Türkiye İmalat Sanayinde Yapısal Değişim ve Üretkenlik: Dönemi*

Benzer belgeler
STRUCTURAL CHANGE AND PRODUCTIVITY IN THE SERVICE SECTOR OF TURKEY TÜRKİYE HİZMET SEKTÖRÜNDE YAPISAL DEĞİŞİM VE ÜRETKENLİK

KAMU SERMAYESİ VE ÜRETKENLİK İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

BÖLÜM 5 İKTİSAT POLİTİKALARININ UZUN DÖNEMLİ BÜYÜMEYE ETKİLERİ: İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME

A Study on the Estimation of Supply Response of Cotton in Cukurova Region

Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ekonomik Büyümeye Olan Etkisinin Türkiye Bağlamında Test Edilmesi

TÜRKİYE'DE ŞEKER FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİN OLASI ETKİLERİNİN TAHMİNİ: BİR SİMÜLASYON DENEMESİ

Ege University Working Papers in Economics

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 24 Mayıs 2010 EKONOMİ NOTLARI

Dolar Kurundaki Günlük Hareketler Üzerine Bazı Gözlemler

Türkiye Ekonomisinde Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme

A. ENFLASYON VE İŞSİZLİK A.1. Enflasyon ve Tanımı: Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışlardır. Temel olarak ortaya çıkış nedenleri üçe ayrılır:

İÇSEL BÜYÜME VE TÜRKİYE DE İÇSEL BÜYÜMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN AMPİRİK ANALİZİ

TÜSİAD - KOÇ ÜNİVERSİTESİ EKONOMİK ARAŞTIRMA FORUMU KONFERANSI. Zafer A. YAVAN - TÜSİAD Yasemin TÜRKER KAYA - BDDK

Türkiye de Tüketim Eğilimi ve Maliye Politikası

GEÇİŞ EKONOMİLERİ VE TÜRK TARIM SEKTÖRÜNDE ETKİNLİK VE TOPLAM FAKTÖR VERİMLİLİĞİ ANALİZİ ( )

Effects of Agricultural Support and Technology Policies on Corn Farming in Çukurova Region

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama

ÜSTEL VE LOGARİTM FONKSİYONLAR

Tarım Ekonomisi Dergisi

Doğuş Üniversitesi Dergisi, 7 (2) 2006, AGGLOMERATION ECONOMIES IN TURKISH MANUFACTURING INDUSTRY

FĐNANSAL ENTEGRASYON SÜRECĐNDE FĐNANSAL GELĐŞME EKO- NOMĐK BÜYÜME ARASINDAKĐ NEDENSELLĐĞĐN TÜRKĐYE AÇISIN- DAN DÖNEMSEL OLARAK ARAŞTIRILMASI

Türk Turizm Sektöründe Büyüme Göstergelerinin Turizm İşletmelerinin Finansal Performansına Etkisinin İncelenmesi

EŞANLI DENKLEMLİ MODELLER

KAMU VE ÖZEL SEKTÖR İMALAT SANAYİİNDE TEKNOLOJİK ÖĞRENME PERFORMANSINA İLİŞKİN BİR KARŞILAŞTIRMA

FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI?

Prof. Dr. A. Ayşen Kaya - Berna Canlı

TCMB FAĐZ KARARLARININ HĐSSE SENEDĐ PĐYASALARI ÜZERĐNE ETKĐSĐ

KAMU HARCAMALARININ EKONOMİK BÜYÜME ÜZERİNE ETKİSİ THE IMPACT OF PUBLIC EXPENDITURES ON ECONOMIC DEVELOPMENT

TARIMSAL EKONOMİ VE POLİTİKA GELİŞTİRME ENSTİTÜSÜ TEPGE

AYÇİÇEK VE SOYA YAĞI İTHALAT TALEBİNİN ANALİZİ

TÜRKİYE DE DIŞ TİCARET VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN ANALİZİ ANALYSIS OF RELATIONSHIP BETWEEN FOREIGN TRADE AND ECONOMIC GROWTH IN TURKEY

TURİZM GELİŞMESİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN EKONOMETRİK ANALİZİ

Türkiye özel sektör imalât sanayiinde etkinlik ve toplam faktör verimliliği analizi

SON YILLARDA ÎÇ TİCARET HADLERİ YÖNÜNDE TARIM SEKTÖRÜNÜN DURUMU

HİSSE SENEDİ PİYASALARINDA SÜRÜ DAVRANIŞI: BİST TE BİR ARAŞTIRMA HERDING IN STOCK MARKETS: A RESEARCH IN BIST Bahadır ERGÜN Hatice DOĞUKANLI

TÜRKİYE DE BÖLGELER ARASI GELİR FARKLILIKLARI: YAKINSAMA VAR MI?

ÜRETİCİ FİYATLARINA GEÇİŞ ETKİSİNDE ARA MALLARI İTHALATININ ROLÜ

BİRİM KÖK TESTLERİNDE YAPISAL KIRILMA ZAMANININ İÇSEL OLARAK BELİRLENMESİ PROBLEMİ: ALTERNATİF YAKLAŞIMLARIN PERFORMANSLARI

Araş. Gör. Dr. Serkan Yılmaz Kandır * Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özmen* Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt Önal*

TÜRKİYE ŞEKER FABRİKALARI A.Ş. NİN MALMQUİST ENDEKSİ ÇERÇEVESİNDE ETKİNLİK ANALİZİ. TURKISH SUGAR COMPANIES IN FRAMEWORK of MALMQUIST ENDEKS

YER ALTI DOĞAL GAZ DEPOLAMA ŞİRKETLERİ İÇİN TARİFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI. BİRİNCİ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve İstenecek Veriler

REEL KURLAR VE BALASSA- SAMUELSON HİPOTEZİ. Arş. Gör. Almıla BURGAÇ ÇİL

Para Politikası, Parasal Büyüklükler ve Küresel Mali Kriz Sonrası Gelişmeler. K. Azim Özdemir

572

BÜRO, MUHASEBE VE BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ İMALATI Hazırlayan M. Emin KARACA Kıdemli Uzman

ÜCRET-FİYAT SPİRALİ: TÜRK İMALAT SANAYİ ÖRNEĞİ

SIVILAŞTIRILMIŞ DOĞAL GAZ DEPOLAMA ŞİRKETLERİ İÇİN TARİFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI

İhracat ve İthalatın Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi: Türkiye Örneği

Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü Çalışma Tebliğ No:09/5

DEMĐRYOLLARINDA TOPLAM FAKTÖR ÜRETĐM ANALĐZĐ

Türkiye de İktisadi Çıkarsama Üzerine Bir Açımlama: Sürprizler Gerçekten Kaçınılmaz mı?

Teknolojik bir değişiklik veya üretim arttırıcı bir yatırımın sonucunda ihracatta, üretim miktarında vs. önemli artışlar olabilir.

ETKİN ÜCRET TEORİSİ VE TÜRKİYE İMALAT SANAYİİ ÜZERİNE UYGULAMA

TÜRKİYE DE TEKNOLOJİK ÖĞRENMENİN ALANSAL ANALİZİ

13 Hareket. Test 1 in Çözümleri. 4. Konum-zaman grafiklerinde eğim hızı verir. v1 t

Büyüme Rakamları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme. Tablo 1. En hızlı daralan ve büyüyen ekonomiler 'da En Hızlı Daralan İlk 10 Ekonomi

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi

TÜRK OTOMOTİV ENDÜSTRİSİNDE MALİYET VE TOPLAM FAKTÖR VERİMLİLİĞİ. Gürkan ÇALMAŞUR

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

T.C. GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ EKONOMETRĐ ANABĐLĐM DALI

GÖRÜNMEZ AMA HĐSSEDĐLMEZ DEĞĐL: TÜRKĐYE'DE ÇIKTI AÇIĞI

Kamu Harcamaları ve Vergi Politikalarının Uzun Dönemli Büyüme Sürecine Etkileri: Yeni İçsel Büyüme Modelleri Açısından Bir Bakış ve Türkiye Örneği

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Ankara e-posta: Geliş Tarihi/Received:

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Geçiş Sürecinin Planlanmasında Doğrusal En İyileme Tekniğinin Kullanılması

EKONOMĐK BÜYÜME VE ĐŞSĐZLĐK ARASINDAKĐ ASĐMETRĐK ĐLĐŞKĐ VE TÜRKĐYE DE OKUN YASASININ SINANMASI

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EKONOMETRİ ANABİLİM DALI

Asimetrik İktisadi Dalgalanmalar: Teori ve Uygulama* Asymmetric Business Cycle : Theory and Application

FİNANSAL DERİNLEŞMENİN EKONOMİK PERFORMANS ÜZERİNE ETKİLERİ: TEORİ VE TÜRKİYE UYGULAMASI

Ünite. Kuvvet ve Hareket. 1. Bir Boyutta Hareket 2. Kuvvet ve Newton Hareket Yasaları 3. İş, Enerji ve Güç 4. Basit Makineler 5.

MOTORLU KARA TAŞITI, RÖMORK VE YARI-RÖMORK İMALATI Hazırlayan Orkun Levent BOYA Kıdemli Uzman

KONU 1: TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ( ) İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİ ve YATIRIMLAR İLİŞKİSİ (DOĞRUSAL BAĞINTI ÇÖZÜMLEMESİ) Dr. Halit Suiçmez(iktisatçı-uzman)

Borsa Getiri Oranı ve Faiz Oranı Arasındaki İlişkinin Doğrusal Olmayan Yöntemlerle Analizi: Türkiye Örneği

İthaf. Bu eseri bize doğruya giden yolu gösteren ve bu doğruyu bulmak için cesaretlendiren sevgili hocamız, Prof. Dr. Özer Ertuna ya ithaf ediyoruz.

T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI

TÜRKİYE'NİN GSYH PERFORMANSI TARİHSEL GELİŞİM ( )

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 1 Nisan 2010 EKONOMİ NOTLARI FİNANSAL STRES VE İKTİSADİ FAALİYET

Global Finansal Krizde Kredi Marjı: Japon Tahvil Piyasası Örneği

AN EMPIRICAL STUDY ON BUDGET REVENUE- EXPENDITURE MANAGEMENT IN PERIOD IN TURKEY: A COMPARISON OF SINGLE PARTY AND COALITION GOVERNMENTS

Stok-Akım Uyarlaması, Bütçe Açığı ve Kamu Borç Stoku Arasındaki İlişkiler: Küresel Kriz Bağlamında Avrupa Birliği Üyesi Ülkeler Üzerine Bir Analiz

İMKB NİN LATİN AMERİKA BORSALARIYLA İLİŞKİSİ ÜZERİNE ÇOK DEĞİŞKENLİ GARCH MODELLEMESİ

sbd.anadolu.edu.tr 73 Anadolu University Journal of Social Sciences Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı İktisat Programı

TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE DÖVİZ KURU CARİ AÇIK ÜZERİNDE ETKİLİ MİDİR? BİR NEDENSELLİK ANALİZİ

Yaz Saati Uygulaması Anomalisinin İMKB 100 Endeks Getirisine Etkisinin Test Edilmesi

Hisse Senedi Fiyatlarıyla Yabancı İşlem Hacmi Arasında Nedensellik:

AB Ekonomisinin Mevcut Durumu ve Geleceğe Dönük Projeksiyonlar. Prof. Dr. Lerzan ÖZKALE, İTÜ Ankara, 18 Ekim 2006

Sabit Sermaye Yatırımları ve Ekonomik Büyüme: Ampirik Bir Analiz

Verimlilik Dergisi T. C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 2015/3

DÖVİZ KURU POLİTİKALARI VE TÜRKİYE DE DÖVİZ KURU OYNAKLIĞININ ETKİLEŞİMLERİ

Bireysel emeklilik planlarında hedef fon büyüklüğüne ulaşmak için değişken katkı ve optimal yatırım stratejisi

İŞSİZLİK VE İNTİHAR İLİŞKİSİ: VAR ANALİZİ Ferhat TOPBAŞ *

DOĞAL GAZ DEPOLAMA ġġrketlerġ ĠÇĠN TARĠFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI. BĠRĠNCĠ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Ġstenecek Veriler

İÇİNDEKİLER GİRİŞ. 1. BÖLÜM 1: ETKİNLİK ÖLÇÜMLERİ ve TANIMLAR Kavramlar ve Metodoloji... 2

GEFRAN PID KONTROL CİHAZLARI

Öğr. Gör. Selçuk ŞİMŞEK İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Eğitim Fakültesi.Pamukkale Üniversitesi

Paper prepared for the EY International Congress on Economics I "EUROPE AND GLOBAL ECONOMIC REBALANCING" Ankara, October 24-25, 2013

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

İçindekiler kısa tablosu

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

ENFLASYON VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ: TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE EKONOMETRİK BİR UYGULAMA ( )

Transkript:

Anadolu Üniversiesi Sosyal Bilimler Dergisi Anadolu Universiy Journal of Social Sciences Türkiye İmala Sanayinde Yapısal Değişim ve Ürekenlik: 1980 2008 Dönemi* Srucural Change and Produciviy in Manufacuring Indusry of Turkey: The Period of 1980-2008 Doç. Dr. Mein Alıok - Doç. Dr. İsmail Tuncer Öz Bu çalışma ihracaa dayalı sanayileşme sraejilerinin uygulandığı 1980-2008 dönemi için Türkiye imala sanayinde yapısal değişimin, emek ürekenlik arışlarına kakılarını irdelemekedir. Çalışmada yapısal değişim üreim fakörlerinin ürekenliğin düşük olduğu imala sekörlerinden, ürekenliğin görece yüksek olduğu sekörlere doğru kayması olarak anımlanmakadır. Yapısal değişimin imala sanayi ürekenlik arışlarına ekilerini oraya koymak için klasik pay kayması analizi (convenional Shif-share analysis) adı verilen yönem kullanılmakadır. Ampirik bulgular sanayinin büyüme sürecinde kaynakların ürekenliği düşük olan sekörlernden yüksek olan sekörlere doğru kayacağını ileri süren eksra yapısal kakı hipoezine (srucural bonus hykpohesis) desek vermemekedir. Bulgular yapısal değişilmin 1981-1990 ve 1991-2000 dönemlerindeki ürekenlik arışlarını açıklamada önemli bir eken olmadığını gösermekedir. Bununla birlike bulgular 1981-2000 döneminde yapısal değişim ürekenlik arışlarına eksra kakı vermek bir yana yük geirdiğine işare emekedir. Ancak, 2003-2008 dönemi için yapısal değişimin ekisi poziif olmakla birlike emek ürekenliği arışlarının yalnızca yüzde üçünü açıklayabilmekedir. Anahar Kelimeler: Ekonomik Büyüme, Teknolojik Gelişme, Yapısal Değişim, Emek Ürekenliği, İmala Sanayi. Absrac This sudy examines he effec of srucural change on produciviy growh in he manufacuring indusries in Turkey, for he period of 1980-2008, where he expor led indusrializaion sraegies have been applied. The sudy defined srucural change as he movemen of facor inpus, from manufacuring branches wih relaively low produciviy o branches wih high produciviy. In assessing he effec of srucural change on manufacuring produciviy growh he convenional shif-share analysis has been used. The empirical resuls do no suppor he srucural bonus hypohesis, which sae ha during he indusrial growh, facor inpus shif o more producive branches. The empirical findings sugges ha, srucural change is unimporan in explaining produciviy growh for he period 1981-1990 and 1991-2000. Moreover, he srucural change seems o bring a drag on produciviy raher han a bonus during 1981-2000. Alhough for he period of 2003-2008 he effec of srucural change is posiive, i seems o explain only 3 percen of he labor produciviy increases. Keywords: Economic Growh, Technological Developmen, Srucural Change, Labor Produciviy, Manufacuring Indusry. * Bu çalışma ECONANADOLU 2011 Kongresinde sunulmuş bildirinin gözden geçirilmiş halidir. Doç. Dr. Mein Alıok, Mersin Üniversiesi İİBF İkisa Bölümü, meinaliok@mersin.edu.r Doç. Dr. İsmail Tuncer, Mersin Üniversiesi İİBF İkisa Bölümü, iuncer@mersin.edu.r sbd.anadolu.edu.r 55

Türkiye İmala Sanayinde Yapısal Değişim ve Ürekenlik:1980 2008 Dönemi Giriş 1980 den iibaren Türkiye de uygulanan ihracaa dayalı sanayileşme sraejisinin yaraığı büyüme performansında ürekenlik arışlarının payının son derece düşük kaldığı ve isihdamsız bir büyümenin gerçekleşiği vurgulanmaka, sürdürülebilir bir büyümenin ve uluslararası rekabe gücü kazanılmasının yapısal değişime ve emek ürekenlik arışlarına dayandırılırsa kalıcı ve sağlıklı olabileceği arışılmakadır. Yapısal değişim, bir ekonomide üreim kesimlerinin ekonomik büyümeye kakılarındaki değişimdir. Ekonominin uzun dönemli gelişme sürecinde gerçekleşen yapısal değişim, arım, sanayi ve hizme gibi emel ikisadi faaliyelerin sekörel kompozisyonun değişmesi ve/veya başlangıça emeğin daha sonra sermaye girdilerinin kullanımı ve dağılımına dönük dönüşümün gerçekleşmesi biçiminde ele alınmakadır. Başka bir deyişle; yapısal değişim genelde geleneksel kesimlerden modern kesimlere, düşük kârlılık alanlarından yüksek kârlılık alanlarına üreim fakörlerinin kayması ve/veya yönlenmesi olarak anımlanmakadır. Üreim kesimleri arasındaki kaymalar ve ekonomik yapıdaki değişmeler ürekenlik arışlarına yol açarak ekonomik büyümeyi olumlu ekileyebilir. Ekonomik büyümenin sürdürülebilir kılınması, ora vadede ürekenlik arışları ile mümkün olduğundan ürekenlik ekonomik büyümenin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Çünkü ürekenlik arışı, bir anlamda ülkelerin sahip olduğu kaynakların (üreim fakörlerinin) ekin bir şekilde kullanıldığını göserir. Kaynakların ekin kullanımı üreim arışını gerçekleşirir. Özellikle küreselleşme süreciyle birlike fakör donanımları önemli ölçüde benzerlik göseren ülkelerin ekonomik büyüme performansları arasındaki farklılıklar ürekenlik düzeylerindeki farklılıklardan kaynaklanır. Dolayısıyla bu farklılaşan ürekenlik bileşenlerinin doğru ölçülmesi ve bu ölçümün süreklilik arz emesi ülkelerin sanayileşme yönünde yapısal değişimi ne ölçüde akip eiğini ve nasıl yararlandığını da oraya koyar (OECD, 2001, s.16). Ürekenlik arışının nieliğinin belirlenmesi, ölçülmesi ve mümkün olduğu ölçüde kaynaklarının ayrışırılması, ülke ekonomilerinin büyüme yarışında ne ölçüde başarılı olacağını ve bu başarılarını neye bağlı olarak sürdürebileceklerini gösermesi açısından da önem aşır. 56 Bununla birlike, özellikle gelişmelerini amamlamış ülkelerde emel sekörlerde kaynakların yeniden dağılımı olarak ele alınan yapısal değişimin yavaşladığı, ancak ürekenlik arışlarının devam eiği dile geirilmekedir. Bu nedenle büyüme yazınında sadece emel sekörler arasında kaynakların yeniden dağılımı olarak anımlanan yapısal değişimin ürekenlik arışlarını am olarak açıklayamadığına dair görüşler dile geirilmişir. Temel sekörlerdeki yapısal değişim yavaşlamasına rağmen ürekenlik arışlarının devam emesi, sekörlerin kendi al sekörlerindeki yapısal değişim ile açıklanmakadır. Gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerin birçoğunda ürekenlik arışında arım sekörünün payının çok küçük kalması nedeniyle imala sanayinin al sekörleri arasındaki değişimler önem kazanmışır. Bu nedenle imala sanayinin kendi alsekörleri arasında kaynakların yeniden dağılımının, yani yapısal değişimin ürekenlik ve büyüme üzerindeki ekilerini konu alan çalışmalara ilgi armışır. Bu çalışmanın amacı Türkiye ekonomisinin büyümesinde lokomoif işlevi gören imala sanayi ve al sekörlerinde 1980-2008 döneminde gerçekleşen ürekenlik arışlarını açıklamada yapısal değişimin rolünü ve yapısal değişimin ürekenlik arışına kakıosını irdelemekir. Yazındaki uygulamalı çalışmaların büyük bir kısmı yapısal değişimi, daha çok geleneksel emel sekörlerden modern emel sekörlere (arımdan-sanayiye, sanayiden-hizmeler sekörüne) kayma olarak ele almaka ve bu değişime ilişkin ampirik verileri analiz emekedir. Bu çalışma, diğer çalışmalardan farklı olarak yapısal değişimi her bir emel sekörün kendi içinde ürekenliği görece düşük kabul edilen al-sekörlerden, ürekenliği yüksek olan alsekörlere doğru kaynakların (üreim fakörleri) kayması olarak anımlamakadır. Çalışma, imala sanayi al sekörlerinde yapısal değişim ile emek ürekenliği arışı için eksra yapısal kakı hipoezi ni (srucural bonus hypohesis) desekleyen kanılar bulmayı heıdeflemekedir. Eksra yapısal kakı hipoezi, klasik pay kayması analizi (Convenional Shif-share analysis) yönemiyle es edilmeke ve 1980-2008 döneminde Türkiye imala sanayinde sürdürülebilir büyüme için gerekli emek ürekenliği arışları için yapısal değişimin kakısı ölçülmeye çalışılmakadır. Çalışmada, Türkiye İsaisik Kurumunun (TÜİK) 1980-2008 dönemi için Türkiye imala sanayi ISIC (Uluslararası Sandar Sanayi Sınıflaması, revize 2 ve 3) ile NACE (Revize 1.1) iki haneli al sekör verileri kullanılmışır. Veriler kamu sekörünün amamı ile özel sekörde 1980-2001 dönemi için 10 ve daha fazla işçi, 2003-2008 dönemi için bir ve daha fazla işçi çalışıran işyerlerini kapsamakadır.

Cil/Vol.: 13 - Sayı/No: 2 (55-70) Çalışmanın giriş bölümünden sonra ikinci bölümünde büyüme yazını çerçevesinde sürdürülebilir büyümenin kaynağı olarak ürekenlik arışlarının önemine değinilmeke ve ürekenlik arışlarını açıklamada yapısal değişimin rolü üzerinde durulmakadır. Üçüncü bölümde yapısal değişim, imala sanayi sekörünün kendi al sekörleri arasında oraya çıkan saik ve dinamik kayma ekileri ile sekör içi ekilerini ayrışıran ve klasik pay-kayması analizi (Convenıional Shif-share analysis) adı verilen yönem eorik emelde ele alınmaka ve özelenmekedir. Dördüncü bölümde 1980-2008 dönemi için Türkiye imala sanayinde yapısal değişimin emek ürekenliğine ekisi ölçülmeke ve bulgular değerlendirilmekedir. Analiz edilen 1980-2008 dönemi, ihracaa dayalı sanayileşme sraejisinin hızlandığı ve piyasalarda kısmi liberalleşmenin yaşandığı 1981-1990, üm piyasalarda am liberalleşmenin gerçekleşirildiği 1991-2000 ve neo liberal yapısal reform sürecinin inşasının amamlandığı 2003-2008 olmak üzere üç al dönemde incelenmişir. Çalışmanın sonuç bölümünde ise imala sanayi ve al sekörleri için elde edilen ampirik bulgular üzerinden genel bir değerlendirme yapılmakadır. Büyümenin Sürdürülebilirliği, Ürekenlik ve Yapısal Değişim Bir ülkede yaşam kaliesinin iyileşmesi, üreimin arması, isihdamın yükselmesi ve kalkınmanın gerçekleşmesi ülkelerin büyüme hızlarının sürdürülebilirliğine bağlıdır. Büyüme hızı ülkelerin oplam ürekenlik düzeylerine göre belirlenir. Bu bağlamda büyüme hızlarının sürdürülebilirliği, eknolojik gelişme emelinde ürekenlike meydana gelen arışlarla gerçekleşirilir. Ülkeler arasında ürekenlik düzeyi önemli farklılıklar göserdiğinden büyüme hızları da farklılık gösermekedir. Bazı ülkelerde ekonomiler küçülürken, bazı ülkelerde ise oldukça yüksek büyüme hızları göze çarpmakadır. Örneğin Brezilya, Arjanin gibi bazı Lain Amerika ülkeleri 20 yy. oralarına kadar dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alırken, büyüme hızlarındaki yavaşlama ile birlike (1965-1990 dönemi % -0,1) al gelir grubu ülkeleri arasına düşmüşlerdir. Buna karşılık yüzyılın oralarına kadar yoksul ülkeler grubunda yer alan Japonya, G. Kore, Hong Kong, Singapur ve Tayvan gibi Uzak Doğu Asya ülkeleri de göserdikleri olağanüsü büyüme performansı ile (1965-1990 dönemi % 5-6) bugün dünyanın zengin ülkeleri arasına girmişlerdir (Jones, 2001, s.5 12; Young, 1995). Günümüzde ise yıllık % 9-10 civarında büyüme performansı sergileyen Çin ve Hindisan gibi ülkelerin gerçekleşirdikleri bu yüksek büyüme hızları ile gelecek yirmi yıl içinde dünyanın refah düzeyi yüksek insanlarının yaşadığı ülkeler haline gelebilecekleri ileri sürülmekedir (World Bank, 2007, s.46). Anadolu Üniversiesi Sosyal Bilimler Dergisi Uzun dönem ekonomik büyüme ile ekonomideki yapısal değişim dinamiklerinin birbirleriyle ekileşimi konusu büyüme yazınında önemli bir arışmaya sahne olmakadır. Ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği ile yapısal değişim ve ürekenlik arasında karşılıklı bir ekileşimin olabileceği ve ekonomilerin büyümelerini hızlandıran ürekenlik arışlarının kaynaklarının yapısal değişimi de gerekli kılabileceği savunulmakadır. Yani büyüme hızı ile yapısal değişim arasında iki yönlü bir ilişkinin olabileceği ileri sürülmekedir (Taymaz ve Kılıçaslan, 2006, s.18). Bu nedenle, özellikle gelişmeke olan ülkeler için, ekonomik büyümenin kaynakları olan ürekenlik arışlarının ve eknolojik gelişmenin hızını ve yönünü belirleyen emenlerin espi edilmesi amacıyla çeşili çalışmalar yapılmaka ve bu çalışmalar doğrulusunda ülkelerin rekabe gücü, isihdam, sanayi, eknoloji ve yenilik poliikaları gelişirilmekedir. Büyüme yazınında Solow un (1957) modeli üzerine kurulu geleneksel büyüme muhasebesi çerçevesinde büyümenin kaynakları ayrışırılabilmekedir. Burada muhasebe yönemi, ekonomik büyümenin emel belirleyicilerini anlamada ilk adım olarak beimlenmekedir. Büyüme muhasebesi yaklaşımının emel çıkış nokası, gözlemlenen ekonomik büyümenin girdi kullanımındaki değişim ve eknolojik gelişme ile birlike ekin diğer üm üreim fakörlerini de içine alan bir ürekenlik bileşeni ayırımına gimekir. 1 Tercih edilen yaklaşımlar değişmekle birlike, büyümenin kaynakları için ölçeğe göre sabi geiri varsayımı alında Cobb-Douglas ipi üreim fonksiyonu emel alınmakadır. 2 Burada ekonomik büyümenin üç emel unsurundan söz edilmekedir. Birincisi kullanılan fakörlerin birikimi (işgücünün mikarında veya çalışma saalerinde arış ve diğer girdilerin mikarında arış) yoluyla büyümedir. İkincisi fakör- 1 Yapılan çalışmalardan bazıları da büün üreim fakör büyümeleri arasındaki ilişkileri, fakör paylarındaki dinamik ve ürekenliği emsil eden eknolojik değişim yanında devle poliikaları, hanehalkı ercihleri, doğal kaynaklar, fiziksel ve beşeri sermaye bileşenleri gibi kavramlar ile ilişkilendirmekedir (Barro, 1995). 2 Ürekenlik arışı üzerine yapılan çalışmaların bir kısmı ekonomide ürekenlik düzey ve gelişimini karşılaşırmaya odaklanırken, bir kısmı da yapısal değişim ve ürekenlik arışları ilişkisini incelemeye çalışmışır. Bununla birlike, özellikle imala sanayi özelinde reel GSYİH büyümesinin emel bileşenlerini oraya koyan, sekörel düzeyde ülkeler ve bölgeler arası karşılaşırma yapan, ürekenlik ve eknolojik değişimi ekileyen fakörlerin belirlenmesi amacını güden pek çok çalışma yapılmışır. Ekonomik büyüme ve büyümenin kaynakları konusunda ülke örnekleri üzerinden yapılmış çalışmalardan birkaçı şunlardır; Krugman, (1994), Young (1992); (1995), Temple (1999), Senhadji, (2000). Bu çalışmalarda Cobb-Douglas üreim fonksiyonu emelinden emek ve sermaye esneklikleri ve ürekenlik değişimleri ahmin edilmişir. sbd.anadolu.edu.r 57

Türkiye İmala Sanayinde Yapısal Değişim ve Ürekenlik:1980 2008 Dönemi lerin ürekenliğinin (iyi donanım, yeni eknik alyapı ve organizasyon şekilleri) arışı yoluyla büyümedir. Üçüncüsü aynı mikar girdi kullanarak daha fazla kama değer yaramakır. Bu fazla kama değer, aynı üreim faaliyeinde fakörleri daha ekin kullanmak ve/veya ürekenliği yüksek sekörlere doğru bu kaynakları yönlendirmekle mümkün olabilir. O zaman üreim sürecinde çıkı arışı, ekonomik büyümenin gerçekleşirilmesi ve sermaye birikiminin hızlanması, büyümenin kaynaklarının nieliğine ve mikarına bağlı olacakır (Uygur, 1999, s.171). Yani, büyümenin emel belirleyicileri, sermaye birikimi, eknolojik gelişme, isihdam arışı ve fakörlerin sekörler arası veya sekör içi daha ekin kullanımını sağlayacak kaymalardan meydana gelmekedir. Fakör birikimi (sermaye ve emek mikarındaki arış) ülkelerin ekonomik büyümesinin en emel unsurlarından biri olabilir. Ancak eknolojik gelişme veya mevcu girdi düzeyinden daha fazla çıkı elde edilmesini sağlayan başka araçlar söz konusu olmadığında uzun dönemli büyüme kalıcı olmayabilir. Uzun dönemli sürdürülebilir bir büyüme, üreim sürecinde emek ürekenliğinin arırılmasıyla gerçekleşir. Ülkelerin gelişme performansları incelendiğinde bunun büyük ölçüde eknolojik gelişme, yeni üreim ve iş ekniklerinin gelişirilmesi, ekonomik yapıdaki değişmeler ve buna bağlı olarak emeğin ürekenliğindeki arışlardan kaynaklandığı oraya konulmakadır. Teknolojik gelişme, emek ürekenliğini ekileyen en önemli fakörlerden biri sayılır. Teknolojik gelişmeler emek ürekenliğinde ve üreimde çıkı arışını sağlayarak sermaye birikimini genişleici eki yaraır. Genişleyen sermaye birikimi eknolojik gelişme ile birlike birbirini karşılıklı besleyerek oplam fakör ürekenliğini arırıp ekonomik büyümeyi hızlandırır. Çünkü eknolojik gelişme olmaksızın ekonomik büyüme, sermayeye göre azalan geiri söz konusu olduğundan durma nokasına gelebilir. Yani eknolojik gelişmeler sermayenin azalan geirisini elafi edecek ekiler yaraarak eknolojik gelişme oranında ekonomik büyümeye kakı sağlarlar (Jones, 2001, s.40). Böylece emek ürekenliği, hem doğrudan eknolojideki gelişmeler hem de bu gelişmelerin olanaklı hale geirdiği ek sermaye birikimi sonucu armakadır. Emek ürekenliği arışı, fakör arzının yükselmesi, eknolojinin değişmesi, üreim ölçeğinin büyümesi ve fakör alebinin armasıyla eşvik edilmelidir (Prokopenko, 2011, s.13-15). Büyümenin kaynakları zaman içinde değişim göserecekir. Ürekenlik arışı her zaman sermaye sokundaki arışan kaynaklanmak zorunda değildir. Bazen eldeki kaynakların daha ekin kullanımı sonucu bazen de yapısal değişimden kaynaklanır. Burada belirilmesi gereken önemli bir noka, ekonomilerin büyüme performansının her dönem süreklilik arz eden bir olgu olmadığıdır. Öyle ki, ülkelerin yapısal değişim geçirdikleri kalkınmanın ilk aşamalarında hızlanan bir büyüme performansı sergilerken, daha sonra durağanlaşan (seady) bir büyüme performanesıyla karşı karşıya kalabilmekedirler. Büyüme hızındaki yavaşlamanın nedenlerine ilişkin yapılan çalışmalar farklı açıklamalar öne sürmüşür. Örneğin 1973 ve 1979 yıllarındaki enerji ve perol fiyalarındaki ani yükselmeler, karlılık düşüşleri büyüme hızında yavaşlamaya neden olan unsurlardır. Diğer bir neden de, emeğin bileşimindeki değişim ya da ekonomilerin yüksek ürekenlik koşullarına sahip imala sanayi üreiminden, düşük ürekenlik koşullarına sahip olunan hizmeler sekörüne doğru kaymasıdır (Jones, 2001, s.44). Ayrıca son dönemlerde hızlanan küreselleşme süreciyle birlike ülkelerin eknolojilerinin birbirine yakınsaması, reel sermayenin kârlılığının düşmesi ve finans sermayenin giderek reel sermayeden uzaklaşması gibi olgular ürekenlik arışını yavaşlaıcı ve buradan büyümeyi durağanlaşırıcı ekenler arasında sayılmakadır. Son 20-30 yılda hızlı büyüme göseren ülkelerin çabaları değerlendirildiğinde kişi başına gelir üreiminde yakınsama gözlenmekedir. G. Kore, Hong Kong, Singapur ve Tayvan dan oluşan Uzak-Doğu Asya ülkelerinde 30 yıldan uzun bir süre GSYİH larında % 6 nın üzerinde büyüme görülmüşür. Yapılan birçok çalışma, bu ülkelerin yaşadığı büyüme mucizesi nin önemli bir kısmının, üreim girdilerinin kümülaif arışından kaynaklandığı, büyük ölçüde aşırı genişleyen fiziksel ve beşeri sermaye ile eğiim yaırımları, mali asarruf düzeyinin yükselmesi, geniş ölçüde kadınların işgücüne kaılımındaki arışlar ile arımdan imala sanayine kayma yoluyla gerçekleşen girdi birikimlerinin bir sonucu olduğunu gösermişir (Amsden, 1989; Wade, 1996, s.3-4). Yani bu ülkelerde, sanayileşme ve ürekenlik arışı, imala sanayinin bünyesinde bir yapısal değişim ile birlike gerçekleşmişir. Çünkü girdi başına çıkının bir ölçüsü olan oplam fakör verimliliğindeki arış Hong Kong, G. Kore ve Tayvan da poziif olmakla birlike olağanüsü değildir. Singapur için ise daha da küçükür (Kim ve Lau, 1994; Young, 1995). Diğer bir deyişle mucize yaşayan bu ülkelerin büyümelerine son yıllarda oplam fakör ürekenliği (TFÜ) arışlarının değil, girdilerin hacimsel arışının kakı sağladığı belirilmekedir (Sonobe ve Osuka, 2001). 58

Cil/Vol.: 13 - Sayı/No: 2 (55-70) Ancak bazı çalışmalar bu ülkelerin ekonomik büyümelerinin yapısal değişimden ziyade sadece oplam fakör ürekenliğinden kaynaklandığını belirmekedir. Basu, Fernald ve Shapiro (2001) de yapıkları çalışmada ülkelerin büyümelerini hızlandıran ürekenlik arışlarının daha fazla fakör kullanma, sermaye birikimi ya da ölçek ekonomilerinden değil daha çok eknolojik değişimden kaynaklandığı sonucuna varmışlardır (Basu, Fernald ve Shapiro, 2001, s.35). Ayrıca, sanayileşmeyi mucizevi bir biçimde gerçekleşirmiş olan bu ülkelerin dışa açıklık derecesi, sanayilerini ihraca yapmaya, dünya piyasalarında rekabee eşvik eiği ileri sürülmekedir. Büyümeyi eşvik emek için, sorumluluk üslenen, sanayileşme sürecine sisemaik ve kapsamlı müdahalede bulunan, yaırım yapan ve yabancı sermayeyi dave eden, görece isikrarlı hükümelerin varlığının da, bu gelişmede önemli bir paya sahip olduğu vurgulanmakadır (Wade, 1990, s.350-77; Sigliz, 1996, s.151; World Bank, 1993, s.13, 57-58; Young, 1992; 1995). Krugman (1994) ise bu ülkelerin büyüme hızlarının ürekenlik arışlarından beslenmediğini oraya koymuşur. Bu ülkelerin büyümelerinin girdilerdeki hızlı arışan kaynaklandığını belirmeke ve ürekenlik arışı yerine girdilerin birikimine dayanan bu büyümenin eninde sonunda kaçınılmaz olarak azalan marjinal geirilerle karşılaşacağını, diğer bir deyişle, sermayenin geiri oranı düşükçe bu bölgenin büyüme momenini yavaşça kaybedeceğini ileri sürmüşür (Krugman, 1994, s.63-69). Ürekenlik arışlarından beslenmemelerine rağmen bu ülkeler oldukça uzun süre hızlı büyümeyi başarmışlardır. O zaman; ürekenlik arışı yerine fakör birikimine dayanmasına rağmen bu ekonomiler uzunca bir süre hızlı büyüme başarısını nasıl sürdürebildiler? Bu büyüme başarısının kaynağı yapısal değişim olabilir mi? gibi soruların sorulması gerekmekedir. Bu sorulara verilecek cevaplarda yapısal değişimin büyümenin kaynağı olan ürekenlik arışlarını nasıl ekilediği ve yapısal değişimi gerçekleşiren unsurlarının neler olduğu önem kazanmakadır. Yapılan çalışmalar, yapısal değişimin sekörler için sekör içi ürekenlik arışları kadar önemli rol oynadığını ve ekonomik büyüme için emel sürükleyici bir güç olabileceğini vurgulamakadır (Fagerberg, 1994; 2000). Yapısal değişimin ürekenlik arışları üzerinde çok önemli ekisi olduğunu ileri süren öncü çalışma 1960 da Saler arafından yapılmışır. Saler e göre, Anadolu Üniversiesi Sosyal Bilimler Dergisi yapısal değişim, eknolojik değişmenin eşi olmayan ekisinden ve ölçek ekonomilerinden kaynaklanır. Hızlı eknolojik değişim ve ölçek ekonomileri gelişiren sekörler nispi fiya düşüşü ve yüksek oranlı çıkı arışına ulaşır. Diğer sekörler ise bu performansı yakalayamadıkları gibi karşılaşıkları alebin fiya ve gelir esnekliklerine bağlı olarak rakip malların fiyalarının düşmesi ve gelişen sekörlerin işgücü alebinin armasından kaynaklanan işgücü maliyei arışı nedeniyle pazar daralmasıyla karşı karşıya kalır (Saler, 1960, s.154 den akaran, Taymaz ve Kılıçaslan, 2006, s.6). Yapısal değişim kavramı, çıkı arışlarına yol açan ve bu arışlardan ekilenen ikisadi yapıdaki dönüşümleri ve dönüşümlere neden olan olası ekileri içermekedir (Chenery ve Syrquin, 1986, s.38). Kalkınma yazını genellikle yapısal değişimi, Tarımdan Sanayiye veya geleneksel sekörden - modern seköre doğru kayma ve kaynakların yeniden dağılımı olarak ele almışır. Bunun arkasındaki emel emen fakör geirilerindeki sekörel farklılıklardır. Yapısal değişim ile fakörlerin düşük ürekenliğe sahip sekörlerden daha üreken sekörlere yeniden dağılımı ile oralama ürekenlik ve oplam üreim arırabilir (Syrquin, 1984, s.77). Yapısal değişim,...fiziki ve beşeri sermaye birikimi ile alep, üreim, icare ve isihdamın kompozisyonlarında bir kaymayı... içerdiğinden bunlar ekonomide yapısal bir dönüşümün emelini de oluşurmakadır (Chenery ve Syrquin, 1986, s.50). Yapısal değişimin ürekenliği desekleyen yönde işlediğini belirlemeye üç fakör yardımcı olmakadır. Bu fakörlerden birincisi, doğal kaynakların varlığıdır. Önemli ölçüde doğal kaynaklara sahip olan ülkelerin bu yapısal dönüşüm sürecinden olumsuz ekilenmesi kaçınılmazdır. İhraca içinde doğal kaynakların payı yüksek olan ekonomilerin ürekenlik arışını desekleyen bir yapısal değişimi yakalamaları daha güçür. Madenler ve doğal kaynaklar daha az isihdam yaramakadır. İkincisi, ulusal paranın değerinin düşük belirlenmesidir. Döviz kurunu rekabeçi düzeyde uabilen ülkeler büyümeyi ve ürekenlik arışını güçlendiren bir yapısal değişim deneyimine sahip olma eğilimi aşımakadır. Paranın denge değerinin alında uulması icaree konu olan sekörlerin genişlemesine yol açan bir ür desek ve eşvik (sübvansiyon) işlevi görmekedir. Üçüncüsü, emek piyasalarının esnekleşirilmesidir. Daha esnek emek piyasalarına sahip olan ülkelerin yapısal değişimi daha hızlı yaşayacaklarıdır. Burada önemli olan noka işgücü piyasasının esnekliği konusunda emek fakörünün sekörler ve firmalar arasında rahaça hareke edebilmesidir. Yoksa esnek- sbd.anadolu.edu.r 59

Türkiye İmala Sanayinde Yapısal Değişim ve Ürekenlik:1980 2008 Dönemi liken kası yolsuzluklar, popülizm ve ahbap çavuş kapializmine 3 dayalı bir sisemin varlığı değildir. Gerçi yolsuzluk, yasal kaılıklar gibi kurumsal gösergelerin yapısal değişimi engelleyici bir rolü olduğuna dair bir bulguya raslanmamışır (McMillan ve Rodrik, 2011). Uzun dönemli kalkınma sürecinde gerçekleşen yapısal değişim, emel ikisadi faaliyelerin sekörel kompozisyonunun değişmesini, başlangıça emeğin daha sonra sermayenin sekörler arası ve sekör içi kullanımı ve dağılımına dönük değişmeleri içerir. Bu anlamda imala sanayinin al sekörleri arasında da bir yapısal değişim söz konusu olabilir (Fagerberg, 2000, s.394). Al-sekörler düzeyinde ürekenlik ve isihdam payındaki değişmeler, imala sanayinin ürekenlik düzeyinin yapısal değişim ile ekilenebileceğini gösermekedir. Bu nedenle, imala sanayi içindeki yapısal değişimin ekilerinin incelenmesi, ürekenlik dinamiklerinin anlaşılması açısından yararlı olacakır. İmala sanayiinde yapısal değişim, farklı al-sekörlerin isihdam paylarının değişmesi sonucu oraya çıkmakadır. Ekonomi genelindeki yapısal dönüşümde (arım, sanayi ve hizmeler) görüldüğü gibi ürekenlik düzeyi yüksek olan sanayilerin isihdam paylarının arması, (sekörel düzeyde bir değişim olmasa bile) oralama ürekenliğin de armasına yol açacakır. İmala sanayinde kaynak dağılımı emek yoğun sekörlerden sermaye yoğun sekörlere doğru değişim göserirse, Hechsher-Ohlin modeli, oplam sekörde sermaye emek oranı değişmeden oplam sermaye birikiminin sağlanacağını öngörür. Dolayısıyla eknoloji değişmeden sermaye birikimi arsa bile, sermayenin geiri oranı düşmeyebilir ve ürekenlik arışı sağlanabilir (Sonobe ve Osuka, 2001). Sanayileşmenin daha formel biçimlerinde ürekenlik arışı için yapısal değişimin, sekörel yoğunlaşma (ekelleşme) ve eknolojik olarak dinamik dallardaki uzmanlaşma eğilimleri ile sekör içi büyümeye eksra (bonus) kakıda bulunarak oplam ürekenliği arırdığı ileri sürülmekedir (Timmer ve Szirmai, 2000, s.374). Yapısal değişim hipoezini desekleyen bakış açılarından biri de ekonominin liberalleşirilmesi sonucu gerçekleşen yapısal değişikliklerin üreim, isihdam, 3 Hükümele yakın ilişkileri olan şirkelerin ekonomik güç elde ederek, rekabe emeden hükümei kullanma yoluyla yardım ve koruma aldığı bir sisemdir. Yardımlar önemli sekörlerdeki ekelleri, farklı malların ihali için imiyazlı lisansları ve oldukça büyük ekonomik avanajları içerir (Haber, 2002: xi). Haber e göre, 1990 ların sonunda Doğu Asya ekonomilerinin büyümelerinin şaşırıcı bir şekilde hızla yavaşlamasının ve 1997 de bu ekonomilerin krize girmesinin emel sebebi ahbap çavuş kapializmidir. 60 ihraca ve ihala bileşenlerindeki olumlu sonuçlarına gönderme yapmakadır. Buna göre, Neo klasik eori, ülkeler yuriçi piyasalarını liberalleşirdiğinde ve uluslararası icaree ve doğrudan yabancı yaırımlara açıldığında fakör girdilerinin daha üreken ve ekin faaliyelere doğru yöneleceğini öngörmekedir. Çalışmanın Yönemi ve Kullanılan Veriler Yönem Yapısal değişimi ölçmenin birçok yönemi vardır (deaylı bir arışma için bakınız Chenery ve Syrquin, 1986; Syrquin, 1988). Bu çalışmada imala sanayi al-sekörlerinin isihdam paylarının değişimi olarak anımlanan yapısal değişimin, imala sanayi emek ürekenliğine ekilerini oraya koymak amacıyla Klasik Pay Kayması Analizi (Convenional Shif-Share Analysis) (KPKA) olarak bilinen ayrışırma (decomsposiion) yönemi kullanılmakadır. Bu yönemle sekeör-içi ve sekörler-arası yapısal değişimin ve firma dinamiklerinin (yeni firmaların piyasaya girişi, büyümesi ve piyasadan çıkması) ürekenlik arışı üzerine ekisini incelemek mümkün olmakadır. Bu yönem emek ürekenliğindeki arışları ya da büyümeyi kaynaklarına ayrışırmaya olanak sağlamakadır. KPKA yönemi, sekörlerin kendi ürekenliklerinin arışından kaynaklanan sekör içi ürekenlik arışı, saik (yapısal değişim) ekisi ve dinamik (yapısal değişim) ekisi olmak üzere üç parçaya ayrışırmaka ve al sekörler arasındaki yapısal değişimin oplam imala sanayi ürekenliğine ekisini oraya koymakadır. Bu ayrışırma yönemini ilk olarak, bir birim çıkı üremek için gereksinim duyulan emek mikarını analiz eden Fabrican (1942) ın kullandığı kabul edilmekedir. Fabrican, imala sanayinde emek kaymalarının ürekenliğe ekilerini analiz emişir (Fabrican, 1942). Daha sonra bu yönem emek ve sermaye için eş zamanlı bir kaymayı içerecek şekilde Massel (1961) arafından gelişirilmişir (Bkz. Timmer ve Szirmai, 2000). Emek fakörünün arım gibi ürekenliğin düşük olduğu sekörden göreceli olarak daha yüksek ürekenliğe sahip sanayi ya da hizme sekörüne kayması sonucu ürekenlike arışa neden olur (Taymaz ve Kılıçaslan, 2006, s.8). Ekonomideki oplam ürekenlik arışlarının en önemli kaynaklarından biri olan imala sanayinde yapısal değişim sorunsalı, am zamanlı üreim fakörlerinin dağılımında emel kaymalar olmasını ve imala sanayi al-sekörlerinde ürekenlik düzeyleri ve büyüme oranlarının farklı olmasını gerekirir. Sekörler arasında ve sekör içinde fakör kaymalarındaki büyük değişimler, sekör içi ürekenlik arışları ile bir-

Cil/Vol.: 13 - Sayı/No: 2 (55-70) leşiğinde, oplam ürekenliğe ve sekörlerin büyüme oranlarına önemli kakılar sağlayabilir. Büyüme geliri arırır ve bu süreç karşılıklı ekileşimle devam eder. Zaman içinde gelir düzeyi arıkça alep edilen ürün kompozisyonu da değişir. Bu değişime esnek olan ülkelerde alep arışını üreim arışı, üreim arışını fakör kaymaları ve ürekenlik arışı izler. Bu da yapısal değişimin ekisini arırarak büyümeye kakı sağlar. En genel anımıyla ürekenlik çıkı endeksinin girdi endeksine oranı olarak anımlanabilir. Özelde emek ürekenliği ise üreilen çıkının çalışılan saa veya çalışan sayısına oranıdır. Bu çalışmada, imala sanayi sekörü için emek verimliliği reel üreim değerinin çalışan sayısına oranı olarak anımlanmışır. Kısaca: EÜ ÜD L (1) Anadolu Üniversiesi Sosyal Bilimler Dergisi Burada, EÜ imala sanayi sekörü emek ürekenliğini, ÜD reel üreim değerini, L çalışan sayısını ve üs indise yer alan söz konusu dönemi ifade emekedir. Toplam imala sanayi emek ürekenliği bu biçimde anımlandıkan sonra, oplam sekörün emek ürekenliği ile her bir al sekörün emek ürekenliği arasındaki bağlanı muhasebe özdeşlikleri yardımıyla oraya konduğunda klasik pay kayması analizi (KPKA) denklemine ulaşılır. İmala sanayinde her bir al sekörün oplam imala sanayi isihdamı içindeki payını S i ile ifade edelim (al indis i al-sekörü ifade emekedir). (1) denklemini imala sekörü genelindeki ürekenlik ile her bir al-sekörün ürekenliği arasındaki bağlanıyı verecek biçimde şöyle düzenleyebiliriz. EÜ ÜD L ÜD n n i i i1 Li L i1 (2) Bu denklem bize, her bir al-sekörün emek ürekenliği ( EÜ i ) al-sekörün isihdam içindeki payı ile ağırlıklandırılarak oplandığında oplam imala sekörünün emek ürekenliğine ulaşılacağını söylemekedir. Belli bir sürede oraya çıkan yapısal değişimi görmek için bir başlangıç yılı ny L EÜ ve nihai yıl seçerek karşılaşırmak gerekecekir. Bunun için (2) numaralı denklemin farkını alarak oplam imala sekörü başlangıç yılı emek ürekenliğine bölündüğünde klasik pay kayması denklemi elde edilmiş olmakadır: i S i ny EÜ EÜ EÜ n ( S ny S n ny S EÜ i i i i i i i EÜ ) EÜ ( S i1 i1 i1 )( EÜ EÜ ny n ( EÜ ny i EÜ ( Saik Kayma Ekisi I ) ( Dinamik Kayma Ekisi II ) ( Sekör İçi Eki III ) Eşiliğin sol arafındaki erim imala sanayindeki oplam ürekenlik arış hızını ifade emekedir. Eşiliğin sağ arafındaki ilk iki erim yapısal değişimin oplam ekisini gösermekedir. Eşiliğin sağındaki ilk erim saik kayma ekisini (I) göserirken, ikinci erim dinamik kayma ekisini (II) ifade emekedir. Üçüncü erim ise, sekör içinden kaynaklanan ürekenlik arışlarını ifade eden sekör içi ekiyi (III) gösermekedir. Sekör içi eki elde edilirken, sekörün isihdam payı sabi uulmaka ve emek ürekenliğindeki arışların ne kadarının sekörün kendi içindeki ürekenlik arışlarından kaynaklandığı bulunmuş olmakadır. Yapısal değişimde, saik kayma ile dinamik kayma ekileri arasında ayırım yapmak, emeğin başlangıça ürekenlik düzeyi yüksek sekörlere doğru kaymasının ekilerinin yanında, hızlı büyüme performansı göseren sekörlere doğru kaymasının da ekilerini görmek bağlamında önemlidir. ) EÜ i ) S Saik kayma ekisi emek ürekenliğindeki arışların ne kadarının emeğin sekörler arası kaymalarından kaynaklandığını gösermekedir. Saik kayma ekisi dönemin başlangıcında yüksek ürekenlik düzeyindeki dallara doğru emeğin kaymasının sebep olduğu ürekenlik arışını ölçer. Düşük ürekenliğe sahip sekörlerden yüksek ürekenliğe sahip sekörlere doğru kayma olursa bu erim poziif, ersi durumda ise negaif olacakır. Dolayısıyla bu erim bir ülkenin kaynaklarını düşük ürekenliken yüksek ürekenliğe sahip sekörlere doğru harekee geçirme yeeneğini gösermekedir. Dinamik kayma ekisi ise daha yüksek emek ürekenliği arış hızlarına sahip sekörlerde olduğu gibi daha dinamik al-sekörlere doğru kaymaları anlaır. Bu eki, ürekenliği hızlı büyüyen sekörlerin oplam isihdam içindeki paylarını arırıyorsa poziif olacakır. Dolayısıyla bu erim ürekenliği hızla aran sekörlere doğru ülkenin kaynaklarını harekee geçirme yeeneğini oraya koyar (Fagerberg, 2000, s.401-2; Timmer ve Szirmai, 2000, s.375-6). i sbd.anadolu.edu.r 61

Türkiye İmala Sanayinde Yapısal Değişim ve Ürekenlik:1980 2008 Dönemi Veriler Bu çalışmada, 1980-2001 dönemi Yıllık İmala Sanayi İsaisikleri ile Türkiye İsaisik Kurumunun (TÜİK) 1980-2008 dönemi için Türkiye imala sanayi ISIC (Uluslararası Sandar Sanayi Sınıflaması, Revize 2 ve 3) ile NACE (Revize 1.1) iki haneli al sekör verileri kullanılmışır. 1980-2001 dönemi verileri kamu sekörünün amamı ile özel sekörde 10 ve daha fazla işçi çalışıran işyerlerini kapsamakadır. TÜİK nun Uluslararası Sandar Sanayi Sınıflamasına (ISIC Rev. 2) göre düzenlenmiş ve 1980-2001 dönemi imala sanayi çıkı (kama-değer) verileri, 1987 bazlı sekörel opan eşya fiyaları (TEFE) endeksleri ile fiya harekelerinden arındırılmışır. 2003-2008 dönemi verileri ise TÜİK in 2002 Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı ile birlike veri derleme yönemlerinde ve anımlarında önemli değişikliklere gimesi nedeniyle imala sanayinde bir ve daha fazla işçi çalışıran kamu özel üm işyerlerini kapsamakadır. Bu dönem 2003 bazlı sekörel üreici fiyaları (ÜFE) endeksleri ile fiya harekelerinden arındırılmış ve karşılaşırmalar yapılırken bu değişim dikkae alınmaya çalışılmışır. İmala Sanayinde Yapısal Değişimin Emek Ürekenliği Arışına Ekileri 1980 sonrası dönemde, yapısal uyum programları çerçevesinde uygulanmaya başlanan büyüme sraejilerinin emel hedeflerinden biri ekonomide ürekenlik arışını sağlamak ve sürdürmek olarak oraya konmuşur. Bu amaçla Türkiye ihracaa dönük sanayileşme sraejisine dayalı yeni sermaye birikim modeli ile 1980 lerden 1990 lı yılların ikinci yarısına kadar üreimi, iç ve dış icare ile mali piyasaları edrici olarak serbesleşirerek (liberalizasyon) ekonomiyi dışa dönük bir yapısal dönüşüm sürecine sokmuşur. 1990 ların ikinci yarısından iibaren devlein ekonomiye müdahale eden araçlarının deregülasyonu 4 ve üreim faaliyelerini gerçekleşiren KİT lerin özelleşirmesini amaçlayan yapısal uyum programlarını hızlandırmışır. Ayrıca işgücü piyasalarının esnekleşirilmesini sağlayan yasal ve kurumsal düzenle 4 Sözcük anlamı kuralsızlaşırma dan ziyade düzenleme dışı bırakma olan bu uygulama geniş anlamda devlein küçülülmesi ve özel kesim alanının genişleilmesini hedeflemekedir. melerin yaşama geçirilmesi ve sosyal poliikaların yeniden yapılandırılmasıyla yapısal dönüşüm süreci amamlanmışır. Bu bağlamda Türkiye ekonomisi üzerine yapılan çalışmaların bir kısmı 1980 öncesi ve sonrası dönemlerde ekonomide ürekenlik düzeyi ve gelişimini karşılaşırmaya odaklanırken, bir kısmı da özellikle 1980 sonrası Türkiye ekonomisinin geçirdiği yapısal değişim ile ürekenlik arışları ilişkisini incelemeye yönelmişir. Ayrıca özellikle imala sanayi özelinde reel üreim arışının emel bileşenlerini oraya koyan, sekörel düzeyde bölgeler arası karşılaşırma yapan, ürekenlik ve eknolojik değişimi ekileyen fakörlerin belirlenmesi amacını güden pek çok çalışma da yapılmışır. Çünkü kaynak dağılımının ağırlıklı olarak serbes piyasaya bırakıldığı bu süreçe yaşanan yapısal dönüşümün yaraığı ekonomik büyüme performansı, reel üreimin sürükleyici dinamiği imala sanayinde de yapısal bir değişime neden olmuşur. İmala sanayinde yapısal değişim ürekenlike, üreimde ve büyüme oranında arışlara yol açmışır. İmala sanayinde oralama olarak 1980-1990 yılları arasında % 7, 1991-2000 yılları arasında % 6 ve 2001-2007 yılları için ise % 7-8 oranında büyüme gerçekleşmişir (Boraav, 2011, s.207). Bu bağlamda 1980 den günümüze değin gerçekleşen oralama olarak yüksek büyüme hızının sürdürülebilir bir nielike olup olmadığını, imala sanayinde gerçekleşen yapısal değişimin emek ürekenliği arışına eksra (bonus) bir kakıda bulunup bulunmadığını veya emek ürekenliğini ne kadar ekilediğini espi emek önem kazanmakadır. Türkiye imala sanayi sekörel üreim değeri, çalışan sayısı verileri kullanılarak (3) Nolu denklem çerçevesinde klasik pay kayması analizi yönemi ile hesaplamalar yapılmış ve sonuçlar Tablo 1 de özelenmişir. Türkiye imala sanayi için ürekenlik arışları ve bu arışlara kaynaklık eden kayma ekileri 1980-1990, 1991-2000 ve 2003-2008 al-dönemleri için hesaplanmışır. Tablonun ilk süununda söz konusu dönemler, ikinci süununda oplam imala sanayinde emek ürekenliği büyüme oranları verilmişir. Diğer süunlar sırasıyla, klasik pay kayması denklemindeki saik kayma ekisi (I), dinamik kayma ekisi (II) ve sekör içi eki (III) ile oplam ekiyi vermekedir. 62

Cil/Vol.: 13 - Sayı/No: 2 (55-70) Anadolu Üniversiesi Sosyal Bilimler Dergisi Tablo 1. Türkiye İmala Sanayinde Emek Ürekenliği Arışının Ayrışırılması Dönem Emek Ürekenliği Arış Hızı % Saik Kayma Ekisi (I) Dinamik Kayma Ekisi (II) Sekör İçi Eki (III) Toplam Eki 1980-1990 55.41 0.003 0.03 0.587 0.554 % 0.55 5.35 105.9 100.0 1991-2000 45.23 0.040 0.012 0.504 0.452 % 7.9 3.0 110.9 100.0 2003-2008 * 7.34 0.01 0.012 0.071 0.073 % 13.9 16.9 97.0 100.0 * 1980-2000 verileri kamu sekörünün amamı ile 10 ve daha fazla işçi çalışıran işyerlerini kapsarken, 2003-2008 verileri bir ve daha fazla işçi çalışıran üm imala sanayi işyerlerini kapsamakadır. Tablo 1 e göre, Türkiye imala sanayinin büün al sekörleri için emek ürekenliği arış hızı 1980-1990 al döneminde % 55,41, 1991-2000 al döneminde % 45,23 ve 2003-2008 al döneminde % 7,34 oranında büyümüşür. Klasik pay kayması analizi yardımıyla bu ürekenlik arışlarının kaynaklarına bakıldığında 1980-1990 döneminde yüzde 55,41 lik ürekenlik arışını yapısal değişimden kaynaklanan saik eki (I erim) % -0,55 ve dinamik eki (II erim) % -5,35 düzeyinde negaif yönde ekilemiş görünmekedir. I. ve II. Terimlerin oplamından oluşan yapısal değişimin oplam ekisi (% -5,90) negaifir. Dolayısıyla sekör içi eki (III. Terim) % 105,90 ile emek ürekenlik arışlarına en büyük kakıyı sağlamış görünmekedir. Emek ürekenliğinin % 45,23 büyüme sergilediği 1991-2000 döneminde bu ürekenlik büyümesine en önemli kakıyı yine sekör içi ürekenlik arışı (III erim) % 110,90 ile sağlamakadır. Çünkü yapısal değişimden kaynaklanan saik eki (I erim) % -7,90 ve dinamik eki (II erim) % -3,00 oranında negaif eki yaramışır. 2003-2008 al döneminde ise yüzde 7,34 büyüme göseren emek ürekenliğindeki arışa yapısal değişimden kaynaklanan saik eki (I erim) % -13,90 negaif yönde ekilerken, yapısal değişimden kaynaklanan dinamik eki (II erim) % 16.90 lık bir arış ile önemli kakı sağlamışır. Bu dönemde yapısal değişimin emek ürekenliğine oplam kakısı saik ve dinamik kayma ekileri oplamı % 3.00 ile poziif ancak sınırlı kalmışır. Sekör içi ürekenlik arışı ise % 97 ile en büyük kakıyı sağlamışır. 1980-2000 döneminin amamı için ürekenlik arışının büyüme bileşenlerine bakıldığında, Türkiye imala sanayi için yapısal değişim, emek ürekenlik arışlarına bu iki al dönemde % -8,40 oranında negaif eki yaramışır (Tablo 1). 1980 den 2000 yılına ürekenlik arışına yapısal değişimden kaynaklanan saik ve dinamik kayma ekisinden ziyade sekör içi ürekenlik arışlarının en önemli kakıyı sağladığı görülmekedir. Sekör içi ürekenlik arışının emel nedeni olarak kişi başına sermaye ve enerji yoğunluğundaki arış göserilebilir. 1980-1990 ve 1991-2000 al dönemlerinde, sermaye kullanımındaki arış ürekenliği oralamanın üsünde olan al sekörlerdeki isihdam paylarını düşürmüşür. Bu durum daha çok karşılaşırmalı üsünlüklere sahip daha emek yoğun imala sekörlerinde gerçekleşmişir. Bu iki al dönemde emek ürekenliği arışları, yapısal değişimin yaraacağı eksra (bonus) bir kakıdan ziyade, sekör içi emek ürekenliği arışları ile sürdürülmüş görünmekedir. İhracaa dayalı büyüme sraejisi çerçevesinde uygulanan serbes dış icare poliikaları sonucu yaırımların ve dolayısıyla üreimin kısa dönemde uluslararası rekabe edebilirliği yüksek, faka ürekenliği düşük olan kaynaklara ve alanlara yönelmesi söz konusu olmuşur. Kaynakların daha çok emek yoğun sekörlere kayması ve devlein ekonomideki rolünün küçülülmesi çabaları sonucu kamu sekörünün yaırım eğilimini kaybemesi imala sanayinde ürekenlik arışlarında yapısal değişimin ekisini negaif kılmışır. Yapılan analize göre, elde edilen bulgular sekörler arası yapısal değişimin 1980-2000 döneminde ürekenlik arışına ekisinin oldukça zayıf kaldığını gösermekedir. Sonuça Türkiye İmala sanayi emek ürekenliği büyümesinin büyük bir bölümü 1980-2000 döneminde sekörün kendi iç koşullarının yaraığı ürekenlik arışından kaynaklanırken, 2003-2008 al döneminde yapısal değişimin poziif bir kakısı olduğu gözlenmekedir. sbd.anadolu.edu.r 63

Türkiye İmala Sanayinde Yapısal Değişim ve Ürekenlik:1980 2008 Dönemi 2003-2008 dönemi için gerçekleşen % 7,34 lük kısmi ürekenlik arışı önceki iki al döneme göre daha düşük kalırken yapısal değişimin emek verimlilik arışlarına kakısının poziif ancak % 3 dolayında sınırlı kalması 5 bu al dönemde saik kayma ekisinin negaif iken dinamik kayma ekisinin poziif değer almasından ileri gelmekedir. Ayrıca dinamik kayma ekisinin poziif ve güçlü bir ekiye sahip olmasında bu yıllarda ürekenliği oralamanın üzerinde büyüyen sekörlerin isihdam paylarında önemli arışların gerçekleşmiş olmasından kaynaklanabilir. Bu durum, elbee ki al-sekörlerin emek paylarındaki kaymayı yani bir sekörden diğerine işgücünün fiziksel ransferini içermesini gerekirmemekedir. Bu kaymalar, imala sanayi isihdamının büyümesine bağlı olarak al-sekörlerin oplam imala sanayi isihdamı içindeki payının görece değişmesi biçiminde de oraya çıkmış olabilir. Türkiye imala sanayinde emek ürekenliği arışında yapısal değişimin sağladığı kakılara ilişkin bulgular bu konudaki diğer araşırmaların sonuçları ile uyumlu ve uarlılık gösermekedir. Örneğin Taymaz vd. (2008) e göre 1980-1990 döneminde sekör içi ürekenlik arışları, imala sanayinin genel ürekenlik arışının yaklaşık % 65 ini sağlamışır. 1990-2000 döneminde ise sekör içi ekinin ürekenlik büyümesine kakısı % 80 i aşmışır (Taymaz vd., 2008, s.77). Fagerberg (2000) de 1973-1990 dönemi Türkiye imala sanayi ve 39 ülkeyi kapsayan çalışmasında KPKA yönemiyle oplam imala sekörü için emek ürekenliği arışlarını ayrışırmışır. Türkiye imala sanayi için saik kayma (I) ekisini % -2,0, dinamik kayma (II) ekisini % -12,8 ve sekör içinden gelen (III) ekiyi % 114,3 olarak hesaplamışır (Fagerberg, 2000, s.402-3). Suiçmez ve Taymaz (2005), Saler eğrilerini kullanarak Türkiye imala sanayi için yapısal değişimin ürekenlik arışlarına kakısını, 1982 yılı baz alınarak 1982-2000 dönemi için hesaplamış ve üm dönem için negaif olduğunu gösermişlerdir. Bir başka deyişle, 1982 den sonraki üm yıllarda, 1982 ile karşılaşırıldığında, ürekenliği düşük olan sekörlerin isihdam paylarının arması sonucu oralama ürekenlik düzeyinde bir düşüş gerçekleşmişir. 1982-1986 dö- 5 2003-2008 verilerini kullanarak 20 ve daha fazla işçi çalışıran işlemelerde emek verimliliği arışlarına yapısal değişimin kakısı biraz daha yüksek (% 17.45 dolayında ) çıkmakadır. 2003 sonrası için 10 ve daha fazla işçi çalışıran işlemelerin bilgilerine ulaşmak TÜİK in verileri bu sınıflandırmaya göre derlememesinden dolayı mümkün olmamışır. 64 neminde eki sürekli ararak (eksi) % 18 e ulaşmışır (Taymaz ve Suiçmez, 2005, s.34). Filizekin (2005) e de Türkiye 1981-2000 dönemi özel imala sanayi sekörü için yapığı çalışmada emek ürekenlik ayrışırmasında sekör içi ürekenlik arışını % 6,9 poziif, sekörler arası ekiyi ise negaif bularak benzer bulgulara ulaşmışır (Filizekin, 2005, s.96-98; Aluğ ve Filizekin, 2006) Alıok ve Tuncer (2006) da 1981-2000 dönemi için Türkiye, Akdeniz Bölgesi ve Mersin İli imala sanayinde klasik pay kayması analizi çerçevesinde emek ürekenliği arışlarının kaynaklarını ayrışırmış; emek ve diğer kaynakların ürekenliği görece düşük sekörlerden yüksek olanlara doğru yönlendirme konusunda başarı sağlanamadığı yönünde bulgular elde edilmişir. 1981-2000 dönemi boyunca emek ürekenliğinin yılda oralama % 7 dolayında ararken bunun yapısal değişimin kakısından değil ülke genelinde ya da bölgesel olarak uygulanan eşvik ve diğer poliikaların bir sonucu olabileceği ileri sürülmüşür (Alıok ve Tuncer, 2006, s.53-6). Taymaz vd. leri (2008), 1983-2001 dönemi için yapıkları çalışmada da Türkiye imala sanayi kama değerinin sekörel dağılımı, ekonomide yaşanan önemli dönüşümlere karşın oldukça sabi kalmış, bir başka deyişle büyük bir yapısal dönüşüm gerçekleşirilememişir. Buna göre yapısal dönüşümün ürekenlik arışına kakısı 1983-88 döneminde yüksek, 1988-93 döneminde ise düşük gerçekleşmişir. 1993-sonrası dönemde ise yapısal dönüşümün kakısı yokur. Yapısal dönüşümün ekisi, 1983-88 döneminde emek, kaynak ve ölçek yoğun sekörlerde gözlenmekedir (sırasıyla %8, %7 ve %12). 1988-93 döneminde yapısal dönüşüm sadece kaynak yoğun sekörlerde önemli bir rol oynamış ve imala sanayi genelinde ürekenlik arışına %14 düzeyinde kakıda bulunmuşur. 1993-sonrası dönemde yapısal dönüşüm ilk kez uzmanlaşmış sekörlerde önem kazanmışır (kakı oranı %7) (Taymaz vd., 2008, s.78). Dahası Türkiye imala sanayi için 1987 yılı emel alınarak yapılan araşırmanın sonucunda da 1987-2007 döneminde yapısal değişimin ürekenlik arışlarına kakısı zayıf bulunmuşur. Ürekenliğin daha çok sekörün kendi içindeki girdi mikarındaki değişim ve uygulanan ikisa poliikalarıyla gerçekleşiği vurgulanmışır (Saygılı ve Cihan, 2008). Benzer şekilde, Taymaz ve Kılıçaslan (2006) da 1965-1999 dönemi için çeşili ülkelerin imala sanayindeki emek ürekenliği arışları ile bu arışların kaynakları araşırılmış ve örneklem içerisindeki pek çok ülkede,

Cil/Vol.: 13 - Sayı/No: 2 (55-70) yapısal değişimin emek ürekenliği arışlarına çok ciddi kakılarda bulunmadığı sonucuna ulaşılmışır. Diğer bir deyişle, söz konusu dönemde imala sanayindeki ürekenlik arışları büyük ölçüde her bir sekörün kendi içindeki ürekenlik arışından kaynaklanmış, sadece Mala, Ürdün, Endonezya, İrlanda, İran ve Singapur gibi az sayıdaki ülke için yapısal değişimin olumlu kakısı gözlenmişir. Daha da önemlisi ABD, İngilere, Japonya, Kanada ve Fransa gibi gelişmiş ülkelerin sanayilerinde de yapısal değişimin ürekenlik arışında ekisiz olduğunun bulunmasıdır. Türkiye imala sanayi için ise 1965-1999 dönemi için emek ürekenliği % 3,4 ararken bu arışın % 12 sinin yapısal değişimden kaynaklandığı ve bu olumlu kakının büyük bir kısmının 1980 den önce geçekleşmiş olduğu gözlenmişir. 1980 sonrasında ise bunun am ersi olmuş ve yapısal değişimin ekisi negaif bulunmuşur (Taymaz ve Kılıçaslan, 2006, s.16-8). Timmer ve Szirmai (2000) de Hindisan, Endonezya, Güney Kore ve Tayvan gibi bazı Uzakdoğu Asya ülkeleri için yapıkları ayrışırmada da 1973-1993 arası değişik al dönemler iibariyle bu ülkeler için yapısal değişimin ürekenlik arışına kakısının göz ardı edilecek kadar küçük olduğunu gösermişlerdir (Timmer ve Szirmai, 2000, s.376-8). Ayrıca Dolar ve Wolff (1993) de Brezilya, Hong Kong, Singapur ve Tayland da imala sanayi sekörleri için benzer sonuçlar bulmuşur. Bununla birlike, yapısal değişimin eksra kakısının imala sanayinin al sekörlerinde değil, arımdan sanayiye doğru bir kayma ile gerçekleşmiş olabileceğini ifade emişlerdir (Timmer ve Szirmai, 2000, s.378). Wang ve Szirmai (2008) arafından KPKA kullanılarak yapılan çalışmada ise Çin ekonomisinin 1980-2002 dönemine ai imala sanayi ürekenliğine yapısal değişimin kakısı sekörel, kurumsal ve bölgesel boyularıyla incelenmişir. Çalışma Çin ekonomisinde de ürekenliğin 1980 lerde genel olarak yavaş büyüme seyri izlediğini ancak, 1990-2002 döneminde önemli arışlar göserdiğini oraya koymuşur. 1980 lerde yapısal değişimin ve sekörel kaymanın genel ürekenlik arışına kakısı % 24 olurken, 1990 larda hızlanan ürekenlik arışına kaymanın ekisi % 3,3 e düşmüşür. 1980 lerin başında sekörel değişikliklerin aksine mülkiye yapısındaki değişim ürekenlik arışını olumsuz ekilemişir. 1985 lerden iibaren de ürekenlik arışına mülkiye değişimleri % 23 poziif kakıda bulunmuşur. Sahiplik yapısı ve bölgesel kaymaların ekisi 1992 ye kadar olumlu ekide bulunurken Anadolu Üniversiesi Sosyal Bilimler Dergisi 1992 den sonra olumsuz ekide bulunmuşur. Üselik bölgesel kaymanın ekisi mülkiye değişikliğine göre daha az olmuşur. Beklenilerin aksine bölgesel kaymaların ürekenlik arışına ekisi olmamışır (Wang ve Szirmai, 2008, s.841-7). Ancak imala sanayinde yapısal değişimin ölçülmesinde sadece emek fakörünün al-sekörler arasındaki yeniden dağılımına dayanmak yeerli olmayabilir. Bu nedenle büyüme yazınında yapılmış çalışmaların birçoğu emek fakörünün yanında, sermaye fakörünün de eşanlı kaymalarını dikkae alarak yapısal değişime ve yapısal değişimin oplam fakör ürekenliği (TFÜ) 6 büyümesine ekilerini ayrışırmanın daha anlamlı olacağını dile geirmekedir. Burada üreimde sermaye mallarının kullanımı arıkça emek ürekenliğine kakı sağlayan diğer unsurların da incelenmesi önem kazanmakadır. Bu amaçla, çalışanların eğiimi, becerileri, ecrübeleri ve fiziksel sermaye kullanımındaki değişimleri de dikkae alan yönemler gelişirilmeye çalışılmışır. Yapılan çalışmalarda ölçülen girdi arışları arafından açıklanamayan çıkı büyümesine oplam fakör ürekenliği adı verilmekedir. TFÜ büyümesi büyük ölçüde, kaynakların daha ekin biçimde yeniden dağılması, genel bilgi arışları, daha ekin bir yöneim ya da örgüsel yapıların kullanılması gibi olguları yansımakadır (Seindel ve Siroh, 2001, s.16-7). Emek ürekenliği, kısa dönemde rekabe nedeniyle değişen üreim bileşimi ve iş çevrimleri gibi konjonkürel dalgalanmalardan ekilenir. TFÜ büyümesi ise daha çok yüksek kârlılık yaraan alanlara yapılan yaırımlar gibi; sonuçları uzun dönemde alınabilecek beşeri ve fiziki sermaye birikimi, eknolojik gelişme, isihdam arışı, ekin kaynak dağılımı vb. fakörlere bağlıdır. Yaırım arışı ve eknolojik yenilikler, sekördeki ürekenliği arırdığından, bu da daha fazla isihdam yaraarak büyümeyi hızlandırıcı eki yapabilir. Teknolojik gelişme sayesinde imala sanayinde ürekenlik yükselmeke ve böylece sürdürülebilir büyüme, fakör arzının arması, eknolojinin değişmesi ve alebin genişlemesiyle eşvik edilmekedir (Ark, 1996, s.21-2). 6 Toplam Fakör Ürekenliği (TFÜ) yaklaşımı, emeğin yanında sermaye, eknoloji gibi diğer girdilerin de ekonomik büyüme ve ürekenlik analizlerine dahil edilmesi sürecinde oraya konulmuşur. TFÜ ölçüü bir anlamda, üreim fakörlerinin (sermaye, eknoloji ve emek) birlike ürekenliğidir. Veri sorunları nedeniyle bu çalışmada TFÜ kakısının ayrışırılması yoluna gidilmemişir. sbd.anadolu.edu.r 65