PSİKOLOJİDE TEMEL YAKLAŞIMLAR



Benzer belgeler
ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

1. Ünite: PSİKOLOJİYE GİRİŞ PSĐKOLOJĐNĐN TANIMI, KONUSU

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

PSİKOLOJİNİN AMAÇLARI

BÖLÜM 1 1. PSİKOLOJİYE GİRİŞ 1.1. Psikolojinin Tanımı ve Amacı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

I. ÜNİTE PSİKOLOJİ BİLİMİNİ TANIYALIM

kpss Önce biz sorduk 50 Soruda SORU Güncellenmiş Yeni Baskı ÖABT PSİKOLOJİK DANIŞMA ve REHBERLİK ALAN BİLGİSİ ALAN EĞİTİMİ

Gestalt Kuramı. Doç. Dr. Tülin ŞENER

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III

Eğitimin Psikolojik Temelleri

DAVRANIŞ BİLİMLERİ-II (SOS114U)

Trafik Psikolojisi Trafik psikolojisi,

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER PSİKOLOJİDE TEMEL YAKLAŞIMLAR

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

Psikoloji, insan ve hayvan davranışlarının gözlenebilir ve ölçülebilir olanları ile zihinsel süreçleri inceleyen pozitif bir bilim dalıdır.

BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM. Jean Piaget ve Jerome Bruner. Dr. Halise Kader ZENGĠN

30 GÜNDE EĞİTİM BİLİMLERİ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

Psikoloji Psychology Psyche ology Ruh/zihin inceleme

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

PSİKOLOJİ Konular. Psikolojinin doğası. Konular. Psikolojinin doğası. Psikoloji tarihi. Psikoloji Biliminin Doğası

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

Psikoloji. Prof. Dr. Güler Bahadır İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

Doç.Dr.Nilüfer.Nilüfer Alçalar

1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ

BILIMSEL Eğitimde ortaya çıkan problemlere bilimsel arastırma yöntemlerini kullanarak çözüm arama EKONOMİK Mevcut olanaklarla uyumlu,

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

GESTALT KURAMıN ORTAYA ÇıKıŞı

EĞITIM BILIMLERI ÖSYM YE BIREBIR SORULAR

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS

Kişilik Psikolojisi (PSY 401) Ders Detayları

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram

Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle "algı" ve "algısal

DİKKAT!...BU ÖZET 8 ÜNİTE 29 SAHİFEDİR.BURDA İLK ÜNİTE

Ders İzlencesi Eğitim Yılı ve Güz Dönemi Program adı: ÇOCUK GELİŞİMİ PROGRAMI

GESTALT KURAMI Gestalt kuramcılarına göre bütün, parçaların toplamından daha anlamlıdır ve farklıdır. Birey herşeyi bir bütün olarak algılama

4 GİRİŞ BİLİŞ NEDİR?

İÇİNDEKİLER 1 PSİKANALİTİK KURAMLAR...1

araştırma alanı Öğrenme Bellek Algı Heyecanlar PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

Eğitim bilimlerinde birbiri ile karışan kavramlar.

SOSYAL PSİKOLOJİ G İ R İ Ş

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

İÇİNDEKİLER. BÖLÜM 1 EĞİTİM PSİKOLOJİSİ: ÖĞRETİM İÇİN YAPILANMA Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu - Dilek Pekince EĞİTİM ve PSİKOLOJİ... 3 İYİ ÖĞRETMEN...

KIŞILIK KURAMLARı. Kişilik Nedir? Kime göre?... GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ

GELİŞİM PSİKOLOJİSİ 2018 Temel Kavramlar

G İ R İ Ş. SBÖ115 SOS. PSİ. - Prof.Dr. H. HARLAK

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI SORU VE CEVAPLARI

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 6 (2014), ss

PSİ173 Psikolojiye Giriş, Prof.Dr. Hacer HARLAK [ADÜ- FEF]

Psikoloji, davranışları ve zihinsel süreçleri inceleyen bir bilim dalıdır.

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ GİRİŞ BÖLÜM I TEMEL KAVRAMLAR 1-10 Kaynakça. 7 OKUMA PARÇASI (Baba Emzirmesi). 8

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF PSİKOLOJİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İÇİNDEKİLER. GİRİŞ GELİŞİM PSİKOLOJİSİNE DAİR Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN. I. Gelişim Psikolojisine Kuramsal Bakış...1

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

Birey ve Çevre (1-Genel)

Yaşam Boyu Sosyalleşme

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

K İ Ş İ L İ K. Kişilik kavramı Kişilik kuramları Kişiliğin ölçülmesi. Doç.Dr. Hacer HARLAK - PSİ154 - PSİ162

BİLİŞSEL PSİKOLOJİ VE BİLGİ İŞLEME MODELİ BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

Lion Leo İletişiminde Yetişkin Boyutu

BÖLÜM 4: EĞİTİM PROGRAMI TASARIMI VE MODELLER

KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

Zeus tarafından yazıldı. Cumartesi, 23 Mayıs :50 - Son Güncelleme Pazartesi, 16 Ağustos :31

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ. PSİ154-PSİ162 Psikolojiye Giriş II

Ders İzlencesi Eğitim Yılı ve Bahar Dönemi Program adı: ÇOCUK GELİŞİMİ PROGRAMI

GELİŞTİRMENİN KURAMSAL TEMELLERİ PROGRAM GELİŞTİRMENİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ. Temel Kavramlar. Temel Kavramlar. Program Geliştirme ve Psikoloji

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 : DAVRANIŞ BİLİMLERİ VE YÖNETİM SÜRECİ YÖNETİM

DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE. 1 Dersin Adı: Psikolojiye Giriş I. 2 Dersin Kodu: PSY Dersin Türü: Zorunlu. 4 Dersin Seviyesi: Lisans

DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE. 1 Dersin Adı: Psikolojiye Giriş. 2 Dersin Kodu: PSİ Dersin Türü: Zorunlu. 4 Dersin Seviyesi: Lisans

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

Yapılandırmacı Yaklaşım

Psikanaliz Sigmund Freud

kpss eğitim bilimleri Türkiye nin En Çok Satan Ders Notları GELİŞİM PSİKOLOJİSİ Mustafa Alkan ogretiakademi

OKUL ÖNCESİNDE OYUN VE HAREKET ETKİNLİĞİ

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ. UDA nın Kökenleri

Pavlovian koşullamada uyarıcı ilişkileri.

BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

ÖĞRENME. Temel Kavramlar

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

Çetin Özbey

Bölüm 1. İletişimin ve Psikolojinin Gelişimi... 19

BAĞLAŞIMCILIK. HAZIRLAYAN: Mustafa GÜNENDİ

Psikoloji davranışın ve zihinsel süreçlerin bilimsel çalışmasıdır. Sadece insanların

Transkript:

PSİKOLOJİDE TEMEL YAKLAŞIMLAR Uzun yıllar felsefenin içinde kalan psikoloji Wilhelm Wundt un ilk psikoloji laboratuarını kurması ile (1879) bağımsız pozitif bir bilim haline gelmiştir. Böylece psikolojinin konusunun ve yönteminin ne olması gerektiği ile ilgili tartışmalar hız kazanmıştır. Bu çalışmalar sonucu psikolojide farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. 2 Psikolojide her yaklaşım insan davranışlarını açıklamada farklı bir bakış açısını dile getirir. Bunlara ekol denir. Davranışı farklı bir yönü ile ele alarak farklı yöntemlerle açıklamaya çalışır. 3 4 Struktualizm (Yapısalcı Yaklaşım): Ekol: Bir bilim alanında ortak bir fikir ya da anlayışı benimseyen bilim insanlarının oluşturduğu topluluktur. Yaklaşım: Bir bilim dalında ele alınan konuyu değerlendirme şekil ve tarzıdır. Psikoloji biliminde yaklaşımlar konuyu değerlendirme şekil ve tarzları bakımından farklılık göstermektedir. 5 Kurucusu W. Wundt (1832 1920), Temsilcileri öğrencisi Tichener, H. Ebbinghaus, O. Küple dir. Bu yaklaşıma göre psikoloji ne sorusunu cevaplamalıdır. Bu yaklaşıma göre psikoloji insan bilincini tasvir etmelidir. Bilinç (zihin) ise, algı, düşünce, duygu, irade gibi çeşitli öğelerden oluşur. Psikolojinin amacı insan bilincini (zihnini) oluşturan öğeleri ve bu öğeler arasındaki ilişkileri belirlemek ve tanımaktır. 6 1

Struktualizm (Yapısalcı Yaklaşım): Struktualizm (Yapısalcı Yaklaşım): Davranışların temel nedeni olarak, bilinçteki sezgiler, duygular ve düşünceleri gösteren yaklaşımdır. Yapısalcı psikologlara göre psikolojinin konusu, kişinin bilinç durumları olmalıdır. Psikolog, insan bilincini tanımlamalı ve bilinci en yalın elemanlarına (duyumlara) ayırarak incelemelidir. İnsan bilinci (zihni) bir bütün olarak değil, bilinci oluşturan unsurlar en küçük birimlerine kadar tek tek ele alınmalıdır. Düşünce, irade, duygu gibi farklı yapılardan oluşan zihnin bu yapılar arasındaki ilişkisini ortaya çıkarmaya çalışır. İçsel duyguları, sezişleri, hayalleri, düşünceleri inceler. 7 8 Struktualizm (Yapısalcı Yaklaşım): Struktualizm (Yapısalcı Yaklaşım): Kişinin her bir olay karşısındaki duygu ve düşünceleri ayrı ayrı araştırılmalıdır (Parçacı yaklaşım). Bu araştırmada kişilere uyarıcılar karşısında neler hissettiği ve neler düşündüğü sorulur. Alınan bu cevaplara göre değerlendirme yapılır. Bireyin kendi duygu ve düşüncelerini aktarması içebakış yöntemini oluşturur. 9 Yapısalcıların araştırmalarında kullandıkları yöntem, iç gözlem (introspection) ve deney (experiment) dir. İçebakış (İç gözlem) yöntemi: Bireyin kendi kendini gözlemleyip elde ettiği bilgileri araştırmacıya aktarmasıdır. Örneğin: Bir patlama sonrası kişinin ne hissettiğinin kişiye sorulması. Kişi kendini gözlemleyerek duygularını araştırmacıya aktarır. Daha sonraları içe bakış yöntemi kişinin kendi gözlemleriyle kendini değerlendirmesine dayandığı için taraflı bir yöntem olarak görülmüş ve bir çok psikolog tarafından reddedilmiştir. 10 Struktualizm (Yapısalcı Yaklaşım): Fonksiyonalizm (İşlevselcilik): İnsan zihni çeşitli bilinç ögelerine ayrılmıştır. Psikolojinin konusu bilinçtir. Amacı ise bilince ait ögeleri belirlemek ve çözümlemektir. Bunun için içe bakış yöntemi kullanılmalıdır. İnsan davranışları kontrollü koşullarda gözlenmelidir. İçsel duygular, sezgiler ve düşüncelere odaklanır. Temsilcileri W. James (1842-1910), John Dewey (1859-1952), J. R. Angel (1869-1949), R.S. Woodworth (1869-1962) dır. Yapısalcılık yaklaşımına karşı çıkmışlardır. Onlara göre bilincin ne olduğundan çok, ne için olduğunu bilmek önemlidir. Bu nedenle bu yaklaşım zihni yapı bakımından çok işlevleri yönüyle ele almıştır. 11 12 2

Fonksiyonalizm (İşlevselcilik): Fonksiyonalizm (İşlevselcilik): Davranışların açıklanmasında zihnin yapısının değil, zihnin işlevlerini konu eden, psikolojinin konusunun zihnin ve davranışların işlevleri olması gerektiğini söyleyen yaklaşımdır. İnsan davranışlarının temelinde daima bir işlev olduğunu düşünürler. İşlevselci yaklaşıma göre, zihnin ve davranışların işlevi çevreye uyumu sağlama dır. Fonksiyonalist ekole göre psikolojinin konusu insanın çevreye uyumu yani insan davranışları olmalıdır. Bu bakımdan zihin öğelerinin (algı, düşünme, irade, bellek gibi) işlevlerini incelemişlerdir. 13 Bu yaklaşıma göre psikolojinin amacı algı, düşünme, duygulanma gibi içsel eylemlerin, hayatta karşılaşılan problemlerin çözümlenmesine nasıl yardım ettiğini açıklamak olmalıdır. Ayrıca; bireyin içinde yaşadığı çevreye uyumunu sağlamak bireyin çevreye uyumuyla ilgili davranışlarını inceleme amacını da taşımaktadır. 14 Fonksiyonalizm (İşlevselcilik): Fonksiyonalizm (İşlevselcilik): Fonksiyoncular, bilgi toplama yöntemi olarak içe bakış ve gözlemi kullanmışlardır. Davranışları, özel olarak da öğrenmeyi açıklamaya çalışmışlardır. 15 Zihinsel süreçler yaşayan organizmaların kendilerini çevrelerine intibak ettirici bir iş görmesi bakımından ele alınmıştır. Zihin ve davranışın işlevleri üzerinde durulmalıdır. (Yapısalcılardan farkı: zihinsel yapıdan çok işlev üzerinde durmalarıdır.) Kişiliği ve davranışı çevreye uyum süreci olarak ele alırlar. Davranışların incelenmesini beyin, sinir sistemi ve beyin hücreleri (nöronlar) arasındaki sinaps bağlarına göre ele alırlar. Öğrenme, motivasyon, problem çözme gibi çevreye uyumu kolaylaştıran konular üzerine çalışırlar. Psikolojinin gündelik hayata uygulanmasına önem verirler. İçe bakış yöntemi kullanırlar. 16 Kurucusu M. Wertheimer (1880 1943), temsilcileri K. Koffka (1886 1941), W. Köhler (1887 1967), K. Lewin (1890 1947) dir. Bu yaklaşım diğer yaklaşımları (özellikle yapısalcı yaklaşımı) parçacı olmaları nedeniyle eleştirir. Parçacı (öğeci) yaklaşımlar nesnelerin algılanmasını, bunların ayrı ayrı öğelerin algılanması olarak açıklar. Oysa herhangi bir durumun öğeleri birbiri ile ilgilidir ve bunların her biri ancak bütünlük içinde anlam kazanır. 17 Gestalt psikoloji adını Almanca bir sözcük olan Gestalt tan almıştır. Gestalt sözcüğünün biçim, şekil, form, parçaların sadece toplamı değil, entegre olmuş bütün gibi anlamları vardır. Gestalt kuramcılara göre bütün parçaların toplamından daha fazladır ve birey bütünü parçalarına ayrıştırarak değil, bütünlük içinde algılar. Bir senfoni orkestrasını dinlerken her bir müzisyenin orkestraya katkısını analiz ederek değil, bütün olarak dinleyip anlamaya çalışması gibi Parçalar, bütünün özelliklerine sahip değildir. Örneğin, suyun özellikleri, ayrı ayrı ne oksijende ne de hidrojende vardır. 18 3

Sonuç olarak Gestaltçılar, organizmanın dışarıdan gelen duyumlara kendisinden bir şeyler katarak, yaşantıyı yeniden örgütlediğine inanmaktadırlar. Gestaltçılara göre bizler dünyayı bütün olarak algılarız. Bize gelen uyarıcıları birbirinden ayrılmış bir şekilde değil, bir arada anlamlı bütünler halinde örgütlenmiş bir biçimde görürüz. 19 Amacı: Organizmanın davranışlarının parçalar halinde değil, bütün olarak ele alınması gerektiğini savunan yaklaşımdır. Bütün onu oluşturan parçaların toplamından daha farklıdır ilkesini geliştirmişlerdir. İnsan zihni bütünü kavrama yeteneğine sahiptir. Birey kavrayarak öğrenir. Davranışlarımız da basit öğelerin birleşiminden oluşur. Davranışlar bütün ve karmaşık olaylardır. Bu yaşantılar ve davranışlar fiziksel, ruhsal ve çevresel gibi birçok faktörün belli biçimlerde veya oranlarda örgütlenmesinden / birleşmesinden oluşan bütünlerdir. 20 Bu yaklaşım başta algı olmak üzere davranışla ilgili düşünme, öğrenme gibi zihinsel süreçlerin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini savunur. Bütünün parçadan ayrı ve daha karmaşık olduğunu kabul ederler. Tek tek anlamı olmayan parçalar bütünlük halinde anlam kazanır. Geştaltçıların bu görüşleri psikolojide özellikle algı ve öğrenme konusunda büyük yararlar sağlamıştır. Bugün bir kimsenin okumayazma öğrenirken harfleri değil de kelimeleri öğrenmesi, bu görüşün eğitime uygulanan örneğidir. Bilgi toplama yöntemi içebakış, gözlem ve deneydir. 21 Bu yaklaşım başta algı olmak üzere davranışla ilgili düşünme, öğrenme gibi zihinsel süreçlerin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini savunur. Bütünün parçadan ayrı ve daha karmaşık olduğunu kabul ederler. Tek tek anlamı olmayan parçalar bütünlük halinde anlam kazanır. Geştaltçıların bu görüşleri psikolojide özellikle algı ve öğrenme konusunda büyük yararlar sağlamıştır. Bugün bir kimsenin okumayazma öğrenirken harfleri değil de kelimeleri öğrenmesi, bu görüşün eğitime uygulanan örneğidir. Bilgi toplama yöntemi içebakış, gözlem ve deneydir. 22 Resimde Hareket var mı? Yapısal ve davranışçı düşüncelere tepkidir. Davranış tek tek değil, bütün içinde incelendiğinde anlaşılabilir. İlgi, algı, düşünme, kavrama gibi süreçler irdelenmelidir. Bütün ile parça farklı şeylerdir. Ruhsal olayların meydana gelmesinde bütünlüğü hâkim unsur saymışlardır. Psikolojinin de bu bütünlüklerle uğraşması gerektiğini savunmuşlar ve Gestaltçılar, bütün ruhsal olayları bünyeleşmiş bütünler olarak ele almışlardır. Algı ve öğrenme konuları üzerinde durmuşlardır. İç gözlem ve dış gözleme önem verir. 23 24 4

Kurucusu John Watson (1878 1958), temsilcileri İvan Pavlov (1849 1936), Thorndike (1874 1949), Skinner (1904 1990) ve Dashiel dir. Bu yaklaşım, insanın iç yaşantıları yani bilinç halleri ile ilgilenmezler. Bu yaklaşıma göre psikolojinin konusu; organizmanın gözlenebilen ve ölçülebilen davranışları olmalıdır. Bu nedenle içebakış metodunu reddederek, Yapısalcı ve İşlevselci yaklaşıma karşı çıkmışlardır. Daha önceleri, psikoloji zihinsel deneyimlerin incelenmesi olarak tanımlanıyor ve psikolojiyle ilgili veriler içebakış biçimindeki kişisel gözlemlerden oluşuyordu. İçe bakış tekniği bireylerin daha önceden öğrendiği anlamları bir kenara bırakarak etki altında kalmadan herhangi bir uyarıcı verildiğinde neler hissettiklerini ortaya çıkarmaya çalışmıştır. 25 26 İçebakış (iç gözlem) yoluyla bilincin incelenmesi subjektif sonuçlar verir. Çünkü insan iç dünyasıyla ilgili sorular sorulduğunda her zaman doğru cevap vermez. Davranışları objektif inceleyebilmek için, deney ve dış gözlem metotları kullanılmalıdır. Davranışçı yaklaşım, insanları içsel fonksiyonları yerine davranışlarına bakarak incelemeyi önermektedir. Davranışın, psikolojinin tek inceleme konusu olduğu yolundaki görüş, Amerikalı psikolog J.B. Watson tarafından ortaya atılmıştır. Watson içebakış tekniğini reddetmiş bunun gereksiz bir yaklaşım olduğunu düşünmüş, ona göre psikoloji bir bilim olacaksa, verilerinin gözlemlenebilir ve ölçülebilir olması gerektiğini savunmuştur. Davranışları açıklayabilmenin tek yolu da deney ve gözlemdir. Psikoloji bir bilim olmak istiyorsa deney ve gözlemi yöntem olarak kullanmalıdır. Kesin bilgi elde etmenin tek yolu budur. Psikolojinin yalnızca bireylerin ne yaptıklarını, davranışlarını inceleyerek nesnel bir biçim haline getirilmesinin mümkün olabileceğini söylemiştir. 27 28 Amacı: Bireyin doğuştan getirdiği tüm davranışları reddederek öğrenilmiş gözlenebilen davranışları kabul eder. Çevre ve geçirilen yaşantılar kişiliği biçimlendirir. Davranışın niçin değil de nasıl olduğuna önem verir. Bu yaklaşıma göre insan zihni doğuştan boş bir levhadır ve çevre ile geçirdiği yaşantılarla bu levha şekillenir. Davranışçılar, organizma ve çevre ilişkilerinin insan ve hayvanlarda birbirinin aynı olduğu kanısındadırlar. Bu nedenle hayvanlar üzerinde psikolojik araştırmalar yapmışlardır. Örneğin; Pavlov koşullu öğrenme deneylerini köpekler üzerinde yapmıştır. Davranışların öğrenme yoluyla kazanıldığını savunurlar. Aynı zamanda insan davranışlarını daha iyi anlamak için, hayvan davranışlarının da incelenmesi gerektiğini savunmuşlardır. 29 30 5

Davranışçı psikologlar, uyarıcıların cinsi, şiddeti ve tekrarı ile davranışların türü ve kuvveti arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Onlara göre, her davranış daima dışarıdan gelen bir etki sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, bu yaklaşım psikologlarına Uyarıcı-Tepki (U-T) psikologları da denmiştir. Davranışsal yaklaşımı savunanlara göre davranış; uyarıcı tepki ilişkisinden ibarettir. Buna göre psikologlar uyarıcı tepki ilişkisi içinde geçen zihinsel süreçleri dikkate almazlar. Bu yaklaşıma göre psikolojinin amacı, organizmanın nasıl davranacağını önceden tahmin etmek ve bu davranışları kontrol altına almak olmalıdır. 31 Bu yaklaşımı savunan psikologların psikolojiye getirdiği en büyük yenilik, deney yöntemi ve araştırmalarda hayvanların kobay olarak kullanılmasıdır. Bilgi toplama yöntemi deney ve gözlemdir. 32 Davranışçı yaklaşımın olumlu yönleri: Klasik öğrenme kuramı psikolojinin tüm alt dallarını önemli ölçüde etkilemiştir. Programlı öğrenme, davranış terapisi, reklamcılık ve hayvanları eğitmede bu yaklaşım sayesinde önemli bir yol kat edilmiştir. Davranışçı akıma aşağıdaki eleştiriler yapılmıştır: Bilinci tamamen göz ardı etmiştir. Davranışın iradeden değil sadece çevreden etkilendiğini belirtmiştir. Karmaşık davranışları sadece uyarı-tepki bağlamında açıklamıştır. Genelde daha çok hayvanlar üzerinde çalışmıştır. 33 34 İçe bakış yöntemini tümüyle reddeder. Doğal ve sistematik dış gözlem yapar. Sadece gözlenebilen davranışlar incelenmelidir. Psikoloji bir doğa bilimidir. Sübjektiflikten çıkıp, objektif olmalıdır. İnsan belirli uyaranlara tepki veren bir makine gibidir. Davranışlar Uyaran- Tepki (U-T) zinciri içinde incelenir. Davranışların neden oluştuğuna değil, nasıl oluştuğuna bakılmalıdır. Öğrenme psikolojisine önemli katkılar yapmışlardır. 35 Kurucusu Sigmund Freud (1856 1939), temsilcileri Alfred Adler (1870 1937), C. Jung (1875 1961), K. Horney (1885 1952), E. Fromm (1900 1980), E. Erikson (1902 1994) dur. Davranışsal yaklaşıma karşıdır. Freud a göre bugünkü davranışların nedenlerini anlayabilmek için, bireyin geçmiş yaşantılarını (özellikle 0 6 yaş arası çocukluk yaşantısını) incelemek gerekir. 36 6

Freud a göre insan doğuştan saldırganlık (ölüm) ve cinsiyet (cinsellik) diye iki temel güdüye sahiptir. Bu güdüler toplumca hoş karşılanmadığı için farkında olmadan bilinçaltına itilir. Özellikle çocukluk döneminde bilinçdışına bastırılan bu güdüler kişiliğin oluşmasında etkili olur. Bu temel güdüler rüyada, hayallerde; rahatsızlık şeklinde kendini gösterir. Psikolojinin psikanaliz yöntemiyle (hipnoz, rüya analizi ve serbest çağrışım yollarıyla) bilinçdışına itilmiş bu şeyleri bilinç düzeyine çıkartılabileceğini savunur. Yöntem olarak vaka (örnek olay) incelemesini de kullanmıştır. Kurucusu Sigmund Freud, akıl hastalıklarının psikolojik nedenlerini incelerken "Bilinçaltı nı keşfetmiştir. Freud ve arkadaşları psikoz ve nevrozların (akıl hastalıklarının) çoğunun, kişinin çocukluktan itibaren tatmin edilmemiş olan arzu ve ihtiyaçlarının baskı altına alınmasından, bilinçdışına itilmesinden meydana geldiğini öne sürmüşlerdir. Kliniklerde yaptıkları deneylerde bunu kanıtlamaya çalışmışlardır. 37 38 Amacı: Davranışın sebeplerini bilinçdışı açısından ele almıştır. Bireylerin doğuştan cinsellik ve saldırganlığın dürtüleriyle dünyaya geldiğini savunur. Bireylerin toplum tarafından onaylanmayan bu dürtüleri bastırarak bilinçdışına ittiğinden ve bilinçdışında yer alan bu dürtülerin insan davranışlarına yön verdiğinden söz etmektedir. Kişiliğin oluşumunda 0-6 yaş önemlidir. Çocukluk yaşantıları ve bu dönemdeki anne-baba tutumları üzerinde durur. 39 Freud'a göre içsel yaşantılar bilinçlilik bakımından birbirinden farklı üç düzeyde bulunurlar. Bilinç Düzeyi: Kişi, anılar, düşünceler, duygular gibi içsel yaşantılarının farkındadır. Bilinç tam olarak aydınlıktır. Bilinç Öncesi (Ön bilinç, Bilinç altı):: Burası bilince yakın olan anıların, arzuların bir deposu gibidir. Kişi bunların farkında değildir ama istediği anda bilinç alanına çıkarabilir. Bilinç Dışı: Burada kişinin istediği zaman bilinç alanına çıkaramadığı, varlıklarından bile haberdar olmadığı duyguları, düşünceleri, dürtüleri bulunur. Bilinç dışında bulunan bu düşünceler yok olmazlar. Kişiyi rahatsız eder, davranışları şu ya da bu şekilde etkilerler. Bilinçaltı düşünceleri rüya ve hayallerde ortaya çıkar. 40 Freud'a göre anormal davranışlar, aslında insanların ruhsal çatışmalarından kurtulabilmek için başvurdukları çabalardır. Bu nedenle bu davranışlar asla anlaşılmayacak olan davranışlar değildir. Normal davranışlarla aralarında yalnızca bir derece farkı vardır. 41 42 7

Freud ayrıca kişilik konusunda da yeni bir görüş getirmiştir, insanın İd- Ego - Süperego denilen üç yanını ve bunların etkileşimini incelemiştir. İD EGO SÜPEREGO İnsanın Biyolojik Yönü İnsanın Psikolojik Yönü İnsanın Toplumsal Yönü 43 Freud, kişiliği İd, ego ve süperego olmak üzere üçe ayırır. İd, kişiliğin çekirdeğini oluşturur. İlkel ihtiyaç, dürtü ve güdülerden oluşur ve haz prensibine dayanır. Kişiliğin biyolojik yanıdır. Süperego kişiliğin sosyal (ahlaki) yanıdır. İd in sınır tanımaz isteklerini ahlaki yönden değerlendirir. Bu yüzden İd ile sürekli çatışır. Ego kişiliğin gerçekçi yönüdür. Ego, id ile süperego arasında denge kurmaya çalışan yönetici gibidir. Bütün gücünü id den alır. Kişiliğin psikolojik yanını oluşturur. Kişilikte bu üç sistem sürekli etkileşim halindedir. Davranışlar bu etkileşimin ürünü olarak ortaya çıkar. 44 Freud ve Yapısal Model İD Kişiliğin en ilkel bölümü, Haz ilkesi egemendir. Büyüme gelişme ve yaratıcılığın kaynağı EGO Dış dünya ile bağlantı sağlar, kişiliği düzenler. Gerçeklik ilkesi egemendir. Mantıklı düşünür. SÜPEREGO Ahlak ve yargılayıcıdır. Mükemmel olma arayışı, geleneksel değerler ve toplum idealleri 45 Psikodinamik yaklaşıma göre ruhsal bozuklukların nedenleri bilinçaltından kaynaklanan nedenlerdir. Psikodinamik (Psikoanalitik) yaklaşıma göre psikolojinin konusu bilinçaltı ve kişilik olmalıdır. Psikolojinin amacı kişilikte meydana gelen aksaklıkları tedavi etmek olmalıdır. 46 İnsan davranışlarının temel nedeni bilinç dışıdır. Bu kurama yapılan eleştiriler: İnsan davranışlarını belirli bir yapı içerisinde açıklamıştır. Bu tüm davranışlar için geçerli değildir. Bilinçdışı görüşünü herkes benimsememektedir. Temel içgüdü ve dürtülerin etkisinin üzerinde fazla durulmuştur. 47 Önemli olan bilinç dışındaki unsurların açığa çıkarılmasıdır. İnsanı etkileyen en önemli dürtüler cinsellik ve saldırganlıktır. Çocukluk çağı yaşantıları ve bu dönemdeki ebeveyn tutumunun yaşamın geri kalanındaki etkisine dikkat çekilir. Erikson, kişiliğin oluşumunda biyolojik etkenler ile birlikte toplumsal çevreyi de vurgular. Benlik gelişimini dönemlere ayırır. Her dönemin atlatılması gereken çatışma alanları bulunur. Bireyin gelişimi yaşam boyu sürer. Klinik ve hipnoz yöntemi kullanırlar. 48 8

Hümanist (İnsancıl) Yaklaşım Temsilcisi J.P. Sartre (1905 1980), Maslow (1908 1970), C. Rogers (1902 1987), C.Bühler (1893 1974) V. Franki (1905 1997) ve L. Binswagner (1881 1966) dir. Gestaltçı ve Varoluşçu felsefe akımının görüşlerinden etkilenmişlerdir. Bu yaklaşım insanı ve insan özgürlüğünü merkeze almıştır. Davranışçı ve Psikodinamik yaklaşımlarına karşıdırlar. Çünkü bu yaklaşımlar insanı pasif olarak görürler ve yani insanın etkiye karşı sadece tepki gösteren bir varlık olduğunu, etkinin olmadığı zaman da tepki gösteremeyeceğini savunurlar. 49 50 Hümanist (İnsancıl) Yaklaşım Hümanist (İnsancıl) Yaklaşım Oysa Hümanist yaklaşım insanı aktif bir varlık olarak görür. İnsan eylemlerinde bilinçli ve aktif bir varlıktır. İnsanlar her şeyi kendilerine göre algılarlar ve buna göre davranırlar. İnsanların bu algılamalarında; iç faktörleri, o andaki duyguları, ihtiyaçları, inançları ve geçmiş yaşantıları etkilidir. Bu nedenle davranışları incelemek için Empati metodu kullanmalıdır. Bu yaklaşım davranışı bireyin iç dünyası ile (kendine özgü duygu ve düşünceleri ile) açıklamaya çalışır. Her insan ayrı bir dünyadır ve değerdir. Her insanın farklı duygu ve düşünceleri, istek ve arzuları vardır. Bunları bilmeden davranışları açıklamak imkansızdır. Psikoloji insanları tek tek ele almalıdır. 51 52 Hümanist (İnsancıl) Yaklaşım Hümanist (İnsancıl) Yaklaşım Amacı: İnsan kendisini gerçekleştirmeye çalışan bir varlıktır. Algılama ve benlik tasarımı kavramı ile ilgilenir. Kişi özgürce düşünebilen, seçebilen iradesini kullanabilen bir varlıktır. Psiko-analitikçilerin insan tehlikelidir görüşüne karşı çıkarak insanın değerli olduğunu ve doğasının iyilik temelleri üzerine kurulu olduğunu savunur. Psikolojiyle felsefeyi birbirine yaklaştıran ekoldür. Onlara göre deneyle insan davranışları açıklanamaz. Bu nedenle davranışsal yaklaşımı içi boş organizma yöntemi olarak suçlamışlardır. Psikolojinin amacı insanı anlamaktır. İnsanı anlamak için insanın iç yaşantılarını incelemek gerekir. Humanistik yaklaşım deneyi reddeder. Bireyin iç dünyası hakkında bilgi toplayabileceğimiz içe bakış yöntemini kullanır. 53 54 9

Hümanist (İnsancıl) Yaklaşım Diğer ekollerin olumsuz bakışlarının aksine: insanın iyi olduğunu söylerler. Bireyin kişiliğini ve davranışlarını benlik algısı belirler. Davranışların temelinde ihtiyaçlar vardır. Algı ve benlik kavramları üzerinde dururlar. Birey kendini gerçekleştirmek ister. Eğitim öğrenci merkezli olmalıdır. Bireylerin potansiyellerinin ortaya çıkarılmasına ve kişisel gelişime yardımcı olunmalıdır. 55 Temsilcisi Jean Piaget (1896 1980) ve Jerome Bruner (1915) dir. Biliş insanın dünyayı tanıma, anlama ve öğrenmeye yönelik gösterdiği her türlü zihinsel etkinlikleridir. Bireyin bilgi edinmesini, sorunları çözmesini ve geleceğe yönelik planlar yapmasını sağlayan algı, bellek ve bilgi işleme gibi zihinsel süreçleri göstermek amacıyla kullanılan bir terimdir. Bilişsel yaklaşıma göre insan, diğer canlılardan farklı olarak dikkat, algı, düşünme, bellek gibi zihinsel süreçlerle etkin bir canlı olarak çevresini anlar ve yorumlar. O halde davranışları biçimlendiren bilişsel süreçlerdir. Bu nedenle, insan davranışlarını anlayabilmek için, dikkat, düşünme, bellek, algı gibi bilincin hallerini incelemek gerekir. 56 Amacı: Davranışları ve yaşantıyı, anlamak için zeka, algı bellek gibi zihinsel süreçlere bakılmalıdır. Yapısalcılara ve davranışçılara karşı çıkmışlardır. Davranışçıların söylediği gibi insanın pasif bir varlık olmadığını, çevredeki uyarıcıları seçip işleyerek anlamlandırabilme yeteneğine sahip aktif bir sistem olduğunu söylemişlerdir. Davranışları zihinsel süreç ile ele almışlar, ilgi, algı, bellek, düşünme, kavrama, konuşma gibi süreçlere yer vermişler. Birey kavrayarak öğrenir ilkesini benimsemişlerdir. 57 Bilişsel süreçler insanın gelişim aşamalarına göre sırayla ortaya çıkar. Bu yüzden Piaget, belli kavramların özümlenebilmesi için zihinsel gelişmede belli aşamaların tamamlanmış olması gerektiğini savunmuştur. Piaget zihinsel gelişim aşamalarını dört dönemde incelemiştir. Bunlar: 1. Duyusal (sensori)-motor (duyu-hareket) dönemi (0-2 yaş) 2. İşlem öncesi dönem (2-7 yaş) 3. Somut işlemler dönemi (7-11 yaş) 4. Soyut işlemler dönemi (11-18 yaş) 58 Bu yaklaşım, insanı pasif bir varlık olarak değil, uyarıcıları algılayan, işleyen, anlamlandıran aktif bir varlık olarak görür. Bu yaklaşıma göre, insanı diğer canlılardan ayıran en belirgin özellik, onun dıştan gelen uyarıcıları işleyebilme ve anlamlandırabilme yeteneğidir. Bu nedenle psikoloji dışarıdan gözlenemeyen zihinsel süreçlerin türü ve yapısıyla, gözlenebilen davranışların türü ve özellikleri arasındaki ilişkiyi araştırmalıdır. Bu yaklaşım insan davranışlarını açıklamada bilişsel süreçlerin (algılama, hatırlama, düşünme vb.) önemine işaret etmişler psikolojinin konusunun bu süreçlerin incelenmesi olması gerektiğini söylemişlerdir. Çünkü bireyin gösterdiği davranışlar bilişsel süreçlerle yakından ilişkilidir. Bu yaklaşımı savunan psikologlar yöntem olarak deneysel yöntemi kullanırlar. 59 60 10

Bilişsel psikologlar, zihnin aldığı bilgiyi etkin bir biçimde işlediğini ve onu yeni biçimlere ve sınıflamaya dönüştürdüğünü savunurlar. Bilişsel psikoloji, bilişin bilimsel olarak incelenmesidir. Bu yaklaşımın amacı, zihinsel süreçlerin nasıl örgütlendiğini ve çalıştığını açıklayan deneyler yapmak ve kuramlar geliştirmektir. Bilişsel kuramın olumlu yönleri: Davranışçıların göz ardı ettiği zihinsel süreçler üzerinde durmuş ve bu süreçleri araştırma konusu yapmıştır. Bireysel kontrol üzerinde durmuştur. Daha fazla araştırma yapma amaçlamıştır. Bilişsel kuramın olumsuz yönleri: Bilişsel kuram davranış üzerine etkisi olan duygusallığı ve çevresel faktörü tamamen göz ardı etmiştir. Deneyler genellikle laboratuvar ortamında gerçekleştirilmiştir ve doğal değildir. 61 62 Biyolojik (Nörobiyolojik) Yaklaşım: İnsanın bilgiyi işleme süreçleriyle ilgilenmişlerdir. Zihinsel süreçler incelenebilir. Doğrudan gözlenmese de, davranışlar yoluyla dolaylı olarak tahlil edilebilir. İnsan edilgen değildir, anlamlandıran ve şekillendiren aktif bir sistemdir. Temsilcisi Amerikalı Adolf Meyer (1866 1950) dir. Bu yaklaşım sinir sistemi, iç salgı bezlerinin yapı ve işleyişleri, bireyin beslenme düzeni ve kanın kimyasal yapısının davranışlar üzerinde etkili olduğunu savunmuştur. Temelde tüm psikolojik olayların beynin ve sinir sisteminin etkinliği sonucu ortaya çıktığını, bu nedenle beyin ve sinir sistemi ile davranışlar arasındaki bağları araştırarak davranışları incelememiz gerektiğiniz savunur. Ayrıca iklimle ilgili etkenlerin bedendeki nöro-kimyasal süreçleri 63 etkileyerek davranışları da etkilediğini savunur. 64 Biyolojik (Nörobiyolojik) Yaklaşım: Biyolojik Yaklaşım: Biyolojik yaklaşım insan davranışlarını hormonların çalışması, karmaşık sinirsel süreçler, kanın kimyasal yapısı, hormonlar vb. biyolojik (bedensel) faktörlerle açıklamaya çalışır. Biyolojik süreçler (organik nedenler) ile davranış arasındaki ilişkiyi inceler. Örn: saldırgan davranışların nedenini hormonların az ya da çok salgılanışı, sinir sistemi gibi biyolojik (organik) nedenlerle açıklamaya çalışırlar. Tüm psikolojik olaylar bir biçimde beynin ve sinir sisteminin etkinliği sonucu ortaya çıkmaktadır. Davranış ve beden içerisinde meydana gelen olaylar ile beyin ve sinir sisteminde oluşan olaylar arasında bağlantı kurma bu yaklaşımın görevidir. 65 Amacı: Davranışların nedenlerini anlamak için beyin, sinir sistemi, beyin hücreleri arasındaki bağlar, genetik yapı gibi faktörlere bakılmalıdır. Beyin üzerinde yapılan incelemelerle beynin farklı bölümlerinin hangi davranışlarımızdan sorumlu olduğunu açığa çıkararak insanı anlamaya çalışır. Yöntem olarak deneysel yöntemi kullanırlar. Adolf Meyer e göre insan davranışları üzerinde biyolojik yapı kadar psikolojik durumun ve çevrenin de etkisi vardır. Bu nedenle davranışların açıklanmasında; biyolojiden yararlandığı kadar psikoloji ve sosyoloji bilimlerinden de yararlanmıştır. 66 11

Biyolojik Yaklaşım: Eklektisizim: Bu yaklaşıma aşağıdaki eleştiriler yapılmıştır: Karmaşık davranışları, tam ve doğru bir biçimde açıklamıyor. Her ne kadar duyguların, öğrenmenin, hatırlamanın biyolojik yönlerini bilsek de insan davranışını tam olarak açıklamadan yoksundur. Bu yaklaşım, subjektif deneyimleri bilişsel, duygusal ve çevresel etkileri hiçbir zaman açıklamamıştır. 67 Günümüzde psikologlar, insanların düşünce ve davranışlarını birçok farklı yaklaşımdan incelemekte ve açıklamaya çalışmaktadır. Eklektisizm, insan davranışlarını açıklarken birçok yaklaşımı harmanlamak anlamına gelir. Örneğin bir kişinin agresif davranışları açıklanmaya çalışılırken hem ailede öğrenilmiş davranışlara, hem de kişinin yetiştiği kültürdeki cinsiyet rollerine eğilerek davranışsal ve sosyokültürel yaklaşımlar bir arada kullanılabilir. Eklektisizm sayesinde farklı bakış açıları birleştirilerek daha kapsamlı ve gelişmiş kuramlar üretilip araştırmalar gerçekleştirilebilmededir. 68 Yapısalcılık İşlevselcilik Davranışçılık Psikodinamik Yaklaşım W. Wundt İçe bakış yöntemi Zihnin yapısını incelemek J. Dewey Çevreye uyum, fayda yarar Problem çözme Zihnin işlevleri Watson, Pavlov Çevre Deney - gözlem - yaşantı Boş levha İnsan nötr bir varlıktır. S. Freud Bilinçaltı Cinsellik - saldırganlık İnsan doğası gereği kötüdür. 0-6 yas önemlidir. İd - ego - süperego Hipnoz, rüya, transferans 69 70 Geştalt Ekolü Hümanistik Yaklaşım Bilişsel Yaklaşım Nörobiyolojik Yaklaşım Wertheimer, Koffka, Köhler Bütün değerlidir. Algı ve bellek Tümdengelim Pragnanz yasaları (Bütün - Denge - Süreklilik) Maslow İnsan değerli ve biriciktir. İnsan doğası gereği iyidir. Koşulsuz kabul - empati saydamlık - güven Kendini gerçekleştirme İhtiyaçlar hiyerarşisi Benlik algısı (Fenomenoloji) Piaget - Gagne Biliş - algı - düşünme Anlamlandırma Deney - Gözlem A. Meyer - Hebb Beyin, nöron ve loblar Sinaptik bağlar Sinir sistemi, kan, hormon ve davranış ilişkisi 71 72 12