Ümraniye Ýþçi Platformu kuruldu!

Transkript

1 Ýþçi Bülteni Özel Sayýsý: 37 OSB-ÝMES Ýþçi Bülteni Ýþçi sýnýfýnýn kurtuluþu kendi eseri olacaktýr! Mart 2006 Fiyatý 25 Ykr Ümraniye'nin sýnýf bilinçli öncü iþçileri güçlerini birleþtirdi... Ümraniye Ýþçi Platformu kuruldu! Sendikasýz, sigortasýz, düþük ücretle çalýþma... Güvencesiz çalýþmanýn tedirginliði, gelecek kaygýsý... Çalýþmaya baþladýðýmýz ilk andan itibaren hep ayný sorunlarla boðuþuyor, ayný çýkýþsýzlýðý yaþýyoruz. Ancak bu devran böyle dönmemeli. Bölgemizdeki bir grup öncü iþçi olarak bu gidiþe "DUR!" diyebilmek, ortak sorunlarýmýza ortak çözümler üretebilmek için yola çýktýk. Ümraniye Ýþçi Kurultayý çalýþmasý baþta olmak üzere tüm çalýþmalarýmýzda bölge iþçilerinin ortak mücadelesini örgütleyecek bir birliktelik oluþturulmasýnýn gerekliliði üzerine yoðunlaþtýk. Kurultayýmýzda alýnan kararlarýn en önemlisi de varolan güvensizliði ve parçalanmýþlýðý aþacak, bölge iþçilerinin birlikte mücadelesini, ortak iradesini saðlayacak ve bölgede sýnýf adýna taraf olacak bir platform oluþturulmasýydý. Kurultay ön hazýrlýk sürecinin ardýndan yürüttüðümüz 3 aylýk çalýþmalar sonucunda bölge iþçilerinin hak alma mücadelesini yükseltecek, ortak bir zeminde buluþturacak ilk adým atýldý. Hep birlikte tartýþacaðýmýz, ortak sorunlarýmýza ortak çözümler üreteceðimiz birliðimiz olan Ümraniye Ýþçi Platformu kuruldu. "Ýþçi sýnýfýnýn kurtuluþu kendi eseri olacaktýr!" diyoruz! Ne tek tek patronlar ne de sandýk baþýnda bizlerden oy dilenen burjuva politikacýlar, yani bir bütün olarak sermaye sýnýfý bugüne kadar bizlere hiçbir þey vermedi, bundan sonra da veremez. Oysa mücadele tarihimiz direndiðimizde, mücadele ettiðimizde kazandýðýmýz sayýsýz deneyim ile dolu. Kendi gücümüze ve sýnýfýmýzýn gücüne güvendiðimizde elde edemeyeceðimiz þey yok.

2 2 Ümraniye Ýþçi Platformu, bu gücü açýða çýkarmanýn, örgütlü bir kanala akýtmanýn zemini olmak için kuruldu. Ümraniye Ýþçi Platformu, biz iþçilere pervasýz ve örgütlü bir þekilde saldýran sermaye sýnýfýna karþý bölge iþçilerinin birleþik, örgütlü ve militan mücadelesinin mevzisi olabilmek için kuruldu. Ümraniye Ýþçi Platformu'nun kuruluþu yýllardýr sigortasýz, sendikasýz, güvencesiz çalýþtýrmayý, her türlü hakkýmýzý gaspetmeyi alýþkanlýk haline getirmiþ asalak patronlara karþý bir mücadele çaðrýsýdýr. Ümraniye Ýþçi Platformu, 8 Martlar'dan 1 Mayýslar'a, Haziranlar'a kadar sýnýfýmýzýn mücadele tarihi ile yarattýðý deðerlerin bölgemiz iþçi sýnýfý adýna sahiplenilmesi, güvence altýna alýnmasýdýr. Kavel'den Netaþ'a, Profilo'dan Zonguldak Madenci Direniþi'ne kadar tüm ülkeyi sarsan iþçi direniþlerine bölgemiz adýna bugün yenilerini ekleme iddiasýdýr. Ümraniye Ýþçi Platformu'nun kuruluþu, bugün için daðýnýk halde duran, kendisine ve sýnýfýna güvenini kaybetmiþ bölge iþçilerine sýnýfýmýzýn gerçek gücünü gösterebilmenin, bu gücü tek bir yumruk gibi sýmsýký biraraya getirebilmenin iddiasýdýr. Geçmiþi aþarak geleceði kazanacaðýz! Birçok bölgede olduðu gibi bölgemizde de yenilgi ve zaferlerden oluþan zengin bir mücadele deneyimi bulunmaktadýr. '89 Netaþ, '93 Packard direniþleri, Komsa grevi ve Baby Çuval direniþi, son bir yýl içinde gerçekleþen UNO, Coca-Cola, Rozi direniþleri... Önaysan'da, Reha Tekstil'de, Ünifil'de, Türksa'da, Mercan Raf'ta ve daha birçok fabrikada sendikal örgütlenme giriþimleri... Platformumuz ile birlikte tüm bu deneyimlerden öðreniyor, zayýf ve eksik yanlarýný aþarak gelecekteki mücadelemiz için dersler çýkartýyoruz. Sýnýfýmýzýn kurtuluþu iradesini kuþanan sýnýf bilinçli iþçiler olarak yaþadýðýmýz sorunlarý çözebilmek iddiasýyla hareket ediyoruz. Sermaye sýnýfý her geçen gün azgýnca saldýrarak kölelik zincirlerimizi kalýnlaþtýrýyor, sabrýmýzý sýnýyor, ancak zorlanan bu sabrýn bir sýnýrýnýn olduðunu yaþayarak görecekler. Bölge iþçileri her zaman böyle daðýnýk ve örgütsüz kalmayacak. Ve doðrulup ayaða kalktýðýmýz gün ayaklarýmýzýn altýnda bir çil yavrusu gibi daðýlacaklar. Ýþte Ümraniye Ýþçi Platformu, bu mücadeleyi büyütebilmenin, bölge iþçi sýnýfýný örgütlü bir güce dönüþtürmenin bir ilk adýmýdýr. Bölge iþçilerini biraraya getirebilmenin yanýsýra diðer bölgelerdeki sýnýf kardeþlerimizle biraraya gelebilmenin de önkoþullarýnýn saðlanmasýdýr. Ne var ki, bu adýmlar tek baþýna bir grup sýnýf bilinçli iþçinin çabasý ile atýlamaz. Düþlediðimiz güzel günlere, "Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatýlmayan" bir dünyaya kavuþabilmek için hepimiz elimizi taþýn altýna koymalý, bu mücadelenin bir parçasý olabilmeliyiz. Ümraniye Ýþçi Platformu bölgemizde iþçi sýnýfýnýn kurtuluþ mücadelesine inanan tüm iþçilerin altýnda birleþebileceði bir bayrak, mücadelesini ortaklaþtýrabileceði bir mevzidir. Bu mevziyi güçlendirmek, sýnýfýmýz mücadele tarihine yeni kazanýmlarý altýn harflerle yazdýrmak için tüm sýnýf kardeþlerimizi mücadeleyi yükseltmeye, gücümüzü Ümraniye Ýþçi Platformu'nda birleþtirmeye çaðýrýyoruz.

3 3 Kölelik zincirlerini kýralým! ÖRGÜTLENELÝM! Çalýþtýðýmýz iþyerlerinde, fabrikalarda yaþadýðýmýz sorunlarýn haddi hesabý yok. Ömrümüzü tükettiðimiz, gecemizi gündüzümüze kattýðýmýz iþyerlerinde ertesi gün çalýþýp çalýþamayacaðýmýzý bile bilmiyoruz. Ýþ güvencesinden yoksun bir þekilde gelecek kaygýsý ile yaþýyoruz. Esnek üretim kýskacýna alýnan metal ve petrokimya iþçileri, Ümraniye, Sarýgazi, Sultanbeyli ve Taþdelen'de çalýþan iþçiler olarak hep ayný sorunlarý yakýcý biçimde yaþýyoruz. Telafi çalýþmasý, ücretin performansa göre belirlenmesi, günlük çalýþma sürelerinin 14 saate kadar çýkarýlmasý, hafta sonu ve yýllýk izinlerimizin gaspedilmesi, düþük ücretler, keyfi iþten atmalar, sosyal haklarýn budanmasý ve taþeronlaþtýrma gibi uygulamalar tüm fabrikalarda bütün iþçilerin ortak sorunu durumunda. Peki tüm bunlar kaderimiz mi? Patronlarýn daha fazla semirmesini, gün geçtikçe daha fazla kanýmýzý emmelerini daha ne kadar seyredeceðiz? Her türlü haktan yoksun býrakýlan ÝMES iþçileri, Kölece çalýþtýrýlan, en temel sosyal haklardan mahrum býrakýlan, sigortalarý dahi doðru düzgün yatýrýlmayan sýnýf kardeþlerimiz! Alacaðýmýz üç kuruþ ücret için fabrikalarda yol sorunu, çýraklarýn kötü ve aþaðýlayýcý muamele görmesi gibi pek çok problemle boðuþuyoruz. Özellikle son zamanlarda birçok iþyerinde patronlar bu üç kuruþa bile göz dikmiþ durumdalar. Ya ücretlerimizi daha da düþürmeye ya da ücret ödemelerini çeþitli bahanelerle geciktirmeye yelteniyorlar. Bütün bunlar bizim kaderimiz mi? ÝMES cehenneminde ömrümüzün daha ne kadarýný heba edeceðiz! Kurduklarý kooperatif ile her türlü saldýrýyý ortak bir tutumla gerçekleþtiren ÝMES patronlarýnýn karþýsýna tek bir vücut olarak çýkmanýn zamaný gelmedi mi? Hiç bir güvencesi olmayan tekstil iþçileri, Kölelik deðilse nedir yaþadýklarýmýz? Sabahlara kadar dur durak bilmeden çalýþtýrýlan, karþýlýðýnda ücretini dahi alamayan, sigortasý ödenmeyen, hakarete uðrayan, geleceði olmayan bizler deðil miyiz? Atölyelerde yýllarýmýzý öðütmemize raðmen ücretlerimizin ödenmesini aylarca geciktiren, hatta ceplerine atarak bir gece ortadan kaybolan tekstil patronlarýna daha ne kadar göz yumacaðýz? Al(ama)dýðýmýz üç kuruþ ücret uðruna yaþadýðýmýz bütün bu sýkýntýlara daha ne kadar tepkisiz kalacaðýz? Ýkinci sýnýf insan muamelesi gören kadýn iþçiler, Erkek iþçilerle ayný iþleri yaptýðýmýz halde çoðu zaman daha düþük ücret alan, sigortalarý ödenmeyen, ayný zamanda kadýn olduðumuz için baskýlara, hakaretlere maruz kalan bizler deðil miyiz? Ýþten çýkarmalar gündeme geldiðinde ilk býçak sýrtýna yatan yine bizler olmuyor muyuz? Patronlar bu denli pervasýzlar, çünkü kadýnlarýn daha güçsüz, daha sessiz ve daha uysal olduklarýný düþünüyorlar. Peki neden? Hem iþin, hem evin aðýr yükünü sýrtlayan bizler niye böyle uysal olalým? Eþit iþe eþit ücret, ücretsiz doðum izinleri, iþyerlerinde kreþ olanaðý bizlerin hakký deðil mi? Neden haklarýmýza sahip çýkmayalým? Ýþçiler, kardeþler; Metalde/tekstilde; atölyede/ fabrikada; kadýný/ erkeði; genci/yaþlýsý hepimiz benzer sorunlarý yaþýyor, güvencesiz çalýþmaya, geleceksiz yaþamaya mahkum ediliyoruz. Yaþamýmýzý sarmalayan kölelik zinciri her geçen daha da kalýnlaþýyor. Bu zinciri kýrmak bizim elimizde. Bunun için yapmamýz gereken biraraya gelmek ve örgütlenmektir. Bu þekilde yaþamayý isteyemeyeceðimize göre istediðimiz gibi bir yaþam için mücadele etmeliyiz. Kararsýzlýklarýmýzý, tereddütlerimizi bir kenara býrakarak harekete geçmeliyiz. Eðer "Artýk yeter, bu koþullarda çalýþmak ve yaþamak istemiyoruz!" diyorsak, kaderimizi kendi ellerimize almaya baþlamýþýz demektir. Ýlk adýmý çalýþtýðýmýz iþyerlerinde atmalý, yaþadýðýmýz sorunlara karþý diðer sýnýf kardeþlerimiz ile biraraya gelmeliyiz. Ýþyeri komitelerini, sektörel ve bölgesel örgütlülüklerimizi oluþturmalýgüçlendirmeliyiz. Yaþadýðýmýz tüm sorunlara ortak çözümler üretebilmek, dayanýþmamýzý güçlendirebilmek için yaratacaðýmýz örgütlü gücümüz ile Ümraniye Ýþçi Platformu'nda birleþelim!

4 4 OSÝM-DER Kadýn Ýþçi Komisyonu nun 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü çalýþmalarýndan. OSÝM-DER Kadýn Ýþçi Komisyonu, 11 Aralýk '05 tarihinde yapýlan Ümraniye Ýþçi Kurultayý'na sunduðu tebliðde kadýn iþçi ve emekçilerin sorunlarýnýn çözümü konusunda bir dizi öneriye yer vermiþti. Sanayi bölgelerinde genel bir kreþ açýlmasý, 8 Mart'ýn ücretli resmi tatil günü ilan edilmesi, eþit iþe eþit ücret gibi bir dizi talep için mücadele edilmesi önerilmiþti. OSÝM- DER Kadýn Ýþçi Komisyonu olarak, bu öneriler doðrultusunda 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü'ne yönelik bir dizi çalýþma yürüttük. 8 Mart'ýn anlam ve öneminin emekçi kadýnlara anlatýlmasý ve mücadeleye aktif bir þekilde katýlabilmelerini saðlamak için kadýnlara yönelik yoðun bir çalýþmayý planladýk. Bu planlama çerçevesinde biri Sultanbeyli Baþaran Mahallesi'nde diðeri de dernek binasýnda olmak üzere 2 ayrý etkinlik yapmayý kararlaþtýrdýk. Ýlk olarak 'Emekçi kadýnlar mücadele ile özgürleþecek!' afiþinin yanýsýra, kadýn iþçilerin yaþadýðý sorunlarýn anlatýldýðý ve kadýnlarý mücadeleye çaðýran 8 Mart bültenini hazýrladýk. Bülteni ÝMES ve OSB'de kadýn iþçilere elden ulaþtýrýldýk, 3 ayrý semtte kapý kapý dolaþarak daðýttýk. Bu daðýtým anýnda emekçilere hem 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü anlatýldý, hem de komisyon çalýþmalarý aktarýldý ve yapýlacak etkinliklere çaðrý yapýldý. 8 Mart'a yönelik kadýn iþçilerin en doðal taleplerinden biri de 8 Mart'ýn resmi tatil günü ilan edilmesi idi. Bu doðrultuda imza metinlerimizi bire bir elden toplamanýn yaný sýra, ÝMES A ve E kapýlarýnda imza standlarý açarak topladýk. Emekçi kadýnlarýn bu güncel talebi karþýsýnda kadýn erkek tüm iþçilerin sahip çýkmasý için seferber olduk. OSÝM-DER'in 8 Mart etkinlikleri Etkinliklerden ilki 18 Þubat günü Sultanbeyli'nin Baþaran Mahallesi'nde gerçekleþtirildi. Etkinlik öncesinde mahallede böyle bir etkinlik yapýlmasýnýn gerekçesi anlatýldý ve 8 Mart'ýn önemine iþaret edildi. Program OSÝM-DER Kadýn Ýþçi Komisyonu adýna yapýlan konuþma ile baþladý. Yapýlan konuþmada kadýnlarýn bu sistemde karþý karþýya kaldýðý sorunlar dile getirildi, emekçi kadýnlara mücadele çaðrýsý yapýldý. Önümüzdeki aylarda Kadýn Ýþçi Komisyonu'nun yapmayý planladýðý eðitim seminerlerine aktif katýlým saðlanmasý ve önümüzdeki günlerde baþlatýlmasý planlanan kreþ kampanyasýna destek verilmesi istendi. Ardýndan BDSP tarafýndan hazýrlanan "Kadýnlarýmýzýn Yüzleri" adlý sinevizyon gösterimi yapýldý. Bir kadýn avukat, hukuksal bir takým kazanýmlarýn sosyal mücadelelerin bir ürünü olduðunu vurgulayan bir konuþma yaptý. Kadýnlarýn bugüne kadar kazanmýþ olduðu yasal haklarýn dahi uzun mücadeleler sonucunda elde edildiðine iþaret etti. Sýnýrlý da olsa kadýnlarýn yasal haklarýný anlattý. Çözümün kadýn-erkek birlikte ortak mücadele vermesinden geçtiðini

5 5 ifade etti. Bunun da yaþanýlabilir bir dünya mücadelesinin bir parçasý olarak ele alýnmasý gerektiðini vurguladý. Son olarak müzik dinletisi ile program sona erdi. Etkinliðe çoðunluðu ev kadýnlarýnýn oluþturduðu 25 kiþi katýldý. Bir diðer etkinlik ise 26 Þubat günü dernek binasýnda gerçekleþtirildi. Komisyon adýna yapýlan açýlýþ konuþmasýnýn ve iþçi sýnýfýnýn kurtuluþ mücadelesinde yaþamýný yitirenler anýsýna gerçekleþtirilen saygý duruþunun ardýndan Ýþçi Kültür Evleri tarafýndan hazýrlanan "Bu bahar önce emekçi kadýnlar yürüyecek!" adlý sinevizyon gösterimi yapýldý. 35 kiþinin katýldýðý etkinlikte þiir dinletisinin yanýsýra Grup Umut Yolcularý ve Grup Kardelen Ezgisi sahne aldý. Beyazýt Meydaný'nda 8 Mart mitingi Kadýný-erkeði ile iþçi sýnýfý için bir mücadele günü olan 8 Mart, 5 Mart günü Beyazýt Meydaný'nda gerçekleþtirilen bir mitingle kutlandý. 'Emperyalist saldýrganlýða, devlet terörüne, cinsel, ulusal, sýnýfsal baský ve ezilmiþliðe karþý emekçi kadýnlar mücadeleye!' þiarýyla gerçekleþen miting, saat 13:00'da Saraçhane Parký'nda toplanýlmasý ile Beyazýt Meydaný'na yürünmesinin ardýndan baþladý. Çeþitli kurum ve kuruluþlarýn katýldýðý mitinge OSÝM-DER'li iþçiler olarak bizlerde "Cinsel, ulusal, sýnýfsal sömürüye son!" pankartý ile katýldýk. Yaklaþýk 2 bin kiþinin katýldýðý miting yapýlan konuþmalar ve sunulan müzik dinletisinin ardýndan kadýn-erkek omuz omuza verilecek mücadeleye yapýlan vurgularla bitirildi. Bölgede iþçi sýnýfýnýn bir kazanýmý daha! EKA patronuna ceza! OSB'de kurulu bulunan EKA Elektronik Kontrol Aletleri A.Þ, sömürünün ve keyfi uygulamalarýn yoðun yaþandýðý fabrikalardan biri. Ancak EKA'da yaþanan en ciddi sorun, ücretlerin ödenmesinde yaþanan aksama idi. Geçtiðimiz yýl, iþçilerin ücretleri dört aya yakýn hiç ödenmedi. Bunun üzerine üretim bölümü toplu olarak istifasýný bölüm þefine verdi. Ancak iþlerin yoðun olmasý sebebiyle ödenmeyen ücretlerin bir bölümü o gün ödendi. Fakat o gün ödenen ücretler, iþçilerin alacaklarý yanýnda devede kulak misalidir. Kýsa bir süre sonra patron yeniden eski tavrýna döndü ve iþçilerin ücretlerini yine ödememeye baþladý. Bir müddet sonra bu durum karþýsýnda iþçiler biraraya gelerek, eylemli süreci baþlatmayý düþündüler. Ýþçiler, geri çekilmiþ olmasýna raðmen, patron durumdan haberdar oldu. Bir iþçiyi Ýþ Yasasý'nýn 17. maddesine dayanarak hiçbir açýklama yapmadan iþten attý. Bunun üzerine iþten atýlan iþçi arkadaþ, duvarda afiþini gördüðü derneðimize hukuki baþvuruda bulundu. Bir yandan da EKA'daki ücretlerin ödenmemesi karþýsýnda örgütlenme çalýþmalarý yürütüldü. Bülten okurlarý anýmsar ki, ayný iþletmede daha sonra eylemli bir süreç de geliþti. Öte yandan da vakit geçirmeden iþten atýlan arkadaþýmýz için iþe iade davasý açýldý. Bir yýl süren mahkeme sonucunda, iþçi arkadaþýmýz davayý kazandý. EKA patronu yenilgiyi bir türlü hazmetmedi. Karara itiraz ederek temyiz için Yargýtay'a baþvurdu. Yapýlan inceleme sonucu mahkeme, patronun yaptýðý baþvuruyu reddetti ve iþe iade kararý verdi. Patron iþe iadeyi kabul etmedi ve 8000 YTL tazminat ödemek zorunda kaldý. Hukuki mücadele sosyal-siyasal mücadelenin bir parçasýdýr. Dolayýsýyla patronlara karþý verdiðimiz mücadelede her türlü, yol ve yöntemi kullanmalýyýz. Yaptýklarý her saldýrýnýn hesabýný patronlardan sonuna kadar sormalýyýz. EKA'da yaþanan süreç bir baþka açýdan þunu da göstemiþtir ki, bireysel çýkarlar kurtuluþumuz deðildir. Kurtuluþumuz, birleþerek tek vücut, tek yumruk olmaktan geçmektedir. OSÝM-DER'den bir iþçi

6 6 GU iþçilerine açýk mektup... Örgütlenmekten baþka seçeneðimiz yok! Diðer tüm fabrikalarda çalýþan sýnýf kardeþleriniz gibi siz GU iþçileri de yýllardýr canýnýzý diþinize takýp çalýþýyorsunuz. Fabrika Avrupa Yakasý'ndan Samandýra'ya taþýndýðý günden beri sizlerin sayesinde sürekli geliþiyor. Patronun ona kazandýrdýklarýnýza karþý sizlere reva gördüðü ise kuru bir asgari ücret ya da ondan biraz daha fazlasý. Onu da sadaka niyetine veriyorlar. Ücretlere yapýlan son zamlarý düþünün. Yýllardýr çalýþan iþçilere bile ancak asgari ücrete yapýlan oranda bir zam veriyorlar. O da mecburiyetten. Ellerinden gelse onu da vermeyecekler. Temel güdüsü bizim kanýmýzý emmek, yani emeðimizi sömürmek olan patronlar baþka türlü davranabilir mi? Onlara kalsa ömrümüz boyunca bedava çalýþmamýzý isterler. Ne de olsa onlar asalak bir sýnýfýn, sömürüden, kârdan, saltanattan baþka bir þey düþünmeyen bireyleri. Tabii ki patronlara yakýþaný yapýyorlar!.. Ama iþ göz boyamaya gelince iþ birden deðiþiveriyor. Geçtiðimiz yýlbaþýnda sizleri götürdükleri yemeði hatýrlayýn. Lüks bir lokantada milyarlarýn oluk oluk aktýðý bir yemeðe çok mu ihtiyacýnýz vardý? Ýþçiler olarak biraraya gelmeye, birbirimizi tanýmaya mutlaka ihtiyacýmýz var. Ama ücretler sözkonusu olunca kapanan keseler böyle bir yemek için açýlýnca insan düþünmeden edemiyor; "Acaba neyin hesabýný yapýyorlar!" diye. Aslýnda yaptýklarý hesap çok açýk. Verecekleri bir yemekle tüm çektiklerimizi unutacaðýmýzý, onlara minnet duyacaðýmýzý sanýyorlar. Ama yanýlýyorlar. Bizlerin lüks lokantalarda þatafatlý yemeklere deðil insanca yaþayacak bir ücrete ihtiyacýmýz var. Peki ya yemek boyunca anlattýklarýna ne demeli. Ýþlerin büyüdüðünü, geliþtiðini ve dolayýsý ile kârlarýnýn arttýðýný orada kendi aðýzlarýndan söylemediler mi? Ýþ krize gelince ayný gemideyiz de neden artan kârlar söz konusu olduðunda "ayný gemide" olduðumuz unutuluyor? Açýk ki ayný gemi masalýný bizleri aldatmak, uyutmak için uyduruyorlar. Muhakkak ki en yakýcý sorun ücretler. Ama sadece bundan mý ibaret. Fabrika Nazi kamplarýný aratmýyor. Geçtiðimiz aylarda çalýþma koþullarýndan bunalýp arkasýnda býraktýðý mektupla intihar etmeye kalkýþan kardeþinizi hatýrlayýn. Ya da vardiya deðiþimlerinde bile diðer vardiya ile görüþmenin, konuþmanýn nasýl engellendiðini. Vardiyalardan biri bir koridordan girerken diðeri öbür koridordan çýkmýyor mu? Fabrika kapýsýnda daðýtýlan bildirilerden niçin bu kadar korkuyor, tedirgin oluyorlar? Servisler haftalarca fabrika bahçesine çekiliyor. Çünkü sizlere çektirdikleri zulmü kendileri de çok iyi biliyorlar ve harekete geçmenizden korkuyorlar. Düþünmenizden, tartýþmanýzdan, biraraya gelmenizden, örgütlenmenizden korkuyorlar. Birbirinize güvendiðiniz, örgütlendiðiniz koþullarda eskisi gibi sömüremeyeceklerini, istedikleri gibi at oynatamayacaklarýný onlarda çok iyi biliyorlar. Ancak korkunun ecele faydasý yok. Çünkü örgütlü iþçilerin karþýsýnda hiçbir güç duramaz. Öyleyse vakit kaybetmeden örgütlenme çalýþmalarýna baþlamak, öfkemizin dinmesine fýrsat vermeden adýmlarýmýzý atmak gerekiyor. Ayak üstü sohbetlerde dile getirdiðimiz fikirleri hayata geçirmeli, biraraya gelmeli, GU patronuna iþçi sýnýfýnýn örgütlü gücünü göstermeliyiz. Þunu çok iyi bilelim ki, eðer örgütlenmeyi baþarýrsak GU'da artýk hiçbir þey eskisi gibi olmayacak.

7 7 Rozi iþçileri direndi ve kazandý! Ülker Grubu'na baðlý Rozi Kaðýt Fabrikasý'nda bölgedeki hemen tüm fabrikalarda olduðu gibi oldukça kötü çalýþma koþullarý mevcut. Ancak bu koþullara boyun eðmeyen Rozi iþçileri, yaþadýklarý sorunlara karþý bundan yaklaþýk 4 ay önce sendikal örgütlenme çalýþmasý baþlattýlar. Yýlbaþýnda verilen %5'lik zam ile hýzlanan örgütlenme çalýþmasý 2 gün içinde 160 iþçiden 130'unun DÝSK'e baðlý TÜMKA-Ýþ Sendikasý'nda örgütlenmesi ile sonuçlandý. Yetki için baþvuru yapýlmasýnýn ardýndan sendikal örgütlenmenin farkýna varan Rozi patronu çeþitli baskýlarla iþçileri sendikadan istifa etmeye zorladý. Ýstediði sonucu elde edemediði için bu kez iþten atma saldýrýsýný devreye soktu. Þubat ayýnýn baþýnda 3 iþçi iþten atýldý. Daha sonraki atýlmalarla birlikte toplam 22 iþçi iþten atýldý. Ýþten atýlan 22 iþçi 8 Þubat'tan itibaren fabrikanýn kapýsý önünde beklemeye baþlayarak direniþe geçtiler. Ýçerideki iþçiler ise iþ yavaþlatma eylemi yaparak ve pazar mesailerine kalmayarak kapý önünde bekleyen iþçi kardeþlerine sahip çýktýlar. Bu saldýrýnýn da sonuç vermediðini anlayan Rozi patronu, iþçilere YTL'ye varan rüþvetler teklif ettiyse de istediðini elde edemedi. Ýþten atýlan iþçiler vizite kaðýdý almak için fabrikaya gittiklerinde sendikacýlarý da tanýmadýðýný söyleyen patrona karþý sendikalarýna sahip çýkarak gereken yanýtý verdiler. Rozi iþçileri asýl kazanýmlarýnýn ve güvencelerinin örgütlülük olduðunun bilinci ile hareket ettiler ve böylece patronun tüm saldýrýlarýný boþa çýkardýlar. 20 Þubat günü yapýlan toplantýda iþçilerin birlikteliðini ve kararlý tutumunu bir kez daha gören patron attýðý iþçileri iþe geri almak ve sendikayý kabul etmek zorunda kaldý. 13 günlük direniþin ardýndan Rozi iþçileri bölge iþçi sýnýfýnýn mücadelesine olumlu bir deneyim býrakmýþ oldular. Direniþçi iþçilerin direniþi sürdürdükleri süre ücretli izin olarak gösterildi ve sigortaya bildirilen çýkýþlar iptal ettirildi. OSÝM-DER'li iþçiler olarak bizler de direniþçi iþçilere destek olabilmek için elimizden geleni yapmaya çalýþtýk. Direniþin kazanýmla sonuçlandýðý sýrada direniþi bölgedeki diðer iþçilere aktarýyor ve kitlesel bir ziyaret örgütlemeyi planlýyorduk. Planlanan ziyaret tarihinin bir gün öncesinde direniþin kazanýmla sonuçlanmasý ile bu ziyareti gerçekleþtirilememiþ olduk. Kýþýn en soðuk, karýn en yoðun olduðu dönemde direniþe geçen Rozi iþçileri, bizlerden bir soba temin etmemizi talep etmiþlerdi. Aylýklarýmýzdan topladýðýmýz paralarla aldýðýmýz sobayý Rozi iþçilerine götürdüðümüz gün direniþ kazanýmla sonuçlandý. Her ne kadar soba kullanýlamamýþ olsa da direniþin zaferi hem Rozi iþçilerini hem de bizleri çok daha fazla ýsýtmýþtý. Direniþçi iþçilerin bölgede daha sonraki direniþlerde kullanmak üzere tekrar derneðimize emanet ettiði soba bugün yeni direniþleri, yeni zaferleri bekliyor. OSÝM-DER'den bir iþçi

8 8 Sosyal güvenlikte "devrim" ya da yeni bir özelleþtirme saldýrýsý Ýþçi sýnýfý olarak uzun ve diþe diþ mücadeleler sonucu kazandýðýmýz haklar patronlar sýnýfý tarafýndan birer birer gaspedilmek istenmektedir. Bugünlerde gündemde olan en son saldýrý ise Genel Saðlýk Sigortasý (GSS). AKP hükümeti, tüm iþçi ve emekçileri olumsuz yönde etkileyecek olan GSS ile ilgili hazýrlýklarýný büyük ölçüde tamamladý ve yakýn zaman içinde meclisten geçirerek yasalaþtýrmayý planlýyor. GSS ile birlikte sigorta hakkýmýz tamamen elimizden alýnacak ve saðlýk hizmetleri zaman içinde özelleþtirilecek. SSK, Bað-Kur ve Emekli Sandýðý kapatýlarak tek bir çatý altýnda birleþtirilecek. GSS primleri ödenmediði takdirde saðlýk hizmetinden yararlanýlamayacak. Primler yatýrýldýðýnda dahi ancak sýnýrlý saðlýk hizmetinden yararlanýlabilecek. Yasa kapsamýnda yeralmayan tedaviler için ek ücretler ödemek durumunda kalýnacak. Emeklilik yaþý 65'ten 68'e, emeklilik için gerekli olan prim ödeme gün sayýsý 7000'den 9000'e çýkartýlacak. Aylýk geliri 127 YTL'den fazla olanlar 64 ila 131 YTL arasýnda saðlýk vergisi ödemek zorunda kalacak. Sosyal güvenlik kurumlarýnýn birleþtirilmesi ile emekli ücretleri %23 ila %33 arasýnda düþürülecek. Anlaþýlacaðý üzere GSS ile birlikte ancak paramýz kadar saðlýk hizmeti alabilecek, ancak ahirette emekli olabileceðiz. Zaten sefalet koþullarýnda yaþýyor iken sermayenin her geçen gün pervasýzlaþan saldýrýlarý ile sefaletimiz daha da derinleþiyor. Aldýðýmýz ücretlerle zaten ay sonunu getiremezken sermaye bizlerden bir de saðlýk için ek para ayýrmamýzý istiyor. Patronlar sýnýfý bu denli pervasýz davranabilme gücünü bizlerin örgütsüzlüðünden alýyor. Çünkü bizler yanýbaþýmýzdaki sýnýf kardeþimize dahi güvenmiyoruz. Çünkü bizler sermayenin her türlü oyununa kanýyoruz. Ve tüm bu yaþadýklarýmýzý kaderimiz olarak görüyor, deðiþebileceðine inanmýyoruz. Karþý karþýya kaldýðýmýz saldýrýlardan ve en son olarak GSS'den bizlerin payýna düþen ise mücadele etmek. Sosyal haklarýmýzýn gaspedilmesini önlemek için örgütlülüðümüzden baþka bir silahýmýz yok. Bizleri öðüten bu çarký tersine çevirecek olan bizlerden baþkasý deðil. Farklý Sinter Farksýzlaþýyor... Hedef ikramiye! Tek silahýmýz ÖRGÜTLENMEK! Günlerce ortalarda ikramiyeyle ilgili laflar dolandý. Evrile çevrile aðýzdan aðýza dolaþtý. Herkes birbirine sorup durdu. Gerçek mi, deðil mi? Gerçek olan tek þey var. Aç gözlü patron ve uþaklarý ikramiyeleri toptan kaldýrmak için çalýþýyorlar. Biz böyle kuzu kuzu gelip gittikçe her fýrsatta saldýracaklar. Haksýzlýklar gün geçtikçe artacak. Bakýn ücretlerimiz gün geçtikçe eriyor, alým gücü azalýyor. Sosyal güvencesi olmayan kuru bir ücret ne iþe yarar? Daha cebimize girmeden ücret bitiyor. Primler kedinin oynadýðý yumaða benzedi. Adam kayýrýyorlar. Birilerine farklý zam veriliyor. Ayrýcalýklar tanýnýyor. Gücümüz yok. Þu da bilinsin ki, kimse bulunmaz Hint kumaþý deðil. Ýþleri bitince, iþlerine gelmeyince paçavra gibi kenara atarlar. Bizi bölmenin bir fýrsatý olarak eski-yeni iþçi ayrýmý çýkardýlar. Üretimde birbirimizden farkýmýz yok. Yaptýðýmýz iþler farklý olabilir ama üretime katkýsý olmayanýn fabrikada iþi ne? Hepimiz iþ yapýyoruz. Samsunlu'su, Çankýrýlý'sý, Ordulu'su, Sinoplu'su, Ýstanbullu'su, Ankaralý'sý; Türkü, Kürdü, Lazý, Çerkezi; Alevisi, Sunnisi; kadýný-erkeði hepimiz aynýyýz. Üretimde, fabrikada birer iþçiyiz. Bir iþçiden alýnmýþ hak, hepimizden alýnmýþ demektir. Yeni iþe baþlamýþ iþçi geleceðimizin aynasýdýr. Hergün gelip, çalýþýp gitmekle iþ bitmiyor. Zamsýz, ikramiyesiz, haksýz-hukuksuz yaþayacak biz deðil miyiz? Bizden kötülerini düþünüp susmakla haklar korunamaz. Saldýranlara söyleyecek sözümüz, verecek cevabýmýz olmalý. En son saat 18.00'den sonra mesaiye kalmayan CNC'de topluca hareket etmenin gücünü gördük. Silahýmýzýn gücünü gördük. Amirlerin, memurlarýn etekleri tutuþtu korkudan. Haklarý korumanýn yolu, üretimi yavaþlatmak, adetleri azaltmaktýr. Topluca hareket etmek kazanmanýn tek yoludur! Tek silahýmýz birlik olmak, örgütlü olmaktýr! Sinter Metal'den bir iþçi

9 9 Kurtlar Vadisi'nde çuval sendromu... Ýntikam alýndý! Uþaklýða devam! Polat, Çakýr, Memati Neredeyse bir yýldýr birçoðumuzun hayatýna iþimizden, eþimizden, aþýmýzdan daha çok girdi Kurtlar Vadisi. Ýçimizden mesaiye kalmayýp TV baþýna koþanlar, Çakýr öldüðünde sela verenler, gazete ilanlarý verenler çýktý. Dediðimiz gibi iþimizden, aþýmýzdan daha çok önemsedik. Uzun çalýþma saatlerini, aldýðýmýz düþük ücretleri deðil Polat'ýn, Çakýr'ýn hayali hikayelerini tartýþtýk. Aslýnda çokta yabancý deðildi gördüklerimiz. Yýllardýr söylenen ama hep inkar edilen kontrgerilla gerçeðiydi karþýmýzdaki. Abdullah Çatlý'sý, Aðca'sý, Haluk Kýrcý'sý; Susurluk'u, Þemdinli'si ile sermayenin çýkarlarýný korumak adýna her türlü kire/pisliðe bulaþan devlet ve güya "devletin beka"sý adýna her türlü kirli iþin yaptýrýldýðý piyonlar. Ýþte bir kýsmýmýzýn öykündüðü, güya onurlarýný koruyup mafya ile hesaplaþan Polatlar, Mematiler bu piyonlardý. Özendiðimiz, yerinde olmak istediðimiz uyuþturucu ticaretinden faili meçhul cinayetlere kadar binbir türlü pisliðin içinde olan bu insanlardý. Daha öncesinde de Deli Yürek ve Yusuf Miroðlu idi karþýmýzdaki. Ýþte "derin devlet" ve mafya gerçeði bu þekilde gözümüzde meþrulaþtýrýlmaya çalýþýldý. Ama sadece bu da yetmezdi. Yýpranan milli duygular, onurlar da ayný þekilde onarýlmalýydý. TV'nin ve sinemanýn gücü burada bir kez daha karþýmýza çýktý. Sovyetler'den ve komünizmden intikam alan Hollywood yapýmý Rambolar'dan sonra ABD'den çuval intikamý alan Yeþilçam yapýmý Polatlar sahnedeydi. "Kurtlar Vadisi Irak" mafyanýn "kökünü kazýmýþ" Polat'ýn çuval hadisesi ile incinen "milli onuru" kurtarmasý üzerine bir film. Film, baþlarýna geçirilen çuvalý gururuna yediremeyen bir rütbelinin intiharý ve Polat'a yazdýðý mektup ile baþlýyor. Ve tabii ki intikam peþindeki Polat hemen Irak'a koþuyor. Pazarlýklar, kovalamacalar ve bol aksiyonlu sahnelerden sonra en son olarak çuval emrini veren Amerikalý subay öldürülüyor ve intikam alýnmýþ oluyor. Böylece hem ABD'den yapýlmýþ bir uyarý olan çuval hadisesi akli dengesi bozuk bir subayýn kiþisel tepkisine dönüþmüþ, hem de milli onur kurtarýlmýþ oluyor. Film boyunca iþgal sonrasýnda Irak'ýn yeniden yapýlandýrýlmasý içerisinde Türkler, Kürtler, Araplar ve Amerikalýlar arasýndaki üstü kapalý pazarlýklar da yine milli "onur"u koruyacak bir þekilde iþleniyor. Çuval hadisesi gerçekleþtiðinde Genelkurmay'ýndan Hükümet'ine "Amerika stratejik ortaðýmýzdýr!", "Böyle hadiseleri büyütmemek gerekir!" diyerek onursuzluklarýný ve uþaklýklarýný belgeleyenlerin sinema salonundan çýkarken alýnmýþ hayali intikam ile göðüsleri kabarýyor. Filmi izleyen Amerikalýlar ise salonlardan alýnmýþ bu hayali intikama öfke ile ayrýlýyorlar. Tüm bunlar aslýnda "aptal kutusu" denilen kara kutunun toplum hayatý üzerindeki etkisini ve gerçekleri saptýrabilme gücünü gösteriyor. Çuval hadisesi ile Amerika Ortadoðu'da her þeyin kendi istediði gibi olacaðýný ve Türk burjuvazisine de buna maþalýk ve uþaklýk etmekten baþka bir þey düþmediðinin hatýrlatýlmasýydý. Gerçek hayatta bu mesaj anýnda algýlanmýþ stratejik ortaklýk üzerine bir dizi söz söylenmiþti. Arkasý da bu þekilde geldi. Onyýllardýr baþta Amerika olmak üzere emperyalizme uþaklýk etmekte sýnýr tanýmayanlar, kardeþ halklarýn katledilmesine seyirci kalmaya, Filistin halkýný esir eden siyonizm ile ittifaklarýný güçlendirmeye daha sonrasýnda da devam ettiler. Sinema perdesinde alýnan bu intikam her ne kadar biz iþçi ve emekçilerin beynini bir kez daha bulandýrsa da hayatýn katý gerçeði kendisini göstermeye, efendi efendiliðe, uþak uþaklýða devam ediyor. Ta ki biz bu zinciri kýrana, halklarýn kardeþliði ve özgürlüðünü kendi ellerimizde yükseltene kadar

10 10 Ýran'a yönelik savaþ hazýrlýklarý týrmanýyor! Emperyalist savaþ hazýrlýðýna karþý Ortadoðu halklarý ile dayanýþmaya! Irakta bataða saplanan ABD emperyalizmi ve suç ortaklarý Ortadoðu halklarýna yeni saldýrý hazýrlýklarý yapýyor. Bugünkü hedef ise Ýran'dýr. Emperyalist haydutlar ne pahasýna olursa olsun, Ýran'a saldýrmak konusunda mesafe almak istiyorlar ve bu konuda kararlýlar. Öyle ki þimdiden nükleer bir savaþ tehdidinde bulunacak denli pervasýz davranabilmektedirler. Ýran'a saldýrmak ve savaþ konusunda, bu kez tüm emperyalistler tam bir görüþ birliði içerisindedirler. Amaçlarýna ulaþmak için her türlü kirli yol ve yöntemlere baþvurmayý da ihmal etmiyorlar. Halihazýrda son derece tehlikeli boyutlar kazanmýþ bulunan 'karikatür' provokasyonu da bunun bir ifadesi ve parçasýdýr. ABD ve suç ortaklarýnýn oldukça aðýr sonuçlara yolaçacaðý kesin olan bu provokasyonun temel hedefi ise kardeþ halklarý birbirine düþman etmek, kendi aralarýnda bir direniþ cephesi kurmalarýný engellemektir. Bu arada Türkiye'deki Amerikan iþbirlikçisi uþaklar, Ýran'a dönük saldýrganlýða yataklýk yapmaya baþladýlar. O kadar ki, maruz kalýnan aþaðýlayýcý terbiye operasyonuna raðmen, tüm üslerini komþu halklara dönük bu canice savaþýn hizmetine sunmak ve dahasý da bu kez ABD'nin safýnda bizzat savaþa katýlmak da dahil herþeyi yapmaya hazýrlanmaktadýr. Son MGK toplantýsýnýn ardýndan yapýlan Bakanlar Kurulu toplantýsýndan sonra hükümet sözcüsü Cemil Çiçek 'Ýran'dan beklentimiz, uluslararasý camianýn endiþelerini ortadan kaldýracak tavýr içinde olmasýdýr!' þeklinde açýklama yapmýþtýr. Bu açýklamayla da Ýran'a 'Biz ABD'nin yanýndayýz. Onun için herþeyi yapmaya hazýrýz!' diyerek bir kez daha sermayenin kimin yanýnda olduðunu söylemektedir. Arkadaþlar, kardeþler, ABD'nin ve suç ortaklarýnýn hazýrlýklarýný yaptýklarýný savaþ, sadece Ýran'da yaþayan halklara deðil, bir bütün olarak bölgedeki komþu ülkelere, halklara da derin acýlar ve yýkýmlar yaþatacaktýr. Bu haydutlarýn her baþarýsý, hepimiz için onur kýrýcý yeni kölelik koþullarý demektir. Emperyalist sömürünün katmerleþmesi ve emperyalist saldýrganlýðýn daha da azmasý demektir. Fakat daha da önemlisi bu savaþa karþý Ýran'a komþu ülkeler ve dünya halklarý savaþ karþýtý hazýrlýklarý yapamazsa ve durduramazsa eðer, tüm insanlýk için tam bir ölüm ve yýkým demek olan bir nükleer savaþa dönebilir. Öyleyse, bu savaþ durdurulmalýdýr. Öncekilerden daha büyük acýlara ve yýkýmlara yolaçacak bir yeni emperyalist saldýrganlýk ve savaþý durduracak yepyeni güç ise bütün dünya iþçilerinin ve baþta Ýran'a yakýn komþu ülkedeki halklarýn ve iþçilerinin savaþ karþýtý mücadelesidir. Ezilen dünya halklarýnýn ve iþçilerinin savaþa karþý mücadelesidir. Biz Türkiyeli iþçiler olarak büyük bir sorumluluk ile yüzyüzeyiz. Bizim Ýran halký ile ve iþçileri ile bir sorunumuz yoktur. Bu sermayenin pazar kavgasýdýr. Komþu Ýran halklarý ile, kardeþ Ýran iþçileri ile dayanýþmak için vakit geçirmeden hareket etmeliyiz! Kahrolsun emperyalist saldýrganlýk ve savaþ! Yaþasýn iþçilerin birliði, halklarýn kardeþliði!

11 Era'nýn kadýn iþçilerine; Tüm emekçi kadýnlar elele, mücadeleye! 11 Kadýnlarýmýz sadece evlerinde deðil, iþ hayatlarýnda da hor görülüp, ezilmektedirler. Erkek egemen toplum, hayatýn her alanýnda kadýnlar üzerindeki baskýyý sürdürmektedir. Buna en iyi örneði ERA Elektronik'ten verebiliriz. ERA'da çalýþmakta olan 30'a yakýn kadýn iþçi hemen hemen hergün çeþitli hakaretlere ve tacize maruz kalmakta ve çeþitli haklarý gaspedilmektedir. Mesela bir annenin süt hakký (bir günde bir saat iþe geç gelme ya da bir saat erken çýkma hakký) vardýr. Ama ulaþým problemi olduðundan toplu izin istendiðinde tüm bu haklarý kaybolmaktadýr. Þeften vizite kaðýdý istendiðinde nedeni soruluyor. Bir kadýnýn özel bir rahatsýzlýðý olduðunda hakaret edilerek vizite kaðýdý veriliyor. Veriliyor verilmesine ama hemen "muayene ol gel" deniliyor ya da vizite hiç verilmiyor. ERA'da geçtiðimiz aylarda bir anne çok büyük bir haksýzlýða uðradý. Gelin annenin kendi dilinden bu haksýzlýklarýn ne olduðunu dinleyelim; "Aralýk ayýnýn baþlarýndaydý. Benim oðlum 1,5 yaþýnda ve ben çalýþýrken onu ateþlendiði için hastaneye kaldýrdýlar. Ben eve geldiðimde bunu öðrendim. Hemen hastaneye gittim. Çocuðum ölü gibiydi. Doktoruna sorduðumda vücuttaki ilik kan üretmediði için kansýzlýktan dolayý kalp yetmezliði ve sarýlýk oluþmuþ dedi. Yani 'anemi' hastasý dediler. Uzun süre hastanede gözlem altýnda kalmasý gerekiyordu. Anne olarak yanýnda olmam gerekliydi. Bunu ERA'da bulunan þefe söylediðimde çeþitli hakaretlerde bulunup istediðim ücretsiz izni vermedi. Onu býrakýn, yýllýk iznimi de vermedi. O an çok çaresiz olduðum için istifa etmek zorunda kaldým. 3 yýllýk iþçi olmama raðmen elime komik bir ücret vererek beni yolladýlar. En çok zoruma giden de 'Önlük ve terliði hemen alýn!' denmesi oldu. Ben de bunlarý çöp poþetine koydum. Ben çocuðumu düþünürken þefin derdi üç kuruþluk bir önlük ve terlikti. O kadar emeðimin hiçbir deðeri yokmuþ. Ben buradan tüm emekçi kadýnlara sesleniyorum. Hakkýnýzý sonuna kadar arayýn!" ERA'da þefin kadýn iþçilere yaptýðý hakaretler bu kadarla da kalmýyor. Hiçbir kadýn iþçiye adýyla hitap etmiyor. "Lan", "Kandýralýlar", "Osmanlar", "Üfürükçüler" vb. iðrenç ve kendine yakýþan kelimeler kullanýyor. ERA patronlarýnýn haberi olmadan yapýlan hatalarý yine kadýn iþçilere azarlayarak düzelttiriyor. Kalite þeflerine bu durum söylendiði zaman ise aðza alýnmayacak þekilde baðýrýyor. Örneðin bir arkadaþýmýza alenen söylediði "S... git!", "Þimdi seni ayaðýmýn altýna alýrým!" sözleri buna örnektir. Ama kalite görevlileri ya da patronlar geldiðinde ise, "kýzým", "yavrum" diye yalakaca hitap ediyor. Kendisinden yaþça büyük olan bir kadýn iþçiyle devreye takýlan bir malzemenin adýný yanlýþ söylediði için arsýzca alay etti. Birçok emekçi kadýn haklarýný savunamamakta ve toplumun her alanýnda, özellikle de çalýþma yaþamýnda seslerini duyuramamaktadýrlar. Emekçi kadýnlar olarak tüm iþçi kadýnlarýmýza seslerini yükseltmeye ve yeni 8 Martlar'ý yaratmak için mücadeleye katýlmaya çaðýrýyoruz. OSB' den sýnýf bilinçli kadýn iþçiler OSB-ÝMES ÝÞÇÝLERÝ DERNEÐÝ Y. Dudullu Mah. Kerem Sok. No: 5/3 (MODOKO Camii arkasý) ÜMRANÝYE TEL: 0 (216) e mail: osimder@yahoo.com

12 Ýþçi Bülteni Özel Sayý: 37 * Fiyatý: 25 YKR * Mart 2006 * Sahibi ve S. Yazý Ýþleri Md.: Gülcan CEYRAN EKÝNCÝ EKSEN Basým Yayýn Ltd. Þti. * Mollaþeref Mah. Millet Cad. 50/10 Fatih/Ýstanbul * Tel/Fax: 0 (212) * Baský: Özdemir Mat. / ÝST