Ünite 3 RUH SAĞLIĞINA YÖNELİK PSİKOLOJİ YAKLAŞIMLARI Öğr. Gör. Halil İbrahim ERTUĞ KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ YAKLAŞIMLARI Kişilik Özellikleri Yaklaşımında, bireylerin kişiliklerinin, ayırıcı kişilik özellikleri tarafından belirlendiği, bu nedenle, çok çeşitli zamanlarda ve durumlarda birey davranışlarında kararlılıklar görüldüğü öne sürülmektedir. KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ YAKLAŞIMLARI Büyük beşli adıyla anılan bu kişilik özellikleri şunlardır: 1) Dengesizlik: Bir uçta dengesiz, kaygılı, ürkek, sıkıntılı, huzursuz; diğer uçta dengeli, kestirilebilir, sakin olma durumu 2) Dışa Dönüklük: Bir uçta sosyal, aktif, girişken; öteki uçta durgun, sessiz, çekingen 3) Deneyime Açıklık: Bir uçta meraklı, yaratıcı, özgün, maceracı, esnek; öteki uçta yeni deneyime kapalı, tutucu, katı 1
KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ YAKLAŞIMLARI Büyük beşli adıyla anılan bu kişilik özellikleri şunlardır: 4) Uyumlukluk:Bir uçta yardımsever, işbirlikçi, arkadaş canlısı; diğer uçta benmerkezci, kuşkucu 5) Özdisiplinlilik:Bir uçta başarı yönelimli, dikkatli, sorumlu, çalışkan; öteki uçta dikkatsiz, sorumsuz, baştan savmacı KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ YAKLAŞIMLARI Ayrıca bu kişilik özelliklerinden bazılarının birey davranış larıyla yakından ilişkili olduğu bulunmuştur. Örneğin; her türlü meslek grubunda, öz disiplinli bireylerin daha başarılı olduğu belirlenmiştir. Yukarıda sıralanan kişilik özelliklerinin yaşa ya da kültürü bağlı olmadığı, çeşitli araştırma bulgularıyla destek lenmiştir. Bu kişilik özelliklerinin beşinin de 30 yaşından sonra çok az değiştiği öne sürülmektedir. KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ YAKLAŞIMLARI Yaklaşımın Değerlendirilmesi Güçlü Yanı: Bilimsel araştırma bulgularına dayalı olmalarıdır. Sınırlılığı: Çevresel-durumsal özellikler göz ardı edilir. Kavram ve görüşleri eğitim ortamlarına yönelik somut öneriler içermez. PSİKOBİYOLOJİK YAKLAŞIM Psikobiyolojik yaklaşımda, bilimsel araştırma bulguları aracılığıyla, kişilik özelliklerinin belirlenmesinde kalıtsal özelliklerin ve sinir sisteminin rolü açıklanmaya çalışılmaktadır. Yapılan araştırmalar, ayırıcı kişilik özelliklerinin genetik yapıyla yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. Örneğin, Büyük beşli olarak adlandırılan beş ayırıcı kişilik özelliğinin kalıtımla bağlantısının %30 ile %60 arasında değiştiğine ilişkin araştırma bulguları vardır. 2
PSİKOBİYOLOJİK YAKLAŞIM Dolayısıyla, kişiliğin kalıtımdan ve çevreden etkilenme düzeyinin yaklaşık yarı yarıya olduğunu düşünebiliriz. Bilişsel öğrenme kuramları, kişilik gelişimini açıklamada, hem davranış analizine dayalı, hem de bilişsel kavramlar kullanmaktadır. Psikobiyolojik kuramlar, ruh sağlığı sorunlarını bedensel sağlık sorunları gibi ele almakta ve tıbbi tedavi önerilerinde bulunmaktadır. En yaygın tedavi şekli ise, ilaçla tedavidir. Dolayısıyla, psikobiyolojik yaklaşımın eğitim ortamlarındaki kullanımı son derece sınırlıdır. Edimsel Koşullanma Kuramı Skinner, edimsel koşullanma kuramında, her türlü davranışı, davranışın hemen öncesinde ve hemen sonrasında yer alan çevresel özelliklere bağlı olarak açıklamaktadır. Skinner a göre, refleks tepkileri dışındaki tüm insan davranışları öğrenilmiş davranışlardır. Olumlu davranışlar gibi olumsuz davranışlar da öğrenme sonucunda kazanılmıştır ve aynı öğrenme ilkelerinin kontrolündedir. Edimsel Koşullanma Kuramı Öyleyse, öğrenme ilkelerine göre yapılacak düzenlemelerle, toplumsal ortamlarda ve eğitim ortamlarında olumlu davranışları arttırıp olumsuz davranışları azaltmak olasıdır. Edimsel koşullanma kuramında, herhangi bir davranışın, pekiştirildiği için yapıldığı varsayılır. Pekiştirme, bir davranışı izleyen ve o davranışların iler de yapılma olasılığını arttıran çevresel özelliktir. Pekiştirmede yer alan uyaran ise pekiştireçtir 3
Bandura, geliştirdiği toplumsal öğrenme kuramında, kişiliğin, birey davranışlarının sonuçları ile bireyin davranış-sonuç ilişkilerini algılayış biçimine bağlı olarak oluştuğunu öne sürmektedir. Çocukluktan başlayarak bireyler, çevrelerindeki bireylerin davranışlarını gözlemekte ve örnek almaktadırlar. Bandura ya göre kişilik; davranışsal, çevresel ve bilişsel özelliklerin etkileşimine bağlı olarak biçimlenir. Mischel, Bandura nın söz ettiği bilişsel özellikleri ayrıntılandırarak beş ayrı özelliğin önemini belirtmiştir: Ayrıca, örnek aldıkları davranışları yaptıklarında nasıl bir sonuç alacakları konusunda da görüş geliştirmektedirler. Yeterlikler: Bireylerin yeterliklerini, geçmişte pekiştirilmiş olan davranışları oluşturmaktadır. Her bireyin pekiştirilme geçmişi farklı olduğuna göre, bireylerin yeterlikleri arasında da farklılıklar olacaktır. Kodlama Stratejileri ve Kişisel Yapılar: Bireyler arasında, bilgi işleme süreçleri açısından da farklılıklar vardır. Dolayısıyla, aynı deneyim, kimileri için eğlenceli olabilirken, kimilerine çok sıkıcı gelebilir. Beklentiler: Bireylerin davranışlarının sonuçlarına ilişkin beklentileri, geçmiş yaşantılarına bağlı olarak oluşmakta ve gelecek davranışın biçimlenmesini etkilemektedir. Öznel Değerler: Çeşitli pekiştireçlerin bireyler açısından önemi ve değeri farklılaşmaktadır. Öz-düzenleme Sistemleri ve Planlar: Bireyler, kendi performanslarını sürekli olarak değerlen dirmekte ve kendilerini içsel olarak pekiştirmekte ya da cezalandırmaktadırlar. 4
Bilişsel öğrenme yaklaşımı içinde yer alan kuramlar ruh sağlığı sorunlarını yanlış öğrenmelere bağlamakta; dolayısıyla, bu yanlış öğrenmeleri, çeşitli kuramların ilkelerine göre düzeltmeye çalışmaktadır. Yanlış düşünceleri değiştirmek, uygun pekiştirme sistemleri kurmak ya da gözleyerek öğrenme fırsatları yaratmak düzeltme çalışmalarına örnek olarak verilebilir. Yaklaşımın Değerlendirilmesi a) Güçlü Yanları: Deneysel yönteme başvurur. Davranışlar için somut öneriler çıkabilir. Eğitim ortamlarında yararlanılabilir. b) Sınırlılıkları: Kişilikle ilgili biyolojik açıklamalar göz ardı edilir. PSiKODiNAMiK YAKLAŞIM Psikodinamik kuramlar, kişiliğin, bilinç dışında yer alan ve bireyin farkında olmadığı anılarla ve dürtülerle biçimlendiğini öne sürmektedir. Psikodinamik kuramların ilki, psikanaliz adıyla Freud tarafından önerilmiştir. Freud, doğumdan itibaren var olan psikocinsel dürtülerin kişilik üzerindeki etkilerinden söz etmiştir. PSiKODiNAMiK YAKLAŞIM Freud a göre psikocinsel dürtüler, gelişimin farklı dönemlerinde farklı biçimlerde açığa çıkmaktadır. Freud, bu değişimlere bağlı olarak psikocinsel gelişim evrelerini oluşturarak, her bir evrede ne tür cinsel dürtülerin ne tür kişilik özellikleriyle ilişkili olduğunu açıklamıştır. Süt çocukluğu (oral dönem) Özerklik (anal dönem) Oyun dönemi (fallik) İlkokul (latens) Ergenlik (genital) 5
PSiKODiNAMiK YAKLAŞIM Freud, kifliliği üç bölüme ayırmıştır: ben (ego) altben (id) üstben (süperego Bilinçdışı kavramıyla Freud; hiçbir şekilde anımsanamayan, bellekten tümüyle silinmiş gibi görünen olayların bireyleri etkilemeye devam ettiğini, dahası, bilinç dışındaki anıların ruh sağlığı açısından çok önemli olduğunu öne sürmüştür. PSiKODiNAMiK YAKLAŞIM Freudcular: Beni altbenden daha önemli görmüşler Kişilik ve çevre etkileşimi üzerinde durmuşlar. Erken çocukluktan sonraki dönemlerinde etkilerinden söz etmişler. PSiKODiNAMiK YAKLAŞIM Kuramın Değerlendirilmesi Güçlü Yanları: Görüşün biçimlenmesine öncülük etmiş, Sınırlılıklar: Az sayıda bireyden veri toplanmış, eğitim ortamında kullanılamaz. İNSANCI YAKLAŞIM İnsancı yaklaşım, esas olarak, insanoğlunun olumlu özellikleri ve daha iyi insan olma yolları üzerinde durmaktadır. Maslow Hiyerarşik Gereksinimleri Olarak Açıklamış: En Alt Düzey: Temel gereksinimler (fiziksel ge., güvenlik ge.) Orta Düzey: Psikolojik gereksinimler (ait olma-başarı) En Üst Düzey: Kendini gerçekleştirme. 6
İNSANCI YAKLAŞIM Rogers, yetişkinlerin ya da toplumun beklentilerine uygun davranıncaya kadar çocuğa ödül ve sevgi sunmanın ertelenmesi olarak tanımlamıştır. Rogers a göre, kendini gerçekleştirme de koşulsuz olumlu kabul gereklidir. Koşulsuz olumlu kabul ise, çocuğun, farklılıklarına ve özgünlüklerine karşın sevilmesi ve benimsenmesidir. İNSANCI YAKLAŞIM Çocuğun içinde bulunduğu ev ya da okul ortamında kurallar olması ve çocuğun bu kurallara uymasının beklenmesi çok doğaldır. Ancak, kuralların gereği yerine getirilirken ve çocuğun belli davranışları değiştirilmeye çalışırken, kendisinin sevilmediği ya da değersiz bulunduğu izlenimine kapılması önlenmelidir. Bunun için de, çocuğun kişiliğine yönelik değil de davranışlarına yönelik eleştirilerde bulunmaya özen gösterilmelidir. İNSANCI YAKLAŞIM Yaklaşımın Değerlendirilmesi a) Güçlü Yanları: Görüşleri ruh sağlığına yönelik terapi çalışmalarında oldukça kullanışlıdır. Gerek kendimizi gerekse çevremizi anlamamıza yardımcıdır. TOPLUMSAL-KÜLTÜREL YAKLAŞIM Yukarıda tanıtılan yaklaşımların tümünün ortak bir özelliği vardır: Bireyin kendisi üzerinde odaklaşmak. Ancak, hiç kuşku yok ki, her birey bir toplumsal ve kültürel çevrede yaşamaktadır ve bu bağlamın kişilik üzerindeki rolü göz ardı edilemez. b) Sınırlılıkları: Öne sürülen kavramların bilimsel olarak sınanması zordur. 7
TOPLUMSAL-KÜLTÜREL YAKLAŞIM Toplumsal-kültürel etmenleri inceleyen araştırmalar, kültürel antropologlar tarafından yürütülmektedir. Benedict ve Mead tarafından yürütülen araştırmalar, farklı kabilelerde kişilik özelliklerinin farklılaştığını göster miştir. Örneğin; Kanada da bir yerli kabilesinde düşmanlık ve öç alma eğilimine yaygın olarak rastlanırken, Amerika Birleşik Devletleri nde bir Kızılderili kabilesinde iş birliği ve öz denetimin yaygın kişilik özellikleri olduğu gözlen miştir. TOPLUMSAL-KÜLTÜREL YAKLAŞIM Toplumsal-kültürel yaklaşımı benimseyen bazı uzmanlar, günümüz toplumlarının ikili bir sınıflandırmaya göre değerlendirilebileceğini öne sürmektedir. Bunlar, ortaklaşacılık bireyselcilik TOPLUMSAL-KÜLTÜREL YAKLAŞIM Ortaklaşacılık: Yakın çevre aile değer yargılar ön plandadır. Kişilerarası yakın ilişkiler kurulur ve uzun sürelidir. Bireyselci Toplumlar Bireyin kişisel gereksinimleri ön plandadır. Kişi öncelikle kendi değer yargılarına göre yaşamı benimser. Daha çok özgürlükçüdür. Dolaysıyla bireyselci toplum larda eş seçimi iş seçimi gibi kararlar daha az toplumdan etkilenir. Bireyselci toplumlarda çok kişiyle fakat yüzeysel ilişkiler kurulur. TOPLUMSAL-KÜLTÜREL YAKLAŞIM Yaklaşımın Değerlendirilmesi Kültürler arası farklılıklar, kişilikle ilgili batı kültürlerinde geliştirilen kuramların farklı kültürlere genellenmesini zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla, diğer yaklaşımlarda yer alan kuramların önerdiği görüşleri başka kültürlere, örneğin, Türk kültürüne aktarırken çok dikkatli olmak gerekmektedir. Toplumsal-kültürel yaklaşım, çoğu kez göz ardı edilen bu noktanın altını çizerek, önemli bir işlevi yerine getirmektedir. 8
Ünite 4 Teşekkürler Öğr. Gör. Halil İbrahim ERTUĞ 9