Pilositik astrositom



Benzer belgeler
Epilepsi Cerrahisi Sırasında Saptanan Tümörler Slayt Semineri

DİFÜZ GLİAL TÜMÖRLER

Beyin tümörlerinde genel olarak kabul görmüş sınıflandırma WHO (World. Health Organization) tarafından yapılmış olan ve periyodik olarak yenilenen

SANTRAL SİNİR SİSTEMİ TÜMÖRLERİ

Dr. Figen Söylemezoğlu

İntrakranial. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Kliniği. Prof.Dr.Abdülvahap GÖK

Nörofibromatozis Tip 1 Tanılı Olguların Değerlendirilmesi: Tek Merkez Deneyimi

Glial tümör olguları Hipotalamik pilositik astrositom

Rejin Kebudi, Samuray Tuncer, Omer Gorgun, F. Betul Cakır, Sema Bay Büyükkapu, Inci Ayan, Gönül Peksayar, Fulya Yaman Ağaoğlu, Emin Darendeliler

İntradural Spinal Tümörler. Dr. Fuldem Yıldırım Dönmez Başkent Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı, Ankara

Beyin sapı gangliogliomu: Olgu sunumu*

Adrenalde sık ve nadir görülen lezyonlar. Dr.Aylar Poyraz Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM

Cerrahi Patologlar için Nöroradyoloji

OLGU. 57 yaşında Sağ memede son 10 ayda hızla büyüyen kitle

İNTRAKRANYAL TÜMÖRLER. CEM CALLI Dept. Of Radiology, Section of Radiology, Ege University, Izmir, Turkey

GLİAL TÜMÖRLERDE AYIRICI TANIDA KULLANILAN İMMUNOHİSTOKİMYASAL IDH-1, ATRX, p53 ve FISH 1p19q KODELESYONU

SEREBELLAR HEMANJİOBLASTOMLAR

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Dr. Merih Tepeoğlu Başkent Üniversitesi Patoloji A.B.D

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Tiroid bezinde ender bir mezenkimal tümör. Dr. Ersin TUNCER Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

İTF

Pleomorfik mezankimal tümörler ve taklitçileri. Dr. Bahar Müezzinoğlu

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

Dr. Halil İbrahim SÜNER, Dr. Özgür KARDEŞ, Dr. Kadir TUFAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji A.D. Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve

Endometrial stromal tümörler

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

Çocukluk çağı yuvarlak hücreli tümörleri 21.Ulusal Patoloji Kongresi İzmir. Dr.Aylar Poyraz Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD

DİFFÜZ GLİOMLAR: ASTROSİTOMLAR. Dr. İnanç Elif Gürer Akdeniz Üniversitesi

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

BEYİN TÜMÖRLERİ: RİSK FAKTÖRLERİ. 1. Ailesel hastalıklarla ilişkisi

MEME PATOLOJİSİ Slayt Semineri Oturum Başkanları: Dr. Osman ZEKİOĞLU - Dr. Gülnur GÜLER

NF-2 VAKALARINDA İNTRAKRANİAL TÜMÖR YÖNETİMİ. Doç.Dr. Kadir Tufan Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi A.D.

Savaş Baba, Sabri Özden, Barış Saylam, Umut Fırat Turan Ankara Numune EAH. Meme Endokrin Cerrahi Kliniği

Cerrahi: Hangi Hastalara Prof. Dr. Sertaç İşlekel

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

OLGU SUNUMU. Prof. Dr. Yeşim Gürbüz

T.C. Sağlık Bakanlığı Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Laboratuarı Şef: Doç. Dr. Fevziye Kabukçuoğlu. Dr.

NÖROFİBROMATOZİS TİP I RADYOLOJİK BULGULAR. Dr. Özlem ALKAN

MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ABD. Dr.Rashad Rzazade

MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR?

MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ

MESANE TÜMÖRLERİNİN DOĞAL SEYRİ

Hemanjioblastom (6 olgunun histopatolojik özellikleri)

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Endometrium Karsinomları

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm

Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım. Dr.

K TÜMÖRLERDE VE REAKT

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın

Pediatrik karaciğer kitlelerinde ayırıcı tanı

Sinir Kılıfı Tümörleri. Doç. Dr. Halil KIYICI 2016

Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni

Konuşma planı PEDİATRİK SUPRATENTORYAL BEYİN TÜMÖRLERİ. Epidemiyoloji. CBTRUS 2011 report. Genetik sendromlar 4/26/2014

YÜKSEK DERECELİ GLİAL TÜMÖR TEDAVİSİNDE GÜNCEL YAKLAŞIM. Dr. Melek Nur Yavuz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD

PEDİATRİK KARACİĞER KİTLELERİ

PRİMER SPİNAL GLİOBLASTOMA

Meme Kanseri Cerrahisinde İntraoperatif Değerlendirme Ne kadar güvenebiliriz?

ADENOKARSİNOMLARDA HİSTOLOJİK ALT TİPLER. Prof. Dr. Ali VERAL Ege ÜTF Patoloji A.D. 21. Ulusal Patoloji Kongresi İzmir

Over Kanserinde Tedavi. Dr. M. Faruk Köse Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ. Klinik ve patolojik özellikler

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

DİĞER EMBRİYONAL TÜMÖRLER II.BÖLÜM. DR. NİL ÇOMUNOĞLU İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

Pediatrik Over Tümörleri Slayt Semineri

ERKEN EVRE OVER KANSERİ VE BORDERLİNE OVER TÜMÖRLERİ. Dr. Derin KÖSEBAY

ERİŞKİN BEYİN TÜMÖRLERİ. Yrd.Doç.Dr.Adalet ARIKANOĞLU D.Ü.T.F.Nöroloji A.B.D

SERT DOKUNUN SULU (KĠSTĠK) LEZYONU. Dr Arzu AVCI ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ PATOLOJİ KLİNİĞİ 17 Kasım 2011

Prostat Tümörlerinde WHO 2016 Sınıflandırması DR. BORA GÜREL KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ANABİLİM DALI

Osteosarkom Tedavisinde Neoadjuvan Tedavi. Dr. Bülent Yalçın 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, Mart 2014 Susesi Otel, Antalya

DERMATOFİBROSARKOM PROTUBERANS. Doç. Dr. Filiz Canpolat Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği

Meme Olgu Sunumu. Gürdeniz Serin. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı. 3 Kasım Antalya

Erken Evre Akciğer Kanserinde

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi

NEOPLAZİ D R. Y A S E M İ N S E Z G İ N. yasemin sezgin

GENETİK VE ÇOCUKLUK ÇAĞI HASTALIKLARI. Webmaster tarafından yazıldı. Pazar, 11 Ocak :38 - Son Güncelleme Perşembe, 15 Ocak :09

MEME KANSERİNİ NASIL RAPORLAYALIM. Serpil Dizbay Sak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji ABD

İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR. Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir

BAŞ BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ. Dr. Sezer Kulaçoğlu Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Santral Sinir Sistemi Rabdoid Teratoid Tümörü Radyoterapisi. Dr. Ayşe Hiçsönmez AÜTF Radyasyon Onkolojisi Nisan 2013

İnsidental Medüller Tiroid Kanserinde Ne Yapalım

Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

Displastik nevüs?malign melanom? Prof. Dr. Cuyan Demirkesen İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Demansta görüntülemenin rolü Dr.Ercan Karaarslan Acıbadem Üniversitesi

BAŞ-BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ-TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ OLGU SUNUMU. Dr. Özlem Saraydaroğlu

Sunum planı. Kranyal ve spinal vasküler hastalıklarda radyocerrahi. Radyasyonun damarlar üzerindeki etkileri. Radyasyonun damarlar üzerindeki etkileri

KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

Beyin Tümörleri. Prof. Dr.Murat Söker

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel

BEYIN METASTAZLARINDA RADYOCERRAHI. Dr. Faruk Zorlu Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anablim Dalı

GLİAL TÜMÖRLERDE POSTOP GÖRÜNTÜLEME

Transkript:

Türkiye Ekopatoloji Dergisi 2004; 10 (1-2): 51-56 Pilositik astrositom Pilocytic astrocytomas Çiçek Bayındır İstanbul Üniversitesi, Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı, Çapa-İstanbul Özet Pilositik astrositom (PA) diffuz astrositom ile karşılaştırıldığında iyi sınırlı bir neoplazmdır. Genellikle 20 yaşın altında görülür, 8-13 yaşları arasında pik yapar. Lokalizasyon, serebellum, optik sinir, optik kiazma, hipotalamus, üçüncü ventrikül bölgesi, spinal kord ve temporal lob olarak sıklık sırasına göre sıralanabilir. Ponsun dorsal bölümünde ekzofitik gelişir. Nörofibromatozis (N.F) tip I ile birlikte görülebilir. Sporadik olanların %20 sinde 17 q kromozomda allelik kayıp görülür. Bu tümörlerde diffüz astrositomlardan farklı olarak TP 53 mutasyonu çok azdır. Pilositik astrositomun makroskopik özellikleri farklı lokalizasyonlarda, farklılık gösterir. Histolojik olarak; bifazik doku paterni ile karakterizedir. Rosenthal fibrilleri, eozinofilik granüler cisimcikler ve damarlarda hiyalinizasyon görülebilir. Hücresel pleomorfizm, nükleer hiperkromazi, vasküler proliferasyon, meningial yayılım ve nekrozun bulunuşu anaplazi belirtisi değildir. Pilositik astrositomda anaplazi (malignite) bulgusu, mitozun anlamlı artışıdır. Sağaltım, total cerrahi rezeksiyondur. Cerrahi olarak çıkarılamıyan orta hat yerleşimli tümörlerde radyoterapi uygulanabilir. 5 yaşın altındaki çocuklarda hipotalamus ve optik traktüs lokalizasyonlu tümörlerde, 5 yaşın sonuna kadar, çocuğu cerrahi tedavi ve RT nin travmatik etkisinden korumak için kemoterapi kullanılabilir. Pilositik astrositom, benign, yavaş büyüyen, klinik öyküsü uzun olan bir tümördür. Rekürrensiz survi 20 yılın üzerinde olabilir. PA da seyrek olarak malign rekürrens görülebilir (Anaplastik PA, WHO Grade III) Anahtar sözcükler: Pilositik astrositom, Rosenthal fibrilleri, bifazik görünüm. Summary Pilocytic astrocytoma (PA) is a well circumscribed neoplasm compared to diffuse astrocytoma. It is generally encountered under the age of 20 with a peak incidence between the ages 8 and 13. With respect to incidence, localization is as follows: cerebellum, optic nerve, optic chiasm, third ventricle region, spinal cord and temporal lobe. It arises as an exophytic mass at the dorsal part of the pons. It may be associated with neuorfibromatosis (NF) type I. Allelic loss is noticed at chromosome 17q in the sporadic cases. When compared with diffuse astrocytomas, TP 53 mutation is very low in these tumors. Gross features of pilocytic astrocytoma differ in various localizations. Histologically it is characterized by biphasic tissue pattern. Rosenthal fibres, eosinophilic granular bodies and hyalinization of vessels may be observed. Cellular pleomorphism, nuclear hyperchromasia, vascular proliferation, meningeal extension and the presence of necrosis are not indicators of anaplasia. In pilocytic astrocytoma the feature of anaplasia (malignancy) is considerable increase of mitoses. Treatment is total surgical excision. For midline tumors which cannot be removed surgically, radiotherapy may be applied. In children under the age of five with tumors of hypothalamus and optic tract, chemotherapy may be administered till the end of age five in order to protect the child from the traumatic effects of surgery and radiotherapy. Pilocytic astrocytoma is a benign, slow growing neoplasm with a long clinical history. Survival without recurrences may be over 20 years. Malignant recurrence may be rarely encountered (Anaplastic PA, WHO Grade III). Key words: Pilocytic astrocytoma, Rosenthal fibres, biphasic patern 51

Ç. Bayındır Türkiye Ekopatoloji Dergisi 2004; 10 (1-2): 51-56 P ilositik astrositomlar primer beyin tümörlerinin %2-6 sını oluşturur, %70 i 20 yaşın altında görülür. Bu yaş grubunda serebellumun en sık görülen tümörüdür. Erkek ve kadın cinsleri arasında görülme sıklığı açısından fark azdır (1). Makroskopik özellikleri Pilositik astrositom geliştiği bölgeye göre değişir. Bu tümör, lokalizasyona göre serebeller astrositom, optik gliom, beyin sapı gliomu ve infundibulom olarak da adlandırılır. Pilositik astrositomun en sık yerleşim yeri serebellumdur. Serebellumda mural nodül içeren kistik tümör yada soliter tümör özelliğindedir. Çevre dokudan iyi sınırlıdır. Optik sinir ve beyin sapında sınırları daha az belirgindir. Optik kiazma ve optik sinirdeki PA lar fuziform yayılım gösterir ya da küresel kitle yapar. Serebellumda %80, hemisferlerde %20 vermisde lokalize olur. olgulaların 1/3 ünde beyin sapına sekonder invazyon vardır. Pilositik astrositomların kesit yüzü gri-pembedir, mukoid dejeneresans gösterir, kist içerebilir. Optik yol astrositomlarının %55 i 5 yaşın altındaki çocuklarda görülür, bunların %50-85 i optik kiazmayı ve hipotalamusu tutar. Optik yolun posterior bölümünün PA ları, optik sinire sınırlı tümörlerden özellikle 5 yaşın altındaki çocuklarda daha agresiftir. Optik sinir PA larında sinir dokusuna diffüz yayılım görülebilir. PA subaraknoidal alanda yayılabilir. Bu tümörlerde kollagen ve retikülin içeren desmoplazik reaksiyon görülür. Subaraknoidal invazyon NF I ile birlikte olan PA da daha sıktır. Hipotalamus, talamus ve beyin sapını tutan geniş çaplı tümörler, intraventriküler tümör özelliğindedir. Bunlarda orijini belirlemek zor olabilir. Pilositik astrositom, beyin sapında ponsun dorsal bölümünde egzofitik gelişir (Diffüz astrositom, beyin sapında ponsun ventral bölümünde lokalize olur) (2). Serebral hemisferlerde diffüz astrositom, PA dan daha sıktır. Bu bölgede PA nın en sık yerleşim yeri temporomezial bölgedir. Nörofibromatozis (NF) tip I olan hastalarda, optik sinirde, üçüncü ventrikül bölgesinde, serebellumda ve spinal kordda PA görülebilir. NF I de en sık görülen ve en karakteristik olan, optik sinir tümörleridir. Bilateral optik sinir PA ları NF tip I için karakteristiktir. Bu tümörlerin çoğu yavaş seyirlidir. Bazı örneklerde spontan regresyon görülebilir (3). Korpus kallozumda çıkan az sayıda PA vardır. Sitolojik özellikleri Pilositik astrositomun sitolojik özellikleri geniş farklılıklar gösterir, tümörün bifazik karakterini, kompakt ve gevşek alanlar oluşturur. a) Kompakt alanlar: Dağınık düzensiz saç benzeri uzantıları olan uzun bipolar pilositik hücreler bulunur. Pilositik sözcüğü saç hücresinin karşılığıdır. Bu hücrelerin kısmen hiperkromatik ovoid nükleusları vardır. Hücreler demetler oluşturur ya da dağınık gelişigüzel oryantasyon gösterir. b) Gevşek mikrokistik alanlar: Yıldızsı hücreler ( stellate hücreler) vardır. Her iki patern glial fibrilleri içerir. Değişik lokalizasyonlu tümörlerde bu iki yapısal karakter farklı orandadır. Örneğin; yıldızsı hücreler serebeller astrositomda belirgindir. Mitoz çok az ya da yoktur. BUdR labelling indeks çoğu olguda %1 in altındadır. Pilositik astromların çoğunda Ki- 67 (MIB-I) proliferasyon indeksi %1 in hafif üzerindedir (4). Bazı örneklerde fokal olarak % 4 in üzerinde olabilir (5). DNA flow (akım) sitometri ile tümör hücrelerinde S-fazı %3-5 den azdır. PA lar aneuploiddir. Multinükleer dev hücreler görülebilir. Bunlar hiperkromatik nüveli değildir. Mitotik aktivite göstermez. Rosenthal fibrilleri, elonge, irregüler şişkinlikleri olan 20 yada daha fazla mμ çapında eozinofilik hiyalen yapılardır. Pilositik astrositom da gruplar halinde ya da tek tek dağınık halde görülür. Kompakt alanlarda Rosenthal fibrilleri daha sıktır. Bu fibrillerde eozinofili eritrositler gibidir, küçük çaplı damarlar içinde tek sıra halinde dizilmiş eritrositlerle karıştırılmamalıdır. Rosenthal fibrilleri PA ların çoğu için karakteristiktir. Diğer astrositik tümörlerde, ependimomlarda ve reaktif gliozis gösteren beyin parankiminde de görülebilir. 52

Pilositik astrositom Türkiye Ekopatoloji Dergisi 2004; 10 (1-2): 51-56 Rosenthal fibrillerinin periferinde değişik miktarda, yumak tarzında GFAP bulunur. Rosenthal fibrilleri Alfa- B crystallin e immün pozitiftir. Elektron mikroskopik olarak; glial intermediet filamentleri içerir (1). PA da eozinofilik granüler cisimcikler (protein damlacıkları) tanı için değerlidir, spesifik değildir, tümörün gevşek alanlarında görülür, 20 mμ çapındadır. Bu cisimcikler uzun süreli gliozisde de görülebilir. Eozinofilik granüler cisimcikler, alfa-b- crystallin, Ubiquitin, alfa-1 antitripsin, alfa-1 antichymotiypsin ve beta-amiloid prekürsor protein içerir. Elektron mikroskopik olarak, osmiofilik materyalin membrana bağlı acretion larıdır. PA da damarlarda hiyalinizasyon diğer bir belirleyici özelliktir. PA da damarlar yavaş büyüyen astrositik tümörlere uymayan özellikler gösterir. Mikrovasküler proliferasyon sıktır ve biyolojik gidişin kötü olacağının göstergesi değildir. Tümör hücrelerinin vasküler endotelyal growth faktör (VEGF) ekspresyonu vasküler proliferasyonu açıklayabilir. PA lar BT ve MRI da kontrast tutar. Bu nedenle radyolojik olarak çocuklarda, serebellumda medülloblastom ve ependimomla, erişkin hastalarda hemangioblastom ve metastazla karıştırabilir. Histolojik olarak, multikanallı damar grupları görülebilir. Bunlar glioblastomdaki tipik glomerüloid, damar topluluklarından farklıdır. PA da ince duvarlı damarları perivasküler boşluk ve glia limitansın bazal membranı çevreler. Bu topluluklar, hipertrofik endotel içeren hiyalinize damarlardan da oluşabilir. Ayrı kanalların seçilmesi ile glioblastomdaki mikrovasküler endotelial proliferasyonu içeren glomeruloid yapılardan ayrılır. PA lokal olarak yayılabilir, çevresindeki dokuyu 1-2 mm infiltre edebilir (6). Bu alan içinde nöronlar ve diğer normal hücreler kalabilir. Subaraknoid invazyon NF 1 ile birlikte olan PA da görülür (7). Subaraknoidal alanda gelişen tümörlerde, retikülin ve kollagen bağ dokusunun varlığı ile karakterize desmoplastik reaksiyon görülür. Bu tümörün subaraknoidal boşluktan uzak yayılımı nadirdir. Yayılım olursa yavaş olur. Nöroradyolojik olarak; klasik olanlar, kontrast tutan mural nodül içeren kistik tümörlerdir. olguların %68 inde kistik yapı bulunur. Kiazmatik lokalizasyonlu PA larda kistler daha düşük orandadır (6). BT de tümörün solid kompenenti hipodens (%43) ya da isodens (%51), az olarak (%6) hiperdensdir. Kalsifikasyon %11 oranındadır. MRI da %96 iyi sınırlı görülür, %5 vasojenik ödem vardır. %94 oranında görülen kontrast tutulumu mikrovasküler proliferasyonun varlığına bağlıdır. T1 de düşük signal intensitesi gösterir. T2 de gri-cevhere kıyasla daha yüksek signal verir. Pilositik astrositom yavaş büyüyen bir tümördür. Hastanın klinik öyküsü aylara yıllara dayanır. Diffüz astrositomun aksine malign astrositoma değişme eğilimi, göstermez denecek kadar düşüktür. Pilositik astrositom da rekürrensiz survirin süresi primer tümörün total olarak çıkarılıp çıkarılmamasıyla ilintilidir. Klinik bulguların hızla ilerlemesi her zaman progresyon anlamına gelmez. Tümör kistinin genişlemesi gibi başka nedenlere de bağlı olabilir. NF 1 i olan hastaların %15 inde, çoğu optik sinir lokalizasyonlu PA vardır. Optik sinir lokalizasyonlu PA sı olan hastaların 1/3 ünde NF 1 in diagnostik özelliği görülür (7). NF-1 in bulunduğu hastalarda multisentrik PA nöroradyolojik olarak gösterilmiştir (11). İyi bir cerrahi tümör rezeksiyonu takiben, rekürrens 20 yıla varabilen uzun bir süre sonra ortaya çıkar. Rekürrens yapan tümörün histolojik özellikleri primer tümörle aynıdır. Sıradışı örneklerde PA nın malign rekürrens gösterdiğini saptayan ve bildiren kaynaklar vardır. Meningial yayılım ve malign transformasyon gösteren örneklerin çoğunda primer tümör hipotalamusda lokalizedir. Cerrahi tümör eksizyonunu takiben hastalara RT ve kemoterapi uygulanmıştır (12,13). Bu örneklerde meningial yayılım ve malign transformasyon görülmüştür. Sporadik PA larda, NF 1 geni şifreleyen bölgeyi kapsayan 17Q kromozom kaybı vardır. Bu bölge tümör supresör fonksiyonu nedeniyle 17Q da LOH ile PA dahil çeşitli neoplazmların gelişiminde rol oynayabilir. PA da diffüz astrositomdan farklı olarak TP53 mutasyonu çok nadirdir. Kiazmatik ve hipotalamik gliomlar Hipotalamus ve optik yol gliomları pediatrik intrakranial tümörlerin %5 ini oluşturur. Bunlar içinde, optik kiazma 53

Ç. Bayındır Türkiye Ekopatoloji Dergisi 2004; 10 (1-2): 51-56 ve hipotalamus tutulumu %60 dır. Bu tümörlerin büyük çoğunluğu PA dır. Bu bölgede erişkinlerde malign gliomlar ve glioblastom görülebilir. Kiazmatik ve hipotalamik gliomu olan hastaların ¾ ünde NF tip I vardır (14 ). Kiazma ve hipotalamus birlikte tutulduğunda genellikle neoplazinin çıkış yerini saptamak zordur. Bu nedenle bu tümörler tek bir antite olarak düşünülür. Vizuel septomlar, baş ağrısı ve endokrin bozukluklardan oluşan klinik bulgular 5 yaş civarında ortaya çıkar. MR de T1 de genellikle iso yada hipointens, mikrokist yapıları gösteren solid karakterdedir. T2 de hiperintestdir ve kontrast tutar. Sella genellikle normaldir. Tedavide cerrahi rezeksiyon, RT ve/veya kemoterapi uygulanır. Kemoterapi özellikle 5 yaşın altındaki çocuklarda cerrahi ve RT nin travmatik etkisini geciktirmek için kullanılır. İnfantlarda kiazmatik-hipotalamik tümörler leptomeningeal yayılım ( seeding ) gösterebilir. Bu durum prognoza kötü etki eder (11). Kiazmatik neoplazilerin prognozu optik sinir gliomlarından daha kötüdür. Pilositik astrositomun variantları 1. Anaplastik pilositik astrositom 2. Diffüz pilositik astrositom 3. Monomorf pilomiksoid astrositom Anaplastik (malign) pilositik astrositom (DSÖ Derece III) Fibriler astrositomda, anaplazi ve progresyon belirtisi olan, belirgin nükleer pleomorfizm, vasküler proliferasyon, meningeal yayılım, nekroz odaklarının varlığı gibi pek çok özellik, PA da malignite (anaplazi) işareti değildir (16). Pilositik astrositomda anaplazi belirtisi neoplazik hücrelerde mitotik aktivitenin artışıdır. Anaplastik PA da nekroz genellikle vardır. Nekrozun varlığı, mitozun anlamlı düzeyde artmadığı hallerde, tek başına, anaplazi (malignite) için tanı değeri taşımaz (16). Anaplastik (malign) PA, cerrahi nöropatologun nadir karşılaştığı bir tümördür. 107 PA nın incelendiği bir yayında, 2 si RT görmüş 4 hastada, malign (anaplastik) PA saptanmıştır (17). Agresif infantil PA lar üç yaşın altındaki çocuklarda supraseller bölgede yazılmıştır. Bu tümörler belirgin mukoid değişiklikler ve yüksek mitotik aktivite gösterir. Kafa kaidesine ve sfenoid sinüse invazyon gösteren örnekler rapor edilmiştir. Diffüz pilositik astrositom Klinik olarak diffüz astrositoma benzeyen nadir neoplazilerdir. Bir örnek rapor edilmiştir, prognoz hakkında kesin bilgi yoktur. Diffüz yayılan bir tümördür. Esas tabloyu Rosenthal fibrilleri oluşturur. Rosenthal fibrilleri damarlar çevresinde yoğundur. Bu özelliği ile Alexander hastalığına benzer. Yaş ve klinik hikaye farklıdır. Alexander hastalığındaki genetik defektin belirlenmesi iki hastalığı ayırır. Diffüz PA, nodüler PA nın çevresi olarak değerlendirilmemelidir. Monomorf pilomiksoid astrositom Küçük çocuklarda görülür. Ortalama görülme yaşı 10 aydır. Klinik bulguları; gelişme geriliği ve intrakranial basınç artışıdır. Mikroskopik olarak, gevşek fibriler mikzoid bir zemin üzerinde, küçük igsi bipolar hücrelerden oluşur. PA nın klasik bifazik yapısı yoktur. Rosenthal fibrilleri görülmez. Eozinofilik cisimcikler bir örnekte görülmüştür. Kistik yapılar sıktır, vasküler proliferasyon yaygındır. Nükleer pleomorfizm orta derecededir. Tümör hücreleri GFAP ye immün pozitiftir, sinaptofisin ve kromogranine negatif immün yanıt verir. Pediatrik astrositomlar içinde, monomorf pilomiksoid histolojik yapıda, hipotalamus, optik kiazma, talamus ve temporal lob lokalizasyonlu 18 vaka rapor edilmiştir. Bunların 4 ünde fokal nekroz, 3 ünde komşu parankime infiltrasyon görülmüştür. Neoplazik hücrelerde Ki-67 (MIB-I) proliferasyon indeksi %4 civarındadır. Progresyonsuz 1 yıllık sürvi %38.7 dır. Bu tümörler PA dan daha agresif gidişlidir. Son çalışmalar bu tümörü klinik ve patolojik olarak klasik PA dan ayırmıştır. Histolojik ayırıcı tanı Biopsi örneği küçük olduğunda, PA nın tipik histolojik özellikleri görülemeyebilir. Klinik ve radyolojik özelliklerle, ayırıcı tanıda aşağıdaki tümörler bulunabilir. 54

Pilositik astrositom Türkiye Ekopatoloji Dergisi 2004; 10 (1-2): 51-56 İntrakranial ve spinal lokalizasyonlu tümörlerde histolojik ayırıcı tanı, hastanın yaşı ve tümörün lokalizasyonu göz önünde tutularak yapılır. Çocuklarda, medulloblastom, ependimom, kavernöz hemanjiom ve arterio-venöz malformatif damar yumağı (AVM). Erişkinlerde, serebellar hemangioblastom, karsinom metastazı, vestibuller Schwannom, AVM ve diffüz astrositom. a) Medulloblastom hücrelerinin nükleusları PA hücrelerininkinden daha irregülerdir ve hiperkromatiktir, sitoplazmaları daha azdır. Smearlerde medulloblastom hücrelerinin, pilositik hücrelerdeki gibi uzun astrositik uzantıları yoktur. Parafin kesitlerde, medulloblastomda mitoz ve apopitotik hücreler belirgindir. GFAP ye karşı PA da yaygın ve kuvvetli, medulloblastomda hücreler glial diferansiyasyon varsa yama tarzında immünpozitivite görülür. Medulloblastom hücreleri, sinaptofizine karşı da benzer özellikte immün pozitivite gösterilebilir. b) Ependimom ve PA glial tümörlerdir ve GFAP eksprese ederler. Rosenthal fibrilleri ependimomda da görülebilir. Ependimomda damarlar çevresinde pseudorozetler ve gerçek rozetler vardır. GFAP, damarlar çevresindeki hücre uzantılarında pozitiftir, PA da GFAP pozitivitesi yaygındır. Her iki tümörde de damarlarda hiyalinizasyon görülür. Pilositik astrositomda kompleks multikanallı damarlar vardır, bu özellik ependimomda görülmez. Ependimom, cerrahi tümör rezeksiyonunu takiben subaraknoidal alana yayılabilir, prognoz, başarılı cerrahi rezeksiyonun uygulandığı PA dan daha kötüdür. c) Gangliogliom, PA gibi kistik, mural nodül içeren bir tümördür. Kist duvarı ve tümörün glial komponenti PA ya benzeyebilir. Gangliogliomda gangliyon hücrelerine benzeyen büyük neoplastik nöronal hücreler mevcuttur. Bu hücreler PA içinde kalmış normal nöronlardan ayrılmalıdır. Gangliogliomdaki nöronal hücreler irregülerdir, birbirinden farklı görünümdedir. İki nüveli nöronal ve ganglion hücrelerinin artmış sayıda oluşu neoplastik gangliyon hücresi kuşkusu uyandırmalıdır. Gangliogliomda glial komponent PA özelliğini taşıyorsa, genellikle daha az elonge, daha ovalimsi hücrelerden oluşur, Rosenthal fibrilleri daha azdır, damarlar çevresindeki lenfositik hücreler daha belirgindir, damarlar daha irregülerdir. malformasyon benzeri özelliktedir. Gangliogliomda meningeal yayılım daha sıktır. d) Kavernöz hemanjiomda damarlar çevresindeki, AVM de damarlar arasındaki gliotik doku PA nın sitolojik özelliklerini gösterebilir. Burada diğer reaktif gliozis gösteren beyin parankiminde olduğu gibi Rosenthal fibrilleri de bulunabilir. Rosenthal fibrilleri, uzun süreli gliozisde, geniş alanlar oluşturur, PA da tümör içinde birbirinden ayrı olarak, dağınık halde bulunur. PA hücrelerinin genellikle oval, nükleolusu seçilen nüvesi, gliotik dokuyu oluşturan hücrelerin, daha küçük ve daha koyu nüvesi vardır. e) Serebeller hemanjioblastomda, kist duvarındaki gliozis PA dan yukarıda belirtilen farklılıklarla ayrılır. Nodülden alınan biyopsi örnekleri de PA ile ayırıcı tanıya girebilir. Hemangioblastomda frozen kesitlerde sudanofilik lipid görülür. Parafin kesitlerde, hücre gruplarını retikülin sarar, damarlar ince duvarlıdır ve ince dallanmalar gösterir. PA da damarlar hiyalinizedir. g) Metastatik sarkomlar, PA ya benzeyebilir. Sarkomu oluşturan hücreler arasındaki retikülin, PA da GFAP immünpozitivitesi, histolojik ayırıcı tanıyı sağlar. h) Vestibular Schwannom da, PA ya benzer özellikteki iğsi hücreler arasında retikülin ağının bulunuşu, PA da GFAP ekspresyonunun varlığı histolojik ayırımı sağlar. I) Diffüz astrositoma göre PA genellikle daha iyi sınırlıdır. Diffüz astrositomda damarlar ince duvarlıdır, PA da damarlar hiyalinizedir ve multikanallıdır. i) Temporal bölgede lokalize PA larla disembrioblastik nöroepitelial tümörle (DNET) histolojik ayırıcı tanıya girebilir. j) DNET kortikal lokalizasyonludur, nodüler yapıdadır, glio-nörol hücrelerden oluşur, musin içinde matür dismorfik nöronlar bulunur, kortikal displazi ile birlikte olabilir. k) Çocuklarda anaplastik (malign) beyin sapı tümörlerinin periferik bölümü PA ya benzeyebilir. 55

Ç. Bayındır Türkiye Ekopatoloji Dergisi 2004; 10 (1-2): 51-56 Kaynaklar 1. Ellison D, Love S, Chimelli L, Harding B.N, Lowe J, Vinters H.V Astrocytic neoplasms. Mosby: Edinburgh 2004; 623-640. 2. Fisher PG, Breiter SN, Calson BS et al A clinicopathologıcal reappraisal of braın stem tumour classification. Identification of pilocytic astrocytoma and fibrillary astrocytoma as dıstinct entites. Cancer 2000; 89: 1569-1576. 3. Listernıck R, Louis DN, Packer RJ Gutmann DH et al Optic pathway gliomas in children with neurofibromatosis 1: Consensus statement from the NF 1 Optıc Pathway Glioma Task Force. Ann Neurol 1997; 41: 143-149. 4. Giannini C, Scheithauer BW, Burger PC et al, Cellular proliferation in pilocytıc and diffuse astrocytomas. J Neuropathol Exp Neurol 1999; 58: 46-53. 5. Ito S, Hoschino T, Shibuya M etal. Proliferative characteristics of juvenile pilocytic astrocytomas determined by bromodeoxyuridine labelling. Neurosurgery 1992; 31: 413-419. 6. Christoforidis GA, Drevelegas A, Bourekas EC, Karkavelas G. Low grade gliomas. İn: Drevelegas A. (Ed) İmaging of Brain Tumors with Histological Correlations. Springer. Berlin, 2002 241: 40-47. 7. Peter L. Lantos, David N. Louis, Marc K.Rosenblum and Paul Kleihues. Tumors of the Nervous System. In: David I Graham and Peter L Lantos. Greenfield s Neuropathology Vol 2 Arnold: London. 2002: 767-1052. 8. Deimlıng A von, Louis DN, Menon AG etal, Deletions on the long arm of choromosome 17 in pilocytic astrocytoma. Acta Neuropathol (Berl) 1993: 86-81-5. 9. Shoshan Y, Nıshiyama A, Chang A et al. Expression of oligodendrocyte progenitor cell antigens by gliomas: implications for the histogenesis of brain tumors. Proc Natl Acad Sci USA 1999; 96: 10361-6. 10. Figarella-Branger D, Daniel L, Andre P etal. The PEN5 epitope identifies an oligodendrocyte precursor cell population and pilocytic astrocytomas Am J Pathol 1999; 155: 1261-9. 11. Kirser RJ de, Wolt Rouendaal D de, Bots GT et al. Optic glioma with intraocular tumour and seeding in a child with neurofibromatosis. Am. J. Ophthalmol 1989; 108: 717-25. 12. Mamelak AN, Prados MD. Obana WG et al. Treatment options and prognosis for multicentric juvenile pilocytic astrocytoma. J Neurosurg 1994; 81: 24-30. 13. Matsumoto T, Uekusa T, Abe H et al. Multıcentric astrocytomas of the optic chiasm, braın stem and spinal cord. Acta Pathol Jpn 1989; 39: 664-9. 14. Janss AJ, Grundy R, Cnaan A et al (1995) Optic pathway and hypothalamıc (Chismatic gliomas in children younger than age 5 years with a 6-year fallow-up. Cancer 75: 1051-1059. 15. Perilongo G, Carollo C, Salviati L et al. Diencephalic syndrome and disseminated juvenile pilocytic astrocytomas of the hypothalamic-optic chiazm region. Cancer 1997; 80: 142-6. 16. In: Ironside JW, Moss TH, Louis DN, Lowe JS, Weller RO Astrositic tumors. Churchıll Lıvıngstone: London, 2002, 53-121. 17. Tomlinson FH, Scheithauer BW, Hayostek C J et al. The sıgnificance of atypia and histologic malignancy in pilocytic astrocytoma of the cerebellum: a clınıcopathologic and flow cytometric study. Child Neurol 1994; 9: 301-310. Yazışma adresi: Prof. Dr. Çiçek BAYINDIR İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı, Çapa, İstanbul Tel : 0212 534 00 50-19 52-25 88 0 216 635 99 70, direkt 56