OLASILIK VE TÜMEVARIM* Yaza: Has Reichebach** Çevire: Hasa Aydı*** Tümevarım Soruu: Sık sık yieleme şeklideki olasılık yorumu, olasılık kuramı içeriside iki işleve sahiptir. İlki, sık sık yieleme bir olasılık ifadesii temelledirilmeside kullaılır; bu, bizim aıla ifadeye iamamız içi bir ede sağlar. İkicisi, sık sık yieleme olasılık ifadelerii doğrulamasıda kullaılır. Bir diğer deyişle, o, aıla ifadeyi alamladırma ereği taşır. Bu iki işlev ayı değildir. Hareket oktamız ola sık sık yieleişi gözlemlemesi, yalızca olası bir souç çıkarmaı temelidir; biz gelecek gözlemlere ilişki başka bir sık sık yieleişi ifade etmeye yöeliriz. Olası bir souç çıkarma, bilie bir sık sık yieleişte bilimeyee doğru yapılır; ou öemi de bu işlevde kayaklaır. Olasılık ifadesi, ödeyiyi besler, ou istememizi edei de budur. Tümevarım soruu, bu oluşumla birlikte ortaya çıkar. Olasılık kuramı, tümevarım soruuu da içerir ve olasılık soruuu çözümü, tümevarım soruua yaıt verilmeksizi sağlaamaz. İki soruu birbiriyle ilişkisi iyi biliir. Nitekim Peirce gibi filozoflar tümevarım soruuu çözümüü olasılık kuramıda buluacağı düşücesii ileri sürmüşlerdir. Ne var ki, tersie ilişki de kurulmuştur. O halde, ihtiyatlı olmak koşuluyla, her iki soruu çözümüü de ayı kuram içeriside verilebileceğii ileri sürelim. Olasılık soruuu tümevarım soruu ile birleştirirke, biz, herhagi bir tereddüde yer vermede matematikçileri deeysel belirleim (determiatio a posteriori) dedikleri olasılık derecesii belirleimi lehide karar vermiş oluruz. Biz deeysel belirleim ile istatistiksel açıda gözlemlee göreceli sık sık yieleişi, dizileri geleceğe yöelik herhagi bir uzatısı içi de yaklaşık olarak geçerli olabileceği bir süreci alıyoruz. Bu düşüceyi kesi bir formülle açıklayalım. A ve A gibi bir olgular dizisi varsayalım; olguları sayısıı, m de olguları içerisideki A tipideki olguları sayısıı göstersi. Buda göreceli sık sık yieleiş içi şu formülü elde ederiz. m h =. Artık deeysel belirleim varsayımı açıklaabilir: Dizileri s olguları (s>) sayısıca uzatılabilmesi içi göreceli sık sık yieleiş h civarıda küçük bir aralıkta kalacaktır; bir diğer deyişle, biz, ilişkii şöyle olduğuu düşümekteyiz: h - є s h h + є, burada є e küçük sayıdır. Bu varsayım tümevarım ilkesii formüle eder. Bizim formülümüzü tümevarım ilkesii geleeksel felsefede alışılmış olada daha geel bir biçimde ifade ettiğii ekleyebiliriz. Olağa formül şöyledir: Tümevarım defa ortaya çıka bir olayı daha soraki
tüm zamalarda ortaya çıkacağı şeklideki varsayımdır. Bu formülü h = 1 durumua karşılık olarak bizim formülümüzü özel bir durumu olduğu apaçıktır. Biz araştırmamızı bu özel durum ile sıırladıramayız, çükü geel durum pek çok soruda ortaya çıkar. Buu edei şu gerçekte, olasılık kuramıı olasılığı sık sık yieleme taımlamasıı gerektirmeside buluabilir. Bizim formülümüz, sık sık yieleme sıırıı h civarıda bulumasıı zorulu bir koşuludur; bua eklemesi gereke bir başka şey de küçük de olsa, her є içi koulduğu türde bir h i bulumasıdır. Eğer bu düşüceyi varsayımımıza dahil edersek tümevarım koyutumuz (postülamız) gözlee değerde çok farklı olmaya göreli sıklığı bir sıırıı olduğu hipotezie döüşürdü. Bu varsayımı daha açık bir çözümlemesii vermeye girişirsek, bu tek şeyi daha fazla kaıta gereksiimi yoktur. Ortaya koula formül bir dögü (tautology) değildir. Gerçekte de, h 8 i h ± є aralığı içeriside kalmasıı matıksal bir zorululuğu yoktur; biz buu gerçekleşmeyeceğii kolayca düşüebiliriz. Tümevarımı dögüsel olmaya iteliği uzu bir süredir bilimektedir. Baco tümevarımı öemii bu iteliğie bağlı olduğuu vurgulamıştır. Eğer tümevarımsal çıkarım tümdegelimsel çıkarımı aksie bize yei bir şey öğretebiliyorsa, bu, ou bir dögü olmamasıdadır. Buula birlikte bu faydalı itelik, tümevarımı bilgikuramsal güçlüklerii temeli olmuştur. İlkeyi bu yöde ilk eleştire David Hume du; o, herkes tarafıda kabul edilmesie, geel bir kabul görmesie karşı, tümevarımsal çıkarımı belirgi güçlüğüü temelledirilemezliği olduğuu gösterdi. Biz tümevarıma iaırız; tümevarımsal çıkarımı geçerliliğii matıksal olarak kaıtlamaı olaaksız olduğuu bildiğimizde bile bu iacı ortada kaldıramayız. Fakat matıkçılar olarak bizim, bu iacı bir aldatmaca olduğuu kabul etmememiz gerekir. Hume u eleştirisii vardığı souç da böyledir. Hume u tümevarıma karşı çıkışıı iki madde halide özetleyebiliriz: 1. Tümevarımsal çıkarımı geçerliliğii ortaya koyacak matıksal bir kaıta sahip değiliz. 2. Tümevarımsal çıkarım kousuda deeysel (a posteriori) hiçbir kaıt yoktur. Böylesi bir kaıt, kaıtlayacağı ilkei kedisii ö koşul olarak gerektirecektir. Tümevarım ilkesie Hume u yöelttiği eleştirii bu iki direği, iki yüz yıldır sarsılmada ayakta kaldı ve saırım bir bilim felsefesi varolduğu sürece de ayakta kalmaya devam edecektir. Tümevarımsal çıkarım göz ardı edilemez; çükü oa eylem içi gereksiimimiz vardır. Tümevarımsal bir varsayımı filozofu oayıa yaraşır olmadığıı düşümek, kabul etmekte ciddi tereddüt göstermek, deeyim ile ödeyi arasıdaki uçurumu kapamaya çalışaları girişimlerii küçümser bir gülücükle karşılamak, ucuz bir öz yaılgıdır. Böylesi yüksek bir felsefei havarileri, kuramsal tartışma alaıda çıkıp güdelik yaşamı e sırada eylemlerie yöelir yöelmez, her yeryüzüe döük zihi kadar emi bir biçimde tümevarım ilkesii izler. Her eylemde ereğimizi gerçekleştirilmesie yöelik çeşitli araçlar buluur; seçim yapmamız gerekir ve tümevarım ilkesie uygu olarak karar veririz. İstee soucu kesilikle meydaa getirecek hiçbir araç bulumasa da biz işi şasa bırakmayız ve
tümevarım ilkesii gösterdiği araçları tercih ederiz. Direksiyou başıa oturup otomobili sağa gitmesii istersek direksiyou içi sağa kıvırırız? Otomobili direksiyoa uyması içi bir kesilik yoktur; itekim hep böyle davramaya otomobiller de vardır. İyi ki bu gibi durumlar birer istisadır. Fakat tümevarım ilkesii dikkate almaz ve direksiyou dödürülmesiyle ortaya çıka soucu bizce hiç bilimediğii düşüecek olursak, direksiyou sola da kıvırabiliriz. Buu böyle bir girişimde buluu diye söylemiyorum. Trafikte uygulamaya sokula kuşkucu felsefe oldukça ahoş souçlar doğurabilir. Fakat şuu söyleyeyim, otomobilii her kulladığıda ilkelerii bir keara ata filozof, kötü bir filozoftur. Tümevarım iacıı bir alışkalık olduğuu göstermek, ou temelledirmek değildir. O bir alışkalıktır; acak soru ou iyi bir alışkalık olup olmadığıdır. Burada iyi, gelecek olaylara yöelik eylemleri ereği içi faydalı ola alamıa gelmektedir. Bir adam baa Socrates i bir isa olduğuu ve her isaı da ölümlü olduğuu söylerse, Socrates i ölümlü olduğua iama alışkalığıa sahip olurum. Bua rağme buu iyi bir alışkalık olduğuu bilirim. Eğer birisi, Socrates ölümlü değildir gibi bir duruma iama alışkalığıa sahip olmuşsa, oa, buu kötü bir alışkalık olduğuu gösterebiliriz. Bezer soru, tümevarımsal çıkarım içi de sorulmalıdır. Eğer ou iyi bir alışkalık olduğuu gösteremezsek, bu durumda ya ou kullamayı bırakmalı ya da felsefemizi başarısız olduğuu içtelikle kabul etmeliyiz. Bilim belgeleri dögüsel döüşümüyle değil, tümevarımla ilerler. Bu edele, Fracis Baco, Aristoteles hakkıda söyledikleride haklıdır. Fakat yei matığı (ovum orgao), yai tümdegelime karşı tümevarımı, eski matık (orgaom) yai tümdegelim matığı kadar iyi bir temelledirilmesi gerekir. Hume u eleştirisi deeyciliğe (empiricism) karşı çok güçlü bir darbe idi; eğer öselci akılcılığı (a prioristic ratioalism) ya da kuşkuculuğu uyuşturucu hapları aracılığıyla zihimizi aldatmak istemiyorsak, tümevarımsal çıkarım kousuda tümdegelimsel matığı biçimci temelledirilmesi kadar iyi bir savuma bulmamız gerekir. Tümevarım İlkesii Temelledirilmesi: Şimdi Hume u olaaksız gördüğü tümevarımı temelledirilmesii vermekle işe başlayalım. Bu araştırmayı yaparke öcelikle Hume u karşı çıkışlarıı kesi bir biçimde eyi kaıtladığı sorusuu soralım. Hume, tümevarımsal çıkarımı doğrulamasıı, acak ve acak tümevarımsal çıkarımı başarıya ilettiğii göstermemiz halide sağlaabileceği varsayımı ile işe başladı. Bir diğer deyişle, Hume göre tümevarımsal çıkarımı her geçerli uygulaması, soucu doğruluğuu göstermeyi gerektirir. Ou yukarıda iki maddeyle özetlee karşı çıkışı doğruda doğruya yalızca soucu doğruluğu soruuyla ilişkilidir. Bu yüzde olar, soucu doğruluğuu gösterilemeyeceğii kaıtlar. Şu halde iki maddede özetlee karşı çıkış, sadece Hume u varsayımı geçerli olduğu takdirde kabul edilebilir (valid). İcelememiz gereke işte bu sorudur: Tümevarımsal çıkarımı temelledirimesi içi ou soucuu doğru olduğuu göstermek zorulu mudur?
Oldukça basit bir çözümleme, bize bu varsayımı tutuamayacağıı gösterir. Elbette soucu doğruluğuu kaıtlayabilseydik, tümevarımsal çıkarım temelledirilmiş oldurdu, fakat ou aksi doğru değildir. Tümevarımsal çıkarımı temelledirilmesi soucu doğrulamasıı gerektirmez. Soucu doğrulaması tümevarımı temelledirilmesii zorulu koşulu değil, sadece yeterli koşuludur. Tümevarımsal çıkarım bize, geleceğe ilişki e iyi varsayımı sağlayacak bir işlemdir. Gelecek hakkıda doğruyu bilmesek de, bu kouda e iyi varsayım, yai bildiklerimize göre e iyi bir varsayım buluabilir. Tümevarım ilkesi içi böyle bir özelliği belirleip belirleemeyeceğii sormamız gerekir. Böyle bir şeyi olası olduğu ortaya çıkarsa, tümevarım ilkesi temelledirilmiş olacaktır. Bir örek uslamlamamızı matıksal yapısıı gösterecektir. Bir adam, ciddi bir hastalıkta acı çekiyor olabilir; doktor bize şöyle der: Ameliyatı adamı iyileştirip iyileştiremeyeceğii bilmiyorum; fakat bir çare varsa, o da, ameliyattır. Böyle bir durumda ameliyat temelledirilmiş olur. Elbette ameliyatı adamı iyileştireceğii bilmek daha iyi olurdu. Fakat buu bilmiyorsak, doktoru ifadeside belirtile bilgi, yeterli bir temelledirmedir. Eğer başarıı yeterli koşullarıı sağlayamıyorsak, e azıda zorulu koşullarıı kavramalıyız. Tümevarımsal çıkarımı, başarıı zorulu koşulu olduğuu gösterebilseydik, tümevarım temelledirilmiş olurdu. Böylesi bir kaıt, tümevarımı temelledirilmesi kousuda ortaya koabilecek talepleri karşılardı. Bu durumda görüüşe göre, bizim öreğimizle tümevarım arasıda büyük bir farklılık vardır. Doktoru uslamlaması, tümevarımı gerektirir. Ou yaşamı kurtarmaı olası tek yoluu ameliyat olduğuu bilmesi, diğer tüm deeysel itelikli ifadeler gibi, tümevarımsal geellemelere dayaır. Fakat biz, yalızca uslamlamamızı matıksal yapısıı betimlemek istedik. Eğer böylesi bir uslamlamayı, tümevarım ilkesii bir temelledirilmesi olarak görmek istersek, tümevarımı başarıı zorulu koşulu olma özelliğii tümevarıma başvurmada (does ot presuppose) kaıtlamak gerekir. Böyle bir kaıt ortaya koabilir. Bu kaıtı düzelemek istiyorsak, tümevarımı ereğii belirlemekle işe başlamalıyız. Bizim geellikle tümevarımla geleceği ögörme amacıı güttüğümüz söyleir. Bu taımlama (determiatio) belirsizdir; biz buu yerie itelikçe daha kesi bir formül ortaya koyalım. Tümevarımı ereği, oluş sıklığı belirli bir limite doğru yaklaşa olgular dizisi belirlemektir. Biz bu formülü seçtik; çükü bizim olasılıklara gereksiimimiz olduğuu ve olasılığı sık sık yielemei sıırı olarak taımlamasıı gerekli olduğuu gördük. Bu durumda bizim tümevarımı ereği kousudaki belirlememiz, olasılık yötemlerii uygulamamıza olaak verecek şekilde sağlaır. Tümevarımı ereğii bu şekilde belirleişii, geellikle kabul edile belirleişlerle karşılaştırırsak, ereği dar bir alala sıırladırılmayıp geişletildiği ortaya çıkar. Bizim geellikle geleceği ögörme olarak adladırdığımız şey, özel bir durum olarak bizim formülümüzde yer alır; her A olgusuda sora B olgusuu geldiğii kesi olarak bilme durumu, bizim formülümüzde sık sık yieleişi limitii sayısal değerii 1 olduğu bir duruma karşılık olacaktır. Hume yalızca bu durumu düşüdü. Bu edele bizim araştırmamız Hume ukide, tümevarımı ereğii geel bir kalıp içide kavradığı içi ayrılır. Fakat biz, tümevarım ilkesii sıklığı limitii belirleme aracı olarak
belirlersek herhagi bir olası uygulamayı göz ardı etmiş sayılmayız. Eğer sıklığı sıırıa sahip olursak, Hume tarafıda düşüüle durumu da içere istediğimiz her şeye sahip oluruz. Bu durumda biz, e geel formu içide doğa yasalarıı elde ederiz; bu yasalara hem istatistik yasaları hem de sözü edile edesel yasalar dahildir ve bu soruu (edesel) yasalar istatistik yasaları sıklık limitii sayısal 1 değerie karşılık ola özel bir durumuda başka bir şey değildir. Bu edele biz, sıklığı limitii belirlemesii tümevarımsal çıkarımı ereği olarak düşüme hakkıa sahibiz. Bu ereği herhagi bir biçimde elde edilebilirliğii bir garatisie sahip olmadığımız açıktır. Düya öyle düzesiz olabilir ki, limiti ola diziler oluşturmamız imkasız olabilir. Limiti ola diziler oluşturmamızı sağlayacak kadar düzeli bir evre içi ögörülebilir kavramıı kullaalım. Bu durumda evrei ögörülebilir olup olmadığıı bilmediğimizi itiraf etmeliyiz. Eğer evre ögörülebilir ise tümevarım ilkesii matıksal işlevii e olacağıı sormalıyız. Bu amaçla limit taımıı ele almalıyız. h olarak sıklık, h i p ± є içeriside ve dizii geri kalaıı da bu aralık içide buluacağı şekilde, her belirli є a karşılık bir i olması halide, P de bir limite sahiptir. Buula bizim tümevarım ilkesie yöelik formülümüzü karşılaştırırsak, limit taımıda şuu çıkarsayabiliriz: Eğer bir limit varsa, tümevarım ilkesii kediside hareketle limiti doğru değerie ilettiği dizilere ait bir öğe bulumalıdır. Bu alamda tümevarım ilkesi, limiti belirlemesii zorulu koşuludur. İstatistiğimizi sağladığı sıklığa karşılık h değeriyle karşılaşırsak bu i є a yaklaşım yeri ile özdeş ya da ou öteside olacak kadar geiş olup olmadığıı bilmediğimiz doğrudur. Bizim miz heüz yeterice geiş olmayabilir; fakat de sora P de, є da daha büyük bir sapma olabilir. Bua şöyle yaıt verebiliriz: Biz h de durmak zoruda değiliz; işlemimizi sürdürebilir ve elde edile h i e iyi değerimiz olarak ele alabiliriz. Eğer herhagi bir limit varsa, bu işlem bir ara doğru değer ola P ye iletmelidir; bu işlemi bir bütü olarak uygulaabilirliği P de bir limiti bulumasıı zorulu koşuludur. Buu alamak içi karşıt türde bir ilke tasarlayalım. sıklık limitii a ı sabit değişmez olduğu h e ulaşılması halide hep h +a da buluduğu varsayımıı oluştura birisii düşüelim. Eğer bir adam, i artırmak içi işlemii sürdürürse, limiti kaçıracağı muhakkaktır; eğer bir limit varsa bu işlemi bir ara yalış olması gerekir. Şimdi zorulu koşulu daha iyi bir formülüü elde ettik. Biz bir tek h içi bir tek varsayımda bulumamalıyız; tümevarımsal türde sürekli varsayımlarda buluma işlemii hesaba katmalıyız. Bu işlemi uygulaabilirliği araa zorulu koşuldur. Zorulu koşulu oluştura yalızca bütü işlem ise bu düşüceyi öümüzde dura bireysel duruma asıl uygulayabiliriz? Biz gözlemlediğimiz bireysel ola h i yaklaşma oktasıda є da daha az ayrılıp ayrılmadığıı bilmek isteriz; bu e garati edilebilir e de bir limiti varlığıı zorulu koşulu olarak adladırılabilir. Öyleyse bizim zorulu koşul kavramımız, bireysel durum içi e ifade etmektedir? Öyle görüüyor ki, sözüü ettiğimiz bireysel durum açısıda kavramı herhagi bir uygulama alaı olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Bu güçlük kesi alamıyla sıklık yorumuu bir tek duruma uygulaması sırasıda karşılaştığımız güçlüğe bezer. Bu güçlük diğer sorularda kullaılmış bir kavramı işi içie sokulmasıyla ortada kaldırılabilir. Bu kavram tahmide buluma (posit) kavramıdır. Şayet h olarak sıklığı gözlemlesek ve ou limiti yaklaşık değeri olarak kabul etsek, bu varsayım doğru bir ifade biçimide kabul edilmez; çükü bu, bir bahiste yaptığımız türde bir tahmide bulumaktır. Biz, h i limiti değeri olarak koyarız; yai tıpkı zarı yüzeyie para koyduğumuz gibi h üzerie oyarız; h i e iyi bahsimiz olduğuu biliriz ve dolayısıyla oa oyarız. Buula birlikte burada zar atımıda gerçekleşe bahis türü bakımıda bir farklılık bulumaktadır. Zar öreğide bahse ait ağırlığı biliriz; bu olasılık derecesiyle sağlaır. 1 sayısıyla umaralamış yüzü dışıdaki bir başka yüze oyarsak bu oyuu ağırlığı 5/6 dır. Bu durumda biz, ağırlığı saptamış bir bahiste ya da kısaca saptamış bahiste söz ederiz. h üzerie oyadığımızda, biz ou ağırlığıı bilemeyiz. Bu yüzde ou kör bahis (blid posit) olarak adladırırız. Ou e iyi bahsimiz olduğuu biliriz; fakat ou e kadar iyi olduğuu bilmeyiz. Belki de o e iyi bahsimiz olsa da oldukça kötü bir bahistir. Bua karşı kör bahis düzeltilebilir. Dizilerimizi sürdürmekle h i yei değerii elde ederiz; hep so h i seçeriz. Böylece kör bahis yaklaştırıcı türdedir; sıklığı bir limiti bulusu diye bu türde bahislerde buluma ve oları düzeltme yötemii zamala başarıya iletmesi gerektiğii biliriz. Kör bahsi temelledirilmesii sağlaya işte bu düşücedir. Betimlee işlem, ögörme yötemi olarak adladırılabilir. Bahsimiz olarak h i seçtiğimizde, i yaklaşma yeri olduğu durumu öcede görürüz. Bu ögörü ile yalış değeri de elde edebiliriz; eğer bir limit varsa sürekli ögörüü doğru değere iletmesi gerektiğii biliriz. Bu hususlar tümevarımsal çıkarımı matıksal yapısıı daha kesi bir formülüe iletmektedir. Bizi sıklığı limitie götürecek bir yötem varsa buu tümevarım ilkesi olduğuu belirtmeli; sıklığı bir limit varsa ou bulmaı zorulu koşuluu tümevarım ilkesi olduğuu söyleyemeyiz. Çükü C düzeltimii kullaa başka yötemler vardır. Eğer limiti bulmak istiyorsak dizii sayılarıda birii seçmei zorulu olduğu türde bir eşit koşullar dizisi bulumaktadır ve bir limit varsa, dizii sayılarıda her birisi ou ortaya çıkartmak içi uygu bir yötemdir. O halde, tümevarımsal ilkei uygulaabilirliği, sıklığı bir limitii bulumasıı zorulu koşulu olduğuu söyleyebiliriz. Eşit araçlar dizisii üyeleri arasıda tümevarımsal ilke lehideki karar, e az risk taşıma iteliğie işaret etmek suretiyle temelledirilebilir; her şeye karşı bu kararı büyük bir öemi yoktur. Çükü bütü bu yötemleri yeterice sürekli iseler ayı limit değerie iletmeleri gerekir. Buula birlikte uutulmaması gerekir ki, ola bitei zihisel olarak görme yötemi, sözü fazla uzatmada, dizii bir üyesi değildir; çükü burada gerçekleşe düzeltimii sıfıra yaklaşma koşuluu yerie getirip getirmediğii bilmemekteyiz. İlki buu kaıtlaması gerekir ve acak tümevarım ilkesi, yai dizii üyesi olduğu bilie bir yötem kullamak suretiyle kaıtlaabilir. Bu edeledir ki, olup bitei zihisel olarak görmei bütü bâtıî (içsel) iddialara karşı tümdegelim ilkesi ile bilimsel yötemleri deetimie sokulması gerekir. C
Açıklaa bu çözümlemede Hume u soruuu çözümüü görmekteyiz. Hume, tümevarımsal çıkarımı temelledirilmesi içi soucu doğru olduğu hakkıda kaıt isterke aslıda çok fazla şey istemektedir. Ou tümevarıma eleştirilerii gösterdiği şey, sadece böylesi bir kaıtı gösterilemeyeceğidir. Buula birlikte biz, tümevarımsal çıkarımı, doğru bir ifadeyi elde etme iddiasıyla yapmayız. Bizim elde ettiğimiz bir bahistir; çükü o, uygulaabilirliği ödeyiler olasılığıı zorulu koşulu ola bir işleme karşılık gelir; doğru ödeyilere erişmek içi yeterli koşulları yerie getirmek gücümüz dahilide değildir. Bırakı e azıda bilimi bu özülü ereğii gerçekleştirmek içi zorulu koşulu yerie getirmeyi başarmakla mutlu olalım. Dipotlar: *Makalei özgü adı, Probality ad Iductio dur. Bizim çeviride temel aldığımız meti, A Itroductio to Philosophical Iquiry (Cotemporary ad Classical Sources), editör, Josep Morgolis, Alfred A. Kopf, New York 1978, ss. 570-577 de yayımlamıştır. Meti buraya H. Reichebach ı Experiece ad Predictio adlı yapıtıı 38.39. bölümleride alımıştır. ** H. Reichebach (1891-1953), Alma kökeli olup Viyaa Çevresi i öde gele temsilcileride birisidir ve Berli Matıksal Olguculuk Okuluu kurucusudur. Fizik, matık ve felsefe üzeride çalışa Reichebach, Stuttgart Tekik Üiversiteside yüksek öğreim görmüş, sora Berli, Müih ve Göttige üiversiteleride felsefe ve matık okumuştur. 1915 te olasılık kuramıa ilişki teziyle doktorasıı tamamlamıştır. 1920-1926 arasıda Stuttgart Tekik Üiversiteside dersler vermeye başlaya Reichebach, 1926-1933 yılları arasıda Berli Üiversiteside felsefe dersi okutmuş ve burada Gesellsachaft für Empirische Philosophie yi (Ampirik Felsefe Topluluğu) kurmuştur. Daha sora 1933-1938 arasıda İstabul Üiversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüde felsefe tarihi, bilim felsefesi, sembolik matık dersleri vere filozof, burada Nusret Hızır ile Vehbi Eralp i yetiştirmiştir. 1938 de ABD ye giderek Califoria ve Columbia üiversiteleride dersler; 1952 de de Frasa da Sorboe Üiversiteside koferaslar vermiştir. Matıkçı olgucululuğu öde gele düşüürleride biri olarak Erketis dergisii kurucuları arasıda yer almıştır. Özellikle, görelilik kuramıı ve kuvatum mekaiğii felsefe üzerideki etkisii saptayıp değerledirmeye çalışa Reichebach, geometrii temelleri ve fiziği matıksal yapısı üzerie araştırmaları soucuda, zama ve uzayı apriori olmadığı soucua varmıştır. Kat ta farklı olarak, bu kavramları kayağıı, edesellik ilkesi yerie Eistei ı görelilik kuramıyla açıklamaya çalışmıştır. Kuvatum mekaiğii aykırılıklar ıı gidermek içi klasik matığı yerie üçdeğerli bir matık koymak gerektiğii ileri süre filozofu felsefeye e öemli katkısı, hiç kuşkusuz, olasılığı gerçekleşme sıklığı üzerie bir kuram ortaya koyma yoludaki çabalarıdır. Eistei ı görelilik kuramıa dayaarak zama ve mekaı apriori olmadığıa ilişki düşüce sistemii öteki öemli temeli sayıla olasılık kuramıa göre, bilim ve felsefede tümevarım yötemiyle, kaıtlamaları doğruluğu ya da yalışlığı değil, acak olasılık düzeyi belirleebilir. Bu bağlamda matık da olasılık kurallarıa bağlıdır ve dolayısıyla olasılık, alam soruu bakımıda da geçerlidir. Başlıca yapıtları şulardır: Axiomatik der Relativistische Raum-Zeit-Lehre (Göreli Uzay-Zama Öğretisii Aksiyomatiği, 1920); Ziele ud Wege der Heutige Naturphilosophie (Bugükü Doğa Felsefesii Yolları ve Amaçları, 1931); Wahrscheilichkeitslogik (Olasılık Matığı, 1932); Wahrscheilickeitslehre (Olasılık Öğretisi, 1935); Experiece ad Predictio (Deey ve Ödeyi, 1938); From Copericus to Eistei (Koperik te Eistei a, 1942); Philosophical Foudatios of Quatum Mechaics (Kuvatum Mekaiğii Felsefi Temelleri, 1944); Elemets of Symbolic Logic (Simgesel Matığı Öğeleri, 1947); The Rise of Scietific Philosophy (Bilimsel Felsefei Doğuşu, 1951); Directio of Time (Zamaı Yöü, 1956). *** OMÜ Siop Eğitim Fakültesi, Sııf Öğretmeliği Aabilim Dalı. Yapmış olduğum çeviriyi gözde geçirip, gerekli düzeltmeleri yapa değerli öğretmei Prof. Dr. Mehmet Dağ a teşekkürü bir borç bilirim.