O L İ Ü BİLDİRİ KİTABI



Benzer belgeler
OTOLOG HEMATOPOIETIK KÖK HÜCRE NAKLI YAPILAN (OHKHN) HASTALARDA, SERUM ALBUMIN DÜZEYLERININ ÖNEMI

1.HEMATOLOJİK İMMÜNOLOJİ KONGRESİ MART K.K.T.C ELEXUS HOTEL

Kronik Lenfositik Lösemi- Allojeneik Kök Hücre Naklinin Yeri

Graft Yetersizliğinin Tanı ve Tedavisi. Dr Şahika Zeynep Akı Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Bahçelievler Medical Park Hastanesi

Selime Aydoğdu 1, Ceyhun Bozkurt 2, Başak Adaklı 1, Zeynep Karakaş 3, Yıldız Yıldırmak 4, Tiraje Celkan 5, Tunç Fışgın 6.

Pediatrik Hastalarda Antifungal Tedavi Yaklaşımları

LİSTEYE EKLENENLER DEĞİŞİKLİK YAPILANLAR

ALLOJENİK KORDON KANI BANKACILIĞINDA UMUTLAR

Hazırlık Rejimi GVHD Profilaksisi Kök Hücre Kaynakları. Doç. Dr. Barış Kuşkonmaz Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik KİTÜ

TRANSPLANT ÖNCESİ HASTA DEĞERLENDİRME VE HAZIRLIK AŞAMASI

26 Eylül 2014 Cuma (Mavi Salon)

Aplastik Anemide Hematopoetik Kök Hücre Nakli. Dr. Ülker Koçak Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji

MİYELODİSPLASTİK SENDROM

GEBELİK VE MEME KANSERİ

AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI. Hemş.Birsel Küçükersan

Adölesanda Lösemi & İnfant Lösemi

Prognozu Etkileyen. Prof.Dr.M.Akif. Yeşilipek

KEMİK İLİĞİİĞİ BASKILANMIŞ HASTALARDA TRANSFÜZYON

Otolog kök hücre nakli sonrası nüks etmiş Hodgkin lenfoma olgularında nonmiyeloablatif. Doç.Dr. Mustafa ÖZTÜRK

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

Fanconi Anemisinde Hematopoetik Kök Hücre Transplantasyonu

TRANSPLANTASYONDA İNDÜKSİYON TEDAVİSİ. Dr Sevgi Şahin Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi

6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize

HCV POZİTİF RENAL TRANSPLANT HASTALARINDA POSTTRANSPLANT DİYABET GELİŞİMİ RİSKİ ARTMIŞ MIDIR?

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Kliniği

III. BÖLÜM EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

VESİLE PAYDAŞ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ FEVZİ MERCAN ÇOCUK HASTANESİ PEDİATRİ KEMİK İLİĞİ NAKLİ VE KÖK HÜCRE TEDAVİ MERKEZİ

Kök Hücre Nakli: Temel prensipler

Dr Arzu OĞUZ 3. Kanserde Destek tedaviler ve Palyatif Bakım Sempozyumu Mayıs 2016; ADANA

Gebelik ve Trombositopeni

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinde Febril Nötropenik Hasta Antifungal Tedavi Uygulama Prosedürü

ETİK KURUL BAŞVURU DOSYASI

2. HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKLİ HEMŞİRELİĞİ KURSU /KASIM/2013

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

HEMATOPOİETİK KÖK HÜCRE NAKLİNDE KAN ÜRÜNLERİ KULLANIMI DOÇ.DR.BETÜL TAVİL HÜTF PEDİATRİK HEMATOLOJİ/KİT ÜNİTESİ

KÖK HÜCRE NAKLİ. Doç. Dr. Mustafa ÖZTÜRK GATA Tıbbi Onkoloji BD.

Türkiye'de yaşayan 345 Suriyeli Göçmenin Hemodiyaliz Deneyimi: Türk Hemodiyaliz Hastaları ile Karşılaştırılmalı Veri Tabanı Çalışması

FEN kurs 2009 risk değerlendirmesi

Hematolog Gözüyle Fungal İnfeksiyonlara Yaklaşım. Dr Mehmet Ali Özcan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı İzmir-2012

Çocukluk Çağında Akut Myeloid Lösemi

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ

Kronik lenfositik lösemi tedavisi güç olan hastalar

BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr.

Multipl Myelomda otolog kök hücre nakli sonrası tedaviler. Dr. Gülsan Türköz SUCAK

VAKA SUNUMU. Dr. Neslihan Çiçek Deniz. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bölümü

MATÜR T HÜCRELİ LENFOMALARDA TEDAVİ YAKLAŞIMLARI

Çocuklarda Hematopoetik Kök Hücre Nakli Sonrasında Gelişen Hepatik Sinüzoidal Obstruksiyon Sendromu Tedavisinde Defibrotid Uygulaması

Flow Sitometrinin Malign Hematolojide Kullanımı. Dr. Alphan Küpesiz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji/Onkoloji BD Antalya

Mobilizasyon başar. Doç. Dr. Fevzi Altuntaş. Ankara Onkoloji Eğitim E Hematoloji Kliniği i ve Aferez Ünitesi

İMMUNADSORBSİYON GEÇ BAŞLANGIÇLI ANTİKOR ARACILI REJEKSİYONDA ETKİNDİR

Plazma Hücreli Lösemi. Prof.Dr.Ercüment Ovalı

Hodgkin lenfomada alojeneik kök hücre nakli. Dr. Gülsan Türköz Sucak

[RABİA EMEL ŞENAY] BEYANI

Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KURULUŞ 1968

HEMATOPOIETIK KÖK HÜCRE

Postpartum/Sessiz Tiroidit. Dr. Ersin Akarsu Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma BD

EDİNSEL APLASTİK ANEMİDE

DONÖR LENFOSİT İNFÜZYONU(DLI) Hülya Baraklıoğlu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Terapötik Aferez Merkezi

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU...

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı

PEDİATRİK KEMİK İLİĞİ TRANSPLANTASYON HEMŞİRELERİNİN EĞİTİM GEREKSİNİMLERİNİN BELİRLENMESİNE İLİŞKİN ANKET

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ

PEDİATRİK KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYON HASTALARINDA CMV SPESİFİK HÜCRESEL İMMÜN YANITIN İZLENMESİ

Relaps/Refrakter Hodgkin Lenfomada Transplant Dışı Tedavi Seçenekleri

DR ALPAY AZAP ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İNFEKSİYON HASTALIKLARI ve KLİNİK MİKROBİYOLOJİ AD

KAWASAKİ HASTALIĞI-7 VAKANIN DEĞERLENDİRİLMESİ

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

HEMOLİTİK ÜREMİK SENDROM

BİRİNCİ BASAMAKTA PRİMER İMMÜN YETMEZLİK

BFM ALL tedavi protokolü sırasında yaşanan engeller ve problemler

KRONİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA ENDOTEL PROGENİTÖR HÜCRELERİ, İNFLAMASYON VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU

KAN VE KAN ÜRÜNLERİNİN KANITA DAYALI KULLANIMI

Türkiye de Çocuklarda Kemik İliği Nakli. Prof.Dr.M.Akif Yeşilipek

Viral infeksiyonlar Son bir yılda ne oldu? Dr.Hande Arslan Başkent Ü.T.F. İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Özel Konakta Bağışıklama. Dr. Alpay AZAP Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

YENİDOĞAN BEBEĞİN KORDON KANI SAKLANMALI MI?

Nilgün Çakar, Z.Birsin Özçakar, Fatih Özaltın, Mustafa Koyun, Banu Çelikel Acar, Elif Bahat, Bora Gülhan, Emine Korkmaz, Ayşe Yurt, Songül Yılmaz,

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU VE ENDİKASYONLARI

Primer Kemik Lenfomaları Olgu Sunumu. Prof. Dr. Mustafa Benekli Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Ankara

Ahmet Cem Yardımcı Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi

HEMAToLOJİ BAYINDIR SÖĞÜTÖZÜ HASTANESİ KEMİK İLİĞİ NAKLİ MERKEZİ

KÖK HÜCRE NAKLİNE GENEL BAKIŞ

Akut Hepatit C: Bir Olgu Sunumu. Uz.Dr.Sevil Sapmaz Karabağ İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Manisa

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ

Mezenkimal Kök Hücrelerin Klinik Uygulamaları


Kök Hücre Nakli Hastalarında TRANSFÜZYON

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

Febril nötropenik hastada tanı ve risk değerlendirmesi. Doç Dr Mükremin UYSAL Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Kuramsal Ders Non-viral kronik karaciğer hastalıkları S. Cihan Yurdaydın

HEMODİYALİZ HASTASININ DEĞERLENDİRİLMESİ. Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi

İMMÜNOLOJİK TRANSFÜZYON REAKSİYONLARI: DİĞERLERİ. Prof.Dr. Levent Ündar Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi

Kış Sezonunda Görülen İnfluenza Virüsü Tipleri ve Tedavide Oseltamivir in Etkinliği

AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİDE HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKLİ

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni

Transkript:

K İ J O L O T İ A J O M L E O H. N 1 İ Ü S M İM NGRE.C. O T. K K.K 16 20 EL T T R O MA US H 7 2 X 24ELE BİLDİRİ KİTABI

POSTER SUNUMLARI

P1 DEMİR BİRİKİMİ OLAN HEMATOPOİETİK KÖK HÜCRE NAKLİ HASTALARINDA FERRİTİN DÜZEYLERİNİN PROGNOSTİK DEĞERİ Esra Yıldızhan 1, Esen Karakuş 1, Gökmen Zararsız 2, Leylagül Kaynar 1, Bülent Eser, 1 Mustafa Cetin 1, Ali Ünal 1, Serdar Şıvgın 1. 1 Erişkin Hematoloji Bilim Dalı, 2 Tıbbi İstatistik Ana Bilim Dalı, Erciyes Üniversitesi, Kayseri, Türkiye. Kapsam ve Amaç: Demir birikimi, hem allojenik hem de otolog hematopietik kök hücre nakli (HKHN) olan hastalarda giderek önem kazanan bir komplikasyondur. Uzun süren kemoterapi süreçlerinde hastalar sık eritrosit transfüzyonu nedeni ile demir yüküne maruz kalmaktadırlar. Çalışmamızın amacı; otolog ve allojenik HKHN yapılan hastalarımızın nakil öncesi serum ferritin düzeylerinin yaşam süreleriyle olan ilişkisini belirlemektir. Method: Bu çalışmada, hem otolog hem de allojenik HKHN olan hastaların nakil öncesi ölçülen serum ferritin düzeylerini hasta dosyalarından retrospektif olarak inceledik. Çalışmaya otolog nakil yapılmış 165 lenfomalı hasta (Hodgkin ve Non-Hodgkin) ve allojenik HKNH yapılmış 316 hasta olmak toplam 481 hasta alındı. Hastalar ferritin düzeyleri 500ng/mL altı (grup1) ve 500ng/mL üstü (grup 2) olmak üzere iki gruba ayrılarak yaşam süreleri (tüm yaşam süresi (TYS) ve hastalıksız yaşam süresi (HYS) ve diğer parametreler analiz edildi. İstatistiksel olarak p<0.05 olması anlamlı kabul edildi. Her iki grubun demir parametreleri tablo 1 de verilmiştir. Bulgular: Otolog nakil grubunda; 90 hasta (%54.5) Hodgkin, 75 hasta (%45.5) non-hodgkin lenfoma idi. Grup 1 de 85 hasta (%51.5) varken, grup 2 de 80 hasta (%48.5) vardı. Median TYS grup 1 de 42 ay (min-max, 1-90 ay) bulunurken, grup 2 de 20 ay (min-max, 1-88 ay) bulundu (p<0,001). Median HYS grup 1 de 39 ay ( min-max, 1-90 ay), grup 2 de ise 10 ay (min-max, 1-88 ay) bulundu (p<0,001). Mortalite oranları; grup 1 de %14.1 (12/85 hasta) iken, grup 2 de %65 (52/80 hasta) şeklinde bulundu (p<0,001). (Şekil1) Allojenik nakil grubunda ise; 136 (%43.0) akut myeloid lösemi (AML), 82 (%25.9) akut lenfoblastik lösemi (ALL), 32 (%10.1) aplastik anemi ve 66 (%20.9) diğer hastalıklar (MDS, KML) olmak üzere toplam 316 hasta vardı. Grup 1 de 83 hasta (%26.2) varken, grup 2 de 233 hasta (%73.8) vardı. Median TYS grup 1 de 20 ay (min-max, 1-70 ay), grup 2 de 10.5 ay (min-max, 0.5-76 ay) bulundu (p=0.004). Median HYS grup 1 de 18 ay ( min-max, 1-69 ay), grup 2 de ise 10 ay (min-max, 1-67 ay) bulundu (p=0.038). Mortalite oranları; grup 1 de %25.3 (21/83 hasta) iken, grup 2 de %69.1 (92/133 hasta) şeklinde bulundu (p<0,001). (Şekil2)

Sonuç: Demir birikimi olan ve hematopetik kök hücre nakli (otolog ve allojenik) yapılmış hastalarda serum ferritin seviyelerinin yüksek olması nakil sonrası yaşam sürelerini olumsuz yönde etkilemektedir ve serum ferritini güvenilir bir belirteç olarak kullanılabilir Keywords: demir birikimi, hematopoietik kök hücre nakli, yaşam süresi. Tablo 1: Hastaların gruplara göre demir parametreleri Parametreler Grup1 Ferritin < 500 ng/ml n= 85 (%51.5) median (min-max) Grup2 Ferritin 500 ng/ml n= 80 (%48.5) median (min-max) Ferritin (ng/ml) 118 (9-494) 908 (503-4549) < 0,001 Demir(μg/dl) 60 (12-232) 80 (5-361) < 0,001 Demir bağlama kapasitesi (μg/dl) 320 (128-599) 254 (113-536) < 0,001 Transferrin saturasyonu (%) 18 (4-86) 33 (2-98) < 0,001 p Sağkalım % Sağkalım % Tüm yaşam süresi Hastalıksız yaşam süresi Şekil 1: Otolog HKHN yapılan hastaların tüm yaşam süresi ve hastalıksız yaşam süresi için Kaplan-Meier analizleri

Şekil 2: Allojenik HKHN yapılan hastaların tüm yaşam süresi ve hastalıksız yaşam süresi için Kaplan-Meier analizleri

P2 OTOLOG PERİFERİK KÖK HÜCRE NAKLİ YAPILAN HEMATOLOJİK MALİGNİTELİ HASTALARDA TİFLİT SIKLIĞI Esra Özsoy₁, Nur Soyer₂, Püsem Patır₂, Filiz Vural₂,Mahmut Töbü₂, Fahri Şahin₂, Güray Saydam₂, Murat Tombuloğlu₂, (₁)Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, İç Hastalıkları ABD, Bornova, İzmir (₂)Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, İç Hastalıkları, Hematoloji BD, Bornova, İzmir GİRİŞ: Nötropenik enterokolit (tiflit) nötropenik hastalarda ateş ve abdominal ağrı ile karakterize bir klinik sendromdur. İlk olarak akut lösemi tanısıyla indüksiyon kemoterapisi alan pediatrik hasta grubunda tanımlamıştır. Yetişkinlerde görülme sıklığı az olmakla birlikte hematolojik maligniteler, nötropeni gelişen solid organ tümörleri ve otolog ve allojeneik kök hücre nakli yapılan hastalarda görülebilir. Literatürde yüksek doz kemoterapi alan ve otolog kök hücre nakli yapılan 296 hastada yapılan çalışmada nötropenik enterokolit sıklığı %12 bulunmuştur.(1) Hastalığın patogenezinde, sitotoksik ilaçların yaptığı mukozal hasar, nötropeni varlığı ve intestinal organların savunma mekanizmalarının zarar görmesi birlikte etkilidir. Tanıda klinik değerlendirmenin yanında görüntüleme yöntemleri kullanılmaktadır. Materyal ve method: Çalışmamızda E.Ü.T.F. hastanesinde 2014-2015 yıllarında Hematoloji servisinde otolog periferik kök hücre nakli yapılan 125 hastada tiflit sıklığı araştırılmıştır. Tanıda görüntüleme yöntemi ile kanıtlanmış vakalar tiflit olarak kabul edilmiştir. Sonuçlar: Çalışmamızda Ocak 2014- Aralık 2015 arasında otolog kök hücre nakli yapılan toplam 125 hasta geriye dönük olarak incelenmiştir. Hastaların tanıları 69 MM, 36 NHL, 17 HL idi. Hazırlama rejimi olarak MM da melfalan, HL ve NHL de BEAM ve TECAM rejimleri kullanılmıştır. Tüm otolog nakillerde profilaktik flukonazol ve asiklovir tedavisi kullanılmıştır. Yüz üç (%82,4) hastada izlemde febril nötropeni kliniği gelişmiştir. Hastaların klinik bulguları değerlendirildiğinde 56 sında abdominal ağrı, 59 unda da diyare izlenmiştir. On altı (%12,8) hastada radyolojik olarak kanıtlanmış tiflit tanısı konulmuştur Abdominal ağrısı olup batın ultrasonografisi normal (ileoçekal duvar kalınlığı normal) değerlendirilen 14 (%11,2) hasta saptanmıştır. Tiflit kliniği nötropeninin ortalama 6,5±3. günlerinde ortaya çıkmış olup tanıda görüntüleme yöntemi olarak batın ultrasonografi tercih edilmiştir. Yalnız 2 (%1,6) hastada ileus tablosu gelişmiştir. Tüm hastalar konservatif olarak oral alımın durdurulması ve antipsödomonal etkinliğe sahip antibiyotik ile tedavi edildi. 117 hastanın kliniği izlemde düzelmiştir. Tartışma: NE, yüksek doz kemoterapi ve otolog HKHN uygulanan hastalarda nadir fakat ciddi bir komplikasyondur. Gram-negatif bakteriler ana etken patojenlerdir. Abdomen ultrasonografi, hastaların çoğunda ameliyat gerektirmeyen erken teşhise ve etkin tedavi başlanmasına olanak sağlar.biz çalışmamızda otolog periferik kök hücre nakli yapılan hematolojik maligniteli hastalarda radyolojik olarak kanıtlanmış tiflit sıklığını % 12,8 olarak saptadık.

Referans 1. L. Gil, D. Poplawski, A. Mol, A. Nowicki, A. Schneider, M. Komarnicki. Neutropenic enterocolitis after high-dose chemotherapy and autologous stem cell transplantation: incidence, risk factors, and outcome. Transpl Infect Dis 2013: 15: 1 7.

P3 DİRENÇLİ SKLERODERMOİD KRONİK GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞINDA RİTUXİMAB TEDAVİSİNİN ETKİNLİĞİ Ali Hakan Kaya, Emre Tekgündüz, Seval Akpınar, HikmetullahBatgi, Dicle İskender, Tuğçe Nur Yiğenoğlu, Bahar Uncu Ulu, Filiz Bekdemir, Mehmet Sinan Dal, Merih Kızıl Çakar, Bilge Uğur, Sinem Namdaroğlu, Ömür Kayıkçı, Ayşegül Tetik, Fevzi Altuntaş. Dr.Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji ve Kemik İliği Nakil Kliniği, Ankara Giriş: Allogeneik hematopoietik kök hücre nakli (AHKHN) uygulanmış hastalarda kronik graft versus host hastalığı (cgvhd)uzun dönemde nüks hastalığa bağlı olmayan en önemli mortalite ve morbitide nedenidir. Steroid tedavisine dirençli cgvhd olgularında standart bir tedavi yaklaşımı bulunmamaktadır. Biz bu çalışmada en az 3 basamak tedavi verilmiş dirençli sklerodermoid tip cgvhh olgularımızda Rituximab deneyimimizi paylaşıyoruz. Materyal-Metod: Haziran 2014 - Şubat 2016 tarihleri arasındaki merkezimizde takipli en az 3 basamak tedaviye dirençli sklerodermoid tip cgvhd gelişmiş hastalarda uyguladığımız rituximab tedavisinin sonuçları geriye dönük olarak incelendi. Hastalara rituximab 375 mg/m 2 dozunda haftada bir olmak üzere toplam 4 doz uygulandı. Sonuçlar: Çalışmaya ortanca yaşı 41 (22-58) olan toplam 6 hasta dahil edildi. Hastalara ait demografik ve AHKHN ilişkili veriler Tablo 1 de özetlenmiştir. Hastaların tümüne HLA tam uyumlu kardeş vericiden periferik kan kaynaklı AHKHN uygulandı. Hastalara ortanca 7,15x10 6 (5,7x10 6-9,9x10 6 ) CD34 pozitif kök hücre infüzyonu yapıldı. cgvhd ilişkili bulgular Tablo 2 de özetlenmiştir. cgvhd başlangıç zamanının ortanca 15,5 (6-36) ay olduğu görüldü. Olguların birinde sklerodermoid cilt tutulumuna klinik olarak tanılı bronşiolitis obliterans sendromu eşlik ediyordu. Beş hastada ağır tip, 1 hastada ise orta tip cgvhd saptandı. Rituximab öncesinde hastalara ortanca 4 dize immunsupresif tedavi uygulandığı (1 hastada 6 basamak, 2 hastada 5 basamak ve 3 hastada ise 3 basamak tedavi) görüldü. Bir hasta aktif hastalık nedeniyle Rituximab tedavisine yanıtı değerlendirilemeden kaybedildi. Dört haftalık rituximab tedavisi sonrası değerlendirmesine göre hiçbir hastada tam yanıt (%0) elde edilemedi. Üç hastada parsiyel yanıt (%60) sağlanırken, 2 hasta ise tedaviye yanıt vermedi (%40). Hayatta kalan 5 hastanın rituximab sonrası ortanca izlem süresi 15 (2-21) aydı. Ortanca izlem süresi içinde yanıt elde edilen her 3 hastada (6. ay, 8. ay ve 13. ayda) yanıt kayboldu ve ek immunsupresif tedavi gereksinimi doğdu. Rituximab uygulamasına bağlı infüzyon sırasında 2 hastada tedaviyi engellemeyecek düzeyde allerjik reaksiyon gelişti. Hastalarda grade 3-4 düzeyde yan etki gözlenmedi. Tartışma: Sklerodermoid tip cgvhd, otoimmun hastalıklara benzer klinik ve histopatolojik özelliklere sahiptir ve patogenezi tam olarak aydınlatılamamış bir tablodur. cgvhd etyolojisinde daha çok T lenfositler suçlansa da son yıllarda B lenfositlerin de patolojide önemli rol oynadığı saptanmıştır. Rituximab ile sklerodermoid tip cgvhd tedavisinde %40-60 yanıt sağlanabildiği yönünde sınırlı veriler bulunmaktadır. Bizim vaka serimizde de diğer klinik çalışmalara benzer şekilde yanıt oranı %60 olarak saptandı. Ancak yanıt alınan olgularımızın

Hasta tümünde kısmi yanıt sağlanması ve yanıt sürelerinin görece kısa olması nedeniyle Rituximab tedavisinin sklerodermoid tip cgvhd olgularında geç dönemde kullanılması etkisini sınırlandırmış olabilir. Rituximab tedavisinin steroid yanıtsız cgvhd olgularında daha erken süreçte kullanılması ile yanıt oranları ve süreleri artabilir. Tablo 1. Hastaların demografik ve AHKHN bilgileri Hasta Yaş Cinsiyet Tanı AHKHN sırasında yanıt Hazırlama rejimiyoğunluğu Donör Tipi İnfüze edilen hücre (X10 6 ) Hücre kaynağı GvHD profilaksisi 1 58 K AML CR1 RIC MRD 9,9 PK MTX-CSA 2 37 E MM VGPR RIC MRD 5,7 PK MTX-CSA 3 22 K ALL CR1 MA MRD 6 PK MTX-CSA 4 41 K MDS AKTİF MA MRD 7,94 PK MTX-CSA HASTALIK 5 46 K ALL CR1 MA MRD 7,97 PK MTX-CSA 6 42 E ALL CR1 MA MRD 6,37 PK MTX-CSA ALL: Akut lenfoblastik lösemi, AML: Akut myeloid lösemi, CR: Tam remisyon, GvHD: Graft versus host hastalığı, MA: Myeloablatif, MDS: Myelodisplastik sendrom, MM: Multipl myeloma, MRD: Matched related donör, MTX-CSA: Methotrexate-siklosporin, PK: Periferik kan, RIC: Yoğunluğu azaltılmış rejim, VGPR: Çok iyi kısmi yanıt Tablo 2. cgvhd a ait veriler Geçirilmiş akut GVHH Akut GVHH genel evre Kronik GVHH Başlangıç Zamanı (ay) Kronik GVHH tutulan organ Kronik GVHH evresi R öncesiimmunsüpresif tedavi Fotoferez Diğer tedaviler 1 Var 3 36 Cilt Ağır Steroid-CSA-MMF 6 seans Otolog HKHN 2 Var 1 18 Cilt- Akciğer Ağır Steroid-CSA-MMF 12 seans Mezenkimal hücre tedavisi/ Otolog HKHN 3 Var 3 30 Cilt Ağır Steroid-CSA-MMF 2 seans Mezenkimal hücre tedavisi 4 Var 2 6 Cilt Ağır Steroid-CSA 8 seans Yok 5 Var 2 13 Cilt Ağır Steroid-CSA 12 seans Yok 6 Var 2 13 Cilt Orta Steroid-CSA 12 seans Yok CSA: Siklosporin, GVHH: Graft versus host hastalığı, HKHN: Hematopoietik kök hücre nakli, MMF: Mikofenolatmofetil, R: Rituximab

P4 HODGKİN LENFOMALI HASTALARDA VİTAMİN D RESEPTÖR POLİMORFİZMİ (VDR) 1 Sibel Akpınar Tekgündüz, 1 Şule Yeşil, 1 Ayşe Ceyda Ören, 1 Hikmet Gülşah Tanyıldız, 1 Ceyhun Bozkurt, 1 Gürses Şahin 1 Dr. Sami Ulus Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Kliniği Amaç: 1-25 OH-D vitamininin hücre proliferasyonu, anjiogenezis ve hücre migrasyonu üzerine inhibitor etki yaparken, apopitozis ve diferansiyasyon üzerine uyarıcı etki yaptığı bilinmektedir. Çok sayıda in vivo ve in vitro çalışmada farklı kanser tipleri için 1,25 OH D vitamininin VDR (vitamin D reseptörü) üzerine bağlanması ile proapopitotik ve antikanser etkilerinin oluştuğu gösterilmiştir. Bu çalışmamızda Hodgkin lenfoma olgularında VDR polimorfizmini sağlıklı kontroller ile kıyaslamayı amaçladık. Gereç ve yöntem: Çalışmaya hastanemiz Çocuk Onkoloji Kliniğinde takip edilmiş olan klasik Hodgkin lenfoma tanılı 95 hasta ile 100 sağlıklı kontrol alınmıştır. Tüm katılımcılarda Cdx2, Fok1, Bsm1, Apa1, Taq1 polimorfizmleri değerlendirildi. Bulgular: Her iki grupta cinsiyetler arası istatistiksel fark bulunmamıştır (p>0.5). Hasta grubu ve kontrol grubu arasında Cdx2, Fok1, Bsm1, Apa1, Taq1 polimorfizmleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır (p>0.5). Tartışma: Yaklaşık 100 kadar VDR polimorfizmi mevcuttur. VDR reseptör polimorfizmleri ile ilgili meme, prostat, pankreas, kolon, safra kesesi, tiroid, over, cilt, glioma, lösemi, non- Hodgkin lenfoma gibi malign hastalıklarda çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda sıklıkla Cdx2, Fok1, Bsm1, Apa1, Taq1 polimorfizmleri değerlendirilmiştir. Bazı tümor tiplerinde VDR reseptör polimorfizminin sağlıklı bireylere göre daha sık rastlanması, bazı polimorfizmlerin tümör gelişimine katkı sağladığını düşündürmüştür. Bildiğimiz kadarı ile şimdiye kadar Hodgkin lenfomalı hasta grubunda VDR polimorfizmi üzerine yapılmış bir çalışma bulunmamaktadır. Bulgularımız VDR polimorfizmlerinin Hodgkin lenfoma gelişimde rol oynamadığını düşündürmektedir. Anahtar Kelimeler: Hodgkin Lenfoma, Vitamin D Reseptör Polimorfizmi.

P5 İMMÜN TROMBOSİTOPENİDE ELTROMBOPAG TEDAVİSİNİN SONUÇLARI: TÜRKİYE DEN ÇOK MERKEZLİ ÇALIŞMA *1 Gülsüm Emel PAMUK, 1 Muhammet MADEN, 2 Hakan İsmail SARI, 3 Mehmet Ali ERKURT, 4 Vahap OKAN, 5 Merve KESKİNKILIÇ, 6 Gülsüm Akgün ÇAĞLIYAN, 7 Ali Hakan KAYA, 8 Handan ÇİPİL, 9 Sinem NAMDAROĞLU, 10 Gülden SİNCAN, 11 Esra Ermiş TURAK, 2 Kadir İLKKILIÇ, 3 İrfan KUKU, 4 Mehmet YILMAZ, 12 İsmet AYDOĞDU, 7 Emre TEKGÜNDÜZ, 13 Mehmet ŞEVKİ UYANIK, 14 Mehmet ŞENCAN, 15 Sezgin ETGÜL, 16 Murat ALBAYRAK, 17 Abdullah KARAKUŞ, 18 Serdal KORKMAZ, 19 İlhami BERBER, 20 Volkan KARAKUŞ, 21 Aliihsan GEMİCİ, 22 Mehmet HİLMİ DOĞU, 23 Özlem ŞAHİN BALÇIK, 2 Ali KESKİN, 11 Bülent ESER, 7 Fevzi ALTUNTAŞ. *1 Trakya Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Edirne, Türkiye. 2 Pamukkale Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Denizli, Türkiye. 3 İnönü Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Malatya, Türkiye. 4 Gaziantep Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Gaziantep, Türkiye. 5 Celal Bayar Üniversitesi, İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Manisa, Türkiye. 6 Denizli Devlet Hastanesi, Hematoloji Kliniği, Denizli, Türkiye. 7 Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji ve Kök Hücre Transplantasyon Kliniği, Ankara, Türkiye. 8 Necmettin Erbakan Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Konya, Türkiye. 9 İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji Kliniği, İzmir, Türkiye. 10 Atatürk Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Erzurum, Türkiye. 11 Erciyes Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Kayseri, Türkiye. 12 Celal Bayar Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Manisa, Türkiye. 13 Sakarya Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Sakarya, Türkiye. 14 Cumhuriyet Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Sivas, Türkiye. 15 Hacettepe Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Ankara, Türkiye. 16 Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji Kliniği, Ankara, Türkiye. 17 Dicle Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Diyarbakır, Türkiye. 18 Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji Kliniği, Kayseri, Türkiye. 19 Malatya Devlet Hastanesi, Hematoloji Kliniği, Malatya, Türkiye. 20 Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji Kliniği, Muğla, Türkiye. 21 Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji Kliniği, Şanlıurfa, Türkiye. 22 İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji Kliniği, İstanbul, Türkiye. 23 Turgut Özal Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Ankara, Türkiye.

Amaç: İmmün trombositopeni (İTP), trombosit sayısının azalmasıyla karakterize olan bir hastalıktır. Son yıllarda, refrakter İTP hastalarının tedavisinde eltrombopag gibi trombopoietin reseptör agonistleri kullanılmaya başlanmıştır. Çok merkezli, retrospektif çalışmamızda erişkin İTP hastalarında eltrombopag tedavisinin etkinliğini değerlendirdik. Gereç ve Yöntem: 23 hematoloji merkezinden 128 İTP hastası (75 kadın, 53 erkek, medyan yaş:50, aralık:18-90) çalışmamıza dahil edildi. Hastalar hakkında demografik ve klinik bilgiler hasta kayıtlarından elde edildi. Çalışma için etik kurul onayı alındı. Bulgular: Eltrombopag 8 hastada ikinci basamak, 39 hastada üçüncü basamak, 42 hastada dördüncü basamak, 29 hastada beşinci basamak, 10 hastada ise daha ileri basamak tedavi olarak kullanıldı. Eltrombopag öncesi 111 hasta steroid, 19 hasta rituksimab kullanmıştı. 69 hastada eltrombopag öncesi splenektomi yapılmıştı. Eltrombopag tedavisi öncesi medyan trombosit sayısı 14000/mm 3 (aralık: 0-72000) idi. Bu esnada 44 İTP hastasında minör kanama semptomları vardı. Eltrombopag tedavisiyle hastaların 100 tanesinde (%78.1) tam yanıt (TY), 10 tanesinde (%7.8) kısmi yanıt (KY) elde edildi. 18 İTP hastası (%14.1), eltrombopag tedavisine yanıtsızdı. TY veya KY elde edilen 110 hastadan 70 i >3 ay takip edilmişti. Medyan 6 ay içinde (aralık: 3-60), 15 relaps oldu. Kadın İTP hastalarında relaps sıklığı daha az olma eğilimindeydi (%15.9 vs. %32, p=0.1). Kadın hastalarda relapssız sağkalım anlamlı olarak daha uzundu (4 vs. 10 ay, p=0.025). Hastaların 47 sinde (%36.7) bazı yan etkiler saptandı: başağrısı (15, %11.7) ve miyalji (13 hasta, %10.2); minör enfeksiyon, ciltte döküntü, ateş, ve kaşıntı (herbiri 4 hasta, %3.1); hipertransaminazemi (3 hasta, %2.3); ishal (2 hasta, %1.6). Eltrombopag sonrası 9 hastada (%7) tromboembolik olaylar görüldü: venöz tromboz (5 hasta), arteryel tromboz (bir hasta), serebrovasküler olay (2 hasta), akut miyokard infarktüsü (bir hasta). Hastaların dördü öldü, mortalite sebepleri: serebrovasküler olay, ağır infeksiyon, malignite, bilinmeyen (herbiri bir hasta). Tartışma ve Sonuçlar: Standart tedavilere refrakter hastalarda, eltrombopag etkin bir tedavi seçeneğidir. İlginç olarak, hastalıksız sağkalım, kadın hastalarda erkeklerden anlamlı daha uzun bulunmuştur.

P6 İMMÜN TROMBOSİTOPENİNİN GEBELİĞİN SEYRİ ÜZERİNE ETKİSİ: RETROSPEKTİF ÇOK MERKEZLİ TÜRKİYE VERİLERİ *1 Gülsüm Emel PAMUK, 1 Muhammet MADEN, 2 Ömer Nuri PAMUK, 3 Mustafa SEYYAR, 3 Mehmet YILMAZ, 3 Vahap OKAN, 4 Gülden SİNCAN, 5 Esra YILDIZHAN, 5 Esra Ermiş TURAK, 6 Gülsüm AKGÜN ÇAĞLIYAN, 7 Kadir İLKKILIÇ, 8 Hatice TERZİ, 4 İlhami KİKİ, 9 Sinem NAMDAROĞLU, 10 Alev AKYOL, 11 Serdal KORKMAZ, 12 Mehmet Hilmi DOĞU, 13 Gül İLHAN, 14 Erdal KARA, 15 Sezgin ETGÜL, 16 Özlem ŞAHİN BALÇIK, 7 Hakan İsmail SARI, 5 Bülent ESER, 17 Fevzi ALTUNTAŞ. *1 Trakya Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Edirne, Türkiye. 2 Trakya Üniversitesi, Romatoloji Bilim Dalı, Edirne, Türkiye. 3 Gaziantep Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Gaziantep, Türkiye. 4 Atatürk Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Erzurum, Türkiye. 5 Erciyes Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Kayseri, Türkiye. 6 Denizli Devlet Hastanesi, Hematoloji Kliniği, Denizli, Türkiye. 7 Pamukkale Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Denizli, Türkiye. 8 Cumhuriyet Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Sivas, Türkiye. 9 İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji Kliniği, İzmir, Türkiye. 10 Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Gaziosmanpaşa Hastanesi, Hematoloji Bilim Dalı, İstanbul, Türkiye. 11 Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji Kliniği, Kayseri, Türkiye. 12 İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji Kliniği, İstanbul, Türkiye. 13 Mustafa Kemal Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Hatay, Türkiye. 14 Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Van, Türkiye. 15 Hacettepe Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Ankara, Türkiye. 16 Turgut Özal Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Ankara, Türkiye. 17 Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hematoloji ve Kök Hücre Transplantasyon Kliniği, Ankara, Türkiye. Amaç: Retrospektif veriler, gebelikte ağır immün trombositopeni (İTP) sıklığının %15 gibi oldukça nadir olduğunu bildirmektedir. Çok merkezli çalışmamızda, gebelik esnasında İTP nin seyrini değerlendirdik ve İTP alevlenmeleri için prediktif olabilecek maternal risk faktörlerini tanımladık. Gereç ve Yöntem: Türkiye de farklı hematoloji merkezlerine başvuran gebelik-ilişkili İTP tanılı bütün hastaların verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Demografik ve klinik veriler, tıbbi kayıtlardan elde edildi. Çalışma için etik kurul onayı alındı. Bulgular: Çalışmaya İTP tanılı 113 gebe hasta dahil edildi (medyan yaş: 30, aralık: 20-45). 65 hastaya (%57.5) İTP tanısı gebelik esnasında konulmuştu; diğerlerinin İTP tanısı gebelik

öncesi mevcuttu. 37 hasta gebelik öncesi İTP için herhangi bir tedavi kullanmıştı: 28 hastaya steroid verilmişti; 9 hasta steroid ve/veya intravenöz immünglobülin (İVİG) kullanmıştı. Steroide yanıtsız 18 hastaya gebelik öncesi splenektomi uygulanmıştı. Gebelik esnasında en düşük trombosit sayısı medyan 41000/mm 3 (aralık: 11000-113000) saptandı. 32 gebelikte (%28.3), trombosit sayısı gebelik sırasında en az bir kez <30000/mm 3 oldu. Gebe İTP hastalarının 5 tanesinde, mukozal ve/veya kütanöz minör kanama gelişti; 4 hastada spontan abortus oldu; bir bebekte intrauterin büyüme geriliği vardı. Gebelik esnasında 32 hastaya trombositopeni nedeniyle steroid verildi, 7 hasta İVİG ile tedavi edildi, 28 hastaya hem steroid hem de İVİG verildi. Doğum esnasında medyan trombosit sayısı 90000/mm 3 (aralık: 30000-356000) idi. Doğumların %40.5 i vajinal olarak gerçekleşti. Üç hastada postpartum kanama oldu, 4 hastaya anemi semptomları nedeniyle eritrosit süspansiyonu verildi. Hiç maternal ölüm olmadı. Sadece 2 yenidoğanda, neonatal trombositopeni nedeniyle spesifik tedavi gereksinimi oldu. Tartışma ve Sonuçlar: Serimizdeki hastaların çoğuna (%57.5) İTP tanısı gebelikte konuidu. Dört spontan abortus dışında, majör komplikasyon gelişmedi. Yenidoğanların çok az kısmında tedavi endikasyonu vardı.

P7 ERİŞKİN AKUT LÖSEMİLİ HASTALARDA TCRαβ DEPLESYONLU HAPLOİDENTİK NAKİL SONRASI İMMÜN YAPILANMA Leylagul Kaynar* 1, Koray Demir 1, Çiğdem Pala Öztürk 1, Gökmen Zararsız 2, Zeynep Burçin Gönen 3, Serdar Şıvgın 1, Bülent Eser 1, Yavuz Köker 4, Musa Solmaz 1, Ali Ünal 1, Mustafa Çetin 1. 1 Erciyes Üniversitesi, Hematoloji Bilim Dalı, Kayseri, Türkiye. 2 Erciyes Üniversitesi, Bioistatistik Ana Bilim Dalı, Kayseri, Türkiye. 3 Erciyes Üniversitesi, Genetik Araştırmalar ve Kök Hücre Merkezi (GENKÖK), Kayseri, Türkiye. 4 Erciyes Üniversitesi, İmmunoloji Bilim Dalı, Kayseri, Türkiye. Giriş: Haploidentik hematopoetik kök hücre nakilleri (HKHN), yüksek oranda graft yetmezliği, graft versus host hastalığı (GVHD) ve immün yapılanmada gecikmenin neden olduğu relaps ve yüksek oranda infeksiyon ve enfeksiyon ilişkili mortalite ile birliktedir. HKHN sonuçlarını iyileştirmek için son yıllarda in vivo ve in vitro T hücre deplesyon metotları yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu metotlardan birisi de in vitro T hücre deplesyonudur. Bu çalışmada fludarabin, tiotepa, melfelan ve ATG den oluşan myeloablatif hazırlama rejimi sonrası αβ+ T hücre deplesyonu yapılmış haploidentik kök hücre nakli sonrası immün yapılanma sonuçlarımızı bildirdik. Hastalar ve metotlar: Akut lösemi tanısı ile haploidentik nakil yapılmış median yaşı 28 olan 34 akut lösemi hastasına αβ+ T depleted haploidentik kök hücre nakli yapıldı. Seleksiyon CliniMACS aleti (Miltenyi Biotec) ile yapıldı. B hücre deplesyonu yapılmadı. Hastaların %82.5 i dirençli hastalık veya ikinci remisyondan sonra olduğu veya standart tedavi rejimleri ile remisyona girmediği için yüksek riskli olarak kabul edildi. Hastaların %55.9 u remisyonda değil idi. Nakilde kullanılan graft 12.69 x10 6 (10.34-16.01) CD34 + hücre/kg, 11.72 10 3 (7.25-24.98) αβ T hücre/kg ve 4.58 10 6 (1.43-7.70) ɣβ hücre/kg içermekte idi. Sonuçlar: Nakil sonrası engrafman oldukça hızlı şekilde gerçekleşti. Nötrofiller için median 12 gün (range 10.5-15) ve plateletler için engrafman süresi 11 gün (range 10-12 gün) idi. Grade III-IV akut graft-versus-host- hastalığı ve kronik graft-versus-host-hastalığı oranı her

ikisi de %6.1 ve %6.1 idi. İlk 100 günlük relaps dışı mortalite oranı %11.4 idi. İki yıllık kümülatif relaps insidansı %31 bulundu. Hastaların hiç birinde EBV ilişkili lenfoproliferatif hastalık görülmedi. İmmün yapılanma grafikleri şekilde verilmiştir. Tartışma: Elde edilen sonuçlar literatürde mevcut olan diğer in vitro T seleksiyon (CD34 seleksiyonu veya CD3 deplesyon metotları) sonuçlarına göre daha iyi immün yapılanma ile birlikte idi. Sonuçta αβ+ T hücre deplesyonu yapılmış graftın kullanıldığı haploidentik nakil ile akut ve kronik GVHD yi önlemede etkili olduğu, yüksek oranda ve hızlı engrafman ile birlikte düşük transplant ilişkili mortalite oranlarına ulaşıldığına işaret etmektedir. Ancak immün yapılanmanın özellikle CD4 + T hücrelerinde iyileşmeye ihtiyacı devam etmektedir. 800 A Absolute cell count/μl 600 400 200 0 30th 60th 90th 180th 365th Days from transplantation CD3+ lymphocyte CD3+/CD4+ lymphocyte CD3+/CD8+ lymphocyte B

C Şekil: TCRαβ deplete edilmiş allograftla yapılan nakil sonrası immün yapılanma (A) CD3+, CD3+CD4+, CD3+CD8+ hücrelerin yapılanması, (B) TCRαβ+ ve TCRγδ+ hücrelerin yeniden yapılanması, (C) CD19+ B hücrelerin ve CD16+ CD56+CD3- NK hücrelerin yeniden yapılanması

P8 OTOLOG HEMATOPOIETIK KÖK HÜCRE NAKLI YAPILAN (OHKHN) HASTALARDA, SERUM ALBUMIN DÜZEYLERININ ÖNEMI Neslihan Mandacı Şanlı 1, Esen Karakuş 1, Gökmen Zararsız 2, Leylagül Kaynar 1, Bülent Eser, 1 Mustafa Cetin 1, Ali Ünal 1, Serdar Şıvgın 1. 1 Erişkin Hematoloji Bilim Dalı, 2 Tıbbi İstatistik Ana Bilim Dalı, Erciyes Üniversitesi, Kayseri, Türkiye. Giriş : Serum albümini beslenme durumunun bir göstergesidir ve maligniteler ve/veya gastrointestinal hastalıklardan olumsuz etkilenebilir. Serum albumin seviyeleri Hodgkin hastalarında prognostik bir belirteç olarak tanımlanmıştır (1,2). Diğer lenfomalarda da albüminin önemine dair yapılmış bazı çalışmalar vardır (3-5). Multiple myelomada yaşam süreleri değişkendir, bu da myelomun hücre biyolojisindeki farklılıklar, hasta özellikleri ve otolog kök hücre nakli gibi tedavi yöntemlerinin varlığı sounucudur. Bu nedenle hastaların nakil öncesi hangi değişkenlerin değerli bilgiler verebileceğini belirlemek çok önemlidir. Bu çalışmada; nakil öncesi lenfoma, myeloma tanılı hastaların biyokimyasal sonuçlarını tetkik ederek (albümin, ferritin, d-dimer gibi) yaşam analizi yaptık. Hastalar ve yöntem : Çalışmamıza toplam 106 otolog kök hücre nakli yapılmış hasta aldık. Bu hastalar Erciyes Üniveristesi Tıp Fakültesi erişkin Hematoloji Kök Hücre Nakli merkezinde takip edilmekteydi. Retrospektif olarak dosyalardan tarama şeklinde analizler için veriler toplandı. Veriler normal ve normal dışı olmak üzere ikiye ayrıldı ve yaşam analizleri yapıldı. Sonuçlar: Toplamda otolog KHN olmuş 106 hasta tarandı. 33 (%31.1) hasta kadın iken, 73 hasta erkek idi (%68.9). Hasta tanıları açısından; Hodgkin Lenfoma (33 hasta, %31.1), non- Hodgkin lenfoma (34 hasta, %32.1) ve multiple myeloma (39 hasta, %36.8). Medyan yaş 42 olarak bulundu (min-max: 17-67). Genel hasta özellikleri Tablo 1 de gösterildi.

Tablo 1: Hasta özellikleri Değişkenler n % (n=106) Yaş median (min-max) <20 20-29 30-39 40-49 50-59 60 Cinsiyet erkek kadın Tanılar HL NS Mixed selüler Diğerleri MM Ig G Ig G-Kappa Lambda hafif zincir Ig M Ig A NHL DBBL Mantle hücreli Anaplastik büyük hücrelil Anjiyoimmunoblastik Diğerleri Relaps durumu Evet Hayır 42 (17-67) 7 (6.6) 18 (17.0) 16 (15.1) 23 (21.7) 27 (25.5) 15 (14.1) 73 (68.9) 33 (31.1) 33 (31.1) 17 8 8 39 (36.8) 19 8 6 4 2 34 (32.1) 16 5 4 2 7 23 (21.6) 83 (78.4) G-CSF dozu (µg/kg) 8 (4-21) Kemoterapi durumu 1. sıra 2. sıra 3.sıra 106 (100 %) 86 (81.1 %) 30 (28.3 %) CD34 + (10 6 /kg) median (min-max) 5.38 (1.12-19.57) Hazırlama rejimi Melphalan BEAM ICE Mini ICE 39 (36.8 %) 54 (50.9 %) 12 (11.3 %) 1 (0.9 %)

Hasta durumu Komplet remisyon Kısmi remisyon Dirençli hastalık Nötropenik ateş Evet Hayır 81(76.4) 11(10.3) 14(13.3) 30 (28.3) 76 (71.7) Kısaltmalar: BEAM;BCNU, etoposide, ARA-C, Melphalan, ICE;Iphosphamide, Carboplatin, Etoposide, HL;Hodgkin Lenfoma, NHL;Non-Hodgkin Lenfoma MM; Multiple Myeloma, tx; transplantasyon, DBBL: difüz büyük b hücreli lenfoma Medin albümin seviyeleri 3.85g/dL (0.7-5.2); median D-dimer 190 µg/l (10-35000); median fosfor 3.50 (1.4-5.5) mg/dl; median ürik asit 4.66 mg/dl (3.7-9.2) olarak bulundu. Hastalar vücut kütle indekslerine (VKİ) göre 3 e ayrıldı. Bunlar zayıf (<20), normal (20-25) ve obez olanlar (>25). İstatistiksel anlamda VKİ olarak fark yok idi (p>0.05). Hastaların laboratuar verileri Tablo 2 dedir. Table 2: Yaşam süresi açısından değişkenlerin karşılaştırılması Değişkenler median (min-max) P değeri Normal sınırlar Albumin (g/dl) 3.85 (0.7-5.2) 0.005 (3.2-52) Fosfor (mg/dl) 3.50 (1.4-5.5) 0.301 (1.4-5.5) Ürik asit (mg/dl) 4.66 (1.6-11.2) 0.432 (3.7-9.2) D-dimer (µg/l) 190 (0.1-35000) 0.183 (0-500) Serum albumin seviyeleri nakil sonrası ölen hastalarda anlamlı derecede yüksekti (p=0.005). Yaşam süreleri analizi (TYS ve HYS) Toplam 27 hasta (%25.4) ölmüş olarak kayıt edildi. Analizlerde düşük serum albümin seviyeleri (<3.2 gr/dl) anlamlı düzeyde azalmış HYS (p=0.001) ve TYS (p=0.021) ile ilişkili olarak bulundu. Albumini düşük olan grupta median TYS 58.4 ay olarak bulundu (min-max: 8.6-107.3) ve albümini normal olan grupta ise bu süre 113.2 ay bulundu (min-max:73-152). Albumini düşük olan grupta median HYS 13.5 ay olarak bulundu (min-max: 7.2-20.1) ve albümini normal olan grupta ise bu süre 41.5 ay bulundu (min-max:36.0-47.0). Tek değişkenli

ve çok değişkenli analizlerde de düşük albümin seviyeleri (<3.2g /dl) kısalmış TYS ve HYS ile ilişkili olarak bulundu (p=0.016 and p=0.001). Genel analizler Tablo 3 te verilmiştir. Table 3: Değişkenlerin tek değişkenli ve çok değişkenli analizleri Tüm yaşam süresi Hastalıksız yaşam süresi Değişkenler Tek değişkenli Çok değişkenli Tek değişkenli Çok değişkenli HR (95 % CI) HR (95 % CI) HR (95 % CI) HR (95 % CI) Yaş 1.06 (0.93 1.21) - anlamsız 1.02 (0.90 1.16) - NS anlamsız Cinsiyet Kadın Erkek 1.00 1.46 (0.58-3.66) - anlamsız - anlamsız 1.00 1.68 (0.55-5.12) - anlamsız - anlamsız Tanı HL NHL MM 1.00 0.88 (0.32-1.77) 0.56 (0.44-1.13) anlamsız anlamsız 1.00 0.76 (0.43-1.65) 0.49 (0.32-1.08) - anlamsız -anlamsız Albumin (g/dl) 3.2 <3.2 1.00 2.69 (1.17-6.24) 1.00 2.69 (1.17-6.24) 1.00 5.16 (1.99-13.38) 1.00 5.16 (1.99-13.38) Phosphorus (mg/dl) 3 <3 1.00 1.88 (0.63-5.61) -anlamsız - anlamsız 1.00 2.55 (0.74-8.84) -anlamsız - anlamsız D-dimer <500 550 1.00 2.93 (0.66-12.99) - anlamsız - anlamsız 1.00 2.12 (0.44-10.20) - anlamsız - anlamsız CD34 + sayısı (10 6 /kg) 1.08 (0.97-1.21) - anlamsız 1.04 (0.91-1.19) - anlamsız Vücut kütle indeksi (kg/m 2 ) 25 <20 1.00 1.74 (0.75-4.05) - anlamsız - anlamsız 1.00 2.03 (0.74-5.59) - anlamsız - anlamsız

20<BMI<25 1.69 (0.43-6.62) - anlamsız 3.28 (0.66-16.33) - anlamsız Nötropenik ateş Yok 1.00 - anlamsız 1.00 - anlamsız Var 1.34 (0.52-3.41) - anlamsız 1.39 (0.49-3.96) - anlamsız Albumin düşük grupta 20 hasta ölmüş iken (%50), albümini normal olan grupta 86 hastanın 17 si öldü (%19.8). Bu fark anlamlıydı (p<0.05). 100 p=0.016 90 80 70 Survival (%) 60 50 40 < 3.2 g/dl 3.2 g/dl 30 20 10 0 0 20 40 60 80 100 120 140 Months after transplant (OS) 160 180 200 Şekil 1: Tüm yaşam süresi (TYS) ve albümin ilişkisi

100 p<0.001 90 80 3.2 g/dl 70 Survival (%) 60 50 40 < 3.2 g/dl 30 20 10 0 0 10 20 30 40 Months after transplant (DFS) 50 60 Şekil 1: Hastalıksız yaşam süresi (HYS) ve albümin ilişkisi Şekil 1 ve 2: Tüm yaşam süresi (TYS) ile Hastalıksız yaşam süresi (HYS) nin albümin ile ilişkisinı gösteren Kaplan-Meier grafikleri:her iki analizde de nakil öncesi albümini düşük hastaların yaşam süreleri anlamlı derecede kısalmış olarak bulundu. (p=0.016 ve p<0.001). Tartışma: Serum albumin düzeyi hem sağlıklı kişilerde hem de maligniteli hastalarda beslenme durumunun temel bir göstergesidir. Serum albümin seviyelerinin MM li hastlalardaki prognostik durumu tam net değildir. Bununla ilgili yapılmış bir takım çalışmalar vardır (6,7). Bizim çalışmamızda, düşük serum albumin seviyeleri kısalmış yaşam süreleri ile ilişkili olarak bulundu (p<0.05). Bununla birlikte, aynı gösterge nüks için anlamlı bulunmadı (p>0.05). Sonuç olarak, serum albümin seviyeleri nakil öncesi ölçülmeli ve prognoz göstergesi olarak kullanılabilecek kolay ve basit bir metod olarak hatırlanmalıdır. Bu durum daha geniş çalışmalarla desteklenmelidir.

Referanslar 1. Hasenclever D, Diehl V. A prognostic score for advanced Hodgkin s disease. International Prognostic Factors Project on Advanced Hodgkin s Disease. N Eng J Med 339:1506-1514, 1998. 2. Fu XH, Wang SS, Huang Y, Wang B, et al. Feasibility study of application of international prognostic score on prediction of prognosis for advanced Hodgkin's lymphoma. Ai Zheng 25:1013-1018, 2006. 3. Chihara D, Oki Y, Ine S, et al. Analysis of prognostic factors in peripheral T-cell lymphoma: prognostic value of serum albumin and mediastinal lymphadenopathy. Leuk Lymphoma 50:1999 2004, 2009. 4. Ngo L, Hee SW, Lim LC, et al. Prognostic factors in patients with diffuse large B cell lymphoma: before and after the introduction of rituximab. Leuk Lymphoma 49:462 469, 2008. 5. Arcaini L, Lazzarino M, Colombo N, et al. Splenic marginal zone lymphoma: a prognostic model for clinical use. Blood 107:4643 4649, 2006. 6. Bataille R, Jourdan M, Zhang XG, et al. Serum levels of interleukin 6, a potent myeloma cell growth factor, as a reflect of disease severity in plasma cell dyscrasias. J Clin Invest 84:2008 2011, 1989. 7. Lichtenstein A, Tu Y, Fady C, Vescio R, Berenson J. Interleukin-6 inhibits apoptosis of malignant plasma cells. Cell Immunol 162:248 255, 1995.

P9 RETİNAL VEN TIKANIKLIĞINDA TROMBOSİT PARAMETRELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Bilal Elbey 1, Muhammed Şahin 2, Mehmet Sinan Dal 3, Abdullah Karakuş 4, Orhan Ayyıldız 4 1 Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, İmmünoloji Ana Bilim Dalı, Diyarbakır 2 Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Diyarbakır 3 Ankara Onkoloji Hastanesi Hematoloji ve Kök Hücre Nakil Kliniği, Ankara 4 Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı, Diyarbakır Amaç: Bu çalışmada retinal ven tıkanıklığı olan hastaların tam kan platelet parametrelerinin değerlendirilmesi ve kontol olgularıyla karşılaştırılması amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Bu çalışmada göz hastalıkları polikliniğinde retinal ven tıkanıklığı tanısı almış olguların dosya kayıtları retrospektif olarak incelenmiştir. Kontrol grubuna herhangi bir sistemik ve oküler hastalığı bulunmayan yaş ve cinsiyet uyumlu olgular dahil edildi. Hemogram değerlerinden; plateletkrit, platelet sayısı, ortalama platelet hacmi (MPV), platelet dağılım genişliği (PDW) değerleri kaydedildi. Veriler gruplar arasında karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışma kapsamında 86 RVT olan hasta verileri yaş ve cinsiyet uyumlu kontrol grubu (n=86) ile karşılaştırıldı. MPV [RVT grubunda 8,34 vs kontrol grubunda 7,90 (p=0,016)] ve plateletkrit değerleri [RVT grubunda 0,212 vs kontrol grubunda 0,19 (p=0,49)] RVT grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek saptanırken, PDW [RVT grubunda 17,47 vs kontrol grubunda 20,47 (p 0,001)] değeri kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha düşük saptandı. Gruplar arasında platelet sayımı açısından fark saptanmadı [RVT grubunda 258,61 vs kontrol grubunda 255,50 (p=0.78)]. Sonuç: Çalışmamızda RVT olgularında MPV ve plateletkrit değerleri yüksek saptanması tıkayıcı retinal vaskülopatilerde yüksek saptanan MPV değerinin yanında platelet yoğunluğunun da yüksek olmasının riski arttırdığını düşündürmektedir. Ancak çalışmamızda PDW değerinin kontrol grubunda daha yüksek çıkması paradoksik bir sonuç olarak gözükmektedir. Bu nedenle bu konunun ileri çalışmalarla aydınlatılmasına ihtiyaç vardır.

Anahtar kelimeler: Retinal ven tıkanıklığı, genişliği,plateletkrit ortalama platelet hacmi, platelet dağılım

P10 ALLOJENİK HEMATOPOİETİK KÖK HÜCRE NAKLİ (ALLOHKHN) YAPILAN HASTALARDA CD34+ KÖK HÜCRE TOPLAMA ETKİNLİĞİ AÇISINDAN ORİJİNAL FİLGRASTİM (NEUPOGEN), BİYOBENZER FİLGRASTİM (LEUCOSTİM) VE LENOGRASTİM (GRANOCYTE) İÇEREN DEĞİŞİK GCSF AJANLARININ ETKİNLİĞİ *Serdar Şıvgın, Muzaffer Keklik, Esen Karakuş, Gülşah Akyol, Gökmen Zararsız, Musa Solmaz, Leylagül Kaynar, Bülent Eser, Mustafa Çetin, Ali Ünal *Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Erişkin Hematoloji Bilim Dalı Giriş-Amaç: Bu çalışmada, Allojenik hematopoietik kök hücre nakli (allohkhn) yapılan hastalarda CD34+ kök hücre toplama etkinliği açısından orijinal filgrastim (Neupogen ), biyobenzer filgrastim (Leucostim ) ve Lenograstim (Granocyte ) içeren değişik GCSF ajanlarının etkinliğinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Allojenik HKHN yapılmış 243 hasta ve onların 243 sağlıklı donörleri (verici) retrospektif olarak analiz edildi. Hasta dosyalarından kök hücre toplama ile ilgili veriler kaydedildi. Hücre toplama işlemi sonucunda toplanan CD34+ sayılarında, orijinal filgrastim (Neupogen ), biyobenzer filgrastim (Leucostim ) ve Lenograstim (Granocyte ) kullanımının etkinliği araştırıldı. Bulgular: Retrospektif olarak toplam 243 hasta ve donör araştırıldı. Donör ve hasta özellikleri Tablo 1 de gösterilmiştir. Donörlerin 133 ü (%54.7) erkek ve 110 u (%45.3) kadın idi. Hasta tanıları açısından; akut myeloid lösemi (AML) (110 hasta, %45.2), akut lenfoid lösemi (ALL) (61 hasta, %25.1), aplastik anemi (37 hasta, %15.2), lenfoma (14 hasta, %5.9) ve diğerleri (21 hasta, %8.6) şeklinde idi. Nakil için gerekli olan en az 5x10 6 CD34+/kg miktarında hücre toplamak için yapılan aferez işlem sayısı Neupogen grubunda 2 (minmax:1-4), Granocyte grubunda 2 (min-max:1-4) ve Leucostim grubunda 1 (min-max:1-3) idi. İstatistiksel olarak anlamlı farklılık yok idi (p>0.05). Kullanılan GCSf median dozları (μg/kg/day); Neupogen grubunda 10.00 (min-max:7.00-12.00), Leucostim grubunda 8.00 (min-max:7.25-9.00) ve Granocyte grubunda 8.50 (min-max:6.00-9.50) idi. İstatistiksel olarak anlamlı farklılık yok idi (p=0.067). Toplanan total CD34+ hücre sayısı (x10 6 /kg) Neupogen grubunda 7.64 (min-max:4.09-13.86), Leucostim grubunda 13.43 (minmax:8.15-23.38 ve Granocyte grubunda 5.45 (min-max:4.28-9.40) idi. Sonuç: Biyobenzer Filgrastim (Leucostim ), periferik kök hücre toplama gücü açısından, allojenik hematopoietik kök hücre nakli vericilerinde orijinal filgrastim (Neupogen ) ile benzer etkinlik gösterebilir. Anahtar Kelimeler: Allojenik hematopoietik kök hücre nakli, biyobenzer, filgrastim.

Şekil 1: Kullanılan G-CSF ajanlarına göre total CD34+ hücre sayıları (p=0.919).

P11 ALLOJENİK HEMATOPOİETİK KÖK HÜCRE NAKLİ (ALLOHKHN) YAPILAN HASTALARDA NAKİL ÖNCESİ KEMİK İLİĞİ DEMİR DÜZEYLERİNİN NAKİL SONRASI PROGNOZLA İLİŞKİSİ Serdar Şıvgın 1, Sinan Nazlim 2, Gökmen Zararsiz 3, Leylagül Kaynar 1, Bülent Eser 1, Mustafa Çetin 1, Ali Ünal 1 1 Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Erişkin Hematoloji Bilim Dalı 2 Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji Ana Bilim Dalı 3 Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik Ana Bilim Dalı Kapsam: Demir birikimi lösemi tanısı alan hastalarda ve allojenik hematopietik kök hücre nakli (allohkhn) olanlarda önde gelen ölüm sebepleri arasındadır. Method: Bu çalışmada, allohkhn olan hastaların kemik iliği (Kİ) demir depolarını retrospektif olarak değerlendirdik (n=125). HKHN öncesi yapılmış olan en son Kİ biyopsi örnekleri elde edilerek, standart skorlama sisteminin (1-4 arası) kullanıldığı skorlama ile Kİ demir düzeyi kör olarak belirlendi. Bulgular: Çalışmaya toplam 125 hasta dahil edildi. Hastaların 76 sı (%60.8) erkek, 49 u (%39.2) kadın idi. Nakil öncesi median serum ferritin seviyesi 1023.00 ng/ml (min-max: 393.80-1627.50) bulundu. Hastaların çoğunluğunun tanısı akut lösemi (83 hasta, %66.4) ve lenfoma (20 hasta, %16.0) idi. Nötrofil engraftmanı için median süre 14.00 gün (minmax:13.00-16.00) ve trombosit için 11.00 gün (min-max:10.00-14.00) idi. Toplam 50 (%40) hasta, ya primer hastalık nedeniyle ya da sekonder komplikasyonlar nedeniyle (enfeksiyon, kanama) nakil sonrası dönemde öldü. Tüm yaşam süresi (TYS) ve hastalıksız yaşam süresi (HYS) açısından, Kİ demir düzeyi arttıkça hasta yaşam süresi kısalmakta idi ve bu istatistiksel olarak anlamlı bulundu (TYS için p<0.001 ve HYS için p=0.012). Sonuç: Kİ demir düzeylerinin belirlenmesi, allojenik HKHN yapılan hastalarda risk belirleme açısından önemli bir prognostik belirteç olabilir

Anahtar Kelimeler: Allojenik hematopoietik kök hücre nakli, demir birikimi, kemik iliği Şekil 1 ve Şekil 2 : Hastaların kemik iliği demir düzeylerine göre tüm yaşam süreleri ve hastalıksız yaşam süreleri

P12 ALLOJENİK HEMATOPOİETİK KÖK HÜCRE NAKLİ (ALLOHKHN) YAPILAN DEMİR BİRİKİMLİ HASTALARDA KARACİĞER DEMİR BİRİKİM DÜZEYİNİN HASTA YAŞAM SÜRESİYLE İLİŞKİSİNİN ARAŞTIRILMASI Serdar Şıvgın 1, Kemal Deniz 2, Leylagül Kaynar 1, Gökmen Zararsız 3, Süleyman Baldane 1, Mustafa Çetin 1, Bülent Eser 1, Ali Ünal 1. 1 Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Erişkin Hematoloji Bilim Dalı 2 Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji Ana Bilim Dalı 3 Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik Ana Bilim Dalı Giriş-Amaç: Demir birikimi, allojenik hematopoietik kök hücre nakli (allohkhn) yapılan hastalarda; artmış enfeksiyon, veno-okluziv hastalık ve hepatik disfonksiyonu beraberinde getirir. Serum ferritini, dünyada demir birikimini değerlendirmede kullanılan en yaygın, kolay, ucuz ve non-invaziv bir yöntemdir. Bu çalışmada amacımız; merkezimizde allohkhn yapılan hastaların karaciğer demir birikim düzeylerinin, nakil sonrası hasta prognozu ile ilişkisini incelemek idi. Gereç-Yöntem: Çalışmaya; Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı, Kök Hücre Nakli Hastanesi nde 2004-2011 yılları arasında allohkhn yapılmış toplam 50 hasta alındı. Bu hastaların verileri dosya kayıtlarından retrospektif olarak toplandı. Hastaların KC biyopsi materyalleri Erciyes Üniversitesi, Tıp Fakültesi Patoloji Kliniği nin arşivlerinden bulunarak demir boyaması yapıldı. Bu gruplar arasında; graft-versus-host hastalığı (GVHH), relapse oranları, enfeksiyonlar, trombosit ve nötrofil engraftman günleri, hastalıksız yaşam süresi, tüm yaşam süresi, nakil-ilişkili mortalite oranları analiz edildi. Verilerin analizi IBM SPSS Statistics 22.0 (IBM Inc., Ill, USA) programı ile değerlendirildi. p<0.05 anlamlılık düzeyi kabul edildi.

Bulgular: Çalışmaya allohkhn yapılmış toplam 50 hasta dahil edildi. Hastaların 32 tanesi (%64) erkek iken 18 tanesi (%36) kadın idi. Tanı dağılımı açısından; akut myeloid lösemi (AML) 24 hastada (%48), akut lenfoblastik lösemi (ALL) 14 hastada (%28), multiple myelom (MM) 3 hastada (%6) ve diğer hastalıklar (Aplastik anemi (AA), myelodisplastik sendrom (MDS), lenfoma, kronik myelositer lösemi (KML) ise 9 hastada (% 18) tesbit edildi. Ortalama yaş 34.00±11.48 olarak bulundu. Tüm yaşam süresi (TYS) için grade 0 hastalar 53.4 ay (41.1-65.7 ay), grade 1 hastalar 55 ay (47.2-64.5 ay), grade 2 hastalar 25.4 ay (11.5-39.4 ay), grade 3 hastalar 29.3 ay (12.3-46.3 ay) ve grade 4 hastalar ise 2.6 ay (2.0-3.3 ay) gibi sonuçlar elde edilmiştir. Karaciğer demir düzeyine göre azalma gösteren TYS, Kaplan-Meier analizleriyle de istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.001). Hastalıksız yaşam süreleri (HYS) açısından; grade 0 hastalar 47.1 ay (32.0-62.0 ay), grade 1 hastalar 36.9 ay (21.0-65.0 ay), grade 2 hastalar 23.5 ay (12.0-59.0 ay), grade 3 hastalar 27.4 ay (5.3-59.3 ay) ve grade 4 hastalar ise 2.6 ay (2.0-3.0 ay) olarak bulunmuştur. HYS için her ne kadar KC demir düzeyi arttıkça HYS azalıyor olsa da, Kaplan-Meier analizlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. (p=0.093). Sonuç: Özellikle AlloHKHN yapılan hematolojik maligniteli hastalarda, karaciğer demir birikimi hastaların nakil sonrası yaşam sürelerini olumsuz şekilde etkileyebilir. Anahtar Kelimeler: Allojenik hematopoietik kök hücre nakli, demir birikimi, yaşam süresi

Şekil 1: Periferik Yayma Fragmente eritrositler Şekil 2: Kemik iliği solid organ metastazı

P13 KRONİK LENFOSİTİK LÖSEMİ TANILI HASTALARDA ALLOJENEİK PKHN SONRASI DONÖR LENFOSİT İNFÜZYONU VE RİTUXİMAB UYGULAMALARI Mahmut Yeral, Mutlu Kasar, Nurhilal Turgut, Pelin Aytan, Can Boğa, Hakan Özdoğu Başkent Üniversitesi Adana Erişkin Kemik İliği Nakil ve Hücresel Tedavi Merkezi, Adana Amaç: Bu ön çalışmada amaç KLL hastalarına uygulanan allojenik periferik kök hücre nakli (PKHN) sonrası dönüşümlü donör lenfosit infüzyonu (DLI) / Rituksimab tedavi stratejisinin hastalık eradikasyonundaki etkinliğinin değerlendirilmesidir. Hasta ve metod: Değerlendirmeye kliniğimizde allojeneik PKHN yapılan ve EBMT kriterlerine göre yüksek riskli (pürin anoloğu kombinasyonu tedavisi sonrası >24 ayda relaps olan) 5 olgu ile çok yüksek riskli (p53 mutasyonu olan veya fludarabine dirençli) 3 olgu alındı. Olgulara tümör yükünü azaltmaya yönelik R-FC, Alemtuzumab ya da bendamustin tedavileri verildi. En az parsiyel cevap elde edildikten sonra hazırlama rejimi olarak Fludarabine/Cyclophosphamide (-7 ile -3 gün Fludarabine 30mg/m² /gün, -7 ile -3 gün; Cyclophosphamide 500 mg/m² /gün, -3 ile -1 gün; ATG fresenius 15-30 mg/kg kullanıldı. Ortalama 5.4x10 6 /kg periferik kök hücre infüzyonu yapıldı. Graft versus host hastalığını (GVHH) önlemeye yönelik siklosporin ve kısa metotreksat veya mukofenolat verildi. İmmün sistemi baskılayan ilaçların kesilmesinden sonra, GVHH gelişmeyen hastalara tam kimerizim sağlanıncaya kadar 5x10 6 /kg T hücresi dozundan başlanarak her 8 haftada bir beş kat doz artırımı ile ve alternatifli olarak her 8 haftada bir 375 mg/kg rituksimab verildi. Kimerizim takibi +56, 100, 180. günler ve kliniği gerektirdikçe yapıldı. Olgularda graft yerleşmesi ortanca 12 (9-16) günde oldu. 100. günde 3 hastada, 1 yılda 6 hastada tam kimerizm sağlandı. 1 yıl sonunda hastaların ikisi halen mixt kimerik idi. Hastaların hepsi hematolojik tam remisyona girdi. Olgulara ortalama 3 kez DLI ve 3 kez ritüksimab verildi. Ortanca 42 (19-73) aylık takip süresi olup hastalıksız yaşam süreleri 38 (19-73) aydır. Yapılan değerlendirmede tam kimerizm elde edilme süresi ile hastalıksız yaşam süresi arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. 8 hastanın 5'i tam remisyon durumunda olup, hastaların biri richter transformasyonu nedeni ile kaybedildi. Tartışma ve sonuç: Alojeneik kök hücre naklinin KLL olgularında bilinen en önemli morbiditesi akut ve kronik GVHH dır. Bu durum elde edilen yaşam avantajını negatif yönde etkilemektedir. İncelenen olgu örneklerinde dönüşümlü DLI/Rituksimab uygulamanın 12 ay içinde tam kimerizm sağlanmasında hastalık kontrolu ve progresyonunun engellenmesinde etkin olduğu, bunun yanı sıra morbidite ve mortalite artışı olmadığı kanısına ulaşılmıştır. Bu ön çalışmada rituximabın GVL etkisini bozmadan GVHH riskini azaltığını düşünmekteyiz.

OLGU SUNUMLARI

O1 İMMÜN TROMBOSITOPENI SONRASINDA TANI KONULAN SISTEMIK LUPUS ERITEMATOZUS OLGUSU Bahar Uncu Ulu 1, Mehmet Sinan Dal 1, Merih Kızıl Çakar 1, Tuğçe Nur Yiğenoğlu¹, Bilge Arslan Uğurlu¹, Ali Hakan Kaya¹, Hikmet Batgi¹, Filiz Bekdemir¹, Nurgül Özcan 2, Dicle İskender¹, Emre Tekgündüz¹, Fevzi Altuntaş¹ 1 Ankara Onkoloji Hastanesi Hematoloji ve Kök Hücre Nakil Kliniği 2 Ankara Onkoloji Hastanesi Hematoloji ve Genetik Laboratuvarı Giriş: İmmün trombositopeni (ITP), trombositler ve megakaryositlere karşı oluşan otoantikorların trombositlerin yaşam sürelerini kısaltması sonucu gelişen otoimmün bir hastalıktır. Trombositopeni primer ya da altta yatan otoimmün hastalıklara sekonder olarak meydana gelebilir. Antinükleer antikor pozitifliği İTP de sıklıkla görülür, ancak Sistemik Lupus Eritematozis (SLE) tanısı olan %10-40 hastada trombositopeni gelişir. Şiddetli trombositopeni SLE de daha nadiren görülür. Trombositopeni SLE de mortalite üzerinde bağımsız bir risk faktörüdür. Biz de merkezimizde takip ettiğimiz ITP tanısı sonrasında yeni tanı konulan Sistemik Lupus Eritematozus olgusunu sunmayı amaçladık. Olgu: Kırk altı yaşında kadın hasta, 5 yıl önce vücudunda yaygın ekimozları olması nedeniyle başvurusunda trombosit 8x10 3 /mm 3 saptanmış. İTP tanısıyla 4 gün 40 mg deksametazon tedavisi verilmiş. Takibinde trombosit düzeyleri normal sınırlarda seyretmiş. 5. yılda hasta bacaklarda ekimoz, diş etlerinde kanama şikayetleriyle merkezimize başvurdu. Tam kan sayımında trombosit düzeyi 8x10 3 /mm 3 saptandı ve periferik yayma tam kan sayımı ile uyumlu saptandı. 1 mg/ kg metilprednizolon tedavisi başlandı. Yapılan tetkiklerinde anti ds- DNA> 300 IU/ml (pozitif), Anti nükleer antikor 1/100 dilusyonda (++) nükleolar boyanma, C3: 1.1 mg/dl, C4: 0.09 mg/dl (düşük) saptandı. Antifosfolipid antikorları negatif saptandı. El eklemlerinde gezici ağrı şikayeti mevcuttu. Kemik iliği biyopsisi normosellülerdi. Hastaya SLE ye sekonder ITP tanısı konarak romatoloji ile birlikte takibine devam edildi. Tartişma: SLE de trombositopeni patogenezi multifaktoriyeldir. Patogenezde 1) anti trombosit antikorları, 2) immün kompleksler, 3) antifosfolipid antikorlar, 4) vaskülitler, 5)

trombotik mikroanjiopatiler, 6) hemafagositoz, 7) trombosit ve megakaryositlerdeki trombopoetin ve reseptörüne karşı otoantikorlarının varlığı, 8) kemik iliği stromal değişiklikleri rol oynamaktadır. SLE hastalarının %16 sında immün trombositopeni SLE nin semptomatik olmasından yaklaşık 10 yıl önce gelişmektedir. Olgumuzda da ITP, SLE tanısından 5 yıl önce gelişmiştir. ITP hastalarında SLE gibi otoimmün hastalıkları ayırıcı tanıda düşünmek önemlidir. SLE de trombositopeni şiddetinin hastalık mortalitesi için bağımsız bir risk faktörü olması sebebiyle, hastalığın erken ve doğru tanısının konması ve uygun tedavi yaklaşımı önemlidir. Anahtar kelimeler: Antifosfolipid antikorlar; immün trombositopeni, sistemik lupus eritematozis