Uyku, insan ömrünün yaklaþýk 1/3'ünü oluþturmaktadýr. Uyku ve Uyku Bozukluklarý. Özet. NREM dönemi kendi içinde iki ana bölüme ayrýlabilir:



Benzer belgeler
ICSD3: Parasomniler. Farklar & Yenilikler. Dr. Hikmet YILMAZ CBÜ Nöroloji AD, Manisa

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

REM UYKU ĠLĠġKĠLĠ PARASOMNĠLER. Dr Selda KORKMAZ Ģubat 2012

Uykusuzluk Yakınması İle Gelen Hastaya Yaklaşım. Dr. Hakan KAYNAK

Uykuyla İlişkili Hareket Bozuklukları. Dr. Kemal HAMAMCIOĞLU

PARASOMNİ. Prof.Dr.E.Esra OKUYUCU MKÜ Tıp Fak, Hatay

Uyku Bozuklukları. Dursun Karaman, Koray Kara, İbrahim Durukan

Uyku Bozuklukları Sınıflaması ve Ayırıcı Tanısı

UYKU UYANIKLIK DÖNGÜSÜ. Dr.Ezgi Tuna Erdoğan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D.

Narkolepsi..Dr.Zerrin.Zerrin Pelin Pendik Devlet Hastanesi Uyku Bozuklukları Birimi

NON REM uykusu ile ilişkili parasomniler. Dr Hüseyin Per Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı Kayseri

Uyku Fizyolojisi Uyku Hijyeni Obstrüktif Uyku-Apne Sendromu

Uyku sorunları: Ruhsal bozukluklardaki önemi. Prof. Dr. Mustafa Tayfun Turan Erciyes ÜTF Psikiyatri AD

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

Çocuklarda Uyku ve İlgili Sorunlar

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

UYKU: Dış uyaranlara karşı bilincin tümden ya da bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı doğal

İnsomni/Uykusuzluk. Hamdullah Aydın, 2014

UYKU ADLİ TIBBI. Psk. Çiğdem Ünlü Çeber

Psikiyatrik Bozukluklarda Uyku Çalýþmalarý

ICDS 3 İnsomnia sınıflaması. Dr. Fuat Özgen

Uykusuzluk. Prof. Dr. Hamdullah Aydın 11. Ulusal Uyku Kongresi, 2010

UYKU HASTASINA KLİNİK YAKLAŞIM. Dr.Burcu Oktay Mardin Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği

vardiyalı çalışma ve uyku bozuklukları

Parasomnilerin epidemiyolojisi, PSG endikasyonları ve parasomnilerde tedavi. 26 Şubat-2 Mart 2014 Spice Otel, Belek, Antalya

Anksiyete Bozukluðu ve Depresyonun Tanýsal Ýliþkileri

Yaşlılarda Dirençli Anksiyete Bozukluklarının Tanı ve Tedavisi

PARASOMNĠLER. Doç.Dr.Nalan Kayrak Göztepe Medical Park Hastanesi Nöroloji Uzmanı

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

Uyku ve Uyku Bozuklukları. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Gül Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri A.D.

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

DİYABET VE UYKU BOZUKLUKLARI

UYKUDA SOLUNUM BOZUKLUKLARI SINIFLAMA VE TANIMLAR

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet

GEBELİK ve DOĞUM SONRASI DÖNEMDE GÖZLENEN UYKU BOZUKLUKLARI

Aripiprazole Bağlı NREM Parasomni Olgusu

HAFİF TRAVMATİK BEYİN HASARI (mtbi) ve GENEL TEDAVİ İLKELERİ

Cinsel Ýþlev Bozukluklarýnda Ýlk Basamak Deðerlendirme ve Ayýrýcý Taný

Saðlýklý Bir Diþeti Nasýl Olmalýdýr? Saðlýklý diþeti, çoðunlukla açýk pembe renkli, sert kývamlý, mat, yüzeyi portakal kabuðu görünümünde ve diþlerin

Sosyal anksiyete bozukluðu, ilk kez 1966'da Marks

Epilepsi ayırıcı tanısında parasomniler. Dr. Hikmet YILMAZ CBÜ Tıp Fakültesi Nöroloji AD, Manisa

Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý

Hipersomnia Ýle Ýlgili Belirtilerin Ankara'nýn Kentsel Bir Bölgesinde Yaygýnlýðý

Cinsel yanýtlarýn fizyolojik bir döngüsü vardýr. Bu. Erkek Cinsel Ýþlev Bozukluklarý. Özet

Nurhak Demir İbrahim Öztura Barış Baklan Dokuz Eylül Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı Klinik Nörofizyoloji Bilim Dalı

BEZMİÂLEM. Horlama ve Uyku. Apne Sendromu VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ. Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı.

Þizofreni özellikle düþünce, algý ve duygulaným

İnsomni Tanımı, İnsomni Tipleri, İnsomni Tedavisi

HIV Enfeksiyonu ve AIDS'in Psikiyatrik Yönleri

Dr.İbrahim Öztura. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı

Klinik açýdan anksiyete, yaygýn anksiyete ve panik. Panik Bozukluðu. Özet

Uykuda Hareket Bozuklukları. Hüseyin Yılmaz Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Uyku Bozuklukları Merkezi

Anksiyolitik, sedatif, hipnotik ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer

Tüm Uyku Teknologları Derneği. Uyku laboratuarı Akretidasyon Formu.? Telefon:.? Faks:..? E-posta:.? Web Sayfası:.

REM PARASOMNİLERİ. Dr. Hikmet YILMAZ

DEPRES DEPRE Y S O Y NDA ND PSİKOFARMAKOTERAPİ

Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu

BİLİNÇ. Doç. Dr.Lütfullah Beşiroğlu

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Anksiyete, yaþlýlarda oldukça sýk olarak ortaya

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Psikiyatrik literatürde 1800'lerden beri görünmekte

Doç.Dr. Zerrin Pelin Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji Kliniği

Kleine-Levin Sendromu: Bir Olgu Sunumu

Paroksetinin Sosyal Anksiyete Bozukluðu Tedavisinde Kullanýmý

Depresyon, Pratisyen Hekimler ve Depresyon Eðitimi

İnsomni de İlaçlar. Dr. Hakan Kaynak

Uyku bozukluklarının tedavisi hakkında genel bilgi ve uyku hastalıkları. İNSOMNİ tedavisinde kullanılan farmakolojik ajanlar

Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuğa yaklaşım Epileptik sendrom kavramı

Kan vücutta damarlar içerisinde dolaþýr.akciðerlerde

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

Dr. Kezban Aslan Çukurova Ün. Tıp Fakültesi Nöroloji ABD-Adana

PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005


İnsomniada etiyolojik modeller. Dr. Sinan YETKİN

Farklý Klinik Semptomlarla Ortaya Çýkan Narkolepsi Olgularý

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Orta çaðlarda azizelerin diyet yaparak kendilerini. Yeme Bozukluklarý. Özet

Uyku Bozukluklarına Bağlı Oluşan Metabolik ve Kronik Hastalıklar. Dr. Kemal HAMAMCIOĞLU

HORLAMA VE TIKAYICI UYKU APNESĠ HASTALIĞI. Prof. Dr. Ali Vefa YÜCETÜRK Celal Bayar Ün. Tıp Fak. KBB AD Öğretim Üyesi

Cinsel Ýþlevler ve Cinsel Ýþlev Bozukluklarý

Ouas Tedavisinde Yaşlı Hastalara Yaklaşım

DENEME Bu testte 40 soru bulunmaktadýr. 2. Bu testteki sorular matematiksel iliþkilerden yararlanma gücünü ölçmeye yöneliktir.

EDA ÖZCAN ÇOCUK GELİŞİMİ ÖĞRETMENİ

Obsesif-Kompulsif Bozukluk

ŞUUR. Prof Dr Müfit Uğur

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

(trankilizan ilaçlar)

Erken boşalmamak için en iyi yardımcı kaynak için burayı tıklayın

MSLT ve MWT çekimi. Prof. Dr. Serhan Sevim Mersin Ün. Tıp Fakültesi Nöroloji A. D. 11. Ulusal Uyku Tıbbı Kongresi, 2010, Antalya

Gündüz Uykuluğunu Değerlendiren Nesnel Yöntemler

Alerjik rinit nazal mukozanýn IgE aracýlý, kronik enflamatuvar bir hastalýðýdýr. Çocuk ve eriþkinlerde sýk rastlanýr. Kiþisel ve ailesel atopi öyküsü,

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur.

PARASOMNİLER. Dr. Derya Karadeniz. Cerrahapaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Uyku Bozuklukları Birimi.

Rapor edilen iðne batma yaralanmalarýnýn %56 sý güvenlikli ürünler kullanýlarak önlenebilir den fazla patojen bulaþabilir.

Transkript:

Uyku ve Uyku Bozukluklarý Doç. Dr. Fuat ÖZGEN* Özet Uyku insan ömrünün önemli bir kýsmýný kapsadýðýndan ve uyku bozukluklarý bireyin yaþam kalitesini düþürdüðünden uyku ve uyku bozukluklarý týp disiplini içinde önemli bir yere sahiptir. Bu yazýda uyku ve uyku bozukluklarý çeþitli yönleri ile gözden geçirilmektedir. Uyku, insan ömrünün yaklaþýk 1/3'ünü oluþturmaktadýr. Farklý 5 dönem dikkati çekmektedir. Bu dönemlerden birisi hýzlý göz hareketleri (Rapid Eye Movement -REM) dönemi, diðerleri de Non REM (NREM) olarak adlandýrýlmaktadýr. Genellikle kýsa bir uyanýklýk döneminden sonra uykuya geçilmektedir. Uykunun baþlamasýndan yaklaþýk 90 dakika sonra da ilk REM dönemi ortaya çýkmaktadýr. Daha sonra da yaklaþýk 90 dakika aralarla bir gecede 3-5 REM döneminden geçilmektedir. Genel olarak uykunun ilk 1/3'lük bölümünde derin uyku, son 1/3'ünde de REM uykusu daha fazla yer almaktadýr. * Gülhane Askeri Týp Akdemisi Psikiyatri Anabilim Dalý, ANKARA NREM dönemi kendi içinde iki ana bölüme ayrýlabilir: a) Yüzeyel uyku (1. dönem ve kýsmen 2. dönem): Yüzeyel uyku, uyku uyanýklýk geçiþi arasýndaki dönemi oluþturmakta olup bu dönemde insanlar kolaylýkla uyandýrýlabilmektedir. b) Derin uyku (yavaþ dalga uykusu) (3. ve 4. dönemler): Derin uyku sýrasýnda insanýn uyandýrýlabilmesi için daha þiddetli uyarana ihtiyaç vardýr. Bu dönemin bir temel özelliði de büyüme hormonu (GH) salgýlanmasýndaki artýþtýr. GH salgýsýndaki artýþla birlikte protein sentezi artmakta, metabolizma yavaþlamakta, kardiyovasküler sistem ve solunum sistemindeki fizyolojik aktivitelerde genel olarak azalma dikkati çekmektedir. Bu nedenle, bu döneme anabolik dönem adý verilmektedir. Tüm bu deðiþmelerin, bedensel dinlenmeye, yenilenmeye hizmet ettiði kabul edilmektedir. 41

ÖZGEN F. c) REM döneminde solunum ve göz kaslarý dýþýndaki iskelet kaslarýnda tonus kaybý (atoni) olmaktadýr. Bu sýrada hýzlý göz hareketleri (REM) baþlamakta, fazik ve tonik deðiþmeler birbirini izlemekte, biliþsel ve fizyolojik aktivitelerde artýþ dikkati çekmektedir. Erkeklerde ereksiyon ortaya çýkmakta (nocturnal penile tumescence - NPT), kalp atýmýnda taþikardi, bradikardi dönemleri gözlenmekte, solunum sayýsý ve derinliði deðiþmeleri ortaya çýkmaktadýr. Seçici olarak yavaþ dalga uykusu ya da REM ortadan kaldýrýldýðýnda, bir sonraki gecede insanlarýn neredeyse bir önceki gecenin eksikliðini tamamlarcasýna yoðun REM ya da yavaþ dalga uykusu uyuduklarý dikkati çekmektedir. Buna rebound fenomeni adý verilmektedir. Sadece REM ve yavaþ dalga uykusunda rebound fenomeninin olmasý, bu dönemlerin öneminin göstergesi olarak kabul edilmektedir. Genç eriþkin insan uykusunda uyku dönemleri yaklaþýk olarak aþaðýdaki þekilde daðýlmaktadýr (Tablo 1). Uyku Örüntüsü Tanýmlanýrken Kullanýlan Deyimler: Yatakta geçen süre: Deneðin, uyumaya hazýr olduðu sýrada kaydýn baþlamasý ile sabah uyandýðýnda çalýþmanýn sonlanmasýna kadar geçen süre. Uyku periyod süresi: Deneðin uykuya daldýðý zaman ile sabah yataktan çýkmadan önceki son uyanýþa kadar geçen süredir. Toplam uyku süresi: Uyku periyod süresinden gece ortaya çýkan uyanýklýklarý çýktýktan sonra kalan süredir. Uyku indeksi: Toplam uyku süresinin yatakta geçen süreye bölünmesiyle elde edilen deðerdir. Bir uyku dönemi yüzdesi: Deneðin o dönemde geçirdiði sürenin toplam uyku süresine oranýdýr. Uyku latensi: Deneðin uykusunun gelip yataða girmesinden kayýtta uykunun baþlamasýna kadar geçen süre. Uyku dönemleri deðiþikliði sayýsý: Uykunun baþlamasýyla sabah uyanýncaya kadar olan sürede ortaya çýkan dönem deðiþikliklerinin sayýsý. UYKU BOZUKLUKLARI Tablo 1. Genç eriþkin insanda uyku dönemlerinin daðýlýmý 1. dönem % 5-10 2. dönem % 45-60 3. ve 4. dönem % 20-25 REM dönemi % 20-30 Uyku sorunlarý, bir semptom olarak hemen hemen her hastalýkta karþýlaþýlan ve yýllardýr üzerinde durulan alanlardan birisidir. II. Dünya Savaþý ndan sonraki yýllarda geliþen teknolojinin katkýsýyla önemli adýmlar atýlmýþ ve yýllar içinde de çalýþmalar "uyku týbbý" baþlýðý altýnda toplanmaya baþlanmýþtýr. Son yýllarda uyku bozukluklarý ele alýnýrken farklý tablolar tanýmlanmýþ, bozukluklar sýnýflandýrýlmýþtýr. DÝSSOMNÝALAR Dissomnia, uyku süresi miktarý, kalitesi, zamanlamasýnda deðiþmelerle karakterize, fazla uyuma, uykunun baþlama ya da devamýna iliþkin bozukluklar olarak tanýmlanmaktadýr. PRÝMER ÝNSOMNÝA Uykuya dalma, sürdürme ve sonlandýrmaya iliþkin sorunlar sonucu, dinlendirici olmayan uyku, insomnia baþlýðý altýnda toplanabilir. Uykunun iþlevi ve yapýsý dikkate alýndýðýnda insomnia, kiþilerin yeterli süre ve zaman diliminde uyuyamadýðý için dinlenemediði, yeni güne hazýr olamadýðý durumlar olarak tanýmlanabilir. Ýnsanlarýn %50'si yaþamlarýnýn bir döneminde uykusuzluk çekmektedirler. Bu insanlarýn yarýsýnýn sorunlarýnýn ciddi boyutta olduðunu ifade etmeleri, insomnianýn önemli ve yaygýn olduðunun bir göstergesidir. Eriþkin populasyonda bir yýllýk prevalansý %30-40 civarýnda olup, aðýr ve kalýcý uykusuzluktan yakýnanlarýn oraný %10-20 dir. Kronik insomnia, kadýnlarda, yaþlýlarda ve medikal/psikiyatrik sorunlarý olanlarda yaygýndýr. Araþtýrmalar, insomniaklarýn günlük yaþamlarýnda ve genel saðlýk alanlarýnda daha çok sorunlarý olduðuna, giderek yaþam kalitesinin düþtüðüne ve zaman/enerji yönünden daha çok yardým aramaya yöneldiklerine iþaret etmektedir. Kronik insomniaklar uyuyabildiklerinde de yüzeyel uyuduklarýný, kolaylýkla uyanýp uyumakta güçlük çektiklerini ifade etmektedirler. Geçici insomnia, sýk rastlanan bir tablodur. Genellikle birkaç geceden fazla sürmez ve çoðu 42

UYKU VE UYKU BOZUKLUKLARI zaman stres, ilaçlar gibi nedenler söz konusudur. Hastalar, içinde bulunduklarý genel uyarýlmýþlýk hali ve uykusuzluk nedeniyle endiþeli ve telaþlýdýrlar. Bu tablolarda ilaç kullanýlmasý yerine durumun aydýnlýða kavuþturulmasý, uyku hijyenine uygun düzenlemeler yararlý olmaktadýr. ETÝYOLOJÝ Uyarýlmaya yol açan tüm faktörler insomniaya, neden olabilir. Bu nedenle etiyolojide kýsa ya da uzun süreli psikolojik/biyolojik deðiþmelerin yer alabileceði kabul edilmektedir. 1. Biyolojik Faktörler: Metabolik ve endokrin bozukluklar, kardiyovasküler sistem, solunum sistemi, gastrointestinal sistem hastalýklarý, romatizmal hastalýklar ve nörolojik patolojiler. Ýlaçlar: a) Psikostimülanlar: Amfetamin, metilfenidat, pemolin, efedrin, propanolamin, kafein, teofilin deriveleri. b) Antidepresifler: Trisiklik antidepressifler bazý olgularda paradoksal bir þekilde insomniaya yol açabilirler. Selektif serotonin gerialým inhibitörleri (SSRI) ve monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) grubu antidepresif kullanýmýnda özellikle tedavinin baþlarýnda bir yan etki olarak insomnia ortaya çýkabilmektedir. c) Alkol ve madde kullaným bozukluklarý: Baþlangýçta kullanýlan alkol ya da madde, uykuya giriþi kolaylaþtýrýrsa da kronik kullanýmda ve kesilme dönemlerinde insomniaya yol açmaktadýr. d) Antiparkinson ilaçlar: L-dopa, bromokriptin, lisurid, amantadin, pribedil. e) Antiaritmik ve antihipertansifler: f) Diðerleri: Baclofen, α ve β agonist/antagonistleri, dekonjestanlar, antikonvülzanlar, iþtah azaltýcý maddeler, oral kontraseptifler, kortikosteroidler, tiroid preparatlarý sayýlabilir. 2. Psikolojik Faktörler: Bireyin içinde bulunduðu gerginlik, kaygý gibi yaþantýlarýn uykunun baþlangýcýnda beklenen gevþemeye engel olduðu, hatta uyku ya da uyumanýn kaygý verici bir yaþantý olarak ortaya çýktýðý söylenebilir. Böylece, uykuya giriþ gecikmekte ya da uykuya geçilememekte, zaman zaman uyku baþlasa bile kesintilerle sürmektedir. Ýnsomniadan yakýnan hastanýn deðerlendirilmesi: Ýnsomnia bir semptom olarak ele alýnmalý ve nedenin saptanmasýna çalýþýlmalýdýr. Gündüzleri yorgunluk, uykululuk, gerginlik gibi belirtilerin bulunup bulunmadýðý soruþturulmalýdýr. Ýyi uyuyamadýðý halde, gündüzleri sorunu olmayanlarýn ayrýntýlarýyla incelenmesi gerekmeyebilir. Kýsa uyuyanlar (gecede 3 saat ya da daha az uyumakla birlikte günlük aktivitesi etkilenmeyenler) ayrý bir kategoride ele alýnmalýdýr. Görüþme: Yakýnmanýn nasýl ortaya çýktýðýna ve sorunla iliþkili etkenlerin araþtýrýlmasýna yönelik olmalýdýr. Sorunlarýn baþlamasýndan önceki uyku düzeni araþtýrýlmalýdýr. Her bireyin uyku alýþkanlýðý ve düzeninde küçük farklar olabileceði unutulmamalýdýr. Uyku hijyeni ve alýþkanlýklarý, uykuyu algýlayýþý görüþme sýrasýnda ele alýnarak hatalý inanýþlar ve tutumlar ortaya konabilir. Mümkün olduðu takdirde eþle de görüþülmelidir. Uyku sýrasýnda hareketler, horlama, apne gibi uykuyu bozabilen belirtiler konusunda bilgi alýnabilir. Temel yakýnmanýn ortaya konmasý, deðerlendirmeyi kolaylaþtýrýlacaktýr. Sorunun, baþlama, sürdürme ya da sonlanma dönemlerinde olmasý ipucu oluþturabilir. Uykuya baþlama güçlüðünden yakýnanlarda uykuya dalarken bacaklarda uyuþma, karýncalanma gibi huzursuz bacak (restless legs -RLS) belirtileri olanlarda görüþme sýrasýnda tanýya ulaþmak olasýdýr. Týbbi öykü içinde geçirilen hastalýklar, ameliyatlar, kazalar, kullanýlan ilaçlar öðrenilmelidir. Ailede insomniak olup olmadýðý da önem taþýmaktadýr. Psikolojik deðerlendirme: Psikiyatrik görüþmenin yanýsýra gerektiðinde psikolojik testler de kullanýlarak sorunla iliþkili durumlar ortaya konabilir. Fizik muayene ve laboratuvar testleri: Rutin incelemelerin yanýsýra özellikle anemi ve endokrin bozukluklar üzerinde durulmalýdýr. Polisomnografi: Uyku bozukluðuna iþaret eden sorunlarý bulunduðu düþünülen, uygun tedaviye yanýt alýnamamýþ olgular uyku laboratuvarýnda incelenmektedir. Ýnsomnia Tedavisi: Ýnsomniaklarýn bir bölümünde sadece uyku hijyeninin düzenlenmesiyle önemli ölçüde yarar saðlanabilmektedir. Nasýl bir tablo 43

ÖZGEN F. geliþmiþ olursa olsun uyku hijyeni konusunda bilgi verilmeli, hasta, koþullarýn düzenlenmesi için uyarýlmalýdýr. Uyku Hijyenine Yönelik Düzenlemeler: Sabahlarý uyanýnca yataktan çýkýlmalýdýr. Biraz daha dinlenmek amacýyla uyumaya devam etmek dinlendirici olmadýðý gibi uyku ritmini de bozabilmektedir. Her zaman ayný saatte kalkýlmalýdýr. Uyku ritminin kurulmasý için belirli saatler arasýnda ve kiþinin sirkadiyen ritmine göre uyuyabilmesi en saðlýklý yoldur. Gündüzleri uyumamalýdýr. Düzenli egzersiz yapmalýdýr. Ancak, akþam saatlerinde heyecan oluþturacak aktivitelerden kaçýnmalýdýr. Yatak odasý ses, ýþýk, ýsý yönünden korunmuþ olmalýdýr. Çok aç ya da tok olmamalýdýr. Kafeinli, alkollü, kolalý içeceklerden ve tütün kullanýmýndan kaçýnmalýdýr. Uyumaya iliþkin aþýrý bir çaba gösterilmemelidir. Kronik insomniada ilaç kullanýmýnýn yararlý olduðunu gösteren araþtýrma yoktur. Ancak jet lag, durumsal ve kýsa süreli insomnia gibi tablolarda kýsa süre için hipnotikler kullanýlabilir. Uyku Kýsaltma Tedavisi: Amaç, kiþinin uyuduðu kadar olan bir süreyi yatakta geçirmesi ile sýnýrlandýrýlmýþ uyku düzeni oluþturmaktýr. Ýlk aþamada, hastanýn tutacaðý bir günlüðe göre muhtemel uyku saatleri belirlenerek bunun dýþýnda yataða girmeye engel olmalýdýr. Bu yolla yatakta geçen sürenin uykuda geçmesi saðlandýkça süre uzatýlarak kiþinin gereksinimi kadar uyumasý saðlanabilir. Ýlaç Tedavileri: Ýnsomniaklarýn bir sonuç alamamalarýna karþýn uyumak için genellikle alkol, hipnotik gibi maddelere yöneldikleri dikkati çekmektedir. Böylece, kronikleþen tabloya diðer psikiyatrik bozukluklar da eklenerek daha karmaþýk görünüm kazanmaktadýr. Benzodiazepinler, tedavi dozunda bile bir süre kullanýldýktan sonra býrakýldýðýnda sýklýkla kesilme belirtileri ve rebound insomniaya yol açmaktadýr. Hipnotik kullanýrken þu noktalara dikkat edilmelidir: Geçici ve kýsa süreli insomnialarda kullanýlmalýdýr. Etkili olan en düþük dozda verilmelidir. 2 ya da 3 haftadan uzun süre verilmemelidir. Üst üste her gece verilmemelidir. Kronik insomniada verilmesinin yararý yoktur. Etiyolojiyi belirlemeden tedaviye yönelmemelidir. PRÝMER HÝPERSOMNÝA Türk toplumunda genel populasyonun %14'ü hipersomniadan yakýnmaktadýr. Bu olgularýn %32'si kilo fazlalýðý göstermektedir. Fazla uyuyanlarýn %5.8'i gündüzleri dayanýlmaz uyku ataklarý tanýmlamaktadýrlar. Bir aydan uzun süren, gündelik yaþamý etkileyen, gece yeterince uyumasýna karþýn gündüzleri uyumak zorunda kalanlar hipersomniak olarak tanýmlanabilir. Kleine-Levin Sendromu: Ergenlik döneminde baþlayan, yýlda bir kaç atakla kendini gösteren, erkeklerde daha çok görülen ve eriþkinlikte azalarak kaybolan bir tablodur. Bir kaç gün ya da hafta sürebilen ataklarda, hipersomnia, hiperfaji, hiperseksüalite ve konfüzyon benzeri bozukluklar baþattýr. Genellikle aniden baþlar, nöbet sýrasýnda hasta neredeyse uyandýrýlamaz. Çoðu zaman baþladýðý gibi sonlanmakta ve hasta günlük yaþamýna dönmektedir. Standart bir tedavi olmamakla birlikte bazý olgularda lityum karbonatýn etkili olduðu bildirilmiþtir. Ýdiyopatik Hipersomnia: Genellikle 20'li yaþlarda baþlamakla birlikte her yaþta ortaya çýkabilmektedir. Hastalarýn, hemen hemen sürekli denebilecek biçimde uzun süre uyuduklarý, sabah dinlenmeden kalktýklarý, gündüzleri de farklý sürelerde uyusalar da dinlenemedikleri dikkati çekmektedir. Narkoleptiklerden farklý olarak REM latensi kýsa olmayýp, gündüz uykularýnda da bazan REM dönemine girmektedirler. Bu hastalarda etkinliði gösterilmiþ bir tedavi modeli olmamakla birlikte santral sinir sistemi (SSS) stimülanlarý, norepinefrin (NE) üzerinden etki gösteren antidepresifler kullanýlmaktadýr. Son yýllarda bir santral α 1 agonisti olan modafinil denenmiþ, baþarýlý sonuçlar alýnmýþtýr. Narkolepsi: Narkolepsi, uyanýklýkta uyku ataklarý ve 44

UYKU VE UYKU BOZUKLUKLARI katapleksi, uyku-uyanýklýk geçiþi sýrasýnda da uyku paralizisi ve hipnogojik/hipnopompik halusinasyonlarla karakterize bir bozukluktur. Toplumda yaygýnlýðý 4/10.000 olup genellikle adolesan dönemde ilk belirtiler ortaya çýkmaya baþlamaktadýr. Tüm belirtiler her hastada bulunmasa da gündüzleri uyku ataklarý en yaygýn rastlanan yakýnmadýr. Uyku ataklarý, genellikle 1.5-2 saat aralýklarla önüne geçilmez bir þekilde ortaya çýkmaktadýr. Hastalar, 5-10 dakika kadar uyuduklarýnda tamamen dinlenmiþ olmaktadýrlar. Çoðu zaman bu kýsa uyku sýrasýnda rüya gördüklerini ifade ederler. Katapleksi, heyecansal durumdaki ani deðiþmeler karþýsýnda kýsa süreli çizgili kas tonusu deðiþikliðidir. Birden konuþamaz olabilir, elindeki bir þeyi düþürebilir. Bu durum kýsa sürede ortadan kalkar. Halusinatuar yaþantýlar ve uyku paralizisi, uyku uyanýklýk geçiþi sýrasýnda ortaya çýkan kýsa süreli deðiþmelerdir. Narkolepside Taný Yöntemi: Genellikle görüþme sýrasýnda kolaylýkla narkolepsi düþünülebilir. Kesin taný için uyku çalýþmasý yapýlmalýdýr. Tedavi semptomatiktir. Antidepresifler, amfetamin türevleri, metilfenidat, α 1 agonistleri kullanýlmaktadýr. SOLUNUMLA ÝLÝÞKÝLÝ UYKU BOZUKLUÐU Uyku sýrasýnda solunumla iliþkili bozukluklar, aðýr komplikasyonlarý olan, yeterince tanýnmayan ve yaygýn sorunlardýr. Bu tablolar çeþitli psikolojik ve fiziksel hastalýkla karýþabilir, bunlara neden olabilir. Uyku apnesi, periferik ya da santral faktörlerin etkisiyle ortaya çýkan ve uyku sýrasýnda 10 saniyeden uzun süren solunum durmasýdýr. Uyku apnesi sendromu tanýsý için bir saatlik uykuda 5 taneden fazla apne bulunmasý koþulu aranmaktadýr. Temel belirtiler horlama, tanýklý apne ve gündüz uykululuðudur. Yaþamý tehdit eden, ani gece ölümlerine neden olabilen ve yorgunluk, isteksizlik, verimsizlik, biliþsel iþlevlerde bozulma, heyecansal instabilite gibi psikiyatrik belirtilere yol açabilen bu tablolarda bilinen tüm psikotroplar kontrendikedir. Eriþkin populasyonda prevalansý %1-10 arasýnda bulunmaktadýr. Uyku apnesi, yaþlýlarda, erkeklerde ve þiþman kiþilerde daha yaygýn görülmektedir. Ýleri yaþlarda genel kas tonusu azalmasýnýn da katkýsýyla horlamanýn ve apnenin daha sýk görüldüðü bilinmektedir. 60 yaþ üzerindeki populasyonda yapýlan bir taramada populasyonun 1/3'ünde uyku sýrasýnda apne epizodlarý saptanmýþtýr. Obstrüktif, santral ve mikst olmak üzere üç tip apne tanýmlanmýþtýr. Bir çoðu obez olan bu hastalarýn kilo vermeleri tedavinin ilk adýmýný oluþturmaktadýr. Üst solunum bölgesinde yapýsal bozukluklar saptananlarda, cerrahi tekniklerle bozukluklar düzeltilmektedir. Son yýllarda üst solunum bölgesinde basýncýn düzenlenmesine dayalý cihazlar da kullanýlmaktadýr. Continous positive airway pressure (CPAP) adý verilen bu cihazlarla baþarýlý sonuçlar alýnmaktadýr. SÝRKADÝYEN RÝTM UYKU BOZUKLUÐU Sirkadiyen ritm uyku bozukluklarý, farklý tablolar þeklinde kendini göstermektedir. Gecikmeli Uyku Evresi Tipi: Uykuya dalma ve uyanma saatlerinin sürekli bir biçimde geç olmasýdýr. Deðiþen Mesai Saatleri Tipi: Gece mesaisi ya da mesai saatlerinin sýk deðiþmesiyle birlikte asýl uyku dönemi sýrasýnda uykusuz ya da asýl uyanýklýk dönemi sýrasýnda uykulu olmadýr. "Jet Lag" Tipi: Birden çok zaman dilimini geçerek seyahat edildiðinde ortaya çýkan, içinde bulunulan zamana göre günün uygunsuz saatlerinde uykulu ya da uyanýk olma durumudur. Bir hastalýk olmamakla birlikte sirkadien ritm düzensizliði oluþu nedeniyle üzerinde durulmaktadýr. Performansý etkileyen, çoðu zaman gastroentestinal belirtilerin de eklendiði geçici bir tablodur. Belirtilerin þiddeti, birim zamanda geçilen dilim miktarý ve bireyin yapýsýyla iliþkilidir. Kýsa süreli benzodiazepin kullanýlabileceði gibi, bulunulan bölgede olabildiðince güneþ ýþýðý almak önerilebilir. Belirlenmemiþ Tip: Belirlenmemiþ tipler arasýnda, öne kaymýþ uyku evresi, uyku uyanýklýk örüntüsü 24 saat olmayan, düzensiz uyku-uyanýklýk örüntüsü ya da diðer belirlenmemiþ örüntüler yer almaktadýr. Baþka Türlü Adlandýrýlamayan Dissomnialar: Özgül taný ölçütlerini karþýlamayan insomnialar, hipersomnialar ya da sirkadiyen ritm bozukluklarý bu grupta yer almaktadýr. 1. Restless Legs Sendromu (RLS): RLS, istirahat ve uykuda, çoðu zaman ayaklarda belirgin olmak üzere uyuþma, karýncalanma gibi hisler, bazan aðrý ve sýçramalarla karakterize, uykuya dalma ve 45

ÖZGEN F. sürdürmeye iliþkin güçlükler yaratan bir tablodur. Hastalar çoðu zaman sorunlarýyla baþetmek için ayaklarýný oðuþturmakta, masaj yapmakta, dolaþmakta, bazan da bir þeyler yiyerek yeniden yatmayý denemektedirler. Ýlginç bir nokta da, ameliyat, doðum, menstruasyon gibi kanamalý dönemlerde, metabolik bozukluklarda ve antidepresif ilaç kullanýmýnda, yakýnmalardaki artýþtýr. Genellikle eþleri, uyku sýrasýnda hastanýn kendilerini ayaklarýyla periyodik bir biçimde dürttüklerini ifade ederler. RLS tablolarýnda hastalarýn çoðunda uykuda, bacaklarda periyodik hareketler saptanmaktadýr. Bu þekilde uykuya dalma öncesinde baþlayan aktivasyon, uyarýlmaya yol açmaktadýr. Bu hastalar uykuya dalsalar bile uykunun devamlýlýðý bozulmaktadýr. Akpýnar (1987) RLS tablosunun etyopatogenezinde dopaminerjik yetersizlik üzerinde durmuþtur. Tedavide, pribedil, bromokriptin, L-dopa gibi dopamin agonistleri kullanýlmaktadýr. 2. Ýdiyopatik periyodik bacak ve kol hareketleri (nokturnal miyoklonus): Özellikle alt ekstremitelerde ortaya çýkan, yineleyici ve düþük amplitüdlü, kýsa süreli atmalar þeklinde kendini göstermektedir. Hareketlerin sayýsý fazla ise insomniaya ve sýk sýk uyanmaya yol açabilir. Tedavide dopamin agonistleri kullanýlmaktadýr. PARASOMNÝA Parasomnia, uykuda, uyku dönemiyle eþ zamanlý, davranýþ ve fizyolojik alanlarda deðiþmeleri kapsamaktadýr. Bunlar, SSS aktivasyonunun otonomik sinir sistemi ya da iskelet kaslarýna aktarýlmasý ile ortaya çýkan bozukluklar olarak tanýmlanmaktadýr. Parasomnialarýn çocuklukta sýk görülürken eriþkinlik döneminde azalmasý, bu bozukluklarýn SSS maturasyonu ile iliþkili olabileceðini düþündürmektedir. Kabus Bozukluðu: Kabus bozukluðu, her yaþta ortaya çýkabilen, en yaygýn olarak 3-5 yaþlarý arasýnda görülen, genellikle REM döneminde ve uykunun ikinci yarýsýnda, dýþ uyaran olmaksýzýn uyanmaya yol açan, korkutucu rüyalar ile karakterizedir. "Kötü rüya" olarak da bilinen kabus bozukluðuna genel populasyonda yaklaþýk %5 oranýnda rastlanmaktadýr. Hastalar korku ile uyanýrlar, rüya içeriðini hatýrlarlar ve uyandýklarýnda hafif konfüzyon içindedirler. Epizod geçtikten sonra da uykuya dalarlar. Tabloya çoðunlukla insomnia eþlik etmektedir. Hipnotik ilaçlarýn uzun süre kullanýmýndan sonra aniden kesilmesiyle ortaya çýkan yoksunluk dönemlerinde muhtemelen REM reboundu sonucu, kabus bozukluðu görülebilmektedir. Kabus bozukluklarý, uyku terörü bozukluðu ve epilepsiden ayýrt edilmelidir. Kabus bozukluðu, REM'le iliþkili olduðu için gecenin her döneminde görülebilmekte, terör bozukluðu ise daha çok, derin uykunun yoðun olduðu ilk 2 saatte ortaya çýkmaktadýr. Epilepsi ise uyanýklýkta da görülmesi ve EEG ile ayýrt edilebilir. Tedavi: Kronik kabus bozukluðunda psikoterapi uygun olur. Bir psikiyatrik tablonun semptomu olduðunda tedavi yaklaþýmý ana tabloya göre olmalýdýr. Uykunun yapýsý ve REM üzerine etkili ilaçlar (diazepam, imipramin gibi) sýklýkla kullanýlmaktadýr. Kabuslar çok sýk olmadýðý ve günlük yaþamý etkilemediði sürece benzodiazepin tedavisinden baðýmlýlýk ve rebound riskleri gibi nedenlerle kaçýnýlmalýdýr. Uyku Terörü: Uyku terörü, uykunun ilk saatlerinde, yavaþ dalga uykusu sýrasýnda ortaya çýkan, çýðlýk atma ve aðlamanýn eþlik ettiði, yoðun korku ile birlikte otonomik ve davranýþsal deðiþikliklerle karakterize bir bozukluktur. Olaydan sonra genellikle amnezi vardýr. Uyku terörünün yaygýnlýðý, çocuklarda %1-6 olup, en çok 5-7 yaþlarý arasýnda görülmektedir. Adolesan dönemde epizodlarýn sýklýðý azalýr ve eriþkinde prevalans %1'in altýna iner. Uyku teröründe belirgin motor aktivite vardýr. Genellikle uyurgezerlik ile devam eder. Ürkmüþ bir þekilde yataða oturarak, ani çýðlýk atma ve sesler çýkarma ile birden derin uykudan uyanarak baþlar, hasta konfüze ve ajitedir. Tabloya, pupil dilatasyonu, terleme, taþikardi, takipne gibi otonomik aktiviteler eþlik eder. Panik ve korku yoðun olduðunda, yataktan çýkmaya, kaçmaya kalkýþabilir. Ani motor hareketler yaralanmalara yol açabilir. Epizodlar genellikle 15 dakika içinde tam bir uyanýklýk hali oluþmaksýzýn yatýþýr. Hasta yataða geri dönerek uykusuna devam edebilir. Genellikle gecede bir epizod görülür. Epilepsi her ne kadar uyku terörü epizodlarýna neden olabilirse de gündüz saatlerinde epileptik nöbet anamnezi ve anormal EEG aktivitesi bu iki 46

UYKU VE UYKU BOZUKLUKLARI hastalýðýn ayrýlmasýný saðlar. Eðer uykuda yürüme veya uyku terörü orta ve ileri yaþlarda ortaya çýkarsa organik etkenler dikkate alýnmalýdýr. Tedavi: Epizodlar adolesan çaðda da sürerse psikoterapi düþünülmelidir. Adölesan dönemin sonlarýndaki ve yetiþkin hastalarda hipnotikler kullanýlabilir. Hipnotiklerin, epizodlarla iliþkili olarak ortaya çýkan parsiyel uyanmalarý ortadan kaldýrarak etki gösterdiði düþünülmektedir. Benzodiazepin kullananlarda ilacýn kesilmesinden sonra aðýr uyku terör epizodlarý ortaya çýkabilmektedir. Benzodiazepinlere ek olarak antidepresanlar kullanýlabilir. Uyurgezerlik (Somnanbulizm): Uyurgezerlik, yavaþ dalga uykusu sýrasýnda ortaya çýkan ani motor aktivite ile karakterizedir. Uykunun ilk saatlerinde, yaklaþýk 10 dakika süreyle ortaya çýkar. Bu sýrada hastanýn uyandýrýlmasý güçtür ve tabloya amnezi eþlik etmektedir. Çocuklarýn %25-30'unda uyurgezerlik epizodlarý görülür. 12 yaþ civarýnda en yüksek görülme sýklýðýna ulaþýr, sonra giderek azalýr, 15 yaþýndan sonra nadiren görülür. Yetiþkinlerde prevalans yaklaþýk %1'dir. Yetiþkinlerde görülenlerin çoðu, çocuklukta baþlayýp devam eden olgulardýr ve psikolojik faktörler rol oynamaktadýr. Uyurgezerlikte ailesel yatkýnlýk belirgindir. Aile üyelerinin %80'inde uyurgezerlik ya da uyku terörü olduðu dikkati çekmektedir. Epizodlar yatakta oturmayla baþlar, genellikle boþ anlamsýz yüz ifadesi, etrafta bulunan objelere kayýtsýzlýk vardýr. Hareketler amaçsýz olmakla birlikte organizedir. Uyurgezerliði olan hastalarda uykuda konuþma sýklýðýnýn normal populasyondan daha fazla olduðu bildirilmiþtir. Hafifçe dokunma, isminin söylenmesi gibi çevresel uyaranlara cevap alýnmaz. Hasta, genellikle yataðýna geri dönüp uykuya devam eder. Genellikle gecede bir epizod ortaya çýkar ve uyanýklýk oluþmazsa sabah olaylar hatýrlanmaz. Nadiren agresif davranýþlar ortaya çýkabilir. Uykusuzluk ve yorgunluk, uyurgezerlik epizodlarýnýn sýklýðýný arttýran faktörler olarak bildirilmektedir. Uyurgezerlikte ayýrýcý tanýda febril hastalýklar, psikomotor epilepsi, Tourette sendromu göz önünde bulundurulmalýdýr. Psikojenik fügler uyurgezerlik ile karýþabilir. Uyurgezerlik birkaç dakika sürmesine karþýn psikojenik füglerde süre genellikle saatler veya günlerle ifade edilir. Tedavi: Uyurgezerlik epizodlarý aðýr deðilse ilaç tedavisinden kaçýnýlmalýdýr. Diazepamýn 5-20 mg/gün dozlarda hastalýðýn þiddet ve sýklýðýný azalttýðý bilinmektedir. Benzodiazepinler, bir yandan derin uykuyu azaltýrken diðer yandan da uyanmaya engel olarak etkilemektedir. Kesildiðinde ise tekrarlama riski yüksektir. Antidepresanlar ise küçük dozlarda etkilidir. Hastanýn, epizodun meydana geldiði saatten önce uyandýrýlmasý da yararlý olabilmektedir. Diðer parasomnialar: REM uykusu davranýþ bozukluklarý: Genellikle orta yaþ ve yaþlý erkeklerde, gecenin son 1/3 lük kýsmýnda, REM uykusunda atoninin geçici kaybý ile birlikte, motor aktivitelerin oluþmasý ile karakterize bir bozukluktur. Azalmýþ serotoninerjik ve/veya noradrenerjik aktivite sonucu, REM'in fazik komponenti inhibe olmakta ve REM uykusu davranýþ bozukluklarý ortaya çýkmaktadýr. Akut ve geçici formu toksik ve metabolik nedenlerle, kronik formu ise idiyopatik ya da nörolojik hastalýklarýn bir semptomu olarak ortaya çýkabilir. Klonazepam semptomlarý yatýþtýrmaktadýr. Antidepresanlar kullanýlabilir. Uyku Paralizisi: Uykuya dalarken (hipnogojik) ya da uyanýrken (hipnopompik) ortaya çýkan, genellikle anksiyete ve ölüm korkusunun eþlik ettiði, istemli hareketleri yapamama ile karakterize bir bozukluktur. Ergenlik döneminde oldukça yaygýn görülmesine karþýn eriþkinlikte nadiren rastlanmaktadýr. Ayýrýcý tanýda narkolepsi göz önünde bulundurulmalýdýr. Sleep Starts (Hypnic Jerks): Uyku baþlangýcýnda bazen kol ve baþý da içine alan genellikle bacaklarda ani kýsa süreli kasýlmalarla karakterizedir. Genellikle anksiyete ile iliþkilidir. Uykuda Konuþma: Uyku sýrasýnda kendiliðinden, farkýnda olmadan sesler çýkarma veya konuþmalarla karakterize bir tablodur. Uykunun ilk saatlerinde, derin uyku sýrasýnda ortaya çýkmaktadýr. Uyku Bruksizmi: Uyku sýrasýnda diþlerin birbirine sürtülmesi ile karakterize stereotipik bir bozukluktur. Anksiyeteye eþlik ettiði düþünülürse de çene yapýsýndaki bozukluklarýn etkili olduðu bilinmektedir. Uyku Enürezisi: Uyku sýrasýnda tekrarlayýcý istemsiz miksiyon ile karakterizedir. Genellikle yavaþ dalga uykusu sýrasýnda görülmektedir. 47

ÖZGEN F. 1. Akpýnar Þ (1987) Restless legs syndrome treatment with dopaminergic drugs. Clin Neuropharmacol, 10: 69. 2. American Sleep Disorders Association (1991) The International Classification of Sleep Disorders, American Sleep Disorders Association, Minnesota. 3. American Psychiatric Association (1994) Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders. 4. Baský (DSM-IV). Washington DC, s. 551. 4. Aydýn H (1990) Narkoleptiklerin uyku örüntüsü üzerine bir araþtýrma, GATA Bülteni, 32: 269. 5. Aydýn H (1994) Uyku bozukluklarýnda psikofarmakolojik tedavi, 3;2: 76. 6. Aydýn H (1996) Dissomniler, Ege Psikiyatri Sürekli Yayýnlarý, 1: 33. 7. Balter MB, Uhlenhuth EH (1992) New epidemiologic findings about insomnia and its treatment. J Clin Psychiatry, 53 (Supll 12): 34. 8. Karacan I, Thornby JI, Anch M et al. (1976) Prevalence of sleep disturbance in a primarily urban Florida county. Soc Sci Med, 10: 239. 9. Kales A, Caldwell AB, Preston TA et al. (1976) Personality patterns in insomnia. Arch Gen Psychiatry, 33: 1128. Yararlanýlan ve Önerilen Kaynaklar 10. Kaynak H, Gözükýrmýzý E, Damcý D et al. (1995) The prevalence of insomnia and excessive sleepiness in Turkey. D Kýrbaþ, L Matilde (Ed), Neurology and Public Health, Ýstanbul, Bitam, s. 164. 11. Lugaresi E, Medori R, Montagna P et al. (1986) Fatal familial insomnia and dysautonomia with selective degeneration of thalamic nuclei. N Eng J Med, 315: 997. 12. Morin CM, Culbert JP, Schwartz SM (1994) Nonpharmacological interventions for insomnia: A metaanalysis of treatment efficacy. Am J Psychiatry, 151: 1172. 13. Özgen F (1996) Parasomniler. Ege Psikiyatri Sürekli Yayýnlarý, 1: 53. 14. Regestein QR, Monk TH (1995) Delayed sleep phase syndrome: A review of its clinical aspects, Am J Psychiatry, 152: 602. 15. Salin-Pasqual RJ, Roehrs TA, Merlotti LA et al. (1992) Long-term study of the sleep of insomnia patients with sleep state misperception and other insomnia patients. Am J Psychiatry, 149: 904. 16. Spielman AJ, Nunes J, Glovinsky PB (1996) Insomnia. Neurol Cl North Am, 14: 513. 48