ARTAN REKABET ALTINDA İHRACATA YÖNELİK SEKTÖRLERDE DEĞİŞEN ÜCRET YAPISI



Benzer belgeler
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 24 Mayıs 2010 EKONOMİ NOTLARI

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi

Türkiye nin Kabuklu Fındık Üretiminde Üretim-Fiyat İlişkisinin Koyck Yaklaşımı İle Analizi

Dolar Kurundaki Günlük Hareketler Üzerine Bazı Gözlemler

FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI?

EŞANLI DENKLEMLİ MODELLER

Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

DOĞAL GAZ DEPOLAMA ġġrketlerġ ĠÇĠN TARĠFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI. BĠRĠNCĠ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Ġstenecek Veriler

ÜRETİCİ FİYATLARINA GEÇİŞ ETKİSİNDE ARA MALLARI İTHALATININ ROLÜ

BÖLÜM 5 İKTİSAT POLİTİKALARININ UZUN DÖNEMLİ BÜYÜMEYE ETKİLERİ: İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME

Effects of Agricultural Support and Technology Policies on Corn Farming in Çukurova Region

AYÇİÇEK VE SOYA YAĞI İTHALAT TALEBİNİN ANALİZİ

70 Araştırma Makalesi. Türkiye nin Sebze İhracatında Karşılaştırmalı Üstünlükleri

Öğr. Gör. Selçuk ŞİMŞEK İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Eğitim Fakültesi.Pamukkale Üniversitesi

Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü Çalışma Tebliğ No:09/5

HİSSE SENEDİ FİYATLARI VE DÖVİZ KURU İLİŞKİSİ

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Ankara e-posta: Geliş Tarihi/Received:

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ


Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 1 Nisan 2010 EKONOMİ NOTLARI FİNANSAL STRES VE İKTİSADİ FAALİYET

sbd.anadolu.edu.tr 73 Anadolu University Journal of Social Sciences Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

A Study on the Estimation of Supply Response of Cotton in Cukurova Region

İKT 207: Mikro iktisat. Faktör Piyasaları

TÜRKİYE'DE ŞEKER FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİN OLASI ETKİLERİNİN TAHMİNİ: BİR SİMÜLASYON DENEMESİ

Teknolojik bir değişiklik veya üretim arttırıcı bir yatırımın sonucunda ihracatta, üretim miktarında vs. önemli artışlar olabilir.

Para Talebinin Belirleyenleri ve İstikrarı Üzerine Bir Uygulama: Türkiye Örneği

BÜYÜK DURGUNLUĞUN ÖĞRETTİKLERİ

Şeyma Çalışkan Çavdar Yildiz Technical University ISSN : scavdar@yildiz.edu.tr Istanbul-Turkey

TÜRKİYE DE DIŞ TİCARET VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN ANALİZİ ANALYSIS OF RELATIONSHIP BETWEEN FOREIGN TRADE AND ECONOMIC GROWTH IN TURKEY

DÖVİZ KURU POLİTİKALARI VE TÜRKİYE DE DÖVİZ KURU OYNAKLIĞININ ETKİLEŞİMLERİ

TAYLOR KURALI: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

TCMB FAĐZ KARARLARININ HĐSSE SENEDĐ PĐYASALARI ÜZERĐNE ETKĐSĐ

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

Birim Kök Testleri. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt: 23, Sayı: 4,

REEL KURLAR VE BALASSA- SAMUELSON HİPOTEZİ. Arş. Gör. Almıla BURGAÇ ÇİL

TESTING TO RICARDIAN EQUIVALENCE PROPOSITONS FOR TURKISH ECONOMY

İhracat ve İthalatın Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi: Türkiye Örneği

REEL DÖVİZ KURU VE ÇIKTI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ ( )

TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE DÖVİZ KURU CARİ AÇIK ÜZERİNDE ETKİLİ MİDİR? BİR NEDENSELLİK ANALİZİ

Para Politikası, Parasal Büyüklükler ve Küresel Mali Kriz Sonrası Gelişmeler. K. Azim Özdemir

F frame prop acl. F frame. 1.1 Dur ve bekle (stop & wait) kullanım oranı. 1 = olarak ifade edilebilecektir. a = dersek; L R.

İŞSİZLİK VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNDE ASİMETRİ ASYMMETRY IN THE RELATIONSHIP BETWEEN UNEMPLOYMENT AND ECONOMIC GROWTH

İçindekiler kısa tablosu

İMKB NİN LATİN AMERİKA BORSALARIYLA İLİŞKİSİ ÜZERİNE ÇOK DEĞİŞKENLİ GARCH MODELLEMESİ

ÖZGEÇMİŞ RAZİYE SELİM. Telefon : / 2081 Ev : Fax :

İŞSİZLİK VE İNTİHAR İLİŞKİSİ: VAR ANALİZİ Ferhat TOPBAŞ *

YAPAY SİNİR AĞLARI İLE DOĞALGAZ TÜKETİM TAHMİNİ

eyd Ekonomik Yaklaşım Derneği / Association

BANKA KREDİ PORTFÖYLERİNİN YÖNETİMİNDE ÖDEMEME RİSKİ ANALİZİ: KALMAN FİLTRESİNE DAYANAN ALTERNATİF BİR YÖNTEM ÖNERİSİ

Enflasyon Hedeflemesi, Büyüme ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

PARA POLİTİKASININ FİYAT BİLEŞENLERİ ÜZERİNE ETKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ:

FİNANSAL PİYASA VOLATİLİTESİ VE EKONOMİ

DÖVİZ KURU OYNAKLIĞININ İHRACATA ETKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ ( )

SORU SETİ 02 (REVİZE EDİLDİ) FİNAL KONULARI

Kamu Borçlanması, Sermaye Stoku ve Tüketim İlişkisinin Belirlenmesi: Bir Ardışık Nesiller Modeli

RASYONEL BEKLENTLER DOAL ORAN HPOTEZ Türkiye çin Zaman Serisi Bulguları

8. DERS: IS/LM MODELİ

Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ekonomik Büyümeye Olan Etkisinin Türkiye Bağlamında Test Edilmesi

Finansal Gelişme ve Ekonomik Büyüme Arasındaki Đlişkinin Ampirik Bir Analizi: Türkiye Örneği

Türkiye de Kırmızı Et Üretiminin Box-Jenkins Yöntemiyle Modellenmesi ve Üretim Projeksiyonu

Döviz Kuru Belirsizliğinin İhracata Etkisi: Türkiye İçin Bir Uygulama

Türkiye İmalat Sanayinde Yapısal Değişim ve Üretkenlik: Dönemi*

İÇSEL BÜYÜME VE TÜRKİYE DE İÇSEL BÜYÜMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN AMPİRİK ANALİZİ

KAMU HARCAMALARININ EKONOMİK BÜYÜME ÜZERİNE ETKİSİ THE IMPACT OF PUBLIC EXPENDITURES ON ECONOMIC DEVELOPMENT

GÜÇ SİSTEMLERİNDE KADEME DEĞİŞTİRİCİ TRANSFORMATÖRLERİN KAOTİK OSİLASYONLARI

Uluslar arasi emtia fiyatlarindan iç fiyatlara asimetrik ve doğrusal olmayan fiyat geçişkenliği: Türkiye için nardl modeli bulgulari

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

İthalat-İhracat-Döviz Kuru Bağımlılığı: Bootstrap ile Düzeltilmiş Nedensellik Testi Uygulaması

B. Sermaye stoğunun durağan durum değerini bulunuz. C. Bu ekonomi için altın kural sermaye stoğu ne kadardır?

YAPISAL KIRILMALI BİRİM KÖK TESTLERİNİN KÜÇÜK ÖRNEKLEM ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

DA-DA DÖNÜŞTÜRÜCÜLER (DA Kıyıcı, DA Gerilim Ayarlayıcı) DA gerilimi bir başka DA gerilim seviyesine dönüştüren devrelerdir.

ÇALIŞMA SORULARI. S a y f a 1 / 6

PARASAL ANALĐZE BĐR BAKIŞ: TÜRKĐYE ÖRNEĞĐ

Satın Alma Gücü Paritesinin Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan İçin Geçerliliği: Birim Kök ve Eşbütünleşme Analizi

BİRİM KÖK TESTLERİNDE YAPISAL KIRILMA ZAMANININ İÇSEL OLARAK BELİRLENMESİ PROBLEMİ: ALTERNATİF YAKLAŞIMLARIN PERFORMANSLARI

YÜKSEK ENFLASYON ENFLASYON BELİRSİZLİĞİNİ ARTIRIYOR MU?

Stok-Akım Uyarlaması, Bütçe Açığı ve Kamu Borç Stoku Arasındaki İlişkiler: Küresel Kriz Bağlamında Avrupa Birliği Üyesi Ülkeler Üzerine Bir Analiz

YABANCI HİSSE SENEDİ YATIRIMCILARI TÜRKİYE DE DÖVİZ KURU VOLATİLİTESİNİ ŞİDDETLENDİRİYOR MU?

FAİZLER ARTTI. ŞİMDİ NE OLACAK?

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU DIŞ BORÇLANMA ARAÇLARI (EUROBOND) EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2008 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU

HAFTALIK RAPOR 23 Şubat 2015

PETROL FİYATLARININ İMKB ENDEKSLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ IMPACT OF OIL PRICES ON ISE INDICES

EKONOMÝK GÖSTERGELERÝN VE DIÞ ORTAM SICAKLIÐININ ETKÝLERÝ

DIŞSAL EKONOMİLER ve ÜRETİMİN ULUSLARARASI KONUMU (LOKASYONU)

YAPISAL KIRILMALAR VE KARBON EMİSYONU: KITA AVRUPA ÜLKELERİ İÇİN AMPİRİK BİR UYGULAMA. Ali ACARAVCI

Bölüm 3 HAREKETLİ ORTALAMALAR VE DÜZLEŞTİRME YÖNTEMLERİ

Türkiye de Sigara Fiyatları ve Tüketim İlişkisi

TURİZM GELİŞMESİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN EKONOMETRİK ANALİZİ

TÜRKİYE DE FISHER ETKİSİNİN GEÇERLİLİĞİ: DOĞRUSAL OLMAYAN EŞBÜTÜNLEŞME YAKLAŞIMI

Enflasyonun Borsa Performansı Üzerindeki Etkisi

13 Hareket. Test 1 in Çözümleri. 4. Konum-zaman grafiklerinde eğim hızı verir. v1 t

TÜRKİYE DE DÖVİZ KURU KANALI: DÖNEMİ 1 EXCHANGE RATE CHANNEL IN TURKEY: PERIOD

Araştırma Makalesi. Selçuk Üniversitesi Selçuk Tarım ve Gıda Bilimleri Dergisi 26 (2): (2012) ISSN:

KISA ORTA VE UZUN VADEDE ENFLASYON HEDEFLEMESĐ REJĐMĐ

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama

Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi

REAL VARIABLES, INTERTEMPORAL SUBSTITUTION AND RISK AVERSION

Transkript:

ARTAN REKABET ALTINDA İHRACATA YÖNELİK SEKTÖRLERDE DEĞİŞEN ÜCRET YAPISI Dr. Emel Memiş Uah Üniversiesi Ekonomi Bölümü Öze Bu çalışmada, emek-yoğun ürünlerin ihracaında son yıllarda uluslararası düzeyde aran rekabe koşullarının ücre yapısı üzerinde oluşabilecek ekilerini çaışan bölüşüm alepleri çerçevesinde bir modelleme ile açıklamayı amaçlıyoruz. Türkiye ekonomisi örneğinde gözlemlediğimiz gibi, 1990 lı yılların başlarından iibaren verilen uluslararası aahhüler kapsamında dış icaree am liberalleşme poliikalarının uygulamasına geçilmiş ve ihracaı desekleme amaçlı oluşurulmuş eşvik, prim ve sübvansiyonlar azalılmış veya kaldırılmışır. Bunun yanı sıra, birçok gelişmeke olan ülke ekonomilerinin arık benzer ürünleri ihraç eder duruma gelmesiyle esnek hale gelen ihraca alep yapısı göz önüne alındığında, gelişmeke olan ülke ekonomilerinin ihracaa dayalı büyüme rejiminden büyük bekleni içinde olmalarıyla bileşim yanılısı kurbanı olduklarını gösermekedir. Bu bağlamda, sunacağımız model, ihraca eşviklerindeki azalma ile eiklenen bir sisem içinde, esnek bir ihraca alep varsayımı ve dolayısıyla ihraç edilen ürünlerde fiya arışlarının sınırlı olması durumunu göz önünde bulundurmakadır. Anahar Kelimeler: Ücre yapısı, emeğin feminizasyonu, çaışan bölüşüm alepleri, rekabe, ihraca sekörleri. Changing Wage Srucure in Expor Secors under Rising Compeiion Absrac In his paper, we aim o develop a model wihin a conflicing-claims framework o explain possible implicaions of changing condiions of compeiion on he he wage paerns paricularly in he labor-inensive expor secors. As i can be observed in he Turkish economy, saring wih 1990s, here has been major changes in saes policies accomodaing he expor secors consisen wih inernaional commimens. Throughou his process, several subsidy mechanisms were eiher weakened or dismanled. A he same ime, as many developing economies urned ou o be he exporers of similar manufacuring producs wih he swich o expor-led growh sraegies, we observe ha he srucure of he demand for such producs has become more elasic. This laer pus forward he fac ha many of developing economies fell vicim o he fallacy of composiion problem in heir expecaions abou expor-led growh. Considering he elasic expor demand ha pus a major consrain on he prices of expor goods, he model we presen shows how he change in he profi rae riggered by a one ime change in expor subsidy raes resuls in differen real wage paerns over ime. Keywords: Wage srucure, feminizaion of labor, conflicing-claims, compeiion, expor secors.

180 Ankara Üniversiesi SBF Dergisi 62-4 Aran Rekabe Alında İhracaa Yönelik Sekörlerde Değişen Ücre Yapısı Giriþ İhracaa dayalı büyüme rejimine geçiş dönemi, Türkiye ekonomisinde ve benzer diğer ülke ekonomilerinde yeniden yapılanmaya neden olmuşur. Bu süreç içinde gerçekleşen sandar ekonomik ve sosyal poliikalardaki değişiklikler ilgili yazında geniş bir şekilde arışılmışır. İmala sanayi, bu süreçe en çok hedeflenen sekörlerden biri olmuş, birçok ekonomide imala sanayinin ihraca içerisindeki payı son yıllarda hızla armışır. Ancak ihracaa dayalı büyüme sraejilerinin Türkiye ve benzeri gelişmeke olan ekonomilerinde beklenen ölçüde başarılı sonuçlar vermediği arışmasız bir gerçekir (Blecker, 2003; Razmi/Blecker, 2005). Türkiye halen imala sanayi ürünleri ihracaında uluslararası iş bölümünde emek yoğun sekörlerde uzmanlaşma göseren ve bu sekörlerde icare fazlası veren bir ekonomi konumundadır (Grafik 1) (Köse/Öncü, 2004). Bu yazıya çok emeği geçen Benan Eres e üm yardımları ve zamanı için çok eşekkür ederim. Konu ile ilgili yorum ve görüşlerini benimle paylaşıkları için A. Haşim Köse ve Cem Somel e ve ayrıca yazı hakemine yorumları için eşekkür ederim. Yanlışlıkların sorumluluğu bana aiir. 180

Emel Memiş Aran Rekabe Alında İhracaa Yönelik Sekörlerde Değişen Ücre Yapısı 181 Grafik 1. Mal Gruplarına Göre Ticare Dengeleri, 1969-2003, Milyar Dolar Kaynak: A.H. Köse ve A. Öncü, ek., 2004. Gelir bölüşümüne dair gösergeleri incelediğimizde, 1980 ve 1988 arasında reel ücrelerde yüzde 40 lık bir azalma görülürken markup oranlarının iki kaına çıkması (Yeldan, 1994: 80) ihracaa dayalı büyüme sürecinin ilk döneminde gelir dağılımındaki gelişmeleri en genel anlamda özelemekedir. Beklenenin ersine, aran rekabe markup oranlarında bir azalma ekisi yaramamışır (Onaran/Yenürk, 2003; Mein-Özcan vd. 2002; Kızılca, 2006). Köse ve Yeldan (1998) 1980 den 1997 yılına kadar olan dönemde, 1988-1991 yılları dışında, icaree yönelik sekörlerde markup oranlarının armış olduğunu göserir. İhracaa dayalı büyüme rejiminin burada ele alacağımız yönlerinden biri, rejimin emel uygulamalarından olan ve sermaye birikimi sürecinde de önemli bir role sahip ihraca prim, eşvik ve sübvansiyonları olacakır. Rodrik (1993), Krueger ve Akan ın (1992) bulgularına göre ihracaçı firmalar, 1983 yılında sağlanan eşviklerden ihraca değerinin yüzde 34 oranına ulaşan bir seviyede geiri elde emişlerdir. Aynı dönemde oralama sübvansiyon oranlarının yüzde 22 olduğu da başka çalışmalarda göserilmişir (Milanovıc, 1986). Verilen deseken yararlanan firmaların eksil ve makine sanayinde yoğunlaşığı, eşvik siseminin büyük firmalar lehine işleyen yanlı bir sisem olduğu, küçük ve ora-ölçekli işlemeleri olumsuz ekilediği diğer çalışmalarda oraya konmuşur (Balkır,1993: 152-153). 181

182 Ankara Üniversiesi SBF Dergisi 62-4 1989 yılında am liberalleşme sürecine geçiş, ihracaa yönelik büyüme sraejisi çerçevesinde uygulanan sanayileşme ve ihracaı desekleme poliikalarında büyük değişiklikler yaramışır. Bu poliik uygulamaların nielik ve nicelik olarak zaman içinde nasıl değişim göserdiği ihraca eşvik sisemleri üzerine yapılan çalışmalarda deaylı olarak incelenmişir (Şenses/Taymaz, 2003). Bu çalışmada, sübvansiyon oranını yalnızca verilen devle deseğindeki değişimleri emsilen bir araç olarak kullanacağımızı belirelim. Burada önemle vurgulamak isediğimiz, uluslararası anlaşmalar dahilinde desekleme amaçlı uygulamaların azalılması ve haa amamen oradan kaldırılmasının sanayileşme poliikalarının bir kenara bırakılmasına işare eiği gibi, aynı zamanda gelirin bölüşümünde de önemli değişimlere yol açmış olduğudur. Bu açıdan, çalışmamız, devlein direk ya da dolaylı yollardan gelirin bölüşümünü ve yeniden bölüşümünü ekilediği arışmalarına da kakıda bulunabilecek bir nielik aşımakadır. Sanayi poliikasının çeşili dönemlerde ve koşullarda aldığı hal ile bölüşüm arasındaki yukarıda değinilen doğrudan ilişki çalışmamızın merkezinde bulunmakadır. Bu çalışmanın kuramsal bölümünün amacı ise sanayi poliikasının fiyaları hedef alan desekleme uygulamalarındaki değişimin, gelirin bölüşümü üzerinde yaraacağı ekileri modelleme yoluyla incelemekir. Konu olan imala seköründe firmaların belirleyici davranışının genel olarak deseklendikleri dönemdeki kâr oranlarını, deseklerin azalıldığı ya da kaldırıldığı durumda da sürdürmeyi hedeflemeleri olarak anımlayabiliriz; başka deyişle davranışsal olarak hedef- kâr fiyalama sraejisi (Lee, 1994) uyguladıkları varsayılmakadır. Bu davranış biçiminin yeni rekabe koşullarıyla birleşimini modelimizin emel çevresel anımlaması olarak göserebiliriz. Uygun rekabe koşullarında kâr oranlarındaki herhangi bir düşüş, fiya arışları ile elafi edilebilirken, modelimizin bulguları rekabe koşullarının zorlu bir döneme girişi ile bu ekinin ücrelerin üzerine yüklenmesi sürecini vurguluyor. Burada aynı zamanda ihalaa bağımlı bir ihraca yapısına sahip sekörlerde firmaların girdi maliye fiyalarında söz sahibi olamamalarının büyük bir rol oynadığı oraya çıkıyor. Sunacağımız model, değişik desek seviyeleri ya da eşi olmayan pazarlık gücüne sahip işgücü söz konusu olduğunda ücreler üzerinde bu değişikliklerin olumsuz ekileri olabileceği ve son ahlilde ücre yapısında değişiklikler doğurabileceğini oraya çıkaracakır. Yukarıda çalışmamızı moive eden ampirik bulguları ve analizimiz sonucu vardığımız sonuçları özelediğimiz giriş bölümünden sonra, çalışmanın ikinci kısmında arışmamızın kuramsal ve yönemsel al yapısını kurmak amacıyla ilgili yazında daha önceki arışmaların kısa bir özeini sunacağız. Üçüncü kısımda ise modelin denklemlerini varsayımlarımız ve ardındaki 182

Emel Memiş Aran Rekabe Alında İhracaa Yönelik Sekörlerde Değişen Ücre Yapısı 183 gerekçeleri ile birlike sunmayı amaçlıyoruz. İlk olarak, farklı derecelerde devle deseği alan firma ya da sekörlerdeki deseğin kaldırılması ile birlike eiklenen, sisemde durağan-durum değerlerinden uzaklaşan kâr ve reel ücre oranlarının izlediği paikaları inceleyeceğiz. Bu senaryoda emeğin, ücrelerin belirlenme sürecindeki pazarlık gücünün içsel bir değişken olduğunu varsayıyoruz. İkinci senaryoda ise ücre müzakerelerinde işgücünün pazarlık gücünün sisem dışındaki sosyal, poliik ve kurumsal nedenlere bağlı olarak eşisizlikler içerdiği durumu göz önüne alıyoruz. Bu ür görece zayıf pazarlık gücüne sahip emeğe ulaşabilme fırsaı olan sermayenin, kâr oranlarındaki düşüşü elafi emeke kullandığı mekanizmaları -yine bunun ücrelerdeki ekisi ile birlike - incelemeyi amaçlıyoruz. Son kısımda ise sonuçları ve değerlendirmelerimizi sunacağız. 1. Gelirin Bölüþümü, Rekabe, Ücre Yapýsý ve Çaýþan Bölüþüm Talepleri İlgili yazında, ücre yapısındaki değişimler genel olarak gelir bölüşümü, özel olarak da ücrelerin belirlenmesi süreci üzerine gelişirilen kuramsal yaklaşımlar ışığında arışılmışır. Neoklasik okulun, arz ve alep dinamiklerine bağlı olarak gelişirdiği bölüşüm kuramına göre ücreler, am rekabe varsayımları alında marjinal işgücü verimliliğine eşi olacak şekilde belirlenmekedir. Esasen, gelirin bölüşümü, marjinal verimlilik kuramı sayesinde, incelenmesi ve çözümlenmesi ücre yapısındaki değişimlerin sorgulanmasını gerekiren bir sorun olmakan da çıkarılmışır. Dolayısıyla aynı marjinal verimlilik kuramı, neoklasik yaklaşımın gelir dağılımındaki değişiklikleri incelemek için gerekli araçları sağlamadığının da bir ispaıdır. İzleyen dönemlerde neoklasik çalışmalar genel olarak yönemsel düzeyde am rekabe varsayımlarından uzaklaşıkça yeni kuramsal açıklamaların geirilmesine olanak sağlamışır. Ekin-ücre kuramı, içerilen işgücü piyasası (inernal labor markes), yöneicilerin özverisine dayanan ran paylaşımı modelleri bunlardan bazılarıdır (Krueger/Summers, 1988; Doeringer/Piore, 1971; Akerlof/Yellen, 1986). Faka büün bu girişimler de 1950 lerden iibaren, beşeri sermaye kuramında (Becker, 1964) olduğu gibi bireylerin rasyonel ercihlerinin sonuçları olarak oluşuğu fikrinden çok uzağa gidememişlerdir. Bilindiği gibi, beşeri sermaye kuramı bireyler arasındaki verimlilik farklarının eğiim, iş ecrübesi, yaş ve benzeri ekenlerdeki farklılıklardan kaynaklandığına 183

184 Ankara Üniversiesi SBF Dergisi 62-4 dair açıklamalar geirir 1. Faka yapılan ampirik çalışmaların sonuçları bu yaklaşımı desekler yönde gerçekleşmemiş, aksine gözlemlenebilen beşeri sermayenin ücrelerdeki varyasyonu yalnızca yüzde 50 oranında açıklayabildiğine dair bulgular sunmuşur (Groshen, 1991). Neoklasik yaklaşım, işgücünün örgülenmesi gibi belirleyici diğer ekenleri incelediyse de, benzer çok boyulu diğer kurumsal yapılara yaklaşımında olduğu gibi, saik ve durağan oluşumlar olarak ele almışır. Son ouz yıl içerisinde, dünya ekonomisinin hızlanan büünleşme süreci, dikkaleri bu büünleşme sürecinin ücre yapısı üzerindeki ekilerinin incelenmesine ve dünya çapındaki iş bölümü konularına çekmişir. Sorulan soru arık ülke sınırları ile kısılı kalmamış, dış icare liberalizasyonunun gerek gelişmiş gerekse gelişmeke olan ekonomilerde ücre yapılarını nasıl ekilediğini de içermişir (Kaz/Summers, 1989; Wood, 1994; Wood, 1997). Anaakım uluslar arası icare kuramına göre, gelişmeke olan ülkelerde aran icarein ücre yapısındaki eşisizlikleri azalıcı eki yaraması beklenir. En basi haliyle Heckscher-Ohlin kuramının savına göre emek-yoğun sekörlerde ihracaın genişlemesinin işgücü-zengin ekonomilerde alebi arırma ekisi yaraacağı, eş zamanlı olarak gelişmiş ülkelerde bunun ersi bir eki yaraacağı beklenir. Buna karşılık, oldukça yeni başka bir dizi çalışma icarein ücre yapılarını ekilemede ikincil rol oynadığını, birincil fakörün 20. yüzyıl eknolojisi ve üreim yapısında yol açığı değişikliklere bakılarak bulunabileceğini savunmakadır (Acemoglu, 2002). Bu yaklaşıma emel olan varsayım 20. Yüzyıl eknolojisinin 19. Yüzyıl dan farklı olarak vasıf emelli eknoloji olduğudur. Oysa ampirik çalışmalar her iki yaklaşımı desekleyici kanılar sunma konusunda kısılı kalmışır (Singh/Dhumale, 2004). Bu sırada, gelişmiş ekonomiler üzerine yapılan çalışmalar, ücreleriniz Pekin de mi belirleniyor? (Freeman, 1995) sorusunu araşırırken, gelişmeke olan ekonomiler üzerine yapılan çalışmalar alışılagelmiş kuramların ersine ücrelerde düşüşler yaşandığına dair bulgular oraya koymuşur (Wood, 1997). Büün bulgulara rağmen ücre yapısındaki değişimleri işgücünün arz yapısına dayanarak açıklayan çalışmaların ilgili yazında halen sayıca çoğunluğu oluşurduğunu gözlemlemekeyiz. Neoklasik yaklaşımı başa ücre yapısındaki değişimleri soru olmakan çıkarması sebebiyle eleşiren alernaif yaklaşımlar özellikle kurumsal ekenlerin ücre yapılarında kalıcı ekilere yol açabileceğini savunmuşur. 1 Bireysel ercihlerin sosyal çaışma ve güç ilişkilerinden bağımsız olmayacağına dair ve diğer açılardan beşeri sermaye kavramını eleşiren yaklaşımlar için feminis ikisa yazınındaki geniş arışmalara başvurulabilir (Folbre, 1986; England, 1993). 184

Emel Memiş Aran Rekabe Alında İhracaa Yönelik Sekörlerde Değişen Ücre Yapısı 185 Örneğin, sekörsel özellikler, sendikalaşma oranları, rejim değişiklikleri, yasalar, normlar, kurallar ve diğer birçok yerleşik sosyal yapı ve düzenlemeler bu ür kurumsal ekenlerin bazılarıdır. Yapısalcı olarak anımlayabileceğimiz bu yaklaşımlar, emek süreçlerinin çok boyulu olduğunu, hiyerarşik ve ikili yapılar olduğunu arışmış ve bu yapıların farklı ekonomilerin kendi içlerinde incelenmesi gerekiğini vurgulamışlardır. Firmaların ekelci fiyalandırması ve kamanlaşmış işgücü piyasaları (segmened labor) kuramları, en yaygın olarak bilinenleridir (Gordon vd., 1982). Yapısalcı yaklaşımların kuramsal alyapılarına bakığımızda, neoklasik yaklaşımdan farklı olarak, gelirin bölüşümü olgusunun ikisadi düşüncede Fizyokraların erken çalışmalarına kadar geriye giden - emel sorulardan biri olarak ve birikim ve büyüme ile iç içe sorgulandığını görürüz. Birikim bir yandan arık mikarına bağlı olarak değişirken, diğer yandan arığın mikarı da gelirin dağılımıyla belirlenmekedir. Gelirin kâr ve ücreler olarak belirlenmesi klasik görüşe ve özellikle Marksgil yaklaşımda sosyal çaışmanın önemli rol oynadığı bir süreç içerisinde belirlenir. Bu süreç, kâr ve ücreleri belirleyen ekenlerin birikimli bir neden-sonuç ilişkisi içinde birbirlerini şekillendirdikleri yapılardan ibareir. Faka diğer yanda neoklasik yaklaşım, sermayenin ve emeğin üreim sürecine eşi koşullarda girdiğini iddia ederken; sermayenin emeği ücrele çalışırma olgusu ile emeğin sermayeyi ücrele çalışırma olgusu arasında bir fark olmadığını varsayarak içeriğinde sosyal çaışmaya yer vermemekedir. Klasik okulu izleyen diğer kuramsal yaklaşımları ele almamız gerekirse, pos-keynesgil, kurumsalcı ve feminis ikisaçıların, yine, neoklasik okuldan çok farklı görüşlere sahip olduklarını görüyoruz. Marksgil ve pos-keynesgil Okulu akip eden yapısalcı yaklaşımlar güç ilişkilerinin, devle ve emek piyasasından başlayarak üm kurumsal yapılarda iş bölümü ve üreim süreçlerinin emelinde yer aldığını ve bu çaışmanın kurumları şekillendirirken aynı zamanda bu kurumların da sosyal çaışmanın şeklini biçimlendirdiğini savunur. Bu bağlamda devlein gelirin bölüşümü ve yeniden bölüşümünde aracılık eiği olgusunu da arışır. Yukarıda özelemeye çalışığımız heerodoks yaklaşımların orak mesajlarından biri ücre yapılarındaki değişimlerin poliik ve kurumsal yapıdan ayrışırılarak incelenemeyeceğidir. Bir başka deyişle, konunun ekonominin genel yapısal ve makro ekonomik çerçevesinde sorgulanması gerekiğini vurgulamakadırlar. Bunun yanı sıra heerodoks yaklaşımlara göre, ücrelerin belirlenmesi kurumsal bir süreçir ve piyasalar am rekabe anımlamalarında varsayıldığı gibi durağan yapılar değildirler. 185

186 Ankara Üniversiesi SBF Dergisi 62-4 Rekabe kavramı klasik okul ve izleyen heerodoks yaklaşımlarda, neoklasik okuldaki durağan piyasa anımlamasından farklı olarak ele alınmış ve ersine, bir süreç olarak oraya konmuşur 2. Süreç olarak rekabein sandar anımlamadan nasıl farklı olduğunu belirmek için, Marksgil çözümlemedeki rekabe süreci ele alınabilir. Sermaye birikiminin vazgeçilemez sürekliliği ve sermayenin devamlı olarak yaraığı değeri arırması gerekliliği kapialis rekabein doğasını belirler. Bu şekilde anımlanmış koşullarda sermaye, pazar payını arırmak için mücadele içinde yer alır ve bu mücadele rakip sermayeler büyüdükçe daha da yoğunlaşan bir sürece dönüşür. Bu, durağan ekelci sermaye kuramlarına karşı bir varsayımdır. Tekelleşmeyi rekabein gelişmiş bir safhası olarak, bir başka deyişle daha rekabeçi bir süreç olarak anımlar. Bu süreç içerisinde sermaye için en önemli sraeji maliyelerin kısılıp fiyaların düşürülmesidir ve en önemli silah ise daha verimli bir üreim eknolojisine geçişir (Bowinick, 1993: 139). Bowinick (1993) Marksgil yaklaşım çerçevesinde; rekabe, eknoloji, işsizlik ve güç ilişkilerinin, bir büün olarak sınıf ilişkilerini ekilediğini ve bu dinamiklerin kâr oranlarındaki farklılıkları nasıl oraya çıkarıyorsa aynı nedensellik zinciri içerisinde ücre yapılarındaki değişimleri de yaraacağını arışır. Kapialis rekabe sürecinin, doğası gereği ücre arışlarına sınırlar geirdiğini açıklayarak, bu sınırların sermayenin bulunduğu diğer koşullara bağlı olarak değişiğini savunur. Bowinick (1993) sisemin içsel yapısı gereği zaman içinde ücrelerde yapısal değişiklikler olabileceğini savunarak, bu değişimlerin büyük ölçüde üç emel dinamiğin sonucu olduğunu oraya koyar. Bu dinamikler (i) sürekli rekabe süreci ve eknolojik değişmelerin yaraığı farklı üreim koşulları, verimlilik ve kârlar; (ii) yedek işsizler ordusunun yaraılması ve sürekliliğinin sağlanması; (iii) birinci ve ikinci dinamiklerin sınırlarını çizdiği, örgülü işgücünün pazarlık gücündeki farklılıklar ve ücrelerin büyüme oranlarındaki değişimler. Bowinick (1993) ayrıca, ücrelerdeki herhangi bir arışın sermaye arafından fiyalara yansıılabileceğini varsayarak, ücre arışlarının üs sınırını belirleyen kısıların firmaların fiyaları yükselebilme gücüne bağlı olduğunu göserir. Bu kısıları belirleyen ekenleri ise, soyu düzeyde farklı koşullara sahip sermayeler varsayıldığında, kâr marjları, birim maliyeler ve örgülü emeğin ücre arışı alebini engelleme maliyei olarak sıralar. 2 Bu konuda daha deaylı bilgiye ulaşmak için, rekabe kavramının anımı ve zaman içindeki evrimini inceleyen McNuly ye (1968) başvurulabilir. 186

Emel Memiş Aran Rekabe Alında İhracaa Yönelik Sekörlerde Değişen Ücre Yapısı 187 Yukarıda özelenen sürecin fiyalandırma ve sonucunda makroekonomik fiya seviyesine olan ekilerini en geniş anlamda çaışan bölüşüm alepleri (conflicing-claims framework) yaklaşımı sunmakadır. Marksgil ve pos- Keynesgil görüşlerden yola çıkarak, enflasyonu sınıf emeline dayandıran kuramsal bir yaklaşımdır (Rowhorn,1977; Burdekin/Burde, 1996). Bu çerçevede yapılan erken çalışmalara bakıldığında, ekonomide aıl kapasie ve işsizlik olmaması durumlarında enflasyonun çaışan bölüşüm alepleri nedeniyle bir fiya arış sarmalına girdiğinin arışıldığı görülmekedir. Bu sonuç ürekenliğin belli bir seviyede sabi varsayılması üzerine kurulmakadır. Rowhorn un (1977), hedeflenen ve gerçekleşen gelir alepleri arasındaki fark (bundan sonra hedeflenenden sapma)(aspiraion gap) kavramını öne sürmesi ile birlike; işsizlik ve aıl kapasienin var olduğu durumlarda dahi gelir dağılımında oraya çıkan çaışmaların enflasyona neden olabileceği fikri oraya çıkmışır. Rowhorn, düşük büyüme veya alep yeersizliği gibi durumlarda mevcu gelirin sınıflar arasında bölüşümünde çaışmaya neden olması ve bununla beraber eiklenen bir enflasyon olgusundan bahsemişir. Ayrıca, emeğin düşlediği gelire ulaşabilme gücünün belirlenmesinde işgücü piyasalarındaki alebin emel bir rol oynadığına dikka çekmekedir. Bu durumda, yüksek işsizliğin görüldüğü durumlarda, işçi sınıfının gelirden aldığı payın hedeflenenden sapma seviyesi yüksek olacakır. Diğer yandan ekonomideki genel alep seviyesi sermayedarlar üzerinde disiplin edici bir rol oynamakadır. Düşük gerçekleşen alep fiyaları arırma gücünü kısılayacakır. Kısa olarak özelediğimiz çaışan bölüşüm alepleri çerçevesinin dayandırıldığı mekanizmaları bu çalışmada enflasyonu açıklamak için değil, kâr oranları ile ücreleri ilişkilendirecek mekanizmalar olmaları açısından kullanıyoruz. Dayanak bulduğumuz emel olgu kâr oranlarında hedeflenenden bir sapma oluşuğunda, dış rekabe koşullarının da zorlu olduğu durumda, hedefe sadece üreim maliyelerini kısarak ulaşılabileceği gerçeğidir. 2. Fiyalar, Kâr Oranlarý ve Ücreler Ampirik çalışmalar dış icare ve iç pazarlardaki üm liberalleşme poliikalarına rağmen, genel imala sanayi ankelerinin kapsadığı kayı alındaki firmaların am rekabe varsayımındaki yapısal özellikleri aşımadığını gösermekedir. Oligopol piyasa yapısının hala varlığını sürdürdüğüne dair bulgular (Mein-Özcan e. al., 2002; Onaran ve Yenürk, 2003); ve markup fiyalandırma sraejisini konjonkürün ersine davranışlar göserdiğini sunan çalışmalar da bu savı deseklemekedir. Örneğin, Cerioğlu (2000) durgunluk dönemlerinde özel firmaların brü kârlarının kama değer içindeki paylarını yükselebilmek amacıyla maliyelerini düşürerek markup oranlarını arırdık- 187

188 Ankara Üniversiesi SBF Dergisi 62-4 larını vurgular. Merkez bankası arafından gerçekleşirilen bir anke de özel imala sanayi firmalarının fiyalandırma biçimlerinde değişken markup fiyalandırma ipinin yaygın biçimde kullanıldığına dair bir bilgi vermekedir (Karadaş vd., 2006). Kâr oranlarının seyrine bakığımızda, sekörün genelinde ve özellikle ihracaa yönelik al sekörlerde, 1980 li yılların sonuna kadar gözlemlenen giderek aran yükselişlerin yerini 1990 ların başından iibaren hızlı düşüşlerin aldığını görüyoruz (Eres, 2005; Memiş, 2007). Ayrıca kâr oranlarındaki değişimlerin kaynakları incelendiğinde, bölüşüm kaynaklı değişimlerin kâr oranlarını arıran ekiler yaraığına veya genel ekonomideki gelişmelerin kâr oranlarında yaraığı olumsuz ekilerinin, bölüşümde gerçekleşen değişimlerle elafi edildiğine dair bulgular gözlemlenmekedir. Bu, ücrelerdeki gelişmelere dair de bir fikir vermekedir. Gerçeken de reel-ücrelerin verimliliğin sürekli gerisinde kalması bir yana, verimlilik ve reel ücreler arasındaki açık zaman içinde büyüme gösermişir (Memiş, 2007). Yukarıdaki bulgulardan yola çıkarak modelimize, hedeflenen markup fiyalandırma sraejisi uygulayan ve ihracaa yönelik üreim yapan bir firma varsayarak başlıyoruz. Basi markup kuralından farklı olarak burada kullanacağımıza benzer fiyalandırma şekilleri, hedef-gelir fiyalandırma süreci olarak Lavoie (2003), Lavoie ve Ramirez-Gazon (1997) arafından arışılmakadır. Hedef-gelir fiyalandırma ipinin nasıl basileşirilmiş bir markup fiya denklemi şekline dönüşürülebileceği hususunda Lavoie (2003) e başvurulabilir. İlk aşamada, basi bir markup fiya denklemini ele alalım. İmala sanayi ihala yapısının da göserdiği gibi, ara malların ihal edildiğini varsayalım. Burada sermayenin sabi sermaye değil aramalardan oluşan bir sermaye olduğunu ve ümünün ihala ile karşılandığını ve böylece ihraca sekörünün sermaye girdisinde kaı bir ihala alebinin varlığını varsaymış oluyoruz. Aşağıdaki denklem (1) de yer alan (ep ) k bu varsayımı emsil emekedir. Birim başına ihal girdi ( k ) maliyei nominal döviz kurunun yabancı ülke fiyalarıyla çarpımına ( ep ) eşi olacakır. ( w 1 l ) birim başına emek maliyeini gösermekedir. P = 1 + k (1 + φ )( w l ( ep ) ) (1) Basi markup fiyalamasından farklı olarak hedef-gelir fiyalandırmayı varsayacağımızı daha önce belirmişik. İkinci bölümdeki açıklamalarımıza dayanarak fiya denklemimiz sübvansiyon oranlarını ve hedeflenen bir kâr oranını açık olarak içeren bir fiya denklemi olacakır. Buradaki kâr oranı Marksgil kâr oranından farklı bir yapıya sahipir. Sabi sermaye ile ilgili 188

Emel Memiş Aran Rekabe Alında İhracaa Yönelik Sekörlerde Değişen Ücre Yapısı 189 arışmaları çalışmamızın sınırları dışında bırakığımız, yalnızca değişken girdileri ele aldığımızdan bu kâr oranını bölüşüm içeriğinden arındırılmış bir markup olarak anımlamanın daha doğru olacağını belirmek gerekir. Faka bundan sonraki bölümlerde de kâr oranı olarak bahsedeceğiz. Diğer yandan fiyalar sübvansiyon oranları ile ers oranılı olarak değişecekir. Bu çerçevede denklem (2) de birim fiya, hedeflenen bir kâr ve sübvansiyon oranları da göz önüne alınarak belirlenmekedir: 1 + s P = ( w l + r ( ep ) k) /(1 ) (2) Denklemde sübvansiyon oranını içeren bölen (1/(1+s)), sol arafa alındığında birim başına firmanın elde eiği gelir ve sübvansiyon deseği oplamının, yine birim başına ödediği işgücü maliyei ve girdi maliyeinin kâr oranı (r ) ile çarpılmış oplamına eşi olduğunu görebiliriz. Bir başka deyişle denklem (2), birim fiyaı ve devle deseği oplamının sermayeye ve işgücüne gelir olarak giden iki bölümden oluşuğunu gösermekedir. Böylece değişen devle uygulamalarının ve dış rekabe koşullarının beraber ekilerini gözlemleyebileceğimiz bir fiya denklemini elde emiş oluyoruz. Şimdi de kâr oranı ve ücre denklemlerine dönelim. Başlangıç döneminde devlein sağladığı sübvansiyonlarla r gibi yüksek bir kâr oranına ulaşılabildiğini varsayalım. Desekleme poliikalarındaki değişmelerin gerçekleşiği dönemler için bu seviyenin hedef-gelir kâr oranı (r 0 ) olduğunu düşünelim. Diğer bir deyişle firmalar, deseklerin azaldığı dönemde, daha önce yüksek seviyelerde deseklendikleri eski günlerine özlem içerisinde o seviyeyi hedeflesinler. Denklem (3) e göserildiği gibi düşen kâr oranlarının zaman içerisinde bu hedefledikleri orana belli bir ayarlama kasayısı (λ ) ile yaklaşmaya çalışığını varsayalım: r r 0 = r r = r 1 + + λ( r 1 r r 1 < r > r λ ( r 1 ) r 1 ise (3) ) Denklem (3) ün son saırı bu süreçe hedeflenen kâr oranının üzerine çıkıldığında, bu kez hedef kâr oranının aynı kasayı ile uyum sağladığını anlamakadır. Bu, aynı zamanda kâr oranlarının kendini elafi eme gücünün hedefi geçiken sonra da aynı kaldığını varsaymak olacakır. Bir açıdan bu varsayım sorunlu gibi görünse de hedefin alını konu alan senaryolar kapsamında herhangi bir ekisi söz konusu olmayacakır. r ise 189

190 Ankara Üniversiesi SBF Dergisi 62-4 Ücrelerin zaman içerisindeki değişimi konusunda pos-keynesgil ikisa yaklaşımını akip eden bir çalışmayı emel alacağız. Vera (2005) işgücünün emel kaygısının ücre seviyesinin parasal değerini sabi umak olduğunu vurgulamakadır. Bu hipoez reel ücrelerin önemsiz olduğu anlamına gelmez. Aksine nominal ücre hedefini pazarlık sürecinde belirleyen en önemli fakör reel ücre hedefidir 3. Diğer yandan hedeflenen reel ücrelere ulaşılıp ulaşılamayacağı beklenen enflasyon seviyesine bağlıdır. Burada ücrelerin belirlenmesindeki pazarlık süreci ile ilgili birkaç varsayımda bulunmamız gerekiyor. Ücrelerin üreim sürecinin orasında pazarlığa abi olduğunu ve belirli kesi aralıklarıyla yenilendiğini varsayalım. Her bir dönem içerisinde ücre belirlenmesi sürecinin bir kez yenilendiğini düşünelim. Ayrıca yenilenmiş ücrelerin fiya değişikliklerini bir dönem gecikmeli olarak akip eiğini varsayalım. Büün bu varsayımlarımızı aşağıdaki denklem (4) ve (5) eki ücre dinamiği ile göserebiliriz. w v ξ w = wmin 1 v v P P ( w + w 1) / 2 P = e 1 w w min w ise > w e w, P ve v sırasıyla ulaşılabilir nominal ücre seviyesi, beklenen fiya seviyesini ve hedeflenen reel ücre seviyesini emsil ederken; w 1, P 1 ve v ise aynı değişkenlerin ücreleri belirleyen pazarlık sürecindeki değerlerini gösermekedir. Ayrıca, denklem (4) eki ξ kasayısı örgülü emeğin pazarlık sürecindeki gücünü ve dolayısıyla ücrein zaman içerisinde büyüme oranını gösermekedir. Bazı çalışmalar bu oranın sabi olduğunu varsayarken bazıları çeşili poliik uygulamalara bağlı olarak değişiklik göserdiğini vurgulamakadır. Biz bu iki yaklaşımı emsil emek amaçlı olarak iki farklı senaryo kuracağız. min ise (4) (5) 3 Bu konuda zengin arışmaların sunulduğu pos-keynesgil yaklaşımlar için Marglin (1984), ve Taylor (1991) e başvurulabilir. 190

Emel Memiş Aran Rekabe Alında İhracaa Yönelik Sekörlerde Değişen Ücre Yapısı 191 Birinci senaryoda örgülü emeğin pazarlık sürecindeki gücünün sisem içinde işgücü alep seviyesine göre içsel olarak belirlendiğini, ikinci senaryoda ise zaman içerisinde sabi olduğunu varsayacağız. Ek olarak, nominal ücreler için bir al sınır oluşurması açısından, minimum bir ücre seviyesini varsayıyoruz. Eğer oluşacak ücre seviyesi minimum seviyeden daha düşükse o zaman nominal ücre minimum seviyeye eşi olacakır, eğer yüksek ise, emeğin pazarlıkaki gücüne bağlı olarak değişecekir. Yukarıda, denklem (4) e emeğin pazarlık gücü kasayısının bire eşi olduğunu, bir başka deyişle bu gücün sadece bir önceki dönemdeki nominal ücrein devamını sağlamaya yeecek kadar olduğunu düşünürsek, nominal ücrelerde zaman içinde oluşan değişikliklerin, v ) hedeflenenden ( v ), diğer yandan gerçekleşen bir yandan reel ücrelerin ( e enflasyonun ( P 1 ) beklenenden ( P ) sapmasıyla açıklanacağı görülmekedir. Bu sapmaların olmadığı durumlarda ücreler bir önceki dönemdeki seviyesini sürdürecekir. P e = (6) (1 e P 1 + π ) e π = π 1 (7) P = P P 1 2 π 1 (8) 2 Denklem (6) dan denklem (8) e kadar enflasyonun uyumcu beklenilerle belirlendiği göserilmekedir. Böylece denklem (4)-(8) arasında emeğin pazarlık gücü kasayısı haricinde ücrelerin ne ür mekanizmalarla belirlendiğini gösermiş bulunuyoruz. Rowhorn (1977) emeğin pazarlık sürecindeki gücünü, işgücü piyasalarındaki durum ve ikisadi faaliyelerin seviyesi gibi ekenlerin belirlediğini belirmekedir. Faal ekonomilerde daha güçlü bir örgülülük gözlemlendiğinden ve pazarlık sürecindeki emeğin gücünün daha yüksek olacağından bahsemekedir. Bu hipoezlerden yola çıkarak burada, pazarlık sürecindeki güç kasayısının belirleyeni olarak işgücünün büyüme oranını ele alacağız. Dışsal nedenlerden, arihsel ve çeşili kurumsal ekenlerden kaynaklanan bir başlangıç seviyesi olduğunu varsayıyoruz (ξ ). ξ zaman içerisinde ( L ile göserilen) işgücü alebindeki büyüme oranına ( g ) bağlı L 191

192 Ankara Üniversiesi SBF Dergisi 62-4 olarak poziif bir epki kasayısı (δ ) oranında değişim gösermekedir. Bu çerçevede, denklem (9), ücrelerin belirlenmesi sürecindeki pazarlık gücü kasayısı denklemini gösermekedir: ξ ξ + δg ve = 1 (9) ξ 0 = ξ g L ΔL / L L = iken. Buraya kadar olan arışmamız ücreler ve kâr oranlarının belirleyenlerini kapsamakaydı. Değinmemiz gereken bir başka noka ürün alep ve arzının zaman içindeki harekeinin nasıl belirleneceğidir. Bunun için Blecker ve Seguino nun (2002) çalışmasını izleyerek şu varsayımları yapıyoruz: (1) Üreilen üm çıkı ihraç ediliyor ve arz edilen mikar alep edilen mikara eşiir; (2) ana akım dış icare kuramlarındaki küçük ekonomi varsayımının (yeerince küçük ekonomilerin nihai alep esnekliğinin sonsuz olması) gelişmeke olan ekonomiler için geçerli değildir ve ihraca alep ( q ) esnekliği (α ) sıfırla bir arasındadır ve (3) başlangıç ihraca alebi ( q ) dış gelirlere bağlı olarak belirlenmekedir. α q = q ( ep / ) (10) 1 P q = q 0 Modelin üm denklemlerini açıkladıkan sonra şimdi de simülasyonu için gerekli paramereleri daha önce yapılmış ampirik çalışmaları göz önünde bulundurarak belirleyelim. Bunlardan ilki ihraca alebinin esneklik kasayısı: Şahinbeyoğlu ve Ulaşan (1999) kısa dönemli fiya esnekliğini 0,6 olarak sapamışır. Bu çalışmaya dayanarak (α ) değerini =0,6 olarak alıyoruz. İşgücü alebinin büyümesine bağlı olarak emeğin ücre pazarlığı sürecindeki pazarlık gücünün ekilenme kasayısı (δ ) hakkında elimizde doğrudan bir ahmin olmamasına rağmen, İlkkaracan ve Selim in (2003) hesapladıkları ücrelerin işsizlik esnekliğinden yararlanabiliriz. İşgücünün büyümesi ile işsizlik arasında birebir bir ilişki olduğunu varsayarsak, -0.01 e çok yakın bir değer olarak hesaplanmış bu esneklik değerinin ers işarelisini işgücündeki büyümenin pazarlık gücüne eki kasayısı olarak düşünebiliriz. Emek-çıkı ve sermaye-çıkı oranları gibi diğer dışsal değişkenler için, ihraca sekörlerinin bahseiğimiz 192

Emel Memiş Aran Rekabe Alında İhracaa Yönelik Sekörlerde Değişen Ücre Yapısı 193 döneme ai yıllardaki oralamalarını kullanabiliriz. Bu rakamlar diğer bir çalışmamızda hesaplanmışır (Memiş, 2007). Başlangıç dönemi için yine aynı dönem içinde oralama oranı emsil edebilecek sübvansiyon oranını yüzde 10 olarak seçiyoruz (Milanovic, 1986; Balkır, 1993). Modelde kullandığımız içsel, dışsal değişkenler ve diğer paramereler Tablo 1 de özelenmekedir. Bu paramereler ve dışsal değişkenlerle, durağan durum denklemlerinin analiik çözümlemesini yaparak, içsel değişkenlerin başlangıç durumundaki değerlerini bulduk. Çözüm denklemleri eke verilmişir. Yukarıda kurmuş olduğumuz model devlein ihracaı desekleme poliikasındaki değişiklikleri dış rekabe koşullarında oluşabilecek değişikliklerin ekisiyle beraber incelememiz için gerekli araçları sağlamakadır. İlk aşamada belirmemiz gereken bir noka modeldeki eikleyici gücü belirlemek olacakır. Sübvansiyon oranlarında ek seferlik bir düşüş olduğunu düşünelim. Örnek olarak iki değişik durumu; sübvansiyon oranlarının yüzde ondan yüzde beşe düşmesi ve amamen kaldırılması durumlarını ele alalım; s={0.05, 0}. Grafik 2 de görüldüğü üzere, kâr oranları ilk düşüşlerini akiben s=0.05 durumunda daha yüksek seviyede bir paikayı izlemekedir. Tamamen kaldırılması durumunda, sürece hedefen daha uzak bir yerden başladığı için daha uzun sürede hedef kâr oranına ulaşmakadır. Tablo 1. Değişkenler, Durağan Durum Değerleri ve Paramereler Paramereler λ = 0,06 δ = 0,1 α = 0,06 k = 0,7 l = 0,2 Dışsal Değişkenler K r 0 0 P = 70 = 0,25 = 2 e = 0,5 İçsel Değişkenler Konrol Değişkenleri w, r, q, L, K, P, v, v,ξ Simülasyon I. s Simülasyon II. ξ Düşüşle birlike azalan kâr oranlarının düşmeden önceki seviyesine geri döndürmek amacıyla firmalar öncelikle fiyaları yükselmeye çalışacakır. Faka fiyalardaki herhangi bir yükselme ihraca mikarında bir azalmaya yol açacak, dolayısıyla bu sekörde işgücüne olan alep de düşecekir. İşgücünün büyüme 193

194 Ankara Üniversiesi SBF Dergisi 62-4 oranındaki gerileme ise, emeğin ücrelerin belirlenmesindeki pazarlık gücünü olumsuz yönde ekileyecek ve bu da son ahlilde kâr oranlarının elafisindeki yükü ücrelilerin üzerine yıkacakır. Ücreler üzerinden ne kadarının sağlanacağı yine örgülü emeğin pazarlık gücündeki erimenin boyuuna bağlı olarak değişecekir. Bir diğer sonuç da Grafik 3 en gözlemlenebilir. Sübvansiyon oranlarındaki düşüş ne kadar yüksek olursa reel ücrelerdeki düşüş de o kadar yüksek olacakır. Burada dikka edilmesi gereken bir husus, iki durumda da konrol değişken dışında her şeyin aynı olmasıdır. Bir diğer deyişle, bu senaryo, üm üreim koşullarının ve rekabe koşullarının aynı olması durumunda dahi devlein desekleme poliikasındaki bir değişikliğin zaman içinde farklı iki kâr oranı ve reel ücre paikası oluşurabileceğini gösermekedir. 0,30 0,25 0,20 0,15 0,10 0,05 0,00 1 5 9 13 17 21 25 29 33 37 41 45 49 53 57 61 65 69 73 77 81 85 89 93 zaman Grafik 2. Kâr Oranı Paikası - I s=0.1 s=0 s=0.05 194

Emel Memiş Aran Rekabe Alında İhracaa Yönelik Sekörlerde Değişen Ücre Yapısı 195 4,7 4,6 4,5 4,4 4,3 4,2 4,1 4 3,9 1 5 9 131721252933374145495357616569737781858993 zaman s=0.1 s=0 s=0.05 Grafik 3. Reel Ücre Paikası I Böylece, devlein desekleme poliikasındaki herhangi bir değişikliğin kâr oranlarında yaraığı farklılıkların, ücre yapısında değişikliklere neden olabileceğini gösermiş olduk. Daha önce bahseiğimiz kâr oranlarına dair bulgular elde edilen sonucu desekler konumdadır. Kâr oranlarının, genel ekonomik koşullar (ihraca ve ihalaın üreim içerisindeki payında değişimler, firma büyüklüklerindeki değişimler gibi) arafından olumsuz ekilendiğinde, bölüşümde gerçekleşen değişimler (sendikalaşma endeksi, ihracaın kadın işgücü yoğunluğu ile birlike arışı) ile elafi edildiğine dair bulguları bir diğer çalışmamızda sunduğumuzdan söz emişik 4. Ayrıca, aynı çalışmanın bölüşümle ilgili ekenlerin kâr oranlarının değişimindeki rolünün, incelediğimiz dönemde armış olduğunu belirlediğini de belirmişik. İkinci simülasyonda, emeğin ücre belirlenmesi sürecindeki pazarlık gücünün dışsal olarak belirlendiğini varsayarak başlıyoruz. Bunun kuramsal al yapısını ikinci kısımda arışığımız, sosyal eşisizlikleri emel alan yapısalcı yaklaşımlara dayandırıyoruz. Bu yaklaşımların güç 4 Farklı ekenlerin kâr oranlardaki arış üzerindeki ekilerinin deaylı olarak hesaplanma yönemleri ve veriler ile deaylı bilgiler için Memiş e (2007) bakılabilir. 195

196 Ankara Üniversiesi SBF Dergisi 62-4 ilişkilerini en çok vurgulayanları arasında feminis ikisa yaklaşımı da yer almakadır. Feminis ikisa yaklaşımı, diğerlerinden farklı olarak pariyarka kavramını öne sürerek, kapialis sisemin pariyarka kurumu ile bazen uyumlu bazen de karşı yönde birbirlerini ekilediklerini ve bu olgunun birikim sürecine önemli ekileri olduğunu vurgular (Harmann,1981; Beneria, 1979; Campillo, 2003). Sermayenin birikim sürecinin devamını sağlayabilmesi için sisemin içinde değişik mekanizmalarla farklı emek grupları için hiyerarşik yerler açığını faka bu yerlere hangi grupların yerleşeceğini, sosyal cinsiye ve enik ilişkiler gibi yine hiyerarşik olan güç ilişkilerinin belirlediğini savunur (Harmann, 1981: 18). Burada ücrelendirilmemiş emek ile kâr oranları arasındaki ilişki önemli bir role sahipir. Bu ilişkiler ücreler ve kâr oranları arasında gelirin bölüşümünü de emelden ekileyen ekenlerdir 5. Küreselleşme süreci içerisinde özellikle ihracaa dayalı ekonomik rejimlerde gözlemlediğimiz emeğin feminizasyonu olgusu sisemin bu konuda ne kadar ekili olduğunun bir kanııdır. Tarihsel ve sosyal koşulların belirlediği enik, ırksal, farklı yaş grupları ve/veya sosyal cinsiyee dayalı eşisizliklerin, işgücünün örgülülüğünü ve dolayısıyla pazarlık gücünün niceliğini olumsuz ekileyebileceği bilinen bir gerçekir. Bu anlamda, özellikle ihraca sekörlerinde emeğin feminizasyonu yalnızca işgücünün içinde kadın emeğin yoğunlaşmasının değil aynı zamanda küreselleşmenin, çalışma koşullarında bir gerileme yaraığının ve emeğin sermaye karşısında güç kaybeiğinin de bir gösergesi olarak algılanmalıdır. Tüm eşisizliklerin aynı derece eşisizlikler olmadığını savunan feminis yaklaşım, ihracaa dayalı büyümeyi hedefleyen ekonomilerde bir yanda erkek ve vasıflı işçilerin yoğunlaşığı sekörler yaraırken diğer arafa kadın ve çocuk işçilerin yoğunlaşığı ihraca sekörlerini oluşurduğunu gösermekedir (Çağaay vd., 1995; Çağaay/Berik, 2001; Özler, 2000; Seguino, 2005). Bu alandaki bazı çalışmalar, Doğu Asya ekonomilerinde mucizevi olarak adlandırılan büyümenin sosyal cinsiyee dayalı ücre farklıklarındaki arış nedeniyle poziif yönde ekilendiğinin bulgularını da oraya koymakadır (Seguino, 2000). Kadın ve erkek emeğinin bu yapısal farklılıklarını yansımak amacıyla bu kez konrol değişken olarak emeğin pazarlık gücü kasayısını seçiyor ve kadın yoğun sekörlerde ya da firmalarda gözlediğimiz bir gerçeği, kâr oranları ve ücreler üzerine ekisini incelemeyi amaçlıyoruz. İlk olarak, pazarlık gücünün 0,75 ve 0,9 değerlerini aldığı iki farklı durum (ξ ={0,75; 0,9 }) olduğunu 5 Power vd. (2003) ne, ücrelerin bir fiya olarak değil de kurumsal bir süreç olarak incelenmesini savunan feminis yaklaşımı emsil eden bir çalışma olarak başvurulabilir. 196

Emel Memiş Aran Rekabe Alında İhracaa Yönelik Sekörlerde Değişen Ücre Yapısı 197 varsayalım. Bu kez, her iki durumda sübvansiyonun amamen kaldırılmasının ekilerine bakalım. Grafik 4 ve 5 sırasıyla kâr oranının ve reel ücrelerin izlediği paikaları gösermekedir. Sübvansiyon oranlarındaki değişiklik iki durumda da aynı olduğundan, kâr oranlarında gerçekleşen ilk düşüş seviyesi ve süreç boyunca her iki durumda da oranlar aynı paikayı izlemekedir (Grafik 4). Oysa kâr oranlarının aynı değişimi gösermiş olsa dahi, Grafik 5 de görüldüğü gibi düşük pazarlık gücü kasayısı durumunda kâr oranı hedeflenen seviyesine ulaşığında reel ücrelerin minimum ücre seviyesine kadar düşüğünü görmekeyiz. Bu bulgu bize yine kâr oranları üzerine yapılan araşırmalar açısından, yalnızca seviyeye dayalı incelemelerin yanı sıra bu seviyelere nasıl ulaşığının önemini gösermeke ve aynı seviyenin ne kadar farklı süreçlerin sonucu olabileceğine dair bir ipucu vermekedir. 30% 25% 20% 15% 10% 5% 0% 1 5 9 131721252933374145495357616569737781858993 zaman Grafik 4. Kâr Oranı Paikası II 197

198 Ankara Üniversiesi SBF Dergisi 62-4 5 4,5 4 3,5 3 2,5 1 5 9 13 17 21 25 29 33 37 41 45 49 53 57 61 65 69 73 77 81 85 89 93 zaman E=1 E=0.75 E=0.9 min. ucre seviyesi Grafik 5. Reel Ücre Paikası II Pazarlık gücü kasayısının 0,9 olduğu durum, kâr oranını elafi eme maliyeinin amamıyla ücrelilerin üzerine akarılmadığı; bir kısmının fiyaların yükselilerek gerçekleşiği durumu emsil emekedir. Bu durumda firmalar kâr oranını korumak adına, fiya arırımı nedeniyle oluşacak pazar paylarındaki düşüşe kalanmak zorunda kalacaklardır. Kasayının 0.75 olduğu durum ise firmaların daha güçsüz, bir başka deyişle örgülülüğün daha düşük olduğu işgücü kaynağına ulaşabildikleri ve maliyelerini bu yolla düşürerek pazar paylarını koruyabildikleri ya da arırabildikleri durumu emsil emekedir. Böylece ikinci senaryo aracılığıyla kâr oranlarındaki değişim seviyesinin yanında değişim sürecinin nasıl ve hangi mekanizmalarla gerçekleşiğinin önemini bir kez daha vurgulamış olduk. 3. Sonuç Bu çalışmada, emek-yoğun ürünlerin ihracaında son yıllarda uluslararası düzeyde aran rekabe koşullarının ücre yapısı üzerinde yaraabileceği ekileri ve ekileme mekanizmalarını çaışan bölüşüm alepleri çerçevesinde bir model yardımıyla incelemeyi amaçladık. Bunun için öncelikle çalışmamızı moive eden ampirik bulgulardan bahseik. Daha sonra modelin kuramsal ve yönemsel alyapısını oluşurmak amacıyla yararlandığımız çeşili yaklaşımların ve çalışmaların bir özeini sunduk. Sunduğumuz modeli iki senaryo erafında 198

Emel Memiş Aran Rekabe Alında İhracaa Yönelik Sekörlerde Değişen Ücre Yapısı 199 arışarak gözlemlenen ampirik bulgulara olası bir açıklama geirmeye çalışık. Bu senaryoların sonucu olarak ihraca için üreim yapan sekörlerdeki firmaların ihracaa geniş desekler verildiği dönemde elde eikleri yüksek kâr oranları seviyelerini sürdürebilme sraejisi göz önüne alındığında, örgülü işgücünün pazarlık gücüne bağlı olarak, kâr oranlarını ekileyecek herhangi bir uygulama değişikliğinin (rekabe koşullarında meydana gelen bir değişme gibi) ücreler üzerinde farklı ekiler yaraabileceğini göserdik. Buna ek olarak ikinci senaryoda, kâr oranları aynı paikaları izlese dahi emek piyasalarında kurumsal ve sosyal nedenlerden dolayı ayrışan değişik pazarlık gücüne sahip işgücü gruplarının ücreleri üzerinde, farklı ekiler yaraabileceğini oraya koyduk. Bu da kâr oranlarındaki bir düşüşün hangi mekanizmalarla elafi edildiğinin çok büyük önem aşıdığını gösermeke ve daha deaylı olarak incelenmesi gerekliliğini vurgulamakadır. Modelin farklı senaryolar kurularak sonuçlarının incelenmesi ve es edilmesi, ilginç bulguları oraya çıkarması ve yeni çalışmalar için bir alan yaraması açısından da bu çalışma ilk adımı oluşurabilir. Kaynakça ACEMOGLU, Daron (2002), Technical Change, Inequaliy, and he Labor Marke, Journal of Economic Lieraure, 40/1: 7-72. AKERLOF, George A./ YELLEN, Jane L. (1986), Efficiency Wage Models of he Labor Marke, AKERLOF, George A./YELLEN, Jane L. (eds.), Efficiency Wage Models of he Labor Marke (New York and Melbourne: Cambridge Universiy Press): 1-21. BALKIR, Canan (1993), Trade Sraegy in he 80s, ERALP, A./YESILADA, B./TUNAY, M. (eds.), The Poliical and Socioeconomic Transformaion of Turkey in he 1980s (New York: Praeger): 135-168. BECKER, Gary S. (1964), Human Capial (New York: Columbia Universiy Press). BENERIA, Lourdes (1979), Reproducion, Producion and he Sexual Division of Labour, Cambridge Journal of Economics, 3/3: 203-25. BLECKER, Rober A. (2003), The Diminishing Reurns o Expor-Led Growh (Boson, MA: Kluwer Academic Publishers). BLECKER, Rober A./ SEGUINO, Sephanie (2002), Macroeconomic Effecs of Reducing Gender Wage Inequaliy in an Expor-Oriened, Semi-Indusrialized Economy, Review of Developmen Economics, 6/1: 103-19. BOTWINICK, Howard (1993), Persisen Inequaliies : Wage Dispariy under Capialis Compeiion (Princeon, N.J.: Princeon Universiy Press). BURDEKIN, Richard C. K./ BURKETT, Paul (1996), Hyperinflaion, he Exchange Rae and Endogenous Money: Pos-World War I Germany Revisied, Journal of Inernaional Money and Finance, 15/4: 599-621. CERİTOĞLU, Evren (2000), The Cyclicaliy of Mark-up Raios: The case of Turkish Indusry TCMB Araşırma Serisi (4) (Ankara: TCMB). ÇAĞATAY, Nilüfer/ BERİK, Günseli (2001), Transiion o Expor-Led Growh in Turkey: Is There a Feminizaion of Employmen?, BENERIA, Lourdes/BISNATH, Saviri (eds.), Gender and Developmen: Theoreical, Empirical and Pracical Approaches, Volume 2 (Elgar Reference Collecion. 199

200 Ankara Üniversiesi SBF Dergisi 62-4 ÇAĞATAY, Nilüfer, vd. (1995), Gender, Adjusmen and Macroeconomics: Inroducion, World Developmen, 23/11: 1827-36. CAMPILLO, Fabiola (2003), Unpaid Household Labour: A Concepual Approach (New York: Zed Books). DOERINGER, Peer B./ PIORE, Michael J. (1971), Inernal Labour Markes and Manpower Analysis (Lexingon: Heah). EICHENGREEN, Barry J. vd. (2004 ), The Impac of China on he Expors of Oher Asian Counries, Naional Bureau of Economic Research, Working Paper No. 10768. ENGLAND, Paula (1993), Theory on Gender/Feminism on Theory (New York: A. de Gruyer). ERES, Benan (2005), The Profi Rae in he Turkish Economy: 1968-2000 (UMI, Proques). FOLBRE, Nancy (1986), Hears and Spades: Paradigms of Household Economics, World Developmen, Elsevier, 14/2: 245-255. FREEMAN, Richard B. (1995), Are Your Wages Se in Beijing?, Journal of Economic Perspecives, 9/3: 15-32. GORDON, David M. vd. (1982), Segmened Work, Divided Workers : The Hisorical Transformaion of Labor in he Unied Saes (Cambridge [Cambridgeshire] ; New York: Cambridge Universiy Press). GROSHEN, Erica L. (1991), Sources of Inra-Indusry Wage Dispersion: How Much Do Employers Maer?, Quarerly Journal of Economics, 106/3: 869-84. HARTMANN, Heidi (1981), The Unhappy Marriage of Marxism and Feminism: Towards a More Progressive Union, SARGENT, LYDIA (ed.), Women and Revoluion (Boson, MA: Souh End Press) 1 41. İILKKARACAN, İpek/ SELİM, Raziye (2003), The Role of Unemploymen in Wage Deerminaion: Furher Evidence on he Wage Curve from Turkey, Applied Economics, 35/14: 1589-98. KARADAŞ, Ercan/ ÖĞÜNÇ, Fehi (2003), An Analysis of Inflaion Expecaions of he Turkish Privae Manufacuring Indusry, Cenral Bank Review, 3/2: 57-83. KATZ, Lawrence F./ SUMMERS, Lawrence H. (1989), Can Inerindusry Wage Differenials Jusify Sraegic Trade Policy?, FEENSTRA, ROBERT C. ED (ed.), Trade Policies for Inernaional Compeiiveness (Naional Bureau of Economic Research Conference Repor series Chicago and London: Universiy of Chicago Press) 85-116. KÖSE, Ahme H. / YELDAN, Erinç A. (1998), Dışa Açılım Sürecinde Türkiye Ekonomisinin Dinamikleri: 1980-1997, Toplum ve Bilim, 77: 45-68. KIZILCA, F. Kemal (2006), Türkiye Ekonomisinde Dışa Açılma Süreci ve Gelir Bölüşümü: 1980-2005, Dokora Tezi, Ankara Üniversiesi, Sosyal Bilimler Ensiüsü, İkisa Ana Bilim Dalı. KRUEGER, Alan B./ SUMMERS, Lawrence H. (1988), Efficiency Wages and he Iner-Indusry Wage Srucure, Economerica, 56/2: 259-93. KRUEGER, Anne O./ AKTAN, Okan H. (1992), Swimming agains he Tide: Turkish Trade Reform in he 1980s (An Inernaional Cener for Economic Growh Publicaion, San Francisco: ICS Press). LAVOIE, Marc (2003), Kaleckian Effecive Demand and Sraffian Normal Prices: Towards a Reconciliaion, Review of Poliical Economy, 15/1: 53-74. LAVOIE, Marc/ RAMIREZ-GASTON, Pablo (1997), Traverse in a Two-Secor Kaleckian Model of Growh wih Targe-Reurn Pricing, Mancheser School of Economic and Social Sudies, 65/2: 145-69. LEE, Frederik S. (1994), From Pos-Keynesian o Hisorical Price Theory, Par 1: Facs, Theory and Empirically Grounded Pricing Model, Review of Poliical Economy, 6(3): 303 336. MARGLIN, Sephen A. (1984), Growh, Disribuion, and Prices (Cambridge, Mass.: Harvard Universiy Press). 200

Emel Memiş Aran Rekabe Alında İhracaa Yönelik Sekörlerde Değişen Ücre Yapısı 201 MCNULTY, Paul J. (1968), Economic Theory and he Meaning of Compeiion, The Quarerly Journal of Economics, 82/ 4: 639-656. MEMİŞ, Emel (2007), Iner and Inra-Class Disribuion of Income in Turkish Manufacuring: 1970-2000, Yayınlanmamış Dokora Tezi (Uah: Uah Üniversiesi). METİN-ÖZCAN, Kıvılcım (e al.) (2002), The Impac of he Liberalizaion Program on he Price- Cos Margin and Invesmen of Turkey's Manufacuring Secor afer 1980, Emerging Markes Finance and Trade, 38/5: 72-103. MILANOVIC, Branko (1986), Expor Incenives and Turkish Manufacured Expors, 1980-1984 /, World Bank Working Paper: 768. ONARAN, Özlem/ YENTÜRK, Nurhan (2003), The Mark-up Raes in Turkish Privae Manufacuring Indusry During Trade Liberalizaion, Journal of Income Disribuion, 11/3-4: 21-41. ÖZLER, Şule (2000), Expor Orienaion and Female Share of Employmen: Evidence from Turkey, World Developmen, 28/7: 1239-48. RAZMI, Arslan/ BLECKER, Rober (2005), Developing Counry Expors of Manufacures: Moving up he Ladder o Escape he Fallacy of Composiion?, (Universiy of Massachuses Amhers Deparmen of Economics Working Papers). RODRIK, Dani (1993), "Taking Trade Policy Seriously: Expor Subsidizaion as a Case Sudy in Policy Effeciveness," (Naional Bureau of Economic Research Inc NBER Working Papers: 4567. ROWTHORN, Rober E. (1977),,Conflic, Inflaion and Money, Cambridge Journal of Economics, 1/3: 215-39. ŞAHİNBEYOĞLU, Gülbin / ULAŞAN, Bülen (1999), An Empirical Examinaion of he Srucural Sabiliy of Expor Demand Funcion: The Case of Turkey, TCMB Tarışma Meni: 9907. SEGUINO, Sephanie (2000), Accouning for Gender in Asian Economic Growh, Feminis Economics, 6/3: 27-58. SEGUINO, Sephanie (2005), All Types of Inequaliy Are No Creaed Equal: Divergen Impacs of Inequaliy on Economic Growh, Levy Economics Insiue Working Paper, No. 433. ŞENSES, Fikre/ TAYMAZ, Erol (2003), Unuulan Bir Toplumsal Amaç: Sanayilesme Ne Oluyor? Ne Olmali?, Working Papers 0301, ERC - Economic Research Cener (Middle Eas Technical Universiy). SINGH, Aji/ DHUMALE, Rahul (2004), Globalizaion, Technology, and Income Inequaliy: A Criical Analysis, CORNIA, Giovanni A. (ed.), Inequaliy, Growh, and Povery in an Era of Liberalizaion and Globalizaion (UNU-WIDER Sudies in Developmen Economics, Oxford and New York: Oxford Universiy Press): 145-65. TAYLOR, Lance (1991), Income Disribuion, Inflaion, and Growh : Lecures on Srucuralis Macroeconomic Theory (Cambridge, Mass.: MIT Press). VERA, Leonardo V. (2005), Can Recession Feed Inflaion? A Conflicing Claims Framework, Review of Poliical Economy, 17/4: 513-31. WOOD, Adrian (1994), Norh-Souh Trade, Employmen, and Inequaliy: Changing Forunes in a Skill-Driven World (Oxford [England] New York: Clarendon Press; Oxford Universiy Press). WOOD, Adrian (1997), Openness and Wage Inequaliy in Developing Counries: The Lain American Challenge o Eas Asian Convenional Wisdom, World Bank Economic Review, 11/1: 33-57. YELDAN, Erinç A. (1994), The Economic Srucure of Power under Turkish Srucural Adjusemen: Prices, Growh and Accumulaion, SENSES, F. (ed.), Recen Indusrializaion Experience of Turkey in a Global Conex (Wespor, CT: Greenwood Press). 201