Kalitatif VAB Modelleri ile Türkiye de Durgunlukların Kestirimi

Benzer belgeler
BANKA KREDİ PORTFÖYLERİNİN YÖNETİMİNDE ÖDEMEME RİSKİ ANALİZİ: KALMAN FİLTRESİNE DAYANAN ALTERNATİF BİR YÖNTEM ÖNERİSİ

Dolar Kurundaki Günlük Hareketler Üzerine Bazı Gözlemler

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 24 Mayıs 2010 EKONOMİ NOTLARI

BİRİM KÖK TESTLERİNDE YAPISAL KIRILMA ZAMANININ İÇSEL OLARAK BELİRLENMESİ PROBLEMİ: ALTERNATİF YAKLAŞIMLARIN PERFORMANSLARI

TCMB FAĐZ KARARLARININ HĐSSE SENEDĐ PĐYASALARI ÜZERĐNE ETKĐSĐ

Bölüm 3 HAREKETLİ ORTALAMALAR VE DÜZLEŞTİRME YÖNTEMLERİ

KONYA İLİ SICAKLIK VERİLERİNİN ÇİFTDOĞRUSAL ZAMAN SERİSİ MODELİ İLE MODELLENMESİ

FAİZ ORANINDAKİ BİR ARTIŞ CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI ARTIRIR MI?

SORU SETİ 02 (REVİZE EDİLDİ) FİNAL KONULARI

Box-Jenkıns Modelleri ile Aylık Döviz Kuru Tahmini Üzerine Bir Uygulama

DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ GECİKMELİ İLİŞKİLER: Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller

EŞANLI DENKLEMLİ MODELLER

ÇOKLU DOĞRUSAL BAĞLANTI

Türkiye de Kırmızı Et Üretiminin Box-Jenkins Yöntemiyle Modellenmesi ve Üretim Projeksiyonu

TÜRKİYE'DE ŞEKER FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİN OLASI ETKİLERİNİN TAHMİNİ: BİR SİMÜLASYON DENEMESİ

Makine Öğrenmesi 8. hafta

AYÇİÇEK VE SOYA YAĞI İTHALAT TALEBİNİN ANALİZİ

İSTANBUL MENKUL KIYMETLER BORSASI NDA EŞHAREKETLİLİK VE ASİMETRİK AYARLAMA

GÖRÜNMEZ AMA HĐSSEDĐLMEZ DEĞĐL: TÜRKĐYE'DE ÇIKTI AÇIĞI

Reel ve Nominal Şokların Reel ve Nominal Döviz Kurları Üzerindeki Etkileri: Türkiye Örneği

İŞSİZLİK VE İNTİHAR İLİŞKİSİ: VAR ANALİZİ Ferhat TOPBAŞ *

THE CAUSALITY RELATION BETWEEN CONSUMER CONFIDENCE AND STOCK PRICES: CASE OF TURKEY. Abstract

Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller. Mehmet Vedat PAZARLIOĞLU

TÜSİAD - KOÇ ÜNİVERSİTESİ EKONOMİK ARAŞTIRMA FORUMU KONFERANSI. Zafer A. YAVAN - TÜSİAD Yasemin TÜRKER KAYA - BDDK

YAPAY SİNİR AĞLARI İLE DOĞALGAZ TÜKETİM TAHMİNİ

Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

Su Yapıları II Aktif Hacim

A Study on the Estimation of Supply Response of Cotton in Cukurova Region

Türkiye Ekonomisinde Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme

TÜRKİYE DE FAİZ, DÖVİZ VE BORSA: FİYAT VE OYNAKLIK YAYILMA ETKİLERİ

Rasyonel Beklentiler Hipotezinin Testi: Enflasyon, Faiz ve Kur 1

TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN NAIRU TAHMİNİ

DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ GECİKMELİ İLİŞKİLER: Dağıtılmış Gecikme ve Otoregresiv Modeller

Ayhan Topçu Accepted: January ISSN : ayhan_topcu@hotmail.com Ankara-Turkey

NET YABANCI İŞLEM HACMİ İLE HİSSE SENEDİ GETİRİLERİ ARASINDA UZUN DÖNEMLİ İLİŞKİ VAR MIDIR? Cüneyt AKAR (*)

İŞSİZLİK VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİNDE ASİMETRİ ASYMMETRY IN THE RELATIONSHIP BETWEEN UNEMPLOYMENT AND ECONOMIC GROWTH

ÜCRET-FİYAT SPİRALİ: TÜRK İMALAT SANAYİ ÖRNEĞİ

Murat MAZIBAŞ Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ÖZET

Ayrım I. Genel Çerçeve 1

Borsa Getiri Oranı ve Faiz Oranı Arasındaki İlişkinin Doğrusal Olmayan Yöntemlerle Analizi: Türkiye Örneği

GEFRAN PID KONTROL CİHAZLARI

Finansal Gelişme ve Ekonomik Büyüme Arasındaki Đlişkinin Ampirik Bir Analizi: Türkiye Örneği

YAPISAL KIRILMALI BİRİM KÖK TESTLERİNİN KÜÇÜK ÖRNEKLEM ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Global Finansal Krizde Kredi Marjı: Japon Tahvil Piyasası Örneği

HİSSE SENEDİ PİYASALARINDA SÜRÜ DAVRANIŞI: BİST TE BİR ARAŞTIRMA HERDING IN STOCK MARKETS: A RESEARCH IN BIST Bahadır ERGÜN Hatice DOĞUKANLI

TÜRKİYE DE REEL DÖVİZ KURU İLE KISA VE UZUN VADELİ SERMAYE HAREKETLERİ İLİŞKİSİ

Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü Çalışma Tebliğ No:09/5

A. ENFLASYON VE İŞSİZLİK A.1. Enflasyon ve Tanımı: Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışlardır. Temel olarak ortaya çıkış nedenleri üçe ayrılır:

RASYONEL BEKLENTLER DOAL ORAN HPOTEZ Türkiye çin Zaman Serisi Bulguları

Türkiye nin Kabuklu Fındık Üretiminde Üretim-Fiyat İlişkisinin Koyck Yaklaşımı İle Analizi

İSTANBUL MENKUL KIYMETLER BORSASINDA DEĞİŞKENLİĞİN (VOLATİLİTENİN) ARCH-GARCH YÖNTEMLERİ İLE MODELLENMESİ

İçindekiler kısa tablosu

ÜRETİCİ FİYATLARINA GEÇİŞ ETKİSİNDE ARA MALLARI İTHALATININ ROLÜ

Türkiye de Elektrik Tüketimi Büyüme İlişkisi: Dinamik Analiz

YÜKSEK ENFLASYON ENFLASYON BELİRSİZLİĞİNİ ARTIRIYOR MU?

Türkiye de İktisadi Çıkarsama Üzerine Bir Açımlama: Sürprizler Gerçekten Kaçınılmaz mı?

İMKB 100 endeksindeki kaldıraç etkisinin ARCH modelleriyle iki alt dönemde incelenmesi

Para Politikası, Parasal Büyüklükler ve Küresel Mali Kriz Sonrası Gelişmeler. K. Azim Özdemir

OPTIMAL PARA POLITIKASI ÇERÇEVESINDE TAYLOR TIPI FAIZ ORANI REAKSIYON FONKSIYONUN TAHMINI: TÜRKIYE ÖRNEĞI

Mevsimsel Kointegrasyon Analizi: Güney Afrika Örneği. Seasonal Cointegration Analysis: Example of South Africa

Türkiye de Tüketim Eğilimi ve Maliye Politikası

ÜSTEL VE LOGARİTM FONKSİYONLAR

Birim Kök Testleri. Zaman Serisi Modelleri: Birim Kök Testleri, Eşbütünleşme, Hata Düzeltme Modelleri

TURİZM GELİŞMESİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN EKONOMETRİK ANALİZİ

TÜRKİYE DE DÖNEMİNDE KAMU VE ÖZEL SEKTÖR ÜCRETLERİ ÜZERİNE AMPİRİK BİR UYGULAMA

Çift Üstel Düzeltme (Holt Metodu ile)

Döviz Kurları Arasındaki Oynaklık Etkileşiminin Analizi: CCC-t-MSV Modeli ile Tahmin 1 Verda DAVASLIGİL ATMACA 2

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş

Teknolojik bir değişiklik veya üretim arttırıcı bir yatırımın sonucunda ihracatta, üretim miktarında vs. önemli artışlar olabilir.

TÜRKİYE NÜFUSU İÇİN STOKASTİK ÖLÜMLÜLÜK MODELLERİ

TÜRKİYE DE İNŞAAT SEKTÖRÜ VE PARA POLİTİKALARI ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİLERİ

Anahtat Kelimeler: Volatilite, Basel II, Geriye Dönük Test, Riske Maruz Değer

DÖVİZ KURU POLİTİKALARI VE TÜRKİYE DE DÖVİZ KURU OYNAKLIĞININ ETKİLEŞİMLERİ

PARA ARZININ ÇIKTI ÜZERİNE ETKİLERİ

Erkan Özata 1. Econometric Investigation of the Relationships Between Energy Consumption and Economic Growth in Turkey

PETROL FİYATLARININ BORSA İSTANBUL SANAYİ FİYAT ENDEKSİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası nda haftanın günü etkisi ve Ocak ayı anomalilerinin ARCH-GARCH modelleri ile test edilmesi

Faiz Oranı Kanalının Döneminde Türkiye de Etkinliğinin Değerlendirilmesi* The Evaluation of Interest Rate Channel in Turkey


Asimetrik İktisadi Dalgalanmalar: Teori ve Uygulama* Asymmetric Business Cycle : Theory and Application

HİSSE SENEDİ FİYATLARI VE DÖVİZ KURU İLİŞKİSİ

8.Ders(EK) Zaman Serileri Analizi

TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜME VE DÖVİZ KURU CARİ AÇIK ÜZERİNDE ETKİLİ MİDİR? BİR NEDENSELLİK ANALİZİ

Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ekonomik Büyümeye Olan Etkisinin Türkiye Bağlamında Test Edilmesi

Yaz Saati Uygulaması Anomalisinin İMKB 100 Endeks Getirisine Etkisinin Test Edilmesi

Belirsizliğin Özel Tüketim Harcamaları Üzerindeki Etkisi: Türkiye Örneği

Tüketici Güveni ve Hisse Senedi Fiyatları Arasındaki Nedensellik İlişkisi: Türkiye Örneği (2004: :01)

TAYLOR KURALI: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Reel Kesim Güven Endeksi ile İMKB 100 Endeksi arasındaki dinamik nedensellik ilişkisi

White ın Heteroskedisite Tutarlı Kovaryans Matrisi Tahmini Yoluyla Heteroskedasite Altında Model Tahmini

Sabit Sermaye Yatırımları ve Ekonomik Büyüme: Ampirik Bir Analiz

2001 ve 2008 Yılında Oluşan Krizlerin Faktör Analizi ile Açıklanması

Zaman Serileri-1. If you have to forecast, forecast often. EDGAR R. FIEDLER, American economist. IENG 481 Tahmin Yöntemleri Dr.

Enflasyonun Borsa Performansı Üzerindeki Etkisi

İMKB de Fiyat-Hacim İlişkisi - Asimetrik Etkileşim

FORECASTING TOURISM DEMAND BY ARTIFICIAL NEURAL NETWORKS AND TIME SERIES METHODS: A COMPARATIVE ANALYSIS IN INBOUND TOURISM DEMAND TO ANTALYA

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

598 INTERNATIONAL CONFERENCE ON EURASIAN ECONOMIES 2016

Effects of Agricultural Support and Technology Policies on Corn Farming in Çukurova Region

Transkript:

Volume 2 Number 4 2011 pp. 51-72 ISSN: 1309-2448 www.berjournal.com Kaliaif VAB Modelleri ile Türkiye de Durgunlukların Kesirimi K. Bau Tunay a Öze: Bu çalışmada, 1986-2010 dönemi verileri kullanılarak Türkiye de durgunlukların örneklem dışı kesirimlerinin yapılması amaçlanmışır. Her düzeydeki karar alıcılar açısından, durgunlukların kesirilmesi alınan kararların ekinliğini arıracağından önemlidir. Kesirim ekniği olarak, kaliaif ve/ veya kesikli değişkenlerden elde edilen bilgiyi vekör ardışık bağlanım (VAB) modeline dahil eden Kaliaif VAB yönemi kullanılmışır. Kaliaif VAB yönemiyle, bilindik VAB modeli öngörülerinden harekele durgunluk gibi kaliaif değişkenlerin dinamik kesirimleri yapılabilmekedir. Bu yönemle ulaşılan bulguların yorumlanması ve değerlendirilmesi de oldukça kolay olmakadır. Elde edilen bulgular, gelecek yirmi aylık dönem boyunca Türkiye de bir durgunluk olayının meydana gelmeyeceğini gösermekedir. Bununla birlike, 2014 sonrası dönemde bir durgunluğa girilmesi olasılığının aracağı beklenebilir. Anahar Sözcükler: Durgunluklar, kesirim, Gibbs örneklemesi, durum-uzay modelleri, Kaliaif VAB modelleri JEL Sınıflandırması: C32, C35, E32, E37 Forecasing Recessions in Turkey wih Qual-VAR Models Absrac: This sudy aims o make ou-of-sample forecass of recessions using he daa of Turkey beween 1986-2010. Recession forecas is imporan for decision makers in every level since i increases efficiency of decision making. Forecasing mehod used in his sudy is Qual-VAR mehod which includes informaion obained from qualiaive and/or discree variables ino vecor auoregressions (VAR). Qual-VAR mehod makes i possible o creae dynamic forecass of qualiaive variable using sandard VAR projecions. The evaluaion and inerpreaion of findings obained wih his mehod are very simple. The findings obained indicae ha a recession will no occur during nex wenyfour monhs in Turkey. However, we can expec ha he probabiliy of a recession will be increasing afer 2014. Keywords: Recessions, forecasing, Gibbs sampling, sae-space models, Qual VAR models JEL Classificaion: C32, C35, E32, E37 a Assoc. Prof., ildiz Technical Universiy, School of Vocaional Sudies, Economic & Adminisraive Programs, Banking and Insurance, bunay@yildiz.edu.r

Kaliaif VAB Modelleri ile Türkiye de Durgunlukların Kesirimi 1. Giriş Durgunlukların kesirimi çabaları, hem akademik hem de uygulama alanlarında özellikle son dönemde kendine önemli bir yer bulmakadır. Kuşkusuz 2007 de ABD de başlayarak diğer sanayileşmiş ülkelere yayılan ve derin ekileri olan kriz ve durgunluk sürecinin bunda önemli ekisi olmuşur. Bununla birlike, yerleşik makro ekonomi yazınında ve özellikle bu alandaki uygulamalı çalışmalarda durgunluklar daima önemli bir inceleme konusudur. Ekonomik faaliye hacmindeki dalgalanmalar özellikle de durgunluklar, planlama ve karar alma süreçlerinde son derece önemli bir değişkendir. Döngüler ve durgunlukların önemli makro ekonomik gösergeler üzerindeki bilinen ekileri nedeniyle; alınacak kararların ve uygulanacak poliikaların başarısı açısından bunların önceden espi edilmesi ve bu doğruluda pozisyon alınması isenmekedir. 1990 lardan iibaren, durgunlukların önceden belirlenmesine dair giderek aran sayıda deneysel çalışma yapılmaya başlanmışır. Bu alandaki çalışmaların armasında ilerleyen bilgisayar eknolojisi ve ekonomerik ahmin ekniklerindeki gelişmeler kadar, durgunluklara ilişkin yeerli uzunluka ve doğru veri selerinin elde edilmesinin de rolü büyükür. Sanayileşmiş ülkelerde, özellikle ABD ve İngilere de 150 ila 200 yıl geriye dek uzanabilen isaisiksel veri seleri sayesinde bu ür analizler için yeerince veri mevcuur. Türkiye gibi gelişen ekonomiler için, ancak 25 ila 30 yıllık sağlıklı veya isenen yapıda durgunluk verilerinden söz edilebilir. Burada kas edilen, üç aylık frekansa ve yeerli sayıda durgunluk olayını içinde barındıran gözlemlerdir. Sanayileşmiş ülkelerdeki kadar kapsamlı ve geçmişe uzanan veriler elde bulunmasa da; sözü edilen yapıdaki bir veri sei durgunlukları kesirmek için oldukça yeerlidir. İlgili yazında 25-30 yıllık verilerle yapılmış başarılı kesirimlere dair birçok deneysel çalışmadan bahsedilebilir. ukarıdaki espi ve değerlendirmeler ışığında, bu çalışmanın amacı Türkiye de 1986 dan günümüze kadar geçen 25 yıllık süreçe meydana gelen ve uluslararası normlar açısından durgunluk olarak nielendirilebilecek olaylardan harekele geleceğe dair kesirimler yapmakır. Bu çerçevede, analiz ve kesirim aracı olarak kaliaif vekör ardışık bağlanım veya kısaca Kaliaif VAB (qualiaive vecor auoregression / Qual-VAR) modelleri kullanılmışır. Dueker in (1999 ve 2001) gelişirdiği Kaliaif VAB modelleri, durgunluk kesirimlerinde yaygın olarak kullanılan dinamik probi modelleri ile makro ekonomerik analizlerin vazgeçilmez aracı VAB modellerini başarıyla büünleşirmişir. Kaliaif VAB modelleri, ABD de 2001 durgunluğunu önceden belirlemiş ama bilim çevrelerinde fazla bir ilgi görmemişi. Bunda, manık yapısının basi olmasına karşın hesaplama sürecinin karmaşık olması da kuşkusuz ekili olmuşur. Son dönemde ABD de başlayarak diğer sanayileşmiş ülkelere yayılan kriz ve durgunluk süreciyle birlike, durgunluk öngörüleri popüler olmuş ve bu arada Kaliaif VAB modelleri de yeniden gündeme gelmişir. Kaliaif VAB modelleri, bilindik VAB modellerinin değerleme ve sonuç çıkarma esaslarına abi olduğundan, bulguların anlaşılması ve yorumlanması açısından oldukça kullanışlıdır. Çalışmada durgunluklar konusunda yapılacak eorik açıklamaların ardından, kısaca Kaliaif VAB yönemi açıklanacak ve uygulama bölümünde bu yönemle Türkiye için durgunluk kesirimi yapılacakır. 52

K.B. Tunay 2. Teorik Çerçeve 2.1. Durgunluğun Tanımı Durgunluğun çeşili anımlamaları mevcuur. Reel milli gelirin kendi uzun dönem büyüme oranının alında kalması, ekonominin birçok seköründe yaygın daralmalarla kendini göseren, alı aydan bir yıla kadar süren; oplam üreimde, gelirde, isihdamda ve icare hacminde ekrarlanan azalış dönemleri veya son birkaç aydan bu yana büün ekonomide gözlenen önemli ekonomik faaliye hacmi azalışı gibi anımlamalar yapılmakadır. Bu ür anımlamalarla kasedilen; genellikle bordrolu isihdam, GSİH, sanayi üreimi gibi çeşili ölçüler açısından ekonomik faaliye hacminin azalmasıdır. Bunların ikisaçılar arasında en fazla kabul görenlerinden bir anesi, Amerikan Ulusal Ekonomik Araşırma Bürosu nun (Naional Bureau of Economic Research / NBER); arda arda gelen iki üç aylık dönemde GSİH büyümesinin negaif olması şeklindeki anımlamasıdır (Smih, 2009; Tunay, 2007:38). Bu çalışmada da NBER in söz konusu anımlaması emel alınmışır. 2.2. Durgunluk Teorisi Durgunluk konusunda sisemaik eorik yaklaşımların 1930 larda Büyük Bunalım ve hemen sonrasında gelişmeye başladığı görülür. Klasik ikisaçılar ekonominin kısa dönemde bazı dengesizlikler yaşasa bile kendiliğinden denge durumuna geri döneceğine ve bu ür geçici dengesizlikler sayılmazsa daima am isihdam denge düzeyinde işleyeceğine inanıyorlardı. 1929 da ABD de baş göseren ve ardından hızla dünyaya yayılan Büyük Bunalım bile onları bu görüşlerinden vazgeçirmemişir. Büyük Bunalım, yaşanan aşırı üreim düşüşleri ve kilesel işsizlikler nedeniyle yaşanmış en ciddi durgunluklardan biri haa en önemlisi olarak nielenebilir. Klasikler, bu dönemde gözlenen üreim düşüşlerinin ve yaygın kilesel işsizlik sorununun alep yeersizliğinden ileri geldiğini ve önlenmesi için alebin eşvik edilmesine dayanan genişleici poliikalar uygulanmasını şiddele reddemişlerdir. Haa bazı Klasik ikisaçılar, devlelerin ekonomiye müdahale emek için Büyük Bunalımı kasen çıkardıklarını bile ileri sürmüşlerdir. Oysa bu durgunluğun en önemli nedeni, Klasiklerin I. Dünya Savaşı sonrası dönemde yaşanan enflasyonis baskıları azalmak için ileri sürdükleri ve birçok ülkede uygulanan daralıcı poliikalar olarak göserilmekedir (Tunay, 2007: 163-164). Bu açıklamalar ışığında, Klasik ikisaçıların durgunlukları geçici bir olgu olarak değerlendirdikleri ve bu konuyu fazla önemsemedikleri söylenebilir. Büyük Bunalımın yaygın ve derin ekileri onların yanıldıklarını açıkça oraya koymuşur. Böylece alep yöneimi poliikaları ile ekonomik faaliye hacminin genişleilmesini ve oplam alebin uyarılmasını öneren Keynes in görüşleri popülerlik kazanmışır. Keynes in durgunluğun eşhisi ve çözüm önerileri konusundaki düşünceleri, bu alandaki ilk ve en önemli eori olarak ifade edilebilir. Keynesyen görüşe, oplam arz eğrisinin ekonominin am isihdam düzeyinde dik bir hal aldığı kabul edilir. Oysa oplam alep eğrisi yaırım harcamalarındaki oynaklıklara paralel olarak isikrarsızdır. Keynes e göre yaırım harcamalarındaki arışlar alep enflasyonuna, azalışlar ise durgunluklara neden olmakadır. Çünkü yaırım harcamalarındaki önemli arışlar çarpan mekanizması çerçevesinde oplam alepe daha büyük arışlara yol açarak bir alep enflasyonuna kapı açabilirler. Aksine yaırım harcamalarındaki önemli azalışlar da yine çarpan mekanizmasından öürü oplam alepe daha yüksek oranlı düşüşlere ve dolayısıyla durgunluklara neden olacakır. Keynes ve arafarları, am isihdam düzeyindeki oplam arzı 53

Kaliaif VAB Modelleri ile Türkiye de Durgunlukların Kesirimi karşılayacak oranda oplam alep arışı meydana gelmediğinde, eğer devlee duruma müdahale emezse, kaçınılmaz şekilde durgunluğun ve ardından bir bunalımın baş gösereceğini savunurlar (Mankiw, 1989; Tunay, 2007: 165-167). 1970 lerde yaşanan perol krizleri sonrasında ikisaçılar, durgunluk sorununa farklı bir bakış açısıyla yaklaşmaya başlamışır. Söz konusu krizlerin ardından, oplam alepeki değişmeler kadar oplam arzdaki değişmelerin de bir dengesizlik kaynağı olduğu anlaşılmışır. Perol gibi kriik önemi olan kaynakların fiyalarında gözlenen arışlar ve böylece üreim maliyelerinde meydana gelen önemli yükselişler; bir yandan nihai mal fiyalarını arırırken bir yandan da oplam üreim mikarının düşmesine yol açabilmekedir. Böylece, oplam arz şokları maliye enflasyonu ve durgunluğun eş zamanlı gerçekleşiği bir sagflasyon olgusuna dönüşebilmekedir. Bu yeni bakış açısı, kuşkusuz Keynesyen görüşleri önemli ölçüde sarsmışır. Arz yanlı bu bakış açısının, kısmen Monearisler daha çok da eni Klasikler ve onların bir kolu nieliğindeki Reel Döngü Teorisi arafarlarınca savunulduğu görülür. Monearisler, durgunluklar konusunda Keynesyenlerden pek de farklı düşünmezler. Para arzındaki arışların kısa dönemde ekonomik büyüme üzerinde ekisi olsa da uzun dönemde enflasyona neden olacağını savunmuşlardır. Onlara göre durgunluklar, oplam arzın oplam alebi aşmasının bir sonucudur. Keynesyenlerden ayrıldıkları konu, genellikle firmaların kendi normal kapasielerinde üreim yapıkları ve ekonominin de olağan düzeyinde işlediğidir. Keynesyenlerin ekonomideki piyasa isikrarsızlıklarını abarıklarını ileri sürmüşlerdir. Ekonomide bir durgunluk meydana geldiğinde, bunun derinleşmemesi için para poliikalarıyla müdahale edilebileceğini, ama konrollü davranılmazsa enflasyonis baskıların kaçınılmaz olduğunu ifade emişlerdir (Armeso, 2009). Monearislerin öncüsü Milon Friedman ın bazı görüşleri özellikle de bilgi kusurları konusundakiler eni Klasik düşüncenin şekillenmesinde önemli olmuşur. Friedman ve Lucas ın 1970 lerin başlarında ileri sürdükleri görüşler, Reel Döngü Teorisinin de emellerini amışır. eni Klasik ikisaçılar için, Keynesyenlerin kabul eiklerinin aksine durgunluklar daima köü değildir ve ekonominin sağlıklı bir şekilde yeninden dengeye ulaşması sürecinin bir unsuru olarak değerlendirilebilir. Bilgi sınırlı olduğundan, ekonomik birimlerin yanlış algılara kapılması da kaçınılmaz hale gelmekedir. Ekonomik birimler daha fazla ve doğru bilgiye ulaşabilir hale geldikçe, ekonomik birimler karar haalarını fark ederek bunları hızla düzeleceklerdir. eni Klasik anlayışa durgunluklar ekonomik birimlerin kusurlu bilgilenmeden ileri gelen davranış ve karar haalarının sonucunda doğar ve bu haalar düzelildiğinde ekonominin yeniden dengeye ulaşmasıyla oradan kalkar. Reel Döngü Teorisi de köklendiği eni Klasik düşünceye çok benzeyen kabuller alında durgunlukları açıklamakadır (Armeso, 2009). Reel Döngü Teorisi kapsamında, ekonomik faaliye hacmindeki dalgalanmalar eknoloji düzeyindeki ve üreim kaynaklarındaki edarik koşullarında meydana gelen önemli değişmelerin sonucu olarak kabul edilmekedir. Verimliliği ekileyen bu ür değişmeler, oplam arzın uzun dönem büyüme eğilimini yönlendirmekedir. Bu bakış açısı çerçevesinde durgunluklar, verimlilike düşüşe neden olan önemli girdi fiyalarındaki arışlardan ileri gelmekedir. Dolayısıyla, ekonominin reel üreim yeeneğini sekeye uğrayacak ve bir yandan çıkı düzeyi düşecek diğer yandan da işsizlik aracakır. Böylece verimlilik odaklı bir durgunluk mekanizması işleyecekir (Rebelo, 2005). 54

K.B. Tunay Reel döngü anlayışında, bir durgunluk baş göserdiğinde gerek firmaların gerekse halkın yaırım ve ükeim harcamalarının kısılacağı beklenisine kapıldıkları kabul edilir. Böylece oplam alepe beklenmeyen bir düşüş gözlenecekir. Bu alep düşüşüne firmalar gelecekeki üreim kapasielerini belirleyen yaırım harcamalarını kısarak, halk ise geleceke işsiz kalacağı endişesiyle asarruflarını arırarak ve ükeimini kısarak epki verecekir. Firmaların ve halkın kararlarına yön veren algılarındaki haaların durgunluklara yol açığı görülmekedir. O halde, durgunluklar kusurlu bilgilenmenin bir sonucudur ve eğer bilgi kusurları giderilirse ekonomide durgunluklar meydana gelmeyecekir. Sonuç olarak, kendini besleyerek güçlendiren bir durgunluk mekanizmasından söz edilebilir (Rebelo, 2005). Çağdaş Keynesyen düşüncenin emsilcileri olarak kabul edilen Pos Keynesyen ve günümüzde de eni Keynesyenlerin durgunluklar konusundaki görüşlerinin geleneksel Keynesyen düşünceden pek de farklı olmadığı görülmekedir. Ancak bu görüşü savunanların, gerek durgunluklar gerekse diğer makro ekonomik görüşlerine mikro ekonomik emeller oluşurmak amacında oldukları ve oplam alebe yapılacak müdahalelerin, özellikle de genişleici para poliikalarının enflasyonis sonuçlarını daha fazla önemsedikleri söylenebilir. Bu bağlamda, Pos Keynesyenler arz ve verimlilik şoklarının maliye enflasyonuna neden olabilecek esirlerine dikka çekmişlerdir. eni Keynesyenler ise, parasal ve mali poliikalarla yapılacak müdahalelerin alep enflasyonuna yol açmasının yanında, çıkı ve isihdam düzeylerinde neden olabileceği dalgalanmalara değinmişlerdir (Mankiw, 1989). Böylece bazı konularda Keynesyen ve Klasik düşüncelerin birbirlerine yaklaşığı da görülür (Aresis, 2009). Pos Keynesyenler, yaırım harcamalarını arırmanın durgunlukları önlemek konusundaki önemine işare ederler. aırım kararları ekonomik birimlerin beklenilerine bağlı bulunduğundan, isihdamı ve çıkı düzeyini arırabilmek için devlein özellikle maliye poliikalarıyla ekonomiye müdahale emesi gerekiğini savunmuşlardır (Correll, 1994). eni Keynesyenler de bu bakımdan Pos Keynesyenlere paralel düşünceler içindedir. Birçok eni Keynesyen ikisaçı, durgunluklara karşı devlein alep yöneimi poliikaları ile müdahalede bulunması gerekiğini savunmakadır. Son dönemde ABD de baş göseren finansal kriz ve onu izleyen durgunluk olayında da böyle olmuşur. Toplam alebin uyarılmasının mal ve hizme üreimini canlandıracağı ve isihdamı arıracağı öngörülmekedir. eni Keynesyenler, bu ür eylemlerin durgunlukların derinleşmesine neden olabilecek spiral ekisini engelleyeceğini ileri sürmekedirler (Mankiw, 1989; Armeso, 2009; Ireland, 2010). 2.3. Deneysel Çalışmalar Durgunlukların kesirimi konusu, makro ekonomideki bilinen önemi nedeniyle daima ikisaçıların ilgi duydukları bir konu olmuş ve bu konuda birçok deneysel çalışma yapılmışır. Ekonominin gelecekeki durumu hakkında ahminler yapabilmek için ikisaçıların, geleceğebakan (forward-looking) şeklinde nielenen bazı değişkenlerin aşıdıkları bilgiyi kullandıkları söylenebilir. Bu çerçevede; hazine kağılarının kazanç eğrisini bir öncü göserge olarak kullanan Sock ve Wason (1989) ve bazı finansal değişkenlerin durumlarından harekele durgunlukları öngörmeye çalışan Esrella ve Mishkin (1998) gibi araşırmacıların çalışmaları örnek verilebilir. Bu gibi çalışmalarda, ya kazanç eğrisinin eğimi ya da borsa endeksindeki değişmeler durgunluk olasılıklarının ahmincileri olarak kullanılmışır. Sock ve Wason ın (1989) çalışmasından bu yana, ikisaçıların kazanç eğrisini meydana gelebilecek durgunlukların bir sinyali olarak kabul eikleri görülür. Kısa ve uzun vadeli faiz 55

Kaliaif VAB Modelleri ile Türkiye de Durgunlukların Kesirimi oranları arasındaki spread i yansıan kazanç eğrisinin, gelecekeki durgunluklara dair bilgileri barındırdığına inanılmakadır. Belki de bu nedenle, durgunluk kesirimlerinde uzunca bir süre yegâne açıklayıcı değişken olarak kullanılmışır. Ancak kazanç eğrisinin kesirim poansiyeline dair üm bulgulara karşın, ekonomik faaliye hacmindeki düşüşlerin öngörülmesinde ona az bir ağırlık verildiği gözlenmekedir. apılan çalışmalar, kazanç eğrisinin anlık kesirim performansına oranla birkaç üç aylık dönem öncesinden durgunlukları kesirme performansının son derece köü olduğunu gösermişir (Rudebusch ve Williams, 2008). Dolayısıyla, araşırmacılar arasında kazanç eğrilerinin durgunlukları ahmin eme gücü bir muamma olarak değerlendirilmekedir. Belki biraz da bu nedenle, durgunlukları kesirmeke ek değişkenli modellerden, daha fazla açıklayıcı değişkenden meydana gelen karmaşık modellere doğru bir evrim yaşanmışır. Elbee, durgunlukların kesiriminde en önemli sorun, hemen her ekonomerik analizde olduğu gibi açıklayıcı değişken veya değişkenlerin seçilmesidir. Buna paralel bir başka sorun da, bunların durgunlukla nasıl bir fonksiyonel ilişki içinde olduklarının espi edilmesidir. Durgunlukların kesirimi konusundaki deneysel çalışmalarda, durgunluk olasılıkları genellikle probi veya logi gibi basi yapıda, bir ikili epki modeli (binary response model) kullanılmakadır. Bu ür modellerin, yaygın olarak kullanılmalarındaki emel neden durgunluk olgusunun açıklanmasında birden fazla değişkeni ve elbee bunlara dair ilave bilgileri birlike ele alabilen yapılarıdır. Esrella ve Mishkin (1998), Shepon (2001), Chauve ve Poer (2001 ve 2005), Wrigh (2006), King v.d. (2007), Khomo ve Aziakpono (2007), Kauppi ve Saikkonen (2008), Rudebusch ve Williams (2008), Shepon (2009), gibi birçok araşırmacının çalışmaları incelendiğinde logi veya probi ürü modellerle durgunlukların kesirilmeye çalışıldığı ve bu bağlamda, hazine kağılarının kazanç eğrisi, hisse senedi piyasası endeksi, büyüme oranı, hazine kağılarının vade spread leri veya kurumsal kredi spread leri gibi bir akım değişkenleri açıklayıcı değişken sei olarak kullanıldıkları görülür. Ancak sözü edilen çalışmaların bazıları kullandıkları yönem iibariyle diğerlerinden farklılaşmakadır. Örneğin Shepon (2001) doğrusal ve paramerik olmayan MARS yönemi ile durgunlukları kesirmişir. Chauve ve Poer (2005), Kauppi ve Saikkonen (2008) ise logi ve probi modellerini emel alan alernaif yönemler kullanmışlardır. Bu araşırmacılar, çok sayıda kırılmayı yansıan ardışık bağlanımlı haaları içeren veya bağımlı değişkenin gecikmelerini açıklayıcı değişken olarak kullanan dinamik probi modelleri gibi yenilikçi yaklaşımlar uygulamışlardır. Shepon un (2001) yaklaşımı, emelde ikili epki modellerine benzese de kesirimde kullandığı MARS yöneminin emel varsayımları açısından diğerlerinden ayrılmakadır. Öe yandan, Dueker (2001 ve 2005) Chen v.d. (2008) ve Kaini (2008) gibi sıra dışı yönemlerle durgunlukları kesiren başka araşırmacılardan da söz edilebilir. Dueker in makro ekonomide yaygın olarak kullanılan VAB modellerini probi modellerle birleşiren ve Kaliaif VAB (Qual- VAR) olarak adlandırılan yönemi, durgunlukları öngörmeke oldukça başarılı sonuçlar vermişir. Bordo v.d. (2007), Fornari ve Lemke (2010) gibi araşırmacıların gelişirdikleri aynı emele dayanan prob-vab gibi modellerin gelişirilmesine de önayak olmuşur. apılan çalışmalar sonucunda, çeşili açıklayıcı değişkenleri içeren probi modellerinin örneklem içi (in-sample) kesirim performansını arırmalarına karşın bazı sorunları da beraberinde geirdikleri görülmüşür. Bunun başında da Hansen (2009) ve Kaayama (2009) gibi araşırmacıların haklı olarak değindikleri, aşırı belirleme (over fiing) sorunu 56

K.B. Tunay gelmekedir. Aşırı belirleme, özellikle örneklem içi kesirimlerde ahmin edilen modelin, örnekleme fazlasıyla yakın olması veya benzemesi şeklinde nielenebilir. Bu sorun örneklem dışı (ou-of-sample) kesirimlere, örneklem içi kesirim yoluyla yansır. Şaye örneklem içi kesirim aşırı belirlenmişse, örneklem dışı kesirimin başarısı zayıflamakadır. Hansen (2009), çok sayıda alernaif modelin performansları karşılaşırıldığında örneklem içi başarısına bakılarak seçilen modellerin durgunlukları kesirmeke çok daha başarısız olduklarını kanılamışır. Kaayama ise (2009); Hansen in bu bulgularından harekele kesirim performansının gelişirilmesinde kakısı olabilecek iki yanlı bir yaklaşımının önemi üzerinde durmuşur. Bu çerçevede, örneklem dışı performans ve çapraz onaylama (cross validaion) yönemleriyle bir yandan ilave değişkenleri diğer yandan da farklı fonksiyonel ilişkileri araşırarak durgunluk olasılıklarını belirlemeye çalışmışır. ABD ekonomisinin alı ay sonraki durgunluk olasılığı ahminlerini karşılaşıran Kaayama, alı farklı fonksiyonel yapıda üç değişkenli modellerin olası üm kombinasyonlarını incelemişir. Elde eiği sonuçlar, açıklayıcı değişkenlerin belirlenmesi açısından önemlidir. Bu bağlamda, vade spread i, Sandar and Poors 500 hisse senedi endeksi ve arım dışı isihdam arışı değişkenlerinin en yüksek kesirim performansını oraya koyduklarını belirlemişir. Ama Kaayama nın önemle alını çizdiği husus, kesirim performansının gelişirilmesinde fonksiyonel yapının önemidir. McCracken in de (2009), durgunluk kesirimlerinin doğruluğu konusunda önemli espileri vardır. Durgunluğun hüküm sürdüğü bir ekonomide kesirimlerin doğruluğu ve karar alma sürecinin ekinliği konularına değinmişir. Profesyonel öngörü kuruluşlarının halka açıklanan ahminlerini inceleyen McCracken, ABD de 2007 de baş göseren finansal kriz ve durgunluğa dair söz konusu kesirimlerin doğruluğunu araşırmışır. Doğruluk ölçüü olarak kesirim haalarının karelerini veya eknik olarak oralama kare haa (mean squared errors) ölçüünü kullanmışır. McCracken in bulguları profesyonel öngörü kuruluşlarının son durgunluğu ahmin edemediklerini açıkça oraya koymakadır. 1981 sonrası yaşanan üm durgunluklarda çok ciddi ahmin haaları yapılmışır. McCracken aşırı iyimser bu ahminlerin, özellikle durgunluğa girildiğinde ekonomik karar alma sürecini zorlaşırdığını vurgulamışır. 1 Kesirim performansı ve yapılacak analize dâhil edilecek değişkenlerin neler olması gerekiği konularında da, Dueker in (2001 ve 2005) çalışmaları önemli ipuçları sunmakadır. Çalışmalarında kaliaif durgunluk değişkenine ek olarak sanayi üreim endeksindeki arış oranı, ükeici fiyalarına dayalı enflasyon, bankalar arası para piyasası gecelik faiz oranı, uzun ve kısa vadeli kamu kağılarının oranları arasındaki farka dayanan vade spread i gibi değişkenleri kullandığı görülür. Aslında sözü edilen değişkenler bu ür çalışmalarda sıkça kullanılmakadır. Ama bir VAB(p) yaklaşımı çerçevesinde bu makro ekonomik değişkenler ile kaliaif bir değişken olan durgunlukların ümünün bağımlı değişken olarak analize dahil edilmeleri açısından kendine has olduğu söylenebilir. Böylece Dueker, hem değişkenler arası karşılıklı ekileşimleri hem de bunların geçmişle ve birbirleriyle olan dinamik ilişkilerini ahmin sürecine dâhil emişir. Dueker in ABD de 2001 de yaşanan durgunluğu başarıyla belirlemiş olması da bu yaklaşımın başarısını oraya koymakadır. 1 McCracken (2010), ABD de 2007 nin sonlarında meydana gelen finansal krizin ve bu krizle beraber içine girilen durgunluğun nedenlerini de araşırmışır. Bu bağlamda, söz konusu gelişmelere borç piyasalarındaki likidie sıkınısının mı yoksa hisse piyasalarındaki bir likidie darboğazının mı yol açığını sorgulamışır. Ona göre yaırımcıların hisse seneleri gibi daha riskli akifleri porföylerinden çıkararak bunların yerine riski nispeen düşük ahvilleri koymak isemeleri bir likidie sorununa neden olmuşur. Bununla birlike, likidie sıkınısının kriz ve durgunluğun nedeni değil sadece bir sinyali olabileceği kanaaine varmışır. Ekonomide yapısal kaymaların belirlenmesinin çok zor olduğuna değinen McCracken a göre; finansal piyasaların likidiesi bir durgunluğa neden olmayacak, sadece ekonominin döngünün hangi aşamasında olduğunu beliren bir göserge görevi yapacakır. 57

Kaliaif VAB Modelleri ile Türkiye de Durgunlukların Kesirimi 2.4. Durgunluk Kesiriminde Kullanılan Modellerin Genel apısı Durgunluk olasılıklarının kesiriminde kullanılan modellerin genel eorik yapısı kısaca da olsa açıklanmalıdır. zq nin ekonomi durgunluka olduğu dönemler 1 diğer dönemler ise 0 değeri alan ikili bağımlı değişken olduğunu kabul edelim. O halde, zamanındaki edinilebilir üm bilgi kullanılarak h dönem sonraki durgunluk olasılıklarının kesirimi aşağıdaki gibi modellenecekir (Kaayama, 2008): Prob( zq h 1 X ) f ( X ) (1) (1) numaralı eşilike f ( ) birim aralıka uzanan ve monoon bir şekilde aran fonksiyonu, kasayılar vekörünü, X X [1, x1,,, xk, ] olan açıklayıcı değişkenler vekörünü ve k bu veköre dâhil olan açıklayıcı değişkenlerin sayısını simgelemekedir. Çalışmada durgunlukların kesiriminde kullanılacak model, Shepon (2001 ve 2009), Dueker (2001 ve 2005), Dueker ve Wesche (2001 ve 2010), Bordo v.d. (2007), Kaayama (2009) ve Rudebusch ve Williams (2008) çalışmalarından harekele aşağıdaki yapıda anımlanmışır: Prob( zq h 1 X ) f ( süe, imkb, m, on) (2) (2) numaralı eşilike; süe ekonominin reel kesimindeki ve isihdamdaki değişmeleri emsil eden sanayi üreim endeksinin değişimini, imkb, İMKB100 endeksinin değişimini, m logarimik M2 parasal büyüklüğünden logarimik fiyalar genel düzeyinin çıkarılmasıyla elde edilen reel para arzının değişimini, on bankalar arası para piyasasındaki gecelik faiz oranlarının değişimini simgelemekedir. Tüm değişkenler logarimikir. Böyle bir değişken seinin kullanılmasının emel nedeni, seçilen değişkenlerin ekonomik faaliye hacmindeki harekelerin doğrudan gözlemlenmesine olanak vermesidir. Örneğin; daralan bir ekonomide geniş para arzının en yaygın kullanılan ölçüü olan M2 azalması, sanayi üreim endeksi ile imkb hisse seneleri endeksinin düşmesi ve gecelik faizler önce arması, ardından devlein piyasayı canlandırma çabaları ile yapacağı müdahaleler nedeniyle ekrar düşmesi beklenebilir. Burada açıklayıcı değişkenler belirlenirken, durgunlukları açıkladığına inanılan üm değişkenlere modelde yer verilmesi yerine, ekonomik faaliye hacmindeki dalgalanmaları öngörmeyi ve olası ekileri doğrudan gözlemlemeyi sağlayacak değişkenlere öncelik verilmesi söz konusudur. Böylelikle, az ama açıklama gücü yüksek bir değişken sei ile kesirim performansının arırılması hedeflenmişir. İlgili yazında benimsenen ağırlıklı yaklaşım da budur. Çalışmada kazanç eğrisi, yani kısa ve uzun dönemli faiz oranları arasındaki fark açıklayıcı değişken olarak kullanılmamışır. Bunun nedeni, Türkiye de incelenen dönemin önemli bölümünde yüksek enflasyon nedeniyle uzun vadeli kâğı ihraç edilememesi ve dolayısıyla beklenen yapıda uzun vadeli faiz oranlarının oluşmamış olmasıdır. Doğal olarak, kazanç eğrisi hesaplanamamakadır. 3. Kaliaif VAB Modelleri 3.1. Modellerin Temelindeki Manık ve Zaman İçindeki Gelişimi Bir VAB(p) modelindeki bağımlı değişkenler sürekli (coninious) yapıda olduklarında, SEK veya EO ahmincileri ile kolaylıkla ahmin edilebilirler. Ama bağımlı değişkenler ikili (binary) yapıdaysalar, SEK ahmincisi kullanılamayacak ve EO ahmincisinin 58

K.B. Tunay kullanılabilmesi için de dağılım varsayımının değişirilmesi gerekecekir. Bundan öürü, probi modelleri çok değişkenli ve/veya dinamik yapılar haline geirilemezler (Chung v.d. 2006). Makro ekonomik zaman serilerinin analizlerinde, bunların hem birbirleri hem de kendi geçmiş değerleri arasındaki dinamik ilişkileri yansıan VAB modelleri yaygın olarak kullanılmakadır. Ancak, döngüsel harekelerin belli aşamalarında gözlendiği gibi farklı rejimler alında makro ekonomik zaman serilerinin dinamik özelliklerinin sorgulanması güç olabilmekedir. Bu bağlamda, kaliaif değişkenlerin analizlere dahil edilmesi dinamik makro ekonomerik analizlerde önemli avanajlar sunmakadır. Örneğin durgunluk dönemleri gibi ekonomik faaliye hacminde ciddi değişmelerin gerçekleşiği sıra dışı dönemlerin analizinde, bilindik yapıdaki zaman serileri ile kaliaif yapıdaki zaman serileri bir arada kullanıldığında ahminlerin başarısı ve kesirim performansları armakadır. Dueker in gelişirdiği (1999, 2001) Kaliaif VAB modelleri, her iki ürdeki verileri kapsayan yapısıyla ekili bir analiz aracıdır. Dueker, Mone Carlo Markov zinciri (Mone Carlo Markov chain / MCMC) yönemini kullanarak gözlenemeyen değişkenleri üremeke ve ardından yinelemeli (recursively) bir algorima ile VAB modelini ahmin ederek eki-epki fonksiyonlarını elde emekedir. MCMC nin hareke nokası, yeerli sayıda ekrarlamadan sonra şarlı dağılımın doğrudan gözlemlenemeyen değişkenin müşerek dağılımını (join disribuion) yansıacağıdır. Böylelikle doğrudan gözlenemeyen değişken, gözlenen bileşeninin dağılım özelliklerinden harekele yapılan simülasyon sonucunda elde edilmekedir. Dueker in gelişirdiği yönemde, geleneksel VAB modellerinin ahmin sürecinde olduğu gibi eki-epki fonksiyonları ve kesirim haa varyansı ayrışırması doğrudan yapılmamakadır. Önce kısalılmış (runcaed) normal dağılım göserdiği kabul edilen gözlenemeyen değişken elde edilmeke, ardından normal dağılım göserdikleri kabul edilen VAB kasayıları ahmin edilmeke ve son olarak ersi alınmış Wishar dağılımı göserdiği öngörülen varyans-kovaryans marisi hesaplanmakadır. Dueker (2005), Kaliaif VAB modellerinin ahmininde Bayesyen bir anlayışla Kalman filresi yaklaşımını kullanarak ahmin sürecinin ekinliğini arırdığı gibi süreci kolaylaşırmayı da başarmışır. Bu konuya bir sonraki al bölümde daha deaylı olarak değinilecekir. Kaliaif VAB modelleri konusunda fazla sayıda çalışma yapıldığı söylenemez. Dueker (1999, 2001 ve 2005), Dueker ve Wesche (2001), Chung v.d. (2006), Bordo v.d. (2007) gibi araşırmacıların eserleri belli başlı çalışmalardır. Bordo v.d. (2008a ve 2008b), Fornari ve Lemke (2010) gibi bazı araşırmacıların çalışmaları Kaliaif VAB modellerinin farklı ürleri olarak değerlendirilebilir. Bordo v.d. (2008a ve 2008b), kaliaif VAB modelleri ile dinamik fakör modellerinin üsünlüklerini birleşiren melez bir VAB modeli gelişirmişlerdir. Fornari ve Lemke (2010) ise, özde Kaliaif VAB modellerine benzese de önemli farklılıkları da barındıran, probi VAB veya kısaca probvab (probvar) olarak adlandırdıkları bir model gelişirmişlerdir. Bu model, emelde probi yaklaşımını kullansa da, açıklayıcı değişkenlerin VAB modellerindeki gibi endojen hale geirildiği bir yapıdadır. Kaliaif VAB modelleriyle ve kökünü onlardan alan alernaif modellerle yapılan deneysel çalışmaların önemli bir bölümü durgunlukların öngörülmesi üzerinedir (Dueker 2001; Dueker ve Wesche, 2001; Bordo v.d. 2007; Fornari ve Lemke 2010). Bunda, hiç kuşkusuz Dueker in (2001) ABD de yaşanan 2001 durgunluğunu bu yönemle başarıyla öngörmesi de ekili olmuşur. 59

Kaliaif VAB Modelleri ile Türkiye de Durgunlukların Kesirimi 3.2. Modellerin apısı: Durum-Uzay Modeli ve Kısalma Dueker in (1999 ve 2001) ilk çalışmalarında kullanılan makro ekonomerik modeller, probi ürü bir denklem içeren çok değişkenli ekil harekeli (single-move) örnekleme yapan ekniklere dayanıyordu. Ama Dueker (2005) bir süre sonra, çoklu harekeli (muli-move) örnekleme yaklaşımını oraya amışır. Bu yaklaşım, müşerek ardıl dağılım a (join poserior disribuion) ekinlik kazandırması ve yakınsama sağlaması açılarından ilkinden üsündür. İlk yaklaşımda, gözlenemeyen bir vekörün (örneğin z) ekil harekeli MCMC örneklemesi, bir önceki ekrarlamaya bağlı olan i inci ekrarlama için bir elemanını kullanarak yoğunluğu belirler: z(i ) {z (i ) r }r,{zs(i 1) }s, Veri, Paramereler Daha üsün olan ikinci yaklaşımda ise; gözlenemeyen vekörün ümü için son ekrarlama referans olarak alınmaksızın yoğunluk belirlenir: {z(i ) }T 1, Veri, Paramereler Probi ürü modellerin MCMC yönemiyle ahmininin en belirgin özelliği, kısalılmış (runcaed) normal dağılım göseren gözlenmemiş değişkenlerin örneklenmesi esasına dayanmasıdır. Oysa çoklu hareke örneklemesi ile dağılımları üreme esasına dayanan ve Bayesyen bir ahmin aracı olarak da nielenen Kalman filresi yönemi de önemli üsünlükler sunmakadır (Dueker, 2005). Dueker (2005); Kalman filresi ile Kaliaif VAB modeline çoklu hareke MCMC örneklemesini yaklaşımını dâhil emişir.2 Bu yeni yaklaşım, birçok makro ekonomerik modelde kullanılabilecek kadar da esnek bir yapıdadır.3 Ama konumuz açısından en önemli yanı, bir veya daha fazla kısalılmış normal dağılımlı durum değişkeni içeren hallerde koşullu yoğunlukları hesaplamaka çok daha başarılı olmasıdır. Özele hem hesaplama sürecini ekinleşirmeke hem de kolaylaşırmakadır. VAB(p) modeline dayanan makro ekonomerik bir analizde, z nin kaliaif değişken olan zq nun öesine uzanan gizli (laen) değişken ve X in de gözlenmiş makro ekonomik zaman serileri olduğunu varsayalım. Söz konusu VAB(p) modeli, bu kabullere bağlı olarak şu şekilde yazılabilir (Dueker, 2001 ve 2005): p c (i ) i (3) i 1 (3) numaralı eşilike; ( X, z ) k 1 boyulu değişkenler vekörüdür. (i) ise, modelin kasayılar marisidir ve aşağıdaki yapıdadır (Dueker, 2001 ve 2005): (i ) (i ) XX (i ) zx (Xzi ) (zzi ) 2 Burada Gibbs örneklemesi (Gibbs sampling) kasedilmekedir. MCMC nin özel bir ürü olan Gibbs örneklemesi, iki veya daha fazla değişkenin müşerek olasılık dağılımlarından örneklem dizileri üremeke kullanılan bir algorimadır. Bu yöneme başvurulmasındaki amaç, değişkenlerden birinin veya bir al değişken seinin marjinal dağılımına yaklaşırma yaparak buradaki gibi gizli yada gözlenemeyen değişkenleri veya bazı analizlerde bilinmeyen paramereleri belirlemekir. 3 Dueker e (2005) göre; dinamik sokasik genel denge modelleri kapsamında probi özellikleri göseren merkez bankası hedef faiz oranı analizinde veya makro ekonomik verilerde döngüsel ekilerin filrelenmesinde kullanılabilir. 60

K.B. Tunay 61 (3) numaralı VAB(p) modelinin bilindik durum-uzay yapısında göserilebilmesi için bir durum bir de gözlem denkleminden meydana gelen bir sisem olarak anımlanması gerekmekedir. Bu çerçevede, modelin durum denklemi aşağıdaki gibi olacakır (Dueker, 2005): (4) Ele alınan model ölçüm denkleminde VAB(p) modelinden farklılaşarak Kaliaif VAB(p) modeli haline gelmekedir. Bu bakımdan Kaliaif VAB için geçerli olan ölçüm denklemi anımlanmalıdır. Söz konusu ölçüm denklemi şu şekildedir (Dueker, 2005): (5) Bu ür modelerde çoklu hareke örneklemesi (muli-move sampling) yapılmakadır ve bunu gerçekleşirebilmek için; paramere vekörü olan Q ya, gözlenmiş kaliaif veriler dizisi olan z q ya ve modeldeki diğer makro ekonomik değişkenleri yansıan X ye koşullu olan gizli veya gözlenemeyen değişken vekörünün, bir büün olarak koşullu dağılımının üreilmesi gerekmekedir (Dueker, 2005): (4) ve (5) numaralı eşiliklerden meydana gelen durum-uzay modeli denklem sabileri göz ardı edilerek aşağıdaki gibi özelenebilir: (4') (5') (4 ) ve (5 ) numaralı eşiliklerden meydana gelen durum-uzay sisemi Kalman filresi ile ahmin edilmekedir. Genellik kaybı olmaksızın modelin gözlenemeyen değişkeni olan z nin belirlenebilmesi için, bunun S durum veköründeki son eleman olduğu kabul edilmekedir (Dueker, 2005). 0 0 0 0 0 0 0 0 0, 2 1 ) ( (2) (1) 1 1 p p p I I c 1 1 1 0 0 p k I X T T q T X z z 1 1 1 },{ },{ } { FS S 1 HS X

Kaliaif VAB Modelleri ile Türkiye de Durgunlukların Kesirimi 3.3. Tahmin Süreci Bu eknik açıklamalar bir yana bırakılacak olursa Dueker in yaklaşımı, aslında oldukça basi ve bir o kadar da manıklıdır. Dueker, ekonomik faaliye hacmindeki dalgalanmaları yansıan gölge değişken serisini 0 ile 1 arasında değil ±2 gibi bir ban içinde anımlamakadır. Böylece, ekonomik faaliye hacmindeki dalgalanmaları yansıan ve gizli veya gözlenemeyen değişkeni yaklaşık olarak elde eder. Hareke nokası ise, bilindik probi modellerinin de dayandığı şu manık yapısıdır: z q z q 0 ise z 0, 1 ise z 0, (6) Ardından, önce bir VAB(1) modeli, sonra da bir önceki al bölümde belirilen durumuzay modeli çerçevesinde ayrı ayrı ahminler yapılmakadır. Sözü edilen VAB(1) modeli şu yapıdadır: X z X 11 1 12 1 z z X 21 1 22 1 (7) (7) numaralı modelin ikinci denkleminden ve durum-uzay modelinin (4 ) numaralı denkleminden harekele kalını serileri elde edilir. Bu kalını serilerinin dağılımlarından yola çıkılarak Gibbs örneklemesi üründe bir MCMC simülasyonu yapılır. Böylece önce gizli değişkenin ardıl (poserior) dağılımına, ardından da bu dağılımdan harekele hesaplanan zaman serisine ulaşılmakadır. Son aşamada, bu serinin ve diğer makro ekonomik değişkenlerin yer aldığı bir VAB(p) modelini ahmin edilerek; bilindik eki-epki fonksiyonları ve kesirimler elde edilmekedir. 4 4. Ekonomerik Analiz 4.1. Veri Sei Çalışmada 1986:IV ile 2010:IV arası dönemi kapsayan üç aylık veriler kullanılmışır. Verilerin ümü TCMB nin resmi web siesinde yer alan Elekronik Veri Dağıım Sisemi nden (EVDS) emin edilmişir. Bağımlı değişken olan durgunluk dizisi, çalışmanın 2.1 numaralı al bölümünde belirilen NBER anımlaması çerçevesinde kümülaif GSİH serisinden harekele oluşurulmuş ve Grafik 1 de sunulmuşur. Grafik 1 in A panelinde kümülaif üç aylık GSİH serisinin gelişimi, bunun Hodrick-Presco rendi ve ikisinin farkı alınarak bulunan açık, B panelinde ise bu serinin büyüme oranının gelişimi ve belirlenen durgunluklar sunulmakadır. Buna göre; 1988:I-1988:IV, 1994:I-1994:IV, 1999:I-1999:IV, 2001:I-2001:IV, 2009:I-2009:IV dönemlerinde durgunluk olduğu kabul edilmişir. Bağımlı değişken dizisi ikili veya kaegorik yapıda, yani durgunluk olan dönemler bir diğer dönemlerse sıfır değeri alacak şekilde oluşurulmuşur. Çalışmanın 2.4 numaralı al bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde açıklayıcı değişkenler seini meydana geiren değişkenler derlenmiş ve söz konusu bölümde belirilen dönüşümler uygulanmışır. Bu bağlamda; sanayi üreim endeksi (1992 = 100 ve 2005 = 100), 4 Dueker in çalışmalarında (2001 ve 2005) analizinin son aşamasında bir VAB(5) modelini ercih eiği görülür. 62

1987Q1 1988Q2 1989Q3 1990Q4 1992Q1 1993Q2 1994Q3 1995Q4 1997Q1 1998Q2 1999Q3 2000Q4 2002Q1 2003Q2 2004Q3 2005Q4 2007Q1 2008Q2 2009Q3 2010Q4 1987Q1 1988Q2 1989Q3 1990Q4 1992Q1 1993Q2 1994Q3 1995Q4 1997Q1 1998Q2 1999Q3 2000Q4 2002Q1 2003Q2 2004Q3 2005Q4 2007Q1 2008Q2 2009Q3 2010Q4 0 20000 40000 60000 80000 100000 120000 140000 160000 180000 200000 K.B. Tunay İMKB100 (Ocak 1986 = 1) endeksi, M2 para arzı, İTO opan eşya fiya endeksi (1968 = 100), TCMB Bankalar Arası Para Piyasası gecelik (overnigh / ON) faiz oranları kullanılmışır. Grafik 1. Türkiye de Ekonomik Faaliye Hacmi ve Durgunluklar Panel A GSİH, Hodrick-Presco Trendi ve Açık 8000 6000 4000 2000 0-2000 -4000-6000 -8000-10000 Açık GSİH HP Trendi Panel B GSİH Büyümesi ve Durgunluklar 0.0200 0.0150 0.0100 0.0050 0.0000-0.0050-0.0100 Durgunluklar Büyüme -0.0150 63

Kaliaif VAB Modelleri ile Türkiye de Durgunlukların Kesirimi 4.2. Bulgular ve Değerlendirmeler Tahmin sürecinin ilk aşamasında durgunlukları yansıan gizli değişken (z) haricindeki makro ekonomik ve finansal değişkenlerin birim kök esleri ile durağanlıkları araşırılmışır. Tablo 1 de Dickey Fuller genişleilmiş birim kök eslerinin sonuçları sunulmakadır. Değişkenlerin ümü farklı gecikme uzunluklarında durağan bulunmuşur. Analize dâhil edilen üm değişkenler, logarimik olduklarından ve farkları alınarak bir önceki döneme göre arışları incelendiğinden durağan bulunmalarını doğal karşılamak gerekir. Tablo 1. Dickey Fuller Genişleilmiş Birim Kök Tesleri Değişken Gecikme* Tesi Anlamlılık** imkb 0-7.439 0.000 on 1-6.128 0.000 m 0-9.228 0.000 enf 1-2.696 0.078 süe 7-3.000 0.038 Kriik Değerler: %1-3.500, %5-2.892, %-2.583 (*) Opimum gecikme uzunlukları Schwarz bilgi krierine göre belirlenmişir. (**) MacKinnon ek araflı anlamlılık değerleridir. İkinci aşamada 3.3 numaralı bölümde belirilen (7) numaralı VAB(1) modeli ahmin edilmiş ve z nin bağımlı değişken olduğu denklemin kalınıları elde edilmişir. Söz konusu VAB modeline dair sıradan en küçük kareler (SEK) ahmin sonuçları Ek-Tablo 2 de sunulmakadır. Ardından (4 ) ve (5 ) numaralı denklemlerden meydana gelen durum-uzay modeli yine z için ahmin edilerek kalınılara ulaşılmışır. Durum-uzay modelinin Kalman filresi ile yapılan ahminleri de Ek-Tablo 3 de sunulmuşur. Her iki model de Kaliaif VAB sürecinin adımları olduklarından kasayıların isaisik anlamlılıklarının yüksek olması gözeilmemişir. Üçüncü aşamada söz konusu kalınıların bir ür MCMC algoriması olan Gibbs örneklemesi ile simülasyonları yapılmışır. Grafik 2 de öncül ve ardıl dağılımların yoğunluk grafikleri yer almakadır. Grafik 2 nin A panelinde VAB(1) modeli kalınılarının, B panelinde ise durum-uzay modelinin kalınılarının öncül ve ardıl dağılımları sunulmuşur. C panelinde gözlemlerin müşerek dağılımları ve hisogramları, D panelinde ise her iki model kalınılarının ardıl dağılımları ile bunların müşerek dağılımlarının yoğunluk fonksiyonu verilmişir. Tüm bu bulgular birlike değerlendirildiklerinde, Kaliaif VAB modelinin iki farklı parçası olan VAB(1) ve durum-uzay modellerinin kalınıları ile bunların simülasyonlarının dağılımlarının birbirlerine oldukça yakın oldukları açıkça görülmekedir. Öe yandan, Tablo 2 de sunulan model kalınıları ile bunların Gibbs örneklemelerine ve müşerek dağılımlarına dair anımsal isaisikler incelendiğinde de bu espiin haklılığı görülecekir. Böylece Kaliaif VAB modelinin en önemli ayır edici özelliği olan, gizli değişken z nin uarlı bir dağılımı elde edilmişir. Bu dağılımdan yola çıkılarak doğrudan gözlenemeyen z değişkeninin başarılı bir simülasyonu yapılmış ve z ye dair zaman serisi elde edilmişir. 64

oğunluk oğunluk oğunluk K.B. Tunay Tablo 2. Gibbs Örneklemesine Dayalı Simülasyonlar ve Müşerek Dağılımın Özellikleri VAB(1) Modeli Durum-Uzay Modeli Müşerek Öncül Ardıl Öncül Ardıl Ardıl Dağ. Gözlem Sayısı 96 96 96 96 96 Minimum -5.417-4.335-3.234-2.744-2.391 Maksimum 4.244 3.367 4.042 2.774 2.499 Oralama -0.153 0.002 0.000 0.007 0.004 Sandard Sapma 1.421 1.396 1.137 1.214 0.980 Grafik 2. Gibbs Örneklemesi: Öncül ve Ardıl Dağılımlar Panel A - VAB(1) Modeli Panel B - Durum-Uzay Modeli.35.30.25.20.36.32.28.24.20.15.10.05.00-7 -6-5 -4-3 -2-1 0 1 2 3 4 5 6 Öncül Dağılım Ardıl Dağılım Panel C - Kalınıların Dağılımları.16.12.08.04.00-5 -4-3 -2-1 0 1 2 3 4 5 Öncül Dağılım Ardıl Dağılım Panel D - Müşerek Dağılım.5.4.3.2.1.0-5 -4-3 -2-1 0 1 2 3 4 5 VAB Modeli Durum-Uzay Modeli Müşerek Dağılım Analizin son aşamasında, z ve X değişkenler vekörü (imkb, on, m, enf, süe) kullanılarak bilindik VAB süreciyle aynı şekilde Kaliaif VAB(p) modeli ahmin edilmişir. Bu bağlamda yinelemeli SEK ahmincisi kullanılmışır. Kaliaif VAB modellerinde opimum gecikme sayısının nasıl belirlenmesi gerekiği ilgili yazında pek açık olmadığından, Dueker in (2001) yaklaşımı benimsenerek gecikme sayısı olarak beş seçilmişir. Genellikle beş yıl süren bir döngüsel harekein durgunluk fazı 11 ila 16 sürmekedir. Dolayısıyla üç aylık verilerin kullanıldığı böyle bir analizde, 5 gecikme opimum gecikme uzunluğu olmakadır. 65

Kaliaif VAB Modelleri ile Türkiye de Durgunlukların Kesirimi Tablo 3.Gizli Değişkene Dayalı Eşanlı Kalını Kovaryansları imkb on m enf süe z -0.00075-0.03679 0.00675 0.00301-0.00045 Kaliaif VAB modelleri, modelde yer alan üm bağımlı değişkenlerin eşanlı olarak ilişkili (korele) olmasına müsai bir yapıdadır. Bu çerçevede, z ile modeldeki diğer değişkenleri ilişkilendiren kovaryans marisinin elemanlarının ardıl oralamalarına bakılmakadır. Tablo 3 de sözü edilen kovaryanslar için %90 güven aralığındaki ardıl oralamalar sunulmakadır. Ekonomik faaliye hacminde bir daralma meydana geldiğinde, z değişkeni sıfırın alına inecekir. Poliik anlamda z değişkenindeki yeniliklere, para arzındaki arış ile enflasyonun poziif, gecelik faizlerin ise negaif epkiler vermesi beklenebilir. Çünkü durgunluğa karşı oorielerin faizleri düşürmesi ve para arzını yükselmesi ile harcamalarda meydana gelecek arışlar fiyaları yükselici baskılar doğuracakır. Öe yandan çıkı düzeyinin gösergelerinden biri olan sanayi üreiminin de durgunluğa epkisinin negaif olması beklenmekedir. Buna paralel olarak reel sekörle finansal sekör arasındaki ekileşimin emel gösergelerinden birisi olan menkul değer fiyaları da düşüş kaydedecekir. Tablo 3 deki sonuçların bu espilerle uarlı olduğu görülmekedir. Grafik 3. Kaliaif VAB(5) Modelinin Eki-Tepki Fonksiyonları 1.0 Durgunluğun Durgunluğa Tepkisi 0.002 SÜE'nin Durgunluğa Tepkisi 0.5 0.000 0.0 0.0025 0 5 10 15 20 25 İMKB'nin Durgunluğa Tepkisi -0.002 0 5 10 15 20 25 0.001 Reel Parasal Büyümenin Durgunluğa Tepkisi -0.0025-0.001 0.05 0 5 10 15 20 25 Gecelik Faizlerin Durgunluğa Tepkisi 0.002 0 5 10 15 20 25 Enflasyonun Durgunluğa Tepkisi 0.00 0.000-0.05 0 5 10 15 20 25 0 5 10 15 20 25 66

K.B. Tunay Analizin son aşamasında eki-epki fonksiyonları hesaplanmış ve Dueker in (2001) çalışmasından harekele durgunluk egzojen değişken olarak kabul edilerek makro ekonomik ve finansal gösergelerin olası bir durgunluğa nasıl epki verecekleri incelenmişir. Bu bağlamda, gizli değişken z deki beklenmedik değişmelere diğer değişkenlerin epkileri hesaplanmışır. Grafik 3 de sözü edilen fonksiyonlar sunulmuşur. Çıkı düzeyindeki değişmeleri emsil eden SÜE nin beklenmeyen bir durgunluğa olan epkisi ilk on ay ila bir yıl zarfında güçlü dalgalanmalar gösermeke ve yirmi dör ay geçiğinde bile çıkıdaki dalgalanma sürmekedir. Diğer üm değişkenlerde de şoka epkilerin oldukça benzer yapıda olduğu söylenebilir. Bununla birlike, gecelik faizlerin ve enflasyonun şoku izleyen oralama on alı ayı akiben isikrar kazandığı, ancak İMKB100 endeksinin ve M2 ye dayalı reel parasal büyüme oranının SÜE gibi giderek azalsa da yirmi dör ay boyunca dalgalandıkları görülmekedir. Durgunluğun kendine olan epkisi ise, kabaca oniki ondör aylık bir harekein ardından sönümlenmekedir. Bu da ele alınan örneklemle uarlıdır. Çünkü incelenen 25 yıllık dönemde hemen üm durgunlukların oralama eki süreleri 12-14 ay civarındadır. Söz konusu Kaliaif VAB modeli emel alınarak doğrudan gözlenemeyen z değişkeni çerçevesinde bir durgunluk kesirimi de yapılmışır. Gelecek 24 aya dair örneklem dışı kesirim Grafik 4 de sunulmuşur. Dueker e (2001) göre, doğrudan gözlenemeyen z değişkeninin sıfırın alında değerler aldığı dönemlerde durgunluklar meydana gelmekedir. Grafik 3, bu espi çerçevesinde incelendiğinde gelecek 24 ay boyunca bir durgunluk meydana gelmeyeceği söylenebilir. Grafik 4. Kaliaif VAB(5) Modelini Temel Alan Örneklem Dışı Durgunluk Kesirimi 5. Sonuç Çalışmada Dueker arafından gelişirilen ve durgunlukları öngörmeke oldukça başarılı olduğu öne sürülen Kaliaif VAB modelleri ile Türkiye de durgunlukların kesirimi yapılmışır. Az bilinen ve hesaplama süreci alernaif modellere oranla daha karmaşık olan Kaliaif VAB modelleri, sıradan VAB modelleri gibi yorumlandıklarından bulguların değerlendirilmesi bakımından oldukça kullanışlıdır. 67

Kaliaif VAB Modelleri ile Türkiye de Durgunlukların Kesirimi 1986-2010 dönemini kapsayan üç aylık gözlemlere dayanan çalışmada, durgunlukların sadece sıfır ve bir değerleri alan ikili bağımlı değişkenle ifade edilemeyeceği ve önceden gözlenemeyen, bu nedenle de gizli olarak nielendirilen bir başka değişkenle asvir edilmeleri gerekiği ön kabulü yapılmışır. Başlangıça gözlenemeyen bu değişken, ikili veya kesikli yapıdaki durgunluk serisinin dağılım özelliklerini kapsadığı gibi, diğer bazı önemli makro ekonomik değişkenlerle de ekileşim içinde olduğu varsayılmakadır. Dolayısıyla, bir yandan dinamik probi diğer yandan yine dinamik bir yapı olan VAB anlayışında modellenmişir. Her iki ürdeki modellerden elde edilen dağılım özellikleriyle bir müşerek dağılıma ulaşılmış, ardından Gibbs örneklemesi ile gözlenemeyen değişkenin simülasyonu yapılmışır. Son aşamada, simüle edilen gizli değişken ile diğer makro değişkenlerin VAB(5) modelleri ahmin edilerek, hem eki-epki fonksiyonları hesaplanmış hem de durgunlukların örneklem dışı kesirimi yapılmışır. Elde edilen bulgular, özellikle de VAB modelinden ulaşılan kovaryans değerleri, durgunluk dönemlerinde çıkı düzeyinin (onu emsilen SÜE) ve faiz oranlarının düşeceğini buna mukabil enflasyonun aracağını gösermekedir. Durgunluğa epki olarak, para oorielerinin para arzını arırması ile durgunlukların sonucu olarak faizlerin düşmesi birleşiğinde enflasyonun arması doğal sayılabilecek bir sonuçur. Öe yandan, reel kesimle finansal kesimin ekileşimini yansıığı kabul edilerek analize dâhil edilen İMKB100 endeksindeki değişim de durgunlukan negaif ekilenmekedir. Eki-epki grafiklerinin sonuçları da bu bulgularla uarlıdır. Durgunlukların egzojen esirleri araşırılmış ve olası bir durgunluğun ekilerinin 14 ay ila 24 ay boyunca devam edeceği gözlenmişir. Başa SÜE, reel parasal büyüme ve hisse senedi fiyaları olmak üzere modelde yer alan üm makro ve finansal değişkenlerde ciddi ve uzun süreli dalgalanmalar meydana gelmekedir. Tüm bu bulgular, karar alıcıların durgunluklara karşı alacakları pozisyonu belirlemelerinde önemli ipuçları sunmakadır. Ekonomik faaliye hacmindeki dalgalanmaları önlemek mümkün olmasa bile, bunların makul bir süre öncesinden belirlenmesiyle durgunlukların daha yumuşak alaılmalarını sağlamak olasıdır. apılan kesirime göre, gelecek 24 ay zarfında bir durgunluk olması beklenmemekedir. Ancak eldeki veriler, oralama beş yılda bir faaliye hacminin bir durgunluk doğuracak ölçüde daralacağını da oraya koymakadır. Çünkü geçen yirmi beş yılda, munazam bir seyir izlemese de ekonomimiz beş kez durgunluğa girmişir. Dolayısıyla 2014 den sonra bir durgunluk meydana gelme olasılığı 2011 e göre çok yüksekir. Kaynaklar Aresis, P. (2009). New consensus macroeconomics: A criical appraisal. Cambridge Cenre for Economic and Public Policy, Working Papers, No: WP05-09, February. Armeso, M.T. (2009). How would modern macroeconomic scholls of hough respond o recen economic crisis? Federal Reserve Bank of S. Louis, Economic Informaion Newsleer, November. Bolder, D.J. ve R.Tiago. (2007). Opimizaion in a simulaion seing: Use of funcion approximaion in deb sraegy analysis. Bank of Canada Working Papers, No: 2007-13. 68

K.B. Tunay Bordo, M.D. Dueker, M.J. ve Wheelock, D.C. (2008a). Inflaion, moneary policy and sock marke condiions. NBER Working Papers, No: 14019, May. Bordo, M.D. Dueker, M.J. ve Wheelock, D.C. (2008b). Inflaion, moneary policy and sock marke condiions: Quaniaive evidence from a hybrid laen-variable VAR. Federal Reserve Bank of S.Louis, Working Paper Series, No: 2008-012B, May (Revised February 2009). Bordo, M.D. Dueker, M.J. ve Wheelock, D.C. (2007). Moneary policy and sock marke booms and buss in he 20h cenury. Federal Reserve Bank of S.Louis, Working Paper Series, No: 2007-020A, May. Cencini, A. (2003). Neoclassical, new classical and new business cycle economics: A criical survey. Research Laboraory of Moneary Economics Working Papers, No: 2003-01 (hp://www.csbancari.ch/pubblicazioni/rmelab/workingpapers.hm). Chauve, M. ve Poer, S. (2005). Forecasing recessions using he yield curve. Journal of Forecasing, 24(2), 77-103. Chauve, M. ve Poer, S. (2001). Forecasing recessions using he yield curve. Federal Reserve Bank of New ork, Saff Repors, No: 134, Augus. Chen, Z. Iqbal, A. ve Lai, H. (2008). Forecasing US recession: Probi and dynamic facor modeling approach, FEMES 2008, Far Easern and Souh Asian Meeing of he Economic Sociey, 16-18 July, 2008 (hp://www.economics.smu.edu.sg/femes/2008/ papers/483.pdf). Chung, C.F. Tsai, S.M. ve eh, C.. (2006). The effecs of wo counries moneary policy rules and foreign exchange inervenions on exchange raes: An applicaion of he Qual VAR Model. Insiue of Economics, Academia Sinica, Nankang, Taipei, Taiwan (hp:// econ.ndhu.edu.w/files/ea/2006). Corell, A. (1994). Pos Keynesian moneary economics: A criical survey. Cambridge Journal of Economics, 18, 587-605. Dueker, M.J. (1999). Condiional heeroscedasiciy in qualiaive response models of ime series: A Gibbs sampling approach o he bank prime rae, Journal of Business and Economic Saisics, 17(4), 466-472. Dueker, M.J. (2001). Dynamic forecass of qualiaive variables: A Qual VAR model of U.S. recessions. Federal Reserve Bank of S.Louis, Working Paper Series, No: 2001-012B, Sepember (Revised Sepember 2003). Dueker, M.J. (2005). Kalman filering wih runcaed normal sae variables for Bayesian esimaion of macroeconomic models. Federal Reserve Bank of S.Louis, Working Paper Series, No: 2005-057B, July (Revised March 2006). Dueker, M.J. (2005). Dynamic forecass of qualiaive variables: A Qual VAR model of U.S. recessions. Journal of Business and Economic Saisics, 23(1), 96-104. Dueker, M.J. ve Assenmacher-Wesche, K. (2010). Forecasing macro variables wih a Qual VAR business cycle urning poin index. Applied Economics, 42(23), 2909-2920. Dueker, M.J. ve Wesche, K. (2001). Forecasing macro variables wih a Qual VAR business cycle urning poin index. Federal Reserve Bank of S.Louis, Working Paper Series, No: 2001-019B, Ocober (Revised February 2005). 69