YOKSULLUK VE GENÇ KUAKLARIN TOPLUMSAL HAREKETLLK ANSLARI: STANBUL VE GAZANTEP ÖRNEKLER



Benzer belgeler
EL PARMAKLARINA DEERLER VEREREK KOLAY YOLDAN ÇARPMA ÖRETM YÖNTEMYLE ZHN ENGELL ÖRENCLERE ÇARPIM TABLOSU ÖRETM UYGULAMASI

ÜNVERSTELERN GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM/ANASANAT DALI BRNC SINIF ÖRENCLERNN KSEL PROFLLER *

BURSA DA GÖREV YAPAN MÜZK ÖRETMENLERNN ULUDA ÜNVERSTES ETM FAKÜLTES GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM DALI LE LETM VE ETKLEM

TÜLN OTBÇER. Seminer Raporu Olarak Hazırlanmıtır.

OTSTK ÇOCUKLARIN ALELERNE YÖNELK GRUP REHBERL NN ANNE BABALARIN DEPRESYON VE BENLK SAYGISINA ETKS

Türkiye de Hanehalkı

Aratırma Koordinatörü: Prof. Dr. Faruk en. Hazırlayanlar: Gülay Kızılocak Cem entürk Dr. Martina Sauer

Sosyo-Ekonomik Gelimilik Aratırması

T.C. ANKARA ÜNVERSTES BURS VE KISM ZAMANLI ÇALIMA BAVURU FORMU

2. Bölgesel Kalkınma ve Yönetiim Sempozyumu Ekim 2007, zmir

MÜZK ETM YÖNETM ve DEERLENDRME LKLER *

II. Ara tırmanın Amacı III. Ara tırmanın Önemi

Bizi biz yapan degerli ogretmenlerimizin onunde saygiyla egiliyoruz...

Vakko Tekstil ve Hazır Giyim Sanayi letmeleri A Tarihi tibarıyla Sona Eren Hesap Dönemine likin Yönetim Kurulu Yıllık Faaliyet Raporu

GÜNCEL GELMELER IIINDA LKÖRETM: MATEMATK-FEN-TEKNOLOJ-YÖNETM

OTSTK ÇOCUKLARDA TEACCH PROGRAMININ GELMSEL DÜZEYE ETKS: OLGU SUNUMU

MUSK MUALLM MEKTEBNDEN GÜNÜMÜZE MÜZK ÖRETMEN YETTRME PROGRAMLARINDAK YAYLI ÇALGI ÖRETMNE LKN SINAMA-ÖLÇME-DEERLENDRME DURUMLARININ NCELENMES

BOSAD Boya Sanayicileri Dernei TÜRK BOYA SEKTÖRÜ. Dünya Boya Ticaretindeki Gelimeler

SVAS L MERKEZNDE BULUNAN LKÖRETM ÇAINDAK ÇOCUKLARIN AIZ D SALII DURUMU VE ALIKANLIKLARININ BELRLENMES

BREYSEL ÇALGI ETM I (KEMAN) DERS HEDEFLERNN GERÇEKLEME DÜZEYLERNN BELRLENMES * (A..B.Ü ÖRNE)

KIREHR REHBERLK VE ARATIRMA MERKEZ ÖZEL ETM BÖLÜMÜNDE NCELENEN ÖRENCLERN ÇETL DEKENLERE GÖRE NTELKLER

Bu dönemde daha önce belirttiim gibi yatırımlarımızla ilgili almı olduumuz kararlarımızın yanı sıra;

BA ALANLARINDAK AZALMA NEDENLER VE BALICA BACILIK SORUNLARI: TEKRDA MERKEZ LÇE ÖRNE

PORTER MODEL: ULUSLARARASI REKABET ÖZLEM ÖZ ODTÜ LETME BÖLÜMÜ

Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. ÇALIŞMA HAYATINDA SOSYAL DİYALOĞUN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ

OTSTK BR OLGUNUN DUYGULARI ANLAMA VE FADE ETME BECERSNN KAZANDIRILMASINA YÖNELK DÜZENLENEN KISA SÜREL BR E TM PROGRAMININ NCELENMES

ENGELL ÇOCUU OLAN ALELERN SOSYAL DESTEK ÖRÜNTÜLER VE BUNUN PSKOLOJK SALIK LE L KS. Uzm. Psk. Arzu YURDAKUL* Uzm. Psk. Alev GRL *

PIZZA DONALDO TÜRKYE. Mevcut Durum

TÜS AD YÖNET M KURULU BA KANI ARZUHAN DO AN YALÇINDA IN GLOBAL L DERL K FORUMU AÇILI KONU MASI. 11 Mayıs 2007 Bahçe ehir Üniversitesi, stanbul

GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ ÖRENCLERNN OKUL DENEYM I DERSNE YÖNELK LGLER VE BEKLENTLER **

Eitim-Öretim Yılında SDÜ Burdur Eitim Cansevil TEB

Yöntem Ara tırma Modeli Evren ve Örneklem Veri Toplama Aracı Verilerin Analizi Bulgular

BOYASAN TEKSTL SANAY VE TCARET ANONM RKET Sayfa No: 1 SER:XI NO:29 SAYILI TEBLE STNADEN HAZIRLANMI YÖNETM KURULU FAALYET RAPORU 31 MART 2010 TBARYLE

ELEKTRK MÜHENDSLER ODASI MESLEK Ç SÜREKL ETM MERKEZ YÖNETMEL

Güzellerden Güzellemeler...

YÖNETCLERN VE ÖRETMENLERN ALTI YA GRUBUNDAK ÖRENCLERN LKOKUMA-YAZMAYA HAZIRLANMALARINA YÖNELK BLGLER VE GÖRÜLER. Banu YANGIN

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume: 3 Issue: 14 Fall 2010

Giri. Yabancı, bugün gelen ve yarın giden deil; bugün gelen ve yarın kalandır. (Simmel)

stanbul Depreme Nasıl Hazırlanıyor?

AB Uyum Sürecinde Türkiye nin Rekabet Gücü lerleme Raporu Üzerine Tespitler

ÖRETMEN ADAYLARININ ALGILADIKLARI LETM BECERS DÜZEYLERNN NCELENMES

ÜNVERSTE ÖRENCLERNN ÇEVRE DUYARLILIKLARININ NCELENMES

Bu model ile çalımayı öngören kuruluların (servis ve içerik salayıcılar),.nic.tr sistemi ile uyumlu, XML tabanlı yazılım gelitirmeleri gerekmektedir.

ğ ğ ş ğ ğ ğ ş ğ ğ ş ş ş

ÜNVERSTELERN GÖREVLER

LKÖRETM KNC KADEME (2005) TÜRKÇE DERS ÖRETM PROGRAMINDA GENEL AMAÇLAR - HEDEF/KAZANIMLAR

! " #$! "# $$ $! " % % # $ &&& " '( % )* " '(

Bu yayında verilen bilgiler a_a_ıdaki ki_ilere yardımcı olacaktır:

T.C. BÜYÜKÇEKMECE BELEDYES

LKÖRETM ÖRENCLERNN GÖRÜLERNE GÖRE ÖRETMENLERN ETKLL WIEWS OF ELEMENTARY SCHOOL STUDENTS WITH REGARD TO TEACHERS EFFICIENCY

ICS TÜRK STANDARDI TS EN OHSAS 18001/Mart 2001

BELEDYELERDE NORM KADRO ÇALIMASI ESASLARI

Fatih Emiral. Deloitte

TÜRKYE SERMAYE PYASASI ARACI KURULULARI BRL SCL TUTMA ESASLARI

HAZIRLAYAN KONTROL EDEN ONAYLAYAN

ETK LKELER BANKACILIK ETK LKELER

TÜM OTOBÜSÇÜLER VE LETMECLER FEDERASYONU KARAYOLU YOLCU TAIMACILII SEKTÖRÜNÜN TARHSEL GELM

ÖRETM ELEMANLARININ ETM VE LETM SORUNLARI EDUCATIONAL AND COMMUNICATIONAL PROBLEMS OF FACULTIES

FEN BLGS, SOSYAL BLGLER VE SINIF ÖRETMENL ÖRENCLERNN BLGSAYAR DERSNE YÖNELK TUTUMLARI

03. En Muhtemel Sayı (EMS) Yöntemi (5 li EMS) EMS Yönteminde Dilüsyon Kavramı

stanbul, 11 Ekim /1021

AYDIN KESEN. ZMR TCARET BORSASI-Gazi Bulvarı No: zmir, Tel: (0232) (5 Hat), Fax: (0232) ,

KOÇ ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER (KÜSB) KULÜBÜ TÜZÜÜ

1. Bütün Organizasyonlar için Risk De erlendirme ablonu Bütün Organizasyonlar için Yangın Riski De erlendirme ablonu...

GENÇ NÜFUSUN SORUN ALGILAMASI : TRABZON ÖRNE YOUTH S PERCEPTION OF PROBLEM: TRABZON CASE

e.t.t.e tüketim endeksi

KURUMSAL T BAR YÖNET M PROF. DR. HALUK GÜRGEN

! "#$ % %&%' (! ) ) * ()#$ % (! ) ( + *)!! %, (! ) - )! ) ) +.- ) * (/ 01 ) "! %2.* ) 3."%$&(' "01 "0 4 *) / )/ ( +) ) ( )

ÖZ YETERLLK (SELF-EFFCACY) KAVRAMI ÜZERNE Tülin ACAR

Yazılım Takımlarında Baarı

LETME SORUMLULUU HZMET SÖZLEMES

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi

KÜRESELLEEN DÜNYADA YETKN ETM

PYANO ETMNE YEN BALAYAN ÖRENCYLE LK DERSN ÖNEM. Özlem Ömür ÖZET

ÇES LETM BLGLER KURUMUN ADI ADRES LETM BLGLER. Av. Sancar BAYAZIT GENEL SEKRETER YETKL K

BilgiEdinmeHakki.Org Raporu Bilgi Edinme Hakkı Kanunu nun Salık Bakanlıı Tarafından Uygulanmasındaki Yanlılıklar

Çin Konferansı Panel Bölümü Notları

BÜLTEN. KONU: Menkul Kıymetlerin Vergilendirilmesi Hk 277 Nolu GVK G.T. Yayınlanmıtır

Esrar kullanımı dengeleniyor, gençler arasında gördüü rabetin azaldıına dair belirtiler var

FRANSA DA OKULA GTME

OKUL UYGULAMA ÇALIMALARI BRM NEDEN KURULMALIDIR? Ramazan SA * ÖZET

Madde 1.1. in 4.paragrafı aaıdaki ekilde güncellenmitir.

BOLU ANADOLU GÜZEL SANATLAR LSES ÖRENCLERNN ÖSS VE ÖZEL YETENEK SINAVLARINA YÖNELK KAYGILARI ***

Kısa Dönem Krizlerin Sosyoekonomik Etkileri: Türkiye, Endonezya ve Arjantin Deneyimleri

ALMANYA VE AVRUPA BRL NDE TÜRK GRMCL TURKISH ENTREPRENEURSHIP IN GERMANY AND EUROPE UNION

Ders Kodu Ders Adı İngilizce Ders Adı TE PR KR AKTS SOS 104 Ekonomiye Giriş SOS 106 Sosyal Psikolojiye Giriş

Yazılım Süreç yiletirmede Baarı Faktörleri


ODÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Aratırmaları Dergisi Issn: Cilt: 3 Sayı: 6 Aralık 2012

Degerli ILK YAR'larimizin Degerli Dostlari, Hepimizin yuregini yakan Soma faciasindan sonra cesitli teklifler ve sorular geldi...

OKUL ÖNCES ÖRETMENLERNN ETM PROGRAMLARINI PLANLANMA VE UYGULAMADA KARILATIKLARI GÜÇLÜKLERN NCELENMES

İŞSİZLİK HIZLA ARTARKEN İSTİHDAM ARTIŞI YETERSİZ KALDI

Orman Yangınn çilerinde çi Salıı ve Güvenlik Verilerinin Tespitine Yönelik Aratırma

SRKÜLER NO: POZ / 42 ST, YEN KURUMLAR VERGS KANUNU NDA ÖRTÜLÜ SERMAYE

2012 İŞ YERİNDE KADIN ARAŞTIRMASI RAPORU. Mart, 2012

ÖRGÜTLERN SOSYAL SORUMLULUKLARI:KAVRAMSAL BR ÇÖZÜMLEME. Kürad YILMAZ ÖZET

The Reading Habit of Elementary School Teacher Candidates *

TEK-ART TURZM A.. irketimizin 2003 yılı faaliyetleri sonunda esas faaliyet karını % 184 artırarak milyon TL düzeyine geldii görülmektedir.

DANIÞMANLIK TEDBÝRÝ KARARLARININ UYGULAMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA TEBLÝÐ Perþembe, 30 Ekim 2008

Transkript:

YOKSULLUK VE GENÇ KUAKLARIN TOPLUMSAL HAREKETLLK ANSLARI: STANBUL VE GAZANTEP ÖRNEKLER POVERTY AND THE SOCIAL MOBILITY CHANCES OF YOUTH GENERATIONS: A CASE STUDY IN ISTANBUL AND GAZIANTEP Dr. Neriman AÇIKALIN * Özet Yoksulluun en önemli etkilerinden biri çocukların igücü olarak kullanılmaya balanması, çocukların igücü olarak kullanılmasının ise uzun vadede en olumsuz etkisi bir kısır döngü eklinde ortaya çıkan yoksulluun gelecek kuaklar için yeniden üretiminin balangıç noktası olmasıdır. Bu olgu kendisini, gelecekte igücü pazarında nitelikli bir igücü olarak i arama ansını batan kaybeden bireyler yaratmasının yanında, eitim olanaklarından mahrum kalmak, kiilik geliimini salıklı bir birey olarak sürdürememek, iin getirdii fiziksel ve duygusal örselenmelere maruz kalmak ve yasaların ihmal ettii ya da görmezden geldii uygulamalar sonucu her koulda çalımaya zorunlu bir potansiyel igücü yaratması eklinde ortaya koymaktadır. Bu balamda Türkiye de özellikle, 1980 sonrası uygulamaya konulan yapısal uyum politikaları, bu süreci hızlandıran ve dünya literatüründe yeni kent yoksulları olarak adlandırılan çalıma koullarının, ücretlerin ve sosyal hakların belirlenmesinde tümüyle esneklemeyi getiren ve çalıanları igücü pazarında iveren karında tek baına ve savunmasız bırakan bir etki yaratmıtır. Bu sürecin bu çalıma için önemi ise, zaten kayıt dıı sektörde çalıma imkanı bulabilen niteliksiz igücü için etkilerinin dier çalıanlara göre daha da yıkıcı olacaı ve genç kuaklar için sosyolojik anlamda yukarıya doru toplumsal hareketlilik anslarını engellemekten öte, gelecein niteliksiz igücü ve yoksulları olacak genç kuak için ciddi anlamda aaıya doru bir toplumsal hareketlilik yaama olasılıklarının oldukça güçlü olacaı üzerinedir. Bu amaçla, stanbul ve Gaziantep illerini kapsayan, bir alan aratırması yapılmı ve toplam 200 hane ile anket, derinlemesine görümeler ve odak grup teknikleri kullanılarak hane bireylerinin tümünü kapsayan demografik özellikleri, göç hikayeleri, çalıma koulları, aile ve i * Mersin Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, acikalin@mersin.edu.tr

35 Dr. Neriman AÇIKALIN yaamında kadın ve çocukların konumu, tüketim örüntüleri, sosyal deerler, gelecee ilikin beklentiler ile bu çalımada özellikle üzerinde durulacak olan, 6-24 ya arası, 31 çocuk ve genci kapsayan ayrı bir anket ile genç kuakların sorunları ve toplumsal hareketlilik anslarına ilikin veriler elde etmeyi amaçlayan görümeler yapılmıtır. Anahtar kelimeler: Yoksulluk, çalıan çocuklar, toplumsal hareketlilik, yapısal uyum politikaları. Abstract The most important effect of poverty is using children as a labor force and this makes poverty as a starting point of reproduce poverty for next generation in advance, which maintains the vicious circle of it. This fact also produces loser individuals who will be unskilled workers can not find a proper jobs in labor force market even from the starting point on the one hand, those individuals will be deprived of education and healthy socialization and personality development process in addition to subjecting emotional and psychical exploitation because of the necessary conditions on the other. Furthermore, the children are also neglected by laws and thus, they are forced to work in any heavy conditions as potential labor force. To the extent, the structural adjustment politics of neoliberalism has been started to adapt after 1980s have accelerated the above poverty process and created a new urban poor who become unprotected and weak as regard to social rights, wages and working conditions determined by this socalled flexible economy. In this process, those unskilled workers already work in informal sector without having an upward social mobility, which results disadvantaged positions. This study further emphasizes that this process creates a possible downward social mobility for a youth generation who will stay as unskilled and poor labor force. This study aims at exploring this poverty process with a special focus on demographic features, migration history, working conditions, the conditions of woman and children in family and working relations, consumption patterns, social values and the expectations of future of 200 households individuals who are analyzed by a survey, deep interviews and focus groups in stanbul and Gaziantep. Besides, the other survey with 31 youths between 6-34 ages has been carried out to observe the problems of youth generation in terms of their social mobility opportunities. Keywords: Poverty, Working Children, Social Mobility, Structural Adjustment Politics.

Yoksulluk ve Genç Kuakların Toplumsal Hareketlilik ansları: stanbul ve Gaziantep Örnekleri 36 Giri: Çalıan çocuk olgusu, sokakta çalıan çocuktan sanayi içiliine, mevsimlik tarım içiliinden fuhu pazarına kadar geni bir yelpazede önemli bir sorun olarak her zaman kendini göstermitir. Ancak, günümüz çada toplumlarında bir taraftan çocuk içiliini önlemeye yönelik projelere aırlık verilirken, dier taraftan her alanda çocuk içiliinin gizli ya da açık bir ekilde artması, sorunun kaynaının doru belirlenebilmesi, yasaların uygulanması sırasında karılaılan güçlükler ya da bazı politikaları uygulamak uruna sorunun kaynaının göz ardı edilmesi gibi sorunları karımıza çıkarmaktadır. Özellikle 1960 larda kentlere göç eden kuak, 1980 lerde yaanan göçten farklı olarak, kente gelip gecekondusunu yapmı, kentsel igücü pazarında düzenli bir i bulabilmi, bir anlamda göreli olarak, içi aristokrasisi 1 ni oluturmuken, genç kuaklar ne kendi evlerinin sahibi ne de düzenli, güvenceli bir i sahibi olabilecekleri bir kentsel igücü pazarında bulunmakta, ne de yukarıya doru toplumsal hareketliliin en önemli ölçütü olan eitim olanaklarından yeterince yararlanabilmektedirler. Bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi 1980 sonrası uygulanan yapısal uyum politikalarının getirdii igücü pazarındaki esnekleme ve düzensizlemedir. Sosyal güvenceden ve pazarlık gücünden yoksun, günübirlik ilerde çalımak zorunda kalan igücünün artmasının getirdii en önemli sonuç, bu kuaın çocuklarının eitimlerini çok erken yalarda bırakmak zorunda kalarak eve gelir getirme zorunluluu taımaları, eitimden beklentilerinin gittikçe dümesi, çalıma koulları ne olursa olsun çalımaya hazır bir kentsel igücünün ortaya çıkmı olması ve bu sürecin genç kuaklar için aaıya doru bir toplumsal hareketlilik anlamı taımasıdır. Dier bir deile, 1980 lerle birlikte kente göç edenler ve onların çocukları olan genç kuaklar, önceki kuaklara göre yoksulluu daha iddetli yaamak zorunda kalmaktadırlar. Bu sürecin en önemli etkilerinden biri ise, aileler tarafından çocuun ekonomik yararının 2 ön plana çıkarılması ve buna balı olarak zaten var olan çocuk içiliinde meydana gelen artı olmaktadır. Bu çalımada çocuk çalıtırılmasının çocuklar üzerindeki etkileri dört ana balık altında ele alınmaya çalıılacaktır. lk olarak, çocukların örgün eitim olanaklarından yararlanamamasının kısa ve uzun vadede getirdii sonuçlar üzerinde durulacak bu balamda fırsat eitlii, toplumsal dılanma, meritokrasi gibi kavramlar çerçevesinde konuya açıklık getirilmeye çalıılacaktır. kinci olarak, iin kendisinden kaynaklanan nedenlerle zarara, en basit anlatımıyla istismara urayan ve bunun izlerini yaam boyu taımak zorunda kalan çocukların çalıma koulları, bunun yol açtıı fiziksel ve duygusal yıkımlar üzerinde durulacaktır. Bir dier alt balıı ise, çalımanın çocuun kiilik ve sosyal geliim sürecine etkileri oluturacaktır. Son olarak, yine oldukça önemli bir konu olan yasalar ve yasaların 1 Lloyd, P. A Third World Proletariat?, George Allen & Unwin Pub. London, 1984. 2 Kaıtçıbaı, Ç. The Changing Value of Children in Turkey, Number 60-E, Current Studies on the Value of Children., 1982.

37 Dr. Neriman AÇIKALIN uygulanmasından doan güçlüklerin çalıan çocuklar üzerine olumsuz etkileri üzerinde durulacaktır. Bu balamda, çocuk çalıtırılmasının etkileri analiz edilmeden önce, özellikle 1980 lerle birlikte uygulamaya konulan ve yoksulluun artmasında ve daha iddetli yaanmasında önemli bir rol oynayan yapısal uyum politikalarının çalıanlar üzerinde yarattıı etkiler ele alınacaktır. 1980 lerle Birlikte Kentsel gücü Pazarında Meydana Gelen Deiiklikler: Özellikle 1980 lerle birlikte, neoliberal ekonomi politikalarının uygulanmaya konulmasıyla, sosyal devlet anlayıı ve ekonomide devlet korumacılıı hızla aınmaya balamı, uluslar arası rekabetin getirdii koullar tüm ülkelerde igücü pazarında ciddi dönüümlerin yaanmasına neden olmutur. Neoliberal ekonomi politikaların igücü pazarına en önemli etkileri özelletirmeler, kayıt dıı igücünün artması, taeronlama, esnek ve yarı-zamanlı çalıma, dier bir deyile geçici içi statüsünde çalıanlarda artı, i güvencesinin azalması ya da ortadan kalkması ve bunlara balı olarak ücretlerde dümeler, çalıanların örgütlenme olanaklarının önemli ölçüde ellerinden alınması, çalıma koullarının içilerin salıı, sosyal hakları gözetilmeden tek güç olarak kalan iveren tarafından keyfi olarak belirlenmesi gibi özelliklerle kendini göstermeye balamıtır. Castells ve Henderson bu yeni dönemi, taeronlama, üretimin merkezilikten çıkması yoluyla enformel sektörden büyük irketlere deer aktarımı yoluyla igücü sömürüsünün artıı olarak adlandırmılardır. 3 Bu süreç, geçici statüye aktarılan igücünün, iveren tarafından sadece yedek igücü deposu olarak kullanılmasını deil, aynı zamanda grev kırıcı bir güç halini alarak, düzenli ve tam zamanlı igücünün, geçici statüye aktarma tehdidiyle, pazarlık güçlerini de kıran bir etki yaratmıtır. 4 Bunlara ek olarak, igücünde meydana gelen bu parçalanma içi sınıfı açısından sınıf bilincinin oluup gelimesinde önemli bir engel olarak da ortaya çıkmaktadır. 5 1980 lerde meydana gelen bu ekonomik dönüümün dier bir boyutu ise, uluslar arası ilikiler açısından getirdii yeni uluslar arası ibölümü olmutur. Bu yeni uluslar arası ibölümünün geliimiyle birlikte, her gün daha fazla irketin igücünün ucuz, bol ve iyi disipline edildii yerlerde üretim alanları oluturdukları görülmektedir. 6 gücü pazarında meydana gelen bu esnekleme ve düzensizleme tüm dünyada etkili olmakla birlikte özellikle geri kalmı ülkelerde ve bu ülkelerdeki düük nitelikli ve niteliksiz igücü üzerinde olumsuz etkiler yaratmıtır. 3 Castells, M. ve Henderson, J. Techno-economic Restructuring, Socio-political Process and Spatial Transformation: a Global Perspective, Restructuring and Territorial Development, içinde, ed. J. Handerson, ve M.Castells, Global Sage Pub. London, 1987, s.2. 4 Bromley, R. ve Gerry, C. Who Are The Casual Poor?, Casual Work and Poverty in Third World Cities, içinde, ed. R.Bromley ve C.Gerry, John Wiley&Sons Pub. New York, 1979. S.9 5 Roberts, B. Cities of Peasants, Edward Arnold Pub, London, 1978. 6 Frobel, R.C. Capital Factory and the Dynamics of Global Restructuring, Global Restructuring and Territorial Development, içinde, ed. J. Handerson, and M.Castells, Sage Pub. London, 1987. ss..20-21.

Yoksulluk ve Genç Kuakların Toplumsal Hareketlilik ansları: stanbul ve Gaziantep Örnekleri 38 Bu dönüüm Castells e göre kiilerin göreli olarak düzenli ve sürekli bir ie ulaabilme olanaklarından dılanmaları ya da dier bir deyile, çalıma haklarından mahrum bırakılmaları anlamına gelmektedir. 7 Aratırma Yöntemi: Bu aratırma kapsamında, stanbul ve Gaziantep illerinde toplam 200 haneyi içeren anket, derinlemesine görümeler ve odak grup teknikleri kullanılarak, hanede yaayanların meslekleri, yaptıkları iler, çalıma koulları, göç örüntüleri, tüketim kalıpları, aile içi ilikiler, kadının ve çocuun konumu, toplumsal iliki özellikleri hakkında veriler toplanmıtır. Yaanan ekonomik ve sosyal dönüüme kout olarak, özellikle 1980 meydana gelen ve küresellemenin bir sonucu olarak tüm dünya ülkelerini derinden etkileyen, igücü piyasalarında meydana gelen deiiklikler ve bu deiikliklerin igücü üzerinde yarattıı etkilerin göz önüne koyulabilmesi amacıyla, bu dönüümden en çok etkilenen çalıan niteliksiz igücü üzerinden örneklem seçilmitir. Ayrıca, bu çalıma kapsamında, 6-24 ya arası, çocuk ve genç içi tanımı kapsamındaki, 31 çocuk ve genç ile anket ve derinlemesine görümeler yapılarak, bu gençlerin ekonomik ve sosyal olanaklarından yararlanma fırsatları incelenmi ve toplumsal hareketlilik ansları üzerine veriler elde edilmitir. Çalıan Çocukların Toplumsal Hareketlilik ansları ve Eitim Olanakları: Sosyolojik anlamda, en yalın tanımıyla toplumsal hareketlilik, kii ya da grupların ekonomik, sosyal ve politik pozisyonlarındaki önemli deiiklikleri ifade eder. 8 Bu çalıma için ise toplumsal hareketliliin üzerinde durulması gereken önemi, genç kuakların toplumsal hareketlilik dinamiklerini ele alırken, bu sürecin ana-babalarının toplumsal statülerine ne kadar baımlı kaldıı üzerine olacaktır. Dier bir deyile, toplumsal hareketliliin, fırsat eitlii ve toplumsal adalet kavramlarını da ilgilendiren yönü, kiilerin toplumsal hareketlilik anslarının ve toplumsal pozisyonlarının ailelerinden getirdikleri sosyal ya da ekonomik mirasa baımlı olmaktan çok adil ve rasyonel kurallar çerçevesindeki bir yarı sonucu belirlenip belirlenmediidir. Young, kiilerin toplumsal pozisyonları elde etmelerinde, adam kayırma, rüvet ya da doutan getirilen ayrıcalıklar yerine zeka ve çalımaktan, emek sarfetmekten ortaya çıkan yetenek üzerinde durur ve yeterlilii (meritokrasi) bu ekilde tanımlar. 9 Bu anlamda, günümüz modern 7 Castells, M. (2000); End of Millennium: The Information Age, Vol. III., Blackwell Pub. USA, 2000. 8 Parkin, F. Class Inequality and Political Order, Paladin Pub. Great Britain, 1973., Miller, S.M. The Concept and Measurement of Mobility, Social Mobility içinde, ed. A.P.M. Coxon and C.L.Jones, Penguin Education: England, 1975. ; Goldthorpe, J.H. Introduction: Social Mobility and Social Interests, Social Mobility and Class Structure in Modern Britain, içinde, ed. J.H. Goldthorpe, Clarendon Press: Oxford, 1987. ; Crompton, R. Class and Stratification, Polity Press,: Cambridge, 1993. 9 Young, M. The Rise of the Meritocracy, Transaction Pub. London, 1994. ss. xiii-xiv.

39 Dr. Neriman AÇIKALIN toplumlarında toplumsal hareketlilik ansını belirleyen en önemli etken kiilerin eitim düzeyi olmaktadır. Eitim, kiilerin belirli bilgi, yetenek ve donanım kazanması, kiisel kapasitelerini gelitirmesi ve bu sürecin sonucu olarak verimli ve üretken bir birey olarak topluma katkı salamasını amaçlar. Dier bir deile, kiilerin mesleki pozisyonları ve toplumsal statülerini belirlemede yeterlilik ilkesi dahilinde kiilerin bilgi, beceri ve yetenekleri ön plana çıkar. Ancak, tam da bu çalıma açısından önemli nokta, kiilerin bilgi, beceri ve yeteneklerini gelitirme süreçleri, yani, eitim olanaklarına ulaabilme koullarının önemli eitsizlikler gösterdii yerde, bu olanaklara ulaamayanlar için yukarıya doru toplumsal hareketlilik ansından söz etmenin oldukça güç olduudur. Buna bir de aile ve çevre koullarının dezavantajlı sosyo-kültürel mirası eklendiinde, kiilerin yeteneklerini gelitirmeleri bir tarafa, var olan yeteneklerinin farkına varma, bilgi ve beceri edinme ansları bile azalmaktadır. Turner a göre, artlarda eitliin olmadıı ya da dier ifade ile, artlarda eitsizliin en aza indirilemedii bir toplumda fırsat eitliinin anlamlı bir içerie sahip olması beklenemez. Toplumda ailelerin çocuklarına devrettikleri dezavatajlar ya da eitsizlikler kiilerin yarıa balama noktalarını önemli ölçüde deitirdii gibi, yarı sırasındaki engelleri de deitirmektedir. 10 Joseph, bu sosyolojik olguyu kısır döngü olarak adlandırmakta ve ailenin çocua sunduu ekonomik olanaklardan, eitim düzeyine, çocuun yetitii sosyal çevreden, baarı için yetersiz motivasyona ve var olan koulların olduu gibi kabullenildii kaderci bir kiilik geliimine kadar, yoksulluun yeniden üretiminde fırsat eitliini çok önemli bir etken olarak vurgulamaktadır. 11 Kiilerin toplumsal hareketlilik ansını elde edebilmelerinde karılarına çıkan tüm bu engeller toplumsal adalet kavramını ortaya çıkarmaktadır. Toplumsal adalet kavramı, kiilerin ya da ailelerinin sosyal statüsü, meslei, geliri, etnik kökeni, dini inanıı ya da benzeri sosyal, ekonomik ve kültürel mirası ne olursa olsun, toplumdaki hak ve yararların ulaılabilirliinde eit ansa sahip olmalarını ifade eder. 12 Bu balamda, kiilerin elverili yaam koullarında yaayamamaları, eitim olanaklarında yararlanamamaları, kendilerini gelitirip gerçekletirebilecekleri iler yerine her koulda çalımaya razı olmak zorunda kalmaları, sosyal adaletin gerçeklemesinin önünde son derece önemli engeller olarak durmaktadır. Bu çerçevede aratırma verilerine baktıımızda, çocuk ve gençlerin eitim düzeyi ile anne-babalarının eitim düzeyleri arasında önemli koutluklar olduu görülmektedir. Örneklem kapsamındaki çocuk ve gençlerin, babalarının %23 ü okur-yazar deilken, bu oran annelerinde yükselerek %56 e çıkmaktadır; ilkokul mezunu babaların oranı %47, annelerin oranı ise burada %31 e dümektedir. Çocuk ve gençlerin eitim durumu yoksulluun genç kuaklar için yeniden üretilmesine ilikin en önemli ipuçlarını verecek nitelikte olup, okul çaında olduu halde çocuk ve gençlerin %24 ü okumaz-yazmaz durumdadırlar, 10 Turner, B. Equality, Tavisstock Pub. London ve New York.1986. s. 35. 11 Alcock, P. Understanding Poverty, Macmillan. London, 1997. 12 http://en.wikipedia.org/wiki/social_justice, e.t. 21.08.2007.

Yoksulluk ve Genç Kuakların Toplumsal Hareketlilik ansları: stanbul ve Gaziantep Örnekleri 40 buna %12 ile ilkokul terk oranı da eklendiinde çocukların önemli bir kısmının sadece temel okuma-yazma olanaklarından bile yararlanamadıkları ortaya çıkmaktadır. Üstelik, örencilerin okula devamları ve derse ilgileri konusunda da önemli eksiklikler bulunmakta ve sadece çocukların deil ailelerinin de eitimden beklentilerinin düük olması nedeniyle eitimin kalitesinin oldukça dütüü, tam anlamıyla okur-yazar olmadıkları halde pek çok örencinin ilköretim mezunu olabildii görülmektedir. Dier bir deyile ilköretim mezunu sayılan çocukların eitimlerinin kalitesi bile ciddi bir sorun olarak karımıza çıkmaktadır. Bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi, çocuun çalıabildii en erken yata, yapabilecei herhangi bir ile, ailesi tarafından eve ekonomik katkısının beklenmesidir. Dier önemli bir nedeni ise, örgün eitim olanaklarından çocuklarının bir meslek sahibi olabilecek kadar uzun süreli yararlanmalarının, ailenin ekonomik koullarını göz önünde bulundurarak olanaksızlıını öngörmeleri, ve bu anlamda çocuun eitimine giden her kuruun boa harcanmı ve evin acil ekonomik ihtiyaçlarından fedakarlık edilmi gider olarak algılanmasıdır. Bu konuda en anlamlı örnek çocuk ve gençlere çalımak okul baarınızı nasıl etkiliyor? sorusuna, daha az para kazanmamıza neden oluyor karılıı almak olmutur. Bu yanıt da gösteriyor ki, çocuklar için birincil amaç eitimin sürdürülebilmesi deil, para kazanabilmektir. Bu balamda, ailelerin çocuun okul baarısı ile ilgili bilgileri son derece sınırlı olmakta, çocuun ders notlarının yüksek ya da düük olması çocuun zekasının normal ya da anormal olarak nitelendirilmesine yol açmakta, baarısız çocuklar için kafası almıyor, tembel, zekası kıt gibi etiketlemelerle çocuun okul baarısızlıının nedenleri ifade edilmektedir. Çocuun okul baarısızlıını, çocuun tembellii ya da kapasite eksiklii dier bir deyile motivasyon eksiklii ya da zeka sorunu olarak ifade eden ailelerin oranı %60 dır. Ekonomik güçlükler ve çocuun çalımak için uygun ortam bulamamasına iaret eden ailelerin oranı ise sadece %19 dur. 34 yaında, okumaz-yazmaz bir babanın ifade ettiini gibi: ne çocuk okumaya istekli ne de evde ona uygun artlar var, pamuktan yeni geldik, okullar açılalı iki ayı geçti bir haftadır okula gidiyor Bu ifade de görüldüü gibi, çocukların sadece bireysel olarak para getiren bir ite çalımaları yanında, aileleriyle birlikte yaptıkları mevsimlik tarım içilii, özellikle kent yoksulluu açısından dier önemli bir sorunu oluturmakta ve ailenin tarlada olduu bahar baından kı aylarının balangıcına kadar çocukların okuldan uzak kalmalarına, dolayısıyla okula gidebildikleri sadece birkaç ayda da okula sadece psikolojik uyum deil aynı zamanda derslere yıl ortasından balayıp okullar tatil olmadan bırakma nedeniyle akademik uyum güçlükleri çekmelerine neden olmaktadır. Dier taraftan, ailelerin okul ile iletiimleri neredeyse yok denecek düzeydedir ve çocuklardan beklenen baarı ölçütü okumayazma örenmeleriyle sınırlı kalmaktadır. Çocukların okul baarılarına balı olarak, zeki, geri zekalı ya da normal, anormal olarak nitelendirilmeleri çocukların benlik algılarını ve öz-saygılarını önemli ölçüde etkileyen, sadece okula gitme ve okul baarısı konusunda yarattıı isteksizlik deil fakat aynı zamanda herhangi

41 Dr. Neriman AÇIKALIN baka bir konuda baarılı olma anlamında çocukların cesaretlerini kırmakta ve kendilerini deersiz ve ie yaramaz olarak hissetmelerine neden olabilmektedir. Bunlara ek olarak, ailenin sosyo-kültürel düzeyi çocuun okul baarısını önemli ölçüde etkileyebilecek koullarda olabilmektedir. Otoriter aile reisi karakterinin çocuun ve gencin merak ve kendini gelitirici yönlerini törpüleyici etkisinin yanında, çocuun akademik geliimine katkı salayacak, aile içinde konuulan konulardan, anne-babanın kelime daarcıına, çocuun baarılarını ödüllendirip tevik edecek, baarısızlıkları karında yol gösterici ve cesaret verici tavır ve davranıları çou kez bulamayan çocuk ya da gencin okul baarısı ve toplumsal uyumu önemli ölçüde sorunlarla karılaabilmekte, sosyo-kültürel düzeyi yüksek bir ailenin çocuuna göre okuldaki akademik baarı ansı önemli ölçüde engellenebilmektedir. Buna bir de, yoksulluun kentin izole mahallelerinde, kentsel yaam olanaklarından uzak, benzer koullarda yaayan ve bu nedenle benzer sosyokültürel yapının sürekli yeniden üretildii, taze kanın mahalleye girmeye ansının hemen hemen hiç olmadıı yerlerde yaandıı düünüldüünde, çocukların ve gençlerin kendilerini bir kısır döngünün içinde bulmaları kaçınılmaz olmaktadır. Aileden gelen ve genç kuakların yukarıya doru toplumsal hareketlilik anslarını önemli ölçüde engelleyen bu dezavantajlı mirasın yanında, eitim sisteminin sunduu olanaklarla sosyo-ekonomik düzeyi yüksek ailelerin çocuklarının baarılarını pekitirirken, sosyo-ekonomik düzeyi düük ailelerin çocuklarının da baarıları önünde adeta engelleyici uygulamaları yoksulluun yeniden üretiminde önemli bir etken olarak karımıza çıkmaktadır. Devlet okullarının yoksul mahallelerdeki ders araç gereçlerinden, öretmen sayısına, okulun fiziki koullarına kadar eitimin kalitesi, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek semtlere göre ciddi farklılıklar göstermektedir. Ayrıca, devlet ya da özel kurumların baarılı örencilere verdii çeitli burslar, baarısız örencilerin baarısızlık nedenlerini adeta görmezden gelmek anlamını taımakta, baarısızlık nedenlerini ortadan kaldırmak, eitimin kalitesini yükselterek birkaç baarılı örenciyi olumsuz eitim koullarında çekip almak yerine, tüm örenciler için daha olumlu koullar yaratma çabalarına engel olmakta ve bu örencilere deyim yerindeyse zihinsel engelli muamelesi yapılmaktadır. Kentsel gücü Pazarında Meydana Gelen Esnekleme, Düzensizleme ve Genç Kuakların Çalıma Koulları: Kayıt dıı sektörde, çalıan genç kuak yoksulların çalıma koulları ve bu koulların deitirilmesinde neler yapılabileceine ilikin kendi ifadeleri tam da kayıt dıılıın kontrolsüz ve korumasızlıını yapabileceimiz hiçbir ey yok ifadesiyle özetlemektedir. Genç kuakların karı karıya kaldıkları, iveren tarafından keyfi, tek taraflı ve denetimden uzak olarak belirlenen çalıma koulları, devlet politikalarıyla desteklenen özelletirme, esnek çalıma, stajyer ya da çırak çalıtırılması gibi adlar verilerek uygulanmaktadır. Kaçınılmaz olarak bu yeni ekonomi politik uygulamanın adını verdii yapısal uyum programı 1980 öncesinde

Yoksulluk ve Genç Kuakların Toplumsal Hareketlilik ansları: stanbul ve Gaziantep Örnekleri 42 de var olan kayıt dıılık ve iverenin keyfi kurallar getirmesi karısında çalıanın çaresizliinin kullanılmasını ve çocuk emeinin sömürüsünü kolaylatırmı ve böylece yoksulluun iddetlenerek devamına uygun bir zemin hazırlamıtır. Çocukların gelecee ilikin düük toplumsal statü, zorlu ekonomik yaam koullarını, dier bir deyile yoksulluu getiren erken yata çalımaya balama, ailelerin eitim ya da sosyo-kültürel düzeyi ne kadar düük olursa olsun gönüllü bir ekilde tercih etmekten çok zorunlu olarak seçtikleri bir ayakta kalma stratejisi olarak karımıza çıkmaktadır. Ailelerin bu kararı almasında, ailenin mal varlıı, istihdam ve eitim durumu, eitim olanaklarına ulaılabilirlik ile eitimin aile için maliyeti, toplumsal deerler önemli rol oynamakta iken, iletme için, teknoloji, içi maliyeti, ürün tipi, piyasa, hükümet yaptırımları gibi etkenler karar alma sürecinde etkili olmaktadır. 13 verenler tarafından çocuk igücü kullanımının en avantajlı yönleri, içi maliyetlerinin düük olması, örgütlenme ve sendikal haklar talep etmemeleri, iten çıkarılmalarının yetikin içilere göre çok daha kolay olması gibi etkenler sıralanmakla birlikte, bu aratırmanın verileri ortaya koymutur ki, günümüz kayıt dıı ekonomisinde iveren için aynı avantajlı durum yetikinler için de geçerlidir. Dıarıda her zaman aynı ya da daha düük ücrete çalımaya hazır içi yıınlarının hazır beklemesi ve denetimlerin yetersizlii ya da pek çok aksaklıkların göz ardı edilmesi, iverenin çalıma koullarını tek taraflı ve keyfi olarak uygulamaya koyabilmesindeki en önemli etkenlerdendir. Bu koullarda, hane reislerinin haneye düzenli gelir getirme olanaklarının azaldıı ya da ortadan kalktıı, istatistiklere çok azı geçen i kazaları nedeniyle kısa/uzun süreli ya da kalıcı sakatlanmaların meydana geldii durumlar, çocuk igücünün ortaya çıkmasındaki en önemli etkenlerdir. Yoksulluk, çocuk igücünün ortaya çıkmasında en önemli unsurken, yoksulluun iddeti ve ailenin eitim düzeyi de çocuun yaptıı ii belirlemekte en temel unsuru oluturmaktadır. Bu açıdan sokakta ya da sanayide çalıan çocukların ailelerinin yoksullua dayanabilirlii ya da dier bir deyile evde çocuun getirecei paraya ne kadar acil ihtiyaç olduu önem taımaktadır. Sanayide çalıan çocukların ailelerinin beklentileri, çocuklarının getirdikleri para kadar, gelecekte bir meslek sahibi olabilme umudu iken ve bu nedenle sokakta çalıan bir çocuun neredeyse bir günlük kazancını haftalık olarak alırken, sokakta çalıan çocukların ailelerinin çocuklarından tek beklentileri akam getirecekleri para olmakta ve sokakta yapılan ilerle çocuklar gelecee tümüyle hazırlıksız yakalanma durumuyla karı karıya kalmaktadırlar. Sokakta çalıan çocuklara oranla, sanayide çalıan çocukların meslek örenme ve gelecekte nitelikli bir igücü olma ansları daha fazla gibi görünse de her iki çalıma alanı da kendi içinde çocuklara uzun ve kısa vadede zarar veren ciddi riskler içermektedir. 13 Bequele A. Boyden, J. Çocuk stihdamıyla Mücadele, ILO, ÇSGB. Ankara, 1995.

43 Dr. Neriman AÇIKALIN Genç kuakların toplumsal hareketlilik anslarını engelleyen ve yoksulluun yeni kuaklar için devamına neden olan çocuk igücünün kullanımı, çocukları sadece eitim olanaklarından mahrum bırakmamakta aynı zamanda aır çalıma koulları fiziksel ve psikolojik hastalıklara, zihinsel geliimlerini ve sosyalleme süreçlerinin uygun ortamlarda sürdürmelerinin engellenmesine ve yaamları süresince benlik algılarını ve benlik saygılarını olumsuz etkileyecek olan kendilerini çocuk olarak bile göremeden yetikin olmalarına neden olmaktadır. Çalıma koulları açısından çocuk igücüne baktıımızda neredeyse ellerinin herhangi bir ii tutabilecei yatan itibaren ücretsiz aile içisi olarak tarlalarda ya da sokaklarda ilk ilerine baladıkları görülmektedir. 19 yaında bir inaat içisinin belirttii gibi: bizim hayatımızda ie balamanın yaı yoktur, 3 yaında bir çocuktan bile elinden ne i gelirse yapması beklenir, ailemizle birlikte sebze bahçelerinde, pamuk tarlalarında gözümüzü açarız bizler En yaygın olarak çalıtıkları i kolları halı, kuma gibi dokuma, konfeksiyon atölyeleri, un, mercimek fabrikası gibi yerlerde üretim ya da taımacılık, otomotiv sanayi ve mevsimlik tarım içilii olarak yer almaktadır. Gençlerin %85 i aır çalıma koulları altında çalımak zorunda kaldıklarını, bu koulların iveren tarafından keyfi olarak belirlendiini ve ücretlerini düzenli olarak alamadıklarını ifade etmilerdir. Buna balı olarak, %91'i ilerinden memnun olmadıkları gibi gelecekte daha iyi bir i umudu da taımadıklarını belirtmilerdir. Bu alanlarda çalıan genç kuak yoksullar, gelecekte igücü pazarı için kendilerine herhangi bir nitelik kazandıracak bir ite çalımak öyle dursun, fiziksel açıdan kalıcı sakatlık, hastalık risklerinin oldukça yüksek olduu koullarda çalımak zorunda kalmaktadırlar. En sık görülen i kazaları ve hastalıkları, kol, bacak, parmaklar gibi uzuv kayıpları, aır yük altında kalmaktan meydana gelen sakatlıklar, dilerinin kırılması, vücutta yanık ve yaralar, solunum yolu hastalıklarından bronit, astım, bulaıcı hastalıklardan verem, tifo, tifus, veba gibi hastalıklar sayılabilir. Aır çalıma koullarına karın, ücretlerini düzenli alamamak, gençleri sürekli yeni i arayıına sevk etse de son derece düük eitim ve nitelikle bu i arayıı benzer koullarda sadece ücretini alabilme umuduyla bir kısır döngüye dönümü durumdadır. 19 yaında stanbul da yaayan bir konfeksiyon içisinin ifadesi gibi: insan eitimli olsa onu hiçbir ey etkilemez, biz cahil olduumuz için isizlie dayanamıyoruz, yoksul olduumuz için patronlar istedikleri gibi kullanıyorlar bizi. Devlet bizim ne halde olduumuzu bilmiyor bile, bizim de devletten haberimiz yok, sigortasız çalııyoruz, yapabileceimiz hiçbir ey yok... 22 yaında, ilkokul mezunu bir dokuma içisinin çocukluktan itibaren maruz kaldıkları çalıma koullarına ilikin anlattıkları ise yoksulluun çaresizliini ve devam eden kısır döngüyü anlatmaktadır:

Yoksulluk ve Genç Kuakların Toplumsal Hareketlilik ansları: stanbul ve Gaziantep Örnekleri 44 Sekiz yaında halı dokumaya girdim Ben çocukken, makinenin baında gece uykum geldiinde hep annemin sesini duyardım, olum uyuma, ellerini makineye kaptırırsın diye ve birden uyanırdım. Çok çocuk bu makinelerin baında ölmütür, aabeyim bir parmaını kaybetti, her içini en az bir parmaı yoktur bu ite 15-25 ya arası en verimli zamanıdır ondan sonra çöker insanlar, 12 saat ayakta çalımak zorundadır... insanlar sakat kalıyor, çekip köyüne gidiyorlar 18 yaında ilkokul terk bir dokuma içisi yoksulların çalıma koullarını anlatırken, sadece i kazaları riski deil, fiziksel anlamda çalıma ortamında insan salıı üzerindeki olumsuz etkilerini de ortaya koymaktadır: Sabah altıdan akam altıya kadar sürekli ayakta çalııyorum. Halı tozları olduu gibi boazımızda, atölye çok nemli, bir de yamur yadıı zaman her taraf su içinde kalıyor, fareler içeride cirit atıyorlar, yemeklerimizi yiyorlar, tifoya yakalanıyoruz, hela suyu içme suyuna karııyor, kendi evinden getirdii suyu patron tahlil ettirip iyerindeki su diye onay alıyor. Müfettiler geliyorlar, patron bizi kahveye gönderiyor, koca iyerinde be tane sigortalı içi kalıyor, müfetti hiçbir ey yapmadan gidiyor, onlar da biliyorlar bu kadar büyük bir iyerinin be içiyle dönmediini 10 yaındaydım, biz 6 kardetik, bizde kızları çalıtırmazlar, tek erkekler çalıır, öbür kardelerim daha ufaktı, halıda çalıtım, ellerim böyle yetmezdi, sandalyeyi ayaımın altına alırdım o ekil çalıırdım, oradan ayrıldım baka yere gittim baka yerde de iki üç sene kaldım, o ekil bu yaa kadar geldik Bu balamda, çalıan çocuk ve gençlerin, gelecekte ne olmak istiyorsunuz? sorusuna verdikleri yanıt içinde yaadıkları koullara kout olarak genel bir umutsuzluk içermekte ve gelecekte bir ey olmam mümkün deil eklinde ifadesini bulmaktadır. Görümecilerin %60 ından fazlası gelecekte ne i olursa çalıacaklarını belirterek gelecee ilikin bir anlamda, umutsuzluk ve çaresizliklerini belirtmilerdir. Çocuk ve gençlerin çalımaya ilikin algıları açısından oldukça tehlikeli bir baka veri ise, görümecilerin çalıarak zengin olunamayacaı ya da rahat yaamanın olanaklı olmadıına ilikin düünceleridir. 13 yaında, araba tamir atölyesinde çalıan bir çocuk, zengin insanların yoksulların sırtından geçindiklerini düünmekte ve bunu u eklide ifade etmektedir: zengin insan bizim paralarımızla eleniyorlar, kendi paralarıymı gibi bizim paralarımızla tabak kırarak eleniyorlar hiç kimse çalıarak zengin olamaz ya hırsızlık yapacaksın ya da piyangodan para çıkacak Gelecee ilikin bu umutsuzluk ifadelerinin yanında, görümecilerin yaklaık %30 u gelecekte bir meslee ilikin nitelik kazanabilecekleri umudunu belirtmilerdir. Ancak, görümecilerin hemen hemen tümü kendilerine bir nitelik kazandırabilecek ve gelecekte meslek sahibi olmalarını salayacak ilerden çok angarya ilerde ucuz igücü olarak kullanılmakta ve ne yazık ki, gelecein niteliksiz ne i olsa yapacak yoksullarının çekirdeini oluturmaktadırlar.

45 Dr. Neriman AÇIKALIN Çalıma koulları ve çocuk ve gençlerin toplumsal hareketlilik olanakları açısından, dier önemli bir nokta ise, toplumsal iliki alarının yakın akraba ve komularla sınırlı olması ve i bulmakta bu iliki alarını kullanmak zorunda kalmalarıdır. Görümecilerden %45 i i bulmakta akraba ya da komularının yardımını gördüklerini belirtmilerdir. bulmakta benzeri bir strateji de içi kahvelerinde beklemek eklinde karımıza çıkmaktadır. Bu oranlar bize kentlerdeki genç kuakların da tıpkı bir önceki kuak gibi kentsel igücü piyasası için niteliksiz igücünü oluturduklarını, kentle bütünleemediklerini ve enformel iliki aları ve kapalı bir çevrede tıkanıp kaldıklarını göstermektedir. Görümecilerden sadece %15 i ise, çocukluklarından beri aynı ite çırak olarak çalıtıklarını belirtmilerdir, bu oran aynı zamanda gelecee yönelik bir nitelik ve meslek sahibi olabilme umudu anlamına gelmektedir. Bu oranın bu kadar düük olmasının en önemli nedeni çırak olarak çalımanın sokakta çalımaya göre kısa vadede getirecei gelirin oldukça düük olmasıdır. Dier bir deyile ailelerin çocuklarının çırak olarak çalımasına ekonomik olarak katlanamadıkları yerde, çocukların sokakta çalıtıklarını görmekteyiz. Bunun yanında bir dier önemli etken ise, eitimden beklentinin oldukça düük olması ve neredeyse okuryazarlıın aileler tarafından eitim için yeterli bir ölçüt haline gelmi olmasıdır. Zaten çocukların okul baarıları için evin fiziksel koulları, ailelerin eitim düzeyi, hem okuyup hem çalımak zorunda kalmaları nedeniyle düük okula devam, dersler yerine çalımanın birinci planda gelmesi gibi nedenler göz önüne alındıında, ilköretimi bitirmi çocuklarda bile akademik anlamda bir nitelik kazanmak öyle dursun bazı çocuklarda ilköretimi tamamlamasına karın okuma-yazma güçlükleri görülmütür. Okuma-yazması olmayan 27 yaında bir kadının çocuuna ilikin eitimden beklentisi oldukça açık bir ekilde bu olguyu dile getirmektedir: okur-yazar olsun, biraz bir eyler örensin sonra da bir ie girsin. Biz okur-yazar deiliz, hiçbir eyi okuyamıyoruz, bu nedenle çocuklarım okur-yazar olsunlar, 10 yaına geldiklerinde konfeksiyon atölyesinde çalımaya balasınlar Yoksulluun büyük ölçüde eitimden yararlanabilme ve nitelikli bir igücü haline gelebilme ile aılabilecei, ancak eitim olanaklarından yararlanabilmenin de ciddi bir maliyetinin olduu yerde, yoksulluun neden sonuç ilikisi birbiri içine girmekte ve yoksulluk kısır döngüsü devam edip gitmektedir. Eitim olanaklarına ulaabilme güçlüklerine kout olarak, genç kuakların kendilerini yetitirmelerini salayacak kurs ya da çeitli etkinliklere katılma fırsatlarının önü de kapalı kalmaktadır. Çocukluktan itibaren sadece günlük karın doyurma çabası, kendinizi gelitirebileceiniz bir kursa katıldınız mı? soruna, kendiliinden bir akınlık ifadesiyle tepki göstermilerdir. 24 yaında bir inaat içisinin ifadesinde bu genel akınlık yerini bulmaktadır: kurs ne demek, kendimi bildim bile çalııyorum Çocuk ve gençlerin sokaklarda çalımaları sadece nitelikli igücü olarak yetimelerini engellemekle kalmayıp, kiilik geliimlerini de son derece olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, çocukların bu tür iler yerine erken yalarda çıraklık

Yoksulluk ve Genç Kuakların Toplumsal Hareketlilik ansları: stanbul ve Gaziantep Örnekleri 46 eitimine yönlendirilmeleri okulun uzun süreli eitim maliyetlerini karılayamayacak aileler için önemli bir fırsat olabilir. Ancak çıraklık eitiminin etkin bir ekilde ileyebilmesi açısından çocukların ilköretimi tamamlaması konusunda ailelere destek verilmeli, okula devam tevik edilmelidir. Çünkü, çıraklık eitimi aileler için uzun süreli bir ekonomik fedakarlık anlamı taımaktadır ve bu nedenle, az çok kente tutunabilmi, acil olarak çocuun getirecei paraya muhtaç olmayan ailelerin ilgisini daha çok çekmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken konu, Çırakların, denetimsiz ve iverenin belirledii keyfi koullarda çalımak zorunda kalmaları, daha açık bir ifade ile, çırak adı altında ucuz igücü olarak kullanılmaları, aır i kazası riskiyle karı karıya kalmaları ve kayıtsız çalıtıkları için sigorta, i kazası durumunda hak talep edememe hatta hakları konusunda bilgi sahibi olmamaları en önemli sorunlarındandır. Çıraklık eitim merkezlerinin, hem ilerliini arttırabilmek açısından hem ailelerin haberdar olabilmesi hem de pratikte kolay ulaılabilir olması nedeniyle özellikle sosyoekonomik düzeyi düük mahallelere yakın alanlarda kurulması çocukların nitelikli igücünü olarak yetimeleri konusunda etkin bir çözüm salayabilir. Ayrıca, eitim merkezleri, Çalıma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıı ibirlii ile sıkı denetim altına alınıp, sokakta çalııp ilerinin vasıfsız yoksullarını oluturacak çocuklar bu merkezlere yönlendirilebilirler. Bu merkezlerin çalıma alanları, kız çocuklarına da uygun çıraklık eitim merkezleri açarak kız çocuklarının da meslek sahibi olmaları tevik edilebilir ve bu merkezlerin kentin yoksul yerleim merkezlerinde açılması özellikle kız çocuk ailelerinin ikna edilebilirliini kolaylatırması açısından da fayda salayacak bir giriim olabilir. Çırakların ileriye yönelik en önemli hedefleri kendi iyerlerini açabilmek olduundan, çıraklık merkezlerinde eitim gören gençlere uzunu vadeli krediler salanabilir. Çalıan Genç Kuaklar ve Psiko-Sosyal Geliimleri: Çocuun eitim düzeyini ve eitim kalitesini belirlemekteki en önemli etkenlerden biri anne-babanın eitim sürecinde kazanmı olduu akademik bilgi ve donanım ise, bir dieri, olaylar karısında gösterdikleri davranı, tutum ve tavır biçimleri ve çocuklarıyla kurdukları iletiim biçimi olmaktadır. Tüm bu etkenler ise, çocukların fiziksel geliim olanakları, zihinsel geliimleri için çok önemli olan beslenme biçimleri, oyuncakları ve arkada gruplarının belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Eitim düzeyi düük ailelerde genellikle çocuun yaptıı herhangi bir davranıın doruluu ya da yanlılıı, neden-sonuç ilikisi dahilinde bir mantık süzgeci içinde çocua açıklanmak yerine kesin bir aile otoritesi ile karılanmakta ve otoriteye sorgusuz itaat istenmektedir. Yapılan aratırmalar göstermektedir ki, çocukların merak, aratırma, soru sorma davranılarının desteklendii ailelerde, çocuklar daha baarılı, öz güvenli ve daha az kaygılı bir kiilik geliimi gösterirken, katı ve sorgulanması olanaklı olamayan, sürekli ve kesin bir aile otoritesi ile yetien çocuklarda düük baarı, öz güven ve öz saygı sorunları ve yüksek kaygı

47 Dr. Neriman AÇIKALIN düzeyi belirlenmitir. 14 Çocuklarınızla görü ayrılıına dütüünüz olur mu? sorusuna ailelerin %80 inden fazlası, soruyu tuhaf ya da anlamsız buldukları eklinde tepki göstererek yanıtlamılardır. Bu balamda, 44 yaında, okur-yazar bir babanın verdii yanıt bu anlamsızlıı ifade etmektedir: Çocuumla aramda herhangi bir konuda anlamazlık olması mümkün mü? Biz farklı düüncelerde olacaktı da, neden dünyaya getirdik onları, mümkün deil! Dier taraftan aynı soru çocuklara ve gençlere yöneltildiinde, %70 i aileleriyle herhangi bir çatıma yaamadıklarını, %30 luk bir grup ise, aileleriyle anlamazlık konularının babalarının annelerini dövdüü ya da çalıtıkları halde ailelerinin kendilerine hiç harçlık vermedikleri ya da çok az verdikleri üzerine olmutur. Çocuun ve gencin kiilik ve sosyal geliimini etkileyen en önemli etkenlerden bir tanesi de çocuun arkada çevresi ve yakın çevrede iletiim halinde bulunduu dier kiilerdir. Çocuk toplumsallama süreci içinde, aile ve yakın çevresindekilerle özdeleme yoluyla, doal bir süreç içinde kendiliinden, rol modellerinin davranılarını taklit etme ve çevreden gelen onay ya da ceza tepkilerine göre pekitirme ya da davranıın sönmesi ile yaanılan durumlar karısında belirli davranı kodları oluturur. Çocuk önce aidiyet grupları yoluyla, kiisel yetenekleri, becerileri, zevklerini deerlendirmeye, ailesinin sosyal statüsü, dini, mezhebi gibi özellikleri yoluyla kimliini oluturmaya balar. Kimlik oluturma süreci daha sonra çocuun referans gruplarına doru ilerler ve bu grup çocuun ya da gencin mesleki, entelektüel, sosyal ve kültürel taleplerine göre biçimlenmesini sürdürür. 15 Bu balamda, aratırma örneklemine giren genç kuakların içine dodukları ve yetitikleri sosyo-kültürel ortama baktıımızda, kent yaamının olanaklarını getiren sosyo-kültürel zenginlikten ve çeitlilikten oldukça uzak, deyim yerindeyse kentten izole edilmi mahallelerde yaama baladıklarını ve yaamlarını sürdürdüklerini görmekteyiz. Bu anlamda anne-babalarından farklı bir sosyo-kültürel çevrede yaadıkları söylenemez. Kentin dier mahallerinde bulunma nedenleri hane reisleri için % 30 ile ya seyyar satıcılık ya inaat içililii için çalımaya gitme nedenleridir. Benzer ekilde, çocuk ya da gençlerin %18 i yaadıkları kentin baka semtlerini hiç görmediklerini, dier bir deyile hiç mahallelerinden çıkmadıklarını belirtmilerdir. Ancak burada belirtmek gerekir ki, bu oran içinde, kentin baka bir yerde bulunma nedeni, önemli ölçüde hastane ya da yakın akraba ziyaretleri nedeniyle gerçeklemektedir. Bu veri aynı zamanda, genç kuaklar için bo zamanlarını deerlendirme etkinlikleri açısından da önemli ipuçları vermekte ve genç kent yoksullarının %75 i bo zamanlarını komu 14 Hetherington E.M. ve Ross D. Parke, Child Psychology: A Contemporary Viewpoint, Mc Graw-Hill, Inc. New York, 1993. 15 Bilgin, N, Sosyal Bilimler Kavaında Kimlik Sorunu, Ege Yayıncılık. zmir,1994.

Yoksulluk ve Genç Kuakların Toplumsal Hareketlilik ansları: stanbul ve Gaziantep Örnekleri 48 ziyaretleri ya da ev ileri yaparak geçirdiklerini ifade etmektedirler. Burada belirtilmesi gerekir ki, yoksulluun önemli boyutlarından biri olan kiinin kendini gelitirebilecei fırsat ve olanaklara ulaabilirlii ise, bir dieri, bu olanak ve fırsatlardan haberdar olup olmadııdır. Bu anlamda, genç kuakların anne babalarına sorulan, çocuklarınızı kendilerini gelitirebilecekleri herhangi bir kurs ya da etkinlie gönderiyor musunuz? sorusuna, mezhepsel farklılıa dayalı olarak, aleviler saz kursu mu? suniler ise Kuran kursu mu? sorusuyla karılık vermilerdir. Çocuklarını bir kursa gönderebilen %1.5 lik oranı okulda çocuklara verilen halkoyunları kursu oluturmaktadır. Görüldüü gibi, yoksulluun ve olanaksızlıkların devamında, genç kuaklar anne-babalarından daha iyi durumda deildir. Genç kuakların hayattan beklentileri ve ihtiyaçları da doal olarak yaam koulları, dier bir deile haberdar olabildikleri çerçevede oluabilmektedir. stanbul da yaayan 17 yaında, çırak olarak çalıan bir erkek çocuunun ifade ettii gibi: bisikletim olsun isterdim, harçlıımı alıp gezmek isterdim, fakat evin ihtiyaçlarından hiçbir ey kalmıyor bana, haftalıımı olduu gibi anneme veriyorum. Kayıt dıı, küçük atölyeler çounlukla yoksul mahallelerin içinde ya da etrafında yer almakta, bu da dier etkenlerin yanında yoksulların fiziksel anlamda mahallelerinden çıkıp kenti tanımalarını engelleyen ve izolasyonu arttıran bir etken olmaktadır. Bu nedenle, genç kuakların referans grupları büyük ölçüde kendi yaam koullarını paylaan yoksullar olmakta, çok küçük ölçüde ise yaadıkları kenti ve olanaklarını az çok görebildikleri televizyonlar olmaktadır. Ancak, televizyon ile gerçek yaamın referans grubu oluturma güçleri doal olarak aynı olmamakta, en azından içeriini bilmedikleri, sadece gördükleri imgelerle kenti kendilerine referans alabilmektedirler. Bunun doal sonucu olarak, sizinle aynı kentte yaayan insanlarla aranızla farklılıklar görüyor musunuz? sorusuna örneklemin %65 i evet yanıtını vermesine karın, farklılıkların neler olduu sorulduunda hemen hemen kıyafet farklılıı karılıından baka bir ey gelmemi, sadece %16 sı sosyo-kültürel farklılıkların da olduunu ifade etmilerdir. Kentin olanaklarından yararlanamayan kapalı çevre içinde annebabalarına benzer toplumsal ve kültürel deerlerin yeniden üretilmesi de kaçılmaz olmakta, bu da yoksulluun kültürel anlamda yeniden üretiminde olumsuz bir etken olarak karımıza çıkmaktadır. Bu balam da 19 yaında ilkokul mezunu, tekstil atölyesinde çalıan bir gencin ifadesi bu süreci açıkça göstermektedir: erken yata evlenmek istiyorum ve erkek çocuklarım olsun istiyorum. lkokulu bitirince çalımaya balasın ve bana yardım etsin, eve katkısı olsun Buna ek olarak, genç kuakların elerini seçme ölçütleri arasında aynı mezhepten olmak %45 ile birinci, kendi köylüsü ya da aynı etnik kökene sahip olmak ise %35 ile ikinci ölçüt olarak ifade edilmitir.

49 Dr. Neriman AÇIKALIN Genç kuakların toplumsal hareketlilikleri anlamında belirtilen bütün bu olumsuz koullara ek olarak, kız ve erkek çocuklar arasında, var olan kısıtlı olanaklar içinde dahi meydana gelen kadına dair eitsiz toplumsal ve kültürel deerler, kiilik ve sosyal geliim sürecinde kız çocuklarını ikinci kez madur durumda bırakmaktadır. Ailenin çocuklarına sunabildii olanakların oldukça kısıtlı olduu, hatta elinin i tutabildii en erken yata aileye ekonomik katkısının beklendii çocuklar, daha önce de söz edildii gibi, eitim olanaklarından ya hiç yararlanamamakta, ya da çok kısıtlı ölçülerde yararlanabilmektedirler. Ancak, bu çok kısıtlı olanaklara karın, göreli olarak varolan kaynaklar harcanırken açık bir ekilde erkek çocuklar öncelik taımakta, kız çocuklarına evde misafir gözüyle bakılmakta ve kız çocuuna evin bütçesinden ayrılacak pay boa gitmi olarak görülmektedir. Ailelerin %83 ünde sadece erkein sözünün geçtii, çocuun cinsiyeti açısından %71 inin erkek çocuk tercih ettii ve kadının söz hakkının olmadıı bir sosyal çevrede, kadının sadece ekonomik deil, sosyal, kültürel ve psikolojik yoksunluunun da sürekli yeniden üretildii ve kadının güçsüzletirildii bir ortam karımıza çıkmaktadır. Erkek çocua verilen deer ve kadını ekonomik ve sosyal yaamdan dılayan nedenlerin baında erkek çocuun aileye ekonomik katkısı birinci sırada gelmekte, buna ek olarak erkek çocuun soyun devam açısından deeri vurgulanarak aile için bir gurur kaynaı olduu belirtilmektedir. Kız çocuuna ise, erken yata evlendirildii için, yabancı ve bakasına ait olarak bakılmakta, deyim yerindeyse, baka bir aileye gidecek biri için yatırım yapmak yani okutmak boa harcanmı kaynak olarak görülmekte ve bu balamda, kız çocukları mirastan da mahrum bırakılmaktadır. Bu da bize toplumsal deimenin ne kadar güç olduunu, zorunlu eitimi sekiz yıla çıkarmanın ya da kanunlarla mirasta kadın-erkek eitlii salamanın geleneksel deerleri yıkabilmekte her zaman baarılı olamadıını göstermektedir. Kız çocuunu toplumsal olarak aaılayıcı, dılayıcı ve hatta yok sayıcı geleneksel deerleri ifade eden bir görüü 41 yaında ilkokul terk bir babanın ifadesinde de görebiliyoruz: Kız çocuu kavuna benzer, çabuk kokar, hemen evlendirilmeli, ama erkek çocuk benimle çalııyor, mirasımı da o hak ediyor Kız çocuklarına ait bu tür nitelendirmeler ve hatta kiiliklerini yok sayıcı tutum ve davranılar, kadınları sadece ekonomik ve sosyal yaamdan dılamak ve kendi yaamları üzerine karar verebilecek konumdan alıkoymakla kalmamakta, duygusal olarak hiçlik ve ie yaramazlık hislerine neden olmakta, erkein karısında sadece soyun devamını salayan bir araç konumunda bırakmaktadır. Kadın, eitim, çalıma ya da kendini gelitirme haklarından, hatta douracaı çocuk sayısına bile karar vermekten tümüyle mahrum bırakıldıı sosyal çevrede, düük benlik saygısı, düük özgüven ile yaadıı koullara zorunlu boyun eme durumunda kalmaktadır. Yasalar ve Uygulanma Güçlükleri Genç Kuakların Uradıkları Zararlar:

Yoksulluk ve Genç Kuakların Toplumsal Hareketlilik ansları: stanbul ve Gaziantep Örnekleri 50 Çalıma koulları ele alınırken belirtildii gibi, küçük atölye ve iyerlerinde niteliksiz igücünü oluturan genç kuakların çalıma koulları tümüyle iverenleri tarafından tek taraflı ve keyfi olarak belirlenmekte ve çalıanlar açlık ve isizlik tehdidiyle çalımaya devam etmektedirler. Bu konuda, yasaların yeterliinden çok uygulanması ve yoksullukla mücadele biçimleri, çocuk içiliinin önlenebilmesinde önem kazanmaktadır. 4857 sayılı Kanun un lköretim ve Eitim Kanunu nun çalıtırma süreleri ve yasaklar konusunu içeren 59. maddesine göre, lköretim çaında olup da zorunlu temel öretim kısımlarına devam etmeyenlerin resmi ve özel iyerlerinde veya her ne biçimde olursa olsun çalıtırmayı gerektiren baka yerlerde ücretli veya ücretsiz çalıtırılması yasaktır. 16 Ancak uygulama ile yasaların örtümedii çok açık bir ekilde ortadadır. Aratırma örneklemine giren genç kuakların %24 ü okumaz-yazmaz durumda ve çalımaktadırlar. Buna ek olarak aynı kanunun 71. maddesine göre On be yaını doldurmamı çocukların çalıtırılması yasaktır. Ancak, on dört yaını doldurmu ve ilköretimi tamamlamı olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelimelerine ve eitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif ilerde çalıtırılabilirler. Çocuk ve genç içilerin ie yerletirilmelerinde ve çalıtırılabilecekleri ilerde güvenlik, salık, bedensel, zihinsel ve psikolojik gelimeleri, kiisel yatkınlık ve yetenekleri dikkate alınır. Çocuun gördüü i onun okula gitmesine, mesleki eitiminin devamına engel olamaz, onun derslerini düzenli bir ekilde izlemesine zarar veremez. 17 Bu noktada sorgulanması ve düzeltilmesi için çaba gösterilmesi gerek sorun yasalar deil, yasaların neden uygulanamadıı üzerine olmalıdır. Çocuklar 7-8 yalarında dokuma, konfeksiyon atölyelerinde, oto tamirhanelerinde çalımaya balıyorlar ve yukarıda çocukların geliimi için sıralanan tüm olumsuz etkilere maruz kalıyorlarsa, yasalarda bu olumsuz etkilerin detaylı olarak ele alınması çok bir ey ifade etmiyor olsa gerektir. 10 yaında stanbul da bir konfeksiyon atölyesinde çalıan kız çocuunun anlattıkları, yasalarla çocukların maruz kaldıkları çalıma koulları ararsındaki uçurumun derinliini ortaya koymaktadır: bir sene gittim okula stanbul a geldim, çalımaya baladım, hiç yazı bilmiyorum, okumayı da bilmiyorum. lk iim iç çamaırı iiydi, üç senedir orada çalııyordum, hep beni dövüyorlardı, oradan çıktım... yoruluyorum, bazen 10 kadar 9 a kadar çalııyoruz, bazen sabah 8-akam 8. Akama kadar ayaktayım, belim arıyor Külot yapıyoruz ya çok toz oluyor, hep azımız, toz oluyor, giriyoruz yıkıyoruz, bazen sular akmıyor, midemize gidiyor, midemiz bulanıyor bronit oldum, hep nefesim daralıyor, bazen iten dıarıya çıkıyorum, diyorum patronuma nefes alacaım. 15 yaında halı fabrikasında çalıan bir çocuk, iverenin çalıma koullarını nasıl keyfi bir ekilde belirleyebildiini anlatırken, bir anlamda kendileri için çıkarılmı yasalardan ne kadar uzak olduklarını da göstermektedir.: 16 http://www.calisma.gov.tr/mevzuat/4857_is_kanunu.htm, 15.06.2007. 17 http://www.calisma.gov.tr/mevzuat/4857_is_kanunu.htm, 15.06.2007.

51 Dr. Neriman AÇIKALIN Ben 9 yaında dokumacılıa girdim, sabah yediden akam yediye kadar çalıırız, akam yedide bizi götürürler, gece bire ikiye kadar bize halı yükletirler, 50 kiloluk yükün altına giriyoruz, ondan sonra saat birde eve götürürler, sabah yedide ie balarız, 17 saat çalııyoruz... biz arkadaı hastaneye götürdük, arkadaın üstüne halı yıını dümü, patron da gelmi sakın ha, aman deme i yaparken oldu diyor hastaneden sonra bu çocuk iki ay yerde yattı, iveren diyor, nasıl olsa sigorta yok, beni ikayet de edemez, içi adam daima ezgindir, emekçi adam daima ezgindir Çocukların ve gençlerin çalıma koulları göz önüne alındıında ve çalıma ortamlarında tümüyle iverenin keyfiyetinde kayıtsız ve yasaların kendilerine uzanmadıı ya da uzanamadıı koullarda, kaderlerine terkedilmi bir halde yaamlarını sürdürmek zorunda kalmaları özellikle çalıma koulları nedeniyle uradıkları fiziksel ve ruhsal zararlar konusunda elimizde yeterli verinin de olmasını engellemektedir. Bu nedenle, i kazaları nedeniyle ne kadar çocuk ya da gencin çalıamaz duruma geldikleri ve bu koullarda yaamlarını nasıl devam ettirdikleri ayrı bir aratırma konusu olacak kadar önemlidir. Yasaların uygulanamaması, kayıt dıı çalımak zorunda kalan çocuk ve gençlerin çalıamaz duruma geldiklerinde, iverenin hiçbir yasal yaptırıma uramadan, çalıanları adeta bir hurda yıını gibi kapının önüne koymasında herhangi güçlükle karılamalarını da engellemektedir. Sonuç: 1980 lerle birlikte uygulamaya konulan yapısal uyum politikalarının igücü üzerindeki en önemli etkilerinden biri kentsel igücü piyasasında meydana getirdii esnekleme ve düzensizleme ile birlikte yaanmıtır. Düzenli, sürekli olmayan ve sosyal güvenceden yoksun çalıma koullarının en önemli sonucu yoksulluun artması ve iddetlenmesi ile kendini göstermi ve 1980 lerde yaanan bu süreçle özellikle kentlerdeki genç kuaklar için yoksulluun yeniden üretimi anlamına gelmitir. Tüm dünyanın sorunu olan, ancak özellikle geri kalmı ülkelerde kendini önemli bir sosyal olgu olarak ortaya koyan çocuk igücü, tüm önleyici çabalara karın artı göstermi, erken yalarda evin geçimini salamak ya da bütçeye katkıda bulunmak amacıyla deiik alanlarda çalıma hayatına atılmak zorunda kalmılardır. Eitimi, mesleki nitelikleri, kiilik ve sosyal geliimi ile hayata hazırlanma sürecini yaayamadan çalımaya balamak deyim yerindeyse hayata hazırlanamadan hayata atılmak zorunda kalmak, kısa ve uzun vadede çocuklar ve gençler üzerinde olumsuz etkileri geri döndürülemeyecek sonuçlar yaratmaktadır. Bu sonuçlardan en önemlileri, örgün eitim ve bir meslek sahibi olma fırsatlarından yararlanamamak, bedensel sakatlıklar, salık sorunları ve psikolojik rahatsızlıklara maruz kalmak, kiilik geliimi sorunları yaamak olabilmektedir. Tüm bu etkenler bir arada yoksulluun yeniden üretiminde belirleyici etkenler

Yoksulluk ve Genç Kuakların Toplumsal Hareketlilik ansları: stanbul ve Gaziantep Örnekleri 52 olarak genç kuakların toplumsal hareketlilik anslarının önünü kapatmakta ya da son derece güçletirmedir. Kiilere toplumsal hareketlilik olanakları sunması açısından en önemli etkenlerden olan eitim olanaklarından yararlanma anslarına baktıımızda, genç kuakların, ileride kentsel igücü pazarında nitelikli birer birey olarak i bulabilmelerine yardımcı olacak eitim olanaklarına ulaamadıkları görülmektedir. Dolayısıyla, halen yaptıkları ilerde ve gelecekte yetikin bir birey olarak kentsel igücü piyasasında niteliksiz, sosyal güvenceden yoksun, geçici ve düük ücretli iler talep eder konumda yoksulluun yeniden üretimine neden olarak yoksulluk kısır döngüsünün içinde kalma riskleri yüksek görünmektedir. Bedensel ve ruhsal ciddi salık sorunlarına neden olabilecek yüksek risk altında çalımak zorunda kaldıklarından dolayı, istatistiklere geçmeyen geçici ya da kalıcı bedensel hastalıklara, uzuv kayıplarına ve psikolojik çöküntülere uramaktadırlar. Yaptıkları ilerin zihinsel ya da bedensel becerilerini gelitirmekten çok uzak olması, ileride nitelikli bir meslek sahibi olmalarını engellemenin yanında, rutin ve tekdüze iler yapmaları sonucu entelektüel geliimleri, sorun çözme, aratırma, merak yetileri geliemeden kaybolabilmekte, kendilerini deersiz, ie yaramaz hissetmelerine neden olabilmektedir. ilikilerinin getirdii, patron otoritesi, sorgulanamaz çalıma koulları, çocuk ve gençlerde boyun eme davranıının güçlenmesine, içe kapanmaya neden olabildii gibi, gördükleri bu iddetin dıa yansıması olarak saldırgan davranılar ve yaadıkları dünyanın adaletli olmadıına dair kanılar gelitirmelerine neden olarak kiilik geliimlerini salıklı sürdürmelerini engelleyebilecek niteliktedir. Yasaların kendilerini korumaktan çok uzak olması ise üzerinde dikkatle durulması gereken bir dier önemli konudur. Yasalar, i kanunu çerçevesinde tüm konularda çocukları ve tüm çalıanları koruyan maddeler içermekle birlikte uygulamada çalıanların kendi kaderlerine terk edildikleri görülmektedir. Sonuç olarak, zorunlu eitimin sekiz yıla çıkarılmasından i yasalarında çocukları koruyan maddelere kadar, yapılan bu çalıma göstermitir ki, yasaların çıkması kadar uygulanma güçlükleri de üzerinde önemle durulması gereken bir sorundur. Ülkemizde, zorunlu eitimin sekiz yıla çıkmasına karın hiç okula gidememi, i yasalarıyla korundukları halde patronların insafına terk edilmi, sokaklarda seyyar satıcılık yaparak hayatta kalmaya çalıan genç bir kuak yetiiyorsa, sorunun kaynaı ve çözüm yolları bir kere daha dikkatle ele alınmalıdır. Kaynakça: Alcock, P. Understanding Poverty, Macmillan: London, 1997.

53 Dr. Neriman AÇIKALIN Bequele A, J. Boyden, Çocuk stihdamıyla Mücadele, ILO, ÇSGB: Ankara, 1995. Bilgin, N, Sosyal Bilimler Kavaında Kimlik Sorunu, Ege Yayıncılık: zmir, 1994. Bromley, R., ve C. Gerry, Who Are The Casual Poor?, Casual Work and Poverty in Third World Cities, içinde, ed. R.Bromley ve C.Gerry, John Wiley&Sons Pub.: New York, 1979. Castells, M. End of Millennium: The Information Age, Vol. III., Blackwell Pub.: USA, 2000. Castells, M. Henderson, J. Techno-economic Restructuring, Socio-political Process and Spatial Transformation: a Global Perspective, Restructuring and Territorial Development, içinde, ed. J. Handerson, ve M.Castells, Global Sage Pub.: London, 1987. Crompton, R. Class and Stratification, Polity Press,: Cambridge, 1993. Frobel, R.C. Capital Factory and the Dynamics of Global Restructuring, Global Restructuring and Territorial Development, içinde, ed. J. Handerson and M.Castells, Sage Publication: London, 1987. Goldthorpe, J.H. Introduction: Social Mobility and Social Interests, Social Mobility and Class Structure in Modern Britain, içinde, ed., J.H. Goldthorpe, Clarendon Press: Oxford, 1987. Hetherington E.M. ve Ross D. Parke, Child Psychology: A Contemporary Viewpoint, Mc Graw-Hill, Inc.: New York, 1993. Kaıtçıbaı, Ç. The Changing Value of Children in Turkey, Number 60-E, Current Studies on the Value of Children, 1982. Lloyd, P. A Third World Proletariat?, George Allen & Unwin Pub.: London, 1984. Miller, S.M. The Concept and Measurement of Mobility, Social Mobility içinde, ed. A.P.M. Coxon and C.L.Jones, Penguin Education: England, 1975. Mills, C.W. The Sociology of Stratification, Class: Critical Concepts, vol. I, ed. J.Scott, New York ve Routledge: London, 1996. Parkin, F. Class Inequality and Political Order, Paladin Pub.: Great Britain, 1973. Steward, A., K. Pranday, R.M.Blackburn, Social Stratification and Occupations, Holmes and Meier: New York, 1980. Roberts, B. Cities of Peasants, Edward Arnold Pub, London, 1978. Turner, B. Equality, Tavisstock Pub.: London ve New York, 1986. Young, M. The Rise of the Meritocracy, Transaction Publishers: London, 1994. http://www.calisma.gov.tr/mevzuat/4857_is_kanunu.htm, e.t. 15.06.2007.