GEORGE ORWELL HAYVAN ÇİFTLİĞİ BİR PERİ MASALI minikitap 7
GEORGE ORWELL HAYVAN ÇİFTLİĞİ BİR PERİ MASALI ROMAN İngilizce aslından çeviren Celâl Üster
Türkiye de sadece Can Sanat Yayınları Yapım ve Dağıtım Tic. ve San. A.Ş. tarafından yayımlanacak olan Minikitap dizisi (özgün ismiyle Flipback /Dwarsligger ), Jongbloed bv (Heerenveen, Hollanda) girişimidir. Minikitap hafiflik, dayanıklılık ve pratikliği esas alan yeni bir kitap formatıdır. Hollanda da Jongbloed bv tarafından Can Yayınları için özel olarak üretilen, elinizde tuttuğunuz Minikitap, Indoprint kâğıdı ve patentli mizanpajı sayesinde yüzlerce sayfalık bir kitabın tamamını bu küçük boyutta bile keyifle okunan bir esere dönüştürüyor. Minikitap yayıncılık ve matbaacılıkta yüz elli yılı aşkın deneyimiyle Avrupa nın tarihî firmalarından olan Jongbloed bv (Heerenveen, Hollanda) tarafından tasarlanmıştır. Elinizdeki kitap, Bolloré Thin Paper (www.bollerethinpapers.com) tarafından üretilen Indoprint kâğıda basılmıştır. Klorür veya sülfür içermeyen, FSC sertifikalı Indoprint kâğıdı, çevreye zararsız özel bir kâğıt hamurundan üretilmiştir. Kapak tasarımı: Utku Lomlu / Lom Tasarım (www.lom.com.tr) Mizanpaj uygulama: Bahar Kuru Yerek Baskı ve cilt: Jongbloed bv, Marktweg 73a, 8444 AB Heerenveen, Hollanda ISBN 978-975-07-3052-8 Animal Farm, George Orwell 1945, The Estate of Eric Blair 1987, The Estate of the Late Sonia Brownell Orwell 2001, Can Sanat Yayınları A.Ş. Bu eserin Türkçe yayın hakları A.M. Heath & Co. Ltd. ve Anatolialit Telif ve Tercümanlık Hizmetleri Ltd. Şti. aracılığıyla alınmıştır. Tüm hakları saklıdır ve korunmaktadır. Yayınevinin izni olmadan eser hiçbir şekilde çoğaltılamaz, Minikitap formatı 3. kişiler tarafından yurt içinde kullanılamaz. Uluslararası patent hakları n EP 07 768892. Can Yayınları nda 1. basım: 2001 Minikitap formatında 1. basım: 2016 2. basım: Mart 2016 Bu kitabın 2. baskısı 15 000 adet yapılmıştır. CAN SANAT YAYINLARI YAPIM VE DAĞITIM TİCARET VE SANAYİ A.Ş. Hayriye Caddesi No: 2, 34430 Galatasaray, İstanbul Telefon: (0212) 252 56 75 / 252 59 88 / 252 59 89 Faks: (0212) 252 72 33 canyayinlari.com/9789750730528 yayinevi@canyayinlari.com Sertifika No: 31730
GEORGE ORWELL, 1903 te Hindistan ın Bengal eyaletinin Mon ti hari ken tinde doğdu. Ailesiyle bir lik te İn gil te re ye dön dük ten sonra, öğ reni mi ni Eton College de ta mam ladı. Gerçek adı Eric Art hur olan Or well, 1922-27 yılları arasında Hin dis tan İmpa ra tor luk Po li si olarak gö rev yaptı. An cak, im pa ra tor luk yöne ti mi nin içyüzünü gö rün ce is ti fa et ti. 1950 de yayımladı ğı Bir Fi li Vur mak adlı ki tabı, sömürge me murlarının dav ranışlarını eleş ti ren ma ka le le rin der le me si dir. İkinci Dünya Sava şı nın son la rı na doğru yazdığı Hay van Çift li ği, Sta lin re ji mi ne karşı sert bir taş la madır. Or well ın en çok tanınan yapıtlarından Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, bi lim kur gu türünün kla sik örnek le rin den bi ri ol manın yanı sı ra, mo dern dün ya yı pro tes to eden bir ro man dır. Bur ma Günle ri ise, Orwell ın Bur ma da ki (bugünkü Myanmar) İn gi liz sömür ge ci li ği ni di le getirdiği ilk ki tabıdır. Orwell, 1950 de Lond ra da öldü. CELÂL ÜSTER, 1947 de İstan bul da doğ du. İngiliz Erkek Lisesi, Robert Academy ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü nde öğ re nim gördü. İlk çevirileri Yeni Dergi de yayımlandı. 1983 te George Thomson ın Tarihöncesi Ege adlı yapıtının çevirisiyle Yazko Çeviri dergisinin Azra Erhat Ödülü ne değer görüldü. Jaroslav Hašek ten George Orwell a, D.H. Law rence tan Iris Mur doch a, Juan Rulfo dan Jorge Luis Borges e, Mario Vargas Llosa dan John Berger a, Paulo Coelho dan Roald Dahl a pek çok yazarın yapıtlarını dilimize kazan dırdı. George Orwell ın Can Yayınları ndaki diğer kitapları: Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, 1984 Burma Günleri, 2004 Aspidistra, 2005 Paris ve Londra da Beş Parasız, 2015 Boğulmamak İçin, 2015
BİRİNCİ BÖLÜM
Bey lik Çift lik in sa hi bi Bay Jo nes, her ge ce yaptığı gi bi küme sin kapısını örtmüş, ama çok sar hoş oldu ğu için ta vuk ların gi rip çıktıkları de lik le ri ka patmayı unut muş tu. Av lu da tökez le ne te ker le ne yü rür ken, elin de ki fe ne rin ışığı da bir o ya na bir bu ya na yal pa vuru yor du. Ar ka kapıda bot larını çıkarıp at tı, ki ler de ki fıçıdan son bir bar dak da ha bi ra dol durup bir di kiş te iç ti, son ra üst ka ta çıkıp yatak oda sı na gir di. Ba yan Jo nes ho rul ho rul uyu yor du. Ya tak odasının ışığı söner sönmez, çift li ğin tüm bi na larında bir patırtı, bir ko şuş tur madır baş ladı. Gün düzden ha ber salınmıştı: Ko ca Re is de dik le ri, bir za man lar ödül ka zanmış kır er kek do muz, bir ge ce önce gördüğü ga rip düşü tüm hay van la ra an lat mak is tiyor du. Bay Jo nes or talıktan çe ki lir çe kil mez, her ke sin büyük sa manlıkta top lan ması ka rar laş tırılmıştı. Ko ca Re is e (ya rışma ya Wil lingdon Gü zeli adıyla katılmıştı, ama her kes ona Ko ca Re is di yordu) çift lik te o ka dar büyük bir saygı du yu lu yor du ki, onun ne di ye ce ğini öğren mek için her kes uy kusun dan ol ma ya razıydı. Re is, büyük sa manlığın bir köşe sin de, ta van da ki ki riş ler den birin den sar kan bir fe ne rin aydınlattı ğı bir yük sel ti nin üze ri ne se ri li sa man döşe ği ne ku rulmuş tu bi le. On iki yaşındaydı, son za man larda göv de si bi raz yağ bağ lamıştı; uzun siv ri köpek diş le ri hiç ke silme miş ol masına karşın, bil ge ve ba ba can gö rünen hey bet li bir domuz du. Çok geç me den öte ki hayvan lar da bir bi ri ardı sıra sökün et ti ler; yo lu yor da mınca yer le ri ni al ma ya baş ladılar. Önce Blue bell, Jes sie ve Pinc her adlı üç köpek göründü; ardından domuz lar gel di-
15 ler, yüksel ti nin he men önünde ki sa manların üze ri ne yer leş ti ler. Ta vuk lar pen ce re eşik leri ne tüne di ler, güver cin ler çatı ki riş le ri ne kon du lar, ko yun lar la inek ler do muz ların ar kasına uzanıp geviş getir me ye ko yul du lar. Bo xer ve Clo ver adlı iki araba atı içe ri bir lik te gir di ler; sa man ların arasında gö re me ye cek le ri ka dar küçük bir hay van bu lu na bi lece ği kaygısıyla ağır ağır yürüyor, kıllı, ko ca man ayak larını ye re usul ca basıyor lardı. Clo ver, or ta yaşlı sa yıla bi le cek, iri yarı, anaç bir kısraktı; dördüncü ta yı nı do ğur duk tan son ra es ki en damını bir türlü bu lamamıştı. Bo xer ise ne re dey se iki met re yüksek li ğinde, iki bey gir gücünde, çok iri bir hay vandı. Al nın dan bur nu nun üstüne doğ ru inen akıtma onu bi raz ah mak göste ri yordu; ger çek ten de çift lik te ki hayvan ların en ze ki si sayılmazdı, ama sağ lam ki şi li ği ve akılla ra dur gun luk ve ren çalışkanlığıyla her kesin saygısını ka zanmıştı. At ların ardından, be yaz keçi Mu ri el ile Ben jamin adlı eşek göründüler. Ben jamin, çift li ğin en yaşlı, en huy suz hay vanıydı. Ağ zından bal dam ladığı söyle ne mez di, ama az söyler, öz söyler di: Tanrı ba na si nek le ri ko vayım di ye bir kuyruk ver miş; ama keş ke si nek ler de ol ma saydı, kuyru ğum da. Çift lik te ki hayvan lar arasında bir tek o hiç gülmez di. Ne den gülme di ği ni so ran lara, Gü lüne cek ne var ki? di ye karşılık ve rir di. Ama, açık ça bel li et me me si ne karşın, Bo xer a hay randı; ikisi pa zar günle ri ni bir lik te ge çi rir, ge nel lik le meyve bah çe si nin ar kasında ki çayırda hiç konuş madan yan ya na ot lar lardı. İki at henüz ye re uzanmışlardı ki, an ne le ri ni yi tirmiş yav ru ördek ler ci yak ci yak bağıra rak bi rer le kol ha lin de sa manlığa gir diler; pay tak pay tak koş tu ruyor, ayak lar altında ezil me ye cek le ri bir yer ara nı yorlardı. Clo ver, ko ca man ön ayağıyla ördek yav ru la rı nın çev re si ne bir du var ördü; on lar da ora ya sı ğı nıp bir bir le ri ne so kuldu lar ve o sa at uy ku ya daldılar. Son an da, Bay Jo nes un iki te kerlek li ara basını çe ken saçı uzun aklı kısa, be yaz kısrak Mol lie çıka-
17 gel di; ağzında kes me şe ke ri, süzüm süzüm süzüle rek içeri gir di. Ken di ne önler de bir yer seç ti; bakışları üzerin de top la mak umuduy la kırmızı kur de le ler le örü lü be yaz ye le si ni iki ya na sal la ma ya baş ladı. Son olarak da ke di göründü; hu yu ku ru sun, he men en sıcak ye ri aran ma ya baş ladı, so nun da Bo xer ile Clo ver ın arasına sığıştı; Ko ca Re is in söyle vi nin so nu na ka dar söyle dik le ri nin bir teki ne bi le ku lak ver meden ke yif li ke yif li mırlayıp dur du. Ar ka kapının ora da ki tünek te uyu yan ev cil kuz gun Mo ses ı saymaz sak, hay van ların tümü gel miş ti ar tık. Re is, baktı ki her kes ye rini almış sus pus bek liyor, gırtlağını te miz le yip ko nuş ma ya baş ladı: Yol daş lar, dün ge ce ga rip bir düş gördüğümü hepi niz bi li yorsu nuz. Düşe son ra ge le ce ğim. Si ze daha önce baş ka bir şey söylemek is ti yo rum. Yol daş lar, faz la bir ömrüm kaldığını sanmıyo rum. Onun için, bugüne ka dar edin di ğim bil gi le ri, de ne yim le ri sizle re ak tar mayı görev bi li yo rum. Çok uzun ya şa dım, ağı lımda bir başıma ya tar ken düşüne cek çok zama nım ol du; bu dünyanın düze nini, ya şamak ta olan her hay van ka dar kav radığımı söyle yebi li rim. Bugün siz ler le ko nuş mak is te di ğim de bu iş te. Evet yol daş lar, ya şadığımız ha yat nasıl bir ha yat tır? Açıkça söyle mek ten kork ma yalım: Şu kısa öm rümüz yok sul luk için de, sabah tan ak şa ma ka dar uğraşıp di din mek le ge çip gi di yor. Dünya ya gel dik ten son ra ya şa ma mıza ye te cek ka dar yi ye cek ve rir ler; ayak ta ka lan larımızı canı çıka na ka dar çalıştırırlar; iş le ri ne ya ra maz du ruma gel di ği miz de de kor kunç bir acımasızlıkla bo ğaz lar lar. İngil tere de, bir ya şına gel dik ten son ra, hiç bir hay van mut lu luk ne dir bilmez, hiç bir hay van din le nip eğ le ne mez. İngil tere de hiç bir hay van özgür de ğil dir. Ha yatımız se fil l ik ten, köle lik ten baş ka ne dir ki! İşte, tüm çıplaklığıyla ger çek bu dur. Pe ki, bu du rum, Do ğa nın bir ya sası mıdır? Ül ke miz, top raklarında ya şa yan la ra düzgün bir ha yat suna ma ya cak ka dar yok sul
19 mu dur? Hayır, yol daş lar, asla! İn gil te re top rak ları be re ket li dir; havası su yu iyidir yur du mu zun; bugün bu ülke de ya şa yan hay vanlardan çok da ha faz lasına bol bol yi ye cek sağ la yabi lir. Yalnızca şu bizim çift lik bi le bir düzi ne atı, yirmi ine ği, yüzler ce ko yu nu bes le yebi lir; bes le ye bi lir ne de mek, on la ra bugün bi zim ha yal bi le ede meyece ği miz ka dar ra hat ve onur lu bir ha yat ya şa ta bi lir. Öyley se, bu se fil li ğe ne den bo yun eğe lim? İnsan lar, eme ği miz le üret tik le ri mizin ne re dey se tümünü bizden çalıyor lar. İşte, yol daş lar, tüm sorun ları mızın ya nıtı bu ra da. Tek bir sözcükte özet le ne bi lir: İnsan. Tek ger çek düşmanımız İnsan dır. İnsan ı or ta dan kaldırın, açlığın ve köle gi bi çalışmanın te me lin de ki neden de son su za dek si li necek tir yeryüzünden. İnsan, üret me den tüke ten tek ya ratıktır. Süt vermez, yu mur ta yu murt la maz, sa banı çe ke cek gü cü yok tur, tav şan ya ka la ya cak kadar hızlı ko şa maz. Gene de, tüm hay van ların efen di si dir. Hay vanları çalıştırır, karşılığında on la ra açlıktan ölme ye cek le ri kadar yi yecek ve rir, ge ri ka lanını ken di ne ayırır. Biz se eme ği miz le tar layı sürer, gübre miz le top rağı bes leriz; oy sa hiç bi ri mi zin pos tun dan başka bir şe yi yoktur. Siz, şu karşımda otu ran inek ler; bu yıl kaç bin lit re süt ver di niz? Güçlü kuv vet li da na lar ye tiş tirmek için ge rek li olan sütle ri niz ne re ye git ti? Her bir dam lası düşman larımızın mide si ne in di. Siz, ta vuklar; bu yıl kaç yu mur ta yu murt ladınız, o yumur ta ların kaçından ci vciv çıka ra bil di niz? Tümüne ya kı nı pa zar da satıldı, Jo nes ve adam larına pa ra ka zan dır dı. Ve sen, Clo ver, doğur du ğun o dört tay ne re de; yaşlan dığında sırtını da ya ya cağın, key fi ni süre ce ğin o tay lar ne re de? Dördü de bir yaşına gel dik le rinde sa tıldı; on ları bir da ha hiç göre me ye cek sin. İnsan la ra ver di ğin o dört tay ve tar la lar da ki eme ği nin kar şı lığında bir avuç yem ve soğuk bir ahırdan baş ka ne gördün? Kaldı ki, ya şadığımız şu se fil ha yatın do ğal so nuna var masına