SAGLIK HİzMETLERİNİN. YÜRÜTÜLMESİNDE DOKTOR-HASTA İLİşKİsİNİN ROLÜ. Ahmet KALENDER Ayhan ULUDAG.. GİRİş



Benzer belgeler
Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü BBY 208 Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri II (Bahar 2012) SPSS Ders Notları II (19 Nisan 2012)

Buse Erturan Gökhan Doğruyürür Ömer Faruk Gök Pınar Akyol Doç. Dr. Altan Doğan

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı

TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ ORTAK SINAV BAŞARISININ ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK

SAĞLIK ÇALIŞANLARIN GÜVENLİĞİ VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER (TÜRKİYE NİN GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE BEŞ FARKLI HASTANE ÖRNEĞİ)

FARKLI BRANŞTAKİ ÖĞRETMENLERİN PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK DÜZEYLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ. Abdulkadir EKİN, Yunus Emre YARAYAN

HOŞGELDİNİZ. Diaverum

Psk. Mevlüt ÜLGEN Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi

BĠYOLOJĠ EĞĠTĠMĠ LĠSANSÜSTÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN LĠSANSÜSTÜ YETERLĠKLERĠNE ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ

Acil Serviste En Sık Neler Şikayet Ediliyor? Doç. Dr. Selahattin KIYAN Ege ÜTFH Acil Tıp AD ATOK «Acilde Adli Tıp»

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK

HEMODİYALİZ VE PERİTON DİYALİZİ UYGULANAN HASTALARIN BEDEN İMAJI VE BENLİK SAYGISI ALGILARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Çalışma Hayatının İki Büyük Korkusu: İşsizlik ve İş Güvencesizliği Two Big Fear of Working Life: Unemployment and Job Insecurity

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Halil Coşkun ÇELİK

Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Kişisel ve Mesleki Gelişim Yeterlilikleri Hakkındaki Görüşleri. Merve Güçlü

BURDUR İLİNDE SPORA KATILIMIN SOSYO EKONOMİK BOYUTUNUN ARAŞTIRILMASI

MAĞAZA İMAJI, MAĞAZA MEMNUNİYETİ VE MAĞAZA SADAKATİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN TÜKETİCİLER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ÖZET

ULUSLAR ARASI 9. BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ KONGRESİ

PARAMETRİK TESTLER. Tek Örneklem t-testi. 200 öğrencinin matematik dersinden aldıkları notların ortalamasının 70 e eşit olup olmadığını test ediniz.

Müzakere Becerileri ile Satış Performansını Geliştirmek

Birgül BURUNKAYA - Uzman Adana İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Çalışan Sağlığı Birimi ANTALYA

NASIL BİR BELEDİYE BAŞKANI?

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

BÖLÜM 13 HİPOTEZ TESTİ

Korelasyon, Korelasyon Türleri ve Regresyon

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ HASTANE ÇALIŞANLARININ HASTA GÜVENLİĞİ KÜLTÜRÜNÜN ARAŞTIRILMASI

PROJE TABANLI ÖĞRENMEDE ÇOKLU ZEKÂ YAKLAŞIMININ MATEMATİK ÖĞRENME BAŞARISINA VE MATEMATİĞE KARŞI TUTUMA ETKİSİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİNİN SAĞLIK HİZMETİ ALANLAR VE ÇALIŞANLAR TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ HASTANELERİ ÖRNEĞİ

Yard. Doç. Dr. Mine Afacan Fındıklı. İş Değerleri ve Çalışma Hayatına Yansımaları

İlköğretim Matematik Öğretmeni Adaylarının Meslek Olarak Öğretmenliği

HAK ARAMA SÜRECÝNDE YASAL UYGULAMALAR HAKKINDA TUTUMLARI ARAÞTIRMASI. Giriþ. Örneklem ve Yöntem

gelişmiş/olgunlaşmış

DEFANSİF TIP KAVRAMI: İÇERİK ANALİZİ

Bilim Uzmanı İbrahim BARIN

Salih AKYÜZ Hasta ve Çalışan Hakları ve Güvenliği Derneği Başkanı

ÜLKEMİZ MUHASEBE MESLEK MENSUPLARININ TOPLUMUN ÇEŞİTLİ KATMANLARI TARAFINDAN ALGILANMA BİÇİMİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

İSTANBUL DA GENÇLER ARASINDA CİNSELLİK ARAŞTIRMASI RAPORU

Üniversite Öğrencilerinin Akademik Başarılarını Etkileyen Faktörler Bahman Alp RENÇBER 1

Yerinde Masaj ın İş Hayatına Etkileri İstanbul Konulu Akademik Araştırma Sonuçları Sayfa 1/4

ÖĞRENEN LİDER ÖĞRETMEN EĞİTİM PROGRAMI 2014 YILI ÖLÇME DEĞERLENDİRME RAPORU

İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN MÜZİK DERSİNE İLİŞKİN TUTUMLARI

KOD 1 DAVRANIŞ MR (48-72 AY) xxxxxxx DAVRANIŞ VE UYUM RAPORU. "Sorun, sorun olmadan çözümlenmelidir."

Tıp ve Sağlık Okuryazarlığı

Yazarlar: Mustafa YILDIZ Bartın Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü-BARTIN Murat KUL Bartın Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu-BARTIN

GEDİZ ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

Antalya, 2015 FEP. Katılımcı Anket. Sonuçları

DENİZLİ İLİ ÇALIŞAN NÜFUSUN İÇME SUYU TERCİHLERİ VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER. PAÜ Tıp Fak. Halk Sağlığı A.D Araş. Gör. Dr. Ayşen Til

Süleyman TAŞGETİREN 1, Neşe ÖZKAN 2, Nurgül ÖZMEN 2

Beden eğitimi öğretmen adaylarının okul deneyimi dersine yönelik tutumlarının incelenmesi

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi

HASTANELERDE YAPILAN TIBBİ HATALARIN TÜRLERİ VE NEDENLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Yerel Ürünlerin Tüketiminin Modellenmesi; Çoklu Bir Yöntem Yaklaşımı. Arş. Gör. Ayça Nur ŞAHİN

THOMAS TÜRKİYE PPA Güvenilirlik, Geçerlilik ve Standardizasyon Çalışmaları Özet Rapor

BÖLÜM 5 SONUÇ VE ÖNERİLER. Bu bölümde araştırmanın bulgularına dayalı olarak ulaşılan sonuçlara ve geliştirilen önerilere yer verilmiştir.

EĞİTİM FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEK BİLGİSİ DERSLERİNE YÖNELİK TUTUMLARI Filiz ÇETİN 1

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN BRANŞLARINA KARŞI TUTUMLARININ İNCELENMESİ

ÖZEL GEREKSİNİMLİ OLAN VE OLMAYAN ÇOCUKLARIN EBEVEYNLERİ İLE OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİN İLİŞKİLERİ

Artan Sağlık Harcamaları Temel Sağlık Göstergelerini Nasıl Etkiliyor? Selin Arslanhan Araştırmacı

HASTALARIN SİGORTALI OLMA DURUMLARI VE HASTA MEMNUNİYETİ DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ: ÖZEL HASTANE ÖRNEĞİ

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

ÖRNEK BULGULAR. Tablo 1: Tanımlayıcı özelliklerin dağılımı

ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ

KUYUMCULUK VE TAKI TASARIMI PROGRAMI ÖĞRENCĐLERĐNĐN OKULDAN BEKLENTĐLERĐ VE MESLEKĐ GELECEKLERĐNĐN DEĞERLENDĐRĐLMESĐ

ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR DERSİNE İLİŞKİN DEĞERLERİNİN İNCELENMESİ

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL

VARYANS ANALİZİ (ANOVA)

KETEM Danışmanları. İlgili konuda danışmanlık eğitimi almış. Doktor Hemşire Ebe Sağlık memuru Tıbbi teknolog Tıbbi sekreter

MESLEĞE VE ÖRGÜTE BAĞLILIĞIN ÇOK YÖNLÜ İNCELENMESİNDE MEYER-ALLEN MODELİ

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

1. İLİŞKİLERİN İNCELENMESİNE YÖNELİK ANALİZLER Sosyal Bilimlerde Nedensel Açıklamalar

KALKINMANIN SÜREKLİLİĞİ KALİTELİ BEŞERİ SERMAYE İLE MÜMKÜN

Birlikte Yürüyoruz. Görme Engellilerle Birlikte Yaşama Kültürünü Artırmak Amaçlı Hazırlanmış Araştırma Raporu Ekim 2012

TÜRKİYE SİYASİ GÜNDEM ARAŞTIRMASI ŞUBAT 2014

GENEL SEÇİMLERİN YEREL SEÇİMLERE ETKİSİ ARAŞTIRMASI

TÜRKİYE DE KADIN VE ŞİDDET Bilgi, Algı ve Davranış Araştırması. Kasım, 2014

Diyarbakır da Anayasa Değişiklik Paketi ve Referandum Algısı. 10 Ağustos 2010 Diyarbakır

Sağlık Hizmetlerinde Pazarlamaya Neden İhtiyaç Duyulmaktadır?

HEMŞİRELERİN HASTALARA VERDİKLERİ EĞİTİMLERİN ETKİNLİĞİNİN BELİRLENMESİ

İngilizce Öğretmen Adaylarının Öğretmenlik Mesleğine İlişkin Tutumları 1. İngilizce Öğretmen Adaylarının Öğretmenlik Mesleğine İlişkin Tutumları

SANAYİDE ÇALIŞAN GENÇ ERİŞKİN ERKEKLERİN YAŞAM KALİTESİ VE RİSKLİ DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ

İZMİR İLİ MLO OKULLARINDA BİYOLOJİ DERSLERİNDE EĞİTİM TEKNOLOJİSİ UYGULAMALARININ (BİLGİSAYARIN) ETKİLİLİĞİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

GİRİŞ. Bilimsel Araştırma: Bilimsel bilgi elde etme süreci olarak tanımlanabilir.

ÖNSÖZ 5 1 İLETİŞİM SÜRECİ VE EĞİTİM...

Sınavlı ve Sınavsız Geçiş İçin Akademik Bir Karşılaştırma

e-öğrenme KONUSUNDA YAPILAN ARAŞTIRMALAR Prof. Dr. Yasemin GÜLBAHAR

BÖLÜM 2 VERİ SETİNİN HAZIRLANMASI VE DÜZENLENMESİ

ÖĞRETMENLER, ÖĞRETMEN ADAYLARI VE ÖĞRETMEN YETERLĠKLERĠ

H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü BBY 208 Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri II (Bahar 2012) SPSS Ders Notları III (3 Mayıs 2012)

14. ULUSAL HALK SAĞLIĞI KONGRESİ, 4-7 EKİM 2011 P220 CEZAEVİNDE BULUNAN MAHKÛMLARIN İLKYARDIM BİLGİ DÜZEYLERİ

PANSİYONLU OKULLARDA ÇALIŞAN BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLERİNİN KARAR VERMEDE ÖZ SAYGI ve KARAR VERME STİLLERİ

Katılımcının Yaşı n % TOPLAM

İSTATİSTİK HAFTA. ÖRNEKLEME METOTLARI ve ÖRNEKLEM BÜYÜKLÜĞÜNÜN TESPİTİ

ÖĞRETMENLERE GÖRE MESLEK LİSESİ ÖĞRENCİLERİNİN REHBERLİK GEREKSİNİMLERİ

Transkript:

SAGLIK HİzMETLERİNİN YÜRÜTÜLMESİNDE DOKTOR-HASTA İLİşKİsİNİN ROLÜ Ahmet KALENDER Ayhan ULUDAG.. Özet: Sağlık sektörü, günümüzün en önemli hizmet alanlarından birisidir. Sağlık hizmetlerinin istenilen düzeyde yürütülmesinde, doktor ve hasta ilişkisinin büyük rolünün bulunduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle, doktor ve hasta arasındaki ilişkinin niteliğinin belirlenmesi, özellikle bireylerin doktorlardan beklentilerinin ortaya konulması gerekmektedir. Bu çalışma, böyle bir amaçtan hareketle ülkemizdeki doktor ve hasta ilişkisini etkileyen değişkenleri belirlemeye yöneliktir. Çalışmada öncelikle doktor ve hasta ilişkisi modelleri incelenmekte, bu ilişkinin önündeki engeller ve aşma yolları tartışılmaktadır. Daha sonra Konya 'da yapılan bir alan araştırmasının bulgularından hareketle, doktor ve hasta ilişkisindeki değişkenler ve halkımızın nasıl bir doktor tipi istediği belirlenmeye çalışılmaktadır. Anahtar Sözcükler: Sağlık hizmetleri, doktor-hasta ilişkisi, GİRİş iletişim. Sağlık hizmetlerinin istenilen biçimde yürütülmesinde ve karşılaşılan problemlerin en aza indirilmesinde, doktorlarla hastalar arasındaki ilişki ve ileti şimin büyük önemi vardır. İki taraf arasındaki ilişki ve iletişimin niteliğinin istenilen düzeye ulaştınlması; teşhis ve tedavinin başanyla sonuçlanmasına, gereksiz zaman harcamalannın önlenmesine ve özellikle de hastalann hoşnutsuzluklannın giderilmesine katkı sağlayacaktır. Günümüzde, hastalann sağlık hizmetleriyle ilgili hoşnutsuzluk belirtilerinin giderek arttığı belirtilmektedir. Bunun temelindeki problem ise, doktor ve hasta arasındaki iletişim yetersizliğine bağlanmaktadır. Amerika'daki kamuoyu yoklamalan ve araştırmalar çoğu insanın, doktorlannın kendileriyle iletişim şeklinden tatmin olmadığını göstermektedir (USA Today Magazine, 1993: 3). Yine bazı yazarlara göre, tıpla ilgili hoşnutsuzluğun artması, klinik iletişimdeki yetersizlikle ilgilidir. Bu yazarlar, bir çok ülkede yapılan araştırma sonuçlannın, ldinik uygulamalarda ciddi ve çok yaygın iletişim problemlerinin varlığını ortaya Yrd. Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Ögretim Üyesi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Ögrencisi. Amme İdaresi Dergisi, Ci/ı 37 Sayı 4 Aralık 2004, s. 117-132.

ı ı 8 Amme idaresi Dergisi koyduğuna dikkat çekmektedir (Simpson vd., 1991: 1385). Allen ve diğerleri de konuyla ilgili yapılan araştırma sonuçlarına dayanarak, bazı doktorlann iletişim becerilerinde yetersiz olduklannı ve bazı hastaların doktorlarını bireysel ilgilerine yeteri kadar seslenmede, tedavi alternatiflerini açıklamada ve özel sorulanna cevap verme de başarısız bulduklarını belirtmektedir (AlIen vd., 2001: 40). Hastalann doktorlarıyla ilişki ve iletişiminden hoşnut olmaması, bir çok o lumsuz sonucu beraberinde getirmektedir. Bunlann başlıcalan; tedaviye uymama, yanlış tedavi için dava açma, kendileriyle daha çok ilgilendiklerini düşündükleri hipnoz, akupunktur uygulayıcılan ve benzerlerine gitme şeklinde sıralanabilir (Gordon ve Edwards, 1995: 8). Özellikle, malpraktis olarak bilinen yanlış tedavi uygulamalan için açılan davalara ülkemizde sıkça rastlanmasa da, Batı ülkelerinde bu tür olayların sayılan her geçen gün artmaktadır. Son yıllarda, kitle iletişim araçlannda sıkça haber konusu yapılmaya başlayan bu olaylarda, kusur ve ihmal aranmakta, doktoru sonuçtan sorumlu tutan hastalar, gördükleri zarara karşılık belli bir tazminat almak için mahkemelere başvurmaktadırlar (Aydın, 2001: 188). Charles, tıptaki malpraktis iddialarının gelişmesindeki başat faktörün, doktor hasta ilişkisinin niteliğinden kaynaklandığını ve hastasıyla iyi ilişki kuran bir doktorun, yanlış tedavi iddiasıyla daha az karşılaşacağına yönelik yaygın bir algının bulunduğunu belirtmektedir (Charles, 1993). Doktorla hasta arasındaki ilişki ve iletişimin niteliği, yalnızca hastanın hoşnutluğunu sağlayan bir unsur değil, aynı zamanda hastalıklann teşhis ve tedavisinde de temel araç olarak değerlendirilmektedir. Coulehan, doktorun uzmanlık alanını farketmeksizin, hasta ile arasındaki iletişimin güçlü bir tedavi aracı olduğunu ileri sürmektedir (Coulehan, 1999: 1467-1468.) Bir görüşe göre ise; sağlık personelinin kullanabileceği teknolojik ve bilimsel ilerlemelere rağmen, iletişim hala hastalıklann teşhis ve tedavisinde klinik işlemlerin özü olarak görülmektedir (Gordon ve Edwards, 1995: 3). Yukandaki değerlendirmelerden, sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde en temel ve öncelikli unsurlardan birisinin iletişim olduğu ve bunun da, daha çok doktorla hasta arasındaki ilişkinin niteliğinden kaynaklandığı ortaya çıkmaktadır. Çünkü, uygun iletişim teknikleri kullanılmadan, diğer bütün klinik çabalar boşa gidebilmektedir (Kurt vd., 1998: xviii). Tedavinin temeli bir ölçüde uygun teşhis koymaya ve bunu uygulamaya dayanmaktadır. Teşhis aşamasının ilk basamağı olan anamnez (hastalık öyküsü) alma;hastayla iyi iletişim kurulduğunda daha kolayolacaktır (Dinççağ, 1999: 19). Bütün değerlendirmeler, sağlık hizmetlerinin yürütülmesi ve hasta hoşnutluğunun sağlanması için, doktorla hasta arasındaki ilişkinin niteliğinin belirlenmesi ve uygun modelin seçilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bunun yapılabilmesinin yolu ise, hasta ve doktorların birbirlerinden beklentilerini, algılarını, nasıl bir ilişki biçimi istediklerini belirlemeye dönük araştırmaların yaygın

Sağlık Hizmetlerinin Yüriitülmesinde Doktor-Hasta Ilişkisinin Rolü 1ı 9 laştınlmasıdır. Simpson ve arkadaşlan, doktor-hasta ilişkisinin niteliğini belirlemede cevaplandınlması gereken bir takım sorulann bulunduğunu belirtmektedir. Bunlar arasında; doktor, hasta, aile ve uygulamayla ilgili değişkenlerin iletişimi nasıl etkilediği, doktorun kişilik niteliklerinin çok önemli olup olmadığı, hastanın tutum, inanç ve tercihlerinin önem taşıyıp taşımadığı, sağlık sektörü ve ödeme sisteminin iletişim uygulamalannı nasıl yönlendirdiği gibi sorular yer almaktadır (Simpson vd., 1991: 1386). Bu sorulann cevaplannın her ülke açısından farklılıklar gösterebileceğini kabul etmek, sağlıklı bir yaklaşım olacaktır. Her ne kadar tıbbın evrensel kurallan olduğu bilinse de, doktor ve hasta arasındaki ilişkinin niteliğini etkileyen değişkenlerin önemi, ülkeler açısından farklılık gösterebilmektedir. Bu açıdan, her ülke insanının özüne uygun modellerin benimsenilmesi yararlı olacaktır. Bu çalışma böyle bir amaçtan yola çıkarak, doktor ve hasta arasındaki ilişkinin niteliğini etkileyebilecek değişkenleri belirlemeyi hedeflemektedir. Özellikle hastalann doktorlardan ne beklediği, kendileriyle nasıl ilişki ve iletişim kurmasını istedikleri ortaya konulmaya çahşılacaktır. Bunun için öncelikle doktor ve hasta arasındaki ilişki modelleri ele alınacak, bu ilişkideki engeller tartışılacak ve bu doğrultuda Konya'da yapılan bir alan araştırmasının bulgulan değerlendirilecektir. DOKTOR VE HASTA İLİŞKİSİYLE İLGİLİ GÖRÜŞLER Hasta ve doktor ilişkisinin bir takım temel amaçlan bulunmaktadır. Bu a maçlar kısaca; iyi bir kişilerarası iletişim oluşturma, bilgi değiş tokuşu ve tedaviyle ilgili karar verme olarak sıralanabilir (Meryn, 1998a). Belirtilen amaçlann gerçekleştirilmesi, ancak sağlıklı bir doktor-hasta ilişkisi modelinin ortaya çıkanlmasıyla sağlanacaktır. Bu doğrultuda, doktor ve hasta arasındaki ilişkiyi açıklamak için geliştirilmiş modeller aşağıda incelenmektedir. Doktor ve Hasta İlişkisi Modelleri Doktor ve hasta arasındaki ilişki, temelde kişilerarası bir ilişki türüdür. Bu nedenle kişilerarası ilişki modellerinden kısaca söz etmek, doktor ve hasta arasındaki ilişkiyi anlamaya katkı sağlayacaktır. Kişilerarası ilişki modelleri Burgoon ve arkadaşlan tarafından asimetrik, simetrik ve paralel ilişki olmak üzere üçe ayrılmaktadır (Burgoon vd., 1994: 284 289). Asimetrik ilişki, bir tarafın baskın olduğu diğer tarafın bu duruma izin verdiği ve pasif rolü kabul ettiği ilişkidir. Bu ilişki türünde bir taraf planlannı uygulamaya koyduğunda, diğeri kabul etmektedir. Asimetrik ilişkide rol oynayan en önemli etkenler, ödüllendirme ve cezalandırma gücü ile uzmanlıktır. Diğer tür olan simetrik ilişki, eşitlik ilkesine dayanmaktadır. Her iki taraf da, ilişkiyi belirlemede eşit haklara sahip olduklanna inanmaktadır. Paralel ilişki ise, her bir tarafın bazı alanlan kontrol edebildiği ve bir tarafın bazen aktif, bazen de

120 Amme Idaresi Dergisi pasif rolü oynadıgı ilişki türüdür. Bu ilişki çeşidinde, taraflar eşitlige inanmakta ve her bir tarafın kontrol ve yönlendirme hakkı oldugunu kabul etmektedir. Kişilerarası ilişki modellerinin, doktor ve hasta arasındaki ilişki modelleriyle büyük ölçüde benzeştigi görülmektedir. Doktor ve hasta ilişkisiyle ilgili bilinen model sınıflamalarından bir tanesi, 1955 yılında Szasz ve Hollender tarafından önerilmiştir. Bunlar, aktiflik-pasiflik modeli, rehberlik-işbirliği modeli ve karşılıklı katılım modelidir. Bunlardan aktiflik-pasiflik modeli, ebeveynle bebek arasında; rehberlik-işbirliği modeli, ebeveynle yetişkin çocuk arasında; karşılıklı katılım modeli ise yetişkinle yetişkin arasındaki iletişim modellerine benzemektedir (Szasz ve Hollender, 1956: 585-592). Burgoon ve arkadaşlarının sınıflaması göz önünde tutuldugunda, aktiflik-pasiflik modeliyle, rehberlik..işbirliği modelinin daha çok asimetrik, karşılıklı katılım modelinin ise simetrik ve paralel ilişki türlerine yatkın olduğu görülmektedir. Doktor ve hasta arasında uygulanan ilişki modelleriyle ilgili daha geniş bir sınıflandırma, E.J. Emanuel ve L.L. Emanuel tarafından yapılmıştır. Yazarlar, doktorla hasta arasındaki ilişki modellerini dörde ayırarak incelemektedir. Bunlar; patemalistik (babacıl), bilgilendirici (informative), yorumlayıcı (interpretive) ve müzakereci (deliberative) modellerdir (Emanunel ve Emanuel, 1992: 2221-2222). Patemalistik model, çogunlukla babacd modelolarak da adlandırılmaktadır. Bu modelde doktor-hasta etkileşimi, hastanın saglık ve iyiligini en iyi saglayacak müdahalenin yapılmasını garanti etmektedir. Bunun sonucunda doktorlar, hastaya gerekli olan tedaviyi belirlemede kendi becerilerini kullanmakta ve uygun buldukları yönteme razı etmek için hastayı seçici bilgilendirmeyle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu modelde doktor, hasta için en iyi olanı açıkça belirten ve uygulayan bir hasta koruyucu gibi davranmaktadır. Hastanın özerkligi, doktorun belirledigi en iyiyi onaylamakla sınırlı kalmaktadır (Emanuel ve Emanuel, 1992: 2221). Emanuel ve Emanue!'in ele aldıgı (1992: 2221) ikinci model bilgilendirici modeldir. Bilimsel, mühendislik veya tüketici modeli olarak da adlandırılan bu modelde doktor-hasta etkileşiminin amacı; doktorun bütün bilgileri hastaya sunması, hastanın istedigi tıbbi yöntemi seçmesi ve seçilen yöntemi doktorun uygulamasıdır. Bunun sonunda doktor, hastayı rahatstıhgı, tedavi yöntemlerinin yapısı, yöntemin faydaları ve risk ihtimalleri konusunda bilgilendinnektedir. Bu modelde doktor, hastaya uygulama kontrolü saglayan bir teknik uzman gibi gö.. rülmektedir. Üçüncü model, yorumlayıcı modeldir. Bu modelde doktor-hasta etkileşiminin amacı; hastanın değerlerini ve gerçekten ne istediğini açıklamak, hastanın bu değerleri realize edecek tıbbi yöntemi seçmesini sağlamaktır. Doktor, hastanın değerlerini açıklamasında ve buna uygun yöntemi belirlemesinde yardımcı

Satılk Hizmet/erinin rarata/mesinde Doktor-Hasta Ilişkisinin Ro/a ı 2 ı olmakta, hastanın deaerlerini hasta için yorumlamaktadır. Sonuçta doktor, hastanın amaçlannı, kararlannı ve karakterini yeniden inşa etmek için hastayla birlikte çalışmaktadır. önemli bir ayrıntı olarak, doktor hastaya davranış biçimini zorla kabul ettirmek istememekte, en iyiye sonuçta hasta karar vermektedir. Yorumlayıcı modelde doktor; bilgileri saalayan, deaerleri açıklamaya yardımcı o lan ve bu deaerlere en uygun yöntemin ne olduaunu öneren, tıpkı bakan danışmanı gibi bir role sahiptir. Böylece doktorun yükümlülüaü, bilgilendirici modelde olduau gibi sadece bütün bilgileri vermekle kalmayıp, aynı zamanda ortak bir anlama sürecinde hastayla ilgilenme gerekliliaini de içermektedir (Emanuel ve Emanuel, 1992: 2221-2222). Yazarlann ele aldıaı (Emanuel ve Emanuel, 1992: 2222) son model müzakereci modeldir. Bu modelde doktor hasta etkileşiminin amacı, saahkla ilgili en iyi deaerleri hastanın belirleme ve seçmesine yardımcı olmaktır. Bunun için doktor, hastanın klinik durumu hakkındaki bilgiyi betimlemeli, uygun seçenekleri kapsayan deaer tiplerini açıklamasına yardımcı olmalıdır. Doktorun amacı bu modelde, saglıkla ilgili degerlenn niçin daha önemli olduaunu ve istendigini önermeyi içermektedir. Hasta ve doktor, sonuçta hastanın izleyecegi saghk deger çeşitlerinin ne olduguyla ilgili müzakereyle ilgilenmektedir. Müzakereci modelde doktorun rolü, en iyi davranış biçimimin ne oldugu konusunda hastayla diyalogta bulunan bir ögretmen ya da arkadaşa benzemektedir. Doktor, hastanın ne yapabilecegini göstermekle kalmayıp, aynı zamanda hastanın istedigi en iyiyi de bilmektedir. Modellerin özü birer cümleyle belirtilecek olursa; paternaustik modelde, hasta yeterince bilgilendirilmeden onun adına doktor karar vermektedir. Bilgilendirici modelde, doktor hastaya gerekli bilgileri aktarmakta ve kararı hastadan beklemektedir. Yorumlayıcı modelde, hastaya gerekli bilgiler verildikten sonra, hastanın isteginin ne oldugu doktor tarafından yorumlanmaktadır. Müzakereci modelde ise, karşıhklı görüşme ve tartışma sonucunda doktor, hastaya en iyiyi önennekte ve bu dogrultuda ikna etmeye çalışmaktadır. Kişilerarası ilişki literatürü açısından ise paternalistik modelin asimetrik, bilgilendirici modelin simetrik, yorumlayıcı ve müzakereci modelin ise daha çok paralel ilişki niteligi taşıdıgı ortaya çıkmaktadır. Doktor ve hasta arasındaki ilişkiyi ele alan modellerden, özellikle paternalist modele yogun eleştiri yapılmaktadır. Paternalistik modelin temeli Hipokrafın uygulamalarına dayanmaktadır. Tıp etiline 2500 yıldır rehber olan Hipokrat uygulamalanı başkalanna sayıı ve ilgiyi, adaleti. iyiliai ve bilgelili vurijulamak:ta, doktorun rolü en iyiyi bilmesinden kaynaklanmakta ve hastası adına ka.. rar vermesi beklenmektedir. Hipokrat'tan beri doktorlar bu görüşe bağlanmakta ve hastalan adına karar vermektedir. Ancak son yıllarda, Hipokrat yemini doktor ve hasta ilişkisine rehber olmada eleştiri almaktadır (Bellet, ı 994: 928). Bu eleştirilerin temelinde, hasta kimliğinin son 50 yıldaki değişimi yatmaktadır.

122 Amme Idaresi Dergisi Meryn, günümüz hastalarının sağlık tüketicileri olduklanna ve tıbbi karar verme sürecinin aktif katılımcılan kabul edildiklerine dikkat çekerek, bu değişimin enformasyon toplumunun gelişmesiyle paralel gittiğini belirtmektedir. Ona göre hastalar sadece belirtiler ve tedaviler hakkında bilgi istememekte, sağlık maliyetleri, kalite ve alternatif tedavilerle uğraşmaya da odaklanmaktadır (Meryn, 1998a). Benzer şekilde Tsai, 1960'lı yıllann tüketici hareketleriyle birlikte doktor ve hasta arasındaki paternalistik modellerin, modern bioetik tarafından çürütüldüğünü ifade etmektedir (Tsai, 2001: 44). Kronenfeld, bir mal ve hizmet satın alıcısı olarak tüketici modelinin sağlık alanında da yaygınlaşmaya başladığını, bunun doktorlar için de bir modelolarak genişlediğini ve doktor-hasta ilişkisinin geleneksel modellerinin çürümekte olduğunu ileri sürmektedir (Kronenfeld, 2001: 294). Bellet ise; çağdaş bilim, teknoloji, sosyal örgütler ve değişen değerlerin etkisiyle, hastalar adına karar veren paternalist doktor figürünün eğitimli ve çok bilgili insanlann isteğiyle uyumsuz olduğunu, çoğu insanın tıbbi durumunu anlamak ve kendini etkileyen kararlarda konuşmak istediğini belirtmektedir (Bellet, 1994: 928). Görüldüğü gibi, günümüzde tüketici hareketlerinin yaygınlaşması, bireyselciliğin artması, bireylerin eğitim ve bilgi düzeylerinin yükselmesi gibi nedenlerle, paternalistik model, doktor ve hasta ilişkisinde oldukça yetersiz kalmaktadır. Hatta doktorlar bile iyi bir doktor-hasta etkileşimi için paternalistik modeli çok nadiren savunmaktadır (Emanuel ve Emanuel, 1992: 2224). Buna karşın, ülkemizdeki doktor ve hasta ilişkisinin daha çok bu model doğrultusunda işlemesi ve hastaya neredeyse hiç söz hakkı tanınmaması (Aydın, 2001: 101), oldukça dikkat çekicidir. Burada üzerinde önemle durulması gereken noktalardan bir tanesi de, etkili doktor-hasta ilişkisinde hangi modelin daha kullanışlı olacağıdır. Emanuel ve Emanuel klinik şartlara göre farklı modellerin uygulanabileceğini, farklı zamanlarda dört modelin de doktor ve hastaya rehberlik edebileceğini belirtmektedir. Örneğin, hastanın tedavisini geciktirecek acil durumlarda paternalistik model, değerleri açık olan ancak çatışan hastalarda yorumlayıcı model daha geçerli o labilecektir (Emanuel ve Emanuel, 1992: 2225). İdeal bir doktor-hasta ilişkisinde ise Emanuel ve Emanuel, daha çok müzakereci modelin geçerli olacağını savunmaktadır. Çünkü, bu model hastanın özerkliğini daha çok kapsamakta ve i deal doktor imajıyla daha fazla örtüşmektedir. Onlara göre ideal doktor bilgiyle bütünleşen, öneride bulunan ve tartışma yoluyla iknaya çabalayandır (Emanuel ve Emanuel, 1992: 2225). Benzer şekilde Bellet de müzakere ye önem vermekte, karşılaşılan problemlerin çözümünde tartışmanın ilişkiye yardım eden önemli bir parça olduğunu, doktor ile hastanın tartışma yoluyla bir çok problemi birlikte çözebileceğini belirtmektedir (Bellet, 1994: 930).

Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesinde Doktor-Hasta ilişkisinin Rolü 123 Doktor-Hasta İlişkisindeki Engeller ve Aşma Yolları Doktor ve hasta ilişkisinin; değerler, duygular, istekler ve özel ihtiyaçlardan etkilenen beklentiler, sorumluluklar, algılanan roller gibi diğer insan ilişkilerinin benzer öğelerini içerdiği kabul edilmektedir (Bellet, 1994: 929). Dolayısıyla kişilerarası ilişkilerde önemli olan bu faktörler, genel olarak doktor ve hasta i lişkisini de etkilemektedir. Doktor ve hastaların birbirlerinden beklentileri, rollerini nasıl gördükleri, hak ve sorumluluklanna bakış açılan bu ilişkiyi genel düzeyde olumlu etkilemekte ya da engellemektedir. Konuyla ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında; beklentiler, roller, hak ve sorumluluklar gibi noktalar dışında, doktor ve hasta ilişkisini engelleyen bazı faktörler üzerinde yoğunlukla durulduğu görülmektedir. Bunlar; hastayı yetersiz bilgilendirme, zaman problemi, dinleme eksiklikleri ve teknik dil kullanımıdır. Doktor ve hasta ilişkisinin önündeki engellerden birisi olan hastayı bilgilendirmeme, eksik ve belirsiz açıklama yapma, hastalarda kaygı ve tatminsizliğe neden olmaktadır (Simpson vd., 1991: 1385). Hastayı yeterince bilgilendirmeme değişik nedenlerle ortaya çıkabilmektedir. İlki, doktorun kendi rolünü nasıl algıladığıyla ilgilidir. Doktor kendisini, hasta için en iyiyi bildiğini varsayan paternalistik figür veya hastanın duygulannı anlamaya çalışan, karar sürecine hastayı da katan biri olarak görebilir (Bellet, 1994: 928). Eğer doktor, kendisini hasta için en iyi bilen birisi olarak görüyorsa yeterli bilgilendirmeye ihtiyaç duymayacaktır. Diğer bir bilgilendirmeme nedeni ise, hastalann sosyoekonomik statü düzeyleriyle ilişkilendirilmektedir. Magnus ve Mick, konuyla ilgili yapılan bir çok araştırmanın, yüksek eğitimli ve yüksek sosyo-ekonomik statüye sahip hastaların doktorlardan daha çok bilgi aldıklannı, düşük sosyoekonomik statülü hastalann ise, istedikleri halde fazla bilgi alamadıklan sonucuna ulaştığını belirtmektedir (Magnus ve Mick, 2000: 1198). Doktor ve hasta ilişkisini zaman problemi de olumsuz etkilemekte ve her iki tarafın da moralinin bozulmasına neden olmaktadır. Burks, doktor ve hastanın ihtiyaç duyduğu zaman kavramının çok farklı olduğunu; hastalann doktorlann kendilerine yeterince zaman ayırmadıklannı, doktorlann ise hastanın birçok sorusunu cevapladığı halde yine de tatmin edemediklerini düşündüklerini belirtmektedir (Burks, 1994: 6). Doktorun hastayı yeterince dinlememesi, iki taraf arasındaki ilişkinin önündeki diğer bir engeldir. Hastalar, doktorların kendilerini dinlememelerinden yaygın bir şekilde yakınmaktadır (Meryn, 1998b: 1922). Oysa dikkatli dinleme doktora, hastanın sosyo-kültürel düzeyi ve iç dünyası hakkında bazı ipuçlan sağlayacaktır. Bu ipuçlannı kendi kültürü ve eğitiminin ışığında sentez eden doktor, hastasıyla nasıl konuşması gerektiğini belirleyecektir (Dinççağ, 1999: 3). Aynca önemsemenin önemli bir yolunun dinleme olduğu bilindiğinden, hasta kendisinin önemsediğini algılayacaktır (Gordon ve Edwards, 1995: 64-65).

ı 24 Amme İdaresi Dergisi Yine, iyi bir dinleme, doktorun daha sağlıklı teşhis koymasına da yardım edecektir. Doktor ve hasta ilişkisini çok büyük oranda olumsuz etkileyen temel bir faktör de, doktorlann kullandığı dille ilgilidir. Bir görüşe göre, hastanın hastalığı anlatma dili ile doktorun dili arasındaki farklılıklar, ilişkideki problemlerin gelişmesine ve artmasına büyük katkıda bulunmaktadır (Akşit, 1997: 20). Yine, doktorlann kullandığı dilin genellikle açık olmadığı (Simpson vd., 1991: 1385), hastalann kafalannı kanştırdığı (USA Today Magazine, 1993: 3) bu durumun da sağlıklı bir iletişim sağlanarnamasına, hastanın yeterince bilgilendirilememesine (Aydın, 2001: 104) neden olduğu belirtilmektedir. Doktor ve hasta ilişkisinin önündeki bu engellere ek olarak, bazı yazarlar etnik farklılığı da gündeme getirmektedir. Levy, etnik farklılıklann doktor-hasta ilişkisinin niteliğini olumsuz etkileyebildiğini belirtmektedir (Levy, 1985: 639). Magnus ve Mick de bazı araştırma sonuçlannın, etnik azınlık doktorlannın kendilerine benzeyen hastalan daha iyi tedavi ettiğini ve çok etkili iletişime girdiklerini tartışmasız bir biçimde ortaya koyduğunu ifade etmektedir (Magnus ve Mick, 2000: 1199). Peki doktor ve hasta arasında daha iyi bir ilişki kurulması ve sıralanan engel 1erin aşılması için neler yapılması gerekmektedir? Öncelikle belirtmek gerekir ki, doktor ve hasta ilişkisindeki olumsuzluklann kaynağı olarak, tek bir taraf; hastalar ya da doktorlar görülmemelidir. Sağlıklı ve istenilen bir ilişkinin geliştirilmesinde, hem doktorlann hem de hastalann olumlu katkılannın bulunması gerektiği kabul edilmelidir. Ancak ilişkinin niteliğini belirleme ve sürdürme de doktor daha temel olduğundan, konuyla ilgili yapılan çalışmalarda doktorun rolü üzerinde daha çok durulmaktadır. Doktor ve hasta ilişkisindeki engelleri aşmak için, bazı yazarlar (Bellet, 1994: 929; Tabak, 1999: 38; Dinççağ, 1999: 1) doktorlann empati özelliği üzerinde önemle durmaktadır. Bu anlamda empati, doktor ve hasta ilişkisinin temel çekirdeği görülmekte ve doktorlann kendilerini hastalannın yerine koyup, onlann duygulannı anlayabilmelerinin çok önemli olduğu vurgulanmaktadır. Doktorlann empati yapmalan, daha önce ele alınan dinleme eksikliği, yeterince bilgilendirmeme, teknik dil kullanımı gibi bir takım engellerin aşılmasında büyük katkı sağlayacaktır. Doktor ve hasta ilişkisinin geliştirilmesinde önemli görülen diğer bir özellik de karşılıklı güvendir. Karşılıklı güven ortamı, hayatın her alanında olduğu gibi doktor-hasta ilişkisinde de kaçınılmaz bir gereklilik olarak değerlendirilmekte (Aydın, 2001: 73) ve bu ilişkinin başarısının, ancak her birinin diğerine karşı duyacağı güven ve saygıyla gerçekleşebileceği (Bellet, 1994: 929) belirtilmektedir. Charles'in de ifade ettiği gibi, doktor ve hasta ilişkisinin özünün güvene

Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesinde Doktor-Hasta ilişkisinin Rolü 125 dayanması, hastalann hizmetten daha çok zevk almalan ve malpraktis problemlerinin de en aza indirilmesi sonucunu doğuracaktır (Charles, 1993). Doktor ve hasta ilişkisinin geliştirilmesinde bunlardan başka, doktorun güleryüzlülüğüne (Dinççağ, 1999: 1), aileyi de içine alan bir bakış açısına, (Tsai, 2001: 48), tedavide daha çok insancıl bakışa, uzmanlaşmanın artmasına ve konsültasyon zamanının kısaltılmasına (Blasi vd., 2001: 761), hastayla el sıkışma, yeterli zaman ayırma, hastayı samimiyet ve empatiyle dinlemeye (Levy, 1985: 642), etkin dinlemeye (Gordon ve Edwards, 1995: 66-73), doktorlann kendi iletişim becerilerini geliştirmeye (Kurtz vd. 1998; Meryn, 1998a) önem verenler de bulunmaktadır. Doktor ve hasta ilişkisindeki problemleri azaltmada, kuşkusuz hastalann da yapabileceği önemli katkılar bulunmaktadır. Bunlann başında, hastalann sorumluluklanna dikkat etmesi gelmektedir. Hastalann belli başlı sorumluluklan; doktoruna karşı dürüst olmayı, hastalık öyküsünü eksiksiz ve aynntılı aktarmayı, tıbbi tedavi ve tavsiyeleri yerine getirmeyi, yanlış bilgi vermemeyi, kendi sağlık sorunu, tanı ve tedavisiyle ilgili olabildiğince bilgilenmeyi ve doktoru istismar etmemeyi (Aydın, 2001: 196-197) kapsamaktadır. Aynca hastalann doktorla görüşmeye gitmeden önce, kaygılannı ve soracağı sorulan listelemesi (Burks, 1994: 6; USA Today Magazine, 1993: 3) de doktorun daha az vakit harcamasına ve böylece zaman probleminin çözülmesine yardımcı olacaktır. DOKTOR VE HASTA İLİşKisİYLE İLGİLİ ALAN ARAşTıRMAsı Metodoloji Doktorlar ve hastalar arasındaki ilişkinin istenilen düzeye gelmesinde ve bir takım problemlerin aza1tılmasında, özellikle doktorlardan ne beklenildiğinin ortaya konulması büyük önem taşımaktadır. Aynı durum, doktorlann hastalardan beklentilerini belirlemede de söz konusudur. Ancak her iki tarafın da beklentilerini ortaya koyacak bir alan araştırmasının, bu çalışmanın boyutlannı fazlasıyla aşacağı düşünüldüğünden, yalnızca hasta boyutu üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bu amaçla, vatandaşlann doktorlardan ne beklediklerini ortaya koymak ve ilişkiyi etkileyen temel faktörleri saptamak için, 2001 yılı Nisan ayı içerisinde Konya Merkez ilçeleri olan Meram, Selçuklu ve Karatay' da tesadüfi örnekleme dayalı 505 kişi üzerinde bir alan araştırması gerçekleştirilmiştir. Açık ve kapalı uçlu sorulardan oluşan anket formu, 40 kişi üzerinde önteste tabi tutulmuş ve gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra, deneyimli anketörler tarafından evren e uygulanmıştır. Anket formlanyla alınan cevaplar kodlanarak bilgisayar ortamına aktanlmış ve SPSS istatistik programıyla gerekli analizler yapılmıştır. Araştırmada iki temel istatistiki teknik kullanılmıştır. Bunlar faktör analizi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) dir. Birbiriyle ilişkili veri yapılannı, daha az sayıda veri yapılanna dönüştürmek ve bir oluşumu açıkladıklan varsayılan değişkenleri gruplayarak ortak faktörleri ortaya koymak amacıyla yapılan

126 Amme Idaresi Dergisi faktör analizinde, faktörlerin belirlenmesi için bir çok yöntem bulunmaktadır. Bunlar içinde genel kabul görmüş ve sıklıkla uygulanan yöntemlerden ikisi, ana bileşenler yöntemi (principal component) ve en büyük benzerlikler yöntemidir (Özdamar, 1999: 233-237). Bu çalışmadaki faktör analizi, ana bileşenler yöntemi kullanılarak yapılmış ve sonuçlann değerlendirilmesinde Varimax rotasyonlu tablo dikkate alınmıştır. Faktör analizi yapılmak üzere hazırlanan ve doktorlardan beklenti düzeylerini ifade eden toplam 36 madde deneklerin verdiği değerler; "kesinlikle katılıyorum" ile "kesinlikle katılmıyorum" uçlan arasında yer alan 5'li Likert tipi ölçekle elde edilmiştir. Maddeler üzerinde yapılan güvenirlik analizi sonucunda, bunlardan 24 'ünün faktör analizi yapılmaya uygun olduğu görülmüştür. ANOV A tekniği ise, bağımsız ya da bağımlı gruptan elde edilen verilerin grup ortalamalannın farklılığını test etmek için kullanılmaktadır (Özdamar, 1999: 271). Bu doğrultuda çalışmada, elde edilen faktörlerin yaş, eğitim ve gelir düzeyi gibi bağımsız değişkenler bazındaki farklılıklannın belirlenmesi amacıyla ANOV A tekniği, çoklu karşılaştırmalarda ise Tukey HSD testi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemiyle ilgili kısaca bilgi verilecek olursa; araştırmaya katılanlann % 41.4'ü bayan, % 58.6'sı erkektir. Yaş açısından, % 7.2'si 20 yaş ve altı, % 31 'i 21-30 yaş arası, % 34.5'i 31-40 yaş arası, % 17.9'u 41-50 yaş a rası, % 7.6'sı 51-60 yaş arası, % 1.8'i de 61 ve daha yukan yaştadır. Araştırmaya katılanlann % 72.9'u evli, % 25.9'u bekar, % 1.2'si duldur. Eğitim düzeyleri açısından % 2.4'ü okuryazar, % 22.8'i ilkokul, % 12.6'sı ortaokul, % 28.1'i lise, % 29.3'ü üniversite mezunu, % 4.8'i de lisansüstü eğitimlidir. Araştırmaya katılanlann % 12.1 'i yüz milyondan az, % 44'ü 100-250 milyon arası, % 26.3'ü 251-400 milyon arası, % 8.8'i 401-550 milyon arası, yine % 8.8'i de 551 milyondan fazla aylık gelire sahiptir. Son olarak araştırmaya katılanlann % 9.1'i öğrenci, % 15.1 'i işçi, % 11.5'i serbest meslek mensubu, % 29.2'si memur, % 18.3'ü ev hanımı, % 6.7'si küçük esnaf, % 2.6'sı sanayici-tüccar, % 1.4'ü işsiz, % 5.8'i emekli, % O.4'ü ise diğer mesleklere mensuptur. Doktor-Hasta İlişkisindeki Temel Faktörler Doktor-hasta ilişkisinin niteliğini etkileyen temel faktörleri belirlemek için, toplam 24 madde üzerinde faktör analizi yapılmış ve özdeğer (eigenvalue) ile yamaç eğim grafiği (scree plot) incelemesi sonucunda 3 faktörün ele alınabileceği görülmüştür. Çizelge 1 'de de görüleceği gibi, bu üç faktör toplam varyansın % 47.93'ünü açıklamaktadır. Üç faktörü oluşturan itemlerin genel güvenilirliği de oldukça yüksek (Cronbach alpha=.854) bulunmuştur. Doktor-hasta ilişkisinin niteliğini etkileyen birinci faktörü, yükleri (.40)'ın üzerinde olan 15 madde oluşturmaktadır. Bunlar; doktorun dürüstlüğü, hastaya değer vermesi, herkese eşit davranması, ilgili davranması, saygılı davranması, anlayışlı olması, güleryüzlü olması, karşısındakini iyi dinlemesi, alçakgönüllü,

Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesinde Doktor-Hasta Ilişkisinin Rolü 127 sabırlı, samimi olması, işini iyi biliyor olması, mesaisine dikkat etmesi, iyi giyimli olması ve tecrübeli olmasıyla ilgili özelliklerdir. Bunlann hepsi, bireylerin birbirlerine güven duymalannda ve etkili ilişki kurmasında önemli rol oynamaktadır. Dürüstlük, değer verme, eşit davranma, saygılı, anlayışlı, güleryüzlü olma, karşısındakini dinleme, alçakgönüllü, sabırlı, samimi olma, iyi giyinme gibi özellikler bir bireye karşı duyulan güvenin temelidir. Aynca, mesaiye dikkat etme, işini iyi biliyor olma (uzmanlık) ve tecrübe bir meslek mensubuna duyulan güven duygusunu artırmaktadır. Bu nedenle doktor-hasta ilişkisinin niteliğini belirlemede etkili olan ilk faktör, tarafımızdan "güven faktörü" olarak adlandınlmıştır. Güven faktörü toplam varyansın % 29.69'unu açıklamakta ve güvenilirliği son derece yüksek (.907) çıkmaktadır. Güven faktörünü oluşturan maddelerin, en yüksek ortalamalan aldıklan ve araştırmaya katılanlar tarafından çok önemli bulunduklan çizelge l'de görülmektedir. Bunlar arasında en yüksek ortalamayı, doktorun "herkese eşit davranması", "değer vermesi" ve "saygılı davranması" almaktadır. Doktor-hasta ilişkisinin niteliğini etkileyen ikinci faktörü 5 madde oluşturmaktadır. Bunlar; doktorun kişinin şikayetlerini uzunca dinlemesi, çok çeşitli tahlil yaptırması, güzel konuşması, kişiye hastalığıyla ilgili aynntılı bilgi vermesi ile az ve öz konuşması gerekliliğidir. Bu özellikler daha çok, kişinin bilgi alma ihtiyacını ifade etmektedir. Doktorun kişiye aynntılı bilgi vermesi, bir ölçüde şikayetleri uzunca dinlemesine ve tahlil yaptırmasına bağlıdır. Aynca güzel konuşma, az ve öz konuşma kişinin daha sağlıklı bilgi almasına, verilen bilgileri anlamasına yardımcı olmaktadır. Bu nedenle ikinci faktör tarafımızdan "bilgilendirme faktörü" olarak adlandınımıştır. Bilgilendirme faktörü, toplam varyans ın % 9.85'ni açıklamaktadır. Bu faktörün güvenilirliği orta düzeyde (.591) bulunmuştur. Çizelge ı. Faktör Analizi Sonuçları Faktörler Hastayla ilişkisinde doktor; A.O S.S 1 2 3 Güven Dürüst olmalıdır 4.52.67.82S Hastaya değer vermelidir 4.55.67.800 Herkese eşit davranmalıdır 4.57.68.796 ilgili davranmalıdır 4.53.66.788 Saygılı davranmalıdır 4.55.66.764 Anlayışlı olmalıdır 4.50.75.7S7 Güleryüzlü olmalıdır 4.41.75.7S2 Karşısındakini iyi dinlemelidir 4.53.68.701 Alçakgönüllü olmalıdır 4.32.78.687 Sabırlı olmalıdır 4.36.81.611 Samimi olmalıdır 4.24.87.608 işini iyi biliyor olmalıdır 4.39 1.01.S46 Mesaisine dikkat etmelidir 4.35.98.4S8

128 Amme idaresi Dergisi i İyi Riyimli olmahdır 4.08 ±DfZJ.454 Tecrübeli olmalıdır 4.14.405 Bileilendirme Kişinin şikayetlerini uzunca dinlemelidir 4.27.791 Çok çeşitli tahlil yaptırmahdır 3.58 1.23.603 Güzel konuşmalıdır 4.13.96.563 Kişiye hastalığıyla ilgili ayrıntılı bilgi verme 4.36.98.560 lidir Az ve öz konuşmalıdır 4.00 1.08.343 Tıbbi Destek Enjektörle yapılacak ilaç vermelidir 2.57 1.14.722 Çok ilaç vermelidir 2.11.89.690 Ucuz ilaç vermelidir L.13.639 İlaç vermesi gereklidir @ 1.25.614 Özdeğer (Eigenvalue) 7.~ 2.01 Açıklanan varyans 29.69 9.85 8.38 Cronbach 's alpha.907.591.611 KMO measure ofsamplink adequacy.913 Bartlett 's test ofsphericity X J = 5226 S.D.=276 p=.001 Bilgilendirme faktörünü oluşturan itemlerin de, genelde yüksek ortalama aldıklan ve cevaplannın birliktelik gösterdikleri görülmektedir. Buna göre bu faktör içerisinde en yüksek ortalamayı "kişiye hastalığıyla ilgili ayrıntılı bilgi verme" ve "kişinin şikayetlerini uzunca dinleme" almaktadır. "Tıbbi destek faktörü" olarak adlandırdığımız son faktörü ise, toplam 4 madde oluşturmaktadır. Bunlar; doktorun enjektörle yapılacak ilaç vermesi, çok ilaç vermesi, ucuz ilaç vermesi ve ilaç verme gerekliliğidir. Bu faktör, ilk iki faktörün tersine doktorun uzmanlık alanını doğrudan yansıtmaktadır. Güven ve bilgilendirme faktörleri, normal kişilerarası ilişki ve iletişimde roloynayan ö zellikleri kapsamına rağmen, tıbbi destek faktörü doğrudan tıp alanıyla ilgilidir. Tıbbi destek faktörü, toplam varyansın % 8.38'ini açıklamakta ve orta düzeyde bir güvenirliğe (.611) sahip bulunmaktadır. Tıbbi destek faktörünü oluşturan itemler, genelde düşük ortalama ve yüksek standart sapma puanı almışlardır. Bu durum, tıbbi destek faktörlerinin diğer iki faktöre oranla, bireyler tarafından daha az önemli görüldüğünün ve farklı cevaplar verildiğinin göstergesidir. Faktörlerle Bağımsız Değişkenler Arasındaki İlişkiler Güven, bilgilendirme ve tıbbi destek faktörleriyle bağımsız değişkenler arasındaki ilişkileri belirlemek için öncelikle, bu üç faktörün puanlan değişken olarak kaydedilmiş ve faktör skorlan kullanılarak, ANaVA tekniğiyle ortalamalar arasındaki farklılıklann anlamlı1ığı incelenmiştir. Çizelge 2'deki ANaVA analizi sonuçları incelendiğinde, üç faktörle yaş, medeni durum ve meslek kategorilerinin anlamlı bir ilişki taşımadığı gözlenmektedir.

Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesinde Doktor-Hasta İlişkisinin Rolü 129 Güven faktörüyle anlamlı ilişki taşıyan tek değişken, bireyin ülkenin sağlık sistemine bakış açısıdır. Güven faktörü açısından, en yüksek ortalamayı ülkenin sağlık sistemini çok kötü görenler (.159) ve kötü görenler (.075) almaktadır. Dolayısıyla, doktorlarla ilişkilerinde güvene daha çok önem verenleri, ülkemizin sağlık sistemini çok kötü ve kötü görenler oluşturmaktadır. Çoklu karşılaştırma tablosu incelendiğinde; güven faktörü açısından, ülkemizin sağlık sistemini iyi görenlerle, kötü ve çok kötü görenlerin ortalamalannın farkının anlamlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum, ülkemizin sağlık sistemini iyi görenlere o ranla kötü ve çok kötü görenlerin, doktorlarla ilişkilerinde güveni daha çok ö nemsediklerinin bir göstergesidir. Bilgilendirme faktörüyle bağımsız değişkenler karşılaştınldığında, yalnızca cinsiyetin anlamlı ilişki taşıdığı ortaya çıkmaktadır. Buna göre bilgilendirme faktörü açısından bayanlann ortalaması (.109), erkeklerinkinden (-.08) daha yüksektir. Bu sonuç, doktorlarla ilişkilerinde bayanlann bilgilenmeye daha çok önem verdiklerini göstermektedir. Çizel ge 2. Faktörler ve Değişkenler Arasındaki İlişkiler Faktör 1 Faktör 2 Faktör 3 Değişkenler Güven Bilgilendirme Tıbbi Destek S.D. F P S.D..L! P S.D. F P Bağlı bulunulan Sosyal 5 1.05.383 5.608.694 5 2.99.011 güvenlik kuruluşu Ülkenin sağlık sistemine 4 3.39.009 4 1.97.097 4 1.12.344 bakış açısı Cinsiyet ı 2.76.097 1 4.27.039 ı.832.362 Yaş 5.562.730 5.333.893 5.744.591 Medeni durum 2.322.725 2 1 925.397 2.066.936 Eğitim düzeyi 5.854.512 5 1.31.256 5 7.54.001 Meslek 9.567.824 9 ı.~.348 Aylıkgelir 4.533.712 4 1.]6.328 9 1.46.159 4 6.30.001 1 Tıbbi destek faktörüyle ise, üç değişkenin anlamlı ilişki taşıdığı gözlenmektedir. Bunlar; bireyin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kuruluşu, eğitim ve aylık gelir düzeyidir. Tıbbi destek faktörü açısından, en yüksek ortalamayı yeşil kartlılar (.640), SSK'lılar (.114) ve Bağ-kur'lular (.023) almaktadır. Bu sonuca göre doktorlann çok ve ucuz ilaç vermesine, enjektörle yapılacak ilaç yazmasına Emekli Sandığı ve özel sağlık sigortasına tabi olanlardan daha çok; yeşil kartlılar, SSK'lılar ve Bağ-Kur'lular önem vermektedir. Çoklu karşılaştırmalar incelendiğinde ise, tıbbi destek faktörleri açısından yalnızca yeşil kartlılarla Emekli Sandığı 'na bağlı olanlann ortalamalannın farkının anlamlı olduğu görülmektedir.

ı 30 Amme İdaresi Dergisi Tıbbi destek faktörüyle anlamlı ilişki taşıyan diğer bir değişken eğitimdir. Bu faktör açısından en yüksek ortalamayı ilkokul (.409) ve ortaokul mezunlan (.10) alırken, en düşük ortalamayı ise üniversite mezunlan (.-316) almaktadır. Bu durumda, doktorun çok ve ucuz ilaç yazmasına daha çok eğitim düzeyi düşük olanlar önem vermektedir. Çoklu karşılaştırma çizelgesi de incelendiğinde, doğalolarak ilkokul mezunlannın lise ve üniversite mezunlanyla, ortaokul mezunlannın ise lise mezunlanyla farklılaştığı ortaya çıkmaktadır. Tıbbi destek faktörüyle anlamlı ilişki taşıyan son değişken, aylık gelir düzeyidir. Tıbbi destek faktörü açısından, en yüksek ortalamalan aylık geliri 100 milyondan az olanlar (.468) ile 100-250 milyon arası olanlar (.-010), en düşük ortalamayı ise aylık geliri 551 milyondan fazla olanlar (.-428) almaktadır. Buna göre gelir düzeyi düşük olanlar, doktorla ilişkilerinde tıbbi destek faktörüne daha fazla önem vermektedir. Çoklu karşılaştırma çizelgesi incelendiğinde; tıbbi destek faktörü açısından aylık geliri 100 milyondan az olanlann, diğer gelir düzeylerinin tamamıyla farklılaştığı ortaya çıkmaktadır. SONUÇ Doktor ve hasta ilişkisinin niteliğini belirlemek üzere yaptığımız alan araştırmasından genelolarak şu sonuçlara ulaşılmaktadır. öncelikle, doktor ve hasta ilişkisini üç temel faktörün etkilediği görülmektedir. Bunlar; güven, bilgilendirme ve tıbbi destek faktörleridir. Bireyler, doktorlann kendilerinde güven oluşturmalannı, kendilerini bilgilendirmelerini ve sağhklanna kavuşmak için gerekli tıbbi desteğin yapılmasını istemektedir. Araştırma sonuçlanna göre, doktorlann güven oluşturmasında; hastaya değer verme, saygı, anlayış, ilgi, güleryüz, karşısındakini dinleme, samimiyet, uzmanlık, mesaiye dikkat etme, iyi giyimli olma ve tecrübe gibi özellikler önem taşımaktadır. Bireyler aynca şikayetlerinin doktor tarafından aynntılı dinlenilmesine, tahlil yaptınlmasına, hastalığı hakkında aynntılı bilgi verilmesine ve doktorun güzel konuşmasına büyük önem vermektedir. Bu özellikleri taşıyan doktorlann hastalanyla daha iyi ilişki ve iletişim kuracağı söylenebilir. Analiz sonuçlanna göre güven faktörüyle anlamlı ilişki taşıyan tek değişken, ülkenin sağlık sistemine bakış açısıdır. Ülkemizin sağlık sistemini genelde kötü bulanlar, doktorlarla ilişkilerinde güven faktörünü daha çok önemsemektedir. Bu durum, halkımızın sağlık sistemine bakış açısında doktor ve hasta ilişkisinin büyük rolünün bulunduğunun açık bir göstergesidir. Doktorlann kendilerine o lan güveni sağlamalan sonucunda, bir ölçüde sağlık sistemimize bakış açısında da olumlu gelişmeler kaydedilecektir. Bilgilendirme faktörü ile cinsiyet arasında anlamlı bir ilişkinin bulunduğunun belirlenmesi, alan araştırmasının diğer bir sonucudur. Buna göre doktorlann kendilerini bilgilendirmesine bayanlar daha fazla önem vermektedir. Bu sonuç

Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesinde Doktor-Hasta İlişkisinin Rolü ı 31 göz önünde tutularak, doktorlann özellikle bayan hastalannı daha ayrıntılı bilgilendirmesi, sağlıklı bir ilişki açısından gerekli görülmektedir. Bireylerin sağlıklanna kavuşabilmek için doktorlann tahlil yaptırmasını, çok ve ucuz ilaç vermesini ifade eden tıbbi destek faktörleriyle anlamlı ilişki taşıyan değişkenlerden bir tanesi, bağlı bulunan sosyal güvenlik kuruluşudur. Araştırma sonuçlanna göre; başta yeşil kartlılar olmak üzere SSK 'lı ve Bağ-Kur'lular, doktorlarla ilişkisinde daha çok yazılan reçeteye önem vermektedir. Yine, eğitim düzeyi ve aylık gelir düzeyi düşük olanların doktorlara ilişkisinde reçeteye önem verdikleri, analiz sonuçlarından anlaşılmaktadır. Araştırmayla ortaya çıkan en önemli sonuçlardan bir tanesi de, halkımızın hasta adına karar veren ve seçici bilgilendiren paternalistik doktor tipini istememesidir. Doktorlann hastalarıyla iyi bir ilişki geliştirebilmesi için, paternalistik model dışındaki uygun modelleri benimsemeleri, sağlık hizmetlerinin istenilen düzeyde yürütülmesine büyük katkı sağlayacaktır. Buraya kadar ortaya konulan sonuçlann özü olarak halkımız; güvenebileceği, aradığı zaman bulabileceği, güleryüzlü, samimi, ilgili, kendisine değer veren, rahatlıkla soru soruiabilen ve bilgi alınabilen, derdini anlatabileceği doktor tipi istemektedir. Halkımızın önemsediği bu özelliklere dayalı ilişki biçimlerini doktorlann benimsemeleri oranında, sağlık hizmetlerinin kalitesi artacak ve konuyla ilgili yakınmalar en aza indirilecektir. KAYNAKLAR Akşit, Belma T. (1997), ''Toplum, Kültür ve Saglık", Bertan, Münevver ve Güler, çagatay (Ed.), Halk Sağlığı Temel Bilgileri, Güneş Kitabevi, Ankara, s. 15-25. AlIen, M. Susan-Petrisek, C. Ann-Laliberte, L. Linda (2001), "Problems in Doctor Patient Communication: The Case ofyounger Women with Breast Cancer", Critieal Publie Healt, Vol. ll, No: 1, March, s. 39-58. Aydın, Erdem (2001), Tıp Etiğine Giriş, Pegem A Yayınevi, Ankara. Blasİ, Di Zelda-Harkness, Elaine-Ernst, Edzard-Georgieu, Amanda-Kleijnen, Jos (2001), "Infiuence ofcontext Effects on Healt Outcomes: A Systematic Rewiev", Laneet, Vol. 357, No: 9258, March, s. 757-762. Bellet, Paul S. (1994), "How Should Physicians Approach the Problems oftheir Patients?", Pediatries, Vol. 94, No: 6, December, s. 928-930. Burgoon, Michael-Hunsaker G. Frank-Dawson, J. Edwin (1994), Human Communieation, Sage Publication, Califorrua. Burks, Jack S. (1994), "How to Talk to Your Doctors", Inside MS,Vol. 12, No: 1, WinterlSpring, s. 6. Charles, Sara C. (1993), "The Doctor-Patient Relationship and Medical Malpractice Ligitation", Bulletin o/the Menninger Clinie, Vol. 57, No: 2, Spring, s. 195-207. http://ehostvgw7.epnet.comlful1text.asp (29.03.2002).

]32 Amme İdaresi Dergisi Coulehan, Jack (1999), "An Altemative View: Listening to Patients", Lancet, Vol. 354, No: 9188, October, s. 1467 1468. Dinççag, Ahmet (1999), Hasta İle İletişim, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbuL. Emanuel, Ezeikel J ve Emanuel, Linda L. (1992), "Four Models ofthe Physician Patient Relationship", Journal ofthe American Medical Association, Vol. 267, No: 16, April, s. 2221-2226. Gordon, Thomas ve Edwards, Sterling (1995), Doktor-Hasta İşbirliği, (Çev. Emel Aksay), Sistem Yayıncılık, İstanbuL. Kronenfeld, Jacops J. (2001), "New Trends in the Doctor-Patient Relationship: Impacts of Managed Care on the Growth ofa Consumer Protections Model", Sociological Spectrum, Vol. 21, No: 3, July, s. 293-317. Kurtz, Suzanne-Silverman, Jonathan-Draper, Juliet (1998), Tıpta İletişim Teknikleri, (Çev. Selim Yeniçeri, Ayşegül Yurdaçalış ve Murat Yaşarlar), Beyaz Yayınları, İstanbuL Levy, David R. (1985), "White Doctors and Black Patients: Influence of Race on the Doctor-Patient Relationship", Pediatries, Vol. 75, No: 4, April, s. 639-643. Magnus, A. Stephen ve Mick, S. Stephen (2000), "Medical Schools, Affırmative Action, and the Neglected Role ofsocial Class", American Journal ofpublic Health, Vol. 90, No: 8, August, s. 1197-1201. Meryn, Siegfried (1998a), "Improving Communication Skills: To Cary Coals to Newcastle?", Medical Teacher, VoL. 20, No: 4, July, s. 331-337. http://ehostvgw2.epnet.comlehost.asp?key(13.11.2001). Meryn, Siegfried (1998b), "Improving Doctor-patient Communication", British Medical Journal, Vol. 316, No: 7149, June, s. 1922. Özdamar, Kazım (1999), Paket Programlar ile İstatistiksel Veri Analizi, Kaan Kitabevi, Eskişehir, 2 Cilt. Simpson, Michael ve digerleri (1991), "Doctor-Patient Communication: The Toronto Consensus Statemenf', British Medical Journal, VoL 303, No: 6814, November, s. 1385-1387. Szass T.S ve Hollender M.H. (1956), "A Contribution to the Philosophy of Medicine", Archives ofinternal Medicine, Vol.97'den aktaran Daniel Fu-Chang Tsai, "How Should Doctors Approach Patients? A Confucian Reflection on Personhood", Journal ofmedical Ethics, Vol. 27. No: 1,2001, s. 44. Tabak, Ruhi Selçuk (1999), Sağlık İletişimi, Literatür Yayıncılık, İstanbuL. Tsai, Daniel Fu-Chang (2001), "How should Doctors Approach Patients? A Confucian Reflection on Personhood", Journal ofmedical Ethics, Vol. 27, No: 1, February, s. 44-50. USA Today Magazine (1993), "Doctor-Patient Communication in Critical Condition", Vol. 122, No: 2579, August, s.3.