T.C GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FİZİK EĞİTİMİ ANABİLİM DALI. ÖĞRETİMDE YENİ STRATEJİLER Ve YAKLAŞIMLAR DOKTORA DERSİ ÖDEVİ



Benzer belgeler
Fizik EğitimiE. Y. Lisans: Lise 1. Sınıf Fizik Ders Programının Öğrencilerin Bilimsel Süreç Becerilerini Geliştirmeye uygunluğunun incelenmesi

İLKÖĞRETİM FEN ÖĞRETİM PROGRAMINDA HEDEFLENEN ÖĞRENCİ KAZANIMLARININ BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİNE GÖRE SINIFLANDIRILMASI

FEN ÖĞRETİMİNDE LABORATUVAR YAKLAŞIMLARI. Burak Kağan Temiz

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ ORTA ÖĞRETİM FEN VE MATEMATİK ALANLARI EĞİTİMİ FİZİK ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI 4.SINIF ÖZEL ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ

BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİ OKULU. Bilimsel Süreç Becerileri Nedir?

FEN ÖĞRETİMİNDE BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİNİN YERİ VE ÖNEMİ

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ORTAÖĞRETİM FEN VE MATEMATİK ALANLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI FİZİK EĞİTİMİ BİLİM DALI

Eğitim Yönetimi ve Denetimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı (5 Zorunlu Ders+ 6 Seçmeli Ders)

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLERİNİN LABORATUVAR KULLANIMI VE TEKNOLOJİK YENİLİKLERİ İZLEME EĞİLİMLERİ (YEREL BİR DEĞERLENDİRME)

MATEMATIK ÖĞRETIM YÖNTEMLERI. Yrd. Doç. Dr. Nuray Çalışkan-Dedeoğlu Matematik Eğitimi

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI

FEN BĠLGĠSĠ EĞĠTĠMĠNĠN TEMELLERĠ

06-14 yaș arasındaki zorunlu eğitim döneminde fen bilgisi eğitimi önemli bir yere sahiptir.

BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM. Jean Piaget ve Jerome Bruner. Dr. Halise Kader ZENGĠN

OYUN TEMELLİ BİLİŞSEL GELİŞİM PROGRAMININ AYLIK ÇOCUKLARIN BİLİŞSEL GELİŞİMİNE ETKİSİ

Hedef Davranışlar. Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar).

BİLİMSEL ARAŞTIRMA SÜRECİ ve BECERİLERİ

BİLİM SEL YÖNTEM BASAMAKLARI 1

Programın Denenmesi. Hazırlanan program taslağının denenmesi uygulama sürecinde programda gerekli düzeltmelerin yapılmasına olanak sağlamalıdır.

MEB kitaplarının yanında kullanılacak bu kitap ve dijital kaynakların öğrencilerimize;

Sunuş yoluyla öğretimin aşamaları:

Öğretim içeriğinin seçimi ve düzenlenmesi

10 yaş döneminin gelişim özelliklerine dil-bilişsel, bedensel, motor, duygusal, FATİH HANOĞLU

1-Zihinsel kazanýmlar 2-Duyuþsal kazanýmlar 3-Bedensel kazanýmlar

KİŞİLER ARASI İLİŞKİLER ve İLETİŞİM. Feriha GÜNAY Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen

VELİLER İÇİN. TÜBİTAK Bilim Fuarları Kılavuzu

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi

BİLİMİN DOĞASI VE BİLİM TARİHİ «Bilim, Anlamı ve Kapsamı»

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

Program Yeterlilikleri hazırlama Ders Öğrenme Çıktıları Yazma AKTS Hesaplama. Fahri YAVUZ 1 Nisan 2010, Kültür Merkezi Mavi Salon Erzurum

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI

ÖZEL ÜSKÜDAR SEV İLKÖĞRETİM OKULU

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi S.B.E. İktisat anabilim Dalı İktisat Programı 7. Düzey (Yüksek Lisans Eğitimi) Yeterlilikleri

Kavram Haritası Yöntemi

Öğretim Tasarımı ve Eğitim Teknolojisi. Yrd.Doç.Dr. Gülçin TAN ŞİŞMAN

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

BÖLÜM-IV ÜRÜN GELİSTİRME İŞLEMİ Genel Problem Çözme İşlemi

Eğitim Bilimlerine Giriş

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK

ÇOKLU ZEKA. Rehberlik Ve Psikolojik Danışma Servisi

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

Bilimsel Araştırma ve Proje

BĠLĠMSEL SÜREÇ BECERĠLERĠ KONTROL LĠSTESĠ ĠLE FEN VE TEKNOLOJĠ DERS KĠTAPLARININ ANALĠZĠ: KUVVET VE HAREKET ÜNĠTESĠ ÖRNEĞĠ

ELİŞİ (haftalık ders sayısı 1, yıllık toplam 37)

AİDİYET, VAROLUŞ VE GELİŞME

Dil Gelişimine Uygun Etkinlikler

*Öğrenme, öğrencilerin fikri katılımını ve uygulamasını gerektirir. *Kendi başına açıklama ve gösterim, Uzun süreli öğrenmeyi sağlamaz.

Proje Tasarım Esasları Prof. Dr. Akgün ALSARAN. Temel bilgiler Analitik Düşünme

ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ

TEKNOLOJİ haftalık ders sayısı 1, yıllık toplam 37

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR VELİ BİLGİLENDİRME MEKTUBU 2

5 YAŞ ANASINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

OKULLARDA TEKNOLOJİ KULLANIMI İLE BEŞERİ ALTYAPI ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN İNCELENMESİ. Demet CENGİZ

BULUNDUĞUMUZ MEKAN VE ZAMAN

HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ İLKÖĞRETİM BÖLÜMÜ SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI DERSİN TANIMI VE UYGULAMASI

GÖRSEL SANATLAR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI NIN GENEL AMAÇLARI

Yapılandırmacı Yaklaşım

Koçluk, danışanın problemlerini çözüme ulaştırmak ve yolunu aydınlatmaktır.

DERS BİLGİ FORMU. IV Türkçe Zorunlu Ders. Haftalık. Ders. Okul Eğitimi Süresi. Saati

EĞĠTĠMDE ÖLÇME ve DEĞERLENDĠRME

BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM. TemplatesWise.com

Meslek seçmek;hayat biçimini seçmek demektir.bu nedenle doğru ve gerçekçi seçim yapılması önemlidir.

Einstein bilimi, her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile düzenli düşünceler arasında uygunluk sağlama çabası olarak tanımlar.

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

PROBLEM ÇÖZME BASAMAKLARI ve YARATICI DÜŞÜNME

İletişimin Bileşenleri

BULDAN DAKİ İLKÖĞRETİM SINIF ÖĞRETMENLERİNİN YAPISALCI ÖĞRENME HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

Yaşam Boyu Sosyalleşme

22. Baskı İçin... TEŞEKKÜR ve BİRKAÇ SÖZ

ÜRÜN VE HİZMETLERİMİZ

BULANIK MANTIK VE SİSTEMLERİ BAHAR DÖNEMİ ÖDEV 1. Müslüm ÖZTÜRK Bilişim Teknolojileri Mühendisliği ABD Doktora Programı

Mesleki eğitimde bilgisayar oyunu kullanma rehberi

PROJE HAZIRLAMA Proje;

AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME

HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ İLKÖĞRETİM BÖLÜMÜ SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI DERSİN TANIMI VE UYGULAMASI

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü. Mesleki Gelişim Programı

Bilgisayar Destekli Eğitim

Sınıf Yönetimi etkinlikleri

Eğitim bilimlerinde birbiri ile karışan kavramlar.

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

ZEKA ATÖLYESİ AKIL OYUNLAR

SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA

Öğr. Gör. Özlem BAĞCI

Çoklu Zeka Kuramı - Zeka Tipleri

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE YAZILIM DERSİ (5 VE 6. SINIFLAR) Öğretim Programı Tanıtım Sunusu

ÖZEL MARMARA İLKOKULU EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 3.SINIFLAR VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ -4-


MEB kitaplarının yanında kullanılacak bu kitap ve dijital kaynakların öğrencilerimize;

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

DİKKAT VE DİKKAT TOPLAMA ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ

SORUMLULUK Değerli Velilerimiz, Sorumluluk Nedir? Sorumluluk Sahibi Bireyler;

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

DERS TANIMLAMA FORMU

Spor büyüme çağındaki çocuklar için hem bedensel sağlık ve fiziksel gelişme yönünden, hem de iyi bir kişilik oluşması ve ruh sağlığı bakımından

BİLİMSEL ÇALIŞMA YÖNTEMİ

DERS BİLGİLERİ. Pazarlama Yönetimi BBA 261 Güz

Transkript:

T.C GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FİZİK EĞİTİMİ ANABİLİM DALI ÖĞRETİMDE YENİ STRATEJİLER Ve YAKLAŞIMLAR DOKTORA DERSİ ÖDEVİ Hazırlayanlar Burak Kağan TEMİZ Uygar KANLI Öğretim Üyesi Prof. Dr.Ayşegül ATAMAN Haziran 2001 ANKARA

İÇİNDEKİLER Sayfa No Giriş:... 3 Bilimsel Süreç Becerileri Nedir?:... Araştırma Yoluyla Öğretim Teknikleri:... Rasyonel Yaklaşım:... Keşif Yaklaşımı:... Deneysel Yaklaşım:... Fen Öğretimde Araştırma Yoluyla Öğretim:.. Fen Öğretiminde Araştirma Yoluyla Öğretimin Tarihsel Gelişimi:... Fen Bilgisi Öğretiminde Araştırma Yoluyla Öğretimin Önemi:..... 6 18 18 21 25 29 29 33 Kaynaklar:... 35 Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 2

GİRİŞ Yaratıldığından beri insanoğlunun çevresine karşı ilgi duymuş olması olağandır. Üzerinde yaşadığı dünyayı, geceleri gökyüzünü süsleyen yıldızları, güneşi, ayı ve evrende olup bitenleri öğrenmek isteyen insan, bunlara ait sorularını cevaplandıracak yollar aramış, gerçeği ve onun sırlarını aramaya çalışmıştır. Psikologlara göre insanların temel ihtiyaçları: fizyolojik ihtiyaçlar (yemek, su, hava, barınma), güvence, sevilme, değer verilme, idealine ulaşabilme ve bilgi sahibi olabilme ihtiyacı biçiminde gruplanmaktadır. Dikkat edilirse bir konuda bilgi sahibi olmak da temel bir ihtiyaçtır. (Kaptan, 1995:31) İnsanlar bu temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ampirik (gözleme ve deneye dayanan) ve analitik (teorik) yöntemler kullanırlar. İnsanoğlu doğuştan gelen bir merak ile donatılmıştır. Bu sayede evrendeki örnekleri yakalama ve gözlenmiş düzenliliklerden temel kanunları keşfetme yeteneğine sahiptir. Evreni sorgulama, keşfetme (araştırma) ve onun gizli düzenliliklerini bulma ve ifade etme etkinliklerine fen denir. (Soylu, 1999:8) Yeni dişlerim nereden geliyor?, tohumlar nasıl büyür?, Güneş geceleri nereye gider?... çocuklar bilimdeki gibi buluş diliyle yaşadığımız dünyayı eski çağ insanı gibi kendi başına keşfetmeyi arzu ederler. Bunun için bizi böyle soru bombardımanına tutarlar. (Mallinson:Mallison, 1998:1) Çocuklar araştırma yapmaya çok erken yaşlarda başlarlar. Örneğin daha yeni yürümeye başlamış bir çocuk bahçede oynarken bir taşı kaldırıp altındaki çeşitli böcekleri, solucanları inceler sonra başka bir taşı kaldırıp burada da aynı türden böceklerin yaşayıp yaşamadığını inceler. Belki de hiçbir şey göremeyip hayal kırıklığına uğrar. Burada çocuğun bir araştırma yaptığı çok açıktır. Çocuk kafasında bir soru geliştirmiş, bu soruya cevap aramış ve bir sonuca ulaşmıştır. Bir çok çocuğun doğal merakı onları araştırma yapmaya zorlar. Bilimsel kavramların ve dilin gelişimi, bilimsel deneyimlerin artması, araştırma becerileriyle yakından ilişkilidir.(hughes:wade, 1993:9) Aslında yaramaz çocuk olarak nitelendirilen çocuk araştırma yaparak merakını giderme çabasında olan küçük bir bilim adamıdır. Sokağındaki en iyi kayısı ağacının nerede olduğunu, annesinin çikolataları mutfakta hangi dolapta sakladığını, sobaya dokunduğunda elinin yandığını, en iyi dondurmanın nerede Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 3

satıldığını, yaptığı hangi davranışların ödüllendirildiğini, hangilerinin cezalandırıldığını bilmek, tamamen çocuk tarafından yapılmış çeşitli gözlem ve araştırmaların sonucunda elde edilmiş bulgulardır. Çocuk doğuşundan itibaren çevresindeki olaylara ilgi duyar ve onları öğrenmeye çalışır. Bunu yaparken sürekli inceleme ve deney yapar. Bir şey öğrenmede çocuğun davranışı ile bilim adamının davranışı birbirine çok benzemektedir. Bunun için çocuk küçük bir bilim adamıdır. denir. Bu küçük bilim adamı meraklı olma, araştırma yapma ve çevresine ilgi duyma özelliklerini doğuştan getirir. Bu özellikler çocuğun eğitimi sırasında, farkında olunmadan zayıflatılabilir, hatta yok edilebilir. (Soylu, 1999:12) Gagne (1965) çocuklara öğretilenlerin, bilim adamlarının yaptıklarına (bilimsel etkinliklerde geçirdikleri sürece) benzer olması gerektiği düşüncesindedir. Bilim adamları gözlem yaparlar, sınıflandırma yaparlar, ölçerler, sonuç çıkarmaya çalışırlar, denenceler ileri sürerler ve deneyler yaparlar. Bilim adamları bu yolla bilgi edinmeyi öğrenmişlerse, onların yaptıklarının basit ilk şekilleri de ilkokul yıllarında öğrenilmeye başlanabilir. Ama buradan herkesi bilim adamı yapmaya çalışmak gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. Aksine buradan çıkarılacak sonuç, bilimi anlayabilmenin, dünyaya bilim adamı gibi bakıp onunla bilim adamı gibi uğraşmaya bağlı olduğudur. (Arslan, 1995:13) Bilim adamları ile öğrencileri, bilimsel yöntemi uygulama bakımından birbirinden ayıran en önemli unsur, zamandır. Bilim adamları; geniş imkan ve zamana sahip oldukları halde, öğrencilerinki kıt ve sınırlıdır. Bu bakımdan okullarda aynı konuda tekrar tekrar gözlem ve deney yapmak mümkün değildir. Bir başka husus da şudur: bilim adamları, henüz aydınlığa kavuşmamış sırlar üzerinde çalışırken, öğrenciler sonucu önceden belirlenmiş fakat bilmedikleri durum ve olayları, ikinci kez açıklığa kavuşturma gayreti içindedirler ki bu da onların ortak yanlarını oluşturur. (Akgün, 1996:59) Nancy Paulu ve Margery Martin Helping Your Child Learn Science adlı ebeveyn rehber kitabında şöyle diyor: Öğrenmede bilim adamı ile bir çocuğun izlediği yollar aynıdır. Bunlar, Neler oluyor diye gözlem yapma, Gözlemlerine bir anlam vermeye çalışma, Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 4

Gelecekte ne olabileceği hakkında tahminde bulunmak için yeni bilgilerini kullanma, Tahminlerinin doğru olup olmadığını test etmek için kontrol edilmiş şartlarda denenme, olarak ifade edilebilir. Bilim deneme-yanılma-başarısızlık ve tekrar denemeyi içerir. Bilim bütün cevapları temin etmez, yaptıklarımızdan şüphe etmemizi, araştırmalara göre modelimizde değişiklik yapmamızı, ya da tümüyle değiştirip yeni araştırmalar yapmamızı ve yeni modeller kurmamızı öğütler. (Arthur, 1993:4) Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 5

BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİ NEDİR? Araştırma yoluyla öğretim tekniğine geçmeden önce fen eğitiminde öğrencilere kazandırılması gereken ve bilimsel süreç becerileri olarak adlandırılan kavramlardan söz etmekte fayda vardır. Bu bölümde bilimsel süreç becerilerinin neler olduğu ve önemi üzerinde durulacaktır. Bilimsel Süreç Becerileri (Scientific Process Skills-İnquiry Skills): Fen bilimlerinde öğrenmeyi kolaylaştıran, öğrencilerin aktif olmasını sağlayan, kendi öğrenmelerinde sorumluluk alma duygusunu geliştiren, öğrenmenin kalıcılığını artıran ayrıca araştırma yol ve yöntemlerini kazandıran temel becerilerdir. (Çepni: Ayas: Johnson: Turgut, 1996:31) Bilimsel süreç becerileri, düşünme becerileridir ki onları bilgi oluşturmada, problemler üzerinde düşünmede ve sonuçları formüle etmede kullanırız. Bu beceriler, bilim adamlarının çalışmaları sırasında kullandıkları becerilerdir. Bu önemli becerileri öğrencilere kazandırarak onları kendi dünyalarını anlamaya, öğrenmeye muktedir kılabiliriz. Bu beceriler bilimin içeriğindeki düşüncenin ve araştırmaların temelidir.( Lind, 1998:1) Science-A Process Approach (S-APA) da (AAAS, 1965 tarafından tanımlandığı üzere) bilimsel süreç becerilerinin, geniş ölçüde aktarılabilir olduğu, birçok fen disiplini için benimsenmiş ve bilim adamlarının doğru davranışlarının yansıması olduğu kabul edilmişti. S-APA 13 beceriyi, temel ve bütünleştilmiş (integrated) olmak üzere iki tipe böldü. Temel bilimsel süreçler, gözlem yapma, sınıflama, iletişim kurma, ölçüm yapma, uzay/zaman ilişkilerini kullanma, sayıları kullanma, sonuç çıkarma ve tahmin yapmadır. Bu beceriler daha karmaşık beceriler olan bütünleştilmiş süreç becerilerini (değişkenleri değiştirmek, verileri yorumlamak, hipotez kurmak, operasyonel tanımlama yapmak ve deney yapmak) öğrenmeye temel sağlar (Padilla:Okey, 1984:277-278) 1) Gözlem: Duyu organlarıyla veya duyu organlarının hassasiyetini artıran araç ve gereçlerle objelerin veya olayların incelenmesidir. (Arthur,1993 :12-13) Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 6

Etkili bir gözlem yalnızca bakmak değil belirli bir amaçla dikkatle (konsantre olarak) ve sistemli bir şekilde bakmaktır. Çocuklar oldukça iyi birer gözlemcidir. Okula başlamadan uzun zaman önce öğrendikleri bir çok şey gözleme düşkün olmalarının bir sonucudur. Çocukların gözlem yapmaya düşkün olmalarının nedeni biyolojik temele dayanır. Tehlikeyi algılamak, yiyecek bulmak ve evin yolunu bilmek tüm yaratıkların hayatta kalabilmek için ihtiyaç duyduğu becerilerdir. Günümüzün konforlu ve güvenli çevresinde bir çok çocuk gözlem becerisini hayatta kalmak için kullanmasa da ilk elden izlenim elde etme merakı hala sürmektedir. Çocuklar için bu çağda gözlem yapmanın anlamı, keşfetme için tüm duyularını kullanmaktır. (Blackwell: Hofman 1991:4-6) Gözlem aynı zamanda zihinsel bir aktivitedir ve bundan sadece duyu organlarının uyarılması sorumlu değildir. Özellikle gözlem sonuçları değerlendirilirken belirli bir araştırma veya problemin içeriğiyle ilgili olan sonuçların ilgisiz olanlardan ayırt edilmesi önemlidir. Eğer çocuğun konsantrasyonu gözlem yaparken çok kısa zamanda azalıyorsa bu ayırt etmeyi yapamayabilir ve önemli bilgileri kaçırabilir. Bunun için gelişimin ilk zamanlarında çocuklar yapabildikleri kadar çok gözlem yapmaya cesaretlendirilmelidir. (Harlen, 1993: 58-59) Bilim gözlemle başlar. Ayrıca gözlem ömür boyu süren bir etkinliktir. Gözlem becerisi gelişmiş bir öğrenci: Nesneler veya olaylar arasındaki belirgin benzerlikleri ve farklılıkları saptayabilir. Gözlem için gerekli uygun araç-gereci seçip bunları beceriyle kullanabilir. Gözlem sonuçlarını değerlendirip, bunlardan eldeki soruna ilişkin olanlarını seçip ayırabilir. Bir dizi gözlem sonucu elde edilen bulgulardan ilişkileri ve ardıllıkları bulabilir.(harlen: Jelly, 1989: 25-30) Öğrencilerin gözlem yaparak bilgi kazanmaları için öğretmen, öğrenme ortamını en uygun biçimde düzenlemelidir. Gözlemin faydaları: Gözlem çocukları meraklı olmaya sevk eder. Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 7

Benzerliklerin ve farklılıkların gözlemlenmesi, sınıflama becerisi ve değişkenleri tanımlama ve değiştirme becerilerinin gelişmesi için gereklidir. Olaylardaki ardıllıkların gözlemlenmesi kavramların geliştirilmesine yardım eder. Bilgilerin geliştirilmesini sağlar. Araştırma dürtüsünü harekete geçirir. 2) Sınıflama: Objeleri, olayları veya objeleri ve olayları temsil eden bilgileri bazı metotlar ve sistem kullanarak, benzer ve farklı özelliklerine göre gruplara ayırmaktır. (Arthur,1993 :12-13) Bu süreç öğrencilerin önceki bilgileri ile yeni kavramlar arasında ilişki kurmasını sağlar. Gruplamanın veya sınıflamanın belirli bir sistemi ya da metodu vardır. Bu gruplamalar, önceden tanımlanmış özellikler kümesine göre yapılır. Öğrenciler sınıflama ile karmaşaya düzen getirirler. (Çepni: Ayas: Johnson: Turgut, 1996:32) Kavram geliştirme sürecinde sınıflama becerisinin önemi büyüktür. Çünkü kavramlar eşyaları, olayları, insanları ve düşünceleri benzerliklerine göre grupladığımızda gruplara verdiğimiz addır. Deneyimlerimiz sonucunda varlıkları ortak özelliklerine göre gruplamasaydık birbirinden ayırt edilmemiş ve birbirleriyle ilişkileri kurulmamış binlerce izlenim karşısında bulunurduk. Bu bir kaos olur, sistemli bir edinim veya bilgi olmazdı. (Çepni: Ayas: Johnson: Turgut, 1996:44) Piaget ye göre insanlarda doğuştan ya da içgüdüsel olarak düzen ihtiyacı vardır. her birey hayatının sistemli bir yapı olmasını ister ve karşılaşacağı durumların öngörülebilir olmasını bekler. Bir denge durumu olarak adlandırılabilecek bu eğilime Piaget, dengeleme dürtüsü demektedir. Dengeleme bilişsel gelişim açısından çok önemlidir. İnsanlar dengeleme ihtiyacını gidermek için yaşantıları belirli davranış kalıpları içinde örgütlemek isterler. Piaget sözü edilen örgütlenmiş davranış kalıplarına şema demektedir. Şema dünyayı anlamada kullanılan bilgi prosedür ve ilişkilerdir. Şemalar bilişsel gelişim açısından son derece önemlidir. Çünkü,bilişsel gelişim tamamen mevcut şemalara bağlıdır. Hiçbir bilgi kendi başına mevcut şemalardan bağımsız olarak hafızada ayrı bir yere yerleştirilmez. Her yeni bilgi mevcut bilgiler ışığında yani şemalara bağlı olarak yorumlanır ve işleme tabi tutulur...bireyin Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 8

yeni karşılaştığı bir durumları önceden var olan şemalara yerleştirmesi özümleme, önceden var olan şemaları değiştirip yeni şema oluşturması ise uyumsama olarak adlandırılır. (Selçuk, 1997: 69-71) Etkili bir sınıflama yapabilmek için, sınıflanacak nesneler ve olaylar hakkında yeterli bilgi toplanmalıdır. Yani benzerlikler ve farklılıklar ayrıntılı olarak açığa çıkarılmalıdır. Bunun için de iyi gözlem yapılmalıdır. 3) Ölçme: Yapılan nicel gözlemlerin geleneksel veya geleneksel olmayan standartlarla karşılaştırılmasıdır. Nicel gözlemler belirli standart veya standart olmayan ölçümlerle değerlendirildiğinde anlamlı olur. (Arthur,1993 :12-13) Ölçme en basit seviyede kıyaslama ve saymadır, doğrusal boyutları, alanı, hacmi, zamanı, sıcaklığı, kütleyi...vb. ölçülebilir nitelikleri tanımlamak için standart ve standart dışı birimlerin kullanımını kapsar. Deneyim olmadan gelişmez. Ölçme becerisi gelişmiş bir öğrenci: Bir cismin herhangi bir özelliğini (uzunluk, ağırlık, vb..) uygun ölçme araçları kullanarak belirleyebilir. Bazı bilimsel ölçme araçlarını kullanabilir. (metre, termometre, vb..) Çeşitli birimleri birbirine çevirebilir. (Çepni: Ayas: Johnson: Turgut, 1996:32) 4) Sayı-Uzay İlişkileri Kurma: Sayı ilişkileri kurma, matematiksel kuralları ve formülleri nicelikleri hesaplamada veya temel ölçülerle ilişki kurmada uygulamaktır. Sayma ve hesaplama gibi faaliyetleri içerir. Fen bilimlerinde sayıları kullanmak sorulara ve problemlere cevap bulmak için önemlidir. Uzayla ilgili süreçler, nesneleri düzlem ve üç boyutlu şekillerine göre anlamayı ve anlatmayı içerir. Uzayda yer ve yön kavramlarını geliştirmeyi zorunlu kılar. Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 9

Bu süreç, diğer süreçlerin gelişmesine yardım eder. Sayı-uzay ilişkileri kurma becerisi gelişmiş bir öğrenci; İki boyutlu bir şekli üç boyutlu bir şekle nasıl dönüştürürsünüz? Bir kübün kaç kenarı vardır?...bu şeklin simetri eksenleri hangileridir? vb. gibi soruları cevaplayabilir. (Çepni: Ayas: Johnson: Turgut, 1996:33) 5) Önceden Kestirme (Tahmin Etme) : Önceden kestirme, verilere dayanarak gelecekteki olaylar veya var olması beklenen şartlar hakkında tahmin yapmaktır. Burada delillerin ve geçmişteki tecrübelerin kullanılmasıyla yapılan önceden kestirmeyi rasyonel olmayan bir tahminden ayırt etmek gerekir. Tahmin yaparken eldeki delilleri kullanmanın çeşitli seviyeleri vardır ki bu seviyeler becerilerin kullanılmasındaki tecrübe (alışmışlık) ile ilgilidir. Daha düşük seviyelerde çocuklar delillerle zayıf bağlantılı olarak hemen bir sonuç çıkarmaya meyillidir. Bunlara göre daha ileri seviyedekiler ise delille sonuç arasında daha sıkı bağlantılar kurabilir ama bu, muhtemelen sezgiseldir. (Harlen: Jelly, 1989: 25-30) Bilimsel araştırma sürekli bir önceden kestirme işlemidir, bir kestirmeyi desteklemek veya çürütmek için veri toplanır. Bunun için de deney veya gözlem yapılır. Bir öğretmen aşağıdaki gibi sorular sorarak öğrencilerini tahmin yapmaya yönlendirebilir; Eğer rampanın yüksekliğini artırırsak ne olur? Eğer yaya iki kat fazla kütle asarsak ne olur? gibi Eğer...olursa ne olur türündeki sorular öğrencileri tahmin yapmaya teşvik eder. (Çepni: Ayas: Johnson: Turgut, 1996:34) Bir grafikten yararlanarak kestirmede bulunma ise daha üst düzeyde bir aşamadır.(esler,1977:70) Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 10

6) Verileri Kaydetme: Öğrenciler deney yaparken hem niteliksel hem de niceliksel birçok veri elde ederler. Olaylar ve nesneler hakkında toplanan bu veriler herkesin anlayabileceği çeşitli düzenleyici formlarda kaydedilir. Bu düzenleyici formlar verilerin kullanılmasında kolaylık sağlar. (Hughes: Wade, 1993:45) Verileri kaydetme, verileri kullanma ve model oluşturma için temel hazırlar. Örneğin bir tablo, sonradan çizilecek bir grafik için taban oluşturur. Tablolar çizme, not tutma, bir taslak çizme, teyp kaydı alma, fotograf çekme, yapılan deneyi bir rapor haline getirme verileri kaydetme becerisiyle ilgili davranışlardır. (Çepni: Ayas: Johnson: Turgut, 1996:33) 7) Verileri Kullanma ve Model Oluşturma: Bu süreç bir deney veya gözlem sonucu elde edilmiş verileri grafik, resim,...gibi bir çok duyu organına hitap edecek şekilde göstermeyi içerir. (Arthur,1993 :12-13) Örneğin bir mumun yanarak erimesi, grafikle, şekille, üç boyutlu bir modelle, görüntü kaydıyla gösterilebilir. Verilerin böyle grafik, çizelge...gibi formlarda ifade edilmesi verilerin yorumlanmasını kolaylaştırır. (Çepni: Ayas: Johnson: Turgut, 1996:37) 8) Verileri Yorumlama: Bu süreç; bir gözleme anlam vermekten bir grafikteki veriler için bir açıklama yazmaya kadar değişir. Bu süreç, deneylerde elde edilen veriler arasındaki ilişkileri ve eğilimleri görme becerisidir. (Arthur,1993 :12-13) Verileri yorumlama, elde edilmiş verileri organize edip bunları analiz ederek motifler veya ilişkiler bulmaktır. Veriler iyi yorumlanırsa buradan bir sonuca ulaşmak kolay olur ve ulaşılan sonuç da tutarlı olur. Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 11

Örnek sorular: Grafiğin eğimi neyi verir?,... grafiğe göre sıcaklık basınçla nasıl ilişkilidir? 9) Sonuç Çıkarma: Bir gözlemin ya da deneyin sonuçlarını yorumlayıp bir yargıda bulunmaktır. Sonuç çıkarma daha önceki bilgilere dayanır. Öğrencilerin verilen bilginin ötesinde yeni ilişkilere ulaşmasıdır. İki tür sonuç çıkarma vardır, tümdengelim (genelden özele) ve tümevarım (özelden genele). (Çepni: Ayas: Johnson: Turgut, 1996:34) Tümevarıma örnek olarak, İki çocuğun çeşitli cisimlerin suda yüzüp yüzmediklerini incelemek için yaptıkları bir deneyin soncunda çocukların, özkütlesi sudan büyük olan birkaç cismin battığını görerek genellemede bulunmaları, verilebilir. Tümdengelime örnek olarak; elinden bıraktığı her cismin yere düştüğünü gözlemleyen bir öğrencinin bunun evrensel çekim yasasının bir sonucu olduğunu söylemesi verilebilir 10) Değişkenleri Belirleme: Değişkenleri belirleme, yapılacak deneyin gidişatını etkileyebilecek tüm etkenlerin ifade edilmesidir. Yani, değişik şartlar altında değişimi veya sabit tutulması olayların gidişatını etkileyebilecek tüm faktörlerin belirlenmesidir. (Arthur,1993 :12-13) Araştırma sırasında bunların değiştirilmesi ve işletilmesi için tüm bu değişkenler tanımlanmalıdır. Örnek: bir bitkinin büyümesinde etkili olan faktörleri belirlemek, bir sarkacın periyodunun nelere bağlı olduğunu belirlemek...gibi. 11) Değişkenleri Değiştirme ve Kontrol Etme: Değişkenleri değiştirme ve kontrol etmede strateji, bir değişkeni (değiştirilen değişken) değiştirmek ve diğer değişkende (cevap veren değişken) buna bağlı değişimleri incelemektir. Aynı zamanda diğer birçok değişken de tanımlanmalı ve sabit tutulmalıdır Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 12

(kontrol edilen değişkenler). Bunun yapılmasının nedeni diğer değişkenlerin sonucu etkileyebilme olasılıklarıdır. Çocuklar değişkenleri kontrol etmede zorlu çekerler, öğrenciler 13-15 yaşına kadar bile iki ya da daha fazla değişkeni aynı anda değiştirmede bir sakınca görmezler. Bu yüzden fair test deneyi fikrinin geliştirilmesine okullarda erkenden başlanması gerekir. (Hughes: Wade, 1993:27) 12) Hipotez Kurma ve Test Etme: Hipotez kurmak, doğru olduğu düşünülen düşünce ve tecrübelere dayalı test edilebilir ifadeler kurmaktır. Hipotezi oluştururken öğrenci tam geliştirilmemiş ve test edilebilir bir ifadede bulunur. (Arthur,1993 :12-13) Örnek: Eğer iki özdeş buz kübünden biri suda diğeri ise aynı sıcaklıktaki havada bulunuyorsa sudaki havadakinden daha hızlı erir. şeklinde bir ifadede bulunmak. Wyne Harlen e göre, Hipotez kurma ne yazıktır ki birçok öğrenci ve öğretmen tarafından sakınılan bir kelimedir. Belki de bunun nedeni kulağa çok bilimsel gelmesi veya belki de çocuklar için bunun açıklanma ve söylenme zorluğudur. Hipotez kurma kısaca çocukların bilimsel aktivitelerinde ihtiyaç duydukları deneme niteliğinde, kesin olmayan açıklama önermeleri olan biçimsiz ifadeler kurulması olarak tanımlanan önemli bir süreçtir. açıklama kelimesinin kullanılması elbette nadiren doğruluğunun kanıtlanmasını vurgular. Eğer çocukların, bilimsel bilgilerin denenebilir ve daima çürütülebilir veya ileri delillerin ışığında değişebilir olduğunun farkında olmalarını istiyorsak onlara hipotez kelimesini daha fazla sıklılıkla tanıtmamız gerekir. Hipotez kurma süreci; gözlemleri veya ilişkileri açıklamaya teşebbüs etme veya bir prensip veya kavram yönünde tahmin yapmaya çalışmadır. Çoğu zaman prensip veya kavram önceki tecrübenin üzerine kurulur. Bu durum bir durumda öğrenilmiş bir şeyi yeni bir duruma uygulamaktır. Kavram ve bilgileri bir durumdan diğerine uygulayan çocuk bu iki durum veya olay arasındaki bazı benzerlikleri tanımalıdır. Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 13

İpuçları önerilen açıklamayı kontrol etmede verimli ve yol gösterici olabilir. Bazen yararsız ipuçları kullanılır ve sonunda hatalı açıklamalar yapılır. Islak tahta blokların birbirine yapışmalarını manyetizmayla açıklayan bir öğrencinin manyetizma konusuyla ilgili önceki tecrübelerini kullanması ve olayı açıklamada başarısız olması, ipuçlarının yanlış kullanımına örnektir. Yararlı ipuçlarını yararsız ipuçlarından ayırt etmek için daha fazla veriye ihtiyaç vardır. Birçok örnek gösteriyor ki çocuklar olayların oluş mekanizmaları veya ilişkileri yönünden açıklama yapmaya ihtiyaç duymazlar, var olan o durumların görünmesi onlar için yeterlidir. Bitkiler en iyi pencerenin kenarında büyürler, işitebiliyorum çünkü iyi dinliyorum, artık hareket edemediğinde araba durur. şeklindeki açıklamalar bu düşünceye örnektir. (Harlen, 1993:60-61 ) 13) Deney Yapma: Deney yapma değişkenleri değiştirme ve kontrol etme sürecidir. Bu süreç diğer tüm süreçlerle birleşir. Gerekli bir çok araç gereci beceriyle kullanarak uygun bir düzenek kurmayı, değişkenleri değiştirip kontrol ederek veriler elde etmeyi, bu verileri kaydedip değerlendirerek model oluşturmayı, verileri yorumlamayı, sonuca varmayı ve yapılanları raporlaştırmayı içerir. Bilimsel Süreç Becerilerinin Önemi Bilimsel süreç becerileri bilim adamlarının bilgiye ulaşmada ve bilgiyi işlemede kullandıkları yol ve yöntemlerdir. Çocuklar da bilim adamları gibidir. Araştırma yapmaya erken yaşlarda başlarlar. Bu araştırmalar başlangıçta oldukça tecrübesizce yapılır. Birçok çocuğun doğal merakı onları araştırma yapmaya iter. Yani araştırma yapma çocukların doğasında zaten vardır. Öğrencilerin kullandıkları ve geliştirdikleri beceri ve süreçler bilim adamlarının çalışırken kullandıkları ile aynıdır. Bu çalışmalar doğanın işleyişini anlamak ve yaşanılır ortamlar hazırlamak için gereklidir. Bilim adamları da gözlem yapar, sınıflama yapar, ölçümler yapar, sonuçlar çıkarmaya çalışır, hipotezler ileri sürerler ve deneyler yaparlar. Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 14

Günümüzün muazzam bilgi patlaması tüm bilim dallarındaki bilgi hazinesini her geçen dakika artırır. Sürekli değişen, yeni anlayışlar ve yeni boyutların eklenmesiyle kabul edilen yeni gerçekleri ve kavramları bilim adamları bile güçlükle takip edebilmektedir. (Mallinson:Mallison, 1998:2) Öğrencilere, fizikteki veya herhangi bir bilim dalındaki bilgilerin tümünü vermemiz mümkün değildir. Buna ne ömrümüz ne de imkanlarımız yeter. Bu nedenle günümüzün modern eğitim anlayışı, bilginin yanı sıra bilginin elde ediliş yöntemleri nin de öğrencilere kazandırılmasına yöneliktir. Bilimsel bilgiler yeni düşüncelerin ortaya atılıp, denenmesi sonucu, gelişebilir ve değişebilir. Yani, bilimde bir süreklilik ilkesi vardır. Bundan dolayı öğretmenler yeni nesillere araştırmacı bir ruh kazandırmaya çalışmalıdırlar. Böylece, bilimsel bilgilerin bilinen gerçeklerle doğru olduğu ve zamanla değişebileceği fikri öğrencilere aşılanmalıdır. (Çepni: Ayas: Johnson: Turgut, 1996:18) Science For All Americans Project 2061 de AAAS (the American Association for the Advancement of Science) şunlar öneriyor: okullarından mezun olan tüm öğrenciler, bilimsel çalışmanın ne olduğunu bilmeli, bilimin onların kültürleri ve hayatlarıyla nasıl ilişkili olduğunun farkında olmalı ve bilimin bazı temel kavram, beceri ve davranışlarını kazanmalıdır. Science Content: What s Worth Knowing adlı makalesinde Geoge G. ve Jacqueline V. Mallison ideal bir fen programının içeriği oluşturulurken dikkat edilmesi gereken noktaları şu üç ana başlıkta topluyor: 1)Tüm öğrenciler için temel kavramlar: Gelecekteki işlerine bakılmaksızın bir çok temel kavram tüm öğrenciler için önemlidir. 2)Az çoktan iyidir: (Less is more) Günümüzdeki bilgi patlaması öğrencilerin tonlarca bilgi altında ezilmesine neden olur. Öğrencilerin bilim denilen bilgiler topluluğundan küçük bir parçayı bilmelerini beklemek bile mümkün ve pratik değildir. Project 2061 in özet Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 15

açıklamasında okullardan daha çok şeyi öğretmesini istemeye gerek yok. Daha iyi bir öğrenme için daha az şey öğretilmelidir. Elbette öğrencilerin bir çok farklı habitatdan toplanmış ansiklopedik bilgi yığınındansa, mini bir habitat yaratılıp burada sunulan kavramları tam ve mükemmel bir şekilde anlaması daha iyidir. deniliyor. 3)Bilimsel okuryazarlık bütün öğrenciler için gereklidir: Eğer fen eğitiminin daha gerçekçi ve kalıcı olması isteniyorsa, aldıkları eğitim öğrencileri gerçek hayatta karşılaşabilecekleri problemlerle başedebilecek şekilde çeşitli becerilerle donatmalıdır. Bilimsel okuryazarlık tüm öğrencilere aşılamalıdır. (bilimsel okuryazarlık: Fen bilimlerinin doğasını bilmek, bilginin nasıl elde edildiğini anlamak, fen bilimlerinde bilginin bilinen gerçeklere bağlı olduğunu ve yeni kanıtlar toplandıkça değişebileceğini algılamak, temel kavram, teori ve hipotezleri bilmek ve bilimsel kanıt ile kişisel görüş arsındaki farkı algılamak olarak tanımlanır.) Bilim teknoloji ve toplum arasındaki ilişki, eğitimin her seviyesinde önemle vurgulanmalıdır. Bilimsel süreç becerileri fen eğitiminde en önemli kuramsal güçtür. Mesele ister felsefi olsun (örneğin bilimsel düşünme yolu) isterse, pratiğe dayalı olsun (örneğin değişen dünyada hayatta kalma stratejileri) çözüm genellikle aynıdır. Bu nedenle bilimsel süreç becerileri ilk orta ve lise fen programlarında kuvvetle vurgulanmalıdır.(padilla:okey, 1984:277) Bilimsel süreç becerilerinin geliştirilmesi öğrencilere problem çözme, eleştirel düşünme, karar verme, cevaplar bulma ve meraklarını giderme olanağı verir. Araştırma becerileri öğrencilerin sadece fen hakkında bir takım bilgileri öğrenmelerini sağlamaz aynı zamanda bu becerilerin öğrenilmesi onların mantıklı düşünmelerine ve makul sorular sorup cevaplar aramalarına ve günlük hayatta karşılaştıkları problemleri çözmelerine yardımcı olur. (Germann, 1994:749) Piaget in Zihinsel Gelişim Kuramına göre zihinsel gelişim evreleri aşağıdaki gibi sıralanır: 1. Duyusal-edimsel öğrenme aşaması (sensorymotor): 0-2 yaş arası 2. İşlem öncesi Öğrenme aşaması (pre-operational):2-7 yaş arası 3. Somut işlemler aşaması (concret operational ): 7-11 yaş arası Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 16

4. Soyut işlemler aşaması (formal operation) :11 ve üstü yaşlar Bilimsel süreç becerilerinin kazanılması ile öğrencilerin formal işlem basamağına ulaşması arasında yüksek bir korelasyon bulunmuştur. Padilla, Okey ve Dillashaw tarafından yapılan bir araştırma bütünleştirici işlem becerileriyle (değişkenleri değiştirmek, verileri yorumlamak, hipotez kurmak, operasyonel tanımlama yapmak ve deney yapmak ) soyut (formal) işlem becerileri arasında yüksek bir ilişki bulunmuştur. (r=0,73) Bu sonuç gösteriyor ki iki beceri seti arasında güçlü ortak yanlar vardır. (Padilla: Okey, 1984:277) Lawson (1985) soyut düşünme yeteneği ve fen öğretimi üzerine yaptığı araştırmada, mantıklı düşünme yeteneğindeki (reasoning ability) eksiklikle fen, matematik, tarih ve sosyal bilimlerde başarısızlık arasındaki yüksek korelasyona dikkat çekiyor. Ayrıca Lawson bir öğrencinin mantıklı düşünme yeteneğinden, onun bir araştırmada hipotez kurup, bunu test etmeyi başarıp başaramayacağını tahmin edebileceğimizi vurguluyor. (Germann, 1989:237) Bilimsel süreç becerilerinin öğrenciler tarafından kullanılması öğrenmenin kalıcılığını artırır. Çünkü yaparak öğrenme daha kalıcı olur. Bir Çin atasözü Duyarım unuturum, görürüm hatırlarım, yaparım öğrenirim bu duruma uygun düşer. Bir öğretmen eğitim öğretim sürecinde öğrencilerin ne kadar fazla sayıda duyusuna yönelirse o oranda etkili bir öğretim sağlanmış olur. Yaparak öğrenmede öğrenci hemen hemen tüm duyularını kullanır ve bu sayede öğrenme daha etkili, kolay ve kalıcı olur. Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 17

ARAŞTIRMA YOLUYLA ÖĞRETİM TEKNİKLERİ Bu bölümde Araştırma yoluyla öğrenme nedir? Nasıldır? sorusuna cevap aranacaktır. Bunu yaparken literatürde bulunan tanımları yazmak yerine, araştırma yoluyla öğrenmenin tekniklerini uygulamalarıyla beraber vermek amaçlanmaktadır. Bu bağlamda literatürde yer alan üç tekniğe yer verilmiştir. Bunlar: 1)Rasyonel Yaklaşım, 2) Keşif Yaklaşımı ve 3) Deneysel Yaklaşım olarak ifade edilebilir. 1) Rasyonel Yaklaşım: Rasyonel yaklaşımda araştırma yapma, öğretmen öğrencileri mantıklarını kullanarak genelleme yapmaları için yönlendirir. Oldukça yaygın bir şekilde, öğretmen arzu edilen genellemeye ulaşana kadar sorular sorar ve öğrenci cevaplarını pekiştireçlerle takviye eder. Örneğin Mrs. Wright 2. sınıflarda araştırma yöntemini şöyle kullanıyor. İki plastik balonu yün süvetere sürtüyor ve iki balonun birbirlerini ittiklerini gözlemliyor. Mrs. Wright soruyor, Ne oldu?, Ne gözlemliyorsunuz? Bir öğrenci: Balonlar birbirinden ayrıldılar. Öğretmen: Evet bu doğru, acaba neden birbirlerinden ayrıldılar? Başka bir öğrenci: Belki rüzgar onları böyle yaptı. Öğretmen: Bu da bir fikir, başka fikri olan? Bir öğrenci: Bence onların sahip oldukları elektriksel yükler, böyle durmalarına neden oldu. Öğretmen: Çok güzel o zaman, onları sürttüğümüzde elektrik yükü kazanacağını söyleyebilir miyiz? Yüklü balonlar için ne söyleyebilirsiniz? Bir öğrenci : elektrikle yüklü balonlar birbirlerini iterler Öğretmen. Çok güzel, başka bana ne keşfettiğimizi söyleyebilecek biri var mı? Öğrenciler: Süvetere sürtülmüş balonlar birbirlerini iterler. Öğretmen: Çok güzel, bunu tahtaya yazabilir miyiz? Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 18

Öğretmenin açılış ve kapanış sorularına dikkat ediniz. Öğretmenin cevapları destek olucu ve cesaretlendirici rolüne dikkat ediniz. Öğretmenin, öğrenci cevaplarını nasıl arıtarak kabul ettiğine ve tartışmayı arzu edilen hedef doğrultusunda yönlendirdiğine dikkat ediniz. Rasyonel yaklaşımda öğretmenin nasıl sorular sorması gerektiği ve cevapları nasıl pekiştirmesi gerektiği konusundaki rolünü iyi öğrenmelidir. Rasyonel Araştırma Dersinde Soru Sorma: Aşağıdaki iki grup soruyu inceleyip, grup A ve grup B deki sorulara beklenen cevapları karşılaştırınız. Grup A: 1) Hangi gezegen güneşe en yakın olanıdır? 2) Bir uçak kanadının hareket edebilen parçasının adı nedir? 3) Bir çekirgenin kaç bacağı vardır? 4) Archimed prensibi nedir? Grup B: 1) Ne düşünüyorsun? 2) Ne işitiyorsun? Görüyorsun? 3) Neden kuşlar kışın güneye uçar? 4) Bu büyük ağırlıkları nasıl hareket ettirebiliriz? Grup A daki sorulara verilen cevaplar önceki bilgilerin hatırlanmasına dayalıdır. Öğrenci grup B deki soruları cevaplayabilmek için duyularını kullanmalı ve daha yüksek bilişsel becerilere sahip olmalıdır. Grup A daki sorular özel hatırlamaları gerektirdiği için Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 19

zihinsel aktiviteleri sınırlamaktadır. Onlar (Grup A daki sorular) öğrencileri sadece öğretmenin istediği cevapları vermeye davet eder. Bu tür sorular kapalı sorular olarak adlandırılabilir. Grup B soruları açık sorular olarak adlandırılabilir. Bu tür sorular, öğrencileri büyük ölçekte bilişsel beceriler gerektiren cevaplara davet eder. Bu, açık soruların kolaylıkla cevaplanabilir olduğu anlamına gelmez. Bir öğretmen öğrencilerinin bilişsel becerilerini ortaya çıkaracak şekilde rol oynayabilir. Öğrencilerini yönlendirerek kabul edilebilir (makul) bir genellemeye veya sonuca ulaşmada uygun açık soruları kullanarak sabır ve beceri ister. Seçilmiş Pekiştireçlerin Kullanınmı: Rasyonel araştırma metoduyla öğretim yapacak bir öğretmen, mutlaka öğrencilerle işbirliği içinde olmalıdır. Bazı öğretmenler kimsenin cevap veremediği sorular aramak için bu tekniği kullanmaya teşebbüs ederler. Onlar bu metodu kullanmaktan vazgeçer ve öğrencilerini tembel veya aptal olarak etiketlendirirler. Rasyonel araşatırma yöntemi tecrübesiz öğrencilerle yapıldığında, umulduğu gibi sonuç vermez. Sorulara evet veya hayır, biliyorum veya bilmiyorum şeklinde cevaplar veren çocuklar, kendilerine ilk kez sorulduğunda fikrini söylemeye veya en iyi çözümü önermeye hazır olmayabilirler. Öğretmenin gerçekte bu tür cevaplar istediğine inanmayabilirler. Bunların çoğu pasif öğrencilerdir. Böyle öğrenciler açık sorulara, cevap vermeye yönlendirilmelidir. Açık sınıf atmosferi, öğrencilerin bir öğretim peryodundan sonra problem çözmede başarılı oldukları yerdir. Bu öğretimin en önemli kısmını, pekiştireçlerin seçimi tutar. Pekiştireç seçiminde temel prensip, tüm öğrenci cevaplarının kabul edilebilir olmasıdır. Öğrenciye asla hayıri yanlışsın denmemelidir. Pekiştireçler, her öğrencinin cevabı için, fiili etkileşmelerin akışına klavuzluk ederek ve yönlendirerek, arzulanan prensip veya genellemeye ulaşmasına yardım eder. Aşağıda bir ilk okul sınıfında öğrencilerin cevaplarına öğretmenin tepkileri verilmiştir. 1) Hayır doğru değil. 2) Uh, Uhh, bu da bir fikir, başka fikri olan var mı? 3) Çok güzel Jane, Jane nin fikrini geliştirebilir miyiz, bir şeylerdaha ekleye bilirmiyiz? Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 20

4) Güzel bir düşünce fakat nasıl açıklayabiliriz? 5) Evet Joe, oksijenin eksikliği bunun sebebi olabilir. Fakat şunu da dikkate almalısın... Birinci cevap negatif ve reddedicidir. Bu tür cevaplar öğrencileri fikirlerini ve tahminlerini teklifetmede cesaret verici cevaplar değildir. İkinci cevap biraz daha nötrdür. Bu öğrencileri problemin çözümüne götüren diğer cevaplardan uzaklaştırır. Üçüncü cevap kuvvetle kabul edilebilir. Bu, sınıfı Jane nin düşüncesini daha da ileri götürmeye yöneltir. Cevap üç bir öğrencinin fikrini kabul eder ve daha ileri cevapları çağırır. Cevap dört ve beş öğrenci cevaplarını kabul etmekte, fakat bazı uyumsuzluklara işaret etmektedir. Bu tür cevaplar öğrencileri problem üzerinde daha ileri düşünmeye yönlendirir. Bazen öğretmen, sen olsan bunu nasıl söylerdin? veya şöyle düşünürseniz... veya bununla ilgili... şeklinde sözler söyleyerek, rehberlik etmeli veya ilave bilgi sağlamalıdır. 2) Keşif Yaklaşımı: Bütün fen öğretmenleri her zaman (en azından bazen) öğrencilerin bireysel keşifleri için çalışmalar yapmalıdırlar. Piaget, veri ve malzemelerle bireysel olarak ilgilenen öğrencilerin keşif yapma olasılığının yüksek olduğunu ifade etmektedir. Özellikle fen bilimlerinde deneysiz öğretim yapmanın zorlukları ve sınırlılıkları tartışılmaz bir gerçektir. Pure Discovery (Rehbersiz Keşif) Bu öğretim metoduna örnek olarak şöyle bir çalışma verilebilir: Öğretmen her bir öğrenciye kablolar, lambalar ve piller vererek bu malzemeleri kurcalamaları için zaman verir. Öğretmen malzemelerle uğraşan öğrencilerin güvenliği ve araç-gereçlerin dikkatli kullanımı dışında rehberlik etmeyecektir. Bazı öğrenciler lambanın nasıl yandığını keşfederken, diğerleri seri ve paralel devreleri keşfedebilirler. Burada her bir öğrenci kendi hızında devreleri kuracak ve öğrenecektir. Bu yaklaşım tarzı rehbersiz pure discovery olarak adlandırılır. Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 21

Şekil: Elektrik Devrelerinin Keşfi Bu tarzda işlenen dersler süresince, sınıftaki farklı gruplar farklı problemleri araştırabilir. Öğretmen gruptan gruba giderek bir danışman ve rehber olur. Öğrencilerin listeledikleri bilgiler ışığında öğretmen bazı problemleri aydınlatmak için gruplara yardım edebilir. Fakat burada yine öğrencini keşfetmesi istenmektedir. Örneğin bir hipotezi ortaya atan gruba öğretmen Bunu nasıl test edebiliriz? ; Bu hipotezi nasıl araştırabiliriz? sorularını yöneltir. Her bir araştırma grubu kendi problemini kendi yöntemiyle keşfeder. Dersin sonunda her grup sınıfın geri kalanına bulgularını rapor edebilir. Pure discovery metodunu sınıfta uygulayan öğretmen, gürültüye, harekete ve uygun olmayan sorulara toleranslı olmalıdır. Öğretmen direkt olarak sorulara cevap vermekten kaçınmalıdır. Daha ziyade öğretmen öğrencilerin düşüncelerini ve bulgularını organize etmeye yardım etmelidir. Mümkün olabildiğince öğrencileri kendi sorularına cevap vermey yönlendirmelidir. Eğer çocuk Ampülün içinde ışığı sağlayan nedir? diye sorarsa; öğretmen Nasıl açıklayabilirsin? diye sorabilir. Eğer çocuk Seri bağlı devrede bir lamba çıkarıldığında neden diğer ampüller söner? diye sorarsa; Akım devre boyunca akar, onun gittiği yere bak (eliyle devreyi göstererek) diye cevap verir. Buradan da anlaşılıyor ki; öğretmen bazı kavramların öğrenciler tarafından keşfedilmesine rehberlik ediyor. Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 22

Guided Discovery (Rehberli Keşif) Bazı öğretmenler bütün öğrencilerinin benzer keşifler yapmasını ve ortak deneyimler kazanmasını isteyebilir. Eğer öğretmen Ampul ve pillerde İletkenlik konulu çalışmada seri ve paralel devreleri öğrencilerin keşfetmesini istiyorsa, örnek olarak şöyle sorular sorabilir: Birden fazla ampul yakabilir miyiz? veya İkinci bir ampulü muhafazasından çıkardığımızda diğerini yakabilir miyiz? Böyle soruları organize ederek dersi işleme tarzı rehberli keşifin bir örneğidir. Keşif dersi boyunca öğretmenin rehberliğinin ölçüsü genellikle öğretmenin öğretim amaçlarıyla birlikte yönlendirilir. Öğretmenler ders boyunca, öğrencilerin sorularını ve yorumlarını kesmemeyi kendilerine hatırlatmalıdırlar. Böylelikle öğrencilerin özgürlükleri kısıtlanmamış olur. Dersin sonunda sınıf, keşfettikleri kavramları tahtaya listeleyebilir ve belki buradaki örnekte olduğu gibi yaptıkları elektrik devrelerin diyagramlarını çizebilirler. Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 23

Küçük Çocuklarda Keşif 5, 6, 7 yaşlarındaki çocuklar bazı şeyleri kendi çevrelerinden keşfederek öğrenebilirler. Anaokulu (çocuk yuvası) öğrencileri için keşif dersinin amacı, bilimsel genelleştirmelerle kuşatılamaz. Daha ziyade, böyle dersler onların gözlem ve yönlendirme becerilerini geliştirmek için yapılır. Örneğin çocuk yuvasındaki çocuklara bir paket üçgenler, kareler, dikdörtgenler ve daireler verilir. Her bir şekilden farklı renkte ve ebatta üç tane vardır. Öğretmen öğrencilere, benzer görünüşlü parçaları aynı kümeler koymalarını söyler. Bazı öğrenciler farklı renkte ve ebatta olmalarına rağmen bütün daireleri bir araya koyar. Onlar figürün şekline odaklanmıştır. Bazı öğrenciler renklerine göre, bazıları boyutlarına göre sınıflayabilir. Öğrenciler burada birden fazla özelliğe sahip nesnelerin farklı şekilde gruplandırabileceklerini keşfediyorlar. Çocuk sınıflamayı öğreniyor. Bu tür becerileri geliştirme erken yaştaki çocukların keşif derslerinin ilk amaçlarından biridir. kırmızı kırmızı kırmızı kırmızı Şekil: Birbirinden Farklı Şekiller Disiplin ve Keşif Bazı deneyimli öğretmenler materyalleri öğrencilerinin ellerine bırakıp onların yönlendirmesinden sakınır. Böyle öğretmenler çocukların özgürce davranmalarına izin vermeyebilir. Çünkü öğretmenler gözlerinde tam bir kaos canlandırırlar. Kısacası sınıfın kontrolünü kaybetmekten korkarlar. (özellikle kontrolü zor olan çocuklardan) Eger sınıf uygun yöneltilmezse bu korkular çabucak ortaya çıkar. Halbuki uygun bir yönetimde bu önyargıların hiçbiri ortaya çıkmaz. Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 24

Peki uygun bir yönetimle kastedilen nedir? Deneyimli öğretmenler başlangıç derslerinde aşağıdaki yardımcı kuralları bulmuşlardır: Öğrencileri gruplara bölme Bir grup lideri veya sözcü atama Grup davranış kurallarını belirtme Grup liderini grubun aktivitelerinden sorumlu yapma Materyallerle uğraşmaya geçmeden önce direktifler verme Sonuçları tartışmadan önce materyalleri bulup çıkartmak Materyallerin transferi için sadece seçilmiş öğrencilere izin verme Öğrencileri aralarında yer değiştirme Şamatacı grupları tüm sınıfa duyurmadan uyarma Sınıf, grup çalışmasında deneyim kazandığında ve kendi kontrollerini sağladığında bu kısıtlamaların bazıları kaldırılabilir. Keşif derslerinin hoşnutluk veren çıktılarından birisi, davranış problemleri olduğu düşünülen öğrenciler üzerine etkisidir. Böyle çocuklar keşif (araştırma) yoluyla eğitildiğinde materyalleri beceriyle kullanıp problem çözme yetenekleri geliştirilebilir. Sonuç olarak grup keşfinin uygun kullanımıyla davranış problemleri çözülebilir. 3) Deneysel Yaklaşım: Bundan öncearaştırma yoluyla öğretimin iki farklı formu üzerinde duruldu. Rasyonel yaklaşımda, öğretmen çocuğu problemin çözümüne yönlendirmek için, çeşitli sorular ve pekiştireçler kullanır. Keşif yaklaşımında öğretmen, çocuklara materyal sağlar ve onlara gözlemlerinde ve sonuç çıkarmak için yaptığı akıl yürütme sürecinde rehberlik eder. Deneysel yaklaşım, araştırma yoluyla öğretimde üçüncü bir yaklaşımdır. Deneysel araştırmayı en basit şekilde tanımlamak gerekirse, doğru olduğu düşünülen ve doğruluğu bir şekilde test edilebilen bir ifade kurma sürecidir. Bir çocuk; ağır topların daha hafif toplardan daha hızlı düşeceğini düşünüyorum şeklinde bir ifadede bulunabilir. Bunu nasıl test edebilirsiniz? veya bir Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 25

çocuğun cevaplayabileceği bir soru kağıt mı yoksa, elbise mi suyu daha çok emer? cevabı nasıl bulabilirsiniz? Deneysel yaklaşımda, ifadenin veya soruya verilen cevapların doğruluğunu test etmek için yapılacak plan tartışılır ve öncelikli kullanılacak materyal için karar verilir. Bu deneysel yaklaşımın, keşif yaklaşımından temel farkıdır. Keşif yaklaşımında kullanılacak materyalin seçimi ve bunlarla ilgili yapılacak işler daha önceden geliştirilmiş bir plana bağlıdır. Deney metoduyla çözüme ulaşılacak bir problem kurma pek çok ilkokul fen öğretmeninin karşılaştığı en zor işlerden biridir. Fakat problem dikkatle seçilirse ve bir kaç basit rehberlik yöntemi takip edilirse güçlük kalkar. Bir problem Seçme: İlk kez deneyle ilgili fen dersi işleyecek bir öğretmen, öğrencilerinin daha önceden aşina oldukları ve amacına göre şekillendirebileceği bir konu seçmelidir. Mesela çocuklar bitkilerin büyümesine aşinadır ve şöylee bir araştırma sorusu seçilebilir; bitkilerin büyümesinde hangi faktörler etkilidir? Problemi Kurma: Araştırmada problemin değerli olması için çocuğun o problemi benimsemesi gerekir. Bir öğretmen çocukların ilgisini çeşitli yollarla çekebilir. Öğretmen hasta bir bitkiyi sınıfa göstererek neden bitkinin solduğunu ve ölmek olduğu sorulabilir. Daha doğrudan bir şekilde, hangi etkiler (değişkenler) bitkinin büyümesinde etkilidir sorusuyla problemi sunabilir. Öğrencilerin ilk yıllarındayken çocuklar bitkinin büyümesinde etkili çok sayıda değişken sayabilirken, eğer yeterli rehberlik sağlanmazsa, deneylerinde yalnızca bir değişkeni dikkate almayı umarlar. Çok sayıda değişkenle çalışma formal operation (Soyut işlem) aşamasında yani ilkokul 2 ve üstü seviyelerde gözlenir. Hipotez Kurma: Çocuklar; su, sıcaklık, güneş ışığı ve gübre gibi değişkenler önerebilir. Öğretmen bu önerilen değişkenlerin tümünü kabul edebilir ve öğrencilerin dikkate almasını istediği başka değişkenleri ekleyebilir. Tüm öğrenci fikirleri deneysel olarak üzerinde çalışılabilir olmayabilir, bunlardan sadece birkaçı kısa zamanda ve eldeki materyallerle test edilebilir. Sonra öğrtmen, çocuklara önerilen değişkenlerin bitkilerin büyümesinde nasıl etkili olabileceğini sorar. Bazı tipik hipotezler şu şekilde olabilir. Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 26

A. Bitkiler büyümek için güneş ışığına ihtiyaç duyarlar. B. Bitkiler büyümek için suya ihtiyaç duyarlar. C. Bitkiler sıcak yerlerde daha iyi büyürler. D. Gübrelenmiş bitkiler daha iyi büyürler. Hipotezi Test Etme: Sonra öğretmen sınıfa sorar, A hipotezini nasıl testedebiliriz?. Çocuklar şöyle bir öneride bulunabilirler:bazı bitkileri güneş ışığı olan bir yere, bazılarını karanlığa koyabiliriz. B hipotezi için, bazı bitkilere su verip bazılarına su vermemeyi, C hipotezi için bazı bitkileri soğutucuya koyup bazılarını ise oda sıcaklığında tutmayı, D hipotezi için bazı bitkilere biraz gübre ekleyip bazılarına eklememeyi önerebilirler. Değişkenleri Kontrol Etme: Burada öğretmen öğrencilerinden güneş ışığı dışında bitkinin büyümesinde etkili diğer tüm faktörleri sabit tutup sadece güneş ışığını değiştirmeyi önerebilir. Yani denek bitkilerden biri karanlık bir ortamada diğeri ise güneş ışığını kontrol edebildikleri bir ortamda aynı şekilde yetiştirileceklerdir. Her bir hipotezi test etmede deney ve kontrol bitkilerinin büyümesinde etkili faktörlerden yalnızca biri (test edilen) değişken değiştirilip diğerleri sabit tutulur. Öğretmen herbir deney için birden fazla bitki kullanmayı öğrencilere tavsiye edebilir. Operasyonel Tanımlama Yapma: Öğretmen: Test ettiğimiz değişkenin bitkilerin büyümesi üzerindeki etkisini nasıl test edebiliriz?. Öğrenciler: Bitkilerin boylarını, peryodik olarak ölçelim, Deney ve kontrol bitkilerinin boyları arasında anlamlı bir fark var mı? kaç inch veya foot? Çocuklar bitkilerin büyümelerini etkileyen değişkenden kaynaklanan bazı farklılıklar üzerinde uzlaşırlar. Bu sınıfta deneylerinde operasyonel tanımlanan şey büyüme veya büyüme farkı dır. Onların tanımları doğrudan doğruya probleme uygulandı. Operasyonel tanımlama materyalin içeriğindeki ve deney şartlarında ortaya çıkan çeşitli değişkenleri saptamaya yardım eder. Burada operasyonel tanımlama için gerekli diğer terimler. sıcak ve soğuk, su (ne kadar?), gün ışığı (ne kadar veya nerede?) ve gübre (ne tür ve ne kadar?) Deney Yapma: Öğretmen, zaman ve eldeki araç-gereci göz önünde bulundurarak; tüm hipotezleri kendi yapacağı demonstrasyon deneyleriyle test edebilir, sınıfı farklı gruplara Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 27

bölüp her bir gruba bir hipotezi test ettirip sonra gruplar arası bilgi alışverişini sağlayabilir veya herbir grup veya bireye tüm hipotezleri tek tek test ettirebilir. Verileri Kaydetme Yorumlama: Öğrenciler de bilim adamları gibi yaptıklarını ve gözlemlediklerini bir şekilde kaydetmeli ve yorumlamalıdırlar. Bu deneyde bitkinin büyümesiyle ilgili gözlemlerini basitçe kaydedebilirler. Sonra tüm gözlemler tamamlandığında hipotezleri kabul veya red etmek için onları yorumlamaları gerekir. Her bir grubun topladığı veriler birleştirilerek sınıfça yorumlanabilir. Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 28

FEN ÖĞRETIMDE ARAŞTIRMA YOLUYLA ÖĞRETIM Fen Öğretiminde Araştirma Yoluyla Öğretimin Tarihsel Gelişimi Fen, bilginin tabiatını düşünme, mevcut bilgi birikimini anlama ve yeni bilgi üretme sürecidir. Fen bilimlerinin ve ona dayalı üretilen teknolojinin toplumların gelişmesinde sağladığı katkılar sayılamayacak kadar çoktur. Hızla değişen toplumda problemleri çözmeye teşebbüs etmek ve bu problemlerin üstesinden gelmek için genç insanlar bilimsel süreç becerilerini geliştirmeye geçmişte olduğundan daha fazla ihtiyaç duyacaklar. Bilim ve teknikteki gelişmeler, kazanılan bilgiler, büyük boyutlara ulaşmıştır. Beraberinde branşlaşmayı getirmiştir. İnsanoğlu, belirli bir bilim üzerinde ömrünü harcarsa, yine de her şeyi öğrenemeyeceği gerçeği ile karşı karşıyadır. Öğrencilere hangi oranda, hangi bilgileri ne düzeyde vereceğimiz konusu, yerini bilgilerin nasıl öğretilebileceği, hangi yöntemlerin uygulanabileceği felsefesine bırakmıştır. Modern programlar, bu felsefe gözönünde tutularak düzenlenmiştir. (Cambazoğlu, 1984:80) Modern fen eğitimi felsefesi bu noktaya nasıl geldi? Bu soruya cevap aramak için fen eğitiminin tarihsel gelişimini incelemek gerekir. Ayas, Çepni ve Akdeniz in yapığı araştırmaya göre Amerika Birleşik Devletlerinde 1800 lerden günümüze fen eğitiminin tarihsel gelişimi: 19. yüzyılın ortalarından beri laboratuar yöntemi, fen bilimleri öğretiminin temel öğelerinden biri kabul edilmiştir. Lise müfredatında ilk defa 1865 yılında Boston Kız Lisesi kimya programında rastlanmıştır. 1890 larda Harvard Üniversitesine girmek isteyen öğrencilerden fizik ve kimya laboratuarı almış olma şartı aranmaya başlandı. Bu yıllarda laboratuar uygulamalarının gözlemlere dayanması gerektiği ve beyin gücünün ve kapasitesinin artacağı inancı hakimdi. Bu dönemde laboratuar faaliyetlerinde demonstrasyon yöntemine daha fazla yer veriliyordu. Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 29

1890-1910 arasında laboratuar programlarında hızlı değişmeler meydana geldi, laboratuar zihinsel yeteneklerin geliştirilmesi için ideal bir ortam olarak görüldü. 1910-1930 döneminin en önemli özelliği mevcut bilimsel bilgilerin transfer edilebilecek bir birikim olarak görülmesi, fakat bilginin elde edilme yöntemleri üzerinde fazla durulmaması idi. 1930-1950 döneminde fen eğitimi iki ana etki altında kaldı. Bunlardan bir ikinci dünya savaşı, diğeri ise atom çağının başlaması idi. Değişik toplumlar eğitimde fen bilimlerinin dolayısıyla laboratuarın önemini daha iyi kavramaya başladılar. Bu döneminin en önemli özelliklerinden biri de fen öğretiminde hazır bilginin aktarılması fonksiyonu yerine bilimsel bilginin elde edilme yöntemlerinin öğrencilere öğretilmesini amaçlamasıdır. 1950 li yıllar fen bilimleri eğitiminde yeniden yapılanmayı gerektiren krizlerin yaşandığı bir dönemdi. Bu dönemde bilimsel bilgiler artmaya ve teknolojik gelişmeler hızlanmaya başladı. Bunun yanında Amerikan okullarındaki eğitim yetenekli öğrencilere hitap etmiyordu. Ayrıca öğrenci sayısı hızla yükselirken öğretmen sayısı hızlı bir düşüş gösteriyordu. Bütün bu problemler Amerika da Milli Fen Teşkilatı (NSF) nın fen bilimlerini geliştirme amacıyla kurulmasına neden oldu. Rusların Sputnik uzay aracını fırlatması Amerika da sözü edilen gelişmelere hız kazandırdı. Bu gelişmeler ilk defa Amerika da deneysel yeni programlar olarak nitelendirilen PSSC (Physical Science Study Commity), CHEM (Chemical Education Material Study), CBA (Chemical Bond Approach) ve BSCS (Biological Sciences Curriculum Study) müfredatları uygulamaya kondu. Bu yeni akımın temel felsefesi araştırma-soruşturma metodu (inquiry method) ile öğrenme ilkesini temel kabul etmesiydi. Yani öğrencinin, kuramsal bilgileri laboratuarda kendi yaptığı deneylerle yeniden bulması esasına dayanıyordu. Laboratuarlar artık bir ispat veya demonstrasyon merkezi değildi. Bir buluş ünitesi idi. Bunun öğrencileri kritik düşünme yeteneğini geliştireceğine inanılıyordu. 1955-1970 arası dönemde öğrencilere laboratuarda serbestlik tanınması yanı sıra öğretilen konuların klasik programlara nazaran azaltılması, daha az sayıda kavramın daha geniş ve derinlemesine öğretilebilmesine imkan tanıması ve bilimin durmadan değişen ve gelişen bir özelliğe sahip olduğu gerçeğinin öğrencilere kazandırılmak istenmesi önemli Burak Kağan TEMİZ & Uygar KANLI 2001 30