak sa kanada yerleflmifltir. Yusuf Kad r Han n Hotan askerlerinin yüzleri genifl, gözleri dar, burunlar bas k, sakallar seyrek, k l çlar keskin, z rhl elbiseleri siyah ve fillerin hortumlar na benzeyen sadaklar gülün dikenlerini and ran oklarla dolu idi. Yerel idareciler ve dihkanlar n da kendilerine ait birliklerinin oldu u bilinmektedir. Nitekim ayn savafla Mâverâünnehr dihkanlar da kendi kuvvetleri ile lig Nasr n yan nda yerlerini alm flt. Bir di er önemli askerî kuvveti Mâverâünnehr gazileri oluflturuyordu. Özellikle ülkenin do usunda Türk-Mo ol sald r lar na karfl

127 6. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): darî Teflkilat, Kültür ve Medeniyet 119 savunma savafllar nda gönüllü olarak orduya kat l yorlard. Seyhun ötesinde Türk Hakanl n n Müslüman olmas ve ard ndan Mâverâünnehr in hakanl n eline geçmesi ile gazilerin say s eskiye göre azalm fl ve bu nüfusun önemli bir k sm bat da Anadolu taraf na göç ederek oradaki gaza faaliyetlerine yönelmifllerdir. Boylardan Oluflan Kuvvetler Türk Hakanl n n asli unsuru olan Karluklar, Çi iller, Ezgifller, Tuhsîler, sonradan ülkeye göç eden Ya malar, Yabakular v.s. Türk boylar hakanl n en büyük askeri kayna ve gücü idi. Onlar n bafl ndaki boy beyleri mevkilerine göre hakandan sonra hiyerarflide ön safta bulunuyordu. Savafl zamanlar nda bafllar ndaki beylerle birlikte hakan n ordusuna kat l rlard. Nitekim yukar da bahsetti imiz savaflta bütün Türk boylar n n silaha davranmas ça r s yap lm flt r. Bu boylar n d fl nda baz iktalar ve para karfl l nda hakanl n aslî unsuru olmamas na ra men tâbiyetten ayr lmayan muhtelif O uz boylar, XII. asr n ikinci yar s na kadar hakanl n iç ve d fl siyasi olaylar nda ve savafllar nda aktif görev alm fllard r. (Kaynak: Reflat Genç, Karahanl Devlet Teflkilat, stanbul: KB Yay nlar, 1981; Ömer Soner Hunkan, Türk Hakanl Karahanl lar, stanbul, 2007). Toprak Hanedan mensuplar n n ortak mal m d r? SOSYAL HAYAT Türk Hakanl ülkesinde sosyal hayata dair bilinenlerin pek ço u, bu ülkenin bir mensubu olan Kâflgarl Mahmud un meflhur eseri Dîvânu Lugâti t-türk de verilen bilgilere dayan r. Bu bilgiler, flehir hayat ile ortak yanlar n n bulunmas na ra men, daha çok atl -çoban veya konar-göçer unsurlar çerçevesinde k rsal bölgedeki Türklerin yaflam n tarif etmektedir. lde (ülkede ya da vilayette) yaflayan kavim, halk veya reayaya tüz, budun veya buyun denirdi. Budun, hukuki temeli din olan noma, yani yasaya tâbi idi. Budunun ulular atl lar gerekti inde ternek denilen belli yerlerde toplanarak budunun ifllerini konuflup karara ba larlard. Budun boylar n bir araya gelmesinden oluflurdu. Boylar n bafllar nda beyler bulunurdu. Beylerin idaresi alt ndaki bey ili denilen yerler, yüksek yerlere yap lan karguy veya kargu denilen kulelerde yak - lan atefllerle düflman bask n ndan korunurlard. Günlük hayatta tan fl olmayan insanlar birbirleri ile karfl laflt klar nda önce Boy kim? (Hangi boydans n?) diye sorarlard. Boylar da obalar n birleflmesiyle meydana gelirdi. Oba veya oymak, bir arada yaflayan yak n h s m-akraba aileleri ifade etmekteydi. Dolay s ile toplumun en küçük nüvesi aile idi. XI. yüzy lda hakanl k ülkesinde babaerkil (patriarkal) bir aile yap s vard. Çocuklar babalar na ata diye hitap ederlerken, efller kocalar na bey / be diyorlard. Anneye apa veya ana denirdi. Evin ilk çocu u erkekse tun o ul, k z ise tun k z, son çocu a da afltal o ul denirdi. Kardefl anlam nda kar ndafl ya da kadafl, babalar ayn olan kardefllere kan dafl kadefl, anneleri ayn olanlara igdifl kadefl tabiri kullan l yordu. Kan s k ve bald r, üvey anlam nda (kan s k ata, kangs k o ul, bald r o ul, bald r k z) idi. Aile müessesesinde evlat edinme mevcuttu. Hem o ul, hem de k z evlat edinilebiliyordu. Erkek evlatl klar yufga veya tutunçu o ul, k z evlatl klar k zland fleklinde ifade ediliyordu. Emikdefl kar ndafl olmaya ve muhtemelen ayn zamanda sütkardeflli e iflaret etmekteydi. Köle, cariye ve dad lar kan ba aç s ndan aile üyelerinden say lmamakla beraber, aile yaflam n n ve birlikteli inin önemli parçalar idi. Köleye kul ve tegin den- 1 Sosyal yap : Budun (Halk) Boylar Oymaklar Aileler SIRA S ZDE

128 120 lk Müslüman Türk Devletleri di i gibi, erkek ve k z gözetilmeden genel anlamda köle için karabafl tabiri yayg n olarak kullan l yordu. Köleler aile içinde ve halk nezdinde makbul kifliler de ildi. Onlar çekrek kapa denilen kölelere has yünden yap lan cepsiz bir kaftan elbise giyerlerdi. Belirli bir ücret karfl l nda al n p sat labilirler ya da ücreti karfl l nda (bazen de sevinç anlar nda efendileri taraf ndan) azat edilebilirlerdi. Kaçmamalar için boyunlar na bo suk denilen lâleler geçiriliyordu. Erkek kölelere karfl n daha makbul ve de erli olan kad n kölelere yani cariyelere, vas flar na göre k z, k rnak, kaçaç, yalnguk, yinçü, yinçke k z, küng ve as diyorlard. Ev ifllerinde, yün e irmelerde, evlenme merasimlerinde ama daha çok e lence ve avunma alanlar nda kullan lmaktayd lar. Varl kl aileler çocuklar için dad lar ve sütanneler tutabiliyordu. Dad ve süt annalere avurta ve dâye deniliyordu. Akrabal n temeli olan evlilik, toplumun en çok önemsedi i ve bunun için pek teferruatl ananeler gelifltirdikleri bir müessese olarak karfl m za ç kmaktad r. K z isteme ifli savç (sözlü elçi), yor ç, yaz ç (mektuplu elçi) ve arkuç denilen dünürcü (tüngür) ve görücüler vas tas ile olurdu. Taraflar kal ng diye ifade edilen bafll k (k za çeyiz olarak verilen hediye) miktar nda anlaflma sa lad ktan sonra gelinin baba evi türkünden dü ün merasimi ile ayr lma süreci bafllamaktad r. K l nçl yani nazl gelin, yan nda karabafllar (cariyeler) ve sep denilen çeyizi ile birlikte kenarlar yabanc lar n onu görmesini önleyecek flekilde dideklerle (örtülerle) çevrelenmifl taht revan üzerinde bey evine hareket ederdi. Yanlar nda dünürlere arma an olarak getirilen kezütler de bulunurdu. Gelin dü ün yerine geldi inde dayangaç cariye yard m ile taht revandan iner ve sonra bu cariye kendi sahipli ine verilirdi. Gelin ve güveyin bafllar na mendiri denilen yerde saç saç l rd. Tülfir ad verilen ipek kumafltan oluflan perdelerle çevrili gerdek odas nda yani münderüde gelin gerdek için haz rlan rken alt n ve gümüflten yap lm fl bogmak (gerdanl k) boynuna tak lmakta, bafl na didim (taç) giydirilmekteydi. H s m-akraba anlam nda o ufl, yaguk kifli, öz kifli ve uru tur ifadeleri kullan l rd. Yurç, hatunun küçük erkek kardefli, ini ise kocan n küçük kardefli için kay n ifade ederdi. Eniflteye yezne, halaya kükü, day ya tagay, bacana a manija, halao lu ve ye ene ç kan, büyük kardeflin kar s na yen ge, kocan n küçük k z kardefline sin il, büyük k z kardefline eke, hatunun k z kardefline bald z, büyük k z kardefline yine eke deniyordu. Kar ve koca aras nda tok tok, yani anlaflmazl k oldu unda boflanmak mümkündür. Bofl olmak, hür olmak anlam na gelmektedir. Kad n aç s ndan geçimsizli in kayna, kocan n kuma getirmesi, ya da kocan n kötü dilli olmas d r. Kad n gerekirse kocas na para vererek boflan p dul kalmay tercih edebilirdi. Dul kad n yeniden evlenebilmekte, ancak bafll k olarak çeyiz yeniden talep edilmemekteydi. Toplumda üst tabakay tüplü eren veya tüplü y ld zl denilen asaletli kimseler, yani boy beyleri temsil ediyordu. Bunlar n hiyerarflide en önde geleni, halktan (boy beylerinden) olup vezirlik derecesine ç kan yu rufl idi ki, hakandan bir derece afla da yer al yordu. Kendisine siyah ipekten bir çetr verilirdi. Türk olmayan, mesela bir Farsl maiyeti ve mevkii ne kadar büyük olursa olsun bu unvan alamazd. Halktan olup hakandan iki derece afla da olana yafgu denirdi. Hotanl lar yafguya çuv derlerdi. Üçüncü s rada ise yine halktan olan tüksin vard. Hiyerarflide bir di er önemli mevki öge veya öke, han soyundan gelen teginlerden bir derece afla da bulunur ve halktan olup tecrübeli, yafll ve ak ll kimselere denirdi. Onlar hakanlar n dan flmanlar ve müflavirleri vazifesini görürlerdi. Bundan baflka boylar n önemine göre boy beylerinin mevkilerine iflaret eden unvanlar bulunuyordu. Meselâ, Çi illerin boy beyi tüksin-i Çi il, Ya ma boyunda Ya ma Tu, Karluk boy

129 6. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): darî Teflkilat, Kültür ve Medeniyet beyleri kül erkin (akl göl gibi birikmifl), çu lan ve sagun, Yabaku beyleri büke (ejderha) budraç unvanlar tafl yordu. Anne taraf ndan hakan soyundan, baba taraf ndan ise halktan olanlara inal / y nal ve kendisinden emin olunan, güvenilen beylere de inanç bey deniliyordu. Boy beylerinin gündelik hayat av, savafl, halk n n idaresi, halka ziyafet verme v.s. ile geçmekte idi. Yanlar nda onlara hizmet eden kalabal k uflaklar ve yak nlar bulunuyordu ki, onlara koldafl deniyordu. El boy beyleri aras nda bar fl ortam n, kurfl ise aralar ndaki ihtilaf ifade etmektedir. stikrar n bulunmad devrelerde beylerin mücadelesinden en çok zarar gören yoksul halk idi. Savafl zamanlar nda boy beyi askerleri ile birlikte hakan n ordusuna kat l rd. Bunun d fl nda onun en önemli görevi halk aras nda adaleti tesis etmekti. Suçlular yakalamak ve cezaland rmak onun ifli idi. Beyin huzuruna getirilen suçlu, iki tanuk (flahit) oldu u halde muhakeme edilirdi. Suç ve suçlunun ortaya ç kar lmas nda gammazlama yöntemi mevcuttu. Toplum düzenini bozan suçlar u ru (h rs zl k), ya ma, ekek ifller (ortal k kad n ) fuhufl, b çaklama, yaralama v.s. say labilir. Bunlara ço unlukla hapis cezas veriliyor ve tünek veya k s denilen hapishaneye at l yorlard. En hafif cezalar aras nda dayak, el ve kollar n ba lanmas, afla lama ve iflkence yer al rken, en a r ceza çap tgan er denilen cellat vas tas ile öldürülmekti. Orunç (rüflvet) ise toplumda s kça görülen bir husustu. Konar-göçer hayat n vazgeçilmezi yazak denilen otlaklar n bulundu u yaylak ve k fllaklar halk n yo un oldu u yerlerdi. Kend ve ulufl, bölgedeki Türk lehçelerine göre hem flehir, hem de köy anlam na gelirdi. Buçgak yani bucak, kasaba, bal k ise kale ve flehir demekti. Halk n en önde gelenleri baylar (zenginler) ile bilge s fat n haiz bilge kiflilerdi ki, bunlardan dindar olanlara tenrigen denirdi. Emçi, otac ve atasagun adlar tabipler için kullan l rd. Kam veya rk ise kâhin olarak görülüyordu. Muhtemelen onlar rüya yorumculu u ve müneccimlik de yap yordu. Halk aras nda fliir söyleyen ozanlara da rastlanmaktad r. Hayvanc l k önemli bir yer tutmakla beraber, halk n bir bölümü çiftçilikle u rafl yordu ve onlara tar ç denirdi. Terçi denilen ücretli iflçiler buralarda çal flt r labilirdi. Al m-sat m iflleri yapan tacirlere sart diyorlard. Köylülerin büyü ü kökyuk herhalde muhtar vazifesi görüyordu. fllerinde ona yard m eden ve çoban denilen bir de yard mc s vard. Kökyuk köyün su ihtiyac n n karfl lanmas ve bunun için su arklar n n yap m v.s. hususlar düzenler, gerekti inde emirlerine itaat etmeyenlerden çapta ad yla ceza olarak para veya mal al rd. Halk n en yoksulu kap kap dolaflan dilencilerdi ki, onlara karaç, koldaç ve umduç denirdi. Esnaf ve zanaatkârlara gelince, közek (dokumac ), ayakç (kap kacak imalatç - s ), yiçi (terzi), etükçi (ayakkab c ve çizmeci), erüklemek (deri tabaklamak), ü itçi (de irmenci), etmekçi (ekmek piflirip satan, f r nc ), etçi (kasap), salç (aflç ), temürçi (demirci), okçu (ok yapan) v.s. meslek sahipleri halk n zorunlu ihtiyaçlar - n görürlerdi. Onlar n yan nda çal flan ç raklara bala, buflgut, tuflgut, uzmak ve turb denirdi. Bunlardan baflka koruma vazifesi gören kor ç lar, atl posta olan eflkinçiler, ipek kumafllar muhafaza eden a ç lar, yorç ve çufga denilen k lavuzlar da dönemin önemli mesleklerinden idi. Gündelik yaflamda erkek, kendi mesle i çerçevesinde mal ve mülk edinmek ve bunu artt rmak ile meflgul olurdu. At ve silah, en önemli di er meflguliyeti idi. At Türk ün kanad d r. atasözünün hakk n veren at yar fllar, çevgen oyunu, ok atma ve yay kurma yar fllar, gürefl müsabakalar, ziyafetler, içkili ve müzikli gece e lenceleri ile kumar ifl d fl ndaki zamanlar n vazgeçilmezleri aras nda idi. Erkeklerin giyimleri ipek, pamuk, yün, keçe ve deriden imal edilen börk, kürk, sar k, kaftan, Sosyal tabakalar: Boy Beyleri (tüplü eren) Halk: a. Bay (Zenginler) b. Bilgeler c. Atasagun (Tabibler) d. Kam (Kahin ve Müneccimler) e. v.s. f. Yoksullar g. Köleler 121

130 122 lk Müslüman Türk Devletleri h rka, gömlek, flalvar, çizme, çar k, dizlik, kepenek v.b. idi. Kuflamlar ise kuflak, kemer, uçkur, mendil, eldiven ve para kesesiydi. Kad nlar yani ifller ise gündelik hayatta çar çarmak (çoluk çocuk) ile ilgilenmenin yan nda ip e irmek, un elemek, hamur açmak, ekmek ve çörek piflirmek, keçe dikmek, nak fl ifllemek, keçi k l ndan zülüf v.b. süs ve süslenme eflyalar n yapmak, inci dizmek v.s. ev iflleri ile meflgul olurdu. En temel e lenceleri raks etmek ve ipin iki ucunu bir a aca veya sabit bir dire e ba layarak yapt klar sal ncakta sallanmakt. Giyimlerinin temel hammaddesi ipektir. Pabuç, ba rdak, mintan ve etek giymektedirler. Bafllar na veya örgülü ve k nal saçlar n n üzerine iplikli bir örtü örtmektedirler. Tercih ettikleri k yafetin koyu k z l rengi nazlanmay, yeflil rengi yaranmay ifade etmektedir. Alt n, gümüfl ve de erli tafllardan yüzük, bilezik, inci, gerdanl k ve küpe, halka, türlü boncuklar, bele as lan kad n b ça ve pelerin kad n n tak lar aras ndad r. (Kaynak: Reflat GENÇ, Kâflgarl Mahmud a Göre XI. Yüzy lda Türk Dünyas, Ankara, 1997). Para (Yarmak): Dinar=Uru lu Altun (Alt n Para) Dirhem =Yarmak (Gümüfl Para) Fels=Benek (Bak r Para) Hakanl n iktisadi yap s n n dört ana aya vard : Ticaret Hayvanc l k Tar m Avc l k KT SAD HAYAT Mâverâünnehr in fethinden itibaren slam co rafyas na girilmesi ile birlikte burada geçerli olan dinar (alt n), dirhem (gümüfl) ve fels (bak r) sikkeler (madenî paralar) hakanl k taraf ndan da kullan lm flt r. Bu kapsamda dinara uru lu altun, dirheme yarmak ve felse ise benek diyorlard. Piyasada en yayg n kullan lan dirhemdi. Dolay s ile onun karfl l olan yarmak, ayn zamanda genel anlamda para kelimesinin karfl l olarak da kullan l yordu. Hakanl k devri para birimlerinden en meflhuru, Tamgaç Han brahim ( ) ve onun parlak iktisadi devrine izafeten söylenen tamgaciyye veya müeyyidü l-adliyye dirhemleri idi. Al flverifllerde veya memurlar n maafl n n ödenmesinde som alt n esas na göre paran n de eri tespit edilirdi. K rk yedi dirhem bir miskal saf alt n ile eflit de erde idi. Ülkede siyasi istikrars zl n hüküm sürdü ü ya da piyasada alt n ve gümüflün azald durumlarda alt n ve gümüflün kar flt r larak düflük ayarda para bas ld olurdu. Bu flartlarda ödemelerin miktar som alt n üzerinden yap lan yeni de ere göre yeniden belirlenirdi. Tamgaç Han brahim Fergana bölgesini Do u Türk Hakanl ndan ald ktan sonra paran n flekil ve muhtevas nda bir tak m de ifliklikler yapm flt. Çevresi girintili ç k nt l olan bak r-kurflun kar fl m n içeren paralar yerini düzgün bak r-gümüfl kar fl m paralara b rakt. Halk düflük ayar gümüflten imal edilen paran n bak r kar fl m ndan ve saf alt n ile sabitlenen de erinden haberdard. Paran n de eri itibari ile Bat Türk Hakanl, iktisaden Do u Türk Hakanl n her zaman nüfuzu alt nda tutmay baflarm flt. Türk Hakanl nda iktisadi hayat n esas n ticaret, tar m, hayvanc l k, avc l k ve madencilik teflkil etmekte idi. fiehir hayat nda esnaf ve zanaat erbab buna göre flekillenmifltir. pek yolu güzergah nda bulunan ülkenin co rafi konumu gere i ticaret en önemli gelir kayna idi. Do uda Çin ve Uygur bölgesinden gelenleri karfl - layan s n r ticaret vilayeti Hotan ve Kâflgar, Hârizm ve Horasan a aç lan güzergahta Buhara, güney bat da Toharistan a ve bat ya do ru slam ülkelerine uzanan yolda s n r vilayeti olarak Tirmiz ve Belh, kuzey bat da sfîcâb ve Taraz, ticaretin önemli kavflak noktalar idi. Bunlar n d fl nda zikredilmesi gereken önemli metropol niteli indeki Semerkand, Taflkend, Özkend, Hocend, Yarkend, Beykend ve Balasagun ticari canl l n yafland vilayetlerdir. Mesela, Çin den Hotan a gelen tüccarlar Çin ipekleri ve kumafllar (bu ipek ve kumafllar n özel isimleri ve pek çok çeflidi vard ki, bunlar n baz lar n Kâflgarl Mahmud eserinde anlatmaktad r.), elbiseler, alt n kemerler, gümüfl aksesuarlar, çay v.s. emtia getirirken, dönüfllerinde

131 6. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): darî Teflkilat, Kültür ve Medeniyet 123 buradan k ymetli tafllar (yeflim tafl v.s.), c va, Hu ipekleri, çok miktarda üretilen baharatlar, kokular, atlar, develer, de erli tafllarla süslenmifl e erler ve kemerler ile fil diflleri idi. Hindistan dan pamuk ve pamuklu kumafllar ile özellikle ilaç ithal ediliyordu. slam ülkelerinden baflta keten kumafllar olmak üzere muhtelif mamuller ithal edilirken, onlara çok say da köle, hayvan ve av ürünleri, ipek, misk, ham ve de erli madenler, deri hal lar v.s. ihraç edilmekte idi. Sart (tüccar), ark flla (kervan) mallar n getirdi i yerde birinin evinde misafir olur ve burada mallar n satt ktan sonra kendisini konuk edene hizmeti karfl l (mesela yirmi koyunda bir koyun gibi belirli miktarda) ayn veya nakdiî ödeme yapard. Bunun yan nda hanlar, dükkanlar ve ribâtlar onlar n mallar n satt klar di er mekânlard. Ülkenin bat s baflta olmak üzere medenî sahadaki geliflmelere paralel olarak yerleflik hayat n ve kent kültürünün yayg nlaflmas, tar m ve tar m alanlar n n genifllemesini de beraberinde getirmifltir. Hububata tar, bu daya afll k denmekte idi. Yayg n bu day ekiminin d fl nda arpa, ü ür (dar ), konak (çavdar), burçak, künçü (susam), yitim (keten tohumu), tuturkan (pirinç) ve sun (çörek otu) da ekilmekteydi. Bunun için tarlada saban v.s. vas ta ile sürme, k lama (gübreleme) ve sulama yap lmakta, harman vakti has lat at, deve, kat r ve eflek ile gerekli yerlere tafl nmaktad r. Sebze ve meyve yetifltiricili i de yayg nd. Tar m yap lan sebzeler flunlard ; turma (turp), sar turma (havuç), kabak, sovan (so an), sarmusak, turmuz (h yar), k ç (hardal), bütegü (patl can), çamgur (flalgam), karnabahar ve spanak idi. Meyveler ise; armut, alma, üjme (dut), ayva,, yagak (ceviz), i de, fleftali, kay s, erik, f st k, f nd k, nar ve hurmad r. En önemli alanlardan biri de üzüm yetifltiricili i yani ba c l k idi. Bu dönemde üzüm ve ba, günümüzde oldu u gibi ayn adla kullan l yordu. Konar-göçer hayat n en önemli gelir kayna hayvanc l kt. Hayvan yetifltiricili- i aç s ndan en makbul ve gözde hayvan at idi. Atlara dair Kâflgarl Mahmud un verdi i bilgiler o kadar teferruatl d r ki, bu, at n Türklerin yaflam nda ne denli bir öneme sahip oldu unu kan tlamaktad r. At n muhtelif cinsleri, her bir organ n n ayr nt s yla isimlendirilmesi, kufland r lmas, yemlenmesi, bak m, e itimi, hastal klar ve ölümüne kadar her fleyi iyi bilinmekteydi. Attan sonra en çok önem verilen hayvan koyundu. Büyük sürüler halinde yetifltirilen bu koyunlar Mâverâünnehr ve Horasan n et ihtiyac n karfl l yordu. Da l k ve sarp bölgelerde keçi besleniyordu. S r besicili i di erlerine göre çok daha azd. Zira, bu hayvanlar n özellikle k fl n bak m n n külfetli olmas ve onlar için ah r yapman n zorunlulu u, s r besicili ine pek ra bet edilmemesine neden olmufltu. Ancak deve için durum farkl yd. Deve konar-göçerlerin yüklerinin tafl nmas nda önemli bir vas ta idi. Bu nedenle deve yetifltiricili i yayg nd ve bunlardan da deve ayg r (bu ra) revaçta idi. Tafl ma maksatl olarak kat r, eflek ve fil (ya an veya yangan) de besleniyordu. Bu arada kümes hayvan besicili i ve ar c l k da yap lmaktayd. Avc l k, konar-göçerlerin iktisadi hayat nda hem bir gelir kayna olarak, hem de g dalar n n temininde az msanmayacak bir yer iflgal etmekteydi. Toplu olarak ç k lan avlara sürek av veya sürgün av denirdi. Bafllar nda boy beyleri bulunur, beyin adamlar da ve ormana da larak yaban hayvanlar n önlerine katarlar ve beyin bulundu u yere do ru onlar sürerlerdi. Avc l kta ok, yay ve avc hayvanlar kullan l rd. Tuzak kurma usulü de vard. Eti için avlanan geyik, da keçisi ve kufllar n yan nda kürkü için avlanan vahfli hayvanlar ticari emtia olarak sat l rd. Balkafl Gölü ve Iss g Göl ile nehir ve derelerde bal kç l k da yap l yordu. Bunun için arga yani ucu e ri bir demir olta olarak kullan l yordu. Kay kla a atma ve ürkütülen bal klar n kaç fl yoluna yap lan ve yafl a aç dallar ndan imal edilen a örgülü kap lar vas tas ile büyük çapta bal k yakalamak mümkün oluyordu.

132 124 lk Müslüman Türk Devletleri Ülkenin maden ihtiyac, ço unlukla Taflkend ve lak ile Fergana vadisi boyunca Kâflgar a kadar uzanan da l k bölgelerindeki maden yataklar ndan karfl lan yordu. SIRA S ZDE 2 Türk hakanl nda medreselerin temel ifllevi, imam, müezzin, hatib, vâiz ve müftü gibi halk n dinî ihtiyaçlar na cevap veren memurlar n yetifltirilmesi yan nda, yarg ifllerinden, sulama ve vergi meselelerine kadar bir çok alanda etkin olan kad l k, muhtesiblik, kâtiplik, tercümanl k, istihbarat, noterlik, elçilik, nâibik, valilik ve vezirli e kadar devletin bürokrat ihtiyac n karfl lamakt. Ülkenin maden ihtiyac, ço unlukla Taflkend ve lak ile Fergana vadisi boyunca Kâflgar a kadar uzanan da l k bölgelerden karfl lan yordu. Bu bölge alt n, gümüfl, bak r, demir, c va, kalay, flap, neft, toprak (cam, seramik ve tu la için kullan lan), de erli tafllar, oymac l k ve kakmac l kta kullan lan a aç türleri, boya ve ilaç imali için kullan lan muhtelif bitkiler vs. madenler aç s ndan zengindi. Ceyhun nehrinde ve So d vadisinden geçen Zerefflan nehrinde alt n arama bir geçim kayna idi. Bu ham maddeler, ayn zamanda birer ticaret merkezi olan flehirlerde her biri bir meslek grubuna tahsis edilmifl pek çok çarfl, say s z han ve atölyede ev, ifl, süsleme ve savafl malzemeleri olarak ifllenmekte, buradan bir k sm di er bölge ve ülkelere ihraç edilmekte idi. (Kaynak: Reflat Genç, Kâflgarl Mahmud a Göre XI. Yüzy lda Türk Dünyas, Ankara, 1997). Türk Hakanl n n sosyal ve iktisadi yap s bütün ülkede homojenlik arz ediyor mu? E T M VE B L M Hakanl n sadece bat s nda elliden fazla para bas lmaya de er, yani ekonomik büyüklü ü olan flehir bulunmaktayd. Bölgede devlet ile halk aras ndaki iliflkilerin yürütülmesinde memurlara, do uda yüz binlerle ifade edilen yeni Müslüman olan insanlar n arz talebi do rultusunda fakihlere ve f kha dair eserlere ihtiyaç olmaktayd. Bütün bunlar e itime ve e itilmifl insanlara ne kadar ihtiyaç olaca n göstermektedir. Bu nedenle Ortaça slam dünyas nda bilinen ilk modern nitelikli medresenin Tamgaç Han brahim taraf ndan Haziran 1066 tarihinde Semerkand da aç lm fl olmas flafl rt c de ildir. Ayr ca böyle bir e itim kurumuna model olacak prototip, bölgenin eski inanç yap lar nda mevcuttu. Tamgaç Han brahim Medresesini modern ve ilk k lan hususlar, onu önceki medreselerden ay ran belirgin farklar d r. Fiziki aç dan kendine ait ayr bir binas, ö renci yurdu, kütüphanesi, seçimle gelen idarecileri, belirli bir ekolde (Hanefî Mezhebi zorunlu idi.) program ve dersleri, düzenli devam eden ö rencileri, ö renci burslar, enflasyona göre belirlenen maafll hocalar, daimi kaynaklar ile tespit edilen y ll k bütçesi ve benzeri özelliklerinin olmas d r. Medresenin vak fnamesinden Semerkand da baflka medreselerin de oldu u anlafl lmaktad r. Ancak onlar n muhtevas hakk nda bilgi yoktur. Tamgaç Han brahim in bafllatt bu e itim ata ndan sonra XII. yüzy la gelindi inde sadece Buhara da maafll alt bin fakihin bulundu u dikkate al n rsa, ülkede e itim ve ö retimin ne boyutlara yükseldi i kolayca anlafl l r. Medresenin temel ifllevi, imam, müezzin, hatib, vaiz ve müftü gibi halk n dinî ihtiyaçlar na cevap veren memurlar n yetifltirilmesi yan nda, yarg ifllerinden, sulama ve vergi meselelerine kadar bir çok alanda etkin olan kad l k, muhtesiblik, katiplik, tercümanl k, istihbarat, noterlik, elçilik, nâiblik, valilik ve vezirli e kadar devletin bürokrat ihtiyac n karfl lamakt. fiu halde, Hanefî hukuku tekeline göre iflleyen devlet mekanizmas ve sosyal hayat n her alan na nüfuz eden Hanefî din adamlar dikkate al nd nda, medreselerin kurulufl ve yay l fl n n, bilinenin aksine Bât nîli e (gayri Sünnili e) karfl bir tepki de il, birinci planda devletin ve halk n ihtiyac olan bürokrat ve din adam yetifltirme amac ndan kaynakland n, bunun bir sonucu olarak oluflan menfaat ve güç birli inin, bölgede râfizî ak mlar n yay lmas na müsamaha göstermedi i gibi, alternatif olabilecek Sünnî fiâfiî mezhebini dahi iyi karfl lamay p tenkit etti ine flahit olunabilmektedir. Bu tekelleflmenin, devlet ve halk üzerinde tesis edilen nüfuz ile elde edilen menfaat ve rant baflka bir ekolün mensuplar ile paylaflmaya müsaade etmesi söz

133 6. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): darî Teflkilat, Kültür ve Medeniyet 125 konusu de ildi. Bu nedenle Mâverâünnehr de Hanefî ulemas ndan herhangi birinin dahi baflka bir bölgeye gitmesine, dönüflünde farkl bir ekolü ülkeye tafl r endiflesi ile s cak bak lm yordu. Nitekim, Do u Türk Hakanl na, Selçuklular n hakim oldu u bölgelere flehir kad s, medrese müderrisi, elçi v.s. görevleri yürütmek üzere gidenler, tekrar Maverâünnehr e dönmek istediklerinde (hanedan mensubu dahi olsa) râfizî veya baflka ak mlarla iliflkisinden flüphelenilerek s k bir takibe tutulduklar, yarg land klar, hatta öldürüldüklerine rastlamak mümkündür. Bir di er önemli nokta, Tamgaç Han brahim Medresesi kronoloji esas al nd - nda, benzer nitelikli slam co rafyas nda sonradan kurulan di er medreselere gerek fiziki yap s, gerekse ifllev ve iflleyifli bak m ndan prototip teflkil etmifl olmas d r. Selçuklu veziri Nizâmülmülk ün, Hanefî ekolüne alternatif olarak fiâfiîler için Ekim 1067 tarihinde Ba dad da kurdu u ilk Nizâmiye Medresesi Irak ve ran da yayg nlafl nca, bu medreseler meflhur olmufl, zamanla Türk Hakanl n n Selçuklular n gölgesinde kalmas gibi, Tamgaç Han brahim ve di er Türk hakanlar n n kurdu u medreseler de yak n zamana kadar unutulmufltur. Meselâ, Kad r Han Cibril in Kül Er Tegin ad yla s n rs z para sarf ederek Buhara da yapt rd medrese bunlar aras ndad r. Kad r Han Cibril den sonra tahta ç kan Arslan Han Muhammed de Buhara da infla ettirdi i bir saray n, uzun y llar dârü l-mülk olarak kullan ld ktan sonra fakihlere medrese olarak tahsis etmifl, saray kap s ndaki hamam ve baz köyleri de buraya vakfetmiflti. Onun yapt rd bir baflka medrese ise do up büyüdü ü Selçuklu ülkesinde Merv de idi. Bu flekilde medreseler yapan hakanlar öldükten sonra da çok de er verdikleri bu medreselere defnediliyorlard. flte bu modern nitelikli medreseler, Türklerin slam medeniyetine getirdikleri en büyük yenilik ve katk d r. Dolay s ile ortaça da Türklerin slam-fars ve Arap co rafyas - na hakim olmas ile slam medeniyeti duraklamaya girmemifl, tam aksine parlak bir de iflim geçirmifltir. Türk Hakanl n n bilime ne denli büyük önem verdi ini Do u veya Turan Ülkesi s fat yla ran, Hint ve Çin ile rekabet etme arzular ndan anlayabilmekteyiz. Bazen bu yönde bilim seviyesini s nama niyeti ile Türk Hakanl ülkesine ran dan gelen bilginlere veya sorulara ve bunlara verilen cevaplara dair anekdotlar kaynaklarda yer almaktad r. Medeniyetler aras ndaki bilimsel rekabette Turanl lar n en gözde eseri Yusuf Has Hâcib in Kutadgu Bilig adl eseridir. Yusuf Has Hâcib eserini takdim ederken, Bu türden bir esere Çinliler Edebü l-mülûk, Maçinler Enîsü l- Memâlik, Do u ülkesinin büyükleri Zînetü l-ümerâ, rânl lar fiehnâme-i Türkî ve Turanl lar ise Kutadgu Bilig demektedirler. diyerek bir mukayese yapmaktad r. Yusuf Has Hâcib (ö den sonra) eserini, Balasagun da yazmaya bafllam fl, Kâflgar a giderek 1069 y l nda orada tamamlay p Do u Türk hakan Tamgaç Han Hasan b. Süleyman a ( ) sunmufltur. Bu eser edebî mahiyette Türkçe (Hakaniyye Türkçesi) kaleme al nan, manzum ve mensur nüshalar bulunan nasihatname ya da siyasetname türü bir klasik eserdir. Kutadgu Bilig deki Dört Unsur Ad Mevkii Temsil etti i kavram Kün-To d (Gün-Do du) Hakan Köni Törü (Do ru kanun) Ay-Told (Ay-Doldu) Vezir Kut (Siyasî iktidar) Ögdülmifl (Övülmüfl) Vezirin o lu Ukufl (Ak l) Odgurm fl (Uyanm fl) Zâhid (dervifl) Âk bet

134 126 lk Müslüman Türk Devletleri Resim 6.1 Yusuf Has Hâcib in türbesi, Kâflgar, Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Çin Halk Cumhuriyeti. Türk Hakanl n n bilime ne denli büyük önem verdi ini Do u veya Turan Ülkesi s fat yla ran, Hint ve Çin ile rekabet etme arzular ndan anlayabilmekteyiz. Medeniyetler aras ndaki bilimsel rekabette Turanl lar n en gözde eseri Yusuf Has Hâcib in Kutadgu Bilig adl eseridir. Resim 6.2 Yusuf Has Hâcib in hayat hakk nda pek bir fley bilinmemektedir. Asil bir aileye mensup olan, ilmi, erdemi ve takvas ile toplum içinde yüksek bir mevkide bulundu u anlafl lan Yusuf Has Hâcib, Balasagun da do mufl, yafll l na do ru Kâflgar a gelerek eserini Tamgaç Han Hasan a ithaf etmesinden sonra, ödül olarak Ulu Has Hâcib tayin edilmifltir. Bilim tahsil edenler aras nda baz Türk hakanlar ve çocuklar olan teginler de vard. Bunlardan fiemsü l- Mülk Nasr ( ), hem hattat hem de muhaddis idi. Yine, K l ç Tamgaç Han brahim b. Hüseyn ( ) de hattat ve flairdi. Hattatl ktan geçimini bile temin ediyordu. Rivayete göre, yazd Kur an mushaflar n satmas için birisine verir ve geçimini bundan elde ederdi. Kad r Han Yusuf ( ) un torunu Hüseyn in o lu Kâflgarl Mahmud iyi bir tahsil görmüfl ve Türk illerini dolaflt ktan sonra geldi i Ba dad da Türkçe-Arapça kamus niteli i tafl yan meflhur eseri Dîvânü Lugâti t-türk ü 1074 de Halife Muktedî ye sunmufltur. XI. yüzy lda Orta Asya dan Akdeniz e kadar uzanan slam co rafyas nda yaflanan Türk asr n n bir sonucu olarak, bu eser art k bir zorunluluk halini alan Türkçe ö renme ihtiyac na cevap verme arzusu ile kaleme al nm flt r. Dîvânü Lugâti t-türk bir kamus olman n ötesinde, Türk kültürü, etnolojisi, etnografyas, mitolojisi, folkloru, co rafyas, töresi, gelenekleri, fliiri, atasözleri, dünya görüflü ve t bbî usullerinden ilaç çeflitlerine, spordan yeme- e kadar günlük hayat n her alan ile ilgi kurularak, okuyucuyu bilgilendirmeyi amaç edinmifltir. Bu yönleri ortaya koymadaki baflar s ile Kâflgarl Mahmud ilk Türk dilcisi, lk Türk halk bilimcisi, ilk Türk co rafyac s gibi pek çok alanda ilklerin Türk bilim adam s fat n hak etti i kabul edilmektedir. Kâflgarl Mahmud un çizdi i Dünya haritas

135 6. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): darî Teflkilat, Kültür ve Medeniyet Hakanl kta t p bilimi de ça na göre geliflmifl bir düzeyde idi. Tamgaç Han brahim, yard m eli uzanmayan himayesiz, garip, zavall fakirlerin, bela ve hastal klardan kurtulmalar ve iyi olmas mümkün olmayan (felçli) hastalar n vefat edinceye kadar istirahatlar için bir hastane (dârü l-merdâ, merdâhâne ya da bîmâristân) yapt rm fl ve bunlar n masraflar n karfl lamak üzere zengin vak flar tahsis etmifltir Tamgaç Han brahim e ait bir evde kurulan bu hastanenin yan s ra, Semerkand da Nimek Bîmâristân ad nda baflka bir hastanenin daha bulundu u bilinmektedir. Sa l k alan nda hizmet veren bu tür yap larda çal flan doktor ve hacamatlar, usta ç rak usûlü ile mesleki e itim almakla birlikte, en az ndan mesleklerini yapabilmeleri için gerekli olan dinî-hukukî konularda medrese e itimi de almakta idiler. Her türlü masraf tahsis edilen vak f gelirlerinden karfl lanmakta idi. Di er taraftan Hibetullah b. Muhammed et-taberî taraf ndan yaz l p Tamgaç Han Hasan n o lu Togan Tegin e ithaf edilen ve cinsî hastal klar ile tedavi usûllerini ihtiva eden Bâhnâme adl eser de dikkat çekicidir. Tamgaç Han Hasan n bilime ve bilim adam na verdi i önem dolay s ile fiemsü l-eimme Serahsî de hayat n n sonuna do ru onun himayesine girerek yar m kalan eseri Mebsûd u tamamlam flt r. Tarihe dair yaz lan, ancak bugün mevcut olmayan eserler de vard r. Bunlardan Abdü l-gaffâr b. Hüseyn el-alma î nin yazd Târîhü Kâflgar, Kâflgar n flehir tarihini ihtiva etmektedir ki, Tamgaç Han Hasan devrinde yaz lm flt r. K l ç Tamgaç Han brahim e Mecdü d-dîn Muhammed Sürhaketî, Târîh-i Türkistân ithaf etmifltir. Onun ad na yaz lan bir di er eser, Raziyyüddin Niflaburî nin Mekârimü l-ahlâk ad ndaki eseridir. Ayr ca Sinbâd-Nâme ve A râdü s-siyâse kitaplar n n müellifi Muhammed b. Ali el-kâtib es-semerkandî, bir süre K l ç Tamgaç Han brahim b. Hüseyn in inflâ dîvân nda çal flm flt r. Edib Ahmed Yüknekî, Atebetü l-hakay k adl manzum eserini hakanl k mensubu oldu u kabul edilen Muhammed Dâd spehsâlâr Bey e ithaf etmifltir. Türk Hakanl nda kad nlar n da bilim tahsil etti ine flahit olunmaktad r. Hakan n saray nda tercümanl k, casusluk v.s. ifller için kullan lan, Türkçe nin yan nda Arapça ve Farsça y iyi bilen kad nlar vard. Baba veya anneleri e itimli olan k z çocuklar, aile içi e itimle tahsil yap yordu. Bunlardan biri fakihlik derecesine yükselmifl Alâü d-dîn Muhammed es-semerkandî (öl.1144) nin k z Fât ma idi. Bizzat babas ndan f k h dersleri alarak büyük bir fakih(a) olmufltu. Kendisi gibi fakih olan kocas n n hatalar n düzeltir, fetvalarda onun da imza ve el yaz s bulunurdu. (Kaynak: Saffet Bilhan, 900 Y ll k Bir Türk Ö retim Kurumu Bu ra Han Tamgaç Medresesi Vak f Belgesi, AÜEBFD, XV/2, Ankara, 1982, s ; Arslan Terzio lu, Yeni Kaynaklar Ifl nda Karahanl T p ve Hastane Tarihine Bir Bak fl Tarih ve Toplum, 110, 1993, s ; Ömer Faruk Akün, Kâflgarl Mahmud, D A, XXV, stanbul, 2002, s. 9-15; Ömer Soner Hunkan, Türk Hakanl Karahanl lar, stanbul, 2007). 127 Kad r Han Yusuf un ( ) torunu Hüseyn in o lu Kaflgarl Mahmud iyi bir tahsil görmüfl ve Türk illerini dolaflt ktan sonra geldi i Ba dad da Türkçe-Arapça kamus niteli i tafl yan meflhur eseri Dîvânü Lugâti t-türk ü 1074 de Halife Muktedî ye sunmufltur. Eserin muhtevas ve ele al n fl itibar yla Kâflgarl Mahmud, ilk Türk dilcisi, lk Türk halk bilimcisi, ilk Türk co rafyac s gibi pek çok alanda ilklerin Türk bilim adam s fat n hak etti i kabul edilmektedir. NANÇ VE TASAVVUF Türk Hakanl n n slam a girmesinde Sâmânîlerin ve Ebû Nasr Sâmânî gibi mutasavv f flahsiyetlerin oynad rol, hakanl n inanç yap s n büyük ölçüde etkilemifltir. Sâmânîler döneminde Mâverâünnehr, fieyh Ebu l-mansûr Mâturîdî (ö. 944) nin büyük gayreti ile Ehl-i Sünnetin hakim oldu u bir bölge haline gelmifl ve bozk rlardaki binlerce ribâtta bu inanç ifllenmifltir. Di er taraftan Abbâsî halifesi Harun er-reflîd ( ) den itibaren oluflturulan kad lkudâtl k (bafl kad l k) makam na Hanefî mezhebine mensup kad lar n tayin edilmesi de etkili olmufltur. Bilhassa hilafetin do usunda Horasan ve Mâverâünnehr de, bölgenin co rafî ve sosyal flartlar na uygun genifl bir müsamahay temsil eden Hanefî mezhebinin tan n p yay lma-

136 128 lk Müslüman Türk Devletleri Türk Hakanl n n slam a girmesinde Sâmânîlerin ve Ebû Nasr Sâmânî gibi mutasavv f flahsiyetlerin oynad rol, hakanl n inanç yap s n büyük ölçüde etkilemifltir. Hakanl k bu vesile ile Sünnî ve Hanefî inanç çizgisini benimsemifltir. s nda önemli bir katk s olmufltur. Bu flartlarda Sâmânîler ve bu ülkenin mutasavv f flahsiyetleri vas tas ile Müslüman olan Türk Hakanl, itikadi aç dan Ehl-i Sünneti, amelî ve hukukî aç dan da Hanefî mezhebini benimsemifltir. Hakanl k Hanefî mezhebini kay ts z flarts z desteklemekte, devletin bürokrasisini temsil eden memurlar n yetiflti i medreselerde ö renci ve hocalar n Hanefî mezhebinden olmas flart aranmakta ve hukukî ifller yine bu mezhebe göre yürütülmekteydi. Bütün bunlar ülkede di er Sünni mezheplerin ve gayri Sünni dairede bulunan Râfizî veya Bât nî mezheplerin geliflmesine müsaade etmemifltir. Nitekim, bir ara ülkede gizlice genifl bir taraftar kitlesi toplamay baflaran smailî dâîler (davetçiler), bizzat Tamgaç Han brahim b. Nasr n ald s k tedbirler sonucu tamamen ortadan kald r lm flt r. Tamgaç Han brahim b. Muhammed ise fieyh zzü d- Dîn el-kendî nin z nd k, ilhâd dâisi ve ibâhînin tevbesinin kabul edilmedi i fetvas n kabul ederek, böyle oldu u kan tlanan kiflileri öldürtmüfltür. Ayn ithamla hakanl n bafl nda bulunan Han Ahmed b. H z r n mahkeme karar ile öldürüldü- ünden daha önce bahsetmifltik. Ayr ca bu fetva as rlar sonra Osmanl lar taraf ndan dahi misal mahkeme karar olarak al nm flt r. Türk hakanlar slam a tasavvuf kap s ndan giren ve tasavvuf penceresinden bakan dervifl tabiatl kifliler olarak kaynaklarda tarif edilir. Hakanlar n ilk Müslüman atas Satuk Bu ra Han a slâm anlatan ve Müslüman olmas na vesile olan Ebu Nasr Sâmânî mürflid mertebesinde bir mutasavv f idi. Aralar ndaki iliflki Satuk Bu ra Han Tezkiresi nde ayr nt s ile yer almaktad r. Sonraki hakanlar da bu tasavvufî flahsiyetlere sayg ve hürmetle ba l kalm fllard r ki bunlara dair menkabevî rivayetlerin baz lar günümüze kadar gelmifltir. Meselâ zahid ve ibadete düflkün biri olarak kaydedilen lig Nasr a dair bir rivayet flöyledir: Bir gün lig Han köleleri ile birlikte Özkend çevresinde ava ç kt. Bu s rada yolda iyi görünüfllü ve temiz yüzlü bir ihtiyar (fleyhi), s rt nda kufla ile odun tafl yarak zorlukla tepeye ç karken gördü. lig Han kölelerinden birine Git ve ihtiyar n odununu at n n üzerinde tafl! dedi. htiyar, At tafl rsa kölene ne (faydas ) var. deyince, lig Han, Ey köle s rt nda tafl! dedi. htiyar Köle tafl rsa sana ne (faydas ) var. Bunun üzerine lig Han at ndan indi ve yükü s rt na alarak biraz yürüdü, iyice yorulunca aln ndan terler akmaya bafllad. Bunu gören ihtiyar eliyle bafl n mesh etti ve Vay haline ey lig! Bu gün kalem gibi hafif bir yükü yüklendin, k yamet gününde bu odundan daha a r bu kadar büyük haks zl klar, kötülükleri ve ay plar nas l tafl rs n, yorulma! lig yere düflüp bay ld. htiyar birden onlar n nazar ndan kayboldu. O, Allah n selam üzerine olsun, H z r idi. Bundan sonra lig onun elinin dokunmas n n bereketini, bu günü ve yar n ndan itibaren sonsuza kadar durumunun saadetli olmas ile ald. lig Nasr n kardefli Arslan Han Mansur, rivayete göre tahttan kendi iste i ile çekilerek dervifl olmufltur. Ayn flekilde dindar bir flahsiyet olan K l ç Tamgaç Han brahim b. Hüseyn de taht n o luna b rakarak Buhara da inzivaya çekilmifltir. Kad r Han Yusuf ve o lu Arslan Han Süleyman hakk nda bilgi verilirken, di er devletlerin aksine Türkistan hanlar n n hiç içki içmedikleri kaynaklarca özellikle vurgulan r. Din onlara göre sadece halka farz de il, hakanlar içinde farzd r. Tasavvuf ehlinden olan Arslan Han Muhammed, Nemedpûfl lâkapl mutasavv f fieyh Hasan b. Yusuf es-sâmânî ye manen ba l idi. fieyh in Sâmânî nispeti, onun, Satuk Bu ra Han n fleyhi Ebû Nasr Sâmânî nin soyundan ve manevî silsilesinden geldi ini göstermektedir. Buna göre, hanedan, bafl ndan beri ayn silsileye ba l kalm flt r. Arslan Han Muhammed in baba diye hitap etti i fieyh Nemedpûfl devrinde, Buhara ibâhe ve bidat ehlinden temizlenmifltir.

137 6. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): darî Teflkilat, Kültür ve Medeniyet Hakanlar n tasavvuf ehli ile olan bu yak n iliflkileri, onlar n himayesinde tasavvufun ülkede alabildi ine geliflmesine zemin haz rlam flt r ki, Hoca Ahmed Yesevî bu flartlarda ortaya ç km flt r. Arslan Han Muhammed in ça dafl olan Ahmed Yesevî, XI. asr n ortalar nda Do u Türkistan da Aksu ya ba l Sayram kasabas nda do mufltu. Sayram, Tar m rma na tâbi fiâhyâr rma na dökülen Karasu nun üzerinde küçük bir kasaba idi. Bilinmeyen bir sebeple küçük yaflta Afla Seyhun da Otrar (Fârâb) ve Savran aras nda yer alan Yesi (Yessi) ye, sonraki ad ile Hazret-i Türkistan a geldi. Yesi nin de içinde bulundu u Balasagun a kadar Türkistan taraflar n Arslan Han Muhammed in o lu Kad r Han Ahmed yönetiyordu. Ahmed Yesevî, Yesi de Arslan Baba dan manevî himaye gördü. slam ilimlerini tahsil için gitti i Buhara da Hoca Yusuf Hemedânî (ö. 1140) ye intisap etti. Hoca Yusuf Hemedânî ihtiyarl nda di er iki müridi, Hoca Abdullah Berkî (ö. 1161) ve Hoca Hasan Andakî (ö. 1157) ile bereber onu da halifeli e seçti. Hoca Abdullah Berkî nin ölümünden sonra bir müddet Buhara da tekkenin reisli ini yapt. Daha sonra Ahmed Yesevî buradaki müridlerini Hoca Abdü l-hâl k Gucduvânî ye b rakarak, belki de ilahî bir iflaret veya hocas n n vasiyeti üzererine Yesi ye döndü ve bir süre sonra orada vefat etti (ö. 1166). Yesevîlik Afla Seyhun boylar, Buhara ve Semerkand çevresinde meskûn olan O uzlar aras nda h zla yay larak siyasî flartlar paralelinde (bilhassa Mo ol istilas ile) O uzlar n tafl y c l nda Horasan, Anadolu ve Balkanlara kadar uzand ve bugüne kadar ulaflan önemli etkilerin sahibi oldu. Son olarak flunu da belirtmeliyiz ki Sâmânî etkisine ra men eski Türk inanç yap s ve gelenekleri, slam dairesi içinde kendine bir alan yaratarak etkisini devam ettiriyordu. Müslüman Türklerin ço u Allah a Tengri ve her fleye gücü yeten manas nda Ugan Tengri, Argu Türkleri ise Bayat diyorlard. Peygamber karfl l olarak yalavaç demekte idiler. Dine nom dediklerinden Tengri nom, Allah n dini ve fleriat n ifade ediyordu. Namaza yükünç, ibadete tap nmak, kelime-i flahadete kirtginmek, Müslüman a (Uygurlar) Çomak, cennete uçmak, cehenneme tamu, dua ve salâvâta alk fl diyorlard. Ayr ca nüsha yazma, fal bakma v.b. gelenek ve hurafeler bir flekilde yaflamaya devam etti. (Kaynak: Fuad Köprülü, Türk Edebiyat nda lk Mutasavv flar, Ankara, 1991, s ; Reflat Genç, Kâflgarl Mahmud a Göre XI. Yüzy lda Türk Dünyas, Ankara, 1997; Ömer Soner Hunkan, Türk Hakanl Karahanl lar, stanbul, 2007). Resim 6.3 Hoca Ahmed Yesevî nin Türbesi, Türkistan- Kazakistan (Fot. Sadi S. Kucur) 129 Hakanlar n tasavvuf ehli ile olan bu yak n iliflkileri, onlar n himayesinde tasavvufun ülkede alabildi ine geliflmesine zemin haz rlam flt r ki, Hoca Ahmed Yesevî bu flartlarda ortaya ç km flt r. Yesevîlik, Afla Seyhun boylar, Buhara ve Semerkand çevresinde meskûn olan O uzlar aras nda h zla yay larak, siyasî flartlar paralelinde (bilhassa Mo ol istilâs ile) O uzlar n tafl y c l nda Horasan, Anadolu ve Balkanlara kadar uzanm fl ve bugüne kadar ulaflan önemli etkilerin sahibi olmufltur. Satuk Bu ra Han Tezkiresi hakk nda ne biliyoruz? MAR VE SANAT Türk Hakanl n n Ceyhun nehrinin bat s na geçememesi ve akabinde Selçuklu ve Kara H taylar n himayelerine girmeleri ile fetih siyaseti yani askerî faaliyetlerin yerini daha çok medeni sahada yap lan aktiviteler alm flt r. Bu çerçevede, ekonomik kalk nmaya paralel olarak özellikle hakanl k yöneticileri taraf ndan yürütülen imar faaliyetleri dikkat çekmektedir. Bunlar n en önemli finans kayna ise yöneticilerin 3 SIRA S ZDE

138 130 lk Müslüman Türk Devletleri Resim 6.4 fiemsü l-mülk Nasr n Semerkand ile Buhara aras nda yapt rd Ribât- Melik in günümüze ulaflan taç kap s, Özbekistan ve zenginlerin kurduklar vak flard r. ster hayrî amaçl isterse zenginli ini müsâdereden (mülkünün devlet taraf ndan elinden al nmas ) kurtarmak veya toplum içinde itibarl bir yer edinmek için olsun, ülkede büyük bir inkiflaf gösteren vak flar, pek çok sosyal tesisin kurulmas na kaynakl k etmifltir. Tamgaç Han brahim yapt rd medrese ve hastanenin yan s ra, bir de Kercemîn ad nda saray yapt rm flt r. Saray n inflas ile bizzat meflgul olurken, iflçilerine Mimar n ömrü uzun olur. diyerek onlar n yapt klar iflin sa lam ve uzun olmas gerekti ine iflaret etmekteydi. Han Ahmed b. H z r saltanat n n ikinci döneminde kendisine Buhara n n merkezinde Cûbâr (ya da Cûybâr) diye bilinen yerde bir saray infla ettirdi ki, içinde bahçeler ve su kanallar mevcuttu. Otuz y l süre ile kullan ld na göre, kendisinden sonraki hakanlar n da ikametgâh olmufltur. Arslan Han Muhammed, Buhara ya her geliflinde Han Ahmed b. H z r devrinde yap lan sarayda kal yordu. Fakat daha sonra saray n kale içine nakledilmesini uygun gördü de infla edilmifl olan bu saray n otuz y l kullan ld na bak l rsa 1025 de y - k lm fl olmal d r. Birkaç y l sonra Arslan Han Muhammed, Ebû Leys semtinde Dervâzeçe (Küçük Kap ) Mahallesinde bir saray infla ettirdi. Burada ayr ca, özel bir hamam ile di eri saray kap s nda olmak üzere iki hamam yapt rd ki, bir benzeri daha yoktu. Bu saray Buhara da uzun y llar dârü l-mülk olarak kullan ld ktan sonra, Arslan Han Muhammed saray fakihlere medrese olarak tahsis ederek saray kap - s ndaki hamam ve baz köyleri de burayaa vakfetti. Kendisine de Sa d Âbâd kap - s nda özel bir saray infla ettirdi. fiemsü l-mülk Nasr, Semerkand a giden yol güzergâh nda Buhara yak nlar nda bafllang çta belki de bir saray olarak infla edilen Ribât- Melik i di er ad yla Ribât -Murabba y yapt rd. fiemsü l- Mülk Nasr, siyasî merkez Semerkand dan Buhara ya gitti inde flehrin günlük ak fl na zarar vermemek için karargah n flehir d fl nda kurar, devlet erkan n burada kabul ederdi. Muhtemelen Ribât- Melik bu amaçla Buhara d fl - na infla edilmifltir. Yak n zamana kadar ayakta kalmay baflaran bu yap n n k smen ayakta duran ön yüzü bugün restore edilmifl haldedir. Askerî ve ticarî amaçlar n yan nda bozk r ahalisi aras nda slam n ö renilmesi ve yay lmas için Semerkand ve Hocend aras nda Ak Kütel mevkiinde bir ribât daha infla ettiren fiemsü l-mülk Nasr ölümünden sonra da buraya defnedilmifltir. fiemsü l-mülk Nasr imar faaliyetlerine devam ederek Buhara da brahim Kap - s nda bir çok arazi sat n alarak buraya gayet güzel bahçeler infla ettirdi. Oldukça yüklü miktarda paralar harcayarak yapt rd bu imaretlere fiems Âbâd ad verilmifltir. fiems Âbâd n bitifli ine özel binek hayvanlar için gûrek denilen bir otlak yap ld. Bunun bir mil uzunlu unda güçlü duvarlar vard. Buran n içine bir saray ve güvercinler için bir burç infla edildi. Gûrek de geyikler, ceylanlar, domuzlar ve tilkiler gibi vahfli hayvanlar bulunuyordu. Hepsi evcillefltirilmifl ve kaçamamalar için yüksek duvarlarla kuflat lm flt. Ancak fiems Âbâd, Selçuklular n Mâverâünnehr i ele geçirmesi s ras nda tamamen y k larak harabeye dönmüfltür. fiemsü l-mülk Nasr, kardefli ile yapt taht mücadelesi s ras nda yanan merkez camisini yeniden infla ettirdi ve kale ile cami aras na hendek kazd rd. Merkez camisi minaresinin ahflap olan üst taraf piflmifl tu la ile yeniden yap ld. Saray ise

139 6. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): darî Teflkilat, Kültür ve Medeniyet kaleden uza a infla ettirdi. Nak fllar Semerkand dan getirtilen yontmac lara yapt - r ld. nflaat, gerekli olan harcamalar n karfl lanmas nda eflraf ve zenginlerin yard mda bulunmas ile tamamland. Yine onun devrinde Buhara yak nlar nda bir menzil olan fiarg da Hân Sâlâr ad nda biri taraf ndan yapt r lan bir merkez camisinden de bahsedilmektedir. Ancak Buhara imamlar n n bu camide Cuma namaz k - l nmas na izin vermemesi nedeniyle ât l bir durumda kalan caminin kerestelerini sat n alan Kad r Han Cibril camiyi y kt rd. Buhara ya getirtti i bu malzemeyi Çûbe Bekâlân yak n nda infla ettirdi i Kül Er Tegin Medresesinde kulland rd. Arslan Han Muhammed, manevî alandaki hassasiyetini, bu amaca hizmet eden imaretlerin yap m ile de güçlendirmifltir. Türk hakan Buhara da flehir halk n n yorulmamas ve flehrin düflmanlara karfl savunmas z kalmamas için, flehir yak n na, Selçuklu istilas s ras nda harabeye dönenen ve çiftçilerin kullan m na terk edilen fiems Âbâd n yerine bir bayram namazgâh yapt rd. Çevresine yüksek surlar, piflmifl tu ladan minber ve mihrap infla ettirdi. Arslan Han Muhammed flehir merkezinden bir çok ev sat n ald. Kale yak n ndaki merkez camisini ve minaresini y kt rd. Minarenin flehir merkezine tekrar infla edilmesini emretti. Bir benzeri daha görülmeyen muhteflem minare tamamlanmak üzere iken, nazar de di ve merkez camisinin üzerine y k ld. Mescidin üçte biri çöktü ve nak fl ifllenmifl bütün ahflab parçaland. Arslan Han minareyi (Kal(y)an / Kolan Minaresi) kendi paras ile çok sa lam ve bafl taraf piflmifl tu ladan yeniden infla ettirdi. Arslan Han Muhammed, fiarg ve skecket aras nda yer alan ve Sâmcen veya baz lar n n Harâm Kâm da dedi i fiarg nehrine yine piflmifl tu ladan köprü, fiarg da kendi paras ile merkez camisi ve skecket taraf nda bat ya do ru bir de ribât yapt rd. Buhara ile Frebr aras nda kalan Beykend i yeniden imar ettirdi. Buraya birçok imaret yap l rken, hakan da kendisi için gayet görkemli ve Harâm Kâm nehrinin geçti i bir saray infla ettirdi. Beykend pek yüksek olmayan bir da a kurulmufl idi. Bu nedenle Harâm Kâm suyu her zaman imaretlere ç km yordu. Arslan Han Muhammed da a do ru bir kanal aç lmas n emretti. Ancak da tafll k oldu undan bir çok harcamalara ve emeklere ra men, bir fersahtan fazla kaz lamad ve bu iflten vazgeçildi. Buhara n n savunmas n güçlendirmeyi de ihmal etmedi ve tahrip olmufl flehir kalesini yeniden infla ettirdi. Ayr ca flehirdeki Eski Rabad n önüne yeni bir rabad daha yapt rd ki, her ikisi bitiflik ve sa lamd. Hakanl k dönemi mimarisinin temel özelli i piflmifl tu la malzemenin kullan lmaya bafllanarak yap n n sa lam ve uzun ömürlü olmas n n amaçlanmas d r. Genellikle ribatlarda kare, medreselerde ise dört eyvanl plan tercih edilmifltir. Süslemelerde ise y llara dayan kl ahflap malzemeler revaçtad r. Bu yönleri ile Türk Hakanl mimarisi Orta Asya dan Anadolu ya uzanan Türk sanat ve mimarisinin prototipini teflkil etmektedir. Ömer Soner Hunkan, Türk Hakanl Karahanl lar, stanbul, Ekonomik kalk nmaya paralel olarak özellikle hakanl k yöneticileri taraf ndan yürütülen imar faaliyetleri dikkat çekmektedir. Bunlar n en önemli finans kayna ise yöneticilerin ve zenginlerin kurduklar vak flard r. Tamgaç Han brahim, fiemsü l-mülk Nasr, Han Ahmed b. H z r, Kad r Han Cibril ve Arslan Han Muhammed in infla faaliyetleri Buhara, Semerkand ve çevresinde yo unlaflmaktad r. Resim 6.5 Arslan Han Muhammed in Buhara da 1127 y l nda yeniden yapt rd Kal(y)an Minaresinin flerefe k sm, Özbekistan. Bu minare Türkistan (Orta Asya) da Mo ol stilâs öncesinden kalan birkaç eserden biridir. K T A P

140 132 lk Müslüman Türk Devletleri Özet A MAÇ 1 Hakanl n idari teflkilat n ve iflleyiflini belirleyecek. Hakan ailesi soyca Afrâsyâb a dayand r lmaktad r. Afrâsyâb n hakan, o ullar n n ise han unvan tafl mas, hiyerarfli basama n n en üstünde hakan n yer ald n ve bütün ülkede metbû tan nd n göstermektedir. Ülke hanedan mensuplar aras nda idari anlamda taksim edilmektedir. Hanedan mensuplar bu ra (deve ayg r ), ilig (geyik?), arslan ilig, arslan tegin, togan tegin, tonga (kaplan) tegin, y nal tegin, y an (fil) tegin v.s. unvanlar alt nda bu mekanizman n alt nda hiyerarflik bir s raya göre yer almaktad r. Hakan n efli katun (hatun) unvan tafl maktad r. Katun sarayda hakandan sonra söz sahibi en önemli kiflidir. Sarayda hakan ve vezirden sonra en önemli mans p ulu hâcib idi. Ulu hâcib makam ndan sonra kapucubafl vard. Muhtelif hizmetler için saraya eleman al r, saray hizmetlilerini huzura takdim eder, onlar n tayin ve terfi ifllerine bakar ve saray hizmetinin usulüne uygun yürütülüp yürütülmedi ini kontrol ederdi. Merkez teflkilat n n ve bürokrasinin bafl vezir, yani yu rufl idi. Yu rufl tayin edilen kifliye bu mans ba uygun unvan, tu, davul, z rh, hil at, süslü e er tak m, at ve vezirlik mührü veriliyordu. Taflra vilayetleri idari aç dan tâbi s fat ile birinci dereceden hanedan mensuplar aras nda paylafl lm fl durumdayd. Vali, fl hne (flahne), kethüda, nâib, kad, hatîb, muhtesib v.s. unsurlar taflra teflkilat n n temel mans blar yd. Türk hakanl ordusu dört ana unsurdan oluflmakta idi. Bunlar saray muhaf zlar, hassa ordusu, hanedan mensuplar, yerel idareciler, dihkanlar, gaziler vs. unsurlara ba l birlikler ile boylardan oluflan askerlerdir. A MAÇ 2 Hakanl n sosyal ve iktisadi yap s hakk nda de erlendirme yapabilecek lde (ülkede ya da vilayette) yaflayan kavim, halk veya reayaya tüz, budun veya buyun denirdi. Budun, hukuki temeli din olan noma, yani yasaya tâbi idi. Budunun ulular atl lar gerekti inde ternek denilen belli yerlerde toplanarak budunun ifllerini konuflup karara ba larlard. Budun boylar n bir araya gelmesinden oluflurdu. Boylar n bafllar nda beyler bulunurdu. XI. yüzy lda hakanl k ülkesinde babaerkil bir aile yap s vard. Köle, câriye ve dad lar kan ba aç s ndan aile üyelerinden say lmamakla beraber, aile yaflam - n n ve birlikteli inin önemli parçalar idi. Akrabal n temeli olan evlilik, toplumun en çok önemsedi i ve bunun için pek teferruatl ananeler gelifltirdikleri bir müessese olarak karfl m za ç kmaktad r. H s m-akraba anlam nda o ufl, yaguk kifli, öz kifli ve uru tur ifadeleri kullan l rd. Toplumda üst tabakay tüplü eren veya tüplü y ld zl denilen asaletli kimseler, yani boy beyleri temsil ediyordu. Konar-göçer hayat n vazgeçilmezi yazak denilen otlaklar n bulundu u yaylak ve k fllaklar halk n yo un oldu u yerlerdi. Kend ve ulufl, bölgedeki Türk lehçelerine göre hem flehir hem de köy anlam na gelirdi. Buçgak yani bucak, kasaba, bal k ise kale ve flehir demekti. Mâverâünnehr in fethinden itibaren slam co rafyas na girilmesi ile birlikte burada geçerli olan dinar (alt n), dirhem (gümüfl) ve fels (bak r) para çeflitleri hakanl k taraf ndan da kullan lm flt r. Bu kapsamda dinara uru lu altun, dirheme yarmak ve felse ise benek diyorlard. Piyasada en yayg n kullan lan dirhemdi. Türk Hakanl nda iktisadi hayat n esas n ticaret, tar m, hayvanc l k, avc l k ve madencilik teflkil etmekte idi.

141 6. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): darî Teflkilat, Kültür ve Medeniyet 133 A MAÇ 3 Hakanl n e itim, bilim, inanç ve tasavvufi yönünü kavrayabilecek Hakanl n ekonomik de eri büyük pek çok flehire sahip olmas, di er taraftan ülkenin do usunda yüz binlerle ifade edilen ve yeni Müslümanlaflmakta olan insanlar n arz talep do rultusunda fakihe ve f kha dair eserlere olan gereksinim, ça n n ötesinde modern nitelikte ilk medreseleri ortaya ç karm flt r. Bunlar n ilki ve en meflhuru Semerkand da Haziran 1066 da aç lan Tamgaç Han brahim Medresesidir. Medresenin temel ifllevi, imam, müezzin, hatib, vaiz ve müftü gibi halk n dinî ihtiyaçlar na cevap veren memurlar n yetifltirilmesi yan nda, yarg ifllerinden, sulama ve vergi meselelerine kadar bir çok alanda etkin olan kad l k, muhtesiblik, kâtiplik, tercümanl k, istihbarat, noterlik, elçilik, nâiblik, valilik ve vezirli e kadar devletin bürokrat ihtiyac - n karfl lamakt. Türk Hakanl n n bilime ne denli büyük önem verdi ini Do u veya Turan Ülkesi s fat yla ran, Hint ve Çin ile rekabet etme arzular ndan anlayabilmekteyiz. Medeniyetler aras ndaki bilimsel rekabette Turanl lar n en gözde eseri Yusuf Has Hâcib in Kutadgu Bilig adl eseridir. Kad r Han Yusuf un ( ) torunu Hüseyn in o lu Kâflgarl Mahmud iyi bir tahsil görmüfl ve Türk illerini dolaflt ktan sonra geldi i Ba dad da Türkçe-Arapça kamus niteli i tafl yan meflhur eseri Dîvânü Lugâti t-türk ü 1074 de Halife Muktedî ye sunmufltur. Eserin muhtevas ve ele al n fl itibar yla Kâflgarl Mahmud, ilk Türk dilcisi, ilk Türk halk bilimcisi, ilk Türk co rafyac s gibi pek çok alanda ilklerin Türk bilim adam s - fat n hak etti i kabul edilmektedir. Türk Hakanl n n slam a girmesinde Sâmânîlerin ve Ebû Nasr Sâmânî gibi mutasavv f flahsiyetlerin oynad rol, hakanl n inanç yap s n büyük ölçüde etkilemifltir. Hakanl k bu vesile ile Sünnî ve Hanefî inanç çizgisini benimsemifl hakanlar n tasavvuf ehli ile olan bu yak n iliflkileri, onlar n himayesinde tasavvufun ülkede alabildi- ine geliflmesine zemin haz rlam flt r ki, Hoca Ahmed Yesevî bu flartlarda ortaya ç km flt r. Yesevîlik, Afla Seyhun boylar, Buhara ve Semerkand çevresinde meskûn olan O uzlar aras nda h zla yay larak, siyasî flartlar paralelinde (bilhassa Mo- ol istilâs ile) O uzlar n tafl y c l nda Horasan, Anadolu ve Balkanlara kadar uzand ve bugüne kadar ulaflan önemli etkilerin sahibi olmufltur. A MAÇ 4 Hakanl k döneminde yap lan sanat eserlerini, imar faaliyetlerini tan yacak Türk Hakanl n n Ceyhun nehrinin bat s na geçememesi ve akabinde Selçuklu ve Kara H taylar n himayelerine girmeleri ile fetih siyaseti, yani askerî faaliyetlerin yerini daha çok medeni sahada yap lan faaliyetler alm flt r. Bu çerçevede ekonomik kalk nmaya paralel olarak özellikle hakanl k yöneticileri taraf ndan yürütülen imar faaliyetleri dikkat çekmektedir. Bunlar n en önemli finans kayna ise yöneticilerin ve zenginlerin kurduklar vak flard r. Tamgaç Han brahim, fiemsü l-mülk Nasr, Han Ahmed b. H z r, Kad r Han Cibril ve Arslan Han Muhammed in infla faaliyetleri Buhara, Semerkand ve çevresinde yo- unlaflmaktad r. Hakanl k dönemi mimarisinin temel özelli i, piflmifl tu la malzeme kullan larak yap n n sa lam ve uzun ömürlü olmas n n amaçlanmas d r. Genellikle ribatlarda kare, medreselerde ise dört eyvanl plan tercih edilmifltir. Süslemelerde ise y llara dayan kl ahflap malzemeler revaçtad r. Bu yönleri ile Türk Hakanl mimarisi Orta Asya dan Anadolu ya uzanan Türk sanat ve mimarisinin prototipini teflkil etmektedir.

142 134 lk Müslüman Türk Devletleri Kendimizi S nayal m 1. dari teflkilatta hakandan sonra gelen ve ona tâbi olarak kendi bölgesini yöneten hanedan mensubunun unvan afla dakilerden hangisidir? a. Tüksin b. Kül Er Tegin c. Çuv d. Bu ra e. Kökyuk 2. Afla da yer alan saraydaki kad n unvanlar ndan hangisi tecrübeli ve yafll olanlar için kullan l r? a. Katun b. Altun tar m c. Katun kunçuy d. Oglagu katun e. Han katun 3. Muhtelif hizmetler için saraya eleman al r, saray hizmetlilerini hakan n huzuruna takdim eder, onlar n tayin ve terfi ifllerine bakar ve saray hizmetinin usulüne uygun yürütülüp yürütülmedi ini kontrol ederdi. Bu tarife uygun saray görevlisi afla dakilerden hangisidir? a. Ulu hâcib b. Hâcib c. Kapucubafl d. Candar e. Yatgak 4. Dîvân- âr z da askerlerin ad n n ve az n n kaydedildi i defterlere ne ad verilirdi? a. Ay biti i b. Il mga c. Bitik d. Yortug e. Il mga bitikçi 5. Afla dakilerden hangisi eflkinci nin görevleri aras ndad r? a. Hakan n ve saray n korunmas iflini yürütmek b. Saray n mutfak ifllerini yürütmek c. Sarayda teflrifatç l k yapmak d. Hakan n içki ve mezesini haz rlamak e. Posta ifllerini yürütmek 6. Türk hakanl ülkesinde erkek ve k z gözetilmeden genel anlamda köle için afla daki isimlerden hangisi kullan lmaktad r? a. Tegin b. K rnak c. Karabafl d. Kul e. Kaçaç 7. Afla da madenlerine göre efllefltirilen para birimlerinden hangisi yanl fl efllefltirilmifltir? a. Dinar - Uru lu altun b. Dirhem - Gümüfl c. Fels - Benek d. Bak r - Yarmak e. Fels - Bak r 8. Afla daki maddelerden hangisi, Tamgaç Han brahim Medresesi ni modern ve ilk k lan hususlara bir örnek de ildir? a. Medrese hocalar n n gönüllülük esas na göre çal flmas b. Fiziki aç dan kendine ait ayr bir binas n n olmas c. Belirli bir ekolde program ve dersleri olmas d. Düzenli devam eden burslu ö rencileri olmas e. Daimi kaynaklar ile tespit edilen y ll k bütçesinin bulunmas 9. Türk Hakanl n n Sünnî ve Hanefî inanç yap s n tercih etmesinde afla daki devletlerden hangisinin büyük etkisi olmufltur? a. Selçuklular b. Sâmânîler c. Gazneliler d. Hârizmflahlar e. Büveyhîler 10. Hakanl k dönemi mimarisinde yap n n sa lam ve uzun ömürlü olmas için afla daki malzemelerden hangisi daha çok tercih edilmifltir? a. Tafl b. Ahflab c. Demir d. Kesme tafl e. Piflmifl tu la

143 6. Ünite - Karahanl lar (Türk Hakanl ): darî Teflkilat, Kültür ve Medeniyet 135 Okuma Parças HOCA AHMED YESEVÎ N N MENKABEVÎ HAYATI (ADI HAKKINDA) Türkistan da Sayram flehrinde Hazret-i Ali evlad ndan fieyh brhim adl bir fleyh vard. fieyh öldü ü zaman geride Gevher fiehnaz ad nda büyük bir k z ile yedi yafl nda Ahmed adl bir o lu kald. Ahmed daha küçük yafl ndan beri muhtelif tecellilere mazhar oluyor, yafl ile uymayan fevkaladelikler gösteriyordu. Arslan Baba n n terbiyesi ile yüksek bir olgunluk mertebesine eriflen Ahmed e flu hadise flöhret kazand rm flt : Bu devirde Mâverâünnehr ve Türkistan da Yesî adl bir hükümdar vard. Türkistan da lar nda avlanmakla vakit geçirirdi. Karacuk Da n n girintili ç k nt l olmas nedeniyle hiç av avlayamad. Bunun üzerine da ortadan kald rmak istedi. Bölgesindeki velilerin hepsini toplad. Ancak bir netice alamad. Küçük oldu u için ça r lmayan Ahmed in yoklu u anlafl ld. Ablas n n izniyle yola ç kan Ahmed, onlar n huzurunda babas n n h rkas içinde dua etti. Gökyüzünden seller bofland. H rkas ndan kafas n ç kard nda f rt na dindi ve bir de bakt lar ki, Karacuk Da ortadan kaybolmufl. Bu kerameti gören hükümdar Yesevî, kendi ad n n k yamete kadar cihanda baki kalmas için dua niyaz etti. Bunu kabul eden Hoca Ahmed, Alemde her kim bizi severse senin ad nla beraber yad eylesin dedi. flte o günden beri Hoca Ahmed Yesevî ad ile an l r oldu. Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar 1. d Yan t n z yanl flsa dari Teflkilat konusunu yeniden gözden geçiriniz. 2. b Yan t n z yanl flsa dari Teflkilat konusunu yeniden gözden geçiriniz. 3. c Yan t n z yanl flsa dari Teflkilat konusunu yeniden gözden geçiriniz. 4. a Yan t n z yanl flsa dari Teflkilat konusunu yeniden gözden geçiriniz. 5. e Yan t n z yanl flsa dari Teflkilat konusunu yeniden gözden geçiriniz. 6. c Yan t n z yanl flsa Sosyal Hayat konusunu yeniden gözden geçiriniz. 7. d Yan t n z yanl flsa ktisadi Hayat konusunu yeniden gözden geçiriniz. 8. a Yan t n z yanl flsa E itim ve Bilim konusunu yeniden gözden geçiriniz. 9. b Yan t n z yanl flsa nanç ve Tasavvuf konusunu yeniden gözden geçiriniz. 10. e Yan t n z yanl flsa mar ve Sanat konusunu yeniden gözden geçiriniz. Kaynak: Fuad Köprülü, Türk Edebiyat nda lk Mutasavv flar, Ankara, 1991, s

144 136 lk Müslüman Türk Devletleri S ra Sizde Yan t Anahtar S ra Sizde 1 Türk Hakanl nda toprak mîrî idi. Yani ülke topraklar n n tamam n n sultana ait oldu u kabul edilmektedir. Dolay s ile hakan n d fl ndaki hanedan mensuplar yönetti i bölgenin topra na de il, oran n idarî aç dan yönetim hakk na sahipti ve bunun için merkezî otoriteye karfl baz sorumluluklar yerine getirmek zorunda idi. S ra Sizde 2 Türk Hakanl ülkesinde sosyal hayata dair bilinenlerin pek ço u, bu ülkenin bir mensubu olan Kâflgarl Mahmud un meflhur eseri Dîvânu Lugâti t-türk adl eserde verilen bilgilere dayan r. Bu bilgiler, flehir hayat ile ortak yanlar n n bulunmas na ra men, daha çok atl -çoban veya konar-göçer unsurlar çerçevesinde k rsal bölgedeki Türklerin yaflam n tarif etmektedir. Zira Kâflgarl Mahmud un yaflad, gezip gördü ü bölgeler daha çok ülkenin Kâflgar merkezinin do usunda yer almaktad r. Halbuki flehir hayat en yo un flekilde ülkenin bat s nda Maverâünnehr de yaflan yordu ki, buras daha XI. yüzy l n bafl nda fethiyle birlikte h zla Türkleflmiflti. Bu bölgeye yönelik sosyal ve iktisadi hayat hakanl k döneminde yap lan imar faaliyetleri ve onlar n baz lar n n vakfiyeleri vas tas ile az çok fikir edinebiliyoruz. Bu veriler ise bu bölgeyi, sosyal ve iktisadi aç - dan do udan önemli ölçüde farkl k lmaktad r. Yararlan lan Kaynaklar Akün, Ömer Faruk. (2002). Kâflgarl Mahmud, TDV slâm Ansiklopedisi, XXV, stanbul, s Bilhan, Saffet. (1982). 900 Y ll k Bir Türk Ö retim Kurumu Bu ra Han Tamgaç Medresesi Vak f Belgesi, Ankara Üniversitesi E itim Bilimleri Fakültesi Dergisi, XV/2, Ankara, s Genç, Reflat. (2002). Karahanl Devlet Teflkilat, Ankara: TTK Yay nlar. Genç, Reflat. (1997). Kâflgarl Mahmud a Göre XI. Yüzy lda Türk Dünyas, Ankara. Hâcib, Yusuf Has. (1991). Kutadgu Bilig. (trc.r.r. Arat, Ankara: Tdk Yay nlar. Hunkan, Ömer Soner. (2007). Türk Hakanl Karahanl lar, stanbul. Kâflgarl, Mahmud. (1992). Divânü Lügâti t-türk, (Trc. B. Atalay), I-IV, Ankara: TDK Yay nlar. Köprülü, Fuad. (1991). Türk Edebiyat nda lk Mutasavv flar, Ankara, s Terzio lu, Arslan. (1993). Yeni Kaynaklar Ifl nda Karahanl T p ve Hastane Tarihine Bir Bak fl Tarih ve Toplum, XIX/110, s Togan, A. Z. V. Karahanl lar ( ) Ders Notlar, SAM Ktp. S ra Sizde 3 Cemâl Karflî XIV. asr n bafllar nda yazd Mülhakâtü s- Surâh adl eserinde günümüze kadar gelmeyen Târîh-i Kâflgar dan önemli al nt lar yapm flt r. Bu al nt larda Satuk Bu ra Han a dair rivayetlere dayal baz bilgiler vard r ki, bu bilgilerin as rlar sonra menkabevi eklemelerle daha da gelifltirilerek tezkirenin olufltu u anlafl lmaktad r. Umumiyetle XIX. yüzy l bafllar ndan itibaren kaleme al nan Tezkire nüshalar nda gazâ fikrinin ön planda olmas nedeniyle, kronoloji ve mekân boyutu dikkate al nmam flt r. Bir girifl, iki bölüm ve bir sonuçtan oluflan Tezkire nin son (hâtime) bölümü mamlar Vak as, XVIII. asr n ikinci yar s nda yaflam fl olan Molla Niyâz Hotenî nin manzum Dört mamlar Tezkiresinin nesir halidir.

145

146 7 LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER Amaçlar m z Bu üniteyi tamamlad ktan sonra; Gazne ve çevresinin tarihi co rafyas n tan yabilecek, Devletin ad ve kurulufluna dair meseleleri belirleyebilecek, Gaznelilerin siyasi sürecini de erlendirebilecek, Hindistan seferleri ve Türk- slam tarihi aç s ndan önemini kavrayabileceksiniz. Anahtar Kavramlar Afganistan Gazne Kuflan Akhun Sebüktegin Gazneli Mahmud Sultan Mesud Kalaç Sind Pencâb Behram fiah Kabil Türkflâhîler Sâmâno ullar Sâmânîler Hindistan çindekiler lk Müslüman Türk Devletleri Gazneliler (Siyasi Tarih) GAZNEL LER N KURULDU U CO RAFYA DEVLET N ADI VE LK HÜKÜMDARLAR SEBÜKTEG N VE HANEDANIN TEfiEKKÜLÜ MAHMUD DÖNEM

147 Gazneliler (Siyasi Tarih) GAZNEL LER N KURULDU U CO RAFYA Tarih boyunca birbirinden çok farkl bölgelerde de iflik zamanlarda ya da ayn zaman dilimi içerisinde pek çok Türk devleti var olmufltur. Bunlardan birisi olan Gazneliler devleti, M.Ö. II. yüzy ldan itibaren Türklerin yurt tuttu u bir bölgede kurulmufltur. lk Türk- slâm devletleri içerisinde önemli bir yere sahip olan bu devlet, iki asr geçen hâkimiyet döneminde Afganistan ile birlikte Horasan ve Kuzey Hindistan da büyük bir güç olarak kuvvetle varl n hissettirecektir. ran yaylas n n kuzeydo u uzant s n teflkil eden Afganistan, Hind yar madas - n n kuzeybat s nda, Türkistan n da güneyinde yer al r. Kuzeyinde Tibet da lar ndan do up yine da l k bölgeden gelen bol kar ve ya mur suyuyla beslenen Ceyhun nehri ülkenin tek yegâne oval k kesimini oluflturan ve Afgan Türkistan olarak adland r lan genifl düzlü ü aflarak Aral gölüne do ru uzan r. Ceyhun, Afganistan Mâverâünnehr den ay r rken Horasan ise hem Mâverâünnehr hem de ran ile ba lant s n sa lar. Herat, Belh, Kunduz ve Bedahflan Afganistan n kuzey bölgelerini teflkil eder. Buran n güney bat s nda yer al p Kirman ile Belucistan a kadar uzanan alan, F rat nehrini and ran Hilmend nehri ve kollar n n besledi i göller bölgesini oluflturur. Gur havalisi ülkenin bat s na düfler ve oldukça da l kt r. Tarihi hadiseler daha çok Belh, Kabil, Kandehar, Gazne ile Peflaver çizgisinde geliflmifltir. Ülkenin do usu tamamen da l k olup Vahan ile Tibet ve Pamir e ba lan r. Do udan bat ya do ru uzanan Kuh- Sefid, Hindukufl ve Kuh-i Baba da lar silsilesinin güneyinde yer alan yüksek yaylalar güneyde Kuzey Hindistan düzlüklerine kadar uzan r. Bu yaylalar üzerinden Gomal ve Hayber gibi befl geçit ile Pencab havzas - na ba lanan Afganistan, güneydo u yönünde uzanan Belûcistan da lar ile de Sind ve Mekran dan ayr l r. Gerek Hindistan a ulaflan yollar kontrol eden bir mevkide bulunmas, gerekse sahip oldu u yeralt zenginlikleri dolay s yla ilk ça lardan bu yana önemli bir konuma sahip olup pek çok istilaya maruz kalan bu ülke önceleri ahalinin rk, soy, din vs. bak mdan farkl l n da ortaya koyacak flekilde muhtelif bölgeler halinde ve çeflitli adlarla an l rd. XVIII. yüzy l n ikinci yar s ndan itibaren bir bütün halinde Afganistan olarak an lmaya bafllanacakt r. Bölgenin en eski ahalisi hakk nda her hangi bir bilgi bulunmamaktad r. Buna ra men, özellikle bat l tarihçiler, ço u zaman yapt klar gibi bölgenin yerli ahalisi olarak Aryanlar gösterir. Ancak Arap kaynaklar n n Halaç, Halac, Halci, H lci, H lic, Holas, Holac, Huls vb. adlarla zikretti- i Kalaçlar n, Ceyhun ile Sind aras ndaki bölgeye ne zaman gelip yerlefltikleri ke- Bugün Afganistan ahalisinin %50'sini teflkil etti i söylenen Patan/Pefltunlara verilen di er bir isim olan Afgan tabiri tarihte ilk olarak VI. yüzy l bafllar nda yaflam fl bir Hintli gökbilimci olan Varaha Mihira'n n Barat-Samhita adl eserinde geçmektedir.

148 140 lk Müslüman Türk Devletleri sin olarak bilinmemekte is de bu Türk grubu Afganistan n en eski ahalisi aras nda yer almaktad r. Gerçekte de Afganistan ahalisini, çevreden gelip bölgeye yerleflen halklar ile bunlar n zaman içerisinde de iflime u ram fl kesimleri teflkil etmektedir. M.Ö. II binli y llarda gerçekleflti i varsay lan Ari göçü bir tarafa b rak l rsa bölgenin en eski istilâc lar olarak karfl m za ranl lar ç kar. Nitekim Pers hükümdar Kurus (M.Ö ) Baktria ve Gandhara y zapt ederken halefi Darius (M.Ö ) Afganistan a bütünüyle hâkim olarak Hindistan a yöneldi. ranl lar müteakip Makedonyal skender (M.Ö ) Afganistan üzerinden Hindistan a girdiyse de genifl çapl bir harekâta giriflmeden bu ülkeden çekilmek zorunda kald. skender in büyük ölçüde K br s ile M s r dan getirtip Pencab ile Hayber geçitlerinden Ceyhun un memba na kadar uzanan sahaya yerlefltirdi i ahali ise, onun ölümünden sonra Unutulmufl mparatorluk da denilen Baktrian Helenleri (Greko Baktria) devletini kuracakt r. Bu devletin siyasi aç dan bölgede fazla bir etkinlik göstermesi mümkün de ildi. Nitekim Sakalardan yedi i darbe sonucunda bir daha toparlanamayacak ve Yüe-çiler taraf ndan ortadan kald r lacakt r. Tanr Da lar ve do usunu ellerinde tuttuklar s rada Büyük Hun hükümdar Mao-tun un o lu Giyük (M.Ö ) taraf ndan ma lup edilerek bat ya sürülen Yüe-çiler, Narin nehri k y lar na ulaflt klar nda Taflkent ile Iss k Göl aras nda oturan Saka boylar n n bir k sm n kendilerine ilhak ederken di erlerini güneye sürdüler. Bunlar n bir bölümü Keflmir e geçerek orada parçalan p birkaç devlet kuracak, geriye kalanlar da Kuzey Hindistan n Gandhara bölgesine yerleflerek buray vatan haline getireceklerdir. Bunlar ran kaynaklar n n Sakastana fleklinde kaydettikleri, ancak günümüzde Sicistan/Sistan denilen bölgenin ad n bugünlere miras olarak b rak rlarken bat ya sürülen Yüe-çiler de h zla Greko-Baktrianl lar ortadan kald - r p onlar n hakimiyet sahalar üzerinde Kuflan Devleti ni kuracaklard r. Iss k Göl civar n terk edip bugünkü Afganistan daki Tahia ya gelip yerleflen Yüe-çileri toparlayan Yabgu I. Kujulakadphises in M.S. 10 y l nda Kabil i ele geçirmesiyle ortaya ç kan Kuflan Devleti, yaklafl k yüz y ll k bir sürede tedricen yükseldi. Baktria Helen devletini ortadan kald rd ktan sonra güneye yay larak Hindistan n en büyük imparatorluklar ndan birisi haline gelen Kuflanlar dönemi (M.S. I-IV. yy.) Bat Türkistan kadar Hindistan için de bir alt n ça olmufltur. Nitekim Buda dini bu dönemde, Kuflanlar n koruyuculu u alt nda evrensel bir din haline gelecektir. M.Ö. 38 y llar nda Talas nehri k y lar nda Afganistan ve Hindistan zapt etmek için haz rlanan Bat Hunlar n n kagan Çi-çi nin Çinliler taraf ndan ma lup edilmesinden sonra kendisine ba l boylar Hazar Denizi nin kuzey ve güneyine yöneldiler. Bunlardan bir kol Orta Avrupa içlerine uzan p daha sonra Attila Hunlar n meydana getirirken, güneye hareket eden di er kol da M.S. 367 y l na do ru ran a hâkim olan Sâsâniler sebebiyle Kuflan topraklar nda yay lmaya bafllad. Hun boylar aras nda en tehlikelisi olan ve Chionitelerden teflekkül eden bu grup y llar aras nda Ceyhun u geçerek Kuflan hükümdar Kitolo yu Peflaver taraflar na çekilmeye mecbur etti. Chionitlerin bugünkü Kunduz ile Valvaliç dolaylar nda tesis edilen ve slam Arap kaynaklar n n Eftalit ya da Akhunlar dedi i bu devlet, daha kurulufl döneminde Sâsânilerden yedi i darbeye ra men geliflmeye devam etti. V. yüzy l n ikinci yar s nda Kuflanlar tamamen ortadan kald rarak bugünkü Afganistan n büyük bir k sm na hâkim olan Akhunlar, Herat tan Sâsâni topraklar na nüfuz etmeye çal flt, Gazne önemli bir üs haline getirildi ve ard arda Pencâb bölgesini vurmaya bafllad. Türkistan gibi az ya mur alan ve kendileri için elveriflli bir iklime sahip olan

149 7. Ünite - Gazneliler (Siyasi Tarih) 141 bölgeyi k sa sürede kontrol eden Akhunlar çok geçmeden Bengal körfezi ile Sind aras ndaki genifl sahay elinde tutan Gupta Devletini ( ) de da tarak Kuzey Hindistan a tamamen hâkim oldu. Bat Gök-Türk Kaganl ile Sâsânîlerin ittifak sonucunda 557 de Afganistan da Akhun hâkimiyeti sona ererken Türkflâhîler, Ohind m nt kas nda bir süre daha varl n sürdürebilecektir. Sâsâni yay lmas karfl s nda fliddetle direnen Göktürk kagan n n o lu Yeli Tegin ve Türk Kagan n n Hatun unun Gandhara ile Keflmir de tap naklar yapt rd bilinmektedir. Bu durumda Yeli-Tegin in Akhun Teginlerini müteakip Kapisa ile Gandhara yöresinin hâkimi oldu unu kabul etmek gerekir. Zira eski paralarda Yel-Tegin ad yan nda Yelme-Kagan ibaresi de yer almaktad r. Ayr ca bu s rada 618 de, Bat Gök-Türk kagan Tung Yabgu nun o lu Yabgu Tardu fiad da Belh ile Bedehflan aras nda yer alan Toharistan ele geçirecektir. Nitekim bu aile, 726 ya kadar Belh merkez olmak üzere Toharistan elinde tutacak ve 758 de Araplar taraf ndan ortadan kald r lacakt r. Araplar, üst üste vurduklar darbelerle Sâsânileri ortadan kald r p 643 de Ceyhun k y lar na ulaflt nda karfl lar nda Türkleri buldular. slam-arap fütuhat döneminde So d Demirkap s ndan Gazne ye kadar uzanan bölgenin tamam yla Gök- Türklerin hâkimiyeti alt nda oldu u söylenebilir. Nitekim Birunî, Kabilflahlar n Tibet as ll bir Türk sülalesi oldu una iflaretle altm fl nesilden bu yana bölgede hâkim olduklar n kaydederek bunlara ayn zamanda Türkflâhîler denildi ini de ifade eder. Taberi ise 645 y l olaylar n verirken Kandahar dahil, Sind nehrinden Belh nehrine (Ceyhun) kadar uzanan sahada Türklerin yaflad n kaydetmektedir. Birunî ye göre Türkflâhîlerin kurucusu olarak görülen ve ünlü Kuflan hükümdar Kaniflka dan indi ini iddia eden Böritegin, Türk kaftan, börkü, çizmeleri ve silahlar üzerinde oldu u halde Kabil in bir ma aras nda mucizevî bir flekilde do mufltu. Bu ma aradan gelen p nar n suyu da mukaddes say l yordu. Böritegin efsanesi Peflaver ile ilgili oldu u gibi Türkflâhîlerden Kan k (?) adl biri de burada bir vihara yapt rm flt. Bu rivayetler Türkflâhîlerin ceddi hakk nda bir fikir verirken ayn zamanda eski Türk boylar nda çok rastlanan ma aradan do ma ve su ibadeti ile ilgili olduklar n da ortaya koymaktad r. 630 da Toharistan da Tardu fiad taraf ndan kabul edilen Çinli seyyah Hsüantsang, o s rada Gazne halk n n üç farkl soydan geldi ini, bunlardan birisinin de Gök-Türkler oldu unu söyler. VII. yüzy l n ikinci yar s nda Garç, Bust, Sistan taraflar nda Guz ve Halaçlar n komutan olarak görülen Rudbil in emrindeki Türkler ise, Araplar ile 684 te Sistan da savaflm fllard r. Rudbil Türk oldu una göre, o s rada Kabilflah olan kardefli de Türk idi. Onun için bölgeye yönelik ilk dönem slam- Arap ak nlar n n pek de baflar l oldu u söylenemez. Ancak pek Yolu nun, dolay s yla Asya n n zenginliklerine kavuflmak isteyen Araplar n ilerleyifli devam edecek, yöredeki Türk unsurlar n iltihak yla da gittikçe h zlanacakt r. Bunlardan birisi olan ve 705 te Müslüman olan Nizek Tarhan, bir yandan Akhun bakiyelerine, öte yandan da Gök-Türklerin y k l fl ndan sonra bat ya, Horasan a yay lan Türklere dayanmakta idi. Bu sayede merkezi Bad is (Herat) olmak üzere Toharistan da güçlü bir devlet kurmufltu. Bu dönemde bölgede Türk kültürü ve sanat her yönüyle hâkim durumda olup mesela fiehr-i Zahhak n eski surlar n n kulelerinde bile Türk çad r fleklinde, dairevi planda, ortas nda ocak bulunan kubbeyle örtülmüfl odalar infla edilmifltir. Önemini kaybetmifl görünse de Kabil ve çevresindeki pek çok Türk abidesi günümüze kadar ulaflm fl bulunmaktad r. Bunlardan Kabil yak nlar nda Asamai da lar zirvesinde yedi kilometre sura sahip olan Balahisar, Tepe-Marancan, fiivaki, Gül-da-

150 142 lk Müslüman Türk Devletleri Çinli seyyahlar n verdi i bilgilere göre Afganistan da pek çok önemli dini yap Budist sanat yla ilgilidir. Gerçekte de Kalaçlar n bu tarihlerde Budizm i iyice benimsedikleri görülmekte ve bu hal paralara kadar aksetmekteydi. Nitekim slâm fetihlerinden hemen sonra Afganistan n dili, kavmî yap s, hatta co rafyas nda önemli geliflmeler görülmekle birlikte Budist kültürün etkisi de daha bir müddet devam edecektir. Bugün, Kabil'in 145 km. kadar güney-bat s nda yer alan Gazne, denizden metre yükseklikte bir yayla üzerinde yer al r. ra vihara ve situpalar, VII. yüzy la ait Minar Chari adl Budist sütunu ve son dönem Budist eserlerinden Haznan manast r yla buradan ç kar lan heykellerin tamam Gök-Türk devrine aittir. Bunlardan Charikar harabeleri Sinolog E. Chavennes e göre Gök-Türk beylerinin baflkentinin kal nt lar d r. Bunlar ayn zamanda O uz damgalar nda çok s k görülen ok-yay sembollerini de kullanm fllard r. Alemleri de Kâflgarl n n tasvir etti i bayrak fleklinde, ucuna kumafl tak lm fl bir karg d r. 726 da Huei-ch ao, bütün Garç, Gazne ve Kabil civar n n Göktürklerden birisinin elinde ve Gandhara n n da onun k flla oldu unu kaydeder. Anlafl lan odur ki VIII. yüzy lda Türkflâhîler, Hindukufl un kuzeyinden Sind nehrine kadar uzanan yörede hâkim ve çok daha gerilere giden bir kültür temeline sahiptiler. Türklerin, VIII. yüzy ldan sonra da Gur ile Kabil aras nda varl klar n devam ettirdiklerini slam tarihçileri uzun uzad ya anlat r. Bu arada Kabil fiah slamiyet ten dönmüfl ama üzerine gönderilen ranl lardan müteflekkil slam askeri karfl s nda tutunamam flt r. Yine 870 de Türk ili say lan Sistan a hâkim olan Türk meliklere karfl Yakub b. Leys in giriflti i harekât baflar yla sonuçlanm fl ve Zembil lâkapl üç Türk meliki ma lup edilmifltir. O arada Kabil e hâkim olan Zembil in Halaç flehri ve baflka yerlerde bulunan elmaslarla süslü putlar ve alt n taht, Gazne da lar n n tepelerinde göklere uzanan güzel kaleleri, Arap edebiyat nda yeni masallar n malzemesi haline gelmifltir. X. yüzy l n ortalar na kadar bu hazine ve kaleler Rudbil ile Kabilflah soyundan kiflilerin elinde kalacakt r. Ancak, 878 de Kabil i alan Yakub b. Leys, Türkflâhîleri de Sind e çekilmeye mecbur etti. drisî ye göre bu dönemde Sind ve Gandhara halk n n önemli bir k sm da Türk idi. Türkolog J. Marquart, Halaçlara dayanan bu gruba A açeri denildi ini bildirmektedir. Esasen slam-arap fütuhat na ra men Ceyhun nehrinin güneyinde yer alan bölgelerde meskûn Budist Türklerin, Gaznelilerin ortaya ç kt X. yüzy la kadar bölgede etkin olduklar n Çin ve Arap kaynaklar da haber vermektedir. Sind de Ohind, Türkflâhîlerin hem merkezi, hem de en büyük flehriydi. Hindistan ile Gazne aras nda yer alan bu flehrin hâkimi, Türkflâhîlerin son hükümdar Lara Toramana idi. Bölgeye yüz y l kadar hâkim olan Hinduflâhîleri, önce Alptegin Gazne den ç karacak, sonra da 1003 de Gazneli Mahmud etkisiz hale getirip 1026 da tamamen ortadan kald racakt r. Bu süre zarf nda Afganistan n en da l k kesimlerine nüfuz ederek varl klar n korumay baflaran Türkflâhîlerin bakiyeleri de Gaznelilere iltica ederek onlar n Hind seferlerinde önemli görevler üstlenmek suretiyle bugünkü Pakistan n ortaya ç kmas n sa layacakt r. Alptegin taraf ndan zapt edildikten sonra önemli bir merkez haline gelen Gazne, Hindistan a aç lan yollar n kontrolüne imkân veren bir konumda; Zâbülistan yaylas üzerinde yer almaktad r. Gazne flehri ve kalesinin milattan önceki y llarda ayn ad tafl yan nehrin kenar nda kuruldu u anlafl lmaktad r. As l ad Ganzek olan bu flehir, slâm kaynaklar nda Gazne ya da Gaznîn fleklinde yer al r. Orta as r co rafya eserleri Ahsenü t-tekasim ve Hudûdü l-âlem de Gaznîn biçiminde kaydedilmifltir. Co rafyac Yakut el-hamevî bu flehre halk n Gazne, ulemân n ise Gaznîn dedi ini, do rusunun da bu oldu unu söyler. Gazne kelimesinin ran menfleli bir isim olmas muhtemeldir. slâm öncesi tarihi pek bilinmeyen Gazne, Pers hâkimiyetini müteakip Baktria Krall n n yönetimine geçmifltir. Bu devlet ortadan kalkarken önce Saka, sonra da Yüe-çi hâkimiyetinde kalm fl ve onlar n Afganistan da tesis etti i dört yabguluktan birisini teflkil etmifltir. ki yüzy l kadar Akhun idaresinde kalan Gazne nin Sâsânî-Göktürk ifl birli i sonunda Akhun hâkimiyetinin Afganistan da sona ermesini müteakip büyük bir bölümü Bat Gök-Türk Kaganl ailesinden gelen mahalli beyler taraf ndan yönetil-

151 7. Ünite - Gazneliler (Siyasi Tarih) 143 di i görülmektedir. IX. yüzy lda ise Saffârî nüfuzu Gazne kap lar na kadar ulaflm flt r. slâm co rafyac lar n n ifadelerine göre Türk kabileleri Akhunlar n y k l fl ndan sonra da Kabil, Gazne ve Kandahar çizgisinde varl klar n devam ettirmifllerdir. Bunlar n bafl nda da Kalaçlar gelmekteydi. Hindistan ticaretinde önemli bir ambar flehri olan Gazne, 1186 y l na kadar Afganistan ve çevresine sahip olan Gazneli hükümdarlar n n tamam na yak n n n da oturdu u flehir olmufltur. Gaznelilerin taban n teflkil eden halk tabakas n n a rl kl kesimini hangi Türk boylar oluflturmufltur? DEVLET N ADI VE LK HÜKÜMDARLAR Gazne flehrinde kurulup geliflti i için kaynaklarda daha çok Gazneliler fleklinde yer alan devlet, ayn zamanda hanedan n kurucusuna nisbetle Sebükte(/i)ginîler ya da bölgeye tarihte en parlak dönemini yaflatan Sultan Mahmud un lâkab na nisbetle Yeminîler olarak da an l r. Bu adland rma gayet tabii olup ulus-devletlerin ortaya ç kmaya bafllad XIX. yüzy l n ikinci yar s na kadar devletler ad n genellikle ya kurucusu ya da teflekkül etti i co rafya ile kuranlar n sosyal-dini konumundan almaktayd. Gaznelilerin tarih sahnesinde rol oynamaya bafllamalar, slâm âleminin çok karmafl k bir siyasî yap arz etti i döneme rastlar. Nitekim IX. yüzy ldan itibaren Abbâsî Hilâfeti baz bölgelerde otoritesini kaybetmeye, memurlar ile valiler halk ezmeye ve türlü türlü müsadere (görevden al nan memurlar n ya da zengin baz kiflilerin mallar na devletin el koymas )) olaylar görülmeye bafllam flt. Halk n yoksullaflmas, ayyarlar (eflk ya) s n f n n türemesine yol açm fl, pek çok merkezde halk n huzur ve güvenli i ortadan kalkm flt. Buna ba l olarak büyük boyutlara varan isyanlar ç km fl ve sonuçta Ba dat a uzak bölgelerde görev yapan valiler çoktan kendi hanedanlar ile müstakil devletler tesis etmeye bafllam flt. Bu devletler her ne kadar Abbâsî Hilâfetine ba l ym fl gibi görünseler de genellikle müstakil hareket ediyorlard. Yine bu dönemde mezhep ve fikir tart flmalar kavgalarla neticelenmekte, slâm a ayk r pek çok düflünce yan nda mezhep de yay lmaktayd. Bunlar aras nda ran da Büveyhîler gibi rkç ve fiîî taassubuyla kurulup Sünnî Ba dat halifesini tahakküm alt na almaya çal flan siyasi teflekküller oldu u gibi Hicaz, Irak- Arap vs. yörelerde her geçen gün etkisini art r p tam bir terör ortam yaratan Karmatî, Bat - nî vb. gruplar da mevcuttu. Horasan a hâkim olup Sünni mezhebine dâhil bulunan Sâmânîler bu gruplara karfl fazla bir fley yapamay p, ilim ve fennin geliflmesine çal fl yordu. Buna karfl l k Türkistan da yeni ortaya ç kan ve k sa sürede slâm benimseyen Karahanl lar ise özellikle Bat nîlere göz açt rm yor ayr ca Müslüman olmayan Türklere karfl da savafl yorlard. Böyle bir zemin üzerinde tarih sahnesine ç kan Gaznelilerin ilk dönemlerine ait fazla bir bilgi bulunmamaktad r. Genel görüfle göre Türk boylar na dayanan Alptegin taraf ndan kurulmufltur. Ama Gazneliler hanedan n n kurucusu, onun memlu u (kölesi) ve damad Cuk Kara Beckem in o lu Sebüktegin dir. 643 te Ceyhun k y lar na ulaflt ktan sonra k sa sürede bu nehri aflarak Türk ülkelerini fethetmeye bafllayan Arap valiler, ciddî bir harbe girmeden, ya malarda ele geçirdikleri veya sulh yoluyla kendilerine kat lan Türklerden bir k sm n süratle slâm hâkimiyeti alt ndaki bölgelere sevk ettiler. Arap valiler, Türk ülkelerini fethederken bir taraftan onlar n karakterlerini, harp sanat ve muharebe taktiklerini ö renmekte, di er taraftan da s n r boylar nda des- 1 SIRA S ZDE

152 144 lk Müslüman Türk Devletleri De iflik flekillerde Arap ülkelerine sevk edilen Türkler anlad m z manada ev hizmetleri, ba -bahçe ifllerinde kullan lan ve bo az toklu una çal flt r lan alelade köleler de illerdi. Bunlar baflta halifeler olmak üzere büyük komutanlar ve eyalet valileri taraf ndan flehirlerde bir nevi özel muhaf z gücü olarak tutulurlard. Memlûk da denilen bu Türklerin cemiyette belli bir yerleri vard ve yeterli miktarda ücret al p, toplumda sayg görürlerdi. Meselâ; Mu tas m döneminde ( ) Ortado u ya akan Türk askerinin say s n abart l olmakla beraber Yakut el- Hamevî , bn Ta r berdî kifli olarak kaydederken, Taberî e kadar yükseltmektedir. tek k talar veya önemli Arap flehirlerinde muhaf z birli i teflkilinde Türklerden istifade edip, büyük baflar lar kazanmaktayd. Bu husus Türklere olan ilgiyi art rd gibi, daha Emevîler döneminde bafllamakla birlikte özellikle Abbasilerin ifl bafl na geçmesinden sonra onlar n halifenin güvendi i sad k kimseler olarak ciddî hizmetlerde bulunmalar na zemin haz rlad. Bütün bu baflar lar Türklerin, özellikle slam ülkelerinde h zla ço almas na sebep olurken Belh bölgesinde bir dihkân [büyük arazi sahibi] olan Sâmân-Huda n n o ullar da 819 y l ndan itibaren vali olarak atand klar Mâverâünnehr e sa lam bir flekilde yerleflme imkân buldular ve bu zengin bölge Sâmânîler devletinin esas n teflkil etti. 911 de Emîr smail Sâmânî, Mâverâünnehr deki siyasi varl klar n müstakil bir devlet haline dönüfltürürken büyük ölçüde ordular nda görev yapan Türk memlûklara dayanm flt. Esasen daha dokuzuncu yüzy ldan itibaren hemen hemen bütün slam siyasi teflekkülleri ordular nda görev yapan Türk memlûklar Sâmânîler eliyle temin etmekteydi. Bu devletlerin kadrolar nda vali ve komutan seviyesinde görevler üstlenen Türkler, tabiat yla devletin zay flad dönemlerde kendi kuvvetlerine dayanarak yar ba ms z bir biçimde hareket etmekten çekinmediler. Bunlardan biri de Gazneliler devletinin temellerini atacak olan Alptegin idi. Alptegin tahminen de do mufltur. Samâni Ahmed b. smail ( ) e memlûk olarak sat lm fl, onun hassa askerleri aras na dâhil olmufltur. Sahip oldu u meziyetler dolay s yla zaman içerisinde seçkinleflen Alptegin, Emîr Nasr b. Ahmed ( ) taraf ndan azat edilmifltir. Nuh b. Nasr ( ) döneminde yükselmeye devam eden bu Türk kumandan n kaynaklar son derece güvenilir, vefal, ileri görüfllü, emri alt ndaki askerleri seven, cömert, civanmert ve Allah korkusu olan birisi fleklinde tasvir ederler. O yüzden sürekli yükselmifl, önce baz birliklerin komutanl na, sonra da çok önemli bir mevki olan hâcibü l-hüccâbl a (saray görevlilerinin amirli i) getirilmifltir. Bu arada, Emîr Abdulmelik ( ) üzerinde büyük bir nüfuza sahip olmakla kalmam fl Sâmânî siyasetinde çok etkin bir rol de oynamaya bafllam flt. O sebeple zamanla Sâmâni emiri ile aras aç lacak ve Abdulmelik in son günlerinde merkezi hükümetle bir tak m çat flmalar yaflanacakt r. 962 de, Emir Abdülmelik attan düflerek ölünce baz emirler, o s rada Horasan sipahsâlâr olan Alptegin i tahta geçirmeyi düflündülerse de k sa sürede kararlar ndan vazgeçip Abdülmelik in kardefli Mansur u tahta ç kard lar. Bunun üzerine Alptegin kendine ba l 2200 Türk memlu u ile birlikte Belh e çekildi ve cihat için Hindistan a sefere ç kaca n ilan etti. Ona ra men baz devlet adamlar n n k flk rtmas yla üzerine asker sevk edildi. Hulm geçidini tutan Alptegin üç bin kiflilik kuvvetiyle Mansur un gönderdi i on alt bin kiflilik orduyu bozguna u ratarak Hindistan a yapmay düflündü ü seferler için uygun bir üs olan Gazne üzerine yürüdü. Bamiyan hâkimi fiir Barik ve Kabil in Hinduflahî hükümdar n yenerek Gazne önlerine ulaflan Alptegin, flehrin hâkimi Ebu Bekir Levik i de ma lup ederek 962 de buray teslim ald. Gazne üzerinden Hindistan seferlerini bafllatan Alptegin, Bust ve Kabilflahlar üzerine düzenledi i ak nlarla da bölgenin büyük bir k sm n hâkimiyeti alt na al rken çok miktarda ganimet ele geçirmiflti. Onun bu baflar lar Horasan ve Mâverâünnehr de duyulunca pek çok kifli maiyetine girebilmek için Afganistan a geçti. K sa sürede Sâmânî Emîr Mansur ( ) ile rekabet edebilecek bir güce ulaflt. Nitekim Gazne yi ele geçirmesinden hemen sonra Sâmânî hükümdar n n gönderdi i yirmi bin kiflilik bir kuvveti Gazne önlerinde ma lup etti. Bunun üzerine Mansur Alptegin ile aras n düzeltmek amac yla ele geçirdi i yerlerin yönetimini ona b rakt na dair bir ferman yollad. Ama Alptegin in ömrü bu topraklar geniflletmeye yetmedi ve bir y l sonra vefat etti.

153 7. Ünite - Gazneliler (Siyasi Tarih) 145 Alptegin in vefat ndan sonra yerine o lu shak brahim ( ) geçirildi. Ancak shak idarede babas kadar baflar l olamad. Ordu kontrolden ç kt. Bu durumdan istifade etmek isteyen Ebu Bekir Levik Gazne yi tekrar ele geçirmifl ise de 965 y l nda flehri terk etmek zorunda kald. Bir y l sonra da shak geride her hangi bir varis b rakmadan vefat etti. Türk emir ve melikler Aytegin in memlu u olup muhaf z kuvvetlerinin komutanl n yürüten Bilgetegin i ( ) hükümdar olarak seçtiler. Gazne yi yeniden hâkimiyet alan na dâhil etmek isteyen Sâmânîlerin gönderdi i ordu Bilgetegin taraf ndan ma lup edildi. Üstün askerlik yetenekleri, özel hayat n n temizli i ve adaleti sebebiyle halk taraf ndan sevilen bu hükümdar, Gerdiz kalesini kuflatt s rada isabet eden bir okla hayat n kaybetti. Yerine yine Alptegin in memlûklar ndan olup bölgenin yerli ahalisinden gelen Böritegin ( ) geçirildi. Böritegin kötü yönetimiyle k sa sürede halk n nefretini üzerinde toplad. Bunun üzerine harekete geçen Gazne nin ileri gelenleri Alptegin in memlûklar ndan olup baflar lar n takdir ettikleri Sebüktegin üzerinde birlefltiler ve onu tahta geçmek üzere davet ettiler. Ortaça devletlerinin en önemli askerî unsurlar ndan birini teflkil eden Türk memlûklar ile Gazneliler devletinin ortaya ç k fl nda Sâmânîlerin rolü nedir? SEBÜKTEG N ( ) VE HANEDANIN TEfiEKKÜLÜ Sebüktegin (Sebüktegin), Karluk Türklerinin Barshan boyundan olup 943 y l nda do du. Babas Cuk Kara Beckem b. Kara Arslan bölgenin boy beyleri aras nda görülmektedir. Çok güçlü birisi olarak gösterilen Kara Arslan, bir filin kemi ini eliyle k rabildi i gibi ata binme, gürefl vb. hususlarda da büyük bir flöhrete sahipti. Bu yüzden daha çok Kara Beckem s fat yla an l rd. Sebüktegin takriben on iki yafllar nda komflu boylardan Tuhsîlere esir düflmüfl ve dört y l sonra köle tüccar fiafl l Nasr taraf ndan sat n al nm flt. Nahfleb flehrine getirilen Sebüktegin, muhtemelen burada slâm kabul etmifl ve binicilik ile di er askeri sanatlara dair iyi bir e itim gördükten sonra 959 da Buhara da Alptegin e sat lm flt r. Alptegin in koruyuculu u alt nda h zla yükselen Sebüktegin, zekâs, dindarl, cesareti ve olgunlu unun yan s ra devlet hizmetindeki baflar lar yla da onun takdirini kazan p k z yla evlenerek emîrü l-ümerâ makam na atanm flt r. Alptegin in ölümünden sonra o lu shak brahim in en güvenilir adam haline gelen Sebüktegin in sonraki dönemde flöhreti iyice artt. O arada haftada iki defa tertipledi i e lencelerle pek çok komutan kendi taraf na çekmeyi baflard. Bütün bunlar meyvesini vermekte gecikmeyecek ve Böritegin tahttan uzaklaflt r l rken Sebüktegin Gazne taht na ç kmak üzere davet edilecektir. 9 Nisan 977 de bir tak m flartlarla Gazne taht na oturan ilk ifl olarak Büst üzerine yürümüfl ve mütegallibe Beytüz ü idareden uzaklaflt rarak flehrin esas hâkimi Togan Tegin i her y l yüz bin dinar vergi ödemek ve bir o lunu da rehin vermek flart yla görevine iade etmifltir. Ancak onun sözünde durmamas ve Sebüktegin e karfl cephe almas 978 de Büst ün elinden al nmas yla sonuçlanacakt r. Ayn y l Toharistan, Do u Gur bölgesi, Zemindaver ve Kusdar a hâkim olan Sebüktegin, bat daki durumunu iyice güçlendirmek için merkezi Kabil olan Hinduflâhîler üzerine yürüdü. Zira onlar Gaznelilerin Kuzey Hindistan a do ru genifllemesine ve bölgede slâm yaymas na engel teflkil ediyordu. Onun için Hindistan s n rlar nda bir kaç kale ele geçirilerek buralara camiler yapt r ld. Küçük gibi görünen bu olay, büyük fetihlerin bafllang c oldu undan çok önemlidir. Zira o s rada ma lup olan Hinduflâhîlerin hükümdar Caypal, Sebüktegin den intikam al p ak nlar n durdurmak üzere h zla haz rl klar n tamamlayarak 979 da büyük bir orduyla Gazne üzerine yürüyecektir. 2 SIRA S ZDE Sebüktegin in kendisini tahta geçmek için davet edenlere Aran zda hiç kimsenin yapt m ya da söylediklerime itiraz etmemesi flart yla bu görevi kabul ediyorum. E er bir kifli bile bana itaat etmezse, bana karfl isyanda bulunur veya emirlerimi yerine getirmekte kararl olmazsa, benimle ayn fikirde olmazsa öldüreceksiniz" dedi i ve bu flart n kabul edilip herkesin yeminiyle teyidinden sonra tahta ç kt yönünde güçlü rivayetler bulunmaktad r.

154 146 lk Müslüman Türk Devletleri Caypal, Lamghan vadisine ulaflt s rada Sebüktegin, o lu Mahmud ile birlikte harekete geçti. ki ordu Gazne-Hind s n r nda karfl laflt. Gazneliler, bölgede stratejik önemi bulunan Gurek tepesini tutmufltu. Hinduflâhîler de cesaretle savaflmaktayd. Onun için birkaç gün devam eden çok fliddetli çarp flmalardan bir netice ç kmad. Ancak o arada aniden patlak veren kar f rt nas ordusunun büyük ço unlu- u s cak bölgelerden toplanm fl bulunan Caypal n bütün hesaplar n alt üst etti ve onu Sebüktegin ile anlaflmak zorunda b rakt. Hinduflâhîler, Gazneli tehdidini bertaraf edebilmek için Sebüktegin e bir milyon dirhem vergi, elli fil, birkaç flehir ve kale vermeyi kabul etti. Caypal bu flartlar yerine getirilene kadar akrabalar ndan birkaç kifliyi de rehin olarak b rakt. Di er taraftan verilecek ganimet ile flehirlerin teslim al nmas için de yeteri kadar kifli görevlendirilmiflti. Halk na verdi i sözü yerine getirememenin utanc yla ülkesine dönen Caypal anlaflmay bozarak kendi adamlar na karfl l k Sebüktegin in adamlar n tutuklatt. Bu durumdan haberdar olan Gazne hükümdar, h zla Caypal in arazisine girerek Lamghan dahil olmak üzere pek çok yeri ele geçirip, buralardaki tap naklar yerle bir ettirdi ve güneyde bugünkü Afganistan s n rlar na ulaflan sahay bütünüyle Gazne ye ba lad. Sebüktegin e karfl direnemeyece ini anlayan Caypal, çok zor durumda kalm fl ve anlaflmay bozdu una piflman olmufltu. Ayr ca hatas n telafi etmesinin de mümkün olamayaca n anlad ndan savaflmaktan baflka çaresi kalmam flt. Onun için Kuzey Hindistan n Kannauç, Kalincar, Ecmir ve Dehli gibi küçük racal klar yla ittifak yap p bizzat kendisinin komutas nda fillerle takviye edilmifl büyük bir ordu meydana getirerek tekrar Gazne topraklar na yürüdü. ki ordu Gazne nin güneyinde Kuram da karfl laflt. Sebüktegin in emriyle önce küçük gruplar halinde savafla kat lan ve ok at fllar yla uzaktan rakibini iyice y prat p düzenini bozan Gazne ordusu, topluca hücuma geçerek Hindu müttefikleri k sa sürede darmada n etti. Kuram da 986 da kazan lan zaferi müteakip Caypal in ülkesi ya malan rken Kabil, Lamghan, Peflaver vs. dahil olmak üzere Gazne nin do u ve kuzeyinde bulunan da l k bölgeler tamamen Türk hâkimiyeti alt na al nd. Böylece ekonomik aç - dan güçlenen Sebüktegin e yöredeki Kalaç ve Afganlar n da kat lmas onu, bölgenin tek hâkim gücü haline getirmifltir. Fakat devletin yönetim stratejisi aç s ndan Gazne ye dönmenin de vakti gelmiflti. Bu itibarla Sebüktegin maiyetine on bin atl verdi i güvenilir bir adam n Peflaver valili ine tayin ettikten sonra kendisi de ordusuyla Gazne ye geri dönecektir. Kuram zaferinde üstün nitelikleri aç kça görülen Mahmud un hakk nda ç kar - lan dedikodular k sa bir süreli ine de olsa baba ile o ulun aras n açm fl ve Mahmud, bir süre Gazne de hapis kalm flt r. Bu meselenin çözülmesiyle 991 de Hindistan a do ru geniflleme yeniden bafllayacakt r. Esasen bu s rada Kuzey Hindistan, Ecmir de Çauhanlar, Dehli de Tomaraslar, Galyür da Kaçavalar, Kannauç da Pariharalar vs. baflta olmak üzere adeta her önemli flehirde bir grup raca-maharaca aras nda bölünmüfl durumdayd. Bir baflka deyiflle fethi cazip hale getirecek bir görünüme sahipti. Ancak, tam bu s rada Sâmânîlerde bafl gösteren iç çekiflme Sebüktegin i bir müddet meflgul etti ve Herat yak n nda isyan halinde bulunan Ebu Ali yi 994 de ma lup eden Sebüktegin Sâmânî Emîr II. Nuh un saltanat na yönelik Karahanl tehdidini de bertaraf ettikten sonra Belh e döndü. Sebüktegin in Sâmânîlerin hâkimiyet alan nda gerçeklefltirdi i son faaliyetler neredeyse Sâmânîleri Gaznelilerin vassal konumuna sokmufltur. Sebüktegin in bu flekilde güçlenmesi ayn zamanda Gaznelilerin Türk- slam dünyas n n umumi siyaseti içerisindeki yerini almas n da sa layacakt r. Fakat, Belh de çok sevdi i kardefllerinden birisi ile yak n akrabalar ndan baz lar n n vefat haberini alan Sebükte-

155 7. Ünite - Gazneliler (Siyasi Tarih) 147 gin in de s hhati bozuldu. Gaznenin kuvvetli ve sa lam havas nda bu flehre do ru harekete geçti i s rada Belh s n r ndaki Madru Muy köyünde A ustos 997 de hayata gözlerini yumdu. Cenazesi Gazne ye götürülerek orada defnedildi. Askerleri taraf ndan çok sevilen Sebüktegin kaynaklarda Emir-i Adil olarak yer al r. htiyat, adalet ve l ml l yla dikkati çeken bu Türk hükümdar, ayn zamanda mert, inançlar na düflkün, hay rsever, azimli, cömert ve sözüne sad k birisiydi. Yirmi y ll k bir hâkimiyetten sonra aniden vefat etti inde geride çok iyi yetifltirilmifl Mahmud, smail, Nasr ve Yusuf adl dört o ul b rakm flt r. Çocuklar n n iyi birer yönetici olmalar n sa lamak için bizzat kendisi Pend-nâme adl bir ahlak kitab yazm flt r. Bu eser günümüzde pek bilinmemektedir. Ancak daha sonra Kutadgu Bilig ve Siyasetnâme de odaklaflan Türk Devlet anlay fl ile ilgili yaz lm fl en önemli kitaplardan birisidir. Sebüktegin slamiyeti de Hindukufl ve ötesine tafl yan ilk Müslüman lider oldu u gibi kurdu u hanedan yani Gazneliler de hâkim olduklar topraklarda, özellikle de Kuzey Hindistan da Türk- slam varl n n silinmez izler b rakmas yan nda, genifl yerli topluluklar n da bu dinle müflerref olmalar n sa lam flt r. X-XI. yüzy llarda özellikle slam devletlerinde önemli bir yere sahip olan orduda Türk memlûk kullanma gelene i hakk nda bilgi vererek bu gelene in Gaznelilerin ortaya ç k p geliflmesindeki rolünü izah ediniz. 3 Resim 7.1 SIRA S ZDE Sultan Mahmud döneminde Gazneliler ve Do u slam Dünyas (Kaynak: Ira M. Lapidus, slâm Toplumlar Tarihi, I, (çev. Yasin Aktay), stanbul: letiflim Yay nlar, 2002, s. 210.) MAHMUD DÖNEM ( ) Sebüktegin öldü ü s rada kardefli Bu rac k Herat vâlisi, o ullar ndan Mahmud Horasan ordular komutan, Ebü l-muzaffer Nasr Büst vâlisi, smail ise Gazne ve Belh in hâkimiydi. Sebüktegin in vasiyeti üzerine tahta smail geçti ve Belh te cülus töreni ifa edildi. O arada muhtemel taht mücadelesinde taraftar edinebilmek için askerlere bol miktarda para ve hediye da t ld. Bu s rada Niflabur da bulunan kudretli ve tecrübeli Mahmud, tahta kendisinin ç kmas gerekti i düflüncesiyle matem merasimini yerine getirdikten hemen sonra smail e gönderdi i bir elçi ile kendisinin yaflça daha büyük oldu unu ve bu hukukunun tan nmas n ve ayn zamanda Gazne nin de kendisine teslimini istedi. Buna karfl l k smail e Belh ve Horasan vilayeti b rak lacakt. Ancak smail, yap lan bütün teklifleri reddetti.

156 148 lk Müslüman Türk Devletleri Tahta Ç k fl Mahmud, sonucun kuvvet kullanmak suretiyle al naca na kanaat getirdikten sonra süratle haz rl klar n tamamlad. O arada di er kardefli Nasr ile amcas Bu rac k da kendi taraf na çekmeyi baflard. Onlar da ordular yla Herat ta Mahmud a iltihak ettiler. Mahmud durumunu iyice kuvvetlendirdikten sonra Gazne üzerine yürüdü. smail flehri korumak üzere Belh den ayr lm flt. Ancak kumandanlar n n bir k sm Mahmud a taraftard ve gizlice onunla mektuplaflmaktayd. ki ordu karfl karfl ya geldi i s rada Mahmud, tekrar bir elçiyle anlaflma teklifinde bulundu. Ama bunu bir zay fl k alameti olarak de erlendiren smail, anlaflmaya yanaflmad ve Mart 998 de savafl bafllad. lk günün sonunda smail in birlikleri da ld Mahmud savaflla birlikte Gazne taht n da ele geçirdi. Bu arada Gazne kalesine s nan smail de teslim al narak Mahmud için öngördü ü aynen kendisine uygulanarak efl ve çocuklar yla birlikte bir kalede hapsedildi ve orada mevkii ile uygun her türlü davran fl nda serbest b rak ld. Bu Gazneli hükümdar faziletli, bilgili ve edebiyata düflkün, fliir ve nesirleri olan birisiydi. Sebüktegin in büyük o lu olan Mahmud, 2 Kas m 971 günü do mufltu. Annesi, Zabulistan n ileri gelenlerinden birisinin k z idi. Bu sebeple Mahmud- Zabulî fleklinde de an l rd. Çocuklu uyla ilgili fazla bir bilgi bulunmamaktad r. Yaln z çok iyi bir dini e itim ald, hatta haf z oldu u bilinmektedir. Siyasi-ahlaki yönü de ihmal edilmemifl ve babas n n Pend-nâmesi ile yetiflmifltir. Daha gençlik y llar nda idarede görev alm fl, bir ara Gazne de babas n n vekili olarak bulunduktan sonra çok sevip, u urlu sayaca Zemindaver vilayetinde görevlendirilmiflti. O, ayn zamanda babas n n yan nda savafllara kat lmakta ve büyük yararl l klar göstermekteydi. Nitekim Gur a yap lan cezaland rma seferi ile Caypal a karfl yap lan seferlerin hepsine kat lm flt. Bir ara dedikodular yüzünden babas taraf ndan tutuklanarak Gazne kalesinde hapsedilmifl ise de birkaç ay sonra hapisten ç kar lm fl ve Sebüktegin in Sâmânî Emîr II. Nuh a destek için giriflti i mücadelede belirleyici bir rol oynam flt r. Bu baflar lar Sebüktegin ve o lu Mahmud un nüfuzunu art r rken ayn zamanda onlar tamamen müstakil hareket edebilecek bir konuma da yükseltmifltir. Sâmânîler ile Münasebetler Mahmud, Gazne taht için mücadele ederken Sâmânîler onun bölgesi Horasan istila etti. Bu arada II. Nuh ölmüfl, yerine pek de ileri görüfllü olmayan o lu Ebu l- Haris II. Mansur ( ) geçmiflti. O, Mahmud un ayr lm fl oldu u Horasan a kendi kumandanlar ndan Begtüzün ü sipehsalar tayin etti. Hâlbuki o s rada Sâmânîlerin varl klar n devam ettirebilmeleri Mahmud un yard m ve deste ine ba l yd. Sultan Mahmud, Emîr II. Mansur a tahttaki de ifliklik ile babas gibi tâbi oldu u emîr e hizmet edece ini bildirmek ve bu sebepten eski bölgesi Horasan daki haklar n n tan nmas n sa lamak için bir adam n elçi olarak Buhara ya gönderdi. Emîr II. Mansur cevab nda Mahmud u tebrik edip Belh, Tirmiz, Herat ve Büst vilayetlerinin Gazne ye ba l bulundu una dair ferman gönderdi. Ancak Horasan n iadesine yanaflmad. Yap lan görüflmelerin de netice vermemesi üzerine Mahmud, Horasan almak üzere Niflabur a yürüdü. Sultana karfl koyamayaca n anlayan Begtüzün, Nesa ve Baverd e çekilerek Buhara dan yard m istedi. Emîr II. Mansur ve Semerkand valisi Faik ona yard ma geldi. Bunun üzerine Mahmud geri çekildi. Gazneli Mahmud un Sâmânîleri h rpalayarak bir süreden beri Mâverâünnehr e nüfuz etmeye çal flan Karahanl lara f rsat vermek istemedi i anlafl lmaktad r. Belki de Sâmânîler devletinde ortaya ç kabilecek geliflmeleri fark etmiflti. Nitekim k sa

157 7. Ünite - Gazneliler (Siyasi Tarih) 149 süre sonra Mansur un kendilerini Mahmud a teslim edebilece i kayg s na kap lan Faik ile Begtüzün onu yakalayarak gözlerine mil çektirdikten sonra tahta Abdülmelik b. Nuh u ç kard lar. Gerçekte Sâmâni yönetimi bu iki Türk kumandan n eline geçti. Art k Mahmud u savafltan al koyacak bir fley kalmam flt. Üstelik kör edilen Mansur un intikam n almak gibi meflru bir bahane de elde etmiflti. Gazneli Mahmud un harekete geçmesi üzerine Faik ile Begtüzün Merv e çekildi. Gazneli ordusu da onlar takip ederek Merv önünde karargâh n kurdu. Taraflar aras nda yap lan görüflmeler beklenmedik flekilde olumlu neticeler verdi. Eski flartlarda anlaflma yap ld. Buna göre Horasan Begtüzün e b rak l yor, Belh ve Herat Mahmud a veriliyordu. Ama bu anlaflma k sa sürede bozuldu. 16 May s 999 da yap lan savafl Gazneli ordusu kazand. Müttefikler dört bir yana da ld. Sultan Mahmud, Tus flehrini kumandanlar ndan Arslan Cazib in idaresine verdi. Horasan a kardefli Nasr vali tayin ederek Niflapur a do ru hareket etti. Buray da ele geçirip, Sâmânîler taraf ndan tan nmayan Ba dat Abbasi halifesi Kadir Billâh ad na hutbe okuttu ve bir elçi göndererek ba l l n bildirdi. Bunun üzerine halife Sultan Mahmud a hil at taç ve bayrakla birlikte hâkim oldu u ülkeleri yönetmesi için ferman gönderdi. Ayr ca Yemînu d-devle ve Emîrü l-mille lâkaplar n verdi. Sultan Mahmud da bunun karfl l olarak halifeye; slâm dinine yard m etmek ve slâmiyet i yaymak maksad yla her y l Hindistan a sefer yapmay vaadetti. Di er taraftan 999 y l nda Karahanl lar, Sâmânîlerin son kalesi olan Mâverâünnehr i zapt ederek, bu devleti tarih sahnesinden sildi. Sistan n Hâkimiyet Alt na Al n fl ve Düzenin Sa lanmas Sultan Mahmud, Horasan da iktidar n sa lamlaflt rd ktan sonra, Sâmânî Devleti nin s n r bölgeleri olan Cüzcan, Ça niyân, Huttel ve Hârizm i kendi kontrolü alt na ald. Ayr ca Sistan bölgesinin ele geçirilmesi için amcas Bu rac k büyük bir orduyla bu bölgeye gönderdi. Bu s rada Sistan a Halef b. Ahmed hâkimdi. 998 y l nda iki taraf aras nda meydana gelen savaflta Halef ma lup olarak kaçt. Bu rac k ise zafer kazanman n verdi i rehavete kap larak içki içip sarhofl oldu. Bu durumdan yararlanan Halef geri döndü ve Bu rac k tuza a düflürerek öldürdü. Sultan Mahmud, Halef in amcas n n ölümüne sebep olmas ndan dolay 999 senesinde büyük bir orduyla Sistan a yürüdü. Halef, Gazneli ordusuna karfl koyamayaca n anlad ndan spehbed Kalesine çekildi. Sultan Mahmud da bu kaleyi muhasara alt na ald. Ancak Halef yüz bin dinar ödemeyi ve hutbeyi Mahmud ad na okutmay kabul etti. Bunun üzerine Sultan Mahmud, Gazne ye döndü. Ancak k sa bir süre sonra Halef, o lu Tahir ile anlaflmazl a düfltü ve onu 1002 y l nda ortadan kald rd. Halef in bu ac mas zl çevresindekileri korku ve endifleye sevk etmifl ve Tahir b. Zeyd baflkanl nda bir tak m emir ve beyler Sultan Mahmud a müracaatla Sistan hâkimiyeti alt na almas n istediler. Sultan Mahmud için bu davet önemli bir f rsatt. Nitekim Kas m 1002 de h zla Sistan a yürüdü. Halef, Gaznelilerin üzerine geldi ini ö renince etraf derin ve genifl bir hendekle çevrili müstahkem Tak kalesine çekildi. Sultan kaleyi kuflatarak çevresindeki hende in doldurulmas n istedi. Gazneli ordusu bütün engelleme çabalar na ra men sultan n emrini yerine getirerek doldurduklar hende i afl p fillerin fliddetli sald r lar na dayanamay p y k lan kale kap lar na taarruz etti. Kale müdafileri de cesurca savaflmaktayd. Ama fillerin ayaklar alt nda ezilmekten kurtulamad lar. Bu manzara karfl s nda dehflete kap lan Halef, civardaki ormana s nd. 2 Aral k 1002 de elçileri vas tas yla itaatini arz ile kaleyi teslim etti. Huzura ç kt nda da Sultan Mahmud un ayaklar na kapanarak af diledi. Çok de erli hediyeler takdim

158 150 lk Müslüman Türk Devletleri etti. Sultan, onun hayat n ba fllad gibi servetine de dokunmad. Ancak bölge elinden al narak Gazneli bir kumandan n idaresine verildi. Gazne ye dönen sultan, bir müddet sonra Sistanl lar n Halef in k z taraf ndan torunu olan Ebu Bekir Abdullah idaresinde ayakland n ö rendi. Derhal bu bölgeye yürüdü. syanc lar s nd klar kalenin Ekim 1003 de düflürülmesiyle ele geçirildi. Bir k sm esir edilirken geriye kalanlar imha edildi. Sultan Mahmud, Sistan (Sicistan) bölgesinde düzeni sa lad ktan sonra buraya kardefli Nasr vâli tayin ederek 24 Ekim 1003 de Gazne ye dönmek üzere hareket etti. Sab k emir Halef, 1007 y l - na kadar kendi iste iyle sürgün gitti i Cüzcan da yaflad. Ancak bu arada Karahanl Nasr b. Ali ile mektuplaflt n n ö renilmesi üzerine Gerdiz kalesine hapsedildi ve 1009 da burada vefat etti. Hindistan Seferleri Sultan Mahmud, Gazneli taht na ç kt ktan sonra bir taraftan devleti Mâverâünnehr ve Horasan n en güçlü siyasi teflekkülü haline getirmeye çal fl rken di er taraftan da babas Sebüktegin in bafllatt Hindistan politikas n devam ettirmifltir. Nitekim bu sayede, zamanla hâkimiyetini Harizm den ran a, Türkistan dan Kannauç a kadar geniflletip Asya n n en büyük hükümdarlar ndan biri olmay baflaracakt r. Ola anüstü bir güce sahip olmasa da korkusuz ve cevval bir asker olan Sultan Mahmud un Türk, Afgan, Arap ve Hintlilerden teflkil etti i ordu onun üstün askeri yetene i alt nda tek bir vücut halinde hareket edebilmekteydi. A. L. Srivastava, Muhammed Habib gibi araflt rmac lar Mahmud un göz kamaflt ran gücünü sadece Hind seferlerine ba lamakta olup bundan ötürü de komutanl n n abart lmamas gerekti ini belirtmekte iseler de onun, ayn baflar y Türkistan ve ran da da fazlas yla göstermifl olmas bu düflünceyi do rulamamaktad r. Peflaver ve Waihind Seferi Baz kaynaklar Sultan Mahmud un ilk seferi olarak 999 veya 1000 y l nda Kabil in do usuna, Lamghan a yap lan bir askeri hareketi gösterirler. Ancak ça dafl kaynaklarda bu sefere dair herhangi bir bilgi bulunmamaktad r. Bu sebeple Gazneli Mahmud un Peflaver üzerine gerçeklefltirdi i hareketi Hindistan a yap lan ilk sefer olarak kabul etmek gerekir. Sultan Mahmud un, Eylül 1001 de on befl bin atl dan oluflan bir kuvvetle Gazne den ayr ld n ve süratle üzerine geldi ini duyan Caypal, bu tehlike karfl s nda k sa sürede, on iki bin atl, üç bin yaya ve üç yüz filden müteflekkil güçlü bir ordu haz rlad. Ayr ca civardaki racalardan gelecek destek kuvvetlerini de beklemekteydi. Ama Gazneli ordusu, Kas m ay nda beklenmedik bir h zla Peflaver yak nlar na ulaflt ve ani bir bask nla Caypal in fillerini etkisiz hale getirdi i gibi on befl bin Hinduyu da savafl meydan nda y rt c hayvanlara yem etti. Bu arada Gazneli ordusu çok miktarda ganimet de ele geçirdi. Ayr ca Caypal in yan s ra o ullar, torunlar ve pek çok önemli görevli ile beraber befl yüz bin Hindu da esir al nd. Peflaver baflar s ndan sonra Vayhind e (:Und, Hind) girerek bölgeyi ya malayan Sultan Mahmud, buradan da büyük miktarda para ve k ymetli emtiayla birlikte yüz elli fil ele geçirmifltir. Gazneliler karfl s nda arka arkaya iki defa u rad ma lubiyetin utanc yla yerine o lu Anandpal halef olarak b rakan Caypal, Hindu âdetine göre bir cenaze töreni düzenleyerek kendisini atefle atmak suretiyle hayat na son verdi. Sultan Mahmud ise hem para, hem de büyük bir zaferin gururuyla, gazi unvan n da alm fl olarak Nisan 1002 de Gazne ye döndü.

159 7. Ünite - Gazneliler (Siyasi Tarih) 151 Bhatiya Seferi Sultan Mahmud, 1002 y l nda Sistan da ç kan bir isyan bast rarak, buray Horasan a dâhil ettikten sonra Bhatiya seferine ç kt. Daha önce Peflaver üzerine yürüyüflü ve Caypal ile yapt savaflta Bhatiya Racas Bajra dan (Beji Ray) destek uman Mahmud, bekledi i yard m göremeyince babas Sebüktegin döneminde dostluk tesis ettikleri bu racay cezaland rmak için Ekim 1004 te Gazne den ayr ld. Daha önce bar fl tesis etti i Anandpal n hâkimiyetindeki Belucistan yolunu takip ederek Sind nehrini Multan bölgesinden geçip Bhatiya önlerine gelen Mahmud, Gazne ordusuna karfl ancak üç gün boyunca mukavemet edebilen racay a r bir hezimete u ratt. S nd ormanda esir düflmemek için kendisini b çakla öldüren Raca n n cesediyle birlikte askerleri de Sultan Mahmud a götürülmüfl ve bunlardan slamiyet i kabul edenler kurtulurken di erleri tamamen imha edilmiflti. Bu sefer s ras nda Mahmud un eline bol miktarda ganimet ve iki yüz seksen de fil geçmiflti. Bölgede bir müddet daha kalarak Bhatiya Racal n n arazisinin tamam n fetheden Sultan Mahmud, böylece bölgedeki hâkimiyetini de geniflletip pekifltirmifl oldu. Fethedilen yerlerde slamiyet i yaymak için camiler, mescitler yap lmas n emreden Gazneli Sultan Mahmud, slam dininin ö retilmesi için bölgeye âlimler tayin etti. Ne var ki dönmek için gerekli zaman n kalmad n n fark nda de ildi. Hâlbuki Hindistan da ya mur mevsimi bafllam flt ve Gazne ye hareket eden Sultan Mahmud, bir yandan ülkesinden geçerken Ebu l-feth Davud un sald r lar na maruz kalm fl, di er yandan da ganimetlerin büyük ço unlu u Pencab n taflan sular n n derinliklerinde kaybolmufltu. Zorlu bir yolculuktan sonra Gazneliler ancak May s/haziran 1005 te Gazne ye varabilmifltir. Multan Seferi Sebüktegin döneminde Gazneli hâkimiyetini tan yarak sadakatle ba lanm fl olan fieyh Hamid Lodi nin torunu Ebu l Feth Davud, 1005 de Gaznelilere ihanet ederek isyana kalk flm fl, ayr ca Karmatîli i benimseyerek bölgeyi fitne ve fesada bo mufltu. Onun için Mart/Nisan 1006 da Gazne den hareket eden Sultan Mahmud, Multan seferine ç kt. Ancak taflk n dönemi oldu u için Sind Nehrinin geçitlerinin kapal olmas sebebiyle Peflaver üzerinden Multan a geçmeyi denedi. Pencab Racas Anandapal, sultan engellemek için Peflaver tepelerine do ru ilerlediyse de yenilerek Keflmir e kaçmak zorunda kald. Bu k zg nl kla önüne gelen her flehri ya malayarak Multan a do ru ilerleyen Mahmud un kararl l yla direnme azmi k r lan Ebu l-feth Davud, hazinesiyle birlikte Serendib e kaçt. Böylece bafls z kalan flehir, yedi günlük bir direnmeden sonra teslim al narak Karmatiler y ll k yirmi bin dirhem vergiyle cezaland r ld. Gazneliler ile Karahanl lar aras nda yap lan bir anlaflma ile Ceyhun iki devlet aras nda s n r kabul edilmiflti. Ancak Sultan Mahmud un Multan seferi s ras nda Karahanl lig Nasr b. Ali (öl.1012) nin gönderdi i birlikler, Horasan ve Belh e sald - rarak Niflabur ile Belh flehirlerini zapt etmifllerdi. Bunun üzerine Gazneli Mahmud, Waihind bölgesinin valili ini Caypal in torunu Nawasa fiah ad yla bilinen Sukhpal a b rakt ve yar m kalan fetihlerini flimdilik erteleyerek h zla Gazne ye dönmek zorunda kald. smailiye f rkas n n önemli liderlerinden Abdullah b. Meymun'un 874'deki ölümünden sonra onun talebelerinden Hamdan Karmat' n liderli inde yay lan Karmatîler, büyük oranda Mecusîlikten etkilenmifller, bunun yan s ra bölge halk n n fakirli inden istifade ederek mal ve kad n ortakl na dayanan bir yap gerçeklefltirmifllerdir. Pencâb Seferi Gazne ye dönüflünden sonra sultan n Mâverâünnehr de geliflen hadiselerle u raflmas n f rsat bilen Sukhpal, sultan taraf ndan daha önce önemli idari mercilere ta-

160 152 lk Müslüman Türk Devletleri yin edilmifl bulunan bütün görevlileri azlederek Hindu yöneticilerle ittifak yapt ve tekrar eski dinine döndü. Bunun üzerine gazaba gelen Sultan Mahmud, k fl mevsiminin fliddetine ra men Pencâb üzerine yürüdü. Beklenmedik bir anda Gaznelileri karfl s nda bulan Sukhpal, mukavemet etmeye çal flt ysa da neticede yenilmekten kurtulamad ve yakalanarak ömür boyu hapse mahkûm edilip bütün hazinesine de el konuldu. Bu vesileyle Karmatiler bir kez daha cezaland r l rken bölgenin idaresiyle de Sultan Mahmud un komutanlar ndan Tegin Hazin görevlendirdi. Böylece Multan, Gazneli topraklar n n önemli bir parças haline getirildi. Art k Raca Anandpal üzerine yürüme zaman gelmiflti. kinci Peflaver Seferi Pencab seferi s ras nda topraklar ndan geçifline müsaade etmeyen Anandpal cezaland rmak arzusunda olan Mahmud, 1008 y l sonbahar nda harekete geçti. Bu geliflmeden haberdar olan Anandapal; Gwalior, Kalincar, Kannauç, Dehli ve Ecmir gibi flehirlere hâkim olan di er Hindu racalar yla ittifak yaparak meydana getirdi i büyük bir orduyla harekete geçti. Sultan, savaflaca ordunun di erleri gibi çok kolay da t lamayaca n n fark ndayd. Bundan dolay çok ihtiyatl davrand. Çünkü Anandpal n o lu Brahmapal n komutas nda Attock bölgesindeki Hazro yak nlar nda Chach düzlüklerinde toplanan bu büyük Hind ordusunun say s günden güne artmaktayd. Buna ilaveten Hindu kad nlar, bu savafl kutsal telakki ettiklerinden alt ndan süs eflyalar na kadar bütün mücevherlerini satarak yard m için göndermiflti. Fakirler ise para karfl l nda ifller yaparak elde ettikleri gelirlerle savafl meydan ndaki Hindulara katk da bulunmaya çal flm fllard. Bu tav rlar yla Hindular, savafl tam bir dinler, medeniyetler çat flmas na dönüfltürdüler. Düflmanlar n n gücünü fark eden Sultan Mahmud un, Vayhind ve Peflaver aras nda kamp kurduktan sonra k rk gün beklemesine bak l rsa epeyce tedirgin oldu- u ve savafl için çok genifl tedbirler ald söylenebilir. Nitekim hücum esas na göre düzenlenmifl olan Türk ordusunun bu savaflta savunmaya yöneldi i dikkati çekmektedir. Onun için Hindular n hücuma geçmesi beklenilmifl, hatta bu yönde bir k flk rtma faaliyeti olmak üzere alt bin okçu da önden gönderilmifltir. 31 Aral k 1008 de bu okçular n tahrikiyle otuz bin civar ndaki Kokhar kuvveti harekete geçti. Gerçekten de Anandpal a gelen yard m kuvvetlerinin en güçlüsü Keflmir in yüksek tepelerinden gelen bu vahfli savaflç lard. Bunlar n müthifl taarruzu karfl s nda Türk ordusu pani e kap ld ve savafl Gaznelilerin aleyhine geliflmeye bafllad. Mücadelenin iyice sertleflti i, hatta Sultan Mahmud un, savafl alan n terk etmeyi düflündü ü bir s rada ortaya ç kan beklenmedik bir geliflme ile Anandpal n fillerinin, savafl meydan n terk etmesi her fleyi de ifltirdi. Hindular, liderlerinin savafl meydan n terk etti ini zannettikleri bir anda taarruza geçen Sultan Mahmud, duruma hakim olarak Hindular n pefline düfltü ve iki gün içinde bölgeyi bütünüyle zapt etti. Anandpal n da, babas Caypal in ak betine u ramas Mahmud un Hindistan içlerine do ru ilerlemesini sa lam flt r. Nitekim büyük tap naklar n bulundu u ve sadece bir garnizon taraf ndan korunan zenginli iyle ünlü Nagarkot kalesine do ru ilerleyen Mahmud, buray üç günlük bir direniflten sonra teslim ald. Aralar nda gümüflten bir köflk ile alt n ve gümüfl direklerle yap lm fl Bizansvari kubbelerin de yer ald depolar muazzam mücevherlerle dolu kale tamamen ya maland. Bütün bunlarla birlikte ele geçirilen paralar, külçe alt n, gümüfl vs. gibi daha pek çok k ymetli eflya 1009 da develerle Gazne ye nakledildi. Bu ganimetlerin tamam orada saray n avlusunda sergilenerek dünyan n her yerinden gelen insanlar n görmesi sa land. Ayr ca sultan, ganimetlerden büyük bir k sm n da halka cömertçe da tt.

161 7. Ünite - Gazneliler (Siyasi Tarih) 153 Sultan Mahmud un Anandpal a karfl kazand zaferi, Hindu racalar n aralar ndaki ittifak bozarken, racalar n kendilerine olan güvenlerinin de kaybolmas na sebep olacakt r ki, bu durum sultan n bundan sonraki seferlerini kolaylaflt racakt r. Narainpur Seferi Sultan Mahmud, Nagarkot seferinden k sa bir süre sonra Ekim 1009 da Rajputana beldesinin Alvar m nt kas ndaki Narainpur üzerine yürüdü. Buras önemli bir ticaret merkezi idi. fiehir bir müddet direnmifl ise de neticede teslim olmak zorunda kalm flt r. Narainpur hakimi ile yap lan anlaflmaya göre, her y l iki bin Hindli asker sultan n hizmetine gönderilecek, elli fil ve bir miktar y ll k vergi verilecek, ayr ca Raca kendisinden sonra bafla geçenin de itaatini sa layacakt. Bu sonuçtan memnun olan sultan, ele geçirdi i ganimetlerle birlikte Gazne ye dönerek yeniden bir problem haline gelen Multan a yapaca seferin haz rl klar na bafllad. Devrin ça dafl tarihçi Utbî ye dayanan araflt rmac Y. H. Bayur, Sultan Mahmud un bu seferinin, Cemne ile Gence havzalar n n Gücerat ve Malva ile olan ba lant s n rahat bir flekilde sa lamak için yap ld görüflündedir. Bu de erlendirme akla uygun görülmektedir. Böylelikle Utbî nin de iflaret etti i gibi Horasan ile Güney Hindistan n ticaret yapabilece i yol güzergâh aç lm fl ve Gaznelilerin kontrolüne girmifltir. Multan Seferi 1010 y l nda Gur bölgesine baflar l bir sefer yapan ve burada bölgenin sarpl na, savunmas n n kolayl na güvenerek sürekli kargafla ç karan beylere karfl da önemli baflar lar elde eden Sultan Mahmud, ayn zamanda Herat dan gelen ticaret yolunu da açm fl oluyordu. Bu sefer sonucunda Sur o lu Muhammed esir edilirken yerine o lu Ebu Ali geçirilmifl, bölge büyük ölçüde hâkimiyet alt na al nm flt r. Bu baflar lar Sultan Mahmud a bat s n rlar n Hazar Denizi ne ulaflt rma düflüncesini ilham etmekte iken Mâverâünnehr de geliflen olaylar önem kazanmaya bafllam flt r. Sultan Mahmud, Mâverâünnehr de bir tedip hareketi yürütmekteyken birdenbire Hindistan a yönelmesi dikkati çekmektedir. Bunun sebebi bilinmemekle beraber Pencab da baflta Karmatiler olmak üzere geliflen ve düzeni tehdit eden Bât ni faaliyetleri olmal d r. Ama Sultan Mahmud un fetih politikas n da art k Hindistan da yo unlaflt rd n söylemek mümkündür. Nitekim haz rl klar iyi yap ld için bu seferde hiçbir zorlukla karfl lafl lmadan bölge bütünüyle hâkimiyet alt na al nd. Pek ço u öldürülen veya tutuklanan Karmatilere, a r bir darbe indirilmifl oldu. Bunun yan s ra orada devaml kar fl kl k ç karan Ebu l-feth Davud yakalanarak Gazne ye getirildi ve Gurek kalesine hapsedilerek ömrünün sonuna kadar orada yaflamaya mahkûm edildi. Böylece Gaznelileri Hindistan hâkimiyetine götüren yolda önemli engellerden biri olan Ebu l Feth-Davud bertaraf edilmifl oluyordu. Trilochanapal Seferi Anandpal, Sultan Mahmud taraf ndan defalarca ma lup edilmesine ra men yenme ümidini yitirmemifl ve Gazneliler karfl s nda gösterdi i mukavemetle de bu ümidini göstermiflti. Yenilince racal n baflkentini daha emniyetli gördü ü bugünkü Salt düzlü ündeki Nandanah a tafl yarak burada küçük bir ordu toplay p hâkimiyetini yeniden tesis etmeyi baflarm fl, 1012 de ölümünden sonra da idareye o lu Trilochanapal geçmiflti. Pencâb da Bât nilerin en büyük dayanaklar ndan birisi olan Davud etkisiz hale getirildi i s rada Gazneli hâkimiyetini tehdit edebilecek bir di er düflman olan Trilochanapal da oldukça güçlenmiflti. Bunu hâkimiyeti aç s ndan

162 154 lk Müslüman Türk Devletleri tehlikeli gören Sultan Mahmud, tekrar Hindistan üzerine yürümeye karar verdi. Trilochanapal n idaresindeki racal n yeniden güçlenmesine engel olmak üzere 1013 de harekete geçen sultan, k fl mevsiminin bast rmas üzerine geri çekilmek zorunda kald. Bu sebeple Gazneliler, Mart 1014 te tekrar Nandanah bölgesine yürürken sarp bir bölge olan Margala geçitlerinde mevzilenen Trilochanapal ile o lu Bhimpal, büyük bir azimle karfl koymaya çal flm fllarsa da Gazneli kuvvetleri karfl s nda daha fazla mukavemet gösteremeyerek Keflmir Racal na s nmak zorunda kalm fllard r. Nandanah zaptederek Trilochanapal takip eden Sultan Mahmud, Keflmir ordusunun komutan Tunga n n müttefik ordular n da ma lup etti. Gazneliler, h zla Keflmir içlerine do ru ilerlerken Trilochanapal de esir düflmemek için Sivalik tepelerine yönelip, orada hakimiyetini devam ettirmeye çal flt. Pencab n yönetimini komutanlar ndan Melik Ayaz a b rak p A ustos 1014 de Gazne ye dönen Mahmud, bölgede slamiyetin yay lmas için camiler yap lmas n emrederek, din âlimleri görevlendirmiflti. Melik Ayaz flehrin surlar n yeniden infla ettirerek Lahor ve çevresindeki kasabalar n geliflmesini sa lam flt r. Böylece flehrin stratejik aç dan da önemi artm fl oldu. Bu arada B. S. Nijjar; Sultan Mahmud un Pencab da slamiyeti en iyi flekilde yayabilmek için halka hediyeler da tt yolundaki ifadelerin tamamen hayali oldu unu belirterek; onun kad n ve çocuk ay rt etmeksizin esaret alt ndaki insanlar katletmesinin slam dinini yaymakla izah edilemeyece ini belirtmektedir ki, yazar n bu iddias n n kayna da meçhuldür. Thanesar Seferi ktisadi gücünün kayna n Hindistan a dayamak isteyen Sultan Mahmud, Hindu tap naklar n n alt n, gümüfl vs. gibi k ymetli eflyalarla dolu oldu unu bilmekte ve bu onun seferlerinde önemli bir muharrik unsur olmaktayd. Dolay s yla kendilerine dokunulmamas na ra men tap naklar n ya malanmas halk dehflete düflürmeye yetmekteydi. Bunun en iyi örneklerinden biri sultan n Thanesar seferidir. Buras askeri amaçla yetifltirilen en iyi fillerin ve Jagsoom da Chakrasvami ad verilen büyük bir tap na n bulundu u Hindistan n zengin bölgelerinden biri idi. Ekim 1014 te Gazne den hareket eden Sultan Mahmud, o yüzy l n en büyük tap nak flehri olan Thanesar a girerek halk n hiçbir mukavemetiyle karfl laflmadan bu flehri zapt etti. Rajputana Çölü üzerinden gelerek flehri ya malayan Sultan Mahmud, bölgedeki tap naklar y karken Chakraswami tap na n da söktürüp Gazne ye gönderdi. Parçalanan putlar n iki yüz bin esirle Mekke ve Ba dat a nakledildi i rivayet edilmektedir. Sultan bu kolay baflar dan sonra Dehli yi fethetmek istemiflse de müflavirleri daha fazla ilerlemenin flimdilik do ru olmayaca na onu inand rd lar. Bunun üzerine sultan, Dehli yerine daha önce kendisine karfl savaflan Keflmir Racas n n üzerine yürümeyi tercih etti. Keflmir Seferi Nandana Seferi s ras nda, Triloçanpal a yard m etmifl olan Keflmir Racas na bir ceza vermek isteyen Mahmud, 1015 y l nda öncelikle Keflmir ve yol üzerinde güçlü Loharkot kalesini kuflatt. Ancak Gazneli ordusu, fliddetli k fl yüzünden bir ay sonra kuflatmay kald r p çekilmek zorunda kald. Dönüfl yolculu u sultan için çok yorucu ve zahmetli olmufltu. Öyle ki; ordu, bilinmeyen da lar aras ndan geçerken yolunu kaybetmifl ve selin tahrip etti i vadilerde yokluk çekmiflti. Kuvvetinin büyük bir k sm n kötü hava flartlar dolay s yla yollarda kaybeden Sultan Mahmud, k fl n geri kalan k sm n Pencâb da geçirdikten sonra, ancak Mart 1016 da Gazne ye dönebilmifltir. Sultan, yeterince tatmin olamad bu seferden sonra Hindistan n iç bölgelerine do ru ilerleyecektir.

163 7. Ünite - Gazneliler (Siyasi Tarih) 155 Mathura, Mannaiç ve Asni Seferleri Sultan Mahmud, Harizm deki iç meseleler yüzünden Hindistan seferlerine bir müddet ara verdi. Art k daha iç bölgelere seferler düzenleme zaman gelmiflti. Bundan dolay yüz bin kiflilik Gazneli ordusunun yan s ra eriflilecek zenginliklerden pay almak hevesiyle Türkistan, Mâverâünnehr ve Horasan dan toplanan yaklafl k yirmi bin gönüllü de Hindistan a yönelmifltir. Eylül 1018 de ya mur mevsimi bafllamadan önce harekete geçen Gazne ordusu Keflmir Racas Hardad n rehberli inde Pencâb nehirlerini ve ndus u zorlukla da olsa geçmifllerdi. 2 Aral k 1019 da da Dehli yi atlayarak Cemne k y lar n takiple güneye do ru ilerleyen Gazne ordusu Baran a girdi. Raca Hardad, otuz fil ve zengin hazinesiyle Cemne nin do u k y lar ndaki Mahaban a kaçt ise de, sultan n takibinden kurtulamayacakt r. Bu arada Mahaban n idarecisi Chandra, direnmeye çal flt ancak, ormanl k bir arazide yap lan savaflta öncü kuvvetlerine ma lup olarak kaçmak zorunda kald. Hind askerlerinden bir k sm bu s rada nehirde bo uldular. Chandra ise esir olmamak için ölmeyi tercih etti ve Jauhar töreni yaparak önce kar lar n ve çocuklar n öldürdükten sonra kendisi de intihar etti. Chandra ile yap lan savafltan pek çok ganimetin yan s ra seksen de fil ele geçiren Sultan Mahmud, Cemne ile Ganj nehri aras ndaki bölgelerin tamam n fethettikten sonra Dehli ile Agra yolu aras ndaki çok zengin ve güçlü bir flehir olan Mathura (Muttra) flehri üzerine yürüdü. Hiçbir mukavemet göstermeden teslim olan bu kutsal flehri muazzam zenginlikleriyle birlikte ele geçiren Sultan Mahmud, ordunun büyük k sm n orada b rakarak as l hedefi olan Kannauç üzerine yürüdü. Yol üzerinde bulunan bütün kaleleri yerle bir ederek esirler ve ganimetlerle beraber, 20 Aral k 1019 da Kannauç flehrine giren sultan karfl s nda Racyapala, flehri terk ederek can n kurtarabilmifltir. Kannauç yak nlar nda Ganj geçen sultan, nehir boyunca kurulu bulunan kalelerde; Hindlilerin iddialar na göre baz lar iki yüz bin, baz lar da üç yüz bin sene önce yap lm fl olan on bin tap nak oldu u haberi al nm flt. Ayr ca Gaznelilerin Kannauç a girdi ini haber alan bu kalelerin ahalisi çoktan kaçm flt. Dolay s yla sultan, civardaki yedi kaleyi bir günde fethetti. Buralarda tahmin edilemeyecek kadar çok hazine ve mal ele geçirdi. Manaich (Munj) i de alan Sultan Mahmud, kale ahalisinin kale burçlar ndan afla ya atlad klar n bizzat müflahede etmifl ve bu intiharlar umursamayarak Zaferabad olarak bilinen Jaunpur yak nlar na ulaflm flt r. Buran n halk da on befl gün direnebilmifl ve sonunda toptan Jauhar törenini gerçeklefltirmifltir. Manaich i ya malayan sultan daha sonra balta girmemifl ormanlar n içinde derin hendeklerle çevrili Asni üzerine yürüdü. Güçlü bir hükümdar olan Asni Racas Chandpal (Chandal Bor), Gaznelilerin geldi ini haber al nca bölgesini terk ederek kaçmaya bafllad. Fakat Türk ordusunun takibat ndan kurtulamayan Raca, bir gece bask n yla ma lup edilerek filleri ve muazzam hazinesi ile beraber ele geçirilmifltir. Al nan esirler o kadar çoktu ki, bunlardan bir k sm ran a götürülerek orada sat lm fllard r. Sultan Mahmud, 1019 y l nda afla yukar üç yüz seksen fil elli üç bin esirin yan s ra bol ganimetle Gazne ye döndü. Bahsi geçen esirlerin pek ço unun yabanc tüccarlara sat lmas ndan dolay Irak, Mâverâünnehr ve Horasan da köle fiyatlar düflerken Hindu köle say s da artt. Bu baflar l seferlerle Sultan Mahmud un flan ve flerefi bir kez daha yükselecektir. Ele geçirilen ganimetlerle Cuma Mescidi baflta olmak üzere Gazne de çok say da cami, mescid ve kervansaray yapt r ld. Ancak

164 156 lk Müslüman Türk Devletleri bu baflar lar Hindistan da, Sultan Mahmud un aleyhine yeni ittifaklar n ortaya ç kmas na da sebep olmaktayd. Durumdan haberdar olan sultan k sa zamanda yeni bir Hindistan seferine ç kmak için haz rl klara bafllamak zorunda kalacakt r. Hinduflâhîlerin Sonu: Trilochanapal ve Chandela Üzerine Yap lan Sefer Sultan Mahmud a karfl Kannauç hükümdar Racyapala n n savaflmadan kaçmas na Kalincar (Bundelkhand) Racas Chandela (Vidya Dhar) baflta olmak üzere di er racalar da çok k zm fllard. Dolay s yla Gaznelilere karfl hiçbir direnifl göstermeden baflkentini terk eden Racyapala y cezaland rmak üzere ittifak yapan racalar onu öldürdü. Böylece bölgedeki durum h zla Gaznelilerin aleyhine geliflti. Kendisine karfl geliflen ittifaktan haberdar olan Sultan Mahmud, 1019 y l sonlar nda Gazne den ayr larak Hindistan a do ru yola ç kt. Sultan n üzerine gelmekte oldu unu ö renen Trilochanapal, güç kazanmak için güneye do ru Raca Ganda ile birleflmek üzere harekete geçti. Böyle bir birleflmenin getirece i tehlikeleri fark eden Sultan Mahmud, öncelikle bu ittifak teflebbüsünü engellemeye çal flt. Onun için Trilocanhanapal takip edilerek Ramaganga Irma k y s nda s k flt rd. Fakat Trilochanapal, Gazne ordusunun gündüz sudan geçmesini engelleyerek gecenin karanl ndan istifadeyle kaçmay düflünmekteydi. Ayr ca Gaznelilerin böylesine tehlikeli bir nehri geçmeyi baflarabileceklerini tahmin etmiyordu. Ama Sultan Mahmud un emriyle suya atlayan askerlerin büyük bir baflar yla nehri geçmeleri düflman ordusunun moralini bozmaya yetti. Gazneli ordusuyla savaflmak zorunda kalan Trilocanpal n kuvvetlerinin büyük bir k sm k l çtan geçirilerek geriye kalanlar da esir edildi. Neticede, Gazneli kuvvetlerinin eline bol ganimet ile iki yüz kadar da fil geçmifltir. Bu arada yaralanan Trilocanpal n maiyeti de isyan etmifl ve raca kaçmaya çal fl rken adamlar taraf ndan öldürülmüfltür. Hinduflâhîlere vurulan darbeyi müteakip, Cemne ve Ganj geçen Sultan Mahmud, otuzalt bin atl, yüzbeflbin yaya ve alt yüz fille Sai k y lar nda kendisini bekleyen Kalincar (Bundelkhand) Racas Chandela ya oldukça yaklaflt. Bunun üzerine korkuya kap lan Chandela, bütün a rl klar n b rakarak panik içinde kaçmaya çal flt. Hindular onun kaçt na inanamazken Sultan Mahmud da bunun bir savafl hilesi oldu unu düflünmekteydi. Fakat çok geçmeden racan n gerçekten kaçt anlafl lm fl ve Sultan Mahmud, ordusuna kamp ya malama izni vermifltir. Bir kez daha çok miktarda ganimetle birlikte befl yüz seksen fil ele geçirilerek 1022 y l nda Gazne ye dönüldü de Trilocanpal in öldürülmesi üzerine yerine geçen o lu Bhimpal de çok süratli bir flekilde geliflen Gazneli ak nlar karfl s nda tutunamayaca n anlayarak Ecmir hâkimine s nm fl ve 1026 da burada ölmüfltür. Böylece yaklafl k otuz befl y ld r Gaznelilere karfl direnen ve zaman n en güçlü hâkimiyetlerinden birisi olan Hinduflâhî Krall Kuzeybat da sona ererken art k Keflmir i fethetmenin de zaman gelmiflti. Lohkot Kuflatmas Sultan Mahmud, on üçüncü Hind seferini daha önce ele geçiremedi i Keflmir üzerine yapt. Bir ayl k kuflatmadan sonra k fl n fliddetle bast rmas üzerine Lohkot Kalesi önlerinden geri çekilmek zorunda kalan Gaznelilerin, Keflmir i fethetme teflebbüsü bundan önceki seferde oldu u gibi yine mümkün olmad. Bu sebeple sultan k fl aylar n Pencab da Lahor yöresinde geçirerek Mart/Nisan 1022 de Gazne ye döndü. Sultan, bölgeye yapt her seferde kendisine muhalefet eden ve bir türlü yakalanamayan racalar cezaland rmaya kararl yd. Bu sebeple Kalincar seferine karar verdi.

165 7. Ünite - Gazneliler (Siyasi Tarih) 157 Gwalior, Kalincar Seferi Sultan Mahmud un Hinduflâhîlere son verdi i seferinde Sai k y lar nda savaflmaya cesaret edemeyerek geri çekilen Kalincar Racas Chandela, Gazne ordusu geri çekilirken tekrar ortaya ç km fl ve bölgede etkili olmaya bafllam flt. Onun üzerine 1022 de harekete geçen Mahmud, önce Chandela ya ba l Gwalior Racal n n baflkenti güçlü Anhilwara kalesini kuflatt. Gaznelilerin ilk hücumlar fazla bir sonuç vermedi. Ama kuflatman n dördüncü günü direnmenin faydas zl n anlayan Gwalior Racas tazminat olarak otuzbefl fil vererek sultana tabi olmak iste iyle bar fl teklifinde bulundu. Sultan, bu teflebbüsü olumlu karfl lay nca iki taraf anlaflm fl ve Gwalior bölgesi Gazne ye tabi hale getirilmifltir. Sultan Mahmud, Gwalior dan sonra sarp kayalar üzerine infla edilmifl olan Kalincar üzerine yürüdü. Rivayete göre bu flehirde befl yüz bin insan, yirmi bin hayvan ve befl yüz fil bar nabilmekteydi. Sultan Mahmud kaleyi kuflatarak di er bölgelerle ba lant lar n kesip, Gazneli ordusu fliddetli hücumlara bafllay nca, mukavemet edemeyece ini anlayan Raca Ganda, korkusundan bar fl teklif etmek zorunda kald. Böylece o, üç y l önce hain diyerek savaflt ve öldürttü ü Kannauç Racas Racyapal n durumuna düflmüfltü. Neticede y ll k haraç, hediyeler ve üç yüz fil karfl l nda bar fl yap ld. Bu arada Ganda, Sultan Mahmud u öven bir de fliir göndermiflti. Sultan bu fliiri çok be endi ve on befl kalenin idaresini Ganda ya b rakan bir ferman vererek Mart/Nisan 1023 de Gazne ye döndü. Somnath Seferi Sultan Mahmud un Hindistan seferlerinin en önemlilerinden biri Somnath seferidir. Zira bu seferi gerçeklefltirebilmek için Gazne ile Somnath aras ndaki yaklafl k yüz mil uzunlu unda olan zorlu Rajputana çölünü geçmek gerekmekteydi. Bunun için çok iyi bir haz rl k gerekiyordu. O yüzden Sultan Mahmud, daha Kalincar Seferinden döner dönmez haz rl klara bafllam flt. Nihayet Ekim 1024 te Multan a hareket edildi inde Gazneli ordusunun levaz m n tafl mak için otuz bin deve temin edildi, her askere ihtiyac n karfl lamak üzere iki deve verildi i gibi gerekli olan su ve iaflenin tafl nmas da en ince teferruata var ncaya kadar düflünüldü. Bu seferle Sultan Mahmud, Ecmir civar ndaki flehirleri h zla ele geçirirken Hindular, tap naklar na yap lacak taarruzu geç haber ald klar ndan haz rlanmaya f rsat bulamad lar. Ocak 1025 te Anhilvara ya ulaflan sultan, Raca Bhima Deo nun kaçmas üzerine flehri kolayl kla ele geçirdi. Sultan güneye Somnath a do ru ilerlemeye devam etti. Orada yaflayanlar Tanr Somnath n korumas alt nda olduklar na inand klar için kendilerini tamamen güvende hissediyorlard. fiehrin racas ise bir adaya kaçmay tercih etme ak ll l n gösterdi. Ona ra men kuflat lan kaledeki Brahmanlar ve onlar n teflvik etti i gönüllüler taraf ndan takviye edilen garnizon, Sultan Mahmud a karfl cesaretle direndi. Ama 7 Ocak 1026 Cuma gününe rastlayan ilk hücum s ras nda Türklerin ustaca ok atmalar neticesinde flehir surlar afl ld. Bu s rada meflhur putun bulundu u tap - nakta dua eden Hindliler, son bir gayretle tekrar sald rd ve Gazneli ordusunu geri püskürttüler. Ertesi gün Gazneliler, büyük bir istekle yeniden hücum ederek k - sa sürede Somnath kalesini düflürdüler. Ne Hindlilerin sultana bol para teklif etmeleri ne de puta yalvarmalar kalenin tahrip edilmesini engelleyebildi. Elli bin Hindu öldürülerek tap na a girildi ve sultan n emriyle bir müezzin ezan okudu. Ayn zamanda Somnath daki hazineler ya malan rken put da paramparça edilerek her biri ibadete giden Müslümanlar n çi nemesi için yollara veya camilerin merdivenlerine konulmak üzere Gazne, Mekke ve Medine ye gönderildi.

166 158 lk Müslüman Türk Devletleri Resim 7.2 Sultan Mahmud, Somnath da on befl gün kadar kald. Rivayete göre dönüflte zengin ganimetleri kat r, at gibi iki yüz bin yük hayvan tafl maktayd. Sultan n askerleri ise böyle zengin bir kafileye ancak muhaf zl k yapacak say da idi. Bu sebeple Sultan Mahmud, Hindlilerin yolu kesmeleri ihtimalini düflünerek dönüflte Mansura-Pencab sahil yolunu tercih etti. Gerçekten de Hindular, kuvvetli bir orduyla Sultan Mahmud u yar madan n kuzeyinde beklemekteydiler. Ancak onun baflka bir yol izlemesi muhtemel bir çat flmay da engelledi. Bu arada fetihlerde bulunmaktan yine de geri kalmayan sultan, Karmati olan Mansura hâkimi Hafif in itaat etmeyip kaçmas n sindirememifl ve gönderdi i kumandanlar, onun ordugâh n basarak pek çok taraftar n öldürmüfllerdir. Daha sonra Sind nehri boyunca Multan a do ru yürüyüflüne devam eden Gazneli ordusu bu bölgenin yerli halk Catlar n sürekli sald r lar karfl s nda a r kay plar vermekle birlikte uzun ve yorucu bir yürüyüflten sonra 2 Nisan 1026 da Gazne ye ulaflmay baflarm flt r. Sultan Mahmud un Somnath baflar s n takdir eden Abbasi halifesi Kadir Billah ( ) gönderdi i bir mektupta sultan tebrik etmifl ve ona Seyfü d-devle ve l- slam unvan n vermifltir. Sultan ise bu zaferden dolay flöhreti yüzy llarca devam eden efsanevi bir kahraman olmufl ve halk taraf ndan çeflitli efsane ve hikâyelere konu edilmifltir. Cat Seferi Sultan Mahmud, Somnath seferi s ras nda ordusuna sald ran Catlar tedip etmek üzere harekete geçmekte tereddüt göstermedi. Dolay s yla Mart 1027 de Multan a do ru hareket etti. Ayn zamanda gemicilikte usta olan Catlar, Sind vadisine yerleflmifl, çetin ve cengâver savaflç lard. Hindu dinine mensup olan bu topluluk Pencab ta yeni kurulan Müslüman-Türk yönetimi için daima mesele olmufltur. Dolay - s ile Sultan Mahmud, bunlar bertaraf edebilmek amac yla bin dört yüz büyük gemi yapt rm fl ve her birine, biri önde di er ikisi yanlarda olmak üzere, ucu boynuza benzer üç çubuk yerlefltirmifltir. Buna ilaveten her gemide mürettebattan baflka yirmi okçu ve neftçi de yer almaktayd. Ayr ca nehrin yukar k s mlar gemilerle kapat lm fl iki k y ya da filler ile okçular yerlefltirilmiflti. Gaznelilerin faaliyetlerini dikkatle takip eden Catlar da servetleriyle birlikte kad n ve çocuklar n bir adaya toplad ktan sonra Sind Nehri üzerinde yap lan savaflta cesurca ileri at lm fllard r. Fakat onlar Mahmud un özel teçhizatl gemileri karfl - s nda tutunamayacak ve gemileri delinip, bat r lacak veya yak lacakt r. Ayr ca kaçmaya çal flan Catlar da Türklerin oklar na hedef olacaklard r. Böylece savafla kat - lan on binlerce Cat öldürülürken ailelerinin gizlendi i adaya ulafl larak halk esir edilip, zenginliklerine el konulmufltur. Mahmud un 408 (1017) y l nda Herat ta bast rd dinar: Yemînu d-devle ve Emîru l-mille Ebu l-kas m (solda); Mahmud un 39x ( ) tarihli bir dirhemi: Yemînî / Yemînu d-devle Mahmud (sa da).

167 7. Ünite - Gazneliler (Siyasi Tarih) 159 Dönemin Di er Olaylar Sultan Mahmud, Hint seferlerinden f rsat buldukça di er ülke ve bölgeleri de itaati alt na almaya çal flm flt r. Do uda Gaznelilerin en önemli rakibi Karahanl lar idi. Karahanl lar ile iliflkilerinin mahiyeti, sebep ve sonuçlar Ünite 4 de ayr nt l olarak ele al nd ndan burada onlar bir kez daha tekrar etmeyi gerekli bulmuyoruz. Son Sâmânî Emîr Muntas r n Sâmânî devletini yeniden canland rma teflebbüsleri ile Karahanl lar n tâbii olarak Mâverâünnehr de Arslan Yabgu idaresinde yaflayan kalabal k O uz gruplar ile iliflkiler de bu do rultuda oldu undan bu konularda Ünite 4 den yararlan labilir. Hârizm in Zapt Gazneli Mahmud un bafltan beri Hârizm bölgesini ele geçirmek istedi ine iflaret eden devrin kaynaklar 1016 da Karahanl ülkesinde bafl gösteren iç çekiflmelerin sultana bu f rsat verdi ini kaydeder. Hârizm hâkimi Me munilerden Ebu l-abbas Me mun, Sultan Mahmud dan çekindi i için k zkardefli ile evlenerek Gaznelilerle akrabal k tesis etti i gibi kardeflini de yine sultan n k zkardefllerinden biriyle evlendirmek suretiyle bu akrabal iyice perçinlemiflti. Ona ra men Gaznelilere karfl Karahanl larla ittifak aray fl n sürdürdü. Karahanl lar Memun u geri çeviremedikleri gibi Gazneli tehdidini de göze alam yorlard. Bu sebeple de bu iki hâkimiyet aras nda sadece arac olarak kalmay menfaatlerine daha uygun gördüler. Ancak Sultan Mahmud, bir elçiyle Hârizmflah ile arac l gerektirecek bir anlaflmazl klar n n olmad n nazik bir flekilde Karahanl lara bildirirken, Ebu l-abbas Me mun u da bir mektupla uyarmakta, hatta tehdit etmekteydi. Buna ra men Karahanl lar n arac l yla Sultan Mahmud ile Hârizmflahlar aras nda bar fl yap ld. Anlaflmaya göre Hârizmflah, Mahmud a tâbi olmay kabul ediyordu. Baflkent Gürgenç d fl ndaki flehirlerde hutbe sultan ad - na okutulacak ayr ca Hârizmflah, fleyhler, kad lar ve devletin ileri gelenleriyle birlikte seksenbin dinar para ile üçbin at gönderecekti. Anlaflma flartlar n n k sa sürede yerine getirilmesi üzerine Sultan Mahmud, memnun bir flekilde Gazne ye dönerken hutbenin Mahmud ad na okutulmas n n ülkenin itibar na gölge düflürdü ünü ileri süren baz Hârizmli kumandanlar ülkede kar fl kl k ç kard. Bunlardan Buharal Alptegin ve arkadafllar 17 Mart 1017 günü Ebu l-abbas Me mun öldürerek yerine onyedi yafl ndaki ye eni Ebu l-haris Muhammed b. Ali yi geçirdiler. Bu arada Karahanl lar aras nda da iktidar mücadelesi bafl göstermiflti. Sultan Mahmud, enifltesi olan Hârizmflah n intikam n almak, gerçekte ise Hârizm i zapt etmek üzere harekete geçti. Gönderdi i bir elçiyle Hârizmflah öldürenlerin teslim edilmesi yan nda hutbenin de tekrar kendi ad na okutulmas n istedi. Alptegin ve arkadafllar k zkardefli Hurrey-i Kalç yla birlikte yakalad klar birkaç kifliyi Hârizmflah n katili diye sultana gönderdiler. ki yüz bin dinar ile dört bin at da temin ederek k sa bir süre içerisinde sultana sunabileceklerini bildirdiler. Ancak Gaznelilere itaat ile hutbeyi Mahmud ad na okutma hususunda her hangi bir fley yapmad lar. Bunun üzerine Gazneli sultan, esas katiller olarak gördü ü Alptegin ve arkadafllar n n kendisine teslimini istedi. Bu talep savafl kaç n lmaz hale getirmeye yetti ve çat flmalar bafllad. lk bafllarda Gazneli öncü birlikleri a r kay plar verdi ise de Sultan Mahmud süratle müdahale ederek 3 Temmuz 1017 günü gerçekleflen savafl kazand. Hârizm ordusu bozulmufl baflflehir Gürgenç i koruyamaz hale gelmiflti. Nitekim büyük bir h zla baflkent dâhil bütün Hârizm i iflgal eden Gazneli kuvvetleri Me muniler hane-

168 160 lk Müslüman Türk Devletleri dan na son verdi. Hârizm, Hâcip Altuntafl n idaresine b rak larak Gazne ye dönüldü. Karahanl lar kendi iç mücadelelerinden dolay bu fiili durumu kabul etmek zorunda kald. Ayr ca onlar n Abbâsî hilafetiyle do rudan ba kesilmifl oluyordu. Gûristan n Fethi Afganistan n Helmend vadisi ile Herât aras nda bulunan da l k bölgeye Gûristân ya da Mendîfl denilir. Bazen yanl fll kla Gûr diye de isimlendirilen bu bölge kuzeyde Garcistan, bat da Herat, güneyde Garmir ve Nimruz, do uda Kabil ve Kandahar bölgeleriyle s n rl d r. Baz baflar s z kalan teflebbüslere ra men Sebüktegin etki sahas n Gûr un do usuna kadar uzatm fl ve Gûr hâkimi Muhammed b. Sûrî ona tâbi olmufltu. Sebüktegin in ölümünden sonra bn Sûrî Gazneliler e karfl düflmanca davranmaya bafllad. Onun idaresinde Gûrlular yol kesmekte, türlü kötülükler yaparak Gazneli ahalisini rahats z etmekte idi. Bu bölgenin Gazneli valileri Gur hâkimi bn Suri üzerine yürüdükleri zaman o, da lara s narak Gaznelilerden kaçmay baflar yordu. Onun için Sultan Mahmud, 1011 y l nda bu meseleyi kökünden halletmek üzere Altuntafl ile Arslan Cazib komutas nda bir öncü kuvveti bölgeye gönderdi. Ancak Gur ordusu savunmaya geçerek dar bo azlarda Gazne ordusunu s k flt r p yenilgiye u ratt. Bunun üzerine bizzat harekete geçen Sultan Mahmud, a rl klar ile küçük yaflta olan o ullar Mesud, Muhammed ve Yusuf u Zemindaver de (Kandehar) b rakarak süratle Guristan a ilerledi. Gûrlular onun karfl s nda ayn baflar y gösteremediler. Gazneli ordusu bölgenin baflkenti Âhengerân flehrine yürüdü. Muhammed b. Sûrî onbin kiflilik ordusuyla sultana karfl koymaya çal flt. ki taraf aras nda ö leye kadar devam eden savafl s ras nda Gazneliler geri çekilirmifl gibi yaparak Gûrlular da l k bölgeden ovaya çekmeyi baflard. Burada devam eden savaflta Gazneli ordusu Gûrlular ma lup etti. bn Sûrî ve o lu fiis, esir düfltü ve Gazne ye gönderildiler. Sultan Mahmud Gûr bölgesini bn Sûrî nin müslüman olan di er o lu Ebu Ali ye b rakt. Ayr ca bu bölgede slâm esaslar n aç kça uygulamaya koyacak, onlara slâm n esaslar n ö retecek görevliler tayin etti. Sonraki y llarda Gûristan birkaç sefer daha yap ld. Sultan Mahmud l015 y l nda Gûristan n güneybat s nda bulunan Huâbin üzerine yürüdü ve yöredeki baz kaleleri ele geçirdikten sonra Gazne ye döndü. Birkaç y l sonra Sultan Mahmud, o lu Mes ûd u Gûristan n Teb ad yla bilinen kuzey-bat bölgesini itaat alt na almakla görevlendirdi. 1 Eylül 1020 tarihinde hu bölgeye gitmek için Herat tan ayr lan Mes ûd, pek çok kaleyi zabt ettikten sonra Teb hâkimi de itaatini bildirdi. Ayr ca Garcistan taraf nda ele geçirdi i bütün kaleleri teslim etmeye söz verdi. Mes ud, Tûr ad ndaki baflka bir kaleyi de bir hafta süren fliddetli çarp flmalardan sonra zapt ederek Herat a döndü. Böylece Gûristan bölgesi tamamen fethedilmifl oldu. Garcistan n Zapt Belucistân m kuzeydo usuna düflen da l k Kusdar bölgesini de 1011 de itaat alt - na ald ktan sonra Gazne ye dönen Sultan Mahmud, k fl Gazne de geçirdikten sonra 1012 de Garcistan zapt etmek üzere harekete geçti. Bu günkü Afgan Türkistân içinde, Murgâb n menba na yak n bir bölgede yer alan Garcistân, 999 y l nda Gaznelilerin yüksek hâkimiyetini tan m fl ve hutbe Sultan Mahmud ad na okunmaya bafllanm flt. Bölgenin hâkimi Ebû Nasr Muhammed b. Esed in yerine geçen o lu fiîr Muhammed, Karahanl lar Horasan zabt etmeleri için gizlice k flk rtmakta idi. O arada tabilik gere i kat lmas gereken bir Hind seferine de kat lmam flt. Bunun üzerine Sultan Mahmud, kumandanlar ndan Altuntafl, Arslan Câzib ve Mer-

169 7. Ünite - Gazneliler (Siyasi Tarih) 161 vrûd flehri vâlisi Ebu l-hasan el-menî î yi Garcistân üzerine gönderdi. Gazneli kuvvetleri bütün güçlüklere ra men Baflkente girmeyi baflard. Bölge Ebu l-hasan el- Menî î nin idaresine b rak ld. fiîr Muhammed zapt güç bir da kalesine çekildiyse de burada tutunamayarak Gaznelilere esir düfltü. fiîr Ebû Nasr Muhammed ise Gazne ye getirildi, kendisine büyük hürmet gösterildi. Birkaç y l sonra, 1015 de Belucistan da kontrol alt nda tutulan o lundan k sa bir süre sonra Gazne de öldü. Ziyârîler ile Münasebetler Gazneliler in ortaya ç kt dönemde Cürcân ve Taberistân a Ziyârîler hâkimdi y l nda Ziyarî hükümdar Kabûs b. Vuflmgîr in zulmüne tahammül edemeyen ordu isyan etmifl ve onu tahttan indirerek yerine o lu Felekü l-me âlî Menûçehr i geçirmiflti. Bu geliflme üzerine Sultan Mahmud, daha önce babas yla anlaflmazl a düflerek kendisine s nan Kabûs un di er o lu Dârâ y bafla geçirmek üzere Arslan Câzib kumandas nda bir orduyu Ziyârîler üzerine sevk etti. Ancak Sultan Mahmud a tâbi olup y ll k ellibin dinar haraç ödemeyi kabul eden Menûçehr in taht nda kalmas na müsaade edildi ve ayn zamanda sultan n k zlar ndan birisiyle evlendirildi. Bu evlilik Menûçehr e bir üstünlük sa lamam fl, o da öteki vasallar gibi istendi inde Mahmud un seferlerine asker göndermifltir. Gazneliler Rey flehrini ele geçirdi i s rada Menûçehr Sultan Mahmud u kendi topraklar içinde karfl lam fl, dörtyüzbin dinar para ödedi i gibi Gazneli ordusunun erzak ihtiyac n da karfl lam flt r. Bu seferden sonra Menûçehr, sultan n Gazneli ordusunu kendi üzerine sevk edece inden korkmufl ve o yüzden Mahmud a karfl düflmanca bir tav r tak nm flt r. Nitekim Gazne ye giden bütün yollar kapat lm fl, köprüler ve çevre tahrip edilmifltir. Ancak bu hale çok k zan sultan n kendi ülkesine yöneldi ini ö renince yerinde kalabilmek için özürler dileyip befl yüz bin dinar ödemifltir. Mahmud onun itaatini sa lad ktan sonra 1029 da Gazne ye döndü. Bundan birkaç ay sonra da, 1029 y l sonunda Menûçehr öldü. Yerine geçen o lu Anûflirvân, yine befl yüz bin dinar ödeyerek Gaznelilere emirli ini tan tabildi. Büveyhîlerle Münasebetler Sultan Mahmud, tahta geçti i s rada Kirmân bölgesine Büveyhî hanedan ndan Bahâü ddevle Ebû Nasr Fîrûz ( ) hâkimdi. Sultan Mahmud un baflar lar Bahâü ddevle yi Gaznelilerle dostluk ve ittifak tesis etmeye mecbur b rakm flt. ran a ait milli bir his olarak tezahür eden fii i zümresinden olmalar na ra men takip ettikleri politika Sultan Mahmud u Büveyhîler e müdahaleden al koymaktayd. Ancak onun Kirmân a hâkim olmak için bir f rsat bekledi i görülmektedir. Nitekim 1012 de Bahâü ddevle nin ölümü Sultan Mahmud a bekledi i f rsat yakalama imkân verdi. Bahâü ddevle nin yerine geçen ve Halife el-kadir Billâh taraf ndan Sultanü d-devle unvan verilerek hükümdarl tasdik olunan o lu Ebû fiucâ ya ( ) Kirmân vâlisi olan kardefli Ebu l-fevâris isyân etti de fiîrâz civar nda iki kardefl aras nda yap lan savaflta Ebu l-fevâris ma lup olarak Kirmân a kaçt. Takip edildi- ini anlay nca da Büst üzerinden Gazne ye, Sultan Mahmud a iltica etmek üzere harekete geçti. Ebu l-fevâris in geldi ini ö renen Sultan Mahmud, Sistân vâlisine onu karfl lamas n emretti. Sistan vâlisi Ebu l-fevâris e herkesi flafl rtacak derecede ikramlarda bulundu. Ebu l-fevâris daha sonra Gazne ye gitti. Sultan Mahmud onu karfl lad ve ikramlarda bulundu. Nihayet Ebu l-fevâris sultandan hükümdarl ve Kirmân tekrar ele geçirebilmek için yard m istedi. Sultan Mahmud da devletin ileri gelenlerinden Ebû Saîd b. Muhammed et-ta î yi bir orduyla onun yan na katt gibi, pa-

170 162 lk Müslüman Türk Devletleri ra ve silah yard m nda da bulundu. Ebû l-fevâris ile Ebû Saîd birlikte Kirmân üzerine yürüdüler. Büveyhi kuvvetleri direnemeyip geri çekildi. Ebu l-fevâris bu suretle yeniden Kirmân a hâkim oldu. Oradan Fars bölgesine geçerek fiiraz da ele geçirdi. Ebu l-fevâris, bundan sonra Ebû Saîd dönünceye kadar herhangi bir anlaflmazl n do mamas ve kendi ülkesini de kaybetmemek için Gazneliler e dürüst davranmaktayd. Fakat onlara karfl yine de so uklu unu hissettirmemeyi baflaramad anlafl lmaktad r. Nitekim bir müddet sonra Ebu l-fevâris ile Gazneli kumandan Ebû Saîd in aras n n aç ld ve geri dönen Gazneli kumandan n n Ebu l-fevaris i Sultan Mahmud a flikâyet etti i görülmektedir. Böylece k sa bir süre içerisinde Sultan Mahmud un deste inden mahrum kalm fl olan Ebu l-fevâris 1018 de Ebû fiucâ karfl s nda tutunamayarak Kirman ve fiiraz terk etmek zorunda kalm flt r. O s rada Hindistan iflleriyle u raflan Sultan Mahmud, Kirmân üzerine bir ordu gönderemedi. Nitekim Kirmân daha sonra o lu Sultan Mes ûd zaman nda Gazneli hâkimiyeti alt na al nacakt r. O arada Büveyhîlerden Rey hâkimi Mecdüddevle vaktini devlet ifllerinden daha çok harem zevkleri ve ilimle u raflmakla geçirdi inden idareyi annesi Seyyide ye b rakmak zorunda kalm flt. Sultan Mahmud ise hutbe ve sikkenin ad na olmas ve haraç göndermesi için Seyyide ye haber yollam fl, bu istekleri yerine getirilmedi i takdirde savafla haz r olmas n bildirmiflti. Ancak Seyyide nin Sultan Mahmud a verdi i gurur okflay c cevap flimdilik bir müdahaleyi önledi. Seyyide 1028 tarihinde öldü ü zaman o lu Mecdüddevle idareyi tekrar eline ald. Ancak o devlet idaresinde tecrübesizdi ve hem halk, hem de ordusu kendisinden memnun de ildi. Neticede Deylemli askerler Rey de sebep olduklar bir tak m olaylarla halk dehflete düflürdü. Bunun üzerine Mecdüddevle nin Sultan Mahmud dan yard m istemekten baflka çaresi kalmad. Esasen Sultan Mahmud da böyle bir f rsat sab rs zl kla bekliyordu. Nitekim Hâcib Ali Karib idaresinde sekiz bin kiflilik bir kuvveti derhal Rey üzerine gönderdi ve ona Mecdü d-devle yi tutuklamas n emretti. O s rada sa l bozuk oldu u halde kendisi de harekete geçti ve Gürcan a gelerek Mecdüddevle nin Selçuklulardan yard m almas n önledi. Hâcib Ali Karib, May s 1029 da Rey önlerine ulaflt. Mecdüddevle yan nda yüz kiflilik bir kuvvet oldu u halde Gazne ordusunu karfl lamaya ç kt. Hâcib Ali, onu ve yan ndakileri tutuklay p Gazneli ordugâh na gönderdi. Sonra da Gazneli subaylar yollayarak Rey flehrinin kap lar n tuttu. Bu baflar üzerine sultan, Cürcan dan ayr larak 26 May s 1029 tarihinde hiçbir mukavemetle karfl laflmadan Rey flehrine girdi. Mecdüddevle nin Gazneli kuvvetlerini karfl lamaya ç kmas ve daha sonra sultan ile aras nda geçen konuflmalar onun daha önce Mahmud taraf ndan davet edilmifl oldu unu göstermektedir. Ancak, o ve o lu Ebû Dulef, Hindistan a gönderilerek hapsedilmekten kurtulamad. Bu arada Rey flehri ya maland ve Gazneliler büyük ganimet ele geçirdi. Bunlar aras nda bir milyon dinar de erinde mal, befl yüz bin dinar de erinde mücevher ve alt bin elbise bulunuyordu. Sultan Mahmud ayr ca bölgede kar fl kl klara sebep olan Bat nîleri cezaland r rken civardaki hükümdarlar itaatlerini bildirmek üzere huzuruna ça rd. Ancak Tarum, Zencan, Ebher, Sercihân ve fiehrizûr flehirleri hâkimi Müsâfîrî hanedan ndan II. brahim b. II. Merzubân bu davete icabet etmedi. Mahmud, onu cezaland rmak için Cüstanî hanedan ndan el-merzubân büyük bir orduyla harekete geçirdi. El-Merzubân, Müsâfirîler e ait Kazvîn i ald ise de burada fazla tutunamad. Sultan Mahmud, Rey ve civar n n idaresini o lu Mes ûd a b rakarak Gazne ye dönmek üzere Niflâbûr a hareket etti i s rada II. brahim de Kazvin ve civar n tekrar ele geçirdi. Ama Mes ûd, baz adamlar n rüflvet ile kand rarak 13 Eylül 1029 da yap lan

171 7. Ünite - Gazneliler (Siyasi Tarih) 163 savaflta onu esir almaya muvaffak oldu. II. brahim in o lu Gazneliler e itaati ve y ll k vergi ödemeyi kabûl etti. Bunu müteakip Mes ûd, Hemedân ve Ocak 1030 da da sfahan Kakuyî hânedanmdan alarak Gazneli topraklar na dâhil etti. O arada Sultan Mahmud da Irak dan Hindistan a gitmekte olan kervanlar n yolu üzerinde bulunan Nih çölünü Kufs ve Belûc eflkiyas ndan temizledi. Afgan Seferi ndus nehri ile Gazne aras ndaki da l k bölgede yaflayan Afganlar (Pefltunlar), Sultan Mahmud un idaresindeki bölgelerde zaman zaman yol keserek Horasan ve Hindistan aras ndaki kervanlar ya malamaktayd lar. Hatta 1019 da Kanauç seferinden dönen Gazneli ordusuna da sald rm fllard. Bunun üzerine Sultan Mahmud, Afganlar n yaflad bölgeye bir sefer tertip ederek da l k bölgeyi ele geçirdi. Kâbil in do usundaki Nûr ve Kirât vâdilerindeki putperest Afganl lar n üzerine asker sevk edildi y l nda Kirat a geldi inde buran n hâkimi Sultan Mahmud a itaat ederek halk yla birlikte slâm dinini kabul etti. Nûr vadisi halk ise Gaznelilere karfl koyarak savafla bafllad. Bunun üzerine sarp da lardan orduyu geçirebilmek için yollar yapt r ld ve Ali Karîb Nûr vâdisine gönderildi. K sa süren bir savafl neticesinde bölge fethedilerek itaat alt na al nd. Ard ndan Sultan Mahmud bölgenin slâmlaflmas için gerekti i kadar görevliyi tayin ettikten sonra Gazne ye döndü. Gazneliler ve Abbasi Halifeli i Sultan Mahmud, ilk zamanlarda Abbasi halifeli i ile iyi iliflkiler içerisinde bulunmaya önem vermifl ve Sâmânîlerin tan mad el-kadir Billâh halife olarak tan m flt. Bu durumdan memnun kalan halife de bir yandan sultana hil at ve hediyeler gönderirken di er taraftan onun Hindistan seferlerini ilgiyle takip ederek çeflitli ünvanlar vermekteydi. Buna karfl l k Fât mi halifesine hiçbir flekilde itibar edilmemifl, ona taraftar olanlar fliddetle takip edilirken gönderdi i elçi bile yarg lanarak idam edilmifltir. Tabii olarak bunlar Abbasi halifesini memnun etmekteydi ki, Sultan Mahmud a Nizâmü d-din, Nâs rü l-hakk lakablar verildi. Semerkand n Mahmud a b rak ld n bildiren bir ferman n verilmemesi üzerine halife ile Gazneliler aras nda ilk ihtilaf ortaya ç kt. Mahmud, Ba dat yerle bir etmekle tehdit ederken bir baflka olay iliflkileri iyice gerdi y l nda Horasan hac lar n n emiri olarak görevlendirilen Niflabur un önde gelen ailelerinden Mikail o ullar ndan Hasenek in dönüflte Suriye ve Filistin i tercih etmesi sebebiyle Fat miler taraf ndan hararetle karfl lan p pek çok hediye ve hilat verilmesi Abbasi halifesi taraf ndan hofl karfl lanmam flt r. Kadir Billâh, bunun Sultan Mahmud un bir tertibi olmas ndan ve bir Gazneli-Fât mî yak nlaflmas ndan flüphelenmiflti. Nitekim Abbasî halifesi bu sebeple Hasenek in Karmatî oldu unu öne sürerek idam n istedi. Sultan Mahmud bu iddiaya son derece k zm fl ve saçma bulmufltu. Ancak elçilerin gidip gelmesinden sonra, Abbasî halifesini tatmin etmek için Fat mî halifesinin Hasenek e verdi i hediye ile hil atler Ba dad a yollanm fl ve 1025 de halk n önünde yak lm flt r. Bu olaya son derece can s k lan Sultan Mahmud ölünceye kadar halifeye karfl içinde gizli bir nefret besledi. Sultan belki de bu nefretin tesiriyle bir müddet sonra Hasanek i vezir yapt. Bu olay, halife ile sultan n aras n daha da çok açacak nitelikteydi. Ona ra men Sünnîli in tam bir koruyucusu olan Sultan Mahmud, dâima halifenin ismini paralar n n üstüne bast rmaya seferlerinden sonra elde edilen ganimetten Ba dad a hediyeler göndermeye ve fetihnamelerde kendisini bu inanc n bir savaflç s olarak takdim etmeye büyük özen göstermifltir.

172 164 lk Müslüman Türk Devletleri Resim 7.3 Put K r c Mahmud un Gazne de bulunan türbesindeki mezar kitabesi Sultan Mahmud un Ölümü Sultan Mahmud hayat n n büyük bir k sm n savafl meydanlar nda geçirmifl, özellikle Hindistan a yapt seferler onu çok yormufl ve hastalanmas na sebep olmufltu. O doktorlar n bütün tavsiyelerine ra men bir türlü dinlenemiyor, bir hükümdar n yapmas gerekli bütün vazifeleri yerine getiriyordu. Baz tarihçiler onun veremden öldü ünü kabul ederler. Gerçekte de dinlenip tedavi olaca yerde, hareketli hayat na devam eden Mahmud un s hhati gün geçtikçe kötüye gitmifltir. Mahmud 1029/1030 k fl n geçirdi i Belh in havas n n iyi gelmemesi üzerine Gazne ye dönmüfl; ancak iklim de iflikli inin olumsuz etkisiyle 30 Nisan 1030 da ellidokuz yafl nda vefat etmifltir. Sultan Mahmud un vefat s ras nda devletin s n rlar en genifl fleklini alm fl olup Afganistan, Türkmenistan, Harizm, Kirman, Horasan, sfahan, Rey, Hemedân, Yezd, Kazvîn, Kâflân, Mâzenderân, Esterâbâd, Geylan, Hindistan da; Pathanistân (Pefltunistan), Sind, Belûcistan, Do u ve Bat Pencâb (bugünkü Pakistan n tamam ), Racastân, Mâlvâ, Gûcerât, Delhî, Agra, Ud, Allahâbâd (as l Hindistan) bölgelerini kapsamaktayd.

SLAM ORDULARININ ANKARA YA AKINLARI

SLAM ORDULARININ ANKARA YA AKINLARI SLAM ORDULARININ ANKARA YA AKINLARI Bizans mparatoru Herakleios, ran l Sasaniler karfl s nda büyük baflar lar kazanmas na ra men slâm ordular n n Bizans topraklar nda ilerleyiflini önleyemedi. slam ordular

Detaylı

* Azerbaycan 642'de Hz. Ömer (r.a.) zaman nda fethedildi. Hz. Osman (r.a) devrinde ise

* Azerbaycan 642'de Hz. Ömer (r.a.) zaman nda fethedildi. Hz. Osman (r.a) devrinde ise SAYI 12 AGUSTOS BASKI.qxt 15/7/09 12:18 Page 46 Azerbaycan, göç yollar üzerinde Azerbaycan Her ad mda Ülke ad : Azerbaycan Cumhuriyeti Yüzölçümü: 86.600 km2 Sahil fleridi: 825 km (Hazar Denizi) bir kültür...

Detaylı

Umman Tarihinin Dönüm Noktalar

Umman Tarihinin Dönüm Noktalar Umman Ülke ad : Umman Sultanl Eski ad : Maskat ve Umman Yüzölçümü: 212.460 km. Sahil fleridi: 2.092 km. Resmî Dili: Arapça ( ngilizce, Baluchi, Urdu) Din: Müslümanl k, Hinduizm Nüfus: 2.622.198 (Temmuz

Detaylı

TÜRKLERİN İSLÂMİYETİ KABULÜ. İçindekiler Tablosu

TÜRKLERİN İSLÂMİYETİ KABULÜ. İçindekiler Tablosu İçindekiler Tablosu Giriş... 2 Hadislerde Türkler... 2 Hulefâ-yı Râşidîn Devri Türk-Arap İlişkileri... 3 Emeviler Devrinde (661-750) Türk-Arap İlişkileri... 5 Emeviler Devrinde Hazar Türkleriyle Yapılan

Detaylı

Gazi Osman. Tarih yazan. Tarihimizdeki en önemli savunma savafl Çanakkale de verilmifltir. Bu savafltan önce, 187778 deki Osmanl -Rus Savafl

Gazi Osman. Tarih yazan. Tarihimizdeki en önemli savunma savafl Çanakkale de verilmifltir. Bu savafltan önce, 187778 deki Osmanl -Rus Savafl Evrensel Bak fl Aç s Gürbüz Evren Tarih yazan Gazi Osman Pafla Tarihimizdeki en önemli savunma savafl Çanakkale de verilmifltir. Bu savafltan önce, 187778 deki Osmanl -Rus Savafl s ras nda Türk askerinin yazd

Detaylı

DR. NA L YILMAZ. Kastamonulular Örne i

DR. NA L YILMAZ. Kastamonulular Örne i I DR. NA L YILMAZ HEMfiEHR K ML Kastamonulular Örne i II Yay n No : 2039 Sosyoloji : 1 1. Bas - Ekim 2008 - STANBUL ISBN 978-975 - 295-936 - 1 Copyright Bu kitab n Türkiye deki yay n haklar BETA Bas m

Detaylı

Duhanc Hac Mehmet Sok. No: 35 Küçükçaml ca Üsküdar - stanbul

Duhanc Hac Mehmet Sok. No: 35 Küçükçaml ca Üsküdar - stanbul Yay n no: 07 Sohbet : 01 stanbul 2008, 1. Bask ISBN 978-975-8757-08-4 Editör: Necdet Y lmaz Hadis Tahriçleri Süleyman Sar Kitap konsept ve tasar m : GNG TANITIM Kitap iç uygulama: TN LET fi M Bask : Acar

Detaylı

RAN SLÂM CUMHUR YET ANKARA KÜLTÜR MÜSTEfiARLI I WEB S TES H ZMETE AÇILDI www.irankulturevi.com

RAN SLÂM CUMHUR YET ANKARA KÜLTÜR MÜSTEfiARLI I WEB S TES H ZMETE AÇILDI www.irankulturevi.com NTERNET S TES TANITIMI RAN SLÂM CUMHUR YET ANKARA KÜLTÜR MÜSTEfiARLI I WEB S TES H ZMETE AÇILDI www.irankulturevi.com ran slâm nk lâb n n 25. y ldönümü münasebetiyle hizmete aç lan ran slâm Cumhuriyeti

Detaylı

Kan tl yoruz: Dersim de Zehirli Gaz Kullan lmad

Kan tl yoruz: Dersim de Zehirli Gaz Kullan lmad OTOPS Cengiz Özak nc 1965 ten Günümüze DÜNYA DA VE TÜRK YE DE LK KEZ! İngiliz Devlet Arşivlerinden Gizli Belgelerle Kan tl yoruz: Dersim de Zehirli Gaz Kullan lmad Türkiye ye yöneltilen suçlama; özetle

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ PSİKİYATRİK KRİZ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ PSİKİYATRİK KRİZ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ PSİKİYATRİK KRİZ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Kuruluş : 27 Ekim 1989 Adres : Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Kampüsü Dikimevi - Ankara Tel : 363 03 26-363 03 27 ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Detaylı

SOSYAL S GORTALAR VE GENEL SA LIK S GORTASI KANUNLARI VE GERÇEKLER SEMPOZYUMU

SOSYAL S GORTALAR VE GENEL SA LIK S GORTASI KANUNLARI VE GERÇEKLER SEMPOZYUMU SOSYAL S GORTALAR VE GENEL SA LIK S GORTASI KANUNLARI VE GERÇEKLER SEMPOZYUMU 26-27.01.2007 stanbul Üniversitesi Merkez Bina Doktora Salonu stanbul Barosu stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi STANBUL BAROSU

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Ö retim Üyesi. 4. Bas

Kocaeli Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Ö retim Üyesi. 4. Bas 1 Prof. Dr. Yunus Kishal Kocaeli Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Ö retim Üyesi Tekdüzen Hesap Sistemi ve Çözümlü Muhasebe Problemleri 4. Bas Tekdüzen Muhasebe Sistemi Uygulama Tebli leri

Detaylı

ÜN TE V SOSYAL TUR ZM

ÜN TE V SOSYAL TUR ZM ÜN TE V SOSYAL TUR ZM Bu ünitede turizmin çeflitlerinden biri olan sosyal turizmi daha ayr nt l bir flekilde ö renip, ülkemizdeki sosyal turizmin geliflimi hakk nda bilgiler edinece iz. Ç NDEK LER A. S

Detaylı

Yay n No : 1610 Hukuk Dizisi : Bas - Ekim 2005

Yay n No : 1610 Hukuk Dizisi : Bas - Ekim 2005 I B&M Prof. Dr. Erdener YURTCAN KABAHATLER KANUNU VE YORUMU stanbul 2005 Yay n No : 1610 Hukuk Dizisi : 718 1. Bas - Ekim 2005 ISBN 975-295 - 494-4 Copyright Bu kitab n bu bas s n n Türkiye deki yay n

Detaylı

MADEN HUKUKU İLE İLGİLİ İDARİ YARGI KARARLARI VE MEVZUAT

MADEN HUKUKU İLE İLGİLİ İDARİ YARGI KARARLARI VE MEVZUAT I MADEN HUKUKU İLE İLGİLİ İDARİ YARGI KARARLARI VE MEVZUAT HARUN HAKAN BAŞ Ankara 2009 II Yay n No : 2195 Hukuk Dizisi : 1031 1. Bas Eylül 2009 - STANBUL ISBN 978-605 - 377-113 - 5 Copyright Bu kitab n

Detaylı

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ DERS NOTLARI VE ŞİFRE TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ EMEVİLER Muaviye tarafından Şam da kurulan ve yaklaşık

Detaylı

2007 YILI VE ÖNCES TAR H BASKILI HAYVANCILIK B LG S DERS K TABINA L fik N DO RU YANLIfi CETVEL

2007 YILI VE ÖNCES TAR H BASKILI HAYVANCILIK B LG S DERS K TABINA L fik N DO RU YANLIfi CETVEL 2007 YILI VE ÖNCES TAR H BASKILI HAYVANCILIK B LG S DERS K TABINA L fik N DO RU YANLIfi CETVEL NOT: Düzeltmeler bold (koyu renk) olarak yaz lm flt r. YANLIfi DO RU 1. Ünite 1, Sayfa 3 3. DÜNYA HAYVAN POPULASYONU

Detaylı

önce çocuklar Türkiye için Önce Çocuklar önemlidir

önce çocuklar Türkiye için Önce Çocuklar önemlidir önce çocuklar Türkiye için Önce Çocuklar önemlidir 2002 May s ay nda yap lan Birleflmifl Milletler Çocuk Özel Oturumu öncesinde tüm dünyada gerçeklefltirilen Çocuklar çin Evet Deyin kampanyas na Türkiye

Detaylı

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar Hmfl. Sevgili GÜREL Emekli, Ac badem Sa l k Grubu Ac badem Hastanesi, Merkezi Sterilizasyon Ünitesi, STANBUL e-posta: sgurkan@asg.com.tr H

Detaylı

Avrupal lara Kremal Kahve ile Çikolatal Kahveyi Kim Ö retti?

Avrupal lara Kremal Kahve ile Çikolatal Kahveyi Kim Ö retti? Evrensel Bak fl Aç s Gürbüz Evren Avrupal lara Kremal Kahve ile Çikolatal Kahveyi Kim Ö retti? Bütün Dünya da yazmaya bafllad m ilk y llarda, Kraliçe Marie Antoinette in, Frans z Devrimi s ras nda, Ekmek

Detaylı

ç kar lmas için çal flt klar n ifade eden Türk, Her geliflinizde Baflkent OSB nin sürekli de iflti ini göreceksiniz dedi.

ç kar lmas için çal flt klar n ifade eden Türk, Her geliflinizde Baflkent OSB nin sürekli de iflti ini göreceksiniz dedi. 4 Ankara- Baflkent OSB, bir ilk i daha gerçeklefltirdi. Kooperatif olarak örgütlenip, daha sonra organize sanayi bölgesine dönüflen OSB ler aras nda genel kurulunu yapan ilk kurulufl oldu. Sanayi ve Ticaret

Detaylı

EVOK Güvenlik in hedefi daima bu kalite ve standartlarda hizmet sunmakt r. Hasan ERDEM R. Mustafa AL KOÇ. Yönetim Kurulu Baflkan.

EVOK Güvenlik in hedefi daima bu kalite ve standartlarda hizmet sunmakt r. Hasan ERDEM R. Mustafa AL KOÇ. Yönetim Kurulu Baflkan. EVOK Güvenlik, ülkemizde büyük ihtiyaç duyulan güvenlik hizmetlerine kalite getirmek amac yla Mustafa Alikoç yönetiminde profesyonel bir ekip taraf ndan kurulmufltur. Güvenlik sektöründeki 10 y ll k bilgi,

Detaylı

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ SAYI : BİR 7-11 MAYIS 2009 ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ Ben siyasi hayatım ve ülke sevdamla ilgili olarak tüm Türkiye yi memleketim bilirim ancak Çemişgezek benim doğup, büyüdüğüm yer. Elazığ Valisi Muammer

Detaylı

GENEL HUKUK B LG S (Hukuka Gir ifl)

GENEL HUKUK B LG S (Hukuka Gir ifl) I Dr. Leyla ÇAKICI GERÇEK Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Alapl MYO Ö retim Üyesi GENEL HUKUK B LG S (Hukuka Gir ifl) II Yay n No : 2323 Hukuk Dizisi : 1151 1. Bas - Eylül 2007 - STANBUL 2. Bas - Ekim

Detaylı

Çanakkale. Hava Savafllar 1915-1918. Belgeselcinin Gözüyle Çetin mir

Çanakkale. Hava Savafllar 1915-1918. Belgeselcinin Gözüyle Çetin mir Belgeselcinin Gözüyle Çetin mir 1915-1918 Çanakkale Hava Savafllar Bilindi i gibi Osmanl savafla girdi inde birkaç cephesi vard r. Ancak en önemlisi buradaki Çanakkale Cephesidir. Adeta savafl n can damar

Detaylı

BYazan: SEMA ERDO AN. ABD ve Avrupa Standartlar nda Fact-Jacie Akreditasyon Belgesi. Baflkent Üniversitesi nden Bir lk Daha

BYazan: SEMA ERDO AN. ABD ve Avrupa Standartlar nda Fact-Jacie Akreditasyon Belgesi. Baflkent Üniversitesi nden Bir lk Daha Baflkent Üniversitesi nden Bir lk Daha ABD ve Avrupa Standartlar nda Fact-Jacie Akreditasyon Belgesi Baflkent Üniversitesi T p Fakültesi Adana Eriflkin Kemik li i Nakil ve Hücresel Tedavi Merkezi, Türkiye

Detaylı

Harun Hakan BAfi FUTBOL LE LG L MEVZUAT

Harun Hakan BAfi FUTBOL LE LG L MEVZUAT Harun Hakan BAfi FUTBOL LE LG L MEVZUAT STANBUL - 2010 Yay n No : 2325 Hukuk Dizisi : 1102 1. Bask May s 2010 - STANBUL ISBN 978-605 - 377-246 - 0 Copyright Bu kitab n bu bas s n n Türkiye deki yay n haklar

Detaylı

stanbul Kültür Üniversitesi, Türkiye

stanbul Kültür Üniversitesi, Türkiye 215 ROMANYA LE BULGAR STAN IN AB YE EKONOM K ENTEGRASYONU Yrd. Doç. Dr. Mesut EREN stanbul Kültür Üniversitesi, Türkiye 1. Girifl Avrupa Birli i nin 5. ve son genifllemesi 2004 y l nda 10 Orta ve Do u

Detaylı

TÜRK DÜNYASI TRANSPLANTASYON DERNE

TÜRK DÜNYASI TRANSPLANTASYON DERNE Prof. Haberal dan Yeni Bir Uluslararas At l m: TÜRK DÜNYASI TRANSPLANTASYON DERNE Dünyan n dört bir yan ndan yüzlerce biliminsan Prof. Dr. Mehmet Haberal taraf ndan kurulan Türk Dünyas Transplantasyon

Detaylı

YARGITAY 2. HUKUK DA RES

YARGITAY 2. HUKUK DA RES YARGITAY 2. HUKUK DA RES 2674 STANBUL BAROSU DERG S Cilt: 81 Say : 6 Y l 2007 YARGITAY 2. HUKUK DA RES E: 2005/20742 K: 2006/5715 T: 18.04.2006 M RASÇILIK SIFATI M RASIN NT KAL ZAMAN YÖNÜNDEN UYGULANACAK

Detaylı

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN Konular * Emeviler * Ömer b. Abdülaziz ve Sonrası * Yıkılış Kaynaklar *İsmail Yiğit, A. Engin Beksaç, Emeviler, DİA, XI, 87-108. * İrfan Aycan-İbrahim Sarıçam, Emevîler,

Detaylı

NTERNET ÇA I D NAM KLER

NTERNET ÇA I D NAM KLER Mustafa Emre C VELEK NTERNET ÇA I D NAM KLER www.internetdinamikleri.com STANBUL-2009 Yay n No : 2148 letiflim Dizisi : 55 1. Bas m - stanbul - Haziran 2009 ISBN 978-605 - 377-066 - 4 Copyright Bu kitab

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları I Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları II Yay n No : 2056 Hukuk Dizisi : 289 1. Bas Kas m 2008 - STANBUL ISBN 978-975 - 295-953 - 8

Detaylı

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER I MURAT YÜKSEL FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER III DR. MURAT YÜKSEL Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ö retim Görevlisi FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER IV Yay

Detaylı

.. 95. Çeviren: Dr. Almagül sina

.. 95. Çeviren: Dr. Almagül sina .. 95 Türkiye ile Kazakistan: Karfl l kl Kazan mlara Dayal Bir flbirli i Bektas Mukhamejanov * Çeviren: Dr. Almagül sina Kazakistan ba ms zl n kazand ndan itibaren, d fl politika stratejisinde çok yönlü

Detaylı

VATAN İŞLERİNDE CÜR ETKARLIKLARIM

VATAN İŞLERİNDE CÜR ETKARLIKLARIM 1 2 VATAN İŞLERİNDE CÜR ETKARLIKLARIM 3 VATAN İŞLERİNDE CÜR ETKARLIKLARIM Zağnos Kültür ve Eğitim Vakfı Genel Yayın No.10 ISBN 975 94473 6 3 Kapak tasarım: Şule İLGÜĞ - ilgug75@hotmail.com Baskı Yeri:

Detaylı

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ 12 NİSAN 2013-KKTC DR. VAHDETTIN ERTAŞ SERMAYE PIYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ Sayın

Detaylı

4/B L S GORTALILARIN 1479 VE 5510 SAYILI KANUNLARA GÖRE YAfiLILIK, MALULLUK VE ÖLÜM AYLI INA HAK KAZANMA fiartlari

4/B L S GORTALILARIN 1479 VE 5510 SAYILI KANUNLARA GÖRE YAfiLILIK, MALULLUK VE ÖLÜM AYLI INA HAK KAZANMA fiartlari 4/B L S GORTALILARIN 1479 VE 5510 SAYILI KANUNLARA GÖRE YAfiLILIK, MALULLUK VE ÖLÜM AYLI INA HAK KAZANMA fiartlari Mustafa CER T* I. G R fi Bu yaz da 1479 say l yasaya göre yafll l l k, malullük ve ölüm

Detaylı

ULAfiTIRMA S STEMLER

ULAfiTIRMA S STEMLER T.C. ANADOLU ÜN VERS TES YAYINI NO: 2505 AÇIKÖ RET M FAKÜLTES YAYINI NO: 1476 ULAfiTIRMA S STEMLER Yazarlar Yrd.Doç.Dr. Ergün KAYA (Ünite 1) Ö r.gör. Erkin KARADAYI (Ünite 2) Yrd.Doç.Dr. Meserret NALÇAKAN

Detaylı

SOSYAL GÜVENL K REHBER. SSK BAfiKANLI I

SOSYAL GÜVENL K REHBER. SSK BAfiKANLI I SOSYAL GÜVENL K REHBER Resul KURT SSK BAfiKANLI I Sigorta Müfettifli Hüseyin FIRAT SMMM SMMMO Baflkan Yard mc s MAYIS 2005 1 Yönetim Merkezi ve Yaz flma Adresi: SMMMO Kurtulufl Caddesi No: 152 Kurtulufl

Detaylı

MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ELEMANLARININ YURTİÇİ VE YURTDIŞI GÖREVLENDİRME YÖNERGESİ

MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ELEMANLARININ YURTİÇİ VE YURTDIŞI GÖREVLENDİRME YÖNERGESİ MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ELEMANLARININ YURTİÇİ VE YURTDIŞI GÖREVLENDİRME YÖNERGESİ MART 2016 MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ELEMANLARININ YURTİÇİ VE YURTDIŞI GÖREVLENDİRME YÖNERGESİ BİRİNCİ

Detaylı

ÇOCUKLARLA BAfiBAfiA. M. Esad Coflan

ÇOCUKLARLA BAfiBAfiA. M. Esad Coflan ÇOCUKLARLA BAfiBAfiA M. Esad Coflan çindekiler Sunufl... 7 Dünyan n En Güçlü nsanlar... 11 En Büyük Amaç... 15 Cennetin Anahtarları... 19 Süslü Köflkler ve Bahçeler... 23 Vefalı Bir Kızın Hikâyesi... 25

Detaylı

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1 Sağlık Reformunun Sonuçları İtibariyle Değerlendirilmesi 26-03 - 2009 Tuncay TEKSÖZ Dr. Yalçın KAYA Kerem HELVACIOĞLU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Türkiye 2004 yılından itibaren sağlık

Detaylı

Ekonomi Alan ndaki Uygulamalar ve Geliflmeler 2

Ekonomi Alan ndaki Uygulamalar ve Geliflmeler 2 Atütürk ün Dünyas Cengiz Önal Ekonomik kalk nma, Türkiye'nin özgür, ba ms z ve daima daha kuvvetli olmas n n ve müreffeh bir Türkiye idealinin bel kemi idir. Tam ba ms zl k ancak ekonomik ba ms zl kla

Detaylı

F inans sektörleri içinde sigortac l k sektörü tüm dünyada h zl bir büyüme

F inans sektörleri içinde sigortac l k sektörü tüm dünyada h zl bir büyüme S GORTA KOM SYON G DER BELGES mali ÇÖZÜM 171 Memifl KÜRK* I-G R fi: F inans sektörleri içinde sigortac l k sektörü tüm dünyada h zl bir büyüme göstermifltir. Geliflmifl ekonomilerde lokomotif rol üstlenen

Detaylı

Prof. Dr. Mehmet Haberal, Uluslararas Bilimsel Çal flma S n rlar n Geniflletiyor

Prof. Dr. Mehmet Haberal, Uluslararas Bilimsel Çal flma S n rlar n Geniflletiyor Prof. Dr. Mehmet Haberal, Uluslararas Bilimsel Çal flma S n rlar n Geniflletiyor Prof. Dr. Mehmet Haberal, geçen ay yapt görüflmeler ve anlaflmalar sonunda Baflkent Üniversitesi nin uluslararas çal flma

Detaylı

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.11 De erlemelerin Gözden Geçirilmesi

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.11 De erlemelerin Gözden Geçirilmesi K lavuz Notlar Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.11 De erlemelerin Gözden Geçirilmesi 1.0 Girifl 1.1 Bir de erlemenin gözden geçirilmesi, tarafs z bir hüküm ile bir De erleme Uzman n n çal flmas n

Detaylı

Türkiye Cumhuriyeti ne YAHUD SOYKIRIMI SUÇLAMASI

Türkiye Cumhuriyeti ne YAHUD SOYKIRIMI SUÇLAMASI Otopsi Cengiz Özak nc 8 Türkiye Cumhuriyeti ne YAHUD SOYKIRIMI SUÇLAMASI 71 Y l Sonra Dünyada ve Türkiye de lk Kez T pk Bas m ve Tam Metin 24 fiubat 1942 Struma Facias nda Türkiyenin Suçsuzlu unu Kan tlayan

Detaylı

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı Ocak 15, 2013-3:55:02 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın himayesinde kurulan ''İşte Eşitlik Platformu'' tanıtıldı. Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikle mücadele

Detaylı

Yay n No : 1665 Hukuk Dizisi : Bask - Ekim STANBUL

Yay n No : 1665 Hukuk Dizisi : Bask - Ekim STANBUL I HUKUK VE TEKN K BOYUTLARI LE ARAZ VE ARSA DÜZENLEMES Y. Müh. Celil TÜRK Yard. Doç. Dr. fi. fience TÜRK Yay n No : 1665 Hukuk Dizisi : 745 1. Bask - Ekim 2006 - STANBUL ISBN 975-295 - 560-6 Copyright

Detaylı

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog KONYA KARAMAN BÖLGESİ BOŞANMA ANALİZİ 22.07.2014 Tarihsel sürece bakıldığında kalkınma,

Detaylı

OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK

OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK 2009 8.SINIF SBS SINAV SORUSU 6. Yukarıdaki tablo 1906 yılında Osman Hamdi Bey tarafından yapılmıştır. Tablonun adı Kaplumbağa Terbiyecisi dir. Bu tabloyla ilgili aşağıdaki

Detaylı

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN Konular *Abbasiler *Me mun döneminden Mu temid dönemine kadar Mu temid Döneminden İtibaren Kaynaklar: *Hakkı Dursun Yıldız, Şerare Yetkin, Abbasiler, DİA, I, 1-56. * Philip

Detaylı

EYÜP SULTAN HAKKINDA B R B BL YOGRAFYA DENEMES -ARAPÇA VE OSMANLICA-

EYÜP SULTAN HAKKINDA B R B BL YOGRAFYA DENEMES -ARAPÇA VE OSMANLICA- EYÜP SULTAN HAKKINDA B R B BL YOGRAFYA DENEMES -ARAPÇA VE OSMANLICA- Prof. Dr. Ahmet Turan ARSLAN 1949 Y l nda S vas ta do du. 1971 de stanbul mam-hatap Okulu ndan, 1975 te stanbul Yüksek slam Enstitüsü

Detaylı

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi : 2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ Anayasa nın 49. Maddesi : A. Çalışma Hakkı ve Ödevi Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek,

Detaylı

4/A (SSK) S GORTALILARININ YAfiLILIK AYLI INA HAK KAZANMA KOfiULLARI

4/A (SSK) S GORTALILARININ YAfiLILIK AYLI INA HAK KAZANMA KOfiULLARI 4/A (SSK) S GORTALILARININ YAfiLILIK AYLI INA HAK KAZANMA KOfiULLARI Resul KURT* I. G R fi Ülkemizde 4447 say l Kanunla, emeklilikte köklü reformlar yap lm fl, ancak 4447 say l yasan n emeklilikte kademeli

Detaylı

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının bağlantıları kontrol edilir. Güz ve Bahar dönemindeki

Detaylı

OYUNCU SAYISI Oyun bir çocuk taraf ndan oynanabilece i gibi, farkl yafl gruplar nda 2-6 çocuk ile de oynanabilir.

OYUNCU SAYISI Oyun bir çocuk taraf ndan oynanabilece i gibi, farkl yafl gruplar nda 2-6 çocuk ile de oynanabilir. OYUNCA IN ADI Akl nda Tut YAfi GRUBU 4-6 yafl OYUNCU SAYISI Oyun bir çocuk taraf ndan oynanabilece i gibi, farkl yafl gruplar nda 2-6 çocuk ile de oynanabilir. GENEL KURALLAR Çocuklar n görsel belle inin

Detaylı

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ Tarihi Öğretim Yılı Dönemi Sırası 2014-2015 2 1 B GRUBU SORULARI 12.Sınıflar Öğrencinin Ad Soyad No Sınıf Soru 1: Aşağıdaki yer alan ifadelerde boşluklara

Detaylı

EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU

EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 1995 yılından bu yana, hazırladığı ve titizlikle uygulamaya çalıştığı Stratejik

Detaylı

YEM Ödülleri 2008 YEM M MARIN LK YAPISI ÖDÜLÜ ALTIN ÇEKÜL YAPI ÜRÜN ÖDÜLÜ YEM MEDYA ONUR ÖDÜLÜ YEM M MAR TASARIM ÖDÜLLER www.yemodul.com YEM Ödülleri 2008 YEM M MARIN LK YAPISI ÖDÜLÜ ALTIN ÇEKÜL YAPI ÜRÜN

Detaylı

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU 2015-2016 EĞİTİM ve ÖĞRETİM YILI MERKEZİ YERLEŞTİRME PUANIYLA YATAY GEÇİŞ İŞLEMLERİ (EK MADDE-1 E GÖRE) ve BAŞVURULARI Yükseköğretim Kurumlarında Ön lisans ve Lisans

Detaylı

ALBARAKA TÜRK. Faizsiz Kazanç

ALBARAKA TÜRK. Faizsiz Kazanç OSMANLI DEM RYOLLARI ' takvimi, Albaraka Türk ün kültürümüze kazand rd Hicaz Demiryolu Foto raf Albümü nden derlenen foto raflardan oluflturulmufltur. Osmanl Devleti 19. yüzy l n ikinci yar s ndan itibaren,

Detaylı

İş Sağlığı İş Sağlığı nedir? Çağdaş İş Sağlığı anlayışı nedir?

İş Sağlığı İş Sağlığı nedir?    Çağdaş İş Sağlığı anlayışı nedir? İş Sağlığı İş sağlığı denilince, üretimi ve işyerini içine alan bir kavram düşünülmelidir. İşyerinde sağlıklı bir çalışma ortamı yoksa işçilerin sağlığından söz edilemez. İş Sağlığı nedir? Bütün çalışanların

Detaylı

TÜRK YE B L MSEL VE TEKNOLOJ K ARAfiTIRMA KURUMU DESTEK PROGRAMLARI BAfiKANLIKLARI KURULUfi, GÖREV, YETK VE ÇALIfiMA ESASLARINA L fik N YÖNETMEL K (*)

TÜRK YE B L MSEL VE TEKNOLOJ K ARAfiTIRMA KURUMU DESTEK PROGRAMLARI BAfiKANLIKLARI KURULUfi, GÖREV, YETK VE ÇALIfiMA ESASLARINA L fik N YÖNETMEL K (*) TÜRK YE B L MSEL VE TEKNOLOJ K ARAfiTIRMA KURUMU DESTEK PROGRAMLARI BAfiKANLIKLARI KURULUfi, GÖREV, YETK VE ÇALIfiMA ESASLARINA L fik N YÖNETMEL K (*) Amaç ve Kapsam Madde 1- Bu Yönetmelik, Türkiye Bilimsel

Detaylı

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır. SAYI: 2013/03 KONU: ADİ ORTAKLIK, İŞ ORTAKLIĞI, KONSORSİYUM ANKARA,01.02.2013 SİRKÜLER Gelişen ve büyüyen ekonomilerde şirketler arasındaki ilişkiler de çok boyutlu hale gelmektedir. Bir işin yapılması

Detaylı

Yapı ve Deprem Yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi

Yapı ve Deprem Yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi Afet Yö netimi İnsan toplulukları için risk oluşturan afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, afetlere karşı hazırlıklı olunması, afet anında hızlı ve etkili bir kurtarma, ilk yardım, geçici barındırma

Detaylı

30 > 35. nsan Kaynaklar. > nsan Kaynaklar Yönetimi > Personel E itimleri > Personel Otomasyonu

30 > 35. nsan Kaynaklar. > nsan Kaynaklar Yönetimi > Personel E itimleri > Personel Otomasyonu 30 > 35 nsan Kaynaklar > nsan Kaynaklar Yönetimi > Personel E itimleri > Personel Otomasyonu > nsan Kaynaklar Personele Göre fl De il, fle Göre Personel. stanbul Büyükflehir Belediyesi, Personele Göre

Detaylı

ALANYA BELEDİYE BAŞKANLIĞI İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak ve Tanımlar

ALANYA BELEDİYE BAŞKANLIĞI İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak ve Tanımlar ALANYA BELEDİYE BAŞKANLIĞI İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu yönetmeliğin amacı, Alanya Belediyesi

Detaylı

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz Rakamlarla Sektörümüz: 3 kıtadan 77 ülkeye doğrudan hizmet götüren, Toplam Yatırımı 5 Milyar Doları aşan, Yan sektörleri ile birlikte yaklaşık

Detaylı

C. MADDEN N ÖLÇÜLEB L R ÖZELL KLER

C. MADDEN N ÖLÇÜLEB L R ÖZELL KLER C. MADDEN N ÖLÇÜLEB L R ÖZELL KLER 1. Patates ve sütün miktar nas l ölçülür? 2. Pinpon topu ile golf topu hemen hemen ayn büyüklüktedir. Her iki topu tartt n zda bulaca n z sonucun ayn olmas n bekler misiniz?

Detaylı

B anka ve sigorta flirketlerinin yapm fl olduklar ifllemlerin özelli i itibariyle

B anka ve sigorta flirketlerinin yapm fl olduklar ifllemlerin özelli i itibariyle B anka ve sigorta flirketlerinin yapm fl olduklar ifllemlerin özelli i itibariyle bu ifllemlerin üzerinden al nan dolayl vergiler farkl l k arz etmektedir. 13.07.1956 tarih 6802 say l Gider Vergileri Kanunu

Detaylı

Fevzi Pafla Cad. Dr. Bar fl Ayd n. Virgül (,) 2. Baz k saltmalar n sonuna konur.

Fevzi Pafla Cad. Dr. Bar fl Ayd n. Virgül (,) 2. Baz k saltmalar n sonuna konur. 2. Baz k saltmalar n sonuna konur. Dr. Bar fl Ayd n Fevzi Pafla Cad. 3. Say lardan sonra s ra bildirmek için konur. Sonucu ilân ediyorum: 1. Ali, 2. Kemal, 3. Can oldu. Hepsini tebrik ederim. Virgül (,)

Detaylı

Aile flirketleri, kararlar nda daha subjektif

Aile flirketleri, kararlar nda daha subjektif Dr. Yeflim Toduk Akifl Aile flirketleri, kararlar nda daha subjektif flirket birleflmeleri ve sat nalmalar, türkiye deki küçük iflletmelerden, dev flirketlere kadar her birinin gündeminde olmaya devam

Detaylı

MİM 282 - MİMARLIK TARİHİ VE KURAMI II 2013-14 GÜZ

MİM 282 - MİMARLIK TARİHİ VE KURAMI II 2013-14 GÜZ MİM 282 - MİMARLIK TARİHİ VE KURAMI II 2013-14 GÜZ 13 ŞUBAT - 1- Erken Dönem İslam Mimarlığı İslam Mimarlığı 20 ŞUBAT - 2- Anadolu Selçuklu Mimarlığı Camiler 27 ŞUBAT - 3- Anadolu Selçuklu Mimarlığı Medreseler,

Detaylı

AÇIKLAMALAR VE UYGULAMALAR

AÇIKLAMALAR VE UYGULAMALAR SEÇ LM fi TÜRK YE F NANSAL RAPORLAMA STANDARTLARI AÇIKLAMALAR VE UYGULAMALAR Prof. Dr. Cemal B fi (Marmara Üniversitesi) Doç. Dr. Yakup SELV ( stanbul Üniversitesi) Doç. Dr. Fatih YILMAZ ( stanbul Üniversitesi)

Detaylı

Ankara'ya kim elçi gönderdi?

Ankara'ya kim elçi gönderdi? EVRENSEL BAKIfi AÇISI Gürbüz Evren Yıldırım Beyazıt, Timur a yenilince kutlama için Ankara'ya kim elçi gönderdi? Bat l tarihçiler, Malazgirt Savafl 'n n ard ndan, Anadolu'daki kutsal mekânlara ve Kudüs'e

Detaylı

Genel Yay n S ra No: 178 2010/20. Yay na Haz rlayan: Av. Celal Ülgen / Av. Coflkun Ongun

Genel Yay n S ra No: 178 2010/20. Yay na Haz rlayan: Av. Celal Ülgen / Av. Coflkun Ongun Genel Yay n S ra No: 178 2010/20 ISBN No: 978-605-5614-56-0 Yay na Haz rlayan: Av. Celal Ülgen / Av. Coflkun Ongun Tasar m / Uygulama Referans Medya ve Reklam Hiz. Ltd. Tel: +90.212 347 32 47 e-mail: info@referansajans.com

Detaylı

DR. RIFAT OSMAN BEY DEN ED RNE MERKEZ ASKER HASTANES NE A T ÖNEML K BELGE

DR. RIFAT OSMAN BEY DEN ED RNE MERKEZ ASKER HASTANES NE A T ÖNEML K BELGE 03. Ratıp Kazancıgil- E.#989E16 25/1/12 14:36 Page 23 DR. RIFAT OSMAN BEY DEN ED RNE MERKEZ ASKER HASTANES NE A T ÖNEML K BELGE Dr. Ratip KAZANCIG L* SUMMARY Two Important Documents for the Edirne Central

Detaylı

Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Toplantısı

Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Toplantısı Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Toplantısı SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKAN YARDIMCISI YADİGAR GÖKALP İLHAN: -GELİŞMEKTE OLAN SAĞLIK SEKTÖRÜ VE SAĞLIĞA ERİŞİMDEKİ ARTIŞ, KAMU HARCAMALARINI

Detaylı

STRATEJ K V ZYON BELGES

STRATEJ K V ZYON BELGES STRATEJ K V ZYON BELGES BEYAZ K TAP S UNUfi Sivil toplum; demokrasi, insan haklar ve hukuk devleti kavramlar n n yerleflmesiyle ilgili taleplerden ekonomiyle ilgili endiflelere kadar sosyal yaflama dair

Detaylı

MESLEK ÖRGÜTLÜLÜ ÜMÜZDE 20 YILI GER DE BIRAKIRKEN

MESLEK ÖRGÜTLÜLÜ ÜMÜZDE 20 YILI GER DE BIRAKIRKEN MESLEK ÖRGÜTLÜLÜ ÜMÜZDE 20 YILI GER DE BIRAKIRKEN Yahya ARIKAN* Meslek yasam z n 20. y l n geride b rak rken,yeniliklerle dolu bir süreci yaflamaktay z. Toplumsal yaflamda ve meslek yaflam m zda sosyal

Detaylı

CO RAFYA GRAF KLER. Y llar Bu grafikteki bilgilere dayanarak afla daki sonuçlardan hangisine ulafl lamaz?

CO RAFYA GRAF KLER. Y llar Bu grafikteki bilgilere dayanarak afla daki sonuçlardan hangisine ulafl lamaz? CO RAFYA GRAF KLER ÖRNEK 1 : Afla daki grafikte, y llara göre, Türkiye'nin yafl üzerindeki toplam nufusu ile bu nüfus içindeki okuryazar kad n ve erkek say lar gösterilmifltir. Bin kifli 5. 5.. 35. 3.

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS GÜNÜMÜZ MÜSLÜMAN TOPLUMLAR İLH 340 6 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli

Detaylı

Türk Mühendis Mimar TMMOB. Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi

Türk Mühendis Mimar TMMOB. Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi Türk Mühendis Mimar odalar Birli i TMMOB 18. Mühendislik Dekanlar Konseyi 22-24 May s 2009 Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi O uz Gündo du TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi TMMOB T Ü RK M Ü HEND S M MAR ODALARI

Detaylı

1 6/01/2004 tarihli say l Resmi Gazete de yay mlanan ve 01/05/2004

1 6/01/2004 tarihli say l Resmi Gazete de yay mlanan ve 01/05/2004 NfiAAT TAAHHÜT filer NDE VE ÖZEL NfiAATLARDA ASGAR fiç L K B LD R M UYGULAMASINDA SON DURUM ( L fi KS ZL K BELGES ) Recep SEL MO LU Yeminli Mali Müflavir 1 6/01/2004 tarihli 25348 say l Resmi Gazete de

Detaylı

1319 SAYILI EMLAK VERG S KANUNU

1319 SAYILI EMLAK VERG S KANUNU 1319 EMLAK VERG S U 173 MADDES N N ESK fiekl MADDES N N YEN fiekl Madde 43/4 Geçici Muafl klar Geçici Muafl klar Madde 5- (1610 say l Kanunun 2'nci maddesiyle de iflen Madde 5- (1610 say l Kanunun 2'nci

Detaylı

Ders 3: SORUN ANAL Z. Sorun analizi nedir? Sorun analizinin yöntemi. Sorun analizinin ana ad mlar. Sorun A ac

Ders 3: SORUN ANAL Z. Sorun analizi nedir? Sorun analizinin yöntemi. Sorun analizinin ana ad mlar. Sorun A ac Ders 3: SORUN ANAL Z Sorun analizi nedir? Sorun analizi, toplumda varolan bir sorunu temel sorun olarak ele al r ve bu sorun çevresinde yer alan tüm olumsuzluklar ortaya ç karmaya çal fl r. Temel sorunun

Detaylı

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3275 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2138 HAVACILIK EMNİYETİ

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3275 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2138 HAVACILIK EMNİYETİ T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3275 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2138 HAVACILIK EMNİYETİ Yazarlar Doç.Dr. Ender GEREDE (Ünite 1, 5, 7, 8) Yrd.Doç.Dr. Uğur TURHAN (Ünite 2) Dr. Eyüp Bayram ŞEKERLİ

Detaylı

KOOPERAT FLERDE MAL B LD R M NDE BULUNMA YÜKÜMLÜLÜ Ü( 1 )

KOOPERAT FLERDE MAL B LD R M NDE BULUNMA YÜKÜMLÜLÜ Ü( 1 ) KOOPERAT FLERDE MAL B LD R M NDE BULUNMA YÜKÜMLÜLÜ Ü( 1 ) Kadir ÖZDEM R* 1-G R fi 3628 say l Mal Bildiriminde Bulunulmas, Rüflvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun, Mal Bildiriminde Bulunacaklar bafll

Detaylı

Ak ld fl AMA Öngörülebilir

Ak ld fl AMA Öngörülebilir Ak ld fl AMA Öngörülebilir Ak ld fl AMA Öngörülebilir Kararlar m z Biçimlendiren Gizli Kuvvetler Dan Ariely Çevirenler Asiye Hekimo lu Gül Filiz fiar ISBN 978-605-5655-39-6 2008, Dan Ariely Orijinal ad

Detaylı

Prof. Dr. Neslihan OKAKIN

Prof. Dr. Neslihan OKAKIN I Prof. Dr. Neslihan OKAKIN Marmara Üniversitesi..B.F. Çal flma Ekonomisi ve Endüstri liflkileri Bölümü Yönetim ve Çal flma Psikolojisi Anabilim Dal Ç a l fl m a Y a fl a m n d a nsan Kaynaklar Yönetimi

Detaylı

Genel Yay n S ra No:148 2009/14 Cep Kitapl : XLV. Yay na Haz rlayan Av. Celal Ülgen - Av. Coflkun Ongun. Kapak Can Eren

Genel Yay n S ra No:148 2009/14 Cep Kitapl : XLV. Yay na Haz rlayan Av. Celal Ülgen - Av. Coflkun Ongun. Kapak Can Eren Genel Yay n S ra No:148 2009/14 Cep Kitapl : XLV ISBN No: 978-99-44-234-22-1 Yay na Haz rlayan Av. Celal Ülgen - Av. Coflkun Ongun Kapak Can Eren Tasar m / Uygulama Referans Ajans Tel: +90.212 347 32 47

Detaylı

YAZARLAR HAKKINDA Alfabetik S rayla Yüksel Baykara ACAR Minhaç ÇEL K Bülent Ç ÇEKL Muharrem EKfi

YAZARLAR HAKKINDA Alfabetik S rayla Yüksel Baykara ACAR Minhaç ÇEL K Bülent Ç ÇEKL Muharrem EKfi Yüksel Baykara ACAR YAZARLAR HAKKINDA Alfabetik S rayla Yrd. Doç. Dr. Yüksel Baykara Acar Hacettepe Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi, Sosyal Hizmet Bölümü nde Ö retim Üyesi olarak görev

Detaylı

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TALAS SAVAŞI (751) Diğer adı Atlık Savaşıdır. Çin ile Abbasiler arasındaki bu savaşı Karlukların yardımıyla Abbasiler kazanmıştır. Bu savaş sonunda Abbasilerin hoşgörüsünden etkilenen

Detaylı

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı Panel Konuşması Erdem BAŞÇI 7 Nisan 2012, İstanbul Değerli Konuklar, Dünya ekonomisinin son on yılda sergilediği gelişmeler emtia fiyatları üzerinde

Detaylı

SÜRES NASIL HESAP ED MEL D R?

SÜRES NASIL HESAP ED MEL D R? HAKEMS Z YAZILAR MAL PART T ME ÇALIfiMALARDA DENEME SÜRES NASIL HESAP ED MEL D R? I. Girifl: Erol GÜNER * Sürekli bir ifl sözleflmesi ile ifle giren iflçi, ifli, iflvereni ve iflyerindeki iflçileri tan

Detaylı

Zihinden fllem Yapal m, Yuvarlayal m, Tahmin Edelim

Zihinden fllem Yapal m, Yuvarlayal m, Tahmin Edelim 3.2 Zihinden fllem Yapal m, Yuvarlayal m, Tahmin Edelim Zihinden Toplayal m ve Ç karal m 1. Afla da verilen ifllemleri zihinden yaparak ifllem sonuçlar n yaz n z. 50 YKr + 900 YKr = 300 + 300 = 998 100

Detaylı

Uygulama Önerisi 1110-2: ç Denetim Yöneticisi- Hiyerarflik liflkiler

Uygulama Önerisi 1110-2: ç Denetim Yöneticisi- Hiyerarflik liflkiler Uygulama Önerileri 59 Uygulama Önerisi 1110-2: ç Denetim Yöneticisi- Hiyerarflik liflkiler Uluslararas ç Denetim Meslekî Uygulama Standartlar ndan Standart 1110 un Yorumu lgili Standart 1110 Kurum çi Ba

Detaylı

İSLAM TARİHİ VE MEDENİYETİ II TAR104U

İSLAM TARİHİ VE MEDENİYETİ II TAR104U İSLAM TARİHİ VE MEDENİYETİ II TAR104U KISA ÖZET DİKKAT Buarada ilk 4 sahife gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 1 1. Ünite: Abbasilerin Kuruluşu ve İlk Dönem Halifeleri

Detaylı