ÖRNEKTİR FELSEFE YGS / LYS. Felsefeyle Tanışma TS / TM / YGS



Benzer belgeler
philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

Matematik Ve Felsefe

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

Temel Kavramlar Bilgi :

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

Bilimsel Araştırma Yöntemleri AHMET SALİH ŞİMŞEK (DR)

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

YGS Felsefe BİLGİ FELSEFESİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N

BİLGİ FELSEFESİ Felsefenin, insan bilgisinin yapısını ve geçerliliğini ele alan dalına bilgi felsefesi denir. O, belli bir bilgi türünü değil de,

ÜNİTE:1. Felsefe Nedir? ÜNİTE:2. Epistemoloji ÜNİTE:3. Metafizik ÜNİTE:4. Bilim Felsefesi ÜNİTE:5. Etik ÜNİTE:6. Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7.

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 12. SINIF VE MEZUN GRUP FELSEFE GRUBU DERSLERİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KONULARI VE TESTLERİ

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

BİLİM TARİHİ I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Bilim ve Bilgi

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

BİLGİNİN SERÜVENİ Necati Öner Vadi Yayınları, Ankara 2005, 80 s. Yakup YÜCE

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

1. ÜNİTE FELSEFEYLE TANIŞMA

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

ZEKA ATÖLYESİ AKIL OYUNLAR

FELSEFE + SANAT => SANAT FELSEFESI

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER

MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI. Programın Temel Yapısı

Bilgisayar II, Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, Nisan

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

FELSEFE DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

4. Yaşımız büyüdükçe dünyaya hayret etme yeteneğimizi. 5. Her şeyi olduğu gibi kabul eden, merak etmeyen,

Bilim ve Araştırma. ar Tonta. H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

11. FELSEFE GRUBU FELSEFE SINIF TEST. Ünite 1: Felsefeye Giriş (Felsefeyle Tanışma)

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik

Bilgi Kavramıyla Anlaşılan şey Nedir?

FEN BĠLGĠSĠ EĞĠTĠMĠNĠN TEMELLERĠ

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ORTAOKULU DÜŞÜNME EĞİTİMİ DERSİ 8. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

FELSEFE GRUBU FELSEFE

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5

Bilgi felsefesi, 16.YY.da Descartes,la başlayıp Locke, Hume ve Kant ın doğrudan bilgi üzerine sistemli düşünceleriyle bir disiplin olmuştur.

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I

BİLİMİN DOĞASI VE BİLİM TARİHİ «Bilim, Anlamı ve Kapsamı»

Bireyler ve Toplumlar Öykü ve Öğretim

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ

PYP VELİ MEKTUBU 1. SINIFLAR PRIMARY YEARS PROGRAMME EĞİTMEN KOLEJİ SORGULAMA HATLARI ÖĞRENEN PROFİLLERİ

Felsefeyle Tanışma Çözüm 1

ŞİMDİ LYS ZAMANI FEM YAYINLARI REHBERLİK KOORDİNATÖRLÜĞÜ

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

Giorgio Colli, Felsefenin Doğuşu / Çev. Fisun Demir Dost Yayınları, Ankara, 2007, s. 94.

Eleştirel Düşünme Tahir BENEK S

Bilimsel Yasa Kavramı. Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014

DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ

MEB kitaplarının yanında kullanılacak bu kitap ve dijital kaynakların öğrencilerimize;

VAN HIELE GEOMETRİ ANLAMA DÜZEYLERİ

Economic Policy. Opening Lecture

I. FELSEFEYE GİRİŞ FELSEFENİN ANLAMI. 1. Bilginin Tanımı: 2. Bilgi Türleri: a) Gündelik Bilgi (Empirik bilgi)

a) Doğru Bilginin Kaynağı Problemi

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

06-14 yaș arasındaki zorunlu eğitim döneminde fen bilgisi eğitimi önemli bir yere sahiptir.

Aristoteles (M.Ö ) Felsefesi

BİLİM İLE BİLİMSEL YÖNTEM İLİŞKİSİ

Zaman Çizgisi. Venn Şeması

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF PSİKOLOJİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Transkript:

FELSEFE Felsefeyle Tanışma YGS / LYS TS / TM / YGS 01 1. Bazı felsefe tarihçilerine göre felsefe, insanlığın üretim fazlasına ulaşmasıyla ortaya çıkmıştır. Yani insanlar yaşamaları için zorunlu olan gereksinimleri karşıladıktan sonra oluşan boş zamanlarını düşünsel etkinliklere ayırabilmişlerdir. Günümüz insanları da bilim ve teknoloji yardımıyla ihtiyaçlarını karşılayabilmekte ve geniş bir boş zaman dilimine kavuşmaktadırlar. Ancak bu olanak genellikle eğlenme veya dinlenmeye ayrılmaktadır. Diğer bir deyişle insanlık elindeki olanakları felsefe gibi etkinliklere ayırmamaktadır. Buradan hareketle aşağıdaki sonuçlardan hangisine ulaşılabilir? A) Felsefenin ortaya çıkışıyla ilgili bilgiler doğruluktan uzaktır. B) Günümüzde insanlar daha çok kültürel alanlarda etkinlikte bulunmaktadır. C) İnsanlar sahip oldukları olanakları geçmişteki gibi zihinsel etkinliklerle değerlendirmemektedir. D) İnsanlığın üretim fazlasına ulaşması sadece bilgisel alanda faydalar sağlamıştır. E) Günümüz insanlarının zamanı değerlendirememesinin nedeni yaşamın karmaşık bir hal almasıdır. 2. Büyüdükçe dünyaya karşı olan hayret etme yeteneğimizi kaybederiz. Ancak filozoflar bizdeki bu yeteneği yeniden canlandırmaya çalışırlar. Diğer yandan içimizde yaşamın büyük bir sır olduğunu söyleyen bir ses vardır. Bu, bizim bir zamanlar, daha düşünmeyi öğrenmeden önce yaşadığımız bir duygudur. Dolayısıyla bir filozof dünyaya alışmayı bir türlü başaramaz. Dünya, onun için hâlâ akıl almaz sırlarla dolu, gizemli bir yerdir. Bu parçada vurgulanan temel düşünce aşağıdakilerden A) Filozofun, var olan bilgileri olduğu gibi kabullenerek düşünce sistemini oluşturduğu B) Felsefi bakış açısının, olgusal temellendirmeler yapmayı gerektirdiği C) Felsefe yaptıklarını kabul etmeseler bile, tüm insanların felsefe yaptığı D) Filozofların yaşamla ilgili her şeye meraklı bakış açısıyla yöneldiği E) İnsanların mutlak doğru bilgilere felsefe yardımıyla erişebileceği 3. Mitolojiler, insanların doğa ve toplum olaylarına ilişkin oluşturdukları bir açıklama olup, olaylar karşısında o çağ insanının tepkilerini ortaya koyar. Bu bakımdan mitolojiler bir dünya görüşüdür. Varlık ve olayları açıklamayı amaçlayan mitolojilerde hem gözlemler, hem de soyutlamalar kullanılır. Parçada, mitolojilerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Varlık ve olayları açıklamaya çalıştığına B) Temelinde insanların olanlara ilişkin tepkileri yattığına C) İnsanların dünya görüşünü yansıttığına D) Önyargıdan uzak ve eleştirel bir bakış açısının ürünü olduğuna E) Soyut düşünme olgusuna dayandığına 4. Felsefenin ele aldığı problemler, insan yaşamının ve insanın evren içindeki yerinin ne olduğuna ilişkin soruların ortaya çıkardığı problemlerdir. Buradan yola çıkarak, felsefenin, soru sormakla ve insan yaşamıyla ilgili problemlere karşı ilginin gelişmesiyle başladığını söyleyebiliriz. Bu parçada felsefenin ortaya çıkışı aşağıdakilerden hangisine dayandırılmaktadır? A) Yaşamın anlamıyla ilgili sorulara yanıt aranmasına B) Mitolojik iddiaların eleştiri süzgecinden geçirilmesine C) Yaşamla ilgili temel gereksinimlerin karşılanabilmesine D) Teknolojik gelişmelerin boş zamanları arttırmasına E) Tarihsel birikimin ortaya koyduğu verilerin incelenmesine 5. Felsefe, bilgiyi ve bilgeliği sevme anlamına gelir. Bununla birlikte akıllıca davranma, aşırılıklardan kaçınma, kendine egemen olma ve kötü durumlara göğüs germe anlamlarını da taşır. O halde filozof, yaşamın anlamını bulmaya ve bu anlama uygun biçimde yaşamaya çalışan kişidir. Buradan hareketle felsefenin amacının yalnızca bilgi elde etmek değil, aynı zamanda ahlaklı yaşamayı öğretmek olduğu da söylenebilir. Bu parçaya dayanarak felsefeyle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Felsefe, hakikatı aramayı amaçlayan düşünsel bir etkinliktir. B) Felsefe, doğru bilgiye ulaşma kadar, doğru eylemlerde bulunmayı da gerektirir. C) Tüm insanlar farkında olmadan felsefe yaparlar. D) Felsefenin soruları, yanıtlarından daha çok önem taşır. E) Felsefe hiçbir konuda kesin ve genel bilgiye ulaşmaz.

Felsefeyle Tanışma 01 6. Felsefe, evrenin yaratılış kuramlarını anlatan mitolojik yapıtlar döneminden beri büyük ilerlemelere sahne olmuştur. Evrendeki olayların doğaüstü güçlere sahip varlıklarla ilişkilendirildiği mitsel düşünce artık terk edilmiştir. Felsefe doğduktan sonra, özgürce sorgulama ruhu, yavaş yavaş insanların zihinlerinde egemen olmaya başlamıştır. Felsefe tarihine ilişkin bu yaklaşımın temelinde aşağıdaki görüşlerden hangisi vardır? A) Evren ve yaşam ile ilgili algılamalar, zamanla yerini yeni düşüncelere bırakmaya başlamıştır. B) Bir düşünürün kişisel birikimleri ve yaşadıkları onun evreni ve yaşamı algılamasını etkiler. C) İnsan tarafından yapılan bütün açıklamaların arkasında akla dayalı düşünceler vardır. D) Felsefi açıklamalar, düşünce tarihine ışık tutacak biçimde yönlendirilir. E) Her düşünür görüşlerini ortaya koyarken felsefi birikimlerden etkilenir. 7. Felsefenin ortaya çıktığı dönemlerde Yunanistan daki şehir devletleri gittikçe gelişen ticaret merkeziydi. Yunanlılar, dünyada şansın değil çalışmanın geçerli olduğu yolundaki inançları sayesinde gelişiyorlardı. Aynı zamanda demokrasinin temellerini atıyorlardı. İşte bu gelişmeler eski Yunanistan da düşünürlerin ortaya çıkmasını ve onların hayatı sorgulamalarını, var olan görüşleri eleştirip, özgün düşünceler üretmelerini sağlamıştır. Bu parçada, felsefenin doğuşu aşağıdakilerden hangisine bağlanmıştır? A) Ticaretle zenginleşen yunan toplumunun rahat yaşam tarzına B) Sanat alanındaki farklı tercihlerin insanların serbest düşünmesine olanak sağlamasına C) Refah yaşam düzeyi ve demokratik yaşamın varlığına D) Fikir alışverişinin düşünürlerin görüşlerini zenginleştirmesine E) Toplumdaki kültürel çeşitliliğin artmasına Körfez Yayınları 9. İlk bakışta kolay gibi görünen, fakat gerçekte sorulabilecek en zor soru; Dünyada mantıklı düşünen hiç kimsenin şüphe duymayacağı kadar kesin doğrulukta bir bilgi var mıdır? sorusudur. Bu soruya yanıt vermek kolay değildir, ancak ikna edici bir yanıtın yoluna çıkacak engelleri saptadığımızda felsefi çalışmalara girmiş oluruz. Çünkü felsefe böyle en uç soruları yanıtlama girişiminden başka bir şey değildir. Bu işlemi ise dogmatik biçimde değil, eleştirici bir tarzda yapar. Bu parçaya dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz? A) Felsefe, sorunlara eleştirel bir tarzda yaklaşır. B) Felsefe, sıradan gözüken soruların öneminin anlaşılmasına yardım eder. C) Felsefe, kesin bilgiye giden yoldaki problemleri ortaya koyar. D) Felsefe, zorlukları aşma çabası değil, onlarla yaşama çabasıdır. E) Felsefe, insanın bilgiyle ilgili olan sorunlarına çözüm arayan bir disiplindir. 10. Felsefe, insan düşüncesinin gelişimi sürecinde ortaya çıkmış olan bir disiplindir. İnsanlar, önceleri merak ettikleri şeyleri mitolojik bir yaklaşımla anlamaya çalışmışlardır. Bu dönemde insanlar, her şeyi doğaüstü güçlerle veya yarı insan, yarı Tanrı bir takım varlıkların yaşantıları ve bilgileriyle ilişkilendirmişlerdir. Fakat bir süre sonra insanoğlu mitolojik açıklamalarla yetinmeyip kendi aklı ve düşüncesiyle var olanı sorgulayarak, yeni bir yaklaşım sergilemeye başlamıştır. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi söz konusu edilmektedir? A) Felsefenin özellikleri B) Felsefenin işlevleri C) Felsefenin ortaya çıkışı D) Felsefenin diğer disiplinlerle ilişkisi E) Felsefe ile bilimsel bilginin farkları 8. Antik Yunan Siteleri nde ortaya çıkan demokratik yapı tüm siyasal özgürlükler ile beraber o çağa kadar hiçbir toplumda görülmemiş olan, insanların kendini serbestçe ifade etmesini sağlayan hukuksal yapıyı da getirmiştir. Bu hukuksal yapının sonucunda felsefenin doğuşu hazırlanmıştır. Bu parça aşağıdaki yargıların hangisini destekler niteliktedir? A) Felsefe, fikir özgürlüğünün ön plana çıktığı toplum yapısının ürünüdür. B) Felsefe, mitolojik açıklamaların yetersizliğinin sonucu ortaya çıkmıştır. C) Felsefe, düşünme üzerine yapılan en temel etkinliktir. D) Felsefede soru sormak cevaplardan daha önemlidir. E) Felsefe, ele aldığı konuları bir bütün olarak sorgular. 11. Filozof olabilmenin ilk koşulu hayret etme yeteneğidir. Küçük çocuklarda bu yetenek vardır. Doğduktan birkaç ay sonra yeni şeyler keşfetmeye başlayan çocuk keşfettikçe bu duygusunu tatmin edecektir. Her şeye alışkanlık perdesiyle bakmaya alışan birey ise, zamanla hayret etme duygusunu kaybedecektir. Bu yitirdiği özellik onun için çok önemlidir. İşte filozof, kaybolan bu yeteneğimizi açığa çıkarmaya çalışır. Bu parçaya göre, filozof olmanın koşulu aşağıdakilerden A) Eleştirel bir tavır sergilemek B) Dünyayı gizemli olarak görmek C) Akıl ve mantık ilkelerini kullanmak D) Kendini toplumdan soyutlamak E) Kültürler arası ilişkileri güçlendirmek

FELSEFE Felsefi Düşüncenin Özellikleri YGS / LYS TS / TM / YGS 02 1. Bir filozof, felsefi düşünce sistemini tasarlarken öncelikle kendi içinde tutarlı bir bütün oluşturmaya çalışır. Bu nedenle bir filozofun düşünce sistemini değerlendirirken ilk yapılacak iş, düşüncelerinin kendi içinde tutarlı bir bütün oluşturup oluşturmadığına bakmaktır. Bu parçadan filozofla ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Konularını çağının koşullarına göre değerlendirmelidir. B) Evrensel nitelik taşıyan konulara yer vermelidir. C) Elindeki bilgileri bilimsel bilgilerle karşılaştırarak sonuca ulaşmalıdır. D) Filozof, düşüncelerinde çelişkili hükümlere yer vermemelidir. E) Filozof, düşüncelerini oluştururken mutlaka nesnel olmaya çalışmalıdır. 2. Felsefi bilgi, birikimli bir bilgidir. Her ne kadar felsefe, var olan görüşlere yönelik karşı çıkışlarla beslense de, filozoflar önceki filozofların düşüncelerini eleştirip farklı sonuçlara varırlar. Filozof, aynı problemi farklı açıdan cevaplarla yeniden yorumlarken, öncekilerin sonuçlarından bir ölçüde yararlanır. Çünkü felsefi görüşler; daha önceki görüşlerden ayrı düşünülemez. Ancak bu durum bilimdeki birikimsel ilerleme gibi ele alınmamalıdır. Bu parçaya danayarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Felsefi bir görüş, diğer görüşlerden bağımsız olarak ele alınmalıdır. B) Felsefenin kendine özgü bir birikimli olma özelliği vardır. C) Felsefede birbirinden etkilenen hiçbir görüş yoktur. D) En çok kabul edilen felsefi görüş; diğer görüşlerle de tutarlı olandır. E) Felsefe her zaman yeni görüşlerin ortaya konulduğu bir alandır. 3. Felsefeye ilk başlayanlar kendilerini problemlere karşı yabancı ve ilgisiz bulurlar. Birçok insan felsefenin kafa karıştırıcı ve boş bir uğraş olduğunu ileri sürer. Fakat gerçekte felsefe, bireylerin kendilerinde daha önce var olan, ama fark edemedikleri çelişkili durumları görmelerini sağlar. Diğer bir deyişle felsefe insanlara yeni ve renkli pencereler açar. Bu parçada felsefenin hangi niteliği üzerinde durulmaktadır? A) Farklı bakış açıları kazandırması B) Olması gerekeni ortaya koyması C) Eleştirici bakış açısından uzaklaştırması D) Problemleri çözmeye yönlendirmesi E) Olaylara bütüncü bir gözle bakması 4. Felsefi tavır, var olan şeyleri göründüğü gibi, düşünceleri olduğu gibi kabul etmemeyi; var olan şeylerin ve düşüncelerin olduğundan farklı biçimde de olabileceğini var saymayı gerektirir. Bu tavır, var olan düşüncelerin doğruluğundan kuşku duymak, düşünceyi sorgulamak demektir. Bu parçada felsefenin aşağıdaki özelliklerinden hangisi anlatılmaktadır? A) Toplumsal yaşamdan etkilendiği B) Akıl ve mantık ilkelerine dayandığı C) Eleştirel bir tutumunun olduğu D) Düşünürün kişisel görüşünü yansıttığı E) Konularını çağın koşullarına göre değerlendirdiği 5. Filozoflar evrende ve kendi dünyalarında olup bitenleri anlama ihtiyacını duymasalardı varlığın nedenlerini araştırmaz ve yorumlarda bulunmazlardı. O zaman da insanların zihinsel ihtiyaçları gözardı edildiği için olayların arkasındaki gerçekler hiçbir zaman ortaya çıkarılamazdı. Bu parçadan felsefeyle ilgili aşağıdaki sonuçlardan hangisine ulaşılabilir? A) Yaşamın bazı alanları için gerekli değildir. B) Hayatta başarılı olmanın ön koşullarından birisidir. C) İnsanların gerçeği görmelerine ve anlamalarına yardımcı olur. D) İnsanların her türlü ihtiyaçlarını giderir. E) Determinist bir anlayışın ürünüdür.

Felsefi Düşüncenin Özellikleri 02 6. Felsefede, bir düşünceyi kavramaya çalışırken, onu ortaya çıktığı toplumun özellikleriyle birlikte ele almaya çalışmalıyız. O zaman felsefenin ortaya koyduğu doğruları, tartıştığı sorunları, getirdiği yorumları doğru olarak kavrayabiliriz. İşte o zaman felsefe insan için yararlı bir çaba olur. Aksi halde toplumundan soyutlanarak ele alınan bir felsefe, çok derin ve o ölçüde bulanık gerçekleri ortaya koyan, önemsiz bir bilgi alanı gibi görünür. Yukarıdaki parçaya dayanarak, felsefeyle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Birikimli olarak ilerler. B) Çağın önemli olaylarını etkiler. C) Konuları zamanla değişir. D) Toplumsal yapıdan etkilenir. E) Eleştirel bigiler üretir. 7. Felsefi düşünce, sorgulayıcı düşünme sürecini içselleştirip, eyleme dönüştüren, eleştirici bir tavır takınan düşüncedir. Diğer yandan felsefi düşünce kendi kendine yönelebilen, belli bir çerçeve içinde sorunları arayıp bulan, bunların sınırlarını çizmeye çalışan, ilk bulduğuyla yetinmeyen, ona körü körüne bağlanmayan bir düşünce tarzıdır. Bu parçadan hareketle felsefi düşünce ile ilgili aşağıdaki sonuçlardan hangisine ulaşılabilir? A) Her dönemde farklı konuları sorguladığı. B) Belli bir birikim sonucu oluştuğu. C) Mutlak hakikatlere ulaşmaya olanak tanıdığı. D) Var olan bilgileri irdelemeyi ve düşünceyi eyleme geçirmeyi gerektirdiği. E) İleri sürdüğü bilgileri olgusal olarak temellendirdiği. 8. Felsefe, insanlığın mutluluğu için kendisini araç yapar. Bazı insanlar maddi zenginliklerden gerçek haz duygusunu alamazlar. Çünkü gerçek haz manevi ve ruhsal hazlardır. Maddi olan, geçici olmasının yanında değişkendir. Fakat düşünsel hazlar kalıcı, uzun süreli ve değişken olmayanlardır. Maddi zenginlikler çalınabilir, yok olabilir veya değeri yitebilir; fakat felsefi düşünmenin verdiği hazlar çalınamaz ve para karşılığı satın alınamaz. Bu parçaya dayanarak felsefe ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Manevi değerlerle ilgilenenlerde ortaya çıktığı. B) İnsanlara önyargısız olabilmeyi öğrettiği. C) İnsanı düşünmeye yönelterek gerçek hazza ulaştırdığı. D) İnsanın var oluşunu anlamlandırmaya yardımcı olduğu. Körfez Yayınları 9. Felsefe varoluşun, insanın ve bu ikisinin ilişkisinin ana niteliklerini inceler. Sadece belirli konularla uğraşan bilimlerin aksine felsefe, evrende var olan her şeyle uğraşır. Bir benzetme yapacak olursak, var olan bilgi alanları içinde özel bilimler ağaçlardır, felsefe ise ormanı var eden topraktır. Bu parçaya dayanarak felsefeyle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) İnsanın tüm sorunlarını çözecek bilgiler sunar. B) Ortaya çıktığı toplumun özelliklerini yansıtır. C) İleri sürdüğü bilgiler birbiriyle tutarlıdır. D) Sunduğu bilgiler bilimsel verilerle uyumludur. E) Her şeyi bütüncü bir bakış açısıyla ele alır. 10. Felsefenin değişik konulardaki açıklamalarına dikkat ettiğimizde belli bir dönemde, aynı konuda farklı görüşlerin ileri sürüldüğünü görürüz. İlk çağda ele alınan bir felsefi problemin felsefe tarihi içerisinde her dönemde tekrar ele alındığını ve yeniden işlenmektedir. Bundan sonra da insanlık devam ettiği sürece felsefi konular tekrar tekrar ele alınmaya devam edecektir. Son söz hiçbir zaman söylenmeyecektir. Bu açıklamada felsefi düşüncenin hangi özelliği anlatılmaktadır? A) Felsefenin ilerleyen bir bilgi olduğu B) Felsefede bitmişliğin veya kesinliğin olmadığı C) Felsefede nesnel açıklamaların yaygın olduğu D) Felsefede soru sormanın sürekli olduğu E) Felsefenin düzenli ve evrensel bilgi olduğu 11. Felsefi kavramlar, her şeyden önce içerikleri ve ortaya koydukları sonuçları bakımından değil, sağlam bir şekilde yönlendirmeye çalışılan bir düşünce örneğini sunmaları bakımından değerlidir. Kant ın belirtmiş olduğu gibi, Öğrenilmesi mümkün olan bir felsefe yoktur; ancak felsefe yapmanın kendisi öğrenilebilir. Bu parçada felsefenin hangi özelliği üzerinde durulmaktadır? A) Ortaya çıktığı toplumun yapısını yansıttığı. B) İnsanları var olanlar üzerinde düşünmeye yönelttiği. C) İnsanlara düşünme yolunu öğrettiği. D) Verdiği yanıtlarla değil, sorduğu sorularla ilerlediği. E) İnsanların öğrenme düzeyini artırdığı. E) Dinsel değerleri daha anlaşılır bir temele taşıdığı. Test 01 CA 1.C 2.D 3.D 4.A 5.B 6.A 7.C 8.A 9.D 10.C 11.B

FELSEFE Bilgi Felsefesi: Bilgi ve Türleri YGS / LYS TS / TM / YGS 03 1. Eğer evrende tek tip nesne ve olaylar olsaydı, bizim de evreni anlamamız ve açıklamamız için sadece bir bilgi türü yeterli olurdu. Ancak evrendeki varlıklar ve olaylar çok ve çeşitlidir. Bu nedenle bunları anlamak ve açıklamak için bilimsel bir bakış açısı gerektiği gibi, eleştirici bir felsefi bakış ya da beğeniyi anlatan sanatsal bir bakış açısı da gerekir. Bu parçadan hareketle aşağıdaki sonuçlardan hangisine ulaşılabilir? A) Var olan her şey, sadece bilimsel verilerle kavranabilir. B) Evrenin çok çeşitli varlıklar içermesi onun anlaşılmasını güçleştirmiştir. C) Evreni tam olarak anlamak farklı bilgi türlerine açık olmayla gerçekleşir. D) Evreni anlamada hep aynı bilgi türü kullanılmalıdır. E) Farklı bilgi türleri evreni doğru şekilde anlamayı güçleştirir. 2. Özne ile nesne arasındaki bilgi ilişkisinde, her şeyden önce, özne bilinçli bir şekilde nesneye yönelir. Özne, nesneden beş duyu yoluyla bir takım duyumlar alır ve böylelikle onda izlenimler meydana gelir. Yine özne zihinsel etkinlikleriyle nesneden aldığı izleminlerden kavramlara ulaşır. Daha sonra kavramlar arasında bir takım ilişkiler kurarak yargıları meydana getirir. O, daha sonra da yargıdan yargıya geçerek çıkarımlar yapar. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmaktadır? A) Bilgi türlerinin neler olduğu B) Bilginin nasıl oluştuğu C) Bilginin sınırlarının neler olduğu D) Bilginin amacının ve işlevlerinin ne olduğu E) Bilginin faydasının ne olduğu 4. Gündelik bilgi, insanların deneyimleriyle elde ettiği düzensiz bir bilgidir. İster dahi, ister sıradan biri olsun, herkes yağmurun ıslattığını, ateşin yaktığını, terli iken soğuk su içmenin hastalığa neden olacağını bilir. Bu tür bilgiler, bilinçli bir araştırma yöntemini gerektirmez. Yapısı itibariyle de sistemsizdir. Bu parçada gündelik bilgiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine yer verilmemiştir? A) Yaşantı ürünü olmasına B) Bütün insanlar tarafından kullanılabilmesine C) Bilinçli bir araştırma gerektirmemesine D) Günlük yaşamda insanlara pratik yarar sağlamasına E) Sistemli bir şekilde elde edilmesine 5. Dinin sağladığı bilgiler hiçbir şekilde değiştirilemeyen, kesin ve mutlak bilgilerden oluşur. Yani bir dine inanan insan için söz konusu bilgiler, insanlara kutsal bir kaynak tarafından iletilen bilgiler olduğundan bunların doğruluğundan kuşku duyulamaz. Dinlerdeki temel doğrular eleştirilemez, kuşkuyla karşılanamaz. Bu parçada dini bilginin hangi özelliği üzerinde durulmuştur? A) İbadet biçimlerini içermesi B) Ahlak kurallarını oluşturması C) Dogmatik bir bilgi olması D) İnsanın iç yaşamını düzenlemesi E) Toplumsal yaşamı düzenlemesi 3. İnsan, içinde yaşadığı dünyayı ve toplumu anlayabilmek için her şeyden önce bilimsel bilgiye ihtiyaç duyar. Yine insan kendi varlığı üzerinde düşünmek, kendi yaşamının amacını anlayabilmek için felsefeden yararlanır. O, kendisindeki güzellik ve beğeni duygusunu geliştirebilmek için sanat bilgisine ihtiyaç duyar. Manevi yaşantısını geliştirebilmek, hatta arınabilmek için dini bilgiden yararlanma yoluna gider. Nihayet insan, günlük yaşamında basit ve gündelik bilgiden yararlanır. Bu parçada aşağıdaki konulardan hangisi üzerinde durulmaktadır? A) Bilginin oluşumu B) Bilginin anlamı C) Bilginin yapısı D) Bilginin türleri E) Bilginin aşamaları 6. İnsan tecrübeye dayanarak deneme-yanılma yoluyla bir takım deneyimsel genellemelere ulaşır. Bu düzeyde insan bazı bitkilerin çeşitli hastalıklara iyi geldiğini gözler, bulutların yoğunlaşması ve havanın kararmasını yağmurun izlediğini saptar. Bu gözlem ve belirlemelerin bir sonucu olarak da bazı hastalıklar için bitkilerden yaptığı bazı ilaçları kullanır, bulutlardaki hareketliliğin ardından şemsiyesini hazırlar. Bu parçada önemi vurgulanan bilgi türü aşağıdakilerden A) Teknik bilgi B) Gündelik bilgi C) Dini bilgi D) Felsefe bilgisi E) Sanat bilgisi

Bilgi Felsefesi: Bilgi ve Türleri 03 7. Hiçbir bilim dalı tamamlanmış, bütün problemlerini çözmüş değildir. Bu nedenle bilimi, sürekli bir araştırma etkinliği olarak tanımlayabiliriz. Burada sürekli olarak değişen olgunun kendisi değil, daha mükemmel araç ve yöntemler kullanarak yapılan açıklamalardır. Bu parçada bilimsel bilginin hangi özelliğinden söz edilmektedir? A) İlerleyen bir bilgi olma B) Akla dayalı olma C) Nesnel olma D) Evrensel olma E) Mantık ilkelerini kullanma 10. Doğada var olan bir hammadde elde veya fabrikada işlenir ve insanın hizmetine sunulur. İnsan bilgisiyle belli bir malzemeye biçim vererek yararlı araçlar üretir. Bu bilgi türünde amaç bilme ve anlama değil, üretimdir. Bu parçada vurgulanan bilgi türü aşağıdakilerden A) Teknik bilgi B) Bilimsel bilgi C) Felsefi bilgi D) Dini bilgi E) Gündelik bilgi 8. Bilimsel bilginin hızla çoğalması günümüzde bilim adamlarının belirli bilim dallarında uzmanlaşmalarını gerektirmiş ve böylece belirli bir alanda derinlemesine ve daha çok bilgi elde etme imkanı doğmuştur. Ancak bu durum, uzmanlaşma gereği belirli bir alanda yoğun bilgi ile donanmış bilim adamlarının, bütün ü gözden kaçırmalarına ve evrendekileri doğru anlayamamalarına ya da eksik yorumlamalarına neden olmuştur. Bu parçada belirtilen sorun bilimsel bilginin aşağıdaki özelliklerinin hangisinden kaynaklanmaktadır? A) Deney ve gözlem gibi yöntemlere dayanmasından B) Olgusal olarak sınanabilen bilgiler sunmasından C) Akıl ve mantık kurallarına uygun olmasından D) Varlığı parçalar halinde ele almasından E) Eleştirel yaklaşımlara açık olmasından Körfez Yayınları 11. Rönenans tan sonra teknik kavramının içeriğinde bir değişiklik meydana gelmiş özellikle pozitif bilimlerinin etkisiyle teknik, insanın doğaya egemen olma gücü olarak anlaşılmıştır. Geçen yüz yılda ise teknik büyük endüstriye dönüşmüştür. Bu da sürekli üretim yapan fabrikalarla gerçekleşmiştir. Tekniğin ve bu anlamda endüstrinin yöneldiği belirli bir amaç vardır: İnsana, yaşamında kolaylık sağlamak. Bilimsel bilgi böyle bir fayda amacı gütmez, o sadece araştırmak için araştırma yapar. Fayda amacı teknik bilginin ana özelliğini oluşturur. Parçaya göre teknik bilginin bilimsel bilgiden farkı nedir? A) Var olanı ele alması B) Pratik yarar amaçlaması C) Merak sonucu ortaya çıkması D) Tümel bir bilgi olması E) Nesnel bir nitelik taşıması 9. Felsefi bilgi, bütün bilgilerimizin üzerine kurulmakla beraber, hepsinden daha çok genelliğe sahiptir. Her bilim kendi konusunda ayrı ayrı sonuçlara ulaşır. Ancak felsefe bu sonuçların hepsini bir araya getirir. Onun çalışma sahası, deneylerin dışına taşıp, deneylerin sahasını da içine alan geniş bir daire oluşturur. Bu parçada felsefi bilginin hangi özelliği vurgulanmıştır? A) Subjektif olması B) Evrensel nitelik taşıması C) Özgün bilgiler vermesi D) Nesnel sonuçlara ulaşması E) Birleştirici olması 12. Sanat hangi araca başvurursa vursun, tek olan bir şeyi betimler ve sanatın kullandığı kavramlar ve malzeme (dil, ton, renk, hacim ve kütle) genel olanı değil, betimlenen tek bir durumu, manzarayı, tonların sağladığı uyumu, geometrik yapıları ilgilendirmektedir. Halbuki bilim, tipik ve genel olanı ele alır; bundan dolayı da kullandığı kavramlar geneldir. Bu parçaya göre sanat bilgisi hangi yönden bilimsel bilgiden farklıdır? A) Deneysel olması B) Öznel olması C) Uygulamaya dayanması D) Nesnellik gerektirmesi E) İlerleme özelliği göstermesi Test 02 CA 1.D 2.B 3.A 4.C 5.C 6.D 7.D 8.C 9.E 10.B 11.C

FELSEFE Bilgi Felsefesi: Konusu YGS / LYS TS / TM / YGS 04 1. Gerçekliği sadece dokunabildiğimiz, duyabildiğimiz, görebildiğimiz şeyler olarak tanımlarsak bilginin temeline duyuları yerleştirmiş oluruz. Ancak bu durumda bilgilerimizin gerçekliği tam olarak yansıttığını iddia edemeyiz. Çünkü duyuların bilgi edinmede sınırlı ve yanıltıcı oldukları bilinen bir durumdur. Bu parçaya göre aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Duyuların bilgisindeki sınırlılık deney ve gözlem verileriyle aşılabilir. B) Gerçekliğin duyularla algılanamayacağını savunmak tutarsızlıktır. C) Duyuların sınırlı yapısı gerçeği tanımayı engeller. D) Gerçekliğin yapısını deney ve gözlemler ile bilmek mümkündür. E) Bilimin gelişmesi, gerçekliği tanımlamada insanlara yeni ufuklar açmıştır. 2. Gerçeklik, düşünceden bağımsız olarak var olmadır, bir var oluş tarzıdır. Doğruluk ise, bilgilerin veya önermelerin gerçekliğe uygun olmasıdır. Başka bir deyişle, doğruluk öne sürülen düşünceyle; gerçeklik ise düşüncenin konusu olan nesneyle ilgilidir. Örneğin, Tebeşir beyazdır. dediğimizde bilgimizin konusu olan tebeşir varlık olduğu için gerçeklikle; tebeşir hakkındaki bilginin ona uygun olması ise doğrulukla ilgilidir. Yukarıdaki bilgilerden hareketle aşağıdakilerden hangisi gerçekliğe verilebilecek bir örnektir? A) Bilimsel araştırmalara konu olan evrendeki her türlü varlık ve olay B) Bir varlık veya durumla ilgili iki zıt bilginin aynı anda doğru olamayacağını belirten çelişmezlik ilkesi C) Cisimler birbirlerini kütleleriyle orantılı olarak çekerler. yargısını içeren çekim yasası D) Dünyayı iki eşit parçaya böldüğü varsayılan ekvator çizgisi E) Üçgenlerle ilgili problemleri çözmeye yarayan Öklit bağıntısı 3. Suje ve obje bilginin oluşmasındaki iki temel ögedir. Obje, bilgi oluşmadan önce ne ise bilgi oluştuktan sonra da yine öyle kalır. Objenin bilinmesi onu hiçbir şekillde değiştirmez. Suje ise, bilgi sahibi olmakla başka bir duruma gelmiştir. Bu parçadaki görüşler aşağıdaki yargılardan hangisini desteklemektedir? A) Bilgi her zaman genel bir açıklamayı gerektirir. B) Özne, bilme etkinliğinde nesneden etkilenmez. C) Bilme etkinliğinde nesne farklılaşır. D) Bilgi, özne ve nesne arasındaki ilişkiden doğar. E) Bilgi oluşumunda nesne ve özne bağımsızdır. 4. Şu an karşımızda duran varlığın ne olduğunu anlamanın yolu duyularımızın bilgisine başvurmaktır. Bir çemberin alanını veya çevresini akla dayanarak bulabiliriz. Hiçbir deneysel bilgiye sahip olmadan gelecek kışın çok soğuk geçeceğini söyleyen birine, bunu nasıl bildiğini sorduğumuzda o kişi öyle hissettiğini söyleyebilir. Bu belirlemeler aşağıdakilerden hangisiyle ilgilidir? A) Bilginin değerinin ne olduğuyla B) Bilginin sınırının var olup olmadığıyla C) Bilginin kaynağının ne olduğuyla D) Mutlak bilginin var olup olmadığıyla E) Doğru bilgiye ulaşmanın olanaklı olup olmadığıyla 5. Doğru nun ne olduğuna ilişkin şu şekilde bir benzetme yapılabilir: Zihni bir ayna, zihnin konusu olan şeyi de aynanın önünde bulunan bir nesne olarak düşünürsek, bu nesnenin aynada bir yansımasının meydana geleceği açıktır. Eğer bu yansıma nesnenin kendisine uyuyorsa, aynanın nesneyi doğru bir biçimde yansıttığını söyleriz, aksi durumda doğru yansıtmadığına karar veririz. Yukarıda verilen açıklamaya göre doğru nedir? A) Bireyin yaşamında yarar sağlayan her şeydir. B) Düşüncelerin birbiriyle tutarlı olmasıdır. C) Gözlem ve deneylerle kanıtlanmış bilgilerdir. D) Düşüncelerin gerçekle uyuşmasıdır. E) Akıl yardımıyla temellendirilmiş bilgilerdir.

Bilgi Felsefesi: Konusu 04 6. Bilgiler, doğrudan ve aracısız bir bilme tarzına karşılık gelen sezgiler yardımıyla elde edilir. (Bergson) Bilgiye duyularımızın bize sağladığı olgulardan yola çıkarak, deney ve gözlemle ulaşılabilir. (A.Comte) Bu iki görüş bilgi felsefesinin hangi temel sorusuna yanıt niteliği taşımaktadır? A) Mutlak, genel-geçer bilgiler var mıdır? B) Doğru bilginin ölçütü nedir? C) Bilimsel bilginin değeri nedir? D) İnsan bilgisinin sınırları nelerdir? E) Bilginin kaynağı nedir? 7. Felsefe tarihi boyunca doğru bilginin ne olduğu konusunda çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Bazı filozoflar doğru bilginin akla dayalı olduğunu söylemiştir, bazıları da onu deneye dayandırmıştır. Ancak doğruluğun ne olduğu konusunda bu şekilde farklı görüşlerin bulunması bizi doğru bilginin olmadığı, her türlü bilginin göreceli olduğu sonucuna götürmemelidir. Bu parçadaki görüşler, aşağıdaki sorulardan hangisine bir cevap niteliğindedir? A) İnsan bilgisinin amacı nedir? B) Doğru bilginin ölçütü nedir? C) Bilginin pratik değeri nedir? D) Bilginin oluşum aşamaları nelerdir? E) Kuşku, bilgiye ulaşmada bir yöntem midir? 8. Kendi içinde tutarlı olmak bir bilgiyi doğru kılar mı? Kendi içinde öyle tutarlı düşünce sistemleri vardır ki, doğru değildirler. Örneğin, bir masaldaki tüm bilgiler birbiriyle çelişmeyebilir. Ancak her masalda olduğu gibi, bu masalda da gerçek üstü olaylar bulunur. Böyle bir masaldaki bilgiler kendi içinde uyumludur ama gerçeklikle örtüşmez. Bu durumda biz masaldaki bilgilere doğru diyemeyiz. Dolayısıyla gerçek olmak ve mantık ilkelerine uygun olmak farklı durumlardır. Bu parçaya dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Tutarlı olan her bilginin gerçekliği olmayabilir. B) Gerçeklik ve tutarlılık birbiriyle aynı şeydir. C) Gerçeklik, bilinçten bağımsız olarak var olamaz. D) Gerçeklik, zihindeki tasarımların tutarlı olmasıdır. E) Kendi içinde tutarlı olan bilgiler gerçektir. Körfez Yayınları 9. Antikçağ da Sofistler, genel olarak neyin doğru, neyin yanlış olduğunun siteden siteye ve kuşaktan kuşağa değiştiğini söylüyorlardı. Yani, sofistlere göre doğru ve yanlış değişen bir şeydi. Sokrates ise bunu kabul etmiyordu. O, neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösteren, tümüyle mutlak ve zamandan bağımsız kurallar olduğuna inanıyordu. Buna göre, Sokrates ve Sofistler bilgi felsefesiyle ilgili aşağıdaki sorulardan hangisi üzerinde tartışmışlardır? A) Bilginin faydası onun doğruluğu için yeterli midir? B) Bilgilerimiz hangi araçlarla ve nasıl kazanılır? C) Mutlak, genel-geçer bir doğru var mıdır? D) Deneyimlerin insan yaşamındaki faydası nedir? E) Bilgilerin bir sınırı var mıdır? 10. Doğrulama bir önermeyi, deney ve gözlem gibi yöntemlerle kanıtlamaktır. Bu işlem genellikle olgusal olarak kanıtlanabilen alanlarda yapılır. Temellendirme ise, bir düşüncenin veya yargının doğruluğunu gösterme, bu doğruluğun dayanaklarını ve gerekçelerini akıl ve mantık ilkeleri çerçevesinde açıklamaktır. Buna göre, aşağıdaki ifadelerin hangisinde temellendirmeye gerek duyulur? A) Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfus fazladır. B) Tüm cisimler uzayda bir yer kaplar. C) Hayvanlar içgüdüleriyle hareket ederler. D) Toplum, bireyin ahlaki eylemlerini kontrol etmelidir. E) Boşlukta bırakılan cisimler yere düşer. 11. Günlük yaşamda doğru diye kabul ettiğimiz şeyler, daha yakından bakıldığında öylesine göze çarpan çelişkilerle doludur ki, gerçekte inanmamız gereken şeyin ne olduğunu yoğun bir düşünme süreci sonunda öğrenebiliriz. Kesin bilgiyi ararken elimizdeki deneylerle işe başlamamız doğaldır ve kuşkusuz bir anlamda bilginin onlardan türemesi gerekir. Fakat deneyimlerimizin bize verdiği bilginin ne olduğunu belirten yargıların yanlış olması çok olasıdır. Bu parçaya dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Herkes için geçerli olan bilgiler vardır. B) Duyu verilerine dayanmayan bilgiler doğru değildir. C) Gündelik yaşamdaki bilgiler kesin bir nitelik taşımaz. D) Mutlak ve doğru bilgi iç çelişkilerden uzak değildir. E) Kesin doğruya ulaşmak için duyulardan hareket edilmelidir. Test 03 CA 1.C 2.B 3.D 4.E 5.C 6.B 7.A 8.D 9.E 10.A 11.B 12.B

FELSEFE Bilgi Felsefesi: Bilginin İmkanı-I YGS / LYS TS / TM / YGS 05 1. Birçok kuşkucu düşünür, günlük deneyimlerimizden ve yaşantılarımızdan hareket ederek, mutlak bilginin şüpheli olduğunu ileri sürmüştür. Bunun nedeni olarak, günlük bilgilerimizin duyu verilerinin üzerinde temellendirilmesini göstermişlerdir. Çünkü duyu verileri, bizi sık sık yanıltmaktadır. Duyular sık sık hataya düşmemize neden olduğu için Sofistler, kesin ve doğru bilgiye hiçbir zaman ulaşılamayacağını savunmuşlardır. Bu parçaya göre kuşkucu düşünürlerin, doğru bilginin olanaksızlığını savunmalarının temel nedeni aşağıdakilerden A) Günlük yaşantılarımızın yetersizliği B) Sahip olduğumuz bilgilerin olgulardan kaynaklanması C) Var olan bilgilerin eleştirilmesinin gerekliliği D) Doğru bilginin sınırlarının bilinememesi E) Duyulara karşı yaşanan güvensizlik 2. Kant a göre Her türlü bilgi deneyle başlar, ama deneyle son bulmaz. Doğru bilgiye ulaşmak için bilginin ögelerinin ortaya konması; özneden gelen ögeler ile nesneden gelen ögelerin belirlenmesi gerekir. Kant için sorun şudur; Bilme sürecinde aklın ve deneyin katkısı nedir? Bunu ortaya koyabilmek için aklı mahkemeye çıkarır. Amacı aklın sınırlarını, neleri bilip, neleri bilemeyeceğini belirlemektir. Kant ın bu görüşü aşağıdaki felsefe yaklaşımlardan hangisine aittir? A) Empirizm B) Rasyonalizm C) Sensualizm D) Kritisizm E) Nihilizm 4. Aristoteles e göre, idealar duyusal olarak algılanamazsa, sadece boş bir kalıp olarak kalır. Duyular olmaksızın hiçbir şey öğrenilemez. Çünkü duyular yardımıyla edinilen izlenimler ve gözlemler ruhun düşünmesi için gerekli olan hammaddeyi sağlar. Bu hammaddeyi işleyen ve ona biçim veren ise akıldır. Bu yetinin çalışması ve bilgiyi üretmesi duyusal algılara bağlıdır. Duyuların yansıttığı karışık algılara düzen vermek ise aklın görevidir. Parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Bilginin elde edilmesinde duyular ve akıl birbirini tamamlayıcı işlev görürler. B) İnsanlar tüm bilgileri deneyimler yoluyla elde ederler. C) İnsan, tüm yaşamı boyuncu kullanacağı bilgilere doğuştan sahiptir. D) Bilgi, insanın kalbine Tanrı tarafından doğal bir ışık olarak atılır. E) Bilginin elde edilmesi işlemi duyularla başlar ve duyularla son bulur. 5. Protagoras a göre, Her şeyin ölçüsü insandır. Herkes için geçerli bir bilgi yoktur. Rüzgar üşüyen için soğuk, üşümeyen için soğuk değildir. Protagoras ın bu görüşü hangi felsefi akımla ilgilidir? A) Entüisyonizm B) Rasyonalizm C) Sensualizm D) Relativizm E) Pozitivizm 3. J. Dewey e göre, bilginin sınırlarını bilginin işlevi ve sonuçları belirler. Doğru bilgi işe yaradığı ölçüde aranan ve istenen bir etkinliktir. Bu bilgi bilen ve bilinen ayrımı üzerinde açıklanmamalıdır. Çünkü bilme, nesneden ve dünyadan ayrı bir durum değil, dünyanın bir parçası olarak doğal bir etkinliktir. Bilgilerimizin doğruluğu, problem çözmedeki yararıyla ölçülmelidir. Buna göre, aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Bir bilginin doğruluğu, varlığını bize apaçık hissettirmesine bağlıdır. B) Metafizik olarak algılanan bilgilerin doğruluğu kanıtlanamaz. C) Deneysel olarak denetlenebilen ve somut niteliklere sahip olan bilgiler doğrudur. D) Aklın temel ilkeleriyle çelişmeyen bilgiler doğrudur. E) Bilginin doğruluğunun ölçütü sorunları çözebilmesidir. 6. Comte a göre, insan için gerekli olan şey, yalnızca olguları gözleyerek tasvir etmektir. Ona göre, olaylar doğaüstü güçlerin eseri değildir. Bu nedenle A.Comte, varlıkların insan tarafından gözlenemeyen özlerini, gizli nedenlerini bulma çabasından vazgeçer. Bunun yerine o, yalnızca olguları araştırmak ve varlıklar arasındaki sabit ilişkileri gözlemleyerek ortaya çıkarmak gerektiğini öne sürer. Buna göre, aşağıdakilerden hangisi Comte un ulaşmak istediği amaç olabilir? A) Bilimselliğe dayalı olan bir toplum düzeni oluşturmak B) Düşünce ile herkes için geçerli pozitif bilgilere ulaşmak C) Olgular arası değişmez ilişkileri ve doğa yasalarını bulmak D) Metafizik anlayışın içine düştüğü çıkmazı gidermek E) Evrenin var oluşuna yönelik anlayışları temellendirmek

Bilgi Felsefesi: Bilginin İmkanı-I 05 7. Bir bilgi pratikte işe yaradığı ölçüde bir doğruluk değeri taşır. Örneğin, kanser hastalığı için bulunacak bir ilacın denenmesiyle ortaya çıkacak olumlu sonuç, onun doğru ilaç olduğunu gösterir. Bilimsel bulguların pratik alandaki yararları, onların doğru olduğunu göstermektedir. Sorunlarımızı gideren, yarar sağlayan ve bir işleve sahip olan her şey doğrudur. Bu parçaya dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) İnsanlar hiçbir çağda bilgi konusunda tam bir uzlaşım sergileyememişlerdir. B) Bir bilginin doğru olması, o bilgiyi elde eden için apaçık olmasına bağlıdır. C) İnsanların karşılaştıkları problemlere çözüm sunan bilgiler doğrudur. D) Doğruluğun ölçütü deneyimler olsa da, gelecekteki deneyimler buna dahil değildir. E) Bir kişinin bilgisinin doğruluğu, o kişinin zihinsel gücüne bağlıdır. 8. Descartes, yalnızca kendi aklının doğal ışığıyla bulduğu doğruları, diğer tüm bilgiler için bir temel olarak kullanarak felsefeye yeni bir yön vermiştir. Ona göre, matematiksel doğrular göstermiştir ki, insan zihni bir takım doğruları açık ve seçik olarak kavrayabilmektedir. Yine insan zihni, bildiği bazı doğrulardan hareket ederek bilmediği başka doğruları üretebilmektedir. Descartes ın bu görüşü aşağıdaki felsefi akımlardan hangisiyle ilgilidir? A) Empirizm B) Rasyonalizm C) Sensualizm D) Kritisizm E) Nihilizm Körfez Yayınları 10. Farklı toplulukların kendilerine göre belirledikleri bir takım doğrular vardır. Toplumların olayları algılama biçimleri ve dünya görüşleri onları bu farklılığa itmektedir. Pascal ın da belirttiği gibi, Pirene Dağları nın öte yanında doğru olan bir şey bu yanında yanlış olabilmektedir. Parçaya göre bilginin doğruluğu ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Kendi içinde tutarlı olma özelliği gösterir. B) Göreceli bir yapıya sahiptir. C) Her toplumda aynı özellikleri taşır. D) Varlık hakkındaki genel açıklamalardan oluşur. E) Akla dayalı olarak ortaya çıkar. 11. Felsefe tarihinde bazı şüpheci filozoflar nesnel bilginin olanaklı olmadığını ileri sürüyor ve var olanlar karşısında yargılarını askıya alma yı, diğer bir deyişle herhangi bir karar vermekten kaçınmayı tercih ediyorlardı. Bunu yaparak mutluluğa ulaşabileceklerini savunuyorlardı. Çünkü onlara göre, herhangi bir görüş ileri sürmemek, bütün zihinsel kargaşa ve sıkıntılardan kurtulmayı ve dolayısıyla özgürlüğe ulaşmayı sağlıyordu. Parçada verilen bu görüşler, hangi felsefi akımla ilgilidir? A) Entüisyonizm B) Septisizm C) Sensualizm D) Relativizm E) Pozitivizm 9. Her insan duyu bakımından farklı yaratılmıştır. Algılar, insanın içinde bulunduğu duruma göre değişir. Aynı uyarıcılar farklı insanlarda farklı etkiler yapar. Yukarıdaki yargıları savunan filozofların, bilgi alanında aşağıdaki düşüncelerden hangisini ileri sürdükleri söylenebilir? A) Varlıklara ait bilgiler akılla elde edilir. B) Akıl ve duyular mutlak bilginin oluşmasını sağlar. C) Olgulara dayanan bilgiler doğruluk değeri taşır. D) Sahip olduğumuz tüm bilgiler doğuştandır. E) Bilgiler mutlak, genel - geçer değildir. 12. Wittengeistein a göre; felsefe bize dış dünya hakkında bilgi vermemeli, düşüncelerin ifadesini sağlayan dilin analizini yapmalıdır. Bu analiz içinde modern mantık kullanılmalıdır. Çünkü, dil ile gerçeklik aynı yapıya sahiptir. Dilin analizi gerçekliğin de analizi demektir. Dil ile ifade edilemeyen şeyler, saçma ve anlamsızdır. Dilin sınırları, düşüncenin ve bilginin de sınırlarıdır. Wittengeistein ın bu düşüncesi, aşağıdaki felsefi akımlardan hangisiyle açıklanabilir? A) Empirizm B) Rasyonalizm C) Entüisyonizm D) Pragmatizm E) Analitik felsefe Test 04 CA 1.C 2.A 3.D 4.C 5.D 6.E 7.B 8.A 9.C 10.D 11.C

FELSEFE Bilgi Felsefesi: Bilginin İmkanı-II YGS / LYS TS / TM / YGS 06 1. Platon a göre, bilgi ne duyumla başlar, ne de duyuma ihtiyaç duyar. Duyumun karıştığı bir bilgi, bilgi değildir. Bilginin kaynağı yalnızca akıldır. Çünkü sadece akıl bilimsel bilginin ve felsefe bilgisinin standartlarına ulaşabilir. Duyum ise, akla yardımcı olmak şöyle dursun, ona bir engeldir. Çünkü duyum, algılanan hiçbir şeyin gerçeğini yansıtmaz. Platon un bu görüşlerine dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz? A) Duyular doğru bilgi elde etmede güvenilir bir kaynak değildir. B) Bilginin doğruluğunu araştırmada, duyular bize kesin bilgiler vermez. C) Doğru bilgilere sadece akıl aracılığıyla ulaşılabilir. D) Duyumların verdiği bilgiler, akıl yardımıyla değerlendirilmelidir. E) Doğru bilgilere, aklın düşünme gücüyle ulaşmak en güvenilir yoldur. 2. Locke a göre, bütün bilgilerimiz duyulardan ve deneyimlerden gelir. En basitinden en karmaşığına kadar bilincimizdeki bütün bilgiler bu şekildedir. İnsan zihni, üzerinde yazılı hiçbir şeyin bulunmadığı beyaz bir kağıt gibidir. Her şey deneyimlerden türer. Böylece zihinde birtakım fikirler ortaya çıkar. Zihin başlangıçta bomboştur ve dış dünyayı yansıtan bir ayna gibidir. Duyular aracılığıyla edindiğimiz izlenimleri alır ve bilgiye dönüştürür. Buna göre Locke, bilgi konusunda aşağıdaki yargılardan hangisini savunmaktadır? A) Tüm bilgiler zihinde doğuştan yer alır. B) Zihinde bulunan her türlü bilgi sonradan elde edilmiştir. C) İnsanın duyu ve deneyimlerle elde ettiği bilgiler mutlak değildir. D) İnsan zihni, bilgi edinmede duyu ve deneyimlere bağımlı değildir. E) Duyu ve deneyimler bilginin sınırlarını genişletmiştir. 3. Şüphecilik anlayışı gerçekliğin hiçbir zaman bilinemeyeceği, bilinenlerin ise olasılık değeri taşımanın ötesine geçemeyeceği görüşüne dayanıyordu. Buna göre, bir önermenin kesinlikle doğru ya da kesinlikle yanlış olduğunu değil, bize öyle göründüğünü ileri sürmemiz gerekir. Örneğin Timon a göre, Bir şeyin tatlı veya acı, sıcak ya da soğuk olduğunu söyleyemeyiz. Yalnızca bize öyle göründüğünü söyleyebiliriz. Buna göre aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Mutlak bilgiye deneyimlerle ulaşılabilir. B) Doğru bilgi tümevarım yöntemiyle elde edilebilir. C) Varlıklar hakkında kesin yargılara ulaşmak imkansızdır. D) Duyuların bize verdiği bilgi, mutlak doğruluk değeri taşır. E) Olasılık değeri taşıyan bilgiler doğru olabilir. 4. Sokrates, okuma yazma bilmeyen genç bir köleye sorular sorarak geometri problemini çözdürmüştür. Problemin geometriden seçilmesi rastlantı değildir. Çünkü böyle bir problemin çözümünde duyular yardımcı olamaz. Köle, böyle bir problemi çözmek için akıldan başka bir araç kullanamaz. Buna göre, Sokrates aşağıdakilerden hangisini kanıtlamak istemiştir? A) Doğruya ulaşmada aklın yetersiz olduğunu B) Bütün bilgilerin doğuştan akılda var olduğunu C) Duyuların geometri çözümüne yardımcı olduğunu D) Soru sormanın etkili bir öğrenme yöntemi olduğunu E) Duyuların bilgisinden şüphe edilmemesi gerektiğini 5. William James e göre, insan bir sorunu çözmek ya da bir gereksinimini gidermek zorunda kalmasaydı bilgi edinmesine de gerek kalmazdı. Örneğin, avlana bilmek için yeterli doğal donanıma sahip olarak doğmuş olsaydı av araçları, tuzaklar, ağlar geliştirmezdi. Nil deki taşkın tarla sınırlarını silmeseydi ve siteler arası savaşlara neden olmasaydı, geometri biliminin doğmasına ve kullanılmasına gerek kalmayacaktı. Aynı şekilde tarımsal üretim güneşe ve mevsimlere bağlı olmasaydı insan hiç bir zaman takvim geliştirmeyecekti. W. James in bu görüşü hangi felsefi akımla ilgilidir? A) Pragmatizm B) Rasyonalizm C) Empirizm D) Kritisizm E) Nihilizm

Bilgi Felsefesi: Bilginin İmkanı-II 06 6. Comte a göre, sadece olguları bilebiliriz. Ancak olgular konusundaki bilgilerimiz de mutlak değil, görecelidir. Bir olayın özünün ya da gerçek nedeninin ne olduğunu arayıp sormanın bir anlamı yoktur. Biz ancak, olayların art arda gelişini ve benzerlik bakımından bir olayın öteki olaylarla olan ilişkilerinin ne olduğunu sorabiliriz. Bilimsel bilginin anlamı da olguların yasalarını öğrenmek, bunlar yardımıyla diğer olguları önceden bildirmektir. Bu parçadaki görüşler aşağıdaki yargılardan hangisiyle çelişir? A) Olgularla ilgili bilgiler mutlak bir nitelikten yoksundur. B) Olaylar arası sebep sonuç ilişkileri incelenebilir. C) Metafiziksel konularla uğraşılmaması gerekir. D) Yasalardan hareketle olgular önceden tahmin edilebilir. E) İdeal olan konular ancak deney ve gözlemle çözümlenebilir. 7. Gazali felsefi bilgiye şüpheyle bakar. Çünkü felsefe duyuları ya da aklı temele almaktadır. Oysa duyular da, akıl da yanıltıcıdır. Onlara dayanarak mutlak doğruya ulaşmak olanaksızdır. Mutlak doğruyu apaçık bir biçimde kavramanın yolu gönülden geçer. Duyuların ve aklın bize veremeyeceği bu bilgiye ancak gönül gözüyle ulaşılabilir. Gazali nin bu görüşleri, hangi felsefi akımla ilgilidir? A) Sensualizm B) Rasyonalizm C) Entüisyonizm D) Pragmatizm E) Pozitivizm 8. Bilginin kaynağının sezgi olduğunu söyleyen filozoflara göre, aklımız, deneyimlere ve duyumlara bağlı kalarak bilgi verdiği için hakikate ulaşamayız. Hakikatin bilgisine sadece sezgilerle ulaşabiliriz. Ayrıca akıl ve deneyin bilgileri dil ile ifade edildiklerinden yetersizdir. Bunun için kavramlara ihtiyaç duymayan anlık bir bakış veya kavrayış gereklidir. Parçada aşağıdaki görüşlerden hangisine yer verilmiştir? A) Deney ve duyuların bilgisi akılla çelişmektedir. B) İnsan ancak deneyim yaşadığı olayların bilgisine sahiptir. C) Doğuştan insan zihninde bulunan hiçbir bilgi yoktur. D) Gerçek, akıl ve deneyimlerle değil, içgörü ile aracısız kavranabilir. E) İnsanlar için mutlak, genel ve geçer doğrular yoktur. Körfez Yayınları 9. Öz, bir nesneyi kendisi yapan özelliktir veya anlamdır. Fakat Husserl e göre, bir nesnenin özünün kavranması kolay bir şey değildir. Nesnelerin özüne ulaşabilmek için onun özüne ait olmayan tüm rastlantısal özelliklerin ve ilgisiz görüşlerin bir kenara atılması gerekir. Başka bir deyişle Husserl için önemli olan bilincin kendisi ve bilincin aracısız bir şekilde tecrübe ettiği özlerdir. Bunları ise yalnızca bilinç ortaya çıkarabilir. Bu parçaya dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Öz uygulamada bir işe yararsa kavranabilir. B) Nesnenin kavranmasında öz, algıdan sonra gelmektedir. C) Bilincin ortaya koyduğu öz deneyimlerle ortaya çıkar. D) Nesnenin öze dönüşmesi rastlantılara ve tecrübeye dayalıdır. E) Özün bilinebilmesi için bilincin her türlü önyargıdan kurtulması gerekir. 10. Pyrrhon a göre, genel ve geçerli bilgiye ulaşmak mümkün değildir. Çünkü biz varlıkların gerçek yapısını hiçbir zaman bilemeyiz. Bildiğimiz şeyler duyumların bize verdikleridir. Duyumlar ise öznel olup, kişiden kişiye değişebilir. Öznel bilginin ötesindeki nesnel bilgi kişiye kapalıdır. Bu nedenle insan bilme arzusundan vazgeçmeli ve hiçbir şey hakkında yargıda bulunmamalıdır. Pyrrhon un bu görüşü, hangi felsefi sistemle ilgilidir? A) Empirizm B) Rasyonalizm C) Sensualizm D) Septisizm E) Pozitivizm 11. Pozitivizm, olguları ve bu olgular üzerine kurulmuş bilimi kendine temel yaparak, metafizik düşüncenin terk edilmesi gerektiğini ileri süren bir yaklaşımdır. Buna göre aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Olgusal olarak doğrulanamayan bilgilerin kesinliği de yoktur. B) Deneysel olarak ele alınamayan konular bilimsel olarak incelenmelidir. C) Bilimsel konulara felsefi bir bakış açısıyla yaklaşılmalıdır. D) Bilginin doğruluğu göreceli olduğu için felsefe bilimsel konulara yönelmemelidir. E) Varlığın temel ilkelerini inceleyen metafizik alanında bilimsel çalışmalara yönelmek gerekir. Test 05 CA 1.E 2.D 3.E 4.A 5.D 6.C 7.C 8.B 9.E 10.B 11.B 12.E

FELSEFE Varlık Felsefesi-I YGS / LYS TS / TM / YGS 07 1. Varlık denilince aklımıza sadece somut olan şeyler gelir. Felsefe ise, varlığın sadece görünen tarafını değil, düşünsel tarafını da ele almaktadır. Örneğin, göremediğimiz aklımızın varlığını kabul ettiğimiz gibi, düşünceye ait olan metafizik şeylerin de var olabileceğini kabul etmemiz doğru bir yaklaşımdır. Bu parçadaki bilgiler aşağıdaki yargılardan hangisini destekler niteliktedir? A) Felsefenin varlığı ele alış tarzı çelişkiler taşımaktadır. B) Eleştirellik felsefenin, varlığı açıklamasını zorlaştırır. C) Felsefe, varlığı diğer varlıklarla ilişkisi içinde ele alır. D) Bilimlerin varlıkla ilgili görüşleri felsefeye yardımcı olur. E) Felsefe somut ve soyut tüm varlıkları ele alır. 2. Metafizik, var olanı bize göründüğü gibi ele almaz; var olanın bize görünüşünün ardında bir asıl varlık olduğunu düşünür. Bu asıl varlığı kendisinde varlık diye adlandırır. Bilen özneden bağımsız olarak, kendi başına var olan, deneyin ötesinde bulunan bu asıl varlığa yönelir. Bu varlığı kanıtlamaya çalışır. Buna göre, aşağıdakilerden hangisi metafiziğin sorduğu sorular arasında gösterilemez? A) Davranışların çevreyle ilgisi var mıdır? B) Varlık bir midir, çok mudur? C) İyi ve kötü nedir? D) Hak ve adaletin kaynağı nedir? E) Ortak estetik yargılar olabilir mi? 4. Taoizm e göre, dış nesnel dünyada gerçekliği olan bir varlık veya herhangi bir nesne yoktur. Çünkü dış nesnel dünyada her şey çelişkiler ve karşıtlıklar içindedir. Dış dünyada gördüğümüz ya da vardır dediğimiz her şey gerçekte var olmayan, aldatıcı görünüşlerdir. Bu görüşler, aşağıdaki felsefi akımlardan hangisiyle ilgilidir? A) Materyalizm B) Rasyonalizm C) Realizm D) İdealizm E) Nihilizm 5. Realizm, ontolojik olarak varlığı olduğu gibi kabul eder. İdealizmin tersine, insan bilincinden ve düşüncesinden bağımsız olarak varlığın var olduğunu iddia eder. Gerçeğin idealardan önce geldiğini söyler. Buna göre, aşağıdaki yargılardan hangisi realizme ters düşer? A) Zihnin düşünceleri geri planda bırakılmalıdır. B) Dış dünya aracısız olarak bilinebilir. C) Dış dünyanın fotoğraf gibi belirtilmesi gerekir. D) Gerçek varlıklar düşünsel varlıklardır. E) Varlık doğrudan doğruya duyularla algılanır. 3. Nihilizm (Hiççilik), Varlık var mıdır? sorusunu olumsuz karşılar; Varlık yoktur. diye cevap verir. Bunun nedeni, varlığın var olup olmadığını bilmenin olanaksız olmasıdır. Realizm (Gerçekçilik), Varlık var mıdır? sorusuna olumlu cevap verir; onu Varlık vardır. şeklinde karşılar. Buna göre, insan varlığı ya doğrudan duyular aracılığı ile algılar, kavrar ya da zihnin olanakları aracılığıyla onun varlığını bilir. Bu görüşler aşağıdaki konulardan hangisiyle ilgilidir? A) Varlığın nasıl oluştuğu B) Varlığın yapısının ne olduğu C) Varlığın var olup olmadığı D) İlk varlığın ne olduğu E) Varlık türlerinin ne olduğu 6. Bilim, nesneler dünyasını araştırır. Bilincimizin objesi olan bu nesnelerin var olduğunu kabul eder. Bu nesneler, günlük algılarımızın yöneldiği objelerden, matematik ve mantığın ideal obje dünyalarına kadar uzanan geniş bir alan içinde kendilerini gösterir. Buna göre, her bilim kendi alanı içerisine giren varlık türünü araştırma konusu yapar. Buradan hareketle bilimin, varlığı bir problem olarak ele almadığı sonucuna ulaşılabilir. Buna göre, bilimin, varlığı bir sorun olarak ele almamasının nedeni aşağıdakilerden A) Zaman içinde birikimli olarak ilerlemesi B) Varlığı bir önşart olarak var kabul etmesi C) Sistemli ve tutarlı bir bilgi olması D) Belirli bir yöntemi benimsemiş olması E) İnsanlığın gelişim sürecinde ortaya çıkması

Varlık Felsefesi-I 07 7. Bir varlık filozofu bilimlerin varlık hakkında elde ettiği sonuçlara kayıtsız kalamaz. Örneğin, bir varlık filozofu materyalist ise varlığın temelde maddi olduğunu veya her şeyin son aşamada uzayda yer kaplayan fiziksel nesnelere indirgenebileceğini ileri sürer. Bu nedenle maddenin özellikleri konusunda bilimin verilerini dikkate alır. Demokritos, varlığın bölünemeyen atomlardan oluştuğunu ileri sürüyordu. Ancak zamanımızdaki bir filozof atomla ilgili olarak fiziğin sağladığı sonuçlardan habersiz olamaz. Buna göre, aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Varlık filozofları, görüşlerini ortaya koyarken bilimlerin sonuçlarını da dikkate almalıdır. B) Bir varlık filozofu, bilimsel sonuçlardan bağımsız görüşler üretmelidir. C) Bilimlerin ortaya koyduğu sonuçlar dikkate alınmadan da felsefi görüş üretilebilir. D) Varlık filozoflarının görüşleri, birbiriyle tutarlı olmak zorundadır. E) Günümüzde varlık hakkında sadece bilimler görüş ileri sürmektedir. 8. Varlık, yalnızca düşüncede var olan değil, aynı zamanda gerçek dünyada da var olandır. Filozoflar varlığı ele alırken, böyle bir varlığın gerçekten var olup olmadığını incelerler. Çünkü düşüncede var olmak, zorunlu olarak dış dünyada var olmayı içermemektedir. Ancak buna karşılık nesnel dünyadaki her varlık aynı zamanda düşünsel olarak vardır. Buna göre, filozofların varlık hakkında aşağıdaki görüşlerin hangisini savundukları söylenebilir? A) Var olan her şey hem zihinde, hem de nesnel dünyada bulunmak zorundadır. B) Akıl, varlığın gerçek yapısını kavrayacak yetiye sahip değildir. C) Varlık, düşünceden bağımsız olarak var olan her şeyi kapsar. D) Düşüncede var olmakla, olgusal dünyada var olmak aynı şey olmayabilir. E) Düşünce varlıktan, varlık da düşünceden bağımsız olmalıdır. Körfez Yayınları 9. Acıklı bir son ve Dünyanın hüznü buydu. Gökyüzü ve yeryüzü arasında sınırsız nesne vardır. Nesnelerin akışıyla zaman oluşuyor, her şey gibi zaman da akıp gidiyordu. Dr. Mavi nin ruhunu hüzün kaplamıştı. Nesnelerin durmadan değişmesi her zaman ona şaşırtıcı gelirdi. Elma ağacındaki elma, renkten renge dönüyordu. İnsan, zamanın akışına karşı hiçbir şey yapamıyor, sadece şaşkın bakışlarla bu akışı seyrediyodu. Parçada, varlığın meydana gelişi aşağıdaki kavramlardan hangisine dayandırılmıştır? A) İdea B) Oluş C) Töz D) Madde E) Ruh 10. Gerçek varlık, gerçekliğini nesnelerden, olaylardan, kişilerden alan şeydir. Uzayda bir yer tutar; zaman içinde değişir ya da yok olur. Örneğin, erik ağacı kışın yapraklarını döker, baharda yeniden yaprak açar, zamanı gelince de kuruyup yok olur. Düşünsel varlık ise, duyularla algılanamayan, uzay ve zaman dışı olan ve gerçekliği bulunmayan şeydir. Nitekim 7 rakamının ya da sayısının elle tutulur, gözle görülür bir gerçekliği yoktur. Bu parçaya göre, gerçek varlığı düşünsel varlıktan ayıran temel özellik aşağıdakilerden A) Metafizik alana ait olması B) Belli bir bilim dalının incelemesi C) Nesnel bir yapıya sahip olması D) Duyusal alanın sınırlarını aşması E) Değişmeyen nitelikler taşıması 11. Filozoflar çağlar boyunca metafizik sözcüğüne farklı anlamlar verdiler. Kimi zaman metafizikten yana oldular ya da onu eleştirdiler. Aslında metafizik, felsefenin belirli bir bölümüdür. Metafizikte, Varlık nedir? Bir dış dünya var mıdır? Beden ve ruh arasındaki ilişkiler nelerdir? Tanrı var mıdır? gibi sorulara yanıt aranır. Ayrıca bilginin nereden geldiğini, neleri bilebileceğimizi de araştırır. Buna göre, metafizikle ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır? A) Somut olarak ispatlanamayan konuları ele alır. B) Soruları felsefi bir içerik taşımaktadır. C) Çözüm bulunamamış problemlerle ilgilenir. D) Bilimin araştırdıklarından daha farklı konuları ele alır. E) Nesnel olarak kabul edilen yanıtlar sunar. Test 06 CA 1.D 2.B 3.C 4.B 5.A 6.E 7.C 8.D 9.E 10.D 11.A

FELSEFE Varlık Felsefesi-II YGS / LYS TS / TM / YGS 08 1. Herakleitos, Güneş in Dünya çevresinde döndüğü görüşünü reddeder. Ona göre, Güneş kendisini hergün yeniden yaratmaktadır; akşam sönen bu ateş, sabah yeniden yakılır. Ancak sürekli değişme ve devinim içinde olan bu evrende sabit kalan bir yön de vardır. Bu sabit kalan yön, bütün oluşumları yöneten Logos tan oluşur. Evrene egemen olan da bu yasadır. Herakleitos in bu parçadaki görüşleri aşağıdaki yargılardan hangisini desteklemektedir? A) Varlıkların ilk ana unsuru ve maddesi atomlardır. B) Varlıkları duyusal alanın dışındaki bir öge oluşturur. C) Varlıktaki değişim süreklidir ve belli yasalara göre gerçekleşmektedir. D) Varlıklar iki unsurun bir araya gelmesiyle oluşur. E) Varlıklar zorunlu varlıktan taşma sonucunda oluşmuşlardır. 2. Whitehead, varlıkta sürekli bir değişme ve oluş sürecinin olduğunu savunur. Bu anlayış, varlığın statik bir açıdan ele alınamayacağını belirtir. Whitehead, canlı bir oluştan ibaret gördüğü doğada, birbirini tamamlayan iki zıt gücün var olduğunu belirtir. Bunlardan biri yaratıcılık, diğeri ise sürekliliktir. Whitehead bu görüşüyle aşağıdaki genellemelerden hangisini vurgulamıştır? A) Doğada var olmak için bir varlığa gereksinim yoktur. B) Doğanın değiştirilmesinde insanın etkisi büyüktür. C) Varlığı anlamak için doğaya yönelmek gerekir. D) Doğadaki değişme basitten karmaşığa doğru olur. E) Doğada dinamik bir oluşum vardır. 4. Aristoteles, varlık felsefesiyle ilgili olarak algılarımızı oluşturan nesnelerin, algılarımızdan bağımsız olmaları gerektiğini söyler. Çünkü ona göre varlık, algılarımızdan oluşmuş değildir. Tam tersine nesneler var olduğu için algılarımız oluşmaktadır. O halde algılarımızın konusu olan ve algılarımızdan bağımsız olan nesnel bir evren vardır. Aristoteles in varlık hakkında bu şekilde özetlenebilecek görüşüne realizm denir. Buna göre, realizmin temel savı aşağıdakilerden A) İnsan, varlıkların gerçekliğinden şüphe edebilir. B) Varlıklar, insan düşüncesinden bağımsız olarak vardır. C) Algılarımız sadece soyut olan bir gerçeklikle ilgilidir. D) İnsan bilincinden bağımsız bir varlık düşünülemez. E) İnsan düşündüğü sürece varlığa gerçeklik kazandırır. 5. Ben olmayınca bu güller, bu selviler yok. Sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok. Ben düşündükçe var dünya, Ben yoksam o da yok. Verilen şiir varlıkla ilgili hangi görüşle ilgilidir? A) Taoizm B) İdealizm C) Realizm D) Materyalizm E) Nihilizm 3. Platon a göre, duyularla algılanan varlıkların asılları idealardır. İdealar, gerçek varlıklardır. Görünen varlıklar ise onların gölgeleridir. Algıladığımız şeylerin kendi başlarına varlıkları yoktur; onlar asılları sayesinde vardır. İdealar mükemmel, öncesiz sonrasız varlıklardır, değişmezler; onlar tektir. Görünüşler alemindeki çokluk ve değişme de idealardan gelir. Platon un bu görüşüne dayanarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Nesneler, idealar aleminden aldıkları pay ölçüsünde gerçektirler. B) İnsan hiçbir zaman gerçek varlığa ulaşamaz. C) Gerçeklik, sürekli bir oluşum ve değişim halindedir. D) Varlık düşüncesi, tek tek nesnelerin algısından oluşur. E) Varlık, dış dünyada gerçeklik olarak vardır. 6. Berkeley e göre, nesnelerin bilincimiz dışında bağımsız gerçekliklerinin olduğunu kabullenmek bir çelişkidir. Çünkü böylesi bir düşünüş, objelerin dünyasını düşünmeden, hayal etmeden var olduğunu kabul etmek demektir. Aslında, objelerin var olduklarını ne denli düşünürsek düşünelim, incelediklerimiz, kendi düşüncelerimizdir. Gerçek olan ise sadece algılarımızdır. Sadece algılarımız, varlığın var olduğunu bize göstermektedir. Bu parçaya göre aşağıdaki yargılardan hangisi Berkeley in görüşleriyle çelişir? A) Yaşadığımız nesnel dünya düşüncelerimizle biçimlenir. B) Doğru kabul edebileceğimiz tek gerçeklik bilincin gerçekleridir. C) Nesnelerin bilincine varmadan gerçeklikleri bilinemez. D) Asıl gerçeklik nesnel dünyada bulunan gerçekliktir. E) Nesnelerin varlığı bizim algılarımıza bağlı olarak ortaya konabilir.

Varlık Felsefesi-II 08 7. Aristoteles, evreni açıklamaya çalışan Platon a oranla, maddesel olmayan varlıklardan çok, duyularımızla tanıyabildiğimiz somut dünyaya önem vermiştir. Platon un idealarının, maddesel dünyadan apayrı ve uzak gerçekler olduğunu; somut maddesel dünyayı gerektiği gibi açıklayamadıklarını ileri sürer. Ayrıca Aristoteles, somut duyular dünyasını soyutlayarak gereksiz bir idealar dünyasının varlığını kabul etmenin bilgi edinmeyi de güçleştirdiğini savunmuştur. Buna göre, Aristoteles Platon un varlık hakkındaki hangi görüşünü kabul etmemektedir? A) Var olan her şey nesnel gerçeklikten ibarettir. B) Evren, birbirinden farklı iki temel ögeden oluşmuştur. C) Doğada var olan değişim, değişmeyen bir gerçeklikten kaynaklanmaktadır. D) İdealar maddi dünyadan ayrı gereksiz soyutlamalardır. E) İdealar gördüğümüz nesnelerin aslı olan soyut gerçekliklerdir. 8. Demokritos, herhangi bir deneysel doğrulama imkanı olmaksızın bugünkü atom anlayışının ilk şeklini ortaya atmıştır. Ona göre, var olan bir şey sonsuza kadar bölünemez. Çünkü, sonsuza kadar bölünen ve bir sıfır değerine inecek olan parçacıkların ne kadarını biraraya getirirsek getirelim, herhangi bir bütün oluşturamayız. Dolayısıyla bu bölünmenin bir yerde durması gerekir. Kendisinden daha ileri bir bölünmenin mümkün olmadığı bu bölünemeyen parçacıklar, yani atomlar, tüm varlıkların yapısını oluşturmaktadır. Demokritos un bu görüşleri, aşağıdaki felsefi akımlardan hangisiyle ilgilidir? A) İdealizm B) Rasyonalizm C) Realizm D) Materyalizm E) Nihilizm 9. Fenomen, bir şeyin açığa çıkması demektir. Varlık kendisini fenomenlerle gösterir. Fenomenler, bir bakıma işaretlerdir ve belli bir düzen içerisindedir. Bu düzen, varlığın bir ön koşuludur. Sözgelimi boşluğa bırakılan bir taşın düşmesi bir fenomendir. Ama düşme olayının gerisinde yer çekimi determinasyonu(neden-sonuç ilişkisi) yer alır. Bu parçada fenomenin aşağıdaki özelliklerinden hangisi vurgulanmaktadır? A) Fenomenler değişen metafiziksel ögelerdir. B) Fenomenler varlığın görünen yüzüdür. C) Fenomenler bilimsel bilgilerin sınırını belirler. D) Fenomenler kendi içinde tutarlıdır. E) Fenomenler doğa olayları ile açıklanmalıdır. Körfez Yayınları 10. Descartes, maddenin niteliklerini açıklamak için bal mumu örneği verir. Ben duyu verilerimle bir bal mumunun rengini, kokusunu, ağırlığını, algılarım ama bu duyu verilerinin tümü değişkendir, benim bilincimde bulunurlar, bal mumunu bal mumu yapan şey bunların hiçbiri değildir. Çünkü bal mumu, ateşe tutttuğum zaman erir ve ilk duyumlarımla elde ettiğim tüm veriler değişir; ama bal mumunun değişmeyen değiştiremediğim bir niteliği vardır. Bu nitelik, bal mumunun kapladığı yerdir. Bunun gibi ruhun niteliği düşünmedir, maddenin niteliği yer kaplamadır. Madde düşünemez, ruh da yer kaplayamaz. Bu parçaya dayanarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Her varlık başka bir varlığın değişimiyle ortaya çıkar. B) Varlığın var olup olmadığını bilmek mümkün değildir. C) Varlık yapıca farklı iki unsurdan meydana gelmiştir. D) Varlık ideaların yansımasıyla ortaya çıkmıştır. E) Varlık maddenin değişimiyle varlığa gelmiştir. 11. Varlık felsefesindeki en önemli problemlerden birisi de varlığın ne olduğu problemidir. Varlık nedir? sorusuna kimi filozoflar Varlık, düşüncenin ürünüdür., kimileri ise Varlık, maddedir. diye cevap verirken; varlığın var olup-olmadığına ilişkin verilen cevaplardan biri ise Varlık, yoktur. görüşüdür. Parçada görüşleri verilen yaklaşımlar aşağıdakilerden hangisinde sırasıyla belirtilmiştir? A) Realizm, Materyalizm, Rasyonalizm B) Realizm, İdealizm, Nihilizm C) Fenomenoloji, Pozitivizm, Septisizm D) İdealizm, Materyalizm, Nihilizm E) İdealizm, Pozitivizm, Realizm 12. Empedokles, varlıkların özünde bir tek ana madde olduğu görüşüne katılmıyordu. Çünkü ona göre, ne su, ne de hava tek başına bir güle ya da kelebeğe dönüşebilir. Bunu bir ressamın resim yapmasıyla karşılaştırabiliriz. Örneğin ressam sadece kırmızı renk kullanırsa, yeşil ağaçlar çizemez. Oysa sarı, kırmızı, mavi ve siyah renkleri kullandığında renkleri farklı oranlarda karıştırabileceği için yüzlerce değişik renk elde edebilir. Bu nedenle Empedokles in, doğanın kökleri olarak toprak, hava, ateş ve suyu seçmesi bir rastlantı değildir. Empedokles in bu parçadaki görüşlerine dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Varlıkların kökeninde birçok temel öge vardır. B) Varlıkların oluşumu tek bir ana maddeyle açıklanabilir. C) Varlıklarların özündeki çokluk karışıklığa neden olur. D) Varlıkları bir tek unsurla açıklamak bilimle uyuşur. E) Varlığın çeşitliliği tek bir ana maddeyle açıklanabilir. Test 07 CA 1.E 2.A 3.C 4.E 5.D 6.B 7.A 8.D 9.B 10.C 11.E

FELSEFE Ahlak Felsefesi: Kavram ve Soruları YGS / LYS TS / TM / YGS 09 1. Ahlâklılık, farklı seçenekler karşısında tercihte bulunabilme olanağına sahip olmayı gerektirir. Eğer insan eylemleriyle ilgili her şey, önceden belirlenmiş olsaydı ahlâklılık söz konusu olamazdı. Ahlâki özne iyi ile kötü, değerli ile değersiz olan karşısında kendi isteklerine dayanarak bir seçim yapamadığında, ahlâki bir eylemden söz edilemez. Çünkü eylemlerine özgürce ve kendi seçimleriyle karar veremeyen bir kimsenin bu eylemlerinin sonuçlarını üstlenebilmesi mümkün değildir. Bu parça ahlak felsefesinin temel sorularından hangisine cevap niteliği taşımaktadır? A) Birey ahlaki eylemde bulunurken özgür müdür? B) Herkes için geçerli evrensel bir ahlak yasası var mıdır? C) Mutlak iyiye ulaşmak mümkün müdür? D) Ahlakın kaynağı nedir? E) Ahlaki eylemin bir amacı var mıdır? 2. Tek başına yaşayan bir insanın ahlâkından söz etmek olanaklı mıdır? Örneğin Robinson Crusoe nu yaptığı davranışların ahlâki olup olmadığını söyleyebilir miyiz? Yanına Cuma isimli kişi gelene kadar, tek başına toplum oluşturamayan Crusoe nun yaptıklarıyla ahlâklı olup olmadığı sorgulanamaz. Buna göre, aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Ahlaki eylem irade ile seçilerek yapılan davranıştır. B) Özgürlük olmazsa ahlaklılıktan söz edilemez. C) Ahlâki durum sosyal ortam için geçerlidir. D) Bilgelik, ahlâklı olmayı ve davranmayı gerektirir. E) Ahlaki tâvır için toplumsal yapıya gerek yoktur. 4. Ahlâki yargılar bireyden bireye değişen yargılardır. İyi ve kötü, doğru ve yanlış gibi değerleri dile getiren yargılardır. Burada ahlaki yargının neye göre iyi, neye göre kötü olduğu sorunu da bu yargıların içindedir. İyi, insanın insan olma değerlerine uygun, yaşadığı topluma yararlı ve değerli olandır. tümcesi de bu değişkenliğe işaret etmektedir. Buna göre iyi ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Ahlâki açıdan süreklilik gösteren davranışlar iyi kabul edilmelidir. B) Davranışsal anlamda iyinin ölçütü bireye ve yaşanılan topluma göre değişir. C) İyi, bütün sorumluluklarını bireyin yüklendiği davranışın temel özelliğidir. D) Toplumsal etkilerden uzak şekilde ortaya konan her davranış iyidir. E) İyi, iradenin özgür bir biçimde ortaya koyduğu davranışlarda görülür. 5. Özgürlük, kişinin kendi kendini belirlemesi, denetlemesi, yönlendirmesi ve düzenlemesidir. Kişinin hiçbir dış baskının etkisinde kalmadan ve zorlanmadan, kendi öznel isteğiyle, bilinçli bir davranışta bulunmasıdır. Buna göre özgürlükle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz? A) Kişinin istemli olarak nitelendirilen seçimidir. B) Bireyin bütün arzularını gerçekleştirmesidir. C) Rasyonel ve bilerek yapılan davranışlardır. D) Herhangi bir etki altında kalmama durumudur. E) Kişinin kendi davranışlarını kontrol altına almasıdır. 3. Bir davranışta bulunduğumuzda, onun sonuçlarına katlanmayı göz önüne almalıyız. Örneğin, otobüste yaşlı ve hasta bir insana yer verebilir veya vermeyebiliriz. Yer verdiğimiz taktirde yaşlı insan teşekkür ederek bizi onurlandırır; yer vermediğimiz taktirde yaşlı adamın veya otobüste bulunan başka bir insanın ikazını göze almışızdır. Yer verme veya vermeme sonucunda ortaya çıkacak durumu kabul etmişizdir. Yukarıdaki parçada verilen durum ahlak felsefesinin hangi temel kavramıyla ilgilidir? A) Özgürlük B) Erdem C) Vicdan D) Ahlâki karar E) Sorumluluk 6. Bir filozofa göre, vicdanın kendine seslenmesi sonucu birey kendi varlığını fark ederek, kendisinde kendi var oluşunu açığa çıkartır. Bireyin kendisine yönelmesi onun diğer bireylerden farklı olduğunu ortaya çıkarır. Vicdanın çağrısını duymayan insanlar ise, kendi bireyselliğini değil, başkalarını takip eden veya başkalarına özenen varlıklar durumuna gelirler. Bu parçaya göre, vicdan bireyde aşağıdakilerden hangisini oluşturmaktadır? A) Sorumluluk duygusunu B) Bencil duyguların körelmesini C) Kendi varlığının farkına varmasını D) Diğer insanlara özenti duymasını E) Düşüncelerinin özgürleşmesini

Ahlak Felsefesi: Kavram ve Soruları 09 7. Erdemli insanların genellikle erdemli olmaya ait özelliklere sahip olmaları, hem düşünce, hem de davranış olarak aynı hedeflere yönelmiş olmaları beklenir. Ancak insanın her zaman için ahlâki olarak düşündüğü iyileri davranışa dönüştürme olanağı olmayabilir. Örneğin işinden atılırsa ailesini geçindiremeyeceğinden korkan bir kişi, işyerindeki şefinin bir hatasını patronuna bildiremeyebilir. Ancak bireyin erdemli olabilmesi için, olumsuz davranışları onaylamaması kadar, davranışlarında olumsuz özelliklere yer vermemesi de gerekir. Bu parçada erdemli olmanın aşağıdaki özelliklerinden hangisi vurgulanmaktadır? A) Düşünce eylem uyumunun zorunlu olması B) Birey için sadece duygusal önem taşıması C) Bireyin ve çevresinin mutlu olmasını sağlaması D) Evrensel olarak belli ilkelere uygun olması E) Erdeme ait özelliklere içten bağlı kalması 8. Felsefe açısından ahlâk deyimi, ahlâkın, hem felsefeden bağımsız bir alan olduğunu, hem de felsefeye konu olabilen bir disiplin olduğunu göstermektedir. Felsefeden bağımsız bir alan olarak ahlâk, insanların toplum içindeki davranışlarını ve birbiriyle olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla başvurulan kurallar sistemi dir. Bu parçaya dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Ahlâk felsefesi ahlakı nesnel olarak ele alan disiplindir. B) Ahlâk kurallarının temelinde hukuksal esaslar yatar. C) Ahlâk, felsefe açısından insanı ve eylemlerini konu alır. D) Sosyal ilişkileri düzenleyici ahlâk kuralları yoktur. E) Sosyal yaşamı düzenleme yönüyle ahlâk, felsefeden ayrılır. 9. İnsanlar sahip oldukları her türlü duygu ve düşünceyi davranışa dönüştürmek isteyebilirler. Ancak toplumda var olan kurallar ve değerler nedeniyle bunu yapamazlar. Çünkü ahlaki değerler her insanın istediği gibi davranmasını değil, tüm bireylerin hiçbir zarar görmeden, belli ilkeler çerçevesinde iyiye yönelip, mutlu olmasını amaçlar. Bu nedenle hiçbir insan, toplum içinde istediği her şeyi yapamamaktan dolayı tepki gösteremez. Bu parçada ahlaki değerlerin hangi özelliğine değinilmiştir? A) Akıl ilkelerine dayalı olma B) Toplumdan topluma değişme C) Evrensel olarak paylaşılma D) Toplumsal faydaya öncelik verme E) Sınırsız özgürlük tanıma Körfez Yayınları 10. Farklı toplumlardaki insanların doğru ve yanlışla ilgili olarak farklı alışkanlık ve farklı düşüncelere sahip olmaları, hiç tartışmasız doğrudur. Bu konudaki görüşlerde kayda değer bir çalışma olsa dahi, hangi eylemlerin doğru hangi eylemlerin de yanlış olduğu konusunda bir uzlaşma bulunmamaktadır. Ahlaki görüşlerin çağdan çağa ve bir yerden diğerine nasıl değiştiğini dikkate alırsak, mutlak hiçbir ahlaki olgunun bulunmadığını, fakat bunun yerine ahlaklılığın içinde yetişmiş olduğumuz topluma göre olduğunu düşünmek çok doğru olabilir. Bu parçada aşağıdaki yargılardan hangisi eleştirilmektedir? A) Toplumdan bağımsız bir siyasi irade yıkılmaya mahkumdur. B) Bireysel hareketlerin meşruiyeti ahlâki normlardandır. C) Yaşadığı toplumdan etkilenmeden bir ahlâki eylemde bulunmak mümkün değildir. D) Tüm insanlar için geçerli ahlâki normlar vardır. E) Ahlâki eylemlerin temelinde değer yargıları bulunur. 11. J.J. Roussea ya göre İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincirlere vurulmuştur. İnsanın zincirlerinden kurtulması için onu zincirleyen yasaların olmaması gerekir. Buna göre Rousseau ahlâk felsefesiyle ilgili hangi soruya cevap vermiştir? A) Kişi vicdanı karşısında evrensel ahlâk yasası var mıdır? B) İnsan neye karşı ahlâklıdır? C) Ahlaki yargıların niteliği nedir? D) Ahlaki eylemin amacı nedir? E) Evrensel ahlâk yasasının nitelikleri nelerdir? 12. I. İktidar kaynağını nereden alır? II. Egemenliğin kullanılış biçimleri nelerdir? III. Bireyin temel hakları nelerdir? IV. Birey, davranışta bulunurken özgür müdür? V. Sorumluluk, iyi ve kötü, erdem nedir? Yukarıdaki sorulardan hangilerine ahlâk felsefesi cevap arar? A) I, II, III B) III, IV, V C) III, IV D) IV, V E) I, III Test 08 CA 1.C 2.E 3.A 4.B 5.B 6.D 7.E 8.D 9.B 10.C 11.D 12.A

FELSEFE Ahlak Felsefesi: Evrensel Ahlak-I YGS / LYS TS / TM / YGS 10 1. Sartre a göre, özgürlük başıboşluk ya da keyfilik değildir. İnsan ahlaki değer yaratırken başkalarını da hesaba katmak zorundadır. Çünkü onlarla bu dünyayı paylaşmaktadır. Özgürlük ancak sorumluluk yüklendiği zaman olanaklı olur. Tüm davranışlarının sorumluluğunu üzerine alan birey, özgür olabilir. Sartre a göre, özgür olmanın koşulu aşağıdakilerden A) Evrensel değerleri kabullenme B) Eylemlerinin sorumluluğunu yüklenme C) Genel-geçer doğruları kabullenme D) Tüm sorumluluklardan kurtulma E) Ahlâki kural ve ilkelere uyma 2. Epiküros insanların acıdan ve korkudan kurtulmalarını sağlamak için dostluk ocakları kurmuştur. Bu yerler Epiküros ün materyalist felsefesini benimseyenlerin bir araya geldikleri yerlerdir. Bu yerlerdeki kişilerin yaşamlarını belirleyen en yüce erdem dostluktur. Dostluk tek tek insanları birbirine bağlayan ana değerdir. Bu parçaya göre Epiküros, korkunun ve acının ortadan kaldırılmasında aşağıdakilerden hangisinin etkili olduğunu savunmaktadır? A) Bireysel yaşam sürmenin B) Eylemlerde ölçülü olmanın C) Ölümü sık sık hatıra getirmenin D) Toplumsal kurallara uymanın E) Toplumsal dayanışmanın 4. Bireyselliği temel alan anarşist ahlâk öğretisi; devlet ve yasalar olmadan, insanların daha iyi yaşayabileceğini öne sürer. Devlet ve yasalar, insan davranışlarını kısıtlayan ve belirleyen etken olarak, karşı çıkılması ve yıkılması gereken olgulardır. İnsan kendini, yasasız ve devletsiz bir ortamda daha iyi gerçekleştirebilir. Sınırsızlık, düzensizlik ve devletsizlik içindeki davranışlar daha yaratıcı ve değerlidir. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi anarşizmin görüşlerine ters düşer? A) Devlet, insanın kendini gerçekleştirmesini kısıtlar. B) Mutluluk çoğunluğun faydasını gözetmekle gerçekleşir. C) İnsan kuralsız ortamda kendini daha iyi ifade ederler. D) Yasalar ahlâksızlığı ortaya çıkardığı için kötüdür. E) Yasalar olmadan insanlar daha iyi yaşayabilir. 5. İnsanın doğuştan getirdiği hiçbir iyi ya da kötü değer yoktur. Tüm değerleri insan kendisi bulmak ya da oluşturmak zorundadır. Öyleyse her insan göreceli ahlâk yasalarına ulaşacaktır. Yani insanlar kendi özlerini kendileri belirledikleri için evrensel bir ahlâk sistemi olamaz. Buna göre, evrensel ahlâk yasasının olmayışı aşağıdaki yargılardan hangisine bağlanmıştır? A) İnsanoğlunun toplumun yararına olacak davranışlar gerçekleştirmeyi amaçlamasına B) İnsanların her durumda çıkarlarını düşünmesine C) İnsanların değerlerini kendsinin oluşturmak zorunda olmasına D) Ahlak yasalarının bireyin özgürlük alanını genişletmesine E) Her insanın hazlarının peşinde koşmasına 3. Kişinin kendini temele alarak yaptığı davranışların ahlâki bir değere sahip olduğunu iddia eden bir görüşe göre; diğerlerinin çıkarları değil de, yalnızca tek kişinin öznel istek ve çıkarları en değerli olan ilkeyi vermektedir. Kendi iyiliğini ön planda tutan bu anlayış evrensel bir ahlak yasasını ve değerlerini kabul etmez. Ahlâki davranış bir yasaya göre değil, kişinin davranışlarından çıkacak kendi iyiliğine göre olacaktır. Bu parçada savunulan ahlâk görüşü aşağıdakilerden A) Egoist ahlâk görüşü B) Hazcı ahlak görüşü C) Anarşist ahlak görüşü D) Nihilist ahlak görüşü E) Ödevci ahlak görüşü 6. Thomas Hobbes a göre, insanı yönlendiren ve harekete geçiren iki önemli güdü vardır. Bunlardan biri kendini sevme diğeri ise kendini koruma güdüsüdür. Her şeyde olduğu gibi ahlâkta da egemen olan unsur bu iki güdüden kaynaklanan çıkar dır. Hobbes un bu düşünceleri, felsefe tarihinde hangi görüşün temsilcisi olduğunun göstergesidir? A) Anarşizm B) Hedonizm C) Materyalizm D) Egoizm E) Egzistansiyalizm

Ahlak Felsefesi: Evrensel Ahlak-I 10 7. Bir Hintli nin ahlak anlayışı bir Amerikalı dan, bir Türk ün ahlak anlayışı bir Japon unkinden farklıdır. Bir matadorun boğayı öldürmesi bir İspanyol için başarı göstergesi olurken, bir İsveçli için tiksindirici olabilir. Ancak bu İsveçli nin ahlâki bakımdan doğru, İspanyol un da yanlış düşündüğünü göstermez. Çünkü, ahlâki göreceliğe göre ahlâki değerler özneldir. Bu parçaya dayanarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Bütün insanların kabul edeceği bir ahlak yasası vardır. B) Toplumlar arasındaki etkileşim en sonunda ahlaki bütünlüğü sağlar. C) Bütün insanlar için geçerli nesnel ahlak ölçütü yoktur. D) Bütün toplumlar için ahlak evrensel özelliklere sahiptir. E) Ahlaki ilkeler bütün dünyada geçerli kabul edilir. 8. Bencillik ahlâkında başkalarının çıkarları değil de, yalnızca tek kişinin öznel istek ve yararı en değerli olan ilkeyi vermektedir. Kendi iyiliğini ön planda tutan bu ahlâk anlayışı, evrensel bir ahlâk yasasını kabul etmez. Ahlâki davranış bir yaşama göre değil, kişinin davranışlarından çıkacak kendi iyiliğine göre olacaktır. Tek kişinin yararını ön planda tutan sonuç önemlidir. Diğer bütün şeyler bu sonuca yardım ettiği sürece değerlidir. Bu parçaya göre, bencillik ahlâkı aşağıdakilerden hangisini temele almaktadır? A) Kişinin çıkarını B) Ölçülü davranmayı C) Toplumun yararını D) Bilgi sahibi olmayı E) Tutkuları dizginlemeyi Körfez Yayınları 10. Değerlerin öznel olduğunu savunanlar, varlıklara yüklenilen değerlerle, onların gerçekten nesnel olan nitelikleri arasında bir ayrım yaparlar. Örneğin, bir cismin ağırlığı ve şekli bütün insanlar için aynıdır. Buna karşılık bu cismin altın olduğunu düşünelim. Onun Aztekler ile İspanyollar için aynı değere sahip olmadığı tarihsel olarak bilinen bir gerçektir. Ayrıca çölde susuz kalan biri için su, ormanda karanlıkta kalan biri için ateş çok değerlidir. Buna karşılık aynı şeylerin normal koşullarda hiç de aynı değere sahip oldukları söylenemez. Buradan hareketle değerlerin aşağıdaki özelliklerden hangisine sahip olduğu söylenebilir? A) Bireysel ihtiyaçlardan bağımsız olma B) Açıklanamaz özelliklere sahip olma C) Kişiye, topluma ve zamana göre farklı olma D) Belirli varlık ve olaylarla ilgili olma E) Bireyin davranışlarıyla uyumlu olma 11. Epiküros a göre, okumanın, anlamanın ve öğrenmenin vereceği haz, nitelik ve yoğunluk bakımından başka hiçbir hazla karşılaştırılamaz. Bu hazlar bedenin hazlarından çok daha büyük, önemli ve yoğundurlar. İnsan ruhu şu andaki hazları ve acıları anımsar, gelecekteki haz ve acıları öngörebilir. Buna göre Epiküros, aşağıdaki düşüncelerden hangisini savunmaktadır? A) İnsanların aldıkları hazlar kendi içlerinde sınıflandırılmalıdır. B) İnsan mutluluğa ancak acılardan ve sıkıntılardan kaçarak ulaşabilir. C) Gerçek mutluluğa ulaşabilmek için bedensel hazlara önem verilmelidir. D) Manevi hazlar, maddi hazlardan daha değerli ve önemlidirler. E) İnsanlar mutlu olmak için kendilerini korkutan faktörleri reddetmelidirler. 9. Kişi vicdanı karışısında evrensel ahlâk yasası yoktur. yargısının ifade ettiği felsefi yaklaşım aşağıdakilerden A) İdealizm B) Entüisyonizm C) Panteizm D) Nihilizm E) Kritisizm 12. Sartre, insanlar için bir tek ahlaki kuralın olduğunu söyler: Kendi kendinizi seçin. İnsan kendi kendini seçebildiği için sorumludur. O halde Sartre, her insanın sorumluluğunu kendi omuzlarına yüklemektedir. Ona göre, ne davranışlarımızı belirleyen güvenilir duygular, ne de önceden belirlenmiş ahlâki prensipler vardır. İnsanlar kendi seçimleriyle bireysel ve toplumsal değerleri yaratır. Bu parçada Sartre, ahlâk felsefesindeki hangi kavramın önemini vurgulamaktadır? A) İyi - kötü B) Vicdan C) Ödev D) Erdem E) Özgürlük Test 09 CA 1.A 2.C 3.E 4.B 5.B 6.C 7.A 8.E 9.D 10.D 11.A 12.D