Zekeriya Yıldırım ENFLASYON REJİMLERİ VE ÜRETİCİ ENFLASYONUNDAN TÜKETİCİ ENFLASYONUNA GEÇİŞKENLİK

Benzer belgeler
Dolar Kurundaki Günlük Hareketler Üzerine Bazı Gözlemler

ÜCRET-FİYAT SPİRALİ: TÜRK İMALAT SANAYİ ÖRNEĞİ

PETROL FİYATLARININ BORSA İSTANBUL SANAYİ FİYAT ENDEKSİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

BİRİM KÖK TESTLERİNDE YAPISAL KIRILMA ZAMANININ İÇSEL OLARAK BELİRLENMESİ PROBLEMİ: ALTERNATİF YAKLAŞIMLARIN PERFORMANSLARI

TCMB FAĐZ KARARLARININ HĐSSE SENEDĐ PĐYASALARI ÜZERĐNE ETKĐSĐ

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 24 Mayıs 2010 EKONOMİ NOTLARI

NET YABANCI İŞLEM HACMİ İLE HİSSE SENEDİ GETİRİLERİ ARASINDA UZUN DÖNEMLİ İLİŞKİ VAR MIDIR? Cüneyt AKAR (*)

FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI?

Birim Kök Testleri. Random Walk. Bir stokastiksürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde

KONYA İLİ SICAKLIK VERİLERİNİN ÇİFTDOĞRUSAL ZAMAN SERİSİ MODELİ İLE MODELLENMESİ

YAPISAL KIRILMALI BİRİM KÖK TESTLERİNİN KÜÇÜK ÖRNEKLEM ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

İŞSİZLİK VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNDE ASİMETRİ ASYMMETRY IN THE RELATIONSHIP BETWEEN UNEMPLOYMENT AND ECONOMIC GROWTH

TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE DÖVİZ KURU CARİ AÇIK ÜZERİNDE ETKİLİ MİDİR? BİR NEDENSELLİK ANALİZİ

Birim Kök Testleri 3/24/2016. Bir stokastik sürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde

SORU SETİ 02 (REVİZE EDİLDİ) FİNAL KONULARI

Tüketici Güveni ve Hisse Senedi Fiyatları Arasındaki Nedensellik İlişkisi: Türkiye Örneği (2004: :01)

REEL KURLAR VE BALASSA- SAMUELSON HİPOTEZİ. Arş. Gör. Almıla BURGAÇ ÇİL

Reel ve Nominal Şokların Reel ve Nominal Döviz Kurları Üzerindeki Etkileri: Türkiye Örneği

REEL DÖVİZ KURU VE DIŞ TİCARET DENGESİ İLİŞKİSİ:

Satın Alma Gücü Paritesinin Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan İçin Geçerliliği: Birim Kök ve Eşbütünleşme Analizi

Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

TÜSİAD - KOÇ ÜNİVERSİTESİ EKONOMİK ARAŞTIRMA FORUMU KONFERANSI. Zafer A. YAVAN - TÜSİAD Yasemin TÜRKER KAYA - BDDK

Birim Kök Testleri. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

İŞSİZLİK VE İNTİHAR İLİŞKİSİ: VAR ANALİZİ Ferhat TOPBAŞ *

CAGAN IN PARA TALEBİ MODELİ VE ENFLASYON İLİŞKİSİ: AMPİRİK ANALİZ ( ) *

Ekonomik Yaklaşım 2015, 26(94): doi: /ey.35602

Teknolojik bir değişiklik veya üretim arttırıcı bir yatırımın sonucunda ihracatta, üretim miktarında vs. önemli artışlar olabilir.

HİSSE SENEDİ FİYATLARI VE DÖVİZ KURU İLİŞKİSİ

Gönderim Tarihi: Kabul Tarihi:

THE CAUSALITY RELATION BETWEEN CONSUMER CONFIDENCE AND STOCK PRICES: CASE OF TURKEY. Abstract

Çift Üstel Düzeltme (Holt Metodu ile)

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL SSSjournal (ISSN: )

HİSSE SENEDİ FİYATLARI, ALTIN FİYATLARI VE HAM PETROL FİYATLARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİNİN ANALİZİ

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama

TÜRKİYE DE DIŞ TİCARET VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNİN ANALİZİ ANALYSIS OF RELATIONSHIP BETWEEN FOREIGN TRADE AND ECONOMIC GROWTH IN TURKEY

Borsa Getiri Oranı ve Faiz Oranı Arasındaki İlişkinin Doğrusal Olmayan Yöntemlerle Analizi: Türkiye Örneği

Paper prepared for the EY International Congress on Economics I "EUROPE AND GLOBAL ECONOMIC REBALANCING" Ankara, October 24-25, 2013

Para Talebinin Belirleyenleri ve İstikrarı Üzerine Bir Uygulama: Türkiye Örneği

ÇOKLU DOĞRUSAL BAĞLANTI

TÜRKİYE'DE ŞEKER FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİN OLASI ETKİLERİNİN TAHMİNİ: BİR SİMÜLASYON DENEMESİ

TÜRKİYE DE ELEKTRİK TÜKETİMİ, İSTİHDAM VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ

AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi. Cilt : 6 Sayı : 15 Sayfa: Kasım 2018 Türkiye. Araştırma Makalesi

Hisse Senedi Fiyatlarıyla Yabancı İşlem Hacmi Arasında Nedensellik:

Rasyonel Beklentiler Hipotezinin Testi: Enflasyon, Faiz ve Kur 1

Şeyma Çalışkan Çavdar Yildiz Technical University ISSN : scavdar@yildiz.edu.tr Istanbul-Turkey

AKADEMİK BAKIŞ Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN: X Sayı: 10 Eylül 2006

DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ GECİKMELİ İLİŞKİLER: Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller

EŞANLI DENKLEMLİ MODELLER

FİSHER HİPOTEZİNİN TÜRKİYE İÇİN SINANMASI: DOĞRUSAL OLMAYAN EŞBÜTÜNLEŞME ANALİZİ

Bölüm 3 HAREKETLİ ORTALAMALAR VE DÜZLEŞTİRME YÖNTEMLERİ

Cari İşlemler Açığının Sürdürülebilirliğinin Çoklu Yapısal Kırılmalı Eşbütünleşme Yöntemi ile Sınanması

PARA ARZININ ÇIKTI ÜZERİNE ETKİLERİ

Türkiye Ekonomisinde Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Ankara e-posta: Geliş Tarihi/Received:

ÜRETİCİ FİYATLARINA GEÇİŞ ETKİSİNDE ARA MALLARI İTHALATININ ROLÜ

TÜRKİYE DE FISHER ETKİSİNİN GEÇERLİLİĞİ: DOĞRUSAL OLMAYAN EŞBÜTÜNLEŞME YAKLAŞIMI

TÜRKİYE DE İNŞAAT SEKTÖRÜ VE PARA POLİTİKALARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİLERİ

Box-Jenkıns Modelleri ile Aylık Döviz Kuru Tahmini Üzerine Bir Uygulama

YÜKSEK ENFLASYON ENFLASYON BELİRSİZLİĞİNİ ARTIRIYOR MU?

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama

Mevsimsel Kointegrasyon Analizi: Güney Afrika Örneği. Seasonal Cointegration Analysis: Example of South Africa

A Study on the Estimation of Supply Response of Cotton in Cukurova Region

Sabit Sermaye Yatırımları ve Ekonomik Büyüme: Ampirik Bir Analiz

TÜRKİYE DE DÖNEMİNDE KAMU VE ÖZEL SEKTÖR ÜCRETLERİ ÜZERİNE AMPİRİK BİR UYGULAMA

Cari İşlemler Açığı ve Sürdürülebilirlik: Türkiye Örneği

Enflasyonun Borsa Performansı Üzerindeki Etkisi

EKONOMİK BÜYÜME İLE KAMU HARCAMALARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİNİN WAGNER TEZİ KAPSAMINDA BİR ANALİZİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ *

YAPISAL KIRILMALAR VE KARBON EMİSYONU: KITA AVRUPA ÜLKELERİ İÇİN AMPİRİK BİR UYGULAMA. Ali ACARAVCI

YAPISAL KIRILMA DURUMUNDA SAĞLIK HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR UYGULAMA

İSTANBUL MENKUL KIYMETLER BORSASI NDA EŞHAREKETLİLİK VE ASİMETRİK AYARLAMA

Metal (Çelik) Kullanım Yoğunluğu Hipotezinin Türkiye Ekonomisi için Sınanması Intensity of Metal (Steel) Use Hypothesis: A Test for Turkish Economy

Faiz Oranı Kanalının Döneminde Türkiye de Etkinliğinin Değerlendirilmesi* The Evaluation of Interest Rate Channel in Turkey

İMKB de Fiyat-Hacim İlişkisi - Asimetrik Etkileşim

Reel Kesim Güven Endeksi ile İMKB 100 Endeksi arasındaki dinamik nedensellik ilişkisi

Türkiye de Büyükbaş Hayvan Sayıları ve Nüfus Arasındaki Nedensellik İlişkisi. Şenol Çelik

MEVSİMSEL EŞBÜTÜNLEŞME TESTİ: TÜRKİYE NİN MAKROEKONOMİK VERİLERİYLE BİR UYGULAMA

Türkiye de İktisadi Çıkarsama Üzerine Bir Açımlama: Sürprizler Gerçekten Kaçınılmaz mı?

TÜRKİYE DE REEL DÖVİZ KURU İLE KISA VE UZUN VADELİ SERMAYE HAREKETLERİ İLİŞKİSİ

RASYONEL BEKLENTLER DOAL ORAN HPOTEZ Türkiye çin Zaman Serisi Bulguları

AYÇİÇEK VE SOYA YAĞI İTHALAT TALEBİNİN ANALİZİ

Bölgesel Bazlı Konut Fiyat Endeksi İle Ekonomik Güven Endeksi Arasındaki İlişkinin Ekonometrik Analizi: Türkiye Örneği

Türkiye de Faiz Kanalı İle Parasal Aktarım Mekanizması

TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN NAIRU TAHMİNİ

ENFLASYON ve DOLAYLI VERGĐLERDEN ELDE EDĐLEN GELĐRLER ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐNĐN VAR YÖNTEMĐYLE ANALĐZĐ

REEL DÖVİZ KURLARINDA UZUN DÖNEM BAĞIMLILIK THE LONG-TERM DEPENDENCE IN REAL EXCHANGE RATES Emre ÜRKMEZ *

Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller. Mehmet Vedat PAZARLIOĞLU

Kırılgan Beşlide Satın Alma Gücü Paritesi (SAGP) Hipotezinin Test Edilmesi The Test of Purchasing Power Parity Hypothesis for Fragile Five

Türkiye de Enflasyon ile Ticaret Açıklığı Arasındaki İlişki The Relationship Between Inflation and Trade Openness in Turkey

DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ GECİKMELİ İLİŞKİLER: Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller

Asimetrik İktisadi Dalgalanmalar: Teori ve Uygulama* Asymmetric Business Cycle : Theory and Application

GÖRÜNMEZ AMA HĐSSEDĐLMEZ DEĞĐL: TÜRKĐYE'DE ÇIKTI AÇIĞI

Eurasian Journal of Researches in Social and Economics Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi ISSN:

TÜRKİYE DE ÜRETİCİ FİYATLARI İLE TÜKETİCİ FİYATLARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİ:

ELEKTRİK DAĞITIM BÖLGELERİNDE UYGULANACAK FİYAT EŞİTLEME MEKANİZMASI HAKKINDA TEBLİĞ

TÜRKİYE DE DÖVİZ KURU KANALININ İŞLEYİŞİ: VAR MODELİ İLE BİR ANALİZ. Seyfettin ERDOĞAN * Durmuş Çağrı YILDIRIM **

Turizm Talebi ve Döviz Kuru Şokları: Türk Turizm Sektörü İçin Ekonometrik Bir Analiz

BÖLÜM 5 İKTİSAT POLİTİKALARININ UZUN DÖNEMLİ BÜYÜMEYE ETKİLERİ: İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME

Finansal İstikrarın Bankacılık Sisteminin Borç Verme Politikaları Üzerindeki Etkisi: 2008 Küresel Krizi Çerçevesinde Türkiye Üzerine Bir İnceleme

ULUSAL HİSSE SENETLERİ PİYASASI NDA ETKİNLİK

Transkript:

Cenral Bank Review Forhcoming, pp.1-26 ISSN 1303-0701 prin 1305-8800 online 2015 Cenral Bank of he Republic of Turkey hps://www3.cmb.gov.r/cbr/ ENFLASYON REJİMLERİ VE ÜRETİCİ ENFLASYONUNDAN TÜKETİCİ ENFLASYONUNA GEÇİŞKENLİK Zekeriya Yıldırım ABSTRACT This paper invesigaes long-run and shor-run dynamics beween producer and consumer inflaions aking ino accoun inflaion regime shifs. The resuls reveal ha he regime shifs considerably affec he relaionship beween he wo variables. The long-run esimaes show ha he pass-hrough of producer inflaion o consumer inflaion parly decreases in low inflaion regime alhough here is abou o complee pass-hrough from producer inflaion o consumer inflaion in high inflaion regime. The causaliy analysis discloses a srong feedback effec beween producer and consumer inflaions in high inflaion regime. However, i suggess ha he causal relaionship beween he wo variables weakens in low inflaion regime. As a resul, even if he regime shifs parly weaken he relaionship beween producer and consumer inflaions, impor dependency srucure of Turkish economy necessiaes ha developmens in producer inflaion are also closely followed in low inflaion environmen. INFLATION REGIMES AND THE PASS-THROUGH FROM PRODUCER TO CONSUMER PRICE INFLATION JEL: E31, E52, C32 Keywords Inflaion, Regime shifs, Coinegraion, Causaliy ÖZ Bu çalışma ükeici ve üreici enflasyonları arasındaki kısa ve uzun dönem dinamikleri, enflasyon rejimindeki değişimleri dikkae alarak incelemekedir. Ulaşılan bulgular rejim değişimlerinin üreici ve ükeici enflasyonları arasındaki ilişkiyi önemli ölçüde ekilediğini oraya koymakadır. Uzun dönem kasayı ahmini sonuçları enflasyonun yüksek ve dalgalı olduğu dönemde üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenliğin yaklaşık olarak birebir olduğunu, buna karşın enflasyonun düşük ve isikrarlı olduğu dönemde fiya geçişkenliğinin kısmen azaldığını oraya koymakadır. Nedensellik analizi sonuçları ise yüksek enflasyon rejiminde üreici ve ükeici enflasyonları arasında güçlü bir geri beslenim olduğunu, düşük enflasyon rejiminde ise değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisinin zayıfladığını gösermekedir. Sonuç olarak, düşük enflasyon rejimiyle birlike üreici ve ükeici enflasyonları arasındaki ilişki kısmen zayıflamış olsa bile, Türkiye ekonomisinin dışa bağımlı yapısı; düşük enflasyon oramında da üreici fiyalarındaki gelişmelerin yakından izlenmesini gerekirmekedir.,jel: E31, E52, C32 Anahar Kelimeler Enflasyon, Rejim değişimi, Eş büünleşme, Nedensellik Anadolu Üniversiesi, İkisadi ve İdari Bilimler Fakülesi, İkisa Bölümü, 26470, Eskişehir, Türkiye YILDIRIM: zekeriyayildirim@anadolu.edu.r

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 1. Giriş Amerikan Merkez Bankası (FED) eski başkanı Ben S. Bernanke nin 2013 yılı Mayıs ayında ahvil alımlarının azalılabileceği yönündeki sinyali ve aynı yılın Aralık ayından iibaren FED in ahvil alımlarını azalmaya başlaması Türkiye nin de içinde bulunduğu pek çok gelişmeke olan ülkeyi olumsuz ekilemişir. 2013 yılı Mayıs ayından iibaren söz konusu ülkelerin ulusal paraları Amerikan doları karşısında önemli ölçüde değer kaybemişir. Bu dış gelişmenin yanı sıra yakın dönemde yaşanan poliik belirsizlik Türk lirasındaki değer kaybını daha da derinleşirmişir. Bu süreçe döviz kurundaki keskin değer kaybı üreimin maliyelerini arırarak üreici enflasyonun önemli ölçüde armasına neden olmuşur. Son dönemlerde üreici enflasyonunda gözlenen bu eğilimin ükeici enflasyonuna da yansıyacağı ve enflasyonun hedefen sapacağına yönelik kaygılar önemli ölçüde armışır. Niekim TCMB de Enflasyon Raporlarında 1, üreici enflasyonundaki mevcu eğilimin ükeici enflasyonu üzerinde maliye yönlü baskıları arırdığına işare emekedir. Üreici enflasyonundaki arışın ükeici enflasyonuna ne ölçüde yansıyacağı; üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenliğin boyuuna bağlıdır. Başka bir ifadeyle, üreici enflasyonu ve ükeici enflasyonu arasındaki ilişkiye bağlıdır. Bu çalışma üreici ve ükeici enflasyonları arasındaki ilişkiye odaklanarak, ükeici enflasyonuna ilişkin mevcu kaygıların ne kadar gerçekçi olduğunu incelemeyi amaçlamakadır. Uluslararası lieraürde üreici ve ükeici fiyaları arasındaki ilişkinin analizine odaklanan çok sayıda ampirik çalışma vardır. 2 Ancak, söz konusu ilişkiyi Türkiye özelinde inceleyen çalışmaların (Akdi ve Şahin, 2007; Zoruk, 2008; Saraç ve Karagöz, 2010; Tarı vd., 2012; Abdioğlu ve Korkmaz, 2012; Auk vd., 2013) sayısı oldukça azdır. Bu çalışmalardan bazıları 2003 sonrası dönem için söz konusu ilişkiyi analiz ederken, diğerleri ise 1990 sonrası dönemi incelemekedir. İlk grupa yer alan çalışmalar (Abdioğlu ve Korkmaz, 2012; Auk vd. 2013) üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenliği farklı al grupları dikkae alarak 1 TCMB (2013-IV, 2014-I) e bakınız. 2 İlgili uluslararası lieraüre ilişkin am olmayan bir lise şöyledir: Clark (1995), Furlong ve Ingenio (1996), Caporale vd. (2002), Abdulai (2002), Belon ve Nair-Reicher (2007), Shahbaz vd. (2009), Shahbaz vd. (2010), Akçay (2011), Tiwari (2012a), Tiwari (2012b), Alemu (2012), Shahbaz vd. (2012), Marinez vd. (2013), Tiwari vd. (2013), Tiwari vd. (2014). 2

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 incelemekedir. İkinci grupa yer alan çalışmalarda ise genel endeksler kullanılmaka ve Türkiye ekonomisinin yaklaşık son 25 yılı için üreici ve ükeici fiyaları arasındaki ilişkiler analiz edilmekir. Yukarıda özelenen lieraürün ikinci grubunda yer alan 2000 yılı öncesi verilerin kullanıldığı çalışmalarda; üreici fiyalarından ükeici fiyalarına geçişkenliğin ve söz konusu değişkenler arasındaki nedensel ilişkilerin, ekonominin içinde bulunduğu enflasyon rejimine göre önemli farlılıklar göserebileceği gerçeği dikkae alınmamakadır. Ancak, firmaların fiyalama davranışları enflasyon rejimine bağlıdır. Düşük enflasyon rejiminde firmaların fiyalama gücü düşükür. Bu nedenle düşük enflasyonis oramda firmalar maliyelerdeki değişimleri fiyalara sınırlı ölçüde yansıabilirler. Dolayısıyla ekonomi düşük enflasyon rejiminde iken üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenliğin düşük olması beklenmekedir. Ancak, yüksek enflasyonis oramda firmaların fiyalama gücü yüksekir; firmalar maliyelerdeki değişimleri büyük ölçüde fiyalara yansıırlar. Bu nedenle yüksek enflasyon rejiminde üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenliğin yüksek olması beklenmekedir. 3 Türkiye ekonomisinde enflasyondaki gelişmeler son yıllarda ekonominin daha düşük ve isikrarlı bir enflasyon rejimine geçiğini oraya koymakadır. 1990 lı yıllar boyunca yaşanan kronik ve yüksek enflasyon, 2001 krizi sonrasında uygulanan güçlü ekonomiye geçiş programı ve TCMB nin izlediği güvenilir para poliikasıyla keskin bir şekilde düşmüş ve 2004 yılında ek haneli rakamlara ulaşmışır. Bu gelişmeler Türkiye nin yüksek enflasyon oramından daha düşük ve isikrarlı bir enflasyon oramına geçiğini ima emekedir. Lieraürdeki mevcu çalışmalarda (ikinci grupa yer alan çalışmalar) bu rejim değişimi (yapısal kırılma) dikkae alınmamışır. Bu ür bir analiz başa sahe eş büünleşme (spurious coinegraion 4 ) olmak üzere değişkenler arasındaki uzun dönem ilişkisinin ve kısa dönem dinamiklerin doğru belirlenememesi gibi önemli sorunlara yol açabilir. Bu çalışma ilgili lieraürdeki mevcu problemlerden kaçınmak için üreici ve ükeici enflasyonları arasındaki uzun ve kısa dönem ilişkileri ARDL sınır esi yaklaşımıyla birlike Gregory ve Hansen (1996) arafından gelişirilen ek kırılmalı eş büünleşme esiyle analiz emekedir. Dolayısıyla mevcu çalışma enflasyon rejimindeki değişimleri dikkae alarak ilgili lieraüre kakı sağlamayı ve yukarıda ifade edilen boşluğu doldurmayı amaçlamakadır. 3 Enflasyon rejimindeki değişimlerin ükeici ve üreici fiyaları arasındaki ilişki üzerindeki ekisi için Belon ve Nair-Reicher (2008) ve Aron vd. (2014) e bakınız. 4 Sahe eş büünleşme problemine yönelik ayrınılı açıklamalar için Cook (2004) ve Perron (2007) çalışmalarına bakınız. 3

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 Çalışmanın kalan kısmı şu şekilde planlanmışır: İkinci bölümde ükeici ve üreici enflasyonu arasındaki ilişkiye yönelik eorik çerçeve açıklanmakadır. Üçüncü bölümde çalışmada kullanılan veriler anıılmaka ve elde edilen sonuçlar arışılmakadır. Çalışma sonuç kısmıyla son bulmakadır. 2. Teorik Çerçeve Lieraürde ükeici ve üreici fiyaları arasındaki ilişkiyi analiz emek için eorik argümanlar oraya koyan iki emel yaklaşım vardır. Bunlardan ilki arz yönlü yaklaşım iken ikincisi alep yönlü yaklaşımdır. Üreim zincirine veya üreimin zamanlamasına dayanan arz yönlü yaklaşım, maliye iişli bir argüman ışığında üreici fiyalarının ükeici fiyalarının bir öncü gösergesi olduğunu ileri sürmekedir. Bu yaklaşım üreici ve ükeici fiyaları arasındaki akarım mekanizmasının; arz yönünden (üreim sürecinden) alep yönüne (ükeici davranışlarına) doğru olduğu varsayımı üzerine kurulmuşur. Bu varsayım çerçevesinde arz yönlü yaklaşım, ükeici fiyalarındaki değişimleri üreimin maliyeinde meydana gelen değişimlerin eiklediği argümanını savunmakadır. Türeilmiş alep eorisi üzerine kurulmuş olan ikinci yaklaşım ise üreici ve ükeici fiyaları arasındaki akarım mekanizmasının dinamiklerinin açıklanmasında alep yönlü harekeleri ön plana çıkarmakadır. Bu yaklaşım alep çekişli bir argüman bağlamında ükeici fiyalarının üreici fiyalarını ekileyeceğini iddia emekedir. Dolayısıyla alep yönlü yaklaşıma göre üreici fiyalarındaki değişimleri, nihai ürünlere yönelik alepe meydana gelen değişimler eiklemekedir. Jones (1986) ve Caporale vd. (2002) ise her iki argümanın da geçerli olduğunu; üreici fiyalarının ükeici fiyalarını ve ükeici fiyalarının da üreici fiyalarını ekileyeceğini ileri sürmüşlerdir. Dolayısıyla yazarlar ükeici ve üreici fiyaları arasında iki yönlü nedenselliğin olduğunu vurgulamışlardır. Tablo 1 de üreici ve ükeici enflasyonu arasındaki nedensel ilişkiye yönelik eorik arışmalar özelenmekedir. 5 5 Clark (1995), Colclough ve Lange (1982), Tiwari (2012b), Tiwari vd. (2013) ve Akçay (2011) da arz yönlü yaklaşım ve alep yönlü yaklaşımın savundukları argümanlar ayrınılı bir şekilde arışılmakadır. Dolayısıyla söz konusu yaklaşımlara ilişkin daha kapsamlı açıklamalara bu çalışmalardan ulaşılabilir. 4

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 Tablo 1. Tükeici ve Üreici Fiyaları Arasındaki Nedensellik Nedensellik Teori Argüman Üreim Zinciri Maliye İişli Türeilmiş Talep Talep Çekişli Üreim zinciri ve üreilmiş alep Maliye İişli-Talep Çekişli 2.1. Arz Yönlü Yaklaşım Arz yönlü yaklaşım üreici fiyalarındaki değişimin ükeici fiyalarındaki değişimden önce olduğunu ileri sürmekedir. Bu yaklaşım üreim zinciri yoluyla üreici ve ükeici fiyaları arasındaki ilişkiyi açıklarken, her iki kavramın anımından yola çıkar. Üreici fiyaları girdi fiyalarını, ükeici fiyaları ise nihai ürünlerin fiyalarını emsil emekedir. Bu bağlamda üreici fiyaları ve ükeici fiyaları üreim zincirinin farklı aşamalarında yer alan farklı ürünlerin (girdiler ve nihai ürünler) fiyalarıdır. Dolayısıyla hammaddeler, ara malları ve nihai ürünler üreim zincirinde ardışık olarak sıralanmış ve birbirleriyle ilişkili farklı üreim girdileri gibi görülmekedir. Hammaddeler ara mallarının üreimi için girdi olarak kullanılırken, ara malları ükeicilere saılan nihai ürünler için girdi olarak kullanılmakadır. Üreim zinciri içinde üreici fiyalarından ükeici fiyalarına geçişkenlik ise emel mikro ikisa eorisi ile açıklanabilir. Firma eorisi firmaların ürünlerinin fiyalarını maliyein üzerine bir kar payı koyarak belirlediklerini oraya koymakadır. Kâr payının veri olduğu varsayıldığında, maliyelerdeki bir değişim fiyalarda bir değişime neden olacakır. Bu nedenle hammaddeler, ara malları vb. gibi üreim girdilerinin fiyalarındaki bir arış maliyeleri arıracak ve firmaların fiyalarını yükselmelerine yol açacakır. Sonuç olarak, arz yönlü yaklaşım üreimin ilk aşamalarında maliyelerdeki yükselişen kaynaklanan üreici fiyalarındaki bir arışın, sonraki aşamalardaki üreici fiyalarına ve nihai olarak da ükeici fiyalarına yansıyacağını ileri sürmekedir (Clark, 1995,p.26). Dolayısıyla bu yaklaşım üreici enflasyonundaki bir arışın ükeici enflasyonunu arıracağını, başka bir ifadeyle ükeici enflasyonun maliye iişli olduğunu savunmakadır. Özele, maliye iişli argüman ükeici ve üreici fiyaları arasında; üreici fiyalarından ükeici fiyalarına doğru ek yönlü bir nedenselliği ima emekedir. 5

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 Şekil 1. Üreici Fiyalarından Tükeici Fiyalarına Akarım Mekanizması Nominal Döviz Kuru Perakende Sekörü Perakende Üreimin Marjinal Maliyei İhal Edilen Ürünlerin Fiyaları Yur İçi Üreim Dolaylı Vergilerin Düzeyi Üreici Fiyaları Yur içi Ürün Fiyaları Üreim Süreci Faiz Oranları Tükeici Fiyaları (Kaynak: Shahbaz vd. 2010,p.539) Üreici fiyalarından ükeici fiyalarına akarım mekanizmasının dinamikleri Şekil 1 de göserilmekedir. Şekil 1 akarım mekanizmasının arz yanından (üreim sürecinden) alep yanına (ükeici davranışlarına) doğru olduğunu açık bir şekilde gösermekedir. Buna göre, küçük ve dışa açık bir ekonomide perakende sekörü mevcu yur içi üreime gecikmeli olarak bir kama değer kaar. Bu yüzden böyle bir ekonomide nihai ükeici ürünlerinin fiyaları hammaddelerin veya üreim girdilerinin fiyalarına bağlıdır. Üreim girdilerinin fiyaları ise yur içi girdilerin arz ve alebi ve ihal edilen girdiler arafından belirlenir. Bu çerçevede üreici fiyaları veya üreimin girdilerinin fiyaları nominal döviz kuruna, ihal edilen girdilerin fiyalarına, dolaylı vergilerin düzeyine, faiz oranlarına ve perakende üreimin marjinal maliyeine bağlıdır. 6 6 Türkiye de üreimin yapısı büyük ölçüde ihal edilen üreim girdilerine (ara malları, hammaddeler ve sermaye malları gibi) dayanmakadır. Bu nedenle üreici fiyalarındaki harekeler ağırlıklı olarak nominal döviz kuru ve ihal edilen girdilerin fiyalarındaki değişimleri yansımakadır. Dolayısıyla üreici enflasyonundaki eğilimi büyük ölçüde bu ür dışsal maliye unsurlarındaki gelişmeler belirlemekedir. Başka bir ifadeyle, ükeici fiyaları üzerindeki maliye yönlü baskılar emel olarak nominal döviz kuru ve ihal girdi fiyalarındaki dalgalanmalardan kaynaklanmakadır. Bu bağlamda, Türkiye ekonomisinin yapısından dolayı 6

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 2.2. Talep Yönlü Yaklaşım Colclough ve Lange (1982) ükeici ve üreici fiyaları arasındaki ilişkinin açıklanmasında alep yönlü dinamiklerin önemini vurgulayarak, alep çekişli bir argüman çerçevesinde ükeici enflasyonun üreici enflasyonunu belirleyeceğini ileri sürmüşlerdir. 7 Yazarların eorik argümanları üreilmiş alep eorisine dayanmakadır. Bu eoriye göre firmaların girdi alebi, nihai mal ve hizmelere yönelik alep arafından belirlenir. Talep yönlü yaklaşım bu eorik çerçeve bağlamında; nihai ükeici ürünlerine yönelik alepeki dalgalanmaların girdi alebinde ve girdi fiyaında değişime yol açarak üreici fiyalarını ekileyeceğini ileri sürmekedir. Dolayısıyla bu yaklaşımın savunduğu alep çekişli argüman veya ükeici fiyalarından üreici fiyalarını akarım mekanizması Şekil 2 deki gibi göserilebilir. Şekil 2 ükeici enflasyonundan üreici enflasyonuna doğru ek yönlü bir nedenselliği ima emekedir. Şekil 2. Tükeici Fiyalarından Üreici Fiyalarına Akarım Mekanizması Toplam Talep Girdi Talebi Girdi Fiyaları Caporale vd. (2002) ükeici fiyalarının üreici fiyalarını emek arzı yoluyla da ekileyebileceğini ileri sürmüşlerdir. Bu mekanizma özellikle ücre geliri elde edenler saın alma güçlerini korumak isediklerinde oraya çıkmakadır. Emek arzı yoluyla akarım mekanizmasının işleyişi; ücre ayarlama süreci ve beklenilerin yanı sıra merkez bankasının davranışına bağlıdır. Eğer merkez bankası enflasyon hedefini duyurmuşsa ve ekonomik ajanlar merkez bankasına güveniyorsa, belirlenen hedefin üzerindeki bir ükeici fiya enflasyonu arışı ekonomik ajanlar arafından geçici olarak algılanır ve ücrelerde herhangi bir ayarlama yapılmaz. Dolayısıyla merkez bankası güvenilir olduğunda, ekonomik ajanlar merkez bankasının enflasyon hedefine ulaşacağına inandığında, ükeici enflasyonu üreici enflasyonunu ekilemez. Bu yüzden, merkez bankasının güvenilirliğinin arması ükeici fiyalarından üreici fiyalarına doğru bağın zayıflamasına kakı sağlar. üreici fiyalarından ükeici fiyalarına akarım mekanizmasının en önemli kanalları nominal döviz kuru ve ihal edilen girdi fiyalarıdır. 7 Cushing ve McGarvey (1990) da alep yanlı dinamiklerin analizine izin veren eorik bir model gelişirmişlerdir. Yazarların eorik modeli ükeici fiyalarının cari alebe, üreici fiyalarının ise geleceke beklenen alebe bağlı olduğunu oraya koymakadır. 7

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 3. Veri ve Ampirik Analiz Çalışmada 1987:1-2013:12 dönemini kapsayan aylık üreici enflasyonu ( ) ve ükeici enflasyonu ( ) verileri kullanılmışır. Üreici ve ükeici enflasyonları sırasıyla mevsimsel ekilerden arındırılmış üreici ve ükeici fiya endekslerinin logarimik farklarını emsil emekedir. 8 Çalışmada kullanılan değişkenler Uluslararası Para Fonunun (IMF) Uluslararası Finansal İsaisikler (IFS) veri abanından elde edilmişir. 3.1. Birim Kök Tesi Bu çalışmada üreici ve ükeici enflasyonları arasındaki kısa ve uzun dönem dinamikler Pesaran vd. (2001) arafından gelişirilen ARDL sınır esi ve Gregory ve Hansen (1996) arafından gelişirilen ek kırılmalı eş büünleşme esi (buradan sonra GH esi) kullanılarak incelenmekedir. İlk yaklaşım eş büünleşme analizinden önce değişkenlerin büünleşme derecelerinin belirlenmesini gerekirmemekedir. Ancak, Engle ve Granger (1987) iki aşamalı yaklaşımının (buradan sonra EG yaklaşımı) bir yapısal kırılmayla genişleilmiş biçimi olan ikinci yaklaşım, modelde yer alan büün değişkenlerin aynı dereceden büünleşik olmasını gerekirmekedir. Dolayısıyla, GH esi eş büünleşme analizinden önce değişkenlerin büünleşme derecelerinin belirlenmesini zorunlu kılmakadır. Bu nedenle incelenen değişkenler arasında bir uzun dönem ilişkisinin varlığı es edilmeden, Genişleilmiş Dickey-Fuller (ADF) birim kök esi kullanılarak değişkenlerin büünleşme dereceleri belirlenmişir. 8 Üreici enflasyonunu elde emek için kullanılan üreici fiya endeksi serisi 2003 yılı sonrasında TÜİK arafından farklı bir yaklaşımla hesaplanmakadır. TUİK üreici enflasyonundaki değişimleri akip emek için 2003 yılına kadar 1994 bazlı Topan Eşya Fiya Endeksini (TEFE) kullanırken, 2003 yılı sonrasında Üreici Fiya Endeksini (ÜFE) hesaplamakadır. İki fiya endeksi (TEFE ve ÜFE ) kapsam ve hesaplama yönemi açısında farklılıklar içermekedir. Bu farklılıklardan dolayı son dönemlerde yapılan çalışmaların bazılarında (Auk vd. 2013 ve Abdioğlu ve Korkmaz, 2012) 2003 sonrası dönem ele alınmışır. Bu çalışmanın emel amacı farklı enflasyon rejimleri alında üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenliği analiz emek olduğundan, mevcu çalışmada yukarıda ifade edilen iki serinin bileşiminden oluşan bir seriden harekele üreici enflasyonu elde edilmişir. 8

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 Tablo 2. ADF Birim Kök Tesi Sonuçları Düzey Birinci Fark Değişkenler/Dönemler Büün Dönem [1987:1-2013:12] 0.49 (18) 1.32(15) 7.90 (14)* 8.22 (14)* Birinci Al Dönem [1987:1-2001:12] 0.37 (8) 0.61 (8) 8.41 (7)* 7.77* (7) İkinci Al Dönem [2002:1-2013:12] 4.00 (15)* 4.45 (13)* - - No: Paranez içindeki ifadeler AIC arafından seçilen gecikme uzunluklarını ifade emekedir. ADF esi için %1 ve %5 anlam düzeyinde ablo kriik değerleri sırasıyla şöyledir: 3.50, 2.85. * %1 düzeyinde isaisiksel anlamlılığı ifade emekedir. Tablo 2 ADF esi sonuçlarını gösermekedir. Birim kök esi sonuçları çalışmada ele alınan dönemin amamı için ükeici ve üreici enflasyonlarının birinci dereceden büünleşik [I(1)] olduğunu oraya koymakadır. Değişkenlerdeki yapısal kırılmaların ele alınan serilerin durağan olmamasına veya birinci dereceden büünleşik olmasına neden olabileceği bilinmekedir. Bu çerçevede, çalışmada ele alınan enflasyon serilerinin (ükeici ve üreici enflasyonu) durağanlığını ekileyen yapısal kırılmalar olup olmadığını belirlemek için Zivo ve Andrews (1992) ek kırılmalı birim kök esi enflasyon serileri üzerine uygulanmışır. 9 Elde edilen bulgular her iki seride de yapısal kırılma olduğunu, ükeici ve üreici enflasyonu arasındaki ilişki incelenirken bu kırılmaların dikkae alınması gerekiğini ima emekedir. ADF esine ilişkin sonuçlar mevcu çalışmanın odaklandığı dönemin amamında [1987:1-2013:12] enflasyon oranlarının durağan olmadığına işare emekedir. Ancak, enflasyon oranlarındaki gelişmeler (Şekil 3) ükeici ve üreici enflasyonlarının al dönemlerde farklı büünleşme özelliklerine sahip olabileceğini gösermekedir. Kırılmalı birim kök esi sonuçları bu çıkarımı desekleyici deliller oraya koymakadır. Bu doğruluda Zivo ve Andrews (1992) ek kırılmalı birim kök esi ve Türkiye ekonomisinde enflasyona ilişkin gelişmeler dikkae alınarak enflasyon 9 Bu ese maksimum gecikme uzunluğu 12 olarak alınmış ve opimum gecikme uzunluğu AIC ye göre belirlenmişir. Ayrıca düzeyde ek kırılmaya izin veren model (A) benimsenmişir. Buna karşın hem düzeyde hem de eğimdeki kırılmaları göz önünde bulunduran model (C) de benzer sonuçları vermekedir. Ek 2 de verilen es sonuçları ükeici enflasyonu serisinde 2002:m2 de kırılma olduğunu ve üreici enflasyonu serisinde ise 2003:m2 de bir yapısal kırılma olduğunu gösermekedir. Ek 2 de yer alan grafiklerde IN_CPI ifadesi ükeici enflasyonunu ( ) ve IN_PPI ifadesi ise üreici enflasyonunu ( 9 ) ifade emekedir.

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 serileri iki al döneme ayrıldıkan sonra bu serilerin büünleşme dereceleri incelenmişir. Bu bağlamda, birinci al dönem 1987:1-2001:12 dönemini kapsarken, ikinci al dönem 2002:1-2013:12 dönemini kapsamakadır. Bu dönemleri Türkiye ekonomisinde enflasyonun arihsel gelişimini göz önünde bulundurarak; yüksek enflasyon dönemi (birinci dönem) ve isikrarlı-düşük enflasyon dönemi (ikinci dönem) olarak nielendirebiliriz. Şekil 3. Tükeici ve Üreici Enflasyonlarındaki Gelişmeler (Aylık) 22 20 18 16 14 12 10 8 6 4 2 0 Tükeici Enflasyonu Düşük ve isikrarlı enflasyon dönemi I( 0) -2 1987 1992 1997 2002 2007 2012 22 20 18 16 14 12 10 8 6 4 2 0-2 Üreici Enflasyonu Düşük ve isikrarlı enflasyon dönemi I ( 0) -4 1987 1992 1997 2002 2007 2012 Kaynak: IMF Inernaional Financial Saisics. Al dönemler bazında birim kök esi sonuçları Tablo 2 nin son iki saırında sunulmakadır. Hem ADF birim kök esi sonuçları (Tablo 2) hem de enflasyon serilerinin zaman serisi grafikleri (Şekil 3) ükeici ve üreici enflasyonlarının iki al dönemde farklı büünleşme özelliklerine sahip olduğunu oraya koymakadır. Yüksek enflasyon döneminde (birinci al dönemde) her iki enflasyon serisi de birinci dereceden büünleşik [I(1)], yani durağan değildir. Buna karşın enflasyonun görece düşük ve isikrarlı olduğu 2002 yılı sonrasında (ikinci al dönemde) enflasyon oranları durağandır. 10

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 3.2. Eş Büünleşme Tesleri Bu çalışmada ükeici ve üreici enflasyonu arasındaki uzun dönem ilişki ilk olarak ARDL sınır esi yaklaşımı kullanılarak sınanmışır. 10 Bu çerçevede değişkenler arasında bir eş büünleşme ilişkisi olup olmadığını belirlemek için aşağıdaki kısısız haa düzelme modelinin (UECM) uygun gecikme uzunluğu belirlenmiş ve bu model En Küçük Kareler (OLS) yönemiyle ahmin edilmişir. p p 0 1i i 2i i γ 3 1 γ 4 1 i= 0 i= 1 (1) = β + γ + γ + + + ε 1 numaralı denklemde verilen UECM de deerminisik erim olarak yalnızca sabi erim yer almakadır. Bu model lieraürde sabili es denklemi olarak bilinmekedir. Bununla birlike UECM de hem sabi erim hem de deerminisik rend yer alabilir. Bu şekilde belirlenmiş olan UECM sabili ve rendli es denklemi olarak adlandırılmakadır. Çalışmada hem sabili hem de sabili ve rendli modellere dayalı olarak eş büünleşme analizi gerçekleşirilmişir. Bu nedenle her iki model için opimum gecikme uzunluğu; model seçim krierleri (AIC ve SBC) ve Breusch-Godfrey ookorelasyon esi sonuçları dikkae alınarak belirlenmişir. Opimum gecikme uzunluğu seçim sonuçları Ek 1 de verilmekedir. AIC her iki modelin opimum gecikme uzunluğunun 12 olduğunu, SBC ise 5 olduğunu oraya koymakadır. Ek 1 de rapor edilen sonuçlar SBC arafından seçilen 5 gecikme uzunluğunda UECM nin arıklarında ookorelasyon sorunu olduğunu gösermekedir. Bu nedenle ARDL sınır esi AIC arafından belirlenmiş olan gecikme uzunluğu dikkae alınarak gerçekleşirilmişir. Ek 1 de verilen sonuçlar dikkae alınarak, sabili ve sabili ve rendli modeller 12 gecikme uzunluğuyla ahmin edilmişir. Bir sonraki aşamada bu modellerin ahminine dayalı olarak, ükeici enflasyonu ve üreici enflasyonu arasında eş büünleşme ilişkisi yokur boş hipoezi ( H : γ = γ = 0) 0 3 4 F esiyle sınanarak eş büünleşme esleri gerçekleşirilmişir. Tablo 3 ün a paneli hesaplanan F isaisiklerini ve ablo kriik değerlerini gösermekedir. Bu panel incelendiğinde, hesaplanan es isaisiklerinin üs sınır değerinden büyük olduğu ve boş hipoezin ele alınan her iki model için reddedildiği görülmekedir. Dolayısıyla ARDL sınır esi yaklaşımına ilişkin 10 ARDL sınır esi yaklaşımına ilişkin daha kapsamlı açıklamalar için bu yaklaşımı kullanan ve söz konusu yaklaşımın ayrınılarını özeleyen çalışmalar incelenebilir. Bu çalışmalardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: Siddiki (2000) ve Kumar, Weber ve Fargher (2012). 11

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 sonuçlar, ükeici enflasyonu ve üreici enflasyonu arasında eş büünleşme ilişkisi olduğu yönünde güçlü deliller sunmakadır. 11 Tablo 3. Eş Büünleşme Tesi Sonuçları Model Sabili Model Sabili ve Trendli Model Model a) ARDL Sınır Tesi Hesaplanan F isaisikleri [h] (k) Al Sınır I(0) 1% (5%) Tablo Kriik Değerleri Üs Sınır I(1) 1% (5%) 6.25** [12] (1) 6.84 (4.94) 7.84 (5.73) 7.57** [12] (1) 8.74 (6.56) 9.63 (7.30) b) GH Tek Kırılmalı Eş Büünleşme Tesi ADF * -İsaisiği [h](k) Kriik Değerler %1 (%5) Kırılma Tarihi C 5.89 * [11] (1) 5.13 (4.61) 2001:2 C/T 5.80* [11] (1) 5.45 (4.99) 2001:2 C/S 6.58* [4] (1) 5.47 (4.95) 2001:9 No: Tabloda [h] ifadesi opimum gecikme uzunluğunu ifade emekedir. Her iki ese ilişkin gecikme uzunlukları AIC ye göre seçilmişir. Ayrıca söz konusu eş büünleşme eslerinde maksimum gecikme uzunluğu 12 olarak alınmışır. Tabloda (k) ifadesi modelde bağımlı değişken dışındaki değişken sayısını ifade emekedir. ARDL sınır esi için kriik değerler Pesaran vd.(2001, p.300-301), CI(iii) durum III: sabili model (k=1) ve CI(iii) durum V: sabili ve rendli model (k=1) ablolarından elde edilmişir. GH esi için kriik değerler ise Gregory ve Hansen (1996, p.109) ablo 1 den (k=1) elde edilmişir. Tablodaki büün değerler mulak değer ifadelerdir. Ayrıca *,** sırasıyla %1 ve %5 anlam düzeylerini gösermekedir. Çalışmada üreici ve ükeici enflasyonları arasındaki uzun dönem ilişki yapısal kırılmanın içsel olarak belirlendiği GH ek kırılmalı eş büünleşme yaklaşımıyla da analiz edilmişir. GH esi Engle ve Granger (1987) iki aşamalı yaklaşımının genişleilmiş biçimidir. Bu nedenle bu esin ayrınılarına geçmeden aşağıda kısaca EG yaklaşımı özelenmekedir. EG yaklaşımı üreici ve ükeici enflasyonları arasında bir eş büünleşme ilişkisi olup olmadığının belirlenmesi için iki aşamalı bir prosedür ileri 11 ARDL sınır esi denklemi (1 numaralı denklem) bağımlı değişken üreici enflasyonu olacak şekilde de ahmin edilmiş ve bu denkleme dayalı olarak eş büünleşme analizi yapılmışır. Ulaşılan sonuçlar bağımlı değişken üreici enflasyonu olduğunda, değişkenler arasında eş büünleşme ilişkisi olmadığını oraya koymakadır. Yer kısıından dolayı ilgili bulgulara yer verilmemişir. Ancak söz konusu bulgular (gecikme uzunluğu seçimi ve eş büünleşme es sonuçları) alep edildiğinde yazar arafından sağlanabilir. 12

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 sürmekedir. Bu yaklaşımın ilk aşamasında aşağıdaki poansiyel uzun dönem ilişki OLS ile ahmin edilir ve buradan arıklar ( ˆ ε ) elde edilir. 0 1 = β + β + ε (2) Bu arıklar uzun dönem denge ilişkisinden sapmaların zamandaki seyrini göserir. Eğer dengeden sapmalar durağansa, iki değişken eş büünleşikir. Dolayısıyla EG yaklaşımının ikinci aşamasında; değişkenler arasında eş büünleşme olup olmadığını belirlemek için 2 numaralı denklemin OLS ahmininden elde edilen arıklar ( ˆ ε ) üzerine ADF esi uygulanır. Burada boş hipoez ( H : γ = 0) arıkların durağan olmadığını, başka bir ifadeyle 0 değişkenler arasında eş büünleşme ilişkisi olmadığını ifade emekedir. Bu hipoezi es emek için ADF isaisiği kullanılır. Bu isaisik aşağıdaki ADF es denklemi OLS ile ahmin edilerek hesaplanır. p ˆ ε = γεˆ + β ˆ ε + u (3) 1 i i i= 1 Boş hipoezin reddedilip edilemeyeceğine, hesaplanan ADF isaisiği MacKinnon (1991) kriik değerleri ile karşılaşırılarak karar verilir. Burada boş hipoezin reddedilmesi; 2 numaralı denklemin arıklarının durağan olduğunu ve değişkenler arasında bir eş büünleşme ilişkisinin olduğunu ima eder. Gregory ve Hansen (1996), poansiyel uzun dönem ilişkisini emsil eden 2 numaralı denkleme kukla değişkenler ekleyerek içsel olarak belirlenen bir yapısal kırılmayı EG yaklaşımına dahil emişir. GH ek kırılmalı eş büünleşme esi aşağıda verilen üç modele dayanmakadır. Düzeyde Kırılma (Model C) Trendle Düzeyde Kırılma (Model C/T) = β + αd + β + ε (4) Rejim Değişimi (Model C/S) 0 0 C 1 C/ T = β + αd + δ + β1 + ε (5) C/ S = β + αd + β1 + β2d + ε (6) 0 burada β ve β sırasıyla yapısal kırılmadan önceki sabi erimi ve eğim 0 1 parameresini emsil emekedir. α ve β ise rejim değişimi anında sabie 2 13

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 ve eğim kasayısındaki değişimleri gösermekedir. Model 4-6 da yer alan kukla değişken aşağıdaki biçimde anımlanmakadır. 1, D = 0, eğer eğer > τ τ burada τ rejim değişim nokasını emsil emekedir. GH ek kırılmalı eş büünleşme esi ile ükeici ve üreici enflasyonları arasında eş büünleşme ilişkisi olup olmadığını analiz emek için öncelikle Model 4-6 (C, C/T ve C/S) her bir poansiyel kırılma arihi için OLS ile C C/ T C/ S ahmin edilmiş ve her bir modelden arıklar ( ˆ ε, ˆ ε, ˆ ε ) elde edilmişir. Bir sonraki aşamada bu arıkların her biri üzerine ADF esi uygulanmışır. EG eş büünleşme esinde olduğu gibi, bu ese de boş hipoez ( H : γ = 0) 0 arıkların durağan olmadığını ifade emekedir. Bu ese alernaif hipoez ise EG esinden farklıdır. Burada alernaif hipoez arıkların bir yapısal kırılmayla durağan olduğu yönündedir. Dolayısıyla alernaif hipoez ek kırılmayla eş büünleşmeyi ima emekedir. Bu nedenle GH ek kırılmalı eş büünleşme esinde boş hipoezin reddedilmesi, ele alınan değişkenler arasında ek kırılmayla eş büünleşme ilişkisinin varlığı anlamına gelmekedir. GH ek kırılmalı eş büünleşme esinde boş hipoez hesaplanan ADF isaisiklerinin en küçük değerleri kullanılarak es edilir. Bu nedenle çalışmada arıkların her biri için 3 numaralı denklem OLS ile ahmin edilerek ilgili ADF isaisikleri hesaplanmış ve bunların en küçük değerleri aşağıdaki biçimde elde edilmişir. ADF * = inf ADF ( τ ) τ T Bu ese değişkenler arasında eş büünleşme ilişkisi olup olmadığına ilişkin karar; hesaplanan ADF* isaisiğinin Gregory ve Hansen (1996) arafından rapor edilen ablo kriik değerleriyle karşılaşırılması sonucunda verilir. Tablo 3 ün b paneli modellerin her biri için hesaplanan ADF* isaisiğini, ablo kriik değerlerini ve yapısal kırılma arihlerini gösermekedir. Ayrıca hesaplanan ADF* isaisiklerinin zaman serisi grafikleri de Şekil 4 de verilmekedir. Tablo 3 ün b panelinde verilen sonuçlar, ükeici enflasyonu ve üreici enflasyonu arasında bir kırılmayla eş büünleşme ilişkisi olduğunu ve kırılma arihinin 2001 yılı olduğunu oraya koymakadır. Her bir model için kırılma arihlerini Şekil 3 daha açık bir şekilde gösermekedir. Model C ve Model C/T kırılma arihini 2001 yılının Şuba ayı olarak belirlerken, Model C/S kırılma arihini aynı yılın Eylül ayı olarak bulmakadır. 14

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 Şekil 4. ADF* İsaisikleriyle Rejim Değişimleri -3-3,5-4 -4,5-5 -5,5-6 -6,5-7 1991 1996 2001 2006 GH ek kırılmalı eş büünleşme esi sonuçları (Tablo 3 ün b paneli ve Şekil 4) ükeici ve üreici enflasyonları arasındaki uzun dönem ilişkiyi ekileyen bir rejim değişimi (yapısal kırılma) olduğunu oraya koymakadır. Bu bağlamda, söz konusu rejim değişimi dikkae alınmadan çalışmada ele alınan dönemin amamı için ek bir eş büünleşme ilişkisinin ahminine dayalı olarak yapılan çıkarımlar uarlı olmayacakır. Bu nedenle çalışmanın akip eden bölümlerinde üreici ve ükeici enflasyonları arasındaki uzun dönem ilişki ve kısa dönem dinamikler; GH esinin işare eiği rejim değişimi göz önünde bulundurularak analiz edilmişir. 3.3. Uzun Dönem Kasayı Tahminleri Lieraürde yer alan Türkiye ile ilgili çalışmalarda rapor edilen üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna uzun dönem geçişkenlik ahminleri genellikle ek bir ahminciye dayanmakadır. Dolayısıyla söz konusu lieraürde yer alan fiya geçişkenliği ahminlerinin kullanılan ahminciye duyarlılığı incelenmemişir. Ayrıca, mevcu çalışmanın gerek birim kök gerek eş büünleşme eslerine ilişkin sonuçları enflasyon rejiminde bir değişim olduğunu açık bir şekilde oraya koymakadır. Bu bulgu uzun dönem fiya geçişkenliği ahmin edilirken söz konusu rejim değişiminin göz önünde bulundurulması gerekiğini ima emekedir. Ancak ilgili yazında (yazında ikinci grupa yer alan çalışmalarda) oraya konulan uzun dönem fiya geçişkenliği ahminlerinde rejim değişimleri de dikkae alınmamışır. Bu unsurlar yazında yer alan fiya geçişkenliğine ilişkin sonuçların güvenilirliğini azalmakadır. 15

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 Tablo 4. Uzun Dönem Kasayı Tahminleri 12 Model Büün Dönem [1987:1-2013:12] Birinci Al Dönem [1987:1-2001:12] İkinci Al Dönem [2002:1-2013:12] C 0.78 (0.02) - - C/T 0.69 (0.02) - - C/S 0.79(0.02) - - ARDL c 1.00(0.05) 0.88 (0.15) 0.94 (0.38) ARDL c 0.89(0.06) 0.90 (0.16) 0.46 (0.09) DOLS 1.05 (0.03) 0.96 (0.22) 1.08 (0.02) Johansen 1.05 (0.03) 1.05 (0.08) 1.12 (0.02) Tahminlerin - 0.95 0.90 oralaması No: Tabloda paranez içindeki ifadeler sandar haaları emsil emekedir. ARDL c deerminisik erim olarak yalnızca sabi erimin yer aldığı uzun dönem modeli ifade emekedir. ARDL c ise hem sabi erim hem deerminisik rendin yer alığı uzun dönem modeli emsil emekedir. Büün dönem için ARDL ahminleri (ARDL c ve ARDL c ) AIC arafından seçilen ARDL c (12,7) ve ARDL c (12,8) modeline, birinci al dönem için ARDL ahminleri AIC arafından seçilen ARDL c (10,12) ve ARDL c (12,8) modeline ve ikinci al dönem için ise AIC arafından belirlenen ARDL c (1,9) ve ARDL c (5,1) modeline dayanmakadır. Çalışmadaki büün dönemler için DOLS ahminlerinde gecikme ve öncüller 12 olarak belirlenmişir. Johansen yaklaşımında büün dönem ve birinci al dönem için gecikme uzunluğu 4 olarak belirlenmişir. İkinci al dönem için ise 6 olarak belirlenmişir. Ayrıca, büün dönem ve birinci al dönem ahminlerinde 1994:1-1994:1 dönemini kapsayan eki kuklası (impulse dummy) kullanılmışır. Bu çalışmada üreici ve ükeici enflasyonları arasındaki uzun dönem ilişki (Denklem 2) dör farklı yaklaşım (ARDL, DOLS, GH ve Johansen) kullanılarak ahmin edilmişir. Böylece çalışmada oraya konulan uzun dönem fiya geçişkenliği ahminlerinin kullanılan ahminciye duyarlı olup olmadığı da oraya konulmuşur. Bununla birlike, çalışmada üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenlik ahmin edilirken, enflasyon rejimindeki değişimler iki farklı yolla ele alınmışır. İlk olarak, çalışmada ele alınan dönemin amamı için uzun dönem fiya geçişkenliği, söz konusu rejim değişimi kukla değişkenlerle modellenerek (GH ahminleri) ahmin edilmişir. Bununla birlike rejim değişiminin dikkae alınmadığı durum içinde fiya geçişkenliği ahminleri elde edilerek, iki durum arasındaki farklılık oraya konulmuşur. İkinci olarak, mevcu çalışmanın hem birim kök esleri hem de eş büünleşme esleriyle ilgili bulguları göz önünde bulundurulmuş ve ele alınan dönem ikiye ayrılarak al 12 ADF birim kök esi sonuçları dikkae alınarak büün dönem ve birinci al döneme ilişkin ahminler ükeici ve üreici enflasyonları kullanılarak elde edilmişir. Buna karşın, ikinci al döneme ilişkin analiz, söz konusu dönemde birinci dereceden büünleşik olan fiya endeksleri (ükeici ve üreici fiya endeksleri) üzerinden gerçekleşirilmişir. Dolayısıyla, ikinci al döneme ai ahminler fiya endekslerine dayanmakadır. 16

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 dönemler bazında uzun dönem fiya geçişkenliği ahminleri elde edilmişir. Al dönem ayrımında çalışmanın önceki bölümlerindeki ayrışıma sadık kalınmışır. Dolayısıyla, birinci al dönem (yüksek enflasyon dönemi) 1987:1-2001:12 dönemini kapsarken, ikinci al dönem (isikrarlı-düşük enflasyon dönemi) 2002:1-2013:12 dönemini kapsamakadır. Her iki al dönem ve çalışmada ele alınan dönemin amamı için uzun dönem kasayı ahmin sonuçları Tablo 4 de sunulmakadır. Tablo 4 çalışmada ele alınan dönemin amamı dikkae alındığında (GH ahminleri hariç), üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenliğin bire bir olduğunu gösermekedir. Bununla birlike söz konusu dönemde kırılmalar dikkae alındığında, başka bir ifadeyle GH ahminleri incelendiğinde, geçişkenliğin kısmen daha düşük olduğu (oralama olarak 0.75) görülmekedir. Bu sonuçlar mevcu çalışmanın bir önceki bölümünde vurgulanan (Tablo 3, Şekil 4 ve Ek 2) ve enflasyon serilerinden açık bir şekilde gözlemlenen (Şekil 3) yapısal kırılma göz ardı edildiğinde görece daha büyük bir fiya geçişkenliği ahminine ulaşılacağını oraya koymakadır. İki al döneme ilişkin ahmin sonuçları Tablo 4 ün son iki süununda sunulmakadır. Büün yaklaşımlar (ARDL, DOLS ve Johansen) birinci al dönemde üreici fiyalarından ükeici fiyalarına geçişkenliğin oldukça güçlü olduğu yönünde orak bir kanı oraya koymakadır. Buna karşın ikinci al döneme ilişkin ahmin sonuçları kullanılan modeller arasında farklılaşmakadır. ARDL c modeli hariç diğer modeller (ARDL c, DOLS ve Johansen) ikinci al dönemde uzun dönem fiya geçişkenliğinde önemli bir değişim olmadığını (haa kısmen arığını) ve geçişkenliğin bire bir olduğunu ileri sürmekedir. Söz konusu modellerin işare eiği bu bulgu mevcu çalışmanın ikinci al dönemiyle benzer dönemi analiz eden Auk vd. (2013) de ulaşılan bulgularla uyumludur. Ancak, çalışmada kullanılan bir diğer model (ARDL c ) uzun dönem fiya geçişkenliğinin ikinci dönemde azaldığını vurgulamakadır. ARDL c modelinin sonuçlarının ARDL c modeli ve diğer yaklaşımlardan ayrışmasının nedeninin ARDL modellerinin belirlenmesinde kullanılan model seçim krieri (AIC) olup olmadığını incelemek için SBC arafından seçilen ARDL modelleri de ahmin edilmişir. SBC ye dayanan ARDL c modelinin sonuçları üreici fiyalarından ükeici fiyalarına geçişkenliğin azaldığına işare emekedir. 13 13 SBC krieri ikinci al dönem için ARDL c [1,0] modelinin uygun model olduğunu oraya koymakadır. Bu model ikinci al dönemde fiya geçişkenliğini 0,58 (0,07) olarak ahmin emekedir. 17

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 Ayrıca SBC arafından seçilmiş olan ARDL c modeli de uzun dönem fiya geçişkenliğinin kısmen azaldığına ilişkin deliller oraya koymakadır. 14 Fiya geçişkenliğinin ikinci al dönemde farklılaşıp farklılaşmadığına ilişkin genel bir çerçeve çizebilmek için al dönemlere ilişkin ahminlerin oralamaları alınmış ve Tablo 4 ün son saırında rapor edilmişir. Tablonun ilgili kısmı incelendiğinde, üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenliğin enflasyonun yüksek ve dalgalı olduğu dönemde neredeyse bire bir olduğu (oralama olarak 0.95), buna karşın enflasyonun görece düşük ve isikrarlı olduğu dönemde geçişkenlike kısmi bir azalma olduğu (oralama olarak 0.90) gözlemlenmekedir. 15 Dolayısıyla, bu çalışmada enflasyonun nispeen düşük ve isikrarlı olduğu 2002 yılı sonrasında üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenliğin kısmen azaldığı, buna karşın söz konusu geçişkenliğin hala güçlü olduğu sonucuna ulaşılmışır. Bu çerçevede, mevcu çalışmanın bulguları, yüksek-kronik enflasyonis oramdan düşük-isikrarlı enflasyonis orama geçen bir ülkede üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenliğin azalacağı savını deseklemekle birlike, Türkiye de fiya geçişkenliğindeki azalışın oldukça az olduğunu ve söz konusu geçişkenliğin düşük enflasyonis oramda da dikkae değer boyularda olduğunu oraya koymakadır. Türkiye ekonomisinin üreim yapısı büyük ölçüde dışa bağımlı olduğu için döviz kurlarındaki değer kayıpları ve ihala fiyalarındaki arışlar, üreici enflasyonu üzerinde yukarı yönlü baskı oluşuran ana maliye unsurlardır. Düşük enflasyonis oramda bu ür dışsal maliye unsurlarının üreici enflasyonu ve dolayısıyla da ükeici enflasyonu üzerindeki ekileri de azalmakadır. 16 Arbalı (2003) ve Arabacı ve Özdemir (2013) de ulaşılan bulgular bu savı desekler nielikedir. Ancak, Tablo 4 ükeici enflasyonu üzerindeki maliye yönlü baskıların hala dikkae değer boyularda olduğunu gösermekedir (oralama olarak 0.90). Bu ür dışsal maliye unsurlarının ükeici enflasyonu üzerindeki ekisinin daha da azalılması, ekonominin üreim yapısının dışa bağımlılığını azalacak yapısal önlemleri gerekirmekedir. 14 SBC krieri ikinci al dönem için ARDL c [3,1] modelinin uygun model olduğunu oraya koymakadır. Bu model ikinci al dönemde fiya geçişkenliğini 0.78 (0.33) olarak ahmin emekedir. 15 Tablo 4 de ikinci al dönem için AIC arafından seçilen ARDL ahminleri [ARDL c =0.94 ve ARDL c =0.46] yerine SBC arafından belirlenmiş olan ARDL ahminleri [ARDL c =0.78 ve ARDL c =0.58] konulduğunda da, ikinci al döneme ilişkin ahminlerin oralaması yaklaşık olarak aynıdır. 16 Aron vd. (2014, p.107) dışsal maliye unsurlarının düşük enflasyonis oramda niçin ükeici enflasyonu üzerinde sınırlı ekiye sahip olacağını iki nedenle açıklamakadır: (i) Döviz kurundaki değişimler marjinal maliyei ekiler, ancak düşük ve isikrarlı enflasyon rejiminde bu değişimler firmalar arafından geçici olarak algılanır ve döviz kurundaki değişimlerin üreici ve ükeici fiyaları üzerindeki ekisi küçük olur, (ii) Düşük enflasyonis oramda genellikle diğer firmaların fiya ayarlamalarının nispeen isikrarlı olacağı beklenir, bu nedenle her hangi bir firma döviz kuru değer kaybından veya ihala fiyalarındaki arışan kaynaklanan dışsal maliyeleri fiyalarına sınırlı ölçüde yansıabilir. 18

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 3.4. Nedensellik Analizi Çalışmanın bir önceki bölümünde ulaşılan bulgular üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenliğin kısmen azaldığını oraya koymakadır. Bu bölümde ise üreici ve ükeici enflasyonları arasındaki nedenselliğin iki al dönem arasında farklı olup olmadığını belirlemek için Granger nedensellik analizi yapılmışır. Bu analiz incelenen değişkenler arasındaki nedenselliğin yönünün ve kaynağının belirlenmesine yardımcı olmakadır. Granger nedensellik esi aşağıdaki haa düzelme modellerine (ECMs) dayanmakadır. Bu nedenle aşağıdaki modeller her bir al dönem için OLS ile ahmin edilmişir. p p ( 1) ( 1) ˆ 1 1 1i i 2i i i= 1 i= 1 (7) = µ + α ε + φ + φ + ε p p ( 2) ( 2) ˆ 2 1 3i i (8) 4i i i= 1 i= 1 = µ + α ε + φ + φ + ε burada εˆ ahmin edilen uzun dönem ilişkisinden elde edilmiş olan 1 gecikmeli arık erimdir. 17 Bu erim haa düzelme erimi olarak adlandırılmakadır. Tablo 5. Nedensellik Analizi: Kısa Dönem ve Uzun Dönem Nedenselliğe Yönelik Boş Hipoezler Nedenselliğin Kaynağı Kısa Dönem Nedensellik Uzun Dönem Nedensellik Boş Hipoez Sonuç (1) ( 1) ( 1) ( 1) : = = L = = 0 Red 0 21 22 2 p H φ φ φ ( 2) ( 2) ( 2) ( 2) : = = L = = 0 Red 0 31 32 3 p H φ φ φ : 0 0 (1) H α = Red : 0 0 (2) H α = Red Nedenselliğin Yönü 7 ve 8 numaralı denklemlerde verilen haa düzelme modellerinin OLS ahminine dayalı olarak çalışmada iki ür nedensellik (kısa dönem ve uzun dönem) es edilmişir. Bunlardan ilki kısa dönem veya zayıf nedensellikir. İlgilenilen değişkenler arasında kısa dönem ek yönlü veya çif yönlü nedensellik olup olmadığı Tablo 5 in ilk saırında yer alan iki boş hipoezin F esiyle sınanmasıyla belirlenebilir. Eğer yalnızca birinci boş hipoez 17 Birinci al dönem için gecikmeli arık erim ARDL c (12,8) modelinden, ikinci al dönem için ise ARDL c (5,1) modelinden elde edilmişir. 19

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 reddediliyorsa, üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna doğru kısa dönem ek yönlü nedensellik vardır. Yalnızca ikinci boş hipoez reddediliyorsa, ükeici enflasyonundan üreici enflasyonuna doğru kısa dönem ek yönlü nedensellik söz konusudur. Her iki hipoezde reddediliyorsa, ükeici enflasyonu ve üreici enflasyonu arasında kısa dönem iki yönlü nedensellik vardır. İkincisi uzun dönem nedensellikir. Değişkenler arasında uzun dönem nedensellik olup olmadığının belirlenmesi için ilgili denklemdeki haa düzelme erimi kasayısının isaisiğinin isaisiksel anlamlılığı incelenir. Üreici ve ükeici enflasyonu arasında uzun dönem nedensellik ilişkisinin analizi Tablo 5 in ikinci saırında verilen iki boş hipoezin bir esi sınanmasıyla gerçekleşirilir. Birinci hipoezin reddedilmesi üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna doğru uzun dönem ek yönlü nedenselliği ima ederken, ikinci hipoezin reddedilmesi bunun am ersini ifade emekedir. Her iki hipoezin reddedilmesi ise değişkenler arasında iki yönlü uzun dönem nedenselliği ifade eder. Tablo 6. Nedensellik Tesi Sonuçları Değ. Birinci Al Dönem [1987:1-2001:12] Nedenselliğin Kaynağı - Değ. Kısa Dönem Uzun Dönem ε 1(-s.) F-s./ Ned. Yönü 4.48* -0.01 (0.14) 2.16* 0.13 (0.77) - İkinci Al Dönem [2002:1-2013:12] Nedenselliğin Kaynağı F-s./ Ned. Yönü - 0.88 Kısa Dönem ε 1 ˆ Uzun Dönem ˆ (-s.) 1.65*** -0.13 (3.50)* -0.03 (0.44) - 20

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 Haa düzelme modelleri (7 ve 8 numaralı denklemler) OLS ile on iki gecikmeyle ahmin edildiken 18 sonra, üreici enflasyonu ve ükeici enflasyonu arasındaki nedenselliğin yönünü ve kaynağını belirlemek için Tablo 5 in ikinci süununda yer alan boş hipoezler F ve esleriyle sınanmışır. Bu eslere ilişkin sonuçlar Tablo 6 da yer almakadır. Tablo 6, çalışmada ele alınan ilk dönemde üreici ve ükeici enflasyonları arasında kısa dönemde iki yönlü nedenselliğin varlığına işare emekedir. Bu bulgu yüksek enflasyon döneminde üreici enflasyonu ve ükeici enflasyonu arasında bir geri beslenim olduğunu ima emekedir. Bununla birlike enflasyonun görece düşük ve isikrarlı olduğu ikinci dönemde değişkenler arasındaki nedensel bağ zayıflamışır. Tablo 6 ikinci dönemde ükeici enflasyonundan üreici enflasyonuna doğru nedensel ilişkinin amamen kopuğunu, buna karşın üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna doğru güçlü bir nedensel bağın hala mevcu olduğunu gösermekedir. Nedensellik analizi sonuçları 2002 sonrası dönemde ükeici enflasyonundan üreici enflasyonuna doğru nedensel bağın amamen kopuğunu ve dolayısıyla ükeici fiyalarından üreici fiyalarına emek arzı yoluyla akarım mekanizmasının işlevini kaybeiğini ima emekedir. Bu sonuçların işare eiği bir diğer önemli noka; üreici enflasyonundaki harekelerin, ükeici fiya endeksinin yıllık arış hızını hedefleyen TCMB açısından hala önemli olduğu ve bu harekelerin TCMB arafından yakından akip edilmesi gerekiğidir. 4. Sonuç Enflasyon rejimindeki değişimlerin üreici ve ükeici fiyaları arasındaki dinamiklerde değişime neden olacağı yönünde genel bir fikir birliği vardır. Bu genel kanaae göre, yüksek enflasyonis rejimden düşük enflasyonis rejime geçilmesiyle üreici fiyalarından ükeici fiyalarına geçişkenliğin azalması beklenmekedir. Mevcu çalışma bu genel kanaain Türkiye ekonomisi için geçerli olup olmadığını es emekedir. Başka bir ifadeyle, bu çalışma enflasyon rejimindeki değişimin üreici ve ükeici enflasyonları arasındaki dinamikler üzerindeki ekilerini incelemekedir. Çalışmada elde edilen bulgular lieraürdeki genel kanaale ve Türkiye ekonomisine ilişkin beklenilerle büyük ölçüde uyumludur. Bu bulgular kısaca aşağıda sıralanmakadır: 18 Birinci döneme ilişkin haa düzelme modelleri ahminleri enflasyon serilerinin farkları kullanılarak elde edilmişir. Bu nedenle Tablo 6 da sunulan birinci döneme ilişkin nedensellik esi sonuçları enflasyon serilerine dayanmakadır. İkinci döneme ai haa düzelme modeli ahminleri ise fiya endekslerinin birinci farkları kullanılarak elde edilmişir. 21

Yıldırım Cenral Bank Review Forhcoming:1 26 i. Üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenlik enflasyonun nispeen düşük ve isikrarlı olduğu 2002 yılı sonrasında kısmen azalmışır. Ancak söz konusu fiya geçişkenliği hala güçlü ve ükeici enflasyonu üzerinde baskı oluşuracak düzeylerdedir. ii. Tükeici enflasyonundan üreici enflasyonuna doğru ek yönlü nedensellik 2002 sonrası dönemde amamen kopmuşur. Buna karşın üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna doğru hala kuvveli bir nedensel bağ söz konusudur. Bu çalışmada Türkiye de üreici enflasyonundan ükeici enflasyonuna geçişkenliğin düşük enflasyon oramında kısmen azaldığı, ancak hala oldukça güçlü olduğu vurgulanmakadır. Bu bağlamda mevcu çalışmanın emel bulguları döviz kurundaki değer kaybı ve ihal girdi fiyalarındaki arışlardan kaynaklanan dışsal maliye unsurlarının ükeici fiyaları üzerinde hala önemli ölçüde baskı oluşurduğunu ima emekedir. Bunun ana nedeni Türkiye ekonomisinin üreim yapısının büyük ölçüde dışa bağımlı olmasıdır. Dolayısıyla dışa bağımlılığı azalacak yapısal önlemler, dışsal maliye unsurlarının ekilerini önemli ölçüde azalacağı için TCMB nin enflasyon hedeflemesi açısından kriik öneme sahipir. Sonuç olarak, Türkiye ekonomisinin dışa önemli ölçüde bağımlı olması; yıllık ükeici enflasyonunu hedefleyen TCMB nin düşük enflasyon oramında da üreici fiyalarındaki gelişmeleri yakından akip emesini gerekirmekedir. Kaynakça Abdioğlu, Z. ve Korkmaz, Ö. 2012. Tükeici ve Üreici Fiya Endekslerinde Fiya Geçişkenliği: Al Sekörler. Çukurova Üniversiesi İİBF Dergisi. 16(2): 65-81. Abdulai, A. 2002. Using Threshold Coinegraion o Esimae Asymmeric Price Transmission in he Swiss Pork Marke. Applied Economics. 34(6): 679-687. Akçay, S. 2011. The Causal Relaionship Beween Producer Price Index and Consumer Price Index: Empirical Evidence From Seleced European Counries. Inernaional Journal of Economics and Finance. 3(6): 227 232. Akdi, Y. ve Şahin, A. 2007. Enflasyon Yakınsaması: Türkiye Örneği. Finans Poliik ve Ekonomik Yorumlar Dergisi. 44 (514): 69-74. Alemu, Z. G. 2012. Causaliy Links Beween Consumer and Producer Price Inflaion in Souh Africa. Applied Economics Leers. 19(1): 13-18. Arabacı, Ö. ve Özdemir, M. 2013. The Role of Inflaion Regime in he Exchange Rae Pass-Through: Evidence from Mexico, Israel and Turkey. Inernaional Research Journal of Finance and Economics. 108: 51-68. Arbalı, E.C. 2003. Exchange Rae Pass-Through in Turkey: Looking for Asymmeries. Cenral Bank Review. 3(2): 85-124. Aron, J., Macdonald, R. ve Muellbauer, J. 2014. Exchange Rae Pass-Through in Developing and Emerging Markes: A Survey of Concepual, Mehodological and Policy 22