İÇSEL BÜYÜME VE TÜRKİYE DE İÇSEL BÜYÜMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN AMPİRİK ANALİZİ



Benzer belgeler
BÖLÜM 5 İKTİSAT POLİTİKALARININ UZUN DÖNEMLİ BÜYÜMEYE ETKİLERİ: İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME

Dolar Kurundaki Günlük Hareketler Üzerine Bazı Gözlemler

AYÇİÇEK VE SOYA YAĞI İTHALAT TALEBİNİN ANALİZİ

EKONOMĐK BÜYÜME VE ĐŞSĐZLĐK ARASINDAKĐ ASĐMETRĐK ĐLĐŞKĐ VE TÜRKĐYE DE OKUN YASASININ SINANMASI

FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI?

Sabit Sermaye Yatırımları ve Ekonomik Büyüme: Ampirik Bir Analiz

Türkiye Ekonomisinde Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme

A Study on the Estimation of Supply Response of Cotton in Cukurova Region

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

SORU SETİ 02 (REVİZE EDİLDİ) FİNAL KONULARI

EŞANLI DENKLEMLİ MODELLER

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 24 Mayıs 2010 EKONOMİ NOTLARI

TURİZM GELİŞMESİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN EKONOMETRİK ANALİZİ

ÜSTEL VE LOGARİTM FONKSİYONLAR

Teknolojik bir değişiklik veya üretim arttırıcı bir yatırımın sonucunda ihracatta, üretim miktarında vs. önemli artışlar olabilir.

TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE DÖVİZ KURU CARİ AÇIK ÜZERİNDE ETKİLİ MİDİR? BİR NEDENSELLİK ANALİZİ

KONYA İLİ SICAKLIK VERİLERİNİN ÇİFTDOĞRUSAL ZAMAN SERİSİ MODELİ İLE MODELLENMESİ

İŞSİZLİK VE İNTİHAR İLİŞKİSİ: VAR ANALİZİ Ferhat TOPBAŞ *

TÜRKİYE'DE ŞEKER FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİN OLASI ETKİLERİNİN TAHMİNİ: BİR SİMÜLASYON DENEMESİ

Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ekonomik Büyümeye Olan Etkisinin Türkiye Bağlamında Test Edilmesi

KAMU SERMAYESİ VE ÜRETKENLİK İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

BİRİM KÖK TESTLERİNDE YAPISAL KIRILMA ZAMANININ İÇSEL OLARAK BELİRLENMESİ PROBLEMİ: ALTERNATİF YAKLAŞIMLARIN PERFORMANSLARI

İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı İktisat Programı

A. ENFLASYON VE İŞSİZLİK A.1. Enflasyon ve Tanımı: Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışlardır. Temel olarak ortaya çıkış nedenleri üçe ayrılır:

Eurasian Journal of Researches in Social and Economics Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi ISSN:

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Ankara e-posta: Geliş Tarihi/Received:

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Geçiş Sürecinin Planlanmasında Doğrusal En İyileme Tekniğinin Kullanılması

TÜSİAD - KOÇ ÜNİVERSİTESİ EKONOMİK ARAŞTIRMA FORUMU KONFERANSI. Zafer A. YAVAN - TÜSİAD Yasemin TÜRKER KAYA - BDDK

Türkiye de Dış Borçlanma-Ekonomik Büyüme İlişkisi: Dönemi

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama

İŞSİZLİK VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNDE ASİMETRİ ASYMMETRY IN THE RELATIONSHIP BETWEEN UNEMPLOYMENT AND ECONOMIC GROWTH

Büyüme ve İstihdam Arasindaki İlişki: Türkiye Örneği. The Relationship between Growth and Employment: The Case of Turkey

Finansal Gelişme ve Ekonomik Büyüme Arasındaki Đlişkinin Ampirik Bir Analizi: Türkiye Örneği

İKTİSADİ BÜYÜME. (Teori, Model ve Türkiye Üzerine Gözlemler) Doç. Dr. Adem ÜZÜMCÜ

Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü Çalışma Tebliğ No:09/5

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

ÜRETİCİ FİYATLARINA GEÇİŞ ETKİSİNDE ARA MALLARI İTHALATININ ROLÜ

DÖVİZ KURU POLİTİKALARI VE TÜRKİYE DE DÖVİZ KURU OYNAKLIĞININ ETKİLEŞİMLERİ

Kamu Harcamaları ve Vergi Politikalarının Uzun Dönemli Büyüme Sürecine Etkileri: Yeni İçsel Büyüme Modelleri Açısından Bir Bakış ve Türkiye Örneği

Effects of Agricultural Support and Technology Policies on Corn Farming in Çukurova Region

TÜRKİYE DE DIŞ TİCARET VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN ANALİZİ ANALYSIS OF RELATIONSHIP BETWEEN FOREIGN TRADE AND ECONOMIC GROWTH IN TURKEY

13 Hareket. Test 1 in Çözümleri. 4. Konum-zaman grafiklerinde eğim hızı verir. v1 t

C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 11, Sayı 1,

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

AKADEMİK BAKIŞ Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN: X Sayı: 10 Eylül 2006

Para Politikası, Parasal Büyüklükler ve Küresel Mali Kriz Sonrası Gelişmeler. K. Azim Özdemir

Türkiye de İktisadi Çıkarsama Üzerine Bir Açımlama: Sürprizler Gerçekten Kaçınılmaz mı?

Türkiye de Kırmızı Et Üretiminin Box-Jenkins Yöntemiyle Modellenmesi ve Üretim Projeksiyonu

Enflasyon Hedeflemesi, Büyüme ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

İhracat ve İthalatın Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi: Türkiye Örneği

DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ GECİKMELİ İLİŞKİLER: Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

YAPISAL KIRILMALI BİRİM KÖK TESTLERİNİN KÜÇÜK ÖRNEKLEM ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Şeyma Çalışkan Çavdar Yildiz Technical University ISSN : scavdar@yildiz.edu.tr Istanbul-Turkey

TCMB FAĐZ KARARLARININ HĐSSE SENEDĐ PĐYASALARI ÜZERĐNE ETKĐSĐ

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

Su Yapıları II Aktif Hacim

Birim Kök Testleri. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

REEL DÖVİZ KURU VE DIŞ TİCARET DENGESİ İLİŞKİSİ:

Türkiye de Bütçe Açığı, Para Arzı ve Enflasyon İlişkisi

TÜRKİYE DE REEL DÖVİZ KURU İLE KISA VE UZUN VADELİ SERMAYE HAREKETLERİ İLİŞKİSİ

T.C. GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ EKONOMETRĐ ANABĐLĐM DALI

Ayrım I. Genel Çerçeve 1

İthalat-İhracat-Döviz Kuru Bağımlılığı: Bootstrap ile Düzeltilmiş Nedensellik Testi Uygulaması

TÜRK EKONOMİSİNİN ENERJİ BAĞIMLILIĞI ÜZERİNE BİR EŞ-BÜTÜNLEŞME ANALİZİ A CO-INTEGRATION ANALYSIS ON THE ENERGY DEPENDENCY OF THE TURKISH ECONOMY

1. Savunma Harcamalarının Ekonomiye Etkileri

FİNANSAL DERİNLEŞMENİN EKONOMİK PERFORMANS ÜZERİNE ETKİLERİ: TEORİ VE TÜRKİYE UYGULAMASI

Box-Jenkıns Modelleri ile Aylık Döviz Kuru Tahmini Üzerine Bir Uygulama

Kamu Borçlanması, Sermaye Stoku ve Tüketim İlişkisinin Belirlenmesi: Bir Ardışık Nesiller Modeli

1. Giriş Giriş...19

Türkiye İmalat Sanayinde Yapısal Değişim ve Üretkenlik: Dönemi*

SIVILAŞTIRILMIŞ DOĞAL GAZ DEPOLAMA ŞİRKETLERİ İÇİN TARİFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI

TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN NAIRU TAHMİNİ

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

TÜRKİYE EKONOMİ KURUMU. TARTIŞMA METNİ 2012/25 http :// TÜRKİYE DE CARİ AÇIK TARTIŞMASI. Ercan Uygur

TÜRK TELEKOMÜNİKASYON SEKTÖRÜ İLE ÜLKE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER ARASINDAKİ İLİŞKİNİN VARLIĞININ VE BOYUTUNUN EKONOMETRİK ANALİZİ

ÇOKLU DOĞRUSAL BAĞLANTI

Borsa Getiri Oranı ve Faiz Oranı Arasındaki İlişkinin Doğrusal Olmayan Yöntemlerle Analizi: Türkiye Örneği

THE CAUSALITY RELATION BETWEEN CONSUMER CONFIDENCE AND STOCK PRICES: CASE OF TURKEY. Abstract

İçindekiler kısa tablosu

Türkiye de Tüketim Eğilimi ve Maliye Politikası

1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ

AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi. Cilt : 6 Sayı : 15 Sayfa: Kasım 2018 Türkiye. Araştırma Makalesi

VAR YAKLAŞIMI İLE VERİMLİLİK ŞOKLARININ ETKİLERİNİN BELİRLENMESİ

TARIMSAL EKONOMİ VE POLİTİKA GELİŞTİRME ENSTİTÜSÜ TEPGE

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

TÜRKİYE DE TEKNOLOJİK ÖĞRENMENİN ALANSAL ANALİZİ

Avrupa Borç Krizinin Türkiye nin İhracatı Üzerindeki Etkileri The Effects of European Debt Crisis on Turkey s Exports

Belirsizliğin Özel Tüketim Harcamaları Üzerindeki Etkisi: Türkiye Örneği

İthaf. Bu eseri bize doğruya giden yolu gösteren ve bu doğruyu bulmak için cesaretlendiren sevgili hocamız, Prof. Dr. Özer Ertuna ya ithaf ediyoruz.

Erkan Özata 1. Econometric Investigation of the Relationships Between Energy Consumption and Economic Growth in Turkey

REEL KURLAR VE BALASSA- SAMUELSON HİPOTEZİ. Arş. Gör. Almıla BURGAÇ ÇİL

Ekonometri. Eylül Sınavın toplam süresi 150 dakikadır.

DOĞAL GAZ DEPOLAMA ġġrketlerġ ĠÇĠN TARĠFE HESAPLAMA USUL VE ESASLARI. BĠRĠNCĠ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Ġstenecek Veriler


BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

ONBĠRĠNCĠ BÖLÜM BÜYÜME, KALKINMA VE YOKSULLUKLA MÜCADELE

Transkript:

T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANA BİLİM DALI İÇSEL BÜYÜME VE TÜRKİYE DE İÇSEL BÜYÜMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN AMPİRİK ANALİZİ DOKTORA TEZİ DANIŞMAN YRD.DOÇ. DR. AHMET AY HAZIRLAYAN PINAR YARDIMCI KONYA 2006 1

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR LİSTESİ TABLOLAR LİSTESİ... ŞEKİLLER LİSTESİ..... GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM İKTİSADİ BÜYÜME TEORİSİ ÇERÇEVESİNDE İÇSEL BÜYÜME MODELLERİ VE TEKNOLOJİK GELİŞMENİN ÖNEMİ 1. İÇSEL BÜYÜME TEORİSİ ÖNCESİ BÜYÜME TEORİLERİ VE TEKNOLOJİ BOYUTU.... 6 1.1. Kavram Olarak İkisadi Büyüme ve Büyüme Teorisi. 6 1.2. Keynesyen Büyüme Teorileri ve Dışsal Teknolojik Gelişme. 10 1.3. Solow un Neoklasik Büyüme Teorisi ve Dışsal Teknolojik Gelişme. 15 1.3.1. Modelin Varsayımları ve Teknolojinin Yer Almadığı Haliyle Modelin İşleyişi 15 1.3.2. Teknolojiyi İçeren Solow Modeli... 18 1.3.3. Modelin Öngörüleri ve Yakınsama Olgusu 20 1.3.4. Büyümenin Kaynakları Yönemi ve Solow Arığı. 22 1.3.5. Solow Büyüme Modeline Yapılan Kakılar ve Modelin Değerlendirilmesi.. 23 2. İÇSEL BÜYÜME TEORİSİ VE TEKNOLOJİ BOYUTU 27 2.1. İçsel Büyüme Yaklaşımı ve Teknoloji Fakörünün Tarihi Temelleri.. 27 2.2. İçsel Büyüme Modelleri.. 31 2.2.1. Dolaylı Teknolojik Gelişme ve Rekabeçi Piyasalara Dayalı Modeller. 34 2.2.1.1. Romer in Bilgi Yayılmaları (Yaparak Öğrenme) Modeli.. 34 2.2.1.2. Lucas ın Beşeri Sermaye Modeli... 38 2.2.1.3. Rebelo nun AK Modeli.. 41 2.2.1.4. Barro nun Kamu Harcamaları Modeli 44 2.2.2. Doğrudan Teknolojik Gelişme ve Rekabeçi Olmayan Piyasalara Dayalı Modeller.. 49 2.2.2.1. Romer in Yaay Ürün Gelişirme Modeli: AR-GE Temelli İçsel Teknolojik Gelişme... 49 2.2.2.2. Grossman ve Helpman ın Dikey Ürün Gelişirme Modeli:Kalie Basamakları 55 2.2.2.3. Aghion ve Howi in Dikey Ürün Gelişirme Modeli: Yaraıcı Yıkım.. 58 v vi viii 2

2.2.3. İçsel Büyüme Modellerinde Ölçek Ekisi ve Eleşirel Yaklaşımlar... 62 3. BÖLÜMÜN GENEL DEĞERLENDİRMESİ 65 İKİNCİ BÖLÜM TEKNOLOJİK GELİŞMEYE DAYALI İÇSEL BÜYÜMENİN KAYNAKLARI VE TEORİ LEHİNE KANITLAR 1. İÇSEL TEKNOLOJİK GELİŞMENİN KAYNAKLARI... 67 1.1. 1.2. Eğiim-Beşeri Sermaye ve Ekonomik Büyüme... 68 Teknoloji Üreimi ve AR-GE Faaliyelerinin Deseklenmesi. 75 1.2.1. Teknoloji Üreiminde Mali Poliikalarının Rolü 76 1.2.2. Teknolojik Gelişmenin Toplam Fakör Verimliliğine Kakısı ve Ekonomik Büyüme.... 79 1.2.3. Yenilik Üreim Fonksiyonu: AR-GE, Verimlilik ve Ekonomik Büyüme.. 85 2. İÇSEL BÜYÜMEYE YOL AÇAN DİĞER FAKTÖRLER VE TEKNOLOJİK GELİŞME İLE İLİŞKİLER 90 2.1. Dış Ticare, Yayılmalar ve Teknolojik Gelişme. 91 2.1.1. İçsel Büyümenin Dış Ticare Kuramı. 91 2.1.2 İçsel Büyümede Dış Ticare Lehine Kanılar. 95 2.2. Doğrudan Yabancı Sermaye Yaırımları ve Teknolojik Gelişme... 100 3. BÖLÜMÜN GENEL DEĞERLENDİRMESİ 105 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE İÇSEL TEKNOLOJİK GELİŞME: YAPISAL DURUM VE TESPİTLER 1. TÜRKİYE EKONOMİSİNİN BÜYÜME SÜRECİ VE BAŞLICA GELİŞMELER. 113 1.1. Ekonomik Büyümenin Kısa Bir Tarihçesi... 113 1.2. Makroekonomik İsikrarsızlık ve Büyüme.. 116 1.3. Yaırım-İsihdam, Verimlilik ve Büyüme... 120 1.4. Kamu Kesimi ve Büyüme 125 2. TÜRKİYE DE İÇSEL BÜYÜMEYİ BELİRLEYEN FAKTÖRLERİN ANALİZİ VE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME ALTYAPISI.. 128 2.1. Beşeri Sermayenin Ekonomik Büyümeye Kakısı.. 129 2.2. Teknolojik Gelişme ve Ekonomik Büyüme 133 3

2.2.1. Kalkınma Planlarında Bilim ve Teknoloji Poliikaları: Kurumsal Çerçeve... 133 2.2.2. Başlıca Teknoloji Gösergelerinin Gelişimi ve Temel Sorunlar 141 2.2.3. Teknolojik Bilginin Yayılma Mekanizmaları ve Ekonomik Büyüme 147 2.2.3.1. Türkiye de İmala Sanayi Üreimi ve Dış Ticarein Bileşiminde Teknoloji Yoğunluğunun Gelişimi. 147 2.2.3.2. Dış Ticare ve Büyüme... 151 2.2.3.3. Doğrudan Yabancı Sermaye Yaırımları ve Teknolojik Gelişme.. 154 3. BÖLÜMÜN GENEL DEĞERLENDİRİLMESİ.. 160 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE DE İÇSEL EKONOMİK BÜYÜMENİN BELİRLEYİCİLERİNİN ZAMAN SERİLERİNE DAYALI EŞ-BÜTÜNLEŞME YÖNTEMİ İLE ANALİZİ 1. TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN İÇSEL EKONOMİK BÜYÜME MODELİNİN BELİRLENMESİ.... 163 2. VERİ SETİ VE SERİLERİN OLUŞTURULMASI... 165 3. DURAĞANLIK (BİRİM KÖK) TESTLERİ.. 167 3.1. Genişleilmiş Dickey-Fuller ve Phillips-Perron Birim Kök Tesleri.. 167 3.2. Zivo-Andrews Birim Kök ve Yapısal Kırılma Tesi.. 169 4. TÜRKİYE DE İÇSEL EKONOMİK BÜYÜMEYE ARDIŞIK BAĞLANIMLI, GECİKMESİ DAĞITILMIŞ (ABGD) MODEL YAKLAŞIMI..... 172 4.1. ABGD (ARDL) Yönemi.... 173 4.2. Türkiye de İçsel Ekonomik Büyümenin ABGD Modeli İle Analizi.. 175 4.2.1. ABGD Model Seçimi ve Sınır Tesi... 176 4.2.2. Uzun Dönem Kasayıları ve Haa Düzelme Modelinden Kısa Dönem Kasayılarının Bulunması... 179 4.2.2.1. Temel Büyüme Modeli... 179 4.2.2.2. Temel Büyüme Modeli ve İhala Denklemi.. 181 4.2.2.3. Temel Büyüme Modeli ve İhraca Denklemi. 183 5. TÜRKİYE DE BEŞERİ SERMAYE VE İTHALAT İLE EKONOMİK BÜYÜME ORANI ARASINDA NEDENSELLİK İLİŞKİLERİ..... 185 5.1. Nedensellik-Dışsallık Tarışması ve VAR Modelinin Seçimi. 186 5.2. VAR Modellerinin Tahmini ve İçsel-Dışsal Ekonomik Büyümenin Belirlenmesi. 189 6. BÖLÜMÜN GENEL DEĞERLENDİRMESİ 193 SONUÇ... 195 4

KAYNAKÇA.. 200 EKLER 219 5

KISALTMALAR LİSTESİ AB ABGD ADF AIC ARDL AR-GE BTP-UP BTYK BYKP DİE DPT DYS GOÜ GSMH GSYİH GÜ IPC İBT OECD PKT PP SIC SMV TARAL TFV TÜBİTAK UNCTAD VAR YBT ZA Avrupa Birliği Ardışık bağlanımlı, gecikmesi dağıılmış model Genişleilmiş Dickey-Fuller Akaike bilgi krieri (Akaike Informaion Crieria) Gecikmesi dağıılmış ooregresif model (Auoregressive disribued Lag) Araşırma-Gelişirme Ulusal Bilim ve Teknolojileri Uygulama Planı Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu Beş yıllık kalkınma planı Devle İsaisik Ensiüsü Devle Planlama Teşkilaı Doğrudan yabancı sermaye Gelişmeke olan ülkeler Gayrisafi milli hasıla Gayrisafi yuriçi hasıla Gelişmiş ülkeler Uluslararası Paen Sınıflandırması İçsel büyüme eorisi Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilaı Pos-Keynesyen eori Phillips-Perron Schwarz bilgi krieri (Schwarz Informaion Crieria) Sermayenin marjinal verimliliği Türkiye Araşırma Alanı Toplam fakör verimliliği Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araşırma Kurumu Birleşmiş Milleler Ticare ve Kalkınma Konferansı Vekör ooregresif (Vecor Auoregressive) Yeni büyüme Teorileri Zivo-Andrews 6

TABLOLAR Tablo 2.1. İçsel Ekonomik Büyümenin Tes Edildiği Çeşili Çalışmalar... 106 Tablo 2.2. İçsel Ekonomik Büyüme Analizleri: AR-GE ve Paen Faaliyeleri.. 108 Tablo 2.3. İçsel Ekonomik Büyüme Analizleri:Dış Ticare ve Teknolojik Gelişme.. 110 Tablo 2.4. İçsel Ekonomik Büyüme Analizleri: DYS Yaırımları.. 111 Tablo 3.1. İlk Üç Plan Döneminde İmala Sanayinin Bileşimi (yüzde).. 115 Tablo 3.2. İsihdam ve Sermaye Sokundaki Gelişmeler (Yıllık, %).. 121 Tablo 3.3. Türkiye Ekonomisinde Büyümenin Kaynakları (1982-2000) 123 Tablo 3.4. Kamusal Dışsal Maliye-Ekonomik Performans İlişkisi 128 Tablo 3.5. Türkiye de AR-GE gösergelerinin gelişimi(1990-2002).. 141 Tablo 3.6. Türkiye de Paen Sayılarının Gelişimi(1981-2005).. 144 Tablo 3.7. Türkiye de Yerleşiklere Verilen Paenlerin Sekörel Dağılımı (1998-2005). 145 Tablo 3.8. Türkiye de Yabancılara Verilen Paenlerin Sekörel Dağılımı(1998-2005).. 146 Tablo 3.9. İmala Sanayi Üreimi ve İhracaında Teknoloji Yoğunluğu. 148 Tablo 3.10. Türkiye İmala Sanayi İhalaının Teknoloji Yoğunluğu... 150 Tablo 3.11. Hazine Müseşarlığı nca Verilen DYS İzinlerinin Sekörel Dağılımı... 155 Tablo 3.12. 1996-2000 Yılları Arasında Yabancı Sermayeli Şirkelerin İhalaı ve İhracaında Teknoloji Yoğunluğu (Toplam İçindeki Payları, %).. 157 Tablo 3.13. Türkiye ve GOÜ lerde Yabancı oraklar Tarafından Gerçekleşirilen AR- GE Harcamalarının Ulusal Ticari AR-GE Harcamaları İçindeki Payı. 159 Tablo 4.1. ADF Birim Kök Tesleri 168 Tablo 4.2. Phillips-Perron Birim Kök Tesleri 168 Tablo 4.3. Zivo-Andrews Birim Kök Tesleri... 170 Tablo 4.4. Perron (1997) Birim Kök Tesi.. 172 Tablo 4.5. Büyüme Denklemlerinin Sınır Tesi Modelleri.. 177 Tablo 4.6. Gecikme Uzunluğu Seçim İsaisikleri. 178 Tablo 4.7. % 1 Anlamlılık Düzeyinde Kriik Değerler ve Sınır Tesi. 178 Tablo 4.8. Temel Büyüme Modelinin Dinamik ABDG(1,0,2) Modeli... 180 Tablo 4.9. Temel Büyüme Modeline Ai Uzun Dönem ve Kısa Dönem Kasayıları.. 180 Tablo 4.10. İhala Modelinin Dinamik ABDG(1,0,2,1) Modeli.. 182 7

TABLOLAR Tablo 4.11. İhala Modeline Ai Uzun Dönem ve Kısa Dönem Kasayıları 183 Tablo 4.12. İhraca Modelinin Dinamik ABDG(1,0,2,1) Modeli. 184 Tablo 4.13. İhraca Modeline Ai Uzun Dönem ve Kısa Dönem Kasayıları... 185 Tablo 4.14. VAR Modellerinin Yapısal Tes Sonuçları 189 Tablo 4.15. VAR Granger Nedensellik ve Blok Dışsallık Tesi... 190 Tablo 4.16. Kişi Başına GSYİH ve Kişi Başına GSYİH nın Büyüme Oranı ve Varyans Ayrışırması Sonuçları... 193 8

ŞEKİLLER Şekil 1.1. Solow Büyüme Modelinde Durağan Durum Dengesi... 17 Şekil 3.1. Türkiye de Araşırma Sisemi Organizasyonu (1983)... 136 Şekil 3.2. Ulusal Yenilik Sisemi (2001) 139 Şekil 4.1. Şekil 4.2. Şekil 4.3. 1963-2002 Döneminde Kişi Başına GSYİH(LKBG), Sabi Sermaye Yaırımlarının GSYİH ya oranı(lyat) ve Yükseköğreim Öğrenci Sayılarının(LOKUL) Gelişimi... 165 1963-2002 Döneminde İhalaın GSYİH ya oranı(lith), İhracaın GSYİH ya oranının(lihr) Gelişimi. 166 Kişi Başına GSYİH ve Büyüme Oranı ile LİTH ve LOKUL İçin Ekiye Tepki fonksiyonları 191 9

GİRİŞ Ekonomik büyüme özellikle modern ekonomi biliminin emellerinin aıldığı 18. yüzyılın oralarından beri daha fazla üzerinde durulan ve araşırılan makroekonomik bir değişken olmuşur. Sanayi devrimi ile ekonomide üreim fakörlerinin göreli önemindeki değişme ve bunun üreim mikarı ve nieliğinde meydana geirdiği gelişmeler, ekonomi eorisi içinde büyüme olgusunu ön sıralara aşımışır. 1950 lerin sonlarında dünyada ekonomik büyüme hem gelişmeke olan ülkelerde hem de gelişmiş ülkelerde refah arışı için gerekli en önemli olgu haline gelmişir. Bu dönemde 2. Dünya Savaşından büyük yıkımla çıkan Almanya ve Japonya gibi ülkeler yanında diğer baı ülkeleri büyük bir ekonomik gelişme ve büyüme performansı gösermişlerdir. 1970 lere gelindiğinde, gelir ve refah düzeyi olarak önemli ölçüde mesafe kaeden bu ülkelere rağmen diğer ülkelerde böyle bir alımın yaşanamadığı, az gelişmişliğin yüksek nüfus arışlarıyla birlike sürdüğü bir öeki dünya şekillenmeye başlanmışır. Dönemin gelişmiş ülkelerinde maddi bolluğun nieliksel boyuu arışılmaya başlanmışken, fakir ülkelerde sorun emel fiziksel ihiyaçların nasıl karşılanacağı boyuunda gündemdeki yerini bulmuşur. 1970 lerde baı ülkelerinde sanayileşmenin geirdiği çevre sorunları, az gelişmiş ülkelerdeki çok yüksek nüfus arışları, ikisaçılar arasında ekonomik büyümenin sınırları olup olmadığı yönündeki düşünceleri araşırma konusu yapmışır. Buradaki endişe, nüfus arış hızı bu şekilde devam eiği akdirde üreim fakörlerinin özellikle doğal kaynakların bir gün bieceği ve sürekli ekonomik büyümenin bir yerde duracağı şeklinde oraya çıkmışır. Büyümenin sınırları arışmasının kökleri Rober Malhus un nüfus eorisi ne dayanmakadır. Malhus nüfus büyümesini, içinde ekonomik gelişmenin yer almadığı eninde sonunda bir durağan duruma yol açarak, kişi başına gelirde devamlı bir azalışa neden olan bela olarak görmüşür 1. Tarımsal ürün arzının esnekliğini arıran eknolojik gelişmeler ve dolayısıyla verimlilik büyümesi, Malhusgil köümser bekleyişi yavaşlamışır. Esasen yeni büyüme 1 Dernburg Thomas F., Duncan M. McDougall;(1960) Macro-Economics, Inernaional Suden Ediion, McGraw-Hill Book Company, Inc.,New York,s.195. 10

eorilerinin(ybt) ekonomik büyümenin sınırları olduğuna dair endişeleri hafifleecek yaklaşımları önemli bir değişimi gösermekedir. Bu bağlamda, beşeri sermaye sokundaki arış, eknolojik değişme ve yaşam sandardı arasında poziif yönlü ve geri beslemeli bir ilişki olup, bu ilişki Malhusgil durağanlıkan modern büyüme rejimine geçişin bir ifadesini oluşurmakadır 2. Buna rağmen nüfus büyümesinin gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler açısından farklı oranlarda gerçekleşmesi ve nüfus arış oranı çok yüksek olan fakir ülkelerin dünya kaynaklarını israf boyularında ükeiyor olması bu sorunun ekonomik büyüme olgusu içindeki önemini hala devam eirmekedir. Örneğin dünya enerji kaynaklarının kullanımı ve ülkelerin gelir seviyeleri arasındaki gelişmeler bu yönde gerçekleşmekedir. Dünya enerji ükeiminde en büyük paya sahip olan ABD de, 1973-1985 arasında gerçek milli gelir % 40 arığı halde enerji ükeimi sabi kalmışır. Buna karşılık az gelişmiş oplumların nüfusları ararken, fakirlikleri, akılcı poliikalar gelişirmedeki külürel başarısızlıkları ve eknolojik gerilikleri nedeniyle enerjiyi ekili kullanmaya yönelik poliikalar oraya konulamamaka, fakir faka enerji müsrifi olan bu ekonomilerde oplam enerji ükeimi hızla armakadır. 1980-1985 arasında sanayileşmiş ülkeler grubunun oplam nüfusu % 3 ve oplam enerji ükeimi % 5 oranında, az gelişmiş ülkeler grubunun oplam nüfusu ise %11 ve oplam enerji ükeimi % 22 oranında armışır 3. 20. yüzyılın oralarından iibaren, emel üreim fakörlerine bilgi nin eklenmesine yol açan bilgi devrimi gerçekleşmişir. Sermaye ve işgücü fakörleri birikiminin belirli şarlarda ekonomik büyüme ile doğru oranılı ilişkisi oraya konulmuşken, büyüme lieraürüne ekonomik büyüme üzerindeki ekileri açısından yeni kavramlar girmişir. Bunlar bilgi oplumu, bilgi ekonomisi, beşeri sermaye, Araşırma-Gelişirme (AR-GE), yaparak öğrenme (learning-by-doing) ve eknoloji yayılımı (spillover) gibi kavramlardır ve YBT nin odağında yer almakadırlar. Neoklasik ikisadi büyüme eorisinin öngörülerinin ersine 1980 lerin oralarına doğru ülke ekonomilerinde görülen gelişmişlik farklarının açılması ile birlike, bu olgunun açıklanması çabalarının ürünü olarak oraya çıkan YBT nin, günümüzdeki mevcu eşisizliklere yönelik geirdiği ve öngördüğü çözümler hala güncelliğini korumakadır. Ekonomik büyüme sorunu hala çözüm arayan bir çok problem ile orada durmakadır. 2 Delikaş Eruğrul;(2001) Malhusgil Yaklaşımdan Modern Ekonomik Büyümeye, Ege Akademik Bakış Dergisi, 1(1), s.5. 3 Tezel Yahya Sezai;(1997) İkisadi Büyüme, ikinci baskı, Ankyra Yayıncılık, Ankara, s.45 11

Az gelişmiş ve gelişmeke olan ülkelerin bugünkü büyüme ve gelişme sorunları, daha kısa sürede sonuç alınması için klasik ikisa öğreisinin dışına çıkmayı gerekirmekedir. Gelişmeke olan ülkeler, saik olarak karşılaşırmalı olarak üsün oldukları alanlarda değil, dinamik olarak karşılaşırmalı üsün oldukları alanlara öncelik anımalıdır. Bu ise, yaparak öğrenmenin faydalarını hayaa daha çabuk geçirecek olan, eknolojik bilgiye dayalı, kama değeri yüksek olan yaırımlar ve sekörlerdir 4. Doğu Asya ülkelerinin yaklaşık 30 yıl gibi bir sürede fakör donaımlarını ersine çevirebilmeleri bu duruma örnek olarak göserilebilir. Bu ülkelerde eknolojik yapılanmanın ve değişimin orak özelliklerinden birisi, devlein sanayileşme ve eknoloji poliikalarına yapığı müdahalelerdir. Klasik ve neoklasik büyüme eorilerinin poliika değişkenini gözardı emeleri Doğu Asya ülkelerindeki büyümenin açıklanmasında dikkae alınması gereken bir unsur olmuşur. Türkiye ekonomisinin büyüme performansı, gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmışır. Sanayileşme poliikalarının planlar yoluyla yürüüldüğü 1960 lardan sonra, özel sekörün sanayileşme sürecindeki rolünün arırılması çabaları başarılı olamamışır. 1980 yılına kadar ihal ikameci bir sanayileşme sraejisi izlenmesi sonucu, üreim kapasiesinin aran yuriçi alebi karşılama çabaları neicesinde genişlediği görülmüşür. Ancak sanayi yaırımları koruma duvarları alında dünya ölçeğinde rekabe edebilir bir eknolojik alyapıya kavuşurulamamışır. Ölçek ekonomileri, verimlilik, eknoloji ve yüksek kama değerli mal üreimi gibi kavramların önemi, ancak 1980 sonrasında ihracaa dayalı sanayileşme sraejisine geçilmesiyle birlike görülmüşür. Diğer arafan 1960 lardan sonra siyasi isikrarsızlıklarla birlike, özellikle 1970 li yıllardan sonra da ikisadi isikrarsızlıklar isikrarlı büyüme sürecine geçilmesini engellemişir. İsikrarlı ikisadi büyüme için sadece doğru poliikaların yeerli olmadığı, makroekonomik isikrarın sağlanabildiği bir oramın da emin edilmesi gerekiği bilinmekedir. Türkiye de ifade edilen olumsuz siyasi ve ikisadi yapı ne yazık ki 2000 li yıllarda bile aynı şekilde devam emişir. Gelişmiş ülkeler bilgi devrimi ile birlike sanayi oplumundan bilgi oplumuna geçiş yaparken, Türkiye hala bir arım oplumunun karakerisik özelliklerini aşımakadır. Birinci bölümde, içsel büyüme eorilerinin oraya çıkışı, gelişimi ve eoriye öncülük eden başlıca çalışmalara yer verilmekedir. İçsel büyüme düşüncesinin arihsel emelleri ve 4 Söylemez Alev S.;(2001) Yeni Ekonomi, Boyu Kiapları, İsanbul, s..92. 12

kaynaklık eden düşünce akımlarına yer verildiken sonra, 1960 larda Solow un neoklasik dışsal büyüme eorisi ana halarıyla anıılmışır. Çıkış nokasını içsel eknolojik gelişmeden alan içsel büyüme eorileri, dolaylı ve doğrudan eknolojik gelişmeyi esas alan modeller şeklinde iki ana sınıflandırmaya abi uularak incelenmişir. Bölümün sonunda içsel büyüme eorilerine geirilen eleşirel yaklaşımlar da ele alınmışır. İkinci bölümde, içsel büyüme eorisinin oraya aılışından sonraki dönemde eoriyi esas alarak yapılan ampirik analizler ve lieraürün incelenmesi hedeflenmişir. Bu çerçevede, beşeri sermaye, kamu poliikaları ve AR-GE faaliyelerine ilişkin gösergelerin ekonomik büyüme üzerindeki ekileri üzerine çalışmalar gözden geçirilmişir. Lieraürde yoğun olarak araşırılan eknoloji ransferi ve yayılmalar konusu da ayrıca verilmişir. Bu alanda özellikle dış icare ve doğrudan yabancı sermaye yaırımları dikkae alınmışır ve son kısımda geniş bir lieraür araması sunulmuşur. Üçüncü bölümde, Türkiye ekonomisinin içsel büyüme eorisine göre bulunduğu durum analiz edilmekedir.. Bu nedenle öncelikle Türkiye de ekonomik büyümenin gelişimi hakkında bilgi verilmişir. Ekonomik büyümeyi ekileyen makroekonomik oram, kamu poliikaları, sermaye kaynağının gelişimi, verimlilik gibi emel konulardaki süreç ve sorunlar dile geirilmişir. Bölümün ikinci ana konusu ise, Türkiye de beşeri sermaye ve eknolojik gelişmenin boyuları ile ekonomik büyüme arasındaki bağlanıların incelenmesidir. Bu nedenle Türkiye ekonomisindeki 1980 sonrası dönem ayrınılı olarak incelenmişir. Dördüncü ve son bölümde, Türkiye de ekonomik büyüme ile fiziksel sermaye birikimi, beşeri sermaye ve dış icare arasındaki ilişkiler ekonomerik olarak analiz edilmişir. Dış icare değişkenleri, eknoloji yayılmalarının varlığının es edilmesi amacıyla analize dahil edilmişir. Uygulamada zaman serisi eknikleri kullanılarak, 1963-2002 döneminde söz konusu değişkenler arasında uzun dönemli ilişkilerin varlığı ve nedensellik ilişkileri oraya konmaya çalışılmışır. Ayrıca Türkiye de ekonomik büyümenin içselliği konusu, ampirik analiz çerçevesinde arışılmışır. 13

BİRİNCİ BÖLÜM İKTİSADİ BÜYÜME TEORİSİ ÇERÇEVESİNDE İÇSEL BÜYÜME MODELLERİ VE TEKNOLOJİK GELİŞMENİN ÖNEMİ İkisa biliminin en güncel konusu haline gelen ikisadi büyüme, oplumların refah ve yaşam sandarlarında gelişmenin sağlanması için çok önemlidir. Bireylerin refah seviyelerinin arması, daha fazla kişi başına gelir elde emeleri ve böylece ihiyaç duydukları mal ve hizmeleri alep eikleri ölçüde emin edebilmeleriyle mümkün olmakadır. Buna karşılık mal ve hizme üreimi için gerekli kaynaklara sahip olmak, kaynakları nicelik ve nielik olarak gelişirmek, üreim kapasiesini arırmak ve buna yönelik gerekli poliika bileşenlerini sapamak ve uygulamak refah olgusunun diğer boyuu olarak karşımıza çıkmakadır. Bu çerçevede ikisadi büyümenin kaynakları ikisa eorisyenleri ve praisyenleri için araşırma konusu haline gelmişir. İsikrarlı ve sürekli büyüme sadece az gelişmiş ülkelerin değil gelişmiş ülkelerin de orak sorunudur. Faka ülkelerin aşırı gelişmişlik farkları, ikisadi büyüme içinde farklı çözüm yolları ve poliikalar gerekirmekedir. Gelişirilen büyüme eorileri bu soruna yaklaşım biçimlerini oraya koymaları bakımından yol göserici olmakadır. Bu bölümde ilk olarak ikisadi büyüme ve büyüme eorileri kavramı ele alınacakır. Daha sonra Keynes sonrası büyüme modelleri ve neoklasik büyüme eorisi genel halarıyla ve eknolojiye bakış açıları yönünden açıklanacakır. Keynesyen büyüme eorilerinin bölüm kapsamına alınmasının emel nedeni, çağdaş bir büyüme modelinin oluşumunda ilk önemli kakıyı yapan Harrod-Domar modeli olmasıdır. Ayrıca neoklasik büyüme modelinin kavranması ve içsel büyüme modelleriyle ilişkilerin oraya konulması yönündeki çabaları daha anlamlı kılacağı düşünülmekedir. Bölümün ana emasını oluşuran içsel büyüme modelleri anııldıkan sonra, içsel büyümeye AR-GE yaklaşımı yine eori ve uygulama açısından ayrınılı olarak sunulacakır. Bu bölüm başan sona sıralanış biçimiyle, bize ikisadi büyüme eorisini anımanın yanında, içsel büyüme eorisinin arihi emellerini, çıkış nokalarını ve nedenlerini, geirdiği çözüm yollarını ve gelecek için öngörülerini özellikle eknoloji ve AR-GE yaklaşımı çerçevesinde bir büünlük arz edecek biçimde konunun kavranılmasını hedeflemekedir. Bölümün son kısmı bilgi ekonomisi çerçevesinde eknolojik gelişmenin al yapısı ve emel gösergeleri 14

incelenmekedir. Meinlerde kullanılan yeni büyüme eorileri (YBT) ifadesi ile içsel büyüme eorileri (İBT) ifadesi aynı anlamda kullanılmakadır. 1. İÇSEL BÜYÜME TEORİSİ ÖNCESİ BÜYÜME TEORİLERİ VE TEKNOLOJİ BOYUTU Bu kısımda 1980 li yıllara kadar ekonomik büyüme üzerine gelişirilmiş eoriler ele alınmakadır. Öncelikle genel olarak ekonomik büyüme ve büyüme eorileri kavramsal çerçevede ele alınacakır. Klasik büyüme eorisinin ardından, 1929 dünya ekonomik bunalımı ile birlike oraya çıkan Keynesyen büyüme eorileri kısaca değerlendirilmekedir. Ekonomik büyüme eorileri açısından diğer önemli bir gelişme, 1957 yılında Solow un oraya aığı neoklasik büyüme yaklaşımıdır. Bu nedenle Solow büyüme modeli daha kapsamlı olarak incelenmekedir. Solow büyüme modelinin varsayımları ve işleyişi gereği, öngörülen yakınsama hipoezi hem eorik açıdan hem de eleşirel yaklaşımlar açısından arışılacakır. 1.1. Kavram Olarak İkisadi Büyüme ve Büyüme Teorisi Ekonomik büyüme en basi olarak ve doğrudan doğruya, ülkenin halkın isediği mal ve hizmeleri üreebilme gücünü arırmak olarak anımlanabilir. Bir ekonominin üreim kapasiesi kaynaklarının nicelik ve nieliğine ve ulaşığı eknolojik düzeye dayandığından, ekonomik büyüme üreim kapasiesinin bu belirenlerin genişleilmesi ve gelişirilmesi sürecini içerir 5. Bir ülkenin sahip olduğu üreim kaynakları işgücü, sermaye, doğal kaynaklar, eknoloji ve bilgi birikimi yıldan yıla değişmekedir. Büyüme bu kaynakların nicelik ve nieliğindeki arışlarla oraya çıkmakadır. Büyümeyi rakamlarla ifade edebildiğimizden, sonuça ekonomisi büyüyen bir ülkenin emel gösergeleri üreim hacmindeki arış ile milli gelirdeki arışlardır. Ekonomi bir kılık bilimi olduğuna göre, kaynakların ekin kullanımı ekonomik büyüme açısından önem aşımakadır. Bir ekonominin üreim kapasiesinin arırılması yanında, mevcu kapasie ve aran kapasienin içinde yer alan üreim fakörlerinin, alernaif kullanım alanları arasındaki dağılımı ve bu konudaki ercihler üreim hacmini ve milli gelir seviyesini ekilemekedir. Bu yüzden ülkeler arasındaki gelişmişlik ve büyüme 5 Peerson, Wallace C.;(1976) Gelir İsihdam ve Ekonomik Büyüme, Eskişehir İkisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayınları, Çev. Serve Mulu, Eskişehir, s.387. 15

farklılıkları açıklanırken, kaynak verimlilikleri ve verimliliği ekileyen fakörleri de göz önüne almak gerekmekedir. Verimlilik değişmeleri ekonomideki çok sayıda dinamik fakörün (eknolojik değişme, fiziksel ve beşeri sermaye birikimi, girişimcilik, kurumsal düzenlemeler, vb.) hem sonucu hem nedenidir 6. İBT eknolojik gelişmeyi içselleşirmeleri açısından, verimlilik arışları için eknoloji düzeyinin önemini daha fazla vurgulamakadırlar. Verimlilik ile ekonomik performans arasındaki ilişkiyi oraya koymak için üreim fonksiyonundan yararlanılabilir. Bir ekonomide üreilen çıkı mikarı ile üreimde kullanılan girdi mikarları arasındaki ilişki üreim fonksiyonları ile göserilmekedir. En çok başvurulan Cobb-Douglas üreim fonksiyonuna göre ölçeğe göre sabi geiri söz konusu olduğunda fonksiyon şu şekildedir: Y=f(K.L) Y = K α L 1-α Burada Y çıkıyı, K sermayeyi ve L işgücünü gösermekedir. Sabi geiri durumunda üreimde kullanılan girdiler örneğin iki kaına çıkarılırsa çıkı da iki ka aracakır. Bu fonksiyonel ilişkiye diğer fakörleri de ilave eiğimizde eşilik, Y =Af(L, K, H, N) şeklinde yazılabilir 7. İlave fakörlerden A mevcu üreim eknolojisini, H beşeri sermaye mikarını ve N doğal kaynakları gösermekedir. Örneğin A yükseldiği zaman diğer fakörlerin veri olduğu durumda ekonomi daha fazla çıkı üreecekir. Sabi geiri alında, maemaiksel olarak herhangi bir poziif x sayısı için, xy =Af(xL, xk, xh, xn) olacakır. Bu durumda ölçeğe göre sabi geirinin oraya koyacağı ilginç bir durumu görmek için, x=1/l olduğunu farzeiğimizde yukarıdaki eşilik şu şekilde yazılır. Y/L = Af(1, K/L, H/L, N/L) 6 Kaya Ayen Ayşe;(1998) Büyüme Teorileri, Eskişehir, s.23. 7 Mankiw N. Gregory;(1998) Macroeconomics, Harvard Universiy, s.246. 16

Eşilike, Y/L bir verimlilik ölçüsü olarak işgücü başına çıkıyı gösermekedir. Böylece verimlilik, işgücü başına fiziksel sermaye, işgücü başına beşeri sermaye ve işgücü başına doğal kaynaklara bağlı olmakadır. Verimlilik düzeyini ayrıca A ile göserilen eknolojinin durumu da belirleyecekir. İkisadi büyümenin emel özelliklerinden birisi uzun vadeli bir olgu olmasıdır. Yukarıda ifade edildiği gibi, üreim fonksiyonunun bileşenleri üreim seviyesini belirlemekedir. Sadece fiziksel sermaye ve işgücü fakörlerinden oluşan Y=f(K,L) gibi bir üreim fonksiyonunda kısa vadede değişirilebilen fakör işgücü iken, fiziksel sermayenin nicelik ve nieliğindeki değişmeler uzun vade sorunudur. Sermaye birikimi, sermayenin yaırımlara dönüşmesi ve böylece ekonominin üreim kapasiesinin genişlemesi zaman almakadır. Diğer arafan, eknoloji ve beşeri sermaye fakörü de hem birikim süreci hem de verimlilik arışına kakıları açısından uzun dönem karakerlidir. Buna karşılık ikisadi büyümeyi kısa dönemde ekileyebilecek fakörler de söz konusu olabilmekedir. Bunlar örneğin, para ve maliye poliikaları, dış ekonomik gelişmeler, ulusal ve yabancı paranın değerindeki değişmeler, yabancı sermaye girişleri, vb. gibi oplam alebi arırıcı yönde gelişmeler olabilir. Sözü edilen durumların ekonominin kişi başına reel gelirde meydana geirdiği arışlar kısa vadeli dalgalanmalardır. Bu ür dalgalanmalar büyüme eorilerinin değil konjonkür eorilerinin (business cycle heories) inceleme konusunu oluşurur. İkisadi büyüme eorileri ise, uzun vadede poansiyel hasıla veya ülkenin genel üreim ölçeğindeki büyümenin hangi ekenlerce belirlendiği, bunların ikisadi büyümeyi nasıl sağladıkları ve büyüme açısından hangilerinin daha büyük bir öneme sahip olduğu gibi sorunlarla ilgilenir 8. Büyüme eorileri büyüme modelleri aracılığıyla analiz edilmekedir. Teoriler, eorik kavramları içermeleri sonucu direk olarak es edilmeleri olanaksızdır. Bununla birlike, eoriler model ya da modeller aracılığı ile indirek olarak ese abi uulabilirler 9. Büyüme eorisinin eorik kavramlarına rekabe, kar düzeyini maksimize emeyi amaçlayan ikisadi birimler, denge, aran ve azalan geiriler, girdiler ve 8 Kibriçioğlu Ayku;(1998) İkisadi Büyümenin Belirleyicileri ve Yeni Büyüme Modellerinde Beşeri Sermayenin Yeri, Erişim Tarihi: 21.10.2001 hp://dialupankara.edu.r/%7ekibriçi/humancap.pdf 9 Neal F., R. Shone; (1999) İkisadi modeller Teori&Uygulama, Çev.Muzaffer Sarımeşeli, İkinci Baskı, Gazi Kiabevi, Ankara, s.26. 17

çıkılar örnek olarak verilebilir. Bir büyüme modelinin emel amacı ise, üreimde kullanılan girdilerin çıkı üzerindeki ekisini belirlemekir. Dayandığı eorik kavramlar değişiği zaman kurulacak büyüme modeli de öngörüleriyle birlike değişecekir. Örneğin, Romer in içsel büyüme modelinde, ölçeğe göre aran geiri, eksik rekabe ve içsel eknoloji birikimi yoluyla, eknolojik gelişmenin ikisadi büyümenin ana kaynağı olduğunu öngörülmüşür. Böylece İBT, Romer in içsel büyüme modeli aracılığıyla es edilebilir hale gelmişir. Halen es aşamasında olan Romer in içsel büyüme modelinin öngörüleri gerçekleşiği zaman, bu durum eoriyi desekleyen bir kanı olarak algılanacakır. Buna karşılık, Solow un 1950 li yıllarda azalan verimli girdiler, ölçeğe göre sabi geiri, dışsal eknolojik gelişme ve am rekabei esas alan dışsal büyüme modelinin öngörülerinin gerçekleşmediğine dair bulguların olması, dışsal büyüme eorisinin reddedilebileceği yönündeki eğilimi güçlendirecekir. Farklı bir açıdan bakıldığında, Keynes sonrası oraya çıkan modern büyüme eorileri iki ayrı yönde gelişmişir. Birincisi, az gelişmiş ülkelerdeki sorunlara yönelik olup, ekonomik büyüme sürecine giren ekonomik ve ekonomik olmayan büün önemli değişkenleri hesaba kaan kapsamlı bir eori gelişirme peşindedir 10. Az gelişmiş ülkelerin emel sorunu üreim kapasiesi eksikliği olduğu için, kapasienin genişleilmesinde karşılaşılan engelleyici fakörler (kurumsal ve davranışsal) dikkae alınmalıdır. Birinci ip eorilere ön önemli kakı W.W. Rosow un 1960 yılında yayınladığı İkisadi büyümenin aşamaları adlı kiapla oraya konulan büyüme ve gelişme eorisidir. Rosow büün oplumları ikisadi açıdan beş kaegoriye ayırmışır: Geleneksel oplum, hazırlık aşamasındaki oplum, harekee geçme (kalkınma) aşamasındaki oplum, ikisadi olgunlaşma dönemindeki oplum ve kile ükeimi çağındaki oplum 11. İkinci ip eoriler ise, gelişmiş ülkelere yönelikir. Gelişmiş ülkelerde, az gelişmiş ülkelerin ersine üreim kapasiesi eksikliği sorunundan ziyade am isihdamın ve bunun sürekliliğinin emin edilmesi çabası daha ön plandadır. 1929 Dünya ekonomik bunalımından sonraki dönemde gündeme gelen Keynesyen, neoklasik ve İBT bu açıdan emelde gelişmiş ülkelerin ekonomik büyüme sorunlarını çözümlemeye yönelik gelişirilmişlerdir. Ancak gelişmeke olan ülkelerin, bu eorilerin ekonomik ve poliik çıkarımlarından faydalanarak, 21. yüzyılın 10 Peerson, a.g.e., Sayfa.395 11 Rosow Wal W.;(1999) İkisadi Gelişmenin Merhaleleri, Çev. Erol Güngör, Öüken Neşriya A.Ş., İsanbul, s.17. 18

yeni dünya düzenine uygun şekilde kendi iç dinamikleri emelinde kapsamlı bir büyüme yol hariası hazırlayıp akip emeleri gerekmekedir ve bu ihimal dahilindedir. 1.2. Keynesyen Büyüme Teorileri ve Dışsal Teknolojik Gelişme Keynesyen büyüme eorileri, J. M. Keynes in klasik ekonomi anlayışının am isihdam varsayımını reddeden görüşüyle başlamışır. 1929 bunalımı, gelişmiş ülke ekonomilerinin yaşadığı alep yeersizliğinden kaynaklanan büyük durgunluğu aşmada klasik ekonomi eorisinin çözüm geiremediğini gösermişir. Keynes, ekonomilerin durgunluğu alaabilmelerinin çaresinin alebin genişlemesine bağlı olduğunu ifade emişir. Keynes e göre, genişleyen alep sokları eriecek, eriyen soklar yaırımları eşvik edecek, aran yaırımlar büyümeyi hızlandıracak ve böylece eksik isihdam dengesinden am isihdam dengesine doğru yürünmeye başlanacakır 12. Tükeim alebini belirleyen unsurlar, milli gelir ve ükeim eğilimidir. Yaırım alebini belirleyen unsurlar ise, sermayenin marjinal verimliliği (SMV) ve faiz oranıdır. Keynes burada özellikle SMV nin yaırımcıların geleceğe dönük beklenilerinden büyük ölçüde ekilendiği ve bu durumun yaırımların faize karşı duyarlılığını ekisiz kılabileceğini ifade emişir. Yaırım alebinin bekleniler nedeniyle isikrarlı olmaması, ekonominin am isihdama ulaşmasını engelleyebilmekedir. Bu durumda Keynes klasiklerin aksine devlein ekonomiye müdahale emesi gerekiğini vurgulamakadır. Devle çeşili edbirlerle ükeim alebini eşvik ederek yaırım alebini uyarmaya çalışabilir. Kamu yaırımlarını arırabilir. Mali poliika alanında ise, vergilemenin azalılması veya vergi yükünün ükeimi azalan sahalardan asarrufu azalacak sahalara kaydırılması, kar marjlarını düşüren rekabei gelişirici önlemler, mali yardım ve sosyal hizme harcamalarının arırılması edbirleri uygulanabilir 13. Böylece Keynes, kısa dönem için durgunluk halindeki bir ekonominin ekrar nasıl büyüme sürecine gireceği üzerinde durmuş, uzun dönemde büyüyen bir ekonominin çözümlemesini yapmamışır. Bunun için Keynes in büyüme eorisi, saik bir eori olarak görülmekedir. 12 Acar Yalçın;(2002) İkisadi Büyüme Ve Büyüme Modelleri, 4. Baskı, Vipaş A.Ş. Yayınları, Bursa, s.78. 13 Tekeoğlu Muammer;(1993) İkisadi Düşünceler Tarihi, Çukurova Üniversiesi, Adana, s.210. 19

Saik Keynes modelinde yaırım harcamaları efekif alebin bir öğesi olarak ele alınmış faka yaırım harcamalarının kısa dönem dışında yaraacağı kapasie üzerinde durulmamışır. Oysa bu kapasie arışı geleceke kısa dönemli alebin üsünde ya da alında bir arz oluşuruyorsa Keynesgil denge uurulamamış olacakır 14. Uzun dönemde büyüyen bir ekonominin am isihdam seviyesinde kalabilmesi yönündeki çabalar, 1940 lı yıllarda dinamik büyüme modelinin oluşurulduğu R. Harrod ve E. D. Domar ın çalışmalarında görülmüşür. Her iki model de yaırımın büyümenin ana belirleyicisi olması ve yaırım seviyesinin belirlenmesinde girişimcilerin bekleyişlerinin belirleyici olması açısından Keynes in büyüme yaklaşımını akip emekedir. Bu nedenle lieraürde gelişirdikleri model Harrod-Domar modeli olarak anılmakadır. Modelin işleyişi sabi kasayılı bir üreim fonksiyonu ile göserilmekedir. Eğer ekonomi bir sabi kasayılı eknolojiye sahipse, yani Y üreiminden bir ünie üreebilmek için α ünie işgücü (L) ve v ünie sermayeye (K) ihiyaç varsa, böyle bir üreimin üreim fonksiyonu şu şekilde yazılabilir 15. Y = min ( K/v, L /α ) Burada v sermaye-hasıla kasayısı ve α ise emek gereksiniminin oplam hasılaya oranıdır. İşgücünün büyüme hızı ve eknolojik gelişme sabiir ve dışsal olarak belirlenmekedir. Dolayısıyla bu kasayıların sabiliği varsayımı, belirli bir mikar üreim için emek ve sermayenin ancak sabi mikarlarda bileşiminin gerekliliğini oraya çıkarmakadır. Yani emek ve sermaye veri bir üreim seviyesi için birbirinin yerine kesinlikle ikame edilememekedir. Bu çerçevede Harrod-Domar modelinde sermaye-hasıla kasayısının dışsal olarak belirlenmesine rağmen, ekonomik büyüme bu kasayıya göre belirlendiğinden büyüme içsel hale gelmekedir. Bu üreim fonksiyonu çerçevesinde Harrod, ekonominin am isihdam seviyesinde dengeli büyüyebilmesi için gerekli büyüme hızı denklemini oluşurmuşur. Dinamik büyüme modelinde dengenin ya da dengesizliğin göserilebilmesi için garanili büyüme oranı, fiili büyüme oranı ve doğal büyüme oranı şeklinde üç ayrı büyüme oranı 14 Alkin Erdoğan;(1981) Gelir ve Büyüme Teorisi, İsanbul Üniversiesi Yayınları, İsanbul, s.170. 15 Branson William H.;(1995) Makro İkisa Teorisi ve Poliikası, Çev. İbrahim Kanyılmaz, 2. Baskı, Alfa Basım Yayım Dağıım, İsanbul, s.568. 20

belirlemişir. Garanili (warraned) büyüme oranı G w olarak adlandırılan bu oran s/v ye eşiir. Burada v sermaye-hasıla oranını, s ise asarruf eğilimi oranını gösermekedir. Varsayım gereği hem s hem de v birer sabiir. Harrod a göre bu oran girişimcilerin bekleyişlerini gerçekleşirecek olan yani arzu edilen büyüme oranıdır ve aynı zamanda ekonominin dengeli büyümesini emin emekedir. İşgücünün büyüme oranı ve işgücü verimliliğinin büyüme oranının oplamından oluşan doğal büyüme oranı ile garanili büyüme oranının birbirine eşi olması halinde isikrarlı büyüme söz konusu olmakadır. Harrod ve Domar ın oluşurdukları modellerin emel özellikleri açısından bakıldığında şu hususlar görülmekedir. Harrod bu sisem içinde büyümenin iki emel problemi üzerinde odaklanmışır 16. Birincisi, ekonomiyi garanili büyüme (asarruf-yaırım dengesinin olduğu büyüme) yolundan daha da uzaklaşıracak, planlı yaırım (hızlandıran ile emsil edilen) ile asarruf (bir Keynesyen asarruf fonksiyonu ile emsil edilen) arasındaki ıraksamanın dengeyi bozucu sonuçlarının geirdiği bıçak sırı kararsızlığıdır. İkincisi, işgücü alebi büyüme oranını (sabi bir işgücü çıkı oranı ile) belirleyen garanili büyüme oranı ile efekif işgücü arzı büyüme oranını belirleyen doğal büyüme oranının eşiliğine ilişkin uzun dönem problemidir. Diğer arafan, fiili büyüme oranı içinde üreim arışından meydana gelen sermaye oluşumunun dönem sonunda çıkının asarruf edilen kısmına eşiliği söz konusudur. Bu durumda Harrod un Keynes modelinden ayrıldığı noka, oonom yaırım yerine uyarılmış yaırımın ve dolayısıyla çarpan yerine hızlandıran kavramının esas alınması olmakadır. Ayrıca kapialis bir sisemin sürekli ekonomik dengesizlik içinde bulunacağı da vurgulanmakadır. Domar ın modelinde ise, yaırımın iki yönlü ekisinden bahsedilmekedir. Buna göre yaırımlar ekonomide hem üreim kapasiesini genişleici hem de gelir arırıcı ekiye sahipirler. Bu keynesyen eoriyi dinamik yapan en önemli unsur olarak görülmekedir. Keynesyen büyüme eorisine dinamik karaker kazandıran Harrod ve Domar dan sonra, bu modeli akip eden kakılar Pos-Keynesyen eori (PKT) olarak adlandırılmakadır. Pos-Keynesyenler, Harrod un G=s/v şeklinde formüle eiği büyüme oranı denklemindeki oralama asarruf meylinin (s) sabi olduğunu öne süren varsayımını erk emişlerdir. Buna karşılık gelir dağılımındaki değişmelerin ve değişik gelir gruplarına ai asarruf eğilimleri arasındaki farkın dikkae alınması gerekiğini savunmuşlardır. J. 16 Du Amiava Krishna;(2001) New Growh Theory, Effecive Demand, and Pos-Keynesian Dynamics, in. Old and New Growh Theories: an Assessmen, Ed. Neri Salvadori, Edward Elgar, s.126. 21

Rabinson, N. Kaldor ve L.L. Pasinei nin eserleri, bu konudaki Pos-keynesyen ilkeleri belirlemişir 17. Kaldor (1954-1957), ekonomik büyüme üzerine biçimsel bir pozisyon gelişirmemişir ve fonksiyonel gelir dağılımıyla ilgilenmişir. Onun büyük kakısı, Harrod- Domar modelinin isikrar problemini orijinal bir şekilde çözmeken ibareir. Bunun için, nüfus büyüme oranının sabi olduğu varsayılarak, ücreler ve karlar arasındaki dağııcı payları yüzünden asarruf oranında ayarlamalar yoluyla ekonominin doğal büyüme yolu boyunca büyüyebilmesi olanaklı hale geirilmişir 18. Robinson, kısa dönemli değişmelerle karşılaşan farklı ülkeleri karşılaşırmış ve gelişmiş bir ekonominin uzun dönem büyüme hızını belirleyen fakörleri oraya koymuşur. Bunlar başlangıçaki kapial eçhiza mikarı, reel ücre oranı, işgücü büyüme oranı ve eknolojik ilerleme hızı olarak ifade edilmekedir. Pasinei ise, Kaldor un modelini esas alarak gelir bölüşümü ve büyüme hızı arasındaki ilişkiyi incelemişir. Pos-Keynesyen büyüme eorisine kakı yapan büün ikisaçıların buluşuğu orak noka, ekonominin am isihdam seviyesinde ve asarruf yaırım dengesi korunarak isikrarlı büyümesi için devamlı ve yüksek oranda yaırım yapılması şeklindedir. Keynesyen eorinin eknoloji fakörüne yaklaşımı incelendiğinde içsel büyüme eorisi ile ayrıldığı ve birleşiği hususlar görülebilir. Keynesyen eori kişi başına büyümenin ana belirleyicisi olarak sermaye birikimine önem vermişir. Sermaye ise, fiziksel unsurlardan oluşmakla birlike içinde bilgi, beşeri sermaye ve eknoloji gibi unsurları içeren bir fakör olarak alınmakadır. Harrod-Domar modelinde de söz konusu unsurların dış ekenlere bağlı (dışsal) olarak gelişiği varsayılmışır. Dolayısıyla eknolojinin ayrı bir üreim fakörü olarak ele alınması çabası içsel büyüme eorisi ile birlike başlamışır. Teknolojinin bir üreim fakörü gibi ele alınmamasına rağmen, üreim ve verimlilik büyümesini ekileyen bir unsur olarak içselleşirilmesi çabaları bazı Pos-Keynesyen çalışmalarda görülmüşür. Kaldor (1957) verimlilik büyümesinin brü yaırımla ilişkili olduğu bir eknik gelişme fonksiyonuna eknolojiyi dahil emişir 19. Teknolojinin sermaye birikimi içinden ayrılmasını emin eden eknik gelişme fonksiyonuyla, emek verimliliği büyümesi sermaye hasıla oranı büyümesinin poziif bir fonksiyonu haline 17 Savaş Vural F.;(1999) İkisaın Tarihi 3. Baskı, Siyasal Kiabevi, Ankara, s.933. 18 D Agaa Anonio, Giuseppe Freni;(2001) TheSrucure of Growh Models: A Comparaive Survey, Erişim Tarihi:12.06.2003 hp://growhconf.ec.unipi.i/papers/dagaafreni.pdf, Sayfa.18 19 Eicher Theo S.; On he Mechanics of Technical Change: New and Old Ideas in Economic Growh, in. Old and New Growh Theories: an Assessmen, Ed. Neri Salvadori, Edward Elgar, s.97 22

geirilmişir. Böylece büyümenin diğer fakörlerce açıklanamayan kısmında (arık) eknolojinin kakısı modelleşirilmişir. M. Kalecki nin (1971) çalışmasında önemli yer uan husus, daha yüksek bir eknolojik değişme oranının yaırım üzerinde poziif bir ekisi olacağıdır. Çünkü firmalar, yeni makinelerde içerilen yeni eknolojiyi ve yeni yönemleri kullanabilmek ve yeni ürünler üremek için yaırım yapmaya ihiyaç duymakadırlar. PKT ile İBT nin eknolojik gelişmenin büyüme üzerindeki ekileri ve büyüme modellerinde eknolojiye yer veriliş biçimi açısından ilişkileri oraya koyacak belli başlı nokalar şu şekilde ifade edilebilir 20. - İBT ölçeğe göre azalan geiri varsayımını reddederek ekonominin uzun dönem büyümesini içsel hale geirmişir. PKT eori için, ekonomik büyüme ve verimlilik büyümesinin içselliği ve asarruf ve yaırım paramerelerine bağlılığı açısından azalan geirinin olup olmaması nieliksel bir değişme yapmamakadır. - İBT, asarruf ve yaırım arasında bir ayrıma gimemeke ve daha hızlı büyüme ve eknolojik değişme yönündeki poliikaların yaırımları arıracağını belirmekedir. PKT ise, asarruf ve yaırım paramerelerinin ekonomik büyüme üzerindeki ekilerini ayırarak, yaırımı arıracak poliikaların büyüme ve eknolojik gelişmeyi de arıracağını öne sürmekedir. - Pos-Keynesyen modeller, eknolojik gelişmenin nieliğinde bir ayrıma gimekedir. Buna göre ancak oplam alebi (ükeim ve yaırım) ve karlılığı arıracak, endüsriyel yapıyı değişirecek çığır açıcı bir eknolojik gelişme ekonomik büyümeyi arıracakır. Sonuç olarak Keynesyen büyüme eorilerinin odağında yaırım, sermaye birikimi, ekin alep yöneiminin bulunduğu görülmekedir. Son dönem modellerinde verimliliği arıran bir unsur olarak eknolojik gelişmenin kakısını esas alan bir yaklaşım sergilemekle birlike, eknoloji birikimi için yapılacak yaırımların büyüme üzerindeki ekileri doğrudan incelenmemekedir. Başka bir ifadeyle eknolojik gelişme, verimliliği arırarak ekonomik büyümeyi poziif olarak ekilemeke, faka büyüme modellerinde eknoloji dışsal ekenlerce belirlenmekedir. 20 Du ; a.g.m., Sayfa.147 23

1.3. Solow un Neoklasik Büyüme Teorisi ve Dışsal Teknolojik Gelişme Uzun dönem ekonomik büyüme lieraürüne en önemli kakılardan birisi, Rober Solow(1956) arafından Trevor W. Swan (1956) ile birlike gelişirilen neoklasik büyüme eorisidir. Bu yüzden Slow-Swan modeli olarak da anılmakadır. Harrod-Domar ın büyüme modelinde yer alan isikrarsızlık yaraıcı sürecin, kararlı bir denge halinde büyüyen ekonomi çözümlemesiyle oradan kaldırılması Solow un eorisini farklı kılmışır. Geirilen çözüm, emelde sermaye-hasıla oranının sabi uulması yerine değişken olarak analize kamakır. Bu yolla dengeden ayrılan bir ekonomi, değişken sermaye-hasıla kasayısı yardımıyla ekrar aynı karar dengeye dönebilmekedir. Modelde eknolojik gelişme olmadan uzun dönem büyüme olmamaka faka eknoloji dışsal olarak belirlenmekedir. Neoklasik büyüme eorisi, uzun dönem büyüme sürecini açıklamadaki başarısı, kolay analiz edilebilir ve gelişirilmeye elverişli model kurgusu ile, 1956 dan sonra yaygın kabul görmüşür. Modelin çeşili varsayımları değişirilerek yeni modeller oluşurulmuşur. Geirilen eleşirilere rağmen modelin varsayımları günümüzde de halen ampirik çalışmalara konu olmaka ve es edilmekedir. Neoklasik büyüme eorisinin oraya çıkığı yıllar sanayi oplumunun hüküm sürdüğü döneme rasladığından, sermaye birikimi ekonomik büyümenin emel kaynağı olarak görülmüşür. Büyüme modeli ve üreim fonksiyonunun yapısı bu yaklaşıma göre oluşurulmuşur. Neoklasik büyüme eorisine günümüzde geirilen eleşiriler ve varsayımların gerçekleşirilebilirliğiyle ilgili farklı düşüncelerin gündeme gelmesi, esasen sanayi oplumunun yerini bilgi oplumuna bırakması ve bunun dünya ekonomik düzeninde oraya çıkardığı değişiklikler olarak görülmekedir. Bilgi oplumunun emelinde, bilgi ekonomisine dayalı yani emel üreim fakörünün sermayeden ziyade bilgi olduğu bir düzenin var olması, neoklasik büyüme eorisini arışmalı hale geirmişir. 1.3.1. Modelin Varsayımları ve Teknolojinin Yer Almadığı Haliyle Modelin İşleyişi Solow büyüme eorisinin varsayımları, Harrod-Domar büyüme eorisinden ayrıldığı emel farklılıkları da oraya koymakadır. Solow kendi modelinin dayandığı emeli şu şekilde ifade emekedir. Harrod-Domar modelinde üreimde emek ve sermayenin birbiri yerine ikame olanağı yokur. Bu varsayım erkedilirse, kararsız dengeye ilişkin bıçak-sırı 24

kurgusu, bu varsayımla birlike oradan kalkar 21. Bu yaklaşıma göre üreim fonksiyonu da farklılaşacakır. Neoklasik büyüme modeli, ölçeğe göre sabi geirili, sermaye ile emeğin ikame edildiği ve azalan marjinal verim yasasına göre işleyen bir üreim fonksiyonu ile oluşurulmuşur. Teknolojik gelişme ihmal edildiğinde Cobb-Douglas üreim fonksiyonu, Y = F (K, L) şeklinde yazılır. Hasıla (çıkı) ve girdiler işgücü başına değerlerle ifade edildiğinde eşilik, y = f (k) olacakır. Denklem işgücü başına hasılanın işgücü başına sermayenin bir fonksiyonu olduğunu gösermekedir. Modelde ek bir mal ve bir büün olarak hasıla vardır. Belirli bir dönemdeki üreim haddi Y() ile göserilmekedir. Hasıla elde edildiği anda ükeilmekedir ve kalanı asarruf edilerek yaırımlara dönüşmekedir. Hasılanın asarruf edilen bölümü bir sabiir (s). Böylece asarruf oranı sy() olmakadır. Bu varsayım, Solow modelinde asarrufların eksiksiz bir biçimde yaırımlara dönüşüğünü gösermeke, bu yüzden de ayrı bir yaırım fonksiyonuna yer verilmemekedir. Dışsal nüfus büyümesinin bir sonucu olarak işgücü sabi oransal bir hızda (n) armakadır. Teknoloji de dışsal olarak belirlenmeke ve nüfus ile birlike ekonomik büyümeyi ekilemekedirler. Solow bu varsayımlara göre, sermaye birikiminin nasıl oluşuğunu anımlayan emel denklemi işgücü başına erimlerle şöyle vermekedir.. k = sf ( k) ( n + d) k 21 Solow Rober M.;(1956) A Conribuion o he Theory of Economic Growh, Quarerly Journal of Economics, 70, s.65. 25

Bu eşilik işgücü başına sermayedeki değişimi ( k. ) belirleyen fakörleri gösermekedir. Buna göre nüfus (n) ve yıpranma payındaki (d) arış sermaye birikimini azalacak, işgücü başına yaırım,sf(k), ise arıracakır. Şekil 1.1: Solow Büyüme Modelinde Durağan Durum Dengesi y (n + d)k sf(k) k* k Şekil 1.1 de, modelin grafik göseriminde k* nokasına durağan durum (seady sae) denilmekedir. Bu nokada. k = 0 dır. k* nın solunda ve sağındaki düzeyler, değişken sermaye-işgücü oranı (k) nedeniyle durağan durum sermaye düzeyine hareke ederek dengede kalacakır. Bu kararlı dengenin oluşumunda üreim fonksiyonunun şekli çok önemli bir rol oynamakadır. Azalan marjinal verim varsayımı bu şekli oraya çıkarmakadır ve modelin işleyişinin açıklanmasında sürekli denge için gereklidir. k* nın alındaki (k) değerleri ile başlayan bir ekonomide, ilave bir sermayenin çıkıda yaraığı arış göreli olarak daha fazladır. Bu yüzden asarruflar ve dolayısıyla yaırımlar, yıpranma ve yeni işgücü için gerekli sermaye ihiyacının üsüne çıkarak, kişi başına sermaye soku ve kişi başına çıkının armasına neden olmakadır. Ancak bu arış, sf(k) nın eğimindeki azalmadan dolayı giderek yavaşlamaka ve k* nokasında denge değerine ulaşmakadır. k* nın üzerinde başlangıç sermaye soku ile başlayan bir ekonomi için aynı güçler ers yönde işleyerek ekrar dengeye ulaşılmasını sağlamakadır. 26

Üreim fakörlerinin ikame edilebilirliği varsayımı, modelin işleyişinde sermayeişgücü oranının değişmesine imkan vermekedir. k* nın solundaki k düzeylerinde bu oran giderek yükselecekir. Çünkü sermaye ve çıkı denge oranına ulaşıncaya kadar işgücünden ve yıpranmadan daha hızlı yükselecekir. Eğer başlangıç oranı denge değerinin üsündeyse, sermaye ve çıkı daha yavaş yükselecekir. Dolayısıyla sermaye-işgücü oranının başlangıç değeri ne olursa olsun, sisem doğal oranda dengeli bir büyüme durumuna doğru hareke edecekir. Solow a göre, sermayedeki değişim sıfır olduğu zaman sermeye-işgücü oranı bir sabiir ve sermaye soku işgücündeki, n, arış ile aynı oranda büyüyor olmalıdır. Böylece sermaye-işgücü oranı k* düzeyinde sabi kalmakadır. Dolayısıyla modeldeki ekonomi sermaye-işgücü oranı k* değerindeyken, n ye eşi bir oransal hız ile büyür ve çalışan başına hasıla, çalışan başına sermaye, çalışan başına ükeim ve asarruf düzeylerinin hepsi sabi kalır 22. Burada şu hususa dikka edilmelidir. Solow modelinde durağan durumda oplamsal olarak ekonomi büyümekedir. Ancak hızı sabi bir hızda büyüyen nüfus arışına eşi olduğu için, kişi başına hasıla büyümesi sabi olmakadır. Model gereği bu denge kararlıdır. 1.3.2. Teknolojiyi İçeren Solow Modeli Modelde eknolojik değişme dışsal olarak varsayılmışır. Ekonomik büyümeyi ekileyen en önemli fakör olarak eknolojinin modele dahil edilmesi, her şeyden önce oplamsal üreim fonksiyonunda değişiklik gerekirmekedir. Üreim fonksiyonu bu durumda, Y = F(K,AL) şeklinde yazılabilir. A erimi eknolojik ekinliği emsil emekedir. Teknolojik gelişmenin bu şekildeki hali üreim fonksiyonunun Harrod nör olduğunu gösermekedir. Bu üreim fonksiyonu, aynı mikar sermaye ile aynı mikar çıkı üremek için giikçe daha az emek gerekiğini ifade eder. Bu yüzden fonksiyon emek birikirici eknolojik gelişme olarak 22 Tezel ; a.g.e., s.216 27

bilinmekedir 23. Üreim fonksiyonunun yeni durumundan yola çıkarak, modelin emel denklemlerinin de ekrar ifade edilmesi gerekmekedir. Kişi başına değerlerle üreim fonksiyonu şu şekilde yazılabilir. ~ ~ y = f ( k ) Bu fonksiyonda ỹ ekin işgücü birimi başına hasılayı ve k ~ ise ekin işgücü birimi başına sermaye sokunu gösermekedir. Teknolojik ilerlemenin işgücünün ekinliğini,a, sabi bir g oranında arırdığı varsayıldığında, sermaye birikim denklemi ~ ~ k = sf ( k ~ ) ( n + g + d) k olmakadır. Böylece ekin işgücü birimlerinin (n + g) hızında büyüyeceği ifade edilmekedir. Teknolojinin modele dahil edilmesiyle durağan durum dengeli büyümenin özellikleri Tablo 1.1 yardımıyla özelenebilir. Tablo 1.1: Solow Modelinde Dengeli Büyümenin Özellikleri 1. Ekin işgücü birimi başına sermaye 0 2. Ekin işgücü birimi başına hasıla 0 3. İşçi başına sermaye g 4. İşçi başına hasıla g 5. İşgücü n 6. Sermaye g + n 7. Hasıla g + n Kaynak: Blanchard Olivier; Macroeconomics, Second Ediion, Prenice-Hall Inc, 2000, p.232 Sermayenin azalan verimi, uzun dönem büyüme oranının asarruf ve yaırım mikarından amamen bağımsız olduğunu ima emekedir. Çıkının yaırım için ayrılan 23 Sala-i Marin Xavier;(1990a) Lecure Noes on Economic Growh (I): Inroducion o he Lieraure and Neoclassical Models, NBER Working Papers, No.3563. 28

kısmını arıran ya da azalan ve programa bağlı olan bir kapalı ekonomi, oplamsal büyüme oranında bir arış veya bir azalışla karşılaşacakır ancak, bu sadece geçici olacakır. Büyüme oranı eninde sonunda uzun dönem değerine dönecekir. Bu durumdaki büyüme oranı, n ve eknolojik gelişme elemanı g nin oplamıdır. Yaırımda sağlanan arışın ek sürekli ekisi, büyüme yolu seviyesinde yukarı veya aşağı doğru bir kayma olacakır faka, eğiliminde bir değişme görülmeyecekir. Bu modelde kişi başına büyüme oranının arması hem kolay değildir hem de eknolojik gelişme oranı bilerek değişirilemediği akdirde imkansızdır 24. Bu durumda büyüme oranı asarruf oranından bağımsız olmakadır. 1.3.3. Modelin Öngörüleri ve Yakınsama Olgusu Solow modelinin varsayımları ve işleyişinin oraya çıkardığı öngörü ve ahminler, ülke ekonomilerinin büyüme farklılıklarının açıklanması, uzun dönem büyümenin belirleyicileri ve neden bazı ülkelerin fakir, bazı ülkelerin daha zengin olduklarına ilişkin yaygın sorulara cevap nieliğinde görülebilir. Söz konusu ahminlerin gerçekleşmeleri hala amprik analizlerle es edilmekedir. Bu nedenle modelin belli başlı ahminleri şu şekilde başlıklandırılabilir 25. - Uzun dönemde, ekonomi başlangıç koşullarından bağımsız olan bir durağan duruma yaklaşmakadır. - Durağan durum hasıla düzeyi asarruf ve nüfusun büyüme oranlarına bağlıdır. Daha yüksek asarruf oranı, daha yüksek durağan durum kişi başına hasıla düzeyi demekir. Buna karşılık nüfusun büyüme oranı ne kadar yüksekse, durağan durum kişi başına hasıla düzeyi o kadar düşük olacakır. - Durağan durum kişi başına hasılanın büyüme oranı sadece eknolojik gelişme oranına bağlıdır; asarruf ve nüfusun büyüme oranından ekilenmez. - Durağan durumda sermaye soku hasıla ile aynı oranda büyümekedir, bu yüzden sermaye-hasıla oranı sabiir. 24 Solow Rober M.;(1994) Perspecives on Growh Theory, The Journal of Economic Perspecives, 8(1), s.48. 25 Mankiw N. Gregory;(1995) The Growh of Naions, Brookings Papers on Economic Aciviy, 1, s.277. 29