T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI MEDİKAL ONKOLOJİ BİLİM DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI MEDİKAL ONKOLOJİ BİLİM DALI"

Transkript

1 T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI MEDİKAL ONKOLOJİ BİLİM DALI RİTUKSİMAB-CHOP KOMBİNASYON TEDAVİSİ ALAN CD 20 POZİTİF DİFFÜZ BÜYÜK B HÜCRELİ LENFOMA HASTALARINDA PROGNOZUN BELİRLENMESİNDE R-İPİ NİN RETROSPEKTİF OLARAK STANDART İPİ İLE KARŞILAŞTIRMALI DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ Uz. Dr. YUSUF GÜNAYDIN TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. MUSTAFA BENEKLİ ANKARA MAYIS 2014

2 TEŞEKKÜR Çalışmamın her aşamasında desteklerini esirgemeyen başta değerli hocam Prof. Dr. Mustafa Benekli olmak üzere Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Medikal Onkoloji Bilim Dalı öğretim üyelerine; Tıp sanatını bizlere özveri ile aktaran değerli hocalarıma; Canım kadar sevdiğim annem, babam, kardeşlerim ve her anlamda benden desteğini esirgemeyen eşim Evrim, kızlarım Zeynep ve Zehra ya, Teşekkür ederim. Uz. Dr. Yusuf GÜNAYDIN i

3 İÇİNDEKİLER Sayfa No: TEŞEKKÜR... i İÇİNDEKİLER... ii KISALTMALAR... iv ŞEKİLLER... vi TABLOLAR... vii 1. GİRİŞ VE AMAÇ GENEL BİLGİLER Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma Non-Hodgkin Lenfomalara Genel Bakış Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma: Patogenez ve Sınıflama Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma: Tanı ve Evreleme Diffüz büyük B hücreli lenfoma: Tedavi Prognostik İndeksler Prognostik indeksler: Standart İPİ Prognostik İndeksler: Yaş Düzeltilmiş İPİ Prognostik İndeksler: Evre Düzeltilmiş İPİ Prognostik İndeksler: Rituksimab Sonrası Revize Edilmiş İPİ Prognostik indeksler: Diğer Prognostik Faktörler HASTALAR VE YÖNTEM Hastalar Yöntem Tedavi Öncesi Değerlendirme Yanıt Değerlendirme Prognostik İndeks lerin Belirlenmesi İstatistiksel Yöntemler BULGULAR Hasta Özellikleri Prognostik İndekslere Göre Yanıt ve Sağkalım ii

4 Tedaviye Yanıt Progresyonsuz Sağkalım Genel Sağkalım TARTIŞMA VE SONUÇ KAYNAKLAR ÖZET ABSTRACT EKLER EK-1. ETİK KURULU ONAY FORMU iii

5 KISALTMALAR ABC AIDS BCR BCL-6 BL BOS BT CHOP DBBHL EBV ECOG EKO ELISA FL GCB GELA HIV HL IgG İPİ İTAM LDH MİnT NHL NK OS PET PET/BT : Aktive B hücre alttip : Kazanılmış immün yetmezlik sendromu : B hücre reseptörü : B hücre lenfoma protein : Burkitt Lenfoma : Beyin omurilik sıvısı : Bilgisayarlı Tomografi : Siklofosfamid, adriamisin, oncovin, prednison : Diffüz Büyük B hücreli lenfoma : Epstein-Barr virüs : Eastern Cooperative Oncology Group : Elektrokardiyografi : Enzyme-linked immunosorbent assay : Foliküler Lenfoma : Germinal merkez B hücre alttipi : Yetişkin Lenfoma Çalışma Grubu : Human immunodeficiency virus : Hodgkin Lenfoma : İmmün globulin G : Uluslararası prognostik indeks : İmmunreseptör Tirozin bazlı aktivasyon motifi : Laktat dehidrogenaz : Uluslararası Mabthera Çalışması : Non-Hodgkin Lenfoma : Naturel Killer : Genel sağkalım : Positron emisyon tomografisi : Positron emisyon tomografisi/bilgisayarlı Tomografi kombinasyonu iv

6 PFS PH PMBL PR R-CHOP R-CEOP R-IPI R-CVP SSS SWOG TR WHO : Progresyonsuz sağkalım : Progresif hastalık : Primer mediastinal B hücre lenfoma alttipi : Parsiyel remisyon : Rituksimab- Siklofosfamid, Adriamisin, Vincristin, Prednisolon : Rituksimab, siklofosfamid, epirubisin, vinkristin, prednison : Rituksimab sonrası revize edilmiş uluslararası prognostik indeks : Rituksimab- Siklofosfamid, Vincristin, Prednisolon : Santral Sinir Sistemi : Southwest Oncology Group : Tam remisyon : World Health Organization v

7 ŞEKİLLER Sayfa No: Şekil 1. Risk faktörleri puanına göre progresyonsuz sağkalım Şekil 2. İPİ gruplarına göre progresyonsuz sağkalım eğrisi (A) standart İPİ (B) R-İPİ Şekil 3. Prognostik faktör puanına göre genel sağkalım Şekil 4. İPİ gruplarına göre genel sağkalım eğrisi (A) standart İPİ (B) R-İPİ vi

8 TABLOLAR Sayfa No: Tablo 1. Ann-Arbor evreleme sistemi... 8 Tablo 2. İPİ puanlamasında kullanılan parametreler Tablo 3. Standart İPİ ye göre NHL hastalarının risk durumları Tablo 4. Tablo 5. Yaş düzeltilmiş İPİ ye göre 60 yaş NHL hastalarının risk durumları Yaş düzeltilmiş İPİ ye göre >60 yaş NHL hastalarının risk durumları Tablo 6. R-İPİ skoruna göre NHL hastalarının risk durumları Tablo 7. Hastaların demografik verileri Tablo 8. İPİ gruplarına göre hasta oranları Tablo 9. İPİ gruplarına göre yanıt, PFS ve OS oranları vii

9 1. GİRİŞ VE AMAÇ En sık görülen Non-Hodgkin lenfoma alttipi diffüz büyük B-hücreli lenfomadır. Agresif lenfomaların büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır. Yıllık insidansı / kişi arasındadır. Tedavi edilmediği takdirde yaşam süresi aylarla sınırlıdır(1-5). Buna karşın, siklofosfamide, doksorubisin, vincristin ve prednisolon gibi kombinasyon tedavileri ile kür sağlanabilmektedir. Daha az toksik olması nedeniyle CHOP kombinasyon rejimi DBBHL nın tedavisinde standart olarak uzun yıllar kullanılmıştır. Diğer kombinasyon tedavilerinin CHOP rejimine üstünlüğü gösterilememiştir (6). CD20, olgun B hücreleri üzerinde bulunan bir hücre yüzey proteinidir. Hücre siklusunun başlamasında ve hücrenin diferansiyasyonunda rol aldığı bilinmektedir. Rituksimab, bu hücre yüzey antijenini spesifik olarak bağlayan IgG1 yapısında kimerik bir antikordur. Kemoterapi ile sinerjistik etki yaparak, kompleman aracılı hücre ölümü, antikor bağımlı hücre ölümü, apoptozun indüklenmesi gibi mekanizmalarla lenfoma hücrelerinin ölümüne sağlamaktadır (7). Düşük gradlı ve nüks agresif lenfomalarda rituksimab kullanılmasının etkin olduğu görülmüştür (8,9) li yılların başından itibaren, DBBHL tedavisinde CHOP kombinasyon rejimine rituksimab ın eklenmesinin toksisiteyi artırmadan progresyonsuz ve toplam sağkalımda iyileşme sağladığı görülmüştür (10-12). Günümüzde DBBHL nın standart tedavisi R-CHOP kombinasyon tedavisidir (13). 1

10 DBBHL lı hastalarda beş temel bağımsız faktörün prognoz üzerine etkisi olduğu saptanmıştır (14). Bu faktörlerden yola çıkarak İPİ geliştirilmiştir. İPİ skoruna göre hastalar 4 gruba ayrılmıştır. Oluşturulan bu standart İPİ gruplarında, doksorubisin bazlı tedavi ile 5 yıllık sağkalım oranları çok farklıdır. Yeni tedavi modalitelerinin geliştirildiği çalışmalarda, hastaların randomize edilmesi aşamasında önemli bir yere sahip olmuştur. Rituksimab ın kullanıma girdiği çalışmalarda da bu skorlama sisteminin kullanılabilir olduğu saptanmıştır (15). Fakat başka bir çalışmada, revize edilmiş İPİ nin, riskin belirlenmesinde daha etkili olduğu bulundu (16). Bu aşamadan sonra, en iyi risk gruplandırması tartışılmaya başlanmıştır. Ancak gerçek olan şu ki; iyi bir prognostik skorlama, randomize çalışmalar için temel teşkil etmektedir. Bu nedenle, prognostik faktörlerin ve skorlama sisteminin daha iyi belirlenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, DBBHL tanısı ile R-CHOP tedavisi alan hastalarda standart ve revize edilmiş İPİ nin karşılaştırılması planlanmıştır. 2

11 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma Non-Hodgkin Lenfomalara Genel Bakış Lenfomalar, maligniteler içinde en küratif grubu oluşturmaktadır. Hodgkin lenfoma ve non-hodgkin lenfoma olmak üzere başlıca iki grup altında toplanırlar. En sık görülen tipi Non-Hodgkin lenfoma lardır. NHL lar, heterojen bir gruptur. Öncü B hücre, öncü T hücre, olgun B hücre ve olgun T hücre gibi hemopoetik hücrelerin çeşitli farklılaşma basamaklarından kaynaklanırlar. Gelişim basamaklarından birinde kalarak malign hücreye dönüşüm gözlenir. Köken aldıkları farklılaşma basamaklarına göre farklı immünolojik, morfolojik ve klinik görünümlere sahiptir. Amerika Birleşik Devletleri nde her yıl yaklaşık 70,000 yeni olgu saptanmaktadır. Tüm kanser türleri içinde görülme sıklığı açısından, kadınlarda altıncı, erkeklerde yedinci sıradadır. Diğer kanser türlerine göre insidansı son yıllarda artmaktadır (17). Bunun nedeni, AİDS, böcek ve bitkilere karşı kullanılan kimyasal zehirler, immünsupresif ilaç kullanımı gibi immünsupresyon sağlayan faktörlerdeki artış olduğu düşünülmektedir. En fazla artış yaşlı populasyonda ve agresif alttiplerde olmaktadır. Etyoloji tam olarak bilinmemektedir. Kimyasal öldürücü maddelerin kullanımında artış, sigara, saç boyaları ve diğer toksik maddelerin rolü net olarak gösterilememiştir. Bununla birlikte, özellikle bazı enfeksiyonlar ve immünsuprese 3

12 kişiler yatkınlık oluşturmaktadır. Mekanizması ise tam olarak ortaya konulamamıştır. İnsidansı artmakla birlikte, etkin tedavi ajanları sayesinde hastalığa bağlı ölüm oranı azalmakta ve 5 yıllık sağkalım oranı artmaktadır. Kansere bağlı ölümler içinde kadınlarda yedinci, erkeklerde dokuzuncu sıradadır. NHL ların büyük çoğunluğu B hücre kökenlidir. Tüm olguların %80-85 ini oluşturmaktadır. B- ve T/natural killer hücreli lenfomalar ise %15-20 oranındadır. B hücreli lenfomalar içinde yaklaşık %30-35 görülme sıklığı ile en çok DBBHL görülmektedir(18). Folliküler lenfoma ikinci en sık görülen alttiptir ve yaklaşık olarak %25 oranındadır. Bunun yanında daha az oranda marjinal zon lenfoma, mantle cell lenfoma, MALT lenfoma gibi alt tipler bulunmaktadır Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma: Patogenez ve Sınıflama Diffüz büyük B hücreli lenfoma, NHL nın en sık görülen tipidir. Agresif lenfomaların prototipidir. Adından da anlaşılacağı gibi, nodüler olmayan, diffüz büyük B hücreleri ile karakterizedir. Heterojen bir yapıdadır. Sitolojik, morfolojik ve klinik olarak çok farklı varyantları mevcuttur. Yaş ile insidansı artmaktadır ve yedinci dekatta pik yapmaktadır. Bununla birlikte her yaşta görülebilir. Lokalize veya yaygın hastalık olarak kendini gösterebilir. Erkeklerde daha sık görülür (2). Moleküler patogenezi oldukça karışıktır. Olgun B hücrelerinden köken almaktadır. Aktive B hücrelerin iki farklı tipi olan immünoblast ve sentroblasta benzeyen, normal lenfositlerin 2-3 katı büyüklükte hücreler ile karakterizedir. 4

13 Kemik iliği kök hücreleri lenfoid prekürsör hücrelere dönüştükten sonra, sırasıyla progenitör B hücre, pre B hücre ve immatür B hücresi oluşmaktadır. Kanda dolaşan bu hücreler antijenle karşılaştıktan sonra folliküllere giderek germinal merkezde yerleşmektedir. Bu aşamada malign potansiyel kazanan hücrelerden DBBHL, FL, BL ve HL gibi lenfomalar oluşmaktadır. DBBHL, denovo oluşmakla birlikte, B hücreli kronik lenfositik lösemi, lenfoplazmositik lenfoma, folliküler lenfoma, marjinal zon lenfoma ve splenik marjinal zon lenfoma gibi daha yavaş seyirli lenfomalardan da dönüşebildiği bilinmektedir. Morfolojik olarak 3 varyantı vardır. Fakat bunun klinik önemi bilinmemektedir. En sık görülen tipi, germinal merkez sentroblastlara benzeyen hücreler ile karakterize sentroblastik varyanttır. Bazofilik dar sitoplazma ve 1-3 nükleolusa sahiptir. Bazı olgularda bu sentroblastlar çok parçalıdır. İkincisi, daha az görülen immünoblastik varyanttır. Baskın merkezi nükleolus ve geniş bazofilik sitoplazma içeren immünoblastlar ile karakterizedir. Anaplastik varyantta ise pleomorfik nükleus, geniş sitoplazma ve sinüzoidal bütüme paterni mevcuttur. Bu ana 3 tip dışında daha nadir görülmekle birlikte, iğsi hücreli, taşlı yüzük hücreli, psödo rozet görünümlü, miksoid ve fibriller matriks varyantları da mevcuttur. Morfolojik sınıflamanın yanında klinikopatolojik olarak da 4 alttipe ayrılmaktadır. T-hücre/histiyosit zengin alttipi, lenfosit predominant hodgkin lenfoma ile karışabilmektedir. İkinci alttip, intraoküler ve intraserebral olguları içine alan primer santral sinir sistemi DBBHL dır. EBV ile ilişkisi yoktur. İmmün sistemde supresyon ile ilişkilidir. Üçüncü alttip olan bacak tipi primer kutanöz DBBHL genellikle yaşlı kadınlarda görülür. Diğer alttiplere göre daha agresiftir 5

14 ve deri dışında bölgeler de tutulur. Bacaklar çoğunlukla bilateral tutulur. Dördüncü alttip yaşlılarda görülür ve EBV pozitiftir. Yeni bir antitedir ve 2008 de tanımlanmıştır. Zonal nekroz içeren Reed-stemberg hücreleri bulunmaktadır. DBBHL, CD 45 ile birlikte CD19, CD20, CD22 ve CD79a gibi hücre yüzey antijenlerinden bir veya daha fazlasını bulundurmaktadır. Bunun yanında değişik oranlarda bcl-2, bcl-6, CD5, CD10, MUM1/IRF4 ekspresse edebilirler. Genomik ve moleküler profil olarak aktive B hücre, germinal merkez B hücre ve primer mediastinal B hücre lenfoma olmak üzere 3 varyanta ayrılmaktadır. GCB varyantı yaygın olarak transkripsiyon mekanizmalarında düzenleyici rol alan bcl-6 ekspresse etmektedir. Bunun yanında daha az olmakla birlikte tümör supressör gen olan PTEN de delesyon da görülmektedir. ABC varyantında ise yine tümör supressör gen olan BLIMP1 olguların yarısından fazlasında inaktiftir. Ayrıca, hücrenin çoğalması ve apoptozdan kaçışı sağlayan NF-κB yolu da aktive olmaktadır. CARD11, MYD88, BCR, ve İTAM mutasyonları da görülmektedir. PMBL, mediastende timik medüller B hücrelerinden köken alan DBBHL varyantıdır. Gen ekspresyon profili, DBBHL dan daha çok klasik hodhkin lenfomaya benzemektedir. B hücre reseptör sinyal komponentlerinde azalma, ekstrasellüler matriks komponentleri ve sitokinlerin ekspresyonunda artış vardır. Genetik değişiklikler, JAK/STAT ve NFκB sinyal iletim yolağında artışa yol açmaktadır. Bu artış da PMBL hücrelerinin T hücre aracılı immün cevaptan kaçışı sağlamaktadır. 6

15 Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma: Tanı ve Evreleme Küratif bir hastalık olması nedeniyle tedavi planının efektif yapılması gerekmektedir. Bunun sağlanabilmesi için doğru teşhis ve evreleme büyük önem arzetmektedir. Çoğunlukla hızlı büyüyen bir lenf nodu şeklinde klinik prezentasyonu vardır. Lenf nodlarının klinik belirti verdiği bölgeye göre klinik adlandırma yapılır. Yaklaşık %40 oranında ekstranodal tutulum gösterir. En sık tutulan ekstranodal bölge gastrointestinal sistemdir. Fakat tüm dokulardan kaynaklanabilir. Kemik iliği tutulumu %10-25 arasında saptanmaktadır (19,20). Hastaların %30 unda ateş, kilo kaybı ve gece terlemesi gibi B semptomları mevcuttur (1,21). Tanı için, nodal yapının ve hücresel morfolojinin çok iyi değerlendirilmelidir. Bunu sağlamak için biyopsinin yeterli olması gerekir. Epitelyal tümörlerde tanı için sitomorfolojik yapının incelenmesi yeterlidir. İnce iğne aspirasyon biyopsisi bunu sağlayabilir. Fakat lenfomalarda, tanı ve sınıflama için doku düzeyinde büyük örnekleme ihtiyaç vardır. Sınıflandırma yapabilmek için de morfoloji, moleküler sitogenetik, immünfenotip ve klinik özellikler gereklidir. Bunun için lenf nodundan ya da dokudan eksizyonel biyopsi yapılması gerekmektedir (22). İnce iğne aspirasyon biyopsisi yetersiz kalmaktadır (23). Patolojik incelemede karakteristik büyük, transforme B hücreleri gözlenir. Bazofilik sitoplazma ve belirgin nükleoluslara sahiptir. Yüksek proliferasyon indeksi (>%40) ile diffüz büyüme paterni gösterir. İmmünhistokimyasal inceleme mutlaka yapılmalıdır. Diğer NHL tiplerinden ayırmayı sağlar. CD 45 in yanında 7

16 büyük oranda tüm B hücre antijenlerini (CD19, CD20,CD22 ve CD79a) ekpresse eder. Anaplastik varyant dışında CD5 ve CD23 ekspresyonu yoktur. CD10 germinal merkez hücreli varyantında görülmektedir. Olguların yarısından fazlasında hücre yüzeyinde ve sitoplazmada çoğunlukla İgM tipi olmak üzere monoklonal immünglobulin ekspresse eder. Birçok genetik anormallikler içerse de tanı için kullanışlı değildir. Tanı sonrası tedavinin optimal olabilmesi için laboratuar testleri ve görüntüleme yapılır. Serum LDH düzeyi, hepatit B paneli mutlaka bakılmalıdır. Antrasiklin bazlı tedavi alacağı için ekokardiyografi ile kalbin değerlendirilmesi gerekir. Evreleme amaçlı oral ve intravenöz kontrast madde ile çekilen bilgisayarlı tomografi çekilmelidir. PET mevcutsa PET/BT kombinasyonu daha kullanışlıdır. Sadece BT ve PET e göre PET/BT daha iyi evreleme sağlamaktadır (24). Kemik iliği biyopsisi evreleme için yapılmalıdır. Diğer lenfomalarda olduğu gibi DBBHL da da Ann-Arbor evreleme sistemi kullanılmaktadır (25) (Tablo 1). Tablo 1. Ann-Arbor evreleme sistemi Evre I II III IV Tanım Bir tek lenf nodu bölgesinin veya tek ekstralenfatik organ veya bölgenin tutulumu. Diafragmanın aynı tarafında iki veya daha fazla lenf nodu bölgesinin tutulması Diafragmanın her iki tarafında lenf nodu bölgelerinin tutulması Bir veya daha fazla ekstralenfatik organın diffüz veya yaygın tutulumu Ann-Arbor evreleme sistemi, ilk olarak Hodgkin hastalığının klinik evrelemesinde kullanılmıştır. Daha sonra NHL için de modifiye edilerek 8

17 kullanılmaya başlanmıştır. Son 30 yıldır, klinik çalışmalarda ve tedavi planlamasında bu evreleme sistemi tüm dünya tarafından kullanılmaktadır. Dalak, timus, appendiks, Waldeyer halkası ve peyer plakları bu evreleme sisteminde nodal tutulum olarak kabul edilmektedir. Lokalize ekstranodal tutulumlar da E ile değerlendirilir. Fakat yaygın ekstranodal tutulumlar ise evre IV olarak kabul edilmektedir. Enfeksiyon yada başka bir neden ile açıklanamayan ateş, son 6 ay içinde oral alım eksikliğine bağlı olmaksızın kilonun %10 undan fazlasının kaybı veya gece terlemesinin varlığına B semptomları denir. Bu belirtilerden en az birinin olması B, hiçbirinin olmaması A olarak kabul edilir. Dalak tutulumunun varlığı S olarak adlandırılır. 10 cm nin üzerinde kiteler bulky hastalık olarak kabul edilir. DBBHL olgularının büyük çoğunluğu ileri evrede saptanmaktadır. Evre 1-2 olgular tüm hastaların yaklaşık %30-40 ını oluşturmaktadır Diffüz büyük B hücreli lenfoma: Tedavi DBBHL agresif bir hastalıktır. Tedavisiz olguların toplam sağkalım süresi aylarla sınırlıdır. Tedavi planlaması yapılmadan önce histolojik subtipin, hastalık yaygınlığının ve hastanın ECOG performans statusunun iyi belirlenmesi gerekmektedir. Tam kan sayımı, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri, HİV serolojik testi yapılmalıdır. LDH düzeyi, ürik asid düzeyi, hepatit B virüs yüzey antijen ve cor antikoru bakılmalıdır. PET/BT ile kemik iliği tutulumu iyi bir şekilde değerlendirilse de kemik iliği biyopsisi önerilmektedir. Eğer testiküler, epidural ve sinüzal tutulum var ise BOS sıvısı incelenmelidir. Doksorubisin bazlı 9

18 sistemik kemoterapi verilecei için EKO veya MUGA ile ejeksiyon fraksiyonu ölçülmelidir. Genç hastalarda fertilizasyonla ilgili bilgi verilmeli, kadınlarda ovum saklanması zor olsa da en azından erkekler sperm bankasına yönlendirilmelidir. Tanı sonrası tedavi planlamasında en önemli parametre hastalığın yaygınlığıdır. Hastalar iki gruba ayrılarak planlama yapılır. Bir radyasyon alanına giren evre 1 ve 2 olgular lokalize hastalık olarak, evre 3 ve 4 ise yaygın hastalık olarak sınıflandırılır. Evre 2 ve bulky hastalığı bulunan olgular ise ileri evre hastalık gibi değerlendirilir ve o şekilde tedavi edilir. Sınırlı evre hastalıkta, 3 kür CHOP kemoterapisi ve bölgesel radyoterapi ile kombine tedavisi SWOG çalışmasından sonra standart hale gelmiştir (26). Bunun yanında radyoterapi verilmeden 6-8 kür kemoterapi de ikinci bir seçenektir. Sağkalım oranları benzer olsa da yan etkiler açısından farklılıklar vardır. Kemoterapiye bağlı kardiyak ve hematolojik bozukluklar görülmekte iken, radyoterapi verilen hastalarda akut veya uzun dönemli lokal yan etkiler daha fazladır. Sınırlı evre hastalıkta CHOP kemoterapisine rituksimab eklenmesinin katkısını gösteren çok az sayıda çalışma vardır. Çoğunlukla çalışmaların alt grup analizi ile değerlendirme yapılmıştır. Bu konuda edindiğimiz en önemli bilgiler MİnT çalışmasına aittir. Bu çalışmada da sadece evre 2 ve bulky hastalığı olan evre 1 genç hastalar bulunmaktadır. Toplam hastaların sadece %18 i evre 1 di ve bulky hastalığa sahipti. Bu çalışmada rituksimab eklenmesinin katkısı gösterilmiştir (27). Kemoterapiye radyoterapi eklenmesinin katkısını gösteren 10

19 çalışmalar daha çok rituksimab kullanıma girmesinden önce yapılmıştır (28). Bu çalışmalarda 3 kür kemoterapi sonrası radyoterapi alan hastalarda, sadece kemoterapi alan hastalara göre toplam sağkalım oranı daha iyiydi. Rituksimab eklendikten sonra ise radyoterapinin eklenmesinin faydası tartışma konusu olmuştur. Bu konuda randomize çalışma yoktur. Fakat retrospektif çalışmalar ve randomize çalışmaların alt grup analizleri bize bilgi vermektedir. Bu çalışmalar sonucunda, 3 kür R-CHOP kemoterapisi sonrası tutulu alan radyoterapisi verilmesinin, 6-8 kür kemoterapiye göre yan etkilenin azlığı nedeniyle daha uygun olacağı sonucuna varılmıştır. Fakat düşük riskli ve bulky hastalığı olmayan olgularda, radyoterapinin yan etkilerinden çekiniliyorsa 6-8 kür R-CHOP kemoterapisi de uygulanabilir. Yaygın hastalıkta, tek radyoterapi alanına sığacak bir tutulum yoktur. Evre 3 ve 4 hastalar bu gruptadır. Tüm olguların neredeyse 2/3 ünü kapsamaktadır. Diğer kombinasyon tedavilerine göre eşit etkinlikte ve tolere edilebilir yan etkilerinin olması nedeniyle uzun yıllar CHOP kemoterapisi agresif lenfomaların standart tedavisi olarak kabul edilmiştir (6). Fakat bu tedavi sonrası nüksler fazla olmaktaydı. Yavaş seyirli lenfomalarda etkinliği saptandıktan sonra nüks-refrakter agresif lenfomalarda da araştırma konusu olmuştur. Bu grup hastalarda da etkin olduğu gösterilmiştir (9). Daha sonra CHOP kemoterapisi ile kombinasyonda etkinliği araştırılmıştır. Bu konuda yapılmış başlıca 3 çalışma bulunmaktadır. Yaşlı hasta grubunda yapılan GELA çalışmasında CHOP kemoterapisine rituksimab eklenmesinin PFS ve OS de iyileşme görülmüştür (10,29). Yine yaşlı hastaları içeren RİCOVER 60 çalışmasında ise 14 günde bir CHOP alan hastalara 11

20 rituksimab eklendiğinde toplam sağkalım uzamaktadır (30). MİnT çalışmasında ise daha çok genç ve iyi prognozlu hastalar dahil edilmiş, rituksimabın katkısı gösterilmiştir. Bu etki uzun dönemde de sürmektedir (11,27). Ondört günde bir verilen doz yoğun tedavinin 21 günde bir verilen tedaviye oranla etkinliğinin daha üstün olup olmadığı tartışmalıdır. Fakat daha toksik olduğu saptanmıştır (31,32). Bu sonuçlar, yaygın hastalıkta 21 günde bir verilen 6-8 kür R-CHOP kemoterapisinin standart tedavi olduğunu göstermiştir. Sınırlı evre olup bulky hastalığı olan veya B semptomları bulunan olgular da bu gruba dahil edilmektedir. Bulky hastalık varlığında 6 kür R-CHOP uygulamasına radyoterapi eklenmesinin tartışılmakla beraber faydalı olabileceği düşünülmektedir. Tedavi başlangıcında onkolojik aciller ve tedaviye bağlı oluşabilecek komplikasyonlar açısından dikkatli olunmalıdır. Özellikle tümör lizis sendromuna karşı alınacak önlemler büyük önem taşır. Santral sinir sistemi nüksü açısından risk oluşturan hasta gruplarında SSS proflaksisi de önerilmektedir. Kardiyak fonksiyon bozukluklarında doksorubisin içermeyen şemalar tercih edilmektedir Prognostik İndeksler Prognostik indeksler: Standart İPİ Bir hastalığın nasıl seyredeceği konusunda, tanı anında bize ipucu veren parametrelere prognostik faktörler denir. Bu faktörler, bazen tedavi planlamasında da kullanılabilmektedir. Bu durumda prediktif faktörler olarak adlandırılmaktadır. DBBHL, küratif bir hastalık olması nedeniyle tedavi yönetiminin iyi yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, hastalık gidişatının önceden belirlenebilmesi ve buna 12

21 göre planlama yapılması çok önemlidir. Özellikle kötü prognostik özelliklere sahip hastaların belirlenmesi, daha agresif tedaviler ile progresyonsuz ve toplam sağkalım oranlarını artırmak için büyük önem taşır. Malign tümörlerin çoğunda prognozu belirleyen en önemli faktör evredir. Fakat DBBHL da evrenin yetersiz kaldığı görülmüş ve klinik, moleküler ve laboratuar bulgularına ihtiyaç duyulmuştur. Bu amaçla birçok çalışma yapılmıştır. Bunlardan en önemlisi, doksorubisin bazlı kemoterapiler ile tedavi edilen hastalarda prognoza etkiyen faktörlerin belirlendiği çalışmadır (14). Tedavi öncesi faktörlerin değerlendirildiği bu çalışmada, ileri yaş, yaygın evre hastalık, ekstranodal bölge tutulumu, bulky hastalık varlığı, ECOG performans statusu, B semptomlarının varlığı, serum LDH düzeyi yüksekliği, albumin düzeyi düşüklüğü ve serum β2 mikroglobulin düzeyi tek varyans analizinde toplam sağkalım ile ilişkili bulunmuştur. Serum β2 mikroglobulin düzeyi ve hipoalbuminemi dışındaki faktörler komplet yanıt ile de ilişkilidir. Cinsiyet arasında fark saptanmamıştır. Yaş sınırı 60 olarak alınmış, 60 yaş üstü hastaların prognozu daha kötü seyrettiği görülmüştür. Evre arttıkça ve ECOG performans durumu kötüleştikçe klinik yanıt oranı ve sağkalım düşmektedir. Evre, sınırlı ve ileri evre hastalık olmak üzere 2 ayrı grup oluşturulduğunda bu anlamlılık daha belirginleşmiştir. Yine ECOG performans durumu, 0 ve 1 olanlar ile 2 ve üzeri olanlar diye 2 gruba ayrıldığında anlamlılık artmıştır. Bulky hastalık ve B semptomlarının varlığında prognozun kötüleştiği belirlenmiştir. Ekstranodal tutulum sayısı 2 gruba ayrıldığında, 1 bölgenin üzerinde tutulum olması, hiç ekstranodal tutulum olmaması veya tek bölge tutulumu olmasına göre daha kötü seyretmektedir. LDH düzeyinin üst 13

22 sınırın üzerinde olması kötü prognostik belirteçtir. Normal sınırın üzerinde olmasıyla 1.2 kat ve üzerinde olması arasında fark saptanmamıştır. Bu faktörler çoklu varyans analizinde değerlendirildiğinde yaş, ileri evre hastalık, kötü performans durumu, yüksek LDH düzeyi ve 1 in üzerinde ekstranodüler organ tutulumu bağımsız faktörler olarak bulunmuştur (Tablo 2). Prognoz üzerine etkiyen bu bağımsız faktörlerin klinik olarak kullanılabilmesi ve daha açıklayıcı bilgiler vermesi için bir indeks haline getirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla, pozitif olan her faktöre bir puan verilerek toplam puan hesaplanmış ve gruplama oluşturulmuştur. 0 ve 1 puan düşük, 2 puan düşük-orta, 3 puan yüksek-orta, 4 ve 5 puan yüksek risk grubunu ifade etmektedir (Tablo 3). Risk gruplarına göre tam remisyon oranları sırasıyla %87, %67, %55 ve %44 saptanmıştır. Benzer şekilde 5 yıllık sağkalım oranları da risk grubu yükseldikçe azaldığı görülmüş ve sırasıyla %73, %51, %43 ve %26 bulunmuştur. Tablo 2. İPİ puanlamasında kullanılan parametreler Özellikler Yaş Evre Serum LDH düzeyi Ekstranodal bölge tutulumu ECOG performans durumu Prognostik faktör (her biri için 1 puan) >60 yaş = 1 puan Evre III ve ya IV = 1 puan Üst sınırın üzeri =1 puan >1 = 1 puan 2 = 1 puan 14

23 Tablo 3. Standart İPİ ye göre NHL hastalarının risk durumları İPİ risk grubu İPİ Tam remisyon oranı 5 yıllık yaşam oranı Düşük risk 0,1 %87 %73 Düşük-orta risk 2 %67 %51 Yüksek-orta risk 3 %55 %43 Yüksek risk 4,5 %44 % Prognostik İndeksler: Yaş Düzeltilmiş İPİ İleri yaşın, prognoz açısından kötü bir faktör olduğu saptandıktan sonra, altmış yaş sınır olarak alındığında üstündeki ve altındaki hastalarda ayrı ayrı değerlendirme yapılmıştır. Bu durumda, ekstranodal organ tutulum varlığı ve sayısının prognoz üzerine etki etmediği saptanmıştır. Yalnızca 3 faktör, evre, LDH düzeyi ve ECOG performans durumu ile ilişki vardır. Bu faktörler de aynı puanlama yöntemi ile değerlendirildiğinde, 0 puan düşük, 1 puan düşük-orta, 2 puan yüksek-orta ve 3 puan yüksek risk grubunu oluşturmaktadır (Tablo 4, Tablo 5). Tablo 4. Yaş düzeltilmiş İPİ ye göre 60 yaş NHL hastalarının risk durumları İPİ risk grubu İPİ Tam remisyon oranı 5 yıllık yaşam oranı Düşük risk 0 %92 %83 Düşük-orta risk 1 %78 %69 Yüksek-orta risk 2 %57 %46 Yüksek risk 3 %46 %32 15

24 Tablo 5. Yaş düzeltilmiş İPİ ye göre >60 yaş NHL hastalarının risk durumları İPİ risk grubu İPİ Tam remisyon oranı 5 yıllık yaşam oranı Düşük risk 0 %91 %56 Düşük-orta risk 1 %71 %44 Yüksek-orta risk 2 %56 %37 Yüksek risk 3 %36 %21 Bu indekslerin prognozun belirlenmesinde kullanışlı olduğu belirlendikten sonra, tüm randomize çalışmalarda kullanılmaya başlanmıştır Prognostik İndeksler: Evre Düzeltilmiş İPİ Evrenin prognostik önemi saptanmıştır. İleri evre hastalar daha kötü seyretmektedir. Sınırlı evre hastalıkta tedavinin farklı olduğunu bilmekteyiz. Bu hastalarda 3 kür kemoterapi sonrası radyoterapi verilmektedir. Bu hastalarda evre çıkarılarak yapılan skorlama sisteminin prognoza katkısı incelenmiştir. Shenkier ve arkadaşlarının, 3 kür antrasiklin bazlı kemoterapi sonrası radyoterapi alan hastalarda retrospektif olarak yaptığı çalışmada hastalar puanlama sistemine göre 0 puan iyi, 1 ve 2 puan orta, 3 ve 4 puan kötü grubu oluşturmaktadır. Evre 2 hastaların daha kötü prognoza sahip olduğu sonucundan yola çıkılarak yapılan skorlama sisteminde yaş, ECOG performans durumu, LDH düzeyi ve evre 2 hastalık olmak üzere 4 faktör bulunmaktadır. İyi, orta ve kötü grupta 10 yıllık toplam sağkalım oranları sırasıyla 90, 56 ve 48 saptanmıştır (33). Bu skorlamanın daha çok primer gastrik ve intestinal DBBHL hastalarında uygulanabilir olduğu görülmüştür (34,35). 16

25 Prognostik İndeksler: Rituksimab Sonrası Revize Edilmiş İPİ CD20 pozitif DBBHL hastalarında rituksimabın kombinasyon tedavisine eklenmesinin sağkalıma katkısı gösterildikten sonra R-CHOP kemoterapisi standart tedavi olmuştur. Yeni tedavi modalitelerinin belirlenme sürecinde, hastaların randomizasyonunda, standart ve yaş düzeltilmiş İPİ nin kullanılması önerilmiştir. Fakat rituksimabın kullanıma girmesi sonrası aynı faktörler tarafından oluşturulan indeksin yararlı bilgiler verip vermediği tartışma konusu olmuştur. Bu amaçla, daha önce yapılan randomize çalışmalar kullanılarak retrospektif incelemeler yapılmıştır. Ziepert ve arkadaşları, rituksimab kombinasyonlu tedavilerin kullanıldığı 3 çalışmanın verileri ile yaptığı analizde, standart İPİ nin kullanılabilir olduğunu saptamışlardır (15). Fakat bu indekste 4 grubun olması ve sadeleştirme gerektiği düşünülerek yeni indeksler de oluşturulmaya başlanmıştır. Faklı bir indeksin değerlendirildiği ilk çalışmada, populasyon bazlı retrospektif veriler kullanılmıştır. Kanada da 2005 yılına kadar R-CHOP kemoterapisi ile tedavi edilmiş DBBHL hastalar çalışmaya dahil edilmiştir. Bu çalışmada, aynı puanlama sistemi ile daha önceki gruplamadan farklı olarak yeni bir gruplama yapılmıştır (Tablo 6). Standart İPİ ye göre daha kullanılabilir olduğu görüşü ortaya çıkmıştır (16). 17

26 Tablo 6. R-İPİ skoruna göre NHL hastalarının risk durumları İPİ risk grubu İPİ puanı 4 yıllık PFS 4 yıllık OS Çok iyi 0 %94 %94 İyi 1,2 %80 %79 Kötü 3,4,5 %53 %55 Yine 2010 yılında yayınlanan retrospektif bir çalışmada, 60 yaş üstü hastalarda standart İPİ, E-İPİ, aaipi ve R-İPİ değerlendirilmiştir. R-İPİ için çok iyi grup hastalar bulunmasa da, iyi ve kötü grup arasında anlamlı farklılık bulunmaktaydı (36). Benzer şekilde, Bari ve arkadaşları da, standart İPİ ye göre R-İPİ nin daha kullanışlı olduğu ve randomize çalışmalarda kullanılması gerektiği sonucuna varmışlardır (37). Fakat tartışma halen devam etmekte ve geniş hasta gruplarını içeren yeni çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır Prognostik indeksler: Diğer Prognostik Faktörler Bu indeksler oluşturulurken kullanılan faktörlerin dışında, prognoza etkidiği net olarak tanımlanamamış klinik ve moleküler belirteçler de vardır. B semptomlarının varlığı, β2 mikroglobulin düzeyi yüksekliği, bulky hastalık varlığı ve bazı genetik değişiklikler bunlara örnek teşkil eder. DBBHL in heterojen bir hastalıktır. Gen ekspresyon profillerine bakılarak moleküler patogenezi aydınlatılmaya çalışılmakta ve sınıflama yapılmaktadır. Bu bağlamda, GCB ve ABC olmak üzere iki ana grup oluşturulmuştur. GCB, ABC alttipine göre daha iyi prognoza sahiptir. T(14;18) bu grupta %30-40 civarında görülmekte ve iyi prognostik bir faktördür. ABC alttipinde ise trizomi 3 ve 18

27 INK4A/ARF delesyonu daha çok saptanmaktadır. Kötü prognozla ilişkilidir. Rituksimab eklendikten sonra da bu kötü prognoz devam etmektedir(38). Kromozomal translokasyonların prognozla ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur. Bu alanda saptanmış 3 onkogen bulunmaktadır. BCL-2 translokasyonu daha çok ABC alttipinde olmak üzere olguların üçte birinde saptanmaktadır. Fakat ABC alttipinde prognostik önemi yok iken, R-CHOP kemoterapisi alan GCB alttipinde kötü prognozla ilişkilidir(39). BCL-6, daha çok ABC alttipinde olmak üzere olguların üçte birinde görülmektedir. CHOP kemoterapisi alan hastalarda prognozla ilişkili değil iken, R-CHOP alan hastalarda prognoza etkidiği görülmektedir(40). MYC translokasyonu çok nadir görülse de, doksorubisin bazlı tedavi alan hastalarda kötü prognoz ile ilişkilidir. Dubble-hit lenfoma, çoğunlukla MYC ve BCL-2 olmak üzere iki translokasyonun bir arada olduğu olguları tanımlamaktadır. Sınıflandırmada, DBBHL ve Burkitt lenfoma arasında bulunur ve İPİ den bağımsız olarak kötü prognoz belirtecidir(41). Bu çalışmalar ile, moleküler ve genetik değişikliklerin prognostik önemi vurgulansa da, skorlama sistemleri içinde henüz yerlerini almamıştır. Bu bilgilerin randomize çalışmalarda kullanılabilmesi veya tedavi planlamasında yer alabilmesi için ileri çalışmalar ile teyit edilmesi ve klinik uygulanabilirliğinin araştırılması gerekmektedir. 19

28 3. HASTALAR VE YÖNTEM 3.1. Hastalar Bu çalışma, retrospektif olarak dizayn edildi. Çalışmaya Nisan 2004 ile Nisan 2013 arasında DBBHL tanısı alan ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Medikal Onkoloji Bilim Dalı nda tedavi edilen hastalar alınmıştır. Histolojik tanı WHO sınıflamasına göre yapılmıştı (42). Hastaların tümü, CD20 pozitifti ve rituksimab-chop benzeri kombinasyon şemaları ile tedavi almıştı. Çoğunluğu R- CHOP kemoterapisi olmakla beraber, rituksimab, siklofosfamid, epirubisin, vinkristin, prednison (R-CEOP) veya rituksimab, siklofosfamid, vincristin, prednison (R-CVP) protokolleri de verilmişti. Çalışma Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu tarafından onaylandı Yöntem Tedavi Öncesi Değerlendirme Evreleme ve tedavi öncesi değerlendirme amaçlı bütün hastalara başlangıçta fizik muayene, tam kan sayımı, biyokimyasal ve serolojik testler, akciğer grafisi, kemik iliği biyopsisi yapıldı. Teknik imkanlar uygun olduğu durumlarda PET/BT, mümkün değil ise toraks, abdomen ve pelvis bilgisayarlı tomografileri çekildi. Boyun BT klinik gereklilik görüldüğü durumlarda çekildi. Evreleme için, Ann-Arbor sistemi kullanıldı (43). İPİ skorlaması için ECOG performans durumu, evre, yaş, ekstranodal organ tutulum sayısı ve serum LDH 20

29 düzeyi kullanıldı. LDH nin üst sınırının (üst sınır: 248 U/L) üstündeki değerler pozitif olarak kabul edildi Yanıt Değerlendirme Tam remisyon, tedavi öncesi tümöre bağlı klinik, laboratuar ve radyolojik tüm bulguların tedavi ile ortadan kalkması olarak tanımlandı. Parsiyel remisyon, ölçülebilen tümör büyüklüğünde %50 den fazla gerileme olması olarak kabul edildi. Progresif hastalık ise mevcut tümörün %25 inden daha fazlasının büyümesi veya yeni odaklarda ortaya çıkması olarak tanımlandı Prognostik İndeks lerin Belirlenmesi Hastalar standart İPİ, yaş düzeltilmiş İPİ ve rituksimab sonrası revize edilmiş İPİ olmak üzere üç indeks ile değerlendirildi. Hem standart İPİ hem de R- İPİ için yaş, evre, ECOG performans durumu, ekstranodal organ tutulum sayısı ve LDH düzeyi parametreleri kullanıldı. Yaş için sınır 60 olarak alındı. Altmış yaş üstüne, evre 3 ve 4 e, ECOG PS 2 ve üzerine, birden fazla ekstranodal organ tutulumuna ve normal sınır üzerinde LDH düzeyine birer puan verildi. Standart İPİ de 0 ve 1 puan düşük risk, 2 puan düşük-orta risk, 3 puan yüksek-orta risk, 4 ve 5 puan yüksek risk grubunu, R-İPİ de ise 0 puan çok iyi, 1 ve 2 puan iyi, 3,4 ve 5 puan kötü risk grubunu oluşturmaktaydı. Yaş düzeltilmiş İPİ de yalnızca 3 faktör, evre, LDH düzeyi ve ECOG performans durumu ile puanlama yapıldı. 0 puan, düşük risk, 1 puan düşük-orta risk, 2 puan yüksek-orta risk, 3 puan ise yüksek risk grubunu oluşturdu. Standart İPİ ve R-İPİ nin prognozun belirlenmesindeki etkisi karşılaştırıldı. 21

30 3.3. İstatistiksel Yöntemler Sonuçların değerlendirilmesi SPSS Version.18.0 programı kullanılarak yapıldı. Çalışmadaki değişkenler One-Sample Kolmogorov-Smirnow testi ile normal dağılım açısından değerlendirildi. Normal dağılıma uygun olan veriler aritmetik ortalama ve standart sapmalarıyla, normal dağılıma uygun olmayan veriler ortanca (minimum-maksimum) değerleriyle verilmiştir. Progresyonsuz sağkalım ve genel sağkalım süreleri hesaplanmasında Kaplan-Meier metodu ve Log-rank testi kullanıldı. P<0.05 değerleri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. 22

31 4. BULGULAR 4.1. Hasta Özellikleri Çalışmaya toplam 148 hasta dahil edildi. Ortanca takip süresi 69 ay olan hastaların çoğunluğu kadındı (n=79,%53,4). Erkek hasta sayısı ise daha azdı (n=69,%46,6). Ortanca yaş 59 (aralık, 21-83) olarak saptandı. B semptomu hastaların yarıya yakınında vardı. Ann-Arbor evresi birbirine yakın orandaydı. ECOG performans durumu iyi olan hastalar daha fazlaydi. Hastaların çoğunda ekstranodal tutulum mevcuttu fakat büyük oarnda sadece bir odak tutulmuştu. Tüm hastalar rituksimab almıştı. En çok verilen kombinasyon tedavisi R- CHOP olmakla beraber, R-CVP ve R-CEOP alan hastalar da mevcuttu. Hastaların yarıya yakını lokal radyoterapi almıştı(%45,3). Tedavi ile ilişkili olduğu düşünülen toksisiteler nedeniyle 6 hasta tedavi sırasında eks olmuştu. Bu hastalarda yanıt değerlendirmesi yapılamamıştı. Yedi hastada (%4,7) tedavi sonrası progresif hastalık mevcut iken, beş hastada (%3,4) parsiyel remisyon vardı. Hastaların demografik özellikleri Tablo 7 de görülmektedir. Standart İPİ ye göre hastaların büyük çoğunluğu düşük risk grubundaydı. Sırasıyla düşük, düşük-orta, yüksek-orta ve yüksek risk grubu hastaların oranı %53,4, %15,5,%16,2 ve %14,9 olarak saptandı. R-İPİ ye göre ise daha çok iyi hastalar mevcuttu. Çok iyi, iyi ve kötü hasta oranı sırasıyla %27, %41,9 ve %31,1 bulundu. Seksen yedi hastanın bulunduğu 60 yaş ve altı hastalarda yaş düzeltilmiş İPİ değerlendirildi. Hastaların yarıya yakını düşük risk grubuna sahipti(tablo 8). 23

32 Tablo 7. Hastaların demografik verileri Yaş (yıl) Ortalama±SS Ortanca (aralık) Cinsiyet Erkek Kadın Ekstranodal tutulum 1 bölge 2 ve daha fazla bölge Yok Ann-Arbor evrelemesi I II III I ECOG performans durumu B semptomu Var Yok Tedavi rejimleri R-CHOP R-CEOP R-CVP Sayı (n=148) Yüzde (%) 57,6 ±13,9 59 (21 83) 69 46, , , , , , , , , , , , ,2 3 2, , , ,9 7 4,7 11 7,4 24

33 Tablo 7. (devam) Hastaların demografik verileri. Sayı(n=47) Yüzde % Radyoterapi Var Yok Tedaviye cevap TR PR PH Değerlendirilmeyen ,3 54,7 87,8 3,4 4,7 4,1 Tablo 8. İPİ gruplarına göre hasta oranları Risk grubu İPİ puanı Hasta sayısı Hasta yüzdesi Standart İPİ Düşük risk 0,1 79 %53,4 Düşük-orta risk 2 23 %15,5 Yüksek-orta risk 3 24 %16,2 Yüksek risk 4,5 22 %14,9 R-İPİ Çok iyi 0 40 %27,0 İyi 1,2 62 %41,9 Kötü 3,4,5 46 %31,1 Yaş düzeltilmiş İPİ Düşük risk 0 40 %46 Düşük-orta risk 1 25 %28,7 Yüksek-orta risk 2 10 %11,5 Yüksek risk 3 12 %13,8 25

34 4.2. Prognostik İndekslere Göre Yanıt ve Sağkalım Tedaviye Yanıt Tüm hastalar incelendiğinde, tam remisyon oranı %87,8 bulundu. Yanıt ile cinsiyet, yaş, ECOG performans durumu, ekstranodal organ tutulumu, dalak tutulumu ve B semptomları varlığı açısından istatistiksel anlamlı ilişki saptanmadı (p>.05). Evre (p=.008), LDH düzeyi (p<.001) ve Bulky hastalık (p<.001) varlığı ise yanıt ile ilişkiliydi. Standart İPİ ye göre risk grupları arasında anlamlı ilişki saptanmakla birlikte (p=.001), lineer bir doğru karşımıza çıkmamaktadır (Tablo.8). En iyi tam remisyon düşük riskli hastalarda saptanırken (%98,7), en kötü oran yüksek-orta riske sahip hastalarda görüldü (%72,7). Yüksek risk grubunda tam remisyon oranı daha iyiydi (%85). R-İPİ ye göre ise hastalarda tam remisyon oranlarının risk grubu ile daha korele olduğu görülmektedir (p=.002). Çok iyi, iyi ve kötü grupta sırasıyla %100, %95 ve %78,6 olarak saptanmıştır. Bu değerler doğrusal bir eğri oluşturmaktadır. Tablo 9. İPİ gruplarına göre yanıt, PFS ve OS oranları Risk grubu Tüm hastalar Standart İPİ Düşük risk Tam remisyon Oranı (%) 87,8 98,7 3 yıllık PFS (%) 74,8 88,9 5 yıllık OS (ay) 86,7 95,2 Düşük-orta risk 90,9 82,6 80,5 Yüksek-orta risk 72,7 48,9 69,2 Yüksek risk 85,0 45,5 67,2 R-İPİ Çok iyi ,5 96,9 İyi 95 86,4 88,6 Kötü 78,6 47,2 68,2 26

35 Progresyonsuz Sağkalım Ortanca progresyonsuz sağkalıma ulaşılamamakla beraber, 3 yıllık PFS %74,8 saptandı(tablo 9). İPİ risk gruplaması yapmadan, puana göre PFS hesaplandığında gruplar arasında anlamlı derecede fark mevcuttu(p<.001). Pozitif olan faktör sayısı arttıkça progresyonsuz sağkalım oranı düşmekteydi(şekil 1). Eğriler incelendiğinde, 0,1 ve 2 puan alan grupların benzer, yine 3,4 ve 5 puan alan grupların benzer seyrettiği gözlendi. Şekil 1. Risk faktörleri puanına göre progresyonsuz sağkalım Standart İPİ grupları arasında progresyonsuz sağkalım açısından anlamlı derecede fark mevcuttu(p<.001). Yüksek risk grubundaki hastalar daha fazla oranda nüksetmişti. Yanıt oranında olduğu gibi doğrusal bir ilişki mevcuttu. R-İPİ indeksine göre de gruplar arasında anlamlı fark bulunmaktaydı(p<.001). Çok iyi risk grubunda 3 yıllık PFS %89,5 iken iyi ve kötü risk gruplarında sırasıyla %86,4 ve %47,2 saptandı. Çok iyi ve iyi risk grubunda birbirine yakın oranlar 27

36 bulunmakla beraber, kötü risk grubunda progresyonsuz sağkalım belirgin olarak daha kısaydı. Şekil 2. İPİ gruplarına göre progresyonsuz sağkalım eğrisi (A) standart İPİ (B) R- İPİ Genel Sağkalım Ortanca genel sağkalıma henüz ulaşılamadı. Tüm hastalar değerlendirildiğinde, beş yıllık genel sağkalım %86,7 olarak saptandı. Prognostik faktör puanlamasına göre gruplar arasında istatistiksel anlamlılık mevcuttu (p<.001). Fakat progresyonsuz sağkalımda olduğu gibi, bu ilişki doğrusal değildi (Şekil 3). 28

37 Şekil 3. Prognostik faktör puanına göre genel sağkalım Standart İPİ ile genel sağkalımın, gruplar arasında farklılık gösterdiği saptandı (p<.001). Düşük risk grubunda prognoz daha iyi iken, yüksek risk grubunda daha kötüydü. Risk grubu ile doğrusal ilişki mevcuttu (Şekil 4). İkili değerlendirmede, yüksek-orta ve yüksek risk grupları arasında sağkalım oranı birbirine çok yakındı ve istatiksel anlamlı fark bulunmadı (p=.948). R-İPİ gruplarına göre de genel sağkalımın farklı olduğu görüldü (p<.001). Standart İPİ de olduğu gibi, doğrusal bir ilişki vardı (Şekil 4). Risk grubu kötü hastalarda sağkalım oranının daha kötü olduğu saptandı. Beş yıllık genel sağkalım oranları sırasıyla %96,9, %88,6 ve %68,2 olarak bulundu. İkili değerlendirmelerde, gruplar arasında ayrı ayrı anlamlı fark vardı. 29

38 Şekil 4. İPİ gruplarına göre genel sağkalım eğrisi (A) standart İPİ (B) R-İPİ 30

39 5. TARTIŞMA VE SONUÇ DBBHL, en sık görülen NHL alttipidir. Agresif lenfomaların prototipidir. Tedavi edilmedikleri takdirde yaşam süresi aylarla sınırlıdır. Bu kadar agresif olmalarına rağmen tedavi ile kür sağlanabilmektedir. En etkin tedavi seçeneğinin doksorubisin bazlı kombinasyon kemoterapileri olduğu belirlenmiştir. Bu kombinasyonlardan en sık tercih edileni CHOP rejimidir. Diğerleri ile benzer etkinlikte ve daha az toksik etkilere sahiptir. Doksanlı yılların sonunda başlayan süreçte, hedefe yönelik tedavilerin onkoloji alanına girmesiyle büyük gelişmeler sağlanmıştır. Lenfoma hücre yüzeyinde bulunan ve CD20 adı verilen bir antijen saptanması da bunlardan biridir. CD20, kök hücrelerde ve pro-b hücrelerde bulunmazken, olgun B ve pre- B hücrelerde bulunmaktadır. Hücre çoğalmasında ve diferansiyasyonunda rol alan hücre yüzey proteinidir. Bir monoklonal antikor olan rituksimab, bu proteine bağlanarak B hücrelerinin lizise uğramasını sağlar. İnvitro çalışmalarda bu etkisi gösterildikten sonra, faz 2 klinik çalışmalarla da desteklenmiştir. İlk olarak düşük gradlı lenfomalarda etkinliği gösterilmiştir(8,44). Daha sonra, agresif lenfomalarda yararlı olduğu görülmüştür(9,45). Hem düşük gradlı hem de agresif lenfomaların tedavisinde CHOP kemoterapisi ile kombine edildiğinde etkinliği devam ederken belirgin yan etki oluşmamaktadır(46,47). Bu bilgiler ışığında, R- CHOP kombinasyon şeması DBBHL nın standart tedavisi olmuştur. Her ne kadar R-CHOP ile yüksek yanıt oranı ve uzun dönem sağkalım avantajı sağlansa da, bazı hastalarda tedavi yanıtsızlığı ve nüks görülmektedir. 31

40 Hangi hastaların tedaviye yanıt vermeyeceği ya da nüks olacağını belirlemek büyük önem kazanmaktadır. Bunu öngören bazı klinik faktörler belirlenmiştir(14). Tedavi direnci, hastalıksız ve genel sağkalıma etkiyen ve yeni tedavi modalitelerinin belirlendiği kinik araştırmalarda kullanılan bu belirteçlere prognostik faktörler denilmektedir. Beş bağımsız faktör klinik gidişatla ilgili bilgi vermektedir. Fakat hastaları daha basitçe gruplara ayırabilmek için pozitif olan faktörlerden oluşan puanlama sistemi kullanılmaktadır. İlk dönemlerde Standart İPİ ye göre düşük, düşük-orta, yüksek-orta ve yüksek olmak üzere 4 grup bulunmaktaydı. CHOP kemoterapisine rituksimabın eklendiği ve etkinliğinin gösterildiği çalışmalarda bu gruplama sistemi kullanılmıştır. Fakat rituksimab sonrası aynı sistemin işlerliği, daha basit ve kullanılabilir yeni sistemlerin gerekliliği tartışılmaya başlanmıştır. Rituksimab ile tedavi edilen hastalarda yeni bir gruplama sistemi olan revize edilmiş İPİ ile retrospektif incelemeler yapılmıştır. Bazı çalışmalarda standart İPİ ye göre daha kolay ve kullanılabilir olduğu saptansa da, aksi yönde çıkan sonuçlar da vardır. Tartışma halen devam etmekte ve yeni çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. CHOP kombinasyon kemoterapisi 1970 li yıllardan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. m-bacod, ProMACE-CytaBOM ve MACOB-B gibi doksorubisin bazlı kombinasyon rejimleri de kullanılmaktaydı. Bunların CHOP ile karşılaştırıldığı bir çalışmada, benzer etkinlik saptanmıştır. Fakat toksisitenin CHOP rejiminde daha düşük olması bu rejimi standart hale getirmiştir. Bu çalışmada, CHOP tedavisi ile tam remisyon %44 iken, m-bacod, ProMACE- CytaBOM ve MACOB-B rejimleri ile sırasıyla %48, %56 ve %51 olarak 32

41 saptanmıştı. Oransal olarak rejimler arasında tam remisyon açısından fark görünse de, parsiyel yanıtı katınca objektif yanıt benzer olmaktaydı(sırasıyla %80, %82, %87 ve %83). Çeşitli çalışmalarda CHOP kemoterapi rejimi ile yanıt oranı %40-66 arasında değişmektedir. Daha sonraki yıllarda, rituksimab eklenmesi ile komplet yanıtta %10-15 iyileşme saptanmıştır. Coiffier ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada(gela study), CHOP kemoterapisi ile %63 tam remisyon saptanırken, rituksimab eklenmesiyle bu oran %75 e çıkmıştır(10). İntergrup çalışmasında bu oran %77 saptanmıştı(48). Bu iki çalışmanın da ortak yanı, 60 yaş üstü hastaları içeriyor olmasıydı. Benzer olarak yine yaşlı hasta grubunda yapılan ve ondört günde bir uygulanan doz yoğun R-CHOP rejiminin standart uygulama ile karşılaştırıldığı çalışmada %74 olarak bulunmuştu(32). Aynı amaçla, doz yoğun tedavinin standart tedavi ile karşılaştırıldığı başka bir çalışmaya hem genç hem de yaşlı hastalar dahil edilmişti(31). Bu çalışmada da tam remisyon oranı %63 iken klinik yarar %88 olarak bulunmuştu. Genç hasta grubunda yapılan MiNT çalışmasında ise %86 olarak saptandı(11). Bizim çalışmamızda, tam remisyon oranının %87,8 olduğu görüldü. Sadece MiNT çalışmasına yakın bir sonuç var iken diğer çalışmalara göre daha yüksek orandatam remisyon mevcuttu. Bunun nedenlerinden biri, diğer çalışmalara göre hastaların daha genç olmasıdır. Bir diğer neden ise İPİ puanıdır. Çalışmaların hiçbirinde, İPİ puanına göre yanıt oranı verilmemiştir. Bu nedenle bu çalışmalarla karşılaştırma yapmak güçtür. Fakat sağkalımda olduğu gibi, yanıt oranının da İPİ puanı ile korele olduğunu bizim çalışmamızda saptadık. Diğer çalışmalarda İPİ puanı 3,4 ve 5 olan yani R-İPİ ye göre kötü prognostik grupta olan hasta oranı %44 ile %78 arasındadır. Bizim 33

42 çalışmamızda ise %31 dir. Bu nedenle hastaların daha iyi yanıt verdiğini düşünmekteyiz. Standart İPİ ile R-İPİ karşılaştırıldığında ise, İPİ puanı 3, 4 ve 5 olan hastalarda daha kötü yanıt saptandı. Birçok çalışmada İPİ puanı ile PFS arasında ilişki saptanmıştır. Yüksek İPİ puanına sahip hastaların daha kötü seyrettiği bilinmektedir(15). Önceki çalışmalarda, standart İPİ risk gruplarına göre 3 yıllık PFS oranı düşük, düşükorta, yüksek orta ve yüksek risk grubundaki hastalarda sırasıyla %87, %74, %58 ve %55 olarak saptanmıştır. Sehn ve arkadaşlarının standart İPİ ile R-İPİ nin karşılaştırıldığı çalışmasında ise, 4 yıllık PFS oranları sırasıyla %85, %80, %57 ve %50 olarak bulunmuştur (16). Bu sonuçlara göre; yüksek-orta ve yüksek risk grubunun birbirine yakın değerlerde olduğu görülmüştür. Ayrıca, İPİ puanları ayrı ayrı incelendiğinde, 1 ve 2 puan alan hasta gruplarının benzer eğri çizdiği, yine 3,4 ve 5 puan alan hasta gruplarının da benzer eğriye sahip olduğu saptanmıştır. 0 puan alan hastalar ise ayrı bir eğriye sahiptir. Buradan yola çıkarak oluşturulan R- İPİ ye göre, gruplar arasında anlamlı farklar olduğu, çok iyi, iyi ve kötü risk gruplarının 4 yıllık PFS oranının sırasıyla %94, %80 ve %53 olduğu saptanmıştır (p<.001). Huang ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada, standart İPİ ye göre risk gruplarında 3 yıllık sağkalım oranı sırasıyla %75, %70, %40 ve %31 bulunmuştur. Gruplar ayrı ayrı incelendiğinde ise, düşük ve düşük-orta arasındaki oran birbirine yakındır ve anlamlı fark yoktur (p=.23). Benzer şekilde, yüksek-orta ile yüksek risk grubu arasında istatistiksel fark saptanamamıştır (p=.48)(49). R-İPİ sınıflamasına göre ise gruplar arasında anlamlı farklılık mevcuttur (p<.001). Bu 34

43 iki çalışma gösteriyorki, standart İPİ sınıflaması, grupların ayrımında yeterli olamamaktadır. Bunun aksi sonuçlar içeren çalışmalar da mevcuttur. Advani ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, sadece yaşlı hastalar dahil edilmiştir (36). Hastaların yaşlı olması nedeniyle İPİ puanı 1 ve üzerinde olmaktadır. Yani R-İPİ çok iyi risk grubu bulunmamaktadır. Standart İPİ ye göre risk gruplarında 3 yıllık PFS sırasıyla %78, %70, %56 ve %33 saptanmıştır. Daha önceki çalışmalarla karşılaştırıldığında, yüksek-orta ve yüksek risk grubu arasında anlamlı fark mevcuttu (p<.001). düşük ve düşük-orta risk grupları arasında ise istatistiksel fark saptanmamıştı(p=.31). R-İPİ ye göre ise iyi ve kötü risk grupları arasında anlamlı fark bulunmaktaydı(p<.001). Fakat çok iyi risk grubu hastalar olmadığı için yaşlı hasta grubunda bu sistemin kullanılması mümkün görünmemektedir. Çok merkezli başka bir çalışmada, tüm yaş gruplarında hastalar alınmıştı. Üç yıllık PFS oranları sırasıyla %95, %78, %73 ve %59 saptanmıştı. Diğer çalışmalardan farklı olarak tüm gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark mevcuttu (p<.001). R- İPİ ye göre ise sırasıyla %96, %84 ve %67 olarak bulunmuştu (p<.001). Bu iki çalışma da gösteriyor ki, hem standart İPİ hem de R-İPİ, grupların belirlenmesinde kullanılabilir. Bizim çalışmamızda da, İPİ puanına göre gruplar arasında PFS açısından anlamlı fark saptandı (p<.001). İPİ puanı arttıkça 3 yıllık PFS daha kötü olmaktaydı. Standart İPİ sınıflamasına göre sırasıyla %88,9, %82,6, %48,9 ve %45,5 olarak saptandı. Tüm gruplar baz alındığında, İPİ grubu ile PFS arasında analmlı ilişki vardı (p<.001). Fakat gruplar birbiri ile değerlendirildiğinde, düşük 35

44 ile düşük-orta risk grubları arasında farka saptanmadı (p=.41). benzer şekilde, yüksek-orta ve yüksek risk grupları arasında da anlamlı fark saptanmadı (p=.11). R-İPİ risk sınıflamasına göre gruplarda 3 yıllık PFS oranları sırasıyla %89,5, %86,5 ve %47,2 olarak saptandı. Gruplar kendi arasında karşılaştırıldığında ise çok iyi ve iyi risk gruplarının prognozu istatistiksel olarak benzer bulundu (p=.74). Fakat kötü risk grubu her iki gruptan da anlamlı derecede farklıydı (p<.001). Bizim bulgularımız, Sehn ve Huang ın yaptığı çalışmalara benzer çıkmıştır. Standart İPİ nin grupları arasında benzerlik bulunduğundan dolayı, PFS için R-İPİ nin daha kullanışlı olduğu sonucuna varılmaktadır. GELA çalışmasında, R-CHOP kombinasyon tedavisi alan hastalarda beş yıllık genel sağkalım oranı %58 olarak saptanmıştır. Standart İPİ ye göre düşük risk grubunda bu oran %80 iken, yüksek risk grubunda %48 olarak bulunmuştur. Benzer çalışmalarda, 3 yıllık genel sağkalım oranı standart İPİ risk sınıflamasına göre düşük, düşük-orta, yüksek-orta ve yüksek risk gruplarında sırasıyla %91, %80, %65 ve %59 olduğu görülmüştür. Bu bilgiler gösteriyorki, progresyonsuz sağkalım gibi, genel sağkalım da İPİ puanı ile ilişkilidir. Sehn ve arkadaşlarının çalışmasında, 5 yıllık sağkalım sırasıyla %82, %81, %49 ve %59 bulunmuştur. Progresyonsuz sağkalım analizinde olduğu gibi düşük ile düşük-orta risk grubu arasında ve yüksek-orta ile yüksek risk grubu arasındaki değerler birbirine yakındır. Ayrıca, yüksek-orta risk grubu hastaların genel sağkalımı yüksek risk grubuna göre daha düşüktür. Buradan yola çıkarak yapılan R-İPİ sınıflamasına göre ise çok iyi, iyi ve kötü risk gruplarında %94, %79 ve %55 olmuştur. Bu bilgiler R-İPİ nin daha kullanışlı olduğu sonucunu 36

45 çıkarmaktadır. Bu sonucu destekleyen başka bir çalışmada ise, Bari ve arkadaşları İPİ grubuna göre 3 yıllık genel sağkalım oranlarını sırasıyla %82, %81, %59 ve %55 saptamıştı. Burada da yine düşük ile düşük-orta risk grubu arasında ve yüksek-orta ile yüksek risk grubu arasında benzer sonuçlar vardı. R-İPİ grubuna göre ise sırasıyla %94, %81 ve %63 üç yıllık genel sağkalım oranları görüldü. Gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark bulunmaktaydı. Huang ve arkadaşlarının çalışmasında da benzer sonuçlar saptanmıştır (49). Standart İPİ gruplamasına göre 3 yıllık genel sağkalım sırasıyla %95, %83, %50 ve %45 saptanmıştı. Yüksek-orta ve yüksek risk grupları arasındaki genel sağkalım farkı istatistiksel anlamlılığa ulaşmamaktaydı. R-İPİ gruplamasına göre ise gruplar arasında anlamlı fark saptanmıştı(p<.001, sırasıyla %100, %87 ve %47). Bu bulgular, genel sağkalım açısından standart İPİ ye göre R-İPİ nin daha kullanışlı olduğu sonucunu doğurmaktaydı. Bununla birlikte, çok merkezli başka bir çalışmada, hem standart İPİ hem de R-İPİ ile oluşturulan gruplar arasında anlamlı fark mevcuttu (50). Bu çalışmada, her iki sistemin kullanılabilir olduğu saptanmıştır. Bizim çalışmamızda 5 yıllık genel sağkalım ise %86,7 bulundu. Standart İPİ ye göre risk gruplarında sırasıyla %95,2, %80,5, %69,2 ve %67,2 olarak saptandı. Progresyonsuz sağkalımda olduğu gibi genel sağkalım ile İPİ grubu arasında anlamlı ilişki vardı (p<.001). Fakat gruplar kendi aralarında incelendiğinde, yüksek-orta ve yüksek risk gruplarının birbirine yakın değerlere sahip olduğu ve istatistiksel olarak prognostik fark olmadığı görüldü (p=.94). R- İPİ gruplandırmasında da, gruplar arasında anlamlı fark saptandı(p<.001, sırasıyla 37

46 %96, %88 ve %68). Fakat kötü risk grubu ile diğer gruplar arasında bu fark belirgin iken, çok iyi ve iyi risk grubu arasında fark saptanmadı (p=.12). Bunun nedeni, çalışmanın az hasta sayısına sahip olması olabilir. Bu sonuçlar, genel sağkalım açısından bilgi sahibi olmak için R-İPİ nin, standart İPİ kadar kullanılabilir olduğunu göstermiştir. Sonuç olarak, genel sağkalım ve yanıt oranının belirlenmesinde R-İPİ nin standart İPİ ile benzer olduğu, PFS üzerinde ise, R-İPİ nin daha kullanışlı olduğu sonucuna varılmıştır. Hem diğer çalışmalar, hem de bizim çalışmamız retrospektif verilerden oluşmaktaydı. Ayrıca, çalışmamızda kullandığımız hasta sayısının gruplandırma yapılması için az sayıda olduğu düşünülebilir. Randomize çalışmalarda kullanılabilmesi için daha fazla hasta sayısını içeren prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır. 38

47 KAYNAKLAR 1. Armitage, J.O.,Weisenburger, D.D. (1998) New approach to classifying non- Hodgkin's lymphomas: clinical features of the major histologic subtypes. Non-Hodgkin's Lymphoma Classification Project. J Clin Oncol, 16 (8), Morton, L.M., Wang, S.S., Devesa, S.S., Hartge, P., Weisenburger, D.D.,Linet, M.S. (2006) Lymphoma incidence patterns by WHO subtype in the United States, Blood, 107 (1), Smith, A., Howell, D., Patmore, R., Jack, A.,Roman, E. (2011) Incidence of haematological malignancy by sub-type: a report from the Haematological Malignancy Research Network. Br J Cancer, 105 (11), Groves, F.D., Linet, M.S., Travis, L.B.,Devesa, S.S. (2000) Cancer surveillance series: non-hodgkin's lymphoma incidence by histologic subtype in the United States from 1978 through J Natl Cancer Inst, 92 (15), Sant, M., Allemani, C., Tereanu, C., De Angelis, R., Capocaccia, R., Visser, O. ve diğerleri. (2010) Incidence of hematologic malignancies in Europe by morphologic subtype: results of the HAEMACARE project. Blood, 116 (19), Fisher, R.I., Gaynor, E.R., Dahlberg, S., Oken, M.M., Grogan, T.M., Mize, E.M. ve diğerleri. (1993) Comparison of a standard regimen (CHOP) with 39

48 three intensive chemotherapy regimens for advanced non-hodgkin's lymphoma. N Engl J Med, 328 (14), Cartron, G., Watier, H., Golay, J.,Solal-Celigny, P. (2004) From the bench to the bedside: ways to improve rituximab efficacy. Blood, 104 (9), McLaughlin, P., Grillo-Lopez, A.J., Link, B.K., Levy, R., Czuczman, M.S., Williams, M.E. ve diğerleri. (1998) Rituximab chimeric anti-cd20 monoclonal antibody therapy for relapsed indolent lymphoma: half of patients respond to a four-dose treatment program. J Clin Oncol, 16 (8), Coiffier, B., Haioun, C., Ketterer, N., Engert, A., Tilly, H., Ma, D. ve diğerleri. (1998) Rituximab (anti-cd20 monoclonal antibody) for the treatment of patients with relapsing or refractory aggressive lymphoma: a multicenter phase II study. Blood, 92 (6), Coiffier, B., Lepage, E., Briere, J., Herbrecht, R., Tilly, H., Bouabdallah, R. ve diğerleri. (2002) CHOP chemotherapy plus rituximab compared with CHOP alone in elderly patients with diffuse large-b-cell lymphoma. N Engl J Med, 346 (4), Pfreundschuh, M., Trumper, L., Osterborg, A., Pettengell, R., Trneny, M., Imrie, K. ve diğerleri. (2006) CHOP-like chemotherapy plus rituximab versus CHOP-like chemotherapy alone in young patients with good-prognosis diffuse large-b-cell lymphoma: a randomised controlled trial by the MabThera International Trial (MInT) Group. Lancet Oncol, 7 (5),

49 12. Sehn, L.H., Donaldson, J., Chhanabhai, M., Fitzgerald, C., Gill, K., Klasa, R. ve diğerleri. (2005) Introduction of combined CHOP plus rituximab therapy dramatically improved outcome of diffuse large B-cell lymphoma in British Columbia. J Clin Oncol, 23 (22), A predictive model for aggressive non-hodgkin's lymphoma. The International Non-Hodgkin's Lymphoma Prognostic Factors Project. (1993) N Engl J Med, 329 (14), Ziepert, M., Hasenclever, D., Kuhnt, E., Glass, B., Schmitz, N., Pfreundschuh, M. ve diğerleri. (2010) Standard International prognostic index remains a valid predictor of outcome for patients with aggressive CD20+ B- cell lymphoma in the rituximab era. J Clin Oncol, 28 (14), Sehn, L.H., Berry, B., Chhanabhai, M., Fitzgerald, C., Gill, K., Hoskins, P. ve diğerleri. (2007) The revised International Prognostic Index (R-IPI) is a better predictor of outcome than the standard IPI for patients with diffuse large B- cell lymphoma treated with R-CHOP. Blood, 109 (5), Siegel, R., Naishadham, D.,Jemal, A. (2013) Cancer statistics, CA Cancer J Clin, 63 (1), Campo, E., Swerdlow, S.H., Harris, N.L., Pileri, S., Stein, H.,Jaffe, E.S. (2011) The 2008 WHO classification of lymphoid neoplasms and beyond: evolving concepts and practical applications. Blood, 117 (19),

50 19. Campbell, J., Seymour, J.F., Matthews, J., Wolf, M., Stone, J.,Juneja, S. (2006) The prognostic impact of bone marrow involvement in patients with diffuse large cell lymphoma varies according to the degree of infiltration and presence of discordant marrow involvement. Eur J Haematol, 76 (6), Chung, R., Lai, R., Wei, P., Lee, J., Hanson, J., Belch, A.R. ve diğerleri. (2007) Concordant but not discordant bone marrow involvement in diffuse large B-cell lymphoma predicts a poor clinical outcome independent of the International Prognostic Index. Blood, 110 (4), A clinical evaluation of the International Lymphoma Study Group classification of non-hodgkin's lymphoma. The Non-Hodgkin's Lymphoma Classification Project. (1997) Blood, 89 (11), Armitage, J.O. (2007) How I treat patients with diffuse large B-cell lymphoma. Blood, 110 (1), Hehn, S.T., Grogan, T.M.,Miller, T.P. (2004) Utility of fine-needle aspiration as a diagnostic technique in lymphoma. J Clin Oncol, 22 (15), Kwee, T.C., Kwee, R.M.,Nievelstein, R.A. (2008) Imaging in staging of malignant lymphoma: a systematic review. Blood, 111 (2), Rosenberg, S.A. (1977) Validity of the Ann Arbor staging classification for the non-hodgkin's lymphomas. Cancer Treat Rep, 61 (6), Miller, T.P., Dahlberg, S., Cassady, J.R., Adelstein, D.J., Spier, C.M., Grogan, T.M. ve diğerleri. (1998) Chemotherapy alone compared with 42

51 chemotherapy plus radiotherapy for localized intermediate- and high-grade non-hodgkin's lymphoma. N Engl J Med, 339 (1), Pfreundschuh, M., Kuhnt, E., Trumper, L., Osterborg, A., Trneny, M., Shepherd, L. ve diğerleri. (2011) CHOP-like chemotherapy with or without rituximab in young patients with good-prognosis diffuse large-b-cell lymphoma: 6-year results of an open-label randomised study of the MabThera International Trial (MInT) Group. Lancet Oncol, 12 (11), Ballonoff, A., Rusthoven, K.E., Schwer, A., McCammon, R., Kavanagh, B., Bassetti, M. ve diğerleri. (2008) Outcomes and effect of radiotherapy in patients with stage I or II diffuse large B-cell lymphoma: a surveillance, epidemiology, and end results analysis. Int J Radiat Oncol Biol Phys, 72 (5), Feugier, P., Van Hoof, A., Sebban, C., Solal-Celigny, P., Bouabdallah, R., Ferme, C. ve diğerleri. (2005) Long-term results of the R-CHOP study in the treatment of elderly patients with diffuse large B-cell lymphoma: a study by the Groupe d'etude des Lymphomes de l'adulte. J Clin Oncol, 23 (18), Pfreundschuh, M., Schubert, J., Ziepert, M., Schmits, R., Mohren, M., Lengfelder, E. ve diğerleri. (2008) Six versus eight cycles of bi-weekly CHOP-14 with or without rituximab in elderly patients with aggressive CD20+ B-cell lymphomas: a randomised controlled trial (RICOVER-60). Lancet Oncol, 9 (2),

52 31. Cunningham, D., Hawkes, E.A., Jack, A., Qian, W., Smith, P., Mouncey, P. ve diğerleri. (2013) Rituximab plus cyclophosphamide, doxorubicin, vincristine, and prednisolone in patients with newly diagnosed diffuse large B-cell non-hodgkin lymphoma: a phase 3 comparison of dose intensification with 14-day versus 21-day cycles. Lancet, 381 (9880), Delarue, R., Tilly, H., Mounier, N., Petrella, T., Salles, G., Thieblemont, C. ve diğerleri. (2013) Dose-dense rituximab-chop compared with standard rituximab-chop in elderly patients with diffuse large B-cell lymphoma (the LNH03-6B study): a randomised phase 3 trial. Lancet Oncol, 14 (6), Shenkier, T.N., Voss, N., Fairey, R., Gascoyne, R.D., Hoskins, P., Klasa, R. ve diğerleri. (2002) Brief chemotherapy and involved-region irradiation for limited-stage diffuse large-cell lymphoma: an 18-year experience from the British Columbia Cancer Agency. J Clin Oncol, 20 (1), Cortelazzo, S., Rossi, A., Roggero, F., Oldani, E., Zucca, E., Tondini, C. ve diğerleri. (1999) Stage-modified international prognostic index effectively predicts clinical outcome of localized primary gastric diffuse large B-cell lymphoma. International Extranodal Lymphoma Study Group (IELSG). Ann Oncol, 10 (12), Cortelazzo, S., Rossi, A., Oldani, E., Motta, T., Giardini, R., Zinzani, P.L. ve diğerleri. (2002) The modified International Prognostic Index can predict the outcome of localized primary intestinal lymphoma of both extranodal 44

53 marginal zone B-cell and diffuse large B-cell histologies. Br J Haematol, 118 (1), Advani, R.H., Chen, H., Habermann, T.M., Morrison, V.A., Weller, E.A., Fisher, R.I. ve diğerleri. (2010) Comparison of conventional prognostic indices in patients older than 60 years with diffuse large B-cell lymphoma treated with R-CHOP in the US Intergroup Study (ECOG 4494, CALGB 9793): consideration of age greater than 70 years in an elderly prognostic index (E-IPI). Br J Haematol, 151 (2), Bari, A., Marcheselli, L., Sacchi, S., Marcheselli, R., Pozzi, S., Ferri, P. ve diğerleri. (2010) Prognostic models for diffuse large B-cell lymphoma in the rituximab era: a never-ending story. Ann Oncol, 21 (7), Lenz, G., Wright, G., Dave, S.S., Xiao, W., Powell, J., Zhao, H. ve diğerleri. (2008) Stromal gene signatures in large-b-cell lymphomas. N Engl J Med, 359 (22), Iqbal, J., Meyer, P.N., Smith, L.M., Johnson, N.A., Vose, J.M., Greiner, T.C. ve diğerleri. (2011) BCL2 predicts survival in germinal center B-cell-like diffuse large B-cell lymphoma treated with CHOP-like therapy and rituximab. Clin Cancer Res, 17 (24), Shustik, J., Han, G., Farinha, P., Johnson, N.A., Ben Neriah, S., Connors, J.M. ve diğerleri. (2010) Correlations between BCL6 rearrangement and outcome in patients with diffuse large B-cell lymphoma treated with CHOP or R-CHOP. Haematologica, 95 (1),

54 41. Horn, H., Ziepert, M., Becher, C., Barth, T.F., Bernd, H.W., Feller, A.C. ve diğerleri. (2013) MYC status in concert with BCL2 and BCL6 expression predicts outcome in diffuse large B-cell lymphoma. Blood, 121 (12), Harris, N.L., Jaffe, E.S., Diebold, J., Flandrin, G., Muller-Hermelink, H.K., Vardiman, J. ve diğerleri. (1999) World Health Organization classification of neoplastic diseases of the hematopoietic and lymphoid tissues: report of the Clinical Advisory Committee meeting-airlie House, Virginia, November J Clin Oncol, 17 (12), Moormeier, J.A., Williams, S.F.,Golomb, H.M. (1990) The staging of non- Hodgkin's lymphomas. Semin Oncol, 17 (1), Maloney, D.G., Grillo-Lopez, A.J., White, C.A., Bodkin, D., Schilder, R.J., Neidhart, J.A. ve diğerleri. (1997) IDEC-C2B8 (Rituximab) anti-cd20 monoclonal antibody therapy in patients with relapsed low-grade non- Hodgkin's lymphoma. Blood, 90 (6), Foran, J.M., Rohatiner, A.Z., Cunningham, D., Popescu, R.A., Solal-Celigny, P., Ghielmini, M. ve diğerleri. (2000) European phase II study of rituximab (chimeric anti-cd20 monoclonal antibody) for patients with newly diagnosed mantle-cell lymphoma and previously treated mantle-cell lymphoma, immunocytoma, and small B-cell lymphocytic lymphoma. J Clin Oncol, 18 (2),

55 46. Czuczman, M.S., Grillo-Lopez, A.J., White, C.A., Saleh, M., Gordon, L., LoBuglio, A.F. ve diğerleri. (1999) Treatment of patients with low-grade B- cell lymphoma with the combination of chimeric anti-cd20 monoclonal antibody and CHOP chemotherapy. J Clin Oncol, 17 (1), Vose, J.M., Link, B.K., Grossbard, M.L., Czuczman, M., Grillo-Lopez, A., Gilman, P. ve diğerleri. (2001) Phase II study of rituximab in combination with chop chemotherapy in patients with previously untreated, aggressive non-hodgkin's lymphoma. J Clin Oncol, 19 (2), Habermann, T.M., Weller, E.A., Morrison, V.A., Gascoyne, R.D., Cassileth, P.A., Cohn, J.B. ve diğerleri. (2006) Rituximab-CHOP versus CHOP alone or with maintenance rituximab in older patients with diffuse large B-cell lymphoma. J Clin Oncol, 24 (19), Huang, Y.C., Liu, C.Y., Lu, H.J., Liu, H.T., Hung, M.H., Hong, Y.C. ve diğerleri. (2013) Comparison of prognostic models for patients with diffuse large B-cell lymphoma in the rituximab era. Ann Hematol, 92 (11), Huang, H.H., Xiao, F., Chen, F.Y., Wang, T., Li, J.M., Wang, J.M. ve diğerleri. (2012) Reassessment of the prognostic value of the International Prognostic Index and the revised International Prognostic Index in patients with diffuse large B-cell lymphoma: A multicentre study. Exp Ther Med, 4 (3),

56 ÖZET DBBHL, en sık görülen NHL alttipidir. Agresif bir hastalıktır. Tedavi edilmediği takdirde yaşam süresi kısadır. Bununla birlikte, sistemik kemoterapi ile kür sağlanmaktadır. Kombinasyon kemoterapileri ile tedavi uzun yıllardır başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Bu tedaviler ile hastalıksız ve genel sağkalım oranlarını belirleyen önemli prognostik faktörler bulunmaktadır. Bu faktörler üzerinden oluşturulan prognostik indeksler, hem tedavi seçiminde hem de yeni tedavi modaliteleri gelişiminde kullanılmaktadır. Son yıllarda, bu kombinasyon tedavilerine rituksimab eklenmesinin, hem hastalıksız sağkalım hem de genel sağkalım üzerine olumlu etkisi gösterilmiştir. Rituksimab ın kullanıma girmesi sonrası prognostik indekslerin kullanılabilirliği sorgulanır olmuştur. Yapılan çalışmalarda, farklı sınıflandırma ile oluşturulan R- İPİ indeksinin daha basit yapıda ve prognozun belirlenmesinde daha iyi olduğu gösterilmiştir. Bununla birlikte, standart İPİ den daha iyi olmadığını gösteren çalışmalar da mevcuttur. Bu çalışmanın amacı, rituksimab kullanan hastalarda standart İPİ ile R-İPİ nin karşılaştırılmasıdır. Retrospektif olarak hasta dosyaları tarandı. Hastaların klinikopatolojik özellikleri, aldığı tedaviler ve prognostik faktörler kaydedildi. Hem standart İPİ, hem de R-İPİ ye göre yanıt, progresyonsuz ve genel sağkalım oranları hesaplandı. Çalışmaya, CHOP benzeri kemoterapi rejimi ile birlikte rituksimab alan 148 hasta dahil edildi. Yanıt oranı ve OS açısından her iki indeks te hastaları iyi bir şekilde ayrıştırırken, PFS için R-İPİ nin daha iyi gruplama sağladığı görüldü. 48

57 R-İPİ nin, yanıt ve genel sağkalım belirlenmesinde standart İPİ kadar kullanışlı olduğu bulunmuştur. Progresyonsuz sağkalım için ise daha kullanışlıdır. Standart İPİ ye göre daha basit oluşu da avantaj sağlamaktadır. Bu bilginin desteklenmesi için daha fazla hasta sayısı bulunan çalışmalara ihtiyaç vardır. 49

58 ABSTRACT Diffuse Large B Cell Lymphoma(DLBCL) is the most common subtype of Non-Hodgkin Lymphoma(NHL). It is an aggressive disease and survival is a few months without treatment. However, cure is achieved with systemic chemotherapy. There are some prognostic factors affecting disease-free and overall survival. These factors are used in selection of the appropriate treatment and in development of new treatment modalities. Standard IPI has been used about twenty years. However, prognostic indices have been questionable after the use of rituximab. Revised IPI is a new index used after Rituximab. The best useful index is controversial. The purpose of this study is to compare the standard IPI and R-IPI in patient receiving rituximab with DLBCL. A hundred and fourty eight patients received rituximab in combination with CHOP-like chemotherapy regimen were included. Patient files were reviewed retrospectively. Clinicopathologic characteristics and prognostic factors of the patients were recorded. Response, progression-free and overall survival rates were calculated according to groups, standard IPI and R-IPI. R-IPI was found more useful for progression-free survival. Also, it was effective to prediction of responce and overall survival as standard IPI. But this information is required to be confirmed with large studies. 50

59 EKLER EK-1. ETİK KURULU ONAY FORMU 51

60 52

61 53

Hodgkin lenfoma tedavisinde Radyoterapinin Rolü. Dr. Görkem Aksu Kocaeli Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD

Hodgkin lenfoma tedavisinde Radyoterapinin Rolü. Dr. Görkem Aksu Kocaeli Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD Hodgkin lenfoma tedavisinde Radyoterapinin Rolü Dr. Görkem Aksu Kocaeli Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD 15-30 yaş arası ve > 55 yaş olmak üzere iki dönemde sıklık artışı (+) Erkek ve kadınlarda en

Detaylı

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ A C I B A D E M Ü N İ V E R S İ T E S İ T I P F A K Ü L T E S İ İ Ç H A S T A L I K L A R I A N A B İ L İ M D A L I A C I B A D E M A D A N A H A S T A N E

Detaylı

Primer Kemik Lenfomaları Olgu Sunumu. Prof. Dr. Mustafa Benekli Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Ankara

Primer Kemik Lenfomaları Olgu Sunumu. Prof. Dr. Mustafa Benekli Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Ankara Primer Kemik Lenfomaları Olgu Sunumu Prof. Dr. Mustafa Benekli Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Ankara Olgu sunumu 49 y kadın hasta, Bir dış merkeze 2 aydır devam eden öksürük,

Detaylı

6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize

6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize 6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize edildi. CD20 CD10 Bcl-6 Bcl-2 Ki-67 MUM-1

Detaylı

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır. HODGKIN LENFOMA HODGKIN LENFOMA NEDİR? Hodgkin lenfoma, lenf sisteminin kötü huylu bir hastalığıdır. Lenf sisteminde genç lenf hücreleri (Hodgkin ve Reed- Sternberg hücreleri) çoğalır ve vücuttaki lenf

Detaylı

HODGKIN DIŞI LENFOMA

HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA NEDİR? Hodgkin dışı lenfoma (HDL) veya Non-Hodgkin lenfoma (NHL), vücudun savunma sistemini sağlayan lenf bezlerinden kaynaklanan kötü huylu bir hastalıktır. Lenf

Detaylı

LENFOMALARDA RADYOTERAPİ. Prof. Dr. Nuran ŞENEL BEŞE Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı

LENFOMALARDA RADYOTERAPİ. Prof. Dr. Nuran ŞENEL BEŞE Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı LENFOMALARDA RADYOTERAPİ Prof. Dr. Nuran ŞENEL BEŞE Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı HL EPİDEMİYOLOJİ ve ETYOLOJİ Olguların çoğunluğu 15-30 yaş arası Kadın /Erkek: 1/1,5 Noduler

Detaylı

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ Cem Sezer 1, Mustafa Yıldırım 2, Mustafa Yıldız 2, Arsenal Sezgin Alikanoğlu 1,Utku Dönem Dilli 1, Sevil Göktaş 1, Nurullah Bülbüller

Detaylı

Olgularla Lenfoma ve Myelomada PET/BT Agresif NHL. Doç. Dr. Metin Halaç İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı

Olgularla Lenfoma ve Myelomada PET/BT Agresif NHL. Doç. Dr. Metin Halaç İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Olgularla Lenfoma ve Myelomada PET/BT Agresif NHL Doç. Dr. Metin Halaç İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı FDG-PET in agresif Non-Hodgkin lenfomaların tedavi öncesi

Detaylı

Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi

Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi Dr. Süleyman ÖZDEMİR, Uzm. Dr Özlem TON, Prof Dr. Fevziye KABUKÇUOĞLU Sağlık Bilimleri Üniversitesi

Detaylı

56Y, erkek hasta Generalize LAP ( servikal, inguinal, aksiller, toraks ve abdomende ) Ateş Gece terlemesi Lenfopeni IgG, IgA, IgM yüksek

56Y, erkek hasta Generalize LAP ( servikal, inguinal, aksiller, toraks ve abdomende ) Ateş Gece terlemesi Lenfopeni IgG, IgA, IgM yüksek 56Y, erkek hasta Generalize LAP ( servikal, inguinal, aksiller, toraks ve abdomende ) Ateş Gece terlemesi Lenfopeni IgG, IgA, IgM yüksek Sedimantasyon (77mm/saat) CRP 7.67(N:0-0.8mg/dl) Servikal lenf nodu

Detaylı

Hodgkin Lenfoma. Prof. Dr. Ali ÜNAL Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı ve KİT Merkezi 1. LM KONGRESİ 2010 ANTALYA

Hodgkin Lenfoma. Prof. Dr. Ali ÜNAL Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı ve KİT Merkezi 1. LM KONGRESİ 2010 ANTALYA Hodgkin Lenfoma Prof. Dr. Ali ÜNAL Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı ve KİT Merkezi 1. LM KONGRESİ 2010 ANTALYA Thomas Hodgkin (1798-1866) Hodgkin lenfoma (HL); 1832 yılında Sir

Detaylı

Mediastinal Gray Zone/ (DBBH Hodgkin) Lenfomalar

Mediastinal Gray Zone/ (DBBH Hodgkin) Lenfomalar Mediastinal Gray Zone/ (DBBH Hodgkin) Lenfomalar Doç. Dr. Mustafa ÖZTÜRK GATA Tıbbi Onkoloji BD Antalya 12.05.2012 3.Ulusal Lenfoma Myeloma Kongresi 36 hastanın retrospektif incelemesi Histolojik görüntü

Detaylı

LOKAL ILERI REKTUM TÜMÖRLERINDE

LOKAL ILERI REKTUM TÜMÖRLERINDE LOKAL ILERI REKTUM TÜMÖRLERINDE NEOADJUVAN KıSA DÖNEM VE UZUN DÖNEM KEMORADYOTERAPI SONRASı HAYAT KALITESI DEĞERLENDIRILMESI SORUMLU ARAŞTIRMACI: Prof.Dr.ESRA SAĞLAM YARDIMCI ARAŞTIRMACI: Dr. ŞÜKRAN ŞENYÜREK

Detaylı

EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler. Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli.

EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler. Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli. EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli. Mik AD ATEŞ EtkiliART seçenekleriilehiv hastalarında yıllar içinde nedeni

Detaylı

26. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ HEMATOPATOLOJİ ANTALYA, Dr.Nazan Özsan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı İzmir

26. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ HEMATOPATOLOJİ ANTALYA, Dr.Nazan Özsan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı İzmir 26. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ HEMATOPATOLOJİ ANTALYA, 2016 Dr.Nazan Özsan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı İzmir 53 yaşında, E Eylül 2015 te karında şişlik batında asit gece terlemesi,

Detaylı

HODGKİN DIŞI LENFOMALAR. Dr Mustafa ÇETİN 2004-2005 Kayseri

HODGKİN DIŞI LENFOMALAR. Dr Mustafa ÇETİN 2004-2005 Kayseri HODGKİN DIŞI LENFOMALAR Dr Mustafa ÇETİN 2004-2005 Kayseri 1 Hodgkin Dışı Lenfomalar Genellikle lenf nodlarından ve bazende herhangi bir organdan köken alan heterojen bir grup B veya T hücre malignitesidir.

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKTA PRİMER İMMÜN YETMEZLİK

BİRİNCİ BASAMAKTA PRİMER İMMÜN YETMEZLİK 1 LERDE LABORATUVAR İPUÇLARI GENEL TARAMA TESTLERİ Tam kan sayımı Periferik yayma İmmünglobulin düzeyleri (IgG, A, M, E) İzohemaglutinin titresi (Anti A, Anti B titresi) Aşıya karşı antikor yanıtı (Hepatit

Detaylı

KOLOREKTAL KARSİNOMLU HASTALARDA PRİMER İLE METASTAZ ARASINDA KRAS DİSKORDANSI

KOLOREKTAL KARSİNOMLU HASTALARDA PRİMER İLE METASTAZ ARASINDA KRAS DİSKORDANSI KOLOREKTAL KARSİNOMLU HASTALARDA PRİMER İLE METASTAZ ARASINDA KRAS DİSKORDANSI AHMET ŞİYAR EKİNCİ1, UMUT DEMİRCİ 1, BERNA ÖKSÜZOĞLU1, AYŞEGÜL ÖZTÜRK2, ONUR EŞBAH1, TAHSİN ÖZATLI1, ÖZNUR BAL1, AYŞE DEMİRCİ1,

Detaylı

Tülay Tecimer 4 Kasım, Ulusal Patoloji Kongresi

Tülay Tecimer 4 Kasım, Ulusal Patoloji Kongresi Tülay Tecimer 4 Kasım, 2016 26. Ulusal Patoloji Kongresi Olgu Sunumu 72 yaşında kadın hasta. Nisan 2014 te boyunda kitleler şikayeti ile doktora müracaat, 1 yıldır yavaş büyüyen servikal lenf nodları,

Detaylı

2. Ulusal Lenfoma Myeloma Kongresi 16 Nisan 2011, Antalya SIK GÖRÜLEN PRİMER DERİ LENFOMALARI - patoloji -

2. Ulusal Lenfoma Myeloma Kongresi 16 Nisan 2011, Antalya SIK GÖRÜLEN PRİMER DERİ LENFOMALARI - patoloji - 2. Ulusal Lenfoma Myeloma Kongresi 16 Nisan 2011, Antalya SIK GÖRÜLEN PRİMER DERİ LENFOMALARI - patoloji - Dr. Nalan Akyürek Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Deri Lenfomaları sınıflama

Detaylı

İSTATİSTİK, ANALİZ VE RAPORLAMA DAİRE BAŞKANLIĞI

İSTATİSTİK, ANALİZ VE RAPORLAMA DAİRE BAŞKANLIĞI RAPOR BÜLTENİ İSTATİSTİK, ANALİZ VE RAPORLAMA DAİRE BAŞKANLIĞI Tarih: 10/09/2015 Sayı : 8 Dünya Lenfoma Farkındalık Günü 15 Eylül 2015 Hazırlayan Neşet SAKARYA Birkaç dakikanızı ayırarak ülkemizde 2011

Detaylı

MİYELODİSPLASTİK SENDROM

MİYELODİSPLASTİK SENDROM MİYELODİSPLASTİK SENDROM Türk Hematoloji Derneği Tanı ve Tedavi Kılavuzu 2013 30.01.2014 İnt. Dr. Ertunç ÖKSÜZOĞLU Miyelodisplastik sendrom (MDS) yetersiz eritropoez ve sitopenilerin varlığı ile ortaya

Detaylı

TTOD MEME KANSERİ GÜNCELLEME KURSU 13-14 HAZİRAN 2015 İSTANBUL 08:25-08:30 Açılış 08:00-08:30 Pratiği değiştiren çalışmalar. (salonda kahvaltı ile)

TTOD MEME KANSERİ GÜNCELLEME KURSU 13-14 HAZİRAN 2015 İSTANBUL 08:25-08:30 Açılış 08:00-08:30 Pratiği değiştiren çalışmalar. (salonda kahvaltı ile) TTOD MEME KANSERİ GÜNCELLEME KURSU 13-14 HAZİRAN 2015 İSTANBUL 08:25-08:30 Açılış 08:00-08:30 Pratiği değiştiren çalışmalar. (salonda kahvaltı ile) 1. Gün 1. Oturum: Meme kanserine giriş, Patoloji ve Alt

Detaylı

ERİŞKİN DİFFÜZ BÜYÜK B-HÜCRELİ LENFOMA OLGULARINDA R-CHOP14 ve R- CHOP21 KEMOTERAPİ PROTOKOLLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

ERİŞKİN DİFFÜZ BÜYÜK B-HÜCRELİ LENFOMA OLGULARINDA R-CHOP14 ve R- CHOP21 KEMOTERAPİ PROTOKOLLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI T.C. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı ERİŞKİN DİFFÜZ BÜYÜK B-HÜCRELİ LENFOMA OLGULARINDA R-CHOP14 ve R- CHOP21 KEMOTERAPİ PROTOKOLLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI İç

Detaylı

BFM ALL tedavi protokolü sırasında yaşanan engeller ve problemler

BFM ALL tedavi protokolü sırasında yaşanan engeller ve problemler BFM ALL tedavi protokolü sırasında yaşanan engeller ve problemler Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD İstanbul 2013 Amaç ALL çocukluk çağında en sık görülen

Detaylı

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Kan Kanserleri (Lösemiler) Lösemi Nedir? Lösemi bir kanser türüdür. Kanser, sayısı 100'den fazla olan bir hastalık grubunun ortak adıdır. Kanserde iki önemli özellik bulunur. İlk önce bedendeki bazı hücreler anormalleşir. İkinci

Detaylı

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Dr.Levent Alpay Süreyyapaşa Egitim vearaştırma Hastanesi Mart

Detaylı

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR?

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR? LENFOMA NEDİR? Lenfoma, diğer grup onkolojik hastalıklar içinde yaşamın uzatılması ve daha kaliteli yaşam sağlanması ve hastaların kurtarılmaları açısından daha fazla başarı elde edilmiş bir hastalıktır.

Detaylı

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar Dr. Dilek Çolak 10 y, erkek hasta Olgu 1 Sistinozis Böbrek transplantasyonu Canlı akraba verici HLA 2 antijen uyumsuz 2 Olgu 1 Transplantasyon öncesi viral

Detaylı

PEDİATRİK HODGKİN LENFOMA DR. CEM ÖNAL BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJISI A.D.

PEDİATRİK HODGKİN LENFOMA DR. CEM ÖNAL BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJISI A.D. PEDİATRİK HODGKİN LENFOMA DR. CEM ÖNAL BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJISI A.D. Vaka 16y, K. Şikayet: sol boyunda 6 aydır var olan şişlikte giderek artış olmuş. Şişlik sayısında artış mevcut. Fizik

Detaylı

MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ

MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ Aslı ÇAKIR 1, Özgür EKİNCİ 2, İpek IŞIK GÖNÜL 2, Bülent ÇETİN 3, Mustafa BENEKLİ 3, Ömer ULUOĞLU 2 1 Çorlu Devlet Hastanesi

Detaylı

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ Dinç Süren 1, Mustafa Yıldırım 2, Vildan Kaya 3, Ruksan Elal 1, Ömer Tarık Selçuk 4, Üstün Osma 4, Mustafa Yıldız 5, Cem

Detaylı

Adölesanda Lösemi & İnfant Lösemi

Adölesanda Lösemi & İnfant Lösemi Adölesanda Lösemi & İnfant Lösemi Prof. Dr. Özcan Bör Eskişehir Osmangazi Üniversitesi TPHD OKULU 18 20 Kasım 2016 Ankara 1 Adölesanda Lösemi Dünya Sağlık Örgütü 10 19 yaşlarını Adölesan Dönemi olarak

Detaylı

PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ. Klinik ve patolojik özellikler

PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ. Klinik ve patolojik özellikler PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ Klinik ve patolojik özellikler Neslihan KURTULMUŞ,, Mete DÜREN, D Serdar GİRAY, G Ümit İNCE, Önder PEKER, Özlem AYDIN, M.Cengiz

Detaylı

LİSTEYE EKLENENLER DEĞİŞİKLİK YAPILANLAR

LİSTEYE EKLENENLER DEĞİŞİKLİK YAPILANLAR 01.05.2013-14.11.2013 TARİHLERİ ARASINDA SAĞLIK BAKANLIĞI EK ONAYI ALINMADAN KULLANILABİLECEK ENDİKASYON DIŞI HEMATOLOJİ-ONKOLOJİ İLAÇLARI LİSTESİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER LİSTEYE EKLENENLER SIRA NO İLAÇLAR

Detaylı

GEBELİK VE MEME KANSERİ

GEBELİK VE MEME KANSERİ GEBELİK VE MEME KANSERİ Doç. Dr. Ramazan YILDIZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı, 27 Kasım 2014, Ankara Gebelikte Kanser Gebelikte kanser insidansı % 0.07-0.1 arasında Gebelik

Detaylı

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM Tanım Az diferansiye tiroid karsinomları, iyi diferansiye ve anaplastik

Detaylı

LLM Dergi 2017;1(3): /llm Comparison of R-CHOP21 Regimen with R-CHOP14 Regimen for Diffuse Large B-Cell Lymphoma

LLM Dergi 2017;1(3): /llm Comparison of R-CHOP21 Regimen with R-CHOP14 Regimen for Diffuse Large B-Cell Lymphoma LLM Dergi 2017;1(3):59-63 10.5578/llm.58661 ARAŞTIRMA Erişkin Diffüz Büyük B-Hücreli Lenfoma Olgularında R-CHOP14 ve R-CHOP21 Kemoterapilerinin Karşılaştırılması Comparison of R-CHOP21 Regimen with R-CHOP14

Detaylı

Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji

Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Dr. Fatma PAKSOY TÜRKÖZ Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Mide Kanserinde Kemik Metastazı Klinik çalışmalarda; %0.7 - %3.4 Otopsi çalışmalarında;

Detaylı

Evre I Seminom Dışı Testis Tümörlerinde (NSGHT) Tedavi

Evre I Seminom Dışı Testis Tümörlerinde (NSGHT) Tedavi Evre I Seminom Dışı Testis Tümörlerinde (NSGHT) Tedavi Prof. Dr. Abdurrahman IŞIKDOĞAN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı III. Tıbbi Onkoloji Kongresi / 25 Mart 2010 / ANTALYA Testisin

Detaylı

LENFOMADA ERKEN YAPILAN PET/CT TEDAVİYE YÖN VERİR Mİ?

LENFOMADA ERKEN YAPILAN PET/CT TEDAVİYE YÖN VERİR Mİ? 1 LENFOMADA ERKEN YAPILAN PET/CT TEDAVİYE YÖN VERİR Mİ? O. Meltem Akay Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hematoloji Bilim Dalı Ege Hematoloji Onkoloji Kongresi 13-15 Mart 2015, Çeşme Giriş 2 Son 2-3 dekadda,

Detaylı

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller Dr. Dilara İnan 04.06.2016 Isparta Hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) HBV yüzeyinde bulunan bir proteindir; RIA veya EIA ile saptanır Akut ve kronik HBV

Detaylı

Mantle Hücreli Lenfoma. Dr. Coşkun Tecimer İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi

Mantle Hücreli Lenfoma. Dr. Coşkun Tecimer İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi Mantle Hücreli Lenfoma Dr. Coşkun Tecimer İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi Mantle Hücreli Lenfomada Epidemiyoloji Olgun B hücreli Hodgkin dışı lenfomadır Tüm Hodgkin dışı lenfomaların % 6-7 sini

Detaylı

Dr. Metin ÖZKAN Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji BD Kayseri. 5. TTOK-2014 Antalya

Dr. Metin ÖZKAN Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji BD Kayseri. 5. TTOK-2014 Antalya Dr. Metin ÖZKAN Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji BD Kayseri 5. TTOK-2014 Antalya Neoadjuvan Kemoterapi (KT) nin Rasyoneli Adjuvan tedavi olarak KT (5-FU veya Gemsitabin) veya KRT hastalıksız

Detaylı

Böbrek Tümörlerinin Prognostik Kategorizasyonu

Böbrek Tümörlerinin Prognostik Kategorizasyonu Böbrek Tümörlerinin Prognostik Kategorizasyonu Dr. Özgür Yaycıoğlu Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji A.D Adana Uygulama ve Araştırma Merkezi Ürolojik Cerrahi Derneği Böbrek Tümörü ve BPH Toplantısı,

Detaylı

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ Doç. Dr. Tuncay Göksel Ege Ü.T.F. Göğüs Hast. A.D. SONUÇ Konuşması Yöntemi Toraks Derneği Akciğer ve Plevra Maligniteleri Rehberi 2006 + Kurs Konuşmaları Prognozu

Detaylı

Nod-pozitif Meme Kanserinde Lenf Nodu Oranı Nüks ve Mortaliteyi Belirleyen Bağımsız Bir Prognostik Faktördür

Nod-pozitif Meme Kanserinde Lenf Nodu Oranı Nüks ve Mortaliteyi Belirleyen Bağımsız Bir Prognostik Faktördür Nod-pozitif Meme Kanserinde Lenf Nodu Oranı Nüks ve Mortaliteyi Belirleyen Bağımsız Bir Prognostik Faktördür Dr. Fatma Paksoy Türköz 1, Dr. Mustafa Solak 2, Dr. Özge Keskin 2, Dr. Mehmet Ali Şendur 3,

Detaylı

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD Multipl Myeloma da PET/BT Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD İskelet sisteminin en sık görülen primer neoplazmı Radyolojik olarak iskelette çok sayıda destrüktif lezyon ve yaygın

Detaylı

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Murat Özdemir, Özer Makay, Tevfik Demir*, Berk Göktepe, Kamil Erözkan, Barış Bingül**, Yeşim Ertan**, Hüsnü Buğdaycı***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız

Detaylı

Giriş. Bu kitapçık hastalar ve ailelerine miyeloma hakkında bilgi sunmaktadır.

Giriş. Bu kitapçık hastalar ve ailelerine miyeloma hakkında bilgi sunmaktadır. 1 Giriş Hematoloji Uzmanlık Derneği, the Leukemia & Lymphoma Society(LLS)'e 06.12.2010 tarihinde çevirisi yapılan Non-Hodgkin Lenfoma kitapçığına yeniden basım izni verdiği için minnetle teşekkür eder.

Detaylı

MATÜR T- HÜCRELİ LENFOMALAR TANISI PATOLOG GÖZÜYLE

MATÜR T- HÜCRELİ LENFOMALAR TANISI PATOLOG GÖZÜYLE 4. ULUSAL LENFOMA MYELOMA KONGRESİ 2-5 MAYIS 2013, ANTALYA MATÜR T- HÜCRELİ LENFOMALAR TANISI PATOLOG GÖZÜYLE DR. NALAN AKYÜREK GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ANABİLİM DALI Matür T- Hücre ve

Detaylı

Folliküler Lenfomalar Rehberliğinde Patolog-Klinisyen Ekibinin Gerçeğe Yolculuğu. Dr. Tülay Tecimer Acıbadem Sağlık Grubu

Folliküler Lenfomalar Rehberliğinde Patolog-Klinisyen Ekibinin Gerçeğe Yolculuğu. Dr. Tülay Tecimer Acıbadem Sağlık Grubu Folliküler Lenfomalar Rehberliğinde Patolog-Klinisyen Ekibinin Gerçeğe Yolculuğu Dr. Tülay Tecimer Acıbadem Sağlık Grubu 2. LENFOMA MYELOMA KONGRESİ, ANTALYA, 16 Nisan 2011 Lenfoma olgularının doğru değerlendirilmesi,

Detaylı

ÇOCUKLUK ÇAĞI MATÜR B-HÜCRELİ HODGKİN DIŞI LENFOMALARIN KLİNİK İZLEM VE CD10 BCL6 BCL2 MUM1 TCL1 EKSPRESYON ÖZELLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

ÇOCUKLUK ÇAĞI MATÜR B-HÜCRELİ HODGKİN DIŞI LENFOMALARIN KLİNİK İZLEM VE CD10 BCL6 BCL2 MUM1 TCL1 EKSPRESYON ÖZELLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI ÇOCUKLUK ÇAĞI MATÜR B-HÜCRELİ HODGKİN DIŞI LENFOMALARIN KLİNİK İZLEM VE CD10 BCL6 BCL2 MUM1 TCL1 EKSPRESYON ÖZELLİKLERİNİN

Detaylı

PROSTAT KANSERİNDE YENİ DERECELENDİRME SİSTEMİ. Prof. Dr. Işın Kılıçaslan İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

PROSTAT KANSERİNDE YENİ DERECELENDİRME SİSTEMİ. Prof. Dr. Işın Kılıçaslan İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı PROSTAT KANSERİNDE YENİ DERECELENDİRME SİSTEMİ Prof. Dr. Işın Kılıçaslan İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı GLEASON DERECELENDİRME SİSTEMİ GLEASON SKORU Hastalığın evresi Biyokimyasal ve

Detaylı

NON-HODGKİN LENFOMA OLGULARIMIZIN KLİNİK, PATOLOJİK, PROGNOSTİK ÖZELLİKLERİNİN VE TEDAVİ SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

NON-HODGKİN LENFOMA OLGULARIMIZIN KLİNİK, PATOLOJİK, PROGNOSTİK ÖZELLİKLERİNİN VE TEDAVİ SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI NON-HODGKİN LENFOMA OLGULARIMIZIN KLİNİK, PATOLOJİK, PROGNOSTİK ÖZELLİKLERİNİN VE TEDAVİ SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ TIPTA UZMANLIK

Detaylı

MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ

MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ Sait Murat Doğan, A. Pınar Erçetin, Zekiye Altun, Duygu Dursun, Safiye Aktaş Dokuz Eylül Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü, İzmir Slayt 1 / 14 Meme Kanseri

Detaylı

III. BÖLÜM EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

III. BÖLÜM EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ III. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE

Detaylı

İmmun sistemi baskılanmış hastalarda lenfomagenezde rol alan faktörler ve etkileşimleri. Blood Reviews (2008) 22, 261

İmmun sistemi baskılanmış hastalarda lenfomagenezde rol alan faktörler ve etkileşimleri. Blood Reviews (2008) 22, 261 İmmun sistemi baskılanmış hastalarda lenfomagenezde rol alan faktörler ve etkileşimleri Blood Reviews (2008) 22, 261 Onkojenik viruslar Annu. Rev. Pathol. Mech. Dis. 2014.9:49 EBV Doğada çok yaygın İnsan

Detaylı

TÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006

TÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 TÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 1 Tümör (kanser), Vücudumuzun herhangi bir hücre veya hücre topluluğunun kontrolsüz bir şekilde çoğalması, büyümesi,

Detaylı

Merkel Hücreli Karsinom

Merkel Hücreli Karsinom Merkel Hücreli Karsinom Doç. Dr. Filiz Canpolat Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği IV. DOD Dermatoloji Gündemi, 3-6 Eylül 2015, Eskişehir Merkel Hücreli Karsinom

Detaylı

Cerrahi Dışı Tedaviler

Cerrahi Dışı Tedaviler KÖTÜ HUYLU YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ Cerrahi Dışı Tedaviler Dr.Selami ÇAKMAK GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi 50 den fazla yumuşak doku sarkomu tipi Kaynaklandığı doku, Klinik gidişat, Görülme yaşı, Agresifliği,

Detaylı

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Akciğer karsinomlarının gelişiminde preinvaziv epitelyal lezyonlar; Akciğer karsinomlarının gelişiminde

Detaylı

NÜKS VE DİRENÇLİ HODGKİN LENFOMA PROGNOZ BELİRTEÇLERİ VE TEDAVİ DR.NAHİDE KONUK HEMATOLOJİ BD

NÜKS VE DİRENÇLİ HODGKİN LENFOMA PROGNOZ BELİRTEÇLERİ VE TEDAVİ DR.NAHİDE KONUK HEMATOLOJİ BD NÜKS VE DİRENÇLİ HODGKİN LENFOMA PROGNOZ BELİRTEÇLERİ VE TEDAVİ DR.NAHİDE KONUK AÜTF HEMATOLOJİ BD HODGKĠN HASTALIĞI Hodgkin, modern tedavilerle, % 85-90 kür sağlanan bir hastalıktır. Buna rağmen, % 10-20

Detaylı

METASTATİK MESANE CA DA TEDAVİ SIRALAMASI

METASTATİK MESANE CA DA TEDAVİ SIRALAMASI METASTATİK MESANE CA DA TEDAVİ SIRALAMASI Dr. Mustafa Erman Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Antalya, Mart 2014 Mesane ca ve kemoterapi Kombinasyon tedavileriyle ~%50-60 yanıt oranı ve %20-30 tam

Detaylı

Kronik Hastalığı Olanlarda ve İmmünsüpresif Hastalarda Bağışıklama. Dr. Hüsnü Pullukçu Ege ÜTF Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Kronik Hastalığı Olanlarda ve İmmünsüpresif Hastalarda Bağışıklama. Dr. Hüsnü Pullukçu Ege ÜTF Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Kronik Hastalığı Olanlarda ve İmmünsüpresif Hastalarda Bağışıklama Dr. Hüsnü Pullukçu Ege ÜTF Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Bağışıklığın Baskılanması Birincil İkincil B hücre hastalıkları

Detaylı

BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr.

BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr. BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr. Aslı KANTAR Akut rejeksiyon (AR), greft disfonksiyonu gelişmesinde major

Detaylı

Dr. Zeynep Özsaran. E.Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi AD

Dr. Zeynep Özsaran. E.Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi AD Dr. Zeynep Özsaran E.Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi AD Son cümle: Geçmiş yıllarda yapılan randomize çalışmalarda endometrium kanserinde RT nin rolü tanımlanmıştı Ancak eksternal RT nin yeri yüksek risk faktörlü

Detaylı

ETİK KURUL BAŞVURU DOSYASI

ETİK KURUL BAŞVURU DOSYASI ETİK KURUL BAŞVURU DOSYASI Ülkemizde Hematolojik Kanserlerin Yükü, Coğrafi Dağılımı, Demografik Karakteristiği, İmmünohistokimyasal Özellikleri ve Klinik Davranışı Epidemiyolog Danışman Doç. Dr. Mutlu

Detaylı

1. Oturum: Meme Kanserine Giriş, Patoloji ve Alt Tiplendirme Oturum Başkanları : Dr. Orhan ŞENCAN, Dr. İrfan ÇİÇİN

1. Oturum: Meme Kanserine Giriş, Patoloji ve Alt Tiplendirme Oturum Başkanları : Dr. Orhan ŞENCAN, Dr. İrfan ÇİÇİN TTOD Meme Kanseri Güncelleme Kursu 13-14 Haziran 2015 İstanbul 08:25-08:30 Açılış Dr. Cem BÖRÜBAN Oturum Başkanları : Dr. Fikri İÇLİ, Dr. Gül Başaran, Dr. Erhan GÖKMEN 08:00-08:30 Pratiği Değiştiren Çalışmalar.

Detaylı

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir. LENFOMA LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir. LENF SİSTEMİ NEDİR? Lenf sistemi vücuttaki akkan dolaşım sistemidir. Lenf yolu damarlarındaki bağışıklık hücreleri,

Detaylı

ONKOLOJİDE İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ ORGAN YETMEZLİKLERİNDE ETKİLEŞİM

ONKOLOJİDE İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ ORGAN YETMEZLİKLERİNDE ETKİLEŞİM ONKOLOJİDE İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ ORGAN YETMEZLİKLERİNDE ETKİLEŞİM İlaç etkileşiminde rolü olan organlar Böbrek Karaciğer Akciğer GİS Kalp Organ fonksiyonlarının değerlendirilmesi Böbrek (üre, kreatinin, GFR)

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

En Etkili Kemoterapi İlacı Seçimine Yardımcı Olan Moleküler Genetik Test

En Etkili Kemoterapi İlacı Seçimine Yardımcı Olan Moleküler Genetik Test En Etkili Kemoterapi İlacı Seçimine Yardımcı Olan Moleküler Genetik Test Yeni Nesil DNA Dizileme (NGS), İmmünHistoKimya (IHC) ile Hastanızın Kanser Tipinin ve Kemoterapi İlacının Belirlenmesi Kanser Tanı

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER AKCİĞER KANSERİ Akciğer kanseri; akciğerlerde anormal hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması sonucu ortaya çıkar. Kanser hücreleri akciğerlere, komşu dokulara veya vücudun diğer bölgelerine yayılabilir.

Detaylı

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU Ezgi Işıl Turhan 1, Nesrin Uğraş 1, Ömer Yerci 1, Seçil Ak 2, Berrin Tunca 2, Ersin Öztürk

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR Akciğer kanseri olmak her şeyin sonu değildir. Bu hastalığı yenmek için mutlaka azimli, inançlı ve sabırlı olmanız

Detaylı

Mantle-cell Lenfoma. Son 10 Yılda Neler Değişti? Dr. İbrahim Barışta

Mantle-cell Lenfoma. Son 10 Yılda Neler Değişti? Dr. İbrahim Barışta Mantle-cell Lenfoma Son 10 Yılda Neler Değişti? Dr. İbrahim Barışta Antalya, 22 Mayıs 2010 Germinal Merkez ve B Hücreli Lenfoma bcl-6 p53 Ölüm bcl-6 inaktif bcl-6 aktif GM bcl-2 inaktif myc (+) Normalde

Detaylı

Renin-Angiotensin System Blockers May Prolong Survival of Metastatic Non-Small Cell Lung Cancer Patients Receiving Erlotinib

Renin-Angiotensin System Blockers May Prolong Survival of Metastatic Non-Small Cell Lung Cancer Patients Receiving Erlotinib Medicine (Baltimore). 2015 Jun;94(22):e887. doi: 10.1097/MD.0000000000000887. Renin-Angiotensin System Blockers May Prolong Survival of Metastatic Non-Small Cell Lung Cancer Patients Receiving Erlotinib

Detaylı

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kanser Çalışmaları. Dr Fikri İçli

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kanser Çalışmaları. Dr Fikri İçli Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kanser Çalışmaları Dr Fikri İçli AÜTF Onkoloji Birimleri Tıbbi Onkoloji BD Cerrahi Onkoloji BD Radyasyon Onkolojisi AnaBD Pediatrik Onkoloji BD Onkoloji Uygulama ve Araştırma

Detaylı

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği Dr. A. Nimet Karadayı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Patoloji Kliniği MEME TÜMÖRLERİNDE PATOLOJİ RAPORLARINDA STANDARDİZASYON Amaç, hasta

Detaylı

Osteosarkom Tedavisinde Neoadjuvan Tedavi. Dr. Bülent Yalçın 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, Mart 2014 Susesi Otel, Antalya

Osteosarkom Tedavisinde Neoadjuvan Tedavi. Dr. Bülent Yalçın 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, Mart 2014 Susesi Otel, Antalya Osteosarkom Tedavisinde Neoadjuvan Tedavi Dr. Bülent Yalçın 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, 19-23 Mart 2014 Susesi Otel, Antalya Osteosarkoma-1 Nadir tümörler (2-3/100.000), Çalışma yapmak zor (çok merkezli,

Detaylı

EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM

EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM Dr. Ahmet BİLİCİ İstanbul Medipol Üniversitesi, Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji B.D. 16.12.2018 Giriş Testis tümörlerinin %30 unu oluşturur %70 i erken evre olarak tanı

Detaylı

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD 1 2 3 4 ANTİRETROVİRAL TEDAVİ HIV eradiksayonu yeni tedavilerle HENÜZ mümkün değil

Detaylı

Rekürren/Metastatik Baş Boyun Kanserleri Tedavisinde Son Gelişmeler

Rekürren/Metastatik Baş Boyun Kanserleri Tedavisinde Son Gelişmeler Rekürren/Metastatik Baş Boyun Kanserleri Tedavisinde Son Gelişmeler Dr. Mustafa Özdoğan Medstar Antalya Hastanesi Tıbbi Onkoloji 60 yaşında, erkek, inşaat işçisi, VAKA 60 paket/yıl sigara öyküsü, İlk başvuru:

Detaylı

LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014

LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014 LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014 Lenfoid Sistem Lenfositlerin, mononükleer fagositlerin ve diğer yardımcı rol oynayan hücrelerin bulunduğu, yabancı antijenlerin taşınıp yoğunlaştırıldığı, Antijenin

Detaylı

MESANE KORUYUCU YAKLAŞIM. Dr. Deniz Yalman Ege Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi A.D.

MESANE KORUYUCU YAKLAŞIM. Dr. Deniz Yalman Ege Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi A.D. MESANE KORUYUCU YAKLAŞIM Dr. Deniz Yalman Ege Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi A.D. Kanser tedavisinde multidisipliner organ koruyucu yaklaşım: Meme kanseri Anal kanal kanseri Larinks kanseri Prostat kanseri

Detaylı

Dr. M. Cem Ar. Anahtar Sözcükler. Etyoloji, Evreleme, Lenfoma, Lefomagenez, Sınıflama LENFOMALARA GENEL BAKIŞ

Dr. M. Cem Ar. Anahtar Sözcükler. Etyoloji, Evreleme, Lenfoma, Lefomagenez, Sınıflama LENFOMALARA GENEL BAKIŞ TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ HematoLog 2013: 3 2 Dr. M. Cem Ar İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Hematoloji Bilim Dalı, İstanbul, Türkiye e-posta: mcemar68@yahoo.com

Detaylı

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012 Multipl Endokrin Neoplaziler Dr. Tuba T. Duman-2012 Multipl Endokrin Neoplaziler Klinik gözlemlerle, endokrin bezleri içeren neoplastik sendromlar tanımlanmıştır. Paratiroid, hipofiz, adrenal,tiroid ve

Detaylı

KUTANÖZ LENFOMA KLASİFİKASYONU. Dr. Melih Akyol Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Sivas

KUTANÖZ LENFOMA KLASİFİKASYONU. Dr. Melih Akyol Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Sivas KUTANÖZ LENFOMA KLASİFİKASYONU Dr. Melih Akyol Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Sivas İÇERİK Hikayenin başlangıcı ve farklı klasifikasyon sistemleri Nereden geliyor? EORTC

Detaylı

DİFÜZ GLİAL TÜMÖRLER

DİFÜZ GLİAL TÜMÖRLER DİFÜZ GLİAL TÜMÖRLER DSÖ 2016 da erişkin glial tümörler açısından sizce en önemli değişiklik ne olmuştur? Curr Opin Oncol 2016 Nov;28(6):494-501. Diffuz astrositik ve oligodentroglial tümörler aynı grup

Detaylı

mrcc Tedavisinde Olgular Eşliğinde Tartışma

mrcc Tedavisinde Olgular Eşliğinde Tartışma mrcc Tedavisinde Olgular Eşliğinde Tartışma Doç.Dr.Adnan Şimşir - Yaklaşım,Risk Grupları Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji ABD Prof.Dr.İbrahim Cüretlibatır - Sitoredüktif Cerrahi Ege Üniversitesi

Detaylı

Relaps ve Refrakter Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma Hastalarında Transplant Dışı Tedavi

Relaps ve Refrakter Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma Hastalarında Transplant Dışı Tedavi Relaps ve Refrakter Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma Hastalarında Transplant Dışı Tedavi Dr. Burhan Ferhanoğlu Koç Üniversitesi, Tıp Fakültesi 5.Ulusal Lenfoma-Myeloma Kongresi 24-27 Nisan 2014 Belek/Antalya

Detaylı

Onkolojide Sık Kullanılan Terimler. Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013

Onkolojide Sık Kullanılan Terimler. Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013 Onkolojide Sık Kullanılan Terimler Yrd.Doç.Dr.Ümmügül Üyetürk 2013 Kanser Hücrelerin aşırı kontrolsüz üretiminin, bu üretime uygun hücre kaybıyla dengelenemediği, giderek artan hücre kütlelerinin birikimi..

Detaylı

Coğrafi temel yaklaşım farklılıkları

Coğrafi temel yaklaşım farklılıkları Coğrafi temel yaklaşım farklılıkları Doğu Asya Cerrahi D2 sonrası oral floropirimidin bazlı adjuvan tedavi Avrupa Perioperatif kemoterapi (neoadjuvan ve adjuvan) Amerika Adjuvan kemoradyoterapi Surg Oncol

Detaylı

TRANSPLANTASYONDA İNDÜKSİYON TEDAVİSİ. Dr Sevgi Şahin Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi

TRANSPLANTASYONDA İNDÜKSİYON TEDAVİSİ. Dr Sevgi Şahin Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi TRANSPLANTASYONDA İNDÜKSİYON TEDAVİSİ Dr Sevgi Şahin Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi TRANSPLANTASYONDA İMMUNSUPRESİF TEDAVİ İndüksiyon İdame Kurtarma Am J Surg 2009 Transplantation 2006 İndüksiyon tedavilerinin

Detaylı

Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi

Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi Erman Alçı, Özer Makay, Adnan Şimşir*, Yeşim Ertan**, Ayşegül Aktaş, Timur Köse***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız Ege Üniversitesi Hastanesi, Genel

Detaylı

Malignite ve Transplantasyon. Doç. Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı

Malignite ve Transplantasyon. Doç. Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Malignite ve Transplantasyon Doç. Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Sunum Planı -Pretransplant malignitesi olan alıcı -Pretransplant malignitesi olan donör -Posttransplant de

Detaylı

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR?

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR? KEMOTERAPİ NEDİR? Kanser hücrelerini tahrip eden kanser ilaçları kullanılarak yapılan tedaviye kemoterapi denir. Bu tedavilerde kullanılan ilaçlara antikanser ilaçlar da denir. Kanserin türüne göre kemoterapinin

Detaylı

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Kronik enflamatuar hastalıklar, konak doku ve immun hücreleri arasındaki karmaşık etkileşimlerinden

Detaylı