Türkiye de Faiz Haddi ve Enflasyon İlişkisi: Gibson Paradoksu na Yönelik Bir Değerlendirme

Benzer belgeler
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 24 Mayıs 2010 EKONOMİ NOTLARI

NET YABANCI İŞLEM HACMİ İLE HİSSE SENEDİ GETİRİLERİ ARASINDA UZUN DÖNEMLİ İLİŞKİ VAR MIDIR? Cüneyt AKAR (*)

FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI?

TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE DÖVİZ KURU CARİ AÇIK ÜZERİNDE ETKİLİ MİDİR? BİR NEDENSELLİK ANALİZİ

İŞSİZLİK VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNDE ASİMETRİ ASYMMETRY IN THE RELATIONSHIP BETWEEN UNEMPLOYMENT AND ECONOMIC GROWTH

HİSSE SENEDİ FİYATLARI VE DÖVİZ KURU İLİŞKİSİ

Tüketici Güveni ve Hisse Senedi Fiyatları Arasındaki Nedensellik İlişkisi: Türkiye Örneği (2004: :01)

PARA ARZININ ÇIKTI ÜZERİNE ETKİLERİ

TÜRKİYE DE ELEKTRİK TÜKETİMİ, İSTİHDAM VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ

KONYA İLİ SICAKLIK VERİLERİNİN ÇİFTDOĞRUSAL ZAMAN SERİSİ MODELİ İLE MODELLENMESİ

BİR YATIRIM ARACI OLARAK ALTIN İLE HİSSE SENEDİ ENDEKSİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ANALİZİ: TÜRKİYE ÜZERİNE AMPİRİK UYGULAMA 1

The Roles of Financial Factors on the Real Money Demand: Turkey Case

Borsa Getiri Oranı ve Faiz Oranı Arasındaki İlişkinin Doğrusal Olmayan Yöntemlerle Analizi: Türkiye Örneği

Şeyma Çalışkan Çavdar Yildiz Technical University ISSN : scavdar@yildiz.edu.tr Istanbul-Turkey

C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 11, Sayı 1,

PETROL FİYATLARININ BORSA İSTANBUL SANAYİ FİYAT ENDEKSİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

İŞSİZLİK VE İNTİHAR İLİŞKİSİ: VAR ANALİZİ Ferhat TOPBAŞ *

AKADEMİK BAKIŞ Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN: X Sayı: 10 Eylül 2006

Para Talebinin Belirleyenleri ve İstikrarı Üzerine Bir Uygulama: Türkiye Örneği

Türkiye Ekonomisinde Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme

BİRİM KÖK TESTLERİNDE YAPISAL KIRILMA ZAMANININ İÇSEL OLARAK BELİRLENMESİ PROBLEMİ: ALTERNATİF YAKLAŞIMLARIN PERFORMANSLARI

TÜRKİYE DE REEL DÖVİZ KURU İLE KISA VE UZUN VADELİ SERMAYE HAREKETLERİ İLİŞKİSİ

THE CAUSALITY RELATION BETWEEN CONSUMER CONFIDENCE AND STOCK PRICES: CASE OF TURKEY. Abstract

Sabit Sermaye Yatırımları ve Ekonomik Büyüme: Ampirik Bir Analiz

TÜRKİYE DE İNŞAAT SEKTÖRÜ VE PARA POLİTİKALARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİLERİ

ÜCRET-FİYAT SPİRALİ: TÜRK İMALAT SANAYİ ÖRNEĞİ

Erkan Özata 1. Econometric Investigation of the Relationships Between Energy Consumption and Economic Growth in Turkey

TCMB FAĐZ KARARLARININ HĐSSE SENEDĐ PĐYASALARI ÜZERĐNE ETKĐSĐ

Enflasyonun Borsa Performansı Üzerindeki Etkisi

TÜRKİYE DE DIŞ TİCARET VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN ANALİZİ ANALYSIS OF RELATIONSHIP BETWEEN FOREIGN TRADE AND ECONOMIC GROWTH IN TURKEY

HİSSE SENEDİ FİYATLARI, ALTIN FİYATLARI VE HAM PETROL FİYATLARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİNİN ANALİZİ

TAYLOR KURALI: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Box-Jenkıns Modelleri ile Aylık Döviz Kuru Tahmini Üzerine Bir Uygulama

ENFLASYON-BÜYÜME SÜRECİNDE SABİT SERMAYE YATIRIMLARI

Hisse Senedi Fiyatlarıyla Yabancı İşlem Hacmi Arasında Nedensellik:

Türkiye de Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişkilerin Ekonometrik İncelemesi. Erkan Özata *

DÖVİZ KURU VE HİSSE SENETLERİ FİYATLARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİ

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama

Faiz Oranı Kanalının Döneminde Türkiye de Etkinliğinin Değerlendirilmesi* The Evaluation of Interest Rate Channel in Turkey

Birim Kök Testleri 3/24/2016. Bir stokastik sürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde

Rasyonel Beklentiler Hipotezinin Testi: Enflasyon, Faiz ve Kur 1

Türkiye nin Kabuklu Fındık Üretiminde Üretim-Fiyat İlişkisinin Koyck Yaklaşımı İle Analizi

RASYONEL BEKLENTLER DOAL ORAN HPOTEZ Türkiye çin Zaman Serisi Bulguları

Gönderim Tarihi: Kabul Tarihi:

OPTIMAL PARA POLITIKASI ÇERÇEVESINDE TAYLOR TIPI FAIZ ORANI REAKSIYON FONKSIYONUN TAHMINI: TÜRKIYE ÖRNEĞI

Birim Kök Testleri. Random Walk. Bir stokastiksürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde

Zekeriya Yıldırım ENFLASYON REJİMLERİ VE ÜRETİCİ ENFLASYONUNDAN TÜKETİCİ ENFLASYONUNA GEÇİŞKENLİK

Eurasian Journal of Researches in Social and Economics Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi ISSN:

Türkiye de Faiz Kanalı İle Parasal Aktarım Mekanizması

EŞANLI DENKLEMLİ MODELLER

YÜKSEK ENFLASYON ENFLASYON BELİRSİZLİĞİNİ ARTIRIYOR MU?

ÇOKLU DOĞRUSAL BAĞLANTI

Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

Reel Kesim Güven Endeksi ile İMKB 100 Endeksi arasındaki dinamik nedensellik ilişkisi

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL SSSjournal (ISSN: )

Kırılgan Beşlide Satın Alma Gücü Paritesi (SAGP) Hipotezinin Test Edilmesi The Test of Purchasing Power Parity Hypothesis for Fragile Five

ENFLASYON ve DOLAYLI VERGĐLERDEN ELDE EDĐLEN GELĐRLER ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐNĐN VAR YÖNTEMĐYLE ANALĐZĐ

REEL DÖVİZ KURU VE DIŞ TİCARET DENGESİ İLİŞKİSİ:

Birim Kök Testleri. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

TÜRK KATILIM BANKALARININ FON KAYNAKLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER VE BU BANKALARIN KLASİK BANKALARLA İLİŞKİLERİ ÜZERİNE BİR UYGULAMA 1

TÜRKİYE DE FISHER ETKİSİNİN GEÇERLİLİĞİ: DOĞRUSAL OLMAYAN EŞBÜTÜNLEŞME YAKLAŞIMI

AYÇİÇEK VE SOYA YAĞI İTHALAT TALEBİNİN ANALİZİ

İMKB de Fiyat-Hacim İlişkisi - Asimetrik Etkileşim

TÜRKİYE DE DÖVİZ KURU KANALININ İŞLEYİŞİ: VAR MODELİ İLE BİR ANALİZ. Seyfettin ERDOĞAN * Durmuş Çağrı YILDIRIM **

MEVSİMSEL EŞBÜTÜNLEŞME TESTİ: TÜRKİYE NİN MAKROEKONOMİK VERİLERİYLE BİR UYGULAMA

Mevsimsel Kointegrasyon Analizi: Güney Afrika Örneği. Seasonal Cointegration Analysis: Example of South Africa

Dolar Kurundaki Günlük Hareketler Üzerine Bazı Gözlemler

VAR YAKLAŞIMI İLE VERİMLİLİK ŞOKLARININ ETKİLERİNİN BELİRLENMESİ

AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi. Cilt : 6 Sayı : 15 Sayfa: Kasım 2018 Türkiye. Araştırma Makalesi

FİSHER HİPOTEZİNİN TÜRKİYE İÇİN SINANMASI: DOĞRUSAL OLMAYAN EŞBÜTÜNLEŞME ANALİZİ

FİRMALARIN BANKA KREDİSİ KULLANIMINDA GÜVEN FAKTÖRÜNÜN ETKİSİ * THE EFFECT OF CONFIDENCE FACTOR ON USED OF BANK CREDIT BY FIRMS

CAGAN IN PARA TALEBİ MODELİ VE ENFLASYON İLİŞKİSİ: AMPİRİK ANALİZ ( ) *

DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ GECİKMELİ İLİŞKİLER: Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller

Cari İşlemler Açığının Sürdürülebilirliğinin Çoklu Yapısal Kırılmalı Eşbütünleşme Yöntemi ile Sınanması

Reel ve Nominal Şokların Reel ve Nominal Döviz Kurları Üzerindeki Etkileri: Türkiye Örneği

TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN NAIRU TAHMİNİ

Cari İşlemler Açığı ve Sürdürülebilirlik: Türkiye Örneği

TÜRKİYE DE FAİZ, DÖVİZ VE BORSA: FİYAT VE OYNAKLIK YAYILMA ETKİLERİ

eğrileri ve sözel göstergeler olarak dört temel gruba ayırmak mümkündür. ** Bu göstergeleri, parasal göstergeler, faiz oranları, getiri

TÜRKİYE DE OPTİMAL SE YORAJ TEORİSİ VE KAMU

PARANIN YANSIZLIĞI HİPOTEZİNİN TESTİ: TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN YAPISAL KIRILMALI EŞBÜTÜNLEŞME ANALİZİ

SORU SETİ 02 (REVİZE EDİLDİ) FİNAL KONULARI

A. ENFLASYON VE İŞSİZLİK A.1. Enflasyon ve Tanımı: Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışlardır. Temel olarak ortaya çıkış nedenleri üçe ayrılır:

KAMU HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN WAGNER VE KEYNES HİPOTEZİ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ

ÜRETİCİ FİYATLARINA GEÇİŞ ETKİSİNDE ARA MALLARI İTHALATININ ROLÜ

Belirsizliğin Özel Tüketim Harcamaları Üzerindeki Etkisi: Türkiye Örneği

BÖLÜM 5 İKTİSAT POLİTİKALARININ UZUN DÖNEMLİ BÜYÜMEYE ETKİLERİ: İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME

Asymmetric Relationship Between Consumer Loans and Money Velocity: An Application On Turkey

ENFLASYON BELİRSİZLİĞİ İLE PAY SENEDİ GETİRİSİ VE VOLATİLİTESİ ARASINDAKİ İLİŞKİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Teknolojik bir değişiklik veya üretim arttırıcı bir yatırımın sonucunda ihracatta, üretim miktarında vs. önemli artışlar olabilir.

sbd.anadolu.edu.tr 73 Anadolu University Journal of Social Sciences Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

Satın Alma Gücü Paritesinin Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan İçin Geçerliliği: Birim Kök ve Eşbütünleşme Analizi

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama

HARCAMA-VERGİ GELİRİ HİPOTEZİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Ankara e-posta: Geliş Tarihi/Received:

Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye'de İktisadi Özgürlük ve İstihdam İlişkisi: Bir Panel Veri Analizi

YÜKSEK ENFLASYON ENFLASYON BELİRSİZLİĞİNİ ARTIRIYOR MU?

Türkiye de Enerji Üretiminde Fosil Yakıt Kullanımı ve Co2 Emisyonu İlişkisi: Bir Senaryo Analizi


Transkript:

Türkiye de Faiz Haddi ve Enflasyon İlişkisi: Gibson Paradoksu na Yönelik Bir Değerlendirme Doç.Dr. Nejla ADANUR AKLAN, Doç.Dr. Hülya KANALICI AKAY, Doç.Dr. Mehme ÇINAR Öze Gibson (923) e göre, yüksek fiyalar genel seviyesi yüksek faiz oranlarının bir sonucudur (viceversa). Fiyalar genel seviyesi ile faiz oranları arasında kurulan poziif yönlü bu ilişki, söz konusu ilişkinin negaif yönlü olduğunu savunan ikisaçılar arafından paradoks olarak nielendirilmişir. Bu çalışmanın amacı, 982-203 dönemi için Türkiye de Gibson Paradoksu nun geçerliliğini es emekir. Fiyalar genel seviyesi ve faiz oranı arasındaki ilişkiler, Johansen eşümleşme analizi kullanılarak ekonomerik açıdan analiz edilmişir. Analiz sonuçlarına göre, fiyalar genel seviyesi ile nominal faiz oranı arasında uzun dönemde poziif ve isaisiksel olarak anlamlı bir ilişki vardır. Sonuç olarak, çalışmamızın bulguları Türkiye de Gibson Paradoksu nun uzun dönemde geçerli olduğunu oraya koymakadır. Anahar Kelimeler: Fiyalar genel seviyesi, faiz oranı, Türkiye ekonomisi, yapısal kırılmalı koenegrasyon. JEL: E40. E50, C32 The Ineres Rae and Prices in Turkey: A Sudy of he Gibson Paradox Doç.Dr. Nejla ADANUR AKLAN, Doç.Dr. Hülya KANALICI AKAY, Doç.Dr. Mehme ÇINAR Absrac Gibson (923) observed ha higher prices were accompanied by a rise raher han a drop- in ineres raes (vice-versa). This relaionship was believed o be a paradox because mos economic heoriss prediced ha he correlaion would be negaive. Gibson s paradox is he observaion ha he rae of ineres and he general level of prices are posiively correlaed. The aim of his sudy is o es he validiy of Gibson paradox for Turkish economy beween 982 and 203. The relaionships beween price level and ineres rae are analyzed economerically by employing Johansen coinegraion analysis. According o he resuls, here is a posiive and saisically significan relaionship beween ineres rae and price level in he long run. As a resul, his sudy reflec ha Gibson Paradox is also valid for Turkey. Key Words: Price level, ineres rae, Turkish economy, coinegraion wih breaks. JEL: E40. E50, C32

Giriş. Kısa dönemli nominal faiz oranlarının yapısı, makroekonomisler arasındaki merkez arışma konularından bir anesidir. Keynesyen ikisaçılara göre nominal faiz oranları elde para umanın fırsa maliyeini emsil ederken, monearislere göre ise reel faiz oranı ile birlike ödünç verilebilir fonlar piyasasındaki arz ve alebi eşileyen dönemlerarası fiyaın bir parçasıdır. Faiz oranının anımındaki bu farklılık, faiz oranlarının yöneimi hususunda da oraya çıkmışır. Para alebinin faiz değişimlerine bağlı olarak dalgalanma gösermesi keynesyen ikisaçıları faiz oranlarını konrol alında uan poliika önerilerini savunmaya yönlendirmişir. Buna karşın, ödünç verilebilir fon arz ve alebinin reel şoklara açıklığı dikkae alındığında monearis ikisaçılar, isikrar için faiz oranlarının geniş bir marjda dalgalanma gösermesi gerekiğini öne sürmüşlerdir. Friedman (968), Poole (978), Brunner (978) in çalışmalarında faiz oranlarının dalgalanma marjının daralılmasının konjonkür dalgalanmalarını genişleeceği, söz konusu şarlarda ise merkez bankalarının para arzını konjonküre paralel belirlemek durumunda kalacakları vurgulanmakadır. Bu kapsamda ele alındığında, faiz oranlarının ayarlanmasındaki gecikme, konrolsüz parasal genişleme ile sonuçlanabilecekir. Faiz oranları ile fiyalar arasındaki ilişki poliika yapıcıların dikkale izledikleri değişkenlerdendir. Söz konusu değişkenler arasındaki ilişkiler lieraürde genellikle fiya değişimlerinin faiz oranları üzerindeki ekileri kapsamında ele alınmışır (Wilcox, 983; Benhabib Smih- Grohe and Uribe, 2002; Berumen and Jelassi, 2002 ). Buna karşın bazı çalışmalarda ise faiz oranlarının fiyalar üzerindeki ekileri dikkae alınmışır (Barsky Delong 99). Faiz oranlarının fiyalar genel seviyesi üzerindeki ekileri, para poliikalarını özellikle fiya isikrarını sağlamaya yönelik olarak yürüen ülkelerde ağırlıklı olarak öne çıkmakadır. Örneğin, faiz oranlarının yükselmesi, bir yandan elde para umanın fırsa maliyeini, öe yandan paranın dolanım hızını arırmakadır. Para arzının değişmediği koşullarda söz konusu durum, fiyalar genel seviyesinin yükselmesine neden olmakadır. Enflasyon hedeflemesi rejiminin uygulandığı ülkelerde bu süreç, faiz oranlarının yakından akip edilmesini gerekli kılmakadır. Girişi akiben çalışmamızda, fiyalar genel düzeyi ile faiz ilişkisini oraya koyan eori ve lieraür özelenecekir. İlerleyen bölümde, konu ile ilgili ampirik lieraür aramasına yer verilecekir. Veri, model ve ampirik analiz bulguları çalışmamızın üçüncü bölümünü oluşurmakadır. Çalışmamızın son bölümü ise sonuç bölümüne ayrılmışır. Fiyalar Genel Düzeyi Faiz İlişkisi: Teori ve Lieraür Özei Lieraürde faiz oranları ile fiyalar genel seviyesi arasındaki ilişkiye yönelik üzerinde uzlaşılmış belli bir görüş yokur. Faiz oranları ile fiyalar genel seviyesi arasındaki poziif korelasyonun varlığı ile ilgili ilk değerlendirme, İngilere verilerini kullanarak espie bulunan Tooke (844) arafından oraya aılmışır. Ancak konu ile ilgili ilk ampirik çalışma Gibson (923) arafından yapılmışır. Gibson, İngilere verilerini kullanarak yapığı çalışmasında ahvil faizleri ile fiyalar genel düzeyi arasında poziif yönlü bir ilişki olduğunu espi emişir (Gibson, 923: 5-34). Tooke a göre faiz değişimlerinin yaırımlar ve serve ekisi vasıasıyla ükeim harcamaları üzerine ekileri vardır. Dolayısıyla faiz değişimlerinin harcamalar üzerine kısa dönemli ekileri bulunmakadır. Bu şekilde parasal faiz oranı değişimlerinin reel değişkenleri ekilediği- marjinalis görüşün aksine- bir

süreç oraya çıkmış olmakadır. Gerek içsel para arzı yaklaşımı gerekse çıkı düzeyinin belirlenmesinde alep yanlı yaklaşım, alernaif bir para eorisine baz oluşurarak geleneksel yaklaşımın dışına çıkılmasını sağlamışır. Tooke un yaklaşımındaki faiz, yaırım ve kar ilişkisi, parasal fakörlerin reel fakörleri gelir dağılımı vasıasıyla uzun dönemde de ekilediği bir ilişkiyi öne çıkarmışır (Smih, 20: 226). Keynes (930; 98-208) faiz oranları ile fiyalar genel seviyesi arasında Gibson (923) arafından espi edilen yüksek korelasyonun bir çelişki olduğunu öne sürmüşür. Keynes söz konusu poziif ilişkiyi faiz oranlarının fiyalar genel seviyesinden bağımsız olduğu esasına dayanan klasik görüşün öngörüsüne uymadığı için çelişki olarak nielendirmişir. Klasik dokrinde parasal fakörlerin faiz oranları üzerine kısa dönemli ekileri kabul edilmekle birlike uzun dönemde bu ilişki sadece reel fakörler üzerine emellendirilmekedir. Ayrıca faiz oranı ve fiyalar genel düzeyinin belirleyicileri farklıdır. Diğer bir deyişle faiz oranı ödünç verilebilir fonlar piyasasında, fiyalar genel düzeyi ise para piyasasında belirlenmekedir. Friedman (968) e göre para alebi isikrarlı bir büyüklükür. Para alebinin faiz değişimlerine duyarlı olmaması nedeniyle paranın dolaşım hızı da öngörülebilir bir büyüklükür. Buna göre ekonomideki oplam harcamaların düzeyi, para arzı değişiklikleri arafından belirlenir. Friedman ın görüşleri faiz oranları ile fiyalar arasındaki ilişkide para arzının büyüme oranının önemini oraya çıkarmışır. Bu çerçevede faiz arışının fiyalar üzerindeki poziif yönlü ekileri, parasal büyümenin yönüne bağlı olarak değişmekedir. Buna göre parasal genişlemenin olduğu dönemlerde likidie ekisini baskılayan diğer ekilerin (serve, beklenen enflasyon, fiya ekisi ) neden olduğu faiz arışlarının fiyalar üzerindeki poziif yönlü ekileri, parasal genişlemenin olmadığı dönemdeki faiz arışlarından daha belirgindir. Gibson paradoksuna ilişkin en emel açıklama Fisher (930: 279) arafından yapılmışır. Nominal faiz oranlarının beklenen enflasyon oranı ile bire- bir değişiğini öne süren Fisher Hipoezi, Neoklasik eorinin önemli yaklaşımlarından bir anesidir. Fisher e göre enflasyonun am öngörüldüğü koşullarda parasal anlamda geirileri sabi olan akiflerin nominal faizleri, reel geiriyi korumak amacıyla enflasyon oranında yükselmekedir. Nominal faiz oranının reel faiz oranı ile enflasyon oranının oplamından oluşuğunu kabul eden Fisher, nominal faiz oranı ile beklenen enflasyon oranı arasında poziif bir ilişki olduğunu oraya amışır. Fisher am öngörü koşullarında enflasyon ile faiz oranları arasında bire bir ilişki olduğunu oraya amışır. Söz konusu koşullarda reel faiz oranı beklenen enflasyon oranına bağlı olmaksızın reel fakörler arafından belirlenmekedir. Bu sonuç Fisher hipoezinin önemli bir yanını öne çıkarır. Buna göre reel faiz oranları beklenen enflasyon oranı ile bağlanılı hale geldiğinde, nominal faiz oranları beklenen enflasyon oranına am ayarlanma gösermeyecekir. (Cooray, 2003: 2). Toplam alebi ve dolayısıyla enflasyon oranını ekileyen emel değişken, uzun vadeli reel faiz oranıdır. Merkez bankaları kısa vadeli faiz oranları üzerindeki ekileri vasıasıyla kısa vadeli reel faiz oranlarını değişirebilirler. Ancak Fisher ekisinin sağlandığı koşullarda para oorielerinin uzun vadeli reel faiz oranlarını ekileme güçleri oradan kalkmakadır. Mishkin (992), bazı dönemlerde Fisher ekisinin sağlanıp, bazı dönemlerde sağlanamamasını enflasyon ve faiz oranlarındaki sokasik rende bağlamakadır. Buna göre seriler rende sahip olduklarında birlike hareke edeceklerdir. Bu ise söz konusu seriler arasında güçlü bir korelasyon ilişkisini öne çıkaracakır. Faiz oranlarındaki değişimler mal piyasasındaki denge koşullarını ve fiyalar genel seviyesini ekilemekedir. Faiz oranlarındaki yükselme kullanılabilir gelir düzeyini ve ikisadi birimlerin ükeim

ercihlerini ekilemekedir. Yüksek faiz geirileri özellikle borç verenlerin gelirlerini arırırken borçluların gelirlerini düşürmekedir. Söz konusu süreçe krediörlerin marjinal ükeim eğilimleri borçluların marjinal ükeim eğilimlerinden yüksek olduğunda, faiz oranlarındaki yükselme ekonomideki ükeim alebini arıracakır. 2 3 Faiz oranları ile ekonominin arz cephesi arasındaki karşılıklı ekileşim, birbirleriyle çakışan fakörlerin ekisi alında karmaşıklaşmakadır. Faiz oranlarındaki yükselme üreim maliyelerinin armasına ve dolayısıyla fiyaların yükselmesine neden olmakadır (Kandil, 2005). Faiz oranları ile fiyalar genel seviyesi arasındaki poziif ilişkinin varlığına yönelik geirilen benzer açıklamalardan bir diğeri Hannsgen (2004) arafından yapılmışır. Buna göre faiz oranlarının üreim maliyelerini ekileyen emel bir değişken olması, para poliikalarının akarımında maliye iişli kanalın varlığını oraya koymakadır. Söz konusu kanal işlerlik kazandığında, enflasyon karşıı poliikaların isikrarsızlık yaraacağı açıkır. Yüksek enflasyon oranları bu çerçevede oorieleri faizleri yükselmeye yönelecekir 4. Buna karşın bazı çalışmalarda faiz oranlarındaki yükselmenin emek arzı üzerine dönemlerarası bir ikame ekisinin olduğu vurgulanmakadır. Buna göre yüksek faiz oranlarında çalışanlar asarruflarını arırmayı ercih ederler. Söz konusu süreçe emek arzı arışı üreimi arırarak fiyaların düşmesine neden olabilmekedir. (Ball, 990). Talep ve arz yanlı kanalların oplam ekileri dikkae alındığında faiz oranlarının fiyalar üzerindeki ekileri değişebilmekedir. Enflasyon hedeflemesi sraejisinin uygulandığı ülkelerde merkez bankasının para poliikasını yürüürken başvurduğu işlemsel değişken, kısa vadeli faiz oranları olduğundan para oorieleri kısa vadeli faiz oranlarının belirlenmesinde önemli işlev yüklenirler. Bu süreçe faiz oranlarının düşürülmesi (yükselilmesi) merkez bankalarının bankalara yönelen fonları daralmaya (genişlemeye) yönelik girişimleri olarak değerlendirilir. Bu açıdan ele alındığında kısa vadeli faiz oranlarının belirlenmesinde merkez bankası önemli bir işlev yüklenmiş olmakadır. Dolayısıyla söz konusu şarlarda kısa vadeli nominal faiz oranları para poliikasının durumunu yansıan bir göserge olma özelliğini kaybemekedir (Eseve vd., 2003:). Bu durumda kısa vadeli nominal faiz oranlarındaki değişimleri enflasyonis bekleyişlere bağlayan, para poliikalarının ekisini dışlayan Fisher hipoezi doğrulanamayacakır. Yüksek (düşük) faiz oranları geleceke gerçekleşmesi beklenen naki akımlarının bugünkü değerlerini düşürdüğünden (yükseliğinden) finansal ve reel akiflerin fiyaları düşmekedir (armakadır). Tükeim ikisadi birimlerin servelerinde meydana gelen dalgalanmanın büyüklüğüne bağlı olarak ekilenmekedir. 2 Monearislere göre faiz oranlarındaki bir arışın fiyalar genel seviyesi üzerine anlamlı poziif ekiler yaraması için parasal bir genişleme olması gerekir (Friedman, 968:39). Bunun anlamı, sıkı para poliikalarının uygulandığı dönemde faiz oranlarında meydana gelecek arışların enflasyonis olmayacağıdır. 3 Faiz oranları ile ekonominin alep cephesi arasındaki karşılıklı ekileşim, açık ekonomilerde uygulanan kur sisemlerine göre farklılaşmakadır. Sabi kur sisemlerinde ulusal faiz oranlarındaki yükselme, ulusal paranın aşırı değerlenmesine neden olduğundan merkez bankasının müdahalesini gerekirir. Merkez bankası müdahalesinin sonucunda ise uluslararası rezervler ve parasal aban arar. Para arzındaki genişleme ise fiyalar genel seviyesinin yükselmesine neden olur. Diğer arafan yöneimli dalgalanan sisemlerde ise sermaye girişlerinin fiyalar genel seviyesi üzerindeki ekisi oldukça farklıdır. Söz konusu sisemde sermaye girişlerinin ulusal parayı değerlendirici ekisine merkez bankası müdahalede bulunmaz. Ulusal paranın değeri piyasa koşullarına bırakılır. Bu süreçe ulusal para aşırı değerli olma durumunu koruduğunda ise ne ihraca olumsuz yönde ekilenir (Kandil, 2005:34). 4 Faiz oranlarının maliye iişli ekilerini kullanarak oluşurulan modeller için bkz; Taylor (983).

Ampirik Lieraür Keynes (930) Gibson paradoksu olarak ifade edilen ilişkinin konjonkürellik göserdiğini öne sürmekedir. Friedman ve Schwarz ın (982:586) çalışmalarında da benzer bir hususa vurgu yapılmışır. Buna göre Gibson ilişkisinin sağlandığı dönem, Birinci Dünya Savaşı öncesidir. Benzer şekilde Barsky ve Summers (988: 535), Gibson ilişkisinin sadece Alın Sandardı döneminde işlediğini oraya amışlardır. Barsky ve Summers ın Gibson paradoksuna geirdikleri emel açıklama şu şekilde özelenebilir; Faiz oranlarını yükselen (düşüren ) dışsal bir şok parasal olmayan amaçlar için alın uma maliyeini arırır (düşürür). Söz konusu şarlarda ikisadi birimler alını sabi oran üzerinden bankno ile değişirirler. Para arzındaki arış (azalış) bu süreçe fiyalar genel seviyesinin yükselmesine (düşmesine) neden olur. Dolayısıyla bu şekilde faizler ile fiyalar arasında doğru yönlü bir ilişki meydana gelmiş olur. Barsky ve Summers (988) ın gelişirdikleri bu analizde faiz oranları dışsal bir değişken olarak kabul edilmekedir. Sargen (973: 387) e göre ise, faiz oranları ile fiyalar genel düzeyi arasındaki yüksek korelasyonun nedeni, bekleyişlerin oluşumundaki uzun gecikme süreleridir. Friedman ve Schwarz (982: 535-540) ile Sargen(973) ın çalışmalarında Gibson Paradoksu nu desekleyen sonuçlar elde edilmemişir. 5 Benjamin ve Kochin (984) in çalışmalarında, İngilere de alın sandardı döneminde faiz oranları ile fiyalar genel seviyesi arasında poziif yönlü ilişki espi edilmişir. Ancak çalışmada bu poziif ilişkinin iki nedenle çok güvenilir olmadığı belirilmekedir. Bunlardan ilki, regresyon modellerinde kullandıkları zaman serilerinin durağan dışı olmasıdır. Dolayısıyla, seriler durağanlaşırıldığında ilişki oradan kalkabilmekedir. İkincisi, fiyalar ve faiz oranlarının her ikisinin birden içsel değişkenler olması, nedeniyle bu değişkenler arasında gözlemlenen ilişkinin değişkenlerin her ikisini de ekileyen orak güçlerden kaynaklanabilecek olmasıdır. Serleis ve Zesos (999: 7-25) ve Akins ve Serleis (2003: 673-679) arafından yapılan çalışmalarda Gibson Çelişkisi nin varlığına ilişkin uygulamalı bulgu elde edilememişir. Buna karşın Shiller ve Siegel (977) in çalışmalarında İngilere için uzun dönemde Gibson Paradoksu nu doğrulayan sonuçlar elde edilmişir. Benzer şekilde Klein ın (995) ABD verilerini baz alan çalışmasında da dönem dönem Gibson ilişkisini doğrulayan bulgulara ulaşılmışır. Klein ın çalışmasındaki emel vurgu, faiz oranlarının enflasyonis baskılara yönelik olarak bir para poliikası aracı olarak kullanımı ile ilgilidir. Gibson Çelişkisi nin geçerliliği konusunda yapılan çalışmalardan bir diğeri ise Milne ve Torous (984) a aiir. Kanada verilerine dayanan çalışmalarında uzun vadeli faiz oranları ile fiyalar genel seviyesi arasında poziif ve isaisiksel olarak anlamlı sonuçlar elde emişlerdir. Buna göre, fiyalar genel seviyesindeki uzun vadeli değişimler gücü yüksek para sokundaki ve faize duyarlı para çarpanındaki uzun vadeli değişimlerden kaynaklanmakadır. Türkiye ile ilgili Gibson Çelişkisi nin geçerliliği konusunda yapılan çalışmalarda ise farklı sonuçlar elde edilmişir. Halıcıoğlu (2004) ün 950-2002 dönemini kapsayan çalışmasında geleneksel ve modern zaman serisi ekniklerini kullanılarak Türkiye için Gibson paradoksunun geçerliliği es edilmişir. Geleneksel zaman serisi eknikleri kullanılarak elde edilen sonuçlara göre faiz oranları ile fiyalar genel seviyesi arasında poziif yönlü bir ilişki espi edilirken, Johansen koenegrasyon sonuçlarına göre ise ilişki espi edilememişir. Buna karşın, Yapraklı ve Yurançıkmaz (200) ın 970-2009 dönemine ai yıllık zaman serilerini kullanarak, elde eikleri bulgulara göre ise 5 Faiz ve Fiyalar genel seviyesi ilişkisinin göserdiği dönemsel değişimlere yönelik açıklama için bkz; Friedman 982: 569-572).

Türkiye de uzun dönemde nominal faiz oranları ile fiyalar düzeyi arasında poziif ve isaisiksel anlamlı bir ilişki vardır. Veri, Model ve Ampirik Bulgular Bu çalışmada Türkiye için nominal faiz oranı ile genel fiya düzeyi arasında poziif bir ilişki olduğunu öne süren Gibson Paradoksu nun geçerliliği 982M- 203M8 aylık verileri kullanılarak es edilmekedir. Çalışmada kullanılan veriler; nominal faiz oranı ve ükeici fiyaları endeksi (TÜFE) değişkenlerine ai zaman serisi verilerinden oluşmakadır. Hem nominal faiz oranı hem de enflasyon oranı verileri Inenaional Finanacial Saisics (IFS) den alınmışır. İlk olarak, enflasyon oranın logariması alınmışır. Logarimik enflasyon oranı ( InP ) ve nominal faiz oranlarına ( R ) ilişkin zaman yolu grafikleri sırasıyla Şekil ve Şekil 2 de sunulmuşur. 5.0 4.5 4.0 3.5 3.0 2.5 2.0.5.0 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02 04 06 08 0 2 Şekil : 982M- 203M8 Dönemi için Enflasyonun Zaman Yolu Grafiği 40 20 00 80 60 40 20 0 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02 04 06 08 0 2 Şekil 2: 982M- 203M8 Dönemi için Faiz Oranının Zaman Yolu Grafiği Şekil incelendiğinde özellikle 2002 sonrası merkez bankasının enflasyon hedeflemesi rejimine geçmesiyle Türkiye deki enflasyon oranının düşme eğilimine geçiği görülmekedir. Şekil

2 de faiz oranlarının zaman yolu grafiği 994 ve 200 kriz dönemlerinde yüzde 00 lerin üzerine çıkığı faka yine 2002 sonrasında düşme eğiliminde olduğu gözlenmekedir. Gibson Paradoksu nun Türkiye için geçerliliğinin araşırıldığı bu çalışmada, Hannsgen (2004) ün çalışması baz alınarak, yarı logarimik model kullanılmışır. Gibson Çelişkisi nin ahminini içeren çalışmaların çoğunda yarı logarimik model, doğrusal formdan daha fazla kabul görmekedir (Yapraklı ve Yurançıkmaz 200). Söz konusu yarı logarimik model şu şekilde anımlanmakadır: InP = β + β R + ε () 0 Burada InP, Enflasyon gösergesi olarak kullanılan ükeici fiya endeksinin logarimasını; R, nominal faiz oranını emsil emekedir. Burada önemli bir hususun açıklanmasında fayda vardır. Gibson Paradoksu nun geçerli olması için faiz oranının enflasyon ( InP ) üzerindeki ekisinin poziif ( β > 0) olması beklenmekedir. Çalışma dönemini kapsayan süreçe başa ekonomik olmak üzere birçok rassal şoklar meydana gelmişir. Dolayısıyla bu rassal şokların değişkenler üzerindeki ekisinin geçici veya kalıcı olup olmadığını belirlemek amacıyla ilk olarak değişkenlerin durağanlığını ele almak gerekmekedir. Tablo de birim kök esi sonuçları sunulmakadır. Tablo : Birim Kök Tesi Sonuçları Değişkenler ADF PP KPSS Düzey InP -.8904 -.9935 0.5328 * R - 2.4398-2.73.0524 * Birinci Farkı Δ InP - 0.2589 * - 4.7748 * 0.0764 Δ R - 20.346 * - 20.603 * 0.873 No: Enflasyon serisi için birim kök esleri kesmeli ve rendli model, faiz oranı serisi için ise kesmeli ve rendsiz modele göre belirlenmişir. * % düzeyinde anlamlıdır. Tablo de uygulanan birim kök eslerinden ADF ve PP için sıfır hipoezi serinin durağan- dışı olduğu şeklinde iken, KPSS esinde sıfır hipoezi serinin durağan olduğu şeklinde kurulmakadır. O halde enflasyon ve faiz oranı serileri ADF ve PP birim kök eslerine göre sıfır hipoezi red edilememeke, KPSS esine göre ise % düzeyine göre bile sıfır hipoezi red edilmekedir. Yani hem enflasyon hem de faiz oranı serileri durağan- dışıdır. İlgili serilerin birinci dereceden farklı alındıkan sonra yeniden birim kök esleri uygulandığında arık ADF ve PP birim kök esleri için sıfır hipoezi

red edilmeke, KPSS için ise sıfır hipoezi red edilememekedir. O halde hem enflasyon hem de faiz oranı serisinin birinci dereceden enegre I() olduğu sonucuna ulaşılmışır. Birim kök esi sonuçları iki değişkenin de aynı dereceden ümleşik I() olduğunu gösermekedir. Dolayısıyla iki değişken arasında ahmin edilecek regresyon modelinin sahe olmaması için bu iki değişkenin eşümleşik olması gerekmekedir. Bu amaçla (Johansen and Juselius, 990) veya Johansen (995) eşümleşme sınaması kullanılmışır. Johansen yöneminde ilk olarak gecikme uzunluğunun belirlenmesi gerekmekedir. Bunun için birçok krier olmasına rağmen, çalışmada AIC, FPE ve LR gibi krierler 982M- 203M8 dönemi için en uygun gecikme uzunluğunun 6 olduğuna, 2002M- 203M8 dönemi için ise 2 olduğuna karar verilmişir. Dolayısıyla VAR(6) ve VAR(2) modeli çerçevesinde uygulanan Johansen eşümleşme esi sonuçları Tablo 2 de sunulmakadır. Tablo 2: Eşümleşme Sınaması Sonuçları Sıfır Hipoezler 982M-203M8 Özdeğerler λ maks (λ i ) λ iz 2002M-203M8 VAR(2) Özdeğerler λ maks (λ i ) λ iz r = 0 0.065945 25.5440 * 25.79507 * 0.8893 7.72068 ** 33.4562 * r 0.000750 0.280668 0.280668 0.0605 5.69494 * 5.69494 * * % düzeyinde anlamlıdır. Tablo 2 de eşümleşme ve eşümleşirici vekör sayısı için λ maks ve λiz eslerinin sonuçları verilmekedir. Burada λ maks ve λiz esleri için kriik değerler Oserwald- Lenum (992) den elde edilmişir. Tablo 2 incelendiğinde, 982M- 203M8 dönemi için hem maksimum özdeğer hem de iz isaisikleri enflasyon ve nominal faiz oranı arasında en az bir eşümleşme ilişkisi olduğunu gösermekedir. Dolayısıyla enflasyon ve nominal faiz oranı arasında uzun dönemde ilişki olduğu oraya çıkmakadır. 2002M- 203M8 dönemi için ise yine hem maksimum özdeğer hem de iz isaisikleri enflasyon ve nominal faiz oranı arasında eşümleşme ilişkisi olduğunu gösermekedir. Engle ve Granger (987) de değişkenler arasında uzun dönemli bir ilişki olması halinde haa düzelme mekanizmasının yazılabileceği göserilmişir. Yani uzun dönem dengesinde oluşacak bir sapmanın düzelilebileceği oraya konulmakadır. Eşümleşirici regresyonda düzelme haa düzelme erimi (ECT) ile sunulmakadır. Haa düzelme sraejisinin emel avanajlarından birisi verilerdeki kısa ve uzun dönemli bilgiyi kullanma imkanı sunmasıdır. İkinci avanajı ise bağımlı ve bağımsız değişkenler arasında oraya çıkabilecek sahe korelasyondan kaçınma imkanı vermesidir (VAMKOUKAS, 998: 378). Enflasyon ve faiz oranı için ahmin edilecek VECM şu şekildedir: 5 5 + δjδinp j + βjδr j + δd + δ2d2 u (2) j= j= ΔInP = α + λ ECT +

ΔR =α 2 +λ 2 ECT 5 5 + δ2jδinp j + β2jδr j + δd + δ2d2 + υ (3) j= j= Burada 994 ve 200 dönemindeki krizleri emsil emek üzere D, 994M4 için, diğer dönemler için 0; D ise 200M2 için, diğer dönemler için 0 değeri alan kukla değişkenler kullanılmakadır. 2 Dolayısıyla uzun dönem dengesi söz konusuyken haa düzelme modeli dengeli bir dinamik spesifikasyonu olarak aşağıdaki gibi ahmin edilmişir. Tablo 4: Haa Düzelme Modeli Tahmin Sonuçları 982M-203M8 2002M-203M8 Enflasyon Faiz Enflasyon Faiz Kesme - 0.00406-0.37737-0.009407-0.82793 *** ECT - 0.02296 ** 3.252890 * - 0.88493 * - 0.440285 InP 0.26883 * 2.48532 0.23334 * 0.328443 InP 0.099292 *** -.763734 2 InP - 0.037284-5.63002 *** 3 InP - 0.54358 *.94936 4 InP 0.24546 ** - 3.05735 5 R 2.43E- 06 0.4239 * 0.00743 0.45842 * R - 0.0089-0.256443 * 2 R - 0.000956 0.09593 ** 3 R 0.000295-0.093395 ** 4 R - 0.000532-0.04806 ** 5 D 0.37665 * 5.63765 * D 0.027797 43.96987 * 2

Düzelilmiş 2 R 0.44682 0.3722 0.77400 0.8905 Haa kareler oplamı 2.493264 5.306575.449847 6.72 F- isaisiği 5.853453 * 4.33055 * 0.992 *.8059 * Durbin- Wason.95794 2.22286 2.068094.858302 VEC Granger 4.482659 5.022558 0.842496 0.43053 * % düzeyinde anlamlıdır, ** % 5 düzeyinde anlamlıdır, *** % 0 düzeyinde anlamlıdır. Tablo 4 incelendiğinde ilk olarak 982M- 203M8 dönemi için haa düzelme parameresi ( ECT ) enflasyon modelinde beklendiği gibi negaif ve isaisiksel olarak %5 düzeyinde anlamlıdır. Faka faiz modelinde paramere anlamlı olsa da, beklenilerin aksine hem birim değerden büyük hem de poziif bulunmuşur. Dolayısıyla bu sonuç, haa düzelme modelinin enflasyon için çalışığı faka faiz için çalışmadığı anlamına gelmekedir. Enflasyon modeli için haa düzelme erimi bir dönemde meydana gelen dengesizliğin yaklaşık %2,3 ünün sonraki dönemde düzelileceğini gösermekedir. Ayrıca bu erim değişkenler arasında uzun dönem nedenselliği hakkında fikir vermekedir. O halde uzun dönemde faiz oranından enflasyon oranına doğru bir nedenselliken bahsemek mümkündür. Bu sonuç ilgili dönemde Gibson Paradoksu nun geçerli olduğunu gösermekedir. Kısa dönem analizi yapmak amacıyla Tablo 4 ün en son saırında hesaplanan VEC Granger nedensellik sonuçlarının isaisiksel olarak anlamlı olmaması, kısa dönem için Gibson Paradoksunun geçerli olmadığını oraya koymakadır 6. İkinci olarak 2002M- 203M8 dönemi için haa düzelme parameresi ( ECT ) hem enflasyon hem de faiz modelinde beklendiği gibi negaif bulunmuşur. Faka bu erim enflasyon modelinde % düzeyinde anlamlı iken, faiz modelinde anlamlı bulunamamışır. Dolayısıyla yine 2002M- 203M8 dönemi için haa düzelme modelinin enflasyon için çalışığı faka faiz için çalışmadığı anlamına gelmekedir. Enflasyon modeli için haa düzelme erimi bir dönemde meydana gelen dengesizliğin yaklaşık %8,8 inin sonraki dönemde düzelileceğini gösermekedir. O halde 2002M- 203M8 döneminde de faiz oranından enflasyon oranına doğru bir nedenselliken bahsemek mümkündür. Bu sonuç ilgili dönemde Gibson Paradoksu nun geçerli olduğunu gösermekedir. Tablo 4 ün en son saırında hesaplanan VEC Granger nedensellik sonuçlarının yine isaisiksel olarak anlamlı olmadığından kısa dönem için Gibson Paradoksunun geçerli olmadığını oraya koymakadır. 982M- 203M8 ve 2002M- 203M8 dönemleri karşılaşırıldığında, 2002M- 203M8 döneminde Gibson Paradoksu nun daha güçlü olduğu söylenebilir. Bu durum uzun dönem ilişkisini gösermek üzere eşümleşirici regresyon modellerinin ahminlerinden de görülebilir: 6 Benzer sonuç geleneksel Granger nedensellik sınaması kullanılarak da elde edilmişir. İsenildiğinde sonuçlar verilebilir.

Tablo 5: Uzun Dönem Kasayılar 982M- 203M8 2002M- 203M8 Bağımlı Değişken Kesme R Kesme R InP.642632 * 0.038446 *.6022 * 0.05324 * Sandar haa 0.9255 0.003643 0.08347 0.003238 * % düzeyinde anlamlıdır. Tablo 5 e iki sonuç üzerinde durmaka fayda vardır. Birincisi her iki dönem için de β 0 olduğundan ilgili dönemler için Türkiye de Gibson Paradoksu nun geçerli olduğu göserilmişir. İkincisi ise 2002M- 203M8 dönemi için ahmin edilen β 0.05324 değeri, 982M- 203M8 dönemi için ahmin edilen β = 0. 038446 değerinden daha büyük olduğundan yukarıda bulunan sonuç eyi edilmiş olacakır. Yani 2002M- 203M8 döneminde Gibson Paradoksu nun ekisi daha güçlüdür. = > Sonuç Bu çalışmada Türkiye için 982-203 dönemine ai yıllık zaman serileri kullanılarak, nominal faiz oranı ile genel fiya düzeyi arasında poziif bir ilişki olduğunu öne süren Gibson Çelişkisi nin geçerliliği, araşırılmışır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre, uzun dönemde nominal faiz ile genel fiya düzeyi arasında poziif ve isaisiki olarak anlamlı bir ilişki vardır. Söz konusu ilişki özellikle 2002 M-203M8 döneminde daha güçlüdür. Para poliikası aracı olarak kısa vadeli faiz oranlarının kullanıldığı bu dönemde, faiz oranları enflasyonun hedefinden sapmasına göre değişim gösermekedir. Faiz oranlarından enflasyona doğru poziif yönlü bir ilişkinin varlığı alında faiz oranının ülkemizde bir para poliikası aracı olarak kullanımı zorlaşabilecekir.

KAYNAKÇA Akins, F. J. and A. Serleis, (2003), Bounds Tess of he Gibson Paradox and he Fisher Effec: Evidence from Low-Frequency Inernaional Daa Mancheser School, Vol.7, No.6, pp. 673-679. Ball, L. (990). Ineremporal Subsiuion and Consrains on Labor Supply. Economic Inquiry, Vol. 28, pp. 706 724. Barsky, R.B., and L. H. Summers, (988), Gibson Paradox and he Gold Sandard, Journal of Poliical Economy, Vol.96, No.3, pp. 528-549. Barsky, R., & DeLong, B. (99). Forecasing pre-world War I inflaion: The Fisher Effec and he Gold Sandard. Quarerly Journal of Economics, CVI, 3, 85 836. Benjamin, D,K;. Kochin L, A (984), War, Prices, and Ineres Raes: A Marial Soluion o Gibson's Paradox in A Rerospecive on he Classical Gold Sandard, 82-93 ed., Michael D. Bordo and Anna J. Schwarz, Universiy of Chicago Press, pp. 587-62. Berumen, H. and Jelassi, M. (2002). The Fisher Hypohesis: A Muli-Counry Analysis. Applied Economics, Vol.34, pp. 645 655. Benhabib, J., Schmi-Grohe, S., & Uribe, M. (2002). Chaoic ineres-rae rules. American Economic Review, Papers and Proceedings, Vol. 92, No.2, pp. 72 78. Brunner Karl (978) Commenary on Moneary Economics: An Inerview wih Karl Brunner Federal Reserve Bank of S Louis Review, Vol.60, No:, pp. -7. Cooray, A. (2003). The Fisher Effec: A Survey. The Singapore Economic Review 48, 35 50. ESTEVE, V., BAJO-RUBIO, O. and DIAZ-ROLDAN, C., (2003). Tesing he Fisher effec in he presence of srucural change: a case sudy of he UK, 96-200. Documeno de rabajo, Serie Economia E2003/22. Sevilla. Fisher, I. (930). The Theory of Ineres, New York: Macmillan. Friedman, M. (968). Inflaion: Causes and Consequences. Englewood Cliffs, NJ: Prenice-Hall. Friedman, M. and A. J. Schwarz, (982) Moneary Trends in he Unied Saes and Unied Kingdom. Their Relaion o Income, Prices, and Ineres Raes, 867-975. Chicago: Universiy of Chicago Press. Gibson, A. H. (923) The Fuure Course of High Class Invesmen Values. Banker s Magazine (London), 5(January), 5-34.

Halıcıoğlu, F (2004); The Gibson Paradox: An Empirical Invesigaion for Turkey, European Research Sudies Journal Vol.7, No. -2,pp. -9. Hannsgen G (2004), Gibson s Paradox, Moneary Policy and he Emergence of Cycles, The Levy Economics Insiue Working Paper No: 40. Kandil M (2005), Money, Ineres, and Prices: Some Inernaional Evidence, Inernaional Review of Economicsα Finance, Vol:4, No.2, pp. 29-47. Keynes J.M (930). A Treaise on Money Vol:II Harcou, Brade and Company, New York. Klein R (995), An Economeric Inerpreaion of he Gibson Relaionship, Alanic Economic Journal, Vol.23, No.3, pp. 59-75. Milne, W. J., & Torous, W. N. (984). Long-erm Ineres Raes and Price Level: he Canadian Evidence on he Gibson Paradox. The Canadian Journal of Economics, Vol.7, No.2, 327-339. MISHKIN, F.S., 992. Is he Fisher effec for real? A reexaminaion of he relaionship beween inflaion and ineres raes. Journal of Moneary Economics.Vol. 30, pp. 95-25. Poole William (978), Money and he Economy : A Monearis View. MA: Addison Wesley. Sargen, T. J. (973), Ineres Raes and Prices in he Long Run: A Sudy of Gibson Paradox Journal of Money, Credi and Banking, Vol. 4, pp. 385-449. Serleis, A. and G. Zesos, (999), On he Gibson Paradox, Review of Inernaional Economics, Vol.7, No., pp. 7-25. Smih Mahew (20), Thomas Tooke and he Moneary Though for Classical Economics.Rouledge. Shiller, R. J. and J. J. Siegel, (977), The Gibson Paradox and Hisorical Movemens in Real Ineres Raes, Journal of Poliical Economy, Vol. 85, No.5, pp. 89-907. Taylor J., 983. Srucuralis Macroeconomics: Applicable Models for hethird World. New York: Basic Books. Tooke, T. (844). An Inquiry ino he Currency Principle. London: Longman, Brown, Green and Longmans. Wilcox, J. A. (983). Why real ineres raes were so low in he 970 s? The American Economic Review, 78, 44 53. Yapraklı S; Yurançıkmaz Ç Z (200). Türkiye de Gibson Çelişkisinin Geçerliliği: Ekonomerik Bir Analiz (970-2009); Aaürk Üniversiesi İkisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cil: 24, Sayı: 3, 200.