TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği Küreselleşmenin ekonomik, teknolojik, sosyal ve siyasal, Mayõs Ankara

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği Küreselleşmenin ekonomik, teknolojik, sosyal ve siyasal, Mayõs Ankara"

Transkript

1 TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği Küreselleşmenin ekonomik, teknolojik, sosyal ve siyasal, kültürel boyutlarõ Mayõs Ankara Önsöz Küreselleşme, gelişmiş ülkelerin, yetmişli yõllarõn ikinci yarõsõndan itibaren, sermaye, mal ve hizmet alanõnda dünya ölçeğinde bir tek pazar projesi iken, sürekli olarak gelişmekte olan ülkelerin sorunlarõna çözüm gibi sunulmaktadõr. Teknolojik gelişmelerin, özellikle iletişim teknolojisindeki gelişmelerin, yabancõ sermaye yatõrõmlarõnõn ucuz işgücü cenneti durumundaki gelişmekte olan ülkelere etkileri artõk güncel olarak ve sõradan yurttaşlarõn bile duyumsayabileceği bir somutluğa ulaşmõştõr. Ancak bu etkilenmenin boyutlarõnõn, kõsa ve uzun vadede yaratacağõ sorunlarõn önemi, derinliği ve niteliği hakkõnda, derya içre olup deryayõ bilmeyen mahilerin durumundan kurtulmak için, bilgilenmek, tartõşmak gereksinimi içindeyiz. Yeni dünya düzeninin toplumsal üretimimizi, yaşantõmõzõ, kültürümüzü ve sosyal dokumuzu dönüştürme süreçlerine õşõk tutarken, TMMOB ortamõnda geleceği daha doğru kavramamõz olanağõ doğacaktõr. Bu olanağõn yaratacağõ altyapõnõn üzerine kurulacak gelecek dönem tartõşmalarõ ve çalõşma programlarõ daha verimli, daha etkili olacaktõr. Bu bilgilenme çabalarõ, kuşkusuz, ulusal ölçekte, ulusal projelerin ve sosyal dayanõşmalarõn sağlanmasõna da yardõmcõ olacaktõr. Kapitalizmin emekçi kesimlere yönelik yeni sömürü politikalarõ, kendi karşõtõnõ yaratacaktõr. Ancak, küreselleşme, gelişmekte olan ülke olarak tanõmlanan sömürülen ülke halklarõnõn da, benzer süreçleri yaşadõklarõ için, dayanõşmasõna zemin hazõrlamaktadõr. Bu nedenle kendi koşullarõmõzda inşa etmeye başladõğõmõz altyapõ, uluslararasõ dayanõşmanõn da temelini oluşturacaktõr. Bu temel, sermayenin serbest dolaşõmõna ve emek sömürüsüne karşõ emekçilerin uluslararasõ dayanõşmasõdõr. TMMOB bir yandan, bilimsel, teknik gelişmelerin izleyicisi olacak, bir yandan da gelişmişlerin hegemonyalarõna karşõ eşitlikçi ve adil ortamlarõn yaratõlmasõna katkõ verecektir. Bu da, TMMOB'nin geleneği ve tavrõnõn gereğidir. Yav uz ÖN EN TM MOB Başkanõ Sunuş Küreselleşme ve Yeni Dünya Düzeni kavramlarõ ile tanõşõklõğõmõz 1980'lerin sonlarõnda saldõrgan ve yayõlmacõ sermaye hareketleri ile başladõ. Oysa, büyük sermaye teorisyenlerince 2. Dünya Savaşõ enkazlarõ ardõndan sistemin tüm kuramlarõ ince ince oluşturulmaktaydõ. 1970'lere gelindiğinde gelişmiş ülkelerde, yatõrõm alanlarõnda baş gösteren daralma buna karşõn elde bulunan çok yüksek miktarlardaki para, yeni mali sermaye hareketleri sürecini

2 başlattõ. Bu çok büyük boyuttaki sermaye hareketleri Yeni Dünya Düzeni'nin kurulmasõ için yaratõlan ortamõn öncüleri olarak yakõp yõkmaktan hiç çekinmedi. Serbest piyasa koşullarõnõn önündeki engeller de uluslararasõ anlaşmalarla yok edildi ve edilmekte. Uluslararasõ aracõ kuruluşlarca dikte ettirilen "Yapõsal Uyum Programlarõnõn gelişmekte olan ülkelerde yansõmasõ yaşam standartlarõnda sürekli gerileme, yeni dünya düzeninin gelişmiş ülkelerdeki sonucu ise devamlõ artan işsizlik oldu. Büyük sermaye destekli, serbest piyasa merkezli, liberal ve bireyci bir ideoloji sermayenin bu görüşü haklõ çõkarmak için kullandõğõ araç ve aktörlerle de baskõ oluşturmaya başladõ. Bugün gelinen noktada, mali sermaye teknolojik savaş için gerekli ortamlarõ büyük ölçüde oluşturdu. Dayatõlan görüşe göre, teknoloji insan emeğine gereksinim duymadan büyük refah sağlayacaktõ, tarih artõk bitmişti ve gelecek yoktu. Bu nedenle, emek örgütlenmelerine de ihtiyaç yoktu. Oysa teknoloji "felsefeci taşlarõ" gibi, her şeyi altõna çeviren mucizeler yaratamaz. O sadece kullanõm amacõna hizmet eden çok önemli bir araçtõr. Tekno bilimin yaşam üzerindeki etkisi sürekli artmaktadõr. Ancak teknik bilgi üretiminin büyük ölçüde özel ellerde toplanmõş olduğu ve dolayõsõyla onlara hizmet edeceği, evrensel bilgi üretiminin giderek daha büyük bölümüne büyük sermayelerce emekçiler aleyhine el konulduğu ve "enformasyon"un sihirli kõlõfõ altõnda toplumsal alanlarõn hõzla metalaştõğõ artõk algõlanmalõdõr. Tabi bunlarõn sonuçlarõ da! Küreselleşme ile sõnõrlarõn olmadõğõ bir dünya yaratõlacağõna inandõrõlõyoruz, ancak emek örgütlenmeleri ulusal hatta şirket sõnõrlarõna hapsediliyor. Kapitalizm ile yaşõt sõnõf mücadelelerinin işlevselliği ve istikrar sağlayan özellikleri, küreselleşmenin yaptõrõmcõ aktörleri tarafõndan adõm adõm yok ediliyor. Birey olarak, toplumsal ve evrensel aidiyetimize yabancõlaştõrõlõyor, ancak bunun hõzlõ gelişimin doğal sonucu olduğuna inandõrõlmaya zorlanõyoruz. Bu "hõzlõ gelişimin!" sonuçlarõnõ görmemiz engelleniyor. Tamamen dõşõmõzda gelişen dönüşümleri kaderci bir yaklaşõmla izlememiz bekleniyor. Belirsizlik, parçalara ayrõlmõş toplumda korku ve yõlgõnlõğõ artõrõyor. Yarõna ait planlarõmõzõn olmamasõ isteniyor. Daha da kötüsü çocuklarõmõz ve gelecek nesiller için kaygõ duyuyoruz. Tüm bu gelişmelerin aslõnda, sermayenin, büyük kriz dalgalarõndan edindiği tecrübelerle hazõrladõğõ çok ayrõntõlõ ve sabõrlõ bir senaryonun gerçek hayata uyarlanmasõnõn sonuçlarõ olduğunu kavramak artõk çok önemli. Ve belki de giderek daraltõlmaya çalõşõlan hareket alanlarõmõzda mücadele sistematiklerini oluşturmak için, küreselleşme mimarlarõnõn kurgu araçlarõnõ tersine kullanmalõyõz. Öngörü ve belirsizlik yönetimi, halen kõrõlgan olan küreselleşmenin teorisyenlerince başarõyla uygulanmaktadõr. Kurgulanan düzenin oluşturulmasõnda, tüm unsurlarõn sonraki adõmlardaki etkilerinin değerlendirilmesi için gereklidir öngörü. Toplum ve örgütsel ilişkilerinden koparõlan, geleceğini bilemeyen bireylerin potada eritilmesi, yok edilmesi ya da yeniden şekillendirilmesinin aracõdõr belirsizlik yönetimi. Çok kapsamlõ ve karmaşõk küreselleşme aşamalarõnõn insanlõğõn geleceğine etkilerini görmeli, belirsizliğin bizleri yönetmesine karşõ durmalõ, evrensel emek örgütlenmelerini pekiştirmeliyiz. İşte bu nedenle, TMMOB Uluslararasõ İlişkiler Komitesi tarafõndan düzenlenen "Akşam Söyleşileri" programõ ile, küreselleşmenin ana bileşenlerinin; hedefler, günümüzdeki sonuçlar ve gelecekteki olasõ etkileri kapsamõnda değerlendirilmesi amaçlanmõştõr. Programda, sürecin gelişimi ve etkileri ile paralel bir sõrayla mozaiklerin biraraya getirilmesine gayret edilmiştir. Şubat-

3 Nisan 98 tarihleri arasõnda düzenlenen "Akşam Söyleşileri"nin etaplarõnda; Küreselleşmenin Ekonomik boyutu Sayõn Sungur SAVRAN Teknolojik boyutu Sayõn Metin DURGUT Sosyal ve politik etkileri Sayõn Murat AKINCILAR Kültürel amaç ve sonuçlarõ Sayõn Aydõn ÇUBUKÇU tarafõndan ayrõ söyleşilerde aktarõlmõştõr. Kitapta yer alan aktarõm ve tartõşmalarõn, küreselleşme sürecinin mevcut ve geleceğe yönelik etkileriyle daha iyi algõlanmasõna ve çözümler geliştirilmesine katkõsõ olacağõ umuduyla, sunuculara, katõlõmcõlara, yayõna dönüştürülmesinde kayõt, çözüm, dizgi ve baskõ aşamalarõnda- katkõ koyan tüm emekçilere teşekkürlerimizi sunuyoruz. TMMOB Uluslararasõ İlişkiler Komitesi I Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu Sungur Savran Düzenleme Kurulu tarafõndan, değişik etaplarõ içeren çok kapsamlõ bir program yapõlmõş. Bunlarõn bir bölümü konusunda, tabii, benim bilgim son derece sõnõrlõ. Bir kõsmõ küreselleşmenin doğrudan doğruya teknolojik ve diğer yönleriyle ilgili. Ben, ancak, bir iktisatçõ olarak, bilebildiğim kadar o konularõ biliyorum. Benim, size, bugün yapmak istediğim küreselleşmenin ekonomik boyutuna ilişkin çok genel bir bakõş, şu sorulara cevap arayacağõz: hangi gelişmeler, hangi tarihsel gelişmeler bugün "küreselleşme" olarak anõlan süreçlerin ortaya çõkmasõna yol açtõ? Bu küreselleşme denilen süreç ne ölçüde başka gelişmelerle ilişkilidir? Dünya çapõnda hangi bütünün içine yerleşiyor ve geleceği, nasõl bir gelecek olabilir? Tabii, elbette, bu bağlamda, Türkiye'nin, bu gelişmelerin içinde nasõl bir yeri var? Türkiye, ne zaman, hangi evrelerden geçerek böyle bir sürecin parçasõ haline gelmeye başladõ? Biraz bu genellik içinde, ekonomik, finansal ve bir ölçüde de sõnõfsal, sosyal boyutlarõyla sorunu ele almak istiyorum. Her gün, aslõnda, küreselleşmeden, yeni liberalizmden söz ediyoruz, basõnda her dakika görüyoruz; övenler var, karşõ çõkanlar var; ama, büyük bir dalga halinde hayatõmõzõ kavramõş durumda. Aslõnda, çok ciddi bir gelişmeden söz ediyoruz. Öyle şeyler oluyor ki: mesela, hepimiz biliyoruz, geçen senenin sonuna doğru, 1997'nin sonuna doğru, ta Uzak Asya'da, Doğu Asya'da bir finansal kriz oldu, şimdi Türkiye'nin tekstilcileri, perişan bir halde "eyvah kriz geliyor, ne yapacağõz" diye... Mesela, Türkiye'nin 1998 yõlõnõn ocak ayõnõn ihracat rakamlarõ, geçen senenin ocak ayma göre çok ciddi bir gerileme gösteriyor ve Türkiye sanayicileri, çok ciddi bir kriz korkusu içerisinde. Şimdi, bundan yirmi otuz yõl önce, bu kadar hõzlõ bir şekilde, Uzak Doğu'da, Doğu Asya'da, Güneydoğu Asya'daki bir krizin, Türkiye'ye, neredeyse hiç zaman geçmeden, göz açõp kapayõncaya kadar yansõmasõnõ beklemek o kadar kolay değildi. Elbette, benim bu konuşmam sõrasõnda vurgulayacağõm gibi, tamamõyla yeni bir süreçten bahsetmiyoruz -birazdan bazõ örneklerine değineceğiz- dünyanõn ekonomik bütünleşmesi yepyeni bir süreç değil; ama, bugün ortaya çõkan bütünleşme, geçmiştekinden çok daha derin bir bütünleşme. Aslõnda, yine günlük yaşamõmõzda, başka şeyler oluyor; bunlarda, bu küreselleşme diye anõlan uluslararasõ bütünleşme sürecinin içinde yer aldõğõ ortama tam olarak

4 uyan şeyler, başka boyutlarõ; basit bir örneği özelleştirme. Sürekli, bütün ülkelerde; eski Sovyetler Birliğinden Şili'ye, İngiltere'den Türkiye'ye, kamu sektörü, mal ve hizmet üreten işletmeler, bizde kamu iktisadi teşebbüsleri olarak anõlan, KİT'ler olarak anõlan türden işletmeler, yaygõn bir özelleştirmeye tabi kalõyor. Dünya çapõnda yüz milyarlarca dolarlõk değerde kamu işletmesi, son on beş yirmi yõl içinde özelleştirilmiş durumda. Kimi ülkede süreç çok hõzlõ gidiyor, kimi ülkede yavaş gidiyor; ama, bütün ülkelerde bu eğilim görülebiliyor. Tabii, özelleştirme sadece işletmelerde görülmüyor; aynõ zamanda, hepinizin bildiği gibi, yine günlük hayatõmõzda somut olarak yaşadõğõmõz gibi, Türkiye'de de yaşadõğõmõz gibi, sosyal hizmetler de özelleştiriliyor; eğitim hizmeti özelleştiriliyor, sağlõk özelleştiriliyor; bir yandan, özel hastaneler, okullar, her düzeyde; yani, kreş düzeyinden üniversiteye kadar özel okullar põtrak gibi çoğalõyor, bir yandan kamu sektörü, hastaneler ve okullar, hizmetlerini satmaya başlõyorlar; yani, özelleşmiyor; ama, özelleşmese bile, hizmet üretimi mal, meta haline getiriliyor ve sunuluyor. Uç örnekler vermek mümkün. Dünyada her şeyin piyasasõ kuruluyor. Örneğin - herhalde duymuşsunuzdur- Türkiye'den, İsrail'e, tabii ki illegal biçimde organ ticareti, organ ihracatõ yapõlõyor. Türkiye'de organ nakli için organ bulunmazken, birçok organ İsrail'e gönderiliyor. Dünya çapõnda, Romanya'sõndan Afrika'sõna kadar, Latin Amerika'sõna, mesela Salvador'dan, Panama'dan bebek ihracatõ oluyor; dünyada bebek pazarõ var. İnsanlar, azgelişmiş ülkelerden sürekli olarak bebek satõn alõyorlar ve öbürleri de satõyorlar. Bu, aslõnda, çok ilkel şeylerin gelişmiş hali. Eskiden, Anadolu'da insanlar çocuklarõna bakamazlardõ -o zaman "besleme" denilirdi- büyük şehirlere, ailelerin yanõna gönderirlerdi. Burada da, dünya çapõnda bir bebek pazarõ oluşuyor. Bir bakõma, işte, küreselleşme; ama, aynõ zamanda piyasa; her şey metalaşõyor, her şey satõlõk. Tabii, bunun ötesine geçersek, iki olgu; bir tanesi çocuk emeğinin muazzam yayõlmõş olmasõ. Son dönemde görüyorsunuzdur, özellikle Hindistan'dan kaynaklanan büyük bir protesto var; dünya çapõnda yüz milyonlarca çocuk çalõşõyor; çalõşmaya başlama yaşõ 6 ya inmiş durumda. Bir başka şey, tabii, Güneydoğu Asya'da, özellikle hani o büyük mucize bölgelerinde, çocuk bedeni, çocuk bedeninin satõşõ, kadõn fahişeliğinin yayõlõşõyla beraber çocuk fahişeliğinin dünya çapõnda yayõlõşõ. Kõsacasõ, dünya bir yandan bütünleşiyor -galiba, bugün söyleyeceğim şeyin özeti bu aslõnda- ama, bir yandan her şey piyasanõn alanõna giriyor, her şey satõlõk hale geliyor. Bu ikisi arasõnda, şimdiden söyleyeyim, çok organik bir bağõntõ var. Küreselleşme denilen süreç, sadece ve sadece dünyanõn bütünleşmesi değildir, dünyanõn bir piyasa ekonomisi çerçevesinde bütünleştirilmesidir; yani, aktif olarak dünyanõn bir biçim altõnda bütünleştirilmesidir ve bunun belirli özneleri vardõr. Belirli özneler derken, Pentagon'da oturanlardan, CIA'den bahsetmiyorum; birazdan daha geniş, sõnõfsal bir özneden bahsettiğimi açõkça ortaya koyacağõm. Biz, Türkiye'de bunlarõ yaşõyoruz, dünyada da aynõ şey yaşanõyor; dolayõsõyla, yaşanan şeyin kökünü dünya çapõnda aramamõz gerekiyor; çünkü, kapitalizm, bir dünya sistemi haline çoktan gelmiştir ve Türkiye de, artõk, ayrõlmaz bir parçasõ haline gelmiştir kapitalizmin. Bu bütünsellik içerisinde bakmak gerektiğini vurgulamak istiyorum. Öncelikle, yeni dünya düzeni ve küreselleşme diye özetlersek içinde yaşadõğõmõz dönemin eğilimlerini, bu düzen meselesi, biliyorsunuz, 1991 'de -şimdi ikincisini yaşayacağõz yakõnda- daha doğrusu l990'nõn sonunda Körfez'de ilk Amerikan saldõrõsõ olduğu zaman, Körfez savaşõ olduğu zaman, o zamanki Amerikan Başkanõ George Bush kullanmõştõ

5 Yeni Dünya Düzeni lafõnõ; onun anlamõna birazdan geleceğiz. Bu döneme bu ad veriliyor. Aslõnda, biz baktõğõmõz zaman, belki de bir düzen değil, düzensizlik görüyoruz; ama -ideolojik bir ad- bir amacõ, bir hedefi gösterdiği ölçüde bu deyimi kullanõyoruz. Bunun yanõ sõra küreselleşme teriminin de belirli sorunlarõ var; ama, biz, içinde yaşadõğõmõz evreyi, şimdilik, bu iki isim üzerinden analõm. Ben, şöyle bir şeyle başlamak istiyorum: 20. yüzyõlõn tarihsel gelişmesi içinde kapitalizm farklõ evrelerden geçmiştir. Bir kere, o dönemlerle, diğer dönemlerle karşõlaştõrdõğõmõz zaman, bugün yaşadõğõmõz dönem nasõl bir evredir; biraz ona değinmek istiyorum. Böyle bir dönemleştirme yaparsak, daha yalõn olarak görmek mümkün. Tabii, eskiye ilişkin çok az şey söyleyeceğim, çok özet olarak bir şeyler söyleyeceğim. Şimdi, birinci dönemi, biz, 20. yüzyõlõn başõndan, aslõnda 19. yüzyõlõn son çeyreğinden başlatabiliriz. Sanõyorum Birinci Dünya Savaşõna kadar süren bir dönemdir ve buna klasik emperyalizm dönemi demek mümkündür; çünkü, bu dönem, gelişmiş kapitalist ülkelerin; yani, esas olarak Batõ Avrupa'nõn ve Amerika'nõn, biraz daha sonra da Japonya'nõn bütün dünya çapõnda sömürge imparatorluklarõ kurduklarõ dönemdir. Bunun da arkasõnda, aslõnda, sermayenin, 19. yüzyõl boyunca gelişmiş olan sanayi sermayesinin banka sermayesiyle iç içe geçerek finans kapital adõ verilen bir sermaye türüne dönüşerek -bizim bildiğimiz holdingleri düşünün; nasõl hepsinin bankasõ da var, sanayi şirketi de var, dõş ticaret şirketi de var vesaire; buna genel olarak "finans kapital" diyelim- bu tür şirketlerin gelişmiş ülkelerde kocaman, büyük, dev şirketler haline gelmesinden kaynaklanõyor. Artõk, tarihte ilk defa, dünyanõn çeşitli yörelerinde operasyon yapmaya başlõyor, sermaye birikimini bütün dünyaya yayõyorlar. Tabii, daha başlangõcõ. Bugünden baktõğõnõz zaman, çok ilkel bir anõ o; ama, eğilim, ilk defa o dönemde başlamõş; yani, bir Siemens Şirketi, artõk sadece Almanya'da değil, ihracat bakõmõndan da, yatõrõm bakõmõndan da, finansman bakõmõndan da, dünyanõn çok çeşitli yerlerinde faaliyet göstermeye başlõyor. Dolayõsõyla, o dönem, bu tür tekellerin yükseldiği ve dünyanõn sömürgeleştirildiği bir dönem. Birkaç tane sömürge olmayan ülke kalõyor; ama, Osmanlõ İmparatorluğunu hepiniz biliyorsunuz, o sömürge olmayanlar da, yarõ sömürge gibi bir şey olmuş. Bu, tabii, aynõ zamanda, beraberinde, emperyalist ülkeler arasõnda bir rekabeti getiriyor ve hepinizin bildiği gibi, sonunda Birinci Dünya Savaşõ patlak veriyor; ama, Birinci Dünya Savaşõnõn sonunda 20. yüzyõla damgasõnõ vuran -bu, benim ana temalarõmdan birisi olacak- bir tarihsel olayla karşõlõyoruz; 1917 yõlõnda Rusya'da patlak veren Ekim Devrimi. Bu, 20. yüzyõlõn bütününde kapitalizmin gelişmesinin kendisini etkileyecek bir olaydõr; yani, Ekim Devrimi'ni, Rusya'ya veya Sovyetler Birliğine özgü bir olay olarak görmemek, dünya tarihsel bir olay olarak görmek gerekir. İkinci dönem savaş sonrasõnda ortaya çõkan durum da, doğan büyük ekonomik kriz ve faşizmle nitelenebilir. Bunu 1917'den alalõm ya da 1914'ten alalõm, 1945'e kadar; tabii, yani, yõllar yaklaşõk olarak veriliyor. Şimdi, bunun özelliği de -bu da çok önemli; çünkü, büyük depresyon kapitalizmin tarihinde gördüğü en büyük ekonomik kriz; yüzde 30'lara, 40'lara varan işsizlik, tam bir sefalet; insanlar sokaklarda kalõyorlar, borsa çöktüğü için intihar ediyorlar -bu hikayeleri çoğumuz görmüşüzdür, duymuşuzdur- ve dolayõsõyla, kapitalizmde, muazzam bir travma, bir şok yaratõyor. Unutmayõn, aynõ anda -Ekim Devrimi'nin etkisini, birazdan, dolayõsõyla, bu bağlamda da göreceğiz- tarihin ilk sosyalizm deneyiminde yõlda yüzde 12'lere varan bir büyüme sanayileşme

6 yaşanõyor ve işsizlik ortadan kalkõyor. Bir tarihsel gelişme: bir yanda yüzde 30'lara varan bir işsizlik, öbür yanda yoksul bir ülkede çok hõzlõ bir büyüme ve sanayileşme ve işsizlik yok ve başka şeyler, değişiyor; dolayõsõyla, bu ikisinin yan yana gelmesi, kapitalizmin yönetici sõnõfõnda muazzam bir travma yaratõyor ve kapitalizm, o dönemde, çok çeşitli ülkelerde, ciddi bir sarsõntõ yaşõyor. İşçi hareketleri, Amerika'da, Fransa'da, İspanya'da, faşizm öncesi Almanya'da çok ciddi yükseliyor. Örneğin, Almanya'da komünistler iktidarõn eşiğine geliyor, İspanya'da büyük bir devrim oluyor ve kapitalizm, az kaldõ orada da devriliyor. Dolayõsõyla, müthiş travma yaratõcõ bir dönem. Bu travmanõn içinden faşizm çõkõyor ve 1941 yõlõna geldiğimizde, İngiltere, Türkiye ve Finlandiya hariç, bütün Avrupa faşist; bütün Avrupa faşizmin çizmesi altõnda. Biliyorsunuz, 1941, aynõ zamanda, faşizmin, Nazizmin Sovyet Birliği'ni işgal etmeye başladõğõ yõldõr, dönüş yõlõ 1943'tür; Stalingrad Savaşõ, İtalya'da Mussolini'nin yenilmesi ve ondan sonra faşizmin yenilgisi. Esas olarak da, hepimizin bildiği gibi, faşizmin yenilgisinde iki faktör etkili olmuştur; birisi Sovyetler Birliğinin direnişi, öteki de Avrupa'da esas olarak işçi sõnõfõnõn başõnõ çektiği direniş hareketleri: İtalya, Fransa, Yugoslavya, Yunanistan, Arnavutluk ve daha düşük ölçekte başka ülkeler. İkinci cephe, mesela Amerikalõlarõn ikinci cephesi, ta 1944'lere, 1945'lere kadar açõlmamõştõr; öyle bir oyun oynamõşlardõr. İşte bu gelişmedir ki, bize, bizim esas üzerinde konuşacağõmõz iki dönemi getiriyor. Önce bu iki dönemin sözünü edelim, sonra ayrõntõsõna girelim. Bu travmadõr ki, bu iki savaş arasõndaki dönemin bõraktõğõ izlerdir ki, daha sonraki döneme damgasõnõ vuruyor. Soğuk savaş dönemi, aynõ zamanda, sosyal devletin de bir tarihsel yenilik olarak ortaya çõktõğõ dönem. Ben, tõrnak içinde kullanõyorum; kavram biraz tartõşmalõdõr; ama, mühim değil, ona girmeyeceğim; isterseniz, tartõşõrken gireriz. Kabaca İkinci Dünya savaşõnõn bitiminden sonra, otuz yõl boyunca süren bir dönem 1970'li yõllarõn ortasõnda sona eriyor. Günümüzde yaşanan dönemin özelliklerine hiç girmeden şunu söyleyelim -çünkü, bu dönemi anlatacağõm; bu içinde yaşadõğõmõz dönemi ancak öyle anlayabiliriz- yeni dünya düzeninin ve küreselleşmenin yerleşmesi dönemini yaşõyoruz; yani, 1970'lerin ortasõndan günümüze kadar devam ediyoruz. Bir soru işareti; çünkü, tarihin geleceği her zaman mücadelelere bağlõdõr, hiçbir zaman önceden belirlenmiş olamaz; ama, günümüze kadar devam eden bir dönem olarak düşünebiliriz. Böyle görmenin faydasõ; birincisi, klasik emperyalizm dönemiyle birlikte, aslõnda, gelişmiş kapitalist ülkelerin büyük tekellerinin bütün dünyayõ sermaye birikimi alanõ haline getirmiş olduğunu görüyoruz ve bu özellik hala değişmiş değil; birazdan vurgulayacağõmõz gibi, çok daha derinleşmiş bir şekilde var. Birinci dönemin günümüze bõraktõğõ bu ve emperyalistler arasõ rekabettir; yani, hala devam eden çok önemli iki olgu olarak. İkinci dönemden kalan, büyük depresyonun kapitalist sõnõfta yarattõğõ o büyük şaşkõnlõk -tabii, kapitalist sõnõf derken sadece sermayedarlarõ kastetmiyorum elbette; onlarõn aydõnlarõnõ, sözcülerini, politikacõlarõnõ vesaire kastediyorum- ve bunun Ekim Devrimi'yle karşõlõklõ etkileşimidir, Sovyet ülkesinde olmakta olanlarla karşõlõklõ etkileşimi. Üçüncü dönem ise, bizim için son derece önemli; çünkü, bu dönem; yani, soğuk savaş dönemi, içinden çõktõğõmõz dönemdir; onu anlamadõkça, içinde yaşadõğõmõz dönemi anlayamayõz. Onun için, şimdi, ben, oraya geçiyorum. Oraya girmeden önce, şundan söz etmek gerekiyor: İkinci Dünya Savaşõ sonrasõ, tabii ki, hepimizin bildiği gibi, dünya çapõnda, politik bakõmdan iki blokun karşõlõklõ ilişkileriyle belirleniyor. Soğuk Savaş kavramõ buradan geliyor; ama, bunun çok büyük bir önemi olduğunu, zaten, birazdan vurgulayacağõz.

7 O tarafta; yani, sosyalist denilen ülkeler blokunda, şimdi büyük bir kriz içinde olan sosyalizm deneyimlerinin o döneminde, 1930'lu yõllardan sonra, Doğu Avrupa'dan Doğu Asya'ya kadar hala devam eden bir hõzlõ yayõlma var -onu hepimiz biliyoruz- kitlelerin yaşam standartlarõ yükseliyor vesaire; yani, orada da bir hõzlõ büyüme var; ama, bizim incelediğimiz alanda da aynõ şeyi görüyoruz. Sermaye birikimi son derece canlõ, çoğu ülkede büyüme hõzlõ; bu, bizim gibi ülkelerin bir bölümünde de geçerli ve hatta, bizim gibi ülkelerde de - o dönemde çok tartõşma yapõldõ bu konuda; ama- bir ölçüde bir sanayileşme yaşanõyor. Sonuç olarak hepimiz biliyoruz ki, Türkiye'nin 1945'teki durumu ile 1980'e doğru gelirken durumu çok farklõydõ. Dolayõsõyla, bu otuz yõl, genellikle, dünya çapõnda, hem ekonomik bakõmdan bir büyüme ve canlõlõk dönemi hem de politik bakõmdan bir istikrar dönemi. O dönemde, tabii, soğuk savaştan bahsediliyor, nükleer savaş tehlikesi var filan falan; ama, düşünürseniz, aslõnda yerel pek çok vahşi savaşa rağmen; Vietnam, Cezayir bunlarõn en ileri örnekleridir, emperyalizmin genellikle sömürgelerinde hala orada kalmak için ortaya çõkan savaşlar; ama, dünya çapõnda, iki blokun karşõlõklõ dengesi bir istikrar yaratmõştõr. Dolayõsõyla, bugün gördüğümüz büyük alt üst oluşlar, devletlerin çözülüşü, yõkõlõşõ, yeni devletlerin doğuşu -her sene atlas değiştiriyoruz; her sene yeni bir ülke çõkõyor- bunlar yok o dönemde, çok az oluyor. Ne oluyor; 1945 sonrasõnda olan şu: Sömürge imparatorluklarõ dağõlõyor, o anlamda yeni devletler ortaya çõkõyor; ama, onlar, zaten sömürge, sonradan bağõmsõz devlet haline geliyorlar; ama, bugünkü gibi bir sarsõntõ yok; en azõndan şöyle söyleyelim: Sistemin sinir merkezlerinde hiçbir sarsõntõ yok. Avrupa'da bir denge var, iki tarafõn karşõlõklõ hakimiyeti üzerinden kurulmuş bir denge; Amerika ve Sovyetler Birliği dengesi her şeyi belirtiyor. Şimdi, bu dönemin dünya çapõndaki bu yapõsõnõn dõşõnda temel özelliklerine ekonomik olarak bakarsak -bugün küreselleşmenin ekonomik ve finansal boyutlarõnõ incelediğimize göre, ekonomik alana yöneleceğiz- birincisi, kapitalist ekonomide devlet müdahalesi, tarihinde hiçbir aşamada görülmediği kadar artõyor. Hepiniz biliyorsunuz, ünlü bir İngiliz iktisatçõsõnõn adõyla anõlõyor "Keynesçi devlet müdahalesi" diyoruz: Keynesçi devlet müdahalesinin esas olarak bir ülkedeki toplam talebi devlet harcamalarõ yoluyla kontrol ederek kriz doğmasõna karşõ bir ekonomi politikasõ söz konusu burada; ama, bu gelişmiş ülkelerde esas olarak ortaya çõkan bir devlet müdahalesi türü. Bir de, bizde olduğu gibi, azgelişmiş ülkelerde olduğu gibi, gümrük duvarlarõyla ve başka - ayrõntõsõna girmemize gerek yok- ekonomik araçlarla azgelişmiş ülkenin ekonomisini dõş rekabete karşõ koruyan ve böylece -yaygõn deyimle söylüyorum; çoğu arkadaşõmõz, bunu, tabii ki biliyor- ithal ikameci bir sanayileşme; yani, iç pazara dönük, ülke içinde yapõlan sanayi üretimi temelinde bir sanayileşmeyi destekleyen bir devlet. Her iki durumda da, gelişmiş ülkelerde krize karşõ talep yönetimi, azgelişmiş ülkelerde ülke içinde bir sanayileşmeyi uluslararasõ rekabete karşõ koruma yoluyla sağlamaya çalõşan bir devlet, aktif bir devlet var; yani, piyasanõn yasalarõnõ, kendisine özgü rekabete dayanan yasalarõnõ bir ölçüde -ama, bir ölçüde; tamamen ortadan kaldõrmak kapitalizmde söz konusu değildir- değiştiren, tadil eden, engelleyen bir devlet söz konusu. İkincisi; sosyal devlet olarak anõlan olgu. Sosyal devletin özelliği şu: bazõ toplumsal ihtiyaçlarõn kamunun, yani, esas olarak merkezi devletin bir görevi haline gelmesi ve hizmet olarak sunulmasõ. Nedir bunlar? Eğitimdir, sağlõktõr, emekliliktir; ama, esas belirleyicisi ve bizde olmayan şey... Türkiye'de sosyal devlet hiçbir zaman olmamõştõr bence; çünkü, emeklilik, zaten, bütün dünyada, ta 19. yüzyõldan gelen bir şey, sosyal

8 devletle doğrudan ilgisi yok; eğitim de öyledir; yani, genel evrensel eğitimi çocuklara devletin vermesi epeyce eski bir şeydir, sosyal devletle doğrudan bağlantõlõ değildir. Bir tek sağlõkta, SSK dolayõsõyla, Türkiye'de sosyal devletin ucu görünüyor; onun dõşõnda, esas işsizlik sigortasõdõr ve yoksullara yardõmdõr ve bir de konut yardõmõdõr, ciddi konut yardõmõdõr; hatta, devlet ve belediye konutlarõdõr. Dolayõsõyla, çok çeşitli boyutlarõ olan bir şey, ama, esas olarak toplumsal hizmetlerin yaygõn bir ağõrlõkta devlet tarafõndan üstlenilmesi. Üçüncüsü üretim alanõnda geniş bir kamu sektörü, ikisinin ayõrõmõ sanõyorum açõk; sosyal devlet alanõnda hizmetler bedava veriliyor, burada ise, mal, meta üreten işletmeler var, işte Türkiye'deki KİT'ler. Türkiye'de kapitalizmin gelişmesi, hepimizin bildiği gibi, önce devlet eliyle olmuştur, sõnai kapitalizm; yani, 1930'lu yõllarda, dünya krizi sõrasõnda, şekerden tekstile bu KİT'ler oluşturulmuştur; dolayõsõyla, Türkiye'deki KİT'ler, tarihsel olarak, ilk başta, bir bakõma Kemalizm'in bir ürünüdür. Şimdi, Türkiye'de deniliyor ki -büyük bir aldatmaca-"kit'leri koruyanlar hala eski kafada, orada kaldõlar". Bütün dünyada var kamu sektörü; Amerika hariç... Amerika'nõn kendi kapitalist gelişmesi çok özel; ama, Batõ Avrupa, Fransa, İtalya, hatta İngiltere, Almanya, hepsi -sadece büyük ülkelerin sözünü edersek- kocaman, devasa KİT sektörlerinin sahibi. İtalya'da IRI diye bir kurum var, koca bir KİT'ler holdingi; Fransa, bõrakõn her şeyi, altyapõ yatõrõmlarõnõ bir yana bõrakõn, demiryollarõndan otomobile, Renault resmen devlet fabrikasõdõr. Dolayõsõyla, bu geniş kamu sektörü meselesi, gelişmiş ülkelerde farklõ nedenlerle -tartõşma sõrasõnda gerekirse gireriz- azgelişmiş ülkelerde farklõ nedenlerle olmak üzere, yine İkinci Dünya Savaşõ kapitalizminin temel bir özelliğidir. Şimdi, bunlar nereden çõktõ: bu bütünsel yapõ, bir bakõma, bakarsak, kapitalizmin esas temeli, bütün 19. yüzyõl ve hatta 20. yüzyõlõn ilk yarõsõ boyunca (20. yüzyõlõn ilk yarõsõnda korumacõ politikalar emperyalizm döneminde biraz gelişmeye başlamõş olmakla birlikte) esas olarak piyasa temelinde ve özel sermayenin faaliyetleriyle gelişmiştir. Kapitalizm budur zaten, değil mi; hepimizin bildiği gibi, meta üretimi ve üretim araçlarõnda özel mülkiyete dayalõ sermaye kapitalizmin tanõmlayõcõ öğeleridir. Peki bu nereden çõktõ? Devlet bir sürü işe karõşõyor, ona buna hizmet sağlõyor. Burada devlet müdahalesi var, ekonominin genel mekanizmalarõna devamlõ müdahale ediyor; o da yetmiyor, devlet, kendisi şirketlerle, işletmelerle, hatta holdinglerle üretime giriyor. Şimdi, bunun temelinde ne yatõyor, bunu anlamamõz lazõm; çünkü, bugüne gelişte; yani, bugün, yeniden -bakõn, görüyorsunuz, otuz yõllõk bir parantez gibi; biraz kabalaştõrarak söylüyorum; ama, esas eğilim bu olduğu için- otuz yõllõk bir parantez gibi, kamunun, devletin üretim alanõnda, ekonomik alanda ve hizmetler alanõnda bu kadar öne çõktõğõ bir dönemden sonra şimdi ne konuşuluyor, günün sloganõ ne? Serbest piyasa, en çok da özelleştirme. Dolayõsõyla, neden bu parantez yaşandõ, bugün, nereye, niye geri dönüyoruz? Bugünü anlayabilmek için, bunun koşullarõnõ anlamak gerekiyor. Temel faktörleri, sanõyorum -tabii, biraz yalõnlaştõrarak- iki temel faktör olarak özetleyebiliriz. O faktörlerin ortadan kalkmasõ ve bir iki başka yeni faktörün ortaya çõkmasõ da yeni dönemi açõklayan şeyler oluyor. Burada, kapitalizm, tarihinde ilk defa, iki dünya savaşõ arasõnda, demin de söylediğim gibi, kendisi büyük bir kriz yaşarken, kendi dõşõnda bambaşka bir sistemde, bambaşka bir şeyin olduğunu gördü ve 1930'lu yõllarõn sonuna geldiğimizde, bunlarõn hemen hemen hepsi yerleşmişti. Daha evvelden başlamõştõ, 1917'den itibaren adõm adõm gelişen bir süreçten bahsediyoruz. Nedir Sovyet Sistemi? Bu,

9 kapitalizmin en gelişkin olduğu ülkelerde bile ortaya çõkan toplumsal sorunlarõn olmadõğõ bir sistem. Nedir bu temel sorunlar? İşsizliktir... O aşamadan itibaren hangi ülkede bir sosyalist devrim olsa, kapitalizm devrilse, işsizlik çok kõsa bir süre içinde ortadan kalkõyor ve sistematik olarak öyle; yani, anayasalarda zaten yazõyor "çalõşma bir haktõr" diyor; ama, sadece o değil, işgücü bulunamõyor. Şimdi, öyle tuhaf bir şey ki, hepimizin bildiği gibi, kapitalizm sürekli işsizlik yaratõyor; bugün, Avrupa Birliği ülkelerinde, o zengin ülkelerde, 18 milyon işsiz var; Almanya'da Mitler döneminden beri ilk defa 4,5 milyonu geçmiş işsiz var; şimdi, şubat sayõlarõnda 5 milyon bekleniyor; yani, bu defa, Avrupa, işsizlik dolayõsõyla çalkalanõyor -bilmiyorum, okuyabiliyor musunuz- Fransa'da büyük eylemler oldu, şimdi Almanya'ya sõçradõ filan. Kapitalizm, en geliştiği yerlerde bile, kendi bünyesinde devamlõ işsizlik üretir; doğasõndandõr -nedenine girmiyorum- işsizliğe ihtiyacõ vardõr, sermayenin gücü biraz da oradan gelir; ama, krizleri zaten riskli. Öbür tarafta ise öyle bir şey yok; işten de atamõyorsunuz, o yetmiyor, işgücü bulamõyorsunuz. O kadar seferber bir ekonomi ki makro düzeyde, yeteri kadar işgücü bulamõyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi; 1930'lu yõllarda, Avrupa işçi sõnõfõ, hala -çarpõcõ bir şeydir- ücretli tatil için mücadele ediyor. Fransa'da, Halk Cephesi on milyonlarca işçi greve gitmiş. Ne istiyorlar? Ücretli hafta tatili. Öbür tarafta eğitim bedava, sağlõk bedava, konut son derece ucuz; mesela, ücretin yüzde 5'ine filan geliyor. Kapitalist ülkeleri düşünün; bir insanõn kendi gelirine göre oturabileceği standartta bir konut ücretin yüzde kaçõnõ alõr; en azõndan yüzde 40'mõ, 50'sini, bazen çok daha fazlasõnõ. Konut, kültür, inanõlmaz opera fiyatlarõ... Biz sinemaya bile gidemiyoruz, orada işçiler operaya gidiyorlar. Böyle bir düzen. Şimdi, onun kusuru yok mu; milyonlarca kusuru olabilir; bu, ayrõ bir tartõşma, bizim konu-«muz o değil. Orada ortaya çõkan işçi ve emekçi sõnõflarõn, bu sosyal güvencesi tarihsel olarak çok yeni bir olgu olarak ortaya çõktõ. Bir tarafta bu ortaya çõkarken ve adõm adõm gelişirken, öbür tarafta muazzam bir işsizlik ve o işsizliğin ürettiği muazzam toplumsal çalkantõdan çõkan faşizm. İşte, savaş sonrasõ ortaya çõkan gelişmelerin bir temeli, bu tarihsel karşõlõklõ belirlemedir; yani, ne dedik, Keynesçi politikalar, krize karşõ politikalardõr; o yeniden büyük işsizlik furyasõna ve onun yarattõğõ toplumsal çalkantõya ve bir yandan devrimci, bir yandan faşist eğilimlere karşõ kendisini koruyan bir toplum. Daha önemlisi, sosyal devlette ortaya çõkan gelişmeler. O güne kadar sadece emeklilik ve eğitim alanõnda bazõ gelişmeler var, onlarõn da tarihsel nedenleri elbette var; ama, birden bire işsizlik sigortasõ çõkõyor, birden bire yoksullara yardõm diye bir şey çõkõyor; işte, biraz önce, esas refah devleti kavramõ, sosyal devlet kavramõ, zaten, bu ikisinden geliyor demiştim. Bu, aslõnda, tamamen, iki dünya savaşõ arasõndaki çok büyük sõnõf mücadelesinin ve daha önemlisi çok da büyük hegemonik güç kazanmõş, faşizmi yenmiş, Doğu Avrupa'ya doğru yayõlmõş, prestiji olan öteki sistemle rekabet için. Dolayõsõyla, kapitalizm, sosyal devleti kendisini savunmak için geliştirdi. İkinci nokta bu. Azgelişmiş ülkelere gelince; bütün kalkõnma iktisadõ, zaten, iki sistem arasõndaki yarõşmanõn bir ürünü. Çin gibi bir ülke 1949 yõlõnda kapitalizmden kopuyor ve birden bambaşka bir yere gidiyor; açlõktan kõrõlan bir ülkede, birden bire, demir çanak politikasõ; herkesin işi var ve mutlaka yiyecek pirinci var; asgari bir şey ki, 1949'dan önce sefil bir ülke; yani, Çinliler, halk, emekçi halk, hakikaten köpekler gibi yaşõyor. Dolayõsõyla, işte bütün bunlar, azgelişmiş ülkelerde bir kalkõnma eğilimi, yardõmlar vesaire doğuruyor; hani, şu ünlü yardõmlar ve krediler, Dünya Bankasõ vesaire. Birinci

10 faktör bu. Özetlersek: kapitalist sõnõf belirli tavizler vermiş oluyor; bedava eğitim, bedava sağlõk, işsizlere sigorta ödemesi; yani, işsizlik sigortasõ ödemesi, yoksullara yardõm vesaire. Bu tavizler, öte taraftan azgelişmiş ülkelere belirli bir destek. Şimdi, taviz vermek için, büyümenin hõzlõ olmasõ, kapitalist sõnõfõn emekçi sõnõflara toplumsal üretimden verebileceği payõn hõzla artõyor olmasõ lazõm; yoksa, kriz durumunda, durum çok kötüyken kim kime taviz verebilir? Daralma anõnda, toplam üretim büyümezken, taviz veremezsiniz. İkinci faktör de bu. Bu iki koşul altõnda; birisi bir savunma mekanizmasõ, birisi de onu olanaklõ kõlan ortam, İkinci Dünya Savaşõ sonrasõ bütün bu özel dönemin ortaya çõkmasõnõn temel nedenleri oluyor. Şimdi, bu iki koşul, İkinci Dünya Savaşõ sonrasõ, "Soğuk Savaş ve Sosyal Devlet" diye andõğõmõz dönemin özel tarihsel koşullarõysa, bu iki koşulun ortadan kalkmasõ, elbette, en azõndan bir etki yaratõr. Nitekim, şimdi yeni dünya düzeni döneminin -artõk "YDD" diye yazõp geçiyorum, küreselleşme yazmõyorum- tarihsel koşullarõnõn nasõl ortaya çõktõğõnõ; yani, şimdi içinde yaşadõğõmõz dönemin köklerinin nerede yattõğõnõ ele alõyoruz 'te, dünya kapitalizmi, hala devam etmekte olan uzun dönemli bir ekonomik krize giriyor. Şimdi, ekonomik kriz ne demektir ve hangi süreçlerden doğdu? Biraz teknik de bir tartõşma, çok fazla girmek istemiyorum; ekonomik kriz nedir derken, sadece şunu söylemek lazõm: biliyorsunuz, kapitalist toplum, esas olarak, sermayenin kar etmesine ve onu yeniden yatõrõp sermaye birikimi sağlamasõna bağlõdõr; tek tek ülkelerde de böyledir, dünya çapõnda da böyledir. Öyle bir an geliyor ki, sermayenin kendi çelişkileri kriz üretiyor. Kapitalizmin bütün tarihi krizlerle doludur; bir kere, bunu, iki yüzyõllõk tarihten biliyoruz. Bunun temelinde yatan mekanizmaya hiç girmeden şunu söyleyelim: sermaye, birikim sürecinin belirli biranõ gelince kar edemiyorsa, o zaman yatõrõmlar duracaktõr; o zaman, hem işsizlik başlayacaktõr hem giderek devletin alabileceği vergi azalacaktõr -üretim hõzlõ büyümüyorsa, devletin alacağõ vergi azalõr- devletin kendisi finans krizine girecektir; yani, bütün dünyada olduğu gibi, bütçe açõk verecektir vesaire... Tabii, böyle bir durumda bütün sistem sõkõşõr; yani, devletin bütçesi açõk veriyorsa, eğitime harcama yapamazsõnõz; yatõrõm yapõlmõyorsa, işsizlik artar. Yani, kriz dönemleri, sermayenin kendi tõkanõklarõnõn bütün topluma dalga dalga yayõldõğõ dönemlerdir ve tabii ki, elbette, kriz dönemi, büyük tavizler de vermesini olanaksõz hale getirecektir. Dolayõsõyla, demin sözünü ettiğim canlõ sermaye birikimi, en başta "sosyal devletin gerekli koşuluydu" diye sözünü ettiğim faktör ortadan kalkmõş oluyor. Tabii, sermayenin nasõl yeni bir politikayõ gerekli kõldõğõna birazdan gireceğim. İkincisi; hepinizin bildiği gibi, 'de, Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliğinin çözülüşü yaşanõyor; önce, 1989'da Doğu Avrupa rejimleri teker teker çöküyor, sonra 1991 yõlõnda da Sovyetler Birliği bir ülke olarak ortadan kalkõyor ve bu ülkelerde, hepimizin bildiği gibi, kapitalizme dönüş, bir kapitalist restorasyon süreci açõlõyor. Konumuz bu olmadõğõ için, ben, bunun nedenlerine, bunun tarihsel koşullarõna filan girmiyorum; ama, bizim açõmõzdan önemli olan, Avrupa'da bir tek sosyalist diye anõlabilecek devlet kalmõyor. Peki, nerede var; işte, Çin'de var, hanedan devleti olan Kuzey Kore'de var, Vietnam var, Küba var vesaire; ama, bunlardan en önemlisi, dünya nüfusunun beşte birini barõndõran Çin. Çin'in de, içten içe özelleştirmeler, özel sermaye, yabancõ sermaye, piyasa mekanizmalarõyla, aslõnda her ne kadar siyasi rejimi değişmemişse de ve bazõ toplumsal özellikleri hala devam ediyorsa da, Sovyetler Birliği nin ve Doğu Avrupa'nõn

11 girdiği sürece kõsmen girdiğini, sanõyorum hepimiz biliyoruz. Dolayõsõyla, ortaya şöyle bir durum çõkõyor: Ekim devriminin ve onu izleyen devrimlerin ürünü olan bu devletler sistemi, bu alternatif sistem, artõk, ne maddi olarak bir alternatif oluşturuyor ne de sosyalizmin bir prestiji kalõyor. Dolayõsõyla, kapitalizm, birinci aşamada, sosyal devlet konusunda, azgelişmiş ülkelerin sanayileşmesine bir ölçüde destek olmak veya olanak tanõmak konusunda olanaklarõnõ yitiriyor ve ikinci aşamada da buna bir ihtiyacõ kalmõyor; çünkü, bir savunma mekanizmasõ olarak gelişmiş olan sosyal devlet, artõk, kapitalistlerin sõnõf hakimiyeti için gerekli olmaktan çõkõyor ya da öyle sanõyorlar -bunu da biz ekleyelim- en azõndan böyle bir algõlama var. Hep böyle kalacak mõ, sosyalizmin prestiji hep böyle düşük düzeyde mi kalacak, işçi sõnõfõ ve emekçiler hep böyle hareketsiz mi kalacak; bu ayrõ bir tartõşma konusu. Bence, kalmayacak tabii. Birazdan, sadece bir yönünü konuşacağõz. Üçüncüsü; bakõn, bu uzun, canlõ birikim dönemi bitiyor, sosyalist alternatif ortadan kalkõyor ya da öyle görünüyor; en azõndan bir dönem ciddi bir krize gidiyor ve bunun yanõ sõra, elbette, başka gelişmeler de var. Bunlardan bir tanesi, son otuz yõl boyunca, hatta daha fazla bir süredir -bu konuyu burada benden çok daha iyi bilenler olduğu için, ben, bu konuda fazla bir şey söylemeyeceğim- içten içe gelişen ve yirmi yõldõr ciddi bir atõlõm yapan bir teknolojik gelişme süreci var. Tabii, burada en önemlileri, bir kere, bilgisayar kontrollü teknolojilerin getirdiği yenilikler ve en vurgulu olarak şunu söyleyebiliriz: Üretim sürecini parça parça bölmeye ve çok uzaktan; mesela, bir tasarõmõ, başka bir ülkeye, bilgisayar sistemiyle aktararak üretim sürecini kolayca biçimlendirmeye olanak kazandõran bir gelişme söz konusu. İkincisi, telekomünikasyondaki devasa atõlõm. Mesela, Londra-New York arasõndaki üç dakikalõk telefon konuşmasõnõn fiyatõ, elli yõl içinde, sanõyorum yüzde 1 e düşüyor, hatta daha aşağõya düşüyor; yani, bundan elli yõl önce, bugünkü fiyatõn 100 katõydõ. Bunun yanõ sõra o kadar ilginç özellikler var ki: Örneğin şirketlerin iç haberleşmesi. Diyelim, şirketinizin 39 ülkede şubesi var, yavru şirketi var; muazzam ucuza iç haberleşme olabiliyor. Telekomünikasyonda özelleştirme de, zaten, bununla çok ilintili bir süreçtir. Onun yanõ sõra, üçüncüsü ulaştõrma; yani, konteynerlerden bundan epeyce bir yõl önce ortaya çõkan hava taşõmacõlõğõndaki büyük atõlõmlara kadar, hõzlõ trenlerden başka şeylere kadar, ulaştõrma alanõnda gelişmeler dolayõsõyla, maliyetler çok düşüyor; yani, uzak mesafeler arasõndaki maliyetler, taşõmacõlõk maliyetleri, insan taşõmacõlõğõ olsun, mal taşõmacõlõğõ olsun, son derece düşüyor. Dolayõsõyla, sadece dünyanõn çeşitli yöreleri arasõndaki ticaret ve üretim bakõmõndan maliyetlerin düşmesi değil, bir de üretim sürecini yeniden biçimlendirme bakõmõndan yeni olanaklar ortaya çõkõyor; özellikle bilgisayarlõ teknolojiler konusunda söylediklerimi hatõrlamak gerekiyor. Bir dördüncü faktör olarak da çokuluslu şirketlerin, İkinci Dünya Savaşõ sonrasõnda, özellikle 1960'lõ yõllarda yaptõklarõ atõlõmla dünya çapõnda gösterdikleri muazzam gelişme söz konusu. Şimdi, daha önce, yüzyõlõn ilk dönemini anlatõrken şunu söylemiştim: "Klasik emperyalizm dönemi, aslõnda, tekelci sermayenin yükseliş dönemiydi; yani, bir ülkenin büyük şirketlerinin sadece kendi ulusal sõnõrlarõ içinde değil, dünyanõn çok çeşitli ülkelerinde operasyonlar yapmasõ, sermaye birikiminin çeşitli ülkeleri temel alarak gelişmesi." "Ama, bu başlangõç dönemi" demiştim "bugünden bakõldõğõnda, o, ilkel biçimiydi" demiştim. İşte, o eğilim, bugün olgunluğa kavuşmuştur; yani, ileri bir aşamasõna sõçramõştõr ve çokuluslu şirketler, bugün, dünyada, büyük devasa çokuluslu şirket olarak anõlacak 7 bin şirketin 170 bin yavru şirketiyle

12 beraber muazzam bir ağ oluşturduğunu vurgulamak gerekiyor. Bunlarõn sadece -değişik rakamlar var; onun için, ben, size, alçak gönüllüsünü söyleyeceğim- 700 tanesinin dünya tarõm ve sanayi üretiminin en az yüzde 25-30'unu yaptõğõnõ ve kontrol ettiğini. Ayrõca, dünyada 100 tane büyük ekonomik birim alõrsanõz, 50'si ülke, 50'si şirket; bir sürü şirketin, bir sürü ülkeden, bir sürü ülkenin ulusal üretiminden çok daha büyük cirosu var- bunu düşünürseniz, çokuluslu şirketlerin nasõl geçmişte, kapitalist toplumda, genel olarak sermaye toplumsal hayatõ kontrol ediyorsa -çünkü, sermaye birikimi her şeyin merkezi- bugün de, dünyanõn hakimi bunlar ve bunlarõn ihtiyacõ, bütün dünya çapõnda iş yapmak; çünkü, başka türlü kaplarõna sõğamazlar; yani, Marx'õn Manifesto'sunun sermayeye yaptõğõ övgü gibi biz de bir küçük övgü yapalõm; sõğamazlar hiçbir yere, işlerini dünya çapõnda yapmalarõ lazõm ve dolayõsõyla, dünyayõ tamamen kendi ihtiyaçlarõna uygun hale getirmek için mücadele ediyorlar. İşte, ilk iki faktörün ortadan kalkmasõ eski dönemin koşullarõnõ kaldõrõyor. Onun üzerine bu teknolojik ve ekonomik iki faktörün gelmesi, dünyanõn eskisinden olduğundan çok daha büyük bir bütünselleşmesine ve bunun sermayenin çõkarlarõna uygun biçimde olmasõna yol açõyor. Yani, bir bakõma -şimdi yeni dönemin bazõ özelliklerini sayacağõzbirkaç faktörün bir bileşimi olarak almak gerekiyor. Uluslararasõ sermaye açõsõndan birkaç ihtiyacõ karşõlamak üzere geliştirilen bir politikadan bahsediyoruz. Şimdi, eski dönemin o Keynesçi devlet müdahalesine, sosyal devlete, azgelişmiş ülkelerde korumacõ devlete ve geniş bir kamu sektörüne dayanan ekonomik yönelişi, krizle birlikte, 'ten itibaren başlayan ve bugün hala devam etmekte olan krizle birlikte ayak bağõ haline geliyor. Eskiden, bir bakõma, sermayenin korunma mekanizmalarõ, tampon mekanizmalarõ olan bu mekanizmalar, krizle birlikte ayak bağõ haline geliyor; artõk taviz veremiyor. Demin ne dedik; en basiti sosyal güvenliği düşünün, sağlõğõ düşünün. Eskiden, üretim hõzla büyüyordu, devlet gelirleri dolayõsõyla yüksekti, devlet tarafõndan kolay vergi alõnabiliyordu; şimdi üretim tepe taklak olunca, bir yandan bütçe gelirleri azaldõğõ için, eskiden beri sürmekte olan yüksek harcamalar dolayõsõyla bütçe açõğõ oluyor, bir yandan işsizlik sigortasõ ödüyorsunuz; milyonlarca insana işsizlik sigortasõ. Gerçi, giderek aşõnõyor artõk onlar; çünkü, bütçe açõklarõ devam ettikçe budamaya başladõlar; işte, sosyal devletin budanmasõ başladõ. Bu süreç içerisinde, sermaye, eski dönemdeki mekanizmalarõn kendi önünde birer ayak bağõ olmasõ dolayõsõyla, kendi krizini kendi lehine çözebilmek için yeni bir politika arayõşõna giriyor. Krizi çözmek gerekiyor; sermaye kar açlõğõ içinde bir toplumsal varlõktõr; yani, varlõk nedeni, giderek daha fazla kar ve daha fazla sermaye birikimidir; dolayõsõyla, kar tõkanõklõklarõnõ aşmak zorunda. Zaten -biraz önce konuştuk- büyük depresyon döneminden herkes biliyor ki -o bellek silinmedi- büyük işsizlik, beraberinde, büyük toplumsal çalkantõlarõ ve kapitalist düzenin kendisini tehlikeye atacak bir ortamõ getirebilir. Dolayõsõyla, krizi bir şekilde, sermayenin kendi çõkarlarõ doğrultusunda çözebilmek lazõm li yõllarõn sonunda, bir süre bir küçük tereddütten sonra, bir yeni yöneliş benimseniyor. Biliyorsunuz, önce İngiltere'de, Margaret Thatcher 1979'da; sonra da Amerika'da 1981'de seçilen Ronald Reagan, bu ikisi, paralel şekilde, yeni liberalizm veya neo liberalizm olarak adlandõrdõğõmõz, sermayenin yeni ekonomik stratejisini ilk uygulayan yönetimler. Tabii, bu iki insanõn kafasõndan filan çõktõğõ yok; üniversitelerde, iktisatçõlar bu yönde çalõşõyor, bütün basõn bu yönde çalõşõyor, sosyal demokratlar dahil olmak üzere siyasi partilerin hemen hepsinde bir değişim

13 var. Örneğin, Tony Blair, bir tarihsel değişimin ürünüdür; yirmi yõllõk tarihsel değişim sonunda, işçi hareketinin temsilcisi olarak, onlarca -reformist bir hareket; ama- reformlar için, sosyal devlet için çaba göstermiş bir partinin başõna, tamamen yeni liberal bir politikacõ geliyor, oturuyor. O, uzun bir tarihsel sürecin ürünü, birdenbire ortaya çõkmadõ. Tabii, arada, ne oldu? arasõnda Türkiye'de büyük sorun ne oldu; Turgut Özal, değil mi? Yani, birazdan sözünü edeceğimiz gibi, yeni liberalizm açõsõndan erken bir ülkeymiş. Şimdi, bu yeni liberalizm çok önemli bir kategori; küreselleşme filan, hep, bunun bir bakõma ayaklarõ yahut boyutlarõ, onun çerçevesi içinde ele almak lazõm. Yeni liberalizmin başlõca özelliklerini ele alarak, bu dönemde yaşanmakta olan en fazla küreselleşmeye vurgu yaparak ele alalõm. Birinci özellik piyasa ekonomisi. Hepimizin biliyoruz "serbest piyasa, bõrakõn, müdahale etmeyin; piyasa sorunlarõmõzõ çözer" vesaire diye büyük bir ideolojik taarruz var. Bu vurgu neden; şundan dolayõ: geçmiş dönemde; yani, demin sözünü ettiğimiz arasõ dönemde, çok çeşitli nedenlerle, piyasanõn işleyişine, bütün dünyada -Sovyetler Birliği ve benzeri ülkeleri bir yana bõrakõyoruz- kapitalizmin bütün ülkelerinde, kõsmen Amerika bile dahil olmak üzere -çünkü, biliyorsunuz, en liberali, hep, Amerika'dõr- piyasanõn işleyişine bazõ tahditler, sõnõrlamalar getirilmiştir. Bunun nedeni çevreyi korumak olabilir -mesela, Amerika'daki en yaygõn şeylerden birisi budur- işçi sağlõğõ, iş güvenliği olabilir, bunun nedeni ulusal ekonominin kalkõnma ihtiyaçlarõ olabilir, istihdamõ korumak olabilir veya başka nedenler olabilir. Demin bir toplumsal güçler dengesinden bahsettiğimiz belli. Bütün bunlardan dolayõ, piyasaya, regülasyon adõ verilen bir düzenleme getiriliyor. Demin, devlet müdahalesinden talep yönetimi açõsõndan söz ettik; işte, bunun başka boyutlarõ da var. Şimdi, dolayõsõyla, bütün bu kõsõtlamalarõ kaldõrarak ve regülasyonu, düzenlemeyi kaldõrma adõ altõnda her şey piyasaya bõrakõlõyor. Bu ne demek; ekonomik faaliyetler içinde, çevrenin, bir bakõma, hiçbir şekilde dikkate alõnmamasõ demek; işçi sağlõğõ ve iş güvenliği açõsõndan çok daha kayõtsõz hale gelmek demek, belirli harcamalarõ kõsmak, belirli kõsõtlamalarõ ortadan kaldõrmak vesaire ve diğerleri. Birincisi bu ve burada, tabii, ideolojik boyutlar da var -birazdan kõsaca değineceğim- yani, bütün bu işin içinde, bütün bir ideoloji yaratmak da var; ama, esas olarak piyasa rekabetini temel olarak kabul etmek. İkincisi; küreselleşme. Şimdi, küreselleşmeyi özellikle tõrnak içine alõyorum; çünkü, küreselleşme, bugünkü seminerimizin ana konusu olan küreselleşme, aslõnda, son derece karmaşõk bir sürece işaret eden bir kavram; yarõsõ gerçek, yarõsõ efsane diye düşünüyorum ben. Gerçek olan yanõ şu: demin, bir teknolojik gelişmeden söz etmiştik; bu teknolojik gelişmenin, çok uzak mesafeler arasõnda üretimi de, ticareti de tamamen kolaylaştõrdõğõnõn sözünü etmiştik. Buna yeni liberalizm eklendiği zaman, ikisi bir araya gelince, elbette, dünya çapõnda çok ciddi bir bütünleşme, dünya ekonomisinde bir iç içe geçme ortaya çõkõyor. Şimdi, küreselleşmenin bir iki boyutuna değinmemiz lazõm; tabii, en çok küreselleşme üzerinde duracağõz. Küreselleşme dedikleri zaman, işin kültürel boyutlarõ da var elbette; ama, bunlarõ ekonomik bir inceleme bakõmõndan bir kenara bõrakõrsak, en fazla ön plana çõkan, hepinizin bildiği gibi, işin finansal yönü, mali yönü. Şimdi, bu finansal bütünleşme gerçekten müthiş bir şey; iki faktörün bir araya gelmesiyle oluyor. Bir yandan bilgisayar teknolojisi, anõnda bir noktadan bir noktaya para transferini mümkün kõldõ; tuşa basõyorsunuz, para, New York'tan Hong Kong'a gidiyor,

14 transfer etmiş oluyorsunuz; ama, bunu yapabilmeniz için başka bir şey daha lazõm, ekonomik liberalizasyon lazõm. Bakõn, Türkiye'de, biliyorsunuz, konvertibiliteye 1989'da geçildi; yani, döviz ile Türk parasõ arasõnda. Tabii, o yarõm konvertibilite, Avrupa'da yapamõyorsunuz aynõ işlemi; yani, Avrupa'da Türk parasõ verip döviz alamazsõnõz; ama, Türk Lirasõnõ, Türkiye'de yabancõ paraya döndürmek, biliyorsunuz, 1989'un ürünü. Ama, sadece Türkiye'de değil ki, Margaret Thatcher gelene kadar, İngiltere'de kambiyo kontrolleri son derece güçlüydü. Bütün dünya böyleydi; yani, şu finansal bütünleşme, sadece teknolojideki bu değişmeye filan indirgenemez; bu, tamamen, yeni liberalizmin, kendi bilinçli amaçlarõ için geliştirmiş olduğu bir politikadõr. Onun için -bu vurguyu şimdiden yapayõm; tekrar tekrar yapabilirim- teknolojinin gelişmesiyle küreselleşmeyi açõklamak, bir teknolojik indirgemeciliktir, teknolojik determinizmdir. Kendi başõna, teknoloji, hiçbir biçimde, liberal finans piyasalarõ anlamõna gelmez. Siz kendiniz liberalleştirmezseniz, engelleri koyarsanõz, liberal finans piyasasõ diye bir şey olmaz. Teknoloji sadece bunu olanaklõ hale getiriyor. Bu olanağõ, dünya kapitalizmi, belirli bir biçimde kullanõyor; olan budur. Şimdi, burada gerçekten büyük bir atõlõm var; ama, öyle bir atõlõm ki, biliyorsunuz, aynõ zamanda, dünya piyasalarõnõn, borsalarõnõn, banka sisteminin vesaire bütünleşmesi -tabii, atõlõm diyorumaçõsõndan. Bunu hepimiz biliyoruz zaten; ama, belki, bir rakamla, 1995 yõlõna ait rakamla ifade etmek biraz çarpõcõ kõlabilir. Dünya döviz piyasalarõna, bugün günde l trilyon 300 milyar dolar para çõkõyor. Şimdi, döviz piyasalarõ, genellikle, yõlda 200 gün açõk diyelim. Dünya ticareti ne kadar, biliyor musunuz; burada da değişik rakamlar veriliyor; ama, servisleri, yani, hizmetleri bile katsanõz, dünya ticareti hepsi hepsi 6 trilyondur. Dolayõsõyla, demek ki, piyasaya çõkan para, dünya ticaretindeki mal ve hizmetlerin alõşverişi için lazõm olan dövizin katõdõr. Müthiş bir spekülatif piyasadan bahsediyoruz; şu ünlü kumarhane kapitalizmi. Sonuç olarak, bizim Türkiye'den de bildiğimiz, rant ekonomisi diye andõğõmõz, aslõnda bütün dünya kapitalizminin özelliği olan bir şey. Böyle bir muazzam finansal patlama içinde, dünya çapõnda bir bütünleşme söz konusu. Finansal bütünleşmenin yanõ sõra, tabii, işin ikinci bir boyutu var ve bu da çeşitli şekillerde ifade edilebilir -Türkçe'de en çok kullanõlan deyimi kullanõyorum, yabancõ sermaye diyorum- uluslararasõ üretim açõsõndan yatõrõmlarõn artmasõ; yani, çokuluslu şirketlerin çeşitli ülkelerde şirketler kurarak, üretim yapmak amacõyla yatõrõm yapmasõ. Finans sadece para akõmlarõ, burada üretim sermayesinden söz ediyoruz. Üretim demek, tabii, otomatikman sanayi demek değil -hepimiz onu hatõrlamalõyõz-sanayinin yanõ sõra, mesela banka sermayesinin yatõrõmõ da doğrudan yatõrõmdõr, turizm alanõna yatõrõm da doğrudan yatõrõmdõr, tarõm da öyledir vesaire; yani, hepsini birden kapsõyor. Şimdi, en çarpõcõ rakamlardan birisini vereyim: 1987'de dünya çapõnda yabancõ sermaye stoku 400 milyar dolarken, beş sene sonra 2 trilyonun üzerine çõktõ. İnanõlmaz bir yükseliş var. Dolayõsõyla, burada da bir patlama var. Ve nihayet -bu, zaten, bütün tarihsel gelişmenin en erken ortaya çõkan özelliği- uluslararasõ ticarette, tabii ki, çok büyük bir patlama gösteriyor. Bugün, çok değişik rakamlar veriliyor. Ben, bunun metodolojik nedenini anlamõyorum; deminden beri söylüyorum, IMF'nin verdiği rakam ile OECD'nin verdiği rakam ve araştõrmacõlarõn verdiği rakamlar hep farklõlaşõyor. Mesela, size, bugün dünya üretiminin yüzde 33'ünün uluslararasõ ticaret alanõna girdiğine dair önemli bir rakam vereyim; yani, dünyada üretilen her 100 dolarlõk malõn 33'ü uluslararasõ dolaşõyor. Bu, tabii, muazzam bir patlamadõr. Bundan sadece yirmi beş otuz yõl önce, bu yüzde 15

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN TÜRKİYE SİAD PLATFORMU 7. SİAD ZİRVESİ AÇILIŞ KONUŞMASI

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN TÜRKİYE SİAD PLATFORMU 7. SİAD ZİRVESİ AÇILIŞ KONUŞMASI TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN TÜRKİYE SİAD PLATFORMU 7. SİAD ZİRVESİ AÇILIŞ KONUŞMASI 19 Aralõk 2003 İzmir Sayõn Bakan, sayõn milletvekilleri,

Detaylı

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ BASIN BÜROSU

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ BASIN BÜROSU 11 Mart 2004 TS/BAS-BÜL/04-30 TÜSİAD: İstihdamdaki artõş yeterli değil Türk Sanayicileri ve İşadamlarõ Derneği (TÜSİAD), DİE tarafõndan açõklanan 2003 yõlõ 4. dönem Hanehalkõ İşgücü Anketi geçici sonuçlarõ

Detaylı

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN 34. GENEL KURUL AÇILIŞ KONUŞMASI

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN 34. GENEL KURUL AÇILIŞ KONUŞMASI TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN 34. GENEL KURUL AÇILIŞ KONUŞMASI 22 Ocak 2004 SABANCI CENTER Sayõn Başkan, değerli üyeler, değerli basõn mensuplarõ

Detaylı

Girdilerin en efektif şekilde kullanõlmasõ ve süreçlerin performansõnõn yükseltgenmesi,

Girdilerin en efektif şekilde kullanõlmasõ ve süreçlerin performansõnõn yükseltgenmesi, GENEL TANIM Hepimizin bildiği üzere Endüstri Mühendisliği, insan, makine, malzeme ve benzeri elemanlardan oluşan üretim ve hizmet sektöründeki bu bütünleşik sistemlerin incelenmesi, planlamasõ, örgütlenmesi,

Detaylı

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi Devrimci Marksizm Yayın Kurulu Uzun vadede bu felâket konusunda suçun nasýl daðýtýlacaðý çok þeyi belirleyecektir. Ýþte bu, önemli bir entelektüel

Detaylı

T.M.M.O.B. Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği GELİŞME STRATEJİLERİ. Workshop 1996-ANKARA

T.M.M.O.B. Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği GELİŞME STRATEJİLERİ. Workshop 1996-ANKARA T.M.M.O.B Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği GELİŞME STRATEJİLERİ Workshop 1996-ANKARA İÇİNDEKİLER SUNUŞ I. Oturum Dünyadaki Değişimler ve Türkiye'nin Sorunlarõ Dr. Sungur Savran 5 Prof.Dr. Yakõp Kepenek

Detaylı

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Kurumsal Yatõrõmcõ Yöneticileri Derneği K u r u l u ş u : 1 9 9 9 www.kyd.org.tr info@kyd.org.tr KYD Aylõk Bülten Ağustos 2003 -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

T.M.M.O.B Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği. GLOBALLEŞME "Teşekkür Ederim istemem" Dr. Ergin YILDIZOĞLU Mayõs 1995, ANKARA

T.M.M.O.B Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği. GLOBALLEŞME Teşekkür Ederim istemem Dr. Ergin YILDIZOĞLU Mayõs 1995, ANKARA T.M.M.O.B Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği SÖYLEŞİ GLOBALLEŞME "Teşekkür Ederim istemem" Dr. Ergin YILDIZOĞLU Mayõs 1995, ANKARA SUNUŞ Globalleşme ve yeni dünya düzeni, son yõllarõn belki de en sõk

Detaylı

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN TÜSİAD BERLİN BÜROSU AÇILIŞ TÖRENİ KONUŞMASI

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN TÜSİAD BERLİN BÜROSU AÇILIŞ TÖRENİ KONUŞMASI TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN TÜSİAD BERLİN BÜROSU AÇILIŞ TÖRENİ KONUŞMASI 2 EYLÜL 2003 BERLİN Sayõn Başbakanõm, Sayõn Bakanlar, Milletvekilleri,

Detaylı

Türkiye deki Yabanc lar için Gazeteler

Türkiye deki Yabanc lar için Gazeteler Yusuf Kanl Kuşkusuz 45 yõllõk tarihiyle ülkemizin günlük ilk İngilizce gazetesi olmasõ nedeniyle genel yayõn yönetmenliğini yapmakta olduğum Turkish Daily News gazetesi hem diğer yabancõ dilde yayõn yapan,

Detaylı

E-Business ve B2B nin A B C si

E-Business ve B2B nin A B C si E-Business ve B2B nin A B C si Hazõrlayan : Cengiz Pak diyalog Bilgisayar Üretim Sistemleri Yazõlõm ve Danõşmanlõk Ltd. Şti Büyükdere Caddesi No : 48 / 4 Mecidiyeköy İstanbul URL : www.diyalog.com Öneri

Detaylı

HSBC. HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş. Bu rapor HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş nin Bireysel Müşterileri için hazõrlanmõştõr.

HSBC. HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş. Bu rapor HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş nin Bireysel Müşterileri için hazõrlanmõştõr. 07 Temmuz 2005 Bu rapor HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş nin Bireysel Müşterileri için hazõrlanmõştõr. 01 Günlük Bülten 07 Temmuz 2005! Cari açõk artmaya devam ediyor; parasal ve mali disiplinin, yapõsal

Detaylı

81221- Seramikten musluk taşõ, lavabo, küvet, bide, pisuar vb. porselenden 81229- Seramikten musluk taşõ, lavabo, küvet, bide, pisuar vb. diğer.

81221- Seramikten musluk taşõ, lavabo, küvet, bide, pisuar vb. porselenden 81229- Seramikten musluk taşõ, lavabo, küvet, bide, pisuar vb. diğer. I. ÜRÜN TANIMI VE ÇEŞİTLERİ Sõhhi Tesisat ürünleri genellikle banyo ve mutfaklarda kullanõlan ve hijyenik yönüyle öne çõkan küvvet, lavabo, klozet, rezervuar, musluk gibi sürekli suyla temas halindeki

Detaylı

Yönetim Kurulu Başkanõ Tuncay Özilhan'õn Türkiye SİAD Platformu Kayseri Başkanlar Kurulu konuşmasõ

Yönetim Kurulu Başkanõ Tuncay Özilhan'õn Türkiye SİAD Platformu Kayseri Başkanlar Kurulu konuşmasõ TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanõ Tuncay Özilhan'õn Türkiye SİAD Platformu Kayseri Başkanlar Kurulu konuşmasõ 14 HAZİRAN 2001 KAYSERİ Sayõn Vali, Kayseri ilimizin değerli

Detaylı

YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN ADANA SİAD KONUŞMASI

YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN ADANA SİAD KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN ADANA SİAD KONUŞMASI 06 Eylül 2004 Adana Adana ilinin değerli yöneticileri, sevgili Adanalõ dostlar, sayõn basõn mensuplarõ Aile köklerimizin bulunduğu kentte,

Detaylı

SU OLMAZSA HAYAT OLMAZ!!! SU OLMAZSA HAYAT OLMAZ!!!

SU OLMAZSA HAYAT OLMAZ!!! SU OLMAZSA HAYAT OLMAZ!!! SU OLMAZSA HAYAT OLMAZ!!! TEMMUZ 2007 İÇİNDEKİLER! Bilgi Merkezimize Gelen Yeni Yayõnlar 1! Yeni Çõkan İTO Yayõnlarõ Özet Bilgileri 2! Bilgi Kaynaklarõnõn Tanõtõmõ 3! Veri Tabanlarõ 4! Süreli Yayõnlar

Detaylı

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN TÜRKİYE'DE GİRİŞİMCİLİK RAPORU TANITIM TOPLANTISI KONUŞMASI

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN TÜRKİYE'DE GİRİŞİMCİLİK RAPORU TANITIM TOPLANTISI KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN TÜRKİYE'DE GİRİŞİMCİLİK RAPORU TANITIM TOPLANTISI KONUŞMASI 27 ŞUBAT BEYLİKDÜZÜ FUAR VE KONGRE MERKEZİ Sayõn konuklar, değerli basõn mensuplarõ, Türk Sanayicileri

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

yaşlõlara olanaklar sunan, destekleyici ortamlarõn sağlanmasõ konusunda bilgiler veren yayõndõr.

yaşlõlara olanaklar sunan, destekleyici ortamlarõn sağlanmasõ konusunda bilgiler veren yayõndõr. EKİM 2007 İÇİNDEKİLER! Bilgi Merkezimize Gelen Yeni Yayõnlar 1! Yeni Çõkan İTO Yayõnlarõ Özet Bilgileri 2! Bilgi Kaynaklarõnõn Tanõtõmõ 3! Veri Tabanlarõ 4! Süreli Yayõnlar 5! Seçilmiş Makaleler 6! Seçilmiş

Detaylı

Teminatlandõrma ve Kar/Zarar Hesaplama

Teminatlandõrma ve Kar/Zarar Hesaplama Giriş Borsada kullanõlan elektronik alõm satõm sisteminde (VOBİS) tüm emirler hesap bazõnda girilmekte, dolayõsõyla işlemler hesap bazõnda gerçekleşmektedir. Buna paralel olarak teminatlandõrma da hesap

Detaylı

ALAN YATIRIM. Migros 1Ç 2006 Sonuçları. 18 Temmuz 2006. Cirodaki Yüksek Artõş Karlõlõğõ Olumlu Etkiliyor

ALAN YATIRIM. Migros 1Ç 2006 Sonuçları. 18 Temmuz 2006. Cirodaki Yüksek Artõş Karlõlõğõ Olumlu Etkiliyor ALAN YATIRIM 18 Temmuz 2006 Migros 1Ç 2006 Sonuçları AL Cirodaki Yüksek Artõş Karlõlõğõ Olumlu Etkiliyor Migros un 1Ç 2006 net satõşlarõ 719 milyon US$ olarak gerçekleşmiş ve şirketin cirosu geçen senenin

Detaylı

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birliği Küreselleşmenin sermaye elektronik mal hizmetler. Şubat 1999 - Ankara

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birliği Küreselleşmenin sermaye elektronik mal hizmetler. Şubat 1999 - Ankara TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birliği Küreselleşmenin sermaye elektronik mal hizmetler dolaşõmlarõ Şubat 1999 - Ankara Önsöz 1998 yõlõnõn başõndan buyana belirli aralõklarla küreselleşmenin mevcut

Detaylı

KENTSEL ULAŞIM SORUNLARI VE ÇÖZÜMLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (BALIKESİR ÖRNEĞİ)

KENTSEL ULAŞIM SORUNLARI VE ÇÖZÜMLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (BALIKESİR ÖRNEĞİ) KENTSEL ULAŞIM SORUNLARI VE ÇÖZÜMLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (BALIKESİR ÖRNEĞİ) Turgut ÖZDEMİR 1, Ayşe TURABİ 2, Füsun ÜÇER 3, Ayhan ARIK 4 SUMMARY The present transportation infrastructures couldn t enough

Detaylı

Elektronik Ticaret Bülteni Eylül 2007. Haberler. e-devlet sõralamasõnda Türkiye 9. sõraya yükseldi

Elektronik Ticaret Bülteni Eylül 2007. Haberler. e-devlet sõralamasõnda Türkiye 9. sõraya yükseldi Haberler e-devlet sõralamasõnda Türkiye 9. sõraya yükseldi Brown Üniversitesi tarafõndan gerçekleştirilen ve 198 ülkedeki kamu sitelerinin değerlendirildiği araştõrma raporuna göre Türkiye, bu yõl 27.

Detaylı

Makina İmalatõ Sektöründe İş Mükemmelliği ve Elektronik İş Stratejileri

Makina İmalatõ Sektöründe İş Mükemmelliği ve Elektronik İş Stratejileri Makina İmalatõ Sektöründe İş Mükemmelliği ve Elektronik İş Stratejileri Özet Bulgular 09 Ekim 2002 TS/BAS/02-83 TÜSİAD tarafõndan hazõrlanan Makina İmalatõ Sektöründe İş Mükemmelliği ve Elektronik İş Stratejileri

Detaylı

Daha yeşil bir gelecek için suyun

Daha yeşil bir gelecek için suyun Daha yeşil bir gelecek için suyun dönüşümü Yağmur sularõ, sel sularõ, arõndõrõlmõş sularõn tamamõ, istenildiği şekilde arõtõldõğõ durumda, sulama, meracõlõk, sebze ve meyvecilik, endüstriyel üretim alanõ

Detaylı

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Kurumsal Yatõrõmcõ Yöneticileri Derneği K u r u l u ş u : 1 9 9 9 www.kyd.org.tr info@kyd.org.tr KYD Aylõk Bülten Eylül 2003 -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Almanya - Türkiye: Az nl klar ve Ço unluklar

Almanya - Türkiye: Az nl klar ve Ço unluklar Almanya - Türkiye: Az nl klar ve Ço unluklar Baha Güngör Türkiye Denek Taşõ ve Avrupa İçin Bir Şans Almanya da Almanlarla geçirdiğim 45 yõldan sonra, insanlarõ kendi ulusal, kültürel ve dini kökenlerinden

Detaylı

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME Doç. Dr. Ýlker BELEK Akdeniz Üniversitesi Týp Fakültesi Halk Saðlýðý Anabilim Dalý Öðretim Üyesi SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME Burjuva Sýnýf Saldýrýsýnýn Tepe Noktasý Yukarýda tanýmlanan saðlýk sistemi yapýsý

Detaylı

Almanya daki Türkler Entegrasyon veya Gettolaflma

Almanya daki Türkler Entegrasyon veya Gettolaflma Almanya daki Türkler Entegrasyon veya Gettolaflma Prof. Dr. Faruk fien Giriş Türkiye nüfusunun yaklaşõk % 8 nin ülke dõşõnda yaşadõğõ tüm dünyadaki Türklerin en kalabalõk grubu Federal Almanya da yaşamaktadõr.

Detaylı

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği. SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA SEMPOZYUMU (8 Aralõk 1995) Mayõs-1996 ANKARA

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği. SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA SEMPOZYUMU (8 Aralõk 1995) Mayõs-1996 ANKARA TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA SEMPOZYUMU (8 Aralõk 1995) Mayõs-1996 ANKARA SUNUŞ Dünyamõz gündeminde önemli yer tutan ve gelecek kuşaklarõn yaşam hakkõnõ tehdit eder

Detaylı

YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN AVRUPA BİRLİĞİ KONFERANSI KONUŞMASI

YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN AVRUPA BİRLİĞİ KONFERANSI KONUŞMASI TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN CUMHURİYET İLKELERİ IŞIĞINDA AVRUPA BİRLİĞİ KONFERANSI KONUŞMASI 27 Ekim 2004 Galatasaray Üniversitesi Değerli konuklar,

Detaylı

KAPİTALİZMİN GELECEĞİ: YARININ DÜNYANISI NASIL ŞEKİLLENDİRİYOR?

KAPİTALİZMİN GELECEĞİ: YARININ DÜNYANISI NASIL ŞEKİLLENDİRİYOR? KAPİTALİZMİN GELECEĞİ: BUGÜNÜN EKONOMİK GÜÇLERİ YARININ DÜNYANISI NASIL ŞEKİLLENDİRİYOR? Bizler, sudan çõkarõlmõş ve tekrar girmek için oraya buraya çõrpõnan büyük bir balõk gibiyiz. Bu durumdayken balõk

Detaylı

BİLGİ TOPLUMUNA DÖNÜŞÜM POLİTİKASI

BİLGİ TOPLUMUNA DÖNÜŞÜM POLİTİKASI BİLGİ TOPLUMUNA DÖNÜŞÜM POLİTİKASI I Gİ R İŞ Bilgi, geleneksel faktörlerin yanõ sõra üretimin en temel girdisi haline gelmiştir. Dünya ekonomisindeki küreselleşme ile bilgi ve iletişim teknolojilerindeki

Detaylı

1. Aşağõdaki üç temel unsur, demokrasi için vazgeçilmez unsurlardõr: - Siyasal katõlõm (Vatandaşlarõn yönetime katõlõmõ, serbest seçimler, partiler)

1. Aşağõdaki üç temel unsur, demokrasi için vazgeçilmez unsurlardõr: - Siyasal katõlõm (Vatandaşlarõn yönetime katõlõmõ, serbest seçimler, partiler) Walter Bajohr 1. Aşağõdaki üç temel unsur, demokrasi için vazgeçilmez unsurlardõr: - Düşünce özgürlüğü, basõn-yayõn özgürlüğü - Hukuk devleti (İnsan haklarõ, bağõmsõz yargõ) - Siyasal katõlõm (Vatandaşlarõn

Detaylı

27 Şubat 2003 TS/BAS/03-018 TÜRKİYE DE GİRİŞİMCİLİK ÖZET BULGULAR

27 Şubat 2003 TS/BAS/03-018 TÜRKİYE DE GİRİŞİMCİLİK ÖZET BULGULAR 27 Şubat 2003 TS/BAS/03-018 TÜRKİYE DE GİRİŞİMCİLİK ÖZET BULGULAR Türk Sanayicileri ve İşadamlarõ Derneği (TÜSİAD) nin Türkiye de Girişimcilik raporu Sabancõ Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Dilek Çetindamar

Detaylı

HSBC. HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş. Bu rapor HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş nin Bireysel Müşterileri için hazõrlanmõştõr.

HSBC. HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş. Bu rapor HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş nin Bireysel Müşterileri için hazõrlanmõştõr. 13 Temmuz 2005 Bu rapor HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş nin Bireysel Müşterileri için hazõrlanmõştõr. 01 Günlük Bülten 13 Temmuz 2005! Hükümet ten sosyal güvenlik yasasõ ile ilgili çelişkili açõklamalar

Detaylı

İklim koşullarõnda tuhaf şeyler olmakta.

İklim koşullarõnda tuhaf şeyler olmakta. İklim koşullarõnda tuhaf şeyler olmakta. Sera etkisine ilişkin 10 soru 10 yanõt. Bildhuset / Jan Hهkan Dahlstr m Dünyanõn iklimi değişiyor. Birleşmiş Milletler Hükümetlerarasõ İklim Değişikliği Paneli

Detaylı

POMPALARDA TAHRİK ÜNİTELERİ

POMPALARDA TAHRİK ÜNİTELERİ POMPALARDA TAHRİK ÜNİTELERİ Serkan ÖĞÜT Alarko-Carrier San. ve Tic. A.Ş. KISA ÖZET Genel olarak pompalar, sõvõlara hidrolik enerji kazandõrarak bir yerden bir yere naklini sağlamak ve akõşkanlarõn enerji

Detaylı

ulusal-100 endeksi 2008

ulusal-100 endeksi 2008 Büyük Düşüşün Ardõndan ulusal-100 endeksi Bölge/Ülke 2008 Performansõ EM Asya -21,2% EM Doğu Avrupa -13,4% EM Latin Amerika -3,8% BRIC -20,4% EM Ortalamasõ -16,1% Türkiye -34,6% ABD -13,0% Almanya -17,1%

Detaylı

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI EKONOMİK KRİZLER AÇISINDAN KÜRESELLEŞME SÜRECİNİN GELİŞMEKTE OLAN ÜLKE EKONOMİLERİNE ETKİLERİ VE TÜRKİYE ÖRNEĞİ YÜKSEK

Detaylı

Şubat 2007. Ankara Ticaret Odasõ. Editör Önder DOĞAN onderdogan@atonet.org.tr Tel:0312 285 95 02

Şubat 2007. Ankara Ticaret Odasõ. Editör Önder DOĞAN onderdogan@atonet.org.tr Tel:0312 285 95 02 AYLIK EKONOMİK GÖRÜNÜM Şubat 2007 Ankara Ticaret Odasõ Editör Önder DOĞAN onderdogan@atonet.org.tr Tel:0312 285 95 02 TÜRKİYE EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ Türkiye, 2007 yõlõna, 2006 yõlõnda da çözümleyemediği

Detaylı

Kõrgõzistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Türk Cumhuriyetleri hakkõnda genel bilgiler veren yayõndõr.

Kõrgõzistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Türk Cumhuriyetleri hakkõnda genel bilgiler veren yayõndõr. HAZİRAN 2007 İÇİNDEKİLER! Bilgi Merkezimize Gelen Yeni Yayõnlar 1! Yeni Çõkan İTO Yayõnlarõ Özet Bilgileri 2! Bilgi Kaynaklarõnõn Tanõtõmõ 3! Bilgi Merkezi nden Önemli Hizmetler 4! Veri Tabanlarõ 5! Süreli

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... 1-20 1.1. Temel Makro Ekonomik Göstergelere Göre Türkiye nin Mevcut Durumu ve Dünyadaki Yeri... 1 1.2. Ekonominin Artıları Eksileri; Temel

Detaylı

ÇİN, AVRUPA VE RUSYA İLE YAŞAMAK

ÇİN, AVRUPA VE RUSYA İLE YAŞAMAK JEOSTRATEJİK ÜÇLÜ ÇİN, AVRUPA VE RUSYA İLE YAŞAMAK Amerikan Dõşişlerinin Merkezi Arenasõ olarak Avrupa politikalarõnõn yerini Avrasya politikalarõ aldõ. Avrupa daki savaşlar Amerika yõ tehdit eder hale

Detaylı

TMMOB TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ TMMOB DEMOKRASİ KURULTAYI BİLDİRGESİ 21 MAYIS 1998 ANKARA

TMMOB TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ TMMOB DEMOKRASİ KURULTAYI BİLDİRGESİ 21 MAYIS 1998 ANKARA TMMOB TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ TMMOB DEMOKRASİ KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ 21 MAYIS 1998 ANKARA TMMOB Demokrasi Kurultayõ 13-14 Aralõk 1997 ve 21 Mayõs 1998 tarihlerinde yapõlmõştõr. Bu kitapçõkta,

Detaylı

HALKA ARZ BİLGİLENDİRME NOTU: REYSAŞ

HALKA ARZ BİLGİLENDİRME NOTU: REYSAŞ Reysaş HALKA ARZ BİLGİLENDİRME NOTU: REYSAŞ, 31/01/2006 Alper Çelik (212) 318 2739 YAPISI GENEL BİLGİ Reysaş õn ödenmiş sermayesi 3,500,000 YTL den 50,000,000 YTL ye çõkartõlacak, nakit karşõlõğõ artõrõlan

Detaylı

İLAN VE REKLAM GELİRLERİNDE VERİMİN ARTIRILMASI

İLAN VE REKLAM GELİRLERİNDE VERİMİN ARTIRILMASI İLAN VE REKLAM GELİRLERİNDE VERİMİN ARTIRILMASI Y.Doç.Dr. Tahsin YOMRALIOĞU Araş.Gör. Bayram UZUN Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü 61080 - Trabzon 1. GİRİŞ Kentin

Detaylı

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ KONUŞMASI

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ KONUŞMASI TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ KONUŞMASI 12 Aralõk 2003 Ankara Sayõn Başkan, saygõdeğer konuklar, değerli üyeler, değerli

Detaylı

ORTA ÖLÇEKLİ BANKALAR Finansbank, TEB, Dõşbank

ORTA ÖLÇEKLİ BANKALAR Finansbank, TEB, Dõşbank Şirket Raporu 17 Nisan 2003 ORTA ÖLÇEKLİ BANKALAR Finansbank, TEB, Dõşbank TUT Bir alanda uzman olmak ya da büyük oyunculuğa sõçramak Geçmiş krizler dönemini başarõyla atlatan Finansbank, TEB ve Dõşbank

Detaylı

1994 yõlõnda yaşanan derin bir ekonomik krizin en önemli nedenlerinden

1994 yõlõnda yaşanan derin bir ekonomik krizin en önemli nedenlerinden ÖNSÖZ 1994 yõlõnda yaşanan derin bir ekonomik krizin en önemli nedenlerinden birisi kamu açõklarõ ve bu açõklarõn finansman gereksiniminin yeterince derinleşememiş olan mali sektör içindeki payõnõn oldukça

Detaylı

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ Finans Önemli, Öğrenmek Heyecan Verici, Bilmek Değerlidir! DOÇ. DR. KORAY KAYALIDERE SUNUŞ İÇERİĞİ Finansal piyasalardaki riskler, Faiz - döviz kuru etkileşimi ve

Detaylı

İSTANBUL TİCARET ODASI NA KAYITLI FİRMA KURULUŞLARINDA YABANCI ORTAK ve SERMAYE DURUMU 2007 OCAK - HAZİRAN

İSTANBUL TİCARET ODASI NA KAYITLI FİRMA KURULUŞLARINDA YABANCI ORTAK ve SERMAYE DURUMU 2007 OCAK - HAZİRAN İSTANBUL TİCARET ODASI NA KAYITLI FİRMA KURULUŞLARINDA YABANCI ve SERMAYE DURUMU 2007 OCAK - HAZİRAN Yabancõ sermaye yatõrõmlarõ için Hazine Müsteşarlõğõ ndan ön izin alma mecburiyetinin 2003 Haziran ayõnda

Detaylı

Hazine Müsteşarlõğõndan:

Hazine Müsteşarlõğõndan: Hazine Müsteşarlõğõndan: Emeklilik Şirketlerindeki Birikimli Hayat Sigortalarõndan Bireysel Emeklilik Sistemine Aktarõmlara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No:2004/2) Amaç ve Kapsam Madde 1 Bu Tebliğin amacõ, 7.4.2001

Detaylı

DEN 318. Dalga Mekaniği. Ders Notlarõ. Dalga Mekaniğine Giriş. Gemi İnşaatõ ve Deniz Bilimleri Fakültesi. Hazõrlayan. Yrd. Doç. Dr.

DEN 318. Dalga Mekaniği. Ders Notlarõ. Dalga Mekaniğine Giriş. Gemi İnşaatõ ve Deniz Bilimleri Fakültesi. Hazõrlayan. Yrd. Doç. Dr. DEN 318 Dalga Mekaniği Ders Notlarõ 1. Bölüm Dalga Mekaniğine Giriş İTÜ Gemi İnşaatõ ve Deniz Bilimleri Fakültesi Hazõrlayan Yrd. Doç. Dr. Şafak Nur Ertürk Oda No:417 Tel: (212) 285 6382 e-posta: erturk@itu.edu.tr

Detaylı

Sermaye Piyasasõ Araçlarõnõn Halka Arzõnda Satõş Yöntemlerine İlişkin Esaslar Tebliğinin Bazõ Maddelerinde Değişiklik Yapõlmasõna Dair Tebliğ

Sermaye Piyasasõ Araçlarõnõn Halka Arzõnda Satõş Yöntemlerine İlişkin Esaslar Tebliğinin Bazõ Maddelerinde Değişiklik Yapõlmasõna Dair Tebliğ Sermaye Piyasasõ Kurulu ndan : Sermaye Piyasasõ Araçlarõnõn Halka Arzõnda Satõş Yöntemlerine İlişkin Esaslar Tebliğinin Bazõ Maddelerinde Değişiklik Yapõlmasõna Dair Tebliğ Madde 1 27/10/1993 tarihli ve

Detaylı

Pandora Vakfı VÜCUDUNUZU DİNLEDİĞİNİZ. oluyor mu? Stichting Pandora, 2003 1/5

Pandora Vakfı VÜCUDUNUZU DİNLEDİĞİNİZ. oluyor mu? Stichting Pandora, 2003 1/5 Stichting Pandora, 2003 1/5 VÜCUDUNUZU DİNLEDİĞİNİZ oluyor mu? Luistert u nog weleens naar u zelf? Over wat (niet) te doen bij psychische klachten. Pandora Vakfı Stichting Pandora, 2003 2/5 Vücudunuzu

Detaylı

Kasõm 2007. Önder DOĞAN onderdogan@atonet.org.tr Tel:0312 285 95 02

Kasõm 2007. Önder DOĞAN onderdogan@atonet.org.tr Tel:0312 285 95 02 AYLIK EKONOMİK GÖRÜNÜM Kasõm 2007 Editör Önder DOĞAN onderdogan@atonet.org.tr Tel:0312 285 95 02 İÇİNDEKİLER 2 EKONOMİNİN GÖRÜNÜMÜ.. 3 BÜYÜME.... 6 ENFLASYON. 10 ÖDEMELER DENEGESİ.. 13 DIŞ TİCARET... 19

Detaylı

YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN MERSİN SİAD KONUŞMASI

YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN MERSİN SİAD KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER SABANCI NIN MERSİN SİAD KONUŞMASI 6 Eylül 2004 Mersin Mersin ilinin değerli yöneticileri, sevgili Mersinli dostlar, sayõn basõn mensuplarõ TÜSİAD adõna hepinizi saygõyla

Detaylı

Önemli Finansallar. Önemli Rasyolar T 2004T F/K F/DD

Önemli Finansallar. Önemli Rasyolar T 2004T F/K F/DD Şirket Raporu 12 Mayõs 2003 % 130 120 110 100 Enka İnşaat Holding ENKAI.IS / 9 Mayõs 2003 Fiyat (TL) 52,500 Piyasa Değeri (mn $) 1,766 Hedef Piyasa Değeri (mn $) 1,777 Artõş Potansiyeli (%) %1 İşlem Hacmi

Detaylı

Bildirge metninin geniş çapta dağõtõmõnõn arzu edilir olduğunu düşünerek,

Bildirge metninin geniş çapta dağõtõmõnõn arzu edilir olduğunu düşünerek, BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ANTLAŞMASI DOĞRULTUSUNDA DEVLETLER ARASINDA DOSTÇA İLİŞKİLER VE İŞBIRLİĞİNE İLİŞKİN ULUSLARARASI HUKUK İLKELERİ KONUSUNDAKİ BİLDİRGE VE EKİ Genel Kurul, Devletler arasõnda dostça ilişkiler

Detaylı

Yaz l Bas n n Gelece i

Yaz l Bas n n Gelece i Prof. Dr. Giso Deussen Bill Gates yazõlõ basõnõn geleceğini karanlõk görüyor: Yazõlõ basõnõn sonunun geldiğine inanõyor. Microsoft un kurucusu Ekim 2005 sonunda Fransõz gazetesi Le Figaro" ile yaptõğõ

Detaylı

ALAN YATIRIM. Hürriyet 1Ç 2006 Sonuçları. 5 Haziran Reklam Sektöründeki Büyümeye Paralel Olarak Artan

ALAN YATIRIM. Hürriyet 1Ç 2006 Sonuçları. 5 Haziran Reklam Sektöründeki Büyümeye Paralel Olarak Artan ALAN YATIRIM 5 Haziran 2006 < Hürriyet 1Ç 2006 Sonuçları AL Reklam Sektöründeki Büyümeye Paralel Olarak Artan Karlõlõk Hürriyet in 1Ç 2006 dönemi net karõ bir önceki yõlõn aynõ dönemine göre dolar bazõnda

Detaylı

ERP projelerinde en çok yapõlan 8 hata

ERP projelerinde en çok yapõlan 8 hata ERP projelerinde en çok yapõlan 8 hata Hazõrlayan : Cengiz Pak diyalog Bilgisayar Üretim Sistemleri Yazõlõm ve Danõşmanlõk Ltd. Şti Büyükdere Caddesi No : 48 / 4 Mecidiyeköy İstanbul URL : www.diyalog.com

Detaylı

Türkiye nin Yak n Do u D fl ve Güvenlik Politikas

Türkiye nin Yak n Do u D fl ve Güvenlik Politikas Türkiye nin Yak n Do u D fl ve Güvenlik Politikas Dr. Thomas Gutschker Çõkmazda - Orta Doğu daki Türk Dõş Politikasõ ve Güvenlik Politikasõ Bu konuya olan ilgi, Türkiye nin AB üyeliği hakkõndaki tartõşmayla

Detaylı

DOĞU ANADOLU PROJESİ ANA PLANI

DOĞU ANADOLU PROJESİ ANA PLANI T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI DOĞU ANADOLU PROJESİ ANA PLANI YÖNETİCİ ÖZETİ RAPORU HAZIRLAYAN ORTAK GİRİŞİM ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ FIRAT ÜNİVERSİTESİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ KAFKAS ÜNİVERSİTESİ

Detaylı

HSBC. 19 Nisan 2006. 19 Nisan 2006. ! Merkez Bankasõ Başkanlõğõ'na, Banka Meclisi ve Para Politikasõ Kurulu üyesi Durmuş Yõlmaz atandõ

HSBC. 19 Nisan 2006. 19 Nisan 2006. ! Merkez Bankasõ Başkanlõğõ'na, Banka Meclisi ve Para Politikasõ Kurulu üyesi Durmuş Yõlmaz atandõ 19 Nisan 2006 HSBC 7701 Günlük Bülten 19 Nisan 2006! Merkez Bankasõ Başkanlõğõ'na, Banka Meclisi ve Para Politikasõ Kurulu üyesi Durmuş Yõlmaz atandõ! Emeklilik ve genel sağlõk reformlarõnõn bu hafta yasalaşmasõ

Detaylı

Finansal İstikrar ve Finansal İstikrara Yönelik Kamusal Sorumluluk Çerçevesinde Para Politikasõ: Türkiye Analizi

Finansal İstikrar ve Finansal İstikrara Yönelik Kamusal Sorumluluk Çerçevesinde Para Politikasõ: Türkiye Analizi Finansal İstikrar ve Finansal İstikrara Yönelik Kamusal Sorumluluk Çerçevesinde Para Politikasõ: Türkiye Analizi Yrd. Doç. Dr. Burak Darõcõ ÖZET 2008 Global Finansal Kriz sürecinde finansal istikrarõn

Detaylı

Nitelikli Elektronik Sertifikanõn İptal Edilmesi EİK m.9 f.1 e göre,

Nitelikli Elektronik Sertifikanõn İptal Edilmesi EİK m.9 f.1 e göre, 15 Ocak 2004 tarihinde T.B.M.M. tarafõndan kabul edilerek yasalaşan ve 23 Ocak 2004 tarihli ve 25355 sayõlõ Resmi Gazete de yayõnlanan 5070 sayõlõ Elektronik İmza Kanunu ( Kanun veya EİK ) -25. maddesinde

Detaylı

İYELİK TAMLAMASINDA ÇOKLUK ÜÇÜNCÜ KİŞİ SORUNU

İYELİK TAMLAMASINDA ÇOKLUK ÜÇÜNCÜ KİŞİ SORUNU İYELİK TAMLAMASINDA ÇOKLUK ÜÇÜNCÜ KİŞİ SORUNU Doç. Dr. Mustafa S. KAÇALİN Kõrgõzistan Türkiye Manas Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü İlgi tamlamasõ, iyelik tamlamasõ, ad tamlamasõ gibi

Detaylı

Türk Telekomünikasyon Sektöründe Reform: Özelleştirme, Düzenleme ve Serbestleşme

Türk Telekomünikasyon Sektöründe Reform: Özelleştirme, Düzenleme ve Serbestleşme Türk Telekomünikasyon Sektöründe Reform: Özelleştirme, Düzenleme ve Serbestleşme Kamil Yõlmaz* Koç Üniversitesi Aralõk 1999 * Bu raporun hazõrlanmasõna fikirleri ve tenkitleriyle katkõda bulunan İzak Atiyas,

Detaylı

Türkiye Cumhuriyeti KATILIM ÖNCESİ EKONOMİK PROGRAM

Türkiye Cumhuriyeti KATILIM ÖNCESİ EKONOMİK PROGRAM Türkiye Cumhuriyeti KATILIM ÖNCESİ EKONOMİK PROGRAM ANKARA EKİM 2001 İÇİNDEKİLER GİRİŞ... 1 1. EKONOMİK GELİŞMELER... 3 1.1. Reel Ekonomi... 4 1.2. Enflasyon ve Ücretler... 5 1.3. Cari İşlemler Dengesi...

Detaylı

İKTİSADİ KRİZLER- IMF POLİTİKALARI İLİŞKİSİ VE FINANCE AND DEVELOPMENT DERGİSİNDEKİ YANSIMALARI

İKTİSADİ KRİZLER- IMF POLİTİKALARI İLİŞKİSİ VE FINANCE AND DEVELOPMENT DERGİSİNDEKİ YANSIMALARI İktisat, İşletme ve Finans Dergisi, Yõl.13, Sayõ.144, 1998, ss.48-61. Copyright 1998 İKTİSADİ KRİZLER- IMF POLİTİKALARI İLİŞKİSİ VE FINANCE AND DEVELOPMENT DERGİSİNDEKİ YANSIMALARI Alkan SOYAK * - Cengiz

Detaylı

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu DÜNYA EKONOMİSİ Teknoloji, nüfus ve fikir hareketlerini içeren itici güce birinci derecede itici güç denir. Global işbirliği ağıgünümüzde küreselleşmişyeni ekonomik yapının belirleyicisidir. ASEAN ekonomik

Detaylı

15 Ekim 2014 Genel Merkez

15 Ekim 2014 Genel Merkez ÇİN Yatırım Fırsatları Paneli 15 Ekim 2014 Genel Merkez İş Dünyamızın Saygıdeğer Mensupları, Değerli MÜSİAD üyeleri, Değerli Basın Mensupları, Toplantımıza katılımından dolayı teşekkür ediyor, Sizleri

Detaylı

GİRİŞ... 1 REHBERİN AMACI VE KAPSAMI... 3 TANIMLAR... 5. A- STRATEJİK PLAN, PERFORMANS PROGRAMI ve BÜTÇE... 9

GİRİŞ... 1 REHBERİN AMACI VE KAPSAMI... 3 TANIMLAR... 5. A- STRATEJİK PLAN, PERFORMANS PROGRAMI ve BÜTÇE... 9 1 içindekiler GİRİŞ... 1 REHBERİN AMACI VE KAPSAMI... 3 TANIMLAR... 5 A- STRATEJİK PLAN, PERFORMANS PROGRAMI ve BÜTÇE... 9 B- PERFORMANS PROGRAMI HAZIRLAMA SÜRECİ... 10 1- Program Dönemi Stratejisinin

Detaylı

KENTİÇİ OTOBÜS TAŞIMACILIĞINDA BİR MODEL ÖNERİSİ, SİMÜLASYON TEKNİĞİ İLE PERFORMANS DEĞERLEMESİ

KENTİÇİ OTOBÜS TAŞIMACILIĞINDA BİR MODEL ÖNERİSİ, SİMÜLASYON TEKNİĞİ İLE PERFORMANS DEĞERLEMESİ KENTİÇİ OTOBÜS TAŞIMACILIĞINDA BİR MODEL ÖNERİSİ, SİMÜLASYON TEKNİĞİ İLE PERFORMANS DEĞERLEMESİ Erdal Yõlmaz 1 SUMMARY One of the essential problems of a city is the problem of transportation and one basic

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi Kasım 2017 Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017

Detaylı

İÇİNDEKİLER. İÇİNDEKİLER... i. KISALTMALAR... iv. ŞEKİLLER... vi. TABLOLAR... vii. GİRİŞ... viii 1. FİNANSAL KRİZLER... 1

İÇİNDEKİLER. İÇİNDEKİLER... i. KISALTMALAR... iv. ŞEKİLLER... vi. TABLOLAR... vii. GİRİŞ... viii 1. FİNANSAL KRİZLER... 1 i İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... i KISALTMALAR... iv ŞEKİLLER... vi TABLOLAR... vii GİRİŞ... viii 1. FİNANSAL KRİZLER... 1 1.1. FİNANSAL KRİZLER VE KRİZ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR... 1 1.1.1. Kriz... 2 1.1.2.

Detaylı

POMPALARDA ENERJİ TASARRUFU

POMPALARDA ENERJİ TASARRUFU POMPALARDA ENERJİ TASARRUFU Serkan ÖĞÜT Alarko-Carrier San. ve Tic. A.Ş. KISA ÖZET Enerji tasarrufunun temelde üç önemli faydasõ bulunmaktadõr.en kõsa vadede şahõs veya firmalar için görünen faydasõ maliyetlerin

Detaylı

35 Bu dokümanõn hiçbir kõsmõ yazarlarõn yazõlõ izni olmadan herhangi bir biçimde kopyalanamaz, çoğaltõlamaz.

35 Bu dokümanõn hiçbir kõsmõ yazarlarõn yazõlõ izni olmadan herhangi bir biçimde kopyalanamaz, çoğaltõlamaz. 3. MALİYET YÖNETİMİ 35 3.1 GİRİŞ Bu bölüm, tüm proje evrelerinde tümleşik ve kapsamlõ bir maliyet yönetim sistemi yardõmõ ile, proje maliyetlerinin yönetilmesi, kontrol edilmesi ve izlenmesi hususunda

Detaylı

21. YÜZYILA HAZIRLANMAK

21. YÜZYILA HAZIRLANMAK 21. YÜZYILA HAZIRLANMAK 1. ESKİ VE YENİ ARAYIŞLAR 21. YÜZYILA HAZIRLANMAK Paul Kennedy 18. yüzyõlda Avrupa da ortaya çõkan devrimci eğilimler ve hareketler, mevcut sistemlerin yapõsal değişiklik ihtiyacõnõ

Detaylı

http://www.ozetkitap.com 2

http://www.ozetkitap.com 2 BÜYÜK DÜŞKIRIKLIĞI BÜYÜK DÜŞKIRIKLIĞI Dünya Bankasõ nda görevli olduğum yõllarda küreselleşmenin bilhassa gelişmekte olan ülkeler ve onun yoksul halklarõ üzerinde yõkõcõ etkilerini gördükten sonra bu kitabõ

Detaylı

KARSAN (KARSN.IS) 12 aylõk hedef fiyat: ABDc0.68 Aylin Çorman 12/02/2004 1.3 1.1 0.9 0.7. ! Yeni modellerin piyasaya sürülmesiyle kapasite

KARSAN (KARSN.IS) 12 aylõk hedef fiyat: ABDc0.68 Aylin Çorman 12/02/2004 1.3 1.1 0.9 0.7. ! Yeni modellerin piyasaya sürülmesiyle kapasite KARSAN (KARSN.IS) (TL6,400/ABDc0.48) Risk: Orta Otomotiv 12 aylõk hedef fiyat: ABDc0.68 Aylin Çorman 12/02/2004 AL ABDc 0.55 0.45 0.35 0.25 0.15 01/03 01/03 03/03 04/03 KARSN KARSAN (2003-2004) 05/03 06/03

Detaylı

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ BAŞKANI MUHARREM KAYHAN'IN YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ AÇILIŞ KONUŞMASI

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ BAŞKANI MUHARREM KAYHAN'IN YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ AÇILIŞ KONUŞMASI TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ BAŞKANI MUHARREM KAYHAN'IN YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ AÇILIŞ KONUŞMASI 25 EYLÜL 2002 RAHMI M. KOÇ MÜZESI 1 Değerli üyeler, Değerli Basõn

Detaylı

ALAN YATIRIM. 07 Aralık Hedef PD: 3,703 Mn US$ Cari PD: 3,016 Mn US$

ALAN YATIRIM. 07 Aralık Hedef PD: 3,703 Mn US$ Cari PD: 3,016 Mn US$ ALAN YATIRIM 07 Aralık 2006 Ereğli Demir Çelik 3Ç 2006 Sonuçlarõ AL Hedef PD: 3,703 Mn US$ Cari PD: 3,016 Mn US$ Marjlardaki Düzelme Karlõlõğõ Arttõrdõ Ereğli Demir Çelik in Oyak a devri sonrasõnda yeniden

Detaylı

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN BAĞIMSIZ DÜZENLEYİCİ KURUMLAR VE TÜRKİYE UYGULAMASI TOPLANTISI KONUŞMASI

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN BAĞIMSIZ DÜZENLEYİCİ KURUMLAR VE TÜRKİYE UYGULAMASI TOPLANTISI KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN BAĞIMSIZ DÜZENLEYİCİ KURUMLAR VE TÜRKİYE UYGULAMASI TOPLANTISI KONUŞMASI 26 Mart CEYLAN OTEL Sayõn konuklar, değerli basõn mensuplarõ İkinci Dünya Savaşõ

Detaylı

dinamo / B A R C O D E diyalog / dinamo ve BARCODE teknolojisi

dinamo / B A R C O D E diyalog / dinamo ve BARCODE teknolojisi diyalog / dinamo ve BARCODE teknolojisi dinamo ve BARCODE teknolojisi Yönetici Özeti BARCODE çoğu kez yapõlamayan bir çok şeyin çaresi gibi görünen bir teknoloji. Deposuna veya stoğuna hakim olamayan,

Detaylı

5 MART 2002 TARİHİNDE ESKİŞEHİR DE KARAKOLLAR, HUZUREVİ VE YETİŞTİRME YURTLARINDA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ RAPOR

5 MART 2002 TARİHİNDE ESKİŞEHİR DE KARAKOLLAR, HUZUREVİ VE YETİŞTİRME YURTLARINDA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ RAPOR 5 MART 2002 TARİHİNDE ESKİŞEHİR DE KARAKOLLAR, HUZUREVİ VE YETİŞTİRME YURTLARINDA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ RAPOR Alt Komisyon Raporu, 28 Mart 2002 Perşembe günü yapõlan Komisyon toplantõsõnda oy

Detaylı

HSBC. 20 Aralõk 2005. ! Cumhurbaşkanõ Sezer, cari açõk ve işsizlik gibi sorunlarõn üzerinde durulmasõ gerektiğini söyledi

HSBC. 20 Aralõk 2005. ! Cumhurbaşkanõ Sezer, cari açõk ve işsizlik gibi sorunlarõn üzerinde durulmasõ gerektiğini söyledi 21 Aralõk 2005 HSBC 01 Günlük Bülten 21 Aralõk 2005! Cumhurbaşkanõ Sezer, cari açõk ve işsizlik gibi sorunlarõn üzerinde durulmasõ gerektiğini söyledi! İmalat sanayi verimlilik endeksi 3Ç de %6.1 oranõnda

Detaylı

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...xi KISALTMALAR... xvii GİRİŞ...1 Birinci

Detaylı

HSBC. HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş. Bu rapor HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş nin Bireysel Müşterileri için hazõrlanmõştõr.

HSBC. HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş. Bu rapor HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş nin Bireysel Müşterileri için hazõrlanmõştõr. 14 Temmuz 2005 Bu rapor HSBC Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş nin Bireysel Müşterileri için hazõrlanmõştõr. 01 Günlük Bülten 14 Temmuz 2005! Birinci ve ikinci stand-by gözden geçirmeleri birleştirilebilir!

Detaylı

TÜSİAD Yönetim Kurulu. Yüksek İstişare Konseyi

TÜSİAD Yönetim Kurulu. Yüksek İstişare Konseyi TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanõ Ömer Sabancõ'nõn Yüksek İstişare Konseyi Açõlõş Konuşmasõ 30 Haziran 2004, Sabancõ Center Sayõn Başkan, değerli üyeler, değerli basõn

Detaylı

DİKKAT! BU BÖLÜMDE CEVAPLAYACAĞINIZ TOPLAM SORU SAYISI 90'DIR.

DİKKAT! BU BÖLÜMDE CEVAPLAYACAĞINIZ TOPLAM SORU SAYISI 90'DIR. SYISL ÖLÜM İKKT! U ÖLÜM VPLYĞINIZ TOPLM SORU SYISI 90'IR. İlk 45 Soru Son 45 Soru "Matematiksel İlişkilerden Yararlanma Gücü", "en ilimlerindeki Temel Kavram ve İlkelerle üşünme Gücü" ile ilgilidir. şit

Detaylı

NESNEYE DAYALI VERİ MODELİNİN COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ TASARIMINDAKİ YERİ

NESNEYE DAYALI VERİ MODELİNİN COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ TASARIMINDAKİ YERİ Selçuk Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Öğretiminde 30. Yõl Sempozyumu,16-18 Ekim 2002, Konya SUNULMUŞ BİLDİRİ NESNEYE DAYALI VERİ MODELİNİN COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ TASARIMINDAKİ YERİ Doğan

Detaylı

İSTANBUL TİCARET ODASI NA KAYITLI FİRMALARIN KURULUŞUNDA YABANCI ORTAK ve SERMAYE DURUMU 2006 YILI DEĞERLENDİRMESİ

İSTANBUL TİCARET ODASI NA KAYITLI FİRMALARIN KURULUŞUNDA YABANCI ORTAK ve SERMAYE DURUMU 2006 YILI DEĞERLENDİRMESİ İSTANBUL TİCARET ODASI NA KAYITLI FİRMALARIN KURULUŞUNDA YABANCI ve SERMAYE DURUMU 2006 YILI DEĞERLENDİRMESİ Yabancõ sermaye yatõrõmlarõ için Hazine Müsteşarlõğõ ndan ön izin alma mecburiyetinin 2003 Haziran

Detaylı

AVRUPA(LAR) Albert Camus GİRİŞ

AVRUPA(LAR) Albert Camus GİRİŞ AVRUPA(LAR) AVRUPA(LAR) Şöhret, bilindiği gibi, hazmedilmesi bazen o kadar güç bir olaydõr ki, onu kaybetmek için insanlar acõ bir keyif ile yapmadõklarõnõ bõrakmazlar. Albert Camus GİRİŞ Avrupa gerçekte

Detaylı

2002 YILI KATILIM ÖNCESİ EKONOMİK PROGRAMI

2002 YILI KATILIM ÖNCESİ EKONOMİK PROGRAMI TÜRKİYE CUMHURİYETİ 2002 YILI KATILIM ÖNCESİ EKONOMİK PROGRAMI ANKARA AĞUSTOS 2002 (Yüksek Planlama Kurulu nun 14 Ağustos 2002 tarih ve 2002/76 sayõlõ Kararõyla kabul edilmiştir) 2002 Yõlõ Katõlõm Öncesi

Detaylı

BİLGİ VE DOKÜMAN YÖNETİMİ ŞUBESİ BİLGİ BÜLTENİ. Nisna 2007 MERKEZİMİZE GELEN YENİ YAYINLAR

BİLGİ VE DOKÜMAN YÖNETİMİ ŞUBESİ BİLGİ BÜLTENİ. Nisna 2007 MERKEZİMİZE GELEN YENİ YAYINLAR BİLGİ VE DOKÜMAN YÖNETİMİ ŞUBESİ BİLGİ BÜLTENİ Sayõ -45 Nisna 2007 Hazõrlayan: Makbule Demirkan İÇİNDEKİLER * İTO Bilgi Merkezi Yeni Yayõnlar * Yeni Çõkan İTO Yayõnlarõ Özet Bilgileri * Bilgi Kaynaklarõnõn

Detaylı

ALAN YATIRIM. Alarko Carrier 3Ç 2006 Sonuçları. 22 Aralık Hedef PD: 174 Mn US$ Cari PD: 123 Mn US$ Artõşõn Sürmesini Bekliyoruz

ALAN YATIRIM. Alarko Carrier 3Ç 2006 Sonuçları. 22 Aralık Hedef PD: 174 Mn US$ Cari PD: 123 Mn US$ Artõşõn Sürmesini Bekliyoruz ALAN YATIRIM 22 Aralık 2006 Alarko Carrier 3Ç 2006 Sonuçları Doğalgaz Kullanõmõnõn Yaygõnlaşmasõyla Birlikte Önümüzdeki Dönemde İç Piyasa Satõşlarõndaki Artõşõn Sürmesini Bekliyoruz Alarko Carrier õn 3Ç

Detaylı