TÜRKOLU, Nurçay (Yayına Hazırlayan) (2012). Medya ve Toplumsal Dönüüm: Seyirlik Cümbüler (1. Basım), stanbul: Parömen Yayıncılık, 428 s., ISBN: 978-605-5391-34-8. Yeim ÇELK Nurçay Türkolu nun yayına hazırladıı Medya ve Toplumsal Dönüüm: Seyirlik Cümbüler adlı kitabın temel izleini televizyonlarda yayınlanan farklı program türlerinin ve izleyicinin katılım, yurttalık, medya okuryazarlıı ve temsil kavramları ekseninde irdelenmesi oluturmaktadır. Türkiye de televizyon programları ve izleyiciler alanında yapılan aratırmalara önemli bir katkıda bulunan kitap dört bölümden olumaktadır. Avrupa da 31 ülkeyle birlikte yürütülen Transforming Socities, Transforming Audiences balıklı COST projesi ve Toplumsal Dönüümler ve Medyada zleyici Katılımı balıklı TÜBTAK projesi temel alınarak hazırlanan birinci bölümde toplumsal dönüümler ve medya arasındaki etkileime odaklanılmaktadır. Nurçay Türkolu tarafından kaleme alınan bu bölümde elence ile gerçeklik arasındaki çizginin mulaklatıına iaret edilen izleyici katılımlı televizyon programları incelenmektedir. Bu çerçevede, izleyicilerin stüdyodaki deneyimleri, televizyon programlarına katılım davranılarının neler olduu, programlar ile ilgili beklentileri ve eletirileri, stüdyoyu nasıl konumlandırdıkları, medyadaki yapım koulları hakkında bilgi sahibi olup olmadıı aratırılmaktadır. Televizyon programlarındaki izleyici pratiklerinin demokratik yurtta katılımına dönüme olanakları tartıılmaktadır. Stüdyodaki katılım süreci sorgulanmaktadır ve izleyici katılımının yapısal sınırlılıklarının neler olduu (formatlar, moderatörler vb.) irdelenmektedir. Çalımada çoklu niteliksel yöntemler kullanılmıtır ve etnografik alan notları, derinlemesine görümeler, odak grup çalımaları, anket, program içeriiyle ilgili söylem analizi, program türü analizi (global format-lokal uyarlama) ve konuyla ilgili çeitli dokümanlardan (gazete-dergi-internet gibi dier medya platformları, izlenme oranları, fotoraflar vb.) yararlanılmıtır. Stüdyo katılımlı televizyon programlarını izleyen ev kadınları, televizyon programlarına katılan izleyiciler, stanbul da bulunan ve ulusal ölçekli yayın yapan televizyon kanallarında yapım ekibinde yer Ar. Gör. Dr., Akdeniz Üniversitesi letiim Fakültesi Halkla likiler ve Tanıtım Bölümü, yesimcelik@akdeniz.edu.tr.
- 346 - alan profesyoneller, ilköretim örencileri, medya okuryazarı olan iletiim örencileri ve köyde yaayan kiiler ile görümeler yapılmıtır. Birinci bölümde inceleme kapsamında yer alan televizyon programları ile ilgili yapılan analiz sonucunda modern kent dekoru ile donatılmı televizyon formatlarında bireylerin yaadıı sıkıntıların esprilerle geçitirilen reality anlatılarına ve elencelik unsurlara dönütürüldüüne iaret edilmektedir (s. 107). Bunun yanısıra, prodüksiyonun neleri içerdiine ve neleri dıladıına da dikkat çekilmektedir. Südyodaki izleyicilerin ya da konukların mikrofonunun kapatılması, susturulması, stüdyo dıına çıkartılması gibi durumlarda dılananların açıkça görülebileceine ya da söz edilmeyen ama devam etmekte olduu alternatif kanallardan bilinen isizlik gibi olumsuzlukların yanısıra bilimsel baarılar gibi olumlu örneklerin medyada çok az yer aldıına iaret edilmektedir (s. 44). Ev kadınlarının program izleme davranıları ile ilgili olarak gelir düzeyi dütükçe televizyon izleme baımlılıının arttıı vurgulanmaktadır (s. 61). Aratırma bulgularında geleneksel memleketlilik ilikileri ile büyük kentin modern yaam tarzı arasındaki çatımalardan muzdarip olanlar, sosyal güvencesi olmayanlar, evsiz, isiz, mesleksiz olanlar[ın] yaama tutunmanın acil adresi olarak televizyon programlarına izleyici olarak katıldıkları ve büyük kentte yaamanın zorluklarıyla bouan kent yoksulları için stüdyo katılımlı programlar[ın] bir geçim kapısı olduu belirtilmektedir (s. 106). Bunun yanısıra, çalımada etkin ve edilgin izleyici kavramları da tartıılmaktadır ve stüdyo katılımlı programlarda pasif katılım ve etkin katılım arasındaki farka dikkat çekilmektedir. Bu balamda, iletiim teknolojisindeki gelimelerin izleyicilerin medya söylemlerine aktif katılımını içermediine iaret edilerek stüdyoda izleyici olmanın özgürletirici bir eylem olmaktan çok izleyiciyi ilitirilmi kılan bir süreç olduu belirtilmektedir; bu süreci yurttalık yararına dönütürme olanaına sahip olanlar[ın] ancak kendi seslerini duyurmanın yollarını arayan politik toplumsal hareketler, alt/karıt kültür grupları, alternatif medya ortamları, dijital/sanal toplulukları, yerel medya, kentte gruplamalar vb. aktif sivil toplum oluumlarının çabaları olabilecei ifade edilmektedir (s. 108). Aratırma bulgularında stanbul da bulunan ve ulusal ölçekli yayın yapan televizyon kanallarında yapım ekibinde yer alan profesyonellerin meslek hakkındaki görülerine de deinilmektedir. Yapım ekibinde yer alan kiilerin demokratik katılım açısından medyada yurttalara karı sorumluluk konusunda düünecek zamanı ve sabrı olmadıı ve bu tür idealler hakkında konumanın onları rahatsız ettii vurgulanmaktadır (s. 75-76). Bunun yanısıra, televizyon programları ve izleyici ele alınırken
- 347 - gerçek ve kurmaca arasındaki ayrımın altı çizilmektedir ve bu ayrımın farkına varılmasında medya okuryazarı olmanın önemine dikkat çekilmektedir. Köyde yaayan kiilerin program üretim süreci ve televizyon programlarına izleyicilerin hangi koullarda katıldıı hakkında bilgilerinin olmadıı (s. 86), medya okuryazarlıı dersini alan, gerçek ve kurmaca arasındaki ayrımın farkında olduuna iaret edilen örencilerin izleyicilerin televizyon programlarına hangi koullarda katıldıklarını bildikleri ve prodüksiyon sürecini genellikle eletirdikleri (s. 77) ifade edilmektedir. kinci bölümde televizyon programlarına katılan stüdyo izleyicilerinin programa katılma nedenleri, program süresince kendilerine müdahale eden yönetmen, yapım ekibi, stüdyo efi, sunucu gibi kiilerle stüdyo izleyicisi arasındaki iliki ve stüdyo izleyicisi olma pratikleri irdelenmektedir. zleyici aratırmalarındaki alternatif ve dominant paradigma, kod açımlama anı, televizyonda temsil, gerçeklik, katılım ve yurttalık üzerinde durulmaktadır. Bu balamda, izleyici[nin] aktif olarak medya söylemlerine katılan bir yurtta mı yoksa tüketim kültürü içinde konumlanan, edilgen ve sadece kimliklerini tüketerek sunucuyu alkılayan bir izleyici mi olduu tartıılmaktadır (s. 123). Çalımada izleyici kitlesinin ortak beenilerini -çeitli ölçümleme yöntemleri kullanarak- tespit etmeye odaklanan bir izleyici aratırması perspektifinin benimsenmediinin ve bu nedenle yerinde gözlemin ve mülakatların tercih edildiinin altı çizilmektedir. Global bir televizyon formatının yerli bir versiyonu olan evlenmek isteyen erkek ve kadın adayların programa, internet ya da telefon yoluyla bavurduu bir izdivaç programı ( Su Gibi ) ile kayıpların bulunmasına, cinayetlerin çözümlenmesine odaklanan bir televizyon programına ( Müge Anlı le Tatlı Sert ) katılan stüdyo izleyicileri ile görümeler yapılmıtır. nceleme kapsamında yer alan televizyon programlarının stüdyosunda izleyici olma deneyimini yaayarak arka plana itilmi temel sorunların (aktif izleyici katılımı, kadın sorunu, yoksulluk, isizlik, yurttalık, bo zaman kavramı) görünür kılınmasına (s. 162) ilikin gözlem yapılmıtır. Selda Tunç tarafından kaleme alınan ikinci bölümde liberal ekonomi politikalarının yaygınlık kazanmasına paralel olarak medya kurulularının kamusal yarar fikrinden ziyade küresel ekonomik kalıplara göre örgütlendiine iaret edilmektedir (s. 172). Bu çerçevede, toplumsal dönüümler ve medya arasındaki etkileime deinilerek televizyon program türlerindeki dönüüme dikkat çekilmektedir. TRT döneminin kamusal amaçlı yayın yapan ev idaresi, yemek yapmak, malzemeyi ilevsel
- 348 - bir biçimde kullanmak gibi konulara odaklanan programlarının yerini kadın sorunlarına sansasyonel bir ekilde yaklaan televizyon programlarının aldıının altı çizilmektedir (s. 162). Bu süreçte deien medya politikaları ve medya endüstrisi içinde ortaya çıkan yeni formatlara paralel olarak stüdyo izleyicisine daha fazla ihtiyaç duyulduu ve toplum içerisinde yurtta olarak kendisini gerçekletiremeyen isizlerin, yalıların, ev hanımlarının bo zamanlarının tecimsel medya sistemi içerisinde tüketildii vurgulanmaktadır (s. 122, 183). Bunun yanısıra, aratırma bulgularında stüdyodaki izleyiciler arasında gruplamalar olduuna iaret edilmektedir ve stüdyo ortamında grup liderlerinin önemine dikkat çekilmektedir. Bu çerçevede, stüdyodaki izleyicilerin özgür bir iletiim içinde olmadıı ve isteklerini komuluk, arkadalık gibi iliki biçimleri aracılııyla stüdyo izleyicilerini toplayarak dolayımlayıcı bir rol üstlenen grup liderleri aracılııyla gerçekletirdii belirtilmektedir (s. 175). Aratırma bulgularında stüdyo ortamında mekanın düzenlenmesi konusundaki hassasiyete de deinilmektedir. Bu noktada grup liderlerinin izleyicilerin stüdyoda oturacaı yerlerin belirlenmesinde önemli bir rol oynadıına iaret edilmektedir. Bu balamda, stüdyodaki oturma planı konusundaki hiyerariye dikkat çekilerek stüdyodaki oturulacak yerlerin grup liderlerinin mücadelesine sahne olduu, farklı yerlere grup liderlerinin istemedii kiiler oturduu zaman bu kiilerin kızgın bir ses tonuyla kaldırılarak yerlerinin deitirilebildii ve bu hiyerarik tutum[un] televizyondaki katılıma yapılan ilk müdahale olduu vurgulanmaktadır (s. 173-174). kinci bölümde inceleme kapsamında yer alan televizyon programları ile ilgili yapılan deerlendirmede gerçek ve kurmaca arasındaki ayrıma dikkat çekilmektedir. Gerçek ve kurmaca arasındaki ayrımda çekim ölçekleri, kurgu, ses, efekt gibi teknik süreçlerin ve yapım ekibinin önemine iaret edilmektedir. Olayları dorudan ilettiklerini ileri süren televizyon kurulularının görünenin gerçekliini deitirdii, olayları dorudan deil kurgulayarak aktardıı ve programdaki gerçeklerin sunucular ve stüdyodaki dier izleyiciler tarafından tekrar kurulduu vurgulanmaktadır (s. 168, 170). Bu balamda, stüdyodaki izleyicilerin nasıl davranması gerektiine veya nelerden bahsetmeleri gerektiine müdahale edildiinin ve programın kurallarına uymayan davranıların engellediinin altı çizilmektedir (s. 177, 179). Bu noktada yapım ekibinin yanısıra sunucunun oynadıı role de iaret edilmektedir. Sunucuların stüdyodaki izleyicilerin davranılarına müdahale ettii, bu müdahalenin medyadaki temsil biçimlerinin oldukça çarpıtılmı olduunu gösterdii ve bu tarz bir iletiim biçimi[nin] kamusal alana katılan bir
- 349 - yurttatan ziyade topluma edilgenletirilmi izleyiciler kazandırdıı vurgulanmaktadır (s. 164, 172, 180). Çalımada programa konuk olarak katılan izleyicilerin temsil edilme ya da sunulma biçimleri de analiz edilmektedir. Bu balamda yoksul insanların yaamlarının televizyonda seyirlik bir malzemeye dönütürülerek sergilendii ve komikletirilerek ya da aırı dramatize edilerek sunulduu belirtilmektedir (s. 168, 184). Bunun yanısıra, inceleme kapsamında yer alan televizyon programlarında geleneksel deerlerin yeniden üretildiine iaret edilmektedir. Sunucuların örf, adet, gelenek ve görenek kavramlarıyla ataerkillii ve stüdyo izleyicilerinin yorumlarıyla geleneksel, basmakalıp eril söylemleri yeniden ürettikleri vurgulanmaktadır (s. 166, 178). Ayrıca inceleme kapsamında yer alan televizyon programlarındaki anlatım biçiminin önemine de dikkat çekilmektedir. Programda anlatılan olayların kiisel balamda ele alınıp toplumsal sorun olarak kabul edilmedii, olayların kiiselletirerek ele almanın sorunun yalnızca özel alan içinde yaanmasına, kamusal alan la ilikilendirilmemesine neden olduu ve yurttalık hakları, toplumsal cinsiyet gibi konuların arka plana itildii (s. 162), yurttaların hukuk sistemi ve siyasal düzenin ileyii hakkında temel bilgilerden yoksun bırakıldıı (s. 171) belirtilmektedir. Özge Gürsoy tarafından kaleme alınan üçüncü bölümde Türk televizyon yayıncılıında ailenin temsiline odaklanılmaktadır ve televizyon dizileri ekseninde ailenin deiiminin nasıl ele alındıı irdelenmektedir. Bu çerçevede, televizyon dizilerinde ailedeki deiimin nasıl temsil edildiini ortaya koymak amacıyla içerik analizi ve söylem analizi yapılmıtır. Fox, ATV, Show TV, TRT 1, Kanal D ve Star TV kanallarında 20.00-24.00 saatleri arasında yayınlanan 39 dizi incelenmitir. Bu diziler, aileyi temel unsur olarak alan diziler, sitcomlar, gençlik dizileri, mahalle dizileri, dönem dizileri, polisiye diziler ve romantik ak dizileri olmak üzere yedi kategoriye ayrılmıtır. Daha sonra inceleme kapsamında yer alan televizyon dizileri, merkezi otoritenin kimde olduu, kadın-erkek-çocuk ilikilerinde baımlılık/balılık ve ön plana çıkan deerler balıı altında üç kategoriye ayrılmıtır. Bu balamda, merkezi otoritenin kimde olduu sorusuna yanıt aranırken öncelikle televizyon dizilerinde ailenin nasıl temsil edildiini ortaya koymak amacıyla çekirdek aile sayısı, çocuu olan ailelerin sayısı ile birlikte yaayan kiilerin, boanmanın, görücü usulü evliliin olup olmadıı belirlenmitir. Bunun yanısıra, baba otoritesinin mi anne otoritesinin mi ön planda olduu, aile bireyleri arasındaki ilikilerde deiime gönderme yapılıp yapılmadıı, ailenin toplumsal deimeyi engelleyici bir konumda sunulup sunulmadıı saptanmıtır. Kadın-erkekçocuk ilikilerinde balılık kategorisinde Kaıtçıbaı nın baımlı aile
- 350 - modeli, baımsız aile modeli ve psikolojik (duygusal) balı aile modeli temel alınarak dizilerde hangi aile modellerinin bulunduu ve cinsiyet rollerinde deiimin olup olmadıı ortaya konulmutur. Dizilerde ön plana çıkan deerlerin belirlenmesi sürecinde çokeli evliliin, tek eli evliliin, kız çocuk-erkek çocuk ayrımının olup olmadıı, kadının yeniden evlenmesinin bir sorun tekil edip etmedii, kız-erkek ilikisinin aile tarafından nasıl deerlendirildii saptanmıtır ve geleneksel deerlerin televizyon dizilerinde yer alıp almadıı belirlenmitir. Bu noktada ailenin deiiminde iaret edilmeyen noktalar önemli bir belirleyici olarak deerlendirildii için gözardı edilen hususlar da ortaya konulmutur. Üçüncü bölümde inceleme kapsamında yer alan televizyon dizileri ile ilgili yapılan aratırma sonucunda aile deerlerinde gerçekleen deiimlerin en belirgin ekilde gençlik dizilerinde ortaya konulduu tespit edilmitir. Evlenmeden birlikte yaamanın sitcomlar, dönem dizileri ve mahalle/cemaat dizilerinde neredeyse hiç görülmezken gençlik dizilerinde sıklıkla ilenen bir konu olduu saptanmıtır (s. 272). Aratırma bulgularında ailenin televizyon dizilerindeki temel anlatı motiflerinden biri olduuna deinilmektedir. Geni aile olgusunun yerini çekirdek ailenin de parçalanmasına bıraktıına ve hem birey hem aile düzeyinde maddi açıdan baımlılıın olmadıı ancak aile bireyleri arasında duygusal balılıın devam ettii psikolojik balı aile modeline yönelik bir dönüüm olduuna iaret edilmektedir (s. 272). Televizyon dizilerinde kadınların ve erkeklerin temsil edilirken geleneksel vurguların ön planda yer aldıına dikkat çekilmektedir. Klielemi cinsiyet rollerinin izlerkitleye televizyon dizileri aracılııyla iletildiine deinilmektedir. Örnein, incelenen bir dizide babanın sözü dinlenen, son kararı veren, çocukları birletiren bir konumda gösterilirken ve kamusal alanda daha fazla yer alırken, annenin ev ilerini yaparken, çocuklarına yardım ederken, temizlik, çamaır ve yemek ileriyle uraırken gösterildii belirtilmektedir (s. 273). Bununla birlikte, televizyon dizilerinde kadın ve erkeklerin temsil edilirken geleneksel vurgularla birarada geleneksel olanın gücünü zayıflatan eletirel vurguların da yapıldıına ve kadına ve erkee yüklenen deerlerde deiiklikler de olduuna deinilmektedir. nceleme kapsamında yer alan televizyon dizilerinde kadınlar, bir yandan ataerkil kültürdeki ak, aile içi yaam, romantizm gibi sterotipletirilmi kadınlık kodlarıyla yer alırken dier yandan güç, akıl, kamusal alan gibi erkeklik kodları içinde de temsil edilmektedir ; benzer ekilde erkekler de spor ve dı dünya, yarıma gibi kodlarla temsil edilirken romantizm, sanat ve ev içi yaam gibi kadınlık kodları ile de sunulmaktadır (s. 275). Aratırma bulgularında televizyon dizilerinde ailedeki deiimin nasıl temsil edildii analiz edilirken baba
- 351 - otoritesindeki deiimin de altı çizilmektedir. Baba otoritesinin aile ilikileri içerisinde hafifletilmesi ve karikatürletirilmesiyle babanın simgesel varlıı nın sorgulandıı, babanın artık yol gösterici, karar verici, deimez referans kaynaı olarak temsil edilmedii ancak dizilerde baba otoritesinin sıklıkla vurgulandıı ve yeniden üretildii de saptanmıtır (s. 275). Bu aratırmanın sonucunda aile yapısındaki deiimlerin televizyon dizilerinde yer aldıı ancak bu deiimlere ramen yaygın olan stereotiplerin, kültürel deerlerin devam ettirilerek yinelendii (s. 191) saptanmıtır. Mustafa Elbir tarafından kaleme alınan dördüncü bölümde televizyonun çocukların geliimi üzerindeki etkisi irdelenmektedir ve çocukların televizyon aracılııyla örendikleri davranılar ve alıkanlıklar ortaya konulmaktadır. Bu çalıma, televizyon etkisiyle sosyalleen çocukların hangi istendik ya da istenmedik durumlarla karı karıya kaldıklarının gözlemlenmesi, televizyon programlarının çocuk üzerindeki yansımalarının okul ortamında dier çocuklarla olan etkileim sonucu yeni bir sosyalleme modeli gelitirip gelitirmediinin gözlemlenmesi ni (s. 388) amaçlamaktadır. Bu amaç dorultusunda veri toplama sürecinde anketten, örencilerle birebir görümelerden, örenci velileri ile mülakat ve gözlemden yararlanılmıtır. stanbul da bulunan Mustafa Sarıgül lköretim Okulu ndaki ilköretim birinci kademesindeki -1. sınıftan 5. sınıfa kadar olan- 6-11 ya grubundaki çocuklar örneklemi oluturmutur. 30 Eylül 2009-30 Mayıs 2011 döneminde 549 örenciden 300 ü anket formlarını ebeveynleri ile birlikte doldurmutur. Anket formlarının güvenilirlii ve deiimin gözlenmesi için 3 defa anket yapılmıtır. Ayrıca yaz dönemi alıkanlıkların ölçümlenmesi amacıyla okulun açıldıı ilk hafta da anket yapılmıtır. Bunun yanısıra, çocukların televizyon izleme tercihlerini takip etmek ve ayrıntılı veriler ortaya koyabilmek amacıyla Mustafa Sarıgül lköretim Okulu ndaki bir sınıf gözlem sınıfı olarak seçilmitir ve bir eitim-öretim yılı süresince medya okuryazarlıı dersi kapsamında bu sınıfta yer alan 40 örenci televizyonla ilgili birikimlerini paylamıtır. Bu ders kapsamında örenciler her hafta televizyonda izleyip beendikleri programın canlandırmasını yapmılardır. Yazar örencilerle tenefüslerde, nöbetlerde, beslenme saatlerinde, giri-çıkı törenlerinde mülakatlar yapmıtır ve bu yanıtlar örencilerin medya takip dosyasına ilenmitir. Mülakatlar sırasında dizilerdeki ve çizgi filmlerdeki popüler karakterleri ortaya koymaya, programlardaki popüler rolleri ve rollerin hayatla ilikilendirilmesini anlamaya, anket sorularının doru cevaplanıp cevaplanmadıını belirlemeye, örencilerin moda olan ve arkadalarından dılanmamak için takip ettikleri programları saptamaya, evdeki misafir
- 352 - profiline göre deien televizyon programı tercihini anlamaya yönelik sorular sorulmutur (s. 390). Bunun yanısıra, gözlem sınıfında yer alan örencilere Türkçe, resim, beden eitimi gibi derslerde konuyla ilgili ödevler verilmitir ve bu örencilerle ilgili ayrı ayrı televizyon izleme profilleri oluturulmutur. Buna ek olarak, gözlem sınıfında yer alan örencilerin evlerine en az bir kere gidilip onlarla birlikte bir saat süreyle televizyon izlenerek de gözlem yapılmıtır. Buna ek olarak, örencilerin verdikleri bilgilerin güvenilirlii ve geçerliliini belirlemek amacıyla velilerle de görüülmütür ve elde edilen veriler örencilerin medya takip dosyasına ilenmitir; örenci formları ile karılatırmak amacıyla örneklemi oluturan 300 örencinin velilerine de anket uygulanmıtır ancak velilerin anket formları deerlendirme sürecinde kullanılmamıtır. Bu süreçte temel olarak örneklemi oluturan kiilerin gelir düzeyi, izledikleri televizyon programları, çocukların medyayı taklit etme eilimleri, izledikleri televizyon programlarındaki karakterlerle ilgili neleri taklit ettikleri, birbirlerine medya figürlerinin adını takıp takmadıkları, giysi, ders malzemesi, çanta, takı gibi ürünleri satın alırken televizyondan etkilenip etkilenmedikleri, ebeveynlerin medyayla ilgili eletirileri ve önerileri ile ilgili veriler ortaya konulmutur (s. 390-397). Dördüncü bölümde yapılan aratırma sonucunda çocukların okul dıındaki zamanlarının büyük çounluunu televizyon izleyerek geçirdikleri ve programlarda ilgilerini çeken hususları okuldaki arkadaları ile paylatıkları ortaya konulmutur (s. 416). Eitim-öretim döneminde olduu gibi tatil döneminde de bo zaman etkinlikleri arasında televizyon izlemenin önemli bir payı olduu ve bu dönemde eitim-öretim dönemine göre televizyon izleme sürelerinin yaklaık olarak iki katına çıktıı belirlenmitir (s. 416). Aratırma bulgularında çocukların televizyon programlarını izleme ve izlenecek programa karar verme sürecinde ebeveynlerin rolüne de iaret edilmektedir. Ailece geçirilen zamanlarda % 90 oranında yetikinlerin istedii programların izlendii, çocukların istedikleri yayını seçemedikleri, genellikle ebeveynlerin izlenecek programa karar verdikleri belirlenmitir (s. 418). Bunun yanısıra, çocukların program türlerine olan ilgileri aratırıldıında en çok tercih edilen türlerin dizi, çizgi film, yarıma, klip ve sinema filmi olmak üzere 5 ana kategoride toplandıı saptanmıtır (s. 417). Bu balamda, çocukların özellikle televizyon dizilerine yönelik ilgisine ve dizilerdeki karakterlerin çocuklar üzerindeki etkisine iaret edilmektedir. Çocukları en çok etkileyen program türlerinden birinin yerli diziler olduu, dizi karakterlerinin tamamının çok büyük oranda tanındıı tespit edilmitir ve dizinin konusuna ve karakterlerine balanan çocukların yetikinler kadar ilgili dizi
- 353 - izleyicilerine dönüebildii belirlenmitir (s. 418). Aratırma bulgularında tüketim alıkanlıklarının biçimlendirilmesinde televizyonun önemine de dikkat çekilmektedir. Serbest kıyafet günlerinde ya da beden eitimi derslerinde çocukların giysi, oyuncak ve okul eyası tercihlerinde televizyon etkisini görmenin mümkün olduu belirtilmitir; çocukların tercih ettii tiört ve ayakkabılarda çizgi film kahramanı ya da müzik grubu resimleri içeren giysilerin oldukça fazla olduu ve oyuncak tercihlerinde de % 80 oranında televizyonun etkili olduu belirlenmitir (s. 419). Bu aratırmayla 6-11 ya grubu çocukların çevreyi anlamlandırmasında televizyonun aile bireyleri ya da arkadalar kadar etkili olduu ortaya konulmutur (s. 320) ve televizyonun çocukların hayallerinin, umutlarının, gelecek dülerinin, beklentilerinin ekillenmesinde önemli bir faktör olduu saptanmıtır (s. 419). Medya ve toplumsal dönüüm arasındaki etkileimi irdeleyen Medya ve Toplumsal Dönüüm: Seyirlik Cümbüler adlı kitapta televizyondaki program türleri, program üretim süreci ve izleyici kapsamlı bir ekilde ele alınarak ve farklı yöntemler kullanılarak analiz edilmektedir. Televizyon programlarını ve izleyiciyi ele alırken gerçek ve kurmaca arasındaki ayrımın altını çizen, televizyon programlarının egemen ideolojinin yeniden üretimindeki rolüne iaret eden, izleyicinin televizyon programlarına katılımı sürecindeki sınırlılıkları vurgulayan, izleyicinin aktif katılımı önündeki yapısal sınırlılıkları sergileyen, bilinçli yurtta katılımının önemine dikkat çeken bu çalıma, Türkiye deki iletiim aratırmalarına önemli ve deerli bir katkıda bulunmaktadır.