TURKISH JOURNAL OF IMMUNOLOGY The Official Journal of the Turkish Society of Immunology Volume: 5, Number:, 20 (Suppl. ) (2 th National Congress of Immunology Abstract Book) Editors-in-Chief: Prof. Dr. Günnur DENİZ, Prof. Dr. Yıldız CAMCIOĞLU Managing Editor: Prof. Dr. H. Barbaros ORAL Editorial Reviewer Board: Ahmet GÜL, Turkey Aydan İKİNCİOĞULLARI, Turkey Caner SUSAL, Germany Cezmi AKDİȘ, Switzerland Dicle GÜÇ, Turkey Ender TERZİOĞLU, Turkey Gaye ERTEN, Turkey Güher SARUHAN DİRESKENELİ, Turkey Gülderen YANIKKAYA DEMİREL, Turkey Haner DİRESKENELİ, Turkey İlhan TEZCAN, Turkey Jaques PILOT, France Jon D. LAMAN, Netherlands Mahmut ÇARİN, Turkey Mübeccel AKDİȘ, Switzerland Necil KÜTÜKÇÜLER, Turkey Nerin BAHÇECİLER, Republic of Northern Cyprus Özden SANAL, Turkey Peter M. JOHNSON, UK Pier L. MERONI, Italy Șebnem KILIÇ, Turkey Selim BADUR, Turkey Stanimir KYURKCHIEV, Bulgaria Stefan KAUFMANN, Germany Stephen E. CHRISTMAS, United Kingdom Șefik Șanal ALKAN, Switzerland Tevfik DORAK, USA Yehuda SHOENFELD, Israel
BİLİMSEL SEKRETERYA Doç. Dr. Gaye Erten İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araștırma Enstitüsü İmmünoloji Anabilim Dalı Vakıf Gureba Cad. Șehremini 34393, İSTANBUL Tel: 022 44 20 00/33344 Faks: 022 532 4 7 E-mail: gerten@istanbul.edu.tr ORGANİZASYON SEKRETERYASI Serenas Turizm Kongre ve Organizasyon Otelcilik A.Ș. Yeni Sülün Cad. Tekirler Sok. No: 5 34337. Levent, İSTANBUL Tel : 0 22 282 33 73 Faks: 0 22 282 60 49 E-mail: selale.marcali@serenas.com.tr Yayın Hizmetleri BAYT Bilimsel Araștırmalar Basın Yayın ve Tanıtım Ltd. Ști. Ziya Gökalp Cad. 3/3, Kızılay, Ankara Tel. (032) 43 30 62 E-mail: info@bayt.com.tr Baskı MİKİ Matbaacılık Sanayi ve Ticaret Ltd. Ști., Matbaacılar Sitesi 560. Sk. No. 27 İvedik/Ankara Tel. 0-32-395228 Baskı tarihi: Nisan 20
Sayın Meslektașlarımız, Türk İmmünoloji Derneği nin Uluslararası katılımlı XXI. Ulusal İmmünoloji Kongresi 6-9 Nisan 20 tarihleri arasında, Marmaris, Grand Yazıcı Mares Otel de gerçekleștirilecektir. Kongremizde konusunda söz sahibi Ulusal ve Uluslararası değerli bilim adamları İmmünoloji alanındaki temel ve klinik son gelișmeleri bizlerle paylașacaklardır. Temel immünoloji konuları, klinik uygulamalar ve hayvan modelleri yanında araștırmacıların kendi çalıșmalarını sunabileceği ve tartıșılabileceği bir platformda birlikte olmayı hedefliyoruz. Bilimsel içeriği ve sosyal etkinlikleri ile güzel bir kongreyi birlikte paylașmak üzere siz değerli meslektașlarımızı 6 9 Nisan 20 tarihlerinde Marmaris te görmekten mutluluk duyacağız. Sevgi ve Saygılarımızla, Prof. Dr. Günnur Deniz Kongre Düzenleme Kurulu Adına
İÇİNDEKİLER Bilimsel Program...VII Konușma Metinleri... Sözel Bildiriler...59 Poster Bildiriler...83 Dizin...39 KONGRE DÜZENLEME KURULU Günnur DENİZ Haluk Barbaros ORAL Gaye ERTEN Dicle GÜÇ Vedat BULUT Emel EKȘİOĞLU DEMİRALP Tunç AKKOÇ
BİLİMSEL PROGRAM 6 Nisan 20, Çarşamba 2:00-20:00 Kayıt 4:00-4:30 Açılıș Töreni 4.30-5.00 Dia Gösterisi, Emel Ekșioğlu Demiralp Bulutların Gizemi 5:00-5:30 Kahve Arası 5:30-7:30 Açılıș Konferansları Oturum Bașkanları: Birsen Ülkü, Günay Ezer 5:30-6:30 Geleceğe Bakıșımızda Son On Yılın Önemi, Emin Kansu 6:30-7:30 Doku Hücrelerinin İmmün Regülasyona Katkısı, Cezmi Akdiș 8:30-2:00 Açılıș Kokteyli 7 Nisan 20, Perşembe SALON A 08:00-09:30 Temel İmmünoloji Oturum Bașkanları: Olcay Yeğin, Șefik Alkan 08:00-08:30 Doğal Bağıșıklık ve Akılcı Așı Tasarımı, Șefik Alkan 08:30-09:00 Tumor Reactivity of Human gamma /delta T-cells, Dieter Kobelitz 09:00-09:30 Nanobilimin Uygulamalı İmmünolojiye Katkıları: TLR Ulaklarının Terapide Daha Etkin Kullanımının Geliștirilmesi, İhsan Gürsel 09:30-0:00 Kahve Arası VII
0:00 - :00 Oturum Bașkanları: Cezmi Akdiș, Günnur Deniz Human NK Cells: Their Impact in the Therapy of High Risk Leukemias, Lorenzo Moretta :00-2:30 Serbest sözlü Bildiriler Oturum Bașkanları: Șefik Alkan, İhsan Gürsel 2:30-3:30 Uydu Sempozyumu - BD 3:30-6:00 Öğle Yemeği - Sosyal Faaliyet SALON A 6:00-7:30 Otoimmünite ve Transplantasyon İmmünoloji Oturum Bașkanları: Güher Göral, Emel Ekșioğlu Demiralp 6:00-6:20 Anti-HLA Antikorları ve Transplantasyon: Ne zaman? Ne yapmalı?, Ali Șengül 6:20-6:40 Hastalıkta ve Sağlıkta HLA-KIR İlișkileri, Emel Ekșioğlu Demiralp 6:40-7:00 Transplantasyon da İmmünoregülatör Genlerin İșlevleri, İbrahim Pirim 7:00-7:20 Otoenflamatuvar Hastalıklar, Ayșegül Atak 7:30-8:00 Kahve Arası 8:00-9:30 Nöroimmünoloji Oturum Bașkanları: Dicle Güç, Ayșe Altıntaș 8:00-8:30 T - B Hücre Etkileșimi ve Myasthenia Gravis, Vuslat Yılmaz 8:30-9:00 Nöromyelitis Optica: Santral Sinir Sisteminin İmmün Kanalopatisi, Ayșe Altıntaș 9:00-9:30 Multipl Skleroz İmmünpatogenezi, Aslı Kurne VIII
SALON B 8:00-9:30 Allerji Oturum Bașkanları: Nerin Önder, Ișıl Barlan 8:00-8:30 Allerjik Enflamasyonda Timik Stromal Lenfopoetin (TSLP), Cansın Saçkesen 8:30-9:00 İmmünoterapi Mekanizmaları ve B Hücrenin Rolü, Mübeccel Akdiș 9:00-9:30 Sublingual İmmünoterapide İmmün Yanıt, Ișıl Barlan 20:00-23:00 Poster ve Akșam Yemeği 8 Nisan 20, Cuma SALON A 08:00-09:30 Enfeksiyon İmmünolojisi Oturum Bașkanları: Vedat Bulut, Selim Badur 08:00-08:30 Solunum Yolları Enfeksiyonunda İmmunopatogenez, Selim Badur 08:30-09:00 HPV İmmünolojisi, Barbaros Oral 09:00-09:30 Granülomatöz Enfeksiyonlarda İmmün Yanıt, Ferah Budak 09:30-0:00 Kahve Arası 0:00 - :30 İmmünolojide Yenilikler Oturum Bașkanları: Necil Kütükçüler, Dicle Güç 0:00-0:30 Fonksiyonel T Hücrenin Seçimi, Handan Akbulut 0:30 - :00 Genomun Evrimi, Neșe Akıș :00 - :30 Kemik İliğinden İmmün Sisteme HLA-G Etkisi, Bilkay Baștürk :30-3:00 Serbest Sözlü Bildiriler Oturum Bașkanları: Olcay Yeğin, İshak Özel Tekin 3:00-6:00 Öğle Yemeği - Sosyal Faaliyet IX
SALON A 6:00-7:30 Tümör İmmünolojisi Oturum Bașkanları: Barbaros Oral, Günnur Deniz 6:00-6:30 İnflamazom Melanoma Karșı, Nesrin Özören 6:30-7:00 Tümör Mikroçevresinde Kemokin Ağı, Güneș Esendağlı 7:00-7:30 T Lenfositlerde p53 Fonksiyonu ve DNA Hasar Yanıtlarında Rol Oynayan Yeni Faktörler, Batu Erman 7:30-8:00 Kahve Arası 8:00-9:30 Bağıșıklama Oturum Bașkanları: Barbaros Oral, Selim Badur 8:00-8:30 Yeni Așılar, Selim Badur 8:30-9:00 Pasif Bağıșıklama, Nerin Önder 9:00-9:30 Erișkinde Bağıșıklama, Önder Ergönül SALON B 8:00-9:30 İmmün Yetmezlikler Oturum Bașkanları: Özden Sanal, Șebnem Kılıç 8:00-8:30 Kombine İmmün Yetmezliklerde Tanı ve Tedavi, Hasibe Artaç 8:30-9:00 Lökosit Adezyon Bozuklukları (Tip I, II, III), Șebnem Kılıç 9:00-9:30 B Lenfosit Koreseptör Eksiklikleri, İsmail Reisli 20:00-23:00 Gala Yemeği (Becton Dickinson) X
9 Nisan 200, Cumartesi SALON A 08:00-09:30 Laboratuvar Teknikleri ve Hayvan Modelleri Oturum Bașkanları: Neșe Akıș, Hüseyin Tutkak 08:00 08:30 Gelenekten Geleceğe: İmmünoloji Laboratuvarının Teknoloji ile İmtihanı, İshak Özel Tekin 08:30 09:00 İmmünolojide Kanıta Dayalı Tıp Laboratuvarı, Gülderen Yanıkkaya Demirel 09:00 09:30 Otoantikorların Tayininde IFA Neleri Gösterebilir? Hüseyin Tutkak 09:30-0:00 Kahve Arası 0:00-2:30 Alt grup Toplantıları Enfeksiyon İmmünolojisi ve Bağıșıklama, Flow Sitometri, İmmün Yetmezlik, Eğitim/Tümör İmmünolojisi, Moleküler İmmünoloji ve İmmünogenetik, Laboratuvar Standardizasyonu, Deneysel Hayvan Modelleri, Nöroimmünoloji, Transplantasyon İmmünolojisi, Selim Badur Gülderen Yanıkkaya Demirel Aydan İkincioğulları Dicle Güç Barbaros Oral İshak Özel Tekin Tunç Akkoç Güher Saruhan Direskeneli Ali Șengül 2:30-4:00 Öğle Yemeği 4:00-5:30 Son Makaleler Oturum Bașkanları: İsmail Reisli, Mustafa Yılmaz 4:00 4:20 Sitokinlerde Gelinen Nokta, Gaye Erten 4:20-4:40 Aptamerler: Koruyucu mu Yoksa Önleyici Oligonukleotidler mi?, Bașak Kayhan 4:40 5:00 Mezenkimal Kök Hücre ve Astım, Tunç Akkoç 5:00 5:20 T Hücre Aktivasyonunun Negatif Regülasyonunda BTLA nın Rolü, Fulya İlhan 5:30-6:00 Genel Değerlendirme ve Kapanıș XI
KONUŞMA METİNLERİ
2. Ulusal İmmünoloji Kongresi, 20 Marmaris Konușma Metinleri Doğal Bağıșıklık ve Akıllı Așı Tasarımı ȘEFİK S. ALKAN Turk J Immunol 20: 5 (Suppl. ) Mikroplarla birlikte evrimleșmemizin bir sonucu olan doğal bağıșıklık, korunma/kaçma, ve saldırma içgüdülerine benzetilebilir; genlerimizin direk denetimi altındadır. Doğal bağıșıklık dizgesi (sistemi), kompleman, mannoz tanıyıcı algaçlar (reseptör), hücre yutma/yeme (fagositoz), programlı hücre ölümü (apoptosis), direkt hücre öldürme gibi, hepsi yabancıyı tanıma ya ve hemen yok etmeye yönelik mekanizmalar içerir. Son yılların en önemli gelișmesi kușkusuz, Toll-Benzeri Algaçlar ın (TLR) bulunması ve bunların mikrop varlığının algılanmasında oynadığı ișlevlerdir. Sonradan TLR lara NOD-benzeri algaçlar (NLRs), Dectin proteinleri gibi birçok moleküler örgü tanıma algaçları (pattern recognition receptors) eklendi. Bu mikrop algılayıcıları genelde, mikroplarda bulunan ortak yapıları tanırlar ve özgül değil, genel bir tepki yaratırlar. Doğal bağıșıklık yanıtı görece özgüllükten ve bellekten yoksundur. Bu tip bağıșıklığın önemi, çabukluğunda ve ileri korunma mekanizmalarını, yani edinilmiș bağıșıkllık yanıtlarını, ustaca tasarlamasında yatar. Mikrop algılayıcıları hücre zarında, endoplasmada veya sitoplasmada konușlanmıș olabilirler. TLR ailesine ait bir düzine molekül bulunmuștur. Bunların çoğu hücre zarında bulunur (TLR,2,4,5,6,0, vs.); ve genellikle bakteri ürünlerini, yapı tașlarını tanırlar. Kimi de endoplazma içine yerleșmiștir, (TLR 3,7,8,9) ve yabancı RNA ve DNA yı tanırlar. TLR lar NF- B yolağını tetikleyip, MyD88, TIRAP and TRIF gibi aracı moleküller sayesinde, IL-, IL-6, IL-8, IL-2, TNF gibi sitokin ve kemokin salınımını sağlarlar ve CD80, CD86, and CD40 gibi uyarıcı molekülerin yapımını artırırlar. Bağıșıklık hücresi olan-olamayan birçok hücre kendine özgü bir șekilde çeșitli TLR larla donanmıștır. TLR lar çeșitli dendritik hücre (DC) ișlevlerini denetlerler. Böylece edinilmiș bağıșıklığın bașlaması için gerekli önemli adımları hazırlarlar. Șimdiye kadar, sitoplazma içinde dağılmıș, 30 a yakın NOD benzeri algaç (NLR) bulunmuștur. Hücreler yukarıda saydığımız tüm bu tanım algaçlarıyle donandıkları için, dıșarıdan ya da içeriden gelebilecek her türlü yabancıyı/saldırıyı erkenden tanıyacak durumdadır. Doğal bağıșıklığın yukarıda açıkladığımız donanımı ve edinilmiș bağıșıklık yanıtlarının üzerine olan önemli etkisi anlașıldıktan sonra, așı tasarımı üzerine yepyeni olasılıklar doğdu. Günümüzde araștırmalar patojen tanım algaçlarını tetikleyen uyarı molekülleri üzerine yoğunlașmıș 3
2. Ulusal İmmünoloji Kongresi, 20 Marmaris Konușma Metinleri durumda. Örneğin çeșitli TLR agonistlerini (benzer etkili moleküller) așılarda adjuvant (yardımcı olarak) kullanmak için yoğun çalıșmalar yapılmaktadır. Yapay TLR7/8 agonistleri, hastaya ilk ulașan yardımcı moleküller (adjuvantlar) olduğu için, konușmamda bunları kullanırken edindiğimiz birkaç gözlemden ve çıkardığımız derslerden söz edeceğim. Hiç kușkusuz, biri ivedi (doğal) diğeri yavaș (edinilmiș) iki bağıșıklık dizgemizin eșgüdümlü çalıșabilmesi bizim için bir Ölüm- Kalım sorunudur. Akıllı așı tasarımı (vaccine design) için de aynı ilkeler geçerlidir. Onun için mikropların saldırı/yayılma tasarımını bilmek kadar, bağıșıklık dizgemizin savunma tasarımını da bilmemiz gerekir. Bunun da en iyi yolu henüz yeni bașlayan sistemler biyolojisi yöntemini kullanmaktır. Bir örnek vereceğim. 4
2. Ulusal İmmünoloji Kongresi, 20 Marmaris Konușma Metinleri Tumor Reactivity of Human T-cells DIETER KABELITZ Institute of Immunology, University of Kiel, Kiel, GERMANY Turk J Immunol 20: 5 (Suppl. ) T-cells express a CD3-associated T-cell receptor (TCR) molecule which endows T-cells with the capacity to recognize a seemingly unlimited diversity of antigens presented by MHC l or class II molecules. The majority of T-cells carry a TCR composed of an TCR heterodimer. A second population of T-cells expresses an alternative TCR composed of a TCR heterodimer. Both TCR proteins are transcribed from variable (V), diversity (D), joining (J) and constant (C) gene segments that are rearranged during thymic development. T-cells comprise about 2-8% of peripheral blood T-cells but account for a higher proportion of T-cells in other anatomical localization such as the small intestine. Interestingly, the TCR repertoire of peripheral blood T-cells is highly skewed. In healthy donors, between 50 and 95% of blood T-cells express a TCR composed of Vg9Vd2 variable gene segments. It has long been known that Vg9Vd2 T-cells are strongly activated by certain bacteria and can also kill a variety of tumor cells. In contrast to T-cells, T-cells usually recognize antigens without MHC restriction. Most interestingly, human V 9V 2 T-cells recognize non-peptide, phosphorylated low molecular weight compounds that cannot be seen by any other immune cell. More specifically, these cells recognize phosphorylated metabolites of the isoprenoid biosynthesis pathway which is involved in cholesterol synthesis. While the most potent ligands for V 9V 2 T-cells are derived from the so-called non-mevalonate pathway of isoprenoid synthesis used by microbes including bacteria and some parasites, eukaryotic cells use the mevalonate pathway to produce the phosphoantigen isopentenyl pyrophosphate (IPP). IPP is also recognized by V 9V 2 T-cells, but requires 2-3 log-fold higher (micromolar) concentrations as compared to prokaryotic phosphoantigens which are active at pico- to nanomolar concentrations. Interestingly, the recognition of such phosphoantigens provides a link between the reactivity of V 9V 2 T-cells toward both microbes and tumor cells. While normal eukaryotic cells produce very low levels of IPP, transformed cells produce increased amounts of IPP which can then be sensed by T-cells as a tumor-associated antigen. Importantly, the intracellular levels of IPP in eukaryotic cells can be manipulated by pharmacological drugs such as aminobisphosphonates (n-bp) which are in clinical use for the treatment of osteoporosis and bone metastasis in cancer patients. 5
2. Ulusal İmmünoloji Kongresi, 20 Marmaris Konușma Metinleri n-bp such as zoledronic acid (Zometa TM ) inhibit the enzyme farnesyl pyrophosphate synthase that processes IPP. As a consequence, n-bp treatment leads to increased levels of IPP production and thereby increases the T-cell sensitivity of tumor cells of different origin. In addition to the T-cell receptor-dependent recognition of tumor-derived phosphoantigens, T-cells express co-stimulatory receptors and activating and inhibitory NK receptors, all of which contribute to the overall regulation of T-cell-mediated tumor reactivity. Most T-cells express the PI3 kinaselinked activating NKG2D receptor which is activated by corresponding NKG2D ligands including MHC class I-related MICA/B und UL-6 binding protein (ULBP) family members. NKG2D ligands are frequently over-expressed on tumor cells and can therefore directly activate tumor-reactive T-cells. Furthermore, the tumor reactivity of human gd T-cells can be additionally modulated by certain Toll-like receptor ligands. Such effects are on the one hand mediated through TLR expressed in T-cells (e.g., TLR2, TLR3), and on the other hand through TLRs expressed on some tumor cells. In view of the potent and MHC-nonrestricted anti-tumor effector activity of the V 9V 2 T-cells, immunotherapeutic strategies exploring in vivo activation (e.g., by n-bp plus low-dose IL-2 treatment) and/or adoptive transfer of in vitro expanded V 9V 2 T-cells are currently explored for the treatment of certain malignancies. REFERENCES. Marischen L, Wesch D, Oberg HH, Rosenstiel P, Trad A, Shomali M, Grötzinger J, Janssen O, Tchikov V, Schütze S, Kabelitz D. Functional expression of NOD2 in human peripheral blood T cells. Scand J Immunol, 20, in press 2. Kabelitz D. Human T-lymphocytes for immunotherapeutic strategies against cancer. F000 Med Rep 2:45, 200 (doi: 0:340/M2-45) 3. Traxlmayr MW, Wesch D, Dohnal AM, Funovics P, Kotz R, Kabelitz D, Felzmann T. Immune suppression by T-cells as a potential regulatory mechanism after cancer vaccination with IL-2 secreting dendritic cells. J Immunother 33: 40-52, 200 4. Shojaei H, Oberg HH, Juricke M, Marischen L, Kunz M, Mundhenke C, Gieseler F, Kabelitz D, Wesch D. Toll-like receptor 3 and 7 agonists enhance tumor cell lysis by human T cells. Cancer Res 69: 870-876, 2009 5. Chiplunkar SV, Dhar S, Wesch D, Kabelitz D. T cells in cancer immunotherapy: current status and future prospects. Immunotherapy : 663-678, 2009 6. Marischen L, Wesch D, Schröder JM, Wiedow O, Kabelitz D. Human T cells produce the protease inhibitor and anti-microbial peptide elafin. Scand J Immunol 70: 547-552, 2009 7. Pietschmann K, Beetz S, Welte S, Martens I, Gruen J, Oberg HH, Wesch D, Kabelitz D. Toll-like receptor expression and function in subsets of human T lymphocytes. Scand J Immunol 70: 245-255, 2009 8. Kabelitz D. Small molecules for the activation of human T cell responses against infection. Recent Patents Anti-Infect Drug Disc 3: -9, 2008 9. Wrobel P, Shojaei H, Schittek B, Gieseler F, Wollenberg B, Kalthoff H, Kabelitz D, Wesch D. Lysis of a broad range of epithelial tumour cells by human T cells: involvement of NKG2D ligands and T cell receptor- versus NKG2D-dependent recognition. Scand J Immunol 66: 320-328, 2007 0. Kabelitz D, Wesch D, He W. Perspectives of T cells in tumor immunology. Cancer Res 67: 5-8, 2007. Wesch D, Beetz S, Oberg HH, Marget M, Krengel K, Kabelitz D. Direct costimulatory effect of TLR3 ligand poly(i:c) on human T lymphocytes. J Immunol 76: 348-354, 2006 2. Rincon-Orozco B, Kunzmann V, Wrobel P, Kabelitz D, Steinle A, Herrmann T. Activation of V 9V 2 T cells by NKG2D. J Immunol 75: 244-25, 2005 3. Kabelitz D, Pitters E, Wesch D, Zöller M. Characterization of tumor reactivity of human V 9V 2 T-cells in vitro and in severe combined immunodeficiency mice in vivo. J Immunol 73: 6767-6776, 2004 6
2. Ulusal İmmünoloji Kongresi, 20 Marmaris Konușma Metinleri Nanobilimin Uygulamalı İmmünolojiye Katkıları: TLR Ulaklarının İmmünterapide Daha Etkin Kullanımının Geliștirilmesi İHSAN GÜRSEL, FUAT C. YAĞCI, GİZEM TİNÇER, TAMER KAHRAMAN, 2 BANU BAYYURT, 2 GÖZDE GÜÇLÜLER, 2 ERDEM ERİKÇİ, 2 KUTAY KARATEPE Bilkent Üniversitesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Biyoterapötik ODN Araștırma Laboratuvarı 2 ODTÜ, Biyolojik Bilimler Bölümü, Ankara, TÜRKİYE ÖZET Nükleik asitler ve onların olușturduğu DNA ve RNA gibi makromoleküller artık sadece genetik bilginin depolandığı yalın biyolojik ajanlar olarak kabul edilmemektedir. Yakın geçmișteki araștırmalar bu makromoleküllerin özellikle bağıșıklık sistemini olușturan hücrelere çok farklı ișlevler kazandırdığını ve bu hücrelerin bağıșıklık düzenleyici görev yelpazesini de genișlettiğini göstermiștir. Nükleik asit kökenli biyolojik ajanlar vücuda verildiklerinde nükleazlarca yıkılabildiğinden değișik nanotașıyıcıların içerisine hapsedilerek nanoilaç formunda tasarlamayı ve model hayvan deneyleriyle bu ajanların immün terapideki uygulama potansiyellerini ve yelpazesini belirleyerek, klinik araștırmaların bașlatılması için gerekli önbilgileri elde etmeyi hedeflemekteyiz. Turk J Immunol 20: 5 (Suppl. ) GİRİȘ DNA nın son yıllara kadar sadece genetik kodun depolandığı yalın bir makromolekül olarak ișlev gördüğü düșünülmekteydi. Özellikle immünoloji, hücre biyolojisi ve moleküler biyoloji alanlarında son yıllarda sürdürülen çalıșmalarla DNA nın bağıșıklık sistemi üzerindeki çok karmașık bağıșıklık düzenleyici etkileri de gün ıșığına çıkmaya bașlamıștır. Son yıllardaki araștırmalar, DNA nın elde edilmiș olduğu kaynağın tipine bağlı olarak bağıșıklık sistemi hücrelerini uyarabildiğini ya da etkinliklerini değiștirebildiğini ortaya koymuștur. Elde edilen yeni bulgular, bu etkilere yol açan faktörlerin DNA dizininde bulunan özel motiflere ve DNA nın elde edildiği kaynağın tipine (prokaryotik veya ökaryotik) bağlı olduğuna ișaret etmektedir. Örneğin, bakteri DNA sı memeli DNA sına oranla çok yüksek miktarda metilsiz CpG (sitozin-fosfat-guanozin) motifi içermektedir. Bağıșıklık sistemi hücreleri tarafından tehlike sinyali olarak algılanan bu motifler, antijen sunumunda rol alan hücreleri, yani makrofajları, dendritik hücreleri ve B-Hücrelerini uyarmaktadır. Memeli bağıșıklık sistemi hücreleri üzerinde CpG motiflerini tanımakla görevli reseptörün de (Toll benzeri reseptör 9-TLR9) keșfiyle, bu olguyla ilgili araștırmalarda yeni bir çığır açılmıștır. Öte yandan, memeli DNA sının telomerik ucunda bulunan ve baz dizilimi TTAGGG șeklinde tekrarlayan motifler, CpG motiflerinin aksine etkinleșmiș durumdaki memeli bağıșıklık sistemi hücrelerini baskılayabilmektedir. Laboratuvar ortamında, klinik saflıkta ve kalitede sentezlenebilen bu kısa ve tek sarmallı dizinler (CpG ve TTAGGG motifleri), bakteri veya memeli DNA sının bağıșıklık düzenleyici özelliklerini taklit 7
2. Ulusal İmmünoloji Kongresi, 20 Marmaris Konușma Metinleri edebildiğinden immünoterapide kullanımlarının yolu açılmıștır. Model hayvanlar üzerinde yapılan klinik öncesi çalıșmalar, sentetik oligodeoksinükleotidlerin etkinliklerini sınırlı düzeyde gösterdiğini ortaya koymuștur. Bu düșük biyolojik etkinin bașlıca nedenleri, bu sentetik oligodeoksinükleotidlerin serum proteinlerine bağlanması veya nükleazlar tarafından parçalanmasıdır. Bu nedenle tedavi için gerekli düzeyde etkinleștirme sağlanmasında sorunlar yașanmaktadır. Bizim ana hedeflerimiz arasında bu düșük biyolojik etkinin arttırılması için değișik stratejiler geliștirmektir. DNA veya RNA gibi immünolojik etkinlikleri bilinen makromoleküllerin, dört farklı yaklașımla daha kararlı hale gelmelerini ve bağıșıklık hücrelerine ulașana kadar dolașımda daha uzun süre kalmalarını sağlamak hedeflenmektedir. Özetle, DNA ile RNA moleküllerinin (tek ya da çift sarmallı olarak), dendrimerik yapılarla, veya G-tetradların yardımı ile kompleksleștirmek mümkündür. Ayrıca polisakkaridlerle bu ajanların nanoyapılara dönüștürülmesi de uygulanmaktadır. Son olarak laboratuvarımızda geliștirilen lipozomlarla da DNA ve RNA yı nanokeseciklere dönüștürebilmekteyiz. DNA nanoparçaçıklarının in vivo etkileri Yaygın ve konvansiyonel kanser tedavileri denince, akla kemoterapi ve radyasyon tedavisi gelmektedir. Bu yaklașımlar ilk etapta belli düzeyde yararlılık gösterseler de ciddi yan etkileri nedeniyle hastalarda büyük sorunlara yol açmaktadırlar. Bu tarz tedaviler tümör dokusunun yok olmasını sağlarken aynı zamanda tümöre karșı en etkin tepki gösterebilen bağıșıklık hücrelerini de yok etmektedirler. Sonuç olarak yetersiz kalan savunma sistemi ișlevini yerine getiremediğinden, kanseri sınırlandıracak herhangi bir engel kalmamakta ve hastalık yeniden bașgösterebilmektedir. Dahası, hastaların bașka oportünistik hastalıklara yakalanma riskini de çok artırabilmektedir. CpG motifleri içeren DNA ların bağıșıklık sistemini etkinleștirebildiğinin anlașılmasıyla, bu dizilerin kemoterapi/radyasyon tedavisine alter- natif bir yöntem olarak kullanılma potansiyeli de araștırılmaya bașlanmıștır. Kendi kendine nano boyutta parçacık olușturabilen yeni nesil oligonükleotidlerin hepatosellüler karsinoma (karaciğerin primer kanseri) modelindeki etkinliği grubumuz tarafından araștırılmıștır. Atimik farelerde tümör olușumu sağlandıktan sonra, hayvanlara birer gün arayla üç kez enjekte edilerek tedavi bașlatıldıktan sonra, tedavinin etkinliği, farelerdeki tümörlerin büyüklüğündeki değișim takip edilerek araștırılmıștır. Elde edilen sonuçlar, DNA nanoparçacıklarıyla yapılan bu tedavinin, bağıșıklık hücrelerini etkinleștirerek farelerdeki tümör hacmini % 90 dan fazla bir düzeyde azalttğını göstermiștir. Baskılayıcı DNA nanoparçacıklarıyla otoimmün hastalıkların tedavisi Memeli DNA sındaki TTAGGG motiflerinin etkinleșen bağıșıklık sistemi hücrelerinin saldığı birçok medyatörü baskıladığı anlașılınca bu DNA nanoparçacıklarının otoimmün hastalıkların baskılanması için tedavi amacıyla kullanılması fikri ortaya atıldı. İlk kez bizim tasarladığımız ve uluslararası patentlerinin de alındığı bu DNA dizinlerinin bağıșıklığı baskılayıcı etkisi, dizinlerinde bulunan G bazlarının kendi aralarındaki etkileșimleri sonucu nanoparçacık halinde bulunmasına bağlıdır. Daha sonra yapılan in vitro çalıșmalar, bu baskılayıcı DNA ların bağıșıklık sistemi hücrelerinden salınan çeșitli sitokin ve kemokinlerin (IL, IL6, IL2, IFN, IFN, IFN, MIPa, MIP3a, IP0 gibi) üretimini engellediği gösterilmiștir. Paralelinde yürütülen in vivo çalıșmalar ise baskılayıcı DNA nın romatoid artrit, sistemik lupus eritematozus (SLE), akciğer iltihabı, silikozis, diyabet, toksik șok ve deneysel otoimmün ensefalomiyelit gibi birçok otoimmün ve otoenflamatuvar hastalığın șiddetini azaltabildiğini veya semptomlarını ya gerilettiği, ya da ortadan kaldırabildiği gösterilmiștir. Yakın geçmiște, yapılan bir çalıșmamızda, fare ve tavșan modellerinde olușturulan otoimmün üveit modeli tedavisinde bu baskılayıcı DNA nanoparçacıkları kullanılmıștır. Bu çalıșmada, baskılayıcı DNA nanoparçacıklarının, otoimmün 8
2. Ulusal İmmünoloji Kongresi, 20 Marmaris Konușma Metinleri üveit semptomlarının hem lokal (gözde) hem de sistemik olarak șiddetini ve sıklığını azalttığı gözlemlenmiștir. Kısa sarmallı bir DNA parçası olarak hazırlanan ve hayvanlara serbest halde enjekte edilebilen bu biyolojik kökenli etken madde, immün baskılamayı diğer kimyasal kökenli baskılayıcı ilaçlardan çok farklı bir șekilde gerçekleștirdiğinden kullanımının herhangi bir yan etki olușturmaması, immünterapide kullanılabilirliği açısından fark yaratmaktadır. Nükleik asit içeren nanolipozomların bağıșıklığa olan etkileri Yine bizim laboratuvarımızda hazırlanan ve patentleri de bize ait olan bir teknolojiyi kullanarak nükleik asitleri așı çalıșmalarında kullanıyoruz. Lipozomlar, değișik özelliklerde hazırlanabilen ve içlerine DNA veya RNA moleküllerini hapsedebilen zarsı nanoyapılardır. Bu nedenle biz de lipozomları așı tașıyıcı sistemler olarak tasarlayarak farelerin hastalıklara karșı bağıșıklık yanıtlarını geliștirmeye uğraștık. Bulgularımız, ovalbümin antijeninin, nanolipozomların içine hapsedilerek DNA larla birlikte vücuda verildiğinde çok etkin immün tepkilere yol açabildiğini göstermiștir. Diğer bir çalıșmada ise Șap așısına karșı olușan antikor düzeyleriyle Foot and Mouth Disease Virüsüne (FMDV) karșı nötralize edici gücünün artırılması yönünde yapılan fare deneylerinin verilerini incelediğimizde, anti FMDV immünoglobülin alt gruplarında çok yüksek artıșlar elde edilmiștir. Bu bilgiler yeni ve etkin așı formülasyonlarının geliștirilmesinin de önünü açacaktır. Sonuç olarak, DNA ve RNA gibi biyolojik kökenli nanoparçacıkların immün terapide kullanımları yeni bir araștırma alanını olușturmaktadır. Bu biyomoleküllerin daha yaygın ve değișik alanlardaki etkilerinin anlașılması ile klinikte çok az yan etkisi bulunan nano-ilaçların tasarımı da mümkün olacaktır. Bu alanlarda yapılacak ileri çalıșmaların ıșığında ve preklinik araștırmaların olușturacağı deneyimle kanserden allerjik hastalıklara, otoimmün hastalıklardan bulașıcı hastalıkların kontrolüne uygun, yeni nesil nano-ilaçların kliniğe geçmesinin de önü açılacaktır. KAYNAKLAR. E. Erikci, M. Gursel, I. Gursel, Differential immune activation following encapsulation of CpG oligodeoxynucleotides in nanoliposomes, Biomaterials, (in press), 200 2. FC. Yagci, O. Aslan, M. Gursel, G. Tincer, Y. Ozdamar, K. Karatepe, CK. Akcali, I. Gursel, Mammalian Telomeric DNA Suppresses Endotoxin Induced Uveitis. J. Biol. Chem. 285(37):28806-, 200 3. M. Gürsel, I. Gursel, H.S. Mostowski, D.M. Klinman, CXCL6 influences the nature and specificity of CpG-induced immune activation, J. Immunol., 77(3):575-580, 2006 4. D.M. Klinman, I. Gursel, S. Klaschik, L. Dong, D. Currie, H. Shirota, Therapeutic potential of oligonucleotides expressing immunosuppressive TTAG- GG motifs, Ann. N.Y. Acad. Sci. 058, 87-95, 2005 5. H. Xie, I. Gursel, B. Ivins, D.O`Hagan, J. Ulmer, D.M. Klinman, CpG oligodeoxynucleotides adsorbed onto PLG microparticles improve the immunogenicity and efficacy of anthrax vaccine, Infect. Immun. 73(2):828-833, 2005 6. D.M. Klinman, D. Currie, I. Gursel, D. Verthelyi, Use of CpG oligodeoxynucleotides as immune adjuvants, Immunol. Rev. 99:20-26, 2004 7. F. Takeshita, I. Gursel, K.J. Ishii, K. Suzuki, M. Gursel, D. M. Klinman, Signal transduction pathways mediated by the interaction of CpG DNA with toll-like receptor 9, Semin. Immunol. 6, 7-22, 2004 8. K.J. Ishii, K. Kawakami, I. Gursel, B.H. Joshi, D.M. Klinman, R.K. Puri. Anti-tumor therapy with bacterial DNA and toxin: complete regression of established tumor induced by liposomal CpG ODN plus IL-3 cytotoxin, Clin. Cancer Res. 9(7), 656-6522, 2003 9. I. Gursel, M. Gursel, H. Yamada, F. Takeshita, K. J. Ishii, D. M. Klinman, Repetitive elements present in mammalian telomeres suppress CpG DNA induced immune activation, J. Immunol. 7:393-400, 2003 0. I. Gursel, M. Gursel, K. J. Ishii, D.M. Klinman, Sterically stabilized cationic liposomes improve the uptake and immunostimulatory activity of CpG oligonucleotides, J. Immunol. 67(6):3324-3328, 200 9
2. Ulusal İmmünoloji Kongresi, 20 Marmaris Konușma Metinleri Human NK Cells: Their Impact in the Therapy of High Risk Leukemias LORENZO MORETTA, 2 FRANCO LOCATELLI, 3 ALESSANDRO MORETTA Istituto Giannina Gaslini, Genova, 2 Ospedale Bambino Gesù, Roma 3 Dipartimento di Medicina Sperimentale and Centro di Eccellenza per le Ricerche Biomediche, Università degli Studi di Genova, ITALY Turk J Immunol 20: 5 (Suppl. ) Natural Killer (NK) cells represent a major cell type in the innate immunity. They recognize MHC-class I molecules through surface receptors delivering signals that inhibit NK cell function. As a consequence, NK cells kill target cells that have lost (or underexpress) MHC class I molecules as it may occur in tumors and in virus-infected cells. NK cell triggering and target cell killing is mediated by various activating receptors and coreceptors. Normal cells are usually resistant to the NK-mediated attack, however, an exception is represented by dendritic cells (DC). Thus, in their immature form (idc), they are susceptible to NK-mediated lysis because of the expression of low levels of surface MHCclass I molecules (DC editing). The efficiency of this phenomenon may profoundly affect both innate and adaptive immune responses. Regarding the possible exploitation of NK cells in therapy, an important example is the hemopoietic stem cell (HSC) transplantation to cure high risk leukemias. A major role for alloreactive NK cells (i.e. donor-derived NK cells that are not inhibited by the HLA-class I alleles of the patient) has been demonstrated in acute myeloid leukaemia of adult patients undergoing haploidentical HSC grafting. In these patients, donor s alloreactive NK cells not only mediated graft versus-leukemia (thus preventing leukemic relapses) but also inhibited graft-versus-host responses by killing DC of the patient. Similar results were obtained by our group in pediatric patients with high-risk acute lymphoblastic leukemias. FACS analysis of KIRs expressed by donor NK cells allows to define the size of the alloreactive NK subset. This subset is composed of cells expressing only KIRs specific for HLA-class I alleles absent in patient s haplotype. More recently we have shown that also the expression of activating KIRs, in particular the (C2-specific) KIR2DS, may exert a beneficial effect and contribute to donor NK alloreactivity, provided that patient s cells express HLA-C alleles belonging to the C2 specificity. Importantly, we showed that the size of the alloreactive NK subset paralleles the level of NK cytotoxicity against leukemic cells. Thus, in the presence of two or more potential bone marrow donors, it is now possible to select the most appropriate one. We could also establish a correlation 0