Akciğer Kanserinde İmmünmodulatuvar Tedaviler

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Akciğer Kanserinde İmmünmodulatuvar Tedaviler"

Transkript

1 Derleme Review 85 Akciğer Kanserinde İmmünmodulatuvar Tedaviler Immunmodulatuar Treatment in Lung Cancer Dr. Leyla ÖZER Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, Acıbadem Atakent Hastanesi, İstanbul ÖZET Akciğer kanseri sıklıkla ileri evrede tanı konulan bir hastalıktır. Son yıllarda immün kontrol noktası inhibitörlerinden, anti sitotoksik T lenfosit antijeni 4 (CTLA4) (ipilimumab ve tremelimumab) ile anti programlı ölüm 1 (PD-1)/ ligand 1 (PD-L1) monoklonal antikorları (nivolumab, pembrolizumab, atezolizumab, avelumab, durvalumab) ile özellikle küçük hücreli dışı akciğer kanserinin tedavi paradigması değişmiştir. Küçük hücreli akciğer kanserinde de sınırlı da olsa etkinlik göstermişlerdir. Monoterapi veya kombinasyon tedavileriyle lokal ileri ve metastatik kanserli hastalarda uzun süreli sağkalım avantajı elde edilebilmiştir. İmmün kontrol noktası inhibitörlerinin etkili olduğu hasta gruplarının tespit edilebilmesi için kullanılan prediktif belirteçlerin başında PD-L1 ekspresyonu ve tümör mutasyon yükü gelmektedir. Ancak bu testlerin kullanımını çalışmalardaki farklı teknik yöntemler, cut-off değerlerinin değişkenliği gibi nedenler sınırlamaktadır. Kombinasyonlarla immün kontrol noktası inhibitörlerinin etkili olduğu hasta sayısının artabileceği düşünülmektedir. Kemoterapiye kıyasla toksisite profili daha tolere edilebilir olmasına rağmen yan etkileri ciddi morbidite ve mortaliteye yol açabilir. Bu nedenle immün kontrol noktası inhibitörü ile tedavi edilen hastalarda yan etkileri bilmek ve yönetebilmek hayati önem taşımaktadır. Anahtar Kelimeler: İmmün kontrol noktası, anti PD-1, PD-L1, anti CTLA4, küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK), küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK), tümör mutasyon yükü. SUMMARY Lung cancer is a disease that is usually diagnosed in advanced stage. Recently immune checkpoint inhibitors, mainly anti cytotoxic T lymphocyte antigen 4 (CTLA4) (ipilimumab and tremelimumab) and anti programmed death 1 (PD-1) / programmed death ligand 1 (PD-L1) monoclonal antibodies (nivolumab, pembrolizumab, atezolizumab, avelumab, durvalumab) have changed the treatment paradigm of non-small cell lung cancer. They have also provided limited efficacy for small cell lung cancer patients. Long term survival advantage has been achieved with either as monotherapy or combination regimens among locally advanced and metastatic cancer patients. PD-L1 expression and tumor mutation burden have been the leading predictive markers used for identifying the patient group where immune check points could be effective. However different technical methods used in trials and variability in cut-off values have limited their utility. Combination regimens are suppposed to increase the number of patients that may derive benefit from these drugs. Although they have a more tolerable toxicity profile compared with chemotherapy, their side effects may cause severe morbidity and mortality. Thus, knowledge of the adverse effects and their management is crucial in treating patients with lung cancer using immune checkpoint inhibitors. Keywords: Immune checkpoint, anti PD-1, PD-L1, anti CTLA4, non-small cell lung cancer (NSCLC), small cell lung cancer (SCLC), tumor mutation burden. Yazışma Adresi / Address for Correspondence Doç. Dr. Leyla ÖZER Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, Acıbadem Atakent Hastanesi, İstanbul e-posta: leylahmet@gmail.com DOI: /gghs

2 86 Akciğer Kanserinde İmmünmodulatuvar Tedaviler / Immunmodulatuar Treatment in Lung Cancer KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE İMMÜNMODULATUVAR TEDAVİLER Küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) tüm dünyada kansere bağlı ölüm nedenlerinin başında gelmektedir. Çoğunlukla ileri evrede tanı konulan KHDAK olgularının standart platin bazlı kemoterapiler ve hedefe yönelik tedavilere rağmen beş yıllık sağkalım oranları %20 den azdır (1). Bu durum araştırmacıları farklı tedavi arayışlarına yönlendirmiştir. İmmünmodulatuvar tedaviler bunların başında gelmektedir. Her ne kadar akciğer kanseri immünojenik bir malignite gibi görünmese de, özellikle retrospektif veriler tümöre karşı gelişen hücresel immün yanıtın olumlu prognostik etkiyle ilişkili olduğunu göstermiştir (2-4). Erken evre KHDAK olgularında dahi, immünsüpresif etkiye sahip T regülatuvar (Treg) hücrelerin baskın oluşu hızlı nüks ve kötü prognozla ilişkilendirilirken, ileri evredeki olgularda tümör stromasında yüksek oranda tümör infitre eden makrofajlar ve CD8 (+) T hücrelerinin varlığı olumlu prognoza işaret etmektedir (5,6). Bu kanıtlar tümör hücresine karşı immün yanıtı artıran immünmodulatuvar stratejilerin geliştirilmesini hızlandırmıştır. Kansere karşı immün sistemi aktive etmek üzere iki farklı yaklaşım geliştirilmiştir. İlki antijene özgü immünoterapi veya terapötik kanser aşıları, ikincisi ise antijene özgü olmayan immün sistem modülasyonu ya da immün kontrol noktası inhibisyonudur. Tümör aşıları ilgili tümör antijenine karşı antikor üretimini, yardımcı ve sitotoksik T hücrelerini harekete geçirir (7). İdeal bir tümör antijeni sadece ve aşırı biçimde tümör hücresi üzerinde eksprese edilmeli ve hastalığın erken dönemlerinden itibaren hastalık progresyonu süresince de eksprese edilmeye devam etmelidir. Aşılar rekombinan protein, peptid, gangliyozid, tüm tümör hücresi gibi antijenik hedefler üzerinde geliştirilerek immün yanıtı güçlendiren bir adjuvan la kombine edilerek oluşturulur. Tam protein aşılarından, sadece tümör hücreleri üzerinde eksprese edilen melanom ilişkili antijen A3 e (MAGE-A3) karşı geliştirilen aşının faz I -II çalışmaları olumlu sonuçlandıysa da faz III MAGRIT çalışmasında plaseboya kıyasla hastalıksız sağkalımı artırmadığı görüldüğünden ilgili çalışmalara son verilmiştir (8,9). Benzer şekilde L-BLP25 aşısı da MUC1 proteinine karşı geliştirilmiş bir peptid aşısıdır; faz II çalışmasında kemoterapi ile progrese olmayan evre IIIB- evre IV KHDAK olgularında idame tedavide verilmiş; sağkalım üzerinde olumlu etkileri olması sebebiyle faz III START çalışması dizayn edilmiştir (10). Ardışık veya eş zamanlı kemoradyoterapi sonrası progrese olmayan evre III KHDAK olgularını içeren çalışma primer sonlanım noktası olan genel sağkalımı karşılayamadığı için L-BLP25 aşısı da klinik kullanıma girememiştir. CIMAvax-EGF epidermal büyüme faktörüne (EGF) karşı geliştirilen insan rekombinan EGF nin taşıyıcı bir rekombinan protein olan p64 ile birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Sadece Küba da kullanım alanı bulan bu aşı faz I, II çalışmalarından sonra kemoterapi sonrası en az stabil hastalık elde edilen olgularda idame tedavi stratejisiyle faz III çalışmasında değerlendirilmiştir (11). Plasebo ile kıyaslandığında aşı kolunda istatistiksel olarak anlamlı olmayan genel sağkalım avantajı (10.8 ay vs. 8.8 ay, HR: 0.82, p= 0.1) olsa da asıl fayda en az dört doz aşı alanlarda ve başlangıçta EGF düzeyi yüksek olanlarda izlenmiştir. Sınırlı hasta grubunda sağkalım katkısı olması, ileri evre veya standart tedavi ile progrese hastalarda ya da tedavi almamış hasta grubunda yeterli klinik etkinlik verisinin olmaması ve sadece Küba kaynaklı çalışmalarda etkinliğinin gösterilmesi sebebiyle CIMAvax-EGF aşısı dünyada yeterince kabul görmemiştir. Aşı tedavileri diğer solid tümörlerde olduğu gibi akciğer kanserinde de faz III çalışmalarında yeterince yüz güldürücü sonuçlar vermediğinden immün kontrol noktası inhibitörlerini içeren klinik çalışmalar ön plana çıkmıştır. Günümüzde immün kontrol noktası inhibitörleri malign melanom, böbrek hücreli kanser, ürotelyal kanser ve baş boyun kanserleri gibi pek çok solid tümörün tedavisinde kullanılmaktadır. Sayıları her geçen gün artmakla beraber klinikte en sık kullanılan immünoterapi ajanları anti- sitotoksik T lenfosit antijeni 4 (CTLA4) (ipilimumab ve tremelimumab) ile anti-pd1/pd-l1 monoklonal antikorlardır (nivolumab, pembrolizumab, atezolizumab, avelumab, durvalumab). İmmün kontrol noktaları self-toleransı sağlayarak otoimmün hastalıkların gelişimini önleyen mekanizmalardır. İmmün sistem normalde kanser hücrelerinden kaynaklanan antijenleri tanıyarak tümöre özgü T hücre yanıtını oluşturabilir. Ancak periferik dokularda ve immün hücrelerde immün kontrol noktalarını oluşturan reseptörler, tümör hücrelerine karşı da bağışıklık yanıtının gelişmesini önleyebilir. Bu sayede immün kontrol noktaları üzerinden inhibitör sinyalleri artıran tümör hücreleri T hücrelerini aktifleştiren sinyalleri baskılar; bu da immün kaçışa sebep olur. Anti-CTLA4 ve anti-pd1/pd-l1 antikorları, T hücreleri üzerindeki inhibitör etkiyi ortadan kaldırarak immün sistem aktivasyonuna yol açar.

3 Özer L. 87 Geçtiğimiz yıllar içerisinde immün kontrol noktası inhibitörleri KHDAK dahil pek çok tümörün tedavi paradigmasını değiştirmiştir. FDA tarafından ilk onaylanan immün kontrol noktası inhibitörü CTLA-4 ü bloke eden antikor olan ipilimumabdır (12). CTLA-4 aktive T hücreleri üzerinde eksprese edilir ve T hücre kostimülatörü olan CD28 e yapısal olarak benzerlik gösterir. CTLA-4, CD28 ile B7-1 (CD80) ve B7-2 (CD86) ligandlarına bağlanmak için yarışır. CTLA-4 ün liganda bağlanması CD28/ B7 etkileşimini etkileşimini azaltır ve T hücre aktivasyonunu inhibe eden hücre içi sinyalizasyonunu başlatır (13). T regülatuvar (Treg) hücreler tarafından da eksprese edilen CTLA-4 ün ipilimumab tarafından bloke edilmesi tümör çevresinde Treg hücre popülasyonunu baskılayarak antitümöral immün aktivasyona katkıda bulunur (14-16). İpilimumabın diğer anti CTLA-4 antikoru olan tremelimumabla birlikte veya tek başına melanom ve diğer tümörlerdeki etkinliğini araştıran çalışmalar devam etmektedir. Programlı hücre ölümü-1 (PD-1) ekspresyonu T hücre reseptör (TCR) sinyalizasyonu ile indüklenir. PD- 1 in ligandına bağlanması, TCR/CD3 sinyalizasyonu ve CD28 defosforilizasyonunu inhibe ederek T hücre aktivasyonunu engeller (17,18). T hücresi üzerinde sürekli ve yüksek titrede PD-1 in eksprese edilmesi yorgun T hücresinin temel özelliklerinden biridir (19). PD-1 in programlı hücre ölümü 1 (PD-L1) ve PD-L2 adında iki farklı ligandı mevcuttur. Hem hematopoetik hem de tümör hücreleri dahil nonhematopoetik hücreler üzerinde eksprese edilebilen PD-L1 in ekspresyonunu çeşitli sitokinler ve mutasyonlar belirler (20-22). Sitokinlerden özellikle interferon-gamma PD-L1 ekspresyonunu artıran tümör mikroçevresinde immün kaçışa sebep olan en önemli faktörlerden biridir (23). Ayrıca, tümör baskılayıcı genler veya onkogenlerdeki mutasyonlar tümör hücresi üzerinde PD- L1 ekspresyonunun artışına sebep olabilir. Böylece PD-1 inhibitör yolağı tümöre karşı T hücre yanıtı gelişmesini baskılar ve tümör bölgesinde T hücre fonksiyonlarını doğrudan inhibe eder. PD-1 antikorlarından (nivolumab ve pembrolizumab) ile PD-L1 antikorları (atezolizumab, durvalumab, avelumab) KHDAK inin farklı evrelerinde etkinliği gösterilmiş ajanlardır. Hali hazırda monoterapi veya çeşitli ajanlarla (diğer immün regülatuvar tedaviler, kemoterapi veya hedefe yönelik tedaviler gibi) kombine edilerek test edildiği çok sayıda klinik araştırma devam etmektedir. İmmünoterapi Ajanlarının İleri Basamaklarda Kullanımı Günümüzde FDA tarafından daha önce tedavi almış ileri evre KHDAK olgularında kullanımı onaylanmış üç immünoterapi ajanı nivolumab, pembrolizumab ve atezolizumabtır. Her üç ajan da ikinci basamakta dosetaksele kıyasla genel sağkalım (OS) avantajı göstermiştir (24-27). İnsan kaynaklı IgG4 tipinde anti-pd1 monoklonal antikoru olan nivolumabın faz I ve II çalışmalarında ileri evre daha önce tedavi almış skuamöz hücreli akciğer kanseri hastalarında %15 lerde yanıt oranları ve medyan ay OS verileri nedeniyle faz III çalışmasına geçilmiştir (28-30). Checkmate 017 çalışmasında daha önce platin bazlı tedavi almış evre IIIB-IV skuamöz hücreli akciğer kanseri olguları dahil edilmiş; dosetaksele karşılık nivolumabla sağkalım avantajı olup olmadığı araştırılmıştır. Medyan OS nivolumab kolunda 9.2 ay (%95 güven aralığı [GA] ), dosetaksel kolunda altı ay (%95 GA ) olarak saptanmıştır (HR: 0.59; 95% CI, ; p< 0.001). Yanıt oranları da istatistiksel olarak nivolumab kolunda daha fazla iken (%20 vs. %9, p= 0.008), 3-4. derece toksisite immünoterapi kolunda kemoterapiye kıyasla belirgin düşüktür (%7 vs. %55). PD1 -ligand (PD-L1) ekspresyonu açısından bakıldığında, ekspresyonun prognostik veya prediktif önemi saptanamamıştır. Yoğun tedavi almış nonskuamöz KHDAK olgularında da nivolumabla faz I çalışmalarda %17.6 yanıt oranları ve bir yıllık %42 OS oranları bildirildiğinden bu hasta grubunda da faz III çalışmalarla nivolumabın etkinliği araştırılmıştır (29). Checkmate 057 çalışmasına daha önce bir seri platin bazlı kemoterapi almış nonskuamöz KHDAK hastaları dahil edilmiş; toplamda 582 hasta nivolumab veya dosetaksel tedavisi kollarına randomize edilmiştir (25). Çalışmaya ayrıca epidermal büyüme faktörü reseptörü (EGFR) mutasyonu ve anaplastik lenfoma kinaz (ALK) translokasyonu taşıyan hastalar da dahil edilmiştir. Medyan OS nivolumab kolunda 12.2 ay iken (%95 GA ), dosetaksel kolunda 9.4 ay (%95 GA ) olarak saptanmıştır (HR: 0.73, %95 GA , p= 0.002). Nivolumabla progresyonsuz sağkalım avantajı yok gibi görünse de bir yıllık PFS nivolumab kolunda daha üstün saptanmıştır (%19 vs. %8). PD-L1 ekspresyonu > %1 olanlarda dosetaksele kıyasla nivolumabın daha etkili olduğu izlenmiştir. Pembrolizumab (MK-3475) PD-1 e karşı geliştirilmiş selektif, humanize IgG4 tipinde bir monoklonal anti-

4 88 Akciğer Kanserinde İmmünmodulatuvar Tedaviler / Immunmodulatuar Treatment in Lung Cancer kordur. İlk olarak Faz 1b KEYNOTE-001 çalışmasıyla daha önce platinli tedavi almış, PD-L1 ekspresyonu %50 nin üzerinde olan hastalarda sağkalım avantajı göstererek FDA tarafından onaylanmıştır (31). Ardından faz III KEYNOTE 010 çalışmasıyla daha önce platin bazlı kemoterapi almış olan ve tümör PD-L1 ekspresyonu > %1 olan KHDAK olgularında dosetaksele kıyasla OS avantajı göstermiştir (26). Medyan OS pembrolizumab kolunda 10.5 ay iken, dosetaksel kolunda 8.6 ay olarak bildirilmiştir. (hazard ratio [HR] 0 71, %95 CI ; p= ). Sağkalım avantajı özellikle PD-L1 ekspresyonu > %50 olan grupta çok daha belirgindir, ölüm riski pembrolizumab ile yaklaşık %50 azalmaktadır. Bu sonuçlardan yola çıkarak FDA ileri evre KHDAK olgularında PD-L1 ekspresyonu > %1 olanlarda pembrolizumab kullanımını onaylamıştır. Atezolizumabın KHDAK olgularında salvaj tedavide kullanımının onaylanması OAK çalışmasının sonuçlarına dayanmaktadır (27). Daha önce bir veya iki basamak tedavi almış KHDAK hastalarında dosetaksele kıyasla atezolizumabın kullanımı belirgin sağkalım avantajı sağlamıştır (medyan OS 13.8 vs. 9.6 ay, HR: 0.73). Ayrıca, sağkalım avantajının nonskuamöz histolojide biraz daha belirgin oluşu dikkat çeker. Genellikle immün kontrol noktası inhibitörlerinin ileri evre KHDAK nin salvaj tedavisinde kemoterapiden üstün olduğu görülse de avelumabın ikinci basamakta dosetakselle kıyaslandığı Faz III JAVE- LIN Lung 200 çalışması negatif sonuçlanmıştır (32). PD-L1 ekspresyonu %1 olan KHDAK olgularının dahil edildiği araştırmada iki kol arasında OS açısından anlamlı fark saptanamamıştır (HR: 0.90; %95 GA: , tek taraflı p= 0.16). Çalışma dışında kemoterapi ile progrese olan hastaların diğer immünoterapi çalışmalarına geçmesinin iki tedavi kolu arasında farkı ortadan kaldırdığı öngörülmektedir. Dosetaksel kolunda progresyonda immünoterapi alan hastaların oranı %26.4 iken, avelumab kolunda bu oran %5.7 dir. Birinci Basamak İmmünoterapi Çalışmaları Uzun yıllar KHDAK nin primer tedavisini kemoterapi oluşturmaktaydı. Tümöründe hedeflenebilir mutasyon taşıyan hastalar için tirozin kinaz inhibitör tedavilerinden sonra immünoterapiler diğer hastalar için birinci basamakta kemoterapiye kıyasla sağkalım avantajı sağlayan güçlü bir alternatif oldular. Bu alanda yapılan ilk çalışma daha önce tedavi almış ileri evre KHDAK olgularının pembrolizumab ya da platin bazlı kemoterapi kollarına randomize oldukları KEYNOTE-024 çalışmasıdır (33). Hastaların PD-L1 ekspresyonu >%50 olarak belirlenmişti. Taramaya alınan hastaların yaklaşık %25 i bu kriterlere uymaktaydı. Pembrolizumab kolunda yanıt oranları (%45 vs. %28), progresyonsuz sağkalım (PFS) (10.3 vs. altı ay) ve OS (bir yıllık %80 vs. %54) platinli kemoterapi koluna göre belirgin olarak üstündü. Progresyonda kemoterapi kolundaki hastaların önemli bir kısmı pembrolizumab koluna geçtiği halde OS avantajı devam etmekteydi. Bu çalışma sonucunda FDA, PD-L1 ekspresyonu > %50 olan KHDAK olgularında pembrolizumab kullanımını onayladı. Bu çalışmayı takiben çok daha fazla sayıda hastanın dahil edildiği KEY- NOTE-042 çalışmasının sonuçları yayımlandığında benzer avantajın PD-L1 ekspresyonu > %1 olan hastalarda da devam ettiği izlendi(34). KEYNOTE-042 çalışmasında toplamda 1274 hasta pembrolizumab veya kemoterapi (paklitaksel karboplatin veya pemetreksed karboplatin) kollarına randomize edilmişti. Tüm hastalarda PD-L1 ekspresyonuna göre değişmekle beraber dört-sekiz ay OS avantajı mevcuttu. PD-L1 ekspresyonu > %1 olanlarda yaklaşık sekiz ay, > %20 olanlarda 5.7 ay ve > %50 olanlarda bu fark yaklaşık 4.5 aydı. Birinci basamakta immünoterapi çalışmalarının sonuçları her zaman pembrolizumab kadar yüz güldürücü olmadı. PD-L1 ekspresyonu %5 den fazla olan ileri evre KHDAK hastalarının nivolumab veya kemoterapiye randomize edildiği Checkmate-026 çalışmasında iki kol arasında sağkalım açısından anlamlı farklılık saptanamamıştı (35). Aynı grup ilaçlar olduğu halde farklı sonuçların elde edilmesi immün kontrol noktası inhibitörleri için farklı prediktif biyobelirteçlerinin kullanılabileceğini akla getirmektedir. Zira bu çalışmanın daha sonra yapılan bir analizinde hastaların yaklaşık %50 sinde tümör mutasyon yüküne (TMB) bakılabilmiş; yüksek TMB ye sahip olan hastaların kemoterapi kolunda daha fazla (%29.7 vs. %39) olduğu izlenmiştir. Ayrıca, yüksek TMB si olan hastalarda nivolumab kolunda PFS nin daha yüksek olduğu bildirilmiştir (9.7 vs. 5.8 ay, HR: 0.62; %95 GA: ). OS açısından TMB yüksek olsa da muhtemelen %65 oranında KT koluna geçişe sekonder iki tedavi arasında anlamlı fark saptanmamıştır (36). Hasta seçimi, biyobelirteçlerin farklı antikorlarla ve kriterlerle belirlenmesi, eşik değerlerindeki farklılıklar ve çalışma dizaynlarının immünoterapi çalışmalarında farklı sonuçlar elde edilmesine sebep olduğu düşünülmektedir.

5 Özer L. 89 İmmünoterapi Kombinasyonları İmmünoterapi ajanlarının tek başına kemoterapiye karşı kullanıldığı birinci basamak çalışmalarının sonuçları pembrolizumab dışında çok yüz güldürücü olmasa da kombinasyon çalışmaları için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildir. Örneğin; KEYNOTE-189 çalışmasında nonskuamöz KHDAK li hastalar birinci basamakta pemetreksed ve platinli kemoterapi ya da aynı kemoterapi protokolüne pembrolizumabın eklendiği iki kola randomize edilmişlerdir (37). Bu çalışmaya PD-L1 den bağımsız olarak EGFR mutasyonu ya da ALK translokasyonu taşımayan hastalar dahil edilmişti. Primer sonlanım noktası OS ve PFS olduğu halde 12. ayda %20 OS avantajı (%69.2 vs. %49.4, HR: 0.49) ve PFS açısından yaklaşık dört aylık fark (8.8 vs. 4.9 ay, HR: 0.52) saptanmıştır. OS açısından PD-L1 ekspresyonundan bağımsız olarak risk azalsa da, PFS açısından PD-L1 < %1 olanlarda bu etki kaybolmaktaydı. Toksisite açısından değerlendirildiğinde de iki kol arasında anlamlı fark saptanmamıştır; 3-4. derece yan etki sıklığı pembrolizumab kemoterapi kombinasyon kolunda %67.2 iken, kemoterapi kolunda %65.8 olarak bildirilmiştir. Bu çalışmanın sonuçlarının yeni tanı konulmuş KHDAK tedavisinde çığır açtığı söylenebilir. Zira PD-L1 ekspresyonundan bağımsız olarak tek başına kemoterapiye kıyasla uzun süreli hastalık kontrolü sağlayabilen ilk kombinasyon çalışmasıdır. Bu çalışmanın son verileri ve alt grup analiz sonuçlarının 2019 yılı ilk yarısında duyurulması beklenmektedir. İlk basamakta kemoterapiyle immünoterapinin kombine edilerek kullanıldığı bir diğer ajan anti-pd-l1 sınıfında olan atezolizumabtır. Atezolizumabın ilk çalışmaları kemoterapiyle kombine kullanımı şeklinde olmuştur. IMpower 130 ve 131 çalışmaları sırasıyla nonskuamöz ve skuamöz KHDAK inde ilk sırada tek başına platin bazlı kemoterapiye kıyasla atezolizumab kemoterapi kombinasyonunun kıyaslandığı faz III çalışmalardır. IMpower 131 çalışmasının ön sonuçları ASCO 2018 de duyurulmuştur; atezolizumab ve kemoterapi kombinasyonunun kemoterapiye kıyasla PD-L1 ekspresyonundan bağımsız olarak hastalık progresyonu ve ölüm riskini %29 azalttığı izlenmiştir (38). Birinci yılda kombinasyon kolunda hastaların %24.7 sinde hastalık progresyonu görülmediği halde tek başına kemoterapi kolunda bu oran %12 de kalmıştır. PD-L1 ekspresyonu yüksek olan hastalarda objektif yanıt oranları (ORR) %60 iken, kemoterapi kolunda bu oran %33 lerde, PD-L1 ekspresyonu düşük olanlarda ise ORR %52 olarak bildirilmiştir (kemoterapi kolunda %44). Yan etki sıklığı kombinasyon kolunda daha fazla olsa da (%68 vs. %57) genellikle yönetilebilir toksisite profili olduğu düşünülmektedir. Faz III IMpower 150 çalışmasında diğer kemoterapi kombinasyon çalışmalarından farklı olarak kemoterapi ve bevasizumabla kombine edilerek test edilen atezolizumab, kemoterapi ve bevasizumab kombinasyonundan üstün olduğunu kanıtlamıştır (39). Bir antianjiyojenik ajan olan bevasizumab vasküler endotelyal büyüme faktörünü (VEGF) inhibe etmektedir; VEGF ise regülatuvar T hücrelerinin proliferasyonu, myeloid kökenli supresör hücrelerin birikimi gibi doğrudan immüntolerans mekanizmalarında rol oynamaktadır. Dolayısıyla atezolizumabın bevasizumab ile kombinasyonu immün kontrol noktası inhibitörlerine karşı direnci kırmaya yönelik rasyonel bir yaklaşıma dayanmaktadır (40). Bu çalışmada, paklitaksel/karboplatin/bevasizumab koluna kıyasla aynı rejime atezolizumabın eklenmesiyle yaklaşık 1.5 aylık PFS avantajı elde edilmiştir (medyan PFS 8.3 vs. 6.8 ay, HR: 0.62, p< ). PFS avantajının PD-L1 ekspresyonundan bağımsız olduğu, hatta PD-L1 (-) olanlarda da devam ettiği belirtilmiştir. Bu çalışmaya dahil edilen 108 hasta, daha önce tirozin kinaz inhibitörü ile progrese olmuş EGFR mutasyonu veya ALK translokasyonu olduğundan bu hasta grubunda da etkisini gösteren önemli bir çalışma olduğu söylenebilir. Aynı grup (anti PD-1) ajan olduğu halde pembrolizumaba kıyasla daha az potent gibi görünen nivolumabın kombinasyon çalışmaları özelikle melanomda sıkça kullanılmıştır. Nivolumab öncelikle hiç kemoterapi almamış KHDAK olgularında anti CTLA4 antikoru olan ipilimumab ile kombine edilerek büyük bir multikohort Faz I çalışmada denenmiştir(41). Farklı doz ve tedavi aralıkları denense de en iyi tolere edilebilen ve etkili doz aralığı nivolumab için iki haftada bir 3 mg/kg ve ipilimumab (ipi) için 1 mg/kg (6 veya 12 haftada bir) olarak belirlenmiştir. Objektif yanıt oranları (ORR) altı haftada bir ipi kolunda %47 iken, 12 haftada bir ipi kolunda %38 olarak bildirilmiştir. Tek başına uzun süreli yanıt oranları %15-20 civarında olan nivolumab için kombinasyonun daha etkili olduğu söylenebilir. Ancak kombinasyon çalışmalarında en ciddi sorun yan etkilerdeki artıştır. Malign melanomlu hastalarda oldukça sık ve ciddi yan etki bildirildiği bilinen nivolumab ipilimumab kombinasyonu için bu dozlarda 3-4. derece yan etki sıklığı %33-37 civarındadır. Medyan yanıt süresi (DOR) ulaşılmadıysa da 24 haftalık PFS oranları 12 hafta ve altı haftalık ipi kollarında sırasıyla %68 ve %47 dir.

6 90 Akciğer Kanserinde İmmünmodulatuvar Tedaviler / Immunmodulatuar Treatment in Lung Cancer Pembrolizumab çalışmalarında PD-L1 skoru genellikle tedavi yanıtını predikte etmek için güvenilir gibi görünse de aynı hasta grubu ve çalışma dizaynında dahi nivolumabın negatif sonuçlanması bu ajan için farklı prediktif biyobelirteçlere yöneltmiştir (34,36). CheckMate 026 çalışmasının alt grup analizinde tümör mutasyon yükünün uygun bir prediktif biyobelirteç olarak kullanılabileceğinin anlaşılması ve bu bulguların ipilimumab ile nivolumabın kombine kullanıldığı Faz II Checkmate 568 çalışmasında da doğrulanması üzerine (42) faz III nivolumab-ipilimumab çalışmasına ko-primer sonlanım noktası olarak TMB > 10/megabaz (mb) olan hastalarda PFS eklenmiştir (43). Başlangıçta hastalar PD-L1 ekspresyonlarının %1 den düşük veya yüksek olmasına göre öncelikle iki kola ayrılıp değişen dozlarda nivolumab ve ipilimumab kombinasyonlarına randomize olmuşlardı. Çalışmanın ilk kısmında TMB > 10/mb olan hastalar nivolumab 3 m/kg ve ipilimumab 1 mg/kg (altı haftada bir) kombinasyonu ya da histolojik alt tipe uygun kemoterapi kollarına randomize olduklarında PD-L1 ekspresyonundan bağımsız olarak bu hastalarda kemoterapiye kıyasla kombinasyon immünoterapisiyle PFS avantajı elde edilmiştir (medyan PFS immünoterapi kolunda 7.2 ay, kemoterapi kolunda 5.5 ay, HR: 0.58). Objektif yanıt oranları immünoterapi kolunda daha yüksek saptanmıştır (%45.3 vs. %26.9). Toksisite oranları da benzer olarak bildirilmiştir (3-4. derece yan etkiler immünoterapi kolunda %31.2, kemoterapi kolunda %36.1). CheckMate 227 çalışması nivolumab için TMB nin daha uygun bir biyobelirteç olduğunu destekler nitelikte en önemli çalışmalardan biridir. Benzer mantıkla bir anti-pd-l1 ajan olan durvalumab ile anti CTLA4 tremelimumab kombinasyonunun da olumlu sonuçlanabileceği düşünülmüştür. Öncelikle Faz I çalışmasında etkinlik ve güvenlilik açısından durvalumab için 20 mg/k4, dört haftada bir, tremelimumab için 1 mg/kg dozu uygun görülmüştür (44). Bu dozlarda objektif yanıt oranı %17 ve hastalık kontrol oranı %29 olarak bildirilmiştir. Belirlenen dozlarda planlanan faz III çalışmasında (MYSTIC) durvalumab tremelimumab kombinasyonu daha önce tedavi edilmemiş PD-L1 ekspresyonu %25 olan KHDAK hastalarında platin bazlı kemoterapiyle kıyaslanmıştır. Bu çalışmanın olgunlaşmamış PFS sonuçları AstraZeneca tarafından 2017 de duyurulmuş ve primer sonlanım noktası olan PFS yi karşılayamadığı belirtilmiştir. Halen uzun dönem takip sonuçları beklenmektedir. İmmün direnç mekanizmalarını kırmak amacıyla immün kontrol noktası inhibitörleri farklı ajanlarla da kombine edilmektedirler, halen bu konuda 900 den fazla devam eden araştırma bulunmaktadır (45). Tümör infiltre eden T hücreleri CTLA4 dışında çok sayıda başka inhibitör moleküller eksprese etmektedirler (TIM-3, LAG-3 [lenfosit aktivasyon geni-3], TIGIT [T hücre immünglobulinle immünoreseptör ve tirozin bazlı inhibitör motif domainli immünoreseptör]. Bu moleküllerin de PD-1 i inhibe ettiği bilinmektedir (46,47). Ayrıca, PD-1 yolağının inhibisyonu sırasında CTLA4 ün upregüle olduğu, ya da anti CTLA4 antikorlarına dirençli tümörlerde PD-L1 upregülasyonu olduğu gözlemlenmiştir (48,49). Dolayısıyla immün kontrol noktalarının farklı bölgelerde bir arada bloke edilmesinin etkinliği artırabileceği düşünülmüştür. Anti CTLA4 ve anti PD-1/PD-L1 antikorlarının beraber kullanımı dışında T hücresini inhibe eden diğer yolakları bloke etmeye yönelik çalışmalar devam etmektedir. T hücresinin aktifleşmesinde önemli rol oynayan moleküllerden biri de triptofandır. Triptofan katabolizmasından sorumlu indolamin-2,3-dioksijenaz-1 (IDO1) enziminin inhibisyonunun ortamdaki triptofan konsantrasyonunu artırarak tümör mikroçevresindeki immünsüpresif etkiyi baskıladığı bilinmektedir (50). IDO enzimi hücre içinde onkojenik sinyal yolakları ile de ilişkilidir (51). Epacodostat IDO1 enziminin selektif inhibitörüdür. Epacodostat pembrolizumab ile kombine edilerek farklı tümörlerde faz I/II çalışmada kullanılmıştır (52). Faz II kısmında KHDAK içeren kohortta (n= 40) iki veya daha az basamak tedavi almış hastalarda pembrolizumab ile kombine kullanımıyla objektif yanıt oranları %35 ve hastalık kontrol oranı %63 olarak bildirilmiştir. Yaklaşık 27 haftaya varan uzun süreli hastalık kontrolünden bahsedilmektedir, yan etkileri açısından da kombinasyonun tolere edilebilir olduğu izlenmiştir. Halen faz III kombinasyon çalışmaları devam etmektedir. Erken Evrede İmmünoterapi Az da olsa belli bir hasta grubunda immün kontrol noktası inhibitörleri ile elde edilen uzun sağkalım sonuçları bu ajanların daha erken evrede küratif amaçlı kullanımı sorusunu gündeme getirmiştir. Özelikle lokal ileri KHDAK olgularında definitif kemoradyoterapi sonrası medyan PFS nin yaklaşık sekiz ay civarında olduğu ve bu hastaların sadece %15 inin beş yılın sonunda hayatta kaldığı bilinmektedir (53,54). Yıllarca bu alanda pek bir değişiklik olmamışken faz III PACIFIC çalışması kemoradyoterapi almış lokal

7 Özer L. 91 ileri KHDAK olgularında tedavi stratejisinin değişmesine yol açmıştır (55). Çalışmaya kemoradyoterapi sonrası progresyon göstermemiş KHDAK hastaları dahil edilmiş; bir kola bir yıl süreyle idame durvalumab (anti PD-L1 antikoru) diğer kola ise plasebo verilmiştir. İlk takip sonuçlarına göre medyan PFS durvalumab kolunda 16.8 ay iken, plasebo kolunda 5.6 ay olarak bildirilmiştir (HR:0.52). Güncellenmiş sonuçlarına göre iki yıllık OS durvalumab kolunda %66.3 iken plasebo kolunda %55.6 dır (56). Medyan OS durvalumab için henüz ulaşılamamışken plasebo kolunda 28.7 ay olarak saptanmış, tüm alt gruplarda histoloji ya da PD-L1 ekspresyonundan bağımsız olarak ilacın etkili olduğu izlenmiştir. Bu çalışmanın sonuçları neoadjuvan ve adjuvan tedaviye immün kontrol noktası inhibitörlerinin ilave edilmesiyle de sağkalım katkısı olabileceği düşüncesini akla getirmektedir. Henüz elde faz III çalışma sonuçları olmasa da, muhtemelen kısa bir zaman içinde immünoterapi KHDAK tedavisinin erken basamaklarında gündemi işgal ediyor olacaktır. KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ Yıllardır süregelen tüm çabalara rağmen küçük hücreli akciğer kanserinde (KHAK) standart sisplatin ve etoposid kombinasyonundan daha etkin bir tedavi rejimi geliştirilememiş ve yaygın evrede başvuran hastalarda medyan OS 10 ay civarında seyretmiştir (57-60). Sınırlı evredeki hastalarda radyoterapinin de eklenmesiyle bu süre iki yıla kadar çıkmakla beraber nüks neredeyse kaçınılmazdır ve nüks sırasında sistemik kemoterapinin etkinliği platin duyarlı hastalarda dahi oldukça kısıtlıdır (61-63). Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde olduğu gibi dramatik bir fark olmasa da KHAK inde de immünoterapiler umut vaad etmektedir. Nüks Hastalıkta İmmünoterapi Küçük hücreli akciğer kanserinde standart platinli tedavilerle progrese hastalarda PD-1 yolağının tek başına veya anti CTLA4 ajanlarla blokajı mütevazi, ancak olumlu sonuçlar vermiştir. Faz I/II CheckMate 032 çalışmasında daha önce kemoterapi ile progrese hastalarda nivolumab tek başına veya ipilimumab ile kombine kullanılmıştır (64). Objektif yanıt oranları (ORR) tek nivolumab için %10 iken, ipilimumabın değişen dozları için %19 ile %33 arasında değişmektedir. Bir yıllık OS nivolumab için %33, kombinasyon için %43 olarak bildirilmektedir. Benzer şekilde pembrolizumabın PD-L1 ekspresyonu %1 olan nüks KHAK li (n= 24) hastalarda kullanıldığı KEYNOTE 028 çalışmasında ORR %33 ve medyan yanıt süresi 19.4 ay olarak saptanmıştır ki bu nüks hastalar için oldukça uzun bir süre olarak kabul edilmektedir (65). Radyoterapinin major doku uyumluluğu kompleksi 1 (MHC 1) proteini ile diğer neoantijenlerin ekspresyonunu indükleyerek immünoterapi etkinliğini artırabileceği hipotezinden yola çıkılarak radyoterapi ile kombine kullanımının test edildiği çalışmaların sonuçları da merakla beklenmektedir (NCT , MCC18914, Winship ) (66,67). İdame İmmünoterapi Stratejileri Küçük hücreli akciğer kanserinde idame tedavi standart bir uygulama olmamakla beraber günümüze kadar sadece sunitinibin sınırlı katkısı gösterilebilmiştir (68). Pembrolizumabın kemoterapi sonrası idame amaçlı kullanıldığı faz II çalışma da (n= 45) olumsuz sonuçlanmıştır; medyan PFS 1.4 ay ve OS 9.4 ay olarak bildirilmiştir (69). Ancak PD-L1 pozitif hastalarda olası bir yarardan söz edilebilir (5.5 ay vs. 1.3 ay). Birinci Basamak İmmünoterapi Çalışmaları Daha önce kemoterapi almamış yaygın evre KHAK li hastalarda ipilimumabın paklitaksel ve karboplatinle kombine edilerek tek başına kemoterapiyle kıyaslandığı çalışmada PFS açısından istatistiksel olarak anlamlı ancak klinik olarak pek de anlamlı olmayan bir avantaj elde edilebilmiştir (6.4 vs. 5.7 ay, p= 0.03 (70). Paklitaksel/karboplatin rejiminin KHAK in birinci basamak tedavisinde standart olmayışından yola çıkılarak Faz III çalışmasında ipilimumab bu kez platin/etoposid kemoterapisiyle kombine edilmiş, ancak yine OS ya da PFS açısından iki kol arasında anlamlı fark saptanamamıştır (71). Bu nedenle halen yaygın evre KHAK in ilk sıra tedavisinde platin/etoposid kemoterapi rejimi standart olarak devam etmektedir. Birinci sıra tedavide PD-1/PD-L1 yolağını hedefleyen immün kontrol noktası inhibitörleri ile ilgili çalışmalar halen devam etmektedir. PREDİKTİF BİYOBELİRTEÇLER İmmün kontrol noktası inhibitörleri her ne kadar akciğer kanserinin tedavi paradigmasını değiştirmiş olsa da hala objektif yanıt oranları monoterapi ile %20-30 larda seyretmektedir ve tam yanıt oranları da oldukça düşüktür (72). Yan etki profili kemoterapiye kıyasla çok daha avantajlı olsa da sınırlı sayıda hasta üzerindeki olumlu etkiler ve yüksek maliyetleri nedeniyle doğru prediktif biyobelirteci bulmak fazlasıyla önem taşımaktadır. Biyobelirteçlerin bir diğer yararı da olumsuz biyobelirteç profili taşıyan hastalar için

8 92 Akciğer Kanserinde İmmünmodulatuvar Tedaviler / Immunmodulatuar Treatment in Lung Cancer alternatif tedavi stratejilerini daha hızlı geliştirme imkanını sunmasıdır. Antijenin sunulması, IFN-gama sinyalizasyonu veya T hücre infiltrasyonunu etkileyen her türlü genetik mutasyon tümörün immünoterapiye direnç geliştirmesine neden olur (73,74). Ayrıca, hastanın sigara öyküsü, tümör mutasyon yükü, neoantijen miktarı da PD-1/PD-L1 inhibitörlerine yanıtla ilişkilendirilmektedir (75,76). Bu gözlemler ve klinik araştırmalardan yola çıkarak pembrolizumab 2017 de yüksek mikrosatellit instabilitesi veya mismatch tamir eksikliği (MMRD) olan tüm solid malignitelerin tedavisinde onaylanmıştır (77). İmmün modulatuvar tedaviler açısından bakıldığında tümörler enflame=sıcak ya da nonenflame=soğuk tümörler olarak sınıflandırılabillirler (78). Tümörü infiltre eden T hücrelerinin ve antijen sunan hücrelerin (APC) sayısı dışında kalitesi de çok önemlidir. T hücresinin aktifleşmesi ve yorulması dinamik bir süreçtir ve tüm PD-L1 eksprese eden CD8 (+) T hücreleri birbirinin aynısı değildir (79). Yine de genel olarak tümör mikroçevresinde PD-L1 ekspresyonu immünoterapiyle klinik fayda olabileceğine işaret etmektedir (80). Özellikle pembrolizumab çalışmalarında tümör mikroçevresindeki PD-L1 ekspresyonunun klinik yararı artırdığı izlenmiştir (80). Bu nedenle özellikle pembrolizumabın birinci basamak kullanımı için tümör dokusunda PD-L1 ekspresyonu esas alınmaktadır (80,33). PD-L1 ekspresyonu genellikle CD8 (+) T hücre infiltrasyonu ve IFN-gamma messenger RNA (mrna) ile yakın ilişkilidir. IFN-gamma PD-L1 ekspresyonunu artırır, PD-L1 ekspresyonu da tedavi öncesi varolan T hücre yanıtının göstergesi olmaktadır. Ancak PD-L1 ekspresyonu immünoterapilere yanıtın daha iyi olabileceğini öngörse de tek başına yeterli bir gösterge değildir. Zira daha düşük de olsa PD-L1 (-) tümörlerde de yanıt elde edilebildiği gösterilmiştir (39,55). Ancak bu testin yorumunu ve klinik kullanımını zorlaştıran sınırlamaları mevcuttur. Her PD-1/PD-L1 inhibitörü kendi çalışmasında farklı immünohistokimyasal antikorları (28-8, 22C3, SP142, SP263), farklı platformları (Dako, Ventana, Laica) ve farklı metodoloji kullanmıştır. Üstelik kimisinde arşiv materyal kimisinde taze tümör dokusu örnekleri kullanıldığından test sonuçlarını kıyaslayarak PD-L1 ekspresyonu için ortak bir cut-off değeri belirlemek daha da güçleşmektedir. Blueprint PD-L1 IHK Testi Karşılaştırma Projesi, endüstri ve akademinin işbirliği ile ortaya çıkmış klinik çalışmalarda kullanılan dört farklı testi kıyaslayan bir çalışmadır (82). Her ne kadar benzer performans gösterseler de testlerin kendi içlerinde değişimi hastaların çalışma kriterlerinden farklı şekilde sınıflandırılmasına yol açmıştır ve bu bulgu başka çalışmalarda da desteklenmiştir. Örneğin; OAK çalışmasına dahil edilen hastaların parafin blokları 22C3 antikoru ile test edildiğinde hastaların kategorizasyonunun değiştiği görülmüştür (83). Ayrıca, tümörün heterojenitesi, tedavi sırasında tümör mikroçevresinin dinamik değişkenliği de tedaviye yanıtı belirleyen ve başlangıç PD-L1 ekspresyonunun klinik yararlanımını azaltan faktörlerdir (84,85). PD-L1 ekspresyonu dışında özellikle nivolumab çalışmalarında tümör mutasyon yükünün (TMB) de immün kontrol noktası inhibitörlerine yanıtı predikte etmek için kullanılabilecek bir biyobelirteç olabileceği düşünülmüştür (42,43). Tümör mutasyon yükü immünojenik neoantijenin varlığıyla doğrudan ilişkilidir, zira özellikle frameshift insersiyonlar ve delesyonlar oldukça immünojenik tümör neoantijenleri oluşturmasına sebep olurlar (86). Yüksek TMB ye sahip hastaların PD-1/PD-L1 inhibitörlerine en yüksek yanıtı verdiği gösterilmiştir (87,88). Buradaki önemli sorunlardan biri de TMB için cut-off değerinin belirlenmesidir. Nivolumab çalışmalarında bu eşik değer 10/ mb olarak belirlenmiştir (43,89). Ancak farklı tümör ve ilaç çalışmalarında değişkenlik göstermektedir. TMB tüm ekzom sekanslama tekniği ile bakılabilmektedir. Farklı ticari testler olsa da, faz III çalışmalarda TMB için en çok validasyonu olan test FoundationOne kapsamlı genomik profilleme testidir (90). Tümörü infiltre eden T hücrelerinin yapısal ve fonksiyonel statüsünü gösteren immün gen imzaları, gut mikrobiyom özellikleri ve konak HLA karaktersitiklerinin prediktif bir biyobelirteç olarak kullanılabilmesi ile ilgili araştırmalara devam etmektedir (91-93). İmmün modulatuvar tedavilerden faydalanabilecek hasta oranını artırmak ancak daha spesifik ve dinamik testlerin tekrarlanabilir olması, maliyet etkin ve yaygın kullanılmasıyla mümkün olacaktır. YAN ETKİLER VE YÖNETİMİ Kemoterapiyle kıyaslandığında daha tolere edilebilir ilaçlar olukları halde immünoterapilerin kendilerine özgü, farklı yan etkileri mevcuttur ve bunların erken tanınması bazen hayat kurtarıcı olabilir (94). Yan etkiler immün sistem aktivasyonuna bağlıdır ve etkilenen organa göre belirtiler değişmektedir. Sıklıkla T hücrelerin infiltrasyonuna bağlı olduğu halde bazı durumlarda humoral sistem aktivasyonu ya da sitokin salınımı ile ilişkili olabilir (95,96). Genetik değişkenlikler, altta yatan hastalıklar gibi hasta ile ilişkili

9 Özer L. 93 faktörlerin de immünolojik yan etkilerin gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir. PD-1/PD-L1 inhibitörlerine kıyasla anti-ctla4 ajanlarla yan etki sıklığı çok daha fazladır. Kombinasyon tedavileriyle toksisite daha da artar ve genellikle daha erken dönemde ortaya çıkar. İmmün ilişkili yan etkiler dermatolojik, gastrointestinal, hepatik, endokrin ve diğer daha nadir yan etkiler olarak sınıflandırılabilir. Anti-CTLA4 ajanlarla kolit ve hipofizit daha sık iken anti-pd1 ajanlarla hipotiroidi daha sık görülmektedir. En sık görülen sistemik yan etki halsizliktir, anti- PD1/PD-L1 ajanlarla %16-24 sıklığında görülürken ipilimumabla %40 civarında bildirilmiştir (97). Halsizlik genelikle çok ciddi değildir ancak öncelikle hipotiroidi, hipopituitarizm ve diğer endokrinolojik bozukluklar dışlanmalıdır. Hastaların yaklaşık %25 inde hafif düzeyde infüzyon ilişkili reaksiyonlar gözlenebilir; bu nedenle özellikle avelumab uygulanacak hastalar için öncesinde asetaminofen ve antihistaminiklerle premedikasyon önerilmektedir (98). İmmün ilişkili yan etkiler genellikle tedaviye başlandıktan sonraki ilk üç ay içinde ortaya çıkar ancak tedavi bırakıldıktan sonra dahi görülebilir (99). Özellikle cilt ve karaciğer yan etkileri daha erken ortaya çıkmaya eğilimlidir; gastriointestinal (GI) yan etkiler ve endokrinopatiler ise tedavi başladıktan genellikle haftalar sonra bildirilmiştir. İmmün ilişkili pnömonitin de tedaviden sonraki ilk üç-altı ay içinde görülme ihtimali oldukça düşüktür. Dermatolojik toksisite en sık ve en erken görülen yan etkilerden biridir. İpilimumabla tedavi edilen hastaların yaklaşık yarısında, nivolumab ve pembrolizumabla tedavi edilen hastaların ise %30-40 ında dermatolojik yan etkiler izlenebilmektedir (100). Makülopapüler, retiküler bazen eritematöz döküntüler veya vitiligo şeklinde görülebilir (101). Sıklıkla topikal kortikosteroidlerle yakınmalar geriler, oral antihistaminikler de faydalı olabilir. Grade 3-4 yan etkiler varlığında immün kontrol noktası inhibitörlerine bir süre ara verilip oral veya gerekirse intravenöz kortikosteroidler kullanılabilir (102). Diyare de sık görülen yan etkilerden biridir, geç müdahele edilirse ciddi morbiditeye sebep olabileceğinden erken önlem alınması gereken bir toksisitedir. CTLA4 antikorları ile daha sık olmak üzere, tedavinin genellikle ilk altı haftası içinde görülür (103). Tüm derecelerden diyare ipilimumab alan hastaların %30 unda, grade 3-4 diyare ise < %10 sıklıkla bildirilmiştir (97). PD-1 blokerleri ile grade 3-4 diyare sıklığı %1-2 civarındadır (104,105). Öncelikle olası Clostridium difficile veya diğer bakteriyel/viral patojenlere sekonder infeksiyöz kolitler dışlanmalıdır. Hafif belirtiler varlığında loperamid veya difenoksilat, atrofin sülfat gibi semptomatik tedaviler verilir. Günde 4-6 dan fazla dışkılama mevcut ve etken izole edilemediyse kolonoskopi yapılabilir. Grade 3-4 enterokolit varlığında ilaç kesilmeli intravenöz hidrasyon, sistemik kortikosteroid başlanmalıdır. İki-üç günlük steroid sonrası yakınmalarında gerileme olmayan hastalara infliksimab önerilmektedir ( ). Refrakter olgularda mikofenolat vermek gerekebilir. Nadir görülen, ancak ciddi yan etkilerden biri de pnömonittir (109,110). Öncelikle enfeksiyon, lenfanjitik yayılım gibi diğer nedenler dışlanmalıdır. Anti PD1/ PD-L1 ajanların tek veya anti CTLA4 antikorlarla beraber kullanıldığı bir çalışmada pnömonit sıklığı tek başına anti PD1/PD-L1 ajanlarla %3 kombinasyonla ise %10 olarak bildirilmiştir (111). En sık semptom öksürük ve nefes darlığıdır ancak hastaların 1/3 ünün asemptomatik olabileceği bilinmektedir. Direkt grafilerde belirgin anomali saptanmayabilir, akciğer BT tanıyı koymaya yardımcıdır. Ayrıca, immünoterapilere sekonder pulmoner toksisitenin daha önce akciğere radyoterapi almış olan hastalarda radyasyon recall fenomeni şeklinde de görülebileceği bildirilmiştir (112). Amerikan Klinik Onkoloji Derneği nin kılavuzunda immünoterapilere sekonder pnömonit tedavisi özetlenmiştir (113). Grade 2 ve üzeri yan etki varlığında ilaç iki-dört hafta ara vererek oral kortikosteroid vermek yeterli olabilir, semptomlar kontrol altına alınamazsa yüksek doz kortikosteroide ek olarak infliksimab veya siklofosfamid tedavisi gerekebilir. Karaciğer fonksiyon bozukluğu da immün kontrol noktası inhibitörlerine bağlı yan etkilerdendir. Özellikle ipilimumab alanlarda her dozdan önce transaminaz ve billirubin kontrolü yapılmalıdır (114). Öncelikle viral veya diğer ilaç ilişkili transaminitis sebepleri dışlanmalıdır. Transaminazların kat yüksek olduğu durumda (bilirubin 3 kat yüksek) ilaç kesilmeli, kortikosteroid başlanmalıdır. Enzimlerin > 5 kat ve billirubinlerin > 3 kat yüksek olduğu durumlarda ipilimumab tamamen kesilmelidir(115). Refrakter olgularda mikofenolat mofetil verilebilir. Hipofiz, tiroid ve adrenal bezlerin enflamasyonuna sekonder endorinopatiler spesifik olmayan belirtilerle ortaya çıkabilir. Bulantı, halsizlik, baş ağrısı, görme bozuklukları gibi belirtiler görülebilir. En sık görülen endokrinopatiler hipo/hipertiroidi ve hipofizittir. Bir metaanalizde immün kontrol noktası inhibitör-

10 94 Akciğer Kanserinde İmmünmodulatuvar Tedaviler / Immunmodulatuar Treatment in Lung Cancer leri alan hastaların yaklaşık %10 unda endokrinopati görülebildiği bildirilmiştir (116). Hipotiroidizm ipilimumab ve nivolumabın kombine kullanıldığı durumlarda %13.2, tek başına ipilimumabla %4 ve diğer anti PD1/PD-L1 lerle %4-7 sıklıkta olduğu izlenmiştir. Tipik olarak yüksek tiroid stimülan hormon (TSH) ve düşük serbest tiroksin varlığında hipotiroidi ve her ikisinin de düşük olduğu hallerde hipofizitten bahsedilebilir. Bazen tiroidit geçici bir hipertiroidiyi takiben uzun süreli hipotiroidizimle kendisini gösterebilir. Akut tiroiditte kısa süreli yüksek doz kortikosteroid kullanılabilir, hipotiroidide levotiroksin ile replasman gerekir. Hipofizitte baş ağrısı ve yorgunluk tipik belirtilerdir. Prolaktin dahil ön hipofiz hormonlarının düşük oluşu ile tanı konulur. Hipofize yönelik çekilen MR da hipofiz boyutlarında ve enhansmanda artış tanıyı destekler (117). Akut hipofizitten şüphe edildiğinde yüksek doz kortikosteroid denenebilir, uzun süreli replasman tedavisi ihtiyacı azalabilir. Yine de sıklıkla uzun süreli hormon replasman ihtiyacı olabilir. Adrenal yetmezlik bulguları yakın takip edilmeli, dehidratasyon, elektrolit imbalansı ve hipotansiyona dikkat edilmelidir (116). Diğer nadir yan etkiler (< %1) renal, kardiyovasküler, nörolojik ve romatolojik yan etkilerdir. Tutulan organa özgü belirti ve bulgular değişebilir. Temel prensip grade 2 toksisite varlığında ilaca ara vererek kortikosteroidlere başlamak, grade 3-4 yan etkiler varlığında ise ilacın tamamen kesilmesi ve yüksek doz kortikosteroidle erken dönemde cevap elde edilemeyen hastalarda diğer immünsüpresif tedavilerin eklenmesi gerektiğinin akılda tutulmasıdır. SONUÇ Son yıllarda immün kontrol noktası inhibitörleri özelikle küçük hücreli dışı akciğer kanserinin tedavi algoritmasını değiştirmiştir. Kemoterapilere kıyasla çok daha uzun süreli ve bazen kalıcı yanıt elde edilen bu tedavilerde önemli olan ilaçtan fayda görebilecek hasta grubunun pratik, ucuz ve tekrarlanabilir prediktif testlerle belirlenebilmesi ve kombinasyon tedavileriyle fayda görebilecek hasta grubunun sayısının artırılabilmesidir. İmmün kontrol noktası inhibitörlerine bağlı yan etkiler kemoterapiye kıyasla daha nadir ve tolere edilebilir görünse de, erken fark edilmediğinde ciddi morbidite ve mortalite ile sonuçlanabileceğinden gereğinde ilaç kesilmeli, kortikosteroidler ve dirençli olgularda diğer immün süpresif tedaviler kullanılmalıdır. KAYNAKLAR 1. Howlader N, Noone AM, Krapcho M, et al. SEER Cancer Statistics Review, , based on November 2016 SEER data submission, posted to the SEER web site, Bethesda, MD: National Cancer Institute; Hiraoka K, Miyamoto M, Cho Y, et al. Concurrent infiltration by CD8+ T cells and CD4+ T cells is a favourable prognostic factor in non-small cell lung carcinoma. Br J Cancer 2006; 94: Al-Shibli KI, Donnem T, Al-Saad S, et al. Prognostic effect of epithelial and stromal lymphocyte infiltration in non-small cell lung cancer. Clin Cancer Res 2008; 14: Zhuang X, Xia X, Wang C, et al. A high number of CD8+T cells infiltrated in NSCLC tissues is associated with a favorable prognosis. Appl Immunohistochem Mol Morphol 2010; 18: Petersen RP, Campa MJ, Sperlazza J, et al. Tumor infiltrating Foxp3+ regulatory T-cells are associated with recurrence in pathologic stage I NSCLC patients. Cancer 2006; 107: Drake CG, Jaffee E, Pardoll DM. Mechanisms of immune evasion by tumors. Adv Immunol 2006; 90: Decoster L, Wauters I, Vansteenkiste J. Vaccination therapy for non-small-cell lung cancer: review of agents in phase III development. Ann Oncol 2012; 23: Vansteenkiste J, Zielinski M, Linder A, et al. Adjuvant MAGE-A3 immunotherapy in resected non-small-cell lung cancer: phase II randomized study results. J Clin Oncol 2013; 31: Vansteenkiste JF, Cho BC, Vanakesa T, et al. Efficacy of the MAGE-A3 cancer immunotherapeutic as adjuvant therapy in patients with resected MAGE-A3-positive non-small-cell lung cancer (MAGRIT): A randomised, double-blind, placebocontrolled, phase 3 trial. Oncol 2016; 17: Butts CA, Socinski MA, Mitchell P, et al. START: A phase III study of L-BLP25 cancer immunotherapy for unresectable stage III non-small-cell lung cancer. J Clin Oncol 2013; 31 (Suppl); Abstract Rodriguez PC, Popa X, Martínez O, et al. A Phase III Clinical Trial of the Epidermal Growth Factor Vaccine CIMAvax-EGF as Switch Maintenance Therapy in Advanced Non-Small Cell Lung Cancer Patients. Clin Cancer Res 2016; 22: Lonberg N, Korman AJ. Masterful antibodies: checkpoint blockade. Cancer Immunol Res 2017; 5: Schildberg FA, Klein SR, Freeman GJ, Sharpe AH. Coinhibitory pathways in the B7-CD28 ligand-receptor family. Immunity 2016; 44: Bulliard Y, Jolicoeur R, Windman M, et al. Activating Fc gamma receptors contribute to the antitumor activities of immunoregulatory receptor-targeting antibodies. J Exp Med 2013; 210: Selby MJ, Engelhardt JJ, Quigley M, et al. Anti-CTLA-4 antibodies of IgG2a isotype enhance antitumor activity through reduction of intratumoral regulatory T cells. Cancer Immunol Res 2013; 1: Simpson TR, Li F, Montalvo-Ortiz W, Sepulveda MA. Fcdependent depletion of tumor-infiltrating regulatory T cells

11 Özer L. 95 co-defines the efficacy of anti-ctla-4 therapy against melanoma. J Exp Med 2013; 210: Yokosuka T, Takamatsu M, Kobayashi-Imanishi W, Hashimoto-Tane A, Azuma M, Saito T. Programmed cell death 1 forms negative costimulatory microclusters that directly inhibit T cell receptor signaling by recruiting phosphatase SHP2. J Exp Med 2012; 209: Hui E, Cheung J, Zhu J, et al. T cell costimulatory receptor CD28 is a primary target for PD-1-mediated inhibition. Science 2017; 355: Pauken KE, Wherry EJ. Overcoming T cell exhaustion in infection and cancer. Trends Immunol 2015; 36: Akbay EA, Koyama S, Carretero J, et al. Activation of the PD-1 pathway contributes to immune escape in EGFR-driven lung tumors. Cancer Discov 2013; 3: Parsa AT, Waldron JS, Panner A, et al. Loss of tumor suppressor PTEN function increases B7-H1 expression and immunoresistance in glioma. Nat Med 2007; 13: Ansell SM, Lesokhin AM, Borrello I, et al. PD-1 blockade with nivolumab in relapsed or refractory Hodgkin s lymphoma. N Engl J Med 2015; 372: Tumeh PC, Harview CL, Yearley JH, et al. PD-1 blockade induces responses by inhibiting adaptive immune resistance. Nature 2014; 515: Brahmer J, Reckamp KL, Baas P, et al. Nivolumab versus docetaxel in advanced squamous-cell non-small-cell lung cancer. N Engl J Med 2015; 373: Borghaei H, Paz-Ares L, Horn L, et al. Nivolumab versus docetaxel in advanced nonsquamous non-small-cell lung cancer. N Engl J Med 2015; 373: Herbst RS, Baas P, Kim D-W, et al. Pembrolizumab versus docetaxel for previously treated, PD-L1-positive, advanced non-small-cell lung cancer (KEYNOTE-010): A randomised controlled trial. Lancet 2016; 387: Rittmeyer A, Barlesi F, Waterkamp D, et al. OAK Study Group. Atezolizumab versus docetaxel in patients with previously treated non-small-cell lung cancer (OAK): A phase 3, openlabel, multicentre randomised controlled trial. Lancet 2017; 389: Brahmer JR, Drake CG, Wollner I, et al. Phase I study of single-agent anti-programmed death-1 (MDX-1106) in refractory solid tumors: Safety, clinical activity, pharmacodynamics, and immunologic correlates. J Clin Oncol 2010; 28: Gettinger SN, Horn L, Gandhi L, et al. Overall Survival and Long-Term Safety of Nivolumab (Anti Programmed Death 1 Antibody, BMS , ONO-4538) in Patients With Previously Treated Advanced Non-Small-Cell Lung Cancer. J Clin Oncol 2015; 33: Rizvi NA, Mazieres J, Planchard D, et al. Activity and safety of nivolumab, an anti-pd-1 immune checkpoint inhibitor, for patients with advanced, refractory squamous non-small-cell lung cancer (CheckMate 063): A phase 2, single-arm trial. Lancet Oncol 2015; 16: Garon EB, Rizvi NA, Hui R, et al. Pembrolizumab for the treatment of non-small-cell lung cancer. N Engl J Med 2015; 372: Barlesi F, Vansteenkiste J, Spigel D, Ishii H, et al. Avelumab versus docetaxel in patients with platinum-treated advanced non-small-cell lung cancer (JAVELIN Lung 200): An openlabel, randomised, phase 3 study. Lancet Oncol 2018; 19: Reck M, Rodriguez-Abreu D, Robinson AG, et al. Pembrolizumab versus chemotherapy for PD-L1-positive non-small-cell lung cancer. N Engl J Med 2016; 375: Lopes G, Wu YL, Kudaba I, et al. Pembrolizumab (pembro) versus platinum-based chemotherapy (chemo) as first-line therapy for advanced/metastatic NSCLC with a PD-L1 tumor proportion score (TPS) 1%: Open-label, phase 3 KEY- NOTE-042 study. Presented at ASCO 2018, LBA Carbone D, Reck M, Paz-Ares L, et al. First-line nivolumab in stage IV or recurrent non-small-cell lung cancer. N Engl J Med 2017; 376: Peters S, Creelan B, Hellmann MD, et al. Impact of tumor mutation burden on the efficacy of first-line nivolumab in stage iv or recurrent non-small cell lung cancer: An exploratory analysis of CheckMate 026. AACR Annual Meeting 2017; Abstract CT082: April Gandhi L, Rodríguez-Abreu D, Gadgeel S, et al. Pembrolizumab plus Chemotherapy in Metastatic Non-Small-Cell Lung Cancer. N Engl J Med 2018; 378: Jotte RM, Cappuzzo F, Vynnychenko I, et al. IMpower131: Primary PFS and safety analysis of a randomized phase III study of atezolizumab + carboplatin + paclitaxel or nabpaclitaxel vs carboplatin + nab-paclitaxel as 1L therapy in advanced squamous NSCLC. ASCO LBA Reck M, Socinski MA, Cappuzzo F, et al. Primary PFS and safety analyses of a randomised Phase III study of carboplatin + paclitaxel +/ bevacizumab, with or without atezolizumab in 1L non-squamous metastatic NSCLC (IMpower150). Ann Oncol 2017; 28: mdx Ohm JE, Carbone DP. VEGF as a mediator of tumor-associated immunodeficiency. Immunol Res. 2001; 23: Hellmann MD, Rizvi NA, Goldman JW, et al. Nivolumab plus ipilimumab as first-line treatment for advanced non-smallcell lung cancer (CheckMate 012): Results of an open- label, phase 1, multicohort study. Lancet Oncol 2017; 18: Ramalingam SS, Hellmann MD, Awad MM, et al. Tumor mutation burden (TMB) as a biomarker for clinical benefit from dual immune checkpoint blockade with nivolumab (nivo) + ipilimumab (ipi) in first-line (1L) non-small cell lung cancer (NSCLC): Identification of TMB cutoff from CheckMate 568. Presented at the American Association for Cancer Research 2018 Annual Meeting, Chicago, April 16, Hellmann MD, Ciuleanu TE, Pluzanski A, et al. Nivolumab plus ipilimumab in lung cancer with a high tumor mutational burden. N Engl J Med 2018; 378: Antonia S, Goldberg SB, Balmanoukian A, et al. Safety and anti tumour activity of durvalumab plus tremelimumab in non-small cell lung cancer: A multicentre, phase 1b study. Lancet Oncol 2016; 17: Tang J, Shalabi A, Hubbard-Lucey VM. Comprehensive analysis of the clinical immuno-oncology landscape. Ann Oncol 2018; 29:

Epidermoid Akciğer Kanseri Sistemik Tedavisinde Gelişmeler

Epidermoid Akciğer Kanseri Sistemik Tedavisinde Gelişmeler Epidermoid Akciğer Kanseri Sistemik Tedavisinde Gelişmeler Dr. Özden Altundağ Başkent Üniversitesi Medikal Onkoloji TAKD İÇ ANADOLU BÖLGE TOPLANTISI 10/05/2016, Ankara Akciğer Kanseri Geleneksel Sınıflandırma

Detaylı

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji KHDAK Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri

Detaylı

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde İmmünoterapide Gelişmeler

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde İmmünoterapide Gelişmeler Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde İmmünoterapide Gelişmeler Dr. Özden Altundağ Başkent Üniversitesi Medikal Onkoloji 2. Akciğer Kanserleri Tedavisinde Yenilikler Sempozyumu 05/03/2016, Ankara ECOG

Detaylı

AKCİĞER TÜMÖRLERİNDE İMMUNOTERAPİ. Dr. Ferah Ece Bahçeşehir Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Liv Hospital

AKCİĞER TÜMÖRLERİNDE İMMUNOTERAPİ. Dr. Ferah Ece Bahçeşehir Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Liv Hospital AKCİĞER TÜMÖRLERİNDE İMMUNOTERAPİ Dr. Ferah Ece Bahçeşehir Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Liv Hospital KHDAK de güncel tedavi modaliteleri Histolojik tanıya göre çeşitli KT rejimleri Spesifik

Detaylı

BRAF Mutant Metastatik Malign Melanom Hastalarında ilk Seçim? İpilimumab olmalıdır

BRAF Mutant Metastatik Malign Melanom Hastalarında ilk Seçim? İpilimumab olmalıdır BRAF Mutant Metastatik Malign Melanom Hastalarında ilk Seçim? İpilimumab olmalıdır Dr Umut VAROL İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Distribution of MELANOMA by Race

Detaylı

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji KHDAK Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri

Detaylı

Patolog bakış açısı ile immunoterapi. Dr Büge Öz İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD

Patolog bakış açısı ile immunoterapi. Dr Büge Öz İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD Patolog bakış açısı ile immunoterapi Dr Büge Öz İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD Konuşmanın akışı; Tümör- immunite fizyopatolojisi Kuş bakışı İmmunterapi İmmunoterapide patolojinin yeri 1890 li

Detaylı

Hodgkin Hastalığı Tedavisinde Yeni Ajanlar

Hodgkin Hastalığı Tedavisinde Yeni Ajanlar Hodgkin Hastalığı Tedavisinde Yeni Ajanlar Dr. Mert Başaran İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü Mayıs 2013, Antalya, Side GELİŞMELER TEDAVİ SEÇİMİ MOPP ABVD BEACOPP GEÇ TOKSİSİTENİN AZALTILMASI RT alan ve dozunun

Detaylı

KHDAK da Güncel Hedef Tedaviler

KHDAK da Güncel Hedef Tedaviler KHDAK da Güncel Hedef Tedaviler Prof.Dr. Adnan Aydıner İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü İstanbul William, WN et al. Nature Reviews, 2009 a Güncel Hedef Tedaviler EGFR İnhibitörleri EGFR: transmembran

Detaylı

Rekürren/Metastatik Baş Boyun Kanserleri Tedavisinde Son Gelişmeler

Rekürren/Metastatik Baş Boyun Kanserleri Tedavisinde Son Gelişmeler Rekürren/Metastatik Baş Boyun Kanserleri Tedavisinde Son Gelişmeler Dr. Mustafa Özdoğan Medstar Antalya Hastanesi Tıbbi Onkoloji 60 yaşında, erkek, inşaat işçisi, VAKA 60 paket/yıl sigara öyküsü, İlk başvuru:

Detaylı

Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi

Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi Dr. Süleyman ÖZDEMİR, Uzm. Dr Özlem TON, Prof Dr. Fevziye KABUKÇUOĞLU Sağlık Bilimleri Üniversitesi

Detaylı

YENİ AJANLARLA YAN ETKİ YÖNETİMİ NASIL OLMALIDIR?

YENİ AJANLARLA YAN ETKİ YÖNETİMİ NASIL OLMALIDIR? YENİ AJANLARLA YAN ETKİ YÖNETİMİ NASIL OLMALIDIR? Doç. Dr. Saadettin KILIÇKAP 23.02.2013 Adana İPİLİMUMAB İPİLİMUMAB Anti- CTLA4 Tamamen insan kaynaklı Rekombinant IgG1 antikorudur İPİLİMUMAB Klinik çalışmalarda

Detaylı

METASTATİK MESANE CA DA TEDAVİ SIRALAMASI

METASTATİK MESANE CA DA TEDAVİ SIRALAMASI METASTATİK MESANE CA DA TEDAVİ SIRALAMASI Dr. Mustafa Erman Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Antalya, Mart 2014 Mesane ca ve kemoterapi Kombinasyon tedavileriyle ~%50-60 yanıt oranı ve %20-30 tam

Detaylı

KANSER AŞILARI. Prof. Dr. Tezer Kutluk Hacettepe Üniversitesi

KANSER AŞILARI. Prof. Dr. Tezer Kutluk Hacettepe Üniversitesi KANSER AŞILARI Prof. Dr. Tezer Kutluk Hacettepe Üniversitesi Bir Halk Sağlığı Sorunu Şu an dünyada 24.600.000 kanserli vardır. Her yıl 10.9 milyon kişi kansere yakalanmaktadır. 2020 yılında bu rakam %50

Detaylı

AKCİĞER KANSERİNDE TEDAVİ

AKCİĞER KANSERİNDE TEDAVİ AKCİĞER KANSERİNDE TEDAVİ Dr. Ufuk YILMAZ İzmir, Dr. Suat Seren GHC SUAM SBU-ASYOD Göğüs Hastalıkları Asistan Buluşmaları, 1.7.2018/İstanbul Akciğer Kanseri KHDAK (%85) KHAK (%15) SKUAMÖZ HÜCRELİ NONSKUAMÖZ

Detaylı

Nazofarenks Kanseri Tedavisinde Üç Farklı İndüksiyon Rejiminin Retrospektif Değerlendirilmesi (CF vs DC vs DCF )

Nazofarenks Kanseri Tedavisinde Üç Farklı İndüksiyon Rejiminin Retrospektif Değerlendirilmesi (CF vs DC vs DCF ) Nazofarenks Kanseri Tedavisinde Üç Farklı İndüksiyon Rejiminin Retrospektif Değerlendirilmesi (CF vs DC vs DCF ) Neyran Kertmen, Sercan Aksoy, Mustafa Cengiz, Gözde Yazıcı, Özge Keskin, Taner Babacan,

Detaylı

Adaptif İmmünoterapi. Prof.Dr.Ender Terzioğlu Akdeniz Üniversitesi Antalya

Adaptif İmmünoterapi. Prof.Dr.Ender Terzioğlu Akdeniz Üniversitesi Antalya Adaptif İmmünoterapi Prof.Dr.Ender Terzioğlu Akdeniz Üniversitesi Antalya Adaptif immünoterapi İmmün Sistemin kanser oluşumunda koruyucu rolü daha iyi anlaşılmıştır. Monoklonal antikor teknolojisi, Tümör

Detaylı

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ Cem Sezer 1, Mustafa Yıldırım 2, Mustafa Yıldız 2, Arsenal Sezgin Alikanoğlu 1,Utku Dönem Dilli 1, Sevil Göktaş 1, Nurullah Bülbüller

Detaylı

Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde 1., 2., 3. basamak tedaviler

Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde 1., 2., 3. basamak tedaviler Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde 1., 2., 3. basamak tedaviler Dr. Mustafa Erman Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Nisan 2007, Antalya Soru: 1>0? MRC-IGR meta-analizi Sisplatin içeren rejimler

Detaylı

METASTATİK MALİGN MELANOM. Dr Yüksel Küçükzeybek İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 5.Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi

METASTATİK MALİGN MELANOM. Dr Yüksel Küçükzeybek İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 5.Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi METASTATİK MALİGN MELANOM Dr Yüksel Küçükzeybek İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 5.Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi 49 yaşında erkek hasta Özgeçmiş:özellik yok Soygeçmiş:özellik

Detaylı

Metastatik AC Kanserinde Nereye Kadar Kemoterapi? Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıbbi Onkoloji B.D.

Metastatik AC Kanserinde Nereye Kadar Kemoterapi? Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıbbi Onkoloji B.D. Metastatik AC Kanserinde Nereye Kadar Kemoterapi? Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıbbi Onkoloji B.D. Çok sayıda, randomize kontrollü faz 3 çalışmada, platinyum bazlı kemoterapi

Detaylı

TAKD olgu sunumları- 21 Kasım Dr Şebnem Batur Dr Büge ÖZ İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD

TAKD olgu sunumları- 21 Kasım Dr Şebnem Batur Dr Büge ÖZ İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD TAKD olgu sunumları- 21 Kasım 2012 Dr Şebnem Batur Dr Büge ÖZ İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD Konuşma akışı; ALK mutasyonu değerlendirmedeki sorunlar ROS-1 mutasyonu Avrupa pulmoner patoloji çalışma

Detaylı

OVER KANSERİNİN SİSTEMİK TEDAVİSİNDE ÇELİŞKİLER. Prof. Dr. Nil MOLİNAS MANDEL İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji

OVER KANSERİNİN SİSTEMİK TEDAVİSİNDE ÇELİŞKİLER. Prof. Dr. Nil MOLİNAS MANDEL İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji OVER KANSERİNİN SİSTEMİK TEDAVİSİNDE ÇELİŞKİLER Prof. Dr. Nil MOLİNAS MANDEL İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Over Kanseri FIGO Evrelemesi Evre Tanımlama Sıklık Sağkalım

Detaylı

OVER KANSERİNDE BİYOLOJİK TEDAVİ

OVER KANSERİNDE BİYOLOJİK TEDAVİ OVER KANSERİNDE BİYOLOJİK TEDAVİ DR. KAZIM UYGUN KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIBBİ ONKOLOJİ BİLİM DALI Over Kanseri Jinekolojik tümörler içinde 2. sıklıkta Ölüm sıralamasında ise ilk sırada Kadın kanser ölümlerinde

Detaylı

Anti-anjiojenik ajanların klinik kullanımı

Anti-anjiojenik ajanların klinik kullanımı Anti-anjiojenik ajanların klinik kullanımı Doç. Dr. Mustafa Erman Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Plan Küçük molekül vs antikor Kirli vs temiz ilaç Kolorektal kanser Akciğer kanseri Renal hücreli

Detaylı

Erken Evre Mide Kanserine Yaklaşım. Adjuvan Kemoterapi. Prof. Dr. N. Faruk AYKAN İstanbul 2004

Erken Evre Mide Kanserine Yaklaşım. Adjuvan Kemoterapi. Prof. Dr. N. Faruk AYKAN İstanbul 2004 Erken Evre Mide Kanserine Yaklaşım Adjuvan Kemoterapi Prof. Dr. N. Faruk AYKAN İstanbul 2004 Rudolph Carl Virchow 13/10/1821-5/9/1902 Adjuvan Tedaviye İhtiyacı Olan Mide Kanserleri D1 veya D2, ama mutlaka

Detaylı

TTOD MEME KANSERİ GÜNCELLEME KURSU 13-14 HAZİRAN 2015 İSTANBUL 08:25-08:30 Açılış 08:00-08:30 Pratiği değiştiren çalışmalar. (salonda kahvaltı ile)

TTOD MEME KANSERİ GÜNCELLEME KURSU 13-14 HAZİRAN 2015 İSTANBUL 08:25-08:30 Açılış 08:00-08:30 Pratiği değiştiren çalışmalar. (salonda kahvaltı ile) TTOD MEME KANSERİ GÜNCELLEME KURSU 13-14 HAZİRAN 2015 İSTANBUL 08:25-08:30 Açılış 08:00-08:30 Pratiği değiştiren çalışmalar. (salonda kahvaltı ile) 1. Gün 1. Oturum: Meme kanserine giriş, Patoloji ve Alt

Detaylı

Akciğer Skuamöz Hücreli, Çok Basamak KT Almış Hastada İmmunoterapi ve Yan Etki Yönetimi

Akciğer Skuamöz Hücreli, Çok Basamak KT Almış Hastada İmmunoterapi ve Yan Etki Yönetimi Akciğer Skuamöz Hücreli, Çok Basamak KT Almış Hastada İmmunoterapi ve Yan Etki Yönetimi Sunan: Dr. Seher Nazlı KAZAZ Moderatör: Prof.Dr.Işıl SOMALI Dokuz Eylül Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Hasta

Detaylı

YUMUŞAK DOKU SARKOMLARINDA KONVANSİYONEL KEMOTERAPİ VE YENİ TEDAVİLER. Dr. Elif Güler

YUMUŞAK DOKU SARKOMLARINDA KONVANSİYONEL KEMOTERAPİ VE YENİ TEDAVİLER. Dr. Elif Güler YUMUŞAK DOKU SARKOMLARINDA KONVANSİYONEL KEMOTERAPİ VE YENİ TEDAVİLER Dr. Elif Güler Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Onkoloji Bölümü Mezenkimal hücrelerden kaynaklanır Her yerde olabilir

Detaylı

Böbrek nakli hastalarında akut rejeksiyon gelişiminde CTLA-4 tek gen polimorfizmlerinin ve soluble CTLA-4 düzeylerinin rolü varmıdır?

Böbrek nakli hastalarında akut rejeksiyon gelişiminde CTLA-4 tek gen polimorfizmlerinin ve soluble CTLA-4 düzeylerinin rolü varmıdır? Böbrek nakli hastalarında akut rejeksiyon gelişiminde CTLA-4 tek gen polimorfizmlerinin ve soluble CTLA-4 düzeylerinin rolü varmıdır? Çağlar Ruhi 1, Nilgün Sallakçı 2, Fevzi Ersoy 1, Olcay Yeğin 2, Gültekin

Detaylı

GEBELİK VE MEME KANSERİ

GEBELİK VE MEME KANSERİ GEBELİK VE MEME KANSERİ Doç. Dr. Ramazan YILDIZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı, 27 Kasım 2014, Ankara Gebelikte Kanser Gebelikte kanser insidansı % 0.07-0.1 arasında Gebelik

Detaylı

Melanomda hedefe yönelik tedavi. Prof.Dr.Emel BÜLBÜL BAŞKAN Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Bursa

Melanomda hedefe yönelik tedavi. Prof.Dr.Emel BÜLBÜL BAŞKAN Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Bursa Melanomda hedefe yönelik tedavi Prof.Dr.Emel BÜLBÜL BAŞKAN Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Bursa Sunum planı Melanom tedavisinin geçmişi Gen hedefli tedavi İmmunoterapi Kombinasyon tedavileri 1800-1950:

Detaylı

ERKEN EVRE SEMİNOM OLGUSU

ERKEN EVRE SEMİNOM OLGUSU ERKEN EVRE SEMİNOM OLGUSU Dr. Mustafa ERMAN Hacettepe Kanser Enstitüsü İzmir, Kasım 2014 36 y, E Aralık 2009 da sol orşiektomi Markerlar ve CT normal Patoloji: Klasik seminom, tm 2,5 cm. Tm testis içine

Detaylı

BCC DE GÜNCEL Prof. Dr. Kamer GÜNDÜZ

BCC DE GÜNCEL Prof. Dr. Kamer GÜNDÜZ BCC DE GÜNCEL Prof. Dr. Kamer GÜNDÜZ Celal Bayar Üniversitesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı-MANİSA Bazal Hücreli Kanser (BCC) 1827 - Arthur Jacob En sık rastlanan deri kanseri (%70-80) Açık

Detaylı

Evre III KHDAK nde Radyoterapi

Evre III KHDAK nde Radyoterapi Evre III KHDAK nde Radyoterapi Dr. Deniz Yalman Ege Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi A.D. 20. UKK, 2013, Antalya Evre III Alt Grupları IIIA 0 : N2 tutulumu yok (T3N1, T4N0-1) IIIA 1 : Rezeksiyon spesimeninde

Detaylı

Coğrafi temel yaklaşım farklılıkları

Coğrafi temel yaklaşım farklılıkları Coğrafi temel yaklaşım farklılıkları Doğu Asya Cerrahi D2 sonrası oral floropirimidin bazlı adjuvan tedavi Avrupa Perioperatif kemoterapi (neoadjuvan ve adjuvan) Amerika Adjuvan kemoradyoterapi Surg Oncol

Detaylı

Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi. Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi. Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Ders Planı İnsidans ve mortalite Hormona duyarlı metastatik prostat ca Hormona

Detaylı

Renin-Angiotensin System Blockers May Prolong Survival of Metastatic Non-Small Cell Lung Cancer Patients Receiving Erlotinib

Renin-Angiotensin System Blockers May Prolong Survival of Metastatic Non-Small Cell Lung Cancer Patients Receiving Erlotinib Medicine (Baltimore). 2015 Jun;94(22):e887. doi: 10.1097/MD.0000000000000887. Renin-Angiotensin System Blockers May Prolong Survival of Metastatic Non-Small Cell Lung Cancer Patients Receiving Erlotinib

Detaylı

Lokal İleri Baş Boyun Kanserinde İndüksiyon Tedavisi mi? Eşzamanlı Kemoradyoterapi mi?

Lokal İleri Baş Boyun Kanserinde İndüksiyon Tedavisi mi? Eşzamanlı Kemoradyoterapi mi? Lokal İleri Baş Boyun Kanserinde İndüksiyon Tedavisi mi? Eşzamanlı Kemoradyoterapi mi? Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Sunum Akışı Giriş Lokal ileri

Detaylı

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU

Doç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ĠZMĠR KATĠP ÇELEBĠ ÜNĠVERSĠTESĠ ATATÜRK EĞĠTĠM VE ARAġTIRMA HASTANESĠ Ġç Hastalıkları Kliniği Eğitim Sorumlusu: Prof. Dr. Servet AKAR GASTROĠNTESTĠNAL STROMAL TÜMÖRLERDE NÖTROFĠL/LENFOSĠT

Detaylı

Dr. Metin ÖZKAN Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji BD Kayseri. 5. TTOK-2014 Antalya

Dr. Metin ÖZKAN Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji BD Kayseri. 5. TTOK-2014 Antalya Dr. Metin ÖZKAN Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji BD Kayseri 5. TTOK-2014 Antalya Neoadjuvan Kemoterapi (KT) nin Rasyoneli Adjuvan tedavi olarak KT (5-FU veya Gemsitabin) veya KRT hastalıksız

Detaylı

MİDE KANSERLİ HASTALARDA SERUM TİROZİN KİNAZ RESEPTÖR-2 VE VASKÜLER ENDOTELYAL BÜYÜME FAKTÖRÜNÜN TEDAVİ YANITI ve PROGNOZ İLE İLİŞKİSİ

MİDE KANSERLİ HASTALARDA SERUM TİROZİN KİNAZ RESEPTÖR-2 VE VASKÜLER ENDOTELYAL BÜYÜME FAKTÖRÜNÜN TEDAVİ YANITI ve PROGNOZ İLE İLİŞKİSİ MİDE KANSERLİ HASTALARDA SERUM TİROZİN KİNAZ RESEPTÖR-2 VE VASKÜLER ENDOTELYAL BÜYÜME FAKTÖRÜNÜN TEDAVİ YANITI ve PROGNOZ İLE İLİŞKİSİ MM. Şeker, E. Sancaktar, A. Şeker, DO. Acıbucu, A. Bahçeci, T. Kaçan,

Detaylı

TRANSPLANTASYONDA İNDÜKSİYON TEDAVİSİ. Dr Sevgi Şahin Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi

TRANSPLANTASYONDA İNDÜKSİYON TEDAVİSİ. Dr Sevgi Şahin Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi TRANSPLANTASYONDA İNDÜKSİYON TEDAVİSİ Dr Sevgi Şahin Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi TRANSPLANTASYONDA İMMUNSUPRESİF TEDAVİ İndüksiyon İdame Kurtarma Am J Surg 2009 Transplantation 2006 İndüksiyon tedavilerinin

Detaylı

Deneyim: Klinik Pratikte Abirateron. Dr. Mert Başaran İ.Ü. ONKOLOJİ ENSTİTÜSÜ

Deneyim: Klinik Pratikte Abirateron. Dr. Mert Başaran İ.Ü. ONKOLOJİ ENSTİTÜSÜ Deneyim: Klinik Pratikte Abirateron Dr. Mert Başaran İ.Ü. ONKOLOJİ ENSTİTÜSÜ 21.03.2014 Total androjen blokajında total testesteron düzeyi ne olmalıdır? a. 20 ng/dl altında olması b. 50 ng/dl altında olması

Detaylı

Akciğer Kanserinde Hedefe Yönelik Tedaviler

Akciğer Kanserinde Hedefe Yönelik Tedaviler Akciğer Kanserinde Hedefe Yönelik Tedaviler Dr. Mustafa Erman Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Aralık 2006, İstanbul İstatistikler Dünyada yılda1.352.000 yeni hasta(e: 965.000, K: 387.000) Toplam

Detaylı

İleri Evre KHDAK de Sistemik Tedavi

İleri Evre KHDAK de Sistemik Tedavi İleri Evre KHDAK de Sistemik Tedavi Dr. İlhan ÖZTOP Dokuz Eylül Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri fatal bir hastalık: Etkin tarama yönteminin olmaması Sigara ile yakın

Detaylı

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Dr. ALĠ MURAT SEDEF Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Dr. ALĠ MURAT SEDEF Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu BAġKENT ÜNĠVERSĠTESĠ MEDĠKAL ONKOLOJĠ

Detaylı

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Karsinomunda Neoadjuvant Kemoterapi

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Karsinomunda Neoadjuvant Kemoterapi Küçük Hücreli Dışı Akciğer Karsinomunda Neoadjuvant Kemoterapi Prof. Dr. Hakan Bozcuk Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Antalya Plan } KHDAK da kemoterapinin lokal tedavilere

Detaylı

Biyolojik Ajanlar Dünden Bugüne: Türkiye Verileri. Prof. Dr. Mahmut İlker Yılmaz GATA Nefroloji Bilim Dalı

Biyolojik Ajanlar Dünden Bugüne: Türkiye Verileri. Prof. Dr. Mahmut İlker Yılmaz GATA Nefroloji Bilim Dalı Biyolojik Ajanlar Dünden Bugüne: Türkiye Verileri Prof. Dr. Mahmut İlker Yılmaz GATA Nefroloji Bilim Dalı SİTOKİNLER Sitokinler, hücreler arası iletişimi sağlayan ve hemen hemen tüm biyolojik proseslerde

Detaylı

İKİNCİL KANSERLER. Dr Aziz Yazar Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD. Tıbbi Onkoloji BD. 23 Mart 2014, Antalya

İKİNCİL KANSERLER. Dr Aziz Yazar Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD. Tıbbi Onkoloji BD. 23 Mart 2014, Antalya İKİNCİL KANSERLER Dr Aziz Yazar Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD. Tıbbi Onkoloji BD. 23 Mart 2014, Antalya Tanım Kanser tedavisi almış veya kanser öyküsü olan bir hastada histopatolojik

Detaylı

Prof. Dr. E. Gökhan KANDEMİR Memorial Ataşehir Hastanesi

Prof. Dr. E. Gökhan KANDEMİR Memorial Ataşehir Hastanesi Prof. Dr. E. Gökhan KANDEMİR Memorial Ataşehir Hastanesi Major Histolojik Tipler Papiller (% 80) Papiller karsinomanın folliküler varyantı Folliküler (% 11) Hürthle hücreli karsinoma (% 3) Medüller (%

Detaylı

PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ. Klinik ve patolojik özellikler

PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ. Klinik ve patolojik özellikler PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ Klinik ve patolojik özellikler Neslihan KURTULMUŞ,, Mete DÜREN, D Serdar GİRAY, G Ümit İNCE, Önder PEKER, Özlem AYDIN, M.Cengiz

Detaylı

Kras Mutasyonu Olmayan (KRAS wild tip ) Kolorektal Kanserli Olgularda Sistemik Tedavi Seçenekleri

Kras Mutasyonu Olmayan (KRAS wild tip ) Kolorektal Kanserli Olgularda Sistemik Tedavi Seçenekleri Kras Mutasyonu Olmayan (KRAS wild tip ) Kolorektal Kanserli Olgularda Sistemik Tedavi Seçenekleri Dr Hande Turna İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Bilim Dalı Metastatik Kolorektal

Detaylı

LİSTEYE EKLENENLER DEĞİŞİKLİK YAPILANLAR

LİSTEYE EKLENENLER DEĞİŞİKLİK YAPILANLAR 01.05.2013-14.11.2013 TARİHLERİ ARASINDA SAĞLIK BAKANLIĞI EK ONAYI ALINMADAN KULLANILABİLECEK ENDİKASYON DIŞI HEMATOLOJİ-ONKOLOJİ İLAÇLARI LİSTESİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER LİSTEYE EKLENENLER SIRA NO İLAÇLAR

Detaylı

İMMÜNOTERAPİDE YAN ETKİ YÖNETİMİ. Dr. Murat DİNÇER Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 19.03.2014 Antalya

İMMÜNOTERAPİDE YAN ETKİ YÖNETİMİ. Dr. Murat DİNÇER Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 19.03.2014 Antalya İMMÜNOTERAPİDE YAN ETKİ YÖNETİMİ Dr. Murat DİNÇER Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 19.03.2014 Antalya İmmünoterapi Non spesifik BCG Sitokinler Spesifik -Antikor tedavisi -Adoptif T Hücre transferi Aşı

Detaylı

Predictive and prognostic factors in locally advanced breast cancer: effect of intratumoral FOXP3+ Tregs

Predictive and prognostic factors in locally advanced breast cancer: effect of intratumoral FOXP3+ Tregs Predictive and prognostic factors in locally advanced breast cancer: effect of intratumoral FOXP3+ Tregs Lütfiye Demir, Seyran Yiğit, Hülya Ellidokuz, Çiğdem Erten, Işıl Somalı, Yüksel Küçükzeybek, Ahmet

Detaylı

Vaka Sunumu Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri

Vaka Sunumu Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri Vaka Sunumu Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde(KHDAK) Hedefe Yönelik Tedavi Seçenekleri Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Akciğer Kanserinde İnsidans

Detaylı

Renal Hücreli Karsinom ve Nefrolojik Yaklaşım

Renal Hücreli Karsinom ve Nefrolojik Yaklaşım Renal Hücreli Karsinom ve Nefrolojik Yaklaşım Dr. Özgür CAN,Doç. Dr. Gülizar Şahin, Dr. Bala Başak Öven Ustaalioğlu Dr. Berkant Sönmez, Dr. Burçak Erkol İstanbul Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Detaylı

Prof. Dr. Rabin SABA Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Memorial Sağlık Grubu

Prof. Dr. Rabin SABA Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Memorial Sağlık Grubu Prof. Dr. Rabin SABA Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Memorial Sağlık Grubu Tedavi hedefleri HIV e bağlı morbidite ve mortaliteyi azaltmak Viral yükü maksimal ve en uzun süreli şekilde bastırmak. İmmun

Detaylı

RENAL HÜCRELİ KARSİNOM METASTATİK HASTALIKTA TEDAVİ. Üroonkoloji Derneği

RENAL HÜCRELİ KARSİNOM METASTATİK HASTALIKTA TEDAVİ. Üroonkoloji Derneği RENAL HÜCRELİ KARSİNOM METASTATİK HASTALIKTA TEDAVİ Prof. Dr. Levent Türkeri Üroloji Anabilim Dalı Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefrektominin Yeri Sistemik tedavi öncesi Nefrektomi Tümör hücrelerinin

Detaylı

Akciğer Kanserinde Son Gelişmeler

Akciğer Kanserinde Son Gelişmeler Akciğer Kanserinde Son Gelişmeler Tuncay Göksel Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Türkiye de Kanser http://www.kanser.gov.tr Türkiye de Kanser Tipleri 2009 http://www.kanser.gov.tr A Lung Cancer Mapping

Detaylı

Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi. Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi. Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Metastatik Prostat Kanserinde Tedavi Dr. Deniz Tural Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Sunum Planı Prostat Kanseri İnsidans ve Mortalite Hormon Duyarlı Metastatik Prostat

Detaylı

İNVAZİF MESANE KANSERİNDE ORGAN KORUYUCU TEDAVİLER METASTATİK MESANE KANSERİNİN TEDAVİSİ

İNVAZİF MESANE KANSERİNDE ORGAN KORUYUCU TEDAVİLER METASTATİK MESANE KANSERİNİN TEDAVİSİ İNVAZİF MESANE KANSERİNDE ORGAN KORUYUCU TEDAVİLER METASTATİK MESANE KANSERİNİN TEDAVİSİ Dr.Cavit Can Eskişehir Osmangazi Ün. Tıp Fak. Üroloji AD Organ Koruyucu Tedaviler Transüretral rezeksiyon Parsiyel

Detaylı

TÜRK AKCİĞER KANSERİ DERNEĞİ AKCİĞER KANSERİ TEDAVİSİNDE İLACA ULAŞIM ÇALIŞTAY RAPORU 2014

TÜRK AKCİĞER KANSERİ DERNEĞİ AKCİĞER KANSERİ TEDAVİSİNDE İLACA ULAŞIM ÇALIŞTAY RAPORU 2014 TÜRK AKCİĞER KANSERİ DERNEĞİ AKCİĞER KANSERİ TEDAVİSİNDE İLACA ULAŞIM ÇALIŞTAY RAPORU 2014 ÇALIŞTAY YERİ: AÜTF 50. Yıl Amfisi/ANKARA ÇALIŞTAY TARİHİ: 23 11 2013 ÇALIŞTAY GEREKÇESİ: Akciğer kanseri tedavisinde

Detaylı

Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Mide Kanserinde Kemik Metastazı Klinik çalışmalarda; %0.7 - %3.4 Otopsi çalışmalarında;

Detaylı

Cerrahi Dışı Tedaviler

Cerrahi Dışı Tedaviler KÖTÜ HUYLU YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ Cerrahi Dışı Tedaviler Dr.Selami ÇAKMAK GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi 50 den fazla yumuşak doku sarkomu tipi Kaynaklandığı doku, Klinik gidişat, Görülme yaşı, Agresifliği,

Detaylı

Kanser Tedavisi: Günümüz

Kanser Tedavisi: Günümüz KANSER TEDAVİSİNDE MOLEKÜLER HEDEFLER Doç. Dr. Işık G. YULUĞ Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü yulug@fen.bilkent.edu.tr Kanser Tedavisi: Günümüz Geleneksel sitotoksik ilaçlar ve

Detaylı

Akciğer Kanserinde Eş E Zamanlı Kemoradyoterapi

Akciğer Kanserinde Eş E Zamanlı Kemoradyoterapi Lokal İleri Küçük K Hücreli H DışıD Akciğer Kanserinde Eş E Zamanlı Kemoradyoterapi Doç. Dr Esra Kaytan SAĞLAM i.ü.onkoloji Enstitüsü Ardışık Kemoradyoterapi Eş zamanlı Kemoradyoterapi İndüksiyon konsolidasyon

Detaylı

ONKOLOJİDE İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ ORGAN YETMEZLİKLERİNDE ETKİLEŞİM

ONKOLOJİDE İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ ORGAN YETMEZLİKLERİNDE ETKİLEŞİM ONKOLOJİDE İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ ORGAN YETMEZLİKLERİNDE ETKİLEŞİM İlaç etkileşiminde rolü olan organlar Böbrek Karaciğer Akciğer GİS Kalp Organ fonksiyonlarının değerlendirilmesi Böbrek (üre, kreatinin, GFR)

Detaylı

MELANOMDA GÜNCEL TEDAVİ PROF.DR.EMEL BÜLBÜL BAŞKAN ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, BURSA

MELANOMDA GÜNCEL TEDAVİ PROF.DR.EMEL BÜLBÜL BAŞKAN ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, BURSA MELANOMDA GÜNCEL TEDAVİ PROF.DR.EMEL BÜLBÜL BAŞKAN ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, BURSA MELANOM TEDAVİSİNDE ADIM TAŞLARI 1800-1950: Melanomun erken dönemi Hastalığın keşfi ve cerrahi tedavi prensiplerinin

Detaylı

METASTATİK KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİ TANISI SAĞKALIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

METASTATİK KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİ TANISI SAĞKALIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER İLERİ EVRE İN-OPERABL VEYA METASTATİK KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİ TANISI ALMIŞ HASTALARIMIZDA SAĞKALIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER Dr.Nurgül Yaşar Kartal Dr.Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştıma Hastanesi Tıbbi

Detaylı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı Tiroidit terimi tiroidde inflamasyon ile karakterize olan farklı hastalıkları kapsamaktadır

Detaylı

Mulders et. al. Eur Urol 2014, 65(5)

Mulders et. al. Eur Urol 2014, 65(5) Zytiga Etkililik Fizazi K et al. Abiraterone acetate for treatment of metastatic castration-resistant prostate cancer treatment : final overall survival analysis of the COU-AA-301 randomised, double-blind,

Detaylı

REKTUM KANSERİNDE ADJUVAN NEOADJUVAN TEDAVİ YAKLAŞIMLARI. Prof Dr Gökhan Demir İstanbul Bilim Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı

REKTUM KANSERİNDE ADJUVAN NEOADJUVAN TEDAVİ YAKLAŞIMLARI. Prof Dr Gökhan Demir İstanbul Bilim Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı REKTUM KANSERİNDE ADJUVAN NEOADJUVAN TEDAVİ YAKLAŞIMLARI Prof Dr Gökhan Demir İstanbul Bilim Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Rektum Kanserinde Cerrahi Total mezorektal eksizyon sonrası T3-4 ve N

Detaylı

METASTATİK PROSTAT KANSERİ TEDAVİSİNDE İMMUNOTERAPİ VE DENDRİTİK HÜCRE AŞILAMA YÖNTEMİ

METASTATİK PROSTAT KANSERİ TEDAVİSİNDE İMMUNOTERAPİ VE DENDRİTİK HÜCRE AŞILAMA YÖNTEMİ METASTATİK PROSTAT KANSERİ TEDAVİSİNDE İMMUNOTERAPİ VE DENDRİTİK HÜCRE AŞILAMA YÖNTEMİ Op.Dr.Murat Binbay Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Kliniği, İstanbul GİRİŞ Kanser tedavisine standart

Detaylı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul

Detaylı

Dr Dilşen Çolak Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Kliniği

Dr Dilşen Çolak Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Kliniği Dr Dilşen Çolak Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Kliniği HER-2 (+) hastalık Meme Güncelleme Kursu, Prof Yeşim Eralp Dahil edilme kriterleri HER 2 3+ yada FISH + Tm

Detaylı

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Kronik enflamatuar hastalıklar, konak doku ve immun hücreleri arasındaki karmaşık etkileşimlerinden

Detaylı

Küçük Hücreli Akciğer Kanserlerinde Radyoterapi. Dr. Meltem Serin

Küçük Hücreli Akciğer Kanserlerinde Radyoterapi. Dr. Meltem Serin Küçük Hücreli Akciğer Kanserlerinde Radyoterapi Dr. Meltem Serin Sınırlı hastalıkta radyoterapi Yaygın hastalıkta radyoterapi Sınırlı hastalıkta radyoterapi Torakal radyoterapide tartışmalı konular Proflaktik

Detaylı

KOLOREKTAL KANSERLERİN MOLEKÜLER SINIFLAMASI. Doç.Dr.Aytekin AKYOL Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı 23 Mart 2014

KOLOREKTAL KANSERLERİN MOLEKÜLER SINIFLAMASI. Doç.Dr.Aytekin AKYOL Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı 23 Mart 2014 KOLOREKTAL KANSERLERİN MOLEKÜLER SINIFLAMASI Doç.Dr.Aytekin AKYOL Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı 23 Mart 2014 Kolorektal Kanserler; Sunum Planı Genel bilgiler Moleküler

Detaylı

En Etkili Kemoterapi İlacı Seçimine Yardımcı Olan Moleküler Genetik Test

En Etkili Kemoterapi İlacı Seçimine Yardımcı Olan Moleküler Genetik Test En Etkili Kemoterapi İlacı Seçimine Yardımcı Olan Moleküler Genetik Test Yeni Nesil DNA Dizileme (NGS), İmmünHistoKimya (IHC) ile Hastanızın Kanser Tipinin ve Kemoterapi İlacının Belirlenmesi Kanser Tanı

Detaylı

Güncel Verilerle Prostat Kanseri Taranmalı mı? Dr. Bülent Akdoğan Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı

Güncel Verilerle Prostat Kanseri Taranmalı mı? Dr. Bülent Akdoğan Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Güncel Verilerle Prostat Kanseri Taranmalı mı? Dr. Bülent Akdoğan Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı 4 Nisan 2014 TESTOSTERON ETKĠSĠ PCa erken tanısı Şüpheli rektal muayene ve/veya

Detaylı

LOKAL İLERİ SERVİKAL KANSER YÖNETİMİ. Doç Dr Ahmet Barış GÜZEL ÇÜTF Kadın Hastalıkları ve Doğum AD ADANA

LOKAL İLERİ SERVİKAL KANSER YÖNETİMİ. Doç Dr Ahmet Barış GÜZEL ÇÜTF Kadın Hastalıkları ve Doğum AD ADANA LOKAL İLERİ SERVİKAL KANSER YÖNETİMİ Doç Dr Ahmet Barış GÜZEL ÇÜTF Kadın Hastalıkları ve Doğum AD ADANA Evreleme FIGO 2009 Erken Evre İleri Evre Ia1, Ia2, Ib1 and IIa1 Ib2, IIa2 ve diğer Pecorelli S.,

Detaylı

SERVİKS KANSERİNDE RADYOTERAPİ

SERVİKS KANSERİNDE RADYOTERAPİ SERVİKS KANSERİNDE RADYOTERAPİ Prof. Dr. Sait Okkan İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Adana, 2004 Erken Evre Serviks Kanseri Tedavi Seçenekleri * Cerrahi * Radyoterapi *

Detaylı

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi okült (gizli, saklı, bilinmeyen, anlaşılmaz) okült + kanser primeri bilinmeyen

Detaylı

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD 1 2 3 4 ANTİRETROVİRAL TEDAVİ HIV eradiksayonu yeni tedavilerle HENÜZ mümkün değil

Detaylı

NEOADJUVAN TEDAVİ SONRASI CERRAHİ İLE PATOLOJİK DOWNSTAGE (T0N0-T1-2N0) OLDUĞU TESPİT EDİLEN HASTALARDA BEKLENİLMEYEN OLDUKÇA İYİ SAĞKALIM

NEOADJUVAN TEDAVİ SONRASI CERRAHİ İLE PATOLOJİK DOWNSTAGE (T0N0-T1-2N0) OLDUĞU TESPİT EDİLEN HASTALARDA BEKLENİLMEYEN OLDUKÇA İYİ SAĞKALIM NEOADJUVAN TEDAVİ SONRASI CERRAHİ İLE PATOLOJİK DOWNSTAGE (T0N0-T1-2N0) OLDUĞU TESPİT EDİLEN HASTALARDA BEKLENİLMEYEN OLDUKÇA İYİ SAĞKALIM Cengiz Gebitekin 1, Alper Toker 2, Hüseyin Melek 1, Suat Erus

Detaylı

YAŞLI HASTAYA YAKLAŞIM

YAŞLI HASTAYA YAKLAŞIM YAŞLI HASTAYA YAKLAŞIM Kazım UYGUN Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı DESTEK TEDAVİ KONSENSUS TOPLANTISI, 9. İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Günleri WOW Hotels & Convention

Detaylı

KHDAK da patolojide yenilikler «CTF Patoloji AD deneyimi» Dr Büge Öz İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD

KHDAK da patolojide yenilikler «CTF Patoloji AD deneyimi» Dr Büge Öz İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD KHDAK da patolojide yenilikler «CTF Patoloji AD deneyimi» Dr Büge Öz İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD Konuşmanın akışı KHDAK da moleküler belirteçlerle ilişkili yenilikler Patolog penceresinden

Detaylı

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ Dinç Süren 1, Mustafa Yıldırım 2, Vildan Kaya 3, Ruksan Elal 1, Ömer Tarık Selçuk 4, Üstün Osma 4, Mustafa Yıldız 5, Cem

Detaylı

KÜRATİF TEDAVİ SONRASI PSA YÜKSELMESİNE NASIL YAKLAŞALIM? Doç. Dr. Bülent Akduman Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji A.D.

KÜRATİF TEDAVİ SONRASI PSA YÜKSELMESİNE NASIL YAKLAŞALIM? Doç. Dr. Bülent Akduman Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji A.D. KÜRATİF TEDAVİ SONRASI PSA YÜKSELMESİNE NASIL YAKLAŞALIM? Doç. Dr. Bülent Akduman Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji A.D. PSA nın tanımı Prostate Specific Antigen PSA yı hasta nasıl

Detaylı

ALLERJİ AŞILARI. Prof. Dr. Ömer KALAYCI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Allerji ve astım Ünitesi

ALLERJİ AŞILARI. Prof. Dr. Ömer KALAYCI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Allerji ve astım Ünitesi ALLERJİ AŞILARI Prof. Dr. Ömer KALAYCI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Allerji ve astım Ünitesi Allerji aşıları Allerjen immunoterapi Allerjik bir hastaya giderek artan miktarlarda allerjen

Detaylı

Tiroid Hormonları ve Yorumlanması.

Tiroid Hormonları ve Yorumlanması. Tiroid Hormonları ve Yorumlanması www.hepsaglik.net Tiroid Hastalıklarında İlk İstenecek Testler Tiroid tarama testi olarak TSH kullanılabilir. Son derece hassas bir testtir. Primer hipotiroidi ve hipertiroidiyi

Detaylı

Kemik tümörleri. Dr Canfeza Sezgin EÜTF Tıbbi Onkoloji BD

Kemik tümörleri. Dr Canfeza Sezgin EÜTF Tıbbi Onkoloji BD Kemik tümörleri Dr Canfeza Sezgin EÜTF Tıbbi Onkoloji BD OSTEOSARKOM TEDAVİSİNDE KEMOTERAPİ Sarkomlu çocukların 5 yıllık sağkalım sonuçlarında zamanla belirgin iyileşme elde edilmiştir From: Arndt C and

Detaylı

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı)

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı) Sevgili Arkadaşlarım, CANTAB için en önemli çalışmamız CHARM Çalışmasıdır.. Eğitimlerde söylediğim gibi adınız-soyadınız gibi çalışmayı bilmeniz ve doğru yorumlayarak kullanmanız son derece önemlidir.

Detaylı

MEME KANSERİNDE TIBBİ TEDAVİ PRENSİPLERİ. Prof.Dr.Evin Büyükünal İç Hastalıkları Medikal Onkoloji Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

MEME KANSERİNDE TIBBİ TEDAVİ PRENSİPLERİ. Prof.Dr.Evin Büyükünal İç Hastalıkları Medikal Onkoloji Cerrahpaşa Tıp Fakültesi MEME KANSERİNDE TIBBİ TEDAVİ PRENSİPLERİ Prof.Dr.Evin Büyükünal İç Hastalıkları Medikal Onkoloji Cerrahpaşa Tıp Fakültesi A.B.D İstatistiklerine Göre 180.000 MEME KANSERİ VAKASI MEVCUT İLK TEDAVİDEN SONRA

Detaylı

Santral Sinir Sistemi Rabdoid Teratoid Tümörü Radyoterapisi. Dr. Ayşe Hiçsönmez AÜTF Radyasyon Onkolojisi Nisan 2013

Santral Sinir Sistemi Rabdoid Teratoid Tümörü Radyoterapisi. Dr. Ayşe Hiçsönmez AÜTF Radyasyon Onkolojisi Nisan 2013 Santral Sinir Sistemi Rabdoid Teratoid Tümörü Radyoterapisi Dr. Ayşe Hiçsönmez AÜTF Radyasyon Onkolojisi Nisan 2013 RT nin yeri varmı? RT endike ise doz ve volüm? Hangi teknik? Kurtarma tedavisinde RT?

Detaylı

Dr. Hasan Şenol COŞKUN

Dr. Hasan Şenol COŞKUN Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Dr. Hasan Şenol COŞKUN Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi 21 Mart 2014, Perşembe ANTALYA o o S01:AKCİĞER KANSERLİ HASTALARDA SERUM VİSFATİN SEVİYESİ

Detaylı

KEMOTERAPİ NEOADJUVANT VE ADJUVANT UYGULAMALAR. Doç.. Dr. Murat BOZLU Üroloji Anabilim Dalı 8 MART 2008 - ANTAKYA

KEMOTERAPİ NEOADJUVANT VE ADJUVANT UYGULAMALAR. Doç.. Dr. Murat BOZLU Üroloji Anabilim Dalı 8 MART 2008 - ANTAKYA İNVAZİF F MESANE TÜMÖRÜNDET KEMOTERAPİ NEOADJUVANT VE ADJUVANT UYGULAMALAR Doç.. Dr. Murat BOZLU Mersin Üniversitesi Tıp T p Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı 8 MART 2008 - ANTAKYA MESANE TÜMÖRÜT SIKLIĞI

Detaylı

Evre I Seminom Dışı Testis Tümörlerinde (NSGHT) Tedavi

Evre I Seminom Dışı Testis Tümörlerinde (NSGHT) Tedavi Evre I Seminom Dışı Testis Tümörlerinde (NSGHT) Tedavi Prof. Dr. Abdurrahman IŞIKDOĞAN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı III. Tıbbi Onkoloji Kongresi / 25 Mart 2010 / ANTALYA Testisin

Detaylı