Adrenal insidentalomaların nedenleri, prevalansı ve doğal seyri nasıldır?



Benzer belgeler
KLİNİK OLARAK BELİRGİN OLMAYAN ADRENAL KİTLEYE (İNSİDENTALOMA) YAKLAŞIM

İnsidental Adrenal Kitlelerinde ve Adrenal Metastazlarda Güncel Değerlendirme ve Cerrahi Girişim Kararı

Adrenal kitlelerde yönetsel sorunlar

LAPAROSKOPİK SURRENALEKTOMİ DENEYİMLERİMİZ

Adrenal lezyonların görüntüleme bulguları. Dr. Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

ADRENAL KİTLELERK TLELERİNDE DR. FATİH H TUNCA İSTANBUL TIP FAKÜLTES LTESİ GENEL CERRAHİ

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

SÜRRENAL HASTALIKLARDA CERRAHİ YAKLAŞIM

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Nodüler Guatr hastasını nasıl izleyelim? Dr.Fırat Tutal Şişli Kolan Interna4onal Hastanesi Genel cerrahi

TİROİD NODÜLLERİNE YAKLAŞIM

ULUSAL ENDOKRİN CERRAHİ KONSENSUS KONFERANSI

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

İnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

Adrenal Yetmezlik. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

HASTALARDA UZUN DÖNEM TAKİP. TÜMÖR BOYUTU, HORMONAL AKTİVİTE ve METABOLİK PARAMETRELER

Cerrahi Dışı Tedaviler

İntern Dr. Özkan ERARSLAN ADRENAL YETERSİZLİK. ADDİSON HASTALIĞI, BÖBREKÜSTÜ BEZ YETERSİZLİĞİ, SÜRRENAL YETMEZLİK Ekim 2013

MEME KANSERİ TARAMASI

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Total Adrenalektomi. Dr. B.Bülent Güngör Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi AD, Samsun

TPOG İSKİP Merkez Çalışma Kodu: Hasta TC Kimlik No Hasta İsim, Soyadı. Gönüllü Bilgilendirilmiş Onam Formu. Sayın Anne Babalar,

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Aldosteron tansiyon ve vücut sıvı dengesini ayarlayan böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormondur. Kandaki miktarına bakılır.

Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D.

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor

Karsinoid Tümörler Giriş Sınıflandırma: Göğüs Cer rahisi rahisi Göğüs Cer Klinik:

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi

Genitoüriner Sistem Tümörlerinde Radyoloji Dr.Oğuz Dicle

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

Tıkanma Sarılığı. Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu

Sunum Planı. Tanım Epidemiyoloji Etiyoloji ve patogenez Klinik Tanı Tedavi

Nörofibromatozis Tip 1 Tanılı Olguların Değerlendirilmesi: Tek Merkez Deneyimi

TIP ÖĞRENCİSİ İÇİN DERS NOTLARI MEME RADYOLOJİSİ

MEME RADYOLOJİSİ DEĞERLENDİRME Kabul Şekli 1 (Bildiri ID: 39)/Meme Kanserinin Mide Metastazı Poster Bildiri KABUL POSTER BİLDİRİ

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

Mamografi; Ne için? Ne zaman? Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı Mağusa Tıp Merkezi Hastanesi

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

TRANSBRONŞİAL İĞNE ASPİRASYONU (TBNA) Dr. Z. Toros Selcuk Hacettepe Ü. Tıp F. Göğüs Hastalıkları ABD.

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

Sürrenal insidentalomalı hastaların değerlendirilmesi

HAMDİ ÖZŞAHİN,GÜRKAN YETKİN,BÜLENT ÇİTGEZ,AYHAN ÖZ, MEHMET MİHMANLI, MEHMET ULUDAĞ

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ

Basit Guatr. Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER

NODULER GUATR DA CERRAHİNİN GENİŞLİĞİ. Dr. Serkan SARI SB İstanbul EAH

Cinsel Kimlik Bozuklukları

Meme Kanseri. Prof. Dr. Hilmi Alanyalı

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

2016 by American Society of Clinical Oncology. Amerikan Klinik Onkoloji Cemiyeti (ASCO) İnvaziv Servikal Kanser Yönetimi

PROF.DR. KADİR BAYKAL GATA HAYDARPAŞA EĞİTİM HASTANESİ ÜROLOJİ KLİNİĞİ

Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

ERKEN EVRE OVER KANSERİ VE BORDERLİNE OVER TÜMÖRLERİ. Dr. Derin KÖSEBAY

Endokrin Testler Cep K lavuzu

BÜYÜK ADRENAL KİTLELERDE LAPAROSKOPİK CERRAHİ

Küçük renal kitlelerde aktif izlem

Persistan veya Rekürren Hiperparatiroidism TANI. Doç. Dr. Özlem ÜSTAY TARÇIN Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD

Servikal Preinvazif Lezyonlarda Tedavi Sonrası Takip. Dr. Murat DEDE GATA Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Tiroid Hormonları ve Yorumlanması.

SEMİNOM-DIŞI TESTİS TÜMÖRLERİNİN TEDAVİSİNDE RADYOTERAPİ. Doç. Dr. Mert Saynak

GEBELİK VE MEME KANSERİ

GEBELİKTE TİROİD FONKSİYONLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Onkolojide Sık Kullanılan Terimler. Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013

Hazırlayan ekip : Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çalışma Grubu. Üyeler - Dr.Baktash Morrad - Dr.Ayşe Hüseyinoğlu - Dr.

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

Ders Yılı Dönem-V Üroloji Staj Programı

ACTH (Synacten) STİMÜLASYON TESTİ

Tiroid nedir? BR.HLİ.058

1. OLGU. Tüberküloz Kursu 2008 Antalya

ROBOTİK BÖBREK AMELİYATI

Konjenital adrenal hiperplazi

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):

Bu amaçları yerine getirebilmek için genetik danışmanın belli basamaklardan geçmesi gerekir. Bu aşamalar şunlardır:

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar

Cushing Sendromu. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Adrenal Yetmezlik. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN.

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın

Altı Aylık Dönemde Endokrinoloji Polikliniği ne Başvuran Adrenal İnsidentaloma Hastalarının Retrospektif Değerlendirilmesi: Tek Merkez Sonuçları

Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi. Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

HODGKIN DIŞI LENFOMA

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

Akciğer Kanserinde Tanı Yöntemleri

1-Radyolojide Fizik Prensipler Amaç:Radyolojide kullanılan görüntüleme sistemlerinin fiziksel çalışma prensiplerinin öğretilmesi amaçlanmıştır.

Transkript:

NIH Consensus and State-of-the-Science Statements Volume 19, Number 2, February 4 6, 2002 KLİNİK OLARAK BELİRGİN OLMAYAN ADRENAL KİTLEYE (İNSİDENTALOMA) YAKLAŞIM Doç. Dr. Ali İlker Filiz, Doç. Dr. Yavuz Kurt GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi, Genel Cerrahi Servisi, İstanbul Adrenal bezler, her iki böbreğin üzerinde yerleşmiş üçgen biçiminde organlardır. Vücut metabolizmasını, su ve tuz dengesini düzenlemelerinin yanı sıra farklı yapıda hormonlar salgılayarak strese cevap oluşturulmasında da rol oynarlar. Otopsi çalışmalarında, adrenal kitleler insanlarda görülen en sık tümörler arasındadır ve 50 yaş üzerindeki kişilerde %3 oranında bulunmuştur. Birçok kitle herhangi bir sağlık sorununa yol açmamakta, ancak düşük oranda ciddi hormonal hastalıklara neden olabilmektedir. Yaklaşık 4000 adrenal tümörden bir tanesi maligndir. Klinik olarak belirgin olmayan adrenal kitleler, tanısal testler sırasında veya adrenal hastalığa bağlı olmayan klinik durumların tedavisi sırasında saptanmaktadır ve bu nedenle bunlara insidentaloma denmektedir. İnsidentaloma tanımını kullanabilmek için hastaların herhangi bir kanser nedeniyle araştırılmıyor ya da daha net bir ifadeyle bilinen bir kanserinin olmaması gerekmektedir. Abdominal görüntüleme tekniklerinin yaygın olarak kullanılmaya başlanması ile birlikte adrenal insidentaloma tanısının sıklığı artmıştır. Adrenal insidentalomaların değerlendirilmesinde ortaya konması gereken, lezyonun hormonal olarak aktif olup olmadığı ya da kitlenin benign veya malign olup olmadığıdır. Bu değerendirme tedavi planlanmasına yardımcı olacaktır. Adrenal insidentalomaların nedenleri, prevalansı ve doğal seyri nasıldır? Adrenal insidentalomaların bazıları adrenokortikal kanserlere bağlı olarak oluştuğu için ve bu tür kanserlerin mortalitesi yüksek olduğu için (tahmini prevalans milyonda 4-12) klinik önemleri mutlaka ortaya konmalıdır. Diğer klinik durumlar arasında feokromositoma, aldosteronoma ve subklinik hiperkortizolizm bulunmaktadır. Adrenal insidentalomaların prevalansı Otopsi serilerinde adrenal insidentalomaların prevalansı %2.1 dir. Ultrasonografi ile yapılan genel sağlık taramasında prevalansın %0.1, endokrin şikayetleri olmayan hastaların taramasında %0.42 ve daha önce kanser tanısı almış hastaların taramasında ise %4.3 olduğu saptanmıştır. Mevcut verilere göre prevalans yaşla birlikte değişmekte, yaş ilerledikçe görülme sıklığı artmaktadır. Otopsi çalışmalarında, 30 yaşın altında prevalans %1 den az iken, 70 yaş veya üzerinde bu oranın %7 e çıktığı tespit edilmiştir. Adrenal insidentalomalı hastaların çoğu kadındır. Bu sonuç muhtemelen toplumda kadınların daha çok görüntüleme yöntemlerine başvurmasından kaynaklanmaktadır. Otopsi çalışmalarından veya genel sağlık taramalarından elde edilen verilere göre prevalans açısından cinsiyet farklılığını gösteren kanıt yoktur.

Adrenal insidentalomların nedenleri İnsidentalomalar benign ya da malign olabilir. Bu lezyonlar arasında adenomlar, feokromositomalar, miyelolipomlar, gangliyonöromalar, adrenal kistler, hematomlar, adrenokortikal kanserler, metastazlar ve diğer nadir sebepler olabilir. Kanser hastalarındaki insidentalomaların %75 i metastaz, kanser öyküsü olmayanlarda saptananların ise yaklaşık %65 i benign tümörlerdir. Primer adrenokortikal kanserin prevalansı çok net olarak tümör boyutuyla ilişkilidir. Kitle boyutu 4 cm veya altında olan lezyonlarda kanser görülme oranı %2 iken, 4.1-6 cm arasında %6, boyut 6 cm üzerine çıktığında ise bu oran %25 e yükselmektedir. Adrenal insidentalomaların yaklaşık %70 i fonksiyonel olmayan tümörlerdir. Endokrin şikayeti olmayan ancak başka nedenlerden dolayı araştırılan hastaların yaklaşık %5-10 unda subklinik hiperkortizolizm (subklinik Cushing sendromu) saptanmıştır. Adrenal insidentalomaların doğal seyri Genellikle 6 cm den büyük insidentalomalara yüksek malignite riski nedeniyle cerrahi eksizyon uygulanır. Bu hastalarda prognoz kötüdür. Beş yıllık sağkalımın %50 nin altında, hatta bazı serilerde 2 yıllık sağkalımın %50 nin altında olduğu bildirilmiştir. Kanıtlar yetersiz olsa da evre 1 veya 2 tümörde yapılan adrenalektomilerin sağkalımı iyileştirebileceği bildirilmiştir. Fonksiyonel olmayan adrenal kitlelerin takibinde, kitlelerin yaklaşık %5-25 inde boyutta en az 1 cm lik bir artış görülebilir. Klinik olarak anlamlı olan bir eşik değer yoktur. Malignite riski %0.1 dir ve hastaların %20 sinde hormon aşırı üretimi görülür. Fonksiyonel olmayan küçük (<3 cm) lezyonların, fonksiyonel tümöre dönüşme oranı düşüktür. Bu nedenle, biyokimyasal olarak aktif hale dönüşebilecek lezyonu saptamak için çok sıkı ve yakın bir takip programına gerek yoktur. Benzer olarak, adrenokortikal kanserin hızlı büyüme paterni (tümör boyutunun iki katına çıkması için gereken sürenin kısa olması) ve oldukça düşük insidansı, daha mantıklı bir takip stratejisi izlenmesi konusunda fikir vermektedir. Bilimsel kanıta dayalı olarak, klinik bulgu vermeyen adrenal kitlelerde uygun değerlendirme nedir? Adrenal insidentaloma saptanan hastadan detaylı bir anamnez ve öykü alınmalı, ayrıntılı fizik muayene yapılmalı, hormon düzeylerindeki artışı araştırmak için biyokimyasal ölçümler yapılmalı ve gerekirse ek görüntüleme yöntemlerine başvurulmalıdır. Bu yolun izlenmesindeki amaç, feokromositomayı, hafif glukokortikoid artışını, primer aldosteronizmi (Conn sendromu), virilizan veya feminizan tümörleri saptamaktır. Hormon değerlendirilmesi

Kanıtlar ışığındaki öneriler doğrultusunda her hastaya düşük doz gecelik (1 mg) deksametazon supresyon testi yapılmalı, ayrıca 24 saatlik idrarda fraksiyone metanefrin ve plazma metanefrin düzeylerine bakılmalıdır. Görüntüleme yöntemlerinde karakteristik özellikleri myelolipom veya adrenal kist olan lezyonlar saptanırsa bu testlerin yapılmasına gerek yoktur. Hipertansiyonu olan hastada primer aldosteronizm tanısı için serum potasyum düzeyi ve plazma aldosteron konsantrasyonu/plazma renin aktivitesi oranı değerlendirilmelidir. Eğer bu oran 30 ise ve ayrıca plazma aldosteron konsantrasyonu 0.5 nmol/l (20 ng/dl) den fazla ise otonom aldosteron üretimi için oldukça anlamlıdır. Feokromositoma tanısı için 24 saatlik idrarda katekolamin düzeyleri yüksek duyarlılık ve özgüllüğe sahiptir. Ancak, serbest metanefrin düzeyleri bu testten daha duyarlıdır. Feokromositoma tanısını doğrulamak ya da dışlamak için plazma serbest metanefrin düzeylerinin saptanması önerilen yöntemdir ve bu testin duyarlılığı ve özgüllüğü, sırasıyla %99 ve %89 dur. Deksametazon supresyon testinin (1 mg) yapılma gerekçesi subklinik hiperkortizolizmi saptamaktır. Deksametazon verilmesini takiben, normal bireylerin çoğunda kortizol düzeyleri 5 µg ın altına düşer. Radyolojik Değerlendirme Bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonansta (MR) saptanan adrenal kitlenin boyutu ve görünümü lezyonun malign veya benign ayırımında yol göstericidir. Mevcut veriler göstermektedir ki, 4 cm den küçük lezyonların hemen hemen tamamı benigndir. Benign adrenal adenomlar, kontrastsız BT de homojen, düzgün kenarlı ve 10 Hounsfield Ünitesinden (HÜ) daha düşük değerde görülürler. Boyutları 4-6 cm arasında olan adrenal kitleler için uygun bir tanısal değerlendirme ortaya konamamıştır. Eğer bu lezyonlar hormonal olarak fonksiyonel değilse ve görüntüleme yöntemlerinde benign özellikler taşıyorsa takip edilebilirler. Boyutları 6 cm den fazla olan kitlelerde yüksek malign potansiyel taşıdıkları için, cerrahi düşünülmelidir. Benign ve malign lezyonların ayırımında MR ile BT aynı etkiye sahiptir. Benign adenomda kimyasal kayma MR da (Chemical shift MR) sinyal kaybı vardır ve ayrıca T2 ağırlıklı görüntülerde karaciğer ile benzer yoğunluğa sahiptir. Kimyasal kayma MR sık kullanılmasına rağmen, kontrastsız BT ile elde edilen bilgilerden daha fazlasını sağlamamaktadır. Bu yöntemler haricinde yaygın olarak ulaşılamayan, ayrıca klinik kullanımları konusunda yeterli verilerin olmadığı başka testlerde vardır. Bunlar arasında, adrenokortikal lezyonları değerlendirmek için iyodokolesterol (NP59) ile yapılan sintigrafi, feokromositoma için I-131 metaiyodobenzilguanidin sintigrafisi ve pozitron emisyon tomografisi bulunmaktadır. İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi Özellikle akciğer, meme ve böbrek gibi bilinen bir kanser öyküsü olan, başka metastaz bulgusu olmayan ve aynı zamanda BT de adrenal bezde yüksek atenüasyon değeri olan ( >20 HÜ) heterojen bir kitle saptandığında, tanısal değerlendirme için BT eşliğinde ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) yapılabilir. Ancak bu işlemin uygulanacağı olgularda hipertansif krizden korunmak için feokromositoma mutlaka dışlanmalıdır. İnce iğne aspirasyon biyopsisinin yüksek oranda yanlış negatif sonuçlar vermesi nedeniyle benign sitolojik tanı geldiğinde malignite tam olarak ekarte edilemez. Bilinen bir kanser öyküsü olmayan hastada saptanan adrenal insidentalomanın değerlendirilmesinde İİAB nin yararı konusunda sınırlı sayıda veri mevcuttur.

Bu kitlelere cerrahi veya cerrahi dışı yaklaşım kararının verilmesinde hangi kriterler yol göstericidir? Tedavi planını belirlemede lezyonun hormonal olarak fonksiyonel olup olmadığı ya da kitlenin benign veya malign olması önemlidir. Eğer bir hastada tek taraflı insidentaloma saptandı ise ve öykü ve fizik muayenede glukokortikoid, mineralokortikoid, seks hormonları veya katekolaminlarin aşırı salgılanmasına bağlı semptomlar ve bulgular varsa ve bunlar biyokimyasal olarak da doğrulanıyorsa adrenalektomi en uygun tedavi seçeneğidir. Ancak, bazı durumlarda medikal tedavi daha uygun olabilir. Örnek olarak, Cushing sendromu olgularında eğer hasta cerrahi için uygun değilse, steroid hormon sentezi inhibitörleri kullanılabilir. Benzer olarak, aldosteron salgılayan bir tümör için aldosteron antagonistleri kullanılabilir. Klinik semptomların yokluğunda biyokimyasal olarak adrenal hormon artışı saptanan hastalarda tedavi kararının ne olacağı çok açık değildir. Sessiz feokromositoması olan hastalar hipertansif kriz riski altındadır ve adrenalektomi yapılmalıdır. Hipertansiyonu ve aldosteron artışı olanlarda da adrenalektomi bir seçenektir. Subklinik otonom glukokortikoid hipersekresyonu olan hastalara yaklaşım konusunda belirsizlikler vardır. Veriler göstermektedir ki, hafif glukokortikoid artışı olan hastalarda insülin direnci gibi metabolik dengesizlikler gelişecebileceği gibi, belirgin Cushing sendromuda görülebilir. Bu metabolik dengesizliklerin hastalar üzerindeki uzun dönem etkileri bilinmemektedir ve bu grup hastalarda adrenalektomi bir tedavi seçeneği olabileceği gibi, dikkatli bir takip süreci ile hastaları izlemek de öneriler arasındadır. Ancak, adrenalektominin biyokimyasal anormalliği düzelttiği gösterilmiş olsa da, uzun dönem sonuçları ve hayat kalitesine etkileri net olarak bilinmemektedir. Fonksiyonel olmayan insidentalomalarda malign ve benign ayırımını yapmak daha sonraki yaklaşım tarzı için yol göstericidir. Göz önünde bulundurulması gereken parametreler lezyon boyutu, görüntülemedeki karakteristik özellikler ve lezyonun büyüme hızıdır. Lezyon boyutu malignite için en önemli belirleyici faktördür. Dört cm den küçük insidentalomaların %60 ı benign adenomlardır. Bu gruptaki lezyonların %2 den azında primer adrenal kanser görülür. Adrenal kanser riski boyutu 6 cm den büyük olan lezyonlarda %25 e kadar çıkmaktadır. Bu nedenle, 6 cm den büyük lezyonları eksize etmek genel kabul görmüş bir yaklaşım şeklidir. Boyutu 4 cm nin altında olan ve görüntülemede düşük risk kriterlerine sahip olan lezyonların malign olma ihtimali beklenilmeyen bir durumdur ve bundan dolayı genel olarak rezeke edilmezler. Bu grupta rutin takip stratejisinin nasıl olacağı net değildir. Boyutları 4-6 cm arası olan lezyonlar için yakın takip veya adrenalektomi kabul edilebilir yaklaşımlardır. Bu grupta eğer görüntülemede şüpheli bulgular varsa, lezyonun lipit içeriği azalmışsa, lezyon boyutlarında hızlı bir büyüme saptanmışsa, bu lezyonun adenom olmadığı akla getirilmeli ve adrenalektomi ciddi şekilde değerlendirilmelidir. Bazı çalışmalarda 10 yıllık takip sonunda insidentalomaların yaklaşık %30 unda lezyon boyutlarında büyüme olduğu ve yaklaşık %20 sinde biyokimyasal anormallikler geliştiği gösterilmiştir. Adrenokortikal kanser gelişme riski ise son derece düşüktür.

Cerrahide uygun yaklaşım nedir? Adrenal kitle rezeksiyonunda açık ya da laparoskopik adrenalektomi kabul edilen yöntemlerdir. Adrenalektomiye bağlı operatif mortalite %2 den azdır. Laparoskopik girişimin göreceli kontrendikasyonları arasında invazif adrenokortikal kanser bulunması veya büyük tümör nedeniyle minimal invazif girişimin teknik olarak zor olabileceği durumlar sayılabilir. Gerek transabdominal gerekse retroperitoneal laparoskopik girişimlerin birbirlerine bir üstünlüğü gösterilememiştir. Uygun takip programı nasıl olmalıdır? Takip programları, takip aralıklarındaki tümör boyutu değişikliklerini veya hormon aşırı üretimini saptamak için düzenlenmiştir ve bu doğrultuda öneriler hazırlanmıştır. Uzun dönem takip çalışmaları, adrenal lezyonların büyük çoğunluğunda boyutların sabit kaldığını, %5-25 oranında artış görüldüğünü ve %3-4 oranında ise azalma olduğunu göstermiştir. Adrenal lezyonu olan ve cerrahi uygulanmayan hastalara ilk BT den 6-12 ay sonra kontrol BT si önerilmektedir. Lezyon boyutlarında artış yoksa, radyolojik takibe devam edilmesi gerektiğini gösteren veri yoktur. Bu gözlem 10 yıla kadar uzanan uzun vadeli çalışmalara dayanmaktadır ve adrenokortikal kanser gelişme riski oldukça düşüktür. Hastaların %20 sinde zaman içerisinde hormon üretimi olabilir, ancak 3 cm den küçük lezyonlarda bu durumun görülmesi uzak ihtimaldir. En sık saptanan bozukluk kortizol hipersekresyonudur ve olguların %65-70 inde subkliniktir. Katekolamin aşırı üretimi veya hiperaldosteronizm çok nadir olarak görülür. En güncel yaklaşım, her yıl tekrarlanan gecelik düşük doz (1 mg) deksametazon supresyon testi ve idrarda katekolaminlerin ya da metabolitlerinin araştırılmasıdır. Tümörün hiperfonksiyonel hale gelmesi 3-4 yıl sonra görülebilmektedir. Cerrahi rezeksiyon uygulanan hastaların takip programlarının nasıl olacağı konusunda ise önerilen bir yaklaşım tarzı bulunmamaktadır. Sonuçlar İnsidentaloma saptanan tüm hastalara düşük doz (1 mg) deksametazon supresyon testi uygulanmalı ve plazma serbest metanefrin düzeyleri kontrol edilmelidir. Hipertansiyonu olan hastaların serum potasyum konsantrasyonları kontrol edilmeli ve plazma aldosteron konsantrasyonu/plazma renin aktivitesi oranı ölçülmelidir. BT incelemede düşük atenüasyon değeri (<10 HÜ) olan homojen kitle büyük ihtimalle benign adenomdur. Klinik olarak belirgin fonksiyonel adrenokortikal tümörü olan hastalara cerrahi uygulanmalıdır. Biyokimyasal olarak feokromositoma tanısı konan hastalara cerrahi uygulanmalıdır. Subklinik hiperfonksiyone adrenokortikal adenomu olan hastalarda cerrahi girişimin ya da yakın takibin birbirlerine üstünlükleri gösterilememiştir. Boyutları >6 cm olan tümörler cerrahi olarak tedavi edilmelidir. Boyutları <4 cm olan tümörler ise genellikle takip edilir. Boyutları 4-6 cm olan tümörlerde hastaya göre değerlendirme yapmak daha uygundur. Cerrahi yöntemin seçimine (açık veya laparoskopik) invazif adrenokortikal kanserin varlığı, teknik konular ve cerrahi ekibin tecrübesi değerlendirilerek karar verilmelidir. En az 6 aylık aralıklarla çekilen görüntülemelerde tümör boyutu sabit kalıyorsa ve 4 yıl boyunca hormon hipersekresyonu görülmüyorsa takip programına devam etmeye gerek yoktur.

Adrenal insidentalomalı hastaların yönetiminde multidisipliner ekip yaklaşımı önemlidir.