Anahtar Kelimeler: Bütçe Açıkları, Dış Borç, İç Borç, Granger Nedensellik ve Engle-Granger Eşbütünleşme.

Benzer belgeler
Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

Birim Kök Testleri. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

Birim Kök Testleri 3/24/2016. Bir stokastik sürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde

BÖLÜM 5 İKTİSAT POLİTİKALARININ UZUN DÖNEMLİ BÜYÜMEYE ETKİLERİ: İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME

TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE DÖVİZ KURU CARİ AÇIK ÜZERİNDE ETKİLİ MİDİR? BİR NEDENSELLİK ANALİZİ

Birim Kök Testleri. Random Walk. Bir stokastiksürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde

DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ GECİKMELİ İLİŞKİLER: Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller

TÜRKİYE DE İNŞAAT SEKTÖRÜ VE PARA POLİTİKALARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİLERİ

FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI?

Türkiye de Dış Borçlanma-Ekonomik Büyüme İlişkisi: Dönemi

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

KONYA İLİ SICAKLIK VERİLERİNİN ÇİFTDOĞRUSAL ZAMAN SERİSİ MODELİ İLE MODELLENMESİ

Büyüme ve İstihdam Arasindaki İlişki: Türkiye Örneği. The Relationship between Growth and Employment: The Case of Turkey

AYÇİÇEK VE SOYA YAĞI İTHALAT TALEBİNİN ANALİZİ

ÜSTEL VE LOGARİTM FONKSİYONLAR

Dolar Kurundaki Günlük Hareketler Üzerine Bazı Gözlemler

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 24 Mayıs 2010 EKONOMİ NOTLARI

Türkiye de Bütçe Açığı, Para Arzı ve Enflasyon İlişkisi

Türkiye Ekonomisinde Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme

C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 11, Sayı 1,

A. ENFLASYON VE İŞSİZLİK A.1. Enflasyon ve Tanımı: Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışlardır. Temel olarak ortaya çıkış nedenleri üçe ayrılır:

Belirsizliğin Özel Tüketim Harcamaları Üzerindeki Etkisi: Türkiye Örneği

Bölüm 3 HAREKETLİ ORTALAMALAR VE DÜZLEŞTİRME YÖNTEMLERİ

EŞANLI DENKLEMLİ MODELLER

ÇOKLU DOĞRUSAL BAĞLANTI

REEL KURLAR VE BALASSA- SAMUELSON HİPOTEZİ. Arş. Gör. Almıla BURGAÇ ÇİL

Teknolojik bir değişiklik veya üretim arttırıcı bir yatırımın sonucunda ihracatta, üretim miktarında vs. önemli artışlar olabilir.

Tüketici Güveni ve Hisse Senedi Fiyatları Arasındaki Nedensellik İlişkisi: Türkiye Örneği (2004: :01)

TÜRKİYE DE YAŞAM BEKLENTİSİ TASARRUF İLİŞKİSİ: ARDL SINIR TESTİ YAKLAŞIMI

Erkan Özata 1. Econometric Investigation of the Relationships Between Energy Consumption and Economic Growth in Turkey

AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi. Cilt : 6 Sayı : 15 Sayfa: Kasım 2018 Türkiye. Araştırma Makalesi

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

Şeyma Çalışkan Çavdar Yildiz Technical University ISSN : scavdar@yildiz.edu.tr Istanbul-Turkey

İŞSİZLİK VE İNTİHAR İLİŞKİSİ: VAR ANALİZİ Ferhat TOPBAŞ *

THE CAUSALITY RELATION BETWEEN CONSUMER CONFIDENCE AND STOCK PRICES: CASE OF TURKEY. Abstract

Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller. Mehmet Vedat PAZARLIOĞLU

DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ GECİKMELİ İLİŞKİLER: Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller

Box-Jenkıns Modelleri ile Aylık Döviz Kuru Tahmini Üzerine Bir Uygulama

Crude Oil Import and Economic Growth: Turkey

Türkiye de Tüketim Eğilimi ve Maliye Politikası

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

Sabit Sermaye Yatırımları ve Ekonomik Büyüme: Ampirik Bir Analiz

Türkiye de İktisadi Çıkarsama Üzerine Bir Açımlama: Sürprizler Gerçekten Kaçınılmaz mı?

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Türkiye de Kırmızı Et Üretiminin Box-Jenkins Yöntemiyle Modellenmesi ve Üretim Projeksiyonu

KAMU BORÇLANMASI KAMU YATIRIMLARINI DIŞLIYOR MU?

TÜRKİYE'DE ŞEKER FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİN OLASI ETKİLERİNİN TAHMİNİ: BİR SİMÜLASYON DENEMESİ

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)

KAMU HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN WAGNER VE KEYNES HİPOTEZİ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ

KAMU HARCAMALARININ EKONOMİK BÜYÜME ÜZERİNE ETKİSİ THE IMPACT OF PUBLIC EXPENDITURES ON ECONOMIC DEVELOPMENT

TÜRK KATILIM BANKALARININ FON KAYNAKLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER VE BU BANKALARIN KLASİK BANKALARLA İLİŞKİLERİ ÜZERİNE BİR UYGULAMA 1

TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI

SORU SETİ 02 (REVİZE EDİLDİ) FİNAL KONULARI

BİR YATIRIM ARACI OLARAK ALTIN İLE HİSSE SENEDİ ENDEKSİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ANALİZİ: TÜRKİYE ÜZERİNE AMPİRİK UYGULAMA 1

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

Kamu Borçlanması, Sermaye Stoku ve Tüketim İlişkisinin Belirlenmesi: Bir Ardışık Nesiller Modeli

ÜCRET-FİYAT SPİRALİ: TÜRK İMALAT SANAYİ ÖRNEĞİ

TÜRKİYE DE DIŞ TİCARET VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN ANALİZİ ANALYSIS OF RELATIONSHIP BETWEEN FOREIGN TRADE AND ECONOMIC GROWTH IN TURKEY

Eurasian Journal of Researches in Social and Economics Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi ISSN:

Ayrım I. Genel Çerçeve 1

Türkiye de Petrol Tüketimi İle Reel GSYİH Arasındaki Uzun Dönem İlişkinin Johansen Eş-Bütünleşme Yöntemi İle Analiz Edilmesi

TÜRKİYE EKONOMİ KURUMU. TARTIŞMA METNİ 2012/25 http :// TÜRKİYE DE CARİ AÇIK TARTIŞMASI. Ercan Uygur

TESTING TO RICARDIAN EQUIVALENCE PROPOSITONS FOR TURKISH ECONOMY

Finansal Piyasalar ve Bankalar

Türkiye de Elektrik Tüketimi Büyüme İlişkisi: Dinamik Analiz

Finansal Gelişme ve Ekonomik Büyüme Arasındaki Đlişkinin Ampirik Bir Analizi: Türkiye Örneği

DOĞAL GAZ DEPOLAMA ġġrketlerġ ĠÇĠN TARĠFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI. BĠRĠNCĠ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Ġstenecek Veriler

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

REEL DÖVİZ KURU VE DIŞ TİCARET DENGESİ İLİŞKİSİ:

Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü Çalışma Tebliğ No:09/5

İÇSEL BÜYÜME VE TÜRKİYE DE İÇSEL BÜYÜMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN AMPİRİK ANALİZİ

ENFLASYON ve DOLAYLI VERGĐLERDEN ELDE EDĐLEN GELĐRLER ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐNĐN VAR YÖNTEMĐYLE ANALĐZĐ

TCMB FAĐZ KARARLARININ HĐSSE SENEDĐ PĐYASALARI ÜZERĐNE ETKĐSĐ

ENFLASYON-BÜYÜME SÜRECİNDE SABİT SERMAYE YATIRIMLARI

A Study on the Estimation of Supply Response of Cotton in Cukurova Region

Kamu Harcamaları ve Vergi Politikalarının Uzun Dönemli Büyüme Sürecine Etkileri: Yeni İçsel Büyüme Modelleri Açısından Bir Bakış ve Türkiye Örneği

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ekonomik Büyümeye Olan Etkisinin Türkiye Bağlamında Test Edilmesi

Maliye Politikası ve Bütçe

PARA ARZININ ÇIKTI ÜZERİNE ETKİLERİ

DÖVİZ KURU VE HİSSE SENETLERİ FİYATLARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİ

AKADEMİK BAKIŞ Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN: X Sayı: 10 Eylül 2006

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

İŞSİZLİK VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNDE ASİMETRİ ASYMMETRY IN THE RELATIONSHIP BETWEEN UNEMPLOYMENT AND ECONOMIC GROWTH

HİSSE SENEDİ FİYATLARI, ALTIN FİYATLARI VE HAM PETROL FİYATLARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİNİN ANALİZİ

1. Savunma Harcamalarının Ekonomiye Etkileri

TÜRKİYE DE KAMU HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ASİMETRİK NEDENSELLİK TESTİ İLE ANALİZİ

CAGAN IN PARA TALEBİ MODELİ VE ENFLASYON İLİŞKİSİ: AMPİRİK ANALİZ ( ) *

SIVILAŞTIRILMIŞ DOĞAL GAZ DEPOLAMA ŞİRKETLERİ İÇİN TARİFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

EKONOMİK PERFORMANS VE BÜROKRASİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, 2014, Cilt: 7, Sayı: 2, s

Avrupa Borç Krizinin Türkiye nin İhracatı Üzerindeki Etkileri The Effects of European Debt Crisis on Turkey s Exports

Para Politikası, Parasal Büyüklükler ve Küresel Mali Kriz Sonrası Gelişmeler. K. Azim Özdemir

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Ankara e-posta: Geliş Tarihi/Received:

Turizm Talebi ve Döviz Kuru Şokları: Türk Turizm Sektörü İçin Ekonometrik Bir Analiz

Transkript:

İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ Cil: 5, Sayı: 3, 2016 Sayfa: 478-504 Ekonomi & İşleme Özel Konsolide Büçe Açıkları ve İç Borç-Dış Borç İlişkisi: Türkiye Örneği * Yıldız SAĞLAM ÇELİKÖZ Yrd. Doç. Dr. Musafa Kemal Üniversiesi, İİBF yildizsaglam@yahoo.com İbrahim YUKACI iyyukaci@homail.com Bu çalışmada 1983-2013 dönemine ai yıllık veriler kullanılarak, konsolide büçe açıkları ve iç borçlanma ile dış borçlanma arasındaki ilişki VAR Granger nedensellik yönemi ve Engle Granger Eşbüünleşme yönemi kullanılarak analiz edilmişir. Elde edilen bulgulara göre dış borç, büçe giderlerinin nedenidir ve büçe giderleri de iç borcun nedenidir. Diğer arafan iç borç ve dış borç arasında iki yönlü bir nedensellik bulgusuna ulaşılmışır. Analizde kullanılan değişkenler için yapılan Engle-Granger eşbüünleşme analizi değişkenler arasında uzun-dönemli bir ilişki olduğunu oraya koymuşur. Anahar Kelimeler: Büçe Açıkları, Dış Borç, İç Borç, Granger Nedensellik ve Engle-Granger Eşbüünleşme. JEL Kodu: H5, H6 Consolidaed Budge Defici and The Relaionship Exernal Deb- Inernal Deb: The Case of Turkey Absrac In his sudy, he consolidaed budge defici and he relaionship beween exernal deb and inernal deb was analyzed by using VAR Granger causaliy mehod and Engle-Granger coinegraion mehod, for annual daa including he 1983-2013 period. According o he findings, exernal debs cause budge expendiures and budge deficis cause inernal deb. On he oher hand here is bidirecional causaliy beween exernal deb and inernal deb. The Engle-Granger coinegraion analysis indicaes ha here is a long run relaionship beween variables which are used in analysis. Keywords: Budge Deficis, Exernal Deb, Inernal Deb, Granger Causaliy and Engle-Granger Coinegraion. JEL Codes: H5, H6 * Bu çalışma Yüksek Lisans Öğrencisi İbrahim YUKACI nın 1990-2010 Yılları Arası Büçe Gelir Giderleri ile İç Borç, Dış Borç İlişkilerinin Analizi başlıklı ez çalışmasının veri seinin genişleilmesi ile hazırlanmışır

Yıldız SAĞLAM ÇELİKÖZ, İbrahim YUKACI Giriş Hüküme asarrufu olarak bilinen devlein opladığı vergiler ve devlein yapığı harcamalar arasındaki fark, büçe dengesini oluşururken, bu farkın negaif ya da poziif olması, büçe açığı veya büçe fazlası olarak anımlanmakadır. Günümüz ekonomilerinde, özellikle gelişmeke olan ülkelerde büçe açığına raslanmakadır. Ancak, büçe açığının finansmanında, vergilerin arırılması ya da para basımı yoluna gidilebileceği gibi iç borçlanma ve dış borçlanmaya da gidilebilmekedir. Devle bir mali yıla ilişkin gelir ve harcama dengesini oluşururken, kamu harcamalarının karşılanmasında birinci derecede önem aşıyan bir kaynak olduğundan, genel olarak vergileme yoluna başvurur. Ancak, gelişmeke olan ülkelerde, kalkınmayı sağlayacak büyük yaırımların gerçekleşirilmesi ve büçe açıklarının kapaılması gibi amaçlar doğrulusunda borçlanmaya da vergilemenin alernaifi olarak geniş ölçüde başvurulmakadır. Haa borçlanmanın günümüzde olağanüsü bir kamu geliri nieliğini kaybeiği ve devlein normal gelirleri arasına girdiği söylenebilir (Yereli ve Egeli, 1993:64-66). 1950 lerden başlayarak, Türkiye de kamu gelirleri giderleri karşılayamamakadır. Bu durum yani kamu gelir ve giderleri arasındaki fark 1970 lerdeki bunalım döneminde giderek büyümüşür (Kepenek ve Yenürk, 2007: 274). 1980 li yıllara gelindiğinde kamu kesiminin küçülülmesi anlayışına dayanan serbes piyasa ekonomisine geçişe önemli adımlar aılmasına rağmen kamu harcamaları konusunda genel olarak pek bir değişiklik olmamışır. Böylece, kamu kesiminin ekonomi içerisindeki payı küçülülmemiş (Gök, 2003:134) ve söz konusu büçe açığı 1980 li ve özellikle de 1990 lı yıllarda armışır. Bu nedenle, Türkiye de kamu ekonomik kesiminin en önemli sorunun gelir-gider farkı, yani kamu açıkları olduğu söylenebilir (Kepenek ve Yenürk, 2007: 274). Kamu açıklarının zaman içerisinde daha da arması sonucunda harcamaların gerçekleşirilebilmesi için gerekli olan fon borçlanma ile sağlanmışır. Böyle bir gelişme Kamu Kesimi Borçlanma Gereği kavramını oraya çıkarmışır. Türkiye nin Kamu kesimi borçlanma gereğinin al kalemlerinde en önemli payın Konsolide büçe açıklarına ai olduğu söylenebilir (Cima ve Taş, 2003). Özellikle 1950 lerden sonra, oraya çıkan kamu mali disiplinindeki hızlı bozulma ve kamu açıklarındaki genişleme sonucunda borç sokunda hızla bir büyüme gerçekleşmişir. Borç sokundaki bu hızlı büyüme, Türkiye nin en önemli sorunu olarak görülmekedir. Bunun sonucunda borçlanma dinamiği bozulmuş ve borçlanmanın sürdürülebilirliğinin arışılmasına neden olmuşur. Borç sarmalı olarak ifade edilen bu sorun, ağırlık dereceleri farklı olmakla birlike, birincisi 1994, ikincisi 2000 ve üçüncüsü de 2001 de olmak üzere yaşanan ekonomik krizlerin başlıca nedenleri olarak görülmekedir. Türkiye de borç sorununun önemli nedenleri arasında yer alan kamu İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad-e-issn: 2147-1185] Cil: 5, Sayı: 3 Volume: 5, Issue: 3 2016 [479]

Konsolide Büçe Açıkları ve İç Borç-Dış Borç İlişkisi: Türkiye Örneği finansman açıklarının emel belirleyicisinin konsolide büçe açıkları olduğu söylenebilir (Meriç, 2003: 489). Bu çalışma üç bölümden oluşmakadır. Birinci bölümde Klasik eoriden günümüze kadar büçe açıklarına eorik yaklaşımlar incelenecekir. İkinci Bölümde ise, büçe açıklarının finansman yönemlerine değinilmişir. Üçüncü bölüm ise ekonomerik analiz ve sonuçlarını içermekedir. 2.Teorik Yaklaşımlar Büçe açıklarına ilişkin eorik yaklaşımlar farklı araşırmacılar arafından farklı başlıklar alında oplanmışır. Bernheim (1989), Neoklasik, Keynesyen ve Ricardian yaklaşımlar şeklinde sınıflandırırken, Taş (1992) bu sınıflandırmaya sandar yaklaşımı da dâhil emişir. Arıcan (2005) ise, sandar yaklaşımla birlike klasik yaklaşım ve kamusal ercih yaklaşımını dâhil emişir. Bu çalışmada, büçe açıklarına yönelik eorik yaklaşımlar alı başlık şeklinde anımlanacakır. 2.1.Klasik Yaklaşım Klasik eoriye göre devlein ekonomiye en az müdahalesi esas olduğundan, klasikler küçük ve denk büçeyi savunmuşlardır (Çelen ve Zülüflüoğlu, 2008: 307). Maliye poliikası aracı olarak küçük ve denk büçeyi savunan Klasiklerde büçe açığı kadar büçe fazlası da olumsuz karşılanmışır. Bunun nedeni ise büçe fazlasının özel asarrufların daralılması yolu ile oplam yaırım hacmini azalması ve dolayısıyla ekonominin uzun dönemli gelişmesini olumsuz yönde ekilemedir (Güngör, 1999: 5). Klasik eorinin ekonomide denk büçenin gerekliliğini savunmasının emel nedeni, devlein ekonomideki rolünün azalılması, kamu sekörünün genişlemesinin konrol alına alınması ve iç borçlanmadan kaçınılmasıdır. Diğer arafan, denk büçenin sağlanmasında, kullanılacak gelirlerin normal vergi gelirleri ve devlein mülk gelirlerinden oluşması gerekmekedir. Kısa veya uzun dönemli borçlanma ile sağlanacak gelirler ise ekonominin yapısını bozacağından (Koğar, 1996: 301-302) açıkların finansmanında borçlanma poliikasına karşı Smih den Mill e kadar büün klasik ikisaçıların mesafeli bir avır aldıkları söylenebilir. (Çelen ve Zülüflüoğlu, 2008: 307). Klasik Teori, borçlanma yoluna gidilmesinin sakıncalarını şu şekilde sıralamışır. Birincisi devle, ükeim sürecinde savurgan davrandığından dolayı, iç ve dış borçlanma ile elde eiği kaynakların bedellerini, sonraki kuşakların üslenmesi. İkincisi, özel kesimin sanayi ve icare gibi üreken alanlarda kullanabileceği kaynakları, devlein borçlanması ve savurgan harcamalara yönelmesidir. Üçüncüsü, borçlanmanın vergi gelirlerinin arırımına göre daha kısa sürede ve daha kolay bir şekilde gerçekleşirilmesinden dolayı kamuoyunun da epkisinin az olmasıdır. Bu durum, harcamaların rahaça arırılabilmesine neden olmakadır (Kökocak, 2005:2). Bu nedenle, Klasik eori, kamu açıklarının İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad] ISSN: 2147-1185 [480]

Yıldız SAĞLAM ÇELİKÖZ, İbrahim YUKACI finansmanında borçlanmanın sınırlı ölçüde ve verimli yaırımlara yönelik olması koşulu ile kabul eder (Arıcan, 2005: 79). Klasiklerin borçlanma konusundaki kaygıları elde edilen kaynağın kullanıldığı yer ile ilgilidir. Eğer borçlanılan kaynak ükeime harcanıyor ise, borçlanma yolu ile kamunun israfa ve ekinsizliğe alışırılması söz konusudur. Diğer arafan, kamunun borçlandığı kaynak yaırım için kullanılıyor ve sonraki dönemlerde üreimi arırarak, kaynak yaraıyor ise yapılan yaırımdan elde edilen gelirin, borçlanmanın anaparasını ve dönemsel faizini ödeyebilmesi gereklidir. Eğer kamu, borçlanma yolu ile yaırıma ve üreime gidecek sanayi sermayesini kullanıyor ise, bu ülkenin üreim kapasiesini düşürücü bir eki meydana geirecekir. Ayrıca, Klasik eoriye göre borçlanma yur içinden yapılıyor ise, ülkenin oplam serveinde bir azalış söz konusu değildir. Sadece borcu ödemek için vergi alınan kesimlerden borçlanılan kesimlere gelir ransferinde bulunur. Belli bir dönemde oluşan borç sokunun ifasına yönelik kamu büçesinin alması gereken önlem ise büçe fazlası meydana geirilmesidir. Aksi halde kamu büçesinin bir kısmının, borçlanma faizlerinin ödeyebilmek için harcanması, haa bazı vergilerin buralara ahsis edilmesi kaçınılmaz olacakır (Çelen ve Zülüflüoğlu, 2008: 307). 2.2. Keynesyen yaklaşım Klasik eoride, büçenin konrolü önem arz ederken Keynesyen Teoride büçenin ekisi önem aşımakadır. Keynesyen düşüncede devlein ekonomi içerisindeki yeri büyük ve denk büçe anlayışı yer almamakadır (Koğar, 1996: 302). Çünkü ekonomi eksik isihdam durumunda kabul edilmeke ve kaynaklar devle arafından değerlendirilmekedir. Böylelikle, ekonomide dengeleri sağlama konusunda devle mali işlevler üslenecekir(arıcan, 2005: 79-80). Keynesyen yaklaşımda, nüfusun önemli bir kısmı miyop veya likidie kısılı olarak ele alınmakadır. Bireylerin mevcu harcanabilir gelirin dışında çok yüksek bir ükeim eğilimleri olduğundan geçici vergi indiriminin oplam alep üzerinde ani ve kaniaif olarak önemli bir ekisi olacakır. Ekonomideki kaynaklar başlangıça eksik isihdamda ise milli gelir arar, böylelikle Keynesyen çarpanı oraya çıkar. Büçe açıkları hem ükeim hem de milli geliri eşvik eiğinden dolayı, asarruf ve sermaye birikimi olumsuz yönde ekilenmez. Bu nedenle, uygun zamanda oraya çıkan büçe açıkları faydalı sonuçlar doğurabilir (Bernheim, 1989: 56). Keynesyen yaklaşımda kamu açıklarının finansmanı ve sonuçları, kapalı bir ekonomide para ve mal piyasalarında eşanlı denge koşullarını inceleyen. IS- LM modeli çerçevesinde analiz edilmekedir. Bu modele göre, kamu açıkları borçlanmayla finanse edildiğinde açığın finansmanı için ihraç edilen kamu kesimi borçlanma kâğılarının nemaları özel kesimin serveinde bir arışa neden olacakır. Bu gelir arışına bağlı olarak işlem amaçlı para alebi aracak İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad-e-issn: 2147-1185] Cil: 5, Sayı: 3 Volume: 5, Issue: 3 2016 [481]

Konsolide Büçe Açıkları ve İç Borç-Dış Borç İlişkisi: Türkiye Örneği ve aynı şekilde faiz oranları yükselecekir. Faiz oranlarının yükselmesi, dışlama ekisine neden olacakır. Milli gelirde bir arış ya da azalışın olması, özel kesimin serveindeki arışın mal ve para piyasalarında oraya çıkardığı ekiye bağlıdır. Özel kesimin serveindeki arışın mal piyasası üzerindeki ekisi para piyasası üzerindeki ekisinden büyükse milli gelir üzerindeki ne eki daha büyük olacakır. Kısacası Keynesyen ikisaçılara göre, borçlanma ile sağlanan kaynaklar kendini finanse eden yaırımlar için kullanıldığı sürece, kamu açıklarının borçlanmayla finansmanı gelecek nesiller üzerine herhangi bir yük geirmeyecekir. Aksi akdirde, geleceke borç yükü ve dolayısıyla vergi yükü aracakır (Koç, 2009: 18-19). Açık ekonomilerde dış borçlanma ile iç kaynakların gerçekleşiremeyeceği kadar büyük yaırımların finanse edilmesi, iç kaynaklarla yaırımların finanse edilmesinden daha ekili olabilecekir. Yaırımların ekin bir şekilde yapılması durumunda yaırımlar zaman içinde milli geliri arıracak ve borçların ödenme aşamasında sıkınılar yaşanmasını engelleyecekir. Keynesyen Teoriye göre, borçların yükü gerçek anlamda gelecek dönemlere yansımayacağı gibi gelecek kuşakların daha iyi koşullarda yaşamasına olanak anıyacakır. Daha iyi koşullarda yaşamanın karşılığı olarak da sadece faiz mikarı kadar ek yük aşıyacakır (Şeker, 2006: 78,). Özele, en basi Keynesyen modele göre, büçe açığındaki 1 $ lık arış üreimin marjinal asarruf eğiliminin ersi kadar armasına yol açar. Sandar parasal ekonomilerin IS-LM analizinde üreimin arması para alebini arıracakır. Para arzı sabi ise (Yani büçe açığı ahvil ile finanse ediliyorsa), faiz oranları yükselir ve özel yaırımlar azalır. Bu da üreimi azalır ve kısmen Keynesyen çarpan ekisini dengeler (Bernheim, 1989: 60). 2.3. Sandar yaklaşım Sandar yaklaşım emel olarak Keynesyen eoriye dayanmakadır. Özellikle bu modelin büçe açıklarına ilişkin emel varsayımı, açığın vergi yerine borçla kapaılması durumunda hane halkları üzerinde ne gelir ekisi yaraacağı ve oplam ükeim alebini arıracağı yönündedir (Arıcan, 2005: 81). Başka bir deyişle, isenen özel asarruf vergi indiriminden daha az arar, böylelikle isenen ulusal asarruf azalır. Kapalı bir ekonomide, beklenen faiz oranı isenen ulusal asarruf ve yaırım alebi arasında dengeyi sağlamak için yükselmek zorunda kalır. Daha yüksek bir reel faiz oranı, uzun vadede daha düşük üreken sermaye sokuna yol açacak şekilde yaırımı dışlar. Bu nedenle, Franco-Modigliani (1961) nin dilinde, kamu borç yükü, gelecek nesiller için daha düşük bir sermaye sokuna yol açan nesiller arası bir yükür. Benzer bir akıl yürüme, Marin Feldsein (1974) arafından vurgulanan gelir vergisi ödeyen bir sisemde sosyal güvenlik programına uygulanabilir. Bu programlar kapsamında herhangi bir arış, oplam mal alebini arırır ve böylelikle daha yüksek reel faiz oranı ve daha düşük üreken sermaye sokuna yol açar (Barro, 1989: 37-38) İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad] ISSN: 2147-1185 [482]

Yıldız SAĞLAM ÇELİKÖZ, İbrahim YUKACI Açık bir ekonomide, küçük bir ülkenin büçe açıkları, uluslararası sermaye piyasalarında reel faiz oranı üzerinde ihmal edilebilir ekilere sahip olacakır. Bu nedenle, sandar analizde ev sahibi ülkenin bir büçe açığını cari vergilerle finanse eme kararı, dışardan daha yüksek bir reel faiz oranı ile borçlanmasına yol açacakır. Yani büçe açıkları cari açığa yol açacakır. Ev sahibi ülke için beklenen reel faiz oranları, sadece, dünya piyasalarını ekilemeye yeerince büyük olması durumunda ya da, aran ulusal borç, borç veren yabancıların ülkenin yükümlülükleri üzerinden daha fazla beklenen geiri alep emeleri durumunda yükselir. Herhangi bir durumda, bir ülkenin büçe açığının kısa vadede yur içi yaırımlarını ve uzun vadede sermaye sokunu dışlamasının daha zayıf bir eğilimi vardır. Bununla birlike, cari açıklar uzun dönemde ulusal servein daha düşük bir sokunu ve yabancıların daha yüksek aleplerini göserir (Taş, 1992: 328). 2.4. Neo-Klasik yaklaşım Büçe açığı konusunda bir diğer görüş Neo-Klasik görüşür (Direkçi, 2006: 17). Büçe açıklarının ekonomik ekileri ile ilgili emel görüşlerden olan neoklasik görüş, aslında sandar görüşün devamı nieliğindedir (Arıcan, 2005: 81). Neoklasik model, Her biri büçe açıklarının ekisini belirlemede önemli bir rol oynayan, üç emel özelliğe sahipir. Birincisi, her bireyin ükeimi, hem borçlanma hem borç vermenin piyasa faiz oranından izin verildiği dönemler arası opimizasyon problemine bir çözüm olarak belirlenir. İkincisi bireyler, sınırlı bir ömre sahipir. Her bir ükeici bir opluluğa veya nesle aiir ve ardışık nesillerin ömürleri çakışır. Üçüncüsü Piyasanın büün dönemlerde emizlendiği varsayımıdır (Taş, 1992: 329). Bernheim (1989: 56-57) büçe açıklarının uzun dönem oralama olmak üzere sürekli ve uzun dönem oralamadan sapma olmak üzere geçici unsurlara ayrılması gerekiğini ve bu bağlamda neoklasik analizin sürekli açıklar üzerine dikka çekerken, keynesyen analizin geçici açıkların ekisi ile ilgilendiğini iddia emişir. Neoklasikler kişilerin az veya çok ileri görüşlü ve akılcı davrandığını varsayar, faka kişiler sonlu bir ömre sahipirler ve sadece kendi yaşam süreleri boyunca plan yaparlar. Neo-klasik görüş, Ricardocu görüşen bu nokada ayrılır ve bireylerin rasyonel ama sınırlı bir planlama içinde olduğundan bahseder (Şeker, 2006: 77) Bazı likidie kısılı ya da miyop ükeicilerin olması borcun milli gelire oranında sürekli bir arışın sermaye birikimini azalacağı sonucunu değişirmez. Sürekli açıklar, asarrufun faiz duyarlılığını azalır ve sermaye piyasalarını dengeye geirmek için daha yüksek faiz oranlarına ihiyaç duyulur. Buna göre likidie kısılı ükeicilerin de ele alınması, sürekli açıkların sermaye birikimini azalacağı sonucunu güçlendirebilir. Diğer arafan likidie kısılı bireyler durumunda geçici açıklar asarruflar üzerinde İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad-e-issn: 2147-1185] Cil: 5, Sayı: 3 Volume: 5, Issue: 3 2016 [483]

Konsolide Büçe Açıkları ve İç Borç-Dış Borç İlişkisi: Türkiye Örneği önemli olumsuz ekilere sahip olacakır. Çünkü, likidie kısılı bireylerin, liki kaynaklarının marjinal ükeim eğilimi birimdir (Taş, 1992: 330). Neoklasik modelde büçe açıklarının finansmanında kullanılan yönem oplam alep düzeyini ekilemekedir. Büçe açıklarının finansmanında vergi yerine borçlanmanın ercih edilmesiyle özel sekörün servei aracak, bu da ükeim ve oplam alebin armasını sağlayacakır. Ancak serve arışı, özel sekörün borçlanma senelerinden doğacak faiz ve anapara ödemelerinin gelecekeki vergilerle finanse edileceğini algılayamamasında geçerli olacakır. Tam isihdam varsayımı alında büçe açıklarının ahvil saışlarıyla finanse edilmesi, reel faiz oranlarının armasına yol açarak yaırım, ne ihraca ve sermaye birikiminin dışlanması sonucunu doğuracakır. Ayrıca bu yönemle borçların gelecekeki kuşaklar üzerinde yük oluşuracağı savunulmuş ve borçlanan bireylerin oradan kalkmasıyla (ölmesiyle) borcun faizler ve anaparasının büyük kısmının gelecekeki kuşaklara akarılacağı belirilmişir (Alınaş, Çeinaş ve Taban, 2008: 187). Neo-Klasik yaklaşımda, kamu açıklarının finansman yönemi olarak borçlanma ya da vergilerin kullanılması aynı sonuçlara yol açacak yaklaşımlardır. Her iki yönemde de özel kesimden kamu kesimine bir kaynak akarımı söz konusu olacakır. Devlein borçlanma yoluna gimesi kamu kesimi ile özel kesim arasında bir rekabee yol açacakır. Yaırımlara ayrılan kaynakların kamu kesimi arafından vergiler aracılığıyla alınması, özel yaırımların faiz oranlarındaki değişme sonucunda dışlanmasına neden olacakır (Koç, 2009: 17-18). 2.5. Kamusal Tercih Yaklaşımı 1929 Dünya Ekonomik buhranı sonucunda devlein ekonomiye müdahalesini öngören ve Keynes arafından yayınlanan Genel Teori kabul görmüş, başa Amerika olmak üzere diğer gelişmiş Baı ülkelerinde de benimsenmişir. Ancak, İkinci Dünya Savaşı nın ardından kamu kesiminin aşırı büyümesi, devamlı büçe açıkları ve enflasyonla birlike Keynezyen poliikalar arışılmaya başlanmışır (Uzun, 2013: 1). 1960 li yıllardan sonra özellikle baı ekonomilerinin karşılaşığı ekonomik durgunluk ve işsizlik hem ikisa eorisi hem de kamu ekonomisi eorisinde ciddi eorik incelemelere yol açmışır. Özellikle bu dönemde J.M. Buchanan ın önderlik eiği Virginia İkisa Okulu olarak bilinen bilim çevrelerindeki ikisaçılar piyasa ekonomisindeki aksaklıkların sebeplerini incelemiş ve gerek ekonomideki ekinsizliğin, gerekse prodükivie krizinin en emel belirleyicisinin kamu müdahaleleri olduğu görüşünde birleşmişlerdir (Sakal, 2008: 2). Kamu Tercihi yaklaşımını savunanlar bir ülke ekonomisinin içinde devlein payının giderek armasından; fayda maksimizasyonu yapan bireylerin kendi çıkarları doğrulusunda rasyonel davranmalarının baskı ve çıkar gruplarının devlei büyümesine sebep olmasından klasikleri, piyasadaki aksaklıkları İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad] ISSN: 2147-1185 [484]

Yıldız SAĞLAM ÇELİKÖZ, İbrahim YUKACI gidermek için devlein açık büçe finansmanını ercih emesinin devlei büyümesinden keynesyen ikisadı sorumlu umuşlardır (Kuşa ve Dolmacı, 2011: 132-133). Kamu Tercihi ve Anayasal İkisa Teorisi yaklaşımında kabul edilen anlayış denk büçe anlayışıdır. Ancak bu anlayış olağanüsü durumları içermemekedir. Bu anlayış çerçevesinde devle büçelerinin, birey veya aile büçelerinden bir farkı yokur ve her ikisi arasında bir kıyaslama yapma imkânı söz konusu olabilmekedir. Birey ve ailelerin büçeleri gelirlerine göre belirlendiğinden sonuça denkir. Devle büçelerinde de bu anlayış egemendir. Bunun yanında, büçe açık veya fazlasına sıcak bakılmamakadır. Olağanüsü durumlarda borçlanma yoluna gidilebilir ancak belirli sürelerde kapaılması şarı söz konusudur (Hepaksaz, 2007: 100). 2.6. Ricardian Denklik eoremi Rober J.Barro nun 1974 e yayımladığı Are Governmen Bonds Ne Wealh?, başlıklı makalesi ile eorik hale geirdiği ve Ricardocu Denklik Hipoezi olarak da bilinen yaklaşıma göre (Kökocak, 2005), devlein ikisadi, faaliyelerin ölçümünde emel göserge olarak reel kamu harcamaları ele alınmaka ve bu harcamaların finansman biçiminin önemli olmadığı savunulmakadır. Dolayısı ile bu eoremde, büçe açıklarının vergi veya borçlanma ile finanse edilmesi arasında bir fark olmadığı ve bu iki finansman biçiminin ekonomik kararlar üzerindeki ekisinin aynı (denk) olacağı savunulmakadır (Arıcan, 2005:84). Sandar analize Ricardian yaklaşımda, devle harcamalarından kaynaklı bir büçe açığının cari vergilerde bir kesini yapılarak finanse edilmesi, bugünkü değeri başlangıçaki kesiniye eşi olmak üzere geleceke daha yüksek vergilere yol açacakır. Bu sonuç, her dönemin harcamalarını vergilendirme veya faiz ödemeleri dahil olmak üzere diğer kaynaklardan elde edilen gelirler ve faiz geiren kamu borcunun ne ihracına eşileyen devlein büçe kısıından kaynaklanmakadır. Mevcu Faiz oranı üzerinden veya daha yüksek bir oran üzerinden kamu borcunun sonsuz büyüdüğü durumdan farklı olarak, devle, harcamalarının bugünkü değerini değişirmediği sürece, vergilerin veya diğer kaynakların şimdiki değeri değişmeyecekir. Bu noka ekonomislerin, harcamaların oplam şimdiki değeri ile sabilenen hasılaın oplam şimdiki değeri ile şimdi veya daha sonra ödenmesi gereken devle harcaması şeklindeki sandar kavramına ekabül emekedir. Bu nedenle, hüküme harcamaları ve vergi dışı gelirleri sabi uarak, bugünün bir vergi indirimi gelecekeki vergilerin bugünkü değerine karşılık gelen bir arış ile uyumlu olmalıdır (Barro, 1989: 38-39). Diğer arafan kamu harcamalarının finansmanında borçlanma yoluna gidilirse, geleceke, bugünkü değeri borçlanma mikarına eşi bir vergiye yol açacakır. Başka bir ifade ile, kamu açıklarının borçlanma ile finansmanı, bireyler arafından, devlein vergileme gücünün bir dönem ileriye kaydırılmasıdır (Kökocak, 2005). İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad-e-issn: 2147-1185] Cil: 5, Sayı: 3 Volume: 5, Issue: 3 2016 [485]

Konsolide Büçe Açıkları ve İç Borç-Dış Borç İlişkisi: Türkiye Örneği Ricardocu görüşe, birbirini izleyen nesiller gönüllü ve fedakârca moive edilmiş kaynak ransferleri yoluyla birbirleri ile bağlanılıdır. Bu da belirli koşullar alında ükeimin hanehalkı kaynaklarının (vergi mükellefi ve onun soyundan olan herkesin oplam kaynakları) bir fonksiyonu olarak belirlendiğini ifade eder. Büçe açıkları, sadece vergi ödemelerini gelecek nesillere akardığından (harcamalar ve vergilerin bugünkü iskono değerleri aynı olmalıdır) hanehalkı kaynaklarını ekilemez. Böylece, büçe açığı poliikası kayısızlığın sorunudur (Bernheim, 1989: 56). Hanehalkının mal alebinin vergilerin beklenen bugünkü değerine bağlı olduğunu varsayalım- Yani, her bir hane halkı ne serve durumunu belirlemek için, gelirin beklenen bugünkü değerinden bu beklenen değerin payını çıkarır. Daha sonra mali poliika, vergilerin beklenen bugünkü değerini değişirmesi halinde oplam ükeim alebini ekileyecekir. Faka bir önceki argüman harcamaların bugünkü değeri değişmediği sürece vergilerin bugünkü değerinin değişmeyeceği yönünde idi. Böylelikle büçe açıklarının cari vergilerle (veya vergilerin zamanlamasının yeniden düzenlenmesi) finanse edilmesinin oplam mal alebi üzerinde herhangi bir ekisi olmayacakır. Bu anlamda büçe açıkları ve vergileme ekonomi üzerinde eşdeğer ekiye sahipir- bu nedenle Ricardian denklik eoremi olarak adlandırılır. Denklik eoremini bir kenara bırakırsak, hüküme asarruflarında bir azalma (yani cari büçe açığı) isenen özel asarrufa bir arışla yer değişirecekir ve bu nedenle isenen ulusal asarrufa herhangi bir değişiklik olmayacakır. İsenen ulusal asarruf değişmediğinden, kapalı bir ekonomide, isenen ulusal asarruf ve yaırım alebi arasında dengeyi sağlamak için reel faiz oranının armasına gerek yokur (Barro, 1989: 39). 3. Büçe Açıklarının Finansmanında Kullanılan Yönemler Kamu harcamalarının kamu gelirlerini aşması sonucunda gerçekleşen büçe açıklarının karşılanması için çeşili finansman yönemleri bulunmakadır. Bu çalışmada; Para basma (Moneizasyon) yönemi, vergileme yönemi ve borçlanma (İç borç/dış borç) yönemi (Kesbiç, Baldemir ve Bakımlı, 2005: 82). 3.1. Vergileme Yoluyla Finansman Vergi, devlein kamu harcamalarının finansmanını karşılamak üzere oplumu meydana geiren fer ve kurumlardan ödeme güçlerine göre, karşılıksız ve zorunlu olarak aldığı ekonomik değerdir şeklinde anımlanmakadır (Pehlivan, 2005:108, Akaran Yılmaz, 2010: 38). Bu anımdan yola çıkarak verginin diğer finansman ürlerinden ayrılmasını sağlayan 2 emel özelliğinden bahsedilebilir; Birincisi verginin zorunlu bir ödeme olması ve devle gücüyle ahsil edilmesidir. Buna göre, devle vergi yükümlülüğünü kanunlara dayanarak ek araflı uygulamaka ve mükellefin vergi borcunu ödememesi halinde, zor kullanarak gerekiğinde ceza uygulayarak verginin ahsil edilmesini sağlamakadır. İkincisi verginin İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad] ISSN: 2147-1185 [486]

Yıldız SAĞLAM ÇELİKÖZ, İbrahim YUKACI karşılıksız olmasıdır. Yani vergiyi ödeyen bu ödeme nedeniyle devleen bir karşılık isemek durumunda değildir (Varolsun, 2006:25-26). Büçe açıklarının finansmanında kullanılan en emel, en sağlıklı ve ekonomiye en az zarar veren kaynak vergi gelirlerinin arırılmasıdır. Vergilerin ekonomiye en az zarar veren kaynak olmasının emelinde ükeimi olumsuz yönde ekileyerek ekonominin daha dar alanını ekilemesi yamakadır. Ancak yine de vergileme yolu ile finansman kamu harcamalarının finansmanında zaen büün imkanlar kullanıldığından ve oplumda meydana geireceği yoğun epkilerden kaçınıldığından vergi gelirlerinin arırılması kimi zaman ercih edilmeyen bir yönem olarak kabul edilmekedir (Parlakuna ve Şimşek, 2007:45). 3.2. Borçlanma Yoluyla Finansman Kamu açıklarının giderilmesi amacıyla başvurulan finansman ürlerinden birisi de borçlanmadır. Borçlanma, yuriçi para ve sermaye piyasalarından yapılabileceği gibi uluslararası piyasalardan da yapılmakadır. Buna göre yuriçi piyasalardan sağlanan borçlar iç borç, yabancı piyasalardan sağlanan borçlar ise dış borçlar olarak değerlendirilmekedir. Genellikle iç borçlar iç kaynaklardan, dış borçlar dış kaynaklardan sağlanan borçlardır (Çaaloluk, 2009:245).Kaynaklarına göre borçlanma ise iki başlık alında incelenmekedir: İç ve dış borçlanma (Yılmaz, 2010:34). 3.2.1. İç Borçlanma İç borçlanma, hükümein veya borçlanma yekisi verdiği birimin, ülke sınırları içindeki özel kişi ve kurumlarından ulusal para cinsinden borçlanmasıdır. Bu finansman üründe Hazine, halka sabi ve değişken faizli kâğılar saarak Merkez Bankasından, bankalardan ve ihale ile piyasalardan borçlanmakadır. Bu durumda iç borçlanmanın kullanılabilir ulusal gelirin bir kısmının özel eşebbüs, bireyler veya kamu kurumlarından devlee akarılması olduğu söylenebilir (Gök, 2003: 119 ve Parlakuna, Şimşek, 2007:48). İç borçlanmada ülkenin kullanabileceği kaynaklara bir ek söz konusu değildir. Bu borçlanmanın ikisadi nieliği, saın alma gücünün özel ve kamu kesimleri arasında el değişirmesidir. Devle, en yaygın yönemle halka ve kurumlara saığı kâğıda bağlı bono, ahvil ve kâğıda bağlı olmayan yönemlerle borçlanabilir (Gök, 2003: 120). Borçlanma vadesi, borcun alınmasından bu borcun am geri ödenmesine kadar geçen süre olarak anımlanır. Kamu borçları vade bakımından kısa ve uzun vadeli borçlar olarak iki kısımda incelenmekedir. Türkiye de bir yıl ve daha uzun vadeli kâğılar ahvil, bir yıldan kısa süreli kâğılar ise bono olarak anımlanmışır. Kısa vadeli borçlara, büçe dönemi içinde oraya çıkan geçici açıkların kapaılması için başvurulurken; uzun vadeli borçlara da yürürlükeki büçenin gelir bakımından yeersizliğini gidermek amacıyla İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad-e-issn: 2147-1185] Cil: 5, Sayı: 3 Volume: 5, Issue: 3 2016 [487]

Konsolide Büçe Açıkları ve İç Borç-Dış Borç İlişkisi: Türkiye Örneği başvurulmakadır. Kısa vadeli borçların varlığı devlein uzun vadeli borçlanamadığını gösermekle birlike devlee güvenin azaldığının gösergesidir. Kısa vadeli borçlanmanın neden olduğu en önemli makro ekonomik sorun ise faiz oranlarının yükselmesine yol açmasıdır (Yılmaz, 2010:33-35). Gelişmiş ülkelerde iç borçlanmaya gidilmesinin emel nedeni, oplam alebi konrol eme amacı aşımakadır. Diğer arafan, bilinçli bir borçlanma poliikasının uygulanması sonucunda ödünç alınan fonların ülke için karlı yaırımlara dönüşürülmesi büyük bir önem arz emekedir. İç borçlanma yoluyla elde edilen fonların, başa üreken yaırımlar olmak üzere, isihdam ve sosyal fayda yaraacak alanlarda kullanılması ercih edilmelidir. Böylece, iç borçlanma sonucunda gerçekleşen alep arışları ekonomide arzın arırılması yolu ile karşılanabilecekir (Kesbiç, Baldemir ve Bakımlı, 2005: 88). Diğer arafan, hükümeler iç borçlanmaya hem bir Keynesyen maliye poliikası olarak enflasyonla mücadele hem de dış borçlanmaya bir alernaif olarak başvurmakadırlar. Ancak, iç borçlanma kendisiyle mücadele edilen enflasyon başa olmak üzere Faiz oranlarının yükselmesi, bankaların verebilecekleri kredilerin azalması, reel ekonomiden kaçış, crowding-ou yani dışlama gibi bazı ehlikeleri de beraberinde geirmekedir (Güngör, 1999:7). 3.2.2. Dış Borçlanma Dış borç, bir ülkede yerleşik ya da yerleşik olmayan kişiler arafından, herhangi bir zamanda yabancı ülkelerden ya da uluslararası kuruluşlardan alınan borçların, faizli anapara ya da faizsiz anapara olarak geri ödenmesi şeklinde anımlanmışır (World Bank, 1988: 19, Akaran Peker ve Bölükbaş, 2013:289 ). Dış borçlanma farklı bir anımla, bir devlein ya da devle kuruluşunun dış kaynaklardan mali ya da reel gelir sağlamasıdır. Diğer bir deyişle, ülke içinde yerleşik kuruluş ve kişilerin, ülke dışında yerleşik kuruluş ve kişilerden kısa, ora ve uzun vadeli dış kredi sağlamasıdır (Adıyaman, 2006:22). Dış borcun ekonomi üzerindeki ekileri dış borçlanma ile elde edilen kaynakların kullanıldığı yerlere bağlı olarak değişir. Normalde ödünç alınan fonlar reel üreimde değerlendirilir. Para sadece reel üreim sürecinde kendini arırabildiğinden, ödünç alınan fonlar normal olarak reel üreim de değerlendirilir. Ancak gelişmeke olan ülkeler sermaye akışını sağlamak üzere yüksek faiz poliikası uygulayarak ödünç alınan fonların reel üreimde yeerli kârlılıka değerlendirilmesini güçleşirmekedir. Diğer arafan ödünç alınan fonların ülkeler arası faiz ve döviz kuru değişimi beklenilerine bağlı olarak arbiraj amaçlı kullanılması da bu fonların uzun vadeli yaırımlarda kullanılma olanaklarını kısılamakadır. Dış borçlanmayla sağlanan kaynaklar, doğrudan ükeim amaçlı kullanıldığında reel ekonomi üzerinde enflasyonis ekiler meydana geirebilmeke, faka yaırım amaçlı İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad] ISSN: 2147-1185 [488]

Yıldız SAĞLAM ÇELİKÖZ, İbrahim YUKACI kullanıldığında da, yaırımın ürüne bağlı olarak milli geliri arırmaka veya azalmakadır (Seyrek, 2006: 217-218). Gelişmeke olan ülkelerin dış borçlanmaya gimelerinin belli başlı nedenleri şöyle sıralanabilir; yeersiz yur içi asarruflar, sanayileşme ve ekonomik büyümenin sağlanmasında gerekli finansal kaynağın yeersiz olması, sanayi üreiminde ara malı ihalaının yaraığı dışa bağımlılık, dış icare ve ödemeler dengesinde gerçekleşen açıkların finansmanında döviz rezervinin yeersiz kalmasıdır. Ayrıca kamunun elde eiği gelirlerin yapılan kamu harcamalarını karşılayamaması, yur içi finansmanın yur dışı finansmandan daha pahalı olması, ekonomik yapının kısa vadeli sermayeye izin vermesi ve vadesi gelen dış borçların yine dış borçlanma ile çevrilme zorunluluğudur. Diğer arafan bazı gelişmeke olan ülkelerde savunma giderlerinin, büyük yaırım projelerinin ve reformların finanse edilmesinde dış borca başvurulmakadırlar. Bunlarla birlike, kamunun vergi oplamadaki başarısızlığı, kayı-dışılık ve yüksek alyapı harcamaları da dış borçlanmayı arırıcı fakörler olarak nielenebilir (Karagöz, 2007: 101). 3.3. Merkez Bankası Kaynakları Yoluyla Finansman Büçe açıklarının finansmanında kullanılan ve ekonomiye ciddi zararlar veren bir finansman yöneminde senyoraj; yani para basma yönemidir. Bu yönem her ne kadar çok raha kullanılabilecek bir araçmış gibi gözükse de negaif ekileri çok yoğundur (Parlakuna ve Şimşek, 2007:45). Para basma (emisyon) yönemi yani para arzının arırılması, devlein hükümranlık gücüne dayanarak gerçekleşirdiği bir gelir elde eme poliikasıdır. Devle, birincisi; piyasanın ufaklık (bozuk) para ihiyacını karşılamak için madeni para basma, İkincisi ise kâğı para basıp piyasaya sürmesi şeklinde iki ayrı biçimde para basarak gelir sağlayabilmekedir. Büçe açıklarını finanse eme için kamu eli ile piyasaya sürülen borçlanma kağılarının merkez bankasınca saın alınması anlamına gelen ikinci durum para basımı ya da moneizasyon olarak adlandırılmakadır (Yılmaz, 2010:32-33). Büçe açığının merkez bankası kaynakları ile finansmanı; -Merkez Bankasının kamu kâğılarını para yaraarak saın alması ve devlein söz konusu parayı kullanması ve icari bankalarda kaydi para yaraılması -ekonomide para arzında bir genişleme meydana geirecekir. Para arzı arışıyla meydana gelen gelir akımından pay alanlar gelir ekisiyle ükeimlerini arıracaklardır. Para arzındaki arışın yaraığı ükeim alebindeki arış, fiyalar genel seviyesini arıracak, faiz oranlarını düşürecek ve özel yaırımları arıracakır. Ancak, bir kısır döngü şeklinde enflasyon arışı vergi gelirlerinin reel olarak erimesine ve hazinenin gelir kaybına paralel olarak büçe açıklarının armasına yol açacakır (Çaşkurlu, 2003:189-191). Büçe açıklarının finansmanında para arzının aırılmasından elde edilen gelir (senyoraj) den yararlanılabilmesi için piyasadaki para alebinden daha fazla para arzı oluşurmak gereklidir. Ancak bunun sonucunda enflasyon oluşacak İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad-e-issn: 2147-1185] Cil: 5, Sayı: 3 Volume: 5, Issue: 3 2016 [489]

Konsolide Büçe Açıkları ve İç Borç-Dış Borç İlişkisi: Türkiye Örneği ve oraya çıkan enflasyon bireylerin ellerindeki naki paranın değerini azalmakadır. Diğer bir ifade ile para arzının arırılması özel kesimden para basma ekeline sahip olan devlee belli bir değer akarımı sağlamakadır. Devle bir anlamda, özel sekörün elindeki naki parayı enflasyon yoluyla vergilemekedir. Buradan elde edilen gelir ise mali açığı kapamaka kullanılan enflasyon vergisini oluşurmakadır (Varolsun, 2006:20). Bir ülkenin mali siseminin unsurlarından olan kredi piyasasında Merkez Bankasının kaynakları kullanılmakadır. Mali piyasaların yeeri kadar gelişmediği ülkelerde ihiyaç duyulan kaynaklar Merkez Bankasından sağlanmakadır. Hazine Merkez Bankasından iki şekilde borçlanır: doğrudan borçlanma ve dolaylı borçlanma. Dolaylı borçlanma, hazinenin borçlanma amacıyla çıkardığı kâğıların Açık Piyasa İşlemleri (APİ) yoluyla merkez bankası arafından saın alınması, doğrudan borçlanma ise hazinenin merkez bankasından naki olarak borçlanmasıdır. Hazinenin yıl içerisinde denk büçeyi sağlamak için kullandığı en yaygın yönem kısa vadeli avansır. Merkez bankası kısa vadeli avansı emisyon hacmini arırarak kullanmakadır. Yani kamu açıklarının parasallaşırılması (moneize edilmesi) merkez bankası arafından güçlü para oluşurarak (parasal aban) gerçekleşirilmekedir. Kamu, biri senyoraj geliri, diğeri ise enflasyon vergisi olmak üzere merkez bankasının parasal aban arışından iki şekilde faydalanabilmekedir. Kamu büçe açığını senyoraj gelirini kullanarak finans ederse, fiyalar genel düzeyi aracakır. Yüksek enflasyon, vergi marahlarını erierek, vergi gelirlerinin reel olarak azalmasına ve kamu açıklarında arışa neden olabilir. Parasallaşma yoluyla elde edilecek ikinci ür gelir enflasyon vergisidir. Parasal geirisi olmayan veya düşük olan vadesiz mevduaın enflasyon vergisine abi uulması, hazine ye ve bankalara kaynak akarılmasına yol açabilmekedir (Parlakuna, Şimşek, 2007:47). İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad] ISSN: 2147-1185 [490]

Yıldız SAĞLAM ÇELİKÖZ, İbrahim YUKACI 4. Ekonomerik Meedoloji ve Uygulama Sonuçları 4.1.Veri Bu çalışmada 1983-2013 dönemine ai konsolide büçe gelir ve gider kalemlerine ai yıllık veriler kullanılmışır. Çalışmada kullanılan büün veriler, (1998=100) GSYİH deflaörüne bölünerek reel hale geirilmiş ve doğal logarimaya dönüşürülmüşür. GSYİH deflaörü, World Daa Bank, World Developmen Indicaors un NY.GDP.DEFL.ZS serisinden elde edilmişir. Konsolide büçe gelir ve gider verileri T.C. Maliye Bakanlığı, Büçe ve Mali Konrol Genel Müdürlüğü, İsaisikler-Ekonomik Gösergeler (1950-2014) en elde edilmişir. Toplam Dış borç soku verileri, 1983-1989 arası veriler Karagöl (2010) ün sea analiz verilerinden 1990-2013 yılları arası veriler TCMB den alınan brü dış borç soku verilerinden elde edilmişir. 1$=2.1651 TL döviz kuru üzerinden TL ye dönüşürülmüşür. İç borç soku verileri, 1983-1990 arası veriler, İclal ÇÖĞÜRCÜ nün, Maliye Bakanlığı Yıllık Ekonomik Rapor, 1992, DPT, Ekonomik ve Sosyal Gösergeler (1950-2003). dan akardığı veriler kullanılmışır. 1991-2013 arası veriler TCMB İç borç soku verilerinden elde edilmişir ve Bin TL olarak ifade edilmişir. 4.2. Birim Kök Tesleri Ekonomerik çalışmalarda kullanılan ancak durağan olmayan (birim kök içeren) zaman serileri ile oluşurulan regresyon haalı olarak anlamlı bir ekonomik ilişkinin varlığını göserecekir (Harris, 1995: 27). Durağanlığı sınamanın yollarından biri ADF birim kök esidir. Bu sınamada kullanılan model; Y Y 1 u. Burada u klasik varsayımlara uyan, yani oralaması sıfır 2 varyansı değişmeyen ardışık bağımlı olmayan haa erimidir. Burada model, () dönemindeki Y nin ( 1) dönemindeki kendi değerine göre regresyonunda, Y in kasayısının 1 e eşi olması durumunda birim kök 1 sorunu olduğunu ifade eder. Dolayısı ile Y Y u Regresyonu hesaplanır ve 1 olarak bulunursa Y olasılıklı değişkeninde birim kök sorunu olduğu kabul edilir (Gujarai 1999:718). Kullanılan denklemin her iki arafından bir önceki değerleri çıkarılırsa yani farkı alınırsa serinin durağan olması sağlanır. Bu durumda model ; Y ( 1) Y 1 u ya da Y Y 1 u şeklini alır. Birim kök esi için kullanılan hipoezler ise şu şekildedir; H 0 : 0, 1 ise; Y zaman serisi durağan olmamakla birlike, normal dağılmamakadır ve ookorelasyona sahipir (birim kök vardır). H 1: 0 ise; Y zaman serisi durağandır, normal dağılmakadır ve ookorelasyona sahip değildir (birim kök yokur) (Bağdiken ve Beşer, 2009:6). Dickey ve Fuller (1979) birim kök esinde kullanılabilecek üç farklı regresyon denklemi kullanılmışlardır 1 İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad-e-issn: 2147-1185] Cil: 5, Sayı: 3 Volume: 5, Issue: 3 2016 [491]

Konsolide Büçe Açıkları ve İç Borç-Dış Borç İlişkisi: Türkiye Örneği Y Y Y u (1) a 1 Y u 0 (2) 1 Y a0 Y 1 a2 u (3) 0 Hipoezinin es edilmesinde x isaisikleri kullanılmakadır. Dickey ve Fuller (1981), kasayılar üzerindeki bileşik hipoezin es edilmesi için 1 2 3 olarak adlandırılan üç ilave F-isaisiği sağlamışlardır. 2.denklem a 0 0 null hipoezi, 1 isaisiği kullanılarak es edilir. Regresyonda bir zaman rendi ele alarak- yani denklem (3)-bileşik hipoez a 0 a0 2, 2 isaisiği kullanılarak es edilir. a 2 0 bileşik hipoezi 3 isaisiği kullanılarak es edilir (Enders, 1995:221-222). Çalışmada kullanılan değişkenlerin, 2. ve 3. Modele göre ADF es sonuçları Tablo.1 de verilmişir. Tablo.1 de görüldüğü gibi ADF es sonuçları değişkenlerin düzey değerinde durağan olmadıklarını gösermekedir. Durağanlığın sağlanabilmesi için değişkenlerin I. Derece farklarının alınması gerekmekedir (Gül ve Ünlü, 2006: 11). Bu nedenle, değişkenlerimizin I. Dereceden farkları alınmışır. Tablo.1 deki sonuçlar, büün değişkenlerin birinci fark alma işleminden sonra durağan hale geldiklerini gösermekedir. Tablo.1.Kullanılan Değişkenlerin (Düzey, 1.Fark) Birim Kök Tesleri Modeller ve varsayımlar Sabi Terim Var Sabi Terim ve Trend Var Bilgi Krier. AIC SIC AIC SIC Düzey loggider -0.962456(2) -0.654123(0) -2.211523(0) -2.211523(0) loggelir 0.412868 (2) 0.412868(2) -3.905928(7) -3.817525(0) büçe -2.038982(0) -2.038982(0) -1.796085(0) -1.796085(0) logiçborç -0.906979(0) -0.906979(0) -2.135907(0) -2.135907(0) logdışborç -2.143583(0) -2.143583(0) 0.373149(0) 0.373149(0) Birinci Fark loggider -5.104499(1)*** -6.001501(0)*** -5.087656(1)*** -5.087656(1)*** loggelir -4.584461(1)*** -4.584461(1)*** -4.618968(1)*** -4.618968(1)*** büçe -5.079923(0)*** -5.079923(0)*** -5.115551(0)*** -5.115551(0)*** logiçborç -5.858140(0)*** -5.858140(0)*** -5.759196(0)*** -5.759196(0)*** İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad] ISSN: 2147-1185 [492]

Yıldız SAĞLAM ÇELİKÖZ, İbrahim YUKACI logdışborç -0.744608(3) - 4.326542(0)*** - 5.160697(0)*** - 5.160697(0)*** ***serinin %1, %5 ve %10 düzeyinde durağan olduğunu NOT: ADF es isaisiklerinin yanında paranez içinde verilen rakamlar, AIC ve SIC krierleri ile maksimum 7 gecikme üzerinde opimal olarak belirlenmiş ve modelde kullanılması gereken gecikme sayılarını vermekedir 4.3. Granger Nedensellik Tesleri Değişkenler arasındaki sebep sonuç ilişkisi ya da nedensellik ilişkisi, ekonomerik nedensellik esleri ile oraya konulabilir. Nedensellik analizi ile bir değişkende oluşan harekein diğer değişken üzerinde eki yaparak onda bir değişmeye neden olup olmadığı araşırılır (Gül ve Ünlü, 2006:12 ). Bu çalışmada 1983-2013 yılları arası büçe gelir giderleri ile iç borç dış borç ilişkileri analiz edilecekir. Değişkenler arasında Engle Granger nedensellik analizi ile nedensellik ve nedenselliğin yönü araşırılmakadır. Büçe gelirleri (loggelir) değişkeni ile büçe giderleri (loggider) değişkeni arasındaki nedensellik ilişkisi şu denklemlerle analiz edilecekir. n n gelir i log gider i j log gelir j u1 i 1 j 1 log (1) m m gider i log gider i j log gelir j u 2 i 1 j 1 log Burada, u 1 ve (2) u 2 bozucu erimlerinin ilişkisiz oldukları varsayılmakadır. 1 No lu denklem, bugünkü gelirin geçmiş gelir değerleri ve gider değerleri ile ilişkili olduğunu, 2 No lu denklem ise benzeri davranışın gider için olduğunu yani giderin geçmiş gelir ve gider değerleri ile ilişkili olduğunu ifade eder (Gujarai, 1999, 620). Bu aşamada gider gelirin Granger nedeni değildir ( H... 0 ) 0 1 2 n 0 1 2... m ve gelir giderin Granger nedeni değildir ( H 0 ) boş hipoezlerinin doğruluğu (Gökçe, 2002: 46) 2 X esi kullanılarak sınanacakır. Granger nedensellik esinde uygulanacak gecikme uzunluğu, LR (sequenial modified LR es saisic (each es a 5% level),, FPE (Son ahmin haa yönemi), AIC (Akaike Bilgi Krieri), SC (Schwarz Bilgi kriesi) ve HQ (Hannan-Quinn Bilgi Kri.) krierlerine göre 1 ve 6 olarak alınmışır. İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad-e-issn: 2147-1185] Cil: 5, Sayı: 3 Volume: 5, Issue: 3 2016 [493]

Konsolide Büçe Açıkları ve İç Borç-Dış Borç İlişkisi: Türkiye Örneği Tablo.2.Değişkenler için Nedensellik analizi (Wald Tesi) İlişki Yönü ve ( H ) yokluk hipoezi 0 Değer s.d. Olasılık (loggelir loggider) Gider gelirin nedenseli değildir 1.235225 1 0.2664 Gelir giderin nedenseli değildir 0.281652 1 0.5956 (loggelir logdisborç) Dış borç gelirin nedenseli değildir 2.412019 1 0.1204 Gelir Dış borcun nedenseli değildir 1.093809 1 0.2956 (loggelir logiçborç) İç borç gelirin nedenseli değildir 0.309292 1 0.5781 Gelir iç borcun nedenseli değildir 2.867511 1 0.0904 (loggelir buce) Büçe gelirin nedenseli değildir 11.95663 6 0.0629 Gelir büçenin nedenseli değildir 7.942857 6 0.2423 (loggider logdışborç) Dış borç, giderin nedenseli değildir 5.811037 1 0.0159 Gider, dış borcun nedenseli değildir 0.286791 1 0.5923 (loggider logiçborç) İç borç, giderin nedenseli değildir 0.936160 1 0.3333 Gider içborcun nedenseli değildir 5.087593 1 0.0241 (loggider buce) Büçe, giderin nedenseli değildir 1.109393 1 0.2922 Gider büçenin nedenseli değildir 0.0178441 1 0.8937 (logdisborc logicborc) İç borç, dış borcun nedenseli değildir 14.83323 6 0.0216 Dış borç iç borcun nedenseli değildir 38.81652 6 0.0000 (logdisborc buce) Büçe, dış borcun nedenseli değildir 1.874411 1 0.1710 Dış borç büçenin nedenseli değildir 0.149601 1 0.6989 (logicborc buce) Büçe iç borcun nedenseli değildir 1.559994 1 0.2117 İç borç büçenin nedenseli değildir 1.029381 1 0.3103 İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad] ISSN: 2147-1185 [494]

Yıldız SAĞLAM ÇELİKÖZ, İbrahim YUKACI Tablo 2 de verilen Granger nedensellik es sonuçlarına göre; loggider bağımlı değişken olarak ele alındığında Dış borcun olasılık değeri %5 en küçük olduğu için dış borç giderlerin Granger nedeni değildir şeklindeki boş hipoezi re edilir ve dış borç giderlerin Granger nedenidir şeklindeki alernaif hipoezi kabul edilir. Aynı şekilde, log iç borç bağımlı değişken olarak ele alındığında, gider iç borcun Granger nedenidir hipoezi kabul edilir. Bağımlı değişken logdışborç iken logiçborcun olasılık değeri 0.05 en küçükür. Bu nedenle iç borç dış borcun Granger nedeni değildir boş (H0) hipoezi reddedilir ve iç borç dış borcun Granger nedenidir alernaif (Ha) hipoezi kabul edilir. Aynı şekilde logiçborç bağımlı değişken iken, logdışborcun olasılık değeri %5 en küçükür. Dış borç iç borcun Granger nedeni değildir şeklindeki boş hipoezi re edilir ve dış borç iç borcun Granger nedenidir şeklindeki alernaif hipoezi kabul edilir. 4.4. Eşbüünleşme Tablo.1 de sunulan durağanlık analiz sonuçlarına göre büün serilerin seviye değerleri için ADF es isaisiğinin mulak değeri, Mac-Kinnon Kriik Değerleri nin mulak değerinden küçük olduğundan H0 hipoezi (serilerin birim kök içerdiğini, yani durağan olmadığını ifade eder) kabul edilmişir. Analiz sonucunda, büün serilerin seviyelerinde durağan olmadığı, söz konusu serilerin farklarının alınması durumunda büün serilerin durağan oldukları sonucuna varılmışır. Büün seriler aynı derecede büünleşik oldukları için bundan sonraki aşamada seriler arasındaki eş büünleşme ilişkileri analiz edilebilir (Arısoy, 2005: 8-9). X a by (1) Bu çalışmada, eşbüünleşme ilişkisinin analizinde basi bir analize dayanan Engle-Granger yönemi kullanılmışır. Bu yönemde (1) numaralı denklem en küçük kareler (EKK) yönemi kullanılarak ahmin edilir, daha sonra, bu regresyonun haa erimi çekilir ve durağanlığı araşırılır. Engle-Granger yöneminde önemli olan, X a by ilişkisi, X a by şeklinde ifade edildiğinde haa erimlerinin I(0) ve dolayısıyla durağan olup olmadığıdır. Eğer erimleri durağan ise iki zaman serisi arasında eşbüünleşme olduğunu ifade eder (Arısoy, 2005: 9). Bu çalışmada 10 eşbüünleşme denklemi kurulmuşur. log gelir a b. log gider u (Model 1) log gelir a b. log disborc u (Model 2) log gelir a b. log icborc u (Model 3) log gelir a b. reelbuce u (Model 4) İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad-e-issn: 2147-1185] Cil: 5, Sayı: 3 Volume: 5, Issue: 3 2016 [495]

Konsolide Büçe Açıkları ve İç Borç-Dış Borç İlişkisi: Türkiye Örneği log gider a b. log disborc u (Model 5) log gider a b. log icborc u (Model 6) log gider a b. reelbuce u (Model 7) log disborc a b. log icborc u (Model 8) log disborc a b. büce u (Model 9) log icborc a b. büce u (Model 10) Söz konusu modellerden elde edilen haa erimlerinin durağanlık sınaması ise ablo 3 e verilmişir. Tablo.3. Regresyon Analizinde Birlike Kullanılan Değişkenler için Tek Yönlü Engle Granger Eşbüünleşme Analizi (7 gecikme) Eşbüünleşik regresyonlar loggelir=f(c,l oggider) loggelir=f(c,l ogdışborç) loggelir=f(c,l ogiçborç) loggelir=f(c, büçe) loggider=f(c, logdışborç) loggider=f(c, logiçborç) loggider=f(c, büçe) logdışborç=f (c,logiçborç) logdışborç=f (c,büçe) logiçborç=f(c, büçe) ADF Arıklar için ADF esi Kriik Değerler Modeli esi Olasılık %1 %5 %10 S -5.889344(0) 0.0000-3.679322-2.967767-2.622989 S ve T -3.508529(7) 0.0632-4.440739-3.632896-3.254671 None -5.999141(0) 0.0000-2.647120-1.952910-1.610011 S -4.594413(1) 0.0011-3.689194-2.971853-2.625121 S ve T -4.659318(1) 0.0046-4.323979-3.580623-3.225334 None -4.677047(1) 0.0000-2.650145-1.953381-1.609798 S -4.485241(1) 0.0014-3.689194-2.971853-2.625121 S ve T -4.531053(1) 0.0062-4.323979-3.580623-3.225334 None -4.566953(1) 0.0001-2.650145-1.953381-1.609798 S -4.707566(1) 0.0008-3.689194-2.971853-2.625121 S ve T -4.715243(1) 0.0040-4.323979-3.580623-3.225334 None -4.791082(1) 0.0000-2.650145-1.953381-1.609798 S -6.089498(0) 0.0000-3.679322-2.967767-2.622989 S ve T -5.199263(1) 0.0013-4.323979-3.580623-3.225334 None -6.200722(0) 0.0000-2.647120-1.952910-1.610011 S -6.089947(0) 0.0000-3.679322-2.967767-2.622989 S ve T -5.987554(0) 0.0002-4.309824-3.574244-3.221728 None -6.202131(0) 0.0000-2.647120-1.952910-1.610011 S -4.936168(1) 0.0004-3.689194-2.971853-2.625121 S ve T -4.861592(1) 0.0029-4.323979-3.580623-3.225334 None -5.030284(1) 0.0000-2.650145-1.953381-1.609798 S -4.360318(0) 0.0019-3.679322-2.967767-2.622989 S ve T -5.188970(0) 0.0012-4.309824-3.574244-3.221728 None -4.444393(0) 0.0001-2.647120-1.952910-1.610011 S -4.493016(0) 0.0013-3.679322-2.967767-2.622989 S ve T -5.324994(0) 0.0009-4.309824-3.574244-3.221728 None -4.579088(0) 0.0000-2.647120-1.952910-1.610011 S -5.644663(0) 0.0001-3.679322-2.967767-2.622989 S ve T -5.541851(0) 0.0005-4.309824-3.574244-3.221728 None -5.747182(0) 0.0000-2.647120-1.952910-1.610011 No: 1) ADF modeli süununda S-Yalnız sabi kullanılarak, (T ve S) rend ve sabi kullanılarak ve none sabi ve rend kullanmaksızın oluşurulmuş modelleri belirmekedir. 2) -esi süununda paranez içinde verilen kriik değerler, Schwarz Krierinin en küçük olmasını sağlayan gecikme İnsan ve Toplum Bilimleri Araşırmaları Dergisi Journal of he Human and Social Sciences Researches [iobiad] ISSN: 2147-1185 [496]