Tıp Araştırmaları Dergisi: 2008 : 6 (2) :70-76 T AD ARAŞTIRMA Boyun Kitlelerinde Sestamibi Spect ile MR Görüntüleme Yönteminin Karşılaştırılması Mehmet Çabuk 1, Seçkin Ulusoy 2, Mehmet Mulazımoğlu 1, Filiz Özülker 1, Tamer Özülker 1, Şerafettin Hacımahmutoğlu 1, Muhteşem Burak 1, Recep Şahin 1, İlhan Topaloğlu 2, Tevfik Özpaçacı 1 1 Okmeydanı SSK Hastanesi, Nükleer Tıp Kliniği, İstanbul 2 Okmeydanı SSK Hastanesi, KBB Kliniği, İstanbul Özet Amaç: Baş boyun kanserleri tüm vücut kanserlerinin %5-7 sini oluşturmaktadır. Muayene bulgularına göre malign olabilecek baş boyun kitlelerinin tanısında birçok görüntüleme yöntemi kullanılmaktadır Bu çalışmada Tc-99m sestamibi SPECT ve MR Görüntüleme (MRG) yöntemlerinin tanıya katkılarını belirlemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: İki yöntemi karşılaştırmak üzere baş boyun bölgesinde malign kitle bulgularıyla başvuran toplam 31 (24 erkek, 7 kadın) hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Bu hastaların 10 u daha önce baş boyun malign tümör tanısı konmuş ve nüks tümör düşünülen hastalardı. Hastalara her iki yöntemle görüntüleme yapıldıktan sonra kesin tanı histopatolojik inceleme ile konulmuştur. Bulgular: Bu yöntemlerin sensivitesi, spesifitesi, pozitif prediktif değeri, negatif prediktif değerleri sırayla; SPECT için % 79, % 100, % 100 ve % 75, MRG için % 94, % 75, % 83 ve % 100 hesaplanmıştır. Nüks düşünülen hastalarda ise aynı sırayla; SPECT için % 67, % 100, % 100 ve % 67, Yazışma Adresi: Dr. Mehmet Çabuk Merkez Mh. Millet Cd. No: 22/A 67600 Kozlu / Zonguldak Tel: +905327664318 Fax: +903722610155 Mehmetcabuk87@yahoo.com MRG için % 100, % 75, % 83 ve % 100 hesaplanmıştır. Sonuç: Sonuç olarak boyun kitlelerinin benign/malign ayırıcı tanısında sestamibi SPECT sintigrafisinin spesifitesinin primer ve nüks hasta gurubunda MRG 'a göre yüksek olduğu, sensivitesinin ise her iki hasta gurubunda da MRG dan daha düşük olduğu bulunmuştur. Anahtar Kelimler: Tc-99m sestamibi, SPECT, MRG, baş boyun tümörü Comparison of Sestamibi Spect and MRI for Imaging of Neck Masses Purpose: Neck and Head carsinomas constitutes 5-7 % of all the cancers in body. Many image modalities are used for the diagnosis of head and neck masses which present malignant featureas according to physical examination. In this study, we aimed to determine the contribution of the Tc- 99m sestamibi SPECT and MRI modalities in the diagnosis. Methods: This comparetive study between MRG and SPECT included thirty one patients (24 male, seven female) presenting with the findings of malignant head and neck masses. Ten of these patients had been previously diagnosed as primary or recurrent malignant tumors of the head and neck.. We performed both imaging modalities and then the definitive diagnosis was made by histopathological examination.
71 Çabuk ve ark. Results: The sensitivity, specifity, positive predictive value, and the negative predictive value of the patients with primary tumor were 79%, 100%, 100%, and 75% for SPECT, 94%, 75%, 83%, and 100% for MRI in respective order. Respective values for the patients reminding of recurrent tumors were 67 %, 100 %, 100 % and % 67 for SPECT, 100 %, 75 %, 83 % and 100 %. Conclusion: In conclusion, the specificity of sestamibi SPECT in differential diagnosis of benign and malign tumors was higher than MRI for both primary and recurrent tumor patient groups and the sensitivity of SPECT was lower than MRI for both patient groups. Key Word: Tc-99m sestamibi, SPECT, MRI, neck head tumor Baş boyun kanserleri tüm vücut kanserlerinin %5-7 sini oluşturur (1). Baş boyun kanserlerinin % 95'i skuamöz hücreli karsinoma, % 1.5' u adenokistik karsinoma, % 1.5'u lenfomadır. Baş boyun tümörlerinde, boyun fizik muayene ile yalancı pozitif ve yalancı negatif oranları değişik çalışmalarda % 20-40 arasında bildirilmiş ve sadece fizik muayenenin yeterli olmayacağı vurgulanmıştır (2-4). Teknolojik gelişim ile primer baş boyun tümörlerine ve boyun lenf nodlarına yönelik yapılan araştırmalar; ultrasonografık inceleme (USG), bilgisayarlı tomografi (BT) ve Manyetik resonans görüntüleme (MRG) dır. Bu görüntüleme yöntemleri ile servikal malignitenin güvenilir bir şekilde evrelendirilebilmesi ve okkült metastaz varlığının minimal seviyeye indirilmesi ana amacı oluşturmaktadır. MRG, yumuşak dokudaki yüksek yumuşak doku rezolüsyonu potansiyeli ile servikal lenf nodlarının değerlendirilmesinde kullanılmaktadır. MR teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak dinamik görüntülemenin radyoloji pratiğine girmesi ile beraber gadolinium kullanılması ve yağ baskılama teknikleri ile MRG'ın özellikle okkült metastazlarda yüksek doğruluk oranlarını bildiren çalışmalar vardır (5). Görüntüleme alanındaki bu gelişmelere rağmen baş boyunun prımer tümörlerinde kesin malignite kriterlerinin oluşturulamaması, araştırmacıları yeni alternatif görüntüleme yöntemlerine ve radyolojik kriterlerde standardizasyona götürmektedir. Teknolojik gelişimlerle single photon emission computed tomografi (SPECT) cihazlarının Nükleer Tıp'ta kullanılmaya başlanmasıyla yeni bir dönem başlamıştır (6). Metabolik olarak aktif olan kanser hücrelerinde daha çok mitokondri olduğundan dolayı Tc-99msestamibi kanser hücrelerinde daha fazla toplanır ve elde edilen görüntüler karsinoma boyutuna değil, kanserin metabolik aktivitesine bağlıdır. SPECT boyuttan bağımsız olarak malign hücreleri gösterebilme özelliği okkült lezyonların tanısında anatomik görüntüleme yöntemlerine göre avantaj sağlamıştır (7). Ayrıca daha önceden tanı tedavisi yapılan baş boyun malignitesi hastalarının takibinde fibrotik dokular ve postoperatif normal değişiklikler ile malign tümörün ayrımını kolaylıkla yapabilmesi, radyoterapiye alınan yanıtların değerlendirilmesi anatomik görüntüleme yöntemlerine avantaj sağlamaktadır. Bu çalışmada baş boyun bölgesinde malign kitle bulgularıyla ilk defa başvuran (primer) ve daha önce baş boyun malign tümör tanısı konmuş ve nüks tümör kitlesi düşünülen hastalarda Tc- 99m sestamibi SPECT ve MRGyöntemlerini kullanarak tanıya katkılarını belirlemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem Hasta seçimi : Bu çalışmaya SSK Okmeydanı Eğitim Hastanesi KBB polikliniğine Mayıs 2000- Ocak 2002 tarihleri arasında başvuran ve muayene bulgularıyla baş boyun malign tümörü olduğu düşünülen, toplam 31 (24 erkek, 7 kadın) hasta dahil edilmiştir (yaş ortalaması 53, yaş aralığı: 28-82). Bunlardan 10 hasta daha evvel baş boyun tümörü sebebiyle opere edilmiş ve sonrasında nüks düşünülen ve 21 tanesi ise daha evvel baş boyun tümörü tanısı almamış ve primer olarak baş boyun tümörü düşünülen hastalardan oluşmaktadır (Tablo 1). Nüks şüphesiyle veya primer olarak baş boyun tümörü düşünülen olguların bir tanesi hariç hepsi histopatolojik olarak incelendi. Sadece boyun kitlesi şikayetiyle başvuran olgularda öncelikle ince igne aspirasyon biyopsileri (İ.İ.A.B) alındı ve sitolojik olarak incelendi. İ.İ.A.B ile tanısı konulamayan olguların eksizyonel biyopsileri alınıp histolopatolojik olarak incelendi. Daha evvel baş boyun tümörü sebebiyle opere edilmiş ve sonrasında nüks düşünülen hastaların yeniden ameliyatları yapıldı. Bu hastaların spesimenleri önceki operasyondakiler ile karşılaştırıldı. Bu hastalarda operasyon spesimenlerinin tekrar gözden geçirilmesinin amacı hem primer odak tanısının doğrulanması, hemde boyun lenf nodu disseksiyonunda metastaz varlığının araştırılması içindi. Bundan dolayı bu şekilde opere edilen hastalara tablo 1 de biyopsi alım yöntemi olarak operasyon isimleri yazıldı. Kullanılan görüntüleme yöntemleri: Çalışma grubumuzdaki her hastaya Tc- 99m Sestamibi ile SPECT ve 25 hastaya MRG
Boyun Kitlelerinde Sestamibi Spect ve mr Görüntüleme 72 72 Tablo 1. Primer ve Nüks baş boyun tümörü şüphesiyle çalışmaya alınan olgular Olgu no Tümör Tipi MR SPECT Biyopsi/Operasyon Histopatoloji: Tanı 1 Primer M M Kordektomi Epidermoid Ca Larenks Ca 2 Primer M M TL+BMRBD Epidermoid Ca Larenks Ca 3* Primer N Eksizyonel biyopsi Kazeifiye granülomatöz LAP Tbc Lenfadenit 4 Primer M TL+BMRBD Epidermoid Ca Larenks Ca 5* Primer M M Eksizyonel biyopsi Mikssellüler Hodgkin lenfoına Boyun lenfoması 6* Primer M M Eksizyonel biyopsi Malign lenfoma Boyun lenfoması 7 Primer M TL+BMRBD Epidermoid Ca Larenks Ca 8 Primer M N MLS Yabancı cisim dev hücreleri İçeren Kronik iltihabi reaksiyon Vokal kord yabancı cisim reaksiyonu 9* Primer M M Eksizyonel biyopsi Miks sellüler Hodgkin lenfoma Boyun lenfoması 10* Primer M M İ.İ.A.B Epidermoid Ca Boyun karsinom metastazı 11 * Primer M N İ.İ.A.B Reaktif hiperplazi Reaktif hiperplastik boyun LAP 12 Primer K N Kist ekstirpasyonu Tiroglossal duktus kisti 13* Primer M M Eksizyonel biyopsi İndiferensiye solid karsinoma Boyuna karsinoma melastazı 14 Primer M TLFÖ + Gastrik pull up +BMRBD Epidermoid Ca Hipofarenks Ca boyun metastazı 15 Primer N N MLS Epidermoid Ca Mukozal vokal kord tiimörü 16* Primer N N İ.İ.A.B İltihabi hücreler Boyunda enfeksiyol'. LAP 17* Primer B N Eksizyoncl biyopsi Granülomatöz iltihap Tbc lenfadenit 18* Primer M N Eksizyonel biyopsi Akut pürülan iltihap Boyunda enfeksiyoz LAP 19 Primer M M Total larenjektomi Osteosarkoma Larenks osteosarkomu 20* Primer B Eksizyonel biyopsi Kazeifıye granülomatöz iltihap Tbc Lenfadenit 21* Primer M N Radikal boyun Disseksiyonu Karsinoma metastazı Boyun metastazı ( Primer odak akciğer) 22 Nüks B N Mikrolarengoşirurji Polip Vokal kord polibi 23* Nüks M M Radikal boyun disseksiyonu Epiderınoid Ca Boyun nüksü 24* Nüks B? N Punch biyopsi Enfeksiyon Perisıomal abse 25* Nüks M?' N Nüks kille ekstirpasyonu Epidemıoid Ca Nüks dil tiiıııörii 26 Nüks M M Ekstended total larenjektomi Epidermoidca Nüks larenks Ca 27* Nüks M M Eksizyonel biyopsi Epidennoid Ca Boyun nüksü 28* Nüks B N Uygulanmadı Uygulanmadı Postoperalif fibrotik değişiklikler 29* M N İ.İ.A.B (3 kez tekrarlandı) Malignite düşünülmedi Reaktif hiperplastik LAP 30* Nüks M? N Eksizyonel biyopsi Epidermoid Ca Boyun nüksü 31* Nüks M İ.İ.A.B Malign epitelyal hücreler Boyun niiksü M: Malign, B: Benign, K: Kistik, M?: Şüpheli malign, B?: Şüpheli benign,* :Sadece boyun LAP açısından değerlendirilen olgular MLS: Mikrolarengoşiruruji TL: Total larenjektomi BMRBD: Bilaleral Modifiye Radikal Boyun Disseksiyonu TLFÖ: Total Larengofarengoözefajektomi İ.İ.A.B: ince iğne Aspirasyon Biyopsi Ca: Karsinoma LAP: Lenfadenopati Tbc: tüberküloz M: Malign B: Benign K: Kistik M?: Şüpheli malign B?: Şüpheli benign *: Sadece boyun LAP açısından değerlendirilen olgular
73 Çabuk ve ark. görüntülemesi yapıldı. Bu görüntülerme yöntemlerinin yorumlanmasında tek kriter olarak malignitenin varlığının sorgulanması kabul edildi. Buna göre SPECT tetkikinde sadece malign normal şeklinde ayrım yapılırken; MRG normal, benign, şüpheli benign (B?), malign, şüpheli malign (M?) olarak sınıflandırıldı. SPECT görüntüleme supin pozisyonda ve servikal bölge görüntü alanına girecek şekilde uygulandı. Pegasys komputere bağlı ADAC gama kamera sistemleri ve LEGP (Low Energy General Purpose ) kolimatör kullanıldı. İntravenöz 20 mci Tc-99m-MİBİ'nin verilmesinden 15 dakika sonra 64X64X16 matrix'te, 30 saniyelik toplam 64 görüntü alınarak SPECT ham datalar elde edildi. ADAC genesis bilgisayar sistemi yardımı ile Gaussion filtre ile rekonstrüksiyon yapılarak koronal, sagittal, transvers kesitler ve üç boyutlu görüntü sağlanmıştır. Kanser histopatolojik olarak dogrulanan ve görüntüler şüpheli, muhtemel malign yada malign olarak skorlanan hastalarda test sonucu gerçek pozitif; kanser histopatolojik olarak ekarte edildiğinde ve görüntüler normal, muhtemel benign yada benign olarak skorlandığında ise test sonucu gerçek negatif olarak yorumlandı. Histopatolojik olarak malign teşhisi konulduğu halde ilgili görüntüleme yöntemi ile malignite düşünülmeyen olgular yalancı negatif, görüntüleme yöntemi ile malignite düşünüldüğü halde histopatolojik olarak malignite düşünülmeyen olgular yalancı pozitif olarak kabul edildi. İstatistiksel analiz: Tetkiklerin doğruluklarının değerlendirilmesinde sensitivite, spesifite, pozitif prediktif değer, negatif prediktif değerler hesaplandı. Bulgular Hastaların SPECT ve MRG görüntüleme sonuçları ile histopatolojik bulguları karşılaştırılarak Tablo 1 oluşturuldu. SonuçlarGerçek pozitif (GP), gerçek negatif (GN), yalancı pozitif (YP) ve yalancı negatif (YN) olarak değerlendirildi. Primer bir olguda (tablo 1, olgu: 8) MRG ile malignite düşünülmesine karşın (YP); SPECT tetkikinde malignite düşünülmedi (GN). Bu hastanın yapılan mikrolarengoşiruruji biyopsilerinin histopatolojik incelemesi yabancı cisim dev hücreleri içeren kronik iltihabi reaksiyon şeklinde değerlendirildi. Nüks olgularının 2 tanesinde SPECT yalancı negatif sonuç verdi. Her ikisinde de MRG de malignite düşünülmüştü. Bir olguda MRG tetkiki Tablo 2. Primer ve Nüks olguların görüntüleme yöntemlerine göre ve histopatolojik kesin tanıları Görüntüleme yöntemi Histopatoloji sonucu MRI + + 14 4 1 6 SPECT + 15 0 4 12 Tablo 3. Primer ve Nüks olguların istatistiki karşılaştırılmaları Prtimer Nüks MRG SPECT MRG SPECT Sensitivite % 94 % 79 % 100 % 67 Spesifite % 75 % 100 % 75 % 100 PPD % 83 % 100 % 83 % 100 NPD % 100 % 75 % 100 % 67 YP sonuçlar vermesine karşın SPECT GN sonuç verdi. Bir olguda MRG ve SPECT tetkiklerinde malignite düşünülmemişti, ayrıca klinik hikayesi ve muayene bulgularıyla da enfeksiyöz bir olay düşünülmekteydi; bu olgudan histopatolojik inceleme yapılmadı. Antibiyoterapiyle şikayetleri kayboldu. Hastanın 1.5 yıldır devam eden kontrollerinde enfeksiyon tanısını ekarte edecek bir bulguya rastlanmadı. Bu hasta çalışmamızdaki histopatolojik incelemesi yapılmayan tek hastadır. Bir hastada klinik değerlendirilme, SPECT ve MRG incelemelerde postoperatif fibrotik değişiklik düşünülmesi ve bu değişikliğin boyun derin planında olmasından dolayı biyopsi alım güçlüğü sebebiyle histopatolojik inceleme yapılamadı. 16 aylık takipte herhangi bir nüks bulgusu saptanmaması, "postoperatif fibrotik değişiklikler" ön tanımızı kesinleştirdi. Tüm bu verilerin ışığında Primer ve Nüks olguların görüntüleme yöntemlerine göre ve histopatolojik kesin tanıları Tablo 2 de verilmiştir. Primer ve Nüks olguların istatistiki karşılaştırılmaları ve sensitivite, spesifite
Boyun Kitlelerinde Sestamibi Spect ve mr Görüntüleme 74 değerleri Tablo 3 de verilmiştir. Primer hastaların, sensivitesi, spesifitesi, pozitif prediktif değeri, negatif prediktif değerleri sırayla; SPECT için % 79, % 100, % 100 ve % 75, MRG için % 94, % 75, % 83 ve % 100 hesaplanmıştır. Nüks düşünülen hastalarda ise aynı sırayla; SPECT için % 67, % 100, % 100 ve % 67, MRG için % 100, % 75, % 83 ve % 100 hesaplanmıştır. Sonuç olarak boyun kitlelerinin benign/malign ayırıcı tanısında sestamibi SPECT sintigrafisinin spesifitesinin her iki hasta gurubunda MRI'a göre yüksek olduğu, sensivitesinin ise her iki hasta gurubunda da MRI dan daha düşük olduğu bulunmuştur. Tartışma Baş boyun tümörlerinde malign ve inflamatuar lenf nodlarının ayrımı, kanserli hastalarda tanı ve tedavi planlanması için temel faktördür. Bu nedenle bunlara yönelik yapılan tetkiklerin doğruluğu önem arzetmektedir. Klinik hikaye ve fizik muayene bu ayrımda ilk ve en önemli basamaklardan birini oluşturur. Klinik muayeneyi tamamlayan ve tanı tedavi basmaklarında yeri olan diğer tetkikler arasında, USG, BT, MRG, Tc-99m MİBİ ile tümör görüntüleme ve Positron Emission Tomography/ Computed Tomografi (PET/CT) kullanılan metotlardır. Servikal malignitenin araştırılmasında ilk basamak hiç şüphesiz klinik incelemedir (8). Baş boyun muayenesinde bir lenf nodunun palpe edilmesini etkileyen değişkenler lokalizasyon, kıvam, boyut ve boyun tipidir (8). Submental ve submandibuler bölge gibi yüzeyel bölgelerde 0.5 cm'ye kadar, daha derin planlarda ise 1 cm'ye kadar olan lenf nodları palpe edilebilmektedir (2, 9). Fizik muayenede malignite şüphesi olan lenf nodunun genellikle 10 mm çapından büyük, ovoid' den ziyade sferik ve düzensiz, daha sert ve hareketliliğini kaybetmiş olduğu belirtilmektedir (9,10). Fızik muayene ile metastatik lenf nodunun tanısında yalancı negatiflik oranının % 40 a kadar ulaşabildiği belirtilmektedir (11). Friedman ve ark.(4) klinik muayenede %80' lik duyarlılık ve %84' lük bir seçicilik bildirilerken, Feinmesser ve ark. (11) sırasıyla BT ve fizik muayenede % 61 ve % 59 duyarlılık saptamışlardır. Baş boyun tümörlerinde benign malign ayrımı yapmada kullanılan yöntemlerden bir diğeri SPECT tir. SPECT görüntülemenin anatomik görüntüleme yöntemlerine göre üstünlüğü özellikle hücresel seviyedeki metabolik aktiviteyi incelediğinden olayı, boyut ve diğer anatomik etki ve zorluklardan bağımsız olmasıdır (7). Böylece bu ve diğer sintigrafik yöntemler özellikle okkult metastazların incelenmesinde değerli bilgiler sağlamaktadır. Boyun malignitesi hastalarının takibinde, postoperatif dönemde veya radyoterapi sonrası anatomik planların bozulmasına karşın fibrotik dokular ve postoperatif normal değişiklikler ile malign tümörün ayrımının yapılabilmesi mümkün olmaktadır. (12, 13). SPECT'in pahalı bir yöntem olmaması, 3 boyutlu görüntü imkanı verebilmesi, vücutta depolanma sorunun olmaması, bölgesel yan etkilerinin olmaması diğer avantajlarıdır. Bunlarla birlikte anatomik yapı hakkında bilgi vermemesi ve tükrük bezleri ve tiroid gland'dan atılımına bağlı buralarda toplanmasının sonucunda hatalı değerlendirmelere sebep olabilmesi dezavantajlarıdır (12, 14). Ayrıca baş boyun tümörleri ve metastazlarının araştırılmasına ilaveten primeri belirsiz boyun kitlelerinin araştırılmasında (14), paratiroid adenomaların görüntülemnesinde (15), tiroid karsinomların ve nükslerinin göliintülenmesinde (16), bronşial karsinoid tümör ve metastazlarının görüntülenmesinde kullanılmaktadır (17). SPECT yöntemiyle en sık kullanılan tümör ajanları, Tc-99m-sestamibi, Thalıium-201 (Tl- 201) ve Tc-99m Penta-Dimerkaptosuksinikasid (DMSA-V) 'dir (6). Tc-99m-sestamibi hücre membranlanndan pasif diffüzyonla emilir ve negatif mitakondrial potansiyel ile mitokondride depolanır (18). Sestamibi'nin tümör dokularında normale göre,% 50 den daha fazla toplanmaktadır (17). Benign tümör uptake' i nadirdir ve sıklıkla tiroid ve paratiroid bezlerinde toplamnaktadır (17). Yumuşak doku rezolüsyonun yüksek olması MRG baş boyun tümörlerinde sık olarak başvurulan bir radyolojik görüntüleme yöntemidir. MRG ın avantajları arasında kontrast madde verme mecburiyetinin olmaması, düşük dental artefact oranı, detaylı yumuşak doku görüntüleyebilmesi, multiplanar görüntüler alınabilmesi, retrofarengeal lenf nodları hakkında bilgi vermesi sayılabilir (19). Ana dezavantajı ise klastrofobili hastalarda kullanım zorluğudur (20). Bizim çalışmamızda, prımer için Tc-99msestamibi SPECT in sensitivitesi % 79, spesifıtesi ise, %100 olarak bulundu. Spesifite açısından SPECT'in üstünlük sağladığı, fakat sensitivite açısından nüks, primer, boyun LAP, tüm olgular için MRG tetkikinin daha yüksek olduğu gözlendi. Bizim çalışmamızda SPECT tetkiki için tek yalancı pozitif olgu mevcuttu. Çalışmamızda SPECT ile tesbit edilebilen en küçük malign lenf nodu 2X2.5 cm'di. Bu çalışma için SPECT' in spesifite sınırını 2X2.5 cm olarak kabul ettik. Kao ve ark. nazofarenks kanseri ve nodal metastazları ıçın yapmış oldukları Tc-99msestamibi SPECT çalışmasında sensitiviteyi % 70 olarak tesbit ettiler (21) Kostakoğlu ve ark düşük
75 Çabuk ve ark. sensitiviteli çalışmaların hasta populasyon farklılıklarına veya kullanılan kamera duyarlılığına bağlı olabileceğini düşündüler. Kameranın resolüsyonunun yeterli düzeyde olabilmesi için dual başlı kamera ve yeterince uzun işlem zamanının, sensitivite ve zoom faktörünü arttırdığı sonucuna ulaştılar (13). Kostakoğlu ve ark ise 20 primer nazofarenks kanseri ve 30 nüks şüpheli olgu üzerinde yapmış oldukları çalışmalarında Tc-99m Sestamibi SPECT, Tl-201 SPECT, Radyolojik ( BT/MRG) görüntüleme yöntemlerini karşılaştırdılar. Sensitivite değerlerini sırasıyla %87.5, %87.5, %100; spesifıte değerlerini ise %82.4, %76.5, %23.5 olarak tesbit ettiler. Bunların sonucunda hem primer hem nüks vakalarda sestamibi'nin Tl- 201' e üstün olduğu ve BT/MRG yöntemlerinin yalancı pozitiflik oranlarının yüksekliğinden dolayı, düşük spesifitelerinin hala kabul edilmez düzeyde olduğu sonucuna ulaştılar (13). Engelbrecht ve arkadaşları radyoterapi sonrasında nüks baş boyun tümörlerinin tesbitinde MRG sensivitesini % 92, spesifitesini % 86 bulmuşlar ve MRG nin, nüks tümör dokusunu skar dokusundan ayırt etmede BT ye göre üstün olduğunu göstermişler (22). Bizim değerlerden (sensivite % 100, spesifite % 75) küçük farklılıklar hasta sayısı ile ilgili olabilir. Ancak yukarıda belirtildiği gibi SPECT in nüks vakalarında anatomik yapı değişikliklerinden etkilenmemesi ve spesifitesinin yüksek olması ancak sensivitenin MRG da MRI da daha iyi olması bu iki yöntemin birbirini tamamlayıcı özellikleri nedeni ile birlikte kullanılmasını makul kılmaktadır Sonuç Çalışmamızda primer ve nüks baş boyun tümörlerinde SPECT ile spesifitenin, MRG ile sensivitenin oldukça yüksek olduğu tesbit edilmiştir. Her iki yöntemin birlikte kullanılması durumunda tanı ve nüks takibinde daha doğru sonuçlara ulaşılabileceği kanaati oluşmuştur. Kaynaklar 1. Irısh J C, Bemstein A. Oncogenesis in Head and Neck Cancer. Laryngoscope 1993; 103: 42-52 2. Shaukat A, Tıwari R M, Snow G B. False- Positive and Falce- Negative Neck Nodes. Head and Neck Surg 1985; 8: 78-82 3. Friedman M, Shelton V K, Mafee M, Beııity P, Grybauskas V, Skoinik E. Metastatic Neck Disease. Archives Otolaryngol 1984; 110: 443-447 4. Friedman M, Mafee MF, Pacella BL et al: Rationale for elective neck dissection in 1990. Laryngoscope. 1990;100: 54-59. 5. Takashima S, Noguchi Y, Okumura T, Amga H, Kobayashi 1. Dynamic MRG Imaging in the Head. And eck. Radiology 1993; 189: 813-821 6. Öncel S, Duman Y, Arslanoğlu S. Imaging case study of the month Technetium 99m ( v) Dimercaptosliccinic acid SPECT scintigraphyin head and neck tumors Annals Otology Rhinology. Laryngology 1994;103:324-7. 7. Olmos V, Balm A, Hilgers F, Koops W, Loftus B, Tan B, Muller S, ets. Thallium- 201 SPECT in the Diagnosis of Head and Neck Cancer. Journal Nucleer Medicine 1997; 38: 873-879 8. John D G, William S R, Annaes F C, Ahuja A, Evans R, King W W K, ets. Palpation compared with uitrasound in assessment of malignant cervical lymph nodes. The Journal of Laryngology and Otology 1993; 107: 821-823 9. Som PM. Lymph Nodes of the Neck. Radiology 1987; 165: 593-600 10. Close L G, Merkel M, Vuitch M F, Reisch J, Schaefer S D. Computed Tomographic Evaluation of Regional Lymph Node İnvolvement in Cancer of The Oral Cavity and Oropharynx. Head and Neck Surgery 1989; 11:309-317 11. Feinmesser R, Freeman J L, Noyek A M, Birt BD. Metastatic Neck Disease. Archives otolaryngology Head and Neck Snrgery 1987; 113: 1307-1310 12. Leitha T, Glaser C, Pruckmayer M, Rasse M, Milesi W, Lang S, ets. Teclınetium -99m SESTAMİBİ in Primary and Recurrent Head and Neck Tumors: Contribıtion of Bone SPECT Image Fusion. Journal Nucleer Medicine 1998; 39: 1166-1171 13. Kostakoğlu L, Uysal U, Özyar E, Elahi N, Hayram M, Uz al D et all. Pre-and Post Theraplıy Thallium-201 and Technetium-99m Sestamibi SPECT in Nasopharyngeal Careinoma. Journal Nucleer Medicine 1996, 37: 1956-1962 14. Gregor R T, Olmos R V, Koops W, Balm A J, Hilgers F J, Hoefnagel C A. Preliminary Experience with Thallous Chloride Tl-201 Labeled SinglePhoton Emission Computed Tomography Scanning in Head and Neck Cancer. Archives Otolaryngology Head and Neck Surg 1996; 122:509-514 15. Billotey C, Sarfati E, Amengo A, Duet M, Mündler O, Toubert M E ets. Advantages of SPECT in echnetium-99m- Sestamibi Parathyroid schintigraphy. Journal Nucleer Medicine1996; 37: 1773-1778 16. Learoyd D L, Roach P J, Briggs G M, Delbridge L W, Wilmshurst E G, Robinson B G. Technetium-99m- Sestamibi Scaning in
Boyun Kitlelerinde Sestamibi Spect ve mr Görüntüleme 76 Recurrent Medullary Thyroid Carcinoma. Journal Nucleer Medicine 1997; 38: 227-230 17. Desai S P, Ynille D L. Vizualization of arecurrent Carcinoid Tumor and an üccult Distant Metastasis by Technetium- 99m- Sestamibi. Journal Nucleer Medicine 1993; 34: 1748-1751 18. Arbab A S, Koizumi K, Toyama K, Araki T. Uptake of Technetium-99m Tetrafosmin, Technetium-99m- Sestamibi and Thalliuuı-20 1 in Tuınor Cell Lines. Journal Nucleer Medicine 1996; 37: 1551-556 19. Olmi 0, Fallai C, Colagrande S, Giannardi G. Staging and follow-up of nasopharyngeal carcinoma: magnetic resonance imaging versus computerized tomography iradiat Onco/ Bio/ Phys 1995;32:798-800 20. Tan EL, Chua SL, Kwok R. Use of magnetic resonance imaging in the evaluation of nasopharyngeal cancer. Ann Acad Med Singapore 1993;22:720-723 21. Kao CH, Wang SJ, Lin WY, Hsu CY, Liao SQ, Yeh SH. Detection of nasopharyngeal carcinoma using 99Tcmmethoxyisobutylisonitrile SPECT. Nucl Med Commun. 1993;14(1): 41-6. 22. Engelbrecht V, Pisar E, Fürst G, Mödder U.Follow-up and diagnosis of recurrence of malignant head and neck tumors after radiochemotherapy. Comparison of computed tomography and magnetic resonance tomography. Rofo. 1995;162(4):304-10