EKİM - ΟΚΤΩΒΡΙΟΣ 2010 Sayı: 60 Fiyatı: 3

Transkript

1 EKİM - ΟΚΤΩΒΡΙΟΣ 2010 Sayı: 60 Fiyatı: 3 Azınlıkça 1

2 BU AY AZINLIKÇA AZINLIKÇA BATI TRAKYA AYLIK HABER YORUM DERGİSİ ΕΚİM 2010 YIL:6 SAYI: ΑΖΙΝΛΙΚΤΣΑ ΜΗΝΙΑΙΟ ΤΟΥΡΚΟΕΛΛΗΝΟΦΩΝΟ ΠΟΛΙΤΙΚΟ ΠΕΡΙΟΔΙΚΟ ΤΗΣ Δ. ΘΡΑΚΗΣ ΟΚΤΩΒΡΙΟΣ 2010 ΕΤΟΣ:Η NO:60 SAHİBİ-SORUMLUSU ΙΔΙΟΚΤΗΤΗΣ-ΕΚΔΟΤΗΣ- ΔΙΕΥΘΥΝΤΗΣ EVREN DEDE GENEL KOORDİNATÖR ΓΕΝΙΚΟΣ ΣΥΝΤΟΝΙΣΤΗΣ AYDIN BOSTANCI YAYIN YÖNETMENİ ΣΥΜΒΟΥΛΟΣ ΕΚΔΟΣΗΣ İBRAM ONSUNOĞLU BU SAYIDA YAZARLAR Aydın Bostancı Dimostenis Yağcıoğlu Evren Dede Fatih Nazifoğlu Γιώργος Δούδος Hakan Mümin Herkül Millas İbram Onsunoğlu Samim Akgönül ADRES Anemonis Komotini Tel: Fax: ΕΤΗΣΙΕΣ ΣΥΝΔΡΟΜΕΣ Ιδιώτες. : 36 Τραπεζες, Οργανισμοί: 98 Ν.Π.Δ.Δ, Α.Ε: 98 Δήμοι: 98 Euro Κοινότητες: 72 Herkül Millas Anadilde Eğitimden Neden Korkuyoruz? Anadil konusu milliyetçi paradigmanın dışına çıkarılıp ele alınmadığı sürece toplumsal gerilime neden olan demagojiyi sürdürürüz doğal olarak. Paradigmanın dışına çıkış ise paranoyak korkuları aşmakla başlanır. Alınacak kararlarda risk vardır kuşkusuz, ama inatta daha büyük riskler vardır. Benim anadilimi okulda öğrenmemden bu ülkenin zarar görmediği anlaşıldığında toplumsal huzurun sağlanmasında önemli bir adım atılmış olacaktır.. İçindekiler İbram Onsunoğlu Gündemi yorumlarken... Azınlığın en renkli şahsiyetlerinden biri olan Necati Meşeli yi kaybettik Ani ölüm onu 18 Eylül sabahı bisikletiyle gittiği Gümülcine Serdar Mahalle deki boş evinde buldu. Meşeli, ardında eşi Bedriye yi ve kızı Bilge yi bıraktı. Ayrıca onun Türkiye ye göç etmiş geniş bir sülalesi vardır, bazı üyelerinden gururla söz ederdi. Meşeli yi, Gümülcine Çukur Kahve de ve Gençler Birliği nde sohbetlerde azınlık konuları ve siyasetle ilgili onun bizi bazen güldüren bazen de kızdıran keskin hiciv ve iğnelemeleriyle hatırlayacağız. Azınlıkça60 Evren Dede Başbakan Papandreu nun taahhüdü... Günlük onca meşgale arasında Başbakan Yorgo Papandreu nun, Selanik Özel Pedagoji Akademisi nin (SÖPA) geleceğiyle ilgili görüşünü 2004 te Azınlıkça ya açıkladığını unutmuşuz çoktan. Bir dostumuz hatırlattı, Papandreu, SÖPA nın kapatılmasının ve onun yerine dört yıllık bir programın hazırlanmasının gerektiğini daha o zaman taahhüt etmişti, siz de bunu yazmıştınız a!. 3 Yerel seçimler derken... Editör 4 Başbakan Papandreu nun taahhüdü... Evren Dede 6 Τι είδους δραστηριότητες προβλέπει το Πρόγραμμα Εκπαίδευσης Μουσουλμανοπαίδων στη νέα του φάση; Aydın Bostancı 8 Gündemi yorumlarken İbram Onsunoğlu 12 Πλέον δεν χρειάζεται η ποσόστωση του πέντε τοις χιλίοις; Fatih Nazifoğlu 14 Anadilde Eğitimden Neden Korkuyoruz? Herkül Millas 16 İki Dil Bir Bavul Belgeselinin Düşündürdükleri: Türkçe Kürt Çocuklarına Nasıl Öğretilmeli? Dimostenis Yağcıoğlu 18 ΜΙΑ ΦΙΛΙΚΗ ΕΞΟΜΟΛΟΓΗΣΗ Γιώργος Δούδος 20 Değişerek Devam Etmek... Hakan Mümin 21 Gümülcine Başkonsolosluğu nun seçimlere müdahalede bulunduğu gerekçesiyle sözlü protesto notası verildi 22 Şili nin Dağ Şililileri Resistencia Mapuçe Samim Akgönül 27 Eşitliğe İlk Adım Listesi adaylarını tanıttı 38 Başbakan Yorgo Papandreu, Türkiye Cumhurbaşkanı Gül ile görüştü 2 Azınlıkça AZINLIKÇA - BATI TRAKYA AYLIK HABER YORUM DERGİSİ ΑΖΙΝΛΙΚΤΣΑ - ΜΗΝΙΑΙΟ ΤΟΥΡΚΟΕΛΛΗΝΟΦΩΝΟ ΠΟΛΙΤΙΚΟ ΠΕΡΙΟΔΙΚΟ ΤΗΣ Δ. ΘΡΑΚΗΣ

3 Yerel seçimler derken... Yerel seçimlere kısa bir süre kaldı. En yoğun olduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Batı Trakya daki katışıksız azınlık listeleri kuşkusuz en çok ses getiren olay oldu bu seçimlerde. Rodop Vali Yardımcısı Sibel Mustafaoğlu nun Gümülcine deki Eşitliğe İlk Adım bağımsız azınlık listesine başkan olması ve PASOK milletvekili Çetin Mandacı nın da eşi ve sekreterini İskeçe Belediyesi nde Eşitlik Listesi adlı bağımsız azınlık listesine aday olarak vermesi çoğunluk kamuoyunu da meşgul ediyor. Gelen tepkiler arasında en olumlusu, Gümülcine Belediye Başkanı Dimitris Kotsakis in bir söyleşisinde ifade ettiği, sağduyulu ve demokratik olgunluğuyla dikkati çeken açıklaması oldu. Kotsakis, 21. yüzyılda kimsenin kimseye neden böyle yaptın diye karışma hakkı olamayacağını, söyledi. * Seçimlerle yoruma açık bir diğer ilginç gelişme de PASOK partisinin desteğiyle Doğu Makedonya - Trakya Bölge Genel Sekreterliği ne aday olan Rodop Valisi Aris Yannakidis in düştüğü sıkıntılı durumla ilgili. İktidardaki PASOK partisinin bölgeden, biri Rodop ilinden, bir diğeri de Evros ilinden olmak üzere iki kocaman bakanı ve bunun yanında İskeçeli Ksinidis in parti yönetiminde en değerli mevkilerden birinde bulunması gibi artıları olmasına rağmen, PASOK partisi Batı Trakya da kan kaybediyor. Diğer illerde zaten sorunlar var ama Yannakidis in Rodop ilinde bile yaşadığı sıkıntıyı görünce düşünmeden edemiyoruz. Bu arada İskeçe den de hiç eklenmedik bir anda Yannakidis in listesinden istifa haberleri gelince, doğrusu şaşırıyoruz. Yannakidis in listesinden aday olan, Celalettin Dülger, İrfan Hacıgene ve Hüseyin Sedatoğlu nun seçimlere katılmama kararından bahsediyoruz sizlere. Adaylar bir basın açıklaması yayınlayarak istifa gerekçelerini açıklarken, Yannakidis in kendi listesine yeni adayları ancak geceyarısı bulabildiği ve zar zor seçim listelerini sunmak için mahkemeye yetiştirdiği söyleniyor... Bu gelişmeler PASOK açısından hayra alamet değil. Üstelik onca bakana rağmen Antonis Samaras tarafından desteklenen Yorgos Pavlidis in beklenmeyen yükselişini açıklayabilmek yerel PA- SOK yönetimi için oldukça zor olacaktır. * Sigara yasağı uygulaması yürürlüğe geçtiğinden bu yana henüz çok kısa bir süre geçti. Fakat yasanın uygulamasındaki sorunlar, ilgili bakanlıklardan yapılan farklı açıklamalar, lokanta ve kafe sahiplerinin kültablalarını tekrar masalara koyacaklarıyla ilgili açıklamalar, yeniden ülke siyasetinin yönetsel zaafiyetini gösterdi bizlere. Düşünsenize, en basit kararlar bile halkın ekonomik kriz bahanesiyle gösterdiği tepkisi karşısında geri alınabiliyorsa, peki irade isteyen, ısrarla takip gerektiren ciddi kararlar nasıl yürürlüğe konacak dersiniz! Gerçekten memleketin hâli çok zor... * Hepinize, iyi okumalar... editör Azınlıkça 3

4 Vitrin Evren Dede 4 Azınlıkça Başbakan Papandreu nun taahhüdü Günlük onca uğraş arasında Başbakan Yorgo Papandreu nun, Selanik Özel Pedagoji Akademisi nin (SÖPA) geleceğiyle ilgili görüşünü 2004 te Azınlıkça ya açıkladığını unutmuşuz çoktan. Bir dostumuz hatırlattı, Papandreu, SÖPA nın kapatılmasının ve onun yerine dört yıllık bir programın hazırlanmasının gerektiğini daha o zaman taahhüt etmişti, siz de bunu yazmıştınız a!. Azınlıkça dergisine 2004 yılında yazdığı özel makalesinde, Gelecekteki kalkınma için bölgesel bir vizyon: Yeni Avrupa çerçevesi içinde Trakya başlığını kullanan ve Batı Trakya hakkındaki düşüncelerini azınlıkla paylaşan dönemin anamuhalefet partisi lideri Yorgo Papandreu, işte o makalesinde, SÖPA nın kapatılmasını ve yerine dört yıllık bir fakültenin kurulmasının gerektiğini ifade etmişti. Papandreu, İşsizliğe çözüm arayan politikaların başarısı, genel ve meslekî eğitim ve yaşam boyu öğrenim ile doğrudan bağlantılı olmasıyla sağlanabilir. Bu da, eğitim kurumlarının araç-gereç ve teknik bakımından altyapılarını, öğretim yöntemlerini ve personelini iyileştirmemiz gerek demektir. SÖPA nın kapatılıp onun yerine üniversite düzeyinde dört yıllık bir program hazırlamak demektir. ifadesini kullanmıştı. Yerel seçimlerin ardından en çok konuşacağımız konuların başında azınlık eğitimi ve dolayısıyla SÖPA sorunu geliyor. Gelin, Papandreu nun 2004 yılında Azınlıkça için yazdığı o özel makaleyi bir daha hatırlayalım ki, önümüzdeki sayımızda SÖPA sorununu her açıdan sürpriz bir röportajla işleyebilelim. İşte Başbakanın bahsekonu makalesi: Gelecekteki kalkınma için bölgesel bir vizyon: Yeni Avrupa çerçevesi içinde (Batı) Trakya Yorgo A. Papandreu Savaşın küllerinden inşa edilen Avrupa Birliği, güvensizliğin ve kutuplaşmanın gittikçe arttığı bir dünyada bir barış ve işbirliği gücü oluşturmaktadır. Topluluğumuzun değerlerinden etkilenip te ona katılmak isteyen ülkelerin var olmasından, tehdit edildiğimiz duygusuna kapılmak yerine, kıvanç duymamız gerekir. Yunanistan ın AB nin barış ve ilerleme yolunda katalizör olarak iş gördüğüne olan inancı, bizi Balkan ülkeleri ve, Helsinki de benimsenen belirli çerçeve içinde, Türkiye nin Avrupa perspektifini desteklemeye yöneltti. Aralıktaki Avrupa Konseyi kararları da bu çerçeveye uygun olmak zorundadır. Dışişleri Bakanlığındaki görevim sırasında PA- SOK hükümeti Yunan-Türk yaklaşım politikasını uygulamaya koyduğunda, siyasî rakiplerimiz tarafından teslimiyetçilikle suçlandık. Beni şahsen hayalperest olmak, gerçekçi olmamak, hatta yurtsever olmamakla suçladılar. İşin kolayı, birçok kez bizi savaşın eşiğine dek getiren bir iletişim yokluğu içinde sıkışmış olarak, geçmişe çakılı kalmayı sürdürmekti. Herhangi bir çatışmanın ne Yunanistan ın ne de Türkiye nin çıkarlarına hizmet edeceği inancına sadık kalarak, PASOK hükümeti, barış için mücadele etmek üzere cesur bir karar aldı. Siyasî risklere rağmen, öylesine özlü değişiklilere gittik ki, bunların iki ülke arasındaki ilişkileri uzun vadeli olarak etkileyeceğinden eminim. Zaman zaman hâlâ gözlenen gerginliklerin bizim kurmak istediğimiz ilişkilerde yeri olamaz. İzlediğimiz siyasetin sonuçları Trakya da pek bariz olarak ortadadır. Türkiye ile gerginlik yüzünden Trakya nın marjinalleşmiş olduğu dönemin üzerinden çok zaman geçmiş değil. Bundan yıllar önce bölgeyi ilk kez ziyaret ettiğimde, korku, kuşku ve dışlanmış-

5 lık duyguları pek şiddetli idi. Şimdi ise güvenlik, yasa önünde eşitlik ve eşit yurttaşlık ile bağlantılı olarak bir iyimserlik duygusu hüküm sürüyor. Bölgenin jeopolitik üstünlüklerini ortaya koyarak, Kuzeye ve Doğuya yönelik açılımlar gerçekleştirdik. Böylelikle yatırım için gerekli koşullar yaratılmış oldu ve, sınırlararası yollar, enerji ağları ve Balkanlar boyunca dinamik işletmeler gibi, altyapılarda çarpıcı iyileştirmeler yapıldı. Sınırlarımız artık engel olmaktan çıkıp, mal ve fikir dolaşımının kapıları olarak iş görmektedir. Bunun canlı bir kanıtı, Yerel Yönetim ve Sivil Örgütler düzeyinde Yunan-Türk işbirliğini geliştirmek amaçlı girişimlerde başrolde oynayan Trakyalı yurttaşların ve yerel mercilerin kendileridir. Bugün için yollardaki koldemirleri mazi olmuştur. Küreselleşmiş bir dünyada bir servet oluşturan bölgenin çokkültürlülüğünü tam olarak değerlendirmeliyiz. Önemli ilk adım, herkese eşit haklar konusunda verdiğimiz güvence olmuştur. Bu amaçla, Eğitim Bakanı olarak yüksek öğrenimde kontenjan konusunu yoluna koydum; böylelikle bugün Azınlıktan 500 den çok genç Yunan üniversitelerinde eğitim görmektedir. Eşit fırsatlar, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi önlemleriyle birlikte yürütülmektedir. Bu amaçla, vatandaşlık yasasının 19. maddesinin kaldırılması için kavga verdim. Bu amaçla, Yunanistan ın imza ettiği Uluslararası Antlaşmalarda öngörüldüğü biçimiyle yurttaşların kendi kimliklerini tanımlama haklarını her zaman savundum. Yunanistan ın bu yakınlardaki dönem başkanlığı sırasında AB Dışişleri Bakanları Konseyine başkanlık ederken AB nin gelecekteki Anayasasına İnsan Hakları Bildirgesinin dahil edilmesi için uğraş verdim. Böylelikle, cinsiyete, ırka, renge, etnik kökene, dile, dine, kanaate dayalı her çeşit ayrımcılığa karşı mücadele konusunda tüm AB üye devletlerinin mutabakatı sağlanmış olacaktır. İnsan haklarına saygı, buna azınlıklara mensup yurttaşların hakları da dahil olmak üzere, şimdi AB Anayasasında Birliğimizin temel ilkesi olarak güvence altındadır. Bütün bunlar, üye devletlerin tüm yurttaşlarının toplumsal bağlılığı ve entegrasyonu yolunda önemli adımlardır. Ayrıca, müzakerelerin son aşamalarında, Trakya gibi sınır bölgeleri konusunda daha sağlam politikaların benimsenmesini sağladık. Son yıllarda Azınlığın yaşam koşullarında önemli iyileşme kaydedilmiş olmasına rağmen, belirli kesimlerde zorluklar ve gecikmeler olduğunun da bilincindeyim. Gümülcine ve İskeçe de Vakıf kurullarının seçimi, Yunan vatandaşlığına geçmek için özel harcın kaldırılması gibi konuların derhal çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Ancak Azınlığın sorunlarına cesurane ve uzun vadeli çözüm bulmak için, çabalarımız iki yaşamsal kesime odaklanmalıdır: kalkınmaya ve eğitime. Rodop ve İskeçe illerinin dağlık bölgeleri için, yüksek düzeyli turizm, hayvancılık ve alternatif tarım ağırlıklı bütünsel bir kalkınma programı gerekmektedir. Gelecekte nahoş gelişmelerle karşılaşmamak için, tütüncülükle ilgili sorunlara derhal çözüm aranmalıdır. İşsizlikle savaşmak için, azınlık üyesi yurttaşlara Avrupa ve kalkınma programlarını daha iyi öğrenme ve uygulama yolunu açacak özel olarak hazırlanmış programlara ihtiyaç vardır. İşsizliğe çözüm arayan politikaların başarısı, genel ve meslekî eğitim ve yaşam boyu öğrenim ile doğrudan bağlantılı olmasıyla sağlanabilir. Bu da, eğitim kurumlarının araç-gereç ve teknik bakımından altyapılarını, öğretim yöntemlerini ve personelini iyileştirmemiz gerek demektir. SÖPA nın kapatılıp onun yerine üniversite düzeyinde dört yıllık bir program hazırlamak demektir. Azınlık belediyelerinde destekleyici öğretime ve erişkinleri ek eğitimden geçirecek kurumları oluşturmaya, bununla birlikte daha büyük yaşlardaki okuma yazma bilmezliğini düzenli çabalarla ortadan kaldırmaya ağırlık vermek demektir. Bütün bu konularda ilerleme sağlanabilmesi için, alınacak özel önlemlerin, Trakya için yöresel bir ilerici kalkınma politikası yelpazesine tamamen yayılması amaçlanmalıdır. Bu vizyonun temel öğelerinden biri de, azınlık üyesi yurttaşların katılımlarıdır. Onlar, politikaları oluşturmaya katılmalıdırlar. Bu da onların kamusal yönetime ve yerel programlara katılmalarını gerektirmektedir. PASOK un yeniden yapılanması, bu süreç ki devam etmektedir, Hareketimizin üyesi veya dostu herkes için, açık bir partinin oluşturulmasına katılmak, politikalarımızı ve stratejilerimizi hep birlikte biçimlendirmek ve Trakya nın geleceği için dinamik bir biçimde işbirliği etmek için yegâne fırsat olarak ortaya çıkmaktadır. PASOK un şimdi biçimlenen açık ve katılımlı yapıları, sorunlara çözüm bulmayı, ayrıca elbirliğiyle öncü çözümler üretmeyi kolaylaştıracaktır. Yapmaya çağrıldığımız iş, demokrasiyi derinleştirmektir, onu daha sonuca götürücü ve daha katılımlı kılmaktır. Bu çağrıya tüm yurttaşların katılımıyla icabet etmeye kararlıyız. Azınlıkça Dergisi, Sayı: 5 / Aralık 2004 Azınlıkça 5

6 Αϊντήν Μποσταντζή Τι είδους δραστηριότητες προβλέπει το Πρόγραμμα Εκπαίδευσης Μουσουλμανοπαίδων στη νέα του φάση; Το γνωστό Πρόγραμμα Εκπαίδευσης Μουσουλμανοπαίδων (ΠΕΜ), που λειτούργησε κατά την διάρκεια , θα αρχίσει να υλοποιείται από τον επόμενο Σεπτέμβριο και πάλι υπό την εποπτεία της Καθηγήτριας του Πανεπιστημίου Αθηνών κας Άννα Φραγκουδάκη και της ομάδας της. Όπως θα θυμόσαστε, το 2007 το Πρόγραμμα Εκπαίδευσης Μουσουλμανοπαίδων είχε ολοκληρώσει την τρίτη φάση του και δεν ήταν ξεκάθαρο εάν θα συνέχιζε και πάλι τις δραστηριότητές του. Όταν ο Ευριπίδης Στηλιανίδης ήταν Υπ. Παιδείας, είχε ανακοινωθεί ότι ανέλαβε το πρόγραμμα το Δημοκρίτειο Πανεπιστήμιο Θράκης. Φέτος λοιπόν ανακοινώθηκε η τελική απόφαση σχετικά με το πρόγραμμα και η κα. Άννα Φραγκουδάκη με την επιστημονική της ομάδα ανέλαβε οριστικά την υλοποίησή του. Όσο και να ασκούνται από κάποιους κύκλους κριτικές για το γεγονός ότι ανέλαβε ξανά η κα. Φραγκουδάκη με την ομάδα της το πρόγραμμα αυτό, μπορεί να πει κανείς ότι αυτή είναι η καλύτερη επιλογή που θα μπορούσε να γίνει, λαμβάνοντας βέβαια υπόψη μας τις εργασίες που έχουν γίνει μέχρι σήμερα, αλλά και την εμπειρία που έχει αποκτήσει η συγκεκριμένη επιστημονική ομάδα. Κατά την διάρκεια της δεκάχρονης λειτουργίας του προγράμματος διοργανώθηκαν πολλές εκδηλώσεις, πάνελ και συνέδρια, συζητήθηκαν και διατυπώθηκαν τα πλεονεκτήματα και τα μειονεκτήματα του προγράμματος, και βέβαια ακούστηκαν θετικές και αρνητικές απόψεις και προτάσεις σχετικά με το ΠΕΜ. Το Πρόγραμμα Εκπαίδευσης Μουσουλμανοπαί- δων που τώρα θα υλοποιήσει την τέταρτη φάση του προβλέπει από το Σεπτέμβρη 2010 τα ακόλουθα. Ενισχυτικές παρεμβάσεις στα σχολεία με στόχο τη στήριξη των μαθητών δημοτικού και την ενίσχυση της ελληνομάθειας. Ενισχυτικές παρεμβάσεις στα σχολεία με στόχο την ενίσχυση της ελληνομάθειας και τη στήριξη των μαθητών γυμνασίου για την ταχύτερη δυνατή μείωση της πρόωρης εγκατάλειψης και τον πολλαπλασιασμό των μαθητών που θα συνεχίσουν στο λύκειο. Ενισχυτικές παρεμβάσεις για την ενίσχυση μαθητών λυκείου με στόχο την προετοιμασία για την Τριτοβάθμια εκπαίδευση. Παρεμβάσεις σε οικισμούς που κατοικούνται από μέλη της μειονότητας με σημαντικά ποσοστά παιδιών σε σχολική ηλικία εκτός σχολείου και μαθητές με ιδιαίτερα χαμηλή επίδοση, ασταθή ή ελλιπή φοίτηση. Πρόκειται για οικισμούς στις περιοχές Ήφαιστος και Αλάν Κουγιού (Κομοτηνή), Δροσερό (Ξάνθη), Άβαντος (Αλεξανδρούπολη), Σάπες, Νεύρα. Επαναλειτουργία των δύο Κέντρων Στήριξης (ΚΕΣΠΕΜ) του Προγράμματος στην Κομοτηνή και την Ξάνθη. Επανοργάνωση και λειτουργία από έξι έως οχτώ περιφερειακών ΚΕΣΠΕΜ σε μη αστικές περιοχές. Οργάνωση και επαναλειτουργία των Κινητών Μονάδων Στήριξης της προηγούμενης φάσης και αύξησή τους σε έξι (6) κινητά ΚΕΣΠΕΜ. Δημιουργικά Εργαστήρια Νέων με μικτές πολιτισμικά ομάδες παιδιών και νέων και στόχο τη γνωριμία των μειονοτικών μαθητών με ομηλίκους της πλειονότητας και την από κοινού κοινωνικοποίηση μέσα από δημιουργικές δραστηριότητες καθώς και Θερινά Δημιουργικά Εργαστήρια Νέων με τη μορφή ημερήσιων 6 Azınlıkça

7 κατασκηνώσεων. Δραστηριότητες ελληνομάθειας προς ενήλικα μέλη της μειονότητας (ιδίως γονείς μαθητών). Σεμινάρια εξοικείωσης με την τουρκική γλώσσα ή/και μαθήματα τουρκικής σε εκπαιδευτικούς μειονοτικών και δημόσιων σχολείων που έχουν μαθητές της μειονότητας. Επιμόρφωση στο σύνολο των εκπαιδευτικών πρωτοβάθμιας (δασκάλων και νηπιαγωγών) τόσο δημόσιων όσο και μειονοτικών σχολείων καθώς και στους εκπαιδευτικούς δευτεροβάθμιας που θα υλοποιήσουν δράσεις του προγράμματος σε γυμνάσια και λύκεια, με στόχο την παροχή παιδαγωγικής στήριξης, την εξοικείωση με τις μεθόδους διδασκαλίας της ελληνικής ως ξένης/δεύτερης γλώσσας, την επιτυχή διαχείριση της πολιτισμικής ετερότητας των μαθητών με το σεβασμό της ταυτότητας και μητρικής τους γλώσσας, την εξοικείωση με ζητήματα διαπολιτισμικής εκπαίδευσης. Παροχή στους μαθητές μέλη της μειονότητας ηλεκτρονικών και έντυπων εργαλείων για την καλή εκμάθηση της ελληνικής. Απογραφική μελέτη της διαρροής των μαθητών μελών της μειονότητας από την 9ετή υποχρεωτική εκπαίδευση από το 2002 έως σήμερα. Επανάληψη της απογραφικής έρευνας που έγινε με στοιχεία έως το 2002 και είχε αντικείμενο τη διαρροή των μελών της μειονότητας από την υποχρεωτική 9ετή εκπαίδευση, με στόχο τον εντοπισμό της δραστικής βελτίωσης των δεικτών συμμετοχής των εφήβων και νέων της μειονότητας στο γυμνάσιο και το λύκειο. Δειγματοληπτική μελέτη με αντικείμενο α) την καταγραφή ποσοτικών δεδομένων για τα χαρακτηριστικά της φοίτησης μελών της μειονότητας στην Τριτοβάθμια Εκπαίδευση (το ποσοστό φοιτητών που καθυστερεί, το μέγεθος της καθυστέρησης στην απόκτηση πτυχίου, το ποσοστό που ενδεχομένως εγκαταλείπει καθώς και το ποσοστό πτυχιούχων με επιτυχή κοινωνική ένταξη στον επαγγελματικό τομέα), β) των παραγόντων εκείνων που εμποδίζουν ή αντίθετα ενισχύουν την επιτυχή ολοκλήρωση των σπουδών και γ) της μετέπειτα επαγγελματικής τους πορείας, με στόχο τον εντοπισμό των δυσκολιών για την ολοκλήρωση των σπουδών καθώς και τη διαμόρφωση τεκμηριωμένων προτάσεων για την υπέρβαση των κυριότερων δυσκολιών που θα επισημανθούν. Συνέχιση του κόμβου του προγράμματος διαδικτυακής παρουσίας των παρεμβάσεων και λοιπών δράσεων ( και σύνδεσή του με κόμβο του Υπουργείου Παιδείας. Ανάρτηση στον κόμβο των ακολούθων. Επικαιροποίηση και ανανέωση της περιγραφής των δράσεων και παρεμβάσεων (με συνόψεις στην αγγλική και την τουρκική γλώσσα), κατάλογος για την τρέχουσα φάση συνεργατών/ριών ανά ειδικότητα, κατάλογος σχολείων εφαρμογής παρεμβάσεων Επικαιροποίηση και ανανέωση καταλόγων εκπαιδευτικών και επιμορφωτικών υλικών, συνοδευόμενων από περιγραφές και Οδηγούς πλοήγησης Κατάλογοι ηλεκτρονικών εκπαιδευτικών υλικών, συνοδευόμενοι από περιγραφές και την παροχή δυνατότητας στους εκπαιδευτικούς να αποχτήσουν αντίγραφο σε CD-Rom Συνέχιση του κόμβου επιμορφωτικής τηλεμάθησης και ηλεκτρονικού διαλόγου εκπαιδευτικών. Οργάνωση στον κόμβο ιστοσελίδας ηλεκτρονικής υποστήριξης συνεργατών/ ριών εκπαιδευτικών και επιμορφωνόμενων εκπαιδευτικών. Όπως γίνεται αντιληπτό από τα παραπάνω, το Πρόγραμμα Εκπαίδευσης Μουσουλμανοπαίδων εμπεριέχει πιο εμπεριστατωμένες και περιεκτικές δραστηριότητες στην νέα φάση του. Είναι πολύ σημαντικό το γεγονός, πέραν των ενισχυτικών εργασιών προς τους μαθητές της μειονότητας και τους κηδεμόνες τους, να υλοποιούνται εργασίες με σεβασμό προς την πολυπολιτισμική δομή της μειονότητας, όπως τα μαθήματα των Τουρκικών προς τους δασκάλους της πλειονότητας οι οποίοι εργάζονται στα σχολεία που σπουδάζουν οι μαθητές της μειονότητας. Επιπρόσθετα, για πρώτη φορά το πρόγραμμα θα ασχοληθεί και με θέματα όπως τα προβλήματα των φοιτητών της μειονότητας που συνεχίζουν στην ανώτερη εκπαίδευση, η διάρκεια της αποφοίτησής τους και οι δυσκολίες που αντιμετωπίζουν στην επαγγελματική ζωή. Είναι μια εξαιρετική εξέλιξη το γεγονός ότι το πρόγραμμα, εκτός από τα προβλήματα που αντιμετωπίζουν οι μαθητές της μειονότητας στην πρωτοβάθμια και την δευτεροβάθμια εκπαίδευση, θα ασχοληθεί τώρα και με τα προβλήματα και τις δυσκολίες που αντιμετωπίζουν οι μειονοτικοί φοιτητές στην τριτοβάθμια εκπαίδευση. Ευχόμαστε λοιπόν το πρόγραμμα να συνεχίσει με επιτυχία τις εργασίες του και στην νέα περίοδο καθώς και καλή επιτυχία στην κα. Φραγκουδάκη και την ομάδα της. Azınlıkça 7

8 Denge İbram Onsunoğlu Necati Meşeli yi kaybettik Azınlığın en renkli şahsiyetlerinden biri olan Necati Meşeli yi kaybettik ( ). Ani ölüm onu 18 Eylül sabahı bisikletiyle gittiği Gümülcine Serdar Mahalle deki boş evinde buldu. Meşeli, ardında eşi Bedriye yi ve kızı Bilge yi bıraktı. Ayrıca onun Türkiye ye göç etmiş geniş bir sülalesi vardır, bazı üyelerinden gururla söz ederdi. Meşeli yi, Gümülcine Çukur Kahve de ve Gençler Birliği nde sohbetlerde azınlık konuları ve siyasetle ilgili onun bizi bazen güldüren bazen de kızdıran keskin hiciv ve iğnelemeleriyle hatırlayacağız. Kimsenin görmediği veya görmek istemediği ayrıntıları yakalar, rahatsız edici ayrıntıları, çelişkileri, ikiyüzlülükleri, tabu olan konuları, üstü örtülmek istenen kusurları ve ayıpları, kısacası şeytanın gör dediklerini, olaylarda veya kişilerin davranışlarında, onları en sivri bir dille hicvederdi. Onun bu pek başarılı gözlemleri ve iğnelemeleri, bazılarımızın canını sıkar, çoğumuzu da gülmekten kırdırırdı. Eli kalem tutsaydı, müthiş bir yergi yazarı olurdu. Meşeli soyadı, doğup büyüdüğü Meşe köyünden gelir. Genç yaşta Gümülcine ye yerleşmiş ve ilk işi Türk Geçler Birliği nde birkaç yıl sürdürdüğü garsonluk olmuştur. Gençler Birliği nin spor ve kültür faaliyetlerinde toparlanmaya başladığı yıllar, Azınlığın toparlanmaya başladığı yıllar, bizim 48 kuşağının ağabey olarak tanıdığı kişiler, Celal Bayar ın ilk öğrencileri, Türkiye Öğretmen Okullarına okumaya giden ilk öğretmen adayları, Meşeli onların çoğunu Birlik teki garsonluk döneminden yakından tanıyordu. Sonra birçoğu Batı Trakya yı terk etti, ama Meşeli onlarla ilgilenmeye hep devam etti. İlgili haberleri ondan dinlerdim, 38 kuşağının bir zamanlar isim yapmış kişileriyle Gündemi yorumlarken ilgili çeşitli haberleri, örneğin voleybolcu Süreyya abinin, futbolcu Yabacıklı nın ölümlerini ondan işitmiştim. Daha sonra Meşeli Atina da Türkiye Büyükelçiliğinde çalıştı birkaç yıl. Ardından ver Avrupa, kısa sürelerle birçok Avrupa ülkesinde yaşadı, İngiltere, İsveç, Almanya ve diğerleri. Ama hiçbirinde dikiş tutturamadı, öyle bir yerde dikiş tutturacak yapıya sahip değildi. Tilkinin dönüp dolaştıktan sonra varacağı yer kürkçü dükkânıdır örneği, Meşeli Gümülcine ye döndü, evlendi, ve ölümüne dek buradan ayrılmadı. Bir plakçı-kasetçi dükkânı açtı, uzun süre bu dükkânı çalıştırdı. Eski yeni Türk ses sanatçılarının plaklarından oluşan büyük bir koleksiyonu vardı, ona kaset doldurmaya giderdik. Gelişen teknoloji kasetçi dükkânlarını vurdu, o da zaten artık bu işle uğraşmaz oldu ve dükkânını kapattı. Mehmet Müfüoğlu nun milletvekilliği döneminde ( ) onun bürosunda çalıştı. Böylece azınlık politikasının iyice içine girdi. Ardından, 1989 yılında azınlıkiçi karışıklığın doruğa çıktığı dönem, Meşeli nin de halk hicivcisi olarak yeteneklerini sergilemeye başladığı dönemdir. Millî Takım diye alay ettiği kesimde onun vicdanının hazmedemeyeceği ve yergi yeteneğine konu teşkil edecek öyle şeyler olmaktadır ki, artık Meşeli nin dilinden durulmaz. Herkesin sinip sustuğu zamanlarda ve kimsenin değinmeye cesaret edemediği konularda Meşeli Çukur Kahve de şakıyordu. Onu renkli bir şahsiyet olarak pek ciddiye almıyorlardı, ama Azınlığın dik duran ve direnen vicdanı olarak içten içe takdir de ediyorlardı. Son iki yıldır keyfi biraz düşük görünüyordu, şeker hastalığı yüzünden görme yetisi azalmış, basını okumakta güçlük çektiğinden yakınıyordu. Sonra Çukur Kahve de toplantı ve 8 Azınlıkça

9 sohbet yeri olarak eski parlaklığını yitirmişti. Ölümünden sonra şimdi zaman zaman onun ağzından işittiğim çeşitli gözlemleri, alayları ve yergileri kaydetmediğim için hayıflanıyorum. Bana, azınlık insanının eskiden işlerinde ve yaşamında kullandığı çeşitli araçları topladığını (saban, pulluk, koşu takımı, araba tekerleği, dürü, sofra, tahta kaşık ve kepçe, çan, potur, heybe vb) ve bunlardan bir müze yapmayı hayal ettiğini söylemişti birkaç kez. Köydeki evinde topladığını söylediği bu eşyaları ve aletleri birileri değerlendirmeyi düşünmeli. Meşeli yle ilgili son bir anı. Öğretmen Ahmet Veysel i pek severdi. Ahmet abi emekliye ayrılıp Gümülcine den köyü Bıyıklıköy e yerleştikten sonra artık onu pek görmez olduk, kasabaya pek gelmiyordu, hele son yıllarda hiç. Bundan birkaç yıl önce onu köyünde ziyarete gidelim diye teklif etti. Kabul ettim, benim arabayla gidecektik. Selanik ten geldiğim müsait bir günde, ben her zaman hazırım demişti. O müsait zamanı bir türlü bulamadık, daha doğrusu ben bulamadım, bir iki kez bulduğumda da Meşeli ye rastlayamadım. Her karşılaştığımızda Ahmet Veysel i ziyaret vaadimizi yenilerdik. Son olarak onunla iki ay önce Çukur Kahve de karşılaştık. Bana yine Bıyıklıköy de Ahmet Veysel i ziyaret vaadimizi anımsattı: İbram, bu işi savsaklayıp duruyorsun. Bu gidişle bir gün bakacaksın üçümüzden biri aradan kayıvermiş. dedi. İlk kayıveren kendisi olacakmış. Seçimlere dönüştürülen referandum ve referanduma dönüştürülen seçimler Türkiye de anayasal değişikliklerle ilgili 12 Eylül referandumu, muhalefet tarafından genel seçimler şekline veya iktidardaki AKP için güven oylamasına dönüştürüldü. Buna göre iktidar bu seçimleri kazandı veya seçmenden güvenoyu aldı. Ve yine buna göre, 2011 genel seçimlerini muhtemelen yine AKP kazanacak demektir. Muhalefetin referandumdaki anlamsız tavrı, AKP nin galibiyetini şimdiden doğrulatmış görünüyor. Yunanistan da önümüzdeki belediye ve ilk eyalet seçimleri, hem muhalefet hem de iktidar tarafından PASOK hükümeti için, troykayla 110 milyar evroluk kredi konusunda imzalanan memorandum ve orada içerilen ekonomik önlemler ileri sürülerek, bir referanduma ve güven oylamasına dönüştürüldü. PASOK un galip geleceğine garanti gözüyle bakılıyordu önceleri, şimdi seçimlere 20 gün kala havanın değiştiği Azınlığın en renkli şahsiyetlerinden biri olan Necati Meşeli yi kaybettik ( ). Ani ölüm onu 18 Eylül sabahı bisikletiyle gittiği Gümülcine Serdar Mahalle deki boş evinde buldu. Meşeli, ardında eşi Bedriye yi ve kızı Bilge yi bıraktı. Ayrıca onun Türkiye ye göç etmiş geniş bir sülalesi vardır, bazı üyelerinden gururla söz ederdi. görülüyor. Ne mi olacak? PASOK kaybedecek, ama muhalefet ve YD partisi kazanmayacak. Buna göre Yunanistan da yine erken genel seçimlerin yolu açılacak. Bunlardan çıkan ders: Bir oylama, siyasî güçler tarafından konusu dışında hedeflere yöneltildiği zaman, hesapta olmayan ve arzu edilmeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Bilmem dikkat ettiniz mi? Referandum için Türkiye aylar boyu hop oturup hop kalkarken bizim azınlık basınında, Azınlıkça da dâhil, konuyla ilgili en küçük bir haber bile yayımlanmadı. Bu bilinçli ihmali acaba nasıl yorumlamak gerek? Transferler 3 Ekim Pazar tarihli sayısında To Vima gazetesinde yerel seçimlerle ilgili olarak Sibel Mustafaoğlu ve genel olarak Azınlık konusunda Angelos Kovaios imzalı uzun bir yazı yayımlandı. Başlığı şöyle: Sibel Mustafaoğlu, PASOK tan... Ankara ya geçti (transfer oldu). O zaman biz ne diyelim? Ahmet Hacıosman, Çetin Mandacı, Galip Galip, Mehmet Devecioğlu ve diğerleri Ankara dan Atina ya (PASOK a) transfer oldu mu diyelim? Katışıksız listeler Batı Trakya illerinde seçimlerde, ister yerel ister ulusal seçimler olsun, Çoğunluktan bir katışıksız liste beni çok rahatsız eder. Onun altında yatan ideoloji, dürtüleri, dile getireceği söylem, yol açacağı toplumlararası çelişkiler ve Azınlıkça 9

10 çatışma ortamı beni azınlık bireyi olarak çok rahatsız eder. Cunta sonrası 1975 ilk belediye seçimlerinde Gümülcine belediyesinde olup bitenler, benzer deneyimlerden en sivrisidir. Katışıksız çoğunluk listesi, aylar boyu Azınlık aleyhinde terör estirdi. (Bu satırların yazarı, o olaylarda dayak yemekle kalarak linç edilmekten zor kurtulmuştum.) Tüyler ürpertici bir başka olay, seçimli vali düzenlemesi uygulamaya konulacağı zaman, Azınlıktan vali seçilme tehlikesini bertaraf etmek amacıyla, dönemin Siyasî Bahar partisi başkanı Antonis Samaras ın muhtemel azınlık adayına karşı Trakya illerinde tüm partiler Yunan kökenli birer ulusal aday üzerinde anlaşsın önerisiydi, hayata geçirilmedi. Ya Azınlıktaki katışıksız listeler? İskeçe ve Gümülcine belediyelerindeki bağımsız (katışıksız) azınlık listelerindeki son durum nedir, bilmiyorum. Seçimlerde katışıksız listeler her defasında, tabiî, azınlık çıkarlarını ileri götürmek iddiasıyla ortaya çıkarlar. Ancak deneyim göstermiştir ki, bağımsız liste oluşumlarının çekirdeğinde azınlık çıkarlarıyla ilişkisi olmayan, dolayısıyla onlara ters düşebilen kocaman bir azınlıkdışı bit yeniği vardır, gerçekte tayin edici öğe budur ve hep üstü örtülmeye çalışılır da Azınlığa terör koşullarıyla çakılan ve dikilen bağımsız listenin o kocaman bit yeniğini ifşa etmek kolay olmadı. Necati Meşeli nin 1989 larda bir gözlemini anımsarım. Rumlarla bir araya gelebildiğimiz ve ortaklaşa heyecan yaşadığımız bir olay vardı, seçimler. Şimdi bu bağımsız listeyle bunu da bok sidik ettiler. demişti rahmetli. Katışıksız listeler oluşturmak, öte yandan, kuşkusuz demokratik bir hak, Azınlıkta Çoğunluktan daha çok gerekçelenebilen. Önümüzdeki yerel seçimlerde genişletilmiş Gümülcine belediyesi için Sibel Mustafaoğlu başkanlığında katışıksız azınlık listesi oluşturulacağı haberi, Çoğunluk kesiminden tepkilere yol açtı. Beklenen ve olağan bir şey, hele Sibel hanımın şimdiye kadarki politik güzergâhı göz önüne alındığında. Olağan olmayan, tepkilerin yaygınlığı ve büyüklüğü, bir demokrasi açığına işaret ediyor. Bu tepkiler arasında beni olumlu bir biçimde şaşırtan, görevdeki Gümülcine belediye başkanı Dimitris Koçakis in bir söyleşisinde ilgili soruya verdiği sağduyulu ve demokratik olgunluğuyla dikkati çeken yanıtı. Azınlıkça nın haber bülteninde var, burada bir kez de ben yazmayayım. Tebrik etmek isterim. Bit yeniğine gelince, onun ifşasını seçimlerden sonra bekleyin. Ya Karamanlis ya kaos Yukarıdaki slogan ve içerdiği iddia Evripidis Stilianidis e ait, onun tarafından bundan iki yıl önce dile getirilmişti. Stilianidis in ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı, ama tersinden. Karamanlis gitti, arkasında ekonomide kaos bıraktı. Tüm Türkiye ayağa kalksa Bana aktarıldığı gibi anlatıyorum. Gümülcine de soydaş dişçinin bekleme salonunda birkaç kişi sırasını bekliyor. Masanın üzerinde yerel gazeteler, dergiler, Türkçesi, Yunancası. Tümünde Bülent Arınç ın ve Türkiyeli milletvekillerinin Batı Trakya yı ziyaretiyle ilgili haberler var, ve boy boy fotoğraflar, Sadık Ahmet in ölüm yıldönümü münasebetiyle. Müşterilerden yaşlıca olanı gazeteleri karıştırıp ilgili haberlere bir göz atıyor. Sonra patlarcasına salondaki diğerlerine diyor ki: Bülent Arınç değil, tüm Türkiye ayağa kalksa bana Sadık Ahmet i kahraman olarak yutturamaz... Bu kadar yakından tanımış olduğum bir kişiyi. Sonra başından geçen şu öyküyü anlatıyor. Onu mahallede (Kalkanca da) bir çocuğu sünnet etmeye çağırdık. Geldi, sünnet etti. Aldığı ücret 20 bin drahmi... (1980 li yılların ortaları olmalı, doktor muayene ücreti 300 ile 500 drahmi arası. 20 bin drahmi, en azından 40 muayene ücreti, bu parayla ülser ameliyatı oluyorsun.)... Sadık, birkaç gün sonra sünnet ettiği çocuğu tekrar muayene etmeye geldi. Mahalleli toplandık ve ona dedik ki: Burada sünnet edilecek bir çocuk daha var. Babasız ve pek yoksul, sünnet parası yok. Senden ricamız onu parasız sünnet etmen. Hayırın olsun. Bize ne dedi biliyor musunuz? Benim size bir başka teklifim olacak dedi. Benim hayırım olacağına, sizin hayırınız niye olmasın? Mahallede aranızda toplayın 20 bin drahmiyi, ücretimi ödeyin, sizin hayırınız olsun. Ve o yoksul çocuğu sünnet etmeyi reddetti. Onun için diyorum. Bülent Arınç değil, tüm Türkiye ayağa kalksa bana Sadık Ahmet i kahraman olarak yutturamaz... * 10 Azınlıkça

11 PASOK partisi desteğini alarak Doğu Makedonya Trakya Bölge Genel Sekreterliği (Eyalet Başkanlığı) için aday olan Aris Yannakidis, listesinde, on bir azınlık adayına yer verdi. Yannakidis in Toplumsal İttifak listesinde Bölge Genel Sekreterliği Meclis üyesi adaylarından Rodop ilinde 6, İskeçe (Xanthi) ilinde 5 azınlık adayı gösterildi. Toplumsal İttifak listesinden yapılan basın açıklamasında Rodop ilinden aday gösterilen azınlık üyeleri, alfabetik sıraya göre, Ayhan Şakir, Ercan Hüseyin, Erdinç Kurusali, Kaan Mümin, Sevgi Salim ve Suat Çolak oldu. İskeçe ilinden Yannakidis in listesinde yer alarak yerel seçimlere katılanlar ise, Nedim Hoçka, İrfan Uzun, İlhan giritli, Mehmet Arnavut ve Rasim Ekrem Ramadan oldular. Eski Dışişleri Bakanı bağımsız milletvekili Dora Bakoyanni nin 7 Kasım yerel seçimlerinin hemen ardından yeni partisini kuracağı bildirildi. Bakoyanni nin yeni partisi yerel seçimlerin ikinci turundan bir hafta sonra, 21 Kasım da, start alacak. Dora Bakoyanni kurulacak yeni parti ile ilgili yaptığı açıklamada, Başbakan Yorgo Papandreou liderliğindeki PASOK iktidarının Yunanistan daki son tek partili hükümet olacağını savundu. Siyaset sahnesinde uzun bir dönem koalisyon hükümetleri öngördüğünü belirten Bakoyanni, yeni parti olarak hedeflerinin, gerçekleşecek genel seçimlerin ardından hükümet ortağı olarak ülkeye çeki düzen vermek olduğunu söyledi. Samaras yönetimindeki Nea Dimokratia (ND) partisini de eleştiren Dora Bakoyanni, mevcut ND yönetiminin aşırı sağ görüşlü ve Avrupa karşıtı çekirdekten oluştuğunu belirtti. RODOP TAN ilhan AHMET KURUCU ÜYE OLACAK! ND partisi genel başkanlığına aşırı sağ görüşlü Antonis Samaras ın geçmesiyle birlikte ekibiyle partiden istifa eden eski milletvekili İlhan Ahmet de Bakoyanni nin kuracağı yeni partide yer alıyor. Azınlıkça 11

12 Φατίχ Ναζήφογλου Πλέον δεν χρειάζεται η ποσόστωση του πέντε τοις χιλίοις; Κάθε χρόνο, προς τα τέλη του Αυγούστου, στην Ελλάδα αρχίζει η αγωνία των μαθητών που έχουν πάρει μέρος στις πανελλαδικές εξετάσεις. Αυτή η αγωνία αυξάνεται και συνεχίζεται έως ότου ανακοινωθούν τα ονόματα των επιτυχόντων. Όμως, η αγωνία των μαθητών της μειονότητας συνεχίζεται μέχρι τις αρχές Σεπτεμβρίου. Διότι, το Υπ. Παιδείας αρχικά ανακοινώνει τις βάσεις εισαγωγής στα πανεπιστήμια. Ενώ, τα αποτελέσματα με την ποσόστωση του 0,05% (πέντε τοις χιλίοις) για τους μαθητές της μειονότητας ως συνήθως ανακοινώνονται μετά από μια ή δυο βδομάδες. Γενικότερα, επειδή, είναι πολύ μικρός ο αριθμός των μαθητών της μειονότητας, οι οποίοι εισάγονται χωρίς να επωφεληθούν από την ποσόστωση του 0,05% στις σχολές που επιθυμούν, η ανακοίνωση των βάσεων εισαγωγής στα πανεπιστήμια δεν έχει και μεγάλη σημασία για τους υποψήφιους μειονοτικούς φοιτητές. Όμως, φέτος με την ανακοίνωση των βάσεων την Τετάρτη 25 Αυγούστου του 2010, στο Νομό Ροδόπης είχαμε μια εικόνα που δεν την συνηθίζαμε. Το 2009, ενώ ο αριθμός των μαθητών της μειονότητας από την Ροδόπη που απέκτησαν το δικαίωμα της φοίτησης στα Ελληνικά πανεπιστήμια χωρίς την ποσόστωση του 0,05% ήταν 17, στην ανακοίνωση του Υπ. Παιδείας στις 25 Αυγούστου είδαμε πως αυτός ο αριθμός για το 2010 αυξήθηκε σε 87. Πράγματι, στο Νομό Ροδόπης από τους 504 συνολικά επιτυχόντες, οι 87 ήταν μαθητές της μειονότητας. Όμως, τι σήμαινε η αύξηση αυτού του αριθμού από 17 σε 87 μέσα σε ένα χρόνο; Πλέον, οι μαθητές της μειονότητας δεν θα χρειάζονταν την ποσόστωση του 0,05%; Αυτή πράγματι ήταν μια επιτυχία ή επρόκειτο για σύμπτωση; Αυτές ήταν οι πρώτες ερωτήσεις που μου ήρθαν στο νου, μόλις είδα τα αποτελέσματα. Όμως, για να ερμηνευτεί σωστά το θέμα, πρέπει να γίνει πολύ καλή ανάλυση των αποτελεσμάτων. Όπως φέτος υπήρξε αύξηση στον αριθμό των επιτυχόντων μαθητών της μειονότητας στην Ροδόπη χωρίς την ποσόστωση του 0,05%, έτσι και στο Νομό Ροδόπης αλλά γενικότερα και σε όλη την Ελλάδα υπήρχε αύξηση στον αριθμό των επιτυχόντων. Ενώ ο αριθμός των επιτυχόντων πέρσι στην Ελλάδα ήταν (από τους υποψήφιους), φέτος αυτός ο αριθμός ήταν (από τους υποψήφιους). Στο Νομό Ροδόπης το 2008 οι επιτυχόντες ήταν 355, πέρσι ήταν 377 ενώ φέτος 504 μαθητές εισήχθησαν στην τριτοβάθμια εκπαίδευση. Ο σημαντικότερος παράγοντας στην εν λόγω αύξηση των εισακτέων, ήταν η κατάργηση της βάσης του 10 όπως είχε υποσχεθεί το ΠΑΣΟΚ προεκλογικά. Όμως, τι σημαίνει η κατάργηση της βάσης του 10; Σύμφωνα με τις μεταρρυθμίσεις που έκανε η ΝΔ το 2006 στο εκπαιδευτικό σύστημα, για να εισάγονται οι μαθητές στην τριτοβάθμια εκπαίδευση, έπρεπε, στο βαθμολογικό σύστημα με άριστα το 20, ο μέσος όρος του βαθμού τους στις πανελλαδικές εξετάσεις να είναι πάνω από 10. Φέτος, η εφαρμογή της βάσης του 10 καταργήθηκε για 12 Azınlıkça

13 πρώτη φορά αφού εφαρμόστηκε για 4 χρόνια. Μετά τις εξετάσεις, ήρθαν στην επικαιρότητα συζητήσεις για το αν ήταν θετική ή αρνητική η κατάργηση της βάσης του 10, για το αν μείωσε ή όχι το επίπεδο της εκπαίδευσης. Πώς να μην έρθουν, αφού φέτος και ο μαθητής που έχει βγάλει μέσο όρο 0,9 και ο μαθητής με μέσο όρο 19,9 εισήχθησαν στο πανεπιστήμιο, έστω και αν αυτά είναι διαφορετικά πανεπιστήμια. Από την άλλη όμως, φαίνεται πως από το 2006 έως και το 2009, συνολικά μαθητές «κόλλησαν» στην βάση του 10. Έτσι, ενώ πέρσι θέσεις στα πανεπιστήμια έμειναν κενές, φέτος ο αριθμός των κενών θέσεων είναι Ας αναλύσουμε όμως τα αποτελέσματα των μαθητών της μειονότητας στο Νομό Ροδόπης. Τι είχαμε πει; 87 μαθητές της μειονότητας πέτυχαν την εισαγωγή τους στην τριτοβάθμια εκπαίδευση. Όμως το σημαντικό εδώ είναι να γίνει η σωστή ανάλυση των σχολών στις οποίες κατάφεραν να εισαχθούν οι μειονοτικοί μαθητές και των βαθμών εισαγωγής σε αυτές τις σχολές, ώστε να αποκτήσουμε μια εικόνα για το αν οι μαθητές της μειονότητας πράγματι κατάφεραν να εισαχθούν σε καλές σχολές έχοντας γράψει μεγάλους βαθμούς στις εξετάσεις. Σύμφωνα με την εικόνα που προκύπτει βάση των αναλύσεων που έχω κάνει, στο Νομό Ροδόπης μόνο 10 μαθητές από τους 87, που πέτυχαν την εισαγωγή τους στην τριτοβάθμια εκπαίδευση χωρίς την ποσόστωση του 0,05%, είχαν μέσο όρο πάνω από την βάση στις πανελλαδικές εξετάσεις. Ενώ, από αυτούς τους 10 μόνον οι 3, κατάφεραν να βγάλουν μέσο όρο πάνω από 15. Από 3 μαθητές που είχαν μέσο όρο πάνω από το 15 μόνο ο ένας κατάφερε να εισαχθεί σε μια σχολή που είχε βάση εισαγωγής 18,2 (Τμήμα Πολιτικών Μηχανικών του Δ.Π.Θ.), δηλαδή στην χειρότερη περίπτωση είχε μέσο όρο 18,2 στις πανελλαδικές εξετάσεις. Σκεφτείτε εσείς, λοιπόν, τους βαθμούς που είχαν οι υπόλοιποι μαθητές της μειονότητας εκτός από αυτούς τους 87. Από την εικόνα που προέκυψε χωρίς την ποσόστωση του 0,05%, βλέπουμε πως κανένας από τους μαθητές της μειονότητας δεν κατάφερε να εισαχθεί στις σχολές που έχουν υψηλές βάσης εισαγωγής όπως η Ιατρική, η Οδοντιατρική, η Αρχιτεκτονική, η Σχολή Ηλεκτρολόγων Μηχανικών & Μηχανικών Υπολογιστών, η Πληροφορική, η Νομική, η Φαρμακευτική και η Κτηνιατρική. Την ώρα που έγραφα αυτό το άρθρο, δεν είχαν ανακοινωθεί τα αποτελέσματα της μειονότητας με ποσόστωση του 0,05%. Όταν θα ανακοινωθούν αυτά τα αποτελέσματα, ίσως πολύ λίγοι ή και κανένας από αυτούς τους 87 μαθητές που αναφέρονται ανωτέρω, θα προτιμήσουν τις σχολές στις οποίες κατάφεραν να εισαχθούν χωρίς την ποσόστωση του 0,05%. Όμως, φέτος και πάλι χάριν στην ποσόστωση του 0,05%, θα έχουμε αρκετούς υποψήφιους γιατρούς, δικηγόρους και μηχανικούς. Η Υπ. Παιδείας Άννα Διαμαντοπούλου ανακοίνωσε πως το σχολικό έτος θα γίνουν σημαντικές αλλαγές στο εκπαιδευτικό σύστημα και στον τρόπο εισαγωγής στα πανεπιστήμια και ότι έχουν ξεκινήσει ήδη τις εργασίες τους για αυτό το θέμα. Η εικόνα που επικράτησε φέτος στο Νομό Ροδόπης, δείχνει ότι οι μαθητές της μειονότητας ακόμα θα συνεχίζουν να αντιμετωπίζουν σημαντικά προβλήματα στην εισαγωγή τους στην τριτοβάθμια χωρίς την ποσόστωση του 0,05%. Έτσι, όποιες και αν είναι οι αλλαγές που θα γίνουν στον τρόπο εισαγωγής στα πανεπιστήμια, ακόμα και αν κάποιοι κύκλοι εντός της μειονότητας ισχυρίζονται ότι αυτή η ποσόστωση χρησιμοποιείται για να αφομοιωθεί η μειονότητα, εύχομαι, να συνεχιστεί η εφαρμογή αυτής της ποσόστωση του 0,05%. Όμως, σίγουρα πρέπει να εξεταστεί το γιατί ακόμα οι μαθητές της μειονότητας έχουν χαμηλές επιδόσεις στις πανελλαδικές εξετάσεις. Δεν ξέρω αν αυτές οι χαμηλές επιδόσεις οφείλονται στο ότι οι μαθητές της μειονότητας δεν έχουν καλές βάσεις, στα προβλήματα που υπάρχουν στα δημοτικά ή οφείλονται σε άλλους λόγους, αλλά μια καλή επιστημονική ερεύνα πάνω σε αυτό το θέμα, ίσως μας βοηθήσει στο να βρούμε που οφείλονται τα προβλήματα που υπάρχουν στην μειονοτική εκπαίδευση. Εν κατακλείδι, όσον αφορά την απάντηση στο ερώτημα της επικεφαλίδας του άρθρου: «Το χωριό που φαίνεται, κολαούζο δεν θέλει»... Πηγή: dt=26/08/ Azınlıkça 13

14 Algı(lamak) Herkül Millas Anadilde Eğitimden Neden Korkuyoruz? Aslında korkanı olduğu gibi, tam tersine, hiç korkmayanı ve bu anadil eğitimini çok isteyeni de var. Yani birileri çıkar siz korkuyorsanız, biz korkmuyoruz diyebilir. Kimin herkes adına konuşma hakkı var ki! Korkup korkmadığımızı bize de sorsanıza! Konuşma ve karar alma hakkı yalnız korkanların mı? Olaya daha dikkatle bakarsanız bir ülkede anadilde eğitimi istemeyenin başka bir ülkede bu eğitimi gerekli gördüğünü ve bu yönde hırçınlaştığını de görebilirsiniz. Hatta işler daha da karışık. Anadil eğitimi diye yırtınanların dilin öğrenmesini ciddiye almadıklarını ve aslında istediklerinin eğitimin meşruiyet kazanması olduğunu da görebilirsiniz. Bu karışıklığın açıklanması için sağlam bir kurama gerek var, ama bu konuda tabular, yasal ve anayasal kısıtlamalar oluşmuş. Ulus devletlerde eğitimin ve hele dil eğitiminin amacı ulusal birliği sağlamaktır. Kimi zaman bu eğitim bir ulus yaratma projesidir. Bu alandaki çelişkiler ise milliyetçiliğin özünden doğar. Milli anlayışa göre bizim çıkarımız ötekinin çıkarıyla ters orantılıdır. Buna sıfır toplamlı oyun kuralı diye isim takmışlardır. Öteki sayılana yarar, tatmin veya sevinç sağlamak istenmez çünkü bu bizim için zarar sayılır. Böyle düşünen kimseler anadil eğitimini komşu ülkedeki bizim azınlık için hak sayıp bu yönde baskılara girişirken, öteki saydıkları kendi ülkesindeki azınlıklara veya etnik gruplara o hakkı, farklı bir ilke adına istemezler. Çifte standart diyeceğim ama milliyetçiliğin standardı her alanda tanım gereği zaten hep çifttir. Ulusalcılık/milliyetçilik kapsamında anadil isteyenlerin temel amacı ise aslında dili öğrenmek değildir. Amaç bir kimliğe ve bir yönetici merkeze meşruiyet kazandırmaktır. Bunun acı tecrübesini Batı Trakya da yaşadım. Kimilerinin temel derdi iyi kitap değildi; kitabı kimin hazırlayacağıydı: biz mi, onlar mı? Biz-siz diye bir etnik algılama yer etmişse artık her konu bu oluğun içinde akmaya başlar. Anadil sorunu da bu noktaya gelmiştir. Söylenenler bahanedir, demagojidir. Anayasa nın 42. Maddesine göre Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez miş! Sahi mi? Peki ben ilkokulda nasıl oldu da Rumcayı anadil olarak okudum? Buna, milliyetçilerin cevap olarak şu alternatifleri var: 1. Sen Türk vatandaşı değilsin ki, senin durumun özeldir. Ama bunu deseler anayasanın başka maddeleriyle ters düşecekler. Ayrıca böyle düşünseler de (birçoğu) utanır bunu alenen söylemez yalnız uygun anı bulunca gereğini yapar. 2. Sizin farklılığınız (ve farklı diliniz) kabul edilebilir çünkü siz gayri-müslimsiniz, oysa Kürtler (çünkü derdimiz şu an budur) Müslüman dır ve biz hepimiz kardeşiz! Bunun deşifresi (sözde laik bir devlette) şudur: Sizi nasıl olsa asimile edemeyeceğimizi anladık ama Kürtler konusunda hala umudumuzu kaybetmedik, en azından bir kısmı için. Bundan dolayı sizin 14 Azınlıkça

15 anadilde eğitiminiz olabilir, onların olamaz. 3. Sizin (Rumların vb.) anadil eğitimi Lozan Antlaşmasından kaynaklanan bir durumdur; bunu yabancılar empoze etmiştir. Başkalarına bu hakkı neden tanıyalım? Ama bu cevapta hiç hoş olmayan bir itiraf saklı: Bize kalsa sana bu hakkı vermezdik. Senin okullarını aslında biz hiç istemiyoruz, zor altında sineye çekiyoruz. Fırsat çıksa senden bu hakkı geri alırız. Kürtlerin bundan anlayacağı ise şudur: Rum ve Ermeni nin haklarına sahip olman için yabancı güçlerden yardım beklemek dışında başka umudun yoktur! Sonra da birileri arada çıkar, etnik ve dini gruplar neden bu devlete tam bağlı değiller, diye saf sorular sorar. Devlet vatandaşına sahip çıkıyor mu ki! Ben ise bu konuda milli anlayıştan farklı düşünüyorum ama her ülke ve her grup için aynı şeyi düşünüyorum. Türkiye de Kürt ü, Ermeni si; Yunanistan da Türk ü, Arnavut u anadilini okulda öğrenebilsin istiyorum. Üç nedenden dolayı anadilin eğitiminden yanayım. En başta, kişinin kendi dilini erkenden öğrenmesi ve iyi bilmesi zihinsel gelişmesi için yararlıdır. Kendi dilini iyi bilen başka dilleri de daha iyi öğrenebilir. İkincisi, anadilini iyi öğrenmeyen yaşam boyu bir eksiklik ve dolayısıyla bir eziklik yaşar. Bu ezikliğin tepkisel çıkışlara varması da olanaklıdır. Yani bu konunun toplumsal barışla ilgili bir yanı vardır. Üçüncüsü, anadil zaten büyük oranda bilinen dildir. Ek bir çaba ile kişinin bir dili, yasaklar yüzünden, bütün olarak elde etmemesi yazıktır, israftır. Bütün bunları insan hakları kapsamında temel hak olarak algılıyorum. Anadil konusu milliyetçi paradigmanın dışına çıkarılıp ele alınmadığı sürece toplumsal gerilime neden olan demagojiyi sürdürürüz doğal olarak. Paradigmanın dışına çıkış ise paranoyak korkuları aşmakla başlanır. Alınacak kararlarda risk vardır kuşkusuz, ama inatta daha büyük riskler vardır. Benim anadilimi okulda öğrenmemden bu ülkenin zarar görmediği anlaşıldığında toplumsal huzurun sağlanmasında önemli bir adım atılmış olacaktır. Her anadil grubunun farklı bir millet olmadığı da anlaşılmalıdır; korkmayın, Çerkezce eğitimi ortaya bir Çerkez devleti çıkarmayacaktır. Paranoyanın aşılması bu anlamdadır. Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği (BTAYTD) Başkanı Mustafa Katrancı, Kasım ayında gerçekleşecek yerel seçimlerde aday olduğunu açıkladı. Katrancı, İskeçe Valisi Yorgos Pavlidis in listesinden Doğu Makedonya Trakya Bölge Genel Sekreterliği Meclis azalığına aday olduğunu belirtti. Bugüne kadar sekiz yıl boyunca Maronya Belediye Meclisi nde aktif yerel yönetim konusunda görev aldığını hatırlatan Katrancı, yerel seçimler için gelen teklifler arasında İskeçe Valisi Yorgos Pavlidis in sunduğu teklifin en uygun öneri olduğunu düşündüğünü belirtti. Bölge Genel Sekreterliği Meclisi sayesinde azınlığın ve bölgenin sorunlarına daha fazla çözüm sağlanabileceğini ifade eden Katrancı, Yorgos Pavlidis in listesinin doğru olduğuna inandığı için bu kararı aldığını söyledi. BTAYTD nin tüzüğünde yer almamasına rağmen dernek başkanlığında kalmasının etik olmayacağı düşüncesiyle ve haksız rekabetin doğmasını istemediği için dernek başkanlığından istifa ettiğini belirten Katrancı, derneğin yönetim kurulu üyeliğine ise devam edeceğini vurguladı. Azınlıkça 15

16 Paradoks Dimostenis Yağcıoğlu İki Dil Bir Bavul Belgeselinin Düşündürdükleri: Türkçe Kürt Çocuklarına Nasıl Öğretilmeli? TRT Televizyonu nda 10 Ekim akşamı, daha önce sinemalarda gösterildiğinde çok beğenilmiş ve birkaç ödül almış İki Dil Bir Bavul isimli bir olağanüstü bir belgesel yayınlandı. Belgeselde genç bir Türk öğretmenin, uzak bir Kürt köyünün ilköğretim okulundaki bir yılını görüyoruz. Hiç Kürtçe bilmeyen ve bölgenin kültürüne tamamen yabancı olan öğretmen, hiç Türkçe bilmeden okula başlayan çocuklara Türkçe öğretmek durumundadır. Belgeseli izlerken bu iyi niyetli, görevini hakkıyla yerine getirmeye çalışan öğretmenin kendi kültüründen çok farklı bir kültüre sahip bir topluluk içindeki yalnızlığına, çocuklar ve köylülerle yaşadığı iletişim sorunlarına, ve öğretmenin gayretleri sonucu çocuklardaki değişime tanık oluyoruz. Bu süreç boyunca öğretmen ve çocuklar birbirlerini yavaş yavaş tanıyıp anlamaya başlarlar. [Bu belgeseli Batı Trakya Türk azınlık mensuplarına ve azınlık okullarında çalışan çocuklara Türkçe ve Yunanca öğreten öğretmenlere hararetle tavsiye ederim. Filmde görecekleri birçok durumu ve sorunu çok tanıdık bulacaklardır. Ama aynı zamanda bu sorunlardan bazılarının artık Batı Trakya da çözülmüş olduğunu de fark edeceklerdir.] Bilindiği gibi son haftalarda Türkiye de Kürt çocuklarının ana dillerinde eğitim hakları kamuoyunun önemli bir gündem maddesini oluşturuyor. Devlet okullarında bu çocuklara Kürtçenin öğretilmesinin mümkün olup olmadığı tartışılıyor. Türk devleti anadilde eğitimle ilgili talepleri ister kabul etsin ister etmesin, bu belgesel, Kürt çocuklarının eğitimde yaşadıkları bir başka ciddi sorunu ortaya seriyor: Kürt çocukları şimdiki şartlar altında, kullanılan eğitim yöntemleri ve kitaplarla Türkçeyi öğrenmekte çok zorlanıyorlar. Yavaş öğreniyorlar ve anadili Türkçe olan çocuklara kıyasla 16 Azınlıkça eğitimde geride kalıyorlar. Türkiye de Kürt çocuklarına anadilde eğitim verilmesini en ateşli biçimde savunanlar bile çocuklarımız Türkçe öğrenmesin demiyor. Bu tartışmaya katılan herkes Kürt çocuklarının iyi Türkçe öğrenmeleri gerektiği konusunda hemfikir. Bu çocukların Türkçe öğrenirken karşılaştıkları zorluklar da onların eğitimiyle ilgilenen herkesçe (veliler, öğretmenler, bürokratlar vs.) biliniyor. O zaman bu çocuklara Türkçenin öğretiliş biçimini sorgulamak ve yeniden gözden geçirmek lâzım. Türkçeyi daha kolay, daha hızlı ve belki de en önemlisi severek öğrenmelerini sağlayacak eğitim yöntemleri, yeni ders kitapları, yardımcı kitaplar ve eğitim araçları hazırlamak lâzım. Ama en başta, Kürt çocuklarına Türkçeyi farklı bir paradigmayla öğretmek lâzım. Türkçenin, anadili Türkçe olmayan çocuklara ana dili Türkçe olan çocuklar için geliştirilmiş yöntemler ve eğitim araçlarıyla öğretilmesi yanlıştır. Türkçe, bu çocuklar için yabancı bir dildir. Ve yabancı bir dil gibi öğretilmelidir. Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi Milli Eğitim Bakanlığı nın bilmediği veya yabancısı olduğu bir konu değildir. Ancak bu tür bir öğretimin hedef kitlesi olarak ya Türkiye de yaşayan yabancılar, ya yurtdışında Türkçe öğrenmek isteyen yetişkinler ya da yurtdışındaki Türk kökenli ama Türkçeyi ailede ve okulda yeterli derecede öğrenemeyen çocuklar düşünülmektedir. Türkiye içindeki anadili Türkçe olmayan çocuklar için Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesi doğrultusunda hiçbir program veya çalışma, bildiğim kadarıyla, şimdiye kadar yapılmış değildir. Türkçeyi, bu dili hiç bilmeden okula başlayan Kürt çocuklarına öğretmeyi amaçlayan yeni kitaplar hazır-