Fiyat Düzeyinin Belirlenmesinde Yeni Yaklaşımlar ve Türkiye Deneyimi

Benzer belgeler
Türkiye de Tüketim Eğilimi ve Maliye Politikası

Türkiye de Bütçe Açığı, Para Arzı ve Enflasyon İlişkisi

T.C. ANKARA ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ ĐKTĐSAT ANABĐLĐM DALI SÜREKLĐ BÜTÇE AÇIKLARINDAN ENFLASYONA: TÜRKĐYE ÜZERĐNE UYGULAMALI BĐR ÇALIŞMA

İŞSİZLİK VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNDE ASİMETRİ ASYMMETRY IN THE RELATIONSHIP BETWEEN UNEMPLOYMENT AND ECONOMIC GROWTH

FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI?

EŞANLI DENKLEMLİ MODELLER

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 24 Mayıs 2010 EKONOMİ NOTLARI

Para Talebinin Belirleyenleri ve İstikrarı Üzerine Bir Uygulama: Türkiye Örneği

GENEL FİYAT DÜZEYİNİN BELİRLENMESİNDE PARA VE MALİYE POLİTİKASI DOMİNANT REJİMLER: TÜRKİYE ÖRNEĞİ,

Enflasyonun Borsa Performansı Üzerindeki Etkisi

KONYA İLİ SICAKLIK VERİLERİNİN ÇİFTDOĞRUSAL ZAMAN SERİSİ MODELİ İLE MODELLENMESİ

TÜRKİYE DE ELEKTRİK TÜKETİMİ, İSTİHDAM VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ

TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE DÖVİZ KURU CARİ AÇIK ÜZERİNDE ETKİLİ MİDİR? BİR NEDENSELLİK ANALİZİ

AYÇİÇEK VE SOYA YAĞI İTHALAT TALEBİNİN ANALİZİ

BİRİM KÖK TESTLERİNDE YAPISAL KIRILMA ZAMANININ İÇSEL OLARAK BELİRLENMESİ PROBLEMİ: ALTERNATİF YAKLAŞIMLARIN PERFORMANSLARI

Türkiye Ekonomisinde Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme

Birim Kök Testleri. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

RASYONEL BEKLENTLER DOAL ORAN HPOTEZ Türkiye çin Zaman Serisi Bulguları

ENFLASYON ve DOLAYLI VERGĐLERDEN ELDE EDĐLEN GELĐRLER ARASINDAKĐ ĐLĐŞKĐNĐN VAR YÖNTEMĐYLE ANALĐZĐ

Şeyma Çalışkan Çavdar Yildiz Technical University ISSN : scavdar@yildiz.edu.tr Istanbul-Turkey

Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

PARA ARZININ ÇIKTI ÜZERİNE ETKİLERİ

Box-Jenkıns Modelleri ile Aylık Döviz Kuru Tahmini Üzerine Bir Uygulama

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL SSSjournal (ISSN: )

Birim Kök Testleri 3/24/2016. Bir stokastik sürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde

NET YABANCI İŞLEM HACMİ İLE HİSSE SENEDİ GETİRİLERİ ARASINDA UZUN DÖNEMLİ İLİŞKİ VAR MIDIR? Cüneyt AKAR (*)

Zekeriya Yıldırım ENFLASYON REJİMLERİ VE ÜRETİCİ ENFLASYONUNDAN TÜKETİCİ ENFLASYONUNA GEÇİŞKENLİK

TCMB FAĐZ KARARLARININ HĐSSE SENEDĐ PĐYASALARI ÜZERĐNE ETKĐSĐ

PARASAL ANALĐZE BĐR BAKIŞ: TÜRKĐYE ÖRNEĞĐ

İŞSİZLİK VE İNTİHAR İLİŞKİSİ: VAR ANALİZİ Ferhat TOPBAŞ *

Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü Çalışma Tebliğ No:09/5

TÜRKİYE DE REEL DÖVİZ KURU İLE KISA VE UZUN VADELİ SERMAYE HAREKETLERİ İLİŞKİSİ

TÜRKİYE EKONOMİSİ'NDE ENFLASYONİST SÜREÇTE BASKIN OTORİTE TESPİTİNE İLİŞKİN UYGULAMALI ÇALIŞMA

Asymmetric Relationship Between Consumer Loans and Money Velocity: An Application On Turkey

Türkiye de Faiz Haddi ve Enflasyon İlişkisi: Gibson Paradoksu na Yönelik Bir Değerlendirme

Stok-Akım Uyarlaması, Bütçe Açığı ve Kamu Borç Stoku Arasındaki İlişkiler: Küresel Kriz Bağlamında Avrupa Birliği Üyesi Ülkeler Üzerine Bir Analiz

Belirsizliğin Özel Tüketim Harcamaları Üzerindeki Etkisi: Türkiye Örneği

Rasyonel Beklentiler Hipotezinin Testi: Enflasyon, Faiz ve Kur 1

SORU SETİ 02 (REVİZE EDİLDİ) FİNAL KONULARI

TÜRKİYE DE FAİZ, DÖVİZ VE BORSA: FİYAT VE OYNAKLIK YAYILMA ETKİLERİ

OPTIMAL PARA POLITIKASI ÇERÇEVESINDE TAYLOR TIPI FAIZ ORANI REAKSIYON FONKSIYONUN TAHMINI: TÜRKIYE ÖRNEĞI

Birim Kök Testleri. Random Walk. Bir stokastiksürecin birim kök içerip içermediğini nasıl anlarız? Hatırlarsak aşağıdaki AR(1) sürecinde

Borsa Getiri Oranı ve Faiz Oranı Arasındaki İlişkinin Doğrusal Olmayan Yöntemlerle Analizi: Türkiye Örneği

Finansal İstikrarın Bankacılık Sisteminin Borç Verme Politikaları Üzerindeki Etkisi: 2008 Küresel Krizi Çerçevesinde Türkiye Üzerine Bir İnceleme

Türkiye de Dış Borçlanma-Ekonomik Büyüme İlişkisi: Dönemi

Erkan Özata 1. Econometric Investigation of the Relationships Between Energy Consumption and Economic Growth in Turkey

TÜRKİYE DE DÖNEMİNDE KAMU VE ÖZEL SEKTÖR ÜCRETLERİ ÜZERİNE AMPİRİK BİR UYGULAMA

Avrupa Borç Krizinin Türkiye nin İhracatı Üzerindeki Etkileri The Effects of European Debt Crisis on Turkey s Exports

CAGAN IN PARA TALEBİ MODELİ VE ENFLASYON İLİŞKİSİ: AMPİRİK ANALİZ ( ) *

Türkiye nin İthalat ve İhracat Bağımlılığı: Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerine Ampirik Bir Uygulama

Reel ve Nominal Şokların Reel ve Nominal Döviz Kurları Üzerindeki Etkileri: Türkiye Örneği

TÜRKİYE DE İNŞAAT SEKTÖRÜ VE PARA POLİTİKALARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİLERİ

TÜRK EKONOMİSİNİN ENERJİ BAĞIMLILIĞI ÜZERİNE BİR EŞ-BÜTÜNLEŞME ANALİZİ A CO-INTEGRATION ANALYSIS ON THE ENERGY DEPENDENCY OF THE TURKISH ECONOMY

AKADEMİK BAKIŞ Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN: X Sayı: 10 Eylül 2006

ÜCRET-FİYAT SPİRALİ: TÜRK İMALAT SANAYİ ÖRNEĞİ

TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN ALTERNATİF ÇEKİRDEK ENFLASYON ÖLÇÜTLERİ

A Study on the Estimation of Supply Response of Cotton in Cukurova Region

EKONOMİK PERFORMANS VE BÜROKRASİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Kamu Borçlanması, Sermaye Stoku ve Tüketim İlişkisinin Belirlenmesi: Bir Ardışık Nesiller Modeli

Para Politikası, Parasal Büyüklükler ve Küresel Mali Kriz Sonrası Gelişmeler. K. Azim Özdemir

Dolar Kurundaki Günlük Hareketler Üzerine Bazı Gözlemler

Faiz Oranı Kanalının Döneminde Türkiye de Etkinliğinin Değerlendirilmesi* The Evaluation of Interest Rate Channel in Turkey

FİRMALARIN BANKA KREDİSİ KULLANIMINDA GÜVEN FAKTÖRÜNÜN ETKİSİ * THE EFFECT OF CONFIDENCE FACTOR ON USED OF BANK CREDIT BY FIRMS

Sabit Sermaye Yatırımları ve Ekonomik Büyüme: Ampirik Bir Analiz

MALİ POLİTİKALARIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİN YAPISAL KIRILMALI PERİYODİK BİRİM KÖK TESTİ İLE ANALİZİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

BÖLÜM 5 İKTİSAT POLİTİKALARININ UZUN DÖNEMLİ BÜYÜMEYE ETKİLERİ: İÇSEL BÜYÜME TEORİLERİ ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRME

Türkiye Ekonomisi nde Para ve Maliye Politikalarının Etkinlii Effectiveness of Monetary and Fiscal Policies in Turkish Economy

Bölüm 3 HAREKETLİ ORTALAMALAR VE DÜZLEŞTİRME YÖNTEMLERİ

TÜRK KATILIM BANKALARININ FON KAYNAKLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER VE BU BANKALARIN KLASİK BANKALARLA İLİŞKİLERİ ÜZERİNE BİR UYGULAMA 1

Eurasian Journal of Researches in Social and Economics Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi ISSN:

TESTING TO RICARDIAN EQUIVALENCE PROPOSITONS FOR TURKISH ECONOMY

AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi. Cilt : 6 Sayı : 15 Sayfa: Kasım 2018 Türkiye. Araştırma Makalesi

Turizm Talebi ve Döviz Kuru Şokları: Türk Turizm Sektörü İçin Ekonometrik Bir Analiz

Cari İşlemler Açığı ve Sürdürülebilirlik: Türkiye Örneği

Döviz Kuru Belirsizliğinin İhracata Etkisi: Türkiye İçin Bir Uygulama

Türkiye de Petrol Tüketimi İle Reel GSYİH Arasındaki Uzun Dönem İlişkinin Johansen Eş-Bütünleşme Yöntemi İle Analiz Edilmesi

Türkiye de Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişkilerin Ekonometrik İncelemesi. Erkan Özata *

TAYLOR KURALI: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

TÜRKİYE DE KAMU HARCAMALARI VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ASİMETRİK NEDENSELLİK TESTİ İLE ANALİZİ

PETROL FİYATLARININ BORSA İSTANBUL SANAYİ FİYAT ENDEKSİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

HİSSE SENEDİ FİYATLARI VE DÖVİZ KURU İLİŞKİSİ

GÖRÜNMEZ AMA HĐSSEDĐLMEZ DEĞĐL: TÜRKĐYE'DE ÇIKTI AÇIĞI

TÜRKİYE'DE ŞEKER FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİN OLASI ETKİLERİNİN TAHMİNİ: BİR SİMÜLASYON DENEMESİ

The Roles of Financial Factors on the Real Money Demand: Turkey Case

TÜRKİYE DE OPTİMAL SE YORAJ TEORİSİ VE KAMU

Çift Üstel Düzeltme (Holt Metodu ile)

ÇEKİRDEK ENFLASYON: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Gönderim Tarihi: Kabul Tarihi:

Cari İşlemler Açığının Sürdürülebilirliğinin Çoklu Yapısal Kırılmalı Eşbütünleşme Yöntemi ile Sınanması

Türkiye de Faiz Kanalı İle Parasal Aktarım Mekanizması

TÜRKİYE DE CARİ İŞLEMLER DENGESİ VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİ. Özet. Anahtar Kelimeler: Ekonomik Büyüme, Cari Denge.

Türkiye deki Cari Açık Sürdürülebilir mi? Ekonometrik Bir Analiz

Kırılgan Beşlide Satın Alma Gücü Paritesi (SAGP) Hipotezinin Test Edilmesi The Test of Purchasing Power Parity Hypothesis for Fragile Five

Türkiye de İktisadi Çıkarsama Üzerine Bir Açımlama: Sürprizler Gerçekten Kaçınılmaz mı?

THE CAUSALITY RELATION BETWEEN CONSUMER CONFIDENCE AND STOCK PRICES: CASE OF TURKEY. Abstract

TÜRKİYE DE DÖVİZ KURU KANALININ İŞLEYİŞİ: VAR MODELİ İLE BİR ANALİZ. Seyfettin ERDOĞAN * Durmuş Çağrı YILDIRIM **

Su Yapıları II Aktif Hacim

Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye'de İktisadi Özgürlük ve İstihdam İlişkisi: Bir Panel Veri Analizi

ÜRETİCİ FİYATLARINA GEÇİŞ ETKİSİNDE ARA MALLARI İTHALATININ ROLÜ

Transkript:

Akademik İncelemeler Cil:3 Sayı:1 Yıl:2008 Fiya Düzeyinin Belirlenmesinde Yeni Yaklaşımlar ve Türkiye Deneyimi Fama Davarcıoğlu Özakaş 1 davarcioglu_f@ibu.edu.r ÖZET Bu çalışma, Türkiye de 1987:1-2004:4 dönemi enflasyon sürecinin, Sargen-Wallace (1981) Nahoş Parasalcı Arimeik çalışması ve Fiyaın Mali Teorisi (Fiscal Theory of Price Level, FTPL) doğrulusunda yeniden değerlendirilmesini amaçlamakadır. Belli koşullar alında, parasalcı arimeiğin yanılıcı olduğu belirilen Sargen-Wallace (1981) yaklaşımında, para arzının büçe kısıını sağlama amacı doğrulusunda içsel olarak belirlendiği öne sürülmekedir. FTPL yaklaşımı ise, kamu açıklarının enflasyonis ekisinin para ooriesinin poliikasını değişirmeye zorlanmasından değil, borç krizlerinden doğduğunu ifade emekedir. Bu doğruluda, para arzı, büçe açıkları ve enflasyon arasındaki dinamik ilişkiyi analiz emek amacıyla VAR modellerinden faydalanılmış ve enflasyonis süreçe para arzı yanı sıra büçe açıklarının da ekili olduğu görülmüşür. Çalışmanın genel sonucu, Türkiye de ele alınan dönemde enflasyonun hem mali hem de parasal kaynaklı bir olgu olarak değerlendirilebileceği, dolayısıyla da enflasyonu önlemeye yönelik poliikaların şekillendirilmesinde, para ile maliye poliikalarının bir arada ele alınması gerekliliğidir. Anahar kelimeler: Parasal büyüme, büçe açıkları, enflasyon, nahoş parasalcı arimeik, fiyaın mali eorisi ABSTRACT In his sudy, he inflaionary process of Turkish economy has been reinvesigaed by using a quarerly daa se spanning from 1987:Q1 o 2004:Q4. The approaches of Unpleasan Monearis Arihmeic due o Sargen-Wallace(1981) and he Fiscal 1 Yrd.Doç.Dr., Aban İzze Baysal Üniversiesi İkisadi İdari Bilimler Fakülesi, İkisa Bölümü Öğreim Üyesi.

Fama DAVARCIOĞLU ÖZAKTAŞ Theory of Price Level (FTPL) due o Woodford (1995) have been uilized in he sudy. The approach of he Sargen-Wallace s heory claims ha, under cerain condiions, moneary arihmeic is misleading and he money supply is endogenously deermined o susain he budge consrain. However, according o he FTPL, he inflaionary effecs of he governmen budge deficis are caused by deb crises since he moneary auhoriy does no haveo ac o balance he budge defici. To invesigae he dynamic relaionship among he money supply, budge defici and inflaion empirically, VAR models have been employed. Esimaion resuls show ha money supply and budge defici saisically signican effec on inflaion in Turkey. Empirical analysis performed in he sudy leads o resul ha inflaion in Turkey has boh moneary and fiscal origins. From his resul, i can be inferred ha a policy design o comba wih inflaion, moneary and fiscal dimensions should be handled all ogeher. Keywords: Moneary Growh, Budge Deficis, Inflaion, Unpleasan Monearis Arihmeic, Fiscal Theory of Price Level. 1. Giriş Fiya isikrarının sağlanması ve sürdürülmesi, ekonomik ve sosyal gelişmenin emel koşullarından biridir. Bu nedenle, ekonomi poliikalarının şekillendirilmesinde önemini hiçbir zaman yiirmeyen bir olgu olarak değerlendirilmekedir. Dolayısıyla, bu konudaki lieraür, dünya ekonomik deneyimleri sonucunda şekillenen farklı kuramsal açıklamalarla genişlemekedir. Bu çalışmada da emel amaç, 1980 sonrasında sürekli büçe açığı ve uzun süreli yüksek enflasyon sürecine maruz kalmış Türkiye ekonomisinde, fiya düzeyini belirleyen birimi ve enflasyonun nedenlerini, lieraürdeki zenginleşme doğrulusunda yeniden değerlendirmekir. Bu amaçla, ilk kısımda, enflasyonun her koşulda parasal büyüklüklere bağlı olduğunu savunan parasalcı yaklaşımdan farklılaşarak lieraüre kakı sağlayan Sargen-Wallace (1981) çalışması (Unpelasan Monearis Arihmeic,Nahoş Parasalcı Arimeik) ve maliyeci yaklaşım olarak da adlandırılan fiyaın mali eorisi (Fiscal Theory of Price Level, FTPL) özelenmekedir. Önceki eorik ve ampirik çalışmaları çıkış nokası olarak alan çalışmasının izleyen kısmında, Türkiye Ekonomisi nin enflasyonis sürecinin parasalcı, 158

Fiya Düzeyinin Belirlenmesinde Yeni Yaklaşımlar ve Türkiye Deneyimi Sargen-Wallace (SW) yada maliyeci yaklaşımdan (FTPL) hangisince daha iyi açıklanabildiğini oraya koymak amacıyla yapılan ampirik çalışmalara yer verilmekedir. Ampirik çalışmalardan elde edilen bulgular ise, sonuç bölümünde raporlanmakadır. 2. Teorik Alyapı 2.1. Parasalcı Yaklaşım Fiya isikrarının sağlanması ve korunmasına ilişkin yaklaşımlara arihsel sıralama ile bakıldığında, fiya düzeyindeki değişmeleri para arzındaki değişmelerle açıklayarak, bu iki değişken arasında doğrudan ilişki kuran parasalcı yaklaşımın önemli bir kilomere aşı olarak kabul edildiği görülmekedir. Açıklamasını Paranın Mikar Teoremi ne (Quaniy Theory of Money) dayandıran Parasalcı Bakış enflasyonun (π), paranın dolaşım hızındaki değişme (v), para arzındaki büyüme (m) ve ya gelirdeki arışan (g) kaynaklanabileceğini belirmekedir. π=v+m-g (1) Uzun dönem ve durağan durum dengesinde, paranın dolaşım hızındaki değişme (v=0) ile gelirdeki büyümenin (g=0) ihmal edilebilirliğini öne sürerek, enflasyon için π=m eşiliğine varan parasalcılar, böylece enflasyonun uzun dönem dinamiğini belirleyenin ekonomideki reel akivie düzeyi doğrulusunda merkez bankasınca sunulan para arzı olduğu sonucuna ulaşmakadır. (Dornbusch-Fischer, 1990: 643-644). Bu doğruluda, enflasyonun önlenmesine ilişkin emel önerileri, mali oorieden bağımsız ve avizsiz bir poliika izleyen para ooriesince para arzının konrol alına alınması gerekliliğidir. Para ooriesi ek baskın oorie olarak kabul edilmeke ve pasif mali oorienin veri fiya düzeyinde sıkı bir mali poliika uygulayarak büçe dengesini sağlamakla yükümlü olduğu öne sürülmekedir. (Sargen-Wallace, 1981) Ancak baı merkez bankalarının 1980 lerin oralarında para programlarınca belirlenen para arışı ile enflasyon arasındaki ilişkinin isikrarsızlığını ve kopukluğunu deneyimlemeleri parasalcıların kurduğu sebep sonuç ilişkisinin boşluklar içerdiği düşüncesini uyandırmışır. Bu doğruluda bazı ekonomisler bu süreci yeniden ele alarak, bağımsız bir merkez bankasınca para arzının konrol edilmesinin, enflasyonun zaman içindeki seyrinin açıklanması için yeerli olmadığını öne sürmüşlerdir. Fiya isikrarının para poliikası yanı sıra, uygun bir maliye poliikasını da gerekirdiğini savunan 159

Fama DAVARCIOĞLU ÖZAKTAŞ alernaif bakış açıları oluşurmuşlardır (Kocherlakoa-Phelan,1999: 14; Chrisiano-Fizgerald,2000: 3). Bu konuda dikka çekici ilk çalışma ise, uzun dönemde para ile enflasyon arasındaki ilişkinin zayıfladığını öne süren Sargen ile Wallace ın (SW) Unpleasan Monearis Arihmeic (UMA) adını verdikleri ve Uygur (2000) arafından Nahoş Parasalcı Arimeik olarak adlandırılan 1981 yılı çalışmasıdır. 2.2. Sargen-Wallace Çalışması (1981),Nahoş Parasalcı Arimeik SW çalışması, enflasyonu sal parasal bir olgu olarak gören ve önlenmesinde bağımsız para ooriesinin varlığını savunan parasalcı bakışan, merkez bankasının fonksiyonel bağımsızlığının yiirildiği koşullarda enflasyonis süreci açıklaması açısından farklılaşmakadır. Büçe poliikasını para ooriesinden bağımsız olarak belirleyen bir mali oorienin varlığında, para ooriesinin fiya düzeyi ile para arzı üzerindeki hâkimiyeinin sınırlı olduğunu, haa uzun dönemde yiirdiğini bir model yardımıyla açıklayan SW, böylece parasalcı bir ekonomide Friedman ın para poliikasının konrol edemediğini söylediği şeyler lisesine enflasyonu da kamışır. Ekonomide sürekli açık ve bir dönemlik borç olduğunu nokasından hareke eden SW modelinde, mali açığın para yaraarak ve bono ile finanse edilebileceği belirilmişir. (2) {( H H ) p } + { B B ( R )} D (2) = 1 / 1 1+ 1 (D: reel kamu açığı, H: para arzı, B: kamu borcu, R-1: faiz oranı) Kamu büçe kısıı kişi başı değerlerle ifade edilip ((2/3)) yeniden düzenlendiğinde, oplam reel kamu borcu için daha açıklayıcı bir eşilik (4) elde edilmekedir. N ) + 1 = (1 + n N N(0)>0 (3) ( N:nüfus n: nüfus büyüme hızı) ( H H ) B B 1+ R D = N N 1 1+ n N P N H 1+ θ ) H (5) 1 1 1. + (4) = ( 1 160

Fiya Düzeyinin Belirlenmesinde Yeni Yaklaşımlar ve Türkiye Deneyimi (θ: para arzı büyüme hızı) Bu son eşilik ile mali açığın varlığında, sıkı para poliikası uygulamasının, daha büyük borçlanmaları zorunlu kılacağı göserilmekedir. Reel borç soğu (b ) ile para arzı büyüme hızı (θ) arasındaki ilişkini yanı sıra sıkı para poliikasının enflasyonis bir sürece gebe olduğu da (6) nolu eşilik yardımıyla ifade edilmişir. 1 1+ R 1 D θh b = b 1 + (6) 1+ n N 1+ θ (6) nolu eşiliğe göre, θ nın düşük olması yani sıkı para poliikası, b değerini yükselmekedir. Dolayısıyla, eşilik, borcun borçla ödendiği bir sürecin, kaçınılmaz olarak borç soğunu sürdürülemez bir nokaya geireceğini ve mali açıkların parasal genişleme ile kapaılmasının zorunlu olacağını öne sürmekedir. (Sikken-Haan, 1998: 493-496). Niekim, enflasyon oranının, p -1 /p, bağımlı değişken olduğu ve T dönem sonrası enflasyon oranlarının, T döneminde yapılan kamu borçlanma soğuna, b 0 (T), bu soğunda θ ya bağlı olduğunu göseren bir diğer eşilik (7), daha yüksek borçlanmanın daha yüksek enflasyonu da beraberinde geirdiğini gösermekedir. 1 p 1 D R 1 n 1 p 1 D R 1 n 1 h 1 = + b0t1 = + b0t 1+ n p N 1+ n 1+ n p N 1+ n h Bir başka ifadeyle, nominal para büyümesi, büçe kısıını (reel borç soğunun, gelecek dönemlerin reel büçe fazlaları oplamına eşiliği) yerine geirmek için dışsal olarak verilen büçe açığını finanse eme ihiyacı ile içsel olarak belirlenmekedir (Özmen-Koru,2003:591). Dolayısıyla, arık para ooriesi enflasyonun konrolü konusunda daha az güçlü bir konuma düşmekedir. Uzun dönemde para poliikasının işlemezliği ile daha yüksek enflasyon süreçleriyle karşı karşıya kalınmakadır. Borçlanma için ödenen reel faizin ekonominin büyüme oranından daha büyük olması (r>g), merkez bankasının para basarak gelir sağlamasının 1 Sargen-Wallace (1981) yılı çalışmasından alınan nahoş parasalcı arimeik modeline ilişkin deaylı model çözümleri için, bakınız Özakaş Davarcıoğlu Fama, Sürekli Büçe Açıklarından Enflasyona:Türkiye Üzerine Uygulamalı Bir Çalışma, Yayınlanmamış Dokora Tezi, Ankara Üniversiesi Sosyal Bilimler Ensiüsü, 2007 161

Fama DAVARCIOĞLU ÖZAKTAŞ mümkünlüğü ve yine merkez bankasının mali baskılara boyun eğen yapıya sahip olması gibi bazı koşullar alında oraya çıkan bu durum, Sargen- Wallace (1981) arafından Nahoş Parasalcı Arimeik (unpleasan monearis arihmeic) olarak adlandırılmışır. Bu sonuçla, enflasyonun mali güdümlü (fiscal-driven) parasal bir olgu olarak değerlendirildiği görülen çalışmada, enflasyonis süreçe poliika yürüücüleri olan merkez bankası ve hazinenin birbirlerinden bağımsız düşünülemeyeceği vurgulanmakadır. (Cochrane, 2000:4) Buna karşılık, geleneksel görüşün, SW sonucuyla karşılaşılmaması ve merkez bankasının vergileri düşük uan mali oorie karsısında çökmemesi için savunduğu çözüm önerisi, merkez bankası bağımsızlığıdır. Buna göre, merkez bankası kamu açığını ihmal edecek biçimde kaı bir poliika şekillendirdiğinde, yani ilk durumdaki akip eden, pasif olma konumundan lider, akif konumuna geçiğinde, yukarıdaki arimeik mali oorieyi bu durumla uarlı bir mali poliika yürümeye zorlayacak ve böylece isikrarlı bir fiya düzeyine erişilecekir. Dolayısıyla da bu nahoş sonuçla karşılaşılmayacakır (Chrisiano-Fizgerald, 2000: 10, 26; Woodford,1996:16; Uygur, 2001:15). Kaı ve bağımsız bir merkez bankasının SW ın öne sürdüğü isenmeyen sonuçları engelleyeceğini düşünen geleneksel görüşün aksine, fiyaın mali eorisi (Fiscal Theory of Price Level, FTPL), mali şokların enflasyonis sonuçlarının bu kadar kolay oradan kaldırılamayacağını iddia eden yeni bir bakış olarak çıkmaka ve SW analizini de farklı bir nokaya aşımakadır. 2.3. Fiyaın Mali Teorisi (Fiscal Theory of Price Level, FTPL) Fiyaın mali eorisi (maliyeci yaklaşım) SW çalışmasının ardından, ülke örneklerinde enflasyon ile para arzı arasındaki ilişkinin zayıflığının belirginleşmesi sürecinde Leeper (1991), Sims (1994) ve Woodford (1994, 1996, 2001) vd. arafından oraya aılmış yeni bir eori nieliğindedir. Aran kamu açığının enflasyonis ekilerinin merkez bankasının para poliikasını değişirmeye zorlanmasından değil, borç krizlerinden doğduğunu serve ekisi aracılığıyla açıklamaya çalışmakadır. Mali poliikanın enflasyonis sonuçlarını beraraf emek için merkez bankası bağımsızlığına güvenmenin yeerli olmadığını, aksine merkez bankasının fiya isikrarını sağlamak amacının ancak maliye poliikasının da işleyişini de dikkae almasıyla gerçekleşirilebileceğini öne süren FTPL yaklaşımına göre, bazı varsayımlar alında uzun dönemde fiya düzeyini ve enflasyonu 162

Fiya Düzeyinin Belirlenmesinde Yeni Yaklaşımlar ve Türkiye Deneyimi belirleyen para mikarı değil, büçe açıkları ve bu açıkların geirdiği borç soğudur (Uygur,2001: 11). Geleneksel düşünceyle kamu büçe kısıına bakış açısı dolayısıyla ayrılan FTPL yaklaşımı, Ricardocu rejimin 1 geçerli olduğu bir oramda fiya isikrarını sağlama konusunda uygun olan bir poliikanın, Ricardocu olmayan 2 bir oramda uygun sonuçlar veremeyeceğini öne sürerek yola çıkmışır ( Woodford, 1998: 23). Hanehalkının büçe açıklarından hoşlanmamalarına rağmen, kamu büçe kısıı kavramını am olarak algılayamamaları nedeniyle mali aldanma (fiscal illusion) içerisine girebildikleri (Tabellini-Alesina, 1990: 37), dolsyısıyla Ricardocu olmayan rejimlerin gerçek yaşamla daha uyumlu olduğunu belirilmişir. ( Woodford, 2001: 671). Ricardocu denkliğe her dönem uyan ekonomilerin isisna olduğuna ve özellikle kamu açığının yüksek ve borç soğunun giderek büyüdüğü ekonomilerde Ricardocu olmayan oramın hüküm sürdüğüne inanan ve enflasyon olgusunu mali değişmelerle açıklayan FTPL modeli (Woodford (1995)) 3, kamu ve hane halkının opimizasyonunu içinde barındıran zamanlararası büçe eşiliği (8) üzerine ourmakadır. W p = s= ( τ g ) s Π + Δ s s ( b 1 r ) s 1 j= + j m s W: dönemi başındaki finansal serve, P: fiya düzeyi, G:kamu harcamaları ( p reel kamu harcamaları), T: kamunun ne (kamu ransferleri düsüldüken sonraki) nominal T = vergi geliri ( τ reel vergi gelirleri ), M:nominal para soğu ( p (8) G g =, M m = p reel 1 Ricardocu rejim, rasyonel davranışlar sergileyen bireylerin, bugünün borçlanmasının kendilerine gelecek dönem vergi arışı olarak geri döneceği bilincini aşıdığı, kamu büçesindeki değişikliğin, cari yada gelecek dönem büçelerinin bugünkü değerinde bir değişiklik yaramadığı durumdur. 2Ricardocu olmayan rejim, borç verenlerin kamu kesiminin sürekli borçlanmasına karşı duyarsız kaldığı dolayısıyla maliye ooriesinin borç düzeyini dikkae almadan poliikasını şekillendirdiği durumdur. 3 Woodford (1995) çalışmasından alınan FTPL modeline ilişkin deaylı model çözümleri için, bakınız Özakaş Davarcıoğlu Fama, Sürekli Büçe Açıklarından Enflasyona:Türkiye Üzerine Uygulamalı Bir Çalışma, Yayınlanmamış Dokora Tezi, Ankara Üniversiesi Sosyal Bilimler Ensiüsü, 2007 163

Fama DAVARCIOĞLU ÖZAKTAŞ r = R p b b para soğu), 1 ifadesi ise, bonoların reel geiri oranını emsil p+ 1 emekedir. Fiya düzeyini belirleyen denge koşulu olarak da alınan, zamanlararası büçe kısıı, kamunun reel borç soğunun (eşiliğin sol yanı), kamunun geleceke elde edeceği beklenen büçe fazlalarının bugünkü değerine (eşiliğin sağ yanı) eşi olması gerekliliğini gösermeke ve modelin emel eşiliğini oluşurmakadır. Bu eşiliğe, borçlanma limii varlığını ve kamu yükümlülüklerinin sonsuzda sıfıra ulaşması gerekliliğini ifade eden ransversalie koşulunun dâhil edilmesi, fiyaların sisem dışından yani para ooriesince mi yoksa sisem içinden fiyalardaki yükselme ile mi belirlendiğini yorumlayabilmesini mümkün kılmakadır. w = E n= 0 ( τ g ) + n + n n 1 Π s= 0 + m n 1 n ( 1+ r ) Π( 1+ r ) + s + n Δ + n + E lim Zamanlararası büçe eşiliği her dönem geçerliliğini koruduğundan, (9) nolu eşiliğin ransversalie koşulunu göseren son kısmının sıfıra eşi olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Buna göre, uygulanmaka olan kamu poliikaları ransversalie koşulunu doğrudan sağlıyor, yani kamu yükümlülükleri sonsuzda sıfıra ulaşıyor ise, içsel bir mali poliika uygulamasıyla cari dönem borçlarını, elafi edecek kadar büçe fazlası yaraılıyor, dolayısıyla da fiyalar para ooriesince sisem dışından belirleniyordur. Ekonomide maliye poliikasının borç düzeyini dikkae almadan poliikasını şekillendirdiği ve borç verenlerin kamu kesiminin sürekli borçlanmasına karşı duyarsız kaldığı diğer durumda, ransversalie koşulu doğrudan sağlanmayacak ve zamanlararası büçe kısıının sağlanması ancak fiyalardaki yeerli yükselişle gerçekleşecekir. Ricardocu olmayan bir oramda, süreç, açık poliikasına dayanılarak yapılan kamu harcama arışının, gelecek dönemde yükselen vergilerle karşılanmayacağını düşünen hane halkının, fiya ve faizler aynı iken, servelerinin armış olduğuna dair bir yanılgıya düşmesi ve ükeim kararlarını poziif yönde değişirmesi ile işlemekedir. Bu mali aldanma ile yükselen oplam alep düzeyi, arz alep dengesi bozarak fiya yükselişini beraberinde geirmekedir (Woodford,2001:684; Woodford, 1995: 10). s= 0 w + n + s (9) 164

Fiya Düzeyinin Belirlenmesinde Yeni Yaklaşımlar ve Türkiye Deneyimi Borç soğunun giderek yükseldiği Ricardocu olmayan ekonomide, denge fiya düzeyi ise, hane halkının ellerinde uukları ne finansal varlıkların reel değerinin azalmasıyla oraya çıkacakır. Fiya düzeyindeki yeerli arışla, özel sekörün serveinde azalma meydana gelecek ve bu doğrudan mal ve hizme aleplerine yansıyarak arz-alep eşiliği ile yeni denge fiya düzeyini de belirleyecekir (Woodford, 1995:2; Woodford, 1996: 17; Cochrane, 1998:3). Bir başka ifadeyle, Ricardocu bir poliika uygulamasıyla doğrudan sağlanan zamanlararası büçe dengesi, Ricardocu olmayan bir maliye poliikasının uygulanması durumunda, ancak fiyalar genel düzeyindeki yükselme sonucunda oplam yükümlülüklerin reel değerinin düşmesiyle yeniden dengeye gelmekedir. Dolayısıyla, geleneksel bakış ve SW yaklaşımından farklı olarak, FTPL de fiyalardaki yükseliş veya fiyalar genel düzeyi ile mali poliikanın nedensellik ilişkisi, büçe açığının para mikarındaki bir arışla kapaılmasına bağlanmamakadır. Para da herhangi bir değişiklik olmasa bile, açıklar ile fiya düzeyi arasındaki ilişki, bonoların özel servein bir parçası olarak kabul edilmesi ile serve ekisi aracılığıyla doğrudan kurulmakadır (Barh-Iden-Russek,1987: 27). O halde FTPL ye göre, Ricardocu olmayan bir ekonomide, fiyalar maliye poliikası koşullarınca sisem içerisinden belirlenmeke ve para ooriesi kamunun izlediği maliye poliikasından bağımsız olamamakadır. Bu durum merkez bankasının fonksiyonel olarak bağımsız (Telaar, 1999:8) olmadığını ifade emekedir (Daniel, 2001:4; Sims, 1994:381; Woodford, 2001:709). Ricardocu olmayan bir oramda, uzun dönemde, parasalcıların aksine, fiya düzeyini ve enflasyonu belirleyenin para mikarı değil, mali açıklar ve bu açıkların geirdiği borç sokları olduğunu ifade eden FTPL yaklaşımı, fiya isikrarı açısından ise, kamu büçesinin konrolünü önermekedir. Kamu büçesindeki bozulmaların enflasyon, faiz ve reel akivie düzeyini olumsuz yönde ekilediğini, borçluluk düzeyinin her dönem sıfır da uulması ya da sabi kalması mümkün olmasa da, kamunun borçlanması üzerine bir limi konulmasının, ekonomide Ricardocu denkliğin sağlanmasına imkan anıyıp, mali şokların reel ya da nominal değişkenler üzerinde bir eki yaramasını engelleyeceğini öne sürmekedir (Woodford, 1996:19-21). 3. Veri ve Tahmin Sonuçları Büçe açıkları, para büyümesi, enflasyon arasındaki ilişkinin yönünü farklı değerlendiren yaklaşımlardan hangisinin, ele alınan dönem içerisinde 165

Fama DAVARCIOĞLU ÖZAKTAŞ Türkiye Ekonomisi nde fiyaın belirlenmesinde yansımalarının olduğunu görebilmek, maliye poliikasının ekisini ayin edebilmek ve bu doğruluda, enflasyonun kaynağı ve çözümüne ilişkin poliika şekillendirmelerini değerlendirebilmek amacıyla, her üç yaklaşımda da orak olan büçe açığı, para arzı ve enflasyon arasındaki dinamik ilişki analiz edilmeye çalışılacakır. 3.1. Veri Tanımlama Bu çalışmada, 1987(1)-2004(4) dönemine ai 3 aylık olarak kullanılan ham veriler, faiz dışı büçe fazlasının nominal gayrisafi milli hasılaya oranı, ükeici fiya endeksi ve M2Y para arzıdır. Veri kaynağı, T.C. Merkez Bankası inerne sayfası isaisikî veriler bölümüdür. Analiz için faiz dışı büçe fazlasının (birincil açık, fdbf) alınması, maliyeci yaklaşıma ilişkin bir sınama yapılmasıyla ilgilidir. Maliyeci yaklaşımlarda, genel büçe açığı yerine faiz dışı büçe fazlasının alınmasının nedeni, birincil büçe fazlasının anımında gizlidir. Birincil fazla, büçe açıklarından faiz ödemelerinin çıkarılması ile elde edilmeke ve cari yıl içinde faiz ödemeleri dışında ihiyaç duyulan borçlanmayı gösermekedir. Bu nedenledir ki, birincil açık büçenin kamu arafından konrol edilebildiği kısmı olarak kabul edilir. Büçe harcamaları içine, büyüklüğü önceki yıllarda uygulanan maliye poliikaları ve mali açıklarınca belirlenen faiz ödemeleri de dâhil edildiğinde, cari dönem poliikalarının ekonomi üzerindeki ekilerinin doğrudan belirlenmesi zorlaşmakadır. Dolayısıyla, mevcu poliika uygulamalarının analizi, faiz ödemelerinin hesaplama dışında uulmasını gerekirmekedir. Bu sebeple, birincil açık özellikle borç baağındaki ülke ekonomilerinin analizinde yaygın olarak kullanılmakadır. Enflasyon üzerinde ekisini görmek isediğimiz para değişkenine ilişkin olarak M2Y verisinin kullanılması ise, M2Y anımının M2Y=Yerleşiklerin yabancı para mevduaı+parasal yekililer+mevdua bankaları bileşenlerinden oluşmasıdır. Finansal piyasaların büyüklüğünün gösergesi olarak kabul edilmesinin yanı sıra geniş anlamda para arzını da ifade eden M2Y, yabancı parayı da içermesi dolayısıyla, yüksek enflasyon dönemlerinde yerli ile yabancı paranın ikame ediliyor olma ihimalini de gözden kaçırmama düşüncesinden yola çıkılarak ercih edilmişir. Ayrıca, enflasyon büçe açıkları para arzı ilişkisini ele alan çalışmalarda da kullanılan bir değişken olması bu ercihi deseklemişir. Çalışmada, 1987:1-2004:4 dönemini kapsayan üçer aylık, mevsimsel ekilerden arındırılmamış seriler kullanılmışır. Verilerin analizinde, Eviews 5.0 programından faydalanılmışır. 166

Fiya Düzeyinin Belirlenmesinde Yeni Yaklaşımlar ve Türkiye Deneyimi Bir ampirik analiz için en önemli başlangıç nokası olarak kabul edilen, zaman serilerinin durağanlığının espiine ilişkin olarak yapılan birim kök esine, M2Y ve TUFE değişkenleri logarimaları alınmış halde girerken, faiz dışı büçe fazlasının nominal gayrisafi milli hasılaya oranı (FDBF/NGSMH), negaif rakamlar içerdiğinden ese oran olarak yer almışır. Tablo 1: Birim Kök Tesi Sonuçları Değişken Dönem Açıklama FDBF/NGSMH 1987:1-2004:4 Birincil büçe fazlasının nominal gsmh ya oranı PL 1987:1-2004:4 Logariması alınmış ükeici fiya indeksi (Tüfe,1987=100) M2YL 1987:1-2004:4 Logariması alınmış para arzı Tablo 2:ADF Birim Kök Tesi Sonuçları Değişken ADF- isaisiği (düzey) (sabi+rend) ADF- isaisiği (1. fark) (sabi+rend) FDBF/NGSMH -2.952310 (5) -10.88251 (2)* PL 2.755640 (0) -4.641381 (1)* M2YL 0.603731 (1) -5.990220 (0)* *%1 düzeyinde anlamlıdır. Paranez içerisinde gecikme sayıları göserilmekedir. H0: durağan değildir hipoezinin es edilmesinde Mac Kinnon (1996) kriik değerleri kullanılmakadır. Anlamlılık değerleri:%1:-4.103198, %5: -3.479367, %10:-3.167404 Serilerin gerek grafiksel incelenmelerinde, gerekse abi uuldukları ADF birim kök esinde düzeyde durağan olmadıkları espi edilmiş ve birincil fazla (gsmh ya oran olarak), para arzı ve fiya düzeyinden oluşan çalışma verilerinin birinci dereceden farkları alınarak durağan hale geirilmişir. Böylece, bağımlı ve açıklayıcı değişkenler arasındaki ilişkinin daha doğru olarak görülebilmesi sağlanmaya çalışılmışır. 167

Fama DAVARCIOĞLU ÖZAKTAŞ Ancak, serilerin farkı alınarak değişim oranları arasındaki ilişkiye bakıldığında, değişkenler arasındaki uzun dönemli ilişkiye dair bilgi edinme imkanı da oradan kalkmakadır. Bu nedenle, aralarındaki ilişki rende bağlı olup, bu rend dolayısıyla da durağan olmayan serilerin uzun dönemde birlike hareke edip emediklerini oraya koymak amacıyla birinci dereceden (I(1)) büünleşmeke oldukları espi edilen FDBF/NGSMH, M2YL ve PL değişkenleri için eş büünleşme esi (coinegraion) yapılmışır. Eşbüünleşme vekörlerinin sayısını bulmak için ise, maksimum olabilirlik ahminine dayanan Johansen Eşbüünleşme Tesi (1988) kullanılmışır. Johansen analizi, gecikme uzunluğunun seçimine duyarlı olduğu için, esin ilk aşamasında Schwarz krieri doğrulusunda, uygun gecikme uzunluğu iki olarak espi edilmişir. Bağımlı değişkenin ilk sırada (PL, FDBF/NGSMH, M2YL) yer alması gözeilerek yapılandırılan modelde, sabi erim vardır ve dışsal olarak rend ilave edilmişir. Johansen esbüünleşme esinin uygulanmasında, E-views 5.0; haa düzelme modelinin ahminin de ise, J- Muli 4.0 pake programı kullanılmışır. Tablo 3: Johansen Eşbüünleşme Tes Sonuçları (sabi erim ve rend içermekedir) H 0 Hipoezi Özdeğer İzTes Değeri 0.05 kriik değer Olasılık Maks. Özdeğer Tes Değeri 0.05 kriik değer olasılık r=0 0.361557 46.94647 42.91525 0.0188 30.96186 25.82321 0.0096 r=1 0.205879 15.98461 25.87211 0.4938 15.90586 19.38704 0.1493 r=2 0.001141 0.078749 12.51798 1.0000 1.078749 12.51798 1.0000 Eşbüünleşme vekörünün sayısını espi eden λ-race ve λ-maximum eingenvalue es sonuçları, değişkenler arasında bir ade eşbüünleşme ilişkisinin varlığını gösermekedir. Buna göre, çalışmada ele alınan dönem iibariyle, fiya düzeyi, faiz dışı büçe fazlası ve para arzı (PL, FDBF/NGSMH, M2YL) arasında uzun dönemli bir denge ilişkisi mevcuur. [PL=-2.183FDBF/NGSMH (-1)+0.591M2YL (-1)] (10) [5.201] [-14.998] 168

Fiya Düzeyinin Belirlenmesinde Yeni Yaklaşımlar ve Türkiye Deneyimi Uzun dönemli bir ilişkinin varlığının espi edildiği değişkenler arasındaki dinamik ilişkinin belirlenmesi amacıyla haa düzelme modeli kullanılmakadır ( Ramanahan, 1992: 446 ). Eş büünleşen PL, FDBF/NGSMH ve M2YL değişkenlerine ilişkin haa düzelme modeli, iki dönem gecikmeli olarak, J-Muli 4.0 pake programı vasıasıyla ahmin edilmişir. Uzun donem ilişkisinin içerisine rend ve sabi erim ilave edilmemişir. Temelde modeldeki değişkenlerin sıralamasına dayanan ve denklemdeki son ahmin ediciden başlayarak, diğerlerinin de sırayla model dışı bırakılmasının kriik değerler açısından es edildiği bir süreci anımlayan genelden özele doğru bir kısılama yönemi ile kısılanan modelde, model seçim krierlerinden Akaike (AIC) krieri kullanılmışır. Kısılanmış Haa Düzelme Modeli :(11) DPL=-0.020[PL(-1)+2.183FDBF/NGSMH(-1)-0.591M2YL(-1)]- [-3.912] [5.201] [-14.998] 0.213DPL(-1)+0.301DM2YL(-1)- 0.222DFDBF/NGSMH(-2)+ [-2.143] [4.277] [-2.689] 0.326DM2YL(-2)+0.075 [4.973] [ 5.343] Haa düzelme modelinde bağımlı değişkendeki değişme, açıklayıcı değişkenlerdeki değişme ile eşbüünleşme denkleminden elde edilen haa erimleri serisinin gecikmeli değerinin fonksiyonu olarak ele alınmaka ve değişkenler arasında uzun dönemli dinamik bir ilişkinin varlığına işare edilmekedir. Tablo 4: Haa Düzelme Modeli Diagnosik Tes Sonuçları Pormaneau Tes (16) Normallik Tesi Jargue-Berra ARCH-LM (10) Tes Olasılık:0.3273 Olasılık:0.0000* Olasılık:0.9991 *Normalliğin red edilmesi eşbüünleşme ilişkisinde sorun yaramamakadır. (Gonzalo,1994:221) 169

Fama DAVARCIOĞLU ÖZAKTAŞ Tablo 5: Haa Düzelme Terimi DPL DFDBF/NGSMH DM2YL ECT(-1) -0.020 [-3.912] -0.317 [-5.924] 0.362 [5.144] Niekim model dinamiğini dengede umaya yarayan ve sisemin bir şokla karşılaşması halinde dengeye yönelme ya da uzaklaşmasıyla ilgili davranış bilgisini içeren haa düzelme parameresi kasayısının sıfırdan farklı olması da, üm değişkenler arasında bir ekileşim surecinin varolduğunu gösermekedir. İsaisiksel olarak anlamlı ve negaif değere sahip paramere, bir şok sonrasında dengeye yaklaşıldığını ifade ese de, %2 gibi düşük bir değere sahip olması modelin, uzun dönem dengesine uyarlanma hızının oldukça düşük olduğu gösermekedir. Diğer yandan, fiya düzeyindeki değişmeye ilişkin haa düzelme eriminin anlamlı olması, denklem içerisinde diğer açıklayıcı değişkenlerin de kasayılarının anlamlı olması bilgisiyle birleşiğinde, fiya düzeyi, büçe açığı ve para değişkenleri arasında Granger nedenselliğin varlığına ilişkin güçlü bir delil olarak alınabilmekedir. Bu doğruluda, Granger (1986) ve Engle ve Granger a (1987) ai, değişkenlerin eşbüünleşmiş özellikleri arafından sağlanan bilgiyi hesaba kaarak oluşurdukları bir nedensellik esi uygulaması yapılmışır. 170

Fiya Düzeyinin Belirlenmesinde Yeni Yaklaşımlar ve Türkiye Deneyimi Tablo 6: Haa Düzelme Modeline Dayalı Granger Nedensellik Tesi Sonuçları Bağımlı Değişken Bağımsız Değişkenler Nedensel Sonuç PL FDBF/NGSMH, M2YL (F(1,6) olasılık:0.0000) FDBF/NGSMH, M2YL PL FDBF/NGSMH PL, M2YL (F(1,6) olasılık: 0.2636). M2YL PL,FDBF/NGSMH (F(1,6) olasılık:0.0000) PL, FDBF/NGSMH M2YL Granger nedensellik esi sonuçları, para arzı ve fiya düzeyindeki değişim arasında çif yönlü bir nedenselliği, birincil fazla ile fiya düzeyi arasında ise, sadece faiz dışı fazladan fiyalara doğru ek yönlü bir ilişkiyi işare emekedir. Fiya düzeyindeki değişmenin uzun ve kısa dönemde kaynağını belirlemek amacı doğrulusunda, yapılan haa düzelme modelinin, ilgili denklemi de, nedensellik analizini doğrular nielike sonuçlar içermekedir. [PL=-2.183 FDBF/NGSMH(-1) +0.591M2YL (-1)] (12) [-5.201] [+14.998] Buna göre, Türkiye de 1987:1-2004:4 aralığında, uzun dönemde fiyalar genel düzeyini en fazla ekileyen değişken, 2.183 kasayısı ile faiz dışı büçe fazlasının nominal GSMH ya oranıdır. Bunu 0.591 lik kasayısı ile para arzı izlemekedir. Dolayısıyla, analiz sonuçları, fiya düzeyinin belirlenmesi acısından M2Y değişkeni yanı sıra, büçe açığının önemine de değinmeke ve enflasyon poliikasında para arzı ile mali değişkenlerin bir arada değerlendirilmesi gerekliliğine işare emekedir. Sonuç Çalışmada, sürekli büçe açığı ve uzun süreli yüksek enflasyon sürecine maruz kalan Türkiye ekonomisindeki enflasyonis sürecin, gelişen lieraür doğrulusunda değerlendirilmesi amaçlanmışır. 171

Fama DAVARCIOĞLU ÖZAKTAŞ Bu doğruluda da, 1987:1-2004:4 dönemi için enflasyonun açıklanmasında para arzını emsilen M2Y, maliye poliikasını emsilen FDBF/GSMH oranını alınmışır. Johansen Eşbüünleşme Tesi değişkenler arasında uzun dönemli bir ilişkinin varlığı oraya konmuşur. Fiya düzeyi, faiz dışı büçe fazlası ve para arzı arasındaki dinamik ilişkinin haa düzelme modeli çerçevesinde ahmini ise, uzun dönemde fiyalar genel düzeyini en fazla ekileyenin faiz dışı büçe fazlası olduğunu, bunu para arzının izlediği sonucunu vermişir. Buna göre, Türkiye de ele alınan dönem iibariyle, enflasyonis süreci mali ve parasal kaynaklı parasal bir olgu olarak anımlamak mümkündür. Özellikle 1980 lerin sonrasında sürekli büçe açıklarının finansmanın da iç borçlanmaya ağırlık verilmesinin Sargen-Wallace yaklaşımını doğrular biçimde ekonomiyi 1994 krizine sürüklediği görülmekedir. Kriz sonrasında her ne kadar mali açıkların düşürülmesine yönelik uygulamalar üzerinde durulmuşsa da, birakım dışsal ve içsel şokların ekileriyle bunun başarılamadığı görülmüşür. Diğer yandan, mali poliikanın genişleici uygulamalarına kamu büçe dengesini gözardı ederek devam emesi, mali baskın bir yapının hâkimiyeinin sürdüğüne işare emekedir. Ekonomide geçerliliğini sürdüren bu koşulların yanı sıra, sıkı para poliikaları uygulamalarına devam edilmesi, 1990 larda yaşanan sürecin 2000 li yıllara da aşınmasına kolaylık sağlamışır. Niekim 2000 sonu ve 2001 başında yaşanan kriz sürecinin emelinde de, iç borçların bankacılık sisemince finansmanının sürdürülemez nokaya gelmesinin büyük kakısı vardır. Bu açıdan bakıldığında, enflasyonis süreçe mali değişkenlerin rolünün varlığı yadsınamaz bir gerçekir. Ancak, bu durum büçe açıkları ile enflasyon arasındaki ilişkiyi doğrudan kuran FTPL yaklaşımının ülke örneğinde sağlanmasını gösermesi açısından yeerli değildir. FTPL yaklaşımında, büçe açıkları ve fiya düzeyi ilişkisinin emeline ourulan serve ekisinin Türkiye ekonomisinde yaşanan krizlerle kamu borcunun ödenebilirliği konusunda oluşan olumsuz beklenilerle kırıldığının söyleyebilmek mümkündür.(erdoğdu, Özbek,2005:12-13) Çalışmanın, uygulama sonuçlarına dayandırılarak enflasyon sürecine ilişkin oraya koyduğu öneri; ekonomi poliikalarının şekillendirilmesinde ek bir oorienin baskınlığının değil, para ve maliye oorielerinin birlikeliğinin sağlandığı bir anlayışın benimsenmesi olarak kısaca belirilebilmekedir. 172

Fiya Düzeyinin Belirlenmesinde Yeni Yaklaşımlar ve Türkiye Deneyimi KAYNAKLAR BARTH J., IDEN G., RUSSEK F., The Economic Consequences of Federal Deficis: An Examinaion Of The Ne Wealh and Insabliy Issues, Souhern Economic Journal, 1987 CHRISTIANO J. Lawrence, FITZGERALD J. Terry, Undersanding he Fiscal Theory of he Price Level, nber:7668,2000 COCHRANE H. John, Long-erm Deb and Opimal Policy in he FTPL, nber:6771, 1998 COCHRANE H. John, Money as Sock:Price Level Deerminaion Wih No Money Demand, nber:7498, 2000 DORNBUSCH Rudiger, FISCHER Sanley, Macroeconomics, McGraw- Hill Inernaional Ediions, Economics Series, 1990 ERDOĞDU Oya, ÖZBEK Leven, Türkiye de Tükeim Eğilimi ve Maliye Poliikası, 2005 hp://eros.science.ankara.edu.r GONZALO Jesus, Five Alernaive Mehods of Esmaing Long-Run Equilibrium Relaionships, Journal of Economerics,vol:60, 1994 KOCHERLAKOTA Narayana, PHELAN Chrisopher, Explaining he Fiscal Theory of he Price Level, Federal Reserve Bank of Minneapolis Quarerly Review, Fall,1999 ÖZAKTAŞ DAVARCIOĞLU Fama, Sürekli Büçe Açıklarından Enflasyona: Türkiye Üzerine Uygulamalı Bir Çalışma, Yayınlanmamış DokoraTezi, Ankara Üniverisesi Sosyal Bilimler Ensiüsü, 2007, ÖZMEN Erdal, KORU TEKİN Ayça, Budge Deficis, Money Growh and Inflaion:The Turkish Evidence, Applied Economics,35,2003 RAMANATHAN Ramu, Inroducory Economerics wih Applicaions, The Dryden Press, 1992 SARGENT Thomas,WALLACE Neil, Some Unpleasan Monearis Arihmeic, Federal Reserve Bank of Minneapolis Quarerly Review,1981 SIKKEN Jan and HAAN de Jakob, Budge Deficis, Moneizaion and Cenral Bank Independence in Developing Counries, Oxford Economic Papers 50,1998 173

Fama DAVARCIOĞLU ÖZAKTAŞ SIMS A. Chrisopher, A Simple Model for Sudy of he Deerminaion of he Price Level and he Ineracion of Moneary and Fiscal Policy, Economic Theory, 4, 1994 TABELLINI Guido and ALESINA Albero, Voing on he Budge Defici, American Economic Review,March,1990 UYGUR Ercan, 25 Yıldır Süren Yüksek Kronik Enflasyon ve Enflasyonla Mücadele, Hedefler Tuurulabilecek mi?, İşleme Finans,Şuba 2000 UYGUR Ercan, Enflasyon, Para ve Mali Baskı: İkisa Poliikasında Geri Kalmışlık İşleme Finans Dergisi, sayı:189,aralık 2001 WOODFORD Michael, Doing Wihou Money:Conrolling Inflaion in a Pos Moneary World, Review of Economic Dynamics,vol.1, 1998 WOODFORD Micheal, Fiscal Requiremens for Price Sabiliy, Journal of Money, Credi and Banking, vol.33, no:3,augus 2001 WOODFORD Micheal, Price Level Deerminacy Wihou Conrol of Moneary Aggregae, nber:5204, 1995 WOODFORD Micheal, Conrol of he Public Deb:A Requiremen for Price Sabiliy, nber:5684,1996 TELATAR Erdinç, Para ve Maliye Poliikası Dominan Rejimlerde Fiya Belirlenemezlik Problemi ve Merkez Bankası Bağımsızlığı, Ekonomik Yaklaşım, Cil 10, Sayı:35, Kıs 1999 DANIEL C. Bey, Fiscal Policy and Inflaion, 2001 (a) www.frbsf.org/publicaions/economics/leer/2001 174