Benzer belgeler
Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi

ya kın ol ma yı is ter dim. Gü neş le ısı nan top rak üze rinde ki çat lak la rı da ha net gö rür düm o za man. Bel ki de ka rın ca la rı hat ta yağ

Gü ven ce He sa b Mü dü rü

STAJ ARA DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ AYRINTILI SINAV KONULARI

Afetler ve İlişkilerimiz

sınıflar için. Öğrenci El Kitabı

VE R M L ÇA LIŞ MA NIN L KE LE R

36. AVRUPA BRİÇ ŞAMPİYONASI WIESBADEN / ALMANYA

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 2. ÜNİTE: ELEKTRİK VE MANYETİZMA 4. Konu MANYETİZMA ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ

inancım inancım inancım ÜNİTE

Türkçe Dil Bilgisi B R N C BÖ LÜM SES B L G S. a b c ç d e f g h i j k l m n o ö p r s t u ü v y z TÖMER. Gazi Üniversitesi 17

Eynu Bat Çin: Sar Uygurca ve Salarca Kuzeydoğu Güney Sibirya Şorca Sayan Türkçesi Bat Moğolistan Duha...

TÜRK STANDARDLARI ENSTİTÜSÜ

Abdullah Öcalan. Weşanên Serxwebûn 85

DÜZLEM AYNALAR BÖLÜM 25

Abdullah Öcalan. SEÇME YAZILAR Cilt VI

İslam da İhya ve Reform, çev: Fehrullah Terkan, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2006.

Günlük GüneşlIk. Şarkılar. Ali Çolak

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

TEST 1. Hareketlilerin yere göre hızları; V L. = 4 m/s olarak veriliyor. K koşucusunun X aracına göre hızı; = 6 m/s V X.

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERİN BANKALAR KANUNU NUN 46 NCI MADDESİNE GÖRE YAPACAKLARI TASDİKE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK

ABDULLAH ÖCALAN. PKK 5. Kongresi'ne sunulan POLİTİK RAPOR

OKUL ÖNCESİ DİN VE AHLÂK EĞİTİMİ

Perihan Mağden Biz kimden kaçıyorduk Anne?

Din İstismarı Üzerine

DİRİLİŞ TAMAMLANDI SIRA KURTULUŞTA

DENEME 8 SAYISAL BÖLÜM ÇÖZÜMLERİ

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

BU KALEM UN(UFAK)* SEL YAYINCILIK. Enis Batur un yayınevimizdeki kitapları:

Görsel İşitsel Politikasıyla Avrupa Birliği:

VEKTÖRLER BÖLÜM 1 MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ MODEL SORU - 2 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

Yayına Hazırlayanlar NAZAN AKSOY - BÜLENT AKSOY Türk Edebiyatına Eleştirel Bir Bakış

DENEME 3 SAYISAL BÖLÜM ÇÖZÜMLERİ

ULUSLARARASI USKUDARSEMPOZYUMU

SERBEST MUHASEBECİLER, SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERİN MESLEKİ FAALİYETLERİNDE UYACAKLARI ETİK İLKELER HAKKINDA

KÜRESEL AYNALAR BÖLÜM 26

ÖDEV ve ÖLÇME AKILLI. Barış TEPECİK

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Çetin Öner. Roman GÜLİBİK. Çeviren: Aslı Özer. 26. basım. Resimleyen: Orhan Peker

TÜRKİYE MİLLİ KÜLTÜR VAKFI

Meh med Uzun. (Kürt Ede bi yat An to lo ji si), An to lo ji, iki cilt, 1995; Bî ra Qe de rê (Ka der Ku yu su), Ro man, 1995; Nar Çi çek le ri,

De ğer li Müş te ri miz, Al fa Ro meo yu seç ti ği niz için te şek kür ede riz.

1. sınıflar için. Öğretmen El Kitabı


le bir gü rül tü ç k yor du ki, bir sü re son ra ye rin al t n dan yük - se len u ul tu yu bi le du ya maz ol dum. Der hal böy le bir du - rum da ke

Weşanên Serxwebûn 107. Kutsallık ve lanetin simgesi URFA

İbn Sînâ nın Kutsal Akıl Öğretisi

Merhaba Genç Yoldaþlar;

Azad Ziya Eren Kitapları Şi ir: Diğer:

Medeniyet: Kayıp Cennetin Peşinde

KÜMELER KÜMELER Kümeler Konu Özeti Konu Testleri (1 6) Kartezyen Çarpım Konu Özeti Konu Testleri (1 6)...

GAZ BASINCI. 1. Cıva seviyesine göre ba- sınç eşitliği yazılırsa, + h.d cıva

7. Sınıf MATEMATİK TAM SAYILARLA ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ 1. I. ( 15) ( 1) 5. ( 125) : ( 25) 5 6. (+ 9) = (+ 14)

Değerli Müşterimiz, Bu sayfalarda yer alan ilgili semboller ile belirtilen uyar lar ve aç klamalar, dikkatle okuman z tavsiye ediyoruz:

KARINCA & POLEN YAYINLARI

DE NÝZ leri Anmak, YA DEV RÝM YA Ö LÜM Þiarýný Haykýrmaktýr!

Seçme Röportajlar ABDULLAH ÖCALAN. Onbinlerce İnsan Ölmesin. Abdullah Öcalan. Cilt-III. WeŞanen SerxWebûn 84

Be di üz za man ýn dos tu o lan Ja pon baþ ku man da nýna dair


SERBEST MUHASEBECİLİK, SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK MESLEKLERİNE İLİŞKİN HAKSIZ REKABET VE REKLAM YASAĞI YÖNETMELİĞİ

KARINCA & POLEN YAYINLARI

TORK VE DENGE BÖLÜM 8 MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ. 4. Kuvvetlerin O noktasına

ÝÇÝNDEKÝLER. 1. ÜNÝTE Kümeler. 2. ÜNÝTE Bölünebilme Kurallarý ve Kesirler

idea SPİNOZA 1. TANRI ÜZERİNE; 2. ANLIĞIN DOĞASI VE KÖKENI ÜZERINE TÖREBİLİM 1 İDEA E1 2011/04

30 MALİ BORÇLAR *** En çok bir yıl içinde ödenmesi gereken ve ödenmeleri dönen varlıklarla gerçekleştirilecek

BAĞIL HAREKET. 4. kuzey. Şekilde görüldüğü gibi, K aracındaki gözlemci L yi doğuya, M yi güneye, N yi güneybatıya doğru gidiyormuş gibi görür.

Morpa Kampüs Çocukları Okuma Yazmaya Hazırlamanın ve Öğretmenin Neden En Kolay Yolu?

BAĞIL HAREKET BÖLÜM 2. Alıştırmalar. Bağıl Hareket ÇÖZÜMLER. 4. kuzey

DEVRİMİN DİLİ VE EYLEMİ

YETİŞKİNLİK DÖNEMİ DİN EĞİTİMİ

GÜN GÜN DRUCKER PETER F. DRUCKER JOSEPH A. MACIARIELLO ÜNLÜ DÜŞÜNÜRÜN YAPITLARINDAN SEÇ LM Ş 366 F K R VE MOT VASYON. Çeviren Murat Çetinbakış

Hemşirelerin İş Yaşamı Kalitesi ve Etkileyen Faktörlere İlişkin Görüşleri

Yoğun Bakımda Ekip Çalışması

Müslümanlıktan Hıristiyanlığa Geçişin Sebepleri Üzerine Sosyo-Psikolojik Bir İnceleme

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

KE00-SS.08YT05 DOĞAL SAYILAR ve TAM SAYILAR I

MELEK ve İNSAN. Ahmet Tomor

Tüketici Kültürlerinin Yükselişi ve Düşüşü

ÖNSÖZ Doğan HASOL. UZMAN GÖRÜŞÜ Prof. Dr. Metin TAŞ. Yap -Endüstri Merkezi Araşt rma Bölümü - Önsöz

PKK (Partiya Karkerên Kurdistan) Program ve Tüzüğü. Weşanên Serxwebûn 71. Yayınevinin notu PROGRAM VE TÜZÜK

Sesleniş. 15 Mayıs 2003 Perşembe Ücretsizdir Ayda bir çıkar Yıl: 2 Sayı: 14

TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ YÖNETMELİĞİ

Dinlerarası Diyaloğa Karşı İnsanî Diyalog

SÖMÜRGECİ CUMHURİYET KİRLİ VE SUÇLUDUR

Müslüman Hıristiyan İlişkilerinin İnanç Boyutu

FRANZ KAFKA DAVA. Ahmet Cemal ROMAN. Almanca aslından çeviren

YGER ÇEK TEN HA BER VE RiR

Alkollü Sürücünün Kasko Hasarı Ödenir mi?

Sı nıf Pu su la sı Gü cü mü ze Da ya na rak Dev ri mi Ör güt le mek Si ya sal Is la mın Ge li şi mi ve Gün cel Du ru mu

MESLEK HUKUKU. Yahya ARIKAN Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

Türkiye nin kurtuluþu Kemalizmden demokrasiye geçiþte

ABDULLAH ÖCALAN. PKK'de gelişme sorunları. ve görevlerimiz. ve görevlerimiz. WeŞanen SerxWebûn 67

Ahmed Güner Sayar. A. Süheyl Ünver (Hayatı-Şahsiyeti ve Eserleri)

B NB R GECE MASALLARI

BÝR VE ÖZKASNAK TAN SONRA FEVZÝ TÜRKERÝ

Nü ket Esen Ya yım lan mış ki tap la rı: Ne zi he Sey han

SIVI BASINCI. 3. K cis mi her iki K. sı vı da da yüzdü ğü ne gö re ci sim le re et ki eden kal dır ma kuv vet le ri eşittir. = F ky 2V.d X.

Transkript:

Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 yılında Ankara'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara'da tamamladı. Daha sonra İstanbul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde öğrenim gördü. 1980'li yıllardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser hazırladı. Bunların yanı sıra, yazarın evrimcilerin sahtekarlıklarını, iddialarının geçersizliğini ve Darwinizm'in kanlı ideolojilerle olan karanlık bağlantılarını ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktadır. Harun Yahya'nın eserleri yaklaşık 40.000 resmin yer aldığı toplam 55.000 sayfalık bir külliyattır ve bu külliyat 63 farklı dile çevrilmiştir. Yazarın müstear ismi, inkarcı düşünceye karşı mücadele eden iki peygamberin hatıralarına hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluşturulmuştur. Yazar tarafından kitapların kapağında Resulullah'ın mührünün kullanılmış olmasının sembolik anlamı ise, kitapların içeriği ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-ı Kerim'in Allah'ın son kitabı ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmasını remzetmektedir. Yazar da, yayınladığı tüm çalışmalarında, Kuran'ı ve Resulullah'ın sünnetini kendine rehber edinmiştir. Bu suretle, inkarcı düşünce sistemlerinin tüm temel iddialarını tek tek çürütmeyi ve dine karşı yöneltilen itirazları tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'ın mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duası olarak kullanılmıştır. Yazarın tüm çalışmalarındaki ortak hedef, Kuran'ın tebliğini dünyaya ulaştırmak, böylelikle insanları Allah'ın varlığı, birliği ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düşünmeye sevk etmek ve inkarcı sistemlerin çürük temellerini ve sapkın uygulamalarını gözler önüne sermektir.

Nitekim Harun Yahya'nın eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, İngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, İspanya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan İtalya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyanın daha pek çok ülkesinde beğeniyle okunmaktadır. İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boşnakça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca, Bengoli, Sırpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullanılıyor), Hausa (Afrika'da yaygın olarak kullanılıyor), Dhivehi (Maldivlerde kullanılıyor), Danimarkaca ve İsveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt dışında geniş bir okuyucu kitlesi tarafından takip edilmektedir. Dünyanın dört bir yanında olağanüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insanın iman etmesine, pek çoğunun da imanında derinleşmesine vesile olmaktadır. Kitapları okuyan, inceleyen her kişi, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlaşılır ve samimi üslubun, akılcı ve ilmi yaklaşımın farkına varmaktadır. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri taşımaktadır. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde düşünen insanların, artık materyalist felsefeyi, ateizmi ve diğer sapkın görüş ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün değildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklardır, çünkü fikri dayanakları çürütülmüştür. Çağımızdaki tüm inkarcı akımlar, Harun Yahya Külliyatı karşısında fikren mağlup olmuşlardır. Kuşkusuz bu özellikler, Kuran'ın hikmet ve anlatım çarpıcılığından kaynaklanmaktadır. Yazarın kendisi bu eserlerden dolayı bir övünme içinde değildir, yalnızca Allah'ın hidayetine vesile olmaya niyet etmiştir. Ayrıca bu eserlerin basımında ve yayınlanmasında herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir. Bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda, insanların görmediklerini görmelerini sağlayan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmasını teşvik etmenin de, çok önemli bir hizmet olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu değerli eserleri tanıtmak yerine, insanların zihinlerini bulandıran, fikri karmaşa meydana getiren, kuşku ve tereddütleri dağıtmada, imanı kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmadığı genel tecrübe ile sabit olan kitapları yaymak ise, emek ve zaman kaybına neden olacaktır. İmanı kurtarma amacından ziyade, yazarının edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyeceği açıktır. Bu konuda kuşkusu olanlar varsa, Harun Yahya'nın eserlerinin tek amacının dinsizliği çürütmek ve Kuran ahlakını yaymak olduğunu, bu hizmetteki etki, başarı ve samimiyetin açıkça görüldüğünü okuyucuların genel kanaatinden anlayabilirler. Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaşaların, Müslümanların çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizliğin fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulmanın yolu ise, dinsizliğin fikren mağlup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konması ve Kuran ahlakının, insanların kavrayıp yaşayabilecekleri şekilde anlatılmasıdır. Dünyanın günden güne daha fazla içine çekilmek istendiği zulüm, fesat ve kargaşa ortamı dikkate alındığında bu hizmetin elden geldiğince hızlı ve etkili bir biçimde yapılması gerektiği açıktır. Aksi halde çok geç kalınabilir. Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmiş olan Harun Yahya Külliyatı, Allah'ın izniyle, 21. yüzyılda dünya insanlarını Kuran'da tarif edilen huzur ve barışa, doğruluk ve adalete, güzellik ve mutluluğa taşımaya bir vesile olacaktır.

Oku yu cu ya Bu ki tap ta ve di ğer ça lış ma la rı mız da ev rim te ori si nin çö kü şü ne özel bir yer ay rıl ma sı nın ne de - ni, bu te ori nin her tür lü din aleyh ta rı fel se fe nin te me li ni oluş tur ma sı dır. Ya ra tı lı şı ve do la yı sıy la Allah'ın var lı ğı nı in kar eden Dar wi nizm, 150 yıl dır pek çok in sa nın ima nı nı kay bet me si ne ya da kuş ku ya düş me si ne ne den ol muş tur. Do la yı sıy la bu te ori nin bir al dat ma ca ol du ğu nu göz ler önü - ne ser mek çok önem li bir ima ni gö rev dir. Bu önem li hiz me tin tüm in san la rı mı za ulaş tı rı la bil me si ise zo run lu dur. Ki mi oku yu cu la rı mız bel ki tek bir ki ta bı mı zı oku ma im ka nı bu la bi lir. Bu ne den le her ki ta bı mız da bu ko nu ya özet de ol sa bir bö lüm ay rıl ma sı uy gun gö rül müş tür. Be lir til me si ge re ken bir di ğer hu sus, bu ki tap la rın içe ri ği ile il gi li dir. Ya za rın tüm ki tap la rın da ima ni ko nu lar, Ku ran ayet le ri doğ rul tu sun da an la tıl mak ta, in san lar Al lah'ın ayet le ri ni öğ ren me ye ve ya şa ma ya da vet edil mek te dir. Al lah'ın ayet le ri ile il gi li tüm ko nu lar, oku ya nın ak lın da hiç bir şüp he ve ya so ru işa re ti bı rak ma ya cak şe kil de açık lan mak ta dır. Bu an la tım sı ra sın da kul la nı lan sa mi mi, sa de ve akı cı üs lup ise ki tap la rın ye di den yet mi şe her kes ta ra fın dan ra hat ça an la şıl ma sı nı sağ la mak ta dır. Bu et ki li ve ya lın an la tım sa ye sin de, ki tap lar "bir so luk ta oku nan ki tap lar" de yi mi ne tam ola rak uy mak ta dır. Di ni red det me ko nu sun da ke sin bir ta - vır ser gi le yen in san lar da hi, bu ki tap lar da an la tı lan ger çek ler den et ki len mek te ve an la tı lan la rın doğ ru lu ğu nu in kar ede me mek te dir ler. Bu ki tap ve ya za rın di ğer eser le ri, oku yu cu lar ta ra fın dan biz zat oku na bi le ce ği gi bi, kar şı lık lı bir soh bet or ta mı şek lin de de oku na bi lir. Bu ki tap lar dan is ti fa de et mek is te yen bir grup oku yu cu nun ki tap la rı bi ra ra da oku ma la rı, ko nuy la il gi li ken di te fek kür ve tec rü be le ri ni de bir bir le ri ne ak tar ma - la rı açı sın dan ya rar lı ola cak tır. Bu nun ya nın da, sa de ce Al lah rı za sı için ya zıl mış olan bu ki tap la rın ta nın ma sı na ve okun ma sı na kat kı da bu lun mak da bü yük bir hiz met ola cak tır. Çün kü ya za rın tüm ki tap la rın da is pat ve ik na edi - ci yön son de re ce güç lü dür. Bu se bep le di ni an lat mak is te yen ler için en et ki li yön tem, bu ki tap la - rın di ğer in san lar ta ra fın dan da okun ma sı nın teş vik edil me si dir. Ki tap la rın ar ka sı na ya za rın di ğer eser le ri nin ta nı tım la rı nın ek len me si nin ise önem li se bep le ri var - dır. Bu sa ye de ki ta bı eli ne alan ki şi, yu ka rı da söz et ti ği miz özel lik le ri ta şı yan ve oku mak tan hoş - lan dı ğı nı um du ğu muz bu ki tap la ay nı va sıf la ra sa hip da ha bir çok eser ol du ğu nu gö re cek tir. İma ni ve si ya si ko nu lar da ya rar la na bi le ce ği zen gin bir kay nak bi ri ki mi nin bu lun du ğu na şa hit ola cak tır. Bu eser ler de, di ğer ba zı eser ler de gö rü len, ya za rın şah si ka na at le ri ne, şüp he li kay nak la ra da ya - lı izah la ra, mu kad de sa ta kar şı ge re ken ada ba ve say gı ya dik kat edil me yen üs lup la ra, bur kun tu ve - ren ümit siz, şüp he ci ve ye'se sü rük le yen an la tım la ra rast la ya maz sı nız. Bu çalışmada kullanılan ayetler Ali Bulaç'ın hazırladığı "Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı" isimli mealden alınmıştır. 1. Baskı: Şubat, 2001 / 2. Baskı: Temmuz 2010 ARAŞTIRMA YAYINCILIK Talatpaşa Mah. Emirgazi Caddesi İbrahim Elmas İşmerkezi, A Blok Kat 4 Okmeydanı - İstanbul Tel: (0 212) 222 00 88 Baskı: Seçil Ofset 100 Yıl Mahallesi MAS-SİT Matbaacılar Sitesi, 4. Cadde No: 77 Bağcılar-İstanbul, Tel: (0 212) 629 06 15 www.harunyahya.org - www.harunyahya.net www.harunyahya.tv

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 8 GİRİŞ 11 1. GÜN 14 16 2. GÜN 54 60 3. GÜN 82 96 EK BÖLÜM EVRİM YANILGISI 97

eşit li eser le ri miz de ay rın tı lı ola rak açık la dı ğı mız "mad- denin ardındaki sır" konusu, geniş bir okuyucu kitlesini et ki le miş ve bu ki şi le rin ya şa dık la rı ha yat bo yun ca hiç farkında olmadıkları önemli bir gerçeği fark etmelerine ve si le ol muş tur. Bu, ye ni bir fel se fe ya da bir ide olo ji de ğil, her in sa nın ister istemez içinde olduğu, yaşadığı, anlaşılması kolay, bilimin çeşitli alanlarında uzun yıllar önce ispatlanmış bir gerçektir. Bu gerçeği; "Allah'ın yarattığı madde dışarıda vardır, ancak biz maddenin sadece beynimizdeki haliyle muhatap oluruz. Dışarıda var olan aslını ise hiçbir zaman bilemeyiz. Hayatımızı meydana getiren herşey ruhumuz tarafından idrak edilen bir algılar bütünüdür. Dünyamızı ve bütün varlığımızı anlamlı kılan şeyleri, kişileri, mekanları, olayları tıpkı bir rüya gibi, sadece görüntü olarak beynimizde algılayabiliriz, asılları ile muhatap olamayız" şeklinde özetlemek mümkündür. Samimi ve önyargısız bakan, derin düşünen bir insan kendisine bu konu anlatıldığında, bu büyük gerçeği kolay bir şekilde, kısa sürede kavramakta ve hayata geçirmektedir. An cak, alış kan lık la rın, kü çük lük ten iti ba ren öğ re ti len bil gi le rin oluşturduğu önyargıların ve çevrenin negatif yönde verdiği telkinlerin et ki sin de kal mış olan oku yu cu lar ol ma sı da muh te mel dir. Bu nu dü şü ne rek, bu ki ta bı çe şit li so ru la rı olan üç oku yu cuy la ya pı lan bir sohbet tarzında düzenledik. Böylece okuyucuların anlamakta veya kabul etmekte zorlandığı aşamalar, günlük hayatta karşılaştığımız çeşitli olaylardan alınan güncel örneklerle açıklanmış oldu. Okuyucular bu

Harun Yahya (Adnan Oktar) 9 şe kil de ev de, iş te, okul da, te le viz yon kar şı sın da, kı sa ca ha ya tın her aşamasında, öğrendiklerini daha kolay düşünme ve uygulama imkanı bulacaklardır. Her okuyucunun aklına takılan olası soruları da kapsayan bu konuşmada, her insan için yaşamın Allah'ın ruhumuza izlettiği bir algılar bütünü olması, yaşadığımız hayatın bir nevi rüya gibi yaşanması, algılardan oluşan bu hayatın amacı gibi konulardaki sorulara cevaplar verilecek, gerçeği öğrenmek isteyen okuyucular bu konuda aradıkları cevapları bulacaklardır. Ger çek le re sa mi mi ve ön yar gı sız ola rak yak la şan bir çok ki şi nin yanında, gerçeği anladıkları, bildikleri halde kabul etmek istemeyen, bu gerçeği öğrenmenin getireceği sorumluluklardan kaçan kişiler de olacaktır. Bu yanlış görüşe sahip olanlar kitabı okuduklarında, gerçeklerden kaçarak, yalanlar ve hayaller üstüne kurulmuş bir dünyada yaşamayı kabullenmenin, aklı başında bir insan için ne kadar küçük düşürücü bir durum olduğunu daha iyi anlayacaklardır. Unutulmamalıdır ki güzel olan gerçek olandır; bu yüzden gerçeklerden korkmanın ve kaçmanın hiçbir anlamı yoktur. İnsanın yepyeni bir bakış açısıyla, huzurlu ve mutlu bir hayata başlamak için samimi olarak biraz düşünmesi ve vicdanına başvurması yeterlidir. Kendini kandırarak hayallerin peşinden koşan insanlar, gerçeklerden kaçmak yerine, gerçeği anlamak ve öğrenmek için çaba gösterdiklerinde, aldatı cı bir dün ya da ki sah te mut lu luk la rın ye ri ne, ger çek ve son suz bir mutluluğa kavuşmanın güzelliğini yaşayacaklardır.

UYARI Bu kitapta okuyaca n z konular, hayat n ÇOK ÖNEML bir s rr n içermektedir. Maddesel dünyaya bak fl aç n z kökten de ifltirecek olan bu konuyu, çok dikkatli bir biçimde ve sindirerek okumal s n z. Burada anlat lacak olanlar yaln zca bir bak fl aç s, farkl bir yaklafl m veya herhangi bir felsefi düflünce de il; dine inanan-inanmayan herkesin kabul edece i, bugün bilimin de kan tlad kesin bir gerçektir. ÖNEMLİ BİR AÇIKLAMA MADDENİN ARDINDAKİ SIR KONUSU, VAHDET-İ VÜCUD DEĞİLDİR Maddenin ardındaki sır konusu, bazı kişilerin itirazlarına neden olmaktadır. Sözkonusu kişiler, bu konunun özünü yanlış anladıkları için, bu konunun vahdet-i vücud öğretisi ile aynı olduğunu iddia etmektedirler. Öncelikle şunu belirtelim ki, bu eserlerin yazarı ehl-i sünnet inancına sıkı sıkıya bağlıdır ve vahdet-i vücud öğretisini savunmamaktadır. Ayrıca unutmamak gerekir ki, vahdet-i vücud öğretisi Muhyiddin İbn Arabî gibi çok büyük İslam alimleri tarafından savunulmuştur.

Vahdet-i vücud düşüncesini anlatan birçok önemli İslam aliminin, geçmişte, bu kitaplarda yer alan bazı konuları tefekkür ederek anlattıkları doğrudur. Ancak bu eserlerde anlatılanlar vahdet-i vücud düşüncesi ile aynı değildir. Örneğin vahdet-i vücud düşüncesini savunanların bir kısmı yanlış fikirlere kapılarak, Kuran'a ve ehl-i sünnet inancına aykırı bazı iddialarda bulunmuşlar; örneğin Allah'ın yarattığı varlıkları tamamen yok saymışlardır. Oysa, maddenin ardındaki sır konusu anlatılırken kesinlikle böyle bir iddiada bulunulmamaktadır. Bu konu, Allah'ın tüm varlıkları yarattığını, ancak yarattığı varlıkların aslını Allah'ın gördüğünü, insanların ise bu varlıkların beyinlerinde oluşan görüntülerini görebildiklerini açıklamaktadır. Gördüğümüz tüm varlıklar, dağlar, ovalar, çiçekler, insanlar, denizler, kısacası gördüğümüz herşey, Allah'ın Kuran'da var olduğunu, yoktan var ettiğini belirttiği her varlık, yaratılmıştır ve vardır. Ancak, insanlar bu varlıkların asıllarını duyu organları yoluyla göremez veya hissedemez veya duyamazlar. Gördükleri ve hissettikleri, bu varlıkların beyinlerindeki kopyalarıdır. Bu ilmi bir gerçektir ve bugün başta tıp fakülteleri olmak üzere tüm okullarda öğretilen bilimsel bir konudur. Örneğin şu anda bu yazıyı okuyan bir insan, bu yazının aslını göremez, bu yazının aslına dokunamaz. Bu yazının aslından gelen ışık, insanın gözündeki bazı hücreler tarafından elektrik sinyaline dönüştürülür. Bu elektrik sinyali, beynin arkasındaki görme merkezine giderek, bu merkezi uyarır. Ve insanın beyninin arkasında bu yazının görüntüsü oluşur. Yani siz şu anda gözünüzle, gözünüzün önündeki bir yazıyı okumuyorsunuz. Bu yazı sizin beyninizin arkasındaki görme merkezinde oluşuyor. Sizin okuduğunuz yazı, beyninizin arkasındaki "kopya yazı"dır. Bu yazının aslını ise Allah görür. Sonuç olarak, maddenin beynimizde oluşan bir hayal olması onu "yok" hale getirmez. Ancak bize, insanın muhatap olduğu maddenin mahiyeti hakkında bilgi verir, ki bu da maddenin aslı ile hiçbir insanın muhatap olamadığı gerçeğidir.

12 GERÇEĞİ BİLMEK DIŞARIDA MADDE VARDIR, ANCAK BİZ MADDENİN ASLINA ULAŞAMAYIZ! Madde hayaldir demek, madde yoktur demek değildir. Aksine biz görsek de görmesek de maddesel bir dünya vardır. Ancak biz bu dünyayı beynimizin içinde bir kopya -diğer bir deyişle algılarımızın yorumu olarak- görürüz. Dolayısıyla madde, bizim için hayaldir. Kaldı ki dışarıda maddenin varlığını, bizden başka gören varlıklar da vardır. Allah'ın melekleri, yazıcı olarak tayin ettiği elçileri de bu dünyaya şahitlik etmektedirler: Onun sağında ve solunda oturan iki yazıcı kaydederlerken O, söz olarak (herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır. (Kaf Suresi, 17-18) Herşeyden önemlisi, en başta Allah herşeyi görmektedir. Bu dünyayı her türlü detayıyla Allah yaratmıştır ve Allah her haliyle görmektedir. Kuran ayetlerinde şöyle haber verilmektedir:... Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah yaptıklarınızı görendir. (Bakara Suresi, 233) De ki: "Benimle aranızda şahid olarak Allah yeter; kuşkusuz O, kullarından gerçeğiyle haberdardır, görendir." (İsra Suresi, 96) Ayrıca unutmamak gerekir ki, Allah tüm olayları "Levh-i Mahfuz" isimli kitapta kayıtlı tutmaktadır. Biz görmesek de bunların tamamı Levh-i Mahfuz'da vardır. Herşeyin, Allah'ın Katında, Levh-i Mahfuz olarak isimlendirilen "Ana Kitap"ta saklandığı şöyle bildirilmektedir: Şüphesiz o, Bizim Katımızda olan Ana Kitap'tadır; çok yücedir, hüküm ve hikmet doludur. (Zuhruf Suresi, 4)... Katımızda (bütün bunları) saklayıp-koruyan bir kitap vardır. (Kaf Suresi, 4) Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) olmasın. (Neml Suresi, 75 )

13 "Maddenin ardındaki gerçek" konusu, aslında yeni keşfedilmiş, daha önce bilinmeyen bir konu değildir. Bu gerçek, Kuran'da bir kısım ayetlerde işaret edildiği gibi bazı ayetlerin daha iyi anlaşılmasında da önemli bir sırdır. Tarih boyunca, Allah'ın gönderdiği elçiler, derin düşünen salih müminler bu gerçeği toplumlara açıklamışlardır. Yaptıkları bu açıklamalardan bir kısmına ait metinler günümüze kadar ulaşmıştır. Özellikle orijinal metinleri tahrif edilen hak dinlerin dejenerasyona uğramış farklı akımları, bu gerçeği bir sır olarak muhafaza etmek istemişlerdir. Dolayısıyla Musevilik ve Hıristiyanlık gibi dinlerin elde kalan metinlerinde de bu gerçeği bulmak mümkündür. Eski Yunan felsefecilerinden Pisagor, Elea okulu, özellikle "Mağara İdesi"yle Eflatun ve onları takip eden birçok düşünür bu konuyu bir yönüyle açıklamışlardır. Daha sonraki dönemlerde de bu konu, değişik görüş ve yorumlar altında, samimi olarak düşünüp gerçeğin farkına varmış kişiler tarafından anlatılmış ve öğretilmiştir. Maddeciliği yani tek mutlak varlığın madde olduğunu iddia eden materyalist felsefeyi savunan görüş ve zihniyetler tarafından örtülmeye çalışılan bu gerçek, İrlandalı bir din adamı ve filozof olan Berkeley tarafından 18. yüzyılda yeniden gündeme getirilmiş ve kendinden sonraki bütün düşünce dünyasını değiştirmiştir. Ancak Darwin'in evrim teorisini ortaya atmasından sonra maddeci görüşe sahip çevreler, özellikle de bunların bir nevi sözcüsü ve içlerinde en ateşlisi olan Bertrand Russell, bilimsel bir cevap veremediği Berkeley'i hakaret ve iftirayla

14 GERÇEĞİ BİLMEK gözden düşürmeye çalışmıştır. Ancak Russell, maddeci çevrelerin en güvendikleri düşünür olmasına ve bu görüşün en güçlü savunucusu olarak görülmesine rağmen bu gerçeği tamamen gözardı edememiş, Felsefenin Problemleri adlı eserinde durumu şöyle değerlendirmiştir: " Berkeley, herhangi bir mantıksızlığa düşmeden, maddenin bizden bağımsız olarak bir şey mevcut olsa bile duyularımız tarafından algılanamayacağını, ispatlama onuruna sahiptir." 1 Russell, her ne kadar aksini iddia etse de, yukarıdaki ifadeleri ile bu gerçeği aslında inkar edemediğini, hatta kabul ettiğini açıkça ifade etmektedir. 21. yüzyıla girerken, Einstein'dan başlayarak modern fizik, kuantum fiziği, astronomi, psikoloji, anatomi gibi bilim dallarında ortaya çıkan gelişmeler, materyalist dünya görüşüne sahip, eski bilim anlayışını savunan çevreleri derinden yaralamıştır. Fosil araştırmaları, genetik bilimi gibi alanlarda yapılan çalışmalarla evrim teorisi çökmüş, optik, psi ko lo ji gi bi alan lar da ya pı lan ça lış ma lar la id rak sis te mi çö zül - müş, ast ro no mi ça lış ma la rı nın so nun da Big Bang, ya ni ev re nin ve maddenin bir başlangıcı olduğu keşfedilmiş, atom ve atomaltı parçalarının araştırılması ise bütün klasik fiziği tersine çevirerek, rölativiteyi yani zamanın izafi bir kavram olduğu gerçeğini ispatlamıştır. Bilim alanında Allah'ın varlığını ve tüm evren üzerindeki sonsuz hakimiyetini sayısız kere teyit eden bu gelişmeler, taassubun ve önyar gı nın tem sil ci si olan ma ter ya list dü şü nür le ri ça re siz bı rak mış tır. Bu çaresizlik günümüzde de devam etmektedir. Televizyonda, okullar da, kon fe rans lar da bir çok bi lim ada mı ve dü şü nür, dı şı mız da ki dünyaya ulaşmamızın mümkün olmadığını, beynimizde hissedilen algı lar dan iba ret bir ha ya tı ya şa dı ğı mı zı bil dik le ri hal de bil mez lik ten gelmekte, insanlara bu gerçeği anlatmamakta, hatta sanki böyle bir gerçek hiç yokmuş gibi hareket etmektedirler. Ancak gerçekleri görmezlikten gelmek bir çözüm değildir. Nitekim bu kitapta gerçeklerden korkmanın ve kaçmanın ne kadar faydasız olduğu, insanı ne tür zararlara uğratacağı vurgulanmakta ve bu şekilde davranan kişilerin ruh halleri ortaya konmaktadır.

Harun Yahya (Adnan Oktar) 15 Maddenin ardındaki sırrı öğrenmek, Allah'ın varlığı, sıfatları, kader, ruh, cennet, cehennem, sonsuzluk, zamansızlık gibi kavramların doğru bir şekilde anlaşılmasını da sağlayacaktır. Bu sayede okuyucular; "Allah nerede?", "Kader nedir?" "Ölümden sonra ne olacak?" gibi her gün karşılaştıkları soruların cevaplarını en doğru şekilde öğrenecek ve daha pek çok konuda aradıkları cevapları bu kitapta bulacaklardır. Bu önemli amaçlardan söz ettikten sonra, kitapta konuşmacı olarak yer alacak kişileri tanıyalım. Karşılıklı sohbet havasında geçen bu görüşmeye çeşitli çevrelerden katılan okuyuculardan ilkinin adı Sibel, halen bir üniversitede bilgisayar mühendisliği bölümüne devam ediyor. Sibel Hanım bu konuya çok ilgili olduğu için muhatap olduğu herşeyin sadece beyin tarafından idrak edilen algılarıyla muhatap olduğunu anlamış. Ancak bu görüntülerin kaynağı konusundaki bilgilerini pekiştirmek, en doğrusunu öğrenmek istiyor. İkinci okuyucunun adı ise Sabri, ülkemizin tanınmış bir ailesine mensup bir sanayici. Sabri Bey sahip olduğu herşeyin bir hayal gibi olduğunu, öldükten sonra onların da bir rüya gibi sona ereceğini öğrenmiş. Ama tam kavrayamadığı bazı konularla ilgili cevapları arıyor. Üçüncü okuyucumuz olan Tolga ise yurt dışında biyoloji üzerine doktora yaptıktan sonra bir üniversitemizde asistan olarak çalışmaya başlamış. Bu konuyu bir arkadaşından duyan Tolga, bazı kitaplar okumuş ama konuyu tam bilmediği için aklında birçok soru işareti var. Bu konunun bilimsel yönü onu çok ilgilendiriyor. Okuyucuların sorularını ise bu konuyu yıllar önce Harun Yahya (Adnan Oktar)'ın eserlerinden öğrenen, konu hakkında derinlemesine bilgi sahibi olan Murat cevaplıyor.

Gör me ola yı na o ka dar alış mı şız ki, çö zül me si ge re ken so ru lar ol - du ğu nun far kı na var mak bü yük bir ha yal gü cü ge rek ti ri yor. Fa kat bu nu dik ka te alın. Göz le ri mi ze mi nik te pe tak lak ol muş gö rün tü - ler ve ri li yor, ve biz çev re miz de bun la rı sağ lam nes ne ler ola rak gö rü yo ruz. Re ti na la rın üze rin de - ki uya rı la rın so nu cun da nes ne ler dün ya sı nı al gı lı yo ruz ve bu bir mu ci ze den fark sız as lın da. R.L.Gregory 2

18 GERÇEĞİ BİLMEK Bu önemli sohbetin ilk günü, bir hafta sonu şehir dışındaki yazlık bir evde başlıyor. MU RAT: Evet arkadaşlar, gönderdiğiniz mektuplar sayesinde sizi yakından tanıma imkanı buldum. Mektuplarınızda çok isabetli sorular sormuştunuz. Aslında bu soruların cevapları tahmin etmediğiniz kadar açık ve anlaşılır. Sohbetimiz ilerledikçe bunu siz de göreceksiniz. Bazı teknik konuları açıklamak için yanımda bazı resimler ve şema lar da ge tir dim. Şim di ilk so ru yu kim sor mak is ter? TOL GA: Ben ko nu hak kın da faz la bir şey bil me di ğim için en baş - tan başlamayı teklif ediyorum. Okuduğum kadarıyla yaşadığımız haya tın bir gö rün tü den iba ret ol du ğu ve bi zim dışarıda var olan dün ya ile hiçbir zaman muhatap olamadığımız söyleniyor öyle değil mi? MU RAT: Doğru! TOL GA: İlk ön ce bu gö rün tü nün ne de mek ol du ğu nu an la tır san çok sevinirim. MU RAT: Tolga, senin uzmanlık dalın biyoloji öyle değil mi? TOL GA: Evet! MU RAT: Bu konuyu anlamak için beş duyumuzun nasıl çalıştığını bilmek yeterli. Biz lisede okuduğumuz biyoloji derslerini hatırlarken, Tol ga sen de bu ko nu da uz man ol du ğu na gö re, bi ze en baş ta "görme duyusu" olmak üzere beş duyunun nasıl çalıştığını basitçe anlatır mısın? TOL GA: Tek nik ola rak çok komp leks ve de tay lı bir sis tem var. Du - yu organlarını tek tek anlatmaya kalkarsak bu, saatler sürer. Her duyu or ga nı ken di için de çok kompleks sis tem le re sa hip tir, me se la sa de -

Kitap ta ya şa mı nız bo yun ca mu ha tap ol du ğu nuz, an cak bel - ki de üze rin de dü şün me di ği niz bir ger çek an la tıl mak ta dır. Bu hay ret ve ri ci ger çe ğin ilk aşa ma sı ola rak şu nu dü şü nün: Ay nı me kan da otu ran her in san as lın da bir bi rin den ta ma - men fark lı gö rün tü ler le mu ha tap tır. Kü çük ka re ler de görül - düğü gibi her biri çev resini fark lı bir açıdan gör mek tedir.

20 GERÇEĞİ BİLMEK ce işitme organı olan kulak için ciltler dolusu kitap yazılmıştır ancak bu kompleks sistemi kısaca özetlemek ve bir şema halinde anlatmak müm kün ve bu şe ma beş du yu için de ge çer li. Dı şa rı dan uya rı de di ği miz, ya ni bi zim si nir uç la rı mı zı uya ran ışık, ses, tat, ko ku, sert lik gi bi bir dış et ki du yu or gan la rı mız olan göz, kulak, dil, burun ve deriye ulaşır. Burada ilk aşama başlar, sinir uçları bu uyarıyı alıp sinirler boyunca yol alabilecek bir elektrik sinyaline çevirirler. İkinci aşama olarak bu elektrik sinyalleri beynin bu konuyla il gi li gör me, işit me, kok la ma ve ya tat ma mer kez le ri ne ta şı nır lar. Son aşamada beyin bunları algılayarak uygun tepkiyi verir. Duy ma iş le mi her in sa nın çok do ğal kar şı la dı ğı bir iş - lem ol sa da, alt ta ki şe ma da gö rül dü ğü gi bi as lın da komp leks bir ya pı yı ge rek ti rir. Ku lak kep çe si ne çar pan ses tit re şim le ri bir çok aşa ma dan ge çe rek elekt rik sin - yal le ri ne çev ri lir ve son ra si nir ler va sı ta sıy la bey ne ulaş tı rı lır. Ses ler bey ni miz de ki duy ma mer ke zin de al gı - la nır. As lın da be yin se si ge çir mez, ya ni bey nin için, duy ma mer ke zi de di ği miz yer ta ma men bir ses siz lik için de dir. Ama bu ses siz li ğin için de biz, dı şa rı nın tüm gü rül tü sü nü, çev re miz de ki tüm ko nuş ma la rı du ya rız. Bu, in san da hay ret uyan dı ran bü yük bir sır dır. işitme siniri SES DALGALARI kulak zarı kemikli kaldıraç salyangoz

lens kan damarı kornea flu imaj retina optik sinir mercek iris Yelkenliden göze gelen ışık ışınları burada elektrik sinyallerine dönüştürülür ve birçok işlemden geçerek beyne gelir. Yelkenlinin görüntüsü beyinde oluşur. MU RAT: Teşekkürler Tolga çok güzel anlattın. Evet sistem bu şekilde çalışır ancak özellikle idrak aşamasında yani hissettiğimiz şeyin ne ol du ğu nu an la ma aşa ma sın da sis tem da ha da komp leks bir ha le gelir. Mesela biz burada oturuyoruz ve göleti seyrediyoruz, gölete ve çevreye ait görüntü sinyalleri, etraftan gelen çiçek kokuları, duyduğumuz kuş sesleri, oturduğumuz masanın sertliği gibi görüntüyü oluşturan sayısız ayrıntı biraraya geliyor, hafızamızda saklı bulunan bilgi- koku merkezi Koklama işleminde de ay nı man tık gö rü lür. Bir nes ne den ya da yi ye cek ten ge len koku uya rı ları elekt rik sin ya li ne çev ri lir, bir di zi iş lem den ge çi ril dik ten son ra bey ne ulaşır ve beyindeki koklama merkezlerinde al gılanır.

n san ar ka daş la rıy la be ra ber ge niş, ay dın lık bir or tam da otu rup soh bet et ti ği ni dü - şü nür ken, as lın da bun la rı bir ne vi si ne ma per de sin den iz li yor gi bi dir. Ar ka daş la rı da, çev re sin de gör dü ğü uç suz bu cak sız man za ra da bey nin de ki gör me mer ke zin de oluş mak ta dır ve o, hiç bir zaman bey ninin dışın dakiler le muhatap değil dir.

Harun Yahya (Adnan Oktar) 23 lerle kıyaslanıyor ve bulunduğumuz ortam beynin ilgili merkezinde anlamlı bir hale geliyor. Tolga şimdi bize söyler misin, mesela şu karşıdaki ağacı gördüğümüzde nasıl bir işlem olur? TOL GA: Çok basit, ağaca ait bilgiler, yani ağacın rengi, uzaklığı, boyutları ışık sayesinde gözüme taşınıyor. Gözün iç kısmında bu bilgiler elektrik sinyaline çevrilerek sinirlere iletiliyor, sinirler de bu bilgileri beynin görme merkezine taşıyorlar. Görme merkezine ulaşan bu sinyalleri de beyin bir ağaç olarak algılıyor. MU RAT: Ya ni bu ağaç şu an kar şın da mı du ru yor yok sa bey ni nin görme merkezinde mi? TOL GA: Tabii ki beynimdeki görme merkezinde. SAB Rİ: Bir dakika. Tamam, ağacın görüntüsü benim beynimde olabi lir ama ağaç da kar şım da du ru yor! Ya ni gi dip o ağaç tan bir mey va ko - partabilirim ya da ağaca yaslanıp gölgesinde oturabilirim, değil mi? Bah çe de otu rur ken şöy le bir et ra fı nı za bakın; ağaç lar, yer de ki çi men ler, gök yü zün - de ki gü neş, otur du ğu nuz san dal ye, ko lu nu zu yas la dı ğı nız ma sa, do kun du ğu nuz bar - dak... Bun la rın tü mü as lın da du yu or gan la rı nız va sı ta sıy la ta nı dı ğı nız ve bey ni niz de ki elekt rik sin yal lerinin yorum lan masıy la al gıladığınız nes neler dir.

24 GERÇEĞİ BİLMEK

Harun Yahya (Adnan Oktar) 25 MU RAT: Arkadaşlar lütfen acele etmeden konuları sırayla inceleyelim. Biraz düşünelim; ağacı ağaç yapan herşeyi, yani rengini, dalları nı, yap rak la rı nı bey ni mi zin gör me mer ke zin de al gı la rız, ağa ca do - kun du ğu muz da ya da on dan bir mey va ko par dı ğı mız da hep beş du - yumuzun yani görme, işitme, tat, dokunma ve koklamanın beynimize ulaştırdığı görüntüyü, sesi, tadı, kokuyu ve dokunma hissini yaşarız. Hiç bir za man al gı la rı mız dı şın da bir şey le mu ha tap ola ma yız. Ya ni görme algımız olmazsa göremeyiz, işitme algımız olmazsa duyamayız. As lın da tüm ya şan tı mı zı beş du yu muz la bey ni miz de al gı la dı ğı - mız şeyler oluşturur. SAB Rİ: Ta mam bu nu ka bul edi yo rum ama ba kın iş te şu ne fis kek - le ri uza nıp alı yo rum ve afi yet le yi yo rum. Ben bu ke ki ye di ği me ve hatta bu kek bana enerji verdiğine göre bunun aslı ile muhatap olamıyorum demek doğru olur mu? Biz aslı ile muhatap olmadığımız bir şey den böy le bir tat ala bi lir mi yiz? MU RAT: Aslında biraz önce ağaç örneğinde bunun cevabını vermiş tik. Ya ni kek de, ağaç da, ma sa da si zin bey ni ni zin al gı mer ke zin - de. Ama merak etmeyin! Biraz sonra konuşacağımız örnekler bu ko nuyu daha da anlaşılır hale getirecek! Şimdi kısaca özetleyecek olursak: Biz hayatımız boyunca, beynimizin içinde yediğimiz kekin tadını ve lezzetini bilir, beynimizin içindeki bedenin bu yemekten aldığı enerjiyi kullanırız. Aynı şekilde beynimizin içindeki ağacın, beynimizin içindeki meyvesini koparırız ve beynimizin içindeki ağacın beynimizin içindeki gölgesinde serinlik hissederiz. Dünya hakkında bildiğimiz herşey duyularımızın bize ilettiği sinyallerden ibarettir. Bu sinyallerin beyne taşıdığı bilgiler dışında "Acaba bunların aslı nasıl bir şeydir, asılları ile bizim gördüklerimiz tamamen aynı özellikte midir?" gibi sorulara hiçbir zaman cevap veremeyiz; çünkü duyularımızı aşarak dışarı çıkmamız mümkün değildir. Bu yüzden ömrümüz boyunca beynimizin içinde, duyu organlarıyla algılanan bir dünyayı seyrederiz. Bakın, ünlü filozof Russell da,