Tahvil portföyüyle olumlu yönde ayrışan sektör, kredi performansı ile bunu koruyabilecek mi? Küresel kriz koşullarına karşı küresel anlamda çözüm arayışı, önde gelen ekonomilerin ortak müdahaleleriyle sonuçlandı. Global arenada gevşek para politikalarının uygulanması sonucu ilk etki tahvil piyasalarında görüldü. Bu paralelde tahvil faizleri hızla gerilerken, yüklü tahvil pozisyonları nedeniyle global bankacılık sisteminin hızla yaralarını sardığını gözlemledik. İkinci adım ise reel sektöre teşviklerin sağlanması oldu. Global ekonominin önde gelen ekonomilerinde karar alıcılar birçok sektöre teşvik sağlarken, krizin yarattığı stresin aşılmasında önemli bir aşama kaydediliyordu. Sağlanan teşvikler sonrasında gerek kriz koşulları nedeniyle ertelenmiş talep harekete geçerken, gerekse güvenli limanlarda tutulan yatırımlar görece riskli alanlara kaymaya başlamıştır. Belirtmeye çalıştığımız küresel krizin çok kısa özeti aynı zamanda Türk ekonomisinde geride kalan dönemde yaşananlarla büyük ölçüde paralellik arz etmektedir. TCMB nin bankacılık kesimi karşılık oranlarını düşürerek likiditeyi artırması ardından hızlı bir şekilde faiz indirimine gitmesi global ölçekte alınan birincil önlemlerle uyuşmaktadır. Ardından hükümetin otomotivden konuta birçok sektörde aldığı teşvik kararları ile ekonomik aktivite canlandırılmaya çalışılmış ve önemli ölçüde başarı sağlanabilmiştir. Gelinen noktada siyasi otorite tarafından sağlanan teşvik etkisinin azalması kamu desteği olmadan piyasalar ayakta kalabilecek mi? sorusunu akla getirmektedir. Her ne kadar TCMB nin son açıklamaları yıl sonuna kadar beklentilerin (75 bp) üzerinde bir faiz artırım sürecine (125-150 bp) açık kapı bırakarak bankacılık, otomotiv, gayrimenkul gibi sektörlerde talebin canlı kalabileceği beklentisi yaratsa da, öngörülenin üzerinde faiz artırımı gerçekleşse dahi bunun talebe yönelik etkisinin sınırlı kalabileceği riski de göz ardı edilemez. Bu paralelde önümüzdeki dönemde düşen faiz oranlarının toplam talep üzerinde ne derece etkili olabileceğini yakından takip edeceğiz. İzleyeceğimiz eğilim gerek arkasında kamu desteği azalmış reel sektör açısından gerekse kredi kalitesinin riski kriz döneminde artan bankacılık sektörü açısından önem taşıyacaktır. Toksik varlık bulundurmayan, düşük kaldıraç oranına ve güçlü tahvil pozisyonuna sahip Türk bankacılık sektörünün son bir yıllık performansı gelişmekte olan ülke bankalarının üzerinde yer almıştır. Gelişmekte olan ülke bankaları hisse performansı son bir yılda -%12 olarak gerçekleşirken, Türk bankalarının performansı %12 lik Güney Afrika performansının ardından %7 ile ikinci sırada yer alarak dikkat çekmiştir. Bu başarılı performansta, faiz gelirleri bazında sektörde Haziran 2009 itibariyle net faiz gelirlerinin ortalama aktiflere oranı faiz indirim sürecinin bir sonucu olarak yükselmiş, %5,6 ile Ocak 2007 den bu yana en yüksek seviyesinde oluşması önemli bir etken olmuştur. Artan faiz gelirlerinin sürdürülebilirliği sektör açısından en önemli soru işaretlerinden biridir. Raporumuzda ulusal 100 endeksi içerisinde %44 ağırlığa sahip Türk bankacılık sektörü açısından uzun vadeli fırsatları, bankaların faiz indirimi sürecinde nasıl bir etkileşim halinde olabileceğini ve sektördeki son mali görüntünün ne yönde şekillendiğini ele alacağız. Bankacılık Ekinvest Araştırma Özgür Yurtdaşseven Araştırma Uzmanı ozgury@ekinvest.com www.ekinvest.com Bankacılık Sektörü & Tahvil Faizi -Bankacılık Endeksi -Tahvil Bankacılık Performansları -2009 (%) -VAKBN -GARAN -AKBNK -HALKB -ISCTR -YKBNK 1
Uzun vadeli senaryoda Türk bankacılık sektörü cazibesini koruyor Türk bankalarının krize neden olan yapılandırış yatırım araçlarını bilançolarında bulundurmamaları ve hızla gerileyen faiz oranlarına karşılık güçlü bir tahvil-bono portföyü ile zorlu sürece girmiş olmaları, sektör bankalarının mali anlamda olumlu yönde ayrışmalarını sağlamıştır. Bu noktada BDDK nın konjonktüre paralel uygulama ve önlemlerinin oluşan performansa katkı sağladığını da göz ardı edemeyiz. Kriz dönemi başarıyla atlatılmış olunsa da sektör henüz global ölçekteki büyüklüklere ulaşmamıştır. Özellikle sektörün asıl faaliyetlerinden olan kredilerin GSMH içindeki payı gelişmekte olan ülke ortalamasının altında yer almaktadır. 125% 93% 87% Krediler / GSMH 80% 75% 75% 73% 62% 41% 41% 36% Çin İsrail Kaynak : Eurostat, Merkez Bankaları Ekinvest Letonya Yunanistan Bulgaristan G.Afrika Ukrayna Macaristan Rusya Polonya Türkiye Gelişmekte olan ülkelerde kredilerin GSMH içerisinde en yüksek pay aldığı ülke %125 ile Çin dir. Bu nedenle Çin hükümeti krediler konusunda bu yüksek oranı çeşitli önlemlerle düşürmeye çalışmaktadır. Türk bankacılık sektörü ise %36 lık oranıyla gerek kriz ortamında görece düşük risk seviyesine işaret ederken gerekse de uzun vadede sektöre yönelik ciddi bir büyüme potansiyeli ortaya koymaktadır. Bu tablo karşısında hisse satışlarının gündeme geleceği bankaların ilgi görmesi olasılığını oldukça yüksek bulmaktayız. Uzun vadeli projeksiyondaki olumlu tablo Türk bankalarının mevcut yabancı ortaklarının ilgisinin de devamını sağlayacaktır. Halen bankacılık sektöründeki ortaklarıyla Türkiye de varlıklarını sürdüren General Electric, Unicredit, BNP gibi gruplar mevcut pozisyonlarından memnun olduklarını son açıklamalarıyla ortaya koymuşlardır. Zorlu bir dönemden geçen Citigroup ise Türkiye nin kendileri için öncelikli 10 pazar içerisinde yer aldığını ve Akbank taki ortaklıklarından memnun olduklarını açıklamıştır. Şekerbank ın % 33.98 ortağı olan BTA Securities JSC nin ana hissedarı BTA Bank JSC kriz döneminde devlet kontrolüne geçmiştir. Kazak devleti BTA Bank hisselerinin satışı için görüşmeler yapmaktadır. Olası satışlarla beraber Şekerbank ta ortaklık yapısı bir kez daha değişecektir. Uzun vadeli perspektif doğrultusunda sektörü ele aldığımızda, büyüme potansiyeli güçlü ve krizden rakiplerine göre asgari oranda zarar görmüş Türk bankalarına yönelik talebin aynı vade içerisinde süreceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Özelleştirme İdaresi tarafından özelleştirilmesi askıya alınan Halkbank ve hakim ortaklarınca satışı düşünülen özel sektör bankalarında hisse satışının, ekonomik aktivitenin daha uygun olabileceği 2011 le beraber mümkün olabileceğini düşünüyoruz. 2
Kredilerde olumlu trend halen yakalanamadı Küresel kriz süreci ve bu sürecin yurtiçi ekonomik aktivite üzerinde bıraktığı derin izler kredi tarafında halen arzulanan seviyelere ulaşılamamasına neden oluyor.her ne kadar mart ayında sağlanan teşvikler paralelinde artan kredi talebiyle kriz öncesi seviyelere yaklaşılmış olsa da, teşviklerin etkisinin zayıflıyor olması sonucu ivme yeniden negatife dönmüş görünüyor. Toplam Krediler Kaynak : BDDK 10,9% 12,3% 13,1% 10,1% Toplam Kredi Pazar Payı 8,6% 7,6% AKBNK ISCTR GARAN YKBNK VAKBN HALKB FORTS TEBNK SKBNK DENIZ ALNTF 1,9% 2,0% 1,3% 3,5% 0,8% 0,4% 4,6% 1,8% 1,0% TEKST FINBN ASYAB ALBRK Kaynak : Şirketler, Ekinvest Toplam spot krediler içerisinde %50 lik paya sahip konut kredilerindeki tablo, genel görüntü ile uyumludur. Her ne kadar genel trend düşüş yönünde hareket ediyor olsa da konut kredisi talebi tarafındaki düşüşün daha yumuşak gerçekleştiği görülüyor. Konut Kredileri Kaynak : BDDK 10,5% 9,4% 13,9% 8,6% 8,2% Konut Kredisi Pazar Payı 9,9% AKBNK ISCTR GARAN YKBNK VAKBN HALKB FORTS TEBNK SKBNK DENIZ ALNTF 4,8% 3,2% 1,3% 0,8% 3,8% 0,0% 0,2% 0,8% TEKST FINBN ASYAB ALBRK 0,5% Kaynak : Şirketler, Ekinvest 3
Toplam spot krediler içerisinde %44 lük paya sahip ihtiyaç kredilerinde ise düşüş trendi genel eğilim ile uyumlu görünmektedir. İhtiyaç Kredileri Kaynak : BDDK 10,1% 11,7% 11,2% İhtiyaç Kredileri Pazar Payı Payı 7,5% 9,8% 6,4% 2,6% 1,4% 0,9% 4,4% 0,0% 0,2% 6,8% 0,4% 0,3% AKBNK ISCTR GARAN YKBNK VAKBN HALKB FORTS TEBNK SKBNK DENIZ ALNTF TEKST FINBN ASYAB ALBRK Kaynak : Şirketler, Ekinvest Uygulanan teşvik desteği ile birlikte ciddi bir sıçrama yaşamış olan taşıt kredilerinde, teşvik etkisinin zayıflamasıyla beraber dikkat çekici bir düşüş söz konusu. Otomotiv sektörü açısından da önemli bir sinyal olarak algılanması gereken bu tablo, toplam içerisinde %6 gibi düşük bir paya sahip taşıt kredilerinin bankacılık sektörü açısından göz ardı edilebileceğini düşündürüyor. Taşıt kredileri Kaynak : BDDK Sonuç olarak görülmektedir ki son dört yıldır bankacılık kesiminde azalma eğilimi içerisinde olan krediler kalemi, krizle beraber kritik seviyelere gerilemiştir. Tahvil-bono portföyü getirilerinin orta ve uzun vade de sektöre destek olmayacağı göz önüne alındığında, esas faaliyetler içerisinde yer alan kredi performansı önümüzdeki dönemde bankacılık adına kritik önem taşıyacaktır. TCMB nin sonuna yaklaştığı faiz indirim adımları sonucunda ulaşacağımız faiz seviyelerinin kredi talebi üzerinde ne derece etkili olabileceği artık daha fazla önemli hale gelecektir. 4
Aktif kalitesi yakından izleniyor Krediler/ Krediler/ Takipteki Krediler/ Kredi Krediler/ Banka Toplam Varlıklar Mevduat Krediler Karşılık Şube Sayısı Akbank 47,5% 80,5% 3,9% 100,0% 46.219.017 İş Bankası 44,1% 69,0% 5,3% 100,0% 42.180.980 Garanti Bankası 52,5% 84,8% 3,5% 81,6% 66.595.180 Yapı Kredi Bankası 59,6% 95,4% 6,0% 68,4% 44.676.056 Vakıfbank 54,5% 76,4% 5,7% 90,2% 60.807.410 Halkbank 51,1% 69,6% 5,2% 80,1% 45.278.210 Fortisbank 63,1% 132,9% 7,1% 65,8% 23.373.953 TEB 57,1% 91,3% 4,7% 56,2% 22.134.513 Şekerbank 53,1% 78,7% 8,2% 52,9% 18.198.640 TSKB 59,1% - 0,6% 100,0% - Tekstilbank 64,9% 114,3% 7,0% 52,5% 29.324.000 Alternetifbank 69,8% 105,7% 6,8% 57,5% 52.900.783 Bank Asya 69,8% 92,5% 6,9% 59,4% 46.002.456 Al Baraka Türk 68,8% 82,2% 4,3% 60,9% 38.531.700 Kriz döneminde kredi kanallarının tıkanması bankacılık kesimi finansal tablosunda yer alan kredi rasyoları üzerinde olumsuz etkiler bırakmıştır. Her ne kadar kriz şartlarında görece düzelme yaşanmaya başlanmış olsa da özellikle kredi kalitesi tarafındaki bozulma takipteki krediler kanalıyla sektör açısından risk yaratmaktadır. Mevcut tablo paralelinde takipteki krediler kalemi sektör açısından yüksek risk oluşturmasa da, takip edilmesi gereken önemli bir faktördür. 2008 sonu itibariyle %3.7 olan kredilerin takibe dönüşüm oranı, Haziran 2009 da %4.9 a yükselmiştir.en yüksek takibe dönüşüm oranı %6.6 ile KOBİ kredilerinde gerçekleşmiştir.halka açık büyük ölçekli bankalar içerisinde bu konuda olumsuz sonuçlara sahip bankalar Yapı Kredi Bankası, Vakıfbank, orta ölçekli bankalar içerisinde Şekerbank, Fortis, Tekstilbank; katılım bankaları içerisinde ise Bank Asya dır. Akbank, Garanti Bankası, TSKB, Albaraka Türk ise bu durumdan en az olumsuz etkilenen bankalar olarak ön plana çıkmaktadır. Sektörde takipte izlenen kredilere karşılık ayırma oranı Haziran dönemi verileri bazında %79,7 olarak gerçekleşmiştir. Büyük ölçekli bankaların bu kredilere yüksek karşılık oranı ayırması buna karşılık orta ölçekli ve katılım bankalarının düşük karşılık ayırıyor olması dikkat çeken faktördür. Bu görüntü karşısında kredi kalitesinde bozulma devam ettiği takdirde düşük karşılık ayıran bankaların karlılık açısından risk altında kalabileceğini ifade edebiliriz. Güçlü sermaye yeterlilik rasyosu Özsermaye Kura Faize Sermaye Banka Karlılığı Duyarlılık Duyarlılık Yeterlilik Akbank 11,0% 0,0% 37,5% 20,0% İş Bankası 12,3% 3,2% 28,6% 16,6% Garanti Bankası 12,7% -2,1% 27,9% 17,7% Yapı Kredi Bankası 11,8% 2,2% 20,2% 17,0% Vakıfbank 9,2% 2,5% 23,1% 14,6% Halkbank 16,1% -2,3% 36,4% 14,6% Fortisbank 5,0% -2,6% 22,2% 16,2% TEB 8,9% 0,0% 15,3% 19,4% Şekerbank 8,7% 0,0% 29,4% 16,8% TSKB 10,1% -2,3% 29,4% 22,0% Tekstilbank 2,5% 0,0% 10,1% 21,6% Alternetifbank 10,2% 5,6% 14,9% 13,9% Bank Asya 9,2% 0,9% - 13,8% Al Baraka Türk 8,2% 2,2% - 16,1% Sermaye yeterlilikleri kaleminde global alandaki rakiplerine göre oldukça güçlü rasyolara sahip Türk bankacılık sektöründe Haziran 2009 itibariyle 2008 sonuna göre katılım bankalarının rasyosu düşerken; kamu,özel ve yabancı bankalarda söz konusu rasyo yükselmiştir. Akbank, TEB, TSKB ve Tekstilbank en güçlü rasyolara sahip bankalar olurken; Bank Asya ve Alternatifbank görece düşük rasyolarıyla ön plana çıkmaktadır. 5
TCMB nin son açıklamaları ile beraber artan faiz indirim beklentileri paralelinde tahvil faizlerindeki seyir bankacılık sektörü açısından önemini korumaktadır. Bu noktada faize duyarlılığı yüksek bankaların süreçten olumlu etkilenmeye devam edeceği görülmektedir. Sırasıyla Akbank, Halkbank, TSKB, Şekerbank, İş Bankası ve Garanti Bankası faizdeki düşüşlerden en olumlu etkilenecek bankalar durumundadır. Faiz oranlarında yükseliş beklentilerinin artmaya başladığı dönemde ise aynı bankaların bu kez en olumsuz etkilenebilecek bankalar arasında yer alacağı unutulmamalıdır. Kur riski açısından ise Türk bankacılık sistemi önemli bir risk taşımaktadır. Bankaların kur tarafında kısa yada uzun pozisyonları genel anlamda göz ardı edilebilir bir bantta yer almaktadır. Sektör karlılık beklentileri Banka Net Kar 09/12* DD DDx HBK F/Kx Akbank 2.530.000.000 4,07 2,15 0,84 10,38 İş Bankası 2.290.000.000 3,63 1,68 0,74 8,20 Garanti Bankası 2.800.000.000 2,65 2,17 0,67 8,63 Yapı Kredi Bankası 1.490.000.000 1,79 1,82 0,34 9,51 Vakıfbank 1.075.000.000 2,58 1,29 0,43 7,72 Halkbank 1.581.000.000 3,91 2,10 1,26 6,48 Büyük ölçekli banka ortalaması 1,87 8,49 Fortisbank 135.000.000 1,82 0,97 0,13 13,69 TEB 209.000.000 1,43 1,32 0,19 9,95 Şekerbank 169.000.000 2,38 1,08 0,34 7,57 TSKB 160.000.000 1,82 0,70 0,27 4,80 Tekstilbank 16.000.000 1,11 0,85 0,04 24,68 Alternetifbank 66.000.000 1,39 1,01 0,22 6,36 Orta ölçekli banka ortalaması 0,99 11,17 Bank Asya 282.000.000 1,72 1,65 0,31 9,06 Al Baraka Türk 86.000.000 1,22 1,72 0,16 13,16 Katılım bankaları ortalaması 1,69 11,11 *Ekinvest Araştırma tahminleridir Fiyat/kazanç çarpanı bazında Gelişmekte olan Doğu Avrupa bankaları 12.1 F/Kx, Güney Afrika bankaları 9.8 F/Kx, Brezilya bankaları 13.3 F/Kx, Gelişmekte olan Asya bankaları ise 14.5 F/Kx değerlemesine sahipken, büyük ölçekli Türk bankalarında söz konusu değerleme 8.5 F/Kx dir. Defter değeri çarpanı bazında Gelişmekte olan Doğu Avrupa bankaları 1,7 DDx, Güney Afrika bankaları 1.4 DDx, Brezilya bankaları 2.3 DDx, Gelişmekte olan Asya bankaları ise 2.2 DDx değerlemesine sahipken, büyük ölçekli Türk bankalarında söz konusu değerleme 1.9 DDx dir. Türk bankacılık sektörü için gelişmekte olan ülke bankaları değerlemeleri dikkate alındığında daha düşük çarpanlara sahip olunsa da görece daha düşük kredi derecelendirmesine sahip olunması nedeniyle Türk Bankaları ile global rakipleri arasında iskonto ortaya çıkmaktadır. Genel itibariyle sektörde değerlemeler bazında Halkbank ve TSKB nin cazibesini sürdürdüğünü düşünüyoruz. Buna karşın sektör genelinde ana yükseliş trendini bozabilecek kırılmalar cazip değerlemeye sahip bankalar açısından da büyük bir risk oluşturmaktadır. Bunun yanında her ne kadar faiz indirimleri sektör karlılığını destekliyor olsa da, 2010 ile beraber bu faktörün etkisinin zayıflayacağı ve sektörün esas faaliyetleri arasında yer alan kredi performansının ön plana çıkacağını hatırlatmak istiyoruz. Kredi performansında son dönemde ortaya çıkan düşüş, sektör beklentileri adına bir başka risk faktörü olarak dikkat çekmektedir. TCMB nin faiz indirimleri ve bankaların bu trendi takiben krediler tarafında kayda değer bir toparlanma yaşanmaması durumunda söz konusu tablonun oluşturacağı risk priminin fiyatlanmasının gündeme gelmesi beklenebilir. 6
Sektörel senaryolar BNP Paribas-Fortis birleşmesi Son krizde ortaya çıkan en önemli varlık değişimlerinden biri Belçika-Hollanda ortaklığındaki Fortis hisselerinde yaşanmıştır. Finansal krizden derin bir şekilde etkilenen Fortis Bank ın BNP Paribas a satışı için Fortis Holding hissedarlarından onay kararı çıkmasıyla beraber söz konusu şirketin Türkiye deki iştiraki Fortis Türkiye açısından da çağrı süreci olasılığı doğmuştur. Fortis Bank ın %75 hissesi için 10.4 milyar$ ödemesi beklenen BNP Paribas bu satın almayla beraber aynı zamanda Fortis Türkiye nin de (FORTS) ana ortağı haline gelmiştir. BNP Paribas bu gelişme sonrası FORTS hisseleri için çağrı muafiyeti talebiyle 15.05.2009 tarihinde SPK ya başvuruda bulunmuştur. Satışa konu ana şirketteki mali sorunlara karşın Türkiye iştirakinde bu yönde sıkıntıların bulunmayışı SPK tarafından çağrı muafiyeti talebinin reddedilmesi ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Bu öngörü paralelinde yaptığımız olası çağrı fiyatı çalışmasında 2008 yıl sonu mali verilerini baz alacağız. Buna göre bankanın söz konusu döneme ait finansal verileri neticesindeki defter değeri 1.72TL ye karşılık gelmektedir. Her ne kadar 2005 yılında Dışbank ın Fortis e satışında 1.9 DDx katsayısı ortaya çıkmış olsa da güçlü kriz şartları nedeniyle Fortis iştiraklerinin değerlemesi yapılırken daha düşük defter değeri çarpanlarının gündeme geldiğini düşünüyoruz. Bu paralelde Fortis Türkiye (FORTS) için öngördüğümüz defter değeri çarpanı oldukça muhafazakar bir tahminle 1.0-1.2 DDX aralığındadır. Buna göre olası çağrı fiyatı da 1.72 2.06 TL aralığında oluşmaktadır. Tabi SPK nın da çağrı muafiyeti konusunda yapılan müracaat hakkındaki kararı önem taşımaktadır. SPK nın Fortis hakkındaki çağrı belirsizliğinin aşılmasını sağlayacak kararının ardından BNP nin Türkiye deki diğer iştiraki olan TEB ile birleşme sürecinin gündeme gelmesini bekliyoruz. TEB Fortis birleşmesi olasılığı Her ne kadar birleşme tarihi ve süreci hakkında Fortis hakkında SPK dan gelecek açıklama belirleyici olacak olsa da TEB ile Fortis Türkiye, kurumsal yapılanma seçeneklerinin değerlendirilmesi amacıyla bir gizlilik anlaşması imzaladıklarını duyurmuştur. Bu açıklama TEB ve Fortis arasındaki birleşme beklentilerini desteklemektedir. İki bankanın aynı çatı altında birleşmesi durumunda aktif büyüklük bazında Türkiye'nin dokuzuncu büyük bankası ortaya çıkacaktır. TEB Fortis birleşmesinin TEB çatısı altında gerçekleşeceğini öngörerek UFRS Özkaynak Yöntemi ile değerleme gerçekleştirdik. Geleceğe dair belirsizlikler nedeniyle İndirgenmiş Nakit Akım modelini ve Fortis in %25 in altındaki halka açıklık oranı nedeniyle Borsa Değeri Yöntemini tercih etmedik. UFRS Özkaynak Yöntemine göre değişim rasyosunu 1.5x olarak belirledik. Buna göre Fortis hissedarlarına 1 TL hisse karşılığı 1.5 TL TEB hissesi verilmesini öngörüyoruz. Son kapanışı itibariyle öngördüğümüz orandan değişim yaşandığını varsayarsak Fortis hissedarları açısından avantaj doğacağı görülmektedir. Ancak bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyoruz ki, birleşme sürecinden önce SPK nın BNP tarafından yapılan çağrı muafiyeti başvurusunu karara bağlaması gerekmektedir. Bu süre içerisinde yaşanması olası hisse fiyatı dalgalanmaları birleşme senaryoları adına daha farklı bir tablo yaratabilir. 7
Akbank Citigroup ortaklığı Akbank ın ortağı konumunda bulunan ve kriz döneminde ciddi bir darbe alan Citigroup söz konusu ortaklıktan memnun olduğunu son açıklamaları ile beyan etmiştir. Ancak mali anlamda iştirak yapılandırmasını henüz tamamlamamış olan Citigroup un, portföyündeki Akbank hisselerinin 3. şahıslara satılmasını kısıtlayan 3 yıllık lock-up süresinin 2010 Ocak ayında sona erecek olması koşulların bir kez daha gözden geçirilmesine neden olabilir. Şekerbank ın yeni ortağı Kazak devleti, paylarını satabilir Şekerbank ın % 33.98 ortağı olan BTA Securities JSC nin ana hissedarı BTA Bank JSC kriz döneminde devlet kontrolüne geçmiştir. BTA Bank ın % 75.14 oranındaki hissesini Kazakistan Devlet Varlık Fonu Samruk-Kazyna, bankaya yaklaşık 2 Milyar$ tutarında nakit sermaye koymak suretiyle satın almıştır. Söz konusu varlık fonunun BTA Bank hisselerinin satışı için görüşmeler yaptığı belirtilmektedir. Olası satış Şekerbank ta ortaklık yapısını bir kez daha değiştirecek olsa da yönetim çoğunluğunun halen Türk ortaklarda olması nedeniyle diğer hissedarlar için çağrı süreci doğmasını beklemiyoruz. Halkbank taki kamu paylarının satışı 2008 yılı içerisinde önce blok satış, ardından halka satış yöntemi ile özelleştirilmesi planlanan, ancak Ekim 2008 tarihinde alınan kararla özelleştirilmesi kriz sonrasına ertelenen Halkbank, ekonomik aktivitenin normale dönmeye başlaması ile beraber bu önemli beklentisi yeniden fiyatlanabilecek bir portföy seçeneği olarak dikkat çekmektedir. Her ne kadar varlık fiyatlarında normalleşme gözlenmeye başlansa da, daha elverişli yatırım ortamının oluşması adına 2011 yılı ön plana çıkabilir. Bu açıdan bankaya ilişkin beklentiler 2010 un son çeyreği ile beraber oluşmaya başlayabilir. Olası bir özelleştirme sürecinde Özelleştirme İdaresi nin belirleyeceği strateji, söz konusu banka değerlemesi adına kritik önem taşımaktadır. Buna göre özelleştirmede blok satış yada halka arz seçenekleri arasından alınacak karar Halkbank beklentimizi şekillendirecektir. Halkbank adına 2009 yılı kar öngörümüz paralelinde, blok satış olasılığı dahilinde hedef hisse değerinin 11.20-13.60YTL aralığında oluşmasını bekliyoruz. Özelleştirme İdaresi nin halka arz olasılığını tercih etmesi durumunda ise 8.80-10.30YTL fiyat aralığında halka arz sürecini başlatmasını öngörüyoruz. Ancak hatırlatmak isteriz ki ortaya koyduğumuz değerleme orta vadeli projeksiyon dahilinde ele alınmış olup, özelleştirme kararının yeniden açıklanacağı dönemdeki yatırım ortamına göre değerlemelerimiz revize edilecektir. Şu aşamada siyasi otorite tarafından özelleştirme yönünde bir beyanda bulunulmamış olunması nedeniyle Halkbank değerlendirmemizi, sektörü içerisindeki değerlemeler bazında yapmaktayız. 8
Teknik Analiz Hisse senedi piyasasında Mart 2009 itibariyle başlayan güçlü yükseliş trendi halen korunmaktadır. Aynı paralelde bankacılık sektörü hisselerinde de trend korunuyor olsa da, önümüzdeki dönemde oluşabilecek kırılmalara karşı söz konusu trendin destek seviyeleri yakından izlenmelidir. AKBNK Hissede yükseliş trendinin destek seviyesi 8.35 den geçmektedir. Söz konusu destek seviyesinin kırılması halinde ilk etapta 7.55 ve 7.00 destek noktaları ön plana çıkabilir. ISCTR Hisse yükseliş trendi desteğinden uzak işlem görmektedir. 6.00 seviyesinin altında söz konusu trend desteği olan 5.30 seviyesinin test edilmesi gündeme gelebilir. GARAN GARAN, trend desteğine oldukça yakın işlem görmektedir. 5.45 seviyesinden geçen trend desteğinin kırılması, 5.00 ve 4.00 desteklerinin test edilmesi riskini ön plana çıkartabilir. YKBNK YKBNK, takip ettiğimiz trend desteğinden şu aşamada uzak işlem görmektedir. 3.12 ara desteğinin altına gerilemelerde ana trend desteği olan 2.88 seviyesi test edilebilir. 9
VAKBN VAKBN, ana trend desteği olan 3.20 seviyesine oldukça yaklaşmış durumdadır. Desteğin altına gerilemelerde 2.80 ve 2.50 destekleri ön plana çıkabilir. HALKB HALKB, trend desteği olan 8,30 seviyesinin altında kapanış gerçekleştirmiş olup yeni haftada trendin üstüne toparlanma sağlanamaz ise 7.40 ve 6.75 desteklerine doğru satış baskısı artabilir. TSKB TSKB, 1.28 ara destek seviyesini koruyamadığı takdirde 1.10 ana destek bölgesine doğru gevşeyebilir. TEBNK Ana trend desteği 1.60 seviyesinden geçen TEBNK, 1.75 ara desteğinin altında ana desteği test etmesi olasılığı yükselecektir. Bu analiz, Ekinciler Yatırım Menkul Değerler A.Ş. (Ekinciler Yatırım) tarafından güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan elde edilen bilgi ve veriler kullanılarak hazırlanmıştır. Analizde yer alan ifadeler, hiç bir şekilde veya suretle alım satım teklifi olarak değerlendirilmemelidir. Ekinciler Yatırım bu bilgilerin doğru, eksiksiz ve değişmez olduğunu garanti etmiyor. Bu sebeple, okuyucuların buradan elde edilen bilgilere dayanarak hareket etmeden önce, bilgilerin doğruluğunu teyit ettirmeleri önerilir ve bu bilgilere dayanılarak aldıkları kararlarda sorumluluk kendilerine aittir. Bilgilerin eksikliği veya yalnışlığından Ekinciler Yatırım A.Ş. hiç bir şekilde sorumlu tutulamaz. Ayrıca Ekinciler Yatırım A.Ş. nin çalışanlarının ve danışmanlarının, herhangi bir şekilde bilgiler dolayısıyla ortaya çıkabilecek, doğudan ve dolaylı zararlarla ilgili herhangi bir sorumluluğu yoktur. Ek olarak, Ekinciler Yatırım A.Ş. raporlarının internet üzerinden e-mail yoluyla alınması durumunda virüs, hatalı gönderim veya diğer herhangi bir teknik sebepten dolayı alıcının donanımına veya yazılımına gelebilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamaz. 10