Zorunlu din derslerine ilk dava açan Hacýbektaþlý bir Alevi

Transkript

1 YIL:3 SAYI:741 5 DE 35 YKR 24 EYLÜL 2008 ÇARÞAMBA Zorunlu din derslerine ilk dava açan Hacýbektaþlý bir Alevi Mustafa Selmanpakoðlu kendi deyimi ile zorunlu din derslerine dava açan ilk alevi lerden Hacýbektaþ doðumlu. Çocukluðum varlýklý deðildi. Biz yoksulduk diyor, esmer ve gülen sesiyle.. Ailesinin 12 Eylülde deðil ama 12 Mart ta çok çektiðini söylüyor. Hacýbektaþta tüm solcularýn, devrimcilerin Cemal aðbisi biliyoruz ki Mustafa aðbinin kardeþi..cemal Selmanpakoðlu,Mahir(ler)in yol arkadaþý ve 12 Mart maðduru.. Alevilerin zorunlu din dersine karþý tepkilerini dile getirdiði bir tarihsel evrede yýllar önce (1997 de) zorunlu din derslerinin kaldýrýlmasý için ilk dava açan Alevi Mustafa Selmanpakoðlu ile davanýn hikayesini dinlemek istedik. Hacýbektaþdaki evinde konuk etti bizi. Kendi kurduðu kýrmýzý þarap eþliðinde zorunlu din dersine karþý açmýþ olduðu davanýn hikayesini dinledik. Görüþmemiz röportajdan çok dertleþme ve sohbet sýçaklýðýndaydý. Ýþte o dertleþme ve sohbeti siz okurlarýmýzla paylaþýyoruz. Röportaj: Aydýn Þimþek Fotoðraf: Sertaç Danacý Adrese dayalý Nüfus kaydýnýzý kontrol edin Özçelik Adrese Dayalý Nüfus Kayýt Sistemi Hacýbektaþ ýn Nüfusunu düþürmüþ olabilir mi? Adrese Dayalý Nüfus Kayýt Sistemi uygulamasýnda Hacýbektaþ Nufüsu düþdü. Kayýt olduðunu idia eden bazý vatandaþlar Hacýbektaþ Ýlçe Müdürlüðüne ikametgah kayýdý için gittiklerinde kayýtlarýnýn olmadýðýný gördüler. Vatandaþlar, bu durumun Hacýbektaþ ýn Nüfus azalmasýna neden olabileceðini iddia ettiler. Haber: Aydýn Þimþek 3 DE "Müfredatý Talim Terbiye Kurulu Deðil Uzmanlar Belirlemeli" Eðitim-Sen Hacýbektaþ Þube Baþkaný Ali Kaim e göre baðýmsýz ve tarafsýz bir müfredat içinde akademisyenler, bilim insanlarý, eðitmenler ve sendika üyesi uzmanlardan oluþan komisyonlarca tartýþmalar sonucunda belirlenmeli. 6 DA Kankal 6 DA Kapadokya kilimleri Avrupa pazarýnda Türkiye'nin önemli turizm merkezlerinden Kapadokya bölgesinde, kök boya iplerle ahþap tezgahlarda dokunan yöresel halý ve kilimler Avrupa ve ABD'ye satýlýyor. Doðal kök boyalarla ahþap tezgahlarda yöre kadýnlarý tarafýndan dokunan kilim ve halýlar, yöre insanýnýn geçim kaynaðýný oluþturuyor. 7 DE GÜNEÞ ECZANESÝ Ecz. Tel: Ev Tel: ÖZGÜRLÜKÇÜ VE TAM BAÐIMSIZ TÜRKÝYE ÝÇÝN 12 EYLÜL DARBECÝLERÝ YARGILANSIN!! Fotoðraf:Sodev Aydýn Þimþek asimsek68@gmail.com Üç Alevi Bir soru ve zorunlu din dersi Gazi Baran gazibaran@mynet.com YILDIZ GÜNCESÝ AYDINLIÐIND A (2) 4 DE 2 DE Ali Balkýz: Basýna tehdit ve sansür AKP Faþizminin uygulanmaya baþladýðýnýn göstergesidir Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Baþkaný Ali Balkýz yapmýþ olduðu basýn açýklmasýnda AKP nin ve Baþbakan Tayip Erdoðan ýn uygulamlarýný eleþtirdi. Özellikle son günlerde Baþbakanýn basýn özgürlüðünü engelleyen, tehdit eden tutumunu 12 Eylül faþist darbesi öncesi uygulamalara benzeten Balkýz Anýmsanacak olursa; 12 Eylül faþist darbesi öncesi ve izleyen yýllarda da; yurttaþlarýmýz okuduklarý gazetelere göre sýnýflandýrýlýr, bu ölçü alýnýr ve iþkence görürlerdi. Baþbakan'ýn beðenmediði gazeteleri almayýn, evinize sokmayýn çaðrýsý, ne kadar da çok anýmsatýyor o yýllarý. 7 DE

2 2 24 Eylül 2008 Çarþamba Haketmediði þeyleri görmek Haketmediði halde birini muhatap almayý sürdürmek, hâlâ düzelir diye karþýmdakine bitmek bilmez þans tanýmak gibi bir huyum var. O anlaþmaya yanaþmayýp hakaret ediyor. Ben hâlâ cývýk bir insancýllýk adýna onu dinliyorum! Ýþte yanýldýðým nokta, kestirip atmasýný bilmiyorum. Acýsý üzüntüsü bana kalýyor. O her þeyi söyleyip çekip gidiyor. Karþýmdaki kardeþim de olsa sorunu çözen, para harcayan benim. Bir hayýrlý olsun demedik diye beni suçlayabiliyor. Oysa hayýrlý olsun ne ki benim yaptýklarým yanýnda. Önce bir teþekkür et, deðerbilirlik göster. Ben sana on kez söyleyim hayýrlý olsun diye. Ýþte Gündoðdu dan þu alýntý benim durumumu anlatýyor gibi. Ben, her sorunu ciddiye alan sorunlarýn insanla çözüleceðine insana inanan bir karakterim. Bu konumda bir insana Senin söylediklerine inanmýyorum. Seni ciddiye almýyorum demek bile sorumlu ciddi bir davranýþ. Ama kaçgun dönemindeyiz. Ýnsanlar gibili yaþýyor. Düþüncesini açýkça söylemiyor. Sonra sonrasý ciddi kýrgýnlýk dahasý umutsuzluk Bu dünyada gibili yaþamayanlar da var Ýnsandan umut kesmeyin. O, hiç ummadýk bir zamanda çýkar karþýnýza Merhaba yol arkadaþým der, elini uzatýr kiþisel güvenliðini hiçe sayarcasýna insanî mücadeleye katýlýr. Þu bilinsin. Ýnsani mücadeleyi ciddiye almayanlar tarih yapamaz. Tarih yapamayanlar tarihsizlikte kaybolur. ( ) Benle yürümek kýzgýn demiri tutmak zor. Sürekli sorgulayacaksýn hem kendini hem dýþ dünyayý her taþýn altýný kaldýrýp bakacaksýn. Dur durak yok. Nerde yanýldým nasýl yanýldým neden yanýldým diye düþüneceksin. ( ) Hep içimde kalsaydý kýrgýnlýðým. Vardýr böyle kýrgýnlýklarým Kýrýldýðým insan bile bilmez. Ne söyleyeceksin ne anlatacaksýn neden nasýl Napsan boþ bitmez kýrgýnlýk derinde akar durur (Ýnsancýl, Nisan 1993, s.48) Sorunu önceden araþtýrýp yapýlacaklarý belirlemekten uzak bir yaþayýþýmýz var. Bu bende de geçerli. Baþýna vardýðýmýzda nasýl olsa çözeriz yaklaþýmý bizleri zor durumda býrakýyor. Ya boþuna zaman, emek ve para kaybýna uðruyoruz ya da kafamýzdaki kendi doðrumuzun tutsaðý olup iþi çözümsüzlüðe býrakýyoruz. Neden? Felsefenin sorduðu nedir sorusunun peþine düþmeyiz de ondan. Örneðin babadan kalma yerdeki evlerimize en kolay ve kestirme çözüm olan hisse tapusu vermeye kardeþim, nasýl olsa tek tapu eþim üzerine kayýtlý rahatlýðýyla yanaþmýyor. Oysa sorsa kendine, aðabeyimin benim karþýmda hukuku nedir diye sorsa olayý çözecek. Elbet bu soruya doðru yanýt verebilmesi için felsefe burada gerekli oluyor. Felsefe beni heyecanlandýrýyor. Ýþin bir yaný bu. Öbür yanýna gelince Nermi Uygur þöyle der felsefe için Felsefedeki nedir kavramlarýn anlamýný sorar. Bu nedirde þaþýrmayla karýþýk bir araþtýrma dileði açýða çýkar. Ýþte bizim eksiðimiz. Sormayýz araþtýrmayýz Peki naparýz. Uydur kaydýr konuþuruz. Ben uydur kaydýrlýðý kýrmak felsefe geleneðini baþlatmak istiyorum. ( ) Bakýn, aþk üstüne 25 konferans verdim. 25 konferansta söylediðim bir sözü burada tekrar ediyorum. Felsefe dostu olmayan ciddi samimi bir aþk yaratamaz. Yalnýz felsefeyle cehaletin belini kýrabiliriz (Ýnsancýl, Temmuz 1993, s.1) Gündoðdu nun hekim için ele aldýðý konunun bir benzerini ben avukatla yaþadým. Bir avukat eðer doðru tekse, adamýna göre farklý farklý konuþabilir mi. Tek tapuluk yeri kardeþler fiilen üçe bölüp kendi evlerini yapmýþlarsa burada en doðru çözüm ortak hisse tapusu almalarý deðil mi. Oysa avukat tapuyu elinde bulunduran kardeþe, sakýn böyle bir iþe girme zararýna olur diyebiliyor. Peki ben gittiðimde bana ne söyleyecek. Avukatýn derdi bizim üzerimizden para kazanmak mý yoksa insani çözümü göstermek midir. Gündoðdu yu okuyalým. Hekim, bilimi uygulayan bir sanatçýdýr. Gazi Baran gazibaran@mynet.com Hekim, hastasý üstünde, bilgiye dayalý bir dikta kurmamalýdýr. Hekim, hastasýna bir meta diye bakmamalýdýr. ( ) Hiç kimsenin, özellikle hekimlerin insan üstünden para kazanmaya haklarý yoktur. Þu çizgi açýkseçik ortaya konmalý. Hekim, emeðinin tam karþýlýðýný almalýdýr. Bunu, kesinlikle kabul ediyorum. Hekim, ilaç þirketinden alacaðý komisyonu düþünerek gereksiz ilaç yazmamalý. Hekim, taný koyma adýna, iþbirliðine giriþtiði yerlere hastayý gönderip, gereksiz yere þu þu organlarýn filmlerini çektir dememeli. (Ýnsancýl, Mart 2002, s.45-47) Ama bunlarý kaç kiþi uyguluyor. Fýrsatýný bulduðunda sýradan vatandaþ böyle yapmýyor mu. Üç ay oluyor Hasandede de bir tanýdýðýn düðününe gittik. Tanýdýk birbirine karýþmýþ etrafý çevrili tek parça gibi gözüken iki arsadan birini satacaðým ama adamý kandýrmak için iþte satýn aldýðýn yer burasý diyeceðim diyor. Bunu bize öyle rahat ve doðal anlatýyor ki yaptýðýnýn doðruluðundan kuþku bile duymuyor. Ýþte bir örnek size. YENÝ BÝR HAYAT ÝÇÝN NE YAPMALI Daha geçen gün bir arkadaþla yemekte buluþtuk. Ordan burdan konuþurken söz hayatý nasýl yaþamak, yeni bir hayatý nasýl kurmak üzerine yoðunlaþtý. Arkadaþým, Adam kendine solcu diyor, aðzý iyi de laf yapýyor ama yaþantýsýný, insanlarla iliþkilerini, davranýþlarýný gördüm iðrendim, birden gözümde küçülüverdi dedi. Çevremizde kendine demokratým marksistim sosyalistim diyen nice insan var. Öyle tanýnýyor, tanýnmak istiyor ama hayatýný sistemin dýþýnda oturtamamýþ. Bu konu üzerinde Ýnsancýl da sýk sýk yazýlarý çýkan Cengiz Gündoðdu dan alýntýlarla konuyu serimlemek istiyorum. Burjuva dünyada hayatýmýza azýcýk anlam katmak, tatmin olmak için çok çalýþmanýn insaný ezen, sömüren bu sisteme katký olduðunu söyleyen Gündoðdu, Peki seçenek ne sorusuna Douglas Dowd dan okuduðu Kapitalizm ve Kapitalizmin Ýktisadý (Yordam Kitap, Ýst.2008, çev.cihan Gerçek) kitabýndan alýntýyla yanýt verir. Ýlk elde n apmalý. Yazar, Nazi Almanyasýný anlatýrken þöyle diyor, Sosyal Demokratlar ile Komünistler arasýnda ayrýlýk söz konusuydu. Birbirlerine karþý Nazilere karþý yürüttüklerinden çok daha etkili bir kavga yürütüyorlardý. Bu kavga Nazilerin iþine yarýyor. Bu durumda Türkiye de bütün sol kümeler arasýndaki kavga durdurulmalý. Ýlk elde yapýlmasý gereken bu. (Ýnsancýl, Aðustos 2008, s.61) Buna kim karþý çýkabilir. Hepimizin özlemi bu deðil mi. Yaklaþan seçimlerde sýk sýk dile getirilen sol birleþsin, tek YILDIZ GÜNCESÝ AYDINLIÐINDA (2) bir emek c e p h e s i kurulsun istemleri bunu anlatmýyor mu. Peki neden birleþme olmuyor. Bu sorunun yanýtýný Gündoðdu, eline ulaþan Emek Partisi Genel Baþkaný Levent Tüzel i m z a l ý Türkiye de Neler Oluyor? baþlýklý yazýyý irdelerken verir. E m e k Partisi nin çok geniþ bir demokrasi ve e m e k cephesinin sisteme muhalefet eden tüm güçleri birleþtirmeyi amaçlayan blok hareketine ihtiyaç var saptamasýný Benim için de tek doðru bu diyerek olumlayan Gündoðdu eleþtirmeden de duramaz. Gündoðdu nun iþi doðru soru sormaktýr. Þimdi soru þu. Bu kesimler, neden doðru olaný yapmýyorlar. Yani, sermaye güçleri karþýsýnda sisteme muhalif eden tüm güçler neden birleþmiyorlar. Bunu þöyle yanýtlar. Bakýn neden. Geçen gün, sosyalist savaþýmýn önemli kiþisinden söz ediyordum. Beni dinleyen, birden O sosyalist deðil dedi. Bu senin öznel görüþün deðil mi dedim. Hayýr dedi, Nesnel bu. Kiþi istediði kadar, Ben sosyalistim desin, yaþamýyla, savaþýmýyla bu yolda çaba harcasýn, bir küme Hayýr, o, sosyalist deðil ya da O demokrat deðil dedikte akan sular duruyor. Önce bu tözcü görüþ yýkýlmalý. diyen Gündoðdu, Emek Partisi nin, solu, demokratlarý bir çatý altýnda, sermayeye karþý birleþtirmeye çalýþan çaðrýsýný son derece iyi niyetli bulup, Bakalým, küçük burjuva bilincinin, o görkemli, tözcü, bencil bilincini kýrabilecek mi bu çaðrý. demekten kendini alamaz. Kapitalist sistemde düþünce özgürlüðü olamaz diyen Cengiz Gündoðdu buna karþýn yapýlmasý gerekeni sýraladýðý aþaðýdaki yazýsýný yukarýdaki tözcü küçük burjuva bilincinin nasýl yýkýlacaðýna yanýt olarak da okuyabiliriz. Þu yapýlmalý. Her alanda özellikle düþünce alanýnda kapitalist sistemle milimetrik mücadeleye giriþmeli. Sistemin doðrusu söylenmemeli ne pahasýna olursa olsun söylenmemeli düþünme dünyasýnda tam bir kargaþa yaratmalý. ( ) Sistemin kuþatmasýný kýrmak için diken üstünde durmak derler ya, öyle yaþamak gerekir. Kapitalist sistem diken üstünde durulmazsa insaný düþüncesiz býrakýr. ( ) Þu bilinsin. Ýyice bilinsin. Kapitalist kuþatma kýrýlmadýkta hiç kimse bütünüyle insani geliþme çizgisine giremez. Bu önemli. (Ýnsancýl, Aralýk 1994, s.59) Demek ki, kapitalist sistemle mücadele ediyormuþ gibi yapýp da sistemin içinde kalmanýn þakasý yok. Kapitalizmi yýkmak mý istiyorsun, ona cepheden karþý duracaksýn. Arkadaþýmýn sözünü ettiði, bugün ülkemizde sol kesimin cemaatler kadar olsun bir yaþam alaný bir yaþam biçimi yok dolayýsýyla topluma sunacaðý hiçbir özgünlüðü kalmadý demesinin altýnda bunlar yatýyor. Bugün Ýslami kesim beðenir beðenmeyiz kendi yaþam alanýný ve tarzýný kurmak yolunda oy patlamasý yapmasýnýn bir nedeni de bu. Bunun karþýsýnda sol halkýn içinde kendi özgün yaþam tarzýný kurabildi mi. Kimsenin kimseyi ezmediði sömürmediði horlamadýðý insanýn insanlaþtýðý dünyaya komünizm denir. Peki ama böyle bir dünyayý kuracak insan nerde. ( ) Ama Sovyet Devrimi, insanda niteliksel deðiþimi saðlayamadý komünist topluma uygun nitelikte insan yetiþtiremedi. Yýllar sonra karþýmýza Gorbaçov çýktý Yeltsin çýktý. Þu bilinmeli. Kapitalist sistemin yanlýþ kurduðu insan, niteliksel deðiþime girmeden komünizme gidemez. Sorunu günümüz açýsýndan tekrar ediyorum. Kapitalizm kendine uygun bir insan yetiþtiriyor. Bu insan her türlü davranýþýyla kapitalizmi yeniden üretiyor. ( ) Niteliksel deðiþimi saðlamýþ insanlar var. Ama çok az azýn azý. Sovyet Devrimi azýn azý insanla yapýldý. Ama sosyalizm, kapitalizmin býraktýðý malzemeyle inþa edilemedi. Peki napmalý. Kapitalizm, insaný sahte gerçeklikte yaþatýyor. Ýþte burda ideolojik mücadele son derece önemli (Ýnsancýl, Aralýk 1994, s.62) Ýlhan Selçuk, Pencere köþesinden, Aydýnlanmasýz Sol, Sosyalizm Olur mu?.. diye soruyor. (bak. Cumhuriyet Gazetesi, ). Yazýda, Liberalizm ve sosyalizm Aydýnlanma devriminin ürünleridir; kilise egemenliðinin devlet yönetiminden tavsiyesiyle laiklik ve demokrasi sürecinde oluþmuþlardýr diyen Ýlhan Selçuk, aydýnlanmasýz ne siyasal liberalizmin ne de demokrasinin olmayacaðýný söyler. Ýslam coðrafyasýnda demokrasi yoksunluðunu buna baðlar. Ýlle de aydýnlanma der. Gündoðdu ailede, okulda, toplumda saðlam kiþilik eðitimi olmadýðýný böyle yetiþenlerin kiþiliklerini parçalaya parçalaya benlikleriyle çatýþtýðýný söyleyip sorunu þöyle baðlar. Savunduklarý görüþ kavramsal bilgiye dayanmaz. Üstelik insani deðildir. Bundan ötürü sýk sýk yaþama çarpar. (Ýnsancýl, Haziran 2008, s.58) Bencileyin düþünmeyin ama maddeci diyalektik yöntemle düþünün diyen Gündoðdu ardýndan ekler, Bu yöntemi saðlýklý kullanabilmek için felsefenin bilimin sanatýn insanýn bilgisini edinmek gerekir. (Ýnsancýl, Þubat 1995, s.62) Böylelikle nasýl düþüneceðimiz konusunda bizi uyarýr. Bilgi edinmede önemli olanýn bilmek deðil, o bilgiyi içselleþtirmek, yaþamaktýr önemli olan diye vurgular. Kapitalizme karþý cepheden karþý duruþ derken, onun meta olmuþ deðerlerinin kölesi olmamak. Araba, cep telefonu, margarin, dondurma ve daha nice reklamlarýna kanmamak, oluþturduðu deðer yargýlarýna uzak durmak tam tersine dayanýþmacý, insani, eþit, özgür, sömürüsüz bir dünyanýn varlýðýný kendi öz yaþamýmýzda somutlamamýz gerekiyor. O zaman çevremizde fark edilip örnek olacaðýz. Çevremizde insan toplayýp büyüyeceðiz. Bu da niteliksel deðiþimi saðlamýþ insanlarla olabilir. Kendimizi her alanda yeniden kurmalýyýz. Kendimize, yetiþmemize emek vermemiz gerekiyor. Bu insan daha az uyuyarak, daha çok kitap gazete dergi okuyarak, araþtýrýp inceleyerek, estetik beðenisini artýrarak, bilim, sanat, felsefe ve edebiyatýn içine girerek, gezip görerek, farklý yaþamlarý tanýyarak kendi kozasýndan çýkacaktýr. Gündoðdu nun dediði gibi, Kapitalist toplumun oluþturduðu karakteri en azýndan benimizde kýrmalýyýz. Kýrmak zorundayýz. (Ýnsancýl, Kasým 1995, s.59) ( Nevþehir)

3 24 Eylül 2008 Çarþamba Adrese dayalý Nüfus kaydýnýzý kontrol edin Adrese Dayalý Nüfus Kayýt Sistemi Hacýbektaþ ýn Nüfusunu düþürmüþ olabilir mi? Adrese Dayalý Nüfus Kayýt Sistemi uygulamasýnda Hacýbektaþ Nufüsu düþdü. Kayýt olduðunu idia eden bazý vatandaþlar Hacýbektaþ Ýlçe Müdürlüðüne ikametgah kayýdý için gittiklerinde kayýtlarýnýn olmadýðýný gördüler. Vatandaþlar, bu durumun Hacýbektaþ ýn Nüfus azalmasýna neden olabileceðini iddia ettiler. Haber: Aydýn Þimþek 25 Nisan 2006 tarihinde çýkarýlan 5490 Sayýlý Nüfus Hizmetleri Kanunu nda, ülke genelindeki tüm adres bilgilerinin tutulacaðý bir Ulusal Adres Veri Tabaný (UAVT) oluþturulmasý, Türkiye Cumhuriyeti vatandaþlarý ile Türkiye de ikamet eden yabancýlarýn ikamet adreslerinin belirlenmesi ve bu bilgilerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaþlarý için T.C. kimlik numarasý kullanýlarak MERNÝS veri tabanýndaki nüfus kütükleri ile eþleþtirilmesi, yabancýlar için ise pasaport numaralarý kullanýlarak ayrý bir kütükte tutulmasýndan oluþan Adrese Dayalý Nüfus Kayýt Sistemi (ADNKS) kurulmasý öngörülmüþtü. Türkiye Ýstatistik Kurumu (TÜÝK) tarafýndan gerçekleþtirilen çalýþmalar kapsamýnda öncelikle Türkiye deki bütün adresler standartlaþtýrýlmýþ, adres karmaþasýna son vermek için Belediye ve il özel idareleri, sorumluluk alanlarýndaki tüm adresleri, Adres ve Numaralama Yönetmeliði uyarýnca numaralandýrmýþ ve bu adresleri TÜÝK tarafýndan geliþtirilmiþ olan Ulusal Adres Veritabaný na aktarýlmýþtý.. Adres bilgilerini Ulusal Adres Veritabanýna aktarma iþlemini bitiren 81 ildeki bütün hanelere TÜÝK görevlileri giderek ve bu adreslerde yaþayan vatandaþlarýn yerleþim yeri adreslerini MERNÝS kayýtlarýyla eþleþtirmiþlerdi. TÜÝK görevlilerince hanelerde yaþayan kiþiler kayýt edildi ve her bir adres için önceden hazýrlanan Hanehalký Bilgi Formu, o adreste ikamet eden yetiþkin bireylerden biri tarafýndan Bu formdaki bilgiler tarafýmdan verilmiþ olup, doðruluðunu taahhüt ederim. ibaresi ile imzalatýlmýþtý. Hatýrlanaçaðý gibi uygulamayý Ocak ayý sonu itibarý ile Türkiye genelindeki tüm köylerde ve Nevþehir, Niðde, Aksaray, Çankýrý, Sinop, Karabük ve Kastamonu illerinin genelinde hane ziyaretleri Türkiye de ilk tamamlanan iller olmuþtu. Hacýbektaþ ýn nüfus u düþtü? Adreslerin standart hale getirilmesi çin Hacýbektaþ da yapýlan çalýþmalarýn sonucunda Hacýbeltaþ Ýlçesi nin nufusu dür. Hacýbektaþ ýn yýllara göre nufus daðýlýmý ise; 2000 de 7.274, 1997 de 5.963, 1990 de olarak verilmekte. Adrese Dayalý Nüfus Kayýt Sistemi uygulamasýnda Hacýbektaþ Nufüsu düþdü. Kayýt olduðunu idia eden bazý vatandaþlar Hacýbektaþ Ýlçe Müdürlüðüne ikametgah kayýdý için gittiklerinde kayýtlarýnýn olmadýðýný gördüler. Vatandaþlar, bu durumun Hacýbektaþ ýn Nüfus azalmasýna neden olabileceðini iddia ettiler. Adrese Dayalý Kayýt olduklarýný fakat Ýlçe Nufus Müdürlüðünde kayýtlarýnýn olmadýðýný öðrenen Gazetemizin gönüllü çalýþanlarýndan Hasan Kankal ve gazetemiz kolaylaþtýrýcýsý Naci Özçelik ise yaþadýklarý olayý þu þekilde anlattýlar: Hasan Kankal: Ýkametgah Belgesi almak için Hacýbektaþ Ýlçe Nüfus Müdürlüðü ne gittim.bana belgeyi verdiler. Çýktým. Dýþarýda belgeyi okuduðumda Ýkametgahým Almanya adresim olarak görünüyor. Halbuki bem nüfus sayýmý yapýldýðýnda burada önce Belediye ye gittim. Belediye beni Nüfus Müdürlüðü ne yönlendirdi. Nüfus Müdürlüðünde Hacýbektaþ da ikamet ettiðim adresi göstererek kaydýmý yaptýrmýþtým. Ama galiba iþlem yapýlmamýþ. Eðer benim durumum da olan vatandaþlar varsa onlar bu durmda Hacýbektaþ Nüfusunda görünmüyorlardýr. Hacýbektaþ Nüfusunun düþmesine etki edecek bir durum olduðunu düþünüyorum. Hacýbektaþlý tüm vatandaþlarýmýzýn gidip kayýtlarýný kontrol etmesini doðru deðilse düzelttirmesinin uygun olacaðýný söylemeliyim Naci Özçelik: Adrese Dayalý Nüfus kaydýmý Hacýbektaþ daki adresimi göstererek yaptým. Ama kaydýmýn yapýlmadýðýný öðrendim. Bunu tamamen tesadüfen öðrendim. Ýkametgah belgesi almak için Nüfus Müdürlüðü ne gittim. Orada ikametgah adresimin Ankara olduðunu öðrendim. Halbuki ben kayýdýmý Hacýbektaþa yaptýrdým. Öyle görünüyor ki; iþlem yapýlmamýþ. Tüm vatandaþlarýmýz kendi durumlarýný kontrol etmeli. Eðer bir sorun var ise; düzelttirmeliler. Bu ve buna benzer aksaklýklarýn Hacýbektaþ ýn nüfus azalmasýna etkisi olabileceðini düþünmekteyim. Kankal Petrol KIRÞEHÝR< >HACIBEKTAÞ Üniversite Otel Ýnþaatý Üniversite Kampus Arazisi < BEÞTAÞ 643m2 587m2 638m2 626m2 SATILIK TARLA 250 dekar8 parça tarla satýlýktýr. Müracat: Hasan Danacý Tel: m2 617m2 609m2 610m2 Dedebað Fýrýn >MERKEZ Kýz Öðrenci Yurdu Erkek Öðr.Yurdu Hüseyin Sümen in evi SATILIK ARSALAR Çep: Tel: SATILIK DAÝRE Dosteli Sitesi D blok Kat 3 6 No lu daire sahibinden satýlýktýr. Müracaat: Seher Çetin Tel: SATILIK EV TOKÝ I. Etap C Blok zeminde 3no lu daire satýlýktýr. Müracat: Nuri ÖZKAN GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam Kaymakamlýk Yazý Ýþ Sos. Yar. ve Day Özel Ýdare Nüfus Belediye Baþkanlýðý Milli Eðitim Müd Halk Eðitim Müd Askerlik Þubesi Kapalý Spor Salonu Devlet Hastanesi Ýlçe Saðlýk Grup Bþk Tapu Sicil C.Savcýlýðý Adliye Adliye Kütüphane H.B.V Kültür Merkezi Müze Turizm Danýþma Emniyet Amirliði Karakol Amirliði Jandarma Ýlçe Tarým Lise Kýz Meslek Lisesi Mal Müdürlüðü Kadastro Karaburna Belediye Kýzýlaðýl Belediye PTT T.M.O Türkiye Ýþ Bankasý Ziraat Bankasý Þoförler Cemiyeti Esnaf Odasý Tarým Kredi Koop TEDAÞ Çiftci M.K.Baþkanlýðý Rýfat Kartal Huzurevi Sulucakarahöyük Gzts Taþýyýcýlar koop Nevþehir Seyahat Þanal Seyahat Mermerler Seyehat Dergah Taksi Duraðý Terminal Taksi

4 24 Eylül 2008 Çarþamba Deðerli arkadaþým Aydýn,Hacýbektaþ taki evimizde yaptýðýmýz güzel sohbet esnasýnda sana bahsetmiþ olduðum Zorunlu din dersleri ile ilgili dava dökümanlarýný ve o zamanki Akit Gazetesi nin bunu nasýl haber yaptýðýna dair gazete fotokopisini gönderiyorum. Bu konuda dava açan ilk Alevi olduðum düþüncesini hala taþýyorum. Yanýlýyor da olabilirim! Ýlk deðilse bile ilklerden birisiyim. Birileri gibi bunun reklamýnýda yapmadým. Bu dökümanlarý çýkarýrken nelere rastladým, bir bilsen! Senin gazeteye bir aylýk haber olur. Daha sonra onlarýn üzerinde konuþuruz. Ýyi çalýþmalar dilerim. Sevgilerimle. Mustafa Selmanpakoðlu.2 Eylül 2008 Zorunlu din derslerine karþý Mustafa abi nin dikkat çektiði ve bugünde hepimizin seyrisefa içinde olduðu bir durum söz konusu. Bugün ülkede zorunlu din derslerine karþý tepkilerini dile getiren kesimler Alevi veya Aleviler. Zorunlu dindersi sorunu ülkemizde Sevgili Mustafa abi nin bana göndermiþ olduðu dava dosyasýnda da gördüðüm üzere hukuki ve nesnel bir durum. Araþtýrdým. Geriye dönük zorunlu din derslerine karþý açýlan davalara baktým. asimsek68@gmail.com Aydýn Þimþek Üç Alevi Bir soru ve zorunlu din dersi kaygýsý gütmeden bu davayý açmak nesnel dürüstlük ve duyarlýlýkla açýklanabilinir ancak. Yukarýdaki her iki davanýn tarihine bakýldýðýn da Mustafa abi nin Zorunlu din derslerine karþý ilk dava açan Alevi olduðu da görülüyor. Yada ilklerden birisi.. Üç Alevi bir soru yada sorular: Zorunlu din derslerinin okullarda okutulmamasý ya da çocuðunun din dersini almamasý yönünde atýlan ilk adýmlar Alevi ve ya Aleviler tarafýndan dava edilmiþ durumda. (Ýlk üç kiþinin Alevi olduðu düþünüldüðünde) Soru lar: Bu ülkede Zorunlu din derslerine karþý Alevi yada Alevi kuruluþlarý nýn dýþýn da demokratik tepkilerini dile getirecek baþka kesimler yok mu? Zorunlu din dersleri uygulamasý bu ülkede sadece Alevileri ilgilendiren bir durum mudur? Bu ülkenin Solcularý, demokratlarý, devrimcileri, Atatürkçüleri, Laikleri Alevilerin yanýnda neden deðiller.? Örneðin Cumhuriyet Mitingi Yapanlar Zorunlu din dersine karþý neden sesiz kalýrlar? Türkiye nin asla Ýran olmayacaðýný hançeresini yýrtarcasýna baðýranlar bugün neden Alevilerin yanýnda deðildir? Alevi Hasan Zengin, kýzýnýn derslerden muaf tutulmasý istemiyle Türkiye de açtýðý davalardan sonuç alamayýnca AÝHM ye baþvuruyor. AÝHM, zorunlu din dersi konusunda Türkiye için baðlayýcý bir karara imza attýyor. Kararda, din dersinin mevcut içeriðiyle tüm öðrenciler için zorunlu tutulamayacaðý, dersin ya içeriðinin deðiþtirilmesi ya da zorunlu olmaktan çýkarýlmasý gerektiði belirtiliyor. 2001'de Hasan Zengin adlý Alevi bir vatandaþ, 7. sýnýfa giden kýzý E.Z.'nin Alevilikle ilgili bilgilerin yer almadýðý din derslerine girme zorunluluðunun kaldýrýlmasý için önce Ýstanbul Valiliði'ne, ardýndan Ýstanbul Ýdare Mahkemesi'ne, son olarak da Danýþtay'a baþvurdu. Baþvurularýndan olumsuz yanýt alan Zengin, iç hukuk yollarýný tükettikten sonra 2 Ocak 2004'te Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi'ne gitti. AÝHM'ye yapýlan baþvuruda, devletin Alevi olan bir öðrenciye Sünni inancýnýn öðretildiði Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini zorunlu olarak okutmasýnýn, Avrupa Ýnsan Haklarý Sözleþmesi'nin (AÝHS) din ve vicdan özgürlüðünü düzenleyen 9'uncu maddesinin ihlali olduðu görüþü belirtildi. Kasým 2004'te baþvuruyu gündemine alan AÝHM, 15 Kasým 2004'te Türkiye'ye zorunlu din dersiyle ilgili sorular yöneltti. Nisan 2005'te Türkiye 20 maddelik savunmasýnda, davanýn reddini istedi ve "Ders tarafsýzdýr. Anne babalar, devletin yetkisine karþý çýkamaz" denildi. Mahkeme, Türkiye'nin savunmasýný deðerlendirdikten sonra þikâyet hakkýnda kabul edilebilirlik kararý verdi ve dosyayý esastan görüþmek üzere 3 Ekim tarihine duruþma günü verdi. Türkiye savunmasýnda, Aleviler ile Sünniler arasýnda ayrýmcýlýk yapýlmadýðýný, derslerin de din dersi deðil, din ve ahlak konusunda genel kültür dersi olduðunu belirtti. ( MÝLLÝYET GAZETESÝ ) Bir: 2004 yýlýnda AHÝM e zorunlu din dersi uygulamasý ile "Türkiye'nin, Avrupa Ýnsan Haklarý özleþmesi'nin din ve vicdan özgürlüðüyle ilgili 9'uncu maddesini ve eðitim hakkýyla ilgili 1'inci protokolün 2'nci maddesini ihlal ettiði" belirtilerek açýlan davanýn duruþmasý 3 Ekim 2006 tarihinde yapýlýyor. (Alevi Hasan Zengin) Ýki: Ýstanbul 5. Ýdare Mahkemesi, Alevi Bektaþi Federasyonu Genel Baþkan Yardýmcýsý Ali Kenanoðlu'nun ilkokul dördüncü sýnýfa giden oðlunun zorunlu din derslerine girmemesi için açtýðý davada, 'Zorunlu din dersi inanç özgürlüðüne aykýrý' kararýný veriyor ve Ýstanbul 5. Ýdare Mahkemesi, 12 Ekim 2006'da yaptýðý duruþmada, Ali Kenanoðlu'nun oðlunun zorunlu din dersinden muaf olmasýyla ilgili kararý oybirliðiyle alýyor.. Üç: Alevilerin din eðitimi ile ilgili uzun yolculuklarý aslýnda burada deðil, Almanya da baþladý. Hatýrlayacaksýnýz, 1998 de Berlin Ýdari Mahkemesi,Türkiye de de çok yankýlanan bir karar alarak, Berlin Ýslam Federasyonu nu bir cemaat olarak yasallaþtýrmýþtý. Böylece Milli Görüþ e yakýnlýðý ile bilinen Berlin Ýslam Federasyonu, okullarda Türkiye kökenli tüm öðrencilere verilecek olan din derslerinin içeriðini belirleme hakkýný da elde etmiþ oluyordu. Türkiye deki hak arayýþlarý bunun ardýndan Mustafa Abi ile zorunlu din dersleri üzerine sohbet ederken geldi de Danýþtay, 2008 de AÝHM yapýlan baþvurularý haklý bularak, zorunlu din dersi uygulamasýnýn anayasaya aykýrýlýðýný kabul etti. Yani, Aleviler yaptýklarý her baþvuruyu kazandýlar ve artýk okullarda din derslerinin seçmeli hale getirilmesi gerekiyor. Ancak Milli Eðitim in bu konuda atýlmýþ hiçbir adýmý yok. 1 Dört: Zorunlu din dersi konusunda dava açan ilk Alevi lerden Mustafa abi (Salmanpakoðlu) tarihinde ODTÜ Geliþtirme Vakfý Özel Lisesi Orta Kýsým 7. Sýnýfta okuyan oðlu Ali Selmanpakoðlu nun Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi almamasý (Okutulmamasý) için Milli Eðitim Bakanlýðýný dava ediyor tarihinde Milli eðitim Bakanlýðýný dava eden Sevgili Mustafa abi; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi programýný, Anayasa nýn laiklik ilkesi ile gene Anayas ile güvenceye alýnan temel hak ve özgürlüklere, Milli Eðitim Temel Kanunu na ve diðer mevzuata aykýrý buluyor, iptal edilmesini talep ediyorum. diyerek,cesaretle o tarihte dava açmýþ. Bu çok basit bir durum deðil. Kimsenin kýlýnýn kýpýrdamadýðý bir tarihsel dönemde ve hedef durumuna gelme Sorunun çözümü var mý? Evet. Çözümü basit. Sorunun, laiklik, din ve vicdan özgürlüðü açýsýndan çözümü çok basittir. Dünyanýn pek çok ülkesinde de uygulanmaktadýr. Devlet din iþlerinden bütünüyle elini çeker. Bütün dinlere ve dinsizliðe eþit mesafede durur. Nüfus kaðýdýn da din hanesi bulunmaz. Hiçbir resmi iþlemde kimseye dini ve inancý sorulmaz. Bir dine inananlar ibadetlerini istedikleri gibi yapar. Ýbadethanelerini açarlar. Devlet hiçbir dinin ibadethanesi için ya da eðitimi için bütçeden para vermez. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý kaldýrýlýr. Bir dinin mensuplarý, isterlerse kendi dinleri için baðýþ verirler ve bu baðýþlarla ibadethanelerini açarlar, ibadetlerinin gereðini yaparlar. Böyle bir uygulama, gericilerin söylediklerinin aksine, Türkiye de gerileme ve çatýþmalara yol açmaz, tam tersine hem dindarlar, hem de dinsizler ve dini-mezhepsel azýnlýklarýn üzerindeki baskýnýn kalkmasýna yol açar. Türban vb. konular gündeme gelince özgürlükçü kesilen, ama zorunlu din dersi, nüfus cüzdanlarýndan din hanesinin kaldýrýlmasý önerilince Bunlar Türkiye toplumuna uygun deðil diyen hükümet, bu konuda ikiyüzlüdür. Hükümet, din ve vicdan özgürlüðü istememekte, islamýn sunni mezhebinin devletin resmi dini olmasýný ve uygulamanýn kendi isteklerine göre yapýlmasýný istemektedir. 2 Bir öneri: Ali (Salmanpakoðlu) 1997 de yaþlarýnda. Þimdi yaþýnda. Ali büyüdü. Ali yle birlikte Ali nin davasý da büyüdü. Kitleselleþti. Zorunlu din derslerine karþý Aleviler ayakta. Ülkenin dört bir yanýnda tepkilerini dile getiriyorlar. Peki Alevilerin Serçeþmesi Alevilerin haklý tepkisine destek veremez mi? Zorunlu din dersi uygulamasýna Ali nin memleketinden bir ses verilmeli. Verilmeli ki; Ali ler yalnýz kalmamalý. Hacýbektaþ sessiz kalmamalý. Çaðdaþ, Laik, Özgürlükçü, demokratik bir ülke özlemi içinde olan Sunni demokratlar! Solcular, Sosyalistler, Sosyal demokratlar, Atatürkçüler yani tüm kesimler buradan ülkeye sözünü söyleyen bir miting yapabilir, ülkenin dört bir yanýndaki Alevilerin haklý talep ve tepkilerine El verebilir.. Vermelidir, çünkü; sorun sadece Alevileri ilgilendiren bir sorun deðildir. Zorunlu din dersi kaldýrýlsýn!hemen þimdi! Alevilerin haklý taleplerine Hacýbektaþdan yapýlacak bir miting ile el verilsin! Hemen þimdi! 1- (Aylin Göcmen/Birgün ) 2- Kamil Tekin Türek (Evrensel)

5 24 Eylül 2008 Çarþamba Zorunlu din derslerine ilk dava açan Hacýbektaþlý bir Alevi Mustafa Selmanpakoðlu kendi deyimi ile zorunlu din derslerine dava açan ilk alevi lerden Hacýbektaþ doðumlu. Çocukluðum varlýklý deðildi. Biz yoksulduk diyor, esmer ve gülen sesiyle.. Ailesinin 12 Eylülde deðil ama 12 Mart ta çok çektiðini söylüyor. Hacýbektaþda tüm solcularýn, devrimcilerin Cemal aðbisi biliyoruz ki Mustafa aðbinin kardeþi..cemal Selmanpakoðlu Mahirlerin yol arkadaþý ve 12 Mart maduru.. Alevilerin zorunlu din dersine karþý tepkilerini dile getirdiði bir tarihsel evrede yýllar önce (1997 de) zorunlu din derslerinin kaldýrýlmasý için ilk dava açan alevi Mustafa Selmanpakoðlu ile davanýn hikayesi dinlemek istedik. Hacýbektaþ daki evinde konuk etti bizi. Kendi kurduðu kýrmýzý þarap eþliðinde zorunlu din dersine karþý açmýþ olduðu davanýn hikayesini dinledik. Görüþmemiz röportajdan çok dertleþme ve sohbet sýçaklýðýndaydý. Ýþte o dertleþme ve sohbeti siz okurlarýmýzla paylaþýyoruz. Röportaj: Aydýn Þimþek Fotoðraf: Sertaç Danacý Röportaj: Aydýn Þimþek Fotoðraf: Sertaç Danacý Aydýn Þimþek: Mustafa Selmanpakoðlu kimdir kýsaca tanýtýrmýsýnýz? M.Selmanpakoðlu: Ýyi bir Hacýbektaþ'lý olmaya çalýþan arkadaþýnýzým. Burada doðmadým, Ankara'da doðdum, babamýn Ankara'da çalýþýyor olmasý nedeni ile biz Ankara'da doðduk. Ama hemen hemen her yýl Hacýbektaþ'a büyük bir özlemle Hacýbektaþ'a geliyorum, o günlerden kalan çok güzel anýlarýmýz var Hacýbektaþ'la ilgili, büyük bir ihtimalle hatta kesinlikle diyebilirim ki Hacýbektaþ'a olan bu sevgimizin temelinde çocukken Hacýbektaþ'ta yaþadýðýmýz güzel olaylarýn çok büyük etkisi var. Eski arkadaþlarýmýzlada þimdi konuþtuðumda.. Aydýn Þimþek: Kaç yýlýnda? M.Selmanpakoðlu: 1955'den sonra 7 yaþýndan sonra algýlýyorum tabi, daha küçüðünü tabi tam algýlamýyorum, 48 doðumluyum, 60'lý yýllar, o bulgur dövmeler, bað bozumlarý, bostan bozumlarý, ondan sonra futbol maçlarý, o arkadaþlýk, dostluk, yardýmlaþma, sevgi, yani ne bileyim çok uzun anlatmak lazým, anlatmak çok uzun sürer yani, ordan kalma bir þey bu Hacýbektaþ sevgimizi besliyor. Hacýbektaþ deyince aklýma hep çocukluðumda yaþadýðým güzel yaþam geliyor. Hatta þunu da ekliyebilirim biz fakirdik, yoksulduk, ama diyebilirim ki hayatýmýn en mutlu zamaný benim çocukluðumda geçmiþtir. Çok güzel bir çocukluk yaþadýk o sayede. Varlýkla deðilde, Babam Devlet Demir Yollarýnda çalýþýyordu, yazýn Annemle buraya gelirdik, belki de bizim çocukluðumuzun böyle güzel ve mutlu geçmesinde Hacýbektaþ'ýn büyük katkýsý olmuþtur. Aydýn Þimþek:Kaç kardeþsiniz? M.Selmanpakoðlu:Üç kardeþiz, ben ortadakiyim, abim Naki SELMANPAKOÐLU tanýyorsunuz, Hacýbektaþ Derneðinin baþkanlýðýný yapýyor þimdi. Bir küçük kardeþimiz var o da þu anda emekli. 12 Mart maðduru çalýþmýyor. Biz 12 Martta öyle bir þeye uðradýk ki, 12 Eylülü yaþamadýk biz. Ben yaþadým diyemem, ben 12 Eylülde bir þey yaþamadým. Yakýnlarýmýz yaþadý ama biz 12 Martta öyle bir ezildik ki 12 Eylülle ilgili bir þeyimiz kalmadý. Çöktük zaten. Aydýn Þimþek: Cemal aðbi Nerede þimdi? M.Selmanpakoðlu: Cemal, Ankarada þimdi, gelmiyor gitmiyor. Annem babam öldü, burayada gelmek istemiyor, niye gelmek istemiyor bilmiyorum. Aydýn Þimþek:Bu zorunlu din derslerine karþý açmýþ olduðunuz davadan bilgimiz var. Bize de gazete olarak dosyayý gönderdin, Zorunlu din derslerine karþý ilk dava açan alevilerden birisi olarak, benim de yaptýðým araþtýrmada böyle görünüyorsun, bir vatandaþ Hasan ZENGÝN o dönem kýzýnýn zorunlu din dersinden muaf olmasý için 2004 yýlýnda dava açmýþ, 3 Ekim 2006 yýlýnda duruþmasý yapýlmýþ, keza alevi birlikleri federasyonu baþkaný Ali KENANOÐLU var o da 12 Ekim 2006 da açtýðý dava ile ilkokul 4'ncü sýnýftaki oðlunun zorunlu din derslerinden muaf olmasýný dava etmiþ, senin davan ise yani iki tarihede baktýðýmýzda sen ilk dava açan, senin deyiminle týrnak içinde "Alevilerden"sin bize bu zorunlu din derslerinden oðlunuz Ali'nin zorunlu din dersinden muaf tutulmasýnýn ayrýntýlarýný öðrenebilirmiyiz? M.Selmanpakoðlu:1997 Yýlýnda ben Hacýbektaþ Derneðinin baþkanýydým tarihleri arasýnda dernek baþkanlýðý ben yaptým. O sýrada aktiftik, siyasi anlamda, bu sivil örgütler anlamýnda, Hacýbektaþ Veli anma törenlerindeki görevlerim nedeni ile toplumda biraz tanýnan birisiydim. Bu davayýda ilk baþlatan, Aydýn Þimþek: Ankara CHP il baþkanlýðý? M.Selmanpakoðlu:Daha sonra, ben 95'te milletvekili adayý olmuþtum, o nedenle partide biliniyordum, il baþkanlýðým 2001'de seçildim 2002'de bitti. Avukat Þenol SARUHAN ile onun eþi ve kayýnbiraderi, onlarýn Öðretmen Dünyasý diye yeri vardý, beni oraya davet ettiler, ben de o insanlarý severim, iyi-dürüst insanlar, orda bu þeylerini bana anlattýlar, ben de çok olumlu buldum, çok doðru buldum yani, toplumda bu tür mücadeleler verecek insanlarýn gerektiðini, bunlarýn bu iþe öncülük etmesi gerektiðini, aksi takdirde toplum böyle tabu olan þeylerden korktuðu için, çekindiði için kimsenin bir hareket yapamadýðýný ve bizim baþlatmamýzýn iyi olacaðýný söyledim, "beraber bir çalýþma yapalým, büyük bir katýlýmla bu davayý açalým" dediler. Onlar kendi çevrelerinde ben de kendi çevremde o çalýþmayý yaptým. Hatta bütün dernek üyelerine yazý yazdým, sonra bizim dernek yöneticilerine önerilerde bulundum, hep beraber çocuðu bu þeye uyan arkadaþlarýn dava açmasý gerektiðini açýkladým. Yazýlarýn suretleri halen bende de var yani, yazdýðým yazýlarýn "biz buna destek veriyoruz, katýlým bekliyoruz" diye, fakat netice olarak benden baþka bu iþe katýlan olmadý. O zamandan beri gözlemlediðim þu þekildeydi "çocuklarýmýzýn üzerinde bir baský kurulur, çocuklarýn psikolojisi bozulur, hatta bize fiziki þeylerde de bulunabilirler" diye çekindiler. Korktular, haksýzda deðiller, olabilirdi daha da kötüsü olabilirdi, ama korkmakla bir yere varýlmaz, biz zaten o þeyi göze almýþtýk, oðlumda o sýrada ODTÜ'nün özel lisesinde okuyordu, yani ordada öyle bir þeyin olma ihtimali zayýftý, yani öyle bir baský kurma ihtimali, dolayýsýyla ben açtým, davayý vekalet verip açtýðýmda bu durumu bilmiyordum. Sonradan bir de baktým ki 6 kiþi davayý açmýþ, ve bu 6 kiþinin tanýdýðým kadarýyla içinde Alevi Bektaþi kültüründen olan bir tek ben varým. Diðer arkadaþlar diðer kesimden olan devrimci demokrat olan arkadaþlar, üzücü bir þey tabi bu, yani çok uðraþýldý, çok katýlým olsun diye bu korku nedeniyle, haksýzda deðillerdi, bu kültürden olan orda birtek ben vardým. Bazýlarýn tanýyorum, ama yinede soru iþareti býrakýyorum, benim bilmediðim Alevi Bektaþi olan varmý bilmiyorum. Gördüðüm karadýyla yok. Bu bana göre ilk davaydý, dolayýsýyla ben böyle bir ifadede bulunuyorum, bu konuda dava açan ilk Alevi Bektaþi kültürüne sahip olan benim. Yanýlmýyorsam eðer, yanýlýyorda olabilirim. Aydýn Þimþek: Bu davayý ilk açan sizsiniz, bu davayý dert edenlerde dert eden Alevi Bektaþi kültürüne sahip insanlar, þimdi Türkiye'ye baktýðýmýzda da Aleviler ülkenin dörtbir yanýnda mitingler yapýyor, zorunlu din dersinin Avrupa Ýnsan Haklarý inanç özgürlüðünün önünde engel olduðunu söyleyerek bir takým taleplerle sokaktalar, ama Aleviler yalnýz kalmýþta görünüyorlar, Atatürkçüleri, çaðdaþlarý, laikleri, demokratlarý, sosyal demokratlarý, Alevilerin yanýnda deðil, bu durumu nasýl açýklayabiliriz, ya da bu durumu düþündüðünüzde ne diyebilirsiniz? M.Selmanpakoðlu:Bu zorunlu din derslerinin Anayasaya konmasý biliyorsunuz ki 12 Eylül ürünü bir madde, dolayýsýyla 12 Eylülün getirdiði anti demokratik özgürlüðe karþý, insan haklarýna karþý birçok þeyin arasýnda bizim için hatta herkes için çok önemli bir þeydi bu. Yani mutlaka vurgulamak lazým. Bu zorunlu din derslerinin kaldýrýlmasý insan beyninin özgürce düþünmesinin önündeki çok önemli engel. Bu engel kalktýðý zaman çok þey deðiþebilir, biz bunun önemini bilerek bu þeye soyunduk ve hatta þimdi bu yeni çýkan vakit gazetesi o zaman akit gazetesi diye çýkýyordu ve onlarda bu tür þeylere karþý çok baský uygulamak istiyorlardý. Kimseyi kýpýrdatmamak, bu tür yasalarýn tartýþma konusu olmasýný engellemek için ellerinden gelen her þeyi yapýyorlardý. Biz davayý açtýktan sonra bu duyuldu, belli oldu. Ve tabi bunu öðrenir öðrenmez bana akit gazetesinden biri telefon açtý, þimdi ismini unuttum, adam o kadar küstahça konuþuyorki : -"Siz böyle bir þey yapmýþsýnýz" -"Evet yaptým," -"Neden yaptýnýz, siz müslüman deðilmisiniz?" -"Valla, o sizi ilgilendirmez, müslümaným ya da deðilim ama antidemokratik bir þey, insan haklarýna aykýrý. Yani böyle bir zorunluluk olmamasý gerekir. Dolayýsýyla ben inandýðým için bu davayý açtým" dedim. Ve bana çok þeyde bulunuyor, "bu senin için iyi olmaz" a getiren laflar söyledi. Sonra Ali Rýza Selmanpakoðlu'nu sordu, tanýyormusun diye, o sýrada Ali Rýza abi Burdur da tugay komutaný ve imamhatip liselerinde baþörtüsü kullandýklarý için oraya askerlik dersine öðretmen göndermeme kararý almýþtý, gazetelere çýkmýþtý. Ýsmi de o sýralar meþhur olmuþtu. Tabi bu soyadý benzerliðinden onu sordu, "tanýyormusun" diye, "amcamýnoðlu" dedim. "Nasýl buluyorsun kendisini" dedi. "ben kendisini onaylýyorum, iyi buluyorum" dedim. Yani ordan kötü puan aldýk, Fakat gazetede öyle saçmalamýþlar ki gördüm, beni "batý çalýþma grubu" diye, benim ne alakam var batý çalýþmayla bilmem neyle, yani Ali Rýza abinin'de böyle bir þeyle alakasý yok. Yani o zaman arkadaþ bizi hedef gösterdi. O dönem bu dava açanlarý birer birer temizliyebilirlerdi. Nasýl Turan DURSUN'u öldürdüler, gerçi biz Turan DURSUN olamayýz, çok deðerli bir insan, bilim adamý, kitaplarý var, uluslararasý bir insan, yani onu gösterdikleri gibi bizide hedef gösterdiler, bunlarý temizleyebilirsiniz dediler ama herhalde o sýrada çok meþgullerdi temizlemediler. Yarýn: *Þeriatcýlar onu nasýl hedef gösterdi? *AKP nin kýrmýzý cizgileri neler? *1997 de Türkiye nin ve Alevilerin içinde bulunduðu durum neydi? *Yerel secimlerde solun yapmasý gereken ne?

6 "Müfredatý Talim Terbiye Kurulu Deðil Uzmanlar Belirlemeli" Eðitim-Sen Hacýbektaþ Þube Baþkaný Ali Kaim e göre baðýmsýz ve tarafsýz bir müfredat içinde akademisyenler, bilim insanlarý, eðitmenler ve sendika üyesi uzmanlardan oluþan komisyonlarca tartýþmalar sonucunda belirlenmeli. Eðitim ve Bilim Emekçileri Sendikasý (Eðitim-Sen) Hacýbektaþ Þube Baþkaný Ali Kaim bilimsel ve tarafsýz bir ders müfredatý için hazýrlýk aþamasýnda sendika üyelerinden görüþ alýnmasýný ya da müfredat hazýrlanýrken oluþturulan gruplara bu konuda uzman olan sendika üyelerinin çaðrýlmasýný öneriyor. Haftasonu Ankara daki Eðtitim-Sen Genel Merkezi nde bir araya gelen Felsefeciler Derneði üyeleri Milli Eðitim Bakanlýðý nýn (MEB) yeni felsefe, sosyoloji ve psikoloji programlarýnýn taslaklarýný inceledi. Felsefe dersinin hazýrlanan taslak aracýlýðýyla "felsefe dersi olmaktan çýkarýldýðýný", sosyoloji ve psikoloji derslerinin de bilimsel temellerden önemli ölçüde koparýldýðýný belirten felsefecilerin yorumlarý hakkýnda görüþlerine baþvurduðumuz Kaim, sorunun sadece felsefe kitaplarýnda deðil, neredeyse tüm müfredatta olduðunu söyledi. "Müfredatý bilim insanlarý belirlemeli" Kaim gaztemize konuþtu konuþtu: MEB in hazýrlattýðý Felsefe Dersi Öðretim Programý klavuzu AKP nin Ortaçað özlemini açýða vurdu Danýþtay ve AÝHM karalarýna göre zorunlu din derslerini kaldýrmasý gereken Milli Eðitim Bakanlýðý (MEB), din dersini kaldýrmak bir yana, içeriðini tüm derslere yayýyor. MEB Talim ve Terbiye Kurulu Baþkanlýðý nýn (TTKB) hazýrladýðý yeni Ortaöðretim Felsefe Dersi Öðretim Programý ve Kýlavuzu nda, dinin insana mutluluk, huzur, güven, manevi doygunluk, sevgi kazandýrdýðýndan bahsediliyor, hadislerden örnekler veriliyor. Program eðer uygulanýrsa, öðrenciler felsefe dersinde Güçlü ve Adil baþlýðýyla devlet hakkýnda kompozisyon yazacak, Tanrý var ki... diye baþlayan tartýþmalar yapacak. Felsefenin dogmayý kanýtlanmak için bir araç olarak kullanýlarak sulandýrýldýðýný belirten felsefeciler, programýn milliyetçi-dinci anlayýþla Talim Terbiye Kurulu felsefe, sosyoloji ve psikoloji ders kitaplarýnýn hazýrlýk aþamasýnda bu konuda bir grup bilim insanýný ve uzmanýný çaðýrýyor ve bir toplantý düzenliyorlar. Ancak toplantýda çýkan tartýþmalarýn ardýndan devamý getirilmiyor ve kurul müfredatý kendi baþýna hazýrlýyor. Bu kurullarda dersle ilgisiz üyelerin bulunmasý nedeniyle tartýþmalarýn yaþandýðýný ve bu problemlerin doðduðunu belirten Kaim e göre akademisyenlerin, bilim insanlarýnýn ve dersle ilgili öðretmenlerin içinde olduðu bilim kurumlarý oluþturulmalý ve bu kurul derin tartýþma ve deðerlendirmelerin üzerine kitaplarýn müfredatlarýna karar vermeli. "AKP kendi ideolojisine uygun bireyler yetiþtirmek istiyor" Adalet ve Kalkýnma Partisi (AKP) hükümetinin kendi ideolojik bakýþý doðrultusunda yaþamýn her alanýný þekillendirmeye çalýþtýðýný söyleyen Kaim iktidarýn müfredata yönelik müdahalesinin de bunun bir parçasý olduðunu" söylüyor. Kaim; Felsefenin neredeyse bir din öðretisine dönüþtürülmüþ olmasý, ayný zamanda din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarýnýn içeriði düþünüldüðünde AKP nin asýl amacýnýn eðitim sürecini kendi bakýþ açýsýyla þekillendirerek buna uygun bireyler yetiþtirmek olduðunu düþünüyorum. diyor. AKP'nin ortaçað özlemi hazýrlandýðýný vurguladýlar. Komisyonda öðretim üyesi yok Biyoloji dersi müfredatýna yaratýlýþçýlýðý, fizik dersi müfredatýna bilinemezciliði yerleþtirmeye çalýþan AKP Hükümeti nin yönetimindeki MEB-TTKB, son olarak aralarýnda hiçbir felsefe bölümü araþtýrma görevlisinin bulunmadýðý Felsefe Dersi Öðretim Programýný Geliþtirme Özel Ýhtisas Komisyonu adlý bir ekibe Ortaöðretim Felsefe Dersi Öðretim Programý ve Kýlavuzu baþlýklý bir taslak hazýrlattý. Bu programýn amaçlarý arasýnda, ancak ahlak bilgisi dersinin konusu olabilecek; milli deðerleri özümsemek, özgürlük ve sýnýrlýlýk dengesini korumak gibi baþlýklar bulunuyor. Filozofsuz ve akýmsýz felsefe Felsefecilerin özgürlük, iyi-kötü, huzur, bilgi, varlýk gibi kavramlarýný iyi tanýmlamadýðý ve günlük kavramlarla karýþtýrýldýðýný savunan programda, birçok önemli felsefi akýmýn ve felsefecinin adý dahi geçmiyor. Giriþ bölümünde Sokrates ve Descartes ten birer alýntý yapýlmasýndan sonra yer verilen ilk anekdot, Þeyh Edebali nin Osman Bey e nasihati. Tanrý var ki... Bilgiden Bilime baþlýðý altýnda bir bölüme yer verilen programda, din ve felsefenin insana kazandýrdýklarý bir tabloyla karþýlaþtýrýlýyor. Karþýlaþtýrmaya göre din insana huzur, manevi doygunluk, tanrý sevgisi, mutluluk, güven kazandýrýrken, felsefe kiþilere yalnýzca olaylara çok yönlü bakabilme, farklý düþünceleri fark etme, düþünürken analiz ve sentez yapabilme... gibi yetiler kazandýrýyor. Adeta dinin felsefeye ve bilime üstünlüðünün ispatlanmaya çalýþýldýðý programda, öðrencilere Tanrý var ki... baþlýklý bir de tartýþma yaptýrýlmasý öngörülüyor. Bu tartýþmayý öðretmenin öðrencilere bir kitap göstererek, Yazar olmadan bu kitabýn var olmasý mümkün mü sorusuyla baþlatmasý ve Bu olaðanüstü makinenin gerisinde, akýllý, bilgili, planlý bir varlýk olmalýdýr. O, ancak tanrý olabilir. O halde tanrý vardýr, tanrý var ki biz varýz, hayat var, ölüm var alýntýsýyla bitirmesi isteniyor. Programýn Varlýk Felsefesi bölümünde Öðrenciler evrende fark ettikleri düzene iliþkin örnekler verirler deniliyor. Yine ayný bölümde, Varoluþun Amacý baþlýklý tartýþma için öðretmenlere þunlarý yapmalarý söyleniyor: Akciðer solunum için, mide sindirim için, Ýnsan ne için gibi sorularla öðrenciler düþündürülür....her varlýðýn meydana geliþinde bir amacýn olduðu öðrencilere buldurulur! Böyle felsefeye böyle sanat! Felsefeyi tanrýnýn ispatýna indirgeyen program, sanat konusunda da sýnýfta kalmýþ durumda. Programda Abidin Dino nun Mutluluðun Resmi adlý bir resminin tartýþýlmasý isteniyor. Ancak Abidin Dino nun böyle bir resmi bulunmuyor. Programýn tartýþýlmasý için önerdiði Osman Hamdi Bey in Kaplumbaða Terbiyecisi resminin ise kötü bir kopyasýna yer verilmiþ. Üstelik kopya resme orijinalinde bulunmayan bir de ibrik eklenmiþ. Hiçbir felsefe metninin yer almadýðý programda, sadece bir dönemin çok satan kitabý Sofi nin Dünyasý romanýndan ve Brezilyalý Yazar Paulo Coelho dan alýntýlar var. Özgürlük; ama sýnýrlý Programýn Siyaset ve Felsefe baþlýklý bölümünde düzen ve karmaþa karþýtlýðý bir araya getirilerek öðrencinin düzenin devlette bir ihtiyaç olduðunu fark etmesi ve karmaþanýn istenmeyen bir durum olduðunun bilincine varmasý nýn hedeflendiði belirtiliyor. Bu bölümde öðretmenlerden, Türk milletinin kendine has bir devlet geleneði olduðu ve düzenin saðlanmasý için devlet otoritesine ihtiyaç olduðunun vurgulanmasý isteniyor. Programda özgürlük kavramýnýn, yanýna sýnýrlýlýk, ahlak, devlet, sorumluluk gibi kavramlar eklenmeden kullanýlmadýðý dikkat çekerken, yapýlmasý önerilen bir etkinliðin baþlýðýnda Özgürlük... Nereye kadar diye soruluyor. Cem Gurbetoðlu / Ankara EVRENSEL - 22 Eylül 2008 Türk-Ýslam sentezine dönüþ 24 Eylül 2008 Çarþamba Felsefeciler Derneði, MEB in yeni felsefe, sosyoloji ve psikoloji programý taslaklarýný masaya yatýrdý. Felsefeciler Derneði, hafta sonu Ankara da Eðitim Sen Genel Merkezi nde düzenlediði Felsefe Grubu Ders Programlarý Çalýþtayý ile MEB in yeni felsefe, sosyoloji ve psikoloji programý taslaklarýný masaya yatýrdý. Felsefe öðretmenlerinin, derslerle ilgili üniversite bölümlerinden akademisyenlerin ve uzmanlarýn katýldýðý çalýþtayda, açýlýþ konuþmasýný yapan Felsefeciler Derneði Baþkaný Yaþar Küpeli, felsefe dersinin hazýrlanan taslak aracýlýðýyla felsefe dersi olmaktan çýkarýldýðýný, sosyoloji ve psikoloji derslerinin de bilimsel temellerden önemli ölçüde koparýldýðýný belirtti. Türkiye Felsefe Kurumu (TFK) Çocuklar için Felsefe Birimi Baþkaný Nuran Direk, programda hiçbir felsefi bilgi ya da metnin bulunmadýðýný ve bilgi teorisine yer verilmediðini belirterek, yýllarca Atatürkçü dogma ile yapýlanýn, þimdi de dini dogma ile yapýldýðýný söyledi. Dayatmacý bir program Ankara Üniversitesi Felsefe Bölümü Baþkaný Prof. Dr. Sabri Büyükdüvenci, bu programla felsefenin sulandýrýldýðýný belirterek, taslaðý hazýrlayanlarýn felsefe ile ilgisi olmayan kiþiler olduðunun kaynakça kýsmýndan bile anlaþýlabildiðini ifade etti. MEB in bir grup akademisyeni toplayýp felsefe dersi programlarýnda deðiþiklik konusunda görüþ istediðini, ancak ilk toplantýda akademisyenlerle TTKB yetkilileri arasýnda tartýþma çýkýnca ikinci bir toplantýnýn yapýlmadýðýný anlatan Büyükdüvenci, felsefenin sorgulama aracý olarak tanýmlanarak anlamsýzlaþtýrýlmak istendiðine dikkat çekti. Felsefe dinin hizmetinde Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü nden Yrd. Doç. Dr. Çetin Türkyýlmaz ise programýn milliyetçi ve dinci bir anlayýþla hazýrlandýðýný dile getirdi. Programda Türk devlet geleneði övgüsünün yapýldýðýný ve evrende düzen, amaçlýlýk gibi söylemlerle tanrý kanýtlamasý yapýldýðýný belirten Türkyýlmaz, insanýn duyu ve aklýnýn yetersiz olduðu iddiasýyla sezgicilik ve tasavvuf vurgusu yapýldýðýný söyledi. Tasavvuf vurgusuna raðmen Yunus Emre ve Mevlana nýn eserlerinin de okutulmadýðýna dikkat çeken Türkyýlmaz, Felsefe dinin hizmetindedir þeklindeki ortaçað felsefesine geri dönüldüðünü söyledi. Türk-Ýslam sentezine dönüþ TFK adýna konuþan Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü nden Prof. Dr. Harun Tepe, programýn her yerinde sinsice dinin iþlendiðini, program ile öðrencilere Sorgula, ama inan denildiðini belirterek, Türk-Ýslam sentezine geri dönülüyor dedi. ODTÜ Felsefe Bölümü Araþtýrma Görevlisi Sinan Kadir Çelik, üniversite öðrencileri arasýnda yaptýðý bir araþtýrmada, öðrencilerin büyük çoðunluðunun felsefe dersini gereksiz bulurken, din derslerini faydalý gördükleri sonucuna ulaþtýklarýnýbelirtti ve 30 yýl öncesine göre Ýslami duygulara bu kadar yakýn bir gençlik kuþaðýnýn yetiþmesinin rastlantý olamayacaðýný söyledi. Devlet okullarýnda tek din, tek mezhep anlayýþýyla eðitim verildiðine dikkat çeken Çelik, Bu kadar dayatmadan sonra kimse bu halkýn isteði diyemez. Yeþil Kuþak Projesi baþarýya ulaþmýþtýr diye konuþtu. EVRENSEL SATILIK EV TOKÝ konutlarýnda bulunan 1 ci etap, 1 ci blokta 23 no lu ev satýlýktýr. Müracat: Hikmet Bozdað Tel:

7 24 Eylül 2008 Çarþamba Ali Balkýz: Basýna tehdit ve sansür AKP Faþizminin uygulanmaya baþladýðýnýn göstergesidir 7 Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Baþkaný Ali Balkýz yapmýþ olduðu basýn açýklmasýnda AKP nin ve Baþbakan Tayip Erdoðan ýn uygulamlarýný eleþtirdi. Özellikle son günlerde Baþbakanýn basýn özgürlüðünü engelleyen, tehdit eden tutumunu 12 Eylül faþist darbesi öncesi uygulamalara benzeten Balkýz Anýmsanacak olursa; 12 Eylül faþist darbesi öncesi ve izleyen yýllarda da; yurttaþlarýmýz okuduklarý gazetelere göre sýnýflandýrýlýr, bu ölçü alýnýr ve iþkence görürlerdi. Baþbakan'ýn beðenmediði gazeteleri almayýn, evinize sokmayýn çaðrýsý, ne kadar da çok anýmsatýyor o yýllarý. Yine o yýllarda, insanlarýmýz ellerinde taþýdýklarý gazetelere göre sokaklarda kurþunlara hedef oluyorlardý. Baþbakan bu boykot çaðrýsýyla, bu çaðrýya uymayacak olan gazete okurlarýný kime hedef gösteriyor, diye sormak aklýmýza gelmez mi? dedi. Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Baþkaný Ali Balkýz ýn basýn açýklmasý þöyle: Deniz Feneri" AKP ve yan kuruluþlarý olan bazý basýn yayýn organlarýnýn kirli çýkýný olmuþtur. Ülkemiz AKP karanlýðýna teslim olmayacaktýr. En çok özgürlükten, en çok demokrasiden söz eden iktidar çevrelerinin, aslýnda yalnýzca kendine demokrat olduklarý, aslýnda yalnýzca kendiler için her þeyi yapabilme özgürlüðü istedikleri tartýþmasýz bir biçimde bir kez daha ortaya çýkmýþ bulunuyor! Baþbakanýn anti demokrat, özgürlük karþýtý söylemlerinden ülkemiz adýna derin bir tedirginlik duyuyoruz. Baþbakan yurttaþlarýnýn bir kýsmý karþýnda açýkça onlarýn muhalifi gibi hareket etmektedir. Ne yazýk ki Baþbakan yurttaþlarýn kendisi gibi düþünmeyenlerini, k e n d i n i alkýþlamayanlarýný "öteki" olarak görmektedir. Ýktidar sahiplerinin, hak ve hukuk tanýmazlýðý yurttaþlar için en büyük tehlikedir. YOLSUZLUK FENERÝ Dini ticarette, siyasette alabildiðine istismar eden zihniyetin son icraatý "Deniz Feneri" adý altýnda Almanya'da bütün görünümüyle ortaya çýkmýþ, yüzyýlýn dolandýrýcýlýk faaliyeti yargý kararýyla kesinleþmiþtir. Ýnsanlarýn merhamet, hayýrseverlik ve yardýmseverlik duygularýný, dini de kullanarak örgütlü bir biçimde dolandýrýcýlýk konusu yapanlarýn asýl aðababalarýnýn, elebaþlarýnýn Türkiye'de olduðu da kesinlik kazanmýþtýr. Yolsuzluk fenerinin Türkiye'de bulunan asli faillerinin iktidar çevreleri ile çok yakýn ve organik bir iliþki içinde bulunduðunun ortaya çýkmasý baþbakanýn dengesinin bozulmasýna neden olmuþtur. BASINI SUSTURACAÐINA, YOLSUZLUKLARI TEMÝZLE! Yolsuzluk aðý yanýna yöresine kadar uzanan ve bu durumun mahkeme kararýyla sabit hale gelmesi karþýsýnda; milyonlarca yurttaþa yapýlan haksýzlýðýn üstüne gitmesi gerekirken, hukuk devletinin mekanizmalarýný çalýþtýrmasý beklenirken, Baþbakan'ýn hýrsýzlarý deðil de hýrsýzlýðýn haberini yapan basýn yayýn organlarýný cezalandýrmaya kalkýþmasý, boykot çaðrýsý yapmasý, büyük bir talihsizliktir. Basýn özgürlüðünü engellemeye, halkýn haber alma hürriyetini kýsýtlamaya, basýný sindirmeye yönelik bu çaðdýþý imha hareketine giriþenler hep dikta heveslileri olmuþlardýr. Ama bu ceberrut, tahammülsüz, yasakçý zihniyet dönüp hep sahiplerini vurmuþtur. Anýmsanacak olursa; 12 Eylül faþist darbesi öncesi ve izleyen yýllarda da; yurttaþlarýmýz okuduklarý gazetelere göre sýnýflandýrýlýr, bu ölçü alýnýr ve iþkence görürlerdi. Baþbakan'ýn beðenmediði gazeteleri almayýn, evinize sokmayýn çaðrýsý, ne kadar da çok anýmsatýyor o yýllarý. Yine o yýllarda, insanlarýmýz ellerinde taþýdýklarý gazetelere göre sokaklarda kurþunlara hedef oluyorlardý. Baþbakan bu boykot çaðrýsýyla, bu çaðrýya uymayacak olan gazete okurlarýný kime hedef gösteriyor, diye sormak aklýmýza gelmez mi? ÝKTÝDAR HUKUK TANIMAZLIK ÝÇÝNDEDÝR! Ýþine geldiðinde hukuka sarýlan ama iþine gelmediðinde hukuku dinlemeyen AKP çifte standarta sahiptir. AÝHM'nin ve Danýþtay'ýn Zorunlu Din Dersi kararlarýný görmeyen AKP, Deniz Feneri davasýnda Almanya mahkemesinin vermiþ olduðu kararý da görmemektedir. AKP yargý kararlarýna saygýlý olmak durumundadýr. Zorunlu Din Dersine iliþkin AÝHM ve Danýþtay'ýn kararlarýný uygulamalý, Deniz Feneri kararýnda belirtilen "Asýl sorumlularýn Türkiye'de olduðu" gerçeðini göz ardý etmeden, gerekli olan soruþturmanýn açýlmasýný saðlayarak, yurttaþlarýmýzýn dini duygularýný sömürenlerin cezalandýrýlmasý saðlanmalýdýr. Ancak bu AKP nin yapacaðý bir iþ deðildir. Çünkü; yurttaþlarýmýzýn dini duygularýný sömüren bizzat AKP nin kendisidir. Yurttaþlarýmýzýn dini duygularýný sömürerek, inanç üzerinden siyaset yaparak oy toplamakla, para toplamak arasýnda ne fark vardýr?... Deniz Feneri davasýnda suçlularýn yakalanýp yargýlanmasýný saðlayacak yürekli savcýlarý göreve davet ediyoruz. Ülkemizin AKP'nin kararlýðýna ve faþizmine teslim olmayacaðýný herkese ilan etmek isteriz. Saygýlarýmýzla Kapadokya kilimleri Avrupa pazarýnda Türkiye'nin önemli turizm merkezlerinden Kapadokya bölgesinde, kök boya iplerle ahþap tezgahlarda dokunan yöresel halý ve kilimler Avrupa ve ABD'ye satýlýyor. Doðal kök boyalarla ahþap tezgahlarda yöre kadýnlarý tarafýndan dokunan kilim ve halýlar, yöre insanýnýn geçim kaynaðýný oluþturuyor. Üretilen Kapadokya halý ve kilimleri, Fransa, Almanya, Ýtalya ve ABD'deki firmalara gönderiliyor. Kök boya iplerle ahþap tezgahlarda dokunan geleneksel Kapadokya ve Anadolu motifleriyle süslü kilim ve halýlarýn, Avrupa ve ABD pazarýnda alýcý bulduðunu ifade eden üreticiler, þu bilgileri verdi: ''Ürettiðimiz yöresel halý ve kilimler, Kapadokya bölgesine gelen turistler aracýlýðýyla Avrupa'da bazý ülkelerde ve ABD'de pazar buluyor. Kapadokya kilim ve halýlarý bölgede bulunan irili ufaklý yaklaþýk 200 üretici tarafýndan üretiliyor. Yöre halký üretime katýlýyor. Genç kýzlar ve kadýnlar kimi zaman evlerinde kimi zaman da küçük atölyelerde ahþap tezgahlarda halý ve kilim dokuyor. Bu halý ve kilimler, kimi zaman turistler kimi zaman da pazarlamacýlar aracýlýðý ile Avrupa ve ABD'ye gönderiliyor.'' Ürettikleri kilim ve halýlarýnda doðal kök boyalý ip kullandýklarýný belirten üreticiler, bir iþ yerinin yýlda ortalama 150 el dokumasý kilim ve halýyý yurt dýþýna satabildiðini kaydettiler. Talep gelmesi durumunda Türkiye'nin farklý bölgeleri için de halý ve kilim dokuduklarýný bildiren üreticiler, Kapadokya'nýn geleneksel halý ve kilimlerini dünyaya tanýttýklarýný, bunu balon turlarý, termal turizm, hediyelik eþya ve þarap gibi sektöre dönüþtürdüklerini vurguladýlar. AA/Kenthaber Amatör Futbol Ligi baþlýyor Nevþehir 1. Amatör Futbol Ligi'nin 18 Ekim 2008 Cumartesi günü oynanacak olan müsabakalarla baþlayacaðý bildirildi. Nevþehir Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Baþkaný Mustafa Avcý yaptýðý açýklamada, 18 Ekim 2008 tarihinde baþlayacak olan 1. Amatör Futbol Ligi'ne 2 ayrý grupta toplam 15 takýmýn katýlacaðýný söyledi. Avcý, 25 Ocak 2009 tarihinde sona erecek olan ligde, gruplarýnda birinci olan iki takýmýn kendi arasýnda yapacaðý maçý kazanan ekibin 3. Lig terfi müsabakalarýna katýlmaya hak kazanacaðýný kaydetti. Nevþehir 1. Amatör Futbol Ligi A Grubu nda, Kozaklý, Suvermez Kalespor, Sentezspor, Ürgüpspor, Kaymaklý Belediyespor, Yeni Nevþehirspor ve Kapadokya Göremespor, B Grubu nda ise Hacýbektaþgücü, Narspor, Saðlýkspor, Derinkuyugücü, Ýl Özel Ýdare Gençlik, Acýgölspor, Kalespor ve Ýbrahimpaþaspor takýmlarý mücadele edecek. Ýha/Kenthaber

8 Ahmet Çakmak Tezkere kalsýn cunta yargýlansýn Ýsterseniz baðlamýna göre, ezilenlerin kapitalizmi, yönetilenlerin kapitalizmi de diyebilirsiniz. Özellikle SSCB yýkýldýktan bu yana sosyalizmin tanýmý konusunda iþçilerin, ezilenlerin ya da yönetilenlerin doðrudan yönetmesinin altý çok çizilir oldu. Temsiliyet kavramý eleþtirildi. Temsiliyet kurumunun bu sefer temsil edenlerin tahakkümüne götürdüðü kanýsý kuvvetlendi. Bu konu dünya sosyalistleri tarafýndan soyut bir þekilde ele alýnmýyor. Öyle yapanlar da var ama yazdýðýna çizdiðine hürmet edilen kiþilerin böyle bir yaklaþýmý yok. Onlar temsiliyet kurumunun nerelere gittiðinin farkýnda olan bir yaklaþým sergiliyorlar, ama analizlerini soyut bir biçimde yapmýyorlar. Bu konunun soyut analizinde en çok göze çarpan husus, tarihsel boyutun ve kapitalizmin temel özelliklerinin hesaba katýlmasýndaki zayýflýktýr. Bu zayýflýk, fabrikalarý iþçilerin, belediyeleri halk meclislerinin vb yönetmesiyle sosyalizmin kurulabileceði düþüncesine kadar gitti. Bu görüþ Türk sosyalistleri arasýnda yaygýnlýk kazanýyor. Mesela ÖDP söz, yetki, karar, iktidar halka sloganýný esas alýyor. Buradaki hata yukarýda da belirttiðim gibi halkýn yönettiði bir kapitalizmin mümkün olduðunu görememekten kaynaklanmaktadýr. Marx ýn kapitalistlerin düzeninden deðil de sermayenin düzeninden bahsetmesi sebepsiz deðildir. Ayný insanlarýn yönettiði farklý üretim tarzlarý olabileceði gibi, ayný üretim tarzý farklý insanlar tarafýndan da yönetilebilir (birincisine örnek, Avrupa da feodalizmi yöneten ailelerin çoðunun sonradan Ýþçi Kapitalizmi kapitalizmi yöneten aileler olarak ortaya çýkmasýdýr, bkz. Wallerstein). Daha önce de birkaç kez deðindim. ÖDP, Geçit beldesinde seçim kazandý. Orasý 2000 nüfuslu olduðu için doðrudan yönetim nispeten kolaydý ve belediye baþkaný Kemal arkadaþýmýz bunu denedi ve sonraki seçimi kaybetti. ÖDP buradan gereken sonuçlarý çýkaramadý. Tabii aksi de mümkündür. Baþka bir yerde doðrudan yönetim denemesi insanlarýn hoþuna da gidebilir. Önemli olan tüm belediyeler halk tarafýndan yönetilse (Ýstanbul için nasýl olur, pek tasavvur edemiyorum), tüm fabrikalar iþçiler tarafýndan yönetilse de kapitalist üretim tarzýnýn varlýðýný sürdüreceðini görebilmektir. Çünkü ortada bir mekanizma vardýr, bu deðiþmedikçe o mekanizmayý yönetenlerin deðiþmesi fark etmez. Kâr düzenini konuþmadan,onun alternatifinin þartlarýný konuþmadan, aslýnda temel konu olan deðer meselesini konuþmadan (artýk hele Türkiye de kimsenin taktýðý yok zaten) iþçilerin, ezilenlerin, yönetilenlerin yönetimini konuþmak fazla anlamlý olmaz. Bu noktada dünya Marksistleri arasýndaki Marx ý yeniden keþfetmek diyebileceðimiz literatürün Türkçe okuyabilen insanlara ulaþmasýnýn önemini vurgulamak isterim. Ülke gündemini tabii ki izleyecek ve tartýþacaðýz. Bunu söylemeye bile gerek yok. Ne var ki bu baþka þey, bizim dýþýmýzdaki gündemlerin peþinden sürüklenir duruma düþmek baþka þey. Biz kendi gündemimizi kaçýrdýðýmýz ölçüde öteki gündemler konusunda söylediklerimiz hafif kalýyor. Dünya sosyalistlerinin tartýþmalarýnýn gerisinde kalmamayý baþarmak zorundayýz. Leman'dan çok tartýþýlacak kapak Mahalle baskýsý dediðin nedir ki? Leman dergisi yine olay yaratacak!!! Penguen dergisinin davalýk kapaklarýndan sonra Leman da çok konuþulacak bir kapakla okuyucusuyla buluþtu. Türkiye Malezya olacak mý? tartýþmalarý sürerken Leman dergisi yine ilginç bir kapakla çýktý. Ýþte Erdoðan ve Gül'ü de kapsayan olay kapak. (Vatan) Darbe giriþimlerinin açýða çýkarýlmasý ve darbecilerin yargýlanmasý için Meclis Araþtýrma Komisyonu kurulmasý talebi ile Meclis e önerge veren Özgürlük ve Dayanýþma Partisi (ÖDP) Genel Baþkaný ve Ýstanbul Baðýmsýz Milletvekili Ufuk Uras a destek büyüyor. Söz konusu önerge için imza kampanyasý baþlatan Ufuk Uras Seçmen Koordinasyonu Uras a destek için basýn toplantýsý düzenlendi. CÝNMEN: ÖNERGE KABUL EDÝLSÝN Ýstanbul Tabip Odasý nda (ÝTO) yapýlan toplantýda ilk sözü alan Avukat Ergin Cinmen, 12 Eylül Askeri Darbesi nin hala sürmekte olan etkisine dikkat çekti. Kürt sorunu ve Laiklik in 12 Eylül ün sonucu olduðunu ifade eden Cinmen, Bir ülkede her gün cenazeler kalkýyorsa o ülkede demokrasiden söz edilemez dedi. Ufuk Uras ýn önergesine 21 DTP li milletvekili dýþýnda demokrasiyi dillerinden düþürmeyen AKP ve CHP milletvekillerinden þimdiye kadar destek gelmediðini belirten Cinmen, Uras ýn Meclis e vermiþ olduðu önergenin kabul edilmesini istediklerini belirtti. URAS: ASKERÝ DEÐÝL MECLÝS Ý ÇAÐIRIYORUZ Kampanyaya destek veren ve toplantýya katýlan herkese teþekkür eden Ufuk Uras da, 12 Eylül darbecileri baþta olmak üzere bütün darbecileri yargý önünde görmek istediklerini belirtti. Tüm darbelerden, darbecilerden hesap sorulmasý açýsýndan Meclis in tarihi bir misyonu olmasý gerektiðini belirten Uras, Herkes askeri göreve çaðýrýr; biz ise Meclis i göreve çaðýrýyoruz dedi. Herhangi bir önyargýya sahip olmaksýzýn neler olup bittiðini öðrenmek istediklerini ifade eden Uras, Bir önyargýmýz yok ama darbecilere karþý açýk ve net tutum alan bir yargýmýz, bir meclisimiz olmasýný istiyoruz. Çünkü, bizlerin sürüyle sayýlmamasý gerektiðini düþünüyoruz. Yaþam hýrsýzlýðýnýn, alçaklýðýn, siyasi edepsizliðin bir sýfatýnýn olmadýðýna, fakatsýz, amasýz, rezervsiz her türlü darbe ve darbe giriþimine karþý tutum alarak ülkemizde demokrasimizin kurumsallaþacaðýný, mazlumlarýn ve maðdurlarýn yüzünün güleceðine inanýyoruz. O yüzden Meclis i göreve çaðýrýyoruz diye konuþtu. Haksýzlýða uðrayanlarýn, darbe maðdurlarýnýn iþkencelerden geçirildiðini; darbeyi yapanlarýn, iþkence uygulayanlarýn devlet tarafýndan kollandýðýna dikkat çeken DTP Þýrnak Milletvekili Hasip Kaplan ise, 12 Eylül olmasaydý Türkiye nin kaderi Tayyip ve Baykal a kalmayacaktý diye konuþtu. Darbelere karþý çýkmak, demokrasinin gereðidir diyen DTP Diyarbakýr Milletvekil Akýn Birdal da temiz bir toplum için herkesi irade olmaya ve Uras ýn önergesine evet demeye çaðýrdý. ALPER GÖRMÜÞ: DESTEKLENMEDÝM Emekli Oramiral Özden Örnek e ait Darbe Günlükleri ni kapatýlan Nokta Dergisi nde yayýnladýklarý için yargýlanan gazeteci Alper Görmüþ ise yargýlama sürecine dikkat çekti. Yargýlamanýn gerektiði gibi yapýlmadýðýný, davanýn üstünün örtülmeye çalýþýldýðýný ifade eden Görmüþ, yargýlama aþamasýnda ise yalnýz býrakýldýðýný söyledi. Görmüþ,milletvekkillerinden, sendikalardan, meslek odalarýndan gerekli desteði alamadýðýný ifade etti. Görmüþ, Uras ýn baþlatmýþ olduðu kampanyanýn desteklenmesi gerektiðini belirterek, Ýnançlý olduktan sonra baþarýlamayacak bir þey yok diye konuþtu. Yazar Mehmet Metiner ise, Darbecilerle deðil, darbe zihniyeti ile hesaplaþmak gerek dedi. Tek tek söz alan Gazeteci Ece Temelkuran, 78 liler Giriþimi Sözcüsü Celallettin Can, Yeþiller Partisi nden Ümit Þahin, Yüzleþtirme Derneði nden Cafer Solgun un da kampanyayý desteklediklerini belirttiler. Toplantýnýn ardýndan, bugüne kadar 10 bin kiþinin imzaladýðý, kampanya metni katýlýmcýlara sunuldu. AYSEL KILIÇ *** Kimler katýldý ToplantIya Demokratik Toplum Partisi (DTP) milletvekilleri Akýn Birdal ve Hasip Kaplan, Gazeteci Alper Görmüþ, Yurttaþ Giriþimi nden Ergin Cinmen, Yazar Mehmet Metiner, Gazeteci Ece Temelkuran, 78 liler Giriþimi Sözcüsü Celallettin Can, Yeþiller Partisi nden Ümit Þahin, Yüzleþtirme Derneði nden Cafer Solgun un aralarýnda bulunduðu çok sayýda siyasi parti, meslek odalarý, sendika temsilcisi, gazeteci ve yazar katýldý. (Birgün)